Bi kere ofsayt kuralını kaldırmak futbolun tez elden katli olacağından, böyle bir değişikliğe gitmezdim asla. ben şahsen daha basit kural değişiklikleri ile daha seyredilir bir futbol oluşturmayı isterdim. Mesela en son ülkemizde oynanan u-20 dünya kupasında uygulanan 9.15 çizgisi ve topun yerinin sprey boya ile işaretlenmesi kuralını şart koşardım tüm ülkelerin birincil liglerine.
İkinci olarak da, -bir uzaktan gol hastası olarak- ceza alanının 12 metre uzağına(yani kaleden 30 metre uzağa) sahayı enlemesine kesen kesik çizgilerden oluşan bir sınır koyardım. o sınırın gerisinden atılacak gollerin 2 gol sayılması kuralını getirirdim. Böylelikle 30 metreyi aşan uzaklıktan bol bol şut izlerdik, futbolcular da tıpkı rugbycilerin yaptıkları gibi antrenmanlarla şut kabiliyetlerini artırma zorunluluğu hissederlerdi.
Ayrıca finansal olarak bazı düzenlemelere gidip federasyonlara bu uygulamaları şart koşardım. Yasal teşvik de bunlardan biri olurdu.
Şöyle ki; federasyonun ligde galip gelen takıma ödediği paranın belirli bir yüzdesini kulübe, kalan yüzdesini de galip gelen takımın o maç için çalışan ekibinin(teknik ekip ve o maçın 18 kişilik kadrosu) banka hesaplarına direkt aktarılmasını şart koşan bir kural koyardım. Örneğin(tamamen sallıyorum) federasyon lig maçını kazanan kulübe bugün 500 bin lira ödüyorsa, bunun yüzde 25'ini yani 375 lira kulübe, 125 bin lirasını da direkt olarak o maçta görev alan futbolcular ve teknik ekibin banka hesaplarına geçecek. Bu uygulamayla her takım her takıma karşı üst düzey oynamaya çalışıp daha çekişmeli maçlar çıkartırdı. Bu yasal teşvik sayesinde oyuncular daha iştahlı olacak, kulüplerinden aldığı ödemelerin yanında federasyondan gelecek meblağı düşünerek daha iştahlı oynayacaklardır. Böylelikle şaibeden mümkün olduğunca uzak, gerçek alınteri ile formaların ıslatıldığı maçlar çıkabilirdi ortaya.
0