kablosuz aktarım teknolojilerinin gelişmesiyle beraber uzaktan uyumlamayla aktarılan enerji seviyesi, el vermeyle yapılan enerji aktarımına denk hale ulaşmıştır. yine de ihmal edilebilir farklar olabiliyor; 15 watt - 17 watt gibi gibi...

not: get a life.

@zgrydn komikmiş, var mı daha böyle

Timusum titriyor diyen birini ilk defa görüyorum. Erişkinde pek işlevsel değildir, biliyorsunuz umarım?

Evet, gerci islevsel olanlar da oluyormus ancak gogsumun ortasinda zangir zangir carpiyor. Dedigim gibi arada tiroid de eslik ediyor olaya.

Timus sağa sola çarpmaz. Keza tiroid de oynamaz. Siz yine çarpıntı yaşayıp timus ve tiroide yoruyorsunuzdur. Panik atak geçmişiniz varsa önce psikiyatriye, kalp probleminiz varsa kardiyolojiye görünmeniz lazım.

evet çalışırsın hatta ticari faaliyet de bile bulunabilirsin.oy kullanma hariç tüm kamu hizmetlerinden faydalanabilirsin (özel şartlar haricinde).

Hayir. Kesin olarak.

Polonya´nin vatandaslik verme kriterlerini simdiden arastirin ama eger baska EU ülkelerinde calisma hedefiniz varsa.

Polonya özelinde bir anlaşma yoksa (ki olduğunu sanmıyorum) başka ülkede o kart vasıtasıyla çalışamazsınız.

Ancak bazı EU ülkeleri EU vatandaşı eşiniz olduğunda çalışma izni verebiliyor. Hangi ülkeye gitmek istiyorsanız ilgili göçmenlik kanunlarını okumanız lazım. EU tek bir ülke değil, hepsinin farklı kanunları var.

İkamet ve Çalışma izinleri farklı şeylerdir, çalışma izni almışsanız ikamet izni otomatik olarak almış sayılırsınız ancak ikamet izni o ülkede çalışacağınız anlamına gelmez, İkamet izinleri bazı şartlar yerine getirildiğinde verilir ve bu ülkeden ülkeye değişir genellikle ülkede bir taşınmaz satın aldığınızda ikamet izni verir ülkeler ancak çalışma izni için bir şirket için davet edilmeniz veya iş başvurusu yaptığınız şirketin ilgili ülkede sizin adınıza çalışma izni için başvurması gerekir.

Evlilik ile çalışma izninin verildiğini de sanmıyorum yani evlilik size doğrudan çalışma izni veriyor olamaz kanımca, ancak orada ikamet izni alırsınız sonra da size çalışma izni çıkartacak bir işveren ararsınız o da devlete ben bu vasıflarda bir eleman alıyorum şu adam da bu işe uygun görünüyor diye başvurur devlet de tamam bu adam sende çalışabilir der.

Free movements of workers denen bir olay var ab'de, issiz bile olsaniz baska bir ab ulkesine rahatca job seeker olarak falan gidilebiliyor. Ayrica ab vatandasi olmayan fakat ab vatandasinin aile uyesi olan kisiler de bu hakka sahip. Yalniz gittiginiz ulkede kamu guvenligi, kamu sagligi gibi ustun kamusal sebeplerle hazirlanmis kanun, yonetmelik veya duzenlemeler sebebiyle bazi kisitlamalara tabi olmaniz mumkun. Bu her ulkenin kendi inisiyatifinde olan bir sey.

Daha detayli bilgi icin:
ec.europa.eu

Çalışamazsın. Kendimden biliyorum.

hayir, aldigin oturma ve calisma izni sadece polonyada gecerli. diger ulkelerde yerlesip calisamazsin. sadece schengen vizesine ihityac duymadan diger ulkelere turistik amacli digebilirsin.

Geçmiş olsun. Sen ölmussun.

Zaman ve cabayla geciyormus da ozel bir teknik var mi onu merak etmistim?

Pek cok duygu bosaltma teknikleri var (internetten bakabilirsiniz kendi basiniza uygulayabileceginiz tekniklere) da oncelikle o duygulari uyandirmaniz lazim. Bu yetersizlik olur, sevgi eksikligi olur, kendini begenmeme olur vs vs. Once onlari bi tespit edin, sonra ustune calisin. Zaten sorun cok buyukse terapist lazim.

sakinlik, sükunet ve kabullenme. dönem dönem oluyor böyle, derin derin nefes alıp bu durumun da normal olduğunu kabullenip yeniden başlamayı düşününce duygular da daha sağlam olarak tekrar oluşuyor.

kanuna kitaba göre olması gereken gelir vergisi kümülatif matrahın iş değişikliğinde sıfırlanmasıdır, yani ocak ayı maaşı gibi başlaman lazım. aksini uygulayan işverenler var ancak bunun yasal olmadığını belirtmek lazım, nasıl uyguladıklarını sorarak öğrenebilirsin.

Bu soruyu ben de daha onceden sormustum, ilk basladigin ay ocak donemiymiscesine maas alman gerekiyor.

Ocak gibi maaş alıyorsun. Ocak gelince bir kez daha ocak gibi maaş alıyorsun.

Başladığın ay ocak oluyor, normal ocak ayına gelince düzeliyor.

neden problem teşkil etsin ki? aynı şekilde birden fazla makalem var aksine bizim ofisimizde teşvik ediliyor bu durum

Bunu mudurumle paylastigimda etik dogrulugunu sorguladi, reddetmese de kabul etmeye pek gonullu degildi gibi. Görüşlerim ileride sirketi baglar ya da zor durumda birakabilir endisesi hakim. "Goruslerim sirketi baglamamaktadir" seklinde bir kayit duseriz ne olacak demem uzerine mudurum in-house avukatlarda boyle bir ornegin olup olmadigini sordu. Ben de bu durumu duyuruda paylastim. Kisacasi endiseler bu yonde.

çalışmış olduğunuz şirket ne üzerine çalışıyor? mesela kayıtlı elektronik posta hizmeti veren bir şirkette çalışıp kayıtlı elektronik postanın delil niteliğini yeren bir makale yazmanız pek tabi etik değil :) yani aslında tamamen çalıştığınız şirketin niteliğiyle alakalı bu durum

"Eger birini seviyorsan, sevdigini belli etme. Karsi taraf kosarak uzaklasiyor. Umursamaz görün."

Hiçbir şey ya da hiç kimse için üzülmeye değmez. En önemli olan şey kendimiziz. İş de geçer, stres de.. İnsanlar da gelir geçer. Yolumuza bakmak, enseyi karartmamak lazım.

lcha +1
hayattan öğrendim, hayat bana zor yolla öğretti gibi düşünmüyorum ama söylediği şeye katılıyorum. milyorlarca stres faktörünün olduğu bu dünyada başka türlü sağlıklı yaşamanın imkanı yok.

COk sey ogrenmdim hangi birini yazayim.

Ilk aklima gelenler:
Asla hayatinla ilgili kararlari baskasina bagli verme, tamamen kendini, kendi sartlarini ve cikarlarini dusunerek kendin odakli karar ver.

Nefes alan hic kimse %100 guvenilir degildir.

Herkes her seyi bir bildigi var da yapiyor degil, insanlarin onemli bir kismi "gercekten" salak.

Evde fazla oturmak zaman kaybidir.

Samimiyet ve dobralik her zaman ise yaramaz, politika onemli.

BIr de gercekci olmak lazim.

ikili ilişkide her zaman baskın olan kazanıyor,
iş hayatında her zaman baskın olan kazanıyor,
arkadaş ortamında her zaman baskın olan kazanıyor
varyasyonları arttırılabilir.

++

Kimse tam olarak güvenilir değildir.

Fedakar biri ol, ama asla aptal olma.

Hayatta en değerli şey ne para ne de zamandır. En değerli şey insanın kendisidir.

Gerçekten de kimse vazgeçilmez değildir.

Hayatta hiçbir şey durağan değildir. Her şey değişir.

en doğru zamanı bekleme öyle birşey yok. hazır olduğunu hissettiğinde harekete geç.

4s kuralının gerçek olduğunu öğretti.

Ben asla şöyle şöyle yapmam/yapan biriyle olmam/arkadaşlık etmem vb. büyük konuşmalar yapmamayı öğrendim. Genellersek, hiçbir şey için büyük konuşmamak lazım.

Aile dışında kime fazla anlam yükleyip haddinden fazla değer verirsen o kişinin de seni o derecede umursamayacağını öğretti.

Hemen hemen hepsini benden önce arkadaşlar yazmış. Benim de bu aralar öğrendiğim şeyler:

Her çantanda 5-10 lira kadar para bulundur çünkü sen balık hafızalısın ve cüzdanıni evde unuttuğun için her seferinde 6 km yol yürüyorsun.

Para ile market fişini dokularında ayırt etme yetin yok biliyorum, en azından çöpe atmadan önce bak ve gör.

Yalnız insan güçlü insandır.

şunu yapma, kendine yet, böylesi kötü olur tarzı yaklaşımlardan uzak durmayı.

evet, bunları yaptığınızda çok üzülebiliyorsunuz. fakat bunlar da hayata hayat katmanın bir aracı. sosyal ilişkiler insanı çok daha mutlu ediyor. beni de bu tür nedenlerden dolayı üzdüler ama kendimi açtığımda çok daha mutlu bir insan oluyorum. tabii ki toksik olmayan, iyi niyetleri insanları bulmak için çabalamak gerekiyor. hayatına kalıcı bir şekilde insan katmak kolay değil.

arkadaşlıklar evlenince bitiyor. erkekler 2 bölüme ayrılıyor. sıkıntı yaşamamak için eşinin lafından çıkmayanlar ve arkadaşlıklarını devam ettirenler bunu net olarak öğrendim.

1. kimseye yardım etme. biraz sert oldu ama kendi için çabalamayan birine yardım etmemek anlamında söyledim. ve senden yardım istemeyen kimseye yardım etme. dertlerinden kurtulup palazlandıkları zaman, ben mi istedim diyorlar.
2. kimseye bişey anlatma; kendi dertlerinle ilgili +1
3. başarılı olmayan innsanlarla arkadaş olma. başarıyı not ortalaması anlamında söylemedim.

Birine yardımda bulunuyorsan o kişinin daha sonra sana -bu hareketine teşekkür edercesine- iyi davranacağı beklentisine girmiyorum.

Hiçbir senaryoya gerçekleşmeden inanmıyorum.

En sıkı arkadaşlıkların dahi zaman içinde kişilerin ve koşulların değişmesiyle çözülebileceğini biliyorum.

İnsanın kendini özel hissetmek için yapabileceklerinde sınırtanımadığını biliyorum.

İnsanların gözlemlenmedikleri ve değerlendirilmedikleri yerde başkalarına çok kaba davranabildiğini biliyorum

Bazı insanların asla hata yapmadıklarına inandıklarını öğrendim.

Kadın erkek ilişkisindeki birçok sorunun iletişim tarzlarındaki farklılıklarla açıklanabileceğini öğrendim. Kadın dolaylı, erkek dolaysız iletişim kuruyor (genelde)

Büyük konuşmamak lazım, bunu öğrendim.

Kimse üzülmeyi ve aşağılanmayı haketmiyor. Kelimelerime dikkat etmem gerektiğini öğrendim. Hoş, bir insana hiç kötü söz söylemeden onda yara açabiliyorsun.

Samimi sıcak davranışın birçok zaman olgun olmama olarak değerlendirildiğini öğrendim.

Bu böyle gider, işgal etmeyeyim.

eksisozluk.com

hayat gercekten var mi? ben bunu hala kabullenebilmis degilim.

insani iliskilere gelince, ben cogu kez aptala yatarim. cok faydasini gordum. karsimdaki benim aptal oldugumu dusnunce, nasil olsa anlamayaz dusuncesiyle dusunce ve duygularinin buyuk cogunlugunu aciklar, ben de dinlerim. anlarim ama caktirmam. daha sonra bu kisinin gercek karakter ve kisiligini tahlil ederim. zamanimi gecirmeye deger birsi ise, zaman harcar ve acilirim, degilse bir daha gorusmem.

ikinci sey, arkadasiniza baska insanlar ogrense bile sarsilmayacaginiz bir sir verin ve ona bunun sir oldugunu soyleyin. karakteri saglam insanlari boylece ayirt edebilir, onlara guvenip guvenmeyeceginizi belirleyebilirsiniz. ben yapiyorum, sasmadi bugune kadar. sasarsa baska bir seytanlik bulurum.

tutkunu bul. onun icin calis. gece gunduz ve aci cekerek. insanlar sevdigi isi kesfedince sanki kendilerini calismaya zorlamaya gerek kalmadan siki bir calismaya dogal olarak gireceklerini sanirlar genelde. bu yanlistir. calismak aci vermeli. aci seni gelistirir.

sanal ortamda tanistigin hickimseye guvenme. reel hayat icin minimum 6 ay vakit gecidikten sonra yukarida belirtmis oldugum taktigi uygularim.

simdilik bu kadar yazdim

Aklın yolu bir değil

çok bir yaşamışlığım yok ama bu aralar öğrendiğim bir şey, senin derdinden büyük bir dert her zaman vardır, bunun farkına varmalı insan. seni insanlara muhtaç eden bir hastalığın yoksa şükretmek için sebebin maksimum noktasında.

Kimseye güvenme.
Cesur ol.
Hayallerinin peşinden koş.
Asla pes etme.
Ve eğer istersen ve çalışırsan her şeyi yapabilirsin.

Vicdanina uy, gerekirse zihninin bin dereden su getirerek kurguladigi sinsi planlari deş, hatta bundan dolayi egon zarar gorsun, ama kalbinin en derinindeki ic sesin, icindeki yargicin ne diyorsa onu dinle.

bazen ne yaparsan yap, olmuyor.

Mobil app'te de mobil chrome'da da ayni. Ancak samsung'un kendi internet tarayicisinda su an icin sorun yok gibi gozukuyor. Script takilmasini nasil bertaraf edebilirim app uzerinde?

Über fişini masraf olarak gösteremiyor şirketler.

Careem'de benzer bir durumda fis almak istemistim verememislerdi. Uber icin de sıkıntı olur muhtemelen.

fatura kesebiliyorlar. seyahat bittiginde tutara gore doldurup veriyorlar.
2 defa istedim 2'sinde de sikinti cikmadi. gerci 2.sinde adam doldurmayi bilmiyordu ama beraber hallettik

ben mail ciktisi veriyorum sorun olmuyor.

araç eşleşir eşleşmez telefon açın, fiş kesebiliyorsanız gelin deyin. yoksa iptal etsin gelmesin

Odemeyi yaptiktan sonra seyahat bilgisini (rota, tutar, saat/tarih) iceren bir mail geliyor. O mailin ciktisini masraf olarak kabul eden sirketler var

KDV' den indirilmediği için yolculuğa dair evrak yeterli olur.. Ancak muhasebeci kıl ise fatura isteyebilir, UBER fatura kesiyor.

zaten muhtemelen kkeg yapacaktır muhasebeniz o yüzden mail çıktısı da iş görür belgesize atarlar en kötü

Colmar. En favori şehrim şimdiye kadarki.

Lviv e git. Şehir hem güzel hem de oldukça ekonomik.

Kız ukraynalı. Ukrayna şehirleri seçenek dışı.
Lviv’e 2 kere gittm gerçekten güzeldi :)

net şekilde roma diyorum

iskandinavya ile ilgili bir plan yapılabilir.

Roma Victoooooor

Lisbon. Hava da iyidir orada.

Kisa sure icin venedik cok ideal.
Pahali mi olur? Otel fiyatlarina bakin. Pahali gelirse pahalidir :D

Viyana da guzel bence. Ya da roma.

romaya gitmeyin. kezban türk kızlarının aşk mekanı. ben de eşim de beğenmedik, 2 günde bi şey de anlamazsınız. bence 2 gün için atina olabilir uygun olur hem, prag da olabilir. romaya 1 haftalık tatilde vakit ayırırsınız. venedik oteller biraz pahalıdır evet. çok da para harcarsınız. venediğe uçuş yok ayrıca doğru dürüst milano aktarmalı gideceksiniz

Prag'a gidin. Şehrin ucuz olduğu ama seni ucuzcu gibi göstermeyecek orası var. Budapeste falan da olabilir o anlamda.

Viyana olabilir. Stephanplatz'daki biletçilerden klasik müzik konser bileti için pazarlık yapıp kararsız görünerek indirim alabilir ve güzel bir akşam geçirebilirsiniz.

Bir ara Stockholm’e gelirseniz elimizden geldigince sizi.....

Agirlariz efenim

venedik martta serin olabilir. daha güneyleri, ispanya, portekiz vs düşünün.

Prag veya budapeşte. Hem cogu avrupa sehrine gore daha ucuz hem de romantik bir atmosfere sahip her ikisi de.

Budapeşte diyorum.

Veya barcelona, ama 3 gün barcelona için az. O yüzden Budapeşte iyidir.

brugge, amsterdam. venedikde gecelik konaklama 100 euroları buluyor. keza ulaşımda pahalı tek vapuretto bileti 8 euroya yakındı. roma her daim kalabalık turistler ve kezban dolu ama tarihi mekanlar birbirine yakın.

Afyon, kaplıcası falan var sıcacık. Kimsenin benden mutlu olmaya hakkı yok ;)

Korsika

Yazdıklarının hiçbiri yok ama tek favorim Londra

mimari olarak barselona, roma ve prag. barselona’nın dali binaları var, şehir de benim favori şehrim her açıdan. roma’da ise her apartman ayrı bir sanat eseri. prag’da ise gotik mimarisi çok iyi. o prag kalesini görmelisin, fantastik bilgisayar oyunlarındaki korkunçlu kaleler gibi.

doğal güzellik olarak ise amsterdam çevresindeki edam volendam giethoorn gibi tatlış köyleri, milano çevresindeki como, lecco gibi gölleri ve bu gölleri çevreleyen dağları önerebilirim.

tabi bunlar dışında benim daha görmediğim ama çok merak ettiğim kuzey ülkeleri var. oraların doğası bi ayrı güzel diyollar.

yerel tat olarak avrupa’da adam gibi hiçbir şeye rastlamadım. domuz etinden yapılan yemekler dışında her şey buralarda da kolaylıkla bulunuyor zaten.

1-floransa
2-firenze
3-florence
4-florenz
5-florencia

londra en ustte ama yesil pasaportla gidilmiyor sanirim
berlin yasam ve modern mimari
firenze tarih mimari dogal guzellik tuscany yoresini gezerseniz. cinque terre de yapilabilir.
barcelona mimari yasam vb

fiyat performans ariyorsaniz prag

1- Londra
2- Budapeşte
3- Barcelona
4- Roma
5- Brugge

yerel tada ayri bi mesaj atayim

londrada fish and chips harici ingiliz yemegi yemeyin. ama milyon tane kaliteli restoran var thaisi mexicani lobsteri. lobster yiyin.

berlin - sabah kahvaltilarini pastanelerden aldiginiz seylerle yaparsiniz en guzeli bu heralde. et snitzeli (domuz degil inek eti) deneyebilirsiniz de cok da farketmez. doneri de meshur ahah.

firenzede bistecca yani biftek meshur. onun harici pasta pizza dolce takilirsiniz, italya zengin yemek konusunda ac kalmazsiniz.

barcelona paella diyebilirim tapas diyebilirim ama genel olarak zayif bence. seafood bulabilirseniz oyle takilin .

@kveldulv

Sanırım kıta avrupası demeliydim :) vize çıkartmama gerek kalmayacak yerleri arıyorum evet :)

gittiklerim arasından
1-paris
2-le havre
3-floransa
4-Amsterdam
5-roma

yazanlar yazmis zaten onlari tekrarlamak istemiyorum da ekleme olarak balkanlari da aklinizda bulundurun derim. belgrad olsun saraybosna olsun makedonyada ohrid olsun ozellikle dogasiyla cok guzel yerler. gidemedim ama hirvatistan da gayet guzel yorumlar alan bir yer.

1 edinburgh
2 stockholm
3 Prag
4 Bergen

barcelona
paris
kopenhag
floransa
amsterdam

@bartman

Balkanlar kesinlikle aklımda, hatta biraz fazlaca vakit ayırıp gezmek istiyorum. Vize istemediği için onu biraz öteliyebilirim diye düşündüm sadece. Pasaportumun süresinin bitmesine 1.5 yıl kaldı. Son 6 ayı zaten çıkamıyoruz. Şu 1 yıl içerisinde gezebileceğim bir rota olusturaym diyorum kendime :)

Barcelona
Roma
Viyana
Stockholm
Brugge

Şahsen gorduklerimden Almanya kentleri, Amsterdam, Zürih, sofya, Saraybosna, Budapeşte, Prag vs kıyasla bunlar. Özellikle ilk planda olmasa da Viyana sağlam bir araştırma ya da rehber ile gezildiğinde olağanüstü bir yer bence.

Gormediklerimden ise Portekiz kentleri sanki çok ilgi cekiciymis gibi geliyor. Bir de İngiltere.

paris
roma
prag
amsterdam
beşinci yok.

Stockholm
Edinburgh
Reykjavik (ve cevresi)
Barcelona
Amsterdam (buraya bagli olmasa da giethoorn dahil)

Bu listeye her biriyle esit derecede ikame edebilecegim londra, roma, porto, lizbon (sintra dahil), budapeste, bangkok (avrupa ile sinirlamadigin icin + budist mimari seversen egzotiktir), venedik, brugge, antwerp, munih, viyana, prag, tallinn, krakow, riga (biraz daha ikinci planda olmak uzere), dubrovnik ve split'i dahil edebilirim.

Favorim Floransa ve Roma. Onun disinda "bayildim buraya" dedigim Avrupa sehri olmadi ama Budapeşte ve Amsterdam da guxel diyebilrim. Amsterdam harika bir sehir ama gezmek icin o kadar da guzel olmayabilir. Sehrin atmosfero guzel bana sorarsan.

prag, floransa, roma, selanik

bir kaç gün dediğim yine 3-4 gün kalırım. pegasus da uçak bileti 300 lira yeşil pasaportumda var bana 1000 liraya mal olur bence o gezi. 1000 lirayı neye vermiyoruz ki = )

ben gittim. birkaç gün gideceksen oslo'ya gidebilirsin. birkaç gün için verebileceğim en iyi tavsiye "sıkı giyin!" :)
onun dışında bu mevsimde gitmeni tavsiye etmiyorum. bahara hesaplı bilet bulabilirsen daha doğa ile içli dışlı şehirlerini öneririm. mesela fiyordları görebileceğin gemi turlarını vs.

@savata

illa ki turla mı gideyim yani.? aslında özgür takılmak istiyorum turla böyle nereye götürürlerse oraya gitmek zorundasın.bir de onu merak ediyorum ne yenilir ne içilir nerde kalınır? tabi bunları netten de araştırabilirim ama gidenlerden yardım almak istedim öncelikle

sevgili dostum ben sana turla mı git dedim?

"fiyordları görebileceğin gemi turlarını vs."

"bahara hesaplı bilet bulabilirsen" yani tur değil; kendine ucuz bilet bulabilirsen oralar git dedim. oralara gidince gemi, sandal, kayık filan kiralayıp fiyordları gezemeyeceğine göre illa ki fiyord turuna katılacaksın. turdan kastım bu. istanbula'a gidip boğaz turuna katılmak gibi. :D

tamam orda turlar var onlara katılıcam bu güzel. ama şöyle bi sıkıntı var: ingilizcem çok iyi değil benim = ) kullanmaya kullanmaya unuttuk. sıkıntı yaşarım herhalde

hiç bilmemek sorun olabilir ama az da olsa dermanını anlatabiliyorsan "tarzanca da olsa" mutlaka çekinmeden insanlarla kontakt kurmayı denemelisin. diğer avrupa şehirleri gibi değil iskandinav ülkeleri.. genelde herkes iyi derecede ingilizce biliyor. benim de süper ingilizcem yok ama avrupanın yarısından fazlasını bu şekilde gezdim. biraz cesaretli olmak lazım. en kötü ihtimalle çevrimdışı sözlükler indirebilirsin telefonuna. yazarak da anlatabilirsin derdini.

hahaha neyse biraz çalışırım ya yoksa olmaz bu işler. cidden ingilizce önemli kendini yollara attıysan allahdan sevdiğim bi dersti. ne yediniz oralarda nerde kaldınız mesela sıradan otelleri kaç euro ?

aslında isviçreyi de istiyorum. isviçreyle norveç en istediğim iki ülke. sonrada avusturya geliyor. beni oralara bıraksınlar bir daha dönmeyeyim mülteci olmaya kaçak yaşamaya razıyım.

bu soruların cevabını en yakın zamanda giden birilerinden almanız lazım bana kalırsa. mesela ilk önce gideceğiniz şehri belirlemeniz lazım. oslo derseniz şu mevsimi cidden önermiyorum. yine de bir iki detay vereyim; yeme-içme konusunda pek sorun yaşamazsınız çünkü oslo kozmopolit bir şehir. her türlü mutfaktan, kültürden yemek yenecek yerler bulaiblirsiniz. et döner dürüm bile var yani. yeme içme pahalı. kuzey ülkelerinin geneli böyle. kalma işi kalacağınız bölgeye, otele ve tarihe göre değişiyor. hesaplı kalmak isterseniz hostel tavsiye ediyorum. hem yabancı insanlarla aynı odada kalınca en azından şu dilsizlik sıkıntısından ötürü yaşayacağınız çekinceyi daha aza indirgemiş olursunuz.

Oslo'da pek bir sey yok bence, soyle bir yarim gununu ayirsan kafidir. Ama bergen'in methini cok duydum. Vaktin olur mu bilmiyorum ama tromsø de guzel diyorlar. Bi de trolltunga tabi.

hepsini istiyorum arkadaşlar ama norveç evet özellikle fiyordlar güzel olurdu evet mevsim yanlış. uçak biletleri de o yüzden ucuz ellam. norveç bence cennet cennet. deniz kenarındaki o heidi çizgifilminden kalma köyler, o üçgen çatılı evler. oraya gidip orayı koklamak çimenlerine dağlarına taşlarına uzanmak istiyorum. çadır kurmak da mantıklı aslında = )

@finsidigi

saydığın yerlere ne yazık 300-500 liraya gidemez. bir tek oslo var o fiyatlara gidilecek. belki (ufak bir ihtimal) bergen'e ucuz yollu bir aktarma bulabilir.

@savata

nasıl gidemez anlamadım şimdi. burdan norveçe gittim uçakla 300 e diyelim. oradan aktarma yapmak için, misal 3-5 saatlik bir yere 50-100 liraya gidemez miyim? e ozaman ulaşım çok pahalı abi anlamadım yani.

gidemezsin. iskandinavya'da o fiyatlara şehirler arası ulaşım yok. avrupanın diğer yerklerinde otobüsle o paralara 6-8 saatlik mesafeye bile g idebilirsin ama iskandinavya'da bu imkansız gibi bir şey. tek yol blablacar

ya da araba kiralamak gerçi kim bilir o kaç. para = )

araba kiralamak yine aynı şekilde pahalı. internet sitelerinden aldığın ham fiyatlara aldanma. çeşitli ek ödemeler çıkacak aracı teslim almaya gittiğinde. ayrıca tek başına araç kiralamak inanılmaz pahalıya denk gelecek. çünkü orada dizel araç kiralaman neredeyse imkansız. tüm araçlar benzinli. dizel bulursan da çok pahalı. yakıt zaten türkiye'den sonra en pahalı oralarda. o iş de yaş yani anlayacağın :) eğer tek başına ve gerçekten ucuz bir tatil istiyorsan orta avrupa'yı öneririm. kuzey ülkeleri asla o fiyatlara halledilemez. couchsurfing olaylarına girmediğin müddetçe.

pegasus ile 300 tl mi???? Yahu pegasus her zaman bana THy den daha fazla fiyat veriyor. Yolu yordamı nedir biri söyleyebilir mi?

@gecerkenugradim

al kardeşim burdan bak 350 olmuş fiyat. sabah 300 dü = ) alamazsan söyle ben burdan alırım sana çok fiyat verirlerse= )

www.enuygun.com

yok norveçe gitmem lazım çok asil o ülkeler. yemem içmem biriktiririm gerekirse= )

Geçen sene oslo ve bergen'e gitmiştik (izlanda dönüşü uğramıştık aslında diyeyim).

Önce Bergen'e uçtuk, oradan trenle Oslo'ya geçtik. Trenle gitmek harika oldu, çok güzel manzaralar var yol boyunca.

Oslo normal büyük şehir. Airbnb evinde kalmıştık, bir gün hiç dışarı çıkmayıp evde film izlediğimizi bilirim haha. Gece hayatı güzeldi orada, bayağı eğlenmiştik. Ayrıca parkları bahçeleri efsane.
Bergen ise küçük ve çok tatlı bir şehir, tam turistik, çok turist vardı. Masal diyarı gibi gelmişti bana orası.

@peggy
norveçtesiniz ve evde film izlediniz günlerce ne kadar da bana göre değil = ) tren fiyatları nasıldı? airbnb evi nedir ya ne kadar da cahilim blabla car tarzı bir şey mi lütfen yardım çok mağdurum = )

@sifirdokuzucuolanvarmi, yok ya günlerce değil haha 1 gün sadece, diğer 2 gün gezdik tabii ama İzlanda'dan sonra çok anlamsız gelmişti haha.

Bilet fiyatları değişiyordu ya, uçak gibi. Biz önceden almıştık, 2 kişi için 250 TL gibi bir rakam ödedik. Yolculuk 7 saat sürüyor ama tren çok konforlu. Wifi var, küçük polar battaniyeler, omuz yastığı vs her şey veriyorlar, bayağı memnun kalmıştık. Vaktiniz varsa gündüz yolculuğu yapın, manzaralar efsane.
www.youtube.com
Ama vakit yoksa gece yolculuğu da yapılabilir. Akşam Bergen'den binip sabah Oslo'da olacak şekilde, hem kalacak yer parası vermemiş olursunuz.

Airbnb ise ev veya oda kiralayabileceğiniz bir site. Günlük kiralık gibi. Biz otelleri sevmediğimizden hep ev kiralıyoruz, hem daha ucuza geliyor, hem oralı gibi yaşama hissi geliyor, hem de yemek falan hazırlayabiliyorsun evde.

Mesela biz şu evlerde kalmıştık:
Bergen: www.airbnb.com
Oslo: www.airbnb.com

Buraları tavsiye ederim, airbnb düşünürseniz.

Bazı şeyler söylenmiş ben kısaca bir şey söyliyim.
3 4 gün 1000 liraya mal olur demişsiniz, uçak bileti de dahil galiba bunu.
Bu zor baya. Sırf havaalanından şehir merkezine tren otobüs 40 50 lira verebilirsiniz.
Konaklama en ucuz hostelde bile 60 70 liradan başlar gecelik.
En ucuz yemek bile 40 50 lira falan mcdonaldsta.
Yani bir de başka şehre geçerseniz birkaç yüz lira o tutar tren bileti.
Ben oslodan moss diye bir şehre gitmiştim 40 dk lık yol bile 60 liraya mı geliyordu.

Yani ya güzel bir plan yapıp iyi hesaplayın biraz da eksta alın yanınıza ya da her şeyi planlamasanız da iyi bir para olsun yanınızda

Dostum Norveç'e yaz aylarında fiyordlarda hiking yapmaya ve kayalara (trolltunga, kjeragbolten ve pulpit rock) tırmanmaya veya kışın tromsö tarafına kuzey ışıklarına izlemeye gidilir. ama bu bahsi geçen aktiviteler inanılmaz pahalıdır. ucuz uçak biletine aldanıp orada patlama ihtimalin çok yüksek bize olduğu gibi :)

Oslo, bergen, stavanger yaptık 4 gün sanırım toplam. kasım 2017'de gittik.
Oslo'ya 1 gün, bergen'e 1 gün, stavanger'e 2 gün.
Biz her zaman düşük maliyetle tatil kafasındayız. Çadır, CouchSurfing, hostel vs. takılırız.
Norveç'te bir gece Oslo-Bergen treninde geçirdik ve 2 gecede Stavanger'de CS hostunda kaldık.
Bergen çok tatlı bir şehir ama tadı bence yazın çıkar. Tepeden görüntü muazzam. Oslo ruhsuz, beton bir şehir. Stavanger çok gerekli değil.

Fiyord turları, kuzey ışıkları turları vs ekstrem pahalı.
Bunun yanında toplu taşıma, yeme-içme de felaket. Öncelikle internette fiyat araştırması yapın.

Uçak gidiş dönüş 200 tl verip 4 saatlik Bergen-Stavanger otobüs biletine tek yön kişi başı 385 tl vermiştik, en acı tecrübemiz buydu.
Toplamda 4 günde olabilecek min. maliyetlerle kişi başı 1200 tl harcadık. Ülke Norveç olmasa max. 500 tl'ye çözülebilirdi. Kalacak yere ve yemeğe hiç para harcamadık!!!

Ulaşımı da şöyle yaptık aşağı yukarı:
Oslo havalimanı - Oslo : otostop
Oslo - Bergen tren : 150 tl
Bergen - Stavanger otobüs : 385 tl
Stavanger Havalimanına Otobüs : 40 dk yol 60 tl
Stavanger - Oslo uçak : 400 tl

1000tl ye halledilecek sey olsa canim sikildkca Norvec'e giderim ben. Yok oyle bir dunya:)

@peggy

nasıl ya izlenda daha mı güzel = )) ya oraya da gidicem hepsine gidicem hepsi benim bennnimmmm = ) bu arada ben avustralyaya da gitmeyi çok istiyorum ama sanırım hiçbirine gidemicem bu hırsla= ) bu tren yolculuğu bi harika dostum. bişey dicem böyle kalabalık gitmeye karar verirseniz bizde gelebilir miyik bi dahakine = )

airbnb yi düşünücem çok işime yarar sanırım dünyanın her yerinde var tıpkı şey gibi couchshurfing gib.

@stavro ama bak diğer arkadaş 1200 e hallettim demiş. bence olabilir ya çadırda kalmak şartıyla konservelerle idare edilir maksat yemek içmek değil gezmek = ) ama dediğiniz gibi para biriktirmeye başlasam iyi olur. şimdi benim yeşil var norveç vize istemiyor sanıırım ya da istiyor da bunlardan yırttım gibi sayabilir harç bok püsür. daha yeni aldım yeşilik pek bişey bilmiyorum hakkında araştırmaya başlıcam.

oha norveçe yeşil de vize yok süper oldu bu = ) 600 e uçak biletleri. 400 kalıyo geriye :P onla da kalırım yemek yerine de bok yerim sanırsam = )

@keten prens

sen de yırtık don oluyorsun sanırım = ) işin goygoyundayız arkadaşlar sağolsunlar yardımcı oldular. elbette parasız gitmiycem. yeşilim cebimde birader rahat ol sen çok merak ediyorsan mail atarsın fiyortlardan bol bol foto atarım

fen bilimlerinde mi? burasi kisa bir baslangic noktasi olabilir: www.ee.ucr.edu

Sosyal bilimler (hukuk, ekonomi vs.)

Benim de hard disk arizalanmisti da, kurtarmak icin Kadikoy'de emin tas is hani 3.kat kurtaran bilgisayar'i onermislerdi. Kurumsal bir firma bilmiyorum ama.

genelde dünyanın parasını isterler, gb başına para isterler haberiniz ola.

Konu o değil biliyorum ona dair cevabım yok ama eline sağlık demek istedim.

Kopege tekme atmasinin karsiliginda dovdugunu ispatlayamasan bile, basit tibbi mudaheleyle giderilebilen yaralama kapsaminda ya adli para cezasi alirsin ya da hukmun aciklanmasinin geri birakilmasina karar verilir. Ikincisinde denetimli serbestlik olur, karakola git imza at falan gibi.

New day+1

www.google.com.tr

Basit yaralamadan ceza alırsın. Belki hastane ve çalışmadığı günler rücu ettirilir.

Ellerin dert görmesin.

iş göremez raporu kaynaklı bir miktar para cezası ve hükmün açıklanmasının geri bırakıldığı hapis cezası gelebilir. 5 sene suç işlemezsen sabıkandan düşer.

Savci sana "neden vurdun?" diye soracaktir. Sen de ifadende durumu anlatirsin. Adam iyi hazirlanmis diye lap diye hapis cezasi vs olmaz. Sorusturma devam eder de adamin kopege vurdugu bir kamera kaydi da ortaya cikarsa senin elin guclenir. Merak etme fazla birsey olmaz.

İlk ifadende adamın köpeğe vurduğunu senin de bunu görüp bir anlık öfke ile haksız tahrik altında adama vurduğunu pişman olduğunu söyle bişey olmaz.

aklıma floating market geldi ama 5 üst yönetici ve müşterilerle düzenlenecek bir etkinlik olmayı hak eder mi bilmiyorum.

euro & usd ile kıyasladığında tayland, kamboçya, belki myanmar, laos, vietnam, filipinler, endonezya falan çok ucuz ülkeler. ancak vize problemi olabiliyor ve uçak biletleri pek ucuz olmaz. kore'nin de uçak biletleri tuzlu olabilir, şanslıysan uyguna da bulabilirsin.

güney amerika da vakit geçirirken bütçeye çok uygunmuş fakat uçak biletleri uzakdoğudan daha da pahalıdır.

yakınlarda lübnan, mısır, umman, iran gibi yerlere gidebilirsin.

Özbekistan/kirgizistan ilginç olabilir.
buhara, semerkand, issik golu size ilginç deneyimler sunabilir.

Olmaz:/
Bence berlin sokakta yilbasi icin kotu bi tercih.

Viyana cok iyi oluyor, sehirde 8-9 farkli sahne kuruluyor, sokaklar civil civil hep vb.

olmaz almanya yılbaşı konusunda sıfır yılbaşı öncesi daha eğlenceli..

sizce nereye gidelim ?

Budapeste fena olmaz. Kalabalik olmakla birlikte amsterdam da tercih edilebilir.

Berlin gercekten cok kötü bir tercih.
Ben sirf burada kalmamak icin Istanbul'a gidiyorum.

1. kanit sayilirsa izinsiz kaydetmenin yasak olmasının bi anlami kalmaz.
2. yuzyuze olan ama aleni olmayan konusmayi da kayda almak suctur. yasal degil

Özel mesaj ifsasi da yasal değil ki.

Zamaninda yargitay'in bunun istisnasi denebilecek bir kararinda; kendine hakaret edilen kisinin bunu baska turlu kanitlama imkani olmadiginda, hakaretin ses kaydiyla ortaya cikarilmasiyla elde edilen delilin hukuka uygun kabul edilecegi belirtilmisti.
Fakat Ozel hayatin gizliligi kapsaminda bir hakkin korunmasi soz konusu. Dolayisiyla bircok hukuk sistemi de buna ustunluk taniyor. Isin en sonunda geldigi nokta,"hakki adaleti bulacagim derken baskalarinin hakkini cigneme. Zehirli agacin meyvesi de zehirli olur."a geliyor.

Özel mesaj, mail, mektup vs zaten gönüllü olarak karşı tarafa gönderildiği için ve zaten kayıt altında olduğu için izinsiz değildir, kanıt sayılır. İfşasının suç olması başka bir durum.

Mesele telefon görüşmelerini izinsiz kaydetmekten öte: Özel hayatın gizliliğini ihlal etmeyle ilgili.

Taraflardan biri diğerine tuzak da kurabilir, anormal bir durum yaratabilir, buna karşı verdiği tepkiyi de kaydedebilir. Özel hayat ifşası meşru olursa hiçbir kimsenin özel hayatı kalmaz. Nasılsa hukuki olarak bir engel yok diye her yer gizli seks kaydıyla dolar.

ya kafanıza göre seçin gitsin işte, fark etmez. ikisi birlikte çalışıyordu en son zaten.

eurolines kullandık memnun kaldık rötar vs olmadı hiç

Regiojet tren seferlerine basladi prag - viyana arasinda. Baktiniz mi? Ayrica öbb trenlerini de ucuza bulabilirsiniz bazen. Kontrol edin derim.

Onun disinda hangi bilet ucuzsa onu alin madem.

Belirttigin hatta calisiyor mu bilmiyorum ama Orangeways alternatifine de bak.

Bir arkadasimin arkadasinin, bakaya miydi bilmiyorum, ama yurtdisindan gelip yuksek lisans nedeniyle askere katılamadığını soylemek icin geldiginde goturuldugunu duymustum.

bizim de balıkesir'de 37 yaşında bir abi vardı. kendisi kıbrıs'tan türkiyeye geliyor. geldiği gibi polisler kolundan tutup sorguya çekiyor neredeydin bunca zamandır diye. ( kendisi 14-15 senedir türkiye'ye hiç giriş yapmamış.) dedikleri şu; askere gideceksin, 15 günün var. ailen ile ne derdin varsa çöz şubeye git diye. hikayesi budur.

bizim de bi abi vardı tuttular gö...

şaka şaka tutup götüremiyolar tutanak imzalatıyolar. bakayalığı 3-5 yıllık değilse bi halt olmaz yalnız gbt kontrollerinde kağıt imzalatıp kıllık yaparlar para cezası işlemeye başlar.

yedek subay adayı mı uzun dönem mi?

ryaniarle barcelonaya gitmiştim. Barcelona yakınlarında Girona diye bir şehire iniyor uçak. uçuşta hiçbir sıkıntı yaşamadım. iniş de kalkış da gayet iyiydi. hatta bir hafta sonra da easyjetle uçtum o da güzeldi. bu uçuşlar sayesinde uçuş fobimi yendim.

girona barcelonaya 1,5 saat miydi öyle bir şey. havaş gibi bir otobüs vardı. zaten kapıda bekliyor. hiç sıkıntısız binip şehre indik. yani herhangi bir sıkıntı yaşamadık. hatta birkaç arkadaş Gironayı da gezin dedi, şehir fena değilmiş ama biz vaktimizin tamamını barcelona için harcamayı tercih ettik ve pişman olmadık :)

Davalık olduğum ve kazandığım paramın ödenmesini beklediğim firmadır kendisi. Riga-Brüksel uçuşumun iptalini (rötar değil , iptal ve sonraki ilk uçuş 1 hafta sonra idi) 1saat önce kısa mesajla ileten ve sonrasında çakallık yapmaya çalışmış bir firmadır. Ama yemezler. Böyle bir durumda eğer " biz size biletin fiyatını geri verelim olay kapansın" derlerse "yok öyle yağma sizinle daha görüşeceğiz" diyip ordan uzaklaşın.

Hayatımda THYden sonra en çok kullandığım hava yolu firması. Gerçi çok saçmaymışım. Bir yerde THY bir yerde Rynair gibi lowcost bir firma neyse..

soru: "şehrin ta öteki ucunda indirdiği havalimanından şehir merkezine inerken "allah belanı versin ryanair" dediğiniz oldu mu?

Cevap: Hatırladığım kadarı ile Paris ve Brüksel de bunu dedim. Yani bilet ucuz oluyor ama uzak havalimanından şehir merkezine verdiğin shuttle parası da bir uçak bileti kadar oluyor.

Yine de ucuz bilet denk getirdiğinde kullanabileceğin bir firma. Sıkıntı yok fazla. İptal muhabbetini de 1 sefer yaşadım ben. O yüzden daha ucuzu yoksa fazla kasmaya gerek yok.

not: sırt çantasını pek kontrol etmiyorlar böyle kocaman bir şey değilse. Ben sınır kilodan daha fazlası ile çok dolaştım. bilgi olsun.

2 defa kullandım hiç bir sorun yaşamadım
bunun benzeri vueling easyjet leri de kullandım hiç problemim olmadı bugüne kadar sadece iyi araştır nereye gidiyor oradan ulaşım nasıl bavul limiti nedir vb gibi.

iki kabin bagajı kabul ediyor diye biliyorum o nedenle bizim gittiğimiz uçuşta insanlar baayaaaa eşyalarını yanlarına aldılar. Pegasus'tan iyidir bence.

bagaj konusunda esnekler bence biraz. gözle görülür şekilde sınırı aşıyorsa kontrol ediyorlar kiloyu, bagajın ölçülerini falan. benim sırtımda sırt çantası elimde de spor çantası vardı genelde ebatlara uygun. onun dışında kontrolden geçerken mont, hırka falan elime alıyordum, üstüme giyiyordum herhangi bir sorun çıkmasın diye.

uçak biletini hesaplarken merkeze ulaşımı da hesaplayıp kontrol ediyorum ben. hatırlamıyorum aktarma için ne kadar verdiğimi genelde ama romada shuttle için 5 euro vermiştim. uçak biletinin yarısı ediyor o da :)

bir kere de 2 saate yakın belki daha uzun süre rötar olmuştu yoğunluktan sanırım. bagajları teslim almışlardı kiloya bakmadan ve ek bagaj hakkı almış olanlara iade formu falan vermişlerdi. asyalılar bayram etmişti hep. rötar dışında problem yaşamadım pek.

Herhalde en az 10 defa kullanmisimdir. Ben oyle konforu aman aman kafaya takmadigim icin gayet isimi gordu her seferinde. Bavulun da goze batmayacak kadar buyuk degilse sıkıntı cikarmiyorlar. Dikkat etmen gereken sey onceden check-in yapip cikti alman. Yoksa havaalaninda yaptigin check-in icin 10 euro aliyorlar (belki artmistir).

Maliyetleri dusurmek icin ikincil havaalanlari kullaniyorlar, bu da ulasimi sehrin asil havaalanina gore biraz daha zorlastiriyor diyebilirim. Ama neticede avrupada kullanacagini varsayarak konusuyorum, her turlu sehre ulasirsin rahatca. Sadece brukselde kullandiklari havaalanlarindan birinde 15 euro dolmus parasi odemistim ki bruksel'e budapeste'den 8 euroya gelmistim ucakla. Bir de paris'te beauvais havaalanina inersen sehir merkezine shuttle 16 euroydu 2015 eylulunde. Ama astari yuzunden pahaliya gelecek fiyatlar vermiyorlar genelde.

Her ihtimale karsi wizzair ve easyjet'i de alternatiflerin arasinda tutabilirsin. Fakat wizzair cantadan sıkıntı cikarmaya meyilli bir havayolu sirketi.

dikkat etmen gereken konular var onları kabul edebiliyosan gayet makul. hiç rötar yaptığına ya da kötü bi pilota denk gelmedim ben
- kabin bagajı haricinde ek bagaj ücretli, kabin bagajı ölçülerine uygun bi sırt çantasına her ihtiyacını sığdırabiliyosan sıkıntı olmuyo
- indikleri havaalanları genelde şehre uzak oluyor, şehrine göre merkeze gitmek için bayağı bi ücret vermek durumunda kalabiliyosun (paris için 10 euro mu neydi mesela)
- yol boyunca reklam tanıtım yapıyolar parfüm falan satıp kafa sikiyolar

6 kere polonya - ispanya kullandım, hiç sorun yaşamadım.

Gazeteci olduğunu söyle beş adım geri giderler

Teknik bilgi eksikliginden muhtemelen jammer zannedip almiyorlardir. Ama telefon icin almiyorum demek o kadar kolay degil, telsizi herkes kullanmiyor neticede, ozel bir aygit oldugunu dusunup killanmasi telefona gore daha kabul edilebilir.

anladığım kadarı ile amatör telsiz lisansınız var. ama o lisansın ne işe yaradığını çok az kamu görevlisi bilir.
sizin yapacağınız şey avm gibi yerlere girerken telisizin pilini ve antenini sökmek olacak.
bu arada memlekette ohal devam ettiğini hatırlatayım. birileriyle takışırsanız lisansa falan bakmadan elinizdeki telsize el koymaya kalkarlar. uğraş dur işin yoksa.

Kisisel olarak bir bilgim ya da tecrubem yok ama yakin bir kiz arkadasim guzelliklerini bayagi ovmustu. Fakat karakterleri hakkinda bir fikrim yok.

benim 2 tane yakın arkadaşım var. güzellik olarak türk kızlarından bir farkları old. düşünmüyorum. daha esmerler sadece. kesinlikle iyi insanlar sadece biraz mesafeliler herkese. kendi dünyalarında kendi Azeri arkadaşlarıyla yaşıyorlar biraz.

herhangi popüler bir roman harry potter, lord of the rings gibi.

Isin icine iman, inanc vs meseleleri karistirmak icin yazmiyorum ama gerek ingilizce gerek fransizca az da olsa kuran okuma firsatim olmustu. Devamli okusam ozellikle kelime dagarcigimi inanilmaz gelistirecegini dusunmustum. Ama tabi roman gibi okunmaz. Bilsem incil falan da denerdim.

Thriller/ crime ilber ortay li alnancayi boyle ilerletmis.

pink street

Gece eglenmelik bairo alto, gunduz gezmelik sintra.

Tasavvuftaki kutup gavs gibi unvan veya makamlar islamla ters düşüyor. Mesnevinin on sozunu incelersen. Bu sozlerin Allahtan geldigi gibi ifadeler var. En onemlisi mevlana anlam olarak sen mevlamızssın demek ve bi kuranda insanların Allaha yakarırken kullandıkları bir söz. Cok kısa ifade etmeye calıştik daha bir cok husus var

Koyu dindarlar akıllı adamları, felsefecileri, bilim insanlarını sevmez. Onlara kandıran, çarpan adamlar yarar, onları severler.

Bu yüzden de sevmiyorlar. Sadece Mevlana'yı değil, İbn-i Sina'yı da, Farabi'yi de, diğer Müslüman bilginleri de sevmezler.

Cübbeli Ahmet gibi tipleri, Jet Fadıl gibi dolandırıcıları severler.

Şaşırdınız mı?

mevlana batıni/ezoterik olarak önemli eserler vermiştir. oysa koyu dindarlar (iyi niyetli ya da değil) hakikatin dış kaymağına sıkı sıkıya tutunurlar, anlam derinliğine önem vermezler (kimi verir gibi görünse de şekillere tapmaktan imtina edemezler). böylelikle mevlana'nın çok daha derin anlamlar içeren yorum ve fikirleri, selefiliği aşamamış kitlelerde dinsizlik olarak algılanır, çünkü görünüşte ezberci, nakille gelen yüzeysel öğretiye zıt görünen noktalar vardır. ekserisi bu temel noktadan hareketle sevmez. bir de eşcinsellik muhabbeti var tabi.

Çok kabaca söylemek gerekirse Mevleviliği mistizm ve haliyle şirkimsi durumda görüyorlar.

mevlana fıkıh konusunda hiçbirşey anlatmaz. okuduğunda sana huzur verebilir ancak kişinin din ile ilgili hiçbir sorusuna cevap vermez.

O zaman öyle düşünenlerin tasavvuf hakkında bir bilgisi olmadığı, tamamen ön yargılı oldukları ya da itikadi olarak ehli sünnete muhalif kaldıklarını düşünmek gerekir. Türkiye de genel olarak mutasavvıf, evliya sevilir. Mevlana hazretleri için de durum öyledir. Osmanlı padişahlarının mensup olduğu tarikatlerden biri de mevleviliktir. Ve tarikatler farklı isim altında da olsalar silsile yolu ile Hz. Ebubekir radyallahu anh a bağlıdır. Dolayısıyla (aşırı, koyu da dense) bir müslümanın bu tasavvuf veya tarikat konusunu İslâmın dışında ya da sonradan birilerin eklediğini düşünmek büyük hatadır. Osmanlı devletinin manevi kurucusu Şeyh Edebali yine bu yol üzere bulunanlardan birisidir.
Tasavvuf eserlerinde geçen bazı hususlar o yol hakkında pek bilgisi olmayan bizler tarafından kolaylıkla yanlış anlaşılabileceğinden bunlarla sürekli meşgul olmak doğru değildir.

kafir bi moğol ajanını niye sevsinler?

bunlar o zaman said nursiyi'de sevmiyorlar. çünkü said nursi kendi zamanında doğmuş olsaydı onun yerine mavlana'nın gelmiş olacağını söylüyor bir yazısında.

duzgun dindarlari sevmiyorlar ondan.

kadirilik, nakşilik gibi gibi tarikatleri daha çok severler. çünkü sakal, cübbe gibi şekli şeylerden namaz filan gibi ibadetlerden bahseder bu tarikatler. bunların da kendilerine göre zikirleri vardır ama nedense mevlevilikteki semaya aynı şekilde bakmazlar, alevilikteki semaha da farklı gözle baktıkları gibi.

mevlana'nın başta adı, mesnevi girişindeki ifadesi, bazı hikayeleri benim de çok anlamlandıramadığım şeyler; her ne kadar "bozulmuş" olsam da, hala kendini dindar diye tarif eden biri olarak.

onlara çalgı çengi gibi geliyor sema ve semah. işin özü, özeti bu.

Ljubljana'yi bilmiyorum, ama digerlerinde bir cevapcici yiyebilirsin. Bu arada biliyorsundur ama yine de soyleyeyim, slovenya ve hirvatistan icin vizeye ihtiyacin olacak. Birinden aldigin vize digerinde de geciyor ama.

@finsidigi: hırvatistan'dan alınan vize ile slovenya'ya giriş yapılabileceğine emin misin?

hırvatistan schengen üyesi değil, kendi ulusal vizelerini veriyor. slovenya ise schengen üyesi. hırvatistan, schengen vizesini kabul ediyor. yani slovenya'dan alınan vize ile hırvatistan'a gidebilirsin, ama tersinin mümkün olacağını sanmıyorum. schengen vizesi olmadan bir schengen ülkesine giremezsin.

bu arada soruna da cevap vereyim. saraybosna'ya gitmişken umut tünelini gör. bosna savaşı esnasında havaalanı altına kazdıkları tünel. bu şekilde sırp kuşatması altındaki şehre erzak ve mühimmat sağlayabilmişler. tünelin çok çok küçük bir kısmı açık, zaten tünel çökmüş. şu anda biraz temsili bir tünel var. ancak bosna savaşı hakkında bilgi edinmek için önemli bir yer.

bunun dışında buregdzicina bosna'da boşnak böreği, hodzic, mrkva, zeljo'da cevap yiyebilirsin. sarajevsko bira fabrikasının yanında da güzel bir mekan var, pub-bar tarzı. orası da güzel.

mostar'da pek birşey yok. mostar'a 15-20 dakika mesafede blagaj'da nehir kenarında çok güzel bir tekke var, ancak aralık döneminde nasıl olur bilmiyorum. sezonda nehir kenarında restoranlarda balık yiyebiliyorsun.

zagreb güzel, yeşil bir şehir. sokaklarında gez diyeceğim ama aralık gibi hava durumu nasıldır bilemem. kırıp kalpler müzesi vardı galiba, bana ilginç gelmişti ama vakitsizlikten gidemeiştim.

ljubljana'yı bilmiyorum.

Vize uyarıları için teşeklürler, macaristan’da yaşıyorum, oturum kartım var yani vize problem değil ancak yine de dediğim gibi bilgiler için teşekkür ederim :)

Net bir bilgim yok ama pegasus'un boyle guzellikler yapacagini hic sanmiyorum. Bileti satin alirken belli miktar ek ucret odeyip sinirsiz degisiklik hakkini da satin almis olsan bile en azindan 100 tl lik 3 ayrı seyahatte kullanmana izin vermezler bence.

hayır kullanamıyosun. pgs sayfasında deneme yap üstüne ne kadar para isteyeceğini gösterir. onay vermeden bakabilirsin.

üstüne para isteyeceğinin farkındayım. o parayı vermeye de razıyım. ama bütün bunlardan sonra benim elime geçecek olan nedir? uçuş puanı şeklinde olan bir para mı? doğrudan yalnızca aynı hat üzerinde kullanılabilecek (fiyat farkı ödemek koşuluyla) bir bilet mi?

seramik kili al evir çevir, heykelimsi şeyler yap ufak tefek objeler. stres atarsın iyi gelir.

strafordan rc kontrollü uçak yapabilirsin. drone gibi ama daha güzel. internette nasıl yapıldığı anlatılıyor.

youtube'dan yoga/meditasyon öğrenebilirsin. hiç para harcamazsın hem.

ebru sanatı

Cok parcali 3d puzzle satin al, tek basina yapacaksan en az 8-10 saat oyalar tek bir tanesi.

Suluboya! Çok keyif alıyorum.

Python

Yonetim kurulu uyesi ayni zamanda kat malikiyse normal aidat ve kalorifer giderlerine arsa payi oraninda katilmak zorunda.

dönerim. bir sahil ilçesinde denize çok uzak olmayan bir noktada iki üç katlı ve tasarımı bana ait olan bir villa yaptırırım. kalıcı ev olarak oraya yerleşirim.

sonra bütün dünyayı gezmeye çalışırım.

Cikan parayi alabilme hakkina sahip olup olmadigini tespit etmen lazim once. Vize kapsaminda bazen bu tarz lottery kazanclarini engelliyorlar diye biliyorum.

@eksimtrak: bunu yazarken asil cevabi vermeyi unutmusum, burada sabit bir yere sahip olup yilin belli donemlerinde burada yasar, geri kalaninda ben de dunyayi gezerdim herhalde. Tabi onceligi yurtdisina vermek uzere ebir yatirim da yaparim ki degirmenin suyu donsun.

finsidigi: avrupadan doner misiniz demek istiyor sanirim

Ben donmem, haci hoca tayfasi disinda kesin donus yapip pisman olmayan gormedim daha. Trden daha az kazansam bile donmem hersey para degil

Türkiye ye dönerim.

Kültür eğitim alanında yatırım yapar, stk kurarım.

Ben yoksunluk çektim bir çok konuda. Bu yoksunluklari giderme imkanı elde edip de bu imkanı kullanmamak bence ahlaki bir sorun, topluma karşı bir suç

Paran çoksa yaşamak için harika bir ülke Türkiye. Orta gelir grubu ve beyaz yakalılar için Avrupa, zenginler için Türkiye daha yaşanılası. Yemek olsun, doğa olsun, deniz olsun hepsi Avrupa'yı katlar. Şehirleşme ve insanımızda sorun var.

Dönmem mantığın yanlış o parayla avrupada hem daha kaliteli yaşarsın hem daha uyguna yaşarsın. Türkiyede vergi çok her şey pahalı bence.

Ben Türkiye'de yaşamıyorum. Burada fakirim açıkçası Türkiye'de para sorunum hiç yoktu, kazancım iyiydi. Hatta itibarım da gayet yerindeydi. Fakat Türkiye'de yaşamak beni boğuyor. Katil olacaktım en sonunda.

Zengin olabilirsin Türkiye'de ama mutlu olmak zor. İnsanlar saygısız, insansız yaşayamazsın, sonuçta insanlarla aynı yolları kullanacak, aynı vergi dairesine gideceksin.

Ben insanımızdan hiç hoşlanmıyorum, hiçbir zaman da hoşlanmadım.

@bos gezenin bos ustasi +1

Mümkünatı yok dönmem.

fransızca diyesim var ama en iyisi sormak. Güler bir yüzle gidip "sorry for inconvenience but which language do you speak?" diyebilirsin

İbranice olabilir. Arapça gibi o.

(bkz: hebrew)

@dirsegini yalayabilen cocuk

Fransizca biliyorum, ingilizce kadar rahat amlarim. Fransizca degil. Sormadan once tahminleri almak istedim.

@dissendium

Ibranice mantikli geldi ama dilde hicbir tini baskin degil, arapca + italyanca %40ar, yunanca %20 bir tini veriyor gibi.

cevabı öğrenince söylesene biz de öğrenelim

Uyuyakalmisim, uyandigimda elemanlar ortadan kaybolmus :)

www.eksiduyuru.com

keyif cafe +1

bu duyuru açılmıyor, keyif cafe nerede?

www.zomato.com

www.zomato.com

bunlar vardı yorum olarak.

Öyle bir yer pek yok gibi ama sahildeki saçma sapan mekanlar dışında Roberts Coffee var istediğine en yakın.

Cimen diye bir pastane vardi ama sakinlik arayisini karsilar mi bilmiyorum. Yine de teras kati tiklim tiklim degilse denenebilir.

Skutari. Marmaray çıkışının karşısında caminin köşesi. Küçük ama hoş biyer

keyif fena yer değil, evet.

askadar nasil?

Loop var, etkinlik yoksa sessiz sakindir. İci de cook guzel.

cuma iş çıkış saatleri nasıl olur bilemem ama akademi cafe var, bir kısmı ders çalışmak için özel olarak dizayn edilmiş bir mekan, kendi içinde kütüphane gibi bir kısmı bile var.

Benim miss gibi yemek yemelik ve takilmalik mekanım pasaj cook&book.
Bar fln değil bu arada, ufak bir ey yemegi mekanı ve kitap kafe.
Pasaj kısmında da tatliş masaları var, genelde kimse olmuyor.
Kaça kadar açık bilemiyorum ama.
www.kadikoy.com

Oyun Atölyesi'nin içindeki Antre Cafe sakin olabilir diğer çoğu yere göre.

en basiti nolan batman'indeki scarecrow. takım elbisen vardır diye düşünüyorum, bir yerden kara çuval bulup üzerinde oynayabilirsin.
www.biginjap.com

geçen sene ben şunu yapıcaktım, plastik el yerine eldiven doldurarak da yapılabilior, bir maske ve koli lazım gerisi askı, gazete kağıdı falan. diğer videolara da bakabilirsin.

www.youtube.com

bir de şu var daha korkunç :D www.youtube.com

düz Jon Snow olmak ile herhangi başka bir karakter olmak arasında nasıl bir fark olabilir ki?

Benim öğrencilerim geçmişte Slenderman (?) diye bir video oyunu karakterini kullanmışlardı. Khal Drogo olan vardı (teknik olarak pek br kostüm yok, mavi boya, uzun peruk). Friends'in bir bölümünde Joey, Chandler olarak gidiyordu Halloween partisine. Siz de grubunuzda herhangi bir özelliği ile dikkat çeken arkadaşınız varsa onun kılığında gidebilirsiniz.

Ayrıca son yıllarda bir "kavram" olarak gitmek de çok tercih ediliyor bildiğim kadarıyla. İş alanınızı falan bilmiyorum ama, atıyorum mühendisseniz "termodinamiğin 3. yasası" için komik bir kostüm yaratıp o olarak gitmek gibi şeyleri kastediyorum. Ya da ne bileyim sağınıza solunuza yanlış yazılmış kelimeler asıp "demet akalın tweeti" olarak gitmek gibi şeyler.

Kolay gelsin.

yine takım elbise ile yapılacak bir slenderman kostümü güzel olabilir.

isa olabilir

Yurtdisinda kostume bir dunya para dokmemek icin ben de eldekilerle ne yapabilirim sikintisina düşmüştüm. Cok sasaali olmasa da, o an elimin altinda bulunan aluminyum folyoyu iki parcaya ayirip uzun bir civinin iki parcasi gibi burdum. Kafama kemer baglayip burdugum her iki ucu iki yandan kemere tutturdum, kafasina civi girmis ve diger yandan cikmis frankenstein gibi dolandim sokaklarda. Ekstrasini kafaya takmadim, kimse de gelip ne basit diye de dalga gecmedi, bilakis yoldan gecerken begenenler dahi oldu ama uzerine basit 1-2 boyayla ekstra desen/makyaj ekleyebilirsin bu tarz bir seyin.

demet akalın tweeti iyiymiş:P

zalimingo olabilirsin.
www.instagram.com
www.instagram.com

www.instagram.com

ya da rus versiyonu russian gopnik;
www.google.com.tr
www.youtube.com

Besiktas sahildeki durak, bahce, genç bufe gibi yerlere bakabilirsin. Eger kitleye onem veriyorsan, durak ve bahcede her renkten insan olabiliyor ama bahce biraz daha elit fakat bahce'de de mac yayini devam ediyor mu bilmiyorum.

Lüks Karadeniz turizm var.

Internet sitelerinde trabzon batum rotasi cikmiyor.

heathrow çok uzak, zaten stansted'den victoria'ya geleceğim. o taraflarda sormuştum. olmadı stansted'de zaman geçirilecek resto ya da cafe varsa o da olumlu. fakat önceki gidişimde stansted'den pek bir ışık alamamıştım o konuda.

Ben bir kez baya ağır bir kışta stansted'de mahsur kalmıştım. O zamanlar pek bir şey yoktu yine ama uyuyup biraz sabahlamıştım. Abuk bir yerdeydi, civarda pek bir şey hatırlamıyorum.

Yanıtım tarihsel ve sosyolojik açıdan ne kadar isabetli olur bilmiyorum ama, Fransız İhtilali neticesinde yükselişe geçen ulus devlet anlayışı neticesinde; aynı tarih ve kültür birliğine sahip olduğunu düşünen toplumlar, bunun etkisiyle kendi kaderlerini elinde bulundurmak istiyorlar.

Devletlerarası genel hukuk öğretisindeki "ulusların kendi kaderini tayin" (self determinasyon) olgusunun dahi bu akımdan beslendiğini söyleyebiliriz.

Zamanın akışıyla kendi kültürlerini bir ulusal zemin içerisinde sürdüren ve fakat halihazırda başka bir ırkın/ulusun yönetimi altında yaşayan toplumlar, eski bağlarını sürdürme içgüdüsüyle bu yönde bir eğilimde olabilir. Zira kültürel yaşamı oldukça etkilediğini düşündüğüm "kollektif bilinçaltı" da ilgili toplumları böyle davranmaya itiyor olabilir.

En nihayetinde, insanoğlunun yaratılışında mevcut bulunan "kendinden olanla birlikte olma" güdüsü de "kendini güçlü hissetme" duygusu yaratır. Keza bu toplumların, başka başka yönetimler altında yaşadığını düşündüğün zaman, ister istemez aşağılık kompleksine veya bunun benzeri bir duyguya kapıldığını (bunu aşağılamak için söylemiyorum, özellikle Kürt veya başka ırka, ulusa vs. mensup arkadaşlar varsa alınmasınlar) ve bunu aşmak için de birlik ve beraberlik duygusunu daha iyi yaşayabileceklerini düşündükleri ulusal bağımsızlık mücadelesi vermelerinin altındaki mantığı daha iyi anlayabilirsin.

insanlar neden anasının babasının evinden ayrılıp ayrı eve çıkmak ister.
özgürlük için değil mi?
cevap: özgürlük

bağımsızlık istemek ayrı bir şey, azınlık olarak saygı duyulup orada olduğunun resmi kanallarca bilinmesini istemek ayrı bir şey diyerek başlamak isterim. bağımsızlık istemek için insanların mevcut durumda sağlıklı yaşam koşullarında yaşayamadığını düşünmesi lazım; kürtlerin durumu bu. katalanlar ise "biz kendi kendimize yetebiliyoruz, ispanya'ya ihtiyacımız yok" diye düşünüyor. hangisi daha önemli, hangisi daha haklı diye ayırmak pek akıl işi değil ancak bir toplumun buna karar verebilme seçeneğinin en azından onlara sunulması gerektiğini düşünüyorum.

ben kürt olmayan bir azınlık olarak anadilimi öğrenebilmek, anne ve baba tarafından yüzlerce yıldır süregelen gelenek ve görenekleri tamamen yaşayabilmek isterdim; bunun için bağımsızlık isteyebilirdim de. ama ben buraya yeni gelmişim, toprak benim değil; e halk içinde de ezilmiyorum? benim açımdan benim bağımsızlık istemem objektif olarak mantıksız. bahsettiğim konuda iyileştirmeler yapılması için, sesimi duyurmak için elimden geleni yaparım ama bağımsız bir devlet kurmak belki de tamamen yok olmama sebep olacak.

ama kürtler benden eski, türkler oraya gelmeden önce bile oradaydı(aşağı yukarı). onlar halk içinde ezildi, o yöre tamamen onların ayrıca. kendi evindesin ama istediğin gibi yaşayamıyorsun, istediğin gibi konuşamıyorsun bile. dahası bunları yapmak istediğini söylediğinde, kendi evini kendin çekip çevirmek istediğini söylediğinde yoğun şiddet görüp susturulmaya çalışıyorsun. bu da kısır döngü olarak devam ediyor, senin bağımsız olmak için daha çok nedenin oluyor.

işin siyasi boyutunu tabii ki es geçemem; bölgede güç elde etmek isteyen büyük oyuncuların planları olsun, sen o bölgede fiili devlet kuramamışken dışarıdan gelip büyük güç olmuş, kendi gayretiyle senin de topraklarına sahip olmuş bir devletin o toprağı kolayca teslim etmek istememesi olsun; bunların da farkındayım. ancak soru bu kısmı sorgulamıyor sanırım.

kürtlerin %90'ı bağımsız kürt devleti kurulmasını istemiyor diye düşünüyorum, en azından benim yukarıda düşündüğüm gibi objektif ve mantık açısından bakabilen bir kürt günümüz dünyasında bağımsız bir kürt devletinin toplumu için yeterli derecede güvenlik, sosyolojik ve ekonomik dengeyi sağlayamayacağını biliyor olmalı. ama kısır döngü dediğim konuya dönersek; insanları bir noktaya kadar baskı altında tutup insani olmayan yollarla onlara hükmetmeye kalkarsanız bir yerden sonra mantık da kalmaz objektiflik de; hayatta kalma içgüdüsü ağır basar ve bağımsız bir şekilde açlık yaşamayı şimdiki duruma tercih ederim der.

azınlık oldugun için küfür yesen ayrımcılığa maruz kalsan ibadethanelerin kapatılsa işsiz kalsan işkence görsen bu soruyu sormana gerek kalmazdı.

katalanları bilmiyorum ancak kürtler için durum biraz farklı.

Yani ben mesela kürt olsaydım ya da laz olsaydım bağımsızlık istemezdim. FAKAT. burada anahtar nokta tam burası, fakat kısmı.

Şimdi ben batıda doğup batıda büyüdüm. sosyal ve kültürel olarak yani çevresel faktörlerin yanında ailesel olarak da o tür(kürtlerin yaşadıkları) hikayelere şahit olmadım. Yani mesela beyaz kürt düşün, çok varlıklı olsun benden daha iyi bir durumda daha güzel şartlarda dünyaya gelsin batıda. Ama illa sülalesinde birisi coğrafya sebebiyle doğuda bir zulüm hikayesi anlatmıştır, bu dinlemiştir. belki görmüştür, yaşamıştır. Yazları arkadaşlarıyla buluştuğunda yaşamıştır. Belki batı da kendi etnik kültürü aşağılanmıştır sırf konuşması yüzünden.

Çok geriye gitmeye gerek yok, ben üniversite okurken bazı örgütçü(ifade net) arkadaşlarım bana derlerdi ki; bizim tek türk arkadaşımız sensin sen onlar gibi değilsin. ben anlayamazdım yani, nasıl değilim. gerçek örnek, adamın abisi istanbulda okurken sırf konuştuğu türkçenin ağız farklılığı sebebiyle sınıf içinde horlanmış kız arkadaşına açılamamış ve o da diğer çocukları dövmüş kız daha da uzaklaşmış filan gibi yaşanmışlıkları vardı. daha önce de anlatmıştım, bir kısmını belki mecburiyetten köylerinden sürmüşler vatanlarından ayrı kalmışlar, haklı ya da haksız dövülmüşler anaları babaları bunların gözü önünde dövüşmüş bunlar onların gözü önünde dövülmüş filan. Anlatı bunlar.

mesela evde öğrendikleri kürtçeyi - dışarıda konuştuklarında ya susturuluyor ya tepki görüyor ya da rahatsız edici bakışlara mağruz kalıyorlarmış.

Bana dedikleri ifade aynen şuydu ilginçtir; sen nasıl ankarada büyüdün ya, hiç şeyyapmıyorsun (şeyyapmıyorsun dediği onları küçümsememem onlarla onlar gibi diyalog kurmam, onlardan korkmamam, hakir görmemem ya da onları üstün görmememdi. çünkü adam doğal ilişkiye hasret kalmış, yani sevildiğinde sevgisini gösteren kızdığında kızgınlığını gösteren, ona göre bir batılıyla daha önce rastlaşmamış)

adam bazı kelimeleri türkçe bilmiyor mesela trafik; bir yerden gelecekti geç kaldı. ben biraz senin yapacağın işi bilmem napayım diye üzerine gidince neden geç kaldığını anlatmak için yanında ki arkadaşına döndü ona birşey söyledi bu neydi diye o da ''trafik'' dedi, çok trafik vardı gelemedim demek istiyormuş ama adam bu kelimeyi de bilmiyor. bu çok olağan bir durumken normalde bundan dolayı yadırganıyorlarmış.

yani ne kadar beyaz kürt de olsa, akrabası tanıdığı ya da soydaşı bu durumları haklı ya da haksız yaşamış. Ve belki dışarıdan belki de kendiliğinden gelen bir sebeple bunları hep ''kürtlüğe'' bağlamış.

Adamlar belirli bir süre ''biz aslında varız'' kavgası vermişler; (bkz: kürt diye birşey var mıdır) adamların ırkı dili var mıdır yok mudur o tartışılmış.

Aklıma ay lav yu filminde ki ''tınne'' köyü geldi. ''biz sizce yokuz ama aslında varız''


yani bu adamlar belirli sebeplerle belirli yaşantıları olumlu/olumsuz kürt ve başka bir ırk arasında ki anlaşmazlığa bağlamışlar. Haklılar yahut değiller buna fikir yürütmüyorum. sadece bir durumu anlatıyorum.

işbu yüzden de kendi ülkeleri olursa kendi insanları kendi vatandaşlar kendi yöneticileri; sosyal ve kültürel olarak kendilerini daha iyi durumda daha güçlü daha adil hissedecekler.

Son örnek; mesela anlatırlar ki; ne mutlu türküm diyene sözü büyük önder Atatürk'ün bunu yazma amacıyla; onu vurgulayan insanların amacı arasında ki farklılıkları. Yani adam ne mutlu türküm diyene sözünün asıl amacını farketmemiş/farkedememiş ve oradaki türküm kelimesine takılmış ve onu söylemek istememiş olsun, dayak zoruyla kendilerine söyletildiğini ileri sürerler. Yani orada kastedilen türklük belki de kürtlüğü yok sayma, olmayabilir bu ülkede yaşayan herhangi bir ırkın kabullenmesi de olabilir hatta olmaya da bilir bu tartışıldı bu konuyu yeniden açacak değilim ancak, bu basit mesele de bile adam doğru ya da yanlış anlaşıldığını ifade edememiş uygulamalardan dolayı.
Bu bile bağımsızlık istemesine bir sebeptir zaten. çok uzağa gitmeye gerek yok.

Tabi tüm bunlar kesinlikle dış güçlerin işi onda şüphe yok.



not: bir önceki kürtlükle ilgili soruda yukarıda anlattıklarımın bir kısmını anlattım diye (bazı kürt arkadaşlarımın örgütçü olduğu birkaç eylem v.s gibi); okuduğunu anlayamayan zevat beni ırkçı kürt düşmanı troll diye tanımlamıştı. şimdi yine aynı zevat bu sefer de (okuduğunu anlayamayacağı için) kürtçü türk düşmanı ırkçı troll diye tanımlayabilir. Tanımlamasın demiyorum, zevatın zevatlığını vazgeçmesi beklentilerim arasında yok tanımlasın da; sonra eskiden de şöyle demiştin hacı denildiğinde utanmasın diye bi' hatırlatmak istedim. etiketlerken, fişlerken aklınızın yetmeyeceği konularda bu eylemi gerçekleştirmeden önce utanma duygunuzu kapatmanızı önermek için düşüyorum bu notu.

soru çok geniş. ama

-ekonomik olabilir. belçika'da flandre, italya'da kuzey bölgesi ekonomik açıdan daha güçlü. kişi italyan olsa da venedik'de yaşayıp yine de şehir devletine dönmek istiyor ya da kuzey belçikalı güneyin ekonomik yükünü çekmek istemiyor.

-tarihsel olabilir. ispanya'da katalanlar, türkiye'de kürtler orta çağ'dan beri o bölgenin parçası.

-siyasi olablir. kendi ülkesinde azınlık durumunda olmamak, ana dil, aynı kültürü paylaşan soydaşlarla birlikte yaşamak, kendi kültürünü tümüyle temsil edecek bir devletin parçası olmak, uluslararası siyasi sistemde tanınır olmak, kendi çıkarlarını temsil edecek insanları özgürce seçebilmek.

- sosyolojik nedenler olabilir. amerika'da teksaslı için teksas kimliği amerikalı kimliğinden önce geliyor. bir kürt için de kürt olmak türkiye vatandaşı olmaktan daha fazla anlam içeriyor olabilir vs.

insan olan etkilenir.

etkilenmeyenin insanlığından şüphe ederim.

yemin ederim ilk paragraf benim (üst komşuyla sadece merabalaşmam arabayı parkedemeyince tekrar binip parketmem falan)

okuyunca tırstım.

insan her şeye alışıyor. babam dahil dört yakınımın ölümüne şahit oldum. he alışamayan da olabilir, o zaman da psikiyatrist kapılarını aşındırıyor insanlar. tabi ki alışma belli bir süre gerektiriyor yoksa o kadar da kaygısız olmak mümkün değil. daha geçen gün muhabbet kuşumu kafesin dibinde buldum. sabah oynayıp sevdiğim kuşu öyle görmek bile insana ölümü sorgulatıyor.

Çok etkiliyor. Ve korkuyorum. Herkes için. Simdi bile birileri veda ediyor hayata.

Sıradanlığına rağmen ürkütücü bir olay tabi ama diğer taraftan ölümün karşısındaki yaşam da ondan daha az ürkütücü değil ki.

ne bileyim, sevdiğimizi kaybetmek ayrı, kendimiz için ayrı. Az sonra veya yarın ölebilirim, ama bunu bilsem de bilincinde değilim, uzak sanıyorum. Öldüm farzedelim, herşey yarım, planlar, acılar, hırslar, mutluluklar, heyecanlar, kızgınlık ve kırgınlıklar. Böyle düşününce hepsi ne kadar gereksiz.

çok sevdiğim dedemi kaybetmeme rağmen, üzülme konusunda her zaman yaygın kanaat ile paralel düşüncelere sahip olmayabiliyorum.

bunun sebebi; ölüm ile ilgili olan bakış açımı az çok değiştirmem olmuştur. inancımız ne olursa olsun, ölüm hep bir bilinmeyen olduğundan, çocukluktan beri bu bilinmezlikten o ya da bu şekilde etkilendiğimiz için ölüm olgusu bizi etkiliyor.

keza sürüngen beynimizdeki "hayatta kalma içgüdüsü" de bizi ölüme direnmeye mecbur bıraktığı için, özellikle yakınlarımızın ve sevdiklerimizin ölümü halinde, etik anlamda olmasa da pragmatik anlamda menfaatimizin etkilenmesi bizi üzer.

4 sene önce çok sevdiğim dedemi kaybettiğimde üzülmememin nedeni, ölümünü bekliyor olmam, kafamda alışmış olmam değildi. zaten ani bir ölümle aramızdan ayrılmıştı kendisi. tabi ki bakış açısını değiştirmekte, çeşitli inançların etkisi yadsınamaz ama biz kendi ölümümüzü çok uzak gördükçe, ölen kişiyle bir araya gelme ihtimalimiz olduğuna inansak bile, bu sürenin uzunluğu bizi sabırsızlık temelinde çok etkileme potansiyeline sahiptir.

Bütün bunlara rağmen, yine de sevdiklerimi ve yakınlarımı kaybetmek istemem o işin ayrı boyutu.

dede 1 - mort
dede 2 - mort (genç gitti)
nine 1 - mort
nine 2 - mort (genç gitti)
rol model dayı - mort (genç gitti)
büyük amca - mort
büyük hala - mort (genç gitti)
büyük yenge - mort
küçük amca - mort (genç gitti)
enişte 1 - mort
benden önceki on kardeş - mort (yarısı doğmadan, yarısı doğduktan sonra)
kuzen 1 - mort (baya genç gitti)
candan çok sevilen it - mort (çok genç gitti, 4 yaşında idi)

kuzenden sonra ölümü tamamen ti'ye almaya başladım. "büyük" ile başlayan ekip totalde 5 senede, son üçlüsü ise 3 ayda olmak üzere beraber gitti. benim kayışı koparmam sevimli itimin baya baya kıvranarak ölmesi ile başladı sanırım. kaç, üçüncü yıl dönümü geliyor galiba onun da. ondan bi' hafta önce dayınınki var - doğum günümle aynı gün.

tl;dr: aşağı yukarı anne ile baba, bi' avuç da teyze-amca-dayı etc kaldı. 5-6 gibi her şeyi siktir etmişlik geliyor, 8-9 civarı (ki her gün gördüğünse) kayışı kopartıyor. net bi' şekilde söylüyorum, daha bu pazartesi "ÇOK" uzun süreli depresyondan çıktığımı fark ediyorum. tıraş oldum - zararlı birkaç alışkanlıktan kurtuldum - eski hobilere döndüm ve yenilerini ekliyorum - kürek aleti sipariş ettim, fenerbahçe'yi zorlayacağım - okulun bi' spor takımına giriyorum etc.

tl;dr'nin tl;dr'si: yakınlardaki ilk birkaç ölüm sadece konsept ile tanıştırıyor - toz pembe dünyayı yıkıyor. sonraki birkaç ölüm yaşam sevincini biraz emiyor. ondan sonraki birkaç ölüm kaybetme korkusunu hayatın her anına sokuyor, sadece insanları sevip de kaybetmemek için mizantropi bile oluşabiliyor. sonrakiler de artık enkaza çeviriyor insanı - belli bi' yerden sonra anca toplarma adımları atılabiliyor.

özet geçiyorum, yakın akrabalar epey - akrabalar evet - çevredekiler, bi' yerden sonra pek önemsemiyorsun.

mutluluk genellikle "acaba mutlu muyum ?" diye sormadığın geçici bir andır.

edit: daha spesifik olarak tablo çizeceksek eğer mesela öğlene doğru güneşin hafifçe odadan içeri sızmasıyla gözlerini açtığında sevgilinin sana sarılarak masum masum uyuduğunu görmek. bir cumartesi günü.

sevdiceğin dizine başını koymuş uyuklarken gözünü açıverdiğin anda gözünü kırpmadan seni izlediğini gördüğün an olabilir bence ;_;

Arzularına kavuşmak, korktuklarından emin olmak.

bunu çok sevdim. benim de böyle irili ufaklı bir sürü minik mutluluk fotoğraflarım var. çocukluğumdan beri aklımdan çıkaramadığım bir tanesi yine karlı buzlu,

sibirya'dayım. minik oğlanla çıkıyoruz evden sabah. anası DASVİDANYA REBYATA deyip kapıyı kapatıyor arkamızdan. ladam var. iyi değil ama kötü de değil, mis gibi araba hehe. atıyorum bebeyi arkaya. hem okul hem de buz hokeyi çantasını da koyuyorum yanına. bir yandan ellerimi ovuşturuyorum ısınsınlar diye, diğer yandan minik kürekle arabanın üzerindeki kara buza girişiyorum.

bunu düşündükçe bayağı bayağı sesli olarak gülüyorum. acayip hoşuma gidiyor. akşam kurstan alacağım sonra bebeyi. kıpkırmızı yanaklarıyla, nefes nefese neler yaptığını falan anlatacak.

mutluluk için bu tarz belki binlerce "fotoğraf" oluşturulabilir ama benim için en belirgini bu sanırım. kaldı ki öyle kesinlikle çocuk sahibi olmak isteyen biri de değilim. hem sorumsuzum hem de ayrılıktan aşırı korkuyorum, çocuk sahibi olduktan sonra terk edilirsem muhtemelen depresyondan ömür boyu çıkamam.

şu bebelerden bi tane istiyorum ama işte, var mı böyle bi tatlılık ya,

www.youtube.com

spesifik olarak niye böyle bi şey var kafamda bilmiyorum ama sanırım hem fazlasıyla basit hem de düz adamın mutlu olmak için ihtiyaç duyabileceği her şeyi içeriyor. evlat ve eş var, mutluyuz ve hayatımızı paylaştığımız biri var. kalkıp gittiğimize göre işimiz var. çocuğu hokeye yazdırmışız, belli ki az buçuk para da var. kar var, buz var, buz hokeyi var. daha ne amk mis gibi hayat. yalnız sibirya değil de petersburg veya ne bileyim kuzey avrupa'da falan hamburg yahut stokholm olsa daha iyi gibi. sibirya'yı çok severim ama artık 16 yaşında değilim, imkanım olsa gerçekten gidip de yaşayabilir miyim bilmiyorum. yerlisinin bile kaçmaya çalıştığı yerde çiğ çiğ yenmekten korkuyorum biraz. ha bi de babamla böyle şeyler yaptığımızı hatırlıyorum, onun payı olabilir. ben oturuyodum arabada, o kar falan kürüyodu. çok eğlenceliydi. her taraf kar buz ama sen sıcacık arabadasın. bi yerlere gideceksin. ne güzel yahu. düşünsene eşinle ortak yeni bi canlı yapıyosun ve bu canlı "iyi ki babam var lan" falan diyo, mutlu oluyo sfjksfs süper bi şey.

Disarda deli gibi firtina varken, ruzgarla karisik yagmur camlari doverken youtu.be esliginde los isiklar altinda bir kadinla sessizce usulca dans ederek opusmek..
Ya da yazlik bir yerde denize sifir bir evde sert bir kis ayinda deniz kudurmus, sobada cay demlenirken battaniye altinda kitap okumak..

özenle hazırladığım bir çalma listesini çam ağaçlarının altında yemyeşil bir göle karşı hamakta yatarken dinlemek. hava sıcak olsun ama rüzgar serin essin, uykum olsun, öyle yatıp dinlerken sızayım.

Kış gününde dışarıya çıkmak zorunda olmadan dışarıdaki o güzel kar görseli eşliğinde sıcacık odada yatağın içinde karşındaki ekranda back to the future oynarken sıcak salep içmek.
Bu görüntüye eşlik edebilecek tatlış bir kedi de varsa yanınızda oh daha ne olsun.

@tuarek; Geçmiş olsun.

Hicbir dis etken ya da sarta bagli olmadan, icinde sahip olduklarinla yetinmek, onlardan sukran duymaktir. Durduk yere gobek atasi ya da insana sarilasi gelmektir. Sarta baglamadigin zaman en makbul olanidir.

bir şeyi düşünmediğin, bir şeylerin umrunda olmadığı anlar mutlu anlardır bana göre ve insanlar genellikle mutlu olduklarında mutlu olduklarının farkında olmazlar.

mutluluk hep uzaktan görünür. ona ulaştığında mutlaka yolda değişmiş olursun ve başka arzular ortaya çıkar.

bence mutluluk fantezisini kurduğumuz manzaraları hayal etmek veya gerçekleştirmekten farklı bir şey.

mutluluk gerçekten tatmin olmakla ilgili bir şey. bekletinlerin doyurulduğu bir tatmin değil ama. çünkü bunu sonralandırmak mümkün değil.

beklentilerin yok edildiği, her şeyin olduğu haliyle anlaşılıp kabul edildiği anda gelen bir tatmin. budistlerin nirvanası, mutasavvıfların fenafillah'ı veya gün içindeki küçük ani aydınlanmalarımız örnek verilebilir. bunu da hep sürdürmek pek mümkün değil.

Tek motorlu pervaneli ucakla daglarim vadilerin ustunde suzulmek.

Gerçekten sevildigimi bilmek beni çok mutlu ederdi. Yalnızlık bana gore değil :)

o belge olmasa da yaparsınız

@argent

ama o belge olmadığında ceza yiyorum herhalde tutanak tutulmadığı için, dii mi?

Ben agustos 2016'da yoklama yaptirip kasim celbine sevk almistim. Hicbir belge olmadan elimi kolumu sallaya sallaya gir cik yaptim aradaki surecte. Yine de askerlik subesini arayip sorabilirsin.

yıllık 1000tl mi ne ceza

Bu konuda verilmiş bir lehe karar yok diye biliyorum. yargıtay'dan halen emsal bir karar çıkmadı. o yüzden lehe sonuç bulamayabilirsiniz.

Bu konuda acik kanun maddesi var. Zarara ugrayan ugradigi zararin 3 katına kadar tazminata hak kazanabiliyor ki, turk hukukunda tazminatin kisiyi zenginleştirdiği 2 kanun hukmunden biri (digeri de fikir ve sanat eserleri kanununda).

Yargitay karari falan beklenebilir ancak rekabet kurumu'nun karari kesinlesir kesinlesmez ozel mahkemeye goturme sansina sahipsiniz. Daha dogrusu karar kesinlestiginde goturmeniz daha lehinize olacaktir ve bana kalirsa emsal karar beklemeye de gerek yok.

Digiturk Play ile bunu yapan çok. Aynı anda olmamak üzere ortaklaşa kullanabilirsiniz.

Bu konuda eksi'de yazmistim. Uygun bir zamanda bein media group'u rekabet kurumu'na sikayet etmeyi dusunuyorum. Yayin haklarinda yasal tekel durumundalar ve tuttugun takim gibi en yalin paketleri kaldirip ya hep ya hic tarifesine gectiler. Hem ab'de hem turkiye'de tying and bundling (bağlama) diye geciyor bu tur olaylar. Yani tuketiciye bir urunu alirken baska bir urunu paket olarak dayatiyor. Benzer bir konu, ab'de komisyon ve ab adalet divani'nin onune gelmisti microsoft'un politikalarindan dolayi. Emin degilim ama saniyorum microsoft ceza yemisti. Resmen tuketiciyi soyma politikasi bu. Bein'in ihaleye odedigi meblag cok yuksek oldugu icin Rekabet Kurumu ceza kesebilir mi veya keserse ne oranda keser bilemiyorum. Tr'de iyi calisan ender devlet kurumlarindan biri ama bein'in odemis oldugu yuksek ihale bedeli de beni endiselendiriyor acikcasi.

Ben bakmıştım zamanında. Banyodan sonra nemli vücuda sıkın, sıkmadan vazelin sürün gibi tavsiyeler falan vardı ama hepsi tıraş, ya gittikçe sıkacaksın ya da EDP ki sonra gidip EDP aldım o da öyle çok kalıcı değil.

Sokakta milletin parfumu buram buram kokuyor. Bu adamlarin hepsi mi bittikce sıkıyor? Edp'de bir hikmet var bence.

1- Huzurlu bir ulke. 2 kez bulunma sansim oldu, birisinde kiz arkadasim icin gitmistim belki onun etkisi de vardir ama ondan da bagimsiz cok mutluydum ben o ulkede. Default bir huzur veriyor yani ulke.

2- Soguk falan ama cevre duzenlemesi, yesillikleri, parklari cok guzel. Dogayla senkronize olmak için birebir.

3- Alim gucu yuksek. Benden 1-2 yas kucuk bir elemanla tanismistim, marangozluk yapmasina ragmen 600 euro ayligi sirf kiraya verebiliyordu. Bu dedigim cocuk birkac aylik bir filipinler endonezya seyahatinden donuyordu bu arada (elinde kendisinden uzun sorf tahtasiyla). Dusunun artik adamlardaki alim gucunu.

4- Irkcilik yapildigini soyleyenler oluyor, ama bu iddialarin yoneltildigi ulkelerin hicbirinde en ufak bir irkcilik ya da ayrimciliga maruz kalmadim. Bilakis en sacma dusuncelerinizi bile oturup dinliyorlar.

5- Iskandinavya gibi bir bolgenin baskentine sahip ulke. Dolayisiyla oranın aga babasi. Sadece ekonomik yonden dusunursek norvec diyebiliriz ama kulturel, tarihi, ticari vs bakimdan isvec o bolgede 1 numaradir.

6- Yuksek egitim standartlari. Ayrica okul harcindan baska ekstra ucret odemene gerek kalmayabilir de (norvec'te var bu ama isvec'te durum tam nasil emin degilim).

7- Kizlari ayri erkekleri ayri guzel. Cirkin ve tombullari da var da, genel olarak Allah bunlari bos vaktinde yaratmis diyebiliriz.

norveç ve isveç'te toplam 2 ay kaldım.
kıyas istersen isveç'te çok göçmen var, stockholm mesela oslo'ya göre daha güvensiz gelmişti. norveç daha güvenli.
isveç daha ucuz. eğlence daha bol.
yukarıdaki madde 5'e katılıyorum, sırf stockholm için bile isveç
denir.

Soruya cevap değil ama iData'ya mail atınca konu hakkında hemen dönüş yapıyorlar.

Havaalanindan cikmayacaksan ve 24 saat icinde aktarmali ucusunu gerceklestireceksen gerek yok sanirim. Yine de teyit etsen iyi olur.

yok gerekmiyor.

Hatirladigim kadariyla Almanya Turk pasaportundan malesef transit vize istiyor. Istemeyen baska Schengen ülkeleri var, Hollanda vs.

gelmez.

ab ülkeleri arasında bile kendi aralarında anlaşma olup olmadığına göre ceza geliyor. italya ile böyle bir anlaşmamız olduğunu sanmıyorum

hollanda'dan fransa'ya bile gelmiyor. italya'dan turkiye'ye hic gelmez o ya. odeme hic.

yalnız şöyle bir risk var, bu cezayı ödememen durumunda italya'ya bir sonraki seyahatlerinde alınmayabilirsin.

roma.

Roma <3

kaç günün olduğuna bağlı bir çok yerini gördük en çok romayı beğenmiştik.

notinhere +1

sanırım floransa'yı seçerim ben, en çok orayı merak ediyorum. hipster'lık yapıp ikinci sıraya da bari yazarım. nedense orası da aşırı sempatik gelen bir yer. roma hojdur ama bena na, öyle çok kalabalık büyük şehirlere gitmeyi sevmiyorum pek.

klasiklerden hoşlanırsan roma, ama tarzına bağlı olarak venedik de olabilir.

Roma, Floransa ve Venedik'i gezmiş biri olarak kesinlikle Floransa diyorum.

Floransa

floransa nokta

napoli

Napoli

Floransa.

İtalyada 10'a yakın şehir gezdim bir süre sonra hepsi aynı :D

roma, floransa vs. zaten hiç gidilmediyse gidilmesi lazım. Onları geçiyorum.

Onların haricinde ben Siena diyorum.

Roma, Floransa, Milano, Venedik, Siena, St.Gimignano, Pisa gibi klasik yerler ile birlikte Toscano bölgesinin büyük kesimini gezdim. Kesinlikle Floransa diyorum. Roma bir metropol, sana tarihi yerleri gezdiğini hissettiriyor ancak Floransa'da tarihi yerin bizzat içinde yaşıyorsun.

Italyayi cok gezdim, her seferinde yeni bir yer kesfediyorun ama tek sehirse... floransa derim ben de.

italya'yı dizden topuğa gezdim. roma kesinlikle.

Eğer ilk defa gidiyorsanız Roma.

Yok eğer en iyi şehir neresi diyorsanız o zaman Floransa.

kuzey italya'nin (roma ve yukarisi) %70'ini gezmisimdir is sebebiyle, koy koy ve defalarca hem de. ayrica burada yasiyorum 7 senedir.

bu bilgiler isiginda:

ROMA'dan sasma, sakın. pisman olursun.

Floransa.

siena ve pompeii arasındayım. doyamadım <3

güneyini çok dolaştım salerno, napoli, catania falan. o yüzden bu aralar gitmek istesem bologna taraflarındaki tüm otomobil fabrikalarını gezerim. kuzey sanayisi turu yani. lamborghini, toro rosso, ferrari, dallara, kime dnek gelirsem artık.

floransa

geçtiğimiz hafta roma'daydım. 6 gün kaldım. floransa'ya gidecektik son anda yattı malesef. 6 gün için herkes aaa bir şehir için çok fazla falan dedi. roma'da 6 ay bile dayanırsın. attığın her adım, taşına toprağına her parke taşına değer.

Roma

roma