Bişi olmaz. Nolcak ara gitsin

özellikle eski kafalı yöneticiler bu arama işine pek sıcak bakmıyor. gerçi, seçileceksen sırf bu yüzden elenmezsin galiba, o kadar psiko yoktur diye düşünüyorum, en fazla eksi bi intiba bırakır. gerçi başka psikolar da "demek ki işi çok istiyo" diyebilir.

bunlardan öte, belirli bi süre verdilerse ve hala aramadılarsa olumsuz diyebiliriz. onun da istisnaları oluyor, 2 ay sonra dönüş yapıp aldığımız eleman da oldu.

gördüğün üzere her yol mümkün, içinden aramak geçiyorsa ara. ben olsam aramazdım. (alşaksl kafa hepten kafa karıştı)

belki aradılar, ulaşamadılar. bi yokla bence. kısmetin varsa kaçırma.

aynı pnr numarası ise olmaz, biri değiştiğinde o rezervasyonu komple değiştirmiş oluyosun

ben benzer durumda garanti olsun diye çağrı merkezini arayarak işlem yaptırdım. önce biletleri ayırdılar, pnrları değişti yani. sonra değişiklik yaptılar.

İkamet aldırman gerekmiyor, işlemi ordan da yapsalar 34 plaka çıkacak sana. HGSyi de beş dakikada bankadan alabilirsin. Almasan bile geçtikten sonra 15 gün içerisinde aldığın zaman ceza gelmez. Sen vekalet vereceksin, arabayı aldığın yer işlemleri halledecek.

(bkz: geçici plaka)

Bayi her şeyi halledecek.

Normalde araci aldiginiz ildeki bayi trafik ruhsat islerini bir plakaciya devrediyor, o plakaci sizi arac tesliminden bir gun once arayip aldiginiz ildeki trafik tescik burosuna cagiriyor, oraya birlikte gidip ruhsat islemleri icin imza atiyorsunuz.

ama sizin durumunuzda siz istanbuldasiniz ikametiniz de istanbul, araci balikesirden alip istanbula donerseniz, bayinin bunu bilip istanbuldaki bir plakaci ile baglanti kurup isleri oraya devretmesi lazim ki siz ile trafik tescil burosuna gidebilin. bu 2-3 gun gecikmeli arac teslimine sebep olabilir. aracinizi nereden alirsaniz alin 34 plaka olacaktir ikametinizden dolayi.

alınmaz diye bişey yok sonuçta epey yıpranmış araba. neresinden ne çıkar bilinmez riskli .

arabaların çoğunun kilometresi ile oynanıyor zaten. çoğu aslında 200 bini aşmış araçlar. arabalara bakın hep 130-180 bin arası ne hikmetse.

arabasına bağlı. 200.000 km'de bir E serisi Mercedes alınabilir. Sadece km düşünmeyin, aracın kaportası, iç döşemesi vs çok yıpranmış mı? Elektrikli aksamları tam çalışır vaziyette mi vs bir sürü şeye bakılır ama o km'lerde gayet diri duran güzel araba bulunabilir. Özellikle eski araçlar

modeline göre değişir. 1990 model bir araba 300 bin olsa ne olur 400 bin olsa ne olur..

vw/bmw/audi/volvo gibi üst sınıf arabalar için geçerli değil. diğerleri için çok büyük oranda geçerli bir kural bence. arabanın 2. ağır bakımı gelmiş oluyor bir kere, bir çok mekanik arıza çıkma ihtimali yükseliyor.

ha 200 bin yapmıştır ama tertemiz kullanmış ve çoğunu şehirler arası yolda arabayı yormadan yapmıştır o bambaşka, o 200 bin i şehir içinde arabayı devirsiz ve kötü yollarda kullanarak yapmıştır o başka.

eğer paran varsa, uğraşmak istemiyorsan 120bin'in üstünde almanı tavsiye etmem.

metal yorgunlugu diyeceğim araç hor kullanım ile 700.000 km yapar taksi olarak sonrasında nereye elini atsan dokulmeye baslar

İyi durumdaki bir Japon veya Alman alınır. Fransız, İtalyan vesaire çöp; masrafı bitmez, servisten çıkarmaz. Ama hangi araba olursa olsun 200 bin sonrasındaki bakım masrafı öncesinden fazla olur.

Böyle bir kaide yok. Arabanın kilometresinin yüksek olması, o arabanın çok kullanıldığını gösterir. Kötü kullanıldığını göstermez. 50bin'de motoru bitme noktasına gelmiş bir araba olabilir, ama 300bin'de saat gibi çalışan araba da olabilir.
Arabadan anlayanlar için kilometre çok önemli bir kıstas değildir. Arabanın motor şanzıman kaporto, iç trim durumu, kaza geçmişi çok daha önemlidir.
Metal yorgunluğu konusuna ve arıza çıkarma ihtimalinin yüksek oluşu kısımlarına katılıyorum. Ama bunlar, yekten X kilometreyi geçmiş araba alınmaz diye bir kural koymamızı haklı çıkarmaz.

Güzel bir örnek: Amerika'da 90 model accord'unu 1 milyon mil kullanmış bir adam var. Herif 1 milyon 600 bin km yol yapmış yani arabasıyla. Tabi orası amerika, yakıtlar kaliteli, yollar beton. Herif zaten otomobil tamircisi. Öyle olunca 1 milyon mili sıkıntısız deviriyor tabi. Honda bu adama sıfır km accord hediye etti.

www.millionmilejoetour.com

en risksizi japon..gerisi kumar olur.

Mercedes alınır ama BMW alınmaz.Tabi bu cümleden siz BMW 3.20 ve muadili Mercedes de E serisi ve muadili yada daha üstünü anlayın.

BMW ve çok yüz bin km zıt kavramlar.

corolla, fluence, linea vs. bagaj açısından çok avantajlı. civic biraz fazlaca yakabilir belki. bu arada çok şey istemişsiniz. ucuz olsun deyince epey bi alternatif eleniyor. ucuzluk, az yakma ve genişlik ön plandaysa fluence, peugeot 301 filan üst sıralara çıkabilir. güvenlik, malzeme, sağlamlık vs. ön plandaysa corolla tarafından gitmek daha mantıklı.

benzin çok sıkıntı olmazsa astra olabilir. gerçi ellerinde kaldımı bilmiyorum ama 50bine sedan astra satıldı baya. güvenlik vs hepsi var.

ucuz olsun derken yani şu bahsettiklerimin en ucuzu ne oluyorsa o olsun anlamında söyledim. özellikle fiyat vermedim.

octavia'lara bak, bagaj eşşek kadar, içi de gayet geniş. diğer arabaların fiyatını bilmediğim için fiyat mukayesesi yapamıyorum ama. güvenlik ve donanım olarak sınıfında gayet üst sıralardadır

mümkünse tüzel, değilse bireysel kiralamayı da düşünebilirsiniz. son tüketiciye çok yüksek fiyatlarla verilen araçlar (örn. dizel otomatik ve donanımlı fluence 90 bin lira civarında) kiralamada kıyasla avantajlı olabiliyor.

tabii o işin avantaj kısmının hesaplanmasında üstat siz olduğunuz için hesap kısmını size bırakıyorum.

mitsubishi lancer

Yok olduğundan eminseniz üçü de çok kullanışlı, her hangi biri olur.

Uzun vadeli dediginiz icin mama sandalyesi.

teyze kontenjanindan cvp vereyim, mama sandalyesi

evli ve amca kontenjanında cevap veriyorum: mama sandalyesi

telsiz

Mama sandalyesi
Oglan 7aylik daha telsizi kullanmadik

Onun disinda bence en super hediye hediye ceki :)

iyisinden bir mama sandalyesi 2-3 çocuk büyütür, en kalıcı olabilecek hediye o sanırım. İki oğlum var, ikisi için de en uzun süre kullandığımız eşya o oldu.

Ateş ölçer ama alnından ölçen olursa.
Mama sandalyesini herkes kullanamıyor, bizde süs olarak mutfakta duruyor.

Anne kontenjanindan; baston puset ve yana doğru sallanan beşik.

Her ikisi de hayatımı kurtarmıştı.

enver aysever özelinde tartışılmaması gereken bir konu bu. o adam tepkilerini farklı ve düzeysiz bir biçimde ifade etmiş olabilir ama cuma namazına yönelik bu genelge çoğunluğun azınlığa olan baskısını (mahalle baskısı diye de okuyabilirsiniz) kuvvetlendirmeye yönelik ve aynı zamanda da halkın geri duygularına hitap eden çok akıllıca bir hamle.

memleket suudi arabistan'a asker yazılacak neredeyse, ekonomi tepetaklak ancak hükümetimizin bulabildiği çözüm cumayı memurlar için serbest bırakmak. Peki bu ülkede yaşayan farklı dini kesimler var, onlar için bir çözüm var mı? öneri var mı?

konunun bunun üzerinden tartışılması gerekir. yoksa kılana da kılmayana da serbest diye geçiştirilebilecek bir mevzu değil ki bu. o zaman christmas için de izin versin, hızır orucu için de versin eğer samimiyse (ve adını burda anmadığım birçok inancın kutsal günleri için de tabii)

Eger hukumet Hristiyanlara onlarin dini bayramini onlar icin tatil seklinde duzenlerse Seinfield yine karsi cikacakti. Bu nedenle Sunni Vahabi merkezli Islam savunmanizi samimi bulmuyorum.

Mahalle baskısının ata sporu olduğu memlekette "kimse kılmadığı için yadırganmıyor" demek de bambaşkaymış. Ayrımcılıktan bahsedebilmek için İslam harici herhangi bir din için arkadaşların bahsettikleri gibi düzenlemelerin hayata geçirilmiş olması gerek ilk olarak.

hristiyanların veya yahudilerin ibadet şekillerini vs çok bilmiyorum, sadece çok yüzeysel olarak yahudiler için cumartesi, hristiyanlar için pazar gününün kutsal olduğunu biliyorum. o günler de zaten ülkede resmi tatil. Pazar yerine Cuma günleri resmi tatil olmuş olsa (şeriatla yönetilen ülkelerde öyle) tepkiler anlaşılabilir ama sadece öğlen farz kılınan 1 saatlik ibadetlerini yapabilsinler diye esneklik sağlanmasına tepki göstermek aşırı bence. eskiden dendiği gibi %99'u müslüman olmasa da ciddi bir çoğunluğu müslüman olan bir ülkede halkın ihtiyacına yönelik böyle bir düzenleme gayet normal ve haklı diye düşünüyorum. müslüman olmayan da cumaya gidecek diye bir dayatma da yok neticede. öğle paydosunuz yarım saat uzayacak, daha ne istiyonuz?

qui gon güzel açıklamış. ayrımcılığa çağrı kafasından ziyade oluşabilecek ayrımcılık tehlikesine dikkat çekmek diye görülebilir bu tepki. "kimse kılmadığı için yadırganmıyor" demişsin fakat bu yeni çıkan şeyle birlikte bu yadırgama ya da başkalarını yargılama refleksi gün geçtikçe gelişecektir. enver aysever de, ki pek de sevmem kendisini, buna değinmek istemiş anladığım kadarıyla.

Tayyip ve şurekası orta yapıyor bu adamlar da tez canlı gibi koşup yapıştırıyor voleyi.

@qui gon, bu düşünceyle 5 vakit namaza giden kişilerin diğer gitmeyen herkesin üzerine baskı mı kurduğunu söylemek istiyorsun? ben bu satırları yazarken cuma vaktiydi ve cumaya gitmedim. gidenler de üzerimde hiç baskı oluşturmadı. çünkü ben doğup bu yaşıma gelene kadar bu ülke böyleydi. kimse kimseye de demedi ki "vay kafir cumaya niye gitmedin" diye.

"memleket suudi arabistana asker yazılacak" diyorsun da 2014 yılında 2 tane ateist resmi derneği kurulmasına ne diyorsun. Türkiye de kimse kimsenin dinine karışamaz ama bu gibi adamların yaptığı dine karşılık değil islamofobidir.

@traveller, ben bir insanın dini nasıl gerektiriyorsa öyle davranmasının ona bu özgürlüğün verilmesini savunuyorum. Satanistler adam öldürüyor hadi onlarda özgür olsun demek değildir bu.

@diabolus79, islam harici dinlere yönelik yapılan şeylerin ufak kısmını bu linkte görebilirsin
www.ortadogugazetesi.net
bok atarken destekli atmak lazım...objektif olmak lazım, iyi olan bir duruma "iyi" kötü olan bir duruma "kötü" demek objektifliğin gerektirdiklerindedir.

ağzıma gelen küfürleri saymak istediğim bir kafadır. içki özgürlüktür sigara özgürlüktür hakaret özgürlüktür bakana yumurta at özgürlüktür, polise bomba at devrimciliktir, pkk çocuk öldürür kürt haklarıdır ama muhafazakar kesim bir iş yapsın hemen ortalığı velveleye verirler. kaldı ki cuma düzenleniyor. kimsenin özgürlüğü elinden alınmıyor. bir de haspam çoğunluğun azınlığa tahakkümü oluyor diyorlar... cuma namazı düzenlemesinden nasıl böyle bir şey çıkarabiliyor bu kafa mümkün değil... ondan sonra akp rererororo. bu kafaya 20 yıl daha akp kafadan gömer...

@Gotic içki özgürlükmüdür? saat ondan sonra alamadığım içki nasıl bir özgürlük oluyor?

@gotic sövmeden ne söylendiğini dikkate alsanız aslında daha çok yol katedebilirsiniz. O saydıklarınızın hepsinden dolayı mahkemeye çıkar ceza alırsınız adli sabıka kaydınız oluşturulur, kamuda iş bulamazsınız özelde de allah kerim. Bu işin pratik sonucu.

O saydıklarınızın politik temeli ise bambaşka bir konu, eğer tarihteki herkes sizin gibi düşünseydi ne Fransız devrimi olurdu ne iran devrimi ne de milli mücadele (silahlı kalkışmaların hepsini ardarda yazabilirsiniz buraya). protesto ve gösteri bir haktır yani.

Kaldı ki öyle bir algı oluşturulmuş ki sanki bu düzenlemeden önce cumaya gidilmiyormuş gibi. herkes de gayet iyi biliyor ki bu düzenleme zaten pratikteki durumun resmiyete geçirilmesi olmuş. Cuma günleri öğleden sonra saat 2 veya 3'den önce hizmet alabildiğini söyleyen varsa beri gelsin lütfen. Ben gümrükten ve maliye bakanlığından evrak çıkartamıyorum mesela. Halbuki devlet tüm vatandaşlarına eşit mesafede durmak zorundadır, hepimizden aynı esaslara göre vergi topluyor, kuralları da buna göre koymalı. Ben şahsen diyanete giden vergilerimin hiçbirini helal etmiyorum.

Ama tartışılması gereken konu şu, siz muhafazakarlar basit bir takvim günü kutlaması için ortalığı vaveylaya verebileceksiniz ancak muhafazakar olmayanlar dini kurallara göre devlet işleyişinin değişimine ses çıkarmayacaklar. Peki hristiyan vatandaşlar için christmas izni verilse siz ve sizin gibi düşünenlerin "iyi etmişler" diyeceğini mi iddia ediyorsunuz?

@tasliyol en özgür ülke olan amerikadaki bir eyalete bak sonra Türkiye de özgürlük yok öyle de ;)

*Eyalet sınırları içerisinde her gün, her an alkollü içecek satışı yapılamaz.

*Alkollü içecekler 10.00-21.00 saatleri arasında satış izni olan özel yerlerden alınabilir.(Bira ve şarap izin özel mahkemelerin kararları vardır.)

*Likör mağazaları Pazar günleri kapalıdır. Pazar günleri marketler ve bakkallarda alkollü içecek satamazlar. Restoranlar da ise yalnızca yemeğin yanında belirli miktarda servis edilebilir.

*21 yaşın altında alkol alımı ve tüketimi yasaktır.

*Alkollü araç kullanırken yakalanan şoförün ilk seferde 90 gün, ikinci seferde ise 180 gün ehliyetine el konulur. Üçüncü seferde ise aracı bağlanır.

*Araç içerisinde alkol taşınması yasaktır. Alkollü içecekler açılmamış halde bagaj içerisinde taşınabilir.

twiti okumadım, nedir ne değildir hiç umrumda da değil. Daha önceki programlarını izleyerek söylüyorum bu adamın tam bir teneke olduğunu. vurunca içi yankı yapıyor bu adamın.

@seindfeld bırakalım oradan buradan örnekler vermeyi,bu coğrafyadan ve bizlerden konuşalım.Kılmış kılmamış kutlamış kutlamamışına bakmıyorum.Sadece gecenin bir yarısı alkolümü alabiliyor muyum ona bakan bir vatandaşım. Haftanın ticari olarak en kıymetli gününde Muhafazakarlar için ince ince değişiklikler yapılıyor,diğer taraftakiler için yılın 365 günü özgürlük kısıtlayıcı bir uygulama yapılıyor.Ve siz ne ara bu kadar zalim oldunuz?

aha bu adam da enver kafasından... bir işe yaradıkları yok...
www.haberdar.com

@gotic sendeki kafa da bu adamdaki kafaya yakın
haber.sol.org.tr

@tasliyol o zaman bende gece yarısı adam öldürmek istiyorum neden yasak bu? millet gece aldığı alkolle arabaya binip insan öldürüyor. 9 da al benim gibi alkolünü stokla. bu kadar mı gerizekalı bir zihniyet var? marketlerde 24 saat açık olsun o zaman ben her daim meyve sebze makarna almak istiyorum

ordan burdan örnek vererek özgürlüğün kıymetını anlayabilirsin. dünyada en özgür olan ülke neresi onu bilmeden konuşmak cahilliktir.

1) bu güne kadar namaza gitmedin diye kimse bir şey dememiş olabilir ancak bu gelecekte de böyle olacağı anlamına gelmez, devletin görevi bunun olmasını engellemektir, bunu gerek eğitim ile gerek ise yönetimi ile yapar.

2) hükümetler azınlığa göre hareket etmezler, edemezler, çoğunluğun işine gelecek şeyleri yaparlar, devletin görevi ise bu tür durumlarda azınlıkların sesini duyurabilecek, şikayet edebilecekleri bu şikayetlere göre gerekli düzenlemelerin serbestçe yapılabilir olmasını sağlamaktır.


1) Çok uzak olmayan geçmişimizde daha fazla bilime vakit ve nakit ayıran devlet hızla değişime gitti. Noel baba bıçaklamak yılbaşını protesto etmenin yolu haline geldi, bununla beraber şiddet gösteren yada delici/kesici aletler taşıyan insanlar yürüyüş yaparken allahü ekber diyorsa dokunulmaz oldu, tecavüzcüler beraat ettiler, suçlu şort giyen kadın oldu. Bir kaç hafta önce bir hanzonun bir kadının üstüne yürürken "kadın haklarımı vaaaağğğğ" diye bağırıyordu. 10 sene önce bu bir üste çıkma kendini güçlü görme ifadesi değil aksine sitem idi.

2) Şu andaki hükümet/kadrolaşma; güçlü bir azınlık bile olsanız (burada güç, eğitim, para, silah vs. olabilir) sesinizi duyurmanızı istemiyor. 15/20 kişilik grupların üstüne bile jandarmayı salıyor. (bkz Hes protestoları, davaları) Azınlıkların birleşmesini sert söylemler ile imkansızlaştırmaya çalışıyor.

Her zaman olduğu gibi gelen gideni aratacak 10 sene sonra çok daha kötü bir hükümetimiz ve devletimiz olacak diye düşünüyorum.

su seindfeld denen comari ciddiye alip cevap vermeniz bile takdire sayan.

@der meister
"psikolojimin iyice bozulduğunu ve çok yalnız olduğumu hissediyorum.

nhl yok. nba yok. avrupa liglerinin neredeyse hiçbirisi yok. gece uyanmak için bir sebep kalmadı, izleyecek bir şey yok. gidilecek bir okul, muhabbet edilecek arkadaşlar da yok artık; hepsi bir yerlere gider tatilde. yarrak gibi, bok gibi bir yaza daha giriş yapmış bulunuyorum. sinirleniyorum. liglerin başlaması lazım artık."

sen topunla oyna evladım. Büyüklerin konuşsun hadi güzelim...

seinfield

der meister denen kişiyi tanımam ama ona verdiğin cevap haysiyetinin mi göstergesi yoksa bir kızgınlık mı? bir insanı samimiyetiyle vurmak şerefli bir iş mi?

insan onuru bir tartışma için bu kadar ayak altına yatmamalı, çocuk yurduna çevirdiniz

bir ergen hezeyanı olarak görüyorum bu soruyu, veya ekşisözlük'teki "ateyiztlere" kapak yapmaya çalışan bir muhafazakar tarafından dillendirilen hayaller.

vay neymiş türkiye'de kimse kimseye baskı yapmıyormuş. arkadaş sen hangi türkiye'de yaşıyorsun? ramazan ayında sokakta yemek yediği görülen ve dayak yedikten sonra "allah'a şükür öldürmediler" denilen bir ülke değil mi burası?

bu genelde devlet daireleri için konuldu. bir kurum düşünün. cuma tatili verildi. görevde yükselmek isteyen, müdürlerinin gözüne girmek isteyenler cuma namazına gitmek zorunda hissetmeyecekler mi kendini?

arkadaş kendine gel, norveç'te çıkarılmadı bu genelge. türkiye'de çıkarıldı. tür-ki-ye.

alevilerin cemevi kırmızı çizgimizdir denilen bir ülkede. hem de bütün dinlere eşit yaklaşması gereken diyanet işleri başkanı tarafından söylendi bu kelimeler. şimdi aynı ülkede bu genelde hayata geçiriliyor. birkaç sene için namaz izinleri de verilecek mesai sırasında.

laiklik mi? baş belası bir şey. kafir işi...

@Big bada bum bum; tanımıyorsan avukatlığa gerek yok değil mi çocuk gibi? Ben insan onurunu ayaklar altına alacak bir şey söylemedim. Ekşi sözlükte tüm dünyaya paylaşmış olduğu bir entrysini kopyalayıp yapıştırdım.

Kendisi alınmadı size mi düştü efendim? Bunu tartışacağınıza başlıktaki soruya güzel bir cevap verebilirsiniz

Herkes Fatih Carsamba'da yasiyor sanirim.
27 yasindayim, bir kez bile, tek bir kez bile biri karsima cikip da cumaya gitmedigim icin yadirgamadi beni. Kimse oruc tutmadigim icin baski falan yapmadi. Aksamlari is cikisi naksibendi dergahlarina falan gidiyorsaniz sorarlar tabi "hayirdir, sen niye namaz kilmiyorsun?" diye.
Sahsen boyle sacma sapan baskilar yapacak insanlarla takilmiyorum. Bu kadar baskiyi nerede goruyor insanlar anlamiyorum.
He basimizdaki yonetim sayesinde kisa zamanda o duruma gelir miyiz, bence daha kotusu bile olur.
Edit: Buralar karismis hemen.

körler sağırlar birbirini ağırlar misali paslaşmalar. ah ah yesinler.

ciner holding'in altında kapalı otopark var ben oraya bırakıyorum taksime gittiğim zaman.

cihangir'de katlı otopark var, paraf kartı olanlara ücretsiz.

cihangir taraflarında yine 10'larca kapalı açık otopark var. cumartesi akşamları için gecelik 20 TL'ye bırakabiliyorsun.

tepebaşı katlı otoparkı var.

her klasörün yolunu bi notepad belgesine kopyalasan, o belge üzerinde adreslerine tıklayıp açsan nispeten kolaylaştırmış olursun diye düşünüyorum. ya da klasör üzerine sağ tıklayıp masaüstüne kısayol oluştur diyebilirsin. daha kolayı da vardır belki, bilen biri yardımcı olur birazdan.

startup'a ekleyebilirsiniz, bilgisayar her acildiginda otomatik olarak acilmasini istediginiz program dosya vs icin.

www.techsupportalert.com

masaüstü sağ tık > yeni > metin belgesi

içine
%SystemRoot%\explorer.exe "klasör yolu (örn: C:\Yeni klasör)"
%SystemRoot%\explorer.exe " C:\Yeni klasör2"
%SystemRoot%\explorer.exe "C:\Yeni klasör3"
%SystemRoot%\explorer.exe "C:\Yeni klasör4"

kaydet, dosya uzantısını (.txt kısmını) .bat olarak değiştir

Cevaplarınız için teşekkürler.

Aradığım cevabı @aperture science yanıtladı. Çok yaşa.

bu arada es zamanli görmen degil de es zamanli acik olmasi gerekiyorsa clover yükleyip tabler arasinda sikintisiz islem yaparsin.

ejie.me

Veri filtreleme yap, sonra renge göre filtreleyerek toplama işlemi yap.

eğer renklendirme işlemini içindeki değere göre yaptıysan if formülü ile de toplayabilirsin.
yani sarılar 10-20 arası değerler ise if(10<a1<20;sum(aralık);"") gibi

4. "bu düzen değil düzülenler değişmeli" - met üst

Hesabı bilmem ama burada çalışan için önemli olan cebine giren paranın miktarı oluyor. 1000 girerken (veya tam kaçsa işte) 1300 girecek, neyin nasıl olduğu kimseyi ilgilendirmiyor yani. Ama 1300 liranın kısa vadede değerinin ne olacağı konusu ayrı bir konu, onu ekonomist arkadaşlar açıklar herhalde, kısacası pek işe yarar bir şey olmadı gibi. Ama düz hesap/düz mantık insanlar için zam süper.

genelde maaşlar asgari ücret üzerinden hesaplanıyor. yani asgari ücretin artması diğer tüm çalışan maaşlarına da yansıyacak. ayrıca asgari ücret baz alınarak hesaplanan vergiler var sgk hede hödöleri gibi. bunlar da yine tüm maaşlı çalışanları ve/veya işverenleri etkileyecek. bu durumdan etkilenen işverenler maaşlara kanuni zammı uygularken başka yerlerden kısmaya çalışacaklar maliyeti dengelemek için. sonra gelsin o zam farkından daha fazla çalıştırmalar, gitsin motivasyonlar...

1- doğru
2- kısrak sikildiği yerde otlarmış, sikiliyor.
3- evet, 70 lira içindi.
4- sen mevcut iktidarın yapıp vatandaşı karlı çıkardığı bir düzenleme gördün mü? bu işten de en karlı çıkan yine devlet.

işte en güzel örneği, @Abdurrahman gibi insanlar.

sanıyor ki AGİ yeni çıktı, Aralık 2015 maaşında AGİ yok. 1000 liradan 1300 liraya çıktı diyor geçiyor. oh mis.

edit: @Abdurrahman'ın kendisi değil, verdiği örnekteki insanları kastediyorum elbette.

Şimdi bu icraatı savunmuyorum ya da haklı çıkarmaya çalışmıyorum ama normalde gelicek olan zam bahsettiğin kadar olmazdı. Geçen sene gelen zam net olaarak yaklaşık 50 tl'lik bir tutardı. Normal şekilde olsaydı yine net buna yakın bir ücret olacaktı. çünkü yıllardır ekonomik şartlar değişse de hep bu şekilde arttırım yapıyorlardı. Yani 1050 gibi bir tutar olması gerekirken 1300 oldu tabi bu iyi bir şey mi elbette değil. Ama tabi en sinir olduğum nokta bu zammı büyük bir icraatmış gibi göstermeleri.

1- hesap yanlış net 1300+agi (123) yani 1423 lira girecek cebe
2- evet
3-
4- bu ülkede yaşanmaz bu maaşlarla kalifiye değilsen

@eksi sozluk e bi daha geldim ulan 2015 asgari ücret yılın ikinci yarısında agi dahil 1.000 tl idi, bilmeden ahkam kesmeyin amk.

www.muhasebetr.com

cevaba gelince, milletin cebine agi dahil 1.000 tl giriyordu, %11 zam desen 1.110 tl girecekti, şimdi 1300 tl girecek. yani bunca tantana 70 tl değil, 190 tl içindi. bu da %11 yerine %30 artış anlamına geliyor. millet ayakta sikilmiyor, öyle olsa işveren ağlamazdı.

@horizon
1300 tl içinde agi de var

edit: @animalman zaten @eksi sozluk e bi daha geldim ulan da farklı bir şey söylemedi sen okuduğunu yanlış anlamışsın.

Senin yanlış anladığını belirttiğim mevzu agi'nin dahil olduğunu söylediğin kısım. O da agi'nin dahil olduğunu belirtmiş.

www.google.com.tr

Amerikan bristol.

kraft kağıdı değil maalesef. Bahsettiğim şey biraz daha beyaza yakın ve dokusu kabartma şeklinde.

krem tuale kağıt olabilir mi?

fantezi kağıt diye aratın ama bir sürü marka ve her markanın ayrı katalogları var. istediğiniz spesifik bir model varsa bulmanız zaman alabilir

Amerikan bristol de sanırım prüzsüz bir kağıt türü.

Dediğimin dokusu şunun gibi birşey:
www.jacksonsart.com

ama bu suluboya kağıdı, kartvizit için en az 250-300 gramlık bi versiyonu olmalı. Onun da "suluboya kağıdı"ndan farklı bi adı olmalı :)

Tuale kağıt, kartvizit için bu kullanılır. Beyaz ve krem rengi vardır. Ayrıca kağıt katalogları var özel fantezi kağıtlar, zenit vs. gibi markalar.

Ama kartvizit içinse muhtemelen krem tuale kağıttır.

dilovası mevkii kapalı idi, açıldı.

şu anda efe turdayım 13.30 otobüsüne bindim temden gitmiyor e-5ten gidiyoruz tem hala kötü

www.chip.com.tr

Çok gezmeyeceksen 1 gün için taksi kullan, kafan rahat olsun. İstanbul'daysan zaten trafik malum, böyle günlerde eziyetin eziyetine dönüşür.

Arabayi cikarma bence

virajlara düşük viteste ve düşük hızda gir. geçen sene ben 360 derece döndüm. yolda buzlanma varmış. bariyere vurmamayı zorda olsa başardım. devam ettim:D direksiyon seni dinlemiyor.

Aracla cikmayin. Siz direksiyona hakim olsaniz bile karsinizdakileri bilemezsiniz muhtemelen bana bisey olmaz yaaa, bak ben nasil soforum diyen biri gelir vurur hic bisey olmazsa bile. Buyuk risk diyorum.

ben kafayı kırdım yarın bursaya gideceğim kış fotoğrafları çekmeye, inşallah açık olur yollar. bugün de işe araba ile geldim, kış lastiğim var. sabah yollar açıktı, akşama Allah kerim

Diyanet kudüs bağlantılı umre turu başlattı, ilk kafile de bir iki gün önce çıktı yola. Güvenli olmasa devlet böyle bir işe kalkışmazdı diye tahmin ediyorum. Tel Aviv kısmını bilemem tabi ama kudüs tehlikeli değilse orası hiç değildir. ben 5 sene önce gittim, sıkı güvenlik tedbirleri ve israil askerlerinin yavşaklıkları dışında bir olumsuzluk yaşamadım çok şükür. şu sıralar nasıldır bilemem tabi. ama kudüs'te özellikle gençlere zorluk çıkarıyor israil, ihtiyarlara pek ses etmiyorlar.

Ben Tel AViv kısmıyla ilgili yorumda bulunayım.Şahsen gitmedim ama iş dolayısıyla Tel AVive gidenlerle konuştuğum kadarıyla göreceli olarak güvenli.Tel Aviv üzerinde hava savunma sistemi var ve karadan fırlatılan füzeleri de yakalayabiliyormuş

açık tabi ki, cuma gün resmi tatil

noterler şuan aşırı yogun dışardan defter kabul etmiyor bir çoğu. onun haricindeki işleri hallederler herhalde

ben de bankada çalışıyorum ama sıkılmıyorum. işin püf noktası sevdiğin işi yapmak. yaptığın işi sevmiyorsan çözümü yok.

İnsanın kendi işi olmadığı sürece her türlü sıkılır.

Hayir. Daha iyi bir yapmak, daha cok sevecegim bir isle ugrasmak ister miydim, evet. Ama calismaktan sikilmis falan degilim. Calismazsam sikilmaya baslarim asil.

Ama calismadan cok para kazanma sansim olsa pekala kabul ederdim.

aynı durumdayız! yazılımcıyım, gebze'de çalışıyorum (ve çalıştığım yerden nefret ediyorum), istifa edeyim diyorum ama eşim engel oluyor, en büyük korkusu ev hanımı olmam (kesinlikle ev hanımı olma niyetim yok ama gebze'de çalışırken istanbul'da iş görüşmesine kaçmam zor olduğundan evden iş ararım diyordum bir süre)

doktordan rapor falan alabilirsem (hiç yıllık iznim kalmadı) yurtdışında bir firmayla görüşmem olacak... görüşmeye gideceğim ülkede başka bir firmayla daha görüşmüştüm daha önce ve adamlara haftada 45 saat çalıştığımı, her gün 1.5 + 1.5 saat yol çektiğimi ve yıllık iznimin 2 hafta olduğunu söylediğimde bana inanmayan gözlerle bakmış böyle birşey burada kabul edilemez demişlerdi. orada herşeyin düzgün olacağına dair umudum var...

İnşaatta, iş güvenliği uzmanı olarak çalışıyorum. Zaman zaman sıkılıyorum, sonra geçiyor. Şu sıralar sıkılıyor mesela.

Çalışma şartlarının değişmesi şart. Üretim ve hizmet sektöründe sabah 10 öğleden sonra 14e kadar olmalı. İnsanlar kendine daha çok vakit ayırmalı.
Benden iyi başbakan falan olur ha.

Benim sıkılacak kadar boş vaktim olmuyor, olana da hayret ediyorum. Zaten işle ilgili ters giden şeyler canımı sıkıyor.

iş olmayınca gitmediğim bir işim var ve son bir haftadır filan paso yatıyorum. ilk bikaç gün okeyde sonlara doğru sıkıyo gençler, çalışmak iyidir boşverin siz.

kendi işim gene sıkılıyorum gene sıkılıyorum.

sıkılmadım her gün farklı bir olay yaşadığım işte çalışıyorum

Yazılım alanında iyiysen evden Fortune 500 şirketlerinde çalışabilirsin. Şuraya bir bak: www.crossover.com

Sektor benim de yazilim + donanim, Amerika'da hem de bebek gibi bir iste calisiyorum. Oyle ki sabah geldim gittim derdi bile yok, is yerini arayip evde calisiyorum bugun, kendi sistemim lazim dedigimde oo tabi ayip ettin diyen patronlarim var. Fakat uzunca bir suredir is yerinin kapisindan girdigim anda bacaklarima filan kramplar girmeye basladi, bunaliyorum. Pencereyi acip atlayasim geliyor bazen. Fiziksel olarak hissediyorum bunaldigimi. Kafam surekli bulutlu, dogru duzgun dusunemez oldum. Lakin...
Iki ay kadar once 3 hafta bir izin aldim. Evde kendi start up'im icin on girisimlerde bulunayim, kendi isim olsun, freelance takilayim, cebim ferah olmasa da kafam rahat olsun konseptinde bir atilim gerceklestirmeye baslayacak calismalar icin. 3 Hafta boyunca bilgisayarin ekranina baktim aval aval. 2. Haftanin ortasinda, her sabah duzenli gittigim spor salonuna gidemez oldum. 3. haftanin sonunda mevzunun aslinda is yeriyle degil genel bir ruhani durumla ilgili oldugu kanisina varmam cok zor olmadi. Uzerime olu topragi atilmis gibi geziyorum hala. Ama en azindan bunun sebeplerinden tam olarak calistigim yer ya da yaptigim is olmadigi hakkinda kafam netlesti.
Belki boyle bir sey senin icin de faydali olur. Izin al, ise geri donmeyecekmis gibi takil bakalim. Belki hayatini kurtaracak bir degisim surecine girersin, ya da benim gibi olayin baska bir mevzuyla alakali olabilecegini idrak edip, problemi yanlis yerden debug etmeye calismaktan kurtulursun.
Neyse. Hayat bi tuhaf. Heralde 30 sene filan boyle sabahtan aksama kadar calisarak gunesi kovalayarak gececek. Sonrasinda alisacagiz, normallesecek. Ya da alisamayacagiz, hayat boyu izdirap olacak. Pis, fena.

Sıkıldım - girişimcilik olayını araştırdım ama gelecek korkusu, evli olma, sermaye olmayışı gibi nedenlerle erteledim bu hayali. Sanki birşeyler degisecekmis gibi yeni is arıyorum benzer alanimda, fazladan verilecek yan hak&para ile bir süre idare eder sonra yine ... fasit daire

yazılım sucks diyenlere katılarak baslıyorum. ben de asırı sıkıldım işi bıraktım, ilk aylar malak gibiydim. uyuyordum surekli ya da tembellik yapıyordum. şimdi yıla yaklasacak ayrılma sürecim kafam daha netlesti, hayallerime yonelik calısmalar yapıyorum. ama ben genel olarak yavas ve tembel bi insanım, herkes benim kadar bos zamana tahammullu olmayabilir.
öte yandan, gunluk yasamını senin yönetmen; haftaici taksimde bi etkinliğe elini kolunu sallayarak gidebilmen harika bi duygu. tabi birikmiş param bitince napacagımı kara kara dusunuyorum. evden bi iş guzel olurdu.

it's not enough to just live. You have to have something to live for.
Commander William Adama
planım 2020de işi bırakmak, biriktirdiğimle ömrümü geçirmek, kendi gıdamı üretmek, kendi kendime yetmek. dünyayı gezmek

olmuyor

mezun olduysa başka bir lisans programına kayıt olduğunda tecil ettiremez.

1-c. Bitirdiği okulun dengi veya daha alt seviyedeki bir öğretim kurumuna kayıt yaptıranların askerlikleri ertelenmemektedir.

www.msb.gov.tr

2 yıl zaten tecil hakkı var, tabi kullanmadıysa.

onun dışında yüksek lisans vs yapmadığı sürece tecil hakkı yok.

doğru biliyorsun, daha yukarı doğru gitmediğin sürece ertelemiyorlar :)

şöyle olabilir.

ilk lisans bitti.

2 yıl tecil var.

o esnada yüksek lisansa formaliteden başlar ve gene o sıra ikinci lisansa başlayabilir.

aynı anda lisans + y. lisans mümkün

doğru biliyorsun ama kıbrısdan diploma almadığı sürece mezun olmaz bü yüzden 2. lisans olarak görünmez.

Mezun olmanın ölçüsü diploma almak değil, okul kayıtlarında mezun görünüyorsa o iş bitmiş demektir. Millet geçici mezuniyet belgesini alıp diplomayı 2-3 sene sonra alıyor, o nasıl olacak?

on-off tuşu gördüm ben denk geldiğim tüm arabalarda.

aküleri farklı, fakat sürekli kullanıldığında ömrü kısalıyor akünün ve 700-800 aküsü.

Adam durduğunda kaç saniye bekleyeceğini nereden bilsin sistem:)

vw bluemotion'larda devre dışı bırakılabiliniyor. diğerlerinde de öyledir kesin.

hepsinde devredışı bırakılabiliyor.

süre ayarı yok maalesef, zaten arnold'un dediği gibi ne kadar duracağını bilemez motor. sıkışık trafikte ben kapatıyorum komple ama bir iki sefer durduğunda aküye bişey olacak diye de işkillenmem. aküleri o kadar kolay yıpranmıyor s&s'li araçların.

Yok kapanıyor ve sıkıntı olmuyor. Yakıt tasarrufu açısından kullanışlı Ayrica.

adam durduğunda kaç saniye bekleyeceğini şöyle bilsin: en az 30 saniye durduktan sonra kapatır motoru. bu süre kullanıcı tercihi ile ayarlanabilir belki. 31. saniyede hareket ediyorsa artık kısmet, boşa durmuş olur ama 5 saniyelik her duruşta da zırt dur zırt çalış yazık değil mi motora? 5 saniyede bir iki adım ilerleyip geri duran sıkışık trafikte ben kullansam rahatsız eder gibime geliyor.

devre dışı bırakıldığını biliyorum da kullanırken ayarlanmıyor mu onu merak ediyorum.

bende nerde start-stop'lu araba? bunlar uzaktan görüp merak ettiklerim. kullanmak bize zor.

on off tuşu var.

tuşla uğraşmak istemezsen ve araç manuel vites ise, ayağını debriyajda tut.

goz kurulugu nedeniyle astigmat+miyop lensleri bilgisayar ekranina bakarken kullanamiyorum. disari cikarken ya da haftasonu kullaniyorum. ben de takipteyim.

göz suyu damlaları var.

yıllardır lens kullanıyorum pc ekranında tavsiye etmem ekrana bakınca göz kırpma sayısı azaldığı için kuruluk yapar.ö dediğin odaklanma sıkıntısı çok az başıma geldi. uzun süre gözlük takıp lense geçince oluyor bi süre sonra alışınca düzeliyor. sizinki farklı sebepten olsa gerek astigmattan yada yanlış numara kullanıyo olabilirsiniz

muhtemelen lensin bc değeri gözünüzle uyumlu değildir, onu da bi kontrol edin. öyle olunca lens çok kayıyor, bulanık görüyosunuz o durumda da.

-ogs cihaz bedeli 40 tl - hgs 10 tl
-ogs yakın zamanda kalkacak deniliyor, yine hgs ye geçmeniz gerekebilir.
-istanbulda herkesin hgs si olduğu için gişede ogs liler daha rahat geçiyor.

Hangi bankayı daha aktif kullanıyorsan ordan al. Ben garantiden hgs kullanıyorum bakiye düşünce karttan kendini dolduruyor. Gayet memnunum

hgs'lerde okumama sorunu çok oluyor. çıkışta okumazsa sorun yok, sonradan kaç tl düşmesi gerekiyorsa düşüyor ama girişte okumazsa en uzun mesafe ücretini kitliyor direk. eski aracımda bu sorunu çok yaşadığım için bu kez ogs aldım garanti'den, kafam rahat. bir de yoğun saatlerde gişelerden vip gibi geçiyorum valla, hgs kilit, ogs genelde bomboş. bence bir seferlik paraya kıy, ogs al. garanti'de ogs bedeli 40 değil 60 tl bu arada

ipad'de uzun okumalar gözünüzü çok yorar

kindle.

ipad'de kitap okursan uzun vadede gözleri eline alırsın, ciddi zarar verir.

hatta bir arkadaş geçenlerde duyuru açmıştı, akıllı telefonda sürekli e-kitap okuduğu için gözüne bilmem ne olmuş da doktorundan fırça yemişti.

bir de şu var, ipad alırsan vaktinin çoğu internette geçecek. dur facebook'a bakayım sözlüğe bakayım duyuruya bakayım derken kitaba sıra gelmeyecek ama kindle alırsan otomatik olarak kendini kitaba vereceksin. daha faydalı olur.

kitap okuma konusunda tabletle reader'ı kıyaslamak gerçekten çok saçma. az kitap okuyorsan, belki gözüne çok zarar vermez ama günde bir saatten fazla okuyorsan kesinlikle tablet olmaz bu iş için. zaten kitap "okurken" internet kullanman gerekiyorsa ikincil bir cihaza ihtiyacın var. kitabı kapayıp başka şeye bak sonra kitaba geri dön, olmaz o. kitap okuma dışında internet kullanacaksan zaten gerek yok iki özelliğin aynı cihazda bulunmasına.

Amaç kitap okumaksa şansını zorlama kindle al :)

ipad'in türkiyede çok bir numarası yok.amaç kitap okumaksa kindle pw2.

ipad'de internet vs ıvız zıvırın olması insanın aklını çeliyor.
zaten sorun da bu ya. kitap okumuyor oluyorsun bu durumda

kitap oumak için e-ink teknolojisi olan bir cihaz iyidir, kobo aura var bende istersen sıfır 450tl fiyatı va. kobo türkçe dil desteği ve türkçe karakter sorunu yok. kindle türkçe dil desteği yok, türkçe karakter desteklemiyor.epup formatındaki kitapları okumak için 40dk uğraşman lazım convert edip.

sağ olun, zihnin internete kayması konusunda haklısınız. bilmiyodum onu @solidas bakayım bi o cihaza.

ben çük kadar telefondan okuyorum e-kitapları, o da toplu taşımada falan gayet iş görüyor bir iki senedir böyle yirmi küsür kitap okumuşumdur gözümde herhangi bir rahatsızlık hissetmedim. evdeyken basılı kitapları okuyorum. basılı kitabı okuyabileceğin kadar aydınlık bir mekanda tabletten kitap okumanın da çok rahatsız edeceğini sanmıyorum.
kindle ın reklam meselesi hoşuma gitmedi benim, ayrıca fiyat olarak da ederinin üstünde bence. ek olarak ipad alırsan internete girersin oyun oynar kitap okumazsın argümanına baya güldüm

ha bu arada ekranın arka planını siyah yazıları beyaz yapıyorum telefonu kullanırken.

Jockey var cok rahatmis (babamin favori markasi) ama trde var midir bilmiyorum :/

Jack jones rahat. Koton da rahat.

Eminönünden alıyorum ben kumaşları efsane kaliteli baya o tarz biyer bulup al bence dediğin markalardan alsam özel anlarda giymek için saklardım heralde takım elbise gibi

eminönü+1, yumuşacık kumaşları, hemi de bol bol. ben gittiğimde 15-20 tane alıyorum epey idare ediyor.

Bim dekiler de fena değil. Sen yanlış beden alıyor olmayasın? Bir buyuk bedeni bir dene bence.

blackspade. shorty modelini kullanıyorum 4-5 yıldır. (evet şu modal komuaştan olanını)

bedenin l ise mesela, m almanı öneririm. çünkü kumaş likralı ve direkt modal.

ucuz değil, araştırsan görmüşsündür. ama ultra memnunum.

NBB

kanki biraz kesenin ağzını açarsan GAP'den al. dikilişi kumaşı ve kalitesi ciddi iyi ömürlük don yapmışlar. 2 sene önce 35 lira falandı ama

176 boy 120 kilo kocaman götlü bir insan evladı olarak çözümü "mark and spencer" da buldum. piyasada bulunan hemen her markayı denedim, m&s pahalı ama daha rahatı yok.

Selam,

H&M demeyin demişsin, ama orada şöyle bir şey var; beni de sıktı, L giymeme rağmen XL aldım ve dünyanın en rahat baksırı oldu. Bir beden büyük H&M almanı öneririm.

Levis'ın lastikleri kötü. Quiksilver da gereksiz pahalıydı en son baktığımda. Jack Jones güzel, ama bir şekilde ben rahat edeemedim.

Alternatif olarak Marks & Spencer öneririm.

jack&jones un 3 lü paketleri çok iyi. ben de uzun arayışlar sonunda jack&jones un en iyisi olduguna karar verdim. pişman olmazsın.

yaş-cinsiyet?

fabrikanın montları kalitelidir.

Adidas'ın -10 -20 dereceye kadar soğuk geçirmeyen montları var, spor giyiniyorsa onları beğenebilir.

columbia al diyecektim ama orada polar fiyatları 300 tl civarında .ben polar ve yağmurluk ayrı ayrı almıştım . soğuk olunca beraber giyiyorum . yağmur kar vs yoksa sadece polar yetiyor .
kullandığı bir yağmurlukumsu birşeyi varsa polar al . iyidir güzeldir beğenir .

dün 2 mont aldım valla.

biri daha bu havalar için.
mavi - 150 lira falandı. iyi indirimde yakaladım.

bi de fabrika palto aldım. spor istiyorsa olmaz. 400 lira falandı.

hocam sen direkt boyner'e falan git mesela.
20 tane markanın 500 tane spor-klasik-her türden montu var.

istediğin fiyata al birini.

pttnin kapida odeme sistemiyle dolandiriyorlar sanirim?

no. postaneye gidiyor kargo, ev adresi yok ellerinde.

paketi teslim alan orda ürünün ödemesini de yapıyor işte.

1- Başınıza hiç bi iş gelmez.
2- bok da çıkabilir, güvenmiyorum da.
3- ptt aracılığı ile alıyor işte 134 TL'yi, bundan bi komisyon veriyor ptt'ye hizmeti için. Kalan 100 küsür liradan da kutunun içinden çıkacak bokun maliyetini düş, aha işte kemiksiz kazanç.

1- Hicbir sey olmaz.
2- Bos kutu gonderiyorlar genelde.
3- Parayi alip elini kolunu sallaya sallaya gidiyorlar.

simdiye dek 3-4 defa bunu yapmışımdır. sırf kargo parası zararım olsun adamlara diye. genelde kargo ulastıgında arayıp kargonuz postaneye ulastı alın onu diyolar, he tamam felan deyince tehdit ediyolar işte ''telefonda sözleşme yaptık'' diye, nasil oluyorsa telefonda sözlesme :D eğer paketinizi almazsanız bilmem kac bin lira ceza odersiniz felan.

e peki bi soru daha sorayım;

bu gönderdikleri kutuyu orada açıp bakıp "ben bunu istemiyorum" diyemiyor muyuz? diyebiliyorsak nasıl dolandırabiliyorlar hala? sahte telefon mu koyuyorlar? e o sahte telefon da para sonuçta, ne kazanıyor bunlar? 3-5 dolarlık sahteleri mi var bu telefonların?

ödemeli kargo olayında paket ücretini ödeyip teslim almadan kutuyu acamadıgın icin bu dolandırıcılık yontemi kullanılıyor zaten.

"Öf bi bitmediniz" diye sinirlenip böyle bi yöntem düşünemiyordum. Artık arasınlar diye bekleyeceğim, teşekkürler :D

Bir arkadas ptt'deyken gozunun onunde olmus boyle bir sey. Yasli bir amca paketini almaya gelmis cep telefonu diye. Ptt gorevlisi teslim almamasini, dolandirildigini soylemis. Adam israrla parayi odeyip paketi teslim almis. Tabii ki bos paketi. Once parayi odeyip sonra paketi teslim aliyorsun, geri donusu yok.

whatsappta geri tusuna basarak cik.
olmadı, uygulamaları kapat olayı var samsung home tusuna basili tutarak acik uygulamalardan kapat.

Yok, öyle olmuyor. Dediğim gibi "öyle bıraktığım için değil. Her seferinde böyle. "
Açık uygulamaları kapatıp çıkınca oluyor. Restart yapınca da oluyor, ama şunu anlamadım. Ben başka bir kişideyken ekranı kapatıp çıksam da açınca nasıl sabit olarak o x kişisi ile açılıyor?

x kişisi ile olan sohbeti arşivleyin ya da silin, o zaman ne yapacak bi deneyin. merak ettim. y kişisi ile mi açılacak normale mi dönecek

kişye kısayol oluşturmuş olmayasınız?

Yok, kısayol da yok. Demin programdan çıktıktan sona uygulamaları kapat'tan kapattım vatsapi. Açtığımda yine x kişisi. Ffffff

A suçlu o kadar ilerlemişken hemen yandaki yerden sola dönemez. Şerit değiştirme kuralları var.

Edit: O dönüşü kaçırdı artık bir sonrakine gitmesi lazım.

Suçluluk gibi değil de C'nin ortamı ve trafik unsurlarını iyi gözlemleyip hareketini ona göre gerçekleştirmesi lazım. Önce yolun solunu kolaçan edip hem arkasını hem de önünü, gelecek ve geçecek araçlar için gözlemlemesi gerekiyor.

c suçlu tabi ki. o kesikli çizgiler kafana göre solla geç anlamına gelmiyor..

C her türlü suçlu hem takip mesafesi ki arabaya arkadan geçirmiş gibi görünür, hem ters yönde kontrolsüz sollama yapmaya çalışıyor, hem de kendini çok zeki sandığından çünkü 2 önündeki arabanın illa ki orda durmasını anlaması lazım ki B sürücüsü de bilir ordan soldan geçmeyi bildiği var ki bekliyor.

C kim nerde dövelim onu

Biraz daha düşünce D şıkkına döndüm. Tek gidiş tek geliş li bir yolda öyle bir dönüş olamaz.

www.google.com.tr!3m6!1e1!3m4!1sTfpoL6WNNXDDcEjN2c1dTw!2e0!7i13312!8i6656?hl=tr

şu linke bir bakın arkadaşlar...tek gidiş gelişte nasıl bir dönüş olmaz ne kadar araç kullandığınızı sorgularım bu cümleleri sarfedene

@halilibo:
İlk cevabın için: A yavaşlıyor, dönüş yerine gelince dönecek. O anda direksiyonu kırarsa dönüyor işte. Mesele şerit değiştirme değil, sola dönme.
İkinci cevabın için: "Tek gidiş tek gelişli bir yolda öyle bir dönüş olamaz" cevabı yanlış. Bir tali yol daha var, oraya giremeyecek miyiz? Olsa olsa şöyle olur: "Tek gidiş tek geliş ise dönüş olur ama araba geçemezsin"

Ben de çoğunluk gibi a) şıkkının doğru olduğunu düşünüyorum. Kesik çizgi var ve önündeki araba yavaş ise direk geçme hakkı doğmuyor. Arkadan gelebilecek olanları kontrol etmesi gibi karşıdan gelen ya da ileride dönenleri de kontrol etmeli.

Öyle dönüş olmaz düşüncemi yine savunuyorum dönüş olacaksa önce sağda ek şerit yapılır ve geniş alınarak dönülür.

content.screencast.com

dönüşün bu şekildeki olması gerekiyordu. Doğal olarak dönüş varsa trafik ışığı da olmalıydı.

Orda sizin durumunuzdaki gibi dönüş var diye bu doğru anlamına gelmiyor.

A suçlu bariz, sinyalini vermiş olması aynaya bakma zorunluluğunu ortadan kaldırmaz. dönecekse aynasını kontrol eder, gelen giden yoksa o zaman döner.

@halilibo: Otoban olmayan sıradan bir yol olduğunu düşün bunun, yanında kaldırım var filan. Ek şerit falan yok, güvenlik şeriti dahi olmasına gerek yok. Tali yola dönüş için ek şerit mi olacak? Sola dönecek arabanın sağa çekmesi nerede görülmüş? Cevabını tikleyemem çünkü bariz yanlış cevap veriyorsun. Benim gibi düşünmeyen adamı tikledim çünkü o bir olasılık, ama seninki değil.

@animalman: Dönecekse karşıyı kontrol etmek zorunda mesela, aynı şekilde arkayı da kontrol etmesi gerekebilir de, emin misiniz? Aynı şekilde C'nin de kontrol etmesi gerekmez mi?

eğer c ile burun buruna çarpışmışlar ise A suçlu(dikiz aynasından görmesi gerekir.)
eğer c A'nın arka taraflarından bir yerinden çarmış ise C suçlu.

c suçlu, a da suçlu.

suç oranını bilemiyorum ama.

sola dönüşte, birden fazla şerit varsa en sol şeride geçilmesi gerekir.

@long live rock n roll

Sorun değil tick için burda değilim. Düşüncelerimi söylüyorum.

a c yanlış şeritten gidiyor. b de a ya çok yakın

büyük suç C de. A nın ki hata suç değil. A kavşağı kontrol altına almadan dönüyor. Sinyal kurallara uygun olsa da pratikte oraya döneceğini trafikte hissettirmeden dönersen bu tip şeyler olur. C ise hatalı sollama yapıyor. hem dönüş sebebiyle hem de iki aracı aynı anda böyle bir mahalde solladığından.

a yanlış şeritte.

düzeltme: soruyu yanlış okumuşum, tek şeritli yolmuş o. bu durumda c suçlu da tam o dönüş alanında kesikli çizgi olmaması gerekir sanki, ha?

düzeltme 2: yok la, düşündüm de karayolunu yapan kimse, oraya o tali yolu açan kimse o suçlu bence sadece. a da c de çizgilere uygun davranmış.

@long live rock n roll C neyi kontrol edecek? Sağ şeritte trafik yavaş akıyor, sol şerit müsait, sollama yasağı yok. Adam da sol şeritten devam ediyor haklı olarak. Dönüş yaparken sadece karşı kontrol edilir mi hiç? O aynaları boşa mı koymuşlar?

Soruyu okumuyor musunuz lan? Hala yanlış şeritte diyen var. Tek gidiş-tek dönüş yol diyorum.

Bir de yakınlık mevzuu ayrıntı, çünkü hızlarını bilmiyoruz. A ve B çok yavaş ise o mesafe normal olabilir. Nitekim A 90 derece döneceği için yavaş olmak zorunda.

Arkadaşlar doğru olan @nedendir bilinmez'in cevabı olarak görünüyor. Neticede A dönerken, araba geliyor mu diye karşıya bakıyor değil mi? Aynı şekilde aynaya da bakması lazım halihazırda sol şeritten gelen var mı diye. Ama A dönerken C henüz sola çıkmamışsa ve sonradan C çıkıp A'nın arkasına vuruyorsa C suçlu, çünkü sadece karşıdan geleni değil, aynı zamanda sağ şerittekileri de kontrol etmeli.

b suçlu. hep onun başının altından çıkmıştır böyle hinlikler.

iki araç da çizgilere uygun davranmış.
c daha bir suçlu.

a suclu dönerken arkasını kontrol etmesi lazım. o aynalar süs olsun diye yok arabada.

belediye ve c suçlu, biraz burnunu çıkardığında A nın sinyalini görür. (eğer a tam dönerken sinyal vermediyse tabii)

Ben merak ettim, A'nın döneceğini hissettirmesi lazımdı diyenler, nasıl hissettirebilirdi bunu acaba. Sinyal vermiş zaten, el kol mu sallasın ön camdan? Eğer zaten yavaş akan bi trafik vardıysa takip mesafesi azalmıştır değil mi? Eh, A, B ve C kıç kıça girdiler, ne olacak şimdi? Sırf B, A'ya çok yakın diye A dönüş yapamayacak mı? Burası otoban değil de normal şehir içi yolsa zaten sollama falan gerekmeyecektir. Zaten 100 metre ilerde yine yavaşlayacaktır. Ha C'nin yaptığına makas derseniz katılırım. C de fark etmeyip çıktıysa en azından çıkınca fark edecek abi. fark ettikten sonra da duracak, B ilerleyince burnunu geri şeridine sokacak, Bunun başka yolu yok. Yavaş akan trafikte sıkılıp vınn diye hızlı bi şekilde çıkıp A'ya çarpıyorsa durum bana pek de masum gelmiyor.

bi şey yapmaya gerek yok okuduğum kadarıyla.

ben de bir kaç yerde okudum, bazıları hiç bir şey yapmayın diyor, bazıları merkeze dilekçe gönderin diyor o yüzden sorayım dedim.

e-devletten taahhütnameye girip onaylamıyorum demen gerekir yazmışlardı sabah başka bi duyuruda. konuya tamamen fransızım, gördüğümü yazayım dedim

internette sözleşme onaylatacak sana almak istiyorsan zaten, o sözleşmeyi onaylamazsan almazsın.

2000-2500 lira bütçe ile üst seviye 2 lens almanız biraz zor.
ben 6d ile 50 1.4 ü severek kullanıyorum. 10 tane lensim var en çok kullandığım bu lens
35 1.4 biraz tuzludur
ne tarz çekimler yapacaksınız bilemiyorum ama 70-200 2.8 de canavardır

6d tam kare değil mi? 18-105 takılmaz tam kare ise..

70-200 f4 l Usman ile 50 1.8 alabilirsin misal..

selam arkadaşlar,
50mm f/1.4 full frame uyumlu bir lens mi?

ikinci el bi 24-105, yanına da 50 f1.8 yeter hocam. hatta ikinciye gerek bile yok bence, 24-105 nerdeyse her işini görür.

selamlar,
50mm f/1.8'im var

Soru olmamış..çekim amacı belirtilmeden ben hiç bir lensi önermem. ürün çekimi yaparım dersin ayrı lens (ki ürün skalası da öyle geniştir ki uçakta bir ürün, yüzükte bir ürün), doğa çekimi çiçek böcek kuş ayrı lens, makro-mikro çekimler, düğün çekimi, moda çekimleri diye gider..
canon da sadece EF zoom konusunda 22 tane lens var düşün artık :) kafanda odaklanacağın konuyu seçmeden önce lens alma bence...
yada fotoğraf kulüpleri gezileri var..onlara katıl..herkes sana lensini denettirir. orda deneye deneye "işte bu" diyeceğin lense karar ver

tokina 11-16mm ve canon 50mm 1.8 stm.
elinde 50mm 1.8 varsa 1.4 u ne yapacaksın? yeni çıkan 1.8 stm den al. hem ucuz hem de çok daha kaliteli olmuş.

selamlar,
yazmamışım, başlıca ilgi alanlarım portreler ve sokak enstantaneleri, bununla birlikte şu anda çok öncelikli olmasa da geniş açı kadrajlarla da çalışmak istiyorum.

makasla kesip bölseniz daha iyi. bozulmasa bile temiz muhafaza edebilmeniz için ambalajında kalmasında fayda var.

bir tanesi de kutu içinde. onu da koyucam aynı kutuya. o yüzden birini kessem biri illa açık olacak. hatta şu ilaç kutusu gibi şeylerden düşündüm.

o zaman olur, sıkıntı yok. çok ilaç kullananlar öyle yapıyor zaten, plastik bölmeli küçük kutular var, o kutulara koyuyorlar karıştırmamak için vs.

Yok hocam bozulmaz. Bir tableti çıkartıp koyuyorum ben. Ömür boyu içeceğim ilaçlar var çünkü.

Şöyle bir şey kullanıyorum: www.mavispromotion.com

ikisi de düşer, çanağı kırar. ciddili cevap ise bence d ama oranı bilemezsin, çekiş gücüne bağlı. aynı güçle çekerlerse hafif olan çok yol alır sürtünme daha az olduğu için.

buz mevzuunu "sürtünme sıfır" diye kabul ediyorsak çekiş gücünden bağımsız cevap d. çekiş gücü ikisinin toplam uyguladığı kuvvet olarak alınır.

sürtünme varsa ağır olan kımıldamaz
sürtünme yoksa ortada buluşurlar
edit:he tam ortada buluşur diye de şık varmış biri az biri çok yol alır d şıkkı

d şıkkı doğru.

ipteki gerilim neyse, ikisinin de çekeceği kuvvet odur.

momentumun korunumu sebebiyle de, hafif olan fazla, ağır olan az yol gider.

p.s. sürtünme ihmal edildiğinde.

aynı kuvvette çektiklerini farz edersek d şıkkı olur. ahmet'in kilosu fazla olduğu için ahmet'e uygulanan sürtünme fazladır.

d diyenler alkol mü almış anlamadım. birbirlerinden gaza gelerek D demişler. cevap B kesinlikle. buz üzerinde geleneksel ortamlara gore az da olsa sürtünme vardır. her durumda mehmet ahmete doğru kayar.

az da olsa sürtünmenin olması ahmet'in hareketini tamamen durdurmaz. ayrıca kimin hangi kuvvetle çektiği belirtilmemiş. mehmet 50 birim güçle, ahmet 10 birim güçle çekiyorsa yine mi ahmet sabit kalacak?

@goodz; Var mısın lan iddiaya, gel deneyelim. Gidelim Belpa'ya, ben 120 kilo bi insan bulayım. sen de 60 kilo bi insan bul. ip benden, çeksinler metreyle ölçelim.

kaybeden buz pateni paralarını öder hacı...

ağır araba daha çok kayar diyor servisçi hüseyin ağbi, ona göre ahmet mehmete dogri gider

100 kilo olan oldugu yerde kalir, 50 kilo olan ona dogru gider. Mehmet'in uyguladigi cekme kuvveti kendisini ahmete dogru yaklastirmaktan başka bir ise yaramaz.

Cavap B.
İsteyenle iddaya girebilirim.

Baya geç kalmışım ya la. Ama yine de eksik kalmayayım. :p

Soru ne sorusu bilmiyorum ama ben lise fizik olarak alıyorum. Ona göre kullanıyorum serbest sallama hakkımı. Kim ne kadar çekerse çeksin ipteki gerilme ikisini de aynı miktarda çeker. Aynı kuvvet Ahmet'e a Mehmet'e 2a ivme uygular. Alınan yok 1/2 a t^2 yani Mehmet 2x yol alır Ahmet x. Ortada değil de 2x/x oranında buluşup öpüşürler.

nerede?

daha önce bu ilaç yazıdırıldıysa eğer "enabız" sistemine girip orada daha önce size yazılan ilaçları ve ne zamana kadar kullanılacağı yazar ;) e-devlet şifresiyle girebilirsiniz.

bi eczaneye götür, ilacı çıkarınca da aa bunu mu yazmış, bundan evde var diyip alma. adını öğrenirsin o arada ilacın.

vay oççççççççç yeni izledim şimdi
neyle yargılanıyor ?

46 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırıldı yazıyor haberlerde. inşallah içerde yaptıklarının birkaç katını yaparlar kendisine de 46 seneyi dolduramaz. aldığı nefes zarar.

Az bile ceza almış. O küçük çocukların yaşadıkları psikolojik travmalar nasıl tedavi edilebilir ki

Aslında bütün bunların nedeni hepimizin içinde yatıyor. Neden çocuğumuzu biyolojik olması gerekiyor. Çocuk benim yumurtamdan ya da spermimden değilse o benim çocuğum değildir anlayışı bizi bu duruma sokuyor. Üvey anne toplumun bu hastalıklı düşüncesi nedeniyle çocuklarla ilgilenmiyor.

Şimdi kendinizi bu duruma koymanızı istiyorum. Eşinizin eski eşinden çocukları var ve sizinle çocuk yapmak istemiyor. Çok üzülürsünüz değil mi? Ama sebebi çok saçma: Çünkü çocuklar sizin yumurtanızdan ya da sperminizden oluşmadı.

Toplumun bu hastalıklı düşüncesi de böyle tramvatik vakalara neden oluyor.

bu olayı ilk çıktığı günden beri takip ederim,

mahkeme başkanının dediği " 100 adam öldür izleriz, ancak bunu izlerken titriyoruz, nasıl yaptın bunu".

bu tarz insanlara karşı öyle bir kin birikmeye başladı ki bende, bir karıncayı bile incitmemiş ben artık böyle bir insanı öldüreceğime inanıyorum. kesinlikle yanımda olsa öldürebilirim. bunu hissediyorum kendimde.

çocuklara ilişkin bilgim ise şudur; aile ve sosyal politikalar bakanlığı bünyesinde koruma altına alındıklarını hatırlıyorum ancak şimdi ki akibetlerini bilmiyorum, büyük ihtimal babanın yanına dönmüşlerdir.

not: bu konuyla ilgili bir çalışma içindeyim, kayseri 1. ağır ceza mahkemesi dosyasına ulaşabilirsem bir şekilde, çocukların isimlerini ve adreslerini alıp bir kampanyaya vesile olmak istiyorum.

bu orospuları karı diye alanlar var vay amk. dikkat ederseniz karı döverken bir şey demiyor. kızdığından değil zevk için dövüyor. amk kevaşesi. amk kaltağı. kusura bakmayın içimi dökmek istedim.

bence içerdeki anne olan mahkumlar bunu yaşatmazlar.

@jesues lütfen bilgileri bizimlede paylaş yardım edelim. Ve iyi haberler verirsin inşallah yani o çocukların biraz olsun yaraları sarılmıştır dimi.

arkadaşlar bilgilere ulaştım. burada afişe etmek istemiyorum bilgileri ancak isteyenlere özel mesajla gönderebilirim.

Herkes videodan çok etkilenmiş. Ben de korkarak izledim ama o kadar fena hissetmedim ne bileyim. Üzüldüm biraz.
Bunun çok benzerlerini anneannem yüzünden yaşadım. Uzun yıllar her şeye dayak yedim. Temizlik için başka şeyler için. Zamanla unutuyor insan bazen bir kaç yerden kırık çıktığı oluyor ama o kadar önemli değil diyorsun geçiyorsun. o çocukların illa çok kötü bir hayatları olmak zorunda değil. Üzülmeyin artık o kadar.

sizlukte bir yazar cocuklarin babalariyla cekilmis yeni bir fotografini gordugunu söylemişti. cocuklar iyi durumda ve babalarinin yaninda.

@jesues lutfen ozel mesaj da olsa kimseyle paylasma. Kimliklerinin gizli kalmasinin nedeni var

Benim oglan nezle oldu, ben burnunu silmeye kiyamiyorum sumuklu sumuklu akip duruyor. Yavrum mendili getirince zaten basliyor kafasini bi o yana bi bu yana cevirmeye. Mecbur tutuyorum kafasini ama icim parcalaniyor.

Gercekten psikolojik sorunlari olan biri belli. Ama bu yaptiginin cezasiz kalmasi anlamina gelmez. Sadece eksi'deki videoyu izledim, digerini izlemedim. Farkli farkli kiyafetler var diyorlar. Oyleyse eger babanin da amk. Boyle bi suphen varsa bile evde tutmayacaksin o kadini. Videoyla sen delil toplarken cocuklarin iskence goruyor

Hapis cezası alacağını sanmıyorum

en kötü ne olur amk sal gitsin diyerek.

"Eninde sonunda ölücez ya zaten, her şey yalan, en kötü ne olacak ameka" diyerek.

elimden gelenin en iyisini yapıyorum, daha ne yapayım amk diyorum ben.

Fişin takılı olduğuna emin misiniz? Bir kapatıp açmayı denediniz mi?

Olmuyorsa "eeh uğraşamayacağım. ne olursa olsun. en kötü ne olabilir ki amk?" demeyi deneyin. Diğer örneklerde de görüldüğü gibi anahtar nokta "amk" diyebilmek.

Ek-I www.instagram.com

Tum tarihi ve evreni dusundugumde kum tanesi kadar bile degilim. Sal gitsin. Tarihe adi kazinmis insanlar bile hatırlanmayacak gun gelip.

Kopyala yapıştır

zamanın sadrazamı neyzen tevfik'e devlet dairesinde katiplik teklif etmiş. neyzen, "sonra ne olacak?" demiş. sadrazam katiplikten sonra gelebileceği makamı soylemiş, neyzen her defasında sonra, sonra, sonra? diye sormuş, sonunda makamlar sadrazamlığa gelmiş dayanmış. neyzen, "ya sonra" demiş. sadrazam, padişah olursun diyemeyeceği için "hiç" demiş. neyzen, "ben zaten şimdi de hiçim ne gerek var bu kadar zahmete?" deyip kabul etmemiş

blazepress.com

"herşey olacağına varır" ya da "birşey oluyorsa (ya da olmuyorsa) bir nedeni vardır illa ki" gibi yaklaşımlar. tabi elinizden ve aklınızdan gelenin en iyisini yapmış olmanız da lazım.

www.dr.com.tr

Bunu oku

İşine gücüne bakıyorsun.

kullanamazsın, hatta habersiz kaydetmen suç bildiğim kadarıyla. o yüzden her müşteri hizmetleri hattında kayıt altına alındığı anonsu giriyor önden.

kanunsuz delil olmaz.

kullanırsın. sana sövmesi hakaret suçunu teşkil eder. sen de delil sunmuş olursun. kayıtta senin de konuşmaların olduğu için yapılacak incelemede delilin hukuka uygun kabul edilir.

"İncelemeye, kaydı gerçekleştirenin özel kişi olması ihtimali ile başlamak yararlı olacaktır: Kayıt yapan özel kişi ve muhatap kayıttan habersiz ise önem taşıyan husus, kaydı gerçekleştiren şahsın, kaydedilen faaliyetin içinde bulunup bulunmadığıdır. Eğer özel kişi, kendisinin de içinde bulunduğu bir ânı ve faaliyeti kayda alıyorsa, muhatap kayıttan habersiz olsa dahi, bu delilin hukuka aykırı olduğunu kabul etmek mümkün değildir. Örneğin, özel kişi, muhatapla yüz yüze ya da telefonla konuşmaktadır ve bu konuşmayı habersizce kayda almaktadır. Burada delilin hukuka uygunluğu, iki ayrı açıdan incelenmelidir:

Bunlardan birincisi, bu kayıt eyleminin bizatihi suç teşkil edip etmediğidir. Eğer kayıt, başka şahısların özel alanlarındaki her hangi bir faaliyete ya da yine üçüncü şahısların, kamusal alanda olsa dahi, özel (ve gizli) nitelik taşıyan faaliyetlerine ilişkinse, bizatihi kayıt eylemi hukuka aykırıdır. Çünkü özel hayatın ve iletişimin gizliliği, sadece kamu görevlilerine karşı değil, herkese karşı korunmuştur.

Kayıt yapan, o faaliyetin içinde yer almaktaysa, yaptığı kayıt, kendi faaliyet alanını da içine almaktadır. Yani kendi bulunduğu mekanı, gizli de olsa kameraya kaydeden, kendi yaptığı telefon görüşmesini kayda alan şahıs, üçüncü şahsın özel alanına gizlice girmiş değildir. Üçüncü şahsın faaliyeti, kaydı yapana karşı gizli değildir. Elbette bu kaydın, üçüncü şahıslara ifşası, hukuka uygun bir nitelik taşımayacaktır. Ancak incelediğimiz olgu, bu kaydın kamuya açıklanmasının hak ihlaline yol açıp açmayacağı değil, bir ceza yargılamasında delil olup olmayacağıdır. “Maddi gerçeği ortaya çıkarma” amacı ile “özel alanın gizliliğini koruma” amacı arasındaki denge, burada maddi gerçeğin bulunması yararına bozulacaktır. Aksi takdirde, kayıt yapan şahsın, kendi faaliyet alanındaki bir olayla ilgili olarak tanıklığına başvurmak da mümkün olmayacaktır. Oysa böyle bir sonucun kabulü, sadece hukuka değil, akla da aykırıdır."

Telefonda küfür edilmesi/ hakarete uğranılması ile bunun yüz yüze olması arasında oluşan suç ve cezası bakımından düşünüldüğünde aslında hiç fark yoktur. Burada aleni hakeretten ayrılan özellik ispatı konusunda olacaktır. Çünkü doğrudan hakarette bunu duyması muhtemel başka insanlar olabilecekken, telefonda hakaret edilmesi halinde bunu herkes duyamayabilecektir. Bu sırada mağdurun çevresinde olan kişiler ancak onun suç anındaki durumuna ve fiilden sonra anlattıklarına şahitlik edebileceklerdir. Böyle bir durumda mahkemenin taktiri önem kazanacak ayrıca telefon kayıtları da şahitleri destekleyici delil niteliği kazanacaktır. En çok merak uyandıran konulardan birisi de telefonda maruz kalınan küfürün / hakaretin, o görüşmenin kaydedilmesi suretiyle ispat edilip edilemeyeceğidir. Telefon görüşmesini, bir suçu ispat etmek için de olsa kaydetmek gibi bir yola başvurmak kaydedenin de cezalandırılabileceği yeni bir suçu oluşturacaktır. Çünkü TCK. hakaret gibi, “kişiler arası görüşmelerin izinsiz kaydedilmesini” de cezalandırmaktadır. Mağdur olunan suçu ispat etmek pahasına başka bir suç işleyerek cezaya maruz kalmaktan kaçınmak gerekecektir:

Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması Madde 133 – (1) Kişiler arasındaki alenî olmayan konuşmaları, taraflardan herhangi birinin rızası olmaksızın bir aletle dinleyen veya bunları bir ses alma cihazı ile kaydeden kişi, iki aydan altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Katıldığı aleni olmayan bir söyleşiyi, diğer konuşanların rızası olmadan ses alma cihazı ile kayda alan kişi, altı aya kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. (3) Yukarıdaki fıkralarda yazılı fiillerden biri işlenerek elde edildiği bilinen bilgilerden yarar sağlayan veya bunları başkalarına veren veya diğer kişilerin bilgi edinmelerini temin eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis ve bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu konuşmaların basın ve yayın yoluyla yayınlanması hâlinde de, aynı cezaya hükmolunur.

Kaynak: www.samildemir.av.tr

ya ben kişi ayırmaksızın her telefon görüşmemi kaydediyorsam (gerçekten benim telefonumda yaptığım gibi) ve mahkemede hakime lüzumlu görülürse kayıtın delil olarak sunulabileceğini teklif edersem?

ayrıca varsın idari para cezası versin veya 6 ay hapis versin, karşımdaki adam bu delil sayesinde daha zararlı çıkacaksa göze alınabilecek bir durum.

hapis yatmak göze alınabilir gibi bir anlam oluştu biliyorum ama hakim duruşma sonunda sizin haklılığınıza kanaat getirirse o 6 aylık hapis süresini de para cezasına çevirecektir, o yüzden göze alınabilir dedim. sonuçta para cezaları 1000, 2000 tl yi bile bulmuyor, memnuniyetle çıkarıp veririm bana davayı kazandıracaksa.

samsung galaxy s6 edge plus

iphonedan şaşma. iphone 6s al

iPhone 6S

6s al gec

iphone al veya üstüne biraz daha koyup araba al kendine.

note 5 candır. s... et iphone'u falan. herşeyi paralı. mp3 atamıyosun, atmak istesen itunes falan bi ton uğraşıyosun. senkronizasyonu falan sıkıntı. hiç girme derim ben.

samdung'dan uzak dur.
iphone'a da o kadar para verme.
lg filan al.

senelerdir samsung kullanıyorum, üstüme yapışıp kalmış bir lanet gibi. ölümsüzlüğü bulduk deseler gidip almam.

Apple ne kadar sağlam yaparsa yapsın, ne kadar az sıkıntı yaşatırsa yaşatsın yine de bu kadar popüler bir telefon için gereksiz yüksek fiyat çektiklerini düşünüyorum.

LG ise V10 ile son noktayı koydu bence. Gerçi o da biraz fazla ama yeni gelen özellikler (çift ekran, çift ön kamera, fotoğrafı manuel çekebilme özgürlüğünün genişletilmiş olması, hi-fi ses performansı, video kayıtta gürültü azaltma teknolojisi gibi) gayet cezbedici.

Özetle bütçe sıkıntım olmasa LG V10'u gözüm kapalı seçerdim.

Yine de son kullanıcı siz olacağınız için buraya yazılan telefonları gözünüzle görüp biraz kurcalamanız çok daha iyi olur. Telefonda ten uyumu olur mu diye düşünmeyin, bazıları ne kadar iyi olursa olsun rahatsızlık verebiliyor.

Samsung s5.
50 tl ye alacağın ek pil ile 2 gun sarjsiz gezersin.
Telefonla yapılabilecek her seyi yaparsin
Su anda sarj en buyuk problem cep telefonlarında.

mr monk

Dexter tabii ki.

house md
lie to me

pirison birek

doctor who
fringe

doctor who
dexter
house md
ucune +1 verdim
ve enteresan gelecek ama ben shameless tan cok keyif aliyorum, her bolumu +0.4 iq ile bitiriyorum :)

house md

john thackery md

tom kane (boss dizisi)

donald draper

Will McAvoy (the newsroom dizisi, gerçi bu dizideki herkes ayrı zeki)

tywin/tyrion lannister

mr robot

un illustre inconnu

Sheldon cooper <3 dadsaasdaas

Sherlock gibi diyorsan elementary var. Gibi değil bildigin sherlock holmes'un us versiyonu gibi.

Forever.
House.
Endgame.

Ben de o tarz severim ve en iyi sherlock alternatifleri bunlar. Aklıma gelmeyen varsa eşitlerim ama.

American hustle
Lucky number slevin
Runner runner

Psych diye bir dizi vardı.
Doctor Who +1

Monk + 1

old boy'daki plancı pezevenk..

Mentalist dememiş kimse. Buna ilave olarak da house md+1

(bkz: die hard 3 with a vengeance)
(bkz: jeremy irons)
rol de şu; (bkz: simon gruber)

jonathan creek

white collar

Kertenkele

www.google.com

çıkmaz

savaş var ne bedellisi. cepheye gidersin anca.

son kaymağı biz yedik, unut o işi.

bu hükümet çıkabileceği her makul aralıkta bedelli çıkarır.

ekönömi bozulunca illa ki çıkar.

konu hakkında net bilgim yok. fakat ayın 24'ü cezayir'de mevlid nedeniyle resmi tatil. dün kutlamadılar kandili.

bence tarihin ne olduğundan çok bu tür kutlamaların islamın mantığına aykırı olup olmadığı konuşulmalı. adam bastonuyla putları devirdi (biri hariç) şimdi sakalının suyunu satıyorlar.
anılır, edilir, ama haftayı kutlu kılmak başka bir şey.

hangisi daha gerçek, güneş mi yoksa ay takvimi mi?

"faydası olmayan ilimden sana sığınırım ya rab" deyip geçecen.

sevgili hayat aklını konuşacak.... ve gloomystorm;

fikrimce putları deviren baston sahibi o adamın sakalının suyunun satılması, o adamın değil bu suyu satanların ve dahi o suya "tapanların" sorunu. doğum günü mevzusu için ise, bizim henüz anlamlandıramadığımız ya da bağlantı kuramadığımız önemli ilgiler olabilir. o gün evrende herkes için bir ışık yayılıyor olabilir. fikrim yanlış da olabilir. öyle bir şey oluyorsa bile 20 nisan değil, 12 rebülevveldir belki... bu olaylara astrolojik bile yaklaşılıyor olabilir.

ayrıca;
güneş sistemi diyorsak, bizim sistemimizdeki en yetkin şey ve hayatın kaynağı güneş ise sanırım takvim olarak onu baz almalı. bizim etrafımızda dolanan eski ve solgun bir cisim yerine etrafında dolaştığımız cisim daha önemlidir. zira mevsimler güneşe endeksli. insanlardaki psikolojik değişim bile güneşe endeksli.

Hz. Peygamberin doğum tarihi Miladi Takvime göre her sene değişiyor, Hicri Takvime göre değil, ki İslam Dininde Hicri Takvim esastır. Hal böyleyken dün gece gerçekten Mevlid Kandili idi.(Hicri Takvime göre)

Kutlu Doğum Haftası ise sadece Türkiye'de Diyanet Vakfı tarafından 1989'da Hicri Takvime göre başlatılan (1989'da miladi takvime göre 20 Nisan'a denk geldiğinden dolayı) ve Diyanet İşleri Başkanlığınca desteklenen ve artık Miladi Takvime göre düzenlenen ve başlangıcı 1989 Nisan 20 olarak belirlenmiş bir etkinlik.

İslam dünyasında yakın bir zamana kadar Hicri takvim veya başka bir tabirle ay takvimi kullanıldığı için dini günler de o takvime göre kutlanır. Ramazan ayı mesela o takvimde yer alan bir ay. Üç aylar ona keza. O yüzden İslam dininde yer alan özel günler, aylar için miladi takvim esas alınmaz. Kutlu doğum haftası yanlış olan.

Hz. Muhammed'e saygım sonsuz, kandiliniz kutlu olsun. Ama keşke tüm Müslümanlar Hz. Muhammed'in doğumunu yani kandili saygıyla andıkları gece gibi Hz. İsa'nın doğumu olan Noel gecesine de saygılı olsalar. İsteyen istediği peygamberin doğumunu (hatta ikisini de ) özgürce baskı altında olmadan kutlayabilse keşke...

@dahinnotha

peki neden o zaman islamla birlikte ay takvimine geçildi peygamber zamanında? belki içinde bulunulan ya da yaklaşan çağlar insanlığı psikolojik olarak güneşten çok ay etkisi altına alacağı için.. böyle bir ihtimal de olabilir, ezoterik kozmoloji bağlamında.

kesin tarihi bilinmiyor, sadece tahmin ediliyor. 20 nisan olması ihtimalinin yanlışlığı belirlenmiş. (wikipedi kaynak göstermiş, kaynak ingilizce)
bana göre, tüm islami uygulamalar (oruç, kurban vb.) ay takvimine göre yapılıyorsa doğum tarihi de ay takvimine göre takip edilmeli.

www.dinimizislam.com

namaza yaklaşma demek sanırım. nerede geçiyor. "içkili iken namaza yaklaşma" mealinde bir ayet olması lazım. orda mı gördün acep?

okuduğum metinde ;
"kur'anda (Lâ takrib'us'salâte) diye bir bent vardır...
Ona şüpheyle bakarız:
-Sende ya rafizîlik, ya kara cahillik olacak...!"
yazıyor.
şurada (3. sayfa sol üst yazının sonunda):
gazeteler.ankara.edu.tr

olay şu; kuran'da aynen "namaza yaklaşma" emri geçer bir ayette ama devamında "içkiliyken" diye devam eder. arapçanın yapısıyla ilgili. yazıda da diyor ki birisi kuran'da namaza yaklaşmayın diye emrediliyor dese ona cahil ya da rafizi gözü ile bakarız

Ayetin tamamı (Nisa 43) şu şekilde;

Ey iman edenler! Sarhoş iken ne söylediğinizi bilinceye kadar, bir de -yolcu olmanız durumu müstesna- cünüp iken yıkanıncaya kadar namaza yaklaşmayın.Eğer hasta olur veya yolculukta bulunursanız, veyahut biriniz abdest bozmaktan gelince ya da eşlerinizle cinsel ilişkide bulunup, su da bulamazsanız o zaman temiz bir toprağa yönelip, (niyet ederek onunla) yüzlerinizi ve ellerinizi meshedin. Şüphesiz Allah, çok affedicidir, çok bağışlayıcıdır.

Arapçasının ilk kısmı ise şu şekilde ; Yâ eyyuhâ-lleżîne âmenû lâ takrabû-ssalâte (Ey iman edenler, namaza yaklaşmayın. (ama hangi durumlarda?)

devamina da bakmak lazım tabi ki ayetin.

teşekkür ederim:)

cevap veren arkadaşlara ben de teşekkür ederim.

Aylardır aynı şeyi söylüyorum: özel mesaj ifşası kadına hakaret, taciz, mobbing durumunda kurallara aykırı olmaktan çıkartılıp gerekli işlem yapılmalıdır.

Birazdan büyük ihtimalle duyurunuz silinecek, özel mesajlaşmayı ifşa ettiğiniz için. Ve maalesef hakaret özel mesaj yoluyla edildiği için hiçbir şey yapılamayacak.

Ben gördüm, aklıma yazdım. Eğer uğraşırım derseniz bununla birlikte bir avukata gidin. Troll arkadaş size mahkemede biraz abi çeksin, "ben o gün biraz sinirliydim arkadaşa şaka yapmıştım" filan diye kıvırsın.

O mesajı da silmeyin lütfen. Bazen gözümün önünde olmasın diye siliyor arkadaşlar, o zaman kanıt olma özelliğini kaybedebilir.

i.imgur.com

okunmuyor ne yazdığı ya da benim gözler görmedi bu saatte. tek görebildiğim cenkertem mi ne o trollün mesajı olduğu ve onun siteden atılması konusunda hemfikirim.

okunmuyor işte, niye yalan söyleyeyim :) telefondan çekip koymuşsun, muhtemelende telefonla kontrol ediyorsun ve okuyabiliyorsun. bilgisayar için boyutu ufak, ben okuyamadım.

ama şunu diyeyim bunların duyurudan atılması konusunda @sevgikusunkanadinda ile aynı şeyi düşünüyorum.

okunmuyor +1
ama mesaıjı atan kişinin kim olduğunu okuyabildim. çapsız bir trol mallara ekle geç kendini üzdüğüne değmez.
sevgi kuşun kanadında'ya katılıyorum keske, kurallar değişse.

sorun ne anlamadım.
biri mesaj atabilir mi ?

duyurularında bi satılık araba vardı, onun sahibinin soyadı da acar. doğru olma ihtimali yüksek.

Mod olarak geldim ve mesajı okuyamadım. Bu nedenle icim urperiyor'a teşekkür ederim öncelikle.

Ancak, sevgikusunkanadinda haklı. Özel mesaj ifşası suç kapsamında, kişilik hakları ihlaline giriyormuş (Hukuki kısımlardan anlamıyorum, anladığım kısım bu. Yanlış anladıysam veya değişik bir durum varsa, iletiniz, anlatınız). Bu kural site yönetiminden gelen bir şey değil. Bununla ilgili öyle elimiz kolumuz bağlı ki, çok daha büyük olaylara bile iki tarafın "İzin veriyorum, yazışmalar okunabilir" sözünü alıyoruz kendimiz okumak için. İzinsiz bir şekilde gelirse, biz de bir elimizle gözlerimizi kapayıp diğer elimizle mesajı siliyoruz. (Vallahi yapıyorum) Bunun dışında, yapabileceğimiz "Özel mesaj atarsanız kapınıza bir gün mahkemeye çağrı gelebilir" uyarıları. Anca engellemenizi tavsiye edebiliyoruz. Eğer rahatsız ederse, savcılığa verebilirsiniz. O konuda elimizden gelen bir yardım varsa, yapalım.

Özel mesaj ifşası olduğu için, mesajı ve icim urperiyor'un cevabını silmek zorundayım. Kusura bakmayın. Ancak, duyuruyu silmeyeceğim. Ek olarak, animalman'in de cevabı bayağı bir ifşa içeriyor. Bununla ilgili bir şey yapmam gerekiyor mu, emin değilim. Bunu da öğrenip geleceğim (ilk defa adrese ve ada kadar ifşa ile karşılaşıyorum). O nedenle bu bilgileri özel mesaj olarak gönderebilirseniz sevinirim şimdilik.

İlgili kişiye gelince, bunu da bir aramızda tartışalım.

ay nolmuş nolmuş?

Özel mesaj ifşasında herhangi bir yaptırımda bulunamıyor olmamız siteyle ilgili değil; daha çok TCK'la ilgili bir durum. Beni de kahrediyor bu gerekçe. Ama bu sebeple lütfen siz de bu tip insanlara karşı hukuki olarak elinizden geleni ardınıza koymayınız; bu konuda tam destek veriyoruz.

herkese duyarlılığı için teşekkür ederim.

merak edenler için olayı özetlersem; dün gece bir kullanıcı bana mesaj yolu ile ağır bir küfür yazdı, ben de bu durum hakkında işlem yapılmasını istedim.

duyuruda kimin yazacağı kimin yazamayacağı ne kadar kurallarla belli olsa da moderatörün keyfi hareketini kısıtlayan hiçbir kural yok. bu herif tescilli troll olduğu ve duyurunun düzenini bozduğu ortada. bence buna güzel bir kılıf bulunup duyurudan atılabilir aslında.

ben siteminizi haksız buluyorum zira üye olurken özelden gelecek her türlü hakareti kabul etmiş oluyorsunuz mal butonu var onu kullanmak yerine ınga diye ağlamışsınız. ekşi sözlükte özel mesaj yüzünden nikaltında şikayet alan yazarların üyeliği siliniyor zaten adalet yok ekşi ve türevlerinde. ayrıca sözlükte özel mesajdan küfür yiyip dava açmak nasıl bir işsizliktir.

@her gece aç taciz edilen, hakarete uğrayan kadınların hepsine "ilgi çekmeye çalışıyorsunuz" yaftası yapıştırmak nasıl bir kafanın ürünüdür? Kadın hakarete, tacize uğradıysa tabii ki teşhir edecek, ses çıkartacak. Engelleyip engellememek de kendi bileceği iştir.

@aychovsky sakın yanlış anlamayın, tepkim kesinlikle size değil. Bu durumda moderatörlerin kararlarının bağlayıcı olmadığını farkındayım. Kişisel olarak inisiyatif alabilme imkanınız olsa gelişmelerin daha farklı olabileceğinin de farkındayım :) duruma bir isyan olarak kabul edin talebimi, zaten meselenin hukuki bir bağlayıcılığının olduğunu da tahmin etmekteydim. Hukuki anlamda bir ufak boşluk yakalanamaz mı, hiç mi olmaz, ilaç için de mi olmaz, biraz bunun peşindeyim.

Düşünsenize, bir yazar diğerine (ya da kutsal saydığı değerlere, kişilere vs.) hakaret ediyor ve elini kolunu sallaya sallaya buralarda o leş haliyle dolaşabiliyor. Ben sinirimden kuduruyorum, taciz edilen kadın arkadaşlar kimbilir ne durumlar yaşıyorlardır. (Üstelik bunları mallar listesine eklemek de yetmez. Bazı sosyopat özelliği gösterenler birkaç feykle dolaşıyor)

Yine de, buradaki işleyişin Sözlük'ten çok daha ileride olduğunu ve hızlı çalıştığını kabul edelim. Herkesin hakkını verelim. kibritsuyu, pandispanya, aychovsky ve kaymaktutmayansicaksut'e de bu noktada teşekkür etmek isterim.

borcunuzu erken kapayıp kartı kapattırabilirsiniz, müşteri hizmetleri yapar. şubeye gitmenize gerek yok. hatta internet şubesi kullanıyorsanız ordan yapmayı bi deneyin önce.

2 ay önce kurtuldum o dertten. internet şubesinden hesap kapatılabiliyor ama kredi kartı kapatılmıyor diye biliyorum. yanılıyor da olabilirim. telefonla halledersin en kötü. tek sıkıntı 4-5 kere farklı yollardan, önüne bişiler atarak seni kapatmamaya zorluyorlar. 2. de "1 milyon dolar verseniz de kapattırıyorum" dememe rağmen üstüne 3 kere daha sordu kadın :(

kartın borcu olsa bile kapatabiliyorsunuz kartı. borcu da zamanı gelince veya daha önceden, bu size kalmış, istediğiniz zaman ödeyebilirsiniz. ama ilk seferde kapatmıyolar 2-3 kere geri arıyolar, bilginize.

Kredi kartımı kapatmama rağmen ödenmemiş borcunuz için yasal işlem başlatılacaktır diye mesaj alıp gitmiştim garantiye. 2.13 lira gibi bir borcum çıktı, nasıl olur kartın tüm borcunu ödemiştim diyince taksitlerden doğan fark bu demişlerdi yanlış hatırlamıyorsam, bankacılar daha iyi açıklarlar. Bunu da takip etmek lazım kartı kapattıracaksanız.

başıma geliyor ama sallamıyorum, işini düzgün yapmıyorsa alınsın problem değil.

Bence üslup sorunun vardır. Düzgün bir üslupla birlikte senin üst olduğunu kabullenmiş bir çalışanın alınganlık göstermez.

Ama hayattaki alt/üst ilişkisini bence yanlış yorumluyorsun. Ben arkadaşlarımın benim üstümmüş gibi konuşmalarından rahatsızlık duyarım. Eğer onun bilgi sahibi olduğu bir konuda fikir alacaksam zaten sorarım, onun dışında beni eleştirme hakkı yok. Çok samimiysem eleştirebilir, bunu da düzgün dille yapmak zorunda.

üslup +1

üstüm t.ak geçer gibi eleştiriyorsa ben de dalga geçiyorum onunla.
astımı ise eleştirmiyorum, yanlış yaptığını söylemeden oturup onunla birlikte doğrusunu yapıyorum.

bunun dışında zerre umrumda değil.

üslup +
yani konusurken takindiğın tavır çok önemli.

usül, asıldan önce gelir, diye bir hayat kaidesi var.
bir de doğrudan eleştiri yerine, eleştiri sebebi ve o kisinin hatasinin olumsuz sonuçlarını da kısmen belirt.

Yazım tarzın üstünden aldığın eleştirilerin acısını astından çıkardığını düşündürdü.

Üslup +1

Yazdıklarından kendini üst gibi hissettirmeleri gerektiğini düşündüğünü anlıyorum.

Yanlış yaptığı için değil, üstü olduğu için eleştiriyor gibi hissettiriyor olabilirsin.

banka döviz kurlarında alış-satış fiyatları arasında çok fark var, dolayısıyla bankanın internet şubesinden aldığın dolar artsa bile satarken çok kar edemezsin diye düşünüyorum.

enpara kullanıyorum, arada pek fark olmuyor.

faizi düşürmesi gibi bir beklenti yok piyasada onu geç bir kere. ya aynı bırakacak ya da arttıracak. Piyasa beklentisi arttırması yönünde olduğundan, aynı bırakması durumunda yukarı yönlü bir hareket olur. Ama internet bankacılığından bu hareketi yakalaman imkansız çünkü veri açıklanmadan 2 dk önceden itibaren sana öyle bir kurdan satacak ki doları, kara geçmen için ciddi bir harekete ihtiyacın var. Para kazanmak istiyorsan risk budur diyip gün içinde uygun bir seviyeden al dolarını, 14:45'te falan satarsın yerine oturur piyasa.

ulan keşke alsaydık ya, sabah 2,91 olan kur 2,95'e dayandı ve gittikçe artıyor.

@aytekmutlu haklıymışsın hocam :/

3.08 ken faiz artırAmayan tcmb 2.92'de nerye nasıl faiz artıracak?.. zaten fed faiz artırdıktan sonra dediler 2.90'ın altı kısa vadede zor diye. 2.91'den alacaktınız tabi.

2.98 den sattım, 2.91den aldım. şimdi hedef 3ün üstü. ama ordan döndüğünde 3.00 a kadar düşer. ona göre kar edebileceğin 3.05 gibi falan satmak lazım, ama 3.01den dönerse satılmaz mesela. tabi güncel olaylar da önemli.

bu ne hocam kızılderili gibi :D böyle fazla tüylü şeyler alma. kaz tüyü al. sımsıcak tutar .

edit: işin o boyutuna bakmamıştım. araştırırsanız temizini bulabileceğinizi düşünüyorum.. sonuçta herkes kazı canlı canlı yolmuyordur..

kaz tüyü sıcak tutuyor sırf o yüzden deri mont almadım çok süper bir şey kaz tüyü mont ya

Nike'ın kaz tüyü montu bir harika. bu kış günü t-shirt üstüne onu giyip çıkıyorum ve zerre üşümüyorum. tavsiye ederim.

ama kaz tüyü için canlı canlı yolunmuyo mu kazlar? -_-

bağzı arkadaşlar kazı mangalda yiyorlar.

columbia veya north face'in ince montlarına bakın. ince olmasına rağmen sıcacık tutar. bütün kışı böyle bir mont veiçinde bir tişörtle geçirdim geçen sene.

kaz tüyü almadan önce bu videoyu bi izle derim..

www.youtube.com

Özel hastanede herhangi bir sağlık güvencesi yoksa bence 55 lira ucuzmuş.

100 lira diyen hastanenin sgk ile anlaşması yoktur muhtemelen. sgk anlaşmalı hastaneler en fazla %200 fark alabiliyor ve 55 tl diyen de o sınırdadır muhtemelen.

Hastanelerin de sınıflandırma fiyatları var. Devlet A B C D E F G gibi kaliteye göre sınıflandırma yapmıştır. A sınıfı olanlar tabiki muayene ücretini geçirmektedir.
Dipnot: Özel de ki doktor harward dan gelmemiştir illaki devlette de iyi doktorlar olabiliyor. Ama bazen olamayabiliyorda.

sen noel ile yılbaşı gecelerini birbirleriyle karıştırıyorsun sanırsam.

noel, İsa Peygamber'in doğumunu kutlamak için. yılbaşı ise yeni bir yıla girildiğini kutlamak için. müslüman, hristiyan, Türk, Amerikan hepimiz yeni bir yıla girdiğimiz için global olarak kutlanması bence çok normal. ayrıca Noel de kutlanıyor hristiyan Türkler tarafından.

Bizim adetlerimiz derken siz kimsiniz? Hediye vermezsin olur biter. Adı üstünde adet. Demek ki adamlar kendini sizden hissetmiyor. Hediye verince de üstün insan olunmaz ama herkes sizin adetinize göre (Türk, Sünni, Vahabi, vs...) yaşamak zorunda değil.

"bizde niye olmuyor ki bunlar ne güzel mutlu insanlar filmlerde kutluyorlar ailecek herkes hediye veriliyor"
Sebebi bu işte. Adamlar eğlenceli bir tatil icat etmiş. Hem yılbaşı dünyanın her yerinde yıl değişimidir. Noel değil yılbaşı kutluyoruz sonuçta.

Şu "Bizim adetlerimiz" diyerek hepimizi aynı kefeye koymaktan vazgeçmedik. Bizim bayramlar on binlerce hayvanı canlı canlı boğazlayıp katletmek üzerine. Kanlarını alnımıza falan sürüyoruz. Ork'lar filmde bunu yapsa nasıl barbar bir ırk deriz.

Amerikanın fethi üzerine kurulu şükran günü'nü alıp hindi kesmiyoruz sonuçta. Bizimle alakası yok o bayramın. Yılbaşının bizimle alakası var. Bizim de yılımız değişiyor. Biz de istersek kutlarız. Sen kutlamıyorsan bize karışma yeter. "Benim adetlerim"de eğlenmek istediğim zaman eğlenmek var.

Olay eğlenmek panpa.

@seindfeld ++

bir çok şeyle beraber takvim de değişince bunun da kutlanmaması düşünülmezdi. reklamlardı, tv programlarıydı, gazeteler vs. de destek verince
-bizim geleneklerden,
diye düşünmek zor olmadı.

doğum günü kutlamakla aynıdır.. hatta bir şeyi kutlamakla aynıdır. zira islam'da kişisel olaylar için kutlamalar var mıdır bilemiyorum.

Hayatı boyunca çözememiş, belli akepe'ye oy vermesinden çözememiş olması.

@burya
mevlid kandili peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemin doğumu nedeniyle kutlanır.

Biz derken "Türkiye" de yaşayan %99 u müslüman olan insanları kastediyorum. Müslüman olmayanlara zaten sözüm yok. Adamlar gitsin birbirlerini s.kn böyle adetleri olsun umrumda olmaz.

Çok iyi biliyoruz ki noelin devamı olarak yılbaşı kutlanır. Kelime oyunları yapmayalım bu konuda lütfen.

@harzem kurban kesme ibadetini "katletmek" olarak görüyorsan zaten sen müslüman değilsin kuran da yazan bir ayete böyle diyerek. Saygım var müslüman olmayabilirsin ama yorumunu bu şekilde yapsan daha bir şukela olurdu.

Ben doğum günü de kutlamam ama giderim sonuçta bireysel bir olay.

Burada herkes noktayı kaçırıyor. Hep eleştiriler "kelimelerin yanlış anlaşılması saptırılması" üzerine gidiyor.

Sizin cevap vereceğiniz soru neden 20 yıl önce böyle kutlamalar yapılmıyorken şimdi hervyerde yaygarası yapılıyor?

çektiğim bir kredi vardı, onu ödemeyi bitirmiştim. yemekle kutladım. benim de hiç adetim değildir kredi bitimlerinde kutlama yapmak. amaç hayatın belli anlarını belirgin kılmak zaten bence, o anın daha bir farkına varmayı sağlıyor kutlamalar.

mesela sen sünnet olduğun zamanın yıldönümlerinde kutlamazsın ama doğumgününde kutlama yaparsın belki, hiç yapmasan bile senin hayatını direkt etkileyecek şeylerde bir keyiflendiğin, "ulan 3-5 lira daha fazla vereyim de şöyle yapayım bee" dediğin olmuştur belki. bunlar da kutlama. çok kutsallaştırmamak ve kafada abartmamak lazım diye düşünüyorum.

islamda birşeyi kutlamak yasak değil, doğumgünü de dahil. kutlamanın islama aykırı şekilde yapılması yasak. içki içmek yasak, zina yapmak yasak. ayrıca gayrimüslime benzemek yasak, onların adetlerini taklit etmek yasak.
yılbaşını kutla, otur bir senenin muhasebesini yap mesela, o sene içinde kaçırdığın namazlarını kaza et. yeni yıla seni sağlıkla kavuşturduğu için Allah'a şükret, şükür namazı kıl. Bu da kutlama, bu şekilde kutlayana da gavur adeti demez kimse.

valla bizde maksat müslümanlara "huooop biz burdayız. kapitalizmle uyumluyuz. çok da güçlüyüz. BURASI MÜSLÜMAN Bİ ÜLKE değil"i göstermek.

tamamen kafirlik olsun zındıklık olsun diye.

cidden.