ortalama olarak her annede bir miktar var bu huydan..bende bu modelin sevgili tipi var, o da süper. Akşam saat 10-11 gibi sokağa çıkayım biraz hava alayım diyorum, kendi mahallemde bir iki tur atma anlamında yani..aman da başına bir iş gelir diye ağlayacak gibi oluyor, yalvarırım çıkma vs..yaşım 35 bu arada :)

kaç yaşındasınız bilmiyorum ama üniversiteye başlayana kadar benim annem de öyleydi..dizinin dibinde oturayım,özel günlerde dışarı çıkmayayım,hep birlikte olalım isterdi.

üniversite başladığında büyüdüğüme kanaat getirmiş olacak ki, takıntılı hallerini bıraktı..sadece gideceğim yeri bilmek isterdi..
"bilmemkimle bilmemnerede olucam" demem yeterdi ona..arkadaşlarımın çoğunu da tanırdı zaten.. öyle gece hayatı olan sabaha karşı eve gelen bir tip olmadığım için de zamanla kanıksadı normal gezmelerimi.

eskiden benim annem de boyle sayilirdi son 7 senedir sadece yanina gittigimde aman dikkat et evladim, aman soylelerini siraliyor. onun disinda ayda bi o ariyor bi ben. fazlaca civarinda bulunmaktan kaynaklaniyor. her halukarda soylediginiz seyi erkeklere yapan anneler pek yok.

kizlarin anneleri, kizlarini farkli sehirlerde universiteye okumaya gonderse bile bir sekilde kiz geri donecek olursa eski aliskanliklarina geri donuyor. ilginctir ama bu tur cok ornek var. okudugu sehirde rahatliga alisan ise bir muddet sonra kafayi yiyor tabii ki.

annemle yaşamıyorum fakat ona rağmen her telefonla konuştuğumuzda "aman yavrum bak çok dolaşma, grip olursun, bomba patlar, dikkat et" tarzı şeyler söylüyor..
hatta bi ara beyaz kamyonette bomba istihbaratı gibi bi şey vardı, telefonda "yavrum beyaz kamyonetlerin yanında durma" bile demişti :)
tabi bi de sağlık programlarında gördüğü saçmasapan önerileri de tekrarlamazsa olmaz :P

herkesin annesi böyle yani? vay be...

ııh benimki böyle değil.

maalesef erkek olduğum halde bende de var böyle bir anne. kız gibi evde oturmamı istiyor. köye gitmişlerdi. dönmeden evde baya bi temizlik yaptım. baya bi hoşnut oldular. artık kocaya da verirler beni şerefsizim. :)

neden evde oturmamızı istiyorlar? gerçekten anlamıyorum.
evdeyken her an birlikte değiliz.
akşam geç vakitteki endişelerini anlıyorum ancak normal bir zamanda tanıyıp bildiği insanlarla çocuğunun gezip tozmasını neden istemez ki bir anne?

evde oturmanizi istemeleri tamamen kontrolu saglama adinadir, anacliktan mi geliyor yoksa ic gudusel bir seyin zamanla bunyede aliskanliga donusmesi ve sonrasinda yavrusunun bu durumdan sıkıldıgını anlasa da ayni seyi soylemesi\tembihlemesi durumu mudur bilemedim. insana ozgu dogal bir durum her ne kadar sıkıcı olsa da...

erostrada nın anne tarifine koptum çünkü gözümünönünde canlandı. benim sevgilimin annesi, mustakbel kayınvalidem aynen böyle =) ilk başta çok garip geliyordu ama artık sevgiden yaptığını ve fazla vesveseliolduğunu bildiğimden çok sevişiyoruz sorun olmuyor.

ama benim annem hiç öyle dğildir. ağzından kötü bi senaryo duyulma ihtimali çok düşüktür. sosyalleşmeyi destekler. rahat ve sorun yaratmayan bi annedir. inadı dışında tabi.

anne-çoçuk olayı çok harika ve şahane olduğu kadar dengeyi kuramanın zor olduğu bi ilişki. aklınız başınıza geldiği yaştan sonra hafif hafif kalp kırmadan alıştırın. yoksa zorlu ve gereksiz birmutlak bağlılık içine girebiliyor anneler. hele ki babayla arası iyi değilse, onunla vakit geçiremiyorsa veya baba vefat etmişse.

güzel güzel konuşmak dediğimiz yolu takip ederek, yer yer de kesin ve net olarak tavrınızı belirtip ona sadık kalarak süper ötesibi kıvama getirebilirsiniz.

1- meb burslusu degilim ama duyduklarim ve bildiklerim var, varsa eksiklik duzeltirim sonra simdi aktarayim:

burs karsiliginda orada bulundugun suresinin 2 kati kadar zorunlu hizmette bulunman gerekiyor. ucak biletini sadece egitime basladigin zaman ve egitimini tamamladiktan sonra kesin geri donus yaptigin zaman olmak uzere veriyorlar, toplamda sadece 2 defa. sadece sana aylik burs ucretini veriyorlar. yardimci olun derseniz bir sekilde yardim ederler belki, bir sey diyemem ama meb in resmiyette!!! oyle bir ev ayarlama vaadi yok ! kalacak yer sorunu cok basini agritmaz ama uyumlu biriysen yer ayarlanir gibi geliyor. (geliyor diyorum cunku kalacak yer konusunda net bir sey soyleyemem cok degiskenli bir durum.)

alttaki adresten kilavuzu indirirsen teknik detaylarla aydinlanacaksin (ortalama; ales puani gibi) ve evet ozellikle yazmiyorum, okumaya alismamiz lazim.

Yurtdışına Lisansüstü Öğrenim Görmek Üzere Gönderilecek Adayları Seçme ve Yerleştirme (2008-YLSY) www.osym.gov.tr

3- ""bu YSLS de ales puani gerekiyor ya, ben mesela sozel puanimi kabul ettirsem olur mu ? Yalniz okumak istedigim bolum uluslararasi iliskiler yahut politika"" demissin gitmek istediginiz bolum hangi puan turune dahil edilmisse (bu kilavuzda yazar zaten) o puan turunden siralamaya alinirsiniz. atiyorum muhendislik dalindan gitmek isteyen birisi say puan turune tabidir.

2- mutlaka Toefl veya o ulkenin dilini yeterli! derecede bildigini gosterir belgeye sahip olman gerekiyor. ales gerekiyor mu bilmiyorum ama meb in sitesinden ogrenebilirsin.

her zamanki gibi yine kisitlamislar basvurulabilecek yerleri.

peki su konuda bilgisi olan var mi, secilecek alanlar ille de lisans programina gore mi olmali ? ornegin AB konusunda yuksek lisans yaptim, bu defa da Meb ile gitmek istiyorum. Bu defa secebilir miyim siyasetle ilgili alanlar ?

istediğiniz alanda master ve/ya doktora yapamıyorsunuz, ylsy nin kılavuzunda bir tablo var, hangi bölümlerin hangi alanlarda eğitim görebileceği yazıyor, oradan bakabilirsiniz.

Çene Suyu nu deneyebilirsiniz. Kireç de yok içinde tadı da güzel.

(bkz: sırmakeş)

yakınlarınızda varsa javsu, 19 lt'lik birim fiyatı: 5.5 ytl.

javsu.com.tr

# "yakınlarınızda" ne demek ya? tanıdık, eş, dost, akraba, gibi durmuş, "çevrenizde" olacak o. düzelterek durumu kurtarıyorum. =)

ha akrabalarınızda varsa ne ala... en azından bilgi alırsınız biz kullanıyoruz memnunuz.

Çene de artık "kuyu su"yuna dönmüş, yani turkuazdan aquafinadan farkı kalmamış; tanıdık toptancılar var, onlar söyledi.

erikli'den sonra dağdelen iyidir - www.dagdelen.com.tr

jav iyidir.

javsu cok kotu sakın alma. rezalet bi tadı var hele ılık olunca. pınar en iyidi erikliden sonra. 6.5 falan olması lazım.

türk kızılayı. gayet memnunum. 4,5 ytl.

filmin adini ispanyolca yazarak google ispanyolca dilinde arama yaptirdiktan sonra cikan web adresleri arasindan ispanyol dvd magazalarina uzanan baglanti adresine tikla, orada filmin bilgileri yaziyor olmasi lazim.

yorumlarda yazıyordur dicem zaten bakmışsın...

[rec] uncut diye arattım.. amerika'da yayınlanmamış uncut versiyonu: 76 dakika

google da ispanyolca arattım. vikipedia'sında falan hep 85 dakika.

sadece bu film değil, bir sürü filmin uluslararası yaygın ve kesilmemiş versiyonu atıyorum 90 dakika, ama patagonya da 120 dakika. böyle bir hadise var imdb de ama çözemedim.

(bkz: frame per second)

bu olay yüzünden ekstra diyalog, sahne vb. olmaksızın film sürelerinde farklılıklar olabilir.

ama fps yüzünden 10 dakika oynama da olmaz ki.

yahoo answers da sordum, 89 dakika bendeki film diyor adam!!!

hayır yemişim kesiğini ama kırk yılın başı ilgimi çekmeyen korku türünden bir film izlicem, o da tam olsun istiyorum. korkutmuyor beni korku filmleri, uncut olsun ve korkutsun istiyorum. çok şey mi istiyorum ühüeeaaa

internet bankacılığına açık alelade birbankanın hesabından eft/banka havalesi yaparak çok rahat üye olabilirsin.

güvenil(e)meyen yöntemi nedir orasını anlamadım?

güvenilebiliri hangi web sayfası anlamında sormuştum. çünkü türkiye den de bazı web sitelerini de gördüm.

www.rapidpremiumtr.com

(git: 22265)

yukarıdaki duyuruda ufak bir sorun yaşanmış ama aşılmış, bu siteyi kullanabilirsin.

paypal üzerinden çok rahat ödeme ve üyelik uzatma (extend) yapabiliyorsun. başka sitelere ihtiyacın yok.

kredi kartı ile alacaksan paypal, kredi kartı yoksa rapidpremiumtr.com ikisiyle de almışlığım var.

rapidpremiumtr den aldım ben de etf/havale ile. paypal uyeligin yoksa bosuna uye olma, daha hizli bu siteden alabilirsin.

sağlık ocakları veriyor. özelin geçmemesi lazım, emin değilim.

özellikle belirtilmiş olması gerekir bu durumun, raporu ibraz edeceğin kurumun sitesine veya istenen evraklar listesine dikkatlice bakmanda fayda var.

gidip bir yere onaylatıosun özel'i de, istanbul'da kadıköy'de hastanelerin bağlı olduğu bir yer var ( il sağlık müdürlüğümüydü neydi ) mesela adam ver koçum diyor, çat çut mühürü basıyor para fln de almıyor. 10sn fln sürüyor, o zaman özelde geçerli oluyor,

sütten yapildigi icin bozulmasi daha kolay ve tehlikeli olabilir. bunun yerine ücgen peynir ya da eritilmis peynir alabilirsiniz. oda sicakliginda daha uzun süre muhafaza edebilirsiniz.

peyniri kendiniz satın alıp buz dolabına koymalarını söyleseniz olmaz mı?

@n v13c: sordum, izin vermediler mutfaktaki buzdolabını kullanmama.

evet mecbursun, soyle ki:
peynir ve yogurtun uretiminde yararli bakterilerin rolu oldugundan eger sicak bir yerde durursa bu bakteriler cosarak cogalacagi icin peynirinin omrunu 1-1.5 gune cekersin. bakteriler sicagi severler ureme ortami icin ideal kosuldur. sut ve sut urunlerinin soguk bir ortam da tutulma nedeni baskin olarak bakterilerin uremesinin engellenmesi oldugu icin buzdolabinda tutman gerekir. aksi halde kokar, hadi onu da gectim zehir olur o besin, uzun sureli disarda saklayamazsin.

duzeltme:imla

havalar soğuyor artık. pencereniz falan varsa güneşten ve yağmurdan etkilenmeyecek şekilde paketleyip dışarıya asabilirsiniz.

@mrtksn: hayvan tuzlu yapip, suyunu manyak suzdurerek oluyor abi o olay. salamura yani bildigin. kaynar suda bekletip yeniyor. adiyaman peyniri mi ne oyleydi saniyorm. mersin'de de var.

@ mrtksn
nerede o eski peynirler ?

ayrica ortam kosullarindan mutevellit baska saklama imkani yok gibi gozukuyor sevgili luin 41 in.

hiçbir yol olmazsa günlük kullanacağınız kadar peyniri marketten alsanız?

kaşar cinsi peynirler daha gec bozuluyor sanki disarida kalinca. az az alip hemen tüketmek en iyisi.

anahtar kelimen: beef cuts

gerisi senin arastirmana kaliyor.

Bonfile ve Antrikot: Musculus Erector Spinae

"beef cut" diye arayınca ingilizce isimleri çıkıyor. türkçeleri için şu link iyi gibi

upload.wikimedia.org

turuncu renkli yere de bonfile yazmışlar ama orası antrikot. t-bone steak ise sadece kesimden kaynaklanan bir şey. bonfile ve kontrfileyi birbirinden ayırmadan dilimliyorlar. bizim memlekette aradaki kemiği çıkarıp bonfileyi ayrı, kontrfileyi ayrı dilimleyip satarlar genelde.

Daha cok yemegi isitmak icin kullandigimiz kaplarin yapildigi malzemelere gore hangisi dogru ve yanlis olur diye merak ettim. CD olayini biliyorum pek tabi:)

Porselen, seramik ve metal kotu oluyor biliyorum

Mesela akrilik, elastomer, polimer vs. gibi seyler ne olur...

bir kalip haci sakir sabun koyunuz. olaylar gelisirken cok korkmayiniz.

#sabunu cikardiktan sonra anlayacaksin;
mikro dalgayla fal bakma/kursun dokme gibi cigir acici yeni ufuklara yelken acabilirsin.

ayrica youtube da yapilmisi var oradan da bakabilirsin.

arkadaslar taktiniz yok cd yok sabun :) mantikli olarak koyabilecegimiz seylerden bahsediyorum, hangi tip malzemelerden yapilmis kaplar konur hangileri konmaz! Soruyu cok net yaptim ya nolamaz...

edit: yalniz evde de ivory marka sabun var, yutuptakinin aynisi:)

"mikradalga da erimeyecek\yamulmayacak kap" seklinde sorsaydin keske, kulagini niye obur taraftan gosteriyorsun ki?

www.fsis.usda.gov

yukaridaki web adresinde acilan sayfadan sonra alttaki yaziyi tiklarsan guzelce aciklamis:
What containers and wraps are safe to use in the microwave oven?

bastirmak icin .pdf uzantisi:
www.fsis.usda.gov

ayrinti:
www.fsis.usda.gov

Mikrodalgada kullanılabilecek kapların üstünde bununla ilgili bilgi oluyor genelde. Onun dışındaki plastikleri kullanmayın. Cam olur porselen olur. Metal asla kullanmayın.

(bkz: mikrodalga fırında yapılabilecek atraksiyonlar)

bu tip belgesellerden ancak trt'de bulabilirsin. dvd'ye cd'ye de çekilmiyor malesef. arşivde duruyor.

Ottoman Empire: The War Machine diye bir belgesel vardı history channel'da, ama yayından kaldırıldığı gibi dvdsi de çıkmadı.

ki baya da bütçeli mütçeli bir şeymiş.

belki aradigin tam olarak bu degil fakat belki isinize yarar. [ayrica buradan ttk yi ayipliyorum bu kadar az mi tarih ile ilgili belgesel konur!]

Osmanlı Kadın Giyimi
Türk Tarih Kurumu'nun Osmanlı Kadın Giyimi İle İlgili Hazırlattığı Belgesel.

www.ttk.org.tr

www.izledik.biz burdaki olur mu?

bende çetrefilli bir arşivi vardır fakat çetrefil kısmında şöyle bir durum var:
zaman problemi yüzünden daha hiç izlemedim, bir kısım dosyaları .rar şeklinde .avi şeklinde değil, çoğu .avi + .rar toplam 50 gb a yakın.

not: sizi tanıyor muyum ? nasıl olacak ki ? =)

ilk 200 bölümü 8 DVD içinde bende var. ödünç verebilirim hala istiyorsan

net faktör şudur diyemiyorum ama sadece bir görüş sunayım,
yağışı getiren kütlelerin hacimleri farklı olduğundan olabilir veya yağış öncesinde sıcaklık, nem miktarı, yükseklik vs gibi parametrelerin değişkenliğinde öyle bir "sistem koşulu" oluşuyordurki birinde yağmur ince taneli diğerinde kaba taneli oluyordur.

Havadaki partiküller üzerinde yoğunlaşarak veya çok yağışlı ortamda damlaların birleşmesi sonucu daha büyük damlalar oluşuyor. Havanın niteliği yağmur damlalarının büyüklüğünü belirliyor. Bu büyüklüğe bağlı olarak yüzey gerilimi ve yer çekiminden dolayı 2 mm'den küçük damlalar neredeyse küre, 5 mm'ye kadar doughnot şeklinde oluyor. 5 mm'den sonra ise bölünmeye meyilli oluyor. Açıkçası tek faktöre değil, onlarca parametreye bağlı tüm bunlar. Yağmur damlaları üzerine Philipp Lenard'ın çalışmalarını inceleyebilirsiniz belki.

en.wikipedia.org(liquid)
en.wikipedia.org

bir de su dediğin şey havada damlalar halinde serbest düşüşteyken, yanyana geldiklerinde birleşme kabiliyetine de sahip.

1- cünüp olmak bir 'durum' hali belirtir, cenabet ise bir sıfattır, cünüp olan kişiye cenabet denir. ya da tam tersi hehe : ) komple yamuluyor da olabilirim düzeltilebilir bu.
2- hayır, 1 kere yetiyor
3- kadınlar regl boyunca cenabet sayılır ve regl dönemi sonunda bu abdestten alırlar fakat reglin bitişini din nasıl tanımlamıştır bilemiyorum karmaşık bir mevzu bu bitiş olayı

cünüp hem joelskellington'ın dediği gibi bir durumu belirtir hem de aynen cenabet gibi sıfat olarak da kullanılabilir. yalnız cünüp dini ortamlarda daha çok kullanılırken cenabet kelimesi halk arasında (özellikle gençler) daha yaygındır.

cenabettin gusülalmaz/2008

yahu kimse bilmiyor mu bu sorularin cevabini, hepimiz mi cahiliz, butun eksi duyuru kizlari mi cenabet/cunup? hem de ramazan ramazan :(( yanacagiz!

o kadar iyi bi cevap verdim ki kimse üstüne laf edemedi sayın egotm

3) www.sorularlaislamiyet.com
www.sorularlaislamiyet.com

cunup olma haline cenabet denir. ikisi de ayni seyden bahsediyor ikisi de nahos karsilanir.

2) hayir iki defa cunup olamiyorsun, cunupsen zaten cenabetini gidermek icin bir abdest alman yetiyor.

3) edit: tesekkurler lejant duzelttigin icin

Resmi bir kaynaktan referans veriyorum ki güvenilirliği bakımından kuşku kalmasın,
Kavramları merak edenler buyursunlar;

Cenabet
www.diyanet.gov.tr

Cünüplük
www.diyanet.gov.tr

Hayız (~Aybaşı, Regl, Menstrüasyon)
www.diyanet.gov.tr

@recursion: rica ederim. :)

1-her ikisi de hos karsılanmaz. cunubluk kotudur, bi an once kurtulmak gerek.
2-yok 50 kere de olsa bi kere gusul etmek kafi.
3-evet tum regl boyunca cunub dur hatta bu nedenle regl kotudur, pisbokdur derler. kadını asagılarlar bundan dolayı. sozlugu bile kurcalasan pek cok entry cıkar karsına. avasas fln deginmıstı buna. regl bitince alırlar gusul u ara donemde alsalar da bozulur tekrar.

ha banyo yapmışın ha boy abdesti ne farkeder yahu sonucta amac vucudu temizlemek

@merope; gusul de banyo yaparken veya duş alırken alınır zaten. fakat şu fark eder; gusülün şartları var. pür-i pak da olunsa üç şartın üçü de yerine getirilmeli...

vapurla veya 110 ile beşiktaşa
beşiktaştan;
1 BEŞİKTAŞ 22 EMİRGAN
2 BEŞİKTAŞ 22RE EMİRGAN
3 BEŞİKTAŞ 25E EMİRGAN
4 BEŞİKTAŞ 40 EMİRGAN
5 BEŞİKTAŞ 40T EMİRGAN

not: dali zirvesi için mi? :)

evet:)

istediğiniz nedir? çeviri mi?

makale isteniyor sanırım da ben okulda olmadıgım için bakamıyorum.

@gimbal; eğer bu makaleyi istiyorsanız "purpose" kısmını yazmanıza gerek yok, makalenin adı, kimin yazdıgı ve nerede yayınladıgı gibi şeyler yeterli olur. eğer istediğiniz çeviri gibi bişeyse de bu yazdıklarımı dikkate almayın :)

suraya ekledim duyurunuzu.
(bkz: makale araniyor duyurulari/#14093990)

Hayir arkadaslar ceviri istemiyorum, makalenin tam metnine ihtiyacim var. Tercihen pdf seklinde.
Bazen makale ararken yazarlarin cogu ayni olabiliyor veya baslik yeterince descriptive olmayabiliyor. O nedenle abstract ile karsilastirmak isleri kolaylastirir diye yazdim. Simdi daha net bir sekilde tam metin istedigimi yaziyorum duyuruya

edit: @sethi: tesekkur ediyorum
beceremedim duyuruyu editlemeyi nedense, SQL ile ilgili bir hata cikiyor durmadan. neyse bu vesileyle soylemis oldum ceviri degil full text istedigimi

Yok valla. Biri yurtiçi öbürü yurtdışı olmak üzere iki üniversite kütüphanesi taradım, ulaşılamıyor. Biraz da fazla yeni makale, belki ondandır.

aradım full text bulunmuyor bende de.
yazarına e-posta gönderirseniz sonuç alabilirsin.

Makale bulunmustur arkadaslar
Tetrahydrocannabinol'e ve bulmaya ugrasan herkese tesekkurler

A4 TECH PK635 WEBCAM son derece berrak goruntu sagladigi uluslarasi yapilan gorusmeler sonrasi da sinanmistir, oneririm. mikrofonu yok fakat ucuz bir mikrofon alabilirsin.

ama mikrofon ayri kamera ayri ugrasamam hepsi tek alette olsun istiyorsan, baska alternatiflere yonelmen gerekecek. ama pek tavsite etmiyorum. mikrofonun kontrolu sende olmali oyle daha rahat oluyor.

philps enfestir kesinlikle oneririm.

filips. 90frame/sec. olani.

boğaziçi üni'de de var. yadyök bünyesinde olması lazım.

(git: 33341)

burada ben de sormuştum bi ara, boğaziçinde girenler hiç memnun değildi, bilmerk'ten en son 31 ekime gün aldım, daha doğrusu eylülde girecektim erteledim.

nişantaşı bilmerk'te de benzer sorunlar çıkabiliyormuş gerçi, geçen haftalarda 2 arkadasım girdi, birinin herhangi bir problem yokken, biri de çocugunun birinin mikrofon ayarlarken "define the city you lived in" demesini dinlemiş 10 dakika boyunca. biraz şans işi gibi sanki.

levent 'te girdim gayet iyiydi.

ben 2005te bilmerkte girdim. nişantaşında epey iyiydi.gerçi mikrofon yoktu o zamanlar :P

kadıköy de akmarın karşısında kadıköy istanbul lisan merkezi var, girme. bağlantıda problem oldu sınav ertelendi genel bir problemdi fakat.

beşiktaşta beşiktaş şubesi var yine istanbul lisan merkezinin, buna da girme. ekranım kapandı fişi gevşekmiş yerinden çıkmış, listening te bir bölüm gitmişti bu arızadan, bu da uç bir örnek ama böyle olasılık her yerde var. baht meselesi.

istanbul lisan merkezi; obeb okek problemi gibi minimum alana max. kişiyi nasıl sığdırırım olayına girmiş. (git: 33341) indeed de değinmiş bu konuya.

ferahlık ve rahatlık için nişantaşı bilmerk e veriyorum oyumu. orada tek kişilik masalar varmış. sıkış tekiş girmektense yaya yaya girmek en güzel şeydir, her şeyden kıymetlidir. bir de varsa imkanın sınav yerini seçmeden sınavların yapıldığı toefl odalarına bak.

kaplan ın cd lerinden çalışmanı öneriyorum ayrıca. bir de nette kompozisyonla ilgili konuların olduğu bir word dosyası var, onu temin et en azından speaking te yardımı dokunur.

geçen kış bilge adam'ın Beşiktaş şubesinde girmiştim sınava. hiçbir sorun yaşanmadı sınav esnasında ve ortamı çok rahattı. öneririm.

skyline'da sınava giren tanıdıgım yok ama, bir arkadasım toefl kursu veriyor orada, sordugumda fena değil demişti.

aslında hemen gün almayacaksanız, ara ara girin ets deki sayfanıza. belki bilmerk'te boşalan yer olur, benim gibi son anda erteleyenler falan.

İstanbul'da yer yoksa İzmit'te girebilirsiniz. Ben girdiğimde pek rahatsız edici bişey yoktu, yandaki arkadaş Speaking kısmında döktürmeye başlayınca rahatsız edici derecede duyulmuyordu. Hem İstanbul'daki karmaşa yok, gelirken giderken kafası rahat olur insanın.

Ayrıca problemler her yerde çıkabiliyor, %30 sınav merkezinin aymazlığıysa %70 şans.

Hangisi yakınsa orada girin tabii ki. Hiç farketmez.

beşiktaş'ta Istanbul Language Center' da girmeyin. eğer sınava girmek için aceleniz yoksa, gerekirse 1 ay geç girin ama nişantaşı bilmerk' da girin.
tecrübe konuşuyor.

tabi ki kadıköy yazıcıoğlu işhanı içinde ve civarında bunu yapan yerler bulabilirsin.

bir de oturduğun yer yakınlarında vcd/dvd satma veya kiralama işleriyle uğraşan bir dükkan varsa girip sormanı öneririm, onlarda da oluyor bu işi yapan aletten, işini görebilir.

yazıcıoğlunun içinde bir yere teslim ettim. bakalım ne olacak.

Haydarpasa duragindan önce baska bir durakta iniyorlarsa?

saat 4'te hiç o trenleri gördünüz mü iş günlerinde? veya iftardan önce?
saat kaçta baktığınıza göre değişiyor. gece vakti kullanan çok olmaz tabii ki.
esas adapazarı ekspresinin vagon sayısını arttırmaları gerekiyor bence.

saat 4'te can pazarı oluyor içi. akşam fazladan olan vagonları çıkartarak enerji tasarrufu yapıp, can alıcı saatlere ekleyebilirler. fakat bunu yapmamalarının sebebini soruyorum bende. bir tren her sefere sabit vagon sayısıyla mı çıkmalıdır. ya da asgari şu kadar vagonla çıkmalıdır diye bir hizmet esası mı var kendi içerisinde tcdd'nin.

vagonu çıkartmak için trenin parka çekilmesi, oradan vagonun çıkartılması ve geri hatta girmesi gerekli. sanırım ki bu işlemler için geçen süre, bu sürede seferin aksaması, yolcu kaybı, vagon söken işgücü vs, trenin boş boş gidip gelmesinin harcadığı enerjiden daha fazla olabilir. bu yüzden de tercih edilmiyordur. her akşam vagon sök, sabah geri tak.

gebze-haydarpaşa trenleri her blokta birbirine kaynaşmış derecesinde bağlı 3 vagon barındırmak suretiyle 2 blok halinde 6 vagonla gider gelir.

belki bir blok çıkarılabilir kolay bir çekilde ama diğer birbirine geçmiş gibi duran vagonları ayırma kibritsuyu'nun da değindiği üzere verimli bir durum değildir kanımca.

ya tren katar hesabı diye birşey var o saatlerdeki yolcu yüküne göre hesaplanmıştır o ve senin basit bir tespitinle falan değişecek birşey değildir. hesaplıdır o hesaplı diyip kafayı yormamak lazım.

sök tak işinin o kadar da zor olduğunu sanmıyorum. çünkü arıza yapıp yolda kalan bi tren olursa arkadan gelen trene anında bağlayıp yola devam ediyorlar.

ayrılıp geride bırakılan kısım da illa bi yere çekilecek diye bişe yok. haydarpaşa'da olduğu yerde durabilir trenin bi kısmı.

yapılması gereken sabahları haydarpaşa'ya, akşamları da gebze'ye giden trenlerin vagon sayılarını arttırmak. ya da seferleri 3-5 dakikada bir olacak şekilde ayarlamak. iş saatlerinde ekspres ve yük treni sokmasınlar hatta. banliyöler de sık sık çalışabilsin. geceleri de vagon sayısını azaltırlar olur biter.

iyice wowturkey'e çevirdim ben de burayı :)

bahariyedeki adliyeden alınabiliyordu bu yılın nisan ayında. ilk önce buraya gitmeni öneririm.

kadıköy altıyolda inin, (altıyol: boğa heykelinin olduğu yer.) tramvay yolunu izleyerek yukarı doğru çıkın ileride (~150 m) sağda.

hasanpaşa da bir tane daha adliye var. kadıköy rıhtımdan fikirtepe-gözcübaba minibüsleri geçiyor, yeşil şapkalı minibüsler.

3. binayı bilmiyorum ama bildim bileli hep bahariye adliyesi adli sicil kaydı vermektedir.

not: bizzat kendin gitmen ve bankalardaki gibi sıra numarası alman gerekiyor. eğer yoğun bir günse sıra bitittiğinden işin sarkabilir bir sonraki güne. bilgin olsun.

bahariyedeki adliye. ama orda da iki binası var, sen modaya cıkarken sağ taraftaki binadan alıyorsun. halkeğitimin karşısı denebilir yani.

"kendi posterini kendin edin." uygulamasına geçseniz daha ucuza gelmez mi?

nasıl mı ?

şöyle ki;
internetten beğendiğin/indirdiğin veya kendin tasarladığın bir afişi kopyalama merkezlerine |~copy center| götürerek poster ebatlarında, poster kağıdına çok rahat bastırabilirsin. ha diyecekseniz ki görüntü kalitesi büyük ölçülere geçildiğnde düşüyor. sanıyorum yüksek çözünürlüklü bir şeyler çıkar netten. veyahut bu kopyalama merkezleri ona göre bir ayar yapıyorlardır.

bu yöntem daha ekonomik geldi ? ne dersiniz?

lejant'ın önerisi bence de en mantıklısı. en azından size sınırsız seçme özgürlüğü tanımakta. $uraya da bir göz atın konuyla ilgili olarak:

www.blockposters.com

eskinin yerini tutmaz onlar.

kopyası orijinalinin yerini tutar mı yahu? bembeyaz kağıda... cık!
olmaz senin işin bacım |:-|

shop.ebay.at

sovietposter.blogspot.com
buralarda bir yerlerde bir link görmüştüm zamanında sanırım.

2-şaka malzemeleri satan dükkanlardan bulabilirsin.

kadıköy çarşısının alt katında şaka malzemeleri satan böyle bir yer var, imkan varsa sorabilirsin.

1. Böyle balon patlatmalı hızlı kamera çekimleri var onları inceleyebilirsin. Kanımca balonun gerginliğiyle alakalı bu dediğin hız, değişkendir yani. Hem o görüntüleri izlersen mermiden yavaş olduğunu görürsün...

heh bütün amacım o çekimlerden yapabilmek zaten :) balonu yakalıyorum da acep silahım olsa onu da yakalar mı diye merak içindeyim. sapan da bardak patlatmak için lazım :)

saniyenin onda biri kadar ediyor aşağı yukarı, bu videodakine göre hesaplarsak:

www.youtube.com

silahın olsa yakalar tabi
ama içinin su dolu olduğunu farz edersek... diğer türlü neyi yakaladığını bile fark edemeyiz.

Sapan değil, sihal değil de havalı silah kullanırsan olabilir. Olmadı boncuklu tüfek al o daha yavaş atar ama patlatır yani =P
Bu arada yanan ampül patlatmaca da güzel gözüküyo highspeedde =)

sapanla atılan taşın bardağı homojen kıracağını sanmıyorum olsa olsa bi tarafını kırıp duracktır içinde. yere düşerken çekseniz mesela daha güzel olmaz mı. klişedir biraz ama estetiği vardır her zaman için :) içinede renkli bi sıvı koyarsınız hatta tadından yenmez :)

spyware için adaware, ücretsiz'i olması lazım.
virus için zonealarm, kaspersky'i satın aldı eskiden, süper. ama ücretsizi yok sanıyorum.

linux yüklü bir bilgisayara takıp temizleyebilirsin. ya da bir linux dağıtımının live cd'sini kullanabilirsin bu iş için.

bence bunlarla uğraşmadan gerekli dosyalarını başka bir ortamda yedekledikten sonra usb flash belleğini formatlaman/biçimlendirmen en sağlamı olmaz mı?

varsayım: yedeğe aldığın dosyaların içinde crack keygen vb. şeyleri olmadığını düşündüm.

valla combofix diye bir şey var,ben kavo.exe ve türevleri için kullanıyorum.bir kaç yüz kb bir şey..

başka bir duyuruya daha yazmıştım bunun için yazılan bat dosyaları var

abicim nod32 kurma, kaspersky kur ortamı dağıt yani.
daha bugün bi tane manyak autorun.inf yakalamaya çalıştım nod32 ile. C: de D: de ve G: de( flash disk) çıkıyor, nod32 birini siliyor ikisini siliyor bu .inf ler tekrar generate oluyorlar. program delirdi sildim kasperski yükledim her şey günlük ve and the güneşlik şu an.

abicim nod32 kurma, kaspersky kur ortamı dağıt yani.
daha bugün bi tane manyak autorun.inf yakalamaya çalıştım nod32 ile. C: de D: de ve G: de( flash disk) çıkıyor, nod32 birini siliyor ikisini siliyor bu .inf ler tekrar generate oluyorlar. program delirdi sildim kasperski yükledim her şey günlük ve and the güneşlik şu an.

usb belleği bilgisayarına taktıysan ve windows'un autorun özelliği açık ise (default olarak açık), o virüs bilgisayarına da bulaşmıştır. ben ubuntu linux kullanıyorum. şu sıralar kimden flash bellek alsam, içinden virüsler ve autorun dosyaları çıkıyor. dikkatli olmak lazım.

diski tak, shift'e basılı tut, autorun devreye girmesin, sağ tuş/araştır de ve disk içindeki autorun.inf dosyasını sil. artık virüs olsa da çalışamaz.

yanıt olmayacak ama:
bende iki tane var, sürekli bilgi alışverişi için kullanılıyor ve sürekli birilerinin bilgisayarlarına takılıyor, çıkarılıyor zavallılar ve sürekli yeniden ve yeniden virüslenip duruyor. dönüp dolaşıp benim bilgisayara geldiğinde avg yakalıyor içindekini ve karantinaya alıyor. çok nadir kaçırıyor, o zaman da başka bilgisayarda yakalanıyor. ama ne kadar temizlesem de yine bir yerden bulaşıyor malesef. hiçbir zamanda bahsedildiği kadar teferruata vakit ayırmayı düşünmüyorum, çünkü tekrar kapması an meselesi...

@ashh
windows'un autorun özelliğini kapatırsanız, tekrar kapması an meselesi olmaz.

kendi windows'um için evet, ama başkalarının bilgisayarlarına ne yapabilirim ki?

ornekleri kendileri alıyor, alması gerekiyor.

tuv de yapabilir analizi sanırım. ya da uni ler de yapar.

üniversitelerin laboratuvarlarında yapıyor olmaları lazım. emin olamadım pek gerçi şimdi.

çevre ve/veya kimya mühendislikleri yapıyorlar. buralara danışınız.

ayrıca resmi özellik taşıması için üniversiteler veya tüv tübitak gibi kurumlardan teknik rapor almanız gerek diye biliyorum, yanlış olduğunu sanmıyorum.

bizim bölüm yapıyo bunu,hatta yapmış bi de duyurmuş, ben de bu vesile ile duyurmuş olayım ankara'nın içme su raporunu. illa yaptırıcam diyosanız, analiz labaratuvarları diye bölüm var sitede:

enve.metu.edu.tr

ayrıca okumak isteyenler için,bölüm başkanımızın açıklaması :

enve.metu.edu.tr

girip uzun uzun okumak istemeyenler için özet :
çıkış parametreleri temiz,koliform seviyesi normal,THM(kanser yapıcı madde oluşturabilen madde)ler de normal . yalnız evlere dağıtılırken ara dezenfeksiyonun yetersizliği nedeniyle evlere girerken koliform seviyesi yüksek, ama parametreler ve THM yine de kabul edilebilir düzeyde. yani ankara'nın suyu bakteriyolojik olarak sorunlu :) hasta edebilirmiş.

hıfzısıhhaya gidip önce şişe alacaksın sana numuneyi nasıl alacğını da anlatırlar, numuneyi alıp tekrar hıfzısıhhaya gidip numuneni verebilirsin, sadece mikrobiyolojik analiz yaptıracaksan ona göre ücretlendirmesi olur, yok diğer şeylerede bakacaksan hıfzısıhha yaparmı bilmiyorum ama gıda laboratuvarlarını arayıp su analizi için yetkilendirilmiş olanlara yaptırabilirsin. işyerinde olsaydım sana masrafınıda söylerdim. ama internetten arayabilirsin.

(bkz: lock stock and two smoking barrels)
(bkz: green street holigans)
harry potter'ın vizyona giren son filmi (adını hatırlayamadım)
(bkz: layer cake)
(bkz: snatch)

(bkz: love actually )

(bkz: my fair lady)

(bkz: all or nothing)
(bkz: secrets and lies)
(bkz: mike leigh)

This is England denen film çok tatlı ingilizce aksanına sahip

millions
bank job

#not: iki filmde eğlenceli, neşelendirir.

jude var.

#not: bu film biraz sarsar adamı, sallar şöyle filan, "fena be!" diyebilirsin, depresiftir, moralini bozabilir, hele bu mevsimde izleme istersen.

Çoook teşekkürler herkese aralarından bi' "the millions"u izlemişim. Bunları edinmeye başlıyorum, hâlâ da önerilere açığım.

this is england

(bkz: kes)
ve diğer ken loach filmleri faideli olabilir. eğlencelik olarak da mean machine olabilir.

(bkz: shaun of the dead)
(bkz: hot fuzz)

(bkz: trainspotting)

iskoc aksani gerci ama ne biliyim, yakin sonucta.

(bkz: cassandra's dream) woody allen filmi, tavsiye ederim.

bence direk ilk cevabı dikkate alıp guy ritchie nin 2 filmini de izlemelisin. snatch ve lock stock and two smoking barrels.

normalde pek dikkat etmezdim aksanlara hele ingiliz aksanınıda çok soğuk bulurdum ama lock stock u izleyince hayran kaldım. jason statham tek başına yetiyor zaten iki filmde ama bunda giriş sahnesinde yakalıyosun zaten tekerleme gibi bidaha da kopamıyosun :)

snatch deki brick top u da unutmayalım tabi :)

(bkz: match point)

çıkmış sorular yeterli bence.

1- mutlaka geçmiş yılların sorularını ve çözümlerini al.
2- zaten konu çalışmayacağın için çok farketmez yararlanacağın kaynak, asıl olan pratik yaparak zamanı en verimli şekilde kullanmak olacağından piyasada en çok satılan neyse şimdi onu al.

ben güvender in 10 kitapçıklıktı sanırım bir seti vardı onu kullanmıştım, kalitesi için eh idare eder diyorum.

3- fakat çözümleri yoktu kullandığım denemelerin, alesten 90 95 civarı çok yüksek puan hedefim olmadığı için o yüzden sadece deneme testleri çözmüştüm, maksat hız kazanmaktı, çözemediklerimi atlıyordum, dönmüyordum geri. işte bu noktada sana çözümlü denemeler yarar sağlayabilir. dediğim gibi eğer çok boş soru bırakıyorsan sınavda, "çözümlü" denemeleri almanı öneririm faydası dokunabilir. çözümleri inceleyerek bilgi sahibi olabilirsin o konu hakkında...

tümay ın temel matematik kitaplarındaki testleri konu konu 2-3 test olacak şekilde çözün. sonra bol bol sudoku. temelden eksiklikler veya unutulan yerler yama yapıldıysa süreli geçmiş sorular çözülür. üstüne bir bardak su içilir ve sınav günü beklenir. hayırlı olsun.

www.otuzoyun.com ve www.tzv.org.tr Cidden çok işe yarıyor.

bankaya gidip öğrenci numaranı verdiğinde, ne kadar yatırman gerektiğini soyleyeceklerdir sana..

öğrenci işlerinden de çok kolay bir şekilde ne akdar ödeyeceğini söylerler. oraya da telefon açabilirsin veya yoğunluktan bakmıyorlarsa öğrenci işlerine gidebilirsin.

kadıköyden 8a ya bininiz yanılmıyorsam son durakta inerseniz kentplus'a ulaşırsınız.

üsküdar'dan kalkan ataşehir münübüsleri e-5 üzerindeki göztepe köprüsünün altından geçiyor. onlar batısına gidermi orasını bilmem ben, sorcan artık.

8a tam isabet.
teşekkürler.

evet girersin.
bursa da 700ytl de civarı. bu 700ytl sadece kurs ücreti değil ehliyeti alabilmeniz icin harcamanız gereken toplam para. kurs a 350-400 arası bi ücreti ödüyorsunuz kalan kısım trafik cart-curt evrak.

25 ekim'deki sınava girebilmek için cumaya kadar kursa kayıt yaptırmak gerekiyormuş. -kız arkadaşımın yalancısıyım-

istanbulda kurs fiyatları 300 lira falandı en son hatırladığım kadarıyla. en azından kadıköyde

25 Ekim'de ki sinav için 24 Eylül tarihine kadar basvurular acikmis.
Izmir'de kurs + trafik tescil islemleri yaklasik 600-700 ytl tutmakta.

www.aydinsari.com.tr

(git: 21199)

direksiyon sınavı: 15-16 kasım da.
şu anki fiyatları bilmiyorum.

eylülün 20si son gün.

jeolog filan deilim ama bu taş sitrin taşına çok benziyor. paylaşmak istedim:) inşallah doğrudur. dinimiz amin:D

bu taşı burada görmeyi hiç ummuyordum, başım yarılmasın? (kötü espri için özür diliyorum, tutamazdım).

lekeler dış etkenlerden dolayı oluşmuş olabilir. anahtar ile çizilip çizilmediğine ve bir kenarı ile camı çizip çizmediğine bakabilirsiniz. bunun dışında böyle görünce tanımak zor topraktan çıkan parçaları.

bilimsel olarak ne olduğunu anlaman için karakterizasyon yöntemlerinden x ışını analizi (xrd) yaptırabilirsin. x ışını cihazı olan üniversiteler yapar bu analizi. bundan başka xrf analizi de yapılabilir.

bakarak anlama potansiyeline sahip bildiğim bir kişi var o da net kullanmıyordur sanırım, ama koordinatları vereyim gitme imkanın varsa göster bişiyler söyler. istanbul kadıköy akmar pasajında bir amca var, üst kat girişte 25-30 m sağda dükkanı var, taşlar mineraller kristaller hemen belli eder kendini dükkan zaten, efsanedir kendisi.

bunun haricinde bilen eden varsa da beri gelsin, saygı duyarım.

çakıl denen şey tane boyutu ile alakalı bir kategorizasyon, ancak halk dilindeki çakıl'ı kastediyorsanız değil. çıkarıldığı arazi volkanik özellikli değilse elmas olma ihtimalini de unutun, "çok sert, kırılmıyor" demenizden bana kuvars gibi geldi. tabi kesin karar için gözümle görmeliyim. imkanınız varsa üstüne seyreltik HCl çözeltisi damlatın. köpürmüyorsa kuvars, köpürüyorsa da aragonit'tir. yani büyük ihtimal. aragonit ihtimalini de fotoğraftaki amorf kristal şekline bakarak verdim.

fotograflar pek net değil ama sağdaki fotograftaki kristallerden biri altıgen prizmasına benziyor. eğer öyleyse ve anahtar ile çizemiyorsan çok büyük olasılıkla kuvarstır.

çiziliyorsa da muhtemelen kalsittir. ama onun kristalleri dörtgen prizması gibi olur.

elmas değildir ama emin ol :)

şimdiye kadar kendi kalesine gol olarak nitelenen goller hep defansın kafasına ya da ayağına çarptı. yani uzaklaştırma amaçlı yapılan ama kaleye giden toplardı. kıçına ya da vücudunun diğer yerlerine çarpan toplar golü atan kişiye veriliyor ama ilk cümlemde bahsettiğim şartlarda kendi kalesine diye sayıyor insanlar.

ben savunmadan sekip giren ve topa vurana sayılan bir sürü gol gördüm.

kendi kalesine sayılanlar misal. yapılan ortayı kesmeye çalışırken uzatılan ayakla falan atılıyor. ya da kaleciye atmaya çalışırken.

Bence kıstas şu: Top eğer çekilen şut sebebiyle zaten kaleye gidiyorduysa, kim dokunursa dokunsun gol şutu çeken oyuncuya yazılır. Yok eğer top aslında auta kornere dağlara taşlara Z sırasına bi yere gidiyordu da garibin tekine çarpıp gol girdiyse kendi kalesine atmış oluyor.

hamle yaparak topa vurmuşsa kendi kalesine(uzaklaştırmak amacıyla yapılan kasıtlı , bilinçli hareket)

sadece çarpmışsa şutu çeken gol atmış sayılır.

@drdr: Kornerden gelen bir orta düşün, defansın tekine yanlışlıkla çarpıp gol oluyor, adam topa vurmaya çalışmadığı halde. Gol korneri kullanan kişiye mi yazılır? Bence hayır : )

eğer top "kontrollü" bir vuruş neticesinde gol olursa kendi kalesine diye geçer diye biliyorum, saffet akbaş bir tane atmıştır mesela hiç unutmam!! neyse bu durum konumuz dışı.

ben de bu mevzuda öncelikli kıstas ın "kontrol" olduğunu düşünüyorum. top en son kimin kontrolünde vurulduysa gol ona yazılır. Bu durumda çarpma gibi durumlarda gol şutu çekene yazılırken, recep in müthiş kontrollü vuruşunda olduğu gibi vuku bulan durumlarda gol kendi kalesine yazılır gibi geliyor bana yoksa şüphen mi var eheheh:)

pek hoşuma gitmez bu tarz cevaplar ama dayanamıcam bu soruda. avira'nın bedava versiyonunu 5 aydır kullanıyorum. herhangi bir sorunla karşılaşmadım. ultra bir koruma içinse -lisanslı olarka aviranın "Avira Premium Security Suite" tavsiye ediyorlar.(kullanmadım)

www.free-av.com'dan bedava sürümü indirebilirsiniz. fazla kasmaz. işini yapar gerisine karışmaz.

Avast inanılmaz yavaşlatıyor bilgisayarı, ben baya uzun süre kullandım ama dayanamadım sonunda. Ayrıca birkaç kere virüs/trojan yakalayamadığına da şahit oldum o yüzden tavsiye etmiyorum.

benim şu anda kullandıgım bilgisayarda avg var, sözlüğe her girdiğimde, özellikle "bugun" ve "badi" butonlarına bastıgımda "threat detected" uyarısı veriyor. insanı deli edebiliyor haliyle.

2 yıldır avast kullanıyorum hiç yavaşlattığını görmedim. ayrıca çok güzel bir program, şahsen memnunum ve tavsiye ederim.

ben avg kullanıyorum, bariz bir yavaşlama yok. ve hemen hemen hergün "update" kontrolünü otamatık olarak yapıyor ve kendini güncelliyor. yalnız bu güncelleme işi kablosuz bağlantıda biraz sorun yaratıyor galiba, en azından ben kablosuz bağlantıda güncellemeyi başaramamıştım. avast kullanmadım, karşılaştırma yapamayacağım ama AVG iyidir, temizdir.

bedava olanından avg kullanıyorum yaklaşık bir yılı aşkın süredir, bilgisayarda herhangi bir yamulma olmadı.

avg ye oy veriyorum ben de.

(bkz: #13175430) avast
(bkz: #13883136) avg
(bkz: #13485452) avira

mikrofonlarımız sende mutluhan.

Son testlere ulaşmak için

www.virusbtn.com

nod32 öneriyorum şahsen.

Bundan bir kaç önce avast kurulu bilgisayarım enfeksiyona kapılınca avg'ye geçmiştim, sonra avg kullanırken gaelicum.a denen virüse kurban gittim. virüsü temizledikten sonra avira'ya geçtim. Birkaç aydır da avira kullanıyorum. Avira bedava anti-virüsler arası testlerde genelde en yüksek puanları alıyor. Ama Avira'nın da tek başına bir PC'yi koruyabileceğine pek inanmıyorum.

@uzunbinik,

elbette bedava sürümlerden tam bir koruma beklemek haksızlık olur. son testlere baktığımızda "Avira Premium Security Suite" klasını göstermiş. avk g data'nın ise göze çarpan 2009 sürümü daha kendi resmi sitesinde bile gözükmüyor.

hafif program olsun, hızlı tarama yapsın, güncellemelerini sessiz sedasız rahatsızlık vermeyecek şekilde yapsın, ve virüs bulma ve yok etme kabiliyeti üst seviyede olsun, üstüne üstlük bedava olsun diyorsanız avira derim. (bedava sürümlerden avast, avg, nod32 hepsini belli bir süre kullanıp, kullandırttım ta ki avirayla tanışana kadar)ama aslında özünde hepsi iyi programlardır :)

bu kadar.

avira premium security suite öneririm kesinlikle. oldukça memnunum.
bedava değil ama bulabilirsin bir şekilde.
yanına birde spybot tarzı bişey ekledinmi taş gibi olur.

test sonuçlarına şöyle üstünkörü bir göz attıktan sonra avira seçmeye karar verdim.

bu arada nod32 diyen arkadaşa da kesinlikle katılıyorum, gördüğüm en temiz anti-virüs programı. normalde şirketlere iş yaparken gidiyorum onlardan alıyorum ancak bu sefer bedava yüklemem gerekti.

herkese çok teşekkürler cevaplar için...

ubuntu! :p

$aka bi yana tamamen ki$isel tecrübelerime dayanarak avast diyorum. Ne testini $ey ettim ne birilerinin dediklerini okudum ettim yani yanlı$ yönlendirmek istemem. Fakat $öyle güzel bi anım var. Bilgisayarımda manasız beliren problemlerden dolayı mevcut kullandığım avg yi göz ardı edip, avast ile bi taratmamı istemi$ti bi arkada$ım. Tarattı pühüüüüvvv truvacılar mı dersin, acanlar mı dersin kol geziyolardı. O gün bugündür de avast kullanıyorum. Zerre de yava$latıyo ediyo sıkıntısı ya$amadım.

durum serserisi'nin yaptıklarından sonra 'lan bu avast da yalan olmasın' deyu bir de avira'yla taratmış idim. pühüüüüvvv truvacılar mı dersin, acanlar mı dersin kol geziyolardı. o gün bugündür de avira kullanıyorum. zerre de yava$latıyo ediyo sıkıntısı ya$amadım.

bilgisayarın alerjik değilse avg. (bazı bilgisayarı gerçekten bertaraf ediyor)

avira'nın iyi olduğunu hep duyuyorum, hiç kullanmadım, ama testlerde falan da iyi puan alıyor, iyidir heralde.

ben avg ve avast kullandım. avast çok karizmatikti, virüs bulunca karizmatik bir sesle söylüyordu bunu. sonra bilgisayarın yavaşlamasından mütevellit, avg'yi deniyim dedim. hiç karizmatik değil. ama avast'ın üstüne virüsler buldu. bilgisayarımı da yavaşlatmadı, ferahladım avg'yi kurunca.

avg kurarken spyware için olan bileşenini, e-mail bileşenini ve link checker bileşenini yüklememenizi ya da kurulumdan sonra devre dışı bırakmanızı öneririm. e-mail bileşeni outlook falan kullanmıyosanız gereksiz zaten. link checker'ın sörfü yavaşlatçağını düşünüyorum, ayrıca ekşi sözlük kullanımında da sorun oluyormuş (light beam'in dediğine göre), link checker'ı pasifleştirirseniz bu sorun olmaz. spyware bileşeninin de başarılı olduğunu düşünmüyorum.

sen gülük 5 gb hakkını kullanmazsan, hakların birikir. ama maksimum 50 gb birikebiliyo olması lazım.

2 eylülde değiştirdiler, şimdi günde 10 gb birikiyor, 5 değil.

günlük 10 gb hakkın var eğer kullanmazsan 50gb a kadar kotana ekleniyor bu indirme hakkın sonrasındaysa 6. günde de indirmezsen 50 gb sabitleniyor, 60 gb olmuyor yani.

evet. ama 50 gb olduktan sonra sabitleniyor. yani 5 gün indirmezsen 50 gb hakkın oluyor 6. gnde.

kısaca günlük 10 gb değil 5 günlük 50 gb kota diyoruz biz buna.
kafa karıştırmaya gerek yok :)

tübitak'ın var bişeyleri.

özel olarak ne demek istediğini anlamadım? fakat şöyle bir şeyler var eminim alakalıdır;
1-TEV Bursu www.tev.org.tr
2-Tübitak Bursları www.tubitak.gov.tr (lisansüstü öğrencilere yönelik olanlara bakabilirsin) (bkz: tubitak yurt ici yuksek lisans burs programi/@lejant)
3- bundan emin değilim: bir de büyükşehir belediyeleri de veriyor olabilir, lisanslara veriliyor ama yüksek lisansa var mıdır bilmiyorum? araştırabilirsin.

araştırma bursu olarak belli zamanlarda yurt dışında yaz okulları (summer school) veya çalıştaylar (workshops) düzenleniyor. örneğin avrupa birliği projeleri kapsamında kendi alanında bir çalıştaya veya yaz kampına/okuluna gitmek için başvuruda bulunabiliyorsun ama şimdi adresi hatırlamıyorum, yarın eklerim.

belediye ylye de veriyor hem de lisanstan daha fazla ödüyordu.

özel ünilere de veriyorlar mı bu yüksek lisans bursunu ?

research asistanlık olayı var bir de, mesela okulda bi hoca tübitaktan proje almış sizi de o projenin asistanlarından biri yaptıgı takdirde aylık yaklaşık olarak 1000ytl civarı veriyor sanırım(miktarı salladım ama yaklaşık böle bişi). bu özel ünilerde de oluyor.

bir de aynı şekilde dpt'nin de oluyor galiba.

@ amarat
tev için vermiyorlar, tübitak için maddi koşulun önemi yok onda şartları sağlayıp sağlamaman önemli.

tev için özel üni de yani başvurabilirsiniz ama kesin çıkmaz diyebilirim, tabi ki özel üniversite de burslu okuyorsanız o zaman her hangi bir problem yok ama siz de takdir edersiniz ki yüksek lisansı özel bir üni de paralı olarak yapan birinin bu tür burslara ne kadar ihtiyaç duyacağı aşikardır. ama özel üni de okuyupta tübitaka başvuramazsın diye bir şey yok.

@light beam
tübitak projesi çıkmış bir hocanın proje asistanı olarak aldığı öğrenciye, tubitakın yaptığı katkı max. 1250 ytl dir. fakat değişebilir bu miktar 1000 olur, 1100 olur vs... ama bu bir "burs" değildir, proje kapsamından sağlanan aylıktır.

@lejant; biliyorum burs diye belirtmedim zaten soruda burs yazıyor farkındayım ama alternatif olarak bu da bulunsun istedim belki fikir verir diye.

AB 7. çerçeve üzerinden araştırma bursları var, alanına göre neler var buradan biraz karıştırınca bakabilirsin,

cordis.europa.eu

AB 7. çerçeve ile alakalı türkçe kaynak:
www.fp7.org.tr

@light beam
evet alternatifler de var, san-tez de örnek verilebilir.

tabi ki western digital.

my book essential edition rahatlikla yeter. mediamarkt'a bak arada. gecenlerde kampanya varmi$. 160ytl'ye 500gb'lik modelini satmi$lar.

öneri 1:
dizüstünün hardiskini değiştirebilirsin. çıkan 60gb'lığı da satabilirsin. hem boşuna yanında harici hdd taşımana gerek kalmaz. bence en makul çözüm bu.

öneri 2:
uğraşamam prizle USB diye bir şey vardiyorsan 250 gb WD passport, Lacie veya Seagate'i öneririm.

öneri 3:
ben priz bulurum diyorsan 500 gb lık 3,5" luk harici hdd al, Seagate freeagent pro, 5 yıllık garantisiyle önerim. (kişisel yorum: ama laptopun yanında priz bulma derdi başa bela, hiç yakışık almaz, ben tercih etmem laptopta ayrıca taşıması da dert zaten onu.)

not: passport serisinin kablosu kısa biraz ama dizüstü bilgisayarda kullanacağını varsaydığım için senin için hiç mesele değil. internetten de ürün inceleme sitelerine girerek bilgi edinebilirsin diğer ürünler hakkında.

wd passport un 320 likleri de cıkmıs bu arada.

wd nin mybook'ları çok arıza veriyor. tabsiye etmem. passportlar ise 250 ve 320 gb ile gayet iş görür. olmadı seagate ve microbox'ın da aynı passport modelleri var.

eğer yerinden oynatmayacaksan 500 GB WD MyBook muhteşem performans veriyor, hani onu masama koyarım da eve gelip takarım gerekli dosyaları içine atarım dersen çok uygun olur. ama taşıyacaksan öyle çok sağlam kırılmaz bir görüntüsü yok, denemedim bilemiyorum.

abi arat duyuruda önce, bak bir sürü başlık vardır. ben lacie almıştım sana da tavsiye ederim .

ben philips kullaniyorum, bir sorun yasamadim. ek bilgi.

ben böyle durumlarda aleti açıp cd lensini temizlerdim işe yarıyordu ama elbet riski vardır bunun.

risk ne söyliyebilirmisin

sonuçta aleti direk garanti kapsamı dışına çıkarıyorsun bu bir. ya da yanlış bişi yaptın temzizleyeyim derken iyice batırdın vs.

lensi temizlemek ile lensi tamamen bozmak arasında ince bir çizgi vardır dikkat. tecrübeli değilsen ki değilsin sanırım, yapma, alacağın riske değmez.

ayrıca gayet ilkel bir çözüm olarak gözükmesine rağmen kasayı havaya dik, bir de öyle deneme yap. anlattıklarına göre ısınma sorunu gibi gözüküyor. ayrıca her hangi bir plastik kokusu geliyor mu normal de olmayan? anormal durum var mı bunun haricinde "tabanı çok ısınıyor." gibi?

saglik ocagina felan gidip asi ol hemen 30 gunluk gobekten vurulan bi igne var o olmaz isaallah. bir de bol sabunlu suyla 2-3 kere yika

www.revir.com

kuduz kedinin salyasında barınır var ise çırmalayıp yaraya salyasını akıtmadığı sürece ya da ısırmadığı sürece kuduzdan korkmayınız diğerleri için bir görünmekte fayda var

sizi çırmalayan kediye ulaşma imkanınız varsa direk onu götürün hastaneye, sağlık ocağına, dispansere veya veterinere, o şekilde çabucak anlaşılabilir. ama nerden bulayım ben o kediyi filan diyorsanız korkmayınız, hastaneler derdinize deva olur, hemen psikolojiniz bozulmasın.

aynı sorunu ben de yaşamıştım (hatta yaşarım diyim) doktora kuduz aşısı olmaya gittiğimde doktor bana "tırmalayan kediden değil ısıran kediden kork" demişti. çünkü kedi kudurduğu için değil muhtemelen kendini korumak için tırmalar, bir kuduz alameti değildir. ama tabii ki mutlaka tetanoz ve kduz aşılarınızı yaptırın. zaten kuduz aşıları artık çok şeker öyle göbekten 30 günlük aşılar 20 yıl öncesinde kaldı, öyle pembe-mor renkli aşı sıvısını minicik bir enjektörle koldan enjekte ediveriyorlar,toplam 6 aşı olmanız gerekiyor ama son iğnelere gerek bile kalmıyor genelde (tabi bu sizi tırmalayan kediyi 10 gün gözaltında tutmanız ve kedinin bu 10 gün sonrasında hala sağlıklı olduğunu görmeniz durumunda geçerli)..

Esas sorun kuduz değil, tetanoz. Tetanoz aşısı zaten her 5-10 yılda bir yapılmalı. Aşınız yoksa vesile olur. Bu nedenle bir doktora görünmekte fayda var.
Kuduz konusuna gelince iki sene önce bir kedi tarafından ısırıldığımda hastanedeki doktor bana Türkiye'de son 70 sene içinde kediden bulaşan kuduz vakasına raslanmadığını söylemişti. Ama genede en iyisini doktor bilir. Zaten tetanoz için sağlık ocağına gideceğinize göre kuduzu da bir sorun.
Ha bir de kedi hastalığı var. Evet varmış böyle bir hastalık ve ben yakalandım. Bildiğim kadarıyla sadece ısırınca oluyor. Ölümcül değil ama pek hoş bir hastalık da sayılmaz.

evet kudurabilirsin, düşük bir ihtimal olsa da, aşının sana zarar verme olasılığı daha düşük olduğu için aşını da olmalısın.

eğer okul çağı aşılarını tam olduysan ve üzerinden 10 yıldan fazla zaman geçmediyse tetanozu da olacaksın.

kediye ulaşma imkanın varsa kedi 10 gün gözlenecek ve ölmememesine dikkat edilecek:)) kedi bu süre zarfında ölmezse, aşı takvimini yarıda bırakabilirsin.

göbekten kuduz aşısı diye bir şey artık ne şanslıyız ki yok. koldan yapılan allerji-yan etki olasılığı çok düşük olan gayet ince bir iğneyle yapılan yakmayan bir aşı kullanılıyor. haydarpaşa numune anadolu yakası kuduz merkezidir. ilk aşı için 1 saatini, sonrakiler için 30 dk harcayarak kudurmayacağından emin olabilirsin:)

beni çok tırmalıyolar bugune dek kudurmadım :))
veterinere sormuştum kedilerle çok elleşiyorum kuduz bulaşır mı diye, o da kuduza gerek yok tetanoz yaptır yeter dedi. Özel bir dispanserde 10ytl ye yaptılar, hem de 3-4 sene etkisi oluyomus.
isterseniz cevredeki veterinerlerden birine bi danısın. sonucta kuduz vakası varsa onların haberi vardır ama sanmam oldugunu

bazı yerler vasıfsız memur alıyor, lisans mezunu olarak. genelde bölüm arıyorlar ama, herhangi bi fakülte mezunu diye arayanlar da var. oralara bakabilirsin.

4001 kadroları var.sadece 4 yıllık mezunu olmak yeter buralar için.bunlar üniversite memurluğu,gümrük muayene-muhafaza memurlukları,hava alanlarında aım memurluğu.bunlar dışında pek bişey yok.çift yıllarda girdiğin sınavların sonucu kabul ediliyor.

forum.memurlar.net

buraya üye olarak; "Eğitim Fakültesi Mezunları Bölümü"nde de detaylı yanıtlar alabilirsin, öneririm.

2- kanat tasarımı/yapısı o şekildedir, kanat çıptıklarında hava akımı önden arkaya doğru hareket eder, ileri doğru bir hareket söz konusudur.

1- bilmiyorum.

@lejant: 2. soruya gidiş yolundan 5 puan verdim ama sonuçta bütünlemeye kaldın. birinci soruyu bilmeden benden sınıf geçemezsiniz.

1- unformat
2- kuşun yaptığı kanat hareketi kendini havada ileri ittirir çünkü.

eöö restoration veya recovery fiilleri karşılıyor gibi o işlemi ama özel bir adı var mı emin değilim.
konuyla ilgili baya başarılı software ler var ama nette, zamanında 600 mb lik bir klasörü geri almayı başarmıştım. hdd yi direk formatladıysan nasıl olur bilmiyorum tabii.

@kibritsuyu: o dediğin için norton un bir uygulaması deniyor. bu işlemin daha yaygın daha bilinen bir adı yok mudur yahu?

kuş sorusunu bilemediniz. ileri hareket için dizayn edildikleri kuşa sorsam kuşun kendi de söyler ;) peki bir kurtarma sorusu:

balıklar neden geri geri yüzemez?

@gimbal: direk formatlamış ilgili hayvan. üstüne de dosya program falan yüklemiş :(

recovery programları dışında bir olaydan bahsediyorum ama anladığım kadarıyla bu iş pek yaygın değil.

sadece çalıkuşu geri geri uçabilir. nedeni de söylendiği gibi kanat tasarımı. havada asılı dursalar belki geri geri uçabilirler ama duramıyorlar malesef.

2. Sadece sinekkuşu geri uçabiliyormuş..
in.answers.yahoo.com
www.ccmr.cornell.edu

benim japon vardı bi tane, geri geri yüzüyodu (valla)

kuşlu balıklı soruya neden bu kadar takıldınız canlar? o bir espriyidi, metaforudu. asıl problem ilk soruydu. formatla uçan şeylerin geri gelmesiydi, geri uçmasıydı. neyse..

tüm ilçe devlet hastaneleri tam teşekküllüdür. 8-9 farklı doktor birşeyin var mı diye sorar, bir de kan ölçülür.

hastanesine göre 60-100 ytl arası masrafı var.

haseki ucuz diye duymuştum.

ben sarıyer devlet hastanesinden'den aldım.(2007 şubat 90 ytl) istinye devlet hastanesinden de alınabilir. sarıyer'den her gün alınabiliyor, istinye'de bazı günler.

sağlık kurulu raporu diğer adı heyet raporudur. bu raporu veren hastanelerdeki doktorlar haftanın belirli "heyet günü\günleri"nde toplanır ve başvuruları değerlendirir, rapor verirler. basit bir şey değildir heyet raporu almak, uğraştırır.

öncelikle hastanenin baş hekimlik kısmındaki döner sermeyaye mi muhasebeye mi ne gidilmesi gerekir, tarafıma şu şundan dolayı sağlık raporu verilmesini arz ederim şeklinde bir dilekçeyle başvuru sürecini başlatıyorsun, ve bunun yanında heyet raporu ücretini yatırman gerekiyor. fotoğraf isterler ki bu fotolardan biri doktorların ihtisas alanına göre "sağlamdır" yahut "şurada sorun var" yazacağı kağıtta bulunması gerekir, bu kağıtla doktorları dolaşman gerekiyor. (en az 4 fotoğraf bulundurman tavsiyemdir ama almak istediğin hastaneye sorabilme imkanın varsa sor.)

genelde sağlık kurulunun toplanması öğleden sonra 14:00 civarında olur, sen bu zamana kadar görmen gerekecek doktorları dolaşabilirsin fakat şöyle bir sıkıntı doğuyor. her ne kadar sadece imza alabilmek için doktorun zamanını alman gerekse de, hastanelerde o bildiğimiz tedavi için sırada bekleyen hasta kuyruklarından bulunduğundan, o insanlara laf anlatmak zorunda kalıyorsun.

senin heyet raporu için tabi ki sırada beklemen gerekmiyor fakat bunu insanlara güzel bir şekilde aktarman gerekiyor. "ben heyet raporu için imza alacaktım, işim uzun sürmez o yüzden müsaadenizle doktoru görmem lazım." demek en makul açıklama olmasına rağmen bazı hastalar bizde imza alıcaz, bizde sıradayız, demin biri geldi senin gibi 30 dk sonra dışarı çıktı, gibi laflar edebiliyorlar, yılmamak lazım biraz sıkıntılı bir iştir bu yüzden. eğer çok zorlanırsan o bölümü pas geç en son oraya uğrarsın bir daha. zaten en zorlanacağın kısımlar cerrahi, dahiliye ve göz sıralarıdır. bazı bölümlerde şöyle bir şey söyleyebiliyor, "biz heyet raporu için muayeneye öğleden sonra bakıyoruz." gibi bir şeyler söylüyorlar, o vakit direk tüm ikna gücünü kullanmanı öneriyorum bir şekilde tav olabiliyorlar ama fazla zorlamamak lazım.

sabahtan bu maratona başlarsan ve eğer işlerin rast giderse, öğle vaktinde toplanacak olan heyete evraklarını yetiştirirsin. (dikkat: heyetin toplanması haftanın 1.-3.-5. günleri olabiliyor demek istediğim heyeti kaçırırsan işin sonraki heyet gününe sarkar.) evrağın kurulun önünde geldiği zaman dışarda bulunan görevli yüksek sesle adını okur, içeri girersin ve seni şöyle bir süzerler ve ne amaçla heyet raporu almak istediğini sorarlar ardından bekleme faslı girer araya, tüm heyet raporu almak isteyenlerin (çok olmuyor bu sayı 25-30, başka şartlara göre değişebilir) heyet tarafından süzülmeleri bittikten sonra 15:30 16:00 gibi seni içeri alan görevli adını bir daha okur ve rapor elinde olur.

*arama yapınca da şöyle bir şeyle karşılaştım bununda faydası dokunabilir,
forum.memurlar.net

Beşiktaş, Barboros'ta Sait Çiftçi'ydi galiba adı, yıllar önce ordan almıştım ve çok rahat olmuştu, bir kaç saat kadar sürmüştü ama sonra da bir kez Bakırköy Devlet hastanesi'nden aldım, çok koşturmuştum- sabahtan akşama kadar, hatta belki 2 gün- En son psikiatrist imzası almaya gittiğimde hekim bana ' psikolojik bir sorununuz var mı?' diye sorduğunda ' yok ama sayenizde birazdan olcak' şeklinde bir diyalog yaşamıştık. Her aklıma geleni yazıyorum ya şuraya, neyse cevap bitti ve ben de gittim.
Ek uyarı: Her şey çok hızlı değişiyor ya, Sait Çiftçi'ye gidecekseniz, önceden bir arayı sorun isterseniz. Önceden randevu sistemi var artık zaten aramak gerekiyor da olabilir.

www.imdb.com
arayan bulur derler, yazın bulun.

geleceğe dönüş: )?

komedi filmi blast from the past

planet of the apes (tüm serisi)
the island of dr moreau
12 monkeys
time machine
the jacket
the butterfly effect

Eğer dizi de düşünürsen Quantum Leap öneririm zamanla yolculuk için, evrim içinse malum Heroes...

tam istediğini karşılayacak mı bilmiyorum ama benden de bunlar çıktı;

k-pax (zamanda yolculuk yok gibi)
the thirteenth floor (zamanda yolculuk gibi bişey var ama evrimde kararsızım.)
a.i. (artificial intelligence) (zamanda yolculuk yok)
contact
war of the worlds
the one (evrim yok)

son ikisini önermiyorum ama belki konuyla alakalı olur diye koydum. war of worlds de filmin sonuna doğru evrim ile alakalı açıklama yapılmıştı.

referanslarınla pek uyuşmadığını da söyleyebilirim.

event horizon

(bkz: #10474349)

next

açık kaynaklar,
www.doaj.org

ve bu siteye kaynaklık eden üniversitelere bakabilirsin kendi sitelerine girip belirli alanlarda yayınlanmış doktora çalışmalarına da göz atabilirsin,
www.doaj.org

avrupa patent ofisi
ep.espacenet.com

amerika patent ofisi
appft1.uspto.gov

burada patent araması yapabilirsin;
www.freepatentsonline.com

**patent ofisi sitelerine bakıp bir cihazın veya sistemin nasıl tasarlandığını, sistem hakkında detaylı bilgide yardımcı olur.

M.I.T. açık kaynak, ders notları ve sınıfta anlatılan konuların video kayıtları da var;
ocw.mit.edu

işletme, ekonomi, mühendislik, tıp kitaplarını bulabilirsin;
gigapedia.org
avaxsphere.com

ve tüm bu sitelerin haricinde sana en yakın üniversiteye gidip içeri girdikten sonra doğruca kütüphaneye gitmeni öneririm, orada üniversitenin üyeliği olduğu makale sitelerine (sciencedirect.com, isiwebofknowledge.com, springerlink.com, interscience.wiley.com vb. gibi) erşimin olabilir, buralardan kolaylıkla araştırma yaptığın konudaki makalelere ulaşabilirsin.

nivea soft güzel bişey

atrix el kremi (yeşil kutu/tüp), Türkiye'de pek üretimi yok artık, ama en iyisi o, gıcır gıcır yapmıyor (en çok gıcırdatanlardan biri neutrogena'nın norwegian formula--arko da gıcırdatıyor), hala birtakım eczanelerde veya küçük semtlerdeki market/parfümerilerde bulunabilir (fazla bulursanız bana da mutlaka haber verin, 96'dan beri başka hiçbirşey kullanamıyorum ki, suyla temas eder etmez, hatta yağmur yağınca bile kuruyup çatlar ellerim-öyle böyle bir kuruluk değil.)

onu bulamadığınız zamanlarda, avon'un gliserinli el kremi (mavi tüp). Çok az bir miktar bile yetiyor nemlendirmeye.

her ikisinin de kokusu güzel ayrıca.

İstanbul'daysanız, Cevahir'de Watsons kozmetik markette onların kendine ait bir ürünü var. Watsons Collogen - Bej renkli bir tüpte. Fiyatı da uygun boyutuna göre ve çok kalıcı etkisi var. Tahta kurusundan pamuğa terfi ettirici nitelikte, öneririm.

neutrogena'yı öneririm

cire aseptine
dove

markalarını kullanabilirsiniz, yağlı gelmesinin nedeni normalin üstünde krem kullanımı olabilir mi acaba? reklamlarda görürüz diş fırçalarına baştan aşağıya macun sürerler, halbuki yeterli olan miktar; nohut tanesi büyüklüğüdür misal.


ayrıca alacağınız herhangi bir X marka kremin 2-3 sene kadar uzun süre gideceğini sanmıyorum, bozulur büyük olasılıkla.

bephantene krem süper yapar, ucuzdur da..

Bioderma Atoderm PO zinc
(Hassas ve Kuru Ciltler için Rahatlatıcı ve Nemlendirici Krem)

kışın soğuktan elleri çatlayıp,kanayan biri olarak neutrogena derim,başka da bişey demem.

vazelin :) pufff ya allah bismillah :Pp

www.skyscanner.net daha çok ucuz uçuşlar için
www.skyscanner.net bu linkte büyük havayollarının sunduğu bağlantıları görebilirsin.

devlet hava meydanları işletmesi genel müdürlüğü;

www.dhmi.gov.tr
öncelikle karşınıza gelen sayfadaki hava limanı isimlerine tıkladıktan sonra; üstte uçuş planlama ve iletişim bilgilerine tıklarsanız gerekli yerlere ulaşabilirsiniz.

yurt dışındaki hava limanlarından (bulgaristan, yunanistan) nasıl gidilir bilmiyorum.

html-color-codes.com

bu sitenin içinde bir sürü çeşit var, özel bir sitedir.

colourlovers.com
ustune tanimam.

1ykr ler cok ise bankaya ya da supermarketlere gotur alirlar..

mp3 player çalışıyorsa ben alabilirim :)

e-atik geridonu$umu konusunda cali$an bir firma. ileti$in lutfen.

www.dogaentegre.com

ben de gazetede kadikoy'de bir yer bulundugunu okumustum. emin degilim ama sunu buldum. gerci sayfanin tarihi biraz eski ama:
www.bugday.org

cd-rw degil de eski dvd-rom/rw olsa super olurdu.

tanıdıklarına vermenden başka bir yol düşünemedim.

şimdi şöyle de bir şey var bu alet edevatı tanıdıkların insan gibi kullanmalı yoksa hoyratça kullanıldığını görürsen üzülürsün veya verdiğin kişiler uzakta oturuyor olsun, cihazlarınla bir daha karşılaşmamak üzere vedalaş.

kapıcının çocuğuna ver, saydıklarından modem ve belki cd writer dışında hepsi işine yarar.

not: kapıcının çocuğu, rıza bir ekmek bir süt gibi bir şey değil tabi, yani mutlaka ihtiyacı olan bir velet vardır çevrende baabında.

Veletken maddi durumun iyi olsa bile sana birisi mp3 player ya da elektronik sözlük verse nasıl sevinirdin o'nu düşün.

philipsin en ust telsiz modelleri bence oldukca asmistir.

switel, panasonic ve philips markaları kullanımı kolay ve gayet net markalardır.

şahsi önerim kalite ve ses gücü bakımından Switeldir, fakat piyasa araştırması yapabilirsiniz.

siemens almayalim. alip da pisman olanlari dinleyelim.

uzman değilim ama soluk borusunda bulunan epitel hücreler/uzantılar bu bahsettiğin şeyi büyük oranda kendine çeker gibi geliyor. mukuslu bir yapıya sahip burası sonra balgam olarak dışarı atıyoruz sanki. soluk borusu baya bi kabasını alıyordur.

ciddi bir sorun yaratsaydi saglik bakanligi (veya dunyanin diger bu seyleri kontrol mekanizmalari) asla izin vermezdi kullanimina. Burnunuzdan iceri sikmadiginiz surece veya isiniz geregi cok solumadiginiz surece biraz dikkat etmek disinda bir endise gostermeniz gerekmez diye dusunuyorum.

1. Sağlık Bakanlığı nelere izin veriyor, ona pek güvenmemek gerek, misal formaldehit kanserojendir ama diş macununda bile bulunabilir, ki bir de florit konusu var, neyse...
2. Toksik etki için önemli olan miktardır, yani önemli olan doz aşımı olup, olmadığıdır.
3. Saç spreyi, deodorant gibi maddeleri çekip kafa yapan insanlar var, yamulmuyorsam sinir sisteminde ciddi tahribat yapıyor. Sürekli solumak da aynı sonuca gelebilir ama dediğim gibi söylediğiniz spreyin toksisitesini bilmek gerek, yani günlük ne kadardan fazlasını solumanın zararlı olduğu önemli. Bir de etken maddenin vücutta birikim yapıp yapmadığı da önemli. Birikim yapıyorsa etkisi uzun vadede ortaya çıkar(kronik). Birikim yapmıyorsa; günlük solumanızla aldığınız etken maddede doz aşımı olduğunda akut problemler ortaya çıkar...

benim bildiğim etmezler.

edit: başka okullarda ediyorlarmış o zaman galba.

bence bütün derslerini başarıyla verirsen diplomanı eline verirler ilişiğini keserler.

tabi yine de öğrenci işlerine sormak lazım ama .

okuluna göre değişir. en güzeli dünyanın en zorlu maratonuna çıkıp "öğrenci işleri"ne bir sormak. ilk önce olmaz öyle şey diyeceklerdir hazırlanmış cevap olarak ama biraz kredi ve not sisteminden bahsedince işin olurunu da söylerler elbet... kolay gelsin...

son sınıfta bir ders almamak çözüm olabilir böyle durumda.

tüm derslerini tamamladığında kesinlikle ve kesinlikle mezun olursun.

ama ortalamamı yukarı çekecem diyorsan bir dersten kal veya bir ders alma bu şekilde yeterli krediyi tamamlayamadığından mezun olamazsın. öğrenci işleriyle konuşma bence oradakilerin gününe kısa süreli neşe katarsın gibi geliyor bana. =)

alttan ders bırakman lazım. kolay bişiler, seçmeli meçmeli bırakırsan rahat edersin.

ayrıca bizim üniversitede düşük olan dersleri tekrar almak gibi bir opsiyon yok verdiysen verdin gitti. bunu da araştır derim ben.

bence de mezun edip diplomayı eline tutuşturup çıkışı verirler. derslerden kalmayı başaramıyorsanız da(nasıl olacaksa artık) hocayla konuşup F vermesini sağlayabilirsiniz. misal final sınavından kötü not alacağını hisseden bazı arkadaşlarım hocayla konuşup eğer dersten geçecekse bile kalmayı talep etmişlerdi zamanında.

adam ol!

(bkz: kung pow)

çok mu absürd kaçar bilemiyorum ama, çok gülmüştüm şahsen

Office Space (1999) çok keyifli bir seçim olabilir.

Alternatif olarak;
Millions
Lock, Stock and Two Smoking Barrels
Snatch de olabilir belki.

bir de american pie tarzı olabilecek ama üzerinde tartışabilir filmler var;
Road Trip
Euro Trip
Old School
Deuce Bigalow: Male Gigolo

bunlarında haricinde;
Bruce Almighty
Evan Almighty
Scary Movie 1-2-3-4 lerde var.

izlediğim kadarıyla bunları önerebilirim.

40 days and 40 nights

saçmasapan olmayan komedi kısmını daha açık söylesen?

şunlar olabilir:

meet the fockers

wedding crashers

murder by death
death at a funeral
the party

aklıma dırek road trıp geldi. bir de ali g nin bi filmi vardi. türkçeye baş belsı dıye cevirilmişti sanırsam hatta tekrardan sanacak olursam filmin adı da ali g in da house gibi bişeydi.

mujeres al borde de un ataque de nervios - pedro almodovar
ayrıca click'e de çok gülmüştüm.

wes anderson un filmleri var mesela eli yüzü düzgün
rushmore
royal tenenbaums

bill murray nin groundhog day i süperdir
kubrick in dr strangelove ı yararak düşündürür,
pleasantville de var ,daha gelmiyo şimdi

kiss kiss bang bang - ekşın da var hem

Bu konuda su anda superbad'i tek gecerim. Hakikaten inanilmaz komik.

monthy python filmleri olabilir. holy grail, life of brian, meaning of life...
absürttür yalnız...

superbad

a fish called wanda.