cok buyuk bir ihtimalle halanin hastaligi ile bir ilgisi yoktur. gitmek lazim tabii. kafa MR'i isteyeceklerdir heralde. cok spesifik bir agri tarif ediyorsun. once beyin cerrahi poliklinikine git.

hekim gormeden iciniz rahat olmayacak ki... hekim gorun, en iyisi.

yüksek ihtimalle migren. içiniz rahat etsin istiyorsanız doktora gidin, MR çektirin.

hayvani neden iceri almiyorsunuz, onu anlamadim.

hava değişimi ani olmuş; üşütmüş de olabilir, etrafa alışamamış da.

tek yol: orayı terk et. başka yolu yok. orayı sen güzelleştiremezsin.

bahsettiğiniz durumda tek yapılacak şey muhitten uzaklaşmak gibi duruyor. kendinize dertleşebileceğiniz arkadaslar bulabilirsiniz sizi anlayan. bulamadım diye aramaya inanmayı kesmeyin. evde bitki veya hayvan bakabilirsiniz. iyi gelecektir sanırım. kırda bayırda gezmenizide öneririm haftasonları falan..

ben türkiye'nin üç büyük ilinden birinde yaşadım bunu. yaşanan yerin küçük ya da büyük olmasından öte orayı kanıksamakla alakalı bu durum. olmayınca olmuyor işte, alışamayınca alışamıyorsun. gitmek en iyi çözüm. hatta başka çözüm yolu yok.

bir ufak çember, birkaç anlaşabildiğiniz insan aydınlatabilir orayı... belki o küçük çemberi hala kuramadınız?

kaygı kısmı çok fena, ama belki o kadar büyütülecek bir husus değildir? bir de, millet bu toprakların her tarafında bildiklerine çok güveniyor, kanımca...

@cigerdelen teşekkür ederim..

@firuz o çemberi kurmak için çok fazla çabam oldu ancak tam idare ediyorum dediğimde o insanlar terk ettiler burayı.. artık yeni birileriyle tanışacak isteğim bile kalmadı. çok fazla seçenek de yok zaten..
insan bildiği yere, alışageldiği yaşama güvenebiliyor, kesinlikle doğru ancak insanlara güven duyamamanın tek sebebi de bu değil maalesef..

dertleşmiş kadar oldum, herkese teşekkürler.

bahsettiğiniz durumu kısa süreli de olsa ben de yaşadım. büyük bir şehirden anadolu'nun küçük bir ilçesine gidince ne yazık ki muhafazakarlık denen şeyi tanıdım. çok normal giyinsen bile bakan mı dersin, hava kararınca dışarıda yürüsen laf atan mı dersin, yaptığına-ettiğine dikkat etme paranoyası mı dersin, ne ararsan vardı. üstelik sadece iş-ev arası bir yaşam olmasına rağmen. her akşam eve geldiğimde ağlıyordum, sana öyle diyeyim. eğer imkanın varsa, bir yolunu bulursan oradan kaç derim ben. ne kendini değiştirebilirsin ne de insanları.

bazen insanlar bir anlık hata ile koca bir geleceği mahvedebiliyor, belli ki senin şu an kafan çok karışık olduğu gibi, bu karışık düşüncelerini de netlikle anlatamıyorsun. biraz zaman geçsin, kafandakileri netleştir.

eğer bir hata yaptıysan, bu yaptığın hatayı empati kurarak düşün. karşındaki insanı nasıl etkilediğini düşün.

sadece aranızdaki çekimin kuvveti bence bu durumun. zamanla geçecektir diye düşünüyorum. tabii demesi kolay.

anlıyorum fakat hiçbir hata yapmadım. neysem o oldum, ne bileyim hiç rahatsız etmedim onu. kafam bir senedir karışık. iyi hissetmiyorum, dediğim gibi.

bir insan, bir başka insanı özleyemez. onunla ilişkisini, onunla ilişkisi zamanlarında hissettiklerini özler... zaman içinde bozulan hatıraların arasından. eskiye dönemezsiniz. ne siz eski sizsiniz, ne o eski o. ilişkiniz de yeni birşey olacak bu durumda; kurulsa. belki sadece iyi zamanlar değildir içinden geçtiğiniz, belki yeniyi kucaklamaktan korkuyorsunuzdur... ayrılmışsanız bir sebebi vardır, şimdi anlamsız görünse de o gün anlamlıymıştır. bence önünüze bakın.

bak ben de 2 ay önce aynı kız tarafından 6.kere terk edildim. bana aşık olamamış bir türlü. olabildiğimce anlayışlı davranırdım. bir kere ufak bir bağırdım, ha işte bana böyle bağırmanı istiyorum dedi.

bana aşık olamamasının tek nedeni ona iyi davranmamdı. kızların çoğu böyle. kendisini sevecek adam aramıyor. boynuna tasma takıp gezdirecek adam arıyor. senin için rahatsa hiç üzülme. dünyadaki tüm kızları tanımadın ya henüz. karşına çok daha iyileri çıkar,inan buna.

bunların da farkındayım, teşekkür ederim. fakat onun beni sevdiği bilindik & hissedilebilir bir şeydi, yani kandırmaca değildi. mutluyduk gerçekten. ben ondan soğudum. birine gerçekten "git" diyemedim hiçbir zaman, herhangi birine. onun demesini bekledim. dediğinde rahatladım, ama şimdi hakikaten yaşananları özlüyorum.

Daha iyisini bulamamışsın, kombinasyon olarak daha iyisini yakalayamamışsın, net.

Bu yüzdeeen hep diyoruz "Daha iyisini bulabileceğinden eminsen 'Vazgeç'" diye... Ama neredeee...

haklısın. ondan sonra gördüğüm ya da onlara göre birlikte olduğum kadınlar hep başka hallerdeydi. bir yerden sonra kimsenin yeni bir şey anlatmadığını gördüm. yani işte, şunu yedim bunu aldım gibi şeyler anlatıyorlardı ve sıkıcıydı.

bir şey olmaz.
kedi de neymiş depresyon biliyormuş.
ilgi görmeyince hayvan sıkılmış işte.
düzelir, geçer.
hastadır belki.
yemeğini suyunu içiyor ve burnu da nemli ise yatsın.

sevin.
oyun oynayın.
özellikle sevdiği, düşkün olduğu bir şey varsa onu yedirin.

Aynısı bizimkilere de oldu, birkaç günde düzeldiler. Dert edilecek bir şey değil.

@kredi kartı hesap özeti - kediler de depresyon biliyor, evet. hatta antidepresan'la tedavi edildikleri oluyor.

@java - sakin olun, her zaman davrandığınız gibi davranın, geçer...

alkol alarak da yasal yolla kafayı bulabilirsin. fanteziye gerek yok bence.

www.spike.com

eroinin vaktiyle çocuklar için icat edilen bir ilaç olduğu varsayımıyla var böyle bir şey tabii...

(bkz: hayallerde yaşıyor bazı...)

@ermanen ingilizcem pek iyi değil bro. nedir onlar?

@Adram3lech almam. benim demek istediğim eczanelerde ya da evdeki malzemelerle kafayı bulmak :D mesela 7 aspirin kafa yapar mı? toz haline getirip burundan aspirin çekmek falan?

boşver kanki bunları. en iyisi mandalin diye duydum.

mazot iç.

fazla aspirin iç kanamaya yol açabilir. kafayı bulmazsınız.

ah bu zihniyete gerçekten çok üzülüyorum. halüsinasyon görmek için karaciğeri falan feda edebilen insanların incelenmesi gerek bence.

neyse o öksürük şuruplarını reçetesiz alamazsınız. tantum için bir kaç vakada halüsinasyon gibi etkiler ortaya çıkmıştır ama bu her içende olacağı anlamına gelmez. 100-150 tl harcayıp halüsinasyon yerine nefes borum kasılıyor nefes alamıyorum diye acile gitmeyle de sonuçlanabilir bu durum. aspirin için doz aşımında görme-duyma bozuklukları, mide kanaması; ciddi durumlarda nefes darlığı ve koma oluşabilirmiş. ölümcül durumlarda genellikle ölüm solunum yetmezliğinden dolayı oluşuyormuş.

özetle yeşilaycı falan değiliz, adam gibi git içkini iç kafayı bul. eğlence arayayım derken saçma sapan şeyler yapıp hastanelik olma. o sağlık hizmetine senden daha çok ihtiyacı olan kişilerin yerini işgal etme boş yere.

hiç denemeyin. berbat olabilirsiniz.

girersin girmesine de ilk sene puanın kırılır yine de herhangi biryere yerleşme hakkı kazanaibldiğin için.

haha hem karnim doysun hem pastam dursun mu deniyordu bu durumlarda? yok oyle yapamiyorsunuz. gitmek veya kalmak tercihi yapmak zorudnasiniz.

kayıt yaptırırsan puan kırılmaz. ama kayıt yaptırıp, dondurursan puan kırılır mı bilemeyeceğim. ama sanmıyorum ya, puan falan kırılmaz. çünkü kayıt yaptırıyorsun. puan kırılmasının kriteri bir yerlere yerleşip kayıt yaptırmaman.

edit: yanlış biliyormuşum.

@dead and broken puan kırılmanın şartı bi yere yerleşmektir, alakası yok okulu dondurursun bu sene gitmezsin ama sınava girip bu sene kazanman çok zor çünkü puanın kırılacak, kısacası 2 seneni yakmayı göze alıp gitmeyeceksin. okul 2 sene üst üste dondurulur mu bilmem. bu arada kesinlikle istemiyorsan 2 sene bir şey değil yak, otur adam gibi çalış gitme.

o puan ne yaparsan yap kırılıyor sınav açıklandığında bir yere yerleşmeye hak kazandığınız anda. kayıtla alakası yok.

ben de mi yanlış biliyormuşum ya. emin misiniz arkadaşlar, yanlış yönlendirmeyelim sonra.

hatay fena bir yer değildir. şüphesiz, bölüme de bakar da... en azından saydırılabilecek birkaç ders alın, bir sene sonra hazırlanır, yeni bölümünüze ders saydırarak başlarsınız.

(ben yazasıya 5 olmuş; bir yere yerleştiğiniz gibi, sonraki sene puanınız kırılacaktır. kırılmaz olur mu! o zaman neler olurdu, düşünsenize...)

anladım aklımda iki seçenek var ya bu dediğim yada yatay geçiş .

git 1 sene oku baktın beğenmiyorsun ya da gelecek göremiyorsun kafana uymuyor o zaman ilk senenin sonunda hemen bırak yeniden hazırlan. zaten atılma filan kalkmış dondurmana da gerek olmaz bence 1 sene devamsızlıktan kalırsın bütün derslerden, bir yeri kazanamazsan da ertesi sene 2. sınıftan devam edersin. en azından 1 yıl kaybetmiş olursun.

kızartmalar, yağlı yiyecekler, kola, kahve ilk aklıma gelenler. bunlardan uzak durmak gerekiyor. bir de rahatsız olduğunda bir kaç yudum süt içmenin midesini rahatlattığını söylüyordu bir arkadaşım, iyi geliyormuş istersen bir dene.

stres, sigara ve alkolden uzak duracaksın

ne yediğime içtiğime dikkat ediyorum ne de doktora gidiyorum. on yıldan fazladır da çekiyorum bu mereti. henüz ölmedim, ama bir gün bu sebepten ölmem muhtemel.

yağlı, kızartmalı, asitli, acılı ve çok baharatlı şeylerden uzak durmak lazım işte. bol su içmeli. (bol derken su zehirlenmesi geçirecek kadar değil.)

dengeli beslenmeli. yani öğünlerinde protein, karbonhidrat dengelenmeli. mesela, beyaz et, bulgur pilavı ve yeşillik güzel bir öğün olur. yemeklerde zeytinyağı kullanmak da güzel olur.

rennie gibi ilaçları da her mide ağrısında kullanmamak lazım. alışmak kötü öyle ve yalama olur. doğal yollardan halletmek daha iyi.

yine olmuyorsa gastroenterolog yolu gözüküyor.

edit: direkt yemeklerden bahsetmişim ben de. tabii stres, alkol vs. olayları da var.

yazılmayanları düşünüyorum da... portakal suyu, kavun, bulgur pilavı, soğanlı salata azami dikkatle tüketilmeli; marketlerde meyve suyu diye satılan renkli sular ve asitli içecekler unutulmalı; poğaça (yağlı hamur ihtiva eden herhangi birşey) ebediyete uğurlanmalı; çiğ sebzeye dikkat edilmeli; bira başta olmak üzere mayalı içeçekler ve aspirin, gün içinde yenilenler düşünülerek alınmalı. dışardan yerken temkinli olunmalı, her yerden yenilmemeli. yedekte lansor, pulcet, zoprol benzerleri ve famodin bulundurulmalı; ağrı kesici yazılacak hallerde hekime mide hassasiyetlerinden muhakkak bahsedilmeli; uzun süre aç kalınmamalı.

bazısı bazı meyvelerin iyi geldiğini söyler, birkaç yudum olmak kaydıyla süt için de öyle derler, ama tecrübem herkese iyi gelmediklerini söylüyor. size neyin dokunup neyin dokunmadığını deneye yanıla öğreneceksiniz.

diğer yandan, mide kısım kısım ve buradan söyleyeceklerimizin işe yaramayacağı haller mümkün. misal, sorun mide kapakçığından mide çıkışına kadar farklı kısımlarda olabilir; bazısının göğsü ağrır, bazısının karnının alt kısmı... bazısının da her tarafı. bu sebeple, etraflı bir muayene tavsiye ederim. sorun mide çıkışınızdaysa mesela, midede çözünmeyip çıkışta iş gören ilaçlara ihtiyacınız var, demektir. pirinç pilavı, haşlanmış yahut fırınlanmış patates ve kuru ekmek mideyi derli toplu tutan ilave yiyecekler; ama bunlar yanında, bilmediğiniz herhangi bir alerjiniz var mı, öğrenin, derim.

mide çok mühimdir, geçmiş ola...

söylenmeyen bir şey daha geldi aklıma. bitki çayları. ama hangisinin iyi geldiğini iyice araştırmalı ve güvenilir yerden doğal olanları almaya çalış. yeşil çay, rezene çayı vs. iyi gelebilir. ama bunları da abartmamak lazım.

www.uzmantv.com

anestezi doktoruna söylemesi lazımdı muayenede. allah bilir.

1 ay geçmiş üstünden izninle vücut atmış olsun.saygılar.

bitkisel olanını kullandıktan 2 gün sonra ameliyat olmuştu arkadaşım bi şey olmamıştı. ama tabi bitkisel, kimyasal farkeder. ve evet, bir arkadaşım.

e götürsün işte hastaneye. çıkarsın anestezi öncesi. "rahat olun ben kendim getirdim" desin. hahaha komik olurdu di mi?

sürekli kullanmıyorsa birşey olmaz.

itfaiyeyi arayin.

çatının kapısını açık bırakıp oraya mama falan koyun gelir
baktın olmuyor itfaiye.

çıkıp kapıyı açık bıraktık ordan çağırdım gelmedi.kapı halen açık

bu arada itfaiye gelmiyor kedi bir yerde sıkışması lazımmış.açık alandaysa gelmiyorlarmış durumun aciliyeti yokmuş felan bişeler söyledi.

ne saçma iştir bayram diye bir taraflarını kaldırmaya üşendiler herhalde.koksun kedşye balık tavuk öyle şeyler koyun çıkar gelir belki ısrarcı olun gelsinler yahu üstünüze hayvan dostlarını salarım diye tehdit edin

light ton balığına hiçbir kedi hayır demez.
aklıma bu geldi. belki kokuya gelir.

hangi bölge-şehirdesiniz?

aslinda kismen sikismis oluyor cunku asagi atliyamaz, baskada gidecek yer yok, yani itfaiyenin gorev tanimina giriyor bence bir daha arayin, mazallah hayvan sevmezin biri kediye bisey yapar diye korkuyorum . cok manyak var bu ulkede...

kedi bir hafta orda takıldı besledik sonra indi arkadaşlar

ruhunuza saglik...

bogazda ilerlere bakın... bebek falan olmaz ama emirgan, istinye, yenikoy, baltalimanı, hisar, hatta sariyer vs... hem sakin, hem de uzaklastikca uygun fiyatlara bulabilirsiniz, hem de ortakoy'e tek vasita olur...

bizden biri (hiç bilmediğim bir mecra olduğundan söylüyorum) itu forum'dan buldu iki evini de... kolaylıklar...

şişli ve ortaköy derim. ortaköy'ü iyi araştır, düşeş ev çıkabiliyor.

üsküdar ahmediye meydanı ve bağlarbaşı taraflarına göz at, hem işine yakın hem de fiyatlar uygun. üst limitin bjk ve üsküdar için biraz düşük yalnız söyleyeyim.

biz kedi yavrusu veremiyor muyuz size? (:

bana verin yavru kediii:D

benim kedi çok agresif diğer kedilere saldırma huyu var.dayak yiyiceğini bilse se dalıyor hayvan.o yüzden başka kedi alamam.ama bizimkinin yavruları olsa ne güzel olurdu diye düşünüyorum.8 yaşına geldi ölürse en azından yavrularıyla avunuruz diye düşündüm

keşke çiftleştirmeseniz... yavruların hepsine bakamazsanız ne olacak? haysev ve petarkadas'ta günlerce, haftalarca sahiplenilmeyen siyamlar var. herkes heyecanlanıyor "bizimkinin yavruları olsa ne güzel olur" diye de (biz de dedik bunu; ama sadece "dedik")... sonra ne edeceklerini bilmiyorlar. kime güvenip vereceksiniz? verdiğiniz kişilerle de ilişkiniz zorlanacak... millet yavruyken alıp, büyüdüğünde istemez oluyor. bunu okullu insanlar dahi yapabiliyor. "yurtdışına gidiyorum", "eşim istemiyor", "hamileyim", diye ayırıyorlar alıştıkları yerden. keşke çiftleştirmeseniz de eve bir kardeş alıverseniz.

9 senedir beraberim kediciğimle.atacak olsaydım çoktan atardım.onun bir yavrusu olsun istiyorum o ölürse en azından yavrularıyla avunurum.4-5 tane yavrusu olursa da onları isteyene veririrm.ayrıca siyam kedileri çok evcil ve kıymetli kediler öyle kimsenin sokağa atacağı türden kedi değiller.

doktora gitmediniz mi? antibiyotik lazımdı belki de...

pastil

(bkz: yeni başlayanlar için depresyon)

(bkz: melisa çayı)

tiroid değerlerinizi ve kan şekerinizi ölçtürün. bunlarda bir şey çıkmazsa psikiyatriye görünün.

boo ya moon'un dediklerini yapın. kan değerlerinize baktırın. dışarı çıkın, bedenen yorulmaya bakın.

yahu ne uğraşıyorsun psikiyatristle. ilaç firmasıyla anlaşması vardır onun. tamam sosyal fobiye venlafaxine (efexor) verilir ama sana iyi gelmediğini düşünüyorsan hiç de zorlama kendini kullanacağım diye, zira haklısın, anksiyete tanısı için escitalopramlar (cipralex, citoles) gayet yeterlidir ve yan etkileri de yok denecek kadar az senin de tecrübe ettiğin gibi.

citoles kırmızı reçete ile verilen bir ilaç değil. git bir sağlık ocağına madem öyle, ilaç yazdırmak istiyorum citoles 10mg kullanıyorum de, kafan rahat etsin.

yine de şu uyarıları vereceğim:
1 kafana göre doz arttırma sakın, günde bir tane gayet yeterli ve risksizdir.
2 citoles'i kullanmaya başladığında ilk altı ay bırakmaman gerekiyor.

sevgiler, canını sıkma, kafana bir şeyler takılırsa çekinme sor.

citoles'le iyi olduğunuzu söylediğiniz halde yazmamışlarsa, halinizi şüpheli bulmuş olabilirler. bazı anti-depresanlar, aşırı neşe ve fikir uçuşması yaşatabilir kişilere; böyle olmuş olabilir. ilacı hekim fikri almadan bırakmanız çok yanlış bir karar olmuş. kendi kararınızla başlamanız da yanlış olacaktır. bunun yanında, ilaca karşı peşin hüküm, tavsiye edeceğim şey değil. kafanıza göre citoles yazdırırsanız, bıraktığınızda ne olacağını kimse söyleyemez. bu bağlamda, fluorescein'e katılmıyorum. bırakıp yine fena olursanız, yine citoles mi yazdıracaksınız? yetmemeye başlarsa ne olacak? efexor'u deneyin, derim. yan etkileri günler içinde azalacaktır. hala huzursuz kalırsanız, hekim görmeden asla hamle yapmayın.
selamlar...

aşırı neşe ve fikir uçuşması mı? hım. normal halimden daha neşeliydim ama aklım başımdaydı açıkçası. Ailem ve arkadaşlarım da o halimin gerçekten mutlu olduğunu düşünüyor.

şimdi fikir uçuşmasına da baktım ama öyle bir şey olmadı.

sadece endişelendiğim konularda endişelenmiyodum, insan ilişkilerinde kendimden emin davranıyodum, doğal olarak da mutsuz olduğum bir konu kalmıyodu. bu kadar.

ama doktor bana citolesle nasıl hissettiğimi sordu. aşağı yukarı bunları söyledim ben de, yine de psikiyatristle konuşurken çok heyecanlanıyorum. tam ifade etmemiş olabilirim.

dediğime karşı çıkılmış, ki evet bir internet sitesinden böyle bir tavsiye vermek ve almak ne kadar mantıklı konusuna da elbet girilebilir. abd'de doktora parası yetmediği için online tavsiye alan onlarca insan da eminim her gün ölüyorlar ve bizim doktorlarımızın her biri birer gregory house ve şimdiye kadar asla yanlış tedavi uygulamamış ve hastalarının hepsine büyük özen göstermişlerdir. neyse ki söylediğim şeyin savunulacak bir yanı olmadığını bildiğim için örnek vermekten kaçınacağım.

neyse, elbet bir psikiyatriste gidip "ben şu ilacı çok sevdim ondan versene bana" dersen hepsi bir önyargıyla yaklaşır duruma, ve citoles'i git sağlık ocağından yazdır dememin sebebi narkotik bir ilaç olmadığı gibi yan etkilerinin de çok az olması ve bu bağlamda kişiye, kafaya göre antidepresan kullanmayın denmesinin asıl sebeplerinden biri olan yoksunluk hissini de vermeyecek olması. ayrıca psikiyatristinin senin yaşındakilere antidepresen vermiyoruz demesi de bu nebzede garip geldi bana, citoles'in 60 yaşında insanlara bile verilebildiğini bilen biri olarak.

effexor'un literatüre göre uzun vadede sosyal fobiyi tedavi etmesi beklenir; doktorunuzun sizi effexor'a başlatmasının ardında yatan sebep bu, ama doktorunuzun farklı ilaçları test edip bu kanıya varması gerekiyordu, iyi etkileri görülmüş bir tedaviyi kesip kafasına göre ilaç değiştirerek değil. açıkcası, bu konularda deneyimli biri olarak bunu söylüyorum, gidip risperdal, lithuril filan gibi bir ilaç kullanmak istiyor olsanız orada bir durun derdim ama citoles gibi daha önce kullanıp yararını gördüğünüz ve neredeyse zararsız olan bir antidepresanı kendi başınıza kullanmaya başlamanızın, hele ki iyi geliyorsa, hiçbir zararını göremiyorum gerçekten.

psikiyatristinizden bir sonuç alamıyorsanız, değiştirin. başka çareler varken 2,5 senede iyi gelecek bir tedaviye iyi hissetmiyorsanız başlamak zorunda DEĞİLSİNİZ. illa bir doktor tavsiyesi istiyorsanız, ki istemelisiniz, aile doktorunuza danışmayı deneyin, onlar da bu konularda gayet bilgili olurlar ve sağlık ocakları size zarar verebilecek bir ilacı zaten yazmaz.

iyi günler olsun

epey kalabalık bir mesele bu... hekime hekim karşısında heyecanlandığınızı söylemenizi tavsiye ederim, bir dahaki sefere... citoles'le neşelenip, hekim karşısında olduğunuzdan da daha neşeli durmanız, kaygı verici bulunmuş olabilir. şahsen, büyük sorularınız olmadığı müddetçe internette ilaçlar hakkında okumanızı tavsiye etmem. zira, hekim karşısında ifadeleriniz saf olmaz, işleri daha da karıştırabilirsiniz böylece. ne ilaca başlarsanız başlayın, hekim ziyaretlerinizi aksatmayın. 2.5 sene aynı ilacı (hatta aynı dozda) kullanan kişler çoklukla (ben bunu 7 senedir devam ettiren ve hala depresyon emareleriyle yaşayan kişiler tanıyorum) gidip aile hekimine aynı ilacı senelerce yazdırıp, "ulan acaba nerde yanlış davranıyorum" diye sormayan kişilerdir. ilaçtan "istifade etmeyi" bilmek lazım. ilacı "kullanmak" lazım. selamlar...

4 gün evde yalnız kalabilir kimseyi bulamazsanız. Yeterli mama ve su koyun yeter.

4 gün bence tamamen yalnız kalması için çok uzun bir süre.
ama mesela kapıcı ya da anneniz ya da bir arkadaşınız arada bir gelip ilgilenebilir.
4 günde 1-2 kere uğrasa yeterli olur bence.
kediler 4 gün durmuş suyu içmek istemezler.
hiç değilse 2. ya da 3. gün gelip biri suyunu değiştirsin.

bunun dışında çoğu veterinerde pansiyon hizmeti vardır, ama kafeste kalacak oradayken de tabii.

Ben kedilerimi mecburiyetten bırakıyorum 4 güne kadar. Evet taze su olmuyor önlerinde ama bakacak kimseyi bulmayınca kafeste kalmaktansa eskimiş suyu tercih ederler bence.

bence de kafeste kalmasından iyidir, ama inat edip tazesi olmayınca su içmeyip böbreklerini hasta eden kedi gördüğüm için bunu söylüyorum.

dediğim gibi anahtar bırakabileceğiniz biri varsa ne mutlu size.

4 gün evde kalabilir. bol bol mama ve su koyun tuvaletine de bol kum koyun.

benim kedilerim hep yalnız kaliyorlar. tek kedim olduğunda da öyleydi.

komşun falan yok mu arkadaşın anahtar bırakacağın iki gün sonra yemini suyunu değiştirir on gün kaldı sadece bize küstü hergün yemi suyu maması tazelendi komşu tarafından.

giderken musluğu damlar şekilde, altında bir kapla bırakın. böylece hep taze suyu olur.

ya annemler kosla veniş felan kullanıyorlardı, ama işe yarar mı bilmem.

bir de deve tüyü rengi halıya dökülen vişne-votka karışımı vardı (böyle leke çıkarıcı reklamlarını yöneten yönetmenin hayalindeki bir leke yani..) amway'in leke çıkarıcısı mı ne vardı, onunla temizlemiştik. hatta sonra halının her tarafını temizledik, çok güzel olmuştu.

tide falan denesen?

yıkamadan zor... yayılır leke. kuru temizlemeye danışmak iyi olabilir.

bulaşık deterjanını lekenin üzerine dökün, öylece makinaya atın.
sonrası zaten rutin yıkama prosedürü.

yağ lekelerinde bulaşık deterjanı oldukça başarılıdır. büyük ihtimalle beber parfümünün içinde esansiyel yağ vardı, leke bıraktı.

Hangisini denediniz? Çıktı mı?

8-10 yaşlarındayken çok ağlardım mızmızdım. sonra babam, bana tek fiske vurmamış adam, bir çaktı suratıma, bir daha ağlamadım. aklım başıma geldi. hızlı vurduğundan da değil, utandım yani.

üzerlerinde belli bir otoriten olduğunu düşünerek, yor diyorum. bakkala gönder, geldiğinde şunu söylemeyi unutmuşum de tekrar yolla diğerine balkon yıkayacağım de su doldurt, bahçe varsa bahçedeki çim, çöp, ot vs. toplat.

böyle ufak işlerle yor ki başka şeyler düşünemesinler. askeriye mantığı.

rahat rahat uyku uyuduğu bi an hiç sevmediği sesler çıkarın. arabesk çalın. başında "helelöhölölö" diye bağırın. yalvarsın size. ama susmayın. sesi kısmayın. gerekirse 30 dakika sürsün. ağlar belki. sakın durmayın. hiç durmayacak sansın. artık o noktaya geldiğinde durabilirsiniz. durup kulağına eğilin ve "o gün sen ses yaparken aynı böyle hissetmiştim, hadi iyi geceler" deyin.
öpün.
uyumasına izin verin.

ben yaptım, oldu.

ikisini de ayri ayri odalara koy. ceza oldugunu soyle. bir arya gelmek icin susabilirler yalniz kaldiktan sonra

sadist misiniz lan, anneni niye bunaltsın ki çocuk onlar abi hareketli yaşları tabi yapacaklar. annen de iki harekete dayanıversin yani o kadar da değil.

en iyisi yaz okuluna yolla ( gerçi yaz bitti gibi ama ). bütün gün spor yaparlar yorulurlar vs, hem evde de anneni bunaltmazlar

abi ergenlik çağında erkek çocuklardan bahsediyorsun. annesine çok iyi davranacak, hiç kızdırmayacak, sürekli düzenli olacak, sessiz kalacak halleri yok ya?

zamanla geçer işte.

erkek çocuğu enerjilerini harcat.

en mantıklısı döüş kursuna yolla hem halleri kalmaz hemde kendilerini savunmayı öğrenirler

iş verin. ıvır zıvır, ne olursa. online yatırabildiğiniz parayı ellerine verin, bankaya yollayın, hatta. evde oturmasınlar; yeniler evde yetişiyor, berbat birşey bu...

vurma öyle sert, ama biraz sertleş it falan, benim kuzenler abi kardeş onlar çok sever birbirini ama abisi kızar hep ters bi şey yapınca, kuzen hiç sinmez ama, öyle bir ilişki olursa süper denge olur, nefret ettirme

Dağıtıma çıktıysa gün içinde mutlaka uğrar kargo görevlisi.
Evde beklemekte fayda var.

Akşama kadar gelmezse şubeyi arayıp kapanmadan elden teslim almak istediğini söyle.

ptt kargo dimi o? bir aksilik olmazsa ulaşır.

ne cihete istediğinize bakar; şehre uzaksanız ulaştıramayabilirler. ptt çok hızlı değil. irtibat kurmayı deneyin.

ne de olsa doğal değil, onun yerine tarhana filan yap iç. bir sürü koruyucuydu bilmemneydi kimyasal alıyorsun o çorbalarla, ne gerek var?

bir de zaten çorba yapmak gerçekten çok basit bir şey, gerek yok ki gerçekten.

çabuk içersen yapar.

arada bir içmekten çok bir şey olmaz ama içinde koruyucular, katkı vb. olduğundan çok sık tüketmemek lazım.

Çok kimyasal var. Hele direk suda çözünenlerinde...

onların hepsinin içinde GDO lu ürünler var. mısır tozu vs... dolayısıyla zaten onlar çok kilo yapıyo ve zararlı. ayrıca kalorisi fln da çok onun, seviyosan bile çok sık tüketmemekte fayda var.

hiçbir faydası yok onların. kilo meselesine gelince, tanesi 60 kalori civarı filandır? boş kalori, ama, besleyici değiller. vazgeçmeye bakın.

kareli emo gömleği. tercihen bordo-siyah veya yeşil-siyah. ya da yine kareli emo ayakkabısı. sevinir bence.

zarf içi 50-100 tl

@mortac +1 zarf içi para, bir emo için paha biçilemez hediyedir.

para olayı güzel de, hediye mahiyetinde bişiler olması tercihimiz. parayı ayrıyeten hallederiz...

kaykay ?

ozaman hem hediye parasını ver hem ayrı parayı bana böyle bişey yapılsa daha çok sevinirim :D

100 dolar ver, rusa git de.

bise alma uzulsun,depresyona girsin boylece emo seviyesinde level atlar.

bir araba dayak, şaka şaka kaykay alabilirsin böyle orta yollu birşeyler gözlemlediğim kadarıyla bunların alayı bunu kullanmaya başlıyor

yok la çok iyi çocuğa benziyo, arada bocalıyo heralde.

para değil de hediye çeki daha iyi olur, sanki... paraya bebe sevinir de, ailesi şaşırabilir.

facebooktan sevdiği gruplara bakıp onunla alakalı t-shirt, albüm falan alabilirsin. ya da emo t-shirtü al direkt.

hiç gerek yok bence.baştan heves edinip sonradan bıkarsın.yıllarına yazık

uzmanlık yapma gibi düşüncen yoksa diş hekimliği daha iyi olur. istediğini yapmalısın ama aile durumu da önemli.

dun de birisi ayni soruyu sormustu,hatta belki de o sendin bilemiyorum :)


www.eksiduyuru.com

hiçbir şey kaybetmezsiniz. birkaç sene bütün hayatınıza tesir edecek, zira... yapabiliyorsanız, hiç beklemeyin.

aynı dediğini yapan bi arkadaşım var. matematik bölümünü 3. sınıfta bıraktı, tıp okuyor şimdi, 2 seneciği kaldı. 26 yaşında. en başta biraz adaptasyon sorunu yaşadı ama şimdi şükrediyor bu kararı aldığına. sınıfında 35'lik adamlar bile varmış, yani sen geç kalmış sayılmazsın.

benim çok çok yakın akrabam yaptı senin yaptığının aynısını. tıpı kazanamadı tekrar döndü mühendisliğe.

3000 doları geçer masraflar. Bilet fiyatlarının durumuna bağlı biraz da. İyi İngilizce bilmenin bir getirisi yok. Ha, ben orada işimi kendim bulurum diyorsan, o açıdan faydası olabilir belki.

Interrail yap, 10 kat daha faydalı olur. Paran da boşa gitmemiş olur.

dil lazım değil pek... ama staj programı satın alacaksanız, işe yarayabilir. balık temizlemeye gitmeyin de...

ozmanla gitmiştim ben

icep ile gittim ve memnun kaldım. ama şanslıydım. beraber gittiğin şirketin pek bi önemi yok aslında. oraya gittiktewn sonra hepsi için bir hiçsin. başka şirketlerle giden arkadaşlarım da vardı, hepsi ile görüştük sonuçta hem orda hem burda. sefil olan da oldu bnm gibi krallar gibi yaşayan da.
benim için gitmeden önceki masraflar 4000 dolara yakındı. doğu yakasına gittim. garsonluk yaptım baltimore da. bahşişten çok para kazandım. bide bi hata vardı. ordaki tüm garsonlar saati 3 dolara çalışırken ben saati 10 dolara çalışıyodum bide üstüne bahşiş alıyodum. çalıştığım yerin ilk defa böyle bir programla işçi kabul etmesinden kaynaklanan bu yanlışı 1 buçuk ay sonra fark ettiler ve saatlik ücretimi 6 dolara düşürdüler.
yanımda bulunsun diye 1000 dolar götürmüştüm. 15 günlük parayı zaten götürmen lazım çünkü orada 15 günlük ödenir genelde ücretler.
iyi ingilizce bilirsen garson olursun, fotoğrafçı olursun, aşçı veya housekeeper değil.

Ben Xcode 4 yükleyebilmek için mecburen Snow Lepard'dan Lion'a geçtim, ciddi bir performans kaybı oldu. Yeni gesture'ları da beğenmedim ayrıca. Ama Mountain Lion için güzel şeyler söyleniyor, yakında geçmeyi düşünüyorum.

Elimdeki makina Mountain Lion'i desteklemiyor, yani gecersem Lion'da kalmak durumundayim.

bence de lion a geçmeyin.

lion'da logic pro 9 cracki calismiyor. belki kullaniyorsundur diye didim.

ben de aynı how i met your mother'ın the pineapple incident bölümü gibi geceden hiç ama hiç bir şey hatırlamadığım bir gün yaşamıştım. ama o gün tek başıma 50'lik vodkayı bitirmiştim red bulla beraber. yani hayatımda hiç o kadar içmemiştim daha önce .sadece evden cıktıgımı ve eve geri girdiğimi hatırlıyorum. aradaki 5 saat üzerinden 2 sene geçmesine ve arkadaşlar tarafından defalarca anlatılmasına rağmen tamamen kayıp.

yani ben olur öyle deme hakkımı kullanıyorum. belki o gün yorgundun veya yediğin başka bir şeyle falan birleşip etkisi arttı vs.

4 duble de değil, 4 tek öyle mi?

sanırım tekne sallantısı filan derken mideyi bozmuşsun, rakı da sahte olabilir bilemedim. körlük yaşadın mı geçici?

buna 'blackout' derler tıp dilinde. yıllardır içiyosan ve çok da içiyosan mutlaka b vitamini replasmanını yap ve bence bi dahiliye doktoruna gidip bi muayene ol kan tetkiklerin gitsin. kronik alkol kullanımının şakası olmaz.

açık havada rakı çarpıyor. deniz havasıysa daha da fena çarpıyor. ondan olabilir.

tekne, rakı ve balık üçlüsüyle de muhakkak alakalı, ama bu kopmalar bir defa yaşandıysa, arkası gelebiliyor, zannediyorum. ahmet sourtimes haklı: tedbirli olmak lazım.

www.facebook.com

hangi cins istiyorsunuz?

fark etmez ya. sevimli olsun yavru olsun yeter.

(bkz: bir kısım insanların cins hayvan takıntısı) başka ne istersiniz? "cins" peşindeki biri kediden anlamıyordur, kusura bakmayın.

sağane benim tercihimden yahu. kediden anlağımı iddia etmedim ki hem. laf kalabalığı yapma.

Cins olsunmuş. Hayvan bu, eşya değil. Can taşıyor. Önce vicdan kanallarınızı açın. Bu tiplemelere kedi sahiplendirene de yuh diyorum.

bağimlilik yapma sorunu falan olmaz dimi?

unisom

ben dogal onerilerde bulunayim, aksam yemegi olarak yogurt, ustune de melisa cayi. top atsalar duymazsin.

melisa çayından daha etkili çay: sarı kantaron

passiflora da işine yarayabilir, eczacı bana onu vermişti. bende pek işe yaramadı o ayrı tabi.

passiflora kapsül de olur. yatmadan 1-2 tane içince yardımcı olabilir. bu bitkisel destekleri kullanmayı düşünürseniz kullandığınız antidepresan, kan inceltici, sakinleştirici vb. ilaç varsa dikkat edin, etkileşim var mı ilaçların prospektüsüne bakın derim.

insomin, unisom bunlar bağımlılık yapmadan uykuya dalmayı kolaylaştıran ilaçlardır.
Yalnız burada dikkat edilmesi gereken şu var bağımlılık yapmasa hatta bitkisel bile olsa bu tür uykuya yardımcı maddelerin uzun süre kullanımı psikolojik bağımlılık yapabiliyor o yüzden dönemsel olarak eyvallahta eğer kronik bir uykusuzluk var ise başka çözümler daha mantıklı oluyor.

atarax kullanabilirsin, uykudan ziyade bi durgunluk sersemlik veriyor gerçi

bence, hele de gencseniz, kafaniza gore almayin boyle ilaclari. daha zor zamanlarda da ilaca sarilmanizdan korkarim ilerki yaslarinizda.

psikiyatride bir gün acaip neşelenip neşesinden günlerce uyuyamayan hemen sonrasında ağır depresyona girip babasını öldürmüşler gibi bitkin dolaşan, odasından çıkmayan, sonra yine ortada neden yokken neşesinden yerinde duramayan sonra yine ortada neden yokken karısına saldırmışlar gibi üzülen...

yani böyle dengesiz ruh halinden muzdariplere bipolar diyorlar. çift kutupluymuş anlamı da.

www.eksisozluk.com

Çift kutuplu demek ama bipolarlık derken bipolar duygu durum bozukluğunu kastediyorsan kısaca tedavi görmemiş depresyonlardan sonra oluşan, depresiflik ve aralarda kısa süreli manik durumu yaşatan bir sorun kendisi. Manik durum ise kısaca insanın kendini çok güçlü hissettiği, çok hızlı düşündüğü çok hızlı hareket ettiği bir durum.

kötü, zor hastalık.

Bu arada borderline kişilik bozukluğu ile karıştırmamak gerekir, burada durum yetinmemek uç noktalarda gezinmekten çok ruh halindeki ani değişim ve çok mutlu çok depresif değil tam olarak mutluluktan ziyade manik bir durum var, maniklikte ne kadar mutludur tartışılır.

psikolog değilim ama abim ve babamda bipolar affektif bozukluk var.
bir zaman çok neşeli, alışveriş isteğiyle yanıp tutuşan , bir zaman içine kapanan tek bir kelime etmeden günü geçiren her ikisini de uç noktalarda yaşayan bir hastalık.
çok zor bipolarlı olmak onun için zor aile için zor .

hani su kurtlar vadisinde hapci cerrahpasalilar vardi ya onun hapsiz o kafadaki versiyonu

iki uçlu mizaç bozukluğu

bipolarbozukluk üzerine en az iki forum var türkçe'de. dondurulmuş olsalar da, epey faydalı olabilirler... bunun yanında, hafiften ağıra, duygusal dalgalanmalardan şiddetli mani yahut depresyon dönemlerine uzanan bir skalada tecrübe edilebiliyor. dikkate alınmalı, "vay efendim çağ hastalığı, hepimiz biraz bipolarız" diyenlere kafa atılmalıdır. ilaveten, bipolar düzensizliğe uzun sürmüş ve tedavi edilmemiş depresyonların sebep olduğu sadece rivayettir, savdır, kesin bilgi değildir.

Kes hacı insana benze biraz.

elini götürecek başka şeyler bul, sonra da sakalları kes

Ya keçi sakalı nedir, kaldı mı allahaşkına keçi sakalı? Kes gitsin, bi daha da bırakma. Bir erkeğin bırakabileceği en itici sakal türlerinden biri.
Bırakıcaksan şöyle adam gibi sakal bırak. Ne diyolla ona çember sakal mı hacı sakalı mı?

hocam kes gitsin.ona fön çekiyondur şimdi sen falan.zahmet.uğraşmaya değmez.


edit:@buff rockerlar bırakıyo hacı..

edit2:@hayaletimsi fırça işte aklıma gelmedi :)

Biride çıksında kesme desin be:)

@Belchior-Cesario yok fön çekmiyorum fırça ile yapıyorum yapcağımı:D

bende de var kıyamıyorum kesmeye. ara sıra kısaltıyorum ucundan. aynı şekilde yoluyorum falan bazen. ama beni ben yapıyor o sakal işte. aktif arkadaş çevremin büyük bir çoğunluğu beni sakalsız şekilde hiç görmedi, varsın görmesin de.

Sakallara kıymayın efendiler!
Kesme bence

foto yok bi sey yok, kes, kesme nerden bilelim yahu.

3 yil 2 ay once ben de kesmistim, yaklasik 15cm uzunlugundaydi, degisik renklere bile boyuyordum. simdi cok ozluyorum ama imkani yok uzatamam heralde o kadar.. universite yillari iste.. =/ umarim ozlemezsin, ya da ozlersen de uzatabilirsin..

tarak diye bişi var dimi. bence kesme erkeğe sakal çok yakışıyor.
imza(zamane kızları).

zamane kizlari icin not: sakalin yapisina gore tarak yeterli olmayabiliyor. her sabah kalktigimda 10 dk ugrastigimi bilirim.

makasla kısalttırabilirsiniz berbere.

elin hep orada olması kötü bir görüntüdür.
sakal istediği kadar iyi durumda olsun...
bir arkadaşın dediği gibi elini götürecek başka şey veya şeyler bul ve kurtul şu alışkanlığından...

o sakalları kısaltma uzasınlar en aşağı 7-8 cm olsunlar sonra üçgen yap. tabi tek basına olmasın sik gibi. kirli sakalla olsun 10 numara olur.

keçi sakalına bok atanlara bakma sen dediğimi yap pişman olmazsın.

tüm insanların parmak izlerinin farklı olması ne evrimin haklılığını gösterir ne de bir yaratıcının olduğunun.

çok alakasız şeyler.
parmak izlerinin farklı olması genetik ile ilgili. nasıl ki bütün insanlar birbirinden farklı görünüşteyse parmak izleri de farklı. ama bu ne evrimle ilgili ne de yüksek bir yaratıcı ile ilgili.

kar moleküllerinin neden farklı olduğunu bilmiyorum ama canlı olmadıklarını düşünürsen evrimle ilgisi olmadığı sonucuna varabiliriz.

ama evrimi reddetmeden önce bonobolar ile ilgili belgesel izlenmeli.

ciddi midir bunu yazan, diye düşündüm, inanın. bunların birbiriyle alakası yok... evrim teorisi ne diyor, ne demiyor, bir bakıverin, derim.

evrende bir duzenin ya da duzensizligin olmasi ne bir yaraticinin varligi ne de yoklugunu kanitlar. evrim olsa da yaratici olabilir, evrim olmasa da.

herkesin yaraticisi (inanci) kendine, inansa da inanmasa da; en kisa yoldan...

senin dedigine gore DNA'larda da dizilimler farkli farkli canliya gore ama onun ucu da evrime gidiyor, ayni mantikla yaklasmaya calisiyorum.

parmak izleri ise derinin dis etmenlerle etkilesimi sonunda degisime ugrayan bir yapi, sanirsam. o yuzden her cevabini anlmadigimiz ornegi neden sorusu ile merak edip cevabini bulmaliyiz ve dunyadaki bilgi birikimi o kadar fazlaki aslinda sana bana saskinlik veren seyler bir baska bilgili adam icin cok basit (ayni adam ise cok basit bir seyi bilmiyor ve hayret ediyor olabilir; misal, istanbul'un turkie'nin baskenti olmamasi gibi). parmak izini ben de tam aciklayamiyorum, cunku ilgi alanim dahilinde degil ama azcik bir arastirma ile (ingilizce) bu cevaba ulasmak mumkun.

bu tip polemiklere girmeyi sevmeyen ama mantik silsilesi icinde meraktan sordugunu var sayarak bir cevap vereyim dedim.

kar tanelerinin kristal yapilari bulutlardan asagiya inerlerken maruz kaldiklari hava kosullarina bagli olarak degisik kristallenme mekanizmalarina ugradiklarindan oturu neredeyse benzersiz denebilecek sekiller alirlar, ama nedeni tamamen bu kosullarin etkisiyle olusan suyun donma mekanizmasi ile ilgili.

bu da kimya doktorasi yapan yanimla vercegim kisa bir cevap.

evrimin olup olmamasina degil, neyi aciklayip aciklamadigina yonelirsen ve bunun nelerin gelismesine yon verdigini anlamaya calisirsan daha verimli olur.

hangi alanda kullanildigina bagli. beyin firtinasi?

nerdeçoklukordabokluk

"negative synergy" diye kullanıldığı vakidir. yerine göre başka kelimelerle karşılanıyor-muş.

"reverse synergy"(ters sinerji) olarak kullanılıyor yaygıncana.

antipati

dysergy

kıro gözlüğü gibi

şahsen beğenmediğim 3 özelliği birden barındırıyor.
1. camlara üstten bağlantı çubuğu(tek kaş görüntü sebebi)
2. sabit olmayan açıklaşan-koyulaşan cam (baş ağrısı sebebi)
3. kalın kenarlar (feminen görüntü sebebi)

(bkz: üç numara saç rayban gözlük kirli sakal bronz ten)

poh gibin.

Benzeri bir model bende de var. Aynaya baktığımda kendimi kıro gibi görmüyorum. Zaten kıroların zevklerine göre üretilmiş bir ürün olduğunu da sanmıyorum.
Ama şu var: Gözlük seçerken öncelikle yüz yapımıza uygunluğuna bakmamız lazım. Alacağımız bir gözlüğün yüzümüze yakışıp yakışmamasını yüzümüzün şekli belirliyor herşeyden önce. Diğer ayrıntılar sonra geliyor. İnce sap, kalın sap vs. gibi.

denemeden olmaz; bence almayın. ha, yüzümü çok iyi tanıyorum, gözlüklere aşinayım, diyorsanız, başka...

nestle fruits candır.

f flakes gerçekten kötü. nestle ninki en güzeli.

müsli nefit in güzel

nestle kırmızı meyveler.

Carrefour'un kendi markasi ile musli'si var. Ben cikolatalisini aliyorum. Hem ucuz hem de lezzetli.

şayet diyet içinse, diyetisyenim kesinlikle önermiyor. ileteyim dedim.

sütü sindirebiliyorsanız, olur... ama ben hemen acıkıyorum, mesela... yanına muz, kuru meyve, kuru yemiş de katın.

sakız a.k.a ciklet konsantrasyonu bozar, dikkat dağıtır

ben sakızla konsantre olamam mesela.

"İki atı aynı anda süremezsiniz. Bir şeyler yapabilirsiniz ama her şeyi yapamazsınız. Şimdiye odaklanın ve bütün enerjinizi şu anda yaptığınız işe verin."Albert EINSTEIN

"Aynı anda hem savaşa hazırlanıp, hem de savaşı önleyemezsiniz."EINSTEIN

kişişden kişiye değişir. bazı hareketler bazı insanların beyinlerini daha rahat çalıştırır. ben mesela oturarak değil de yürüyerek daha rahat ezber yapıyorum. bir şey ezberleyeceğim zaman evde küçük bir plastik top var, onu alıp ayağımda sağa sola yürüyerek daha iyi ezber yapıyorum. sorsan çoğu kişi top oynayarak ezber mi yapılır diye karşı çıkar. velhasıl, sakız konsantrasyonu bozar diye bir genelleme yapmak zor bence.

çiğneme faaliyeti, insanı sakinleştirebilir... başka işe yarayacağını zannetmiyorum - acıktırmak hariç.

Şehir merkeizindeki pazar yeri çok keyiflidir bir de kral künefe.

müze vardı köprü başında.. oraya git.. güzel mozaikler ve oldukça güzel bir de lahit var..

Mayıs ayında gittim Hatay'a gitmeden önce ne kadar Hataylı olduğunu bildiğim insan varsa sordum-soruşturdum. Kimse yemek-içmek bir de dediğiniz yerler dışında bir yer öneremiyor. İş başa düştü.
1) Yazmamışsınız ama her halde şehir merkezindeki mozaik müzesini gezmeyi planlıyorsunuzdur. Bizim temel olarak Hatay'a gitme amacımızdı - hakikaten inanılmaz eserler.
2) Sokullu Mehmet Paşa külliyesi; kale, cami ve kervansaray'dan oluşan kompleks. Kervansaray'ı restore ediyorlar. Rica edip içini gezdik. müthiş...
3) Samandağ'da St. Simone manastırı. Zaten yukarı çıkarken insan ürperiyor. Sonra Aziz Simeon'un yıllarca üzerinde yaşamış olduğu sütuna bakakalıyor insan. Bu arada bu kadar antik vs. SIT alanı yerin dibine dikilen rüzgar enerji santralleri için de içinizden geleni söylemeniz şart.
4) Ermeni Köyü Vakıflı'ya gittik ama pek özel bir durum görmedik.
5) Vee Bakras Kalesi diyorum, başka bir şey demiyorum. Gerek görüntüsü gerek bakirliğiyle 10 numara. Ama dağ başında ve pek ziyaretçisi yok. Ben gezdikten sonra korktum, ya başımıza bir şey gelseydi diye. Kalabalıksanız tam size göre.
Yeme içme konusunda Hatay'lı arkadaşım Uzun çarşıya gir orada kasaba gir arap tava söyle bütün restaurantlardan daha nefis bir şey yiyeceksin demişti. Biz şehirde Anadolu rest. başka bir de Harbiye'de Fener rest.'a gittik, çok memnun kaldık.
İyi gezmeler...

Hepinize çok teşekkürler. En çok aradığım cevabı SiyamkedisiZorro'dan aldım. Zaten şu an bu yazıyı Vakıflı'daki evimden yazıyorum :) Mozaik müzesini de biliyordum onu not etmeyi unutmuşum. Geri kalan söylediklerinizi tek tek bu iki gün içinde gezip göreceğim. Teşekkürler :)

harbiye civarında can cafe miydi, şirin bir yer var. manzarası güzeldir.

kızkalesini görmelisin

Doktora git bence. Durumun ciddiyetine bağlı olarak askı önerebilir. Eklem rahatsızlıkları dinlenerek düzelir.

bir müddet ağrır. zorlamamaya bakın.

karınları tok mu hayvancıkların. benim köpek bi açken bi de önünde fazladan yemeği varken havlar. ben sesine alıştım tabi rahatsız olmuyorum ama sizin rahatsız olmanız doğal. havladığında çıkıp bağırma ihtimaliniz varsa bi de öyle deneyin. bir iki gece hafiften hortumla ıslatmıştım o da işe yaramıştı çabuk öğreniyolar.

toklar ya. daha doğrusu her gün yemeklerini yiyorlar. biz veriyoruz, çevre evler veriyor. ama mutlaka yemeklerini yiyorlar neticede.

Başka bir yere götürün.

sokak kopegini terbiye edemeyeceginize gore bir caresi yok. onlar olene ya da ayrilip tek tek gezene kadar surecege benziyor.

bölgeyi sahiplenmişler, orayı koruyorlar muhtemelen. başka tarafa taşınmalarını sağlasanız, belki işe yarar.

evet sonunda birileri şiakyet etmiş ve götürdü belediye zavallı köpeği. haşat olur herhalde barınaklarda. allah kahretsin.

Onlar barınağa götürmeden önce siz alıp başka yere götüreceksiniz. Bakın, kaç kişi çözüm önerisi sunmuş.

Geçmiş olsun.

oyuncağı alsam kullanır mı diye endişe ediyorsan al bi oyuncak peluş mesela dikiş yerinden aç içine kedi otu at biraz. kedi iki dakkada kanka olur garanti yanında falan yuvarlanır. baya da keyflenir seni tırmalamak aklına gelmez ama gece gündür verme eline keş olmasın hayvan

genelde koltuk kenarlarını tırmalıyor benimkisi, bir de peluş diil ama yumuşak oyuncaklar var evde onları ısırıyor, ilgisini oyuncağa çekmezsek bazen bizi de ısırıyor. size problemli olduğu için mi verildi?

ufakken tırmalama ağacına alışsa iyi olur. bir de, tırnaklarının kısaltılmasına... eşyayı tırmıklamayan kedi var mı, bilmiyorum hakikaten. eşyadan zaman içinde vazgeçiliyor, galiba. :)

aynısı bugün bana oldu, aşırı sıcaklara yordum. bir de oruç tutuyorsa, yeme düzeni değişmiş olduğundan olabilir. aynı şekilde son zamanlarda sıkıntılı günler geçirdiyse, çok üzüldüyse, strese girdiyse filan ondan da olmuş olabilir. yine ağır ilaç kullanmaya başladıysa filan bu da yapar. bunun belli bir sebebi yok, birkaç şeyin birleşimi veya tek bir sebep bile etkili olabiliyor. çok rahatsız olduysa doktora gitsin ama yine de ne olur ne olmaz.

moral bozulması, stres, hormon her türlü şeyden etkilenebilir ama bi hastalık da olabilir hiçbirimiz bunu bilemeyiz doktora gitmesinde fayda var. zaten her kadının en az senede 1 kez doktora gidip kontrollerini yaptırması gerekir.

bir ayda iki kere regl olması normal değil, hormonel bir bozukluğun ya da başka ciddi hastalıkların habercisi olabilir. doktora gitmeli.

olabilir

belki regl degil de yumurtalama kanamasıdır. reglden yaklasık 2 hafta sonra yumurtlama oluyor ve bazen kanama yapıyor. ama adet kadar yogun bir kanama degil.

aynı durum benim sevgilimde de var.Ramazan başında regl olmuştu.2 gün önce yine oldum dedi.Ama bir ağrı falan yok.İklim değiştirdi.Kpss den çıktı.Stres yapıyor herşeyi diye ben ona bağladım.

Önemli bir sorun mudur acaba?

tekrar tekrar olmadıkça, mühim değildir.

Ben hiç yaşamadım, doktora danışmalı bence de

bizim üst kat komşusunu keşfetmedilerse vardır, keşfettilerse bilmiyorum.

hayvan dediğin böcekleri de kapsıyor. mikrometre boyutlarında böcekler var. kesin keşfedilmemiş bir sürü böcek vardır. bizim ülkemizde de o kadar çok araştırma olmuyordur bence.

hatta küçük memelilerden bile olabilir. sonra su/deniz faunası var vs.

dünya üzerindeki türlerin yaklaşık %86'sı keşfedilmemiş.

vardır kesin ,genelde zoolog veya herpetolog veya biyoloji neyse işte o türk öğretim üyesi canını yorup 2 saat ötedeki ormana bile gitmez ki nerede kaldi orada kamp kurup bocegi hyavani elleyecek kanini alicak isaretleyecek hele bir de bayansa aksam kocasina yemek yapacak, cocuk var evde bekleyen offf onun isleri var sonra efendim tirnaklari kirilir falan erkekse aksam mac var koyde ormanda digiturk var mi ki aq

genelde turkun butun universite sistemi bu sekildir sadece bu alanda dusunme yazili sozlu bir sinav ve 500 yil once yazilmis kitapla sabah 8 aksam 5 seklindedevam ederler. bir amerikan okulunun websitesinde gordum profesor ta congoya dinazor bulmaya gitmis ormanin ta dibine kadar, baska bir biyolog kurbaga yaliyordu zehirinin cinsini anliyomus kolayca cunku deney aleti uzakmis, biri de maymun takibi yapiodu hastalik yakalamak icin.

yani bizde boyle insanlar yok genelde bu isleri yapacak adamlar tembel kicini kaldirmayan memur akademisyenler oldugu icin turkiyede cok sey vardir

vardir, henuz kesfedilmemistir.

tabii ki vardır! vardır da, arayanı soranı yoktur.

önce keşfetmek lazım. bilmiyoruz ki kim keşfedilmiş kim keşfedilmemiş ! biri de çıkıp hoca beni atladınız demiyor. önce keşfedilmemişleri keşfedicez, sonra bu keşfettiğimiz keşfedilmemişleri keşfedicez.

doğuda, dağlarda milyonlarcası var. emin konuşuyorum, görünce "abi siktir git sen de öf" dediler çünkü.

seni yeterince tanımış. egonu sarsıp peşinden koşturmak istiyor. zeki kadın. bence.

+30 değilim ama ben olsam başka biri var deyip tepkisini ölçerdim.

böyle bişey duyan biri olsaydım karakterimde, üslubumda hatalar arardım ve senin gibi biriysem bulamazdım.

@even i say faith no more, hatun kişi benim.

"o nasıl erkek" dedim ya læ

Ezilen egosunu tamir etme girişimi gibi geldi

o kadar beklersen herkesten sogursun demek vardi.

hiç bi bok hissetmez.

kesin yalan söyluyor, hala var bıseyler, deneme amaclı konusuyor falan

birşey hissetmese, iyi eder...

uçuk bir tahmin; albino serçe olabilir. düzgün fotoğrafı beş bin dolar değerinde diye biliyorum.

beyaz hint bülbülü
white zebra finch

tr.wikipedia.org

www.google.com.tr

hint bülbülü olabilir.

hint bülbülüydü sanırım. gördüğüm yer bir özel okuldu çekerdim öyle olsa bir fotosunu :). umarım cok pahalı bir şey değildir hint bülbülü.

yok pahalı değil ama çok ötüyor evde besliycekseniz aklınızda bulunsun. sesi de pek güzel sayılmaz :)

:) eyvallah duydum sesini de ev arkadaşına soracaz artık. saka nasıldır peki arkadaş söyledi ama pek mkafes kuşu gibi değil yazık kuşa.

beyaz olsun kafes kusu olsun diyorsaniz albino muhabbet kuslarina bakabilirsiniz.

Bunun ufaklığına mest oldum biraz pek güzel namussuz da o ses çekilir mi onu hesap edemiyorum. Yoksa kafes falan bile baktım ahşaptan güzel güzel.

saka, evde yaşaması çok zor bir kuş. avlanmaları büyük suç, çünkü nesilleri tükeniyor. birileri avlayıp, sesi güzel olanları saklıyor, diğerlerini salıyor. şikayet edilirlerse, hem kuşu avladıkları için kuş başına cezalandırılıyorlar, hem de salınan kuşlar izlenip, ölen kuş başına cezalandırılıyorlar. ruhsatlı üreten var mı, bilmiyorum, ama bence evinize saka almayın. orman kuşudur o, yazık olur.

ankara'da eski yapının zemininde yaşanmaz. ısınamazsınız. yapılısını da zaten boş bırakmazlar. sokullu filan civarında ufak ev var mıdır, bir bakın. eryaman an itibarıyle aidat dahil 450-500 arasıdır... ama yolu da katmalısınız. günde 2.5 lira (bir vasıta kullandığınızı düşünecek olursak) ve bir sürü zaman yola gidecek, dışarda yemeniz gerekecek ve eve vardığınızda bitmiş olacaksınız. eryaman'da evler fena değildir ve geneli iyi ısınır; en azından 16 katlılar böyledir... ama orada yaşamak, hem de okulunuz bu kadar uzakken, bana pek akıl karı görünmüyor. yurt odası filan baksanız, yahut birilerinin yanına çıksanız daha hesaplı olacaktır.

bir de bu eryamandakiler ille de memur kefil istiyor aklında bulunsun. Hatta aradığım bir emlakçı -kefilsiz vermezler hocam öğrenci bir gidince bulunmuyor dedi. nerden bulacak herkes memuru yau. velhasıl çok sinirliyim bu konuda

Öncelikle About This Mac kısmından kaç GB'a kadar RAM'i yükseltebileceğinizi öğrenmelisiniz. Ardından o özelliklerde bir RAM işinizi görecektir, ayrı bir Apple RAM'i yok yani.

Warez, her zaman olduğu gibi Apple'da da engellenebilir bir durum değil. Başı ağrıyan kimseyi görmedim bugüne kadar.

Yurt dışında mısınız ? Öyleyse sıkıntı olabilir TR için şimdilik bir sıkıntı yok apple'a ait işletim sistemlerini indirip kullanabilirsiniz deneme amaçlı ;)

Cevaplar için teşekkür ederim. Son bir soru daha sorayım. Hard disk de herhangi bir laptop hard disk i olabilir o zaman değil mi?

herhangi bir harddisk olabilir, mac te isletim sisteminde warez diye birsey yoktu simdiye kadar, lion da nasil bilemem ama, serial number girme olayi yoktu senin elindeki makinanin versiyonlarda. bence daha verim almak istersen tiger kur makinaya yada tiger in bir onceki versiyonu.

karşılıyor dolgu ve röntgeni. röntgensiz işlem yapmıyorlar zaten.

2)Hiç olmayan derken, çekilmişse tabii ki hayır.Henüz çıkmadıysa evet var.

20'likler epey hikayeli olabilirler. çıkamazlarsa, bilhassa... hekim doğrusunu söyleyecektir.

sürekli kullanılan bazı ilaç da aşırı terlemeye sebep olabilir.

"The Fall", Los Angeles'da geçiyor.

ran (1985)

Aşkın Gücü vardı. Tablonun içinde geçiyordu zaten film.
Fireflies in the garden filminde de güzel manzaralar var.

barry lyndon - stanley kubrick

dahan da bir şey yazmam.

hangi il?

bulunduğunuz ilde veterinerlik fakültesi varsa çok daha uygun fiyata halledebilirsiniz.
belediye de veterinerlik hizmeti verebiliyor olabilir, onlara da bir danışın isterseniz?

450 çok çok çok fazla.
belediyeye güvenmiyorsanız başka veterinerlere danışabilirsiniz.
fiyatının 150 lira civarında olması gerekiyor.

normalde dişi kedi 250 lira falandır. birkaç gün yatar hasta bakımı ve ilaçları dahil.

250 lira gayet makul bir fiyat, keşke net bir adres olsaydı elimde.

Ankara'da belediye veterinerinde, tertemiz ortamda erkek kediler 65, dişiler 90 liraya kısırlaştırılıyor. 450 diyen hayvan düşmanına selam söyleyin. 150 liradan fazlası hem yazık, hem ayıp.

nasil ozel hastane de uzman ve ortam farkediyorsa, veterinerlik hizmetleri icin de cesit cesit kalitede yer var. nasil belediyenin kantiniyle highstreet kafenin kola fiyatlari farkliysa bu da farkli oluyor.
eger fiyat sizi rahatsiz ediyorsa daha devlet hastanesi muadili bir yere gidebilirsiniz, mesela belediyeye...

bir kere kısırlaştırılacak, paraya kıyın, derim. iyi yerde çok temiz iş çıkarıyorlar. gelgelelim, belediyenin işi her zaman iyi olmuyor. dişi kedinin ameliyatı daha zor ve kocaman açabiliyorlar: 7-8 dikişlik, mesela. bizim kızı iki dikişle, tertemiz ameliyat etmişlerdi.

belediyeyi bence de mecbur olmadıkça tercih etmeyin.
250 liraya iyi diyorsanız zaten sorun yok, ki o bile fazla.
birkaç yere sorun.
dişilerinki erkeklerinkine nazaran biraz daha pahalı olur bu arada.

450 lira mı çüş, gören de hayvan sakatlanmış sanacak.
belediye veterinerlerine güvenin derim, ha güvenmiyorsanız bile 450 lira vermeyeceğiniz bir vet bulun. internet bunun için var.

ortaklığın boyutu ve ortakların yapabilecekleri önemli. örneğin bir limited şirkette ortak olup müdürlük ve imza yetkisi olmayan bri size zarar veremez.

aynı şekilde eğer işi iyi bilmiyorsanız kötü durumları görmezden gelebilir. yüklü krediler çekip bunları batırabilir ve bu süreçte siz sürekli iyi olacak diye düşünüyor olabilirsiniz. sürüyle vergi ve kdv borcu birikebilir.

istediğiniz kadar sözleşme yapın riskin sıfırlanacağını düşünmüyorum. çünkü sürekli yanınızda ortak olan biri var ve şirkete sizin fikirlerinize yön verebilecek durumda.

vallaha çok büyük risk. şirket bilançolarını sürekli kontrol etmek lazım. ne borç var ne kredi alınmış, kime ödeme yapılmış kime yapılak bunlasr önemli. işin vergi boyutuda var atıyorum ortağın bu işlerle ilgilenir ihmal eder kol gibi vergi borcu çıkar.

sıfırlanmaz risk... işin başında duramıyor, dökümlerden anlamıyorsanız, çok tehlikelidir.

Arkadaş girmiş böyle bir işe. Ben de sizin deidklerini dedim. Ne kadar önlem alırsan al başına yine de bela sarılabilir. Hem daha önce bu şekilde kazıklandığını duyduğumuz koca iş adamlarının sanki avukatı yok muydu? Onların da vardı. Onlar da okuyup öyle imzalıyordu. Neyse. Yapmış bir kere. Umarım sonu kötü bitmez =/

kesinlikle var.
hepsini geçtim ne olursan ol da pısırık olma.
devir bencil olma devri.

turkıyede yasıyoruz dıs gorunusun olumsuz olsun yagmurlu havada su vermezler adama. ye kürküm ye dıye bosuna denmıyor anlayacagın ama yurtdısında boyle degıl bu daha bır ay evvel bırebır dınledıgım bır olayda fransada 2 michelin yıldızlı bır lokantaya ustu bası yag kır ıcınde gıren ıkı abımıze kımse hop nereye dememıs ustune en ustten hızmet verılmıs vs...

ama turkıyede olsa bu dusunemıyorum...

kızlara gelınce rezıllıkte sınır yok kıbrısta sırf arabası var dıye kızların erkeklere neler yaptıgını duymuslugunuz vardır ben bıre bır sahıt olmustum. evet...

Dış görünüş her şeydir diyebilirim, ön yargılarını bir bir ortaya döktürür insana. İngiltere'de dil okulundaki arkadaşım Avrupai değil Asya tipli biri olduğundan dolayı tanışma faslında ona ilk sordukları sorular, Müslüman mısın?, Babanın kaç eşi var?, Terör hakkında ne düşünüyorsun olmuş. Beyaz tenli renkli gözlü olsa böyle sorularla karşılaşmazdı sanırım.

olmaz olur mu.dümdüz bir örnekle anlatmak gerekirse 30 yaşıma merdiven dayadım,şu yaşıma kadar bir kere bile gbt uygulaması ile muhattab olmuşluğum yok.yani var da o sayılmaz,gecenin dördünde balatta hz isa tasfirindeki kişiyi bile gbt ye sokar türk polisi.

hep olumsuz örnekleri seçmişsiniz de, kılık kıyafet bu memlekette çok mühim şey. uzun ya da kısa boylu olun, taşıdığınız statü simgelerine bakarak çekinebilirler yine de sizden. giyim kuşamınız yerindeyse, "görüşelim abi"deki "abi" de olabilirsiniz. çok konuşuyorsanız, bazı yerlerde şüpheyle bakılabilir size; pısırıksanız da, aynı yerlerde, sevilebilirsiniz bile.