peki ya soru?

sorudan sonra cevap:

öyle. sadece istanbul sınırları içinde yer aldığı için 1000 tl istenen kümesler var. maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisinde en temel basamağı bile gerçekleştirmek çok zor istanbul'da. aslına bakılırsa tüm ülkede zor ama barınma konusunda istanbul'a çok kırgınım.

olum sen dünyaya geleli 1 ay mı oldu uzun süredir böyle bu dediklerin

vururlar eyvallah da ölmezsek işte o zaman sıkıntı büyük.

maaşın ne kadar?

Dediklerine aynen katılıyorum. Şu an 1000 in biraz üzerinde kira ödüyoruz, evden çıkarıldığımız zaman bu civarlarda oturmamız mümkün değil en düşük 2800'den başlıyor. Kentsel dönüşüm ağzımıza ..tı. Akşam düzgün biryerd yemek yemek isteseniz 30'dan aşağı porsiyon yok. Eskiden dışarıda daha çok vakit geçirirdik, şimdi para gitmsin diye az çıkıyorum.

demek ki istanbul seni aşmaya başlamış yavaştan, ama bu herkes için böyle demek değil, milletin keyfi yerinde üstte birinin dediği gibi.

ya arkadaşlar düşük bir maaşım falan yok. freelance işlerle beraber gayet iyi kazanıyorum ama yok olmuyor. olmuyor. olmuyor.

mahvedildik nasıl farkında olmazsınız ya.

kız arkadaşımla iş çıkışı 2 hamburger 2 kola yapalım diyoruz 70tl hesap giriyor.
2 yemek yiyip bira içelim diyoruz 100tl giriyor.

giriyor yani yapacak bişi yok giriyor. dükkanlar da haklı, kiralar uçmuş. alkol fiyatları uçmuş, vergiler uçmuş, et fiyatları uçmuş. onlar da indirim yapamaz nasıl yapacaklar.

valalhi mahvolduk ya.
sömürülüyoruz. kaçma imkanım olsa kaçacağım.

iyi bir işte fena olmayan bir maaş alıyorum ama yemin ederim almanyada mcdonaldsta çalışsam daha iyi yaşam standardım olur. işin acı yanı bu işte.

abi 2 hamburger 2 kolaya 70 nasıl veriyorsunuz?

pbs.twimg.com

ya şuna bakın en basitinden abi.
2 adet çiğbörek denen nandede toplam 45 gram kıyma yoktur.
mantı denen şeyde, toplasan 50 gram kıyma yoktur. bunlar nasıl fiyatlar ben kafayı yemek üzereyim.

12tlden ucuz dürüm yok ya.
evde yapsam yine değişmiyor.

konuyla alakasi az da olsa soylemem lazim. internetten yemek siparisi vermeyeli 1 sene olmustur lan :( devir ekonomi devri. 20 liraya hamburger degil de evde ton balikli salata yapip yiyoz mesela... oyle hakmar, migros, yerel esnaf felan da bilmem, bim'den cikamiyom amk. cok afadersiniz sik gibi besleniyoruz etrafimdakilerle. hayat pahali. 10 seneye kanserden giderim zaten.

Bence de öyle. Etiketler özellikle seçimlerden sonra çıldırdı.
Dün kızımı evlendirdim. Haliyle bu yaz çeyiz alışverişlerim oldu. İyi ki alışverişlerimin hemen hepsini seçimlerden önce yapmışım. Bir iki parça sonraya kaldı etiketlerdeki değişiklikleri görünce aklım şaştı. Yatak odası takımını seçim öncesi belirledik fiyatı filan aldık. Ev adresi belli olunca gider alırım dedim, demez olaydım, seçim sonrası almaya gittim 450 tl artış olmuş. Çay bardakları rekor kırdı tam tamına %97 zamlanmıştı.

çok fena ortalık, kol gibi her şey, eskiden meyveye doyardım (yazın sadece meyve ve sebze yerdim) sanırsın kış ayında karpuz alıyoruz öyle pahalanmış her şey. diğer şehirleri bilmiyorum ama ağır pompa dönüyor şu aralar $ da aldı başını gitti zaten.

3 yildir istanbulda yasiyorum. toplasan 2 kez kiyma anca alabilmisimdir.

70-80m2 eve 1100 tl kira veriyoruz sirf tramvay caddesi ustunde diye.

baba evine gitmedikce et yiyemiyorum. disari ciksan kafadan kisi basi 50 tl rahat gidiyor. okul-ev-is arasi yapmaktan baska care yok. tek yapanildigimiz sosyal etkinlik genctruksell sifresiyle sinemaya gitmek. sifreiz sinema bile 15 tl.

Erik 2 kez alabildim sanirim kilosu 15 tydi en son yazin. herkes bi yerlerden opmeye calisiyor.

adam doğru diyor. bu yaz ben de meyve yiyemedim nerdeeyse. annem gelince alıyo sağolsun

aynı şekilde düşünüyorum.

özellikle meyve sebze çok pahalı. ortalama 5-6 tl olmuş kilosu. sezon en ucuz meyvesini 3-4 liradan buluyorsun. paralar komisyoncu kabzımal mafya tayfasının cebine doluyor.

çiftçiden halka direk satış yapacak gıda kooperatifleri kurulmalı.

Kaçtır alışveriş yapıyorum bana bi pul bile vermediler :(

selam, bu 1 yuan değil yuan'ın onda biri. bizim 10 kuruş gibi bişey.

iyi düşünmüşler yine de.

yuan değil o kuruş seviyesinde yuanın onda biri.

Anı parası gibi bir şey mi yapmışlar o zaman? :D Rastlanılan bir şey mi bu? Haha :D

100 tanesi 3-5 dolara satılıyor bunun :) geçmiyor desek yeri :)
jest yapmışlar.

Vay canına, beni etkilemeyi başardılar yine de :D Enteresan millet ajsaha :D

Belki ürünün fiyatı düşmüştür hak geçmesin diye koymuşlardır bunu da :D

Yakinda dügünlerimizde Yijiaolar sacilmaya baslar. 100 tane 3 dolara iyimis.

tbox ın sıkıştırılmış ürün paketlerinin içinde olurdu eskiden, hala var mı bilmiyorum ama adamlar da güzel düşünmüş.

bir de mektup yazıp "nolur bir sorun olursa bize yazın, dispute açmayın" diyorlar :D

bileklik, küpe, anahtarlık falan bana da çok geldi de bu baya enteresanmış :D

arada sırada gönderiyorlar 1 yuan :D

Anadolu yakasinda iseniz birebir ders alabilirsiniz.

İsmek'in ücretsiz Arapça kurslar vardı. Ne kadar iyi eğitim veriyorlar onu bilemiyorum tabii.

www.akdemistanbul.com.tr

daha iyisini bulamazsın bence

@gyroscope o eylül'de başlıyormuş dostum, ben bu yaz işi halletmek istiyorum :)

5-6 kişi ile eşleştim şimdiye kadar, bi tanesi hariç hiç biri vecap vermedi yav. Cevap verene de Hellö yazmıştım. durumlar bu.

Ne kadar etkili de girsen Türkiye'de muhabbet ilerlemiyor. Ben şimdiye kadar çok eşleştim ama bir kişiyle muhabbeti ilerletebildim. Çünkü bizim Türk kızları maalesef uygulamayı amacı dışında kullanıyor. Ama yurt dışında(mesela Ukrayna'da) her türlü selam vererek muhabbeti ilerletiyorsun, karşındaki zaten seni beğendiği için eşleştiğinden muhabbete de giriyor. Ama Türk kızları sağ olsun geyik yapma derdine düşmüş. Ya da ilgi görmek için vakit geçiriyorlar.

(bkz: çok güzel dans ve ısrar ederim)

Tinderdaki bütün türk kızları ego tatmini yapıyor aynı normal hayatta yapmaya çalıştıkları gibi. Amaçları 3-5 tane resim koyup ay bak bu beni beğenmiş diye kezban arkadaşlarına göstermek. Hiç yorma bence kendini orda git bi barda tanış eğlen napıyosan yap.

aynen öyle arkadaşlar. türk kızları her zamanki gibi sırf kendini tatmin etmek beğenildiğini anlamak için kullanıyor bunu. sırf dün altı kişiyle eşleştim ama biri dışında kimse yazmadı bile. o yazan da "heeeeuyyyyy" diye birşey yazmış sağolsun =)

merhaba ben bora

1)-selam
2)+selam
3)-buluşalım mı?
4)+olur.
5)-cumartesi 6da x'de.
6)+tamam.
genelde üçüncü adımda kalıyor.

Aynı soruyu 3-5 ay önce ben de sormuştum. Nasıl girdiğinin hiç önemi yok, muhabbet ilerleyecekse bir şekilde ilerliyor.

%95 Selam, naber? ya da Hey diye giriyorum, etkili giriş cümlem yok.

eşleşenler varmış :)

Direk selam veriyorum. Tinder görsellik üzerine kurulu bir uygulama, şairliğe gerek yok. Eşleşmesine rağmen kızın konuşası yoksa zaten tırmalamamalısın. Direk kezbandır.

boğazından bıçaklanmış bir hocamız vardı. ilk başta sadece ıslaklık hissetmiş. sonrasında ağrı gelmiş.

keskin ve ince bıçakta ilk etapta acı hissedilmiyor. az hissediliyor yani. sebebini bilmiyorum. sonradan inletiyor. türküsü bile var; 'yiyen bilir ince bıçağın tadını' diye.

bıçaklanmayı ilk anda olması gerekenden az hissediyorsun ve sonrasında sanki çok ciddi bir şey değilmiş gibi geliyor, normal şekilde devam edebilirsin o anda yaptığın şeye (dövüşmek, kaçmak, her neyse artık) gibi eliyor ama kan kaybı başladıktan biraz sonra kaslarının kontrolünü sağlayamıyorsun ve giderek artan acı başlıyor.

Vurulmak ise biraz daha farklı. Yumuk yemek gibi hissettiriyor ve normal bir kalibre ise pek acı hissedilmiyor. Sanırım vurulduğun bölgedeki sinir hücrelerinin ani harabı buna neden oluyor. Çok hızlı biçimde güçten kesiliyorsun, bedenin alarm veriyor zaten, sıklıkla birçok sistem kapatılıyor. Ben bilincimi kaybetmiştim, hastane girişinde gözümü açtım, hayvan gibi ağrı vardı o zaman. Ancak vurulma anı ve hemen sonrasında hemen hiç acı yoktu.

bıçakta kanı görene kadar ne olduğunu anlamıyorsun genelde.

bi kere bıçak kemiğime gelmişti, yumruk yemiş gibi gelmişti ilk önce sonradan -olayın sıcaklığı geçince 1-2 dk sonra- fark etmiştim ne olduğunu, ve bayağı ağrılı-sancılı geçmişti bütün gece.

bi kere de boynuma cam vitrin kapağı düşmüştü, onda hiçbişi hissetmemiştim zonkluyordu kan fışkırdıkça, hastaneye vardığımda dikiş atılırken daha çok acımıştı :{

Once hicbirsey hissetmiyorsun ve sadece acik olan yaradaki yaglari goruyorsun. Kan sonradan geliyor. Hafiften bir agri basliyor ve zonklaya zonklaya artiyor.

Cam kesmesi sayılırmı bacağımı kalın sehba camı kesmişti. Bacağım yarıldı cırt diye bir ses duydum aynen kumaş yırtılması gibi ama hiç canım acımadı. Bi süre sonra ıslaklık hissettim bir baktım bacağım yarılmış. Kanı gördüğüm anda acı başladı hemen acile 15 dikiş hala izini taşıyorum.

hissetmiyorsun, üzerinden bir süre geçip geçip olayın sıcaklığını atlatınca ağrı-sızı-acı karışımı bir şey, bir de üzerinden 10 sene de geçse hava soğuduğunda içerden içerden sızlar. (bıçak için)

bıcaklanma değil de camlanma yaşadım. apartmanın kapısının camı kırıktı. çöpü atmaya dışarı çıktım, sonra koşa koşa eve gidiyordum. elim apartmanın kırık camının olduğu yere sıkıştı. yalnız benim sıkıştığından haberim yok, koşmaya devam ediyorum. koştukça deri daha da ayrılıyor ve sonra bir şey beni engelliyor deyip dönüp baktığımda apartmanın camının kanlar içinde olduğunu gördüm.

kemiği görüyordum ancak ağrı sızı yaşamamıştım başta. epey kan kaybetmiştim. sanıyorum evrimsel bir mekanizma var bu olayda. ağrı sızı mekanizması başta bloke ediliyor ki, canlı ağrıya, sızıya yoğunlaşmak yerine kaçmaya yoğunlaşsın. sonra ağrı sızı başlıyor. bıçaklanmada falan da bu oluyormuş sanıyorum, birkaç hikaye okumuştum bununla ilgili. başta ağrı sızı duymuyoruz demişlerdi.

bicak keskinse ve ic organlarindan birine ya da kemigine denk gelmemisse hissetmiyorsun bile. 1-2 dakika sonra birileri ay kaniyo yaa diye ciglik cigliga ortaligi telasa verdiginde vucudunda dolasan adrenalinin de azalmis olmasi ile olayin ayridina variyorsun. daha sonrasi kesilen yere bakmak, kesigi acip kapamak, etrafina ususen telasli tipler, biryerlerden bulunan sargi bezi, ona bastiran birisi, saplanmaya baslayan agri, agri kesici igne, dikis, pansuman.
oyle birsey.

Bıçağın keskinliği değil uç kısmı önemli. Sustalı bıçaklar gibi sivriyse hissetmezsin fakat ekmek bıçağıyla korkunç acı çekersin. Şişlenmek ise daha farklı, iç kanamadan gidiyosun

rüyalarımda defalarca kurşun yedim bıçak yarası aldım. gerçek hayatta hiç başıma gelmedi ama gelmiş gibi acısını hissediyordum. freud u getirin

girişken değilim, ortamın sessiz çocuğuyum genelde.

dünyanın en sıcakkanlı, girişken insanıyım. sevdiğim adama seni seviyorum diyemiyorum.

üşengecim, inatçıyım, takıntılıyım, tez canlıyım, sinirliyim

üşengeçim ve fazla duyarlıyım. bir de insanları çok iyi tanıdığımı söyleyemeyeceğim.

İş görüşmesinde olsam "Hayır diyememek" derdim, bu gerçekte de biraz öyle ama son bir iki senedir diyebiliyorum biraz biraz. Ondan önceki durum çok fenaydı, yolda durduran anketçiler ve satıcılardn kullanmayacağım birçok şey alıyordum. Hatta 5 sene önce 1000 TL'lik borca girmiştim cilt bakımcısına Hayır diyemediğim için. Ne ihtiyacım vardı, ne de aklımda öyle bir şey vardı. Şimdi fena değilim o konuda.

Şu anki sıkıntım ise yine bunun uzantısı. Diyelim bana hatalı ürün satıyorlar ve geri iletmeye çalıştığımda aslında bahane olan "Ama paket açılmış" gibi şeyleri yiyorum. "Paketi açmışım ben, demek ki iade hakkım yok" deyip oturuyorum. Ofis arkadaşımla aynı yerden aynı şey başına geldiğinde telefonda çirkefleşiyor ve carlıyor, onun istediğini yapıyorlar. Ben onları hiç yaptıramıyorum. Sürekli kazıklanır haldeyim. Yırtıklıkla, pazarlıkla elde edilebilecek şeyleri elde edemiyorum hiç.

aptal ve tembelim.

bir şeyi 5 kere kontrol ederim, sağlamasını yaparım, kabak tadı verir.

bi türlü erken yatım dinlenmeyi beceremiyorum. ama olacak...

* aşırı tembel ve miskinim. sadece kendimde değil genel olarak nefret ettiğim bir şey.

* çok kararsızım. 20 yaşına geldim haal üç günde bir meslek ya da hedef değiştiriyorum. hiçbir şey için adım atamıyorum. iğrenç bir durum. 4 yaşında gibi hissettiriyor.

* sürekli kendimden bahsediyorum sanırım, bana kimse söylemedi bunu ama kendim fark ediyorum. bir şekilde kendi yaşadığım bir şeye ya da kendi fikrime getiriyorum konuyu.

* bir üsttekiyle bağlantılı olarak, çok bencilim. kendim sabaha kadar birilerine dert yanabilirim ama onun sıkıntılarını dinlemekten hiç hazzetmem. birine sevdiğim bir şarkıyı gönderebilirim örneğin ama onun attığını dinlemek istemem, en sevdiğim kişi olsa bile. her şey ama her şey sadece benim istediğim gibi olsun istiyorum.

* manevi anlamda SIFIRım. canımı en çok sıkan bu. karşılığında bir şey edinmeyeceksem, birine iyilik yapmak "garip" geliyor. bunu utanç verici bulsam da engelleyemiyorum. insanlar genelde beni sakin, iyi, kimseye zararı olmayan bir tip olarak bilir ama bunu da anlayamıyorum açıkçası. kimseye iyilik yaptığımı hatırlamıyorum. engellilerle bir şey paylaşmak, huzurevine gitmek, akrabaları arayıp sormak ya da akla gelebilecek herhangi bir şey... hiçbirini yapmıyorum ve yapacağımı da sanmıyorum. bundan rahatsızım evet ama önüne geçemiyorum.

* paragözüm. üniversite için istanbul'a geldiğimde hayat standardım doğal olarak düştü, küçük şehirden gelmiştim çünkü. burda öğrenci halimle kazandığım parayla istediğim yaşamın yarısına bile sahip değilim, ki masrafım yoktur. tek istediğim banyosu mutfağı düzgün güzel bir dairede YALNIZ yaşamak. bunun gerçekleşmediği her gün biraz daha nefret ediyor ve paragöz oluyorum. korkarım "sana nezih semtte tertemiz mis gibi ev vericez" deseler adam bile vururum, o kadar gözüm dönmüş durumda.

* çoktan anlamış olabileceğin üzere konforuma aşırı düşkünüm. ama sadece kendi yaşam alanımda. millet askere gitmemek için takla atıyor mesela, ben giderim çok sıkıntı etmem. "yıhaa niye soğuk suyla duş alıorz :S :S" diye ağlamam. girdiğim ortama adapte olurum. ama kendi evim, kendi yaşadığım ortam en temizi ve iyisi olsun istiyorum.

* çok gerginim. etrafımdaki insanların neşesini kaçırdığımı ve enerjisini tükettiğimi düşünüyorum.

saymakla bitmez. gerçekten çok fazla nefret ettiğim huyum var. değil hepsini bir tanesini değiştirecek gücü bile bulamıyorum kendimde. şu halimle 25'i görürsem iyi olur diye düşünüyorum. aldırmak için çok mu geç? :/

Fazla detaycıyım ve sağlıkla ilgili aşırı hassasiyetim var. Kendimi de çevremdeki insanları da bunaltıyorum.

Cekici biri olmamak. Yasit hemcinslerimin hayatlarina bakiyorum birde kendime 0'ın adamıyım.

hırssızım. savsağım. aşırı ciddiyetsiz ve tembelim. sülalem raad.

hedefim yok, dolayısyla hırsım yok. insan ilişkilerinde biraz nankörüm. mesela telefon açmam kimseye.

Gerizekaliyim. Kendimi çok guzel kandiriyorum.

kontrol manyakligi durumu soz konusu bende; plan yapmadan yasayamiyorum, plani bozan kisi ben olsam bile icim icimi yiyor. bazen etrafimdakileri de yonetmeye calisiyorum. bu durum bazen takintiya da gidiyor.

ha bir de cabuk parlayip cabuk sonen bir sinirim var.

saçma konularda alıngan olabiliyorum. narsistim.

kibir

her işteki fazlaca rahatlık. fazlası zararlı oluyor.

tembellik, inatçılık, karamsarlık, güvensizlik(ne kendime ne, başkasına güvenemiyorum nasıl işse bu anlamadım)

Hayır diyememek.
Küçük de olsa değişimlerden ölesiye korkmak.
Her şeye aşırı temkinli olmak çok sorgulamak ve bundan sebeple mühim şansları kaçırmak.

cok tembelim, bide üsengec.

çiçek alma. 2 tane meyve suyu al tamek olsun. iri vişne bir de şeftali.
illa çiçek dersen papatya al.

şeker hastası filan değilse çikolata al en güzelinden, azcık şımarsın yazıktır

@krem peynir uyarın için teşekkürler, evde kendisi.

@seyduna6687 meyve suyu çok klişe ya, sanki anjiyo olmuş dayıyı ziyaret eder gibi olmaz mı:) biraz daha klas katmak istiyorum. papatya iyi fikir teşekkürler ;)

@neferkitty çikolata süper fikir ama diyet yaptığı için almaktan vazgeçtim :)

Hastalığı ne? Hastaneye veya evine mi gideceksiniz?

Tatlı götürme biraz duruma bağlı. Üşütmüş birini tatlının tadını almadığı gibi, boğazında balgam yapabilir. Ya da bazı hastalıklarda özel diyetler olabiliyor. Onlara uygun olmayabilir durumu.

Pazartesi yakın bir arkadaşımın ameliyatına çiçekle gittim (ortalama bir kır çiçeği vazosu yaptırdım bir çiçekçiye girerek), girişte çiçek odasına aldılar ve eşine telefon açıp "Çiçeğinizi aşağıya gelip görebilirsiniz" dediler. Tam o sırada biri yanımdan çiçekle geçerken panik yapıp "Çiçeği durdurun, çiçek gidiyor, durdurun" diye adamın üzerine atlayacaklardı. Hasta odasına polen, yaprak, vb. sokmuyorlar. Ama eve giderken veriyorlar çiçekleri, o yüzden iyidir diye düşünüyorum. Çiçekçiler zaten işi biliyorlar. "Ondan yapalım, araya bundan koyalım" falan diyorlar.

Şimdi nergisler çıktı, çok güzel kokuyorlar. Bir nergis buketi yaptırabilirsiniz.

Geçen senelerde hastayken bir arkadaşım bir USB dolusu film getirmişti "Sen bunları seversin" diye, en güzel hediye o olmuştu bana.

lale çıktı. bir demet lale götürün. baktıkça içi açılır. hem kokusuzdur rahatsız etmez. hem pahalıdır bu ülkede. hem değerli çiçektir. hem de sevgiliye pek alınmaz.

papatya her derdin çaresi, belki bi de www.rebul.com ?

@aychovsky evde olacağı için sıkıntı yok. hastalık belden. film benim de aklıma geldi, arşivimden bikaç sezon breaking bad, community götürecektim usb'mi bulamadım :/

@trocero lale çok mantıklı görünüyor teşekkürler :)

@freya klasikler ölmez! :)

çiçek alınmaz.

@trocare,

sarılı beyazlı lale demeti yaptırdım,
güzel oldu, vazoya koyunca hemen açtı. fikir veren herkese teşekkürler!

Eşiniz bahsettiğiniz profildeyse bu işi yapması biraz zor. Mesai ve hafta sonu tatili firmadan firmaya değişkendir. Akşam 5'te mesaisi biten ve cts-pazar tatil olan firmalar olduğu gibi akşam eczane kapanış saatine kadar eczane ziyareti isteyip sonrasında acil servis ziyareti yapmanızı isteyen firmalar da var. Mobildeyim uzun yazamıyorum ama 9 yıllık uluslararası bir firma çalışanı olarak idare edecek kadar kazancı olan bir işi varsa eşinizin hiç girmesin bu sektöre.

firmadan firmaya değişir tabi ama mümessillik firmalarının birçoğu büyük maaşlar verir, arabalar verir, tatiller verir ama genelde ne o maaş tam yatar, ne o cumartesi tatil olur ne de sigorta yatar.
inanılmaz bir sirkülasyon var o sektörde zaten, sürekli birileri istifa ediyor, sürekli birileri işe alınıyor.

Halihazırda düzenli bir işi varsa bence riske girmeye gerek yok, özellikle de anlattığınız gibi biriyse bu işi yapması zaten çok zor olur onun için..

Biraz rahat ve insan ilişkileri kuvvetli biri olması gerek, ikna gücü, satış yeteneği olması gerek ki ikna edebilsin görüştüğü kişiyi..
Bir de bunlar riskli yerler, iki ay kendinden bekleneni yapamasın koyarlar kapının önüne, işinden olduğuyla kalır..

@lt. Bu sektör için çok eleştiri yapılabilir ama maaşların/primlerin yatmadığı/alınamadığı söylenemez. Maaşını/primini alamamış kişi yoktur sektörde. Ha belki sektör toplamında yeri %1 etmeyecek yerel kozmetik firmaları tıbbi mümessil adı altında adam çalıştırıyordur o başka. Sektörün genel sıkıntıları juvador'un bahsettiği stres işi. Satış baskısı çok fazla.

Belirli firmalar dışında tatil/hediye vb. ile hekim/eczacı bağlama işi kalmadı bu arada. Eski efsaneler dönüyor halen:))

@hadi hadi 6 kişi tanıyorum böyle arkadaşım olan ve parasını alamayan. b sınıfı ve hatta a sınıfı firmalar da var arasında.
bizim iş yerine de 3 kişi geldi eski mümessil kimliği ile. hepsi de aynı sebepten farklı iş/sektöre geçti: söz verilen maaşların ve primlerin sürekli değişik bahanelerle ertelenmesi. belki de istisna bunlar, bilemiyorum, gördüğüm bu.

bir nevi pazarlamacılık yapacak işte ve çekingen birisi olaak çok sıkılır, bocalar.
o sektörde sirkülasyon çok fazla oluyor herkes sürekli firma değiştiriyor vs., her firma güvenilir olmuyor ve en önemlisi aşırı rekabet ortamı oluyor. eşiniz sıkılır bence. ben olsam ben de sıkılırım pazarlama yeteneği üzerine kurulu.

tıbbi mümessillik, hayat sigortası satıcılığı vs. işler gerçek meslek dalları değil.

acil paraya ihtiyacın vardır kısa vadede birşeyler yapmak istiyorsundur tamam ama bunun üzerine bir kariyer düşünemezsin.

252. yalnız yaşıyorum. ev 2+1 90 m2 yoktur 85 falan

bu arada benim bilgiler de şöyle:
3+1 ev, geçen ay gece gündüz yakıyordum. Ev içi sıcaklığını 20 dereceye ayarlıyorum, kalorifer su sıcaklığını ise 60 dereceye.

330 TL geldi. Bakalım bu ay nasıl gelecek. Gündüzleri kapatmaya başladım.

243 lira. 3+1. 100-110m2. iki ay önce kombiyi açtık o günden beri hiç kapatmadık, 7/24 aynı derecede(40-45 derece) çalışıyor. banyo ve mutfak hariç her radyatörde termostatik vana var, mutfak radyatörü kapalı, kombi yoğuşmalı, ev mantolu, alt komşu yok, üst komşu var. sıcak su da 50 ya da 50nin altında.

ev 240 m2 6 oda 2 salon, fatura 600 den aşağı gelmedi. ortalama sıcaklık 22 23 derece.

ev yalıtımsız tabi birde bolca pencere kapı vs var. sabahları kombiyi kapatıyorum.

244 lira, 3+1 yalnız yaşıyorum. havanın -5 derece olduğu 4-5 gün dışında hep düşük seviyede yaktım ve gece yatarken kapatıp bi daha sonraki gün akşam yaktım. nası oluyo anlamadım..

1+1, yalnız yaşıyorum, metrekaresini bilmiyorum ama ufak ev, 70 tl merkezi sistem.
benim kalorifer hiç kapanmıyor, istesem de kapatamıyorum zaten merkezi olduğu için, minimumda sürekli yanıyor. gündüz zaten çalışıyorum, akşam eve gidince 1 saat sonra üşüme geliyor, açıyorum sonuna kadar oturma odasında. 3-4 saat öyle yanıyor, yatınca kapatıyorum tekrar. yattığım yerin de serin olmasını sevdiğim için yatak odamda dondurucu soğuk dışında açmıyorum kaloriferi.

81 tl. ev 75 m2. kombili. toplasan bir hafta yaktık o da geceleri yatana kadar. altta üstte çocuklu aile var sağ olsunlar bizi de ısıtıyorlar. zaten sıcak çok seven bir çift değiliz hafif serinde olmayı kışın battaniyenin altında oturmayı falan seviyoruz onun da etkisi var.

o kadar çok değişken var ki, bir mantığa oturtmak pek mümkün değil gibi. evin konumu, teknik açıdan durumu, tesisatın durumu, iklim vs. zilyon tane değişken var.

ama yine de ailemin durumunu yazayım; ev izmirde, 170 m2 dubleks 3+1, alt/üst/yan komşu var, oda termostadı ile sürekli açık kombi, evi hamam gibi yapacak kadar değil ama 22 derecede tutacak ayarda sürekli çalışıyor, sıcak su kombiye bağlı değil, 360 lira gelmiş bu ay. evde izolasyon namına bir şey yok ama iyi bir inşaat, 2 cepheli, kuzey batıya bakıyor. izmir için çok gelmiş. bir önceki ay biraz daha düşük bir ayarda 200 lira gelmişti.

kendi evim yine izmir, 90 m2 civarında 2+1 kuzey doğu cepheli, izolasyon on numara beş yıldız, ısınma gideri 0 (sıfır). Ev en düşük 22 derece oluyor.

yani mümkünse izolasyon yaptırın binaya.

@enemy at the gate
olmaz olur mu hocam evdeki radyatör sayısı arttıkça ısıttığın su miktarı da artmıyor mu? bilmiyorum bence vardır bağlantısı ya.

@orient blue
ev yeni daha. izolasyonu da gayet iyi aslında. alt ve üsttekiler fazla yakmıyor sanırım. Bir de bizim daire 1. katta ve bina 1. kattan itibaren genişliyor dışarı doğru biraz daha. O da odaların altına denk geliyor. Tahminimce oraların altına izolasyon yapılmamış. Çünkü oralar daha soğuk oluyor. Belki halı koysam farkedebilir (mi?).

bir nevi örnekleme çoğalsın diye açtım bu soruyu aslında. Benim evin özelliklerine benzer biri çıkar da karşılaştırırım diye. Zaten ayrıntı istememin sebebi oydu.
herkese tek tek teşekkürler.

3+1 130 m2 - 2 kişi yaşıyoruz.
489tl geldi.
20 gün 65 derecede 10 gün de 45 derecede biraktik isiyi. hic kapanmadi kombi.

Halı az da olsa fark yaratır diye dusunuyorum. En azından yere bastığınızda daha az soguk hissedersiniz :)

o gurbetçilere sınavsız üniversite hakkı falan vermişlerdi. o çocuk almanya'da adam olamadıysa türkiye'de hiç olamaz. gitsin dönercide bulaşık yıkasın.

@faaip de oiad
duyuru görmeyeli çok bozmuş. senin gibi bir gereksizden adam olduysa ondan başbakan bile olur merak etme sen.

sınava girebilir
benim kuzenim şu anda AÜ siyasal'da okuyor 2 dili var diye klüplerde filan da çok etkin, yurtdışına neyim de gidiyor gayet oluyor
ancak çoğu almancı geliyor burada almanca öğretmenliği okuoyr -nasılsa almanca biliyoruz diye- okumaları pek bir işe yaramıyor
oradaki çocuklara pek ilgilenen gerçekten yok orada da okyabilir cidden orada üniversiteye girmek oldukça kolay aslında -ama okumak zor (bu arada benim de okumuşluğum var ancak tıp fakültesi olduğu için biraz farklı bizde durumlar) hangi alanları düşündüğünüzü açıklarsanız belki daha iyi ikir verebiliriz.

Ben bizzat okuyorum, kardeşim de en kötü ihtimalle okuyacak. Ailem İngiltere'de ikamet ediyor. Ancak çifte vatandaş olunca giremiyorsun yabancı öğrenci sınavına, türk vatandaşlığından feragat etsin öyle denesin.

@niye ama
cevabın için teşekkürler. verdiğin bilgiler ne kadar önemli tahmin bile edemezsin. çifte vatandaşlık sahibi olması bir engel çıkarır mı, kuzeniniz yalnızca alman vatandaşı mı yoksa o da çifte vatandaş mı?

zeki, efendi bir çocuk haylazlıkları kötü huyları yok, her akşam ders çalışıyor, kitap okuyor ama okulu ve muhiti çok iyi değil sanırım. ailesi de okusun istiyor, iyi insanlar ama yol gösterecek kadar bilgi sahibi değiller.

gemilere karşı bir ilgisi var, uzayı biyolojiyi bilimi vs. seviyor ama bunların altını nasıl doldurabileceği, nasıl bir meslek ve kariyer yapacağı hakkında bir fikri yok. uzun yol kaptanlığı düşündüm ama sınava girebilirse en azından alternatifleri arasından mantıklı bir bölüm seçebiliriz.

Bi tane kız arkadaşım, dedesiyle bağını kullanarak bulgar vatandaşlığı aldı. Daha sonra türk vatandaşlığından feragât etti yabancı öğrenci sınavına girmek için.

@shejia ,
cevabını görünce ne kadar sevindim bilemezsin. eğer oluru varsa bir şekilde Türk vatandaşlığından feragat etmesini sağlarım.
yök'ün bu konudaki yönetmeliğini indirdim, onu okumaya başladım. bunun dışında bilgi&danışmanlık alabileceğim bir kurum var mı?

tabiki okuyabilir. böyle tanıdığım insanlar vardı biz okuldayken bile. yös e girmişlerdi.

bir de şu var duymamışsanız henüz diyerekten:

www.tau.edu.tr

lise'yi bitirdiyse yos'e girebilir. onceden tek bir yos oluyordu, simdi her universite kendi yosunu yapiyor. sadece matematik, geometri ve mantik sorularindan olusuyor. cok zor bir sinav degil ama cocugun matematigi biraz iyi olmali.

turk vatandasligindan feragat etme durumu da kaldirildi bu arada. liseyi yurtdisinda bitirdiyse sadece turk vatandasi olsa bile yos'e girebiliyor.


not: ben de liseyi yurdisinda okudum, yos'e girdim. universiteye basladigimda sadece turk vatandasiydim.

not2: meslek lisesine vs gittiyse kabul edilmiyor, lise denkligi almasi sart. o durumda da acik ogretim lisesi bati avrupa programina basvuru yapsin; derslerini saydirsin 1-2 sinavla mezun olur, yine yos'e girebilir.

türk vatandaşlığından feragat etmenin mantığı,yabancı öğrenci sınavına girebilmek çünkü bizim girdiğimiz lys-ygs'den daha kolay bir sınav,burda ki mantık ne bilmiyoruz tabi ama bizim ortalama yapan öğrenciler kadar yapsa istediği yere girer.

@hatersgonnahate: sen istediğin kadar gereksiz falan de benim için ama o gurbetçileri senelerdir bizzat avrupa'da kendi ortamlarında yaşıyorum. o çocuğun lisesinde kaç tane eğitim danışmanı var. onu geçtim yerel hükümetlerin ve belediyelerin bile eğitim danışmanları var. bire bir ilgilenen onunla birlikte koşturan ve bu işler için hiç para almayan insanlar var. maddi durumu olmayanlara sırf okusunlar diye burs veren eyaletler var. bir çocuk kendi okulundaki danışmana gidip soracak kadar aklını kullanamıyorsa o çocuktan hiç bir şey olmaz. ya döner keser ya fabrika da araba boyar ya da kargocuda çalışır. siz istediğiniz kadar zeki meki deyin o çocuk zeki olsaydı kendi yolunu çoktan bulurdu. üstelik almanya gibi eğitim konusunda oldukça güzel imkanlar sunan bir ülkede 3-5 gün koşturup bir şeyler elde edemiyorsa asıl gereksiz olan o çocuktur.

pek farketmiyor. orada kendine has pek bir şey yok. ben kız arkadaşıma sürme bile bulamadım öyle söyleyeyim.
elektronik de aynı şekilde çok fark yok, avmlerden değil ucuz&güvenilir yerleri bulup oradan almak gerekli. jumeirah'da oluyor genelde.

oraya has (git:imgur.com )

inanmak derken? meditasyonun inanmakla, inançla ne alakası var?

neye inanıyoruz, neye inanıyorsunuz?

ayrıca yoga beden hareketi sadece.

pek etkileyici degil ama en uc sey vucudumdaki butun kasleirn gevsedigini ve mayistigimi hissettim. acayip rahatlatici birseydi. sicmadim.

ninjutsuya giderken ders sonlarında mokso diye bir şey yapıyorduk. nasıl yazılıyor tam bilmiyorum yanlış yazmış olabilirim ama bir nevi meditasyondu. orada deneyimlediğim şeyi söyleyemem çünkü özel olduğunu düşünüyorum. Sadece 6.hissi çok güçlendirdiğini söyleyebilriim.

yoga sadece bedeni hareket ettirmek ve esnetmek ise jimnastikten ne farkı var yapmayın allah aşkına.

yoganın jimnastikten bir farkı var mı? ya da yok mu?

yoga hakkında garip önyargılarınız var.

sizin zihninizdeki yoga imajı ile gerçek yoga arasında epey bir fark var sanırım.

bilmeyen insanlar en azından bilenlere karşı ön yargılı değil, bilmediğin hakkında ön yargı sahibi olmak kınanılacak bir durum değil, fakat bilmeyene seni gibi ön yargıyla bakanlar için durum değişiyor.

hiç alakam yok böyle şeylerle, ama geçenlerde böyle değişik bir çalışma geldi önüme, quantum mechanics dersi aldığımız için ilginç geldi, biraz da araştırınca başka yapılan çalışmalar da olduğunu gördüm ama ne kadar doğrular bilemiyorum, çok ayrıntılı bakmadım çünkü, ama meditasyon yapanların quantum sistemlerini etkilediğine dair bir çalışmaydı. kime desem "oha lan olur mu öyle şey?" dedi ki bana da çok mantıklı gelmedi ama meditasyon sırasında -ya da yogayı spor olarak değil de, ciddi bir biçimde yapıyorsanız, çünkü yapılan vücut hareketlerinin belli bir etkisi var- her ikisi sırasında da farklı frekans ve dalga boylarındaki beyin dalgalarının frekans ve dalga boylarını aynı hale getirerek -genelde uyku düzeninde belli bir yere kadar oluyor bu, gene tamamen aynı olmuyor- constructive interference dediğimiz bir hale geçiriyorlar, yani dalgalar normalde birbirinden bağımsızken, birbirini güçlendirir hale geçiyorlar, bildiğim kadarıyla -yanlış da hatırlıyor olabilirim- bu da vücudun radyasyonunu değiştirebilir -titreşen herşey radyasyonludur, ışıma yapar yani- e sonucunda da quantum sistemlerini etkileyebilir -lazer sistemleri mesela, çok hassas olabiliyorlar- tabi tüm bunlar saçma sapan şeyler popodan uydurma şeyler de olabilir, hakikaten gerçek de olabilir, ancak şu anda kendi çalışmama bile çok vaktim olmadığından araştırmadım :)

sevgili arkadaşım yoga uzmanı değilim, yogayı tanıtmak gibi bir amacım, misyonum yok.

katıldığım yoga derslerinde eğey ağır jimnastik hareketleri yapılıyordu. ders bitince herkes birbirine iyi günler diyip eve gidiyor. İstanbul'da ve diğer yerlerde yüzlerce yoga dersi veren yer, öğretmen var. bunlarda da benzer dersler yapılır.

medya denilen çöplükte okuduklarınıza inanmayın. yine 1-2 kötü örneği görüp da bunu genelleştirmeyin. ona bakılırsa medyada çıkan bir yoga okulu var. okul sahibi adam çeşit çeşit dolandırıcılık yapmış, kadınlardan kendine harem kurmuş. bunun yoga ile ilgisi yok. bunun adamın pis karakteri ve insanları kandırabilme yeteneği ile ilgisi var.

yoga Uzakdoğu'dan geldiği ve meditasyonla bir şekilde özdeşleştirildiği için sanki bir dini tarikat, dini inançla birmiş gibi gösteriliyor medyada. ama alakası yok.

illa ki yoga yapan, yaptıran, yoga seansından sonra dini telkinlerde bulunan dini tarikatlar, şunlar bunlar vardır ama yoganın özü bu değil. bunlar azınlıktır.

meditasyonun da dinle ilgisi yoktur. bir gevşeme, içe dönme, dinlenme tekniğidir. binlerce çeşit meditasyon vardır. hareketli meditasyonlar vardır.

namaz da bir çeşit meditasyondur, zikir de, dua edip Allah'ı düşünmeye dalmak da, tespih çekmek de.

inanmak ile dinin ne alakası var acaba, insanları genelleyenler sizin gibiler olmasın sakın, ben meditasyon ya da yoga sırasında deneyimlediğiniz en uç şey nedir diye sordum, benim dini bir soru sorduğumdan nasıl emin olduğumu yazarsanız yarından tezi yok insan sarraflığına başlayacağım çünkü te allahım ya.

@burgazteam yazdığın soruyu okursan inanmıyorsanız neden inanmadığınızı yazın demişsin.

ben de sordum sana neye inanmaktan bahsediyorsun. meditasyon ve yoganın ne alakası var inançla.

sorunu açsan yeterli.

meditasyon kişisel bir deneyimdir. kimisi meditasyon yaparken rahatlar, kimisi uykuya geçer, kimisi çeşitli renkler görür, kimisi sıcak dalgalarla sarıldığını yaşar.

bunlar ölçülmez, kişiye özeldir. eğer kişi din ile ilgili düşünceler içinde ise tefekkür hali yaşayabilir.

bunlar hep sübjektif, kişiye özeldir.

bana sorarsan internet ortamında habire yanlış anlaşılmalar, eksik ifadelerden önyargılar arasında kendi iç dünyasını, uç deneyimlerini, kişiliğinin, benliğinin en özel hallerini açması uygun değildir.

şimdi ben burada meditasyon yaparken öyle rahatladım ki havaya uçtum (levitasyon yaşadım), kendimi Satürn gezegeninde buldum, melekler etrafımı çevrelemişti, Hz Peygamberi hissettim vs desem hepinize maytap malzemesi olurum. ama siz bunu ölçemezsiniz ki? bunun kanıtı yoktur.

meditasyon yaparken yanımda bir melek olduğunu hissettim desem yok hissetmedin ben inanmıyorum mu diyeceksiniz?

kullandığınız kelimeler, ifadeler çok muğlak. yerinde değil. bunu söyleyince de alınıyorsunuz.

@mea maxima culpa doğru olanı söyletene kadar çaba çekmemizin ne gereği var ben bunu anlamıyorum, soruyu görürsün dersin ki kardeşim bak bu tarz işler inanmayla olmaz çünkü dini bir ritüel değildir, herkes kendisine özel deneyimler yaşayıp subjektif gerçekliğinde yaşar diye amenna.Ben senden bunu isterim soruyu sorma amacım senin bana verdiğin birinci cevap değildir, benim soruyu sorma amacım herhangi bir soru almakta değildir, benim soruyu sorma amacım hayatımda ilk defa iletişim kurmaya çalıştığım birinden ayar yemeye kalkmakta değildir.
Bundan dolayı sorduğum soruya bilgi içerikli cevaplar ararım ben.
Senin yazdığın işime gelir gelmez o ayrı, o da tartışılır, ama sen bana bakkala gidip abi sigara ver dediğimde ne sigarası, sigara sağlığa zararlıdır, bu sigaranı kaçağı bile var gibi saçma sapan cevaplar verirsen kusura bakma ama bende o bakkaldan çıktığım zaman söverim iyi niyet beslemem.
zaten hali hazırda ön yargıyla baktığım duruma sayende daha yanlış ve ön yargılı bakarım, umarım anlatabilmişimdir.

her duyuru her soru illa bir kavgaya mı dönüşecek anlamadım ki? hiç de ayar filan vermedim. inanmakla, inançla ne alakası var dedim o kadar. bunun neresi ayar.

her sorunun cevabı hap şeklinde, 2x2=4 şeklinde değildir.

bu konuda binlerce yıldır yapılmış, binlerce çalışma var. kütüphaneler dolusu materyal var. burada iki soru, iki cevapla anlatılmaz.

bırakın bu bana ayar verdin de şöyle böyle hikayelerini.

okuyun, gezin, insanlarla tanışın. meditasyon yapın. deneyimler yaşayın.

biz size meditasyonla ilgili pek bir şey anlatamayız. piyasadaki kitapları alırsanız onlar da bunu anlatır. siz yaşayacaksınız.

bir de çok karışık yazıyorsunuz, ifadeler hiç açık değil. kusura bakmayın. sorunuz gibi karışık.

zaten ben size ayarı vermeye çalıştığınız şeyin yazdığınız ilk cevap olduğunu söylemedim, sizinle kavga etmeye çalışmıyorum, insanların tartışmalarından rahatsız olacak durumdaysanız bu sizin bileceğiniz iştir, ifadelerin karışık olduğunu düşünüyorsanız ve bu konuyu anlatacağınızı düşünmüyorsanız cevap vermeyin zaten.
İfadeler karışık ise burada ne anlatmak istedin diye sorarsın özel mesaj ile cevaplarsın.
İfadelerin kapalı olduğunu düşünüyorsan zaten yapacak bir şey yok.Günlük hayatta konuştuğum/tuğun insanlar gibi konuşuyor ve yazıyorum, fakat bilinenin aksine anlamadığım bir durum olduğu zaman (açık olmak adına yazıyorum)
Soru 1:
Matematik nedir arkadaşlar ?
Cevap 1:
Nasıl matematik, kime göre matematik :S :S

Soru 2:
Buradan x caddeye nasıl gidiliyor ?
Cevap 2:
Hangi yoldan gitmek istediğine bağlıdır, yollar insanı bir yerden bir yere götürür.

Soru 3:
Not var mı ?
Cevap 3:
Not nedir ki, kağıda mı yazılmalı yoksa akla mı? Kaldı ki benim doğruluğumdan şüphe duymayacak mısın ??

Soru 4.. Soru 5..
Bu kadar örnekle anca bu kadar açık olabiliyorum ben ne yazık ki.

Her cevap yazdığınız durumun kavgaya dönüştüğünü görüyorsanız bence cevaplama ya da sorma stilinizle alakalı bir sıkıntı olabilir(bu bir ayar değil)
Umarım sizin dilinizden konuşabilmişimdir.
Kendi soru başlığımda sırf size özel açıklama yapıp sizden cevap beklediğim içinde allah belamı versin zaten.

deneyimlediğim en uç şey, uyuyakalmam, horlamaya başlayınca yanımdaki arkadaşın bacağımı dürtmesi, ve horlama-kükreme karışımı bir ses çıkararak birden uyanmam.

@burgazteam niye bu kadar uzun uzun şeyler yazıp sonun da Allah belamı versin yazmışsınız? İyi şeyler dileyin iyi şeyler olsun.

bırakın bu destansı uzunluktaki yazıları.

kendinizi Allah'ın (ya da inandığınız diğer şeylerin) kutsal varlığına teslim edin. meditasyon yapın.

cevap duyuruda değil. cevap kendinizde.

meditasyon yapıldığında eksantrik şeyler yaşanılacak, uçulacak, kaçılacak diye bir şey yok. yıllarca meditasyon yapar en ufak bir şey yaşamazsınız.

ama kendi içinize döndüğünüz için rahatlarsınız, beyniniz boşalır, zihniniz açılır, daha zinde olursunuz, zihniniz berraklaşır, kafanızdaki sorulara daha uygun cevaplar bulursunuz.

kişisel gelişim kitaplarında Tibet'te yıllarca durmadan meditasyon yapıp hiç de bir şey yaşamayan lamalar anlatılır.

özel laboratuarlara sordun mu?

@sutlu nescafe sen söyleyince baktım internetten. yarın arayıp bir sorayım.

Bence tutmaz. Tarihçi olmayan biri böylesine zor (zor olduğunu duymuştum) bir dili öğrenmek için para basmaz. İnsanlar günümüzde mesleki hayatını etkileyebilecek diller öğrenmeye çalışıyor. Ya da benim gibi İspanyol kültürünü sevip de İspanyolca öğrenenler gibi. Günümüzde artık kullanılmayan bir dilin para getireceğini sanmıyorum. Tarihçiler de zaten okullarda öğreniyor diye tahmin ediyorum.

ismeklerde gayet iyi öğrendiklerini söylüyor insanlar. osmanlıcanın meraklısı çok, sizin kursun özel bir şeyler yapması lazım ki insanlar oraya gelsin. ismek olmasaydı parayı kırardınız ama, yukardaki arkadaşa katılmıyorum o açıdan.

normalde tutardı ama ismek&hayrat vakfı ücretsiz veriyor. belki orada temel alanlara ileri osmanlıca, öğretmenlere ya da tarihçilere yönelik (ya da hedef kitle kimse) daha (affınıza sığınarak) "exclusive" bir hizmet verirseniz olabilir.

sonuçta ücretsiz vakıflar sizin pazarınızı büyütmüş oluyor fark yaratarak bunu bir avantaja çevirmiş olursunuz.

oralarda hep vardır. anadolu yakasını denesen üsküdar civarı?

ayrıca milliyetçi, osmanlıcı, çok dini bütün bir birey olmayan ben zamanım olsa giderim kursa. benim gibi insanlar da gelebilir.

bendeki ekran da kırıldı. 380 TL'e kadıköy'de değiştirdiler ancak ben kalitesini beğenmedim. alibaba dan 60 dolara ekran aldım ve youtube'dan izleyerek kendim değiştirdim. kadıköydeki servisin taktığı ile aynı kalitede, orjinal değil ama iş görüyor. telefon garanti kapsamından çıktı tabi.

dostum serviste orjinal ekran takmıyorlar mı? düşük kalite ekran mı taktılar seninkine?

İstanbul'da mısınız?

@hatersgonnahate yetkili servis 450 TL istediği için yetkili teknik servise götürmedim. orjinal takıyorlardır heralde.

@excespeace evet

zaten vizeyi alırken istiyorlar genelde. hala yaptırmadıysan zorunlu değil ama gerekli.

vizeniz varsa zorunlu değil, yaptırırken istiyorlar genelde. Yine de, özellikle Schengen bölgesinde pasaport polisleri canları isterse sorabilirler, bunun yanında yurtdışında bir şekilde hasta olursanız saçma paralar ödeme ihtimaliniz var. Yaptırın derim.

Zorunlu değil ama faydalı.
Orada başına bir iş gelirse ve pahalı olan sağlık hizmetlerini ödeyecek gücün yoksa başın derde girebilir.

Almanya'da bisiklet kazası yapmıştım, sırf ambülans, kontrol, röntgen falan için 800 euro gibi bir masraf çıktı. Böyle durumlarda paranın içine kaçmaması için lazım olur, yoksa gerek yok.

Cüzi bedellere yaptırabileceğiniz bir şey.. düşünmeden yaptırın.. 20 gün için 30tl gibi bir bedelle yaptırabiliyorsunuz..

değil ama yaptır 100 tl bişey zaten. diğer durumda başına bişey gelirse büyük batarsın

Çok uygun fiyatlı oluyor zaten, riske atmaya gerek yok yaptırın gitsin.

sorduğun sorunun yanıtı: hayır

ama yine de yurtdışına çıkarken sağlık sigortası yaptırmanı tavsiye ederim.

[3]
''yazarlar'' sözlük anlamında ama

aynı anda 500 kişiyle yazışan adamı kim arasın?

öncelikle şunu oku

eksisozluk.com

hatta bu yazarın başka entryleri de var ilişkiler üzerine. onları da oku. cevap gelmeyince tekrar mesaj atan insan için de bi entrysi vardı şimdi bulamadım.

bi yerde hata yapıyorsundur. şu bayram tatilinde 3 kızla görüştüm. biraz önce de 4. aradı. akşam da onunla çıkıcaz. ben de aynı soruları sorardım kendime. ne değişti bilmiyorum da ama değişti işte :)

herhalde hepsi washe'yle çıkıyor bu bayram, ondan olabilir.

Gurur meselesi filan yapıyorsa belki ondandır. İkinci ihtimal takmiyorlardır.

Genelde ben yaziyorum ilk olarak konuştuklarıma. Kadınım. Belki beni de takmiyorlardır bilemedim şimdi sdgfgkk..

Ya bos vakitleri cok vakit harciyorlar ya da daha iyisi cikar diye bekliyor olabilirler.

cevap 1.

doygunlar abi işte bu kadar basit, kovalayan çabalayan sen olacaksın mecburen. sen yoksun bir tek 324234242 tane erkek aynı anda yazıyordur su an onlara. en beğendikleri sevgilileri olmayı başaracak işte. ya sen olacaksın, ya da oğuz, berke, Tonguç falan olacak.

sikimi kesip kız olmak istiyorum. amına koyayim.

ayni anda birkac kisi ile yazistigin icin, capkin oldugun icin argumanlarina katilmiyorum bu kisiler ile arkadas sayiliriz ve hic bir sekilde flirt icerikli olmuyor yazismalar biri eski okul arkadasi digeri de uzak bir sehir de yasayan bir tanidigim. ama ben bu iki kisiyi de kisilik olarak begendigim icin birisi ile arkadasliktan öteye gitmesini umuyorum (ummak yasak degil ya) burdan sonrasini sorumda yazmistim :/. ne yapmayilim?

Yedekte tutuyorlar .

ya cool takilmaya calisiyorlar ya da 1. cirkin degillerse buyuk ihtimal 1.

kadın erkek fark etmeksizin, söyleyecek ya da anlatacak bir şeyim olmadığında, sırf geyik yapmak için kimseye yazmıyorum. ha ama biri halimi hatrımı sorarsa geyik yapmak isterse uzun uzun konuşurum.
kadın diye sürekli eli bilgisayarda telefonda 100 kişiyle yazışıyor, doymuş abi muhabbeti de çok saçma. ne alakası var lan?
sıradan rutin bir hayatları vardır, anlatacak bir şeyleri yoktur ee naber nasılsın neler yapıyosun demek için sırf yazmaktan çekiniyorlardır.

@bonaparte, anladığım kadarıyla yeterince tanıyorsun kızı. ne yapayım ne edeyim diye sorduğuna göre ürkek konuşuyorsun demektir. o ürkekliği at. kendinden emin, kendine güvenen, eğlenceli, sosyal birisi olduğunu göstererek flörtöz konuşmalara başlarsan gerisi gelir. niyetini belli et.

ciddili cevap: ummak yasak değil
kızlarla öyle geyik geyik konuşuyorsun anlaşılan, kızların yazmasını beklemen saçma olmuş bu durumda. kadınım yalnızlıktan ölüyorum ama kimseye yazmıyorum :) durup dururken sevgili adayı olmayan (niyet okuması bekleme) kankası filan da olmayan bi adama yazan kaç hatun vardır bilmiyorum -yeni nesilde bile çok yoktur ellam. ben de bana yazıldığında gayet uzuuuuun uzuuuun muhabbet ediyorum. etmek istemiyorsam da açık açık yazma diyorum. kadınlar o kadar da karmaşık değiller. senin daha net yürümen lazım.

tek bir sebebi olduğunu düşünmüyorum. Şimdi aşağıda yazacaklarım senin tipinin falan iyi olduğunu hatta sohbetinin de eğlenceli olduğu varsayılarak yazılmış şeyler olacak. Yani tipini beğenmemiştir, sohbetin kötüdür deyip atmayacam.

öncelikle doygunlar. bir başka yazarın da dediği gibi şöyle birşey düşün her gün onlarca erkek sana mesaj atıyor. bir fotoğraf yüklüyorsun internete 60 erkek beğeniyor, bi cafeye gidiyosun yandaki iki üç farklı masadan erkeklerle göz göze geliyosun vs. standart bi kızın günlük olarak başına gelen şey bu. bu bi erkek olarak sana olsa kendini brad pit falan sanarsın. her yazana da cevap vermezsin o yüzden. Bunu nereden biliyorum. Bi kız arkadaşımla beraber oturduk kızın facebook hesabını açtık ve online olduk başına ben oturdum bilgisayarın. Online olur olmaz arka arkaya selam güzelimli tatlımlı bir sürü ağır yazılan tiple yazışmaya başladım. Harbi iğrendirici bi durum. Ben 10 dakikada rahat 10-15 adamla yazıştım kız her gün bunu yaşıyor. Kaldı ki bu kız sıradan bir kız öyle piyasa biri değil. Her açıdan ortalama bir türk kızı işte. bu bir. O adamlar da zannediyor ki bir tek benle konuşuyor şu an. Bana niye cevap atmadı falan. :)

ikincisi de şu bana göre, yedekte tutma takıntısı olabilir kızın. diyelim ki kendisine yazılan 10 tane çocuk var bunlardan üç dört tanesi hoşuna gitti. aralarından biri de baya lokum gibi yakışıklı hoş bir çocuk. şimdi o kız o çocuğa yürüyodur. Ha olmazsa yedekte tuttuklarından biriyle vakit geçirmeye başlar. Sizin yedektekiler olarak arasıra tozunuzu alıyodur. Yüzünüze gülüyodur. Orada durun ilgiyi azaltmayın diye. Sonra ana hedefine doğru yürüyordur. Eğer o yakışıklı, bu kızla ilgilenmezse bile size yüz vermeyecektir. Yeni bir yakışıklı bulur, bu sefer de ona yürür. Yani o sıra sana hiç gelmez hocam böyle bir durumdaysan. Zaten kız sadece senden ego tatmini bekliyordur o durumda. Sen de of çok güzelsin fıstık gibisin diye kıza yazılırsın kız da egosunu şişirir yoluna devam eder. Düşünsene sana düzenli olarak böyle iltifat eden 3-5 tane kız olsun her gün. Keyfin yerine gelmez mi. O hesap.

Son olarak, kız uzaktadır, seninle birşeylerin yürüyemeyeceğinin farkındadır, gerçekçi düşünerek sana yazılmıyordur. Yada herhangi bir sebepten aklına bile gelmiyorsundur. Kız seni iplemiyordur. Senin yok mu öyle arkadaşın ? arasıra kendini gösterir ama onun haricinde varlığını bile unutursun hiç aklına gelmez aramaz sormazsın mesela herkesin vardır böyle bir arkadaşı. sen de onun için öyle biri olabilirsin mesela.

Bi de yazışırken geç cevap atmalar var. Görmedim ondan yazamadım derler kızlar yalanın dik alası. Yine gözümün önünde kıza whatsapp dan yardıran adamın mesajlarını ben okuyorum kız cevap bile vermiyor adama. Bizzat yaşadığım şeyler. Ben kendi telefonumu atarım bi kenara akşama kadar bakmam bazen ama bi kız tuvalete bile telefonla giriyor artık günümüzde. Rahat 10 dakikaya bir refleks olarak kontrol ediyorlar telefonu. Gelen mesajı görmemesi okumaması imkansız. Sallamıyor seni demektir bu da.

"ondan geldik ona gidicez kendimizi bulup onu sevicez özümüze kavuşucaz inşallah" dizelerine sahip cemiyette pişiyoruz isimli bir şarkıları var. siyasi görüşlerini bilmem ama dindar olduklarını düşünüyorum. severek dinlerim.

cemaati bilmiyorum ama gezi'ye destek veren gruplardan biriydi.

www.facebook.com

Mevleviler tekkesinde ahmet ozhan'a takilirken görmüştüm.
Şaka bi yana grubun ismi hayranlarıyla yatmalarindan geliyor diye biliyorum.
Cemiyette pisiyoruz bi tanedir bu arada

cemiyette pişiyoruz şarkısı bana da dindar olduklarını hissettiriyodu. diğer şarkılarını dinlemedim ama.

Önceleri cemaatçi olup sonradan yavaş yavaş dinden/yoldan çıktıklarını duymuştum, müzikle bayağı içli dışlı birinden. Ne kadar isabetlidir bilemiyorum.

biz genelde avukata soruyoruz.

selam domates,
duyuruda avukat kullanıcılara da benzer hukuki süreçleri yaşamış olanlara da rastlamak mümkün.
cevabın için teşekkürler ama işime yaramadığı için tiklemedim.

baro'dan adli yardim talep edin

Avukat şart. Tazminat değil de tam yargı davası aslında bunun adı. İdare mahkemesine açacaksınız. Dava yazılı ilerler, duruşma falan olmaz bu yüzden bir avukatla görüşmeniz daha aydınlatıcı ve yararlı olur.

fotoğraflı kanıt, ambulans tutanağı, şahit vs. var mı? bacağının orada kırıldığını nasıl ispatlayacaksınız? onları da ayarlamak lazım.

Yengem kartal belediyesinin avukatı. Akşam ona bi sorup size haber vereyim mi?

@suicides underground yengenizle zaten görüşecekseniz hayır demem ama görüşmeyecekseniz zahmet vermek istemem.

düşme olayı ile ilgili hastane adli rapor düzenledi mi? eğer düzenledi ise polise haber vermişlerdir ve polis ifade alır. bu ifadede olayın olduğu yer belirtilmiştir. ifade tutanağı + hastane raporu + varsa görgü tanıkları yada güvenlik kamerası mobese görüntülerinin incelenmesini talep eden dilekçenizi mahkemeye sunmanız gerekir. geçmiş olsun.

Eve gelsin soracağım. İşteyken pek müsait olmuyo. 1 saate kadar cevap yazıcam:)

Eğer raporu ve tanığı varsa dava açabilir dedi. Bacak kırığı geçebilecek bişi olduğu için ilk başta belediyeyle gidip konuşmasını öneririm dedi. Çok para alamaz dedi. Mesela onun çalıştığı belediyeye biri dava açmış, parkta düşüp parmağı kopmuş çocuk. 90 bin tl tazminat almış. Ama bacak kırığına dava açmaya deymez diyor avukatımız:) tazminat davası için de adliyeye arzuhalcilere dilekçe yazdırıcakmışsınız. Asliye hukuk mahkemesine gidip dilekçeyle dava açılıyormuş. Ama astarı yüzünden pahalı olabilir diyo. Belediyeye bi gidip konuşsunlar diyo.

Beypazarı iyidir.

tat olarak beypazari ve kizilay, icerikleri pek umrumda degil ama benim

sarikiz

kızılay.

Beypazari en iyi. Gubre olarak bile onu kullaniyorum

Sirma ya da ozkaynak

istanbul'da her yerde beypazarı yok, ankara'da da her yerde kızılay yok. ben kızılayı içiyorum.

hemen hemen hepsini denedim. kınık bence

Beypazarı en iyisidir. Mükemmel. 2 tane içiyorum günde.

Ben beypazarı içiyorum. Bulursam sarıkız ve özkaynakta alıyorum. Kızılayda bir ara aşırı derecede nitrit çıkmıştı o ara kullanmıyordum. haberi için (git:www.percemler.com )

sıralıyorum: beybazarı, özkaynak/sırma, kızılay.

üstte paylaşılan bu entry tamamen kolpa.

eksisozluk.com

adam midem delinir diye tırsıyorum demiş. bre gafil, maden suyu mideyi deler mi hiç ya da mideye zarar verir mi, daha bunu bilmeyen bir adamın yazdığı şeylere de çok inanmayın. kaldı ki yazdıklarına bir kaynak bile göstermemiş

aslında kızılay en iyisi. fakat son aldığım 24'lükte paketteki sodalar boğazımı yakıyor çok acı gibi. sebebini bilmiyorum.

beypazarı iyidir, güzeldir. fakat piyasadaki satılan türevi değişik biraz. özel bi edition'ı sanki. kızılay'dan daha ucuz. f/p olarak iyi ama.

ÖZET : (Kızılay/Beypazarı) > Sırma > Uludağ

tuz seviyesinin düşük olması ve testlerde nitrit gibi zararlı maddeler çıkmaması sebebiyle damla marka tercih ediyorum.

kızılay cam şişe

ben bimden alıyorum. an itibariyle de bimden aldığım sırma markalı narlı sodayı içmekteyim. bi de limonlusu var arada onu da alırım, onun da markası kardelen.

beypazarı ve özkaynak içiyorum.
damla maden suyu değil bu arada soda. yani şebeke suyuna karbondioksit karıştırılarak oluşturulan bir şey.

kula
uludağ
kızılay-sırma

gerisi hikaye. sarıkızdan gördüğümde ise koşarak uzaklaşıyorum.

beypazarı +1

akmina görünce uzaklaşıyorum

Beypazari

BEYPAZARI. kızılay da arsenik çıkmıştı diye haberler vardı. şimdi bir de erzincan çıkmış rengi farklı içimi hoş. akmina da sağlam ama plastik şişe. sarıkız da idare eder. ben acı seviyorum. kınık meeh. flores çıkmış beş para etmez.
beypazarı
kızılay
sarıkız
akmina
özkaynak
kınık
sırma
uludağ
diğerleri

oha lan merak ettim baktım gerçekten de arsenik varmış hatta siyanür var lan www.kizilaymadensuyu.com.tr kimyagerler açıklasın bi. çok küçük bir oran ama olsun.

kizilay

@mrfusion

oha icinde civa bile varmis. ne zaman oluyoruz simdi? kimyagerler bunu aciklsin

beypazarı.

fakirler yine işgal etmiş burayı.

san pellegrino. son nokta.

Tazminatı telefonu aldıktan sonra isteyebilirsin. Madem verecektiniz neden uğraştırdınız diye.

Şimdi eklersen telefonu alma ihtimalini de düşürebilirsin.

bana da acayip saçma geliyor bu muhabbet.

düşünsene banka senden yasal olmayan bir para kesiyor. sen dava açıp uğraşıyorsun aylarca ve sana geri dönüşü: adamların zaten vermek zorunda olduğu kadar para.

e muamele böyle olursa, o adam gider sikebildiğini siker. sikemediğine nasılsa en kötü ihtimalle hakkı olan parayı ödeyecek, ekstra bir cezası yok bişiyi yok.

ben bunun haksızlık olduğunu düşünüyorum. suç ne olursa olsun, normalde yapmaları gerekene ekstra olarak bir cezayla karşılaşmalılar.

telefonun fiyatı ne?

Manevi tazminat istemen dava konusu talebi etkilemez, yani telefonun bedelini iade almanı engellemez.

Manevi tazminat bizim hukuk sisteminde ya kişilik haklarına bir tecavüz olduğunda (hakaret vb gibi), ya da çok derin bir üzüntü yaşadığında (bir yakınının kaybı) veriliyor. Bunun istisnaları var, üzüntü illa bir yakınını kaybetmeni gerektirmiyor, başka durumlarda da talep edilebilir. Senin verdiğin örnekte teknik servisin seni oyalaması vs için olmaz ama Çinde telefonsuz ve dolayısıyla çok zor durumda kaldığın için talep edebilirsin ama Çinde telefonsuz kaldığını belgelemen gerekir. Pasaporttaki giriş çıkış tarihlerini sunabilirsin mesela.

Bu arada telefonun bedeli ne kadar? Tüketici mahkemesine 3000 TL üstü için gidebilirsin, onun altı için Tüketici Hakem Heyetlerine başvurman lazım. Heyetlerde bildiğim kadarıyla manevi tazminat isteyemezsin.

fiyat 3.000 tl altı arkadaşlar. 1.000 tl civarında.

eh. 7.

bana itici geldi :/ videodan dolayı da olabilir tabi bilemem

Videoyu izlemedim 6

gayet güzel bence. (hareketleri ayrı tuttum)

saçlar, kaş ve yüz yapısı hoş.

belli bir boyna sahip.

göz de lens değilse 8.5 lens 8

edit: burnu yandan görünce 7

c. erkek

genelde bu tip kızları bizim millet pek beğenir ama o gözler varya o gözler bana acayip itici gelir. 3 der geçerim. renkli gözü sevmem hacı. şentansı gözler la.

güzelmiş

Fiziğini görmek lazım, ağzı hoşuma gitmedi. Fiziği kötü gözleri lensse anca 4 puan alır benden diğer türlü 8'e kadar yolu var. Cinsiyet: erkek

ben beğendim. 8 puan
kadın

kız kıbrıslıymış www.facebook.com

şarkıcı olmaya çalışan sıradan bir hatun işte.
soundcloud.com
ben de itici diyorum.

Güzel değil, yüz yapısı çirkin.

Bakımlı olmasına aldananlar güzel sayar. Genetiği iyi değil. 5/10

C: E

10 üzerinden 4-5 veririm

yalnız şunu anlamıyorum arkadaş, güzellik tamamen göreceli birşey, daha önce de gördüm benzer duyurular, yani senin beğendiğin birisini başkalarının beğenip beğenmiyor olması neden bu kadar önemli ki.. benim çok beğendiğim bi tip genel olarak hiç de beğenilmeyebilir filan, yani çok doğal.. sonuçta neyi değiştirir ki bu

erkeğim.

şarkıyı söylemiyor olsaydı 7 , şarkıyı söylediği haliyle 3

I r8 8 m8
Erkeğim

Feysini gezdim 8.5 veriyorum kendisine
Erkek

bi defa 1-2-3 1-2-3 drink olan bi sarkıyı 1-2-3 1-2-3 3 olarak söylediği için bence salak. hadi yanlış anladı diyelim aç bi bak sözlerine video çekmeden önce di mi? salak insanlar da hep çirkin benim gözümde.10/3

6/10

Guzel falan degil. Itici ve plastik manken gibi.

"iyy". benim için "korkunçlu gız" kategorisinde.

Çok hoş kız

güzel ama beyin yok gibi.
erkeğim sadece ilk 3 saniyeyi izledim

Videoyu izlemeden, sadece resmini görsem "Ağzının duruşu bir garip ama hiç yoksa 7 vardır" derdim ki bana tüm dünya güzel. Doğal plastik ayırt etmem, plastik olanı Adnan Hoca'nın kedicikleri kadar korkunç olmadığı sürece. Buna rağmen, videoyu görmemle "Eeeaaa" diyerek puanı 3-4'e düşürmem arasındaki saniyeleri sayamadım.
Gadınım ben. www.capsverlan.com

demren wonderland değil mi lan bu? "dikkatsiz sarışının sonu" klibinde oynuyordu.

Kızın göz rengi, ten rengi, saç rengi kombinasyonundan dolayı ilk bi an sanki güzel gibi geliyor. Aslında güzel olacakmış da gözlerinde, ağzında bir şeyler ters gitmiş de olamamış gibi. çirkin değil yine, facebook'una ben de baktım. ama bana itici ve ortalama geldi.

kadın

hiç konuşmasa güzel olacaktı ama sonlara doğru bez ihtiyacı doğurdu.

6 veririm. Bu kız makyajsız çok çirkindir gibime geliyor.

Salar. Muhurlemeyi yaptiktan sonra atesi kis zevkine gore 5- 10 dk daha beklet ici pissin.

180 derece fırında en fazla 1 dk bekletirsen salmaz, döküm tavada pişirdikten sonra.

ek olarak döküm tavadan tahta bir yüzeyde 1-2 dk dinlendirirseniz etin içerisindeki su eşit yayılır tüm ete.

senet ne ya? evdeki eşyalar için fazladan depozito vermeniz lazım diye sanıyorum..

Kötü olan nokta şu, arkadaşımın ailesi 12 saatlik yoldan geldi ve dün sabah 8'den akşam 9'a kadar tüm semti gezdik, şöyle düzgün bir ev bulamadık, başka şehirdeki evimizde aileyi misafir ediyoruz ve bugün tekrar izmir'e gideceğiz, son şansımız.

Değil. Dogrusunu yapmissiniz

normal degil tabii ki. imzalamayın ne kadar çaresiz kalsanızda

o yemek kitaplarında fasulye nasıl yapılır anlatılmaz ki. yılda 1 defa yapılacak şeyler vardır genelde.

@baldur, hiç yemek kitabım olmadı, bilmiyorum.

Üniversite yemekhanelerinin yemek listelerine bakıp, internet yardımıyla yapmak geldi aklıma. Sanırım en mantıklısı bu olacak.

internetten bak bence. ben bildiğim şeylerin tariflerine bile bakıyorum bazen. yemek kitabı ilk etapta çok işe yarayacak bi şey değil, boşa para verme.

yemek kitabı boş iş. elinin altında internet var bi milyon çeşit tarif var. önemli olan sebze yapacaksan sağlam bir manav/market, et alacaksan iyi bir kasap bulman. tarifteki malzemelerin iyisini nereden alırım diye araştır bence.

ekmeksizyiyin.com, basit tarifler. tost makinesini ızgara olarakta kullanabilirsin

yesilkivi.com

www.portakalagaci.com

canın ne çekiyorsa yaz google'da hepsinin tarifi var. başlangıç için kolay yemek tarifleri yaz, ekşide bile öyle bir başlık var güzel yemekler var. on yıl önce google'da yemek tarifi aradığımı arıyorum, şimdi türk mutfağını geçtim, italyan, arap meksikan her mutfaktan ezbere yapıyorum google amca sağolsun

şimdi aklıma gelmiyor ama marvel villianlarının çoğu bu listeye girebilir.

edit: gelirse ekleme yapabilirim.

saruman

Şeytan "önceden meleklere imamlık yaparmış."

WALTER WHITE REİS. I AM GODDAMN RIGHT.

walter white +1

takva filmi çok iyi örnektir.

once upon a time dizisindeki bütün karakterler

spider man deki o salak yesil goblin midir nedir var ya o olabilir.

namuslu filminden mutemet ali rıza bey.

darth vader

harvey dent

fargo dizisi-lester

Black sabbathin sarkisindaki ironman

1. dünya savaşı italya'sı

Buyrun benim.

eskiden insanların çocuklarına örnek gösterdiği biriyken dün kankardeşim yolda gördü, el salladım, görmezden geldi. ve herif haklı!

kısaca aha da ben!!

Ben de takva diyorum.

anakin skywalker ---> darth vader

istemediğin kadar: tvtropes.org

Akşam 5'ten sonra olacağı için asıl gezilecek yerler açık olur mu ondan emin değilim. Her türlü Tiananmen Meydanı'nı gezebilirsin, gece-gündüz cıvıl cıvıl. Tiananmen'e çok yakın büyük bir cadde var Wangfujing Caddesi diye, zaten turistleri takip etsen bulursun orada gezebilirsin. Wangfujing Caddesi'ni gezersin, arada böyle ayrı bir cadde var (yine turistleri takip et) oraya girersin. Kokuya hazırlıklı ol yalnız inanılmaz berbat bir koku var, akrep-böcek ne ararsan hepsi pişiyor orada. Hediyelik eşyalar da burada zilyon tane var, geneli dandik ama öyle hatıra olsun diye alacaksan buradan alabilirsin.

Pekin Operası değişik bir deneyim olabilir, o tarz şeyleri seversen öyle bir etkinliğe katılabilirsin. Normal opera gibi değil ama ben sevmiştim mesela yanımdakilerin başlarına ağrılar girmişti. İstersen önce bir internetten bak sevip sevmeyeceğine ona göre karar ver. Onun dışında akrobasi şovları filan var ama ben gitmedim.

Olimpiyat köyü gezilebilir, akşam 10'a kadar orada olmaya bak çünkü o saatten sonra ışıkları kapıyorlar. Bird's Nest ile Water Cube'u mutlaka gece ışıklı halleriyle gör bence.

Yasak Şehir o saatten sonra geziliyor mu bilmiyorum ama Pekin'de görmeden dönülmemesi gereken yerlerden biri. Yazlık Saray da öyle hatta ben orayı Yasak Şehir'den filan daha çok beğenmiştim.

Fayton gibi araçlar var ama onları tercih etmemeye bak, genelde turist tuzağı çıkıyorlar. Özellikle Wangfujing'de gezerken çantaya, ceplere dikkat et. Ben hiç o tarz bir olayla karşılaşmadım ama tedbiri elden bırakmamak olmaz. Pekin diğer şehirlerine nazaran güvenlidir, turistik yerlere yakınsan zaten korkulacak bir şey olmaz.

@dust in the wind
dostum neyse ki otel tiananmen meydanına yürüme mesafesi. tiananmen'den çin seddine ulaşımı nasıl yapmamı tavsiye edersin?

Korkmana hiç gerek yok, nereye gitmek istediğini otele söylersen haritanı, adresini verirler. metro ya da taksi konusunda yardımcı olurlar dönüşte sıkıntı çekmezsin otel kartın yanında olsun taksiciye verirsin götürür en olmadı oteli arar tarif ettirirsin. muhakkak bir çin hattı al böyle durumlar için 100 RMB'ye büfelerden bulabilirsin.

Yasak Şehir 17:00'de kapanmış oluyor haftasonu fırsat yaratabilirsen git mutlaka, Çin Seddi'ne tren ile ulaşım var tur şirketleri kişi başı 75-100$ arası bir ücretle gidiş-dönüş ve rehberlik hizmeti ile gezdiriyorlar, tur şirketi ile anlaşırsan tapınaklar bölgesine götürebilirler ücrete dahil olarak o bölge de oldukça güzel şirketle gidersen tura kesinlikle ekletmelisin.

Dongcheng tarafından Grifted var hediyelik alışverişi için çok başarılı bir yer. Fiyatları aman aman yüksek değil ama mutlaka pazarlık yap. 800 RMB den 200 RMB'ye fiyat düşürdük ama daha düşerdi dedi çinli kardeşlerimiz, pazarlık şart.

Yine Dongcheng tarafında Mix, Vics, Element adında güzel clublar var. Yabancı olduğun için seni çok sevecekler, ne içtiğini unutacağın kadar çok içirmek isteyecekler ama geneli kötü insanlar değiller, korkma :D

Dust'ın söylediği gibi faytonlar para tuzağı ama çok keyifli, adresini göster fiyatı sor beden diliyle pazarlık yap 10-20 RMB'ye gideceğin yere götürürler.

Stay uygulaması var Pekin hakkında pek çok bilgi verebilir muhakkak indir, offline haritaları var zaten dursun telefonunda.

Tiananmen ve gittiğin pek çok yerde seninle ingilizce konuşabilen çinliler görüp sempati duyacaksın, duyma. Muhakkak seni kazıklayacak bir planları oluyor. Bardan biriyle çıkarsan hedefinden şaşma derim, acıktım vs gibi bir bahaneyle kendini abuk bir yerde bulup 1 porsiyon yemek için 8-9.000 RMB hesap ödemek zorunda kalabilirsin dikkat et.

Ayrıca söylemeyi borç bilirim akşam iş yaptığın firmalar yemeğe götürmek isterlerse hotpot derlerse bir şekilde kurtulmaya çalış.

çin seddi'ne bence kendin uğraşma bir turla git derim. biz de arabayla gitmiştik ve yaklaşık 2-2,5 saat sürmüştü. çin seddi konusunda da şöyle bir şey var: çin seddi'nin belli kısımları var ve sen onlar arasından birini seçip gidiyorsun. örneğin badaling kısmı en meşhuru ve genelde turistler oraya gidiyor. ama ben yanlış hatırlamıyorsam biraz daha uzak olan mutianyu kısmına gitmeni tavsiye edeceğim, kesinlikle pişman olmazsın.

badaling kısmı şehire ve ming mezarlarına daha yakın. celestial'in dediği gibi toplu ulaşımla buraya gidebilirsin. seddin en kalabalık ve en restorasyon görmüş kısmı burası.

mutianyu kısmı ise daha uzak ve buraya toplu ulaşımla gidebilir misin bilmiyorum açıkçası. burada öyle aşırı bir restorasyon yok, çin seddi'ni daha doğal bir şekilde burada görebilirsin ve manzarası da gerçekten müthiş. badaling kadar yakın olmadığı için de burada oranın kalabalığı yok.

iki kısımda da tepeye teleferikle ulaşım var, teleferiğe binmeni tavsiye ederim onun manzarası da ayrı müthiş.

ayrıca pazarlık konusunda da +1 diyorum ama pazarlık yapacağın yere dikkat et, ana caddelerdeki mağazalarda pazarlık yapma, pek hoşlanmıyorlar. hediyelik eşya türü dükkanlarda dibine kadar yapabilirsin ama. öylesine baktığım bir ejderha biblosuna kadın bana başta 1000 rmb demişti. ben yanımda 100 rmb olduğunu, o kadar verecek param olmadığını söyleyip teşekkür etmiştim. sonra bu başladı indirmeye 800, 500 filan diye hatta koluma yapıştı bırakmıyor bir türlü. en sonunda da gerçekten 100 rmb'ye almıştım bibloyu.

Hangi model telefon ?

dönüş süresi 30 veya 60 gündür(30 gün içinde gibi). garanti belgesinde yazar. geçen bu süre garanti süresine eklenir.

çok ya.
@osurdum
yani 20 iş günü servis süresi + dönüş süresi mi?

garanti belgesinde sadce servis süresi yazıyor, 20 gün. dönüş süresi diye bir şey yok.

yok.

farklı bir şarj aleti ile denedin mi hocam?

@the kene,
denedim dostum aynı

garantiye ver gerekirse değiştirirler zaten. onun dışında da sorunu halletmek zorundalar.

e peki sen şu anda ne istiyorsun? bir sevgilim olsun ne o ne de kimse "evlenme" baskısı yapmasın mutlu mesut seveyim sevileyim mi?
yoksa birini bulayım, evleneyim mi?

evlenmek isterim tabi ama evlenebilecek birini bulma ihtimalimi sıfırın altında görüyorum hiç beceremem ki ben

valla onu bunu bilmemde o yaşlarda birini bulmak iyice zordur herhalde, tanıstıgın cogu kadın artık evli/nişanlı/sözlü/sevgilili olacak muhtemelen. millet sektirmeden buluyor birini kimse kalmıyor.

kimse de dememişki ne oluyor kardeşim diye.

26 yaşındaki bir erkeğe hangi akıl ve mantık ile evlen baskısı yapılabilir?

nerde, nasıl bir kültürde doğdun,yaşıyorsun bilmiyorum ama 26 yaşındaki bir erkeğe evlen baskısı yapmak için gerizekalı olmak lazım.

hayatını yaşa. işine ve arkadaşlarına odaklan. illaki karşına bir insan çıkacak ve ilgi duyacaksın. o da sana duyacak. istediğin kişiyle kur hayatını. millet baskı yapıyor diye saçma sapan görücü usulu işlere girme sakın.

nasip kısmet bu işler. bundan bahsetmediler mi sana? ya da sen hiç demedin mi? evlenmek istemiyorsan kesinlikle evlenme onlar dedi diye. sen zaten istediğini ama iyi bir eş bulamadığını söylemişsin. bunun üzerine kim ne diyebilir? eğer birilerini bulmak istiyorsan arkadaş çevresi oluştur kendine. ayıp olacak ama biraz piç olmak lazım. barlara falan git, tatil falan yap, yeni insanlarla tanış. evde oturarak bulma şansın yok.

Adeta 4 sene sonraki halimi gördüm sen de kardeşim. Madem millet bu kadar baskı yapıyo sen de onlara baskı yap, bulun ulan o zaman bana bi tane eli yüzü düzgün hatun de. İş arkadaşların falan tanıştırsınlar arkadaşları kuzenleri cartı curtuyla. İcraat yoksa boş boş kafa ütülemenin de alemi yok. Sİnir oluyorum böyle tiplere laf etmeye gelince ediyolar ama bi s.ke derman oldukları yok. Neyse ben de biraz dolmuşum, hayırlısı olsun takma kafana.

yaşça küçüğüm de.. yani bence evlilik için erken be 26. aileye kalsa diploma töreniyle beraber düğün de yaparlar zaten.

evliliği, hayatına biri girip de işte ya ben bunla evlenirim, o kişi bu kişi demedikten sonra düşünme bence.
mutsuz evlilikten daha büyük hapishane yok şu dünyada. evlilik öyle birileri demeden yapılacak şey de değil.
evet belki ''romantik'' bakıyorum biraz. ama bence bu doğrusu.

bence once manita yap, takil evliligi sonraya 30lu yaslara birak. kimse bahsetmez, universite biter bitmez evlenen ciftlerin yarisi bosaniyor. ben buna yakin cevremden arkadaslarimdan sahidim. bosanan bu ciftlerin toparlamasi, tekrar kendini bulmasi o kadar kisa surede olmuyor haberin olsun. dikkat et yani, kimsenin sozune bakma.

temizinden ipneyim deyin.

bir daha sormalarını geçin, yanınıza bile uğramazlar.

sakın ama sakın başkası evlen diyo diye evlenme.

tek ve en mantıklı tavsiye bu.

niye evlenmedin diye soranlara kız bul evleneyim de.

şu aralar huawei ascend p7.

Alınır lakin yeni çıkmış bi telefon alınmaz. Vergilerden dolayı bayağı pahalı. İmkan varsa Hong Kong'a gitmeli. Ama mesela iphone 5s değil de iphone 4s veya iphone 5 alınabilir. Ben 2 sene önce 5'ler yeni çıkmışken, 4'ler türkiye'de 1200 tl civarıyken 600 liraya iphone 4 alıp geldim, halen bi sorunu yok (4'lerdeki kronik home tuşu sorununu saymazsak). refurbished telefon çoktur çin'de. dikkat et. shanghai için dükkan tarif edebilirim.

android telefonlara ise güvenemedim. çok iyi taklitleri var. adamlar yapıyor :)

bence çin'den en alınacak şey çanta, bavul türevleri. hem ucuz hem kaliteli. hatta mont blanc gibi markaların taklitleri falan da çok başarılı.

@spatzle iphoneların fiyatlarına baktım, 5c 8gb bile 1.400 tl'den başlıyor. 5s ise 1800 civarı. pasaporta işleme vs. neredeyse kafa kafaya geliyor en azından garantisi olur burada. galaxy note 3 ya da herhangi bir f/p telefonu alabilirim markası mühim değil ama dediğin gibi, sahtekarlık çokmuş. elimde patlamasından korkuyorum. bildiğin güvenilir mağaza var mı pekin'de?

@esmer huawei ascend p7 güzel bir telefon. pekin'de güvenilir neresi var alabileceğim?

pekin'e hiç gitmedim. internette arat, türk öğrencilerin forumlarına denk gelirsin. ben shanghai'da öyle buldum o dükkanı.

htc one m8 yeni çıktı pahalıdır ama m7 alınabilir. tavsiye istiyorsan.

Huawei honor 3x

hem üstlenmek hem de azaltmak en mantıklısı
edit: bu arada aktiviteleri bi miktar azaltmaktan kastım sevgilinin borçlarına odaklanmak için. eğer durum iyiyse azaltmaya gerek yok yardırın gitsin

param varsa böyle hesaplar yapmam. param yoksa zaten yoktular.

Borçlarına da yardım ederim, gerekiyorsa harçlık da veririm, aktiviteleri de üstlenirim, masrafları da kısarım; dört bi koldan seferber olurum.

Erkek olarak vereceğim tavsiye giderleri artıracak şeylerden uzaklaşın ve onun zor durumda olduğunu yüzüne vurmadan isteksiz gibi davranın. Parasal destek verip vermemek bence aranızdaki ilişkinin boyutuna kalmış. Öylesine takılıyorsam vermem ama ciddi düşünüyorsam verirdim s3nin yerinde olsam.

ücretli aktivite sayısını azaltırım.
masrafları üstlensen bile bu kez kendine yedirememeye başlar, farklı bir üzüntü olur.

ama siz illa ki ücretsiz aktiviteler yapmak isterseniz (hissettirmemeye çalışarak) onun da çok hoşuna gidecektir. işte, bugün arkadaşlarımın evine yemeğe gidelim, bugün bizde film izleyelim, şurada bilmem ne etkinliği varmış, gel şurada dolanalım gibi onun da çok hoşuna gidecektir. kendine güveni de gelir.

borç vermem, borçlarını ödeyebileceği alternatifler geliştiririm.

paralı aktiviteleri minimize ederim. zaten karşı tarafın da mecali yoktur para harcamaya. devamlı para harcayıp rencide olmasına lüzum yok.

Tatilden vazgeçerim, önce ekonomik olarak bizi kurtarmaya çalışırım.

tatil otel olmaz, çadır kampı olur, restoran olmaz piknik olur, club olmaz öğrenci mekanı olur düşük bütçeyle de yapılıp hoşça vakit geçirilecek çok şey var, maksat zaten sevdicekle birlikte olmak, hoşça vakit geçirmek değil mi?

biz para biriktirmeye çalışıyoruz bi de öğrenim kredisi borcu baskısından para harcamayı min seviyede tutmaya çalışıyoruz. nası yapıyoruz? bi cadır aldık onda kalıyoruz. beach cluplarda gezmiyoruz bi sürü sahil dolaşıyoruz. gibi gibi. destek her şekilde olmalı. mikkemmel tatil yapcam ben ödücem diye bi taraf da yırtılmamalı.

borç varsa masraflar kısılır. sevgili kişisinin yapması gereken de, bu kısma konusunda anlayışlı olması, gerekirse ufak tefek destekler vermesidir.
ama senin aktivite dediklerine para yetmez be anahabercim:)

anahaber duyurumuzun kadın ve savurgan tarafı olduğu için paramı bitirdim, sevgilimden parasal manada ne beklemeliyim merakını gidermek için soruyor.

cevap, normal koşullar altında ben çekerim, fakat karşı taraf benimle aynı kazanıyor ve bunu sağa sola gömüp sonra benim para ödeyeceğim tarzı bir eğlence bekliyorsa mümkün olduğu kadar az ücretli faaliyetlerde takılırım

sevgilinden borclarini falan odemesini bekleme. parasi olmayip da uc kurus maasiyla kartlarini batiran birisin gordugum adariyla. shopaholic olman ve her hafta parasal konulari sorman sevgililerin sana para harcamiyor diye cemkirmen de cabasi. para bul psikologa git.

cevap olarak: borclarini oderim.

Gücüm yettiğince borçlarına destek olmayı teklif eder, ortak masrafları üstlenirim. Tüm sosyal harcamaları ben üstleneceğimden bazı şeyleri azaltmayı ya da daha uygun şeyler yapmayı onun teklif etmesini ve düşünmesini beklerim öncelikler. Yok hala gez, toz kafasındaysa, iki dakika durur düşünürüm.

Ben ilişkide bu çulsuz erkektim. sevgilim bana bunu hiç hissettirmedi, onun parası vardı, birlikte yedik. sağ olsun, başkası olsa terk ederdi o derece. o katlandı bana. sonra para suyunu çekti haliyle, benim çulsuzluğum devam etti, ama öyle olunca iki tarafın da canı sıkılıyor o zaman. çünkü harbici para olmadan olmuyor. sonra bir işe girdim, ben elimden geldiğince sorumluluk aldım falan. hayat müşterek.

tamamen sevgilinin karakterine bağlı olarak davranırdım.kimisi gurur meselesi yapıp hiçbirşeyi kabul etmez ve direkt olarak aktiviteleri sıfıra indirir.ama aklıbasında biriyse ve hakediyosa elimden geleni yapar beraberce öderdim borcu harcı yada tatili gezmeyi hangisi olursa.

savurgansa, 3 kuruş maaşa 5 lira harcayıp saçma saçma işler yapıyorsa ve yaprak dökümündeki kızlar gibiyse zaten sevgilim olmaz.

böyle değilse, ve sevgilimse, para sıkıntısı çekmesine izin vermem. borçlarını kapatırım. ondan sonra da durumlara göre ortaklaşa ödenir harcamalar.

senin gibi bir kız, ilk tanıma giriyor bu arada.

kıçına bir de ben vururum ki iyice batsın borca derde.

abla sen gerçek misin, hep mi harcar hep mi para düşünürsün ya? ciğerim soldu gençliğim heba oldu olum niye gelip okuyorum bu paralı şeyleri ben :(

borçlarını ödemesine yardım ederim. aktiviteleri sınırlarız, daha çok evde geçiririz. bir de çok rica ediyorum hayatını sadece para harcamaya adama. en büyük zevkin para harcamak olmasın. para harcamadan da mutlu olabilir insan. mesela ben.

Sonucta 1-2 kisi ise almiyorlar, kisisel duzenleme yapmalarini beklemeniz sacmalik.

sen ne diyorsun. bana dünyanın en büyük şirketlerinden birisi "tüm mülakatları geçtiniz, son aşama için prag'a gelin" dedi, ben vizemi aldım, uçuşa 2 gün kala "ay çok sorry, biz bu süre içinde başkasını aldık" dediler. gidip geleceği yol varsın izmir-istanbul arası olsun.

@grimer, ya kişisel düzenleme istememiş yazıyı mı okumadın? mülakat yakın tarihlerde olacaksa izmire dönmeyeceğim diye bilgi istemiş. ne kişisel düzenlemesi allah aşkına?

sanki bu adamların "x tarihinde sınav y tarihinde mülakat z tarihinde son görüşme" gibi bir programları yok mu zannediyorsunuz? koskoca garanti bankası, plansız iş mi yapıyor. hepsi her tarihi biliyor, hepsi önceden belli bu işlerin. öyle sınavı yaptık, mülakatı ne zaman yapsak ki, gibi bir durum yok.

değil, orospu çocukluğu.

oha duyuruyu okumamanın da bu kadarı. adam kişisel düzenleme yapın mı demiş yahu? "benim mükalatı yarın yapivirin" demiş sanki.

götleklikten başka bir şey değil. en azından mülakat için planlanan bir tarih vardır. çok net değilse bile ertesi gün mü, 2-3 gün içinde mi, ertesi hafta mı, ertesi ay mı olacağı daha yazılı sınav bile yapılmadan önce bellidir. "yarın yapalım yeaa ne bekliycez amk" diyen tipler mi yönetiyor insan kaynaklarını koca bankada? şehir dışndan gelen adamla bu bilgiyi paylaşmakta ne problem var ki, adam ona göre kalıcam veya gidicem diyor işte.

sinir olmamak elde değil.

şimdi mülakata üst düzey yöneticiler katılacaksa bu dogal bence.

Askerlikten örnek veriyim bir teğmen in albay ın takvimine göre bu görüşmeyi bu haftaya ayarlamaya çalıştığın düşünün. Cuma sabah 10 diyemez.

Efenim mümkünse bu hafta perşembe yada cıma yada önümüzdeki hafta der . Albay da 2 gün cevap vermez bekler.

Siz bu arada teğmene bu haklı soruyu sorunca arada kalır adam. Albay ı arayıp birarkadaş izmire dönecekmişde siz tarih belirtseniz ayıp olmasın cocuga diyemez.

Arada kalır.

kişisel düzenleme beklemez kimse zaten kendisine uymazsa girmeyecek zaten en azından zamanını adam gibi söyleyebilirlermiş..

haklısınız kızmakta.. ne zaman olacağını söylemek bu kadar da zor değil..

tipik bir sirket ici sorumluluk almama, islere dokunmayip sundurme ornegi. cok zordu sanki mulakatin hangi gun olacagini ogrenmek oradaki isguzar icin. garanti'de islerin nasil yurudugunu bu ornekle gorebiliyoruz.

ayrica dunyanin en buyuk sirketi tarafindan ayni muameleye maruz kalan sayin arkadas, bence bunu yazmadiysan alla pulla ingilizce yaz bir yere. arkadaslarin ise alim surecleri ve itibarinin nasil oldugu duyulsun.

işgüzarlar her yerde.

hayır sakin olun diyemem ama bunlar azalarak bitmesi gerekirken artarak çoğalıyolar.
böyle bilgisiz gereksiz elemanları nasıl bünyelerinde tutuyolar anlamlandıramıyorum.
böyle iş olmaz.

Değil.

Şimdi biz Türk'üz ya huyumuz kurusun. Şark kurnazlığı ile halletmeye çalışıyoruz.

Çok basit adamlar mülakat tarihi bildirilecektir demiş. Bildirilecek neyini zorluyorsun?
İşe gireceksin, kariyerin söz konusu otur bekle 2 gün.
Kurallar açık.

Şimdi sen telefondan ik personeline soruyorsun bunu. İK personeli gidip müdürüne soruyor ne zaman yapılacak diye.
Müdür orada gidip de mülakata girecek adamlara sizin keyfiniz ne zaman ister diye soramadığı için personeline bilmiyorum bildireceğiz diyor.

olay bu.

Zorlamayın profesyonel olun.

şerefsizlik. ik cıları da hiç sevmem zaten. bence ekşiye de yaz.

@crosswell, profesyonellik mi :)
müdürün keyfini beklemek profesyonellik?

ne sınav tarihi, ne mülakat tarihi belirsiz değildir güzel kardeşim. garanti bankası adam alacaksa, 2 ay önceden planlamasını yapar. atıyorum 20-25 haziran arası sınav. sınavdan 1 hafta sonra 3 gün sürecek mülakat. mülakattan 10 gün sonra son görüşme, şeklinde planlamasını yapar. planlamasını yapar ki, işe alım sürecinde görev alacak personel ne yapacağını bilsin. ona göre hazırlansın.

üstelik arkadaşım belli bir gün falan da istemedi. "eğer bu hafta olacaksa mülakat, hiç dönmeyeyim" dedi. emin olun o telefon açtığı kişi de, mülakatın o hafta mı öbür hafta mı olacağını biliyor.

adam tarih belli değil diye, pazartesi gece yola çıktı.
salı sabah 8de izmire geldi.
öğlen 11de mülakatın çarşamba olduğuna dair telefon aldı.
yani akşam gene yola çıkacak, sabah inecek, mülakata girecek, sonra tekrar izmire dönecek. maliyet yükü aşağı yukarı 500-600tl. psikolojik yükü, uykusuzluk olarak paha biçilemez.

profesyonellik, türkiyedeki davar, sonradan kurumsal işyerlerinin düşündüğü gibi bişi değil arkadaşlar. kendinizi kandırmayın.

vallahi kötü olmus :( ama gelsin yapıcak birşeyi yok.
bakın ben thy de işe giricem diye 6 aylık eğitimden sonra tam 8 ay bekledim. beterin beteri var desin yolu çeksin.

the borgias

True detective
Fargo

Fargo

person of interest şöyle bir bakayım denecek dizilerden değil yalnız. ilk 7-8 bölümden sonra inanılmaz bir hale geliyor.

american horror story tavsiye ederim bu arada.

Aynı dizileri sevmişiz kulak ver: the newsroom, White collar. Prisone Break izlediğini varsayıyorum.

AHS, Prison Break izlendi.

The Borgias, Fargo dikkatimi çekti, izlemeyi düşünüyorum.

bored to death üç, hello ladies tek sezondan ibaret. devam etmeyecekler. ikisini de tavsiye ederim. kesin seversin.

(bkz: being human)

black sails : define adasi kitabindan uyarlanmis bir korsan dizisi. ilk sezon birkac ay once bitti. begendim

penny dreadful : 1800ler ingilteresinde geciyor, ingiliz edebiyatindaki korku hikayelerinin kolaji. ilk once biraz sonuktu sonra acildi. ilk sezonu haftaya bitiyor.

salem: 1700lerdeki cadi avi konulu, ilk bolumunu izledim begenmedim cok sacma

vikings/@aero dynamik : benim goruslerim entrylerde. belki siz hoslanirsiniz bilemem.

(bkz: angels in america) çok acayip, çok gzel. homofobik değilsen sevmemenin imkanı yok.

OZ !

modern family

community 5 sezon geçti ama bol diyaloglu, göndermeli ve güldürmeli orjinal bir dizi.
imdb linki

Hocam allah askina ne dovmesi, ceza almazsin belki ama hep sorun cikar onunde. Avukatinin altinda bmw olayini anlamadim ama zaten doversen cirkeflik yapmasina gerek yok, hukuki hakkini kullanir.

vize almaktan korkutun için değil de insanlığa yakışmadığı için bence unut gitsin. kötü bi fikir. adam dövmek ne yahu ? yasal yoldan hallet. git mahkemeye.

Haklıyken haksız duruma düşme, siktir et allah'ından bulsun.

Bir işveren olarak derim ki; çalışanın hakkını vermeyen patronun da şirketin de amına koyayım afedersiniz.

“Ücretliye/işçiye hakkını, teri kurumadan önce verin!” [Hz.Muhammed S.A.V]

dövmek hukuken haksız durumua düşürmeyecekse döv. adam dövmek neymiş de ne demek. hakkını vermemek ne demek? diye sormalı o soruyu. Ama yasal/teknik eksiklikler üzerinden gidersen daha garanti olur tabi varsa. Misal asgariden sigorta, lisansız yazılım btk'ya şikâyet gibi. Ben bir iş yerimden tehditle aldım parayı. Lisanssız yazılım kullanıyordu. BTK'ya form doldurup ekran görüntüsünü yolladım. Bu tarz bir usulsüzlük varsa bunun üzerine git derim. tabiki de siktir etme. emeğini al.

mutlaka ses veya görüntü kaydı al ve bunu yaparken de karşı tarafa bildir.

bence git milletin önünde bağar çağar rezil et herifi, o anca böyle şeylerden anlar, o sana bi şey yapmadan da bi harakette bulunma bence, o sana tokat felan atarsa tokatın allahını göster ona.

siktir et derken ben cüzzi bir alacaktır uğraşmaya değmez diye düşünmüştüm, öyle bir iki maaş filansa tabi ki bırakma hakkını. iş mahkemeleri her zaman işçiden yanadır unutma, bu işleri bilen bir avukat arkadaş mutlaka vardır buralarda. konuyu ayrıntılı anlat belki yardımcı olur.

döveceğine varsa bir açıkları, sigortaları az yatırmaları falan gibi
ver mahkemeye, hem sigortaya, hem sana para verip batsın adam
dövmüş kadar olursun

vergisini vermiyosa maliyeye şikayet et

adamın şirketine gidip adama vursan bikaç kişinin toplaşıp seni eşek sudan gelinceğe kadar dövme ihtimali var.
bence çirkeflik yap, çalışanların önünde rezil et, korkut

dafuq, o şirkette bana el kaldıracak adam yok. hatta benden sonra birer tekme de çalışanlar atar :D

sen direkt mahkemeye ver alacağını ispat etme şansın varsa. kayıtdışı bi alacaksa adamın zaten hukuki olarak çirkeflik yapmasına gerek yok. vermem der vermez.

valla ben altında çalıştığı patrona tekme atacak delikanlı pek tanımadım bugüne kadar. senin gazına gelip kimse yakmaz bence tazminatını. ayrıca adamın mekanına gidip dövmek, zorlarlarsa mekan basmaya falan da girer, başın daha fazla ağrıyabilir. döveceksen de dışarıda buluşup döv.

Bu durumlarda dövmen gerekmesin diye noter, avukat, mahkeme ve alo170 gibi kurumlar var.

www.tbmm.gov.tr

alacaklarınız için dava açacaksınız, şiddetle haklıyken haksız durumuna düşer haneye tecavüzden bile yargılanabilirsiniz.

farkederse kuran çarpsın.

şaka lan şaka akıllı ve tatlı olan kadın.

minyon.

uzunlar erkek gibi oluyor. Bir de uzun kadınlarda memeler genelde daha küçük.

Minyonun da uzunun da çirkini ve güzeli, salağı ve zekisi var. :)

minyon ile kısa ya da orta uzunluktaki boya sahip kadın aynı şeyler değil yalnız. sorudan da ikincisinden söz ettiğini tahmin ediyorum.

orta boylu bir kadın olarak erkeklerin bu boyları sevdiğini söyleyebilirim. aslında bunu ben değil, onlar söylüyor. ergonomik oluyormuşuz.

Ben uzun ve iri kemikli seviyorum. Yabancı kadınlar gibi özellikle bacakları uzun ve iri kemikli olsun.

perdeleri takacaksa uzun. yoksa her türlü minyon karı. ama ben şimdi 1,88 olduğum için minyon karılara biraz mesafeliyim. iyisi mi en azından 1,65 iyidir.

c) 2 bira içen kadın

eli ayağı büyük kemikleri iri olmamak şartıyla uzun kadın.

yeti gibi olmasın yani, anladınız siz onu.

1.75 ve üstü kadın. Benim boyum 1.82, 1.80 bile olur. Zamanında bir belgesel izlemiştim uzun kadınların düşük yapma riski çok daha azmış belki bu istek beynimde kodlanmıştır bilemiyorum.

şişman olmayan kadın

minyon ama çocuk değil.

minyon kadın. hatta bir tane tanıyorum. kedi canını onun.

Minyon.. minyon olmasi sadece "tanisma" asamasi icin + puan kazandiriyor ama yeterli degil..

Mesela minyon cok cok cok sevmeme ragmen hic bir sevgilim minyon degildi. ki en ciddisi, bir ton hayal kurdugum olan Gayet duz, benim boyumdan 3-4 cm kisa biseydi.. Keske minyon olsalardi diye sevgiliyken demedim hic.. ama minyon birine asik olsam.. minyon biriyle sevgili olsam.. minyon biriyle yaslansam ne guzel olur.

Minyon Bayanlara selam ederim. ;) Kips..

biraz mesafeli ama mizah duygusu olan aynı zamanda da algısı yüksek (mal gibi bir durumu uzun uzadıya anlatmak zorunda kalmayacağın) bir kişi olması önemli.

bunlar genelde minyonlardan çıkıyo.

ha bi de belçikalı mignolet var o ayrı tabi.

uzun kadınları daha çok seviyorum hem hem bacakları daha uzun hem ayakları daha büyük ama kendim uzun olmadığım için (1.78) biraz nasıl desem yani şey gibi geliyo hani sevişirsek küçük kalırmışım gibi yetersiz hissediyorum ksjfhsjk

Minyon. Minyon diye.

kadin.

uzun.

çünkü minyonla sevişince malzemeden çalmışlar gibi hissediyorum. bildiğin deri mt2si yarı yarıya düşüyor.

Orantılı kadın. Uzunların orantıyı kaybetme riski daha fazla oluyor. Minyonda bir de sempati faktörü var.

devilred güzel bir konuya değinmiş. minyonluğun sınırları nedir acaba? Minyon 1.50-1.55 midir?
1.60 üzeri-1.65 civarı da minyon sayılır mı? Lütfen, buna göre sevinip eşe dosta haber salacağız.

hoşlandığın kadın.