ben 2012'de hiç çalışmadan girip sözelden 85 ea'dan 75 aldım. sonraki dönem dersaneye gidip 3-4 puan düşürdüm.

bence deneyebilisin şansını.

edit: yaklaşık 5 sene hiç matematik görmeden girdim o sınavlara da.

tamamen test çözme alışkanlığına ve zekaya bağlı. ben mezuniyetten iki sene sonra elimi kolumu sallaya sallaya girip sayısaldan 90 aldım. mümkün yani

Sayısal öğrencisiyseniz veya kitap okuyan biriyseniz en kötü 60-70 arası alabilirsiniz.

Matematik altyapınız iyiyse, hızlı okuyup yorumlayabiliyorsanız bu baraj 85'e kadar çıkar.

Bunların da üzerine, sınavdan önce 2-3 gün, sınav saatinde sanki sınavdaymışçasına önceki senenin sorularını çözerseniz 90 üstünü rahatlıkla görebilirsiniz.

çok az baktım 85 aldım, 2 sene sonra girdim 80 aldım. mühendisim ve bu sınava çalışmayı reddettiğim için arkadaşlarım 90 95 alıyorken ben bunları alıyorum ve pişman değilim. konuları hatırlama ile çok alakalı, bir de hızınızla. iki sene sonra dediğimde yetiştirememiştim türkçeyi falan.

mühendislik bitirdim ama bayağı uzun sürdü. yani en son sınava gireli 8-9 sene olmuştur, hiç çalışmadan 68 aldım. bence yapılır.

havasını almanız lazım (bkz: radyatörlerin havasını almak )

peteğin havasını almaya çalışın. şu yan tarafta yukarı kısımda yer alan plastik şeyi çevirmeniz gerekiyor.

evdeki diğer peteklere bakın. onlarda da buna benzer bir durum veya hiç ısınmayan varsa tesisatçı çağırın kombinin orada ufak bir filtre var. pastan falan kapatmış olabilir. o değişince cayır cayır yanıyor tüm petekler...

@kisa bisey olsun istemistim
kombiyi daha yeni taktırdık, 1 aylık falan. ben en iyisi havasını almaya çalışayım becerebilirim umarım evdeki imkanlarla.

olasılıklar

1. peteğin açık olduğundan emin misiniz? bi aşağıdan bi yukarıdan açılıyor onlar, yukarı açık aşağı kapalı olabilirç
2. hava yapmış olabilir, peteğin suyunu alıp, kombiden tekrar yükleyebilirsiniz.
3. petek bozuk olabilir.

peteğin havasını alınca cayır cayır yanmaya başladı, herkese teşekkürler :)

sendeki göt ondada var demek istemiş olabilir.

(bkz: eşek sikmek)
(bkz: sevgilinin eşek siktiğini öğrenmek)
(bkz: eşek siken adamın verdiği oyla yönetilmek)
(bkz: eşek siken saf ve temiz anadolu insanı)
(bkz: eşek sikerken dikkat edilecek hususlar)
(bkz: hiç eşek siktin mi diye soran sevgili)
(bkz: eşek sikmesinler de köyün kızlarına mı dadansınlar)
(bkz: eşek sikmiş bir adamla evlenen kadın)
(bkz: eşek sikmenin bile bir adabı var)
(bkz: yabancı kızla yatana kadar eşek siktiğini anlamak)

artıyor değil de iletişim imkanı arttıkça ortaya çıkıyor gibime geliyor benim. insan her zaman insan.

o da bir şey mi
hayvanozgurlugucevirileri.com
(bkz: hayvan genelevi)

bu tür şeyler anadolunun ve doğunun bir çok köyünde vs doğal karşılanan şeyler, kültürümüze işlemiş bir şey zoofili.

yani genelleme yapmak istemem fakat köylerde yaşayan insanların çoğu insanlıktan çıkmış durumda, tepelerinde biri olmayınca biri bir şey yapıyor, hoşlarına giderse hepsi yapıyor o eylemi ve bu normalleşiyor onlar için.

yüzyıllardır olan şeyler bunlar, sadece türkiyede değil dünyanın 4 bir yanında, insanoğlu hatalı bir ırk ve git gide daha da beter hale geliyor, bir çok psikolojik sorun var insanların kendi kendilerine yarattıkları ve çözüm bulamadıkları, medenileşme denilen olgu arttıkca insanın doğası bozuluyor, elimizin altında sosyal medya denen gudubet olunca da bu tür vakalardan haberdar olmamız kolaylaşıyor.

tam şu an bile adım kadar eminim ki dünyanın bir yerinde öyle kan donduracak bir şey oluyor ki bi haberimiz olsa hepimizin hayatını söndürür.

önce kadıköy, ardından e10. gerçi viaportun kendi servisleri de varmış, onların da saatlerine bakabilirsin.

metrobüsle uzunçayır, oradan da 16K'ya binebilirsin. Biraz uzun sürüyor yalnız. Bir de binmeden önce sor 16K şoförüne Viaport'tan geçer mi diye. Çünkü farklı güzergah kullanan 16K'lar da varmış.

bi sevgilim bile yok.

bir kedim bile yok

değil
neden böyleler çünkü boş adamlar, hayatları twitter instagram check-in ler kendilerini cool sanma triplerindeler

başka dertleri de vardır da boş beleş olduklarından dolayı

duyuruya gelince, duyuruyu kullanma amaçları sadece bu olabilir orası normal

Sevgilim yok olsaydi hayatimin merkezi olurdu. Başka ne daha onemli olabilir ki?

daima merkez olmasa bile hayatın içinden olduğu için sorun olabiliyor. misal duyurunun nasıl bir ayakkabı için seçim yapmaya yardımcı olmasını istiyorsak, hangisi diyorsak sevgilimle şu sorunum var demek de o kadar normal çünkü ikisi de hayatın içinden farklı sorunlar. burada sıkıntı yok benim için.

ha ama daima sevgilim, sevgili diye gezenler varsa ki var, işte bu konuda aynen katılıyorum. ve @ciğerdelen +1 diyorum.

merkezi. derdim çok. onlar hep ilişki duyurusu açma nikleri.

sevgilim değil, her şeyim idi, hayatımın merkezi, motivasyon ve başarı kaynağım idi. şimdi yok, götü başı toparlayamıyorum.

Birkaç merkezden biri de o tabii. Tam olarak her şey değil ama bayağı bir şey. Artere hava götüren damarlardan biri. Eksik olunca hayat yapbozunu tastamam bozan bir parça değil ama bulmacada kilit harf. Tatlı krizi muadili, pazar sabahı filmi. Baktığında kendini gördüğün ama bir o kadar da sana benzemeyen, kitap gibi oku oku bitmeyen bir kişi. Şu yaşa geldim, iki şey hala çok ilginç geliyor. Biri Avrupa ve Asya'nın karşı karşıya görülebilmesi. Avrupa'da durup "Oha, şu karşısı Asya. Bildiğin koskoca kıta, ucunda bildiğin Çin var ve sen onu görebiliyorsun, nasıl olur" diyorum sürekli. Diğeri de sevgili diye bir kişi var, bir şeyler yapıyor; hatta bu sıçabilen de bir insan ama sen seviyorsun onu bu gerçeğe rağmen. Dokunuyor, mokunuyor falan, sonra o dokununca hoşuna gidiyor niyeyse, çok ilginç.

İlişki duyurusu niye sürekli olarak açılır, henüz açmadım ama aklıma birçok neden geliyor. O ara kafa bulutlardadır, Leylalık-Mecnunluk güzeldir, hayatının aşkını bulduğuna inanmışsındır; belki üç sene sonra bu seneki haline "piiiii" diyeceksindir ama onu da yaşamak gerekir. Onunla da büyümek gerekir. Belli yaşlarda bazen tek dert sevgili olabiliyor. Sadece "İlk öpücük" ve "Gençlik rüzgarları" izlediğim yaşı hatırlıyorum.

Başka bir neden herkesin söyleyebilecek bir şeyi olduğu bir konu. Biriyle sosyalleşirken ortak bir şey bulmaya kasmak istemezsen sevgiliden girersin. Filmlerdeki gibi adam yalnız başına barda içki içer, yanına biri gelir "Kadınlar" diye konuşmayı açar. Eğlenceli bir konu da, konuşmayı sevmeyen az kişi olur. Aslında tüm insanlarla bir ortak nokta kurmuş olursun ve her insanda kendinden bir parça görürsün.

Kaçış sağlıyordur. Başka şeyleri düşünmemek için kafayı ona vermiş olabilir kişi. Tanıdığım biri o kadar iğrenç bir haldeydi ki, sadece kendi halini düşünmemek için başkasının sorunlarını çözmeyi huy edinmişti bir süre ama kendi derdi gibi ilgileniyordu. Belki kişi de aslında kendince batmıştır ama o halinden kaçınmak için sürekli aşk düşünüyordur.

Diğer merkezlere göre (iş, okul, aile, vb) tutturulacak denge kaçmıştır, elden gidiyordur. Elden giden şey o an en değerlidir. Ondan başka sorun yoktur, kafanı onunla oyalarsın. Ya da hayatı monotondur, ona renk katmaya çalışıyordur. İş ve aile değiştirmekten daha kolayı aşık olmak veya olmamak olduğuna göre ona göre bir şeyler yapmaya çalışıyordur. Onunla eğleniyordur.

evet. daha doğrusu "sevgilim" değil "sevgilim olan insan"

teşekkürler şükran.

ben açmıyom valla o kadar. beni kapsamıyo dimi ?

bi farkı yok esasında. tam olarak hangi durumda ne farkı olabilir diye soruyorsunuz?

muhtemelen msc'de daha pratik veya sayısal zekanız iyi olarak görülecek. ma'de ise daha sosyal olacağınız varsayımı olacak. her ikisi farklı alanlar, ancak terfide vs aynıdır diye sanıyorum.

bilgisayar mühendisliği için soruyorum esasında. sadece teknik olarak değil zorlama açısından da, sosyal hayatı etkileme açısından da, bana yararı açısından da ele alırsanız sevinirim.

hmm. ben mühendisim ve kendi alanımda devam etmeyi, akademik kariyer yaptığımdan dolayı mantıklı gördüm. abim bilgisayar mühendisi ve kendisi işletmede yüksek yapmanın kariyeri açısından daha mantıklı olacağını düşünerek işletme üzerinde uzmanlaşmaya karar verdi.

eğer üniversitede kalmak gibi bir amacınız varsa kendi alanınız daha mantıklı. veya, arge mühendisi olup, yazılım alanında uzmanlaşmak veya algoritmalarda daha efektif sonuçlar üretmek daha cazip geliyorsa msc daha mantıklı tabii, yoksa işletme genel yönetim felsefesinin öğrenilmesi (veya öyle kabulü) açısından fayda sağlayabilir.

bu noktada dediğim gibi farklı algılamalar olacaktır. msc sizin konunuza daha hakim bir mühendis olduğunuz algısı yaratacakken, ma sizin daha iyi bir yönetici adayı olarak görülebilmenizi sağlayacaktır.

ancak bu karşılaştırma her zaman sizin kapasiteniz ve girişimci ruhunuzu ancak destekleyecek nitelikte olacaktır. eğer siz katkı sağlıyorsanız bulunduğunuz kuruma, o zaman size yardımcı argümanlar olarak ortaya çıkacaktır. öyle değilse zaten muhtemelen istemediğiniz iştesinizdir ya da yanlış yerdesinizdir.

kaç tane seçebiliyorsunuz?

eğer bi şirkette yönetici vs olayım uzun vadede diyorsanız ve ders tırt olsun diyorsanız: mühendislik yönetimi

yazılımda iş var, veritabanı diye de bişi varmış, e aranan da adamlar diyorsanız: veri tabanı yönetim sistemleri

ben mühendisim hacı, yöneylemdir matematiktir beniö işim diyorsanız: ağ akış analizi

ileride akademisyen olurum deney tasarlarım, örenklemdir, istatistiktir diyorsanız: deney tasarımı

neden seçmeli olduğunu anlamadığım stok planlama ve kontrol

mezuniyete kadar bu derslerden mühendislik yönetimi haricinde diğerlerini alsanız iyi olur bence, veri tabanı 4. sınıfta alınsa mantıklı. öncelikli olarak stok planlama ve ağ akış analizi (network analysis sanırım, ağ modelleri vs.) olabilir. gerçi bilemedim kaçıncı sınıf olduğunuza vs falan bağlı hep bunlar.

kafana göre seç. gerçekte hiç bir işe yaramıyor çünkü.

imza: bir endüstri mühendisi

son sınıfım. bunlardan bazıları zorunluydu aslında ama sistem değişti okulda, o yüzden seçmeliye aldılar zorunlu derslerin çoğunu. hatta zorunlu olarak aldığımız derslerin bazıları da seçmeli oldu.
ben tam mühendislik adamıyım. sayısal her şeyi yaparım. boş boş sözel dersleri sevmem. Operations Research (yöneylem oluyor sanırım) favori dersimdir. çok severim o dersi.

Kaç tane seçiliyor, bilmiyorum. Hepsinin hocasını standart varsayıyorum. Sıralama 2-(3-1)-4-5 şeklinde mantıklı buluyorum, hem bir hoca hem bir mezun olarak. 3 ile 1 arasındaki farkı da sizin ilgi alanınız belirleyebilir.

İçeriği hakkında bilgim yok ama benim böyle bir şansım olsa veri tabanı yon. sis. seçerdim.

Veritabani sec

(Is analisti bir end muh tavsiyeai)

Oraya giden tek hava yolu vardır ondan tabiki.

ne kadar erken o kadar ucuz mantığıyla çalışmıyor bilet sistemleri, daha değişik bir fiyatlama olayı var, mantığını bilmiyorum ben de. En iyisi dönem dönem bakmak, çok erken olması da iyi olmuyor.

7 Ekim tam kurban bayramına denk geliyor, ondandır.

ne kadar erken o kadar ucuz değil her zaman. eğer çooook uzun zaman sonraya bilet alıyorsanız fiyatlar, normalde olması beklenenden yüksek ve tek sabit bi değerde oluyor. yurt dışı ucuz bilet kovalarken farketmiştim bunu.

alternatif hava yollarını da gözlemlemek için skyscannerden falan da bakın.

Bir de kullanilan tarayicilar yapilan tercihleri kaydediyor ve normalden daha fazla fiyat çekiyor ayni aramayi devamlı yaptiginizda. Bunun için cookieleri temizleyin ya da gizli pencereden arama yapin.

Artan döviz fiyatları bla bla bla

Selam. Uçuştan 3-8 hafta öncesi en ucuz zamanı oluyor biletlerin. Ekim ayına şimdiden almanı tavsiye etmem.

ilk kez bir bilet zamanı belli oldu bu sefer erken alayım dedim. (fuara gideceğim)

o zaman 2 ay kala bakmaya başlıyayım. teşekkürler herkese

bayramsa çok riske etmeyin, ucuzlamaz
kayak.com/flights adresinden bakarsanız size al / bekle tavsiyesi veriyor

konuya cahilim ama alım gücü diyip kaçıyorum.

o zaman zimbabwe hatta japonya dünyanın en ucuz benzinini kullanıyor.

ilber ortaylı capsi mi versek ?

petrol dolarla alınır tr.investing.com

bu piyasada dolar geçerlidir yani.

dolayısıyla dünyadaki fiyatları önce dolara endekslersin sonra kıyaslama yaparsın. öyle armuttan elmaya çevir sonra şeftali yap e o zaman ucuz bu benzinle olmaz bu işler.

gözünü seveyim. ilkokul sorusu gibi dalga geçmek için yapıyosanız valla sinir bozup geleceğe dair umut yok ediyosunuz başka bişey değil.

senin aklın alıyo mu yani ? varil fiyatını dolar üzerinden vericeksin sonra birileri bunu euro ile satıcak onu tl'ye çevirip ucuz-pahalı hesabı yapacaksın ? google kan ağlıyor.

www.fuel-prices-europe.info şu sıra en pahalısı değil sanırım ama sonuçta hepsini euro ya da dolar olarak çevirip yazmamıza ve tl euro kuruna rağmen en pahalılarından biri

kuzey avrupa'da daha pahalı. diğer kısımlarda da bize yakındır, öyle aman aman bi ucuzluk arıyorsanız bkz. rusya.

www.therichest.com

www.numbeo.com

Önemli olan alım gücü. Senin örneğinden gidelim, litresi 2 Euro ve 100 litre benzin için ödedikleri fiyat 200 Euro eder. Ortalama bir avrupalının aylık gelirinin 1000 Euro olduğunu varsayalım (ki eminim daha fazladır), kabaca bir hesapla aylık gelirinin %20'si yakıt harcamasına gider.

Türkiyede benzin fiyatını 5 TL kabul edelim, 100 litre için 500 TL ödememiz gerekir. Ortalama aylık gelirin 1500 TL olduğunu varsayalım, bu durumda aylık gelirimizin %33'lük bölümü yakıt harcamamıza gitmektedir.

Olay bundan ibaret.

avrupa da asgari ucret ile calisan bir kisinin oldugu aile (anne, baba,cocuk) hic bir sikinti cekmeden gecinebilmekte , ayda 4 defa depo fulleye bilmekte , her gun et yiyebilmekte( dana eti ) lafuma , nike , prada ( outlet) puma, black end decker dan istedigi ne varsa alabilmektedir. 200.000 km de 500 euroya tas gibi arabalar alabilinmektedir.

arz ederim.

piyano işi araba işi gibi. hele ki konu akustik olunca.

kesinlikle bilen birisiyle, işten anlayan birisiyle gidin. sadece tuşesine, sesine değil, iç aksamlarından da anlayabilecek birisi olsun bu.

piyasada pek çok piyano, alman rus görünümlü (hatta markaları da yalan) ama içleri çin aksamlı.

eğer para sorun değilse, yamaha nın silent serilerine bakın derim. veya açın do-re'ye, 2. el yamahalar var mı elinizde diye sorun.

belarus piyanom vardi akustik, cok kotuydu sesi..


besiktasta evlendirme dairesine giderken bir cadde sirf piyano saticilarindan olusur. oralari gezebilirsiniz.

www.akustikpiyano.com.tr
burda bizim hocamiz piyanolar satiyor. mimar sinanda ogretim gorevlisi. zaman zaman iyi piyanolar düşüyor. ama dedigim gibi, hep takip etmek lazım.

ben 2. el önermiyorum.
akordu dert, nasıl kullanildigi dert, kac yillik oldugu dert, garantisi dert..

ek:
4000-5000 liraya alacaginiz dandik bir akustik piyanodansa, ayni fiyatlara yamaha clavinova serisi dijitalleri öneririm ki, emin olun daha iyi ses verirler.

eski sovyet ülkelerinden artık piyano çıkışı yasaklandı diye biliyorum. sorunuza yanıt değil ancak önceden belki uygun bir alternatif olacakken artık muhtemelen değil.

ya bende ikinci el digital piyano arıyorum.. güvenebilir miyim bilmiyorum..

Belge niye yok? Isteyecekler onu.

ben henüz posta gelmediği için internet çıktısını vermiştim, sıkıntı olmamıştı.

ben internet çıktısını göstermiştim ancak internet üzerinden kontrol etmişlerdi. ancak tabi ki de okuldan okula değişir bu durum.

normalde amerika'daki okullar direkt ets'ten gelmesini bekliyor sonuclarin.. yani sonucumu gonderin su okula diyorsun ucretini oduyorsun, onlar da gonderiyor.. turkiye'deki okullar pek takilmiyor bu duruma bildigim kadariyla, @steman'in dedigi sekilde yapabilirsin muhtemelen..

direkt hacettepe'ye basvuran arkadasim yok ama farkli okullara basvuran arkadaslarima nasil yaptiklarini sorabilirim buradan daha iyi bi cevap alamazsan..

aynı şeyi bugün bi arkadaşım yaşadı. doktor ishal ilacı ve diyeti vermiş. geçmezse kaka testi yapacakmış. google: ishal diyeti

bel ağrısından kastımız nedir ? omurga kas ? dimdik durup beli kıvrımlaştırınca mı oluyor yoksa içeride bi sıkışma gibi bir his mi var ?

sırt üstü yattığımda bi boşluk kalınca ağrıyor. ama altına bi yastık sıkıştırınca veya dik durunca azalıyor. o sayede sağa sola dönüp uyuyabildim sanırım.

bence ishalden dolayı (gaz vs yapınca feci ağrı yapıyor o bölgede)ve de üşütmenin etkisiyle bel ağrısı vs yapmıştır.

bir de kadınsanız ve regl dönemi yaklaştıysa ondan da olur üşütme etkisiyle.

onun dışında eller yıkanmadan yediyseniz ya da yıkayıp da çevreden vs virus kaptıysanız onun etkisilyle ishal kusma vs olmuştur.

bol lifli gıda, bol sıvı alımı onun dışında 3 güne rağmen ishal kusma geçmezse doktora gidin.

Bugünlerde bir virüs dolaşıyor, herkes hasta ve herkeste kusma görülüyor, o virüsü kapmış olabilirsin, uzun sürdüğü söyleniyor:( Hastalık vücudu zayıflattığı için eklem ve bel ağrıları normal, geçmiş olsun...

buscopan plus alablirsiniz iyi gelecektir. Bel ağrısının sebebine gelince bazen ben hastalandığımda aşırı terliyorum vs. gece veya dışarıda soğuk yiyince aynen öyle ağrı oluyor. Grip, soğuk algınlığı dışında rota virüsü de olabilir geçe ay isal, kusma vs yüzünden sevgilimi hastaneye kaldırdık sonra bana da bulaştı sanırım ama ben kusmadım o kadar.

Epic

uçaklar

Monsters University
The Croods

tabii ki tüm miyazaki filmleri

Chevrolet Cruze düşünüyorduk biz ama trden servisini kaldıracaklarmış gibi bi şey duydum. Peşin alımda 8bin lira indirim vardı araçta. Bi araştır istersen.

güzel bir polo olabilir. bence.

ibiza kullanıyorum, gayet memnunum. tavsiye derim.

jazz?

mini cooper*

iş yerinde buna benzer bir şey kullanıyoruz. gayet iyi bence. kahve lezzetli oluyor. yapması kolay. kağıt filtrelerden var bizde. temizlemesi de kolay.

delongi var bende de bi büyüğünden, memnunum, ofisten sonra eve de aldım.

www.bimeks.com.tr

bundan vardi bende. gayet de guzeldi. tchibo'dan aldigim kagit filtreyle kullaniyodum ama, diger turlu bulanik oluyordu.

500 tl daha koy bunu al tv de üstüne yoktur panasonicgin.
2500 hz.
www.teknosa.com

plazmalar çok sorun yaratıyor diye yazıyor forumlarda, bir de enerji tüketimi renk dengesi falan ledlerin daha iyi olduğunu okumuştum ama tabi bilgisizim bu konuda. plazma sorun olmasın?

abi televizyona iki bin lira verilir mi ya yazık valla

kalitelidir, öneririm.

sağlamlığı kalitesi filan iyidir, trikolarından arada güzel olanları çıkabiliyor ve özellikle yün olanlar ince olmasına rağmen gayet iyi sıcak tutuyor, pantolonlarının kalıbı(özellikle london diye bir modeli var bayağı seviyorum çeşitli kumaşlardan 4-5 tane var o modelden bende) güzel, ceketleri, takımları fiyatına göre gayet iyi, bazı şeyleri biraz amca işi yalnız. çift geyik karaca arada benim bahsettiğim.

ben de öneririm. evladiyelik.

Kaliteli markadır. Uzun yıllar kullanılabilecek güzel ürünleri var.

Son yıllarda bozulan ürün kalitesiyle ünlüdür. Eski ürünler inanılmaz kaliteli ve uzun yıllar giyilebilecek cinstenken artık ürünleri erkenden deforme oluyor.

eskiden 30 yıldır giyiyorum bak bir şey olmamış bunlara geyiği vardı karaca için, ama son zamanlarda bozdu falan deniliyor. benim tipim olmadığı için hiç almadım, evde bizde de bilmem kaç yıllık bi tane olabilir diye işkillendim şu an.

eski karaca, yani hayrettin karaca`nin falan sahipleri oldugu sirket, triko markasidir, bir kazaklari vardi bizde babam giyerdi. sonra senelerce abim giydi sonra da ben giydim. dusun artik kaliteyi. yeni karaca hakkinda bi fikrim yok. ama uyduruk bir seye benziyor.

dostluk üzerine değil de okuyunca aklıma gelen ilk kitabı yazayım.
uçurtma avcısı, son günlerde tekrardan haşır neşir olmuş olmamın da etkisi olabilir tabi. :)

küçük prens. iki kız arkadaş değil ama her türlü gider.

www.idefix.com

dergi olduğuna bakmayın, koca kitap boyutlarındadır.

bir de şu var (ciltli, özel basım):

www.idefix.com

Öncelikle teşekkürler arkadaşlar. Yazdıklarınızı araştıracağım.
@microfiction , link verdiğin kitapları okudun mu acaba?? Tam olarak konusunu göremedim.

"Ateşböceği Yolu" diye bi kitap okumuştum bikaç yıl önce. Güzel kitap (git: www.kitapyurdu.com

vüs'at o. bener'in kitabının iki kız arkadaşın dostluğuyla pek bir ilgisi yok. kitaba adını veren öyküde bir adam, onun bir dostu ve adamla dostunun karısı arasındaki duygusal-cinsel gerilim var. türk edebiyatındaki çok önemli eserlerden biridir bu aynı zamanda.

cogito'yu ise arkadaşınız sosyal bilimler üstüne okumalar yapmayı seviyorsa öneririm. dostluk teması bağlamında sosyal bilimlerle ilgili değişik yazılar mevcut.

aslında bir de şu var:
www.idefix.com

bunun adında falan dost geçmiyor ama içeriği gerçek bir dostluk öyküsü. ege'nin iki yakasındaki insanların dostluğu da söz konusu bu kitapta. aslında düşününce bu son kitap tam uyuyor aradığınıza.

hayır yapmıyorum.

öyle bir şey yapma.insanlar da sırf sen onların işine yarayabilirsin belki diye seni hayatlarında tutmalarını istemezsin sonuçta.kötü de,faydacı da değilsin.çünkü bunu düşündün soruyosun bize.aslında sen de rahatsız olmuşsun.

evet ben de yapıyorum malesef. saçma sapan paylaşımlara filan dayanamıyorum,bi de böyle kezban kezban yazılar bilmem ne siliyorum valla.
ha ama işle ilgili sildiğim bazı insanlara ihtiyacım oldu ulaşamadım.o yüzden göz ardı etmek silmekten daha iyi.yapmayalım :)

sinsi,yılan gibi bişeysin sen.

kötü ve faydacı bir insansın.

pragmatist'sin. bence kötü bir şey değil, ama çevrenin olması iyi bir şey. ben mesela iş arayan bir arkadaşım için, üniversiteden beridir neredeyse hiç konuşmadığım, onunla aynı alanda çalışan bir arkadaşıma mesaj atıcam birazdan mesela. ayrıca pragmatist olman ve bunun da kötü olmaması, etik olduğu anlamına gelmiyor. yani davranışın hoş değil, ama bu da senin kararın. kötülük farklı bir şey sonuçta. tabi anlayıştan anlayışa değişir.

eğer birilerinin durum güncellemelerinden ve/veya paylaştıklarından rahatsız oluyorsan, onların gönderilerinin sana ulaşmasını engelleyebilirsin, ama o kişiler de listeden kalır. ha ben kimseyi silmedim işime yaramaz vs. diye, çevre işime yarar çünkü. çok rahatsız oluyorsam kendi facebook profilimi kapattığım oldu, falan. ama kafanın hiç uyuşmadığı bir insanı da listende tutmak zorunda değilsin bence.

kötü diyemem de baya boş vaktin var heralde.

ben yapıyorum, hatta en çok bu özelliğimle biliniyorum. abi liseden mezun olduk, lisede samimi olduğumuz tiplerle koptuk haliyle. aradan 1 yıl falan geçti ben de sildim tabi, gereksiz çünkü orada durması konuşmuyoruz. ben sildikten 6 ay sonra herif mesaj attı üniversiteye gidince değiştin mi falan. ulan ne alakası var, sildiğimi bile 6 ay sonra farkediyorsun bırak sohbet etmeyi. aramızda hiç bi bağ kalmamış artık, orada ekli olmanın hiç bi anlamı yok. şu anda da listemde 70 kişi falan var, normal bu bence. kafama estikçe temizlik yapıyorum, konuşmadığım insanın orda durması anlamsız.

edit: aksine faydacı olsan listende tutuyor olman lazımdı bence, bir gün belki işime yarar mesaj falan atarım diye.

bi ihtimal robinson crusoe 389.

kabalcı ve nezih kırtasiyelerde satılan morning glory ürünlerini ben baya beğeniyorum güzel şeyler oluyor onlara bir bak istersen

www.notebookkirtasiye.com
mağazalarımız kısmından şubeleri de görebilirsin.

avansas.com'dan alıyorum ben genelde, bedava kargoyla geliyor mis.

beklemeye hazırım derseniz www.dinodirect.com var, orada da kargo bedava olması lazım.

Bittabii

yayınlnabilir tabii ki. çoğu dergi hakemlere isimsiz gönderir makaleleri.

teşekkürler :)

bu anlamda twitter daha mantıklı gibi.

kendi blog ve siteleri olur bu daha da mantıklı.

www.mahfiegilmez.com

Odtü tarih bölümünden ferdan ergut var, yeşiller ve sol gelecek partisi partisi myk üyesi aynı zamanda.

Saints row the third, limbo

league of legends , counter strike : global offensive bunlar kalıcı olanlar. onun haricinde çok nadir oynadığım - vessel

Hic

team fortress 2

rome total war 1-2,age of empires 2 hd,saints row the third,terrari,nba 2k14,don't starve

0

5

assassins creed revelations,
assassins creed brotherhood,
diablo 2,
battle for middle earth 2,
call of duty 2.

hacı ben çalışıyorum. beni çok acaip engelliyor oyun. o yüzden çok uzak durmaya çalışıyorum. ama tatiller full oyunla geçiyor. tatillerde aralıksız oynuyorum. oynadıkça kurup-siliyorum ben. aynı anda 2 oyun olmuyor pc de.

son 4 ay ın sadece tatillerinde

assassin's creed
assassin's creed 2
assassin's creed brotherhood
hitman absolution
far cry 3
gta 4
gta ballards of tony -böyle bir şeydi-

oyunları bitirdim. bunların hepsini şu anda yüklü kabul edebiliriz sanırım. hemen bitirip silmemin sebebi de başından kalkamamam işte.

sim city 4, age of empires 3, rail road tycoon, gta san andreas, skyrim 5 gibi oyunları da biraz oynayıp sildim.

Grid 2

0
en son oynadığım oyun cs 1.6 işte sen düşün.

DDD Pool (Bilardo oyunu)
Fifa 14
FM 2013
FM 2014
GTA IV
Tombraider

gta3
vicecity
san andreas
gta4-eflc
yakında gta5
dirt3
cs1.6 online

dont starve,cs 1.6,minecraft

1

half life 2

1. pes 13

5

age of empires ii, heroes iii, stronghold, rise of nations, diablo iii

he oynamıyorum bu aralar ama ilk dördü her zaman yüklüdür bende.

0

pokemon trading card game onlie. bi de counter strike.

1 tane
sims3

fifa 13 ve fifa 14.

3 tane oyun var: lol, iki tane de lego star wars.

100'den fazla. Çok sağlam oyuncu değilim, indirip indirip yarım saat oynadıktan sonra bırakır nadiren oynarım.

200den fazla. 1tb sadece oyun. Gerçi hepsini oynamiyorum ama olsun. Egom tatmin olsun.

Amnesia
Crimsonland
Dota 2
Fm 2013
Midtown Madness 2
Guitar Hero World Tour
Pro Cycling Manager 2013
Typing of the Dead
Worms World Party

Absolute backgammon.

Don't starve

10.

- Age of Empires I
- Age of Empires II
- Diablo II
- Starcraft II
- Medieval 2: Total War
- Mount and Blade: Warband
- Osmos
- Skyrim
- League of Legends
- Left 4 Dead 2

Amazon Simple Email Service diyorum. Fiyatı gayet makul idi hatırladığım (satın alınan hizmetlerin 1/10'u gibi).

pek simple değildir ama ucuzdur.

mailchimp'e baktın mı ? 2000 kullanıcı beleş, raporları harika.

critsend var 50.000'e kadar ücretsiz.

@cirkef argun amazon zaten guvenılırdır sanıyorum ki fakat mailchimp nasıl? Güvenilir mi? Uzaya yollamaz dimi?

@celestial 1000 diyor bu? Güvenilir mi ayrıca?

mailchimpte sanırım 2bin maile kadar ücretsizdi. iki hesap açarsınız. ancak elinizdeki listenin çoğu maili kullanmıyor olacağından, 50-60 mail attıktan sonra, sunucuları black liste düşmesin diye mailleri göndermeyi kesecekler. paralı olsa da hesabınız, eğer mailler güncel değilse aynı durum çıkacaktır.

mailchimp'in en ucuz tarifelerinden birisi ile bir müşterinin e-mail kampanyasını yürütmüştük, özel bir şikayet-sıkıntı vs olmamıştı. bildiğim kadarıyla amazon ses altyapısını kullanıyor; zannımca güvenebilirsin.

çok acil bir durum yok ise; amazon ses'in çok daha ucuza geleceğini tekrar hatırlatayım.

MAilchimp iyidir ancak genel olarak tüm mass mailing programlarında belli bir orandan fazla spam işaretlenirse mailiniz, kara listeye girip banlanır hesabınız.

cambridge'nin kitabı var, diğer alternatiflere göre kolay anlaşılır, ingilizcesi varsa, alsın otursun çözsün soruları. cd'de örnek sınav vs. de var, sınav tipini anlarsa düzgün bi puan alır.

O 4-6-8-10 dedikleri, küçük fincanlar için. Bizim türk kahvesi fincanları kadar falan yaklaşık.

Benim edindiğim tecrübe, her fincan su için(bildiğimiz kahve fincanı, büyük) bir buçuk yemek kaşığı kahve. Biraz sert seviyorum kahveyi.

Suyu fincan ölçüsü koymak her zaman garanti miktarda kahve yapmanı sağlar. Buharlaşmayı da göz önüne alırsan, ekstradan 2/3 fincan daha su koyman faydalı olur.

ben yarısı kadar kahve koyuyorum. o 10 gösterge için, makina ile çıkan kahve kaşığından 5-6 arasında kahve koyuyorum. biraz daha sert isterseniz 7-8 olabilir.

bu biraz tercihe bağlı norlmalde. deneme yanılma ile öğrenmen gerekirdi. ben sade ve biraz sert içiyorum. 0 4 6 8 10 ' un 4'ü için 5 ölçü kullanıyorum. yani kişi başı veya bardağa göre değil, makinedeki su göstergeleri doğrultusunda ayarlaman daha doğru olur. özetle önce su, sonra kahve.

kahveyi kaç bardak içeceksen(kupayla içtiğini varsayıyorum) o kadar suyu yine bardakla koy. o kılavuzu hiç sallama. her kupa için 1 ile 2 yemek kaşığı arasında kahve koy, kendi ölçünü zamanla oturtursun.

salliyorum 2 kupa kahve iceceksen 2,5 kupa su koy, suyun bi kismi kahvede kalacaktir, bi kismini filtre kagit ise kagit emecektir.

kahve olarakta tamamen sana bagli ortalama 2 yemek kasigi kahve koyabilirsin filtreye cok abarti dolu olmadan.

pil bozulmuştur hocam

kapanıyor.

pilde sorun yok gibi geldi bana, pile giden bağlantılarda sıkıntı var gibi geliyor.

Yapmak istediklerini herhangi bir laptop ile gayet rahat yapabilirsin zaten. O yüzden belirlediğin bütçe dahilinde kasası güzel, sağlam ve güvenilir bir marka tercih et derim. HP'ye bulaşma, ASUS ve Packard Bell bak derim. Pişman olmazsın.

cassol +1 benim tavsiye edecegim markalar asus, lenovo ve samsung olur

Asus guzelmiş bakacam ona.. Gencler bir de sunlar var guzel gibi geldi bana. İkisinin tipi de guzel, ozellikleri de iyi sanki. Ne dersiniz?

www.bimeks.com.tr
www.tekmarshop.com.tr

oyun oynamıyorum derseniz, 11,6 inchlik bir adet önerim olabilir. 15 inchliği de var.

www.sadecenotebook.com

kendisi içkiyi bırakmak istemedikten sonra,kimse ona bıraktıramaz.

Aynı durum hemen hemen bizde mevcuttu. Liseden sonra çektim gittim evden (yurt dışına okumaya), annem boşadı sonunda. Bir senedir ayrılar. Kafasına göre takılıyor. Aramız çok iyi olsa da pek gidip görüşesim de gelmiyor.
Yaşı 51.
e: söylemeden edemeyeceğim; ne yazık ki onun izinden gidiyorum.

hacı senin babanın yaşı büyük yine.o yaştan sonra içkiyi ya doktor yasakladı diye bırakırlar ya da eğer müslümansa artık yaşlandım biraz da ibadet yapayım diye bırakırlar.

sakın ha ki küt diye bırakmasın çok ters etkileri olur, vücudu artık alışmıştır ona. aslında bu yaşa kadar geldiysem (ki bence daha yaşar o epey) gerisini rahat geçirmeyi ben de isterdim doğrusu. ayrıca bu yaşta yavaşlaması çok normal. içki genelde zihni diri tutar hatta. kavga isteği konusunda bişi diyemiycem. rahatlamak istiyo adam belli.

erayda haklı
saldırganlığın atası korku

Kendini saat 6'dan sonra 3 duble içmekle sınırlamış birini alkolik olarak tanımlamak doğru değil. Alkol, o yaşın getirdiği algı yetersizliği gibi sorunları artırabilir. O ayrı.

Kızmaktansa beraber geçirdiğiniz günlerin kıymetini bilin. Sonra çok ararsınız.

Büyüklerinize sağlıklı ve uzun ömürler dilerim.

her hafta cuma günü bir duble içen kişi bile alkolik tanımına giriyormuş, psikolog arkadaşımın deyişi bu. eğer süreklilik arz ediyorsa bu bir bağımlılık.

problemin çözümü konusunda fikrim yok. ancak istemesi gerekli tabii.

genelde dumanı et değil yanan yağ çıkartır. mangalda da köz durumundan sonraki tüm dumanı buna borçluyuz. altına su konan modeller var onlara bir bakıverin hem yağ yanmıyor hem de suya damlayınca (sucuğunki flan) katılaşıp kokusu azalıyor. denenebilir.

evde elektrikli ızgara kullanıyorum, evet koku oluyor ama mangal kadar olmuyor. yine de bahçeye evler yakınsa ve muhabbet nedeniyle çok gürültü çıkıyorsa mırıldanmalar kesilmez. bi de milletin çükü düşer lan kokudan :)

edit: benimkinin altında su kısmısı mevcut.

Bende yarı düz teflon olanlar vardı, ki onlar daha verimli. Sonuçta elektrik enerjisi kömür kadar verimli olmuyor, rezistans gibi olan kısımlarda kemikli etler iyi pişmeyebiliyor, düz kısım yardımcı oluyor bu konuda. Elektriklide koku sorununuz en fazla mutfaktan yayılan yemek kokusu kadar olacaktır.

elektrikli değilde tüplü mangallar var üstte taş var raşın üstü kapalı alev orda oluyor yanacak olan şeyin yağı alt tabakadaki suya damlıyor duman olmuyor apartman dairesinde yapıyoruz sorun olmuyo

---> herkes çok faydalı yanıtlar vermiş ama küçük bir ekleme yapmak isterdim;
şu alüminyum tabaklar oluyor delikli, onlar iş görür mü?

image.evidea.com

yağı ızgaranın altından suya damlatan modeller ile kapalı mekanlarda mangal yapmak hayal değil.

soruya ek yapayım, özellikle miro tabloları nasıl bulunabilir, nereden bulunabilir. özellikle internetten.

(git:www.allposters.com.tr)

Türkiye'de bu var gibi ancak aldığı eleştiriler de cabası

bol bol su için bence. o saatte yemek yenmez. illa yemem lazım derseniz kuru meyveler belki.

Akşam sporuna gidiyorsanız yemekten önce gitmenizi tavsiye ederim. spora gitmeden 1 saat kadar önce yulaflı bisküvi+çay yeterli oluyor. 2 saatlik yoğun efor bile sıkıntı olmuyor. Spordan hemen sonra protein tozu olabilir, bir süre sonra da deli gibi acıkan karnı doyurma tavsiye ederim. Benim günlük programım böyle. Gece atıştırmalığım da şu grissinilerden (krik krak) 1 veya 2 tane, 1 tane üçgen peynir bir de ice tea'nin green tea'sinden 1 tane. Beğenmem derseniz gece bir kase yağsız yoğurt (nane, kırmızı biber ce çörek otu ile yiyorum) yarım dilim kepek ekmeğiyle şahane olyor.

kararir, catlamaz diye tahmin ediyorum ama sallamasyon.

kararması önemli değil.

Çatlar.

ben borcamda kazan dibi yapmıştım. mutfaktaki ocağın üzerinde altını pişirdim yani. çatlamadı.

abi borcamin olayi zaten atese dayanikli olmasi ya. sallamayin lutfen. bi sey olmaz sen kullan. (eger malzemesi borcam'sa. yani bor kullanilan cam hani. herhangi bir seye borcam demiyorsundur diye umuyorum)

kullanma kitapçığında direkt ateşe vermeyin yazıyor.

borcam setlerin yanında, ocağa koymak için özel bir aparat veriyorlar. direkt ateşe konunca çatlamasın diye.
yani çatlayabilir.

sıcaktan alır soğuğa direk koyarsanız çatlar.

olmaz bişey, yaparsınız.

odun ateşi değil kömür ateşinde bile bişey olmaz. (direk közün içine gömmüyorsunuz tabii belli bir mesafe olsun köz ile cam arasında) önerim ilk yaktığınız alevler doğrudan taş ile cama temas etmesin. biraz taşlar ısınsın ve alev çoğalsın sonra oturtun taşların üstüne.

ısıl genleşme direnci düşük olması lazım ki çatlamasın. üretilirken borcam'ın içine zaten bor tozu (bor oksit) katılıyor. amaç çok hızlı genleşmesin, termal şok gerilimine maruz kaldığında tık diye çatlamasın diye. yani boşuna adı borcam değildir o ısıl camların.

sonra bilgilendirir misiniz acaba, catladi mi catlamadi mi diye?

bununla ilgili bir makro vardı excelde. bi yere başlıkları falan yazıyordunuz. bir arkadaşla muhabbet ederken konuşmuştuk, yapmışlığım yok, internette araştırabilirsiniz.

dövizle ödeme yapıldığı zaman böyle oluyor diye biliyorum. detayını birileri anlatacaktır ama temel düşünce bankanın döviz fiyatlarının değişiminden korumak istemesi.

belki cevidikleri andaki kur senin o andaki baktigin kurdan farkli olabilir. biliyorsun usd su siralar surekli hareketli ve 5 dak ara ile bile baksan kur farkediyor.

ama garanti cakalin onde gideni o ayri tabii

Vizesiz gidilebilecek derseniz; Japonya, Rusya falan derim. Ulaşıma da para vermeyim diyorsanız Balkanlardan başka seçeneğiniz yok. Bosna, Sırbistan, Karadağ üçlüsünden birini seçeceksiniz.

ucuz derseniz balkanlardaki vizesizler.

biraz daha para öderim derseniz, brezilya, japonya vs.

yazar yazmaz aynı cevabın geldiğini görünce, ek yapayım dedim.

ucuz için gürcistan. hava yolu ile rize, oradan geçiş olabilir
ek olarak lübnan, ama uçak biletleri çok ucuz değil.

skyscanner.com dan her yer diğer gidiş destinasyonunu seçerseniz, alterntifler bulunabilir.

makedonya ohrid gölü..
skopje'ye sabihadan ucacan. ordan 3 4 saat minibüs.
gecelik 10 15 euro temiz güzel.
albanlar biraz kildi hatirladigim.
bu arada varan ulusoy fialn da gidiyo oralara otobüsle. ama ucaga göre cok da ucuz degil.. oralara esya gotureceksen belki iyidir. millet o yuzden kullaniyo otobüs.

Japonya +1 ve Singapur--ama ucuz değildir.
Malezya hem ucuz hem vizesiz.

Ülke pahalı olmasın ama uçak biletleri pahalı olabilir derseniz Tayland derim. Ama kışın gitseniz daha iyi.

ohrid leş. bi olayı yok. sırbistan belgradda gece hayatını yaşayın, sonra karadağ kotor/bar/budva civarınde denize, doğaya, yeşile, maviye, tarihe doyun, gelin.

nerdeyse hiç para harcamayım, ulaşımım masrafsız olsun, deli gibi gezeyim diyosan gürcistan.

pire tasması var 5-10 lira bir şey, pireyi keneyi uzak tutuyor, 3-4 ayda bir yenisini alırsınız.ya da ense damlası yapabilirsiniz ama bi veterinere gidip izlemeniz lazım tam ensesinde nereye yapılıyor, kendi yalayıp zehirlenmesin diye öenmli.onu da 3 ayda bir falan yapmak lazım.

Pire tasmaları hayvanın üzerinde parazit varsa hiçbir işe yaramıyor uzaklaştırmak adına. Önce dış parazit aşısı yaptırmalı, takacaksanız tasmayı o zaman takmalısınız. Ama ben yine de tasma yerine düzenli dış parazit aşısı/damlası öneririm.

ok, veteriner veya ücretli bir uygulama önemli değil, önemli olan validenin bu minik pisilere karşı çıkmaması. gerçi yine çıkabilir, kendisi hayvanları çok sevmesine karşın inanılmaz korkuyor.

peki bu damla veya tasma diğer kedilerden bu haşerelerin gelmesini de engelleyebilir mi?

Damlalar bir süre (2 ya da 3 ay tam hatırlayamadım) gerçekten etki ediyor. Ama kedide pire çoksa bir kere yapılması etkili olmayabilir, ikinci defa da gerekebilir.
Ama doğrusu tasmanın bi işe yaradığını görmedim şimdiye kadar.

Konfor ve prestij acisindan accord ve passat
Isletme maliyetleri ve ikinci el degeri bakimindan toyota

model haricinde, olabildiğinde yeni (mümkünse sıfır) olsun
ikinci el olacaksa düzenli servis bakımı var mı, sahibi düzgün mü (arkadaşıma ufak hasarlı satılan araç pert çıktı)
ve alman veya japon olsun

lütfen kia sportage alma

Onun sorumlulugu.

Ayrica 2013 yilinda alaturka tuvalet nedir, yapmayin.

boru onun evinin sınırları içinde ama içinden gidenler size ait. aslında siz ödemelisiniz. ama anlayışlı biri ise paylaşabilirsiniz masrafı.

2013le alaturka tuvaletin varlığının ne alakası var ki. isteyen istediği yere sıçsın arkadaş.

senin sorumluluğun. ama eski tip künkse işiniz zor.

yok aynı, nasıl baktıgınla alakalı olarak kedıler hastalanır.
daha cok hastalanır dıye bı genelleme yok

daha çok hastalanır diye bir genelleme var.
cins hayvanların bünyeleri daha zayıf oluyor.

bakımının çok zor olmasının yanı sıra (gözlerinin ve poposunun sürekli temizlenmesi lazım, tüylerinin sürekli taranması lazım vs), aynı zamanda son derece de hassas olurlar.

aynı gen dönüp duruyor çünkü hayvanların arasında.
yani herhangi bir "eleme" yapılamıyor, çünkü hep kendi cinsyle çiftleşiyor.
kabaca akraba evliliği gibi diyebiliriz.

mesela bu yüzden beaglelarda genelde kalp rahatsızlıkları, goldenlarda genelde kanser ve deri alerjisi gibi kendilerine özgü rahatsızlıklar olur.

yani olası veteriner masraflarına ayıracak bütçeniz yoksa hiç almayın.
bu arada almak yerine sahip arayan bir sürü iran kedisi oluyor, onlara bakabilirsiniz facebook'ta.
hayvan severler grubunu takip edin ilgileniyorsanız.

iran kedisini biri mutlaka sahiplenir, bak duyuruda müthiş bir pisi var ve inanılmaz güzel =)

iran kedisi değil de beyaz kediler çok hasta oluyor diye bi tecrübe var benim çevremdeki kedi sahipleri arasında.iram kedisinde ise burun yapısından dolayı solunum yollarının biraz sıkıntılı olduğunu okudum şimdi hatırlamadığım bi yerde.

bende var bir çeşidi.hasta falan olmuyor.hiç olmadı iki yıldır (hayvanı yıkamazsanız veya yanlış bi ilaç kullanmazsanız pek hasta olacağını sanmıyorum).üşütüyo bazen ya da toz topak yutuyo o zaman 1-2 öksürüyo veya hapşuruyo kusuyo falan.sadece 2 kere arı soktuğunda rahatsızlandı.1 gün boyunca neşesiz gezdi.ikinci gün geçti o da.

kedilerin çoğu böbrek yetmezliğinden ölüyor bu arada.yani genel ecelleri o şekilde.

13 yaşında iran kedim var, şimdiye kadar hiçbir sorun yaşamadım. gözleri çok çapaklanıyor o kadar. bir de klimadan etkileniyor, hapşırıyor. günde 1 kere gözlerini çayla temizlemek yeterli. ama bence bir barınaktan sahipsiz bir kedi alıp kedi dünyasına daha yararlı bir harekette bulunabilirsin.

özel mesaj da attım ama buradan alma-sahiplendirme kısmını ayrıca yazayım.

1) daha çok bakım gerekir iran kedilerine; hem gözlerini temizlemen, hem keçe olmasın diye tüylerini taraman gerekir. pek de kendisini temizlemeye kadir bir kedi değildir diğer kedilere görece iran kedileri. gene daha hassastır, adamakıllı mama almaz isen sorun ortaya çıkması daha kolaydır.

2) alma. sahiplen. istersen nereden, nasıl yol gösteririm; başkaları da gösterir. ilan da gösterilir; etraf iran kedisi dolu sahipsiz.

10 kilo ekstra fazla. Valizindeki kabine sokulabilecek kitap gibi ağır şeyleri sırt çantana koyarak biraz hafifletmeye çalış. 3-4 kilo ekstraya ses çıkarmıyorlar genelde ama 10 kilo çok.

eğer biletini internetten aldıysan o 20 değil 30 kg oluyo. 3 kiloya kadar da kegumsun dediği gibi göz ardı etme şansları var, ama bu tamamen bankodaki çalışana bağlı. o zaman belki o kadar tutmaz. bi de evet el bagajı kısmı var, onları güzel ayırmaya bak. 8 kiloya kadar o ölçüleri aşmadan el bagajı taşıyabilirsin.

THY haricinde direkt ucus olmasa da Turkiye'ye ucan bir suru firma var. Onlari da degerlendirin. Hatta cogunda fazladan bagaj hakkini internet uzerinden satin alirsaniz cok yuksek yuzeli bir indirim de oluyor.

internetten alınca da 20 kg oluyor sınır maalesef, business class için 30 kg sanırım. büyük dert oldu, 3-4 kilo aşacak kadar indiremiyeceğim sanırım. ayarlamaya çalışıcam artık bir şekilde.

valenciadan döneceğim ve sadece thy var direk istanbula uçan. o kadar valizle de aktarma yapmam çok zor. teşekkürler

bilet alırken daha dikkatli olmalısın. Ödemeyi yaptıktan sonra onayda yazıyo 30 K şeklinde. Almanya'ya her uçuşumda THY'yi kullanıyorum ve her seferinde 30 kilo hakkım olduğunu biliyorum. Çünkü kız arkadaşımın valizleri hep fazla geliyodu, beraber 60 kiloya tamamlıyoduk "ekstra ödemeden".

Evet, THY internet sitesinde 20 kg ekonomi, 30 kg business diyo, ama internetten alınan biletler için en azından öyle değil. Hatta ilk gidişimizde 66 kilo valiz verdik ve adam hiçbişey demedi. 30 hakkınız var, ikinizden de 3er kiloya kadar almıyorum dedi. Rahatlıkla ödemeden kurtulduk yani.

biletin üstünde 20kg yazıyor ama latını okrsan "Serbest bagaj hakkı business, comfort ve ekonomi kabinde 2 parça olup max ölçüleri 158 cm dir. Business kabinde parça başı max 32 Kg, ekonomi ve comfort kabinde parça başı max 23 Kg a kadar ücretsiz olarak taşınabilmektedir" yazması lazım son biletimde öyle yazıyordu :)
23'e kadar alıyorlar ki 24-25 olsa da ses ettikleirni hiç görmedim. bi 3-4 kilo da bi şekilde kabine alacaksın artık.

23 kg olan abd uçuşu mu acaba? zira thy sitesinde abd uçuşlarında 23 kg diyor sınıra.

şimdi hacı el bagajı olarak küçük ama 8 kg dan fazla alabilecek bir valiz varsa , normal bagajını sınıra getir sonra kalanları bir yere bırak arkadaşın varsa onun yanında dursun,8kg lık kabin valizi için kabin bagajı etiketini aldıktan sonra geri kalanları git içine doldur. -diye düşündüm ben-

thy'den gelen maili kontrol etsen orda yazıyo kaç kg bagaj hakkın olduğu. umarım isminin yanında bilet numarasını ve onun yanında "Serbest Bagaj Hakkı: 30 kg" ibaresini görünce bana hak verirsin. onun yanında da el bagajı 8 kg, tamam işte.

edit: bin kere thy ile avrupaya gidip gelmiş biriyim hep bagaj fazlam oluyo. tecrübelerime dayanarak yardımcı olmaya çalışıyorum ama burda cevabın değeri salt doğruyla değil, subjektif zevklerle ölçülüyosa daha da bişey demiyorum. isteerseniz de siliyim "yanlış" cevaplarımı.

jpsarte umarım dediğin gibidir. bileti henüz almadım, siteden edindiğim bilgiler üzerinden konuşuyorum. emin olduğuna göre öyledir sanırım. öyleyse sıkıntı yok, çok teşekkürler:)

yardımcı olan herkese teşekkür ederim:)

sakın bana güvenme, cevaplarımı da siliyim. söylediklerimin hepsi yalandı. ne de olsa yardımcı olmaya çalışmak yerine insanları manipüle etmek için burdayım.

uçak çook boş olursa tınmıyorlar

bence terapi iyi gelebilir.
ne kadar erken o kadar iyi.

o duyurunu görmemişim. orjinal izlemek daha iyidir.
elindekileri silme ama bundan sonra altyazılı izle.

zikardo +1

filmin orjinal dili neyse onla izle. istediğin alt yazı dilini kullan. sorun hissettiğin şeyler için bana danış.

1. çok boş vaktin var
2. muhtemelen şu an bayağı gençsin

mail atmakta fayda var.

Mail at tabii

Okuldan ziyade fubitak projesi yuruten hoca bakman gerekli. Bu konularda koc haricinde okul cok bir sey ifade etmiyor.

bu isteklerinizi ancak dünyanın en pahalı taşınabilir bilgisayarından biriyle gerçekleştirebilirsiniz. koşa koşa macbook pro almalısınız.

önce "apple'a kaydım" diyorsunuz, sonra "avanatjı nedir" diye soruyorsunuz...

yok avantajı falan. anlattıklarınıza göre performans talep eden bir iş (SPSS ile GB'lık veriler analiz etmediğinizi varsayıyorum) yapmıyorsunuz, "çok oyun oynamam" demenizden arada oynadığınız anlaşılıyor ki mac'de bu işi zaten unutun. ee ? neden 8 gb ram, neden i7, neden macbook ?

bütçenize uygun bir core i5 asus ile 1000 lira kar yapabiliriniz. performans farkını da duymayacağınıza emin olun. o bin lirayı da gönlünüze harcayabilirsinz. mac alanlar burada oyun, office diye zırlarken bizimle beraber gülersiniz sonra.

hayatımda gördüğüm en saçma mantıklardan biri bu. üretici + (menteşe kırıldı) sonuç sayısına göre bilgisayar almak dahiyane.

google'da ne ararsanız o çıkar.:

dell almayın, menteşesi kırılıyor.: (14,800 sonuç) goo.gl
apple almayın, bunun da menteşe pert: (128.000 sonuç) goo.gl
toshiba sakın, batarya sorunları var: (247.000 sonuç) goo.gl
lenovo'ların ekranlar pert: (355.000 sonuç) goo.gl
bosch çamaşır makineleri sıkma sorunu yapıyor: goo.gl
turkcell kullanmayın, herkes çekmiyor diyor: goo.gl


asus (potansiyel bir kaç istisna model haricinde) fiyat, dayanıklılık ve performans konusunda en baba ürünleri verir. hangi markanın hangi modelini alırsanız alın sorun yaşayabilirsiniz, ancak asus kullanıp "pişman oldum" diyenler emin olun diğer markalardan daha azdır.

ille de alınmayacak marka istiyorsanız samsung, ve hp'nin ucuz modelleri derim. malzeme kaliteleri berbat.

vatan bilgisayarda da hiç uygun görmedim ben, aynı fiyata media marketten baksanız çok daha iyilerini bulabilirsiniz

Dell i7 islemcili almistim bi bucuk sene once 1500 lira civarina, gayet memnunum. Kriterlerimiz benzediginden yazdim bunu.

asus'a rahatlıkla güvenebilirsin.

(bkz: amerika birlesik devletleri)

orda 650 dolar. taylandtan bir arkadaş aldı 1000 lira diyor ama tayland apple str dan bakınca 1400 lira. nası öyle aldı anlamadım

avrupa'da isviçre.

amerika'da amerika :)

doğuda dubai.

tayland olmalı

en ucuz singapur ondan sonra hong kong ondan sonra amerika. avrupadan getirtmek istersen fransa ile isviçre en ucuz. apple storeda olan fiyatlara bakma çıkışta tax free'den para veriyorlar. 1330 lira isviçrede.

cevap abd. unlocked arıyorsan cevap değişebilir. en pahalı ise türkiye.

unlock arıyorum bir de bu amerikadakilern modeli a1428 ve türkiye de sorunlu çalışıyormuş doğru mudur ?

türkiye :) facebookta 200 liraya ilanları var. :)

ne kadar güvenlidirden kastın nedir?

tupolev tarzı uçaklar mı uçuyor, kastım oydu. esasında ikisinden birisini seçme zorunluluğum yok, her ikisine de gidebilirim. sadece değer mi onu bilmiyorum.

petersburg istanbuldan güvenli bir şehir. ama bi kazan'dan güvensiz mesela. büyük ve çok turistik olduğu için.
peterburg kesinlikle değer ekaterinburgu bilmiyorum

önce bankaya bankaya ya da ptt'ye 50 tl yatır daha sonra kimliğinle birlikte gidip başvurunu yap. başvuruyu ptt merkezlerinden de yapabiliyorsun...

pttye git, alese başvurmak istiyorum de, her şeyi hallediyorlar.

pttde diğer sınavları da hallediyorlar mı? yds felan mesela, fotoğraf yoksa ne yapıyorlar, ösym merkezlerine gitmeye gerek yok mu?

internetten başvuru yok mu arkadaşlar ösym nin aday işlemlerinden yapılmıyor mu

aday islemlemlerinden olur ama ilk kez basvuru icin olmaz benim bildigim

ispiyonculuk ruhunda varsa zaten duramaz ispiyonlarsın. mesela gelmiş buraya ispiyonluyorsun şu anda. gammazlar aynı zamanda dedikoducu olurlar.

ispiyonculukla ne alakası var abi.

ben genelde çoğu kişiyi uyarırım.

fakaaaaat

buranın da kuralları var ve en basit kurallardan bile haberi yoksa, adamaın "e sikeyim bi kurallardan haberin olaydı" deyip ispiyonluyorum, ki 3-4 senelik sözlük hayatımda 30-40 ı geçmez ispiyon sayım.

ben eskiden uyarırdım. şimdi direkt ispiyonluyorum çünkü onun da mesajı gidiyor yazara. buna rağmen değiştirmeyenler mevcut.

konsepte bu kadar hakimseniz bunu ispiyonlarınızla da görmek isteriz.

beni de ispiyonlamışlar geçen hafta yanlış ispiyon olduğu için güldüm geçtim.

bana mesaj atsaydı ispiyonlayan kafa göz dalardım çünkü konsepte hakim değil neyin ne olduğunu bilmiyor...

mesaj.

8284 için değil, genel konuşuyorum: ben kabak gibi format hatası görürsem direk ispiyonlarım. ince hata görürsem yazarı bi incelerim, eğer gerizekalı olduğuna karar vermezsem mesaj atarım. aksi durumda yine ispiyonlarım.

gerizekalılık değerlendirmem gayet şahsi; istatistiklerine bakarım, ne kadardır yazıyor, kaç entry girmiş, üslubu nasıl, nazik mi, saygılı mı, silinme istatistikleri, anketçi mi link dilencisi mi liseli mi vs. şöyle bi göz atarım.

sizin yaşadığınız durumlarda ben hardcore dalıyorum, adamı uçurmak için gelimden geleni yaparım:

son yazdıklarından bir 100 entry bakarım - özellikle ilk zamanlarında yazdıklarına. tatmin olmazsam yazar adını boktan başlık formatlarında aratırım. (hata ihtimali yüksek yerler: * maçı, *vs, sevgili*, recep tayip erdoğan gibi) zaten formata ya da kurallara hakim değilse kesin bir şeyler çıkar, sıradan hepsini ispiyonlarım. entry'leri kenara not alırım, 3-4 gün sonra geri gelip editlemiş mi diye bakarım, editledikleri hala legal değilse yine ispiyonlarım.

siz iyi bile dayanmışsınız. burası twitter değil, blog değil. 8284 olsun başkası olsun bu ahmakların bunu anlaması gerek.

moderatör müsün ? - hayır.
niye uğraşıyosun ? - benim en sevdiğim internet sitesinin içine edilmesini istemiyorum.
ruh hastası mısın ? - belki.

kanzuk'a layıkınca hizmet etmek, sözlük yönetiminin gözüne girmek istiyorsan ispiyonlamalısın. unutma ki bütün moderatörler bir zamanlar yalnızca sadık ve çalışkan gammazlardı.

o fizikle devlet hastahanesine gitsen muhtemelen az ye diyip geri gönderecekler. devlet hastahanesinde zaten saatte onlarca hasta bakıyorlar. default olarak kimin durumu önem arzediyor ona göre muamele yapıyorlar. 30-40 lira verip kızılay'a git.

sadece diyetisten olmaz. bir spor merkezine git, ek olarak diyetisyenden destekleyici bir program al ki, o göbek gitsin baklavalar gelsin.

şu an sadece diyetisyene giderek verdiği programa da uyarak 1 ayda 5 kilo verdim, ama en son kontrolde artık daha fazlasını vermek zor olacak spora başlamadığın sürece dedi, tıkanıp kalacakmışım. öyle az ye falan da demedi gerçi kendisi özel hastane diyetisyeni.

istanbul içinse hava lodos, sıkıntı ve sersemlik verir bünyeye, e bahar yorgunluğu da var inceden.

en son yurtdışında bi tanıdıkla konuşana kadar ben de lodosa havaya bağlıyordum ama bre arkadaş her konuştuğum aynı şeyi söylüyor

pek değil