muhattap olma şu ergenle ya, bu saatten sonra ilanı aşk etse, mallık ettim dese bile sallama. başka insan mı yok özgüvensiz, pısırık embesilin birini muhattap alıp kendine dert yaratıyorsun.

Cocuk malın teki kesin ve net teshisim bu

o teşhis evrensel zaten de daha tanımadan birini nasıl bu kadar üzebiliyor insan? gerçekten takıntı yapıyor olabilirim ama rahat edemiyorum ben hassas insanım çok çabuk üzülürüm. içimdeki şeytan diyor ara, buluş derdi neyse çözelim. sanki adamın peşinden koşuyor gibi oldum ya. ne kdar rahatsız edici bi durum:S

Ya salla gitsin harbi mal ötesi birikmiş

hassas insanım dokunuyor bana :/

feysten de engellemiş mi :)
hahah ulan sevgi ne hale getiriyor insanları :)

instagramdan unfollow ne ya ahaah bence arkadaş büyük ergen ve bir miktar hırslı. sen ona bir adım gelsen sonrasında senden bişeyler daha bekleyecek. bunlar doymaz abla karşıdan gelen selama, ince bir fikre, jeste. dolayısıyla olay mahalinden uzaklaş yoksa hep "vermek" zorunda kalacaksın gibi gözüküyor burdan.

en yağlı peyniri göm işte
yanına da azcık meyva
ohhh

Kavun peynir yeter.

İlla meze de olsun dersen şakşuka, haydari falan ekleyebilirsin yanına.
Market veya şarküterilerde oluyor taze günlük mezeler. Onları tercih et.

Ezine al derim. Biraz sert peynir rakı ile iyi gidiyor. Kipa, macrocenter'ler egeden diye bir marka satıyor. Benim favorim o bu aralar.

ezine tabi ki

kesinlikle süzme yoğurt alıp bundan yap, 5dkda hazırlanıyor
www.nefisyemektarifleri.com

Keçi peyniri ya da erzincan tulumunu tek geçerim rakıyla.

İzmir tulumunu seviyorum ben her daim. Rakı da dahil herşeyin yanında.

varsa izmir tulum yoksa, ekici lokum kıvamında ;) çok alakasız kıvamlarda ve lezzetlerde evet ama izmir tulumla harika gidiyor. eğer izmir tulum yoksa ya da pahalı geldiyse ekici çok çok iyi bence

yağlı ve sert peynir olsun. ezine güzel.

ezine salatalik radika yogurtlu bişiler.mis.ko.

berlin'den git.

Berlin'e gidip oradan otobusle gecmek en ucuzu olacaktir.

berlin'e mi gidersin, varşova'ya mı yoksa bratislava'ya mı ona fiyatlara göre sen karar ver ama indiğin yerden polskibus'a bin.

www.polskibus.com

herkes demiş gerçi ama berline uçup ordan polskibus ile geçmek en ucuz yol olur

tabi ki berline giderken yanında polonya otobüs biletinin çıktısı olsun ki kıl alman pasaport memurlarıyla vakit kaybetme.

iki sene önce lviv üzerinden aktarmalı uçuşlar vardı yarı fiyatına . berlin'e inip 70-80 zlotiye polskibus ile gidebilirsin ama yarım gün sürer. bratislava'dan ve prag'tan, viyana'dan ucuz uçak bileti bulursan polonya içine polskibus ile geçebilir tekrar otobüsle ya da trenle katowice'ye geçebilirsin.

wall-e

i origins

russian institute

Cornetto üçlemesi

(bkz: la haine)

minority report

Divergent izlediyseniz, serinin devam filmi Insurgent da ortamlara düşmüş. Divxplanette bu hafta en çok indirilen olmuş. Ben de bir ara onu izleyeceğim.

wg-gesucht'a baksin

wg.gesuchttan zor görusmelere falan onceden gıtmesı lazım, seçim kriterleri falan derken epey zaman alır.
airbnb'ye de bakabilir ek olarak.
kafe kotti'ye gidip oradaki insanlarla tanışıp ağızlarını da yoklayabilir.

airbnb

kreuzberg hem fiyat hemde okuduğu bölüm açısından çok iyi olur bence, o taraflara bakabilir. trenle şehir merkezine 10-15 dakika.

bence gidip store den al kafan rahat etsin bu arada renk konusunda gold u incelemelisin mutlaka

+500 lira niye vereyim ki

iphone 6 üç renk te güzel. yalnız siyah olanın ön yüzü parlak olduğu için parmak izi v.s. çok belli ediyor.

laleli tramvay duraginin tam karsisinda tac doviz ile martur doviz var, ayakli borsaya yon verirler.

bazı bankaların internet bankacıklarında döviz alım satım makası düşük oluyor, döviz bürosuna gittiğine deymiyor. ben iş bankasından alıyorum. finansbank, denizbank vs fena değil bu bankalar da.

evet az önce baktım en uygunu iş bankası gibi gözüküyor. teşekkürler cevaplar için.

Isten cikmadan vize almaya bakin, issiz sekilde vize almaniz zor olabilir.

Tur işine girme. Kendin ayarlarsan daha ucuza getirirsin her şeyi. Daha da zevkli olur. Bizz ilk yurtdışı deneyimini italya'da yaşamıştık. Arkadaş grubu ile 14 kişi :) italya'ya gittik. Bence güzel bir tercih. Vize alması da kolay.

Söylediğiniz çok iyi oldu bunu. Haftaiçi halledeyim. Turlar filan çok önemli mi?

Ben yalnız gideceğim. Ilk etapta sanki tur olsa fena olmaz gibi düşünüyorum :)

crown +1, zaten en az 3 aylık falan verirler vizeyi. işten çıkarken almanızda fayda var.

ek olarak duyuruya şu bilgileri de eklemeniz lazım: bütçe ne kadar? kaç gün düşünüyorsunuz? yaşınız kaç? yaşınız büyükse artık bu yaştan sonra 8-10 kişilik koğuş tipi odalarda hostellerde kalamam ben otelde kalırım mı diyorsunuz? bu bilgiler olursa daha iyi cevaplar gelecektir.

vizeyi alamazsanız bütçe de mütevazıysa arnavutluk falan gibi vize istemeyen yerlere bakabilirsiniz.

2000 kadar ayırabilirim. YAŞ 29. 4 5 gün ilk etapta yeter gibi sanki? Açıkçası bu fikir şimdi Doğduğu için araştırmadan, nasıl araştırmalı ne etmeli şeklinde ön bilgi almak için duyuru açtım:)
2000 az mı çok mu onu da bilemedim..

2000 az değil de, vize pasaport bilet derken 1000 lirası gidiyor :) o yüzden belki problem olabilir.

bence dert olmaz diyorsanız gideceğiniz yer için couchsurfing'ten ev ayarlamaya çalışın. ev sahibiniz/sahibenizle iyi anlaşırsanız size şehri de gezdirir en sevdiğim gezim o şekilde olmuştu ve konaklama bedavaya gelmişti. 4-5 günde de iki şehir ziyaret edilir, çoğu yersiz olur. bilet almışken zorlayın kendinizi bence uzatın sonra bi daha gidemezsiniz falan belli olmaz.

şöyle söyleyeyim pasaportu çok uzun çıkarmayın, 1 yıllık 150 liraydı galiba. vizeye başvurdunuz ıvır zıvır derken 1500 tl kalacak cepte kabaca. hesaptaki o meblağa vize verirler mi emin değilim. bence pasaportu çıkartın ve bir tur şirketine başvurun. opsiyonel olarak vize istemeyen herhangi bir ülkeyede gidebilirsiniz.

edit: tabi uçak biletleri ve otel rezervasyonlarınıda yapmış olmalısınız vizeye başvururken. çok zor vize almanız, her türlü tur veya vize istemeyen bi ülke seçeneğini değerlendirin.

vize istemeyen ülkelere git hocu. 60 yuro vize ücreti artı 10 yuro falan seyahat sigortasından yırtarsın.
balkan turu yap, kendi başına yap. sırbistan, karadağ, makedonya, bosna'ya gidebilirsin.
tek gidemem diyorsan arkadaşınla git.

@cekilmis gayfe +1
Vizesiz Balkan turu ile başla. Kültür şokunu en hafif atlatacağın yer. Maliyeti minimum tutarsın. Yemekler benzer. Kafan rahat. Risk az.

Yarın turları usul usul bi dolaşayım. Güzel bi heyecan yaşıyorum nereye gideceğimi bilmesem bile :) Hayırlısı

Cihan Mürtezaoğlu
Beyaz Hayvanlar
Adamlar
Allah Las

ne dinliyordun ki?
mistik taraf deyince aklıma new age geliyor.
sokak çalgıcıları istiyorsan kara güneş var pek güzeller.

@pokemonk kara gunes, andan iceru, kuan vs. dinliyodum

(bkz: açık seçik aşk bandosu)

Bütün şarkılarını dinlemeni tavsiye ederim.

Inka sol

Peter buffett

Mercan dede

Kronos quartet

Oliver shanti

mete özgencil ve umay umay diyebilirim.

youtu.be
youtu.be
youtu.be
youtu.be

başka da bilmiyorum.

belki sofar istanbul'da (bir de farklı müzisyenlerle çatılarda röportaj yapan ve performanslarını yayınlayan bir youtube kanalı vardı adını hatırlayamadım şimdi) benzer şeyler bulunabilir.

spotify kullanıyorsan, önereceğim çok şey olabilir

Tesekkurler herkese

@füt kullaniyorum, onerilerini bekliyorum

Istanbul caz festivali parklarda caz diye arat. Guzel sarkilar var cazz seviyorsan.. listedeki slims i cok sevdim.

(bkz: ekşi tattoo & piercing)

istiklal'de. (bkz: cennetten kovulan) sozlukten mesaj atip bilgi alabilirsin.

haftasonu yaptırdım bi tane. bu tarz dövmelere blackwork deniyor ve bu işin ehli bence metecan mete'dir. deja vu bassçısı. ben gayet memnunum. kendisi halep pasajında. tavsiye ederim.

edit: fiyat olarakta üzeceğini düşünmüyorum. dediğin gibi en fazla 300 lira olmalı bu.

Bir mac, apogee duet ses karti, bir cift de hoparlor ile baslayabilirsin ise. adam 5x falan olabilir.

mac mini al. 8, tercihen 16gig ram olsun.
buyuk ekran iyi olur. 24 27 inc falan
studio one al. ucuz ve super bir daw yazilimi
novation impulse midi klavye al. ben cok memnunum.
bir cift hoparlor ve ses kartini yazdim zaten.

10 bin liraya bu sistemi yaparsin. bu da seni mevzuya saglam bir sekilde sokar.

-yazilim boyutu-

mac aldiginizda en yaygin iki daw'dan birini (digital audio workstation) kullanirsiniz muhtemelen. yayginlar cunku kullanmasi kolay. ilki: garage band, ikincisi de logic pro. eger windows bilgisayarla devam etmek isterseniz ableton live ya da fl studio kullanabilirsiniz. mac sart degil. simdiden fl studio indirip crackleyip biraz ustunde oynayip calisma prensibini belirleyebilir, bir sey beceremezseniz youtube'dan tutorial'lara bakabilir, yine beceremezseniz ableton live'a gecebilirsiniz. ayni seyi burada da deneyip basarisiz olursaniz mac almayi gozden gecirebilirsiniz.

-donanim boyutu-

isin donanim kismi cok genis. her seyden once bir adet ses karti ve bir cift referans monitorune ihtiyaciniz olacak. bu konuda hicbir sekilde oneride bulunamam cunku olaya ne ciddiyette baktiginizi ve nasil bir butce ayirdiginizi bilemiyorum. www.electromiles.com bu sitede turlu fiyatlardan turlu amaclara hitap eden ses kartlari ve referans monitorleri bulunmakta. her konuda oldugu gibi burada da fiyat/kalite dogru orantili olacaktir.

referans monitorlerine cok para vermek istemiyorsaniz referans kulakliklarina yonelebilirsiniz.

ha bi de referans kulakligi/monitoru neden onemlidir?
kaydettiginiz muzigi insanlar belki evlerindeki 5+1 ile, hi-fi ses sistemlerinde, ipod'larinda ya da arabalarinda dinleyecek. her ses sistemi farkli karakterde dizayn edilmistir. gidip dnr'dan alacaginiz uzerinde "extra bass technology" falan filan yazan bir kulaklikla ya da logitech 2+1 hoparlorde muzik yapmaya kalkistiginizda duydugunuz sesler sizi yaniltacaktir. bas cok yuksek olmus sunu biraz kisayim diyip kaydinizi tamamladiktan sonra sarkiyi gonderdiginiz arkadasiniz arabasinda dinlemek isterse cok ciliz baslar duyacak, "bu ne lan" diyecektir. ayni sorun mid'ler ve hi'lar icin de gecerli. bu yuzden referans kulaklik/monitorune ihtiyac duyacaksiniz cunku kayit esnasinda size sesleri oldugu gibi verecekler.

midi klavye de yukarida dedigim gibi, fonksiyonlari arttikca fiyati artan bir sey. asil olayi ise kullandiginiz daw (yazilim boyutunda anlattim) ile senkronize bir sekilde calismasi. daw uzerinde belirlediginiz sesleri midi klavyenizde calip kayit alabileceksiniz. bazi midi klavyeler ya da analog synthesizer'lar (evet bi de onlar var) ses karti ozelligiyle gelir.

umarim cok kafa sisirmedim.

@alperz ben o setup'i kimin evinde gordum ya? :D kadikoy'de mi oturuyosun?

yok. kadikoy'de de oturmuyorum. hatta evim bile yok studyoda yasiyorum.

ben artik uzaklardayim:) alperz'in bahsettigi setupin sanirim tamamen aynisini bi muzisyen arkadasin evinde gormustum. ismini de hatirlayamiyorum. ama ayni kisi olmayabilir simdi detaylar kafamda belirdikce.

edit: degilmis zaten.

plazma televizyonun full hd falan değilse hiç girme o işe tad vermez.

o zaman işini görür biraz.

tv'ye cok takmayin ya:) 13" macbook pro ekraninda bile harikalar yaratanlar var:)

gerekli şeyler söylenmiş, bende bir iki ekleme yapayım.

en önemli şey bence referans monitörü. sesin işlendikten sonra son çıkacağı yer hoparlörün. bence alabileceğim maximum bütçeye iyi bir referans monitörü al. bu arada her markanın farklı karakterleri vardır. yapacağın müziğe göre bir referans monitörü seçmen tabi ki daha iyi. m-audio mesela bass karaktere sahiptir. rap yada hip hop yapacaksan tavsiye edilir. yada adam alabilirsin, kısmen mid ve tiz ferkansları daha doğru duymak için. veya ben sadece takılıcam abi diyosan her stüdyonun demirbaşı yamaha hs50m yada 80m alabilirsin. 50m'den memnunum.

ses kartı için ortalama 1000-1500 lira arası bir bütçe ayırsan işini görecek güzel bişey alırsın. motu, tc electronic veya m-audio'nun o fiyattaki kartları başlarken işini görecektir. bu kartlarla kullanacağın herhangi bir daw'ı rahat yürütürsün. apogee'de bu arada iyidir ama tuzludur. fiyatlara bakıp karar vermen lazım.

bilgisayar için birşey diyemeyeceğim. macbook pro, i-mac, g5 ve macpro kullandım. hepsiylede iş yapılır. alacağın donanım minimum 8gb ram ve i5 işlemcili olmalı. ha daha düşük konfugirasyon olmaz mı, pek tabi olur. ama zaman içersinde tekleyeceksin ve sinir olacaksın :)

yazılıma gelince. dünyada bu işin standardı pro tools'tur. kayıt ve mix'te üzerine yazılım bence yok. midi desteği almak istediğini varsayarak ableton live ve logic pro'da önerebilirim. hepsinin kendine göre avantajları ve dezavantajları var. sıfırdan öğreneceksen şahsi fikrim youtube'a bu programları yaz ve bi iki tutorial izle. hangisinin arayüzünü ve çalışma prensibini seversen onla başlarsın. sonra zaten merak edip diğerlerinede şans vereceksin.

midi klavye içinde başlangıçta 4 oktav bi cihaz işini görecektir. çok dandik olmamakla birlikte ortalama bişey alabilirsin. fatar, m-audio veya cme işini görür. cme en son tercihin olsun.

lkjhasdf. yoo.

olabilir

yazan sallamıs baya

değil ama tüm sanatları bir arada kullanabileceğin bir sanat alanı olduğunu söyleyebiliriz belki.

en azından tiyatro, resim, müzik, dans, mimari, heykel, fotoğraf, edebiyat gibi sanatların hepsini tek bir filme sığdırmak mümkün.

cevabımı açayım: mesela bir tiyatro metnini sinemaya uyarlarsın. aynı filmde arka fonda müzik çalar ve müzik o filme özel bestelenebilir. müzikle birileri dans eder, film için özel olarak oluşturulmuş bir koreografiyle. dans edilen salonun tasarımı için iç mimarla çalışılmıştır, çok estetik ve incelikli bir tasarım yapılmıştır. dekora da özen gösterilmiştir. aynı salonda heykeller vardır. yine filme özel olarak yapılmış heykeller de olabilirler. filmin her karesi zaten fotoğraf niteliği taşır. senaryo da edebiyat eseri kabul edilir.

işte tüm sanatlar bir araya geldi.

sinema bütün sanatları sömüren bir ahtapottur.

yanlış hatırlıyorsun; birleşimi değil, birleştirici bir güç.

şimdi sinemaya 7. sanat diyorlar ilk 6 şöyleydi yamulmuyorsam

1 resim ve heykel
2 müzik
3 tiyatro
4 dans
5 edebiyat
6 mimari

şimdi bunlarda kendi içinde 2'ye ayrılıyo. plastik ve ritmik sanatlar diye..sonrasında ise 7. sanat ve birleştirici sanat dalı olarak sinemayı koymuşlar...nacizane ben bu bilgiye sadece internette rastladım...gsf mezunuyum modern sanat eleştirisinden tutunda karşılaştırmalı sanat dersi bilem aldım...yok böyle bi sıra felan sinemada tüm sanatların birleşimi felan değil maalesef içinde bir mimarı veya ressamı anlatıyor diye de bir sinema filmi için "işte bak sanatlar birleşti felan diyemezsin"

sinema "tembeller için" sanat haline geldi iyice artık.

geçenlerde şöyle bir şeye duydum ve dehşete düştüm: zat'ın biri "bence artık kitap okumak anlamsız, sinema edebiyatın verebileceği her şeyi veriyor" dedi.

hoca durur mu, yapıştırmış tabi cevabı: "hacı film izlemekle, film çekmek aynı şey mi" dedim. dediğimi anlamadı tabi yukarıdaki beyanın sahibi arkadaş.

neyse işin özü; sanat zevki zamanla ve emek harcayarak incelir (bu konuda bkz. görme biçimleri/j.berger/metis) ve bu emeği vermeyecek acziyetteki ve düzlükteki insanlar sinemanın kendi boşluklarını biraz da olsa doldurabileceğinin farkına vardıkları için, sinemayı ilahlaştırıyorlar bence.

ben demiyorum ki sinema tırt bir sanattır; dersem çarpılırım zaten. hatta 21. yüzyılın hem birey hem de toplum üzerinde tartışmasız en etkili sanat alanıdır sinema. ancak bunun dışına çıkıp sinemaya farklı misyonlar yüklemiyor mı: işte benim itirazım buna.

bence doğru. bir filmi hazırlamak için bütün sanatçılardan yararlanılabilir. düşünün kameradan bir açı çekmek zorundasınız. ressamından, heykeltraşına, fotoğraf sanatçısına, o andaki manzaraya uygun fon için bestecilere ihtiyaç olabilir.

cevabımı açayım: mesela bir tiyatro metnini sinemaya uyarlarsın. aynı filmde arka fonda müzik çalar ve müzik o filme özel bestelenebilir. müzikle birileri dans eder, film için özel olarak oluşturulmuş bir koreografiyle. dans edilen salonun tasarımı için iç mimarla çalışılmıştır, çok estetik ve incelikli bir tasarım yapılmıştır. dekora da özen gösterilmiştir. aynı salonda heykeller vardır. yine filme özel olarak yapılmış heykeller de olabilirler. filmin her karesi zaten fotoğraf niteliği taşır. senaryo da edebiyat eseri kabul edilir.

işte tüm sanatlar bir araya geldi.

edit: resmi unutmuşum. salonda botticelli'nin venus'ü de olsun mesela boydan boya. tüm sanatlar şimdi bir araya geldi. :) hatta ve hatta müzik de küçük bir oda orkestrası tarafından çalınıyor olsun.

sinemanın büyüsü sanalı gerçek yapma ya da gerçekten tamamen uzaklaştırmada bence. diğer sanatların çoğu estetik algıyı direkt tetikleyen ürünlerden oluşuyor, bir tek edebiyat farklı ki edebiyatla sinemanın çok kesişmesinin önemli bir sebebi de bu. yöntem olarak farklılar, biraz daha "herkese" hitap ediyorlar çünkü estetik algıyı geliştirmeye gerek yok bu iki daldan etkilenebilmek için.
edebiyatta işin içine hayalgücü de dahil olduğu için o da biraz kendine özgülük kazanıyor. sinema ise bir şeyleri göstererek, dinleterek anlattığı için anlaması kolay gibi duruyor. e bu da sanatı götünden anlayan birçokları için kültür faşizmi sebebi.

bence sinema diğer bütün sanatların birleşimi olamayacak kadar ayrı bir yönteme sahip. sanallık diğer sanatlarda bu kadar göze çarpmıyor, sinema insanı diğer sanatlardan daha kolay manipüle edebiliyor(edebiyatı diğerlerine nazaran buraya daha yakın gördüğümü söyledim zaten). ve tabii ki yeni bir sanat, aileye en son gelen çocuğun popüler olması durumu mevcut. onların sahip olduğu tecrübeye sahip olamaz ama aileye yeni şeyler katacağı kesin.

tüm sanatların birleşimi filan değil sinema. bahsedildiği gibi yedinci sanat derler ama içeriğinde diğer altı dalıda bulunduruyor diye hepsini kapsıyor demek diğerlerine acımasızlık olur. bir filmde müzik çaldın, dayıya heykel yaptırdın diye olmuyor yani o işler. bunla bağıntılı olarak bu sanat dallarının herhangi birine edilgen bir şekilde dahil olmak kimseyi sanatçı yapmaz arkadaşlar.

şunu söyleyebilirim son olarak, kitleleri manipüle etmek adına kullanılabilecek en mükemmel şeydir sinema.

değildir.

Öncelikle tüm sanatların birleşimi olduğuna kısmen katılıyorum. İşin aslı sinemanın nasıl oluşturulduğu ile alakalı. Bazı arkadaşlar filmde gördüğü şeyler üzerinden gitmiş fakat bu çok sığ bir yorumlama olur çünkü sadece mesajın içeriği ile alakalı bir durum. Sanat nedir sorusuna kadar gitmek gerekir ki bu kadar zamanınızı almayacağım. Sinema oluşturulurken kendi içinde onlarca dala ayrılmakta ve bütün bölümler kendi içinde bir sanat icra eder.

Dünya ve arthouse sinemasından bahsediyorsak, senaryo derin bir edebiyat, oyunculuk ustaca bir tiyatro, kadrajlama ve ekranda ne göreceğimiz detaylı bir tablo, prodüksiyon estetik bir mimariye gerek duyar. Şimdi gelelim bütüne; sinema duygularınızı harekete geçiriyor ve sizi yorumlamaya sevk ediyor ise evet sanatın içindesiniz ve bu sanat bir çok sanatın bir araya gelmesiyle oluşuyor.

Sinemanın tembellik olduğunu düşünen arkadaşlar için; bugün Nuri Bilge'ye sıkıcı ve basit diyen kişi Rothko'nun bir eserine de aynı yorumu yapacaktır. Elinizde bir kağıt ve kalem ile sanat dalında yerinizi alabiliyorsanız, icra ettiğiniz o sanat dalı, sinemanın sadece küçük bir parçası.

Sonuç olarak bir çok sanatın birleşerek oluşturduğu olgu tek başına bir sanat dalı görülmese de, sorunun cevabı evet birleşimidir.

ben kendimi iyi ifade edemedim sanırım. basite indirgeyeyim yukarıda yazdıklarımı...

sinema için ne lazım?

senaryo = edebi metin (ki fikir ve sanat eserleri kanununa göre de böyledir bu arkadaşlar, yani benim uydurmam değil)
diyalog = tiyatro metni (iki kişinin konuşmasına ve bazı hareketlere dayanır oyun metinleri bildiğiniz gibi)
oyuncu / icracı sanatçı performansı = tiyatrodaki performans (mesela mike nichols'ın closer ve who's afraid of virginia woolf filmleri; roman polanski'nin carnage filmi) şeklinde olabiliyor, tabi her film için geçerli değil
görüntü = fotoğraf sanatı, fantastik bir yapımda (hayaller üzerine çekilen sahneler gibi, mesela peter jackson'ın heavenly creatures filmindeki "dördüncü dünya" gibi) resim sanatı da olabiliyor
animasyon = başlı başına resim sanatı olduğu tartışılabilir
sahne planı, dekor, mekan = mimari / bu sırada kullanılan resimler, heykeller de o sanatlara atıf olarak köşede durur / dans edenler varsa o da dans sanatına atıf olur, film de yoğun olarak dansa yer verebilir, o sanatı (ya da başka bir sanatı) anlatabilir (black swan gibi)
özgün müzik = musiki eser olarak korunur yine kanunla (itzhak perlman'ın schindler's list için yaptığı besteyi düşünün)

hayır sinema bence tiyatro'dan daha değersiz tiyatro belki olabilir.

bu bir seferde kaydedilen birşey değil. hepsini ayrı ayrı kaydedip üstüste koymuş ve mixlemiş. kanal kayıt diyoruz buna.

kayıt yapabileceğin herhangi bir programla. logic, pro tools, ableton...vs seç, beğen, al.

sağolun

sanat akımları ve tarihi bilgisine

Hiçbir şeye...

bakmak ile görmek arasındaki farkı algılayabilen duyu organlarına

www.idefix.com

Akımlar, sanatçının hayatı, yapıldığı dönem..

Sanat eserine gore degisir bu. Genel olarak cevabi ustteki arkadaslar vermis.

ilk önce estetik kavramını tam olarak bilmen lazım ki estetik kaygı güdülerek yapılan bir eseri konumlandırabil.
onun dışında, bence, günlük kullandığımız genel geçer kavramların, duygusal, komik, üzgün vb anlamak istediğin esere veya sanat dalına nasıl yansıdığını kavramak gerek. yani çok basit bir örnek van gogh'un bir tablosuna baktığımda yapabileceğim en çok yorum güzel veya çirkin olabilir, belki. çünkü resim hakkında bir birikimim yok, yaşadığım hiçbir hissi resmi kullanarak ifade etmeye çalışmamışım, en azından buna kafa yormamışım. ama müzikte mesela, sözlerin değil sadece notaların olduğu bir şarkıda bile kimin ne anlatmak istediğini anlayabiliyorum. öznel bir örnek oldu belki ama anlatabilmişimdir umarım.

canının istediğini seç, aklına takılanları ev sahibine sorabilirsin. mesela benim kalacağım odanın sahibi ben rezervasyon yaptıktan sonra bilgilendirme maili gibi bişey attı. dediğine göre evde sadece perşembe duş alınıyomuş :) bu tarz ufak detayları direk çekinmeden sor. onun dışında rezervasyon kabul edilince mailine fatura yolluyor airbnb. onun çıktısıyla başvurabilirsin vizeye.

kimileri odayı birden fazla kişiye kiralıyor bir nevi yatak kiralama gibi, kimileri tüm evi bir kişiye kiralıyor, hangisini kiraladığına dikkat et, kiralayan kişinin yorumlarını oku mutlaka nasıl bir ev sahibi.

edit yaptım gereksiz kısmı sildim.

ben hem kaldım hem ev sahibi oldum ama hiç öyle rezervasyon için ordan bi belge alıp gitmemiştim. commentlere bak olumsuz bişey yoksa sorun olmaz. ama aklına takılanı da sor.

Ben geçen hafta kaldım utrecht'te airbnb ile ilk defa. Süperdi..Tatlı bir kız arkadaş 5 yıldızlı oteli aratmadı bana..eve geldim anahtarı verdi çıktı gitti, sonra gece geldi falan..Yorumlara bakın arkadaşların dediği gibi olumsuz bişi yoksa direk airbnb yap. Ben de senin gibi düşünüyordum bilgisiz direk giriştim işe çok memnun kaldım. Zaten ev sahibi ile hep iletişim halinde olacağın için sorun olmaz...

peki ödeme ne aşamada ve nereye yapılıyor?

siteye üye olup kredi kartı bilgilerini giriyorsun ve ödeme yapıyorsun. mantık olarak hepsiburadadan kettle almak gibi.

bu dediklerin balkanlarda mümkün. karadağ'a gidebilirsin sanırım. vizesiz hem.

bütçe kısıtlı olduğundan ya tek bir şehir seçip (Amsterdam derim şu haliyle) orada takıl ya da Balkanlar'da dolaş. Avrupa içi aşar bütçeyi.

balkanlardan çıkarsan para biter.

bir de konaklama, gıda tercihlerin çok fazla değiştirir maliyeti.

@sen git ben geliyorum tek bir şehre gideceğim zaten. ülke turu tarzında bir şey düşünmüyorum.

budapeste-prag

amsterdam zaten pahalı bir şehir bence düşünmeyin bile. pasaport masrafı olmayacağını varsayarak ben olsam budapeşteye bakardım. ya da oradaki masraflarınızda (yeme içme vs.) aşırı lükse kaçmazsanız 2 gün roma 2 gün floransa yapabilirsiniz. çokta güzel olur. ben olsam bunu tercih ederdim:D eğer italya seçeneğini düşünecek olursanız konaklama vs. konularda tavsiye verebilirim. iyi tatiller şimdiden:)

3-4 gün tek bir şehirde 2000-3000 balkanlar için fazla olur. hem gün açısından hem para açısından. ama o dönemlerde balkanlar da sıcak oluyor. belgrad derdim belki ama işte yine de sıcak ve 3-4 gün fazla gelebilir. daha kuzeye çıksan oralarda neler var uygun bilmiyorum. belki prag ya da varşova da olabilir ama oralarda su durumları nedir bilmem.

edit: evet budapeşte de olabilir gibi.

@köstebek kurabiye

başlamalı yazınca sandım ki tura başlamak gibi. yani gerisi gelecek sandım. valla bu haliyle para İngiltere dışında her yere yeter. Roma ya da Amsterdam iyi seçenekler. Ben her halükarda Amsterdam diyorum. Sakın Kuzey Avrupa'ya gitme ama. Para anında yok olur gider.

Budapeşte çok uygun bir seçim olur gibi duruyor. Bütçe uygun, nehir ve yeşil alanı var, ucuz ve güzel yerler mevcut, mimari ise her telden var. Aklına takılan veya özel olarak sormak istediğin bir şey varsa özelden sorabilirsin.

rotterdam, prag, viyana ve floransa'dan biri.

polonya: krakow+varşova

amsterdam
roma
milano
frankfurt
berlin
krakow
budapeşte
prag
viyana
venedik
paris
kopenhag
oslo

şehirlerine gitmiş biri olarak. budapeşte diyorum.

bütçe yazıldı diye neden ucuz yer önerildi anlamadım.

vize: 300 tl
uçak bileti: 700 tl

olsa 1000-1500 lira kalır. 400 euro ile gittik diyelim. 4 günlük bir tatilde her gün için 100 euro harcayacağız demek. 30-40 euroluk bir hostelde kalsanız (ki daha ucuzunu rahat bulursunuz) günlük elinize 60 euro kalır kahvaltıyı da hostelde yaparsanız (yapmasanız bile) pek çok avrupa şehrinde çok rahat gezersiniz bu parayla.

tüm istediklerinizi kapsayan barselona ve amsterdam var benim bulunduğum.

barcelona bence.

Karadağ: Vizesiz, Aşırı sıcak, deniz, kum, güneş, kalabalık, bol yabancı turist, old town, taştan kale. herceq novi, kotor, budva
Budapeşte: vizeli, Orta derece mimari, çakal halk, kısmen dil sorunu, tuna nehri, fena değil,
İtalya: vizeli, harika mimari, kibar ve şık insanlar, dil sorunu yok, yeşillik bol, dondurma, kahve, sanatsal faaliyetler.
Sonuç: İtalyada 2 şehir.

amsterdamda 3-4 gün için 3000 lira neyinize yetmiyor sevgili ekşiciler, naptınız hepiniz 5 yıldızlı otellerde mi kaldınız?

amsterdam beklentilerini fazlasıyla karşılar.

avrupa'da doruk bence roma'dır. ama ucuzluk da kriterin oldugu için budapeşte+1

balkanlara gidersen o parayla 10 gün bile geçirebilirsin. fakat 3-4 günün varsa mutlaka prag-budapeşte yap. gidişi budapeşte al dönüşü prag al.

Elindeki para luks otelde kalmayacaksan hayli yeterli.

Benim ilk tavsiyem:

Roma venedik floransa roma

Ikinci tavsiyem

Malaga cordoba granada sevilla

Aradiklarinizin hepsi buralarda var.

Ya da nice-monaco-cannes olabilir.

Dort gunluk paris turu olabilir.

Ilk ikisi kadar ruya aleminde dolastirmasa da cok guzeldir.

Hepsine gittim sorunuz olursa da cevaplarim

atina'ya git tabi ki de aradığın her şey var.

52 teleye yer bulmuşsun. durma al. metro ver hemen geçersin turistik mekanlara, müzelere...

durduğun kabahat. bu sene bende oraya gidecektim, amsterdamdan berline geçmek daha kolay geldi. ama barcelonaya iki senedir giden bir arkadaşım var. mimarisini, denizini, rahatlığını, gece hayatını ve tabi ki avrupanın en büyük roller coasterını anlata anlata bitiremedi. gözün arkada kalmasın. muhakkak gitmelisin. şunu paylaşmadanda edemeyeceğim izninizle.

www.youtube.com

aynı şekilde bende temmuz başında orda olacağım. çadır atabilirsin, günlük 10 euro gibi komik rakamlara deniz veya kanal kenarında süper kamping alanları var.

www.iamsterdam.com

www.airbnb.com

Bende yarıda sıkılıp bari sonunda sevişsinler diye düşünmüştüm ki orgy yapmışlar bile.

kesin sekslidir dedim yanılmadım. çok acayip kafalar

direk ileri sarar seksli kısma geçerim.

bence net iyi dövmeler bende çok beğeniyorum bu dövmeleri

Not : gereksiz sorulara hazırlıklı ol hele ki ilk dövmelerinse...bu ne şimdi bunu niye yaptırdın gibi...kadın değilim ama tam destek benden

ne erkekte ne de kadında beğenmediğim bir dövme tipi varsa o da budur. yaptırma gerçekten anlamlı bir şey de yaptır demiyorum çünkü şu an anlamı olur, ileride olmaz ama estetik görünen bir şey yaptır. bu estetik filan değil. koluna siyah ip bile bağlasan aynı görüntüyü yakalıyorsun.

ikincisi çok anlamsız durmuş. ilki güzel.

luzumsuz

ben bunu cok seviyorum ya, serit bir ara ben de yaptırmayı dusunmustum hatta.

minik donut +1

herkeste var, hiçbir özelliği yok.

ilki erkek için güzel, ikinci fazla feminen. çok inci çizgiler. kendime yaptırırım mesela, ama erkek koluna az daha kalını lazım. ilkine bayıldım yalnız.

çok kötüymüş

Rutracker.org

Google translate gerekebilir zira site rusca

Yaş ile alakalı.
20 li yaşlarda tutkulu ilişki derdim ama şimdi 30 alrımda huzurluyu tercih ettim.

tabi ki huzur. insan belli bir yaştan sonra mantığını eline alıp geçmiş bol tutkulu, sırılsıklam ilişkilerini düşününce bu sonuca varıyor. ne arkasına bakmak ne önünü görmek, sadece anı yaşamak istiyor. en azından 32 yaşında bir birey olarak ben bunu istiyorum.

Mısırı bulduk da püsküllüsünü mü arıyoruz? Bunca insan yalnızken, bunca insan neden yalnız?

Bana kalırsa ikisi de olmalı; tutkulu bi ilişki yaşadığın kişide huzuru da bulabilmelisin.

30

%60 huzurlu %40 tutkulu

Huzurlu bir ilişkide de "birbirimizden vazgeçemeyiz" diyebilirsin eğer doğru insanla birlikteysen.
O düşünce yoksa ne yapayım huzurlu ilişkiyi. Mantık ilişkisi olur öyle ancak.

Genelde çok sakin giden ilişkiler tartışmayı kaldırmıyor, ilk sorunda bitiyor benim gözlemlediğim kadarıyla ama istisnalar olur tabi.

Yaş 22- huzurlu tabiki. Cok şükür öyle bir ilişkiye sahibim de.

Şüphesiz huzur.

bir taraf iniş çıkış ve tartışma diğer tarafa tutku koyunca olay biraz değişiyor
ne yani sakin bir insansak veya kavga gürültü olmuyorsa o, tutkulu değiliz mi demek oluyor? tutku olmadıkça ilişki milişki olmaz.

tartışma yaşanmaz demiyorum bu arada, yaşansın da hatta zaman zaman, iki yetişkinin her konuda istisnasız uyumu diye bişey de çok ütopik. Tartışma olur ama belli sınırlar aşılmaz, hatta zamanla pekçok şey tartışılaz ama bu "çılgın atılmayan düzseyir bir ilişki" haline geldiğinden değil tam tersine adamı/kadına daha fazla sevip bağladıkça tartışmaya kıyamamaktan, oraları geçmekten de olabilir.

her neyse versus biraz sakat geldi bana.

ikisi bir arada tutku da önemli ama psikopatça değil
33 olucam birkaç güne, niye ama +1

Kadınlar açık denizler gibi fırtınalı ilişkileri her yaşta seviyorlar gözlemlediğim kadarıyla. Erkekler ise anne kucağı gibi huzurlu ilişkileri tercih ediyor.
yaş 30

tutkusuz ilişkiyi neyleyeyim? huzur da olsun elbet ama tutkusuz huzur eksik kalsın.

29'un son demleri.

Bir dargın bir barışık oldu mu, çok yıpranırım. Dramalı, kavgalı, tartışmalı şeyleri sevmiyorum. Kavgalardan sonra insanlarla hiç konuşamadığım, bir daha yüzüne bakamadığım oluyor. O yüzden huzur şart ama huzur olsun diye de, sunta tatlı yavan ilişkiyi n'eyleyeyim. İkisi bir arada olmadıktan sonra tek olayım zaten, ilişki niye olsun.

2.5 ay sonra 32.

Huzurlu ilişki kavramı bana hep mantık evliliği tarzı bir şey çağrıştırıyor o yüzden tutkulu olsun kavga edersek de öpüşür barışırız nedir ki yani.

25 - huzur

i.imgur.com

her ikisi de. tutku sadece kavgayla, didişmeyle olmuyor sonuçta :)

Arkadaşların yaş dedikleri libido seviyeleri sanırım. Kişilik&derinlik denen kavramlar da var hani. Derin insanların yaşlarından bağımsız derin tutkuları olabilir. Ki tutkuyla heves aynı şeyler de değil. Gençlik hevesi ile karıştırıp haksızlık etmemek lazım.

Bir ilişkinin ne kadar huzurlu ya da tutkulu olduğu insanların huzur ve tutku potensiyellerine göre değişebilir. Sanki ilişki denen şey, 3.cü bir şahısmış da her şey ondan bekleniyormuş gibi bir muhabbet dönüyor. Dayanamadım yazdım artık :) Kendinizi analiz edin, kendinizi düzeltin; tutkuyu huzuru kendinizde arayın-bulun ki ilişkide de olabilsin. İlişkiden, sıkılıp yeni arayışlara giren insanlar aslında hayatında kendine ruhsal zihinsel hatta duygusal yatırım yapmayan kişilerden oluşabiliyor. Bir süre -karşıdaki insanın yeni olması sebebiyle- hayatınızda hareketlilik varmış gibi geliyor,alışınca sıkılıyorsunuz. Esas yenileyemediğimiz kendimizden sıkılıyoruz da, haberimiz yok. İlişkisi olmadığı için bitik hisseden insanlar da kendiyle arkadaş olamamış, yüzleşmekten kaçan ve illüzyon arayan insanlar olabilir mi?

Siz kendinizi yenilerken karşıdaki olduğu yerde sayıyor ve siz bundan sıkılıyorsanız, sizlere bir lafım yok.

Zaten huzurlu ve zaten tutku dolu insanların birbirlerini bulması dileğiyle...

22'yim huzur diyorum. Ciğer kalmıyor öteki türlü.

21 kadin huzur.

uzun süreli bir ilişkiyse zaten huzur ama öyle çokta ciddi değilse yarı yarıya dağılımda yarar var

huzur 25e pm

%20 huzur
%20 tutku
%20 arkadaşlık
%40 beğeni

22. kesinlikle tutkulu iliski. Birbirimizden asla vazgecemiyoruz guveni her seyden onemli.

hem huzur hem tutku olamıyor muymuş?
huzur olmadan tutkunun hiçbir manası yok benim için. gerilmek için yeterince sebebim var, bir de ilişkiye ihtiyacım yok. yaşım da 20 bu arada.

Yaş 25 erkek
Huzur

huzur olmayınca ben bütün köprüleri yakıyorum valla had safhada cinsel çekim vs olsa bile. denge güzel şey ikisinin dengesi mutluluk getiriyor.

yaş 23

Huzur önemli.

tutkuyu iniş çıkışlı, tartışmalı ama yine de vazgeçmemeli ilişki şeklinde algılamıyorum.
benim anladığım şekliyle tutkulu ve huzurlu olmalı.
yaş 25

huzur %80 tutku %20

Mantarı istersen samanda bile yetistirebilirsin

mısırla yapabilirsin.şu patlattıklarımızdan. en kolay yöntem bu. www.youtube.com denendi çalışıyor.
p1.pichost.me
p1.pichost.me

vermikülit şart değil ama cok faydası var. hem konteminasyonu(çürümeyi) engellemeye yardımcı oluyor, hem de substratı nemli tutup misellenmeyi kolaylaştırıyor.

bi ara mantar yetiştirme kitleri vardı.

mantarı nerden bulucan?

mısırı deneyeceğim çok teşekkürler :)

kitim yok sadece sporum ve azmim var :)

yalnız kokuyor haberiniz olsun.

Kokuya karsi saklama kabinda yetistirmeyi dusunuyorum, arada bir kapagini acip havalandirarak filan.

sporu nerden buldun
?

(bkz: bir arkadaş )

Meşrutiyet'in üzerinde bulunan Kızılırmak Sokak civarında bir tişört mağazası hatırlıyorum. Orta Dünya Cafe'nin yanında olması gerek. Yine o sokağa doğru Selanik 2'den çıkılırken de sağda bir mekan vardı ama, kapanmış olabilir.

çoook önceleri hayri vardı karanfilde hala var mı bilemiyorum. bir de meşrutiyetin başında kök çarşısında tolga vardır. içerde bi üst katta idi mağazası. bu arada bu dediklerim bi 10 sene öncesi, yine de bakmakta fayda var :)

@bruceandwayne, sanırım Tolga dediğiniz arkadaş şu anda tarif ettiğim yerde (1 yıl öncesinin bilgisi bu da)

olabilir ne zamandır uğramıyorum. doğrudur.

saçma ucuz değil mi?

12 senelik bir araca göre kilometresi bayağı az. serviste falan iyice baktırmak lazım.

alabiliyorsan kesin al. bi baktır tabi moturuna.

bi b*kluk vardır kesin. fiyat uygun olmasına aşırı uygun da, güvenilir mi o malum değil.

daha önce 1.6 benzin otomatik kullanmış biri olarak diyorum ki ,kaç!

o km ne ya bakkala gidip gelirken mi kullanmışlar sadece

Kilometresi gerçekten az, ama fiyatı anormal gelmedi bana.

cidden arkadaşlar neresi ucuz bunun?

www.sahibinden.com

2003 model, 1.6, otomatik cooper'lar 33-36 bin tl ortalama. km az diye 39 olmuş işte 50 bin fiyat mı çeksin 12 yıllık arabaya?

29 araba çıkıyor aranan şartlarda, en pahalı 3.'sü bu.

bana bir tane zalim söyle mutlu ölen

aslında yok ama bunun olduğuna inanan geniş bir kitle var.

zalimler için yaşasıncehennem

Var. Kendi adıma henüz tecelli etmedi ama var olduğuna inanıyorum.

Allah o islere karismiyor.

Edit: Karma falan da yok elbette.

karma var, ilahı bu işe karıştırma ;_;

yok. sebep sonuc iliskisi var.

Bence ikisi de yok.

bir adalet var ama Türkiye'de olanından değil

karmaya inanıyorum, inanmak istiyorum.

Eden bulur a inanıyorum ben. insan yaşattıklarını yaşıyor. bu bazen birebir olurken, bazen bambaşka bir yerden çıkıyor. bir kaç defa gördüm. çok büyük çaplı şeyler değildi belki ama önemliydi. şahsen nadiren kişilere pislik yapasım gelse de bunun acısının da bir yerden çıkacağını düşünerek yapmaktan uzak duruyorum. ama bunu ilahi şeylerle ilişkilendirmiyorum. enerjinin korunumu yasası daha şey.

insanlar genelde sabırsız. bir kötülüğün cezasının hemen kesileceği yönünde bir inanç mevcut ilahi adaletin gerçekleşmesi adına. oysa olaylar öyle gerçekleşmiyor zamanla yavaş yavaş veya yıllar sonra aniden bir yıldırım gibi gerçekleşiyor.

1 örnek var birebir şahit olduğum.


küçük bir ilde, devlet kurumu başkanı var çalışkan namuslu. ankaradaki kurum başkanı bu adamdan rahatsız kendi adamını getirmek istiyor, ihale vb için. bunu yolundan çekmesi lazım. yolsuzluk yapıyor diye yalan ihbarda bulunuyor ve müfettiş yollanıyor. mifettişi de ayarlıyor. mügettişle giden heyette bir tanıdık var, araştırmada adamın masumluğu belli oluyor ama müfettiş rüşvet aldı şeklinde rapor veriyor. sorduğunda bizim tanıdık adam cevap verypr benim çoluğum çocuğum var onları düşünmem lazım diye.

adam hapis alıyor.
1 yıl sonra adamın masumiyet ispatlanıyor işine geri dönüyor. bilinçli olarak yalan rapor veren adam ise bir gün kaza geçiryor. kendisi sapasağlam çıkıyor, eşi ve çocuğu komada.

filan falan. çok örnek var ama ben inanıyorum.

ilahi adalet/karma falan yok
züğürt avuntusu bunlar...

Inanmadığım kavramlardan birtakımı. nawres + 1
Eden bulsaydı, kimlere neler olmuştu. Kaç yıllık bedeli ödenmemiş, üstü kapanan bir ton kötülük varken inanamıyorum.

buna islami acıdan bakarsak, efrasiyab87'nin dedigi gibi olaylar bir anda tecelli etmiyor. zaten bizim sınavımızda burda. insanoglu bakıyor kötülük yaptıkca kısa surede basına bişe gelmiyorsa oo adalet saglayıcı yok hobarey dagıtalım iyice moduna giriyor(zalim iradesi olanlar). aslında cok verilen dünya malı zalim icin sınavı iyice zorlastırıyor. dünya benim diyor, ezebildigini eziyor. ben ilahi adalete kesinlikle inanıyorum, ister karma de, ister inananlar için Allah bu inanç olmazsa dünya cok anlamsız biyer olurdu. sadece anlık mutluluklarımız için kıcımızı yırtmamız gereken, güçsüzün durumuna bakmayıp kendimizi semirtmek icin zamanı/tüm kaynakları sonuna kadar sömürmemiz gereken bi yer olurdu. ben bu senaryoyu cok mantıksız buldugum icin inanmayı seciyorum. mazlumun hakkını almayacagı bir düzeni gönlüm kaldırmıyor çünkü.

bu arada adaletin nerde tecelli edecegi Allah'ın elinde, bu dunyada gordugumuz de olacak din gününde de.

Sözlükte de biri yazmıştı. Olmadığının en büyük kanıtı kenan evren'dir. adam kral gibi yaşadı kaç yaşına kadar. ama olmasını çok isterdim.

"var" diyenler de onlarca örnek gösterebilir, "yok" diyenler de.

Kimi Hitler'in sefil ölümünü örnek gösterirken kimileri Kenan Evren'in 100 yıl yaşayıp eceliyle paşalar gibi ölmesini sunar.

Bence tanrı bu dünyanın kendi elleri ile yarattığı şeytanlara pek karışmıyor. Ya da karışıyor. Bilemedim.

bu haberlerdekilerin karma olduğuna inanmak istiyorum örneğin:

www.scmp.com
www.radikal.com.tr

ve ay nov kung fu'nun aşağıdaki cevabı +1 (ilahi adalet kısmı hariç)

Karmayı nedense hep somut örnekler üzerinden düşünmeye meyilliyiz. Oysa kötü niyetli insanların illa ki acı çekerek ölmesi demek değil karma/ilahi adalet.

İnsan aslında kendi cehennemini yaratma konusunda oldukça yetenekli bir varlık. Kötü bir insan düşünün, o insanın bilincinde olmaya çalışın. Kötülük yapmasının arkasındaki motivasyon nedir? Hırs, kıskançlık, aç gözlülük... İnsana dair sayabileceğiniz bütün zayıflıklar, bu zayıflıklara sahip olan insana hayatı zindan eder zaten.
Bana kötülük yapan birinin illa kafasına saksı düşmesini beklemiyorum. Bana kötülük yapılır, ben belki bir süre zorluk çekerim ama sonra atlatır yoluma devam ederim. Ancak bana kötülük yapan insan daima kötülüğünün arkasındaki motivasyonla yaşamaya mahkum, "kafasına saksı düşüp" aydınlanmadığı sürece...
Bu durumda ben yaşarken zorlansam da iç huzurumu öyle veya böyle bulabilirken, kötülük yapan insan sefa sürüyor olsa da daima memnuniyetsiz olacaktır. Maksimum 100 yıl olan bir ömür, baktığı her şeyde güzellik gören bir insan olsanız da geçecek zehir saçan bir insan olsanız da. Çok zengin olsanız da karnınız doyacak çok fakir olsanız da. Bu sebeple gönlümce hayatımdan zevk alarak yaşadığımdan emin olduğum sürece geri kalan şeylerin hiçbir önemi yok. Kötülük yapan da kendi kötülüğünde yaşamaya mahkum zaten.
Bu bağlamda tekrar söylüyorum ilahi adalet var.

ben enerji dengesi diyorum. yani var.

Çaresiz insanlarin en büyük avuntusu bence bu ikisi.

Ilahi adalet ya da karma denilen şey olsa dünya bu kadar boktan bir yer olmazdi. Insanlar cigirindan çıkmış gibi yaşıyor artik. Bunun en basit örneği "gelir adaletsizliği"dir. O çok zengin, ultra lux yaşayan insanlarin hepsi birer melek olmali, eğer adalet ya da karma olduğuna.

Eger hakkin yendiyse, adaletsizlik varsa çevrende bunu karmaya birakma kendin hallet.

zihinsel birer unsur olarak varlar.

hikaye hepsi.

kizgin ve somurulen toplumun gazinin alinmasi icin uydurulmus seyler..

ilahi adalet hem inananlar hem de inanmayanlar tarafından çarpıtılan bir kavram.tabi iki taraf da kendi lehinde çarpıtıyor. herhangi bir konuda hakettiğini bulmuş bir kişiye bakıp "işte ilahi adalet" diyorsak hakettiğini bulmamış kişiye bakıp "ilahi adaletsizlik" diyebilmemiz gerek.ikisi de değil. burası adaletin sağlanacağı yer değil. insan dilediği kadar kötülük işlemekte özgür. böyle olmalı ki sorumluluk yüklenebilsin ve hesap sorulabilsin. dünyayı havaya uçurabilirsin gücün varsa. iyi biri hayatı boyunca kötülüğe maruz kalabilir. kötü biri hiç cezalandırılmayabilir, krallar gibi yaşayabilir ve yaşıyorlar da zaten. iyinin hiç kötülüğe uğramadığı, kötünün hakettiğini bulduğu bir dünya yaratılışın mantığına aykırı. bu durumda zorunlu bir iyi olma durumu oluşur ki bunun da anlamı olmaz. kısa vadede büyük menfaatler kötülükten geçiyor. insanlar beklemek istemiyor, peşin olanı tercih ediyor. çatışma da burada başlıyor. hiç görmediğimiz doğru mu yoksa hemen gözümüzün önündeki net çıkar mı?

Yukardaki arkadaş ilahi adalete, insanlar istediği kadar kötülük işleyebilir böyle olmalı vb bol keseden yazarken ilahi adalete haksızlık ediyor. Hani yok dese daha az itici olacak.

kesinlikle var. ah ettiğim kişilere nasıl ah ettiysem aynısını yaşadılar ve ben de gördüm. korkun benden :)

zincirlikuyuya gel, ordan beşiktaşa doğru yardır. atv'yi filan geç, yolun sağ tarafında bi opel bayi görüceksin, ordan içeri giren yol emirhan caddesi.

Zincirlikuyudan beşiktaşa giden minibüse bin darphanede ineceğim de. Garanti genel müdürlüğüne gideceksen darphanenin yanından sola dön elli metre ilerde sağda.

manyaklık veya değil, gitmelisiniz.

Tabii ki değildir. HArcayacak paranız varsa sevdiğiniz şeye harcamayıp ne yapacaksınız?

Değil. Ben hasta olmasam sırf bir konser için kıtalar arası yolculuk yapabilirim.

Manyaklik siniriniz bu mudur :/

para varsa değil yoksa manyaklık

- en sevdiğiniz grup
- yıllardır tekrar gelsinler diye bekliyorsunuz
- bileti almak bütçenizi sarsmıyor

bu durumda manyaklık değil, niye manyaklık olsun?

herkes tüm grupları sevdiğinden gitmiyor ki festivallere zaten. biletler kaç grubun sevildiğine, merak edildiğine göre fiyatlandırılmıyor. mecburen o fiyata alıyorsunuz. manyaklık olan bu fiyatlandırma politikası olur olsa olsa.

hak veriyorum.

grup çok mu gizli

az once sadece bir konser icin 576 lira odeme yaptim, ilk defa gidecegim bir konser ama dunyaya bir kere geliyoruz. guzel anilar gercekten paha bicilemez oluyor.

değildir yahu. gidin eğlenin. fazla da sorgulamayın :)

Değil. Alınır. Belki istemeden de olsa dinleyerek beğenmediğiniz grupları da sevmeye başlayabilirsiniz.

"bileti almak bütçemi sarsmayacak."

bu kadar. sorun yok.

haha cansınız ya, içimi ferahlattınız ^^ konsere verilen paraya hiiç acımam, sevdiğim gruba sahne önünden izlemek için bin tl de veririm de festivalde tek bu grubu dinlemek için bu kadar para vermek nedense içimi kurcalıyodu ama saçmalığını farkettim sayenizde :D



@iyidereikizdereispiryolununovitdagimevki, hayır yazmayı gereksiz bulmuştum fakat grup apocalyptica, festival de rock off :)

@mornie'ye çok geçmiş olsun bu arada :(

nerede ısınmadı hava? bugün istanbul'da şortla gezdim ben, o kıştan sonra bu havaya soğuk dersem mikail çarpar beni. çok da ısınıp yakmasın zaten bence, yavaş yavaş olsa yeter.

valla İstanbul'u bilmem de Ankara'ya bu Nisan ve Mayıs en kötü 2 günde 1 hep yağmur yağı Nisan'In ortasından itibaren. Mayıs'ın 3. haftası bir bayağı ısındı hava sonra yine yağmura döndü. Bu kadar yağmurlu bir yıl hatırlamıyorum yakın zamanda.

istanbul gündüz acaip sıcaktı. akşam işten dönerken hafif üşüdüm. üstümde tişört vardı sadece.

evet ya böyle bi serinlik var inceden, önceki senelere nazaran daha geç geldi yaz, yada geliyor ama bu şort giyilmesine engel değil tabi ki.

kimseye tik vermemem gerekirdi çünkü hepiniz şaşırmışsınız. istanbul çok soğuk!

meme

zeka

güven vermesi

ayak.

yere sağlam basması, espri anlayışı. ne bilim aklıma bunlar geliyor şimdi.

hicbir sey, karsi cinsten etkilenmiyorum ;_;

entelektüel birikim

1- yüz
2- vücudun orantılı olması -ne çok zayıf ne de kilolu-
3- gamze
4- düzgün dişler ve gülüş
5- saçlar

fiziksel kriterlerimin dışında; oturup-kalkmayı, nerede nasıl konuşacağını bilmesi, olgun olması.

Ayak.

Meme..

Özgüven.

şefkat ve mantık birlikteliği.

bu da sanırım duygusal zeka oluyor.

Giyimi. Evet.
Bence çirkin kadın yoktur, kötü giyinen kadın vardır.

got ve bacaklar. hele guzel bir got için olurum.

ses tonu ve zeka kokan cümleleri, esprileri vs

İnsancıllığı, başka insanlara nasıl davrandığı.

nefes

gülümsemesi.

Kesinlikle ayak bilegi.

zeka harici her şey.

oluyoruz, ben her perşembe 4 defa oluyorum ertesi güne geçiyor

her defasında olduğumu zannediyorum. erişince bir şey kalmıyor.

iyi düşünülmüş, mükemmel bir soru. şair olduğuna eminim

olmak ne kelime sabah öğle akşam kederden bitiriyorum kendimi

Aslında hayır. Aşk abartılmış bir çiftleşme içgüdüsünden ibaret. Daha soyut pek çok şey var aşkın muadili.

Oldum kan kusturdu
Vazgectim

Olmadım.sevgiden ötesini de çoğu insan yaşayamaz zaten .
Derler ki : aşk nefsine hakim olanların işidir.

olma mıyık. hem de nasıl.

lisede ve ilk üniversitenin ilk senesinde evet. 2 kere oldum yani ama ilişkim olmadı. birinde denemedim cesaret edemedim diğerinde kız pek sıcak bakmadı sanırım bende ısrar etmedim. düşündümde, sikerler böyle hayatı.

oldum ağzıma sıçıldı
şimdi oluyor gibiydim tam yaklaşayım dedim. başka biriyle görüşüyormuş. ben de gittim başkasıyla seviştim geçti.
not: tam geçmedi aq içime oturdu kahpik

henüz olmadım.

hesapladım da 3 kez olmuşum.

ben böyle aşkın ızdırabını ... diyorum.

oldum

amk

olmadım.

Yok, olmadim. Olmuyorum.

bir kere oldum.

Oldum. Basim goge erdi. Super bi'sey!!!

oldum, bayadır olmuyorum.

cevap nick uyumu

her bahar:)

olm kör oldum, ne diyorsun...

kaç kez hem...

8 yıldır olmadı.. Aşk değil en ufak bir duygu kırıntısı bile olmadı.. Bıktım artık insanlığımdan şüphe eder oldum..

Çok mantıklı, olumlu şeyler söyledi. Bütün beklentilerimi karşılayacak vaatlerde bulundu. Ancak samimiyetine inanmakta güçlük çekiyorum ne yazık ki.

öcalandan bağımsız "liderlik" ve "biat" kavramlarının kendilerinden uzak olduğunu söyledi. ben tatmin oldum.

i.imgur.com

Ulusalcı amcam da, eski TEKEL işçisi anneannem de söylemlere ikna oldular. Vaat edilenler yapılmazsa insanların yüzüne bakamayacaklarını, bir gram prestijlerinin kalmayacağını biliyorum. Siyaset sahnesinden silinirler, hiçbir ağırlıkları kalmaz. Bu yüzden söylenenler, verilen sözler önemlidir.

akpli eniştem, cehapeli dedem de ikna oldu ama akp ve cehape dururken niye oy versinler di mi?

at gözlüğü takıp takmadıgımızı nasıl degerlendirebiliriz bilmiyorum ama bu insanlar bu gunlere herhangi bi etik kaidesine baglı kalmadan geldiler, o yuzden secimden sonra birilerinin gözünden dusmeyi de önemsemeyeceklerdir diye dusunuyorum. selo su anda gözümde gelebilecegi en yüksek yerde o da güzel espri patlatan biri, bu hareket için ötesi asla olabilemez.

jfaslkjfaslkfa acemi'nin yazdıgını görmemiştim:)

başka bir partiye oy veriyorum. demirtaş takdir edilesi, çok iyi bir siyasetçi.

fakat bir siyasetçinin demeçlerini çok da dikkate almam. babam da siyasetçi olsa güvenmem. hele ki seçimlerden hemen önce söyledikleri hiçbir anlam ifade etmez. siyasetin doğası bu değil mi zaten?

haa yalnız, "adam ne yapsın abi daha" diye de sorabilirsin tabii, hak veririm. ama zor şey güven kazanmak. siyaset pis şey be.

bu akşamki yayını izlemeden konuşuyorum ancak demirtaş'ın açıktan apo'ya karşı durabileceğini düşünen adam kürt hareketini tanımıyordur. bu ülkede iki kişinin doğum günü kitlesel kutlanır, peygamber ve öcalan. hatırlatayım.

Şimdi burada yeri gelmişken ufak bir ricada bulunayım, malum, HDP başlıklarına uzun zamandır çok bulaşmamaya çalışıyorum. Laftan anlamıyonuz zira. Ama madem sataşma var, birkaç şeyi ortaya koyalım.

Bak birader, şimdi ben HDP'yi Gezi sürecinden, Reyhanlı katliamı sonrasındaki beyanatlarından, örgütleniş tarzından, vekil seçimlerinden ötürü çokça eleştiren, mümkünatı yok bu partiye üye olup örgütlenme çalışması yapmayacak bir insanım. Öncelikle bunu bir ortaya koyalım.

Sosyalistim, kurumsuzum. HDP'den bir şey aldığım da, HDP'ye bir şey verdiğim de yok. Bilen bilir zaten.

Şimdi siz sevmiyorsunuz, eyvallah. Zaten birkaç tanenizi ben tanıyorum, en ufacık yerde terörörö çığlıkları atan tiplersiniz. Hakarete varmadığı, yasal sınırlar içerisinde kaldığı sürece de bunda bir sıkıntı yok. Yani ne yapalım, mecbur sizin bu dalgalarınızı çekeceğiz, ağız kokunuzu çekeceğiz, demokrasi memokrasi.

Fakat şu atılan paralı troll iftiraları, ad hominemler, ithamlar, alaylar çok çirkin. Bunlar etik değil. Bunlar 2 gün sonra beni değil sizi utandırır. Yapmayın şunları bakın. Tartışacaksanız insan gibi oturun yazışalım. Ha yok ben mavala devam ederim, zerre siyaset bilgim yok üfürürüm diyorsanız, napalım, o da sizin çirkinliğiniz.

Kendiminkinden başka bir penise destek vereceğime ihtimal vermezdim, masa penisi +1. Demirtaş kanlı bir örgütün yıkadığını iddia ettiği eli.

pkk'yı da, akp'yi de, bu kadar kamil hafızı da bu muhteşem devlet yarattı. yerlerse...

selo başgan önce uludere'de akrabaları ölen kürtleri akp ile görüşmeye neden ikna ettiğini bir açıklasın hele.

he bir de barajı kaldırtmaya uğraşmak yerine, neden barajı geçmeye çalıştığını da bir açıklasın.

9.9 oy alınca türkiye'de isyan çıkarmayacaklarının sözünü verdi mi?

Bu adam baraj altinda kalirsa istifa edecegini soyluyor boylelikle sorumlulugu uzerinden bir bakima atmis ve "taban" ilr baglantisini kesmis gozukecek.

Ben hdpnin baraji asmasini dusunen biriyim, fakat baska bir partiye oy verecegim (akp degil).

Chp veya mhp hakkinda bir yorumda bulunmadi. Bunlar hakkinda ne dusunuyor, bunlari soylemedi.

Genel olarak guzel konustu.

Ileride pkknın gecmisi ile yuzlesecekler mi? Koy ya da ogretmen cinayetleri hakkinda bir komisyon kurup bu komisyon sonucunda pkknın masum sivilleri öldürdüğü çıkarsa ne olacak?

Yakın tarihi halk daha unutmadı, en azından unutmayanlar var. At gözlüğü değil, tedirginlik var. 500000 kere soylenmistir belki ama bu halkın abdullah ocalan ile ilgili bir hesabı var. Tabuları aşmak için tabuyu kurduranı aşmak lazım bazen.

yani ülkenin doğusunda yaklaşık 30 yıldır devam eden ve ara ara alevlenen bir savaş var. ama burdaki genç dostlarımın hepsi bu süreçte biz mükemmel türk devletini sütten çıkmış ak bir kaşık olarak görüyorlar ya, ben bunu anlamıyorum. arkadaşlar aklınızda olsun ermenileri kestik yada ölüme terkettik; kürtlere de programlı olarak asimiliasyon politikası uyguladık. ilkokul 3'e kompozisyon yazmıyoruz, azıcık kafanızı açın ve özrün bir erdem olduğunun farkına varın.

"Demirtaş'ın samimiyetine inanmıyorum" diyenlere de ben inanamıyorum. Adam ermeni soykırımı konusunda dahi, kendi fikrini çekinmeden söylüyor. "Var" diyor. Başka bir siyasetçi olsa, kıvırır da kıvırırdı. Ya "kabul etmiyoruz" derdi, ya da "İncelenmesi gereken bir konu" derdi oy kaybetmemek için. Şimdi ermeni soykırımını kabul etmenin ne gibi bir getirisi olabilir ki? lan ülkede kaç ermeni var ki sanki oy versinler? ben bugüne dek birkaç tanesine denk geldim, o da televizyon izlerken tvde görmüştüm. Adam gerçekten samimi. Neye inanıyorsa onu söylüyor. Dün programda "Bizim de hatalarımız oldu" diyebildi mesela.

Dandik bisiklette 1 enerjinin 0.5'ini kullanıyorken iyi bisiklette olsun olsun 0.9 olur. 1 bile olması imkansız. (bkz: sürtünme)

işte fizikten anladığımdan değil, kısacası daha az enerjiyle daha çok yol almak istiyorum abi ben. en iyi şekilde yol almak istiyorum. bunun için hangi bisiklete yönelmem gerekiyor?

boyun uzunsa 28" jant daha az enerji harcatıp daha çok yol almana yarar.

ince tekerli şehir bisikleti alman sürtünmeyi azaltır.

lastiğin şişkin olması daha az yorar.

amortisör bulunmazsa daha verimli kullanılır enerjin.

ha bi de bisiklet hafif olmalı.

Yol veya yarış bisikleti. Hafif, rijit ve ince tekerleği sayesinde sürtünme en düşük seviyede.

şöyle bişey var

flykly.com

boy 183. ince teker artı amortisörsüz olayı rahat ve pratik olur mu abi? önerebileceğiniz 1000 tl civarında bir şey var mı?

ince teker, amörtisörsüz gövde ve kilitli pedal ile olabilecek en mükemmeli yakalayabilirsin. tabi bisikletin parçalarının daha kaliteli ve bakımının tam olmasıda etkiler. fakat hissedebileceğin seviyede etkileyeceğini sanmıyorum. par.a kalitesinin. belirli bir seviyenin üstünde olsun yeter. aynı zamanda hafif bir kadro daha doğrusu bisiklette yardımcı olur. selenin doğru yükseklikte olması, bisikletinin doğru büyüklükte olmasıda önemlidir. aynı şekilde kullandığın kıyafette sürtünmeyi azaltacağından önemli sayılabilir.

amörtisör ve disk frenden uzak durup, 28 jant, ince teker bir bisiklet uçurur. 1000 lira civarına sedona 310 var, kullanıyorum memnunum...

tazminat hesabı son maaş üzerinden yapılır.

tazminatlarınızı son şirketteki 3 yılınız üzerinden ödemek isterlerse kabul etmeyip dava açabilirsiniz. bu durumda tanık, ticaret sicil kayıtları vb. şirketler arasındaki organik bağı ispatlayacak deliller sunarsanız davayı kazanırsınız.

aşağıdaki adresten hesaplayabilirsiniz.

ynb.datassist.com.tr

Son aya ait giydirilmiş brüt ücret x çalışılan yıl - damga vergisi olarak hesaplanıyor. Çalıştığınız 3 şirket de aynı işverene ait ise kıdem tazminatı tavanını aşmayaak şekilde 13 yıllık tazminata hak kazanırsınız. Bazı yıllar sigortanın az gösterildiğini kanıtlarsanız aradaki farkı da alırsınız.

kıde tazminatı alınan son maaşın brütü üzerinden hesaplanır.

önceki şirketlerle şimdi şirket ortakları aynı ise ya da organik bir bağı varsa ilk işe girdiğiniz şirketten başlanır tazminat ödeme süresi hesaplanması. (önceki şirket değişikliklerinde tazminat almadığınızı varsayarak söylüyorum.) davaya gerek kalmaz hem endişe etmeyin hakkınızı sonuna kadar verirler halka açık bir şirketse.

Dava acmana gerek yok ilk basladigin yerde maasin az gosterilmis, sizi sikayet ederim vergi dairesine dedigin anda canim cicim olacaksin. İstersen patronun kicindaki donu dahi alabilirsin. Yasanmistir.

13 yıllık tazminatını alman lazım. avukat ile görüş. tüm haklarını al. Sen onlar için çalıştın. Seni atıyorlarsa sonucuna katlanacaklar. Maaşı düşük gösterme falan hoş şeyler değil eğer büyük ve önemli bir firmaysa.

şirketler arasındaki fiili ve organik bağı ispatlarsanız, son aldığınız ücret üzerinden kıdem tazminatı alırsınız. mutlaka bir avukattan yardım almalısınız

muhtemelen son 3 yilin tazminatini odeyeceklerdir. kabul etmeyin , dava acin kesinlikle kazanirsiniz.

avukata gidip anlatin olaylari. toplayabildigin kadar delil topla mailler dekontlar vb

son maaşın üzerinden 13 yıllık kıdem tazminatını alsan da vazgeçme dava aç ve geriye dönük olarak sigortanın gerçek maaş üzerinden yatmasını sağla. kısa vadeli düşünme emekli olunca çok farkedecek, dua edeceksin bana.
zaten zor bir dava değildir tespit davası, birkaç tane bordro tanığı gösterirsin ayrıca sendikalardan emsal ücret araştırması yapılır ve büyük ihtimalle kazanırsın. davayı açtıktan sonra takip etmesen bile dava görülmeye devam eder.. mutlaka aç davanı.
bunun dışında şirketin halka açılmış olması bir şey değiştirmez, kimse senin davacı olmandan korkmaz, adamların zaten avukatları var ve sen dava açsan da açmasan o avukata maaş veriyorlar, sen davayı açıp kazanırsan da zaten ödemeleri gereken tutarı davanjn sonunda ödemiş olacaklar.. ben dava açacağım dediğinde git aç derler.

merhaba, sorununuz devam ediyor mu? avukatım, isterseniz yardımcı olabilirim.

ne kadar farklı şirkette gösterseler de iş ilişkiniz aynı işyeri ve işte devam ettiği için iş sözleşmeniz de devrolmuş sayılır. 13 yıllık kıdem tazminatı ve işçilik alacaklarınızı alabilirsiniz. ayrıca sgk'da giriş-çıkış, ücret düşüklüğü gibi hususları da hizmet tespit davası ile düzelttirebilirsiniz.

Birayi kahve yap bence.

ya mekan kahve üzerinden dönüyor zaten. o yüzden bira. bence su bile olur da ne bileyim...

Ya icki konusunda col tutucuysa hic haz etmiyorsa? :)
Bilemedim ama baska bahane bulmali ama kesinlikle pesine düsmeli umutsuzluga kapilip vazgecmemeli. :)

sanmıyorum şimdi tutucu olduğunu fakat meşrubat konusunda haklı olabilirsiniz. de mesela bugün gece 11de kafe kapanırken çıkıyordu. o saatte kahve vs... mesaisini mi kovalayayım :D

ha bir de, yani çok da bir şey anlatmadım, size de görmeden yazmak zor elbette biliyorum da, şu arkadaşın tırnak içi muhabbetine ne kadar güveneyim ki? ben de bir iki kez bana baktığını yakalar gibi oldum ama gözler bozuk gözlük falan kullanmıyorum o konuda o yüzden ben de arızalıyım.

gençlik başımda duman...

Bence hic bekleme. Iyi sonuc, kiz kabul edecek, aranizda bir seyler olacak, daha cok goreceksin gulumsemesini, senin benegdigin insanin seni begenmesi hissiyle mutlu olacaksin falan filan. Kotu sonuc, kiz rededecek, biraz uzulursun, en fazla cok acaip olursa baska mekanda takilirsiniz bundan sonra. Beklersen, bu heyecanla karisik belirsizlik hissini uzatir durursun ve sirf bekledigin icin kizi kacirabilirsin. Ben sahsen o belirsizlik hissinden nefret ettigim icin, "en fazla o mekana bir daha gitmeyiz arkadas alla alla" der, gider konusurdum. Heyecanin kendisinden kizdan daha cok hoslaniyorsan bekleyebilirsin tabi ki, var oyle insanlar da. Sen tart bu secenekleri ona gore karar ver.

Bir kere kiza uygun ve kibar bir sekilde teklif goturmekle kimseyi rahatsiz etmezsin. Israr etmedigin, saygili oldugun surece karsi tarafi rahatsiz ediyorum gibi bir dusuncen olmasin, bana sorarsan.

Bira fikri fena degil. Onerdigi kahvelerle ilgili "baska mekanlar nasil yapiyormus bu kahveyi, gidelim arastiralim birlikte" tarzi bir muhabbete de girebilirsin. Ben de zamaninda benzer bir durumdaydim, ne soyleyeyim diye duyurudan fikir istemistim hey gidi, bu noktada kelin merhemi durumundayiz, cok yardimci olamiyorum.

bi kadın olarak ilk teklifin bira olması beni biraz itti açıkçası, kahve olsun o bence de ya

Dondurma yiyin, coldstone falan.

"Biraz da farklı bir yerde kahve içelim" de. Şansını denemen gerek.

Gece gece iş çıkışı bekleyip sorarsan ürkütücü olabilir. Sen bir daha gittiğinde gülümseyerek "merhaba, nasılsın? ben reavelyn, çok memnun oldum(el sıkışılır)" şeklinde gir, bir iki muhabbet et. En önemlisi rahat ol, kendin ol, sakın cool olmaya kasma. Niyeti varsa seninle muhabbet eder o da zaten. Sonra bir şekilde facebook'tan falan eklersin. Ortak ilgilendiğiniz ve senin yardımcı olabileceğin bir konu olursa hele "faceten veya whatsapptan yollarım" falan dersin, mis.

Tamam o zaman sanırım orada bir iki gün daha takılıp az daha gözlem yapıp orada yapılmayan bir kahve içmeyi teklif edicem ona. O arada da adını falan öğrenmeye çalışırım gibi. Mantıklı bence değil mi?

feysten falan sakın ekleme hahah 19 yaşında mısınız ya?
direkt sor valla adını da kendisinden öğrenirsin. biraz cesaret beyler.

Vay be bugün yemeğe çıkarken denk geldim, gittim peşinden. Baktım bi yere oturmuş yalnız da yemek yiyor ''eşlik edebilir miyim?'' diye sordum. bi ucundan başladık muhabbete. ad-yaş-okul bilgilerini aldım. vamos bien :D

Vaay hadi bakalım, telefonunu da isteseydin veya konuşurken face'ten falan ekleseydin iletişimi sürdürmek için ama gerçekten başarılı tebrik ederim =)

ben teklif edicem yine bi gün beraber yemek yemeyi, bikaç güne umarım. olsun güzel bi şeyler lütfen...

Soruya gore cevap vericem o zaman.

Ben de yaklasik yarim saat once gecmiste beni cok uzen, planlarimda beni yalniz birakan eski sevgilimin benden sonraki ikinci sevgilisiyle fotograflarini gordum. Kiz inanilmaz sevimli, birlikte cok guzel gorunuyorlar. Butun fotograflarini begendim, hatta sonra kendisine de mesaj attim birlikte cok guzelsiniz diye. Sonra o kizdan konusmaya basladik, amazing bir lady'ymis. Sonra durdum bi dusundum. Yahu kimse bana amazing lady dememistir heralde bugune kadar. Ne bileyim catlak diyeni var kacik diyeni var da heralde hic lady olamayacagim ben. Hele amazing hic olamayacagim. Ha iliskilerin baslarinda oluyorsun da sonrasi gelmiyor. Neyse iste, neyse ki benimkiler daha evlenmeye baslamadi.

1 hafta once karsi komsum olan eski sevgilim sozlendi. Gram bir sey hissetmedim. Nötr. Ne hüzün ne mutluluk.
Cünkü biliyorum son bi senedir ben daha mutluyum ;)
Boşver her şeyin bi zamanı var. Bekleme o zaman evlilik mevlilik hepsi kendi sana gelir zaten.

hayatlarına devam ediyorlar. etmesinler mi?

Evde kalmayacaksin yahu sadece evlilik, daha dogrusu hayat mevhumuna senin baktigin yerden bakan baska birinin karsina cikmasi lazim. Yani her evlenen insanin evinde zigon sehpa yok, yada her cift araba sahibi degil. Bu nerden baktigina bagli.
Ayni seyi bende bir donem hissettim, daha fenasi ben bunlari dusunurken bir iliskimde vardi, ne sacma. Her neyse bu bir surec bence ve her insanin donem donem yasadigi bir sey, hepimiz gibisin yani. Bazen imrenip ne guzel oldular diyeceksin bazende allah korudu ya beni diyeceksin.

bana göre bu sorduğun şeyde en önemli olan kriter şu:
bu adamlarla cinsel boyutta fiziksel temas kurdun mu?

eğer sadece el ele tutuşmaktan ibaret kaldıysa ilişkilerin, onları abilerin gibi görüp eski sevgililerim evleniyor tripleri yerine hoş bir tebessümle izleyebilirsin. tecrübesinden faydalanıp hayat perspektifini genişlettiğin arkadaşların gibi görebilirsin eğer cinsellik yaşamadıysan.

sadece birkaç yemek yiyip elele gezmekten başka bir yakınlaşma kurmadığın adamları eski sevgili olarak görmek bile gereksiz. haliyle evlendiklerinde bir garip olmazsın böyle düşünürsen.

Hayatın hep gençlikteki gibi geçmeyecek. Kadınlar için yaşlanma böyle oluyor işte.

Açıkçası eski sevgililerinle halen iletişimde olman, hiç kompleks yapmadan duygularını ifade edebilmen çok hoş.

Benim senden aldığım izlenim kendi ayakları üzerinde durabilen bir kadın olduğun, erkeklerde de standart mantık ''ayyy aşkımmm evlensek ne güzel olur di mi'' diye kadın alttan alttan darlamadıkça evlilik akıllarına gelmiyor.

Evlilik şart değil ama evlenmek istiyorsan - arkadaşlarımdan gördüğüm kadarıyla - arada alttan alttan dile getirmek gerek... Erkekler öyle olmadığını iddia etse de kadını güçlü gördüyse evlilik lafını açmayabiliyor.

airbnb.com

www.gobcn.com

1 hafta burada kalmıştım
çok güzeldi.

www.santjordihostels.com

angel.

protection'da iyidir sonlara doğru sadece müzik çalıyor o bölümü seviyorum.

risingson

Group Four'un 5:17den itibaren olan kismi.

Yenilerdense Paradise Circus, sak-sak-sak!

"butterfly caught" derim ve göğe doğru yükselirim

safe from harm

risingson

tabi ki dissolved girl

paradise circus
hope sandoval <3

black milk

Live with me

angel massive attack'çısıyım

Unfinished Sympathy

90 yıllarda Ankara'da kısa süre olan Hard Rock Cafe'den bir karma albüm aldıydım.
Orada son şarkıydı.
Daha sonra Prison Break dizisinde Siccofield abimizin kaçış sahnesinde kullanıldı.

Teardrop

House hatırına Teardrop

electronic deyip geçmeyin

french house diyesim var, adamda fransızmış zaten.

electroclash diyebiliriz.seviyorsanız justice veya kavinsky'yi önerebilirim.hatta şarkı justice'in bile olabilir tamamını dinleyemedim.

edit: mr oizonunmuş şarkı.electro house-french house tanımlarına da uyar hatta nu-disco bile sayılabilir)

güzelmiş.

altay ya da ismail.

değil. çizgi roman kahramanı mı bu altar koyuyonuz ya. insan isimleri torbaya mı girdi?

Altair var bi de.

(bkz: altair ibn-la'ahad)

eymen olmasın diyebiliyor muyuz? itici bir isim bence galiba yeni moda oldu.

çok rica ediyorum ikinciyi birinciye uysun diye koymayın. ikisinin isminin de birbirinden özgün ve bağımsız hikayeleri olsa mesela alıştığımızın aksine. ne güzel olur ki öyle.

eymen falan gibi dini içerikli de ya da tasavvufi gibi de olmasın mümkünse eymen olmuyor yani
@gis öylesine şaka yollu dedim zaten bakalım zaten ilk ismi beğenmezlerse 2. de bana sormazlar :)
bir de bana isimlerle gelin

güvenç koyun kardeşimin ismi,küçükken çok kıskanırdım,isimlerimizi değişelm mi filan derdim hatta

Altar güzel isim. sevdim.

altar paganizmde ritüel gerçekleşirken önünüzde duran sunaktır aynı zamanda. güzel isim.

s-media-cache-ak0.pinimg.com

bunun kız versiyonu da yani Tarkan'ın annesi de Tuba hatunmuş, kız olursa hani

bence çok kötü bir isim hatta biraz ileri gideyim yakınımda biri altar altar diye bağırsa atıl kurt esprisi yaparım ve gözlerim erafta bir köpek arar.

altar diyince gözümde mahalle delikanlısı tipi canlandı.niye kurban sunağı olsun çocuk yav anlamı önemli bence. Klasikçiyim ben:
arif aras demir gökhan(ki bunu koymayın etraf bundan doldu taştı) semih sarper
isimlerini severim.

sobakava koyun... hasbinallah.. altar ne bro hakkat?
ismail hakkı olsun.

bence de hic olmamis. illa boyle degisik ve a'li bir sey istiyorsaniz ataner koyun mesela daha normal en azindan.

altar ismi öz be öz türkçe isim olduğundan çocuk ismi olarak koymak faşistliktir. ancak böyle baran, delan, talan, lililili gibi isimler koyarsan çok hümanist bir yaklaşım gerçekleştirmiş olursun. valla bak.

ahmet de gec :)

timur.

eski türkce de demir demek oluyor