Shutterstockta var mıdır acep? Veya tineye üzerinden reverse search etseniz?

onlara da baktım yok maalesef :/

Bu gorsel epey net. Photoshop’a atıp etrafini kesip dişa aktarsaniz yeterli olur bence. Olmadı tekrar çizin, resmi logoyla alakasi yok baktigim kadariyla zaten...

knicks'in fan işlerinde kullanılan bir tasarlaması bu. aslında gayet basit evet ama photoshop bilgim de yok o yüzden tekrar çizemedim

i.ibb.co

çok teşekkür ederim :))

burjuva diktatörlüğü olabilir.

Dediklerin olmaz. Liberal demokrasi olabilir.

Bunlardan birisi yönetim biçimi (oligarşi), diğeri ideoloji (faşizm). Soruda ideolojiyi verip yönetim biçimini soruyorsunuz. Bu sorunun cevabı “genellikle” ile başlamaya mahkum...

Aga bagla bi windows bilgisayara, temizle geri kur. Ya da mac uzerine windows kurma yontemleri var, kur temizle sil.

Yazın güneş altında sakın, kıpkırmızı yapar hiç geçmez

O öyle bi şey diil yahu:)

Etkisi geçici oluyor diye okumuştum.

Yüzümde madecadsolla yazıyorum.
Ben yüzümü toplaması için haftada bir iki gece sürüyorum.
Sabah kalkınca bayaa güzel oluyor yüzüm, dolgun nemli duruyor. İzlere etkisi bi tık var diye düşünüyorum. Ama çok az.
Her gün gün kullanımı cildi inceltiyormuymuş ne öyle bişey duydum. Ara ara kullanabilirsiniz.

Kabin bagaji olayi kalkti demişlerdi

Sokulmaz.

kabine olmaz. uçak altına olur.

Hayir

whatsapp hiçbir koşulda konuşmaları kaydetmediğini, arşivlemediğini iddia ediyor ki verirse kendini yalanlamış olur. yani hayır.

bugün whatsapp ile başka bir konuda iletişime geçtiğimde mesaj konusu için

"Not: Mesajlar teslim edildikten sonra sunucularımızda saklanmaz, dolayısıyla mesajlarınızı sizin yerinize silemeyiz."

şeklinde yazmışlar. mesajlara erişimleri yok zaten hocam sanırım

Egenin en pahali bolgelerinden birini soruyorsunuz. Ben olsam kalabaligi vs dusunmekten ziyade corona’yi düşünürdüm. Hele ki ucuz bir yer bakiyorsaniz...

şu an o bölge çok kalabalık. ucuz olsun diye kalinda inn vb. otellerde kalsanız bile korona büyük tehlike diye düşünüyorum. gitmeyin derim.

Yaz babuş

Uçak moduna alın diyorlar.

ben kapatmıyorum, sesini kısıyorum.
yurtdışı bağlantı uçuşlarında yani türkiyeden çıkışlı olmayan uçuşlarda insanların mesajlaştıklarını facebook vs takıldıklarını (wifi olmayan uçak) gördüm. hostesler de gördükleri halde seslerini çıkarmıyorlar. hatta klm uçuşumda boş uçakta hostesin arkada telefonu açıp yazıştığını, gülümsediğini falan görmüştüm.

sanırım şehir efsanesi.

umarım yanlış bişe yapmıyorumdur, kesin bilgi verecek biri yazarsa öğreniriz:)

-bu konunun uzmanı değilim- ama öğrendiğim kadarıyla açık olması doğrudan zarar vermese de özellikle iniş ve kalkışlarda uçağın sahip olduğu bilgisayar ve iletişim sistemini olumsuz etkileme ihtimali var. En azından böyle bir gerçek risk var ki hala kapatılması anons ediliyor.

Kapatmayan sorumsuz insanları da pek anlamıyorum. Hele yurtiçi uçuşlarda. Uçuş yarım saat sürüyor, nesin sen uzaktan kalp ameliyatı yürüten bir bulunmaz doktor falan mı. Kapat gitsin ne kaybedersin, kime neyi ispatlamaya çalışıyorsun. Aldığın riskle kazandığın iki facebook mesajı denk mi... ilginç

hep kapatıyorum

eski, çok eski uçaklarda telefon, telsiz gibi cihazlar uçağın haberleşme sisteminde parazite yol açıyormuş, eskiden kalma uygulama sanırım. riskli olsa kapatın demezler direkt toplarlardı.

hepte kapatacam

yanlış hatırlamıyorsam; kalkışta tamamen kapatın diyor, kalkış tamamlanınca da uçak modunda kullanabilirsiniz anonsu geçiyordu.

her giriste sifresini unutan adam+1 diyorum ve arttırıyorum. daha lastikler yere temas eder etmez telefona sarılanlar var; nedir bu acele? neyi kaçırıyor bu insanlar? ben mi işsizim, nedir bu insanların bu kadar önemli işleri?

uçağı küçük bir ihtimal de olsa etkileyebiliyor ama iniş ve kalkışta esas yasak olmasının sebebi, en büyük kazaların sorunların iniş ve kalkışta olması. O an pilot bir duyuru yapsa kulaklığın olsa duymasan veya telefonla ilgilenirken motorun yandığını görüp haber veremesen sıkıntı (bu yüzden camları açtırıyorlar mesela). Esas olay genel güvenlik.

dogrudan bir etkisi yok. ozellikle inis ve kalkista kapatilmasinin sebebi

1) inis/kalkis ucusun en riskli oldugu ve kazalarin buyuk bir cogunlugunun gerceklestigi surec. ispatlanmis birebir iliski olmasa da ucak icindeki yuzlerce kisinin ayni anda aktif olarak telefonlarini kullanmasi, elektronik gurultuye sebep olacagi icin gercek bir arizanin, sorunun farkedilmesini engelleyebilir, guclestirebilir
2) inis kalkista sadece elektronik aletler degil, butun esyalar kaldiriliyor ki, bir turbulans esnasinda bu esyalar havalar ucusup birilerinin kafasina gozune gelmesin.

iniş, kalkış ve düz uçuş sırasında uçuş modunda kullanabilirsiniz. uçuş modu yoksa tamamen kapatılıyor. inişten sonra taksi sırasında telefonun açık olmasında sıkıntı yok.

netflix'de vardı bu galiba. oradaki netflix special olan ilk yayını bul izle. genelde sürekli yaptıkları standup'ı özel bir gösterim ayağına kaydettirip netflixe satıyorlar.

cem yılmaz'ın gösterisi gibi.

böylece sever misin sevmez misin anlaşılır.

Hepsi iyi aga, pata küte gir izle

this is me now ve freedumb. ikisi de vardı galiba netflix'te.

i swear to god

14 inch benim de tercihim. Ofis için bir monitör ve dock alarak efektif kullanabilirsin. Grafik ağırlıklı, karşılaştırmalı ekran kullanımı yapmıyorsan 14 inch yeterli.

alışırsın, thinkpad ve dell in 12-14 inç serilerini kullanıyorum yıllardır. tabii ki büyük ekran rahatlığı yok ama sürekli gezen ve laptopu yanında taşıyan bir insansan çok büyük rahatlık. alternatif olarak sürekli çalıştığın masaya bir monitör ve kablosuz fare klavye koyup mesai içinde laptopu kasa niyetine kullanabilirsin.

cdn.mos.cms.futurecdn.net

büyüğü makbuldur ama, sık sık taşıyacaksanız, kabul edilebilir küçüklükte.

asus vivobook mu ne o seri güzel. 15.6" taşımak için kötü bence de.

www.teknoblog.com
ben 13" huawei kullanıyorum, fakat yukarı doğru geniş 3:2 oranlı. 16:9 olsa küçük gelebilirdi ama buna özel iyi bence.

is bilgisayarim (lenovo x1 carbon) 14” ve gayet yeterli bence, ekran kaliteli ve cok ince kasa ise cok kolay alışıyorsun.

14 inç kullanıyorum. taşımak için çok güzel ama ofiste ne yazık ki kullanamıyorum. bu pandemi sürecinde evden çalışmak için de berbat ötesi. ne mail okuyabiliyorum ne iş yapabiliyorum ki işim A3-A2 boyutundaki pdf'lerle çalışmak şeklinde.

sürekli kullanılmaz ki bu yüzden ofiste 25 inçten başlayan ekranlarımız vardı. hatta çift ekranım bile vardı nasıl özledim ya.

ama dışarıda bir toplantıya gittin 1-2 saat çalıştın falan o konularda sıkıntı yok. yine de başka şansın olmayınca çalışıyorsun işte.. sürekli taşınmayacaksa tavsiye etmem ama ben sürekli taşımak da zorundayım.

14 ne ki 13,12,11 inch kullanılıyor. Bence 13 ve 14” gayet ideal. Açıkçası 15 ve 17” ekranli laptop gördüğümde 2020’ye henüz ulaşamamışlar gibi bir his geliyor bana. Grafik vs işiniz varsa elbette küçük ama basic işler için ideal. Ağırlık çok önemli bir faktör, 1,5” ten cok daha önemli

eksigi yok fazlasi var 14 inc bilgisayarin. cok ideal boyutta benim icin.

Ne hissediyorsan onu yaz. Özürünü dile.

sürüncemede bırakma derim. üzülürse üzülsün. bu konudan çok muzdaribim. bir erkek olarak kız istemiyorsa direkt bunu belirtsin. friendzone almasın beni.

edit: ayrılma şekli konusunda ise tecrübesizlikten kaynaklı olarak kırmışımdır. bunun için üzgünüm de geç

"hayatıma birini almaya hazır değilim" değil de "hayatıma bu kişiyi almaya hazır değilim" demek daha doğru olabilir.

net ol her konuda.

ama bence sonuçta üzülen sen olacaksın, bunu da hatırlarsan yeşillendirirsin...

Kira sözleşmenizi bulacaksınız avukatla ihtar yollayacaksınız sözleşme yenilenme tarihine göre.

kira sözleşmemiz yok malesef. onu not geçmeyi unutmuşum

Faturalar senin üzerine mi? Tümünü iptal et.

asla kavga, tartışma, onları zor durumda bırakmayı tavsiye etmiyorum. bir yalan bulup taşınmalarını hızlandırın. bu konuşmalarda da üzgün olduğunuzu hissettirin, zorunluluk belirtin. bir akrabanızın işsiz kaldığı, onların taşınacağı gibi. tartışırsanız işi inada bindirirler, sözleşme olmadığı için de zor durumda kalırsınız. bilinçli kötü davranabilirler. yalanı asla tasvip etmiyorum, ama güzel ayrılmak en iyisi. siz onları zorlarsanız onlar daha beter zorlar sizi. çıkmamakta direten kiracı fenadır.

siz taşının, ciddiyim.

Avukata gideceksiniz.

Evin tapusu sizin olduğu için elektrik su doğalgazı kapatabilirsiniz.

Direkt elektriği kapatın. Ertesi gün çıkar. Eve zarar vermemeleri için çıkarlarken kontrol edin. Gerekirse bir şeye el koyarsınız.

eve tadilat yaptıracağız diyerek çıkartabiliyorsunuz. Avukatım öyle demişti.

@guitarissimo, hocam benim de aklıma gelen ilk bahane buydu. lütfen bilgin varsa detaylı bilgi verir misin bu konuyla ilgili

Onlar laftan anlamaz. Pazartesi elektriği kestir salı koşarak kaçarlar.

amcamın oğlu hapistan çıkıyo, 12 yıldır içerdeydi cinayetten. işi yok gücü yok, onu alıcaz bu eve de.

bazı düzeltmeler yapmak istiyorum yapılan yorumlar üzerine.

1)kiracınız kiraları ve aidatları ödüyorsa çık diyemezsiniz. Ödemiyorsa da yasal yollar üzerinden önce uyarı vermeniz gerekiyor. Hiç kira ödemiyor olsa dahi işi inada bindirirse bu süreç 1 yılı bulur.

2)kira sözleşmesinin bitimi kiralar ödendiği sürece sadece kiracıyı bağlar. ev sahibinin kira sözleşmen bitti, çıktı demeye hakkı yoktur. Ev sahibi sözleşmedeki kira artışı bedelini alır ve susar. (10 yıl dolduğunda çık denebilir)
3)kira sözleşmesi sözlü de yapılabilir. Faturalar onun adına ise kanıt olarak kabul edilir. Ödemeyi banka üzerinden yapıyorsa gene bu kanıt olarak kabul edilir, elden alıyorsanız zaten bir suç.

4)kiracıyı evde x yapılacak y yapılacak sebepleriyle tek taraflı olarak çıkaramazsınız. Kiracıyı akrabam taşınacak diye çıkarabilirsiniz fakat gene sözleşme tarihini beklemek ve mahkemeye geçerli bir sebep de sunabilmeniz gerekiyor. Ayrıca kiracıyı akrabam taşınacak bahanesi ile evden çıkardığınız takdirde 3 yıl boyunca o evi bir başkasına kiralayamazsınız.

özetle yasalar kiracıdan yana.

hocam bu kiracıyı bilmem ama bir sonraki kiracıya "tahliye taahhütnamesi" imzalatın.
max 2 ayda çıkartırsınız hukuki yollardan.
tahliye rtaahütnamesini kira sözleşmesinden 1 gün sonra yapacaksınız ve ikisinide noterde yapacaksınız. yoksa adam imza benim değil dese 8 ay atar mahkemede.

Evi satacağız, satmadan önce bakım yaptırıp fiyat yükseltmek istiyoruz gibi bir şey söyleyin. Mutfağı yenileyeceğiz gömme dolap yaptıracağız gibi şeyler.

Valla bizim komşunun sizin gibi aynı sorunu vardı. 1.5 yıl uğraştı çıkarmak için. Sonra mafyaya gitti. 15 gün sonra koşarak kaçtı kiracıları.

Aman diyeyim ne yaparsanız yapın bir üstteki yazarın dediği gibi mafyaya filan bulaşmayın. Bugün sizin sorununuzu çözer ertesi gün başınıza bela olurlar. Aman diyeyim.

banyonuza su sızdığını usta göndereceğinizi söyleyin. tanıdık usta gitsin. sıhhi tesisatta sorun olduğunu, giderde kaçak olduğunu, bulamadığını, komple kırıp dökmek zorunda olduğunu en az 2 hafta tuvalet banyoyu kullanamayacaklarını söylesin.

faturalar sizin adınıza ise abonelikleri iptal edin.

elbette güzellikle halletmeye çalışın olmadı bunları deneyin.

Ben başka bir işte çalışıyorum ama günde en az 10 kere tahsilat yaparız. Kredi kartına şimdiye kadar hiç makbuz vermedim. Gerek de yok zaten. Elden aldığımız her şey için (para, çek, senet) makbuz veririz çünkü o bir kanıttır. Ama kredi kartı ödemesi banka üzerinden olduğu için ve banka kayıtlarında uzuuun yıllar sağlanacağı için o kanıt her zaman var olacaktır. Yani havale veya kredi kartı ödemesine gerek yok evet.

Hata sende, ne için gönderdiğini detaya yazmalıydın. Yazdıysan problem yok, makbuz hükmünde zaten banka kaydın. Çok endişeliysen bankadan al makbuzu

soru net değil, biraz açarsan iyi olur.

videodaki her bir kareyi ayrı bir resim dosyası olarak extract etmek istiyorsan bu daha önce yaptığım bir şey, yardımcı olabilirim. yalnız sonucunda binlerce resim dosyası elde ediyorsun saniyede ortalama 25 kare olduğunu düşününce.

ama dediğim gibi ne yapmak istediğin anlaşılmıyor, netleştirirsen ona göre cevap vereyim.

Tam olarak tahmin ettiğin gibi, video’daki her bir kareyi bir resim dosyasi olarak kaydetmek ve sonra da bunlarla oynayip stop motion yapmak istiyorum. Tabi fps hızı ayarlanabilir bir program olursa tadından yenmez..

Telefonda oyle bi program biraz zor gibi. Kac saniyelik bi goruntu?

şuradan sistemini seçip download build tuşuna bas: ffmpeg.zeranoe.com (sadece Architecture kısmını değiş windows 32,64 ya da macos, diğerleri nasılsa öyle kalsın)

indirdiğin zipin içinde bin klasöründeki ffmpeg.exe'yi yeni bir klasöre at. sonra videonu da o yeni klasörün içine kopyala. yeni bir klasör olması önemli binlerce resim çıkaracağı için.

sonra klasörün içinde boş bir yere Shift'e basılı tutarak sağ tıkla ve "Komut satırını burada aç" tuşuna bas
(windows 10'da sanırım bu kısayol tuşunu kaldırmışlar, windows 10 kullanıyorsan Windows tuşu+R basıp oraya da cmd yazarak komut istemcisini açıp sonra
şu şekilde bir komutla video ve ffmpeg'nin bulunduğu konuma geçebilirsin:
cd C:\Videonun\Bulundugu\Klasor)

neyse gelelim sadede

şu komut ile videodaki tüm kareleri png dosyası olarak kaydedebilirsin:

ffmpeg -i video.mp4 frame_%d.png

frame_1.png, frame_2.png vs şeklinde kaydedilecektir.

şu komut her kareyi değil de her 1 saniyede bir kare seçip kaydedecektir:

ffmpeg -i video.mp4 -vf fps=1 frame_%d.png

şu komut her 1 dakikada bir kare seçecektir:

ffmpeg -i video.mp4 -vf fps=1/60 frame_%d.png

şu komut her 10 dakikada bir kare seçecektir:

ffmpeg -i video.mp4 -vf fps=1/600 frame_%d.png

vs.. sayıları değiştirebilir, kafana göre ayarlayabilirsin. sormak istediğin başka bir şey varsa yardımcı olmaya çalışırım.

tabii bu arada cep telefonu derken telefonda çektiğin videoyu kast ettin zannetmiştim ben. telefon üzerinde bu işlemi yapmak zor olur dendiği gibi. video çok özel değilse google drive gibi bir yere yükleyip özelden link atarsan senin için kareleri çıkartıp zipleyip gönderebilirim.

@brkylmz Videolar 5-10 saniye , bir iki tane video var.

@bazen tesekkur ederim, deneyeyim. Cep telefonu isteme sebebim kalan tüm islemleri de mobil olarak yapiyor olmam. Sadece videodan bir sürü caps alıp tek tek ayiklamak cok zor oldugu için, istesen de cok hizli caps almak mumkun olmadigi icin, kareler ustuste geldigi icin ve elle alırken duzensiz oldugu icin programsiz olanakli olmadi..

Mail atarsan ya da bir yere upload edersen ben de yardimci olabilirim.

tamam hacı sen çok farklısın

Evet, ciddi ciddi izliyordum. Ben herkes seviyor sanıyordum lan, demek sevmeyen de varmış :DD

Eğer yeni izlemeye başladıysan ve alt metinlerini anlayacak kapasiten yoksa böyle düşünmen normal. Söylediğinin aksine çok ince ve altı dolu mizahı vardır.

Espriler, karakterler dogal degil. Dizide herkes Cem Yilmaz olmus anasini satayim. Karakterlerin hepsi cok asiri hazir cevap. Aha replik sirasi bana geldi, komik olayim espri yapayim zorunlulugu icerisindeler. Asiri uzun replikler var bazen asiri sacmaliyorlar. Bir insan o kadar uzun konusup arka arkaya 7-8 espri, gonderme yapamaz. O yuzden dogal degil, respliklerin ustune uzun uzun dusunulup yazildigi cok bariz. Itici geliyor o yuzden, dogal degil yani. Bir de hic beklenmedik karakterdeki adam entelektuel seviyede espri yapiyor, Picassoya, Gaussa gonderme yapabiliyor falan asiri zorlama, kusturan cinsten. Olmedilerse sizde vurun:)

diziyi ölesiye eleştiren iki suserden birisi diziyi izlememiş, sadece ufak kesitler izledim diyor, diğeri doğal değil diyor.

ufak kesitler izleyerek bir film/dizi hakkında eleştiri yapmayı ben oldukça cesur buluyorum. konu olup olmadığını 5-15 dakikalık video'dan nasıl anlıyorsunuz? sanırım ben o kadar zeki olmadığım için bu durumu henüz çözemedim...

doğal olmadığı eleştirisine gelecek olursak, doğal gelmemesi çok normal. burada absürd mizah yapılıyor. herkes her şeyi sevmek zorunda değil, dünyanın en iyi işi olsa da bu böyle, sevmeyebilirsiniz. ancak o entellektüel espriler arızi değil. dizinin her yerinde bir sürü gönderme var, ilgilisine göre bu göndermelerin hepsini yakalamak mümkün olmayabilir. bana kalırsa dizinin en güzel yönlerinden biri bu göndermeler mesela, bir başkasının hoşuna gitmeyebilir. bunu sinematografik bir eleştiri yapıyor gibi, hikaye kopukmuş gibi anlatmak bu dizi için anlamlı değil...

herkes aynı tip şeye mi gülsün?
recep ivedik de, kardeş payı da, fleabag de, 7 numara da hepsi başka kitlelere hitap ediyor.
soru ne tam anlamadım, reytinglere bakıp görebilirsiniz zaten kim ne kadar seyrediyormuş diye.

Kardeş payı gelmiş geçmiş en komik Türk dizisidir bana göre. Baştan sona hiç durmadan espri yapılan bir dizi. Karakterler de çok iyi. İşler Güçler'i izlemedim. Sadece depoya kızın geldiği sahneyi biliyorum. O da çok komik bir sahne gerçekten.

kardeş payını izlemedim ama işler güçler mizahı bayağı iyiydi ya.

Yok boolum o kadar da değil. Gelmiş geçmiş en iyi dizi fazla iyimser bir tutum. Bazı diziler vardır senaryo gereği komiktir. Bunlar sırf espri için senaryo yazmış. TV için uygun tabi böyle işler bişi diyemezsin de olaya uluslararası düzeyde bakarsanız çöp

Valla ben bu adamlari belki severim diye cok sans verdim ama bana gore degil. Daha cok nefretim dogdu izlemeye calistikca: Repligi gelen makineli tufek gibi takir takir esprisini okuyor, lafi yiyen altta kalir mi? O da aninda takir takir makineli tufek gibi espriyi yapiyor. Bir yerde gulmemiz lazim nerde bilmiyorum? Bir karakter 10 saniyede 10 farkli ruh haline giriyor, espri oraya uymus, uymamis, karaktere uymus uymamis, konuya uymus uymamis onemli degil, absurt mizah deyip geceriz kafasindalar, dakika espri sayisi uzerinden anlasmislar anlasilan.

mizah göreceli bir şey evet ama bu işler o kadar da kötü değiller yine de. senin sevdiğin çok iyi bulduğun mizah örneği nedir mesela?

Valla bende sevmiyorum nedense. Zaten o ikilinin yaptığı her iş bana çok yapay ve saçma geliyor. Absürd mizah diye kaktırıyorlar saçma sapan birşeyi. Absürd mizah görmesek inanıcaz

Geri aldim yazdiklarimi. Epey agir olmus. Adamlar farkli bir sey yapiyorlar ve asiri komik espriler, saglam tespitleri de varmis. Oturup izlemem sifirdan da youtube'da kisa kisa iyi gider yemek yerken, pineklerken falan. Cevaplar icin tesekkurler

absürt diye bişi var ya hani, işte konu olay o, herkesin anlaması gerekmiyor misalen feride'ye amran comran söyle bana demesi senin için bir şey ifade etmeyebilir ama bana cartel'i ve cartel'in çıktığı yılı o zamanki anılarımı getiriyor gözüme, gülümsetiyor.


Öte yandan absürt zaten saçma demek, saçma olan bir şeye gülüyoruz, oradaki abartıya o abartının saçmalığına gülüyoruz, sen hiç e=m2c ye gülen biri gördün mü?

çünkü sendikalığı sadece kağıt üstündedir, dostlar alışverişte görsündür. üye sayısına göre prim bekleyendir. herkes kendi cebini düşünür.

Hangi sendika olduğuna göre değişir. Hükümete yakın sendika ise çok çok zor. Telefon açmayanı bile vardır. Solcu sendika ise şubesine, işyerindeki örgütlülük oranına göre de değişebilir ama daha yardımcıdırlar.

Sendikasına göre değişir elbette

m.radikal.com.tr

Sen de bunu yedin xd. Yedisinde neyse yetmisinde de odur. Ama simdi sen bunları sana inat yapmadığını düşünürsün

Bazı sevgilileri çok daha fazla seviyoruz, onun için yapmam dediğimiz şeyleri yapıyoruz. Yani size karşı sevgisi yeni sevgilisine karşı olan sevgisinden çok daha azmış. Kendini aşamamış size karşı.

Yok kendinde arama. İnsanlar değişiyor. Bazısı daha ne istediğini bilmiyor oluyor. Bana zamanında “içme/gitme” diyen erkek arkadaşımın değerli eşinin şarap içtiğine şahit olmuştum. Zulmü banaymış diyorum ben. Ha gerçi o bunu “müslümanın görevi” olarak tanımlıyordu, o ayrı :)

çok normal bir durum. yapana değil yaptırana bak derler

aradığı sende yokmuş.

lafım meclisten dışarı, bazıları yapış yapış romantizm peşinde olmayabiliyor.

zeka, mizah, merak ve daha bir sürü unsur var bir insanın "sevgilisi"nin ağzına bakabilmesi için.

bazen bir insanla nasıl başladıysa öyle gidiyor. başka birine yeni bir arayışla başlangıç yapmak farklı bir olay. insan herkesin yanında başka biri olabiliyor. annene babana, iş arkadaşına, sevgiline.. bunu da öyle düşün. kendinde arama.

bu değişiklik geçici de olabilir, içinde yoksa uzun sürdüremez, iki ay sonra tekrar bak

Buna alınıp üzülmeye gerek yok. Belki duygusal boşluktaydı ve birden yüksek bir giriş yaptı. İnsanlar değişebilir, ruh halleri değişebilir. Size daha az değer verdiğini göstermez. Her ilişki farklı biçimde kurulabilir. Annenizle babanızı eşit sevebilirsiniz ama babaya her şakayı yapmazsınız di mi?

Bir süre sonra ilişki monotona bağlıyor. Herkes için bu aynı. İlişkinin başında sizin de aranızda romantik mesajlaşmalar, hediyeleşmeler falan geçmedi mi? Yeni biriyle başladığında dokunmak bile insanı uçurabiliyorken ilişki ilerlediğinde sevişirken bile monotona bağlanabiliyor.

senden ders çıkarmış işte
değişerek gelişmiş

bana atarsan acrobat dc üzerinden word'e çevirmeyi denerim.
dustobin [at] gmail

@lazpalle öncelikle inceliğiniz için teşekkür ederim ama aslında 6 tane pdf'im var çevirmem gereken :(

pdf'leri word'e mükemmel bir şekilde çevirmenin bir yolu yok. pdf'e bağlı olarak, çevirince hata miktarı az veya çok olabilir. Düz yazı gibi görünen pdf'leri word'e çevirince genellikle az hata olurken, fazla miktarda detay içeren pdf'leri word'e çevirince çok sayıda hata olabilir.

İnternette bu işi yapan birçok site mevcut, google'da "pdf to word" yazarak aratabilirsiniz.

Son olarak, word yoksa open office kurarak ücretsiz olarak neredeyse aynı işleri yapan programları elde edebilirsiniz.

@kanepeee bilgilendirme için teşekkür ederim amacım süper çevirsin değilde Türkçe karakterleri bozmasın. Gereksiz yerler var oraları silip çıktı alacağım o yüzden bilginiz varsa diye sormak istedim.

Pdf to Word belli bir kapasite de çeviriyor sanırım daha önce denemiştim çok fazla sayfa dönüştürmemişti yanlış hatırlamıyorsam bir daha denerim sorun değil ama çevirmiyor diye biliyorum.

Diğer opsiyonu deneyeceğim tekrar teşekürler.

Nitro pdf deneyin bir hocam.

Abby finereader

peki aynı günde geliyor mu migros gibi 3-4 gnde mi geliyor

Getir hemen geliyor.

Migrosun da hemen getirme özelligi var..

(Bkz: negatif faiz)

evet. almanya mesela negatif faize geçmişti. negatif faizde bankada para tutmak için para ödenir.
sanırım paralar harcansın istiyolar. ekonomi kötü olduğu için.

ama trde hesaplardaki para eksilirse millet paralarini çekmez mi? bu da bankacılık sektorunde sıkıntı yaratmaz mı?

TL faizi sıfır değil zaten? Olma ihtimali de yok.

Amerikan doları ciddi şekilde değer kaybedecek

trdeki usd hesaplarinda faiz eksiye donerse millet usd parasini çekmez mi?

O olay vadeli hesaplar için geçerli değil mi? Vadesiz usd hesabında öyle bir şey olmaz sanırım.

sanıkların ciddi ve resmi giyinmesi gerekmiyor önce onu bi belirtelim. ne kadar iyi gözükürsek o kadar az ceza alırız mantalitesine oynuyorlar ama ne kadar işe yarar tartışılır.

sizinki de aynı hesap. doğru düzgün temiz şeyler giyin kafi.

Durusmaniz ertelenmis olabilir, corona nedeniyle, e-devletten kontrol edin ya da gitmeden mahkeme kalemini arayın

basit düşünebilirsiniz, insanlar paralarını hisse senedi, varant, tahvil yerine nakitte tutuyorlar.

@aziz dostum jack
Düşünüyorum ama tam kavrayamiyorum, bunlar ufak paralar degil ki, para deger kaybederken altının bile düşmesi... biraz daha bilgiye ihtiyacim var

Nakit dediğimiz şey likittir. Çok hızlı şekilde kullanılabilir. Altın, döviz gibi şeyler nakit kadar likit değildir. Acil olarak kullanmak istediğinde kullanamayabilirsin yada bundan zarar görürsün. Ayrıca özellikle döviz ve altın kısa vadede risklidir. Kazanabilirsin ama kaybedebilirsin de.

şöyle. ekonomik durgunluklarda şirketler ticaret yapamıyor. yapamayınca para kazanamıyorlar. para kazanamayınca değerleri düşüyor. insanlar da sahip oldukları hisseler değer kaybedecek diye satıp nakite geçiyorlar. zaten 1. dünya ülkelerinde enflasyon sıfıra yakın paralarının erimesi diye bir şey söz konusu olmuyor haliyle.

Yap gitsin.

Yapma. Hep sen mi yapıcan

yap ama üzüleceğini bil.

Yap ama olmaz o iş

Yap gitsin

yapma yapma. Boşver.

Ayrildiysaniz arama.

Henüz bir araya gelmediyseniz yap.

Yap, içinde kalmasın

Yap.
Yapmadığın şeylerden daha çok pişmanlık duyarsın hep.

kesin yapma pişman olursun.

yapıyormuş gibi görünüp yapma.
işi bileceksin, işe gitmeyeceksin.

Kesinlikle yap.
Yapmadığın için pişman olmaktansa yaptığın için pişman ol.

Yapma

Yap. Ben de yapayım baya büy0k bi sorun olmaya başladı çünkü.

Yapma

bu sorunun cevabı hep yap'tır.

kesinlikle yapma

Kesinlikle yap. En azından tecrübe etmiş olursun.

Bence yapma

aklım hep yapamadıklarımda.

yap gitsin.

Yap

bir hücreye -1 yazın. ve bu hücreyi kopyalayın. değişecek tüm hücretleri seçin. Seçili hücrelere sağ tıklayıp özel yapıştır-çarpma işlemini seçin.

www.excelcampus.com

Aynı şeye benim de bi ara ihtiyacım oldu ve nası yaparım diye baya düşünmüştüm. Temel matematik, -1 le çarpın :)

support.office.comı-tipi-rengine-hücre-rengine-veya-simge-kümelerine-göre-filtre-uygulama-4af3e865-3e34-4d81-9814-1893ffaada3c

bin tane satır var, tek tek kırmızıları seçip -1 ile çarpmam mümkün değil.

renge göre filtre uyguladığımda ekranda sadece kırmızılar kalıyor ama seçip -1 ile çarp dediğim zaman aradaki gözükmeyen siyahları da çarpıyor. filtreyi kaldırınca o da ne, hepsi eksi olmuş.

dedikleriniz olmadı.

başka şekilde sorayım. E sütunundaki rakam eksi olması gereken satırların G sütununda "B" harfi var.

"G sütununda B harfi yazan satırların E sütunlarını -1 ile çarp" demenin formülü neydi? renkle çözemediysek bu da işimi görür.

önce renge göre sırala sonra senge göre filtrele ve -1 ile çarp.

e sırası bozuluyor o zaman. tekrar A sütunundaki tarihe göre sırala diyince de eski haline gelmiyor, tarih sırasına sokuyor ama aynı tarih olanlar ilk haline gelmiyor. kendi aralarında karışıyor.

bakın şu da olur. kırmızıya göre filtreledim ya, ekranda sadece kırmızılar kaldı. yanına yeni sütun açıp kırmızıları kes, yan sütuna yapıştır dersem de olur, hatta daha güzel olur. ama onu da yapınca aradaki gözükmeyen siyahları da kesip yapıştırıyor.

hoca selam, renge göre kırmızıları filtrele sonra alayını seç ve "select visible cells" e çıplat, -1 ile çarp. izi. görünen hücreleri seç kullanmıyorsun belliki, onu da ayarlardan kısayol alarak getirebilirsin. 4 tena mavi karecik gibi bi simgesi var. kolay gelsin (kısayolu da alt + ; onu da kullanabilin.)

son cevap gelene kadar farklı şekilde hallettim.

yanına yeni sütun açtım. =EĞER(G5="B";E5*-1;"") dedim. yani G5 hücresinde B harfi varsa E5 hücresini -1 ile çarp dedim. B yazanları -1 ile çarpıp yeni sütuna yazdı. sonra yeni sütunu kopyalayıp aynı yere "sadece değerler" diyerek özel yapıştırdım. sonra kırmızıya göre filtreleyip ilk sütundaki kırmızıları sildim. eksi olması gerekenler farklı sütuna geçmiş oldu. en azından kendi programıma girişler E sütunu, çıkışlar F sütunu diyerek tanımlama şansım oldu.

=EĞER(G5="B";E5*-1;E5*1)

İlla aynı sütunda görünmesi gerekiyorsa üstteki de işe yarardı.

Excel’de makro yazmadan renge göre eğer formülü yazamazsınız. İsterseniz 3-5 satır Macro yazabiliriz sizin için.

aynı sütunda olması şart değil, siyah renkli giriş tutarlarından ayrılması yeterdi. benim şansım renginin kırmızı olması yanında, kırmızı satırın ayrı bir sütununda "B" yazıyor olması oldu. dediğim gibi yeni sütun açıp "B" yazan sütunları eksiyle çarparak o sütuna alıp, eski sütundan da silerek hallettim. girişler bir sütunda, çıkışlar diğer sütunda olmuş oldu.

işim sadece renge kalsa ya filtre yoluyla, yeni öğrendiğim "sadece görünenleri seç" özelliği kullanarak hallederdim, o da olmadı makro için rica ederdim, gerek kalmadı.

teşekkürler.

yardımcı olanlara teşekkürler.

Söyleyeceğimizi söyleyip sonra susuyoruz. Derdini anlat, niyetini belirt. İletişim çok büyük bir sorun çözücü çünkü, hiçbir işe yaramasa içini dökmüş olmana yarıyor. Ben önceden hep susuyordum bir faydasını görmedim. Artık söyleyeceğimi söylemeden susmuyorum. Karşı taraf anlar anlamaz çok önemli değil. Kısa, öz ve samimi bir şekilde son kez konuş. Sonra sustuğunda ise sonsuz sessizlik olsun, konu kapansın.

Konuşurum ben olsam. Yorulana kadar.

Derin bi nefes alıp "ben ne desem boş sen kafanda kurmuşsun" diyoruz.

konusmayip uzulecegine konusup uzulme riskini al.

Bi öyle inceden konuşurum baktım olmuyor bir daha ömür boyu konuşmam.

inceden bi konuş aga.

bu dediğim romantik şeylerden çok arkadaşlar temalı.

belli bir noktaya kadar konuşurum. çünkü iletişime inanıyorum.
ama tüm uğraşlarıma rağmen iletişim de başarısız oluyorsa yapacak bir şey yok.
closure olmayınca bi konuda takılı kaldığım için en son içimde ne var ne yok uzunca yazar gönderirim, sonra iletişimi keserim.

rahatlatacaksa konuş. içinde kalmsından iyidir

konuşuyoruz, ben bi kere konuştum yetmedi ama şimdi 2.yi konuşucam.

susuyoruz. konusmanin bir faydasi yok. icin falan rahatlamaz, yeni konusmalar hemen bitiverir. bu dongu boyle surer. donguyu kirmak istiyorsan, sus.

Söyleyecek bir şeyim kalmayana kadar konuşuyorum. Gönlüm başka bir şey söylememek konusunda razı olduğunda da tamamen susuyorum.

bazen sanatçılar yeni şarkıları ilk kez konserde çalabiliyorlar. o şekilde de olabilir.

Konserdeyken solist diyor ki “şimdi klip cekicez (çıkmış ya da çıkacak şarkımıza), sizden şunu şunu istiyorum(mesela ellerinizi kaldırın, nakaratta şuraya eşlik edin vs)”

ekipman kurulu oluyor, herkes de birer oyuncuya dönüşüyor, cok zor bir mevzu değil

@her giriste, evet dinleyiciler şarkıyı söylemiyor dikkat ettim de.

Ben de yorumla katki yapayim, muhtemelen bir öğrenci arkadas bakacak bu eve.
Camın altında rutubet izleri görünüyor, belki ışıklandır bilmiyorum ama, dikkate aliniz..

Kiloyu gecmezsen 2 parca aliyorlar. Yine de garantiye alayim dersen musteri hizmetlerini bir ara

(bkz: goruyorum ki caresizligi tatmamissiniz hayatinizda)

Bir yaptırımı yok. Zaten amacı da o değil. Hapisanedeki adam yaptırımı olan nasıl bir protesto yapabilir allahaşkına?

90larda çok çıkardı hapishanelerden böyle haberler. Çoğu zaman dikkate alınmazdı zaten. Mahkumların da artık kalıcı ve hayati tehlike arzeden hastalıkları oluyordu.
İşçinin iş bırakması hak isteme açısından olsa da yemesine içmesine devam eder.
Ama mahkum farklı bu durum. hapishane ya da vb. için çalışmıyor ki kendi iradesi ile yeme içmeyi bırakıyor ve onu zorlayan da yok bu konuda. Tamamen anlamsız.

Kamuoyu vicdanini etkilemek icin yapıyorlar o zaman anladigim.
Ben bu kadae sacma degildir, bir mantigi vardir belki diye dusundum ama yokmus.


@pluton
Hapisanedeki adam yapmiyor ki sadece bunu.

@ugpouoiy
Otoritenin hukuki bir sorumlulugu yoksa "oyle" bir donemde olup olmamamizin bir onemi yok ki.

Hukuk sadece ic hukuktan ibaret değil, hukuk politikanın bir aracı. Dışarıdaki eylemcinin yaratacağı komuoyu da önemli olabilir bu nedenle. Bazı olayları sadece biz duymuyoruz, dünyanın değişik yerlerindeki insan hakları örgütleri buradaki resmi kurumlara mektup yağdırıyorlar. Eylem konusu zaten çoğu kez bir hukuksuzluk iddiasına dayanıyor, Uluslararsası hukuk da bu nedenle burada bir argüman olarak kullanılıyor. Örneğin ifade özgürlüğüne müdahale edildiği iddiası ya da yargısız infaz iddiası nedeniyle bir kişinin bu eylemi gerçekleştirmesi halinde dikkat çektiği şey kendi bedeninin ötesine taşıyor.

Hapishanelerde ise durum daha farklı, burada anayasa’da korunan yaşam hakkının devlete yüklediği pozitif bir yükümlülük de tartışılıyor. Yani devlet sadece idam vb sekilde oldurmekten geri durmanın yanısıra insanların ölmemesi için gerekli tedbirleri de almak durumunda. Tabi burada da konu politik çoğu kez. O nedenle ölüm orucundeki kişiye mudahale edilebilir mi tartismasi yapiliyor hukuken, kişinin kendi rizasi olmadan beslenebilir mi gibi.

Yani konu hukuken sorumlu olmaktan ziyade, hukukun siyasetten bağımsız bir olgu olmayışı cercevesinde daha kolay anlaşılabilir

Aslında bu tarz protestolar kitleleri harekete geçirmek için etkili olabiliyor.

Güney Vietnam'ın Katolik yanlısı politikalarını protesto etmek için kendini yakan Budist rahip Thích Quang Duc o kadar etkili olmuştur ki Budistler darbeyle yönetimi ele geçirmiştir.

tarihkurdu.net

Geçen cuma ablamlar taşındılar. Metreküp fiyatını bilmiyorum ama Türkiye'de 3+1 evde oturuyorlardı. Abartı eşyaları yoktu, beyaz eşya olarak sadece çamaşır makinası götürdüler. 5 bin euro ödediler, ayrıca sigorta için de 1.600 euro ödediler. Ve eşyalar 6 haftada gidecek.

Vazgecmelerini soyleyin. Fiyat ne verirlerse versinler, pahali olacak. Hic gerek yok. 5 bin 6 bin Euro ile 2 kez eve mobilya alirsiniz Almanya´da.

Burada herkes 2. el mobilya bakar, IKEA en ucuz mobilyacidir zaten. Ne ekolojik ve ekonomik. Akillica bir davranis degil.

Hangi tür bir delilik buradan oraya beyaz eşya taşımaya sebep olur ki? 300-500 euroya satılıyor zaten. Bkz: saturn.de
5000. Euro almanya icin cok guzel para, soruya tam yanit olmadi ama ben de mantikli bulmadim, bir dost.

Izmirden Praga aldigim en uygun fiyat 5700Euroydu 3+1 ev eyasi icin. Hepsini satip IKEA'dan aldim. Biraz daha pahaliya geldi ama komple sifir ve garantili esyamiz oldu, gumrukten gecer mi, ne zaman gelir diye catlamadik, nakliyecilerle muhatap olmak zorunda kalmadik.

Yurtdisi nakliyede paketleyen ve yukleyen, iki tarafta da gumruk kontrollerini yapan, indiren ve kuran farkli ekipler oldugu icin problem cikmama olasiligi yok gibi.

Bu arada olumlu yorumlari olan bilindik bir firma 12000Euro fiyat vermisti.

çoook, sorsan çişimi yaptım filan der, dangalak.

Evet görüyorum maalesef. koca koca insanlar bile yapıyor.

evet maalesef

küçük için konuşuyorum.

siz elinize mi işiyorsunuz beyler ?

Evet:(

çook. hastane, avm gibi umumi tuvaletlerde gördüğüm yıkayanların azınlıkta olduğu. yıkayanların da bir kısmı 1-2 sn suya tutuyor sadece. elinin tamamı bile ıslanmıyor yani adamın.

yalnız ilginçtir ibb'nin şu akbil basılarak girilen tuvaletlerde gördüğüm çoğu kişi yıkıyor. artık bana mı denk geldi yoksa millet 1 lirayı bastık sudan sabundan çıkaralım falan mı diyor orasını bilemiyorum.

görüyor ve iğreniyorum ama ben de yıkamıyorum.
musluk veya sabunluğa temas etmem gerekecekse asla yıkamam, çok nadiren temas gerektirmeyen temiz lavabo denk geliyor. (yanımda eyüp sabri tuncer kolonyalı mendil taşırım bunun gibi durumlar için)

Geçenlerde avm de bir lokantada çalışan adamın elini yıkamadan çıktığını gördüm. Üzerinde de halen iş kıyafetleri vardı. Onun haricinde elini yıkamadan çıkan az görüyorum ama elini doğru dürüst yıkayan sayısıda az. Geneli su tutuyor

çalıştığım yerde gördüğüm iki kişiyle selamı sabahı kestim. uzaktan merhaba dersem ancak o kadar. onda da selam veren taraf o ise.. yoksa selam bile çok o adamlara.

bunun bir üstü ise tuvaleti temiz bırakmadan çıkan gelişimini tamamlayamamış tipler. onlara da ortalık yerde küfredip sessiz kalmalarını zevkle izliyorum.

benim en kırmızı çizgim olduğu için malesef bu konu ile ilgili sınanıyormuşum gibi geliyor .
işyerinde rastladığım süslü bakımlı kızların ellerini yıkamadıklarına şahit olduğum yetmezmiş gibi hafta sonu gittiğim güzel temiz nezih bir cafenin tuvaletinde görünüşü gayet titiz bakımlı hoş bir bayanın daha tuvalette ben aynaya bakarken çıkıp suya sabuna dokunmadan çıkıp gittiğini gördüm . hepsinden nefret ediyorum .

Ohoo o kadar cok goruyorum ki.
Elini yikayanlarin sayisindan fazla bile.

Etrafinzidaki erkeklerin cogu tuvaletten sonra elini yikamiyor kizlar, bilginize.
Kadinlar tuvaletindeki durumu bilmiyorum ama bizimkinde boyle.

kirli oldugunu dusundugu icin sifona basmayan, firca kullanmayan, tuvaleti boklu birakan, kapi kolunu mendille itip mendili copun yanina atan kekolar beni daha cok uzuyor.

aynısının simetriği işte. hatta solunu gördüğün için daha kolay bence.

Arabanin ortasina geldiginde tekeri toparlayacaksin. Kural bu sag sol farketmez

hocam kelebeğe ata göre ayarlama kendini. başka rabaya geçtiğinde patlarsın. aynanı kullan, çoğu yeni nesil araçta dikiz aynalarında park modu var ama eskilerde yok, kendin manuel park edebileceğin gibi indir aşağı aynaları. sonrası kolay, görebildikten sonra iğne deliğine bile girersin.

2 tane buzdolabı kolisi ve uygun bir yerde bol pratik bence kesin çözüm.

prnt.sc

şu boklar canımı sıkıyor bir kere tamponu deldim bu yüzden. geceleri aynaları indirsem bile göremiyorum, o yüzden anlattıgım tarzda bir kısayolu var mı diye sordum aslında.

180 derece dönüp öyle parkedin.

isveçte yolun sol tarafına park etmek yasak, zaten sağı iyi yapıyormuşsunuz. Bence de aracı döndürüp sağdan güzelce park edin.

sağa milim giren biri sola da milim girer. bence genel olarak süper park ettiğinizi düşünmeniz sıkıntılı bir durum.

sol aynandan kaldirimi hizalayacaksin, kaldirimi baz alarak yanas. Sol dsha kolay aslında, cunku surucu tarafi.

Aslinda pek bir fark yok, bir tarafa girip bir tarafa girememeniz tuhaf. Saga sifira sifir giren biri sola da rshat girmesi lazim.

Üstte belirtildiği gibi buzdolabı kolisiyle iyi gider bu çalışma.
Bundan daha ayrıntılı anlatılmaz sanırım. Videoyu izleyin:
www.dosyaupload.com

daha kolay

flörtün hayata bakış açısına bağlı ama bence sayılır hatta woahhh bal gibi sayılır.

flört sevgili değil ki aldatılsın. ama ben karşı taraf olsam ciddi düşünüyosam iletişimi keserdim.

Yatmadan önce soruyorsan sayılır, sonra soruyorsan..

teknik olarak sayılmaz

Hayır ya ne alakası var. Aldatma falan sayılmaz.

Dalga geçmiyorum.

Eğer karşındaki kişiden gizlemek zorunda hissediyorsan sayılır.

Aldatmak Birisiyle sevgili olduğun durumda gidip başka biriyle seks yapmak gibi bir dar tanım değil bence.

Misal flört aşamasında birisine şirkette müdür olduğunu söylesen ama şirkette bulaşıkçı olsan aldatmak mıdır? Seks yok, üçüncü şahıs yok. Bence aldatmaktır. Çünkü karşındaki kişiye çaycı olduğunu söyleyemiyorsun. Gizlemek zorunda hissediyorsun.

Başkasıyla yatacağını flört ettiğin kişiye söylüyorsan bu aldatmak değildir. Ama flört ettiğin kişinin haberi olmasın diye kasıyorsan aldatıyorsun.


Ben çok eski kafalı kaldım farkındayım ama bakış açım bu.

Teknik olarak sayılmaz ama biriyle flört ederken başkalarına karşı kapatmıyor musunuz kendinizi yahu, ben yokluktan mı öyle yapıyorum acaba kendimi sorguladım şu an. Ama yok, zamanında Polonyalı bi kız bile bana "bi flörtüm var seninle görüşmem uygun olmaz" demişti.

Tek eşli bir ilişki içinde olduğunuza dair iki tarafın da mutabık olduğu bi konuşma geçmedi ise, hiç de sayılmaz. Herkesin hayatı kendine, sırf iki kahve içtik diye de kimseye bi ömür bi tek seninim sözü verdiğimi düşünmüyorum, kimseden de öyle bir şey beklemiyorum.

bu soruya sen net sekilde cevap veremedigine gore aldatmak olabilecegini dusunuyorsundur. durust bi sekilde karsi taraf yapmis olsa aldatilmis olur muydum/hisseder miydim diye kendine sordugunda evet diyorsan aldatmaktir. demiyorsan degildir. ama suphelerin olmasa bu soruyu sormazdin, bu durumda sayilir evet.

@nhk ni youkosu, polonyali kizlar gorup gorebilecegin en mutaasip ve duzgun kizlar benim kisisel tecrubelerime gore. polonyalinin boyle bir sey demesi cok normal :)

"If something feels like crap, it's crap" diye boşuna dememişler, bu hisse kapıldığınıza göre siz de muhtemelen yapılanın yanlış olduğunu hissediyorsunuz.

Bence aldatmak illa ki cinsel bir bağlamda düşünülmemeli; başkasına açık olmadan ona verdiğiniz izlenimden şaşıyorsanız bu aldatmaktır tabii. Flört ettiğiniz kişi sizin başkalarını da değerlendiren bir arayışta olduğunuzu bilmiyorsa aldatmadır. Bunun farkındaysa aldatma değildir.

Gizlemek durumunda hissediyorsanız aldatmaktır.

support.office.com

tez danismani olan hoca, tam da bu tarz durumlar icin var. Neden onunla konusmuyorsun bunu?

@ebabil curnatasi

Ne yazık ki hocam bu konularla ilgili hiçbir şey bilmiyor ve beni yanlış yönlendiriyor. Daha önce söylemiş olduğu birkaç şeyin yanlış olduğunu öğrenci işleriyle görüşünce anlamıştım.

bilemedim o zaman, sagduyum yeni oneriye gerek yok diyor. cunku konu ayni aslinda, sadece icerigini biraz zenginlestirmissin.

hangi dergi merak ettim?

Bizim enstitüde içerik vs. Önemli değil ama başlık değiştirince başlık değiştirme dilekçesi gerekiyor, enstitüye sorun doğrudan.

Bence ufak bir değişim değil. Benim fikrim, şart.

gerekli. çünkü enstitüye verdiğin konu ile yayınladığın konu farklı olacak. 1970-1980 arası ile 2000-2010 arası iki farklı tez olabilir. sen tek yapıcam derken ikisini birden yapıyorsun. bence bilgi verilmeli.

tez jürisini düşün, tezle ilgili bilgi gidiyor, okudukları tezin içeriği ile ellerine ulaşan bilgi birbirini tutmuyor. sıkıntı olmaz mı?

Mallık etmemişsin, nezakete uygun şekilde gelişip gayet normal bir şekilde biten bir diyalog olmuş. Gülen, cevap veren, sizinle iki dakika sohbet eden erkeklere nasıl anlam yüklemiyorsanız kadınlara da aynı anlamı yüklememeniz gerekir. İsteseydi, fırsat olsaydı numarasını verebilirdi, olmamış. 7-8 milyar insanız bu dünyada, yapmayalım böyle şeyler. Bence devamı taciz olur...

Devami taciz +1

Kız kendisini bulmanızı isteseydi telefonunu verirdi zaten, e vermemiş demek ki daha fazla oldurmaya çalışmanın manası yok. Gayet normal bir konuşma geçmiş aranızda ve sona ermiş.

arkadaşım bekliyor kızların bu gibi durumlarda ''ısrarlı'' kişilere en sık kullandıkları yöntem. hattın diğer ucunda kimse beklemiyor olabilir demek istiyorum moruk. unut sen o kızı.

Daha az şarj tüketiyor bir de siyah üstüne beyaz daha rahat okunuyor benim açımdan. Çok bir olaymıi gibi büyütülmesi saçma altı üstü tema geldi yani.

Yok yav ne alakası var :) Bence hoş, güzel şarjı az tüketiyor diyorlar

Gunduz tercih etmiyorum. Gun isiginda siyah zemin ustu beyaz yazilari okumasi zor oluyor. Aksam eve girince etkinlestiriyorum mutlaka. Ozellikle Reddit, sozluk gibi cok vakit gecirdigim sayfalarda.

edit: sarj tuketiminde tasarruf sadece OLED ekranli cihazlar icin gecerli. Her piksel kendisini aydinlattigindan siyahlari o pikseli aktif hale getirmeyerek veriyor OLED ekranlar. Boylece pil tuketiminden tasarruf etmis oluyorsunuz.

Karanlıkta iyi oluyor. Çok parlatmıyor ortalığı. Şarj olayı da amoled ekranlar için sadece. Diğerlerinde aynı şarjı yer

bence de genel olarak uygulamaların dark mode'larının tasarımları daha kötü ve göz yoruyor.

bu arada böyle dedim ama sözlüğü ben de dark mode'da kullanıyorum. o kesinlikle daha iyi.

flux kullanın derim

Özellikle karanlıkta iyi oluyor +1
Dark modu olan her şeyi sürekli dark kullanıyorum, beyaz beyaz parlamasından daha iyi geliyor bana.

Edit: instagram'a da mı dark gelmiş? Nerede, bi göstersenize bana?

@kobhuzcu güncelleyince değişiyor...

@superb flux nedir?

sozlugu dark mode seviyorum, twitter'i dark sevmiyorum. sozlugun dark mode'u daha rahat okunuyor, twitter ise siyah fonda fotograflar vs. kayboldugu icin daha zor okunuyor bana gore.

o degil de eskiden ne guzel obsessed with blue vardi. gelmis gecmis en guzel temaydi.

justgetflux.com
şu program
ekran ışığını ayarlıyor günün saatlerine göre
en başta kullanmak zor ama alışınca çok rahat ediyor insan

Macbook’ta bir çaresi var

www.sihirlielma.com

şöyle yapıyorsun. maile yanıt verip, mutabıkız yazıyorsun.
cevap geliyor, kaşe imza diye. tarayıcımız bozuk diyorsun.
tarayıcımız, başka departmana alındı diyorsun. alıştırmıyorsun.

sizinkinde kaşe imza yok, önce istediğiniz gibi, kendiniz gönderin diyorsun.
tabi bunlar biraz öz güven ister. bol şans.

hocam
olur
nitro pdf
ile kase imza yapistirabilirsin
ya da editleyebilirsin

ya da smallpdf ile word e cevirip
yapistirirsin


tarayıcı bozuk felan deme sakın ne yapiyorsun :)

en kolayı nitro pdf, 10 sn alır.

az uzunu: pdf sayfasının ekran görüntüsünü al. resim dosyasını paint ile açıp kaşe-imza yapıştır. sonra uygun resim editörüyle pdf olarak kaydet (en kolayı irfanview)

stajyerler tarayıcı bozuk cevabımı neden beğenmediniz.
firmalar artık on-line mutabakata geçti. kim uğraşacak tarayıcı ile.

her ay bu şekilde gönderenlerden önce siz de gönderebilirsiniz.

53 olmalı abi

@her giriste sifresini unutan adam

cidden çok esprilisin. ıq sınır mı?

www.beymenclub.com

Bende seksenlik var şu ürün resmen mevsimlik niyetine giyiyorum hiç sıcak felan tutmuyor. Sıcak tutsun istiyorsanız dolgulu montlar sıcak tutuyor ama klasik ve şık olması gerekiyorsa kaşmir karışımlı araştırın.
www.boyner.com.tr

Iyi bir kislik kaban ya da ceketin mumkun oldugunca hafif olmasi ve mumkun oldugunca sicak tutmasi istenir. cilekli pasta da belirtmis, 100% yun bir urun cok da sicak tutmayabilir, cunku cok hava alir. Verdiginiz oranlar bu cervecede makul.

2+2=5

eğer grubu tanımak amaçlı soruyorsan: radiohead albümden albüme o kadar değişiyor ki... bends/okcomputer/kid a/in rainbows çok çok farklılar. dönem dönem:

pablo honey: creep
bends: high and dry, fake plastic trees, street spirit
ok computer: tamamı?
kid a: idioteque, national anthem
amnesiac: pact like, i might be wrong
hail: where i end and you begin, there there
in rainbows: tamamı
king of limbs: lotus flower

radiohead b-side gerçekliği olan bir grup. oraya da sonra geçersin: talk show host

Lucky.

anyone can play guitar (neşeli)
idioteque (sayko)
pyramid song (huzurlu)

Street spirit, karma police

knives out.

no suprises

let down

paranoid android diyeceğim galiba. dedim.

street spirit

paranoid android
i might be wrong

ikisi arasında karasızım.

Electioneering. Hiç tipik bir Radiohead şarkısı değil, albumle de uyuşmuyor, ama enerjisi çok yüksek bir şarkı.

Paranoid android

karar veremedim, siradan bagimsiz:

black star
fake plastic trees
street spirit
lucky
everything in its right place
subterranean homesick alien

çok klasik olacak ama paranoid android ve creep ve şarkı denebilirse fitter happier more productive

14" avukat için küçük ğarda$ım dilekçe yazarken kör olabilir.

İ3 bile yeter, gayet guzel. Ama freedos, dikkatinizi çekerim...

benimki 13,3 inç ve işimi görüyor. 14 inç de fazlasıyla yeterli, daha büyüğünü evrak çantasında taşıması zor olur, şarjı az gider ve ağır olur. bence 14 bile fazla.

bunun özellikleri güzel ama fotolardaki klavye ingilizce, ona dikkat edin.
bir de ben çok seyehat ediyorum, bilgisayarı masada değil hep dizimde kullanıyorum. benimkini alalı 5 yıldan fazla oldu, hiçbir sorun yaşamadım. eğer bunu da avukat kullanacaksa, kasaya dikkat edin, menteşeler gevşeyince insan soğuyor bilgisayardan. alüminyum kasa, sağlam birşey olsun. uyap-office vs işler için bu bilgisayar fazlasıyla yeterli ama kasa dandikse 2 yıl sonra elinizde kalabilir.
bende de asus var, alırken kasaya özellikle dikkat etmiştim, bugünün parasıyla 200 tl civarı fazla güzel kasalıyı almıştım, iyi ki öyle yapmışım.

macbook air alın

Bütçe el veriyorsa ben de Macbook Air derim. Şimdi artık UYAP, UYAP Editörü vb. programlar Mac OSX'de de çalışıyor. Avukat için ideal bilgisayardır.

Ürün fotoğrafında klavye ingilizce +1, belki de fotolar temsilidir. Özellikle satıcıya sorun klavyeyi.

Elinizde bir işletim sistemi yoksa edinmeniz lazım haberiniz olsun, freedos geliyor cihaz. İçi boş yani windows filan yüklü değil, netten windows indirip ürün anahtarı satın alabilirsiniz

şunu 3 saat yapsanız amasra derdim. denize girerdiniz.

Yedigoller

@golgi aygıtı - @her giriste.... her ikisine de gittik. Tesekkurler..

Kartalkaya

kafa dinlemekse amaç çamkoru tabiat parkı olabilir ama konaklamayı biz çadırda yapıyorduk çadır dışı bir alternatif yoktur sanırım.

bir de kastamonu dipsiz göl'ü de önerebilirim ben gideli 5-6 sene olmuştur, sessiz sakin bir yer ve konaklamak için hem ufak bir motel hem de bungalov evler var.

Twitter zaman akışı

Cok guzel hareketler bunlar

Şaka şaka:) instagram zaman akışı

"garip şeyler iddia ettiğinden kabul etmiş durumunda kalmamak için cevap vermek zorunda hissediyorum kendimi", sebep? manyak biri sizinle ilgili garip iddialarda bulunsa ne bulunmasa ne? niye kendinizi ifade etme derdine düşüyorsunuz ki? böylesi bir tacizciye cevap yazmanızın hiç bir makul dayanağı yok. doğrudan şikayetçi olun bu derece rahatsız hissediyorsanız. vaktim yok demişsiniz, ama adama onun iddia ettiği gibi biri olmadığınızı kanıtlamak için cevap yazmaya vaktiniz var, öyle mi?

Engellemek on saniye. Cevap yazmaktan kısa sürer. Onun tekrar hesap açması 3-5 dakika. Mesajlara bakmamak da bir yöntem. Madem zamanınız yok, hiç okumayın ve engelleyip geçin

hayır, yanlış anlaşıldım. sizi suçlamaya çalışmıyorum. yanlış tarafa odaklanıp, enerjinizi ve sabrınızı yanlış tarafa yönlendirdiğinizi anlatmaya çalışmıştım. bu derece rahatsızsanız enerjinizi doğru kanalize etmelisiniz, bunu vurgulamak istemiştim. doğru kanalize etmekte engellemek olur, şikayetçi olmak olur, ölü taklidi olur, her ne istiyorsanız o olur. ama böylesi bir manyağa kendinizi ifade etmeye çalışmak olmaz.

Karşındaki tipi tanıyor musun? Sana fiziken ulaşma ihtimali var mi?

Niye cevap vermek zorunda hissediyorsun ki.

"Olu taklidi yapaym mi"
Evet??

cevap yazdığın için yazmaya devam ediyor. bu kadar basit. 10 mesaj yazsa hiçbirine cevap alamasa sıkılıp bırakır eninde sonunda... cidden garip ya cevap yazıp adam tekrar mesaj atınca şaşırmak...

İlk olarak ihtar vermeniz gerekiyor diye düşünüyorum: "bu yaptığın taciz, benimle artık iletişime geçmeni istemiyorum. senden bir rahatsız edici mesaj daha alırsam derdini savcıya anlatacaksın." şeklinde.

Bundan sonrası hayati. Eğer bunu söylediyseniz yapmak durumundasınız, gidip şikayetçi olun. Eğer olmazsanız işler daha da sarpa sarar, cesaret bulur.

Eğer "bununla uğraşamam" derseniz sadece engel atmanız ve asla muhatap olmamanız önemli. Ya bir süre sonra sıkılır gider, ya da bir gün canınıza tak eder ve şikayet dilekçesini savcılığa gönderirsiniz.

Ve lütfen, kendinizi bu adamdan koruyun, güvenliğinizi alın. Şikayet etme/etmeme meselesinden bağımsız olarak söylüyorum bunu.

Hesapları gizli yap ve engelleme bile. Mesaj isteği attığında bakmadan geç.

Kontenjan yanmasın diye ticari bir karar almışlar sanırım. Öğrencilere müşteri gözüyle bakan bir üniversite olabilir üniversiteniz dolayısıyla etik mi sorusu da boşa düşüyor bence.

diger kabul aldigin universite kendi universitenden oldukca ust seviyede demissin. bence kurul bu zaten diger uni'ye gider, biz baskasini alalim demistir. cok net etik degil demek zor, bence unut ve onune bak. akademiden kovalayacaksan zaten ismi olan okula gitmen daha mantikli, insanlara baglanma.

Başka yerden de kabul almışsın, başka yerlere başvurmak yanlış olmasa da başvurduğun yer ve bölüm konusunda kararlı olmamak ve bu okulu istediğini net bir şekilde ifade etmemek olumsuz bir değerlendirme yaratır. Senin yerine tek hedefi bu okula girmek olan başka birine öncelik vermek istemiş olabilirler. Bunu herkese hakettiği puanı verip, gelmezse yedek kontenjanına başvurarak da yapabilirlerdi tabi ki ama diğer üniversiteyi “daha iyi bir üniversite olarak gördüğünü” hissettirdiysen hoşlarına gitmemiştir. Neticede adam o okulun hocası...

etik değil.

bir mülakat kurulunun görevi kontenjanların dolmasını sağlamak değil, karşısındaki adayın yetkinlik düzeyini ölçmektir. senin yetkinliğini haksız değerlendirmişler.

diğer yandan artık iş hayatında bir insan olarak senin işin de kurul kararlarını sorgulamak değil. üst seviye dediğin yere gidip kendini geliştirmeye bak. böyle köylü kurnazı bir okula girmek istediğinden emin misin? git düzgün yere gir, yoluna bak.

Kendi üniversitenden daha iyi bir üniversitede yükseklisans yapma şansın olmuş, bence hakkında hayırlısı bu.

Etik mi dersen? Etik veya değil, Sen açıkta değilsin, bir başkasına da şans doğmuş oldu.

@lcha, hocam benim icime sinmeyen nokta "kabul durumunun bizim degerlendirmemize hicbir etkisi olmayacak" demelerinin ardindsn bu tarz bir sonucla karsilasmam. yoksa elbette dediginiz gibi benim icin hayirli ve sansli bir durum, ayrica kabul alan arkadaslar icin de. dogrusunu soylemek gerekirse baslangicta gitmeden "kabul aldigimi soyleyeyim de baska adayin hakkina girmeyeyim" diye bile dusunmustum ama kac yillik hocalarimin hakkaniyet cercevesinde yaklasacagi kanisiyla islerine karismamaya karar vermistim. kendilerinden ayni inceligi gorememek uzdu sadece.

İlaveten; ya orada sizi seven hocalar varsa ve gelişmenizi istiyorlarsa?
Bir de genel eğilim olarak hocalar öğrencilerin aynı ünide lisans, master, doktora şeklinde gitmesinden yana değil, akademik çeşitliliği savunuyorlar.

etik mi değil mi değişir yanıt. bence etik. her zaman mülakatta sorarlar zaten "başka bir yerden kabul aldınız mı?" tekrar boşta kalan yerleri doldurmakla, tekrar elemelerle uğraşmak istemiyorlar. vay hainler demeyeceğim. eğer puanlarına rağmen önüne başka aday getirselerdi torpille vs., o zaman iş değişirdi. sadece kabul vermemişler. duygusal bakma derim, başarılar.

@SiyamkedisiZorro, zaten referans hocalarimdan birisi dediginiz gibi cesitlilik odakli konusmustu mulakat sonrasindaki konusmamizda. Keza lisans asamasindayken son donemde cok desteklemisti baska hocalar da unviersite disina acilmami. Benim anlayamadigim mulakatta ak derken sonucun kara gelmesi. Yani mulakatta acikca "iyi bir yerden kabul aldin, orada kendini gelistir, hem baska adaylarin da burada ylisans yapma hakkini elinden almayi istemezsin, yolun acik olsun" deselerdi gayet anlar ve mutlu da olurdum.

Hiç şaşırmadım, maalesef Türkiye'de akademide yıllardır böyle bir kaypaklık mevcut.. Ben de benzer bir olayı Koç Üni yaşadım.. İfşa edersiniz belki ileride bu ve benzer davranışların azalması yönünde bir katkı sağlamış olursunuz.

duvar betonsa, çekiç ufaksa imkansız
duvar betonsa, çekiç normal boydaysa eliniz yatkınsa olabilir
perde duvarsa çok zor.
matkap ya da ufak montaj silikonu da düşünülebilir

Kendiniz halledebileceğinize inanıyorsanız duvarı anlayın. Gidip nalburdan çivi alın.

Uğraşmayayım banane diyorsanız Koçtaş'ın Ustabilir applikasyonu var. Gidip ona bir fiyat alın. Kendinizi yaralamayın. Usta halleder.

kolon veya kirişe denk gelmediğiniz sürece duvar beton olmaz. haliyle beton çivisine de gerek kalmaz. normal çivi alırsınız. halledersiniz hiçbir şey olmaz.

abi bu tadilat işlerini falan seviyor ve beceriyorum ben. ama duvara çivi olayını hiç sevmiyorum. ya ben beceremiyorum ya da tutmuyor bu iş. çünkü ne zaman denesen boya sıva falan hepsi dökülüyor.

sana tavsiyem daha sağlam ve temiz olması açısından dübel + vida ile çözmen. eğer becerebilirsen çok daha pratik, temiz ve sağlam.

ikinci bir alternatif de, koçtaş gibi yerlerde cırt cırtlı çift taraflı bantlar oluyor. oldukça büyük ağırlıklara dayanıyorlar. hiç derdi tasası olmadan bunları da kullanabilirsin.

Aga ne kadar abartmışlar ya, arkadas inşaat teknikeri falan olmayacak, çekici soran adama duvar yapısı anlatılmış..

Arkadaşım git değişik boylarda kolay eğilmeyecek yapıda biraz civi istediğini söyle hırdavatçıya. Zaten ne için lazım olduğunu sana sorar, ona göre verir. Birincide olmasa ikincide yaparsın..

Kolon veya perdeye denk gelen bölgeye asacaksan, beton çivisi alma. Duvara çakamazsın ve ortalığı daha da batırısın. Matkap, dübel ve vida ile halledebilirsin.

once bi guldum ama aslinda bu iste de ufak tefek tuyolar var. nail frame hacks vs. diye aratarak bulabilirsiniz. mesela civiyi catal veya mandal yardimiyla tutup elinizi yaralamanizi engellemek gibi.

ayrica ayna buyukse civiyi direkt cakmak yuku tasimasina yetmeyebilir. matkapla daha buyuk delik olur ama daha saglam olur. deligin icine dubel koyup dubelin de icine vida sokacaksiniz. dubelin boyu actiginiz delikten uzunsa dubelin uc kismini kesebilirsiniz. bir de delik ile civi arasinda genislik farki oldugunda bosluklara kibrit copu tikistirilabiliyor.

yeni nesil gümbür gümbür geliyor maşallah.

hiç korkma, git nalbura abi boype boyle de o sana gerrkli malzemeleri verir. sonra gel eve tut civiyi cekici de tepeden vur. cidden cok basit ya. ben 5 yil once sanat icin 700 civi caktim. bir de bu ince bileklerim gucsuz kollarimla. elime de gelmedi hic. dusunme uzerinde, onemli ve buyuk bir is degil. biz cocukken tahtalari birbirine cakip gemi falan yapardik.

hiiiç takmayın. tarzına dikkat etmesini, sıkıcı olduğunu söyleyebilirsiniz. biri canınızı sıkmaya çalıştığında ona istediğini vermeyin.

öncelikle iyi sabretmişsin. ben söylemez dalardım ikinci seferde. hoş dans kursuna gidilerek ilk hata yapılmış. böyle ortamlar türkiye gibi yerlerde kadınlara oynanan ortamlar ne yazık ki ve sanatla pek ilgili değiller. "yok efendim neden öyle olsun dans işte" gibi saçmalıklara da kulak vermezsiniz umarım. öncelikle buraya kadar olan kısım size iyi bir deneyim olmuş. öte yandan yumruk gibi davranışlarda kız arkadaşınızla da aranız tatsızlaşabilir. toplumdan soyut, mağara adamı bilmem ne gibi şeylere maruz kalabilirsiniz. özellikle buraya kadar geldiyseniz yani işte kurs aldınız gittiniz (buralar bana göre zaten faul orası ayrı, kendim olmayı kardeşim olmayı bırakın hiç tanımadan gelip sorsanız "kaşınmayın" derdim. kaşınmışsınız hata biraz da sizde) o halde yapılacak şeyleriniz ne yazık ki kısıtlı.

öncelikle kesinlikle fiziki şiddete başvurmayın. bu sizi haklıyken haksız duruma düşürür. pekala kız arkadaşınızı da. saygınlığınızı takının ve dans kursunuzu arayıp hocaya durumu izah edin. bir daha o çift ile benzer saatler yada günlerde orada olmayacağınızı, konuyla ilgili ayarlamaları yapmalarını rica edin. kem küm ederlerse de bu şartlarda gereken hassasiyeti sağlamalarını isteyin.

velev ki denk geldiniz ve bu dallama arkadaş da size laf yaptı, o zaman kız arkadaşınızı alın ve terkedin. kız arkadaşınıza da şunu diyin: "lütfen. başka kursa gidelim. benim ruh sağlığımdan yada olmadığım bir kişi yansıtmamdan daha önemli değil". böyle sakin kalırsanız kız arkadaşınızı da kazanmış olursunuz.

gelelim dallama arkadaşa. onu da buraya ifşa edersiniz. istanbul'daysa ben kendisiyle bir dans ederim. duyurudan başka arkadaşlarda da dans eder. siz hiç merak etmeyin. biz etmesek bile birgün bizler gibi biri kesin eder. tasalanmayın. takmayın. siktir edin. böyle lavuk çok ama levye de çok. özetle şiddet içeren şeyler yapmayın artık. geçmiş onun safhası. faydalı adım rica edin hocanızdan. tane tane yazdım artık gerisi sizde. hıncınızı almaya falan da uğraşmayın gidin yüzün. bu ülkede kızına tecavüz edilen adam, tecavüzcüyü öldürdü diye bilmem kaç yıl hapis cezasına çarptırıldı. yani sizin en büyük destekçiniz yine sizsiniz. hassas bir konu diye uzattım. umarım faydalı olur. sorun değilse kursun adını mesaj atın bende gelirim dans etmeye.

bey değilim de, bence yumruk atmak yerine adama o anda söylediklerinden hiç hoşlanmadığını direkt olarak belirtsen anlayacaktır. "sinirlendiğimi belli ettim" diyorsun ama bu tarz adamlar zaten sen sinirlen ve olay çıkar diye böyle şeyler söylüyor. oltaya gelme, sinirlendiğini belli etme.

bir daha olursa tüm sakinliğinle şöyle bir şeyler diyebilirsin: "beyefendi müşterinizle böyle kaba saba konuşarak nereye varmaya çalışıyorsunuz bilmiyorum ama nişanlım da ben de benimle konuşma tarzınızdan hiç hoşlanmıyoruz. bu şekilde konuşmaya devam edecekseniz kalan ders paralarımızı iade edin lütfen, kurstan ayrılmak istiyoruz. aksi halde ilgili mecralarda kurumunuz hakkında olumsuz yorumlarda bulunmaktan inanın hiç çekinmeyiz."

bir de mümkünse herkesin ortasında demeye çalış bunu. hoca falan da dahil herkes duysun. böylece adam orada herkesin içinde sana ters bir cevap veremez. müşterisine kaba davranan bir işletme sahibi sözkonusu olursa herkes müşteriden yana olur ve adam ile işletme hakkında kötü bir reklam olur. kötü reklam hele ki şu devirde adama verebileceğin en büyük ceza.

kursu bırakın.

Yazmayacaktim da şeyi belirtmek istedim sadece @istanbul kanatlarınımin altinda’nin yazdığı şekilde konuşmayin, size çok gülerler. CSO sahnesinde değiliz maalesef, “birader fazla uzattın” diyeceksiniz, sonra da kalkip gideceksiniz, bu zaten yeterli bir mesajdir. Hocanizi arayin şimdi, o dallamayla bizim denk gelmemizi engellemezseniz ya biz bir daha gelmeyiz ya da kursunuzun tadı kaçar diyin. Konunun kavga etmek değil, “kız mevzuu” olmasi herkes için farkli bir hssasiyet yaratacaktir zaten. Ortamin en tıfıl kişisi de olsanız konunun yaratacağı ağırlık farkli olacaktır. Gerilmeye gerek yok, sakin.

@mika Öyle bir niyetim yok, ona istediğini vermeyeceğim.

Şöyle de hoş bir detay var, henüz paranın yarısını verdim. İlk dersten şeyyy ödemeyi nasıl yapacaktık derken yılan gibi gelmişti yanıma. Şimdi bir sonraki ödeme için geldiğinde üzerimde bu kadar var diyerek 20 lira verip billur mu geçsem :)

Öncelikle başkası adına konuşmayın. Kötü niyetle söylemiyorum da, nişanlım da ben de hoşlanmıyor demeyin yani. O anda biri bir şey der daha da gerilir ortam.

Bu durumlarda 2 yöntem var bence. Biri karşıdakine direkt olarak posta koymak. Ama sakin kalarak. Sakinlik kazanır. Yani ne oldu birader mevzu mu çıkaralım demek ilk yumruğu atmaktan iyidir bence. İlk yumruğu yediğinde ayakta kalacağına inanıyorsan yap bunu. Çünkü gelebilir. Bu kaba ve hoş olmayan yöntem.

Asıl güzel olan, aynı şekilde onu sinir etmek. İtibarsızlaştırmak. Üstüne gitmek. Açık yakalayıp sonsuza denk bastırmak. Her şeyi oraya devşirmek. Bunu pis pis sıratarak yapmak. Ortama hakim olmak yani. Dediği hiçbir şeyde sinirlenmemek de şart. Bir kere sarsılınca, kendine gelemez. Gerginleştiğinde de, aa ah, ne oldu ya. Aaa kocaman insan yakışıyor mu hiç sana, hocasın bir de diye daha da üstüne gitmek.

+1 Kursu bırakın. Küçük düşürme hoş bir şey değil ben de bilirim o yavşakları.

siz orada müşterisiniz. müşteriye böyle bir saygısızlık yapan kendi çalışanına kim bilir ne yapar. müşteriye saygısızlık yapan adamlara hiç katlanamıyorum. bir daha oraya gitmiyorum.

Ben nişanlınızın yerinde olsam kursu bıraktırırdım, ben dans edicem yani asla öyle ayarsızlar için keyfimi kaçıramam nişanlıma saygısızlığa da izin vermem. Ha bırakmayacağız diyorsanız da o adamı alt etmenin yolu asla fiziksel şiddet değil.aynı ortamda olmayacaksınız olsanız da muhatap olmayacaksınız, nerenin sahibi olursa olsun o size muhtaç, o yüzden tavrınız net olmalı ve onu görmezden gelmelisiniz.

bak diyenlerin sayısı artmış.

kursu bırakırsan kız arkadaşının gözünde bahanelere sığınan yada iki kendini bilmez yüzünden çekilen tip imajı olabilir. tam zekayla çözmelik nezih insan sorunu bu yaşadığınız. neyse siz bilirsiniz.

kursu bırak ve google da foursquare de yorum yap.

Bu konuyu nişanlınızla konuşun öncelikle. Biz de evlenmeden önce nişanlımla dans kursuna gitmiştik. Orada tamamen farklı bir sebepten dans hocası beni sinir etmeye çalışmıştı (ben hatun kişiyim, hoca erkek ve nişanlıma bir hareket gösterecek bana dönüp "kıskanmıyorsun değil mi?" demişti yavşak, ben gülüp geçmiştim). Neyse muhtemelen size kaba saba olduğunuz üzerinden bir geyik çevirmeye çalışıyordur. Buna en iyi cevabı aslında nişanlınız vermeli. Ben olsam "hayırdır kardeş?" derim. Üstelik bunu bir hanımın demesi çok daha etkili olur. Nişanlınızla konuşun lütfen.

Simdiye kadar kursun parasinin yarisini ödediyseniz, parasini ödediginiz kisma kadar gidin. Sonrasinda da yönetimle falan konusup birakirsiniz. Cikmadan önce sikayet edebildiginiz kadar cok yere sikayet edin. Kurs sahibi, foursquare, internet vs.

açık açık tartışma çıkarma bence. ama kibarlığı da boşver. gerekirse sert bir şekilde alttan alttan laf sok. arandaki mesafeyi belli et, biraz tersler gibi konuş. çok özel değilse dediklerini de yaz istersen buradan da daha rahat fikir veren çıkar.

kursu değiştir.

ite bulaşma çalıyı dolaş.

Yumruksuz rahatlayamayacağınızı söylemişsiniz, fiziksel şiddet uygularsanız haksız olursunuz hem hukuki hem sosyal açıdan.

Bence adam tutun veya bi arkadaşınız dövsün.

chitosan +1 ben parami bir yerde birakmam, size de tavsiye etmem, fakat essek yasina gelmis adamdan sizin bir sozunuzle hal ve tavir degisikligi de beklemeyin, parasini verdiginiz kadar kursa gidin, sonra birakin, birakirken de acik acik burasi dingonun ahiri mi ben senin sut kardesinin miyim abuk subuk konsuyorsun diyin yani, musteriyle asiri sirnasan insanlar azalarak bitse keske, profesyonellik agliyor su anda. siddet middet falan bos isler, ne rahatlarsiniz ne de akil kari. bu ilkel gudulerden en kisa surede kurtulun.

Türkiye de dans kursu bok püsür yerler bir baltaya sap olamamış gerizekalı boş beleş adam yerleri. Gidip sorun yaşayan o kadar çok insan var ki.

Boyle yapmaya devam etme de, devam ederse döv.

Daha devam ederse konuşurken birden bire "seni dumduz eder, ustundne geçerim" diyin. Kendine gelecektir. Bu tarz bir yaklasim olmadikca serefsizlik yapmaktan cekinmeyecektir. Siz de cekinmeyin.

ben nişanliniz olsam sizden once o herife laflarimi bir guzel sokardim, kalan parayi da odemezdim cikip giderdim. internette de yasadiklarimizi yazardim.

birisi yazmis kursu birakirsaniz nisanlinizin gozunde aciz olacaksiniz vs. ne alaka?? paea verip ustune bir de laf mi yiyeceksiniz.

naska kurs mu yok. gerekirse o cok sevdiginiz hocada baska bir mekanda ozel ders alin.

Arkadaşlarınıza birer maden suyu şişesi hediye edin. elemana da geçmiş olsun. Siz de başkaların sözüyle hareket edip kukla gibi yaşamaya mahkumsanız diyecek lafım yok. Arkadaşlarınızın yaptığı cidden çok ayıp, böyle arkadaşlarım olsun istemezdim.

Bence arkadaşlarınızın sevdiğiniz insanı size kotulemesine izin vermek çok yanlış bir davranış.ayrica gerçek sevgi zor zamanlarda belli olur.aynisi başıma geldi ordan biliyorum.ne yazık ki arkadaş dediğiniz kişiler yarın kaybolur siz sevdiğiniz insanı kaybettiginizle kalırsınız.bence ilk olarak sevdiğiniz kişiyi başkalarıyla konuşmayı bırakın.

Arkadaşların ikinci paragrafta haklı çıkmış sanki. Gözlemci üçüncü kişidir, bazı insanların sözüne güvenmek gerekli.

Ne pis arkadaşların varmış, umarım hayat boyu eşlerinin annesi yengesi dıdısının dıdısı vs eşlerinin aklına girer ve evlilikleri/birliktelikleri devamlı sorunlu geçer de empati yapmayı öğrenirler. Başkasının iyiliğini istemek bu değil...

hasmetizm 2046 +1

"sürekli gergindi ve bana sık sık bağırdı sebepsiz yere" meselesi zaten bence yeterli.
burada mesele arkadaşlarınızın haklı olması ya da adam bağırıyorsa, iki gün sonra dövecek olması falan değil.
kaç yaşında insanım, ciddi ya da değil kaç tane ilişkim oldu, ilişki içinde anası babası ölen de oldu, işsiz kalan da oldu, bir sürü sorunu olan da oldu, hayatı tepetaklak olan da oldu, ama kimse gelip bana bağırmadı.

tabii ki sert çıkışlar, fevri davranışlar, gerilmeler olur.
ama "bana bağırdı" farklı bir konu.
gergin olduğu için tartışmalar çıktı, çok kavga ettik, gerildik demiyorsunuz.
"bana bağırdı" diyorsunuz.

iki günlük adam gerildiği için flört ettiği insana nasıl özür dilemesini gerektirecek şekilde bağırır ki?
daha dün bir, bugün iki.
bu tip durumlar karşı tarafta kredi gerektirir, kredi de zamanla oluşan bir şeydir.
çocuk gibi azarlıyor mu yani?
çok anlamsız bir hareket, soğumanız yerinde olmuş bence.
eski halinize dönebileceğinizi sanmıyorum, ama çok istiyorsanız muhtemelen kendinize karşı bile dönmüş gibi yapabilirsiniz.

blatta +1

bence psikolojik şiddetin bahanesi olamaz, hele ki flört aşaması

Senin adamdan hoşlandığın filan yok bence bahane aramaktasın ya da kendini avutuyorsun. İlk paragrafta adamın hal ve hareketlerini meşru ve normal karşılarken son paragrafta "baştaki duygularımı kazanmak istiyorum" demek de neyin kafası ? Kaç gün geçti ki sen "geri kazanmak istiyorum" diyebiliyorsun anlamak güç.

kaç yaşındasın ablacım sen? rüzgarın estiği yöne savruluyorsun büyü biraz

herkes bi ara sinirli gergin olabilir, kızlar haklı çıktı ne? @meldaras +1

dene bakalım ilan.gov.tr'ye ilan verebiliyor musun... net bir bilgi edinmek için azıcık da olsa açıp araştırmak gerekir, ilan.gov.tr'yi açıp baksaydınız bu sorunuza yanıt bulurdunuz.

gideceksin basit bir ilan servisine, gazetelere aracılık yapan şirketler var, şehir merkezinde her 3-5 sokakta bir bu şirketlerden olduğu gibi doğrudan internetten de bu şirketlere ulaşabilirsin. gazetelerin ilan servisleri de var. oldukça ucuzdur da. ayrıca kayıplarda ilan verme olayı kalkmış olabilir, bir sorun onu da..

Kayıplara ilan verme olayı kalkmamış. Hala devam...

Üniversiteye sonunda ulaşabildim ve bu siteye verilen ilanın kabul edilmeyeceğini öğrendim.
Yani azıcık da olsa bir araştırma işe yaramıyormuş bazen...
Bahsi geçen sitede kabul edileceğine dair bir anlam çıkıyordu ama edilmiyormuş.

Ulusal olarak yayınlanan bir gazeteye vermeniz gerekiyor.

Teşekkürler.