Canlılar olarak, sadece hayvanlarla değil bitkilerle, böceklerle hatta mikroplarla aynı mekanizmayla (dna) ürüyoruz ve aynı atadan geliyoruz. Onların sadece beyni çok gelişmiş bir modeliyiz.
Beynin işe yaramadığı bir ortam oluşursa (yüksek radyasyon) biz yok oluruz ama hamam böceği gibi canlılar yaşamaya devam eder. Yani insanı çok üstün ve farklı görmemek lazım.

Bana da normal ve rahatlatıcı geliyor. "Sen çok özelsin, süpersin, inanılmaz farklı bir misyonun var" temelli bir anlatıdansa, "Öyle denk geldi, böyle evrildin, çok kasma zaten bikaç bin yıla dünyada insanlığın soyu tükenecek" daha güzel, gerçekçi.

bu bende daha cok kainatin buyuklugunu dusundugumde oluyor.

bunun disinda insanin sadece bir hayvan oldugu anlatisini evrimi yanlis yorumlamak olarak goruyorum. temelimiz diger canlilarla ortak olsa da bizleri onlardan ayiran ozfarkindaligimizin oldugunu dusunuyorum. yani insan diyince dalagiyla cigeriyle bir insani degil karakteriyle, dusunceleriyle bir insani anliyorum.

bu da bize apayri bir sorumluluk yukluyor bence.

Hayvanlarla ortak atadan gelmedigimize inandığım için böyle bir derdim olmadı.

salihdt +1

Hayır aksine. Bu gerçek beni hayat ile daha barışık yapıyor.

Ancak hayvanlarla ortak bir atadan gelmiyoruz, hayvanlar alemi insanı da kapsayan bir grup, buraya dahiliz. Hayvanlar olarak örneğin bitkilerle ortak bir atadan geliyoruz.

İnsanlar için ayrı bir alem yok, nedeni açık aslında.

Aynı zamanda maymunlarla da ortak bir atadan gelmiyoruz, zaten bir maymunuz. Şempanze, orangutan, goril gibi diğer maymunlarla ortak bir atadan geliyoruz.

Bunu idrak ederseniz kafanızda biraz daha oturabilir belki mevzu. Sanırım bir bağdaştıramama durumu yaşıyorsunuz.

Bro iyi ki bu konuda fazla araştırman yok çünkü primat sınıfında bir canlı olduğumuz için aslında bizim de seni üzen bu canlıların başka bir türü olduğumuzun farkında değilsin, o nedenle üzülüyorsun. Yani şöyle düşün sen bir tekir kedisisin bense bir karakulak, biz ortak bir atadan gelmiyoruz brom ikimiz de kediyiz işte türlerimiz farklı sadece :(

insanlar öz anasını babasını kabullenemiyor siz yine iyi binlerce yıl öteye bakıp yapıyorsunuz.
bende öyle bir şey olmuyor çünkü ben onlarla çalışıyorum. bu bana daha sabırlı ve normal bakmamı sağlıyor.

sen hiç 2.5 litrelik kola şişesinin içine büyük abdestini yapan gördün mü? ben gördüm? nasıl yaptın lan sen onu??? düşün bi ne yapmış olabilir...

atan olabilecek canlıyı düşününce nihayetinde; bu!!! diyorsun ve kafana oturuyor.
alt katta tuvalet var. tuvaleti gelmiş, gitsene yyok. yan odaya gidecek duvara çövdürecek. e yarın orada seramikçi ya da alçıcı çalışacak yazık günah değil mi?

bizim gibi insanlar nizam olsun diye kural koymuş. biz kuyruğa gidiyoruz. o emniyet şeridinden gidiyor...

otobüste dakikalarca arkadaşıyla lak lak yapıyor. bi kapat da memlekete gidiş karakola nasıl gittim videosuna dönüşmesin.

kocaman baskı yapılmış engelli parkı, diye gidiyor oraya park ediyor.

adama diyorum ki şapçının benzini bitti al sana 2 bidon benzin kap gel. aha sana da arabanın anahtarları. sallana sallana geri dönüyor. naptın bidonlar boş? verdin galiba şapçıya benzinleri diyorum. yooo bidona mı koyacaktık benzini diyor. gitmiş arabanın deposunu fullemiş gelmiş beyin fukarası. la bu adam inşaat mühendisi ya.

50 defa diyorsun ki gece 12 den sonra ses çıkartma gene aynı.

yani bu insanların bu kadar düşük ıq'ye ve eq'ya sahip olmasını akılmantık kabul edemiyor. eğer dediğiniz gibi la bu heriflerin atası maymun ya derseniz, durum biraz daha olağanlaşıyor ve normalleşiyor. kabulleniyorsun.

Sindiremeyip ne yapacaksın, oturup ağlayacak halin yok ya.

Yok. Aksine daha mutluyum hepimiz önemsiz canlilariz. Cevrenizdeki kisiler ve aileniz dışında yasamaniz ya da olmenizin pek bir önemi olmuyor. Düşündüğümüzde bu dünyadan kimler geçti de kimse hatirlamiyor.

Ben çok düşünmem, sindirmeye gerek yok. Yani sindirilemeyecek bir şey de yok zaten günlük hayatiniza etkisi yok.

önemsiz geliyor bana. ortak ata olsa da olmasa da benim için bir şey değişmez

Salihdt +1

Bro aslında biraz geriye gidersek keseli sıçanla ve ornitorenk hayvanlarıyla gerçek anlamda ortak atamız var biliyor musun, bence bunu hazmetmek daha zor olabilir.

Yanlışınız var şempanzeden gelmiyoruz miselyum dan geliyoruz. Eminim bu bilgi sizi daha çok etkileyecektir mantarlar ve hayvanlar aynı ortak atadan, miselyumdan gelmektedir evrimsel süreçte iki kola ayrılarak yollarına devam etmişlerdir.

atayı neye göre seçiyorsunuz? sonuçta tüm hayat tek hücreliden evrilmedi mi?

kainatin buyuklugunu ve evrenin gecmisini dikkate aldigimizda, goz acip kapayincaya kadar gecen bir zamanda bu bedende yasiyorsunuz. hicbir ozelliginiz ve oneminiz yok. dunya sizden once cooook uzun zamandir vardi, sizden sonra da var olmaya devam edecek. bu cok guzel ve rahatlatici. kendinizi bu kadar ciddiye almayin.

ama hayatiniz onemli cunku yasam muhtesem bir sey. yasaminizdaki en onemli aktor her zaman ilk once sizsiniz. bu cok guzel. kendinizi ve yasam deneyiminizi bu nedenle cok ciddiye alin.

Online bankacılık bilgilerinizle giriş yapıp şifre değiştirebiliyorsunuz diye hatırlıyorum.

PTT

28. Dönem Milletvekili Genel Seçimi
adı üstünde parti seçmiyoruz meclise yollayacağımız temsilcilerimizi seçiyoruz bu göz önünde bulundurulmalı

iyi ama listede diğer adaylar chp'li.
şimdi şöyle, 2017 referandumunda bir kısım şehirli akp'li akp'den koptu. bunlar işte babacan'a parti kur oy verelim dedi. kimi 2018'de sandığa gitmedi kimi chp'ye kimi de hdp'ye verdi.

işte şimdi onlar chp'ye verecek. ben de onları yakından tanıyorum çünkü ailem öyle. ben 2009 yerel seçiminde dahi saadete oy ermeye başladım.
onlara göre abdullah gül ve ekibi makul. şimdi bu insanlar chp'ye oy verecekler. çünkü adaylar orada.

d'hondt sisteminde seçim bölgesinde 1. parti olmak en verimli şekilde mv çıkarmak demek. bu yüzden burun farkı ile de olsa 1. olmak önemli. burun farkı ile de olsa birinci olmak zaten chp'ye bir çok bölgede 30 mv getirecek. bu yüzden tek liste girildi

iyip'e ver.
mv seçilmesi garanti.

ben de benzer sebeple bir çok insan gibi tip'e veriyorum ankara'da. kimse bana asla hoşlanmadığım insanlar için tıpış tıpış oy verdirtemez. listelerin savunulacak hiçbir yanı yok. bunu doğru bulmuyorum. tatava yapmayıp gel deyince gelip git deyince gidemem. hayatım bunlarla mücadeleyle geçti benim. kendime duyduğum özsaygıdan dolayı bunu kendime yapamam.
tip'e yönelik bir süredir büyük bir potansiyel söz konusu benim gibi listelere tepkili bir çok isim chp'den tip'e kaymış durumda çevremde. sosyal medyada da gayet aktif bir kampanya yürütüyorlar. istanbul-ankara-izmir-antalya-adana ve tunceli'de tip için çok önemli potansiyel var. iyi bir kampanya yürütüyorlar. hdp içinden de bir geçiş söz konusu yakınen gördüğüm kadarıyla. tip için acaba barajı geçer mi vekil çıkarabilir mi vs diye düşünürsek ve oy vermemezlik yaparsak zaten hiçbir zaman bu insanlar seçilemez ve vekil çıkartamaz. mecliste 4 kişiyle böyle etkili bir muhalefet ve varoluş mücadelesi gösterebilmek takdiri hakediyor salt bu sebeple bile veririm oyumu. tip uzun bir süredir çoğu insan için ciddi bir alternatifti ama şu son liste muhabbeti, sosyal medya kampanyaları, etkili ve doğru mualefet söylemleri vs devreye girince bu alternatif olmanın çok ötesinde bir seçenek olarak kuvvetlendi artık. ben milletvekili çıkarabileceklerini düşünüyorum ve umuyorum. en kötü kıl payı kaçırır barajı ama işte buna izin vermemek gerekir. bu bakış açısı yanlış. eğer sempati besleyip ama ya geçemezse falan diye böyle düşünüp vermezsek zaten kategorik olarak hiçbir zaman başarılı olamazlar öyle değil mi?

bu arada madem ortak liste yapılabilen bir şey 0.3 bile olmayan deva ve gelecek adayları yerine tip adaylarını da chp listelerinden aday gösterselerdi bir kaç yerde en azından. kesinlikle bu liste muhabbeti olabilecek en kötü şekliyle yönetildi.
bizim ofiste başörtülü ve muhafazakar 3 kişi tip'e oy vereceğini söylüyor mesela. hakikaten çok farklı kişilerden oy alabiliyor tip.

Seçime inancım neredeyse sıfır ama ben de en azından sonraki süreçte milletvekillerinde daha faydalı insanlar görmek istediğim için TİP'e oy atacağım.
Şu an sayıları bu kadar azken bile koltuklarında oturanları nasıl kudurttuklarını görüp ekran başında keyifleniyorum çoğalırlarsa daha da iyi olacaktır.

Dağcı +1

Kk’nın cb olması halinde elinin güçlü olması için chp’ye vereceğim. Bu ülkede bunca haksızlığın, hukuksuzluğun içinde öyle ya da böyle yaşayan hepimizin özsaygısı yeterince yara almış durumda zaten. Tip’ e oy verince büyük başkaldırı falan olmuyor. Seçtiğin cb'nin elini zayıflatıyorsun. Risk alıyorsun. Sen bilirsin.

abi secim sistemine(d'hondt) gore hesap yapmak lazim bu secimde yoksa x bir partiye attigin oy o bolgedeki birinci partiye yariyor. eger tip vekil cikaramiyorsa o bolgede ve akp birinci partiyse senin oy akp listesine gitmis oluyor. asagiya duzgunce anlatan bir entry birakiyorum okuyunca ne dedigimi anlarsin.

eksisozluk2023.com

siberteknik+1 meclis çoğunluğu çok önemli. Ekside, duyuruda gördüğümüz 1 oy ona 1 oy buna demek romantiklik bence.

Twitter'da takip ettiğim, işlerini beğendiğim bazı sanatçılara özel sipariş verdim. "Art commission" diyorlar konsepte. Baya da ucuza geliyor, aracılara da para kaptırmamış oluyoruz vs.

Direkt "ben size bi iş yaptırmak istiyorum" diye mesaj atarsanız konsepte sıcak bakıyorlar, daha "yok ben öyle çalışmıyorum" diyene denk gelmedim.

Plutongezegendegilmi +1. Internet haricinde fiziken gidip görmek istediğiniz takdirde birçok genç sanatçı mekanlarla anlaşıp etkinlikler düzenleyerek eserlerini sergiliyor, oralarda da satın alabiliyorsunuz.

www.carredartistesistanbul.com

Kendi sanat ürünümü kendim tasrladigim için bir yerden bir sey almiyorum fakat internet üzerinden bir artiste komisyon verebilir ve sana ôzel bir sey yapmasini isteyebilirsin.

Instagram'dan Ebru Baybara Demir'i takip edin. Onun liderlik ettiği @gonulmutfagimiz hesabını takip edip profillerindeki formu doldurarak yemek yapma ve dağıtma süreçlerine katkıda bulunabilirsiniz, çok kişiye ihtiyaç var.

Hocam şehirlerin yüzde 60'ı boşalmış durumda. Başka illere gittiler. Şehirlerin yüzde 80'i yıkılmış yüzde 20'side ağır hasarlı. Bulunduğunuz ilde depremzedeler varsa iletişime geçebilirsiniz.

Üç yıl önce benzer bir ihtiyacım olmuştu, belki eski bilgidir o yüzden ama Aldi'den aldığım hat işimi görmüştü ve sadece pasaport gerekmişti: www.alditalk.de

Biz F1 delisi bir arkadaşa Aliexpress'ten minik bir model araba aldık, gayet güzel bir şey geldi. Şimdi biraz baktım, mesela şu çıktı: www.aliexpress.com

Yüksek çözünürlüklü bir fotoğrafını odasına asabileceği bir şekilde çerçeveletip verebilirsiniz. Şu fotoğrafçının eserlerini çok beğeniyorum mesela www.kymillman.com ama fiyatlara bakmadım.

Şapka da olabilir, Verstappen hep takıyor: www.redbullshop.com

hali hazırda yoksa ssport plus veya f1tv aboneliği alabilirsiniz.

şurada imzalı kart almak için gerekenleri yazmışlar ama geleceğinin garantisi yok, gelse de bir kaç ay sürebilir: www.reddit.com

Aslen şarap yeri ve Bostanlı'da ama bu tarz bir yemek için uygun olduğunu düşündüğümden Kuntra'yı önermek istedim.

La cigale

Birçok sebebi olabilir VE burada spekülasyon yapmak doğru olmaz. Söyledikleriniz bir sağlık probleminden de kaynaklanabilir veya psikolojik de olabilir. O yüzden doktora gitmeniz iyi olur.

konuşmayla ilgili anlattıklarınız bana kitap okumadığım zamanlarda oluyor.

Covid geçirmiş miydiniz? Çevremde covid olduktan sonra benzer şikayetleri olan çok kişi var. Ancak dediğiniz gibi psikolojik de olabilir, değişiklik ve stresten dolayı. Eğer öyle ise meditasyon öğrenmenizi ve düzenli uygulamanızı öneririm. Ve elbette spor. (Tabi bunlar doktora gittiğinizde bir şey bulunamazsa)

Pide +1, her gün bağırarak 1 sayfa kitap oku.

Kendi adıma çok seviyorum. Pek çok farklı çeşidi var, o çeşitlilik de hoşuma gidiyor. Genel olarak hafif bir yiyecek olmasını seviyorum. Çok alengirli olmayan bir çeşidini deneyin derim, sevmeseniz bile fikriniz oluşmuş olur.

Deniz ürünü, yosun kokulu gıda, deniz yumuşakçası seviyor musunuz?

Somon füme, balık yumurtası gibi çiğ ve yumuşak, kaygan dokulu (kuru et gibi değil) gıdaları seviyor musunuz?

Bunlara cevabınız evetse seversiniz. Yemek seçen ve yukarıda saydıklarımı sevmeyen biri olarak ben suşiyi bir türlü sevemedim. Türk damak tadına daha uygun olsun diye pişmiş balık ve yengeç etiyle yapılan çeşitleri var, yosuna sarılı olmayanları var, onlar bence daha kabul edilebilir şeyler.

Denemek için suşi seven birileriyle Çin lokantasına gidin, kendinize küçük bir suşi tabağı söyleyin. Baktınız olmuyor, siz noodle söylersiniz, kalan suşiyi yanınızdakiler paylaşır.

gayet güzel, yeni başlayacaksanız sıcaklardan başlayın diye önerebilirim

Güzel. Benim hanım yapiyor, annemler geldiğinde yaptı. Annem hastası oldu, babam pek sevemiyor ama denedi beğendi (gene de sonra yiyemedi).

Biz çok severiz.

Ülkenin yüzde 99’u suşiyi seviyor. Seversiniz büyük ihtimal. Bence güzel değil.

Çok sık yediğim bi şey değil ama severim ben. En iyisi şöyle üç dört arkadaş gidip (mümkünse suşi seven) içinde çok çeşit olan menülerden söyleyin. Sıcaklardan hiç yemedim bu arada soğuk olanlar gayet lezzetli. Denildiği gibi çok çeşit var avokadolusu ıvır zıvırlısı falan bi tanesini seversiniz bence mutlaka.

Bi de suşi umami tadı yönünden çok zengin bir yemek. İnsana ayrı bir tatmin de veriyor o yüzden.

rezil ötesi bişey

dene ama suşi'yi ilk seferinde sevemezsin 4-5'te anca tat almaya başlarsın

çünkü damak tadı anca 4. 5. seferde oturuyor çoğu uzak doğu yemeği için öyle.

yani kararını en az 4 kere farklı yerlerde yedikten sonra ver

birincisinde değil.

peynirli, salatalıklı vb. olanlar bize daha uygun.

ben sevmem. zorlamaya gerek yok. arkadaşlarla suşi mekanına gidersek, suşi dışındaki ürünlerden yerim.

yurtdisinda ayda bir mutlaka yiyoruz.
soya sosu sart, cig balik guzel birsey ama abartmamak lazim. mide kanserine yol aciyor.

İlk denediğinde de sevebilirsin ya ben direkt ilk yediğimde bayılmıştım shdhdh ben de çok yemek seçen biriyim ama deniz ürünlerini severim genel olarak.

Cidden çok fazla çeşidi var, sadece balık da değil yengeç, yılan balığı, ahtapot, kalamar ve hatta vejetaryen sushiler dahi var o yüzden ne dense yalan olur. Genel olarak deniz ürünü tat skalası bellidir ama, eğer seviyorsanız seversiniz.

Çeşitleri bir yana bırakıp en klasik versiyonundan başlamak isterseniz negitoro maki olanı deneyin.

Pişmiş yengeçli olanları var, ben onları seviyorum.

Baya çeşidi var, seveceğiniz bir çeşidi illaki vardır emin olabilirsiniz.

Kızartılmış olanlardan başlarsan seversin.

Ne güzel düşünmüşsünüz. Tam aradığınız şey değil ama Türk Psikologlar Derneği'nin yayınını paylaşmak istedim fikir verebilir diye: www.youtube.com

Eksi ve twitter.
Onun dışında sadece bloomberght.

Her şeyden haberdar olmak zor

kendi psikolojik sagligim icin ben surekli ulke gundemi takip etmeyi biraktim. Guncel haberlerden haberdar olmak tabii ki onemli; bu yuzden gunde bir defa turkiye icin sozluk ve sozcu gazetesine soyle bir goz atiyorum, bir kere de bulundugum ulkenin gazetesine bakiyorum ama surekli gundemi takip edeyim diye ozel bir caba harcamiyorum. Hele de turkiye'de bir gun cok onemli olan sey iki gun sonra unutuluyor zira surekli gundem degisiyor. Bunu takip etmek cok yorucu.

cok cok onemli bir konu olunca instagram'da vs ister istemez onume dusuyor zaten, maruz kalmamak imkansiz gibi bir sey su donemde.

sadece ekşi sözlük gündem başlıkları ve türkiye'den konuştuğum eş dost. muhtemelen çoğunu kaçırıyorumdur, umurumda da değil.

takip etmiyorum. Cok onemli bir sey olursa bir sekilde ogrenirim diye dusunuyorum.

Aposto'nun her sabah gönderdiği bülten işimi görüyor.

eksi sozluk. tr'de iken de eksi'den takip ediyordum cok bir degisiklik olmadi.

etmiyorum +1. cok onemli bir sey olunca arkadaslarim (turk olmayan) soruyor o zaman acik bakiyorum. eksi cok kalitesiz bir sey takip etmek icin ama ister istemez goruyorum bazen acinca sol tarafta.

Şehir yazmamışsınız, Istanbul varsayıyorum. Acıbadem Maslak'ta Özgüç Takmaz'ı gönülden tavsiye ederim. Normal doğum yaptım. Sigorta büyük kısmını karşıladı, bizden 6000 lira çıktı (eylül ayında). Mutlaka sigortanızın koşullarını ve anlaşmalı kurum ve doktorlarını inceleyin.

Biz Ankara'da olduğumuz için sadece fiyat yazıyorum Haziran ayında 4 bin lira ödedik Güven hastanesi

Edit:sezaryen mobildeyim

Çamlıca medipol
4000 TL normal doğum
Ben memnunum. Normalde doktorumuz Ayşe kavasoglu idi. Doğuma girdiğimiz gün o yoktu. Doğuma giren doktorun adını unuttum. Kapalı bir kadındı. Ama tüm personelden memnunuz.

abiler şaka yapıyor olmalısınız, bu fiyatlar gerçek mi? bence bir şeyleri eksik söylüyorsunuz.

tam 10 yıl önce ankara'da özel hastanede (koru hastanesi) normal doğuma 2500 lira verdim. 10 yıl önce diyorum. öyle paket maket bilmemne de değil. sadece normal doğum ve 1 gece oda. normal olduğu için ameliyathane falan da yok.

güven hastanesi gibi bir hastanede sadece doktorun kapısına gidip muayene olmak 1000 liradan başlıyor. sezaryen doğum, ameliyathane, anestezi, oda hizmeti, doktoru, hemşiresi, tahlili mahlili her şeyi dahil 4000 lira olamaz hocam. tamamlayıcı sağlık sigortasının farkı falandır o.

Sehir hatlarının seferlerine baktınız mı?

Vapurla İstinye'ye gidin, ordan Yeniköy'e yürürsünüz.

Valla köpüğün kadını erkeği var mı bilmiyorum da ben bunu kullanıyorum: www.trendyol.com

Pırasa saçlarıma hafif bi hacim katıyo. Başarılı bi ürün.

Edit: kremi de banyodan sonra kullandığım için karıştırmışım :) O arkadaş da bu: www.trendyol.com

Ben taraması kolay olsun ve elektriklenmesin diye kullanıyorum ikisini de.

@plutongezegendegilmi bu köpük ama ben banyoda kullanılan saç kremi sormuştum:(

Saç kremi gibi ürünlerde kadın erkek ayrımı tamamen yapay bir pazarlama ayrımı. Saç yapıları farklı değil. Aklınıza yatan bir ürünü kullanabilirsiniz.

elidor bukle belirginleştirici (kıvırcık için) , aynı etkiyi daha pahalıya yapan ise elseve bakım kremi.. Saçların dalgalı ve kıvırcığa yakınsa .. belki düz içinde iyidir bilemiyorum. Ben kendi deneyimimi söyleyeyim.

kadın erkek fark etmiyordur bence saç kremi.

Evet, yaşadığım ilçede hem geri dönüşüm kutuları var (cam ayrı diğerleri ayrı) hem de haftada bir belediye evin önüne koyduğumuz geri dönüştürüleeblir atıkları topluyor.

Pet şişe, cam ve metal şişeyi hazneye attığınızda size belli bir miktar ödeme yapacak şekilde benim de sürecinde bulunduğum yeni bir proje geliyor. Şu an devlet kurumlarında ihale aşamasında. Market vb. yerlerin önünde bulundurulacak. Ödeme İstanbul kart gibi illere özel kartlara yapılabileceği gibi kesilecek fiş sayesinde sonradan alternatif ödeme yöntemleri de çıkabilir. Amaç değişik yöntemlerle (malzeme cinsine göre) şişenin hacmini düşürmek. Makinayı merak edenler yarın ve perşembe günü Haliç Kongre Merkezi'nde gerçekleşecek olan Yerel Zincirler Buluşuyor Konferansı ve Fuarı'nda görebilir.

Not: Giriş ücretlerini ve halka açık olup olmadığını bilmiyorum. Proje arge aşamasında olduğu için belirli bir gizlilik de olabilir.

atık yağ dışında ne yazık ki hayır çünkü etrafta hiiiiiç geri dönüşüm kutusu yok. ama ben gene de evde ayrıştırıyorum, hiç değilse çöpten toplayanlar daha rahat görsün.

Olanların içi çöp dolu. İnsanımız öğrenemedi geri dönüşm mevzusunu. Kağıtları ayırmaya çalışıyorum evde ben çöpün yanına koyuyorum kağıt toplayıcılara kolaylık olsun diye öteki türlü ıslanıp kullanılmaz hale geliyorlar.

Düzgün çalışan bir sistem getirseler, cam, plastik, kağıt, organik atıkları ayırmaya gönüllüyüm evde.

İlgi ve merak etmeye bağlı tamamen. Önemsemiyor veya ilgilenmiyordur.

İnsanların yaşından ziyade o yaşa nasıl geldikleri önemli (günlük hayatta beden ve zihinsel olarak ne kadar hareketli oldukları vesaire). Babaannem 83 yaşında ve cayır cayır telefon, tablet kullanır, bankadan QR kodla para çeker. 60 yaşındaki anneminse her şeyi öğrenmesi çok zaman alıyor, bazı şeyleri anlıyor bazı şeyleri anlamıyor.

"Ben bunu asla anlayamam" fikri ile yaklaşanlar öyle olabiliyor.

Bi de tabi o yaşa kadar hiç bi arayüz kullanılmamışsa kafada onu oturtmak da zor olabilir. 40 yaşından genç herkes çocukluğundan beri bi çeşit bilgisayar ile büyüdüğü için anlaşılmamasını anlamıyor olabiliriz.

önyargı

1998de babama nokia'yi ogretememistim simdi android telefonu benden daha verimli kullaniyor. Yas 66

daha tv kumandasını öğretemediklerimiz var.

www.instagram.com Şu sayfayı takip eder misiniz? Sabırlı olun. Çocukların önüne geometrik şeyler koyarız da üçgeni üçgenin içine geçirmelerini bekleriz ya. Ama olmaz. Ama zihni bilinci zekası ok ama bazı algıları kapanıyor.

Aslında önyargı değil. Çok hevesli ve sürekli kullanmaya çalışıyor, YouTube’dan ilgi alanlarıyla ilgili videolar arayıp izliyor hep. Hatta Türkiye’de ilk bilgisayarı kullananlardan olduğu için arada havasını da atar, ben bunların temelini biliyorum der :)

Ama maalesef yıllardır algısında bir problem var. Mesela ekranda kocaman TAMAM yazıyor, tamam tuşuna basacaksın diyorum, otuz saniye onu arıyor. Kendisi trafikte sorunsuz araç kullanıyor, yıllardır kurumlarda yöneticilik yaptı ve bu yıl son çalışma senesi, çok ince detayları görüp işini güzel yürütüyor ama konu teknolojiye geldiğinde durum bu.

Aynı dertten muzdaribim. Üç dört sene önce doğrudan Türkiye dağıtımcısının web sitesi vardı, ordan alabiliyordum ama az önce hızlıca baktım, göremedim. Yine de detaylı araştırın isterseniz. Bulamazsanız şu da fena değil: www.redbull.com

BİM'de satılıyor.

aralarında en güzeli göktuğ ama karakterler açısından ö ve ğ harfleri sebebi ile ileride sıkıntı yaşar.

ben teoman'ı seçerdim.

Uyum için soyadını bilmek lazım. Böyle olmaz. Burada sadece Arda iyi.

Arda ve Mete

Arda, göktuğ ve gökhan güzel bence.

İsimlerin yabancı dillerdeki kullanımı konusunu düşünüyorsanız ben kendi adıma orijinal görünmeyi seviyorum. Zaten günümüzde aranan şey de bu. Benim hoşuma gidiyor.

Bence öyle bir zorluğu da yok, insanlar nasıl telaffuz ediliyor diye soruyor bir muhabbet oluşuyor ya da telaffuz edemiyorlar yine eğlenceli oluyor. Nasıl derler, cool bir şey :) Çok ırgalayan bir durum yok. Resmi işlemler de öyle ya da böyle halloluyor.

Bir sonraki nesil tamamen sınırları aşmış olacak.
Ve maalesef desek de İngilizce tüm Dünyada geçerli tek dil.
Öncelikle Türkçe karakter bulunan isimleri eleyin.
Sonra bir İngiliz bulup isimleri telaffuz ettirin. Komik sesler çıkıyor mu diye bakın.
İsimleri Translatede tüm dillerde aratın. Herhangi bir dilde, Eşek, manyak, salak vb bir anlama gelebilme ihtimalini ve herhangi bir dilde kadın adı olma ihtimalini eleyin.

Arda,emre.

Emre

Ilerde yurtdisi ihtimalini dusunmek lazim +1

Eren

Bence direkt alfred falan koyun. Malum kendimizi Batılılara şirin göstermek ve yamamak zorundayız. Hiç ay İngilizcesi nasıl okunur diye takla atmaya gerek yok. Dümdüz alfred

Mete güzel

ege mete sarp

Ege
Eren
Kaan (g’siz)
Güney

Ay elin Hintlisi Japonu vs yurtdışına gidiyor da abuk subuk isimlerle yaşayabiliyorsa burada yazan isimler de yurtdışı için gayet kullanılabilir isimlerdir. Çocuğa güneş ismini koyduk. Daha doğmadan iki Amerikalı ile tanıştı ve gayet normal karşılandı ismi.

Bu listede Kağan ismi Türkiye’de de karıştırılabileceği için elenmeli bence.

Onun dışında uraz bana kötü bir isim gibi geliyor.

Teoman fazla Teoman. Nasıl tarif etsem bilemedim ama eledim.

Ben kısa isimler severim. O yüzden bu listede Efe iyi bir seçenek gibi duruyor.

Hayırlı olsun şimdiden

emre

Öğretmenim. Sonu -tuğ ile bitip de yaramaz olmayan bir öğrencim olmadı. Ben isimlerin ağırlığına da inanırım bu arada.

Kendi tecrübelerime dayanarak selim, can, kerem isimlerini önerebilirim.

barlas koymayında ne koyuyorsanız koyun. barlası görünce midem bulandı malum kişi yüzünden.

ekşiden bakıyorum. arada da bbc türkçeden.

www.aposto.com

Çok sıkı bir gündem takipçisi olarak artık gündemi takip etmiyorum. Çünkü siyaset de diğer her şey gibi derinliğini yitirdi. Medya her anlamda kalitesiz ve taraflı.

Twitter’da Pusholder sayfasına günde birkaç defa bakıyorum. Önemli bir şey olursa paylaşıyorlar mutlaka.

3-4 sene önceye kadar haftasonu 4-7 arası gazete okuduğum olurdu. Seçim yaklaştıkça biraz daha renklenir gündem ama dediğim gibi eski derinliği ve cazibesi yok.

Her Pazar güzel bir haftalık özet için

www.youtube.com

ilginizi çeken konularda udemy veya coursera'ya bakabilirsiniz. bunun dışında enstrüman veya tenis gibi farklı uğraşlar da olabilir.

Kendi doktora dönemimi düşünüyorum da yazlar yoğun olurdu. Hem araştırmalar aynı şekilde devam ederdi hem de hocamla akademik makalelere odaklanırdık (yazın ders vermediği için analizlere ve yazmaya daha fazla zamanı olurdu). Diyeceğim o ki eğer mesleki olarak kendinizi geliştirmek isterseniz makalelerinize odaklanabilirsiniz.

ielts, toefl, yds kasabilirsin. hem bir amacın olur hem de daha motive çalışırsın hedef koyunca. hedefe ulaşamasan bile ciddi katkısı olur.

daha soft bi aktivite olarak ingilizce podcast ve metinlerini tüketebilirsin ya da günlük bir ingilizce makale okuma gibi ama odaklı ve disiplinli bir şekilde.

ikinci bir dile başlamak da çok zihin açar.

yahut tamamen alanının dışında bir şeye kendini vermek. sanat, yazılım ve spor, özellikle spor çok iyi gelir.

Sömestrde yine aynı durumdayım. Derslerim de bitti sayılır. Ofiste çok boş vantim var fakat okuyacak iyi yazılar veya izleyecek iyi vidolar yok. Öneriniz var mıdır pdf ve youtube videoları?

öğrenmek istediğiniz ikinci bir yabancı dil varsa A1-A2 seviye videolar tüketebilirsiniz. spora başlayabilirsiniz.

çağımızın mabetleri, avm'ler

karşıyaka'da bilim müzesi
varyant'ta oyuncak müzesi

evrenselcocukmerkezi.com

decathlon havlulari cok az yer kapliyor

Decathlon havluları veya ince peştemal güzel iş görüyor. Terlik ve havlunun nemli olmasını çok dert etmiyorum, dediğiniz gibi iki torbaya koyuyorum. Hem vücut hem saç için olan bir küçük katı sabun (ikisi bir arada jel de olur) ve deodorant da koyduğum zaman çanta çok da dolu olmuyor.

yaz mevsimi kıyafetler hacimsiz
el havlusuyla kurulanır, duşta giyinir filan

bazı insanlar terlik kullanmıyor ben de anlamıyorum
çıplak ayakla basıyor filan

Aynen, sporda ben de sığamıyorum o ufacık çantaya. Üstteki cevapları da okudum, hala mümkün değil gibi :D

Niye bu kadar düşündünüz anlamadım. Çok karmaşık bir şey değil.

Ben eşofmanımı, ter havlumu ve duş havlumu katlayıp üstüste koyuyorum. Çantanın bir cebine de hem saç hem vücut için olan şampuanlardan atıyorum. Salon ayakkabımı ve duş terliğimi de poşetleyerek koyuyorum. Gayet rahat sığıyor.

Salonda işim bitince havluyu sırtıma atıp terliği giyiyorum elime de şampunı alıp duşa giriyorum. Sonra terlik poşete gitiyor havluyu da katlayıp geri koyuyorum. Eve gidince de o havluyu kirliye atıp o gün kullandığım eşofmanı ve havluları kirliye atıp çantaya yenilerini koyuyorum.

Sizin anlamadığınız tam olarak hangi kısım?

@akhenaten, benim merak ettiğim nasıl yerleştirildiği değil onca şeyin o kadar küçük şeye nasıl sığdığıydı, arkadaşlar da söyledi mesela decathlonun havluları ince oluyormuş ve benim havlum da gerçekten büyük ve kalınmış :)

10 litre az değil. terliği en ince plaj terliğinden alabilirsin. iç içe geçirince yer kaplamaz. havlu da 50 cmlik 2 tane yeter. ayrı poşetlere koyarsın. zipli olmasına gerek yok.

deniz taksi app'i indirip bi bakin isterseniz sadece ulasim icinse

Sadece ulasim icin fakat ibb taksi kapali ve hiz odakli. Ben biraz bogaz havasi da alsinlar istiyorum

Bütçeniz varsa www.kiraliktekneler.com
Biz VIP misafir ağırlamıştık bu teknelerin birinde.

Ama sadece bir noktadan öbürüne gideceğiz, bu arada boğaz havası alsınlar derseniz Turyol tipi tarifeli teknelerle gidebilirsiniz.
ortakoybogazturukooperatifi.com

Tam aradığınız şey değil ama ben şu firmadan çok memnun kalmıştım, arayıp sorabilirsiniz: vbboats.com

sürekli arkadaşlarla kullanıyoruz. mustafa kaptan çok ilgili, fiyatları emsallerine göre uygun. www.yatist.com

Arnavutköy sahilde zilyon tane var. Gidip araştırırsan daha iyi olur. Görüp incele, konuş, pazarlık yap.

bekarlığa veda partisi için kızlar kiralıyorlar. artık her bütçeden insan böyle şeylere ulaşabiliyor. özel gün için değer bence.

www.adenyachting.com.tr

Amerikan yemek cup ölçüleri çevirilerinden yararlanabilirsiniz (oz'u ml'ye çevirirsiniz elinizde cup yoksa): www.errenskitchen.com

140 gram tereyağ, 150~160 mililitre ediyor
şu linkteki ince belli bardaktan (1 tane tam dolu) + (3'te 1'i kadar dolu) tereyağına denk
www.carrefoursa.com

convertunits.online

1/2 cup + 6 çay kaşığı (yine Amerikan ölçeklerindeki teaspoon)

Bu arada tereyağının markasına, içindeki su miktarına vs göre özkütlesi değişebiliyor ve tariflerde tereyağını katı ölçmek gerekiyor. Dolayısıyla hacimle ölçmek çok sağlıklı değil. En ucuzundan bir mutfak terazisi çok işe yarar.

Kaşık ölçüsü dediğin de şu ölçü kaşıkları, silme doldurunca oluyor: www.google.com

4 Levent'ten Havaist'e binmek en konforlusu. Fabrikalar'da durmuyor. (hava.ist)

IETT'nin Levent tarafından otobüsü yok sanırım: iett.istanbul

4. levent iett garajından e-3 kalkıyor 3 basım ücreti var.

goo.gl

denklik.yok.gov.tr

denklik muglak bir konsept ve ulkeden ulkeye degisir.

atiyorum klinik psikolog meslegi bir cok ulkede master gerektirir. Haliyle bir cok durumda turkiye'den alinmis diplomaya ek olarak diger ulkedeki cesitli egitimleri sinavlari falan gecmen gerekir o meslegi icra edebilmen icin.

ote yandan atiyorum bana hayatimda kimse cikip isletme lisans diplomani, ekonomi yuksek lisans diplomani goster demedi. haliyle farkli ulkelerde calistim ama "denklik"im yok mantik olarak, cunku ortada regule edilen, isi bildigimi kanitlamam gereken bir meslek yok.

@hot potato +1 denklik ülkeden ülkeye, meslekten mesleğe değişir. Ama evet en temelinde dersler ve eğitimin uyumlu olması gerekiyor.

Kullan ya ne olacak ne zorluğu yaşayacaksın üniversite giriş formu kodlamayacaksan bi zorluk yaşamazsın.

ya biriyle tanışınca falan 6 karakter uzun söylemek dışında yaşanılacak hiçbir zorluk yok.
böyle devam bence de.

İki soyismimi de kullanıyorum, benimki de biraz uzun ama hiç sorun yaşamadım.

Eşimin iki ismi ve iki soy adı var. Toplam 28 karakter. Kredi kartına ismi sığmıyor. Kendi üzerine olan araç için kasko yaptırırken sorun yaşamıştı. Bu dediğim 2014 yılında oldu, belki şimdi düzeltmişlerdir.

Onun dışında bir sorun yaşamadı.

Ben çift soyadı kullanıyorum, ikinci soyadımı yazmam gerektiğinde fazladan yarım saniye harcamıyorum, zorluğu falan yok.

Ha ama isterseniz eşinizin soyadını bırakıp sadece kendi soyadınızla da evlilik hayatına devam edebilirsiniz, bir dilekçeye bakıyor.

Ben kısa adım ve soyadıma eşimin kısa soyadını ekledim. Bazen ilk soyadımı ikinci adım sananlar çıkıyor, öyle işliyorlar, görürsem düzeltiyorum. Ama evlenmeden önce de kısacık adımı soyadımı yanlış anlayan tonla insan vardı, bu durum tabii değişmedi. Bir de uzun olsaydı ne olurdu bilemiyorum.

benim de ismim böyle oldu
ilk ismimi oldum olası hiç kullanmıyordum
eşimin soyadını da günlük hayatta kullanmıyorum
sadece resmi belgelerde kullanıyorum onda da bir zorluk yok ne kadar zorluk olacak ki.
iki soyismimi günlük hayatta kullansam da zorluk olmazdı bence
keşke iki adım olmasaydı, o ayrı

soyismi sizi siz yapan kimliğiniz, gecmisiniz, sizin eşinize ait bir mülk olmadığınızı size hatirlatiyor. kendi soyisminizden vazgecmeyin. türkiye yasalarına göre sadece kendi soyisminizi kullanmak istiyorsaniz, evlendikten sonra aile mahkemesinde dava acip sadece kendi soyisminiz ile devam ediyorsunuz. basit bir dava ama bana göre o bile kücük düsürücü.

erkegim, eşimin soyismini de kullaniyorum. eşim benim soyismimi kullanmak zorunda degil, ama madem böyle bir zorunluluk var, o zorunluluk ikimizi de bağlıyor.

Bana Fidan Burada'dan hediye bitki gelmişti ve çok özenliydi. Sonradan öğrendim ki çevremde epey kullanan varmış ve memnun kalmışlar. Özetle hiç kendim sipariş vermedim ama teslim aldığım bitkiyi beğendim. (www.fidanburada.com)

İnternetten,
Yucca aldım çok güzel geldi.
Melissa aldım. çok güzel geldi.
Limon fidanı aldım, 3 haftada, gövde 2 parça ve saksıdaki bütün toprak kutuya dökülmüş olarak geldi.

Şans ya da aldığın yere göre değişiyor.

Bildiğim kadarıyla kira sözleşmeniz ne zaman yenileniyorsa o zamanki durum geçerli. Yani eğer temmuzda yenileniyorsa altı ay önce yaptığınız konuşmanın zaten bir geçerliliği yok. Bugünkü kural %25 zamsa siz de %25 zam yaparsınız.

Duygu sömürüsünü yüz yüze yapacak. Tehditvari konuşmaya başlarsa direkt kalkıp git. Düzgün yaklaşırsa ben olsam %25 değil, TÜFE ortalamasına göre, ya da %50 falan yapardım.

İkinci paragrafta yadıkların için söylüyorum, 6 ay önce iki katına falan çıkarmak istemesinin hiçbir bağlayıcılığı yok. Yasaya aykırı zaten bu söylediği. Önceden söylemiş olması hatta kontrata yazmış olması bile bir şeyi değiştirmez. TÜFE ortalaması neyse onu yapabilir en fazla.

eğer kirada pazarlık yapmak istemiyorsan; sakin kal. dinle. anladım, sizi dinledim, maalesef durum bu. yasal oran bu. bütçem bu kadar. mümkün değil de. detaylara girme, tartışma. kendini savunmaya çalışma. ekstra bilgi verme karşı tarafa. o anlatsın istediği kadar. her seferinde anladım ama maalesef de. çıkmanı istiyorum derse de, mümkün değil çıkamam de. neden mümkün olmadığına girme. şöyle şöyle yapacağım derse, tehdit ederse, siz bilirsiniz, nasıl isterseniz de.

eğer pazarlık istiyorsan da aynı şekilde sakin kalıp, çıkabileceğin yerin 2125 ile ortasını söyle. yanaşırsa, bir yerde buluşursunuz.

Merhaba, hem ev sahibi hem kiracıyım. Bu yasayla ev sahibi de mağdur bir yandan, %25 çok düşük bir oran. Hakkınız %25 yaptırmak en fazla tabii ki, ama yine de ödeyebiliyorsanız %35’lere çıkabilirsiniz. Sonrasında başınızın ağrımaması adına, hem de kötü olmayın bence. Ama yine de içiniz el vermiyorsa, ödeyemeyecekseniz %25 hakkınız tabii ki, %35 size kalan bi insiyatif, çok da fark yok gigi açıkçası.

ben kendisine tüfe oranında zam yapabileceğini, onu da kabul ettiğimi söyledim ancak ona bile itiraz etti. bir altımdaki komşumun 1800 TL olan kirası için bu ay 4500 istemiş. Ne kadar koparabilirse onun peşinde maalesef. Hepinize çok teşekkür ederim, yazdıklarınıza uygun hareket edeceğim.

açıkcası burada yazılanlar taraflı ve biraz da etkisiz. ev sahibi çıkarmak isterse evi kardeşine satar, tadilat yapar, başka evi yoksa ben oturucam der çıkarır. bütün bunlar sonucunda sonunda çıkar kiracı ve daha maliyetli olur. asgari ücret 6 ayda 2 katına çıktı. kazancınız artmıştır. bence rayiçe yakın bir şeyde anlaşın. 4500 ise 3500-4000 arası kapıtabilir belki. bu şartlarda bu kış birçok ev sahibi ev kiralamayacaktır. gül gibi barınma krizi çıkacak.

Kira miktarından ötürü %25 ve %40 arasında büyük bir fark yok. İlla %25 diyorsanız yasal oran bu ama karşı tarafı da düşünmek lazım. Ama şunu söyleyim sizi çıkarmak istese muhakkak bir yolunu bulur. Mesela şu anki kira miktarınız düşük olduğu için ben oturacağım deyip çıkartır, ceza falan neyse öder geçer. Çünkü yine avantajlı oluyor. Diğer yollar da kapsamlı tadilat, kentsel dönüşüm, evi bir yakınına satmak(anne baba vb).

Kısacası 3-5 hesap yapmaktan ziyade anlaşmaya bakın.

"ev sahibi çıkarmak isterse evi kardeşine satar, tadilat yapar, başka evi yoksa ben oturucam der çıkarır"

işte hak hukuk bilmeyince böyle sanrılar olabilir. dik dur eğilme. beğenmiyorsa satsın evi. yüz yüze görüşmeyi de evde yapma bence. burası benim evim tavırlarına girer falan canın sıkılır. sonucu yazarsan iyi olur.

güncel durum avukatla konuşturdum. 4000 TL istemiş, avukat olmaz diyince 3000 olur ama kimseye söylemeyin yoksa da randevu verin ben evi satacağım demiş. Yarın arayacağım 2500 yoksa da gelin satın diyeceğim.

4500 istediği bir alt komşuma da "kimseye söylemeyin 2500 olsun" diyerek anlaşmışlar.

Servisle bir saat. Kocaeli.

25 km ama karşıda. Toplu tasıma kullanıyorum iyi günde 50 dk kötü günde 80 dk. Kadıköy-bahçelievler

6 km, istanbul lokasyon, servisle 12-13 dk sürüyor.

5km, araba veya bisikletle 20 dakika, toplu tasima veya yuruyerek 45-50 dakika. bisikletle gidiyorum. amsterdam.

120 km.

Ev Kadıköy, iş Çerkezköy. sabah 2 saat, akşam 2,5 saat sürüyor ev iş arası.

18km. Servisle 25-30dk civarı sürüyor.

10 kilometre, kısa bir yürüme ve vapurla kapıdan kapıya yarım saat. Sarıyer, İstanbul.

3 km, arabayla trafik yoksa 5-7 dk, varsa 10 dk, koşarsam 13-15 dk

Maslak istanbul

ev iş kadıköy, 2.5km. yürüyerek 25 dk.

Ataşehir, yan bina. Yürüyerek 3 arabayla 5 dakika (ters yön)

5km, metroyla 10 dakika sürüyor. bazen yürüyorum 50 dakika sürüyor.

Çoğunlukla evden çalışma. Nadiren işe gidilirse, 450km.

55 km, 1 saat. İstanbul.

4,5 km, araçla 15 dk, metro kullanırsam girdisi çıktısı 30 dk.

32 km
kartal-besiktas ortalama 1 saat geciyor yolda. is cikis saati vs olsa 1saat 40 dakikaya kadar yolu var

ist ataşehir, 2 km.

Kadıköy - Dünya Ticaret Merkezi (Bakırköy) 30 Km

Sabah 6.47'de alıyor beni. Ring servisinden dolayı 7.40 gibi ofiste oluyorum. İnmesi ring servisine binip Dtm'e gitmesi bi 10-15 dakika buluyor.

Dönüşte: Marmaray'a servis var 16.52'de. En erken 18.00'de evdeyim.

Yan oda

20km
arabayla 20-25dk
toplu tasima ile 2 saat
yurtdisi

25 km
Arabayla 20-25 dk
Ankara

Ankara
20 km
25 30 dk

35 km, servisle 45 dk.

Ev İzmir, iş Manisa

Olsa da olur olmasa da ama hakkında düşünüp sonrasında kin güdecek kadar üstüne kafa yorduğum bir konu değil, çok canımı sıkarsa engellerim geçerim karşıma çıkmaz bi daha.

benim hiç hoşuma gitmiyor. ilk kim başlattı bilmiyorum ama puh size demiştim. hala da diyorum. sanki işini kusursuz yapıyor da şaka yapmak, şirinlik yapmak eksik kaldı.

PR bu demek, belediyeler halkla ilişkiler ekibi tutmazsa, halkın nabzını tutup bi şekilde görünür olmazlarsa bir sonraki seçimde oy alma ihtimalleri baya düşük. akp belediyeleri bu konuda çok iyi mesela, hayatında istanbul dışına çıkmamış, boğaz görmemiş ev hanımlarını otobüse doldurup tek kuruş istemeden şehir içi şehir dışı gezdiriyorlar, dışarıdan bakınca israf gibi geliyor ama baktığında o insanlar akp diyor başka bir şey demiyor.

Bana o tip hesaplar inanılmaz samimiyetsiz geliyor. Aynı şekilde siyasetçilerin z kuşağına yaranmak için yaptığı şakalarda bir o kadar itici geliyor. Herşey iç içe geçmemeli. Bazı şeyler profesyonel düzeyde kalmalı. Siyaset siyasette kalmalı. Belediye belediyeciliğini yapmalı.

Bir belediye olarak işini düzgün yapıyorsa beni rahatsız etmiyor. Özellikle turistik beldeler için iyi bir tanıtım aracı olduğunu düşünüyorum (bana hitap etmiyor ama geniş bir kitleye çekici gelebilir).

datca belediyesi twitter da vakit gecirdigi kadar is yapmis olsaydi keske.

İnsanlar çok rahat. Herkesi genç, hiç sağlık sorunu olmayan ve olmayacak kişiler sanıyorlar ama çok yanılıyorlar. Babamın muhtelif sağlık sorunları var örneğin, insanların davranışlarından rahatsız olduğu an söylüyor zira kibarlıkla bir yere varamadı.

İnsanlar çok rahat +1
Rahatsızlığınızı da net bir şekilde söylemek lazım, ben eve tamirci gelse tedirgin oluyorum, maske takıyorum hala.

Valla yaşlı ile temasa giren ve rahatsızlık gösteren herkese kılım! ne büyük terbiyesizlik etmişler size gelenler de.
Hastalık iyice hafifledi vs. ama hala yüksek yaş grubu için riskini koruyor.

insanlar gereksiz rahat+1
annem 75+, babam 80+ ikisi de daha aşılar yokken 2020’de covid oldular. hastanelerin en kalabalık, koridorlarda yatakların olduğu, hastaların yer beklediği zamanda onları hastaneye yatırıp kendi başıma yaşadığım endişeli zamanlar, bende travmaya yol açtı sanırım.

o yüzden hasta biri eve gelse, sanırım ev sahipliğini filan bırakıp, kırarım. bazılarına şaka gibi geliyor olabilir ama aynı şeyleri bir daha kaldıracak halim yok. insanların kendi sağlıklarına dikkât edip etmemesi umrumda değil ama özellikle yaşlılara ve kronik hastalara karşı ihtimamın devam etmesi gerek.

ara duvarlara sonradan ses yalıtım malzemeleri yapılıyor ama tabana yapıldığını hiç duymadım. ayrıca bu tamamen senin evinin inşaatında kullanılan malzemeyle ve inşaat yapısıyla alakalı. bu yapıya hakim olmadan ne bir mühendis ne de bir işinin ehli usta buradan cevap veremez diye düşünüyorum. bir bilene göstermen en doğrusu olur.

bildiğim kadarıyla, stüdyolarda bile yalıtım için zeminde sadece halı kullanılıyor.

Önceki evimizde üst katımızdaki kedilerden çok çekmiştik, komşunuzu anlıyorum. Siz bizim eski üst komşudan daha düşüncelisiniz, o açıdan da tebrik ediyorum :) Mutlaka halı kullanın. Bir de aşağı katın yatak odası sizin hangi odanıza denk geliyorsa kediler o odaya girmesin, biz en çok uyurken sıkıntı çekiyorduk.

Duvardan duvara "bukle" halı döşetin. Yapıştırtmanız gerekmez, gerekirse sökebilirsiniz. Ses geçirmez. Üstelik halıya kedi kılı vs giremez, leke tutmaz, kolay süpürülür ve silinebilir.

Geçmişte Samur halı kullanmıştım. Şimdilerde her markanın var bildiğim kadarıyla.

Rugby izlemeyi seviyorum, kuralları çok bilmiyorum mücadele çok güzel.

eskiden ne kadar spor denirse e spor takip ederdim. dota ve cs go. artık hiçbir şey takip etmiyorum ama yine izleyecek olsam onları izlerim sadece.

Tenis, basketbol ve F1'i takip ediyorum. Denk gelirsem dart izlemek de hoşuma gidiyor. Kendi adıma bana keyif veren sadece sporcuların becerilerini izlemek değil biraz da hikayelerini bilmek. Yani yaşadıkları zorlukları, elde ettikleri yenilgileri/başarıları bildiğimde onları izlerken daha çok keyif alıyorum.

Basketbol, tenis, voleybol.

Bana daha sıradışı gelen rugby izliyorum bir de :)

Bu sezon NFL takip ettim, oturdum baya kurallarını falan öğrendim önce.

Sezon başlamadan eski maçlara baktım, izlediğim ilk maç Chiefs - Rams maçıydı. Burada Chiefs ve özellikle acayip öne çıkarılan Mahomes'a gıcık kaptığım için takım olarak Rams'i seçtim. Sezon başladı, başından sonuna kadar takip ettim. Şansıma Super Bowl'u kazanan Rams oldu :D

Benim çok hoşuma gitti. Baya atraksiyonlu gidiyor, izlerken sıkılmıyorum. Sadece oyun çok duruyor, o biraz garip gelebiliyor. Başka bir güzel tarafı da takip edeceğiniz yeterince gündem oluşturacak kadar taraftarı bulunan bir spor, haliyle "ben ne yapıyorum ya işim gücüm mü yok" psikolojisi oluşmuyor.

Tavsiye ediyorum kesinlikle.

Yusdo

mua.com.tr

Serez dondurma belki olabilir

paseo, Caddebostan

Girandola seven insan Yusdo, serez sevmez bence.

agalar dondurma acıbadem caddesi üzerinde

sizin dediğiniz tarzda olmasa da, bir klasik olarak moda ali usta diyorum.

edirne de birden fazla yerde yemiş biri olarak ciğerci aydın diyorum. (çarşı veya margi outlet)

'Aydın' dediler bize. Gittik Edirne'ye, baktık, diğer ciğerciler sinek avlarken Aydın'ın önünde sokağın başına kadar 'biri kalksa da otursak' kuyruğu var. Girdik kuyruğa, bekledik. Yedik ciğerimizi.
Ertesi gün yine gittik, kuyruğa girmeyelim diye herhangibir ciğerciye girdik. Sonra bakıştık. Dün o kuyruğa boşuna girdiğimize karar verdik. 'Hepsi aynı' dedik.

Aydın iyi ama çok bir olayı yok, Niyazi Usta'yı deneyebilirsiniz.

Öz Akgünler

bir iş için gittiğimizde arkadaş "daha önce aydın'da yemiştim, şimdi de gel niyazi ustaya gidelim" dedi. gerçekten çok lezzetliydi. arkadaşım da aralarında hiç fark yok dedi.

Mirket+1

Aydin'da anlamsiz bir kuyruk oluyor hep ama hemen karsisindaki rastgele yerde de yedik ayniydi. yani bize ayni geldi en azindan. (ikisi de guzeldi)

ben de gidince aydın'da yiyirodum ama.

aydın amcam yan tükkan boş olmasına rağmen. tükkan genişletmiyor.

çünküüü. kuyruk olsun istiyor.

kuyruk olunca da insanlar "lan acaba burası iyi yer mi" diye düşündüğünü düşünüyor.

Oranın yerlisi ciğerci aydında yemez. Kapalı çarşı bitimin yanılmıyorsam olda küçük bir dükkan var orada yaşayan biri götürümüştü yadjn falan hikaye. Yani boşa sıra bekliyorsunuz

Mirket+1

Ciğerci aydında çok sıra var diye beklemek istemedik. Hemen karşısındaki sokakta Çiçek ciğer tava var. Orada yedik. Çok beğendik. Çok bir fark olduğunu sanmıyorum. O sırayı beklemeye değer mi sen karar ver.

Sürekli Aydın da yiyordum, Öz Akgünler e geçiş yaptım. Daha samimi geliyor.

Bahri iyidir. Selimiye Camine yakın.

Mutlaka gidin arzu ettiğiniz tatile. Hayat kısa, ekonominin gidişatı malum. Bir hayal kurmuşsunuz, bunun için emek harcamışsınız. Gitmezseniz ileride hayıflanacaksınızdır.

Hissiyat olarak %100 katılıyorum.

Öte yandan da 10 sene sonra bakıcaksın hiçbir şey yapmamışsın, kenarda 3-5 lira para var, o kadar. O durumda olmak da kötü. Zaten biz artık emekli olunca da dünyayı gezemeyeceğiz.

O yüzden bence git. Seneye tatil yapmazsın ya da ucuz bişey kovalarsın, dengeyi öyle sağlarsın.

Sene başından beri bunu arzuluyorsan kesinlikle git, gez. Tadını çıkar. 25 bin tl'yi biriktirsen de yapacağın daha ilginç bir şey yok senin için. Yapıştır gitsin bence. Bu arada 2 maaşı tatile gömmek de çok aşırı bir şey değil takma kafana yani.

millet aylarca para biriktirip tatile gidiyor anormal degil. hatirlarsaniz kredi bile cikarmislardi tatil icin :) 3 sene taksit odeyen var tatil icin :) ayrica simdi yapmadigimiz her sey icin birkac sene sonra pisman olucaz gibi geliyor bana cunku ekonominin durumu belli. o 25 binle eger cok daha farkli bir sey yapmayacaksaniz gidip gonlunuzce tatil yapin derim ben.

25 bin çok bir para değil, ama boşa harcıyorum hissi oluşmuşsa biraz ertele bence. Kriz dönemindeyi,, acil bişey lazım olabilir.

İngilizlere 1 hafta uçak gidiş-dönüş, tam pansiyon 5 yıldızlı otel, transfer,vs tüm masraflar dahil Türkiye tatili 239 pound..

eksisozluk.com

Haklısın maddi olarak hiç adil değil ama tatil bir lüks değil ihtiyaçtır git tabi. Dönünce birikimini ve yatırımını daha farklı yapıp bir sonraki tatilini daha uyguna halledebilirsin.

20 seneden uzun süredir calisiyorum. 1 tl birikimim yok. birisi bir gün ölmeyecegimi garanti ederse birikim yaparim.

soruya cevap: tatile git, iyi gelir.

bugün yapmadığınız her şey için seneye pişman olacaksınız. tıpkı geçen sene almadığımız/ yapmadığımız şeyler için bu sene pişman olduğumuz gibi. o yüzden mutlaka gidin.

montenegroya git. hem çok daha az harcarsın hem de güzel bir yer önyargın varsa biraz araştır, videoları izle. bizim türkler burun kıvırıyor buraya, hor görüyor ama bence italyanın bir çok yerinden güzel mesela.

git ama gittiğinde param gidiyor diye stres yapma. keyfini çıkaracaksan git.

gabe+1
Son dakikaya birakmayin su rezervasyon islerini yazik gunah, israf.

Ufak bir sandvic yesen su icsen odedigin parayi otamatik tlye cevireceksin psikolojin bozulacak. Avrupa suanda kisitli butcesi olanlar icin iyi bir destinasyon degil. Urdun, misir olabilir. Sizin yerinizde olsam turkiyede daha once gormedigim bir yere gider kafami dagitirim. Asil tatili secimler sonrasina birakirdim. Tayyip sonrasi euro dusecek. Bir turizmci tavsiyesi.

git

Hayata bi kere geliyoruz
Git ve gençken tadını çıkar

hiç acımayın gidin. bu parayı tekrar biriktirirsiniz tekrar kazanırsınız ama bu sefer gitmek bu kadar kolay olmayabilir.

Ben de sizinle aynı şekilde düşünüyordum ama kendimi zorlayıp geçen hafta gittim ve iyi ki gitmişim diyorum. Ancak oradayken fiyatları TL'ye çevirerek hayatı kendinize zindan etmeyin.

su adna yuksek sezonda gitmeyin, bileti oteli simdiden alin, guzel guzel sonbahar kis tatili yapin, yazin turkiyede bir hauvza falan gidin mhaftasonu kacamagi yapin, win win olsun. dinlemis beyin cok daha iyi kararlar alabiliyor hayatta, dolayisi ile bir yatirim olarak da dusunebilirsiniz.

(bkz: dulger baliginin olumu)

Haldun Taner'in On İkiye Bir Var öyküsü.

Ben de sait faik in son kuslar oykusunu hatirliyorum.

Oktay Akbal'ın hiroşima ile alakalı bir metni

ilk akla gelenler: sait faik semaver, orhan veli anlatamiyorum, omer seyfettinler, cahit sitkilar, montaigne denemeler, moliere'in cimrisinden alintilar, koroglu siiri mert dayanir namert kacar, affan dedeye para saydim, ahmet hasim, ahmet mithat efendiler, kemalettin tugcu pesimistligi vardi bir de:) eskicinin kopegi falan zorlasam 50-60 tane cikar abartmiyorum, iyi oldu bu duyuru, eskiden okuduklarimi tekrardan okuyacagim farkli tatlar alir, anilar canlanir, nostalji olur ne guzel, malak gibi telefonda geciriyoruz saatlerimizi

kurtla köpek vardı. kurt açken köpekle rastlaşır, köpek "gel köpek ol" der, kurt tasma izini görüp açlığı tercih eder vs.

aynı parçayı bu yıl basımı 5. sınıfların Türkçe kitabında gördüm, "kurt köpeğe saldırıp onu yemeyi düşündü, köpeğin boynunda tasma yarası vardı." ibarelerini çıkarmışlar.

Acelem olduğu için kargo ücretini kontrol edemedim ama siz bakarsınız: www.bogatepemandira.com

Ek olarak, Mısır Çarşısı'nda Cankurtaran Gıda'dan alabilirsiniz.

İki kere aşağıda linkini verdiğim yerden söylemiştim. Gayet güzel vakumlu paketle yolladılar, sorunsuz aldım.

Ancak şöyle bir olay var ki ben en son iki sene önce falan söylediğimde yazın gönderi yapmıyorlardı erime durumu olabileceğinden dolayı.

koculupeynircilik.com

kars değil ardahan'dan getirt. çapan süt, alibey, cengiz bey, yanatlı süt.

The Chair

film ama (bkz: A Beautiful Mind) sayiliyor mu?

Good Will hunting?

E -30

E 29

E 29

E 28

E 24, erken olduğu için pişmanım.

K 28

E 26

K-27

E 31

K-27

e 39 olacak

k 27

23, k

K 31

E 29

E 32

E 29

K29 olacak

E-31

Bu sıcakta onlar bakmadan siz çıkarırsınız zaten. Konserde biraz garip. Çünkü hastalıktan çekiniyorsanız kalabalığa girme riskini hiç almamanız lazım.

Ben maske takanlara hiç garip bakmıyorum. Nerden bileyim, belki astımı falan var. Belli ki bu virüs hiçbir zaman yok olmayacak. Maske takıyorum diye ömür boyu konsere de gitmeyeyim mi?

Bu aralar epey konsere gidiyorum (hem kapalı hem açık alan) ve maskemi hep takıyorum. Başkaları da olabiliyor. Nasıl rahat ediyorsanız öyle hareket edin, bu konuda kimseye hesap vermek zorunda değilsiniz.

Etrafı boşver tak bence

açık havada takmanın bi anlamı yok gibi. Kapalı alansa ben de takmak isteyebilirim.

Fakat madem takacaksın FFP2 tak işe yarasın. Düz beyaz maske sadece psikolojik olarak korur :D

kalabalığın olduğu tüm kapalı mekanlarda takmaya devam ediyorum.
niye garip görünsün.
hele ki şu günlerde çöl tozu, orta doğu tozları havada uçuşurken bence herkesin takması gerek.

gittim ffp2'mle, kimseyi sallamadım güzel vakit geçirip döndüm.
herkese selam

Vinkara'nın Yaşasın'ını çok beğeniyorum ama şişe sayısını bilemiyorum.

10 şişe moet neden olmasın tabi ama bütçeye göre inci damlası

bence sava nin kopuklu sarabi candir :d

Mat bakacaksın o zaman. "Plaj matı" diye aratırsan internetten bulursun. Ama hem plajda hem bayırda tepede kullanma işi biraz zor. Bayırda tepede taş toprak vardır, heryerine batar adamın, o yüzden kamp matları idealdir, onlar da sünger falan olur. Ondan alırsan plajda çok pis terletir yattığın yerden. Taşıması da zor olur zaten. Plaj matı da toprak zemin için fazla ince kalır. Yine de o şekilde bir bak, belli olmaz.

@sadeli poğaça

plajda normal düz sezlongta yatacağızm zaten. Bir bakayım yine de.

Polyester piknik örtüleri bu işler için çok kullanışlı oluyor. Tchibo'da farklı boy ve desenler var. Örnek: www.tchibo.com.tr

Karayolu ile 2 ya da 3 aktarmalı seçenekler var, ortalama 1 saat. Şuradan bakılabilir;

nasilgiderim.iett.gov.tr

Kadıköy'den Beşiktaş'a vapurla geçilip süre kısalır mı ona da bakmak lazım.

Caddebostan > Kadıköy > Beşiktaş > baltalimani olur gibi.

Beşiktaş'tan Emirgan vapuruna binebilirsiniz.

saat kaçta gideceksiniz bilmiyorum ama trafiğe takılmamak adına marmaray ile yenikapı'ya oradan da hacıosman metrosu ile 4'ncü Levent'te inebilirsiniz. 4. Levent'ten EL2 otobüsler var trafiksiz yoldan 30 dakikada bir Baltalimanı Hastanesi ve Emirgan Korusu son durağa kadar gidiyor. Yine metro çıkışında son durağı Baltalimanı Hastanesi olan minübüsler de kalkıyor otobüs beklemezseniz. ortalama 1 saat sürer ama daha az yorucu olur.

Evliyim, kadınım. Hem eşim hem de kendim yakın arkadaşlarımızla yurtiçinde ve yurtdışında pek çok kez tatile çıktık. Sorun görmüyorum.

Ya ben hiçbir zaman ilişki ile alakalı kesin konuşulmamasi gerektiğini düşünüyorum. İnsan yeri geliyor tükürdüğünü yaliyor. Neyse.

Karşı cins ile istemem ama hemcinsi ile neden gitmesin ki?

Benim için sıkıntı, kıskanç ve evhamlıyım.

Sıkıntı olmaz ve olmamalı ancak bana kalırsa buradaki asıl durum eşlerden birinin üçüncü bir kişiyle eğlenmek istemesi.
Neredeyse 8 yıllık evlilikle devam eden 16 yıllık ilişkimde eşimi dahil etmeden plan yapmak içimden geçmedi ve bu durum eşim için de böyle ki şimdiye kadar hiç böyle bir teklifi geçtim imada bile bulunmadı.
Çünkü zaten eşimle birlikte eğlenmeyeceksek, "yeni" olanları tatmayacaksak neden birlikteyiz? Rutin hayatı paylaşıp ilginç ve yeni olanları kendi kendime ya da kankamla tadacaksam neden eşimle yaşlanmayı tercih ettim? Böyle bir plan kafamdan geçse en başta bu benim kendi kişiliğime yaptığım bir saygısızlık olur, ya da bunu açıkça kendisine söylerim, "artık seninle eğlenemediğimi düşünüyorum, o yüzden farklılık istiyorum hayatımda" derim.

Edit: yazmayı unutmuşum, 38/E

ben evliyim ve yurtdışında yaşayan arkadaşımla iki kez yine yurtdışında farklı bir ülkeye seyahat etmiştik. keşke tekrar gerçekleştirebilsek ama eşimin bakış açısı değiştiği için (!). ben yanlış bir şey görmüyorum. eşle de tatil çok güzel, en yakın arkadaşla da. (K)

evli bekar fark etmez isteyen istediği arkadaşıyla istediği yere gider. sevgilim/eşim gitse benim söyleyecek sözüm yok, ben gitsem onun olmaz, zaten ne alaka. çocuk değiliz, birbirimizin ebeveyni değiliz. yeni tanıştığı biriyle gidiyorsa da yine bir şey demem, çünkü ayrılmış olurum. k

içimden gelmez onsuz gitmek bu yüzden foolrules +1
ancak sorun da olmaz, gidebiliriz her türlü. 34/K

foolrules +1

20'li yaşların başında belki olabilir.
sevgililikte de belki 30'a kadar falan kabul edilebilir, bütçeler tutmaz, eşlik edilemez falan filan.

ama 30+ yaşta, özellikle evlilikte mecburi iş seyahati dışında "tatile" gidilmemeli diye düşünüyorum.
çok istisnai şartlarda, belki yurt içi olabilir de, yurt dışı olmaz.

Maddi duruma göre benim görüşüm değişirdi. Eğer kırk yılda bir böyle bir ihtimal doğduysa ve eşim de bunu arkadaşıyla değerlendirmek istediyse ciddi anlamda alınırım.

Ama yıl içinde birkaç kere birlikte tatile çıkabiliyorsak arkadaşlarıyla gitmek istemesi beni ırgalamazdı.

Romantik çekim potansiyeli olan biriyle başbaşa tatile çıkması benim için bir sorun, ister karşı cinsi olsun ister hemcinsi olsun. Hele ki bu yukarda bahsettiğim tarzda nadir ele geçen bir durumsa güven kaybı yaşarım ve altında başka sebepler ararım. Grup olarak gidilebilir.

Ama burada kritik nokta bence maddiyat. Sadece tatil için değil bu, o kadar maddi sıkıntı yaşıyoruzdur ki birlikte dışarda bile yemeğe çıkamamışızdır, eşim kalkıp arkadaşımla yemeğe çıkıyorum derse bu da beni üzer. En başta ben kendim bunu yapamazdım, böyle bir ortamda tutup da "bu akşam arkadaşla bir yemeğe çıkacağız" diyemem yani.

Kısaca, birlikte yapabildiğimiz şeyleri arkadaşlarıyla da yapmasının mahsuru yok. Ama birlikte yapamadığımız şeyler için sorun.

Cok olumlu bakiyorum, pek olumlu bakiyorum. Sürekli kic kica yasamaya gerek yok.

Sadece arkadaslarimla tatil yapmiyorum, hem aileyle hem arkadasla hem de partnerle ayri ayri tatil yapacak kadar tatil/izin gününe sahibim. Yilda 10 gün tatilim olsaydi muhtemelen sadece partnerimle tatile gitmek isterdim.

Partnerlerimin de arkadaslariyla tatile gitmesine karsi cikmadim. Karsimdaki iki günlük tatilde kicini basini dagitip güvenimi sarsacak seviyede ise, zaten o iliskideki tek sorun tatil degil.

birlikte eğlenmemeliyiz düşüncesine minicik hak veriyorum ama tam değil. sağlıklı bir ilişki için taraftaların kendilerini besleyecekleri çevreleri olması çok önemli.

ama sizi aldatıp aldatmaması sizden ayrı 2 gün geçirmesine bağlıysa izin verip vermemeye gerek yok diye düşünüyorum.

Seyahatle tatil arasındaki fark önemli tabi. İşi için başka bir erkekle seyahat etmesi gerekiyorsa ona karışacak halim yok. Ama onun dışında tatil kafa dinlemek için yapılan bir keyif organizasyonudur ve bir insanın ilişkisi varken başka bir karşı cinsle tatile gitmesini anlamam mümkün değil.

Yalnız başına gitmek isterse anlarım. Kafasını toplamak, kendine vakit ayırmak ister. Hepimizin ihtiyacı olur böyle şeylere.

Kız arkadaşlarıyla gitmek isterse anlarım. Hemcinslerle yapılan tatilin ayrı dinamikleri var, eğlencesi falan farklı.

Ama sevgilisi olduğu halde "böyle bir adam var ben bununla başbaşa tatile gidiyorum, sen gelme, ben onla gitmek istiyorum" gibi birşeyi anlayamam, o kadar geniş değilim.

Haber vermeden yapılan durumda zaten ilişki bitmiştir, o ayrı konu.

Beni tamamen salıp hiç umursamayıp evde bırakıp max annemin evine gidecek şekilde sadece kendi arkadaşlarıyla tatile hayatta gidemez, ne yurtiçi ne yurtdışı hiç istemem, yani alınırım kıskanırım, ilgi beklerim yani. Ama diyelim biz zaten beraber güzel bi tatil yaptık, sonra onun arkadaşlarıyla da güzel bi tatil planı gündeme geldi, okey eğer gerçekten gitmek istiyosa ve mutlu olacaksa sorun çıkarmam diye düşünüyorum. (Henüz evli değilim ama 3 ay sonra evleniyoruz, 6 yıllık ilişkimiz var, ben kadın tarafıyım)

Okudum okudum okudum, cevapların en az yarısına "Bak bu da haklı" dedim. Sonuç olarak @akhenaten +1 sanırım.

38k evli olarak cevap veriyorum. Temelde sorun yok, en yakın arkadaşıyla ya da (en yakın olmasına gerek yok) arkadaşlarıyla yaşayacağı deneyim farklı bir şey. Gidip Brüksel'de craft bira turu yapsınlar mesela, ben de başka bir zaman kendi arkadaşlarımla sırf müze ve kitapçı gezmeli nerd tatili planlayayım. Müze gezmekten çok hoşlanmayan eşimle sanat sepet odaklı tatil planlamak istemem, "Yok sıkılmadım" dese bile her girdiğim yerde ay sıkıldı mı acaba, çok mu oyalandım, çabuk çabuk bakayım da çıkayım derken hem o sıkılır hem de ben gezdiğim yerden bir şey anlamam.

Bu böyle ilk aklıma gelen örnek oldu, sonuçta her yeni şeyi beraber denemek zorunda değiliz çünkü aynı keyfi almayabiliriz. Birimizin sevdiği/denemek istediği şeyi diğeri neden kısıtlasın ki?

Edit: Bir keresinde "daha biz tatilimizi planlamadan sen niye başkalarıyla plan yapıyorsun" diye kavga çıkardığımı hatırladım. Benim için öncelik ikimizin planı, sonra ne istersek ayrı ayrı da yaparız.

Gitsin tabii. Hatta asıl evliyken gitsin, sıkılıyor insan bir yerden sonra, mesafe lazım.

transparentizing olur. 'transparent' fiil değil, sıfat.

himmet dayi +1

www.merriam-webster.com

the de olmamalı bana sorarsanız, yani "transparentizing maternity"

Muz, yulaf + yoğurt

Yememek. Eğer bir şey tüketirseniz o mide kazıntısı kaçınılmaz olur.

Uyurken dengede olan kan şekeriniz elma yediğinizde fırlıyor. Çünkü meyve dediğimiz şey aslında bolca şeker ve biraz lif. Fırlayan kan şekeri karşısında vücudunuz hızlı miktarda insülin salgılıyor çünkü bolca şeker aldınız. Bolca salgılanan insülin kandaki şekeri hızlı bir şekilde düşürüyor (enerji açığı varsa kullanıyor, yoksa depoluyor. Ama o sırada kan şekeri normalden fazla düşüyor çünkü elma gereğinden fazla insülin salgılattı size. Fazla insülin de kan şekerini stabil değerin altına indirdi. Bu yüzden deli gibi acıktınız. Çünkü kan şekeriniz düşük. Ama elmayı yemeden önce kan şekeriniz daha yüksek ve dengedeydi. Eğer vücudunuza insülin salgılatacak besinsel içeriği olan bir şey yemeseydiniz vücudunuz stabil kan şekeri ile yürüyüşünüzü çok güzel çıkarırdı.

Hatta midede sindirilecek bir şey olmadığı için depolardaki yağları şekere çeviren hormonlarınız salgılanırdı bu nedenle eve daha tok gelirdiniz. Vücudunuz midedekini değil depodaki sindirmeye alıştıkça açlık hissiniz giderek azalır.

Ayrıca vücutta insülin varken yani besinsel içeriği olan bir şey tükettiğinizde vücuttaki depolardan bir şey almazsınız. Yalnızca depoya koyarsınız.
Bu yüzden yürüyüşten önce su dışında sade kahve dışında bir şey tüketmeyin, 3 5 gün sonra eve yok döndüğünüzü hissedersiniz.

Elma yemek hiçbir şey yememekten daha kötü etkiliyor olabilir. Kan şekeri yükseliyor çünkü.

Kişiye ve sağlık durumuna göre değişir sanırım, genelleme yapmamak gerekir ama ben örneğin akşam 7-8'den sonra hiçbir şey yemeyip 14 15 saat açlık üzerine sabah 10'da normal bir şekilde ağırlık antrenmanı yapabiliyorum, biraz alışmayla ilgili olabilir.

Sihirli yiyecek bulmak yerine sabah aç karna spor yapmaya alışmak daha mantıklı geliyor bana, sağlık bakımından bir sorun olmayacağından eminseniz elbette.

küçük boy filtre kahve, sadesi çok sert geliyorsa accık sütlü.

Yememek +1

Kahve + 3 (Süt katmamak çok daha iyi)

yaşım 33.

erkek arkadaşımla birlikte yaşıyorum 7 senedir. biz liseden sınıf arkadaşı olduğumuz ve ilişkimizin öncesinde de çok yakın arkadaş olduğumuz için birbirimizin ailelerini tanıyoruz.
ilişkimiz başladığında da aileler bizi kabul ettiler, ben ailemle daha sık görüşüyorum, memlekete gittiğimde sadece kendi ailemle görüşürüm, erkek arkadaşımın ailesi orda olduğumu bildiği halde beni aramaz /benimle görüşmeyi beklemezler.

ikimizde ailelerine çok düşkün insanlar olmadığımız için böyle ama. ailesine düşkün insanlarla bu ilişkinin kurulabileceğini sanmıyorum maalesef.

14 yıldır beraber ve 5 yıldır evliyiz. Ailelerle tanışıyoruz ama ikimiz de ailelerimize düşkün olmadığımız için tanışmanın/tanıştırmanın ötesine geçmedik. Açıkçası kim ne düşünüyor hakkımızda pek bilmiyorum ama ben ailemin yanına eşim olmadan gidip kalıyorum bazı tatillerde mesela. O da keza öyle. Aileler bir şey diyecek olsa açık açık söylerim sizi ilgilendirmez diye. Mesele biraz çiftin hemfikir olması ve kafaca birlikte hareket etmesi. Bir de aileyi karşına almaktan korkmamak sanırım.