orjinali de burada,

www.youtube.com

yenisini de buldurabilir misiniz?

mac'te recovery programları nasıl çalışır bilmiyorum ama windows'ta düşük de olsa ihtimal var. Word siz kaydetmeseniz de bir temporary dosya oluşturuyor, üstüne veri yazılmadıysa tamamen veya kısmen kurtarmak mümkün.

finder açıkken shift+command+g basıp açılan yere aşağıdakini yazın bir bakalım.

~/Library/Containers/com.Microsoft/Data/Library/Preferences/AutoRecovery

çalışmadı.

Harddiski kullandikca uzerine yazma sansi var dosyanin. Harddisli kendiniz cikaramayacaginiza gore teknik servis bence cozum

Türkiye için yazıyorum, 30 gün içinde (kullanılmış olsa bile) koşulsuz iade hakkınız var.

thetruenorthstrongandfree

orada iade seçeneği var ama açıldığı için kabul etmeyebilirler mi emin olamamıştım

Açtığım kulaklığı iade ettim, hiç sorgu sual bile olmadı. Edebilirsiniz

ben de jabra kulaklık iade etmiştim. bir teknik sorunu yoktu ama beğenmedim. müşteri temsilcisi "beklentimi karşılamadı" demeniz yeterli diyip iade sürecini başlatmıştı.

Evet var.
120 gün 4 ay eder.
Ocak Şubat Mart Nisan - Hat 1
Mayıs Haziran Temmuz Ağustos - Hat 2
Eylül Ekim Kasım Aralık - Telefon Kapalı

Ocakta başa dön.

Sorun şu Eylülden sonra Ocak ayına kadar ne yapacaksın?

başka bir telefonla 4 ay geçiririm zaten kamerası airdrop gibi şeyleri için almak istiyorum asıl. benim sim kartı mı blokluyolar telefonun kendisi bloklanmmıyor mu simi alıp tr telefonlarına takarım

Ocak Şubat Mart Nisan - Hat 1
Mayıs Haziran Temmuz Ağustos - Hat 2
Eylül Ekim Kasım Aralık - ikinci el iPhone6 ile aynı iCloud ile oturum açarsanız kayıtsız telefonu eski iPhoneye sim takarak kullanabilirsiniz.

16:00'da randevu sistemi yenileniyor diyolla. o zaman bir deneseniz.

passcope gibi uygulamalar kullanabilirsiniz ya da harddiski çıkartıp başka bir bilgisayara harci olarak bağlayarak dosyaları görüntüleyebilirsiniz.

şifre ekranında iken ctrl+alt+delete tuşlarına iki kez basın,
kullanıcı adı yazılacak gibi bir ekran geliyordu sanırım,

orada kullanıcı adı kısmını administrator yazıp şifre boş şekilde oturum açmayı deneyin. özellikle şifre koymadı iseniz oturum açılacaktır.

Xp'de bios'tan şifre kaldırılıyordu yanlış hatırlamıyorsam.

www.lazesoft.com

başka bir bilgisayarda yukarıdaki yazılımı cd'ye veya usb ye yazdırıp bu cd veya usb ile xp laptopu boot etmeniz sorunu çözecektir.

araçta cd yeri var ise cd araç tutuculara bir bakın isterseniz.

en yakın arkadaşlarımdan birinin kardeşi var.
çok moral bozucu gerçekten.
ama bu işler daha yeni çıktığından beri kafayı takmıştı, şansa voleyi vurmadı, hak etti yani.

bi arkadaşımın arkadaşı bitcoin treni ilk kalktığında yakalayanlardan. sadece btc'den kazandığı para ile full donanım sıfır seat leon almıştı kendine.

4 sene önce bitcoini düzgün telaffuz edemeyen, batıracak paran varmış diyerek tiye alan arkadaşlarım bugünün kazananları. Ben o kadar al sata, o kadar bekleyişe rağmen koyduğumu anca alabiliyorum. Tabi onlar bitcoinin 20k'da 5-6k'lara düştüğü buhran dönemini görmedi, attıkları her taş vuruyor.

Sayılırsa ben bir motosiklet parası çıkardım, nasıl yaptın dersen tamamen şans, analiz falan yalan.

biri var tanidigim, fiziksel altin satardi bitcoin ile yillar once. o aralar ben de almistim ama biraz yukselince sattim parasizliktan. o kendine milyonluk ev almis durumda su an.

vole vurmak diyemem ama 2017 ocak ayında sırf adı güzel diye 70 ethereum almıştım. sonrasında yurtdışına çalışmaya gittim ve temmuz 2018 de döndüğümde coinim olduğunu hatırlayıp 160bin küsür para elde etmiştim. sıfır bilgim var sadece offline cüzdan yapıp duvara yapıştırmıştım.

bitcoini çok çok iyi fiyatlardan görmüştüm ama çalışmadığım için yatırım yapma fırsatını o dönem kaçırdım.. 7k civarındayken adeti lazım değil kadar eth aldım.. o para 4e katladı.. halen bekliyorum çünkü daha da yükseleceğini düşünüyorum (ytd).. bir yandan da 3 adet rtx 3070 ile kendi halime binance havuzunda eth kazıyorum.. 6 ay oldu başlayalı ve bana göre oldukça iyi getirisi var.. kartları da yanlış hatırlamıyorsam 8 bin tl'den falan düşürmüştüm..

@gerenkyok bu konuda bir gelişme yok.. 3 seçenek konuşuluyor ve bu sene bitmeden yürürlüğe girecek gibi gözüküyor..

Menkul kıymet olarak değerlendirilirse: Bunun için Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SPK) düzenleme yapması gerekiyor. Normalde SPK, kripto paraların bu tanıma uymadığını düşünüyor, bu yüzden menkul kıymet olarak değerlendirmek istemiyor. Eğer bu uygulanırsa, tıpkı hisse senedi alım satım kazancında, kaynağından yüzde 10 stopaj kesilmesi gibi, kripto para işlem platformlarına “aracı kurum izni” verecek ve platform kullanıcı adına yüzde 10 stopaj uygulayacak. Böylece kripto para işlem platformları vergilendirmede aracı olacak.

Emtia (altın, gümüş, buğday vs.) olarak değerlendirilirse: Bu durumda kripto para alım satımının sürekli ya da aralıklı yapılıp yapılmadığına bakılacak. Sürekli ise kullanıcılardan mükellef olmaları istenecek. Kullanıcı hem Katma Değer Vergisi hem de Gelir Vergisi ödeyecek. Aralıklı bir kazanç söz konusu ise belli bir rakamın üzerindeki kazançlar için sadece Gelir Vergisi söz konusu olacak. 2020 yılı için, 40.000 TL’nin üzerinde bir düzensiz kazanç varsa, 40.000 TL’nin üzeri için gelir vergisi ödeniyor.

Para olarak değerlendirilirse: Kripto paraların regülasyonlar çerçevesinde “para” olarak değerlendirilmesi en düşük ihtimal. Bu durumda euro ve dolarda olduğu gibi şahıslar vergi yükümlülüğünden kurtuluyor. Merkez Bankası’nın iş yükü artacağından bu ihtimal son sırada yer alıyor.

benim fikrim ne diye soracak olursan;

3 milyon tl'lik bir gelir elde etsem herhangi bir vergi ödemem gerekiyor mu diye düşünerek en yakındaki vergi dairesine giderim sanırım.. uzun vadede hayırdır diye sorarlar diye tahmin ediyorum.. en azından şuan vergilendirilmese bile sen iyi niyetinle şu şu tarihte devlete başvurmuş oluyorsun..

Benim çevremde yok hiç. 12 bin TL koyup 18 bin alan var en fazla.

vole vurmak için ya şanslı olup önceden trene binmiş olmanız, ya da daha çok daha fazla şanslı olup patlamadan önce bir alt coin yakalamış ve ona ciddi meblağ yatırmış olmanız gerekiyor... btc 9000 dolar civarındayken 5-6 tane satın almış bir uzaktan arkadaşım var. 2 tanesini bozup yelkenli tekne aldı bu sene. daha yakın arkadaşım mart başında chz'ye 250000 yatırmıştı. çok kısa süre sonra ana parasını çekerek 0 suv aldı. bununla yetinmeyip chz stickeri bastırdı ve alexander'a bir teşekkür tweeti attı... olabiliyor yani.. ama şans unsuru çok...

bilenler için soruya ek olarak, binance globalde 3milyon tl'lik gelir elde ettik, binance TR'ye aktardık diyelim. Bunu bankaya aktarınca maliye hop demez mi anında. sorgu sualsiz kullanılabilir mi bu para?

arkadaşım 90 bin tl'sini 400 bin tl yaptı biz de şokuz.

İş yerinden bir tanıdık borç para ile 70 bin kâr yaptı. Gidip ikinci el opel bir araç almıştı.

ben ugreen ve baseus urunlerine de bakmanizi oneririm, kablo adaptor vb konularda guvenimi kazanmis markalar. urun.n11.com sunu aldim hatta aliexpress'ten, yolda suan.

youtube'de onur akbaş isimli bir kanalda incelemişlerdi sanırım ürünü, bir bakarsınız.

Merkezi kilit sistemlerinde anahtar üzerindeki bir tuşu uzun süre basma yada iki tuşu usun süre basılı tutarak modlar arasında geçiş yapılabiliyor. Sizdeki anahtarda da benzer bir ayar vardır internette biraz araştırma yaparak ayarın nasıl yapıldığına ulaşabilirsiniz. Hangi model araç ise ona göre içerik kısıtlaması yaparak anahtar modları/ayarları bileğisine gidin sorun çözülür.

Pili azalmış.

araba modeli ney?
ona göre değişebilir de.

elimde bir tane acilmayan macbook vardi (3-5 saniye calisip kapaniyordu), apple store'a goturdum hallettiler software sikintisi imis. olay yurtdisinda oldu, laptop 8-9 yasinda idi, bir kurus para almadilar.

verdiği hata nedir? kitlenip kalıyor mu? yoksa hata mesajı mı var? recovery mode girince disk utilty açılabiliyor mu?

bootcamp bazen sistem dosyalarina erisip onlari bozabiliyor. cok nadir olan bir sey. bir arkadasimin daha basina gelmisti bu durum, internette bakindiginda gormustu birkac yerde. sistem dosyalari bozuldugu icin kendini baslatamiyor. hangi versiyon macos kullaniyorsun?

eger yukardaki durum olduysa bootable disk ile yeniden kurmak lazim. timemachine yedegin varsa o da olabilir.

Kitlenmiyor. Hata mesajı veriyor. İnternet recovery denesem de hata mesajı vermeye ediyor bu yüzden kurtarma işlemine devam edemiyor. Disk utility aşamasına geçemiyor. Dediğin gibi fakyoras. Sanırım sistem dosyaları bozuldu. El capitan kullanıyordum. Arkadaşın nasıl çözdü?

support.apple.com


support.apple.com

bunları bir deneseniz.

nvram ve pram'i sıfırlayın. olmazsa, datalarınızdan feragat edebilirseniz, clean install yapıverin.

Datalarım gidebilir sorun değil. Sadece macbook yeter ki bir an önce geri gelsin. Uzaktan çalışan biriyim bilgisayar benim elim ayağım. Nvram ve PRam nasıl sıfırlanıyor? Clean install nasıl olacak?

Giovanne söylediklerinize baktım. Biraz fikir edindim.
www.macworld.co.uk

3000-3500 olmasi lazim

Su videoda abi soyluyodu

(git: youtu.be )

3000-3500 olmasi gerek.

çoğu asgari ücret + günlük harcırah. o da 70-100 arası.

Uluslararasi tir soforu 8-10k yapar.

Tır şöförü için;

2600 TL net maaşı + 0,25 KRŞ x KM

6000-8000 KM arası aylık yol yapılıyor.

Marmara bölgesi.

selamlar, ayakkabınızın içine jel taban alın. etkisini hemen hissedersiniz. gratis, rossmann gibi yerlerde satılıyor.

jel yada silikon tabanlıktan ben ve kardeşimde faydalandı.

abi ayakta değil, dizlerim ağrıyor sadece

haritada bulunamayan, sözlükte dalga geçilen bilecik'ten bildiriyorum.

abi kurtulun istanbul'dan. yok mu alternatif şehirlerde aynı mesleğinizi yapabileceğiniz bir yerler. geçmiş olsun.

Kiloluysanız
Üst bacak kaslarınız zayıfsa
Bacaklarınızda içe veya dışa çarpıklık varsa
Düztaban iseniz

Sakatlık değil ama dejenerasyon başlangıcı olabiliyormuş. Yakın zamanda sporda sakatlandım ve çok araştırdım. Diz eklemi çok komplike olduğundan çok açık bazı semptomlarınız yoksa -mesela dizinizde bariz bir şişlik (öyle sanki geçen gün böyle değildi dizim değil de, gerçekten şişmesi), dokununca ağrı, kilitlenme- MR olmadan bir şey söyleyemiyorlar. Ama geneli de dinlenme ile geçiyor. Spor yapmak ve kilo vermek de çok önemli...

oyunu indirmeden telefon dilini değiştirip, indirip, tekrar telefon dilini türkçeye çevirmek olabilir.

Çoğu oyunun ayarlar menüsünde dil seçeneği oluyor, yok mu?

norveççe lazım :(

ben puro içiyorum artık sigara isteğine engel olamadığımda. ağır ve iğrenç geliyor, tek puro yetiyor o isteği bastırmak için.

gazete kağıdını yakıp külünü yala

tatlı bir şeyler ye. oyun oyna. birileriyle konuş.

Bir taneden bir şey olmaz.

aptal oalrak görürüm seni

Yak be bi tane bişi olmaz. Kaç kere geleceğiz dünyaya :D

Alköl iç

içersen kaybedersin.

@easy dsaufhsuaf burayı terket

ben ettim sen etme. ıvır zıvır ye, su iç, tespih çek, elini ve ağzını oyala bişeylerle.

aynı durumdaydım, 1 günde 1 paket içtim ertesi gün kalktığımda o ağız kuruluğu o iğrneç sigara tadı sayesinde tekrar başlamadan bıraktım. iç abartarak iç tekrar iksin ve bırak.

6 yıl içmedim. sizin gibi ikileme düştüm çok canım sıkkındı. bi'taneden birşey olmaz dedim.

oldu.

3 yıldır geri bırakmaya çalışıyorum.

sakın diyeyim.

iphone 11 pro benim için çok pahallı mesela. 14 tl sigara*365 gün *3 yıl (ortalama, alım gücü de aynı kalsa idi) 15.330 tl. bir iphone içmişim.

belirli bir hızın üzerine çıkınca elektrik motoru zaten yetemediği için benzinli motora geçmek zorunda. o nedenle uzun yolda 1.8 benzinli motor ne yakarsa o kadar yakar diyorlar. şehiriçinde dur-kalk trafiğinde 50-60km hız bandında sürdüğün için elektrik motoru çalışıyor. benzinli motora pek ihtiyaç kalmıyor. şehir içinde hibrit arabanın az yakması esprisi oradan geliyor.

2019 Corollar Hibrit kullandım. Şehir içi/dışı karışık. Araba 2 kişiydik, bagaj yoktu. Klima çok az açtım, gazı neredeyse hiç köklemedim, mümkün mertebe elektrik motoru ile gitmeye çalıştım. Sonuç: 5lt/100km

Bence normal ortalaması 6-7 civarındadır. Çok ekonomik değil.

Toyota Auris Hyrid kullaniyorum. Yaklasik 3000km oldu. Uzun yol da var, dag tepe de var, sehir ici de var. Ortalama 4.5lt/100km civarinda suan.

Dogruluk payi var tabii ki, ama uzun yolda bir suru insanin elestirdigi gibi cok yakmiyor.

Kullanimina gore cok degisiyor ama arac seni agresif kullanmamaya itiyor diyebilirim.

yakın arkadaşımda yaris hybrid var. bir süre kullandım. araç tamamen şehir içine uygun bir araç. 50 km hızdan sonra benzinli motora geçiyor. uzun yolda çok verimli değil hassas kullanım gerektiriyor. bagajı yok denecek kadar küçük. bu aracı aldığın gibi net bir değer kaybı yaşıyorsun. şu an için toyota sorunsuz bir araç ancak ileride bir arıza yaparsa sanayiye gideyimde yaptırıyım diye düşünemezsin. bence tr piyasasına uygun değil.

Ben denedim.

yadi.sk

gıdım gıdım dikkatli kullanmama rağmen 5.4 lt ortalama verdi.

araç 1.8 lt motora sahip.

satılırken 1.6 üzerinden vergilendiriliyor.

yıllık vergilendirmede;

(2019 model ve 1598 cc) 899,50 TL x 2

yerine

(2019 model ve 1798 cc) 1.588,00 TL x 2

üzerinden vergi ödeniyor.

bana çok gelmişti mtv ve ortalama yakıt tüketimi.

Hibrit Corolla'nın yakıt yüketimi 3 değil 5 diyoruz abicim ya

bilader allah senin yardımcın olsun sen ölmüşün toprak atanın yok vesselam...

Bu aciz halinden allaha sığın töbe ve tevekkül et

son paragrafta cevabi vermişsin zaten. sürekli benzer kültüre sahip ülkelerde gezmek bir süre sonra 'eee ne ki yani' duygusu oluşturabiliyor. sosyalleşerek bunu aşabiliyorsun ama sen onu yapmak istemediğin için dediklerinde haklısın.

senin çözümün amerika'da da değil mesela. orada da bu duyguları yaşarsın. asya-afrika-güney amerika senin ilacın :)

boşver kanka seyahat meyahat bozar adamı. hem düşünsene havaalanına gidiş gelişi, uzun pasaport ve bagaj kuyruklarını, rötarları aksilikleri soğuğu yağmuru..çağır hatununu eve mis gibi takılın!

geçmiş olsun, ruhun ölmüş. bence de evde otur hocam, boşa masrafa giriyor seninki. sen bu tavırla aya gitsen "ee zaten görüyoduk bunu dünyadan dümdüz gri yer" der mekikte beklersin.

instagrama fotoğraf ekliyorsun işte başka bir olayı yok gezmenin
3 gün bir şehre gittin diye fazla beklentiye girmeye gerek yok

Yazdiklariniza bakilirsa seyahat etmeyi pek sevmiyorsunuz, sevmek zorunda da diilsiniz, nedense son yillarda herkes seyahati sevmeli gibi bir kanun var (bu arada ben cok seviyorum, seyahat etmediğim zamanlarda bir sonraki seyahatimi dusunuyorum ve hayal ediyorum)

Kendi adima sehirlerde sokaklari, insanlari izlemeyi seviyorum en cok, farkli bir yerde olmak bile basli basina ruhumu tatmin ediyor.

Dogasi guzel yerlerde dogayi izlemek ve fotograf cekmek hosuma gidiyor, yazin seyahati hic sevmem (anca golgede yatmali) kisin da yagmur camur olmadikca cok usume problemim yok,o nedenle park bahce, cicek bocek beni mutlu eder.

Tipik turist aktivitelerini de seviyorum, aptalca oldugunu bile bile bir duvarda elimi 360 derece dondurmeye calismak, bi cesmeye bozuk para atmak bana eglenceli geliyor.

Daha once kitaplarda okudugum, filmlerde dizilerde izledigim yerlerde bulunmak bana zevk veriyor.

Yolda olma halini seviyorum, ozellikle tren yolculuguna bayilirim.

Aslinda bakinca yukarida yazdiklarinizdan cok da farkli bir sey yapmıyorum ama bu dediklerin bana zevk veriyor.

Bence sorun bahsettigim dayatmada, herkes seyahati sevmek zorunda degil. Eksikligini de hissetmiyorsan evde otur ne sakincasi var.

vizyon dediğimiz şey tam da bu işte. sende yok ondan baboli.

evde çekirdek kola akıt gitsin.

Bu kafayla, her boka bir kulp bularak hiçbir şeyden keyif alabileceğini sanmıyorum. Güney Amerika ya da Asya da farklı olmayacak. Yine müze, manzara, eğlence mekanları falan olacak.
Madem aksiyon istiyorsun, safariye falan git dicem ama belli ki sen ona da 2 saat sonra "ya anladık işte aslan kaplan amk" diyeceksin. Boşver otur çayını iç.

Ben tarihi yerleri gezerken zevkten dört köşe oluyorum mesela. Bambaşka kültürler, yaşantılar varmış lan bizim gördüklerimizden diyorum ve aşırı ilgimi çekiyor. Müze falan gezerken bu tarz düşünürsen belki biraz daha ilgi çekici olabilir.

millet de bir şey yapmıyor pek. dediklerini veya azını yapıyor.

ben mesela farklı yerde olmayı seviyorum. bir şey yapmasam bile 2 gün paris'te olsam önümüzdeki günden itibaren bana iyi gelir. ama herkes sevmek zorunda değil.

enerjin düşük bence senin, tempolu yürüyüş yap ya da kapalı havuzda bol bol yüz bol bol taze meyve suyu içi kelle paça karışık çorba falan iç. sonra gezersin önce enerjini yükselt.

aslinda gezmek zorundaymisiz gibi bir algi olustu sosyal medya etkisiyle. keyif almiyorsaniz gezmeyin. bir anlami yok ki oyle.

ote yandan bahsettiginiz durumlardan keyif almiyorsaniz neden keyif aliyorsunuz? cunku bu durumda yasadiginiz yerde de cok keyifli bir hayatiniz olmaz. yani durup beni ne mutlu ediyor diye dusunmek lazim cerceveyi genisletip.

bana yurtdisinda gordugum her sey muazzam geliyor. farkli insan yuzleri, farkli diller, bambaska yemekler, aliskanliklar, gormedigim meyveler, agaclar...

bir de bir hobiniz varsa, atiyorum ata binmek, onu farkli ulkelerde gerceklestirmek keyif verebilir.

avrupa hep aynı evet. tokyo'ya falan git belki seversin. seyahat etmeyi sevmiyorsan da kendini zorlama.

surekli benzer yerlere gitmissin anlasilan ama o bile keyif verici aslinda... dedigin gibi baska yerlere gitme vaktin gelmis senin ama onlar da cok mutlu etmeyebilir seni; hayata karsi tutumunu degistir bence :)

genelde 5-8 gun arasi ayni sehirde kaliyorum ben. hem cok bilindik yerlerini geziyorum, hem de sehrin icinde kayboluyorum; sehir ici yuruyorum bol bol ve kesif yapiyorum. yemekleri bilindik ve turistik yerlerde degil halkla konusup ya da yuruken kesfettigim local yerlerde yiyorum, iciyorum. ayrica sehre yakin guzel yerler varsa da sabah erkenden cikip tren,otobus ile tum gun pass alip, gezip dolasip geliyorum merkeze.

her seferinde de cok keyif aliyorum seyahatlerimden :) asya tarafini deneyebilirsin, doga olarak cok daha muazzam

"bilader allah senin yardımcın olsun sen ölmüşün toprak atanın yok vesselam...
Bu aciz halinden allaha sığın töbe ve tevekkül et" +1

anaaa :D
kız vizyonsuz musun?

müze geziyorum, her şeyi anlamak zorunda değilim bir sanat eserine bakınca tarihinden estetikten etkilenmem de yeter. ayrıca böyle şeyler zamanla gelişir. hiç gitmeyip hiç ilgilenmezsen nasıl bakış açısı kazanacaksın sevmezsin müze falan tabi.

bit pazarlarını, sahafları geziyorum.

özel yemeklerini/içeceklerini/tatlılarını falan deniyorum.

o şehre özel bütçemin el verdiği cafeleri deniyorum.

ilgi alanımın olduğu bir etkinlik varsa; konser tiyatro falan onlara bilet bakıyorum önceden.

online platformlardan birileriyle tanışıp buluşuyorum, bişiler içiyoruz, geziyoruz falan.

hediyelik eşya bakmıyorum, onun yerine türkiyede olmayan ya da pahalı olan yiyecek/içecek alışverişi yapıyorum marketlerden ve kapanış.

Duyuru komik cevaplar ondan da komik, gülmekten okuyamıyorum. :))

Hakikaten kendinizi bir kontrol edin ölmüş olabilirsiniz.
Ben bu kadar hayattan zerre zevk almayan ve memnuniyetsiz birini görmedim.:)

Ben olsam yeni bir yer görüyorum diye sevinçle gezerdim ki yurtdışına çıkma ihtimal ve imkanım yok.
Dediğiniz yerlere gitmeyin tamam kafe, müze vs sıkıcı diyelim.

Çıkın sokaklarında kaybolun, insanlarının içine girin vakit geçirin bazen dil bilmek gerekmiyor insanları tanımak için, yemeklerini keşfedin.
Çocuklarını görün onlarla vakit geçirin. Aslında yapılacak o kadar çok şey var ki.
Starbaksa gidip tabii ki mutlu olamazsınız.

sevişmek de belki bu anlarda ilaç gibi gelebilir.

Sevmiyorsanız seyahat etmeyi, etmeyin. Bence insanları bu konuda “itelemek”, seyahati övmek etmek çok saçma. Instagram’da havalı dursun diye gezeceğinize evinizde istediğinizi yapın. Aptalca bir zorbalık yapılıyor bu konuda. Herkes gezmeyi, yeni yerlerden zevk almayı “görev” ediniyor. Saçmalık.

Sorunuza gelince, merak ettiğim yerleri geziyorum, orayla ilgili planlarım oluyor gitmeden önce. Spontane bir geziyse, en güzel barlarına giderim, daha turistik olmayan yerleri de keşfetmeye çalışırım. Gidip sokaklarında aylaklık da yaparım, insan izlemek hoşuma gider. Bit pazarlarına giderim. Varsa ilgilendiğim bir müzesi, oraya kesinlikle gitmeye çalışırım. Müze gezmeyi severim zaten, arkadaşlarımla buluşup da gezerim kendi yaşadığım şehirde.

Dağ-taş, tırmanma beni zorladığı için ayrı bir zevk alıp gezerim. Bisiklet sürerim. İnsanlarla iletişime çok kapalı gözükmemeye çalışırım. Zaten yalnız seyahat ediyorsam, kesin oradakilerle uzun-kısa muhabbete girerim. Tavsiye alırım. Bunlar bana yük değil.

Sırtımda çantayla epeyce dolaştığım bir vakit, yatağımı özlediğimden bir iki ay seyahat etmemiştim. O sırada bana spontane gelen bir teklifi kabul edip Amsterdam’a gittim ve çok da zevk alamadım oradaki gezimden mesela. Yük geldi bana, modum düşüktü. O günden beri asla istemediğim yola çıkmam, belki evde oturup film izlemek daha iyi gelecektir bana. Gezmek için gezmem.

walmarta git şişko arabalarına bin gezin, tam senlik aktivite.

www.youtube.com

bu video geldi aklıma :)

çok bir beklentiye girmeye gerek yok, çok abartılacak büyülenecek bir durum yok, oralar da yaşanılan yerler, insanlar normal olarak yaşıyor.
Farklı şeyler görmek ilgi çekicidir. Mesela yolda yürürken sıra dışı bir insan görürsen ilgini çeker, aynı mantık, sıra dışı şeyler görüyorsun ve ilgini çekiyor. Nerede olduğunu sorguluyor kafa, kendini sorguluyor, insanları sorguluyor, memleketini sorguluyor, karşılaştırıyor, yeni fikirler ediniyorsun. Ne kadar sıra dışı ise gördüğün gittiğin yer o kadar derin bir şekilde yaşıyorsun bu tecrübeyi.
Herkesin gittiği yerlere gitmekte korkulacak bir şey yok.
Mesela endonezya ya gittim, motosiklet kiraladım ve rastgele dağlara köylere kökledim 5-6 ay kadar önce. Çok sıra dışı bir tecrübe, çok değişik kafası var. İnsanlar gidiyorlar, atıyorum bilmem ne dağında gün doğumunu izliyorlar bali adasında, bunu yaşamak çok sıra dışı, insanın kafasını açar, farklı bir tecrübe.

Tabi seyehatin %100 ünde bu kafada olmayı beklemeyin. Seyehat etmek aktif olmak demek, gidip otel odalarında bol keseden karın şişirmek içmek sıçmak falan bunu seyehat etmek olarak değerlendirmiyorum, o farklı bir şey. Ne kadar yorulursanız o kadar çok experience yaşarsınız.

Özet geçmek gerekir ise ilgini çeken bir coğrafya / toplum da ilgini çeken tecrübe ( experience) ler kovalayacaksın ve oralara gideceksin ki bu hoşuna gitsin.

Sizin gibi biriyle kazara gezmeye çıkmam umarım.

İlgimi çeken konularda ne varsa onu yapıyorum. Gitmiş olmak için müzeye ya da tarihi bir yere gitmem. Sıkılıyorum. Genelde doğa ile ilgili yerleri seviyorum. Park bahçe köy kasaba gezmek gibi.

Club cafe gitmem. Sevgilimle gezerken yemek yemeyi vakit kaybı olarak görürdük. En hızlı şekilde halledip yola devam ederdik.

Alışveriş çok yapıyorum. Paramı bitirmeden gelmeyi sevmiyorum. Sadece bardak altlığı gibi standart şeyler değil gittiğim yerin butiklerini çok gezerim.

Birde çıkıp rastgele gezmeyi seviyorum. Çok kayboldum ama çok güzel yerler buldum.

Genel olarak depresif ve mutsuz bir ruh haliniz olabilir. Bazen bir yerden sonra insan her şeyden sıkılabiliyor. "Ee ne oldu ki şimdi?" moduna girebiliyor. Eğer sizde bu durum yoksa gezmeyi sevmiyorsunuz demektir. Sevmek zorunda değilsiniz zaten. Sevmiyorsanız yapmayın, sevebileceğiniz farklı şeyler bulun kendinize. Burada size laf sokan tiplere de takılmayın.

Bu saydiklarindan keyif almiyorsan deniz tatili yap. Plaji, denizi güzel olan ülkelere gidip denize girer, yemegini yer uyursun.

Ona da "Ee noldu suya girdik ciktik simdi!" diyorsan gercekten ölmüssün dostum :D
O zaman seyahat etmemelisin.

Sorun olaya tersten yaklaşıyor olmanız, herkes x ülkesine gidiyor ben de gideyim diyorsunuz, gidince de rutine düşüyorsunuz. Önce ilginizi çeken bir şey bulun, bu ilginç bir yeri görmek olabilir, adrenalin aktivitesi olabilir, çok istisnai yöresel bir aktivite olabilir, belli bir yemek olabilir, karşı cins olabilir, bir şeyin eğitimini almak olabilir, sevdiğiniz bir muzisyenin konserine katılmak olabilir vs. vs. o şeyi bulunca da hangi ülkedeyse oraya gidin. Bu yer belki küçük bir kasaba da olabilir. Aklınızda şu an bir şey yoksa keşfedene kadar gitmeyin zaten. Seyahat etmek Paris'e gidip fotoğraf çekilip instagrama koymak demek değil, hatta bundan daha berbat bir seyahat düşünemiyorum.
Yazılmış zaten herkes seyahat etmeyi sevmeyebilir, tatilde seyahat dışında aktiviteler de yapılabilir.

herkes seyahat etmeyi sevmiyor, siz de sevmek zorunda değilsiniz. bir kenara gidiş dönüş bileti diğer yana 20-30 kitap koysam, hiç düşünmeden kitaplara sarılacak bir arkadaşım var benim. yemeğe düşkün, tüm seyahat planlarını buna göre yapan tanıdığım da var. insanlar çeşit çeşit, zevkler de öyle. biri diğerinden iyi demek anlamsız.

ben ne yapıyoruma gelirsem, farklı yerler görmeyi seviyorum. aklımda kalan bir müze için ikinci kez seyahat ettiğim şehir de var, gidip en ünlü müzesine gitmediğim şehir de. gitmeden vaktim varsa blogları okurum ama genelde kafama göre takılıyorum. hava çok soğuk değilse yürüyerek gezmeyi, ilgimi çeken sokaklara dalmayı, yerellerin takıldığı kafelerde oturmayı seviyorum.

hem aldim hem sattim. yanisi alinir.

lambali mi lcd mi?

menusunde kullanım sayacı vardır, ordan kontrol edebilirsiniz

ledse alınır. faturasını iste alınış tarihine göre hesap et. led cihazların ampul ömrü ortalama 30.000 saat civarı. 2 ay bile kullanmış olsa maksimum günde 5 saatten, 2 ayda tahmini en fazla 300 saat izlemiş olabilir. bu da yepisyeni demektir.

menüdeki kullanım sayacı sıfırlanabiliyor bizim epson'da. bilginize.

Migros. Mesela elektroniğe 100 lira daha indirim kampanyası oluyor arada. En azından muhattabın var. Dükkandan bir şey almam ben. İnternetten dolandırılırım daha iyi.

internetten alınır. dükkandan/mağazadan telefon alırsan hem iade edemezsin hem de daha fazla para ödersin. netten alırsan iade edebilirsin ve az para ödersin hatta indirim kuponları ve kampanyalarla bayağı kâr elde edebilirsin.

telefoncular zaten netten alıyor telefon üzerine kârını ekleyip satıyor. şu zamanda dükkandan/mağazadan telefon almak göz göre göre kazıklanmak yazık.

bu arada netten kastım n11, gg, hb gibi siteler. sahibindendeki g.antep/şahinbeydeki şuayip bey değil.

migros +1

geçen sene aldığım xiaomi bozuk çıktı 6. ay civarında,

delta servis garanti dışı onarım teklif etmişti, migrosa gittim iade alıp parasını ödeyip deltaya iade yollamıştı cihazı.

datça'ya varmadan Özil camping var isterseniz.

1- evet, bir ustaya göster. muhtemelen ön takımı vurmuşsun.

2- hayır. vurmak garanti kapsamına girmez. bir ihtimal kasko beyan ile yapabilir. sormak lazım.

Bu şekilde kullanmayın kendinizi tehlikeye atmayın. Kaskodan ya da trafik sigortasından kaza yaptımdiye yaptırmanız mümkün sigortacınıza danışın.

garanti kapsamına girmez. acil git sanayiye alt takımlara zarar verdiysen sıkıntı olur.

yeni direksiyon kutunuzu güle güle kullanın :(

Yürüyen bir aksamı çarpmışsınız. Ne kadar hasar var bakılmadan bilinmez. Garantiye girmez, o yüzden işinin ehli bir özel servise/ustaya götürebilirsiniz ama garanti bozulur mu bilemem.

Böyle kullanmayın hayat şakaya gelmez.

alınır çok sıkıntı yapacak bir araba değil.

Fiesta araba olarqk iyidir ama trendi bombostur. 1.25 gercekten hantal. İdare edilecek kadar bile degil. Hele bir de beyaz renk ise satilmiyor da kolay kolay. Corsa falan bakin. Yabda 1.4 tdci olanına Fiestanim

yakıt konusunu senin için bir kriterse alma. 1.25 fiesta, 1.2 corsa çok çok yakar ve yakmasına rağmen çok iyi de gitmez. bence turbo beslemeli bir araç bak derim. polo, ibiza, clio falan o modellerde turbo benzinli bulabilirsin.

Ayrıca genelde trend donanım ve beyazlar kirama şirketleri tarafından da tercih edildiğinden aracın geçmişini iyi sorgula.

@kraldan cok kralci

yakıt konusunda şehir içi 7.5 litre deniyor, ben bir müddet kullandıktan sonra tüp taktırmayı düşünüyorum. atmosferik motor için 1.2 veya 1.4 arasında bir fark yok. tsi motorlarda tüp takmak sıkıntı olduğu için açıkçası atmosferik motor bakıyorum. baktığım araç gri renk ve sahibini tanıdığımdan aracın geçmişi ile ilgili bir sorun yok.

kafamı karıştıran hantal olarak bahsedilmesi buda kişiden kişiye göre değişiyor diye anlıyorum. en iyisi deneme sürüşü yapmak.

alacaksanız aynı kasa 1.6 atmosferik alın bence yakıt olarak 8.5-9 yakıyor ama en azından basınca yürür

Kisiden kisiye degisme eşiğinin altinda bir hantalligi var hocam. Ben 1.2 atmosferik çok araba kullandim. Boylesini görmedim. Sanzimanla da ilgili sanirim. İvmelenmemeyi gectim bir sey tutup geri cekiyor sanki.

Tek bir tane de kullanmadim. Hepsi öyleydi 1.25 fiestalarin.

1.85 den uzunlar içine hiç bir şekilde sığamaz. onun dışında iyi bir araba diye düşünüyorum

2015 1.25 kullanıcısıyım.

araç durduğu yerde çok karizma. hareket edince gitmiyor maalesef. düzlük yerde tek başınıza kullanırken keyif verir.

test ederken 3 arkadaş bir rampa çıkmaya çalışın demek istediğimi anlayacaksınız.

kalitesi, ses sistemi, direksiyon çevirmesi çok zevkli araç, sırf motoru yüzünden soğudum değiştireceğim. yollarda gördüğümüz çoğu modelli araç turbolu. bu araç 2000lerin motor teknolojisinde kalmış, arkadan gelen herkes ama herkes yol istiyor turbosu olan dizel/benzin bir araç alacağım. yetti bana..

Fiesta degerini koruyan arac. Satilmaz demisler de fiesta tutulmayan bir araba degil ki. Gayet de satilir. Her paketi satilir fiestanin.

2.0 litre altı araba, araba değildir kanımca

arkadaşlar arabayı aldım, belirttiğiniz gibi çok seri bir araba değil ama kullanılmayacak gibide değil. istanbulda şehiriçinde kullanılabilir. uzun yolda yaptım, alacaklara ışık tutması için yazıyorum.

karbonhidratta yağ olmaz ki? ekmekte de çok az yağ olur, bunları yemeyince yağları azaltmış olmazsın yani.

malzemeleri bir şeyin arasına koymak zorunda değilsin, bir kaba koyup götürebilirsin.

Ben wasa yiyorum ya da rice cakes dedikleri pirinç patlaklarından. Daha doyurucu ve lif oranı daha yüksek olduğu için daha sağlıklı. 15.5 aydır ekmek yemedim, mutluyum. Başta eksik gibi geliyor ama alışıyorsunuz ekmeksiz beslenmeye.

Ne kadar sağlıklı bilmiyorum ama ekmek yememek için kahvaltıda salata yapıp götüren var.

alternatif olarak;
kahvaltıyı komple kesin, iki gün sonunda oh diyeceksiniz.
(bkz: aralıklı oruç)

1- bu rakamlar aralikli oruc'un turunu, ayrintilarini imliyor. ornegin, 16-8'de on alti saat ac kalip sekiz saatlik dilimde yiyorsunuz. 5-2'de haftanin bes gunu farkli bir diyet, iki gunu baska bir diyet uyguluyorsunuz. ye-dur-ye'de 24 saat serbest, 24 saat oruc.
ogun saatlerini uyku duzeninize gore ayarliyorsunuz. aclik suresini minimum 10-16 saate eristirip yag yakmaya gayret ediyorsunuz. mumkunse bu sure icinde idman (spor) yapiyorsunuz. yeni baslayanlar (16-8 icin misal) oglen 11-12 gece 7-8 gibi bir araliktaki yemek faslini azicik daha gevseterek baslayabiliyorlar. 10'da yiyor sabah, 9'da bitiriyor gece. bir gun sonra yarim saaat - bir saat daha sikilastiriyor, filan.

2- oruc sirasinda kalorisiz, yagsiz sivi tuketmelisiniz. su, sade kahve, sade cay, bitki caylari. seker yok. sut yok (yagsiz sut olabilir).

3- aralikli oructa, yeme zamani kalorili gidalara saldirirsaniz fayda deyil zarar gorursunuz. bir tanidik peynirli pastaya saldirmisti. ertesi gun aclik suresinde sikinti cekti. ayrica kilo aldigini fark etti. yillar once guzin abla'ya yazan bir hanim kiz geliyor aklima. "sebze diyeti", "corba diyeti" filan gibi tek ture odaklanan diyetlerden esinlenip kendi diyetini gelistirmis. "Tatli diyeti" yapmaya baslamis. ama bir, bir bucuk ay sonra iyice kilo almis, sagliginin kotulestigini hissetmis. nedenini soruyordu :P

Ekleme yapayım yukardaki cevaba, en popüleri 16-8 yani 16 saat açlık 8 saat yemek fakat bunu hemen yapmaya çalışmayın, kahvaltıyı bir saat geç yaparak başlayın mesela. Açlık süreniz normalde 10 sa 11le başlayın zamanla 12-13-14-15 saate çıkarıp sonra 16 saat tutmayı deneyin. Yüksek karbonhidratlı şekerli besleniyorsanız IF yapmak çok zor bunu da belirteyim. Sebze ve bir miktar meyve dışında karb tüketmemeye çalışın.

Oruç döneminde kalori almamanız gerekiyor, yağsız da olsa sütte şeker ve protein var. Bazı uzmanlar sütsüz şekersiz kahve dahi tüketilmemesi gerektiğini söylüyor ama ben şahsen kahve olmadan IF yapamam.

Belki uzun süreli IF yapanlar için hayvan gibi yiyip kilo almama oluyordur ama 16-8 yapıp 8 saatin içine 5000 kalori sığdırırsanız kilo almaya devam edersiniz. Rakamlar kişiden kişiye çok değişiyor tabi, yaşınız aktivite düzeyiniz metabolizmanız kritik önem taşıyor.

Tamam aç kalıyorsunuz insulin azalıyor glukagon ve katekolaminler artıyor yağ yakılıyor eyvallah ama harcadığınızdan çok kalori alırsanız vücut onu yağ olarak depolar. IF iyi güzel hoş ama yine de kıtlıktan çıkmış gibi yiyince kilo almak kaçınılmaz bence.

16-8 yapıp yediklerine de dikkat etmezsen pek netice alamazsın. Tek öğün yersen belki biraz daha serbest olunabilir ama yine de işi çok yokuşa surmemek lazım.
En güzeli mesela haftaici 18-6 veya 20-4 gibi bir düzeni bir şekilde rutin hale getirip uzun süre yapmak.

Öncelikle IF düzenini bir diyet değil, yeme alışkanlığı olarak görmeniz gerekiyor. Diyet olarak bakarsanız bir başlama ve bitiş süresi olacak ve ideal kilonuzda olunca eski alışkanlıklarla beraber(sık sık yemek, işlenmiş ürünler yemek, ekmeğe böreğe abanmak, vs.) kilolar geri gelebilir.

Değişken vardiyalı bir işte çalışmıyorsanız en çok tutulan 16:8 olanını uygulayabilirsiniz. 16 saat açlık, 8 saat serbest yeme süresi gibi.

Örneğin sabah kalktınız, su,kahve vs içerek güne başlıyoruz, öğlen yemeğinde açlık süremiz bitiyor, akşam eve geldiğimizde akşam yemeği yiyoruz ve açlık periyodu tekrar başlıyor.

su,kahve,çay, bitki çayları açlık sırasında serbest.

Bu yeme şeklinin dediğim saatlerde uygular iseniz olayı kaba taslak olarak şu;

Yemek yedikten sonra (akşam yemeği), pankreas aldığınız besinlerden enerji elde etmek için insülin salgılıyor. Vücut gerekli enerjiyi akşam yemeğinizdeki besinlerden almaya başlıyor.

insülin görevini bitirince hormonlar sırası ile salgılanıp büyüme hormonuna sıra geliyor. bu hormonun güzelliği kilo verme işlemini yağlardan başlatması, bu kısımda (öğle yemeği öncesi kısım) herhangi bir insülin tetikleyici besin aldığınızda sayacı başa sarmanız gerek. onun için ismi oruç, bu büyüme hormonu da öğle yemeği ile kesip yemeğimize başlayabiliriz.

öğün yenilebilir zamanlarda hayvan gibi yiyip kilo almamak kısmen doğru ama ne yeniyor orada. pasta, börek, şekerli gıdalar ne kadar yerseniz o kadar zarar.

bu beslenme şekli iki durumu vücudumuza öğretiyor. 1-hazır besin/buzdolabı/yemeksepeti olmayan dönemlerde insanlar yemeği için savaşarak/km'ler boyu yürüyerek,koşarak gerekli enerjiyi sağlayacak yemek bulabiliyorlardı. doğal olarak aralıklı beslenme durumları vardı ve dna'mız buna alışkın.

2-şeker/tahıl ürünleri/işlenmiş gıda/gdo'lu meyveler (insanlar tarafından değiştirilmiş muz,karpuz,elma, vs.) eskiden yoktu ve ana besin kaynağı yağ ve proteinden oluşuyordu. ve yine dna'mız buna alışkın.


bu maddelere göre aralıklı orucun yemek yeme aralığında yediklerimize dikkat etmez isek kilo alımı gerçekleşir.

tabi şöyle arada kaçamak yiyecekler olabilir. bir davette, sevdiklerinizle iken tabağı çevirmeden istediğiniz zararlı yiyecek/içeceklerden tüketebilirsiniz. ama bilinciniz o iki madde ile dolu olduğundan bu her gün her öğün olmayacak, diğer günler sağlıklı/aralıklı oruç şeklinde beslenme düzeninize döneceğiniz için vücudunuz bunları telafi edecektir.

önerim;

fitekran sitesi/youtube kanalı
tahıl beyin kitabı
angelus'un sözlükte/duyuruda yazdığı bilgiler.

Kilitli kalıyor.

sizinle konusurken speaker acip ana menu tusuna bastilarsa tum icerige ulasirlar.

kotu niyet varsa yolu var yani

cario'nun dediği gibi yaptım, kilit açılmadı. bilginize.

Bazen arkadaşlarla dışarda yemek yiyince herkesle ayni şeyi aynı miktarda yememe rağmen herkes doyuyor ama ben doymuyorum. Bu durum acayip canımı sıkıyor. Her zaman doymadım da diyemiyorum. Oha Amaranta bizi de ye diyorlar:/

nhl ve nba'i çok seviyorum. playofflar aynı dönemde oynanıyor. bir tanesini takip etmek bile büyük zulümken iki tanesine nasıl vakit ayıracağımı bilmiyorum. 6-7 yıldır NHL'i takip ediyordum, ilk kez ikisini birden aktif olarak takip etmeye çalışacağım. bu zamana kadar ya okul olmazdı ya da iş olmazdı... şimdiyse hem okul, hem iş, hem de üstüne iki organizasyon var.

cidden şu dünyada tutkuyla, it oğlu it bir sapık gibi sevdiğim sayılı şey var. nisan ortasından başlayarak hazirana kadarki süreç bayram benim için. gece 9-10 gibi uyanır, kahvemi içer, board'larda muhabbetlere katılır, play-off ağacını inceler, hayallere dalar, maçımı izler, sabah 8-9 gibi yatağıma giderim...

bu sefer öyle olmayacak galiba. hadi işi internetten yaptığım ve keyfime göre ayarlayabildiğim için masrafımı kısıp "iki ay çalışmıyorum" diyebilir, en azından daha az çalışabilirim ama play-off'lar final dönemiyle de çakışıyor aynı zamanda...

tam olarak kimseye bahsedilemeyecek türden birinci dünya problemi. teşekkür ederim bu duyuru için. bu konuda iç dökmeye ihtiyacım vardı. hep böyle mi kalacağım yoksa 30-35 yaşına gelince durulacak mıyım bilmiyorum ama ben şu an tam "yıllık iznimi nisan ortasında kullanırım, en azından ilk turda evde yatar maç izlerim hehe" kafasındayım... yurtdışı gezmesi, dolaşması vs. hafta sonu tatillerinde ya da diğer tatillerle birleştirebileceğim 1-2 günlük izinlerle de yapılır ama 10-30 nisan arası bana bulaşmayın aga.

hadi şimdi öğrenciyiz yine hallediliyor da ben 8-17 arası çalışırken nasıl izleyeceğim bunları? yemek ye, işe git, yolda vakit geçir vs. robot olsan günde 12 saat zaten sokakta geçecek. pfff.

abd'den nefret ettiğim için (ironiye gel lul, nhl & nba aşığı olup abd'den nefret etmek) orada yaşamayı asla düşünmüyorum ama canım sibiryamda yaşasam iyi olabilirdi. gece 2 sabah 8 arası değil de sabah 5-11 arası takılabilirdim. böyle bi durumda mesela 12-21 arası çalışabileceğim bir iş ideal olurdu. hem işe gider hem de hokey izlerdim misler gibi.

Bazı minibüs ve iett'lerde cam kenarına oturunca pencerenin önündeki çıkıntı dirseğimi rahat koyabileceğim kadar geniş olmuyor, o zaman nalet ediyorum. Hele ki kışın mont vs. olunca hiç sığmıyor, telefonu tutan elim ağrıyor falan; hiç hoş değil...

@Bruce + 1 :D

Telefonumda, silmeye kıyamadığım ama dinlerken sıra kendisine gelince sürekli sonrakine geçtiğim şarkılar var.

Uçakta ben online check-in yapamadan pencere önu ve onlerde olan koltuklar dolmussa resmen hüzünleniyorum, o yolculuk benim için asla iyi olmuyor. Pencere önünde de bir şey yaptigim yok halbuki, uçağa biner binmez uyuyan gruptanim.

kulaklığımın temassızlık yapması

Apple Watch üzerinden evin ışıklarını açma kapatma rengini değiştirme fonksiyonu tamamen rastgele olarak bazen çalışmıyor. mal mal koluma bağırıyorum her Siri ışıkları aç diye. gören olsa salak zanneder.

Kapüşonlu bir kıyafet üstüne mont giyince kapüşon kısmı içerde kalıp rahatsızlık veriyor ya onu dışarı montun üzerine çıkarana kadarki rahatsızlık hissinden nefret ediyorum bununla birlikte bazen onu çıkarmaktan üşenip rahatsız ve mutsuz bir şekilde geziyorum.

@roket adam sana sesli güldüm :D

Aa bi de asıl şeyi unutmuşum aslında bu birinci dünya sorunu değil bu ilkel bi sorun niye hala buna bi çözüm bulunmadı anlamıyorum, duştayken suyun sıcaklığını istediğim gibi ayarlayamamak tam ayarladım sanarken soğuması ya da ısınması. Duş başlığını yerlere çalasım geliyor.

Yükseklik ayarlı ofis koltuğunun kolçakları masanın tam ucuna denk geldiğinde kendimi içeri doğru sokamıyorum, çalışmaya hiç uygun bir ortam değil.

Normalde ayarın sabit olması lazım ama bazen bağcığım çözüldüğünde eğilmek zor geliyor, koltuğu indiriyorum ve bu yüzden ayar bozuluyor. Üzücü.

istanbul denen bu köyün yarısı karadenizli ama çay demlemeyi bilmiyorlar. eğer dışarı da çay içeceksem mutlaka çay demli olsun demek zorundayım. yoksa oraletten hallice çay getiriyor amk lavukları.

oje surmedigim halde tırnağımın kırılması, naylon çoraplarımın kaçması, avmdeki baş döndüren kalabalık, bozuk para üstümü vermeyi geciktiren dolmuş şoförü, akan göz makyajı, kulaklığımdaki temassizlik, eteğimin belinin bol gelmesi, başka bir eteğimi yarın tadilata verecek olmam ama terzi bilmemem (çünkü eteğin renki farklı ona uygun ipe sahip terzi bulmam zor)

Telefondaki S Voice'a Whatsapp'i aç deyince ok diyor ama parmak izi/şifre ile telefon kilidini açmadıkça göstermiyor. E elim ıslak/dolu ki ocağına düşmüşüm S Voice, ne anladım ben senden?

Sabah arabaya binince soğuk oluyor ya lanet olsun bu soğuklara diyorum.

Gotume uygun pantolon yok.
2 senedir 10 taneden fazla pantolon aldim ya toschaklari sikiyor ya bilegin ustundeki kas neyse onu. Ya da acayip bol geliyor.

Allah belasini versin boyle modanin. Dikis makinesi bakiyorum alip kendim dikicem.

galiba hayatta hiçbir şeye uyuz olmuyorum. çok boşvermiş bir insanım galiba.

O sabunluk ve musluk derdi bende de var, beni ne kadar sinirlendirdigine inanmazsin:)

Yolda yururken onumde birinin agir agir yurumesi.

Telefonun şarj yüzdesinin görünmesine sinir oluyorum. %92 %56 gibi rakamlar beni boğuyor. Şarj azalınca düşük güç modunda kendinden açılıyor, gıcık.

telefondan cihazı silin,

kulaklığın da modeline göre değişir reset atmasını araştırın. kimi modeller iki cihaz tanır, yeni eşleşme sağlamaz.

bendeki kulakık reseti: cihazın açma tuşuna 10 sn basılı tutmak. ışığı bir mavi bir kırmızı yanınca kulaklık cihaz arama moduna giriyor.

bir diğer kulaklık reset: cihaz şarjda iken açma tuşuna basılı tutmak.

Cihazdan sildim. Fakat silindiği başka bir telefona eşleyemiyorum. Şarjdayken resetlemeyi denedim yine olmadı=(

toplu igne falan?

o değil de canım hamburger çekti

tuş tırnaklı değil mi ya? bende de lenovo var, thibkpad mi değil mi bilmemekle birlikte kenarından azıcık havaya kaldırınca tuşun üst kısmı çıkıyordu. bıçak gibi bir şeyle hafif kakıttırmaya çalışsan?

Evde bant varsa kürdanin ucuna dolayin minik bir parcayi ama tersten. Onunla alın

O susamı basarak kıramayan Ç tuşu ben hiç Ç tuşuyum demesin.

Bantlı kürdan kalın gelirse tuş arasına girerken, bantın yapışkan kısmını kürdana yedirip öyle deneyin. O yapışkanlıkla çıkar gibi.

malum ortamlarda hiçbir sorun yok?? yerli filmlerin de malum ortamlara gelmesi için en azından 1 sene geçmesi gerekşyor(dvd çıkaramayanlar doğal olarak daha geç) geçmişte de zaten böyleydi. neyi bulamadınız?

Diziyi Turkiye'deki platformlar da yayinlarsa Turk girisimciler Turkiye'de Turk avukatlarla dava aciyor. Yoksa Amerikali yapimcinin Turkiye'de dava acmasi daha dusuk olasilik. Ornegin Handmaid's Tale'i BluTv mi neydi o da yayinliyor. Bu nedenle hicbir yerde bulamazsin. Biz de uyelik actik orada diziyi izlemek icin. Aslinda oyleysi daha guzel. Netflix iki kisi 27 lira, BluTV iki kisi 10 lira. Iki bira parasi sadece

özellikle blutv, bkm gibi yerler hakları elinde bulunan yayınlara malum ortamlarda göz açtırmıyor.

Değil. Demek ki bizim malumumuz olan ortamlar sizin malumumuz değil. (:

Netflix'in pazara girmesi, blutv gibi platformların telif olayına dikkat etmesi, yapımcıların YouTube a arşivlerini yüklemesi derken tıkla izle siteleri çokça içerik sildirme, erişim engelleme gibi yaptırımlara maruz kalıyor.
Şimdilik üyelik gerektiren yerli torrent sitelerinde sorun yok ama sıra onlara da gelecektir.

internet giderek daha şeffaflaşıyor. hesap verilebilirlik artıyor. yasal düzenlemeler de oturdu gibi. bir de üstüne algoritmalarla telifli veri tespitleri girince içerik kaldırma işlemleri kolaylaştı, hızlandı.

digiguardians.com

gibi firmalar malum yerlere ihlal ettiği eser yayınını kaldırması için uyarıda bulunuyor. günde yüzlerce site taranıyor.

1- evet
2- hayır.

xiaomi'de telefonu ikiye bölüp kullanabiliyomuşsun diye duydum. geçenlerde ayfon bozulunca redmi 5 plus aldım. o özellik varmış mesela. şu an şirket hattını takıp tek telefona düşürsem mi diye düşünüyorum. ama üşeniyorum bi taraftan.

İkinci alan ve çift uygulamalar diye bir özellik var xiaomilerde. Ama birinde internet diğerinde arama olayları nasıl olur bilmiyorum hiç denemedim.

Huawei p9'da da var. İkiz uygulama diye geçiyor. İki farklı WhatsApp Facebook filan kullanabiliyorsun. İkinci sorun hakkında bir fikrim yok maalesef. Ben ikinci hattı kullanmıyorum

- mümkün olur.
- 2. whatsapp için, bazı telefon modelleri aynı anda farklı oturumlar açmana izin veriyor uygulamalarda. bu özellik yoksa Disa isimli programı ya da benzerlerini kullanabilirsin 2. whatsapp için.
- telefon destekliyorsa yine bu özelliği kullanabilirsin. hatta bir sime ulaşılamayınca diğer sime yönlendir seçeneği bile var kimi modellerde.

xiaomi kullanırken ayarlarda seçenek vardı "interneti bu hat üzerinden kullan" gibi bir ayar.

mevcut uygulamalar çoklanabiliyor. iki ayrı whatsapp beliriyor ekranda. yani internet paketi olan hattın interneti ile, interneti olmayan hattın whatsappı oluyor.

fakat birinden görüşme geldiğinde diğer sim kart ulaşılamaz oluyor. bunu da birbirine yönlendirme ile çözebilirsin. yönlendirilmeli aramaya cevap verdiğinde bunun bir ücreti oluyor. çok problem değil, tek sıkıntı; konuşma esnasında diğer hattına arama geldiğinde yönlenerek mevcut konuştuğun hat üzerine bildirim geliyor bu aramayı açmamak, mevcut konuşma bitince, diğerini aramak ücretsiz şekilde bir çözüm.

sağ taraftaki okların ortasında yer alan tuşa basıyorsun.

netlemek için de sağ üstte iki tane tuş var, tam başparmağına denk gelen. oradakilerden solda olana basacaksın. hatırladığım kadarıyla öyleydi.

Bahsettiğiniz makinada digic II işemci var. vizör yerine ekrandan canlı önizleme yapılamıyor,

digic III ile birlikte 450d cihazlardan itibaren o dediğiniz özellik geldi.

şok dedikleri şey o oluyor evet.

kaza videolari izlemek de faydalidir ozellikle aktif bir surucuysen.

içimizdeki gerçek kişi değil, hayatta kalma dürtüsü ortaya çıkıyor. hayatta kalmak için yaptığımız hamle esnasında da yalnızca kime daha çok değer verdiğimiz ortaya çıkıyor. kendimize mi yoksa bir başkasına mı? kendi hayatımızı başkalarının hayatlarının önüne koymak bizi daha kötü biri yapmayacağı gibi iyi biri de yapmaz.

film örneğinde babanın hamlesi tamamen refleksti. düşünebilseydi en efektif yolu seçerdi. bu efektif yol içerisinde çocuklarını ilk olarak kurtarmak olmayabilirdi bile. sadece o an beyninin ona ilk söylediği şeyi gerçekleştirdi, hayatta kalmak için kaçtı.

bunu engellemenin tek yolu deneyim. o da tatbikatlar, planlamalar, hazırlıklı olmaktan geçiyor.

robokot +1

bu arada aklınızda bulunsun. olur ya müdahale edebileceğiniz bir kaza tehlikesi yaşarsanız, o sırada muhtemel çarpacak/çarpışacak olduğunuz şeye değil; arabayı yöneltmeniz gereken hedefe odaklanın. bu şekilde inanılmaz bir şekilde kazadan kurtulabilirsiniz. çünkü odaklandığınız yere gideceksiniz.

tabi Allah böyle bi şok halinde bu bilgiyi hatırlama mecburiyetine düşürmesin diyelim.

parmağı kopan çalışan 7-8 saniye sonra bağırmaya başladı.

araba kazasi milisaniyelik bir olay, iki kazaya karistim, birinde sag on lastikten vurdular otekinde sol on lastikten, iki aracta ben yolumda giderken ara sokaktan cikti. kurtarmanin falan imkani yok zaten adam frene basmadan ana caddeye cikarsa nerden geldigini anlamiyorsun, ilk 10-15 saniye zaten ne oldu lan simdi diyorsun kendi kendine, herhalde arabadan cikmam 25-30 saniye surmustur, belki daha fazla.

ilyas salmanın sarı mercedes filminde de takla atınca 15-20 saniye hareketsiz kalıp, silecekleri izlemeye başlaması..

o sahne gerçekten oluyormuş.

bir eski versiyon yüklenirse çözülür mü acaba

downloadcenter.intel.com

Zaten 2015 sürümünü de denemiştim ama bir de senin verdiğin linkteki 2016 sürümünü indirdim hocam. Yine kurarken dondu bilgisayar, siyah ekranda kaldı. :(

- driver'ları samsung'un sitesinden yüklemeyi dene
- driver'ları windows update ile yüklemeyi dene

bi ihtimal işe yarayabilir

Her şekilde polise git bence, resmi delil olur olmaz bilemem ama elinde WhatsApp konuşmaları da var

bir ihtimal. telefon numarasını facebookta aratıp ya da numara bulma programlarına yazıp soyadını da öğrenebilirsin.

savcılık vs den önce polise gidip durumu anlatmalısın bence. kaza anı çektiğin fotoğraflar ve whatsapp konuşmaları ile beraber.

benim arkadaşa da benzer bir olay oldu.

çözemedi kısa vadede, arabayı kaldırıma çarpmış gibi yapıp tutanak tutturdu.

doğru yalan bilemiyorum, kasko kaza mahalini ve öncesinin görüntülerini mobeseden istiyormuş, arkadaşımın yalancısıyım.

böyle durumlarda tutanak tutup imzalatıp, işleme koydurmamak karşı tarafın kaçmasını engeller sanırım. cevap vermezse tutanakları işleme aldırırsınız.

Video ile altyazıyı aynı isimle atmayı dene.
Teknoloji desteklemiyorsa yapacak bir şey yok.

Teknoloji desteklemiyorsa altyazıyı videoya gömmek alternatif bir seçenek olabilir.

Ayni isimle at+1
Ayrıca kumandada sub diye bir tus olmasi lazim altyaziyi etkinlestiren, ona da basin. Ama tv desteklemiyorsa yapacak bir sey yok. Gömmek son çare.

altyazı dosyası aynı isimde olmalı, yine de çalışmıyorsa altyazı uzantısını .sub olarak değiştirerek bir deneyiniz.

-kedim var
+hayvanseverim

-kitapligim var
+kitap okumayi severim (kitaplarin isimleri okunmuyor, tahlil yapamiyorum ( )

-raflardaki oyuncaklar
+cocuk ruhluyum

-sol alttaki tatil fotografi
+deniz kum gunes severim

fotograf olmus. yurur bu.

@fakyoras, neden öyle dedin ki? biblo gibi duruyordu kedim çok güzel hoşuma gitti paylaştım.

daha çok kitaplık ifşası olmuş gibi hocam. kedi de güzel.

guzel bir sey dedim ya :) hos olmus fotograf =) kedi de guzel.

kotu bir sey demisim gibi mi algilandi? editleyeyim oyleyse.

i.hizliresim.com
i.hizliresim.com
i.hizliresim.com

benimkiler de bunlar

kedi çok tatlıymış.

benim paşa da bu

i.hizliresim.com

bence de çok hoş olmuş biblo gibi aynen:)

i.hizliresim.com :(

Merhaba, bu da bizim yelloz ; i.hizliresim.com

i.hizliresim.com
i.hizliresim.com

kızımız ellerinizden öper, biraz utangaç ama...

i.hizliresim.com

senin kedi "yapma canım, yapma arkadaşım" bakışı atmış resmen..

peki neden hep kedicikler? :(

hayvanlar güzel kedileri severim köpekleri de severim(asla evde beslemem sokakta sever bakarım) ama kedi köpek dışında evcil hayvanlarında ifşasını görmek isterim.

@very big cat you. ben kuş paylaştım, ölü taklidi yabtılar çünkü:(

bunlar da bizim. kışın onlar sallanıyor yazın biz sallanıyoz.
resimyukle.xyz

Kus, tavsan, su kaplumbağasi falan da bekleriz lütfen..

i.hizliresim.com

Adı çiçek

Lilith i.hizliresim.com

Yavru Lilithler i.hizliresim.com

kedi güzel ama kitaplar çerez. biraz daha ciddi şeyler okuyalım pls tşk.

i.hizliresim.com

i.hizliresim.com

i.hizliresim.com

i.hizliresim.com

gandi... deli gandi.

avzını yediğim.
s17.postimg.org
s21.postimg.org

hepsinin içinde - @devorgilla the gunslinger diyorum o ne güzellik öyle

Bi benzer poz için bkz :)

i.hizliresim.com

i.hizliresim.com

i.hizliresim.com

benim sevgilim de bu haylaz:)

image.prntscr.com
image.prntscr.com

ikinci fotograftaki yatisina bayiliyorum.

i.hizliresim.com

i.hizliresim.com

Misket, adını siz koydunuz zaten. :)

Eşimin aşkısı, azılı ve çirkef rakibim i.hizliresim.com

i.hizliresim.com

anne & kız :)

i.hizliresim.com

i.hizliresim.com 13 yıllık aşkıyla :)

Bunların da hepsi benim sayılır.

www.instagram.com

Adı bostik
i.hizliresim.com
:((

@basond, ama off jsjdh :(((((

ay, duyuru tarihinde en sevdiğim başlık şu an bu. ne kadar güzel çocuklarınız var, maşallah!! <3

bu da benim oğlanla beraber ilk sabahım: hizliresim.com
bu deligöz paçoz efendi süreç içerisinde şöyle bişeye dönüştü: hizliresim.com

deli nine kızımı da şöyle bırakıyorum: hizliresim.com

@krem peynir, her gün olmasa da haftada 2 rahat. Sayıları çok arttı ama bu sene.

benim şapşiğim ^_^

i.hizliresim.com
i.hizliresim.com
i.hizliresim.com

canım ya işe gelince kedimi çok özlüyorum.

Çocuğu okula yazdırırken.

i.hizliresim.com

@gerenkyok çocuk demişsin ama o kuş ergenliğe girmiş çoktan. Parasını ver yerleştir bi üniversiteye :D

Bu da benim küçük oğlan: i.imgur.com

bu da bizim karakız

i.hizliresim.com

Benimkiler ^^

i.hizliresim.com

i.hizliresim.com

i.hizliresim.com

windoesun kurulacağı kısımda bad sector var sanırım.

30 dakika önce ben bu hard diskin içinde dolaşıyor, veri kurtarıyordum dediğiniz kısımlarda diskte hasar olmamış olabilir.

veri kurtarma işi kalmadıysa, tekrar aynı diski bi şekilde formatlayıp kullanmak biraz riskli bana göre.

fırsat bu fırsat, o diski kullanmayıp, windowsu kuracak şekilde ssd almanız.

usbye hirens boot cdsini yazdırıp bu usb ile çalıştır. ardından hdd tools kısmında hdd sentinel isimli programla diskin durumuna bak. bad vs söz konusu ise orada yazacaktır. eğer ki bad varsa yine aynı listede hdat isimli programla tarama onarma başlat onarıp bitirince tekrardan deneyebilirsin. bunlara rağmen bir sonuç alamıyorsan yeni bir hdd vakti gelmiş demektir.

windows kullanırken sürekli takılan, kilitlenen, iş yaptırmayan, takılmalar yüzünden bilgisayara kendi kendine restart atan bozuk harddiskimi değiştirdikten sonra eski bozuk harddiski harici kutuya takıp silinse bozulsa bile üzülmeyeceğim izlenmiş dandik filmleri koydum içine. hala çatır çatır kullanıyorum. ne yazarken, ne silerken hata vermiyor. bad sector taraması falan yapmadım ama windows kullandırmayıp kilitlenen, restart attıran şey harici olarak çatır çatır çalışıyor.

sizde de bad sector vardır.

windows kurulum zımbırtın sorunlu olabilir mi?
iki ay önce kıçımı yırttım ben de. sürekli benzer bir hatayı veriyordu. en az 20 defa biçimlendirdim, sildim, farklı bölümlere ayırdım filan ama hep buna benzer hata veriyordu. sonra windows'u başka bir program ile usb'ye yazdırınca sorun düzeldi.
gariban hdd'nin günahını almışım

@d e j i n yok bu kullandığım bellek ile daha bu hafta içerisinde 4 kere win kurdum ayrıca sorunlu pc ye linuxu de tam kurmaya çalıştım orada da aynısı oldu
şimdi hdd yi taratıyorum patır patır data error buluyor neredeyse her iki cylinder da bir

hizliresim.com hata uyarısı buydu

şanzımn yağı azalmış veya özelliğini yitirmeye başlamış olabilir. kavramaya çok yüklenmeyecek şekilde yani ani hızlanma ve yavaşlamalar yapmayacak şekilde sürmeniz kavramanın ısınmasını geciktirecektir. (tamirci veya makine müh. değilim.)

yavaş gidip, dur-kalk yapmak ta ısınmasını etkiler diye duydum.

firefox yukluyoruz lutfen. text editor olarak textwrangler. image editing icin gimp. konu kilit.

edit: safari kullanissiz, extension yoklugu var, kisisellestirilemiyor. chrome ise botnet. firefox kurup biraz kurcaladiktan sonra hafifletebilirsiniz. hafiza sisirme meme'ine dusmeyin.

ek: dizi-film izleniyorsa kesinlikle popcorn time (taklitlerine dikkat edin. community edition'i kuracaksiniz -> popcorntimece.ch ) gimp'ten baska image editor kullanmadigim icin oneride bulunamam ama su linke bak: mac.appstorm.net

Mac'i ccleaner'ı olarak onyx var.
Text editör için apple'ın kendi programları bedavaydı sanırım.
Torrent için transmission var.
Safari çok saçma chrome'a devam(kaynak sömürüsü devam ediyor mu bilmiyorum)

video icin mplayerx i tavsiye ederim.
chrome safariye ek olarak bulunsun mutlaka ihtiyacin olur.
image editing de pixelmator text editor sublime.

Safari devam, Firefox yükleyen var hahahah, çok şişiriyor hafızayı Firefox.

oooo browser savasi cikar gibi hissediyorum :)

@hopeless gimp'ten daha basit, paint ayarinda bir sey yok mu kullandigin?

@cemiyet utorrent yerine transmission onermenin bir sebebi var mi?

@melancholia sublime cok iyi hos ama 70 dolar gibi bir ucreti vardi, daha ucuza getirmenin yolu yordami var midir?

Paintbrush.

TextEdit yok mu zaten?

Yok aslında ufak tefek olduğu için hoşuma gitmişti.

@elon sublime i ucretsiz kullaniyorum sadece arada kaydederken satin al mesaji cikiyor her zaman degil.
utorrent bitcoin mining yapiyordu en son. pc yi fazla yoruyor: torrentfreak.com

better touch tool var, voodoo büyücüsü oluyorsun kullanırken. üç parmak tıklama yeni sekme, dört parmak tıklama sekme kapat, dort parmak basma uygulama sonlandır, v.s. bir sürü değişik kombinasyon ekleyebilirsiniz. bana mac kullanırken çok kullanışlı geliyordu.

burdan asusa küfürlerimi iletiyorum tekrardan.

Boom kullanıyorum, equaliser için, ekstradan hoparlör çıkış sesini arttırıyor.20eur ama torrentlerde var kırılmışi.

transmission yuklemeyin oglum gecenlerde surumunde bisey cikti falan olay oldu baya.

VOX: music player
MplayerX: video player
Paintbrush: paint
The duplicate finder: arsivlerinizdeki coklu dosyalari bulacak
Cinch: program pencerelerini ekrana dizmek icin
Caffeine: sleep'e gecmesini engelliyor

araç forumlarında gezerken okumuştum. aspirin diye bir temizleyicisi var. onu bir araştırın isterseniz.

entegre onlar.

ebay'de falan satılıyor ama ucuz olmuyor. usb alıcının part number'ı nedir onu öğrenebilirseniz ebay'de bir aratabilirsiniz.

kayboldu diye logiteche mail atin yardımci olurlar.

Bizim teknoloji yerlerinde satılmaz mı hocam bunlar?

daha yeni alıcısı değişen farem var ama nedense cevabım kabul görmemiş. ayrıca logitech'e mail atmak çözüm değil, ilgilenmiyor kimse. ülkedeki teknik servis olan penta'ya yönlendirecekler sadece.

süper pahalı bişi diilse çöpenzi. çok pahalıysa bulursun ebayde.

logitech sitesinden siteye üye olup destek bölümünden alıcınızın kaybolduğu bilgisini belirtip, mouse seri numarası ve iletişim bilgilerinizi yollarsanız ücretsiz tarafınıza yollanır.

geçen sene yolladılar bu sene değişmemiştir diye umuyorum.

logitechin sitesine üye ol. türkiye servisine yazma. oralarda dil seçeneği var. yabancı bi ülke seç. hollanda falan. ingilizce mail at. yenisini gönderirler.

logitech e bir mail +1. yardımcı oluyorlar.

benzeri başıma geldi logitech hollandadan ücretsiz kargoyla yolladı.

Herhangi bir logitech mouse alıcısı bağlayarak

www.sahibinden.com

unfying software i indirip PID numarasını girerseniz çalışır.

prntscr.com

support.logitech.com

support.logitech.com

adresindeki uygulama ile elinizdeki bir logitech alıcısına eşleştirme yapabiliyorsunuz (başka alıcı denemedim). bende kablosuz k270 klavye+mouse set vardı ve alıcısını kaybettim. şu an kullandığım m185 mouse alıcısı ile klavyeyi eşleştirdim. ikisini birden şu an tek alıcı ile kullanabiliyorum.

üzerinde unifying logosu varsa, herhangi bir unifying alıcı ile çalışır.

bende fazla bir tane olabilir belki, unifying ise haber ver bakayım.

Booster kullanabilirsiniz evet.

Ama Mac'e de direkt ya da sanal makine olarak Windows kurabilirsiniz. Cihazi degistirmenize gerek yok sanki pek.

parallels de calısmadı mı o proram

bootcamp kursaydiniz keske

macbooka ram malesef eklenemedigi icin sanal veya bootcamp ile kurulan windows gerekli performansi vermedi.
Ugrasirken ses driveri de uyumsuz oldu bir suru ugras cikti.
Mac os gozunu seveyim, ne guzeldin oyle..:(

ortadaki cam kilit butonu. arkada çocuklar fln olursa onlar için. aktifken camlar açılmaz. sadece siz açıp kapatabilirsiniz.

ilk fotodaki düğmeye basarsan arkadaki camlar açılmaz yada kapanamaz.
l sol, r sağ. istediğin tarafa çevirip joystick gibi oyna.

Ek soruya cevap: genelde o tuşlar iki kademeli olur. İlk kademede bası bırakırsan duracaktır. 2 kademe basarsan, yani gidebildiği kadar aşağı basarsan, bıraksan da cam tamamen açılacaktır.

@himmet dayı evet öyle oluyordu. Artık olmuyor. Uzun uzun basmam gerekiyor. Galiba motorunda sorun var. Ya da ben bir şeye mi bastım dedim (aradaki tuş gibi) ama o değilmiş tabi.

cama birsey sıkışıp geri indiyse kalibrasyon yapmak gerekiyor.
benim aracım farklı marka ama internetten bulduğum;

''camlar tamamen kapalı iken cam tuşunu 10 sn yukarı doğru (kapatma yönüne) tutacaksın
birde camlar tamamen açık iken cam tuşunu 10 sn aşağı doğru ( açma yönüne) tutacaksın kalibrasyon sağlanmış oluyor.''

gelmez. bize de başka adamların ekstresi geliyor. arayıp bankayı durumu izah et için rahat etmezse

yok daha neler. öyle başkasına borç takılıyorsa biz de yapalım. az mantıklı ol.

bana garanti bankasının resmi mail adresinden hiç tanımadığım birisinin kart extresi geliyordu. bankayı aradım "kart sahibi değilseniz işlem yapamam dediler". extre borcunuzu ödeyine dönüştü sonra da mahkemelik olacakmışa dönüştü. her seferinde bankayı arayıp kart sahibi ben değilim arayın haber verin adama dedim ama dinlemediler. garanti'nin kalitesi işte...
artık mail gelmiyor. dağa kaldırdılar muhtemelen.

Bana Akbank'dan isim benzerliği yüzünden geliyordu, müşterinizin özel bilgilerini benimle paylaşıyorsunuz, bu e-mail adresi bana ait şeklinde web siteleri üzerinden bilgilendirme yaptım, düzelttiler.

iade et. 100 lira 100 liradır

teknosa'nin internet sitesinden aldiysaniz mesafeli satış sözleşmesinden dolayi iade etme hakkiniz var, magazasindan aldiysaniz ve kullandiysaniz urunu gelri almalari magazanin insiyatifinde.

Iade et durma hic.

internetten almıştım. bugün dışarı çıktığımda bir şubelerine gidip sorarım bakalım süreç nasıl işliyormuş.

bildiğim kadarıyla cep telefonunda iade kabul edilmiyor (hat takılmış ise) En güzeli mağaza ile veya müşteri hizmetleri ile görüşmek bence. müşteri hizmetleri değişebilir iade alınabilir derse en azından kayıt altında olur ve mağaza çakallık yapamaz.

bir de bimex ten bak derim. genelde teknosa ya göre daha ucuz, vatanla aynı fiyatta oluyor. bir de ek olarak bipara veriyor %5-10 u civarında . hediye çeki olarak kullanıyorsunuz.


EDIT: internetten alınan ürünlerde 7-14 gün içinde koşulsuz iade olması lazım.

cep telefonlarının iadesinde özel bir durum yok, iade edebilirsin, ama ilk önce ihbarname çek 14 gün içinde, bunu da ptt ile posta şeklinde göndererek yapabilirsin, bunu yapmaz isen sorun çıkardıklarında elinde bir belge olmaması başını ağrıtabilir, para iade süreci en iyimser 15 gün sürer, bu arada vatan'daki fiyat güncellenebilir, onun için şimdi vatandan alıp sonra iade sürecini başlat.

bugün vatanda 100 lira ucuzdur, oradan alırsın 3 gün sonra x mağaza kampanya yapar vatanın da 50-100 lira altına satar. teknolojinin olayı bu. o yüzden almadan önce deli gibi araştırıyor zaten. aldıktan sonra ben olsam uğraşmazdım..

Herkese teşekkürler. Aslında önce Bimeks'ten alacaktım en uygun fiyat oradaydı ama akşam eve gelip almaya çalıştığımda fiyat artmıştı ve ben de ücretsiz kargo seçeneği de olduğundan Teknosa'dan almıştım. Şubeyle görüştüm ancak bilgileri olmadığını sağlıklı bilgi için müşteri hizmetlerini aramam gerektiğin söylediler onlar da. Ancak anladığım kadarıyla süreç biraz uzun sürüyor, bu yüzden hiç uğraşmak istemiyorum açıkçası.

şimdi baktım Vatan da tekrar aynı fiyata çıkarmış zaten.

ekşicep

sukelareader ios

eksisozluk.com ios

Şükela Reader ios

-ayarlardan ''video resmi goster'' kapali seklinde.

128 GB zaten 100 gb falan olarak görüncek onun da 20 30 gb ı uygulamalara gitse yine geriye kalıyo 70 gb alan.

temizliğe dikkat edersen sorun olmaz...

Acikcasi dualboot düsünüyorsan olmaz. Bilgisayarimda bir sürü oyun, döküman program ve windows var. 200 gb kapliyor ssdde. Oyun dedigim 3 tane program dedigim her gün kullandigim. Cizim programi matlab ve birkac sey daha. Dökümanlar hep belge. Video ve ya müzik arsivi yok. 500 gb ssd almistim, 250 de cazip gelmisti, iyiki almamisim diyorum simdi.

Normalde fiyat farkina bak, ona göre sonradan upgrade edersin derdim ama yanilmiyorsam samsung msata ssd upgradeler de ates pahasi apple icin.

Soruna dönersek, aliskanliklarini bilmiyorum. Premierde finalcutta 4k video editleyecegim falan dersen gülerdim 128 gb icin ama yasanir mi, evet gayet yasanir. Arsivci misin, ne yapacaksin vs gibi bir sürü etken var karar vermeni saglayacak. Ben almazdim ancak.

profesyonel anlamda bir kullanıcı değilim. macbook benim için bir gereklilik de değil. sadece kullanımının kolay olması, işletim sisteminin fonksiyonel olması ve windows'tan illet etmiş olmam macbook'a yöneltiyor beni. oynayacağım 1-2 fm 2016 seviyesinde oyun vardır, onun dışında okulla ilgili belgeleri, yüksek lisans çalışmalarını falan saklayacağım bir makine olacak yani. programlama falan yapmıyorum, sosyal bilimlerle ilgiliyim zaten.

Bütün verileriniz mekanik diskte olacakmış zaten, en iyi siz karar verebilirsiniz yeterli olup olmadığına.

Ama şöyle bir şey yapılabilir.

SSD lerin fiyatları oldukça hızlı bir şekilde düşüyor, 1gb 1tl oranının altına inen diskler oldu. Özellikle bu yıl içerisinde macbook için 500gb lık bir diski 400tl gibi bir rakama almak mümkün olacak bence. Siz 128 alıp 2 yıl idare ederseniz şu an ödeyeceğinizden çok daha az bir farkla 2 yıl sonra 500gb, ya da 1tb lık bir ssd alabilirsiniz.

Bu arada kendi masaüstü bilgisayarımda 128gb ssd (2 yıl önce almıştım) ve toplamda 3tb mekanik taşınabilir disk var. Gayet kullanılıyor, ama şu an alacak olsam kesinlikle 256 altına inmezdim.

128 gb macbook air kullanicisiyim, is ile alakali olmadan bireysel kullanimda dahi secici davranmama ragmen ehh dedirttigi, yetmedigi oluyor. gunumuzdeki oyun, program, film, muzik boyutlari kalitesi ile birlikte boyutlari aldi yurudu. cihaz zaten hafif ve sarji uzun gittigi icin sarj aletsiz sekilde tasinabilip, daha ince bir canta alacak, bazen cantasiz elinizde alip gideceksiniz, harici disk her zaman yaninizda olmayabilir ve gerekli bilgi haricide ise husran olabilir. macbook diger tum tasinabilir cihazlardan (bence) daha uzun omurlu oldugu icin 5 sene yuz yuze bakacaksiniz.

yeterli butceyi ucu ucuna denk getiriyorsaniz 128 alip arkadaslarin dedigi gibi ileride upgrade yapmak mantikli.

butceniz biraz daha rahatsa 128'den daha buyuk bir ssdli model, ve kesinlikle 16 gb ram olan modeli secmenizi oneririm.

kesinlikle yetmiyor 256 al derim. nerden mi biliyorum aynı bilgisayarı kullanıyorum.

film falan indirmezsen yeter. bende de var aynısı. sadece programlama için kullanıyorum gayet de yetiyor.

İkamet aldırman gerekmiyor, işlemi ordan da yapsalar 34 plaka çıkacak sana. HGSyi de beş dakikada bankadan alabilirsin. Almasan bile geçtikten sonra 15 gün içerisinde aldığın zaman ceza gelmez. Sen vekalet vereceksin, arabayı aldığın yer işlemleri halledecek.

(bkz: geçici plaka)

Bayi her şeyi halledecek.

Normalde araci aldiginiz ildeki bayi trafik ruhsat islerini bir plakaciya devrediyor, o plakaci sizi arac tesliminden bir gun once arayip aldiginiz ildeki trafik tescik burosuna cagiriyor, oraya birlikte gidip ruhsat islemleri icin imza atiyorsunuz.

ama sizin durumunuzda siz istanbuldasiniz ikametiniz de istanbul, araci balikesirden alip istanbula donerseniz, bayinin bunu bilip istanbuldaki bir plakaci ile baglanti kurup isleri oraya devretmesi lazim ki siz ile trafik tescil burosuna gidebilin. bu 2-3 gun gecikmeli arac teslimine sebep olabilir. aracinizi nereden alirsaniz alin 34 plaka olacaktir ikametinizden dolayi.

bildiğim kadarıyla o saatte tramvay bulamazsın, otobüs hiç olmaz zaten. ya taksiye bineceksin ya da firma servislerinden rica edeceksin. ismail ayaz ve kamil koç'un var mesela.

Malesef gece 12den itibaren sefer yok.

tramvay o saate bitmiş oluyor. gece 12 den sonra firmaların servisleri var diye biliyorum.
taksi de gideceğin yere göre 15-20 yazar.

aynen o ikisinin servisini biliyorum ben de.
otogardan cikinca karsida tramvay duragi var, o duraga dogru yuruyup duragi da dikine gecince oradaki otoparktan kalkiyor servisler, ya orada oluyorlar yada bi sure sonra geliyorlar. bekleyenler varsa onlara sorabilirsin ne tarafa gideceklermis diye ona gore sehre biraz yaklasip oradan taksi yaparsin olmadi

Abi Mac OS X adlı işletim sistemi, BSD ile temelde aynılar. Darwin temelli bir işletim sistemi. Buradan yürüyebilirsin. Ben sana sistem diskindeki ihtiyacın olacak klasörleri yazayım.

/Applications -> Tüm uygulamalar burada bulunur. Windows'taki gibi binlerce dosya, registry kaydı falan olmaz. O yazılımla ilgili neredeyse her şeyi .app uzantılı bir paketin içinde bulunur. Onu sildiğinde, pratik olarak programı da silmiş olursun. Add/Remove programs gibi bir olay yok yani.

/~ -> bu klasör /Users/KullaniciAdi adlı klasörün kısayoludur.~/Library de mesela /Users/Kullanici/Library olur. Kişisel dosyaların burada tutulur. Downloads falan filan

Bunun haricinde, finder senin en iyi dostundur. Finder aktifken elma virgül kısayolu finder ayarlarını açar. Oradan sidebar'a istediğin klasörleri ekleyerek daha hızlı ve kolayca yolunu bulabilirsin.

Aslında bundan ötesi bilgisayarını günlük kullanan biri için gerekli değil. Merak edersen konuşuruz.

sol taraftan programi kapatmaya kirmizi butona basinca, program kapanmaz, CMD Q tus kombinasyonu ile kapayabilirsiniz.

alt tarafta DOCK denilen yerde programlarin altinda bir cubuk gorunur, o cubuk programin acik oldugunu gosterir.

Finder dockta hep aciktir. kapatilamaz, kapatilmasi teklif dahi edilemez.

windows gibi kes-yapistir yoktur. yani keseceginiz seyi once kopyalar, ardindan keserek yapistirirsiniz.
CMD C (kopyala) CMD V (Yapistir) ALT CMD V (keserek yapistir)

mac os ta ne kadar kisayol bilirseniz o kadar kolaylasir isleriniz.

CMD BOSLUK TUSU aramak icin spotlight acar buraya program resim muzik aradinigiz ne ise onu yazip ENTER veya tiklama ile acabilirsiniz. CMD TIKLAMA aranan seyin klasoru ile acilmasini saglar.

Dosya ve klasorleri ENTER acmaz, ismini degistirir, acmak icin CMD O veya ustune iki tik.

ilk bir iki gun karisik gelir, sonra bu rahatlik cok iyimis dersiniz.

Sorunuz olursa cevaplarim.

benim klavyemde tilda ve cmd işaretli tuşlar yok :) cmd ,yerine windows işaretli tuş tanımlı, onu kullanıyorum. tilda hangi tuşa tanımlı bulamadım.

finder'de kompiter ve uzaktaki disk bağlantıları hariç hepsini anladım.
dosyalarımı yerleştirdim, temizliklerimi yaptım. (aferin bana :))
finder'da
aygıtlar'da "uzaktaki disk" dye bişey var. bu ne ola ki?
paylaşılanlar' da "kompiter" var. burası nasıl kullanılıyor?

edit: ~ buldum oni.