E-10 ya da havabüs ile gidebilirsiniz

Gece 12 den sonra var mı acaba?

sabaha kadar var. sitelerinden kalkış saatlerine bakabilirsiniz.

e-5'ten geçen bir otobüs hattı var, iett'den bakarsınız. ünalan'a gidiyor. hatta varış istasyonu orası olabilir.

en en ennnn kötü ihitmalle herhangi bir kadıköy otobüsüne binersiniz, kadıköydenden de söğütlüçeşmeye giden bi otobüs bulursunuz.

bir de kadıköye gitme seçeneği için aklınızda olsun; havabüs mü ne işte saw'a giden özel otobüslerde istanbul kart geçiyormuş, aylık öğrenciniz varsa falan fyi.

Cekimden sonra antibiyotik vermedi mi dr ? Emzirdiginizden dolayi mi vermedi ya da ?

Verdi hocam, largopen verdi. Penisilin.

Yl akademi dışında istihdam vermiyor. Akademide kadro için hoca desteği lazım. Ales falan çok önemli değil. Dilden 90 alan adamı vardır. 90 barajı koyar giremezsin vb.

Sosyal bilimlerde yüksek lisans size iş imkanı sağlamaz. Akademide ilerlemek gibi bir hedefiniz varsa da en çok ilginiZi çeken alanda ilerlemelisiniz.

İngiliz Dili ve edebiyatı ylisans dediklerinden odogu tarihi ve siy ils doktora oneririm

Bir de memur olduğunuz için size kadro vermeleri imkansıza yakın. İşsiz olup hocaların kapısının önünde yatan var.

Aslında olaya sadece iş olarak bakmıyorum. Bu yüzden de Ortadoğu mantıklı geliyor. Ortadoğu mezuniyeti ile güzel bir Farsça eğitimini birleştirebilirsem önüm bir çok alanda açılır diye düşünüyorum.

Bence de simdilik yuksek lisans yapmayip ingilizce ogrenin, her turlu gerekecek. Is de birakmayin su ortamda. Zaten butun isler sikici.

siz bilgi üniversitesi tarih bölümü mezun değil misiniz? uzun süre işsizlikten sonra güç bela kpss ile memuriyete geçmiştiniz. rahat battı herhalde.

yanlış anlamazsan birşey diyeceğim -bunu ailesinde pek çok akademisyen olan ve kendisi de bir müddet akademide kalmak için uğraşmış biri olarak söylüyorum-

öncelikle, biri uluslarası ilişkilerde diğeri siyasalda prof olan teyzelerim var, yemin ediyorum bıkmış durumdalar. bir kere şu anki siyasal durum nedeniyle, her ne kadar siyasetle ders dışında ilişkileri olmasa ve objektif ders anlatabilme yetenekleri nedeniyle hem öğrenciler hem de diğer akademisyen arkadaşları tarafından seviliyor olsalar da, ders anlatamıyorlar çünkü yakın dönem türkiye tarihi olsun, osmanlı tarihi olsun vs vs anlatmaya başladıkları anda sınıftaki """"öğrencilerden bazıları"""" alakasız yerlere şikayet edebiliyorlar. gerçi ikisinin de başına öyle birşey gelmedi çok şükür ama diğer arkadaşları bunu yaşadı. senin de bölümün tarih olduğu için söylüyorum, akademisyenlik düşünüyorsan bunu da düşün. bu cepte.

ikincisi, diğer duyuru sakinlerinin de dediği gibi, akademik kadro bulmak yerine taksim'de gündüz vakti bir tinercinin sürdüğü unicorn'u görme ihtimalin daha fazla -boynuzu simli pembe, kuyruğu da gökkuşağı rengi olanlardan hatta- (-_-) yani ben akademik kadronun nispeten daha çok bulunabildiği -çünkü mezunları özel sektörde daha rahat iş bulabiliyor- bir alan olan mühendislikten çıktım ki gene bizim bölümün mezunları bile çok rahat iş bulamıyor aslında özel sektörde ama, onu da belirteyim, lakin kaç sene tırmaladım kadro diye, nope, nada, yok yani kadro madro. anadolu'daki üniversitelere giderim dersen olur, ama cevaplardan okuduğuma göre bilgi mezunusun, bahsettiğin okullardan da istanbul'da yaşamaya devam ettiğini anlıyorum, anadolu'da küçük bir şehirde yaşayabilir misin? çünkü akademik kariyere devam etmek isteyen insanlar, özellikle de büyük şehirlerden ya da yakın yerlerdeki üniversitelerden mezun oldularsa, anadolu'da yine büyük şehirleri ya da sahil şeridini falan tercih ediyor, ege, akdeniz gibi. bak karadeniz bile demedim, ege - akdeniz dedim sadece. yani anadolu'da küçük bir şehirde yaşaman ve çalışman gerekebilir, bunu yapabilir misin?

üç, diyelim ki akademik yaşantı istiyorum, bana ne, dedin. sen çıktığın bölüm itibariyle aslında bilim insanısın. yani ünvan ve meslek sahibi olunan bir bölümden çıkmadın. ben mühendislik bitirdim mühendis ünvanı aldım -ha ne işine yarıyor dersen, hiç- ama iş bulurken mühendis aranır, tarihçi ise meeehhh, belki. tarih öğretmeni desen anlarım. ha formasyon alıp tarih öğretmeni olucam dersen o olur bak, ama öğretmen olursun, tarihçi ünvanı ile iş bulman imkansıza yakın. şimdi ben böyle dedim diye bana kızma, teyzelerim hep der bunu "uli ya da siyasaldan çıkınca meslek sahibi olmazsın" diye. bir de bu sadece sözel bölümler için değil, sayısalda da temel bilimler için geçerli olabiliyor, gerçi kimyager, biyolog yine bu ünvanlarla iş buluyor, ama fizikçi, matematikçi deyince aklına direkt öğretmen geliyor, dimi? bu ünvanlarla iş arayan olmaz misal. yani bu durumu da cebimize atıyoruz.

dört, akademiye devam için tekrar şunu diyeyim, hoca desteği lazım demiş orangeyellow, bazen o bile yetmez. hocanın ayağını kaydırırverirler sen de ortada kalırsın. en üst düzeyden torpil falan gerekebilir. bunu da çamur atmak için demiyorum, çok gördüm, duydum, yaşadım bu tür olayları, oluyor bunlar. hocanın desteği olsa bile, biri gelir hocanın aklını çeler, kadroyu elinden kapar, o da bir ihtimal misal.

beş, türkiye'de akademik kariyer yapılmaz. bak ben canlı kanıtıyım. ilk doktora yaptığım üniversiteden hocaların saçma sapan davranışları yüzünden ayrıldım, ikinci defa doktoraya başladım, tezim kaldı duruyor. hocalar ayrı çılgın, asistanlar ayrı çılgın, herkeste ful aksesuar ego. böyle bir tane çakasım geliyor bazen o asistanlara, çocuğum yaşında falan halbuki. ben de kaç sene asistanlık yaptım, bir kere şöyle saçmalamadım. ek olarak zaten eğitim sistemi bitmiş durumda, sen evde zevkine ders kitaplarını alıp okusan, daha çok geliştirirsin kendini emin ol. doğru düzgün ders anlatan hatta derse giren hoca kalmadı -yale fizik mezunu bir hocam vardı, 75 dk'lık dersin son 30 dakikası gelir, onda da goy goy yapardı misal (-_-) bu sadece bir örnek-

şimdi yazdığın bölümlere bakarsan, orta doğu hep karmaşık olduğu için bahsettiğin iyi farsça ile akademik işine yarar ama iş olarak da yarasın diyorsan, evet diplomatlık vs anlamında işine yarayabilir ama o tür pozisyonlar için de yine torpil gerekecektir sanıyorum. yine de bunu teyzelerime sorarım, belki fikir verirler.

atatürk ilkeleri ve inkilap tarihi, öğretmen olursan işine yarar belki de, öğretmen olmak için yüksek lisansa gerek olduğunu sanmıyorum yav? yani ailemin büyük bir kısmı öğretmen, çevremdeki çoğu insan da öğretmen, yl yapan duymadım, görmedim, bilmiyorum. ama temel bilimler bitirip de -matematik ve fizik gibi- formasyon alarak öğretmen olanlar var. ki öğretmen atamaları da nanay zaten. hele de tarih öğretmeni. o yüzden bunu pas geç bence.

yakın çağ tarihi bana aralarında en gereksizi geldi, yalnız ben böyle ahkam keserken şunu da diyeyim, tarihçi değilim gördüğün üzere XD buraya kadar boşuna mı okuttun beni, dersen, hayır tabi ki de, fikir vermesi için okuttum :D (tamam kızma :) )

ben senin yerinde olsam, ki bir arkadaş daha yazmış, kpss'ye tekrar girebilirim. eğer illa tarihçi alıncaksa müze vb gibi yerlere alınıyor olabilir. ibb'de çok değişik atılımlar oluyor, belki orada direkt tarih alanında bir iş olabilir. yani daha egzantrik yerlere bakabilirsin seni mutlu edecek. ek olarak işinden çok sıkıldın ve tarih de istemezsen, başka alanda yüksek lisans yaparak yeni bir iş koluna geçebilirsin. mesela rus dili ve edebiyatı okuyup insan kaynakları yl'ı yapıp ik'cı olan tanıyorum. yani illa iş değiştirmek istiyorsan diye dedim.

bu arada yökdil puanın cidden düşük, ingilizcenin bizzat kendisine eğilmesen bile, yökdil'e eğiebilirsin diye düşünüyorum. yökdil zaten ingilizce ölçen bir sınav falan değil, bir hafta birşeylere baksan en az 80 alırsın bence. 60 alabildiğine göre bir temelin var demektir, oradan yürüyebilirsin. -ki böyle dediğime bakma, ne iyi ingilizcesi olan adamlar var yökdil'den çakıyorlar, iki lafı türkçe olarak bile bir araya getiremeyenler geçiyor. yökdil taktik gerektiren sınavlardan biri de ondan diyorum bir hafta çalışsan yeter diye- ha hiç çalışmadan da çok iyi alabilirsin ama gramer ve kelime bilgisi gibi şeyler ölçtüğü için çalışma yöntemi farklı.

edit: yuh wall of text yazmışım. okumazsan anlarım :/

2 seçenek var:

-Doktora lens reçetesi de yazdirmak.
-Receteyi, reçeteye uygun lensi bulabilmeleri icin gözlükçülere/lenscilere vermek. Lensmarket.com gibi sitelere recetenizi gönderirseniz yardimci oluyorlar mesela ama ben olsam 1. seçeneği tercih ederdim.

Doktora lens reçetesi yazdırdım zaten. Lens reçetesi bu.

Yalan değerli arkadaşım hiçbir kaynağı yok

turknet belli bir meblağa kadar cayma bedelini karşılıyor(sen ttnete ödüyorsun sonra faturayı turknete gönderiyorsun onlar aylık olarak faturandan düşüyor). zaten taahhüt bitmek üzere olduğu için cayma bedeli de 1 aylık indirimsiz ücret olabilir en fazla. o olaydan faydalanabilirsin.

Sen bitmeden turknete başvur. Onlar hallediyor devir işlemlerini, ttneti kapatma işini falan. Sana gönderdikleri evrakta TTNet iptal sözleşmesi de oluyor. Turknete yetki veriyorum tarzı bi kağıda imza atıyorsun. Sen ara ve hallet sadece

telekom'u arayıp cayma bedeli ne kadar sorun. eğer 120 tl ve altındaysa direkt geçiş yapın turknete.

eğer telekom'u iptal edip sonra başvurursanız işler daha da boka sarıyor.

3-4 gün kala başvur, sakın ttnet'i kendin iptal etme. turknet işi çözer.

İsterse 500 lira çıksın geçin kurtulun başka çaresi yok soygundan kurtulmanın.

Benim sözleşmemde bi de ev sigortası yapmışlar haberim olmadan 320 lira da onun cayma bedeli çıktı. Böyle bişey olursa tüketici hakem heyeti de seçenekleriniz arasında bulunsun.

Ayın yirmisinde türknet ile işlemleri başlatın ve evrakları kargolayın, 21 en kötü 22 Ekimde kargo türknete gitmiş olur.

Geçiş işlemi de 23 veya 24 Ekimde hallolur, bir iki gün erken olursa da cüzzi bir cayma bedeli çıkar belki de çıkmaz. Onu da Türknet ödüyor, ya da bir iki gün geç geçiş olsa da çıkacak fatura çerez parası olur.

sen hiçbir şey ile muhattap olma.
diğer arkadşaların da dediği gibi turknet her şeyi hallediyor.
gerekli bütün evrakları gönderecektir tutk.net.

eksisozluk.com

Ekşisözlük Galatasaray grubuna ulaşmaya çalış

caesar iii olabilir mi

@freebird çok benziyor çoğu şey canlandı gözümde ama heh işte bu diyemedim, başka buna benzer ne vardı acaba?

civilization mı?

stronghold crusader ile caesar 3'ü karıştırmıyorsunuz değil mi?

google'da caesar 3 game diye aratınca altta kullanıcıların yaptığı diğer aramalar çıkıyor bi onlara bak istersen, bulursan buraya da yaz :)

@nothing yok bu değil kesin

@mistread stronghol da değil baktım youtubedan, galiba caesar 3 tü. baya bi şey anımsadım çünkü

@freebird

onedio.com

şunu okudum da kesin emin oldum cesar 3 olduğunu tarihler de tutuyor, çok teşekkürler.

simcity 2000?

ben de sezar demeye gelmiştim. güzel bir oyun idi.

caesar iii'ün yapımcılarının yaptığı antik yunanda geçen "zeus" isimli oyundan bahsediyor olmalısın. bu oyunun mısır da geçen versiyonu pharaoh, roma'da geçeni caesar 3, yunan'da geçeninin adı zeus idi. zeus: master of olympus:

www.google.com

Pharoah olabilir.

son kararım; ceaser olsa en kötü kesinlikle isimden tanırdım.

@panamera pharoah ismini okuduğum an heh lan tamam dedim, youtube da izledim oyun direkt canlandı gözümde.

gerçi zeus'a da baktım grafik görsel olarak birbirlerine çok benziyorlar ama kesinlikle isminden dolayı pharoah.

indirip tekrar oynayacam herkese teşekkürler.

hayır

niye bunu soruyorsun?

Geceden tiyatroda uyuyanlara oyunda bir rol bile veriyorlarmış hatta.

zor bence. güvenlik uyanır mevzuya.

bir ihtimal gelmeyen birinin yerine alabilirler sizi.

yıllaaar yıllar önce, hala unutamadığım birisiyle böyle bir tiyatro oyununa girmiştik biz. çok istiyorduk gitmeyi ama bilet kalmamıştı. oyunun başlamasına 10 dk falan kala gişeye gidip bilet istemiştik. parasını da vermiştik gerçi. ama ikinci sıradan izlemiştik.

ozel bir kurumsa tiyatronun yapilacagi yer (konferans salonu-cafe-bar vs) almayabilirler buyuk ihtimalle.

ama surekli tiyatro oyunlarinin sergilendigi bir tiyatro salonuysa kapilar kapanmadan hemen once alirlar. (ki bu tarz yerlerde kapi kapandi mi perde bitene kadar asla acilmaz zaten. biraz da o sebeple alirlar)

philips multigroom 5740 var bende oldukça memnunum

philips one blade

Moser 1591 - 1871 Saç Sakal Kesme Makinesi Seti , alman malı biraz tuzludur ama ferrarisi bu kuaför zımbırtılarında. Yakınınızdaki kuaför toptancısına gitseniz çok yardımcı olurlar aslında.

O moserlarla pek ince is olmuypr bildigim kadariyla. Iyi kesiyordur ama ince işlere gelmiyor sanirim.

Bütçe belirtmediğiniz için o modeli yazdım yoksa benim diyen erkek kuaförü içlerinin yağı erisede alıp koyamaz o seti dükkanına. Moser tamamen profesyonel ihtiyaçlar içindir yani ince kalın enli boylu her işi çookk uzun süre yapar. Evet kozmetikçiyim :)

benim de sakallarım farklı yönlere uzuyor. o yüzden hiçbir traş makinesi derdime derman olmadı.

benim de görünmüyor

1.

Yaz beni abi

3-istanbul içiyse

Beni de yaz :D

ankaraya gelen olursa da iki bira benden çalışır

6.siradan listede yerimi alayim. Kontejyan sinirina takilmadim dikkatini simdiden cekerim.

istanbulsa beni de yaz hocam bi biranı içerim.

istanbul

Sana da ben ismarlarim.

10

Reis istanbul u kaybetmiş gibi konuştu lan sanki. Gelirse viski ısmarlıyorum beyler. Sabah olmayacakmış gibi takılalım.

Yesss ben de

Oy verdiğim muhtar bile kazanmış lan sdajıodjas

3 gün 3 gece takılalım :DDD

ankarada ol lütfen

Evet napıyoruz beyler? adjıosajıod :DDDDDD

Evet. Sözümüz söz. Günü belirleyelim.

haftasonları uyar bana dostum.

Hortlatıyorum.

Yaz beni gerçi ben kendi biramı alırım ama maksat farlı ortam olsun ya.

Katlanır ve elektrikli bakın bence. Kafa karıştırmaya devam.

Hidrolik disk fren işine sakın girme. Gerek yok. Standart v fren fazla fazla yeterli. Kadro kesinlikle alüminyum olmalı. Carraro 224 var bende, tavsiye ederim.
Ön amortisörlerin çoğu kitlenebilir cinsten oluyor. Taşlı yerlerde açıp, düz yolda kitliyorum.

Bir de jant ebati kadro boyu önemli. Arkadaşın ic bacak boyunu ölçüp internetten kendisine uygun jant ve kadro boyuna baksın.

Ne hidrolik freni yau, kontrapedal var bende. Bisiklet şu; www.cykelkraft.se

Yol bisikleti falan son derece gereksiz günde 15-20 dk kullanmaya. Kasma bu kadar al bir ladybike şehir bisikleti, sepetli. Göbekten 3 vitesli kontrapedal al ben her gün bunla işe gidiyorum. 3 km ötede benim iş yeri de. 5 dk sürüyor en fazla. Selesi yumuşak, sepeti var pizza alınca markete gidince falan rahatlık. İnmesi binmesi kolay. Hızlı da gidiyor namussuz. Freni de çok rahat. Öyle el freni falan gerek yok.

183 boy, 102 kg'lik irice bir vatandaşım. konfor çok önemlidir, kıçım çok çabuk ağrır. yolum çok kaliteli değil, yer yer kaldırım inmeli çıkmalı vs olacak.

Hidrolik frene gerek yok + 1. Hatta bence kilitli maşa bile gereksiz ağırlık dağda bayırda sürülmeyecekse.
Şu duyuruda sıfırı 2000 civarina kadar olan bisikletlerden şehir icin en hafif ve geometrisi düzgünleri paylaşmıştım: www.eksiduyuru.com
Fikir edinirsiniz.

3 yıldır belirli aralıklarla işe bisikletle gidiyorum. V fren, hiçbir eksikliğini hissetmedim. Lastikler alabildiğine ince faydasını gördüm.

lastikler olabildiğince ince +1
hidrolik fren ne amk +1
olabildiğince hafif olsun amasör falan ağırlık yapar.
ama ufak kaldırımdan inme çıkma biraz popoyu acıtır söyliyim ayağa kalkarsınız kaldırımdan inerken.
seleye çok para vermeyin decatlondan alırsınız yastık gibi bir şey.

hd frenin farkını yağmurda çamurda bayır aşağı inerken anlarsın ancak.onların olayı o. ama durma mesafesini kısalttığı da bir gerçek, agresif sürüş tarzı varsa faydası elbette fazla.
4km çok kısa bir mesafe. ucuz bir şehir bisikleti al geç ikinci el. 15 kg dan fazla olmasın dışarıya koyarsan çalınıyor meretler. 1000 tl den fazla verilmez bence senin durumunda. bisiklet bi kaç yıllık olsun yeterli.

ikinci el alacaksan kadro boyuna dikkat et.

ilanda 2017-2017 yazıyor

Kurs haftanın 5 günü akşam 18:00-21:30 arası yapılıyor. Cumartesi 09:00-16:00 arası olup yaklaşık 3 haftada bitmektedir. Yarın başlıyor kurs.

Valla bu güvercinler ilginç yaratıklar. Sanırım, güçsüz olduklarına inandıkları yavruyu ölüme terkediyorlar. Bizim balkona yuva yapan bir tanesi,daha uçmak için çok küçük olan yavruyu aşağı itti, hayvancağız öldü. Biz de bu hain anneye sinirlenip, yuvalarını kaldırdık. 3-4 gün sonra, bu evlat katili güvercin, balkonun başka bir köşesine, kocasıyla birlikte yerleşip, yeni yavru yapma çabasına girişti. Tabii, izin vermedik.

Sonuç olarak, annesi gelmiyordur. Bence siz besleseniz iyi olur. Suyla ekmek için yumuşatıp, büyük bir şırıngayla verebilirsiniz belki.

durun! ekmek falan olmaz yavru güvercine. aşağı yukarı 3 aydır ben de terk edilmiş bir yavru güvercin besliyorum. taze taze anlatayım ne yapılacağını.

arı marka bebek maması+galeta unu+mısır unu üçünü eşit oranda karıştırın. suyla güzel bir kıvama getirin. güvercine şırıngayla günde 5-6 kez verin. miktar olarak tamamen deneme yanılma, kuşun kursağının büyüklüğüyle alakalı. korkmayın kursak esnektir ama 5-6 ml civarı olursa idealdir diye düşünüyorum. kursak dolmazsa arttırın. 1-2 ml'de su verin.

bu şekilde en az 2 ay beslenmesi lazım. sonra yavaş yavaş yeme alıştırırsınız. kafanıza bir şey takılırsa özelden mesaj atın, seve seve cevaplarım sorularınızı.

ha bir de açıkta bırakmayın, karga veya martı kapabilir.

kolay gelsin.

hayır ösym kılavuzunda bununla ilgili bir madde var.

kayıt yaptırma hakkına sahipsiniz fakat teciliniz bittiğinde lisans dolayısıyla uzamayacak.

tecilim uzamasın önemli değil. kaydolmam lazım, tecilim zaten var ve bedelli yapacağım.

evet okuyabilirsiniz, herhangi bir problem olmuyor. en az 20-30 arkadaşım bu sekilde üniversite okuyor

Boğaziçi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı

Boğaziçi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı

Bu yaştan sonra Edebiyat bitince ne olur? Tarihle birleşince ne çıkar ortaya, adliyeden istifa edecek ortamı bulabilir miyim? Evli barklı adamım, ev geçindiriyorum :)

Ve en önemlisi devam zorunluluğu...

boğaziçi türk dili ya da okul öncesi derim ama boğaziçinde hangi bölüm olursa olsun derslere devam etmeden mezun olmak imkansız gibi. 1-2 hoca insiyatif gösterse de 4-5 sene öyle geçmez. bir de edebiyat da olsa zorlu bir ingilizce hazırlık dönemi olacaktır ve yine ciddi devam şart.

ahmet yesevi uzaktan öğretim kazakistan'a gitmeye gerek yok.

x dili ve edebiyatı bölümleri öğretmen olarak atanabiliyor mu? formasyon alması gerekiyorsa bir de onunla uğraşacaksın. ek olarak formasyon hala veriliyor mu? bir ara kalkmıştı yada kaldırılacak diye bir muhabbetler vardı öyle hatırlıyorum. istersen önce bunu araştır, eğer yoksa boşuna girip masraf ve vakit kaybı olmasın.

bir uyarı daha özel sektörü düşünerek bölüm yazma. 30 undan sonra öyle kolay kolay yüzüne bakmıyorlar.

meb'de öğretmen olmak istiyorsanız ingilizce en avantajlısı gibi diğer taraftan özel sektör için Boğaziçi sözcüğünün geçmesi yeterli oluyor bir dolu yerde ama o yaşlarda junior muamelesi görmek hoşunuza gider mi bilmiyorum. Akademi için yine Boğaziçi ama ortalamanızın da 3.0 üstü olması lazım, bu da okulu ciddiye almanız gerektiği anlamına gelir; ha bir de akademisyenlik öyle hemen olmuyor, yükseği, doktorası en az 7-8 yıl, 40'lı yaşlarda araştırma görevlisi olmayı dert etmemelisiniz bu idealde.

formasyonum var benim.

okumayın demiyorum ama çok gereksiz. her şey zamanında. 30 yaşında üniversiteye başlamak bana göre sadece bir iki bölüm için uygun olabilir: hukuk, oyunculuk(bu alanda kariyer için okul şart değil zaten bu kişi çalışmaya başlamıştır ama eğitim de alıp prof çalışmak istiyordur. var böyle tipler new york oyunculuk okuluna filan gidenler), belki mimarlık ama onu da bilemedim. yürütebilen olursa 6 seneyi tıp olabilir. o da iş garantisi olduğundan. ama çok zor yine de.

devlet okulunda öğretmenlik düşünüyorsanız aöf'den tde okuyun. o arada çalışmaya devam edersiniz. bakın boğaziçini kazanacak olmak çok güzel bişey ama ben de çocukken akülü araba istiyordum. şimdi 26 yaşındayım istersem alırım akülü araba yine çok güzel ama bana olmaz artık. ben gerçek bir alfa romeo bakıyorum.

yaşınıza uygun bir hayat yaşayın.

yeseviyi geç. orası çöp.

Türk dili edebiyatını sadece okumuş olmak için okursun.

Bence ya marmara ilahiyat ya da boğaziçi okul öncesi. Bu iki bölümden de parayi vuramazsın ancak ilahiyatta çabuk atanırsın.

@gezegen olan pluton araştırma görevlisi alımlarında yaş sınırı 35. 35 yaşın üstünde ar. gör almıyorlar. yani bitirir bitirmez alese girip tezli yüksek lisansa yazılması ve açık bir kadro bulması gerek, çok zor.

Amacın ogretmen olmaksa ve formasyonun zaten varsa acik ogretimden turk dili ve edebiyati okumayi düşünebilirsin belki. Amacin akademisyenlik değilse bogazicine gitmenin geregi yok hem çalışıp hem acikogretim okuyabilirin

Hangi belediyeye bağlıysanız veteriner işlerini arayın, gelip ilgilenirler.

ya bir de bu kuş hasta mı yoksa cinsi mu onu da çözemedim. belediyeler kanatlıları almıyor. kedi köpek odaklılar daha çok.

@dergus ilgileniyorlar, ben de kumru yavrusunu vermiştim tedavi için.

Arkadaşlar İBB 153 ve Bakırköy Belediyesi almadı. Sadece kedi ve köpek alıyoruz dediler. Orman ve su işlerine yönlendirdiler. Orman ve su işleri de tamam alacağız dedi ve gelip almadı. Adamlar gelene kadar kuş ölecek diye korkuyorum.

Balon güvercini diye bir tür var. Bu kuş balon güvercini olmasın? Google'a yazın bi.

balon güvercinine çok benziyor, tüyleri yeni çıkıyor olmasın?

işte o da muamma. balon güvercini mi yoksa hasta bir kuş mu? youtube'da kulak temizleme çubuğuyla temizleyen bir veteriner var ama kuşa zarar veririm diye denemiyorum.

güvercin forumlarını sor anca onlar söyler ya da orman işleri.

normal veterinerler anlamaz bence de. genel olarak yüzde 95i bi boktan anlamıyor zaten.

gidicen yüzde 5 i bulcan, onun içinden de kuşlarla ilgileneni bulcan, çok zor iş.

en azından beslemeyi öğren de gelip alana kadar orman işleri,ne zaman gelir kim bilir?

hayvan yavru sanırsam, o yüzden yetişkin haline kıyasla farklı duruyo bence ama türünü bilemedim.

veterinerlik fakültesi hastaneleri oluyo istanbul'da haydarpaşa/selimiye tarafında var bi tane, eğer yakınsanız onlara da bi sorun isterseniz.

goo.gl

bi de feridun kalyoncu yardımcı olabilir belki bildiğim, yine kadıköy taraflarında ama.

lütfen gidin.

Mersin'de her yer kötü değil. Pozcu, Viranşehir falan baya baya nezihtir hatta.

Ama boktan gettolar her yerde var. İstanbul'da bağcılar, Ankara'da çinçin çok mu güzel yerler mesela?

Mersin yaşanılacak güzel illerden birisi. @boş gezen doğu söylemiş. Kayınvalidem Mezitli'de oturuyor. Ben de korkuyordum ilk gittiğim zamanlarda bir eylem veya bir hırsızlık olur mu diye. Ama hiç kötü bir olay ile karşılaşmadım. Sıcak seviyorsanız gitmeniz gerekir. Tabi Yenişehir, pozcu gibi yerler iyidir. Hatta Soli, davultepe tarafın da yazlıkçılar olduğu için kışın rahat edebilirsiniz gürültü açısından.

senetlerde 3 yıl gibi bir zaman aşımı süresi olduğunu biliyorum. 3. yıldan sonra adi borç senedine döner diye biliyorum. devamını getiremeyeceğim, ama elbet başka bir yol vardır.

senedin üzerinde tarih yok bu arada. onu da belirteyim. dönem olarak 1994'ün senedi. hani şekli falan değişmişse diyorum. üzerinde sadece isim ve imza var. bir de pul.

Yani diyorsun ki senetin imzalandığı tarih yok, yakın zamana bir tarih atıp doldurup bişeyler yapabilir miyim?

Adam "bu imza benim değil, bunlar beni dolandırmaya çalışıyor" derse ne yapacaksınız? Ki üçkağıtcı ise yalandan karalamış da olabilir, imzanın ona ait olduğu kesin mi?

(bu arada bir not; birinden senet almanız gerekirse tüm senedi ona doldurtun. özellikle isim soy isim adres kısımlarını kendi el yazısı ile yazsın, anlaşmazlıklarda işinizi kolaylaştırır)

İmzanın adama ait olduğu kesin olsa bile "rızam dışında, zorla alındı o senet benden" derse, siz de o seneti neyin karşılığında o adamdan aldığınızı ispat edemezseniz yine başınız ağrır sanırım.

Yanlış hatırlamıyorsam birinden bir senet alırsanız bunun bir sebebi olmalı, hukukcu arkadaşlar daha kesin ve net cevaplar verirler.

Bu arada geçmiş olsun.

o zaman ya herro ya merro diyorsunuz yani.

Yukarıda yazılanlara ek bilgi: Kat Mülkiyeti Kanunundaki arsa payı ile ilgili hüküm emredici değildir. Yönetim planında aksine bir düzenleme varsa o uygulanır. Böyle bir düzenleme yoksa arsa payı oranınca ödeme yapılır.

ortada bir yönetim planı yok ki.

Yönetim planı dediğimiz şey binada ilk kat mülkiyetine geçilirken hazırlanan metin.

Oturduğum apartmanda kiracıyım. Böyle sizin teyze gibi bizimde bir emekli memur amcamız vardı. Canımıza tak etti, kiracıdan yönetici olmaz dedi, isyan bayrağını kaldırıp tüm apartmanın kanına girdim ve yönetici şu an benim. Sevmediği diğer bir dairede yardımcı oldu.

Apartmanımız 10 dairelik. 1 tanesi boş, diğer bir dairede müteahhit evi tadilat yaptı ve satmak için boş bir şekilde bekliyordu. Her ikisi de seve seve aidat ödediler. Bunu isteyin.

Asansör ortak alan evet. Siz ödemek zorundasınız.

KMK'da ne yazıyorsa o dur. Apartman yönetimi yapan şirketlerden ya da bu konuda uzman avukatlardan yardım isteyin.

sizin gibi insanlar her apartmanda var demek ki. asansörü kullansanız da kullanmasanız da ödemek zorundasınız. o binada yaşıyorsunuz ve asansör binaya ait. ben kullanmıyorum, ödemem diye bir şey yok. toplu alanda nasıl yaşanır bilmiyorsunuz sanırım. aynı şey bizim apartmanda başımıza geldi, giriş katta oturup kullanmıyorum ödemem diyen kişiyi mahkemeye verdiler.

artık ödüyor. :d

1/10, 2/10 derken tapunuz arsa payı üzerinden mi? Muhtemelen öyle değil, daire üzerinden. Bu durumda 1/10 2/10 dediğiniz durumda siz 1+1 diğeri de 3+1 oluyor sanırım. Öyle mi dağılımınız? Muhtemelen yönetim planında daire bazında planlama yapılmıştır. 1+1ler ve 3+1lerin olduğu yerde bu paylaşım biraz adaletsiz gibi görünebilir elbette.

Çatı, otopark, bahçe, bodrum kat/sığınak, yangın merdiveni, asansör, dış cephe, merdivenler vs. hep ortak alanlar. Bunlarda ödeme tüm kat maliklerine yansıtılır. Boş dairenin payını, daire sahibi öder. 6 dairenin payını 5e bölüp, dairem boş diye ödemeye yapmayan pay sahibinin çakallığına izin vermeyin derim ben.

Apartman yonetiminde ayri bi karar olmamasi halinde masraflar ortaktir. Ornegin ofisim giriste olmasina ragmen asansor meselesinde de aidat oduyorum. Ailemin yasadigi apartmanda giris katlar 5 10 lira daha dusuk aidat oduyor.

fatma teyzeye gidip bodrum kattaki dairenin de kanunen ödemesi gerektiğini anlat.
o da nası alıcaz buyur al derse (biraz uzun iş) en azından daire kapısına toplam borcunu asarsınız, evi almayi düşünen olunca borcu olduğunu görür.

Asansörün aylık elektrik, bakım vb. giderlerine kat malikleri eşit olarak ortak oluyorlar. Aynı şekilde apartman görevlisinin aylık maaşına, aylık elektrik faturasına, aylık su faturasına vb.

Fakat apartmanda yeni bir imalat yapılacaksa, mesela su deposu yoktur o yapılacaktır veya apartman görevlisinin işine son verilecektir ve tazminatı ödenecektir veya merkez sistem ısıtmadır ve aylık doğalgaz faturası bölüştürülecektir; o zaman arsa payınıza göre bölünmesi gerekiyor.

İlk apartman toplantısında dile getireceksiniz. Yapılan bu masrafların faturalarını veya makbuzlarını isteyin ve nasıl bölüştürüldüğüne dair izah isteyin. Bodrum kattaki dairelerin sahibi müteahhit ise o ödeyecek. Satmış satamamış size ne ilgilendirir? Ayrıca, asansör ile ilgili o ruhsat bedelini de büyük ihtimalle mütahhit ödemesi gerekiyordu.

Sizin fazladan ödediğiniz bölümü toplarsınız ve bir sonraki aidatların yerine mahsuplaştırılmasını istersiniz.

Bu tip apartmanlarda çok zor işler bunlar gerçekten. Fatma teyze kendi kafasına göre yapıyor belli ki. Anlatsanız belki anlamaz, belki de çoğunluk oldukları için sallamaz.

asansör, çatı vs. tüm giderler ortak ödeniyor ancak bizim apartmanda sadece zemin kattakiler asansör ücretlerine katılmıyor. böyle bir karar alınmış zamanında.

kovboy diyince aklıma sadece grup vitamin - turkish kovboylar geliyor.

replikas - kaleden kaleye şahin uçurdum
www.youtube.com

ünlü - rüya
konsept kovboy değildi de solistte kovboy şapkası vardı sanki

daha ünsüz bir gruptu arkadaşlar malesef ikisi de değil.

www.hidromek.com.tr

modellerin en altında pdf ler var.

teşekkürler ancak yeterli bir bilgi yok burada, benim öğrenmek istediğim daha spesifik noktalar. Hidrolik sistemleri, yürüyüş mekanizmaları, aktarma organları vs. gibi ayrıntılı bilgiler. Bir hidromek servis teknisyeni gibi a'dan z'ye makineyi tanımak istiyorum.

etrafında market varsa, arabamız varsa, 40 yıllık ev de iyi durumda ise müstakili tercih ederim.

istanbul bahçelievler soğanlı'da 130.000'e sıfır 1+1 aldım. 40 m2 ama olsun. merkez her zaman daha çok prim yapar.

40 yıllık evin masrafı bitmez.
Academia suit ya da Başak Pakun'dan (Ya da Başak'ın yeni biten İki Kule karşısındaki dairelerinden) 1+1 alırdım. İleride kiraya vermek istersem kiracı sorunu da olmaz.

eskişehir için merkeze 10km biraz uzak sanki, muttalip bile 10km'den yakındır diye tahmin ediyorum. eğer bahçeli ev derdiniz varsa merkezden bi 1+1 alıp kiraya verip onun geliriyle merkezin dışında ev kiralamak daha mantıklı sanki.

Avukata gidip belli bir ucret karsiliginda soruyorsun hocam bunlari. Bak kimse ses etmemis :))

www.erdemakcay.av.tr

@ dogus avukatimiz var ama ameliyat oldu, adami hasta yataginda rahatsiz etmeyelim dedik. o kadarini biz de dusunuyoruz

Normalde yerel mahkemeden sonra yargıtaya gitmeli. İstinaf yeni mi çokmuş?

istinaf onar ise karar kesinleşiyor. istinaf bozar ise aynı mahkemede dava tekrar görülüyor. yargıtay'a gidemiyor diye biliyorum.

iş mahkemesinde çalışıyorum. istinaf'a gittiyse baya bir beklersiniz.

Kendiniz bastirinca online kitapcilarda sattiramazsiniz.parasiyla basan yerlerden de paraniz bosa gider hepsini kendiniz basmak zorunda kalirsiniz.3 yol var.ya yayinevlerine kitabi yollayip 6 ay kadar size donerlerse donmelerini beklemek telif almak, ya kendiniz ofset matbaaya bastirip bir market zincirine falan verip marketlerde sepetlerde satilmasini saglamak ya da yine kendiniz bastirip yayinevlerine degil kitap dagitim firmalarina vermek.o

kendimiz ofset matbaaya bastırırsak bir nevi kendi kitabımızın bandrolsüz, korsanını mı basmış oluyoruz?

Bir ay once falan burada kitabinizi basabilirim gibi bir duyuru vardi,

kültür bakanlıgına girip eser olarak keydettirip bandrol alıcaksın. Taksimde ofisleri var. Sonra topkapı matbaacılar'da bir matbaayla anlasıp bastırıcaksın. Bu kadar basit.

Gezip fiyat almanı oneririm, istersen iyi matbaa adresi de veririm.

www.kitapfabrikasi.com ile iletişime geçin, uygun fiyata basabilirler.

yok hocam dikkatle dinlersen fonda tekrar eden bir ses o
soundtrackin bi parçası yani

ışık parlıyor ama aynı anda?

fon müziği

fonda çalan sesten ayrı olarak flaş patlaması eşliğinde deklanşör sesi geliyor.

evet çok haklısınız, set fotoğrafçısı iki kare fotoğraf çekiyor. flaş patlaması ve deklanşör sesi çok net.

evet kamera penceyere döndüğü sırada lens flare de var ama sözkonusu parlama daha çok strobe tadında. bariz bir flaş yani.

ışık dediğin şey lens flare

evet yanılıyorsun

Acil hava kargo ile gunubirlik teslimat yapiliyor. Kuryetel vs...

yaparsa mng yapar.

ups'in öyle bi servisi var diye biliyorum. fakat maliyetli olur kanımca biraz. bence en garantisi birinin yol parasını çekin gitsin teslim etsin evrakları daha az maliyetli olur.

doğru. www.espnfc.com

çok ilginç, gerçekten çok ilginç...

Ali Ece yahut başka bir isim miydi şimdi yalan olmasın ancak özellikle çin in bir şekilde işin içinde olduğu transferlerde çok buyuk kara para aklandıgini bu astronomik rakamların da sebebinin bu olduğunu okumuştum. Tabii sadece bir komplo teorisi de olabilir ama mantıklı geldi.

İstersen kalabilirsin ar gör olarak. Ama 50 yaşında halen proftan emir alırsın.

50d kadrosu olursa ar gör olarak kalamazsın. 33a da kalabilirsin ama çat diye ÖYPlileri 50d'ye çeviren adamların ülkesinde bunun bir garantisi yok. Ayrıca doktora yapmayacaksan ar gör olmak anlamsız.

Ar gör olduktan sonra yüksek ve doktoraya devam ediyorsun zaten, işin mantığı bu.

doktora bitince işsiz mi kalıyoruz peki?

doktora bitince ya yrd.doç sınavına girer ünvan alırsın ya da öğretim görevlisi olarak araş gör olarak devam edersin bi ünvan önüne dr gelir o kadar. başka da nanesi olmaz.

öyp olayı zaten cortladı bizim sistemde nasıl arş.gör olacaksak artık :(

fifa 2000'de ali eren beşerler kaledeydi. beşiktaş yine mağdur. :(

fifa 99 da türk takımları var mıydı ki? ben yoktu diye hatırlıyorum. senin rovaşotayı arkadaşın falan yaratmış olabilir.

Fifa 99'da sadece Beşiktaş ve Galatasaray vardı, rövaşota olayını ben de anımsıyor gibiyim. Kasti bir şey olduğunu sanmıyorum ben.

abi adamın adı nasıl rövaşata olabilir ya? rövaşata türkçe bir terim değil mi?

Pes 2016'da Türk milli takımının lisansı olmadigi icin eski mankenlerden kurulma bir takim yaratmişlar. goo.gl Konami'nin de EA'den aşagi kalir yanı yok yani :D

O yıllarda oyuncuların fotoğraflarına, tiplerine vs. bu kadar kolay ulaşılamıyordu. Türkiye ligleri herhangi bir önem taşımıyordu. Dahası, FIFA'nın satış rakamları muhtemelen 100 falandı en fazla. Bu şirketlerin şunu kötüleyelim bunu yüceltelim gibi dertleri yok, para gelen/gelecek yere yatırım yaparlar. Mesela çoğu F2P (P2W gerçi bunlar ama olsun) oyunun Türkçe desteğine sahip olması da bu yüzden. Para vermeyi çok sevmediğimizden bunlara yöneliyoruz ülkece, kullanıcı sayısının çok olacağını gören firmalar da oyunu Türkçe destekli yapıyor ve sonradan oyun içi itemla daha çok yoluyor oyuncuları ldsfkgjfd.

Yalnız 2001'de sırtta değildi ya, aslında öndeki şeritli formayı yapmışlar ama çift şerit yapmışlar ortası da boş olunca haç gibi görünüyordu, bu niye bu kadar olay olmuştu hiç anlamadım.

Yunan Bulgar denince Doğu Avrupalı da olsa Avrupalı imgesi canlanıyor adamların kafasında. Yunanları zaten yeterince bilirler. Türk denince ise eh işte Ortadoğulu Müslüman bir halk. Şimdi de tipi daha iyi biliyorlar ama algı daha da Araplığa kaydı ayrı konu (nasıl kaymasın).

@bohr atom modeli
FIFA 99'da Beşiktaş ve Galatasaray vardı 2000'de GS hariç TR ligi vardı, 2001'de ise milli takım ve GS vardı. Beşiktaş da vardı aslında, UEFA kupası oynarsanız (EFA Cup diye geçiyordu) rakip olarak çıkabiliyordu B. Istanbul adıyla. Yarı finalde denk gelip de select sides yaparak oynamışlığım var :(

ama neden rövaşata? neden rövaşata? bu ismi kesin orada takılan bir türk koymuştur gibime geliyor...

Olabilir, ya ekipte çalışan bir Türk vardır ya da takıma oyuncu doldurmaya çalışırken goygoy olsun diye çeviriye bakıp koymuşlardır.

Edit: PES'in Master League takımlarında iki Türk vardı mesela uydurma Otam ve Sariw. Bari normal anlamlı bir isim bulsalarmış bunlar da :D

@thor odinsson o dediğin fifa 2002'deydi. ha gerçi 2001 hiç oynamadığım için her ikisinde de olabilir tabi bilemem. ben de aynı şekilde turnuva modunda istanbul takımıyla aynı gruba düşmeye çalışıp taraf değiştirirdim :(

superstar

hayır kesinlikle superstar değil. burnunda plastik yok. önü dümdüz bunun. samba'nınki gibi burnunda bir ekte yok. burnu klasik, düz.

dragon gibi duruyor.

dragon, samba'nın burnunda ek bir parça var. superstar'da plastik burun var. bunun burnu dümdüz arkadaşlar. samba ve dragon'a çok benziyor ama tabanı tırtıklı ve burnu düz.

Dragon bu. Bordosuna sahiptim

abi dragon'un önünde ek parça var. dikkat edin bunun tabanı direk burnuna yapışık. dragon değil bu.

taban farklı dediğininz modellerden

Bir sey olmaz. Cezalik bir sey yok.

hiçbir şey olmaz hakaret davasından... memuriyete girme konusunda 1 yıldan uzun hapis cezası almadığın sürece sıkıntı yok 657 madde 48'e bakabilirsin.

hiçbir şey olmaz. adam kendisi ceza alır öyle bir şey olsa

özelden özür dile kapansın gitsin.. uğraşma bence..

Arkadaşlar belirtmeyi unutmuşum ben şu an öğretmen ya da memur değilim sınava hazırlanıyorum. Bu arkadaş bana dava açarsa "güvenlik soruşturması" kapsamında bir sıkıntı yaşar mıyım?

hakaret davasını kimse sallamaz abi bence.

Açacağı yok da, diyelim ki açtı. En fazla hükmün açıklanmasının geri bırakılmasıyla sonuçlanır dava. Bu şekilde gelir uzmanı olan arkadaşım var. İçiniz rahat olsun.

Yalnız söylemeden edemeyeceğim, tartışmanın büyümesinde sizin payınız daha fazla sanki.

en erken 27-28.

olgun kafaya erişmek + eriştikten sonra sevgiliyle 2-3-4 sene geçirmek var (iyice tanıma babında). bu ikisini topladığımızda en erken 27 yaş çıkıyor.

bana 32 çok uygun gözüküyor.

35i görmeli kesinlikle.

39. Tam evlenmelik yaş.

Valla ben 28 yaşında evlendim. Eşim de 22 yaşında. 35 yaş her ne kadar mantıklı görünüyor olsa da, eşinizin de 35 olması durumunda 15 yıl sonra pipisi kalkmayan bir adam ve yaşlı bir kokona ikilisine dönüşülebilir. Sıkıntı olur.

En temelinden, bir damat kesinlikle kel olmamalı.

33 ideal.

yaştan bağımsız olarak

olgun kafaya erişmek + temel çerçevede aynı kafada insanı bulmak + 2-3 sene geçirmek ve evlilik.

illa yaş dahil edeceksek alt ve üst sınırlar kişiye ve hikayesine göre esnetilmek kaydıyla 27 - 34 aralığı diye düşünüyorum.

Damat kel olmamali ne lan kelim 32 yasindayim 35e kadarda evlenmeyi dusunmuyorum. Herkese basarilar. Tiptanda bihabersiniz bu arada bir yastan sonra cocugunuz olmasa bile duzenli bir seks hayatina sahip olabilirsiniz. Adam karar mekanizmasi cikti olaya kest :)

37. Diger butun cevaplar yanlis.

32 ideal.

biraz da çocukla vakit geçirmek lazım.

25/28 arası iyidir. sonrası geç kalınmıştır.

25-30 yaş arası. çocuk için 30dan sonrası geç. çocukla ilgilenmek için enerji lazım :)

kesinlikle tirt star'a katılıyorum, çocuk için enerji şart, çocuğun enerjisine yetişmek lazım.

saçmalamış

iki erkek arasındaki 3 cm boy farkını yanyana dizmeden anlasın götümü keserim

eheh duyuru nick uyumu :)


arkadaşına ybsg diyorum.

Hollanda'da yaşamıyorsa abartmış ki Hollanda bu konuda en ekstremi. Türkiye'nin ortalaması 1,70.

Bu arada bende 1.86.5

ben 183 boyundayım. yeni nesli görünce gerçekten kısa hissediyorum kendimi.

kisa degil de ortalama, meh

Yeni nesilde 180 ortalama boy evet. Uzun 185'in ustu artik
Bnm boy da 154 hehheeh pigmeyim yeni nesile gore. Oglum 3 aylik 65 cm

En son yapılan ergonomi çalışmasına göre Türk erkeklerinin ortalama boyu 168, 18-25 yaş grubunun ortalama boyu da 175 civarı bir sayı (tam hatırlamıyorum şimdi). Çalışma %99.5 güven aralığında yapılmıştı. Dolayısıyla, genele bakıldığında ciddi saçmalamış; çevresindekiler hep o yaş aralığında ise gözü uzuna alışmış, o yüzden öyle söylüyor.

Merak eden kadınlar varsa değerleri vereyim. Ortalama kadın boyu 162, 18-25 yaş için 165.

Hangi ulkede oldugunuza gore degisir. Boyum 1.85 ve bu Hollanda ortalamasi. Beslenme v3 spor da boy ortalamasini degistirir. Bu yuzden 1.83 erkek Bati'da normal sayiliyor.

herkesin 4 metre olduğu hollanda'da bile kimse 1,80'e kısa demez sanırım. "uzun değil" denir, ortalama denir falan filan. saçmalamış arkadaşın. türkiye standartlarında 1,80 bırak kısayı uzun bile sayılır.

en başta "erkek dediğin x olacak" diyen bir kezoyu dikkate alman yanlış zaten.

1.81 e

Kısa değil, çok uzun da değil.

Böyle konuşan hanımlar genelde değirmen taşı gibi götü olan bidon hanımlar oluyor. Çok takma.

17 Metre/Hz. Yuşa.

bu kizla arkadaslik etmeyi birakip, kendine akilli bir dusman bulman yararina olabilir.

kisa ve uzun goreceli iki niteliktir. bir seyle bir seyi karsilastirirsin sonucta biri uzun biri kisa cikar.

kiz 1.80 kisa diyorsa demek ki hayallerindeki erkek 1.83 ile 1.85 arasindaymis. kisaca tartisilmaz bir seyi tartismissiniz ve kiz su zaytung haberindeki her seyi hak ettigini zanneden kiz gibi biriymis. hesaba almamak lazim.

Tr için konusuyorsak 1.80 uzun y. amk benim boyum 183. askerde nba'den gelmiş gibiydim herkes benim yarım kadardı. he istanbula ve 20li yaslara bakarsan şimdiki gencler en 180.

1.80 Türkiye için kısa filan değil, bunu söyleyen kız da 1.55 boyundadır kesin.

Yeni nesilde hem kadın hem erkek için boy ortalaması artıyor o bi gerçek ama bizim nesilin ortalaması zaten kadında 1.56, erkekte 1.70 civarı.

''En az 1.85 olmayana erkek demem'' tadında bir kezbaniyet söz konusu olabilir, evlerden ırak.

Ülkede erkeklerin boy ortalaması 172cm. En az 11-13cm üstü olucak diyen kız arkadaşının boyu kaç acep? Uzunsa uzun istemesi doğal tabi daha hoş gözükmek adına.

178/e. Kendimi uzun hissetmiyorum ama kısa hiç hissetmiyorum :D Yeni nesil hayvan gibi olsa da ben ölene kadar ortalama çıksa çıksa 175'e çıkar :D

Kısa falan değil tabi ki kız sana shit test yapmış, senin özgüvenin kırılmaya çalışıldığında vereceğin tepkileri ölçmüş ki ona göre yazacak sana. Hiç sallamadığını belirten bir cevap vermen gerekirdi. Ya da kızın kendi özgüveni yerlerde, sevgilisiyle gösteriş yaparak arayı kapatacak.

kız saçmalamış.
12,5 falan

Kızın boyuna göre değişir. 180 bana göre erkek için kısa değil, ortalama bir boydur. Fakat ben topuklu ayakkabı ile zaten 180'e yaklaşıyorum. Yanımdaki erkek 180'den biraz daha uzun olursa iyi olur. Yoksa komplekse girip apır sapır hareketlere giriyorlar.

boy, kilo ve vücut yapısına göre değişir. çok göreceli birşey yani.

herhalde basketçi eski bir sevgilisi var, aklı onda kalmış bu hatunun.

1,83/e

saçmalamış gerçekten de. benim boyum 1.83 ve bence 1.80 ile 1.83'ün arasında hiçbir fark yok. aynı şekilde bana gre 1.83 ile 1.85 arasında da fark yok. :)

Ya ne saçma tripleri var hatunların.
Kendisi 1.62, istediği adam 1.85.

İyi, adamda o zaman 90-60-90 istiyor, hadi buyur..

1.80 kısa değildir kardeşim. Mis gibi boy..

Ciddi ciddi bu kafalarda olan insanları gordukce/ duydukca kendimi camdan atasim geliyor. 1.80 tum dunyada kisa bir boy olarak kabul edilmez hele de Türkiye'de hic kisa degildir.

Bunu soyleyen arkadasiniza kezbanlik triplerinden vazgecmesini soyleyin acilen. kendisi de 1.65'den fazla degilse duble kizin hatta.

Sen yanılmıyosun 180 kısa değil hatta uzun bence.

Net saçmalamış.

171, K. 180 adam bulsam öpüp başımın üzerine koyacağım, memlekette herkes hobbit.

1.80, E olarak cevaplayayım.

Yaşım 34. Ergenlik dönemimde erkekler şu anki kadar uzun değildi o zamanlar uzun boylu olduğum söylenirdi ama yeni neslin boyu ortalamayı bir hayli arttırdı.Bence şu an orta boyluyum. Zamana göre değişiyor yani cevap

Türkiye standartına göre uzun.genele göre ortalama.
O arkadaşın abartmış 1.80 gayet ideal 1.75 üzerinde kıza pek rastlamadım zaten türkiye'de.
1.88/E

ya, bi' sacmalamayin...

kizin boyu kac bilmiyorum ama 1.80'e kisa denmez, ortalama olur :9

Cok feci sacmalamis vatandas.

kısa değil. ama uzun da değil. orta.

1.83 de uzun değil.

Yeni nesil için belki doğru olabilir, gübresi bol kaçmış simdiki gençlerin. Nereye baksam 1.85'lik ergenler var.

Ben 30 yaşındayım, 1.70 boyumla amatör basketbolcu bir hatunla evlendim. 20 yaşında olsam jokey falan bulurdum heralde ancak bu boyla.

Yeni nesil uzun olunca tercihleri de uzun oluyor tabi. Ama erkeği boyuna göre seçen kız da halt yemiş.

Kız Türkiye'de yaşıyor.Boyunu soranlar olmuş 1.65-1.67 olması lazım.Benim zaten uzunum diye bir iddiam yok göz var nizam var ortalama diyorum.1.75 ortak arkadaşımız var mesela ona da çok kısa diyor.Abisinin boyu 1.83,sevgilisi de o civarlarda ,belki çevresindekileri referans alıyordur en mantıklı o geldi bana.

Alakasız bir konu ama kız bu sabah trafik kazası geçirmiş ,ciddi bir kaza değilmiş Allahtan ,bu duyurudan korkulur valla.

duyuruyla ne alakası var? beddua mı ettiğimizi ima ediyosun?

163/k
rahat topuklu ayakkabı giyebilmek için diyor yoksa 180 paşalar gibi uzun işte.
ay

Arkadaşın nerede yaşıyor? 175 boya ok kısa diyebiliyorsa farklı bir gerçeklikte yaşıyordur. Çevremde 175den uzun çok fazla insan yok. Bana göre 177 bile uzun boy sayılır.

not: 174

@safepassage
Ciddi bir konu olduğu için smiley koymadım ,onun için ciddiye aldığını düşünüyorum yoksa orada öylesine takıldığım çok açık.

Büyük saçmalamış. Bence ve hatta en ideal boy.
e, 176

direk murat belge.

istanbul gezi rehberi. ya da ona benzer bir şey.

müthiş eserdir.

star wars - imperial march.

ha sözlü olacaksa

erkin koray - deli kadın.

barış manç - arkadaşım eşek.

arkadaşım eşşek baya bir ilgnç olabilir aslında :)

Bunun hristiyanlıkla bir ilgisi yok. Oradaki haç milano şehrinin sembolü(maçı ve formayı bilmiyorum ama şehrin sembolüne bakabilirsin). Büyümesi de dini olandan ziyade şehre yapılan bir göndermedir.

Avrupa'daki şehirlerin çoğunun sembollerinde haç bulunduğundan, sana kafayı takmışlar gibi geliyor sanırım.

e şehirdeki köke inersek yini dini sebebi var.

milano şehrinin sembolü. inter'in 2007/08 formasında da haç vardı.

Sehirlerin kokenine inersek haclar tabii ki dini oluyor. Ancak sehirlerin ve devletlerin armalarindaki haclarin dini anlamini kaybedisi cok once gerceklesti.

m.hurriyet.com.tr

Portsmouth ve Drogheda ile ilgili bir sey var burada.

Normal şartlarda 75'ten 70'e düşmek zorken, 140'lardan 110'a, 100'e düşmek çok daha rahat bir şekilde yapılabiliyor diye duymuştum.

Ama o kilodaki bir insan, muhtemelen düzensiz bir beslenme düzenine de sahip. Bir anda "karbonhidrat yok sana, ye şu salatayı!" demeniz vücut dengesini bozabilir. Protein ve lif ağırlıklı beslenip su tüketimini artırması yapılabilecekler arasında.

Hayatında lüzumsuz olarak gördüğü ve zayıflayıp hayallerine ulaşabilmek adına vazgeçebileceği tüm yemek lükslerini sıralatabilirsiniz. Sonrası da hayatında ufak tefek değişiklikler yapmasıyla gerçekleşebilir. Örneğin ders çalışırken kola içmeye mi alışmış? Yerine su. Bakkaldan ekmek mi alınacak? O gidebilir. Başta spor zor olabileceği için ona girmedim, ama rutin hareketlerini artırabilirse çok faydası olacağına inanıyorum.

Ve elbette ki, başta da dediğiniz gibi, diyetisyen kontrolü. Bizimkiler çok suya tirit tavsiyeler çünkü.

Yaş kaç bilmiyorum tabi de tamamiyle abur cubur u asitli şekerli tüm gıdaları kesmesi gerekiyor insülin direncinden dolayı. Buna sebze meyvelerin çoğu dahil ( benim bildiğim granny Smith yeşil elma hariç ekşi olan) doktor bana bildiğin elma yasak dedi bi öbür tarafa gittim geldim. Herşeyi çıkarır sarma ve elma ya karşı koyamam neyse konu bu değil.
Bir haftalık yediklerini yazmasını isteyebilir bak ben de yazıyorum kıyaslarız havası oluşturabilirsin sonra duruma göre bak bunları yememen gerekiyor bak ben yemiyorum gibi gibi gider bu konuşma ama diyetisyen kontrolü şart :/

Karbonhidrat çok aza indirmek tabii ki kilo verme olayında 1 numaralı etken. E mantık olarak günlük alması gereken kalori miktarının altına düşmesi lazım. Diyet + spor ya da yemek ve karbonhidratı azaltma + spor diyelim. Spor yapmadan kilo verirse vücutta sarkmalar olabilir. Psikolojik boyutuna gelince devamlı gazlamak, telkinde bulunmak çok büyük faktör. Ama insülin direnci var diyorsun, diyetisyene götürürseniz daha iyi olur diye düşünüyorum. Sonuçta ufakta olsa bir sağlık problemi, kafasına göre bir şeyler yapmak problem yaratabilir.

gelişme çağında, insülin direnci var, belki başka hastalıklarıda var henüz bilinmiyor. gerekirse değil ilk etapta diyetisyene gitmek lazım diyetisyen yokda, dahiliyeye gidin ama 18 yaşın altındaysa çocuk doktoruna gidin, insülin direnci için ilaç kullanması gerekebilir.

bol bol su içsin, dietde olsa kola, gazoz, meyve suyu içmeyi bıraksın.
çikolata, gofret vb... paketlenmiş gıdaları hayatından çıkartsın.
ekmeyi azaltsın, çıkartabiliyorsa çıkartsın, çıkartamıyorsa tam tahıllı yesin.
proteyin yemeye çalışsın,sebze yemekleri yesin.(kreviz, ıspanak,...)
bu kiloyla koşamaz, spor yapamaz ama yürüyebilir. yürüyebildiği kadar yarım saat bir saat yürüsün.

edit: yediğini içtiğini bir deftere yazsın insan günü sonunda oha ne yemişim diyor, yeme şevki azalıyor.

Sarkmaları unutmuşum. Hızlı kilo vermek bazen çok ciddi sarkmalar yarattığı için ona yönelik de önlem almak lazım.

Doktora beraber gidebilirsiniz aslında. Benim hastanenin kapısından geçmeyenleri doktor için farklı bir şehire götürmüşlüğüm bile vardır. Israr edin.

adam sağlam yürüyor, yürümede sıkıntı yok. motosikletle ön kaldırıyor hatta. ama gel gör ki abur cubur o biçim.

abur cubur o biçimse sadece onları kesse bile fark eder.
küçücük pop kek bile 400kcal'den fazla. evde dopru düzgün yemek yesen çorba+ yemek+ salata 400-500 kcal yapar kaç saat acıkmazsın ama bir kek yesen yarım saate için kazınıyor.

yeni aklıma geldi yediklerinin kalorisine baksın. yedikleerini kalorileriyle birlikte bir deftere yazsın.

düz hesap kendime yaptığım gibi;

ekmek+patates+pirinç+şekerli ürünlerin tamamı kesilecek

bol bol et+salata+light kola içilecek

desem, ki eti müthiş seviyor. herhangi bir sağlık problemi doğar mı? ben de yaparım onunla beraber, motive de olur.

light kola da çok masum değil. hatta light kola içince vücut tatlı yedik sanıyor ama karbonhidrat gelmeyince daha çok yemek yemek istiyor. en masumu sade maden suyu, belki birazcık limonla tatlandırabilir.

şekerli ürünlerin tamamı kesilecek demişsin oraya light kola koymuşsun. kolanın hiçbir türlüsünü içmesin. sade maden suyu, ayran,su içsin. ayrıca light ürünler de tüketmesin. tam yağlı yoğurt, tam yağlı peynir yesin. yağdan korkmayın

hocam ya siz bildiğiniz gibi diyet çıkartmayın yinede çocuğun kilosu çok fazla en azından bir aile hekimine gitsin kan tahlilleri yapılsın.
kimese zayıflamak için gittim demek zorunda değil, sen yine diyetisyene gitmeye ikna etmeye bak. eğer gerçekten insülin direnci varsa ilaç veriyorlar, şekeri azaltınca hem deli gibi atak gelmez, hem süreci daha kolay geçirir.

ölsün bence. 140 kilo ise zaten kendisine saygısı yoktur. hastalık vb. geçelim.

salla uğraşma. yağlardan dolayı kriz geçirir gider muhtemelen.

doğal seleksiyon <3 genetik önemli bi' şey. sağlıklı üreyemeyecek olan üremesin abi.

ula jangling, o çocuk kilo verse senin gibi çok adamı yolda bırakırda.. dur bakalım, troll haznesinden değerlendiriyorum seni.

diyetisyene gerekirse değil mutlaka ama mutlaka gidin.
iyi niyetinizi anlıyorum. ama bu kadar yüksek kiloda, beslenme değişikliği, aniden spora başlama gibi değişimler tahmin edemeyeceğiniz sorunlara yol açabilir. sonra sorumluluk hissedersiniz.
hem de altta yatan sebepleri açık açık görmüş olursunuz.
yani uzak olması sıkıntı tabii ama lütfen bir yolunu bulun. şaka değil gencecik yaşlarda yanlış diyet felaketleri yaşanıyor.
bugün istemiyor olabilir zayıflamak ama yarın öbür gün gaza gelip şu şok diyet tabir edilenlerdne yapmaya başlarsa yine zararlı olur.
yemeğe bakış açısını değiştirmek üzere de psikologlardan tavsiye almak gerekiyor aslında. internette de makaleler mevcuttur diye tahmin ediyorum.

tüp mide ameliyatını tavsiye ederim, başka şekilde kilo verebileceğine inanmıyorum.

Taksın kulaklıkları her gün uzun uzun yürüsün. Karatay da doğru yol.

onun doktora gitmesi gerekiyor. insülin direnci dışında başka hastalıkları da olabilir. Birkaç kg fazla olsa dikkat eder verir ama bu çok fazla

bu şekilde kilo veremez. bu tür kiloları doktor kontrolünde verdirmelisiniz ve verdirebilirsiniz sadece.

ilaç tedavisi falan alması lazım çünkü, hem o insülin direncinin kırılması için.

Diyetisyenden önce insülin direnci olduğu için dahiliyeye gidip ilaç kullanmaya başlaması gerekir. Diyetisyen de şart insülin direnci olanla normal insanın yaptığı diyet aynı değil, aynı sonucu vermez.

İlaçla birlikte diyet yaptığında otomatik zayıflıyor bu durumdaki insanlar. Yakın arkadaşımın kardeşinden biliyorum, kısa sürede filinta gibi oldu çocuk.

insulin direnci, diyabet vs. bunlar hayati boyunca mucadele etmesi gereken sorunlar. saglikli bir sekilde hayatina devam etmesi ciddi disiplin gerektiriyor. hesap kitap yapacak. yani her yediginin karbonhidratini vs. dusunecek. cok bilgi edinmesi lazim. ben bir yetiskin olarak hala dogru duzgun yapamiyorum hesap kitabi. ama belki cocukken ogrenmek alismak daha kolay olur.

tavsiyem, diyabetli biriyle gorussun. benim bir arkadasim var, 20kusur yildir diyabet, adam en son yunanistanda dag tepe kostu geldi. 40 yasinda civi gibi. boyle kendine ornek alabilecegi, beraber spor yapabilecegi biri olursa on numara olur. ama bir diyabetli arkadasim daha var ki gunde 4 cigara icer, icki icer, dogru duzgun beslenmez. disler fln curudu zaten. muhtemelen 40-50 yas arasi gider.

yani rol model + disiplin

Kilo verebilir tabii ki. Kilosundan dolayı evden linçle çıkarılan insanlar kilo veriyor, haberlerde görürsünüz.

Yalnız doktor şart. Normalde doktor ve diyetisyen en sağlıklı yöntemdir kilo vermek için, fazla kilo obezite grubuna girdiğinde kesinlikle şart. Obezite kalp krizine de neden olabiliyor. Çocuğun kalbine de bakılması lazım spora başlamadan.

hiçbir şey yazmıyor.

Dandik bisiklette 1 enerjinin 0.5'ini kullanıyorken iyi bisiklette olsun olsun 0.9 olur. 1 bile olması imkansız. (bkz: sürtünme)

işte fizikten anladığımdan değil, kısacası daha az enerjiyle daha çok yol almak istiyorum abi ben. en iyi şekilde yol almak istiyorum. bunun için hangi bisiklete yönelmem gerekiyor?

boyun uzunsa 28" jant daha az enerji harcatıp daha çok yol almana yarar.

ince tekerli şehir bisikleti alman sürtünmeyi azaltır.

lastiğin şişkin olması daha az yorar.

amortisör bulunmazsa daha verimli kullanılır enerjin.

ha bi de bisiklet hafif olmalı.

Yol veya yarış bisikleti. Hafif, rijit ve ince tekerleği sayesinde sürtünme en düşük seviyede.

şöyle bişey var

flykly.com

boy 183. ince teker artı amortisörsüz olayı rahat ve pratik olur mu abi? önerebileceğiniz 1000 tl civarında bir şey var mı?

ince teker, amörtisörsüz gövde ve kilitli pedal ile olabilecek en mükemmeli yakalayabilirsin. tabi bisikletin parçalarının daha kaliteli ve bakımının tam olmasıda etkiler. fakat hissedebileceğin seviyede etkileyeceğini sanmıyorum. par.a kalitesinin. belirli bir seviyenin üstünde olsun yeter. aynı zamanda hafif bir kadro daha doğrusu bisiklette yardımcı olur. selenin doğru yükseklikte olması, bisikletinin doğru büyüklükte olmasıda önemlidir. aynı şekilde kullandığın kıyafette sürtünmeyi azaltacağından önemli sayılabilir.

amörtisör ve disk frenden uzak durup, 28 jant, ince teker bir bisiklet uçurur. 1000 lira civarına sedona 310 var, kullanıyorum memnunum...

komunizm ve sosyalizm ayri seyler. yikilan sey yalizm degil gominist sistem. sosyalizmi yikamazsin cunku yikilacak bir sey degil? bir politik dusunce

benim de demek istediğim aynı şey. fikir yıkılmaz tabii de rusya ekonomik model olarak kapitalizm'e geçtiyse hala bu orak çekiçler ne alaka onu diyorum ben?

esasen hiçbir fikrim olmamakla birlikte tarihsel bir gerçeklik olarak kabul ediyor olabilirler
bizim ne ticaretimiz ve turizmimiz var ama soy diye, türki cumhuriyetler diye yaygara yapıyoruz
üç hilalli yeşil turan bayrakları flamaları adı neyse (osmanlı), bilmem kaç yıldızlı c.başkanlığı forsu (türki) filan bizim devlet protokolümüzde de bunlar var

Benim bildigim sadece torenlerde kullaniyorlar. Mesela 9 Mayis'da kutladiklari Zafer Gununu Almanlara karsi kizil ordunun kazanmasi yuzunden, orak cekici resmi olmayan bir anma sembolu seklinde kullaniyorlar diye biliyorum. Bizimkilerin arada sirada padisahlik tugrasini kullanmalari gibi... Ama bildigim kadari ile Putin istegi ile ordu, yakin zamanda zafer armalarindaki orak cekici atti ve sadece kirmizi bayrak uzerine tek yildiz kullaniyor.

bız de osmanlı tugralarını kullanıyoruz her yerde.

bilen biri tekrar beni düzeltecektir ama firkir vermesi acisindan diyorum. bir ürünün yüzde 60(?) kadarinin o ülkede üretildigini ispatlarsaniz (ya da ikna ederseniz patent tecil vs iliskili kisileri) sizin üretiminiz oluyor.

bu noktada önemli bir husus da bu derecelendirmenin cok nesnel olmamasi. mesela bir ürün tasarlayin tamamen yurtdisinda yaptirin ama yazilimini kendiniz yaptiginiz ve yazilimin tüm fonsiyonaliteyi sagladigini, yazilim olmadan ürünün cöp oldugunu, yazilimi yapmanin ürünün yüzde 80i demek oldugunu anlatabilirseniz, evet, yerli üretim diye nitelendirebiliyorsunuz yasal olarak. öyle bir sey iste. cok bölük pörcük anlattim burda biri anlatinca okumustum bu kadar kalmis kafamda.

pesin edit: son reklamlarini bilmiyorum ama her söylenene inanmamak icin de gecerli nedenler var. ama yok gercekten yasal olarak söyleme haklari varsa, yukaridaki gibi bir prosedür cakalligidir. yoksa tamami yerli mali neredeyse hicbir seyimiz yok. materyali bile isleyemiyorken hele.

Yüzde olayi böyleyse epey tartismaya acik bir konu bu, geminin motorunu ve bir cok mekanik aksamini uretmiyecen, elektronik sistemlerini uretmeyecen, kaportasini ve elektrik tesisatini cekip yerli demek haksizlik gibi geldi. Mesele turkiye de uretilmesi degil uretilebilmesi yani teknik anlamda o yeterlilikteysek sevindirici.

Türkiye'de motor tasarlanıp imal edilmedi henüz. motoru yapsanız da muhakkak yurt dışından gelen parçalar olacaktır (hammadde, kapı kulbu, civata gibi küçük parçalar dahil). dolayısıyla motoru biz yapsak da hiçbir zaman %100 yerli olmayacak.

dolayısıyla "%100 yerli" kullanımı sizin sorunuz kapsamında doğru değil. bu da sizin dediğiniz apple da çin'de üretiyor noktasına geliyor. bindiğiniz toyota araba %100 japon değil yani. fakat toyota nasıl Japon arabasıysa bu da Türk gemisi, bu şekilde tanıtılabilir fakat diğeri daha dikkat çekici olduğundan tercih ediliyor muhtemelen.

neyse uzatmayayım

o devasa dizel motoru yapabilecek kapasitede olup olmamiz aslinda esas olay benim icin. Bence apple ve toyota icin cin de falan yapilan uretim makul karsilanabilir.( bu ulkelerdeki isgucu fiyatlarinin yuksek olmasindan dolayi) ancak bizim icin boyle degil biz eger benzerleri ile yarisabilecek bir motor vs. yapabilseydik yapmamiz gerekirdi. o yuzden kimse kusura bakmasin gemi govdesi falan da teknoloji ister tabi ama kaporta boya yaparak, yuksek teknolojinin yerli uretim olmadigi bir gemiyi yerli saymam ben. kim ne sayarsa saysin.

ülke olarak bilim ve teknik anlamında pek iyi bir noktada değiliz. bir kaç önemli şirketimiz var onlarda asırlık şirketler. onun haricinde sanayimiz genelde makine elemanları, metal plakalar, saclar v.s gibi temel parçaların üretiminden oluşuyor.

mekanik aksamlarla çalışan parçaların üretimi ise çok büyük teknoloji gerektiriyor. misal tabancalar, pistonlu motorlar, jet motorları, kol saati v.s gibi ürünlerin üretimi çok çok zor. bu parçaların temelinde elektrik ve bilgisayar değil tamamen mekanik güçler söz konusu. üreteceğin parçalar son derece hassas üretilmesi gerekiyor. genelde iş argeye dayanıyor yani. çok iyi yetişmiş mühendis, asırlık tecrübe, yüksek yatırım olmalı. bunlarda ülkemizde pek mevcut değil. haliyle önemli kısımlarını üretimini yapamıyoruz.

gemiyi bilmiyorum ama ürettiğimiz kısımlar gövdesi, tasarımı, iç dizaynı boyası, kapısı v.s gibi temel inşaat yapılarıdır. geriye kalan elektronik ekipmanlar, motorlar v.s tamamen ithal sanırsam. işin %90 kadarı türkiye'de üretildiği içinde yerli olarak geçiyor. o ithal parçalar olmasa gemi suda yüzen bir konserve kutusundan farksız elbette.

şimdi kruvazör falan üretsek motor ve silahlar ithal olsa geriye kalan kısımlar bize ait olsa türk malı diyebiliriz sonuçta dış malzemesi, tasarımı önemli konular ama sismik geminin asıl amacı o elektronik ölçüm ekipmanları. bunlar ithal oluncada herhangi bir balıkçı teknesinden bir farkı kalmamış oluyor ki zaten yıllardır tersanelerimizde büyük yük gemileri üretebiliyoruz. tutupta parayı basıp ölçüm malzemelerini hazır alıp ürettiğimiz bir gemiye takınca biz sismik bir gemi ürettik teknolojide bir adım daha ilerledik diyemeyiz.

acilin, kaynakla geldim bu sefer.

gümrük kanunu 19. madde "üretimi birden fazla ülkede gerçekleştirilen eşyanın bir ülke menşeli sayılabilmesi için, o ülkede yeni bir ürün imal edilmesi veya imalatın önemli bir aşamasının ve ekonomik yönden gerekli görülen en son esaslı işçilik ve eylemin o ülkede bu amaçla donatılmış işletmelerde yapılması gerekir."

nerden aklimda kaldigi ise su debeden dolayiymis:

eksisozluk.com

ek bilgi icin suraya bakilmaliymis:

eksisozluk.com

simdi, akpyi bir kenara birakalim, o konuda baslarsak bitmez bu muhabbet, ama herhangi bir konuda 100de 100 yerli demek dogru degildir. yerli demek, ya da türk menseili demek tamam yasal olarak var öyle hakkin, ama yüzde yüz yerli demek manipulasyon, lafi carpitmadir bence. nacizane fikrim bu.

%100 yerli diye bir şey olması mantıksız zaten mühendislik temeli olarak. Apple'da gidiyor ARM cortex m9'u gidiyor bir üreticiden alıyor, bataryayı gidiyor başka üreticiden alıyor, MEMS sensörleri gidiyor başka yerden alıyor. Küçük ya da büyük teknolojik ürünlerde delegasyon yapmayı bilmelisiniz. Ha, reklamlarda bahsettikleri o %100 lafı nüfusumuzun %60'ını keklemek için bu aralar uydurulan bir goygoydan başka bir şey değil (şaşırdık mı? hayır.)

O helikopterlerin, milgem'lerin nasıl projelendirildiğini de iyi bilirim. Savunma sanayi müsteşarlığı hayvan gibi fon açar (AB'den de alınan fonları kullanarak tabi (hani şu cukkalanan fonlar) -allahtan sırf vergi geliri ile değil) sonra da büyükbaş sanayi konsorsiyumlarına projeyi ihale eder (aselsan, tai vs.). Bu şirketler de gider Thales gibi dünya devleri ile ortaklık kurar, ufak tefek konularda da savunma sanayi kobilerine işi delege eder (yapısal analiz, çevresel testler ve sertifikasyon gibi). Hammadde zaten doğrudan ithal, büyük yurtdışı ar-ge kuruluşlarından danışmanlıkla işin tekniği yapılır, ufak tefek konular yurtiçi ar-ge şirketlerine yaptırılır.

Hal böyleyken. SSM yerlilik oranı denilen ucube bir kriterleme yapar; bu kadar şey dışarıdan alınıyorken bile yerlilik oranı nasıl oluyorsa %90'dan çok çıkar (aselsan'daki proje yöneticisi excel'de tablo hazırlar ve maliyetleri totosundan sıkar kısacası) aksi takdirde SSM işi aselsan'a vermez.

Velhasıl, çıktıları alınmış yerlilik oranı exceli müsteşar tarafından da onaylanarak bakana sunulur; o da başbakana gider, efendim %90 yerlilik ile helikopter yaptık der, başbakan da gider reklam ajansına %100 yerli gemi yaptık der.

Olay kısaca böyle

Stratejik ar-ge'de sürünüyoruz, kobiciliğimiz sac bükme ve işleme ile kısıtlı, yazılım devlerimizi fuarlarda gördüm muadilleri yabancı şirketlerin ürünleri karşısında komikten başka bir şey değiller, hizmet sektörümüz işini sevmeyen insanlarla dolu, devlet kurumlarımız yandaş doldurulmuş (trt'ye 400 işe yaramaz dangalak almışlar son 3 senede şimdi yayınları düzgün yürütecek personel bulamıyorlar), politikacılarımız hakkında yorum yapacak kadar ucuz nefesim yok..

Tek başarılı giden sanki şu anda startuo ekosistemi gibi, en azından teknolojinin o kısmına çok geç kalmadık, ama bilemem yine de.

IoT denilen bir şey geliyor adamlar 2020'de 20 milyar aleti internete bağlayacak, bizim bir önceki ulaştırma bakanının cloud computing ile ilgili söylediklerini hepiniz hatırlıyorsunuzdur.

Aklı olan kaçsın beyler, tünelin ucu bombok bir yere çıkıyor

cemberlitas hamami var tarihi bir hamam, kese yaptirmazsan 60 tl ye takilabilirsiniz. cok guzel bir mekan.kese yaptirirsan 90 lira

hilton'da masaj, havuz paketi 90 lirayken çemberlitaş hamamı biraz pahalıymış.

bizim bi arkadaş grubuna galatasaray hamamında yazmışlar. orası biraz geyselmiş aklınızda olsun.

1- girersin terlik ve oda verirler orda üstünü değiştirirsin. daha önceden yanına aldığın deniz şortunu ya da sadece peştemalini üzerine giyip şampuan/lif/sabun vs. alıp terliklerini giyip aşağıya hamama inersin. (bu arada çalışanlar sana yardımcı oluyor bazı yerlerde)

Hamama inmeden önce kese masaj istiyor msunuz diye sorarlar. Evetse bi süre sonra keseci gelir o zamana kadar "sen biraz terle" deyip aşağıya yollarlar. Aşağıda sadece su dökün kese yaptıracaksan. Sabun falan yapma yani sadece sıcak su.

Sonra keseci gelir bi güzel yıkar seni, masajı da yapar sonra çıkarsın. Çıktıktan sonra ordaki amcalar seni bi güzel kurulayacak ve odana gönderecekler. Yat bi 15-20 dk uzan dinlen orda. Gazoz içmeyi unutma ve sakın hemen dışarı çıkma hasta olursun.


2- nerede oturuyorsun? (istanbul demişsin: anadolu yakasında çinili hamamı denedim üsküdarda, fena değildi. iki kişi 70 falan tutmuştu keseyle beraber)

3- yok.

german shepherd

Esmer.

kumral değil mi o ya

Esmer.

esmer. açık tenli değil. saç rengine de aldanma boya çünkü. koyu renk saçlı kendisi diye biliyorum.

Kumral diyorum bende.

Gunese bakarken kumral.

beyaz tenli mi dersiniz? esmer tenli mi bugday mi neyse artik o manada sac rengi onemli degil :)

Beyaz kesinlikle değil. Buğday veya esmer. Gerçek hayatta görmeden emin olamam. aşslkdas
Ama o kaşlar esmer kaşı bence.

Buğday , esmer değil kesinlikle

esmerlik saç rengi değil ten rengi tabiiki esmer değil beyaz tenli. saçlar da koyu kahve işte

Buğday tenli :)

buğday +1

bana benziyor teni hatta hafiften, bana da buğday dediklerine göre bu da buğday.

kuaför sorunu yaşıyor bence.

Öfff!! Hacı bu bisiklet çocukluğumuzun bisikletiydi.. Vites olayı zaten her çocuğun ağzının suyunun akmasına neden olan cinsten. Markayı hatırlayamadım ama çocuklar arasında ilgi çeken bir bisikletti

abi internetten başka bir örneğini görmek istiyorum, göremiyorum...

heralde kendi ülkelerinde de fabrikaları var, türkiyede bulamazsın

hiçbir aklı başında firma oralarda üretim yapmıyor artık.

new balance abd ve uk modelleri var ama en pahalılar onlar, 300-500 bandında.

Firmalar genelde ozel serileri gelismis ulkelerde uretiyorlar.

Soyle mesela :
www.adidas.com

www.soccerbible.com

www.newbalance.co.uk

İspanya olur mu? Chiruca var, adidasın nikeın beş para etmez ürünlerine 200-300 lira verene kadar; o fiyatlara çok güzel, rahat, gore-tex ve vibram içeren modelleri mevcut. Hem bot hem spor ayakkabı üretiyorlar. Hepsiburada'da var.

ispanya olur, portekiz olur. en azından uzak doğululara göre daha bir özenli geliyor bana yaptıkları iş. ne bileyim le coq sportif fransa'da üretiyor olsa onu kullanırım mesela.

powersports.honda.com

cb1100 2013 model

model yeni de ama adını bilmiyorum. bu hipster cafe racer(orjinali rocker ve serseri tayfası icadıdır) muhabbetine yeni yapılan mototrlardan olması lazım

üstadlar çok güzel bir motosiklet bu hiç gelmeyecek mi türkiye'ye? veya buna benzer başka bir model falan yok mu?

triumph'un var birkaç tane:

www.korlas.com.tr
www.korlas.com.tr
www.korlas.com.tr

www.fercomotor.com.tr

www.altinyildizclassics.com

99 ama :(

aynen ben de ariyordum boyle pufpuflu ancak ince yatay cizgili olanlardan şık bir sey bakiyorum.

kardeşimgil geçende arkadaşlarına hediye almışlar, anlatıyolardı; tost makinası ve waffle tablaları değişmeli olarak kullanılan bi modeli migrostan almışlar. fiyatı 90 tl imiş. migros deyince benim aklıma sinbo markası geldi otomatikman ama markayı konuşmadıydık.

bildiklerim bunlar, belki ekleme-düzeltme yapan çıkar.

sinbo nun makinesi degismiyor galiba.Aldiklari baska markadir buyuk ihtimal. Ayni modelin tost tablasi olan versiyonu 30-40 lira oldugu icin hemen hemen fiyatlari aynidir diye dusunuyorum.

Ben premierinkini aldım çok memnunum tavsiye ederim...

www.bulabilirim.com

Sitede geçerli ek 10 TL indirim kodu : UGHN HL8D LZDW 3BQP

@ VazgectimSenden

sitenin reklamını yapmaktan vazgeç !