muhtemelen vermez. ödevlendirme talep edin.

5 puan verin dersen vermez bence. 5-10 puanlık proje, araştırma ödevi falan isteyip ordan verebilir 5 puanı.

Hocaya bağlı. Bazısında ters teper, 5 puanı vereceği varsa da vermez. Bazısı da ısrar sonucu verir. Çok sevmeniz dışında hoca nasıl biri?

bir şekilde iste bence.sen istemezsin gider başkası ister,alır sonra üzülürüsn

Puan istenmez. Ödev istenir, proje istenir.

bizim bi arkadaş vardı, hocaya ağladı ve mezun oldu. ciddiyim he, ağladığı için mezun ettiler kızı.

git ve bu gazla o 5 puanı kap!

bence verebilir, dürüstçe anlat derdini.

Bilkent olduğunu anladım hangi ders hangi hoca?

sen herkesi yönet, uymayan olursa tavır al

İşyerinde o tür insanlarla yıllarca çalışmak zorunda kalacaksın. Yavaştan alış bence :)

Kişiliğiniz uygunsa grubun dalga geçicisi, komiği olabilirsiniz. Böylelikle hem onlarla dalga geçersiniz, hem onları güldürebilirsiniz, hem de sinirleriniz gevşer.

Bİr iş için 3 birbirinden pek haz almayan kişiler olarak bir çalışma yapmıştık ve bir eleman şunu dedi: "Birbirimizi sevmiyoruz gerçi ama bu iş bitene kadar kankayız. Yapacak bir şey yok." Ben bunu söyleyen kişiyi çok takdir etmiştim. Sonra da arkadaş olduk hatta. Siz de doğrudan söyleyebilirsiniz, böylelikle üstünüzden atıp gidebilirsiniz.

vericeksin parasını yani?

şöyle yardımcı link verelim:
www.wikihow.com

Sanmıyorum. Girdiğinde "Ben buraya girdim" anlamına gelen Boarding Pass okutuluyor ve işleniyor. Doktora sorup sakinleştirici kullansan veya öncesinde içsen?

insen bile bavullarını alamayacağının bilincinde ol.
ayrıca fobin olmasın :( hiç korkunç birşey değil ama kanatların yanına oturma en iyisi ortalarda otur sen. ben hiç korkmam ama ne zaman kanat yanına otursam daha bi ürtücü geliyor :/ korkma çok güzel. hem normal giderken gayet otobüs gibi :/

Ölüm korkusu yani onu yen. Milleti de mağdur etme işi gücü var aktarmalı uçağa yetişecekler.

ucaktan inmeye kalkman supheli olarak goruleceginden seninle beraber tum yolculari da indirirler muhtemelen. 3-4 saatlik bir gecikmeye yol acarsin, herkes kufreder sana.

edit: bence psikologunu degistir. baskalarini magdur edecek sekilde oyle alistirma yaptiranini ilk defa goruyorum. sakinlestirici al ve bin.

öyle bir durum epey insanı mağdur edersin. hostes kesenleri memnun edersin ama. gerçekten korkulacak bir şey yok. böylesine büyük bir rahatlık varken kendine eziyet etme. otobüslerde sefil olursun. güzel bir fırsat gelmiş ayağına, değerlendir. yen korkunu.

Arkadaşlar teşekkürler iyi dilekler için ama geçen sene psikoloğa gitmiştim bu onun tavsiyesi. Yavaş yavaş kendimi alıştırmak için böyle bir yol önermişti.

Valizim falanda yok. bi binip oturup insem. işim çıktı yakınım hastalandı desem falan filan?

air france'in kurslari var, 750 eurocuk yalniz, ucaga bindiriyorlar, indiriyorlar, simulatore falan sokuyorlar, egitiyorlar. yarim gun suruyor sanirim.

650ymis pardon www.airfrance.com

Benimde korkum vardı.Uçak kesin düşecekmiş gibi hissediyor insan.önce şunu unutma panik belli bir pik noktası yapar.Sonra sönmeye başlar.Kafandan atmaya çalışma.Sonuç hiç değişmez pik noktasına ulşamanı çabuklaştırırsın.Yapabileceğin tek şey bunca binen insan salak mı diyebilirsin kendine.Ama sonuç değişmez.Uçakta önce ter basar hafif bir bayılma hissi olabilir.Bir süre sonra rahatlamaya başlarsın.Sonra gerisi gelir.Alışırsın.Bu arada binmeden 1-2 kadeh şarap iç.Ama uçağa binerken inmeyi düşünme ne olursa olsun gideceğim de zaten 1 kere gidersen gerisi gelir

ağzınızı yerim sağolun ya valla cesaretleniyorum sizin gibi insanlar olduğunu görünce

Ucak gidecegi yere varana kadar kanunen havaalanini terk edemiyorsun diye biliyorum.

büyük ihtimalle iki saat sürecek bir yolculuğa çıkacaksın gibi görünüyor.şöyle yakınlarında bir şehire gidip gelsen?

Arkadaşlar yardımlarınız için çok teşekkür ederim. Şuan erasmusdayım ilk haftam geçti. İyiki binmişim uçağa. Hani diyo ya herkes "ben de bindiysem herkes biner" diye. Aynı şeyi söyliycem ben de.

Çok fena atıyorum. Umarım zihin açar.

3D yazıcıların yaygınlaşması ve 3D çıktı alınabilen malzeme sayısının çeşitlenmesi ile, oraya yapıştırılabilen hem 3 boyutlu olup hem de duvardaki bir şeylerle ve çevre ile bütünlük gösteren bir duvar sanatı olabilir.

Pis edit: Duvara bir adam çizilir, 3D sümük akar burnundan ya da ağaç resmi çizilir ve elmaları 3D olur.

Zamanın ötesi editi: Amanın, ben önümüzdeki 100 yılı düşünmüşüm. Ama bunlar olsa fena olmaz.

Edit 3: Madem bugünden söz ediyoruz. Teknolojiden ziyade akımları söyleyeyim. Andy Warhol'den gelen pop sanatının, dünya sanatı (earth art) haline dönüşmesi ile üstüne bir de sokak sanatı (chalk art) eklenmesi bayağı bayağı etkili oldu diye düşünüyorum.

internet, değişik tekniklerin, işlerin geniş kitleye ulaşılır olmasını sağladı. öğrenim hızını yükseltti.

sprey boya örneğndeki ki, boya sanayisinin gelişmesi. üretimin artması ulaşılır olması.

iç mekan duvar resimlerinin korumasına dolaylı yoldan etken olarak; izolasyon sistemlerinin gelişmesi. binalardaki nem rutubet vs doğrudan duvar resimlerini etkiler.

aklıma geldikçe yazarım şimdilik gelenler bunlar.

edit. tepegöz; tepegöze asetatta cizim veya yazı koyulup duvara yansıtılarak duvarda boyanıyor. bir tür şablon olarak kullanılıyor.
projeksiyon aletleri de bu şekilde kullanılabilir.

dış ortam koşullarına dayanıklı yapıştırıcıların geliştirilmesi. mesela bir kısmına kırık ayna parçaları yapıştırılmış bir duvar çalışması..
aynı şekilde montaj aparatları da kullanılıyor. mask vb şeyleri tutuşturmak için.
sprey boya zaten olmazsa olmaz.
yazıcı ve kullanılan kağıt özelliklerinin de gelişmesiyle beraber ozalit baskılar da önem kazandı diyebiliriz.

o ne be? palyaço gibi!

tek renk belki, ama böyle hiç güzel değil.

Piyes mi var allasen
Niye yapiym

Eklemeye ekleme: semiyoz hocam, hepsi gotum gibi.

bu tip kötü bence dostum.
zevkler ve renkler ayrı amma az kişi seviyor/ yapmaya cesaret ediyor.

Hee yapalım, saçımızı elimize alırız artık :)

Birincisi böyle karmakarışık renklerle hoş değil. İkincisi saçın nasıl boyandığından haberiniz var mı?
Oreal, sarı saç, kızıl saç, mavi saç vs. Biraz okursanız bir haftada akıp gittiğini yerine sert ve mat, naylon gibi saçlar bıraktığını görürsünüz. Sonra kadınlar heyoo sizin saçlarınız neden sert, neden yumuşatmıyorsunuz?

çok az kişiye gidecek bir saç rengi/renkleri. ilk fotoğraftaki kadın güzel gözükmüyor. ikinci fotoğrafta da saç güzel ama yüze nasıl yakıştığı belli değil...

zor bir tercih yani.

ekle: sonradan eklediklerine de baktım. ilk fotoğraftaki hatun neymiş yahu öyle.
fakat gene de pek beğenmedim.

benim hanımın ehliyetindeki fotoğrafta saçının rengi aynen şunun gibi: 25.media.tumblr.com

bi heves boyatmış üniversitede. ehliyeti alırken de o saçla vesikalık çektirmiş. hala kullanıyor o ehliyeti. bakar bakar güleriz arada.

Bu saç güzelini-çirkinini geçtim, deli gibi bakım gerektirir. Her gün birkaç saati ister. Üstüne de o rengi koruma için sürekli güncelleme ister, deli gibi de para ister o.
Bu doğal duran saçları yapmak o kadar saat alıyor ki, yapanın çalışmayan ve bol bol parası olan Cadde hatunu falan olması gerek. O şekli şemalı ve rengi koruma, bakım makım derken ayda min 500 tl ister.

edit: Boyamadan bahsediyorum, saç rimeli ile yıkayıp çıkmalık şeyler ayrı.

Saclari morlara, mavilere boyamiyoruz diye yine kezban olmusuz iyi mi? Duyanda tum Avrupa'daki kızlar palyaco şeklinde dolaşıyor sanacak.

Saci maviye boyayip 1 hafta oyle gezmeye kalksak sonunda rengi beyaza dogru donecek, cok çabuk akacak. Ustelik saci yipratacak.surekli bakim ve boya isteyen saçlara sahip olacagiz. Herkese de boyle renkli saçlar yakismiyor, evet. Ben saclarim beyazlayinca kendi rengine nasil boyarim diye düşünüp dururken bu renklere hic giremem sanirim.

Sac tebesirleri alip uclarini boyamayi ben de düşünüyorum ama. Yikayinca geçiyor nasil olsa.

weknowmemes.com

aklıma bu geldi.

evladım olsa cami avlusuna bırakır kaçarım..

@kibritsuyu, fotoğraftaki kıza aşık oldum :(

arada var böyle saçlı hatunlar, hipsterlı, cosplayli, art school girllü ortamlara gir madem meraklısısın.

bence güzel değil. erkekim.

o boyalar saçın am.na koyuyor o yüzden.

Ben eskiden saclarim tamami kizilken uclarini mavi yapmistim gecici boya bulmustum. 5 senedir boya yok ama iki sene once yine kahverengi iken sclarim uclarini yesil yapmistim. Cidden guzel oluo aslinda

www.wallpaperfo.com oyş

Ben bir ara bu tarz fotoğraflardan özenip saç tebeşiri almıştım. Hayatımda bu kadar kolpa bir ürün kullanmadım. Normal resim yaptığınız kuru boyayı ıslatıp saçınıza sürüyorsunuz resmen. Yıkanınca geçiyor o yüzden yağmurlu havalarda filan kullanılmaz. Ama yıkamayınca da geçiyor çünkü bir şekilde sağa sola bulaşıyor. Ayrıca saç inanılmaz derecede mat, böyle sanki saç değil de yapay bir şeymiş gibi gözüküyor. Bir kere tek tutamı mora boyadım ondan sonra da tövbe ettim. Kullanacak olan varsa gitsin direkt boyatsın, saç tebeşiri filan hikaye.

Böyle karışık değil de tek renk beğeniyorum.. Tamamı olmayacak, aralarda mümkünse uçlarında mavi ya da yeşil çok güzel durabilir ama kişiye göre değişiyor tabii bu durum.. Ben yapsam bu yaşta yakışmaz mesela (ya da ben kendime yakıştıramıyorum bilemem) ama şöyle 16-20 arası hatunlarda yakıştırıyorum..

Kuzenim var liseye gidiyor o istiyordu uçlarını mavi yapmak annesi izin vermiyordu, bak bu tebeşir olayını bilmiyordum, bir söyleyeyim belki buna izin kopartır :) En azından hevesini alsın kız..

her şey bir yana bütün o resimlerdekilerin orijinal saç rengi sarı ve ya açık kumral.
türkiyede ezici çoğunluk siyah-kahve.
koyu renk saçta da görünmüyor boya.

ve son olarak fotograftaki gibi durmuyor gerçek hayatta. ne saçlar o kadar bakımlıi ne de renkler o kadar canlı.

Evlat olsa sevilmez o ne amk

@corialynne

istediği kadar vazelin, krem vs sürsün hiçbir zaman sağlıklı doğal saçlar gibi durmuyor malesef. senin kardeşlerin çok şanslı sanırım, saçını açma uygulamadan sadece kendi rengine boyayanlar bile yıprandığından şikayet ediyorlar. yüzde 90'ı böyle malesef.

tek renkler çok güzel bence. ben erkeğim ve kahve tonlarından alacağım mesela. teşekkürler bu başlığı açtığın için.

sipariş verdim ben ya :D cidden gitti gidiyordan istedim bi tane set. yapacağım cumartesi dışarı çıkarken gerçi bu karda akar ama nedense canım çekti eve gelince fotoğraflara baktım şimdi ahah

bilgisayara format atmanız lazım.

tick koymuşsunuz ama dalgasına yazmıştım:( dizimag kapandı ve bunu iki tıkla öğrenebilirsiniz.

Yav, trollemesenize.
Gitti site, kaldırıldı. Zaten iki gündür yakalanmamak için o adres senin bu adres benim dolaşıyorlardı.

hiç bilemediğim için formata bile eyvallah dediydim. iki tık yaptım fakat bulduğum her adres aynı uyarıyı verdi. bende burada kesin bilirler demiştim.

dizimag1.com u dene istersen

İki gün önce 1'den 2'ye taşındı, sonra kayboldu.

hepsinde "error" "occur" olmuş. neyse artık kısfmet.

Dis moi que l'amour ne s'arrete pas - Aslında Marc Lavoine'ın şarkısı (Sanırım anlamı "Bana aşkın bekletmediğini söyle")
www.youtube.com
Onu seven şunları da sevdi
www.youtube.com
www.youtube.com

Edit: Başlıkta yazan Les Enfoires aslında bir grup veya öyle bir şey değil. Program gibi ama o da değil. Böyle, programlar oluyor her hafta başka başka ünlüler bir grup oluyor, gerçi bazı ünlüler hiç değişmiyor, başka ünlülerin şarkılarını söylüyorlar. O ünlülerin o hafta oluşturduğu gruba da Les Enfoires (sanırım Periler gibi bir şey bu da) deniyor.

hiç şüphesiz it's always sunny in philadelphia.

weeds.

it's always sunny in philadelphia. hiç düşünme bile.

hepsini bırak, community. illa bunlardansa scrubs.

Edit: It's always sunny in philadelphia'yı görmemişim, tabii ki o.

iasip tabii ki

It's always sunny in philadelphia

phili..

30 rock

hepsi farklı tarz aslında...

scrubs ilk tercihim.

Servisteki birisi yaklaşınca sana haber versin. Sana 5 dk kala çaldırsın mesela sen de evden çık.

edit: Anladım hocam.

servis kapı önünden almıyor. 15-20 dakikalık bir yol gitmek durumundayım. rotada trafik çok değişken ve servise binen insanların sürekliliği yok. o yüzden telefonla haber verme soruna çözüm olmuyor.

Servisteki haber verince bazı sıkıntılar yaşanabiliyor.

Ben sabah 06:30'ta servise biniyorum ve 7:30-8:15 arası birilerini alıyoruz. Oraya gelişimiz için de 45 dakika bir zaman aralığı var. Ama şu var ki servise bindiğinde herkes uyuyor, arama yeri ve zamanı kaçırılabiliyor. Ben çoğunlukla uyumasam bile hatada bir veya bazen iki gün, özellikle Cuma'ya doğru uyuyakalıp kaçırıyorum yeri.

Yine de arkadaşı aramaya çalıştım uyumadığım zamanlarda, arkadaş "Beni şu noktada iken ara ve trafiği haber ver" demişti. Öyle de yaptım ama kapalı trafik birden açıldı veya açık trafik birden kapandı. Arayıp "Yavaş yürü" veya "Koş koş koş, yetiiiiş" demek zorunda kaldım. Internet'teki her türlü trafik uygulamasını denedik, hiç biri ihtiyaca cevap vermedi ama bekleme süresini bu şekilde 20 dakikaya düşürdük.

En son çare olarak, arkadaş uyandığında ve çıkacağı zaman şoförü arıyor. Bu sefer de tahminler tutmadı, biz bekliyoruz, arkadaş her gün koştura koştura geliyor. Bunun sonucunda da servisteki insanlar, "Beni beklemiyoruz, onu bekliyoruz", "Evinden alalım bari, bu ne" diye laf etmeye başladı. Arkadaşım da kendisine gelen bıkkınlık sonucu sabahları servis kullanmayı bıraktı, sadece akşam geliyor.

Servis şöförünü kafalayacaksın, gerekirse yemek ısmarlayacaksın, bir işini göreceksin vs. 15-20 dk kala seni çaldıracak. Bunun başka yolu yok.

servis soforu de sen de iphone kullaniyosaniz iphone u bulun arkadasimi bul versiyonu gibi bi sey var. oyle takip edebilirsin uygulamanin adini hatirlarsam yazarim. android de var mi bilmiyorum.

find my friend di sanirim.

servisteki birinin telefonuna glympse kur, her sabah binince aktive edip linki seninle paylassin, sonra uyusun. sen ister telefondan ister bilgisayarindan duruma bak, haberdar ol. gene de trafik birden acilirsa sicarsin. (onun icin de waze ya da yandex navi denenebilir)

Beni uluslar arası alanda desteklediler ve değişen ve yeni gelen yönetimin keyfi uygulamalarına karşı savundular, ezilmemi ve hatta işimi kaybetmemi engellediler.

yılbaşı çekilişinde play station 3 çıkmıştı.

Ruhsat almadan onceki son stajyer maasimi, avukat maasi olarak verdiler. Yeni baslayan avukat maasindan da yuksek bi miktarla.

Oyle bir zamanda geldi ki bu para olmasa gercekten zor duruma dusecektim.

Eski patronum öğrenci evime 2.el bir buzdolabı almıştı bizim buzdolabı bozulunca. Aro.

benim gibi adama iş vermeleri +1

eski şirketim vizem bitmeden beni öylesine londraya göndermişti. iki gün gezip gelmiştim. ikinci kez vize çıkarken sorun olmasın diye. allah razı olsun

bi seferinde bir mükellefim altı aylık birikmiş muhasebe ücretini vermişti.

şaka lan şaka. tam bir aylık vermişti sadece.

Okul erasmusa gönderdi, ödediğim tüm harçları fazlasıyla çıkardım. Daha sonra yurtdışında staj için de stajım zorunlu olması gerekiyordu vize işlemleri için ama zorunlu stajımı yapmıştım, gidip ona rağmen zorunlu stajı var bu çocuğun diye kağıt verdiler.
Şirket de bi kere hayalimdeki fuara gönderdi bi hafta boyunca. Bi de geçen Dubai'ye gönderdi bi 20 gün falan. İş için tabii ama iyi yani.

başarımdan dolayı yarım maaş ikramiye vermişlerdi. ve aynı sene bir de yılbaşı ikramiyesi almıştım herkesle beraber. ne seneydi be.

üniversitenin üçüncü senesinde yönetmelik değişti ve kredi sınırlamasını kaldırdılar. böylece alttan derslerle beraber bütün dersleri alabildik. bu serbestlik olmasaydı 6 seneye uzayacak olan okul, bir dönemde 18 ders falan alarak 4 senede bitti :)

not: şahsi kıyak mı lazımdı? yanlış anladım galiba :)

patron evine cagirdi. ben kafa kafaya icecez derken karisi da bize katildi. sonra bunlar farkli bi nedenden dolayi kavga ettiler raki masasinda. adam bu is aramizda kalsin diye maasima 3'te 1 zam yapti. gerci 5 ay sonra ciktim isten bi boka yaramadi pek.

projeden ayrılmıs olmama ragmen 5 ay sonra bitirme primi yatırmaları hemde 5 digit dolar cinsinden.

-bir kere 106 ekran samsung plasma tv verdiler.
-görevim olmadığı halde bir toplu satışa yardımcı oldum diye 1000 usd verdiler.
-bayram, seyran yarım maaş ikramiyeler
-değişik zamanlarda görevim olan işleri yaptım diye çeşitli hediyeler (şirketin distribütörü olduğu ürünler)
vs vs..

Önce nefes çalışıp sonra egzersizlere başlayın. Pilateste "Karnın şişmesin, ciğerin kapalı olsun ama nefes al" diye bir olay var, ya da ölü taklidi yaparken alınan diyafram nefesi var (aynı nefes olabilir). Önce nefes işini hallettikten sonra egzersizler daha rahat olabilir.

Ek: Gerçi, yaptığınız sporla hangi nefes nasıl alınıyor onu da bilmiyorum.

hangi programmış o atar mısın linkini.bakıp yorumlucam.

Göbeği içeri çekmek değil ancak mekik sırasında içeri kapandığında karın kasların sıkmak ve geriye o şekilde açılmak diye bir şey var.

@hiko, hocam yer hareketlerinde değil ki sırf, kol bel vs çalışırken de göbeği içeri yapıştır diyorlar da yapışmıyor :)

Sürü lideri sürekli değişir. Onlar etkileşim halindeler,nasıl etkileşim halinde olduklarını bilmiyorum ama teknolojileri öyle (sonarlı monarlı olabilir) ALınan bir bilgi komşular ile paylaşılır ve sürü yeterince küçük ise o komşu tüm sürü olabilir. Büyük sürülerde birkaç gruplanma, ayrılma, birleşme olabilir. Diyelim bir tarafa gidiyorlar, önde giden lider oluyor, diğer tarafa giderken orada önde kalan lider oluyor. Kuşların da aynı hareketi vardır, ama onlarınki pek ani değil. Balıklar birden yapıyor bu işi hakkaten.

sunla alakali olabilir.

en.wikipedia.org

tabii ki durum hiç normal değil. ama bir yere şikayet etmeye kalksan da bir işe yarayacağını hiç zannetmiyorum.
(bkz: türkiye)

anca sahiplerine gidip dersin, yazıktır, günahtır bari bi kulube koyun hayvan üşümesin falan.
başka da bişey yapamazsın hafız.

Cok takdir edilesi yaptiginiz. Sahiplerin huyunu suyunu, apartman gorevlisinden ogrenebilirseniz ona gore davranin bence. Belki ilk uyarinizda duzeltirler durumu. Kapiya not asmak iyi bir davranis olur bence.

Biraz da Google'da arattim, isterseniz sunlara bakin.

forum.petarkadas.com&baslangic=0

www.haytap.org

sahibi olacak orospu çocukları zaten kulübeyle falan uğraşacak kadar hayvana değer veriyor olsalar oraya kapatmazlardı.

yapabileceğin şey tahtadan bi klübe yapıp, çok kolay yapması, ya da beceremem dersen bi yerden satın alıp adamların zilini çalıp köpeğinize klübe getirdim falan diyebilirsin. hazır kulübeyi belki tenezzül edip de koyarlar. biraz da utanırlar belki azıcık utanmaları varsa.

ayrıca soruna cevap veriyorum, bir köpeğin günde en az 1 saatlik iki yürüyüş yapması şarttır sağlıklı kalabilmek için. ayrıca köpekler de kediler gibi özel habitatlarına tuvalet yapmayı tercih etmezler. o köpeğe kalsa terasa sıçmaya meraklı değil yani bi gezdireni olsa. egzersiz yapamayan köpeğin psikolojik problemleri başgösterir. sonra da benim köpek manyak, ben köpek hasta, benim köpek laftan anlamıyo diye sokağa atmaya bahane çıkıyor bizim itlere(köpek sahiplerinden bahsediyorum).

dediğim gibi en kötü içine battanye koyup küçük bir kulübe yap götür heriflere. youtube'da bir sürü "how to" videosu var. sana noluyo derlerse de elindeki kulübeyle ağzını yüzünü patlat ibnelerin. şerefsizler.

Çok teşekkür ederim, sanırım bir kulübe yapabilirim, elimden gelir. Onunla birlikte de bir not bırakayım. Bugün daha çok delirecektim çünkü köpek yağmurda sırılsıklam oldu bütün gün, hava da buz gibi. Ayrıca köpeğin doğru düzgün mamasının olmadığını da öğrendim. Mama kabı var ama onu yalayıp duruyormuş. Üst katlardan daha net görünüyormuş. Bugün 'Üst kattaki köpeği besleyen it" temalı bir not yazmak istedim ama içine ne yazacağımı da tam bilemedim. Esasen evin anahtarını bıraksa öğle aralarımda ben dolaştırmak isterim ama benim de programım düzensiz ve yoğun. Zaten o yüzden hayvan sahibi değilim. Köpek bana kalır da ben de bakamazsam diye çekiniyorum. Ayrıca hayvan donuyor, önemli olan öncelikle o. Bu ikisini birden deneyeceğim.

Çok iyi olmak gerekmiyor hayvana üzülmek için, birkaç aydır görüyorum sürekli, köpek bakışı bakıp bakıp duruyor. Manyak gibi camdan cama köpekle konuşuyorum; bir yandan da korkuyorum hayvan atlamaya kalkarsa diye.

Bugün kar yağarken içeri almışlardı köpeği. Haftasonuna kadar kulübe yapacak zamanım olmayacak, haftasonu bir kulübe alabilirim ya da yapabilirim dedim, bu hafta ne yapsam diye düşünüyordum. Bugün artık içeri almış. Bir iki gün daha içeride durursa kulübe ile giderim. Hatta, belki haftasonu gidersem sahipleri evde olur, onlarla da konuşurum diye düşündüm.

Ne oldu bu kopegin akibeti? Antalya'da kurtarilan kopegi gorunce acaba bu muydu dedim.

YOk, ben İstanbul'dayım, sahibiyle konuştuk. Sahibi gece eve geldiğini o yüzden gece yarısı hayvanı dolaştırdığını söyledi. Ondan sonra da balkon kapısını açık bıraktı evin, köpek hem içeri hem dışarı çıktı. Ama bu aralar hava sıcak diye tekrar sürekli dışarıda hayvan. Sahibi anahtar vermeye pek yaklaşmıyor, anahtar verse ben bazı öğle aralarında en azından dolaştırabilirim onu. Ama en azından girip çıkıyor, donmuyor hayvan. Daha geniş oldu ortamı, zıplıyor kendi kendine. Ama sahibi makul bir kişi olmasına rağmen tanımadığı birinden yardım kabul etmiyor.

Bende de aynı şey oldu, hatta ondan bir hafta sonra da soğuk ter eşlik etmeye başladı. Sonrasında öğrendim ki ginseng'e karşı alerjim varmış. Pharmaton'un da ana maddesi ginseng. Çok ağır, boğucu derecede bir alerji olmasa da, alerjim olan bir maddeyi düzenli almış oldum.

hadi ya aynı yorgunluk hissi sizde de oldu yani? bendeki etki, gün içinde çok yorulmuş gibi ya da hani uzun süreden sonra spora başlarsınız ya, hamlamışsınızdır eve gelince böyle bi kaslarınız filan ağrır aynı o durum. test filan mı yaptırdınız nasıl çıktı alerji olduğu? sanırım benim de bırakmam gerekiyor.

Ben ilacı bıraktım, sonra başka bir ginseng denemesinde ortaya çıktı, tam neydi hatırlamıyorum. Aslında alerji testi ile doğrulanamadı, çünkü o da ayrı ve uzun, bir o kadar da gereksiz bir macera. Denemelerim ve beni tanıyan bir doktorun gözlemleri sonucu ortaya çıktı.
Bendeki etkisi hamlama gibi değildi; böyle uyuşma, huylanma, halsizlik, hafif paralize gibi bir etki idi. Midesi bulanmayan zehirlenme gibi.

bahsettiğim etkiler sizinkilerle de benzer. netice olarak o söylenen mucizelerin hiçbiri bende işlemedi :) çevremdekiler de bi yandan daha ne kadar oldu ki kullanalı pimpirik davranıyosun vs. deyince benimkine benzer etki yaşayan var mı diye merak ettim. çok teşekkür ederim deneyimlerinizi paylaştığınız için. son bi soru olarak ilacı bıraktıktan ne kadar süre sonra vücut normale döndü? bir de ilacı vücuttan atmak için herhangi özel bir şey yaptınız mı acaba?

bkz. plasebo nedir, nasıl kullanılır?

ginsengin etkisini göstermesi 2-3 haftayı bulabiliyor. elinizdekini bitirmeyi deneyin.

bu saçma sapan yorgunluk, eklemlerde hafiften ağrı vs. hislerinden sonra devam etme düşüncesinde değilim. bir de bu etkileri gördükten sonra bunlardan bağımsız bi sıkıntı yaşasam bile psikolojik olarak mutlaka onu da pharmaton'a bağlayacağım için bırakmak en iyisi gibi gözüküyor benim için :) düzenli hareket ve biraz yeme içmeye dikkat etmeyle bu iş daha sağlam gidiyor-muş. teşekkür ederim hepinize.

2 hafta kadar kullanabildim, baktım kötüleşiyorum, bıraktım. ben bıraktıktan birkaç gün sonra kendime döndüm, çok ağır sürmedi ama o sürede bir miktar hasta gibi hissettim ve verimimi yedi. etkisini atmak için bir şey yapmadım özellikle, bol su içtim ama hep bol su içerim.

asıl sen bizi tanıyor musun!

hayır

evet.

ilk kez görüyorum, kusura bakma :(

hayır tanımıyorum. gerçi bunu ben de sorsam herkes hayır der ama aslında tanıyorlar beni. öyle de bi durum sende de varsa bilemicem.

yüksek yerlerde tanıdıklarım var. amcam 14. katta oturuyor.

Hope ender, der meister, rock n roll mesela hep aşina olduğum nikler.

Ama sen yenisin galiba. Gelir gelmez de direk bu soruyu sormuşsun herhal?

Bir kere gormustum nickini. Kitapli bir seydi.

özel bi gücün yeteneğin zekan mı var bilelim babuş?

ilk kez gordum nickini

hayır.

(bkz: tanırım iyi çocuktur)

başladık mı yine?

yenısın bence de ilk kez goruyorum senı buralarda

siteye
55
kez giris yapmis birisi icin iddiali bi soru olmus...

tanımıyolarsa da artık tanınıyorsun. iyi taktik valla

mini etek giyip çekiştiren kız sen değil misin?

sözlük yıkılıyor, herkes seni konuşuyor?

well played lan. işini biliyorsun.

bitionda da yenisin daha bugün ilk yorumunu yapmışsın orada da
entry sayın malum o da az. üzgünüm canım arkadaşımız değilsin :(

hiçbirimiz tanımıyoruz,kimsin.yalnız ben de hep böyle bir soru sormak isterdim,ama soramadım hiç :)

Hayır, memnun oldum ama :)

benı sorsan bılırlerde :) senı tanımıyoruz söylede tanıyalım bari

beyler tamam yeterince rencide oldu.

bundan sonra bizimle çalışıcak, bilginiz olsun.

beni bile unutmuştur bu duyuru bre.

Tanirim iyi cocuktur.

ilk kez görüyom gardaş :(

Ekşi Atölye diye bir yeri kuran ya da kurmaya çalışanlardan, işin içinde olanlardan biri olduğuna bi' başlıkta rastlamıştım. Böylelikle Ekşi Atölye denen yerin de bulaşılmaması gereken bir mecra olduğunu ispatladın.

sen yenisin galiba.

sen kimsin amk?

Sen kitap çekilişi yapalım diyen duyurucu değil misin??

ilk defa görüyorum.

ben de ilk defa görenlerdenim.

anlat istanbul'da vardı yamulmuyorsam.

hayallerim, aşkım ve sen..

hatta çok da güzel bir konuşma vardır.. müşfik kenter in beyoğlu nu anlattığı..

tramvay.

sağlam gerilim filmiydi. türk yapımı.

beyoğlu'nun arka yakası (1987)

arabesk'in son sahnesi

tinker tailor soldier spy da da hatırlıyorum.

Kaç para kaç.

Ozellikle tünel bölümleri.

Yil 1999

her şey çok güzel olacak'ın son sahnesi vardı. altan ile ağabeyi çin lokantası mı açsak bar mı diye konuşuyordu hatta. ne güzel filmdi lan!

Issiz adam

hayallerim aşkım ve sen
gece melek ve bizim çocuklar

Açıklamalardan bişi anlaşılmıyor. Caps ver yardımcı olayım. Hatta link ver direk yapayım ama önce açıklama :)

Biraz dolaylı bir yol söyleyeceğim, aklıma ilk gelen yol oldu. Belki daha kısa bir yolu vardır.

Öncelikle iki sütunu aynı dosyaya taşırsan daha kolay olur. Yoksa da olur da, sheet adlarını bilmediğim için kolay yardım edemem.

Örneğin birini A, birini B sütununa kopyala (başlıksız olarak, A1 ve B1 doğrudan verileri içersin).
1. İlk dosyadaki listeyi seç.
2. Sağ tıkla ve "Name a Range" veya "Aralığı Adlandır"ı seç.
3. O sütuna bir ad ver. Türkçe karakter olmasın, mesela, Mahmut diyebilirsin.
4. Boş bir yere tıkla.
5. Şu formülü gir: =MATCH(B1,Mahmut,0) veya =KAÇINCI(B1, Mahmut, 0)
6. Formülü aşağı çekerek, tüm B sütunundaki elemanlara uygula.
Bu formülün YOK ya da NONE olarak verdiği değerler, ilk listede olmayıp ikinci listede olan şirketlerdir.
Sonrasında değerleri süzerek ve sadece YOK veya NONE olanları alarak, sıralı bir liste elde edip, ilk listenin altına ekleyebilirsiniz.

3 sutün a,b,c kolonlari olsa; d kolonuna su formülü gir =A1&" "&B1&" "&C1. so satira kadar bunu kopyala, sonra paste value yap.

bu birlestirmis sütunu diger dosyadaki listenin aklina ekle. kullandigin versiyona göre data-> filter dan advance filter i bul ve unique records only sec.

vlookup formülü ile de yapabilirsin.

için kabarmış senin.

Freud değil de, Jung uçup uçmadığına bakar. Uçtuysan büyüdün ergenliğine geçiş yaptın demektir. Uçmadıysan, travmalar travmalar. Bir dahakine atla ve uç der.

Ama diğer bir adam, (Sal'lı bir şeydi adı), fiziksel bir tehdit ve iç sıkıntısı olunca görülür der. O da "Kesinlikle atlamaya kalkma" der, çünkü atıyorum, yataktan düşmek üzeresindir ya da uyurgezersindir ve pencere kenarına gelmişsindir, o da rüyana yansıyordur ve düşersen ya yataktan ya pencereden düşersin, der.

Si tu n'existais pas ama hangi versiyonu bilmiyorum, şarkıcı joe dassin. Şu versiyonunda Notre Dame de Paris'nin Esmeralda'sı ile söylüyor.
www.youtube.com

Edit: Bazen de Et si tu n'existais pas diye geçiyor.

Pet shop'larda genelde hastalıklı kuşlar oluyor, üreticiler gözden çıkardıkları kuşları oralara veriyorlar. Üreticilerden almak daha mantıklı. Üretici de nerede, bilmiyorum.

Konuşsun istiyorsan en fazla birkaç aylık olmalı. Bunun dışında erkeklerde konuşma olasılığı daha fazla. Eğer kuşun burnu mavi ise erkek, pembe gibi ise dişidir. Gerçi küçük yaşta o burun rengi mor gibi oluyor, pek belli olmayabiliyor. Konuşması çok da önemli değilse, kısmet. Seç bir tane. Huyu suyu eve alışınca belli oluyor hayvanın. Bende bir tane takvim ve perde kemiren vardı, ama onun oğlu da çok halis mulis bir şey oldu. Benimkiler 10-11 yıl kadar yaşadı, normalini bilmiyorum.

ya tek yaşıyorsan alma bence. sen gelene kadar bütün gün sıkıntıdan patlayacak.

niye sıkılsın yahu, koyarım camın önüne dışarısını izler.. petshoplardan almak istemiyorum.. eminönü'ne falan mı gitsem? oradan caminin arka sokağında vardı sanki kuşcular..

ötücü bir kuş alabilirsin, muhabbet kuşunun kafa ütülemekten başka işi yok :)

Google'a rendez-vous rendez-vous rendez-vous dedim. Rendez-vous adam çıktı, bana şunu verdi.

www.youtube.com

değil be abi :/

buldum arkadaşlar. şunu fransızca anlayan kulağıma da siz sövebilirsiniz. keyifle dinleyiniz:

www.youtube.com

acaba ex-girlfriend mi ki? gerçi bu da oldukça popülerdi ama. hızlı hızlı konuşuyor işte nakaratta

www.youtube.com

www.youtube.com

Yok dostum bu da degil ya bundam daha yavas tempolu boyle mutlu bi sarki gibiydi :/

www.youtube.com
?

Edit: Bu da olmayaydı, benim içime dert olacaktı. Artık rahat uyuyabilirim :)

öyle yapma. birbirine en yakın bölümleri seç. üç taneyse üç taneyle kalsın, beşe tamamlama ille. zaten dandik dandik insanlar bakıyor onlara, durumu daha da dandikleştirme.

stratejik planlama işini hiç bilemeyeceğim.

Gerçekten de genelde farklı farklı şeyler yazanlara pek hoş bakılmıyor. Bunun da iki nedeni var, tecrübesizlikten gelen bir daha uzmanlık alanını belirlememiş intibası uyandırıyor. Bir de ne istediğini bilmiyor intibası uyandırıyorlar. Özellikle yeni mezunların ve alan değiştirmek isteyenlerin biraz işi zor oluyor bu yüzden.

O kadar eksikliğe rağmen, şurada upuzun şeyi gayet dopdoğru ve düpdüzgün yazmışsınız.

Doktora gidiyorsanız, bunu söyleyin. Bizim için önemli olmayabilir, onun için önemli olabilir. Tabii, bir dikkat eksikliğiniz de varsa, "Bunun derecesi nedir" kısmı da vardır. Belki de sizin korktuğunuz kadar değildir. Belki sadece kontrol kulesi olamazsınız (evet, kule). Belki, şu anda gözünüz korktuğundan gözünüzde daha da büyümüştür.

@compadrito: Dikkat eksikliği dislekside de görülebilir ve Boğaziçinde bir bölümün başkanı Disleksi (kendş söylemişti) ve yayınları var, eşi var çocuğu var vb. Demektir ki dikkat eksikliği her zaman o son paragraftakilere götürmez.

@rit: En en en iyisi hakkında iyi referanslar bulunan bir psikiyatriste gitmeniz. Eğer siz tespit edemezseniz size yardımcı olabilirim.

jesterdvine hocam, siz burada yorum yaziyoken bana ancak bok yemek duser, onu bastan belirtiyim de, sonradan bana kizmayin.

ama hastalik yok hasta vardir diye bi kural oldugundan da haberdarim.

bu isler iki iki 4 eder seklinde yurumuyo yani. her nikotinman akciger kanserinden kaybetmiyo hayatini. dedem 82 yasina kadar kunde bi paket Bafra icti geyigi vardir mesela...

dolayisiyla, hep, genel olarak ibaresini kullanmakta fayda var. bi de dikkat eksikliginin ne kadar agir oldugu onemli.

ote yandan, beynin ne kadar muhtesem bi organ oldugunu siz benden daha iy bilirsiniz. bi eksiklik varsa, baska bi yonden o eksiklik telafi ediliyo.

ruh i'de disleksi oldugunu sanmiyorum. olsaydi, bu yasina kadar ortaya cikar ve kendi de biliyor olurdu.

tarif ettigi sey dikkat eksikligine benziyor. hafif bi derecesi olabilir ve iy bi planlamayla, hayatini surdurebilir fazla ariza cikmadan...

@compadrito: Estafurullah sayın rito..Herşey bir yana disleksiyi sadece sizin "surekli isten atilirsiniz. evliliginiz dogru durust yurumez. cocuklariniz mutsuz olur." demenize karşıt örnek olarak verdim "dikkat eksikliği hep aynı şeye yol açmaz" deme amacıyla.

Pazartesi günü güvendiğim bir psikiyatristle görüşeceğim ve arkadaşımızın durumunu anlatacağım. Mutlaka iyi bir fikir verecektir.

merhabalar hocam;

dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu(dehb) isminde bir teşhis var bu tarz durumlarla ilgili. her dikkat eksikliği bulunanda hiperaktivite bulunacak diye bir durum da yok (benim aklım bir karış havadaydı ama sınıfın en uslu öğrencisiydim mesela)

ilaç kullanılarak üstesinden gelinebilecek, ancak tamamen bitmeyen bir sorun. bunun teşhisinin yapılabilmesi için ciddi ciddi üzerine düşülmesi gerekiyor yalnız. tembellik, sevilmeyen işin yapılmaması, procrastination vb. durumlardan tamamen farklı bir bozukluk.

kendi hikayemi anlatayım: ben bu şikayetlerimin son bulması için psikiyatra gittim. psikiyatr sağlık ocağı tarzıyla, şikayetimi dinleyip 2 dakika içinde bir ilaç yazdı. bu şekilde ilaç kullanmak istemediğimi, hiçbir sorunumun kaynağını araştırmadan ilaç yazdığını söylediğimde ise "dikkat eksikliği" konusunda uzmanlaşmış bir psikoloğa yönlendirdi beni.

psikologlar önce bu durumu ne zamandan beri hissettiğinizi, ne zamanlar yoğunlaştığını öğrenmek istiyor ve hayatınızdaki yerine dair örnekler ve detaylar istiyorlar. ardından ise bu konuyla ilgili birtakım testler yapıyorlar. testlerin ayrıntısını burada yazmayayım, hem bir kısmı spoylır içerir hem de işin süprüzü kaçar :)

yaptırdığım testler sonrasında konsantrasyon sorunu, hiperaktivite bozukluğu yaşamadığım ve kısa süreli hafızama ilgili herhangi bir sorun olmadığı saptandı, dikkatimi toplayamamamın yaşadığım kaygı problemleriyle vs. ilgili olabileceği söylendi. bunun sonrasında ise terapiye yönlendim. internette geçirdiğim vaktin, dikkat eksikliğimin, erteleme ve planlama sıkıntılarımın kaynaklarını araştırıyor, çözüm bulmaya çalışıyoruz.

tavsiyem: bu konuda ilgi, zaman ve bir miktar da para ayırın. para tuzağı olduğunu hissettiğiniz yerlere ise kesinlikle gitmeyin. 3 ayda alabileceğiniz yolu kasti olarak 1,5 senede aldırtan onlarca merkez ve kişi var.

umarım yardımcı olabilmişimdir. selamlar.

@benaaymi

(bkz: bence nesli) yazimi okur musunuz hocam?

dikkat eksikliginin "hyperfocusing" diye bir unsuru vardir. paradoksal bir unsurdur. bu ne perhiz, bu ne lahana tursusu, hani bu herifte dikkat eksikligi vardi? o zaman bu ne? dedirtir insana...

dikkat eksikligi olan insanlar oyle seylere oyle bi konsantre olabilirler ki, normal bir beyinli bir insanin sadece agzi acik kalir.

dolayisiyla, dikkat eksikligi olanlardan cok iyi profesyonel savasci olur. yani yuksek teknoloji savascilarindan bahsediyorum.

normal beynin eee, evelek, gevelek diye dusunecegi isleri, cat, cat, cat, cat, vurur oldurur, bitirirler...

bunu da bu hyperfocusing ozellikleri sayesinde yaparlar.

dikkat eksikligi olan kisi futbola merakliysa, sizden cok daha iyi algilar o maci...

Asıl işinin (ek iş, vb hariç) vergi öncesi yıllık maaşını binlik dilimde yuvarla (pound cinsinden) diyor. Örneğin, maaş 15300 ise 15 diye yuvarlanıyor. Çünkü zaten binlik dilimi soruyor. Maaş 3800 ise 4 diye yuvarlanabilir. ... diye anladım ben.

vergi öncesi derken de brütü kastediyor.

ingilizcenizi, "click here to see her naked" seviyesinden daha ileri bir seviyeye cikarmaniz lazim diyor hocam...

vergi kesintisi olmadan (brüt) istihdam edildiğiniz yıllık ücretiniz binlik yuvarlama ile nedir?

Yemek içecek olarak bilemem ama buraya hediye getireceksen, oranın ejderhaları ünlü. Daha doğrusu yer gök ejderha figürleri ile dolu. Millete ejderha bibloları, vb. alabilirsin. Niye ejderha, bir fikrim yok.

bana 1 ballı bira. şişe.

old town'da kapalı çarşı gibi bir yer var oraya gir alabileceğin her şey orda. fiyatlar pahalı olabilir pazarlık işler. kehribar kolyeler falan filan hoş

wisla krakow forması ve bir adet wisla maçı bileti.

vodkaları güzel zubrowka,belvedere ve wyborowa.
likör seversen krupnik var bilindik..
bunları almışken el yapımı shot bardakları var çeşit çeşit bunlarıda alabilirsin.

Markadan çok yapıldığı maddeye ve kumaşın dikişlerine, yapısına falan bakıyorum. Onları sağlıyorsa marka çok da önemli değil.

güzel olanı alırım marka diye özellikle üstüne düşmem.

benim sevdiğim tarzda üreten bazı markalar var. onları seviyorum, onlarda alışveriş yapıyorum arada, kalitesinden eminim, o yüzden çok didklemeden alıp çıkıyorum. onun dışında da gezerken hoşuma giden bişey oluyorsa kalitesini anlayabildiğim kadar kontrol edip alırım. yani aslında zevk ön planda tamamen.

Araba yada elektronik eşya yada iş için kullanılacak dayanıklı bir ürün hariç markaya bakmam.

Dikim Tekniği kalitesi işçiliği dizaynı önemli eyvallah, ama sırf marka bilinirlindiğinden dolayı insan gibi sikmeyen firmalara paramı kaptırmak istemem. hepi topu kumaş lan, tekstil ürünü amk. ne kadar üstün olabilirsin ki?

Ezcümle, önce fiyat etiketine bakarım. sonra giyer denerim. ha o adam siken markalarında outletlerine yada indirimlerine denk geldiysem girip bakarım tabi ön yargılı olmam.

Kesimi ve vücut yapısına uygunluğu önemli olduğu için, elbisede Adil Işık, Zara, Fabrika ve Park Bravo.

Diğer giysilerde hiç önemli değil.

Alisveris yapip tukandan cikarken kafami cevirip tabelaya bakarim -nereydi bura- diye

bakıyorum.

boynere gidiyorum tüm kazak tişört kot ne alackasam hepsini tek tek elliyorum buruşturuyorum dokunuşu hoşuma gitmişse fiyatına bakıp çok abartmamışlarsa alıyorum. bu yaz hiç markasına bakmama ma rağmen 2 tane colins almışım.

Her zaman markaya bakarım

kesinlikle

Asla ama kalite önemli, aradığım kalite ve tarzı sunan markalardan alışveriş yaparım.

pazardan, özellikle çakma oldukları anlaşılan nike adidas v.s. ürünlerini alıp giymeyi çok seviyorum.

benimki bir nevi tepki.

evet ayriyetten fakirim de.

dağ çileği: img01.imgfotokritik.com

likarba

www.google.com.tr

türkiye'den bir kaç örnek:

- ahlat; bir çeşit yabani armut.
- muşmula; diğer adı döngel.
- alıç
- gilaburu
- zerdali; aslında bir kayısı çeşidi. bazı yerlerde kayısıya denir.

bici bici
www.google.com

ağaç kavunu: media.dunyabulteni.net

kaktüs meyvesi.


www.google.com

murt! bayılırım!

m.facebook.com

edit:pepino

www.meleklermekani.com

bir de yurtdışından lychee var.mis.

www.tropikmeyveci.com

yaban mersini

hünnap

Ejder meyvesi (passion fruit)
Çarkıfelek (passiflora)
Hünnap
Yıldız meyvesi
Kahve
Mango
Murt
Gilaburu
Kumkuat
İlk aklıma gelen ve çevremde bulunanlar

Okula gidiyorum :(

işteyim, içerisi sıcacık. öğleden sonra toplantılarım var, öncesinde yemek ve sos tarifleri bakınıyorum.

Sıcak Klinikte hasta bakıyorum.

çay içip kedi seviyorum sıcak sıcak.

sıçacıık ofiste bi sürü orospu çocuğuyla uğraşıuyorum.

@ontheroad iyi dersler yapıcak bır sey yok hepımız gıttık :d

@douchebag kolay gelsın varsa önerdıgın sos yollaya bılrısın denerız bizde olmaz mı

@bir ileti paylastim kolay gelsın suan her eve lazımsın :)

@whoosie hayat sana guzel

@aktör o konuda yanlız değilsın basgan

@misterturist kolay gelsın snada :d

Soğuğun tadını çıkarmak için öğle arasını bekliyorum

Selam verdik borclu ciktik resmen , kor itlerin oldugu yerdeki isleri kaktirdilar :/

Çalışıyorum şu soğukta, ne mutlu :)

bisikletle işe gidiyorum. herkese tavsiye ederim. şu an çalışıyoruz tabi :(

işten geldim, yemek yerim bir de, sonra internet vs allah ne verdiyse..

img124.imageshack.us

ha ameliyat masasında öldürmüşsün, ha evine gidip silahla öldürmüşsün. Aynı şey aslında.
hayatı benim elimdeyse iyileştirirdim ama sonrasında ona dünyayı cehennem ederdim.

Hipokrat yemini boşuna edilmiyor, iyileştirirdim. En azından bir doktor olarak iyileştirirdim, bir kurban olarak devamını sonra düşünürdüm.

İyileştirirdim ama mutlaka bir pislik yapardım.

ölmesine göz yummazdım, ölmesini garanti ederdim.

iyileştirir, sonrada sikini keserdim.

onsuzda yaşayabilir nasılsa!

insan kocasını öldürür mü yahu!

ilkesel olarak yaşatmak gerekiyor tabii ama yakalanmayacağımı bilsem öldürürdüm.

first rule of the code is "don't get caught"

:))

yakalanmamak ya da şüpheleri üzerime çekmemek için iyileştirirdim ama sonra bana geri dönüşü olmayacak şekilde adamın okyanusla olan özlemini sonsuza dek giderirdim.

Soru mu bu

Aci cektirerek oldururum

Bu tür farazi sorular absürd ve anlamsız. Ne yapacaksın? Gelen cevaplara göre ahlak anlayışının temellerini mi oluşturacaksın, gerçek iyilik ve kötülüğün ayırdına mı varacaksın nedir?

Ha başıma gelirse (ironik ama neyse), onun amına kordum... Desem de yapacak pek birşey yok. Yıllar önceki bir tecavüzü ispatlayamam bu bir. Öldürürsem bir sürü problemle uğraşmak zorunda kalırım bu iki. Bu yüzden ben şahsen ameliyatına bir bahaneyle girmez (bayılma, fenalaşma, ben bunu tanıyorum çok kötü oldum gibisinden) başkasına devrederdim...

Aslında tam tersini önerebilirim çünkü oranın temeli iyi olsun, bir noktadan sonra mısır patlağı gibi devamı gelir.

Ama ilk başı evde çözmekte kararlıysanız, Schaum's Outline Spanish ve 15 Minute Spanish Grammar fena kitaplar değil. Internetten bulabilirsiniz.

duolingo.com var, cidden iyi. akılda kalıcı şekilde öğretiyor.

Kitabı geç.

Devir internet devri, mobil devri.

Duolingo önce bunu indiriyorsun. İster sitede kullan istersen mobil olarak. Hayran kalacaksın. Ben biraz ders almıştım ancak temel sayılmaz şu an orta seviye ispanyolcam

bunun yanında,
babbel, busuu, courses123

bu uygulamaları da kullanabilirsin.

Duolingo ile şöyle bir sorun yaşıyorum ben. Genelde hızlı yazıp hemen enter'lıyorum. O arada yazım hatası yapmış oluyorum. Örneğin, está yerine etsá yazmış oluyorum, vb. Böyle böyle bir seansta 30 kez htaa yapmış oluyorum. Yarım saatten sonra fenalık geldi bana. Bilgisayara "Üff, tamam, biliyoruz" da diyemiyorsun
Bir de sürekli aynı soruları soruyor. Daha çok ezberletiyor gibi.

İspanyolca'da ilk duyduğumda çok güldüğüm bir kalıp vardı. "Me cago en todo lo que se menea". Sinirlenince söyleniyor, anlamı "Hareket eden her şeye s.çayım"

Bir de "dar el gato por liebre" var ki, aslında atasözü, deyim değil de kelime anlamı ile çevirince "kediyi kakıtmak" gibi bir anlamı var. Şuradan geliyormuş, zamanında adamın biri yemek için tavşan söylemiş, adama tavşan diye kedi eti yedirip, üstüne de tavşan eti diye deli gibi para almışlar. Deyim anlamı ise kandırmak.

arapcanin bu konularda turkce gibi oldugunu soyledi arap bir arkadas. canli cansiz herseyi sikebiliyoz biz kufur olarak dedi. e turkcede de "beyninin sapini sikiyim" diye bir laf var yani. bu konularda yakiniz anlasilan.

fransizcada da var ama o kadar da yaratici kufurler var mi bilmiyorum, henuz ogrenemedim. iste; tasaklarimi ye, agzin acik geber, orospu cocugu, anani sikiyim, osbirci, pic, got, sic, bok tarzi seyler duydum simdiye kadar. ama tabii turkcedeki o "orospu anali" veyahut "anasi sikismis" tarzi tumturakli ve cinsiyetci kufurlerinin yerini tutar mi bilmiyorum muadilleri.

bir de ispanyolcada nasil yazildigini bilmiyorum ama "pero me pikel kulo" diye okunan bir sey soylemisti arkadas. "gotum kasiniyor" demekmis :D kufur degil tabi gerci ama komik gelmisti ilk duyunca.

japonca da "be ya" gibi, "da ze" falan var.

Fonksiyonun içinde t'yi kullanmadığın için MATLAB sana "Boşu boşuna t verme, onu sil" demek istiyor. Hata vermiyor, uyarıyor. t'yi kullanıyorsan onu görmüyor, syntax hatası olmuş olabilir.

command window'da kırmızıyla yazdığı hatayı buraya yazarsan daha açıklayıcı olur. görseldeki sadece bir uyarı

bu bir uyari. fonksiyonun inputlarindan t'yi fonksiyonda kullanmamissiniz.
calismamasi da buyuk ihtimalle bunla alakali ama hata mesaji ne?

parantez hatasıymış, dxdt bazında t var. fonksiyonlarımın hepsi t ye bağlıydı, bir boşluk bıraktım tüm sorun çözüldü. emeği geçenlere teşekkürler.

tabii biz burdan dxdt diye bir şey göremediğimizden.

Hangi veritabanlarına erişimin var? Proquest varsa elinde dalabilirsin Boticelli'nin La Primavera'sına. Ne tezler çıkıyor bu resimden.
scholarworks.umb.edu

sağ üst tarafta "ara" şeysi var ya. ordan. ama çok detaylı değildi en son bildiğim kadrıyla, google amcayı da arama için kullanabilirsiniz, ne var ne yok dokuyor.

Keywords site:eksiduyuru.com

bunu gugılla Ayçacım.

Site aklıma geldiydi ama o kadar zor olmamalı diye düşündüm. ARA süper bir şeymiş, ufkum iki katına çıktı :)

Edit: Süpermiş, gerçekten. Tren dedim, ne varsa buldu. (Anneanne mode on)

Teşekkür ederim, onu daha önce bir şekilde buldum da konu konu nasıl arıyoruz, onu merak etmiştim.

kolay gelir, kopya imkanı doğar pişman olursun. geri dönüşü de olmaz.

yarına kadar çok zaman var, gece uzun.

gir gir. bu şekilde hiç çalışmadan girdiğim pek çok sınavı şans eseri atlattım.
örnek bu gün

gir. en azından soruları görürsün, nereye çalışman gerektiğini anlarsın falan

teşekkürler saygıdeğer duyurucular. sayenizde sınava girdim ve biraz dün çalıştığımla, biraz da arşivden gelmesiyle iyi bir sınav geçirdim. teşekkürler.

The Life of David Gale. Bir nebze, tam değil.

breaking bad ? çocuklarına para bırakmak için uyuşturucu yapıyo.

robin hood :)

(bkz: yongseoneun eupda)
(bkz: dead man's shoes)

(bkz: eastern promises)

batman serisi olur mu ki?

edit: bir de taken geliyo aklıma.

V for Vendetta

levent yüksel - dedikodu

Bruno Mars - Treasure
Jamiroquai - Virtual Insanity ya da Love Foolosophy

ne taktınız şu şarkıya be.

röyksopp, gorillaz, kavinsky dinle.

Chromeo dinleyin

devotchka-till the end of time

daft punk ram albümündeki diğer şarkılar :P (özellikle instant crush)
bi de bu get lucky'yi söyleyen elemanın son şarkısı da çok hoş; www.youtube.com

Şu sayfadaki plot piecewise durumu iyi özetliyor.
www.mathworks.com

piecewise komutu ile yapabilirsin sonuç olarak.

x1 için a'yı 0'dan 0.1'e kadar tanımlayıp (artışı kendin belirlersin)

x2 için a yerine b diye değişken kullan ve 0.1'den daha büyük değerler ver b'ye.

surf (x1,y,z)

hold on

surf (x2,y,z)


ama yukarıda dediğinde z1 ve z2 diye iki farklı z değişkeni var onları anlamadım.

piecewise +1

bir diger kolay yontem de, hepsini ayri ayri tanimlayip en son birlestirmek olabilir.
x12 = [x1;x2];
z12 = [z1;z2];
y12 = [y1;y2];
surf(x12,y12,z12);

Türkiye'de ucuz sushi diye bir şey yok dostum :) zaten beğenmezler diyorsan bir set bir şey söylersin, o da ortalama 20 liradır. ayrıca macera sevmeyenlere pişmiş karidesli inside out roll öneririm . olmazsa california roll de olur.

İnanması güç ama Nişantaşı'nda Teşvikiye Camii'nin yan sokağından aşağı inerken solda bir yer var, en ucuz gördüğüm orası şimdiye kadar ama ne kadar dersen bilmiyorum, kaç yıldır da gitmedim. Hala gidenler var, onlar da hala ucuz olduğunu söylüyorlar. Yine de suşi her zaman bir ton para.

japon kültürün altında bunka var ama çok ucuz değil.

suşi ucuz olmaz zaten :)

görece ucuzluktan bahsediyorum tabii, diğer mekanlara göre daha ucuz olan bir yer arayışındayım. şu nişantaşı'ndaki yere bakayım bir.

ebi tempuralı olanlardan düşündüm ben de, california roll daha önce işe yaramadı diğer arkadaşlarımda :)

o da olur. mühim olan inside out olması. çünkü ilk kez yiyenlerin dili yosuna değince tiksiniyolar direkt.

taksim civarında yok ama en ucuz ve düzgününü dardenia yapıyor. ilk yiyen biri için en uygunu derim.

bunka baya iyidir ve kendi skalasında ucuz sayılır. ama genel olarak bakarsan pahalı.

son olarak sushico var. taksimde var mı emin değilim, ama nispeten ucuz ve nispeten güzel sayılır.

onun dışında tr'de uygun fiyata güzel sushi yapan yer yok.

ucuz kime göre neye göre panpa? bence ninja susi'ye gidin gümüssuyu'nda, fiyatlar ortalama civari, susiler güzel.

Ekran karincalanip karariyor bir anda yapacak bir sey kalmiyor malesef.

psikiyatriye giderim ertesi gün

üstüne yastık fırlatırım.

Reel bi şey olmadığını sezdiğim an Gözlerimi kapatırım hemen.

ruh ve sinir hastalıkları hastanesi evime yakın. ertesi günü beklemem acile falan giderim.

Kafa guzelken bunu mu getirmisiz lan! Derdim.

İyi saatte olsunlar geldi derim. Ertesi gün de beyin tomografisi çektiririm.

youtube'u açıp slenderman gameplay video'larına bir bakardım sanırım.

şöyle birşeyse yatağa atardım slodive.com

değilse bir eüzü besmele çeker dua okurdum.

eksisozluk.com

oha, yorganı kafama kadar çeker saklanırım.
ayaklarımı falan yorgandan çıkarmam hiç.

Döverdim ghjfdhkuhcv

yapıyorum.
olmazsa iade. markafoni bu konuda çok iyi, tavsiye ederim.

hepsiburada'dan trekking botu aldım 40 numara giyiyorum normalde 40 numara aldım şak diye oturdu ayağıma.

sık sık,santim yanılmaz.ölçücen biçicen.

iadeyi hemen kabul ediyorlar mı peki? diyelim ki ayakkabı aldım ve numarası olmadı, ya da ilk giyişte ayağımı acıttığını falan fark ettim. ya da kazak aldım kolu kısa geldi vs. ya da hiçbir sorun yok ama giyince kendime yakıştırmadım. böyle durumlarda hep alıyorlar mı?

giyim alışverişini internetten yapmayı çok seviyorum. geldiğinde beklediğim gibi çıkmamasını da sürpriz sayıyorum. aslında ben mağazadan alışverişi hiç sevmiyorum. o görevli böyle yanıma gelcek diye gerim gerim geriliyor, alacağım varsa da bakamıyorum.

ayakkabı konusunda da aynı. ayağımı vurmayan ayakkabı yok zaten. denesem de, denemsem de değişmiyo bişi.

nerden konusuna gelirsek, her yerden yaparım. markafoni, limango, morhipo vs...
bayadır yapmıyorum o ayrı

Çok alışveriş yapmıyorum ama Markafoni'den aldım çoğunu. Beğenmediğim bir iki tanesini geri göndredim. Kaybettiğim tek şey kargo parası oldu. Alışveriş merkezlerinde sıkıntı basıyor.Hele bir tanesinde manyetik, elektrikli sinyaller falan duyuyuorum, uzaylı gibi hissediyorum kendimi. Internetten almak en temizi.

Ben trendyol ve markafoniden yapiyorum. Ayakkabi numaram sabit oldugu icin hic sorun yasamadim iade ettigim urun de olmadi hic

evet yapıyorum. genelde bildiğim, daha önceden kullandığım markaların ürünlerini tercih ediyorum o zaman kalıpları bildiğim için beden sıkıntısı olmuyor. diğer türlü de olmazsa iade seçeneği var nasılsa. ayakkabı konusu biraz sıkıntı olduğu için onu kesin daha önce kullandığım markalardan seçiyorum.

pantolon ayakkabı, mont, gömlek almam.
sadece tişört alırım. ebay'den genelde. onda da tüm ölçülerine bakarak alırım. şansa bırakmam.

Benim beden standart dışı olduğu için imkansız. Mağazada üstüme uyanı bulmak zulüm.

internetten alacağım ayakkabıyı gidip mağazada deniyorum. hatta ilgi duyduğum markaların ayakakbılarını denk geldikçe deniyorum. (genelde outdoor firmaları) daha sonra afiyetle internetten alıyorum.

hatta;

(bkz: sportsdirect.com)

Aynısını bana da yaptı, ve ben işteyken 3 saat boyunca 19 kere aramışlar geçen gün. Üstelik kullanmadığım kartın borcu. Bir borcum olduğundan bile haberim yoktu, daha kılıfından çıkarmadığım kartın borcu geldi. Üstelik kartı iptal için aradım ve zorla "İşletim ücreti almayacağız" dursun dedikleri halde üstüme kaldı bu kart.

yasal diye biliyorum. sistemde hepsi var.

Benim yıllardır görüşmediğim amcamın borcunu istiyor.

Oha kız arkadaşının telf. nu nerden bulmuşlar? Yuh.

ev arkadaşın ve annen sanırım ikamet dolayısıyladır belki de kız arkadaşı pek çözemedim.
abim askerdeyken bizi de aradılar. tamam ne kadar borcu söyleyin diyoruz, söyleyemeyiz yasal değil diyorlar. 1 ay boyunca yorulmadan aradılar. para dedikleri de 30 liraymış. neyse bence kız arkadaşın bi dahakine atar yapsın. siz benim numaramı nereden buldunuz sizi şikayet edicem vs. gibi.

Yasal değil huzur ve sükunu bozma suçu.

Gözetim sahası konusunu çalışabilirsin. Buna ek olarak organizasyon yapıları d,ye ayrı biri konu var. Fonksiyonel organizasyon, ürübn bazlı organizasyon, coğrafi organizasyon, bir şey daha organizasyon ve matris organizasyon konularını inceleyebilirsin.
Genelde kimin kaç kişinin üstü olduğu gözetim sahası prensiplerine göre belirleniyor, organizasyon yapısı ise organizasyon özelinde belirleniyor.

yanlış bir şey yok. hadi gelin itiraf edelim, hepimiz zaman zaman böyle düşündük.
yalnız uykusuzluk gün içinde hayatını etkiliyorsa 5-6 saate çıkabilirsin.

Rahatsızlık olduğunu sanmıyorum, kişilik özelliği olabilir. Bazı insanlar uykuyu zaman kaybı görür, çok tanıdım böyle insan. Bazıları da uyku için yaşar.

Olm uyku kadar keyifli bir şey var mı?

3-4 saatlik uyku keşke bana da yetseydi. bir dönem denemiştim. yapamıyorum.

25 yaşındayken falan aynı kafadaydım. Yaş ilerleyince geçiyor.

aynı düşünceler bende de var. şu an olduğu gibi haftanın iki gecesi hiç uyumuyorum.
arada çok büyük fireler verdiğim oluyor bütün gün uyumak gibi ama çoğunlukla mümkün olduğu kadar az ve rahatsız bir şekilde uyumaya çalışıyorum.

ben bunu çalışmak için değil gece hayatı için yapıyorum gibi bir şey. eğlencem için uykumdan feragat ediyorum çünkü çok çalışmam gerekiyor hep. elimde tek kalan şey uyku.
uykuyu çok rahat değil sürekli uyanabileceğim şekilde konforsuz sağlıyorum koltukta masada. gün içinde 1 2 saat kestirdiğim oluyor ama bu bazen dediğim gibi 24 saate çıkabiliyor ama her bi 10 16 saatlik plansız uykum sonrası yine iki hafta aynı bol sabahlamalı az uykulu moda geçiyorum.
uyumamak mutlu ediyor. uyumak istemiyorum. uyumayı hiç sevmiyorum. mümkün olduğu kadar gündüzleri uyuyorum geceler bana lazım geceler benim olsun.

ha bendeki durumun bir diğer adı. insomnia.
hep düzenli hayatım olsun istiyorum karar veriyorum ama benim doğam bu. gözümün altındaki morluklar, sürekli ağrısı eksik olmayan sırt bel. düzensiz yemek saatleri. bundan kaynaklı farkında olmadığım depresyon mutsuzluk.

uykuya maalesefki çok ihtiyacı var insanın. az uyuyarak kaybettiğim enerjiyi düzgün uyusam daha verimli kullanabilicekken uyumamayı seçtim 2006dan beri ki öncesinde de ergendim muhtemelen uyumuyordum yine düzgün.

bu bir karar. ben mesela düzensizliğimin içinde inanılmaz düzenliyim. pazar gecesi herşeyi planlıyorum hangi gün sabahlayacağımı nerelere gideceğimi. ama boşluk da bırakıyorum plansız partylere.

istediğin şey karşısında verebileceğin şey uykuysa denendi oldu ama sıkıntısı çok. daha çok sigara alkol yemek tüketiyorsun. hep yorgun gibisin ama o normal haline dönüyor.

her uyumadığımda kazanılmış yeni bir savaş dünyaya. uyumamak mutsuzluk içinde inanılmaz hazlı mutluluğu veriyor. kararını ver emin ol çok iste az uyu. sağlıksız ama psikolojini bozsa da en azından mutlu olursun.

örnek bu gece sabahlamamın sebebi plansız gelişen gereksiz işler.
ama onları yapmak istiyorum ve seviyorum bana zarar veriyorlar üstüne bi de o yüzden kaybettiğim zaman için uyyamıyorum (:

en güzel yanı. bir anda bazen birine attığın mesajda ohea bu laf ne güzel oldu yea diyip bir mail taslağı açıp aklına o laftan yürüyerek biraz daha gelenleri yazmak. sonra gece o tarafta da oluyor kafan ara ara cümleleri giriyorsun.
hayal gücün tavan çok güzel kelimeler çıkıyor beyninden.

sen bunu çizmle dile getirisin ya da başka şekilde. sanatçıysan zekiysen yaratıcıysan uyumayacaksın <3

Uyku, Yaşam süreni ve Yaşam kaliteni belirler.
Sen dolu dolu yaşıcam diye az uyuyorsan, gelecekteki ömründen yiyorsun.
Az uyku ile Okuduğun ve İzlediğin şeyler aklına tam olarak girmiyor. Çünkü uyuduğun zamanlarda beynin, gün içinde yaptığın tüm aktiviteleri dosyalıyor, sıralıyor, inceliyor, gerekli gereksiz diye ayırıyor. Yeterli uyumazsan beynin dağınık ofis gibi oluyor. Aradığın şeyleri çoğu zaman bulamıyorsun. Hafıza sorunları ve ilerleyen yaşlarda Alzheimer yaşama ihtimalin artıyor.
Yetersiz ve düzensiz uyku, kalp ritminde bozukluğa yol açıyor.
Kaslarının ve Kemiklerinin sağlığını etkiliyor. Kemiklerin daha zayıf oluyor.

vesaire vesaire.

her anın tadını çıkarmalı.

bence normal. 3-4 saat uyku yetiyorsa sorun yok.

bende senin gibiydim bir dönem.. yetmiyordu bir gün. sonra bişey oldu düzedim

eksisozluk.com

Uykuyu zaman kaybi olarak gormek, beyninize uyku borclanmak demektir. Vadesi geldiginde, beyin o borcu nasil tahsil edecegini cok iyi bilir.

Yetiskin bir insanin gunde sekiz saat yirmi dakika, kaliteli bir uykuya ihtiyaci vardir. Bundan calmaya, kismaya kalkanlar, giderek salaklasirlar.

film:
avatar

şunlar varmış bi de:

animasyon:
battle for terra
planet 51

kitap:
invaders from earth

oyun:
warhammer 40k

dizi:
the martian chronicles

starship troopers

Starcraft'in kitaplari var.

güzel soruymuş. kolay görünüyor ama zorluyor.

simhq.com

atasehir belediyesi topluyor. 5 litre olduğunda belediye gelip aliyor.

diğer belediyeleri bilemem.

Çankaya belediyesi 20-25 yere bitkisel atık yağ bidonu koydu, oralara atılıyor. ayrıca todam merkezleri var, oralara da bırakabiliyorsunuz.

kadıköy belediyesinin toplama yerleri var. sitesinde yazıyor nerelerde olduğu.

kartal için;

www.kartal.bel.tr

Ben evde biriktiriyorum, ama çok zor birikiyor. 6 ayda 1 litre yağ biriktiremedim. O yüzden komşularla biriktiriyoruz. Komşumuz da 5 litre olduğunda belediyeye veriyor.

6 gibi istanbul

6 gibi+1

yediye yirmi kala ankara korkak uykusuna hazır oluyor.

istanbulun 6 gibi olması ilginçmiş. Kocaeli bugün 6 da zifiri karanlıktı hatta 6 20 de filan halen aydınlanamamıştı. arada mavileşmeler oluşmuştu sadece.

bir hafta önce saat yedide feribota binerken aydınlanmamıştı istanbulda.

6 gibi değil 7 gibi doğmaya başlar ama ışığı görmeniz 7.10u bulur (istanbul, kesin bilgi yayınız. her sabah 6.30 da evden çıkan mosakale)

şu site alacakaranlık evrelerinin başlangıç saatlerini ve güneşin doğmasının saatlerini veriyor:
www.timeanddate.com

alacakaranlığın son evresi güneşin doğmasına en yakın aydınlık oluyor aslında. yarın için 6:40

6 buçukta uyanıyorum evin içi karanlık oluyor. istanbul

6 gibi mi? Ben 6:30'da servise biniyorum, gelen servisi farından tanıyorum. 6:45-7 falan.
Sabah ezanı 6:10'da, o zaman kalkıyorum ben.
yer: istanbul

bulunduğunuz ilin namaz saatlerine bakın, güneş yazan kısım güneşin doğuşunu yazar.

bugün istanbul için 07.03

şu sıralar güneşin doğuş saati 7 gibi (istanbul) 21 aralıka kadar artmaya devam edecek. yaklaşık 7.20 ye kadar varacak. sonra tekrar yavaştan geriye gelmeye başlayacak. gazetelerdeki takvimlerde "güneş" yazan saati esas almanız yeterli.

tabi güneşin doğuş saatinden önce hava aydınlanmaya başlıyor ama tam istediğiniz nedir bilemediğim için böyle demiş olalım.

bu iki yöntemden biri seçilir, ben okurken dipnot biçimini daha rahat buluyorum.

enstitünüzün tez yazım yönergesine bakın, seçiminize mi bırakıyor, bunlardan birini mi öneriyor? baktığınız tezler kendi enstitünüzde yazılmışsa ve yakın tarihliyse sizin seçiminize bıraklıyor gibi.

apa yöntemiyle yazıp parantez içini seçmelisin bence, çok daha şık ve profesyonel duruyor.

Google dan da apa biçem diye aratirsan daha net sonuc alirsin. Cunku kaynagina gore kaynak verme de degisiyo. Yazarini hatirlamiyorum ama kitabin adi Bilimsel Arastirma Yontemleri. Bu kitapta da apa bicemle bilgi var.

Enstitünüzün sayfasında tez yazım kılavuzu mevcuttur muhtemelen. Eğer yoksa da Yok'ün tez merkezine girip bu yıla ait sizin enstitünüzden bir tezi indirin ona gore düzenlemesini yapın, en dogrusu odur.

Ayrıca EndNote, Referance manager, Mendeley gibi programlar var aslında bu işi kolaylastırmak için. İlgili makaleleri programın database'ine topladıgınızda atıfları istediginiz sekilde yerleştiriyor ve tek bir tıklamayla da diger versiyonlarına donüştürüyor. Vaktiniz varsa şayet biraz arastırıp, goz atmanız da fayda var. Yayın hazırlama aşamasında da bir o kadar işe yarıyor çünkü.

Bitirme teziniz icin kullanmaniz gereken rehber bir referans yontemi vardir okulda yetkili ogretim gorevlisine sorun. Harvard yontemi cok kullanilir mesela... (Blabla 2001) olan.

Okulunuza, hatta enstitü veya fakültenize bağlı bu. Ben Harvrd kullandım ama her okulunki böyle değil.

yapılmışı var eksisozluk.com

alka selt, haşlanmış yumurta ve muz.
ciddiyim

Ne ile sarhos olunduysa sabaha aynisindan bir duble icilir

Her icki icin bir duble etkisi yaratacak koku yapmak iyi olurdu bence

Bir nefes cekince zimba gibi olsan tamam

kesinlikle alka seltzer ama bazı eczaneler satmıyor. o yoksa aspirin c.

Şunu akşamdan kalma olarak söyleseydin süper olacağıdı, hangover nedir?????????

cevap olarakta : supradyn.

edit: ruprehct'e tesekkurler.