Ben de 2 gün önce para koymuştum hesaba ama bir sorun çıkmamıştı

Bir ihtimal acaba birkac bin tl havale etmesinden iskillenip bu adam burada is arayacak diye dusunmus olabilirler mi? Ben de vize basvurumun sonucunu bekliyorum, sozunu ettigin tum belgeleri de verdim. 2 ve 8 ay once de tamami turistik amacli birkac ulke seyahatine cikmistim, yine de iskillendim. Nasil kanitlayacagiz ki? Turistik gidiyoruz iste, ucak bileti belli, konaklama belli, kalinacak sure belli, isverenin geri donus garantisi belli. Icim karardi su an.

banka işleminden sıkıntı olduğunu sanmıyorum. ben normalde maaş hesabımı kullanmıyorum. para yattığı gibi çekiyorum oradan. ama vize için bunun dökümünü alıyorum. paramı buraya yatırıp döküm alıp parayı geri çekiyorum. bu işlemi de bankaya gitmeden 15 dk önce yaptığım oldu. hiç öyle bir sıkıntı çıkmadı.

bankayla sıkıntı yok. 5 kere schengem aldım hepsinde son gün para yatırdım

asıl sebebi macaristan'dan girecek olması olabilir

düzgün bir seyahat planı, konaklama bilgileri ve bilet rezervasyonlarını ekte belirttiğin bi dilekçe yaz. en basitinden şöyle olsun. uçak bileti girişim macaristan'dan de ama italya'da daha çok kalacağını planda belirttiğim üzere görebilirsiniz diye ekle. macaristan'dan italya'ya nasıl geçeceğini de belirt, bilet rezervasyon vs. göster.
plansizgezgin.net

duruma göre değişiyor aslında.bir şeye sinirlenmişse küfürlü konuşmasına bişey demem çünkü ben de aynısını yapıyorum. ama sürekli bu haldeyse bana göre itici.

Eger o kişiyle bağlarımı koparabiliyorsam inanki koparıyorum. Ama bu böyle olmuyorsa açıkcası araya bir mesafe ve saman koyuyorum ha koymadan önce tepkimi belirtiyorum sonra tavşan dağa küsmüş muhabbeti olmasın.

Yalnız bir daha düşününce gerçekten cok itici ç. Düşünsene oğlan kıza kavgada senin ben amk diyor. Asıl ben senin diyivermek istiyorsun o an işte.. neyse kendimi doldurdum ortada ne adam var ne kadın :D

İnsanın kendini tutamayıp argo konuşup küfrettiği nadir anlar olabilir... fakat nokta yerine küfür kullanan, her ortamda argo konuşan, hele anneli babalı ve senin bilmemne gibi kullanılan iğrenç küfürler kişinin kalitesini belirler, uzaklaşırım.

hayır

Yazışırken görürsem soğuyorum. Hele mesela "amk" yazacağına "aq" yazan bir insanla tüm ilişiğimi keserim.

Yüz yüzeyken bir şeye sinirlendiyse küfretmesi itici gelmez ama nasıl küfürler seçtiği de önemli.

Mezhebim, toleransim falan cok genis olsa da bu durum beni de sogutuyor. Ama kufurlu/argo konusma icin bir standart olmamakla beraber, samimi bir sohbette kufur/argo ile laf gedigine oturuyorsa cok sorun edecegimi sanmiyorum. Agzinda ve sohbette ne kadar samimi durduguyla ilgili. Ha ama normal sekilde anlatabilecegi bir seyi veya kufurlu/argo konusmasina gerek olmayan bir seyi bu sekilde dile getirirse sogurum.

Küfür kimseye yakışmıyor
Soğurum

Soğurum. Yani, duruma yakışan bir küfrü, o an uygun ve esprili bir sille kullanıyorsa ve sık küfür kullanmayan birisi ise soğumam ya da çok sinirlendiği veya paniklediği anda cinsel ilişki içermeyen "S.çayım" gibi şeyler kullanıyorsa ve o da pek sık rastlanan bir durum değilse, ondan da soğumam ama bunun dışında anında soğurum.

Bir de kişiye bağlı. Artık tanıyorumdur ve "Bu kişi çileden çıkmadan küfretmez" diyorumdur ve kırk yılın başı bir küfür çıkar, tamam ama henüz tanımadığım bir kişi sürekli argoya vuruyorsa kendimi organize sanayii'den kankası gibi hissederim ve ışık hızıyla soğurum.

bir ölçüm var, aşanı siliyorum kafadan.

Soğurum.

ben de tam aksine, küfür etmeyen insanı samimiyetsiz buluyorum. "saldırmak yerine küfür etmeyi tercih eden ilk insan medeniyetin kurucusudur" demişti biri, freud muydu?

ayrıca argo farklı bir kavram, sigaraya "cigara" demek, paraya "kağıt" demek birer argo örneğidir. bilmek lazım yani.

Küfürlü konuşmayı samimi buluyorum ben.

Hafiften utanarak soyluyorsa ve sadece benim yanimda soyluyorsa hosuma bile gider.

argodan neden soğuyayım ki? acaba bir tanımlama hatası mı yapıyoruz? mesela "mars olmak" bileşik fiili argo aslında. ne bileyim, "kesişmek" de argo. "şu çocukla günlerdir kesişiyoruz" derseniz argo sözcük kullanmış olursunuz.

küfür ise kabul edilemez benim için. küfrün herhangi bir versiyonuna ihtiyacım yok. edeni de hoş karşılayamam.

ekleyeyim, bir şekilde ayrımcı ya da cinsiyetçi konuşmak da benim için kabul edilemez. ama bu argo olduğu için değil, cinsiyetçi ve ayrılıkçı olduğu için.

ne için kullandığına bağlı olarak değişir. yerinde bir küfürse güvenm bile artar ama alakasız, masum kişiye karşı yapılmışsa soğurum.

ota boka küfür ediyorsa tabi ki. hele kızsa varoş bir kezban canlanıyor gözümde.

küfür etmiyorum yanımda küfredilmesini de sevmiyorum. argo yine tahammül edilebilir ama küfürü normal göremem.

argo tahammül edilemez ya da argo için; öyle kelimeler kullanamam diyor nedense herkes.

argo için ilk aklıma gelen örnekler. Açıktan almak, argo mesela. sonrasında, polis için aynasız demek yine argo. abayı yakmak, yine çok kullanılan argolardan. atılan triplerin baş tacı, "boş ver" yine argo. beleş, bıçkın, caka satmak, çıngar çıkarmak, taklaya gelmek argo. hatta tepkilerden anladığım kadarıyla çok şaşırtıcı gelecek ama "patronuma gıcık oluyorum" derken kullanılan "gıcık olmak" argo.

küfreden erkekten soğumam.

ama tarz önemli.
varoş ve ergen dilinden hoşlanmam kadında da, erkekte de.

bunun dışında, bana göre "güzel küfreden/argo konuşan insan" bile vardır, bazısının ağzına çok yakışır.

Karakter yaratma ekraninda takili kaldim.

Eşleşince çoğu yazmadı, yazıştıklarımla da kafa olarak uyuşmadık. Tip varsa çok ekmek çıkar.

Türkiye'de artık pek işe yaramıyor.

Çoğu defa match alıp kiminle eşleştiğimi bile göremeden unmatch edildiğine şahit oldum. Onun dışında eşleşme olunca da genelde konuşma gerçekleşmedi. Arnold +1 özetle.

olay tamamen tarz fotograf. bu fotolar profesyonel cekim olursa daha iyi. tarzdan kasit da hipster sakali olabilir, yanlari kisa ustu uzun dikenimsi sac olabilir. ya da ustte topuz yapiyolar ya. guzel bir kiyafet ve aksesuarlarla suslemen gerek, bileklik, saat, bere vs... onun haricinde ortamlara akiyorum tarzi bi clubbing fotosu ve hobim var temali hiking fotosu da is gorebilir. bunlari ben yapmadim da olay bu. olay tamamen fotolarda ne kadar tarz oldugun.

Turkiye ---》 allah dusurmesin kardes..

Yurtdisi ---》 allah razi olsun kardes...

Tamamen zaman kaybi bence. Bunu yalnizca ego tatmini icin kullanan bir kiz arkadasim var. Kendusine gelen like larla mutlu oluyor. Bi baska arkadasim da burdan tanistigi kisiyle evlendi. Garip durumlar var yani

türkiye'de hiçbir işe yaradığını düşünmüyorum. eskiden birkaç kişiyle eşleşirdim. uzun zamandır tek kişiyle eşleştiğim yok. eşleşsen bile cevap vermeyip silen kezbanlarla dolu.

Türkiye'de işe yaramıyor kesinlikle. Yarasa da %1 ihtimal

ben kullanmadım. kullanan erkek arkadaşlarımdan sadece birisi bir kişiyle randevu koparabildi. kız arkadaşlarımda çok sıkıntı yok, işlerini görüyorlar. bazısı ilişkiyi ciddiye alıp almayacağını kestiremediğinden huzursuzluk yaşıyor.

Oraya dusmek hos bir sey degil. Erkek ixin de kiz icin de.

Baldur2 +1 olay fotoğrafta bitiyor. Çoğunluğun mesleği okulları sahte yazılmış. Bir de yurt dışı fotoğrafları acayip prim yapıyor. Paran olduğunu gezmeyi sosyal olduğunu milletin gözüne sokman lazım.

Yurtdışında kullanıyorum iyi ekmek düşüyor, tabi havalı fotoğraf, sosyal olduğunu vs belli eden fotpğraflar iş görüyor özellikle

Başıma birşey gelmeyekse eğer, türkiyede de çalışıyor. Ama tabi yurdışında ki arkadaşların anlattığı gibi/kadar değil. Galiba biz burada onlara göre daha az eşleşme alıp daha fazla emek harcıyorduruz. Çünkü bizde mesela eşleşme olup ben senin bildiğin kadınlardan değilim diyeni de var, kafadan kontak olup sohbet edemeyeni de var, ya da eşleşme sonrası hiç muhabbet etmeyeni de var. O yüzden sosyo-kültürel olarak türkiyede ki eşleşme ve devam arkadaşlığı yurtdışına göre daha zor olabilir ancak oluyor.

Ben şunu da farkettim, illere ve semtlere göre de farklılık gösteriyor eşleşme. Mesela tatil beldelerinde daha sık eşleşme düşüyor. Büyük şehirlerinde alt orta sınıf semtlerinde daha fazla eşleşme düşüyor.

turkiye'de ilk bulusmami gecen hafta bir kadinla yaptim, rezaletti.

yerden bitme insan iliskileri sıkıntılı. eger fena halde uyumlu degilseniz her iliskinin bir zamana ihtiyaci var. aksi halde siritiyor.

yapmacikti cok. bi daha yazmadim zaten.

buralarda gerçekten ego için kullanılıyor ve eğer ego için kullanan bir kadın arkadaşım olsa suratına bir tane tokat patlatırım. çok malca bir kullanım amacı. eğer buralarda da o amaçla kullanan kadınlar varsa baya MAL olduğunuzu bu vesileyle söylemiş olayım.

nereden yayıldı kezbanların arasına aq şeyi anlayamadım ki, seküler kesim olarak kullanıyorduk ne güzel. şimdi, türbanlı gelinliğini giymiş kocasıyla çektirdiği düğün fotoğrafını profiline koyan insan var. bu programı kullanan kadınlarda beyinsizlik genele vurulduğunda biraz had safhada, insan programın açıklamasını hiç mi okumaz lan?

ben merakıma dayanamadım, ilk defa yaklaşık üç hafta önce kurdum.
dört gün boyunca 150 civarı insanı sağa kaydırdım ki bunların birçoğunu "sen de gel madem" diye gönülsüzce yaptım. abartı, tıraş yok. cidden böyle.
dört günde bir kişiyle bile match olmadım. "pff, siktirin gidin" deyip sildim programı.

yani işim tinder'a kalsa ölmüşüm de, kalmaz. zerre itibar etmem öyle leş ortamlara.
he yurtdışında insanların nasıl verimli kullandığını ben de hayret ve ibretle okuyorum, gıpta ediyorum.

ben Türkiye'de hiç match almadım ama yurtdışında yeteri kadar aldım. Tinder plus sayesinde çeşitli ülkeleri deneme şansım da oldu.

Ben eşleştim birkaç kez ama konuşma fırsatım olmasına rağmen çok yüzeysel buldum uygulamayı. Hatta bir kez eskort ile eşleştim. Kız normalde bir alışveriş merkezinde çalışıyor ama aslında eskort. Böyle garip şeyler de oluyor. Ben bu kadar kalitesizliğe dayanamayıp bir iki gün sonra sildim uygulamayı. Arada bir vakit öldürmek için tekrar yüklesem mi diye düşünüyorum ama.

fuhuş yuvası. e5 kenarında gördüklerin daha namuslu.

tinder i zkiş app olarak bilirim.

Turkiye'de 0. Yurtdisinda deneyip de eslesme alamadigim ulke yoktur desem yeri. Sadece birtakim fiziki imkansizliklardan dolayi bulusma olmadi ya da ben usendim.

1 senedir kullanmıyorum ama öncesinde kullandım. Türkiye'de 100 kişiyi sağa attıysam 10 match almışımdır. Yurtdışında bu oran inanılmaz yüksek. Yurtdışında kullandım böyle böyle geyikleri büyük oranda gerçektir yani. Türkiye'deki match aldığım kızlarla kafamın uyuştuğu yoktu. Yurtdışındaki kızlarla kafamın uyuştuğu bi hayli fazlaydı, birkaçıyla buluştuk, bir şeyler de yaşandı. Fakat yabancı kızların kullanım amacı sadece seks desek de yanlış söylemiş oluruz, herkes kafa dengi insanlarla vakit geçirmek, bir şeyler paylaşmak istiyor. Hiç seks istemiyorlarsa direk söylüyorlar, netler. Gezmeye gittiğiniz ülkede size şehri gezdirip tanınatacak, bu sırada güzel vakit geçirebileceğiniz arkadaşlıklar da kazandırabilir. Türkiye'de kullanılacak bir uygulama değil kısacası. Tinder plus kullanarak ülke dışında eşleşme alabiliyorsunuz, hatta Android telefonunuz varsa fake gps yapın. 1 hafta takılın orda burda, dediğimi anlarsınız.

Organize bölgeden gelen sarı otobüsler merkeze gider, Bakırcılar çarşısı için iki otobüs değiştirmeniz gerekebilir. Otobüs ücreti için de ya yolculardan ya şoförden kart basmasını isteyebilirsiniz. Taksiyi pek kullanmadığım için bir şey diyemiyorum. Ama Dedeman- Bakırcılar çarşı arası tahmini 35-40km vardır.

Arkadaşın dediği gibi sarı otobüs var şehir merkezine gelen ona binebilirsin rahatlıkla. Merkeze geldikten sonra ise kolay zaten. Her yere ulaşım var.

Arkadaslar sagolun ama dedeman convention center ile karistirmayin, dedeman park hotel baslangic noktasi. Divan gaziantep'e, ncr international hastanesine, gazi muhtarpasa bulvari'na yakin. Sorum icin dedeman park gaziantep'i referans alirsaniz sevinirim :)

Pardon o zaman Divan Park için Gazimuhtar'da tramvay yolu üzerine çıkın (bankalar caddesi veya nişantaşı sokağın önündeki cadde diye sorabilirsiniz) ordan sarı ve mavi otobüslerle gidersiniz Bakırcılar çarşısına. O caddeye çıktıktan sonra yürüyerek bile gidebilirsiniz 20 dk falan sürer.
Alternatif olarak aynı otobüslere Sanko hastanesi veya Grand Hotel kavşağından da binebilirsiniz.

Sanirim gidiyor uygulamadan cikis yapmamissa.

Gidiyor.

belirttiğin seyahat amaç ve şartlarını ispat edemediğini söylemişler. itiraz hakkını bilmiyorum.

hangi vize türüne başvurduysan bunun koşullarını karşıladığını ispatlayamamışsın.
itiraz hakkı değil de yeniden başvurman gerektiğini biliyorum. tüm belgeleri eksiksiz hazırlayacaksın. ziyaret sebebini, nerede kalacağını, nasıl gideceğini, tüm bu seyahati maddi olarak karşılama kabiliyetini, sigortanı, vs...
süreç baştan başlar diye biliyorum. ha tabi tekrar başvurup aynı belgeleri gönderirsen, işin çok zor...

İtiraz komisyonu diye bir şey var (CRRV), oraya itiraz edebilirsin ama orası uzun süreli vizelerin/oturma izni taleplerinin reddi için kullanılabilir, cevap vermesi 3 ayı buluyor zira. Sen en iyisi belgelerini yeniden hazırla, neyin eksik olduğunu tespit edip, onu temin edip yeniden başvur.

sayfa sayısı, satır sayısı, muhatap sayısı, hızlı ya da normal posta gönderimi gibi kriterlere göre değişkenlik gösterir. ama dolu dolu bir sayfa 80-90 tl tutar muhtemelen.

1 ay önce kadar çektim, yanlış hatırlamıyorsam 80tl civarı.

pazartesi günü çektim tek sayfa 100tl (hızlı posta)

Seviye nasıl ölçülüyor bilmiyorum, seviyemi de bilmiyorum. Sadece Yds puanım 87,5.
Çalışma falan yapmadım, sevdiğim oyunları oynadım, dizi filmleri izledim, haberleri okudum, videoları izledim. Çalışsaydım muhtemelen eziyet çekerdim ve bu kadar ilerleyemezdim.

odtünün master'ında ingilizce sınavını geçen var ama bu hangi seviye onu bilmiyorum.

Çalışma şekli de şöyleymiş;

önce dili nasıl öğrenebilir onun üzerine kitaplar okumuş
sonra kelime çalışmış devamında grammar ve kelimeyi birlikte çalışmış ve bu esnada da ingilizce öğreten basit çizgi filmler varmış onun döneminde onları izleyip bol bol kitap okumuş. ve halletmiş işte.

bunun dışında başka bi' arkadaşım ise kendi kendine ingilizce çalışırken longman'in sarı sözlüğünü ezberlemiş. ben duyduğumda çok şaşırmıştım. yine aynı kişi, ses kaydı yapıp bi' kelimeyi önce türkçe söylüyormuş sonra bekleyip ingilizcesini söylüyormuş.

ardından bunu da yollarda dinleyerek o bekleme anında kendisi söyleyip doğru mu değil mi diye de kontrol edebiliyormuş.


not: 2'si de 30+ yaşında. Yani o dönem kaynakları çok daha kısıtlıyken yapmışlar bunları. şimdi irade ve çalışma azmi olsa çok daha kolay gelinebilir o seviyelere diye düşünüyorum.

devlet okulundaki egitimin disinda hic ekstra bir egitim almadim. kendimi gelistirmemde en cok yabanci diziler ve merak ettigim seyler hakkinda turkce kaynak olmamasi yardimci oldu.

Kismen bu gruba dahil oldugumu soyleyebilirim. Sarki cevirileri yapmaya, bilgisayar oyunlarini oynarken sozluk karistirmaya, bos zamanlarimda gramer kurallarını okumaya, turkce-ingilizce altyazili dizi/film izlemeye gayret ettim.

Ilkokuldan beri yabanci dilim ingilizce degildi. 2006'da fransizca dil okulu icin fransa'ya gittigimde, okuldaki herkes amerikali, kanadali, ganali ya da senegalliydi. Fransizca dil okulu icin gittigim yerde ingilizcem gelismisti.

Sonra calisma kampi vesilesiyle 3 farkli sefer yurtdisima ciktim. Bunlarin da pratigime inanilmaz yararli olmustu.

En nihayetinde yabanci bir sevgilim vardi, ingilizcem onunla zirve yapmisti. Sonra da uzerine yurtdisinda master derken hatri sayilir bir yerlere geldim diyebilirim. Ama temeli kendi cabamla kurdum.

Bir Karşıyakalı olarak Bostanlı derim ama iş yerine uzak. Tabii bu uzaklık istanbul stili bir uzaklık değil onu söyliyeyim. Teknopark google da gördüğüm yerse havalimanına 45 dkka falan ama urla ya yakın urlada bir şeyler bakılabilir.

güzelbahçe olabilir.

izmirde her yer yakın eğer araba varsa..

şu sıralar yelki çok rağbet görüyor narlıdereden hemen sonra güzel şirin bir yer

**kadıköyü izmirde aramak gibi bir hataya düşmeyin kesinlikle..

Bostanlı gerçekten de güzel bir seçenek ama uzak. İşiniz Urlaya yakın olacağından Urla İskele, Güzelbahçe, Seferihisar, Narlıdere, Balçova gibi seçenekleriniz olacak daha çok. Baya sakin yerler bence bunlar ama bir süre sonra içiniz de bayılabilir bilemedim. Belki Urla değil de Balçova, Güzelbahçe gibi yerleri merkeze yakınlık açısından tercih edebilirsiniz.

Ben şahsen Urla'daki huzuru bazen çok özlüyorum yaşarken baygınlık geçirsem de. Denizaltı kafede oturup iki bira içmeyi falan.

Skyscanner'a girin, gidis kismina istanbul donus kismina "her yere" secin (hicbir sey yazmayinca cikiyor). Tarih olarak agustosta bir tarih secmeye calisin, o arada tüm ay diye bir secenek cikacak, onu secin. Tericihine gore gidis-donus ya da tek yon secin. Cikan sonuclar arasinda vize almaniz en kolay schengen ulkeleriyle bilet fiyatlarini kendinize en uygun sekilde secip hareket edebilirsiniz.

Bir baska alternatif olarak ise yunanistan gibi nispeten kolay vize veren ulkelere gidip oradan ryanair, wizzair, easyjet, vueling gibi low cost ucus operatorleri araciligiyla almanya'ya bilet bakabilirsiniz.

selanik'ten berlin'e ucuz olur. sofya'dan da

Selam, ben bu işlere uzun süredir uzağım ama eskiden uygun fiyatlı elektro dendi mi washburn ve cort gelirdi akla, onlara bi bak istersen.

şimdi soruya soruyla karşılık vereceğim daha uygun bir gitarı bulabilmek için :) yeğenin hangi grupları dinliyor ya da rocksmith'de hangi şarkıları daha çok çalmak istiyor bi sorup öğrenebilirsen iyi olur

Bu bütçe ile 2. el gitarlara yönelin. Hediye olacak 2. el olmaz demeyin. Sabit köprülü bir gitar terchiniz olsun.

www.sahibinden.com

Eskiden olsa ibanezin en dusuk modellerini onerebilirdim cort'un yani sira. Ama ben de uzagim ve dolar cok yukseldigi icin muhtemelen en dusuk modeller bile cok yuksek fiyatlara cikmistir.

@synesthesia +1

tellerin de klavyeye yakın olmasına özen gösterin. benim de ilk başladığımda en acı tecrübem bu olmuştu. çocuk işkence çekmesin. rocksmith kaç alacaksın bilmiyorum ama zaten ağırlıklı olarak rock ve metal parçalar var. arada belki indie çalan da çıkabilir. bende 2014 var, satriani bile var yani. dlc paketleri de çıkıyor. eğer ps3'ü kırdırmadıysa dlc'ler yüklenebilir diye tahmin ediyorum ps ağından.

öff öyle saçma sapan şeylere inanmazsanız istediklerinizi daha kolay elde edersiniz.

@finsidigi okudugun bir kitap var mi boyle ? genelde cunku enerjiyi yaymak gerek diye biliyorum. o yuzden ikilemde kaldim.

@evimin paspasi sagdan soldan derleme.

kafayı taktığım giçbir şeyi başaramayışım bundan zaar. Dalga geçmiyorum hayatım gerçekten çok trajikomik geçti. Beklemediğim şeyler beklemediğim zamanlarda hep.

Yani öyle enerji akışı falan bilmiyorum ama çok istediğim hiçbir şey olmadı.

Bir yandan da sanki bazı şeylerin (arkadaşlık, hedefler, amaçlar) olgunlaşma ve meyve verme zamanı var. Bunlara belli ölçülerle tabii ki etkiyebiliyoruz, fakat gelin işlevsel ve biraz sığ bir analoji yapalım: bir ağacın meyvesini hangi dönemde vereceği az çok bellidir. Belki 20 gün ileri ve 20 gün geri sarkar ama kışın ortasında o meyveyi veremez. Temennimiz o şeyin "kışına" denk geldiyse, bizim temennimiz kısmen söndükten sonra gerçekleşecek olması daha anlaşılabilir bir duruma dönüyor sanki, bu perspektifle.

Net bir bilgim yok ama mahkeme ihbar tazminatinda indirim yapabilir diye dusunuyorum.

Fark ederse sıkıntı olabilir. dava açabilir. biraz ara vermek ve farkettirmemek lazım. ne bileyim 1 ay geçecek ki geçinemedik yeniden işe girdim diyebileceksin. evlilik sebepli ayrılmada ihbar yok diye biliyorum.

Özür dilerim ihbar demişim.
Kısem.

Ayni isyerinde 1 sene dolmadan kidem tazminatina hak kazanilmaz. Ayrica istifa etmemis olmasi ya da istifanin isci yonunden hakli sebebe dayanmasi lazim diye biliyorum.

Herhangi bir sorun olmaz.

İşçi başka bir işe girebilir evlendi diye ömür boyu çalışmayacak değil ya. Bir hafta sonra olması da önemli değil kanunen bir engel yok.

@finsidigi,

evlilikten 1 snee içinde istifa ederseniz evlilik tazminatı alıyorsunuz.
tazmiant almak için yeterince süre çalışıldı zaten onda da sıkıntı yok.

ertesi gün bile başlayabilir başka bi işe. İŞ hukuku açısından hiç bi sorun yok bildiğim kadarıyla.

avukatım. kesin bilgi veriyorum: evlilik sonrası, kıdem tazminatını alıp işten ayrılan işçi, ertesi gün dahi başka bir yerde işe başlayabilir. yargıtay bu durumu, eşi o işyerinde çalışmasını istemiyor olabilir, başka yerde çalışmasına engel yoktur, diyerek çözmektedir.

Seyahat boylarını alıyorum ya da 100 ml'den küçük seyahat boyu kaplara aktarıyorum.

el bagajı yerine uçağın altına koysunlar?

seyahat boyları oluyor dove'un vardı mesela.

Çok sık kullanmam gereken bir şey değilse yanıma almıyorum. Gereksiz yük oluyor ayrıca. Gittiğim yerde en küçük boy ve mümkünse 100 ml'den küçük paketlerde diş macunu, deodorant vs. alıyorum.

Parfum orijinalse ve 100ml ustuyse doldurma parfumculerden bos sise alip ona doldurabilirsin. Digerleri icin de ya burdan giderken seyahat boyutunda kucuk dis macunu sampuan (hatta dus jeliyle 2si 1 arada olanlari da var) aldigim oluyor. Boylelikle yerden ve yukten kazaniyorum.

Agustos'ta 4'e-5'e kadar dolmus vardi gecen sene.

başvuru sırasındaki gerçek durumu belirtin. işvereniniz, hangi tarihte döneceğinizi yazıp imzalasın. vize aldıktan sonra işyerini değiştirip değiştirmediğinizi sorgulayacaklarını sanmam.

kelbillet.com dan alternatiflere bakabilrisiniz.

Tren. Otobus cok uzun surer.

rome2rio.com bu site de güzel bu tarz ulaşım soruları için

www.trenitalia.com
freccia'lar hızlı tren. 3 çeşidi var.
intercity trenler biraz daha yavaş ama ben genelde ucuz oldukların tercih ettim ve pişman olmadım. karayolu 6 saat, freccia'lar 3 saat. intercity'lere bakmadım. erken alırsan ucuza gelir.

İtalya'da en iyi ulaşım trendir. Hızlı tren olan frecciarossa'lar 80-90€ civarı. Daha erken alırsan veya sabah ve gece saatlerinde 40€ civarı da bulabilirsin.

Flixbus 20euro 8 saat gece seferi

Trene alternatif olarak blablacar.it.
İtalya'da Roma'dan bir sürü şehre gitmek için kullandım, hiç pişman olmadım. Hem fiyat olarak trenden çok daha ucuza geliyor, hem de yolda oranın yerli insanıyla sohbet muhabbet güzel oluyor. :)

Şimdi baktım, hızlı tren 3 saat kadar sürüyor, 80-90 euro önümüzdeki günler için. Yavaş tren 6,5 saat sürüyor 60 euro'dan başlıyor. Blablacar 6 saat, 30-35 euro arası.

Syabk +1
Flixbus ucuzluk konusunda epey iyi. Gece seferi yaparsan konaklama masrafindan da imtina etmis olursun.

çeşme otogar - alaçatı merkez arası 40 küsür tl tutmuştu bana.

Bundan 5 sene evvel cesme merkez aya yorgi taksiyle 35-36 falan tutmustu diye hatirliyorum.

Oo 5-6 sene once 35 liraysa simdi 50 lira olmustur :/ alternatifi yok mu servis , dolmus vs ?

www.pararius.com

ayrıca bazen yurt odaları gibi odaları kiraya veren emlak şirketleri oluyor. bulursan onlarla da temasa geçebilirsin. ben hollanda'da kalırken eski bir manastırdan bozma bir yurtta kalmıştım. onlarca oda yapmışlar, ağırlıklı olarak öğrenci otursa da kamyon şöförü falan bile vardı yaşayan. böyle bir alternatif daha hesaplı olur ama tek göz odada yaşaman gerekir muhtemelen.

Selamlar,

Facebook'ta expat republic amsterdam grubu var. Gruba uye olup diger uyelerin yazdiklarini kontrol etmekte veya istegini post etmekte fayda var derim.

Krakow - gdansk bence.

Ya da krakow-varsova-poznan

Krakow (3), Wroclaw (2). İkisinin arasına belki Varşova. Wroclaw'dan yukarı Berlin'e doğru çıkarken Poznan +1
Gdansk-Sopot-Gdynia üçlüsü güzel ama Berlin'den uzaklaşıyorsunuz.

Hangi rota kafanıza yatarsa: upload.wikimedia.org

Ben de ay sonunda Polonya'ya gideceğim o yüzden bu duyuruyu takipteyim, silmeyin olur mu?

Gdansk çok güzel duruyor ama sıkılır mıyız, küçük müdür acaba ? 6buçuk saat diyor bir de Krakow'dan.


Poznan Berlin'e yakın, şirin bir şehir gibi duruyor, ekleyeceğim listeye kesin.

krakow - wroclaw - warszava
-krakow'da bir günü auschwitz'e ayırırsınız-

krakow'da 1 gün, diğer gün de yukarıda söylendiği gibi auschwitz'e ayırın. torun'u çok methediyorlar, keza sopot'u da. Varşova bence şart değil, ama giderseniz çok bir şey kaybetmezsiniz. diğer şehirler hakkında çok bir bilgim yok, poznan'a bence birkaç saatten fazla ayırmaya gerek yok, o yüzden gitmeseniz de olur.

Krakow+varşova, tarihi-turistik amaçlara hitap eder. Gdansk/sopot deniz kenarı, sayfiye yeri gibi düşün. gece hayatı olaylarını bilemicem ama.

Sadece Krakow'a gittim, guzeldi. Gecen hafta oradaydim.

"2-0 öne geçti" olarak kullanılıyorsa doğru,
"(1-0 öndelerdi) bu golle beraber 2-0 öne geçiyorlar" gibi düşünün...

Bence de doğru, aradaki farkı vurguluyor, araba yarışında 1 tur bindirsek mesela 1 tur önündeyim, 2 tur önündeyim diyebiliriz, 2 turu bindirdiğimizde 2 tur öne geçtim diyebilir misin? Dersin bence.

Tamam ama öne geçiş zaten eşitliğin bozulmasini ifade eden bir surec degil mi? Yani 0-0 iken esitlik bozuldu ve 1-0 öne gectin. Bu saatten sonra zaten ondesin ve dengeyi bozamadigin icin 2-0 olunca önde olma durumunu muhafaza edip farkini artırıyorsun. Yani o gecis sureci coktan tamamlanmis zaten.

1-0 öndeydi, durumu 2-0'a getirerek farkı ikiye çıkarmış oldu ve 2-0 öne geçmiş oldu. Öne geçmeyi biraz daha öne geçerek perçinlemeyi ifade ettiği için 2-0 öne geçmiş olmak da doğru.

0-0 dan 1-0 öne geçiş eşitliğin bozulmasını ifade eden bir süreç,
1-0 öndeyken 2-0 öne geçiş ise eşitliğin bozulmasıyla alakasız bir süreç.

1-0 öne geçmek ≠ 2-0 öne geçmek.
İkisi aynı şey değil ki.

Ne kadar öne geçtiğini belirttiği için sorun göremiyorum.

katılıyorum. 6-0 öne geçti cümlesi ne kadar saçma geliyorsa 2-0 da öyle saçma. 2-0 önde ya da farkı 2 ye çıkardı falan demesi lazım.

yazılı sözleşme olmasa bile oluyor. bahsettiğiniz şekilde de bir problem olmaz.

ev türkiye'de ise geçerli tabi benim bu söylediğim.

Yazili sozlesme olmaksizin da kiralamaniz mumkun ama ileride cikacak ihtilaflar yonunden yazili sozlesme yapmaniz daha iyi olur. Fakat islak imzali sozlesmenin taranmis hali sekil sarti yonunden sorun yaratir mi cok emin degilim. Bana soracak olursaniz yaratmaz.

En cok kalacaginiz yerin almanya oldugunu kanitlamaniz ve almanya'dan da yunanistan'a varisinizi kanitlayan belge gostermeniz halinde sıkıntı olacagini sanmiyorum.

ya riske atmayın rezaryasyon gösterin.

Ben giris danimarka donus almanya gostermistim, zaten gidis donus rezervasyon ya da bilet gostermenizi isterler. En cok kalacaginiz yerin almanya olduguna dikkat edin sadece, gerci farkli bir yer olursa idata'da uyarirlar benim hesaplamisti gunleri bir defasinda.

Ah, berlindeki ilk haftam; o gül yüzlü dilberle bakıştık, gülüştük ama bir hay diyemedim, kaybettim sonra. Bitkin bi sekilde metroya bindim döncem, bi durakta durdu tren. İki yanimdaki biri iyi geceler deyip indi. Meger benim dilbermiş :(

Bu da böyle bir animdir. Böyle böyle öğreniyor insan işte.

Gönül işiyle aşkla kalple ne alakası var ya sadece taktik sormuştum.

are you sex te diyebilirsin..cola da olur.

abi neden öpüyorsun hemen. konuş işte insan gibi, sonrasını zaman gösterir.

hi what do you suggest me to drink de.bu tarz muhabbetlerle iletişimi başlat 20 dk sonra sevişmeye başlarsınız zaten:)

Would u like some company den gir, ben bora de. Gerisi gelir zaten.

Çekip öpersen taciz etmiş olursun. Sonra seninle sevişmezler.

Namazın kazası olur fırsatın kazası olmaz.

barzo musun lan, yurtdışı neresi ayrıca hepsi bir yer sanki, kafaya gel

Havalimani kucuk dolayisiyla az ucus oldugu icin olabilir. Arz talep dengesi yani. Zaten etrafinda bir suru ulke var ucakla indikten sonra belgrada otobusle rahatca ulasim saglayabilecegin.

çünkü vize yok ve çok talep var.

ukrayna ile aynı sebepten olabilir. gideceğin ülke ne de olsa ucuz, çok fazla harcama yapmana gerek yok, hava yolu şirketleri ise bu durumu fırsat bilip buradan kaktırma peşinde. ayrıca arz-talep meselesi de var tabi.

çünkü vize yok ve vize fiyatları artık çok çok çok pahalı (eur yüzünden) ayrıca son bir yıl içinde en azından herkesin bir vizeden red yemiş tanıdığı oldu.

mesela ilginç bir şekilde londra biletleri de aşırı ucuz. bir hafta sonraya 500 tlye gidiş dönüş alınabiliyo bazen şaka gibi.

not: kahrolsun dış politika.

velhasıl talep çok +1
havayolu şirketleri çakal +1

ukrayna ne alaka ya, ukrayna uçulabilecek en ucuz ülkelerden biri bilet fiyatı açısından. yakın da zaten. belgrad niye pahalı ben de merak ediyorum. keza minsk de aynı şekilde asla ucuz bilet bulamadığım bir yer, ne zamana bakarsan bak istanbul'dan 500-600'den aşağı olmuyor.

ülkenin ucuzluğundan ziyade gideceğiniz şehrin vizesizler arasında en iyi seçeneklerden
biri olması bunun sebebi.

ukrayna'da kiev, odessa gibi yerlere çok ucuza gidebiliyorken lviv biletleri bunlara göre fazladır. çünkü lviv bunlara göre güzel bir şehir, daha avrupai vs. keza belgrad da öyle.

onu sadece uçak şirketi bileti alırken söylüyor. uygulamada bir sıkıntı yok. 2 yıl önce üsküp'ten girdim, belgrad'dan çıktım. kimse de bir şey demedi, sormadı. makedonya'dan arnavutluk'a da tabanvayla geçtim. tabii ki ülkeler arasında pasaport kontrolü oluyor ama bu kadar. ha siz dönüş biletinizi yanınızda bulundurun tabii, ne olur ne olmaz.

edit: pgs ile girmiştim ben. uyarıyı sallamadım. gidin, bir şey olmaz, diyorum.

Dediginiz rotalarda sorun yasamadan ulkeden ulkeye gecenler oldugu gibi sorun yasayanlar da bir hayli fazla. Sirbistana kara sinirindan giremeyen cok arkadasim oldu, kesin bir sey soylemek zor ama oralar her halukarda riskli.

ben ekim 2016'da belgrad'a tek giriş bileti almayı denemiştim, sistem izin vermemişti. ülke kuralları gereği gidiş-dönüş almam gerekiyormuş. onun için ben bir şekilde bir aktarmalı uçuş bulup, atina üzerinden belgrad'a geçmiş, 2 gün sonra da budapeşte'ye basmıştım. bence makedonya için de aynısı söz konusu ama sorun yaşama ihtimaline binaen eşeği sağlam kazığa bağlamanı öneririm.

Merkezde takil, vaktin kalirsa belem'e git pasteis de belem ye. Gece de vakit gecirecek bairo alto'ya git. 1-2 gunun daha olsaydi civardaki cascais ve sintra'ya gitmeni onerirdim.

belgrad?
ben oraya gitmeyi düşünüyorum kurbanda.

Belgrad iyi fikir. Saraybosna-Mostar da yapabilirsin. Ohrid güzel Makedonya'da, Üsküp'te 1 geceden fazla tavsiye etmem. Karadağ'a gidip Budva'da falan denize girebilirsin ama pahalıya çıkar.

şu an ist-belgrad 1000 tl gidiş-dönüş. bence trabzon'a uçakla gidip batum-tiflis yapabilirsin ama oralar da bayramda türkten geçilmez. keza ukrayna da öyle.

belgrad ve saraybosna'ya gitmiştim, açıkçası belgrad'a herhangi bir hafta sonu atlayarak bile tekrar gidebileceğimi düşünüyorum.

en katlanılabilir bulduğun içkinin hangisi olduğunu söylersen onunla yapıp deneyebileceğin kokteyller tarif edebilirim.

o zaman daha cok likorlerden gitmek lazim. Baileys, Sheridan's denediniz mi?

Sekerli urunler seviyorsaniz Harvey Specter'in viskilerini, ki kendisi genelde Macallan 21 yr icer, pek sevmezsiniz.

Bol buzlu Bailey's deneyin.

bak sana akarı kokarı olmayan yağ gibi akıp giden kolay bi kokteyl şu an içiyorum hatta

büyük boy su bardağına 3/10 votka 1 şişe sade soda 2 tane buz biraz limon sık bi tane de yeşil nane ki nane olmasa da olur

mis gibi

aynı durumdaki arkadaşımı baileys'e aşık ettim.
ayrıca bence cin&tonik de müthiş içkidir.

Kokteyllerden git
Cin&tonik +1

Cevaplar için teşekkürler. Sorun şu ki katlanabilir bulduğum bir içki yok henüz. Baileys tavsiyesi geliyor, tatlı olduğu için evet henüz denemedim. Kokteyl mantıklı duruyor, yalnız sodayı bile ekstra limonlu olmadıkça içemeyen lanet bir zevk skalam var(burada küfürler geliyor). Margarita nasıl? Çok lezzetli görünüyor ilk fırsatta onu denemek istiyorum mesela?

Margarita super!

Bende malibu, mango ve mango dondurmasi ile hindistan cevizi suyu super oluyor. Evde yapin ama. Bence yapin ve o super lezzeti tadin. Lezzetli, mmm.

margarita ekşi, tuzludur.

baileys denemek istiyorsan eğer, kahve aromasından da hoşlanıyorsan baileys, kahlua hatta eline gelirse ikisinin yanına malibu da ekleyip süt ile deneyebilirsin. bunun içine küçük bir meyve aroması katıldığı zaman tamamlanmış bir içki oluyor aslında. tercihen grenadine ile güzel olur.

meyve bazlı mojito deneyebilirsin. çilek mojito, böğürtlen mojito güzel tercihler olabilir genelde de pek sevilir hem meyveli, hem hafif olduğundan.
meyveyle falan aran varsa dene. hakkıyla yapmak için o meyvenin püresini yapman gerekiyor ama o olmadan da iyi kötü bir şey çıkartılabilir ortaya.

3-4 karpuz dilim lime ez 2 çay kaşığı şeker ile
6-7 yaprak nane
mümkünse lime ve nane şurubu
4cl raspberry vodka 2cl raspberry likör
buz
istediğin meyvenin aromasına sahip soda

dene bunu muhtemelen kötü bulmayacaksın.

6 yıldır her gün içiyordum. Ta ki karaciğerim 1 ay önce alarm verip doktora gidene kadar. 6 ay kadar daha içsem karaciğerim iflas edicekmiş. Bıraktım. Bir ay oldu içmiyorum. Yurtdışına çıkıcam 4 gün sonra. 1 hafta kalıcam orda ve döndüğümde hastane ye yatırıcak doktor. Çok üzgünüm

Ben tadını severek başlayanlardanım. Sadece birayı sevmem içine raspberry juice konmadıkça. Neyse tavsiyelere gelelim, tatlılardan gidebilirsin.
Pina Colada (en hafifi)
Mojito
Sex on the Beach
Sangria
Apricot Spritzer
White Russian
Baileys
Meyve ve Çikolata Likörleri
Votka veya Cin'i az az sevdiğin içeceklere karıştırabilirsin.

Kamu Spotu: Alkollüyken araç kullanmayın.
Günde maksimum 20g alkol, haftada 1-2 gün boş kalacak şekilde içerseniz karaciğer hasarı riski daha azalır ama garantisi yok.

Cider deneyebilirsiniz

abi sadece çok sıcak bi günde buz gibi bi bira içsen bile seversin aslında ama.. yine de bildiklerimizi paylaşalım:

kolay bulunabilirler arasından ben de mojito ve white russian'dan yana kullanıyorum oyumu. ama eğer bulabilirsen "bal likörü" de inanılmaz bişey.

bir de malibu'yu bir kez daha dene ama sütle değil "ananas suyu" ile. bence bu sefer seversin.

bi de "bakalım bunu sevecek miyim?" diyip lık lık lık dikersen kafaya, hiç alkol tüketim alışkanlığı olmamış biri olarak hemen hepsinin tadını yadırgaman normal olur. güzel bi ambiansta (mesela sevdiğin insanlar/arkadaşlar/sevgilin ile beraber), o içkinin yanına yakıştığı güzel bir yemek ile denersen sevme şansın %50 artacaktır bence.

Wild Turkey - American Honey
fazla keyif alarak tükettiğim bir alkoldur.

madem yurtdışındasınız, imkanınız varsa fransa'nın menton şehrinde "au pays du citron" isimli bir mağaza var. menton'un meşhur limonlarından envai çeşit ürün imal ediyorlar ve alkollü içki sınıfında "sütlü limoncello" tat olarak gerçekten harika.

shopping.aupaysducitron.fr

xuxu
sakiz likoru

sangria denemediyseniz, deneyebilirsiniz :)

alkollü içecekler dünyanın en gereksiz şişirilmiş balonlarından biri bence. ben sizin yerinizde olsam çok da zorlamam sevmiyorsam :) yine de cider demiş yukarıda biri, gördüm arttırıyorum. magners için, bol buzla. muadili ciderların hiçbiri magners kadar güzel değil, o yüzden magners.

alkol tadını sevmiyorum, bira bence sadece yazın zorunda kaldıysak katlanılabilir bir şey. ama magners inanılmaz. gazoz gibi, ama çok şekerli değil. hafif bir aroması var. akıp gidiyo. alkollü içeceklere vakti zamanında savaş açmış; midesi yüzünden barlara çizi + ayran taşımış biriyim düşün. artık magners olmayan yere oturmuyorum, bu kadar da fahri pazarlama müdürlüğünü yaparım.

tek kelime ile şampanya. içki sevmem ama muhteşem bir tadı var.

stella artois'nın pear cider'ını deneyin. Bol buzlu olsun.
Olmazsa yukarıda söylendiği gibi Magners da olur.

- malibuyu ananas suyu ve bol buzla deneyebilirsin. sütlüsü ağır oluyor biraz.
- eli yüzü düzgün bi beyaz şarap deneyebilirsin soğutmak suretiyle.
- belki mojito hoşuna gidebilir.
- buğday birası, ale gibi çeşit biraları deneyebilirsin. yurtdışında fıçı biraya istediğin takdirde şurup döküyolar meyveli gib oluyo, türkiye'de var mı bilmiyorum ama öyle bişey yapabilirsin.

hepsini geçtim sevmiyosan içme bence kendini niye zorluyosun ki? neyden hoşlanıyosan onu iç bana biraz toplumsal baskıya maruz kalıyomuşsun gibi geldi.

Deü spor tesisleri.. yarı olimpik havuz. Ücreti de hesapliydi bildiğim kadariyla

ücretini bilmiyorum ama ege üni'de olimpik havuz vardı, ilkokulda 1-2 kere götürmüşlerdi.

Öğrenci değilim ama deü sosyal tesislerine girebilir miyim yine?

evka 3 şavkar'da hem yüzüp hem spor yapabilirsin.

Hamburg, aşırı medeniyetten gözüm dönmüştü, yaşamak için beğendim.
Barcelona yaşamak için de dolaşmak için eğlenceli ve dolu dolu, brugge hafta sonu kaçışı için ideal, viyana büyük bir şehir ama yürüyerek dolaştıkça her adımda bir yapı ile, sokak çalgıcıları(klasiğinden) sizi büyüleyecek bir şehir.

Tek bi tane sayadım ama ne için lazım olduğuna göre değişiyor malum, onlarca ülkeden bu şehirleri seçebildim ancak.

londra. çünkü çok güzel <3

en güzeline karar vermekte hep zorlanırım, o yüzden birkaç alternatif vermek istiyorum:

1- stockholm: oldum olası kuzey ülke ve şehirlerini sevmişimdir. kasvetli havası olsun, eski şehrinin (gamla stan) yaşayan orta çağı yansıtması olsun, en gözdelerimden biridir.

2- amsterdam - utrecht: şehir düzenlemesi, kanalları harika iki şehir. birçok açıdan birbirine çok benziyor. ancak amsterdam daha turistik iken, utrecht daha yerel.

3- barcelona: geniş caddeleri, kendine has lezzetleri ve mükemmel iklimiyle harikulade bir şehir. gaudi sanki eline müsvedde almış da kafasındakileri olgunlaştırınca barcelona ortaya çıkmış.

4- porto-lizbon: birbirinden çok farklı iki portekiz şehri. porto'da kaldırımlar siyaha/griye çaldığından bünye için gerekli kasvet katsayısını fazlasıyla karşılıyor. ayrıca euro kullanan ülke ve şehirler arasında kayda değer bir ucuzluğu söz konusu. şehrin bir tarafında kendinizi üsküdar'da hissederken, başka bir tarafında tepeden gaziosmanpaşa'yı izliyor izlenimine kapılsanız da, kitle olarak karşılaştırılamaz bile. ayrıca şarapları başka evrenlere yolculuk yaptırır. lizbon'da ise kaldırım taşları beyazdır, dolayısıyla güneşli bir günle beraber içinizi açan sokaklarda yürüme imkanı verir. genel olarak portekiz'in tatlı mutfağının en güzel örneklerine de burada rastlarsınız. ucuzluk bakımından porto'dan bir tık daha pahalı olsa da, diğer avrupa şehir ve ülkelerine nazaran porto gibi cüzdan dostudur.

5- roma: tarih aşığı biri için ilk gidilmesi gereken şehir bana kalırsa. adım başı tarih kokuyor şehir.

6- split-dubrovnik: bu iki tatlı adriyatik şehri, gerçekten akdeniz'i hissettiriyor size. ucuzluğu da cabası. ayrıca benim gibi game of thrones hayranıysanız dubrovnik'e gitmeniz şart oğlu şart.

7- reykjavik: şehirden biraz daha uzaklaşmakla daha iyi bir fikir sahibi olacağınız doğası, tanrı'nın insanoğluna bir lütfu niteliğinde. gayzerleri olsun, şelaleleri olsun, kuzey ışıkları (her ne kadar bana nasip olmasa da) olsun, daha birçok doğa gösterisiyle ölmeden görülmesi gereken bir şehir.

8- tallinn: çoğu kişinin ilk anda aklına gelmeyecek bir şehir olsa da, old town itibariyle yine sizi orta çağda yaşatacak niteliktedir. ancak diğer şehirlere nazaran ben olsam özel olarak gitmem, helsinki'ye ya da baltık tarafına yolunuz düşerse, o taraflardan geçerek görmek daha uygun olur.

9- brugge: bir başka yaşayan orta çağ şehri. kanallarıyla, tarihi dokusuyla aşık eder.

10- venedik: italya'da gidilmesi allah'ın emri yerlerden. amsterdam'a nazaran, bir italya klasiği olarak kanallarını tarihle beslemiş bir şehir.

bonus: giethoorn: şehir olmamakla beraber, amsterdam'ddan yaklaşık 1-1.5 saatlik bir tren yolculuğuyla ulaşabileceğiniz hollanda'nın shire'ı. daracık kanallarla döşeli yemyeşil bir köy, hobbit evlerine benzer tarzda dizayn edilmiş yapılar, tarifi imkansız bir huzur. hollanda'ya uğrayıp da gitmemenin büyük kayıp teşkil edeceği yerlerden.

Viyana: sanat var, refah var,...
barcelona: hareketli ve cıvıl cıvıl,ispanyol kültürünü sevmem de bir sebep.

Benim için bu 2 şehir,eşit derecede <3

amsterdam, bir avrupa başkentine göre oldukça küçük ama bir o kadar da canlı, canlı olduğu kadar mutlu ve huzurlu bir şehirdi.

lüksemburg, küçük ve çok huzurlu bir şehirdi. insanların mutlu olduğunu hissettim.

özet: huzur lazım huzur.

edit: brugge+1

Yasadıgım/gezdigim/sevdigim: Berlin. Cirkin diyorlar ama bence güzel,yasanılır, cok canlı, cok alternatif sunan sehir.

Kophenhag: Sehrin bir sürü noktasından suya girebilme olanagı. Insanların medeni olması. Sehrin insanlar icin tasarlanması, acık ortak alanların varolusu. Modern ve etkileyici mimari. Cok güzel bisiklet yolları.

Floransa. Düşünmedim bile. Sarhoş gibiydim sokaklarında gezerken. Rönesans sanatının kalbi ama sadece müzeleri değil, her sokağı her meydanı. Sanki bütün dünyayı gezmiş bitirmiş gibi kalkıp ikinci kere gittim aşkımdan, pişman da olmadım.

Ben italya'da gittigim her sehre bayildim, 'beni burda birakin!' nidalari attim. ustelik venedik'e hic gitmedim mesela; kucuk, bilinmeyen sehirlerinde, kasabalarinda bu duyguya kapildim.

Gerci ben genel olarak italyan kültürünü cok seviyorum, bir italyan olarak dogsam dünyanin en mutlu insani olabilirdim sanirim.

@fraise; aslında duyuruyu açma amacım daha çok buydu. Bilinen şehirler, başkentler dışındaki küçük, bilinmeyen şehirlerin ismi yazılır diye ummuştum. O yüzden o bilinmeyen şehirlerin isimlerini yazar mısın rica etsem? :)

hallstatt. kartpostallarıyla aynı görünen belki de tek şehir.

viyana kesinlikle her köşesi oha dedirtiyor insana..

büyük başkentlere fazla gitmedim ama gittiğim şehirler içinde viyana'yı çok beğendim diyebilirim. tarihi eserler üzerime üzerime geliyordu.

Dolandiricilik teknik olarak soz konusu degil. Kagitta tahsilden bahsedilmis, dolayisiyla babana yapmayacaklari bir seye yapacaklarmis gibi ikna etmeleri tarzinda bir durum soz konusu degil. Sadece su olabilir, kagitta belirtilen yerden baska bir yere para gonderilir, orasi da dernekle ilgili faaliyetlerle ilgisiz parayi havuzunda toplayan bir adamin sirketi falandir, o zaman dolandiricilik gundeme gelebilir.

maastan parayi bu dernek kesiyor, dernek ise parayı kömür şirketine yolluyor. bu şirket kâğıtta yazıyor. ortada verdikleri bir kömür yok. ama taksit taksit para alma durumlari var.

Thy bilmeyebilir ama arayip sorarak bir sey kaybetmezsin. Onun haricinde ingiltere'nin agir vize sartlari ve aktarmali ucus icin de vize alman gerektigini dusunursek, muhtemelen edinburgh uzerinden ucus icin de vize alman gerekir. Hatta saniyorum alacagin vizenin birlesik krallik vizesi olmasi lazim, o vizeyledir ki ingiltere'ye gidip iskocya'ya ya da tam tersi iskocya'ya gidip ingiltere'ye giris yapabilirsiniz.

Bilet tek pnr uzerindeyse abd vizesi olan birinin ekstra transit vizeye ihtiyaci yok.

İngiltere vizesi ile iskoçyaya girebilmeniz için o vizenin aktif olduğu süre içerisinde önce bir ingiltereye giriş yapmış olmanız gerekiyor. Önceki gün, aynı gün vs olmasına gerek yok, aylar öncesinde bile olsa sorun olmaz. Ama turist vizesi alırsanız sorun yaşayabilirsiniz. Galiba. Sanırım.

kuehles blondes+

vizenin turu etkili olabilir.

Dort bes ay ince Ingiltere vizesi ile - hic kullanmadan- once iskocyaya giris yaptim, herhangi bir sorun yasamadim. Zira vize united kingdom vizesi, istediginiz ulkeye girersiniz.
Abd ucuslarinda transit vizeye ihtiyac yok diye biliyorum.

vizenin turu F1 vizesi.

Norwegian air'in canli yardimina ulasmaya calisiyorum suan.

Toplam aktarmasi, indi-bindisi, beklemesiyle 1.5-2 saat arasi surer. Haciosman - yenikapi bi 40-45 dk, yenikapi havaalani da bi 35-40 dk surse, bi 10-15 dk hata payi koy, dedigime cikiyor.

İkisinin toplami 1.5 saat civari

1 saat 16 dakika diyor trafi:

bit.ly

Ama aktarmaları biraz az vermiş sanki, 15 dakika daha eklesen 1,5 saat tutar

teorik olarak dava açsan kazanman lazım, tabi red takdirini hangi gerekçeyle yapmış onu da görmek lazım.

ancak pratikte akp li değilseniz, adaletin işlemesi zordur. ayrımcılıkmış, hukukmuş, adaletmiş pek takmadıkları için davanızın reddedilme ihtimali de var. sad but true :(

hangi gerekçe diye bir şey yok verdikleri cevap şu 6/2 de olduğunuz için uygun görülmedi fakat benle beraber başvuran kapalı kız da 6/2 idi aynı gün atandık ama o aldı. akp li değilim türkiyeliyim.

güncelll

hakim, savcı arkadaşların kendine hayrı yok. mevzuatı oku haklı olduğunu düşünüyorsan mahkemeye git. kararlı olmadan olmaz bu işler. mahkemeye gideceğini de ilgilere ilet.

Davayı kurumun red gerekçesine karşı açacaksın. Dolayısıyla seni tam olarak hangi argümanla reddettikleri önem taşıyor. Yukarıdaki gibi "Hangi gerekce oldugunun ne onemi var" deyip gecemezsin. Ayrica sadece "Anayasada herkes eşit :(" diyip dava açarsan kazanamazsin, davanı kurumun mevzuatina dayanan sağlam bir temele oturtman gerekiyor. Dediğin gibi sadece "x olduğunuz için uygun görülmedi" dendiyse ve aynı gün ayni mevkiye seninle tamamen eşit mevkide "x olan biri" atandiysa dava açma hakkin var. Atanan kisinin senden daha kidemli olmasi vs gibi anlatmadigin, ofkeyle atladigin detaylar varsa onlari da anlat. Ama buraya anlatma git bi avukata anlat. Burada herkes bilirkisi, hukuki sorularda surekli yalan yanlis bilgi veriliyor. Kolay gelsin.

sizinle aynı gün atanan şahıs daha önce de memur muymuş?

arkadaşlar benimle aynı gün atanan kişi cinsiyeti hariç tüm haklarda aynı, aynı gün başladık aynı kıdem aynı sicil aynı derece ha bir de rektör yardımcısının tanıdığıymış

amir takdirine bağlı olarak ifadesi amirin takdir kullanma yetkisini ifade eder. burada belirleyici olan, amirin çalışanlar üzerinde kullanacağı takdir unsurudur.

sen mahkemeye verirsin, amirin gelir "o atanan kişinin performansının daha yüksek olduğunu değerlendiriyorum" der, geçer gider. sen de mahkeme yollarında süründüğün ile kalırsın.

amirin/kurumun eşit davranması ile amirin takdir kullanması birbirine engel teşkil etmez. nesnel koşut olmayan konularda mahkemeden olumlu bir karar alabileceğini sanmıyorum.

@babilbaligi ama bir detayı kaçırıyorsun yazı da idare takdir yetkisinden ya da direkt uygun görülmemiştir diye bir şeyden bahsetmiyor. sizin atanmama gerekçeniz 6/2 de olmanızdan dolayı diyor. atadığı kişi de 6/2 de burda bir usülsüzlük varç

@sifirdokuzucuolanvarmi: aç davanı dene bakalım ne olacak...

güncell

Farklı değerler

bana söylenen bir tane yazıyorum

sen beni, benim seni sevdiğim kadar sevmiyosun ve bu beni çok yıpratıyor

türkçe mealide şöyle; bana senden daha çok ilgi gösteren birini buldum

Beni onu sevdiğim kadar sevmiyordu

Türkçe meali; daha fazla ilgi gösteren birini bulmadım ama yeterince sevilmediğimi düşünmek bazı şeylerin bitmesine neden oldu

@scomalt ayrılma nedeniniz bu olabilir ama ayrılırken bunu mu söyledin ?

ayrılırken söylediğiniz ayrılma sebebi soruluyo anladığım kadarıyla

telefonumun şarjının çok çabuk bitmesi.

@berginyonbaenre evet böyle bir cümleyi içinde barındıran bir kaç şey daha dedim, o da cevap bile vermedi :) Sanırım bu beni terkeden değil terkedilen yapıyor haha

Hiçbir şey hissetmemek

Zamanını çalmak istemedim. Çünkü başlarken bir gün ayrılacağımı biliyordum.

Valla bi sey demedim. Kendisi yedigi boklari biliyordu. Aldigim en isabetli karardi sanirim.

Bikac kere de sanirim "seninle ayni seyleri ayni oranda hissetmiyorum" benzeri seyler dedim. Dogrusu buydu cunku.

Ha bi kere de "sen benim dogru kisi oldugumu dusunuyorsun ama ben oyle dusunmuyorum, dogru kisi olsaydim ben de ayni seyi dusunurdum."

mutsuzluk.
ilişkinin geleceğine dair hayal kuramamak.
sıkışmışlık.

duyduğum: haklıymışsın bu çok hoşuna gider senin; aşk geçiyormuş.

söylediğim; artık yeterince güzel değilsin.
ben bunu söyledikten sonra ağladı tabi, ben de kıyamadığım için ayrılamadım. bu sayılmayabilir o yüzden. sanırım ben hayatımda hiçkimseden ayrılamadım. bu dünya için fazla gerçekçi ve bi' gerçekçiye göre de fazla naif bi' insanım galiba.
say be, hayat çok tuhafmış gerçekten.

"Aşık olamadım."

konuşmanın artık içimden gelmemesi
karşı tarafın beni darlaması
en ufak şeylere bile müdahale edilmesi, benim de buna gelememem.

ve daha niceleri...
sözün özü; ayrı teller, farklı frekanslar.

benle üzüleceksin dedim.
bana aynısı dendi.

Üzüntü ihtimali bile korkunçken insanlar nasıl sevgili olabiliyorsa?!

Borik asit işe yarıyormuş, geçenlerde duyurumda yazmışlardı.

Benim arkadasim cok cekmisti bunlardan, hicbir turlu olmuyorlar diye son care olarak yakarak olduruyordu sanirim. Evet eziyet ve uzucu ama yapacak bir sey kalmazsa el mahkum...

Ceza derslerinin en temel kuralı TCK hükümlerinde kıyas olmaz!!!

Genel hükümlerde kıyası engelleyen bir durum yok. Madde 3'te "suç ve ceza içeren hükümler kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz" diyor. Suç ve ceza içerenler de özel hükümlerde.

Bence burada 41 - 36 kiyasina gerek kalmadan soyle fikir yurutebiliriz: fail tesebbus halinde sucu islemekten vazgectigi an, sucun maddi unsuruna yonelik hareketi sonlandirmis kabul edilmelidir. Ancak hareketin sonlandigi ana, yani failin gonullu vazgecme anina kadar icra ettigi eylemler bakimindan sucu olusturacagina dair taksirle hareket edilmisse ve ilgili suc taksirle de islenebilen bir sucsa, bence taksirli suctan yargilanip gonullu vazgecme cabasindan dolayi ceza almayabilir ya da cezasi indirilebilir.

Ote yandan, sucun tesebbus asamasinda kalmasi zaten failin elinde olmayan sebeplerle tipiklik unsurunun gerceklesmesi demektir.

Yani olayda tesebbusun mu yoksa gonullu vazgecmenin mi vuku buldugunun sinirinin iyi cizilmesi lazim. Burada, yukaridaki dedigimle baglantili olarak suna dikkat cekmek isterim. Tesebbus asamasinda kalmis suclar bakimindan, failin gonullu vazgecmesi soz konusu degildir. Fail, sucun kanunda ongorulen sekilde vuku bulmasi icin gerekli fiili icra etmis ama suc elinde olmayan sebeplerle vuku bulmamissa, tesebbusle yargilanmalidir. Ancak, gonullu vazgecen fail, artik icrai hareketleri birakmistir ve bundan sonra olusagelecek durumlar failin iradesini asmaktadir. Dolayisiyla da fail gonullu vazgecmeyle beraber suc iradesini de sonlandirmis durumdadir. Vazgecmeye ragmen, vazgecme anina kadarki eylemler bir sucun olusumuna meydan vermemisse; bence fail gonullu vazgecmeden yararlanmalidir. Cunku sucun islenmesine yonelik iradesi ortadan kalkmistir.

Abuk bir ornekle anlatimi taclandirmak gerekirse; A kisisi yaninda duran B kisisini yaralama kasti guduyor olsun. B'nin ayagina sertce vurmak uzere ayagini kaldirip tam vuracakken, vazgecip ayagini yere koysun. Uzerinde bulunduklari zeminin saglam olmamasi sebebiyle de, A'nin ayagini yere koymasinin etkisiyle beraber, B yere duserek ayagini incitsin. Iste burada, A gonullu vazgecerek yasaklanan sonucun gerceklesmesini onlemek adina uzerine duseni yapmistir, ancak elinde olmayan bir sebepten yaralanma sonucu meydana gelmistir. Bence vazgecme anindan itibaren, B'nin yaralanmasina kadar gecen surecte A'ya isnat edilebilir nitelikte bir hareket olmadigi icin A yaralanmadan sorumlu tutulamaz.

Son olarak, kiyasen uygulama firsatin olmasa da, su fikir one surulebilir: istirak halindeki suclarda gonullu vazgecmenin, elde olmayan sebeplerde dolayi gerceklesmesi yonunde bir duzenlemeye gidilmesinin sebebi, gonullu vazgecen failden baska faillerin de sucun islenmesi hususunda hareketlerinin bulunmasidir. Dolayisiyla gonullu vazgecen fail, suc islemekten vazgecse dahi, diger failler yonunden suc islenme riski devam etmektedir ve bu sonuc artik gonullu vazgecen failin hakimiyet alanindan cikmistir. Dolayisiyla da olusacak suc artik ona isnat edilemez.

36'da da tek bir fail oldugu icin kanunda boyle bir ihtimalden bahsedilmemis ancak, somut olayin olus bicimine gore ayni mantigin gudulmesi gerektigi kanaatindeyim.

Ceza hukuku ile pratik olarak istigal etmedigimden, doktrin ve yargitay kararlari hakkinda fikir sahibi degilim maalesef.

kısa vize veriyor dediğiniz kalacağınız süre kadar verirler. ilk schengeniniz ise daima öyle olur sonra 1 ay 3 ay 6 ay diye artar.

Madem sahte rezervasyon gostereceksiniz, hollanda yerine yunanistan daha rahat ve zahmetsiz alabilirsiniz. Tabi hollanda'ya ayak basip yunanistan'a hic ugramayacaksaniz hollanda'dan almayi deneyebilirsiniz.

Hangi ülkeden giriş yapacaksanız o ülkeden almanız daha iyi olur. Madem benden vize alıyorsun ilk girişin benden olmalı gibi bir bilgi duymuştum ama bana bile çok inandırıcı gelmiyor.
Onun dışında hangi ülkede kaç gün kaldığınızı bilemezler. Çünkü ülkeler arası geçişlerde kimseye birşey göstermeden, sanki farklı bir şehire geçer gibi geçiyorsunuz.

Özellikle otobüs trenle geçerseniz kontrol noktasına dahi uğramıyorsunuz.

Biz iki arkadaş sadece polonyaya girişte küçük bir pasaport kontrolüne maruz kalmıştık. Uçak inince normal AB ülkeleri kapısından giriş yapıyorsunuz. Fakat yavşak Polonya polisi ben ve arkadaşımla beraber esmer ve sakallı gördüğü bir kaç kişiyi çekerek 5-10 dakika bekletip pasaportlara baktılar sonra birşey diymeden saldılar.

İlk gireceğiniz ülkeye başvurun. uğraştırma diye bisi de yok, schengen başvurusu neredeyse standart bir süreç. Evrakları verip bekliyorsunuz sadece. Vize süresi de başvurana göre değişiyor. Söylendiği gibi ülkeler arasında ucakla seyahat etmeyecekseniz zaten sınır ve haliyle kontrol yok. 4875 kere Avusturya Macaristan arasında git gel yapabilirsiniz vize süresi içinde.

1. inciraltı
2. teleferik tarafı
3. deniz olsun dersen konak pier tarafı
4. sahilevleri deniz ve doğa olan yerler. farklı kafe ve civarları.

karşıyaka'yı pek bilmiyorum ama kapısında atlar olan bir yer vardı bilen yazar adını. orası da pek hoş.

aslında hiç sizin istediğiniz tarzda bi' yer olmayabilir. Ama ben orada çalışmayı çok sevdim diye. gül sokağımı öyle bi' yer var alsancak tarafında. o sokakta starbucks reserve var. hayatında bu kadar farklı orjinal insanı görebileceğin bi' starbucks yoktur. İnsanları çok eğlenceli, çok sıradışı ve çok güzeller(o anlamda değil). Ben çok sevdim.

ha eğer sessiz yer istiyorsan tam bu starbucks'ın fransız kültüre doğru giden sokakta da şahane çikolatacı var, çikolataları pek şahane değil. bomboş olması şahane. kimse gelmiyor, çünkü çok pahalı. Bi' kurabiyeye 13 lira vermiştim, kahve +kurabiye(biskrem boyutundaydı) 34 lira verdim, ama kurabiyeyi tam çıkarken aldım. kahvenin üstüne sonra çok tatlı geldi 2 ıssırdım bıraktım. Neyse bunun konuyla ilgisi yok, eğer sessiz sakin diyorsan da orası. Yine aynı tip insanlar sokaktan geçebiliyorlar, it uğursuz yok. kalabalık yok, sokak(mahalle havası) var, biraz lüks bir mahalle havası tabi. Yanında insanlar ingilizce konuşuyor(yabancı adamlar) terlikle geziyorlar, londrada zannediyorsun kendini filan (bu arada ben hiç londraya gitmedim, nasıl zannedileceğini de tam bilmiyorum, yalan olmasın şimdi)

yani yeşil doğa ile iç içe yer bilmiyorum ben pek ama o sokakta çalışmayı sevmiştim.

sahilevlerinde kıyıda oturabilirsin.

dut restorant cafe bar var yakınlarında oraya gidebilirsin çok hoş bi yer. tavsiye ederim.

Tam doga ici denemez ama göztepe güzelyali civarindaki sahil cafeler fena degil.

Yanlış anlaşılacak bir şey yok aslında ama çok gereksiz bir giriş yapmışsınız rahat olun biraz kimsenin umrunda değil sizin inancınız.

Türkçe şükredin bir farkı yok

Kuran'da geçiyor mu bilmiyorum ama bi "eş-şükrü lillah" var. Şükür Allah'adır demek.

"elhamdülillahi rabbil alemin" var.

Elhamdülillah? Fatiha tefsirine baktıktan sonra "şükür"ün pek çok anlamı için kullanıldığını öğrenmiştim bu sözün. İlla ko cümle de olacaksa: Elhamdülillahi Rabbil alemin.

Türkçe şükret, hiçbir farkı yok hatta bence faydası var. Ayrıca şükretmek için illa Kuran'dan ayet okuman gerekmiyor, çok bunaldığında insan şükretmekten uzaklaşır, bunu hatırlamak ve hemen derhal içini ittirip kaktırıp zorla da olsa şükredecek şeyler bulmak ve samimiyetle o hissi yaşamaya çalışmak da güzel bir şükür.

Bi de şükretmek sadece dilde olan bir şey değil, insan davranışları ve düşünceleriyle de şükreder. Bunu bi düşün.

Herkesin dindarlığına kimse karışamaz ama namaz kılmayan nasıl dindar adam oluyor? Şükrünü ağzından çıkan sözlerle değil ibadetinle edebilirsin bence.

@fatih baker

Din namazdan ibaret olsa haklı olurdun da, öyle değil.

@fatih baker nispeten haklisin. dindarlık deyince akla namaz, ibadet geliyor tabii. Bu sebepten kendime de dindar diyemiyorum maalesef, onun yerine inançlı bir insanım derim. Hem dindar kelimesi gibi iddialı bi ifade değil.

Soruya cevap: elhamdülillah +1

Allah ile iletisimin herhangi bir dili ya da dini yoktur. Onemli olan icinizdeki duygularla bilincaltiniza sukur olgusunu atabilmenizdir. Dolayisiyla bu baglamda ozel bir ayet olmadan da hedeflediginiz sonuca ulasabilirsiniz.

Illa bir ayet istiyorsaniz tam sukur isteginizi karsilar mi supheliyim ama, yunus 87'deki "la ilahe illa ente subhaneke inni kuntu minez zalimin" seklindeki yunus peygamberin baligin karninda okudugu duayi okuyabilirsiniz. Icinizde yaraticiya karsi bir acziyet olusturacagindan, bir nevi sukretmis gibi hissedebilirsiniz belki.

Ben kendi dilimde teşekkür ediyorum. Bilmediğim kelimelerin samimiyeti kaçırdığını düşünüyorum

elhamdulillah basitce.

"la ilahe illa ente subhaneke inni kuntu minez zalimin" günlük dualarımdan.

"rabbi yessir vela tuassir, rabbi temmim bil hayr" da. işlerimizi kolaylaştır ve bize hayırlar ihsan et, gibi bir anlamı var.

ve yine ashabı kehf (yedi uyuyanlar)'in " ey rabbimiz, bize tarafından bir rahmet ihsan et ve işlerimizde bize başarılar ihsan et" duası.

ve her sabah uyanır uyanmaz: "üzerinde hakkım bulunan herkese hakkımı helal ediyorum" derim.

ve "la ilahe illallahul el melikul hakkul mubin, muhammeden resulullahi sadıkul va'dil emin" duası en sevdiklerimden. müthiş bir şey...

@fatih baker, uzun zamandır namaz kılmadım. cumaya bile gitmiyorum, hatta bayram namazına da. ramazan'da da oruç tutmadığım gibi, içiyorum üstelik her gün.

hak yemiyorum, haram yemiyorum. oruçluyum deyip kimseye sataşmıyorum. ben namaz kılıyorum deyip, kılmayanlara kötü gözle de bakmıyorum.

abartmayalım lütfen.

oy ile dinin ne alakası var baya gereksız ve ulkenın özeti olmus giriş
neyse bütün ayetlerın yazılı oldugu websiteleri var, oraya ilgili kelime yazıp ayetleri bulabilirsin konu ne ise çıkar.

Yunus 87. ayet ve elhamdülillah, şükür ifadeleri değil. Lütfen meallerini inceleyin.

Elhamdülillah'ın kökü olan hamd, övgü demektir. Elhamdülillah ise "övgü Allah'adır" anlamına gelir.

Yunus 87. ayette ise tövbe mânâsı vardır, "la ilahe illa ente sübhaneke inni küntü minez zalimin" cümlesi "(Allah'ım) ilah yok yalnız sen varsın, sen her türlü olumsuzluktan münezzehsin, ben zalimlerden oldum" demektir mealen. Bu şükür değil tövbedir.

Şükrün ne olduğunu şahsen Kuran'daki ifadelerin satır aralarında bulabileceğimizi düşünüyorum.

Elhamdülillah demenin, şükretmenin fazileti çoktur.

Elhamdülillah anlamı ise kısaca "Allah'a şükür" demektir. Ve duaların, zikirlerin en faziletlilerindendir.

"Duanın en faziletlesi ‘’Elhamdülillah’’ demektir." (İbn-Mace)

"İnsanlara teşekkür etmeyen kimse, Allahü teâlâya şükretmez. Aza şükretmeyen de, çoğa şükretmez. Allahü teâlânın nimetini söylemek şükürdür, hiç bahsetmemek ise nankörlüktür." (Beyheki)

Kaynak: www.namazsitesi.com

namaza başla şükrünü eyleme dönüştürmüş olursun

icraya itiraz edin. borçlu biz değil öğrenci zibidi diyin. kira sözleşmesini öne sürün.

uğraşmak stmiyorsanız ödeyin, öğrenci depozito vermemiş miydi? ordan kesin.

ayrıca bu halde feshedebilirsiniz.

süresi içerisinde borca itiraz edin ancak dikkat edin itiraz gününü geçirmeyin. kiracıyı çıkarabilmek konusunda ise bir avukata danışmanızı tavsiye ederim.

itiraz etmeyin ödeyin, kat mülkiyeti kanunu ve borçlar kanunu gereğince sorumlusunuz. üstteki 2 arkadaşın dediği gibi itiraz ederseniz %20 icra inkar tazminatı, dava vekalet ücreti ve yargılama gideri ödersiniz.

borcu ödedikten sonra kiracılara icra takibi başlatıp siz de onlardan isteyeceksiniz rücuen. kira sözleşmenizde yan giderlerin kiracının ödeyeceğine ilişkin hüküm var mı?

3300TL'nin altında borçlar için yasal takip başlatılamıyor. Bu sebeple itirazda bulunabilirsiniz. İlgili yargıtay kararı için: www.milliyet.com.tr

3300 tl'nin altindaki borclar icin yasal takip yasagi kira sozlesmeleri bakimindan gecerki degil. En azindan tuketici sozlesmesi kapsamina girmeyen bu iliski kapsaminda uygulanmaz. Kiracinin cikartilabilmesi icin iki hakli ihtara ihtiyaciniz var diye biliyorum.

Bu durumda en iyisi %20 icra inkar tazminatina maruz kalmamak adina borcu odeyip, kiraciya rucu etmek olacaktir.

Cihangir'de degilim ayrica fransizcam da harikulade degil, ingilizce kadar akici konusamayabilirim. Yine de uyhun bir seyler ayarlanabilirse benim icin de iyi olur. Tabi bu ilani tekrar bulabilmem de onemli :)

Beyazıt tarafında değil ama Beşiktaş Çarşı'da Kartal heykelinin yanındaki Mado'nun sokağındaki Lara Nargile'de vardı bir zamanlar. Nargile yapmayı bıraktığım için şu an mevcut mu bilmiyorum ama Al Fakher'in çoğu tütün çeşidi burada bulunuyordu. Dükkanın krokisi aşağıdaki gibi. Eğer farklı tütünler arıyorsan uğramanda fayda var.

www.google.com!3m1!4b1!4m5!3m4!1s0x14cab7a18fe65a77:0xd77ad6fc2f52069f!8m2!3d41.044449!4d29.00447?hl=tr-tr

Teşekkürler hocam, uzak kalacak ama başka yakın bir yer çıkmazsa oraya giderim.

Eminonu'nde var, tarif et desen ezbere edemeyebilir ama gitsem bulurum. Hatirladigim kadariyla istanbul ticaret uni'nin karsi tarafinda yola paralel halic yonune dogru yururken gala kokorec'i geciyorsun. Orada bir sure sonra ana yolu bolen kucuk bir arka sokak basliyor. Ana yolla bu sokagi bolen yerde bir tekel var. O tekelin arkasinda, o kucuk sokakta bir nargileci var, adi simdi aklima gelmiyor, doğan olabilir ama emin de degilim. ben ordan almistim el fakher cift elmayi. Gayet de guzel, bandrollu falan.

İstanbul ankara marmara böyle, diğerleri de çöp zaten

yemin ediyorum gözlerim doldu. ah amfi bir ah.

evet tek çift karışık olan bazı temel derslerde böyle oluyor. açıkcası 10-20 kişi ile araştırma görevlisinden alacağım derse, 1000 kişi ile doktorin olmuş adamdan alacağım dersi değişmem.

ha sen bunlar avukat da oluyor, piyasa doymuş mudur diyorsan, hukuk da hep ekmek var yiğenim. hukuk olsa da olmasa da hukuk altında bi şey dönüyor sonuçta ülkede.

Marmara, istanbul, ankara böyle +1

o amfi aurası hiçbir fakültede yok kabul edelim.

kalabalık olur tabii de baya toplu sünnet gibi. eğitim ne kadar iyi olur bilmiyorum.

evet iş açısından okunur mu dedim. böyle birçok okul olduğunu düşünürsek yakında dönerci açar gibi hukuk bürosu açılabilir.

Istanbul hukuk amfileri onemli derslerde boyle oluyor. Videonun geçtiği amfi 1 bildigim kadariyla turkiye'deki en buyuk amfi. Yanlis bilmiyorsam 924 oturma kapasiteli. Bir keresinde ilber ortayli geldiginde, ayakta yer kalmamisti amfide, bak oturacak yer demiyorum.

Marmara, ankara falan da boyledir tahminimce. Dokuz eylul'de kapasite biraz daha dusuk gibi. Iuhf'de medeni dersine misal 400 kisi giriyorsa, deu'de 150-200 falandir.

pal sokağı çocukları orada geçiyor!!
gitmedim de yaşamadım da anlayabileceğin gibi ama olsun. yazmak istedim.

gittim ama turistlik olduğundan harikaydı benim için. çok yer gezdim aynı dönemde en beğendiğim siena ve burası olmuştu. çok kalabalık değildi, yemekler uygundu, mekanlar, sokaklar çok güzeldi.. ama dediğim gibi turisr olarak gidince zaten farklı bir algıyla bakıyorsunuz. yaşamak nasıl olur bilmiyorum ama ben orda yaşamayı çok isterdim bir kaç aylık bile olsa.

Kızları güzel bi de minyatür istanbul gibi.

Bisuru hamam ve termal hamam var <3
Gece hayati guzel ve ucuz.
Marketler sabah 6-aksam 10 arasi calisiyor.
Toplu tasima iyi sayilir.

Yasamadim ama cok begenmistim.

Bir kere kizlari guzel. Arti hayat tr'ye oranla bir avrupa ulkesi olarak asagi yukari ayni hatta istanbul'u baz alirsan daha bile ucuz. Icki tabi ki daha ucuz. Gece hayati iyi. Senin icin iyi bir kriter mi olur bilemem ama cok kucuk de bir sehir degil. Ayrica hamur isi tatlilari da gayet guzel.

Son olarak da civar yerlere seyahat etmek istersen, wizzair macaristan merkezli low-cost ucus operatorlugu yapan bir sirket dolayisiyla budapeste cikisli yurtdisi ucuslarini ucuza bulabilecegini saniyorum. Keza ryanair'in de budapeste cikisli uçuşlarının olmasi lazim.

geçen yaz avrupa turu yapmıştım (bkz: interbus) gezdiğim 23 şehir arasında(ki roma, paris, barcelona falan da vardı) en beğendiğim şehir budapeşte olmuştu. mimarisi, sokakları falan çok güzeldi

Benim önerim dil konusunda sıkıntınız yoksa turla gitmek yerine kendi planınızı yapmanız. Turlar genellikle daha hesaplı oluyor ama gruba bağlı kalma, istediğin yerde istediğin kadar zaman harcayamama gibi sıkıntıları var. Sonuçta belli bir tur programına sadık kalınıyor.

Yurtdışı için en sıkıntı konu uçak bileti. Şuan genel olarak uçak biletleti pahalı. Kalacak yer konusunda ise illa ki bütçenize göre bir yer bulursunuz. Kredi kartınızda birikmiş puanınız varsa turna.com dan bilet alabilirsiniz. Farklı kredi kartlarındaki puanları buradaki hesabınıza yükleyip bileti ucuza getirmek mümkün. Bunun dışından skyscanner ı da tavsiye ederim. Konaklama hesaplı olsun derseniz airbnb ye bakabilirsiniz. Hemen her bütçeye göre seçenek var. Özellikle avrupa da çok rahat edersiniz.

Bence iki plani da yapin, biletleei hemen aliyormus gibi bireysel bir plan yapip total ucreti hesaplayin sonra da tur fiyatiyla kiyaslayin.

Ben mayis basi icin 5 gece 6 gunluk ve 1 ulkede 2 sehir iceren bir tura 3000 tl ustu vermek yerine, her seyini kendim ayarladigim 15-16 gunluk ve 4 ulke 5 sehir iceren seyahatime konaklamalar dahil daha az para verdim.

Avrupa'ya gidecekseniz, flix bus, megabus, eurolines bus gibi firmalar otobus seyahatlerinde; ryanair, wizzair ve easyjet gibi firmalar da ucak seyahatlerinde oldukca hesapli olabiliyor.

Rahatiniza cok duskun olmayip, 6-8 kisilik kogus gibi odalarda kalirim diyorsaniz hostel alternatifini de dusunun, zira cok uygun rakamlara konaklayabilirsiniz.

müzikten kastınız canlı müzik değilse, bostanlıda cresh vardı, çok severdim her hafta giderdim. ufak güzel bir yer.

Ne kadar uygun duser bilmiyorum ama la puerta'yi da deneyebilirsiniz.

mavibahçe'de kepler e gidiniz. çok iyi gruplar geliyor . rezv yaptırın muhakak çünkü mekan küçük talep büyük.

KRakow hafta içi de hareketlidir. ÖZellikle her aksam bir erasmus partisi vardır. Hangi clubte oldugunu bulabilirseniz , orası bayağı hareketlidir.

Varsova genel olarak cok hareketli bir gece hayatina sahip degil gozlemledigim kadariyla. Yaniliyor da olabilirim. Ama krakow candir. Bu arada henuz bu iki sehir arasi ulasimini ayarlamadiysan polski bus'tan 5-15 tl civarlarinda bilet alabilirsin. Cok ucuz oluyor.

krakowa 1 gun yetmez bence. varsova da cok bir sey yok diye biliyorum ben olsam direk krakowda 2 gece kalirdim rahat rahat gezer disari da cikardim.

krakowu bilmiyorum da varşovada salı çarşamba ve perşembe erasmusların takıldığı bilmem kaç para ver gece bilmemkaça kadar içki bedava mekanlar oluyodu heralde duruyodur hala. birinin adı medyk'ti o perşembeleriydi bi tane politechnika öğrenci yurdunun altında vardı bi de park club vardı sanırım çarşambaları.

hani malta'ya geliodun baba sen?

@nigeo cok kararsizim ya

gel buraya gel yahu

sanıyorum o ülkelerin baro sınavlarını geçmeniz gerek. yine de uluslararası hukuk büroları en iyisini bilir.

ben hukukçu değilim, çok net de bilmiyorum ama zannettiğim kadarıyla yurtdışında master yapsanız da avukat olarak çalışamazsınız. orda lisans seviyesinde hukuk eğitimi alırsanız başka. ama avukat arkadaşlar daha iyi bilir.

bir de bildiğim kadarıyla oralarda hukuk eğitimi ve özellikle stajlar çok daha uzun ve avukatlık sınavı olanlar da var. denklik olarak da sıkıntı olacaktır yani direkt bir hukuk bürosunda başlayamazsınız türkiye'deki avukat statünüzle.

uluslararasi alanda calismayan kisilerin anladigi anlamda avukatlik yapamazsiniz. yani 'yerel' mahkemede muvekkil temsil edemezsiniz ancak bu hukukcularin baska ulkelerde hizmet vermesi onunde bir engel degil. buyuk sirketler, hukuk burolari ve uluslararasi organizasyonlar da artik bu turde avukatlik hizmetinden 'uzaklasmis' durumdalar. uluslararasi alanda calismaya basladikca bunu goreceksiniz zaten.

ornegin birlesik arap emirlikleri'nde, seriat ve kita avrupasi hukuku karisimi bir hukuk sistemi olmasina karsin, ciddi anlamda common law hukuk burolari egemendir . bunun nedeni de, uluslararasi anlasmalari hazirlamak icin yerel hukuktan daha fazla sozlesmeler hukukuna hakimiyet, tahkim hukukuna hakimiyet, hangi alanda is yapiyorsaniz (insaat, enerji, ppp vs. vs.) o alana hakimiyet istiyor buyuk sirketler. yerel hukuk kismini yerel hukuk burolari ile hallediyorlar, ancak 'onleyici hukuk' sozlesmenin muzakeresi sirasinda gerekiyor, bunun icin de bir buyuk bir insaat isinde ornegin nasil sorunlar cikabilecegini ongorebilen hukukculara ihtiyac var, liquidated damage ne demek, liability nasil sinirlanir, bu sinira o captaki projelerde hangi hususlarin dahil edilmesi genel uygulamadir, hangisi degildir, bir enerji santralinde hangi garantiler istenir, bu garantiler sozlesmeye nasil eklenir, bunlari bilmeyen adamin sirkete bir faydasi olmuyor.

zira, buyuk isler yapan sirket sozlesme gorusmelerinde bunlari hallediyor ya da tahkime gidiyor. tahkimde de ozellikle uluslararasi projelerde ingiliz hukuku, isvicre hukuku ya da isin yapildigi yer hukuku tercih ediliyor, tahkime danismanlik yapan buro isim yapmis uluslararasi burolardan oluyor ve yerel bir firmadan arada gerek olursa danismanlik aliniyor. bu bilgiler okullarda ogretilmiyor, ancak deneyimle ogrenebilirsiniz. bir insaat/dizayn isinde 'fitness for purpose' garantisi nedir, nasil ifade edilir, sonuclari ne olabilir, sigorta edilir mi, bunlar ancak uluslararasi deneyimle ogrenilir. bu tur islerde kullanilan sozlesmelerin buyuk bir kismi da birbirine benzerdir, ornegin FIDIC sozlesmeleri, dolayisiyla isin uzmani oldugunuz surece, is bulamamaniz icin bir neden yok.

sizin icin sorun olan kisim, deneyimsizsiniz. yani ingiltere'deki ya da almanya'daki bir sirketin sizi alip egitmesi icin bir neden yok, zira uzman olmadiginiz icin sizinle ugrasip masraf yapana kadar oralardan birini alir. benim tavsiyem, ya disinizi sikip turkiye'de uluslararasi burolarda ciddi deneyim kazanin ya stajyer olarak icc, wto, un vs. gibi yerlere basvurun, ya da imkaniniz varsa yurtdisina gidip yerlesin ve oralardaki hukuk burolarinda once yine stajyer olarak ya da az bir para ile ise baslayin, sonra devam edin.

bir de UN ve ECHR, IAEA, UNDP gibi yerler var. ECHR duzenli ancak uzun araliklarla turk avukat ve/veya uluslararasi kamu hukuku ve insan haklari hukuku alaninda calisan avukat alir. UN, UNDP genelde hukukcu alacaksa hangi ulkeden mezun oldugundan ziyade insan haklari alaninda calisma sarti arar. bunlari da hem turkiye'de hem yurtdisinda takip etmenizi oneririm.

onemli olan dedigim gibi uzmanlasmak, mumkun oldugunca uluslararasi islerde calismak ve sabir.

Esasen ben de yurtdisinda yerel hukuk alaninda degil de daha ziyade onleyici hukuk/tahkim alaninda calismayi dusunuyor(d)um. Zira ab rekabet hukuku cercevesinde de ab uyesi ulkelerden hangisinde calisirsaniz calisin, avrupa birligi adalet divaniyla muhatapsiniz. Dolayisiyla yerel hukukla bu yonuyle bir ilgi soz konusu degil. Zira benim amacim da bu tarz bir seydi. Ancak yine de turkiye'de deneyim elde ederek 2 yil olur 3 yil olur 5 yil olur, bu tarz bir isin olasilik seviyesini merak etmistim. Cevaplariniz ve emekleriniz icin tesekkur ederim.