galiba hepsi enflasyona kurban gitti. Tisho iyiydi ama 2019'larda basılan tişörtle birkaç yıl sonrakinin baskı kalitesi de tişört kalitesi de farklıydı. (kötüleşmişti, fakat ilki renkli tişörte renkli baskıydı, sonraki siyah tişörte beyaz baskıydı ondan mıdır bilemiyorum)

Tisho'dan daha yeni yaptırdım, kalite bence hala on numara. renk düzenlemelerini de yapıyorlar.

Fallout 3 | (2008)

tomb raider

Assassin's creed watchdogs la aynı mantıkta hemen hemen. Bölge ele geçir. Civarda irili ufaklı ana görevi sürdürmek için gerekli yan görevler açılsın. Origins ve odyssey güzel.

Bir de satın aldım birkaç oyun ama oynamadım. Far cry da ubisoft olduğu için onun konsepti de benzer bekliyorum. Tomb raider da bunun biraz bulmacalısı.

halo serisi
middle earth: shadow of mordor ve shadow of war
skyrim

Deus Ex

Skyrim.denmis
Skyrim +1000

fallout denmiş. outer worlds ile arttırayım.

witcher 3 sevmeyen adam skyrimi de sevmez bence.

en iyisi fallout gibi yine.

Uncharted serisi?

store.steampowered.com

Ubisoft'un tüm oyunları size hitap eder aslında.
Just Cause serisi de tam size göre.
Size hitap eder mi bilmiyorum ama Tomb Raider reboot serisini seveceğinizi düşünüyorum.
Dying Light'ı mutlaka oynayın.
Mafia serisini de seversiniz bence.
Saints Row serisi- Buna bayılırsınız bence
Yakuza serisi

Horizon Zero Dawn

Horizon Zero Dawn + 1
Ghost of Tsushima

middle earth: shadow of mordor ve shadow of war
Skyrim
Just Cause
Tomb Raider

Benim öneri sıralamam bu olurdu.

Lineer ilerleyen bir hikaye ama müthiş bir oyun olarak,
Hellblade : Senua's Sacrifice.



Seçimine göre birden fazla sonuca bağlanan hikayesi başarılı, ilerledikçe resmen karar vermeden önce "hmm şimdi böyle yapsam bu olsa" falan diye düşünmek durumunda kaldığın
Detroit Become Human


Tr yama bekliyorum dedin diye pc de oynayacağını düşünüyorum. Eğer ps oyuncusuysan Ghost of Tsushima tam senlik. Bir kaç tane daha ps kült oyunu var ama istersen önerebilirim.

Son olarak da yakın zamanda pc için de çıkan, tam senin tarzına uygun, yan görevler silah geliştirmeleri, skill geliştirmeleri falan oldukça saran Horizon : Zero Dawn.

He bi de Control'ü deneyebilirsin.

geçen de biri sormuştu.
www.braunshop.com.tr

benim sakallar çok sert olduğu için berber tipi bir makina aldım. çok memnunum. moser 1400-0050.

bas, mid, tiz genelde gitarın ağacı ve manyetik tipi ile ilgilidir diye biliyorum, yani yükseklik ayarıyla olmaması lazım. Tek "pole" ayarı yapılıyor mu bilmiyorum, ama bu durumda sol teline karşılık gelen manyetik "pole" unu biraz daha uzaklaştırabilirsin tellerden. (staggered diye geçiyor hatta farklı yükseklik ayarı olan manyetikler)

püskürtme kısmını ve kartuşun püskürtüldüğü ve kağıdın geçtiği yerdeki tüm takım taklavatı temizleyince geçmesi gerek.

8-9 net.

Bu fabrikanın büyüklüğüne göre değişiklik gösterir bence, bizim kurumda bahsettiğiniz ünvan/kişi 17bin lira alıyor ( 350 çalışan var ve çok aşırı yoğun tempolu iş )

@pislick0 mühendis kaç kişiden sorumlu mesela?

Altında çalışan 6 mühendis ve onlarca alan sorumlusu var. Fabrikada 6 farklı proses var hepsinden sorumlu

teori diyorsun makam diyorsun sonra nota okumayalim diyorsun.

isin zor. okuma yazma bilmeyen sair varsa senin is de olur muhakkak.

@alperz'e büyük oranda katılmakla birlikte nasıl sözlü gelenek, okuma yazmayla ilgisi olmayan şiir, hikaye anlatımı gibi fenomenler varsa, doğrudan nota okumakla uğraşmadan cayır cayır makam müziği yapan insanlar da var. Ama bu kulağı tersinden tutmak olur. Mümkün mü? Mümkün. Gerekli mi? Gereksiz.

Nota çok korkulacak bir şey değil.

Diğer taraftan müzikte yanlışlar özgünlüğü getirebiliyor. Ama bazı yanlışlar da rezilliğe sebep oluyor. Risk sizin. Siz karar verin.

tamam kısmi olarak katılıyorum ikinize de, var mıdır eğitim alınacak biri bildiğiniz?

ankara'da yeni bir müzik üniversitesi açıldı. itü'den iyi adamlar da gitti oraya. orayı bir kurcala bakalım.

tr.braun.com

şunlardan herhangi biri olur. 10 yıldır tık demedi, çok konforlu ve rahat kullanımı var.

www.teknosa.com

geçen mağazdan rastgele bunu almıştım, memnunum

Yamaha XMax.

Ekonomik durumuna göre yamaha mt 25 veya ktm duke 250. Fiyatlar kendisini şaşırmadan önce kafamdaki iki motosikletti, gene başka bahara kaldı bende.

Yamaha r25

İki tanıdığım xmaxx aldı çok çok.memnunlar

Ilk motorun olacagi icin marka almaktansa yamaha,honda vs.

Sym veya kymco 250 maxiscooter alarak acemiligini attik sonra, japon ya da italyan markalara yonelmeni tavsiye ederim.

Ayrica her ne kadar dikkatli olursa ol.
O motordan duseceksin.

Bunun icin ekipmanlarinila dikkat et ve surekli tak. 500 metrelik mesafe gitsen bile o kaski kafandan cikarma

4 yıl önce aynı kafayla motor bakıyordum,
bajaj pulsar ns200 aldım ve çok çok memnunum hala.
uzun yola da gidiyorum arada, güç, hız, konfor ortalama, hiçbir sıkıntı yaşatmadı daha.

Öncelikle, Güvenli sürüş eğitimi aldınız mı? Scooter tarzı olmasın demişsiniz, 'bence' de olmamalı ama belki eğitim alıp kullanım stilinizi keşfettikten sonra scooter kullanmak size daha cazip gelecektir?

Naked motor kategorisinden, en ekonomik motorlardan biri olan Honda-Msx125 kullanıyorum, ancak boyunuz, kullanım şekliniz vs. o kadar fazla nokta var ki göz önüne alınabilecek. Nokta atışı tavsiyelerin çok sağlıklı olabileceğini düşünmüyorum açıkçası. Nacizane.

Kazasız sürüşler dilerim.

senin ilacın scooter

şu videoyu izle
www.youtube.com

marka modellerin 2020 versiyonlarına bak.

kendine sorman gereken şu!

40km'lik yolu yorgun kafa ile mi yoksa dinc kafa ile mi yapacaksın? eğer yoğun bir çalışma tempon var ve gün sonu kafan dalgın oluyorsa hiç motora bulaşma.

eğitim;
ben honda'nın güvenli sürüş 1-2'sine gittim. biri bana bebek gibi sıfırdan öğretsin diyorsan 1'den başla yoksa 2'e de gidebilirsin.

iyi bence. fırsat olsa 2'ye bi daha giderim.

İkinci el alınır alınmasına da bu fotoğraf macro sayılır mı bilmiyorum.

@pass ben de zaten anca bu kadar oluyor dedim. kurtarmıyor 18-135...

Bütçen azsa lens yerine extension tube bak bence.

ben de aynı durumdayken
www.hepsiburada.com
şeklinde bir aparat keşfettim ve uzun süredir bununla idare ediyorum. Görüntü tabi ki macro lens kadar kaliteli olmuyor ancak makro dünyası için alternatif bir adım.
Örnek foto: hizliresim.com

böyle parlak yerine, süet tarzı olanlar daha hoş durabiliyor.

90 larda çocuk olmak başlıklarında fink atan ben için, milyon versen giydiremezsin bana.

öyle bir etkisi var bizim nesil üzerinde ama size nostalcik falan geliyor olabilir.

bundan başka ayağımda ayakkabı olmaz.. 300tl fazla, 150-200 arasına bulursun, hem de en az 4 yıl giyiyorum bu fiyatlardakileri..

süet tarzı olanlar neyse ama bekarsan ve bekar kalmak istemiyorsan buna şans verme.

O ayakkabıyla GBT yememen imkansız fetöcü diye alırlar valla

bugun bi sandalete 300 verdiğim için iyi bir ayakkabı için de bu fiyatlar normal artık.

Aynısını giyiyorum gayet rahat ve kullanışlı
Ama o kadar vermemiştim ben fiyat artmış baya

cakma lumberjack degil ise fiyati uygun, bunlarin fiyatlari sezon sonu $60 civari amerika'da, sezonunda $100-120'ya kadar ciktigini gordum. Bende de var bir tane spor ayakkabidan sikilinca giyiyorum, oldukca rahattir kolay kolay eskimez. Tabani beyaz olanlari temiz tutmasi zor ben olsam ikinciyi alirim.

Şimdilik tertemiz serin bi su içip, bir dahakine hız sınırını aşmamayı deneyebilirsin.

Erken odeyip yuzde 25 indirim yaptir. Sonrasi icin roket adam+1

su iç tabi, ama kesinlikle sövmene katılıyorum. hız sınırı şehir içi bölgeler haricinde çok düşük geliyor.

Cezalar nasıl tek geçişte 3 ceza mı? Farklı günlerde mi geçiş?

@topalördek farklı zamanlarda yemişim ama hiç biri tebliğ edilmedi.

bu aralar çevremden kiminle konuşsam trafik cezası çıkıyor sürpriz bir şekilde. hız sınırını aştıysanız tabii ki sistem haklı. ama benim dikkatimi çeken nokta arkadaşlarla konuştuğumuz son 3-4 haftadaki cezaların tamamının fahri trafik müfettişlerince yazılmış olması.

genel olarak oyun dinamikleri birbirinden çoook farklı olmakla beraber; hedef alma, yürüme, saklanma, kaçma, silah kombinasyonları gibi işlemlere daha alışmış ve el kontrolü o tarz oyunlarda iyi olduğu için genellenebilir gibi düşünüyorum.

fps oyunlarında bir yerden sonra aim, hoplama, zıplama herkeste benzer seviyelere geliyor. Önemli olan şey haritaları tanımak ve oyun zekası.

Prof. oyunculara bakarsan adamlar battal gazi gibi gitmezler, pusulacak yerleri bilirler oralara dikkatli yaklaşırlar, ses "kasarlar". Karşı tarafın hareketlerini tahmin ederler. Misal evin 2. katındayken birisi o eve girip yukarı çıkmayı düşündüğünde yeri geldiğinde camdan atlayıp arkasından vururlar.

Takım halinde oynarken koordineli oynarlar, devamlı iletişim halindelerdir. İyi bir fps oyuncusu her oyunda mükemmel değildir ama iyidir, en temel şey olan kas hafızası oturmuştur ve ortalama oyuncuların çok üstünde bir performans gösterebilirler.

Misal pubg de master degree olan birisi call of duty de de iyi oynayabilir, ama haritayı iyi bilen birisi kolayca pusuya düşürüp öldürebilir.

Evet genelde öyle oluyor. Fps de oyunları kastederken 'first person shooter' anlamında kullanılır.

fps oyunlarda reflekslerin hızlı olması çok önemli. hayatın boyunca fps oynamadıysan kendini geliştirmen yıllarını alıyor. diğer oyunlar pek öyle değil. hayatında hiç oyun oynamamış birine aksiyon-rpg ver, bir günde öğrenir. ama fps'de yeniysen hele bir de online'sa tek mermi sıkamadan headshot'ı yersin.

Kimlanbu artı 1, çok güzel bir cevap vermiş.

cs için aim ve anlık tepki işin içine girse bile game sense denen nane de çok etkili. Adam nerede olabilir, nereden çıkabilir, hangi yönü tercih edebilir bunları önceden görebilmek tecrübeyle birlikte belli bir zeka gerektiriyor. yetenki olmalarının yanında zeki adamlar ayrıca bunlar.

Cs iyi oynayan biri cod ve pubg'de iyi olabilir mi?

*Evet olabilir, oluyor. Shroud'a baksana :D Adam cs efsanesiydi, adamın hem aim hem oyun bilgisi üst seviyelerdeydi bıraktı cs'yi yayın işine geçti ama adam her oynadığı fps oyunlarda efsane olabilir mi ya :D Adam bildiğin saf yetenek, sanki adam fps oynamak için dünyaya gelmiş.

Sorunun tam cevabını görebilmek-izleyebilmek için shroud'a bakabilirsin.

eline sağlık, güzel olmuş ama kulaklarım kanadı, mix öğrenmen lazım. bazı frekansları traşlaman ya da ona göre equalize etmen lazım, akustik gitar bastan daha bas.

hahah ben de diyorum bi acaiplik var ama :)

o işlere giremedim daha tam, şimdi daha mididen nasıl back track yapılır da tıkandım. tıkanınca da üstüne bişeyler çalasım geldi.

aynı akoru çalan kaç tane çalgı var? üç mü? akorların çevrimleri falan da var mesela onlara bak.

işin kayıt tekniğinden önce bence biraz müzik teorisine zaman ayır. iyi beste -> iyi düzenleme -> iyi kayıt -> iyi miks -> iyi şarkı şeklinde ilerliyor olay.

iyi kayıt ve iyi miks kısmına odaklanıyorum şu an teşekkürler.
ableton la başladım, kayıt teknikleri biraz karışık tabi, daha miks olayında hiç fikrim yok, dümdüz kayıt alıp mp3ü basıyorum :)

eksisozluk.com

+

de çalan şarkılara benzemiş

Gayet güzel bence, devam et.

Hahah, pat metheny de yemek müziği yapıyor aynı şekilde.. :)

Ben beğendim hocam, gayet başarılı. Arada serpiştir buralara dinleyelim :)

altyapıyı çok güzel kaydetmişsin ama solo gitar tonu biraz özensiz geldi, distortion gibi reverb çok afedersin:) amplitube filan mı ne bu

Gitar tonu maalesef dijital, bilgisayara jacki girip programla ton aliyorum.

king crimson, pink floyd, porcupine tree.

Hahaha cevapla ayni anda editlemistim, kasti degil yani :)

hehehehe. o zaman pain of salvation. ama ilk zamanlarından en fazla scarsick albümüne kadar sonrası yaramaz.

Başka telefondan orijinal çıkma parça sor daha uygun olur. yoksa 200tlye yakın bir fiyatı var.
(1yıl kadar önce yaptırdım)
ama güzel telefon gerçekten.

0 orjinal olmayan digitizer fiyatı 40 dolar gibi. Elden çıkma da olabilir. 10 dkda değiştirir. 200 tl alabilir büyük ihtimalle. Memnunsanız telefondan tamir ettirebilirsiniz

Aliexpressten ekran getirtip kendim yapmistim baska bir marka telefon icin..on kat daha ucuz oluyor, cok da zor degil.

amac ne? simulasyon mu yazacaksin? yoksa sadece görsel format mi olsun istiyorsun?

daha çok simülasyon için kullanacağım. görsel olarak değil girdiler ve çıktılar olması lazım

biraz daha açıklayıcı olayım;

3 tane makinem var, a makinesi 3dk'da bir kesiyor, b makinesi 5dk'da bir büküyor, arada 2dk konveyor süresi var, c makinesi de 3 adet malzemeyi aynı anda alıp 1dk'da tıraşlıyor gibi.. a ve b arasında da 10 adet buffer bölge var mesela.

arena simulation dediklerini yapar da kullanımı kolay değil gibi.

bajajlara bir göz at derim çok kullanıslı

hero karizma düşünebilirsin:

www.sahibinden.com

apache de güvenilirdir, titreşim biraz fazla ama cbf ve ybrye göre.

yzf 125

ikinci el aksesuarli cbf150. sifir fiyatlari gereksiz pahali. aksesuar da ekleyince iyice sisiyor fiyat. sizin kullaniminiza ideal, ybr den kesinlikle daha rahat. tvs cok titrer cbfye oranla.

honda cbr ile yamaha yzf lerede bakmanı tavsiye ederim, yzfler biraz pahalı gelebilir.

duke bakabilirsin fiyatlar bi kaç tık yukarıda ama iyidir honda gromlarda başlangıç için fena sayılmaz

hanımla hafta sonu gezmelik diyorsan cbf 150 derim. artçı konforu da önemli çünkü.

ikinci eli de çok aktif yarın bir gün model yükseltmek istediğinde elinden rahat çıkarırsın.

ybr 125'in tipini sevmiyorum yoksa o da güzel motor.

cbf 150 dayanıklı ama çamur gibi motor. diğerlerini bilmiyorum. bütçeniz varsa 250'lik almanızı öneririm. aklı başında insan çok rahat 250'likle başlayabilir.
markete filan diyorsanız, scooter alın daha iyi. 10 bin lira civarında olanlardan.

bajaj ve hero yu çok tutmadım.
cbr de olabilir gibi duruyor, fiyatları da iyi.
yzf racing sanırım? 2. kişi için biraz sıkışık görünüyor.
duke ktm iyi ama fiyat biraz yukarıda, yine de aklımda kalsın.
scooter aslında ilk düşüncemdi ama almışken motor gibi motor olsun diye tamamen vazgeçtim.
herkese teşekkürler.

Valla ya ben çok yani i anladım soruyu yada, mimikikili nin kafa iyi.
Devlet meteoroloji işleri gm nin sitesinde geçmiş yıl verilerini bulabilirsin. Tabii senin dediğinin nokta için net veriler bulmak istiyorsan kendi ölçümünü kendin yapman gerekir.
Bence dediğim siteden veya il müdürlüğünden veri alabilirsin. Hem gitmişken alınan değerlerin hangi istasyondan alındığını senin koordinatlara uzaklığını baz alarak ta verilerin gerçekliğini sırgulayabilirsin

PVSYST

Hayalin pilotluksa git askere dönünce tekrar pilotluk için gir sınava.ancak sğreç biraz uzun oluyor thy de pilot bir arkadaşımdan bildiğim kadarıyla.

Önce askerlik, kalanını gelince düşünürsün.

kesinlikle pilotluk. 10 sene önce hava harp okulundan elendim, sonra üstüne düşmedim, boşver dedim, mühendis oldum. şimdi aşırı olmasa da pişmanlığını yaşıyorum.
askerliği de çıkar tabi aradan.

bedelli askerliğin tekrar çıkmayacağına emin olsam hemen gidip tecilimi iptal ettirirdim ama eğer bedelli çıkarsa şak diye bastırırım parayı ve kurtulurum bu sürüncemeden. lakin bedelli çıkar mı, çıkarsa kaç yıla çıkar, bunları bilmek imkansız gibi...

Diğer havayolu şirketlerinin bu ara ilanları varsa onları dene. Yoksa askere git, dönünce thyi dene olmadı beyaz yaka köle cennetine atılırsın.

askere git.

ikisi de değil. yurtdışında ylisans yap. amerika da hatta. sonra orada bak birşeyler. şahsi fikrim bu.

"hem de Boğaziçi Üniversite'sinden", önce bi şuradaki "hem de"yi bırak. neyin havası bu derler yani.

askere git gel de bi burnun sürtülsün. diyeceklerim bu kadar.

thy sınavını geçsen bile mülakatta askerliğini yapmayanı %99 eliyorlar.

bedelli çıksa bile yaştan kurtarmayabilirisn. şu sıra en ideali askerliği aradan çıkarmak başka zaman ayağına dolanıyor.

boğaziçi ekonomi mezunu olmak "hem de" denilecek bir şeydir. sıkıntı yok.

ben olsam askerliği aradan çıkarırdım. ondan sonra bir kere daha thy denersin. olmazsa merhaba şirket hayatı.

pilot ol

Thy askerliği yapmayanı %99 eliyor diye bir şey yok, hurafe o. Askerlik yapmayıp kabul alan çok var. Hatta askerlik yapmamış olanlar çoğunlukta bile diyebilirim. Ayrıca 2 yıl tecil de istemiyorlar. 2 yıl askere gitmeyeceğine dair taahüt istiyorlar. Başvur, kazanırsan uyduruktan bi yüksek lisansa başvurur pilot olursun yine.

Evet, içimden gelen sesin doğru olduğuna daha da inanmaya başlıyorum siz "askerliği aradan çıkart" dedikçe. Sanırım birkaç güne gidip tecilimi iptal ettiricem ve "şubatta askerlik başkadır" diyicem.
Bu arada @devilred, iyi bir üniversiteden mezun olmama rağmen pilotluk için diğer kariyer planlarını 2. plana atmam makul olur mu demeye çalışıyorum ama sen gereksiz bir yere takılıyorsun.

Hiç düşünme. Git askere, dönüşte de pilot sınavına gir. Bu kadar çok istediğin şey için 2. bir şans denenir. Bu arada şöyle bir geyik bilgi vereyim; dönem dönem lise arkadaşları toplanıyoruz, aramızda abd de üniversitede hoca olmuşundan tut da, avukatından, doktoruna hepsi var ama bir pilot olan arkadaş kadar sükse yapmıyor hiçbiri. Her buluşmada adamın başında 10 kişi pilotluğu soruyor. Çok karizmatik bir durum da yani aynı zamanda ;)

Bence salla askerliği, pilotluğu bir kez daha dene. Belki bedelli çıkar dediğin gibi, boşu boşuna altı ayın gitmesin.

O kaldığın yerden geçebileceğine eminsin değil mi? Peki onu geçince iş bitiyor mu?

pilotların bilhassa makine, elektronik, fizik gibi dalların mezunlarından seçilmesini savunurum. ama atc ol işte? bizim endüstri mühendisi arkadaş oldu. memnun.

dostum dlr'la ilgili sanırım yanılıyorsun. tek modülden kalanları sınavın tamamına değil yalnızca kaldığı modüle alıyorlar. yakın zamanda bir arkadaşım böyle geçti. hatta aralık'ta eğitime başlıyor. şu da burda dursun belki lazım olur:

eksisozluk.com

onun haricinde pilotluk mu şirket mi kısmı çetrefilli bir mevzu. çünkü ben süreç içinde birçoklarıyla konuştum da dışarıdan göründüğü kadar ışıltılı olmadığına baya ikna oldum. ayrıca beraberinde getirdiği sağlı ve sosyal hayatla ilgili durumlar da cabası. tabi yani bu pilot olma demek değil. gidip zorlu ve eğlenceli bulan da var, mutsuzluk kaynağı ve risk olarak gören de.

neyse sen bak istersen önce durumlar. soru sormak istersen bildiğim kadarıyla yardımcı olmaya çalışırım.

adama bak ya ekonomi mezunu, hem de boğaziçi. süpersin. seni astronot yapmaları lazım nasıl da kabul etmemişler Pilotluğa.

ne yaparsan yap askerliği çıkar aradan derim en mantıklısı bu. askerde 6 ay düşünürsün ne istediğini.

Sanırım askerliği olabildiğince erteleyen insanlardan olma yoluna gidicem zira yalandan bir master'a kabul alarak da 2 yıl hatta 3 yıl erteletebilirim askerliği. Aylardır bilfiil araştırıyor ve soruşturuyorum zaten pilotluğun nasıl bir şey olduğunu. Edindiğim bilgiler sonucunda hala ve eskisinden daha fazla olmak pilot olmak istiyorum. Bence başladıktan sonra benim diyeceğim şey de "zorlu ve eğlenceli" olduğu olacak. Kaldı ki bi yandan pilotluk da bir tür kölelik ama çok para kazanan ve saygın bir meslek sahibi olan türünden.

Bu arada sınava tekrar girersem geçeceğime olan inancım tam. %100 geçerim yani. Fakat sonrasında 2 tane zorlu mülakat var ve onlarda elenen daha fazla insan var...

dostum dlr-2'yi geçersen mülakat muhtemelen daha kolay olacaktır. aslında crm olsa o daha da iyiydi, geçme şansı görüldüğü kadarıyla dlr-2'den daha yüksek. ama crm şansı sanırım dlr-2'den kalanlara ve sürece yeni girenlere tanınmış. haliyle sen tek modülden geçersen dlr-2'ye gireceksin.

ne diyelim kolay gelsin... :)

pilotluğun nesi güzel anlamıyorum.
şöförün ya da makinistin havalısı işte.
zaten sistemler gittikçe uzmanlaşıyor, pilota gittikçe az iş düşüyor.
savaş uçağı pilotu olmak başka tabi.

bir işte çalışmaya başla, yalandan masterla askerliği geçiştir, bu arada sürece devam et. hiçbir zaman pilotluk için diğer şeyleri kenara atma, kesin geçerim demişsin ya yok öyle bi dünya. dlr-1 dlr-2 ve mülakat. ne kadar istediğin önemli olan.

otuzbir çek rahatla.
madem karı sikemiyon.
başka türlü olmaz.

elektrikli ısıtıcı tarzı bir aleti 7/24 falan kullanmadıysanız bir hata vardır, iletişime geçin şirketle biraz uğraştırır ama düzeltirler muhtemelen.

ufo kullanıyorduk 3-4 tane yanıyordu bazen aynı anda. 550 lira falan ödemiştik.

bence elektrik saatini okuyan adam 483 yazacağına 583 yazmış. daha önce benim de başıma geldi. uçuk bir rakam gelmişti fatura. elektrik idaresini aradım ve düzelttirdim. yeni fatura kestiler. ödemek zorunda kalmadım yani. siz de arayın.

elektrikli ısıtıcı kullandın büyük ihtimalle. çünkü ufo tarzı ısıtıcılar elektriği emiyo resmen :D

Saati okuyan eleman yanlış okumuştur, şikayet edin düzelir. Gerçi bir ara "Önce ödeyin sonra şikayet edin" diyorlardı ama hala o sistem var mı bilmiyorum.

124kWh tüketim x 0.245028 birim fiyattan 30TL gibi bir fiyat çıkıyor. Buna vergiler eklenirse 40-50TL olur. Hata yapmışlar. 1294 olanı almışlar gibi.

3 ufo olan arkadaşım var. onlara 400 geldi. sanırım gerilim artınca tüketim miktarından daha fazla yazıyor.

atıyorum 3 ufo aynı anda 1 saat yanması 1 ufonun 3 saat yanmasından daha çok yazıyor. (sanırım)

telefonla ara düzeltirler. carla biraz oyomatik ödeme talimatım vardı. banka ödemiş borcu. iptal ettirdim ödemeyi. bir ton işlem ücreti ödedim sizin yüzünüzden. diye..

böylece "sikindiriktaş elektrik idaresine gidin" diycek yüzleri kalmaz.

arkadaşlar edit'te yazdığım gibi ısıtıcı/klima kullanılmamıştır. Firmayla iletişime geçtim inceleyeceklermiş. Hadi bakalım... Ama göte girerse kapatırım mum ışığında otururum:))

ilk dediğin çarpmada, parmağımla çarpma yaptığım yeri susturuyor muyum yoksa nota sesi geliyor mu peki?

buyur hocam sor, ileteyim.

erzincan il jandarma kom. 'da askerlik yapmış da kendisi, yerle ilgili sorularım olacaktı.

acemilik & usta: 65. mknz.p.tug. lüleburgaz/kırklareli

başlık kitlenecekse yazayım şuraya belki birinin işine yarar.

zonguldak' a düşen varsa jandarma olarak beri gelsin. acemi birliği devrek, usta birliği gökçebey j.klığında yaptım.

başlık kitlencekse;
kastamonu jandarma eğitim k. - acemilik
erzincan il jndr. kom. - ustalık

bir de arkadaşın ustalık birliği: van asayiş kolordu kom.

Başlık kitlensin ya da kitlenmesin.

Acemi : Karargah MANİSA MERKEZ / MANİSA
Usta : Hava GİRNE / GİRNE

@mr rosebud ; lüleburgazın kışı fenadır. rutubetli olduğu için erzurum eksi 25'inden bile çok üşütür adamı. o yüzden artık yün içlik mi alırsınız yoksa termal içlik mi alırsınız bilemiyorum ama burgaz ayazının adamın götünü kestiğini biliyorum.

acemi: 3. piyade eğitim tugay komutanlığı antalya

usta: burdur 58. piyade er eğitim alayı

böyle olmalı. işte acemilik antalya ustalık burdur. ben göremiyorum su an. askeriyeden öğrenen de bu kadarını söyledi bana. çıktı falan da almamış.

MEBS. OKL. VE EĞT. MRK. K.LIĞI MAMAK ANKARA

önceki dönemlerde sabitliyorlardı bazen.

kısa dönem
acemi, usta: konya il jandarma

Eğitim Birliği: 1 İNCİ P.EĞT.TUG. KH. VE KH.BL. / MANİSA MERKEZ / MANİSA
Esas Birliği: K.T.K.A.K.LIĞI TOP.TB. 2 NCİ 155/39 MM.LİK K/M OB.BT. / LEFKOŞA / LEFKOŞA

Kısa dönem

acemi: serinyol 121'inci j.eğt.a.k.liği/hatay
usta: mersin il jandarma komutanlığı/mersin

bilgilere açığım?

eğitim birliği: 1 inci zh.tug. kh. ve kh.bl. / kırklareli babaeski / kırklareli

esas birliği: 1 inci zh.tug.loj.des.k.lığı bkm.brl. / kırklareli babaeski / kırklareli

sınıf: bakım

il jandarma komutanlıklarına gidecekler %80 ihtimalle orada kalmayacak, ilçe jandarma komutanlıkları emrine verileceklerdir. il merkezinden daha güzel ilçeler olmasına karşın, kuş uçmaz kervan geçmez bir ilçede de olabilirler.

antik.eksisozluk.com

acemilik, usta : iskenderun / hatay // deniz kuv. kom.

Manisa

kibris
Istihkam savas taburuna gideceklere hayat kurtaran bilgiler verebilirim.

8 İNCİ MKNZ.P.TUG.K.YRD.LIĞI
2 NCİ MKNZ.P.TB.KH. VE
KH.BL. / TEKİRDAĞ MERKEZ /
TEKİRDAĞ

Varsa bilgisi olan paylaşırsa sevinirim.

eğitim birliği: mebs okl. ve eğt.mrk.k.lığı kh. / ankara mamak / ankara

esas birliği: mebs okl. ve eğt.mrk.loj.des.k.lığı kh. ve kh.bl. / ankara mamak / ankara

statü: kısa dönem er

sınıf: muharebe

celp grubu: 1

kastamonu ve hataya düşenler biraz sıkıntılı. il jandarmalara düşücekler de kura ile ilçelere dağıtılabılır.il jandrmada kalmaya bakın,isteyın,çünkü merkezde çarşı olur ilçede olmaz sıkıntılı geçer.

bende arkadaşı tekirdağa yolluyorum.

14. mühimmat bölüğü/Çorlu varsa her türlü yardıma hazırım gençler.. bu arada ben mi yapayım? :))

eğitim birliği: 3 üncü p.eğt.tug. kh. ve kh.bl. / antalya merkez / antalya
7 nci kor.hv.svn.tb. 1 nci 20 mm.lik çek.hv.svn.bt. / diyarbakir merkez / diyarbakir

Buralara gidecek olursa haberleşelim.

Acemi Kastamonu - Usta Batman

Sevgiler, saygılar.

Bi allah kulu sülüs alma tarihi ile teslim olma tarihini anlatabilir mi?

Sırf öğrenmek için askerlik şubesine gittim, her katta farklı bir şey söylediler. sinirlenip sülüs mülüs almadan çıktım.

acemi ve usta: 55. mknz. piyade tugayı, kırklareli
ustalıkta boru & trampet takımında bando sınıfındayım. gördüğümden beri gülüyorum bu ne amk böyle askerlik mi olur:))

bir de ekonomi mezunu bankacıyı ne diye bandocu yaparsın aklım almadı.. ama şikayetim yok.
bu arada yolu kırklareli'ne düşen arkadaşları büyük sıkıntılar bekliyormuş. hepimize bol sabır!

babaeski/kırklareli izmirden geleceğim panpalar.

Halen 92 günümün kaldığı 14. Mühimmat Bölüğüne ben de yardım edebilirim gençler.

55'INCI MKNZ. P. TUG. K.LIGI - KIRKLARELI merkez acemi ustada orada. Mufrezeyim. Umarim iyi olur.

selam,
sülüs de yazan teslim olma tarihi farklı mı. 4-7 kasım arası değişebiliyor mu sülüsde ?

Çanakkale-Gelibolu

kimsenin moralini bozmak istemem ama mekanize piyade olanlarınızın bir çogu siki tutmuş durumda. kendinizi zorlu egitimlere teçhizatlı koşulara hazırlayın.

ben 349 kd olarak geçen sene aralık ayında ankara/etimesgut zırhlı birliklerin yolunu tuttum. yatış dediler, ustaya geçtigimde (aynı yer) mekanize piyadenin ne demek oldugunu gördüm.

askerligimin yarısı teçhizatlı koşu ile geçti(tüfek, kompozit başlık, hücum yelegi vs) jandarma yada diger sınıflarda yapanlar genelde yatıştır.

fakat mekanize piyadelerin büyük çogunlugu rahat yüzü görmez.

son olarak: ben mi yapayım kardeşim :)

eskişehir il jandarma'ya düşenlere merkez ve ilçeler hakkında bilgi verilir :)

2007 de erzurum palandöken 4'üncü zırhlı tugay da acemilik ve mimarsinan kışlasında dağıtım görevini yapan biri olarak buraya düşenler varsa bilgilendirebilirim.

eğitim birliğim 8 inci mknz.p.tug. kh. ve kh.bl. tekirdağ/merkez

usta birlikse 8 inci mknz.p.tug.k.yrd.liği top.tb.tekirdağ/merkez

çanakkale/gelibolu'ya düşenler yeşili yaksın.

Kütahya'ya havacı kısa dönem olarak düştüm var mı güncel tavsiye verecek.

eğitim birliği: iskenderun dz.üs k. deniz er eğitim alay k. / iskenderun / hatay
esas birliği: iskenderun dz.üs k. deniz er eğitim alay k. / iskenderun / hatay

hakkında verilebilecek bütün (özellikle denizcilik ile alakalı) bilgilere açığım.

diablo 3 dene

path of exile

tera f2p idi galiba

tera nın gameplayi çok şahane duruyo, teşekkür ederim.

Alpay Erdem'in köşesi vardı böyle. Film Tanıtıyorum diye. Şurdaki gibi:

yunikorn.blogspot.com

buna da bakayım ama hala bulamadım adamı..

ofsayti kaldirirdim. kütür kütür gol seyrederdik takimlarda ona göre oynardi tabi.

bir de 3 korner 1 penalti derdim.

basketboldaki faul mantığını yerleştirirdim. kamera sistemleriyle de hakem hatalarını minimize etmeye çalışırdım. kritik kararlarda veya faullerde dev ekrandan stada yayın yapardım.

Forma numaralarını ilk 11de 1den 11e kadar sınırlar formalardan futbolcu isimlerini silerdim.

Defansif oynayan takımlara para cezası hatta sürekli 3 kez falan saha kapatma cezası verirdim..

Beşiktaş-Trabzon maçı ahanda mal gibi geçiyor :)

@serabetan ofsaytı kaldırmak futbolun içine sıçar. izlenmez bile futbol öyle. mahalle maçları seviyesine düşer.

benim yapacağım ise futbolcuların forma çıkarmasına ya da seyirciyle bütünleşerek gol sevinci yaşamalarına sarı kart çıkarılmasını kaldırırdım.

Ofsaytı değil de ofsayttaki girdi/çıktı kuralını kaldırırdım.

Devre başına 1 tane 3 dk. mola kuralı koyardım.

topu kaldırırdım. 90 dakka koşsunlar. en çok koşan kazansın. khduyagdjhakdhs

Bi kere ofsayt kuralını kaldırmak futbolun tez elden katli olacağından, böyle bir değişikliğe gitmezdim asla. ben şahsen daha basit kural değişiklikleri ile daha seyredilir bir futbol oluşturmayı isterdim. Mesela en son ülkemizde oynanan u-20 dünya kupasında uygulanan 9.15 çizgisi ve topun yerinin sprey boya ile işaretlenmesi kuralını şart koşardım tüm ülkelerin birincil liglerine.

İkinci olarak da, -bir uzaktan gol hastası olarak- ceza alanının 12 metre uzağına(yani kaleden 30 metre uzağa) sahayı enlemesine kesen kesik çizgilerden oluşan bir sınır koyardım. o sınırın gerisinden atılacak gollerin 2 gol sayılması kuralını getirirdim. Böylelikle 30 metreyi aşan uzaklıktan bol bol şut izlerdik, futbolcular da tıpkı rugbycilerin yaptıkları gibi antrenmanlarla şut kabiliyetlerini artırma zorunluluğu hissederlerdi.

Ayrıca finansal olarak bazı düzenlemelere gidip federasyonlara bu uygulamaları şart koşardım. Yasal teşvik de bunlardan biri olurdu.

Şöyle ki; federasyonun ligde galip gelen takıma ödediği paranın belirli bir yüzdesini kulübe, kalan yüzdesini de galip gelen takımın o maç için çalışan ekibinin(teknik ekip ve o maçın 18 kişilik kadrosu) banka hesaplarına direkt aktarılmasını şart koşan bir kural koyardım. Örneğin(tamamen sallıyorum) federasyon lig maçını kazanan kulübe bugün 500 bin lira ödüyorsa, bunun yüzde 25'ini yani 375 lira kulübe, 125 bin lirasını da direkt olarak o maçta görev alan futbolcular ve teknik ekibin banka hesaplarına geçecek. Bu uygulamayla her takım her takıma karşı üst düzey oynamaya çalışıp daha çekişmeli maçlar çıkartırdı. Bu yasal teşvik sayesinde oyuncular daha iştahlı olacak, kulüplerinden aldığı ödemelerin yanında federasyondan gelecek meblağı düşünerek daha iştahlı oynayacaklardır. Böylelikle şaibeden mümkün olduğunca uzak, gerçek alınteri ile formaların ıslatıldığı maçlar çıkabilirdi ortaya.

Trawma bilader oyum sana :)

meşale yasağını kaldırırım.

takımlara bütçe ve maaş sınırı koyarım.
örnek: bir takım her sezon 50m dolardan fazla transfer yapamaz ve sezonluk 40m dolardan fazla maaş bütçesi ayıramaz. (rakamları götümden salladım. fifa başkanı olsam müthiş ekonomistlerle çalışıp bu rakamları belirlerim ulan)

(bu sayede, her takımda 1 yıldız düsturu benimsemiş oluruz. aynı takım aynı anda hem ronaldo hem bale hem rooney hem suarezi oynatamaz meselağ)

(bkz: pantera)

www.youtube.com

@ g7mor: pantera aklımda yoktu, iyi oldu sağol..
@mukrime: hahahaa ataklar iyiymiş..

Grooveshark ve Downloader
grooveshark.com!/playlist/Aggressive/35614338

www.scilor.com

lamb of god - sacrament albumu tamamen olabilir
baterisi ve vokali ihtiyacını fazlasıyla karsılar
örnek: www.youtube.com

rage against the machine www.youtube.com

Hypnogaja - Here Comes The Rain Again
dostum işte bu.

lamb of god sönük kalıyor niyeyse hiçbir zaman tam sevemedim onları..
RATM da pek sevmem, yine de sağolun.
hypnogaja ilk defa dinledim, pek tarzım değilmiş :(

the river dragon has come - www.youtube.com

the heart collector - www.youtube.com

soad - atwa, toxicity, cop suey
three days grace - break, time of dying, animal i have became, riot, life starts now, the good life
A Day To Remember - All I Want
sum 41 - walking disaster, still waiting, over my head
thousand foot krutch - phenomenon
korn - another brick in the wall
Crossfade - cold
Evans Blue - say it, cold
Stroke 9 - Little Black Backpack



bu arada aradığının grup olarak karşılığı; three days grace.

nevermore tam isabet olmuş ama milyon kere dinleyince artık aynı tadı vermiyo :(

@papilyon: aradığım grup 3 days grace değil, çok uzak bi müzik türü bana maalesef. diğerlerine de göz atacağım. sağol.

monstercat'i takip et youtube'da

[dubstep] kanalından süper müzikler paylaşıyorlar, fazla kafa sikmeyen cinsten.

torrent olayına girme, indirip dinlemeyebilirsin.
sevdiğin şarkıların dubstep versiyonlarına bakın youtube veya soundcloud'tan.

dubstep dinleyen bir insan değilim ama bu tarzın en bilinenleri skrillex, knife party ve zomby bildiğim kadarıyla. electronic olarak the prodigy dinlemelisin mutlaka

helicopter showdown öneririm. beğenmezsen gel beni bul :)

www.youtube.com

bu işin üstadı skrillex'tir.

tam olarak ne istiyorsun hacı?

heavy rain'i beğeniyorum çünkü interaktif bir film gibi. oyuncuya bir çok konuda seçme şansı tanıyor ancak aynı zamanda film havasındanda kopmuyor.

gibi mi?

Bioshock inanılmaz sevdiğim bir oyun. Oyunun senaryosu film gibi,bir yerde mesela ters köşe bir şey ortaya çıkıyor. Bunun yanında mekan ve çıkış fikri çok güzel. Narsist ırkçı bir adamın (bir nevi Hitler gibi) sular altında bir şehir kurması, daha sonra burada iç savaşvari bir durum oluşması söz konusu. Detaylara verilen önem de çok güzel, çevredeki yazılar vs. Oyun konusu olunca yazamadan duramadım Bioshock'u :)

Bende tam ne istediğini anlamadım?
Benim için sinematik oyun= Max Payne

assasin's creed tabi ki.

sinematografik platform oynu olarak limbo oynunu inceleyebilirsin.

uncharted serisinin surukleyiciligi cok guzel ve sinemaya yeni nesil "indiana jones" tarzi seklinde uyarlanabilir.

bioshock'un essiz atmosferi ve bircok karakter ozelligiyle de on plana cikiyor. bunun filmi gelecek zaten.

modern warfare'in yeri ayrıdır(özellikle COD4). başlangıcından bitimine film gibi anlatımı FPS ile çok güzel harmanlamaktadır.

blur'da "previously on blur" olayı çok hoşuma gitmişti, sanki bir diziyi bitirir gibiydi.

the ballad of gay tony çok güzeldi, özellikle bitimi klasik aksiyon filmi sahnesiydi.

sniper elite mermi sekansları ile beğeni toplamıştır(nişan al, ateş, çekil kenara izle, mis).

l.a. noire türünün gelişmesini, çoğalmasını dilediğim noir tarzı bir oyun.. yapımı uzun zamanlar almasıyla birlikte oyuncunun "değdi be!" demesini sağlayan bir oyun.. teknik, yapım ve işçilik yanının türkler tarafından öğrenilmesi halinde yeni jenerasyon görsel sanatçıların bir girişimde bulunmalarını dilerim şahsen..

heavy rain oynayamadım şu ana kadar, maksimum 10 dakika oyun görüntüsü izledim o kadar. o yüzden o konuda yorum yapamayacağım.

modern warfare serisini oynarken giriş, gelişme, sonuç bölümleriyle; antagonist karakter gelişimi olsun, protagonist karakterler arasındaki ilişkiler olsun, savaş psikolojisini oyuncuya yedirmesi olsun; baştan sona oyunu yaşatan, film gibi izlettiren bir oyun olarak hissettim.

bunun dışında; oyun ve karakterlerin hikayesi, filmleri aratmayan gta serisi var. gta 3, gta vice city ve gta san andreas aynı evrende geçen ve hikaye olarak birbirlerini tamamlayan oyunlar. üçünde de ana tema aynı (hapisten çıkan adamın şehirde saygınlık kazanması ve kendine kazık atan kişiyle oyunun sonunda hesaplaşması). sandbox teması yüzünden lineer bir oyun değil, bu yüzden de sabit bir film olduğunu söyleyemeyiz ancak gerek detaylı hikayesi, gerek sinematik sahneleriyle; gta oyunları bence aradığınız sinematik oyunlarda başı çekiyor.

-------

yeni aklıma geldi, onu da ekleyeyim. the walking dead'in oyunu var telltale games tarafından çıkarılan. shoote oyunu değil de point-and-click adventure tarzında. cut sahnelerinin çizgi romanları andıran öyküselliği ve oyundaki diyalogları oyuncunun belirlemesiyle oyunun farklı yönlere kayması da oyunun klasik bir macera oyunundan ayrılıp "acaba ne olacak" diye sizi düşündüren bir sinematikliğe doğru kaymasını sağlamış. zombi konseptini seven herkese; kurgusal bir zombi istilası sırasında hayatta kalan insanlar arasında yaşanan olayları anlatan bu oyunu oynamasını tavsiye ederim.

prince of persia'nın üçleme dışında olan oyunu. 2008'de çıkmıştı sanırım. elika diye natalie portman'a benzeyen bi kız vardı, onunla birlikte hareket ediyorduk.
sorularına gelince; oyunun en güzel yanı elika ile prince arasında geçen diyaloglar idi, ve bunlar en akrobatik hoplamalı zıplamalı adrenalin dolu aşamalardan tut, en sakin kısımlara ve hatta düşman ile dövüşülen bölümlere dek gidiyor. aralarında bir sıcaklık olduğunu hissedebiliyorsun, karakter özellikleri (prince, serseri ve alaycı; elika ise game of thrones'daki arya stark tipinde bir karaktere sahip) sırf bu diyalogları sevdiğim için oyunun oynanış özelliklerinin çok eksiği olduğu halde defalarca oynamıştım.
bu oyunla assassin's creed'in harmanlandığı bir video oyunu; sanırım zirve olur. yani prince of persia'nın o sürümünün masalsı yanı ile karakterler arasındaki diyalogları yönetebileceğimiz bir format, ve assasin's creed'deki gibi çevreyle etkileşimin had safhada olduğu bir evren.

l.a. noire çok sinematografik bir oyun, oyunun gidişatı çok hoş. konusuyla uyumlu. fakat üsteki bir yorum aksine bazen sıkılıyorsunuz. mesela o gazetelerdeki başlıkların hikayelerini izlememiz gereksiz bence. ha oyundan sıkılanlar için değişiklik oluyor olabilir ama tümüyle düşünürsek bu kadar sinematografik öğe de bunaltıyor.

sinemetografik oyun lazımsa mafia the city of lost heaven biçilmiş kaftandır. tam film gibi ilerliyor. 30'lu yııllarda geçiyor. normal bir vatandaş oyuna başlanıyor. arabaya mafyadan biri binincee işler değişiyor. önce aile için ufak tefek işler yapması, sonra aileye girişi, çeşitli eğitimler(araba kilidini açmak, silah vb.), ailede yükselme, ihanet... böyle bir film olsaydı oyunu böyle olurdu. bu oyunun filmi yapılsa çok başarılı olur.

oyunun ikincisini pek beğenmesem de ilk oyun benim için efsanedir.

bir de indigo prophecy var. diğer adı da fahrenheit. bu da film gibi. sorulacak soruları oyuncu seçiyor. verilen cevaplara göre oyunun gidişatı değişebiliyor. daha az ipucu ya da daha fazla ipucu öğrenilebiliyor. polisiye gerilim tarzında birşey olurdu. film olarak vardı sanki ama emin değilim.

www.youtube.com
Ne kadar uğraştıysam da kim yönetmiş bu cinematicleri bulamadım. Diablo bu konuda oldukça başarılı. Çekim senaryolarını kim yazıyor bilmiyorum ama epik bir anlatım mevcut iyi bir yönetmenin parmağı olduğu anlaşılıyor.

Abi bunu buraya 2 satırla nasıl yazalım, uzun uzun yazarım akşama falan, rezerve ediyorum editleyeceğim bu entrymi mutlaka bak

edit: ödev ne zamanaydı?

black ops ve Last of us, aklima ilk gelenlerden. Oynadim mi? Sadece black ops'u oynadim. Last of Us'in 20dk'lik sinematografisini izledim, hostu. Battlefield'in 'fishing in Baku' diye de oyle tarzda videosu vardi sanirim. Ama oyun cikti mi bilmiyorum. Bilgsyr dunyasindan uzak kaldim bayagi kusura bakmayin.

www.youtube.com

heavy rain'in yapımcısı quantic dream'in bir teknoloji demosu. oyun değil ama qd'in her hangi bir oyunun ara sahnesi olarak kabul edilebilir. film gibi oyun dememizin nedeni de bu tür sahnelerin oyuna çok güzel yedirilmesi.

heavy rain'in başlangıcında eşinizi ve çocuklarınızı beklerken evde istediğiniz gibi dolanabiliyorsunuz. isterseniz tv açıp izliyorsunuz, isterseniz elinizi yıkabiliyorsunuz vs. eşiniz geldiğinde sizden tabakları masaya yerleştirmeniz isteniyor. hızlıca yaptığınızda eşiniz "bey napıyorsun onlar çok kıymetli dikkatli ol" diyor. bu hareketleri çok efor harcatmayan bir kontrol mekaniğiyle yaptığınız için neredeyse film izler gibi oynuyorsunuz. dolayısı ile ara sahnelerle beraber bir bütün olarak film izlemiş gibi hissediyorsunuz. ama kontrolün sizde olduğunu bildiğiniz için heyecanı bir başka oluyor. özellikle aksiyon sahnelerinde.

başka bir yönü ise; oyun seçim şansı da verdiği için ne yöne gideceğine siz karar veriyorsunuz. bu da film izlerken "arkana bak katil geliyor laaan" diye bağırmak yerine oyunda arkanızı dönebiliyorsunuz :) kısaca interaktif film diyebiliriz.

oyun kavramının algısıyla alakalı. herkesin oyundan beklentisi farklı; örneğin arkadaşlarla iyi vakit geçirmek (dota, lol, cod...), boş vakitlerde stres atmak (küçük oyunlar, wii oyunları...), iyi bir hikayeyi yaşamak (half-life, ac serileri ve senin konun olan sinematografik oyunlar). seçenekler çoğaltılabilir. bana kalırsa keyifli olabiliyor ama içindeki "oyun" ögelerini silikleştirmemeli ama oyun olsun diye saçmalamamalı. mesela ilk olarak fahrenheit'ı denemiştim, başlarda gayet keyifliyken sonlarda tüm detaylar baştan savma gibi gelmişti. bu tarz oyunlarda dengeyi kurmak ve hatta yenilikler getirmek önemli oyunun başarısı için. kısaca bu kadar olabildi cevabım...

3TB oyun arşivim var. En sevdiğim iki oyun; Call of Duty: BlackOps ve Assassin's Creed 2. daha iyi hikayesi olan oyun görmedim.

sinematik oynanış ve hikaye anlatımı sadece oyuncunun elinden kontrolü alarak ve araya cutscene' ler veya qte' ler koyarak yapılmaz. bunu bu şekilde en abartılı biçimde yapan quantic dream firmasıdır fahrenheit ve heavy rain ile. ama bunun dozajını çok iyi ayarlarıp oynanışı geri plana itmeden harika bir şekide yapanlarda var. mesela uncharted serisi ve son olarak the last of us oyunları ile naughty dog buna en iyi örnek.

valve ise kontrolü oyuncunun elinden hiçbir şekilde almadan, normalde diğer bütün firmaların cutscene' ler sayesinde anlatabildiği şeyleri direk oyunun içine yedirme konusunda tam bir ustadır. half life ve portal oyunlarında bunu gördük.

genel olarak sinematik oynanışa karşı değilim. hatta oyunları çok daha etkileyici ve akılda kalıcı kıldığını düşünüyorum bu anlayışın. ama dozaj olarak heavy rain' deki kadar da abartılmaması gerektiğini düşünüyorum. yapılıyorsa last of us gibi yapılmalı.

bu işin kralları half-life 2, bioschock 1 ve Call Of Duty 4 - Modern Warfare'dir. Ek olarak aşağıdakiler de iyidir.
F.E.A.R
Bioshock2
Crysis
Hitman
Need For Speed Most Wanted

Fakat ben oyunları detaylı anlatma işini bize vermene biraz bozuk atıyorum. Senin bu saydığımız oyunları oynayıp kendi görüşlerin üzerinden yazını yazmalısın. Bu oyunları oynamadan anlatmak istediğimizi anlamazsın, anlama peşinde olmamalısın. Oyunları oynayıp kendi görüşlerini yazmanı öneririm.

"Uncharted 3: Drake's Deception" bu oyunu biri oynarken sen film izler gibi izleyebilirsin. o kadar basarili video gecisler vardi bolum aralarinda, bolum sirasinda vb.

bununla birlikte iyi bir turkce dublaji da vardir oyunun.


benim bu oyunu oynadigim zamanalrda evdeki annem ve babanim "hadi ac da izleyeyim" dedigini biliyorum.

sinemasal anlatım deyince benim aklıma tek bir oyun geliyor god of war serisi
oyunun kamera kullanımı ve senaryosu sayesinde kendini oyunda hissediyorsun.bu oyunla ilgili dikkatimi en çok çeken şey sen oynarken başkası eline kola-cips alıp izlemeye koyuluyor.bu birçok oyun için geçerli değil

birçok oyun sinematik geçişlere sahip bu nedenle de bu kategoriye girer ama daha detaylı değerlendirmelerini üşenmezsem bi ara yazarım. bu arada sözlükten entrylerine bakarsan orada da fikir belirtiyorlar bu konularla ilgili. işine yarayabilir.

Kimsenin bahsetmemiş olması üzücüdür ki sinema ve oyun denince akla Metal Gear Solid gelir. PSX'e çıkan ilk oyunundan beri belli bir kesim bu oyuna "oyun" denmesinden haz etmez. Hatta MGS4'te sinematik süresi, oynanış süresinden daha çok, kimse de bundan şikayetçi değildi. Halen de twitch.tv de story runları olur. Caster oynar ve izleyenlerin hepsi muhabbet eşliğinde izler. Ben bile başında kaç kere sabahlayıp tekrar seyrettiğimi hatırlamıyorum. Bıraksanız sabaha kadar övebilirim MGS'i bu konuda.

TL;DR oyun + sinema = MGS

Metal Gear Solid bu konsepte sahip ilk hatta en iyi oyunlardan biridir, hatta bu oyuna oyun değil film demek daha doğru olur. 5 saatlik bir MGS Serisinden bir oyununun yaklaşık olarak 3 saati Ara videolardan oluşuyor. Tezini Kojima reyiz üzerinden yazarsan AA garanti;)

Oyundan bahsetmek gerekirse Tüm MGS serisi birbirine bağlı bir bütünün parçalarını oluşturuyor, o yüzden hepsini oynayıp tezinde belirtmen daha mantıklı olacaktır.

team fortress 2 ve tüm karakterler için tek tek yaptıkları "mee the ..." videoları. süper. filmi bile çıkacak diyorlardı ama yalan oldu herhalde.

www.teamfortress.com

bunun için en doğru yer reddit'te gaming sub reddit ine başlık açmak, oradakiler muhtemelen aşmış yanıtlarıyla seni tatmin ederler.

(bkz: beyond two souls)

unutmuşum :) quantic dream'in yeni oyunu. tribeca film festivalinde bir ön gösterimi yapılmıştı. oyun-film ilişkisinin tepe noktası sanırım.

şurada da quantic dream'in kurucusu ve heavy rain, fahrenheit ve beyond two souls'un yaratıcısı david cage ile yapılmış bir röportajı okuyabilirsin.

www.merlininkazani.com

(bkz: the elder scrolls v skyrim)

Ortaçağ gibi eski konulara meraklı olanların kesinlikle oynaması gereken bir oyun. Konusuyla, grafikleriyle bence çok iyi yapılmış bir oyun. Game of Thrones dizinin bu oyundan esinlenerek yapıldığı söyleniyor.

Assassin's Creed. barmen desmond'ın tapınakçıların günümüzdeki uzantısı tarafından kaçırılması ve bir makine de dna yapısından genetik hafızasına girilerek atalarının yaşadıklarını görmesi sağlanmasıyla başlıyor. ilk oyunda Altair isimli haşhaşinlerin en yeteneklilerinden biri olan atasıyla başlıyor ve hz.süleyman'ın gizli hazinesinin yerini öğrenmeye çalışıyoruz. görevlerbir yerden sonra başa sarsada sanat yönetmenliği güzel, çevre etkileşimleri devrim niteliğinde, özellikle checkpoint olan yüksek noktalara çıkınca şehrin panaromik görüntüsü çok güzel.

asıl olay 2. oyun ile başlıyor ve rönesans İtalya'sında Altair'in soyundan ve Desmond'ın atalarından Ezio oluyoruz. Oyunda senaryo çok güzel ilerliyor. Ezio'nun ailesi haşhaşin tarikatine bağlı olduğu için tapınakçılar(papalığa kadar el atmış borgia ailesi dahil) tarafından idam ediliyor ve ezio da intikam yemini ediyor. zamanla leonardo da vinci en iyi arkadaşı, Machiavelli akıl hocası oluyor. yine aynı görsel güzellik devam ediyor. oyunun içindeki sinematikler haricinde oyunlarla ilgili live action kısa filmler mevcut ve uzun metraj filmi 2015te gelecek.

Last Of Us:
www.youtube.com

ve Beyond: Two Souls da var...

bu iki oyun bence direkt insanı daha fragmanlarından içine çeken oyunlar. bir kere aynı bir film sahnesi tasarlar gibi tasarlanmış, sinematik öğeler çok fazla, manzaralar, kameranın önünden uçan kuşlar, normalde oyun içinde pek bir özelliği olmayan ama sadece görsel estetiğe adanmış detaylar. Last Of Us özellikle de sanki sen görüntüyü bir kamera ile çekimliş gibi oynadığın şekilde yapılmış. fragmanda da görülüyor, kanlar lense sıçrayıp orda kalıyor, ya da lens flare efektleri çokça kullanılmış. bu da sinematografiye alışkın bünyeler için özellikle uygulanan bir şey bence. sanki çekilmiş bir film izliyormuşçasına zevk alınmasını hedefliyorlar.

sinematikten kastın sürekli belirli bir hikaye içinde olsun, öyle bir hikayesi olsun ki oynadıklarımıza senaryoya baka baka ilerisi hakkında da küçük küçük çıkarımlar yapabilelim diyorsan ikv'ye kesinlikle bak. 2006 yılında çıktı ilk piyasaya, mmorpg oyunu. öyle ki 2006 yılında hazırlanıp kenara konulmuş şeylerden bile yararlanıyorlar güncelleme yaparken. sitesindeki hikayeleri ve görev metinlerini detaylıca okuyup 2 sene önce kimsenin tahmin bile etmediği şeyleri 2-3 ay önceden söylemiştim. eğer istediğin buysa, kesinlikle bak ikv'ye.

edit: oyundan bahset demişsin. yaklaşık 50 yıl önce dünyaya bir meteor düşüyor, o anki iletişim koşullarını biliyorsun. kimsenin bırak dış dünyayı istanbul dışında hiçbir yerden haberi yok. yeraltında saklı kalmış türler, büyü ve bilimle ortaya çıkmış yeni ırklar, ve istanbulun bununla savaşmasını anlatıyor oyun. ama oyun 50lerde geçmiyor. sitesindeki hikayelere bakarsan 2000li yıllara kadar anlatıyor. biz oradan başlıyoruz. teknoloji de ona göre gelişmiş. mesela fotoğraf makinesini kimse görmemiş neredeyse. onu da bir görev metninde okumuştum, görevi aldığımız kişi karakterimize fotoğraf makinesi kullanmayı öğretiyordu. :)

oynanışı öbür mmorpg'lerden biraz farklı. grafikleri de. mesela ilk oynadığımız bölge, eminönü. lisede okulla istanbula gittiğimde serbest sürede herkes mısır çarşısını 1-2 kez turlarken ben gayet rahat bir şekilde her yere girip çıkmıştım. adım gibi bildiğim harita. :)

hikayesi gerçekten çok kompleks. eğer istersen mesaj da atabilirsin.

Star Wars serisi için KOTOR 1 ve KOTOR 2 demek istiyorum. C 64 zamanından beri oyun oynarım, senaryo olarak aklıma bu 2si geldi şimdi. Oyundaki diyaloglar ile senaryonun değişebildiği, her cümlenin oyuna etki ettiği bir senaryoyu adeta sen çiziyosun, yazıyosun. hikayede çok başarılı twistler var, heyecan var, cutsceneleri merakla bekliyosun falan..

aklıma gelirse başka oyunlar yazarım.

Sinematografi görüntüyle ilgilidir sanat yönetmenliğiyle karıştırılıyor. kameranın açıları, ışık, renkler, çekim ölçekleri vs. bu bakımdan mı değerlendirmemizi istiyorsunuz ?

Blizzard'ın herhangi bi oyununu oynayan birisi bul, senin ekmek yiyeceğin kişiler onlar. Efsane sinematikler yapıyorlar ve bazı görevleri sırf o sinematikleri izlemek, tekrar izlemek için yapıyoruz. Hatta blizzard film yapsa izlerim kafasındayız. (Ve evet, normal şartlarda böyle olayları sevmesem, hiç izlemeden geçmeye kassam bile bazı oyunlarda o introlar falan daha feyz veriyor oyunu oynarken)

geçmiş olsun ben çözemedim kendi disklerimi malesef dönüşü olmuyor.
ha önemli bilgin varsa para ile kurtarabiliyorlar ama disk malesef tamir olmuyor.

disk önemli değil valla, bilgileri kurtarsınlar da.. nerede, ne kadara mal olur bir fikir var mı?

forum.donanimhaber.com

ayrıntı, teferruat sana kalmış. ya da bi uzmana götür...

herhangi bi pc servis bakim yerine gotur, servis ucreti karsiliginda bilgilerini kurtarirsin buyuk ihtimalle ama alet tekrar is gorur mu bilemiyorum.

bilgisayarcılar yada teknosa yada elektroworld gibi yerlerde yapıyorlar diye hatırlıyorum ama emin değilim, fiyatını bilmiyorum.

çözüm olduğu kesin de sana ne kadar masraf çıkaraağı kesin değil.

Öncelikle geçmiş olsun. Aynısı geçen sene benim de başıma geldi. [Hayırla(!)yad ettiğim bir arkadaş(!) sağ olsun.] En kısa yoldan söylemek gerekirse HDD pert olmuş. Veri kurtarma firmaları var internette, aratınca çokça karşınıza çıkar. Minimum 100$ olur zannımca veri kurtarma ücreti. Tabi HDD'ye elveda diyeceksin yeni HDD alacaksın.(Bu v. kurtarma ücretine dahil değil!) Verilerinin çoğunu kurtarırlar. (Bana çıkan masraf 300 TL(V.K.)+ Yeni HDD )

unlock için kare ye bas diyor işte aşağıda

high hrothgar'a git. Greybeards'ın oraya. Orada "whirlwind sprint" shout'unu öğrenmeden diğerlerini aktifleştiremiyorsun dragon soul'lar ile. Olmazsa da bug'tır.

Kareye basmak lazimmis shdjsghshs

ps3'te skyrim'de çok bug var, yavaşlıyor falan diyorlar, doğru mu bu arada, alacağım, tırsıyorum.

Arada ufak tefek sacmaliklar olsa da gayet keyifle oynaniyor

www.uzmantv.com

abi artık çok kolaylaştı. saniyesinde tutuşan kömür mü dersin,propan mı dersin,çıra mı dersin tamamen sana kalmış.

bütük kömürleri kor haline getirdiken sonra mangala dağıt,üstünede etleri koy.

afiyet ossun

alt tarafa gazete kağıdı, üstüne çalı çırpı diye tabir edilen ince ağaç dalları, onun da üstüne büyük odunları koyuyorsun. gazete kağıdını tutuşturuyorsun. ateş muhteşem dereceye yükselince kömürleri döküyorsun. çalı çırpıyı fazla koy yoksa büyük odunları tutuşturamadan söner ateşin.

translate.google.com.tr

www.sahibinden.com

şu an için piyasanın en iyi ürününden 3 adet ile 4.9m2'lik alandan 1kW elde edebiliyoruz. 1kW'lık güç için genel piyasasını düşünürsek 4-5 adet panel koyarız. her panel tahmini 1.7m2 gibi bir boyuta sahip.

Sevk kağıdın geldiyse yapabileceğin pek bir şey kalmamış.

askere git abicim.
5 ay askerlik yapacaksın şurada.
sonrada diyeceksin ki "oha lan, bunun için mi dert tasa ettim"
keşke daha önce gelseydim de hemen bitirseydim.
askerde kimse kimsenin umurunda değil merak etme.
kimse "hamsiii gelse de şuna bir kaysak" demiyor.

eyvallah gençler teşekkür ederim. iş güç vardı, yurtdışına çıkacaktım o yalan olacak o zaman..

biri 2600 miliamper saat, biri 30000 miliamper saat. en az 10 katı.
miliamper saat ise bataryanın gücü, kapasitesi gibi düşünebilirsin.

Mesela bir iphone bataryası 1400 mah. Yani 3000 mah olan bir batarya ile bir iphone ı 2 kere sarj etmen mümkün.

şöyle örneklendirelim.
mah miliamper per hour yani saatte harcadığı elektrik.

sahip olduğun cihaz saatte bir mah harcıyor ise 2600 mah.lık bir pil ise 2600 saat kullanabilirsin, pilin 3000se 3000 saat.

8-10 yıldır alerjik rinit hastalığım var. 3-5 yıl ilaç kullanmadım, sonra 2 yıl aerius kullandım pek bir işe yaramadı. Son 2 yıldır desmont 5/10mg film kaplı tablet kullanıyorum, inanılmaz işe yaradı. Ne burun akıntısı, ne göz kaşıntısı, ne hapşırık.

Ne kadar süreyle ve dozda kullanıyorsunuz desmont'u ?

Bana da doktor levmont verdi bugün. Günde 1 kez 3 ay kullanicam.

sizin allerjide benim ki gibi sınır tanımıyor galiba.sabah akşam avamys sprey,sabah zyrtec 10 mg 1 adet,yatmadan önce desmont 10 mg bir adet.
tarife bu...
ama ben gene de doktora danışmadan ilaç kullanılmasına karşıyım.tercih sizin..

günde 1 tane sabah alıyorum desmont. doktora gitmiştim alerji testi yaptırdım ve bunu vermişti. yan etkisini görmedim. kısaca danışın doktora, bu ilacı bi sorun.

1BTU = 0.293Wh mış. demek oluyo ki bu bir enerji birimi, btu/h ise watt cinsinden olduğu için güç birimi.

btu dedikleri aslında btu/h imiş.

Endokrinoloji

tavsiyem, ilk önce bir dahiliyeciye görünüp onun tavsiyesiyle bir bölüm doktoruna görünmen. kesinlikle daha sağlıklı olacaktır.

ondan değil de uğraşmış,bana zaman ayırmış hiç tanımadığı halde diye nezaketen tik atılır diye düşünüyorum.

Bi yazılı kanunlar vardır, bi de yazısız etik kuralları vardır ya. Onun gibi bir şey bu da.

kafayı yemişler lan. hakkaten. teşekkür nezaket falan hikaye, teşekkür ederim diye mesaj atsan teşekküre gerek yok tik atıcan kanka diye mesaj atarlar, öyle sıyırmışlar. işlevinin getirdiği faydadan çok muhabbetinin sebep olduğu zaman kaybı var amk. her gün bir tik duyurusu, mesajla uyaranlar falan... sözlükte, facebook'ta ,forumlarda alışmış millet, her güzel sandığı yorumuna bir pozitif geri dönüş almaya. toptan kaldırsalar keşke.

"konu kapandıysa takipte kalmayalım" diyen sorumluluk sahibi (!) insanlar da olabilirler.

öyle bir özellik konduysa neden kullanmamaya kasar bi insan onu anlamıyorum. zor birşey de değil. en azından cevabının işe yarayıp yaramadığını, okunup okunmadığını anlarsın. sen oturup cevap yazıyorsun belki faydan olur diye, adam tik koymaya üşeniyor. ha tik koymayıp bir teşekkür edersin o farklı.

kavimler göçünden bu yana tartışılır bu.

"yaa iyi kötü her yanıta tik veririm" "yüzde 100 yanıt değilse vermem" "ee hem gönül ilişkisi sormuşsun ama senin istediğin yanıt gelmeyince tik vermemişsin" "tiki tamamen kaldıralım" "tik değil puanlama gelsin" "duyuru sahibi dışındakıler de puan versin yanıta" vs vs

insancıkları tartışır durur. yanıtını bulan yok. bu yine iyi hali eskiden drahmi mi ne vardı. drahma mı yoksa?

Buradan anlıyoruz ki arama özelliğinden bihaber bir sürü mal var. İşte bunun için tik var. Bu cevaba tik atmayınca hipotezi doğrulamış oluyorsun.

öğrenmek!

eti tutku

edit: detay vermezsen böyle olur işte...

gerçek cevap: tutkumun olmaması. paradoks mu oldu ne ?

Deniz

Olmasaydı yaşayamazdım...

leica herhalde.

birine sahip olup sonra da hakkın şeyine kadar yolum var.

bir cinayet işleyip yakalanmamak.
ciddiyim, bunu yapabilsem harika hissederim kendimi.

en büyüklerinden biri müzik..

ingilizce ,yabancı dil
müzik

müzik,
dil öğrenmek!

bir bmw z4'e sahip olmak

seyahat. otostop. farklı kültürler. aşk.

bilmek.

Audacity kullanmadım ama çoğu programda mantık aynıdır. Varsayılan kaydedici olarak "Stereo karıştırıcı(stereo mixer)" seçilir(Menülerden birinde preferences vs. yazıyodur oradan değiştirebilirsin). Ve kaydet düğmesine tıkladığında bilgisayardaki her ses kaydedilir.

Win XP kullanıyorsan, system traydeki ses ikonunda recording kısmında "What U Hear" diye bir seçenek vardır. Onu seçip kaydedebilirsin.

Win7 kullanıyorsan bu seçeneği maalesef kaldırmışlar ama yerine; system traydeki ses ikonuna sağ tıklayınca recording devices çıkar, orda boş bi yere sağ tıklayıp "show disabled devices" de. Orada da stereo mix çıkarsa iyisin, onu seç. Çıkmazsa başka bir fikrim yok, ben çıkmayan tayfadanım mesela..

İki cevap için de çok teşekkür ederim ama "Çift kanallı karıştırıcı", "stereo mixer", sağ mönüdeki "devre dışı bırakılmış aygıtları göster"e de tıkladım, orada da çıkmadı malesef.

win7 kullanıyorsan "ses simgesine sağ tık" > "Kayıt" a tıklayarak stereo karışımı (veya mixer) yazanı varsayılan yapmalısın. Böyle bir seçenek yoksa başka bir yol bilmiyorum ben de.

Flip flop yapabilirsiniz.

flip flop olmasın dedi hoca :/

O halde bir motor sürücü, transistörlü bir kare dalga generatörü, basit bir push pull audio amplifier vs... yapabilirsiniz.

ldr kullanarak aç/kapa devresi yapabilirsin transistörle.
röle ve transistörle ses aktiveli switch yapabilirsin.
bunları biraz daha geliştir işte.

bu araba van modelı. yanı sırket aracı. arkada tarafındakı koltuklar sonradan eklenmıs. yaptırmıs sahıbı. normalde bombos oluyor koltugun oldugu yer. ondan ucuz. yalnız bunların ruhsatında van yazıyor. polıs cevırmede arkada oturan gorurse arızalık yaratabılır

km 140000 olmuş, başka bi eksi göremedim. 2005 dizel için fiyat gayet iyi geldi bana. lokal boyalar önemli kaza da çıkabilir baktırmak lazım.

dizel araçlarda 140.000 km çok diye biliyorum. motor belki 2 kere açılmıştır. fiyat ucuz değil normal bence. + ticari modeli olması.

artı ticari araç olduğundan her sene muayene var ve hız limiti daha düşük. bir de şirket elemanları genelde hor kullanıyor o sebeple tutulmuyor bunlar.

van modeli diyorsunuz ama bu arabaların 'bazılarının' ruhsatları hususi.
koltukları da işletmiş adam.

bu ilandaki arabanın ruhsatı nasıl bilmiyorum ama aşağı yukarı aynı paralara ruhsatı hususi olan bu araçlardan alabiliyorsun.
şirket arabası tamam da o da araba öteki de :)
yani 15. sahibinden tutup da 150.000 km olarak 17.000'e almaktansa şirketten aynı km 10.000'e almak daha mantıklı değil mi?

tek eksisi şirket arabası olması mı yani?
polis çevirmesi için de dediğim gibi ruhsata işli olunca sıkıntı olmaz diye düşünütorum.

şu an zaten bu arabanın gıyabında konuşuyorum.
yani bu tür arabalardan bahsediyorum. bana ucuz ve alınabilir geliyorlar.
12.000'e bu arabadan aldıktan sonra 2 sene sonra sanmıyorum ki çooook büyük zararlar ettirsin?
ben 2 senede ne kadar kullanacağım zaten? en fazla 10.000 km kullanırım.

bu fiyat az yuksek.bugun bizim firmaya ait olani 2004 model 180000 de 8 e sattim.

@cizgilipijama ; keşke haberim olsaydı..

@divit, gözlem yeteneğine hayran kaldım arkadaşım :) yine de ibiş bir yazar olmadığımdan verdim tik'ini :)

yedi karanfil 3
www.ttnetmuzik.com.tr

(bkz: halkalı şeker)
(bkz: kalenin dibinde bir taş olaydım)
(bkz: kesik çayır)

(bkz: kardeş türküler)

(bkz: crossing the bridge the sound of istanbul)

oha şunu dinlet.

yeşil çimen üzerinde(diğer adı da zilli de maşa darbuka)

güzel bir trakya türküdür ve eğlencelidir.

1. adını hatırlamadığım bir zamazingo var bunu kullanarak güneş enerjisi elektriğe döndürülüyor, bu zamazingoları üretirken de emisyonlar (kömür veya doğalgazı yaktığınızda ürettiğiniz gibi) yayılıyor ve pahalılar
2. güneş ışınını yansıtarak bi'şeyler yapılıyor (ısısından faydalanıyorsunuz bu sefer) bunu yapan panellerin özel tasarımı olması gerekiyor maliyetleri çok yüksek ayrıca güneşin hareketine göre bunların da hareket etmesi gerekiyor öyle kolay bir iş değil
3. enerji depolanmıyor, gece enerji üretebilmek için nükleer veya termik santraller var olacak bu da demek oluyor ki santrallere halen yatırım yapmak zorundasınız ayrıca bunlar güneş olaylarına göre daha ucuz ve kendini kanıtlamış teknolojiler olduğundan gece de gündüz de çalıştırılıyorlar
4. dünyaya gelen ve yansıyan ışınların belli bir dengesi var bu ışınları tutmaya kalkarsanız denge bozulur, (aynı şey rüzgar enerjisi için de geçerli) henüz bunlar tartışılmıyor ama yakın gelecekte sorun yaratacak

ilk yatırım gerçekten pahalı ve güneş enerjisini depolama teknolojisi hala yeterli düzeyde değil bu sebeple verim düşük..

Bugun guneydogu anadolunun ki turkiyenin en cok gunes alan yeri tamamini gunes panelleri ile kaplasak 4000MW enerji cikar..bir nukleer santral 5000MW.
1MWlik santralin anahtar teslim fiyati 4.5 milyon euro falan.1MWlik ruzgar santrali 1.4 milyon euro falan..
Gecen bir hesap gordum.200.000 tl ile gunes paneli alsan 10 yilda sana getirisi 270.000 falan..ayni parayi ing banka yatir 10 yilda 560.000 paran oluyor..

- ihtiyaca yeterli enerji üretiliyor. öyle bir sıkıntı olduğunu sanmıyorum, bu konuda bilgisiz olduğumuzu düşünüyorum.

- enerji depolanıyor, akülerle bu işi sağlıyorsun, ama fiyat pahalı doğru.

- güneş açmasa da enerji üretiliyor, aydınlık oması yeterli, üretilen güç düşüyor sadece.

- ilk yatırım için de şöyle diyeyim, kendini amorti etme süresi 5-6 yıl. Ondan sonra kar sağlayabiliyorsun. Bu konuda haklısın, herkes sıcak bakmaz buna doğru.

- nükleer enerji ile karşılaştırmıyorum, doğaya zarar ve yarar konusu dışında düşünüyorum konuyu.

cevaplar için teşekkürler.

bir de yakıt enerjisi lobisi var dünyada. onların satın aldığı politikacılar çevreci siyaset izlemiyor haliyle.

türkiye hangi konuda yeterli yatırıma sahip aq ? doğuda okula gitmeyen çocuklar var terör sorunu var can mal güvenliği yok siktiret.

almanya harcadığı enerjinin yüzde 30unu çevreden alıyor bunu da arttıracaklarmış. almanya için iyi.

almanya ve fransa her yeri, ruzgar enerjisi icin ruzgar gulleriyle donatmis. ama iste, turkiyede endustriyel teknoloji üretilmediği ve disaridan temin edildigi icin her daim ilk yatirim maliyetli olacaktir.

daha dune kadar saf altinin islenmesi icin isvec'e gonderiyorduk.

herkes kabini kacagini bilecek, turkiye de bu is hikaye olur.

evet aküyle depolarsın 1000 MW enerjiyi, hatta kalem pile yükleyelim bence

ihtiyaca cevap verecek kadar güneş alıyor ülkemiz. bir süre gazi üniversitesi gölbaşı kampüsünde çalıştım teknopark'ta. arkasına silme güneş paneli dikmişlerdi. milyonlarca dolar yatırım vardı orada. teknopark'ın elektriğini oradan karşılamayı planlıyorlardı, öyle söyleyeyim. istersen bir araştır, belki masraf falan vermişlerdir.

soru 1 - amerika mı uzak doğu mu ?

amerika ise 12 dolar shipping de takip olmaz takipli kargo fiyatı sorun. uzak doğu ise büyük ihtimal takiplidir ama gene de sorun.

soru 2 - ürün boyutu ne ?

112 dolar olarak bakılmaz vergi öderken sadece mal bedeline bakılır 100$ yani vergisi de %20 dir. yani en fazla 20 $ vergi ödersin bi sorun olursa.

sağol saiko araştırayım, ürün amerikadan geliyor, boyutları 106cm*50cm*30cm gibi bir şey.

40 derece kuru Ankara sıcağında, metro çalışması nedeniyle 2 saat tıkanan bir akşam trafiğinde 10mlik geniş ve ağır bir araç ve hatta içinde genci, yaşlışı, iti kopuğu, işinden çıkan sinirli insanı bulunan bir araç kullanıyorsun diye düşündüm bir an. Ben yerlerinde olsam destek alırdım herhalde.

sanmıyorum o kadar sıkıntılı olacağını.adamın başında patronu yok.garip garip tiplerle anlaşma zorunluluğu yok(ofis çalışanları gibi).tek tabanca babalar gibi yapıyo işini.aynı trafiğe herkes giriyor sonuçta.bahsettiğin trafik de ankara trafiği.