Bu kadar dert etme ya :/ gerçi gym modası diye bir şey olabilir

şort gibisi var mı ya? kotondan aldım dandik penye şort dört beş tane. çevirip çevirip giyiyorum her gün.

@free dert ettiğim algısına nasıl kapıldığını anlamadım.

@alperz kışın da mı şort giyiyorsun?

www.gymgiyim.com şuradan giyiniyorum. Ürünler çok kaliteli, fiyatlar uygun.

şort gibisi var mı ya +1
kış da olsa o kadar hareket sonrası terliyorsun daral geliyor, eğiliyor kalkıyorsun şort mis gibi rahat. salonun tüm bunlara rağmen seni üşütecek kadar soğuk olacağını sanmıyorum zira.

kisin bile sortla salona yuruyorum. en iyi salon evine en yakin salondur. benimki 500 metre.

mekanlara girişlerde hes kodu kullanımını artırıyorlar bunun için.

sokakta sıkı bı denetım falan oldugunda denk gelırse keserler cezayı sonra yurda.

telefonunu alıyorsa yanına belli olur gsm sinyalinden

ihlas'ın arıtma cihazı var ama damacanayı tavsiye ederim. 3 ayda bir 120-150 lira filtre değişim masrafı var. kendisi şuan kaç bin lira bilmiyorum. arıza çıkarıyor, akıtıyor, motoru bozuluyor hep masraf. damacana al kafan rahat etsin.

almayın aldırmayın.
şu videoyu izleyin.
su arıtma cihazı sahtekarlığı diye arama yapın.
youtu.be

bir alternatif de brita vs. gibi filtreli surahiler. kullananlardan hep memnuniyet duydum ama ben suyunun tadini pek sevmedigimden eve almadim, damacana kullaniyorum.

(git: <a rel='nofollow' href="finansturk.com.tr" title="finansturk.com.tr" class="url" target='_blank'>İhlas Holding</a>) İhlas bence iyi ürün.

İhlas iyidir

urun.n11.com

lifetech kullanıyorum. sorunsuz.

Çok mantıklı

böyle bir maske saçımı bozar ve kullanmam şahsen.

Hocam bundan kullanıyoruz. Getir'de var. Güzel fakat dezavantajları da mevcut. Takmak ve çıkarmak kulaklara asılandan daha zor. Atıyorum dışarıdasınız, su içeceksiniz, maskenin kumaşına temas olmadan indirmek çok zor. Bu maskeleri hareket ettirmek için temas etmek gerekiyor çoğu senaryoda. E temas etmemek temel prensip maskenin ön yüzüne. Diğerinde kulağın arkasından çıkarmak daha rahat en az temas ile. Yada 1-2dk için çıkarıp takmak kulak tipinde daha kolay. Eğer takarım hiç dokunmam diyorsanız güzel, biz o tip durumlarda kullanıyoruz.

Valla bana da pek pratik gozukmedi, kulaklardan ben de cok sikayetciydim, basit bir aparatla cozdum isi, bunun lastikleri sikar, kolayca takilip cikarilamaz gibi geldi bana

Cerrahi maske kadar zor.birsey.yok... O ipler kafayi deli agritiyor..
Ataçlari birbirine baglayip arkadan maskeyi tutturuyorm mis mis

adımını ne için saymak istiyorsun? disiplinli bir sportif egzersizin parçası olacaksa ve 100 adım artı ya da eksinin hedefinden şaşmana sebep olacağını düşünüyorsan(ki aslında adım sayısıyla ölçülen bir egzersiz ne kadar ciddi olabilir o da ayrı) kola takılan bantlardan daha ciddi şeylere ihtiyacın var.

yok, ben daha soft bir günlük hareket analizi yapıp kendi hedeflerimle elimden geldiğince sağlıklı olucam diyorsan 4-5 çok fark etmez; aradaki hatalar hayatında bir şey değiştirmez.

Adım neden sayılır ki? Koşarken attığın adımla yürürken attığın adım bir mi? X mesafeyi yürüyerek 1 saatte, koşarak 20 dakikada aldığında aynı sporu mu yapmış sayılıyorsun?

Aynı fikirdeyim. 10 bin adım attın, 9800 saydı diyelim. hayatında büyük değişiklik olacak mı?

Arkadaşlar haklısınız. Kullanıcı yorumlarında adımsayarın eksik sayması büyük bir meseleymiş gibi anlatılıyordu.

Ona kapıldım herhalde.

sadece adım için alacaksan 3 bile alabilirsin. 3 var bende gayet iyi sayıyor pili de çok iyi gidiyor.
onun dışında bildirim uyku takibi vs de yapıyor.

(bkz: kisenosato yutaka)

Valla hocam genelde bir sonuç çıkmaz ama
a- bankasına şikayet et
b- cimere yaz

fatura, sözleşme vs. var mı? yoksa hiçbir şey olmaz.

hesabına el koyulması falan adfsghfhjgkn nereden geliyor aklınıza böyle şeyler

Savcılığa git suç duyurusunda bulun,ne kadar fazla suç duyurusu o kadar kabarık dosya,tek şansın bu ve yapılacak tek doğru hareket.

Bankasına şikayet etmekle bir sonuç alamazsınız. Fatura vs. olmadığı sürece tüketici vs. de bir şey yapmaz. Anca savcılığa gideceksiniz dolandırıldım deyip dilekçe vereceksiniz kanıtlarıyla, onlar da işleme alacak. Ama millet genelde bu kadarcık para için uğraştığıma değmez diyor bırakıyor, bunlar da avlanmaya devam ediyor.

senin arkadaşından bir şey satın almandan farkı yok. savcılığa gidip arkadaşıma para ödedim ama ürünü vermedi desen gülmezler mi?

%99 parayı yolladığınız hesabın sahibi sizi dolandıran kişi bile değil. Savcılıktan başka çare yok, o da parayı geri alamazsınız belki ama adama hüküm giydirebilirsiniz.

@John Bloor bu nasıl oluyor hesap onun değilse nasıl parayı alıyor?

Umursamaz gamsız bir tanıdık, ya da bir garibanın adına banka hesabı açılır ve atm kartı elinden alınır.

Mağdur parayı hesaba atar, dolandırıcı gider atm'den çeker, hesap sahibine de belki komisyon verir, 3-5 bi sakal atar.

John bloor ve duptis demis ama daha net ifade edeyim. oncelikle hicbir sekilde hicbir zaman kimsenin size geri para mal vb vermicegne yuzde yuz emin olmaniz gerekiyor durduk yere. bunu kabullenerek sikayet edersiniz savciliga ve kuvvetle muhtemel uzun surede yakalarlar ceza alir. Hukum giyen kisiye sonradan hukuk davasi acip kazanabilirsiniz sonradan kaybiniz icin. Hatta iki dava da acabilirsiniz hem zarar karsilama adina maddi tazminat hem de beni dolandirdi ugrastirdi surundurdu diye manevi. Sadece uzun surer ugrasmasi var ama sonuc alinir kesin. Bu arada zaten hapisteyken daha cok yapiliyor bu tarz dolandiriciliklar disardakilerle ortak calisiyorlar icerdeyken yargilanir infaz hakimliginde cezasi artar sadece

gayet tatlı bence. ben kullanırım

bence güzel fiyatı da iyi

ben de giyerdim. fiyatı da gerçekten iyiymiş.

Tarzım değil. Kullanmam.

Bence güzel. Buna keko diyenler kısa dar paça altına çakma timberland tarzı giyiyolardır kesin

kotu. keko degil kekolita ayakkabisi.

1. Because it removes all humanity from the person involved.

fiyat belirtmemişsin, en pahalısını gönül rahatlığıyla alabilirsin.

en dandiği vinyl (plastik içinde kum,talaş vs), daha iyisi döküm, bir üst kalite dökümün üzerine lastik kaplanmış olanlar.

döküm bir set alabilirsin. bütçen uygunsa decathlonun markası domyos veya voit, kettler gibi bilinen markalardan bakabilirsin.

Youtubeta çimentodan nasıl yapıldığına bak. 50 kilo çimento 15 TL. 15 kilo kum 5 TL. 30 TL ye 100 kilo ağırlık çıkar.

Delta barbve plaka çapları 25.4 iken domyos 28 mm çapa sahip. yani çapı sar plakqlqri geniş bar alırsan kullanamazsın, delta krom döküm set uygun olur sana.

Kış?

Mantıklı ama biraz risk var. Türkiye'de bisikletliler ve motosikletliler pek adam yerine konmuyor trafikte. Trafikte sıkıştırabiliyorlar. Yağmur, kar, rüzgâr gibi durumları da düşününce ben tercih etmezdim. Ama alışıp da kullanırsanız mantıklı.

kış tabii zor olur. onu pek düşünmedim.

bir süredir youtube'tan motosiklet vlogları izliyorum. videoları izleye izleye biraz alıştım sanırım. ama yine de korkuyorum. yine de diğer taraftan kullanan çok insan var. kuryeler her gün kaç saat motor kullanıyor. üstelik ucuz ve trafiğe pek takılmıyor.

ufak bir düşüşte bile bacağını kırarsan, çapraz bağlarını koparırsan keşke almasaydım dersin. bence alma.

bugün 20 dakikalık yolu 1 saatte gittim. acayip aklım yattı benim. çok karamsar değil misiniz? hiç mi motorcu yok motive edecek?

Anadolu'da nispeten küçük bir şehir olmadıkça getirisi risklerinin altında kalıyor bence.

Faydasından öte zevk-yaşam tarzı olarak yaklaşırsanız zaten buraya fikir danışmazdınız diye düşünüyorum.

Yağışlı hava ve yaz kış sürekli olarak çizme, mont, kask, eldiven giymek sıkıntılı oluyor. Onun haricinde 2014'ten beri düzenli olarak dört mevsim kullanıyorum ve memnunum.
Hala ilk motorum olan 125cc'lik YBR'yi kullanıyorum.

sünger yapıştırın. yere değse de bir şey olmaz.

ben de tam şimdi silikon düşünmüştüm.

Kapı ve pencereler için kullanılan bantlar, kapı süngerleri var.

ty.gl

www.google.com

kapı ve pencere diplerine k-othrine sıkın.
içeri girmekte çok ısrarcı bir böceği sünger falan pek durduramaz.

kapi alti fircasi kullanabilirsiniz ya da arkadaslarin dedigi gibi sunger ya da kapi silikon fitili kullanin.

Tanıdık ile. Yoksa eğitim veren kurumların eğitimlerine katılıp oradaki çalışanlarla aranı iyi tutacaksın. Meslek odaları gibi.

* "1-2 yıl tecrübeli" şeklinde geçen ilanlara da başvurmanı öneririm.
* Ne mezunusun bilmiyorum ama MT programlarını kaçırma.
* İlgili firmanın ik'sına özenli bir şekilde hazırlanmış cv ilet (web sitelerinde ik maili mutlaka olur) Linkedin'de de ik personellerini bulup cv iletebilirsin. Ne zaman nereden fırsat çıkacağı belli olmuyor.
* İK danışmanlık firmalarına cv ilet. Özellikle senin alanına yönelik yerleştirme yapanlara ulaşmaya çalış.

Harita mühendisiyim arkadaşlar , aslında ofiste bir süre imar barışında çalıştım da işte yeterli gelmiyo işverene demek

İşkurun çok iyi yetiştirme programları oluyor, belki telekomünikasyon senin sektörün değildir ama yazılımla ilgilenebilirsin.

Bu arada ne kadar ücret talep etmeliyim sizce ? genelde 4k falan yazıyorum ücret beklentisine

arazi işleriyle alakalı iş başvurusunda 4k maaş ideal gibi görünüyor. 3.5'a da çekilebilir. büro işleri için 4k'yı bırak 3'ü zor verirler.

büroları gidip gezip konuşmanı tavsiye ederim. ilanlar falan yalan dolan. her gün 1-2 büro git gez. birinin ihtiyacı vardır falan olur bi şekil. en kötü bi tanıdıklarına yönlendirirler

ben fırçalayıp macun ağzımdayken diş ipi yapıyorum. senin dediklerin son derece pis bence.

illa doğru bir yöntem olmak zorunda değil bence, kim nasıl istere öyle yapar tabii. ama ben de senin gibi yapıyorum.

once dis ipi, sonra firca yapiyorum.

www.perio.org:~:text=%E2%80%9CWhile%20this%20study%20finds%20that,the%20health%20of%20their%20smiles.%E2%80%9D

once ip,
sonra agiz suyu
en son fircaliyorum ve macunu tukurmuyorum. agzimda birakiyorum. zaten gereksiz kopuren bir dis macunu kullanmiyorum.

youtubeta dis hekimi once fircalama, ip, su diye gostermisti.

Önce fırçalama, sonra diş ipi, en son suyla çalkalama.
Gargara kullanmıyorum ben.

fırça,ip,gargara.

diş hekimimin önerisi fırça, ip, gargaraydı.

did you guys hear about the actress who got stabbed?
reese...

witherspoon? (kulağa with a spoon gibi geldiği için)

no with a knife.

aşırı iyi ya :D

reese ve witherspoon ne acaba?

@diffarentiationation reese witherspoon diye oyuncu var

Reese.... dedikten sonra birisinin kadının soyadını söylemesini bekliyor (sanki soyadını anımsamaya çalışıyormuş gibi) ki şakayı yapabilsin.

bir oyuncu bicaklanmis reese... diyor reese witherspoon (kasigiyla demek) diye bi oyuncu var o mu diyor babasi, o da yok bicakla (with a knife) ? oldurmus diyor, komikli :)

1,5 yildir günde en az 1,5 saat köpegimle tempolu yürüyüs yapiyorum, gozle gorebilecegim hicbir degisiklik yok bende. Zaten bu, insanin saglikli kalmasi icin minimal yapacagi hareket degil mi? Bunun uzerine, eger obez degilsek, dizlere/kalbe vs. asiri yuk binmiyorsa, forma girmek icin gidip spor yapmamiz gerekmiyor mu?

Kosu bandi diz dostu bir secim degil bu arada. Imkaniniz varsa acik havada yuruyun.

benim normalim ama günde 400-500 adım. hiç hareket etmiyorum normalde. açık havada yürüyüş imkanım yok.

O yürüyüşün üstüne youtube’da bacak incelten videolardan birini seç, yaklaşık 10 dakika civarı yeterli, her gün yap. O zaman farkı görmeye başlarsın 1 ay sonra. Ama beslenme önemli.

Bacak inceltici videoları izle diyen insanları dinleme çünkü öyle bir şey yok. Yürüyüş yerine koşu yapmaya çalış.

Bir bisiklet alıp, tampaya vurmazsan, rüzgara karşı pedal basmazsan veya eve bir kondisyon bisikleti alıp, belirli periyotta level atlamazsan o dediğin olmaz.
Ama öyle bir şey yapmayacaksan da sağlıklı kalmak adına şu an yaptığına devam etmelisin.

www.eksiduyuru.com

psikolojik dendiğinde psikologa ya da psikiyatra neden gitmediniz ki?
uzun süredir de okb varmış zaten.

ilaç kullanmanıza gerek olursa yönlendirirler.
bir terapiste gidin, okb'nizi çözün.
fiziksel nedeni olmayan bir şey için ilaçla yaşamanın anlamı yok.
okb çözülemeyen bir şey değil.

10-12 senedir psikoloğa da psikiyatr’a da gittim. İlaç falan da kullandım ve evet bence okb çözğlemeyen bir şey.

biraz şeytanın avukatlığını yapacağım ama...
çözülmesini istediğinizden emin misiniz?

çünkü genel kanının aksine insanlar aslında "her şeyi yaptım ama geçmiyor işte" diyerek içlerini rahatlatıp geçmesini istemedikleri sorunlarına daha da sarılırlar.
yani insanların çoğu aslında iyileşmek istemez.
öyle bir şey olabilir mi?

bunu tartabilirsiniz kendi içinizde.
başka birilerini, başka terapi yöntemlerini deneyin.

Kafanda bitirmen lazım, bende de vardı kendimi ikna ettim psikolojik olduğuna. Şuan sorunum kalmadı.

"ölürsem de öliim aq, ne kıymetli canım varmış" de, sal gitsin. Ölmediğini goruceksin xd

Anksiyeteye bağlı nefes açlığı ise 4-7-8 tekniği ile meditasyon çok işe yarıyor. Kaygılandığımızda ister istemez ağızdan nefes alıp veririz, bu da vücutta karbondioksit birikmesine sebep olarak nefes açlığına sebep olur. Hatta bu açlığı gidermeye çalışıp esnemek durumu daha da kötü hale getirir.
Burundan nefes almaya odaklanıp bahsettiğim tekniği araştırın.

anksiyeteye bağlı ise ben spora abanarak çözdüm diyebilirim.

c vitamini ve çinko içeren gıdalar covid 19'da olup olmamasına göre mi önerilip önerilmiyormuş? neden?

bunun cevabını öğrenirsem tavsiye verebilirim.

Sambucol bağışıklık tetikleyici diye birşeyler yazmışlar da sözlüğe. Covid19 da istenmeyen durum galiba.

Böyle şeyleri internetten okuma yapmak yerine güvendiğiniz bir eczacıya ya da doktorunuza danışın derim. Çok fazla bilgi kirliliği dolaşıyor çünkü bu konularda. Bilen bilmeyen herkes 'dayımın oğlu böyle dedi' deyip yorum yapıyor.

Çinko neden almak istiyorsunuz? Kan tahlili yaptırdınız da eksiğiniz mi var? Eksiğiniz yok ise fazladan mı almayı düşünüyorsunuz?
Lütfen Google'dan bir araştırır mısınız 'fazla çinko alımının zararları'nı.

Ben çinko ve c vitamini gibi pek çok yiyecekte bulabileceğim şeyin siselenmis kimyasal formunu kullanmayı tercih etmiyorum şahsen.

Ek olarak covid 19 için bagisikligi düşürücü/baskilayici ilaçlar tavsiye edilmiyor. Sizin durumunuza bi tam tersi oluyor.

Güvendiğim eczacı bana Redoxon muadili olarak Suda C önerdi, c vitamini, çinko ve d vitamini içeriyor Redoxon gibi. Doktor tarafından özellikle önerilmediyse özellikle c vitaminini gıdalardan alabilirsiniz bence de.

ben Nature's Supreme Vitamin C + Zinc efervesan tablet kullanıyorum. Her gün olmasa da haftada 1-2 kullanıyorum fazlası böbreklerde taş yapabiliyormuş.

Youplus var suda çözünen, redoxonun alternatifi gibi.

Bu arada çinko fazlası zarar ama bunlarda 10mg var, günlük 10-15mg limit sıkıntı değil. Doktorun saç dökülmesi için verdiğinde 50mg vardı mesela o mide bulandırıyordu. C vitamini de günde alınması gerekenin çok çok katı vardı bunda ama atıldığı için koyuyorlar sanırım.

Bu arada nurofen tarzı ibuprofen içeren, bağışıklık baskılayıcı şeyler istenmiyor. Hastayken hasta olduğunu fark edemiyorsun hatta vücut da yeterince savaşamıyormuş sanırım.

kefil nasıl buldunuz? ben bulamadığım için gidememiştim

kefil nasıl buldunuz +1

tazminat olayı üzerinizde bir baskı oluşturuyor mu? eğer hocanızla aranızda bir sorun çıkarsa veya allah korusun sağlık durumunuzla alakalı bir sorun yaşarsanız ne gibi bir planınız var? meb'in bu konularda bursiyerlerin gözünün yaşına bakmadığını duyuyorum. ve son olarak, akademik olarak yurt dışı çok daha mı zor türkiye'ye göre?

Üstteki arkadaşların sorularına ilaveten; yl için mi doktora için mi kabul aldınız?
kabul aldıktan sonra üniversitelerden yüksek lisans/doktora bulmak için ne kadar süreniz oluyor? Mesela atıyorum doktora için başvurup kabul aldım. İki yıl sonra, Türkiye'de yl bitirdikten sonra bunu kullanabilir miyim?

Başvururken ingilizce seviyeniz neydi? İngilizce kurs desteği de varmış sanırım, bilginiz varsa kısaca değinirseniz sevinirim
Teşekkürler

Mehraba,
Kefil aile bireyleri dışında birini bulmak tahmin ettğiniz gibi kolay değil, belirli şartları da olduğundan ötürü herkes olamıyor. Abim şartları sağladığı için ilk kefilim o oldu. İkincisi biraz uğraştırdı zira annem çalışmıyor babam da emekli ve emekli kefil kabul edilmiyor. Kuzenim önce tamam dedi sonra vazgeçti, rahmetli teyzemin eşi hiç ikiletmeden tamam dedi ve oldu. Aile, amca, dayı, teyze dışında bulmak sahiden zor ama bir şekilde de bulunuyor kefil bana kalırsa.

Tazminatın baskısını hiç hissetmedim. Zira işin sonunda 150 ila 200 bin arası euro bir borcum olacak. Kendi master programımın mezunları %95 oranında 3 ay içerisinde iş buluyorlar genellikle akademide asistanlık alarak. En kötü olasılıkta Hollanda’da kalıp bu borcu ödeyebilirim diye düşünüyorum. Doktora sürecine henüz geçmediğim için hocayla ilgili sorunlar orada belki daha etkili olabilir diye düşünüyorum. Fakat doktora tez danışmanı değiştirenleri görüyorum bu tarz durumlarda. Sağlık durumuyla ilgili ya kanun ya da yönetmelik maddesi olarak bir madde var. Bu sebepten dolayı raporlu bir şekilde sağlık durumunuzun eğitimi devam ettiremeyeceğini belgelerseniz tazminata düşmüyorsunuz. Akademik olarak bursiyer olmadan önce de yurtdışında bulunmuştum. Kendi alanım olan psikoloji için konuşacak olursam çok daha temel bilimsel çalışıldığı için istatistik ve yöntem bilgisi eksikliği hissedilebiliyor. Yani sizden çok iyi derecede istatistik bilgisi, Python/Matlab ve R’da programlama bilgisi ve sıkı bir disiplin bekleniyor. Bilkent, Koç vs mezunu iseniz çok zorlanacağınızı düşünmüyorum yl seviyesinde. Doktorada ise her yıl en az 1 yayın zorunluluğu var bu bir baskı unsuru olabilir sanırım.

Yl ve doktora için bursiyerliğe hak kazandım. İngilizce seviyem Toefl 74 alacak kadardı burs öncesi. Süreci özetleyecek olursam bursiyer olduktan sonra öğrenim dilinize ve dil seviyenize göre dil kursuna başlıyorsunuz. İngilizce için Toefl 70 veya Ielts’ten 6 alırsanız yurtdışı dil öğrenimine gitme hakkınız oluyor. Yurtiçi de maksimum 12 ay dil desteği alabiliyorsunuz. Yurtiçi genellikle üniversitelerle anlaşma yapılıyor. Yurtdışında ise eğer ülkeniz UK değilse Abd’ye gidiyorsunuz. Ben de Missouri’de dil eğitimi aldım. Toefl 74 ile gittim iki ay sonra tekrar sınavı aldım ve puanım 92’ye çıktı. Dil şartı 100 olan bir programa başvuru yapmıştım. Mülakatta dil seviyemi yeterli buldukları için doğrudan kabul verdiler ve tekrar sınava girmem gerekmedi. Dil kursu sonrası sisteme kabul belgesi yüklemek için 1 yıl maksimum süreniz oluyor. Yani yl’ye başlamak için 1,5 yıl diyebiliriz. Şunu yapabilirsiniz: doktora için başvurup dil kursunalma sürecinde Türkiye’de yl bitirip devam yurtdışında doktora ile devam edebilirsiniz.

teşekkürler.

60 kilo ne abi ne bulursan ye. yağlan. sonra o yağlardan kilo verirsin. bulk dönemini araştır bunu yapacaksın.

Evde yaptığın çalışmalarda düzenli ağırlık yüklemesi yapacak ekipmanın yoksa kas gelişimin fazla olmayacaktır, o noktadan sonra alacağın kilolar da büyük oranda yağ olacaktır. Yani kaslarda hasar oluşturacak bi ağırlık yoğunluğuyla çalışmayacaksan yüksek kalori almana gerek yok.

Öncelikle aldığın kalorinin içindeki protein oranını yükselt. Tekrar sayılarını artır. Hala yağlanıyorsan kaloriyi azalt.

@angelus Haftada 3-4 gün ağırlıkla yapıyorum ( kardiyo yapmıyorum) ağırlık haftada 2-3 kilo arttırmaya çalışıyorum ama elbet tıkanacağımı biliyorum. Kaloriyi azaltıp tekrarı arttırırsam kilo vermez miyim? Karbonhidratı sadace sabah yulaf öğlen bulgur yiyerek alıyorum. Onları komple mi bıraksam? @arnold schwarzeneger Tekrar sayısını arttıracağım.

Kilo vermeye çalışma kas kütlesi kazanmaya çalış, karbonhidratı da bırakma karbonhidrat olmadan kas inşa edemezsin. Senin sorunun fazla yağ değil düşük kas kütlesi, skinny fat bir vücut tipi. Kas aldıkça görüntün düzelir.

Ağırlık artırmana engel olmuyorsa karbonhidratı azaltabilirsin. Dene 1-2 hafta.

Vücut geliştirme tecrübesi olan arkadaşımın söylediklerinden yola çıkarak söyleyebilirim ki boyun 1.50 değilse kilon çok düşük. Bulking denen olayı yapman gerekiyor. Burada macronutrient / makro dedikleri karbohidrat - yağ - protein alımının rastgele değil, planlı olması gerekli. Bunlar vücudun yapım-yıkım süreçlerine yol ve su olacak.

Ayda 2 kilo katacak şekilde kalori fazlası oluşturarak karbohidrat, protein ağırlıklı beslenmek gerek. Kilo alırken ağırlık antrenmanı yaptığın için de kas kütlesi oluşturacaksın.

Karbohidrat kaynağı hamur değil sağlıklı olduktan sonra tüketilmesi gerekiyor. Antrenman için gerekli enerjiyi verecek. Ayrıca fazla tekrar yerine daha yüksek ağırlık ile yavaş yapılan ve kasları zorlayan explosive / patlayıcı egzersizler daha faydalı da deniyor.

Bunlar benim okuduğum, duyduğum şeyler, daha iyi bilenden dinlemelisin elbet ama 60 kilo ile yemeyi kesip elindeki mevcut vücudu 60 kiloluk bir kas makinesine dönüştürmek imkansız diye biliyorum, zaten estetik de durmayacaktır.

www.agirsaglam.com

Burası soğuk soğuk odalar.

Bağa girdim bağ budanmış, bağa bülbül dadanmış
Bağa girdim bağ budanmış, bağa bülbül dadanmış

Sen ağlama
Ağla halime
Uğurlar olsun
Ağlama değmez hayat
Sarı odalar

Gittiğin yağmurla gel

Gesi bağları

dağlar dağlar

askin acamadigi kapi kanatlanip ucamadigi yer mi var?

Eğer soru "şarkı adı" değilse biraz mantıksız, yani içinde Ğ harfi geçmeyen şarkı var mı diye sorsak daha mantıklı olur sanki.

Şarkı sözlerinin içinde illaki geçer Ğ harfi.

Merak edip kısa bi arama yaptım, 2333 kelime varmış içinde Ğ harfi geçen.

yağmur yağmur yağmur yağmur geri verecek buharlaşan sevgimizii. hic de sevmem bu şarkıyı ama bunda da bi sürü ğ var.

Seni çöpe atacağım poşete yazık

senin bu arkadaşlara gereğinden fazla bir sempatin var.

Yakışıklı mı??? Yakışıklı değil, olsa olsa "güzel" olur japon veya koreli erkekler. Erkek yerine koyup koynuma almam. Benden daha dişiler.

Edit: bence de senin fazla sempatin var.

Bana çok yapay geliyorlar, güzel de değiller bence kadınları, afedersin kokuyor gibiler, spor falan da yapmazlar zaten çoğunlukla. Ben erkeksem onların erkeklerine kadın derim ben, üstteki arkadaşa katılıyorum.

Japonyayi bilmem de kore guzellik urunlerinde dunyada cok unlu. Envayi cesit malzeme ve teknik var.

Asiri sempatin var +1

toplamda yaklaşık 175 milyon insanı genellemek için kaç tanesiyle gerçekten tanıştın merak ettim.

tam zıttını düşünüyorum.

guzelden ote asiri bakimlilar. makyajla estetik yapmayi ogrenmisler resmen. bagimlilar guzel gorunmeye. koreli bir arkadasim vardi kizi sadece disarida gormustum. bir gun denk geldi evinde gordum taniyamadim cunku yataktan yeni kalkmis pijamali haliyleydi. ikisinin ayni insan olduguna bin sahit gerekir oyle bir degisimden bahsediyorum. o kadar makyaji bakimi tasa yapsan adriana lima olur yani normal. ama cok da gommeyelim yani hepsi cirkin de demiyorum makyajsiz da cok cok sempatik olanlari var ama guzel denebilir mi bilmiyorum, herkesin guzel anlayisi baska, ben sempatik derim de guzel demem o hallerine.

Tamamdır arkadaşlar çok sempatik buluyorum, vurmayın :D

@ wasking Tanımama gerek yok, ekranlardan gördüğümü anlattım sadece. Belki abartmış olabilirim. Ama gidin birkaç Koreli müzik grubunu falan inceleyin ne demek istediğimi anlayacaksınız.

*olduğunu bildiğim

dogru tabii.
can you remember da dogru.
I am thinking de dogru.
I am assuming de dogru.
hepsi dogru. hatta inanmayacaksiniz i am wanting bile dogru. goruyorum forumlarda adam I am wanting yazmis. native speaker bu adam.

Can demese bile dogrudur

Ikisi ayni, bir sikinti yok. Bir dili konusabilmek abilitydir zaten. Niye yadirgadiniz anlamadim.
@baldur stative verbe ing eklemek ise yerine gore kibar, yerine gore guclu sekilde duyguyu vurgulama, yerine gore de show annoyance durumlari veriyor

@neverletyougodown

yoo cogu zaman su anda yaptigi bir seyi ifade ediyor. sana bir sey sormuslardir sen de dur dusunuyorum demek istersen i am thinking diyebilirsin, yanlis da olmaz.

do not overcomplicate it mate:)

Doğru ama Türkçeden çeviri kokuyor. Yani gramer olarak yanlış değil; fakat bir native, bunu söyleyen birinin native olmadığını anında anlayabilir, öyle konuşulmuyor çünkü. Kulağa olağandan farklı geliyor.

Native mi degil mi anlayamaz, ABD'de insanlarla yazarak cok konustum ve yazidan anlamak cok cok cok zor. Milyonlarca Amerikali da can seklinde sorar.

En guzel cevabi da ala09 vermis, can'i cikarsa bile dogru. Ne yazik ki ulkemizde Ingilizce konusulamamasinin nedenlerinden biri bu, konusmak isteyen kisiler surekli yargilaniyorlar. Bir elinde kirbacla her hatanizda sizi kirbaclayan bir TDK uyesi var diye dusunun, Turkceyi de o korkuyla unutmaz misiniz? Ingilizce konusuna gelince de herkes birden Grammar Nazi'ye donusuyor Amerikalilarin tabiriyle. Bu korkuyla konusmak isteyenler cekiniyor.

@baldur2 think falan bariz, -ing alinca falan anliyorssun. Ama bazi stative verblere -ing gelince ne lan bu diyorsun, ama hepsinin mantikli aciklamasi olabiliyor. Atiyorum sen hararetli bir sekilde arkadasinla tartisiyorsun. Ordan bir yabanci -Sorry to interrupt. I was wanting to go to nearest pharmacy. Can you help me der. Sen icinden dersin bu manyak niye wanting kullaniyor daha gramer bilmiyo falan. Ama orda wanta yani stative verbe =ing getirerek adam extradan kibarlik katiyor cumlesine. Ya da you're constantly wanting a cigarette. You know i quitted earlier idiot falan dedim mi burada showing annoyance anlami var. Ya da mcdonaldsin slogani I'm loving it. I love demiyor loving o kadar seviyorum ki oyle boyle degil diye asiri vurgu anlami katiyor.
Fazla bilgi goz cikarmaz:)

can'e do'ya shall'a shant'a takılmaktan dili konuşamıyorsunuz be.

soruya kaynak yapabilir miyim?
kalimba mi xylophone mu?
baska boyle kendi basima ogrenebilecegim, calmasi kolay ve keyifli aletlere acigim. evde kaliyoruz tamam ama zaman gecmiyor, bari bir sey calmayi ogrenelim.

büyük hevesle aldım, aylardır çekmecede duruyor. 17 tane nota çok az, çoğu melodi çalınmıyor. çalmak istersen her şarkı için ayrı ayar yapman lazım çok uzun iş ve zor.

almanızı tavsiye etmem.

neden almalısın? çok sevdiğin, seni rahatlatan bir müzik vardır. onu arada çalmak için alabilirsin ama kalibrasyonu ona göre yapmalısın, başka şarkı zor çalarsın.

www.gittigidiyor.com

soslu fıstık ama bu hayvan gibi turuncu olanlardan bahsetmiyorum. baharatlı olanlardan bahsediyorum. tabii bu geçiş süreci, sonra normal tuzlu fıstık leblebiye filan geçersin.

lavaş cips, patlican cipsi

antep fıstığı, ayçiçeği çekirdeği.

Patlamış mısır. Cipse göre daha sağlıklı. Evde az yağ ve az tuzla yaparsanız çok daha iyi.

bilumum kuruyemiş kurtarabilir. size hangisi hitap ederse.

ben de cips manyağıyım, kontrollü hareket etmeye çalışıyorum, bi paketi açarsam 5 günde bitirmeye çalışıyorum falan. önceden almıyodum bile ama şu karantina dönemlerinde ve sonrasında bastım yine eve cipsi.

beni bu ara beyaz leblebi-sarı leblebi kombosu kurtarıyor. Sarı tuzlu leblebiler var o da fena olmuyor beyaz leblebi ile. tuzsuz çekirdek seviyorum mesela hem tuz manyağı olmuyorsunuz o da iyi.

soyalı fıstık diye bişi var, zararlı mıdır değil midir bilmiyorum ama o da iyi oluyor bazen, ondan da ufak ufak yenebilir.

www.cimri.com

Yagsiz ve tuzsuz...

fırınlanmış patlıcan ve kabak dilimleri
kuruyana kadar ve baharatla fırınlayın.

karışık kuruyemiş

YouTube’da mercimek cipsi diye bir şey gördüm, yapımı kolay ve sağlıklı duruyor.

En kolayi yer fistigi.
En sagliklisi firinlanmis nohut.

eti gong pops

www.trademap.org

spor yaparak. etkinliklere, kurslara katılarak. her hafta soruluyor bu soru ama cevabı hiç değişmiyor.

Sanırım oytun erbaş söylemişti aklıma o geldi. mealen birşey hakkında çok fazla öneri varsa o şeyin çözümü yoktur gibiydi sanırım.

bu sosyal konular da tam olarak böyle, bazı genel geçer yetkinlikler ve pozisyonlar var; o yüzden herkes aynı şeyleri tekrar edip duruyor. Zaten fazlasını da yapamaz, sosyal olmak dediğin şey birçok kimseler için sevgili buluncaya kadar sürüyor. yani işin özünde hepi topu 1 kişi :)

o yüzden ben ''mahalle'' arkadaşlığını seviyorum; yani zorunlu olarak aynı kondüsyonu paylaştığın yerlerde, o kişilerin birden fazla haline şahitlik edip o halleriyle zaman geçirmek zorunda olduğunda ''sosyal tanışıklık'' olmuş oluyor. bu mahalle, zorunlu eğitim, yazlık arkadaşlığı gibi yerlerde gerçekleşir. yaşınızın en küçük olduğu dönemden gelirse de(yani aklın henüz hayvani ihtiyaçların önüne geçmediği dönemde) daha da sağlıklı olur. en iyisi imkan varsa yazlık arkadaşlığıdır, sonra mahalle, sonra da zorunlu eğitim.

elinizde bunlar varsa, buna dönüş yapmak en faydalı yol. bunlar yoksa da potansiyeliniz doğrultusunda (yani yetenekleriniz, uzmanlığınız ya da bunlar da yoksa en kötü hevesleriniz(fakat bu heves olayı sıkıntı elinizde patlama olasılığı çok yüksek) neyse işte potansiyelinz doğrultusunda) yine ortak amaç; üretim ya da eğlence olacak şekillere girmeniz lazım. spor olur, kitap klupleri olur, sanat kursları olur, oyun olur, ekşisözlükte bira içmelik arkadaş veritabanında birşeyler olur ama eninde sonunda illa bi' faaliyet gerekecek. yani o tanıştığınız kişiyle ortak yapabileceğiniz bi' kabiliyet yahut, heves ettiğiniz bir konu üzerine enerji harcayacağınız birşeyin olması şart. çünkü yeni arkadaşlıkların problemi budur, eyleme dayalı olması gereklidir. spor, sanat ve cinsellik bu yüzden en kolay sosyalleşme araçlarıdır.

ama işin özü hep aynı, illa yetenek gerekiyor. yani amacınız sosyalleşmek değil de sevdiğiniz bir konu üstünde bilgi-birikim sahibi olmak olursa işiniz daha kolay olur. sosyalleşmek yan gelirdir, hedefin kendisi olunca sistem sıkıntıya düşüyor.

neyse çok konuştum, biberler yandı azar işitmeden şu yumurta olayına devam edeyim. aöf için bi' geldim bak laf nerelere geldi. hayat işte.

aslında enerjinizi yükseltseniz biraz, daha pozitif görünerek markette alışveriş yaparken bile sosyalleşebilirsiniz.

bunun içinde spor yaparak (yürüyüş, bisiklet gibi), çok yemeyerek ve enerjinizin üzerine giderek daha pozitif hale gelebilirsiniz.

İnsanlarla diyalog kurmaktan çekinme. Muhabbet et.

kurs ve etkinlikler der geçerim. üniversitede bölümden yapmadığım sosyal çevreyi kulüp ortamlarından yaptım. ortak ilgi alanları sosyalleşmeyi çok kolaylaştırıyor.

bir de şöyle (bence) efsane bir tüyo vereyim: insanlar seni sosyal bir ortama davet edince git. çağıran kişi ilgini çekmiyor olabilir, ne muhabbet edeceğim ben bununla falan diyebilirsin ama o ortamda yeni tanışacağın insanlarla iyi anlaşma olasılığın var. mümkün olduğunca fazla ortama girdikçe kafa dengi birileriyle illa karşılaşırsın. ha olmadı, bir şeyler uydurup yarım saat sonra eve dönmek her daim bir opsiyon.

not: salgın dönemi sonrası için bir tavsiyedir, şimdilik böyle sosyal ortamlara girmeyelim.

Daha uzun olsa turknete bakın bir derdim ama 1 ay için modem parası, bekleme süresi asla değmez. En iyisi komşularda varsa 1 aylık yarısını ödeyip kullanmanjz olabilir. Olmazsa da paket satın alıp hotspota devam.

Ek paket ile hotspot en mantıklısı.

Telekomun 2 aylık yazlık interneti var, bir bakın.

Turkcell SuperBox

Yukarıda bir arkadaş Superbox önermiş evet köyünüzde kullanabilirsiniz muhtemelen ama ben uyarmadan edemedim dezavantajlarını yazayım da sonra pişman olmayın.

1. Telefonunuzun interneti ne kadar iyi çekiyorsa (Turkcell) o kadar verim alırsınız.

2. En az 12 ay sözleşme yapacaksınız 1 ay kullanmak için 1 yıl boyunca en az 150 tl ödeyeceksiniz her ay.

3. İptal etmesi inanılmaz dertli bir sistem superbox girmek kolay çıkmak zor, yok başvurusu yapıyorsun (başvurunu kabul edecek bayi bulman çok zor) arkasından sms gelmesini bekliyorsun o sms gelmeden seni arıyorlar ikna etmeye çalışıyorlar, arkasından modemi iade etmeni istiyorlar etmezsen 1000 tl cezası var. ben arabanın bagajında 15 gün işe götürüp getirdim sms gelmesini beklerken.

Arkadaşların da dediği gibi Hotspot + Ek paket bence her türlü mantıklı

Millenicom al, çat diye kuruluyor taahhüt de yok

Mikro ihracatı araştırmalısın.

shopify ile yaparsiniz

genel kültür genel yeteneğe gireceksiniz sadece.

1700 lira verilebilir, o bütçenize kalmış bir şey.
ama bu raketi yurt dışından istemenize gerek yok ki, n11'de bile satılıyor.
kordajsız olduğu doğru, onu aldığınız yer de çeker.
fiyatı da yine aynı civarda, türkiye'den alın.

decathlon'dan babolat bakmanı tavsiye ederim. kordaj da çekerler.

sorudan anladğım kadarıyla tenise ve raketlere çok çok yakın değilsiniz. bu nedenle bu rakete 1700 tl vermenize gerek yok. benzer kalitede 500-600 tl'ye raket alın onları kullanın hem ne tarz bir raket kullanmak istediğinizi belirleyin sonra isterseniz geçersiniz.

üst sınıf raketler kordajsız gelir, kullanan tercihine ve oyun stiline göre kordaj alır çektirir.

500-600 lük raketim var onu kullanıyorum 1 yıldır.

Sadece hoca ısrarla bunu almamı istiyor. Ben de üst sınıf raketler kordajsız vs bununla ilgili çok bilgim yok açıkçası.

Öncelikle rakete baktım. Orta seviye bir raket ve bu para verilmez. Yani ekstra bir özelliği yok, muhtemelen babolat pure drive serisine eşdeğer. 1400 lira etmez ayrıca.

Kordaj olayı da şöyle; prof raketlerde, standart gelen dandik kordajlar(evet hepsi idare ederden fazla değiller) yerine kendi oyun stiline, konforuna, balansına göre kordaj seçmen beklenir. Çok çeşitli hatta melez kordajlar dahi var. Çoğu naylondur fakat hayvan barsakından kordajlar da vardır mesela.

Bence hocanın raketini, ya da sizinkinden daha iyi raketleri kullanıp performans farkı görmeden raket değiştirmeyin, hayal kırıklığına neden olabilir. Raket bu işin %30u gibi bir fark yaratır ama iş oyuncuda biter. Ve herkesin rahat ettiği raket değişkenlik gösterebilir.

Muhtemelen şu raket ondan daha iyidir: www.samuraysport.com

Yani özetle salla hocayı

@filipis, çok teşekkür ederim.

Hocanın raketi 20 gr daha ağır olduğu için onu alamıyorum ama inanılmaz güzeldi.

Bununla değil ama 1400 lük şu raketle oynadım biraz fark etti. Güzeldi.
www.tenisshop.com

Hocanın bana önerdiği raketin mağaza linki de bu.
www.tenisshop.com

İlla alma niyetiniz varsa bence spx mağazalarından(internet mağazasından kontrol ederek) indirime giren bir babolat almanız. Wilsonla eşdeğer ürünler zaten.

Mesela; www.spx.com.tr

kuba ve mondial bakın. modeli pek farketmez tipini beğendiğinizi alabilirsiniz.

sym diğer bahsedilen markalar arasında en seçilebilir olanı. (daha kaliteli yani)

honda today 50 bulursanız değerlendirin. elektrikli de düşünürdüm.

Ben olsam today alırdım. Temizi bütçenizi aşar ama çin malı motorlardan çok daha sağlamdır. Ne yazık ki en yeni 2011 modeli bulunabiliyor.

Sym pahalıdır ama güvenilir. Küba bildiği cin mali çöp.

rks pollo'm var çok seviyorum.

normalleşmedim. Hükümetin elinin değdiği hiçbir veriye güvenmemekle birlikte, -nacizane görüşüme göre- üzerinde oynanmış verilerde dahi günlük koronavirüs vaka sayıları 2 ay öncesiyle aynı. www.worldometers.info

risk grubunda olan ve görüşmek durumunda olduğum insanlar var. tablo böyle devam ettiği sürece de normalleşmeyeceğim.

mekanlara anca sonbaharda falan gideriz herhalde, zaten konser falan da yok.

onun dışında bisikletle dolaşıyoruz ve diğer insanlardan uzak bir şekilde göztepede soluklanıyoruz.

sevdiğim mekanların açık alanları olanlarına gitmeye başladım ufak ufak, zaten hepsi gerekli önlemleri almışlardı. ben artık sorumsuzluk kısmını geçtim. artık herkes sokakta ve bilinçli davranmanın getirdiği hiçbir şey yok. önceden dışarıya zorunluluk olmadıkça çıkılmıyordu, çıkmayarak zorunluluktan çıkanları tehlikeye atmamış olacaktık. şimdi ise herkes dışarıda ve benim çıkıp çıkmamam sadece kendi sağlığımı ilgilendiren bir durum haline dönüştü. mevcut durumda virüse yakalansam bile atlatacağımı düşündüğüm için bundan da korkmuyorum.

ha, yine de her fırsatta çıkıyor değilim. ama bu kadar insanın keyfine göre hareket ettiği durumda artık benim de hayattan keyif almaya başlamam lazımdı, üzgünüm. zaten çok zorlandım bu süreçte ve bu gidişle yazın tamamı riskli geçicek. sonrasında okullar açıldı, sonbahar derken virüs daha etkili olmaya başlayacak. bu kadar insanın umursamadığı durumda 8-9 ayımı eve kapanarak geçiremem. yaptığım da eskisi gibi çıkıp gezmek değil zaten.

sektörden biri olarak daha iyi yorumlarsınız belki, toplum bağışıklığını güçlendirme yöntemi olarak insanların bu virüsü kapacaklarsa da sonbahar, grip sezonu gelmeden kapıp bağışıklık kazanmalarının mantıklı olacağını söyleyenler de var. çünkü ne yakında aşı görünüyor ne de kendi kendine yok olacak; elbet bir gün kapacağız bu mereti. hastane kapasiteleri dolmasın diye bekledik çıkmadık, şimdi de vaka sayısı sıfır olsun diye beklersek daha çok bekleriz gibi geliyor bana.

mesela sinemaya da gitmeyi özledim ama açılsa da gitmem. keza berbere gitmiyorum, evde çözdüm o işi, gitmeye de niyetim yok. bazı riskler alınabilir durumda, bazıları değil; herkesin kendi bilincinde, ihtiyacına göre bunları düşünmesi gerekiyor bence.

gidecek birilerini bulsam kafelerden, avm'den çıkmam valla hiç umrumda değil. çok sıkıldım.

hafta sonu sınava girdim :) sınav günü mekanlar kapalı olduğu için bir saat bekleyip bir mekanda yemek yedim, mekanın tek müşterisi bizdik ve daha önce kimse gelmemişti en azından o gün için o yüzden içim rahat. mekanın açık yerindeydik. avm değil fakat birkaç mağazaya girmek zorunda kaldım. toplu taşımaya hala binemiyorum fakat bunların hepsine özel araçla gidebiliyorsam gidiyorum. yeşillik yerlerde takılıyorum bu arada. bruce +1

Ben normal takılıyordum ama arkadaşlar eve falan geliyordu. Yani biz arkadaşlarla hep takılmaya devam ettik, kasmadık öyle çok fazla. Ama mekana gitmem, hastalıktan değil eski tadı yoktur be gidip napcam.

kadıköy'de normal zamanalrda epey kalabalık olan bir meyhanede çalışanı aradım. hep gittiğimiz bir yerdi, boş ya kimse gelmiyor falan dedi. Ben eğlencesine, başka insanları görmeye, hoplamaya zıplamaya gidiyorum. Başka insan yoksa evin içinde de zıplıyor, sonra sabah alt komşudan özür diliyorum yani :D

Kapalı alanlara mümkün olduğunca gitmemeye çalışıyorum. Bir ihtiyacım varsa online alışverişle hallediyorum. Arkadaşlarımla açık havada parkta oturuyoruz, kendi çayımızı getiriyoruz. Korkuyorum halen. Çoğu insan salış moduna geçti, hızlı bir normalleşme yaşıyoruz bence. O yüzden güven vermiyor bana ortalık:(

mahalledeki kafede açık havada bir iki kez oturduk. markete zaten gidiyorduk. onun dışında evdeyiz hala. spor salonu açıldı ama erteledik.

bazı işlerimi halletmek için gerektiğinde çıkıyorum, halledip dönüyorum.
sosyalleşmiyorum yani, gereklilikten çıkıyorum.
marketlere girmiyorum.
mağazalara da girmiyorum, ihtiyaç olduğunda sadece ufak tefek dükkanlardan alışveriş yapıyorum.
kuaföre falan da gitmiyorum.
çevremdekiler de öyle, sadece mecburiyetten çıkıyorlar.

herhangi bir mekana gitmedim, gitmeyi istesem de henüz gitmemem gerektiğini düşünüyorum.

zaten yaklaşık 15 yıldır home office çalışan biri olduğum için bu süreçte hiç zorlanmadım.
bu yazı böyle geçireceğim gibi görünüyor.
kendime odaklandım, içime döndüm.
o şekilde değerlendiriyorum bu süreci.

işin uzmanı değilim ama sırf gluten içerdiği için yulaf, ruşeym falan tüketmeyi bıraktım.. günlük 150 gr protein, 50 gr karbonhidrat içeren ve yanında sporla başarıyla kilo vermemi sağlayan bir diyeti uygulamaya çalışıyorum.. vücut geliştiren bir arkadaşım da konuyla alakalı destek oluyor..

protein ihtiyacımı füme hindi, haşlanmış tavuk, brokoli, lor peyniri gibi şeylerden karşılıyorum.. başlangıç seviyesi isen günlük protein hesaplarken kilonu 1 ile, orta seviye için 2 ile, profesyonel sporcu isen 3 ile çarpıcan.. konuştuğum her profesyonel bunu veya buna yakın uyguladığını söylüyor.. 150 kilodan başlayıp 90 hedefine koşan ben şuan yukarıdaki besinlerle günlük protein ihtiyacımı karşıladığımı rahatlıkla söyleyebilirim.. çünkü işe yarıyor..

edit: @diffarentiationation hocam protein ihtiyacı brokoliden karşılanmaz diyorsun da bir insan her gün tavuk yiyemez belki.. orada örnek olarak verdim.. brokoliden tek başına almazsın da yumurta ile karıştırıp tavada sotelersin atıyorum.. karşılanmaz evet ama kime göre neye göre.. tek başına brokoli yemekten bahsetmiyoruz..

protein ihtiyacı brokoliden karşılanmaz bilginiz olsun. buğday da yeterli olmaz.

yaşar pastanesi (mado'nun zaten, maraş'ın bir numarası), kervan, mado. maraş'ta kervan ve yaşar bilinir en çok.

T+2 paranin hesabina gececegi sure. Satis yaptiktan sonra iki hun beklemen gerekmiyor. Prnegin bin liralik kagit sattin piyasa aciksa hemen o anda yeni bir alis emri girwbilirsin.

@exlibris tüm paramla al sat yapacağım. para hesabıma geçmeden gün içinde al sat yapabilir miyim bu dediğinize göre? bakiyemde satar satmaz görünecek ama 2 gün sonra çekebileceğim gibi bir şey mi dediğiniz?

@exlibris +1
Banka hesabınıza geçmesine lüzum yok. Anında al sat yapabilirsiniz. Parayı çekmek istiyorum derseniz 2 gün beklemeniz gerek.

evet aynen dogru anlamissin

hesabinda bin liralik kagit vardi diyelim. sattin. yatirim hesabinda bin lira duruyor, hemen bin liralik yeni alis emri girebilirsin, yatirim hesabindaki parayi vadesiz hesabina almak icin t+2 beklemen gerekiyor sadece.

2 gün sifon açık kalmış, 200 tl geldi geçen ay

Şehir neresidir?
İstanbulsa 300 lira
Aydınsa 50 lira mesela

o önemli bir etmen
geçmiş olsun, ev batmadıysa ucuz kurtulmuşunuz

3 saniyede 1 litre aksa, 1 dakikada 20 litre, 1 saatte 1,2 ton, 1 günde 28.8 ton, 4 günde 115 ton yapar. İstanbul için suyun tonu 5 lira gibi bir haber gördüm, doğruysa 575 lira yapar.

2 saniyede 1 litre akarsa da bunun 1.5 katı olan 862 liraya ulaşılır.

istanbulda ev bu arada

Musluk dadikada 15 litre akar dersek 1 saatte aşağı yukarı 1 m3 yapar.96 saat 96 metreküp,düz fiyatı 5 lira civarıydı,500 eder.diğer unsurlar genelde bunu ikiye katlıyor,1000 lira gelir diyebiliriz.

Şu an saatin üzerindeki değere bakın, son faturadaki son okumayı bundan düşün. O günden beri toplam ne kadar su tüketilmiş hesaplarsınız böylece.

Her bölgenin, her binanın, her musluğun basıncı ve debisi aynı değil. Bunun net bir hesabı yok maalesef, elimizde sizin muslukla ve binadaki su bansıncıyla lakalı veri olması lazım doğru hesap için.

Kıyafet. Farklı renk ceket, gömlek gibi.

playstation

madem para fazla, bağış yapın bence bi yere

mutfağa düşkünseniz her türlü küçük mutfak aleti ya da ıvır zıvırı olabilir.
xiaomi mi box, yeelight, philips hue gibi ufak tefek akıllı elektronik şeyler olabilir.
ayakkabı vb. olabilir.

aklıma bunlar geldi.

Tıraş ekipmanı alabilirsiniz. Şayet ustura kullanmayı öğrenirseniz bir daha tıraş bıçağına, jilete filan para vermek zorunda kalmazsınız. Uzun vadede karlı bir seçim olur. Üstelik de bir erkek için oldukça tarz bir kişisel ürün ve aksesuar.

Not : Erkek olduğunuzu varsaydım.

Canon selphy fotoğraf yazıcısı.

beş bijonlu römork poyrası öneririm.
dövme çelik 1,7 ton kapasiteli.
32 serisi konik rulman kullanılmış, gayet güzel.
indirimli fiyatı 325 tl.

bütçe varsa iki tane alın, ucunu 70x70x10'lık kutu profile sokar sanayide kaynattırırsınız. 3,5 tonluk arka dingil olur on numara mal.

(git: www.tarimgaraj.com)

3 tane %7.5 bira dik kafaya.

o içtiğin şey melisa çayı olmadığı için :) ayrıca içtiğin kuşburnu ve bilimum sallama,poşetli çaylar da söylenen şey değil. aromalı su ,çay benzeri ürün.

melissa, papatya çayının etkisi 5 blemedin hadi metobalizman çok yavaş olsun 10 dakika

ondan sonra sittin sene uyuyamazsın. normalde uyuyacaksan bile uyutmaz.

Sallama almadım ki x571 gittim aktardan aldım yaprak şeklinde ,
E napıcaz biz burudur ? ne içmez uyumak için alkol dışında hemsıskohemdelı ?

Büyük bir kupaya tepeleme 1 tatlı kaşığı dolusu rezene çayı. Bana iyi geliyor tavsiye ederim.
Papatya da uyutur diyolar.

nefes egzersizi, uyku öncesi yoga türü gevşeme egzersizleri deneyebilirsiniz.

Bir de rezene ile papatya yı deneyeyim,
Önerin için çok teşekkür ederim phoebe ama bahsettiğin şeylere inanmıyorum.

Virüsten dolayı bitirdiler o olayı. Geçici olarak. Ne zaman tekrar aktif olur belli değil.

@etna yanımdaki arkadaşım görüyordu herkesi, bittiğine emin misin? Başka bir liste miydi acaba o gördüğüm?

evet. bir mekanda kimlerin check-in yaptığı bir süredir görünmüyor.

biriyle ilişkinizi bitirirken, onun artık başkalarıyla birlikte olabileceğini, başkalarına aşık olabileceğini, başkalarını arzulayabileceğini vb. göze almalısınız.
ayrılmanın zor olan kısmı bu zaten.
sizi unutmak için ertesi gün de biriyle yatabilir, bunu kabul edemiyorsanız ayrılmamalısınız.
kabul edemiyorsanız ayrılığa hazır değilsiniz demektir.

açıkça iki kişiyle daha yattığını söylememesine şaşırmadım açıkçası.
siz de ısrar etmişsiniz, belki söylerse kafaya takacağınızı hissetti ve söylemedi.
madem önemi yok, o zaman neden kurcalıyorsunuz?
kaldıramayacaksanız, tam açıklıkla başa çıkamayacaksanız kurcalamayacaksınız.
kurcalıyorsanız da, duyduklarınız yüzünden bırakmayacaksınız.
çünkü günün sonunda özleyip geri dönmüşsünüz.
arada bir kişi olsa ne olur, on kişi olsa ne olur?

ki bana göre her şeyi detaylı konuşup yüz göz olmaya da gerek yok aslında.

bitirmeniz karakter açısından doğru olmamış bence.
özlüyorsanız, birlikte olmak istiyorsanız ve karşınızdaki de bunu istiyorsa, artık bunun pazarlığı olmamalı.
sizinki gibi bir durumda bunu normal bir "yalan" olarak göremiyorum açıkçası.
doğru olan durumu olduğu gibi kabullenip kurcalamadan devam etmekti belli ki.

kaldı ki, bazen insan birini unutamadığını ya da onu hâlâ sevdiğini başkalarıyla birlikte olunca, zaman içinde de anlayabiliyor.
yargılayamayacağınız bir noktadasınız yani.

İkisi de.Yatmasını bir şekilde görmezden gelirsin fakat yalan söylemesi hoş değil.Doğrusunu yapmışsın ben de bitirirdim.Devam

Bişey söylemek zorunda olmadığı bir konuda yalan soylemek zorunda birakmissin. Bitirmek doğrusu.

sizin kafaya takacağınızı bildiği için yalan söylemiş, insanlık etmiş. bunu ilişki esnasında söylenmiş bir yalan veya ihanet gibi görmemek lazım.

başkasıyla birlikte olma durumuna da şöyle bakın. bu süreçte karşınıza atıyorum 6 tane şahane fırsat çıksa, bunları kaçırır mıydınız? o karşısına çıkan fırsatları değerlendirdi diye niye kabahatli olsun?

Elorelia +1

Ek olarak birisiyle bitiriyorsan bitmiştir daha geri dönüşü olmuyor

Bitmiş.

Bence yalan soylemesi yüzünden olmuş. Çünkü sen şimdi devamli kafanda “o benim arkadasim yok oyle bir sey” diyen nişanlını “ya varsa” diye kurup duracaksın.

Ayri olduğunuz dönemle ilgili bence de tutarsız davranmışsın. Ama asıl sorun diğer kısımda, yani kendi içinde. Bitirmek en sağlıklısı...

Hala özlemeniz gayet normal, burada bir sıkıntı yok bence ama.. Ama olur da tekrardan bir araya gelme ihtimaliniz oluşur, işte o zaman ileride yine bu duyurunun bir benzerini açacağınızı aklınızdan çıkarmayın. Bu sefer akıllı olun bari :)

Bir de yine bazı kişiler duyuruda karşı tarafı zorlamışsınız da, o da yalan söylemiş 1 kişi diye size laf söylemiş. Ahahaha şaka gibi. Aynen aynen. Yalan söylemezdi ama @spina zorlamıştır. Kesin ya :D

Haklısın hem yalan hem yalan söylediği yalan üzmüş seni belki senleykende saçmalama dediği kişilerle beraber oluyordu içini kemirecek bir soru

Kendi profilini gizlemiş olabilir, fotoyu kaldırmış olabilir, bağlantınız yoksa sizi engellemiş olabilir, bağlantınız varsa çıkarmış olabilir. Hala 1 yazıyor mu yanında?

@himmet bağlantıdayız hala, profilini görüyorum.profil fotosu aynı duruyor. mesajımdan sonra profilini gizleyecek birine pek benzemiyor holding'in yönetim kurulunda.

hangi yanında 1 yazıyor mu? profilinde isminin yanında 1st yazıyor, o mu?

şu: prnt.sc

1st yazıyor bende 1. değil. ne anlama geliyor?

Bağlantılarından çıkarmamış. Profilinde fotosunu görüp mesajlarda görmemen ilginç. Sebebini bilemedim vallah.

1st, first. Yani doğrudan bağlantın olduğunu gösteriyor. 2nd ya da 2. yazsa idi ortak bir bağlantınız var demek olacaktı.

1st ya da 1 yazması farklı platform ya da farklı ekran çözünürlüğü ile ilgili olabilir.

@birsey valla ben onu şirkette 1. derecede önemli gibi bir şey sanıyordum çok iyiymiş :D

ben bu adamların profiline sürekli girip bakıyorum, bunlara sürekli benim baktığımın bildirimi gider mi?

Premium sa görür.
Değilse, eğer sen sana bakanları görebiliyorsan onlar da seni gorebilir. Gizlilik ayarlarında var bu

yok.

varım 40cl ayrıca alkol oranı düşük. o yüzden ucuz. en ucuz bira efes malt şişe.

40 degil 45 cl varim. efes malt'tan ucuz bu haliyle de.

Varım 45 cl imiş şimdi baktım. En mantıklısı efes malt gibi o zaman alkol oranına bakarsak.

Migrosta 1 litrelik %4 biralar var ama 18 lira marmara ve skol. Ne mantıkla o fiyata satıyorlar onları onu da anlamadım.

yukaridaki mantikta %5 alkolu 10 liraya almakla %7.5'u 15 liraya almak ayni sey. o halde efes xtra & tuborg red malt'tan ucuz. (ki degil) f/p ayri, ucuzluk ayri sey arkadaslar.

sorunun tek cevabi: "varim diyor"

Şu an varım içiyorum hafta içi ucuz diye migrostan almıştım. Hiç tavsiye etmiyorum şekerli su gibi.

bizim tekelci kampanya mı yapmış nedir bilmiom ama, cumartesi 5 tane bira almıştım 6 tane alırsan 10,50 tl dedi. ( tuborg gold şişe)

Ne tür problemler olduğuna bağlı.

Doktorunuz dışında hiç kimsenin cevap veremeyeceği bir soru sormuşsunuz.

bu soruya doktorun verdiği cevaba bile güvenme.

3-4 doktora, 3-4 fizyoterapiste, 3-4 tane de çok iyi spor hocasına sor.

geri çekebilirsin

@jelly nasıl?

www.linkedin.com

Direkt Türkçe karşılığı yok bence bunun. İdari işler direktörü denebilir ama idari işler diyince eften püften şeylerle ilgilenmek de dahil olabiliyor şirkete göre. Direktörlük seviyesinde bir pozisyon varsa çok da eften püften değildir diye tahmin ediyorum.

Adamın ne iş yaptığını hangi sektörde olduğunu vs az çok biliyorsundur, oradan bişeyler üretirsin. En kötü genel idare/yönetim direktörü dersin, tam karşılamaz ama yanlış bi anlam da çıkmaz.

tekstil holding'i şirket, işe alımda etkisi ne olur merak ediyorum.

İdari işler Direktörü +1
HR dahil müdürler ona bağlı olabilir.

banyoya girince kesele. çıkınca nemlendirici krem sür.

shaving balm denedin mi? (after shave degil)

Kaliteli bir after shave alabilirsiniz bu durumlar için (losyon değil de balsam tercih edin): cella, proraso gibi markaların ürünlerine bakabilirsiniz.

Ayrıca tıraştan sonra iritasyonu almak için şap da kullanabilirsiniz (sürülen şap, bildiğimiz şapla alakası yok). Sonrasında üzerine balsam sürersiniz.

Valla tıraş olmadığımdan hiç öyle balsam vs de yok. 2 tane tıraş köpüğü vardı birinin son kullanım tarihi 2010’da bitmiş diğer de 2 ay önce :’) onunla tıraş oldum. Eskiden vardı da atılmış herhalde. Tıraş sonrası da eski usül vurdum limon kolonyasını yüzüme geçtim :)

%99 kötü tıraştan dolayı yüzünüz o halde, yoksa uzun sakalın kesilmesi -eğer doğru kesilirse- bu iritasyona sebebiyet vermez.

Mesela limon kolonyası asla yüze sürülmez, alkol oranı çok yüksek, nemlendirme/besleme/ uzun süreli yatıştırıcılık 0.

Kalitesiz köpük yüzde tahrişe sebep olur vs.

güç seçeneklerinde yüksek performansı seçtiğinize eminsiniz değil mi ?, gerçi öyle olmasa %100 olduğunda da performans düşer. Hep mi böyle idi ?, belki şarj aletinde sıkıntı var.

Laptop marka modeli ile googlelayın.

edit: 100% değilken, şarj aletinin sağladığı akım/voltaj hem şarj etmeye hem de donanımın istediği gücü karşılamaya yetmiyor gibi.

Marka model nedir?

güç seçenekleriyle alakalı.
şarj ile oyun oynamayın. prize takılı olsun mutlaka.

aslında mümkünse hep şarjda çalışmak lazım.

Pil seçeneklerini iyice kurcala. Cİhazdan cihaza farkettiği için doğrudan yardımcı olamam ancak çözülebilir bir sorun bu.

marka ve model: Monster Tulpar V14.1
şarjda kullanıyorum genelde ama şu sıralar aile üyelerimden bazıları alıp gidiyor ve geri getirdiklerinde şarjı biraz düşmüş oluyor. takıyorum şarja ve oyun açıyorum fakat dps çok düşük. %100 olunca tekrar iyi performans almaya başlıyorum.
internette birkaç yazı okudum buna dair ve yazılanları yaptım ama pek bir işe yaramadı

%100'ün altına düşünce işlemcinin çalışma kapasitesini düşürmesiyle ilgili bir ayar vardır. Bütün güç, pil, sistem ayarlarını kurcalayın.

duştan önce saçına sürüp beklet biraz. atmayın yazıktır kullanılır.

4 5 yıllık olmuşsa pekte bişey beklememek lazım.

Kapıları yağlayabilirsiniz belki, ya da gıcırdayan evdeki diğer şeyler.

Firefox. Eklenti desteği ile reklam görmüyorum hiç.

Android'de opera'dan başkasını tanımam. Reklam derdi de yok, mis gibi. Chrome reklamdan geçilmiyor.

Brave

Hem PC'de hem de Androidde uzuuun yıllardır Opera kullanıyorum. İkisinde de çok memnunum

(bkz: Opera touch)
normal mobil opera browserdan farklı bu. Reklam engelleyicisi, alttaki küçük buton ile hızlı dolaşım vb. güzellikleri var. Sanırım diğerinde vpn var bunda yok ama, mobilde ihtiyacım olmadığı için kullanmadım.

kesinlikle opera

Vpn dark mode adblock için opera