bir süredir şunu kullanıyorum, sorun yaşamadım.

www.ttec.com.tr

fiş dalgası yok ama.

@antipodes

adaptöre de ihtiyacım var ama.

hepsiburada diyorum. n11 satıcısı güvenilir gelmedi bana. bazı yorumlara baktığımda ürünün orijinal olmadığından yakınan kullanıcılar görüyorum.

n11 den verdim :(
bakalım, ürün gelince güncelleme yaparım.
teşekkürler.

ücretsiz bir şey çıkmayacağından emin olabilirsiniz. şimdiye kadar tr'den aldığım 4s ve 6'yı yenilediler ama garanti süresi içerisindeydim

apple global garantisi türkiyede 10 martta kalkmıştı zaten. destek hattını ararsanız yine özel servislere yönlendirirler, bir şey çıkmaz.
telefonu aldığınız ülkeye giden birine verip ordaki garantisi devam ediyorsa o şekilde bir şeylere ulaşabilirsiniz.

Apple'ın destek hattı yardımcı olmaz muhtemelen. Telefonun alındığı tarihten sonra 30 günlük bir destek süresi var.

Garantisi de bittiği için zaten ücretsiz değişim olmaz.

www.bbc.com

Katarın teröre değil Türkiye'ye desteği var asıl. Oyun içinde oyun dönüyor. Terör örgütlerine yardım eden o kadar ülke varken başlı başına katarın üzerine gidilmesi çok yersiz, haksız ve anlamsız.
Arap ülkeleri Türkiye gibi rahat bir diplomasi sürdüremiyor. Çünkü korkuyorlar. ama eninde sonunda Türkiye'ye tabi olacaklar. Engellenmek isteyenlerden şeylerden biri de bu. Bir ülkeyle ilişkileri ışık hızında kesen ülkeler, yanı başlarındaki yıllardır hala süren savaşta ölen (yine kendilerinden olan ) insanlara bu hızda yardım etmemeleri, yetersizlik göstermeleri tuhaf..
Nasıl ki cetvelle o ülkelerin sınırları kesin ve düz bir çizgiyle çizildi ise kendi aralarındaki ilişki ve iletişim o derece net bir şekilde - kopuktur- temelleri böyle atıldı çünkü.
Hepsini toplasan kendi sayıları kadar da çarpsan bir Türkiye etmezler..

Bazıları ıslak rüyasında Türkiye yüzünden olduğunu sanadursun, asıl nedenlerinin başında İran'la yakınlaşması, İran'lı Şii'lere yardımda bulunması vs. var. Teröre destek falan hikaye. Yine Rus müttefiklerinin tepesine binmeye çalışan bir adet ABD yüzünden oluyor.

@himmet dayi

bir ak'tan daha iyi bilebilecegini mi saniyorsun? ak olmak ne guzel sey be!

soruya cevap: iranla yakinlasmasi ve bunun dengeleri bozma potansiyeli.

Dikkat ettiysen olay sonucunda katar'a erzak yardımı yapacağını açıklayan ülke iran oldu. Katar'in Ruslasmasindan ve dengenin bozulmasından korkuyorlar. Ki Katarla 1915 Almanyasi gibi ilişkimiz var. Katar kazanırsa biz de kazanmış sayılıyoruz çünkü elimiz kolumuz bağlı. Her seyimizi yavas yavaş adamlara satıyoruz ve sattık.

Ingiltere'nin ciddi anlamda etkisi var. speedy'ye katiliyorum.

bence de iki sebep var. birincisi Katar'ın Türkiye'yi koruması 2.si İran ile yakınlaşması. Dolar bir anda Türkiye'de yükselirken çok ağır bir ekonomik krizin gelmesi gerekiyordu. Katarlı iş adamları yatırımlarıyla bu krizi büyük ölçüde erteletti. Bazılarına kompplo geliyor ama 17 aralık süreci, sonra da darbe sonra da doları baya bir yükseltme tamamen Türkiye'ye yapılacak bir operasyonun habercisi. 17 aralık sürecini şöyle söyleyeyim akp'yi devirmekten çok savcı ve hakimler eliyle darbe yapmaktı. ayrıca iran'In aklanan paralarına engel olmaktı. akp'nin yolsuzluk yapan bakanları bahanesi. yolsuzluk yapan bakanlar olmasa hukuk darbesine kılıf bulamazlardı. akp çabuk sıyrıldı hepsinden...

ordaf.org

klasik 2 buçuğuncu dünya kezbanlıkları ve blok atışmaları doğrultusunda mini atışmalar

@ no christ request
sağlam bir analizci ve etiket uzmanısın. Türkiye diyoruz.. ne akı ne karası?

3 yıllık sözleşmenin akıbetini bilmek için sözleşmeyi görmek gerekir.

bunun dışında istifa ederseniz ilk 6 ayın içinde olduğunuzdan 2 haftalık ihbar süreniz olur. bu süreyi de çalışarak çalıştığınız tüm sürenin karşılığını alırsınız. maaşta yanma diye bir şey olmaz.

taşeron firmada çalışmanın bu tür durumları vardır malesef, eğer buradan istifa edip aynı şartlar ya da daha iyi bir iş bulabilme garantiniz varsa bu durum size kalmış, ilk iş tecrübeniz ise işsizlikten daha iyidir 4-5 gün gecikmeli maaşın yatması diye düşünüyorum.

Eger insaat sektorunde devam etmeyi dusunuyorsaniz maaslarin gec yatmasi, hatta bir ay geriden gelmesi cok normaldir haberiniz olsun. Ornegin Ankara'nin birakin taseron firmalarini, ciddi buyuk firmalari bir ay geriden gelir, ilk calismaya basladiginizda iki ay maas almadan calisirsiniz.

@kassiopeia insanların böyle korkunç şeyleri normalmiş gibi söylemelerine inanamıyorum. Bilişim sektöründeyim, açıkçası yalnız bir insanım, borç alacağım vs. kimse yok. zaten olsa da istemek zordur, yüreği yorar. ben maaşın 1 gün gecikmesine bile bozulurken 1 ay diyorsunuz. Bu insanlar nasıl idare ediyorlar? Napıyorlar yani? çıldıracağım ya

Normalmis gibi soylemiyorum ya da mesrulastirmiyorum ancak genel uygulama budur, ondan bahsediyorum. Bunun nedeni de insaat sirketlerinin odeme yapmak icin isverenden hakedis bekliyor olmalari. Zamaninda hakedis odeyen isveren de sanirim henuz dogmadi. Ankara'da su anda 4-5 ay odeme yapamayan bir zamanlar ciddi anlamda buyuk olan sirket var ornegin, sektorun icini bilmeyen bu sirketi hala cok buyuk ciddi sirket sanar.

dikkatimi çeken bi konu var. her ay düzenli olarak geç yatıyor dediniz. her ayın 6 sında maaşı almanız ile her ayın 1 inde maaşı almanız arasında fark yok ki. ikisinde de elinize geçen parayı harcamak için eşit süre var.

bence dert etmeyin. maaşı her ayın 6 sında alacakmış gibi planlamanızı yapın. böylelikle sorun kendiliğinden ortadan kalkacaktır. bence maaş 5 gün geç yatıyor diye iş bırakılmaz. dışarıda milyonlarca işsize hakaret olur bu. ayrıca 3 yıllık sözleşmeniz varmış, adam sizi 3 yıl oraya bağladıysa emin olun ayrılmanız sizin için pek avantajlı olmayacaktır. tahminimce ağır şartları vardır.

çoğu şirkette maaşlar ayın 5-7'si arası yatar çünkü hesaplamalar vs yapılır o arada. 3-5 gün bence de bırakmak için yetmez. bir ay biraz az harcasanız o 3-5 gün tolere edilir. ancak her ay birkaç gün ileriye atıyorsa haklısınız.

youtu.be

www.youtube.com

www.youtube.com

(2,3,1) vektör mü nokta mı? vektör ise başlangıcı orijin mi oluyor?

Vektör işareti koymadım ozur dilerim soru tam olarak bu ben de anlamadim xoy duzlemi 1,1,0 mi oluyor

Sallama ihtimalim de var ama sorunun cevabı şu sanırım:

Bir kenarı 1 birim olan,
Hipotenüsü (2,3,1) vektörünün uzunluğu olan ( kök(4+9+1) = kök(14)) dik üçgenin üçüncü kenar uzunluğunu soruyor.

pisagor teoremine göre:

kök(14)^2 = 1^2 + x^2

x = kök(13)

Çözüm doğru fakat tam olarak anlayamadım 0,0,1 mi aldınız bir nevi

şöyle

u = 2i + 3j + 1k alalım

bunun x-y düzlemindeki izdüşümünü bildiğimizi varsayalım. bunun adına ahmet diyelim.

ahmet, u'nun izdüşümü olduğu için ahmet'in x eksenindeki izdüşümü ile u'nun x eksenindeki izdüşümü aynı olacak. aynı şekilde y eksenindeki izdüşümleri de aynı olacak.

daha da güzeli, ahmet, ahmetin x ve y'deki izdüşümlerinin toplamı olacak.

ahmet = ahmet_x i + ahmet_y j olacak yani

az önce de dediğim gibi ahmet_x=u_x ve ahmet_y=u_y özelliğini kullanacağız.

x eksenindeki birim vektör e_x= 1i + 0j +0k
y'deki ise e_y= 0i + 1j + 0k

bu aradaki kısmının ispatını yapmayacağım, gerekirse bulunabilir.

u_x = u * e_x = (2i + 3j + 1k)*(1i + 0j + 0k) = 2 = ahmet_x
u_y = u * e_y = (2i + 3j + 1k)*(0i + 1j + 0k) = 3 = ahmet_y

ahmet = ahmet_x i + ahmet_y j = 2 i + 3 j

bunun da uzunluğu kök 13 oluyor. y'deki birim vektör hatasını düzelttim.

y'deki ise e_y= 0i + 1j + 0k olmayacak mı?

mantık şu; şimdi bu vektör arkadaş orijinden başlayan ve (2,3,1) noktasında biten bir doğru parçası gibi düşünülmeli.bunu 3 boyutlu olarak kafanızda canlandırın. ardından bu noktadan xy düzlemine bir dik inin.

şimdi, asıl vektörümüz üçgenimizin hipotenüsü, indiğimiz dik kısa kenarı (ki (x,y,z) = (2,3,1) olduğu için bu kenar 1 birimdir. yani z ölçüsüne denk gelir. bizim aradığımız ve pisagor teoremi ile bulabileceğimiz 3. kenar işte sizin aradığınız dik izdüşümdür.

Her yerden alırsın. Sonuçta herkes kütüğünün bağlı olduğu yerde oturmuyor Türkiye'de.

pattex kontakt yapıştırıcı. kauçuk plastik gibi bir şey ise çok işe yarar.

ek olarak : Derby N.78

urun.gittigidiyor.com

bunla.

O japon yapıştırıcısı gibi bir sey degil mi spreyli olan. Olur mu ki? Ondan var. Yakıştırıyorum o zaman.

Hayır. Japon yapıştırıcısı çok akışkan, su gibi olur. döktüğün yerde çok hızlı kurur.

Bu gönderdiğim biraz daha bally kıvamında. bunu iki yüzeye sürüyorsun. Çok hafif üfleyerek kuruttuktan sonra birleştirip ardından spreyi sıkıyorsun. Spreyi önceden sıkma. Spreyi sıktıktan sonra da birkaç saat birleştirilmiş şekilde tutman lazım. İki ucuna bir şeyler koyup fotoğraftaki yüzeyi yukarı bakacak şekilde üzerine fazla ağır olmayan bir şeyler koy. O baskıyla yapışık şekilde kalır. Birkaç saat böyle tutarsan zaten bi daha da açılmaz.

ahaha niye densin canım isteyen istediğini düşünmekte ve istediğine inanmakta serbest. ortamlarda dini görüşünü açıklamak zorunda da değilsin ayrıca.

isteyen istediği olur, istersen hüseyin avni mutlu'ya inan. senin elinde. buna seni rencide edici bir girişimde bulunan olursa uçan tekme haktır.

demezler. hem kim karışabilir ki.

ahahah güldürdün ya kusura bakma. başkalarına takacaksan hanefi-sünni-müslüman olmaktan başka şansın yok. kafana göre takıl. garip karşılayanın da kendi öküzlüğü.

agnostikliği niye arada kalmışlık olarak görüyorlar bir türlü anlamıyorum. agnostiklerin duruşu nettir, inançtan da bağımsızdır. böyle bir bilgiye sahip olmadığımızı, hangi yargıda bulunursak bulunalım (tanrı var veya yok yargılarından) bunun altının çizilemeyeceğini; içi boş bir iddia olacağını belirten etimolojik olarak da bu anlama gelen (a-gnostik(bilgisine sahip olmama)) bir görüş. arada kalmışlık değil, benim gözümde en rasyonel ve bilimsel yaklaşımdır.

agnostik olduğunda tanrı var ya da yok diye yine kişisel olarak birine daha çok eğilim gösterebilirsin. ama bildiğin bir şey varsa o da hangi eğilimde olursan ol aslında bu bilgiye sahip olmadığındır. hissiyatın ile bilincini, bilgini ayrı tutarsın.

Agnostik olmak garip değil. İnançlı birinin yazdıpı kitapta şöyle bir yazı vardı "Ateistleri anlıyorum ama agnostikleri anlamıyorum. Tanrı'nın varlığı çok büyük bir şey ve her şeyin başı. Bu kadar önemli bir konuda nasıl fikir sahibi olunamaz, nasıl "Kanırım yok" denir, "Bilemeyiz" denir. Olay zaten bilememek, bilmediğin şeye ya inanırsın ya inanmazsın" dyordu. Buradan anladığım kadarı ile önceliklere bağlı. İnancını önde ve her şeyim başında tutan bir insan bunu "Üniversite sınavı bitmiş, bölüm seçmişsin, mezun olacaksın ama hala ne olacağını bilmiyorsun" gibi görebiliyor.

Bana kalırsa, bu kadar soyut bir konuda kararsız kalmak kadar normal bir şey yok.

neseranni + 1

yani ortamlarda agnostikim demeyin, zira değilsiniz.

neseranni +1

ingilizcen varsa www.amazon.com bunu okumanı tavsiye ederim. agnostisizmin evrimsel biyolojiyle veyahut bilimle ilişkisini, sanılanın tersine arada kalış olarak tanımlanmadığını görebilirsin. ortamlarda biri demeden ben demek istedim.

Kaç yıllık agnostiğim bir kişi de "ya inanırsın ya inanmazsın" dedi diye en ufak rahatsızlık hissetmedim.

neseranni güzel açıklamada bulunmuş. ailesinin dini, onlar öğretti diye inanan dinci ya da kız arkadaşı terk etti ya da zengin değil diye tanrıya küsen ateist kadar prim görmezsin ama zaten amaç prim olmamalı. bu gruptakilerin fikirleri de seni ilgilendirmemeli.

agnostiklere bakış açısı ya arada kalmış ya da aslında inanmıyor ama bir ihtimal yanarım diye tamamen inkar etmiyor şeklinde. sanırım teistlerle karıştırılıyoruz.

Ben de agnostiğim heralde. Yani kendimi bir kalıbın içine sokmuyorum ama öyleyim diye düşünüyorum.

İnanç veya inançsızlık konularına kafa yormuyorum ve bu konu hakkında kimse ile konuşmuyorum. Bu konular hakkında konuşmak bana saçma ve anlamsız geliyor. Ergenler veya kendini inanç ile tanımlayanlar bu konu hakkında konuşuyor genelde.
İnancınızı da hiç kimseye açıklamak zorunda değilsiniz. Ailem dindar olduğu için onların yanında ikiyüzlü davranıyorum ama onların yanında olmadığımda düşünmüyorum bunları. Niçin oruç tutmadığımı soranlara da tutmak istemiyorum ve tutmuyorum diyorum. Siz de böyle diyebilirsiniz.

@nawar
Bilmiyordum, öğrenmiş oldum. Teşekkür ederim ancak bu adlandırmaların benim için gerçekten bir önemi yok. Dediğim gibi düşünmediğim, kafa yormadığım için adını bilmem de bir şey ifade etmiyor.

Garip değil ama bana risk almayıp kolaya kaçmak gibi geliyor. Tercihte bulunmak, bulunmamaya göre daha mantıklı ve sağlıklı değil mi? İnançlı kişi vazgeçiyor, inançsız kişi risk alıyor, agnostik ne yapıyor? Neye göre hareket edecek, biraz ondan biraz bundan mı alacak?

neseranni +1000

agnostik olmak fikri olmamak anlamına gelmiyor. en basit biçimiyle "tanrının varlığı ya da var olmayışı bilinemez." agnostik düşüncedir. Türkçede de 'Bilinmezcilik' diye geçiyor zaten.

Tanrı Yanılgısı kitabının yazarı Richard Dawkins'in bu kitapta bir skalası var;

1- Tanrının varlığından kesin olarak emin olanlar.
...
7- Bir tanrının olmadığından kesin olarak emin olanlar.

R. Dawkins en popüler ateist bilim insanlarından biridir. O bile kendini 7 olarak değerlendirmez. Nitekim bir şeyin olduğundan ya da olmadığından kesin olarak eminim demek bilimsel bir yaklaşım değildir. Bilim şüphecilik olgusunun üzerine kuruludur.

soruya cevap: ortamlarda agnostiğim demeyin.

neseranni artı1

@harvey risk almak nedir ya lol. Ya varsa diyen müslümler gibi konuştun.

Şefine bir küfür de ben salladım hemde en kallavilisinden

elemanın yetkisine, senin yetkine, zam zamanı olup olmadığına göre değişir bu durum. patronun bakışı da önemli tabii ki.

Sen haklisin.

@hosein zam yetkisi yok. Devlet dairesi

%100 Haklısın

Ben de oruç tutuyorum. Ama sen haklısın. Oruç tutuyor olmak senden öncelikli olacağı anlamına gelmiyor.

He bir rahatsızlığı olmuştur, acil birşey olur, efendi gibi ister, müstesna.

arkadaş ben de oruç tutuyorum ama bir kere oruç kelimesini ağzıma alıp onu yapamam bunu yapamam, bu oruçtan böyle oldu gibi bahaneler üretmedim.

haklısın orucu tutuyorsa kendine tutuyor. kimseye oruç tutuyor diye kolaylık sağlama mecburiyetiniz yok.

kimse de oruç tutuyor ya da herhangi bir ibadeti yapıyor diye bazı iltimaslara tabi tutulmayı beklememeli.

iftara davetli olmaasan kalır mıydın?

biraz önyargılı geldin bana. adam zaten hep kalıyomuş mesaiye. piskopat dğeilse oturmaktan başka işler de yapıyodur illaki sen yokken kaldığı mesailerde. e bu durumda bi kereliğine bi güzellik yapamaz mıydın eğer programın olmasaydı?

Sen haklisin.

sen haklısın. bir tarafta bir iftar daveti var ailecek gidilecek insanlar senin için hazırlık yapmış, diğer tarafta da orucunu evde değil de dairede açacak bir şef.

Sen haklisin.

Ayriyetten nick duyuru uyumu :D

çok net haklısın.

karşılıklı iyi niyet beklentisidir, aranızdaki ilişkişye bağlıdır.

ohooooo. fm 2018 bile düşecek neredeyse.

Yaşından ötürü vergi masrafı çok çıkmaz. Tabii motor hacmine göre değişiyor. 2004 çok eski bir teknoloji olmadığından yakıtında yine motor hacmine göre çok fazla fark olacağını sanmıyorum. Tabii 2.0 benzinli motor her durumda çok yakar. Hatta dizel 2.0 da çok yakıyor.

Bence bakım masrafı yeni modellere göre çok olur. Her ne kadar mercedes kalitesi de olsa yüksek kilometreli bir aracın diğer mekanik aksamları artık bozulmaya yüz tutmuş olacaktır. Ayrıca hem yaşından ötürü hem de markasından ötürü yedek parça maliyeti diğer araçlara göre çok olur.

Bir de eklemeden edemeyeceğim. Verdiğiniz rasgele ilanda adam "İÇİ DIŞI SIFIRDAN FARKSIZ BIR ARAC" yazmış :)

İnsan şunu yazmaya utanır biraz.

Mercedes'teki konfor olayı malesef mazide kaldı. 2003-2005 model mercedesteki konfordan çok daha fazlasını 2012 ve üzeri model araçların çoğu dolu paketinde bulursun. Yıllık 3-5 bin liralık masraf farkı senin için önemliyse mercedes'e hiç bulaşma derim.

yıllık 20-30 bin km yapılmayacaksa dizel araç gereksiz. bunu türk insanı nedense anlamıyor. yılda 2 kere tatile çıkacak olan bile dizel araç alıyor uzun yol yapacağım diye. ileride çıkacak olan motor masrafını görmezden gelip dizel alıyor. yılda 10-15k km yapacaksanız benzinli bütçenizi hesaplayın benzinli alın derim. sonuçta mercedes motoru bu ne kadar dayanıklı olursa olsun ilk çıkacak olan motor masrafında size büyük meblağlar çıkaracaktır. aynı şekilde otomatik araçlar da böyle.

mesela ilandaki araç için 513 lira vergi vereceksiniz.(1.8) 2012 model 1.4 civic için de 776 lira veriyorsunuz. son vergi düzenlemesi ile. sigortası da size bağlı hasarsızlık indirimi, yeni müşteri indirimi falan filanla 700-800 lira civarı bir sigortası çıkar diye tahmin ediyorum mercedes'e. diğerine de 1000 lira diyelim düz hesap.

yani buraya kadar mercedes her anlamda daha avantajlı.

bakıma gelirsek bakım şans işi. ne kadar ekspertize sokarsanız sokun, ne kadar temiz araç alırsanız alın illa ki her aracın kronik bir sorunu olur. mesela opel astra 2000 model cd donanımlı aracın ekran pinleri ve motor yağ kaçağı sorunu var. muadil araçlardan daha fazla yağ eksiltiyor. eğer serviste yaptırmazsanız tahmini olarak büyük bir sorun çıkmazsa 4-5 yıla bir 6-7bin lira masraf yaparsınız. orjinal parça fiyatı ve iyi işçilik dahil buna tabii. disk fren balataları, alt takımlar, pedallar, motor contası, benzin pompası, elektrik tesisatı vs. bu 2000 model astrada 4-5 yılda ortalama 4 bin liraya mal oluyor. serviste yaptırırsam da 5,5 bin lirayı bulur. 4 yıllık bir araç içinse ilk 6-7 sene bir sorun çıkmıyor kolay kolay. yani motorun yağ kaçırması, üflemesi, aşırı yağ yakması, tesisat kabloların aşınması 10 seneyi bulur. trim sesi olmaz, parçalar halen diridir, kasa diridir vesaire. bu araçlar içinse fiyat söylemek yanlış olur. bir ww ile bir toyata arasında çok büyük farklar var. kim ne derse desin bu iki model karşılaştırılamaz. uzakdoğu araçlarının servisleri biraz daha insaflıdır. almanlar için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. ben olsam ben de kesinlikle mercedes'i alırdım deyip bitiriyorum.

Babamda 2000 model var e 200 k avantgarde, 2001 yılından beri bizde. Ara ara konuştugumuzda rutin bakımlarının 500-600 civarı tuttugunu söyledi. Bi keresinde yolda giderken tüm ışıkları yandı ve araç kitlenip kaldı, 2-3 kere de arka camı düştü, 6 lı cd çaları şu an çalışmıyor ve kışın karda buzda kullanması epey zahmetli. Başka hiçbir sorun çıkarmadı. Şu an 285bin civarında km'si. Bence günümüzdeki çoğu arabaya göre halen konforlu ve verdiği güven hissi bambaşka. 1450 kilo ve 186 beygir yanlış hatırlamıyorsam yani göründüğü gibi hantal bir araç değil, fakat emisyondan dolayı 2001'den itibaren güçlerini 160 civarına düşürdüler diye biliyorum. Sehir içi ortalama tüketim değeri 9-10 litre civarı. Temiz olanını denk getirebilirsen ve maddi gücün yetiyorsa al derim ben.

tam kapanmadan kapağı kapatıyorsan uykuya geçip şarjdan yiyor olabilir.

uykuda şarjdan o kadar yememesi lazım. normal kullanımda nasıl gidiyor şarjı? %70 iken komple kapatıp hemen arkasından açınca yine düşüyor mu?

not: pardon 50 litre oluyor.
10 litre su da bedava geliyormuş.

sırf vicdanım engelliyor beni şuan. adam fena söver gibi :S

Fiyatı uygunsa affetme. Adamın işi o zaten.

yani uygun aslında. 50 litre su 20tl yapıyor.
normalde 38 litre su gelir o paraya en fazla.

2 siseden fazla mi ne getirmiyor. Getiremezsin.

5 lira da bahşiş atarsın. bi şey olmaz.

asansör var mı binada? yoksa giriş ya da -1. katta falan değilsen söyleme. adamın işi diye adamı da domaltmaya gerek yok.

Arabayla getirir muhtemelen

sitenin en altında yazıyor kim var kim yok.

ben bıraktım, sıkılmıştım.
normal halkın arasına karışayım dedim.

@doxanikee dostum sen de git adamla sıkıntını özel mesaj ile çöz ne diye duyurunun altında atar yapıyorsun demezler mi?

şu an için sadece krem peynir bırakmış gibi gözüküyor. aychovsky de bırakmaya niyetli. ilerleyen günlerde netleşir.

bak doxanikee kardeşim, senin sinir katsayın artmayacak diye lastik gibi uzatılan bir konuya sessiz kalmak zorunda değilim. çünkü sakin bir duyuru kullanıcısı ve sağduyulu biri olarak art niyetli açılan herhangi bir duyuruyu bir diğerinden ayırabiliyorum. sıkıldım artık şu konuyu görmekten okumaktan, bunu da herkese açık bir platformda herkesin okuyabileceği şekilde belirtme özgürlüğüne sahibim. oldu mu hocam?

soru kendi içinde normal bir soru olabilir fakat ardından gelen tüm mesajları ve duyuruları da uçmuş bu arada yorumu benim için sorunun art niyetini belirleyen kıstastır. açıklama yapmamın tek sebebi de sana ne boşver tarzı cevabın esasen soruya cevap olmamasıdır. öptüm kib bye.

aychovski bıraktı galiba.

baba jo ve ben bıraktık. Henüz silinmemişiz aşağıdan ama bıraktığımızı bildirdik, onaylandı ve dokunmuyoruz bir şeye.

allah'ını seven olayı anlatsın :( noldu :(

krem peynir'i hemen silip angelus'u almış admin asdfgasf
baba jo ve ayço duruyor orada halen.

Telefonda olduğuödan herhalde videoda pek bir şey göremedim.

Uçak olma ihtimali epey yüksek. Beyaz bir ışık var gibiydi, hava bulutluysa yanıp sönüyor gibi hissettirmiş olabilir. Olay şimdi olduysa bölgenin üstündeki uçakları flight radardan kontrol edin. Az uzaklaşmış olanlardan de oradan geçmiş olan vardır.

Öte yandan ufo undefined flying object demek. Yani buna uçak diyemiyorsanız sizin için ufo oluyor, tanımlanamayan uçan cisim. Ha ufodan kasıt uzaylı ise, şu koskoca evrende toz gibi olan dünyadaki biz insanların tek akıllı yaşam formu olmadığımıza inanıyorum.

Edit yapamadım telefondayım, undefined yazmışım unidentified olacaktı

annemin telaşından bi bakıyım dedim başka gören olmuş mu diye buralarda, uçak ihtimalini zayıf görüyorum çünkü aynı yerde epey kalmış vede aşağı yukarı çok hızlı hareket ediyor 2:02 en net görüntüsü

Ya bilader, gökte yanıp sönen bir cisim gördüğünüzde nasıl ufoya benzetiyosunuz. Hayır bu nesli tükenmekte olan cok cok nadir görülebilen bir hayvan falan degil ki amk. Varlığı dahi tartisma konusu olan biseyin görülen ışıklı cisim olduğuna yormak bana hakaten saçma geliyor.

Haa gelgelelim uzayda, görünen görünmez bitakım yerlerde, biyerlerde insandan başka canlıların olabileceğini umuyorum. Çok mantıklı, olası. Ama o gökte denk geldigimiz şeyler uçak, kayan yıldızlar filan bence.

klar ateş böceği sürüsü en mantıklı olanı bencede ne dersin

Uzaylıdan çok meteoroloji balonu gibi duruyor o. Yukarıda hava rüzgarlıysa böyle savuruluyor tam olarak. Dünyanın en yaygın uzaylı sayılan nesnesi kendini.

cep telefonu ile baya karanlık bir havada çekilmiş bir video var. bir ışık gidiyor, geliyor. uçak olabilir, meteor kayması olabilir, bir yıldız sönüyor olabilir. ancak bu olayı gökyüzünü o kadar izleyen kurumlar değil, Kastamonu'daki Mehmet kardeşimiz tespit ediyor. sen de gelip "olabilir mi ya lütfen olsun çünkü." minvalinde soru soruyorsun.

ayrıca başlığa da gereksiz espri olmasın yazmak neyin kafası? neye dair espri yapacağımıza da karışır oldu millet. çok itici bir tutum, oldukça normal cevap verebilecekken baya laf sokma moduna soktu beni mesela. yağmurdan kaçarken dolu yağdırmayın böyle iticiliklerle üstünüze.

selam mulder, sadece başlığa cevap vereceğim: inanıyorum ama buralarda gezindiklerini dusunmuyorum.

bunun bir inanç konusu olduğunu düşünmüyorum. bilinç sahibi bir uygarlık, kendini belli edecek şekilde dünyaya gelirse bunu mutlaka kesin olarak anlarız. uzaktan huzme gördüm kesin ufoydu falan diye olmaz o.

İki kere çok net gördüm. Yalnız değildim.

UFO'dan kasıt eğer dünyada görülen bu tarz şeyler ise pek inanmıyorum.

Benim olayım şu: Evren, sadece dünyada yaşam olması açısından fazla büyük. Yani evrenin bir yerinde (hatta belki de milyarlarca farklı yerde) yaşam bence var. Hatta NASA birkaç yıl önce "20 yıl içinde dünya dışı yaşamı ispatlamış olacağız" gibi bir açıklama yapmıştı.

Dünya dışı yaşam ispatlansa bile bu yaşam formlarının (çok çok zeki olduklarını varsaysak dahi) dünyaya ulaşması şu anki fizi kanunlarına göre çok mantıklı gelmiyor. Çünkü yaptığımız gözlemlerin sonucunda "yaşam ihtimali olan gezegenler" bizden bilmem kaç milyon ışık yılı uzaklıkta olduğundan, ışığın bile bize ulaşması milyonlarca yıl süreceğinden zeki bir yaşam formunun bize ulaşması fiziksel açıdan çok mantıklı gelmiyor.

haa ilerde 'interstellar' filmindeki gibi bir solucan deliği bize yaklaşır, biz de içinden ölmeden geçmeyi başarıp evrenin bambaşka bir tarafında çıkarsak tabii bu söylediklerimi yutmak zorunda kalırım. ama o zaman da bu taraf ile iletişime geçilemeyecek ve aslında ne olduğunu bilemeyeceğiz.

baya karışık işler bunlar.

@_k_u_z_g_u_n_

Sanmam

Hayır,

Teknoloji ilerledi. Ortada insanların gördükleri, insan yapımı cihazlardır.


.

taze ekmeğin içi bayat ekmek gibi dağılmaz. bayat ekmeğin olayı o. içi dağılacak köfte harcına katılacak. o da kıymayı bir arada tutacak.

Bayat ekmekle yapilir. O kivam bayat ekmekle tutuyor. Bayat ekmegi ufaliyorsun.

ticari düşünüldüğünden ya da fakirlikten dolayı köfteyi çoğaltmak için ekmek içi kıymaya karıştırılır.

gerçek köfte saf et ve kuyruk yağından yapılır.

ayrıca bu tarz köftelerin eti şaibeli olduğu için bolca saçma sapan baharatlar koyuluyor.

oysa güzel ete biraz tuz biraz biber yeterlidir.

galeta unu ile de güzel oluyor

Taze ekmek bayat ekmek gibi ufalanmayıp topak topak olduğu için olmaz. Bayatlamış ekmekleri kuş başı koparıp bir kaç gün bekletip kurutup rondodan geçirirseniz bir kavanozda saklayıp evde bir nevi galeta unu yapıp köfte harcı için her an elinizin altında malzeme bulundurmak mümkün.

netflix proxy değişikliğini algılıyordu en son.
hotspot shield kullanıcısıyım, yakalıyor beni.

Ben de bazen vpn açıkken giriyorum farkında olmadan. Hemen giremezsin öyle diye vuruyo yüzüme.

engelliyor mu bilmiyorum ama en tatlı vpn Opera tarayıcı yüklemesi ile birlikte geliyor.
Bence Kral.

Netflix eskisi gibi VPN ile çalışmıyor artık diye biliyorum.

OFFSET formülüyle alırsın.

=A1 yerine =A$1 kullan. Ama 1 hucresinde sayi yazmasi kosulu ile calisir.

@lucky strike

$ işareti 1. satırı sabitlemek için kullanılır. Benim sorduğum şey 1 yerine bir sayı değil, bir formül gelmesi. Yani atıyorum A4 hücresindeki veriyi başka bir hücreye yazdıracağım. O hücreye =A4 yazmak yerine =A'formül' yazacağım. Yani A sütunu sabit kalacak, satır numarası formül sonucu ne ise o olacak.

Umarım anlatabildim.

@cakabo

OFFSET'i deniyorum ama daha önce kullanmadığım bir formül. Çözmeye çalışıyorum :)

edit:

Sanırım şöyle olacak: =KAYDIR(A:A;TOPLA(2;2);0;1;1)

Elbet de.

="A"&TOPLA(2;2)

Edit: Madem yukarıdaki çalışmıyor...

=INDIRECT("A"&SUM(2;2))

En azından Offset formülünden daha basit duruyor yazım olarak.

@birdenbire

o dediğinin benim istediğimle alakası yok.

O formül hücrenin içine A4 yazdırıyor. Ben A4 hücresinin içindeki veriyi yazdırsın diyorum.

Neyse, cakabo sağ olsun halletti.

edit: @birdenbire

DOLAYLI (yani INDIRECT) oldu. Teşekkürler.

Offset de basit aslında: =OFFSET(A1;0;SUM(2;2))

Hatta OFFSET'te hem satır, hem sütun parametrik kalıyor. farklı kullanımlar için faydalı olabilir.

Zaten en önemli 5-6 formül Excel için; indirect, index, match, offset, row ve column...

En azından benim için.

;)

havalimanından izban ile kemer aktarma durağında inip, aşağıdaki otobüse binebilirsiniz. otobüs durakları hemen izban çıkışında. izmirimkartınız yoksa havalimanından alabilirsiniz, tüm toplu taşıma araçlarında geçerli.

www.eshot.gov.tr

Saatte bir dogrudan otobus var. Eshot sitesinden bakabilirsin

cunnilinguist +1

204 numaralı hat

40 geçelerde kalkıyor havalimanından

izban karsıyaka duragında in hemen istasyonun onunde dolmus durakları var oradanda karsıyaka yeni garaj dolmusuna bin bu kadar basit.

İzban'a binip Kemer durağında ineceksin. Oradan 59 ya da 60 numaralı otobüs gider.

Karşıyaka'ya gidip bi daha o kadar yolu boşuna geri dönme. Çok vakit kaybedersin Karşıyaka'ya gidersen. Bu nasıl mantık anlamadım. En kötü ihtimalle Anadolu Caddesinde inip (Altınyol) oradan saniye başı geçen Menemen - İzmir dolmuşuna binersin. Karşıyaka önerisi ilginçmiş.

bir şey demeyeceksin paşa paşa ödeyeceksin yapacak bir şey yok. geçmiş olsun

Onlar her gün dolabı tekrar doldururken neyi eksildiğini not edecekler ve sana check-out yaparken fatura edecekler. giren girdi yani.

Yediklerini ödiceksin, kola 5-10 tl dir çizi 5 tl falandır çok kazık hesap çıkmaz.

Valla benim son kaldığım otelde soft içecekler her gün yenileniyordu ve ücretsizdi. Votka rakı vs. ücretliydi sadece. Muhtemelen çiziyi ödersin, kola ve meyve suyu onlardan olur diye umuyorum.

git marketten al yerine koy ya. ucuz otellerin ucuz uygulamaları işte. bi kolaya 5 tl ödeme.

@bohr atom modeli +1

Havlu şampuan tuvalet kağıdı falan da ücretli mı beyler? :(

bohr hakli ama coktan not etmis olabilirler.

ya da acikca durumu belirt, bu seferlik belki tahsil etmezler.

oda temizlenmeden önce git marketten, bakkaldan al aynısını yerine koy boşuna fazladan para ödeme +1

marketten alacaksan, odadan çıkarken kapıya rahatsız etmeyiniz kağıdı as, sen yokken girmesinler.

instagramdan sunset hashtag'ini bir inceleyin. bildiğim kadarıyla instagram gönderileri google'da doğrudan çıkmıyor.

Bizde de her şehrin meşhur bir şeyi var ya. Onun gibi bir şeyden çıkmış olabilir.

Valla ben böyle üstüme koşan birkaç köpek durumunda, onlar bana doğru gelirken onlara doğru yere ayağımı kuvvetlice vurup "Laaaağn" diye bağırdım.
Her seferinde korkup geri kaçtılar.
Oldukça ilkel bir yöntem ama işe yaramıştı.

Muhtemelen kaçtığın için daha fazla kovalamıştır. Ama ben olsam ben de topuklarım götüme vura vura kaçardım. Hatta bundan 8 yıl kadar önce böyle bir şey geldi başıma. Baya büyük ormanlık alanın içinde yer alan bir restorana gidiyordum. Sonra yolmu kaybedip alakasız yerlere girdim. Köpeğin biriyle karşı karşıya geldim. Dişerini göstererek hırlamaya başladı. Bi an durdum sonra arkamı dönüp koşmaya başladım. Arada bir arkaya bakıyorum geliyor mu diye. Her baktığımda biraz daha yaklaştığını gördüm. Tamam artık götümden ısıracak şimdi dediğim anda kovalamayı bıraktı.

Heralde dönüp giderken "bu korku ona 1 yıl yeter" diye kıs kıs gülmüştür. :)

ya o tarz köpekler senden senin onlardan korktuğundan daha çok korkmanın kıyısında oluyor. kaçmak yerine yüksek sesli bir şekilde lanlı lunlu konuşursan dönüp gidiyorlar.

emmileri hiç köpek kovalamaz mesela. neden? çünkü emmilerin olaya bakış açısı "sokaktaki itten mi korkacağız huammığa" olduğu için. "hoşt lan. id" diye hönkürüyor emmi, bu yüzleşme hiç yaşanmamış gibi hayatına devam ediyor.
bu şekilde çözülebilecek sorunlar bunlar.

edit: bakınız @quaker arkadaşımız da bu ekolün takipçilerindenmiş. %100 sonuç garantili yöntem.

hoşt desen dururlardı muhtemelen. daha önce başıma geldi de. yaklaşık 20 köpek filan. ben kilitlenip kalmıştım. o zamanki erkek arkadşaım hoşt demişti de durmuşlardı.

gabe h coud +1

+ ilk olarak kafana saldırmak isteyecektir.

elinle kafanı kapatmaya çalış.

Ben köpeğimi gezdirirken sürekli yaşıyorum bu durumu. Havlayarak geldiklerinde hiç kaçmadan bağırıyorum sadece köpeklere. Peşimize takılan o kadar köpekten hiçbiri saldırmadı bugüne kadar biz kaçmadığımız için. Üzerine gelen bir köpek varken yapacağın son şey koşmak olmalı bence.

"Ne var lan, ne bağırıyorsun?" diyorum, kuyruk sallıyorlar.

Telefona gelen güncellemeyi yapıyorum. Sanırım OTA dediğin o oluyor.

Sebebi; zaten yeterince stabil bir sistem olduğu için OTA ile güncellesem de olumsuz bir etkisini göredim bugüne kadar. O yüzden daha az uğraşmak için OTA diyorum.

Eski sürümlerde bir iki defa ufak tefek sıkıntılarla karşılaştığımda temiz kurulum yapmıştım. Onun haricinde hep OTA yapıyorum.

minore ota majore itunes

Yikamayin. Bir veterinere gosterin derim para alsa bile az miktar bir sey alir, sokakta buldum derseniz para bile almayabilirler.
Lutfen goturun veterinere.

Vet +1 Yaraya iyi gelmeyecek birşey yapabilirsin.

Şehrin belediyesinde veteriner hizmeti veren bir bölüm olabilir. Bir iletişime geçin önce. Yoksa veritaslibertas'ın dediği gibi veterinere götürün.

Bence de yıkamayın. Kediler yıkanmaz.

yıkarsan yara mikrop da kapabilir.

kesinlikle yıkamayın, direk veterinere götürün

benim baktigim bir kedinin nasil oldugunu anlamadigim sekilde derisi yuzulmustu arka bacak bolgesinde. ya sikisti bir yere, ya kavga etti, bilemiyorum. yetiskin kedi bu arada. veteriner tenturdiyot surdurmustu o bolgeye. ama yakiyor tabi.

veteriner en iyisi ama imkanin yoksa bir fotografini cekip paylas burda.

**evet evet, batikondu galiba surdugum sey, tenturdiyotun yerine uretilmeye baslanan ilac. siyah kahve bir sey.

Az önce geldi pencereye biraz durdu şimdi çıkıp gitti. Artık eve girmiyor hep uyuduğu bir sandalye vardı oraya götürdüm sandalyenin altına durdu. Korkuyor sanırım anlamadım ki

korkmuştur ya kıyamam. özellikle boğazında yara olduğu için bana başka kedi yapmış gibi geldi bana. direk boğaza saldırıyor bu namıssızlar.

anlattıklarınızdan çok veterinerlik bir durumuş gibi gelmedi. eğer çok ciddi bir şey değilse zaten korkmuş hayvanı veterinere götürüp daha da tedirgin etmeyin. baticon sürebilirsiniz. hem yakmaz, hem tentürdiyottan daha iyi gelir.

yoğurt varsa biraz yoğurt koyabilirsiniz pencereye. ama çok soğuk olmasın. sakinleştirir ve uyutur. bir de su tabi.

yıkamayın +1

Yoğurt yediklerini ilk kez duydum, koyayım hemen.

baticon+1 zaten üstteki arkadaş da yazmış.
hem çok yakmaz hem de yaralara iyi gelir. yumuşak bir pamuk yardımıyla bir elinizle başını sevn bir elinizle çok çaktırmadan yavaş yavaş sürün.

sandalyeyi bildiğine göre gelecektir. muhakkak bir kapta su koyun.
mümkünse mama alabileceğiniz bir yerden mama alın, midesi iyice rahatsız olmasın. ya da biraz kendi yediğiniz et tavuk vs varsa az parçalayıp verebilrisiniz. peynir olabilir, yoğurt olabilir. yumurta da yerler. sütü suya katıp verebilirsiniz. oraya bırakın siz o gelip yer.

yarası açıksa rivanol. kemiği görünen iki kediye ikişer kere uyguladık, şimdi pati atıyorlar.

açık yara varsa enfeksiyon kapabilir o zaman veteriner kontrolünde antibiyotik gerekebiliyor. şırıngayla ağzından ilaç vermek için az kovalamadım mahalledeki kedileri. onun dışında baticon yeterli. günde en az 1 defa temizleyin yarasını

Yıkayın. Sabunlu suyla. Başka bir hayvan ısırdıysa en etkili müdahale sabunlu suyla yıkamaktır. Sonra da aşı tabi insanlarda. Baticon'u yaranın içine sürmeyin. Kenarlarını silin. Veteriner baksın. Antibiyotik verir.

size çalışma vizesi alacak şirket bulmalısınız. orada iş buldanız bile kaçak durumds olacağınızdan sonra yasala dönemezsiniz

Çalışma vizesi almadan ancak kaçak çalışabilirsin. O da merdiven altı yerler, yani kaçak, mülteci falan çalıştıran yerler olur anca. Ayda 200 €'ya çalışırsın.

ayrıca birçok ülkede çalışma izni başvurusu kendi ülkenizden yapılıyor. Yani gidip orada iş bulsanız da bir girdi çıktı yapmanız gerekebilir vs. Yani çalışma izni sürecinin siz oraya gitmeden başlamış olması gerekiyor, sonra orada da son bir kayıt işlemiyle vs sonlanıyor.

web.trafi.com

Tamamdır, Trafi güzel uygulamaymış bu arada.

Efsanedir. Ben bugüne kadar hiç yolumu kaybetmedim bu uygulama sayesinde. iOS ve Android'de de var.

çikolata falan al başka da bir şey yapma. o çocuk isteyerek yapmıyor bunu emin ol.

Siz bir defa sahit oldunuz. O mekanda calisan eleman, bin defa sahit olmustur, bu cocuk ve baskalarina.

Kim samimi, kim değil gercekten bilemiyorsun.

Yine de iyi niyetini kaybetmeden mazlumu sevmek, tutmak guzel şey.

okuyunca ben de dağıldım biraz.

zaten bu kadar kötü hissetme sebebim çocuğun bunu çok zorla, mecburen yaptığını hissetmiş olmam. eminim bu olay çok kere yaşanmıştır. yüzlerce böyle çocuk vardır. ve biz bu konuda hiçbir şey yapamiyor muyuz?

kalktim aradım çocuğu belki bulur en azından konuşurum diye ama bulamadim henüz.

yapamıyoruz. hatta kimimiz çok ufak kimimiz daha büyük şekilde; kimimiz aktif, kimimiz pasif şekilde böyle olmasına her geçen dün daha da destek oluyoruz.

üzücü gerçekten ama vicdanımız da var, en azından bir kişiyi mutlu ederek hem bir kişiyi mutlu etmiş hem de vicdanını rahatlatmış olabilirsin. çikolata güzel bir fikir.

edit: mesela eminim ki bazı şerefsizler orada oturan zamanında bu çocuklardan rahatsız olduklarını belirttikleri için kafedeki çalışanlara oradaki çalışan da patronun emriyle uyarmıştır çocuğu.

lanet olsun böyle sisteme; lanet olsun, lanet olsun, lanet olsun, lanet olsun...

bunu izleyin:

www.youtube.com

ben eksisozluk.com yazarı değilim o yüzden oradaki protestolara destek veremiyorum ama burada üyeyim buradan yazarak rezil sansür faşistliğini kınıyorum ve güneş balçıkla sıvanmaz diyorum

Sözlük tarihinde gördüğüm en büyük rezalet.

2008 yılından beri yazarım, daha öncesinden beri de okuyorum. böylesini görmedim.

sansür kısmına gelince altında ne var bilmiyorum ama diğer hiçbir başlığa verilmeyen bir yönetim tepkisi var bu başlıkta. hastane yöneticileri illa ki iletişime geçmiştir diye düşünüyorum. fazla ileri gitmek istemem ama bu konunun kapatılması için sözlüğe baya para akıtılmış olabilir.

Ben Koru hastanesine giden, gitmiş ve gitmeyi düşündüğünü bildiğim herkesi tek tek aradım. Zaten kalitesizliği ile bilinen kazık bir hastane, daha da yapacak bir şeyim yok.

Genel olarak sağlık sisteminin özelleştirilmesi ile ilgili yorumlanmış, ama ben o kısmına katılmıyorum. Kamu-özel bütün hastanelerde iyi ve kötü ekipler var. Burada önemli olan denetim; hem iç denetim, hem de dış denetim eksikliği sebebi ile kurumlar ticari kaygılarını öne çıkararak at oynatıyorlar.

Bir de kendi duyurusuna cevap yazmanın hayırlı bir davranış olmadığını düşünüyorum.

Bu olaylar medyaya yansıdığında sanki ilk defa oluyormuş gibi salakça tepkiler verenleri anlamıyorum. Google da basit bir araştırma yapın lütfen. Türkiye'de yılda binlerce hekim veya özel hastane hataları oluyor. Ben bir avukatım. Az biraz Sağlık Hukuku alanında çalışmış ve halihazırda da çalışan bir avukatım. Özel hastaneler üzerine hiçbir denetim yok. Ya bu ülkede çocuk yoğun bakım ünitesi olmayan doğum hastaneleri var arkadaşlar. Ölü doğan çocuğa sağlam raporu veren hekimler var. Damar yolunu açmaya çalıştığı çocuğun kalbini durduran doktorlar var. ve daha neler neler. Bu doktorların hiçbir ceza almadı.

Ben size bu olayda hukuki sürecin nasıl olacağını anlatayım. Aile suç duyurusunda bulunacak. Dosya savcılık tarafından adli tıba gönderilecek. Adli tıp doktoru korumak için bir tarafını yırtacak ve doktor hatası yoktur raporu verecek. Ve sonuç kovuşturmaya yer olmadığına dair karar. Sonra aile hakkını aramak için Anayasa Mahkemesi'ne gidecek. Anayasa Mahkemesi de ailenin hak arama talebini gerizekalı bir gerekçeyle reddedecek(özelden o gerizekalı gerekçeyi yazabilirim.) Bu söylediklerimin gerçekleşeceğinden yüzde yüz eminim. Tabiiki bu aile uğraşmasın anlamına gelmesin. Belki vicdanı olan bir savcıya denk gelirler de uğraşır bu dosya için. Ama zor. Gerçekten çok zor.


Yani demem o ki ülke de hukuk falan yok. Adli tıp denen o kurumun tek derdi özel hastaneleri ve hekimleri korumak. Başka hiçbir derdi yok. Siz bugüne kadar yaptığı vahim hatadan dolayı yargılanıp ceza almış kaç hekim veya hastane görevlisi gördünüz. Bu olayda aynı olacak. Keşke hak ve hukuk olsa bu ülkede. ama maalesef ki yok.

Eyyorlamam bu kadar.

aile ile yaşamanın +ları farklı , tek yaşamanın + ları farklı.
şuan zaten tek yaşıyorsun kafanı iyice dinle sonra ailenin yanına geç. zaten çalışıyorsun aile ile fazla aynı ortam bulunamazsın diye düşünüyorum.

paranı da biriktir evlenince ev alırsın bence. eğer istanbulda yaşıyorsan trafik kol gibi. bu trafik için araba almaya o kadar vergi verip benzin yakmaya değmez.

ucuzundan bir motosiklet alırsın gider gelirsin.

İstanbul'da yaşıyorsan araba alma bence.

Ben araba sahibiyim ve ayrı evde yaşıyorum. İzmir'den İStanbul'a taşındım.

İzmir'deyken araba olmadığında zorluk yaşıyordum. Burada araba ile dışarı çıktığımda zorluk yaşıyorum. Trafik derdi başka, park yeri derdi başka...

evde kalin.

gerekiyorsa bir ev arkadasi bulup, masrafi dusurun.

o sekilde para biriktirip, almak istiyorsaniz araba alin.

bursa

bence ailenizle yaşamaya devam etmeyin, aracı da bir süre boşverin. birikim yapın, tercihiniz zamanla oturur. ama aileyle oturmayın ya.

Ailenle aran iyi değilse ayrı yaşamak araba sahibi olmaktan daha değerli bir şey.

Ailenle aran iyi olsa bile donme, ayri evde devam et. Ayri yasamanin sana katacaklari cok daha fazla.

30 yaşını geçmişsiniz yahu, sizce de artık aileyle yaşamak için biraz yaşlanmamış mısınız?

Aile evine dönmeyin bence. Birincisi huzurlu ve rahat olamazsınız, ben eve gidince kendimi misafir gibi hissediyorum artık. İkincisi yol uzaksa arabayla da çekilmez çok yıpranır kafayı yersin, tecrübeyle sabit. Kısacası aynı evde kalın maksimum birikime devam bi süre sonra daha ucuz bi arabayı yine aynı evde yaşarken alırsın.

ayrı eve çık motosiklet al. sezon geliyor.

araba amelelik.
evden ise yuruyebiliyorsan ne guzel iste.
30'lu yaslarda aile ile yasanmasini sahsen biraz garipsiyorum. tabi kisisel tercihler bunlar ama eve ciktiginda daha bir birey oluyorsun. mini bir hayat donduruyorsun. ileride evlenirsen ona da hazirlik olmus olur. kadinlarimiz ana evinden hicbir sey ogrenmeden cikip gelmis adamlardan cok cekiyorlar maalesef.
aile ile yasadiginda da masrafin olacak. hicbir katkida bulunmadan baba evinde kalmiyorsundur. ustelik anlasamiyorsun da. kendi evin, kendi duzenin. ufak ufak da biriktir iste.

bursada yaşayan biri olarak bursanın şöyle bi problemi var hiç bi yer birbirine çok uzak değil ama hiç bi yere kısa sürede gidebilceğin bi toplu ulaşım yok

eğer eve düzenli olarak hatun atan,sürekli alkol ve sigara kullanan bi adamsan ayrı evde yaşaman kesinlikle şart ama bunları 40 yılda bir yapıyorum diyosan bursada kesinlikle araba seçeneğine gitmeni öneririm

diyosanki arada takılmaya yer lazım oluyo 1-2 ortak bul faturalar dahil kişi başı ayda size gideri 300tlye gelicek şekilde senin şuan yaşadığın evi bekar evi haline getir arada takılmaya kafa dağıtmaya gidersin

not:ev nerde ? iş nerde ? aile evi nerde ?

30 yaşından sonra aileyle yaşanmaz ya :(

Ev nerde?

İstanbul

internetten

İNTERNET +1

Noterden alınır sadece galiba.

sadece noterden alınabilir:)
muhtar amcaların o kadar yetkisi yok (şimdilik).
noterden bi 50-100tl arasında masraf çıkar.

stabil olsun, aynı anda iki işletim sistemini kullanmama gerek yok dersen: (bkz: boot camp)

boot etmeden bir ona bir buna bakacağım illa dersen: (bkz: parallels desktop)

mac'in içinde kendi yazılımı mevcut: boot camp

bu yazılım sayesinde flash diskten direkt kurulum yapılabiliyor. hatta son os x güncellemesinden sonra (10.12.5) flash diske bile gerek kalmadan direkt diskteki iso dosyasından kurulum yapmak mümkün.

bilgisayar açılışnda da Alt tuşuna basılı tutarsanız hangi sistemle açmak istediğinizi sorar.

Daha önce boot camp de vm de kullandım. Bc akar.

Kağıthane-Hamidiye mahallesi?

hisarüstüne bakabilirsin. Genelde öğrenciler var. Samimi bir ortam.

O bütçe ile bakabileceğin yer Kağıthane - Gültepe civarı ama orada çomar çok olur. Sarıyer merkeze daha akın yerleri bi kontrol edebilirsin. Çayırbaşı, büyükdere mah. falan. Ancak oradan levent'e ulaşım bir tık daha zor olur.

gültepe. yalnız ortabayır'a kadar olan kısma bak.

Hem ucuz olsun hem elit olsun olmuyor gülüm. Hisarüstünde o paraya kümes bulamazsın ki oranın da serserisi çoktur. Gültepeye bekleriz :)

Yeni başladın sanırım bu arada, hayırlı olsun. Neresi?

o civarda en mantıklı hisarüstü. 7 yıl yaşadım. ama 2000'i gözden çıkarman gerekir ve kötü evlere. ama ortamı ve çevresi ve ulaşımı çok iyi olur. 4.levent filan olabilir ama oralarda da bu fiyatlara bulman zor.
bu fiyat dersen insan kalitesi düşer maalesef.

Araban varsa benim evi veriym sana kiraya. Eşyalı ama

levazim'da bulamaz mi ya 1750'ye? veya gayrettepe-dikilitas.

Levazim dikilitas zor. Emniyetevleri, sanayi, seyrantepe ucgenine bakacaksiniz. Baska care yok. O butceye iyi evler var.

Sanayi mahallesi halki kafaniza uymasa bile karisaniniz olmaz. Herkes burayi varos sanir ama kimse kimseyle ilgilenmiyor. Kendi klasmaninda nezih sayilir.

2 bine barbarosun arkalarında bir yerler bulursun, pazarlıkla belki 1.750 ye iner.benzer özelliklere sahip bir yeri ben en düşük 2.500 a bulabildim.

hakaret mevzubahis olunca sildiriliyordu da diğer türlü olmuyordu diye hatırlıyorum.

Sözlük nickini tanıdıklarla paylaşmak kadar aptalca bişey yok. Manyağın biri gelir nickaltina sanrılarını yazıp iftira atar sonra çık işin içinden yönetim de yok ki anında silsin. Allahın ruh hastaları yüzünden her seferinde adliyeyle uğraşırım diyosan zaten diyecek laf yok.

hakaret içermediği sürece silineceğini sanmıyorum.

@qazedlkshdahsldflha: yahu yapacağımdan değil zaten, merak ettim. ayrıca eşim de dahil olmak üzere etrafımdaki çoğu kişi biliyor zaten nickimi filan. çok önemli değil, ekşiyi dikkate alacak halimiz yok :)

İçeriğin tamamını sadece mahkeme kararıyla sildirebilirsin, o da sıradan vatandaş için kolay olmasa gerek.

sildiremezsin. ben bir arkadaşımın nick altına yazılan şeyi yazara mesaj atıp silmesini rica etmiştim, silmişti o da.

rica ile yapmak en kolay yol :) moderasyon karışmaz.

sildirirsin ya. her baslik her sekilde sildiriliyor zaten. mahkeme kararlarini da kanzukun gotunden salladigina inaniyorum. bir nevi otosansur mekanizmasi. en normal basliklar bile yok cemisgezek mahkemesinin karariyla siliniyor. hadi ordan.

Bebek'ten başla.

ortaköy'de köprünün ayağından bebek sahile kadar uzanıyor. hatta oradan da devam ediyor. nereye kadar bilmiyorum ama.

Ortaköy - Bebek arası (bebek starbucks'a kadar olan kısım) İstinye-Tarabya kadar güzel değil bence. Çünkü araya bir sürü yapı giriyor. Macro Center / Ağaoğlu / Reina vs.

Bebek sahilden başlayıp ikinci köprüye kadar olan (balta limanına kadar) kısım daha iyi olabilir.

bebek'ten yürümeye başladığın zaman fatih sultan mehmet köprüsü'nün altından başlayarak baltalimanı polis evi'ne kadar olan kısımda deniz kesiliyor. evler, hastahane falan var. kaldırımlara da araçlar park ediyor, o kısım biraz sıkıntılı o yüzden. bence yürümek için en ideal kısımda yürümüşsün sen. biz genelde istinye-çayırbaşı arası yürüyoruz. avrupa yakası için en ideal yürüyüş yolu orası bence.

sorun olmaz, zaten bir kez girmişsiniz. sorarlarsa burda anlattığın şekilde anlatırsın.

o iş biraz memurun insiyitafinde şans işi..
ben çek cumhuriyeti vizesi ile avusturya viyana ya gitmiştim..

Sorun olmaz.

La ben de Alman vizesi ile Yunanistan'a gittim geçen hafta. Bir ton rezervasyon falan yaptım Almanya'dan. Kafamda tüm senaryoları oluşturdum. Atina girişinde memur suratıma bile bakmadı.

İnsan bi hoş geldin faln der.

Özet: sıkıntı olma ihtimali hep var ama o kadar da şey yapmamak lazım.

çıkarıyorlar.nereye gitmek için talepte bulunduysan ilk oraya gitmen gerekiyor.

italya, portekiz, ispanya gibi ulkelerde sikinti yasamazsin. almanya, fransa, macaristan'in bizzat kendisi ve hatta czech bazen killik yapabiliyor.

ama italya'daki pasaport polisinin schengeni gorduktan sonra sana goz ucuyla 2 saniye bakip damgayi basacagina ben sahsen garanti veririm.

Orjinale gerek olmaz. Bana da davetiyeyi imzalayıp PDF olarak yollamışlardı.

Gsm hatları sadece profil oluşturuyor diye biliyorum. Komple intenet yani Whatsapp'ın olayı.

Aslında senden Turkcell'e doğrudan gitmiyor. Turkcell burada sadece taşıyıcı görevinde.

Kabaca tabir etmek gerekirse senin mesaj belediye otobüsüne binip havaalanına gidiyor (baz istasyonu). Oradan senin talebin doğrultusunda uçağa binip aktarma yapacağın hava alanına uçuyor (whatsapp server) oradan da ikinci uçağa binip karşı tarafında ülkesindeki hava alanına iniyor (karşı taraftaki baz istasyonu) oradan da metroya binip telefona gidiyor :)

whatsapp'la turkcell farklı katmanlarda çalışıyor. whatsapp uygulama katmanında çalışıyor. senin servis sağlayıcın ise (bu durumda turkcell oluyor) daha alt katmanlarda çalışıyor.

whatsapp da mesaji yaziyorsun, telefonun onu 0 ve 1 seklinde bit verisi haline getiriyor, sonra bakiyor wlan mi bagli yoksa mobil internet mi. Ona uygun radyo sinyali haline getiriyor ve gokyuzune saliyor. mobil internet ise ornegin turkcell anteni bu sinyali havada yakalayip tekrar 0 ve 1 olarak ceviriyor ve turkcell merkezdeki servera iletiyor. turkcell merkez server da internete bagli ve internet uzerinden turkiye internet cikisi yapilan yere (odtu icinde bir yer diye biliyorum) gonderiyor. orasi da internetten cesitli kanallar uzerinden whatsapp serverlarina gonderiyor. sonra whatsapp serverlari yine ayni yoldan mesaji iletiyor. yani turkiye merkez router, turkcell server, turkcell anten olarak yoluna devam ediyor. turkcel anten de mesaji 0 ve 1 den radyo sinyaline cevirip havaya firlatiyor. havadaki sinyali alicinin telefonu yakalayip 0-1 haline getiriyor. bu 0-1 ler telefonun islemcisi tarafindan islenip whatsapp mesaji olarak goruntuleniyor.

pdf to word diye google'da aratıp dosyayı worde çevirin ardından ekleyin.

eğer bu olmazsa bazı programlar bu işi yapabiliyormuş. ismini hatırlayamadım. adobenin programlarını iyi bilen bir arkadş daha iyi yardımcı olacaktır.

Pdf to Word'ü denedim ama word'de nasıl fotografı ekliyoruz onu da bilmiyorum :(

www.pdfescape.com

yukarıdaki siteye giriyorsun. Soldaki Free Online'ı seçiyorsun. Ardından soldaki listeden Upload bölümüne giriyorsun. Çıkan sayfada dolduracağın formu upload ediyorsun. Sonra gelen sayfada sol üstte sekmeler var. Oradan Insert sekmesine gelip Image ekle komutundan istediğin resmi ekliyorsun. Resim eklenince boyutunu ayarlayıp PDF'i kaydedip tekrar indiriyorsun.

Photoshop varsa, pdf formatını tanıyor. Orada düzenleyip tekrar pdf olarak kaydedebilirsiniz.

şirket e-mail ve postasıyla açarsın büyük ihtimalle. tabii mail'in microsoft hesabını kullanıyorsa.

genelde öyle oluyor. şirket hesabıyla çaıyorsun ve tüm şirket kullanıcıları listende ekli olarak geliyor.

office 365 hesabınız var mı ?

office 365 hesabım var. şirket email'im ile açmaya çalışınca hata veriyor kayıtlı değil diye. skype'ın forumlarında baktım office'e kaydolunca bir mail geliyormuş skype aktivasyonu için ama gelen bişe olmadı açıkcası

birine papyon takılıyor diğerine kravat ondan öyle

s-media-cache-ak0.pinimg.com

hayir bundan bahsediyorum. mesela biri niye böyleyken digerinin yakasi degisik.

şimdi şöyle tam anlamadım soruyu ama ona göre cevap vereyim yine de smokinle kravat takılan gömleklerin yakaları farklı öncelikle.

eğer bunu sormuyorsan gömleklerin yakaları da değişiyor italyan yaka var, baba gömleği yakalası var vs.

o yakası farklı dediğin gömlek ata yaka gömlek diye geçer. giyilme zamanlaarı değil de, şıklığa göre değişir. ata yaka gömleğe papyon gider bi tek. klasik yakada papyon çok yaygın değil. nadiren görüyorum.

örneğin çok yakınında olan birinin düğününe gidiyorsun. damat kravat takıyorsa sen papyon takmazsın. saçma olur. ancak damat papyon takarsa sen de ata yaka bir gömlek giyip papyon takabilirsin.

Diskte fiziksel bir hata mevcut ise format atarken de aynı hatayı verebilir ve bilgisayar bir daha açılmayabilir sistem kurulu olmadığı için.

Önerilerim:

1) Bozuk olan diske checkdisk (chkdsk) yapmak.
2) Flash diskten çalışan bir live ubuntu ile bilgisayarı başlatıp gerekli dosyaları aldıktan sonra format atmak.

Koku bırakma olabilir.

@krem evet kısırlaştırmanın zamanı gelmiş olabilir de bi torun görmeden kısırlaştırmak istemiyorum.

@krem kedimi sahiplenmemde büyük emeği olan, benim için özel birine yavrusunu ona vereceğime dair söz vermiştim.

Idrar yolları enfeksiyon kapmış olabilir kızgınlık döneminde olabilir psikolojisi bozuk olan kediler de yapıyor bunu evde tüm gün yalnız olan ilgi görmeyen ya da bir odaya kapatilan falan.

Bence hiç beklemeyin kısırlaştırın size bembeyaz erkek bir yavru ben vereyim. kardeş kedilerimiz 7 aylıkken kısırlaştırmaya gittiğinde hamile olduğunu öğrendik 9 aylıkken doğum yaptı. şu an 2 haftalıklar. 2 aylık olunca söz verdiğiniz kişiye verebilirsiniz. çiftleştirme hatasını bir kere yaptım. 6 yavrumuz oldu. zorla sahiplendirdim. annemlerde olan 2 kardeş de biraz büyüsünler öyle kısırlaştıralım diye beklerken 4 tane sürpriz oldu. İnanın çok güzel ama maddi manevi yıpratıcı bir süreç. Koltukları acilen yıkatmazsanız o koku gitmiyor. Ben biraz geciktirdim. tamamen gitmedi koku.Acilen kısırlaştırın ve koltukları yıkatın.

@legal Sahiplendirme konusunda sıkıntı çekeceğimi düşünmüyorum cins kedi olduğundan dolayı. Yavruları için sıraya girmiş bi sürü tanıdık var ama dediğiniz gibi kısa zamanda eş bulamazsam kısırlaştıracağım. Teklifiniz için teşekkür ederim fakat yavrunun benim kedimin yavrusu olması gerekiyor.

Hocam benim de cins dişi bir kedim var, 11 aylık falan. Kısırlaştırmamı öneriyor herkes, bi kere yavrulasın öyle kısırlaştırayım diyodum ama sanırım hemen kısırlaştıracağım

www.google.com.tr

"Fakat bağlı olduğunuz Nüfus Müdürlüğü’nden alabileceğiniz Geçici Kimlik Belgesi ile başvuru yapabilirsiniz."

bi beyin fırtınası yaptım da, o yayını direk kablodan çoklarsanız olmaz bence, çünkü alıcı ile kart eşleşiyor çözmek için. yani çözdükten sonra yayını vermek lazım.
öyle bir şey içinde uydu alıcıda lnb out olması lazım, digiturk de bu yüzden koymaz öyle bir şey. kısaca uydu kablosu aracalığıyla olacağını sanmıyorum.
ha digiturk kutusundan çıkan hdmi kabloyu çoklarsanız olur ama o kadar uzunlukta hdmi kablo çekmek falan zor iş. teoride yapılabilir ama. baya uğraştırır, verimli olmaz.

Mümkün. Ben alıcının hdmi kısmına bilgisayar ekranı olarak da kullandığım led tv, scart kısmını da tüplü tv takmıştım. Bilgisayar başındayken tüplü tvden, önemli bir şey izleyeceksem led tv den izliyordum.

o dediğin mümkün. yani TV1'deki HDMI girişlerine farklı cihazları bağlarsın, içerdekine de atıyorum sadece digiturk'ü bağlarsın. AV-1 AV-2 ile TV-1'de istediğini izliyorken TV-2'de digiturkü izleyebilirsin.

bağlantı şöyle olacak: i.hizliresim.com

hatta yukarıdaki görselde teledünyayı da HDMI çoklayıcı ile 2. TV'nin diğer HDMI girişine bağlarsan ikisinde farklı şeyleri izleyebilirsin. Ama ikisinde de digiturk açıkken tek kanal, teledunya açıkken tek kanal izlenir.

Cok tesekkurler

sorunun tam cevabı değil ama,

digitürk kutun varsa, www.beinconnect.com.tr üzerinden ayrı olarak izleme istediğin kanalı canlı ya da 12 saat geriye dönük izleyebiliyosun.

Resepsiyona sorulmalı.

amazon teslim eder ama otel alır mı bilemem.
otele sorun ok verirse olabilir. ama teslim zamanı da önemli. otelden ayrılmadan gelecekse olur bence.

amazon otele urun gonderiyor. cok defa kullandim, herhangi bir sorun yasamadim bugune kadar. otel de aliyor ancak bir ucret ekliyor uzerine - fazla bir miktar degildi, ne kadar oldugunu hatirlamiyorum.

arkadaşım bana iki defa göndermişti. iki farklı oteldi ve ikisinde de teslim aldım. herhangi bir ücret vs. ödemedim.

Amazonun geçen yıl bir servisi başladıydı. Seven elevenlarda bölümler var. En yakındakine istiyorsun oraya kargon gidiyor. 24 saat şifrei ile alabiliyorsun. Otele falan gerek yok.

en yakin yere gondert, amazonun resmi olarak olmadigi ulkelerde boyle drop off noktalari var. oradan gidip alirsin. bakkallara bile birakiliyor. cok yaygin.

www.amazon.com

15 günlük süreyi geçirmediysen normal geçiş ücretlerini düşerler.

ben 7 gün diye biliyorum.

yani netice itibariyle geçtiysem de ordan düşer mi?

başka ödeyecek bir yer bulamadım ben, 15 gün bu arada

Chicago / USA

Düzeni ve insanları nedeniyle Amsterdam'ı çok beğendim

Sankt Peterburg.

Atina
çünkü çok güzel :)
gezmek, eğlenmek, deniz-kum-güneş ne ararsan var. mis gibi şehir.

Ukrayna kiev ve kharkiv.
Caddeler geniş, her yer yemyeşil, tertemiz, hava mis. Datbenin vr savaşın izlerini çok kısa surede atlatmışlar ama unutmamışlar unutturmuyolar. İnsanlar saygılı ve rahat. Kızlar super, inanmazsınız kimse mini giymiş tanımadığı kızları teşhirci diye ilan ve afişe etmiyor. İnanılmaz ucuz. Fakirler, eşek gibi çalışıyorlar ama hayattan zevk almasını biliyorlar. Yrmekler biraz ağır ama çok lezzetli. Vize yok ve yol kısa.

bath, ingiltere. italyan ve ingiliz şehri karışımı bir yer, ortaçağ'dan kalma gibi. büyüleyici güzellikte bir yerdi. yaşamak için aşırı pahalı, zaten zenginler oturuyormuş ama ingiltere'ye bir daha gidersem mutlaka görmek isteyeceğim yerlerden biri.

Bence de atina, yunanistanin her yeri harika.

Bath, demeye gelmiştim ben de.

Cambridge: sakinliği, yine de her şeyin ulaşılabilir, bulunabilir olması, parklar, kültürü vs

İzlanda. Bir yere gideceksem binaları değil de doğal güzellikleri görmeyi tercih ediyorum. İzlanda beni fazlasıyla tatmin etti bu konuda. İnsanlarını ve kültürlerini de çok sevdim.

özgür ortamı, hukukun üstünlüğü, insana saygı, ucuzluk, kolaylık, göçmen friendly olması vs vs sebebiyle abd.

italya südtirol (italyanca ismiyle alto adige). dünya cenneti hatta daha da iyisi :)

Sri Lanka tam bir cennet. Doğal yaşam parklarinda hayvan ve bitki çeşitliliği inanılmaz. Deniz ve deniz canlıları, resifler muhteşem. Çok ucuz, yemekler harika. Insanları çok güzel. Vize de yok.

Her gittiğim yerde hayran olacak şeyler çıkıyor. Çoğunda sosyal hayat beni etkiliyor, insanların alışık olduğumuzdan daha farklı olması ve daha farklı yaşaması, eleştirel şekilde söylemiyorum ama insanların genel anlamda daha saygılı olması gibi (çevreye, diğer insanlara, işe, yaşama vs.).

ilk kez isveç'te bir kasabaya gitmiştim, kasabanın hemen dışı ormanlık alandı, insanlar burada koşuyordu, tek başlarına genç kızlar, yaşlılar, sporcular, yani her yaştan ve gruptan insanlar.

japonya (osaka ve kyoto) huzur ve dinginlik; mesela trafik lambaları yayaya yeşil yandığında kuş sesli bir uyarı tonu kullanıyorlardı.
kiev +1: parklarda yağmurda parasına satranç oynayanlar vardı, metrosu, zarif kadınları.
g.kore: doğa, insanlar
hindistan: huzur(!), hayata bambaşka bir pencereden baktırıyor
kanada (toronto): düzen, herşeyin yerli yerinde oluşu, keşke burada çok para sıkıntım olmadan öğrenciliğimi geçirmiş olsaydım.

isvicre bern

Berlin ve Helsinki.
İkisinin de şehirleşme planına hayran kaldım.
Helsinki'de nüfus çok olmayınca herkesin birbirine saygılı olmasını, şehrin her karesinden cool'luk akmasını, binaların arasından metrelerce uzunlukta ağaçlar fışkırmasını, şehrin tam göbeğindeyken birden göl kenarı ormanlık bi alana geçilebilmesini sevdim. Gençlerin alabildiğine özgür olmasını kıskandım. Yaşlıların doygun ve kendine yetebilen, hayat dolu, halinden memnun haline özendim. Tek sorun bi türlü yaz gelmemesi:)
Berlin'in de yine şehirleşmesine bayıldım, uçakla inmek üzereyken bir başkentin nasıl bu kadar yeşil olabileceğine hayret ettim. Kadınların makyaj, ayakkabı, çanta diye kendini sıkmamasını takdir ettim. Erkeklerin bu kadar centilmen olabilmesine hayran kaldım. Sonra yine gençlerin özgürlüğünü kıskandım.

şehir: new york
şehir+dinlenme: nice
full dinlenme: rize

çok ilginç olmayacak ama berlin diyorum. ha turistik anlamda bir halt yok kanımca. onun haricinde şu sıralar fazla popüler olmasından dolayı özellikle yaz aylarında kalabalık olabiliyor. bu yüzden sinir bozabiliyor ancak genel olarak yaşamak için "hala" en ideal yerlerden biri bence. hem alman düzeni mevcut hem türk popülasyonunun ve çok sayıda farklı türden insanların bir araya gelmesinin etkisiyle farklı bi havası da var. kendiliğinden güzel bir denge oluşmuş. az parayla da keyif alabileceğin yerlerden biri. kendimi bu kadar rahat hissettiğim bir yer hatırlamıyorum. nitekim özgürlükler açısından da özel bir şehir olsa gerek. diğer birçok avrupa şehrinden bu yönüyle ayrılıyor biraz. bir de kadınları var ki... galiba bu şehrin insanlarındaki salaşlığı ve rahatlığı seviyorum ben. ha yeni açılan cafeleri ve cool olacak diye ortadan ikiye ayrılacak olan kasıntı hipsterları es geçiyorum tabii. yine de onlar da zararsız, güzel insanlardır gerçi. yerlisiyse oldukça bilinçli, özellikle mahallelerini koruma konusunda inatçı ve duyarlı insanlar.

avrupa disinda bir yer gezmedim malesef ama gezdiklerim icinde budapeste ve Barcelona cok guzel 2 sehirdi. ozellikle Barcelona yasamak istenecek bir sehir. kuzey avrupanin bitmek bilmez kisi ve suratsiz insanlari yok.

Budapeşte / Macaristan

sıfır beklentisiz gittim Paris'ten güzel çıktı.