ev maalesef tek seçeneğin. Tüm bisikletçilerin ortak derdini dile getirdin.

Bizde ayrı bir bisiklet odası var kömürlükte, ona rağmen pahalı bisikletimi koymuyorum. Su tip ucuz ve basit bir düzenek kullaniyorum evde. Amazon´da da bulabilirsiniz: www.real.de

Bodruma inen merdivenin kenarına zincirliyorum. Senin durumunda olsam mecburen eve alırdım.

Gözümün önünde olmadıkça rahat edemiyorum, bir yere kahve içmeye bile gitsem kilitleyip heh dursun burada diyemiyorum. Şu anki bisikletim birkaç asgari ücret değerinde, eskisini de aynı şekilde bırakmazdım bunu hiç bırakmam apartman girişine kömürlüğe falan.

Sırtlayıp üçüncü kata çıkarıyorum, salonda duruyor uslu uslu. İçeri alamıyorum kısmını gözden geçirmeni öneririm. 1+1 göt kadar evde oturuyorum, gerekirse yerden kazanmak için tek kişilik yatak alırım bisikleti yine dışarı bırakmam öyle söyleyeyim.

bir sonrakinde komple bisikleti alirlar.
benim eskisi sadece apartman sakinlerinin girebildigi bodrumdan calindi.
yenisini salona koyuyorum.
bir sekilde yer acmaniz lazim, gerekirse baska bir esyayi atip veya paraya kiyip tavan askisi alarak vs.

tabi ki evin içinde. gece rahat uyumam için başka ihtimal mümkün değil.

evden başka hiçbir seçeneğin yok. yıllardır asansörsüz 4. kata her gün indirip çıkarıyorum. o benim canım ciğerim her şeyim. bisiklet koyacak kadar bile yer yoksa evde allah yardımcın olsun.

çözüm
www.google.com

Bizim apartmanda sığınaktan çalındı iki biziklet. Birbirine bağlı iki kocaman bisiklet. Artık depoda kilit altında tutuyoruz. Kattan çalmaları da pes yani. Böyle parça vs çalmaya tamah ettiği için ben olsam apartmandaki bir ergenden şüphelenirdim. Ya da devamlı girip çıkan sucu, market görevlisi vs. Ben de Anadolu yakasında oturuyorum, park hizmetini duymadım. Bir de ne olursa olsun aksesuarları kapsamaz sanki...

Evin icinde

Evin içinde tabii ki.

Odamda, ayakucumda dururlar hepsi.

2

2

homo sapiens çene yapısı 2 zaten

Alt dişler çeneden dolayi üst dislere gore arkada.

içim rahatladı :)

normali 2. baska bir sey olursa derecesine gore tedavi / ameliyatlik oluyor. alt cenenin cok arkada olmasi da mumkun tabii onun da derecesine gore tedavi / ameliyat durumlari olabiliyor.

derin kapanış

1 olursa çemçük olursun.

1 sakıp sabancı lan?

Lol. Derin kapanışmış.

1 anormal, 2 bir yere kadar normal. Belki çenen aşırı geridir, varsa endişen git bir hekime.

2 ama normale göre daha gerideymiş benimki, tedavi görüyorum düzelmesi için.

2

benimki de 2. durumdaki gibi.

peki o zaman bilumum kafatası görselinde ve modelinde niye hepsi şöyle abicim?

www.medicalrehberi.com
tinyurl.com
encrypted-tbn0.gstatic.com


google görseller'e kafatası yazın bakın, alayı üst üste. gerçeği de, tıp fakültesinde kullanılacak birebir olması gereken modelinde de hepsi üst üste??

kibritsuyu,

www.healthandcare.co.uk

Buradan da birçok çeşide bakabilirsin.

boneclones.com

Male asian skull hariç hepsi olması gerektiği gibi.

açıkçası ben de @kibritsuyu'nun dediği sebepten sordum. ölü kafa tasları bile düzse, benim de mi üstüste olmalıydı diye merek ettim :/:)

2

1- ihtiyac sahiplerine
2-sorularlaislamiyet.com

Evet veriyoruz.
Fakirliğinden emin olduğum ailelere.

Tamam ihtiyaç sahiplerine verilir de çevrede herks üçkağıtçı be. Kimseye inancım kalmadı. Nerden nasıl bukucaz

Lösev'e verebilirsin mesela.

Valla şu şöyle olursa şu kadar bağış yapacağım diyorum bu yaptığım caiz midie?

Losev vs oluyor genelde. Bagis bolumunde cikan kurumlardan seçiyorum.

zekat verecek bir durumda değilim çok şükür!

o kadar yok diye boş da durmuyorum. kendimce yapıyorum bir şeyler.

birebir ihtiyacı olana vermeyi tercih ederim.

Mumkun

mümkün
eksisozluk.com

zayıflamanın %80'i düzgün beslenmektir.

mümkün ama sağlıklı ve sürdürülebilir değil. evde 20 squat, 10 şınav, 30-60 saniye planktan oluşan bir hareketlilik katabilirseniz iyi olacaktır.

nasıl yapacağım ? Detay verir misin ?

hiçbir spor aktivitesi yapmadan, şirkette öğle yemeğinde ekmeği keserek ve mevsim salata yiyerek birkaç ayda altı kilo vermiştim.

yemek+salata+tatlı+meyve yememe rağmen kilo verdim.
akşam yemeğini de ekmekli yiyordum bunu yaptığım sırada.

Ramazan ayinda 10 kiloya yakın veriyorum ben.

Intermittent fasting yap

Şekeri bırakarak mümkün.

Bir ara yazın şekerli/paketli her şeyi bıraktım. Abur cubur, gazlı içecek 0. İçindekikler kısmında şeker yazan her şey kısaca. 3 ayda 10 kilo falan vermiştim.

Mümkün. Ekmek ve abur cuburu 4 gündür mecburi kesinse alt karın yağlarından neredeyse eser kalmadı. Olsaydı karın kaslarım bile görünebilirdi.

Türkçeleri arasındaki ayrımı yapamıyorum. Yardımcı olmak ister misin?

1- Ich habe nicht angerufen und Bescheid gesagt

2- Ich weiß nicht wer das ist.
2- Ich kann nicht wissen wer das ist (bu biraz bilmem mümkün degil gibi)
alternatif
2- Ich kann leider nicht wissen wer das ist

1 icin: telefon da etmedim, haber de vermedim.

Ich habe weder telefoniert noch eine Nachricht hinterlassen. Denilebilir.

2a- kesinlik ifadesi var.
ich weiß nicht wer das ist.

2b- emin olamamak. Hani dersin ya "gozum isiriyo ama bilemedim" iste o cumle bu. Bunu ben almancaya

Ich bin mir nicht sicher ob ich ihn kenne/ob ich weiß wer das ist.

Er kommt mir nicht bekannt vor. / bana tanidik gelmedi.
Ich glaube nicht dass ich ihn kenne. / onu tanidigimi sanmiyorum.

Aklima bunlar geldi

bahsettiğin mesafe 20+ km tutuyor. bisiklet işinden hiç anlamam gidebilir misin bilmiyorum tem e-5 bağlantı yolunda güzel bir yokuş var, zorlar diye tahmin ediyorum.

gidemezsin imkansız, istanbulda 4km bile 35 ve otoban bağlantısına yakın yerlerde işkenceye dönüşüyor, minibüs yolları bir nebze imkan tanıyor ama bahsettiğin güzergahta gitmen imkansız bisikletle , can güvenliğin yok

imkansız. sancaktepe nere küçükyalı nere.

burada asıl sorman gereken ben sancaktepe'ye neden taşındım olması lazım.
sahil bisiklet yolları haricinde(ki o da göreceli) can güvenliğin olmaz.

zor.

pendiğe falan taşınsan rahat gider gelirdin de sancaktepe sıkıntı.
bi de mtb değil de hibrid bi bisikletle daha kolay olur, zaten sancaktepeden bile gelsen toprak namına bişey yok o yollarda.

istanbula yeni taşınanlarda kronik bir sakatlık bu sanırım, çalıştıkları yerle anormal uzaklıkta evleri oluyor , ve çoğu istanbula taşınmadan istanbul için ulaşım kolay gidersin gidersin gazları ile karar veriyor, istanbulda biryerden bir yere gidemezsin kardeşim

Almancayı tavsiye ederim. Fransızca daha zor :( aksanı olsun, grameri olsun.

Ben Portekiz ce den uzak dur derim. Çok kıl bi dil

Almanca İngilizceye pek benzemiyor. Ben İngilizce ile devam et derim. İtalyanca öğrenmek istiyordum ben de uzun bir süredir ama çok fazla kişi tarafından konuşulmuyor. Hobi olarak devam ediyorum canım istediğinde. İtalyanca için melodik dil diyorlar ama ilginç bir şekilde İtalyanca pop şarkı çok çok az. Mesela Yunanca çok yaygın bir dil olmamasına rağmen yüzlerce Yunanca şarkı bulabilirsin ama İtalyanca şarkı duyamıyorsun radyoda, televizyonda. Öğrendikten sonra onu kullanmak zor. Fransızca öyle değil. Onlarca Fransızca şarkı var. Her gün maruz kalabileceğin materyaller var. Almancada da mesela özel ilgin yoksa ne müziğe denk gelirsin ne de filme denk gelirsin. Arayıp bulman lazım. Portekizceye hiç girmiyorum. Ben Fransızca öğren derim ama zor. Buraya şimdi hayır her şeyin kuralı var, öğrenince kolay diyecekler ama bu dünyadaki her şey için geçerli. Kural mutlaka var ama o kuralları benimsemek mesele. Ben İngilizce ile devam et diyorum eğer spesifik bir hedefin yoksa. Direkt yurt dışında vs. yaşamak istemiyorsan sana zaman kaybı olarak geri dönecek. Dil öğrenmek kesinlikle zaman kaybı değil bu arada. Sadece o dilde en az C1 elde etmeden o dili bırakmak saçma. B1 bile yetersiz bu açıdan. Unutursun çünkü araya çok az bir süre girdiğinde.

aga 30 yaşındasin ve bu yasta öğrenilir mi diye soruyosun. biraz ufkunu ac allasen millet 80 yaşında resime basliyor.

bilinenin aksine yetişkinler öğrenmede çocuklardan daha iyi. hafızayı etkileyecek kadar çok yaşlı olunmadığı sürece her türlü normal bi şekilde öğrenirsin.

Almanca'ya 24 yaşında başlamış ve uzun yıllar uğraşarak iyi seviyeye getiren birisi olarak İngilizce altyapısının Almanca'yı öğrenmede yardımcı ve etkili olduğunu iddia ediyorum. Yapısal olarak İngilizce'ye çok benzer Almanca.

Ama şunu net söyleyeyim. Ne kadar uğraşsan da İngilizce harici bir ilave yabancı dili o dilin konuşulduğu ülkelerde bir dönem yaşamadığın sürece iyi seviyeye getiremezsin.
İyilikten kasıt iş ile ilgili bir telefon görüşmesi ya da sunum yapamazsın.
Mail yazarsın, anlarsın ama gazete okuyamazsın, haberleri dinleyemezsin ve mesleki yazı, makaleleri anlayamazsın. En fazla gündelik hayatta ya da konuşma partnerinle belli konular üzerinde konuşabileceğin seviyelere ulaşır.

Fransızca'yı da denedim bende yemedi. 10 harflik bir kelimeyi 3 harfle okuyamadım ve soğudum.

Long story short: Hobi olarak yapılır.

@japon askeri Genel olarak katılsam da çevremde tamamen kendi çabasıyla Fransızca, Almanca sertifika düzeyine kadar ilerleyenler var. Kardeşim en yakın örnek mesela, önce İngilizceleri tarar, sonra açar Le Monde okur. Hiç ders, kurs almadan kendi kendine C1 seviyesinde sertifika alan biliyorum. Dediklerim tabii ekstrem örnekler. Yani dediklerin ilk bakışta çok mantıklı, hatta "Sunum da yapamayacaksam ne anlamı var" diye düşündüm ilk anda; ancak aslında kişiye ve isteğe bağlı bence. Frankafon okullardan olup yurtdışında master yapıp "Benim İngilizcem daha iyi aslında" diyen de var, Fransızca hem zor bir dil hem de belki dediğin gibi İngilizce'ye çok daha maruz kalıyoruz gündelik hayatta, çaba harcamak çok zorluyor.

Almanca konusunda dediklerine tamamen katılıyorum. Ben ortaokulda aldım, çok da kapsamlı olmamasına rağmen İngilizce'ye benzediğini hep düşünmüşümdür, ama dilin fonetiğini kaba buluyorum. Almanya da özel olarak ilgimi çeken bir ülke değil, çok ciddi bir motivasyonum yok bu nedenle.

Galiba çok istekli yapılacak bir hobi olarak demek daha doğru.

Çok teşekkürler cevap için

Hey corc arti 1.

biraz kafa karisikligin var gibi,meslegini ingilizce surdurebiliyorsan ordan devam et,lokal olmaya karar versigin bir ulkenin lisanini sana yetecek kadar ogren.isle ilgili atilim yapacagin bir zamani dil ogrenmeye kasarak harcama.

@hey corc versene borc Evet, katılıyorum tamamen, tam olarak sormak istediğim buydu. Teşekkürler

@mayesquel: Onu sormuyorum aslında, yapayım ama hangisi diyorum. Yine de başka soru için güzel cevap, teşekkürler.

@dissendium Çok teşekkürler, çok kapsamlı cevap. Ben de tamamen böyle düşünüyorum, Fransızca konusunda verdiğin örnekler de dahil olmak üzere. Uzun süredir de böyle gitti, İngilizce'nin konfor alanı da malum. Ancak artık çokuluslu şirketlerde ciddi tercih sebebi 2. dil, ben de belirttiğin gerekçelerle iş, güç, hayat koşturması derken hep erteledim bugüne kadar aslında dil konusunda yeteneğim olduğunu söylenmesine rağmen. N'apalım bizim de hobimiz bu olsun, biraz Fransız Kültür'ü zengin ederiz artık C1'e kadar :) Çok teşekkürler detaylı yanıt için.
-------
Şuana dek yanıt yazan herkese teşekkürler arkadaşlar. Mobilden baktım ve dönmek istedim hemen, yeni cevaplar olursa bekleriz, tik garantimiz mevcuttur :)

@duptıs Doğru, teşekkürler. Ben yine hobi olarak deneyeceğim sanırım :) Ama ülke belirleme konusunda aynen katılıyorum, biraz da bu karışıklıklar nedeniyle başlığı açtım. İş hayatında atılım ise apayrı konu :)

Tıraş, istersen öğrenirsin. Seni entry'me davet ediyorum. Fransızcanın telaffuzunu iki günde çözemeyen biri ya çaba göstermemiştir ya da dile yeteneği yoktur.

eksisozluk.com

Fransız Kültür'de C1'e kadar vereceğin yaklaşık 10 bin lirayı bana bağışlayabilirsin.

kariyer yönlendirmemde de bu şekilde bir dönüş aldım. Ancak yoğun olarak çalıştığım belirli bir ülke yok, bu nedenle hangi dil sorusuna tam olarak yanıt bulamadım


Buradaki yönlemdirmeyi kim yaptı bilmiyorum. 2.dilin hangisi olduğu bile belli değilken neden öneriliyor?
Eğer belirli bir dili öğrenmek önemliyse bunu bilmek lazım. Yoksa motivasyon sağlamak zor. Örneğin fransızcaya başlayıp, sonrasında acaba italyancayı mı seçseydim düşüncesi.

Bunun yerine aynı zamanı başka becerileri öğrenmek için kullanmayı düşünebilirsiniz. İleride bir yere taşınırsanız da yaşarken öğrenirsiniz bence.

Kamp yapacak adam zatürreden korkmaz. Geçen gün iki genci gördüm hava bundan soğukken çadırda uyanıyorlardı. Sağlamdılar.

Gece uyku tulumun sağlamsa hicbirsey olmaz.

Tulum falan hikaye. Net donarsin. Biraz daha isinsin havalar.

sifirin altinda derecelerde bile kamp yapilabilir. Cadirin iyi, kullandigin mat iyi yalitim yapan, termal icligin, ortalama bir tulumun varsa neden olmasin.
edit: 2-3 haftadir firsat bulsam bolu'da kamp yapacam ama bi firsat olmadi.

donarsın +1

ben de kadınım da genelde öyle sinemaya kahveye diye takıldığı arkadaşlar erkek -arkadaş bak, başka bir şey yok.
dediğin doğru zira ben de 35 yaşındayım benim yaşımda olup bekar olan arkadaşlarım y.dışında (y.dışında yaşarken zaten arkadaşlık sıkıntım yoktu, hem kafalar uyuyordu hem bekar çoktu) burada 35 yaşındaki çevrem 3. çocuğu düşünsem mi diyor..

insanlara bir şey diyemezsin. çalışıp 2 de çocuk büyüten kadın, bekar 30 küsür yaşında arkadaşlarıyla ne kadar görüşebilir? görüşemiyorlar. normal.

erkek arkadaş (sevgili olmayan) bul. vallahi bak.
bir de tur filan düşünebilirsin hem yalnız gezmek her zaman çok güzel olmuyor. o yolla da çok güzel çevre edinen arkadaşım var. birlikte geziyorlar şimdi.

hangi şehirdesin bilmiyorum buradan edinmeyi dene. iletişim imkanları her geçen gün artarken modern insan yalnızlığa daha da gömülüyor.

Baş edemiyorum ve günlük hayatımı da ciddi anlamda etkiliyor. Daha da kötüsü artık öyle bir durumdayım ki benimle arkadaşlık kurmaya çalışanlarla bile sağlıklı ilişki kuramaz hale geldim. Hem arkadaşım olsun istiyorum, hem de kimseyi umursamıyorum. Arkadaşsızlık ve iletişim problemlerinden dolayı hayattan bıktım; hayattan bıktığım için arkadaş olmaya çalışanlarla uğraşasım gelmiyor. Kötü bir paradoksun içindeyim.

Liseden sonra hep yalnızdım zaten ama üniversite de bitince, son beş senedir çok kötü bir hale geldim. Artık dayanamıyorum ve nereye kadar böyle gidecek fikrim yok.

Hangi şehirdesin? Eskişehir’deysen takılabiliriz. Ben de seninle aynı durumdayım.

Depresyonda olabilir misiniz? Yalnızlık-Depresyon-Yalnızlık-... gibi bir sarmal sonucu da olabilir.

Daha fazla farklı ortama girebilirsiniz, fazla seçici olmanızdan ya belki bir pattern halinde belirli davranışları tekrarlamanızdan dolayı insanları uzak tutuyor olabilirsiniz. Birim zamanda bulunduğunuz ortam sayısını/ çeşidini arttırın ;)

Öte yandan büyük şehir koşturmacasını da etkisi olabilir, özellikle haftaiçi çoğu insan sadece evinde olmak istiyor. Haftasonları ise ayrı konu.

Üzülüp kendinizi kapatmayın sadece, yaşla/cinsiyetle ise ilgisi olmadığını net olarak söyleyebilirim ;)

PS. Bazen yalnız kalmak da güzel, özellikle kendine vakit ayırabilmenin bir ayrıcalık olduğu düşünülürse..

Couchsurfing ten anlık görüşme kovalayabilirsin,
Meetup tan takvime göre ve ilgini çeken konuya göre buluşmalara gidebilirsin,
İstediğin grup yoksa aylık 10 lira harcayıp kendi grubunu kurabilir ve dolusuyla insanla tanışma fırsatı yakalarsın.

Ben de benzer durumdayım, yani az arkadaşım var ve iş güçten dolayı görüşmek çok zor oluyor. Farklı olarak internetten arkadaşlarım var (gerçi ne kadar arkadaşız bilmiyorum ama baya şey paylaşıyoruz birbirimizle) onlar da çok uzaktalar ya. Ben de çoğu zamanımı yalnız geçiriyorum o yüzden. Üzülüyorum bazen ama artık yapacak bir şey yok gibi. Öyle yani.

Benzer bir soruyu bir yıl önce ben de sormuşum, bir yıldır hayatımda pek bir değişiklik olmadı açıkçası.

Kadınsan gerçekten arkadaş edinmek zor, hele bir de belli bir yaştan sonra arkadaş edinmek daha da zor. Bir de dışarıdan "soğuk" görünüyorsan o ihtimal sıfıra yakın oluyor işte.
Dert etmemeyi öğrenmelisin bu durumu, ve günlük aktivitelere yönelebilirsin. Biraz işe yarıyor sanki.

hadi arkadaş olalım.

tek tabanca olmak iyidir, alışıyosun zamanla. benim çok eskiden kalan 3-5 kişi var ayda bir ararlarsa buluşur bir kaç saat sohbet ederiz, onlar aramazsa ben kimseyi aramıyorum zaten çünkü çok alıştım, sırf küsmesinler diye buluşuyorum yoksa öyle oturup 3-4 saat konuşmak zor geliyor,zaten çoğunlukla konuşmuyorum onlar konuşur ben dinlerim.

sevgili yap birlikte takılın. "@niye ama" iyi niyetli olarak sevgili olmayan erkek arkadaş demiş ama yok öyle bir dünya, olasılık çok çok düşük:)

Bir anda degistirdigin sosyal cevren seni arayip bulmuyorsa seninle arkadasligi gozden cikarmislar demektir belli bir zamani asan arkadasliklar kirginliklara ragmen bitmez arkadaslarinin olmasinin yolu seninde arkadas olmandan gecer biraz sorunu kendinde arayabilirsin kafana gore arkadas es dost sevgili hicbirzaman bulamazsin insanlari oldugu gibi kabul ettikce seninle olucaklardir

@zikardo
olasılığın düşük olduğunun farkındayım. ama olabiliyor.

belki karakterlerle de alakalıdır benim erkek arkadaşlarım benden fazla alışveriş yapıyor beni zorla alışverişe filan götürüyorlar. takıldıkları kızlarla benim eve geliyorlar :P filan. değişik biraz.

@niye ama
mutlaka mümkün ama zaten bu arkadaşın çevresinde o potansiyelde insanlar olsa gelip duyuruda bu soruyu sormazdı zaten.

şimdi mesela benim eski çalıştığım işyerinden bir kadın var evli çocuklu, zamanında beraber çalışırken çok iyi anlaşıyorduk, 2 seneye yakın oldu işten ayrılalı ama haftada en az 3 defa arar telefonda konuşuruz. ben bu kadınla aynı ofiste çalışmamış olsam mümkün değildi bu, çünkü normalde çok farklı karakterleriz ama bir şekilde alışkanlık oldu.

şehir belirtmemişsiniz, ama izmir'deyseniz görüşebiliriz. :')

Istanbul.

Görüşelim, takilalim bir gun arkadaşlar.

Okey oynayalim ya da tavla. Biseyler icelim filan.

Bugun izin gunumdu normalde. Cagirdilar yine. Haftaya iki gun izin yapacagim yine yalan olmazsa.

istanbul'da 5 ayım yapayalnız geçmişti. o günlerimi hatırlattın. para da yoktu cepte, kitap okurdum evde. yapı itibariyle sosyal bir insanım. sohbet edemezsem, bu dürtümü doyurmazsam depresyona giriyorum. sosyal çevrem olmaz korkusuyla 5 haneye yakın maaşlı işi bırakıp memleketime döndüm. daha az kazanayım ama bildiğim çevrem olsun dedim. senin derdini çok iyi anladım.

kız arkadaşlarım var samimi olduğum ama doyurucu sohbet edemiyorum. çoğu erkeklerden, alışverişten, diğer ortamlarındaki kişilerin hayat hikayelerinden bahsediyor, çok sıkılıyorum. yani elinde kız olsa bile, istediğin düzeydeki sohbet her zaman olmuyor.

ben şöyle baş ediyorum:
- kendime ev tuttum. film izlemeyi çok severim. bi kızın erkek arkadaşıyla sıkıntısını dinleyip, çocuk pışpışlayacağıma kaliteli bir film izlemeyi tercih ederim. yalnızlığın çok güzel yanları var.
- kız bulamıyosan erkek bul. yavşak olmayacak ama. fırsatını bulsa, nasıl sikerim ben bunu demeyecek. o tarzlardan değil, sana bir şey katacağını düşündüklerine yanaş.
- ağlayarak bi yere varılmaz. bu böyle gitmeyecek, hayatına illaki birileri girecek. entropi yasası. bu düzen başka düzene evrilecek. işte o güne kadar kendine bir şeyler kat, bolca kitap oku.

ben bi ara istanbul'da can sıkıntısından ölecektim. 3 hafta güneş görmeyen evin bi odasında geçirdim bahar günlerini. depresyondan ölecektim. sonra allah yüzüme mi baktı bilmiyorum, öylesine gireyim dediğim ales'e giderken kampüs'te bi kızla tanışmıştım. öğretmenmiş. sınav yerimiz de aynı fakulteymiş. beraber girdik çıktık. akşama kadar gezdik. bi hafta sonra da beni adalara davet etti. öğretmen arkadaşlarıyla vakit geçirmiştim. hayatın sunduğu en güzel hediyeydi o zamanlarda. bu tür karşılaşmalar olursa kaçırma fırsatı, değerlendir. eskileriyle görüşme aralığın nadirse eğer, onlarla yürümez gemi, yeni kan lazım sana.

Bana gore belli bir yastan sonra herkesin evlenmesi gerekiyor.

demogoji yapmissin acemi. benim kurdugum cunleyle senin kurdugun cumlede ortak bir nokta yok. sikmek istiyosa sikmek istiyorum desin, dost gozukup firsat kollamasin dedim ben. erkegi kopek et demedim. krndi kafandan gecenleri benimkiyle butunlestirmissen de olmamis.

Ağır iş hayatı gereği, veya insanlarda olan psikolojik sorunlar vs. yüzünden düzgün bir iletişim kurulmuyor maalesef.

Benim de arkadaşım yok denecek kadar az.

Seçicilikten kaynaklanıyor bir de. ama pek yapacak bir şey yok. girişken olup yeni çevre edinmeye bakmalısın

sana yalnızca +1 diyebiliyorum.
Arkadaşlık zor zanaat sanırım beni aşıyor.

"bir meriç bul, ilgisini sömür" diyenlerin tavsiyelerine kulak asma.

Couchsurfing toplantılarına gidin bence. Bakarsınız aynı durumda olan biri daha vardır. Bir de o toplantılara gurbette olanlar çok katılıyor. Vardır mutlaka kafa dengi yalnız biri.

duyuruyu okduğumda kendimle yüzleştim aslında. yani acaba yalnızlığı ben mi seçtim, kurallarımı ve yaşananları yanlış mı yorumluyorum, yalnızlığı bıraktıracak insanlarla mı karşılaşmadım. ben seçiciyim, kuralcıyım arkadaş. bunları yazarken iç sesim "senin şeklini sikim lan" dese de öyle. neden böyle, çünkü ben bir insanla tanıştığımda belirli özellikleri sağlamasını bekliyorum. zeka belirtisi gösteriyor olmak, dürüst olmak, çok ve boş konuşmamak gibi bir sürü özellik. bunlarda psikolojik sorunlarımın veya olayları belki de yanlış yorumlamış olmamın tabi ki etkisi vardır. hele ki dünya görüşlerimin.

bence aklıbaşında bir insan ne kadar yalnızlaşırsa o kadar özgürleşir. çünkü kendini kimseye kanıtlama ihtiyacın yok, kendi dünyan var. senin kurallarına uymayan o dünyaya giremiyor. beni kendimle yüzleştiren tarafın da bu. dünyana kimse gelmiyor veya dünyana gelenleri kovdun. buraya kadar normal ama buna sızlanarak karşı çıkmanın hiçbir faydası yok.

bununla nasıl baş etme kısmına gelince.. rahat aslında. yani sohbet kafamda olsa da olur olmasa da, ama olmasa daha iyi kıvamında olduğu için sıkıntı yaşamıyorum. sadece sohbet de değil. zaten her işini kendi gören tescilli bir yalnız olarak kimseye ihtiyaç da duymuyorum. zaten path of exile ve csgo sağolsun vakit de geçiyor. onlar olmasa kitap, müzik, araştırma. müzik tabi ki o iş görüşmelerinde "hobileriniz nelerdir?" kısmında verilen sahte cevap değil. diskografileri dinlemek, bir şey yaparken veya yapmazken değil sadece dinlemek, bilinmeyen kişileri/grupları araştırmak. bunlar tabi bazıları. mesela fransızcaya gitmiştim bir ara ismek'te. güzel de devam ediyordum ama iş güç derken bıraktım. ukte kaldı, ona da gideceğim. durum bundan ibaret yazdım ama çay hastalığım var mesela. farklı çayları, farklı kombinasyonlarla (harman), farklı gramajlarda, farklı sıcaklıklarda demleyip tadımlıyorum. (bunu yazınca aklıma başka bir hobim geldi ama yeter yaw) yani en kısa şekilde kendime çalışıyorum. kendimi eğlendiriyor, bilgilendiriyorum. durum bundan ibaret.

yalnız insan ne yapar, ne düşünür konulu başlığa da ilk kez yorum yaptım. bu şeref sana ait..

couchsurfing vs düşünüyorsan böbreği sar öyle git zorluk çıkarma insanlara.

askerlik yapmadım ama arkadaşım şu an yapıyor bursa'da. her gün sabah 5.30'da kalkıp tıraş oluyor öğlen 2'ye kadar kamyondan mal indirip 2'den sonra merdivenlere silikon sıkıyor.

sabah 6'da uyanırsın, traşını olursun, yemeğini yersin ( kimi yerlerde eşofmanla gidilirken yemeğe kimi yerlerde kamuflajla gidilir) ardından mıntıka dediğimiz sana zimmetlenen yeri temizlersin ardından saat 8'de içtima alanında olursun - mesai o saatte başlar çünkü- bölük/takım komutanın gelir sayar, dert dinler, istekler yerine getirilmeye çalışılır ardından görevin neyse oraya doğru yola çıkarsın. görevi olmayanlar spor yaparlar(ilkokul ve lisede yapılan ısınma hareketleri, koşu, şınav, mekik falan olabilir), yanaşık düzeni eğitimi alırlar, silahlı eğitim olabilir.

bazı yerlerde pazartesi ve cuma günleri tabur içtima, alay içtima, tugay içtima olabilir. özellikle eğitim birliklerinde. istiklal marşı ile başlar hafta istiklal marşı ile biter.

normalde de cuma günleri öğleden sonra olması lazım bakım günüdür. silahların falan bakımları yapılır düzenli bir şekilde.

yatak olayı bazı yerlerde direkt yataktan kalkış ile düzeltilmesi gerekirken bazı yerlerde içtima saatine kadar olabilir.komutan şu saatten sonra kimse yatakhane bölgesinde olmayacak dediğinde - gececiler hariç- kimse oraya giremez. o saatte de komutan gider kontrol edebilir.

günler arasında normalde farklılıklar olması gerekir ama bu kağıt üzerinde kalabilir. kağıt üzerinde kalmayacaksa bellidir, buna takım/bölük komutanın karar verir.

içtima basittir.
bölükteki asker sayısına göre takımlara bölünür askerler. genelde 4'er sıra ve her sırada 10 kişiden oluşan kişiler dizilir işte. her sıranın önündeki adam manga komutanı olur. her sıraya manga denir. manga komutanı kendi mangasına rahat hazır ol dikkat çekerek selamda durdurur. sonra geriye dönerler ve takım komutanları aynı şeyleri kendilerine yapar. ardından da takım komutanları arkaya döner ve bölük komutanına tekmil vererek içtima biter.

bu üst paragraf, bölük içtima için geçerli. tabur içtimada falan bunlar tabur ya da üst seviyedeki komutanlar gelmeden yapılır tabur ya da üst seviyedeki komutanlar bölük komutanlarıyla/tabur komutanlarıyla muhatap olurlar.

Söyleneni (emredileni) yapacaksın. Genel olarak bu. Ama tabi bulunduğun yere göre yapacakların da değişebilir. Eğitim disiplin adına bir çok şey yapılır. Bir kişinin hatası nedeniyle bir bölük koşu vs. gibi ceza alır mı alır. Duur! emri gelene kadar durmak yoktur. Askerlikte ceza ve mükafat oldukça hızlı uygulanır.
Yine noktalama işaretleri oldukça önemlidir askerlikte. Mesela yazılı bir emir söz konusu ise ve 2. bölüğün bir yere gitmesi emrediliyorsa ve ikinin yanındaki nokta yoksa 2 bölük beraber giderler ;)
Yatak çarşafları gergin olacak hergün traşlı, bot kesinlikle boyalı olacak. Duşa girmek için o çok anlatılan 5dk.lık vs. gibi kısıtlı süreler yaşamadık ne acemilikte ne de usta birliğinde.
Cuma günleri silah bakımı olur. İçtima belirli bir alanda düzenli bir sırayla toplanmak demektir. (Suriyeli arkadaşlarım sivillerin normal kapalı bir alanda toplanması olarak kullanıyor ictima kelimesini.)
Revir, askerlerin sağlık sorunlarına bakılan yer. Disko, disiplin koğuşu demektir.
Ktm, kabul toplanma merkezidir.
Nöbet değişiminde silah namlularının doğrultulduğu içi beton doldurulmuş varillerle çevrili nokta doldur boşalt istasyonudur.( Çok önemlidir ve orada da komutla hareket edilir)
Panço, yağmurluktur. Neyse aklıma bir kaç anı geldi konuyu dağıtmamak için söylemeyeyim şimdilik. Özelden soran olursa anlatırım.

Evet, bir zamanlar askerdik..

Ustalıkta herkesin bir görevi vardir ve sabah ictimasindan sonra gun boyu o isi icra eder.

Ben revir cavusuydum. Sabah içtimasina katılmadan hasta askerleri toplar revire doktora muayeneye gotururdum. Muayene sonrasi ilaclarini alir ve askerleri tekrar boluk komutanina goturur defteri imzalatirdim. Gece yatmadan once askerlerin ilaclarini dagitir, bir sonraki gun revire gidecek hasta askerlerin isimlerini yazmak icin tekrar revire giderdim. Gun icerisinde kalan zamani da arazi olmakla, orada burada surterek cay sigara yapmakla doldururdum. Ictima spor vs olmadigi icin kebab isti.

Ustalık acemilik farklıdır. Ranzada üstünde yatan adamın askerliği de seninkinden farklıdır.

Usta birliğinde kalk saati 6.00'dı.

Kalkarsın 6.30'a kadar traş olursun giyinirsin ve içtimaya katılırsın. Rahat hazır ol sağ baştan say maruzatı olan var mı? Varsa bla bla sonra tamam geç kahvaltıya. Kahvaltı sonrası eğer muhafızsan ya angarya iş(ot yolma, çukur kazma, temizlik vs) ya yatış, ya da nöbete gidersin, ya da eğitim denen boka tabi tutulursun. Eğitimde yat kalk sürün şınav mekik koş istikamet sonra bir de bağıra bağıra soru cevap saçmalığı vardır.

Görevli isen bunlar sana pek vurmaz, görevini yapmaya gidersin.

Öğle yemeği öncesi bir içtima daha.

Yemekten sonra aynı rutin devam.

Akşam 5 gibi paydos ve yemek içtiması. Her içtima son derece boktan geçer bekle bekle yağmurda soğukta güneşte vs gelmez amk bölük komutanı veya nöbetçi astsubayı.

Sonrasında ense veya temizlik gene.

Sonra bir de yat içtiması var akşam 8-9-10 artık duruma göre. Sonrasında zıbarır yatarsın yorgunluktan zaten uyursun.

Gece muhafızsan illaki nöbetin vardır, 12-2 2-4 4-6 gibi kalkar ona gidersin her gece.


Ben tüm bu işkenceyi 1,5 ay kadar çektim 22 gün de acemilim 2 ay süründüm sonra şok timi denen yatış kısmına geçtim rahatladım. Orada sabahtan akşama kadar a-rap tv denen arabesk rap kanalını izlemeye zorlanmak suretiyle askerliği bitirdim.

Dostum askerlik dediğin vazife yattığın ranzadan ranzaya değişir. Standardı yok. Sabah kalkar tıraşını olursun, kahvaltiya gidersin, içtima (tabur) alınır, varsa eğitim, nöbet, vazifen vs standart mesain başlar, öğlen yemek ardından yine tabur, akşam 17:30 mesai biter, personel evine gider, sen yemeğe ardından tabur, temizlik, yat.

yazmaya başladım ama kalbim sıkıştı, vazgeçtim :)

günde 6-7 kere sayarlar seni. buna içtima denir. acemilikte daha fazladır bu sayı, bazen 2 saatte bir sayarlar.

eyyorlamam bu kadar.

Bazı cevaplar tavsiye gibi olmuş, askerlik yapmaya gittiğim yok :) ben sadece meraktan soruyorum.

Çok değişken var bu konuda aslında

Mesela ben askerlik şubesinde yaptım askerliğimi. Sivil hayatımda o kadar rahat değildim. Günde 12 saat uyuyan asker mi olur mesela? Uyuyordum ben. Günde tek içtima, o da sabah. Hafta sonları şubedeki 8-10 asker kalırdı sadece. Kağıt üstünde nöbetçi subay/astsubay görünse de kimse gelip gitmezdi. Biz de başımızda kimse olmadan nöbetleri değiştirir, uyur, uyanırdık. Ne yat saatimiz vardı ne kalk saatimiz. Sadece mesai saati olan 9'dan önce tüm askerler hazır olsun derdi komutan.

Sivilde şuan 7'de kalkıyorum, askerde 8:30'da kalkıyordum yani.

Ayrıca sıfır eğitim. Bir defa göstermelik yapmıştık, komutan da sıkıldı yeter dedi.

çeyrek altın

bileklik

çeyrek altın
bileklik
kehribar bileklik

sling
alt açma masası
puset
bebek nevresimi
zıbın

En güzel hediye altın.
Kıyafet alacaksanız pamuklu yelek içeren bişey olsun, çok kullanıyolar.
Bebek nevresimi de güzel, kendi kullanmasa başkasına da hediye olarak götürebilir.

Ne leş bir kültürü var ya bu ülkenin ne halt yemeye bebeğe altın alınıyor?

Battaniye olabilir. Unisex bi hedite aslinda ama 5-6 yasina kadar kullanabilir

1. var
2. çok acil değilse ertesi gün
3. kullanıyorum

10000 dk 10 gb paketi var. iş ve kişisel kullanımla bile bitmeyen bir paket olduğu için ve ayrıca şahsi telefonumdan daha yeni ve hızlı olması nedeniyle özellikle navigasyon için kullanıyorum.

3ü de evet.
etik olan seninki de benim patronum mümkün olsa tamamen şirket hattımı kullanmami istiyor, arama için vs kullandığım da nadir. yoksa şirket hattına ekstra olarak ihtiyacı olan biri değilim, kendi faturalı hattım her şey için yetiyor.

1. var hatta it personeli olduğum için şirkettekilere de ben dağıtıyorum telefonları.
2. mesai saatler içinde ve dışında bana ulaşmak isteyenler arar genelde. mail görsem cevaplarım. zaten olayı bu şirket telefonunun.
3. kesinlikle kullanmıyorum.

şirkete telefonlarını şahsi olarak kullanmanın etik bir yana yasal olarak bile sakıncası var. şirket bilgisayarı, e-mail adresi, telefonu şirkete aittir. şahsi işleriniz için kullanırsanız ve olur ya birisi size kafayı takarsa işten bile çıkartır bu yüzden. şimdiye kadar olmuşmudur ? hayır ama olmayacağı anlamına gelmez.

hepsini geçtim. bir uygulama kullanıyoruz telefon yönetimi için iki tıkla ben telefonunda bugun ne yaptın görebilirim.

Var.
Duruma göre değişir. Genelde aramaları açarım ama mesaj ve maillere o anki durumuma göre cevap veririm.
Şahsi telefonumun internet paketi bittiğinde kullaniyorum bazen. Dakika şahsi telefonda bile bitmediği için gerek duymuyorum ama bitse yine kullanırdim. Ay sonu çöpe gidiyor sonuçta. Ki paket seçerken en düşüğü secmistim bilerek.

1- Var
2- Duruma ve keyfime göre cevap veriyorum, vermem gerekiyor.
3- Kullanıyorum

3'ü de evet. 2. soru için; gelen eposta içeriğine göre acilse hemen cevap veririm, ya da mesajı aldığımı en kısa sürede cevaplayacağımı söylerim. Acil değilse ertesi günü bekler.Telefonun pranga haline dönüşmemesi gerekir.
Benim çalıştığım şirket telefonun kişisel olarak kullanımına da izin veriyor. Abartma kısmı yurtdışı kullanım ve özel servislerle ilgili. Yurtdışı iş gezilerinde harcaması elbette daha fazla oluyor ancak bunun için de yine özel paketi var. Özel servis kullanmamaya, yurtdışında isem telefonla veri indirmemeye dikkat ediyorum. Kendi cebimden harcarken neye dikkat ediyorsam o.
Etik sorunuza cevap olarak; eğer şirket bu telefonu size verirken kişisel kullanım için değildir diyorsa yaptığınız doğrudur.

Şirket telefonu aldığımın 2. ayından itibaren normal hattımı kapattım. Aylık ne kadar fatura ödeniyordu unuttum. Şirket hattının amına koyuyorum.

youtu.be

www.youtube.com

Tamamen tesadüf eseri keşfettim, güzel oldu.

www.youtube.com

Bu şarkıyı biliyordum ama bu versiyonu Aşk-ı Memnu'da duydum geçen.

www.youtube.com

Klasiklerden de buna sardım.

Ben ''mod'' değiştikçe müzik değiştiririm yani çok fazla var ''o'' şarkılardan. Ama şimdi çalanın linkini vererek başlayabiliriz.

youtu.be

Bir de çok hoşunuza giden demişken geçenlerde burada bi' arkadaşınız vermişti; Lp'nin when we re high adlı eserini çok beğenmiştim. Defaatle dinlemiştim. O da 2. önerimiz olsun...

1 de hazır yeri gelmişken; Dünya Türk Olsun.

yıllar sonra zart diye denk gelip buna sardım.
www.youtube.com
filme uyuz olduğum için sevgimi baskılamışım galiba.

www.youtube.com

Deftones - Digital Bath

www.youtube.com

www.youtube.com

^^bu ikisi klibiynen izlenecek. bi de pray var sam smith'den >www.youtube.com

youtu.be

www.youtube.com

www.youtube.com klibi de çok nonik

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com


www.youtube.com


www.youtube.com

ilk üçüm...

inna - nirvana

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

Klipleride güzel :)

www.youtube.com

o şarkı park jiha'dan accumulation of time ama youtube'da yok o. ikincisini paylaşayım ben de:
squeeze - innocence in paradise
www.youtube.com

youtu.be

www.youtube.com

moreno baskan

www.youtube.com

reamonn- supergirl

çok bilinen bir şeymiş, ben yeni tanıştım.

Araf

Araf ortasında oluyor, benim dediğim ya kuzeydesin ya Güney’de

"Taraf olmayan bertaraf olur." mu?

Cümle diyince aklıma bu geldi.

Tezat?

ehven i ser miydi ki :)

Bunlar değil yahu.
Gelmiyor o cümle ;(

İfrat ve tefrit?

@bumbum hay allah razı olsun:)

Ben Hollanda ile tel gorusmesi yapmistim.

CV uzerinden gidildi. Kariyer plani, neden satis, onceki islerinden niye ayrildin, bu isinden niye ayriliyorsun, neden bizim firma vs gibi klasik sorular gelmisti.

Tum sorulara yalan da yanlis da olsa duymak istedikleri cevaplari vereceksin. Madem satiscisin kendini de iyi pazarlaman lazim.

skype görüşmesi telefon görüşmesinden kat kat iyi, benim telefon dandik olduğundan mıdır nedir, telefonda hep sıkıntı yaşıyorum ama skype'ta daha rahat oluyorum.

japon askeri +1 klasik sorular gelecektir, bazen satış işlerinde örnek olaylar üzerinden soru sorulabiliyor, sen ne yapardın gibi? buna hazırlıklı olabilirsin biraz, bana sormuşlardı.

Mutlaka işi istediğini göster adamlara, yani olursa olur, olmazsa olmaz gözüyle bakma sakın. Motive olduğunu görsünler çok heyecanlı olmana gerek yok ama yeter ki o işi istediğini anlasınlar, gerisi gelir. Başarılar

Çekilin headhunter geldi.

Boris +1, işi istediğini göstermek gerçekten çok önemli. Görüşmede soracak sorular hazırla. Görüşmenin başında not tutmanın uyup uymayacağını sor, zaten kesin "olur tabii alabilirsin" derler. Yalnızca cevap verme, şirketle ve pozisyonla ilgili sektörel sorular da sor. Şirketi ve pozisyonu çok iyi araştır, soruların öylesine değil gerçekten kaliteli sorular olsun. Böylece hem ilgili gözükürsün, hem de onların konuşmasını taklit edip şirkete uygun gözükürsün. Değerlendiren görevli cevap verirken notlar al ve onların cevaplarını sonraki sorularda kullanarak iyi bir dinleyici olduğunu göster. Anlatacaklarını kesinlikle ezberleme, doğaçlama gözükmesi lazım. Ezberlemek yerine, mülakatta anlatacağın hikayeleri maddeler halinde not al ve 1500 kez o hikayeleri kamera karşısında anlatıp pratik yap. Skype görüşmesi yapacağın masanın başına geç, kameranı kur, kendi kendine gerekirse 100 kez simülasyon yap ve her seferinde kameradaki görüntülerini eleştir. Yalnızca sen eleştirme, ailene, arkadaşlarına da izlet, onlar da eleştirsinler.

Satış pozisyonu için başvuruyorsan kıvrak zekalı ve motive olman gerek. Gelen her soruya vereceğin cevabı evirip çevirip neden bu pozisyonun senin için çok uygun olduğuna bağla. En önemlisi: anlatma, göster. Fazla teorik konuşmaktan uzak dur. Sonuç ver adamlara. Varsa geçmiş iş hayatında çözdüğün sorunları anlat, çok temiz saf ve öz bir şekilde. Buna ancak pratikle ulaşabilirsin, hazırlanırken gerekirse diğer adaylardan 100 kat fazla emek ver. Etiket falan yalan. Gittiğin üniversitenin vasat olmasının, iş tecrübenin az olmasının, CV'de uzun süre işsiz olduğunu görmelerinin önemi yok. Bir mülakata çağırılıyorsan o noktada diğer tüm adaylarla şansın eşit, nokta. Görüşme ayarlandıktan sonra iş CV'ne değil senin mülakattaki performansına bakar. Harvard mezunu da olsan Yozgat mezunu da olsan aynı. 30 sene CEO'luk yapsan bile iletişim becerin zayıfsa satış temsilciliğine alınmazsın.

İş hayatı çok çok acımasız, ama yaparsın. Tüm streslerin bitecek, yeter ki sabırlı ol ve en zor günde bile çok çalış. Çok çok ekstrem şekilde detaylı olmayan sorulara cevap verirken cevabın 60 saniyeyi geçmesin. Fazla konuşan taraf hep kaybeder, unutma. Eğer kendini satmaya çok istekliysen, bu pozisyona muhtaç olduğunu belli edersin. Muhtaç gözüküyorsan, başka seçeneğin olmadığını anlarlar. Başka seçeneğin olmadığını anlarlarsa, bunu talihsizliğine değil beceriksizliğine yüklerler. Sorulandan fazlasını anlatmamaya çalış. Kısa, öz, temiz, keskin, kıvrak, zeki ve daima pozitif ol. Bir mülakatta asla, hiçbir şekilde şikayetlenme, hiçbir sebeple negatif enerji yaratma. Asla yalan söyleme, ama her doğruyu da paylaşma.

Hadi tüm iyi dileklerim seninle. Söylediklerim elbette yarın sabaha kadar yapılacak şeyler değil ama bunları yine de unutma, çünkü bu iş olmazsa bile bir sonrakini kaparsın. Yeter ki iyi hazırlan. Ekmek aslanın ağzında, tokat üstüne tokat yesen bile ayağa kalkabilecek güç lazım. Bu dünyada en büyük yetenek sabırdır. Yaparsın, yemin billah yaparsın. Bir senedir iş arıyordum, kaç mülakattan reddedildim ne fırsatlar kaçırdım aklın almaz. Elendikçe de mülakatlarımda daha da stres yaptım, bu kez de stresten elendim. Pes etmedim, daha bir ay önce teklif aldım. Söylediklerimin hepsi kendi tecrübelerim. Sık dişini, en karanlık günde bile çalış.

Şu listeyi de bırakayım, vakit bulduğun zaman izle buradaki videoları: www.youtube.com

Mail adresi ver gondereyim.

Aynı kanal frappacinoyu da böyle okumuş...

www.youtube.com

durum gayet açık bence.

edit. ayrıca S.Kuzuloglu bunu gerçekten o şekilde okduysa ciddi ciddi trollük yapmadan çok gülücem ki o da kesin trollüyordur diye düşünüyorum. O video neyse o kısmı paylaşır mısın rica etsem?

edit2. teşekkür ederim izledim. ciddi imiş. Diğer terimleri Almanca telaffuz edip bunu o şekilde söylemesi komik olmuş :D

video değil de direkt kanal troll. elemanın sesini şuna çok benzettim, aynı kişi sanırım,

www.youtube.com

kelime, isim okunuşları için forvo'yu kullanın.

forvo.com

şadınfroydı diyor male from germany.

youtu.be

Bu videonun bir yerlerinde diyor.

Videoyu izlemedim, troll olup olmadığını da bilmiyorum ama burada yazan okuma şekline bakılırsa troll olabilir. Almanca' da 'Şadınfroyde' diye okunur.

Batesmotelpro geyigini aklima getirdi. Bundan esinlenmis olabilirler.

youtu.be

yalakalık ve kahramanlaştırma..

"reis" itici geldiği için "reyis" diyorum. "tayyip reyis" sevimli bence :)

Reis-i Cumhur'dan geliyor Reis.

Direkt ismini ya da makamını söylemek bazen suç kapsamına girebilir fakat lakaplar kişiye özel olmadığı için hukuki olarak "Temel reisi kastettim" gibi bir bahane ileri sürebilir hiç olmazsa.

1984'de de BB'ye herkes BB diyordu.

Muhalifler dalga geçmek, küçümsemek için kullanıyor. Bana da itici geliyor. Ben "Erdoğan" diyorum. Yüz göz olmaya gerek yok.

çünkü "cumhurbaşkanı" tabiri onları kesmiyor. reis-i cumhur'dan geldiğini düşünmüyorum bu tabirin. daha bir kabadayılık çağrışımı var. bir hukuk devletinin başındaki kişi için kullanılacak bir tabir değil. başbuğ da öyle, ağa da öyle, baba da öyle.

İstanbul Belediye Başkanlığı zamanından geliyor Reis.

Vücut kendine geliyor sanırım. Vitamin hapı vs belki işe yarar. Spor vs de işe yarar bence. Bol bol su tüketin.

sifarayı bıraktıktan sonra yerine birşey koymak gerek bence en azında spor olur hobi vs. bir alışkanlık başka bir alışkanlık yer değiştirecek

Bu saydıklarınız gerçekten soğuk algınlığı olabilir.

Öksürük, balgam cikarma, nefes daralmasi, burun tikanikligi normaldir. Süresi değişir. Hafif tempo koşu tavsiye ederim.

Yerine birsey koyma konusuna katilmiyorum. Yerine koyma bagimliliktan kopma suresini uzatir. Kaynak : allen carr

hocam gırtlakda küçük tüyler var, kirleri dışarı atan. sigara onları işlevsiz kılıyor. sigarayı bıraktığınızda o tüylerin üstündeki katran tabakası yavaş yavaş yok olduğu için tekrar çalışmaya başlıyorlar dolayısıyla pislikleri atıyorlar. öksürüğün sebebi bu. tüylerin adı c li bişeydi unuttum. cialis diyeceğim : ) ama değil.

sağolun arkadaşlar, ballı limonlu su ile toparlamaya yardımcı olunabiliyormuş.
@tukenmez adam : cialis deme sen yine de hahaha

tamam demedim, doğrusu "cilia" . çok da yakınmış aslında. :)

Tek şişe aldım.

www.plastikfile.com

Tırt bir şeye benziyor, sanki yere düşürsem şişe kırılmayacak file var diye.

tek şişe de alsan yanına koyacağın başka şeyler olabilir. şarap şişesinin yanına cam kavanozda turşu koyup aynı poşette taşıyacaksın belki.

ince hareketler bunlar.

hafif darbeleri emsin diye var. istersen tek bunu al yine takmak makul çünkü belki yolda giderken kazara direğe değdireceksin poşeti. o darbeleri emsin diye. ha çooook işlevsel mi, değil. ama hiç yoktan iyidir. yurt dışında gümrüksüz içki alırken de bunu takıyorlar. ince ve şık bir hareket. zaten macro üst segment müşteri grubuna hitap ettiğinden doğal. çünkü oralarda bazen çılgın fiyatlı içkide oluyor sürekli bulunduruyorlar, ucuz içkiyede takıyorlar.

ben bunu şişe elinden kaymasın diye takıyorlar diye düşünüyordum hep.

Teşekkürler. Daha önce Küp'ün Nar şarabını içmiştim, bunun alkol oranı daha yüksek belli ki hafif çarptı yarım kadeh içince, tadı da daha ağır diğeri meyve suyu gibi gidiyor.

ben o fileleri sivi yag siselerine takiyorum, disina tasmissa bile elime gelmiyor. genisledikce cikarip uzunlamasina cekip isitiniz...

Vizeye basvurmussun red almissin. Kalacak yerin konusunda ve gezi amacinda tutarsizliklar gormusler.
Otel rezi sonradan iptal etmissin. Bu belge tarihinden itibaren bir hafta icerisinde itiraz edebilirsin. Basitce anlatılan olay bu.

1 ve 2. paragrafin ozeti:C kategorisinde vizeye basvuruda bulunmussunuz, AB Vize Kodexi paragraf 2 geregince vize basvurunuz reddedilmis.

3. paragrafta planlanmis ziyaretinizi yeterli derecede kanitlayamamissiniz, bu anlatilmis. Ziyaretiniz ile ilgili evraklarda tutarsizliklar varmis. a-Otel rezervasyonunuz kontrol edilmis ve bu rezervasyonun iptal edildigi ortaya cikmis. b-Ayrica, gideceginiz yer de acikca belli degilmis.

4. paragraf sizin nasil itiraz edebileceginizi anlatiyor. Bu yazili belgenin size ulastigi tarihten itibaren bir hafta icinde yazili olarak, Almanca itiraz belgenizi sunabilirsiniz.

işkembe çorbası

buz pateni. net.

yer elması

Absent. Hayatımda böyle iğrenç bir şey ne yedim ne içtim.

Bir kargo "Geldik yoktunuz" gönderisini almak için Reşitpaşa keşfi.
Bunu bir mesai günü, öğle tatilinde yapmak.

batırık

rakı

raki +1

Bülent Ortaçgil dinlemek

motorsiklete binmek
dik açılı su kaydırağından kaymak

Kova

horseradish sosu, Türkçesi bayır turbu daha isminde meymenet yok, kazara almış bulunduğunuz sandiviçi, yiyeceği direk çöpe atın, denemeye bile tenezzül etmeyin. Bulunduğu yiyeceğin affedersiniz ağzına sçıyor.

sweet potato cipsi, cipsin şekerli olanı, bi kere tatsıysanız hatırladıkça bile böğüre böğüre kusasınız gelir.

İdam gelecekse bu ürünleri yiyecek diye bulmuş olan kişilere gelmeli

- Topuklu ayakkabıyla toplu taşıma,
- Çarkıfelek meyvesi denen nesne,
- Kuş üzümlü dolma türevleri,
- Afilli adı olan içeriği vasat bilumum cafemsi pıtırcık,
- Bazı şehirler (gitmemek için bir hayat değiştirecek kadar)
- Bazı kargo firmaları :)

Daha gider... :)

Dönme dolap
Avokado

rakı+1 daha

Gondol.

Adaçayı

Domates reçeli

Şarap bazli içkiler var party mi ne adi portakal vodka aromalisini içmiştim cok kotuydu, gerci çabuk sarhoş olmak icin fena olmayabilir ama tadi rezalet

Bakla yemek
Gondol
O kızla tatile gitmek

Suşi

vegemite igrenc
rezene cayi igrenc
rakiya bir sans daha verebilirim.

@speedy

Horseradish süper ya. Sosisle acayip güzel oluyor. Yarın gidip alayım canım istedi. :)

Soruya cevap:

Lunaparktaki manyak gibi sağa sola dönüp duran garip aletlere binmek. Lanet ettim hayata.

Badem sütü
Chia tohumu
Kokorec
Hardal
LCW, defacto esofman, arasi hemen yirtiliyor

İncir. Çocukken bi tanesini açınca içinden kurt çıkmıştı. Çocukluğun dev hayal gücüyle oldu mu sana incirin içindeki o yüzlerce beyaz şeyler kurt. Yüzlerce kurt incirin içine girmiş fıldır fıldır takılıyorlar. Hemen attım yere. O günden beri de ağzıma sürmedim. Hayal gücüm hala ne zaman incir görse içindeki o yapıyı kurt çiftliğine benzetebiliyor da.

Triatlon yapmak. Ironman. Asla. O yüzmeden sonra bisiklet var ya. Bacak damarlarım yarılıp bütün kanımi boşaltacağım sanmıştım. Ölďüm dedim ya, öldüm. Kalbim inflak edecek. Buraya kadarmış velvo. (._.)

balık yemek

chai tea latte!
tek seferde denemelik çok şey tattım, abidik gubidik canlılardan deneysel karışımlara ancak hiç biri bu kadar dayanılmaz değildi. işin daha tuhaf tarafı, seve seve bayıla bayıla içenler var bunu. elimde imkan olsa bunu seven insanları bir araya toplar hepsine damak tadı nedir, nasıl oluşturulur dersi verirdim. öte yandan üzülüyorum, bir insan bunu sevecek kadar nasıl düşük kalitede bir damak zevkine sahip olabilir diye. hayat geçmez öyle :/

diğer ise gondol. aklım çıkmıştı, zaten yükseklik korkum var, aşağı çöküp bitmesini beklemiştim.

extacy

midye tava, dışındaki kıtır kısım yine iyi ama içindeki vıcık vıcık yer bana çok ters

beyin

süt çorbası (tuz,süt, yağ karışımından oluşan çorba)

at kestanesi asla
wasabi asla
yamac parasutu buyuk ihtimal

Bong

su ile once bi guzel yikiyorum. daha sonra kurulama icin tuvalet kagidi kullaniyorum.

erkekler arkadan öne, kadınlar önden arkaya.
kir teorisi için ise, yer tuvaleti çözümdür deniyor.
yabancı siteler de var görselli görselli, insanın kaslarının ve pozisyonunun taharetine uygunluğunu anlatan.

Bir şey silmiyorum, tazyikli suyu açıp biraz bekliyorum sonra da kuruluyorum.

Edit: He birader he bir sen akıllısın illa kıçını parmaklayacaksın, tazyik her yere ulaşmazmış anüsün devasa ise ulaşmıyordur belki yoksa küçücük bir delik var orada gayet tertemiz oluyor.

Arkadan öne
Bacak arasından

mevzubahis madde elime değer diye arkadan öne çalışıyorum. bacak arasından çalışmayı ilk kez duydum sağdan girişiyorum.

Arkadan öne ve bacak arası.

Arkadan öne.
Genelde bacak arasından, nadiren yandan. Alaturka tuvalete oturduysam mesela.

doğanın düzenine karışılmaz.

haftasonu köye gittim. akşam her tarafta tilki vardı. niye diye sordum. bizim işgüzar köylü milleti keyif için tilkileri öldürdükleri için tarlalar fare dolmuş. sonra çiftliklerde tilki yetiştirip dengeyi yeniden sağlamak için salmışlar doğaya.

avcıya karışın da, doğanın düzenine karışmayın +1

siz keklik yavrusunu şahin kaptı diye kekliğe üzülüyorsunuz. bir de o şahinin yavrusunu düşünün. annesi avlanamadığı için aç kalıp ölsün mü? o da avladığı hayvanı yavrusuna götürecek. kekliğin yavrusu yavru da, şahinin yavrusu değil mi?

Soru işareti olduğu için cevap vermem gerekiyor sanırım; ben etle beslenen bütün canlıların temizlenmesi gibi bir ''hezeyan''a sahibim. Kartalın yavrusu ölebilir bunda bi' problem görmüyorum.

Haftada 2-3 bardak black coffee.

0

2 günde 1 bardak kadar
amerikano

Spor günleri enerji verici olarak 1 bardak filtre kahve

sabah 1 bardak granül kahve.
öğlenden sonra 1 bardak filtre kahve

Sabah spor öncesi türk kahvesi, spor sonrası latte. Öğle arası + 3 gibi birer latte daha. Akşam türk kahvesi

haftada 3-4 bardak. gün aşırı diyebiliriz. çoğunlukla amerikano.

sabah: bir bardak sade filtre kahve
ogleden sonra: bir fincan sade turk kahvesi

0. 140journos'un bir videosunda kafecilik yapan bir eleman "3-5 sene önce nescafe 3'ü 1 arada içen millet ne ara espresso, kapicino frappucino içer hale geldi, bilmiyorum" minvalinde bir şeyler söylemişti, bu kahve furyasını aynen öyle izliyorum.

o kadar kafein ile nabzınızın sürekli 130 - 160 bandında falan olması lazım.

düzenli bir kahve içme alışkanlığım olmasa da haftada 5 - 15 bardak arasındadır şahsım adına.

Türk kahvesi ve Espresso macchiato, günde 2 kez.

1 ya da 2 bardak. Elimde olsa daha çok içerim fakat bir rahatsızlığımın semptomlarını tetiklediği için daha fazlasını içemiyorum.

0

bazen hiç içmeyip kendi kendime detoks yapıyorum.
bazen (genelde sabah 10 gibi) 1 amerikano içiyorum,
bazen de sabahki kahvenin üzerine filtre ya da işte biri hayrına yaparsa türk kahvesi içiyorum.

0
Çay içiyorum.

Günde 2-3 litre iken 5-6 bardağa kadar indirdim. Faydasını gördüm.

1 filtre 1 türk kahvesi olmak üzere her gün ikisi kesin.
Ekstra plan program varsa gittiğim yerlerde de kahve içmeyi tercih ederim, o günlerde artabiliyor.
Günde dörtten fazla içmemeye çalışıyorum.

1-2 bardak. Pratik olduğu için genelde nescafe. Onu da azaltsam fena olmaz.

hakikaten ne içiyormuşsun arkadaş sana hiç anormal gelmedi mi. ben 2 tane soda içince fazla gelir lan diyen adamım neyse :)

2 turkish coffee - 1 black

sabah - öğle - akşam olmak üzere

gündüz 1 türk kahvesi
akşam 1 filtre kahve veya türk kahvesi

730 günde 1

Maksimum 1 sütlü filtre kahve, her gün de içmiyorum.

günde ortalama 5.

bak senin bir sorunun var "tik" atmıyorsun cevaplara uzun zamandır. çözelim şu işi artık

yarım litre kadar filtre kahve.
denk gelirse 1-2 kupa da çay.

1 litre sade filtre fix

Günde en az 3 fincan türk kahvesi, sabahları en az 4 bardak nescafe, ara ara filtre. Kaslarım çoğu zaman kasılmıyor değil :(

sıfır

bazı sabahlar sütlü bir kayfe (bunu haftada 1-2'ye falan düşürdüm) ama gün içinde sabit 2 filtre kahve, bazı akşama da bir filtre kayfe.

Çok içiyormuşsunuz, sağlığınıza zararlı bu kadarı.

Günde 1 filtre, bazen +1 filtre bazen flat white bazen cappucino. Sınav haftası,dışarı çıkma sıklığıma göre değişiyor. Haftasonları sabah türk kahvesi akşamüstü filtre.

www.easyjet.com

yalnız bir çanta şu ölçülerde Maximum size: 56cm x 45cm x 25cm, including handles and wheels

ve eğer aşağıdaki koşulları sağlayan biletiniz varsa ekstra çanta

Maximum size: 45cm x 36cm x 20cm.


For easyJet Plus cardholders, FLEXI fare, Up Front or Extra Legroom customers only.


A smaller bag, like a laptop bag or handbag that you store under the seat in front of you.

Hand baggage mutlaka tek parca olmali. Bu konuda easyjet cok kati.

Dışı sertlerin ön cebi yan cebi gibi şeyleri olmuyor dış tarafta. O yüzden benim için kullanışsız.

Ben samsonite aldım ama şöyle aldım. Bir arkadaşım daha alacaktı. İkinci ürüne %35 indirim vardı o şekilde aldık.

Ben flo'dan almistim. 5 senedir daş gibi maşallah.

Ucak alti boyunu da kadikoy carsida canta satanlardan uygun fiyata almistim. Cok para basmaya gerek yok.

Kabin ici boyut icin sertlerden alma kumaslardan al ki cebi neyin olsun hizlica bir sey alip kapatabilmek icin. Cok para basmaya da gerek yok tatile gidiyorum gazina gelip en dandigini bile alsan 5 sene tas gibi 5 sene de iyi kotu kullanirsin.

Kumasi sundan dolayi istemiyorum; bira vs icki koyuyorum valize, sert olursa disi, ickinin ezilmesini engeller. Bayagi getiriyorum cunku gelirken. Kiyafetren cok hatta :))

Ev arkadasim gecenlerde almisti bi marka da hatirlayamadim cok iyiydi fiyatina gore ozellikle. Hatirlayinca yazarim.

yazdiklariniz arasindan It Luggage iyidir.

@proletarier; bekliyorum :) tesekkurler

It ya da american tourister her türlü iyi ama samsonite a çok yakın fiyatları?
Ben boynerde fiyatı çok uygun olduğu için fazlalık olarak ox diye bi marka almıştım. Bagaja sığmazsa falan diye tekerlekleri bile çıkabiliyor. Baya memnun kaldım. Fiyatları baya uygun.

Ox hmm bakayim bir hic bilmiyorum.

It ve AT bayagi yuksek fiyat evet. It’in modelleri de kotu su an bence. O yuzden diger opsiyonlara da bakiyorum. Boyner’e bakayim belki kampanya falan vardir.

matmazeldi markası.

Hem sert olup hem fermuarlı ön cebi olan bavullar çıkıyor bazen, kesinlikle onlardan alın, çok rahat. Bir marka model öneremeyeceğim malesef. Büyük markalar genelde yapmıyor cepli plastik bavul.

Aa matmazel’in bavulu var mi? Cok enteresan, bi arastirayim. Tesekkurler :)

Hayır, hayır.

Yoo.

30 yaşında sakallı bıyıklı göbekli hayvan gibi adamız. 1 nisanı mı kalmış.

ben yaptım ama bana kimse yapmadı. geçen sene çok kötü bir şaka yapmışlardı ama uzun süre de söylememişlerdi gerçeği sinir olmuştum

hayır.

şaka yapacak modumuz kalmadı galiba milletce...

hayır. hayır.

bizde şöyle oldu,

beraber çalıştığımız bir arkadaş ısrarla "abi diğer arakadaşlara haftasonu mesai var diye şaka yapalım" konusunda başımın etini yedi. ben de herkese haftasonu mesai var tandanslı bi mail attım.

hepsi "hafatsonu programımız var keşke cuma 17:00'de değil de daha erken atsaydınız" şeklinde serzenişi oldu haliyle. şaka yapmamı isteyen arkadaş ise sigaray inmişti. ben de herkese şaka olduğunu söyledm. ama şaka isteyen arkadaşa söylediğimi söylemedim.

cumartesi sabahı herkese "biz geldik siz nerdesiniz", "genel müdürü aradık mesai filan yokmuş", "nasıl haftasonumuzu mahvedersiniz tarzında" mesaj attırdım. diğer arkadaş panik oldu filan.

öyle işte.

eskiden sözlükte bile 1 nisan şakası olurdu.

yapılan tek şaka bir arkadaşımın whatsapp'tan gönderdiği "seni engelledi" şakası idi.

bana yapıldı.
öğrencim "arkanda kuş var öğretmenim" dedi. (yaşı 6,5)

Servus :P

Aslında hiçbir şey yapılmaz balon bir şehir.

-Müzeye gidilir. Güzel müzeler var zaten belli yazmaya gerek yok.

-Biergartenlarda demlenilir biraz. prost!

-en kötü free tourlara katıl. O British çocuk hala varsa selamımı söyle.

-Günden mütevellit uygun değil lakin gece hayatı konusunda heveslenme. Bu konuda Hamburga, Berline göre kıyaslarsan gündüz çay bahçesinde çay içmek gibi Münihte gece takılmak.

deutsches museum var. bmw museum.

Deutsches museum. Cok interaktif oldugu icin bir gununu alma ihtimali var.
Iste sehirde tipik turistik seyler, marienplatz, sendlinger tor, odeon, englischer garten, uni, pinakothekler in orasi, isar kiyisi vs.

Hosuna giderse allianz arena, bmw museum...
1,5 gun gecer ya, gecmez degil ama gece hayati pek beklemeyin.

Deutsches Museum
Dachau toplama kampi

yapış gitsin en fazla tokat yersin

Soluk alip verme hizi ile dudaklara bakip bakmamasi

Sinyal verir

Kadın için; yakın mesafedeyken nefes kontrolünde zorlanma, yutkunma hissi, direkt göz temasındayken gözlerin bayık bakması akabinde bakışların dudaklara sert düşüşü.

Erkek için; yakın mesafedeyken nefes kontrolünde zorlanma, ensede öne eğik bir açı, gözlerde keskin bakış ve zafer nidası, bakışların gözlerden kaçıp açılı şekilde yanaklara, kulaklara ve kadının kontrollü koyvermişliğini kendi başarısı olduğuna inandıracak vücudun bütün hatlarına kayması ve nihayet dudaklarda son bulması.

Filmde izledim hep.

Nefesini hissedebildiğin an.

Bakis gozlerden dudaga dusunce

nefesini hissedince falan denmiş de, o zaman saniyeler içerisinde öpüşeceğimiz belli olmuş demektir zaten.

saçma sapan geyik muhabbeti yapıyor olsak dahi, gözleri istemsiz bir şekilde dudaklarıma kitleniyorsa, karşımdaki kişinin beni öpmek istediğini anlamış oluyorum.

IncredibleMau +1

Karşındaki kadın yakın mesafedeyken bayık bayık bakıyorsa o iş olacak demektir. O bayık bakışı bugüne kadar hiç ıskalamadım. Bugüne kadar 5'te 5 tuttu.

Ülkücülere aşırı uzak, hatta karşıt diyebileceğimiz birisiyim ama Türk kimliği coğrafyadan ziyade dil ile tayin edilmiştir. Dolayısıyla çok da yadırganacak bir şey değil. Bir de yurtdışında olup muhafazakarlığa meyilli yurdum insanı biraz daha hassaslaşıp tuhaf triplere de girebiliyor tabii.

Aksaray'da saat satan siyahi çocukların, Yozgat'a, Aydın'a, Tokat'a yerleşen Suriyelilerin, bavul ticareti yapan Gürcülerin Rusların Türk milliyetçisi olmalarını makul bulur musun?

Benim gözlemime göre oradaki hayatlarını bırakmak istemiyorlar sonuçta rahatlar ve oturmuş bir düzenleri var ama memleketlerini de seviyorlar ve özlüyorlar. Bu duygularla milliyetçi oluyorlar sanırım.
Böyle çok gurbetçinin evinde duvarda falan bayrak gördüm ben.

gurbetçilerin çoğunlukla muhafazakar ve milliyetçi olmasının sebebi tutunacak bir şey bulamadıkları için kendilerinden olan şeylere daha çok sarılmaları.
akraba ilişkileri, cemaat kültürü vs kat kat daha iyi ve organizedir TR'de yaşayanlardan.

dövmek istedikleri türk düşmanı pis hayinleri rahat bir şekilde dövmek için yurtdışına yerleşiyor bunlar. her dayak için çin'e gitmek masraflı.. o yüzden oraya yerleşip, orada dövüyorlar birilerini..

şaka bir yana tabii ancak ismira007 sonuna dek haklı. tamamen özlem duygusuyla harekettir bu.

Pkk sevici bir şerefsiz olmaktan daha iyidir

Taksim'de Goethe Institut

fatih- ismek dil okulu

Benim bu.

Yani okulda insanlarla konuşuyorum, muhabbet ediyorum ama okulda olan okulda kalıyor.

Ben :D mezuniyetten sonra toplasan 30 satır yazışmışımdır

okurken fark edilmese de sonradan fark ettiğim üzere "herkes".

Var.

ben varım laughingsquid.com

5.5 sene geçirdim 5 kişinin adını bilmem, onlar da beni bilmez.

Ögrenciligim boyunca kendi üniversitemden hic dost edinmedim. Baska bir üniversitenin aktif olmak istedigim bir klubune gidiyordum, dolayisiyla iyi arkadasliklari orada edindim.

Liseden de arkadaşım olan bir kişi dışında hiçkimseyle arkadaş değilim. Tanımam etmem.

üniversite arkadaşlıkları çok samimiyetsiz zaten. ne kadar arkadaşlık etmeye çalışsan da bir süre sonra çoğu seni tanımamazlıktan geliyor.

"Universiteden arkadas mi olur yaaa" diyerek asiri sig bi cevap veriyorum. Ancak lise arkadasi veya cocukluk arkadasinin ustune tanimam. Digerleri is arkadasidir universite arkadaslari da dahil.

benim en güzel dostum üniversiteden.

Vay be ben de kendime yabani diyordum, size kıyasla sosyal kelebek çıktım. Benim bile üniversitede 3-4 arkadaşım vardı. Gerçi mezun olunca neredeyse hepsiyle iletişimim kesildi. Yalnızca bir tanesi ile arada Whatsapp’tan yazışıyoruz o kadar.

Benim ekürim üniden. Tüm kamp ve yurtdisi gezilerini birlikte yaptik. Diğer ekürim de taa ilkokuldan.

Hala konuştuğum üç tane insan var. Fakat rutin olarak görüştüğüm arkadaşlarım liseden.

Valla ben emma stone diyeceğim ama çok subjektif kaçacak

Kylie Jenner
Kim Kardashian

Kendall Jenner

Benim için Emily Ratajkowski.

Scarlet Johanson. Bir nesil öncesinde ise Monica Belluci vardı fakat benim için hala bir numara, 65 yaşına kadar zirvemden ineceğini sanmıyorum.

En çok duyduklarımı yazayım.
Jenner-Kardashian klanı. Özellikle Kendall ve Kylie.
Hadid kardeşler, Bella ve Gigi
Emilia Clarke’ın büyük bir hayran kitlesi var. Hatta, neresiydi hatırlamıyorum, geçen senenin Sexiest Woman Alive’ıydı.
Cara Delevigne
Barbara Palvin
Gal Gadot ve Margot Robbie. Hatta geçen sene Halloween’de herkesin Harley Quinn olduğu bir parti çıktı.
Chrissy Teigen bu aralar bayagi onume cikiyor, sanirim o acidan unlu oldu.

2010 sonrasında Scarlett Johanson’ın 10 yıl önce ya da Cindy Crawford’ın 20 yıl önceki hali gibi ortalığı kasıp kavuran, “Bir numara benim, ikinci kim” tartışması yaratan, çoğunluğun hemfikir olduğu bir genç sıyrılmadı. Hala 10 yil oncekiler konusuluyor genelde.

Scarlett ablamızı söyleyenler 2008'den yazıyorlar herhalde. Şu an bu tarif ettiğine uyan aklıma gelen tek isim Margot Robbie.

Doutzen kroes derim.

Scarlett erkek gibi. Zaten hicbir zaman bu saydiklarin kadar arzu nesnesi olmadi, bir ara iyi reklami yapildi ama tutmadi uzun sure.
ADriana'nin da devri bitmedi bence.

Validehan

akşama doğru vadi istanbul'a getir. seninle aynı durumda misafirlerim vardı. yağmurlu günde götürdüm avm ye çok beğendiler. bence mimari açıdan istanbulun en iyi avmsi.

İlgi alanlarına yönelik müzeler olabilir.

Kuzguncuk
Ihlamur Kasrı. Hava güzel olsa bahçesinde oturmak güzel oluyor ama bugün nasıl olur bilemedim.
Balat
Çamlıca Tepesi
Taksim değil de Galata tarafları daha önce gitmedilerse güzel olabilir.
Bunların dışında Arnavutköy-Sarıyer arası sahil hattındaki herhangi bir yerden başlayarak sahil boyu yürüyüş en güzeli. Bebek, İstinye, Yeniköy, Tarabya vs.

rahmi koç müzesi

Anlattigin sey sele ayari gibi gozukuyor. Asagidaki videoyu izleyerek gorunur yanlisin varsa duzeltebilirsin. Onun disinda sorumluluk almamak adina bir uzmana gozukmen gerekebilir diye ekleyeyim.

m.youtube.com

Başlamadan germe açma yapın muhakkak. Sele boyu konusu çok önemli. Uzun yol yapıyorsunuz ara verin muhakkak yolda. Bir de beslenmenize dikkat edin, kemiktir, ilik suyudur vs. He bi de akşamları dize soğuk kompres

Fizyoterapiden once bi ortopediste gorunebilirsiniz. Akut durumlarda randevusuz gidilecek ortopedist mutlaka vardir.

Sele ayari onemli bir de bhrada biri bana "dusuk vites, yuksek kadans" demisti, 4.vitesin ustune artik pek cikmiyorum artik

sele ayarıyla baya uğraştım, şu an doğru olması lazım ama bir yanlış var mı emin olamıyorum. Belki de aldıktan sonraki birkaç gün pek iyi değildi ağrı girince ve ben yeterince dinlenmeyince iyileşemedi daha :/

Merhaba.
Öncelikle geçmiş olsun.

10 yıllık bisiklet sürücüsü ve bir pratisyen hekim olarak cevaplıyorum.

Sorunun kaynağını bilmeden tedavi etmeye çalışmak ya da bisiklet sürmeye devam etmek yanlış olur. Bisiklete binmeye ara verip bir ortopedi uzmanına gözükmelisin. Muayene ardından muhtemelen MR isteyecektir. Onun sonucuna göre seni yönlendirecektir (sonucu paylaşırsan ben de yardım ederim.)

Bir de yaşın, kilon ve varsa ek hastalıkların nelerdir?

Menüsküstür.

@the kene, teşekkür ederim.
Bir uzmana görünmek için randevu bakıcam tekrar. Yaş 26, kilo 85 bildiğim kadarıyla ek bir hastalığım yok.

Yarin sabah gidiyorum hepsini halletmeye. Duyuruyu silme yazacagim hepsini.

@japon bekliyorum tamamdır.

Su : mukavele numarasi(eski faturada olur yoksa sayacin fotografini cek) + kira kontrati

Elektrik : Sozlesme no (fatura ya da sayac foto) + kira kontrati + dask police no + ev sahibi TCKN

Gaz : Bugün halledemedim ama sozlesme no + kira kontrat + dask police no olmasi lazim.

Gazi actirinca güncellerim duyuruyu.

Planlarini saklamamak, bu durumdan bahsetmek guzel birdilekcede ve tabi ki bu seyahate dair kanitlari gostermek.

Google : çoklu vize için dilekçe

Ben denemedim ama sadece ilk seyahatin icin vize verip diger plani sallamamalari beni sasirtmaz.

almanya 3. 4. basvurunda 6 aylik falan vermeye basliyor misal ama hollanda ile ogle bir hukugun var mi bilmiyorum.

ilk kez schengen başvurusu yapacaksan kesin bilgi alamazsın.

Nedenini bilmiyorum ama kesin kadınların evlendikten sonra artık zaten "ellenmiş" sayılmasına, "bekar"ların da bekaret gereği ellenmemesi gerektiğine dayanıyodur.

Görgü kuralları gibi yerleşik kültür parçalarının çoğu bu tür rezaletlere dayanır kimse de nedir bunlar demez.

Kari kiz muahbbetine girersen kizini kim opturur de demen lazim. Madamlara saygi gostergesidir o.
Ayrica nihali de harcayacaklar matmazel.

El öpenin eli öpülür.( Başka bir erkeğin evli kadının elini öpmesi gibi durumlar hariç)

Yine arkadaş, arkadaşın elini öpemez.

saçmalıktır doğrudur ama yemekteyiz programını bende çok severek takip ediyorum. şu hayatta gördüğüm en mükemmel kurgu programı.. hastasıyım.

@acemi milliyeçilik değil

Aileni onu bunu hicbir seyi sevmiyorsun sanirim . Iradeyi falan bosver, altindaki psikolojik etkene kafa yor analiz yap tavsiyem. Sorumluluktan kacan bir yapin mi var? Fedakarlik sana gore ne ifade ediyor?

Eger ben iradem disi secmediğim hicbir seyi sevmem diyorsan orada durmalisin. Bunun arkasinda ya kibir vardir ya baska bir sey.

kendi iradenle seçmediğin bir hayatı yaşıyorsun ama

Besleme, senin beslediğin ülke seni kabul ediyor mu bakalım.

Leş gibi ergen kokuyor başlık.

Bana göre lazım değildir. İsteyen milliyetçi olur, istemeyen olmaz bunda darılacak bozulacak bir şey yok. Ben milliyetçi değilim diye vergi mi kaçıracağım veya suç mu işleyeceğim?

Devlet sistemi karşılıklıdır. Sen devlete vergi verirsin, temsil ettiği ülke sınırları içinde çalışırsın, katma değer yaratırsın. Buna mukabil devlet sana asayiş, barış, huzur, eğitim, sağlık hizmetleri vs sunar.

Beğenmezsen bunu, beğeneceğin bir ülkeye gidersin orada bu karşılıklı anlaşmaya dahil olursun. Bazısında sıkı bir ilişki vardır(sosyal devlet yüksek vergi vs), bazısında gevşek(abd bazı eyaletler), bazı ilişkiler de Türkiye'deki gibi tek taraflı işler. Devlet hep alır hiç vermez, sonra da milliyetçilik propagandası yapar.

Milliyetçilik de din gibi bir duygu sömürüsünden ibarettir.

Kuresellesmemis dunyada ailen, sevdiklerin, arkadaslarin senin milletini oluşturduğu için onlari koruma ve yanlarinda bulunmak icindir bence.

o zaman onun icinde de yasamayacaksin. sececegin ulkelerin seni benimseyeceginden emin ol bu arada.

lazım değildir.

adı milliyetçilik ya da yurtseverlik veya vatanseverlik olur lazımdır. ama genelde "vatanseverlik, alçakların son sığınağıdır" ki bence bazen(?) ilk sığınağı da oluyor pekala. alçakların "son sığınağı" olduğunu ise yaşıyoruz zaten.

bilemiyorum altan... son yıllarda giderek dini ve milli duygularım zayıfladı (sanırım?).

politikacılar için lazımdır. din gibi.
sayesinde kaos, öfke, korku oluşur. bu da işlerine gelir.

adamın büyük babası yunanistanda kalsa şimdi türklere küfredecek kişi, dede sınırı geçtiği için rum düşmanı.
ya da anası vaktiyle bi ingilizle evlense ve ingiltereye taşınsa; şu an avrupadaki türklerden şikayet edebilecek kimse, muhtemelen kanında türklükten daha çok arap kanı varken; orta asyayı övüp arap coğrafyasına sövebiliyor.

Bence kavramlar da biraz karisiyor. Hayatlarimiz ve kisiliklerimiz icinde yasadigimiz topluma gore sekilleniyor. Bu acidan insanin yasadigi ulkeyi, o ulkenin kulturunu falan sevmesi; her ne kadar en basta bunlari secmemis olsa da normal. Ancak buradan hareketle sevmemesi de normal.

Elbette cok olagan disi durumlar vardir, mesela kurtulus savasi bunlardan biridir, ancak bu gibi zamanlar disinda milliyet bir etkilesim aglari butunu, devlet de biz rahat, guvende, huzurlu yasayalim diye olusturulmus profesyonel bir orgut. Insanlarin milliyetlerini kisiliklerinin, daha da kotusu basklarinin kisiliklerinin onune koyduklari noktada isler sacmalasiyor.

lazım değil. kimse seni de milliyetçi ol diye zorlamıyor.

Lazim falan degildir, bir iluzyondur, beyin yikamadir. Insanlarin kafasinda boyle kuvvetli bir "vatan" olgusu yaratmak pek cok ise yarayabilir liderler adina. O yuzden bu duygulari koruklerler.
Milliyetcilik bir secimdir. Milliyetci olmayan vatan haini falan da degildir. Hem vatan haini nedir?
Ulus kavrami cok uc noktalara tasinmis zihnimizde. Toplim icinde yasayan organizmalar icin kollektif dusunmek mantikli bir yonelim ama o kadar kollektif dusunuyoruz ki kafada yarattigimiz kavram uzerinden savas cikaracak noktaya geliyoruz.
Yukaridaki yorumlarin da bazilari resmen neden kendim secmedigim ulkeye duygu besleyeyim argumanina ofkelenerek yazilmis hatta. Cok guclu duygu milliyetcilik. Aslinda yazmaya useniyorum daha fazla.
"O zaman icinde yasama bu ulkenin" tarzi argumanlar zaten ergencedir. Hatta ergenlik deryasi yukarisi komple.

Gittigin ulke seni kabullenecek mi...
Oncelikle neden baska yere gidesin? Duygu beslemedigin toprak murdar mi oluyor, yasamak haram falan mi oluyor? Guclu duygular beslemedigin olusumdan nefret etmis mi oluyor ya da otomatik olarak? Calisanlariyla sicak iliskilerin olmadigi icin calistigin firmaya istifani basiyor musun, guclu duygular beslemeyince tiksiniyor musun ya da o insanlardan?
Gittin diyelim.
Ulkenin seni benimseyip benimsemesi neden soz konusu? Milliyetcilik duygusu besledigin ulus olgusu bir taraf mi? Karslikli benimseme ve kabullenme durumu mu var? Milliyetcilik duygusuyla yanip tutustugun Turkiye de senin icin yanip tutusuyor mu ya da?

Aslinda soruyu sorarken olayi da ozetlemissin, kendi iradenle secmedigin toprag/millete/ulusa/devlete/topluluga adini sen yok kollektif yapiya neden duygusal olarak baglanasin?
Daha anlatacagim da sikildim bunlari konusmaktan. Milliyetci olan olsun, vatam millet sakarya diye yansin tutussun, mehteri versin falan sikinti yok. Ama milliyetci degilim diyince insana hain, orospu cocugu gozuyle falan bakilmasin, ucmaya gerek yok duygularda.

163,20,K,50

70KG,172cm,32,E,%17

64 - 178 32 e

190 cm, 80 kg, 26 yaş, yağ bilmiyorum

75 kg, 1.75 m, 24yo, m

168, 54, K

178 cm, 94 kg, E

171cm, 49kg, k, %13

173-30-E 77Kg

178,68,e

178,80,e
8erden 16kilo hayalar ceker.

1.88
92
e
28

181 cm
23 y
77 kg
Er.