Ele genel olarak yapmak istemiyorlar, yıkandıkça rengi soluyor, değişiyor diye. Siyahlar yeşerirmiş mesela..

Ele bir aman sen de'nin dediği açıdan birde çok gorunur bir yerde oldugu ıcın yapmak ıstemezler. bence dövme özel olmalı, herkes görmemeli.

doğru demiş, avcun sürekli bir yere değeceği için aşınma çok fazla olur. her gün elini iki üç kere yıkamanın da etkisi var. 6-7 ay sonra ilk şeklinden bağımsız deforme olmuş bi görüntü çıkar ortaya. googleda gördüklerin yeni yapılmış olanlar.

ya da yaptırıp soldukça yenileteceksin.

siyahlar yeşermez ama solar(antika bir insan olarak antika bir yerde yaptırmadıysanız). avuç içi pek güneş gören bir yer olmadığı için de solma pek olmaz ancak asıl sorun şu. dövmenin ilk max 1 ay kadar deriye yerleşme ve derinin iyileşme süreci vs. var o süreçte avuçiçindeki o dövmeyi koruyamazsın. yani dövme sonradan değil de en baştan babayı alır.

anonymice'nin dediği gibi çok görünür bir herde olmasıyla alakası yok :D istersen alnının ortasına yapar dövmecinin işi o. ama ele genelde yapmak istemiyorlar, çünkü dağılıyor. mesela benim dövmecim de -ki çok başarılıdır- parmak içlerine yapmaya yanaşmadı, dağılır diye. lana del rey'de nasıl bozulmadan duruyor bilmiyorum. sürekli geçici dövme falan mı yaptırıyor acaba şekil olsun diye :D

Düzgün yapılmazsa yayılabiliyor ele yapılan dövme, rezalet bir görüntü ortaya çıkıyor.

dilediğin gibi çalma listesi oluşturabiliyorsun. çevrimdışı iken de dinleyebiliyorsun. albüm veya sanatçı bazında filtreleme yapıp dinleyebiliyorsun. ben veriyorum para, hergün araba yolculuğu yaptığım için çok da kullanıyorum.

valla ben sanırım premium alacağım. çok öneriyorlar, özellikle mobile kullanım için.
enpara varsa 5 tl'ye denk geliyor

Ben veriyorum, köküne kadar hak ediyor. Eğer Youtube sana yetiyorsa boşuna kafanı karıştırma. "Oooo bu özellik mi varmış, alırım." kafası mantıklı değil. Youtube sana yetiyor mu yetiyor, tamam kurcalama fazla.

spotify mobil kullanım için çok iyi. çoğunlukla pc'den dinliyorsan pek hakkını vermez o paranın ancak mobil isen çoğunlukla her saniye hayır duanı alır.

vodafonedan alıyorum 500 mb internet paketi de veriyor 5 tlye

ben anlamıyorum yaw millet olarak kendimde buna dahilim, günde 10 tl sigara parası verirken acımıoz da, güzel bir şey için aylık 10 tl yi düşünüoz. bende düşünüyodum walla sonra verdım 10 tl aldım gayet iyi. istersen 30 gunluk deneme yap begenırsen al hacı

spotify türkiyeye geldiği ilk gün premium aldım, son 3 aydır spotify family'e geçtim, kız arkadaşıma da aldım.

yani yaklaşık 2 yıldır spotify premium kullanıyorum. mobil+pc her yerde spotify. hele son gelen haftalık keşif playlisti mükemmel.

milletin playlistlerinde dolaşabilme, spotify'in hazırladığı çeşitli playlistlere erişme, beğendiğim şarkının otomatik olarak telefona inmesi vs. vs.

youtube sana yetiyosa boşver zaten napcan.

telden dinlemeyeceksen alma.
enpara ile 5 tl o da para degil bir aylik.

Deniz kestanesi az yağda kızartıp yedim, sonra canlandım baya :)

nane yedim vücuda reset attım

zencefil. mükemmel bir anti oksidan herşeye iyi gelir.

ekmek yedim su içtim karnım doydu

Zerdeçal ve keçiboynuzu

EK: Umut Sarıkaya'nın yalancısı olarak kalamarı atlamamak lazım, deneyen varsa sonucunu iletsin lütfen. Ben ise hala cevizin olduğu yerde humusun, kalamarın esamesi okunmaz görüşündeyim.

"...humus mala gidiyordu, dağ koruğu ise mala gitmiyordu. En son Kalamar'ı gösterip 'turbo diyorum başka da bişey demiyorum' diye ayrıca sınıflandırdı..."

i.imgur.com

kırmızı ufak acı biberlerden yedim burun tıkanıklığım geçti bayağı bir yandım herhalde süblimleşti direkt burnumdan.

www.ducros.com.tr

Elma yemek beni mutlu eder. Ama şöyle sulu sulu, çıtır çıtır kıpkırmızı ve içi süt beyazı kış elmalarından. Masada çalışırken elimin altında iki kilo da olsa yer bitiririm. Bir de bitter çikolata da ve kavrulmuş iç badem de aynı etkiyi buluyorum. Ama onu yerken abartamıyorum tabi. :)

kudret narı- reflü mide problemleri
sarımsak soğan- grip soğuk algınlığı vs
kola içine asprin atıp içince cırcıra iyi geliyor

eğer bir mekanda yiyorsanız mekandan mekana değişir. evlerde ise o evin alışkanlıklarına göre. yani öyle yöreden yöreye değişen şeyler değil çünkü ikisi de bize has şeyler.

Mekanlari degil de evleri merak ettim.

Ankara'da hep çay içiyoduk, İstanbul'a taşındım hep türk kahvesi içiyoruz :D

Demek cidden varmış böyle bir olay.

biz canımız o an ne istiyorsa onu içiyoruz ama genelde çay. türk kahvesi kahvaltıdan sonra daha iyi gidiyor.

istanbul'da da türk kahvesi facebook sayesinde yaygınlaştı. herkes kahve içip resmini kahve keyfi diye paylaşmaya başladı. ankara soğuk olduğu için çay tercih ediliyor sanırım. erzurum'da bir çay bitmeden yenisini getiriyorlardı.

ben yemekten sonra türk kahvesini tercih ederim. yer :istanbul

misafirliğe gidildiğinde önce kahve sonra çay ikram ediliyor. evde kahve yoksa direk çaya geçilir. ısparta yöresinde....

evine göre değişir. bizim evde meyve yenir yemekten sonra, hatta o yüzden misafire sorarız ne içersiniz diye. ama çoğu kişi direkt çay içermisiniz diye soruyor.

benim tercihim kahve her türlüsünü ayırt etmeden içerim, çay hiç içmem.

Ben sadece başlığa cevap vereyim: Cunda'ya gidin, çok güzel. Şeytan sofrası diye bir yer var. Orada da gün batımını izleyin.

soruya cevap değil ama cumaya gidelim mi diye okudum birden :)
iyi eğlenceler :)

cunda'ya gidin ancak şeytan sofrasına haftasonu gitmeyin. çok kalabalık "olabiliyor" ve gerçekten değmiyor. biraz şişirilmiş bir balon şeytan sofrası ben çok daha güzel batımlar gördüğümü söyleyebilirim.

Cunda'da aksamlari baya serinnl oluyor. Uzrerinize mutlaka bir seyler alin.

Tamam gidin izin veriyorum. :D
3 Ekim zaten yağmurlu soğuklu havaların olacağı bir tarih, bir de ada iklimi eklenince kesin soğuk olur. Yağmur yağarsa sıkıntı olabilir (veya romantik de olabilir) o yüzden hırka, şemsiye gibi önlemlerinizi alın da gidin.

yazıyorum hepsini kenara teşekkür ederim :) rakı balığı seven ama çalışanlar tarafından mekana zorla çekilmeyi sevmeyen insanlarız o yüzden bir mekan tavsiyesinde bulunsanız ne güzel olur :)

ay lav yu ay lav yu, du yu lav mi yes ay du.

@chaotic o ümit besen bi kere. ümit besen ile bülent serttaşı nasıl bir tutarsın.

hepsi bana ayni geliyor, ozur diliyorum bulent abiden :(

harputa gelecegem elini öpecem aney tarzı bir sarkısı vardı fena değildi.: )

eaşk bodrum'da yaşanıyor güzelim
bodrum bana, ben bodrum'a özelim
senin ile ceheneme giderim
hayat güzel devam ediyor

www.youtube.com

viva bülent!!

aşk bodrumda yaşanıyor güzelim+2

uzun mesafe ilişkisine girmek için "ben bu kişiyi deli gibi seviyorum" demen lazım, ki öyle bir durumda olsan bu soruyu sormazdın. o yüzden girme. tecrübeyle sabit, girme.

değer mi diye düşünülmeyeceği zaman değer bana kalırsa. yani hali hazırda bir ilişki vardır, ama taraflardan birinin ya da ikisinin uzağa gitmesi gerekir, o zaman değer.

ortada daha ilişki yokken, bir araya gelemeden ilişki nasıl var olacak ki "uzun mesafe ilişkisi" diyebilelim (diye düşünüyorum). çok zor. telefonla, yazışma ile olmaz. "her"deki (film) gibi olur.

hicbirzaman!

lesmiserables +1 Cümle başlarındaki harfleri büyüt altına imzamı atarım.

hiç görüşmeden ilişki başlangıcı mı diyorsunuz? eğer öyleyse önce bir görüşün derim, birbirinizden nefret bile edebilirsiniz o görüşmede. ondan sonra karar verilir ilişki olup olmayacağına.

4 yıl uzak mesafe ilişkisi yürütmüş arkadaşım var. kız almanya'daydı, senede 1-2 haftayı beraber geçiriyorlardı sadece.

bense ankara- istanbul arası uzak mesafe ilişkisine her haftasonu görüşmemize rağmen 1 yıl ancak dayanabildim. (sonra ayrılmadık, ben uzaklığa dayanamayınca hayatlarımızı değiştirip aynı şehirde yaşamaya başladık) bu tamamen kişinin ilişkiden beklentileriyle alakalı. ama bu soruyu sorduğuna göre sen bu işe çok hazır değilsin.

Gorusmeden iliskiye baslamak? =&)%/+&

Gorustugunde hosuna giden ozellikleri elbette. Gorusme kismini es gecmemeye ozen gosterebilirsiniz.

Bana sorarsaniz hicbir zaman degmez bu arada. :)

Hicbir zaman. Suphen varsa yasa gor, bir musibet bin nasihat mevzuu.

asla değmez.

Hiç başlama derim. Ne zaman değer biliyor musun karşındaki böyle çok çok çok abartılı biri olduğu zaman.
cesario +1

Jüpiter izle.

Jüpiter'i izleme kingsman son dönemin en iyi aksiyonlarından

ben de kingsman demeye gelmiştim.

furious 7

edge of tomorrow \o/

www.youtube.com

Başka bir işe yaramaz mı ya ben de almıştım kaç sene önce saysan üç kere falan içmişimdir. Bşka bir işe yarar mı

bitki çayı falan yapsak bunda olur sanki :)

bir bardak çay içeceğin falan direkt sıcak su çayı atıp demlemek için kullanabilirsin ister siyah çay ister başka bir çayı.

Ben de merak ettim daha bikac gun once kanserliler icin yardim topluyorlardi kapiyi kapattiktan sonra baya bi dusundum isin icinden cikamadim.

yardim etmek istedigimde zaten derneklere gidiyorum.
ben yardimimi yapiyorum tesekkurler diyorum, gonderiyorum.
guvenmiyorum kimdir necidir, paralar ulasiyor mu bilemeyiz ki?

gerçek dernekler/vakıflar (örneğin lösev) kapı kapı gezmez. çünkü bu tip "ücretli eleman" genelde çalıştırmazlar.bunun yerine gönüllü çalıştırmayı tercih ederler. ücret/komisyon almayan herhangi biri de bu işlere mesai harcamaz.

sizden yardım talep edenlerden bağış yaptığınıza dair evrak,fatura vs talep edin.zaten veremeyeceklerdir.

kapıya gelip bişey satan, sunan, isteyen hiç kimseye güvenmiyorum.

dernekler kitap başına sallıyorum 50 kr istiyor satanlardan. geri kalanı satanlara kalıyo. bi arkadaşım ünv yıllarında benzer bişi yapmış. böle sölemişti. yani sen yardım olsun diye 5 tl'de versen satan 4,5 tl'yi cebe indiriyo.

Lösev için yardım topladığını söyleyen bi kadının dolandırıcı olduğu anlaşılmıştı, makbuz verdiklerine bakmayın, verdikleri makbuz bambaşka bi şeyin makbuzu olabiliyor. Doğrudan derneklere yardım edin.

sakın yardım etme.

asla yardım etme.

en net cevap verilmiş büyük çoğunluğu sahtekar itibar etmeyin, verdikleri makbuzlara da kanmayın, sakatlar derneği başkanının bizzat açıklaması var:

www.tsd.org.tr

www.cerkezkoybakis.com.tr

www.haberler.com

var

Bence de var.

ben varım.

yaşlar kaç peki abiler ?

ben aralık'ta 40 oluyorum.

ben varım.
yaşları "abilere" sorduğun için cevaplamadım :)

ben.55.

Olma mı.

Ben varım.

Yok, hep daha fazlasini isterim.

20.000 dolares

Duyuruya girdiğimden beri bu soruyu bekliyordum. Öncelikle cenkist arkadaşımıza bana bu şansı verdiği için teşekkür ediyorum. Bu konuda çok düşündüm, zaman zaman gece uyuyamadığım oldu, rüyalarımda hep bu sorunun cevabını aradım. Her yaşadığım problemin bu sorunun cevabiyla çözüleceğine inandım ve bugüne kadar da hiç bu denli yüz yüze gelmemiştim. Cevabım 30bin amerikan avrosu.

7000
2000 kira, 1k ev/yemek masrafi, 2k yatirim, 2k alisveris

daha fazlasını her zaman isterim. milyar dolarlarım olsa bile bir tık fazlası olsun derim... yok öyle bir rakam...
ama aylık $10k civarı kazanabilsem mesela daha fazla kazanmak için kendimi zorlayıp daha zor bir işte daha çok çalışmayı da kabul etmem... yeterli derim bu miktara o açıdan...

minimum 2, maksimum 3000 TL.

insanoğlu hep daha fazlasını ister. çünkü kazanç arttıkça yaşam standardı da artar, yine yetmez olur. yani kazancı 3000 lirayken 800 lira kira verip kıtı kıtına mutlu olan adam, kazancı 8000 lira olduğunda hala 800 liralık evde oturmaz, 2000 liralık eve çıkar, yine kıtı kıtına mutlu olur. 800 lira kira verirken "apartmanım asansörlü olsun, ev daha geniş olsun, içi yapılı olsun" derken, parayı bulup bu şartlarda bir eve geçince bu sefer de "müstakil olsun, bahçesi olsun, dubleks olsun" demeye başlar.

şu anki kafa yapıma göre ayda 7000-10.000 civarı bi para girse evimize şahsen fazlasını istemem gibi görünüyor. ama kesin isterim.

niye bu kadar? şu anda evimize eşimle birlikte düşünürsek 5000 lira civarı bir para giriyor ayda. 850 kira. 1100 lira çocuğun okulu. yeme, içme, giyinme, ulaşım, faturalar vs. minimum 4000 lira ev harcamamız var. 15 sene önce ilk işe başladığımda ailemin aldığı 2001 model heçbek clio'yu hala kullanıyoruz. artık sığamıyoruz ama ayağımızı yerden kesiyor işte, arabamız var mı var. bi ev taksidine girip kiradan kurtulsak, biraz daha konforlu bir eve sahip olsak. arabayı değiştirip büyütsek de rahat etsek, tatile giderken ikinci bavulu kucakta taşımayıp bagaja koyabilsek, halılar çok eskidi değiştirelim diyince ekonomimiz çökmese, hadi değiştirelim diyip sıkıntıya girmesek. şu anda istediklerim bunlar.

bir sure icin soyleyebilirim belki bunu. mesela, "bu sene su kadar kazansam, mesut olurum" diye... sonrasi baska olur.

10 bin beni paklardı.

5 bin yeterli olurdu benim için. daha fazlasında gözüm yok.

5k yeter.

para mutluluk getirmez

5000 yeterdi bana. istediğim bir yerde yaşar, çevremdeki insanlara ve hayvanlara yardım edebilir ve kafama göre yaşabilirdim. üstü olursa daha iyi olur tabi.

tek lüksüm biraz içmek ve kitap alıp durmaktır. üzerine birikim bile yapardım.

isteklerinize göre harcama planınız yoksa hep daha fazlasını isteyebilirsiniz. zamanı verimli kullanamamak gibi bir şey. herkeste var ama herkes kullanamıyor. nasıl kullanacağınızı bilmezseniz hep daha fazlasını isteyeceksiniz. daha fazlasına da planlı olursanız daha da mutlu olursunuz.

€7k+

düsününce hayat pahali. alt sinir bu, 15in üzerinde kendimi harap edip etmedigime bagli olarak daha fazlasini nereme sokucam diyip daha minimalist bir yasam tarzina kayardim.

Türkiye şartlarına göre 5-6k tl kafi olurdu benim için. Daha fazlası eğer ileriki yıllarda çalışamayacak duruma gelmeyeceğim, gelsem bile benim, ailemin ve sevdiklerimin ihtiyaçları karşılanabileceği garanti ise çok gereksiz.

Ha Avrupa olacaksa eğer lokasyonumuz, para birimini dolar, euro, sterlin yaparak mevzuyu şekillendirebiliriz :) frank olursa ihtiyaç iki katına çıkar.

6 bin TL iyi olurdu

şimdilik min 2k max 5k derim lakin birkaç sene sonra da 5k yetmez malum çok gelen çok harcanır vs vs

işte bu yüzden diplomalı işsiz oldum galiba.

yalnız yasayacaksam 3bin ki bu artar,
eşimle 3500,
cocuklar varsa 8000 iyi bir eğitim almalarini isterim.

4000 TL

u anda 2.200 alıyorum. 4k alsam fazlasını istemem.

Aga bana ayda 8.000 tl ver gıkımı çıkarmam hıammına.

not: enflasyon 0 olarak kabul ediyoruz.

15 bin lira isterdim. bunu bir ayda alan müdürler var, çok kıskanıyorum.

limitsiz bir kredi kartı versen olur, tabi borcunu ben ödemem.

evet bandana falan gibi şeyler engelleyebilir ancak biraz yağlandırabilir de.

biraz da uyuma şekliyle de alakalı olabilir. saçı bozulmasın diye kendini şartlayarak yatıp aynı şekilde kalkan insanlar tanıyorum

oyunun ekran kartını görmediği nereden belli? manuel olarak yükselt bence grafik ayarlarını. bir de monitörün kablosunu ana karta değil de ekran kartına taktıgına emin ol

nvidia mi amd mi kartın? nvidia ise nvidia control panel'i aç 3d settings managment gibi bi şeyler olması lazım ona tıkla bir liste çıkacak oradan oyununu bul seç sonra aşağıdaki kısa listeden yüksek performanslı nvidia işlemcisi gibi bir şey olacak onu seç uygula de. mutluluklar.

amd ise zerre fikrim yok.

@dafuq, dizüstü kullanıyorum, çözünürlük çok düşük yükselmiyor.
@floydian, onu yaptım, prgramı seçtim özellikle yüksek ayarlarla açılsın diye, yine olmadı. Yine de teşekkürler. Ekran kardı nvidia.

değiller. baktım kitaptaki kriterlere göre de değillermiş.

bu seriyi beğeniyorum. kitabı okumadım ama yazdıklarını başka bir duyuruda görüp listeme eklemiştim.

benimkiler de toksik. bir tanesi aşırı.

İlk bölümde 0, 2. bölümde 2, 3. bölümde 5 evetim var. Toksik değiller de ama çocuk muamelesinden kurtulamadım, 28 yaşındayım geçen gün bi balıkçının önünde durduk teyzem balık almaya gitti, yanında da bi manav vardı, beklerken annem sen de git teyzene söyle şeftali de alsın, şimdi sen seçemezsin dedi :/ Önce tamam dedim sonra durdum, düşündüm, düşündüm çok sinirlendim. Babam yurtdışında yaşıyor, tek çocuğum, annemin dışardaki tüm işlerine ben bakıyorum ama işte bi şeftalinin güzelini alabileceğime inanmıyor kadın, enteresan.

3/4/3

Toksik sayılır. Olumlu işlerimi takdir etmezler, davranışlarıyla onaylarlar. Aferin kızım demezler ama gözlerinde kredim artar. Onaylamadıkları bir şeye manipüle etmeye çalışırlar, sallamam. Motive etmek için kötü şeyler söylerler. Kardeşimin aklı bir karış havada olduğu için ona daha kontrolcüler. Yalnız bazen bu benim doğrum mu yoksa onlar mı konuşuyor bilmiyorum.

İlk bölümde 3, ikincide 2, üçüncüde 4 evetim var. Toksiklik sınırında gezinmişler, azıcık içeri de girmişler.

Açıkçası bu test olmasaydı, sadece "Aileniz toksik mi" diye sorsaydın, doğrudan Evet'i basardım. Genellemeyeyim, belki sadece benim tanıdıklarım öyle gelmiştir. Ben çevremde ailesi en basitinden aşırı korumacı olmayan 1-2 kişi tanıyorum. Kültürümüz genel olarak korumacı çocuk yetiştirmeye uygun. Al işte, çok da seviyorum ama Adile Naşit'in aşırı korumacılığını idealize ettik yıllar yılı. En basitinden "Ay kızım düşeceksin, koşma" demek ya da koltuğa tırmanmaya çalışan bir çocuğu kucaklayıp koltuğa oturtmak aşırı korumacılık örnekleri. Annelerimiz, insan ve kadın olduğunu unuttu, "her şeyden önce anne oldu" Çocuğa koca, kocaya çocuk gibi davrandı. (Dediğim gibi herkes değil, benim çevrem böyle bir çevre idi). Babaların zaten daha apayrı, karmaşık sorunları var. Böyle yetiştirilmeyen az kişi tanıyorum. Bunun hem kötü olduğunu düşünüp hem de biraz da hak veriyorum. Korumacı olmamak ve çocuğun öğrenmesini beklemek sabır işi ve Orta Doğu'nun bilcümle çilekeşliğini çeken halkımızın günü bitirip eve geldiğinde farkında olarak veya olmayarak artık bir gram sabrının kalmaması kadar normal bir şey yok. Bir de kültürel kısmı var ki, açtıkça uzar gider.

Before Sunrise'da idi sanırım, şöyle bir konuşma geçiyordu: "Herkesin ebeveynleri çocuklarını mahvetti. Fakir aileler yeterince veremedi, zenginler fazla verdiler. Ya çok fazla ilgi gösterdiler ya da çok az. Ya çevrede yoklardı ya da yanlış şeyleri öğrettiler" Buradaki yanlış şeyler kısmına %100 katılmıyorum, herkes kendi doğrusunu doğru veya yanlış çocuğuna öğretiyor da, her ailenin bir şekilde ve bir noktada çocuğu mahvettiğine inanıyorum. Tabii, bıraktığı yara bazısında "Kendine biraz daha güven be", "Senin de inadın inat" ya da "O da biraz dedikoducu mu, ne" seviyesinde ve günlük hayatta bizi tanımlayan kişilik özelliklerini oluşturabilir; bu da bence güzel bir şey. Kimse mükemmel olmamalı ve çeşitlilik bol olmalı. Zaman içinde insan yaşadıkları ile değişirse ne ala. Ne bileyim, birisi bana "Şunu şunu yapmayarak hayatın şu kısmını kaçırıyorsun" dese, hayatın o kaçırdığım kısmı ile o yamuk özelliği ne kadar sevdiğim arasındaki farka veya kişiliğimi mi hayatımı mı istediğime göre karar verebilirim. Bazısı o özelliği ile mutlu olur, bazısı hayattan aldığı ile. Değişmek isteyen de değiştirir, bunlar hayatın rengi ve olmaları gerektiğine inanıyorum. Farklı ve kusurlu olmamız, belli bir aşırılığa kaçmadıkça inanılmaz güzel geliyor bana. Asıl önemli olan, ebeveynleri yüzünden fobiler, psikozlar geliştiren kişiler; asıl müdahale kısmı bu nokta olmalı. Ya da bu noktada artık şart mı oluyor, ne oluyor.

@aychovsky
O şekil bir korumacılık/kontrolcülük sana "aşırı" geliyorsa ne kadar şanslı olduğunu anlatamam. :)

Tanımı ve farkı ekledim.

Yanlış kelimeleri mi seçtim, bilemedim. "Koşma, düşersin" den kastım bunun tam olarak söylenmesi değil, bunu söyledikten sonra çocuğun hareketlerinin abartılı kısıtlanması idi. Koltuğa tırmanma, merdiven çıkma meselesini bir yerde okumuştum yine. Sabırla o çocuğun koltuğa çıkması ve bunu kendi başarması, çocuğa başarı ve güven hissi veriyormuş. Çocuğu alıp koltuğa yerleştirerek onun başarılı olması engellenmiş oluyor ve aileye daha bağımlı hale gelmesine neden oluyormuş. Bunlar küçük ama önemli şeyler bence.

Tabii ki bir dayakla, aşağılama ile, şiddet ile karşılaştırılamaz ama bana önemli geliyor.

Edit: Bunlar bilerek yapılan şeyler değil tabii ki. Ama istemeden de olsa hataların sonucundan etkileniyoruz. "Beşer şaşar" derler, tabii ki hatalar olacak ve iz bırakacak ister istemez.

Tabi ki önemli; zaten diyor ya, çocuğun deneme yanılma yöntemiyle kendisinin öğrenmesi lazım ki çocuk kendi başına var olabilsin.

Anneanne/babannen dede nasillardi acaba onu merak ettim simdi ben...

Valla mobilim tek tek acamadim hepsini ama benimkiler degillerdir herhalde, bilgisayara gecince bakicam. Gebel olarak gayet iyi bi ailem olsa da bizim de bazi travmalarimiz var :)

Anneanne/babaanne dede hepsi toksik.

Benimkiler hiç toksik değilmiş. Çok iyi insanlarmış herhalde ki tek bir sorun bulamadım. Ama ikinci kısım sorularda kendimle ilgili beş soruna rastladım. Herhalde benim sorun ettiğim şeyler annem babamdan kaynaklanmıyor:)

Toplamda 7 evet çıktı. Aslinda isin icine annemi katmadan yapsaydim daha fazla cikardi. Zira annem sadece hatalari olan bi ebeveyn. Bazen sartlar yaver gitmez ve olur oyle seyler.
Ama babam icin teste bakmadan bile toksik derdim.

Baya toksiklermiş ya, değillerdir diye düşünmüştüm o kadar iyi işlenmişim demek ki.

3/7/6

5/6/1

Toksik olduklarini dusunuyorum.

Kamerali oyun dedin mi xbox kinect diyor herkes bi bildikleri vardir bence.

bir ps4 sahibi olarak xbox öneriyorum. karşıdaki hardcore gamer değil, kameralı oyun istiyor, muhtemelen xbox'ın multimedya özellikleri de işine yarar.

xboxtan zevk alabilen insan ps kullanmaz zaten.

ben de ps3ü satıp xboxa geçmiştim ancak kamera hiç kullanmadım o sebepten bi sorayım dedim sanırım kameralı oyunlar göz önüne alınınca xbox ps4ü solluyor

ps3 ün kamera aparatını kullanmış birisi olarak söyleyeyim (ps4 de de aynı olduğunu varsayarak) sadece kolları çalıştırabiliyorsunuz, xbox da vücudunuzun tamamını aktif olarak kullanabiliyorsunuz. tabi ps4 ün oyun çeşitliliği çok daha fazla.

valla iki modelinden ilk cikan modellerini bilen, teknolojisini takip eden biri olarak sana soyleyecegim sey su, bu konsollari asil sattiran; yaninda tasidiklari teknolojiler yani ps icin move ise xbox icin kinect'dir ama hangi oyunlar bunlara destek verir? iyice bak derim.

diger sattiran neden ise exclusive oyunlar. yani sadece kendi platformuna cikan oyunlar. mesela until dawn sadece ps4'de var veya last of us vs vs. bunlar senin kriterin olsun. tercih yaparken fazla zorlanmazsin. he tabi bir de ufak detaylar var onlara oek girmiyim. o da joypad'in rahatligi, kavramasi falan gibi.

ben joystick bakımından açık ara xbox taraftarıyım. öte yandan oyun çeşitliliği konusunda xbox daha önde değil mi şu aralar? ps4te çok fazla oyun yok diye aklımda kalmış sanki.

ps4 2016'da ozellikle korku oyunlari acisindan patlama yapacak sirada cok oyun var. birikti baya. bir de hepsi yakin tarihte cikmamaya calisiyor ki birbirini baltalamasin. tabi karar senin kararin. saygi duyariz.

çok parası varsa ve ben de 40 yaşındaysam: evet.

HAYIR

eğer o kişi tüm sosyal baskıya rağmen değerse evet ama hayatında boyunca bir hmmss olacaktır.

ilki hadi düşük bi ihtimal olsa da belki ama ikincisine teyze derim ne evlencem.

ben 19-20 yaşındaysam uyar.
tamamdır.

HAYIR

şu an düşünmesi biraz saçma geliyor evet, ama sevgiye bakar. aşık olursam neden evlenmeyeyim?

parası yok fakir, siz ona bakıcaksınız

evet, mümkün.

HAYIR yazanlar neden büyük harfle yazıyor bu arada???

HAYIR. Hayir'i vurgulamak icin buyuk yazdim.
Edit: Sorun kadinin yasi degil, buyuk cocugu olmasi. Yoksa kadin benden 15 yas da buyuk olabilir, sorun degil.

Yas kavramina takilan biri degilimdir hicbir konuda ancak cocuk varsa imkansiz diyebilirim.

1- çok çok düşük ihtimal.

2- kesinlikle hayır.

businessclass var sözlükte bi sor naapmış.

İlk seçenekle belki.

İkinci seçenekle hayır.

Benden 10 yaş büyük bir kadınla ilişkimin olmuş olduğunu mümkün olsa evlenebileceğimi ona da belirttiğimi söylemek isterim.

Para mara umrumda değil bana yetecek kadar param var zaten sevdikten sonra sorun değil.

İkinci seçeneğe hayır dememin sebebi de yaş değil çocuk sayısı. Hadi 1 tane olsa neyse de 3 tane de fazla :)

farzedelim 20 yaşındayım
çocuk 28 yaşında olsun.
kadın da çocuğunu 20 yaşında doğurmuş olsun ki şuan neredeyse 50.

20 yaş ile 50 yaş. hayır, evlenmem.
aramızda neredeyse 30 yaş fark olacak her halükarda. pek makul değil.

kadının cate blanchett olup olmamasına göre cevap değişir.

yaş farkı konusunda en iyi olasılıkları hesaplayalım; siz 18 yaşındasınız. 23-28 yaş aralığında çocuğu olan bir kadın ile evlenme durumunuz var. eskiden reşit olmadan evlilikler çok yaygındı. bu sebeple çocuk gelin oldu diyelim. 15-18 yaş aralığında olsun evlendiğinde. 16-19 yaş aralığında da çocuğu oldu diyelim. bu durumda 39-47 yaş aralığında bir kadından söz ediyoruz. bu da en olası ihtimal. eğer para için olursa olur. kimse kimseyi kandırmasın. parasız ise kadın olasılık dışı bir durum.

heralde iki seçenek var ikiside büyük evli ve çocuklu. şayet böyle bir olay varsa ve bunu buraya taşıdıysa kişi demekki sevgisinden emin değil. bence evlenmesin.

Ikisi ile de evlenmem ama ilişki yaşamak için can atıyorum. Kesinlikle çekiciler; fakat ne kadar uzun soluklu olur bilinmez.

cevap : ikisi de cocuklarin yasina bagli..

mesela cocuklar yetiskin bireylerse iki soruya da evet derdim,

ama cocuklar hala cocuk yastaysa, o zaman 1.soruya belki evet, 2.soruya kesinlikle hayir derdim..

delirme

öyle çok büyük aşk, sevgi gibi bir durum olasılığını bir kenara koyarsak eğer; mantık çerçevesinde açıklanabilecek bir izahat olması gerek. başka türlüsü akla yatmıyor pek...

evet

sanki cem adrian'ın böyle bir şarkısı vardı ama hangi şarkısı hatırlayamıyorum. düşünüyorum çok tanıdık geliyor çünkü.

Şehrin ışıkları diye bir sarkiymis. yesim salkim söylüyormuş.

O kadar iyi bir şarkı değil ama işte insanın aklına takılıyor bazen böyle...

o kastettiğin fillerlar bitti 3-4 yayınlayıp tekrar fillera soktular tam sayıları hatırlamıyorum açıkçası

vay anasını tekrar mı filler'a soktular. neyse bekliycez o zaman teşekkürler.

Şu anda gösterilenler filler değil ama yanlış bilgi vermeyelim. Madaranın genjutsuna yakalananları götseriyor. :)

Söylemek istediğim bir şeydi, ama hevesim kaçtı.

bence böyle

Soylemek istedigim ancak hevesimin kactigi sey.

bazı kullanıcılar, güncellemelerden sonra gittiğinden bahsediyor. Bazen güncelledikten sonra kayboluyormuş yani. Sizde de öyle mi oldu acaba ?

Aynı cihazda mı indirmiştin?
Premium üyeliğin devam ediyor mu?

3 adet cihazdan fazlasında offline dinleme yapılamıyor, eğer 3'den fazla aktifleştirmeye çalıştıysan hepsini silip sıfırlıyordu sanki.

Yok güncelleme yapmamistim.
Evet ayni cihazda indirmiştim. Üyeliğim devam ediyor hala.
3ten fazla cihazda da denemedim. Hiçbir değişiklik olmadi yani. Uyudum uyandim. Bi baktim yanlarinda yesil oklardan yok o daha önce indirdiğini belirten. Bir sürü album indirmistim oranin buranin internet bağlantisi ile.
Emeklerim =(

geri geliyor, benimkiler de gidip geliyor guncellemeden sonra bu sorunu yasayan epey kisi varmis.

stephen king'in "sometimes they come back" geldi aklıma. ürperdim.
neyse gelirler umarım geri. bekliyoruz.

Bazen cevrimdisi dinlenebilir seysi olmamasina ragmen bastiginda dinletiyor denedin mi?

Evet denedim. O zaman da Bazılarını aciyor bazılarını ise açmıyor.

Butce sinirli derken? Zaten istanbul bogazi kadar fahis olmaz. Kavala en iyisidir merkezdeki. Ha yalova da var ama fazla kasinti ve pahali.

edit: güzelyalı yarım saatlik mesafede merkeze ve güzel rakı balık mekanı yok.

guzelyali

at

at

at

buzzsharer.com

at, dunyaya kac kere geldigimiz belli degil, at gitsin :D

At

At ne duruyorsun ki.

cesaretimi toplamayı bekliyorum.

diyetimde sıvı cesaret de yok, içemiyorum :D

atmazsan adam değilsin.

At, belki de senden mesaj bekliyordur. Dene şansını.

attım attım :)

ne yazdın

buluşalım mı manasında bir şeyler :)

ne dedi? :)

cevap gelmedi henüz

gerçi cevap vermemesi de bir cevap olabilir hahahha

Cevabı yaz

cevap atmaması hayır anlamına geliyor. bir arkadaşımdan biliyorum :)

Alternatif bir gün sunmadan hayır derse o iş olmaz

acele etme. sen panik yapmış telefon başında beklerken o osura osura şey ediyor da olabilir unutmuş olabilir gerçekte geçen 10 dk sana 10 saat gibi gelebilir sakin ol :)

buradaki sinerjiyle olumlu cevap gelecek :)

tabi ki at yaaa hayat beklemez

ne dedi ne cevap geldi, agzindan mi obmus?

buluşacaz da, bir kız arkadaş daha gelecek. kendimi tanıtmak için iyi bir fırsat işte, bilmiyorum ne manaya geliyor :)

Ne olacak ona katilirdim belki de ya da devam etmesini isterdim

erkek/kadın?
erkeğim. eşim yok. olsa ve yakalasam: travmatik bir şey olurdu. ama sanırım bir süre sonra bunu unutur, nedenlerini araştırır ve bir daha mastürbasyon yapmaması için gerekli çabayı gösterirdim herhalde.
ayrıca (bkz: bekara karı boşamak kolay)

Tepkim olmazdi. Ama birkac kez denk gelirsem bir sorun var demektir.

galeri7.uludagsozluk.com

masturbasyonunu saklamasını gerektirecek ne yapmış olabilirim diye düşünürüm

üzülürüm. kendimi yetersiz hissederim.

benden saklanmasina biraz uzulurdum ama kafama takmazdim sanirim.
seks ile masturbasyon ayni seyler degil.
onun yapilmasi da gayet dogal.
beni fark etmediyse adami rahat birakirdim.

hani bana derim

çok takılmazdım ama 'kimi hayal ediyordu acaba lan' diye de düşürdüm.

Cok yakalandim kadinima. Ama bunu zamaninda aciklamistim. Masturbasyon ile kendisiyle birlikte olmamin farkli oldugunu. Konusun gencler esinizle sevginizle. Anlatin aradaki farki. Duzgun bir sekilde anlatildiginda hicbir kadin ya da erkek bunu garip karsilamaz.

Kendim için düşünüyorum. Masturbasyon bir rahatlama aracı, 5 dakikada beşiktaş bir durumu var. İhtiyaç giderme şekli itibari ile en pratik olanı. Yakalansam durumu bu şekilde anlatırdım herhalde.
Sevdiceğimle de empati kurabilirim herhalde. Hatta onun için sevişmek daha zor bir uğraş. Ben dişlerimi fırçaladıysam her saniye hazırım. Sevdiceğin bacağındaki kıl bile problem, kızcağız 2 saniyelik şey için 2 saat hazırlanmak istememiştir derim.

(İtiraf ediyorum, hani bana diye de üzülürüm. Beni düşünüyodur di mi diye de paronaya yaparım)

fark etmemiş gibi yanından çıkarım o bi şey demedikçe ben de bir şey demem.

el atarım.

elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışırdım:)

Daha normal bir sey dusunemiyorum. Yaninda ben yokken azmis demek ki; bir filmde gordugu bir sahneden tut da yolda opusurken gordugu cifte kadar her sey gaza getirmis olabilir. Yaninda ben den grlmemisim sadece. Bu, seks hayati kotu demek degil. Ciftlerden birinin daha cabuk doymasi da garip bir sey degil, illa ki bir seyden etkilenir insan. Ben de katilirim.

Dilimden geldiğince yardımcı olurum..

boşanırdım kevaşeden.

Yardımcı olurum, ben de katılırım. Tabi alışkanlık haline gelmesin, öncelik teşkil etmesin.

Oha ya bari ben yokken yap derdim. Biraz da bozulurdum ama mantıken bakınca normal bir şey.

"yemek hazır, ellerini yıka da sofraya gel" derdim.

Backing track diye aratin YouTube'da.

Mesela gitarda ritim atmak gibi mi?

cevap veren arkadaşlar kusura bakmayın, kafam bu aralar çok dalgın. bu duyuruyu açtığımı tamamen unutmuşum.
klarnet çalıyorum kendi çapımda. yekten çalınca tadı olmuyor. mesela istediğim parçayı sanki piyano eşliğinde ya da gitar eşliğinde gibi çalmak istiyorum. klarnet olduğu için türk işi lazım :)

tr.urbandictionary.com

mecaz kullanıldığında geçmişle yüzleşmek, gerçek anlamıyla kullanıldığında da gereksiz eşyalardan kurtulmak diyebiliriz.

eminem'in bu isimde bir şarkısı vardır, öneririm.

atilla taş sayesinde ne demek olduğunu anlamıştım,

www.youtube.com

Bu arada onlardaki "closet" bizdeki "klozet" değil. Eşya dolabı demek.
www.google.com.tr

Mecazi ve gerçek anlamları verilmiş zaten cevap olarak.

Istanbul'daysan bienale git.

oyun oynasam wow a dönerim ama oyuna başlamak istemiyorum :)

redditte takıl, değişik subredditler bulup tüm zamanların en beğenilenlerini incele...

hatunları çağır eve partileyin.

hatun yok ki asşkdşakd
duyurunun kızlarına çağrı yapıyorum o zaman bize gelin sınırsız eğlence sunuyorum (erkenden uyudular)

5 gün için sıkılıyorsan, benim gibi yalnız yaşasan n'apcan acaba ? :p

bilgisayar başında olmak sıkıntı geçirmiyor valla. 5 gün sık dişini, alışık değilsen yalnızken kendini oyalamaya, tavsiyeler pek verimli olmaz bence.

Tarifler bul, tatlılar, pastalar yap evde, deneysel.

wow oyna (◕‿-)

ohoo o zaman arkadaşlarına haber sal hemen beyler gelin ev benden içkiler ve kızlar sizden diye.

@chaotic good wow oynamıcam işte banane fhdjkx
@douchebag kek yaptım akşam daha da bişi yapmam
@floydian he sonra kocam deşsin beni efhuskz

Hayret aç çükünle oyna diyen çıkmamış. Seviye yükselmiş baya.

Bir şeyi temizle/düzenle. Mutfağı temizle, masaüstünü temizle, torrent geçmişini temizle, fotoğraflarını düzenle...

gunde 3 litre kola icen adam her şey düzgün, temiz, düzenli :/

Koşu parkurlarındaki Arap turist kalabalığı hava soğuyunca düştü. Gündüz mis gibi ortam var bir çok yerde. Evde durma bence.

ingilizce öğren.

www.youtube.com

buradaki tüm videoları izle. ingilizcen intermediate'se advanced'a yaklaşırsın.

@arnold bu aralar koşamıyorum ilaç kullanıyorum yan etkileri fena :/
@douchebag ingilizcem zaten iyi :/

al bi ps4, fifa nba2k gta filan oyna :D

@kamyonsans evde ps3 var 1 senedir falan dokunmuyorum bile. sevmiyorum oynamayı :/

cs:go, global elite'e doğru kas

3 günlük yurtdışı yap.

gel çocuğa bak :P

@la noix yardım lazımsa geliyim :)

yok yardım değil de eğlenirsin sen de
az önce 2 oyuncaığını birden ağzına tıkmaya çalışıyodu ahahahahah

askdoasd büyüdü mü o kadar ya :)

kitap oku.
eksisozluk.com
eksisozluk.com

biz ayıklamıyos, hangi balık?
ben hiç bi balığın derisini ayıklamıom, bişi de olmadı bugüne kadar, sizin aile öle öğretmiş olabilir, birisi deriyi sevmiyordur misal.

bende ayiklamam. bir zararini gormedim

Ben deriyi seviyorum. Bir şey olmaz

Vitamini derisinde.

pullu oluyo bazıları onlar ayıklanıyor pısmden onun dısında da tayava fln temas ettıgınden ya yag ıcınde ya da yanmıs oluyor o sebeple ? ıyı pısmısse yenır?

düşünsene hamsi ve sardalya yiyorsun ve derisini ayıklamaya çalışıyorsun, hamsi ve sardalya canlı halde bunu duysa emin ol senin tabağında olmak istemezdi ve Karadenizliler seni döver! :)



somon un mesela derisini yemiyoruz yani ben bizim aile.

kucuk baliklari biz derileriyle yiyoruz. hamsi istavrit, barbun, hatta lufer cipura falan derisi cok lezzetli oluyor. bazi baliklarin pullari cok sert oluyor, adeta kemiksi olan baliklar var, lagos falan... onlar yenmeyebilir cunku disinle kesip ogutemeyebilirsin.

ulan amma cevap yazdim bee amadeus-stuttgart.de

balık çok büyükse dolayısıyla çok pulluysa veya pulları iyi temizlenmemişse yenmez onun dışında derisini de yemek lazım.

deriyi değil pulu kazırsın pişirmeden önce. deri yenir.

Ben yerim.

"Hayır, silmicem" de dediyse sizi çoktan silmiştir belli ki...

sen yazdığını fark ettiğin halde hayır yazmıyor diyorsa hala sallama bu kızı çok. ayrılmana gerek yok ama kafanda bitirebilirsin sen de. çünkü belli ki o bitirmiş gibi gibi. en azından hiç önem vermiyor.

Çocuk ile işi kesinleşince seni terk edecek, henüz çocuktan emin olamamış.

Ayrıl.

Her an şutlanabilirsin hazırlıklı ol, önçalışmalara başlanmış gibi.

Hacı önce sen sutla restini gördüm restine rest de

bitmiş hocam işte daha ne olsun? like'ı sen görebilmişsin. kim bilir göremediğin neler dönmüştür.

ayrılma da takıl işte bak keyfine. bi şey olursa da okey de geç.

ben olsam fakat baska birine Yürürdüm, belli Ede Ede sonra o tabi doğal olarak senşn üzerine düşmeye baslar. sonra şut.

yazilinlarin hepsine katiliyorum. eklenecek bisi kalmamis dostum. vakit varken kurtar kendini...

bugünde kavga ettik. faceden sil diyorum hayır silmicem diyor. ben zaten mesajlarına cevap vermiyorum falan dedi. faceden silsem çocuk bana yine mesaj atamayacak mı sana herşeyi açıkça söylüyorum yine ben suçlu oluyorum dedi. bir şey diyemedim ki şimdi

i.imgur.com

kızın facebook'ta kimle arkadaş olup olmayacağının kararını siz veremezsiniz. aldatacak olan zaten aldatır. bu kadar müdahale etmeyin birbirinize. ben de aylar önce erkek arkadaşımdan bir kızla görüşmeyi kesmesini istemiştim, ona kızın niyetinin farklı olduğunu söylemiştim. beni dinlememişti, hayır öyle bir şey yok demişti. sonra anladık ki haklıymışım. ama ardından başka bir kız için benzer istekte bulundum, bu sefer kesin bir dille direndi, beni ikna etmek için tanıştırdı falan. ben de isteğimden vazgeçtim. şimdi o böyle yaptığı için beni sevmiyor mu oluyor? ya da beni terk mi edecek? boş laf.

haha seni stajdaki çocuk yüzünden terketmese bile kıskançlığın yüzünden edecek. unut gitsin artık :/

Kadın-maymun-dal ilişkisi.

kardeşim gibi sevdiğim bir arkadaşım var. kardeş ayağı falan değil. uzun zamandır zor bir dönem geçiriyordu, babasını kaybetti. aynı günlerde evlendi. "sini mirik ittim" demiyorum. çok fazla önemsiyorsa kız arkadaşınızı "naber?" "nasılsın?" diye de sorabilir pekala. afedersiniz ama sevgiliniz de, o eleman da bu dünyanın safraları.

Ayrıl. Yanlış insanlasın.

ne bekliyorsunuz? mektup? pasaport?

bir belge. yani bir kurum bir parça kağıt gönderecek.

Nasıl gönderdikleri de önemli mesela aps ile gönderilirse daha 1-3 günde gelir genelde ama gönderen devlet kurumu olunca iş biraz değişebiliyor. Mersin'den İstanbul'a aps ile gönderilen ehliyetim 8 günde gelmişti. Devlet kurumları gönderilerinde takip de olmuyormuş.

aps değil ne yazık ki. peki bayram tatiline kalmaması için ptt'ye gidip dağıtımı beklemeden(sanırım asıl bekleten şey dağıtım) hocular benim posta var mı diye bi bakın desem bakarlar mı?(takip yok dediniz ya ondan soruyorum)

Postalar ptt şubelerine gelmiyor, dağıtım merkezi denilen yerlerden postacılara veriliyor ve buradan postayı alman normal şartlarda mümkün olmayan bir şey. Zaten beklemesinin sebebi postacının yavaşlığı değil, postacı her gün teslim aldığı postaları bitirir (mümkün olduğunca). Dağıtım merkezinde beklemesi de dev çuvallar (1-2 insan girecek kadar) içindeki postaların ayrıştırılmasının uzun sürmesinden kaynaklanıyor. Yani dağıtım merkezine gitsen benim postamı verin desen de işe yaramaz çünkü senin postanı bulduklarında zaten ertesi günü sana teslim ediyorlar. Arayıp bulsunlar dersen de (zaten yapmazlar ama) pek mümkün değil zira bir elemanın işini bırakıp mesaisini sana ayırması lazım. Daha önce ehliyet fotokopisi gereken bir işlem için ehliyetimi postadan almaya çalıştım ve aramadığım yer kalmadı en az 30 telefon görüşmesi yaptım ama beklemekten başka çare olmadığını öğrendim. Kısacası bekleyeceksin.

şubeye göre 2 gün de 10 gün de.

ilerde şişmanlamazsan bir şey olmaz.

hem de ne. %18 yağ oranı için normalin üstü sanki. 300-400 kaloriden daha fazla alıyorsun gibime geldi anlattığın şeylere göre de ayrıca.

bence azaltmaya bak. önce çaya kahveye şekeri kes, sonra gerisi gelir.

Şekerin etkileri arasında kilo çok da önemli bir yer tutmuyor. Şeker=IGF 1=Kanser. Çözüm azaltmak değil tamamen bırakmak. Onun dışında kalp damar hastalıkları şeker hastalığı felç vs. Birçok problem sayılabilir. Bunların bir kısmı aşırı kiloyla bağlantılı bir kısmının kiloyla hiç ilgisi yok.

kanserin kankasıdır şeker.

yav arkadaş sağdan soldan duyduklarınızı karatay triplerini gelip buraya satmayın. eğer kilolu değilseniz ve her gün oturup 2 porsiyon baklava yemiyorsanız şekerin bir zararı olmaz. şeker kansermiş de bilmem neymiş. bir kere her gün belli miktarda şeker alması gerekir vücudun. enerjiyi şekerden alırsınız. önemli olan dengeli beslenmektir. şeker zararlı, yağ zararlı, protein zararlı diye bir durum yok.

he şu var. şu anda yüksek kalorili beslenirsiniz, yaşınız genç olduğu için kilo almazsınız ama ilerki yaşlarda metabolizma yavaşlayacağı için aynı miktarda kalori kilo almanıza neden olabilir. beslenme alışkanlığı kolay değiştirilebilen bir şey değil.

Fayfim sen bu kafayla nasıl doktor oldun çok şaşırıyorum.

fayfim diplomayı bakkaldan almış :(
şekerin kanser yaptığı bir gerçek. karatay tripleri dediğin de karatay türkiyedeki en iyi doktorlardan birisidir. birileri gibi diplomasını bakkaldan almamıştır. ayrıca kadının çift uzmanlığı var hem dahiliye hem de kardiyoloji. önce bir kadını, yaptıklarını araştırın sonra karataya laf edin.

kalp damar hastalıkları yazmışsın angelus.

Yaş: Erkeklerde 45 yaşın üstü, kadınlarda 55 yaşın üstü veya erken menopoz
Cins: Erkeklerde daha sık
Aile öyküsü: Birinci derecede (anne, baba, kardeş) erkek akrabalarda 55 yaşından, birinci derecede kadın akrabalarda 65 yaşından önce kalp damar hastalığı, kalp krizi (infarktüs) veya ani ölüm bulunması
Sigara içiyor olmak
Hipertansiyon (140/90 mmHg veya daha fazla veya hipertansiyon için tedavi alıyor olmak)
İyi kolesterolün (HDL kolesterol) 40 mg/dl'den düşük olması
Total kolesterolün 200 mg/dl'den fazla olması (kötü kolesterol olan LDL-kolesterolün 130 mg/dl'den fazla olması).
Hareketsizlik: Haftada en az 3 gün ve günde en az 30 dakika egzersize zaman ayırmalısınız (tempolu yürüyüş, yüzme, bisiklet, dans, bahçe işleri vs.).
Şeker hastalığı (diabetes mellitus)
Kilo: Bu konuda en değerli kriter, vücut kitle indeksi ve bel çevresidir. Vücut kitle indeksi, kg olarak ağırlığın, metre olarak boyun karesine bölünmesiyle elde edilir (VKİ: kg/m2). Vücut kitle indeksinin 25’in üzerinde olması veya bel çevresinin erkeklerde 102 cm, kadınlarda ise 88 cm’nin üzerinde olması, yalnızca kalp damar hastalığı riskini artırmakla kalmayıp şeker hastalığı, yağ yüksekliği ve tansiyon yüksekliği riskini de artırmaktadır.
Stres: uzun bir zaman sürekli strese maruz kalma, hastalığın gelişmesini kolaylaştırmaktadır.
Depresyon: özellikle son yıllarda depresyon da kalp damar hastalıkları yönünden risk faktörü olarak kabul edilmeye başlandı.

www.ilgihastanesi.com

al sana kalp hastalıkları için risk faktörleri. var mı şeker? yok? e niye bilmediğin şeyi oradan buradan duyup sallarsın ki?

karatay eskiden değerli bir hekimdi belki ama şu anda en hafif tabirle bunamış durumda. çift uzmanlık dediğiniz şeyin bir numarası yok, eskiden kardiyoloji dahiliyenin içinde bir daldı. karatay iyi bir hekim değil, medyatik bir hekim. medyatik kalmak, para kazanmak için de bunları söylemeye macbur işte. yapacak bir şey yok. tıbbın her döneminde bu tip tüccarlar oldu, olmaya da devam edecek.

şeker lazım olabilir. koşan birisi mesela koşu sırasında aldığını koşarken zaten tüketir.

ama ani enerji gerektiren durumun yoksa diğer yediğin her şeyden enerji alıyorsun zaten.

robot değiliz, şekerli şeyler yemek hoşumuza gidiyor, bizi mutlu ediyor. sporunu düzenli yaptıktan sonra arada kaçamak yapmanın sorun olacağını düşünmüyorum.

kesinlikle azalt hatta bırak. şeker gerçekten bağımlılık. sofra şekeri neyse de hele fruktoz şurubu, yapay tatlandırıcı varsa ayrı çile ilerisi için. meyveyle değiştirmeye çalış.

şekeri biraz azalt. şimdi çıkmaz ama yaşlanınca birşeyler çıkabilir.

kek, ekmek, hamurişi ve kolayı olabildiğince azaltmaya çalış. ama hiç yemicem diye de kasma yani, öyle bir dünya yok :)

Vücudun dışarıdan şeker alması gibi bir durumu yok; vücudun glukoza ihtiyacı var fakat bunu en sağlıklı şekilde sebzeden meyveden alabildiğin gibi glikoneojenez sayesinde laktat, gliserol ve aminoasitler vasıtasıyla da üretebiliyorsunuz. Bunun için günlük protein ve yağ alımı tamamsa karbonhidrata hiç gerek yok. Laktat ve aminoasitler sayesinde glukoz; yağ oksidasyonu/gliserol sayesinde de beyin için gerekli olan keton cisimcikleri üretilebiliyor. Bu da dışarıdan glukoz alma bağımlılığını ortadan kaldırıyor. Öyle çok da şart değil yani karbonhidrat. Bunları tıp fakültesinde öğretmiyorlardır belki ama araştırıp öğrenilebilir. Kaldı ki "Vücudun şekere de ihtiyacı var" dediğiniz kişi pastadan börekten bahsediyor, şişman değilsen bunun bir zararı olmaz demek nasıl bir kafa düşünemiyorum bile. Ayrıca IGF 1 hormonu mitojenik bir hormondur, yani salgılandığı an doğası gereği "büyütür" bu büyüme kaslarda olabildiği gibi hücrelerde de olur. Hücre büyümesi de kanserdir. IGF 1 hormonu da insülin yükseldiği an yükselir. İnsülini aşırı yükselten her ürün kanser yapıcıdır. Bu çok net bir sonuç, öyle olursa olmaz böyle olursa olur gibi bir durumu yok.

Karatay'dan önce Robert Lustig vardı :P

Bu profesörün söylediklerini dinlemeni tavsiye ederim, ayrıca şeker çok açık uçlu bir kavram.

Doğal şeker mi,glikoz şurubu mu, işlenmiş gıda mı?

Robert Reis gıda üretim fabrikaları için ''Penceleri yoktur çünkü içeride ne olduğunu görmenizi istemiyorlar, görseniz yemezsiniz'' der. Hazır gıdalarda tuzlu tat bile olsa içeriğinde en fazla şeker bulunuyormuş, ben dinleyince şok olmuştum:

www.youtube.com

www.youtube.com


bir de bu gibi adamlar dünyada en fazla kar elde eden gıda şirketlerince hep çürütülmeye ve itibarsızlaştırılmaya çalışıyorlar, çünkü holdinglerin hiç işine gelecek şeyler söylemiyorlar.

Şekeri kes hocam. Her türlü zararlı.

Neferkitty; doğal şeker diye bir şey yok; doğal şeker dediğin şey bildiğin şeker pancarından üretilen Sakkaroz tipi şekerdir. Buna doğal denmesinin nedeni de muhteviyatında yarı yarıya (Fruktoz yükseldikçe risk de artar) glukoz ve fruktoz bulunmasıdır. Öyle olması daha az zararlı hale getiriyormuş gibi gözüküyor ama glikoz şurubu insülini 8 birim yükseltiyorsa "Doğal şeker" 5 birim yükseltiyor. Sonuç değişmiyor yani. Tabii bununla birlikte şeker pancarı işlenirken kullanılan kimyasallara girmiyorum bile. Sakkarozun zararsız olduğu, yani glisemik yükü en düşük olduğu ürünler bitkilerdir. Şekeri ancak buradan alırsan zararsızdır fakat bu da her bitkiyi kapsamaz. Misal patates gibi glukozun depo hali/nişasta bulunan bitkiler aynı şekilde kan şekerini çok hızlı yükseltir. Bunlar basit şeker tüketmekle aynı etkiyi gösterir. Bu şekeri sağlıklı şekilde alabileceğiniz tek yer yeşil kök bitkilerdir, onun dışında alayı insan sağlığı için risktir.

Bu @angelus geçen kola duyurusunda da bana saldırmıştı, modları göreve davet ediyorum afsdagad

Benim orda demek istediğim glisemik indeks değerleriydi mesela havuç da şekerli ona kalırsa, ama burada 300-400 kaloriden bahsedilen tatlı ile kast edilen havuç değil tabi.
İşlenmiş gıdaların daha zararlı olduğunu düşünüyorum.

bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak kötü bir şey. yazdıklarının çoğu da dediğim gibi ordan burdan duyulmuş, herhangi bir bilgi kırıntısı olmayan şeyler. hele hücre büyümesi kanser demektir falan okuyunca benim şalter malesef tamamen attı. ne yazsam boşa gidecek.

bir kez daha yazıyorum ki "şeker zararlıdır" diye bir şey yoktur. dengesiz beslenmek zararlıdır. fazla şeker yemek zararlıdır. fazla protein almak zararlıdır. fazla yağ yemek zararlıdır. olması gereken bunların hepsinin dengeli oranlarda alınmasıdır. bunun yanında yine kan şekerini birden yükselteceği için diyabet riskini artıracağından yüksek glisemik indekse sahip basit şekerleri mümkün olduğunca az yemek gerekir. bunlar da hepimizin bildiği üzere hazır gıdalar oluyor. he ama bunları da eğer şeker hastası değilseniz, hele ailenizde şeker hastalığı öyküsü de yoksa ve kilolu değilseniz ara sıra yemekten bir zarar olmaz.

kimse sadece çok şeker yedi diye kanser olmaz arkadaşlar. öyle bir şey yok. çok şeker yemek yazdığım gibi kilo almanıza neden olur, dolayısıyla eğer aile öyküsü varsa metabolik sendrom ve diyabet gelişmesine neden olur. ama kilo almıyorsanız, bel çevreniz, yağ oranınız normalse bir sıkıntı da yok demektir.

neferkitty; ne diyorsa haklı<3

fayfim; "Günde 300-400 kaloriyi tatlıdan alıyorum" diyen adama "ilerde şişmanlamazsan bir şey olmaz" diyen adama kirpim hastalansa onu emanet etmem ben. Senin gibi tipleri kim doktor yapıyor anlamıyorum ki. Sen bir ara "Diyet yapıyorum kutu meyve suyu içsem zararlı mıdır" diye de bir soru sormuştun galiba. Olaya hakimiyeti bu yönde birisin, üzülüyorum.

angelus lütfen olayı kişiselleştirmeye çalışma. yani anlıyorum insana cehaletini kabul etmek zor gelir her zaman ama uzatma istersen. ben konuyla ilgili aldığım eğitim ve edindiğim tecrübeler sonucunda edindiğim bilgileri yazdım, sen de sağdan soldan duyduklarını yazdın. isteyen istediğine inanır. yapacak bir şey yok. yok diplomanı kim verdi yok kirpimi emanet etmem falan seviyeni ortaya koyuyor. aman nolur kendini bana emanet et:( diye kapında yalvaran yok. çok merak ediyorsan gidersin bir tıp fakültesini ziyaret edersin ve görürsün beni kimlerin doktor yaptığını.

Ben mütevazi bir şekilde fikrimi söyleyecektim de, fillerin savaşı olmuş, ezilcez arada. :(

Daha düz bir yorumda bulunayım ben o zağan. %18 gayet kilolu. Böyle diyince şişman düşmanı six-packli birisi olduğum sanılmasın öss göbeği taşıyorum önümde. %20 varımdır ben de herhalde. Ama %18 "biraz" değil gayet kilolu diyebileceğimiz bir sayı.

Ayrıca 400 kalori tatlıdan ne demek usta? Tamam tatlı çok seviyorsun da biraz daha düzgün şeyler ye bari. Kimse üstüne alınmasın genel olarak konuşuyorum ama Türkiye'de "Ya o kadardan da bir şey olmaz, ölek mi amk. Sigara içmesem de egzoz kokluyorum." kafasında çok insan var. Zararlı şey zararlıdır az zarar çok zarar götüme zarar beynime zarar damarımı tıkar göbek deliğimi açar diye düşünmeye gerek yok. Zararlı amk niye inanmıyonuz lan djsfdsaf.

Fayfim; Senin kapasiten bu noktadan ilerisine yetmez zaten. Muhatap almaman senin açından daha iyi olur kanaatindeyim :)

Edit: Şeker süper bir şey bi zararı yok. Şeker <3

adam ilgi hastanesi gibi dünyanın sayılı bilim kuruluşlarından birinden link vermiş hala tartışıyorsunuz ya.

her gün tatlı yeme güzel kardeşim ne gerek var.

haftada bir ye iki ye, herkes mutlu olsun.

valla şekeri bende tüü kaka bilirdim ama geçen bbcde bir belgesel izledim. ikiz doktorlar kendi üzerinde yeme deneyi yaptı. herhangi bir sınır olmadan biri komple şeker ağırlıklı beslendi. diğeri yağ ağırlıklı beslendi.

yağ ağırlıklı dendiğine de bakma adam bildiğin yumurtadır kırmızı ettir komple öyle şeyler yedi öyle ekmeğe yağ sürüp yemedi yani. diğeri de yeşilliğinden meyvesine tatlısına yağsız şeyler yedi.

4 hafta sonra deneyler yaptılar bunlara şekerli yiyen her şeyde birinci oldu. hem kan testleri falan yaptılar hem de böyle aktivite şeklinde bisiklet falan. şeker yiyen hem zihinsel problemlerle rahat başa çıkabildi hemde bisiklette falan birinci oldu. ikisi de kilo verdi bu süre zarfında en çok kiloyu yağ yiyen kaybetti ama onun kilolar kaslardan gitmiş diğeri onun yarısı kadar kilo verdi ama yağdan kaybetti. sonra karaciğer ölçümleri yapıldı yağ yiyen şeker hastası olma ihtimali için daha yakın sonuçlar çıkardı diğerine göre. ben şok oldum bu sonuçlara.

sonucu da her şeyden dengeli beslenin öyle kafanıza göre yiyecek gurubu çıkarmayına bağladılar. anlayanlar bilimsel olarak yorumunu yapar belki.

kahvaltıda kek ve türevi mi:(
en başta zaten iyi beslenmiyorsun, beslenmeni düzeltmen lazım.

azalt tabii ki. ben de hiç kilo almıyordum, son 7 yıldır sabitti kilom, ne yersem yiyeyim fark etmiyordu. ancak yaşla birlikte metabolizma yavaşlamaya başladı ve hop 2 senede 6 kilo birden:(

idit: @sour, açık büfe diye gördüğüm her şeyden yemiyorum çok şükür:) orada bulunması yararlı olduğu anlamına gelmiyor.

4 hafta ketojenik diyet için yeterli değil ki, şeker yiyen şeker yemeye 3 ay daha devam etseydi de ondan sonra ölçselerdi. vücuda şeker basan kısa vadede tabi ki sportif aktivitelerde başarılı olur. bi de uzun mesafe koşsalardı bakalım nolacaktı.

tamamen şeker lobisinin yaptırdığı yayınlar bunlar. işlenmiş beyaz şeker = siyanür.

rafine şeker ile ilgili güzel bir video ;

(git: www.youtube.com

yue; 4 hafta sağlıklı sonuçlar almak için yeterli bir süre değil. 4 haftalık süreç en fazla yağ oranında değişiklik yapar. Ayrıca şeker metabolizması yağ metabolizmasından çok daha çabuk tepki verir. Vücudun yağ metabolizmasına adapte olması 1/1.5 ayı bulurken karbonhidratı tükettiğin an sana enerji verir. Fiziksel ve psikolojik olarak önde olmasının nedeni bu. Ayrıca yağ/protein ağırlıklı beslenmek kas kaybının önüne geçmez, protein de rahatlıkla şekere dönüşür. Özellikle bisiklet gibi aerobik sporlarda kas kaybı çok yaşanır. Bu tip deneylerde sağlıklı sonuçlar almak için minimum 6 ay gerekir. Trigliserid seviyesi arttıkça karbonhidrat ağırlıklı beslenmenin karaciğerdeki kandaki damar/kalp sistemindeki diyabet üstündeki etkileri daha rahat ortaya çıkacaktır.


Sour; Beyin enerjiyi sadece glukozdan alır fakat bunun tek kaynağı karbonhidrat değildir. Yağ oksidasyonu sırasında ortaya çıkan keton cisimcikleri beyinde glukozu taklit edip enerji ihtiyacını karşılayabiliyor. Ayrıca meyve şekeri/fruktoz vücutta %8/9 oranında metabolize oluyor. Kalanı olduğu gibi yağ sentezine katılıyor.

@sour sadece beynin değil bütün hücrelerin mazotu glikozdur. bütün vücut ve bütün hücreler enerjiyi normal şartlar altında glikozdan alır. beynin özel yanı şu ki diğer hücreler açlık durumlarında gerekirse yağ asiti veya aminoasit de yakabiliyorken beyin illa ki glikoza ihtiyaç duyar. çünkü yağ asitleri kan beyin bariyerini geçemezler. sadece uzun süreli açlık durumlarında keton cisimcikleri kullanır.

www.suaterdogan.com

eğer terminolojiye biraz hakimseniz bu linkte bütün açlık ve tokluk metabolizması güzelce açıklanmış.

Abi simdi tam anlayamadim bu fistikli sobiyeti yiyeyim mi?

@kosun lan mevzu var,

1.bp.blogspot.com

@kosun lan mevzu var ye tabii abi ya şekerden konuşuluyor burada şöbiyet zararlı diyen mi oldu?

kulağını deldir küpe tak. herkes rakçı olduğunu düşünür. 6 yaşından beri de metal dinliyorum dersin ortamlarda şeklin olur.

şaka bi yana saklama hacı ya senin kafana kurban olsunlar. saklamaya çalışmak komik olur bence paso şapka bereyle falan.

Bere olabilir, moda bu aralar.

KESE KAĞIDI

top sakal/bıyık kombinasyonu. sonra sal bereyi sal şapkayı parlak kafan ışık saçsın. ama sakal bıyık şart

yamuk ve aynı zamanda büyükse şapka mapka durmaz o kafada. kötü durur.

hayatımda hiç jakuzi görmedim.

doldurup icinde salak salak oturmak geliyor.

bu soruyu görünce beynimin en derin yerlerine indim ama yine de gelmedi. illa seks getiren bir şey istersen aklıma söyleyeyim. kokulu mum.

erkek-17

benim aklıma sadece pratiksizliği geliyor.

hayır hiç gelmiyor. jakuzinin seksle alakası yok ki. birkaç kere içine girerseniz zaten anlarsınız ki oturacağınız yer bile belli ki biraz kaysanız plastik parçalar rahatsız ediyor. mutfak tezgahı bile daha iyi.

hayır

evde var bizim de. ve evet geliyor.
31 f

otel odasında gelir, evde gelmiyor. 30k

Ben de duyuruda ne kadar cok zengin varmis diyecektim.

Hayir

26 - cinsiyet diye bir sey yoktur

Gelmiyor. Evde hiç doldurmadığım bir jakuzi var. Köpük ve çiçekli banyo bombasıyla doldurursam belki romantik hayallere dalarım.

20/XX

Gelmiyor ama bu zamana kadar 1-2 kez gelmistir belki, bilmiyorum.
27 E, cinsiyet diye bir sey var.

Çoğunlukla içine tek başıma bile sığamadığımdan, hayır. 34, E.

Yemek yiyorum. Yemezsem olurum kendim icin yaptigim en onemli sey.

nefes aliyorum.
nefes onemli...

Çilek maskesi yaptım bugün, tarif isteyen kızlar eqlesin :P

yabancı dil öğreniyorum.
uyuyorum ve sigara içiyorum.

hünnap yiyorum şimdi

bir bok yapamıyorum afedersiniz.
bilemeye çalıştıkça köreliyorum.

Fiziksel olarak spor yapiyorum, vucudumu saglikli tutmaya calisiyorum.
Ruhsal olarak ise stesten uzak durmaya calisiyorum.

Mutlu olmak istiyorsam, kırtasiye alışverişi yapıyorum, kart gönderiyorum sevdiğim insanlara, örgü örüyorum, bisiklete biniyorum, elime geçen çekirdek tohum neyse ekiyorum,

yüksek lisans yapıyorum, mesleğimle ilintili eğitimlere denk getirebilirsem katılıyorum,

kitap okuyorum, tiyatroya gidiyorum,

Canım tembellik yapmak isterse layıkı ile tembellik yapıyorum,

Hayal kuruyorum.
Maden suyu iciyorum.

pazardan nar alıyor, ortadan ikiye kesip suyunu sıkıyorum. süper oluyor.
sabahları portakal ve greyfurt suyunu karıştırıp içiyorum.
soğuk sıkım mı her ne zıkımsa ondan keçiboynuzu pekmezi içiyorum sabahları.
yabancı dil öğreniyorum. İspanyolca yeter kıvama geldi. Hedefte Fransızca var.
Canım çok sıkılırsa kahve içmeye çıkıyorum tek başıma. 5-6 saati bulabiliyor bir kahve içmem.
Değişik bir hayat.
Selamlar.

gece uyanık kalmayı sevmiyorum. huzurun aksine gecede sıkıntı var. uyuyabilmeyi çok isterdim.

huzur varda insan yok.mal değneği gibi oturuyorum kaç saattir bir iş yaptığımda yok.

gecede huzur bulanlar da var biliyorum. sadece sebebini bilemiyorum.

ben öyleyim. gündüzleri geç kalkıyorum, gece de 5-6 gibi yatıyorum. sessizlik sakinlik kimsenin olmayışı çok hoşuma gidiyor.

İnsanlardan en arınmış zaman dilimi olduğu için huzurlu. kendi adıma konuşuyorum tabii insan sevmediğimden.

İnsanlardan pek hazzetmiyorum

gürültü yok, kalabalık yok, baş ağrıtan güneş yok, serin; uyuyan bir insanın yüzü nasıl dingin oluyorsa uyuyan bir şehir de aynı şekilde bir his veriyor tanık olan kişiye

diyorlar ki metronun şarap mahzeni çok geniş. bursada metro varsa orada şansınızı deneyin isterseniz. hiç bilmediğim bir konu olduğu için aklıma bu geldi.

evde 2 şişe var çok mu güzel şarap öyleyse ben de içem.

@sutlu nescafe Metro'ya bakalım o zaman herkes metro diyor @acediac ın dediği gibi nice hayırlar bulmak için gideceğim metro'ya ancak oradan herkes alışveriş yapabiliyormu ya? Ben sadece ticari kart sahibi olanların yapabildiğini duymuştum..

@floydian iç iç gerçekten çok güzel bu arada iki taneyse gönder madem birini arattırma şimdi bana neyse konuşuruz ücretini ;)

belki de en hayırlısı budur?

ekle çıkar denmiş zaten ona ek olarak şunu söyliyim öğrenci işlerinden halledemezsin(büyük ihtimalle). bölümüne git danışman hoca mı sekreter mi neyse bul onlarla konuş.

aynı durum bende de var haha. 2 gündür yan flüt fiyatlarına ve aksesuarlarına bakıp bakıp duruyor eğitim videolarına bakıyorum :(

Ben varım. Ogretmen degilim ama 4 yildir caliyorum.

Haftada 2 saatle kisa sürede ogrenmek biraz zor. Yan flutte temel diyaframini gelistirmen. Bu yuzden diyafram egzersizleri yap bol bol. Yoksa haftada 2 saat ayirirsan ilerlemeyi birak gerilersin. Gunde bi yarim saat bi saatini ayirmaya calis en azindan. Baska sorun varsa da alabilirim.

@rayde cok tesekkurler. Sunu da sorayim o zaman, ilkokulda dogru duzgun blok flut calamayan, muzik bilgisi sifir olan biriyim. Temel egitimde cok zorlar mi?

Yok cok zorlamaz ya. Ilk basladigimda benim de muzik bilgim sifirdi. Flutte ilerledikce müzik bilgisini de paralel olarak aliyosun zaten. Istersen bi iki kitap pdf atabilirim sana. Ama bi ogretmen olmasi sart ilk baslarken. Sonra kendin de devam edebilirsin kendini gelistirebilirsin.
Bir de flutler pahali diyosan evet pahali bi alet malesef. Dolar euro da uctugu icin eskiye nazaran en dandigi bile pahalılasti. Ogrenci flutu olarak cok cok iyi bir sey almaya gerek yok ama cok kotu bir sey alirsan da ses cikartman zor olur ve motivasyonun gider.

flut çalmıyorum hatta nefesli çalgı bile çalmıyorum ama her türlü haftada 2 saat bir müzik enstrümanına ayrılması gerekenin çok altında bir süre.

@rayde flutu ayarlayacagim bir sekilde, kurs da arastirayim o zaman. kitaplar cok iyi olur, mail adresimi atiyorum ozelden.

Merhaba, ben de flüt çalıyorum. Ve aynı siz gibiydim. Ne ilkokulda blok flüt çalabildim ne de notaları biliyordum. Özel ders falan da almadım üstelik, ismek'in kursuna kayıt oldum ve derslerin tümüne katıldım. Hocamız günde en az bir saat çalışmamızı tavsiye ediyordu. Gerçekten de haftalık flüt e ayırdığın vakit azalınca performansın da ona bağlı olarak düşüyordu. @rayde nin dediği gibi diyafram ve enstrüman önemli. Ben başlangıç için hocanın tavsiyesi üzerine ucuz olanı seçmiştim. Ama şimdi keşke diyorum daha iyisini alsaymışım. Flüt iyi olunca ses daha rahat ve güzel çıktığından motivasyon da artıyor. Fakat bu duruma takılmamak gerek nefes sağlam olunca, gereken özen gösterilince her türlü olumlu sonuç alınıyor. Diyecek olursanız çok mu iyi çalıyorsun, cevabım hayır. Ama flütle geçirdiğim her vakit beni mutlu ediyor.
Sonuç olarak güzel bir başlangıç diliyorum :)

Sahil kasabasinda evimin altindaki bakkali isletirdim. Tek hayalim bu. :)

sanatla uğraşırdım, her türüyle. ne güzel olurdu ah.

cafe işletirdim.

evsizlerin barınabileceği toplu konutlar kurmak isterdim,en az günde bir öğün yemek servisi de olmalı. hobiyle meşgul olup gelir elde edebilecekleri atölyeler de bu konutların içine dahil olabilir, gerçekten fark yaratacak bir organizyon olmalı. ünlü sanatçılardan sponsorluklardan devlettenn destek alacak saygın bir organizasyon. kimse sokakta yaşamamalı açlıktan ölmemeli.

sanat. özellikle müzik.

hayvan barınağı açarım

kesinlikle kuyumculuk. o yeşil ve beyaz şeyler ve üzerlerindeki rengarenk kesimleri herbirinin farklı olan taşlarla dolu olan şeyler beni çekiyor.

aklıma ilk gelen bu

ya da gemalog olabilirim böyle taşların kalitelerine göre sertifika vereyim falan

ama ölümüne de kitap okuyup dünyayı gezmek isterdim.
ay bilemedim

nezih bi semtte bakkal açardım.

Arkeoloji ve müzik.

Severek ilgilendiğim bir iş alanı daha var, esas mesleğimden elde ettiğim gelir ile seneye şirket kurup bu alanda bakir bir yurtdışı piyasası buldum, o pazara açılmayı planlıyorum.

Umarım hayaller Paris hayatlar Hakkari'ye dönmez ama en azından denicem :D

Param olsa şimdi denerdim.

Müzik veya donanım. Pc de olur, telefon da olur, kahve makinesi de olur. Şu IFA'yı Computex'i falan gezen amcalardan olmak isterdim.

Gamer, belki streamer... türkiye'de pek yaygın değil ama zengin olsam türkiyede olmayacağımdan bir de cosplayer...

edinburgh'un hemen dışında bir evde veya sahili olan bir ingiliz köyünde ev satın alıp yazı yazardım.
yazar olmak istiyorum :(

not: hayaller edinburgh, londra hayatlar angara :/

@ tolkien öyle hobi kapsamına girer haklısın ama daha çok ben devamlılığı olan iş olarak da yapılabilecek bir şey sormuştum. mesela bol bol okur yazarım demişsin ömrünün sonuna kadar hiçbir iş sahibi olmadan sadece okuyup yazarak sıkılmadan bir hayat yaşayabilir misin? gerçekci olarak düşünürsen. yani ıssız bir şehirde genelde eve kapalı yalnız arada hava almak için yürüyüşe çıktığın bir hayat ister misin?

uçak teknisyenliğine devam ederdim

dünyayı gezen bir fotoğrafçı.

gezgin belgeselci olurdum.

iyilik amaçlı hayalim: hayvan barınağı açardım.

mutluluk amaçlı hayalim: küçük, şirin bir çiçekçi açardım.

yaratma amaçlı hayalim: aksiyon filmi yapımcısı-yönetmeni olurdum.

ben emekliyim, para derdim yok. çocuklara gönüllü eğitmenlik yapıyorum.
gönüllü çalışmanın "gönlüm isterse " çalışması olmadığını ciddiyetle yapılması gerektiğini bilmeyenler için not düşeyim. öyle ki hasta olunca belki işi kaytarırım ama bunu kaytarmıyorum, en kötü yerime bir arkadaşımı ayarlıyorum.

yazarlık hayalime niye tik koymadın bro? ben şu ana kadar çalıştığım bütün işleri, okuduğum bütün okulları, hepsini basamak olarak görerek katlandım. merdivenin en tepesinde de yazarlık var, şu an sadece kafamda kurgular ve olaylar oluşturuyorum, kağıda dökmeye cesaretim yok, ama bir gün o da olacak taam mı!

enteresan fikir olarak ne bekliyorsun yeni bir kuş türü keşfetmeye gallapagos'a mı gidelim naapalım?

biyolog olurdum. para derdim olmadığı için en iyi okullarda ve en çok önemsenen bir ülkede doktoramı alana kadar okurdum. evimin bir katını ufak bir laboratuvara çevirir okulda öğrendiklerimi evde de tekrar etmeye çalışır, yeni şeyler öğrenirdim. mezun olup tatminkar bir bilgi ve eğitim seviyesine eriştiğimde daha büyük bir laboratuvar açar, araştırmalar yapar, çözümler üretmeye çalışırdım.

kendimce harika bi mesgale fikrim var da, hâlâ birgun yeterli parayi kazanip, kendim yapabilecegimi dusundugumden, buraya yazmiyorum :-)

temelinde, insanlara sporu sevdirmekle ilgili bir is fikri, bu kadarini soyliyim bari :-)

Kızlarımın adına da cevaplayayım.
Biri bilim araştırmaları yapardı (fizik),
diğeri film /belgesel çekerdi,
öbürü daha yolun çok başında ne yapardı bilmiyorum.

biyomuhendis

moleküler biyoloğum. para derdim olmasa akademiye dönerdim. bi dolu şeyi unuttum, bi programı bitirir sonra ders anlatır, hem alanımda hem de scientific communication filan kasardım

jeolog + dünyayı gezmece

bakkalı niye beğenmiyon yav, bakkalın faydası yok mu millete? fak yu.

para derdim olmasa ben lojistik firması kurardım ya da onunla ilgili bir işte çalışırdım. para derdim neden yok, ona bağlı. halihazırda çok zengin olduğum için mi yoksa tüm temel ihtiyaçlarım karşılanıp üstüne belli bir miktar aylığım olduğu için mi? gerçi pek fark etmiyor. iki ihtimalde de kafam rahat olacağı için o işe girerdim.

ordan yeteri kadar para kazanınca da futbol okulu tarzı bi şey açardım ya da kulüp başkanlığı falan kovalardım. organik futbolcu yetiştirirdim. düşünsene mesela şöyle 500 bin lira karşılığında galatasaray'a bebe gönderiyosun mmm nefis.

profesyonel koşucu olurum.