Kaç kere yapıyor ?

Sadece çiş olsa sistit diycem ama.

bugün en az 6 defa yaptı sanırım net sayamadım ama :/ korkudan öfkeden inadına mı yapıyo yoksa bi sorun mu var napıcaz bilemedik

çok sert cezalandırmayın, sadece yüksek sesle "hayır" deyin.
sokağa çıkardığınızda tuvaletini yaptığında aferin deyip ödül maması verin. bunun haricinde kesinlikle ödül vermeyin.
ayrıca belki hayvanın bir rahatsızlığı var da tutamıyor, mutlaka veterinere gösterin.

gazeteler kirli oldugu icin oraya yapmiyor olma ihtimali var ama o kadar sik yapmasi hayra alamet degil. hekiminize danisin.

hormon dengenizle bu yaşta oynamayın. doğal diyerek bitki falan tavsiye ederlerse o da hormonal dengeyi bozarak bu işi yapacaktır muhtemelen o yüzden yok.

Tampon +1

15 yasindaki kiza tampon mu oneriyorsunuz?

tampon doğru kullanılırsa kızlık zarını bozmaz. 15 yaşındaki kıza adet geciktirici önerip hormonlarını mı alt üst edelim?

Cok stresliyim yanlis bir sey soylediysem kusura bakmauin ama kullanmama izin vermezler :/

Regli erteleyen haplar var bıraktığın gunun ertesi regl oluyorsun. Doğum kontrol hapları da bu mantıkta.

15 yaşında isen önce ailene danış.

adetin çok uzun sürmüyorsa bence hiç dokunma, 2-3 gün denize girme derim. tabi tatiliniz kaç gün o da önemli. ama geciktici kullanmayı pek önermem tüm dengeyi bozabiliyor. henüz gençsin de.

Maksimum bes gun kalicaz civanpercemi diye bi ot varmis onu icince ertesi gun olunuyormus bilginiz vsr mi acaba

reglin normal tarihinden birkac gun once her gun bir tane aspirin almaya baslayin, iki gun kadar one cekebilirsiniz. geciktirmek icinse bol bol kahveye abanin.

İlaç kullan gitsin bişi yok o kadar

tampon kullanma sakın

bu stresle kendiliğinden de gecikebilir. tampon en mantıklısıydı ama artık susuz bir tatil olacak, ilaç alma bu yaşta.

civanperçemi denen ot sadece "gecikmiş" regli söktürür. erkenden regl olmanı sağlamaz.
tekrar söylüyorum; yiyip içeceğin hiçbirşey reglini öne almaz. bitkisel ürünler sadece reglin geciktiği zaman yardımcı olabilir.
geciktirici ilaç ise hem bu yaşta hormonlarını alt-üst eder, hem de inanılmaz ağrı, şişkinlik ve sinir bozukluğu yapar. hatta bir sonraki adetini bile etkiler.
daha önce kullandım ve birçok arkadaşım kullandı ordan biliyorum, herkes bin pişman.

annen hiç sormadı mı regl tarihini?

bana hiç inandırıcı gelmedi

troll olma olasılığın çok yüksek ya da başka amaçlarla sorulmuş olabilir.

annene söyle tatili erteleyin 15 yasında ne hormonu ne tamponu ya saçmalamayın..

nedir bu türkiyedeki tampon takıntısı anlayamadım. tamam rahatsız diye hiç sevmem kullanmam ama bekareti bozacak büyüklükte bir şey değil kesinlikle çok abartılı bir hareket filan yapman gerek bozması için. amerikada ped hemen hiç kullanılmıyor küçücük kızlar ped med bilmiyo bile ilk tampon takıyolar hatta... neden bilmiyorum orası ayrı rahat rahat ped kullanmak dururken.

Anlayamadim neyin mantiksiz geldigini aileme danistim annem de biliyor sadece tatili erteleyemeyecegimiz icin ikimiz de ne yapacagimizi bilemedik ve buraya yazdim baska ne amacla sorulmus olabilir? Sherlock holmes havalarina girmeyin lutfen

iki sonuca da hazırlıyorum kendimi

Hırs yaparım. Oldururum. Bir şekilde olur, meğerki işin işinde başka bir insana bağlılık olmasın.

Umut, fakirin ekmeği.

bir yere kadar elimden geleni yaparım ama çok da zorlamam. genelde çok zorladığım şeylerin elde edince hayrını görmedim. hani her işte bir hayır vardır ya olmayınca oluruna bırakıyorum.

Ölüm hariç hiçbir şey beni olmadı kısmına itmedi

"Belki olur" değil, "İlla ki olur" diyorum. Sonsuza kadar öyle gidecek değil ya, illa vardır bir kırılma noktası. Bu sefer de değilse başka zaman. Aradaki zamanın keyfini çıkarmak gerek.

kendini kandırmamak lazım. neden olmuyor diye dürüstçe ve acımasızca sorgulayıp sonra da elinden geldiğince oldurmaya uğraşacaksın. elinden gelecek bir şey değilse de başka arzulara odaklanmak lazım. dünya çok büyük, seçenek çok.

kabullenirim ama %0.000000000001'lik bir mucizeye de ufak bir inanç beslerim.

birşeyin olup olmayacağı az çok bellidir zaten, olabilitesi olan birşeyse mutlaka oldurururum.

nedenlerini sorgularım. değiştirebileceğim bir şeyler varsa elimden geleni yaparım ama bazen olmuyor diyerek bırakırım.

kariyerden örnek vereyim. yüksek lisans + mba yaptım. yani elimden geleni yaptım.
bir sürü iş başvurusu yaptım. ama yaş oldu 33 artık geç kaldığımı anlayıp vazgeçtim. yaşımı değiştirmem elimde değil çünkü.

Olumsuz olacak diye düşünmem başlarda, olumsuz olacaksa zaten sonrasında üzüleceğim. Baştan üzülmeye gerek yok. Genelde kolay kolay ümitsizliğe de kapılmam, vazgeçmem için çok bariz işaretlerin olması lazım. Öyle işte optimistlik zor zanaat.

ızgara hellim güzel oluyor salatanın içine.
Ot kısmını az tutup salatalık domates kısmını bol koyuyorum ben, ot çok sıkıcı. Bol beyaz peynir de olur. Kavrulmuş mantar falan da koyabilirsin.

yeşil mercimek salatası, buğday salatası..

Kesinlikle patates salatasi. Kup kup patatesler buyuk olsun, marul domates istege gore maydanoz ve sogan. Baharatlari biraz yagi limon nar eksisi ile mukemmel bir doyum

buğdayı önceden ıslatmak mı gerek? ne kadar kaynatılması lazım?

buğdayın bir gece önceden suya koyun. sonra 20-30 dakika haşlıyorsunuz.

sonra içine malzemeleri koyuyorsunuz. ben keçi peyniri ve sarı biber koyuyorum. bir de maydonoz ve dereotu.

yoğurtlu ton balıklı salata. (hayır zehirlemiyor)
bir kutu tonbalığını açıp süzgeç içinde sudan geçiriyoruz. o süzülürken istediğimiz miktarda yeşillik, salatalık, yeşil biber, turşu (kornişon ya da biber turşusu) vb. malzemeleri doğruyoruz. diğer tarafta 3-4 kaşık taze yoğurdu çatalla şöyle bir çırpıp içine bir tatlı kaşığı hardal(seviyorsanız miktarı arttırabilirsiniz) ekleyip karıştırıyoruz. bu sosun içine tuz ve kekik de ekliyoruz. en son bu yoğurtlu karışımın içine süzülmüş ton balığını ekliyoruz. bu karışımın içine de doğradığımız yeşillikleri boca edip karıştırıyoruz. en son 2 yemek kaşığı elma sirkesini ekleyip son bir kez daha karıştırıyoruz.

daha doyurucu olması için bu salataya birkaç kaşık haşlanmış makarna eklenebilir.

not: ekşimsi tatları seviyorsanız iyi bir tariftir.

kısır da doyurucu gayet.
mis gibi bi tarif;
www.portakalagaci.com

labrador değil mi?

çikolata labrador

labrador retriever.

labrador ama siyah labrador. çikolata labrador kahverengi oluyor.

Benim kus da boyle oluyodu bazen. Veteriner vitaform adli bir ilac tavsiye etti. Hastalandiginda ondan veriyorum. Suyuna toplu igne basi kadar atiyorum. Ama senin kus kucukmus agir gelir mi bilmiyorum. Sorumluluk almak istemem. Veterinere danismadan verme.

Kuşun üşütmüş. Çok hafif cereyanda kalsalar bile hemen üşütüyorlar, benimki de öyle. Vitaminli suyundan içtikçe birkaç güne düzelir. Çubuklu yemlerden çok verme ama ona iyi değil diyorlar.

kuşlar kızgınlık zamanlarında da yemlerini kusarlar. belki bundan kaynaklı da olabilir.

yemini değiştirin, bir de yeme kuş kumu da katın bence. şart mı bilmiyorum ama şuradan bir kanaat edinebilirsiniz: www.uzmantv.com

ayrıca esintili havalarda dışarı çıkarmayın, hatta esintisiz havada dahi korunakli biçimde çıkarın derim. yeşillikleri de çok iyi yıkamadan vermeyin.

son olarak hasta olduğunu düşündüğünüz durumlarda kakasını yakından takip etmenizde yarar var. ishal onları çok güçsüz düşürüyor diye biliyorum (enfeksiyon + sıvı kaybı).

haşlanmış yumurta sarısı ve ekmek içi verebilirsin. onları da kusacak mı bakalım?

yeni gördüm umarım iyidir kuşunuz.
eğer çok küçükse yemleri kıramıyor olabilir. yavru yemi verebilirsiniz ya da yavrular için hazırlanan mamalardan hazırlayabilirsiniz.
marul vermeyin. verenler var ama genel olarak riskli marul, ishal yapabiliyor.
boğazıyla ilgili bir sorunu varsa yutkunamıyor olabilir. daha önce penceremin önüne konan bir kuşun (kumru) yutkunamadığını farketmiştim çiçek hastalığı çıkmıştı, tedavi olması gerekebilir.
tüy döküyorsa karın ağrısı olabilir ama yem çıkarmasıyle bir ilgisi olacağını sanmıyorum. kafanıza göre ilaç vermeyin sakın.
neredesiniz, bir petshop önerebilirim kuşlar hakkında bilgililer?

the sopranos

hiç bi dizinin o kadar güzel olabileceğini sanmıyorum ama hazır kimse söylememişken breaking bad diyorum ben

Doctor who.

Gilmore Girls.

oz

True Detective

24

fringe tabi ki, daha iyisi yapılmadı.

ccc bishops ccc

six feet under

breaking bad

game of thrones

mad men

izlediklerim arasından bu üçü çok kaliteli yapımlar. ben zor beğenen biriyim ama bunlar gerçekten kaliteli.

oz +1

the sopranos +1

çok dizi izledim ama daha iyisini izlemedim.herkes sevemez ama haberin olsun.sevenler de aşık olur.

breaking bad

six feet under
battlestar galactica

six feet under +1

carnivale

friends

Bron/broen

scherlock holmes

nip tuck

friends
oz

six feet under

oz

oz +1

işte aradığım oz çoğunluğu burada :)

yılan hikayesi,

bi de ruhsar :D

oz da güzeldir,
ama six feet under

dexter

Akasya duragi

house md.

Six feet under

angels in america
battlestar galactica
freaks and geeks
community (en azından ilk 3 sezonu)

Ezel...

scrubs

doctor who +1

six feet under.

arka sokaklar.

the office

Benim annem de yapiyo onu. cay kasigina bi damlacik dok yagdan, sonra at kafayi geriye cay kasigini dik bi sekilde tut burnuna degdir, sonra burun deligine getir devir kasigi burnuna.

Mission accomplished. ;)

kulak cubuguna emdir yagi iyice
sonra koltuga uzan, pamugu soktun muyd burun deligine yag gidecegi yeri bulur

serçe parmağını yağa batır, sonra kafayı geriye yatırıp serçe paröağını burnuna sok ve burnunu iyice çek.

Konserve gıdalar var. Patlıcan kızartma, barbunya falan.

iftarda hazırladığını sahurda da yersin veya sahurda bitirecek şekilde hazırlasın daha fazla pişmiş hiç bir şeyi muhafaza etmeye çalışma her ne olsa şu sıcakta bozulur. taze fasulye al pişir ye mesela böyle yapamaz mısın? -yemek pişirme becerini söylersen ona göre fikir verelim-
zeytin, hurma filan al onlara bişey olmaz
peynir(suyunun içinde veya tek tek paketli olan), yumurta gibi şeyleri en minimum pakette alıp güneş görmeyen yerde 2 gün tutabilirsin bişey olmuyor.
sahurda da yumurta haşla (tok tutar) tost filan yap en bozulmayacak :)

bim'de dolapta durmayan her şey işinizi görür işte.

Bir kova al içine su koy peynir bile saklarsın. Suyu günde iki kere değistirirseniz

beyaz leblebi bulundurun, hem tok tutar sahurda yerseniz hem de bozulmaz.
bir de yumurta için geçenlerde duyuruda konuşulmuştu. aslında buzdolabına koymaya gerek yokmuş. dışarda bişey olmazmış birkaç gün.

sucuk yumurta patates. sucuklu patatesli yumurta yaparsın. ama sucuk susatır tabi. kaşar da dayanıyor aslında bir süre.

pastörize süt ve mısır gevreği de bir seçim ama sahurdan iftara tutmaz o insanı.

mısır gevreği değil ama yulaf ezmesi yiyebilirsiniz. tok tutuyor baya. sütün de en ufak boyundan alırsınız, açınca bitirirsiniz.

zeytinyağı verme, muhtemelen yarın veya öbür gün tuvaletini yapacaktır aynı durum arkadaşımın kedisinde de oldu. alışkın olmadığından böyle oluyormuş.

Zeytinyağı vermeyin ama veterinere bırakırken bu durumu belirtmeyi ihmal etmeyin, ona göre takip ederler onlar.

Zeytinyagini poposundan verin azicik ufak enjektorle. Biz oyle yapiyorduk. Ama bizim yavrunun kabizligi baya ciddiydi. Elimizle karnina dokununca hissediyorduk cikamayan kakayi. Sonra zeytinyagi sıktık popodan bikac damla o zaman yapabilmisti.

kelimelik var. biz ailecek oynutyoruz birbirimizle.

aaa kimse dememis ama kelimelik var. güzel oluyor. manyak gibi oynuyorum hala.

bi de filmlere meraklıysanız moviepop olabilir.

bokunu çıkarmayaydık eyiydi.

arkadaşların dediğine ek olarak kelimelik oyununu tavsiye ederim.

hiç oynamadım ama buraya yazılmamış çok övüyorlar kelimelik oynayın

biz geçen eşimle kelimelik'e başladık, baya güzel.

9 kişi cevap yazmış kelimelik diyen yok ya,

Sims'in facebook versiyonu vardı bir ara, ona bakın derim.

songpop deneyebilirsiniz.

kelimelik oynayın.

kelimelik eğlendiriyor.

aynısı benim de başıma geldi ama ödemiştim bir şekilde. aynı şekilde yanlış tedavi uygulayıp daha da kötü yapmıştı kedimi. bir şekilde hallederim diyorsan bir daha uğraşmamak için öde derim. ama bu tarz durumlarda veterinerleri kesinlikle yaymak gerek. yaptıkları ihmalsizlik yanlarına kalmamalı.

bir lokantada yediğiniz yemeği beğenmediyseniz hesabı ödememek normal geliyorsa ödemeyin bence.

Ödeme.

eğer yanlış tedavi uyguladıysa zaten onun sizden para istememesi lazım.
Normalde kimsenin hakkı bende kalmasın diyen biriyim, birinin 1 lirası bende kalsa uykum kaçar.
Ama bu durumda bence ödemezdim ben. Giderim o parayı barınaklara bağışlarım bende kalmasın diye ama ona ödemem.

3100 ödemişsin ya bundan sonra bence 400 lira için değmez ödememek. küçük yer demişsin bir de.

bu demek değilki hakkını arama, kesinlikle konuş vet ya da başkasıyla ama keşke daha önce arasaymışsın

lokantayla aynı durum değil maalesef bu, arkadaş sadece hizmet almamış, evinden bir parçayı, kedisini emanet etmiş veterinere.

tak gitsin derim ben. o parayla o zengin, sen de fakir olmazsın ama, kediyi daha da beter ettiyse haketmiyor demektir.

o parayı da yeme, kedinin sağlığını güçlendirecek birşeyler yap bence: özel mamalar varsa onlardan al, yeni yerleştiğin şehirde iyi bir veteriner bul ve tedavi ettir vs.

gidip döve döve paranı alıp almamayı sorsan biraz düşünür yap derdim. buna vereceğim cevap belli.

Valla önce sana şunu sorayım. İşin içindeyim çünkü.
Öncelikle veterinerin kedine teşhis koyacak donanımlı bir kliniği var mı? Hiç yoktan bi kan analiz cihazı, belki röntgen falan. Yani doğru teşhisi koybilecek donanımı var ve ona rağmen koyamamışsa o veteriner biraz gevşemiştir aşı vs işlerle uğraşmaktan ve açıkçası biraz da paraya bakar olmuştur.
Ama eğer bu tarz bir kliniği yoksa yanlış teşhis koyması da normal aslında. Hayvanlar da en az insanlar kadar kompleks canlılar sadece tedaviye ve rahatsızlığa verdikleri tepkiler bizlerden daha hızlı.
Ve o dediğim cihazlar gerçekten çok pahalılar. Ama çevren bile yandın sen falan dediyse büyük ihtimalle sorumsuz bir veterinerdir.
Ben parayı öde derim. Ama ödediğin zaman kedinin sağlık geçmişine ait dökümanları da al teşhisler uygulanan ilaçlar, tedavi şekli tedavi süresi vs. Daha sonra da bunları ilin veteriner hekimler odasına veya tarım bakanlığına götür.
Böylece hem faydalı bir iş yapmış hem de kendi çapında intikamını almış olursun.

@solem

veterinerde bir sürü cihaz var. Bir sürü de tahlil yaptı. Kulağından parça kesip inceleme bile yaptı. Lakin kedi kötüleşmeye devam etti. Mantar vardı kedide. Kortizon kullandırdı aylarca.Sonra kediyi İzmir'deki bir veterinere götürdü kız arkadaşım. Oradaki veteriner, mantar hastası kediye kortizon verilmeyeceğini söyleyip yeni bir tedavi başlattı.

teşekkür ederim herkese cevapları için.

Kız kulesine götür. Anadolu yakasında bir gezdir, döner yedir, rakı içir taksimde. Antalya falan bilmiyorum, onun yerine izmir daha güzel olur gibi.


kız kulesinde şarap açtır lan bide... 400 500 ama değer.

bu sıcaklarda izmir'e falan götürme bence. istanbul sonrası kapadokya'ya falan götür. bir de amasya da yaylalar varmış ben de çok gitmek istiyorum fırsat olmadı. kete neyin yapıyordu teyzeler cnn de hayat gezince güzel programında görmüştüm.

öncelikle teşekkür ederim.

istanbulu kaç günde gezdiririm sizce?

Antalya daha büyük daha iyi olur gibi geldi izmir'e nazaran. araç kiralayıp çevresini falan da gezebiliriz gibi. :)

Antalya'ya gotur bence de Izmir'den iyidir. Selale melale antik yerler ne varsa gezersiniz iste.

Bence Antalya/İzmir yerine Pamukkale ve/veya Kapadokya'ya götür.

antalyada kemer taraflarına doğru kayın direk şehir merkezinde kalmayın. bi gün tekne turu yaparsın bi gün sahilde yer içersin akşamları biranı alır deniz kenarında takılırsın bi başka gün olimposa çıkarsın teleferik falan var. yanartaş a gidersin. gece orada ateş başında bir iki saat takılırsınız. her gün farklı mekan görmek mümkün yani.

arkadaşlar, düzelteyim. izmir'e götüreceğim demedim. Antalya'ya götüreceğim. :)

istanbulda kapalıçarşı, mısır çarşısı, taksim istiklal caddesi, kız kulesi, belki 1 gün adalar, moda, bağdat caddesi-caddebostan, galata kulesi.. benim ilk aklıma gelenler, yani ben buraları gezdirmiştim. zaten hiçbirzaman plana sadık kalamıyorsunuz zaman yetmiyor.

korunaklı bir yere bırakın bari. eğer o ortama alışkın değilse denize falan düşmesin.
arabaların çok geçmediği, çıkmaz sokak gibi bir yere bırakın bari bırakacaksanız.

Sokaktan aldım zaten. Geri bırakırsam bir şey fark etmeyecek.

şehir yazmamışsın ama istanbulda olduğunu farz ediyorum , cihangir ve moda semtleri kedi fetiştinin tavan yaptığı yerler. bu iki semte bırakma imkanın varsa o kedinin sırtı yere gelmez..

Evet İstanbuldayım. Moda'ya bırakabilirim. Teşekkürler.

üniversite kampüsleri eğer köpek barındırmıyorsa iyi yerlerdir. yıldız teknik beşiktaş kampüsü mesela.

yesiltas +1 bohemlerin cok oldugu yerlere birakirsan muhakkak bakarlar

suyu var ve yeterince su içiyor öyle değil mi?

Evet koydugum suyu icmisti yarisina kadar degistirip koydum tekrar yanina simdi icmiyor. Bir dendin yikamistik sonra havluyla kurutip balkona koymustuk usutmus olabilir mi? Ama cok sicakti disarsi en az 35 falandi.

hava çok sıcak olunca hızlı nefes alıyor ondan. buz kalıbı falan koy yanına.

Spam yapiyorum ama bir de burnu pembe olmus gibi sanki

Buz koydum yanina suyuna da attim icti. Yaladi buzu biraz ve tiremesi azaldi baya bir. Sanirim sicaktan

Su falan doksen uzerine?

tavşanlarda sıcak çarpması denilen bir olay var. fazla sıcağa gelemiyor, serin tutmaya çalış.

güneşin altında mı? direk güneşin altına koymayın.

Yok hayir golgede ama burada hava su an 42 derece

bebek tavşana marul vb yeşillik vermeyin, ishal olup ölür. tavşan yemi alın lütfen.

kulakları ne durumda? eğer dik durumdaysa sıcaktan titriyormuş. fazla sıcaklarda sıcaktan ölebilirlermiş.
eğer vücudunda enfeksiyon varsa ateşi çıkarmış o yüzden de titrerlermiş.
korkudan da titreyebilirlermiş, biraz uzun sürebilirmiş hatta korkudan titreme olayı.

Tavsan yemi bulabilecegimiz bir yerde degiliz ve misafir gibi bir seyim burada tek basima cikip bir seyler bakamiyorum elimizde marul havic salatalik var. kuru ot da gelecek aksam. Tavsan da bebek degil cok kucuk degil.

Evet dik durumda. Biraz si icip biz yaladi goglede kendine geldi hoplamaya yurumeye basladi ama hala dik kulaklari

çok acil serin bir yere alın. sıcaktan olmuştur.

Sakın kargoyu açmadan imzalama. Buna hakkın var. önce kutuyu aç, mal sağlamsa imza at. Bunu yapamayacağını söylerlerse sakın kabul etme.
kargo kırıksa kargocuda bir tutanak tutturacaksın. Aksi halde kargo şirketini mesul tutamazsın.
Yanlışım olabilir ama ben böyle biliyorum.

kargo elinize geldiğinde kontrol ettikten sonra gönderin kuryeyi.
zarar görmüşse tutanak tutup geri almaları lazım diye biliyorum.

urunun iadesini iste. daha sonra tekrar siparis verirsin.

ben de bi kere kitap siparisi verdigimde, istanbul'dan izmir'e gonderemediler kargoyu, hakkari'den bi adam aradi, sizin kargo bana gelmis ama ustunde izmir adresi var diye :D

Bunu İK'ya sorsana delikanlı derdim bana böyle bir mail gelse.

O yüzden İK'ya sor.

@cakabo; ik ilgisiz, kadına bir şekilde ulaşamıyorum. Adamla 1 saat süren samimi bi görüşme olduğundan, bir de işte "pozisyon sizinle tamamen örtüşüyor bence" dediği için cürret ediyorum tamamen :)

ne olursa olsun iki kereden fazla arama. Bu firmayı uzaklaştırmana da sebep olabilir. Zaten iki kere aramışsın, onlarda bunun farkında. Üçüncüsü gereksiz hatta zararlı olur.
Sabret

Malesef bunu çok yapıyor firmalari, "aradığımız aday sizsiniz, tam sizin gibi birini istiyorduk biz de, arayacağız dizi" deyip aramadıkları bana da oldu.

Aradığında da, bugün dönücez, yarın dönücez, valla dönücez falan derler ama dönmezler bir türlü.

Tipik bir durum. Umarım sizinki farklı olur ama ben tecrübeli biri olarak nelerle karşılaşabileceğinizi göstermek istedim.

Soruna gelirsek; "pozisyonun birebir örtüştüğü üzerine konuşmuştuk" cümlesini çıkar, hiç profesyonel durmuyor. Bir de metine başka firmalarla görüşme yaptığını ancak bu şirkette çalışmak istediğin için işe alım sürecinin sonucunu bilmek istediğini falan yazabilrisin.

Büyük ihtimal senin gibi istedikleri biriyle daha görüşüyorlar ve maaş ve işe başlama detaylarınızı ölçüp biçiyorlardır. Veya başka biriyle anlaştı gibiler ama olur da o başkası olmazsa seni yedekte tutmak için olumsuz yanıt vermiyorlardır.

görüştüğün müdür senin çalışacağın birimle ilgili, muhtemelen birlikte çalışacağın kişi olacağından ona sormanda sakınca yok bence, görüşme olumlu geçtiyse. başvurduğun pozisyon uzman mı yönetici mi?

İse alinmamissin, mail atmana gerek yok bence.

saolun arkadaşlar. yazdım gitti :) beklemedeyiz..

Orphan Black
American Horror Story
Person of Interest

banshee
suits
person of interest
arrow

The Blacklist

breaking bad

dexter. intro'daki kahvaltıyı kaçırma.

batman the animated series

Penny dreadful

da vincis demons

fringe 1 ve 2 .sezona katlanabilirsen ondan sonrası nefes kesici.

mesajı dikkatli okumalısın, bir püf noktası vardır. mesela atıyorum 100 lira üzeri alışverişe bedavadır gibi..

Ya da bu ay yaparsaniz alışveriş bi dahaki ayki alışverişlerde kargo bedavadir.

ya da belli ürünlerde bedavadır.

sokakta annesi olmadan bakılması pek mümkün değil. yaklaşık 2 saatte bir beslenmeleri gerekiyor.
ist'da ya da diğer büyük şehirlerde kliniklerde sütanne bulmak daha kolay. küçük şehirlerde de yine şansınızı deneyebilirsiniz tabi.

Sokakta dediğim bizim sitede. Yani av olma sorunu yok. Fakat beslenme sorunu var. Veterinere mi bırakalım?

pet shop ve veterinerlerde yavru kediler için biberon ve süt tozu var. ondan hazırlayıp içirebilirsiniz.

Yakınlarda doğum yapan bir kedi var. Sokakta ve biraz uzakta yaşıyor ama o. Hem sokakta olmasından dolayı hem de diğer yavrularla sorun yaşayabileceğini düşündüğüm için o süt anne olayı mantıklı değil gibi.

Sutanne sizden cok daha iyi bakar hele ki siz anneye mama/su desregi verirseniz. Burda problem hayvanlari yedirmekten cok her 2-3 saatte bir popolarina islak pamukla masaj yapip tuvaletlerini yaptirmak. Su an diskilama refleksleri yok, annelerinin yalayarak yaptirmasi lazimdi.

eline alma mikrop kapalar. ayrıca biberonla sür verebilrisin

@physcos physcos Süt anne elbet daha iyi bakacaktır. ben diğer yavrular ve bizde sitedeyken, orada sokakta olmasından dolayı söyledim. oradaki kediye bakılıyor. yemeği suyu vs. veriliyor. sorun yok

@cigerdelen bir o kedi var 2 yavrusu olan bir de 6 yavrulu bir tane var ama cadde üzerinde. veterinere elbette danışacağım da daha küçücük bir şeyler. taşımak için de kutu dışında alternatifim yok. oradan oraya, oradan oraya taşımayalım dedim.

şimdi bu kedinin yavruları kabul etmesi için bir şey yapılıyor mu? direkt yanına bırakılması yeterli mi? kabul etmediği vs. nasıl ve ne kadar zamanda anlaşılır? ya da ben bunları veterinere sorayım.

teşekkürler.

www.facebook.com

bakın bu video çok yardımcı olacaktır. klinikten süt tozu bulabilirsiniz.

metro markette çok seçenek vardı, aşırı bir fiyat farkı yok ama ben ordan almıştım.

istanbul ise bu işin adresi mercan yokuşu'dur.

istanbuldaysan mutlaka eminönü mercana bak biz üç kapılı suhulet handan aldık 3lü sert plastikten set 210 liraya. 4 tekerlekli olup 360 derece dönenlerden. hor kullanmamıza rağmen bana mısın demedi tavsiye ederim. o çevre komple çantacı zaten o handa olmasa bile mutlaka başka yerde bulursun

32 inclik olanlar sanirim en buyuk model oluyor 82 cm falan yapiyor galiba. Mutlaka 4 tekerlekli almanizi tavsiye ederim, cok faydasini gorursunuz. bu dedigim bavulun en ucuzunu real'de gordum gecen 250 civari birseydi. disi, sert plastik olanlardan. bende bu boy bir adet samsonite var cok daha saglam bir bavul ama belimde fitik olustu o yuzden ben de ayni bu boyun 4 tekerleklisinden alacagim simdi. benimkinin 2 tekeri var.

ben o işi internetten çözemedim. en iyisi kendini çarşıya atman.

kadıköy'de balık pazarının üstündeki sokakta 4-5 dükkan var, en kaliteliden en ucuzuna kadar her marka ve model var, fiyatlar da uygun. İt hafif olmasına rağmen bana çok güven vermedi. hafifliği önemli bir avantaj ama. pierre cardin'in ultralight orta boy dört tekerlekli bir bavulunu almıştım. evropanın kaymak asfalt yollarında bile tekerlekleri hemen aşındı.

dört tekerleği sürmesi kolay ama tekerleklerin dördü de eşit boyutta ise klasik yatırarak sürme eylemini gerçekleştirmen sağlıklı değil. ancak çoğu zaman bu şekilde sürmen de gerekebiliyor, o nedenle arka iki tekeri daha iri olan dört tekerlilerden alırsan rahat edersin.

bavulu zaman zaman kaldırıp kondurman gerekebilir. içinde yüküyle birlikte başedebileceğin bir ebat olmasını öneririm. örneğin bulgaristan'da otobüs muavinleri, taksiciler bagaj kapağını açıp bekliyor, indirme bindirme sana ait :/

en son ground'ın dört tekerlekli küçük boy bir valizini aldım. dışarıda 120-150 tl arası olan valizi karfur'dan 70'e aldım. dediğim gibi arka tekerlekleri büyük. renk seçeneğim olmadığından açık pembe almıştım, bir kullanışta bayaa kirlendi. rengi de tozu göstermeyecek kadar açık ancak lekeyi göstermeyecek kadar koyu bir renk seçebilirsin. orta boy valizim mor renkli mesela, tozu lekeyi pek göstermiyor.

iyi yolculuklar.

linkedinde aynı sektörden olduğum, ortak tanıdık olan beni ekleyen insanları genelde kabul ediyorum. çünkü faydasını gördüm. iş teklifleri aldığım oldu. hatta zamanında beni hala çalışıyor zannedip çalıştığım firmaya birşeyler satmaya çalışan toptancılara çalışmadığımı söyleyince, cv nizi yollayın biz çalıştığımız diğer firmalara iletelim diyenler oldu. gerçekten yani laf olsun diye değil.
tabi ki tanışmak isteyenler de oluyor arada ama cevap vermiyorum oluyor bitiyor.

Ayni sektorden, is yaptigim firmalardan yüzyüze görüşmesem bile talep gelirse kabul ediyorum.

Ekleme konusunda sadece yüzyüze tanıştıklarıma talep gönderiyorum.

Genelde sektörden ve master temsilcilerinden geliyor yabancı olarak, hayır demiyorum genelde. Senede 3-4 yabanci talep gonderir ama max.

bu arada eklemem lazım iş hayatında networking denen olayın önemini küçümsememek lazım. bizim ülkemizde yeni yeni farkedilen bir kavram bu bence.

beni ekleyenleri, kendilerini hiç tanımasam da kabul ediyorum. ben nadiren ekleme talebi gönderirim, o da sadece tanıdıklarıma. çok da kullandığım bir site değil açıkçası linkedin.

Beni de tanimadigim halde ekleyen oluyor. Kabul ediyorum

Yalniz bir kez tanimadigim bir kadını ekledim. O da yurtdışında çalıştığım sektor icin hayli onemli bir firmada calisan bir turktu. Ortak arkadaslarimiz var diye ve işim duser diye ekledim. Kabul etti sağolsun

Haftasonuna kadar dişini sıkacaksın, sonra yakın bir yere kaçacaksın.

öncelikle; en.wikipedia.org
sonrasında da keep calm and carry on.

iş artınca hiçbir aksiyon almam, normal işime devam ederim. normal mesaim, üzerime kalan işlere de yetiyorsa yeter, yetmiyorsa benim sorunum değil, işi üzerime yıkan yetkilisi düşünsün derim hep. istifa etmekten daha iyi.

tatil sonrası darlanmayı en iyi yeni bir tatil planı çözer. bir ay sonra da olsa, üç ay sonra da olsa, haftasonluk da olsa, yeni bir tatil planı her zaman insanı mutlu eder.

kendine küçük süprizler yap. 2-3 haftasonu havuz, yakınlarda şile vs azalarak biter böylece.

nereye bu gidiş +1 diyorum, onların ipneliğini senin çekmene gerek yok, kendi üstüne düşen görevi sana ayrılmış olan zamanda yapacaksın, gerisini bırakacaksın. fazlamesai ödemiyorlarsa da yapmayacaksın, şirketi sen mi kurtaracaksın

bu sadece ankaraya özgü bir sorun değil. evde çok vakit geçiririm mahalleliden banane diyorsan. 2 diyorum

hangi gruba girer bilmiyorum ama işe/okula yakın (mümkünse yürüme mesafesinde) ev tutmak daha mantıklı. en azından toplu taşımaya daha az ihtiyaç duyarsınız.

satın almayacaksan eski ve işe yakın ev derim, ev-iş arası yoldan çok çekmiş biri olarak.
Ama yakınlık farkı çok abartı değilse yeni ev.

@marikari yakın yerlerde eski evler 1500, yeniler 3000 :)

@innerbliss trafik olmayan saatlerde yola çıkarsam sorun olmaz diye düşündüm. mesafe olarak çok fark yok aslında ama uzak olan yerin trafiği daha geç sona eriyor.

eski olsun ama yakın olsun, uzak yol her durumda bir süre sonra gözünüzde büyüyecek.

direk 2.
yalıtım olmayan evlere 400-500 lira gaz ödersin ankarada

banyosu mutfagi duzgun olan evi tercih ederdim.
ama ulasim cok zorlayacaksa yakin olmasi daha iyi olabilir.

l.k. louis diye bir abimiz var hayata dair hikayeler anlatıyor bir de woodey allen var vallahi benim bildiğim.

not:louis'i de doğru bilmyormuşum saygılar

louie bence de en iyisidir. yanında ricky gervais, jerry seinfeld, larry david gibileri de izleyebilirsiniz.

gösteri değil ama talk showlarda john oliver ve craig ferguson'ı çok başarılı buluyorum ayrıca.

louis ve ricky gervais'in yanı sıra ben jeff ross'u da çok severim, sayılırsa bill hader da iyidir.

soruna cevap vermemişim evet, kevin hart olması lazım.

sayılanların dışında, bill burr, doug stanhope ve stewart lee de baya iyi isimlerdir.

Kesinlikle Trevor Noah yı dene. adam müthiş yetenekli her defasında ağlatıyor bizi.

sararsa Eddie Izzard da çok iyidir.

Merhum george carlin vardı. Meşhurdur da.

ricky gervais favorim.

craig ferguson ve zach galifianakis de yapmıştı bir aralar.

Kadıköy Belediyesi yapıyor. Bağımsızlardan bilmiyorum ama belediye veteriner işlerini arayıp sorabilirsiniz.

Kadıköy Belediyesi sınırları içinde çalışan veterinerlerin çoğu bu hizmeti veriyor. Yaklaşık bir buçuk sene önce kendi veterinerimde köpeğime çip taktırdım ama ne kadar para verdiğimi hatırlamıyorum. Sadece aklımda ucuz olduğu kalmış.

bizim köpekte var çip. veterinerde takıldı. annem götürdüğü için fiyatını bilemiyorum ama sorarım akşam.

Degildir ama yine de sorayim. Deri alti chip ile gps takip cihazini kastetmiyorsunuz degil mi?

patates salatası.

mantar soslu makarna

yoğurtlu semizotu

patates varsa haşlayıp püre yapabilirsin. sonra bunu labne ile karıştırınca mis oluyor.

fırında patates ve bilumum sebze.

Salata, ayran.

patates püresi, basmati (iran) pirincinden baharatlı pilav.

pattes püresi

pilav ya da patates püresi
sarımsaklı semizotu ya da cacık
hafif kavrulmuş mantar ve yeşil biber, domatesi roka biraz da mısırla eften püften salata.

not: profesyonel bekar evinden bildiriyorum.

mantarlı patates püresi.

al bir kavanoz garnitür. sık mayonezi oldu bitti.

patates püresi güzel gidiyor.

Firinda kremali patates
Peynir veya mantar soslu makarna
Firinda makarna
Haslanmis sebze (brokoli, havuc, karnabahar, vs)

ben ebdava vectorlerimi buradan indiriyordum
all-free-download.com

www.wpzoom.com şunu buldum işine yarar mı

dekonjestanlar rahatlatabilir.

sudafed, aktifed gibi tabletler günde 3 defa alınabilir.
ayrıca allerji de üstüne binmiş olabilir. antihistaminikler rahatlatabilir.

bununla birlikte ordaki ifrazatın çıkışını sağlamak için oda nemlendirilebilir. soğuk buhar rahatlatabilir. sıcak içecek tüketiminin arttırılması buhar solunmasını arttıracağından ferahlatabilir.

öyle bişiler işte. doktorunuza başvurunuz.

biraz kocakarı usulü olacak ama surata ıslak sıcak (ılık) havlu koymak iyi geliyor diye okumuştum.

sinüzit tedavisi 10 gündür
3 günden sonra antibiyotik etki etmeye başlar
ama 2 aydır geçmiyorsa başka şeyler de düşünülmeli

olmadı. soruya cevap bu.

marketteki domates mi bu daha iyisini görünce eskisini bırakalım.
böyle yapanlar var tabi ama zaten başka birisinden etkilenecek duruma geldiysen süregelen ilişkine olan aşkın çoktan bitmiş demektir. o zaman niye onlasın hala?
özetle cevap olarak hayır.

yani burdan anlayacağımız kızlar yedek yapmadan eski sevgiliye tekmeyi koymuyor.

olmadi. olsa da kendimden nefret ederdim heralde. bana cok ters bi olay.

Ben de hic yapmadim. Sevgiye, bagliliga inanan biriyim. Biterse de karsimdaki kisiye kwrsi olan hislerim kayboldugu icin bitrr, baska birini gozum pek gormez iliski icindeyken.

Bunun yaninda son kiz arkadasim bu yuzden gitmis, yeni ogrendim ben de. Kriteri neydi bilmem, kendisine sormak lazim. Ben para, pul, statu sevdasi deyip kendimi avutuyorum. :)))

terketmedim. ama daha iyisi için terkedildim.

Ödem attınız.

oha süpermiş hocam. ama bana da biraz fazla geldi.

sanki biraz hızlı olmuş ama yakında yavaşlar kilo vermen hep böyle gitmez.
normalde sağlıklı olan bu kiloyu 1 ayda vermen. hızlı verdiğin kiloları geri alman da hızlı olur.

Hepsi kilo değildir en az yarısı sudur.

incelme var mı peki?

muhtemelen bir süre kilo verme duracak. hatta belki 1-2 geri almış gibi olabilir.

diyetinizde her öğün ekmek var mı? ara öğünlerde meyve var mı?
evetse bu yüzden oldu ve evet sakıncalı.
protein ağırlıklı beslenirseniz hem daha zinde ve tok olursunuz hem verdiklerinizi korumanız daha kolay olur hem de kas kaybını minimize edersiniz.
bir de kalori olarak çok kısmış olabilir ki bu da son derece tehlikeli.

neyse, dendiği gibi, yavaşlar zaten, haftada -1 kg mertebesine yerleşir.

aynen, yarısı su, bir kısmı biriken bok+şişen mide fln+düzene giren sindirim sistemi falan. ilk başta oluyor öyle. doktor/diyetisyen kontrolündeyseniz sıkıntı yok zaten. arkadaşların dediği, zamanla yavaşlar.

Bu işteki en büyük terslik diyetisyene verdiğin para.

kaslarına güle güle de (:

o 4.5 kilonun 3 kilosu vücutta tutulan suydu zaten. 10 günde 4.5 kilo verebilrsiz. ama sonraki 10 günde bi 4.5 kilo daha veremezsiniz. onun için hızlı gittiğiniz falan yok. terslik te yok. vucuttaki fazla su attıktan sonra haftada 2 kilo verebilirsiniz en fazla.

Öncelikle hayvan gibi yemedin için 1 kilo mide bağırsak içeriği azaldı.

Yeterli sıvı almadın, zaten sıcak sıvı da kaybettin. Bir de az yediğin için az tuz tükettin bu da ödemi azalttı.

Yaklaşık 1 ila 1.5 kg arası da normal yağ yakmış olabilirsin.

benlik değil ama kötü de düşünmem. sosyal, kendine güvenen ve hayattan keyif alan biri olduğunu düşünürdüm.

gayet güzel, hoş birşey

karı kaldırmak için salsa yapacak kadar düşmüş biri olarak görürdüm.

Daha 3 hafta önce sevgilimi ikna ettim, beraber yapıyoruz. Ben önceden zaten biliyordum, onun da öğrenmesi için yeniden en baştan başladım. Haftaya bi kuru bitiriyoruz bile. Süper.

İnsanların anlamadığı şey, latin danslarında erkekler kıvırmaz. Erkekler erkeksidir, yönlendiricidir. Kim şu adamı kadınsı bulabilir amk www.youtube.com

Kıvırtmaya bahane aramadan yapınız, yaptırınız.

kadınlara karı diye bakmadığını düşünürüm

imrenirim.

salsa yapan var yapan var...
çok kıvırıyorsa ve ellerini ahtapot gibi oynatıyorsa, özellikle shine'larda, hiç hoşlanmıyorum. çok itici gibi geliyor. o kadar kıvırınca bir süre sonra erkek gibi de gelmiyor zaten.
onun haricinde,kontrollü dans ediyor ve ettiriyorsa...dans edemeyen erkekten bir tık üsttedir. benim fikrim bu sonuncusu :)

aha, pandispanyanın dediklerinin altına da imzamı atarım. kastettiğim aynısıydı. ayrıca kendisi de sayılı şanslı gadınlardanmış :(

sevgilisine yanaşan olmasın diye salsaya yazılan arkadaşım vardı. 2.haftada oradan iki kişiyi dövüp ayrılmıştı.

kursuna gittim ama beceremedim. kötü bakmam haliyle.

bir jive, rock'n roll, lindy hop veya en basiti bachata değil ama sevilir, severiz.

bir de nedir bu kalıplar artık, buna özel soru sorulması bile cinsiyetçi bir yaklaşım değil midir?

Lindy hop gibi inanılmaz eğlenceli bir dans varken salsa yaptığı için acırım.
@pandispanya ilk kez aynı fikirde değiliz. salsada erkek kıvırtmaz derken? verdiğin linkdeki adam gay değilse benim gay arkadaşlarım beni çok pis kekliyor. ayrıca kıvırtmalar için bkz: www.youtube.com

@kaymaktutmayansicaksut, dansta kadın/erkek rolü farklı olunca o dans komple cinsiyetçi olmuyor da, bunun hakkında soru sorulunca mı oluyor allasen? :)

r_u_h verdiğin linki biliyorum dostum, gerçekten o adamlar bu işi abartarak yapıyorlar. Benim linkte verdiğim adam, parlak ve enteresan kıyafetlerine rağmen (ki onlar şov için giyilmiş) oldukça seksi bir insan.

Herhangi bi dans kursuna gidersen zaten benim tarifim dışında kalan 2 grup görürsün: 1- uzun boylu ve kalas erkekler, 2- senin gösterdiğin gibi kısa ve oynak erkekler :D

Her ikisi de doğru değil.

Topotoş diyorum.

çiftli danslarda bir tarafın lider olması gerekir, buna baktığımda cinsiyetçilikten öte salon danslarının (salsa her ne kadar farklı olsa da) nezaket algısını görürüm ben. hakim olmaktan ziyade flört etmek, uyumu sağlamak, eğlenmek ve aşk yaşamaktır konu dansın temeline indiğinde.

lider kelimesi de doğru seçim olmaz aslında, yön verir ama bunu yaparken kadına da uyum sağlar, ona bireysel davranacağı esleri sağlar. dediğim gibi aöaç uyumu sağlamaktır, dolayısıyla komut verme tek tarafta olmazsa bu olmaz, halayda bile halay başı var allahasen.

erkeklerin de kadınların da bu kadar ön yargılı baktığı bir alanda, bir spor dalında diyelim, hedef göstermeyen bir soru beklerdim kendi adıma (soru açma şeklini eleştirmiyorum yanlış anlaşılmak istemem. ama mesela salsa yapan çiftler hakkında ne düşünürsünüz deseydin bence bu cinsiyetçi olmazdı)

4 yıldır dans ederim, bunun 3 yılı sosyal latın, 6 ay kadarı da sportif latindir, erkeği bir kere itici bulmadım, bir kere de ona özgülenen komut veren konumunu cinsiyetçi bulmadım.

güçlüdür, kadını yönetmeyi biliyodur, özellikle başka tarafa bakarken kadını bi o yana bu yana döndürmelerine ölünülürdür ama benim sevgilim değildir :/ keşke olsundur. yönetilenler yönetenleri (uu) nasıl da yönetirler..

@cetoxim aöalaşsşdkf bana da denk gelirse öylesi gelir muhtemelen.

olmaz

casual mı demek istedin? olabilir ama kot pantolon-tshirt de giyme.

Smart casual gitmekten bahsediyorum. Dockers+gömlek.

Bu mu takım mı?

Şirket ilki gibi giyiniyor.

Şirkette genel olarak ne giyiliyorsa onu giyin. Ama o tarzda 'iyi' ol.

Gayet güzel olur bence. yeter ki temiz ve bakımlı görün. kırışık falan olamsın kıyafetlerin.
Bol şans bu arada.

valla bana göre şirkette şortla çalışılıyorsa bile iş görüşmesine takım elbiseli gidilmeli.

siz henüz o şirketin bir parçası değilsiniz. O yüzden sizi birşeyler farklı kılmalı, takım elbise giymek yerinde olur.

mutlaka takım giy salla casual gitme

bunu kimsenin diyebileceğini sanmıyorum. insanoğlu hep daha fazlasını ister. diyen de kendini kandırıyordur. daha iyi bir araba teklif edersen bedavaya "ben tamamım" diyemez. ya da işte araba yerine ev, saat, bilgisayar, telefon vs vs...

...eski dönemlerde ise bunu yapan dindarlar, keşişler, rahipler falan vardı. özellikle uzakdoğu'da yaşayan keşişler bur tarz tiplerdi. belki hâlâ böylelerdir bilemiyorum.

Böyle düşünerek intihar eden bir kaç kişiyi haberlerde gördük. Zengin kesimden oluyor genellikle ancak şahsen ben öyle bir doygunluğa ulaşılabileceğini zannetmiyorum...

hep daha iyi bir ev, daha iyi bir araba hatta daha basit düşünürsek bilgisayar, telefon ya da kıyafet olacak. "ben tamamım" demenin insanı bunalıma sürükleyeceğini düşünüyorum.

"Ben tamamım" demedim, ama "Bu kadarı da iyiymiş, yeter. Devamı olsa da olur olmasa"yı sürekli diyorum. Yaşamaktan zevk almak için dürtüp duran, at gibi koşturtan bir amaca ihtiyaç duymuyorum. En büyük amacım zaten yaptığım şeyi zevk ile yapmak, onu da yapıyorum zaten; devamı çok umurumda da değil. Bu da çok tatmin edici bir şey.

Ben "Tamamım" demekten ziyade insan kanaatkar oluşunu, kanaat etmeyi artırabilir kanımca. Bundan fazlasına da gerek yok diyebilir insan.
Ama nereye kadar bilmiyorum tabi. Sonuç olarak kişiye göre değişir.

tamamım demiyorum, ama benden olup olabilecek olan bu kadar diyorum, gerçi sonuç pek iç açıcı değil, ama ancak bu kadar oluyor işte:)

Ben tamamım diyemem, kafamda bazı planlar ve projeler var birkaç tane. onlar olursa da tamam ben oldum demem gene ama "olduğu kadar, bu da bişeydir" derim herhalde.
ayrıca böyle diyebilecek insanların akıl sağlıklarından şüphe ederim açıkçası.

kariyeri işi gücü bırakıp hoşuma giden her şeyle uğraştığım bir dönemde bunu söylemiştim. mükemmeldi :)

kalan ömrümde bunu sürdürebileceğim şüpheliydi, sosyal baskı ve paraların suyunu çekmesinden mütevellit kürkçü dükkanına döndüm.

sevmediğim işimi bıraktığım ve kafamdaki asgari gelire sahip olabildiğim gün "bundan sonra ne olursa + olur" der öyle bakarım hayatıma. başarı vs. umrumda olmaz.

bazı maddi koşulları sağlayarak istediğim gibi vakit geçirmek dışında başka bir şey değil derdim.

pro fine kuzulu tavsiye ederim. biz 1 senedir falan kullanıyoruz çok memnunuz. daha önce royal canin kullanıyorduk. profine kullanmaya başladıktan sonra hem tüy dökülmesi azaldı hem de hayvanlar pırıl pırıl parlamaya başladı.

urun.gittigidiyor.com

bizim de bu ay biten mamamiz pro fine kuzulu. ancak baya suredir tuy dokmesi hic bitmedi. yani, mevsim degisimi sureci bitmesine ragmen hala tuy dokumu devam edince mamadan oldugunu dusundum ve guvenemedim.

veterinerimizin dediğine göre içinde az da olsa tavuk ürünü bulunan mamalar tüy dökümüne neden oluyormuş o yüzden royal'den vazgeçtik zaten nitekim bütün mamalarında mutlaka tavuk katkısı var. pro fine'da hiç tavuk yok. o yüzden tercih ettik iyi ki de etmişiz.

geçen gün bu duyuruyu açmıştım. gelen cevaplar ve ve araştırmalarım doğrultusunda Orijen, Acana (zaten ikisi aynı firmanın ürünüymüş) bir de taste of the wild denilen köpek mamasının en iyiler olduğuna kanaat getirdim. üçü de türkiyede bulunuyor.

ben de gidip bütçeden biraz daha fazla ayırıp acana pasifica aldım. 6 üzerinden 5 yıldızlı bir mama olarak geçiyor.

Naçizane önerim şu ki fizik tedaviye gidin, kontrol etsin o size program hazırlasın. Fizik tedavi her ne kadar önemsenmese de son derece basit hareketlerin etkisi çok büyük oluyor.

bel yastıklarından kullanmanızı tavsiye ederim.
eğer ciddi bi sorununuz yoksa ayağa kalkın, eller belde, belden yukarınızı sağa sola çevirin (ama hafifçe!!!)
eğilip ayaklarınıza dokunmaya çalışın, sonra yukarı uzanmaya çalışın. yukarı ve geriye doğru esneyin.

işe giderken, öğle tatilinde ve işten dönerken 15er dakikalık yürüyüşler. Günde 45 dakika yürüyüş belinize çok iyi gelir. Bir de dandik sandalye ve koltuklarda ve kaykılarak oturmayın. ayrıca, otururken omurganız, Y eksenine tam paralel şekilde dik oturun. Bir tarafa kaykılarak oturmayın. Doğru dürüst bir bel yastığı alın. Bel desteği, yastığı. işe otomobil kullanarak gidip geliyorsanız ve günde 2 saatiniz veya daha fazlası otomobilde geçiyorsa, aynı yastıktan bir de arabanızda olsun.

mekik hareketi yapmayın.

İlginizi, sevginizi ve şefkâtinizi vereceksiniz. Bu üçü haricinde ona verebileceğiniz daha değerli bir şey yok. Onu yalnız bırakmayın ve onun yanındayken hareketlerinize özen gösterin. Ani hareketlerden kaçının ve sesinizi yanındayken (başkasına dahi olsa) yükseltmeyin sakın. Zamanla atlatacak.

evin içinde bunu en ufak bir çabasını ödüllendirin.
siz de gidip onun yanına oturun, takılın biraz. kendini güvende hissetsin. sonra az öteye gidin, sonra biraz daha öteye.. sizden cesaret alabilir.

yazip yazip sildim. zorluklar bekliyor sizi de. korkulu kopekler uzerine cok kaynak okudum ve en son sunu anladim. kopeginiz korkuyorsa, bir sey yok demeyin, yani oyle hissetirmeye calismayin cunku bir sey var. tehlike her yerde var. ama sizin yaninizda guvende. asil onemli olan bu olmali onun icin. muhtemeln havai fisek korkusu da vardir. korktugunda evde saklanabilecegi guvende hissedecegi koltuk arkasi ya da banyo gibi bir yeri olsun.

soruya gelince. ben de kizimi trafik kazali, kollari alcidayken aldim eve ilk. sanirim ilk haftasini mutfakta gecirdi. sonra salona girdi, sonra koltuga kadar geldi. bu sure icinde hic zorlamadim. insanlara inanilmaz bir aski var ama guven problemini hala asamadik.

I ıh.

Hayır. hatta yumurtaları 1 haftada tüketiyorsan oda sıcaklığında koli içinde tutabilirsin. zira kendilerinin doğal yaşam ortamı o. Yumurta depolarından senin midene kadar ortalama 1 hafta kateder yumurtalar, çoğu zaman da bunun 3 günü oda sıcaklığındadır :)

Süt işi biraz daha değişik, 2.5 saatte birşey olmaz ama 5-10 saat içinde (bu mevsimde) artık içme beni der.

güneşin altında kalmadıysa bişey olmaz hemen

Yumurtanın buzdolabında saklanmasının nedeni, buzdolaplarında yumurtalık bölümü olması zaten. Öyle bir mecburiyet yok normalde. Süt normalde bozulur ama katkı maddeleri koruyucular falan derken onlara da bir şey olmuyor.

Mobilden editleyemedim simdi aklima geldi sevgilim kulaklarimla cok oyjuyor kulak kepcemi bukuyor cekiyor iceri kiviriyor bir suru seyler yapiyor onunla ilgili olabilir mi ki bir sinir zedelenmesi falan? Ama bu ara cok oynamadi bir iki kere elino atmistir son gunlerde

eksiduyu.ru
link vermeyi becerebildim mi bilmiyorum ama bana da benzeri olmuştu, sonra geçti kendiliğinden.

sivilce olabilir.
kulak üstü kulaklık kullanıyorsanız kulak kepçenizi büküyorsa oradan kaynaklı bir ağrıma da olabilir.

kulak kepcesinde hassasiyet artışı, evet, dediğiniz gibi iltihap habercisi olabilir. otitis eksterna'da bastırmakla kulak kepçesinde ağrı olur. önemli olup olmaması da diyabet hastası olup olmamanıza göre değişir. eğer diyabet hastası falan değilseniz, yani savunma sisteminiz sağlıklı işliyorsa ciddi bir sorun yaratmaz genelde. ama sonuçta hastalık yani, bir kbb'ciye görünmek lazım. tabii bu ağrı hicbirsey ifade etmiyor da olabilir.

18 sonrası okumuyorsan yararlanamazsın. üstüne bir de;
(bkz: sigortalı olmayanların 213 tl ödeme zorunluluğu)

rhan, kız çocuklar için öyle değil. evlenene kadar veya çalışmaya başlayana kadar babanın sigortasından yararlanabiliyoruz.

beklemek gerektiğini hiç duymadım ben. ikametgahının olduğu sgk'ya git. orada hallederler.

1 ekim 2008 de 18 yaşını doldurmuşsanız sigorta babaya geçiyor dediğiniz gibi.
ama bir şey yapmanız gerekmiyor diye biliyorum ben işten ayrıldıktan sonra sskye sorduğumda sigortan direkt babanın üstüne geçmiş demişlerdi.

evet sigorta dedik ali tezel eksik kalmasın :)
www.alitezel.com

@rhan, ben erkek olarak 25 yasina kadar calismadigim donem icin ailemin sigortasindan yararlandim.

gorevliler maddeleri yanlis yorumluyor, cogu da bilmiyor zaten. adamlara anlatana kadar akla karayi sectik ama sonunda haa evet ya falan dediler.

simdi 25 doldu orasi ayri.

1998 ve öncesi doğumlu olanlar "eski kız" olarak geçtiğinden şuan babanızın sigortasına geçmiş vaziyettesiniz. yasa, 98 ve sonrası doğumlular için geçerli.

yok arkadaşlar, kız çocuklarının 25inden sonra da çalışmadıkları ya da evlenmedikleri sürece baba sigortasından yararlanıyor olmaları doğru bir bilgi. daha önce sgk ile görüştüm bu konuyu. ama şu an bu soruyu ve birkaç başka şeyi daha (mesela AT/11 belgesi) sormak için telefonla hiç kimseye ulaşamıyorum. kafayı yemek üzereyim.

evet kızlara karşı bi cinsiyet ayrımcılığı var. ben erkek olduğum için yararlanamıyorum. ama kız olsam çatır çatır maaş+sigorta alıyordum.

süre kısmı yaklaşık 3-4 ayda hallolur. o da en fazla. o süre içinde sigortasız olursun ama geriye dönük olarak birtakım haklarını alabilirsin fakat biraz zor işler. o süre içinde sabretmek gerkiyor.

tekrar sigortaya geçmek için içinde bulunduğun durumu ve talebini anlatan bi dilekçe yazıp ankaradaki sgk ya ilgili birime göndermen gerekiyor.

error522, yok hem maaş hem sigorta olmuyor. şu an çalışıyorum ve kendimden sigortalıyım. ama istifa edersem babama geçeceğim.

açıkçası ne kadar sürede babama geçtiğim sigortalılık hastane vs açısından umrumda değil. almanya'da üniversite başvurusu yapıyorum ve onun için AT/11 denen belgeyi almam lazım. Onu da sadece babamdan yararlanabildiğim süece alabiliyorum. SGK'ı aradığımda evet yararlanabiliyorsun dediler, ama hiç "istifandan şu kadar süre sonra yararlanmaya başlayabilirsin" falan demediler. öyle bir şey olmadığı için mi, yoksa uyarmak akıllarına mı gelmedi bilmiyorum. eğer ben daha önceden duymuş olsaydım kesin sorardım zaten. ama dediğim gibi, şu an telefonla kimseye ulaşamıyorum ve araya haftasonu girince de pazartesiye kadar gözüme uyku girmeyecek bu stresten dolayı.

o 99 gün içinde eski sigortanız geçerli oluyor sanırım. bir süre daha devam ediyor olması lazım.

yani babamın sayesinde alabileceğim o AT/11 belgesini alamıyor muyum? ay kafayı yiyeceğim şimdi.

kazanılmış hak diye bir şey var. soruyu soran arkadaşınki de kazanılmış hakka giriyor. önce aldılar elimizden o hakkı ama sonra yine vermek durumunda kaldılar. işten ayrıldıktan sonraki ilk 3 ay kendi sigortanı kullanırsın, sonrasında babanın sigortasından devam edersin.

öğrenmiş olduk, eski kızlardansan ne mutlu.

Iste benim icin 3 ay beklemek gibi bir sey soz konusu olmamali, cunku o belgeyi istifadan cok kisa bir sure sonra almam lazim ve onu da sadece babama gectigimde alabiliyorum. Of cok karisacak bu isler.

misafirperverlik konusu olabilir mi? mesela biz misafir konusunda daha hassasız.

ortalık yerde burun sümkürmek

ortalıkta gürültülü patırtılı burun sümkürmek. (yabancı kümesi içinde ki herkes yapıyor mu bilmiyorum ama italyanlar bu becerileri ile senfoni orkestrası kurabilirler)

para meseleleri.
mesela bir yere götürür sizi, siz de benzin parasını verirsiniz ayıp olmasın diye, hemen alırlar. biz olsak "ya lafı mı olur, sok o parayı cebine" falan deriz.

Sesli sümkürmeleri.

her ortamda bagirarak konusmalari.

gaz çıkarıyorlar ya o iğrenç işte

Taksim nostaljik tramvayda turist bi adam oturuyodu, inecegini zannetti kalkti kapiya yanasti. O esnada yerine bi kadin oturdu gencten. Adam orda inmemesi gerektigini fark edince geri dondu eski yerine, kadin da hemen kankar gibi oldu, adamdan yok yok oturun est. tarzi bi tavir beklerken yuzunde bir siritisla omuzlarini silkti ve oturdu. Kabalik bence bu, yurt disinda da sahit oldum, pek yer vermiyolar, kadin erkek fark etmez. Kabalar biraz.

çinlilerin şapur şupur yemek yemeleri.

yazılmış ama tekrarlamaktan zarar gelmez.

bağıra çağıra konuşmaları ve hayvani sümkürmeleri. kadın, erkek hepsi aynı.

Bir grup insanla kaldırım kenarında otururken şimdi milliyetini vermek istemediğim bir kadın tuvaleti gelince bizle konuşurken, tamamen o kaldırım kenarında, hiç muhabbeti ve istifi bozmadan açıp işemişti. Sonra konu ile ilgili arkadaşlar da "Ne olacak, insani ihtiyaç" tarzı yorumlar yapınca "TEM kenarında işeyen vatandaşlarımıza çok haksızlık ediyoruz o zaman. Bunlar işeyince medeniyet, onlar işeyince cahillik oluyor" ile "İşedi koskoca kadın. İğrenç" arasında gidip gelen duygu fırtınalarım oldu.

çok uç bi örnek diil ama, iki amarigalı telefonda konuşuyoken, içlerinden biri ''I gotta go!'' diyo ve orda bitiyo konuşma. öbür taraf da bundan alınmıyo. bizde böyle bişey yapan olsa, ''sen geçen gün niye telefonu yüzüme kapattın?'' sorusuna muhatap olur.

ama bi de bu soruyu tersine çevirip sormak var ki, bu listeyi üçe katlar heralda.

toplu ulaşım araçlarında aracı satın almış gibi davranmaları...
Antalya'da tramvay tıklım tıklım, birçok kişi ayakta duruyor,
2 turist oturuyor, maşallah sırt çantaları da iki koltukta oturuyordu.

öküzün büyüğünü ahırda unutmuşum!

dalje.com

bunun anlamı bizde farklı, onlarda farklı!

sümüklü,

muhtemelen çok iyi bir ailede yetiştin, Türkiye'yi yeterince tanımıyosun ve İstanbul'da araba kullanmadın.

www.youtube.com

ben Türkler çirkin filan demedim.

Soruyu tersten soralım dedim. Yani Türklerin yaptığı ve Amerikalıların kabalık olarak gördüğü şeyler diye soralım. Amerikalı dememin sebebi, ikimiz de iyi kötü bişeyler biliyoruz Amerika'ya dair...

Ben Amerika'da 8 senedir araba kullanıyorum. Şimdiye kadar 1 tane bile BMW'li götüme kadar girip selektör-korna yapmadı. kuja dostumuz beni çok iyi anlar.

Senede bir defa trafik magandasına denk geliyorum. Onda da o kişinin göçmen mi Amerikalı mı olduğunu anlamama pek imkân yok. Yalnız geçen sene bişey oldu: Stop levhası olan bir kavşakta durdum ve hareket etmekte 1 saniye kadar geç kaldım. Geceydi ve kendimi emniyette hissetmedim, yol görünmüyodu. 1-2 saniyelik bir tereddüdüm oldu. Arkamdaki X5'li kornaya bi asıldı!!!! En az 5 saniye süreyle kornaya bastı ve yanıma gelip camını açtı. ''Are you driving???'' diye bağırdı bana. Ben de camımı açıp, ana, avrat, sülale, bacı, ciğerlerim parçalanıncaya kadar küfrettim. Ne var ulan! Ne var!!! diye basbas bağırdım. Cevap: ''Türk müydünüz abi? Pardon!''

Benim burda bi patronum vardı, odama girmezdi. Çünkü odam, özel alanım olarak kabul ediliyor. Odamın kapısında durur ve oradan konuşurdu benimle. O başka bir işyeriydi. Şimdi işyerimde, iki gün önce, patronumun patronu geldi yanıma. Ben de mesai saati olmasına rağmen, kulaküstü kulaklıklarımı takmış müzik dinleyerek yapıyodum işimi. Onu görünce, kulaklığı çıkardım tabii. Kulaklığı da hemen çıkaramıyosun. En az 1-2 saniye sürüyo. Adam kibarca ne dedi biliyo musun? ''Sorry for bothering.''

Sana hiçkimse özel hayatınla ilgili bir soru soramaz. Hem yazılı hem de yazılı olmayan kurallarla, kesin olarak belirlenmiştir bu. Misal, doktor randevusu aldın. Âmirinden izin istiyosun. Ne doktoru? diye soramaz. Hatta doktora gittiğini söylemek istemiyosan, personal business der geçersin. Neymiş o personal business diyemez. Doktora gittin, döndün. Neyin varmış diye soramaz. Gizlice senin dosyana bakamaz, teşhisi neymiş acaba diye. Türkiye'de bi patronum vardı. Soruyodu kıza. Kız da kadın doğumcuya gideceğim diyodu. Kadın doğumcunun adını soruyodu bu defa. Dün burada bi duyuru vardı. ''Sevgilin yemek yapıyo mu?'' diye soruyomuş akrabalar mesela. Yapmıyo dersen de, bi yığın kafa ütülüyomuş.
Amerika'da bir süre yaşamış bir arkadaşım, Türkiye'ye döndü. Sonra orada yapamadı, tekrar Amerika'ya döndü. Türkiye'de, İstanbul'da, oturduğu sitede, arabasının yanına biri yaklaşmış. Biri dediğim, bir komşu ama selam sabah olmayan bir komşu. ''İkinci el mi aldın sen bunu?'' diye lafa girmiş. Bu Amerika'da kabalık olarak nitelendirilir.
Misal, markettesindir. Raflar arasındaki koridorlardan birinde dikilmiş, ve raflara bakıyosundur. Ama biraz geriden bakıyosundur. O koridordan geçmek isteyen biri, Excuse me diyerek geçer seninle raf arasından. Demese noolur? Hiçbişey olmaz. Çünkü geçebileceği başka biyer yoktur ve senin hava sahanla, onun rotası kesişiyodur. Ama der ve geçer. Başka bir ülkede daha yaşadım epeyce bi süre. Oradaki kibarlığa ve uysallığa da hayran kaldım.
Buna benzer çok örnekler verebilirim. Sen de diyebilirsin ki, sahte bir kibarlık o! Genelde sevgisizlik hâkim, yalnızlık hâkim, bencillik hâkim! Haklı da olursun, bunu demekle. Ama konu kabalıktan açıldığı için listemiz kabarık dedim.

yurtdışında ortalama bir türk erkeği de, türk kadını da gayet beğeniliyor.

demişsin. bu tespitine katılamayacağım. senin ortalama zannettiğin o Türkler ortalama değil. askerlik yapmadığın ve büyük bi ihtimalle Anadolu'da yaşamadığın için sen Türkiye ortalamasını bilmiyosun.

@tepedeki saykedelik abim

sümüklü hatırlattı. bişey daha unutmuşuz. Başka ülkeleri pek bilmiyorum ama Türkiye'de tuvaletin zemini pis bir yer olarak kabul edilir. Amerika'da ise, adam laptop çantasıyla, sırt çantasıyla giriyor şirketin tuvaletine. O çantayla birlikte giriyor tuvalet kabinine. E, tuvalet kabin kapılarının altı da, yerden 35 santimetre kadar yüksekte. Yani klozete oturmuş bir kişinin ayakkabılarını görüyosun. Adam o çantayı yere koyuyo, onu da görüyosun. bu da bizim pek yapacağımız bişiy diil.

(bkz: alka seltzer)

bol su bi de buz dolu bardakta kola :)

ama önce kaputt'un dediği ilacı bi iç de ondan sonra.

maden suyu + limon

bir sürahi suya salatalık ve limon dilimle. nane de at. içebildiğin kadar iç.

soda limon tuz.

Bir tane daha bira, çivi çiviyi söker. Şaka yapıyorum su içiyorduk tabii bol bol. Baş ağrısının nedeni dehidrasyon, susuz kalıyor vücut.

sabah kalkmayi beklemeden gece yatmadan once icebildigin kadar su ic sabah pamuk gibi kalkarsin

powerade patlat.

www.dailymail.co.uk

Kötü şeyler olur, şarküteri zararlıdır.

ton balığı vermeyi deneyin daha sağlıklı. Diyet olanlarından deneyin

sonra mamasına onu karıştırırsınız

iç parazit yapar.

Fazla protein aldığı için ileride böbrek yetmezliği olur allah korusun.

Kediniz kaç yaşında bilmiyorum ama yaşına uygun bir Royal Canin deneyin.

@mea maxima culpa: balık sevmiyor. tavuğa hasta. tavuk haşlayıp mamasına karıştırsam salamdan daha iyidir o zaman? bir de inatçı, 18 saatte 1 kez gidip kuru mamasını tırtıklıyor ki açlıktan ölmesin.

@marcelle: 2 yaşında, erkek. zaten suyu da zorla şırıngayla veriyorum, duran su içmiyor. kedi şelalesinin suratına bakmadı. ancak musluktan avcumla içerse içiyor, o da nadir. royal canin 1 yaş civarındayken denemiştik, sevmemişti. şimdi temizmama'dan aldım, bunda da tık yok.

Marla'da aynı davranışları gösteriyordu. Royal Canin Kitten 36 kullanıyorum. Şu an gayet mutlu halinden. Yaş mama olarak da pro plan gourmet veriyorum. Keyfinden geçilmiyor.

Sevgiler.

salam verme sadece kuru mama ver.. pişmemiş etler kediler için zararlı ayrıca..

eninde sonunda yiyecek mama. Başka bir şey verme. Biz 5 yıldır ev yemeğinden başka yemek yemeyen köpeği mamaya alıştırdık kız arkadaşımla. Açlıktan öldürmez kendini merak etme. Sadece mama koy önüne ve başka bir şey kesinlikle verme.

kuru mama koy, proplan gibi kalitei bişey, 1 öğün atlar 2 öğün atlar sonra gelir yer eşşek gibi.

bu arada tezgah üstünde masada vs yiyebileceği başka bir şey olmasın, sizin yemeklerinize dadanabilir.

Salam vermeyin, iyi değildir, hem onlara hem bize.
dayayın kuru mamayı, acıkınca yiyecek eşşek gibi. hiç bişeycik olmaz.
(sağlıklı olduğunu varsayıyorum, hasta ise zorla yedirmek gerekir tabi)

teravihe gidiyomusun hazır ramazandayız? o da sevap. para vercek gerçek fakir çok zor bulunuyo büyük şehirlerde, sahte mi gerçek mi bilemiyosun. ya da en iyisi güvenilir bir dernek veya vakfa bağış yapmak.

bir huzurevine falan gidip yaşlılarla muhabbet edip onları da mutlu edebilirsin. belki ufak birkaç hediye de götürebilirsin.

sokakta senden para isteyen yardım eder misin diyen bi cocuğa ne yemek istersin de aynısından kendine de al oturup yemek yiyin.

darülacizeye git. ama ramazandan sonra. şimdi yoğundur oralar.

Böyle işler büyücülüktür, çıkarcılıktır. Boşver.

Sen sağlığına dikkat et. Olacağı varsa olur.

muhtara gidip sorsan? ama ailesine para verme direk çocuğa bişey al. ve güzelce ver. sanki zaten onunmuş da sen sadece kargoymuşun gibi.

Darüşşafaka'ya bağış yapabilirsin.

www.darussafaka.org

benim yaz okulu masrafları var istersen karşılayabilirsin makbule geçer. sevaplar içinde gerekli yerlerle konuşurum.

löseve cep telefonundan mesajla bağış yapabilirsin. Annen çok şükür kanser olmamış, ama kanser olan el kadar çocuklar var. onları sevindir.
istanbulda fakir yok ben söyleyeyim. bizim yardım ettiğimiz insanlar benimkinden pahalı cep telefonu kullanıyor.
barınaklara mama da yollayabilirsin internetten. o da büyük sevaptır.

bul varoştan iyi bi öğrenci, 1 sene 40-50 lira burs ver.

prezerlatif +1

(bkz: karpal tünel sendromu)

b12 eksikliğinden tut da boyun fıtığına kadar bir dünya şey olabilir.

yani geçmezse doktora git.

Boyun fitigi olabilir evet sinirlere baski yapıyor çünkü. Sen yarini bekle

sinir sikismasi... boyun, dirsek, bilek birinde. ya da psikosomatik, sinir bozukligi yani. ozellikle kadinlarda el ayak uyusmasi yapar... ya da diyabet, sinir sikismasina sebep olur. cok ozet oldu...

felc baslangici ne yav:)) biz ona "inme" diyos, bi anda iniyor, oyle basparmagin uyusmuyor.

karpal tünel olabilir, nörolojiye gideceksin sanırım.
annem birkaç kez ameliyat oldu bu yüzden.

bir havluya sar. koy içine. sonra havluyu çek.

sağ elinizle ensesinden tutun genişçe, sol elinizle de ön patilerinin ikisini birden tutun. o zaman biraz afallıyor, siz o arada fırsattan istifade sokmaya çalışın içine.

zor anınızda yazmak istemem ama kedinin tırnaklarını kestirmek istememesi, kutuya girmek istememesi çok normal şeyler.

arkadaşların tarif ettiği şekliyle ensesinden tutup, kedi üzerinde bir hakimiyet kurup kutuya koymanız gerekli. yoksa kedi geri zekalı olmadığı için biliyor yani kutuya girince veterinere gidecek, iğne olacak, canı yanacak. iki tane mama koydunuz diye kanmaz.

eğer bir şekilde tırnaklarını kesmeyi ve kutusuna koymayı öğrenmezseniz kedini kastalandığında tedavisini yaptıramazsınız.

@sen git
@innerbliss

hepsini denedim. havluyu çekerken anında fırlıyor nasıl beceriyorsa, 3 santim açık kapaktan dışarı atıyor kendini, 8 aylık olmasına rağmen çok büyük bir kedi, çıldırıcam.

aynı sorundan mustaribim. kedim resmen havale geçiriyor, sadri bey gibi çırpınıyor kutuyu görünce. enseden ve ellerden tutarak baş aşağı sokmayı deneyin önce. kafasını sokunca ayakları da giriyor genelde. işe yaramazsa en garanti çözüm bir havluya ya da ufak battaniyeye sarıp öyle sokun. havlu/battaniye kalsın içinde.

ellerinizi çiziyorsa ellerinize tişört dolayın.

bu arada biraz kaba kuvvet uygulamaktan çekinmeyin. başarısız olan her denemenizde daha da cesaretlenip iyice allah oluyorlar sonra.

@mea maxima
@sir gawain
yahu hepsini denedim, kutuya girdiğinde de kapağı kapatıp kilitlerken kan revan içinde kalıyorum, eldiven hırka hak getire. o arada da 3 cm boşluk kalması yeterli, fırlıyor anında dik kutudan.

şunu izle! yastık kılıfı kullanabilirsin
www.youtube.com

Havluya sarmaya çalışınca, panikleyecek, daha çok korkacak ve daha saldırgan olacak. Kutunun üst kapağını çıkarın, kapısının olduğu tarafı duvara dayayın, kutuya koyup ne olduğunu anlama fırsatı bulamadan üst kapağı hemen takın. Ön kapısını takılı bir biçimde hazır bırakıyorsunuz tabii, sadece üst kapağı koyunca klipsi çevirmeyi unutmayın da siz koydum diye sevinirken kapıdan çıkıp gitmesin. :)

o zaman ya bir komşunuzu ya da bir arkadaşınızı çağıracaksınız yardıma.

öncelikle birisi ensesinden tutarken öbürü tırnaklarını kesecek öncelikle.