Bir beklentiniz var haliyle ama bana daha cok adamin avci ruhu tetiklenmis gibi geldi. Tekrar adim atsaniz kacacak gibi. Tam bir kacinganlik davranisi.
Guven vermedi acikcasi

@mor oje, bir daha adım atmayı düşünmüyorum. konuyu da tekrar açmıyorum. o aramasa ve mesaj atmasa ben herhangi bi şekilde iletişime geçmiyorum

Siz kendinize böyle bir söz verdiniz, tamam ama karşı taraf sizi biraz tanıdıysa ve @mor oje'nin bahsettiği gibi avcı ruhluysa yelkenlerinizi hemen suya indireceğiniz bir jestle, mimikle, teklifle, davetle vb. karşınıza çıkar, yine bir şekilde kendini düşündürür. Ben açık açık konuşmanız taraftarıyım açıkçası, derdi neyse konuşsun, bu iş olmayacaksa da olacakmış gibi davranmasın.

"Ama arkadaşlık, eskisi gibi sık görüşmelerin olacağı "kankalık" olabilecek bir durum değil. "
Bu senin düşüncen o böyle düşünmüyor. Ya arkadaşlığınız bozulması diye soğukluk gitmesi için yapıyor ya da bir zaman sonra yelkenleri suya indirip fwb'ye evrilmesi niyeti var.

Sebebini bilemiyorum ama "orada" kalmanızı istiyor. Bu yaptığını yapmasa belli bir mesafede olacaksınız. Yaptığında uzaklasamayacaksiniz ama. Siz nasıl tavır gösterirseniz gösterin nedenini belli eder zaten. Kontrol oyunu gibi geldi bana biraz.

Nedeninin ne önemi var ki? Birlikte bir şey yapmak istiyor ancak istediği şey size iyi gelmiyor, onaysa iyi geliyor. Bu kişi sizi zaten reddetmiş, yani desteğe ihtiyaç duyan sizsiniz ancak nedense onu mutlu hissettirecek ve sizi sıkacak şeyleri onun için kabul ediyorsunuz.

Nereye varmaya çalışıyorum anlatabildim sanırım. Yapmayın bunu kendinize. Sebebi neyse ne, sonuçta sizi reddetmiş. Bu sebep her neyse sizden daha önemli onun için. O halde herkes kendi yoluna gitse daha iyi değil mi?

bazı şeylerden vazgeçmeyi kabullenemediği için böyle yapıyordur

sadece bir soruyla bir ilişkinin kopması erkek mantığına ters

ama önemli olan sizin nasıl huzurlu hissettiğiniz
kimseyi memnun etmek gibi bir göreviniz yok

böyle davrandığı için benim de umudum maalesef devam etti. bi anda kesemedim iletişimi. sonunda da her türlü huzursuz oldum :(

iletisimi kesinlikle sürdürmeyin, birakin. hisleriniz devam ederken bu durumda olmak kesinlikle iyi bir sey degil. beklentilerinizi sifirlayin, sadece romantik niyetlerle görüsmeye devam edebileceginizi, bunun haricinde görüsmek istemediginizi söyleyip yol verin. kem küm ederse buna saygi duymasi gerektigini söyleyin. onun gözündeki degeriniz artacaktir. bir süre sonra tekrar iletisime gecerse de bu söylediginizi tekrar yeni bastan hatirlatin, ayni döngüye girmeyin. sinirlarinizi ve isteklerinizi net söyleyin.

her türlü iddiaya girerim, bu şekilde sürekli arafta bıraktığı birden fazla kişi var ve sizlerle kendi egosunu yelpazeliyor, kendi tüylerini parlatıyor. bu konudaki özne ne sizsiniz ne de sizin arkadaşlığınız bla bla bla. özne herkes her daim her koşulda benimle ilgilensin duygusu.

İnsan bir açık kapı gördüğü zaman buradan girer. Her insan yapar bunu. Eğer bu durum her ne isim altında olursa olsun size iyi gelmiyorsa o kapıyı kapatmak (en azından siz yolunuza devam edene kadar) bir çözüm. O istediği hayatı sürdürebiliyorken sizin üzülmeniz hiç mantıklı değil çünkü...

ne yaptığını bilmiyor da olabilir.

Benzer durumda olan biri olarak, kendim de duymayi pek istemesem de, diyorum ki adam size cevabi vermis. Burda sizin onun ustunden degil kendi ustunuzden cevaplamaniz gerekiyor.

O oyle yapti, boyle dedi, boyle mi dusundu diye sorgulayacaginiza, 'ben her gordugumde birazcik uzulecegim biriyle vakit gecirmek istiyor muyum' diye sormaniz gerekir. 'beni neden etrafinda tutmak istedigini net anlamadigim birine vaktimi sunmak istiyor muyum' diye dusunmeniz gerekir.

Otuz yasinda olup da reddettigi birinin, hala etrafinda olmasi sonucu zaman zaman uzulecegi gercegini sanki boyle bir sey yokmus gibi "ama biz arkadasizzzz" diye vurgulayan insan her seyden once duygusal olarak olgunlasmamis biridir. O kadar kiymetli bir arkadasliksa karsinizdakine zaman verirsiniz, ruhunun dinlenmesini beklersiniz, o size ulasirsa da arkadasliginiza zaman verirsiniz. Ama arkadasiz yuruyelim, ama arkadasiz flort edelim diye darlamaya gerek yok. Bu manipulasyondur.

Herkesin fikrine kimse karisamaz asamasi bu. Genel cevab; tabii ki yapabilir iki karsi cins arkadas bunlarin hepsini. Bunlarin hepsini yapip arkadas kalmalari mümkündür. Ama benim kisisel cevabimi merak ediyosan ( ;))) ) sebgilimin yakin kiz arkisiyle basbasa sarap evine gitmesini ya da bunun bir rutin haline gelmesini sevmezdim. İts my choise

Mümkün mu? Mumkun.
Bu tarz hareketleri yaptığım arkadaşlarım ile normal arkadaş kalabildik mi? Çok az bir kısmı ile.

Ben de çok rahat olurdum diyemem.

ben üç sene boyunca iki kadınla ev arkadaşlığı yaptım. söylediğiniz şeyleri ve ekstrasını çok yaptık. kimse de herhangi bir sinyal alıp duygularını, hareketlerini değiştirmedi. dizi izlemek, şarap evine gitmek dışında aynı yatakta uyumuşluğumuz da çoktur.

o zamanlar gençtim. şu an flörtüm veya sevgilim varken yanlış anlaşılmamak için yapmam böyle şeyler.

Flörtleşmek yapılan aktivite ile ilgili değil aradaki çekim ile ilgili derdim fakat bazen sizden bağımsız olarak karşı taraf bir beklentiye girebiliyor. Ben olsam bu tür şeylere girmem, sevgilim buluşursa da buluşur koca adam kendine sahip çıkar neticede.

Şarap evinde şarap içmek ve eve gidip dizi izlemek?

'Sadece arkadaşız' Aynen :D Neyse bir şey demiyorum.

@panda yuva dostum gorus aliyoruz. burda sarap icilen ark baska dizi izlenen ark baska

Zaten mevzu kankii ayağından başlamıyor mu? Karı taklidi yapan geyler bile tehlikeli çıkartır masaya vurur, ruhun bile duymaz, kesinlikle tehlikeli sular bunlar şahsen yaklaştırma hele bu tarz muhabbetlere çekim yasasına aykırı

Bu tamamen yapanların niyetine bağlı. "Başbaşa şarap evinde şarap içmeler" deyince ambiyans değişiyor.

Benim istesem gidip şarapevinde şarap içeceğim karşı cins arladaşlarım var örneğin, gitsek "başbaşa" bakışarak, tebessümlerle falan şarap içmeyiz ama, dedikodu falan yaparız. Kimse de flört ediyoruz gibi hissetmez.

Kıskanmanıza neden olacak haklı bir sebep varsa birlikte manava bile gitseler gözünüze batar. Haklı bir sebep yoksa boş yere hayatı zehir etmeyin kimseye bence.

ben ki cok acik goruslu biriyimdir boyle bi seyi kabul etmem. karsi tarafin da ciddi bi iliskisi olsa bile etmem. isterse anaokulundan beri kanka olsunlar etmem :D

burda en iyi senaryo ben de bu grubun arkadasi olmaliyim. o zaman o kisinin yanimizda ucuncu olmasindan iskillenmem veya kirk yilin basi benim isim cikar da ben iptal edersem bi etkinligi ikisi yalniz devam edebilirler. bunun harici kankayiz diyip oyle habire icli disli olamazlar

ya benim bir sürü kız kankim vardı evlenmeden önce, ama sonrasında fark ettim ki aslında tam bir aksiyona 1 adım falan yakınmışız. artık öyle düz kız arkadaş olayına pek inanmıyorum. ha tabii ki bu saydığın aktiviteler gayet normal ama dediğim gibi aksiyona dönme ihtimali çok yüksek.

bir sürü erkek kankam vardır ama hiç biriyle başbaşa dizi izlemedim. o kadar da değil :) basbaya flört bu.

@akhenaten benim arkadaslarimla aktivitem bu. karsi taraf bundan rahatsiz olup geri adim atiyor bana bahane gibi geliyordu ama gorusunde israrci @roketadam gibi dusunuyro. bi hamleye bakar "saf olma bu kadar" kafasinda. saflik mi bu diye bi dusunuyorum, flortumle olan mevzunun haricinde

flört değildir, ben yaparım, kanka olarak da kalırım, ama yine de flörtümün ya da sevgilimin bunları karşı cinsten biriyle yapmasını istemem.

"flortunuz bunlari yapsa rahatsiz edici mi?"
evet
"karsi taraf birbirinin "arkadas" sinyallerinden emin oldukca sorun yoktur mu?"
ilk soru evet ise doğal olarak sorun vardır.

iş arkadaşıyla beraber yemekhanede yenilen öğlen yemeği de şunlardan daha fazla etkileşim içerebilir, duygu tetikleyebilir
bunlar sırasında ne kadar kontrollü olunabildiği sonrasında etkisinden çıkılabilmesi masumiyeti belirler bana göre

başına silah dayanan ya da zorunluluk sebebi değil sonuçta çoğu birebir aktivite
tek eşliliğin özünmsenerek benimsenmesine kadar bağlanabilir bu konu

Burada bir taraf kendini kandırıyordur

Halihazırda bunları yakın kız arkadaşlarımla yapıyorum. Kimiyle uzun süre buluşamıyoruz, evde uzun uzun rahat vakit geçirdiğimiz için bana geliyor. Kimiyle başa başa içmeye eğlenmeye de gidiyoruz. Kız arkadaşım varken de yaptım bunları, kimse de rahatsız olmadı. Rahatsız olana yallah arabistana derim.

Flörtüm bunun rahatsız edici olmadığını düşünüyorsa - ki yaptığına göre düşünmüyor- ben niye olayım ki?
Bu durum flörtün saf salak olduğu durumlarda geçerli olabilir ancak, o durumda bunun uyarısı yapılır ama yine karışılmaz.
Ha yok, flört saf salak değilse güvenilir.

Hepsinden öte, asıl problemi yaratan konu: flörtün "kaçamak" yapma ihtimalinden şüphe varsa -ki herkes bu ihtimal üzerinden rahatsız olurum demiş- niye flörte devam ediliyor ki? Karşı cins arkadaşı olmayan ya da olanla "şüpheli" aktivite yapmayan biriyle flört etsin.

twitter.com

Aynen flört. Bi de çakar flört. Tam flört.

Direkt damgalarım sorry.

Bunları yapıyorduk diye flört ediyoruz zannedip açıldım adama. Meğer arkadaşmışız. Demek ki her zaman flört olmuyormuş.

Benim benden bu tür aktiviteleri talep eden bir kadın arkadaşım var. Kendisinin sevgilisi de var. Ben kendimden emin olduğum için işime geldiği sürece sinemaya gitmek ne bileyim birlikte alkol almak vs şeyleri başbaşa yapıyoruz. Ama açıkçası "sevgilin ne diyor bu işe" diyesim de geliyor bazen. Neyse zaman içinde öğrendim ki biraz efendi-kole dinamikleri içeren bir ilişkileri varmış, o aşamada da "sevgilin ne diyor" kısmı ilgi alanımdan çıktı.

Biz halihazırda tanıştığımız için pek geri cekilmedim ama mesela yeni tanışıp böyle tekliflerle gelen birine de hayır derim muhtemelen. Nasıl bir şeyle karsilasabilecegimi ya da onların ilişkilerinde neyi tamamlayan bir şey olacağımi bilemem. Yani mesela beni, benim haberim olmadan kıskandırmak için mi kullanıyor, ya da sevgilisinin benzer bir arkadaşlık ilişkisi var da kendince denge mi kurmaya çalışıyor... bana doğrudan dokunan bir zararı yoksa da bunlari yine de gozetirim. Dediğim arkadaşımda böyle bir şey görmediğim için de bir sakıncası yok benim için.

Öteki taraftaysam da karışmam ama ne alaka dediğim tavrımi belli ederim. Spesifik bir durum olur tamam da, verdiğin örnekler birlikte yapmanın şart olduğu şeyler değil ya da o formda olmayabilir. Şarap evinde başbaşa yerine bir bar cafede buluşup bira icemiyorlar mi? Birlikte dizi izlemedeki birliktelik kısmı nedir, üzerine konuşmak istedigin bir seyse ayrı ayrı izleyin birlikte konuşun... vs böyle ele alırdım. Belki sormak istediğin tam bu değil ama örnek verdiklerin başbaşa ve izole (sadece ikimiz tarzı) zaman geçirme bahanesi formunda şeyler.

Geçmişte sınır çizmezdim ama artık çiziyorum. Bana göre rahatsız edici.

Şu aklıma geldi.
www.youtube.com

Örtülü flört. İnkarlı flört. Baş başa şarap içilmez. Beraber şarap içilir. Tamam eve gidip beraber dizi izlersiniz ama sık sık "baş başa" vakit geçiriyorsanız bu örtülü flörttür, kankalık değildir.

Yazmayı umutmuşum, ben çok rahatsız olurum. İnat olsun dşye ben de yaparım olay çıkar.

Başvaşa şarap evinde şarap içmekle iş çıkışı bi pubda bira içmek aynı şey. Şarap içince sanki daya romantik bir ortammış gibi geliyor insanın aklına ama değil aslında. Aynı konsept.

Yani eğer bu başbaşa yapılan aktiviteler ben çağırılmadan yapılıyorsa o zaman bozulurdum. Yani benim canım istemez onlara katılmam, müsait olmam vs başka. Ama özellikle başbaşa olmak istiyorlar, ben partner olarak ortama davet edilmiyorsam o zaman rahatsız olurdum.

Bir de bu benim partnerimle aramdaki ilişkiye de bağlı. Eğer güzel bir ilişkimiz varsa, sadakatsizlik, ilgisizlik hissetmiyorsam o zaman sorun etmem çoğunlukla. Ama eğer zaten asıl ilgi benim üzerimde değilse o zaman kıskanırım.

Bir de bazı insan vat karşı cinsle arkadaş olamaz hemen aklı karışır. Bazısı var karşı cinsle arkadaşlığı iyi yürütür, şıp sevdi değildir, her yakın olduğu karşı cinse çekim duymaz. Yani partnerimin hangisi olduğuna da bağlı benim rahatsız olup olmamam.

bu yazılanlardan aklıma direkt şu gif geldi
media.tenor.com

Benim bi kaç tane böyle yakın kız "kankim" var. Şarap içiyoruz, dizi izliyoruz, tatile falan gidiyoruz. Ben en azından kendi adıma arkadaş olduğumuzdan eminim, karşı taraftan da sakat bi sinyal almadım. Kafam rahat o açıdan. Her selam verdiğimizle sevişecek halimiz yok.

Ama flört ettiğim insan yapıyor olsa rahatsız ederdi, evet. Biraz çifte standart gibi görünüyor ama başkasının iletişimini kendininki gibi bilemiyorsun sonuçta. Karşıdakine bağlı yani orası. Henüz "flört" aşamasındaysak, yeterince tanımadığım için rahatsız olurdum.

Dışarıdaki etkinlikler bi yere kadar benim için kabul edilebilir ama evde basbasa dizi izlemek bana fazla asla kabul etmez asiri rahatsiz olur iletisimi de keserdim. Normaline güven olmuyor bi de basbasa takilanina gözü kapalı mı guvenecegiz? Bu ortamda hiç sanmiyorum.

Hayır flört değil dümdüz dostluktur. Baş başa rakı da içeriz, eğlenmeye de gideriz, xbox da oynarız, dizi de seyrederiz ve hiçbir "yanlış" sinyal almayız. Erkek arkadaşım da tanıyor, ondan emin. Olmasaydı yapmazdım bunları yine de, dışarıdan çok başka görünme ihtimali var.

arkadaşlıktan emin iseler (milyonda bir ihtimal) flört değildir. benim böyle bir arkadaşım var :)

guldum.net
twitter.com

@charbiel, bir de erkek arkadaşına sor bakalım kariaktürdeki gibi düşünüyor mu düşnmüyor mu? :)

bence sınavlar büyük ihtimal online olur. küçük bir ihtimal haziran temmuza ertelenebilir sınavlar ama haziran temmuzda da nolcağı belli değil.

Kopya gırla olacağından bence sakıncalı. Ders kitabından kopyayı geçtim adam akademisyen tanıdığını sokar sınava.

Mesela kpds internet üzerinden sınavlar dahi sınav merkezine giderek yapılıyor.

İnkılap gibi önemsenmeyen dersler olur da alan dersi falansa imkanı yok.

Örnek: aöf sınavları, saü 3. Öğretim sınavları, ahmet yesevi uzaktan eğitim sınavları

Sınavları online yapan üni.ler var ama sizin üniversite ve hocanın tutumu önemli. tabii dersin değerlendirme özellikleri de... Sınav dışında ödev yapılabilir belki.
Ben de kendi dersim için tüm öğrencilerin şu an internet erişimi olamayacağını da düşünerek ödevle değerlendirme yapacağım. Planıma göre akademik takvime göre derslerini bitirmiş olacaklar.

Bölüme ve okula göre değişiyor. Kardeşimin okulu online yapacak essay tarzında soru-cevapla falan.

Şu kedinin içine girdiği, döner kapaklı tuvalet kutularından alsanız. İçinde debelensin dursun.

Valla bizde ne kıvırcık paspas ne özel kum kapları işe yaradı. Azaltıyor evet ama patilerine illaki kum yapıştığı için yürüdükçe bütün ev yine kum oluyor :)

biz kullanıyoruz. bayağı bir azalttı. 3 5 güne bir balkonda silkeleyip devam ediyoruz.

Bizde işe yarıyor. Kapalı kum kabı. Bir de kum kabını giriş kısmı duvara bakacak çevirmenizi öneririm.

Pelet araştırın bir de. Patilere yapışmaz büyük ihtimalle. Ben de araştırma aşamasındayım henüz kullanmadım

Ben kapalı tuvaletin önüne elekli paspaslardan koydum. Çok iyi oldu. Patide kalan bir iki tane salona vs geliyor tabii, ama eskiye göre çok çok az.

m.trendyol.com

mamanın etrafına toz tarçın hattı oluştur.

Ben de bu ara aynı sıkıntıyı yaşadım. benim kedi yerken kabın dışına düşen mamalardan kaba doğru çıkıyorlardı. O yüzden mama kabını daha çukur bir şeyle değiştirdim. Bir haftadır mama tarafına gelmediler.

Chef Akademi, incelemediyseniz önerebilirim.

Avokadonun yanına yengeç surimi öneririm.

o değil de çok güzel lakerda yapan bir eniştem var.

Japon pirinci disinda kaliforniya pirinci de olur. Pisirmeden soguk suyla uzun uzun yikamak onemli ayrica pirincte cok fazla maceraya atilmaya gerek yok.

Tek seferde ideal tarifi yakalayamazsiniz. Internette buldugunuz tarifleri bire bir uygulasaniz da ayni sonucu alamazsiniz. Madem bi damak tadiniz var tek bir tarif uzerinden deneme yanilmayla ideal olculerinize ulasin. Ben mesela sirkeyi az sekeri cok kullanmayi seviyorum. Tek seferde de yaklasik 90 roll yaptigim icin o tarifi tutturana kadar her bir olcuyu degistirdim.

Pirinc olmazsa olur ama balik olmazsa olmaz. Fume somonla falan sushi yapmayin. Sashimi olarak tuketemediginiz baligi da pirincin yaninda tuketmeyin. Taze somonu alip ideal boyutlsrda kesip temizledikten sonra buzluga atin, minimum 24 saat dondurucuda kalsin sonrasinda cikartip kullanin. Baligi direkt agziniza atamiyosaniz o zaten olmamistir. Ton baligi da ayni sekilde ya taze alin ya da dondurulmus filetolar oluyor onlari alip kullanabilirsiniz. Konserve vs olmaz tum olay baligin taze olmasinda zaten.

Nerden alabileceginiz konusunda yardimci olamam Turkiye de yasamiyorum ama metro market falan norvec somonu satiyodur diye dusunuyorum.

sanirim roll yapiyorsunuz. kirik princlerle de guzel oluyor. deneyerek damak tadiniza gore yapabilirsiniz. ben rollarda omlet seviyorum tamago diyor japonlar herhalde. dondurulmus baliklari somon, ton baligi gibi genelde islem yapmadan tuketebilirsiniz. ama tekrar dondurmayin.

ldr'ler 2 sene sürmez ondan bulamıyorsun :)

@kimlanbu sürenler var aslında(ben mesela:D ) hep ldr olmak zorunda değil yakın başlayıp uzaklaşan da oluyor. ona öneriniz var mı :)

Dolmuş duraklarına falan gidip sorun, vardır illa ki ülkeler arası şoförlük yapıp evli olan, sevgilisi olan tanıdıkları birileri. Yer müsaitse bir çay ismarlayin tel no/kart falan bırakın, daha hatırlanır olursunuz.

Eğer geçerliliği etkilemeyecekse, ki anket demissiniz, başka dillere de çevirmek bir seçenek olabilir; baktınız Türkçe bulamadınız aynı kriterlerde kişilerin toplastigi online mekanlarda birilerini bulursunuz.

Alamanci akrabalar tanıdıklar varsa onlara sorulabilir belki.

Akademik personel site forumunda tez için anket bölümü vardı. Belki orası olabilir. Akademisyenler arasında da uzak mesafe olabiliyor.

@antikitler ruhlu hangi siteden bahsediyorsunuz acaba?

sözlükte uzak mesafe ilişkisi başlığına yazanlara anketi yollayıp doldurmalarını rica etmek :)

yüz yüze çok ender.
telefonla her cumartesi günü.
36
evsizim sokakta yaşıyorum.

Haftada 1
Her gün benim aramama gerek yok annem hergun arar :)
36
Evet

şu an ayrıyım 4-5 ayda 1 görüyorum
yazışırız her gün
25
hayır

yüz yüze: yaklaşık 100 gün (20-30 güne düşecek).

telefonla: haftada 1 kere falan sadece annemle yaklaşık 10 dk. babam ve kardeşlerimle telefonda neredeyse hiç konuşmayız.

yaş: 19

bekarım.

1) Haftanın 4 günü
2) Yüz yüze görüşmediğimiz her gün günde en az 3 kere
3) 30
4) Hayır

Senede 3-5 kere, en son 29 ekim tatilinde gittim
Ortalama haftada bir
31
Hayır

Yüzyüze yılda 2 kez.
Telefonda, haftada 3-4 kez.
Yaş 25.
Bekarspor.

1) senede 2-3 kez, her seferinde 3-5 günlüğüne
2) her gün
3) 28
4) evet, eşimin de istatistikleri benimle aynı.

baba 3-4 senede bir, anne 2 senede bir
iki - üç haftada bir
28
hayır

Genelde iki haftada bir
İki günde bir, bazen her gün
25
Değilim

1) 4-5 Ayda bir
2) annem ve ablamla her gün
3) 30
4) hayır

ayda bir
üç dört günde bir
otuz bir
evet

1) yüz yüze ortalama 4-6 ayda bir. bilet fiyatlarını pahalı bulduğum için en az bir hafta geçiremeyeceksem gelmiyorum, o yüzden 4 aydan önce zaten hemen hemen imkansız okul yüzünden.

2) whatsapp falan 3-4 günde bir kısa da olsa muhabbet olabilir, telefon görüşmesi bir, bazen iki.

3) 24

4) yoo

1) 6 ayda bir
2) haftada bir
3) 29
4) Hayır

1) 3 4 ayda 1 kere
2) 2 günde 1 annemle, babamla haftada 1 kere. Abimle ayda 3 kere, 2 ablamla da ayda 2 şer kere konuşuruz.
3) 30
4) Bekarım

proplanden memnun değilim, bitince şunu düşünüyorum kullananlar aşırı memnun oldugunu söylüyor hem de en fazla 4-5 gün önce üretilmiş oluoyr.

www.temizmama.com

Ben kolaymama’dan alıyorum.
Kedim alerji olduğu için hills’in ideal balance mamasından alıyorum, bazen de n&d tahılsızlardan.

Hiçbir Türk markasını kullanmıyorum, hiçbir şekilde güvenmiyorum.
Tek bir yerden almıyorum sürekli, indirim olan sitelerden alıyorum. Tabi önce siteyi internetten biraz araştırıyorum. Eğer güvenirsem alıyorum. Ama zooplus iyidir, kolaymama iyidir. Petburada kazıkçının üçkağıtçının önde gideni.
Güzel indirim yakalarsam N&D, yok değilse Advance alıyorum. Sürekli tek mama kullanmak istemediğim için paket bitince farklı bir marka alıyorum.

internetten fiyatları sürekli takip edip tek seferde nokta atışı ile 10 kg N&D alıyorum. 8-9 ay kafam rahat ediyor.

kolaymama'dan purina proplan sterilised alıyoruz. proplanın köpeği resmen. purina one'a da bayılıyor.

www.maximama.com.tr den alıyoruz.

gittigidiyor'dan başarılı ve güvenilir gördüğüm satıcılardan kapalı paket olmasına ve son tüketim tarihine dikkat ederek Brit somonlu alıyorum. fiyatları uygun gerçekten. öncesinde proplan ve advance alıyordum aynı şekilde. fakat kedimdeki idiyopatik sistit (flutd) problemine çözüm ararken brit'in içerisindeki zerdeçal, iğde ve probiyotiğin faydası olabileceğini düşünüp denedik. brite geçtiğimiz günden bu yana stres kaynaklı yaşadığımız sorunlar tekrarlamadı. takviye olarak verdiğim tabletleri de azalttık. şu an mutluyuz. ayrıca 7-8 kg gibi seçeneği olan mama tercih etmek hesaplı oldu. hem profesyonel seri mama kullanıyoruz hem 15 kg gibi fazla miktar alıp bayatlatmıyoruz. kedilerde idrar yolu problemleri çok sık karşılaşılıyor diye vurgulamak istedim. umarım faydalı olur.

Bir ya da iki kedim olsaydı n&d alırdım. Ama 5 kedi olduğu için mecbur temizmamadan bonacibo... yalnız ne alırsanız alın tavuklu almayın, kedilerin çoğunda mantar ve egzama yapıyor tavuklu mamalar, riske girmeye değmez

n11

iyi ki uygun fiyatlı mama demişim :,)))))))

kolaymama / matisse kısırlaştırılmış somonlu.

benim de tavsiyem tavuk vs. yerine balıklı mama alın. kedilerin tüyleri ışıl ışıl oluyo, yüzlerine can geliyor.

Kendi granolanızı yapın, ondan atın çantaya.

granola +1

güzelinden hurma

içinde şeker olan şeyler yemekten kaçının derim.
granola bunların başında geliyor.
tatlı ihtiyacını (varsa) abartmadan meyvelerle karşılamak daha sağlıklı.
havuç mesela iyi bir alternatif olabilir. biraz gürültü çıkarır yerken ama tadı güzel en azından.

zeytin

zuber var super, icinde seker yag ekstra olarak yok, hicbir suni madde eklememisler, kuruyemisciden alacagin seyleri dogru oranda harmanlamislar ama ortaya bambaska tadda birsey cikmis. kesinlikle tavsiye derim. misal protein bari var, cilkeli olani var, bunlar hep zuber. migroslarda var.

haşlanmış nohut. isterseniz haşladıktan sonra baharatlarla çeşnilendiredebilirsiniz.

Jelibon

hala-teyze-amca-dayı sayısı 11
kuzen sayısı:5
yolda görsem tanıyacağım: 0

sayıyı bilmiyorum ama çok var. hiçbiriyle görüşmüyorum, çünkü onlardan hep ayrı yaşadım dolayısıyla bir bağ oluşmadı, görüşülecek bir durum da yok yani.

Toplamı 30'u geçiyordur muhtemelen. 1'iyle görüşüyorum ara ara. 2-3 tanesini denk gelirsek görüyorum 1-2 yılda bir kere falan. Diğerlerini ölene kadar görmesem aklıma gelmezler görüşmek için.

Tanıdığım 16 tane var. (Akrabalık ilişkilerim hiç iyi değildir, baba tarafında daha kuzenim var mı bilmiyorum)
3 üyle görüşüyorum.

15-20 tane var ama en büyüğüyle aramızda en az 5 yaş var. Ben de kuzenler yerine kendimden 2 yaş küçük kardeşimle görüşüyorum daha çok. :D

1 kuzenim var
Benim gibi olan var mı acaba

15 kuzenim var toplamda, 4üyle görüşüyorum.

23 +-3 bende var. birinin bile selamını almam. allah kitap der keraneye gider, vatan millet der sen askerde yattın der bedelli yaparlar, ben yüksekova'da 12 ay yaptım 2 şarapnel girdi sağ baldıra. gerçekten benim umrumda değil, orada ne aslanlar var yanımda şehit düşen. ama bu adamların o goygoyu edip üstüne bedelli yapması ağrıma gidiyor.

edit: 4 goy goy 6 bedelli var. görün siz ne aslan var bizim sülalede ki bunların 2 sinin babası da bedelli.

7 kuzenim var. Aile ortamlarinda denk geldikce. Ozel olarak gorusmuyorum hicbiriyle. Aileye karsi biraz yabaniyim.

Total 42 idi simdi 40 kaldi.hepsini iyi tanirim.iyi tanidigim icin bi 10 tanesiyle gorusmuyorum.bunlarin ikisi bildigin hirsiz,biri ugursuz,bi abla kardes var sevimsizligin dorugunda,biri amerika da son duydugum homeless olmus kimseyle irtibat kurmuyor bir milyon dolar gibi parayi hic etti,geri kalanini severim.bayramlarda falan en az 20 si cikip gelir toplu yeme,icme olaylarina girilir,genelde kimsenin eve donecek hali kalmaz evin heryerine dagilip uyunur.neredeyse hepsi egleceli basarili yaratici insanlar.

sayisini bilmiyorum.

keske 1 olsaydi, canim kuzennn <3 diye post atsaydim.


hepsi birbirinden kiro. hicbiriyle gorusmuyorum.

Baba tarafından yok, ana tarafından 14 tane var. Bir tanesiyle aram iyi. Diğerlerini cenazelerde ve düğünlerde falan görüyorum.

bi ara saydım 83 tane kuzenim varmış. ben de çok şaşırdım ama 83 tane çıktı. toplamda 5-6 tanesi ile iletişimim mevcut. kalanların çoğunu yolda görsem tanımam ki hepsi de akranım sayılır.

anne tarafı 6, baba tarafı 6 kuzen. görüştüğüm kuzen sayısı 0. bir tanesini hiç görmedim bile, doğmuş büyümüş falan çok sonra haberim oldu.

4, none.

3
0.

1.
pek gorusmuyoruz malesef.

Anne tarafı: 19 galiba emin değilim unuttuğum dayı/teyze ya da kuzen olabilir.
Anlaşıldığı üzere hiçbiriyle görüşmüyorum.

Baba tarafı: 7
Hepsiyle görüşüyorum sadece 1 tanesini gönülden seviyorum.

sayısını bilmiyorum 80 vardır

ki babam 11 kardeşin en küçüğü annem 11'den son dörtlüde
yani, benim özellikle baba tarafından kuzenlerin %25'i anne-babamla yaşıt veya ondan 10 yaş filan küçük. bekar olan kuzenim baba tarafında 4 anne tarafında 11 tane, biri özürlü evlenme durumu yok.

80 kuzen varsa 65 i evli sırf 2şer çocukları olsa 130 yapıyor kuzen çocuğu, ki daha fazladır çünkü babamların neslinde ortalama 4 er çocuk var. haliyle onların çocukları benim yaşım civarındalar.

e ben 35 yaşındayım zaten yani bunlar da evliler genellikle ve çoktan 2şer çocukları oldu (tabi daha genç olup evli olmayan da var) .burayı artık saymıyorum.

görüşüyor muyum: kimiyle tatilde özellikle buluşacak kadar. kimiyle ev gezmesi şeklinde, bazısını özel ayarlayarak bazısını yine mi geldiler diyerekten... kimiyle köyde bayramlarda, memlekette düğünlerde. ama bazısıyla 3 dakika bazısıyla 3 gün. çok değişken.
hayatımda hiç görmediğim kuzenim yok, ama farklı dönemlerde farklı sıklıklar var.
kuzen çocuklarında da görmediğim yok.
onların çocuklarından var tek tük.

yanlış saymadıysam eğer beş kuzenim var, o kadar uzağım laksdaf. hepsiyle aynı şehirdeyiz, dördünü toplasan dört kez görmemişimdir, onlar da bayramda bize geldikleri zaman. diğer kuzenimi teyzemin çocuğu ve yaşı bana yakın olduğu için biraz daha fazla gördüm. akraba ilişkim hiç yok, yabaninin tekiyim.

6 kuzenim var; sadece 2 tanesiyle görüşüyorum. Diğerlerini tanımıyorum :/
Kafa yapısı uymaz vs görüşmezsin de tanımıyor derecede olmak kötü gibi.

Toplam 12 kuzenim var. 4 tanesini yolda görsem tanımam, daha önce hiç tanışmadık tiplerini bile bilmiyorum. Geriye kalanlarla da görüşmüyorum. Yani sayı bende de 0.

6 kuzenim var. Birisiyle haftada bir, digerleriyle de aile bulusmalari olunca görüsebiliyorum.

26 kuzenim var, sık görüştüğüm 12 tanedir( bunların eşleri ve çocukları hariç )
Gerisi küçük, gerisiyle 2 3 ayda bir görüşüyoruz.

40+ Hepsiyle uzak mesafelerde, hatta bazılarıyla ülke dışı mesafede olduğumuzdan hiçbirisi ile sık bir görüşme imkanım yok. fakat 10-15 tanesini her sene mutlaka, bir kere de olsa görürüm. 2-3 tanesi ile de aram çok iyidir.

Şimdi saydım: 32 kuzen, 19 da kuzen çocuğu var. Hiçbiriyle bireysel olarak görüşmüyorum.

Saydım anne tarafından 14, baba tarafından emin değilim, kuzenlerimden 2 tanesiyle (teyzemin kızları)yakın kuzenlik ilişkim olmuştur yıllar içinde, hem de farklı şehirlerde yaşamamıza rağmen, hala da sadece o ikisi ile görüşüyorum, o da yılda ya da iki yılda bir kere, biri Amerika, diğeri Kanada'da yaşıyor, anne tarafından diğer kuzenlerimi en son 7 yıl önce Kanada'daki kuzenimin düğününde gördüm, ondan önce de 12 sene önce Amerika'daki kuzenimin düğününde görmüştüm, artık evlenecek kuzen kalmadı, büyük ihtimal bir daha görmem, şimdi yazarken fark ettim, cenaze olursa görürüm:(

Baba tarafından kuzenlerim benden yaşça çok büyükler, benim yaşımda hatta benden büyük çocukları var, onlardan da bir tanesi ile arada bir babamı aradığında telefonda konuşuyorum.

1.

yas farkimiz 18.

Baba tarafından hiçbiri ile. Bayramdan bayrama.
Anne tarafındakiler ise henüz ufak, onları da bayramdan bayrama.

saydım 44 kuzen var. hepsini tanıyorum tabii ki. hepsiyle de düğündür cenazedir bayramdır görüşürüz. görüşmediğim yok.

9
0

totally 20; görüştüğüm 0

Canon sitesinde vardı

telefonla konuşuyor olabilir, çiş molası olabilir, yol kenarından hayat kadını almış takılıyor olabilir, daha önce aldığı bir şey atıştırıyor olabilir...

ankara cevreyolundakiler icki icmek icin duruyor ama otobandakiler telefon icin duruyordur.

Genelde telefon için duruyorum.

Seks

Tatmin edici bi cevap ben de bulamadim. Sanırım yol durumu vs için dicem ama bizim millet telefondan bisi bakmak için falan durmaz.

%40 telefon (telefon görüşmesi yada navigasyon)
%40 araç arızası
%10 hayat kadını pazarlığı
%10 yiyişmek (gece)

Arkadaşlarımdan ortalama hız limitini aştıklarında zaman geçmesi için sağa çektiklerini duymuştum ama detayını hatırlamıyorum.

Ankara icin, sikca rastladigim: Ankara havasi dinlemek ve akabinde tepinmek icin. Yaz/kis farki yapilmadan. Iyi türkünün ne zaman radyoda cikacagi kestirilemiyor, malum.

İki gişeden arası geçiş zamanına göre ceza geliyor, bu nedenle yol kenarında yarım saat durup cezayı önlüyorlar. Ya da benzin istasyonunda duraklıyorlar

mastürbasyon.

ehliyetsinavihazirlik.com

Bu sitede ayrıntılı bilgiler verilmiş, çıkmış sorulara bakarak çalışabilirsiniz. Ben öyle yapmıştım.

Sınav zor mu oluyor bir de bunlardan mı çıkıyor yüksek ihtimal çok fazla soru var çünkü linkte de kitaptan daha az sürmez gibime geldi

Son birkaç sınavın testlerini çöz, cevaplarını kontrol et, yanlışlarına bakıp o konuyu bir kere kitaptan oku.
2 günde daha fazla bir şey yapamazsın zaten.
Zor bir sınav değil.
50 soru var bunların 20 si hiçbir şey bilmiyorken bile mantıken cevaplayabileceğin sorular, senden istenen 35 doğru.
Biraz üzerinde durursan yakalarsın.
Başarılar.

Nerde yaşıyorsun? Eğer istanbul'sa otomatik olsun

Ankara’da kullanacağım

Ankara’nın o yokuşlarında kesinlikle otomatik.

Hem otomatik hem de hill holder ozelligi olsun

Bütçe 40.000 tl'nin altındaysa manuel daha mantıklı. Otomatik vites zengin oyuncağı. 3 4 ayda manuele alışırsın.

İstanbul’da trafiği ve yokuşu olan yerde işe gidip gelmek için manuel kullanıyorum. Keşke otomatik olsa dediğim ancak çok uzun süren dur kalk trafikte oluyor. Onun dışında manuel kullanmak gayet zevkli. Bütçe sıkıntısı varsa hiç boşuna yorulmuş otomatik araba alıp kumar oynamayın.

@signore bütçem 40bin civarında. En fazla 42-43 olabilir.

otomatik varken ozellikle buyuk sehirlerde manuel'i napacaksiniz; kac yildir otomatik kullanirim buyuk rahatlik her anlamda

otomartik de kullandim duz vites de kullandim. benim acimdan bir farki yok. 10 yil istanbulda duz vites kullandim hhic de ayagim vs kopmadi. insanlar biraz abartio bana gore. otomatik vites hhem daha pahali olur hhem de daha hassas olur ariza vermeye daha yatkindir. tamiri de daha masrafli olur. otomatik vites alacagin paraya bir ust segment daha yeni ve donanimli bir araba almayi tercihh ederim. ayrica her markanin otomatik vitesi de kullanilmaz bazilari cok dandik oluyor ve hem yakit hem performans noktasinda insani sogutuyor. eger otomatik vitesi iyi olmayan bir marka alacaksan hic alma daha iyi. bir de bazi durumlarda otomatik vitesin tepki vermesi daha gec oluyor. bu da ani hareket etmen gereken yerlerde kaza yapmak ile yapmamak arasinda gidip gelmek demek.

butcen cok dusuk o paraya duzgun otomatik vites araba olmaz bence. ben olsam manual alirdim. iki-uc haftaya alisirsin debriyaja. zaten bir sure sonra artik elinin ayaginin bir uzantisi gibi oluyor debriyaj ve vites. hhic dusunmuyorsun ve farketmiyorsun bile vites degistirdigini vs

türkçesi basmakalıp, bunu kullanırım. peşine "fikir", "düşünce" gibi eşlikçiler gelebilir.

basmakalip

benim de aklıma geldi ama basmakalıp cümlede güzel durmuyor. "noble savage stereotype" ifadesini "soylu vahşi stereotipi/klişesi" diye çevirince güzel duruyor, "soylu vahşi basmakalıp fikri" diyince doğal gelmiyor.

soylu güzel durmuyor o çeviri için;
...basmakalıp hale gelmiş "asil vahşi" konsepti...
diyebilirsin.

Psikoloji metinlerinde kalıpyargı olarak kullanılıyor.

türkçe sosyal bilimler literatüründe soylu daha çok kullanılıyor gibi ondan onu tercih etmiştim. teşekkürler öneriler için

@antikitleruhlu kalıpyargı kullanışlı geldi güzelmiş

Tam karşılığı kalıp yargı, basmakalıp daha çok klişenin karşılığı.

Evde oturmaca :/

Kitap okuyordum balkonda ama gs şampiyon olmuş çok gürültü yapıyorlar. Herkes efendi gibi sevinsin lütfen! Kafam şişti.

Denizden geldim. Oturuyorum evde.

şarap içiyorum, stand up izliyorum.
Günüm şahane geçiyordu aslında ama şu an çok üzgünüm.

Bilgisyaraım saçmaladığı için çok kızgınım, 23 yaşında hala istediğim hayata sahip olamadığım için de çok mutsuzum. Boş boş sandalyede oturuyorum.

Müzik dinliyorum.

www.youtube.com

cin-limonla beraber müzik dinleyip gelecek planı yapıyorum.

@antikitleruhlu : onu az sonra bende deneyecegim

@denef : besiktas :’(

@beyaztenlikiz : nick ile cevabın sonrası bronz tenliye gidiyor gibi

@sopiro : senin olay enteresanmis, stand up sonrasi uzgunluk

@dedi ayca : merak etme yas daha fazla ama istedigim hayati bulamiyorum bile

Bütün gün bisiklete bindim. Eve yeni döndüm duş almaya üşenmekle meşgulüm.

@dissendium : guzel muzik

@neverlose : gelecek bombok icinde diyorlar

@acemi : yanim yok be

@bass solo take one : nickini yazana kadar bende bi ter attim

dans ediyorum:

www.youtube.com

Gezi blogları okuyorum önümüzdeki hafta işime yarayabilecekleri için. Bir yandan da Friends açık yine, arada ona bakıyorum.

Ama en en çok yaptığım şey yarın nasıl nöbete gideceğimi düşünmek. Bunu düşününce ne tatil planının etkisi kalıyor ne Friends'in. :(

iş başvurusu ve dota :D

Nası olsa dolapta majezik var diyerek saatlerdir oyalıyodum baş ağrımı. Az önce baktım yokmuş. Bi paket unuttuğum sigara buldum içiyorum. Yapacak başka şey olmadığı için uyumak fikri hoş gelmiyodu. Saatin 12ye yaklaştığını şu an fark ettim. Şimdi uyumak için güzel bi bahanem var.

çaylı pamukla silin. murat şaroğlu'na götürün.

Benim kedimi götürdüğüm hekim lens solüsyonu önermişti içindeki bir maddeden dolayı. Ama hangisiydi hatırlayamıyorum belki nette yazar.

Bu durumun üşüttüğünde de olabildiğini, Hapşırması da varsa mutlaka görünmesi gerektiğini söylemişti. Geçmiş olsun.

babamı severim. perihan mağden'i lüzumsuz buluyorum.

Şiirden bağımsız olarak yazıyorum. Seviyorum. Bence o da beni seviyordur; yani öyle olmalı, bilmiyorum. Ama benim sevgim biraz öfke, kızgınlık ve üzüntü içeriyor. Önceden daha umursamazdım ama artık kabulleniyorum. Farklı birçok duyguyu aynı anda hissediyorum ve bu beni yoruyor.

Sadece popişi yıkaman mümkün mü :( Kedin kaç yaşında bilmiyorum ama benim kedim küçükken aynı şekilde poposuna bulaştırıyordu hep, ben de tırmalamasın diye baya kediyi poposu dışarda kalacak şekilde havlu ile dürüm gibi sarıp (çıldıramıyor, tırnaklamıyor) sadece poposunu yıkıyordum, sonra da kuruluyordum. Kuruyunca da poposunun etrafında o uzun tüylerin olduğu kısmı hafif kesmiştim ama çok hafif :/

Kedim 18 aylık, daha önce hiç olmamıştı. Biraz hırçınlaştığı için denemeye çekindim ama başka öneri gelmezse dediğiniz şekilde yapmaya çalışırım :(

ben tüyünün o kısmını makasla dikkatlice kesiyorum. kaka yapışıp kurumuşsa hayvancağıza eziyet oluyor onu çıkarmaya çalışmak.

öncelikle sakın kesmeyin, makası kaçırıp hayvanı da kesersiniz.

benim de iran kedim var ve her ay aynısı bizimkine de olur. veteriner bize şunu önerdi ve çok rahatladık.

önce bir kovaya ılık su hazırlayın. sıcaklığına bakın ama yakmayın hayvanı, ılık olsun, soğuk da olmasın.

sonra kediyi kucağınıza alın ve sırtı göğsünüzde iken sol el ile ön ayaklarını tutun. kovaya poposunu batırın ve elinizle de poposunu temizleyin. sıcak su da pislikler direk çözülecek zaten. sonra da temiz bir havlu ile kurulayın

benim kedimin tüyleri upuzun olduğu için rahatça kesebiliyorum, long hair cinsinden. duyuru sahibinin de kedisi uzun tüylüymüş @oscar.

bence de makasla kesmek en eziyetsiz çözüm olur. su ile daha çok panikleyebilir.

bilemedim açıkçası. ucu siviri makas çok tehlikeli, saniye de 4 tur dönüyor çakallar. tek başına kesmesi zor olur gibi.

biz yöntemleri verdik kendisi birini seçsin =)

tabii ki tüyünü kes üstad. kusura bakılacak bir durum yok.

Dün biraz hırçınlaştı ve mutsuz oldu. Yıkamayı denedim ama izin vermedi, kesmeye de rahat durmadığı için cesaret edemedim. Sabah hemen yakındaki kliniğe götürdüm, traşladılar. Yine yıkamam gerekiyor ama rahat durmuyor. Olmassa yarın banyo için götüreceğim. Herkese teşekkür ederim.

Bir batikentli olarak her zaman batıkent.

Bağlıca.

dikmen caddesinin çetin emeç bulvarı tarafları olabilir belki (harbiye mh), evler yeni değil ama içini yeni yapılmış bulabilirseniz güzel ev denk gelebilir. Bu ara bikaç arkadaşım o tarafa taşındı, kiraları dediğiniz gibi.

Anti+1

evet bağlıca'da güzel evler denk geldi bir kaç kere. çetin emeç bulvarı taraflarında baya ofis de var, bulvar tarafı gerçekten güzel mahalle olarak. oradan balgat yakın, eskişehir yoluna çıkış da kolay olacaktır. bir yandan da esat civarında bir yer bulabilir miyim diye bakınmaya devam ediyorum.

bu arada batıkenti ben de çok sevsem de maalesef uzak :) ama belli olmaz, istediğim temizlikte bütçeme göre bulamazsam mecbur batıkent olur. tunalı tarafına da az gideriz ne yapalım.

ha bir de elektro gitar çalıyorum. yani binanın full aile ortamları da olmaz gibi geliyor.

harbiye bu konuda nasıldır?

Bilkent 1 ya da 2

bilkent'e bakacağım teşekkürler.

Şehre yakın o fiyatlarda düzgün mahalle olarak Varlık diyebilirim. Evler genellikle iyidir. Metroya da yakın(akköprü)

Konum olarak Bilkent çok iyi olur size. Ama 1000 liraya zor, 1300'ün altında pek ev görmedim buralarda, onlarda 1+1 tipi evlerdi.
Aracın varsa batıkent olur aslında. Şaşmaz blv ve sabancı blv.'dan 20 dakikada gider gelirsin.

Yaşamkent tarafında yeni yapılan çok güzel daireler var 1+1 de bulursun. O tarafı öneririm.

dikmen, öveçler civarı uygun fiyatlı güzel evler var. yukarılara doğru çıktıkça (akpınar, karapınar, ilker vs) ucuzluyor, güzelleşiyor ama dimdik bayırlarda oturuyorsunuz.

e mustafa kemal'de de güzel evler var. çok mu pahalı oaralar. siz de düşünmemişsiniz, kimse de dememiş. gidip tepe prime'ın arkasındaki villalarda oturmayın tabi de ta bağlıca'dan batıkent'ten gidip geleceğinize oralarda da bakılabilir.

tamamen kesmeyebiliyor.
iran kedisi çok tüylü olduğundan muhtemelen yetersiz kalıyordur maltın miktarı.

tüylerini furminator benzeri bir tarakla sık sık tara, kopan tüyler ayrılsın, böylece çok tüy yutmaz ve kusmaz, kıps.

www.google.com.tr

benim kedimde de tamamen kesmedi. ama düzenli verdiğimden beri daha aralıklı kusar hale geldi. öncesinde her gün kusuyordu.

@veritaslibertas:

kusma yapan mama değil zaten, kedinin kendini temizlerken yuttuğu tüyleri bir şekilde dışarı atması gerektiği için kusuyor.
kusmazsa, bağırsakları tıkanır.
malt ve benzeri ürünler de bu tüyleri erittiğinden kusmayı çoğu zaman ortadan kaldırıyor.

ama bu durumda iran kedisi gibi aşırı tüylü bir kedi söz konusu olduğundan, malt yetersiz kalmış.

kedim 2010 doğumlu, bir gün bile royal canindrn başka mama yemedi. ha şu var; böbrek sorunu olduğundan royal canin s/o yiyor. tüyler için olan royal canin veremiyoruz,

deneyemiyoruz, böbreklerinde sorun var, sürekli s/o yemesi lazım

böbreklerinde sitüvit denen bir taş oluyor, bu da hidronefroza sebep oluyor, böbrek taştan tıkanıp şişiyor yani. s/o ise idrari asidik hale getiriyo ph derecesini düşüüryo ve taşları çözüyor. zaten özel reçeteyle satılıyor, pet shoplar satmıyor. ben s/o dan şaşmam :) teşekkürler

Ben de çok tüylü olduğu için yetersiz kaldığını düşünüyorum.

Bu evcil hayvan maması işi tam lobicilik gibi geliyor bana. İnsanlar mamanın üstündeki oranları okuyup işte bu daha iyi falan diyorlar. Sonra bunun üzerinden para kazanan veterinerlerin önerilerini dinliyorlar falan. Mesela doktorların muadil ilaçlarda anlaşmalı olduğu firmaları tercih ettiğini biliyoruz. Aynı durum veterinerler için neden geçerli olmasın ki?

Şu mama kötü bu mama iyi demiyorum. Sadece mamayı böyle büyük fanatizmle savunmayı anlayamıyorum. Biri onu kullanma der, öteki onun kullanma dediği için nasıl bunu kullanırsın der.

Paketle alınmış her mama aşağı yukarı aynıyken, bu en iyisi demek bana garip geliyor.

windows + 1

bende açıkçası hiç güvenmiyorum veterinerlere, kar marjı hangiisnde çok ise ya da hangisi elinde kaldı ise onu veriyor gibi geliyor bana.

sadece veteriner değil pet shop ta aynı yani.

royal canin s/o nasıl peki ? cd serisi var başla markalarda ds hills dede var bir seri fiyatı da baya yukarıda ? değiştirelim mi

benim en yakın arkadaşım kuzenim. okuyosa burdan selam gönderiyorum kendisine. cnm benim <3

1 tanesiyle çok iyiyiz

Kuzenler de akraba sonuçta. Akrabalarin cogu ne kadar gereksizse onlar da o kadar gereksiz ve yorucu. 8 tane kuzenim var sadece biri aşk, elimde buyudu kerata. Gerisi çöp.

baba tarafımda birkaç kuzenim var hiç görüşmüyoruz. anne tarafımda iki kuzenim var, biri benden 1 yaş büyük pek anlaşamayız ve çok nadir görüşürüz. ama kardeşi olan benden de 3 yaş küçük kuzenimle çok samimiyiz, hep buluşur görüşürüz. aile buluşmalarında yoksa bayağı ararım falan.

Hepsiyle resmiyim

Anne tarafından sevdiğim bir tane kuzenim var onunla da seyrek görüşürüz rahat 5 yıldır görüşmemişizdir. Bu yüzden severim, kendi halinde, iyidir.

Baba tarafıyla çok yakınız bütün kuzenler çok iyi anlaşırız.
Özellikle iki tanesiyle kardeş gibiyiz diyebilirim.

Senin durum kötü, ben baya iyiyim. Özellikle teyze kızları ile. Kardeş yarısı gibidirler.

sanırım 35 civarı kuzenim var (sallamış olmayayım ama ortalama durum bu)
şimdiye kadar sadece 5 tanesiyle konuşmuşumdur. tanımıyorum yani kendilerini.

Birkaçını hiç tanımıyorum. Sıkıntılı olduğum zamanlarda da arayacak bir kuzenim yok. Gerek de duymuyorum. Zaten benim akrabalarıma yönelik genel görüşüm gölge etmesinler başka ihsan istemem'dir.

hepsinin köküne kibrit suyu. tabi bunda teyze,dayı ve amcanın da payı var. hepsi saçma sapan çomar evlat yetiştirmişler. annemi babamı bir kere aramamışlardır. ben de onları aramıyorum ne zamandır. böyle karar aldım. ölseler cenazelerine gitmem. dışardaki herhangi biri gibiler. uzak olsunlar.

1 yıldır hiçbirini görmedim, hele koydekileri görmeyeli 10 yıl falan olmuş. Şu an sayısını bile düşünüyorum, +10'du en son.

Üç tanesini hiç tanımıyorum, biri benimle yaşıt, anlaşsak iyi olabilirdi. Onların haricinde iki kuzenim daha var, severim onları. Benden küçükler, arada mesajlaşırız.

2 tane baba tarafından var, velet onlar. 2 tane de anne tarafından var, biri üç yaş büyük benden biri daha fazla. Hiçbiriyle görüşmüyorum, İstanbul'da yaşıyorlar benim gibi.

Baba tarafından tek bir kuzenim var, yaşı bana en yakın o. Çok iyidir kendisi ama oturup sohbet edecek ortak konu pek bulamıyoruz, kafalar bambaşka. Anne tarafındakilerle aramızda yaş farkı var, hatta en küçükler olan ikizlerle aramız 24 yaş, çocuğum gibi filan olur herhalde onlar. <3 Büyük olanlar evli çocuklu, sohbet müthiş açıyor ama sık görüşemiyoruz. Bu kuzen mevzusu konusunda ben de evrene kırgınım, kuzenlerle şuraya gidiyoruz diyemedim hiç :/

baba tarafından kuzenlerin en büyüğü benden 10 yaş küçük. Bir yerlerde, aile ziyaretinde filan karşılaşırsak naber lan filan diyorum en fazla. 2-3 tanesini toplam birkaç kez görmüşümdür.
Anne tarafında 20nin üzerinde kuzenim var. 1 tanesiyle arada sırada görüşürüz. Geçen bir tanesi askere gidecekemiş iskenderun,a, beni de ziyarete geldi ankaraya. o zaman gördüm.

en yakın arkadaşlarım kuzenlerim +1. aile bağları kuvvetli bir şekilde büyüdüğümüz için çocukluktan beri tanıştığım 2'siyle(biri amcaoğlu, diğeri babamın kuzeninin torunu) kendimi bildim bileli yakınız, başka da çocukluk arkadaşım yok zaten. halamın çocukları benden 10 ve 15 yaş büyük, ablalık-abilik etmişlerdir bana çok.

anne tarafındakilerle de samimiyiz, bayramları ya da yaz tatillerini illa 1-2 hafta beraber geçirirdik ufakken. hala da bayramlarda mümkün olduğunca bir araya geliriz, anne tarafımdakilerle baba tarafımdakiler de tanışır, severler birbirlerini. yaşı benden büyük olanlar daha bi saygı çerçevesinde ama benden küçük 2 tane var dayımın, onlarla daha samimiyiz. hatta benden büyük olanların toplamda 5 tane de çocuğu var, 11-5 yaş arasında, onlara da bebekliklerinden beri yakınım, vakit buldukça ilgilenmeye, derslerine destek olmaya çalışırım.

tüm bu kuzenlerin içinde kuzenim olmasa pek sevmeyeceğim 1 tane var, onun dışındakilerin bir sorunu olduğunu düşünmüyorum. o da bana karşı değil de, hayata karşı biraz sorumsuz bir kadın. tabii yaşadığı travmalar var, o yüzden aile içinde mazur görülüyor bazı davranışları, idare ediyoruz.

ben kullandıklarımdan memnun kaldım. ama %50 verenler genelde tarihi geçmek üzere olan ürünleri müşteriye kakalıyor, dikkat et derim.

Nuxe un genelde banyo ürünleri ve vücut yağı gibi ürünleri güzel oluyor cilt bakım ürünleri için la roche daha iyi bence (onu yazdığınız için kıyasladım)

ben nemlendiricisini kullanıyorum, çok kuruyordu yüzüm. memnunum.

nuxe'un meşhur yağlarını kullanmıştım bir ara :) baya iyiydi

www.morhipo.com

Bunu al.
Önündeki desenden dolayı o tür ayakkabılardan nefret ediyorum bu yüzden ikisini de al demiyorum elbette.
Bu bence gayet iyi.

erkek gozuyle, ilki

ikisini de alma bence

ikincinin beneklerinden dolayı 1 diyorum

2.

1 güzel. Ama 2'nin deseni de pantolonla giyince daha güzel durur ve genel olarak 2 günlük kullanım için daha rahat olur gibi. Halihazırda düz botunuz varsa 1; düz botunuz hiç yoksa 2'yi alın bence.

2'yi hiç beğenmedim ben. Hem modeli bi garip duruyor hem de üzerindeki desenler kötü. 1 güzelmiş ama.

Arkadaş ortamlarından sıkılmışsındır belki. Herbiri kendi derdini anlatıyordur, ya da sevgili muhabbetleri falan varsa bunalmış olabilirsin. Belli bir süre kendi başına takılasın vardır. Kafanı dinle, boş ver. :) Normal bir şey. İnsanın bazen her şeyden uzaklaşası geliyor.

olur öyle zaman zaman, normal.

Yalniz kalmak isteyebilir bazen insan. Sakin vakit geçirmek istemissindir. Çok normal. Herkese olur ara ara.

Sürekli aynı kişilerle vakit geçirmişsem oluyor. Muhabbet aynılaşıyor. Yetmiyor whatsapp grupta devam ediyor. Öyle durumlarda biraz dinlenmek istiyorum. O an farkında olmuyorum ama tekrar görüştüğümüzde aranın iyi geldiğini hissediyorum. ,

Bir de bazen hobilere vakit ayırmak gerekiyor. Hobiler tek başına yapılacak şeylerse, bir ara insanlardan uzaklaşmak kaçınılmaz.

valla ben tam olarak oyle hissediyorum

rutin gidişattandır muhtemelen, gayet insani bişey. kafanız şişmiştir.
i.pinimg.com

Yazın çocuklar çok ses yapıyor.

apartmantan apartmana farklı olabilir tabii de dış kapı kapanması veya asansöre bin çık gürültüsü olabiliyor. bir de hırsızlık için ek önlemler gerekebiliyor. pencerelere demir yaptırmak gibi.

Ben olsam oturmam.

Doğru düzgün güneş almaz, altı boşsa kışın ısınmaz, börtü böcek eksik olmaz, sürekli rutubet yer. Gerek yok.

Birkaç ay yaşamıştım. Benim için en kötüsü ışık problemiydi. Çünkü pecere yola baktığı için perdeyi rahatça açamıyordum.

hiç oturmadım oturmam da. sokağın butun gurultusu evi içinde olur, perden açık oturamazsın herkesin gozu evin icinde olur.

zeminden soğuk cekeceği için ev ısınmaz.

etrafı yuksek binalarla cevriliyse gun ışığı almaz.

apartmana giriş çıkışlarda çok ses olur.

Araba sesi çok çok rahatsız ediyor. Ayrıca apartmana giriş çıkışlarda da iyice delleniyorsun. Huzur bulmak, rahat etmek için en son seçenek.
Ayrıca alttan çok soğuk alır ve bazen iki katı fiyata anca ısınıyor.

böcek sorunu, yağmur yağdığında "sel olursa" korkusu, tüm toz toprağın evin içine girmesi, aşırı gürültü

hiçbir şey olmasa sarhoşun teki arabayla dalar içeri.
siz işteyken falan az yağmur yağsa acaba evi su basmış mıdır tedirginliği ile gününüz rezil olur. basarsa zaten haftanız rezil oldu gitti.

altında kat olan yüksek girişler nispeten fena değil. ama bir arkadaşımın evi giriş kat ve altı otopark. ev buz gibi. kışın falan ben baya üşüyorum onlara gittiğimde.

Yazılanlardan ısınma ve su basması riski dışında hepsini yaşıyorum. Yalıtım varsa ve ev ufaksa kışın kolay ısınır. Yazın nispeten az güneş aldığı için çok sıcak olmuyor. Tek avantajı bu sanırım.

oturdum. oturma.

Çocuk sesleri, apartman kapısının sürekli açılıp kapanma sesi, alt kattaki kapıcı dairesinden gelen gürültü.

Genellikle ses ile ilgili sorunlar yaşıyorum.

komşularınız kapıcı muamelesi yapacak. ilk basılan zil sizinki olacak. sokakta tüküren, yellenen insanların sesini duyacaksınız.apartman sizinmiş gibi, her yapılandan sorumlu sizmiş siniz, her şeyden haberiniz varmış gibi davranacaklar, soracaklar. sokağın durumuna göre, çok aşırı yağışlarda kanaldan su basma riski var. güneş girmez, yüksek kamyonet kamyon pencerenizin önüne park eder. gece sokak kapısının gürültüsü gelir. asansör varsa, komşularınızın özel konuşmalarını duyarsınız. komşunun çocuğu bam güm binaya girer, duyarsınız. karda kışta, dışarıdan gelen ayakkabılarınızı sizin kapının önünde silkeler.apartman girişine kamera takarlar, kayıt cihazı sizde kalsın, size daha yakın derler.hırsız ilk sizin eve girer. parmaklık takarsınız veya vardır, acil durumda pencereden kaçamazsınız.pencereyi açık bırakırsın, itin biri taş atar, ateş atar. yazın pencere açık uyuyamazsın.kanaldan fare tırmanır. çevre yeşillik ise böceklerin ilk uğrayacağı yer olur.en üst kattan sızan su sizin daireden çıkar.yastığı kaldırdığınızda akreple karşılaşabilirsiniz.yeni bina ise en az iki sene ısınamazsınız.aktif bir sokaksa her gün toz almak zorunda kalırsın.ayrıca sokak kapısından girince, insan bir iki merdiven çıkmak istiyor. Yazdığım her şey yaşanmıştır. Psikolojinizi bozmayın.

esimde var boyun fitigi, ara ara tekrarliyor agrisi, genelde kola vuruyor uyusukluk gucsuzluk ve agri. yatis pozisyonuyla alakali oldugunu dusunuyorum ben. saglikli bir yastik alip koltukta vb uyumayi birakmalisiniz bence.

sinirlere baski olmadigi surece sikinti olmuyor gibi diyebiliriz bende bel fitigi vardi fizik tedavi sonrasi kaslarin biraz guclenmesiyle vb sorunlarim minimuma indi amelyatsiz hallettim. fizik tedavi super bir sey yaptirin -)

fizik tedavi de aldım ama çok fazla yararı olmadı gibi. eşinizde de baş dönmesi oluyor mu? bir de bu şikayetler neden bazen oluyor bazen olmuyor anlamıyorum hep aynı pozisyonda aynı yerde yatıyorum ama, kaslar mı gereiliyor sinire mi baskı oluyor bilmiyorum.

Dostum yastigin ve yatagin cok onemli. Ben bel fitigini egzersiz ve yuzme ile atlattim. Sag ayagim bagimsizligini ilan etmisti. Internetten varsa ingilizcen youtube'dan iyice arastir mutlaka cozersin.

pek çok egzersiz yapıyorum düzenli olarak aylardır ama çok fazla geçtiğini söyleyemem. dediğim gibi bazı günler iyiyim ama bazı günler ağrım da baş dönmem de oluyor. durup dururken sinir mi sıkışmaya başlıyor, kas mı geriliyor anlamadım doğrusu.

kuru igneli fizik yedavi yapiyordu benim doktorum onu denedimiz mi

denemedim fayda gördünüz mü?

Baş dönmesi olayını ben de sordum ama onla ilgili değildir dedi dr. Aynı dediğiniz gibi oluyor bende de. Yastık vs ortopedik. Ama çok sık tekrarlanıyor ağrı, tutulmayla beraber.

Pazartesi tekrar soracağım başka bir doktora.

bilgi edinirseniz cevabınızı bekliyorum.

Ben de kedimi kızgınlığa girmeden kısırlaştıramadım ama birlikte yaşamaya devam ettik.
Sokağa salmak güvenliği açısından pek iyi gelmedi bana. Çiftleşmeyecekse neden sokağa salıyorsunuz ki? Aynı acıyı yaşayacak. Üstüne vücuduna bişeyler yapıştırmak bence mantıklı değil. Neden evde durmuyor? Geri gelebileceği de meçhul.

Evde bağıracak çünkü. O andan korkuyorum çünkü

Korkmayın. Genelde sesinin yankılandığı koridor banyo gibi yerlerde daha çok bağırıyorlar. Belki oralarda durmasını engelleyebilirsiniz.
Diğer zamanlarda oynatmaya, dikkatini dağıtmaya çalışırsınız, seversiniz çok dayanılmaz olmaz. Biz öyle atlattık :)

Belediye bedava kısırlaştırıyor

Çare belediye veterineri

Burda belediye anca vuruyor :/

Arkadaşım söyle üç beş göndersin millet kısırlaştırma ameliyatı belediye yapmıyorsa 250 liraya halleder bir veteriner.

kediler uzerlerine bant yapistirilmasindan muthis nefret eder. yuruyusleri bozulur. psikolojileri de. muhtemelen mumusundaki banti 3 dakika icinde sokecektir. ki o kisma rahatlikla uzanabiliyor da.

kisirlastirmayi ucretsiz yapiyor belediyelerin rehabilitasyon merkezleri. ama sonra size teslim etmiyorlar. su sokaktan aldim diyorsun, o sokaga birakiyorlar. ondan sonra belki ceker gider baska yere.

bireysel emekliliğe gidiyor her ay 250 lira.

Ani bir problemle karşılaşırsam diye biriktirmeye çalışıyorum. Ama bir yöntemim, biriktireceğim kısmı aktardığım bir yer yok.

her ay 1000 lira atmaya çalışıyorum. küçük ve ucuz sayılabilecek bir şehirde memurum. içki, sigara vb harcamalar olmayınca güzel birikiyor.

eşimle ortak paramızı hesaplıyoruz, giderleri düşüyoruz ya da ödüyoruz. ne kadar ayırırsak ay sonuna kadar geçiniriz diye plan yapıp kalan parayı kenara atıyoruz.
bizim çokça işimize yarıyor.

çalışıyorken borçlardı, aileydi, ihtiyaçlar ve biraz da tutumlu olmamaktan, birikim yapamadım hiç. aldıgım da 2.100'dü zaten.

şimdi işsiz ve ...

çalışıyorken 50-100 ne olursa kenara atın. bir ayağa kalkarsam inşallah, dersimi aldım.

araba aldım 1500 lira kredi ödüyorum. sonra benzin, kira, faturalar, yemek-içmek derken bitiyor :(

Kendimi para harcama durumunda kısıtlamıyorum pek. Çok para kazanınca, para birikiyor haliyle.

Fazla giderim olmadığı için istemesem de birikiyor.
Aksi durumda da o ay için yeterli miktarı belirleyip kalanı biriktirirdim.

maasi alinca once direkt onda birini ayiriyorum, altin hesabina yatiriyorum. elime ekstra para gecerse ayni sekilde onun da onda birini ayiriyorum. geri kalanla gecinmeye calisiyoruz. kredi kartina bulasmayarak yetiyor bi sekilde.

1/4 birikim
3/4 giderler

maaşım şu an aldığımın yarısından az fazla iken, işe başladığımda yani
1/2 birikim
1/2 giderler

şeklindeydi. bu işte bi yanışlık var ama neyse.

Kredi kartı kullanmıyorum, çok fazla alışveriş de yapmıyorum ama yine de pek bir şey biriktiremedim çalışmaya başladığımdan beri.

evet her ay belli bir miktar biriktiriyorum

Ticaret yapiyorum.para biriktirmekten cok mal biriktiriyorum.modasi gecmeyen ve her daim yuzde 200 e yakin kar edilecek ve her yerde satilabilen bir urun.para biriktirsem illa harcaniyor.ama urunlerde her gelen modelden yuz tane geldiyse 10 tane bin tane geldiyse 50 tane atiyorum depoya.ki bazilari uretimden de kalkiyor.birgun ucuncu sube acmak istedigimde hem sermayesi hazir olacak hic zorlanmadan hem de hic bir rakibimde olmayan yuzlerce cesidim olacak.

Her ay 1500-2000 arası kenara atmaya çalışıyorum. Kalanı kredi ve yeme içme

Ülke değiştirince yeni işimde giriş düzeyinde oldum. Türkiye'deki 10 yıl önceki statüme geri döndüm. Asgarinin biraz daha üstünde alıyorum. Duruma göre yılda 2 ya da 3 ay maaşım yok. O iki üç ayın kirasını ve birtakım harcamaları biriktiriyorum.

300 bireysel emeklilik, her ay bin liralik altin 500tllik dolar 500tllik de euro aliyorum. kalani giderler. ikramiye aldigim aylarda (3 ayda bir) altin euro dolari 2 kati aliyorum.

- Araba zorunlu değilse almayın kullanmayın, vergisiydi bakımıydı park ücretiydi değmiyor. Evim toplu taşıma için müsait yerde ordan epeyce bir kazancım var. Eskiden Taksinin mantıklı olduğu durumlar vardı ama zamlar sağolsun sadece acil durumlarda kullanıyorum.

- Dışarı çıkmak ve dışarda alkol almak çok pahalı. Sosyalliğimi ve arkadaş buluşmalarımı mümkünse alkolsüz mekanlara denk getiriyorum.

- Evde yemek pişirmek hem sağlıklı hem de ucuz diyordum vaktinde ama bazen yemeksepeti daha ucuza gelebiliyor mucizevi bir biçimde. Yine de sağlık için yemeğinizi kendiniz yapın.

- Çoğumuz aldıktan sonra kullanmayacağımız, sadece eve koyup ego tatmini yapacağımız şeylere korkunç paralar harcıyoruz. Eğer bir şeyi gördüğünüzde üstüne cüzdan fırlatasınız geliyorsa bu kadar gaza niye geldiğinizi düşünmeye çalışın.

Para biriktirilmez ,fazlaysa zaten birikir.
Para biriktirmek için hayat standartlarımdan ödün vermek korkunç geliyor.

Son 6 aydır falan mümkün değil, olmuyor. Maaş aldığım dönemlerde ise yaklaşık bir miktar belirleyip ona dokunmuyordum ve bu her ay böyle gidiyordu.

royal canin'in kalitesiz olduğunu nereden çıkardınız acaba?
royal canin en iyi mamalardan biridir.
yakın gelecekte kedinizin sağlık sorunlarının ortaya çıkmasını istiyorsanız acana alabilirsiniz. acana kullanan kedilerde böbrek yetmezliği, bağırsak problemleri ve deri problemleri ortaya çıkabiliyor. sonrasında veteriner diet grubu mama almak zorunda kalabilirsiniz.
royal canin kullanıyorum.

natureapetfoods.com
İlk bunun tavuklusunu kullandım, o bitince de somona geçirdim, 2 kg'ı 104 lira internetten siparişte. İçeriği de Acana/Orijen gibi.

(bkz: tahılsız kedi maması)

bizde satılan royal canin, proplan falan market mamasının bir tık üstü. avrupa'da market mamasına denk.

kediler zaten doğada öyle çok fazla tahıl falan derdinde değiller. ormanda aslan yese zaten yediği geyiğin karnındaki tahıl en fazla. bu yüzden doğal imitasyon gerekli. bu imitasyon tartışılır ama yurtdışında hiç bir sıralamada bizde satılan rc, proplan, hill's falan olmaz. acana, instinct, orijen, totw falan var bizde işte.

üstteki başlıkta bir şeyler karalamıştım, belki ilginizi çeken bir şeyler çıkar.

Purina Pro Plan Junior kullanıyorum. 1 yaşına kadar bunu kullanmayı düşünüyorum.

Kedimi sahiplendikten beri royal canin kullanıyorum. Yaşına, kısırlık durumuna göre mamanın türünü değiştirdim. Bu yaşına kadar hiç sorun yaşamadık. Mama hakkında da ilk defa böyle şeyler duyuyorum.

acana orijin gibi mamalar tahılsız ama yüksek protein içeriyorlar. bir süre sonrs cilt hastalıkları, böbrek sorunları baş gösteriyor. benim dsnışdığım 3 veteriner de bu mamaları önermedi. hatta genelde böbrek sorunu, cilt sorunu kedi köpek gelse, neyle besliyorsunhz desek acana orijin cevabı geliyor dediler. bu mamalar piyasaya çıktıktan sonra bu hastalıklarda artış olmuş.

Benim gittiğim hekim hangi mama olusa da tahılsız olmasına dikkat et demişti. Bir ara royal canin almıştım. Ama tahıllı almışım, cildinde yaralar çıktı.
Götürdüğümde mamadan kaynaklı olduğunu, tahılsıza devam etmem gerektiğini söyledi. O yüzden farklı markaları denesem de tahılsız alıyorum.

evde atıl duran kediyi doğada olduğu gibi tahılsız, sadece et içeren mamalarla beslemek bana mantıklı gelmiyor. başkalarından acana gibi mamaların karaciğer değerlerini bozduğunu duydum. proplan junior kullanıyorum, daha önce kullandığım mamaya göre tüyleri daha parlak ve dışkısıdaha az kokuyor.yalnız çok fazla mısır içeriyor ve gdo ve şekerden korktuğum için mısır içermeyen brit care'e geçmeyi düşünüyorum. insanlar veterinerlere güvenmiyor satış yaptıkları için ama bence proplan hills royal canin gibi mamalar daha güvenilir uzun süredir kullanılan formüller olduğu için.

benim veteriner de tahılsız mamayla besleme, düşük oranda da olsa tahıl olsun bu yalnızca et yiyip hiç sebze ve meyve yememek gibi demişti. o zamandan beri aynı marka alıyorum (n&d) ama tahılsız değil düşük tahıllı tercih ediyorum.

Bonacibo kısırlaştırılmış kedi maması veya bazen kuzulu + evde pişen et, tavuk, ciğer, balık
Kısırlaştırıldıktan sonra veteriner yüksek proteinli mamalardan vermememi söyledi. Marka da söylemedi. 3.5 yaşında. Hiçbir sorunu yok.

Nd düşük tahıllı kullanıyorum ben de artık. Ondan önce sanabelle tahılsız kullandım. Tahılsız ve yüksek proteinli mamaların ev kedileri için uygun olduğunu ben de düşünmüyorum. Royal canin'e de çok kaliteli mama denmez içeriğe ve analiz değerlerine baktığınız zaman bile anlarsınız.

Bilinçli olan, kedilerin beslenmesi nasıl olur diye araştırıp iki makale okumuş her hayvan severin bildiği şey kedilerin etobur olduğudur. Kediler tahılları, karbonhidratı sindirecek enzimlerden yoksun sindirim sistemine sahiptirler.

Yukarıda veterinerinin her dediğine inanan, araştırmadan atıp tutan kesin Acana, Orijen yada tahılsız mamalara tu kaka demiş ama kediler için en ideal mamalar tahılsız, et kaynağı bilinen (et unu, tavuk unu gibi saçma sapan şeyler olmayan, ki royal canin, pro plan gibi bir çok mamanın içeriğide budur. Et kaynağını adam gibi yazmazlar) bunlardır.

Yüksek proteinin yada Acana, Orijen tahılsız mama ile beslemenin kedilerin böbrek fonksiyonlarında bozulmaya yol açtığı kanısı kedilerin normal şartlarda su tüketimlerinin çok az olması (çünkü kediler doğada sıvılarını besinleriyle birlikte alırlar, fare, canlı böcek vs tüketerek) ve bu sorunları yaşayan kedilerin sahiplerinin de kedilerin su tüketimlerine dikkat etmemesi kaynaklıdır.

Kediniz için her bir tarafa su pınarları, su kapları koyarsanız, su tüketimine dikkat ederseniz bu mamalarla o tarz hastalıklarla karşılaşmazsınız. Cins kedi olup 3 yıl bu mamalarla kedi beslemiş, kan tahlillerini yaptırmış biri olarak bunu söylüyorum. Şu mantar, deri hastalığı zırvası ise asıl tahıllı mamalardan kaynaklanır. Bu sorunları yaşayan hayvanlara tahılsız mama önerilir.

Dediğim gibi su tüketimi çok önemlidir. Veterinerlerin önerdiği yurtiçinde Premium mama diye geçen royal canin, proplan, hills mamalarının çoğu çöp hüviyetinde mamalardır.

Acana, orijenin yanında N&D farmina da ülkemizde satılan çok kaliteli diğer mamadır. Bunun tahılsız olanını, kısırlaştırılmış ise tahılsız kısırlaştırılmış olanını gönül rahatlığı ile kullanabilirsiniz.

Royal canin ve türevleri hayvanları sadece hayatta tutan ama tam istediklerini elde edemedikleri mamalardır. Royal canin ile beslenen bir hayvanın dışkı miktarı, kokusu ile açana, N&D tahılsız ile beslenen hayvanın kaka miktarı, kokusunu bir karşılaştırsın en bilgisiz insan ve aradaki farkı görsün.

Aslında en iyisi iyi yapılan Barf diyetidir ama yapması çok meşakkatli. Bunu yapamadıktan sonra geriye tahılsız kaliteli mama ile beslemek, su tüketimine dikkat etmek, mümkünse kaliteli yaş mama ile (temelde beslenmeyle sıvı tüketimi sağayabilsin diye) desteklemek en iyi seçenek olarak kalıyor.

Şuraya da şunu koyayım belki okuyan olur. catinfo.org Yada Google'a cat feline nutrition yazın çıkacak sayfaları bir okuyun bakalım.

Bazen duyuyorum evet, ben 1.85'im ama benim de 1.90 oldugumu iddia ediyorlar kendi boylarini yukseltmek icin.

Türkiye'de boyu 3cm fazla söylemek bir gelenek zaten. Şimdiye kadar ben 179 boyundayım diyen bir kişiye bile rastlamadım. ama doğruyu söylediklerini varsayarsak bu kişilerle yanyana aynada durmanız lazım. benden 3cm uzun olduğunu söyleyen biri ile tamamen aynı boyda görüyodum kendimi. ayna karşısında 1 kere yan yana denk gelince doğru olduğunu anladım.

Ben 1.89'um, kime söylesem daha kısa olduğumu iddia ediyorlar, resmen takıntı oldu bende her hastaneye gittiğimde boyumu ölçüyorum ayakkabısız, hep 1.89 hep 1.89 :)


Vurasım geliyor sen o kadar uzun değilsin diyenlere.

Ben de cok kez yaşadım. Boyumu soyleyince hayir daha uzunsun deniyor. Ayni boydaki kişilere sorduğumda 5 cm ekliyorlar. Ama sonuç değişmiyor tabii :)

Mrb ben 1.67yim ve 1.70 falan dedigim olmustur geçmişte. Ama bence benim 3 cm hakkım ya ona da laf etmeyin :D

Hem fazla söylüyorlar hem de dik durmuyorlar.

1.70'im. hiç gocunacak bir şeyim yoktur. allah vergisi işte ne yapayım yani gidip şey mi yarıştırım? olduğu bu. içmemişiz küçükken çok süt, yememişiz yumurta bu çıkmış.

herkes fazla söylüyor.çok kez test ettim. boyum 1.71. benden en az 5 cm kısa olan kız 1.70im diyor. ya da benle aynı boyda olan adam 1.75'im diyor. kesinlikle biçok insan bu şekilde.

Boy takıntısı olan insanlar böyle söylüyor. Mesela ben de kilom sorulunca 2 3 kilo fazla söylerim. Daha özgüvenli oluyorum . bu küçük kandırmanın kimseye bi zararı yok bence. Boy olarak ben 185 im. Kızlarla konuşurken 82 ye kadar indiğim oluyor. Keşke ben 180 filan olsaydım diyorum hep. Arada bu kadar boy farkı olmasını sevmiyorum

aksini iddia edebilecek insan sayısı az olduğundan genelde yapar insanlar bunu. 1.81'im, hatta az önce yine ölçtüm doğru olsun diye. zirvenin birinde 1.67 civarlarında epey saf bi' elemanla tanıştım, ertesi gün "bby 1.90 falan, epey uzun" gibi bi' ifade kullandı; o zaman dank etti. yani senden kısa insanlar perspektif icabı bi' yerden sonra öteni görmüyorlar genelde, o arada iki üç santim sıkıştırsan hiç fark etmiyor - bildiğin epiphany yaşadım o aralar.

bir de şöyle bir şey var, fark etmeden kulladığım bi' taktik olduğunu fark ettim bunun. karşımdaki kadının 1.50-1.173 aralığı olduğunu kabul edelim. bu boyda bi' insan 1.80 civarında bir insana bakmak için epey yukarı bakmak zorunda kalıyor. bu da zaten olduğundan heybetli görünmene sebep oluyor yan yanayken. bu ne demek? düz santim üzerinden konuşulabilir demek? bu ne demek? örneğin biri bana 1.63 olduğunu söylerse 1.83 olduğumu söyleyebilirim demek. bu da aklı hinliğe çalışan birinin direkt anlayabileceği lakin cümlede hiçbir şekilde sırıtmayan: "senden yirmi santim fazlam var yani." gibi bir cümleye meydan verebiliyor - ha sırıttırmamak insanın lafları ne kadar başarılı kullandığı ile ilgili. bu olay sonucunda da karşındaki insanın ortalama zekası, sansüre bakış açısı ya da sekse bakış açısı gibi şeyler hakkında bilgi verebiliyor. bu bağlamda 1.54'e 1.84 dediğim ya da 1.71'e 1.81 dediğim olmuştur.

pek özgüven meselesi değil yani; oraya bağlamayalım hemen, bazen sadece bi' eğlence aracı.

edit: 1.74 birine 1.84'üm demek epey abes kaçar çünkü fark o kadar bariz değildir, ilk başta verilen boy aralığı limitini bu yüzden şaapmıştım.

Anketi doldurdum, ancak gozume carpan bir durum vardi. Kahveyi ne zaman tuketirsiniz ve nerede tuketirsiniz sorularinda tek secenek olmasi belki bulgulari sınırlandırabilir. Gözden kaçmış olabilir diye söylemek istedim.

Ben de doldurdum, hangi kahvecılerı tercih edıyorsunuza 3. Dalgayı da eklemelısın. Bir de günde 1-3 haftalık 1-3gıbı seçenekli soruya celıskılı cevap verilebilir birden fazla şık sectıgınde.

"Cevabınız HAYIR ise Türk kahvesini tercih etmeme nedenleriniz nelerdir? (3 tane seçiniz)" sorusunun cevabında yalnızca bir cevap seçebiliyoruz.

Öneri/Eleştirilerinizi çalışmayı yürüten arkadaşlara iletiyorum. Tekrar çok teşekkür ederiz.

hiçbirini beğenmedim ama ilki en azından kibar duruyor.

Erkek sandım sizi linkten çözdüm kadın olduğunuzu hepsi erkek botu gibi hepsi birbirinden çirkin

valla ben cok begenmiştim aslında, bir de topuklu bottan çok böyle düz botlar bakıyorum, bütün gün ayakta çocuk peşinden koşacagım okulda, rahat olması lazım

bence 3 ve kahve. 1 ve 2 bana çirkin geldi. şu linkteki gibi de bir kombin geldi aklıma direkt. i.pinimg.com

Önü düz olduğu için 3. Link daha güzel bana göre

taba. üçü de iyi değil ama bence. ayrıca sarı montunun altına gitmez bence bunlar

3. Yine de bir kadıan gidebilecek model. Diğerleri maskülen fakat erkeğe de yakışmıyor o da ayrı mevzu

ödemi azaltır mı azaltmaz mı bu tarz tıbbi bir önerim yok fakat kullanışlı kaliteli ve rahat bir ayakkabı olarak skechers önerebilirim.

Nike Vomero alacaksın rahat edeceksin.

skechers gayet rahat ama çabuk dağılıyor :(

geçmiş olsun, ödem konusunu bilemiyorum ama bu ara ben de sürekli ayakkabı arayısındaydım. Nike Vomero diyorum ben de.

Clarks'ın yürüyüş ayakkabıları rahattı, çok uzun süreler yürümem gereken bir seyahatte ayak ağrısı yaşatmamıştı bana. Ama ödem kısmını, tıbbi boyutunu vesaire bilemem tabii ki. Benimki düz "rahatlık" yorumu anca...

Hiçbirşey düşünmem

Ne boş şeyleri takıyoruz. Hayatta daha ciddi sorunlar var

eksisozluk.com

bugün şakalaştığımız birisine ben de yazdım. yanında birisinin varlığını sordum(olmaması gereken birisi) var dediğinde
kib görüşürüz yazdım. çok güldük.

yani, artık sadece şaka amaçlı kullanılıyor. ama sırf birisi kib görüşürüz yazsa onun hakkında hiçbirşey düşünmem. ya rahat adamdır, uzun uzadıya yazası gelmemiştir ya da yazılı iletişimle arası çok haşır neşir değildir. günceli kullanmıyordur yazarım.

artık şu farklı olun tripleri internette çok moda, sosyal paylaşım siteleri ''tanışmak için atılan ilk mesaj''da şahane komik monologlar doğuruyor, oysa eskiden slm nbr idi.
ve zaten işin özü bu, eskiden gayet cool bir selamlama cümlesi olan merhaba, artık ''ayy ne banal'' olarak algılanıyor. oysa zaten ne dersen de önce selamladığın için, merhabayı süslemeye ya da ona alternatif kıyafetler giydirmeye gerek duyuyorsun karşındakinin ilgisini çekebilmek için. oysa hiç gerek yok, sohbet başlatacaksan bile merhaba, bitireceksen de kib görüşürüz.

güzel şeyler bence.

ahshahs ilk defa geldi bu buton bana çok güldüm. yahu dert diil de bana itici geldi bunun kullanımı acaba başkalarına da itici geliyo mu diye merak ettim

mete kudur beni anlamış. düz adamdır kib yazmıştır sıkıntı yok tabiki ama senin de başta dediğin gibi bu bi şaka malzemesi gibi geliyo bana da o yüzden sormuştum. teşekkürler:)

@playing star again ahshaha 2006 da tanışmıştık adamla valla yaklaştın

@vegas analiz başarılı hakkaten sosyal medyayla çok ilgili diil

ciddi ciddi yazınca sinirlenirim ama bir arkadaşım ile telefonla konuşmamızı bitirirken "ok kib bay" der. böyle durumlarda fazla sinirlenmiyorum.

30 yıl önce yazıyordum.

Eheh, kib ne ki ben bugun "nys sn msglsn glba" yazdım :D
Şakasına sürekli yazıştığım arkadaşıma yazdım tabii de samimi olmadığım biri kib yazsa garip gelmez, çok mesajlaşmadığını düşünürüm.

ben kullanıyorum sürekli, ağız alışkanlığı.

Bu soruyu daha önce de gördüm ama bence soru tam olarak açık değil ya da ben anlayamıyorum. Yani deney ve kontrol grubunuz var tamam. Kullanacağınız ölçeklerin hepsi mi aynı? Manipülasyon açısından nasıl tasarladınız bilmeyince bence cevap veremiyoruz.

Manipülasyon dışında tüm koşullarınızın aynı olması gerekir ki elde ettiğiniz farklı sonuç için neden sonuç ilişkisi kurabilin.

dün sormuştum ama tam bir yanıt alamadım.

biraz daha detaylandırayım, ama daha önceden bilimsel makale veya araştırma konusuyla bir akademisyen titizliğiyle ilgilenmemiş olduğumu belirteyim (mesela buradaki anlamıyla manipülasyon bana uzak bir kavram). konu sosyal medya kullanımının yalnızlık algısına etkisi gibi bir şey. bu durumda hipotez "sosyal medyayı daha yoğun kullananlar aslında daha yalnızdır" olacak. deney ve kontrol grupları da öğrencilerin sosyal medya kullanıcıları olup olmamalarına göre şekillenecek. ardından her iki gruba da tek bir ölçek uygulanacak (ucla loneliness scale).

herhangi bir noktada bilimsel süreç açısından hata yapıyor muyum?

ama bu şekilde siz koşulları belirlemiş oluyorsunuz. Deneysel olması için iki koşula seçkisiz atama yapılması gerekiyor. Araştırmanızın mutlaka deneysel mi olması gerekiyor?

Ek olarak literatüre hakim değilim tabii ama bu konuya benzer Türkiye'de de yapılmış çalışmalar vardı, belki yol gösterebilir.

yani grupların rastgele mi oluşturulması gerekiyor?

amacımız "sosyal medyayı kullanmayanlar kendilerini daha az yalnız hissediyor" ya da tam tersi gibi bir sonuca ulaşabilmek. (bunu da bilmiyorum ama, anladığım kadarıyla) deneysellik zaruri değil. dediğim gibi lise öğrencilerinin girişeceği ve bir gün sergilenecek bir proje olduğu için üniversite ayarında bir akademik geçerlilik beklemiyorum belki ama yine de elimden gelenin doğrusunu yapmak istiyorum.

Eğer koşullarınızdan biri sosyal medyayı kullananlar diğeri kullanmayanlar olacaksa grup karşılaştırması yapabilirsiniz. Ama burada eklediğiniz diğer değişkenler vs arasında neden sonuç elde etmezsiniz. Sadece bu gruplar arasında yalnızlık açısından fark elde ettiğinizi, hangi grubun yalnızlığının daha yüksek olduğunu raporlayabilirsiniz.

bağımsız değişken sadece sosyal medya.

tamamdır, istediğim tam da bu aslında. söylediğiniz gibiyse oluyor. çok teşekkür ederim.

araştırmanızın evren örneklem seçimini nasıl yaptınız hocam, rastlantısal mı?

henüz başlamadık çalışmaya ama rastlantısal olacak gibi. başka fikirlere ya da yönlendirmelere de açığım tabii ki. dediğim gibi kendi branşımla pek ilgili olmayan bir konu aslında; ingilizce öğretmeniyim. (gerçi düşündüm de lisede bilimsel, sosyal araştırma yöntemleriyle doğrudan, daha doğrusu faal olarak ilgilenen, bu anlamda akademik mecraya hazırlık niteliği taşıyan bir branş da aklıma gelmedi). için içine istastik de giriyor, veri analizi de giriyor... giriyor babam giriyor. neyse, nerden nerelere geldik.

yaptığınız iş çok zor değil hocam. Bu aşamada rastlantısal örnekleme kullanmanız daha mantıklı. Araştırma evrenine karar verdiyseniz şayet örneklem seçimini %95 güven aralığı ve %5 hata oranı ile hesaplayın.
örnek olarak:
X okulundaki son sınıf öğrencileri örneklem
bunun içerisinden şayet bir tabakalama yapmak istiyorsanız, cinsiyet, gelir durumu vs. evreni örneklem sayısıyla çarpıp ni =n* i Ni / N yapmanız gerek.

ayrıca google akademikten diğer araştırmaların evren örneklem seçimlerini kendi araştırmanıza çok rahat uyarlayabilirsiniz.

mecburlar, sık sık arayıp sıcak konuşmak zorundalar!
Bu işin şakası tabi,

Bir sorun mu var diye sorulur, eğer sorun yoksa aramak istediğinizde arar, istemediğinizde aramazsınız.
Çok da güvenmeyin o arkadaşlara madem.

Fakat şunu da karıştırmamak lazım, sıkıntınız olduğunuzda yanınızda olup olmaları en önemli kriter arkadaşlıkta,

ben de aramam. neyi zorluyosun ki daha?

Aramiyorum.şu saatten sonra mantıklı bir açıklaması yoksa kimsenin nazını çekemiyorum. Yaşım ilerledikçe daha tahammülsüz biri oldum. Tavsiye ederim.

Ben böyle durumlarda kişiyi kendi haline bırakıyorum. Neden aramıyorsun vs belki bir kere derim. O da bir sorunu mu var diye anlamak için. Sonra ararsa normal olduğu gibi konusurum. Aramassa da bişey yapmam.

Ama daha mesafeli arkadaşımsa belki bir problemi vardır, zaman bulamamıştır der ararım. Aramıyor diye aramamazlık yapmam. Aradaki fark diğerinin sebepsiz yere eskisi gibi olmamasının verdiği his.

zorlamıyorum. eskisi gibi değil muhabbetlerimiz. biz büyüdük, kirlendi dünya.

ve onlar evlendi, çoluk çocuğa karıştı. iş güç, sonra ev, araba...

ben takıldım kaldım öyle bir yerlerde. ne doğru dürüst bir iş güç ne bir varlık ve ne de eş falan.

hayallerimin peşinden gittim, daha doğrusu gitmeye çalıştım, olmadı. sonra hiç hayal etmediğim, saçmasapan bir işte, hiç frekanslarımın uyuşmadığı insanlarla ve sadece geçinirsem "ohh be" diyecek kadar kazandığım bir yerde ömür çürütüyorum.

suçlusu benim. bu sebepten, kimseye kırgınlığım yoktur.

yakın olduğum mesela 3-4 arkadaşlık bir grup var çocukluktan beri görüştüğüm biz bazen aylarca hiç haber vermeyiz birbirimizden (iş güç şehir ülke farklılıkları vs) ama sonra sanki hiç bişi olmamışız gibi muhabbete kaldığımız yerden devam ederiz. biliriz ki kotü bir durum olsa hemen yardıma koşacağız. bu yakınlıktaki kişi ise hiç bişi olmamış gibi devam.

diğer türlü o aramıyorsa değer verdiğin bir arkadaşınsa niye konuşup durumu söylemeyesin ki? arkadaşın o sonuçta ha baktın değişmiş sen de ona göre davranırsın ama çok kasacak bir durum yok.

Bazıları zorlar. Ben o grupta değilim.

qazaqwsx + 1
Kopmalar illa ki olabilir. Sevgilis olur, kopar; çocuğu olur ve kopar; bunalımda olur, benle uğraşamaz. Hepsini geçtim, eskis kadar benimle paylaşacağı şey yoktur ve aramaz. Yani, eskisi gibi değiliz diye özlerim ama sonuçta eskisi gibi olmak zorunda değil. Yakın arkadaşsa kaldığı yerden devam ederiz. Çok yakın arkadaşımla bir aydır falan görüşmüyoruz ama başına bir şey gelse arayacağını bilirim, başıma bir iş gelse ararım. Keza öyle bir arkadaşım iki gün önce aradı.

çok çalışıyor olabilir, canı sıkkın olabilir, kabuğuna çekilmek istemiş olabilir.
ya da aklında başka şeyler vardır.
çok da üstüne varmamak lazım bence.
akışına bırakmak en doğrusu.
her ilişkide olduğu gibi dostluklarda da iniş çıkış olması normal, sürekli aynı randımanı beklememek gerek sanki.

belki kalitelisinden satmıştır dicem ama aynı model markaya bakıyorsan ve çoğu yerde çok daha ucuz ise geçmiş olsun.

Yok, genel olarak led ışık diye baktım.

15 lira nelere gitmiyor ki hocam. kahve 10 lira 1 metre led almışsın idare et

kazık yemişsin malesef.
5 metresini 20 liraya veriyorlar.
bunlar şerefsiz hacı.
aynı ürün malesef.
3 çip 60 ledli ürünler.

15 tl önemli değil de olayın kendisi sinir etti.

ilk girdiğin yerden almasaydın keşke. İç mekan/dış mekan şerit ledler ayrı olur. üstü silikon kaplıysa dış mekan içindir, için azıcık rahatlayabilir :)

LEDlerin gucu var 1W, 0,5W gibi. Onu da kiyasla bence.

şerit led aldın da rgb mi aldın tek renk ışık verenlerden mi? o da var.aptal durumuna konmak sanırım sinir bozucu olan ama klasik tüccar kafası işte, dert etmeye değmez 15 lira için.

@mungojerry tek renk ışık veriyor. Yani sonuçta bilen birinden bilgi almam gerekiyordu ama güvenip sormamak gerek demek ki :(

Bir de LEdin ucundaki kabloları şarj aletine bağlarsam çalıştırabileceğimi söyledi. Ama olmadı. Şarj aletinden de oldum:) Nasil kullanabilirim?

şerit led'ler 12V'tur, şerit üzerinde yazar zaten.

Seviyor ve kullanıyorum. Abartmamakla birlikte özellikle Instagram'ı çok seviyorum. Hayatıma dair anıları fotoğraf albümü şeklinde biriktirmemi sağlıyor.

Twitter da gündeme dair farklı perspektifler sunuyor.

Facebook kullaniyorum.

Sosyal medyadaki insanlarin yapmacik olmasi sosyal medyanin sucu degil. Yapmacik insanlarla arkadaslik etmiyorum, bu tarz insanlari takip de etmiyorum. Sosyal medyaniza kimialacaginiz sizin seciminiz tamamen.

Zaman kaybi olup olmamasi goreceli. Eger hayatinizin merkezine koyuyorsaniz zaman kaybi, iletisim amacli kullaniyorsaniz degil.

Yani nasil kullandiginiz ve kimleri takip ettiginiz size kalmis. Sosyal medyanin bir karakteri ya da kisiligi yok, secim size ait.