Buradan bir bakın?:

www.paradoxplaza.com

@firuz, haklısın tembellik ettim biraz ama ilk elden oynamış olan varsa tavsiye almak maksadıyla yazdım.

Total war serisini tek geçerim.
Birde yüzüklerin efendisi hayranıysanız MTW2 modu olan Third Age Total War'ı önerebilirim.

@tescillimarka

Estağfurullah! Paradox Interactive güzel strateji oyunları üretiyor. Hepsi farklı zaman aralıklarında geçiyor. Belki bir tanesi ilginizi çeker diye yazmıştım.

Misal, Europa Universalis oldukça iyidir.

"anno 1404" veya diğer adıyla "dawn of discovery" öneriyorum herkese.

total war 2

anlayabildiğim kadarıyla SSL'i olan bir siteye girdiğin zaman servis sağlayıcın trafiği çözümleyerek anlayabileceği hale getirecek (bu sırada arşivleyecek tabi) ve tekrar şifreleyip -olması gerektiği gibi- karşı tarafa iletecek. bu sırada senin tarayıcın da olaya uyanmayacak.

Şifreli trafik yüzünden birçok telekom şirketinin nice planları yalan oldu, o yüzden araya girmeye çalışmak istemeleri çok normal.

okuduğumu yorumladım.

geçen hafta çokça ssl hatası aldım ben bazı sitelere bağlanırken.

LAN?

Hayırsız doğru anlatmış. Bu zaten mümkün ve çalışan bir sistem, SSL-DPI olarak geçiyor. Şöyle anlatayım,

Roket, Firuz'un sunucusuna bağlanıyor. Bu sırada Roket'in sunucusu, bağlananın kesinlikle Roket olduğuna dair 3. parti bir firma tarafından imzalanmış bir sertifika, bir belge paylaşıyor. Dolayısıyla Firuz, gelen dataların Roket'ten değişmeden olduğu gibi geldiğine emin oluyor. Datadaki herhangi bir değişim, sertifikayı bozacağından karşıdaki vatandaşın browser'ında uyarı veriyor.

DPI-SSL ile sen bu sertifikayı bir nevi kaldırıyorsun, datayı inceleyebiliyorsun, değiştirebiliyorsun, ve ardından tekrardan SSL trafği olması için tekrardan mesela X marka senin sertifikan ile sertifikalandırıyorsun. Karşıdaki sunucu da diyor ki, "abi bu paketler roket'ten geliyor gibi görünüyor ama aslında bi yere daha uğramış, bak sertifikalar uyuşmuyor" diyor.

Bu noktada, sertifikan o browser'ın onaylı listesinde yoksa, SSL güven hatası veriyor. Sen istersen riskleri anladım diyerek devam edebilirsin, ya da hiç bağlanmazsın. Dolayısıyla her halükarda böyle bir durumdan haberin olur.

Browser warning'i olmadan bunu yapabilmek için, bağlanan her client'ın browser'larına o X marka 3. parti sertifikayı güvenilir sertifika provider'ları listesine eklemen lazım. O da şöyle olur mesela, TTnet der ki şu ufak yazılımı çalıştırıp şu sertifikayı yüklemezseniz internete çıkamazsınız, herkes de yükler, o zaman onlar her türlü takip ederler. Şu an öyle bir sistem bildiğim kadarıyla şu anda bizde yok. DPI SSL de genelde kurumsal ortamlarda kullanılır, mesela şirket ortamını düşün, her bilgisayara zaten istediğin gibi müdahalen vardır, dolayısıyla çatır çatır her türlü sertifikayı yükletirsin, o şekilde internete çıkarırsın, trafiği de takip edersin.

ISP seviyesinde olması çok kötü olurdu değil mi?

Yazışmalar da Türk olan bir de bizim hedefimiz unknown diyor. Sanki tüm sistemi bunun üzerine kurmak istemişler gibi?

Olabilir, zaten polis teşkilatı wikileaks'ten sızan belgelere göre hacking team'in müşterileri arasında. Yani bilmeyen adam haklı olarak "sorun bakalım tüm sistemi nası dinleriz" demiş de olabilir. Teknik olarak çok karmaşık bi iş ama dediğim gibi pratikte mümkün. Atıyorum "bankacılık işlemleri için artık TürkTrust bilmemne sertifikasını sisteminize eklemek zorundasınız" deyip, sonra google.com'dan gelen istekleri bile açıp inceleyip modifiye edip türktrust sertifikası üzerinden devam ettirebilirler, ki yapılmıştı da benzer bir şey: eksisozluk.com

İkinci el bir Asus Nexus 7 (2013)?

2gb ramlik windowslu tablet kullanan bir olarak tavsiye etmiyorum

a101'de şunun batarya ve kamerası kısık modeli satılıyor 450, iş çıkışı almaya gidiyorum ablama. www.youtube.com

@firuz; nexus 7'nin ekranı ufak kalıyor film için. 9.7-10.1 inç tabletler bakıyorum.

@baba jo; evet gördüm o tableti ama inceleyemedim. Tükenmişti baktığım a101'lerde.

Seneler evvel gittim. Fena olmayan bir para verdim, hatırlamıyorum kaç liraydı. Kadın 4. tarot kartını açtığında geçmişime dair bilmesinin imkanı olmayacak bir şeyi tak diye söyledi. Birkaç parça başka şeyi de bilir gibi oldu. Bilime inanırım, Allah'a falan inanmam. Diğer yandan deneyimim de bu.

25 vermiştim heralde.

Eglence olsun diye populer bir falciya gitmistim. Bir 45dk boyunca sacmalayip durdu, alakasiz alakasiz seyler anlatti. Dunya kadar sey anlatti bir tanesi tuttu. Tutturma orani cok dusuktu. Gayimsi bir arkadasti, eglenceli biriydi.

arkadaslarim birine goturmustu beni. bugun 75 lira filan aliyordur. kadin butun gecmisimi biliyor, kafami okuyordu. iki gun kendime gelememistim. herkesi beni hissettigi kadar hissetmiyormus ama.

ben hiç gitmedim ama giden birilerini tanıyorum. fiyat filan yok aklımda ama hayvan gibi şakır şakır hayatlarının önlerine döküldüğünü anlattılar hep.

zehirlediler mi naptılar sizi, bu kadar kusmak tuhaf geldi ama bünyenizi bilemeyiz tabi.

kahve limon, soda iyi gelebilir. pek de bilmem çünkü hiç o kadar içemiyorum.

önce bir duj al. pijamalarını giy. sonra bol bol su veya soda iç. vücüdundaki alkolü yavaş yavaş atacaksın. akşama kendine gelirsin.

su.

Alka seltzer -,-

Su ve protein.

geçen ay kurumsal bir firmadan teklif istedik, 10-15bin tl civarı dediler. wordpress tasarımına. :)

ulan yuh ya harbiden yuh.. aynısını vaktiyle biz de yapıyoduk 500-600 deyince söver mi acaba diye korkuyorduk.. 700-800 bence normal..

4 sene once 400 civarina yapmisligim var.
kurumsal bir firma degilim.
wordpress ucretsiz, eklentiler, temalar vs bunlari adam etmek icin harcanan zaman goz onune alinirsa 700 normal gibi.
ne istediginize de bagli tabi ki, ancak pahali degil. ayrica dogru/yanlis yok bu iste.

@1213 Bir senelik bakımını falan da istiyorlar. 500 lirayı site için istese, ayda 20 liraya içerik yükleyip, güncellemeleri yapacak. Az değil mi?

@eksi sozlukte eksiyen adam Basit bir site bu. Dediğim üzere ayda iki yeni içerik falan yüklenir, yüklenirse.

geçen sene bu aralar 9000'e yaptım

tasarım derken, sizin firmaya özel tasarım mı yapılacak, yoksa hazır wp temalarından bir tane giydirip biraz özelliştirme felan mı?

eğer size özel tasarım yapılacaksa 700tl felan komik rakamlar.

Sadece arayüz tasarımı (kod yok, alan adı vs ayarlamak yok, bakım makım hiç bir şey yok sadece photoshopta tasarım) tek sayfa 500 dolardan başlıyor yurtdışında. Tasarım yapacak, kodlayacak, her şeyini ayarlayacak ve 700 liraya yapacaksa kaliteli bir şey beklemeyin derim.

toshiba portege serisi.

Dell XPS 13. Bugün alabilecek olsam, Apple dahi alabilecek olsam, bunu alırdım.

Hp elitebook folio. Param olsa da ben alsam

www.mediamarkt.com.tr

1 aydır kullanıyorum, memnunum.

lenovo yoga 3 pro. aldım memnunum.

XPS 13 Yoga 3 Pro

Friends ne zaman izlesem qeyfim yerine geliyor
sherlock kaliteli bisey izlemek istersen
the affair yeni sardik boyle degisik bi tarzi var kafa karistiriyor
shameless son sezonu adam gibi izleyemedim ama fuckin gallaghers her turlu gider
Banshee bu da underrated bi dizi fena degil ama sezon onayini alamadi bu sezon son sezonu
scream queens hatun kisiyle buna da bakiyoruz arada fena degil komiklikli sakali katil dizisi

anneeaa bittiiee

Yukarıdaki arkadaş daha çok komedi tarzında söylemiş. Ben de "baba" dizileri sayayım.

THE OZ dizilerin ciddi anlamda babasıdır. İzlemediysen bunu izle. İzlediysen Sopranos izle. İkisini de izlediysen Dexter izle.

blackadder
fawlty towers
mrs browns boys

çünkü hepsi çok komik

Battlestar Galactica. Bilim-kurgu, heyecanlı ve gizemli, yeri geliyor kendilerince sosyal eleştirilerini yapıyorlar. Kimi bölümü var ki unutulmaz.

@1 teşekkürler 4 tanesini izledim zaten.
@2 the OZ çok eski bi dizi diye biliyorum? aynı şekilde sopranos'da.. dexter benim favori 2. dizimdir.. sopranos cine 5 de vardı ya cok eski bunlar :)
@3 hiç birini duymadım 1-2 bölüm şans vericem
@4 çok sarmıyor beni o diziler denemiştim cnbc e deyken

leyla ile mecnun

eski meski kral mı kral :)

suits ve mentalist'e de bak.

www.samsung.com

buradan model belirleyip cikan driverlari kurmalisiniz.

drp.su adresine girin. bir minik programı var, onu indirin. eksiği gediği tamamlasın.

Arap en iyisi diye biliyorum ben

arap candır, ille yapışkanlı arıyosan ocb mavi

arap surekli aciliyor sardiktan sonra. deli gibi yalamak gerekiyor. paketten bi tane kagit alirken de 2ser 3er geliyo ele, sevmiyorum. 100luk mavi ocb'ler cidden ideal. www.rollingpapersexpress.com

Arabın açılmaması için kenarını yalamak yerine ısıra ısıra hafifçe koparın, o zaman tutuyor.

arap harbi sıkıntı ya. tadı güzel hiç kağıt tadı vermiyoda paketten alması bi dert kemirip yalaması bi dert

Hocam bende old holborn içiyorum. Kırmızı gizeh'i tavsiye ederim.

Arap (sahte olmayan) +++
Kırmızı Gizeh +

gerisi çöp.

Arab'ı överlerdi, altı üstü kağıt diye düşünürdüm. Öyle değilmiş. Arab kullanın.

Pink martini nin de var

birebir olanı var: www.youtube.com

çalıntı değildir heralde, telif kullanılmıştır diye düşünüyorum.

bu şarkıyı hep dinlerken biyereden tanıdık geliyor diyordum, ayna grubunun bu şarkıyı coverladığını biliyordum ama ayna değildi.sonra bir anda dank etti üsküdara giderken olduğu.resmen çalıntı yahu kendimize ait hiçbirşeyimiz yok mu bizim ?

katibim rasputin'in atası olur olsa olsa.
edit: üsküdara giderken çalıntı mı diye sormuşsun. katibim çok çok eski bir şarkı. rasputin onun yanında dünkü bebe sayılır. çalıntı olma durumu varsa rasputin çalıntı mı diye sormak lazım:)

Karışık hikaye. Belgeseli var:

youtu.be

rica ediyorum her şeye çalıntı demeyin.

esinlenmek, cover'lamak, uyarlamak, aynı notalar üzerine inşa etmek gibi bir çok kavram daha var.

o zaman pump it şarkısı da yaralı gönül'den çalıntı? oysa ki adamlar bu şarkıyı şurada gördük, beğendik değiştirdik diyorlar.

oofff ne çalıntısı be? Üsküdar'a gideriken şarkısı anonim bir türkü. ilk kaydı 1949 yılında yapılmış. boney mîn rasputin şarkısı ne zaman yapılmış bir bakın. Sonra kim kimden çalmış ufak bir hesap yapın.

bildiğin google'ın ana sayfasına mı reklam vermek istiyorsun?

maalesef dediğin gibi bir şey mümkün değil. teknik olarak mümkün değil demiyorum ama google politikası olarak mümkün değil sebebi de sadelik. google'in temelinde yatan en önemli özellikte bu sadelik zamanında yahoo varken adamlar sadece bir arama çubuğu ile çıktılar yola hala da aynılar.

ana sayfa olarak "yeni tab" penceresinden bahsediyorsan mantıken orası internete ait bir alan değil neyse parası vereyim dersen bence google hisse bedelinin %51 ni istemeleri lazım.

Ona malware deniliyor, reklamdan ziyade...

2) babil.com... bir sürü baykuşlu cici kitap ayracı yolluyolar çeşit çeşit.

5) necib mahfuz

1- istanbul sahaf festivalinde bolca var bu fotoğraflardan. her sene bu zamanlar beyoğlu trt'nin yanındaki boş alana kuruluyor. bir araştırın derim.

2-en son babil sparişimde geldi. daha önce kitapyurdu'da gönderdi diye hatırlıyorum.

4-cesare pavese - yaşama uğraşı

1- efemera diye aratırsanız bulursunuz. instagramda sahaflar da oluyor. julvern var mesela burda aratırsanız kullanıcı adını duyuruları çıkar. nadirkitap.com'da da var efemera kısmı.

2- site yeni açıldığında evekitap.com'dan 2-3 sefer alışveriş yaptım hepsinde de ayraç yolladılar.

3-moby dick var fakat fotoğrafları upload etmekle uğraşmak istemiyorum. kimse çıkmazsa vatsaptan yollarım.

4- knut hamsun - açlık.

4.elias canetti - körleşme

Kuru meyve satan bir yerden zencefil alın. Tadı kötü ama işe yarıyor. Ölmezsiniz herhalde...

N-asetil sistein al hicbir yan etkisi yok, balgam sokturucu bir antioksidandir. suda eriyen efervesan tablet, sabah aksam 1 er kez

@firuz
ne yapacagım o zencefille?

eksisozluk.com

asist adlı ilaçtan günde 900 mg.a kadar alabilirsin. ben sigara içtiğim dönemlerde içiyordum ve ara ara gerçekten balgam atıyordum. fakat nefesini açmak için doktora gitmelisin. ben 12 yıl bildiğin sigarayı sömürdüm. inanılmaz seviyordum sigara içmeyi. artık tıkanmaya başladım ve dr.a gittim. solunum fnksiyon testi yaptılar ve ileri derecede koah adayısın dediler. şimdilerde fısfıslardan kullanıyorum.

dipnot: dr.a gitmeden bir yl önce de sigarayı bıraktım. ona rağmen fısfısım var.

Mobildeyim editleyemiyorum asist ve nac asetilsistein icerenler

Sigara. :( Uzun zamandır içiyorsanız balgam neredeyse kaçınılmaz. Asetilsistein içeren bir ilaç içebilirsiniz, nac mesela. Burun açmak için de tuzlu su, hatta sinüs temizleme kitleri var, onlardan öneririm.

burnun tikaliysa bol karabiberli corba ic. yemeklerle birlikte bol aci biber yersen (tursu minik biber de olur, kirmizi kurutulmus biber de olur)hem burnun acilir hem de hizli iyilesirsin.

ama yine de doktora git sen

gecmis olsun

C vitaminli bi balgam solturucu var icinden 4 tup cikiyor de eczaci anlar bence 1 hafta kendi kendine kullansam sorun olmaz ancak devam ederse mutlaka doktora git astim falana doner aman ha !

Not : doktir degilim tiptan anlamam sadece vatandas tavsiyesi ve kendi yaptigim .

Mobildeyim editleyemiyorum 3 tup cikiyor diyecektim suda eriyen cinsten .

Gecmis olsun...

asist +1

ama burun açıci ya ocean spray alicaksin (bildigimiz tuzlu su)
orta etkilidir ama zararsizdir.

ya da normal alicaksin ama em fazla 3 gün kullanicaksin. prospektusunde de yazar 3 günü gecirirsen cok kotu seyler olur diye :)

o dayılara gore en kotu durum olum ya da sakatlık degıl senın gıbı soru sormaktır.

şükür hiyerarşiktir

Anamın nenesi varmış köyde, yatalak. Sesi falan da çıkmıyormuş. Bazen kadını güneşin altında unuttukları oluyormuş yaz günü.

Sukur mekanizmasini biraz bencilce ve kucumseyici buluyorum; "Oh, iyi ki ben degilim. Boyle de olabilirdim" deyip, ustune de kendini karsisindakinden ustun gorerek cila cekmekmis gibi geliyor. Ornegin, biri sana soylemese bile seni dusunup, haline aciyip "Sukredeyim, mete kudur degilim" dese ne dusunursun? Cok ayip geliyor bana. Bana deseler, "Madem oyle kotuyum, kendi kendine mirildanacagina bir seyler yap" derim.

Yerinde olmak istemedigin halde bir insan varsa, o saatten sonra onemli olan insanin kendisi olmamali. Tabii ki elinde olan icin sukran dolu olmak ve ne kadar sansli oldugunu dusunmek kotu bir sey degil de, orada durmak sorun. Aslolanin konusmanin icinden "ben" veya "biz"i cikarabilmek olduguna inaniyorum. Atiyorum, Turkiye'deki biri olarak "Sukredeyim, daha zor yasam kosullari olan bir ulkede dogabilirdim" demek yanlis degil ama cok eksik geliyor bana. Bunun iki tarafi var. Bir yandan da gelismis bir ulkede refah icinde dogabilirdim ve yasiyor da olabilirdim. Sukur ve sikayet bunlari iceriyor, bu da olur ama hala tastamam bir bakis acisi degil bana gore. Yapabilirsek ya da yapabildigimiz kadari ile "biz"i cekmek gerekiyor icinden. Kisisel olarak dogru sorunun "Su dandik ulkede dogan boyle yasiyorken, neden su gelismis ulkede yasayan boyle yasiyor" sorusu olduguna inaniyorum. Ya da sakat bir insan icin "Oh halime sukredeyim" yerine, "Bu kisi neden sakat" demek daha yapici, en azindan cozum onerici geliyor. Dunyanin merkezi biz miyiz de, sukredip ya da sikayet edip duruyoruz? Tabii bu ne kadar becerilebilir, bilmiyorum. Insan illa ki bir noktada kendine donuyor. Olabildigince az donebilsek keske, donebilsem keske. "Bu kadar konustun, sen ne yapabiliyorsun" dersen haklisin tabii ki.

bu oznel bir yargidir. kimine gore annesi/babasi vefat etmis insan kotu durumdadir kimine gore parasi olmayan kimine gore engelli insandir.

bence insanlarin kotu durumlarina uzulmek yalnizca pragmatist bir harekettir. ona uzuluyorum diyerek kendi vicdanimizi tatmin ederiz ve o durumda olmadigimiz icin bir yandan seviniriz.

dedigim yanlis anlasilmasin tabiki bende aciz gordugum herkese uzulurum. bu bence bir erdemdir. ama dunyadaki bilincli olan her canlinin her hareketinin sebebi bence pragmatistliktir.

ama bazilari var ki harbiden nefret ediyorum. sehitler olmez vatan bolunmez diye snap atiyor. on dakka sonra arabada son ses muzik egleniyor. kurtce sarkilarla dalga geciyor. sayisiz kere yurt disina cikiyor. zengin bir aileden geliyor. onlarin yasadigi acinin onda birinin farkinda degil. ama bunu kullanarak reklam yapiyor. bu ikiyuzluluktur. bende cok uzuldum berkin elvana, ozgecana. yada sehitlere. ama hic sosyal mecrada uzuntumu paylasmadim. birilerine duyurup begeni almak, bundan faydalanmak gibi geliyor bana.

bu benim goruslerimdir. kimilerine ters dusebilir yapacak birseyim yok ne yazikki.

konu cok dagildi ama anlatmak istedim sadece.

konudan saparsam düzelt beni, konu ne onu bile tam anlamadim ya mesajindan.

neyse.

corinth taraflarina gelir büyük iskender. o dönem egitimini tamamlamis ve zaferler ile korku salan bir hükümdar haline gelmis, hakkinda efsaneler dgarken, henüz entrikalar ve iki yüzlülerle cevrilmemistir. babasi filip ise helenlerin kendisini barbar yaftalamasindan dolayi oglunun bir yunan gibi, filozofik, bilimsel cok yönlü egitim almasini istemistir. bu nedenle miezada aristonun yanina gönderilir egitimini tamamlamasi icin. sokratesten de etkilenen hocasindan dolayi korintte sokratin eski ögrencilerinden biri olan diojeni görmek ister. halkin bölgenin delisi gibi gördügü, ancak bilgelerin saygiyla yaklastigi bu adami merak etmesi gayeet dogaldir. hükümdar, yaninda sadik okul arkadaslarindan biriyle ustayi görmeye gider. fatih ünvaniyla koca bir imparatorluga hükmeden iskender, diojene yaklasir, ve kendisini tanitir. diojen gayet laubali cevap verir ve cevredekiler korkuyla bakar. hiddetinden korkarlar iskenderin. ama o tepki vermez, sadece dile benden ne dilersen der.

diojen cevap verir, sirti bir sarap ficisina dayali, üstündekiler uzun süredir yikanmamaktan yapismis, acliktan incecik kalmistir. karsisinda altin bileklik ve ipek kaftanlarla cevrili bu imparator, ondan ne dilerse yapacagini söylemektedir. tek bir kelimesine bakar zngin olmak. tek bir cümlesiyle sehrin anahtarini eline alabilir.

oysa dudaklarindan su sözler dökülür, gölge etme baska ihsan istemem.

cevredeki herkes aciyan göylerle bakmaya baslamistir, aptal, altinlar icinde yüzebilecekken, kendisini yakmis, belki kellesini bile kaybetmistir.imparator senden ne istedigini sordu ve sen böyle mi cevap veriyorsun?

iskenderin gözleri dolar halbuki, cevresindekilere uzaklasmalarini söyler ve diojeni ufak bir yürüyüse davet eder. döndügünde sessizdir imparator, ne konustugunu ise kimse bilmemektedir.

can yayinlari, iskender serisi, massimo manfredi.

gene derler ki diojen, kinik, yani köpek felsefesinin öncülerindendir. dünyevi tüm mal varliktan uzaklastiginda kendisi olacagini söyler. cünkü para kazanmak karin doyurmak ve baskalarina bakmak aile kurmak gibi gayeler, senin kendine dönüp bakmani engeller diye düsünür. tek sahip oldugu bir hanin önünden aldigi fici ile bir adet tastir. ficinin icinde yatar soguk zamanlarda, tasi da su icmek icin kullanir.

bir gün nehir kenarina su icmeye indiginde bir sokak köpeginin kafasini egip kana kana su ictigini görür. o gün tasa da ihtiyacim yokmus meger diyip tasi da atar. sadece ficisi kalir. bir baska hikaye ise söyledir, korinth isgal altindadir, kusatma vardir ve tüm halk olasi saldirilara karsi sehrin merkezine cekilmekte, duvarlari güclendirmekte ve hendekleri genisletmektedir. herkes kosustururken diojen ise ficisini bir ileri bir geri yuvarlayip etrafta kosusturmaktadir. herkes bu deli ne yapiyor diye sorar, o da herkes böyle kosustururken oturmaya icim elvermedi diye cevap verir.

hangisi ne kadar dogru, bilinmez. ama ates olmayan yerden duman da cikmaz. hicbir seyi olmadan yasayan bu adam, aslinda hepimizden daha iyi durumda degil midir? yoklugu tercih etmek, malin pesinde köle olmamizi engeller mi? diojenden daha mutlu ya da özgür müyüz acaba?

bence, en kötü durumda olan, düsündügün gibi en kötü durumda olan degildir, yani gözü görmeyen, duymayan ya da yürüyemeyen. en kötü insan, mutlu olamamis insandir bence, daima korku icinde yasayan. ölümün korkusu, kaybetme korkusu, yetinenememe korkusu. ne dersen de, bence en kötüsü budur, ve bunu asla bilemeyecektir.

sükür olayina girmiyorum, dini degerlerim pek zayif, ama ahlak ve moral icin, etik icin, din gerekmiyor.

ama dedigim gibi, en kötü durumdaki insan bu acima ve kuramadigimiz empatilerin cok uc noktasinda, hayal ettiklerimizden cok farkli.

kisisel görüsüm, keske böyle yasayabilseydim. iki yüzlü bir sekilde yasadigim toplumun kölesiyim. sadece, hayalim, günün birinde yeterince birikimim oldugunda, herseyden elimi etegimi cekip, kendi kendine yetebilecek, dag evine yerlesmek ve emekliligimi, hayatim son günlerini, orda sevdigim kizla gecirmek.

genel olarak şunu söyleyeyim her zaman daha kötüsü çıkıyor. ayrıca bu konu birazda göreceli, hani hadi tüm dünyayı dört koldan araştıralım en kötüsünü bulup ibret alalım kendimize gibi bir şey mümkün değil.

ayrıca o kişilerle bu konuları konuşmaman daha iyi olur. hem tatmin olamayacaksın, hem onları ikna edemeyeceksin hem de seni vebalı gibi göreceler sen zarar göreceksin. dışlanacaksın, ayıplanacaksın, ayrıca seni ''düzeltmek'' için hayatına müdehale edecekler ya da ailenin etmesine neden olacaklar. her halükarda sen üzüleceksin.

hz muhammed demiş ki
insanlara akılları ölçüsünde söz söyleyiniz

hersey herkesle konuşulmaz. ama insan bildiğini de düşündüğünü de sadece kendisine saklamamali. o zaman da kimseye hayri olmaz. ben oldum olasi annemi eleştiririm mesela kuran okudugunda. o da bana hep kızardı. okuyosun da ne anlıyosun sen arapca mi biliyosun derdim. hatta bunu kurana gelen arkadaşlarinin yaninda da söylemiştim. beni baya ayiplamislardi. ama ayiplamayanlar da vardi. türkçesini okumaya başladı sonra. birileri benim gözümu acarsa mutlu olurum. riskini alabiliyosan düşündügunu anlatmalisin.

ama insanlarin ellerinden mutlu olduklari şeyi de almamali.

Kötü durum bana göre bir insanın kabul edemeyeceği kabul etmekte / göğüslemekte zorlandığı durum.
Bu nedenle de kötü durum nitelemesi duruma değil kişiye göre değişiyor.

Yaşadıklarımdan öğrendiklerimi anlatayım.

Sene 1994. Kriz var. Ben ülkeye henüz giren amway adlı bir amerikan firmasının distribütörlüğünü yapan avusturyalı bir grupla tanıştım, ürün iadeleri, güvenilir ürünleri filan var, aklıma yatmayan yerler olsa da ben de ek iş olarak yapmaya başladım.
Firmanın ürün yelpazesi çok geniş ancak biz ürün satmıyoruz, hayaller satıyoruz. İnsanların evlerine gidip işi anlatıyoruz daha çok da onların hayattan beklentilerini harekete geçiriyoruz, istedikleri şeyleri günyüzüne çıkarmaya çalışıyoruz. Sistem bu şekilde kurulmuş.

Bir gün iyi bir semtte bir eve gittik. Ev katalogtan çıkmış gibi. Oldukça lüx ve pahalı eşyalarla donatılmış. Çiftin meslekleri psikolog ve eczacı. Krizde çok borçlanmışlar, dükkanlarını kapatıp şehir değiştirmişler filan. Çok kötü durumda olduklarını düşünüyorlar. Onlara hayal ve umut satabildik. İşe girdiler.

Aynı gün bir gecekondu mahallesinde bir eve gittik. Çift işçi. Ev sıvaları henüz yapılmış tabanı döşenmemiş iç kapıları takılmamış natamam bir ev. Eşya olarak da yere serilmiş bir kilim (toprağın üzerine) duvar kenarında birkaç tane yer minderi var. O çift hayallerine kavuştuğunu düşünüyordu. Artık tamamlanmamış olsa bile bir evleri vardı ve nasılsa tamamlayacaklardı. İşe girmediler.
İstatistiki olarak bakarsan ilk ailenin durumu standartların üzerinde ikinci aile ise gerçekten yardıma muhtaç. Asgari gereksinmeleri karşılayamayan aile durumum iyi diyor.

Başka bir hikaye:

Arada buraya da onlar için soru soruyorum tanıdığım bir aile var. Üstün zekalı bir çocukları var. Bu aile de 90 ve 94 krizinden kötü etkilenen bir aile. Çocuk bursla kazandığı üniversiteyi ailenin ekonomik durumu nedeniyle yarım bırakmak zorunda kaldı. Çocukta majör depresyon ve ot bağımlılığı var. Bilgisayarın başından kalkmıyor, bir iki lokma yiyecekse bile (çoğu zaman onu bile yemiyormuş) bilgisayarın başına alıp yiyor. Hayatla bağları tamamen kopmuş durumda. Sinirli agresif halleri oluyor.
Ben bir anne olarak düşünüyorum evladının günden güne eridiğini çürüdüğünü görmek ama bir şey yapamamak nasıl bir şeydir diye işin içinden çıkamıyorum. Sonra körpecik yaşında intihar eden evladının acısıyla yıllardır yaşamaya çalışan hatta artık hayattan zevk almaya başlama belirtileri görsteren tanıdığım başka bir anneyi düşünüyorum. Diyorum ki bununki en azından yaşıyor, hala umut var yani.

Başka bir hikaye:
Bu benimki.
Bundan 5 yıl önce benden bir tümör alındı. Yüksek dereceliymiş ve genetik olarak da haritamız çok fena. Dedim ki "tamam bu iş buraya kadarmış" Neyse erken teşhisten ve düşünce tarzımdan / tutumumdan paçayı kurtardım sanırım.

O dönemde beni kanser olmaktan daha çok üzen şeyler yaşadığımı söyleyebilirim. Daha ne olabilir ki diyeceksin demi. Olabilir. İşte bunu anlatmaya çalışıyorum. Her şey senin onu nasıl algıladığına, nasıl yorumladığına göre değişiyor. O zaman henüz 13 yaşında olan kızıma karşı sorumluluk duymasam, onu bensiz bırakmaya hakkım olmadığını düşünmesem büyük olasılıkla mücadeleyi bırakır hayattan vazcayardım.

Konudan bağımsız ama azıcık da ilintili:

Dün burada bir soru soruldu duyuruyu ne kadar ciddiye alıyorsunuz diye. Ekşide bazı şeyler yazılmış sanırım. Şimdi bu soruya verilen güzel cevapları okuyunca o soruyu hatırladım.
Ben güzel insanların olduğu bu ortamda olmaktan, bir parçası olmaktan mutluyum.

sarisakal;
alinmaz cunku o cihazi amazon neredeyse abandone etti ve olu dogdu. bu benim sahsi gorusum. eger android almak istiyorsan ve alabiliyorsan suna goz kestir;
www.motorola.com

gorup artırıyorum moto x play seklinde.

Almayın. Uzun uzadıya anlatmayacağım ama almayın. 500 dolar'dan geldi o fiyat.

130 dolara dustu az once,:)

Lidyana'ya bakın, 10 milyon kadar çeşit bileklik var.

şu an piyasada pek yok fakat iş ve ders üzerine kullanmak için bir windows tablet almayı düşünüyorum

birincisi piyasadakilerin hafızası 16 gb, windows da 4-5 gb yer kaplıyor yetmiyor, hafıza kartı almak gerek fakat yakında standart 32 ve 64 gb lık olanları piyasaya sürerler

ikincisi windows 10 biraz daha yaygınlaşınca güzel olur

şu an gözüme kestirdiğim bir adet toshiba encore var fiyatı halen düşmedi encore 2 çıktı belki ondan alırım

Not alarak okuma yapacaksanız Samsung'un note serisine bir bakın derim. İkinci el ile probleminiz yoksa Nexus 7 (2013) tabletleri de düşünebilirsiniz.

Tab 3 işinizi görür bence

ipad air 2- goodreader kur içine at ya da vlc

çok ayıp olur.

Acayip kinarlar.

ilk gün kıyafet serbest mi demişim gibi :D cevaba bak "çok ayıp olur."

velini çağırıp tutanak tutarlar.

kanka bizim yurtta biri yaptı da herifi üç gün dövdüler. yapma demiyorum hobi olarak gene yap tabii.

sorum yanlış algılandı galiba :D

kimsenin zikinde olmaz, istediğin şeyle git. aklıma eski sevgilim geldi. polonya'da bu tamam mı, aynı sene başlıyoruz üniversiteye. ben yurda yerleşeli birkaç gün olmuş, bu da çıkıyor işte yurda gidecek. eski püskü siyah bir bavulları var sadece. taşradan büyük şehre gidicek bi de çok gergin. koca gün yurt odasında teskin etmeye çalıştım. dedim beybi kime ne senin bavulundan, hem gayet normal bavul, manyak mısın aq falan filan. neyse sonunda ikna oldu bu, zaten başka seçeneği yoktu aslında, gitti o bavulla. bi hafta sonra falan da terk etti. "burda da türk var ki??" diyodu. vay beee. vay beeee. işe bak be.

Böyle birini çembere alıp dövdüler, tahta bavul al mutlaka.

Ben görsem ıslak odun ararım şahsen.

şimdi "garip mi olur?" kısmını yadırganmak olarak değil de işimi görür mü olarak algılayarak cevap vereceğim:

bence çok gereksiz. bi kere 61 litre, kaç günlük eşyanı koyabilirsin ki? avantajı kolay taşınması ama yurda dağ yürüyüşü yapıp ulaşmayacaksan o da avantajdan çıkıyor. ha kampa gitçem diyosan al fena değil çanta, ama yurt için, cık, bence gereksiz.

Karsi cinsin begenmez. Bavul tasiyanlar daha seksi goruluyor genelde. Ama yine de sen bilirsin tabi

Mahvolursun. Ben bu yüzden okul değiştirdim.

Kafana göre takıl kimse umursamaz.

yeni bir f10 vakası…

(git: www.eksiduyuru.com)

benzer bi çantayla gittiğimden beri ders geçemiyorum. 7. senedeyim.

Kardeşim ayrıntı Yayınları'nın Yeraltı edebiyatı serisi var oradaki her kitabı okuyabilirsin

beat generation yazarlarına da bakabilirsin.

(bkz: on the road)

Her kitabı okuyabileceğimden emin değilim ''Gösteri Peygamberi'' bana hollywood vari gelmişti.

porno yu okumadiysan tavsiye ederim

Ekmek Arası, Factotum, İnsan Postuna Bürünmüş Köpek, Porno, On the Road şeklinde bir liste yaptım. Ne düşünüyorsunuz ?

gayet iyi bir liste. john fante'nin tüm kitaplarını istisnasız ekleyebilirsin bu listeye.

Çarpışma'yı okuyun, filmine de bakın.

Ectasy club

spirited away

ilk ikiyi izledim, güzel filmler ama iç açıcı olduklarını söyleyemem.

diğer ikisini bilmiyorum.

kendini iyi hissetmek istiyorsan the grand budapest hotel öneririm.

ya da

yüz yaşında camdan atlayıp kaybolan adam

ya da

relatos salvajes

despicable me

it's kind of a funny story
perks of being a wallflower
about time

bunlardan biri olabilir.

www.timeout.com

girl interrupted. İzlemiştim pek severim.

wristcutters a love story'yi izledim, bu kadar abartılmış film az görmüşümdür. beni daha çok boğmuştu, canım sıkılmıştı izlerken. tatsız tuzsuz saçmasapan bi şey. en azından benmim için.

relatos salvajes +1

intouchables,about a boy

He-he!

Megerse Eksi Duyuru'nun Sulun Osmanlari yardimima kosuyormus simdi...

gönderdiği sayfa steamrep.com'dan ise ve gerçekten her alışverişinde olumlu yorum almışsa güvenmemek için bir sebep yok. ama iyi incelemen gerekiyor, hatta hiç riske atmayıp middleman falan da kullanabilirsiniz. hat'in fiyatı konusunda şüphen varsa tf2pricecheck.com'dan kontrol edebilirsin. 3 aşağı 5 yukarı buradaki fiyatlar piyasa fiyatlarıdır. ben 6 ay kadar önce bıraktım ama eğer kafana takılan bir şey olursa bana da mesaj atabilirsin, elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışırım :)

donanımhaberde şöyle yapıyorlar. saygın bir üye nicki mesela Levhala ya. dolandırıcı LevhaIa açıp dolandırmak istediği kişilere Levhala'nın profil sayfasını atıyor. öyle bir şey steamde var mı yok mu bilmem ama bir dikkatli bak tekrar.

patr'ın dediği olay için: evet mümkün ama genelde steamrep sayfasına baktığın kişi o sayfaya kendi hesabının linkini koyuyor. o linkten hesaba ulaşıp senin konuştuğun kişinin hesabının sayfasıyla karşılaştırabilirsin. isim-fotoğraf vb. benzetme şansı var ama sahip olduğu oyunlar, arkadaş listesi falan direkt farklıdır.

www.turkanime.tv

Anime kısmını biliyordum; aradığım Hint kısmı.

Kitabı boşverin (konuyla ilgili çok kitap okudum zamanında ama inanın adlarını bile hatırlamıyorum),
bu illetin tek çözümü mekan değiştirmek. "Bunu yapacak gücü nereden bulacağım" derseniz tekrardan "tek çözüm bu" derim. Yani yapmak zorundasınız. Yaşadığınız yeri değiştirdiğinizde alışkanlıklarınızı değiştirmek çok daha kolay oluyor.

Yaşadım, çözdüm, biliyorum.

görebilirseniz psikolog... kitaplar kısa vadeli heyecandan fazlasına yarıyor mu, hakikaten bilmiyorum.

Kitaplardan birinde "procrastination log" tutmayı önderiyordu. Neyi neden procrastinate ettin, kafanda ne vardı, niye yapmak istemedin vs yazıyorsun. Bir süre çok faydalı olmuştu. Çok zaman harcadığım şeyleri görüp rahatsız olmamı sağladı. Bir de log tutmaya üşendiğimden, deftere yazacağıma işi yapıyordum.

İçinde gezindiğim procrastination self-help kitaplarından aldığım en işe yarar tavsiye buydu.

Eğer kilo fazlanız varsa, uyuşuklukların nedeni bu olabilir.

@djarwi yok hocam 60 kilo civarı adamım ben eksiğim var fazlam yok.
bir de dip not olarak uyanma sebebim bu uyuşukluk olmuyor da telefon, saat çalıyor, biri uyandırıyor filan.

Sadece aklıma ilk gelen ihtimali yazmıştım; ama sağ kol demişsiniz, şimdi tekrar okuduğumda fark ettim.
Hep aynı yer yani anladığım kadarıyla. Bir tahminde daha bulanacağım o halde: yatağa girdiğinizde çok yorgun oluyorsanız, uyurken pek pozisyon değiştirmeyip hep aynı şekilde yatmanızdan kaynaklanıyor olabilir. Mesela ben çok yorulduğum günlerde, gece yatağa girdiğimde olduğum pozisyonda, hiç kımıldamamış bir şekilde uyanırım sabah ve doğal olarak vücudumun ağırlığımın altında kalan tarafı uyuşmuş olur.

uyku şeklinizle alakalı. kolunuzu sarkıtıp az daha uyuyun, uyuşukluk geçer. ağrı için söylenebilecek pek birşey yok.

@djarwi ve @firuz uyku şekliyle ilgisi muhakkak ve genelde öyle yorgunken, uzun süre uyumamışken filan başıma geliyor, öyle sabit yatmaktan kaynaklı ama hani dediğim gibi az buz bir uyuşma değil, vücut uyurken kendini koruma amacıyla ne bileyim şöyle bir dön sinyali göndermez mi yahu? veya uyan oğlum kol gidiyor filan demez mi hiç? bug mı var bende acaba :S

demez birşey vücut. kısmi felç halindesiniz zaten uyurken.

Hocu benim kolum fazla esnektir. Yani esneklikten ziyade, bu omuz eklemlerini falan hafif yerinden kaydırabilip alakasız yerlere sokabilenler var ya, onlardan biriyim ben. Arada uyurken yapıp tam omzumun üst tarafına doğru yattığımı ve o bölgeden resmen felç geçirdiğimi bilirim. Felç derken bildiğin uyuşmasından bahsediyorum. Sanmıyorum ki ciddi bir şey olsun.

o zaman normal yani ben de bozuldum filan sanmıştım :S
yorgunken yatma şekline dikkat edeceğiz biraz sızmadan önce başka çaresi yok anlaşılan.

bende de oluyor lunedor. pozisyon değiştirince düzeliyor. bir de yatağın sertliğiyle de alakalı olabilir. daha yumuşak veya vücudun şeklini alan matreslerden alabilirsin mesela.

tıbbi olarak nörovasküler bir durum olabilirmiş. yani büyük ihtimalle, sinirlere veya damarlara baskı olunca oluşan bir uyuşmadır. nöroloğa gidebilirsin belki.

Bunlar hep senin bilincaltindan kaynaklaniyor lunedor :p

benimde oluyor çünkü kendimi resmen top haline getirerek uyuyabiliyorum. yani bacaklarım midemde kollarım kafamın altında yan dönmüş vaziyette. haliyle kolumda izler ve uyuşukluk oluyor sabah. bende rahatsızım bundan ama vazgeçemedim.

Mustafa kutlu

henüz okumadınızsa: cehov. hürmetle: salinger.

sayfa sayisini azicik daha artirirsan borges'i tavsiye ederim.

Barış Bıçakçı
Ahmet Büke

spoylır vereydin.

threesome işkencesi, evet çok etkili olabilyor.

Ee, peki sonra ne oluyordu?

(bkz: wayfarer) gibi görünüyor.

Edit: İtici bence, herkesin gözünde aynı gözlük.

"İtici" diyebileceğim kadar kötü değil; "Güzel, alınabilir." diyebileceğim kadar da iyi değil.

(git: 269634)

hala moda olması şaşırtıcı. herkese olmaz; denemeden almayın.

wayfarer değil mi? wayfarer çok güzel bir model ama herkese yakışmıyor. sokakta br ton heves edip almış, suratına hiç yakışmamış insan görüyorum. deneyin, yakışıyorsa alın.

Psikolog.(Psikiyatrist değil)

spor işe yarar mesela. dövüş sporları da iyi bu konuda.

yine olmuyorsa psikoloji uzmanına danışabilirsin belki.

önceden çok bilinmesede sinirli ruh hali ve hatta küfür etme gibi durumlar genetik olabiliyo ailede falanda varsa kaçmak pek mümkün değil misal bende aynı durumdayım ve sinirlenince mide ağrıyışı bile babama çekmiş yapacak bişey yok biraz kendinizi telkin etmeyi öğrenmek amaçlı belki psikolog işe yarar.

dövüş sporları kesinlikle. ben ergenliğimde, tipik ergen triplerinin çok daha ötesinde sinirli bir insandım. ona buna kızar, baş ağrısıyla cebelleşirdim. sonra birden aklıma nerden estiyse, thai box kursuna yazıldım. öyle kavgacı bir tip de değildim hani, niyeyse giriştim öyle bir olaya, 6 ay gittim, sonra lisans çıkarma muhabbetleri dönünce, bıraktım direkt. ama bana o kadarı yetti de arttı bile. pamuk gibi oldum, ne sinir kaldı, ne birşey. tavsiye ederim.

ha şimdi çok saçma geliyor, ne işim vardı dövüş sporlarıyla diye düşünüyorum ama faydası olmuş demek ki zamanında.

Psikiyatr.(Psikolog değil)

-depresif yönün ağır olduğu manik depresif bozukluğunuz olabilir.

aynı sizin gibiyim.daha dün biriyle kavga ettim.nerdeyse dövücektim.ama sonra düşününce çok gereksiz çıkışlar yaptığımı farkettim.olan bana oluyo çünkü.siz sinirleniyosunuz karşı taraf çok rahat.ben istiyorum ki o da bana bağırsın çağırsın ama yok.insanlar çok rahatlar,siz de öyle olun.ne yaparsanız kendinize yaparsınız.haklıyken haksız duruma bile düşürebilir sizi bu siniriniz.ben kendimce bi karar verdim.hiç sinirlenmicem artık hiçbişeye.dünyanın en geniş insanı olucam.kendinizi böyle telkin edin sizde.

öfke terapisi. öfkeni dövüş, bağırma vb bir şeyden çıkartmak değil, öfkeni kontrol etmeyi öğrenmek. işin sırrı bu.

bahsettiğiniz tecrübelerin sıhhatli olmadığının farkında olmanız, iyi ve çözüme dönük. "beni öfkelendiriyorlar, baksana ne kadar salaklar" dememeniz de öyle. şahsen, a different dimension gibi düşünüyorum. öfke nöbetleri ciddiyetle ele alınmalıdır... bekleyince düzelmek yerine, yaş aldıkça daha fena olabilirler de... kahveyi, kolayı, çayı, şekeri azaltmak kısa vadede kısmen rahatlatabilir sizi. yine de, hekime danışmanızı tavsiye ederim. konu üzerine okumak da size içgörü kazandırabilir.

ilaç kullanma..

küçük bir seyahate çık mümkünse yalnız git =)

pek bişey anlamadım ama zaten ilaçların etki etmesi zaman alan birşey. doktor verdiye almalısın,belli bir süre geçtikçe yararını görüceksin.

emarelerin birkaç hafta sürmesi lazım, teşhise varabilmek için...

psikiyatrist olmak için toplam 12 sene dirsek çürütüyorlar. internette senin kısacık yazın üzerinden yorum yapan, tanımadığın kişilerin çözüm önerileri, kendi düşündüğün çözümler; 12 sene okumuş adamın çözümlerinden daha güvenilir olabilir mi? doktorun uyku için verdiği ilacı kullanmayıp sonra da uykusuzluktan şikayet etmen mantıklı mı? psikiyatrik ilaçların etki göstermesi birkaç haftayı bulabilir. ayrıca ilaçlar ilk kullanıldığında ters etki de yapabilir. durumun kötüleştiyse doktorunu ara. adı üzerinde doooktorrrrr.

mikroplara yardımcı olmak istiyorum diyorsan git ol tabi de geç kalmışsın.

evet geç kaldın.
zaten gerek yok grip için aşı olmana, eğer başka bir sağlık sorunun yoksa ve çok yaşlı değilsen.

acayip bi salgın var bu ara. antibiyotik kullanmak şart diyolar. 10 gün sonra da düğünüm var amınim.

her gribe antibiyotik kulanılmayabilir.
bol bol dinlenin ve sıvı alın.

grip bu, ilaç kullanırsanız 7 günde, kullanmazsanız 1 haftada geçer. takılmayın siz bol bol dinlenin.

Gerçekten grip mi oldun? doktora gidip teşhis koydurdun mu?.
etrafımdan biliyorum nezle,sinuzit olup girp oldum diyen birçok kişi var.

eğer grip oldu isen bu yıl için tekrar grip olma ihtimalin çok düşük. sen artık grip aşısı yaptırmış gibi oldun.

Çünkü grip aşısı : zayıflatılmış grip mikrobudur.


edit1:10 gün sonra düğün var demişsin. C vitamini alman şart.(bkz: sedergine)

bu demek değildir ki sen nezle sinizut boğaz iltihabı olamyacaksın.

edit2:Grip olduysan antibiyotik etki etmez. Antibiotik sadece Bakteriyel hastalıklarda etkilidir. Grip ise virüs'tür. tedavisi dinlenmek,c vitamini vs.

ben otobüsle seyahat etmeye başladığımdan beri grip olmadım. geç değildir, yani. :)

aşıyı gecin zaten hasta olduysanız, bence bir doktora gidin önce.

onun dışınca c vitamini almak için sedergine öneren insanları falan dinlemeyin. c vitamini almak için sedergine önerilir mi, şaka mısınız? tamam içinde c vitamini var ama ona ek olarak asetilsalisilik asit de var. vitamin için öncelik meyve sebzelerdir.. hadi hiç vitamin alacak meyve bulamıyorsanız redoxon alabilirsiniz sadece c vitamini içerir. ama grip vakalarında ve yüksek ateşte asetilsalisilik asit verilmez yoksa şu risk var (bkz: reye sendromu )

bilmediği konularda önerilerde bulunanlardan dolayı burada sağlıkla ilgili sorulara verilen cevapları da ciddiye almayın bence. dediğim gibi bir doktora gidin.

doktordan geldim. "aferin" verdi yolladı. "eğer 2 gün içinde şikayetlerin artarsa haberim olsun" dedi

evin bereketi derler onlara, zararsızdır, anadoluda her evde olur.

Bizim yazlıkta görmüştüm, 13 katlı binanın, 6. katına camdan girmişti, öldürmeye çalıştım ama çok hızlı.

niye öldürüyorsunuz anlamadım? küçücük hayvandan korkup çareyi öldürmekte bulmak nedir ya? ayrıca kertenkeleler süper şeker hayvanlardır al koynuna besle. çok ayıpladım çok.

evine kedi girse onu da elektrik süpürgesiyle çekecek misin?
psikopat mısın, elektrik süpürgesiyle çekiyorsun.
sevmeyebilirsiniz, korkabilirsiniz ama illa öldürmeye gerek var mı?

kertenkelenin herhangi bir zararı yoktur. büyük ihtimalle o da dışarı çıkacak yolu arıyordur.
"timsaha benzeyen" nedir yahu? yok t-rex girmiş eve. :)

seni gece uyurken ısırır. salgıladığı bir sıvı sayesinde tüm iskelet sistemin yavaş yavaş çöker. sıvı olarak hayatına devam erdersin.

eve giren 'kertenkele'nin aslında adı var,
şudur aslında sizin eve giren;
www.bocekilaclamasi.gen.tr

bunlar bir nevi gecko deniyor bunlara :) leopard gecko olanlar mesela tanesi 100 liradan satılıyor. pet olarak besleyebilirsiniz.
ama arkadaşların dediği gibi; evin bereketi olarak da söylenir anadoluda. örümcekleri temizler, size zararı olmaz merak etmeyin.
öyle hayvanı öldürmeye de kalkmayın.
cani misiniz kuzum?

ya hacılar tamam eyvallah demekki korkulcak bişey yokmuş.insan erkek haliyle bile çekiniyor yani lambanın dibine doğru gitti bu sonra ses seda yok ee nerdeki bu sinek ilacı falan fayda etmez mi ? ilacı var mı?

@mahsunkul hacı walla böleydi ama bukadar benekli değildi.

sonra hacılar bide kertenkele öldürmek sevap diye okumuştum ben buna nediyorsunuz ?

www.youtube.com

Sence?

geçenlerde bir tanesi bize misafir geldi. evde iki kedi var ve hayvana musallat oldular diye dışarı çıkarmaya çalıştık kaçtı eşşek sıpası.

ama daha önce besledim ben o eve girenlerden pek de şekerdi. soğuk kış günü daha şeffafcık minicik bir şeyken gelmişti. kedinin mutfağa girmesini yasaklayıp elemanı mutfakta beslemiştim. lavabonun kenarına yeşillik falan koyuyordum. sonra büyüdü serpildi ve apartman boşluğuna göç etti.

demem o ki, heyvancık size hiçbir şey yapmaz. kendi kendine takılır. sonra da çıkar gider. ellemeyin garibanı.

Durup durup şu hayvanı öldürmek sevap diyen bir din... :/

@dungangadunganga dostum bende onu diyorum işte bizim dinimize göre cana kıymak günah şimdi bu işin doğrusu nedir bilen yok mu?

yada bana çözüm söyleyin bahçadaki kediler yesin iti.

öldürmeyin. zararsızdır. birkaç güve yer, gider.

iyide nerden geldi nerden gidicek camı açık bırakınca mı geldiki hee bide şu var hadi geldi nerden gidicek lambanın dibindeki çukura girdi ses seda yok

valla dostum en son kendi bilcee iş bugece görürsem elektrik süppürgesini boylar fazla direnirse tel süpürgeyi yer kafasına bunla mı uğraşcaz yahu

hocam süleymancıktır o..
ben tüm yaz 2 yetişkin 2 çocuktan oluşan bir aileyi besledim..
evin bereketidir, zararsızdır, zaten genelde duvarda tavanda filan takılır.
evde örümcek, karınca, sinek ölüsü filan ne var ne yok temizler.

hacı ya bi sabah suratımda uyanırsam var yaa işte ozaman yarreaa yering :D anlaatabilmişimdir umarım

o ancak eliniz boyutundaki hayvanın sizden ölesiye korktuğunun farkında mısınız? o hayvanın günlük diyetine kesinlikle uymadığınız da göz önüne alınırsa hayvancık size ne yapabilir ki? işi gücü yok da sizin üzerinizde mi gezecek? bu yaz eve girenle gecelerce aynı odada kaldık. hayvanın kuyruğunun ucunu bile görmedik. dokunmayın minicik şeye. ayrıca vakti zamanından beri oraya buraya diktiğimiz beton yığınları nedeniyle o hayvanların yaşam alanına tecavüz ediyoruz. gezecek yeri kalmayanlar da o yığınların içine giriyor. onların yaşam hakkına da saygı gösterin biraz.

@kedili madam iyide hacı evde ben kiracıyım benim bi dikili ağacım yokanlican üst kata gitsin ya gece tam yatacak vakit nerden çıkarki yani bide böyle kafası güzel gibi bakiyo insana :D

bi odanın camını falan aralık bırakın hayvan çıkar gider. zaten minicik şey. her yere sığıyolar.

umarım gider yoksa bende demiyorum illede asalım keselim ama böylee bayık bayık bakması adamı uyuz ediyi ya tepkide vermiyor ya

haber.gazetevatan.com

arkadaşım sen kaç yaşındasın?
bunca insan sana anlatmış, zararsız diye. kimileri de çıkmış sana 'belki anlarsın' ümidiyle daha detaylı anlatmış. habitatlarından bahsetmiş, yaşam alanlarını saymış.
sen hala yok ev benim değil, yok elektrikli süpürgeyi çıkarırım bilmem ne.
Maganda mısın sen?
hayvan nereden geldiyse oradan gider, merak etme kalmaz senin evinde.

ulan ne insanlar var ya. biz de adam sanıp laf anlatmaya çalışıyoruz.

@mahsunkul adamlığını ispatladın uzayabilirsin.
(bkz: fobi)

cpu

adetli getiricen ufak bişey olduğu için.

iPad de elinde kalmaz muhtemelen, rahat satılır.

cpu ile iyi para kazanamayabilirsin.

misal Intel I7 2600K işlemciyi Amerika'dan en ucuz 289$ a alabilirsin. Tabi bir de state tax ödeyeceksin bunun üzerine. vergi olmasa bile 510 TL filan yapıyor.

Forumlarda 2. el 2600K'ları 510 liraya, garantisiz gelenleri de 560-580 liralara satıyorlar.

630 lira zaten garantili ve sıfırı.


ama küçük tabi. 100 tane alsan (60 lira karla satacağını düşünerek) 6000 lira kar edebilirsin ama toplamda bağlaman gereken para 50bin lira :) o kadar büyük parayı bağlamak istemezdim.

tabi sen o 100 işlemciyi satarken döviz kurunda aleyhine bir değişim olmaması lazım. intel'in de işlemciyi ucuzlatmaması lazım.

pekçok getirtip satamayacaksanız, karına değmez - bence.

apple urunleri en temizi. macbook pro olabilir.

elimden geleni yapıyorsam, şanssızlık. ama mücadeleyi bırakmamak lazım.

İşler çok kötü gidiyor ve kendimde bir hata bulamıyorsam düşünüyorum evet bu karma mevzularını.

karma hissiyatı gelebilir de, sen elinden geleni yaptıysan ve yine de sıkıntı devam ediyorsa yapacak bir şey yok ne yazık ki

kendi adıma, kısa süreli üzülme, 2 sigara, sonra çözülebilir mi çözülemez mi şeklinde risk analizi diyebilirim, yapabileceğim bir şey varsa direkt aksiyon; yoksa da s.ktir etmek gerek.

isler yolunda gitmediginde isleri yoluna koymak icin isler gucler izlerim keh keh keh.
isler yolunda gitmesi sucu ilk kendimde ararim. once kendimi sonra seni vururum nihoha.
bana bir seyler anlat canim cok sikiliyor :(

metafizik fikirlere kapılmamalı. nesnel sebepleri vardır her vaziyetin.

- karma
- "ne yaparsan elinle o gelir seninle" (atasözü)
- "başınıza gelenler kendi ellerinizle kazandıklarınızdır" (ayet)
www.kuranmeali.com

gerekli.

5-6 yıl daha bekle..sonra evlen.

Bana hep yaşlandığında içinde bir ukte kalacakmış gibi geliyor.

10 yildir yalniz yasadiktan sonra evlilik seni cok buyuk ihtimalle daha mutlu etmeyecektir ve hatta daha huzursuz, rahatsiz etme ihtimalinin yuksek oldugunu soylemeliyim.

ben evliliği ve çocuk sahibi olmayı düşünmüyorum.kağıda atılan bi imza benim için önemli değil.yani çok gereksiz bişey.ama rica ediyorum illaki evlenecekseniz bile lütfen çocuk yapmayın :)

ben de dun gece dusundum bunu icerken.

su anda cocugum olmasini cok isterdim mesela. boyle havada hop hop yapayim, burnumu tutsun, gulsun, hayatta en fazla babasina guvensin; bunlar cok guzel de, acayip buyuk bir sorumluluk. kaldi ki, hayatimin sonuna kadar beraber yasayacagimi dusundugum bir kadin olacagina da inanmiyorum su an icin.

26/m/ankara :D

edit: son cumleyi "kaldi ki, hayatimin sonuna kadar beraber yasamak isteyecegimi dusundugum bir kadin olacagina da inanmiyorum su an icin." seklinde degistirirsem daha iyi ifade etmis olurum kendimi.

şunu okumanı tavsiye ederim
www.eksisozluk.com

kuşak farkı
bağırıp çağıran bir çocuk
kadın dırdırı
kıskançlık krizleri
sürekli bir koşuşturma...

evlilige ve cocuga su anda bu gozle bakiyosun. kendi kendine yetiyosan, soyunu devam ettirmek gibi bi derdin yoksa, yeterli bencillik seviyesine ulasmissin demektir. su siralarda evlensen ve yukarida saydiklarinin biri bile gerceklesse, "hay akilsiz basim!" deme ihtimalin yuksek. ayrica, henuz dogmamis bir cocuk olarak, daha beni tanimadan, beni, "alışveriş merkezine gidince bağırıp çağıran ve zaptedilmesi gereken bir çocuk" diye tanimlayan bir babam olsun istemezdim dogrusu.

kendini de "yalnızken mutlu olan biri" olarak tanimliyorsun.

kendini "yalnızken mutsuz olan biri" olarak tanimlayacagin gun gelene kadar evlenme. oyle bir gun hic gelmeyebilir. ama gelebilir de...

ama bencil oldugunu goz onunde bulundurarak bir hatirlatma: istatistikler, evlilerin daha uzun yasadigini gosteriyor. bu senin icin bir anlam ifade ediyorsa tabii...

@ basond / sağolun.

@ soljenitsin / 5-6 sonra durum daha da kronik hale gelebilir bence, yani bu karar 32-33 ten sonrasına sarkarsa gerçekten problem büyüyecektir.

@ roket adam / beni düşündüren tek nokta bu. 60 yaşında iken bir gün "ya bir çocuğum olsaydı keşke" demek ürkütüyor bazen, ne yalan söyleyeyim...

@ ritsos / aynı düşüncedeyim. işte bir anti-tez çıkar mı / yanlış mı yapıyorum acaba diye sorma gereği hissettim.

@ gece kelebeği / sağolun ama cevabım hayır. Ama kesinlikle evlilik teklifi alan erkekler bunu olumlu yönde cevaplamaya meyilli olacaktır, şanslısınız.

@ rock n roll / Esasında gen havuzuna pozitif katkı yapacağımı düşünüyorum genel olarak. Kağıda atılan imza konusunda ise, yine bir çeşit bürokratik işlemin olması gerektiği kanaatindeyim.

@ osuruklu / çocuk sahibi olmak güzel bir şey aslında ama büyüyene kadar epey bir enerji götürüyor gibime geliyor. Doğrusu kendimi "baba" olarak göremiyorum. Daha komiği var, ortaokulda "at" yaptığımız; yani ağzına mendil geçirip üstüne oturduğumuz bir arkadaşımız vardı. Şimdi genel cerrah olmuş ve bir çocuğu var, facebook daki resimlerini görünce ciddi bir beyin sarsıntısı geçirdim.

@ izaleyisuyuu / harika bir yazıymış, teşekkür ederim.

@ compadrito / bildiğim kadarıyla bebekler şu şekilde dünyaya gelmiyor; www.youtube.com . Dolayısıyla olayı duygusallıktan uzak ele aldığımı düşünmeniz doğal, lakin ben daha gerçekçi ve somut yanlarını ortaya koymaya ve özellikle belli bir yaştan sonra oluşacak negatif etkilere odaklanarak yazdım. Algıda seçicilik gibi düşünebilirsiniz, zaten bir anlamda evlilik hakkındaki düşüncemin yansıması bu. Olumsuz tarafların belli bir noktadan sonra daha çok göze batması. Bencil olduğumu, ya da herkeste biraz olması gerektiğini düşündüğüm otonom bir bencillikten daha fazlasına sahip olduğumu pek kabul etmiyorum.

cinsiyeti yaymak kötülüklerin en affedilmezidir. içinde bulunduğun buhranı bir başka yaratığa bulaştırmaktan daha sadistik bir şey olabilir mi? evlenme, çocuk yapma ve sadece yaşa. tabii bence.

herkes zaten genlerine çok güveniyo da sorun o değil.şu dünyaya çocuk getirmeyin.yazık şu çocuklara ya valla çok acıyorum ya

@ ziggypop / Bir buhran içinde değilim bence; yalnızca toplumda dayatılan belli bir "evlenmek gerek artık" düşüncesinin, "yalnızlık konusunda herhangi bir sıkıntısı olmayan" birisi için de açıklanması gerektiğini düşündüm. Her fikre açığım ve zaten belli bir ikilemde olduğum için bu soruyu sordum. "Cinsiyeti yayma" konusunu pek anlayamadım ve kimseye bir kötülük yaptığımı sanmıyorum. En azından ekşi duyuru' yu okuyup evlenmekten soğuyacak birisi varsa bence bu onların kendi irade sorunudur.

@ rock n roll / Evlilik hakkındaki düşüncelerimden sonra "çocuk düşmanı" imişim gibi bir hava oluşması biraz tatsız oldu bence. Çocuğum olduğu zaman kırbaçlayacağımı falan düşünmüyorsunuz değil mi ? Bilakis çocukların, kendilerine ilgi ve şefkat gösterilen sağlıklı bir aile ortamında büyümesi gerektiğini ve çocuk eğitiminin çok ciddi sorumluluklar içeren bir görev olduğunu düşünüyorum. Tavşan gibi yavrulayıp çocuklarını umursamayan bir ebeveyn adayı olmaya en uzak kişiyim bu bağlamda.

// rock n roll' un mesajı üzerine edit: kendisini yanlış anlamışım. Kusura bakmasın. Cevapları ve cevaplarınız için teşekkür ederim.

bence gerekli değil. evli çiftlerin bikaç seneden sonra birbirini sevmediklerini düşünüyorum. birey olamamış, kendi iç huzurunu bulamamış insanlar zaten hayatlarında bir dönemeç olarak gördükleri evlilikte de bir süre sonra mutsuz oluyor. ama bir ilişkinin illa hüzün getireceğini de düşünmüyorum.

merhaba.
bence de gerekli değil.
21 yaşındayım büyüyünce sizin gibi olmak istiyorum.

Lakin şöyle bir anket var, belki alakalıdır.

sites.eksiduyuru.com

Gerekli değil. Mevcut düzeninizi muhafaza edin ve gidebildiği yere kadar gidin. Belki 10 yıl sonra çok daha farklı düşüneceksiniz, belki 10 yıl sonra gerçekten bir kadını/gerçek bir kadını seveceksiniz, huzuru onda bulacaksınız ve ömrünüzün sonunu onunla getirmek isteyeceksiniz. Yani belki kendiliğinizden o kadınla aynı evin içinde yaşam sürmeyi dileyeceksiniz. Olmayan şeyler değil bunlar. Çocuk/yaş farkı konusuna gelince; -Türkiye'de yaşadığınızı varsayarak- böyle bir hayata, bu şartlara gelmese daha iyi gibi sanki, bilemedim.

evlilik millet çenesini kapatsın, diye lazım olabilir de... sizin kadın ve erkek ilişkilerine dair pek menfi önyargılarınız olduğunu düşünüyorum. zannettiğim gibiyse, kendinizi haklı çıkaracak ilşkiler kurup, "kendini doğrulayan kehanet"lere mahkum olabilirsiniz...

pastil. otacinin meyanballi pastili ya da stepsils balli limonlu isine yarar.

Eğer uzun süre zorlarsan dinlendirmeden direkt enfeksyona bağlıyor zaten. Sese en iyi gelen şey uyku. Uyumana dikkat et. Keskin şeyler (nane pastil mentol vs.) bazen açacağına daha çok tahriş edebiliyor.

sesi doğru kullanmayı öğrenmek de işe yarayabilir, sanki...

normal çay pek iyi gelmez çay yerine ıhlamur iç.her teneffüs su iç.boğaz ağrısının önüne geçtiğini söylüyor doktorlar.eczanelerde satılan mikrop öldürücü boğaz spreyleri var.onlar da iyi gelir.

Gümrükte takılır onlar ben söyleyeyimde.

ben satın almıyorum, arkadaşım satın alıyor bana yolluyor. bu halde bile takılıyor mu?

arkadaş yollarsa takılmayabilir. yine de, kesin bilmek lazım.

çok sıkı denetim var gümrüklerde bu konuda. 500 gram'ı aşmamaya çalışın 1 kilo sonrası x-ray denetiminden geçiyor.

tamam da ben bana arkadaşımın ücretsiz olarak yolladığını kanıtlayamam mı?
ingiltereden birisi bana hediye olarak protein tozu yollayamaz mı yani :D
nelerle uğraşıyoruz vay aq ya.

Şimdi şöyle söyleyeyim, gümrük müşavirliği yapıyorum. Yurtdışından arkadaşınız satın alıp size bir eşya göndermeye çalışsa bile bunun yanında bir fatura göndermesi gerekir malum bu tarz hızlı kargoyla gelen eşyalarda da sınır 75$ ki bu bedelin altında gelen eşyaların bile mahiyetine, kullanım amacına göre gümrükte takılma ihtimali var. Bu tarz sporcu gıdaları vs yalan olur ben söyliym tekrardan.

9'uncu nesilim

75 doların altında olsa bile mi yalan olur bu sporcu gıdaları?

aynen öyle. sporcu gıdalarına yasak var hatta ilgili madde de şöyle bir şey;

Gümrük Müsteşarlığı Gümrükler Genel Müdürlüğü

3 - 13.06.2010 tarihli ve 27610 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının 65 nolu alt bendinde tanımlanan "takviye edici gıdalar" ile 06.12.2003 tarihli ve 25308 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Türk Gıda Kodeksi 2003/42 nolu Sporcu Gıdaları Tebliği'nin 4 üncü maddesinde tanımlanan "sporcu gıdaları"nın posta ve hızlı kargo yoluyla getirilmesi mümkün bulunmamaktadır.

Ancak, bu kapsamdaki ürünleri doktor tavsiyesi ile kullanan kişilerin, hastalıklarına dair resmi hastaneden alınmış bir raporu ve doktorun önerdiğine dair bir reçeteyi, milli sporcuların ise "Milli Sporcu Belgesi"ni ilgili gümrük idaresine ibraz etmeleri halinde söz konusu ürünleri posta ve hızlı kargo yoluyla getirmelerine izin verilir.

şöyle bir kaç örnek vereyim;

www.bodyforumtr.com

geçen sene bodybuilding.com'dan alıyordum ürünleri o yasa çıktı her şey yalan oldu evet.

Merhabalar,
www.gondering.com ile periyodik gonderimle gumruge takilmadan isteyebilirsiniz.

cinsiyedi ayırt ediyor tabii.kedim beni manitası sanıyor gayet de sahiplendi hani :D

ayırt ederler. sadece cinsiyet değil, kişi de ayırt ederler. tıpkı insanlar gibi bazı kişilere hemen kanları kaynar, bazılarına da ilk görüşten gıcık olurlar.

cinsiyet ve yaş (çocuk yahut büyük) ayırabiliyorlar.

ilaveten: "süs köpeği" unutulmalı bir kalıp.

lmgtfy.com

yok ben özet geçmek için istedim burdan? o kadar bilgiyle uğraşmak istemedim bir bilen vardır diye

cinsel ilişkiyle bulaşır,french olmazsa öpüşmeyle bulaşması çok zor.

vücut salgıları karışıyor işte, daha neyin alışverişi olacağıdı...

Öpüşmeyle ağzında yara valan varsa bulaşır HIV. İster french olun ister swiss olsun

virüsler salgılar yoluyla iletiliyor.

bazısı mukus, bazısı kanla bulaşır. korkulacak tek virüs hiv değil, bu arada.

annem 45 yaşında, çocukluğundan beri gece yemek yemeyle mücadele etmiş. başaramadı. ta ki işe başlayana kadar. artık geceleri yorgun olup uyuduğundan yemek yemek için kalkmıyor. aynı şey bende de var, ne yazık ki. demin mesela epey bi tıkındıktan sonra zar zor durdurdum kendimi. hemen kendime bir meşgale buldum. onla uğraşırken unutmuşum, şimdi de uykum geldi uyuyacağım ve sabaha kadar yemek yemiyeceğim dolayısıyla. eğer kafaya takarsan ühüü, yandın. sürekli yemek istersin.

kan şekeriniz düştüğünden oluyor. yememeye çalışın; beyin evvelce yediği saatlerde yemek isteyebiliyor. şekerinize baktırın. ilaveten, mide asitliği yükselince de hissedilebilir açlık. şahsen bir iki dilim kepekli bisküvi deneyebileceğinizi düşünüyorum sorun mideyse.

(bkz: garantili zayiflama yontemi/@compadrito)

(bkz: korkuyorum eşkıya)

(bkz: kırk yıllık tinerciyim böyle kafa görmedim)

Yaptığınız işe göre değişir.

Erotic shopta çalışıyorsan normal, bir bankada çalışıyorsan garip.

değişik bir mizah anlayışı varmış, denilebilir, belki.

Seks yoksa aranızda sorun yok.

ahah:D
iyiymiş.
iş mi atıyor acaba sana.
götü duvara daya derim:)

bi arkadaşın patronu da "selam dasti" diyerek giriyordu ofise.

karsilik olarak "selam panpilipinpon" dersen bi fikir edinebilirsin belki.

selam bile vermeden, burnu ve gotu havada ego manyagi patronlarimi dusununce, bulmussun da bunuyorsun diyebilirim...

samimiyet guzel seydir, kotu bir espri zekasi da olsa hayatina espri anlayisini yansitmis patron, ego manyagi orospu cocugu patrona gore iyidir.

yiğit özgür, sen misin panpa? =/

ınsan olmak kadar agır bırsey var mı be? akıl var herseyden once o akılın olması zaten ınsanı yoran. omrum basarısız gecıyor. okul hayatım uzadı hemde cok. 27 yasında mezun olacam. ozel okulda okuyorum. aılem ıflas etmek uzere. gerısını sen dusun. hayat boka sarmıs amk. yuku agır gelıyor. mıllette o got olsa herkes kafasına sıkar zaten

çok da ütopik bir hale sokmamak lazım "insan" mefhumunu...

bilinç akışı'na gelince, zorluğu hakkında söyleyeyim, hayali ve dikkati geniş zihinler içindir, bu sebeple zordur, fikrindeyim; takip etmesi, geçişleri yakalaması ve geçmelerle yakalanan zenginlikten zevk alması zordur.

yasamaktan kasit ne ona bakmak lazim.

ben ögrenmeyi, tecrübe etmeyi cok severim , bunuda yaptim genelde. ama yoruldum, yasamadigim sey kalmadi.

cok zor durumlarda kaldim, üzüldüm, ama simdi bakiyorum mesela "ulan negzel tecrübe olmus amk" diyorum, bir daha olsa yapmam diyorum.

kisacasi ben tatmin oldum diyebilirim.

Resimdeki karışık renkten diyorum, iyi geceler..

lacivert

mor, mosmor :)

burda da mor. bazı yerlerde lacivert. yeşilimsi, bile...

bir düş sokağı sakinleri parçasıdır;

fizy.com

gece mavisi(parliament mavisi de denir)

en az dört adetinin rendelenip herhangi bir sıvı ile içilmesi ve iki saatlik bir süre beklenilmesi durumunda kimi bünyelerde bir büyük votka etkisi yaratan, kimi bünyelerde ise sadece gözleri kanlandırıp koltuğa yıkan, ama her halükarda ağzı kurutan ve refleksleri yavaşlatan doğal uyutucu. siyah kediler ve saruman vizyonları oluşturmasıolası değil gibidir. çok alınması durumunda* bir güne yakın uyumanızı sağlayabilir. tembel ve uyuşuk tabiatlı kişilerin temiz bir şekilde kafa yapmasını sağlar.
(ether, 25.05.2004 00:08 ~ 29.07.2008 11:19)

Incisozlukte her okudugunu uygulamaya kalkarsan belki bu sefer degil ama elbet baska bir zaman olursun.

arkaü kalkmış cevapları sallama, öldürmez.

öldürmez de... meraklı bir dost, kafası boktandır, demişti.

inançlı biri değilim. Ama gerçek mesih gelse nasıl anlayacaksınız? Ona da deli muamelesi yapmayacak mısınız?

tam olarak emin olmamakla birlikte, bu kişinin zamanında yaptığı bazı siyasi konuşmalar sebebiyle hapse atıldığı, oradan çıktığında da bu şekilde konuşmalar yapmaya başladığını duydum. belki orada yaşadığı bir şeyler onu bu hale getirmiştir. tabi emin değilim, sadece duydum.

Ben bu adamın hayatını araştırdığımda gerçekten üzülmüştüm. Eski Refah partili. Hatta o zamanlarda Erbakan'ın varisi olacağına kesin gözüyle bakan birisiydi. Yani şuan başbakan o olabilirdi.
Anlatılanlara göre hapishanede uğradı şiddetli baskılar sonucu bu hale gelmiş. Zihnen çökertildiği, telagram vs. gibi yöntemlerle bu hale getirildiği söyleniyor. Bunlar ne kadar doğrudur bilemeyiz ama o hapishane ortamı bile bireyin psikolojisini bozmaya yeterlidir.

Youtube'da bu adamın eski konuşmalarına rastlayabilirsiniz. Hitap yeteneği yüksek olan, gayet tutarlı ve mantıklı konuşan -tabi kendi görüşüne göre- birisi. Ama son hali ise içler acısı.
Kendisi şuan hala Almanya'da yaşamakta.

hekime ihtiyacı var, bana kalsa... ama kalmaz, yani.

can sıkıntısı illa ki olacak bunun yanında evin sorumluluklarda oluyor.çamaşırını ütünü kendin yapacaksın yemeğini kendin yapacaksın bunlar çokta kolay değil.

tek iyi tarafı özgürsün istediğin saatte dışarı çık.gece 3 te kokoreç yemeğe çıkıyorum taksicilerle muhabbet ediyorum iyi oluyor yani ama dediğim gibi sorumluluklar da insanı bezdiriyor.

herkesin harcı değil, abisi... tek başına kalınca sofra kurmayı, yatak toplamayı bırakabiliyor insan. misafir gelince gitsinler istiyor, gidince gelsinler... efkara meyyal biriyseniz, civarda yakın ahbabınız yoksa, tavsiye etmem.

*3 gün dışarı çıkmayınca insan kendi sesini unutuyor.
*istanbul gibi bir şehirde, merkezi bir yerde tek başına ev geçindirmek bir dolu masraf.
*aile evinde yediğin içtiğin şeyler kendi evinde yine masraf.
*yemek içmek dert. sürekli dışarıdan söylüyorsun, göt göbek problemleri.

hocam çok klişe olacak belki ama " yalnızlık Allah' a mahsus " derler ya hakikaten öyle. benim gibi kendi kendine eğlenebilmeyi bilen biri bile 2-3 gün evde tek kalınca ne yapacağını şaşırıyor. Boş duvarlara bakmaktan başın dönüyor. canın hiçbir şey yapmak istemiyor. kontrolünü kaybediyorsun.

bir de bu işin hastalığı - sağlığı var. yanında birinin olması her zaman daha iyidir.

kendini tuvalet temizlerken hayal et .

Ders Calismam lazim yurt disinda yasiyorum, dershane felan buralarda yok evde de yegenler felan hep bize geliyorlar okuldan sonra, yani bir kac ayligina da olabilir bakalim tesekkürler cevaplar icin!

''kendi tuvaletini temizlerken hayal et'' diyenler ana babasına yada ev arkadasına bok temizletmeye meraklı insanlar oldugundan bu hayali siktir et.

karışanın olmadığı görüşenininde kendi insayatifinde oldugu bi dünya hayal et

sonra karar ver bok temizletmek mi ? özgürce kendi bokunu temizleyip temizlemeyeceğine karar vermek mi ?

Bunu yap, bireyselliğe bir adımın olmalı. Klasik "yalnız yaşam zordur" tespitlerine kulak asma. Tek başına yaşayan insanlar, çoğunlukla aklı başında ve donanımlı tiplerdir. Bu, kendini zihinsel olarak geliştirebileceğin bir alternatiftir de aynı zamanda. Aksi durumda herhangi biri gibi yaşamını sürdürecek, türk toplumunun "birbirine yapışık yaşamlar" tarzına örnek telkiş edeceksin.

hazır mantı tüketiyosan gdo lu soya ların etkisi olabilir, mantıyı kes el kremi kullanıyosan onada ara ver, kortizonlu krem kullanabilirisin kısa süre için, iyi gelir.

sadece elde? tuhaf...

bir tekir, bir sarman

bizim evde 2 kedi var ve sahibi biziz. mamasını kim veriyorsa sahibi odur ve istediği zaman sevme hakkına sahiptir :) sıkıysa başka türlü olsun eheh aç kalır :)

birkac ay oncesine kadar 2 kedi vardi evde. birini kaybettik. simdi bir tekir.

bahcede en az 3 en cok 8 kedi oluyor zaman zaman. saglik sorunu olan varsa onunla da ilgilenmeye calisiyoruz.

2 kediyle yaşıyorum, dozunu ayarlayarak kızım ve oğlum demeyi tercih ediyorum.

2 melez sahibiyim, bir dişi, bir erkek. Tekir diyordum başlarda ama melez olduğunu söyledi çoğu kişi. Prens ve Prenses. Şuradan buyrun:

www.youtube.com

Kanalda diğer videoları da mevcut sıpaların. :)

5 senedir bizimle yaşayan panterden sonra 2 ay evvel sokakta bulduğum 4 yavru da bizim evde artık, onları yuvalandırmaya çalışıyorum, 5 kedi bir ev için çok fazla çünkü :)

uzundur bakacaktım, petarkadas'ta kaç kedi var diye, bu soru üzerine baktım. 11500 kedi görünüyor. petarkadaş üyesi olmayıp bir sürü kedi bakan insan biliyoruz, diğer taraftan. sevgiliyle biz iki güneş parçası bakıyoruz, üçüncü ve sonrakiler için ev değiştirmeyi bekliyoruz... ama kış için eve almayı düşündüğümüz civar kediler var. geçen sene bizim kuleye tırmanıp, mama yemeye gelen bir elmas kışı geçiremedi, mesela... ikinci kediyi evlat edinen üçüncüyü, üçüncüyü edinen dördüncüyü hayal eder oluyor. büyücüdür kediler, galiba ondan.

bennn :)1 tane dana mız var :) facebooku bilem var IT'S DANA :)

benim danışmanım maillerime 20 dk içinde cevap veriyor, her türlü dersle ilgili/ilgisiz sorunumda yardımcı oluyor, yol gösteriyor, 2.sınıfta yatay geçiş yapmak istediğimde öğrenci işleri 3 kez "bursun kesilmez" dediği halde ve ben danışmanıma konuyla ilgili hiçbir şey söylemediğim halde, yatay geçiş başvurumu gördüğünde beni arayıp bursumun kesileceğini söyleyip, ilgili yönetmeliği gösterip, öğrenci işleriyle kavga bile etmişti.

nispet yapar gibi oldum ama, sizinki biraz şanssızlık sanırım.

sizinkinin şansızlık olduğunu düşünmüyorum, @o degil dee 'nin şanslı olduğunu düşünüyorum :) çünkü danışman hocaları yani akademisyenler prof'lar bu tür idari işleri hiç sevmezler. genelde bir araştırmana bu görevi bırakmışlardır.

okuldaki mailini kullanmamasına imkan yok. tüm kurum içi yazışmalar o adrese yapılır. ihmal ediyordur ya da çok meşguldür.

çok işe yarıyor ancak öğrenciler danışmanların sadece 1 öğrenci için var olduğunu düşündüğünden böyle olaylar oluyor. benim danışmanımın 70 kadar öğrencisi var ve her biri günde en az 5 mail atar kadına. e şimdi o napsın? bi' yandan verilecek dersler, bi yandan öğrencilerin dertleri vs vs vs. özellikle öğrencilerin ufacık araştırmalar ile erişebilecekleri bilgileri dahi çok büyük bir gerzeklik örneği ile danışmanlarına mail atarak sorması onların işlerini zorlaştırıyor.

ayrıca bildiğim kadarıyla boğaziçi'ndesin sen. derslerin çakışıyorsa derslerin sectionlarını değiştirmeye bak. tek sectionlı derslerse çakışma olması neredese imkansız, aldığın dersleri tekrar kontrol et. 1'den fazla sectionı varsa derslerin diğerlerini dene ve programını düzeltene kadar böyle devam et. biliyorum, şu hoca iyi bu hocanın notu bol diye dersler alınıyor ama herkes bunu istediği için o dersler öyle saçmalaşıyor zaten.

ayrıca belirtmek gerekiyor ki her ne kadar biz onlara "danışman" desek de onlar "adivsor". yani böyle bir durumda devreye girip senin yapman gerekenleri yapması gerekmiyor. onun işi hazırladığın programı incelemek ve onaylamak, onaylamazsa düzeltmen için neresinin uygun olmadığını belirtmek ve "akademik" alanda sana yardımcı olmak. ancak unutma, o advisorların en az 40 50 öğrencisi oluyor. bir tek sen değilsin.

Boğaziçi'ndeysen bir mezunu olarak söyleyeyim; bütün advisor'ler öyle. Ama yukarıda da dendiği gibi, derslerinin çakışması advisor'unun problemi değil ki. Ayrıca bugün tüm okulda advisor'lerle görüşme günüymüş, orda oturmak zorunda yani, niye gitmedin?

telefon açın. :/

diyor ki canım sıkıldı, dalgamı geçeyim. karşına alıp verecen küsküyü böylesine.

madem ciddi dusunmuyorsan basvur hocam. dalgani gec. en salas halinle, somurturak git. 4 milyar maas iste, ise taksiyle gelirim ucret size aittir falan de.

yani diyor ki,
kalifiye eleman değilseniz bize gelin.

işsiz olmaktansa en azından çalışıp para kazanmak için değerlendirilebilecek bir iş.
işe ihtiyacı olan on binlerce insan var. herkes üniversite mezunu değil, herkes iyi donanımlara sahip değil, dolayısı ile şartları ağır olsa da bu işe ihtiyacı olan insan da var ama.
acımasız olsalar bile...

ya abi iyi diyosun cidden ama piyasa böyle, ben isverene sövüyorumda, piyasaya sövmek lazim.

isveren olsam diyorum , neden daha az vermek varken daha fazla veriyim, diyelim sen almadin bu isi, ama bu isten memnun olcak adam cok var piyasada hatta iyi is abi diye atliicak tip de cok.

müracaat sayısını kısmak için yazıyorlar onları. ha, bu işe bile bir yığın müracaat olur.

Bi' de (edit butonu diye bir şey yok şu an sevgili moderatör, cevabımı silme külahları değişiriz) oturmuş şimdi Kazakistan İş Kanunu'nu okuyorum, Kazakistan'daki personel sözleşmelerini yenileyebilmek için. Bayağı bildiğiniz kıçıkırık Kazakistan. İş hükümlerine baksanız aklınızı oynatırsınız. Türkiye'den fersah fersah ileride.

Haftada 40 saat mesai, cumartesi pazar tatil, 1 yıl ücretli doğum izni, 3 yıl işten çıkarılamama garantisi, en az bir ay ücretli izin... Ulan daha neler neler. Çatır çatır iş garantisi mi diyeyim, işçinin kendini geliştirmek için her türlü eğitimi alabilmesi ve masrafını işverenin ödemesi mi diyeyim, işverenin maaş ödemeyi bir gün bile geciktirse faiz ödemek zorunda oluşunu mu (bizde 20 gün geciktir hiçbir şey olmuyor) anlatayım, ne diyeyim? (Saydıklarım saymadıklarımın yanında devede kulak, saymaktan usandım sadece)

Her şey de piyasa değil. Bu işverenleri böyle arsızlaştıran yasalar biraz da. Fransız iş kanunu olsa ''adamlar medeni be abi'' diyeceğim de, Kazakistan'ın yanında utanç verici durumdayız. O konuda ne desem bilmiyorum.

KAzakistan dev gibi bir coğrafyası olan ama nispeten nüfusu düşük olan bir ülke.

Yönetimi meşruti diktatörlük, ve bol bol doğal kaynaklar var.

Baştaki adam düşmemek için halkı ekonomik olarak memnun ediyor, yerden beleşe çıkan doğalgazı yüksek fiyata satıyor aradaki parayıda halka dağıtıyor.

yarın bir gün doğal kaynakları sıfırla o zaman orasıda buradan betere döner.

Tabii türkiyedeki piyasanın b.kluğu vb durumları var, resmen köle arıyorlar, hatta köleden daha mantıklı yeni sistem beğenmediğin adama yol veriyorsun falan.

Türkiye'de şerefsiz mi yok.

Ssk parası yatırmamak için fellik fellik emekli arayanlara ne demeli?
topunun ırzına geçeceksin arkadaş. öyle sinir oluyorum.

zamanında bir call center firmasında ik da çalıştım. 800 tl maaş sabah 8 aksam 8 mesai ve 30 dk öğle tatili. Yüzlerce üniversite mezunu ve en az 2 dil yabancı dil bilen adamlar başvuruda bulunuyordu:/

kazakistan örnek verilmis ne güzel ama sorun su cidden uygulaniyo mu yasalar.

türkiyede bile ne yasalar var ama uygulamasi sorun...

bunun yaninda gecende newsweek ti yanlis hatirlamiyosan, abd de an itibari ile 100 bin, yüz bin tane kolej mezunu hademe varmis.ki hayvani borclara girip üniversite okuyor ordakiler...

thinkprogress.org

kesinlikle isverenler öyle iyi ,böyle iyi demiyorum ama serbest piyasayi istiyoruz asagi yukari hepimiz, sirketimiz olsa ya da vasifsiz olsa bu adam bunu hakediyo diyoruzda ondan farkimiz ne ki?

is ilanlari boktan bu bi gercek, hayatta adil degil iste...

agzima tekme at diyo

bi arkadas is gorusmesinden geldi, konusuyoruz. ne ariyolarmis falan dedim.

"yarrak ariyolarmis" dedi. bu ilan da o hesap iste.

pazarda tezgah ac ondan iyi zengin olamayan pazarci gormedim olmadi isporta yap