ben de duydum benzer şeyleri ancak kulaktan dolma bilgilerle verilecek karar değil. her üniversitenin tanıtım günleri oluyor oralara gitmenizi tavsiye ederim.

bir arkadaşım uzakyol vardiya mühendisi olarak çalışıyor. genelde şirketlerle anlaşma yapılarak gidiliyor 3 aylık ve 6 aylık gibi yani adam gidiyor 6 ay yok. karaya ayak bastığı zaman yılın %20'sini geçmez. bu nedenle herkesin yapabileceği bir iş değil. ama gemide türbindir, motordur, kazandır vs. öğreniyorsun. bir süre sonra bu tecrübeyle karada iş bulma imkanı da olabilir.

gemicilerin maaşları genel olarak yüksek oluyor. lise mezunu bir arkadaş bir yük gemisinde elektrikçiydi ne kadar alıyordu bilmiyorum ama sağlam para geçiyordu eline söylediğine göre.

bir de tanıtım günleri biraz hikaye gibi aslında. nereye gitsen kendini övecek. onlara bakılırsa lisans mezunu herkesin çok iyi işlerde olması lazım. en sağlamı mezunları bulup onlarla konuşmak.

yazsın işsiz kalmaz. ailesinden ayrı kalmak canını sıkmayacaksa zevk alabilir.

kaptan memo'ya mesaj attım. lütfen sorunuzu silmeyin.

Bilen birine sorun bence. Bilen derken "gemi muh ve gemi mak" bolumunu bitirenden bahsediyorum. Yok halasinin oglu denizde, yok bi tanıdığınin tanidigina degil. Ciddi bi konu sonucta. O yuzden ehlinin fikri daha dikkate degerdir.

lisede ziya kalkavan, ünide itü gemi kaptanlığı mezunu bir arkadaşım var 3 binle başladı. mühendislikte daha fazladır muhtemelen

Herkes bişeyler yazmış bende birşeyler yazıyım. Daha önce yaıldığı gibi "gemi inşaatı" ile "gemi makinaları" iki farklı bölümdür. Birisinden mezun olan gemi inşaa sektöründe diğeri ise gemide çalışır. Gemi inşaatı mühendisleri fark dersileri alarak gemide makina mühendisi olabilirler. İş konusuna gelince; gemideki mühendis doğal olarak iyi para alır. Yeni mezun denizciler ortalama 2 bin dolarla işe başlar. Gemi inşaatçılar ise 2bin lira alır. Denizciler 10 senede 10bin dolar alacak seviyeye gelebilirler. Tabii kendini iyi yetiştirmesi gerek ama her zaman kolay iş bulurlar. Gemi inşaa mühendislerinin yükselmesi daha zordur. Türkiye'de sektörün sıkıntıda olması ve çok mezun olması işi zorlaştırır. Ama o sektörde de kendini iyi yetiştiren herkes iyi bir kariyer yapabilir. Sektör krizden çıkarsa önü açık bir meslek. Denizde çalışmak da zordur ama eğer istiyorsa denizi seviyor ve bu işi ypabilir demektir. Başka öğrenmek istediğin şeyler olursa mesaj atabilirsin.

Açık deniz denizciliği yapmış birinin oğlunu tanıyorum. Çocukken, babasının yüzünü altı ayda bir gördüğünü anlatır durur. Hatta bi gün telefonda ağlayarak anlattı bunları bana. O travmayı hâlâ atlatabilmiş değil. Herkes yapamaz o işi. Haa, iyi paralar vardır eminim. Ben de iyi paralı bir işte çalıştım, denizcilikle ilgisi olmayan bir işte. Ama iyi paralı iş, adamın sağlığını da, aile hayâtını da hiçe sayar.

thy hostesi 5-6 bin para alıyor birader. parasına bakıyorsa saçmalamasın. gitsin krallar gibi hostes olsun gezsin sevişsin üstüne para alsın. ben öyle yapıyorum.

Yakın bir arkadaşımın eşi buradan mezun. Buradan mezun olundu diye gemiyle dünya dört dönülecek diye bir şart yok. Adam 2 sene gemide çalıştı, parayı biriktirdi. Sonrasında burada bir fabrikada makine mühendisi ile aynı işi yapıyor.

beyinle ilgili gibi.

kafatasında şişlik yoksa önce dermatoloji bölümüne gitsin bence.

Cildiye.

bir ölçü sirke, bir ölçü sıvı temizleyci bir ölçü suyu karıştırıyorum. onunla siliyorum.
koku varsa dezenfekte etmek de gerekir.
www.bugday.org

lavaboya toz vim döküp biraz ıslatıp iyice fırçalıyorum. sonra durulayıp çamaşır suyu döküp 10-15 dakika bekletiyorum. musluğu, aynasını da çamaşır suyu kattığım suyla iyice silip duruluyorum. duşakabini de bu şekilde. yerleri de yıkıyorum. yerlere su döküyorum daha sonra sıvı bulaşık deterjanı döküyorum ve fırçayla yıkıyorum. duruladıktan sonra kovaya su doldurup çamaşır suyu ekliyorum, bir de o şekilde siliyorum. sonra dolapları falan hallediyorum.

Banyoyu yıkamak mümkünse yıka. Akan su iyidir. Tabi her gün değil de, iki ayda bir... Boşa su harcamamak gerek.

Derz lekeleri için derz temizleyicileri var. Sıkıyorsun, yarım saat sonra üstünden suyla geçince sıfır gibi oluyor. Kalan her şey için domestos.

Bir de giderlere lavabo açıcı deneyebilirsin. Koku ondan da olabilir.

koku varsa lavabo ve duş giderleri tıkalıdır, onları açıp temizle.
çamaşır suyunu sulandırarak kullan ve uzun süre soluma.
ben daha çok klasik cif tercih ediyorum. eldiven tak, nemli süngere cifi dök ve lavabo, musluk, fayansları sil.
ıslak bezle üstünden geç sabununu al, kuru bezle kurula izi kalmasın.

banyo fırçası denen fırçalardan al önce.
www.safyurkimya.net

sonra cifi dök bi güzel etrafa, bununla fırçala her yeri sonra da bol suyla yıka. ben öyle yapıyorum.

arkadaşlar, çamaşır suyu ciğerlere zarar veriyor biliyorsunuz.
çamaşır suyu yerine sirke, ovma tozu olarak içme sodası, dezenfakte için sirke soda yeter ama boraks da kullanabilirsiniz.

sirke, banyoda sıcak suyun etkisiyle duvara yapışan sabun kalıntılarını da çözüyor. pırıl pırıl oluyor.

ekleme: arap sabunu müthiş etkili temizlikte. fayans araları neyim tertemiz oluyor. halı silebilirsiniz, çok kirli çamaşırlara kullanabilirsiniz. arap sabunu 1 numara. tavsiye ederim.

Tuvalete ve lavaboya koyu kivamli camasir suyundan dokup biraz bekletiyorum. Sonra firca ile ovaliyorum bunlari, sonra sifonu cekiyorum, lavaboyu da masrapaya doldurdugum sularla fircalaya fircalaya duruluyorum. Klozeti, kapagini falan once nemli bi sungerle silip, kuru bi bezle kuruluyorum. Bunlari sik araliklarla yapiyorum bu arada.
Yerler icin, gideri varsa banyonun, ben yine kovaya su dolduruyorum, icine biraz camasir suyu katiyorum.gidere dogru akacak sekilde dokuyorum suyu. Sonra cekceklerle(su arabalari temizlemek icin de kullanilan sey) suyu gidere dogru surukluyorum.

Dusakabinin yerlerini de yine fircayla iyice ovduktan sonra, spiralle tazyikli su sikip duruluyorum.

Banyo duvarlarini temizlemedim hic.

Varsa penceresi, havalandirin arada.

Tuvalete o mavi kokulu seylerden takabilirsiniz koku gidermek icin bir alternatif olarak.

Banyo temizliginin raconu domestostur arkadas :) hele ki tuvalet.

Klozetin kapagina, iclerine (boyle o kivrik yerin altina altina) domestos dok bol bol. On dakika bekle, kapagi islak sungerle ovala ovala, sifonu cekip tuvalet fircasiyla iclerini ovala, tekrar sifon. Ayrica sifonun cekme yerini, kullaniyorsaniz taharet muslugunun vanasini, her yerleri ovala ovala :)

Lavaboya krem temizleyici, cif olur mr muscle olur, ondan her yerine gezdir, yine sungerle (tuvalet sungerinden ayri olsun lutfen) ovala ovala, suyla temizle, sungerle sil, suyla temizle. Tabi muslugu da. Kurula.

Kuvet ya da tekne icin sprey rahat olur, marc banyo, mr muscle banyo vs. Fis fis fis her yerine, dusakabin varsa kapaklara, fayanslara fis fis fis. Bes dakika bekle, yine sungerle ovala ovala, dusla su tut, ovala ovala, durula. Fayanslari kurula.

Tum giderlere biraz domestos akit.

Yerleri mumkunse once supur, kil tuy vardir. Sileceksen ister yer bezi, ister vileda. Kovaya su ve domestos, sil sil sil. Yikayacaksan bas kova kova suyu, supur, en son domestoslu vileda, kurula.

Derin temizlik icin derzler sart, fircala fircala.

Aynayi da sil camsille. Hiltonsa mobilyanin da tozunu al, sil guzelce.

bu yasında temizlik yapmayı bilmiyosan pes çamaşır suyu gördün mü hic arkasında yazar ya da markete gittiysen 1 kere bile temizlik urunleri reyonu var

Dogal urun kullanalim. Tuz dok beklet sonra su dok temizle.

hacı koy kapının önüne.
ccc.incisozluk.cc

tiki vardır, mistik inanışları vardır, olur yani.

youtu.be

olur öyle, panik yapmayın. yadırgamayın. sevin.

Ilk durum gayet dogal. Sakin ol. Hapsurunca kişiye yerhamukallah denir. Hapsuran da ona yehdina ve yehdikumullah der. O da kendi kendine demis. İkincisini bilemicem. Gercekten meditasyon yapıyordur yani.

Bende kendi kendime konusurum bazen ama kimseye zararim yoktur. Olur boyle seyler.

Amuda kalkinca beyne daha fazla kan gittigi icin daha zeki olacagini dusunenler var, bilimsel dayanagi yoktur buyuk ihtimalle. Boyle dusunenlerden olabilir.

2. Durum çok eğlenceli, ben anormal bulmadım :)

1. Durum içinse yazık belli ki ölüm korkusu ve batıl inancı var işte, ne olacak :)

azıcık döv. azıcık ama.

Herkesin özgürlüğü bidir. Kimse kimsenin hayatına karışamaz. Meditasyonu çok karıştırdın. Bi fark kaldı. O farkla da çok iyi çok da güzel oldu tamam mı?

şımarıklık.

Hasta kardeş hepsi. Kaybetmişlik.

ay o benim.
bazen gerekli konuda sağlam trip atarım
bazen de eğlence amaçlı karşı taraf da eğlenir.


bir dakika sen benim en son kendine dikkat et diye uğurladığım arkadaş mısın?
beni buralara mı şikayet ediyosun yoksa???
:)

yaklaşmıyorum ki öyle insanlara. hakikaten hayat çok zor öylesine. insanı yaşlandırırlar yahu, kendi dertlerimi dert etmiyorum ben milletinkini mi edicem.

anaaam, katil geldi.

Trip atiyordur olabilir ama belki size değildir. belki ortamdaki diğer kişileredir. Ve belki anlamanızı falan da istemiyordur. Size öyle geliyordur. Böyle düşündünüz mu?

Hic sorma arkadasim. Durup dururken niye olur boyle seyler anlamiyorum. Cinnet getirip pompali tufegi alicam sonunda.
Gerci pompali tufegim yok.

İlgi istiyor ilgi.

Biraz benzer yasadim. Farkli bi sebepten surmedi benimki. Ama sürseydi bu tarz problemlerim olabilirdi. Sevmek yetmiyor bazen. O insanla bi omur gecireceksin dusununce. İster ister benzer seyler ortak olunca ayni olunca daha rahat olabilecegini dusunuyorum ben. Sadece sanri. Bilmiyorum farkli da olabilir. Ben dinin gereklerini yerine getirmeye calisirken karsimdaki alkol alan, dinin emirleri yasamasinda sıkıntı olan biri ile zor olmaz mi? En azindan ben olabilecegini de dusundum. Sevmek ayri. Seversin, hoslanirsin. Hoslandim ben de. Bi ömür de düşündüm onla. Ayni hayati paylasmayi bi evde yasamayi dusununce farkli sekilde bakiyor insan. Gercekci ya da bunun adi. Acik ve net yasak olan seyler var. Bunlari herkes biliyor. Anlatmaya gerek yok. Allah in emirlerine uymaya calisan hassasiyet gösteren kisiler icin kendini kontrol etmek bazi durumlarda zor oluyor. Engel olamiyorsun o an kendine. Belki olduktan sonra "ya bu yanlisti yapmamaliydim" diyosun ama is isten gecmis oluyor. İrade ister, nefse uymama ister bu durum. Simdi konusmasi kolay ama o an kolay olmuyor hayir demek. Zor konular. Bazen bazi seyleri bir şeylere gore daha cok onemsediginden vazgecersin.

Zor bir durum. Severek ayrılanlara çok üzülüyorum. Umarım unutursunuz birbirinizi. Ya da umarım islama yaklaştığınız bir dönemde yeniden birleşebilirsiniz. Din çevreye bakılarak yakınlaşılacak ya da uzaklaşılacak bir şey değildir. Özellikle uydurma bir çok hadisin olduğu, ve buna körü körüne inananların olduğu bir coğrafyada. Hadislerin tamamını çıkarıp atsanız hayattan hiçbir şey eksilmez islam adına. Zira tanrının gönderdikleri sadece kitapta yazan kadardır.

Hayırlısı olsun

yaşadığın zamanı bilmiyorum. biz de bu hafta o bilinçli ayrılma sürecine girdik. aynı sebeplerden ötürü. ben agnostik o başörtülü. kendisi ilk kız arkadaşımdı ve son olacaktı. ama zamanın ne getireceğini bilemedik. ayrılmak isteyen taraf bendim. daha doğrusu bunu dillendiren. isteyen pek doğru olmaz. o daha duygusal olduğu için bunu kabullenmesi çok zor oldu. hala da edebilmiş değil. şimdi iki arkadaşı oynamaya çalışıyoruz. birbirimizden kötü bir şey görmediğimiz için, nefret duygusu veya tamamen bağları koparma gibi yollara girmedik. ne de olsa gizliden taciz edecektik birbirimizi. zaman ne gösterecek bilmiyorum. başlığı görünce şaşırdım, içeriği okuyunca hepten şok oldum. paylaşayım dedim.

Neden ısrar etmedin?
Arayıştayım diyorsun, "nereye kadar gideceğiz" sorusunun cevabı "bulana kadar" olabilir pekala.
olmayabilir de tabii. ne yapacağınızı o zaman düşünürsünüz siz de.

zor, ama doğru bir karar olduğunu söyleyebilirim. şu hayatta nacizane tecrübelerimden edindiğim çok net bir bilgi var. sevgiliniz, eşiniz, partneriniz artık nasıl tanımlıyorsanız, dünya görüşü olarak size ne kadar yakın olursa sizin için hayat o kadar güzel olacaktır. birebir aynı olmak zorunda değil haliyle, ama yakın olmalı. farklı inanış olabilir, ancak inançlara her iki tarafın da eşit derecede saygıyla yaklaşması gerekiyor. senin durumda böyle bir şey şu gün itibariyle pek mümkün görünmüyor.

Paskalya döneminde 300-400 euro civarında turlar oluyor 4-5 günlük. Yazın bakacaksan kendi programın daha ekonomik olur ancak ilk kez çıkıyorsan tur daha mantıklı bir seçim.

Selcuk sen misin?

selam.
ilk önce tarihi belirle.
ardından o tarihler için şimdiden uçak biletini temin et. çat diy egidip thy-pegasus-vb bakma. bazen lufthansa'da bile çok uygun biletler olabiliyor. en ucuz bileti bulabileceğin siteler var, araştır.
daha sonra da kalacağın yeri ayarlamak kalıyor, benim önerim airbnb.com
hem etrafta native speaker da olur sürekli iletişim halinde olabileceğin, eğlenceli olur.
bilet, yer sorunu çözdükten sonra gideceğin yerlerde neler yapılır araştırmaya başla. sürüsüyle blog var, çok gezenler kulübü vs gitmiştir belki, o kadar çok ki kaynağın. bu bulduklarından en heyecan verenleri bir yere not et.
biletleri, kalacak yeri, gideceğin yerde yapacağın harcamaları (müze, vb) zaten şimdiden bilmiş olacaksın.
üzerine de, bloglarda yazılan fiyat izlenimlerine dikkat et.
aşağı yukarı bir bütçe belirir kafanda :)

turu boşver bence, iyi bir ön hazırlıkla tek başına pekala gezebilirsin, istersen gittiğin yerde günübirlik turlara katılırsın yine.

Turla gitme, kendin git.
Maddi yetersizlikten endişeleniyorsan ya da vizeyle uğraşmak istemiyorsan euro bölgesine girme, şahsen ben euro bu haldeyken gitmem İspanya'ya zira uçak biletleri bile pahalı. Onun yerine balkanlar yapabilirsin mesela. Ya da mesela Polonya çok güzel ve ucuzmuş, bu tarz yerleri deneyebilirsin.
Airbnb, couchsurfing gibi sistemleri öğren, sırtın yere gelmez zaten.
Ayrıca biletini al yakın zamanda ki sonra kendi kendini demoralize edip cayma ihtimalin azalsın.

merhaba,
turla gitmeyi düşünürseniz, tur şirketlerinin erken rezervasyon dönemleri oluyor. bunları takip edebilirsiniz. ayrıca yoğun sezonlarda fiyatlar iki katına çıkıyor. yoğun sezonlardan sakınmak gerekli o yüzden. tabii kalkıp da kışın gidin demiyorum ama haziran yerine mayıs, ağustos yerine eylül tercih etmek fiyatları ciddi anlamda düşürebiliyor.
bazı destinasyonlarda turla gitmek avantajlı bile olabilirken bazı destinasyonlarda ise 3 katına dahi mal olabiliyor seyahat.

aklınızda bulunsun, tur şirketleri -genelde- kazığı ekstra turlardan atarlar. turla gitseniz dahi ekstra tur denen olaylara katılmadan şehirleri mekanları kendiniz gezmelisiniz. yani turla gidiyorum diye hiç araştırmamak, önceden şehirleri çalışmamak çok hatalı bir davranış olur.

1 haftalık turun ne kadar tutacağı elbette gidilecek yer ile çok ilintili. orta avrupa turu adı altında satılan prag - viyana - budapeşte destinasyonu en ekonomik ve doyurucu turlardan biridir bana sorarsanız. 300-400€ dolaylarında gezinir genelde uçuş+konaklama bedeli. bir 400€ da orada harcayacağınızı varsayarsak (gezme-tozma, öğle-akşam yemekleri, alışveriş vs) 800€ civarına kapatabilirsiniz 1 haftalık yurt dışı seyahatinizi. 4 ayrı ülke görmüş olursunuz (slovakyaya da uğranıyor, hatta almanyaya bile uğranabilir)

tabii benim verdiğim masraf rakamları çok göreceli.

ha elbette eğer uçuş ve konaklama ve ülkeler arası transferi kendiniz daha ucuza ayarlayabiliyorsanız turla falan hiç uğraşmayın.
ama tavsiyem kendi başınıza gidecekseniz ilk sefer için tek ülkede kalmanız. italya mesela güzel bir seçenek olabilir o zaman. görülecek çok yer var, 1 haftanızı doldurur ve italya turları genelde hem kazık hem de yetersiz olur, yani kendi başınıza gitmenizin avantajlı olduğu bir destinasyondur.

Evet

meditasyon tam olarak nedir bilmiyorum ama. zikiri kesinlikle kafayı bulmak için yapıyolar. aynı şey semazenler için de geçerli. kendi ekseninde aynı hızla dön de gör bak kafan nasıl güzelleşiyor. aynı şekilde kafayı ritmik bi şekilde sallayınca da güzelleşebilirsin.

Kalpler ancak Allah i anmakla mutmain olur. Ondan evet öyledir

meditasyon denen şeyin çok fazla türü vardır.

örgü örmek, dikiş dikmek vs gibi hobilerle uğraşmak da meditasyon olarak nitelendirilir.
çünkü dikkat tek bir yere verilir ve dikkatinizi o şeye verdiğiniz için kendi düşüncelerinizden arınırsınız.

ama meditasyon denen şey, düşünceleri bir noktada toplamak olduğu gibi, düşüncelerden arınmak anlamına da gelir.
hatta asıl "meditasyon yapmak" budur.
kendinizin farkında olup, düşünmeme hali gibi bir şeydir.

ama dediğim gibi meditasyonun tarzına göre değişir.
bu durumda, kullanım amacı/tarzı açısından meditasyon olarak sayılabilir.

normal sizinti seklinde kanar sonra yavas yavas gecer.

ertesi güne kadar kan yuttum ben. rentts'in de dediği gibi sızıntı gibiyse sorun yok.

yani herkes az varsa birsey olmaz diyor ama az ile cok arasindaki farki bilmiyorum.

kan tukuruyorsun iste. gazli bez falan koyunca kipkirmizi kan oluyor. derecelendirmesini yapamadım.

kanı tükürmeyeceksiniz,yutmanız lazım. bana verilen broşürde özellikle yazmışlardı, "tükürürseniz pıhtılaşma gerçekleşmez" diye. birkaç saat böyle deneyin, kanama daha da azalmazsa acile gidersiniz.

ağzını çalkalarken tükürme sadece ağzını aç içindeki kanlı su dökülsün

aynen allstar ın dediği gibi ağzın dolunca aç ağzını öyle sal gitsin. ama tükürme. bırak sadece ağzındakini. sızıntıları da yutucan yani.

sorumluluk kabul etmemekle beraber tavsiye vereyim:)

ben olsam newista residence ve isthanbul evlerinin oradan alıdım. kısa vadede daha da gelişecek sanki.

bir de pazar pazarının oradaki yeşil vadi projeleri hafif uzun vade olabilir.

www.kristalsehir.com

evet kristal şehir +1 benden de

araştırırken bakmıştım.
Innovia'ya da bakabilirsiniz.

Sahibinden sitesinde falan 200-225 bin tl'ye 3+1'ler vardı yanlış hatırlamıyorsam.

innovia güvenilir değil diye de duydum ben.

Innovia'ya, Ntowers'a, Regnum ve Solarkent' daha doğrusu Esenyurt'un içine yakın yerlere aman bakma kardeşim. Ben burada doğup büyüdüm. Her yerini adım gibi bilirim. Oralar yaşamaya pek müsait yerler değil.

innovia düşünürseniz, fikrim sadece innovia 1 den düşünün.en kötu ihtimal 2 olsun.

1'de aileler çoğunlukta.günlük kiralık dıgerlerı gibi fazla değil.

Bence ailen ile huzurlu mutlu etliye autluye karismadan etmeden sakin ve kaliteli bi yasam istiyorsan beykent ve adnan kahveci taraflarina bak diger taraflarin atraksiyonu tavan yorar adami

gecen minubus mavi sapkali mi?
kiptas kacinci etap acaba bide?

o zaman torium un ordakiyse. oordan gecen dolmusa bin once, açıkçası ordan donustekine binmedim ben akil yurutucem o nedenle. esenyurt un icine kadar gelir o. mavi sapkaysa torium un oraya gitmez. zaten yazar ustlerinde. sen koy icinde inip ordan bi daha binmen gerekebilir. ama yine de bi dolmussuya sor muhakkak.

Kiptas 4. Etap esenyurt. Exper gayrimenkul varmis hatta

Hafif hafif tükür ama, tükürmeyi abartıp yaranı kanatabilirsin.

ben yapmadım. 2 gün sonrasında mecbur oldugumda sadece ön tarafı.

bana özelikle fircala demisti diste okuyan arkadasim ve doktor. temiz olmasi lazim cunku, artik birikmemeli enfeksiyon kapmamali. normal fircala ağzını. o dikisli kismi da işaret parmaginla yavasca temizle.

bide gargara verdiyse onunla da fircaladiktan sonra temizle.

dikiş yok ki ne dikişi :/

Sigara içebiliyor muyuz?

Normal beslenmemize devam edebiliyor muyuz?

Çok sıcak iyi gelmez herhalde hala?

gomuk ameliyati olanlarda mesela bende dikis vardi, o dikis.
beslenme 24 saate kadar sivi seyler, yumusak seyler. ondan sonra da normal yiyecege gecilebiliniyor sanki. ağzınızi ne kadar acabiliyosunuz bilmem ama, ben normal yemege hemen gecemedim. dikisler alinana kadar duzgun rahat bi sekilde yiyemedim. ama yerken tabi orayi kullanmiyosunuz.

Sıkıntı yok, yalnız değilsin.

yalnızsın.

ömür boyu yalnız da kalabilirsin. alışveriş sevmeyen kadın mı olur...

ben de hıc sevmıyorum, zorla arkadaşlarım çıkarırsa da hemen mağazada ılk bulduğum koltuğa oturuyorum, onlar çıkarken benı alıyolar oradan

alnından öpülesi, var mı senin gibi kızlar ya. uzat o mübarek alnını. helal olsun. şaşırmadım değil hani.

sizin varlığınız bizim inancımızı arttıyor.. Artık sizin gibilere rastlanmıyor

benimle evlenir misin?

erkekler oo ne şahane harika, aranan özellik demiş de. alışveriş yapmadan giyinme işini ne yapıyorsunuz? okula-işe giderkenle akşam sevgilinizle buluşurken aynı kıyafetleri mi giyiyorsunuz. siz alışverişe çıkmadan şu ünlülere yaptıkları gibi direk eve mi getiriyorlar kıyafetleri? aynı tişörtten 10 tane alıp haftanın her günü birini giyerek mi giyim sorununuzu çözüyorsunuz?
duş lifi, şampuan, vücut kremi, duş jeli, parfüm, ağda gibi ihtiyaçlarınızı anneniz mi alışverişe çıkıp alıyor?
biriyle buluşurken daha özenli giyinmek istediğinizde, alışverişi sevmiyorum diye eşofmanla mı gidiyorsunuz? her sene hiç değilse bir kaban, bir ceket, iş görüşmesi vs. için bir etek ceket takım, bir kaç kot almak gerekiyor hadi bunu zoraki yaptınız, her gün üzerinize giyecek kazak ve tişörtler, yazın deniz zamanı gelince havlu, bikini/mayo ve terlikler eve mi ışınlanıyor?
ay ben hiç alışverişi sevmem, hiç işim olmaz diyorsunuz da, o zaman kıyafetlerinizin ve kişisel ihtiyaçlarınızın geldiği sihirli deliği bize de söyleyin, biz de mal gibi en azından biribirine uyumlu bir çanta ayakkabı olsun okula giderken giymelik günlük diye o 'off boğuluyorum' avm lerde dolaşmayalım?

konuyla ilgili özel olarak; yaptığınız şey bana mantıksız geldi.
ev eşyalarını kendi seçmeli insan.. sonuçta kullanacak olan sizsiniz.
genel olarak; mağaza ve ürün çokluğu insanı bir yerden sonra yoruyor. kafa karıştırıyor. o yüzden mümkün olan minimum mağaza sayısında toparlamaya çalışıp işimi bitiriyorum.

benim de soğuk terler dökmeme neden oluyo. avm büyük işkence, haftasonu hele ki. yo dostum

yalnız değilsin ben de oldum olası sevmem. ailemin yanından taşınınca anladım, ben başkasıyla alışverişe çıkmayı, iki saat olur mu olmaz mı tartışmayı, kendi işin yetmezmiş gibi bir de başkasının işini halletmesini beklemek zorunda olmayı sevmiyormuşum. şimdi özellikle kıyafet alışverişine hep kendi başıma gidiyorum. ister bir-iki yere bakıp çıkıyorum ister detaylıca geziyorum. çok daha keyifli ve amaca yönelik oluyor.

@alice practice, alışveriş sevmiyorum dedim yoksa hiç yapmıyorum değil tabi ki..
kıyafet olayı: lisede aldığım kıyafet/ayakkabıyı hala giyebiliyorum. ufak tefek olmakla alakalı olabilir. plaza kadını değilim. eskiden yurtdışında doktora yapıyordum. şimdi home-office çalışıyorum. ne giydiğim kimsenin umrunda değil...ama kötü giyindiğimi düşünmüyorum. Mevsim sonunda, güvenparkın oralarda mesela birini beklerken veya otobüsten inip eve dönerken, yahut arkadaşlarım/kardeşim alışverişe sürüklediğinde bir mağazaya girip alıp çıkıyorum. 5 dakika sürmüyor benim giysi alışverişim. Bana şu tonlarda şu model bir elbise lazım diye alışverişe çıkıp akşama kadar onu aradığım hiç olmadı. Düğünlerde giyeceğim elbiseleri ,şık iş kıyafetlerini filan ucuz görüp beğendiğim an alırım, belki 2 sene sonra giyerim. ayakkabı-çanta da keza. Tabi bir de şimdi param yok sonra alayım gibi bir olayım hiç olmadı benim...en azından 10 yıldır olmadı hep çalışıyordum çünkü ve hiç de çok fazla paralar vermem son anda bişey almam. Modayı bilmiyorum hiç takip etmedim. arada yurtdışına çıkınca da mutlaka sevdiğim yerlere uğrayıp bakıyorum. Sevdiğim veya ilk kez gittiğim bir şehirde sokaklarda kaybolarak dükkanlara girip çıkabilirim mesela bu sorun değil hatta eğlenceli bile oluyor.
kimseyle buluşmaya eşofmanla gitmedim, emin olabilirsin ama katalogdan fırlamış gibi de gezemem :) okuldayken (ki ben mezun olalı 8 sene oldu) kampüste yaşıyordum 2-3 haftada bir reale gidiyordum. o kadar (bilkent).
evin ihtiyaçları için alışveriş yapıyorum tabi ki yalnız ben pazara veya pazar gibi reyonu olan marketlere gidip elimle seçmeyi seviyorum mesela AVMler beni boğuyor.
ağda vb. ihtiyacım yok lazer epilasyon. krem jel vs. için takıntılı değilim ki marka/özel bişey kullanmıyorum evin altındaki marketten de alırım -zaten genelde kampanya olunca stok yapıp uzun süre kullanıyorum- bunun için giyinip kuşanıp alışverişe gitmem gerekmiyor hiç şampuanım bitmiş gidip alayım demedim daha. ki 15 senedir saçım belimde neredeyse.
günlük hayatımda makyaj yapmıyorum...bin tane tonik, temizleyici, krem vs almıyorum çok temel şeyleri tüketiyorum.
denize gitmedim bu yaz ama bikinim var 2-3 tane var galiba niye her yaz bi tane alayım ki?
ben sizi çok iyi anlıyorum zira kızkardeşime de sorsam aynı şeyleri söyleyecek sizinle. fakat son tahlilde giydiğimize, yediğimize, içtiğimiz, görünümümüze bakarsak ben arada büyük bir fark da görmüyorum...anlamadım ki.

ben de sevmem. ihtiyacim olunca bir seye sirf onun icin cikar dolanirim. ama bos zamanim varsa hadi gidip avm dolanayim demem. oyle cok kiyafet de almam. iki pantolonla idare edebilirim. manken gibi giyinmek, giydigim her seyi renk olarak uydurmak zorunda degilim ben. iki spor ayakkabisini degistir degistir giyerim. sikinti da olmadi su zamana kadar. bir sey lazimsa alinir. artist gibi giyinmenin giyinmek.zorunda oldugunu dusunmek sacmaliktan ote degil benim icin. ustelik herkes onca para bayip kendini adam gibi gosterebilir ama sirf o insanlarin varligindan dolayi da giyimi cok sallamam ben. aynen bazen de esofman giyip sokaga cikiyorum. ne lazimsa iki uc.parca ondan olur. bitti. bizdekiler renk renk desen desen ugrasiyor, gorende modaci sanar. selametle diyorum onlara.

@nax, ev ailemin. Eşyaları da benim kullanma durumuma göre değil kendilerine göre aldılar. yoksa dediklerinizde haklısınız. sadece benim olan evler de kurdum (doktorada filan) herşeyi kendim seçtim, diktim, yaptım :) ama bu kadar yine gezmemiştim... Herşey birden olsun, hepsi olsun, dükkan dükkan gezilsin değil de yaşaya yaşaya, sindire sindire olmasını seviyorum ev eşyalarının.

@ niye ama on numara cevap olmus, bayildim cevabiniza. ve +1 diyorum.

harika bi özellik bence. insanlar kıymetini bilmeliler.
Başının ağrımasının sebebi de kapalı mekanda havalandırmanın kalitesizliği, ikincisi çoğunun elektrik tesisatı alttan geçiyor, o kadar kablo ve elektrik de manyetik alan oluşturuyor, bu da baş ağrısı yorgunlık vs.ye sebep oluyor.
Bunları gerekçe gösterek onları da açık havadaki çarşı pazara da alıştırbilirsin belki:)

Var, ben
Arkadaşlarla dışarı çıktığımızda pazarlık yaparım, eğer mağaza vitrin bakacaksanız gelmiyorum ben diye.
bir şeye ihtiyacım varsa nerden alacağımı öğrenir gidip alır çıkarım 5 dakkada.
Mecbur kaldığım durumlarda da saçımı başımı yolarım sıkıntıda alışverişte. Siz bakın ben şurdaotururum derim saklanırım bi yerde.

@ innerbliss, sorma benim çok yakın 2 erkek arkadaşım var illallah ettiler benden artık. İkisi de çok seviyor ya bi de giyip giyip çıkartıyorlar o kıyafetleri... Sabırsız bi insan da değilim aslında ama hakketen çatlıyorum. Ben pazarlığı şöyle yapıyorum: kuğuludayım ben, gidin gezin alışverişinizi yapın sonra burda buluşalım. öyle.
@dafaiss benimkiler için sorun değil havada karada heryerde alışveriş yaparlar ama açık havada mobilya, elektronik eşya satan yer bilmiyorum :)

@niye ama: onun için ayrı bi duyuru açmalısınız belki de:)
Ben de sizin gibi olduğum için bu konuda karşıdakiler bozuluyor mudur empati yapamıyorum, ama sanmıyorum da. Ama eğer sözkonusu "dışarı çıkmak" deyince doğrudan avmleri anlayan avm insanları ise işler değişebilir. O zaman zaten dışarıda karşılıklı tavizsiz birlikte olmanızın, birlikte alışveriş yapmanızın... imkanı yok.

Ben de varim
Gezdikce darlanirim

bence kendiniz de demişsiniz, bir mağazada bir şeyi gördüğüm beğendiğim anda alıyorum, para derdim yok diye, bu da aslında alışverişi neden sevmediğinizi açıklıyor. benim gibi alt-orta sınıf kadınlar, bir mağazada bir şey gördüğünde çoğu zaman direk alamaz, bütçesine uygun değildir, bu yüzden mağaza mağaza gezer, daha bütçemize uygun olan yine de üstümüzde ucuz durmayacak bir şeyler ararız. bu size garip ya da komik geliyor olabilir ama, mağaza mağaza dolaşıp sonunda bütçemize uygun, yine de üzerimizde ucuz durmayan giyilebilir bir şeyler bulabildiğimiz için de alışverişi severiz.
yoksa herhangi bir markanın mağazasına girip kazaktan dona kadar her ihtiyacımı alıp aldıklarımı limuzinime taşı alfred deme şansımız olsa, sanırım biz de indirim dönemlerinde mağazalara koşmak, bir kazak için dükkan dükkan dolaşmak çılgınlığına girmeyiz.
daha önce de karşılaştım bu durumla, benden daha üst ekonomik seviyeden bir arkadaş vitrinde bir elbise gördü, ay alice bu sana acaip yakışır dedi, ki hakikaten giysem yakışır, ama fiyatına bir baktım ben günlük bir elbiseye o parayı zaten veremem, mırın kırın ettim geçiştirdim, mangoya bakalım dedim, o da tam bunu dedi ay bu ne yaa bir dolu kıyafet deniyorsun kaç saat sıkılmıyor musun vs. lan o ilk görüşte bariz güzel elbiseyi direk alıp gitsem alışveriş yapmayı sevmeyen kuul kız olucaktım şimdi mango kızı oldum paranın gözü kör olsun. o nefret ettiğiniz mangoda kaç saat geçiriyoruz çünkü başka bir yerden eli yüzü düzgün bir siyah dar kot pantalonu 15 liraya bulmam mümkün değil, ben de biliyorum elbette atıyorum maviye gidip bir siyah olivia 27 beden lütfen diyip çıkmayı.

@ alice tatlım sen beni çok yanlış anladın, mangoyu bırak pazardan bile giyiniyorum ben. marka filan giymiyorum. ha maviden kot alıp 15 yıl onu da giyebilirim. beğeneyim yeter ki.
30 liraya 50 liraya abiye elbise alıp giymişliğim çoktur. aslında neredeyse tüm abiyelerim böyle...fiyat vermediğimden yanlış anlaşıldı galiba.

anlamadığım gezmeden aramadan nasıl mucizevi şekilde karşınıza çıkıyor üstünüze oturacak düzgün ve ucuz kıyafetler. söyleyin biz de mesai harcamayalım, ucuz yerlerin handikapı budur çünkü, çoğu ürünü dandiktir arar arar iyisini bulursun hele pazarda dolanmadan aranmadan nasıl buluyorsunuz merak ettim?

vallahi ben de bilmiyorum ki çok yakından bilen komşu teyzemiz (30 senelik komşumuz) da aynen bunu der...sen durur durur bir çarşıya gidersin şıp şıp şıp alır gelirsin biz 3 ay gezsek bulamayız diye...belki şundan: siz bişey "arıyorsunuz" ben aramıyorum. yani bana da dükkan dükkan gezmek saçma geliyor. 36 beden fazlasıyla standart bi kadınım denemeden alabiliyorum belki ondan. belki modaymış, şundan da alayımmış gibi derdim olmadığından. belki neyi giyerim, ne yakışır gibi konularda kendimi bildiğimden...başka bir açıklamam yok.

@alice gözyaşlarım seninle. çok güzel yazmışsın ama sıkıntı şurda, ihtiyaç olup olmadan dükkan dükkan dolaşmak. her görülen şeyin uygununu bulacam dersen eğer alışveriş bir ömür sürer.

ayrıca bu kadar alışverişi sevmeyen kadın varmış da bizim haberimiz yokmuş, çok enteresan. bu modeller yeni sanırım :)

@hayatbirfilm_basroldesensin vallahi ben yeni model değilim hatta antikayım nerdeyse. yeni modellerde durumu bilemiyorum.

1.sınıf
hazırlık
2.sınıf
gerisi hep aynı.

4, 1, 2, 3. hazırlık okumadım.

4312

edit: hazırlık yoktu bizde

hazırlık, 4, 1, 3, 2.

4-3-2-1-Hazırlık.

1, 2, 3, 4

1,2,3,4,Uzatma,uzatma,enson uzatma

4321

2. yıl
3. yıl
4. yıl
uzatma
1. yıl

3
4
uzatma1
1
2
uzatma2
hazırlık
tabi tamamen kişisel sebepler.

2-3-1-4-hazırlık

4-1-3-2

4-1-3-2

2 3 4 1

erasmus, hazırlık, gerisini sittir et

aa evet lan!

olm cok komik ahuah

yaw arkadaş gece gece nelerle uğraştırıyonuz beni, kramp manyağı oldum.

işkenci gibi bi haraket. 2 dakka yapsan 1 hafta baş parmak iptal

ahahahahhah hakikaten hee. ben yapabiliyorum babam yapamıyor. vay aq.

yapanlar mursi yanlısı yapamayanlar darbeci sanırım.

oha evrimin kayıp halkasını bulduk. bende de sağ elde problem var lan. teorim şu: sağ elde sorun yaşayanlar sağlak ve sağ eldeki kaslar daha çok çalışıp büyüdüğü için harekette sıkıntı yaratıyo.

yaptım,oldu.

ben de sıkıntı yok ama kardesim iki eliyle de yapamiyor. cevaplara da iyi guldum.

antidepresan kullananlarda böyle bir şey oluyormuş diye okudum. kullanmıyorsan psikolojiktir.

disciye git, onlar disini sikanlara gece yatarken kullanmasi icin sadece dislerin ustune konan bise yapip veriyolar.

disciye git, onlar disini sikanlara gece yatarken kullanmasi icin sadece dislerin ustune konan bise yapip veriyolar.

Ayni dertten muzdaribim. Efenim disciye gidip dis kilifi yaptirip ust cenemize geciriyoruz. Fazlaca rahatsiz ettiginden pek kullanisli degil. Onun yerine yatmadan once kas gevsetici iciyorum ben. Tabii sagliksiz o ayri konu fakat ise yariyor.

antideprasan ya da herhangi bir ilaç kullanmıyorum.
psikolojik anlamda genel olarak stres sıkıntı var ama anlık iyi olsam da bu sıkıntı baş göstermekte.
dişçiye gideceğim aynen ama öyle rahatsız ediciyse kendimi biliyorum onu da kullanamam

normal bir kitap okuma mantığıyla okuyacaksanız okunur diye biliyorum

islamî kaidelere göre olmaz. abdest almalı, saçını kapatmalı, vücudunu örtmelisin.

ben de mayhem +1 diye biliyorum

Sanki turkce olunca kuran olmuyor.
Ya ne abdesti allah oyle birsey istese kuranda soylemez miydi? Nicin namazdan once abdest alin da kurani okumaddan almayin dememis. Hem kuranin kitap hali siradan bir kitaptan farkinyok onemlimolan icerigi. Istersen ciplak oku

okunur okunur, arapçası da türkçesi de. Tişört vs. hiçbişey farketmez, allah kendi yarattığından mı görmek istemeyecek? Tek başınaysan çıplakken bile okunur.
Gerçi ne yazsak boş, bu konuda en az dört beş tane görüş var ve genelde herkes "hayır ulan benim/benim favori hocanın dediği(m) doğru" şeklinde yaklaşıyor.
Özetle, vicdanın nasıl rahat edecekse öyle yap.

kuranı kerime göre kuran okuyacağımız zaman yapmamız gereken tek iş "kovulmuş olan şeytandan allah'a sığınmak"tır. yani halk arasında euzü besmele denilen, kovulmuş şeytandan allah'a sığınırım" dedikten sonra ister arapça ister türkçe mealinden okuyabilirsiniz. abdest almak yalnızca namaz için şarttır. kuranı kerimde "namaz kılacağın zaman (abdest tarifi)" şeklinde emreden rabbimiz, "kuran okuyacağın zaman kovulmuş olan şeytandan allaha sığın" demektedir. kuran için abdest şartı koşanlar mezhepçi uydurukçulardır, bunlar kuranı kerim'i insanlardan uzaklaştırmak istemektedirler. bunlar için kurana saygı onu duvara asmak, belin üstünde tutmak ve abdestsiz dokunmamaktır. oysa ki kurana saygı, onu anladığın dilde okumak ve üzerinde düşünmek & kafa yormak, emir ve yasaklarına uymak, dini ondan öğrenmektir.

abdest almadan okunabilir mi ? EVET. KOCA BİR EVET.
bayan için saçın açık olması, normal tshirtle olunması.. sıkıntı mıdır ? DEĞİLDİR. NET BİR ŞEKİLDE, ÇOK RAHAT BİR ŞEKİLDE, ASLA SIKINTI DEĞİLDİR.

onu okumamak sıkıntıdır. lütfen kovulmuş olan şeytandan allaha sığının ve kuranı kerimi anladığınız dilde okuyup üzerinde düşünün. ;)

Kadınların, başı ve kolları açık Kur’an okuması tahrimen mekruhtur. (İbni Abidin)

mekruh nedir : tr.wikipedia.org

tabletten okuyorsak ne yapacağız? ekrana dokunmayacak mıyız?

abdest almadan meal okunur, tisort bas acikligi da sıkıntı olmaz diye biliyorum. zaten abdestsiz yapilamayacaklar bellidir.

@zombie0: neyse ki ibni abidine değil de yalnız allah'a tapıyoruz. ve allah kuran okumak için yapmamız gerekeni kitabında açıklamıştır: kovulmuş şeytandan allaha sığınmak.

aynı sorunu bende yaşamıştım. benimkisi 15 günde falan kendiliğinden geçmişti. gözlüğünde bi sorun yok bunu göz doktorunla görüşmen lazım.

sanırım inceltilmiş olduğundan böyle oluyor. ben de yakın zamanda gözlük aldım göz numaram 4.50 tabi benim. %60 incelttirdim. dediğin gibi tam karşıya bakınca sıkıntı yok ama gözü sağa sola hareket ettirince farklı bir görme açısı oluşuyor.
zamanla alıştı gözüm ilk bir kaç gün korkunçtu ama.

edit: şimdi aklıma geldi. gözlüğü biraz yan çevirip karşıdan bakınca sanki iç içe 6-7 cam geçmiş gibi görünüyor. gözlük almaya gittiğimde bir gözlükçü işte bu tarz sorunlar olmadan, iç içe geçmiş gibi görünmeden yaparım demişti ama çok yüksek bir fiyat çıkartmıştı. ben de ucuza yapan bir yere gitmiştim sonuç budur.

Evet ben de denedim şimdi aynı şeyi. Bir kaç cam iç içe geçmiş gibi gözüküyor. Gittiğim firma hakkında çok şikayet var genelde. Hem güneş gözlüğü aldım hem optik gözlüğün camlarını değiştirdim. Güneş gözlüğünün aksında problem çıktı onu değiştirecekler. Bu gözlükte de böyle bir sıkıntı çıkınca ikisini de iade etmeyi düşündüm. Çünkü böyle bir durum olacağını bana söylemeleri gerekiyordu. Görünü kaybı olabilir diye hiçbir şekilde uyarmadılar. Açıkçası cam değişimi için verdiğim para benim bütçeme göre biraz yüksek. Platin kaplama diye bir şey önerdiler. Ben de iyi yaptıralım dedim. 2 cam için 408 lira verdim. Bu kadar para verdikten sonra da böyle bir durumla karşılaşmak canımı sıktı. Peki zamanla alışmaktan kasıt nedir? Göz bu durumu atlatıp bulanık görünen kısımlar normal olarak gözükmeye başlıyor mu yoksa göz bu bulanık duruma alışıyor mu?

zamanla net görmeye başlıyorum ama yine de kenarlar farklı gösteriyor sanki. gözüm alışıyor sanırım. ben lens kullanıyorum genelde. mesela 1 hafta hiç gözlük kullanmayayım, lensleri çıkarıp gözlüğe geçeyim yine oluyor o farklılık. uzun süreli gözlük takmadığımdan net birşey diyemiyorum. az kullanacağım diye dandik bir yere ucuza yaptırdım.
hatta kenarlar ve camın en alt kısmından bakınca sanki objeler daha küçük görünüyor gibi. benim 4.50 miyop 0.50 astigmat belki de büyük olduğu için öyledir bilmiyorum.
gerçi şimdi düşündüm de 6 yıl öne yaklaşık 600 lira verip gözlük almıştım onda bir sorun çekmemiştim o zamanlar lens kullanmıyordum.
kullandıkları yöntem ve cam kalitesi ile de ilgili olabilir belki.

standart camlarda cam alanın %40ı net olarak gösterir demişti benim gözlükçüm. %60 ve %80ini kullanabildiğin camlar da var ama fiyatlar 4-5 kat artıyor bunlarda.

oluyor o, gözlük değişince falan görmende tuhaflık var gibi sanıyorsun. ama alışırsın. istersen doktora ya da gözlükçüye için rahat edecekse git, ama bi kullan 10 gün falan bak ki yine aynı mı görüyorsun.

En iyisi 30 gün koşulsuz iade süresini doldurana kadar deneyip daha sonra bir karar vermek sanırım. Yorumlar için teşekkür ederim.

ayran iç

kurşun döktür.

Ona kucuk surprizler yap :')

çalkala ama yutma

çivi çiviyi söker, daha da açılsın gözün.
mümkünse bir tane daha.

(bkz: aynen aynen)
ciddiyim bak.

diger yanagini cevir

oku.

(bkz: kasayı yan yatır)

doldurduk anketini pampa. çok saçmaymış konun, allah sabır versin.

yaptım inşallah cevaplar tatmin eder :) bu arada valla güzel rahat kullanılır bir şey çıksın artık limon sıkmak için.

doldurdum.

doldururken kardeşime diyorum ki "aklına gelen bişe varsa söyle yazayım". baktı "bu ne" falan dedi. "ödev" dedim. o benim ödevimi yapıyor mu diye cevap verdi bana :)

:) Dolduran arkadaşlara çok teşekkür ederim.

evc: Bu ödev değil ki ama... :) Bu anket. Evet ödev gibi sorduğum sorular da var ama bir narenciye sıkacağından bunları çıkarabildim. Teşekkürler.

nzessia: Şimdi endüstriyel tipler var. Onlarda gayet kolay oluyor ama bu hemencecik sıkıverelim tiplerde bakalım nereye ulaşacağım... Umarım rahat olan bir şey olur bence de. :D

arastirma gibi anladim ben, hani yapmak zorunda oldugunuzu varsayarak odev gbi yordum. isterseniz biz de diyelim arkadaslara doldursunlar diye

Evet aslında projeme başlamam için zorunlu sayılabilecek düzeyde benim için. Eğer yayabileceğiniz kişi varsa neden olmasın. Ne kadar çok kişi o kadar belirgin sonuçlar. Teşekkürler.

ben arıyordum bunu tnx

gemilisi yok mu bunun?

@bass solo

www.marinetraffic.com

güzelmiş.

arabalısı var mı bunun?

al sana seslisi.LTBA bağlantılı.

www.iststatus.com

çok güzel

ikinci öğretim mezunuyum.
diplomada ikinci öğretim diye yazmıyor.
harcı var işte bi.

Yaz okulunda genelde ders saati basina para odersin. Ytude bu sene 29.40TL olmasi lazimdi. Yine ytu ikinci ogretimde muhendislik icin yazan 765,5tl harc donemlik. Okulun sitesinde yaziyordur harclar.

(bkz: insülin direnci)
(bkz: glisemik indeks)

Pilav,makarna ve türevleri insülini bir anda yükseltir,hemen acıktırır.Onun yerine et yesen daha makbul.

glisemik indeks diye aratabilirsin google'da. besinlerin kana karışma hızı ile alakalı acıkma mevzusu. kana çabuk karışanlar kan şekerini çabucak yükseltir ve etkisi çabuk geçer, o yüzden de acıkırsın hemen. pirincin de glisemik indeksi yüksek baya.

beyaz pilavdan uzak dur. bulgur falan tuket.
bir de proteine yonel. corba varsa corbayi ic mutlaka.

beyaz ekmek yerine esmer ekmek yeyin, pilavı bulgurdan seçin, daha geç acıkırsınız.
çünkü bu durumda şekeriniz aniden yükseliyor, aniden yükseldiği gibi de aniden düşüyor ve acıkıyorsunuz. hatta uykunuz da geliyordur. dedikleri gibi glisemik indeks ile alakalı.

adam okul yemekhanesinde yiyorum diyor şu verilen tavsiyelere bak.

yemekte pirinç pilavı çıktıysa ne dicek aşçıya 'abi bulgur pilavı yok mu' mu desin?

aynı durum bende de var. normal yani, bahsedilen glisemik indeksi muhabbetinden dolayı. ben acıktıktan sonra gidip limonlu soda içiyorum o idare ediyo. sonraki ders arasında çay içiyorum. genelde sıvı tüketiyorum yani. bazen kafam esiyo çikolata tarzı ufak bi şey yiyorum akşam yemeğine kadar idare ediyo.

sen de kendine böyle alternatifler geliştir eğer durumdan şikayetçiysen.

alternatif olarak, kuruyemis yiyebilrsin, ayran icebilirsin, meyve yeme sansin varsa meyve yiyebkrsn. doktor falsn deglm bende de insulin direnci vardi o yuzden, cikolata tarzi dedikleri gbi kana cabuk karisan seylerden ziyade boyle seyler yemeye calisiyorum.

aynı olay bende de var, normalde gün boyu bişe yemesem eksikliğini hissetmem ama okulda yedikten sonra acıkıyorum. ders bitince yemeğe gidiyoruz.
artık genciz diye mi, hareketten sindirim mi hızlanıyor yoksa okulun diyetisyeniyle mi alakalı bilemedim
biyolojik saatle de ilgilidir tabi alıştirmak lazım vücudu
yoğurt sindirimi yavaşlatır yemekte yoksa bile ders arası ayran içebilirsin
ben meyve falan varsa çantama atıyorum ders sonrası yiyorum
bi de artık yaz geldi çıkışta dondurma yiyerek de bastırabilirsin

bence makinedeki ortalaman bir şey ifade etmez. daha çok ilgi alanını ne derece istediğine, o alana yönelik neler yaptığına bakarlar. papar falan yazmış mı etmiş mi diye...

sanirim ales sozel puanin onemli olacak.
hocalariyla onceden tanis,durumunu anlat: durumdan kastim gecerli(?) bir referans mektubu falan getiremeyeceksin sanirim
basvurcagin okul ve o donem alacagi kontenjan da onemli
son olarak itu fbede yuksek lisans yapan biri olarak cok iyi bir sey yapiyorsun diyor muhendislikte yuksek lisansa devam edeni deliler durtsun diyorum.

basrilar.

Mimarlik okuyup yuksek lisansını işletmeden yapan biri olarak ales sozel puanına dikkat et ve hocalarla görüşmeyi sakın ihmal etme

ben de sunu sorayim, o programin mulakati sinavi olmuyor mu. orda ne cevap verebilir baska bolum mezunlari. merak ediyorum da, beni de aydinlatin.

sanat tarihi için konuşuyorum, ales sözel puanın yüksek olursa ve dil puanın gayet iyiyse çok kolay yüksek yapabilirsin. sadece yüksek lisansa başlamadan önce bazı bölümlerde sınava sokuyorlar bölümle ilgili bilgini ölçmek için. hiç bi şey bilmiyorsan bir süre lisans derslerine girmen gerekebilir başladıktan sonra.

genelde ya mulakat ya sinav var ama. hicbi bilgim yok mesela benim, ilgisi olup arastiran var belki oyle biseyim de olmadi. elenme olasiligm yuksek degil mi. bi univ yazmisti fgecen sene sanat tarihi icin başvuru şartı tum lisans mezunlari basvurablir. boyl bi sart konduguna gore gelen basvuran kisilerin hicbir sey bilmeyecegini tahmin ediyor olmalilar. yani hicbir sey bilmeyen biri o muakati sinavi nasil gecer sasiririm yani.

hediye gelirse alınmalı.

s3 seneye esamesi okunmayacak bir telefon. apple ise kaç sene önceki tleefonu bile hem iş görüyor hem satmak istesen ölü sevici fiyatı verilmez. evet apple fanboyuyum usta ama en kolay örnek kimse s2'yi arayıp sormuyo

sen bakma applefanboy'un söylediğine.. s3 dünyada çok güzel bi satış sayısına ulaştı. S3'ün tam alma zamanıdır. s4 almaya kalksan 1800 TL.. s3'ün fiyatı daha da düşer ama ani bi düşüş bekleme..

s2'yi soran yok diyor ama iphone 3'ü de göremiyoruz piyasada :)

herkesin kullandığı tlfn neden alınması gereken bir tlfn olarak görülüyor anlamıyorum. herkesin elinde s3 almış gidiyor. yok mu başka tlfn piyasada?

@onikionikibinonalti hocam s3 ile 5 yıllık telefonu karşılaştırdığının farkında mısın? :)

ben de s3 alacaktım sonra baktım herkeste s3 var vazgeçtim. dün netten lg nexus 4 siparişi verdim.

bence de cok bi yarari yok aslinda. uyduruyorum, mesela is hayati icin bi hazirlik. sonucta is hayatinda kiz erkek karisik. sosyalesmeyi sağlar

kızlar ve erkekler için ayrı ayrı okul yapımı açısından bi yararı olabilir. bi mahalleye iki okul yerine tek okul gibi maddi açıdan kâr sağlayabilir.

kanka edin seni şişirsinler.

Blog açıp ziyaretçi bulamaman bir sıkıcılık değil. Milyarlarca blog var internette, kısa vadede bir başarı bekleme, uzun vadede de şansın yüz binde bir falan.

Sıkıcı olmamak için çok oku çok gez çok izle. Deneyimle bir sürü şeyi. Deneyimledikçe anlatacak hikayelerin olur. Anlatacak enteresan şeyleri olan insanlar da sıkıcı olarak nitelendirilmez genelde.

sıkıcı olup olmamak gezip görme,okuma ya da zeka ile ilgili bir olay değil...

karı kız ortamın varsa,zenginsen ya da başkalarının senden bir çıkar sağlayacağı meziyetlerin varsa hiçbir yerde sıkıcı değilsindir.

gorki doğru diyor. ne kadar kullanılırsan, ne kadar arkadaş görünümlü tipler senden çıkar sağlıyorsa o kadar popülersindir, karizmasındır, el üstünde tutulursun.

benim 1-2 tane arkadaşım var bu yüzden sadece. kendimi de sıkıcı olarak düşünmüyorum bu yüzden.

sıkıcı degilsiniz. ben de kendimi oyle aptal saptal muhabbet eden bos yere cene yoran biri olarak gormuyorum. sanirim boyle olamadigimiz ve saksakcimiz yok diye, boyle oluyor.
takma bence, oldugun gbi iken ne yapabiliyosan oyle olsun birak. maymun olacak halimiz yok ilgi cekelim diye.

ifade ozgurlugumu kullandim diyemez cunku ataturk e hakaret etmek suc sanki. yanlis mi biliyorum bilmem ama

atilla yayla atatürk'e bu adam dedi diye ceza aldı. o zaman oh olsun diyen insanlar fazıl say olayında ifade özgürlüğü diyebiliyorlar.

1.e zaten öyle oluyor ? olmuyor mu?

2.hakaret içermemek şartıyla kendini ifade etmekte özgürsün.

3.Fazıl Say ne söylediği için yargılanıyor biliyor musun?

4.Fazıl Sayın yargılanmasına sebep sözler kime ait? bunu biliyor musun?

ifade özgürlüğünün sınırı atatürk mü olmalı demek istiyorsun?

5816 sayılı Atatürk'ü Koruma Kanunu Madde 1:

"Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret eden veya söven kimse bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Atatürk'ü temsil eden heykel, büst ve abideleri veyahut Atatürk'ün kabrini tahrip eden, kıran, bozan veya kirleten kimseye bir yıldan beş yıla kadar ağır hapis cezası verilir.
Yukarıdaki fıkralarda yazılı suçları işlemeye başkalarını teşvik eden kimse asıl fail gibi cezalandırılır."

Sorularıma yanıt alamadım, sahiden ne demişti Fazıl Say?
Ha ayrıca şu adam ceza almıyor bildiğim kadarıyla; ki alenen hakaret etmesine rağmen.
Erol Köse, "Bu Fazil Say 'ın küçükken topu inşaata kaçmış.... O yuzden hep salyalı...." mesajını takipçileriyle paylaştı. Köse daha da ileri giderek, "Rabbim seni çarpmış ama emin ol ilk gördüğümde ben de çarpacam seni sen kimsin de Fazil Say ulvi degerlerle dalga geçmektesin!!!" diye yazdı.

twitterda sözlükte atatürkle ilgili onlarca hakaret içeren ifadeye rast gelmişimdir hiçbirinin ceza aldığını sanmıyorum, ayrıca şahsi olarak birine hakaret ettiğinde bu suçtur atatürke özel bir durum değil kaldı ki fazıl sayın kimseye kişisel olarak hakaret ettiği bir ifadesi yok

@jimjim amacım burada tartışma çıkarmak veya değerler üzerinden konuşmak değil, benim sorum yukarıda yazanlardan ibaret.. anayasada maddesi varmış cevabımı aldım ben,
"Sorularıma yanıt alamadım, sahiden ne demişti Fazıl Say?" yazmışsın, bunu duyuruda cevap olarak değil de yeni bir duyuru olarak açsan daha tatminkar cevaplar alırsın

ifade özgürlügünü savunanlarin cogu aslinda ifade özgürlügünü degil kendi fikirleri dahilinde hükümetinki ile ayni bir ifade özgürlügü savunuyorlar.

ifade özgürlügünün temeline aykiri buna benzer ksiilerin hareketleri.

yani bence isteyen istedigi sey hakkinda fikrini belirtebilmeli.

her zaman bir topluluk zaten farkli düsünecek, onlara dokunacak.

bugun din hakkinda bir seyler söylemek isteyenler, atatürke laf gelmesin ister, din sempatizanlari peygamberlerine laf gelmesin derler. her iki tarafta kendi düsüncelerine laf gelmesin ama ifade özgürlügü olsun diyo.

boş zamanlarında twitter'da atatürk'e hakaret eden bir dünya insan var. ve de bunların twit'lerini fav'layan rt'leyen yine yüzlerce insan. üstelik anonim falan da değiller, isim soy isim fotoğraf her şey açık. zerre çekinmiyorlar çünkü arkalarında iktidar var. bu böyledir arkadaşlar. eleştiri iktidarın işine gelince ifade özgürlüğü, işine gelmeyince inançlara hakaret olur. çünkü çağdaş, laik ve demokratik bir hukuk ülkesinde değil, kokuşmuş, kimliksiz ve boktan bir üçüncü dünya ülkesinde yaşıyoruz.

yalnız atatürke değil şahsi olarak birine hakaret etmek suç sorunun cevabı bu olacaktı konuyu başka yöne çekmişsin

@nxtrls benim bildiğim bu bir kamu davası değil, bir mühendis davayı açtı.. Atatürk'e küfreden veya laf atanlar birileri tarafından dava açıldığı takdirde ceza alacaklardır.

ihbar eden muhendistir ama kamu davası gibi geldi bu bana

ıfade ozgurlugu her sart ve durum altında sınırsız olmalı . bu ne ataturk ne hayalı dini kahramanlar veya tamamen kısının cızdıgı bır tanrı fıgurune veya de bir inek icin ozel sart tasımamalıdır. (karsınızdakı kısıye hakaretten bahsetmıyorum , bu durumda etkılenen bır bırey var karsınızda )

bırakın ısteyen ıstedıgını desın , sovmek ıstıyorsa sovsun bırının dusundugu seyı dıle getırmesı suc olmamalı , adamın zıhnınden gecıyor zaten , soylese ne soylemese ne ..

bu tarz sucların bır cercevesı yoktur , gucerklerı kımı cezalandırmak ısterse sızın bır dusuncenızı bu yonde kullanabılırler. bu tarz kanunlar sadece devletın gerektıgı anda kullanabılecegı , ıstedıgını cezalandırmak ıcın kullanabılecegı joker kanunlardır.

siz ifade özgürlüğünü çok yanlış anlamışsınız dostlar. özgürlük bir başkasının özgürlük alanında biter yani birine şahsi olarak hakarette, ithamda.. bulunursanız bunun adı özgürlük değil. ama fikirler, inançlar, din vs. bu gibi konularda herkes istediği görüşü bildirmekte serbest olmalı. çünkü siz dininiz, inancınız, ideolojiniz değilsiniz. bir inançla ilgili eleştiride bulunulduğunda sanki kendilerine hakarette bulunulmuş gibi algılayan bir kesim var maalesef.

Atatürk'ü koruma kanunu olduğundan mümkün değil, ifade özgürlüğüne girmez, cezasını alır.

ifada özgürlüğünün sınırı vardır, olmalıdır. ama o sınır bu kadar dar olmamalıdır! o sınır dini kapsamamalıdır... din inanmayanlara her türlü hakareti eden, gerçek olmayan(aksi kanıtlanamayan) birşeydir, ve din hakkında her türlü ifade serbest olmalıdır.

dine hakaret denen şeyi gerçekten var olan bir insana hakaret etmekle kıyaslamak bile saçmalıktır.

ifade ozgurlugunde teorik olarak cizilmesi gereken sinir en genis aciyla asagi yukari soyle bir seydir. soylenen cumle kamu duzenine karsi dogrudan tehlike olusturacak ya da bir grup insana karsi suc islenmesine dogrudan sebep olacak sonuclar doguruyorsa bu artik ifae ozgurlugunun sinirini asmak oluyor. ornek vereyim.

kenya'da ulan ne kadar ayi varsa hepsi zenci dersen, bu suc olmaz cunku kongo'da zencilere karsi soylenen sozun infial dogurma olanagi yoktur. yani ulkedeki butun beyazlar bir araya da gelseler hic bisiy olmaz. ama fransa'da bunu soylersen suctur. cunku orgutlenen parisyenler, senden aldiklari gazla gettolara saldirabilirler. ote yandan turkiye'de muslumanlara karsi soylenen sozlerin de mesela infial dogurma olanagi yoktur. yani bir takim insanlarin bu sozleri emsal alarak sunnileri kesmeye basladiklarini dusunemezsin. ama ingiltere'de mesela ne kadar musluman varsa sinir disi edilmelidir demek suc olmalidir. cunku bu cidden olabilir.

ote yandan ataturk konusu burda ozel bir durum teskil ediyor. cunku kanunla koruma altina alinmis durumda. o yuzden ne soylersen soyle biri ustune vafize edinip heran davayi doseyebilir

hissetmedim ben bişey- Beylikdüzü

hissetmedim ben bişey-çorlu

hissetmedim-üsküdar

edit: gececi tayfa beylikdüzü omg :D

hissetmedim, beylikdüzü

hissetmedik. fındıkzade

hissetmedim ben bise, erzurum.
ayni fay hatti ustunde ya, ondan diyorum

hissetmedim - bulgurlu

kedidir o kedi.

nette biraz baktim da ilk kismi yani gk- gy herkes gbi cozuluyor. onun disinda hangi kadrolara basvurmayi dusunuyosaniz ona gore giriyosunuz. nette daha detayli oradan bakablrsiniz

nası nedir? neyini anlamadın. beğenmemişler işte. yeniden sıraya girdin yani. entirilerini düzelt. sıran geldiğinde tekrar inceleyecekler.

bana da gelmisti buna benzer. duzelt girilerini neyi elestirdilerse onu gozonune alarak girilerini tekrar kontrol et duzelt yeniden yaz

yok mu peki dediğim şeyi yapmanın bir yolu (kimse çakmadan)?

en son ne zaman çevrimiçi olduğunuzu zaten istemediğinizde kimse göremez. ben ayarlardan onu kapattım, herkes engellediğimi mi düşünüyor yani? yok öyle bir şey. engelleyin yeterlidir.

yeni bi hat alip whatsapp'e o numarayla kayit olup sonra normal hattina dönebilirsin.

@ protdeq, nasil kapatiyosunuz acaba cevrimici oldugunuzu gormelerini

iphone için,

ayarlar,
sohbet ayarları,
gelişmiş,
son görülme bilgisi

1. 3 yıl geçerli
2. yılda 2 kez
3. en az 55 ama 100'e yakın almanda fayda var.
4. 2 yıl
5. Hiç kitap almadım, alesim 80, kpss'im 75.

Alese kitap gerekmiyor alesim 98, kpss için şart kpss 93

ales konularını bile bilmiyorum ama ben?

ne soracaklar falan?

cikmis sorulara bakabilirsiniz. mat 1 mantik sorulari var

bir çok nedeni olabilir. zamanında güvenip de anlattığın insanlar sana karşı koz olarak kullanmış olabilir. ya da sır olarak söylediğin şeyleri ulu orta anlatmış olabilir. ya da prensibidir kimseye derdini anlatmaz. ya da güçlü görünmek istiyordur. ya da kendini anlayabilecek birileri yoktur etrafında. ya da en yakın arkadaşı da olsa anlattığında anlamayacağını biliyordur. ya da çözümsüz derdi vardır. vs.

kendim için konuşursam dışarıda göründüğümle olan arasında ki farktan ve nedense çocukluğumdan gelen kendi cinslerimle dalga geçilme korkusu bir de tabi bazen sorunun olduğunda seninle aynı düşünebilecek insanlar arıyorum en azından ben ve etrafımda ki insanlar benimle aynı düşünemiyor bazen burada illa ki buluyorsun. hatta benim ki abartılıp anonimliğin anonimliği şeklinde bile gidiyor.
ki aslında paylaşsam gerçekten destek çıkacak insanlarım da var.
düşündüm de seviyorum la burayı.

bu konuya uzun uzadıya bir tartışma biçiminde cevap vermek isterdim. ama kısaca ana hatlarıyla değinmek daha mantıklı olacağını düşünüyorum. verdiğim cevaplar kişiseldir karşı da olabilirsiniz kabul de edebilirsiniz. şimdiden yanlış bir şey yazıp aktarırsam affola.

"çözüm üretmek için paylaşmak/paylaşmak için paylaşmak"

insan duygusal yapıları çözümlenmemiş bir varlık. böyle şaşalı konuşmadan anlatmak gerekirse: yani biz karakterimizi asla ve asla karşı tarafa/arkadaşlarımıza/ailemize/dostlarımıza tam göstermeden hafiften değindirerek anlatan, saptırarak anlatanlarız. 'içimizde kalanlar' 'dışa vurduklarımız' ben böyle düşünüyorum.
'içimizde kalanlar' bölmesi var oraya saklıyoruz. bazen çıkarabiliyoruz da bazen ömür boyunca kalabiliyor da.

"çevremize neden anlatamıyoruz? kendimizi güçsüz göstermekten mi utanıyoruz/kaçıyoruz yoksa anlatacak çevre mi bulamıyoruz?"

arkadaştan ziyade 'dost'ları ele alacağım. tabii bu kişiden kişiye de değişebilir. kendimden yola çıkarak anlatmaya çalışacağım.
örneğin: kendimi bir masa olarak görsem, dostlarım o masayı tutanlardan, dengesini sağlayanlardan oluşur, diyorum. bu ne lan? derseniz: yani her biri her konu için bana yardımcı olmaya çalışır. biri eksik olsa -örneğin eksik olan şu olsun: aile konusunda bana yardımcı olacak, paylaşabileceğim biri- o konuyu o paylaşamadıklarımı 'içime atacağım' orada saklı kalacak.

kısacası: dostla her şey konuşulmaz ancak dostlarla konuşulabilir. eksik olabilir tam da olabilir. güçsüz göstermek ile bir alakası yoktur. eh burada da kişilik/düşünce/kafa yapısı araya giriyor.
ek: aile konusunda paylaşabileceğim birisi yok hayatımda 'dışa vurumu'mu nasıl gerçekleştireceğim? işte burada da sizin birkaç verdiğiniz örneklerle. sözlük, duyuru, sosyal medya, blog, günlük, duada dile getirme, kendi kendine konuşma...vs daha sürü ile aklıma gelmeyen yollarla. nedeni budur, diye düşünüyorum.

"yanlış mı düşünüyorum?"

'kesin olan bir şey var: bir şeyin doğruluğundan şüphe etmek.
şüphe etmek düşünmektir.
düşünmekse var olmaktır.
öyleyse var olduğum şüphesizdir' descates

hayır aksine olanı yapıyorsun. duyurunuzu görünce sorunuza canı gönülden cevap vermek istedim.

"dışardan çok mu mutlu görünüyoruz başkalarına ya da gerekli cevabı, ilgiyi alamamaktan mı korkuyoruz?"

evet dışarıdan mutlu görünüyoruz. görünmek istemek/istememek bizim elimizde ama bunu yapmıyoruz.
sebebi bariz: olumsuz tepkiler ve dışlanmak. dışlanmaktan kastım öyle 'kimse seninle konuşmaz' falan değil. çok daha genel bir kavram olarak düşünürsek doğru demiş olurum.

bir şeyler anlatmayı başarabildiysem ne mutlu bana.

bazi seylerin yakinlarimiza anlatamayacak seyler olmasi. cunku sorgu sual e donusebilir belki. bu sefer sosyal kabul hatasi denen bise var, kendini oldugu gibi anlatmak yerine kendini hakli gosterme seklinde davranma. bu da soruna yanli bakmaya neden olabilir. diyelim benim bi sorunum oldu anneme anlattim annem el e mi hak verir bana mi. buyuk olasilikla bana, hakli da halsiz da olsam. burda daha icten daha oldugu gibi anlatabiliyoruz, kismadan eklemeden, biri bize bise diyecek kaygisi gutmeden. burda her turden insan var, bi suru dusunce var, bakis acisi var,cesitlilik tecrube var. daha fazla cevap var.

ne olacak canım, sanki yün içlik hediye eder gibi ne geriliyorsunuz yahu. Ver kitabı gitsin. Zaten bu ülkede hediye edilen hiç bir kitap karşı tarafın hoşuna gitmemiştir. Gerilime gerek yok anlayacağın.

edilebilir belki ama ben etmemeyi tercih ederdim. dusununce okumamisim ben bi kitabi ve hediye ediyorum...kulaga hos gelmiyor bence.

Neden edilmesin ki. Yorumlardan o kişiye uygun bi kitap olduğunu düşünmüşsündür ve gayet verilebilir. Çok takılmamak lazım.

hediye edeceğiniz kişiye direkt sorsanız? ''ben okumuyorum, şu kitabımı sana hediye edeyim mi, biliyorum ki sen seversin.'' deseniz nolurduuu?

ben akıllı telefon kullanıyorum ve tablet'e neden ihtiyaç duyuluyor ben de anlamıyorum. ama gözlemlediğim herkes aldığı için kullanmaya çalışıyor sadece, lazım olduğu için almıyor.

tablet dediğin şey düz bir ekrandan oluşan bilgisayar. bir bilgisayarla yapabileceklerin de hayal gücüne kalmış.

yaygınlaşmasının sebebi bence taşıma rahatlığı. netbook da ufak tefek ama masaya, dizine vs. bir yere koyman gerek. yolda falan giderken netbook'u açayım da bi maillerime bakayım diyemezsin.

kısacası, mobilite + fonksiyonalite = tablet.

Suan tabletten yaziyorum. Cok seyahat ediyorsaniz oldukca kullanisli. Ipad icin konusursak 10 saat kullanim suresi var. 4 gun falan sarj etmeden rahatlikla isler halledilebiliyor. 3g paketi de varsa zaten tadindan yenmiyor :}

Aslında soru akıllı telefonlar için de geçerli.. Hangi akıllı telefona baksam milyar ediyor neredeyse ve kendim için çok lüks buluyorum. Hayır, gerçekten neler yapıyorsunuz bu telefonlarla?

Bende 16 gb bir tablet var. Ebook formatındaki akademik birçok kitabımı her gittiğim yere taşıyabiliyorum. Yani kütüphanemin büyük bir kısmı 650 gr ağırlığal indirilmiş durumda. Kitapları eskitmeden üzerini karalayıp not alabiliyorum ayrıca. Bir de klavye ile çok işim olmayacaksa eğer evde internete bu alet ile bakıyorum.

İletisimin kritik oldugu bir cagdayiz. Nasil once telefonlar cebe girdiyse simdi de bilgisayarlar cebe girdi. Butun bunlarin arkasindaki itici guc de sosyal medya ve evet onemli bir sey. Herkese lazim mi? Degil tabiki ama pek cok insan artan iletisimden fayda sagliyor. Tek tek orneklere bakip, aman bacak kadar velet butun gun facebook ta kime ne fayda diye bakmamak lazim.
Fiyatlari konusuna gelince, ucuz aletler degil tabi ama sadece telefon da deil unlar artik, bilgisayar sayilir.

ben anladim galiba sormak istediginizi. ben de ayni fikirdeyim. her anini online gecirmeye calisan insanlar mevcut. ben buna bagimlilik derim. bunla ilgili bi yazi okumustum. diyoduki mesela twitter. her an twitter da olup napiyosun? surekli bi yeni tweet gelir her an yeni bi bilgi gelir hizina yetisemeyiz vs. ben olaya ogrenciler boyutunda bakiyorum. hayir ogrenci misin is adami mi? bide gosteris var tabi, oralardan karakter edinme durumu. ne kadar pahali o kadar ben kaliteliyim karakterliyim mesaji ozguveni. herkes boyle degil bu bir genelleme sonucta. ama bu kadar ekmek peynir gibi kapis kapis olmasinda boyle insanlarin da etkisi oldugunu dusunuyorum. benim icin luzumlu ama cok degil cunku ne.kadar fonksiyonalite o kadar tlfna bagimlilik.

kardeşimden örnek vereyim. laptopu okula götürmektense tablet aldı taşınması kolay onu okula götürüyor. akıllı telefon küçük, laptop büyük geliyor. akıllı telefon ile laptop arasında kullanım için. ihtiyaç alanları az da olsa laptopa göre en çok taşınma kolaylığı açısından iş görüyor. çok ihtiyaç yoksa bu sebeple iş olsun diye kullanılması hava civa tabii.

Bir öğretmen olarak cevaplayayım:
Tableti sadece okulda ve evde kullanıyorum. Her sınıf için kiloluk öğretmen kılavuz kitaplarım, okul evraklarım vs. var. Bunları çantada taşımam her gün kilolarca yükle evden okula, okuldan eve gitmem demek. Tablet sayesinde onca kitabı, evrakı birkaç yüz gramlık tablet içine sığdırıyorum. Gerektiğinde projektöre bağlıyorum, şu an tablet elim ayağım olmuş gibi.

Facebook ve twitter kullanmıyorum. Yaklaşık 4 aydıt tablet kullanıyorum.

Sen bilgisayarda neler yapıyorsan bende onları yapıyorum. 12 saat aktif kullanım süresi var tek bir sarj ile, daha ne isterim.

hocm onlar gönderiyor birbirine.dahiliyeye gidersen niye geldin der.diyetisyen gerekli görürse paslar seni oraya.

Yoo direk diyetisyene gidebilirsin. Orada da tahlil yapıyorlar zaten önce, sonra tahliller uygunsa devam ediyorlar diyetle ya da her neyse ile artık.
Aynı şekilde ben de kilo almak için başvurmuştum diyetisyene, dahiliyeyle falan uğraşmadım direk oraya gittim. Ben tahlillere yönlendirdiler. Sorun olmadığını görünce de diyet listesi yazdıydı doktor.

@ buff, ise yaradi mi peki diyetisyene gitmeniz kilo almanizda

dahiliyeye gidip derdini anlatıyorsun. adam senden 4-5 tüp kan aldırıyor. hormon açlık/tokluk kan şekeri vs. sonra yönlendirme oluyor.

@evc işe yaradı diyemeyeceğim çünkü diyeti uygulayamadım. Çok fazla yemem gerekiyordu yazdığı diyete göre, yapamadım.

önce bankaya bankaya ya da ptt'ye 50 tl yatır daha sonra kimliğinle birlikte gidip başvurunu yap. başvuruyu ptt merkezlerinden de yapabiliyorsun...

pttye git, alese başvurmak istiyorum de, her şeyi hallediyorlar.

pttde diğer sınavları da hallediyorlar mı? yds felan mesela, fotoğraf yoksa ne yapıyorlar, ösym merkezlerine gitmeye gerek yok mu?

internetten başvuru yok mu arkadaşlar ösym nin aday işlemlerinden yapılmıyor mu

aday islemlemlerinden olur ama ilk kez basvuru icin olmaz benim bildigim

kaç para oluyor kısmına cevap vereyim: 100tl civarı.

benim pasaportuma komsumuz yaptirmisti. evet sorun cikabiliyor. yani tlfn da sorun ciktiginda psport kime aitse onun imzasi falan aliniyor. komsumuzun oyle sıkıntisi olmustu dilekce yazip ankaraya mi ne yollayacaklardi benim imzam tc numaram gerek olmustu. oyle yani. ha bu benim tlfnm seklinde bi hinlik olur mu bilmem, benim aklima bile gelmemisti. eger oyle niyetiniz varsa guvendiginiz insanlaein pasaportuna kaydetririn derim.

3-4
8-9
15-16
24-25
35-36
48-49
63-64
80-81 bir de bunların tersi toplam 16 buldum ben de nerede eksiklik var acaba?

cevabi kac peki

Evet ben de 16 buldum öyle olması lazım

valla ben test bile ettim 16 cikiyor.

Dostlar şıklar 10 18 20 115 gibi şeylerdi. ben de 16 buldum da 16 yoktu şıklarda. tabi soru yanlış da olabilir test etmişseniz bir şey diyemem. ama n.(n+1)..(n+m)gibi bir ifadenin tam kare olma ihtimali yok mudur ki? eğer yok ise tabii ki cevap 16 şıklar yanlış diye hüküm verebiliriz... :)

ihtimal bana da var olabilir gibi gelmisti, o yuzden test ettim. cok buyuk rakamlarla ugrasildigi icin test etmek sandigim kadar kolay olmadi ama bilgisayarla da 16 buldum.

Onu da yaparim hicbiseyden korkum yok ama bu defa da ihale anneme kalcak.

anılarım depreşti

benim rahmetli babam da alkolikti hatta daha fazlası da vardı, esrar kumar vs.

ne olursa olsun ona saygısızlık yapmaz, sever sayardık. yakın çevremizde bu yüzden takdir edilirdik. onun yüzünden okulu bırakma noktasına gelmiştim. aynı durumları ağlamaklı bir şekilde danışman hocaya anlatınca ondan da aferin vefalı evlatlarmışsınız gibisinden takdir beklerken, durumuma acımasını beklerken o bütün hata sizde dedi. bu davranışlarını kabullenerek en büyük hatayı siz yapmışsınız dedi.

uzun lafın kısası bir tehdit olarak değil ama bu şekilde devam ederse aranızın bozulacağını, ona olan saygını kaybetmekten ve evden ayrılmak zorunda olacağından bahset. uygun dille konuşursanız sorunlar çözülür inşallah.

Cinsiyetiniz nedir?

kusura bakma ama biraz bencil olmak zorundasın
herkesin 1 hayatı var, anneninki o adamı seçmekmiş, babanınki içki içmek, seninki de bu evden kaçmak olabilir.

Hatır gönül işiyle, hayatını karıştırma
"Bu hayatta babama katlaniym, bir sonrakinde istedigimi yaparım"
diye birşey olmadıgına göre, en azından kendini kurtarmaya bak

15 20 sene sonra baban olmayacak, ama sen bugün baban yüzünden bazı şeylerden feragat edersen sorun yaşayacaksın

Kadin

bence bencillik doğru bir düşünce değil. o senin babansa sen bişeler yapmak zorundasın. sen de yapmazsan kim ona doğruyu gösterecek o halden kurtaracak. nasıl yardım edebilirm diye düşün bence, çevrendeki insanlardan yardım al. sen çocuğusun sonuçta seni hiç dinlemeyedebilir "hadi psikatra gidelim" gibi önerilerini kastediyorum. ama sevdiği arkadaşı, akrabası falan konuşabilir herhalde.

yani diyorum, hepimiz birbirimizden sorumluyuz.

eklemeye gerek var. ilk iki satırı alta yazıp, sonra caprazlayıp carpılır.

@evc ne yazık ki determinant özelliklerini kullanmam lazım direk sauros yada açma yapamıyorum

@Adramelekh anlayamadım tam??


Not:Lise sorusu değil lineer cebir sorusu

her satır ve sütun için tek tek işlem yapıcaksın.

a b c
d e f
x y z

olsun diyelim determinant.

anın olduğun satırı ve sütunu kapat. (e.z -yf) çarpı a çarpı (-1) üzeri (1+1) bu 1+1 birinci satır 1.bütun. bu şekilde her satır ve sütun için işlem yap topla. al sana lineer cebir çözümü.

dipnot: panpa ben bu dersten kaldım ama çözüm böyleydi galiba.

@acilservis'in çözümünü detaylandırayım;

a b c
d e f
x y z

gibi 3 x 3 lük bir matrisin determinantı;

1. satır 1. sütun kapatıyoruz;

(e.z-y.f).a.(-1)^(1+1)
(-1'in üzerindeki 1+1 acilservisin dediği gibi satır ve sütun sayısını temsil eder.)

1. satır 2. sütun kapatıyoruz;

(d.z-x.f).b.(-1)^(1+2)

1. satır 3. sütun kapatıyoruz;

(d.y-x.e).c.(-1)^(1+3)

son olarak tek bir satırda gör işlemi;

(e.z-y.f).a.(-1)^(1+1)+(d.z-x.f).b.(-1)^(1+2)+(d.y-x.e).c.(-1)^(1+3)

lys'ye çalış.

@beni tanıyan yok bu sehirde

çalışmadığımı nereden biliyorsun ?

seni iplemeyen kimse sevgini filan hak etmiyordur. umutsuz vaka gibi geldi bana.

tesadüfen, hiç ortada yokken kader karşılaştırdı diye düşünüyosun, ama kadere fazla bel bağlama kız istemiyo belli üsteleme bence.

17 yaşında olduğunu hatırlıyorum.Dostum yorma kafanı böyle şeylere.Olacağı varsa olur.

saman alevi gibi parlar söner aşk dediğin sen geleceğini düşün kafanı Lys ye ver.O yaşlarda kızlar çok kaprisli oluyor bozuk para gibi harcarlar seni üzülürsün sonra.

sakın düşme üstüne. bitmiş o iş.

biraz daha üstelersen onun için, mesaj atan soytarı 'dan peşinden ayrılmayan sapık kategorisine terfi edebilirsin, bence de alemi yok zorlamanın.

Hayret kimse dememiş;

Abi seviyorsan git konuş bence :)

kaç kere gördüm,değer verdikçe götleri kalkıp hepten uzaklaşıyorlar. sikine takma,umursama,saygılı ol ama ipleme sikleme. olacağı varsa böyle olur. bi de unutma seven sikilir siken sevilir.

dostum aynısını ben de yaşamıştım bi aralar. hatta yıl sayısı bile aynı öyle diyim. tek çözüm vur-kaç yöntemi. kaçan kovalanır diye bi muhabbet var ya, o doğru.

bir mesaj at da rahatla kızın bu umursamazlığının üzerine :) ne düşünüyorsun ki mesaj atınca ne olacak? mesaj atıp duygularını söyleyince "ayyyy bu ciddiymiş, beni seviyomuş" bilmem ne mi diyecek, senle konuşmaya mı başlayacak? yanlış anlamışsın bu durumları sen. konu senin ona ilgi duyup duymaman değil, kızın sana ilgi duymaması. kız sana ilgi duysaydı eğer, sen mesaj soytarısı da olsan, sana paso mesaj atardı. ayrıca eski sevgiliyi de anlatıp durmazdı. eski sevgili muhabbeti dinlediğin halde nasıl soğumuyorsun yahu?

"Birşeymi oldu geçen cevap vermedin yoksa müsaitmi değildin?" işte bunu yapmiicaktın. en zayıf halka oldun. çat! (kırbaç sesi)

eğer karşındaki insanın sana olan sevgisinden emin değilsen egosunu beslememen lazım gelir.

edit: "birşey" ayrı yazılır. soru eki "mi" ona keza.

"kalbinin sesini dinle evlat" demiyeceğim çünkü eğer dinler isen sen zararlı çıkarsın, çıkacaksın. herkesin dediği gibi zor yani, olmaz bir şey.

bu yazdıklarımız da senin hoşuna gitmez muhtemelen, aramanı önermediğimiz için. ve belki gidip arayacaksın burada yazılanlara inat, ama öyle olmuyor o işler. yok dediyse karşıdaki kız erkek fark etmez, olmuyor. zorlayınca üsteleyince hoş olmayan, duymak istemediğin şeyler duyabiliyorsun.

ama sen yine de bildiğini oku bence.

cevaplayan herkese teşekkür ediyorum.reddilme falan yok durumumu bilseniz hiç kötü birşey yok aslında benim de pek beklentim yok olma ihtimali sayısal tutturmak gibi.

sadece içim de patlarsa kötü olur diye düşündüm siz de verin gazı söyleyeyim diye :).

senin yaptigin bu kadar emek ve cabaya kiz bu kadar kayitsiz ve umursamaz davraniyorsa icindeki butun seyleri soyle ve geri cekil. gelirse gelir, gelmezse kaybedecek bir seyin yoktu uzulmezsin zaten.

Peeling yöntemiyle nasırın köküne ulaşmak hayli zor diye biliyorum, özellikle de tabanda, bu yüzden bir uzmana gidip temizletmek işe yarayabilir. Nişantaşı'nda İsveç Ayak Sağlığı Merkezi var, aşağıya linkini ekliyorum, teyzem gitmişti daha önce nasır tedavisi için, memnun kalmıştı yalnız pahalıdır biraz.

www.isvecayak.com

nasıra sprey sıkılıyor ama, ben öyle yapmıştım ve geçmişti.

(bkz: topuk taşı)

2) Hapse atmazlardı para cezası alırdın muhtemelen.

1- alıyor. çok saçma değil mi sevmediğin bir müziğin sana belli saatlerde dinletilmesi. otobüste, yolda telefonun hoparlöründen müzik dinleyenlerden rahatsız oluyorsak bundan da olabiliriz. ama mesela sevdiğin bir müziği çalıyordur telefonun hoparlöründen o zaman rahatsız olmazsın. şimdi türkiye'nin çoğu müslüman(mış) o zaman rahatsız olmazlar. o yüzden kalkması pek mümkün değil.

ben bütün gün insanlara www.youtube.com şunu dinletsem rahatsız olur indie sevmeyenler mesela.

ezanla ilgili hiçbir anayasa maddesine rastlamadım.

tek cümleyle cevap verilebilir; başkalarının inancına saygı.

ha sana saygı göstermeyenler vardır bilemem, ama sen ezana saygı göstermezsen onlarla aynı kefede olursun.

beğenmeyen irana gitsin!!!!!!

1- almıyor
2- atmazlardı. 15 sn sürüyor. ben duymuyorum ezanı.
3- çok büyük oran müslüman. camiye bu şekilde gidiyorlar.
4- haksız kılan ne?
5- herkes benim gibi ateist olduğunda.

1) ne tür bir özgürlüğü elinden alıyor?

2) sokakta gereksiz yere korna çalanı hapse mi atıyorlar?

3)%99'u sözde müslüman olan bir ülkede azınlık istiyor diye ezanı yasaklayamazsın. (%99 laftadır ama refarandum yapılsa ezandan rahatsız olacak olan kesim %4-5'i geçmez. küsüratlı veriyorum ki attığım belli olmasın)

4)kiliselerde çan çalınmasını haklı kılan sebeplerle aynıdır.

5) kaldırılmaz kusura bakma.

günde 5 kere toplasan 10 dakika süren bir şey insanlara neden niçin rahatsızlık veriyor anlamıyorum. rahatsız olsanız bile "hoşgörü" denen şey, birilerinin inancına "saygı" denen şey niçin bir kısım insanlarda yok bilemiyorum.

ezan okuyan kişiler sesi güzel insanlardan seçilse aslında sorun yok...ama ayarsız anfiden gelen çirkin ses dana böğürmesi gibi geliyor müdürüm afedersin...ben de mecburen ezan okunurken cami yakınlarından geçmek zorunda kalırsam kulak tıkacı kullanıyorum...her zaman cebimde...bildiğin cankurtaran yahu..

5) müslümanlar hoşgörü kelimesinin anlamını öğrendiklerinde.

o da belki.

senin yaşıyabileceğin bi dünya yok. başka yerde de çan sesi falan filan olacak yani yine rahat edemiyecen. 30sn lik ezandan rahatsız olacağına bu ülkenin dini gereği olan ezana biraz saygı duysan daha uygun olur.

1-2-3-4-5 (toplu cevap):

camilerin doluluk oranı -en fazla olduğu zaman- %20 olarak belirlenmiş.

"%99'u müslümancı" andavalllılara duyurulur. bu %99'luk kısmın %80'i ibadet yerine sabah namazında osura osura uyuyor.

6)İran'da bile dışarıya ezan sesi verilmiyormuş müdür.

avrupadaki ülkelerde çan sesinden rahatsız olanlar seninle aynı durumda.sözkonusu özgürlük ya da türkiyenin iran olması vs değil.


ha bide müslümana hoşgörüyü bilmiyor diyen ateistler kendileri ne kadar hoşgörüyü biliyor diye sorarım.

bir yerden sonra duymuyor insan. ben cami dibinde değilsem farketmiyorum.
hristiyan ülkelerde de çan var.

5)kaldırılmaz, hiç heveslenmemek gerek.

müslüman bir ülkede yaşamıyoruz dostlar, çoğunluğunun müslüman olduğunu iddia ettiği bir ülkede yaşıyoruz. ayrıma dikkat edelim. müslüman ülkede yaşama isteği içindekiler iran'a gazlayabilir en kısa zamanda. internete bile giremeyip hearts oynarsınız günlerce.

evrenos gazi ye, kaynaklari etkin kullanamayan iktisatci ya katılıyorum.
buralara yazılıyor mesela şu tarz şeyler. sonra 50 yaşındaki insanlar gidip valiliğe şıkayet ediyor.buradan yazılanlara guvenerek. var cevremde oradan biliyorum. beğenmiyorsan rahatsız oluyorsan evini camıden uzak bi yere taşı. bazen muzezzinler kötü okuyor evet bu senin valiliğe kadar şikayet etmeni gerektirmez.

Camiden uzak bir yere taşımak. Neresiymiş orası, gidip taşınalım. İçi bomboş olduğu halde yüz bin milyon tane camii var ülkede, hiç bir gereği yokken hem de. İsrafın kralı. Eee, nereye taşınsın rahatsız olan adam?

madem hukukçusunuz ve de ezan hukuğa aykırı, buyrun dava açın. bu ülke de cumhuriyet kurulduğundan beri ezan yasaklanmamış. (türkçe okunma dönemini saymıyorum) şimdi bir avuç insan hazmedemiyor diye yasaklanacak değil. camilerin dolmuyor olması ya da insanların %99'unun müslüman olup olmaması, sabah namazına kalkıp kalkmamaları, insanların ezandan rahatsız olduğunu göstermez. bir kısım beyinsizler hala namaz kılanların ezanı savunduğunu düşünüyor ya, hayret. lafa gelince herkes özgürlükçü, herkes demokrat.

bir müslüman olarak bence de özgürlüğünü alıyor olabilir ama ülkenin bazı gelenekleri için tolerans gösterilebilir. yarın yasaklanırsa 'haklılar' derim ama yasaklanmasa biraz daha iyi bence. mesela ben de asker uğurlama töreni denen saçmalıklardan nefret ediyorum, odamın arkasından 100 tane araba geçiyor kornalara basarak bağırarak falan ama o da ülkeye has bir çeşit olay işte. bu kadar takılacak bir şey değil bence.

Ben tolerans gösteriyorum zaten, rahatsız olduğum bir şey varsa ezandan ziyade ezanın rezalet okunması. Şu anda gürültüden hiç bir farkı yok İstanbul'da okunan ezanların ki bunu Eyüp'ten söylüyorun sizlere, düşünün yani. Megafon gürültüsü rahatsız ediyor insanları en başta, ki bu muhtemelen herkesi rahatsız ediyordur.

Ama öyle bir şovenistliğimiz, öyle bir 'müslümansah müslümanuz gardaş bu ülkeğnin tamağmı islam' olayımız var ki, sesi sonuna kadar açalım gövde gösterisi yapalım modunda herkes. Varsın açın ne diyeyim.

başkalarının inancına saygı nedir ya? diyelim ki ben de günde 3 kere sokağa işenen bi dine mensubum, çıkıp işiyorum her gün. bana doğal olarak müdahale eden insanlara "saygı duyun lan" mı diyecem utanmadan. neye inanıyorsan inanırsın. başkalarına rahatsızlık vermediğin sürece ne istiyorsan yaparsın. başkarı rahatsız oluyorsa yapamazsın. başkalarını rahatsız eden davranışları da "inanca saygı duyun" gibi komik bi şekilde savunamazsın. hindistanda maymunlar insanlara saldırıyor kimse sesini çıkarmıyor. neymiş efendim kutsalmış da yok efendim inanca saygıymış da. sikeriler öyle saygıyı.

"Bu ülkenin %99'u Müslüman" demokratlığı, ne güzelsin ey sen.

siyah sürme.
kırmızı favorimdir ama elbise ve ayakkabı kombinasyonuna göre french de olabilir.
model vs açısından.

mat siyah olabilir bence eğer ayakkabın çantan matsa ama koyu yeşil de olabilir elbisenin tarzına bağlı

bordo, vişne çürüğü falan muazzam olur. mavi topukluyu unut bence, siyah gayet güzel. umarım dolgu topuk falan da değildir.

not: kusura bakma, erkeğim.

bence beyaz sur kanka. bana hep boyle sade , en fazla iki renkli seyler daha guzel gorunuyor. kirmizi surme , ortalik karman corman olmasin bence. mavi ayakkabi da giyme , bence siyah ayakkabi daha zarif duracaktir. ya bu french oje mi ne onun modasi gecti diyolla ama o da olabilir bana kalirsa.

not: y kromozomum var.

french oje iyi olur o kombinasyona. makyaj için de aykırı bir renk düşünmeyin derim, elbise beyazsa sanki açık şeftali tonları çok hoş olur, teniniz ne renk bilmiyorum gerçi.

elbise komple dantel, önü de sırtı da v şeklinde. kolsuz. şu sıralar her yerde var zaten, klişe bir şey. ayakkabı çanta da mat, en azından rugan değil. ten de esmer.

bu arada y kromozomlular, sevgiler saygılar, elleriniz dert görmesin :)

siyah sürme. elbisen siyah olsaydı kırmızı falan olabilrdi ama kırmızı, bordo da sürme, beyazmış. ben de french diyorum.

mavi oje sür:)

iyi eğlenceler!:)

French +1
modası geçti diyenlerede kafam girsin. Mavi topukluyu unut o bahsettiğin kombinasyonun altına. Tek ihtiyacın olan French.

makyajın nasıl olacak? bordo ruj ve oje kombinasyonu şukela olur. yada ucuk bir ruj yoğun bir mavi yada yeşil far ile aynı renk oje.

koyu vişne çürüğü de olabilir de bak şu tarzda bi yeşil demek istedim ordaki yeşilin adını bilmeyince :D fikirzede.net

makyaj da gayet sıradan olacak. siyah dipliner, rimel, göz kalemi. normalde kullanmıyorum cildim hassas olduğu için ama fondöten ve şu allığı kullancağım (bu renge ne denir bilemedim): www.eczanede.com

ruj da bordoyu hafifçe mi sürsem yoksa şundan mı sürsem bilemedim (avon raisin wine): www.kadinlarkulubu.com

olma mı?

bordo veya vişne çürüğünde ısrar ediyorum. beyaz elbisene şahane bir ahenk katacak. altına da siyah ince topuk veya platform giydin mi tamamdır. pirenses olacaksın pirenses.

bir üstte verdiğin ruj rengi çok kötü. daha koyu ve dudaklarını belli edecek bir şey sürmelisin. beyaz elbiseyi koyu renk ruj ve ojenle ön plana çıkarmış olacaksın.

necronum'a katilamadim. bence bordo rujdansa resimde gosterdigin goze batmayacak ruj daha guzel. beyazin sadeligindeki gosterisi ruj ile bozma derim. ruj arka planda kalsin , giysinin sadeligi on plana ciksin.

evlilik programlarindaki akil veren yasli basli adamlar gibi hissettim kendimi , guzel bir deneyim oldu.

yaşın küçük sanırım kırmızı sür. çıtır işi olur:) kırmızıda ruj
siyah beyaz kombinasyonuna kırmızı katmak her zaman işe yarar.

yaş 23 :)

bazı durumlarda, "afiyet olsun".

gözümsün.

benim için bir zevkti.

aman efendim, ne demek?

"ne demek" de olabilir, "benim için zevkti" de

ben hiç rica ederim diyemem mesela. he hö, kem küm.? "önemli değil" deyip sora bu dediğimden kendi kendime utandığım bile olur..

@klark, beni anlattın. bu arada hala tam olarak kafama yatan bi cevap alamadım hacılar.

eyvallah diyorum ben.

"ne demek" severim ben de.

bir de golfettin misali "teşekkür ederim" diyene "ayıbedersin", "teşekkür ettim" diyene de "ayıbettin" diyebilirsin. ben demem ama diyene de karışmam.

eyvallah derim.

mükemmelim biliyorum :D
( şu an yumurtladım ilk fırsatta bende deniycem )

eyvolle.

gülümserim.

"ne demek" için +1 hep bunu kullanırım eğer çok resmi bir durumsa "önemli değil ne demek" olarak süslerim, budur.

cenk durmazelden "eyvolle" bulaştı bana da.

estağfurullah.

önemsiz diyebilirsin.

bende rica edemeyenlerdenim de eğer karşımdaki erkek yaş ve konum olarak yakın veya altımdaysa "ayıpsın , ayıp ettin. vb." üstümdeyse "estağfurullah ben teşekkür ederim" mi kullanıyorum. Kadınsa da ikincisi olur genelde.

*estağfurullah ı yanlış yazmış olma olasılığım çok büyük.

önemli değil'den çok farklı değil ama teknik olarak uygun bi cevap sanırım soruya:
mühim değil.

ayrıca benim favorilerim:
ne demek.
tabii ki.
elbette.

yalnız "ne demek" dyince karşıdaki dediği şeyi tekrar söyleyebilir. bana oldu çünkü.