konuk al. arkadaslarindan basla mesela.

arkadaslarimdan yayina katilabilecek birilerini yakalamak mumkun degil pek, topu topu 3-4 dostum var onlarda hep gemilerde ve telefon cekim alani disinda :)

yine de baska birilerini bulmaya calisacagim, onerin icin tesekkurler

geyik yapabileeğin birini çağır, bi konuyu araştırın, sonra da araştırdıklarınızı araya sıkıştırarak geyik yapın. stephen fry'ın bbc için yaptığı bi quiz show var QI diye youtube'da ona bakabilirsin bu söylediğim için. orda da quiz show olmasına rağmen konuklar hep komedyen ve geyik çeviriyolar.

bu olabilir ,tabi kitleyi cekecek ortam da onemli..

Ben daha cok telefon baglantisi gibi birsey dusunmustum belki oyle daha iyi olabilir bu konuk olayinin yerine

istanbulda böyle biyer yok sanırım

suma beach diyorlar
gitmedim ama hep bunu öneriyorlar bana da

bence hic kafa dinlemelik bir yer degil suma. konsepti o degil yani. baykus plaji sizin icin daha uygun olabilir. babylon da bi yer acmis (ya da devralmis) reklamlarinda hep daha sakin gorunuyor, ama henuz gitmedim.

burc beach diye de bir yer varmış. ben de bakınıyorum şu ara

bulduğum bütün plajlara bakıyorum ekşi sözlükte. ekşisözlük hiç bir boku beğenmeme timi hiç bir şeyi beğenmiyor yine

Tirnata beach kilyos

Diğer arkadaşlara faydası olsun diye editliyorum.

Bugün Baykuş Plajına gittik. Deniz çok dalgalı olmasına rağmen, konsept ve imkanlar bakımından tam bir f/p yeri.

Çok lüks değil ancak cafesinde lezzetli ızgaralar tadıp kaliteli müzik eşiliğinde hoşça vakit geçirebilirsiniz.

bira: 33lük 10 tl

giriş: yetişkin 30 öğrenci 20 (pazar böyleyse hafta içi daha uygundur)

20 cm.

Karış şu oluyor.
www.meleklermekani.com

20

24

22

18
Edit: Baş parmak ve işaret parmağını gerdirerek ölçmüşüm :(
22 miş meğer.

23

21

23

21

22.2

16 imiş.

##19'muş arkadaşlar. nasıl yanlış ölçmüşsem .)

22

24.5

23.5cm

Tam 25 cm. Hatta bir seyin uzunlugunu olcerken hep kullanirim.

24

edit: olum ben harbiden üşenmedim karışımı ölçtüm yazdım, ben mi safım yoksa farklı uzuv ölçüsü veren keko yanlış yerde mi geziyor?

20

22 cm bir bağyan olarak.

benim ki alien eli gibi sanirim 27 cm. profesyonel tokatciyim swh

22,5 :)

23.

24

21cm

21

12,5 falan

22.5 cm

24

21

çok uzak demezseniz sapanca çok güzel. yemyeşil. kahvaltı ve alabalık için güzel mekanlar da var ormanın içinde.

belgrad ormanı. Sarıyer/bahçeköy

anadolu yakası için aydos.

çatalca balaban köyü. dibin düşer.

polonezköy

gözlük camları kesilmeden önce yısyıvarlak oluyorlar belki işinize yarar?
www.tr.all.biz

çap çok mu büyük olacak?

gozluk camları sanırım bizim için yeterli olmaz azizakin :/

ben faiz hesabına yatırırdım. en para , ing turuncu hesap vs.

para size ne kadar sure sonra lazim olacak, ya da atip bosta duracak mi ? ona gore degisir

kendi eviniz var mı kirada mısınız? başka paranız var mı? maddi durumunuz genel olarak ne alemde

iş kurardım. uzun vadede çok daha karlı. 3d yazıcı işine girerdim.
ama kısa vade de belki sterlin alırdım.(dövizleri pek takip ettiğimden değil, geçen duyuruda okumuştum)

(bkz: işlek bi yerde büfe)

şaka bir yana kuzenim 80.000 ile küçük bir anadolu şehrinde cafe açtı 400.000 tl ye satmıyor şu an cafe açılalı 3 ay oldu. İnanılmaz para kazanıyor.
Cafede de sadece kahve ve içecek satıyor.

Edit: Mesajlar geldi şehir söylemiyim ama öğrenciye hitap eden bir şehir. Eskişehir değil.

en para hesabına atıp beklerdim

@sta ev kira, durum iyi.

kirada oturmazdım o zaman ev alırdım. ama ticarete yatkınım diyorsan ticaret yapıp parayı katlayıp evi öyle de alabilirdim.

Hemen ticaret diyorsunuz ama çok yüksek bir miktar para. Tek atımlık kurşun diyelim.

ev kiraysa kesinlikle ev alırım.

@kakao

Faiz 1000 tl rahat verir.

kirada kaldığını görmemiştim ben sağlamcı adamım ev alırdım

32 günlük net faizi 1600 tl olarak gösterdi yapıkredi
en para falan daha yüksek verir bence

prntscr.com

hocam parayı faize yatırmakla ev almayı karşılaştırıp, faize yatırmayı daha makul görüyorsan eğer ciddi biçimde, finansla ilgili birkaç kitap karıştır derim.

yermek için söylemiyorum yanlış anlama. 200 bin tl az para değil, faize yatırmak parayı pul eder. daire almak en kötü ihtimalle değerini korumasını sağlar + kira geliri getirir.

ticareti de yan iş olarak yapacaksan hiç bulaşma derim. sürekli takip etmen gerekir işini...

Evim yok, kendime ev alırım. Konut en güzel yatırımdır. Yarın öbür gün bir ev daha alabilirsem bunu kiraya veririm oh mis.

Bir üniversite yakınında 1+1 ev alıp kiraya ver

düşüşteyken altını kaçırmazdım.

mykonos'tan ev alırdım.

Ev alır kiraya veririm. Ya da dükkan alır kiraya veririm.

Dükkan alırdım ve kiraya verirdim.Hem paran değer kazanır hem de aylık olarak kiranı alırsın. Neden ev değil dükkan dersen. Kiracının eve vereceği zarar dükkana vereceği zarardan daha fazladır.

banka işi en son yapılacak iş. azımsanmayacak bir vergi vereceksin altı üstü %11,50 faiz için. en iyisi arsa ya da ev almak. arsa alınacaksa tekirdağ silivri ya da çatalcadan alırdım. çok güzel değerleniyor. 3-4 sene sonra %100 karla satarsın. ev alırsam güvendiğim müteahhitlerden topraktan girerdim. proje bitince iyi para bırakır. olmadı beylikdüzünden daire alırdım. hem kirasını yersin. hem de ev kendi değerini arttırır her ay.

Ben bildiğiniz jpg ve png resimlerle bir davetiye yaptım word'de. Sonra onu matbaaya götürdüm, onlar direkt word'den alıp photoshop'a aktardılar ve cillop gibi davetiyem oldu. Aradığınız görseller her neyse illa shutterstock'ta değil de tüm web'de arayıp da ona göre yine düzenleyebilirsiniz eğer soruyu dooğru anladıysam. Bi de hayırlı olsun ^^

şöyle bir site var, görseller vektörel. Buradan beğendiğiniz olursa seçebilirsiniz. Ayrıca istediğiniz bir resmi vektöre de trace ederek çevirebilirsiniz (Illustrator ile).

www.freepik.com

daha önce denemedim ama kenara şu ücretsiz siteleri not almıştım:
stock up ,pexels, all he free stock, unsplash, pixel buddha

bir de sevgilikitabi.com diye bir site vardı, oradaki hazır görsellerden seçip eğlenceli davetiyeler hazırlayabiliyordun.

Caddebostan tarafındaki yerlere bakabilirsin belki. denize karşı the house cafe olabilir.

Kadıköy double tree roof güzel bir yer

Kozyatağı Beluga mezeleri güzel

Kuzguncuk Kosinitza bu üçgenin dışında ama bir ara mutlaka deneyin.

@jam: oraya daha önce gittik bir kaç sefer.
@siyamkedisi: doubletree'ye gittik. beluga'ya gittik :) kosinitza'ya bakacam ama alkol ağırlıklı yemek var ise o da olmaz. eşim hamileliğin son ayında o kullanamaz araba. haliyle ben kullanacağım için ben de içemem :/

ya çok geçmiş olsun ama gülmeden de kendimi alamadım resmen direklerden dönmüşsün uefa finalindeki henrynin kafa topunu kurtaran taffarel gibi olmuşsun

nelerin gitti kıyafet falansa boşver ama pasaport cüzdan bilgisayar vs varsa ve suçlunun suçu üzerine yıkılmasın istiyorsan tüm olayları oradaki mahkemeye yazılı olarak ver derim. Yoksa kaçakçılıktan senide arananlara eklerler

Gülebilirsin. Polisler suçsuz olduğumu anladılar Konsoloslukla konuşunca. Çantanın içinde telefonum, kindle'ım, param, mp3üm ve bugüne kadar zorla aldığım çok şey var.

İ

tekrar geçmiş olsun ancak yazılı şekilde beyan etseydin ve malzemelerini geri istediğini bildirseydin belki diyecem ama sanmıyorum.

Çok geçmiş olsun.
Bide neden otostop çektin elin memleketinde?

çok geçmiş olsun
nasıl olur bilmiyorum ama bu iş bana rüşvetle çözülür gibi geliyor.

Arkadaşlar beş gündür aç susuz kendimi yargılıyorum zaten.

Yargılarınız size kalsın. Lütfen yardım edin

amacım yargılamak değildi
neyse son kez geçmiş olsun diyorum.
Umarım bir şekilde eşyalarına ulaşırsın.
Rüşvet olayını çıtlat ama eşyalarının içinde para olduğunu söyleme onlar üzerlerine çöker yoksa.

dostum geçmiş olsun.

istediğin fikir mi yoksa bir tanıdığı devreye sokmak mı?

o hırsız pezevengin tutulduğu yere gitme imkanın yok mu? ya da bulunduğun yerde bir türk konsolosluğuna başvur, derdini anlat.

eşyalarını nasıl unutturuyolar sana? konsolosluk üzerine yatmaya çalışıyodur ya da hiç uğraşmak istemıyolardır. bence ısrar et.

Tanıdık olsa çok iyi olur.

Arabanın olduğu yere gidemiyorum çünkü Hırvat vize istiyor. Bugün sabah 10da uçağım vardı. O da yandı.

Konsolosluk eşyaları sorunca tersliyor. Canımı kurtardığıma şükredecekmişim.

eşyalar olmadan gidemeyeceğini, uçuş bilgilerinin, biletinin falan içinde olduğunu söyle.

Acaba vizesi, yesil pasaportu, vb. olan biri yardim edebilir mi? Esyalarin oldugu yere gidip senmis gibi anlatsa durumu ya da yardim istese senin adina? Sonradan cantani sana verse? Rusvetle cozulebilir belki + 1

Bugün sabah 10da uçağım vardı Üsküp'ten fakat Podgorica'da mahsur kaldım.

Şuan araba metkovic'te yatıyor, eşyalarımla birlikte. Hırvatistan'da olan ya da konsolosluktan birileri lazım sanırım.

BİMER'e falan yazsan, aileden birisi dışişlerini arayıp yardım istese ya da dilekçe verse? Belki bir çözüm olur.

Ekşi sözlükte bir entry okumuştum ama şimdi bulamadım. Amerikada yaşayan bir ekşi yazarı, gelmişken Kübayı da göreyim diyerek Kübaya uçuyor. Ama yanına para almayı mı unutuyor yoksa bozdurmayı mı unutuyor tam emin değilim. Her neyse Küba'da havalimanında 5 parasız kalıyor dımdızlak. Derdini oradakilere anlatamayınca ailesi dışişlerini arıyor. Kübadaki Türk konsolosluğundan bir görevli gelip bunu alıyor. Bir miktar para ve kalacak yer verip hemen biletini öne çekip geri dönmesini söylüyor. Adam ise zaten ayda yılda bir geldik biraz daha takılayım ben diyor vesaire...

Kısaca dışişlerine yetkili birilerine ulaşmaya çalış.

Renkli çıktı alan yerler, ozalitçiler.

Ben kendim yapmıştım yıllar önce, hatta o zaman photoshop falan da yoktu elimde, word sayfasına yatay olarak sığdırabildiğim kadar sığdırdım (5 tane falan), sonra ozalitçide en kalın kağıda bastırıp orada giyotinle kestirdim. Aynı mantıkla basitçe yaptırabilirsiniz.

beşiktaşta eski tansaşın hemen üstünde zeki copy var. ayrıca oralarda bir sürü ozalitçi var, zekiyi beğenmezsen diğerlerine bak.

min 100 tane düşünürseniz burası var: kendimatbaam.com

www.dmscopy.com burası 50 adet baskı yapıyor ancak tasarımı site üzerinden yapmanız gerekiyor sanırım.

Ozalitçilerde istediğim kadar bastırabilirim sanırım değil mi? 25 tane falan gibi..

Evet istediğiniz sayıda bastırabilirsiniz. Genelde az sayıda işler için uygundur ozalitçiler.

rusya, saint petersburg.

kültürüyle, diliyle, şehirleriyle, insanları ve hatunlarıyla beni benden alan bir ülke.

Finlandya. Buz gibi, doğa güzel, hatunlar peri.

İsveç. Nedeni mi var? :)

amsterdam veya rotterdam. megali ideam.

ingiltere veya norveç

singapur veya taipei olabilir. hem medeni, hem de pek çok başka görülesi şehre çok kısa mesafedeler.
kültürüne ilgi veya aşinalık varsa, maddi kaygı da yoksa gayet güzel yaşanır.

Kanada isterdim.

Yeni Zelanda. Auckland. Refah yüksek. İnsanlar iyi. Ülke gelişmiş. Çok uzak :)

bask ülkesi. güzel memleket çünkü.

Yeni Zelanda

norveç, isveç, finlandiya ya da hollanda. nedeni basit: ekvatora doğru gittikçe pislik artıyor, kuzey kutbuna doğru gittikçe refah düzeyi.

İsveç, Norveç, Danimarka, İzlanda, Finlandiya vb.

ingiltere olurdu herhalde.

sonrasında norveç de olabilirdi.

londrayı sırf birazcık daha ötekilerden kalabalık diye isterdim, istanbuldan sonra norveçin herhangi bir şehri az gelebilir diye düşündüm.

e bir de dil de var, ingilizce.

Çek Cumh ya da Polonya , paranın değeri yok, maaşıda euro ile alacağın bir işin olursa kralsın.

st petersburg, rusya

hastasıyım. yazın da güzel, kışın da.

Hollanda.

İngiltere.

-Bildiğim yer, eş dost var
-Ne çok sıcak ne çok soğuk
-Nissan Skyline BNR34 var
-Barclays Premier League
-Çalışma şartları iyi

ohoo çok var.

yeni zelanda > kanada > japonya > finlandiya

am. g.tü toplarsa yunanistan. tam keyif pezevengi ülke. tam benim kafa. pire' de koca gün rakı balık yaparım. zaten edirne'liyim, sıkılırsam gelirim geri.

@dunden kalmis yemek
kuzeye doğru refah seviyesi yükseliyor ama hava sıcaklığı fazlasıyla düşüyor. Sürekli yağmurlu ya da sürekli karlı bir şehir çekilir mi yaa..

Küba. Ikinci olarak İrlanda.
Yine de her zaman;memleket isterim!

Sebep editi:çünkü barmenlik yapıyorum. Sebep iş güç.

avustralya. hoşgörüsü ve kibar insanları dolayısıyla orayı tercih ederdim...
ya da isveç...

ŞU AN diyorsan, ki diyorsun, kazakistan. şehir de almatı. orası olmuyorsa rusya'da krasnoyarsk. dönem dönem "ORTA ASYA SİBİRYA AUUUU" diye coşuyorum ben, yine öyle bir dönemdeyim. gidip taşını toprağını öpesim var sjfhjk

ingiltere - demokrasi
tel aviv - sanat

NYC.

filipin diyorum, güzel memleket sıcakta, ucuz da

@jam bembeyaz karları, belli belirsiz yağmurları ve kuru ama hasta etmeyen soğukları ortadoğu pisliğine tercih ederim.

Onumuzdeki yil abd'ye tasiniyorum, istedigim yere.

Gençlik İngiltere, yaşlılık İspanya.

buralarda dursun cevabım

uluslararası diplomatik ilişkilerde böyle laflar söylenmez. yalan haberdir o. ki putin daha geçen seçimlerde arayıp tebrik etti erdoğan'ı (göstermelik de olsa). bu laflar oldukça ağır ve putin gibi taşaklı birinin sarfedeceği bir söz değil.

rus basınında da denk gelmedim bu habere. muhtemelen yalandır. ya abi, putin bir kere niye elçiyi karşısına alıp "söyle o münasebetsize..." desin. arar telefonda kendisine söyler.

edit: ayrıca haber kaynağı olarak gösterdikleri "the moscow times"ı da arattım, böyle bir çıkmadı.

zaytung haberi gibi bir şey bu. ciddi değil.

@lesmiserables the moskow times var da, içinde böyle bir haber yok gerçekten.
www.themoscowtimes.com

@jam

the moscow times tabiki de var canım. biliyorum. sitesini arattım, haber çıkmadı yazacaktım. eksik yazmışım. petersburg times'ı da moscow times'ı da takip ederim, hiç denk gelmemiştim, bu duyuruyu görünce ayrıyeten arattım.

yalan haber. geçen de çıkmıştı buna benzer bişey.

son olarak şöyle bir şeyi de paylaşıp putini kenara bırakıyorum.
www.haber10.com
ama cumhuriyet adına üzüldüm :/

dün akşam diken ya da t24 yayınlamıştı haberi, t24dü muhtemelen. ama yalan haber olduğunu geçte olsa farketmişlerki silmişler.

edit: t24'müş, aklıma hiç akit linki paylaşacağım gelmezdi ama; www.yeniakit.com.tr

putin'in ağzından aktarılan şeyler bana da palavra geliyor.
lakin, asıl ürkütücü olan, hükümetin işid'i desteklediğine dair bilgilerin içim ferah şekilde "palavradır" diyememem; zira ne yazık ki hakikattir.

çekirdek ve sakız belki alternatif olabilir ama yetmez bence. onun hayat enerjisi o. sigara içerek mutlu oluyor. Yerine koyacağı başka birşey olmalı. birileriyle sohbet,bir etkinlik. Onu mutlu edecek başka birşey bulmalısın.
edit: bitki çayları da sigara içme isteğini azaltıyor bence.

spor. sigaraya karşı bildiğim en etkili yol spor.spora teşvik edin. akşamları, sabahları yürüyüş yapmasını sağlayın.

bu düzeydeki birisinin hastaneye yatırılmaktan başka bir tedavisi olacağını düşünmüyorum. öyle çekirdek yemekle spor yapmakla oalcak basit bir şey değil. ne yapıp edip hastaneye yatırmak şart olmalı. sigaradan ölen insanların belgesellerini hayatlarını falan izletseniz belki kabul edebilir tedaviyi.

Bi an beni anlatiyosun sandim.

Yaoacak bir hobi vs bisey bulmak sart.

buarada bu kişinin bilgisayarla bir bağlantısı var mı? yoksa, ona bir bilgisayar,bi internet bul. Belki şu çiftlik oyunlarına falan dalar. internette takılmaya, forumlara girip insanlarla sohbete falan başlar, neden olmasın?? Eğer istemem uğraşamam bilgisayar falan derse, istediği kadar gazeteyi internetten okuyabileceğini söyleyip ikna edebilirsin.

Öneriler.
1. Tablet bilgisayar. Daha önceden normal bilgisayar kullanmıyorduysa şimdi biraz karmaşık gelebilir, tablet ile daha rahat eder. Sosyal medyaya yönlendir, tablette oyun aç...vs

2. Evcil hayvan sahiplenmek. Bakabilir mi, sever mi bilemem, ama 1-2 haftada hayvan size tam alışmadan belli olur gidişat. Bir kedi sahiplenin örneğin, 1-2 hafta sonra yürümüyorsa kediye başka bir yuva bulun. (Sokağa bırakmayın kesinlikle.)

3. El işi. Örgü olabilir, resim olabilir. Bir paket sigara içenler genelde elleriyle yapacak iş bulamadıkları için devamlı sigaraya gidiyor. Eli meşgul olursa sigara içimi azalır.

4. Bu kitap: www.dr.com.tr

Önce farkına varacaksın: her sigarayı gerçekten içmek istediğin için mi yakıyorsun, yoksa alışkanlıktan mı? sabah kahvesiyle şart mı, yoksa sadece öyle sandığın bir refleks mi? Azaltmak istiyorsan önce zamanı kaydır; mesela sabahki sigarayı öğlene, öğlenkini akşama ertele. alışkanlığı önce geciktir, sonra azalt. Sigarayı birden değil, sindire sindire bırakmak isteyenler için nikotin sakızı, temiz hava ve bol bol yürüyüş baya işe yarıyor. Ama en önemlisi şu: bırakmayı gerçekten istiyorsan, o an gelir; gelmediyse zorlamaya gerek yok, daha zamanı gelmemiştir.
tutunsatinal49.com

bu ne biçim dövme yav daha güzel bişey yokmuydu :)

koray karagözler
bence bu dovme iki kürek kemiği ortası, biraz yukarı ense altında olabilir, ya da omuzun ön kısmında

edit: bir de okan uçkun var. hem o kadıköyde sanırım.

dusundumdusundumdurdum, onerilerini alalim madem :)

bu bence incik'te de güzel durur.
ayrıca anlamını biliyorum, zen circle. çok güzel bir dövme olur.

ayrıca bu tarz brush dövmesi yapan biri emre cebeci'ye bakabilirsin.

fahrettin demir de çok realistik. hatta ben yarın kendisiyle görüşmeye gideceğim :)

@safepassage ekteki zen circle değil, ouroboros. (edit: oha zen circle diye de geçiyormuş.. :) hatta gayet güzel bir ouroboros dövmesi. başlarda bunu yaptırmayı düşündüm ama sonradan tree of life ile birleştirdim. benimkini taksimdeki shadow tattoo'da yaptırmıştım ama yapanın adını hatırlayamıyorum şu an.. akşam evdeki karta bakıp duyurumu güncelleyeceğim isim için, umarım duruyordur. hatta şu da fotoğrafı. işçiliği siz değerlendirin.

www.dropbox.com

kusursuz daire yapabilmek çok zormuş dövmecilikte. bu tür dairesel şeyler için usta birine ihtiyaç var.

şunu da pinterest'te buldum: s-media-cache-ak0.pinimg.com

iyi kılıç ustaları kaligrafide de iyi olurmuş. Bilekleri çok iyi olduğundan bunu yere, mürekkebe bandırılmış bir fırçayla tek hamlede çizebilirlerse sağlam usta olduklarını kanıtlamış olurlarmış. o yüzden severim.

@givemesomesubstance, senin dovmen de guzelmis ama tam benim istedigim degil. hani bu enso'nun o firca darbesi gibi durusu gorsel olarak guzel geliyor.

dediginiz yerler de hos olur gibi, iki kurek kemigi arasi, incik -bunun insan icin de kullanildigini da bilmiyordum bu arada :). kolda sizce cok mu absurt durur? tam orani tutturamayinca hakikaten kotu duruyor.

mesela bu bence biraz buyuk kacmis,

www.google.it

bu ise daha guzel, hatta pek guzel

www.google.it

nişantaşı'na giderim, adamın kafasına da uyarım dersen mutlaka Emre Cebeci'ye gitmelisin. Ben bizzat kendisinin yaptıgı iki dovme taşıyorum ve adam hayatımda tanıdıgım en mukemmeliyetci dovme sanatcısı olabilir. Ve cok titiz, saygılı ve ciddi bir adam. Samimi de. Adam gibi bi adam yani Emre. Türk sanatları ve türk motifleri ile de deli deli işleri var. Ve adam bence bir dahi.

Moda'da dramatik'te emrah ozhan var. (bir sonraki dovmemi kendisine yaptırmak istiyorum hatta) bir bak derim. ama tekniği ve tarzı bu dovmeyle uyusur mu onu kendisine sorman lazım. kendisi insan bebdenine cizilebilecek en düz çizgileri çekebilen geometrik şekillerle temayı ifade etmekte kendisini aşmış olduğunu düşündüğüm bir kişi.

Ve ayrıca, koray karagozler, fırca darbeleri, sulu boya vari duran dövmelerde türkiye'deki en iyi dövme sanatçısı sanırım. Bu adama da bir dövme yaptırmam lazım evet.

zannımca bu üç adam da dahidir. bu üçünden birine yaptır, gerçekten ne istedğini anlat, senin için tasarlarlar da. ille de copy paste bir şey yaptırma, sen biriciksin, dövmen de biricik olsun.

sevgiler,

@kameraya el sallayan adam
ikinci büyüklük açısından daha iyiymiş evet. yine de ben kol içini tercih etmezdim. çok ortada yalnız kalmış gibi görüyor. vücudun hiç bir noktasına bağlanmıyor. yazı ile harmanlanmışlar bir nebze daha iyi olabilir sanki. şunun daha küçük versiyonu gibi mesela
www.google.it

tum oneriler icin tesekkur edeyim, bazilarini duymustum ama yine de hepsine tekrar bakacagim.

yazi da hic istemiyorum ya, belki de baska yer dusunmeliyim dovme icin.

Aynı dovmeden tam sol göğsü üzerinde Rüzgar Erkoçlar'da da varmış. Kendisi medyatik bir kişi olduğu için "onun dövmesinin aynısını mı yaptırdın?" vb sorulara maruz kalabilrsiniz. Kendisi de Koray Karagozler'e başka bir yeni dovme yaptırmıs sizin seçtiğiniz figürün altına. Gazete'de gördüm. Ancak sizin istediğiniz motifi Cansın Konuralp'e yaptırmış.
Araştırmak isteyebilirsiniz diye yazmak istedim.
Sevgiler,

Doğumgünümde sabahın erken saatinde beni çiçekçi uyandırırsa, çiçeği çiçekçiye yediririm. Hele ki bir de pazar günü ise. Umarım benim gibi değildir arkadaşınız.

Çiçek tercihi ise oldukça kişisel bir şey. Örneğin, bazıları hiç sevmez, belki bazılarına allerjisi vardır. Bazıları gül sever, bazıları kır çiçeği, bazıları da büyük, dana gibi çiçekleri.

Güleceği notun da birinin bir vecizesi ya da klişe bir laf yerine, başkalarına saçma gelecek ama ikimizin konuşmaları arasından anlamlı bir şeyleri tercih ederdim. Aranızdaki bir konuşmanın parçalarından ya da ikinizin paylaştığı bir şeylerden olması daha samimi olur.

Ben çiçek alınmasını tercih etmezdim ama ilk erkek arkadaşım ve aynı zamanda ilk aşık olduğum insan bana aynı sürprizi en çok sevdiğim çiçekle yani papatyalarla yapmıştı. İnsan böyle şeyler sevdiğinden gelince mest oluyor. Tabii beni yeterince tanıdığı için kırmızı gül veya çiçek insanı olmadığımı da biliyordu.

Uzun lafın kısası: sevgili değilseniz farklı yorumlanıp farklı tepkilere neden olabilir. Riske girmeyin.

benim de okumaya başlayınca aklıma ilk papatya geldi. ama şuradaki 7 ya da 9 numara gelse ona da itiraz etmezdim :)
www.lunlundavet.com

Çiçeğin kimden geldiği de önemli, eğer mesafeli bir durum söz konusuysa ya da henüz tam olarak karşı tarafın ne düşündüğünü anlamadıysan çiçek yollama ters tepebilir. Bunun dışında sarı lale güzel tercih. Not kısmı da aranızdaki duruma göre belirlenebilir, eğer gönül işi değilse çiçek olayına girme diyeceğim yeniden, gönül işiyse de basit bir doğum günü mesajı yeterli.

bence ona çicek alacağına onu atatürk arboretumu'na götür.
yakın bir arkadasın isterse sevgilin olsun çicek yollamak pek hoş mesele değil.
bir canlı öldürülmek için yetiştirilmez.

çiçeğin zararı olmaz :)) her şartta gider, alın siz. sarı demişsiniz gerçi ama lisyantusların da tam zamanı şimdi, pembeli, morlu bir buket çok güzel olur bence.

(git:www.google.com.tr )

ben çok sevinirdim.

farklı yorumlanmayabilir. bana da yakın arkadaşlarımın yolladığı oldu, aklıma öteki türlü en ufak şey gelmedi. gül veya orkide gibi sıkıcı şeyler olmazsa bence güzel olur. ayrıca şu çiçeksepetindeki o şekilli buketler vs de çok sıkıcı bence, canlı da olsa aşırı yapay duruyor. papatyalar çok tatlı olur. :) negzel arkadaşsın.

şakayık-peony de çok güzel, onlara da bak bulabilirsen.

Çiçek yerine meyve çiçekleri ya da çikolatalı çilek buketleri falan bence çok çok daha makbule geçer ama illa çiçek ise ve sarı ise ayçiçekleri acayip hoşuma gidiyor görünce. Bulması zor ama biraz.

dörtyolda değil ama 15 dakika yürüme mesafesinde, bahariyede, kaan kurtdemir. ben hep ona gittim. eli çok hafif. şuanki fiyatlarını bilmiyorum. mangonun karşı sokağından girince sağdaki binada.
bir de muzaffer cengiz olabilir. o da bahariye, benettonın oralarda.

bir dolmuş mesafesi ile sorunsuz yer olan dentway arca bey derim

şöyle benzer bi duyuru vardı, cevaplar işine yarayabilir; www.eksiduyuru.com

bu arada 1 sene sıkı çalışırsa sınavı geçmek için gayet de yeterli bi süre. çocuk ne istiyor bu arada, tamam güzel çiziyor, ailesi de istiyor ama kendisi istiyor mu?

zaten kendisi çok istiyor. ailesinin özel bir yönlendirmesi yok, kafaları açık bir aile.

Mobil takipteyim cevabı

anyone?

Mekan güzel,ama öyle köpüklü çılgın partilere hiç rastlamadım.

2- 10 üzerinden 6

sevimli ve pahalı

donarsın hocu bu havada kaşe iyi gider.

termal içlik giyersen donmayabilirsin. en azından kalın bir külotlu çorap giy.

yoksa çocuğun olmaz vallahi.

giyilmez bence hava baya soğuk , onun ötesinde kot eteğin kış ayıyla bir uyumunun olduğunu da düşünmüyorum , sıcak aylarda tercih ediliyor.

Bence kot etek yaz giysisidir, çorapla giyince hoş durmuyor. Etek giyecekseniz bu havada sizi kalın külotlu çorap, uzun çizme ve uzun kaban üçlüsü kurtarabilir.

etek kısaysa opak çorapla birlikte çok güzel oluyor bence, ben çok severim bu havalarda kot etek giymeyi. üzerine uzun bir kaban vs. giymek lazım ama, yoksa donarsın.

Usursun. Degmez. Ama gecen opak corap ve yunlu etekle ciktim usumedim.kot sicak tutan bi kumas degil o kotu.

kabanın kapatıyorsa, kısa kaban giymeyeceksen giy. bence güzel duruyor.üstüne güzel bi kazak şık durur.

Siyah bogazli kazak kot etek siyah mat corap cizme. Kot etegin tam yazlik ince kumas degilse ki genelde tum mevsimlere uyumlu bi kumastan olur tabi ki giyilir.

makine nedir? şu an hangi os x versiyonu kullanıyorsun? diye sorarak başlayım.

makinenin çok eski olmadığını varsayarak, clean install ile yosemite kurmanı tavsiye ederim.
ilk önce app store'dan yosemite'i indir.
bu indirdiğin imajı bir usb belleğe yaz. şurada gayet güzel anlatmışlar:
osxdaily.com

sonra makineyi C'ye basılı tutarak usb/dvd modunda başlat.
eğer yosemite ile düzgün bir şekilde bootable usb yapabildiysen kurulum başlayacaktır.
bu aşamada install penceresi ekrana gelince, sol üstte edit>os x utilities>disk utility'den kurulum yapacağın hdd'yi sil.
sonra kuruluma devam edebilirsin.

Şuan kurulu olan Mac os x. versiyon 10.5.8
@battal gemalmaz, bu durumda yazdığın sıraya göre işleme başlıyorum?

Başla.
Bootable usb oluşturmada sorun yaşarsan, diskmakerx programı var, onu da kullanabilirsin.
liondiskmaker.com

Tamamdır teşekkürler.

www.gumuslukakademisi.org

www.bilgi-egitim.com

Ya herkes söylemiştir ama bu iş kursla olacak iş değil. Parana yazık. İnternette eğer yabancı dilin varsa bu konuyla ilgili kendini geliştirebileceğin yığınla makale bulabilirsin. Ama kursa gitmeye değmez.

teknik demek taklit de demektir, sanatta işe yaramaz. perde arkasını merak ediyorsan yazarların otobiyografik kitaplarını ya da kuramlarını anlattıkları eserleri okumanızı tavsiye ederim.

teşekkürler comptrol. :)

şu duyuruda demin bir şeyler yazdım: www.eksiduyuru.com

bu arada ruhi bir banyo'ya katılmıyorum. sanatta ustalık zaten taklit ede ede bulunur. resim çizmeye başlarken de başka ressamları taklit ede ede kendi üslubumuzu buluruz. taklit, kendi sesimizi bulmada yardımcı olur, teknik de - ruhi bir banyo'nun da dediği ama olumsuzladığı gibi - böyle gelişen bir şeydir. edebiyat kuramları daha çok akademiyi ilgilendirir, bir yazarın her şeyi bilmesi gibi edebiyat kuramlarından da haberdar olması elbette yararlıdır ama kurama bakılarak yazılmaz. yıllar boyu bu memlekette toplumcu gerçekçi anlayışa uygun romanlar yazıldı ama bir değerleri olmadıklarını biliyoruz. otobiyografileri okumak eğlencelidir, belki insanı şevke de getirir ama hepsi bu.

yukarıdaki diğer duyuruda yer alan cevaba ve bloga göz atın, soracak sorunuz hâlâ varsa ben "bir mesaj ötenizdeyim"

Herkese merhaba,
Konuyu tartıştığınız için teşekkür ederim. Yaratıcı yazarlık kursları aslında bir çoğunun düşündüğü gibi,kişiyi, bence de yazar yapmaz. Ama joe satriani de bir virtiözdür ve eğer onun tekniği üzerine bir şeyler ekleyebilmek, müzik tarihinde onun bir adım önüne geçmek isterseniz, önce onun kadar iyi çalabilmeniz gerekir. Ya da realist bir formda desen yapamazsanız başarılı soyutlamalar yapamazsınız. Klasik örnek: bkz.Picasso. Kısaca ben her işin bir matematiği olduğuna inanıyorum. Bazıları bunu kendi kendine bilinçsizce keşfeder, bazıları birilerinden öğrenir.

Bu bir doğum günü hediyesiydi kardeşime. Ben de bütçeme en uygun ve evimize en yakın atölyeyi seçtim. Profesyonel bir kariyer yapma hedefinde olmadığı için de açıkçası bu durumu çok irdelemedim. Yeter ki kafasında kapı açacak bir şey yakalasın,bir referans noktası bulsun.

zeynep kamilin oradan 12C'ye binerek önünde inebilirsin. yine aynı şekilde üsküdar'dan gelip oradaki benzin istasyonunun yanındaki sokaktan geçen minibüsler var. onlara binerek de gidebilirsin.

Gerçi mesafe bu bahsettiğim yerden çok kısa, yürüyerek bile 10dk da gidebilirsin.

Peki bu otobus ve minibusler natiulusun altindaki yoldan mi ustundeki yoldan mi geciyorlar.

senin çaren agatha christie
bunun kitaplarıyla başla, hem sürükleyici, hem kalın değil, hem de ister istemez sonunu bekliyorsun.

ilgi alanından başlasan daha iyi olur. kısa dedektif hikayeleri için sherlock holmes'un bazı kitapları olabilir mesela.

100-150 sayfa arası kitaplarla başla. hatta daha da kısa olan bir kitap önereyim: stefan zweig- satranç

emrah serbes, barış bıçakçı, ayşe kulin okuyabilirsin yazar olarak. kitap olarak da sherlock holmes, harry potter, buz ve ateşin şarkısı serisi çok akıcı kitaplardır, eğlencelidir de.


ben hoş görmüyorum ama piyasadaki en çok satılan kitaplara bakabilirsin bir. hani hiç okuyamıyorum dedin diye dedim bunu da.

chuck palahniuk oku derim.

(bkz: okuma alışkanlığı kazanmanın yolları)

bi de kitapların ilk 50 sayfa falan giriş oluyor. karakter, mekan, atmosfer aktarılıyor. 50 sayfa katlanıcam, belki sonra devamı gelir diye düşünerek motive olabilirsin mesela.

birinci yol; dışarıda, park ya da sakin bir kafe gibi bir yerde oku. erken saatte git.


ikinci yol; yatakta okuma. oturma odasında ya da bir kanepesi olan yerde oku. arkana yastıkları doldurarak da okuma.


ve okurken aklına başka düşünceler gelirse ya da hayaller gelsin. zaten biraz da onları çağrıştırabilsin diye okuyoruz.

polisiye-gerilim tarzı dene, jean christophe grange iyi gelir. kitap elde tutulduğunda kitap oluyor bence bir de.

internet kötü bir zaman geçirtici, olan okuma alışkanlığımı da kaybettim ben artık internet sebebiyle. bunu da eklemek istedim.

vahşetin çağrısı - jack london.

bende kitap okumayı sevmeyen bir adamım. bunla başlamıştım iyi gelmişti.

haruki murakami'ye başlarsan en azından adamın kitaplarını bitirene kadar kitap okumamazlık yapmazsın.

sahilde kafka ile başlayabilirsin. "önce az sayfa oku, öz sayfa oku" vs. teranelere inanma. kalem kaliteli olduktan sonra varsın kitap bitmesin, farketmez.

eğer lost, heros gibi dizileri severek izlediysen,bilim kurgu okuyarak başlamanı tavsiye ederim. mesela philip k. dick çok heyecanlı devam eder.ubik ya da albemuth özgür radyosu nu tavsiye ederim. ya da bilim kurgu uymaz dersen j.d.salinger in çavdar tarlasında çocuklar la da başlayabilirsin.

unlu yazarlarin novella ve oykulerinden baslayabilirsin.
zweig - satranc +1
marquez - kirmizi pazartesi
orwell - hayvan ciftligi
hemingway'in kisa hikayeleri gibi.

eksi sozluk meritokrasi'den kitap indirebilirsin. kindle'da okursun.
goodreads'e kaydolup okudugun kitaplara oy verebilir, listeler hazirlayabilir, okumak istediklerini kaydedebilir, yeni kitaplar kesfedebilirsin. mobil uygulamasi da var.
okudugun kitaplari internette arastirip hakkindaki yorumlari, yazildigi donemdeki olaylarla ilgisini okuyabilirsin, hem kulturel olarak yardimci olur hem de kitaba bakisini genisletir.

hocam zaten bir sürü öneri gelmiş, benim klasik önerimin pek kaale alınır bir tarafı yoktur sanırım ama ben de farklı bi' yerden gireyim, kendi motivasyonumu ve okuma alışkanlığını yeniden kazanmanın hissettirdiklerini anlatayım diyorum...

öncelikle tavsiyem, ilgi duyduğun bir konu hakkında okuman. ben almanlı, ruslu, yahudili, nazili ikinci dünya savaşı şeylerini çok seviyorum mesela. gittim primo levi'nin romanlarını aldım. ağır aksak, yıllardır paslandığım için bazı yerleri defalarca tekrarlamak zorunda kalarak, zaman zaman "anlayamıyom lan resmen yazan şeyi, piii" diye üzülüp kendi aklıma kızarak okudum.

tempoyu kaybetmemek için duyurunun da yardımıyla ilgi duyabileceğimi düşündüğüm alanlardan 15-20 kadar kitap toparladım. iki haftadır düzenli olarak, her gün en az 40-50 sayfa olmak kaydıyla okuyorum ve öyle bir değişim yaşadığımı hissediyorum ki sapık sapık gülüyorum bazen. sabah 8'de kalkıp gece 12'de yatar oldum mesela. kendimi daha özgüvenli, sakin ve rahat hissediyorum. kir pas falan silinmiş gitmiş gibime geliyor, kendimi daha rahat ve en önemlisi daha fazla kelimeyle ifade edebildiğimi fark ediyorum.

kitap okumak bir yarış değil. elbet beğenmediğin, sıkıldığın kitaplar olur. mühim olan, okuma işinden keyif almayı ve onu hayatın bir parçası haline getirebilmek. bunun için de en etkili yöntem, kitapların dünyasına girmeyi kolaylaştırması açısından ilgi duyulan konular hakkında okumak olur diye düşünüyorum. o yüzden klasik, dandik ama çok faydalı olduğunu düşündüğüm bu tavsiyeyi yazma cüreti gösterdim hehe.

mesela şöyle söyleyeyim, ben normalde iki yumurta kırıp yemeye bile üşenen tembel bir herifim. sırf okuduğum romanda gördüm diye, dağ başındaymışım gibi gidip koskoca patates haşlayıp onu yedim ki haşlanmış patatesten nefret ederim.

sevdiğin şeylerle ilgili okuyunca cidden uçup gidiyorsun. eğer gitmiyorsan, yeterince rahat okumuyorsun demektir. o noktada canını ne sıkıyor ona bakmak lazım. okurkenki pozisyon bile çok şey fark ettiriyor. yatarak okuduğumda boşuna okumuş gibi hissediyorum mesela. böyle şeyler.

işe girerken sözleşme imzalamış mıydın? istifa edeceğin bilgisini şirkete kaç ay öncesinden bildirdin yada bildirdin mi?

Neden istifa ediyorsun?

istediğin buysa yap..

haklarının hepsini biliyor musun ona bi bak..

sözleşmene bi daha bak..

hali hazırda bir iş bulmadıysan etme. cepte en gereksiz bir is varsa bile is aramak cok daha kolaydir.

senden nefret etmiş olsalar ve sen de onlardan nefret ediyorsan dahi profesyonel ol, laf sokma ve kesinlikle köprüleri atma.

en az 15 günlük zaman ver onlara, ve bu sure icerisinde degisimde onlara her konuda yardimci olabilecegini bildir.

başka bir yer buldun mu? eğer bulmayıp ediyorsan SAKIN ETME. ya da seni en az bir yıl şimdiki standardında geçindirecek paran olsun bankada.

dilekçe formatına dikkat et. ik cı ay bizim formatımız bu deyip kendi baştan yazdırabilir dilekçeyi. bir de ihbar süresi diye bi olay var tabii ki. 2 yıllıksan seni daha o işte 6 hafta tutma hakkı var işverenin. karşıklıklı anlaşarak daha aza düşürebilir. içeride iznin varsa paralarını al. vermek istemezlerse çirkeflik et. hayırlı olsun. değişiklik iyidir.

kötü ayrılma

Kanka ben bayramdan sonra istifa edeceğim arada 9 gün tatil alırsın . para sıkıntı değil diyorsan bas gitsin çok büyük rahatlama.

Bayramı beklemek güzel olurdu tabi ama onu bekle bunu bekle nereye kadar yahu.. zaten bu tarzda bir sürü şeyi beklediğim için bu kadar uzadı.

yeni bir iş buldum evet.

2 sene ise sanirim 4 yada 6 hafta ihbar suren var. onu bekle dieyecekler.

senin gunde 2 saat is arama hakkin var bu surecte. kullanmazsan hafta 1 gun izin alabilirsin.

yada bu sureleri toplayip gunde 3-4 gun onceden cikabilirsin isten.

yeni iş bulduysan ayrıl o zaman, ama iyi ayrıl, ne olur ne olmaz. ters düşme. biraz daha kalmanı isterlerse çok sert çıkma, halletmen gereken işlerin olduğunu veya yeni işe başlamadan tatil ayarladığını falan söyle. çünkü önce biraz daha kalman için ısrar edeceklerdir kesin.

çıkarken şefinin onayladığı bir mektup yazı bir şey almayı unutma.

@bira sisesi kapagi
nasıl bir yazı, referans mektubu gibi birşey mi demek istiyorsun. Nasıl yapacağım ki onu.

sayın ilgili
bu yazı xx yy'ni şu şu tarihler arasında blabla'da çalıştığını belgeler.
sonra işte senden memnunsa onu yazar. dakiktir, çalışkandır, iyi bir takım elemanıdır gibi.

antetli kağıda olursa ve altında imza ve kaşe de mis gibi olur. ilerde işe yarayabilir.

işine odaklanmanı tavsiye ederim. işinde mutlu olduğunda ve başarıyı elde ettiğinde ilişkin de düzelir muhtemelen. düzelmeye de bilir. ama işteki mutluluk çok önemli ve yayılarak hayatın tamamını etkiliyor.

sorun iş için yurt dışına gitmeniz. yani gitmeniz. ne yaparsanız yapın (tahminen er kişi sizsiniz) onun yanında olmadığınız için bu durum böyle devam edecek. yanında olmayışınıza içerleyen kadın on sene sonra kucağında çocuğunuzla "işte sende 2013'te gittiydin" diye bunu söylemeye devam edecek. umarım gidişiniz kısa sürelidir. dönünce düzelecektir. ve yapacak çok da bişeyiniz yok. onun sikimde olmazsın tavırlarına çaresiz maruz kalacaksınız. siz orada çılgınca çevreler kursanız da kurmasanız da bir defa gitmişsiniz. bu durumda yapacağınız şey, olabildiğince onu sevgisiz bırakmamak. hani gidişinize ikna olmamış gibi bir şey hissettim ben.

Ilk once is sonra sevgili hiç tinlama bence ona odaklanirsan isine odaklanamazsin isindeki basari sana cok sey katar ama iş inden olursan bu sana hic bisey katmaz muhtemelen ayrılacak sin zaten onun icin kafani topla dusun senin yerinde olmak isteyen ne cok insan var

"karşı taraf" diye refere ettiğin şahıs sevgilinse hemen bunu bırak yenisine bak derim. avusturya'da iyi gızlar olur ordan bi tane bul.

aslında öyle kafa dağıtılmıyor ya, dağıtanda ben bi gariplik ararım. ya bi maskedir ya da anlıktır. sen sessiz kendi halinde işinde gücünde takıl kendini düşün. biraz koptuğunu hissettir o korkar zaten.

bence uzakta olduğunuz için sorun oluyordur. ayrıca sevgilinin elindeki tek koz arkadaşlarımla dışarı çıkarım seni takmam kozu. başka neyle seni gıcık edebilir ki..sen kendini yalnız ve mutsuz hissediyor olabilirsin ama o kendi perspektifinden seni güzel bir ülkeye gitmiş özgür bir adam olarak görüyor olabilir. düşünsene bırakılıp gidilmiş. ayrıca tüm bunları bosver. kendi sevgilimle ilişkimi düşünüyorum da yanyanayken çok mutluyuz, bir kaç gün ayrı kalalım anında tartışacak birşey buluyoruz ve hep boktan sebepler. bunlar hep özlem,hep aşk.. :) gerçekten.
ek olarak iş çok çok önemlidir ama sevecek birine de her gün rastlamıyorsun hatırlatayım dedim.

Fiyat olarak İmam Adnan Sokak'taki Beyaz, gerikalan kısımlar için cadde üzerindeki Borsa.

bereket döner

(bkz: Ehli Tat)

Galatasaray lisesi'nin karsisindaki ara sokakta fıccın diye bir yer var. Ticket kismindan emin degilim yalniz yemekleri kotu yaptiklarini hic gormedim. Fiyat da uygun gibiydi son gidisimde. Dene derim.

Rochefort +1

ticketı bilmiyorum ama halep pasajının içinde bi yer var.adını unuttum şimdi. kocaman bir bahçenin içinde. çok ferah bir yer. bir bakın derim. pasaja girinde karşına çıkan merdivenlerden giriliyor.

Hatırladım, Cafe krepen.

@forbes
az önce bir örneğini gördüm de o yüzden.

"özenmemiş demesinler" "özenmemiş gibi durmasın" duygusu yüzünden. asıl amaç güzel olmak değil yani. "ooo 3 saatte olur bu makyaj saç" olayı.

o kadınların bir kısmı o makyaja maruz da kalmış olabilir. kendimden biliyorum:) bazı özel gecelerde, özellikle mezuniyetlerde falan, o makyaj evde değil dışarıda yaptırılır, daha da bi güzel olsun niyetiyle. aman çok hafif bir şey olsun diye bir milyon kere söylenmesine rağmen insan kendini uzaylıya dönmüş bulabiliyor:) yani o kadınların bir kısmı o özel gecelerde de ne kadar abuk göründüklerinin farkında olabilir pekala. ben birkaç kere düştüm o hataya. şimdi eski fotoğraflara bakıp gülmek için vesile oldu.

farkında değiller. birilerinin yüzlerine vurması gerekiyor.

mesela bülent ersoya biri bunu anlatmalı. bence bu derece mide bulandırıcı bir uzaylıya dönüştüğünü farketse gerçekten makyajsız çıkardı.

@jam
mesele güzel kadınların çirkinleşmesi. bülentle alakası yok sakjdhsakj

makyajın ne olduğunu bilmeden yapan kişi ve kişilerle alakalı bir durum. maalesef çoğu kadında farkında değil çünkü çevresi '' ayy çok güzel olmuşsun bebeğim, oo güzelliğe bak bitanem yakıyosun '' diyen hemcinsleri ile dolu. dobra dobra biri de çıkıp demez yani olmamış badana yapmış gibi olmuşsun diye.

senin saçlar sert büyük ihtimalle, brad'in saçlar yumuşak ve ince telli. sanırsam biraz ıslatarak bile o kıvama ulaşmış olabilir.

jöle gibi şeyler işini görür herhalde

bir de dax lar var ama onlar baya kalıp gibi de yapıyor.

Memoli saçı değil mi bu? Evet, peki artık demode ve yağlı görünmüyor mu? Evet, bence bırakın dağınık kalsın.

duyuru da ahmet kural saçı diye bir konu var, bir bakın

sac spreyi.

herhangi baska bir urun kullanmadan saclarinizi sadece su, tarak ve fon makinesi ile bu hale getirin. daha sonra biraz mesafeden kafaniza sac spreyini bosaltin.

sac spreyi olmadan bu saclarin boyle kalmasina imkan yok.

21.30'da başlıyor ama mekan dolmazsa biraz sarkabilir.

www.babylon.com.tr

kapı açılışı 20.30, konser 21.30 da başlıyormuş.

@merhum
kardan dolmama ihtimali olabilir mi dersin? offff gidemeyecek olan biri bana biletini verse ne güzel olurdu :)

symbol cafe taksimde.

taksim symbol nesil

(bkz: istiklal caddesi falcısı)

@pass iş yerindeyim, ekşi açılmıyo, bi copy paste yapman mümkün müdür?

copy paste


bugün gündüz vakti istiklal caddesi'nde mal mal yürürken, anonslu press tesislerinde pvc ile kaplandığı 500 metreden belli olan renkli a4 kağıtlarıyla kahve falı marketing'i yapan apaçileri görünce düşündüm, aceba şu anda masaları bomboş olan cafe'lerde av bekleyen falcılar mesleki açıdan hangi konumdalar diye. çünkü fal işi endüstriyel olmasa da kültürel olarak büyük bir yer kaplıyor türk milletinin yaşamında. bu işin bilimsel olarak bir standardizasyona kavuşturulması lazım. falcılar kimlerdir, eğitimleri nedir, öğretmenleri kimlerdir, falcıların ne tür yetkinliklere sahip olmaları gerekir, fal işinde başarı kriteri nedir, yorum kalibrasyonları nasıl sağlanır, rütbeleri var mıdır, hiyerarşi nasıldır, denetim mekanizmaları var mıdır, denetçilerinin yetkinlikleri nelerdir diye bir sürü şey düşündüm ve dayanamayıp akşam vakti girip fal kahvesi içtim melekler kahvesi'nde. ayrıca bugün henüz hiç kahve içmemiştim ve başım lodostan dolayı ağırmıyordu. bugün istanbul'da lodos da yoktu bence. çekiçleme vardı. değişik bir rüzgar o. yukardan iniyor, sert vuruyor. kahve alarmıydı bu.

neysene. merdivenaltı üfürükçülerini incelemedim daha ama bu cafeterya falı işinde ekonomik olarak ciddi rakamlar sözkonusu. yani bana göre ciddi. orta şekerli bir mekanda, en fazla bundle olarak 1 lokum veya yaprak çikolatanın verildiği, lezzeti değişken bir fincan türk kahvesini 3 ila 5 tl'ye içebilirken, fal bakan yerlerde bu rakamın üzerine kafadan 10 tl bindiriyorlar. malûm mekanlarda ortalama olarak fallı kahve 15, falsız kahve 5 lira. kahve içene mi fal bakıyorlar yoksa fal baktırana mı kahve sokuyorlar bilmiyorum ve küçük esnaf çakallığıdan mütevvelit bu pazarlama tekniğini çözemiyorum..

mekanda müşteri debisine göre 1 ila 5 falcı bulunabiliyor. fal işi resmi olarak yasak olduğu için su dolu balıksız fanus, mum, tütsü işine çok girmiyorlar. yoksa ilginç şapkalar takar merlin gibi dolaşırlardı beyoğlu'nun arka sokaklarında. fallı mı falsız mı olduğunu belirttiğiniz kahvenizi içtikten sonra organize edilen falcılar ya sizi huzularına kabul edip gaz odasına alıyor ya da onlar sizin yanınıza teşrif buyuruyor. ilk görüş intibaı bu saniyede olgunlaşıyor. ilk iş parmağınıza, sonra da tipinize ve kıyafetinize bakıyorlar, çünkü işin yolu yüzükten geçiyor. yüzük varsa başka, yoksa başka konuşulacak. sonraki aşamada da kadın, erkek veya efemine olan falcı işinde eğer kaşarlanmışsa, sizin tepkilerinizi iyi okuyor ve nisbeten size en uygun sonuçları çıkarıp fal diye yutturmaya başlıyor. eğer falcı amatörse sohbet ayağına ağzınızdan laf alıp, vereceğiniz cevaplara göre tahminler yapmaya çalışıyor. çakala bak. biyopsişik dalgalanma olmadan inisiyasyon olmaz atasözünü bir öğreten olmamış kendisine. sonra başlıyor sizden gelen ipuçlarına göre sallamaya, yazmaya. öyle yuvarlak, öyle objektif cümleler dönüyor ki fal seansında, anlattıklarının sizinle veya size benzer bir şahısla bir yerlerde çakışmaması imkansız. bazıları işi abartıp hediye olarak tarot falınıza da bakıyor. hatta bazıları kahve falına bakmadan tarot üzerinden sallıyorlar da sallıyorlar. kahveye sıra gelmiyor bile. o kartlara baktıklarında da sanmıyorum ki simgesel yorumlar yapsınlar. çünkü falcı kişilerin öyle profilleri olabiliyor ki siksen 10 tane kartın ne ifade ettiğini aklında tutamaz; korelasyonlarını mı yorumlayacak? bu akşam benim baktırdığım da çok sağlam yorumlar yapmadı. mesela:

evlenmem için ailem baskı yapıyormuş. [bu ülkede mahalle baskısı görmeyen insan sayısı sıfırın altında.]
işimle ilgili bir sıkıntı varmış ama, yılbaşından sonra düzelecekmiş. [zam ayı geliyor, kesin onu düşündü. zam yok ayrıca.]
duygusal sıkıntıları 2 aya kadar toparlayacakmışım. [pek sıkıntı yok o tarafta mesela.]
bacakların üstünde, boynun altında sağlık sorunu var ama geçecek. [vücudun yarısını söyledin.]

baktım falcı bana evlenecek bir kadın, çalışacak daha iyi bir iş ve piyangodan 3-5 trilyonluk bir ikramiye ayarlayamıyor, gittim alkole vurdum kendimi başka bir mekanda. 3 saat sonra kafayı kırıp manhattan'da foursquare check-in'i yaptım badge açtırmak için. onu da itiraf edeyim kurtulayım.

zumbara.com a bakınız. tam istediğiniz gibi başlıklar görmüştüm.

ampulü beyaz ışık olmasın.

ampulün soft olmasına dikkat ediniz.

Dandik bir masa lambasına iyi bir ampül takarsan tabiiki, dandik ampülü olan kaliteli bir masa lambasından daha iyi sonuç verir.
soft ampüller masa lambası için idealdir. Masa lambası icin de şu banker lambası mı ne diyorlardı bir bak istersen ona (illa kalite olacak diyorsan) şu cin sitelerinde falan da tasarım olarak güzel birçok ucuz lamba bulabilirsin, ya da.. dandik lamba daha güzel yaa, yeterki ampülü güzel olsun..

- en azından bir kenarı ışığın direk gözüne girmesine engel olsun. ampül görünmesin yani. led filan olabilir.

- kafandan biraz yüksekte durabilmesi en iyisi bence, o nedenle uzun ve en azından 2-3 noktadan ayarlanabilen bir sapı? olsun.

ikeada antifoni, arod filan var. onlara bir bak.

peki ben de sorayım bir soru;
- lamba çalışacağımız ortama yukarıdan mı bakmalı (yani ışık direkt olarak çalışma ortamına mı gelmeli)
- lamba yukarı doğru bakıp ortamı mı aydınlatmalı?
- yoksa duvara falan çevirip oradan yansıyan ışıkla mı idare etmeliyiz?

birde holojen ampüller göz yormama açısından iyi diyorlar.kullananız var mı?masa lambasına taksam olur mu?
ayrıca soft olup olmadığını nerden anlarız ampulun?

Endirekt ışıklar her zaman daha az yorucudur. ve ışığın şiddeti kadar yayıldığı alanda önemlidir. Tek bir kaynaktan gelen güçlü bir ışık yerine, daha homojen yayılmış ışık veren bir lamba seçebilirsin. Dişçilerde ya da ameliyathanelerde kullanılan lambaları düşün,ışık kaynağının etrafındaki yansıtıcı yüzeylerle ışık çoğaltılmış ve yumuşatılmış olur.Masa lamban da bu mantıkta yapılmış bir tasarım olabilir.Gün ışığı ampülleri sanırım en rahat olanlar. sarılar çok yoruyor.Eğer duvara ya da tavan yansıtarak kullanacağın bir lamba alacaksan da şunu hatırlatmak isterim,duvarların koyu renk boyalıysa duvara vuran ışık çok yansımayacaktır o yüzden ışık şiddeti daha yüksek bir ampül seçebilirsin.

Su

kola

süt ve sigara

sıcak çikolata

filtre kahve.

Orgazm sigarası! :D :S

sarma sigara.

kola

içmiyorum.

fanta içiyorum da, sırf hediye diye. yoksa niğde gazozu içicektim.

5. Biram; genious draft

kipa gold kahve + kipa gold kahve beyazlatıcısı (bkz: fakirlik belirten cümleler)
camel soft

içmiyorum

çay

içmiyorum

içmiyorum.

limonata içiyorum.

Su. (demlik demlik çay içip dişleri sarartınca tövbe ettim, artık şişe şişe su. :)))

su

ays tea ve sigara

papatya çayı. hem siniri alıyor

oha nerden hortladı bu soru :D

bi de cevap vereyim bari.

içmiyorum.

acıkınca gelir

gelmeme ihtimali daha yüksek.

dönerse senindir, dönmezse hiç senin olmamıştır.

Derhal çıkıp fellik fellik ara. Benim kedim de tam bunun kadarken kaçtı (hiç çıkmamıştı daha önce dışarı), bi daha da bulamadık. Hemen çık ara, vakit kaybetme.

@buff aradım abi nereyi arayım yani. evin hemen önü cadde. arabalar vızır vızır... kaldırımlara baktım filan. belki apartmandadır.:/

@klark arabaların altlarına, böyle kuytu yerlere bakasaydın? Ya aradın ve bulamadıysan evin yakınlarında geçmiş olsun diyorum, galiba kedi kayboldu.
Ama sen yine de akşam ortalık biraz sakinleşince yine bi çık bak, belki etrafta çok hareket olduğu için gizlenmiştir bi yere, akşam çıkar ortaya. Komşulara, mahalle bakkalına falan da sorabilirsin gördünüz mü diye. Bazen biri evine almış olabiliyor çünkü sahipsiz sanıp, bazen de çocuklar alıyor oynamak için.. Haysev'e de mail atabilirsiniz, kayıp ilanı yayınlarlar.

donme ihtimali yuksek. benimde kedim gitmisti.gunler sonra geldi bi aksamustu. kucuk bi kedi oldugu icin sokak kedilerinden korkup saklandigini dusundum. sabaha karsi balkona cikip pisi pisi dediginde kosarak gelebilir belki :)

ahaliiii!!! eşek herif alt komşunun kapısında miyavlayınca komşu içeri almış. bulundu yani çok şükür:)

günlük 6 lira gibi bir şeydi. yemek dahil değil buna. fiş alamıyorsun yani

iki sene önce gecelik 20 veriyordum.

un+1

biraz geç olmuş olabilir ama yine de inciraltında patlıcanı tavsiye ederim.

Levent Marina'nın girişindeki restoran ucuz ve güzeldir.

bostanlı deniz park

bornova taraflarında çiçekli köy diye bi yer varmış, ben gitmedim ama kahvaltısını öve öve bitiremiyorlar.

çiçekliköyün bir numarası yok. karsıyakada tuzu biberi ve ekspres var.

Burada baya bir incelemişler : www.vazgectimsenden.com

Okula baslayacaktir muhtemelen, kirtasiye malzemesi olabilir..

Boyama kitabi ve boya takimi alabilirsiniz.Lego da olur.

bebek

ne alırsanız pembe olsun bayılırlar.

pembe ya da mor bir kıyafet. bayılıyorlar.

beş yaşındaki kızıma son zamanlarda aldığım hediyeleri fikir olsun diye yazayım.

jenga
pinpon topu ve raketi
mıknatıslı satranç seti
mızıka

(kendisi bebeklerle oynamayı pek sevmez)

oyuncak bebek. en uyduruğu bile olsa sevinir. hele ki pembeli bi'şiyse kral olursun.

Müziğe ilgisi varsa oyuncak keman ya da gitar alın. Havalara uçtuğuna şahit olacaksınız.

konulu kitaplar olabilir. ornegin uzayi anlatan 3 boyutlu kitaplar oluyor.kapagini acinda sayfalarindan baska parcalarda cikiyor. biyle anlatamadim tabi :) kitapcida bikac tanesini karistirinca anliyacaksiniz. ogrenci butcesiyle de alinabilir bir hediye. hayal dunyasinda da katkiniz olur.

lego

ayrı ayrı scene'ler mi bunlar?

mumkundur. sahnenin hangi acilarindan render almak istiyorsan kameralarini koy. ctrl c kisa yolu. render menusunden batch renderi bul. sonrasini anlicaksin.

@nop: hayır hocam aynı sahneden farklı açılara yerleştirdiğim kameralar ile render almak istiyorum.

@jam: şu an biraz önce başlattığım bi render devam ediyo o bitince bahsettiğiniz yere bakacağım.

umarım becerebilirim zira uykusuz kalmak zorundayım :/

video post kullan !

batch render tam size göredir, kamerayı ve dosyanın nereye nasıl kaydedileceği gibi seçenekleri belirler bir güzel uyursunuz ;) makinanız iyiyse ve sahnelerde hata çıkmadıysa deneme renderlarında sorun da çıkmaz

burası türkiye.sence ?

dönüyor.

10 kiside belki 1 kisi bence. ozel universiteler haric.

1 kişi mi torpil geriye kalan 9 kişi mi:)

tabikide evet ...

devlet okullarında dönüyor.
çoğu özelde (iyi olanlardan bahsediyorum, semih üniversitesi tarzı yerler değil) o kadar döndüğünü sanmıyorum.

Atlı karınca bundan daha az dönüyordur bea.

iyi okullarda dönmez, mesela mimar sinan, marmara, anadolu gibi. öğrencisi olduğum bu üç okulda da bir tane bile ne işi var bunun burada dediğim bir insan çıkmadı. anadoludaki üniversitelerde iş birazcık değişik. çok fazla torpil isteyen olduğunu biliyorum. fakat yine de torpili olan şahsın çizimine bakılıp, alınmadığını da biliyorum. kısacası torpil az, belki 1-2 kişidir. kafaya takmaya değmez. bu yazdıklarım güzel sanatlar içindi. beden eğitimi bölümü hakkında bir bilgim yok.

müzik için gelecek cevaplar daha bilgilendirici olacak aslında:)

müzik için gayette var marmarada gazide vs.

biliyorum çünkü ilk 10 da yer alması gereken arkadaşım 40. olmuştu girdiydi gaziye aynı sene kazandıktan sonra marmarayı denedi orda yedeklerde bile adı çıkmadı.

ha gazide de nerden nası oluyo hocalarla öteki öğrenciler öyle bi haldeki zaten tanışlar yani gazi ünideki adam girenlerin çoğunu biliyor alınacaklar belli zati öyle durumda adam tanıdığı senelerdir ders verdiği adamı mı alır sınavda yetenekli olduğu ortaya çıkan birini mi ?

@bilmukabele
1kisi torpilli, geriye kalan 9 kisi torpilsiz demek istedim.

ozel universitelerde kesinlikle var.
mimar sinandan bir hocam m.sinanda olamayacagini soylemisti ve tum sinav ve ogrenci kayit surecini anlatti.ben ikna olmustum. gercegi bilemiyoruz tabi.mesela diger onemli bir devlet unv.nin guzel sanatlarinda oldugunu dusunuyorum, tamamen kisisel gozlem ve deneyimimden yola cikarak, bildigim bi sey yok yani.

Özelde müzikte dönmüyor. Devletin de yakın olduğum bildiğim taraflarında dönmüyor.

Nerden biliyorsun dersen yetenek sınavlarına öğrenci hazırlıyorum senelerdir, az da olsa içinde sayılırım işin.

ruhibirbanyo güzel özetlemiş, kaliteli okullarda böyle bir şeyin olduğunu düşünmüyorum. sonuçta okulun bir etiketi var ve hocalar bunun bilincinde. nerde gireceksin?

ben yetenek sınavıyla girdim hiç de torpilim filan yoktu. biliyor adamlar gerçekten yetenekli insanları es geçmiyorlar. ne övdüm kendimi gece gece. ama öyle yani.

doner.
cok bariz olmaz. ama soyle dusun. adamin sesi guzeldir. ama dersin ki ulan ben bunu yerim. ben daha iyiyim. o kazanir sen avucunu yalarsin. yani tutup da sadi gibi adamlari alamazlar konservatuara.

doner.
cok bariz olmaz. ama soyle dusun. adamin sesi guzeldir. ama dersin ki ulan ben bunu yerim. ben daha iyiyim. o kazanir sen avucunu yalarsin. yani tutup da sadi gibi adamlari alamazlar konservatuara.

doner.
cok bariz olmaz. ama soyle dusun. adamin sesi guzeldir. ama dersin ki ulan ben bunu yerim. ben daha iyiyim. o kazanir sen avucunu yalarsin. yani tutup da sadi gibi adamlari alamazlar konservatuara.

sürekli çalan telefonlar, gürültülü, özellikle bağırıp çağırmalı iş ortamı bence en büyük stres. bir de çok riskli işler yapıyorsan veya çok hassas konularla ilgili çalışıyorsan bu da stres yapıyor. sinirli patron/müdür de strese sebep oluyor ama.

herhangi bir seyi yanlis yapip yapmadigimi unutup unutmadigimi dusunup durmak. Yaptigim is dolayisiyla tek hata, ya bir suru calisma arkadasimin saatlerce beklemesine sebep olur-ki bu saatler haftaici haftasonu,gece yarisi sabaha karsi bile olabilir-ya da hic duzeltilemez zaman kalmadigi icin- ki bu da firma acisindan buyuk prestij kaybidir. Ofisteysem de surekli yapmami bekledikleri sey bitti mi diye arayip durmalari. mide kramplari geciriyorum resmen.

yıllık izne çıkan mühendislerin projelerinin altında kalmak, kaldırılamayacak sorumlulukların yüklenmesi, gece 23:30'lara kadar telefonda iş görüşmek, pazar sabahı 8'de uyandırılarak 3 saat yol tepmek suretiyle şantiyeye gitmek, proje teslimlerinde bulunan evhamlı müdür, aynı müdürle haftada bir toplantıya girmek, harcamaların ödemelerinin zamanında alınamaması gibi durumlar benim işimi stresli hale getiriyor.

2 bira

internet, tv.

eve gelince işle ilgili her şeyi unut, film filan izle. kitap oku.

spor, seks

en guzeli spor yapmak.her zaman pozitif etkisi vardir. ama kosmak yurumek gibi degil de daha cok masa tenisi, basketbol gibi dusunsel olarakta orda olmani saglayacak sporlar. ya da arkadalarinla cikip dagitmak,dans etmek. ya da satranc, go gibi oyunlar oynamak. o da olmadi saglam bir film izlemek .en uc noktasi da oyle bir gecer zaman ki gibi agir diziler izlemek. insan dizi bitince mutlu oluyor benim hayatimdakilerde birsey degilmis yaa diye.

spor, dizi-film, kahve

skyrim, diablo 3 vs.

spor

alkol. ama fazla değil. çakır keyiflik.

film izlesem uyuyakalıyorum, tv izlesem sıkılıyorum. en iyisi hafif müzik ve trakyalı'nın dediği gibi 2 bira usta.

The Hangover 1-2 ..
ayrıca Buz devri 4 ..

horrible bosses

(bkz: monty python and the holy grail)

Sanırım Step Brothers var.
'Anıra anıra'ya en yakın diyelim.
www.imdb.com

şey de çok salaktı. slappa da base. I love You Man -di sanırım adı. www.imdb.com

bu arada ben karikatürlere, filmlere pek kahkahalanamayan bir insanım. ağır saçmalamak olunca kendimi kaybediyorum ama.
Gerizekalıca şeylere, klişe esprilere değil ama normları tartaklayan komikliklere gülerim genelde.

(bkz: dumb & dumber)
(bkz: airplane)
(bkz: airplane ii the sequel)
(bkz: top secret)

amerikan kültürünü biraz tanıyorsan borat ve the dictator

(bkz: the big lebowski)

Teklif - Sandra Bullock oynuyordu

www.imdb.com

tabii kadınsan daha komik oluyor olabilir.

www.imdb.com

komedi türü değil ama hakikaten anıra anıra güldüm.

the big lebowski, son sahnesi beni cok guldurmustu.
fargo
road trip
dumb and dumber
police academy

how high

year one

how high(süper ot) +1
ace ventura/liar liar/bruce almighty ve bi sürü jim carrey filmi
hangover +1

korkunç bir film

airplane +1
hangover +1

Bir de mesela The Office US'teki Steve Carell'e ve Community'deki Human Being'e çok gülüyorum.

Ama yani Human Being'e çok gülüyorum derken, gerçekten çok gülüyorum. İlk izlediğim zamanlarda eski üst kat komşumla sohbet ederken, gülerek, "Neler oluyor evde, gece boyunca kahkahalar falan?" diye sormuştu. O kadar çok gülmüştüm ki, kahkahalarım kendi başlarına komik hale gelmişti.
Sabahlara kadar Community izlediğim için geceler boyunca çığlıklı-kahkahalarım yukarı gitmiş.
O da çok gülmüş halime.

Çünkü, şaka yapmıyorum, sabaha kadar gözyaşından üstümdeki kıyafet ıslanana kadar Human Being'e güldüğümü bilirim.

(bkz: white chicks)

Black Books

how high +1
scary movie 1-2
step brothers +1

(bkz: tucker and dale vs evil)

dışı deride olsa nubukta olsa converse olduğu için diğerleriyle aynı sağlamsızlıkta. fazla dayanmaz ama güsel.

hayir.

hem nubuk ayakkabıyı hem de bu tarzı sevmediğim için güzel gelmedi. nubuk bakımı da zor zaten.

cok guzel bence. yasininda 17 olmasi gerekmiyor spor giyinmek icin. tarz meselesi.

dandik. converse sevmem.

1- yüzüstü + yastık ile

gene olarak 3- sırtüstü + yastık ile

nadiren yan şekilde. duvara dönerim genelde

yüzüstü - yastıksız

yastık kafamın üzerinde olur genelde.