Yılbaşında 10 yıllık kredi çektim. 15 de çekerdim lazım olsa, kartı da sayarsak 3 ayrı krediyle aldım evi. Birkaç sebebi var:
1) TR enflasyonu çok yüksek, kredi faizleri hükümet eliyle düşük tutuluyor. Karlı bir faiz oranı yakaladım (0.99). Elimde peşinat yeterli değildi üstüne ihtiyaç kredisi çektim, hatta düşün o kadar param kalmadı ki vergiyi kredi kartıyla ödedim taksitlendirdim.
2) İşsiz kalırsam ne olacak sorusunu düşündüm, işsiz kalırsam kirayı da ödeyemeceğim sonuçta. Değişen bir şey yok.
3) Bir süre kirada oturdum, dünyanın en boktan şeylerinden biri. Durup dururken evi satar, çık der, zam ister, kafana göre eve çivi çakamazsın, tam bir istim üstünde olma durumu. Zaten oturduğum ev satıldıktan sonra buna karar verdim. Tek yere borçlanmak (banka), bir sürü adamın nazıyla uğraşmaktan daha kolay.
4) Çok sıkışırsam satarım ya da kiralarım diye düşünüyorum. Ölene kadar aynı yerde yaşamicam sonuçta. Ama her halükarda kiracı olmaktan daha kolay işim.
Zaten bu sene korona başlamıştı, o yüzden çok bi harcamamız yoktu. Ama evet yaşam standardım kısıldı tabii, ciddi feragat ettim (ciddi derken lükslerimden feragat ettim yani) Lakin ihtiyaç kredisinin üçte biri bitti, aylık 1800 lira vergi taksidi de bu ay bitti. Farklı kredilerim de yakında kapanacak, üstüne bi de zam aldım mı eski moduma yaklaşırım. Kira gerçekten sokağa para atmakla eşdeğer, en azından para biriktiriyorum diye düşünüyorum.
Ev alırken 10 yıllık projeksiyon yapmıştım, ev yıllık %1, %3, %5 değerlenirse ne olur diye bakmıştım. %5'lik değerleme projeksiyonunda 6. sene değerlemesine daha 1. yılda ulaştı zaten. Yüksek enflasyon işte.
0