Hiç kimse :(

Hanımımı tanıyorum.

hiç yok.

Hic kimseyi tanimiyorum. yine tanismak konusmak isteyen her daim mesaj atabilir.

Annemi. Anneeeee ne yemek var yarina.

hiçkimse.

mula, cizgilipijama, hjarteblod, xfestos, guitarissimo geldi aklıma ilk. başka yok sanırım. varsa da bir ya da iki kişi.

i know what u did last summer

basond :)

0

zirvelerden yüzyüze tanıdığım kişiler var. onun dışında ünide okurken bizim bölümden 4 tane yazar olduğu ortaya çıkmıştı, haliyle kendilerini de tanır, ciğerlerini bilirim.

Sevgilimi tanıyorum, onun dışında tanıdığım yok. Bi zirveye katıldım gerçi birkaç kişiyle tanışmıştık orda da :)

0 :(

seni ve eşini tanıyorum :)
onun dışında baya bir kızı tanıyorum kızlar zirvesi sağolsun.
toplamda 10-15 kişi tanıyorumdur

1
(kendisiyle ayni evde yasiyoruz)

0.
güzelliği burada bu işin

10 vardir. Ama nick vermeye gerek yok.

1

50'den fazladır sanırım ama tek tek nick veremeyeceğim tabiki :)

50 mi? maşallah mahalleden arkadaşlar sitesi olmuş neredeyse :)

4 kişi falan var galiba. ama önceden de tanıyordum.

yüzyüze
10 kişi filandır ama birkaç tanesini belki 2 senedir hiç görmüyorum buralarda
üstüne bir de zirvede gördüğüm bir 10 kişi filan var

kim olduğunu bildiğim ama hiç görüşmediğim (buna karşın mesela iş filan yaptığım) kişiler de var, kaç kişi bilmiyorum.

bir de bizim gerek bölüm (genetik) gerek sektör (çeviri) maşallah hep yazar olduğundan kim olduğunu bildiğim arkadaşlar ve meslekdaşlar var :)

17 kisi saydim simdi aklima gelen. Seni de saydim. Ama ilk anda aklima gelmeyenler de vardir. Bunlar yuzyuze konustuklarim, ayakustu sadece tanismis oldugumuz birkac kisi de vardir bunun disinda.

9kuyruklukedi

eskiden ecayip popüler bi sözlük yazarıydım, böyle insanların çokça özendiği, gereksiz saygı gösterilerine boğduğu selebritilerden. günümün üçte ikisi falan sözlükte geçiyordu. o zamanlar 25-30 kişiyle falan çay-kahve tadında samimiyetimiz vardı. sonradan baktım işin boku çıkıyor, hesabımı kapatıp uzunca bi süre uğramadım sözlüğe. sözlükçülerin ve duyuru erbabının da çoğuyla bağım koptu tabii, 3 tanesi dışında.

edit: yazmayı unuttum, o üçünden biri aziz kedi.

burda tanışıp yüzyüze görüştüğüm 1
normalde tanıdığım burda üye olan 4

normalde tanıdığım ve buraya üye olduklarını sonradan öğrendiğim 2 kişi var.

onlar benim nickimi bilmiyor...

Erkek nick'iyle giren güzel kızları tanıyorum. Nick veremem, gizli bilgi.

kalmak icin natural life i tavsiye ederim.

Nena sahnenin onerdigi Kok Kamp'ta kaldik. Tam anlamiyla kamp hayatini deneyimlemek isteyenler kesinlikle burada kalmali. Temiz ve ideal kamp yasami.

Burada birilerinde tanışıp, konuşup muhabbet açarsa dışarda vakit geçirebilirsin.

gönüllülük üzerine kurulmuş gruplara üye olup etkinliklerine katılabilirsin.

bisiklet alıp bisiklet gruplarına katılabilirsin, gezi yapabilirsin.

vs. vs.

Ne okuyorsan onun meslek odasına, sivil kuruluşuna git, illa ki bi organizasyonları olur, parçası olmak istiyorum de. Unutturma kendini.

kilo ver, kendine bak, güzel güzel giyin, makyaj yap.. o zaman yalnız kalmazsın

sskywalkeremre

adam sevgili aramıyor
sadece sosyalleşmek istiyor

İlgi alanlarınız veya öğrenmek istediğiniz şeylerle alakalı atölyelere gidebilirsiniz..

Gönüllük işlerinde aktif olabilirsiniz söylenmiş zaten.

@kosunlamevzuvar

adam değil madam... lolita diye adam mı olur la

ya işte erkek kadın neyse

gadın sevgili aramıyor sosyalleşeyim diyor sen kadına giyin süslen peşine erkek tak diyorsun?

@kosunlamevzuvar

mantıklı düşün, standart bi hatunun bizim toplumumuzda asosyal olması çok muhtemel bir şey değil. demek ki bir sorunu var. bu sorunlar da büyük ihtimal fiziksel. şekilci millettiz aga biz. karı kızlı ortamada girse, peşinde erkekleri köpekte etmek istese şekil şukul kasmak zorunda. yazdıklarından iki sonuç çıkıyor, ablamız ya ağır sıkıcı ve itici bi insan, her girdiği ortamda ukalalık cart curt yapıyor, doğal olarakta millet bunu dışlıyor ya da lisede ki güzel mervenin 100 kiloluk yancısı kategorisinde birisi. ve ben erkek tak peşine demedim.

dedim mi?

demedim...

demek ki neymiş... önce okuduğumuzu anlıyor, sonra eyyorluyormuşuz...

best regards,
skywalkietalkie

katılmıyorum.

aşırı çirkin kadınların mükemmel derecede sosyal olabildiğini çok farklı ortamlarda defalarca gördüm. (hatta onların da problemi o kadar sosyal olabilmelerine rağmen sevgili bulmakta zorlanmalarıydı.)

güzel kızlar ise kolayca sevgili bulduğu halde çeşitli sebeplerden normal arkadaşlık ilişkilerine sahip olamıyor.

kaldı ki normal sosyalleşmenin fiziksel özelliklerle alakası yok.

Sskywalkeremre

abi ne biçim bi mantık seninki anlamadım. gayet kendine bakan, kilosu zartı zurtu yerinde bir insanım. fakat bunun konuyla ne alakası var? bir-iki hoş sohbet etmek, arada dışarı çıkmak için illa güzel mi olmak lazım? yalnızca dış görünüşüme göre yargılayacak kadar sığ bi insansa zaten arkadaşım olmasın daha iyi lan.

o zaman aşırı sıkıcı bi insansın, girdiğin ortamlarda muhabetti baltalayacak çıkışlar yapıyorsun. karakter meselesi tabi. ha ama yok ben on numara muhabbet ederim, aşırı eğlenceliyim cart curt diyorsan, bahsettiğin rekabet ortamlarında da kendini öne atmaktan, aralarda milletle sohbet etmekten çekinmemelisin. kimsenin kimseyi dinlemediği bi ortamda, sen susup herkesi dinlemeye kalkarsan günün sonunda sana kalan sadece baş ağrısı olur.

ve eğer erkeksen intihar falan edeceğim nickinden ötürü...

@skywalker, olay sosyalleşmek değil ki, kaliteli sosyalleşmek. bak postta ne demiş " Mesela, okulda edebiyat kulübünün toplantısına gitmiştim bir defa, herkesin kendi bilgisini göstermek için öne atıldığı, kimsenin birbirini dinlemediği, bir tür rekabet ortamının baş gösterdiği bir toplantı olduğundan bir daha gitmedim," yani adamın/kadının derdi sadece çevremde birileri olsun değil. düzgün birileri olsun. şuan çirkin bile olsa kendini güzelleştirerek kurcağı çevre zaten istediği şey değil. zaten hedef seviyeyi düşürürsen türkiye'de çevrenin olmaması pekmümkün dğil seviye baya yerlerde sosyal açıdan.

neyse maalesef tavsiye verebilcek durumda değilim ben de 10 gün sonra istanbul'a geçiyorum(üniversite dolayısıyla), napıcam ne edicem diye ben de düşünüyorum açıkçası.

edit: sonraki mesajları şimdi okudum. kendini atmaktan çekinmemek falan değil olay. yanında rahat olabilceğin insanlar olması önemli. o insanların yanındayken, sanki strateji oyunu oynuyomuş gibi her hareketinidüşünerek yapmak yerine cidden rahat olup akışına bırakabilmen güvenebilmen lazım. diğer türlü arkadaşı/dostu neyleyeyim.

Çözüm basit Misantropizm

Toplanzi.com da var

@ j r r tolkien
bahsettigin site zumbara

yani yapman gerekenleri sen de biliyorsun aslında kursa gitmek, çeşitli organizasyona üye olmak vs.
tam olarak ne duymak istiyorsun anlamadım?
neye katılacağını mı söyleyelim?
katıldığın ortamlarda katlanmak zorunda olduğun durumlar olacaktır, insanlarla görüşürken katlanmak zorunda olduğun davranışları gibi fakat her seyin bir sınırı var ve bu sınırı da insan kendisi bellirliyor.
biraz bi düşün; sınırlarım neler ben mi çok keskinim vs..
yani sorunu insanlarla konuşup görüşememe veya sosyalleşememe diye arama, önce bir kendini sorgula sonra çözümünü bul devamı gelir.
yoksa
sosyalleşmek işte, biraz maddiyatın yerindeyse yapılmayacak bir şey değil.


edit: yorumu önceden sosyal bir varlık olduğunu bellirttiğin için bu şekilde yazdım. demek ki senin sosyalleşmekten yana bir problemin var, sen sosyalleşme nasıl olur diye sormuyorsun aslında fakat başlığın ve anlatımın "nasıl sosyal bir insan olunur" niteliğinde..

Senin daha küçük gruplarda rahat hissedeceğini tahmin ediyorum. Çok popüler olanları değil de, daha dar bir kesime hitap eden aktiviteleri takip et bence.

Sakin

sırasız olarak;

kramp, whisky, mavi sakal, dr.skull

son dönemlerden de; kurban ve flört

mezarkabul tabii ki.

gelmişi geçmişi karıştırırsan moğollar derim.

Pentagram (Murat İlkan) Mavi Sakal (Genç Osman Yavaş) Kesmeşeker Kramp Diken Ünlü. Son dönemde de Malt. Ayrım yapamadım.

rock dersen işler değişir. benim sıralamam

bulutsuzluk özlemi, kramp. diğer sıralar üç aşağı beş yukarı aynı

Ünlü.

lan olum kasa kasa çatlayacaksınız yakında. kramp kim kesmeşeker kim?
sizi bi pentagram bi moğollar bi ayna demekten kim alıkoyuyor??

açılın mor ve ötesi demeye geldim. son albümde biraz arabeske bağlasalar da...

pentagram metal yav, onu rock kabul etmiyorum ben ama o dahilse tabii ki pentagram/mezarkabul.

sonra redd, malt vs. gelebilir bence. moğollar ve mavi sakal pek dinlemedim o yüzden yazmıyorum.

edit: höyt mfö'yü unutmuşum. MFÖ kafadan en başlarda yerini alır aga.

manga (solisti ferman abiyle ayni siralarda okumak da ayri bir eglence tabiki :) )

sakin

ayna

dumanin cok iyi oldugunu dusunmuyorum. iyiyse bile kitlesi cok mal. (dinliyorsan uzerine alinma ama kabul et kitlesi liseli tayfa) (bende liseliyim ama neyse)

mfo

kurban

3 hürel.

pentagram tabii ki

Ha bir de MT-7500 var.

www.facebook.com

@air- kramp kim mi? asdfsd

Ayna yazan arkadaslar, rock grubu diyorum rock.. :)

Pentagram (mezarkabul) rock grubu değil. En iyisi kim bilmem ama şu aralar zardanadam yeni albümü ile iyi bence.

alla alla. pentagram rock grubu değilse ne ola ki?

inanamıyorum.

adam gelmiş geçmiş en iyi türk rock grubunu sormuş başka bir adam sakin demiş.

indie ne zamandan beri rock bu bir.
indie rocksa bile sakin e mi kaldık? bu da iki.

Kesinlikle Pentagram.

Wikipedia' nin da onaylayacağı üzere metal muzik grubu.

"en iyi" yok.

turk rock muzik tarihini anmadan anlatamayacagin isimler var ama... cem karaca da, kramp da, mavi sakal da, pentagram da kesinlikle aralarinda.

pentagram rock mi metal mi bilmem ama turkiyenin bu alandaki en iyisi diyebilirim (rock/metal her ne ise iste :))
kurban da iyidir ama en iyi diyemem.
bir zamanlar unlu vardi ama cok sarkisini bilmem, bildiklerim de gayet guzeldi.

ne kadar rock olarak kabul görür bilmem ama, dandadadan benim için.

ikinci de nekropsi'dir.

Bu arada yazmadan geçemedim. Pentagram'a rock müzik grubu demekte hiçbir yanlışlık yoktur. Çünkü bilindiği üzere metal müzik rock müzikten türeyen bir türdür. Dolayısıyla Pentagram'a rock müzik grubu dediğimizde bir yanlış söylem oluşmaz.

mavi sakal, the climb

Hepsi

Yavuz çetin

Metal/rock tartismasi olmazsa Pentagram +1

Kargo'nun Mehmet Sisli'li donemleri de cok iyiydi. Ozellikle Sevmek Zor ve Yalnizlik Mevsimi albumleri.

Unlu de gozumde Anadolu Rock yapan tek kurum/kurulus.

PENTAGRAM- hem müzikal açıdan hemde grup üyelerinin insan olarak çok iyi olmaları
mor ve ötesi
kurtalan ekspres

ama gelmiş geçmişe her türlü pentagramı koyarım. bu sene içinde 5 farklı konserlerine gittim :)

Pentagram der kenara cekilirim.

Gitmek istediginiz ülkede ilgi alanina, hobilerine veya meslegine göre fuar gibi organizasyonlar bulup gidin, is ortamini görsün. Ingilizce bilen biri icin zaten problem olmayacaktir. O ülkede 1 aylik dil kursu gibi birsey ayarlayin, hem tatil olur hem de ol ülkenin sosyal yasamina girmis olursunuz. bir araba kiralayin, plansizca gezin. Gideceginiz ülke avrupa ise zaten en fazla 3 saat istanbula gitmek. Severse sever, sevmezse zorlamanin anlami yok.

direkt karar vermesini beklemek yerine, gidip bir gormesini birkac hafta vakit gecirmesini saglayin. oradaki arkadaslarinizla tanistirin. is zaten her zaman ayarlanir. onemli olan orada yasamayi degerlendirmesini saglamak.

Evlenip mi yerleşmeyi düşünüyorsunuz? Eğer değilse orada kolaylıkla çalışabilecek mi?
Sanırım en iyi ikna yolu, eğer giderseniz oradaki yaşamınızı ona en yakın şekilde tasvir etmek olabilir. Bak gidersek şu standartlarda yaşıycaz, hayatımız böyle olacak. Çocuğumuz olursa böyle güzel şartlarda okuyacak yaşayacak diye.
hatta daha önce gitti mi bilmiyorum ama bir tatil ayarlayın oraları ve insanların orada nasıl yaşadıklarını gösterin. Gerisi ona kalmış. Belki de her türlü olumsuzluğa rağmen Türkiye ağır basıyordur ona. Zorla giderse ona sürgün gibi gelebilir.

Gitsek de gitmesek de seneye evlenmeyi düşünüyoruz zaten. Türkiye'den kendisi de pek hoşnut değil ama korkuyor iste.

Korkması normal. sanırım erkek tarafı olmasıyla da alakalı. Bilmediği suya atlamak, riske girmek istemiyor belki de. Uyum sağlayamayacağından da korkuyor olabilir çünkü büyük ihtimalle sen oraya alışık olduğun için empati yapamayacağından çekiniyor olabilir.
Eğer tanıdığın Türklerden, belli bir yaştan sonra oraya taşınmış insanlar varsa onlarla bir araya getirebilirsin. Olumlu veya olumsuz kendisini nelerin bekleyeceğini görür ve kafasında ölçer biçer durumu.

burada üniversite bitirmiş herkes çok rahat iş bulamıyor
karadeniz teknikte inşaat okumuş bir abimiz vardı, almanyada dönerciydi.bunun gibi örnekler var.
buradan kastım dönerci olacak değil tabi ki :)) ama burada işi, düzeni, sosyal bir çevresi ve soyo ekonomik bir düzeyi var.
orada tamamen sana bağımlı olacak.
senin eşin olarak oturum alacak, senin dil bilginle iletişim kuracak, belki ilk gittiğinizde senin ailenin yanında kalacaksınız
zira sen yeni mezun o işsiz olacak nereden ev tutacaksınız?
gibi gibi
korkuyor olabilir, etrafında böyle örnekler olabilir, erkekler genelde düzen kurmakta kadınlardan daha az yeteneklidir üstelik yaşı 20lerde de değil.
senin meznuniyetine 1 yıl, yaparsan stajer avukat olarak da 1 yılın daha var. burada kursa giderse, bu 2 sene içinde bir geçiş dönemi yaşarsanız, iş güç için araştırmalara şimdiden başlarsanız belki adapte olması kolaylaşır, üstelik 1 ay filan gitmek çok başka orada yaşamak çok başka.

1.tatil+1
2. Vatandaşlık vs olmasını da üsteleyebilirsin.

Pek istediğin gibi bi cevap olmayacak ama insanın memleketini ve tanıdıklarını ailesini bırakıp gitmesi kolay değil. Mesleği olmasa daha kolay olurdu belki, şimdi meslek belli, tecrübe yok gördüğüm kadarıyla, orda dikiş tutturmak ne kadar zor. Üstelik dilini bilmiyor. Ne iş olsa yaparım dese dil bilmesi beklenmeyebilir, ya da az bilse de olur kimse problem etmez. Oralardaki mühendis anlayışıyla bizdeki bir de değil. Adamın endişesi yersiz değil. Bence burda iyi bir gelecek görürse kalın. Önce burayı deneyin bana kalırsa. Sen bildiğin dille daha rahat iş bulursun.

Bir insandan sırf sevgilisi istiyor diye tüm hayatını yaşadığı şehri geçtim ülkeyi çevresini ailesini işini alışkanlıklarını bırakıp başka bir ülkeye gitmesini beklemek de çok bencilce bir durum.

once oralari bir gorsun, tatile cikin.
daha sonra turkiyeye dondugunuzde burada yapamayacagini soylersin.
ama zor, ailesini birakmak istemez.
en ufak olumsuzlukta basina kakabilir senin yuzunden geldik vs
byrayi deneyin kalin dusuncesine katilmiyorum.
gidebiliyorsaniz gidin.
ikna etmek sana kalmis artik.
dil olayi sikinti olmaz ingilizce bilmeyen mi kaldi firmalarda felan is bulur rahatca.

30 yaşında işi gücü, ailesi çevresi istanbul'da kurulu birinin en baştan düzen kurması kolay değil. imkansız değil tabii, 30 yaş da geç falan değil, ama hiç kolay değil. bunu 30 yaşında ve 5 senedir yurtdışında yaşayan biri olarak söylüyorum.

3. dil çok ciddi bir zorluk olarak karşısına çıkacak. iş bakımından 2 seçeneği var, ya 'expat' olarak takılacak ve sürekli uluslararası firmalarda iş bakacak, ya da dili öğrenip yerli gibi yaşamaya çalışacak. ikinci seçenekte dil / adaptasyon / iş hayatını oturtması en az 2-3 yılını alır. ayrıca şu anki seviyesinden devam edemeyip daha alttan başlamayı kabul etmek zorunda da kalabilir. kendini yalnız ve depresif hissedebilir, pişman olabilir. istanbul'da kalsaydım şimdi x pozisyonunda olurdum, şu kadar maaşım olurdu gibi düşüncelere kapılabilir. bu durum da ilişkinize oldukça zarar verecektir. o yüzden yanaşmıyorsa zorlamamanız en iyisi.

vatandaşlık alması da zor çünkü büyük ihtimalle evlilikle doğrudan vatandaşlık hakkı kazanamayacak, orada birkaç sene kesintisiz oturmanız gerekecek.

belki orta yolu bulmak adına istanbul'dan gitmenin yollarına bakabilirsiniz, ikinize de uyacak iş yönünden de çok zorlamayacak daha sakin bir yere geçmeyi düşünebilirsiniz.

Oyle bir bencillik yaptigim yok angelus, sorumda da belirttim zaten ikna etmeli miyim diye. Kaldi ki istemezse ben istanbul'da yasamaya devam edecegim, ediyorum. Bu da bir cesit bencillik degil mi?

bu arada
sanırsam ülke isviçre miydi?
ben dili o kadar önemseme diyenlere pek katılamıyorum
zaten küçük ülke. koca almanyada (4 sene yaşadım) bile dil olmadan iş kolay bulunmuyor (mühendisler için)
çok çok iyi bir mühendisse MBA'li filansa, başka 2 dili varsa yada çok şanslıysa belki
avrupada en iyi dil eğitimini verdiğini düşündüğüm ülkelerden birisi hollanda, surinamlı ve yükseği hollandada, doktorayı almanyada yapmış, oranın dilini ana dil gibi konuşan (üstüne almanca ve ingilizce) bir arkadaşım var, eşi orada diye hollandaya yerleşti 2 sene kadar iş aradı.
tekil örnekleri genelliyorum gibi olmasın ama yerel yerlerde iş bulmak için dil şart,
uluslararası büyük firma filan içinse top degree mühendis olmanız lazım

Dediğim gibi bu konuda baya arastirma yaptim, muhendis olup ingilizcesi ve az fransizcasiyla is bulan birçok tanidigimiz var türkiye'den gelen. Bir sekilde halledilir diye düşünüyorum o yüzden. Bir de kendisi yetenekli ve deneyimli bir mühendis diyebilirim. Yine de zorlanma ihtimalini goz ardi edecek kadar empati yoksunu değilim.

Bence ikna etmek değil de öncelikle fikrini almalısın. İsviçre için dil konusu çok ciddi bir problem, sen daha iyi biliyorsundur ki İsviçre'de tek dil kullanımı yok, gideceğiniz bölgeye göre İtalyanca, İsviçre Almancası ya da Fransızca olarak 3 dil konuşulan bir ülke. Haliyle uyum sağlaması tabiki de çok zor, ancak bunu sadece ''kendi isteyerek'' aşabilir.

Fikrini sor, sence gitsek nasıl olurdu diye, ama gönüllü değilse ikna etmek doğru olmaz. Çünkü hayatını komple değiştirmiş olursun ve O seni sevdiği için bu fedakarlığı yapmak istese de, insanlık hali her şey olabilir ayrılabilirsiniz ve ileride pişmanlık duyabilir. O yüzden kendisinin de istekli olması lazım. Oraya gittiğinde de tecrübesiz bir mühendis muamelesi görecek, her şeye sıfırdan başlayacak.

ona bu ülke ile o ülke şartlarını karşılaştırmasını sağlayacak bi kaç şey sun. sonra da sanki bir anadolu ilinde çok iyi bir iş bulmuş gibi olabileceğini bu uzaklığın söyle. yaşam standartlarınızdaki atlamanın nasıl bir etkisi olacağını anlat. (nasıl olsa gideceğiniz yer avrupada ve buradan çok daha iyidir diye düşündüğüm için söyledim bunları.) ciddi ciddi manisada vestelde çalışmasından zaman ve uzaklık olarak çok da farkı olmayacağını anlat. sana başarılar. umarım ikna edersin de kurtulursunuz. sizleri gördükçe gerçekten özeniorum.

avrupadan bir ülkenin vatandaşı olsam hayatta durmam bu ülkede. bu kadar saçma ülkemi olur amk. nijerya bile daha stabil.

başladı mı çoktan? Ofiste ilk gününde çiçek göndermek büyük incelik olacaktır, yeni iş arkadaşları arasında onore olmasını da sağlar ayrıca. Ama çoktan başladıysa olmaz tabi çiçek.

Şöyle ofisinde masasında duracak güzel ve ilginç bi hediye olabilir. www.hediyedenizi.com
Bunun başka versiyonları da olması lazım ama bulamadım, havada asılı duran taş gibi.

cicek iyidir bas papatyayi

@nevrochaotica, bugün başladı. yarın falan da göndersem sorun olmaz sanıyorum öyleyse?
@Improbable, tesekkurler, surekli masasinda duracak ayrica bir hediye de almayi dusunuyordum zaten.
@the junior jr, tesekkurler. papatya mi iyi olur cicek olarak?

papatya iyidir. direk sevgilin falan olsa gül derdim de, papatya da niyeti belli eder. kalpli bir vazo da çakarsın.
she is yours bro. good luck

Orkide gönderin bence. Hem kalıcı, hem şık.

teraryum guzel olur. icine sizden bir sey ilave ederseniz daha da guzel olur. minik bir oyuncak, kalp malp, lego, askli sevgili birseyler.

bir mimar gulleri klasik bulabilir. Daha mevsimlik canli cicekler ya da papatya vs onu daha cok heyecanlandirabilir..bence lamy marka guzel bir kalem iyi secim olacaktir. ozellikle uca dogru incelen dolmakalem versiyonlari cok artistik.
www.shopwritersbloc.com

baska renkleri de var diye hatirliyorum.

normalde orkide her duruma gider. üzerine bi de renkli boncuktan kolye gibi bir şey koyuyorlar neden bilmiyorum kadınlar bayılıyor buna. ama çiçek bakımından hoşlanmıyorsa, kızın başına ek iş çıkarmayın. çiçek sulaması, nerye koysam derdi, izinlerde kim bakacak, böceklenmesi vs. vs.

bir vazo içinde karışık bir çiçek buketi içinizi görecektir. hem göze hem burna hitap eder. buket çiçek alıp da mutlu olmayan kadın görmedim. hem etrafına da hava atar vs.

diğer hediyeleri daha sonra alırsınız bence.

arkadaslar hepinize cevaplar icin tesekkurler. farkli fikirler de geldigi icin daha sonrasi icin de fikir ediniyorum, o yuzden cevaplarinizi yazmaya devam ederseniz cok sevinirim. tesekkurler tekrar.

çiçek gönderme bence. iş arkadaşları arasında gereksiz bir önyargı ya da kıskançlık olur. ben olsam baska bi hediye alırım. mesela güzel bi kalemlik.

çiçekte çok dikkatli olmalısın. bir arkadaşıma gelen arabesk çiçek, "yahu olur mu olmaz mı bu adamla" diye düşündüğü adamı direkt olmaz kategorisine koydu :D güllü, orkideli bi şeydi, fena.

etiler prenses çiçek diye bir çiçekçi varmış, istanbuldaysan bu olabilir. bana buradan bir çiçek gelmişti, ben dahil bütün ofis bayıldık resmen. oradan bakabilirsin, sitesi vardı en son.

kalem de mantıklı bir hediye, mimar kadınlar seviyorlar etrafımda gördüğüm kadarıyla, böyle renkli defterler kalemler vs.

sözleşme var mı

Sozlesme imzalamistik. 10 yil once. Onda mi yaziyordur? umarim bulabilirim :/

Sözleşmeler neredeyse standart olduğu için çok bişey fark etmeyecektir.

- Evi satacaksa çıkarabilir.
- (Bildiğim kadarıyla) tadilat yapacaksa çıkarabilir (Ama muhtemelen, "tadilat bittikten sonra geri yerleşmek istiyoruz" derseniz başka bir kiracı seçme şansı olmaz. Tabii sizin de işinize gelmez muhtemelen)
- 10 yıl aynı evde kalan kiracıyı, sebep göstermeksizin çıkarabilir. Sınır 10 yıl.

Araştırın evi satacak mı diye. Emlakçıya falan verildi mi vs. Eğer bahane üretiyorsa "evi satmaz da başka bir kiracıya vermek için bizi çıkarıyorsanız size dava açarız" filan deyin. 10 yıl dolmuşsa bişey yapamazsınız.

10 yili gecti evet :/
tesekkurler.

tapuya o ev için kiracı olduğunuzu belirten bir Şerh vermemisseniz evi alan ücuncu kisi sizi evden çıkartabilir.

Careful With That Axe Eugene

echoes
the great gig in the sky

high hopes

Başıma bir şey gelmeyecekse Pink Floyd'u bir türlü sevemediğimi söylemek isterim. Ama High Hopes, Wish You Were Here ve tabii ki Another Brick In The Wall playlistimde mevcut.

wish you were here

Coming Back To Life

çok var. özellikle ruh halime göre vs.

isim vermek istemiyorum çünkü ne kadar yazarsam yazayım diğer şarkılara ayıp etmiş olurum ama şu an coming back to life dinliyorum.

fearless/welcome to the machine/ wish you were here/ shine on you

green is the colour, welcome to machine, have a cigar ... hepsi güzel hastasıyım.

dogs, what do you want from me, high hopes, welcome to the machine, one of my turns

goodbye blue sky

aralarinda siralama yoktur.
echoes, sorrow, high hopes, marooned, welcome to the machine
"en sevdiklerim" bunlar. yoksa daha bi ton sayarim da bokunu cikarmayayim dedim.

welcome to the machine

Pulse - The great gig in the sky
Bir de high hopes

çok uğraştım ama metni anlamayı başardım sonunda. hatun kıskandırmaya çalışıyor bence, hızlandırmak değil de birşeyler olması için.

Yapılabilir ama mantıklı mı bilemedim. Erkek tarafı başka adayların varlığını öğrenince kaçırmamak için bir hamle yapar mantığıyla böyle bir şey yapılmış olabilir ama kızın böyle bir şeyi dolaylı yoldan kıskandırmaya çalışarak yapması kararsız bir erkekte olumsuz bir etki bırakır bence. Benle ilgilenen başkaları da var, elini çabuk tut demeye getirmiş.

Daha da ilerisi var. Arkadaş bir kızla çıkmaya başladı. Haftasına kalmadan kız beni istemeye gelecekler filan dedi arkadaş evlenme kararı alsın diye. Blöftür muhtemelen.

dude diyeceklerimi demiş.

9p5z91rxsag1usgoc1ctvupb.wpengine.netdna-cdn.com

Beyler eyvallah sagolun da ben daha cok kizlarin cevabini bekliyordum. Dedikleriniz mantikli.zaten bana bu olay bi kac kez oldu farkli kizlarca ve bu beni onlardan soguttu gercekten. Baskalarinda ise yarayabilir belki.

Belki laf arasinda ufak tefek gercekten varolan olaylari citlatmalar seklinde olabilir ama sana gelip cemkirmek ya da daha da abartilisi aglamak rol olamaz bence. Olmussa da olmamamalidir.

Seviyesiz insan hareketi. Bunu kapasitesiz kadınlar da erkekler de yapıyor. Bunlar gibilere meydan vermemeli ve aklı başında adaylarla yola devam etmeli.

Ilginc tum erkekler kizlari boyle genelliyor mu gercekten?

tam bir kezban davranışı. evet yapanları var

Kezban tavrı. Direk dehlemek gerek.

evet her kız bunu yapıyor

www.youtube.com

www.youtube.com
www.youtube.com

www.youtube.com
bu sahne beni çok etkilemişti. hala dinledikçe hüzünlenirim:'(

jane-lord love
daft punk-instant crush
Cocorosie-Good Friday
www.facebook.com

özellikle 1.35 sonrası.

www.youtube.com

almora-1001 nights

www.youtube.com

adı oyun havası ama...
youtu.be

www.youtube.com

www.youtube.com
ağlamazsın ama, bi hüzünlenirsin.
edit:link

çok klasik olacak ama schindler's list theme.

3200 az bile.. Standart moduller kullilarak yapilan standlar var bunlari genellikle fuar standcilari kullaniyorlar. Bir de ozel olarak tasarim yapan yerler var onlar sadece sana yapiyor sonra malzemeleri cope atyor ya da tekrar kullanilacaklari ayiriyorlar. Bu ikinci secenek yani butik tasarim yapan yerler sana zaten cok pahali gelir. Ama fuarci olan tiplerden basit birsey 5000-6000 civari bulabilirsin diye tahmin ediyorum.
Nakliyesi, elemani, ahsabi, uzerine konacak gorselin ciktisi, tasarimi vs.. Bir suru alt basligi var.

Not: Fuar standcisi degilim ama alti yedi kez ozel tasarim yapmisligim var.

zaten fuar katılımı 7-8bin civarı, stand için 5-6bin vermek biraz fazla geldi bana. daha önce butik bize özel tasarım dediğiniz tarzda bir standı 3200'e yaptırmıştık 2 sene önceki fuarda...

bilgi sahibi olan yakın zamanda yaptırmış arkadaşlar bilgi verirse çok makbule geçer.

O zaman mobilyacıya yaptırım 3200 bile tutmaz

sozlukten reso aga ders veriyor diye biliyorum

ismeklere bak. başlagıç için para ödemeden bilgi sahibi olursun.

İsmek'i ben de düşündüm. Ama üniversitede okuyorum. Hafta içi oluyor onların kursları diye biliyorum.

haftaiçi akşam ve haftasonu olanları da var

adam and eve.
oldukca fantastik bir otel :)

bol bol su

imkanın varsa nane limon ya da naneli yoğurt.

tuzlu yağsız bişey atıştır. çubuk kraker gibi.

Bu yardımcı gıda maddeleri içeren, bu sıcakta süt koyulan içecekleri nasıl içiyorsunuz anlamıyorum. içmeyin.

Bence sen temizlikci ariyorsun. Ev arkadasin olsa sana yemek mi yapacak. Sen anneni ozlemissin dostum ben sana diyeyim.

Hiç kimseyle muhatap olmadan kendi istediğin gibi yaşayabilmesi güzel. Ben eve gelince birine merhaba diyem, hayatımı anlatam diye düşünmedim hiç mesela. Demek ki yalnızlığı seven ya da kaldırabilen biri değilsin ki gayet normal bir durum. Hatta bana kalırsa daha normali seninkisi.

Sen kendi düzenini kuramamışsın ondan sevmiyorsun.

Kadın olsan tam tersi, işten-okuldan yorgun geliyorsun sevgilin/kocan ne kadar modern olursa olursa senden yemek bekliyor, evin temizliğini,çamaşırını bekliyor. İkiniz de yorulmanıza rağmen seni annesi ile kıyaslıyor, ''ama annem yapıyordu'' diye. Elbisesini yanlış yere koydun diye çaktırmamaya çalışsa da surat yapıyor. İster istemez kadın için zulme dönüşüyor, birisi ile yaşamayı bu yüzden kesinlikle düşünmüyorum.

benim ev arkadaşım sürekli sümkürüyor mesela. hıırrk hıırrrk bütün gün onun sesini duyuyorum. suyu ve evin kapısını açık unutuyor. alkol problemi var. evi temizlemiyor, hep ben temizliyorum bıktım. ben uyurken sessiz olmuyor, onun yüzünden uyuyamıyorum.

yani cevap olarak: sus da otur yerine. sessizliğin tadını çıkar.

Yapı meselesi sanırım, benim en çok aradığım şey yalnızlık/sessizlik olduğu için tek başıma kaldığım günleri mumla arıyorum. Eve gelince sohbet bekleyen biri olmaması harika bence, sana göre tam tersiymiş. Sonra kendi kendime yemek yapmayı çok severim dandik de olsa, burada da yine başkasının zevkini/düzenini düşünmek zorunda olmamak süper. Çok temiz sayılmazdım ama çöptür bulaşıktır vs temel şeyleri biriktirmediğim için sorun olduğunu hatırlamıyorum.

Ne bileyim canın çekince son ses müzik dinleyip eşlik edebilmek dans edebilmek güzel mesela. Evde saçma sapan hareketler yapabilmek, kendi kendine sesli konuşabilmek yeri gelince gayet canhıraş şekilde ağlayabilmek vs. Sürekli fare gibi odanda yaşadığın için sorgulanmamak güzel. Genel olarak ev sınırları dahilinde herhangi bir sebepten hesaba katman gereken başka bir zihin olmaması süper işte.

Canın isterse kafana göre istediğin kadar uzun süre birilerini ağırlayabilmek de güzel.

Ayrıca belirtmeden olmaz yazın evde çıplak dolaşabilmek gerçekten büyük avantaj. Bunu şakasına diyolar bazen ama cidden paha biçilemez dgldsj

Daha uzun süre yalnız kalamicam hüzünlendim :/

En en en güzel tarafı tüm rolleri/titleları dışarıda bırakıp kendin birey olabildiğin için rahat rahat üretebiliyorsun. Resim yaparken, bir şey yazarken her zaman yalnız olmayı severim.
Ayrıca evi nasıl bıraktıysan öyle buluyorsun.
Sıcaklarda evde rahat rahat dolaşabiliyorsun.
Herşey sen istediğin için var olup, sen istediğin için çöp oluyor. Kimseye hesap vermek zorunda kalmıyorsun.

bence başkasını düşünmediğin ve kimsenin sorumluluğunu üstlenmediğin için iyi olarak tanımlanıyor. ama türk insanı olarak yalnızlığı seks ile bağdaştırdıkları için onlar o amaçla iyi diyorlardır.

Dostum yalnız yaşamak kolay bir şey değil ama o level'ı atladıktan sonra göreceksin neler olduğunu. Şu an daha çok erken.

gerçekten yapmak istediğin şey ne ise onu yapabilmek güzel, o gün miskin misin temizlik yapmak zorunda değilsin, dırdır eden yok söylenen yok, çok mu temizlik yapmak istiyosun köşe bucak temizlik yaparsın 2-3 hafta da kimse gelmediği için ev pis olmaz, kitap modundaysan kitap okursun, film modundaysan film izlersin. hiçbi eşyanı ya da sevdiğin şeyleri kimseyle paylaşmak zorunda değilsin. sohbet etmek zorunda hissettiğin kimse olmadığı için yalnızca canın istediği zaman birini çağırır ya da arar konuşursun. depresifsen oturur tek başına ağlarsın, mutlu isen çıkar sokaklarda yürür evine dönersin.

yalnız yaşamanın dezavantajları ise, bütün tamir ıvır zıvır işleri ile uğraşması gereken sensin, usta ara bul, ev sahibi ile tartış, yöneticiye derdini anlat filan yoran şeyler. ha bir de yalnız yaşayınca karpuz almak zor bitiremeden bozuluyor çünkü.

Ailem bende kalıyor. Kendilerini ne kadar sevsem de, evde sessizliği aradığım da çoktur. Yalnız yaşadığında en azından seçim senin elinde.

www.eksiduyuru.com

sebastian'ı yukarıda verilen linkte bahsedilenlerden çok daha eskiden biliyorum ben. Fırt dergisinde eray karakterinin uşağıydı sanırım. söyle sabastian, getir sebastina falan diye seslenirdi eray.

bir de ayça şen başkanın radyo programlarında vardı bir sebastian muhabbeti.

bu sebastian başka sebastian mı acaba?

@kaptan memo
Linklerdeki habere göre Sebastian zaten uşaklar arası çok yaygın bir isimmiş :) Edabiyatta falan çok sık kullanıldıysa bu şekilde oradan kalma birşey olabilir.
Sizin bahsettiğiniz bağlantıları hiç bilmiyorum.

Olric'in Uşak versiyonu.

Değişir tabi. Bunun birden fazla yolu olabiliyor. Bunlardan biri dış etkenler. Yani yaşadığın veya yaşandığına tanık olduğun bir olayın verdiği ya da çıkardığın ders. Aslında kendine bakarsan değiştiğini sen de görebilirsin. Mesela insanların çoğu eskiden olduğu kadar kıskanç olmuyorlar olgunlaştıkça. Mesele bu olgunluğu bütüne yayabilmek.

Egolarımdan kurtulmalıyım dersen, sorunu yenmeye çabalarsan, bunun sakınca bir durum olduğunu bilip egonun ön plana çıktığı anda hemen farkedersen durumu bu bir alışkanlık haline gelir ve üstesinden gelirsin. Çok kolay değildir elbette ama çok da zor değildir. Biraz dirayet gerek.

Ego ve kıskançlık olayı aklıma o an geldiği için söyledim. İstediğin gibi çeşitleyebilirsin.

Alkolizm bu konuda verilebilecek cok net bi ornek, insanin karakterini birak hayatini degistirip kucagina bi saatli bomba koyar.

Bunun disinda fiziksel ve psikolojik travmalar insanin hayata bakisini bi sekilde degistirdigi icin karakteri de ister istemez sekil degistirir.

Kitap okuyarak değiştim. Her türden düşünceyi, fikri okuyarak kendini değiştirip geliştirmen mümkün. 4-5 sene önceki halimle 180 derece fark vardır.

ahaaa bu sabah yolda düşündüğüm konu.. ben karakteristik özelliklerimizi değiştiremeyeceğimize karar vermiştim gerçi. Mesela umursamaz bir insan olmak istiyorum uzun zamandır ve bunun üzerine de çalışıyorum, çabalıyorum olmuyor.
Çocukken de çok hassas bir tipmişim(ki bunu birkaç sene önce ananemin anlattığı çocukluk hikayelerimden anladım ve dumur oldum), hala da öyleyim.
Yaşama bakış açını değiştirebilirsin, duygularını, düşüncelerini, alışkanlıklarını ya da kanıksadıklarını vb.. ama karakter özünde neyse o bence.

ufaktan değiştirdim sanırım. alışkanlıklarla. motivasyon gibi geçici heveslerle ya da akılla "ya bak doğrusu bu bunu yapmam lazım" şeklinde tek seferde çözülebilen bir sorun değil bana göre. çok sık tekrarla o özellik comfort zone'una girene kadar devam mesela. cigerdelen'in verdiği örnek süper.

insan değişmez, davranışları değişir.

Artik Kurdistan kurulmak istenmiyor olabilir. Yerel yonetimlerin guclendirilmesi de istenen olabilir. Cunku Orta Dogu'da bir ulke olmak hem de yeni bir ulke olmak bircok sorun demektir. Dunya artik PKK'nin kuruldugu gunlerdeki gibi degil. Zaten bence bu sebeple Kurtler icinde baris isteyen buyuk bir kesim de var artik. Selahattin Demirtas ornegin PKK savasi birakmali dedi hatirlarsan. Bir de tum Kurtler bagimsizlik istiyor demek olayi yanlis algilamak demektir. Nasil Turklerin de farkli gorusleri var her Turk en uc milliyetci goruslere sahip degil tum Kurtler de bu sebeple PKK'ya sempati duyar diyemeyiz. Yalnizca orta veya kisa vadede birbirleri hakkinda kotu soz soylemezler. AKP - CHP kooalusyon gorusmeleri zamaninda oldugu gibi. O siralarda elestiri yapamazlardi kamera onunde.

He gönderirsin kürtleri kürdistana. Kimin kürt olduğunu nasıl bileceksen

travellerın söylediğine ek olarak, pkk da siyasi olarak uzun süredir -min. 10 sene- bağımsız kürdistandan vazgeçmiş durumda zaten. sadece temel haklar -eş vatandaşlık, anadilde eğitim, katliamlara ilişkin özeleştiri- isteniyor. özerklik yerine de tüm türkiyede yerel yönetimlerin güçlenmesini istiyorlar. izmir trakya istanbul vb. her yer dahil.

ayrıca bu da pek vurgulanmıyor ama, 2003ten beri, sorunun silahla çözülmeyeceğini kabul etmiş durumdalar. yani çözüm sürecine dair yasa çıktığı zaman -güvence oluyor- tamamen silah bırakacaklarını söylüyorlar. ama nedense akp 2 sene çözüm süreci diyip işleri resmileştirmekten hep kaçtı. neden olduğunu şu an anlıyoruz tabii.

en mantikli cozum bu aslinda, kizmalik bir sey degil, anlasilmiyor gibi bir turlu ama niye beraber yasamak zorundayiz ben anlamiyorum niye yani? niye ayrilamiyoruz? kurtlerin de buna evet demesi gerekirken, onlar daha cok karsi cikiyor, alin size bagimsiz devlet diyoruz, yakamizdan dusmuyor adamlar. alismislar asalakliga tabi, birakirlar mi istanbulu izmiri.

bitmez bu savas. 300 yil bile surebilir. taa ki kurdistanda yasamak isteyen butun kurtlerin bagimsiz kurdistana gonderilmesi ve bagimsiz kurdistanin kurulmasiyla sonlanir. kalmak isteyen kurtlere de sorulacak, bu ulkenin yasalarina uyacak misin, bu ulkenin degerlerine saygi duyacak misin. cevap evetse gonderilmeyecekler. that is it. cok zor degil aslinda.

benim babam Türk annem Kürt. Beni ikiye mi böleceksiniz?

Anlamayan arkadaşlar bir zahmet açıp tarih okusun. Kimse kimseye türk milletine ait vatan toprağını veremez. Babanızın malını gidip kürtlere verebilirsiniz ama gerisi hakkında böyle konuşamazsınız.
Ayrıca kürtler tc sınırları dışında istedikleri yerde ülke kurabilirler. Kimseyi tuttuğumuz yok. Gitsinler kursunlar. Gerçekten buradan daha eşit ve güzel bir yer olursa ben de giderim.

almanyada yaşayan türkler de ayaklansın, almanyanın bi bölümü türkistan olsun mu? kıbrıslılar da tek devlet istiyor mesela, verelim gitsin yunanistan'a amk. bizimkilerin niye aklına gelmedi ki la bunlar?

@himmet dayi
şöyle düşün, yurtdışında yaşıyorsan, bazı ülkeler çift vatandaşlığa izin veriyor. eğer ki Kürdistan ve Türkiye arasında böyle bir anlaşma sağlanırsa, çifte vatandaş olur, istediğin bölgede yaşarsın. bulunduğun yerin kurallarına uymak saygı göstermek zorundasın ama. benim lafım, izmir'de ankara'da yaşayıp, olduğu yerlerin düzenini bozan, ille de Kürdistan diye tutturanlara. o kadar meraklılarsa, lütfen kurulsun Kürdistan ve gitsinler ülkelerine, Türkiye'ye de vize alıp gelsinler gezmek istiyorlarsa. Yaşamasınlar.

nufus mubadelesi cok ama cok karisik ve imkansiz bi konu. neden diyecek olursan benim nisanlimin babasi mardinli, cok kucuk yasta istanbula gelip hayatini kazanmaya baslamis bir adam, esi siirtli bir arap kizlari da baba tarafindan kurt ve nisanlisi olan ben tatar bir babayla makedonya gocmeni bir annenin cocuguyum.

sanirim nufus mubadelesi olsa aile dunyanin 4 bi tarafina dagilir.

aha almanyada yasayan turkler de ayaklansin o zaman ornekcisi de geldi tam oldu. almanyadaki turklerle, turkiyedeki kurtlerin pozisyonlari tamamen ayni zaten. dostum almanyada daga cikmis turkler mi var bagimsiz turk ulkesi kurmak isteyen? almanyadaki turklerin zaten hali hazirda memleketi var, almanyada yasamak istemiyorlarsa donerler turkiyeye bu kadar basit. bu kadar sacma bi ornek olamaz ya.

Hacı evinin tapusunun çok değil 1/4 ünü benim zerime yaparsın diye düşünüyorum bu mantığınla.

bence ortada ne istediğini bilmeme durumu var. hiç kimse net olarak bir cevap veremiyor. kimse de ne istediğini bilmiyor. ana dilde eğitim de olsa apo serbest de kalsa çatışma devam edecek. özerklik de tam bir iki yüzlülük. madem çok istiyosun o zaman bağımsızlık talep et. bağımsız toprak almak da öyle kolay değil. bi bok üretmeden devlet olmak da değil. üç beş tane keleşle kendini savunmak da mümkün değil. ortadoğu burası. adamın götünü keserler. sürekli bi bıdı bıdı. devlet bakmıyor, halkı katlediyor falan filan.

oncelikle; turkiye'de yasayan kurtlerle almanya'da yasayan turkleri hala bir tutabilecek akil eksikligindeki insanlara bu konu hakkinda konusma yasagi getirilmeli.

sonra da kurt turk diye ayrilmak yerine, akli basinda, insanliginin farkinda olanlarla 'yakamizdan dussunler, asalaklar' vs gibi hakaretlerde bulunan vasifsiz, gerizekali, bir sike faydasi olmayan bos beles comarlar diye ayrilalim bence.

Sen bir malsin.

en son da bi paragraf yazı yazıp da konuyla ilgili bi cümle fikir beyan edemeyen sikindirik adamlar duyurudan kovulmalı.

olur, hadi.

@varolublabla

not funny :(

Hala Kürdistan kurulması için bu kadar şey diye düşünülüyor. Kürtler öldürülüyor, hapse atılıyor, hapiste işkence göryor, evlerine sldırılıyor. Çocuklar vuruluyor. Bunların çoğu de silahlı mücadelede değiller. Olay özgürlük mücadelesi, hiçbir zaman sahip olunamamış haklar.

Ben de isterim Kürdistan kurulsun, bitsin artık her şey. KEşkekurulmuş olsaydı yıllar önce, eğer ölmeyhecektiyse bu kadar insan. Nüfus mübadalesina da gerek olacağını sanmam. Kürtler TÜrklere bir şey yapmayacaktır. TÜrklerinyapacağı ise bariz.

bulgaristan'da yaşayan türk vatandaşlarımıza yapılanları hatırlayacak yaşta mısınız emin olamadım. isimleri zorla değiştirilmişti, ibadet etmeleri yasaklanmıştı, dillerini konuşamıyorlardı ve başka pek çok baskıcı politikalar uygulanıyordu kendilerine. o zaman ülkece o kadar üzülmüştük ve etkilenmiştik ki olaydan, bu haksızlığı vicdanımız kabul etmiyordu.

şimdi aynı politikaların kürtlere uygulandığını düşünün. ki bunlar uygulandı, toplu mezarlar artık devlet eliyle açılıyor, asit çukurlarının yerlerini özel harekatçılar itiraf ediyor, jitem'in köylülere nasıl hayvan dışkısı yedirdiğinin kayıtları olduğu söyleniyor, köyleri biz yaktık sonra kürtler yakmış gibi gösterdik şeklinde pek çok itiraf mevcut, diyarbakır cezaevinde insanın kanını donduran işkenceler kanıtlanabiliyor, faili meçhuller-cumartesi anneleri-kayıplar hala aydınlatılmamış durumda, uzunca yıllar çocuklarına kendi bildikleri isimleri bile koymalarına engel olundu vesaire vesaire. gezi olaylarında ana akım medyanın yanlı yayın yaptığını görünce deliren kesim, nedense yıllarca aynı ana akım medya tarafından kendilerine bir kürt düşmanlığı (pkk demiyorum) empoze edildiğini görmezden geliyor, bir türlü yüzleşmek istemiyor bu durumla. devlet eliyle bu vatandaşlarımıza terör uygulanmıştır. pkk bir avuç insanken diyarbakır cezaevi olayları "sayesinde" son derece hızlı bir ivmeyle byümüştür. bu ülkede olağanüstü hal bölgesi varken, f16 ile "kendisine" başka şehirden et ve balık getirttiren üst düzey askerler olmuştur. o dönem memurlara yapılan fazla ödemeler vardı ki çoğu memur bir taraftanda memnundu durumun uzamasından. "uyuşturucu kaçakcısı kürtler" derken, dünyanın bilmem kaçıncı en ileri teknolojisine sahip olduğunu iddia eden ordumuzun koruduğu sınırlardan, her ne hikmetse o uyuşturucu dolu tırlar vızır vızır geçer ve edirnekapı'da yakalanırdı, 90 yıllarda 20'li yaşlarında olanlar hatırlayacaktır, ana haberlerde sürekli böyle haberler çıkardı. ileri teknolojiye sahip aynı ordu, her türlü malzemeye sahipken her nasılsa kendi sınırlarımızdan pkk eğitim kamplarına giden yolları bir türlü tespit edemezdi, pkk sığınaklarını bir türlü bulamazdı. özel harekatçıların kendi karargahlarının fotoğraflarında duvarlaına üç hilalli halılar asılmış, ülkücü bıyıklı abiler poz verirdi.

pkk'ya veya silahlı mücadaleye inanmıyorum. kürt milliyetçisi değilim, türk milliyetçisi de değilim. vicdan sahibiyim sadece ve devlet politikası olarak kürt vatandaşlarımıza yıllarca asimilasyon çalışmaları yapıldığı için olayların bu noktalara geldiğini biliyorum. iki yanlış bir doğru etmez. hıh amerika kızılderilileri yok etti, ayyy romanda okudum aborijinlere neler yapılmış diyen insanların kendi ülkelerinin geçmişine bu kadar "kör" bakmalarını çözemiyorum.

ben gerçekten anlamıyorum, ben başka bir ülkede yaşıyormuşum gibi geliyor bu yaklaşımları okudukça. bu ülke hiç bir zaman adil ve hakkaniyetli olmadı. çok övündüğümüz cumhuriyet rejimi bile (ki mayası tutmamış bir rejimdir maalesef), köylü milletin efendisidir derken, aynı rejim mükellefiyet kanunu ile köylüleri jandarmaların dipçik zoruyla modern köle olarak madenlerde çalıştırdı yıllarca. tamam, ülkemi çok seviyorum gerçekten, iki yabancı dilim var, almanya merkezli bir şirkette çalışıyorum ve istemelerine rağmen gitmiyorum bir yere. ama bu ülkemle ilgili kör bir inanca sahip olmamı da gerektirmiyor.

ben almanya'da büyüdüm, ilkokul 4. sınıftayken annemin çok ağır kanaması olmuştu menapoz başlangıcı nedeniyle, alman evsahibimizi çağırmıştım ve onlar götürmüştü bizi hastaneye. hastanede erkek jinekoloğu ısrarla reddeden anneme, "mecbursun" diyen bir hemşire yüzünden alman ev sahibimiz hastaneyi birbirine katmıştı. bu kadın müslüman ve erkek doktor istemiyorsa ona kadın doktor bulacaksınız, buna saygı duymak zorundayız diye inletmişti ortalığı ve kadın jinekolog bulunmuştu. 1980 lerden bahesiyorum. hah, işte bu sahne benim insanlara bakış açımı oluşturan temel yapı taşlarından biri oldu.

ezcümle, toptan reddediş veya toptan kabulle mümkün olmayacak barış. ne ülkenin bölünmesi çözüm, ne terör olayları, ne de çözüm sürecinin baltalanması. kimse ölmesin artık.

Phoebe+1

daha daha?

kerpe güzel diyorlar.

erikli, atla otobuse bas git

durum bende de tam olarak ayni. ama gectigimiz aylarda ara tatiller yaparak paramin hepsini harcamis bulundugumdan fakir durumdayim da :( bir kac kamp yeri arastirdim, sen de belki oralara bakabilirsin. gecen yine buradan mistik campingi gormustum mesela.. bence adalar yuzmek icin hic iyi degil :/ belki bostancidan varsa direkt denizotobusuyle cinarcik, avsa gibi yerlere gidilebilir..

Adalara gitmeyin. Kurbağalıdere nin tüm pisliğini oraya bırakıyorlar.

bu duyuruyu ikinci acisiniz, aksam acsaniz daha cok cevap alirsiniz simdi actikca gerilere dusuyor sorunuz.

Yok hocam ya ev planım yoktu öncekinde cidden cevap da gelmedi Zaten. Eğer buna da cevap gelmezse silerim akşam açarım

silin aksam acin da site kurallarina gore silinebilir onu diyorum...

www.pinterest.com

buradaki örnekleri inceleyerek başlayabilirsiniz.

ilk olarak yapmanız gereken hakim renklere ve malzemelere karar verip duvarları boyama veya duvar kağıdı (hediye ambalajları olabilir mesela) ve zemin kaplaması yapmak.

kabası güzel olmuş ama içini süslemen lazım ki kendisini göstersin. bence her odanın duvarına içindeki eşyalara uyumlu duvar kağıdı yapıştır. bi de pencere açabilseydin çok güzel olurdu. led falan döşemeyi düşünüyor musun, akşam karanlıkta yakınca harika olur.

içinin eşyalarını hazır alacaksın değil mi? çok güzel barbie eşyaları satılıyor artık çok ucuza. çamaşır mak. yatağı, fırını vb. içinin ölçüleri eşyalara göre ayarlı mı?

süper düşünmüşsün ^_^

zemine folyo da yapıştırabilirsin. Kırtasiyelerde satılır. Buarada eğer kadıköydeysen, mimari minyatür malzemeler satan bir yer var orayı tarif edeyim gidip oradan al. ya da internetten bak. Dergilerden fotoğraflar kesip, bir de foreksten çerçeve yap, duvara tablo niyetine as.
Edit: Marangoz iki yan duvarın et kalınlıklarını da açılı kesse iyiymiş. Çatıyla birleştikleri yerde boşluk kalmış :/

@jam nerde o dediğin yer?

rexxin oradan carsiya dogru yokus asagi iniyorsun. sirtini bahariyeye verecek sekilde. modaya giden yola ciktiginda ( rexxin hemen iki sokak altina inmis oluyorsun) sol tarafta dreamers var -figurler yapan yer- dreamersin hemen yani. adini hatirlayamadim mekanin :/

tr.foursquare.com

burdaki müzeyyen hanım çok ünlü. benim arkadaşlar bayılıyor. ben çok inanmam bu işlere o yüzden denemedim açıkçası :D

Çarşıda, tchibonun ve penguen kitabevinin(kapanmış olabilir) oralarda bir cafe var sığınak diye. 5.katta. Levent diye bir çocuk bakıyor. Beğenen çok insan oldu, ben de baktırdım ama 10 üzerinden en fazla 7 veririm.

Not: Eğer diğerlerinden birine gidersen,sonra bize de söyler misin :)

kıyıköy

İncelemek isterseniz, bununla ilgili çok duyuru açıldı.

Ben yine Baykuş Plajı diyorum.

10 gün önce baykuş plajına gittim. Tavsiye ederim.

hırs çok kötü bir enerji. insanı hasta bile eder, vazgeç hırsdan. Ayrıca senin de artıların olabilir onda olmayan.

bu kadar hirsli ve kafaya takan bir insansaniz exleri takibi birakin bence.
para kariyer bir sey degil benim gozumde, ben boyle seyleri dikkate almam, helal olsun adama der gecerim.
ek: neden helal olsun derim onu da efrasiyab yazmis zaten :)

hacı bazısı şans ama şansta insanı takip eder. sen bir iki içip rahat ederken adam kıçını yırtıp kasıyormuş demekki. vücut yapmış, çalışmış olmuş.

senin arkandan da sana böyle diyenler oluyordur muhakkak. kimse olduğu yerde kalmıyor. hepimiz değişiyoruz alsında. bazılarımız biraz daha hızlı gidiyor sadece.

farkında olmadığın bir şey için sana imrenenler de oluyordur. bunlar normal ama üzülmeye değecek şeyler değil bunlar.

takma kafana ve işine gücüne bak, bir şekilde yolunu bulursun. hatta gidip mekanında otur, tekrar sohbet et...

kıskançlık deniyor buna.

valla adam bir şekilde yapmış
bunu düşünmek, iç geçirmek vs. çok gereksiz bir iş. Zaten vaktini bunları düşünerek harcarsan ileride de pek değişiklik olmaz.

Bence genel kanının aksine bazen bu tarz şeyler insana iyi geliyor, bi farkındalık oluyor, ne biliyim bir aydınlanma yaşıyorsun :), demek ki istesem ben de yapabilirim diyorsun..Zamanın rehavet içinde akıp gitmesine izin vermek yerine totonu kaldırıp harekete geçiyorsun. Güzel şeyler bunlar. Ayrıca kıskanmak demeyelim, özenmek dyelim, pozitif olalım.

Jam katılıyorum sana :) bende okadar kötü sayılmam iyi bir firmada iyi bir pozisyon sayılabileck şekilde çalışıyorum 9-6 haftasonu yok 2500 üstü bir maaşım var , ayrıca başka bir kurumda öğretmenlik yapıyorum vs. Geleceğe yönelik planlarım var 2 sene içerisinde gerçekleşmesini beklediğim falan. Yani farklı bir duygu bu haz duygusu dahamı çok çalışmalıyım acaba duygusu, dahamı çok geliştirmeliyim duygusu falan

kadin isi erkek isi yok, icinizden ne geciyorsa onu alin ya da yapin :)

Bir avm'ye götür orada beğendiği bir şeyi gözüne kestirip 3-4 gün sonra al. Ilişkiye level atlatayabilir.

asıl kadın işi olduğunu düşünüyorsan yaptır, çünkü bir kadını bir erkekten daha mutlu edebilir bence...

Yap bence kadın işi erkek işi hediye mi olur. Aklına geldiyse içten güzel bişi olur hem sever.

The body shop'tan bir şeyler al. Bayılıyorlar.

(git: 638278)

zorunda kalsam 1

2

d-hic biri

Hiçbiri. :(

3

1

3

1 - 3

3

3

Jamiryo

haftasonunu zehir edeyim yada haftasonunu bayram edeyim bari sevinsin gibi bir fikir sahibi olabilirler.

haftanın son günü olduğundan olabilir. bir de araya haftasonu girsin, kalanların (varsa) siniri yatışsın istiyor olabilirler. salladım.

E çünkü haftanın bitiş günüdür. Nasıl ki işe haftanın başında yani ptesi başlıyorsak, iş bitimini de haftanın son günü yani cuma yapmamız mantıklı oluyor.

Tahmin: Şirket içinde bu işten çıkarma dedikodusu çok dönmesin, pazartesiye kadar genel olarak unutulsun diye. Ayrıca işten çıkan adam hafta sonu gider vakit kaybetmeden başka iş başvuruları yapabilir.

Giden için değil kalanlar dedikodusunu bütün bir hafta yapmasın diye. Balık hafızalı toplumuz.

Millet Pazartesi'ye kadar olayı unutsun diye

pazartesi çıkartırsa 3 gün fazladan prim ve maaş ödemesi gerekir. ayrıca diğer çalışanların da durumu sindirmesi için fırsat tanıyor. 2 gün geçtikten sonra ortalık yatışıyor.

18 Eğitim

15 - Avrupa Birliği Gençlik Değişimi Projesi

2 sene önce interraile çıktım. 30 ağustos'ta balkanlar turuna çıkıyorum. başlık açmıştım ama buradan da önerileri alabilirim

6 - zengin olmak

birkaç aylıkken, umre için.

edit: (bilinçli olarak) çocukken ibadet (arabistan) ve yurtdışı gezileri için çıkardık.

22 / turistik

11. Atatürk'ümüzün evini görmek için, ayrıca Edirne'de yurtdışına çıkmak nefes almak gibi doğal olduğu için.

19- Fırtına vardı tekne sürüklendi

Uluslar arası suda takıldım ama.

24 - iş

25 workshopa gittim

25 iş

24. akraba ziyareti ve bahanesiyle gezme.

bebekken, aile ziyareti. bilinçi olarak ilk defa 9 yaşında, gezme.

13 - okul gezisi (almanya)
17 - okul (kıbrıs)
25 - iş (azerbaycan)

16 - ABD'de çok toplumlu, bedava bir gençlik kampına katılmaya hak kazanmıştım.

21-gezmek

21- Erasmus, gec oldu biraz benim icin ama 6 yilda 16 ulke gezip 2 ulkede 5 kadar yasadim. Durmak yok tabiii

19- turistik.

24-erasmus

19- turistik

20 - üniversitede 2 haftalık değişim/dil programı vardı 20 kişi Çin'e gittik geldik. Oradan da bizim üniv.e gelmişlerdi.

30-erasmus. personel hareketliliği kapsamında.

15-öğrenci değişim programı

19. petersburg'a sevgilimin yanına gittim.

4 - dede ve babaanneyi ziyaret
5 - dede ve babaanneyi ziyaret
17 - okul gezisi
18 - tatil
18 - gezi
19 - tatil
20 - gezi

24-manitacılık

İlk kez 4 yaşında Kıbrıs, sonra 8 yaşında Almanya diye devam etti. Ikisi de tatil.

17 - tatil

ilk kez 15 yaşımda okulla gezmeye gitmiştik almanya'ya. sonra lise bitince tekrar gittim 19 yaşında bu sefer okul için, gidiş o gidiş. 10 sene oldu.

26 - iş

22-yerlesmek icin

7 - tatil / ziyaret

20 - w&t

6- aileyle gezmeceler

b- başkalarının sorunlarına duyarlılık
d- empati

d - pragmatistlik.

baskasina iyilik yaparken dahi kendimizi dusunuruz.

ya daha iyi bir iyilik icin kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez deriz

ya da vicdanimizi rahatlatmak icin iyilik yapariz. her turlu pragmatistliktir yani.

ego

Hepsi kisiden kisiye degisir

c- kendini iyi hissetmek
d- evrenin döngüselliğine inanmak

b
+
d. empati. ben aynı durumda olsaydım, karşımdakinden yardım isterdim, yapmaz ise üzülürdüm gibisinden.

@jam +1500

bana göre b olmadan olmaz; ancak d: empati + adalet duygusu ve yerine göre cesaret de bulunması gerekir.

c ise netice oluyor ve o da bir etken oluyor netice öngörüldüğü için. a da sanırım "cemiyet hayatı"nda öne çıkan bir etken.

edit: bir cümleyi düzelttim.

d.empati

a- iyilik yapan biri olarak görünme arzusu

d- kendini başkalarına kabul ettirme/sevdirme isteği.

Daha fazla bilgi almak istersen Gelisim Psikolijisi arastir. Piaget Kohlberg Maslow ve bu kisilere karsi olanlarin dusuncelerini oku. O kadar basit olmadigini anlayacaksin.

önce onun için sonra kendim için.

d-iyilik yapabilme imkanın olduğunu bildiğinde buna hayır deyip vicdan azabı çekme riskini almamak için
e-senin için küçük bedellerin başkalarında büyük değişiklikler yapabileceğini bilmen ve bu eşitsizliği ortadan kaldırmak için küçük bir adım da senin atman

şu ara otomatik portakal'ı okuyorum, iyi geldi soru.

ben ergenken bu konuda belki tam "ergen işi" ama şöyle düşünüyordum: işin temelinde tamamen kendimizi iyi ve yüce hissetme ihtiyacımız yatıyor. böyle bir düşüncem ve inancım var. iyiliği, doğruluğu reddeden veya bu kavramların göreceli olduğunu düşünen insanlar dahi kendi yollarınca "yüce" ve "doğru" olanı arıyorlar. isme ihtiyaç yok, insana iyi hissettiren, iyidir. bu kimisi için bir sokak çocuğuna ayakkabı almak, kimisi için adam öldürmektir. herkesin bir çeşit varoluş tamamlayıcı erdem peşinde olduğuna inanıyorum, öyle ya da böyle.

bu yüzden, eskiden olduğu kadar keskin olmamak kaydıyla, hala iyiliğin tek sebebinin ego olduğunu ve egonun belli bir noktaya kadar gerekli olduğunu düşünüyorum. belki çok tırt bir bakış açısı benimkisi ama o "kutsal değer" sayılan anne sevgisi bile karşılıksız değil düşününce. anneye ve çevrene verdiklerine bağlı genel olarak. insan aynadır. iyiliği ve kötülüğü, karşısındakinden gelen ve ona geri yansıttığıyla ölçülür eğer ölçülüyorsa. örneğin acı çeken bir hayvanı daha fazla acı çekmemesi için vuran birisi, birine göre "iyi"yken diğerine göre "cani" olabilir. bu, kişilerin iyi veya cani olduğu değil; aynadan "iyi" ve "cani" ışığını yansıttıkları nlamına gelir bence. bunu da tanımlamış olduğumuz iyiliği veya caniliği yapan değil, bunu yorumlayan yaratır. özünde, tepki ve karşılıklı alışveriş olmadığı sürece yaptığımız her şey anlamsızdır.

eyyorlamam bu şekilde.

B

Aslında başkalarının sorunlarına duyarlılık ibaresini empati diye genişletebiliriz. Birisi sizden yardım istiyor. Onun sıkıntısını çözebilecek şey bende varsa ve o arkadaşı geri çevirirsem ya da görmezden gelirsem, kendimi o durumun ilerlemesinden ya da daha kötü şeylere yol açmasından sorumlu tutarım. Yani bu açıdan bakacak olursak işin içine pragmatistliği de gönül rahatlığıyla koyabiliriz.

Ama bazı orospu çocukları da var ki, insanı iyilik yaptığına yapacağına pişman ediyor. O da ayrı mesele.

karşılıklılık için, ileride lazım olur düşüncesi oluyor çevremdeki çoğu gözlemimde. ben hristiyanım ve biz iyiliklerimizi tanrı için yapıyoruz. o bizim için çok büyük bir iyilik yaptı çünkü. yani iyiliklerimizin bizi kurtarmadığına inandığımız için, tanrının bize verdiğini biz de başkalarına veriyoruz-onun bize yaptığı gibi...

cevap evrimde.

insanlar topluluk halinde yasamaya basladiklarindan beri is bolumu var. birisi meyve toplarken, birisi avcilik yapiyor gibi. topluluk olunca toplulugun tamamina yararli olan isleri bireyler yapiyor. topluluk ayni zamanda turun devamini saglamak icin yeni doganlara ya da hasta olanlara bakiyor. bir tur sosyal kontrat. seninle ayni toplulukta olan birine iyilik yapiyorsun ki bu kisi sen yardima ihtiyac duyarsan yardim etsin. bu duzen binlerce yildir beynimize islemis durumda. birisine iyilik yaptigimizda beynimiz de mutluluk hormonlari salgilatarak bizi odullendiriyor, iyi hissettiriyor.

her eylemin temelinde kendini iyi hissetme arzusu vardır.

heybeliada, burgaz ada, aydos, kadıköy-maltepe sahil

Ortaköy-Kabataş arası. Özellikle Dolmabahçe'nin oradaki ağaçlı yola bayılıyorum. Ayrıca Gülhane Parkı, Fenerbahçe Parkı.

Edit:İmla

Yürümeyi sevdiğim sahiller şöyle: Florya-Yeşilköy, Cankurtaran-Eminönü, Kadıköy-Moda

ortakoy - bebek arasi veya kendimi zorlarim diyosan bebek - kabatas arasi.

Anadolu yakasinin sahil kesimleri

tuzla sahil de güzel ama akşamüstü mangal dumanından boğulabilirsiniz. mangalcılar olmasa çok güzel

Caddebostan bostancı arası çok keyiflidir.

Moda

Yürümeyi çok seven bir İstanbullu olarak yıllarca bu sorunun cevabını aradım:) Bulabildiklerimin çoğu yazılmış ama ekleyebileceklerim;

Yıldız Parkı
Maçka Parkı
Beykoz Korusu
Fethipaşa Korusu
Küçük Çamlıca Korusu
Belgrad Ormanı
Balat Sahili
Yeşilköy/ Florya Sahili

Benim en çok tercih ettiklerim boğazda Sarıyer,Tarabya, İstinye, Emirgan civarı, Caddebostan Sahili, Burgazada ve Büyükada.

Her türlü alışverişimi internetten yapıyorum zaten ama buna acil ihtiyacım olduğu için internet alışverişi lüksüm yok. En geç yarın elimde olmalı.

H&m de vardı. Ayrıca beşiktaş ya da kadıköyde uzak ışıklar ve neşeli denen takıcılarda vardır.

Kadıköy boğadan yukarı doğru çıkarken hem sağda hem solda iki takıcı var, orada kesin bulursun. Hatta ucuza zilyon tane takı bulursun.

kadıköydeysen, çilek sokaktan aşağı in, sağda ucuz takı satan büyük bir dükkan göreceksin. Çok fazla ürün çeşidi var, kesin orada vardır ve fiyatı ucuzdur.

Kapida bilet satiliyor. Bogaya cikan caddede bahariyeye gidermis gibi yuruyoruz mcdonaldsin oldugu koseden donuyoruz iceri dogru sonra ilerleyip saga donuyoruz iste kadikoy sahne. Barlar sokaginin oralarda yani.

Yalniz soruyu simdi farkettim uzuncayirdan gelirken yine ayni tarifle bulunur ama. Mobilden de duzeltemedim.

metrobüsle zincirlikuyuya kadar geliyorsun. inince insanlara boğaya nasıl çıkabilirim diye soruyorsun( Boğaya çıkman yaklaşık 10 dakikanı alıyor) Boğanın yanından bakınca solda mcdonaldsın hemen sağındanki sokağa girip,ilk sağdan dönüyorsun. Eğer yol sorman gerekirse Shaftı sor, eski mekan olduğundan herkes yerini bilir ve kadıköy sahneyle karşılıklı duruyorlar.

Ctesi 7pink floydlar varmış yaa.. sayende haberim oldu sağol :)

1 yıldan 5 yıla kadar (5 yıl dahil) 14 gün

İşçilere verilecek yıllık ücretli izin süresi, hizmet süresi;

a) Bir yıldan beş yıla kadar (beş yıl dahil) olanlara ondört günden,

b) Beş yıldan fazla onbeş yıldan az olanlara yirmi günden,

c) Onbeş yıl (dahil) ve daha fazla olanlara yirmialtı günden,

az olamayacaktır.

14 iş günü

@mutlu yillar sana
is gunu mu? hafta ici 5gunden hesaplarsak o zaman neredeyse uc hafta ediyor??

14 iş günü + 2 gün hafta tatili totalde 16 gün

Ilki ve sonuncusu güzel.

1 ve 3

Yanan sigaram küllükteki herhangi bir sönmüş sigaraya değiyorsa küllüğü boşaltırım. Bir de mutlaka gece yatmadan önce çöpe dökerim, küllüğü koku yapmaması için yıkarım.

if (kültablası yüksekliği/sigara kalınlığı+1)/2^(kültablası yarıçapı)≈1

1-2 izmaritte bir dökerim.

3 izmarite kadar biriktiriyorum sonra döküyorum. her gün yıkıyorum kültablasını.

(git: i.hizliresim.com )
önce resimdeki gibi kül ve izmaritleri bir kenara dizerim.arkadasında dedigi gibi sigaram izmaritleri yakmaya başlamadan boşaltırım.

yatana kadar veya paket bitene kadar

Biraz nokta atışı bir sektör belirleyip içine dalman gerekiyor. 3d printerlar henüz tam olarak kullanım alanlarını oturtabilmiş değiller. Mesela kim için ne maketi yapacaksın? Ne boyutlarda, renkli mi yapacaksın, sonra müşterinin çıktıyı bekleyecek zamanı olacak mı, ya da müşteri makedin 3d modelini senden isterse yapabilecek misin vb. Detaylı düşünüp almak lazım.
Ha sen diyorsan figürler yapıp satayım, oyuncak mantığında yani, bence genel olarak kullanılan abs malzemelerle alınan çıktılar çok çirkin duruyor. Kimse alıp onu masasına koymaz. Şöyle bir şey olabilir. Eğer oluyorsa çıktının üzerini elle boyayabilirsin. Detaylandırırsın, o zaman güzel olabilir.

Şu anki teknoloji ile hele ki ekonomik modellerle para kazanmak pek olası değil. En iyi ihtimalle her şeyin sorunsuz olduğunu varsayarsanız küçük basit bir modelin tamamlanması en az 3 saat sürüyor. Modelleme, hazırlık, müşteri görüşmesi vs. derken tek bir ürün için bir mesai saatini tamamlarsınız. Ortaya çıkan ürün internette gördükleriniz gibi olmuyor yakından bakarsanız pürüzlü ve pek sağlam olmayan nesneler üretiliyor. Buna rağmen bir pazar bulmayı başarırsanız ve bir mesaide ürettiğiniz ürünü en az 300 - 500 TL fiyat aralığında satabilirseniz kara geçmeniz olası. Ama ticari açıdan pek mantıklı görünmüyor.

zaten küçük bi alan. oranın işletmecisi illaki görür diye tahmin ediyorum

maalesef yok. ama sahilde şezlonglarda uyuyabilirsiniz.

biz de geçenlerde gittik baktık, çadır kurmak ücretli. başka bir alan da yok. zaten sahil de çok sıcaktı, gölgelik bir yer yoktu.

rıhtımdan metroya binip ayrılık çeşmesinde iniceksiniz, marmaray şart değil. rıhtıma giden minibüsler ve otobüsler var.

metrobüsten indikren sonra acıdabem dörtyola çık oradan düz devam et nautilusü göreceksin..marmaray da orada zaten. 10-15 dk yürürsün.

Sabah metrobüs söğütlüçeşme durağına nasıl gidiyorsun bilmiyorum ama

1-eğer karşıdan geliyorsan metrobüste iki durak öncesinde inip (UZUNCAYIR duragı) oradan metro aktarma ile Mamaray Ayrılıkçeşme'sine gidebilirsin.

2-sogutlucesmeden nautilus alışveriş merkezine 20 dakikada (yokuş yukarı çıkıp inmeli) yürüyebilirsin.

3-Sogutlucesme minibus caddesine cıkıp, orada kadıkoy istikametine giden minibuslere (nautilus'a devam edecek mısın) diye sorarak binebilirsin. Normalde kadıkoy son durak ama bazıları ring sefer yapıyor ve evet derlerse direk hic binmeden nautilus'a bir vasıta ile gidebilirsin

4-son olarak Minibus ile kadıkoy'e gidersin. minibusten iner tekrar minibuse binerek Nautilus alısveris merkezine gidersin.

maalesef trafik ters yönde akıyor o yüzden araçla gitmen uzuuun sürer. yürüyerek 10 dakikada gidebilirsin. en kısa yolu tarif ediyorum:

1-metrobüsten inince alandan çkmadan insanların giriş yaptığı yerden çık(yani metrobüsten in, kıpırdama, arkanı dön, insanların akbil basıp girdikleri yerden sen dışarı çık.)
2- hemen karşında büfe var, büfenin sağ tarafındaki yola girip yürüyorsun.(köprü gibi otoyolun altından geçiyorsun yani) hatta simit satan amca, mendil satan teyze falan göreceksin orada. bu iki dakikalık yol ana caddeye çıkınca bitiyor.
3-tam karşındaki merdivenlere yöneliyorsun.(yolun karşısında) zaten bir kaç basamak. onları çıkınca sağa doğru yokuş yukarı yürümeye başlıyorsun.(fenerbahçe stadyumu arkanda kalacak şekilde)
4-dümdüz gidiyorsun. hiç bir yere sapmadan. dümdüz. nautiliusun hemen önünde marmarayı görüyorsun zaten.

Kredi karti bi de ince levyeyle profesyoelce aciyorum ben. Babasi cilingir arkadasim ogretmisti

arabada bir yedek anahtar tutuyorum.
geçenlerde bir komşum çilingir çağırdı, adam ufak matkap gibi bir şey kullandı ama kilit hiçbir zarar görmedi. eli o kadar çabuktu ki, tam bakamadım bile nasıl yaptığına. 30 tl aldı.

karşı komşumda anahtarımın yedeği var. onunkiside bende var.

Standart cep kontrolüm var her evden çıkışımda.

Ben de çok dikkat ederim aslında 2-3 kere kontrol ederim. Kapıda ayakkabımı giyerken birden rüzgar yaptı.

www.malzemeciniz.com

Şundan alsan işim çözülecek. Bu da kim bilir ne zamana gelir. Başka nerede satılır bunlar?

arabada yedek anahtar var:) olmasa da kilitli değilse arabaya kadar bile inmem. mağazaların promosyon kartları çok işe yarıyor:) kredi kartı niyetine onlarla açıyorum. kilitliyse yapacak birşey yok.

Anahtarliksiz tek anahtari cakmak cebimde tasirim. Onceki gun giydigim pantolonun ceplerindekini alirken hep dikkat ederim anahtari alir o gun giydigim pantolonun cakmak cebine koyarim. Babaannem unutmuyum diye kurdele baglamisti. :)

Bende çocuk gibi boynuma bağlicam sonunda.

Kapıyı kapatmadan önce arkada anahtar var mı ve anahtarı yanıma aldım mı diye kontrol ediyorum.

çatıda bi yerde sakladığım yedek anahtarım var, dış kapı için rastgele zillerden birine basıyorum

Eve girip kapiyi kapattigim an kapiyi kilitliyorum. Bu sekilde daha sonra evden cikarken anahtari unutma gibi bir durum olmuyor.

otelde kalıyorum, kapı kartla açılıyor, kart sürekli cüzdanda...
ha cüzdanı odada unutursam da resepsiyona söylediğimde güvenlik görevlisi ya da temizlik görevlisi gelip açıyor...

Sigortacı olarak sigortam var.

Yılda 150 lira veriyorum sınırsız çilingir hizmeti var.

Komsuda var bi tane. Olur da zil caldiginda kapiyi acmayi kedime öğretebilirsem tum sıkıntılardan kurtulurum.

anahtarı her zaman üstteki kilitte tutuyorum. senin gibi bir durumla karşılaşırsam en azından altta anahtar olmaz.

@tiny penny
bahsettiğin şey sanırım maymuncuk tabancası.

güzel ayakkabı daha iyi renkleride vardır kafana yattıysa al.

sevdim ben

bunun siyahı spor yaparken güzel oluyor. renk açısından değerlendirdim. rahatlığıda güzel.

baya baya güzelmiş.

güzelmiş gerçekten. artistik duruyor.

kadınsan güzel erkeksen giyme adliyede hergün bu ayakkabının üzerine dar paça adidas eşofmanlı çocuklar geliyor tiksindirdi gari ama ayakkabı hoşmuş.

çok güzelmiş ya link var mı?

Çok güzel.

pinterest'ten baksana, milyon şey var orda, illa ilgini çeken aradığn gibi bir tane bulursun.

ben bu ara terrariuma merak saldım daha başlayamadım ama tavsiye ederim

Reserve edildi.

origami, maket yapımı.

boyle bir is olmadigindan emin misin? bana hic yabanci gelmedi de. bildigim kadariyla eko koylerde buna benzer seyler oluyor, onlara baktin mi?

yine mi ofsayt arkadaş.

yok ofsayt demedim yaa.. bi bak dedim. belki seninki gibi direkt koylulerle kalanlar yoktur. bence guzel fikir.

burada parasızı da var :)
(bkz: tatuta)