olmaması gerek. beslemek değil de durumunuz olduğu halde kurbanlık almamak günah diye biliyorum.

Kesmelisin. Bir sözleşme değil ki bu cayma hakkın olsun. Sonuçta vacip olması söz konusu.

her şartta beslemek kesmekten daha doğru bi davranış. ama islam tam tersini söylüyor olabilir, çünkü o bir hoşgörü dini..^^

kurban ibadeti vaciptir, ne olduğunu öğrenmek için (bkz: vacip)

kurban dediğiniz şey, satın alma ile alakalı bir durum değil. kesilmesi ve ortaya çıkan etin en az 2/3'ü dağıtılması gerekiyor. bir taraftan insani, bir taraftan ekonomik tarafları var yani.

kesmez beslerseniz kurban kesmemiş olursunuz, sorumlu iseniz sorumluluğunuzu yerine getirmemiş olursunuz. ancak, kurban farz değildiri bunu da eklemek lazım. zira, namaz farzdır, oruç farzdır, kurban değildir.

cayıp beslemek günah değildir. net.

kardeşim kes gitsin. bana da yolla kesmiyoz biz canım efsane et istiyo.

bu arada başka bir kurban da kesmeyeceksen etrafında da ciddi anlamda ihtiyacı olan bi kaç kişi varsa ya da bi kişi gönlünden kopan miktarda et alıp verebilirsin. daha iyi olur :)

kurban, durumu yeten adam için vacip bir ibadet. yani yapılması zorunlu değil, ama durum el veriyorsa da yapılması gereken bir ibadet.

kurbanın amacı da etini ihtiyaç sahiplerine dağıtmak. alıp kendin yemek değil. bu bağlamda cayıp hayvanı beslemek doğru bir karar değil. böyle bir şey olacaksa, başka bir hayvanı alıp beslemek daha doğru. beslediğin hayvanın fakir fukaraya faydası yok.

ultra özgürlükçü über ateistler kurban kavramının tamamına karşı olduklarından, tabii ki beslemen daha iyi diyecekktir. sevap da değil, 'iyi' yani.

günah mıdır? tanrı bilir orasını. ama aklımı kullanarak cevaplıyorum; madem kurban olayına giriyorsun, şartlarını da yerine getirmen lazım. bunun islam'ın hoşgörü dini ile olmasının zerre ilgisi yok. kaldı ki islam hoşgörü dini de değil. bunu bir müslüman olarak söylüyorum.

ayrıca evander holyfield tam bir yavşakmış kafa atmış yine

siyah beyaz olan

son video çok acaip ya. göt hakem ayırmıyo. şimdi hayatta izin vermezler böyle bi olaya.

aynen o maçıda buldum emile griffith vs. benny paret maçıymış benny paret on gün sonra ölmüş

Ünlü olmayan, 30 yaşında bi amatör olur mu? :)

Oyuncu olması yeterli.

Şehir?

Hiç kamera karşısında geçmedim fakat 4 yıl amatör tiyatro deneyimim ve oyunculuk yeteneğim var, ufak bir rolde yer almayı çok isterim. :)

İstanbul, yazmayı unutmuşum. Bir de erkek olması gerekiyor.
@yirmisantim Bana özelden facebook'unu atar mısın.

Şimdiye kadar hiç oyunculuk deneyimim olmadı, lisede falan da tiyatro kolunda değildim, üniversitede de öyle. Yaşım otuz, ben başvurmasam sıkıntı olmaz umarım. Acil dedin diye söylüyorum. Ayrıca ilk defa kamera karşısına geçeceksem de kısa değil uzun filmlerde oynamak isterim, çok pis oyuncu kaprisim olur, benle çalışmak istemezsiniz. Ben yokum diyorum. Kimseyi bulamazsan bi görüşürüz.

Hiç kamera karşısında geçmedim fakat lisede amatör tiyatro deneyimim ve oyunculuk yeteneğim var, ufak bir rolde yer almayı çok isterim. :)

28 yaşındayım bir de :)

Edit: kamera karşısına geçişler var sayılır aslında 8-10 youtube videosu var onu unuttum :)

sağlık sektöründe değilim ama benim aklıma mekan değişikliği geldi. sabah iş akşam ev gibi düşündüm belki evde birşeye alerjin vardır. sabah akşam olarak değil de ortam olarak bakarsan belki bişey çıkabiir

sigarayı bırak.

Bronşlar olabilir.1 sene öksürmüştüm.bi araştır sen de

akşam alerjik bir şeye maruz kalıyor olabilirsin.
ya da akşam hava soğuyor olabilir.

akşamları yemekten sonraysa reflüye bağlı olabilir.

olur da olur...

aynısı vardı bende. zaten genelde ne zaman hasta olsam akşamları ağırlaşır, bunda sadece akşamları delicesine öksürüyordum. burun akıntısı, ateş falan hiçbirşey yok sadece öksürük. kanser falan olmasın diye doktora da gittim film çektirdim, ilaç verdi işe yaramadı. 1-1.5 ay sonra kendiliğinden geçti. yeni bir tür hastalık heralde.

Aynen bende de var.

mımar la teyze nın matrız ı ve zıyon u asıyor olması, kadim olmalarından dolayı olabılır ancak zıyon un dısına cıkabılenler sadece ıkısı galıba. baska bırısı yoktu.

zion matrix'in alt katmanıdır evet, EMP patlatmak için oraya iniyorlar işte. evet

alt katman değil üst katman. matrix aslında yoğğğ. zion gerçek dünya. kıyametten kıyamete matrix yok oluyo. her yok olduğunda tekrardan bir morpheus tekrar, neo doğuyo. ve sistem başa dönüyo.

neo götoşunun sentinelleri sipahi tokadıyla durdurmasından anlaşılacağı üzere o işte bi bokluk var evet.

anladığım kadarıyla gümrükte takılmış, vergisini ödeyip alman gerekiyor.

28 dolardı ama ya. nasıl olur. ben geçen sene 99 dolarlık ürün getirttim. hiç bişey olmadı. peki nasıl alıcam ben onu

satıcıyla konuş bir, gümrükte bekliyor da olabilir satıcıya dönmüş/dönüyor da.

ingiliççem yok. ne yazsam adama ?

Takip no ile ptt'nin sitesinden bakarsanız daha iyi olur,nerede işlem yapılıyor falan tr ye girince gösteriyordu.

gümrükten durumunu nasıl öğrenebilirm bir de ?

i.hizliresim.com

şöyle yazıyo ptt'de galiba takılmamış. anlayamadım pek.

abi senin ilçe ptt'ye kadar gelmiş ürün,ya dağıtıma çıkmamış ya da seni evde bulamamışlar kargoyu bekletiyorlar. fatih posta dağıtım merkezini bi arayıver ya da uğra en kısa sürede,posta orada bekledikçe az bi miktarda olsa para kesiyorlar diye biliyorum.

edit: rica ederim :)

@birfincankahvedahaisteyenadam +1
ya kapına gelmeye kadar üşenip direk teslim edilemedi yazmışlar ya da gelip bulamamışlar. büyük ihtimalle şubede seni bekliyor paket.

aynen öyle olmuş galiba. ptt 'den bakmak aklıma gelmemişti. sağolasınız.

hayır cash yatıyo.

Hayir sana tek cekim olarak gelir adam bankaya her ay taksitini oder.

450 tl olarak hesabina yatar.

olur ama ortamı aydınladıp diyafram kazanmak için haricen bir ışığa ihtiyacınız olucaktır. profesyonel ışık bulamıyorsanız. şöyle bir şey yapabilirsiniz. bildiğimiz baklava tepsisi. etrafına papatya gibi kartonla dış bükey kaplıyosun. o kartonun üzerini alüminyum folyo ile kaplıyosun. baklavanın içini de delip ihtiyacın kadar duy monte ediyosun. tungsten çalışıyosanız eğer bulabildiğiniz en güçlü ampulleri koyuyorsunuz. (tasarruf ampul de olur ama kelvin değerleri belli olan ampul seçin) bir üç ayak bulup ona sabitliyosunuz. ufo ayağı iş görebilir. 4 tane 100'lük ampül baya bi iş görür. tavana doğru verirseniz, diyaframdan kazanıp focus atma problemini de çözmüş olabilirsiniz.
düşük bütçeli kısa film. yerim.

doğru kelvin değerini verirsen mavi çıkmaz. 2700 ile 3500 arasını dene hangisi daha doğruysa onu seç. Sıfır ve aynı marka ampul al.

Evde kedi var mı? Duy kısmı bozulmuş da olabilir direkt fişten çekin.

kedimiz köpeğimiz yok :(

Nedeni Lamba Cini olabilir.

mekanik anahtar yerine dokunmatik açılıp kapanan bir lamba ise çevresel elektriksel parazitlerden tetiklenip açılıyor olabilir.

fare olabilir mi?

Cinler açıyor olmasın.

ben kullandıydım aynısını, öyle bir şey olmadı hiç.
çıkmadan fişi çek gitsin.

ya fiş çekiliyken açık bulsaydın, o daha enteresan olmaz mıydı ?

acma kapama anahtarının nasil çalıştığını soylersen belki bir alaka kurarız.

gerci em büyük ihtimal acik unutmaniz.

Delmeseniz daha iyi.

O evler yapılırken müteahhit zaten malzemeden çalıyor, e önümüz de deprem. İyice güçsüzleştirmemek lazım kolonu.

want2die matkapla duvar delmekten bir sey olmaz yapi güvenligi acisindan ama yigma yapida o duvari yikarsan mazallah tepenize inebilir ev.

Abi cok düşündük bi aydir düşünüyoruz hatta ki odada baska uygun yer yok. Baska aparatlar düşündük olmadı en son ufak bi kac delik dert olmaz diye girismeye karar verdik. Olumlu olumsuz yorumlariniz hala önemli..

Del gitsin baba. Ben 1 ay önce deldim. hala yıkılmadı apartuman. hem nasıl delicen ki. kol genişliğinde falan mı deliyosun ?

Şimdi şöyle açıklayayım, kolonu deldiniz diye apartman yıkılmaz. Ama siz kolonu delmekle kolonu zayıflatmış olursunuz. "Hacı gel buradan kırıl!" diye. Hani beton kaldırımlarda arada boşluklar olur, onun sebebi betonun diğer yerlerdense o boşlukların etrafında çatlamasını sağlamaktır. Beton dökülür, sonra kesilerek o noktalarda zayıflatılır böylece çatlaklar göreceli olarak kontrol edilmiş olur.
Kolonlar yükü temele iletir... Daha devam edeyim mi? aşsldkaşld

Ne kol genisligi abi iki uc Tane ufak delik acacagiz. Nedir yani? @Ay nov kung fu, tamam da delelim mi :d

ben olsam delmezdim. ne asacaksınız oraya? başka bir çözümü yok mu?

panasonic varicam 35 bulabilirsen. arri high speed lens mis gibi olur.

Arri Alexa. 700 liraya iyi bir networkla high speed lenslerle beraber 1 gün kiralayabilirsin herhalde.

aynı paraya daha güçlü bir masaüstü sistem toplamak istemiyorum illa oyun laptop'ı istiyorum dersen ve bu laptopların ve adaptörlerinin eşek ölüsü gibi ağır olduğundan dolayı taşınmalarının çok zor olduğunu bile bile hala almak istiyorsan evet kesinlikle değer iyidir.

2,5 sene oldu alalı gayet memnunum al bence.

evet laptop almak istiyorum. eşek ölüsü derken cidden ağır mı yoksa abartıyor musun?

benim arkadaşım da düşünüyordu çok ağır diye almadı. epey fark varmış diğerleri ile arasında. msi aldı sonra.

msi, monster vs. fark etmez oyun laptop'ı ağır olur. laptop'ın kendisi 3,5 kilo kadar batarya ile. adaptör de bi 2 kilo vardır en az. sırt çantasıyla taşınıyor zaten. ya taşınır tabii de biraz zor oluyor ağırlığı uzun süreli taşımalarda.

860m al aldım 1 ay önce. at gibi mübarek. COD Advanced Warfare'ı high seviyede 70fps civarı oynuyorum. battlefield'ı da 50fps civarı. müşteri hizmetleri de efsane iyi. kargolamadan önce adres teyiti var. kargolarken bilgilendirme var. her türlü ilgileniyolar. ama aldıktan sonra hiç işim olmadı sonrasını bilmiyom.

Temiz ikinci el de bakabilirsin bence. Ben aylar süren araştırmalarım sonucu y510p aldım, memnunum. Dolar fırladığı için laptopların fiyatı arttı, dolayısıyla elindeki aleti satmak isteyenlerin sayısı da çoğaldı. Sadece fikir veriyorum.

müşteri hizmetleri ile sorun yaşamayacağının garantisini veririm. lakin kasaları pek güzel değil. ben msi kasalarını sattıkları zaman almıştım. kalite açısından değil de görsellik açısından konuşuyorum.

15.6 inç laptop eşşek ölüsü ağırlık yapmaz. arkadaşın bahsettiği 17 inçliklerdir muhtemelen. ama bir süre sonra soğutucu taşımak yükümlülüğü hissedeceğin için(cooler boost 2 olsa bile özellikle yaz aylarında) astarı ile ağırlık yapabilir.

Pes'te çalım atması fifaya göre çok çok daha kolay. hız kez, topa bas, etrafında dön, sağ sol yap. defanstan adamla kalenin içine girip gol atanlar var. ben fifa'da hiç çalım atamadım daha. olmuyo beceremiyom.

kamera yanda olamaz mı sonuçta ayna sadece belli bir açıyı gösteriyor sadece. çaprazdan çekim yapmak yani. telefonun kamerası ile denedim oluyor.

Direk aynanın çekildiği sahneler oluyor onlardan bahsediyor arkadaş, sağdan soldan değil tam aynanın önünden çekiyorlar. bende merak ediyorum bu olayı

yeri gelmişken şunu eklemekte fayda var, www.youtube.com

biraz bilgi var burda. www.bakiniz.com

spoilerli yerler var dikkat.

greenbox ile yapılıyo bi ay kadar sonra içinde öyle bi plan olan kısa film çekicez. aynanın içini ayrı çekicez post'ta birleştircez.

Birdman'deki ayna karşısında olan sahnelerden bahsediyorum. Başka filmlerde de görmüştüm ama şimdi hangileri olduğunu hatırlamıyorum.

Benim de aklıma yatan tek şey greenbox'tı. Teşekkür.

unkapanı pilavcısı.

giderseniz beni de alın yol üstünden.

anadolu yakası demişsin ama yine de kalsın bu burada.

canın ne istiyosa onu ye cancağızım.
ben olsam kokoreç yerdim, ya da karışık kuruşuk kelle-paça-dil-beyin-işkembe üstüne süzülen tereyağı, çozzzz.

oyşş.

unkapanı pilavcısı +2 ben ordayım ikinci tabağı yiyebilirim.

kokoreç yedik bostancı'da. saolun varolun.

resimdeki köprünün üzerindeki lamba tarzı zımbırtılar amerikan futbolundaki kalelere benziyor sanırım. kardeşimi top gibi fırlatmaktan korkuyorum gibilerden bir espri yapmaya çalışmış sanırım

çeviri doğru da asıl espri amerikan futboluyla ilgili tam ayıkamadım şu an. kaleleriyle falan alakalı bir şey - köprüye benzemesi. amerikan futbolu bilen arkadaşlar bizi bilgilendirecektir.

bilmiyoz ki ingiliççe

Amerikan futbol kaleleri o ışıklara benziyor.
www.easyfieldmarking.com

Yani yukarıda yazılanlar doğru.

%5 falan. idiyim bi set ortamı göriyim diyorsan eyvallah. onun dışında büyük hayallere kapılıp bi umut besleme bence.

sektörde %70 ahbaplık üzerinden gider. aslen oyuncu olmayan oyunculara bak, hepsi uzaktan yakından birinin bişeyidir. ha figüranlıktan yükselen yok mu? var. ama yükselmek isteyen binlercesi de var.

reklamlarda oynarsan oradan bi alıp yürüme şansın var. hele erkeksen o verdiğim oran daha da düşük %1 falan.

eğer kadınsan ve adam seni davet etmişse, çok özür dileyerek söylüyorum, amacı %99 "sikmek".

16 saat ot gibi oturup 50 lira kazanırsın maksimum. hiç bi yönetmen seni farketmez seni görmez bile. hee ama çok güzel bi kızsındır, aşırı alımlısındır, göğüslerin kocamandır, çok az da yeteneğin vardır belki ordan yürüyebilirsin. yoksa fgr'den çok zor :/

Erkeğim bu arada, bi set ortamı görmüş olurum diye düşünüyorum en azından.

hangi dizi? merak ettim.

kampüs de kesin haydarpaşadır.

erkeksen tamam, set ortamı göreyim diyorsan eyvallah. boş bi gününde 50 lira için git. ama o ajans kurtlarına dikkat et, paranın üstüne yatmasınlar.

bi de öyle kocaman göğüs, kardashian kalça da yetmiyor. zira (başka uygun kelime bulamadım affolunsun) bahsettiğin tarzda onlarca varoş kız göt,göbek, meme üstünden kendini göstermeye çalışıyor ve, haftada 500 saat çalışan set işçilerinin seks ihtiyacını gidermekten daha ileri gidenleri de yok gibi bişey.

ha bi de iki spor yapınca kıvanç olacağını düşünerek ajansa yazılan kekolar var ki, ilk giidşlerindeki efsane siklenmeyişlerinin ardından ikinciye gitmiyorlar genelde.

yav en kötü macera olur, 2 ünlü görürsün, torunlarına anlatacağın anı olur. bi de üstüne 50 tl, az para değil.

Jackie Chan figüranken oyuncu oldu ama çok iyi dayak yerdi.. belki olabilirsin

40 bölüm dizide yönetmen yardımcılığı yaptım. elimize öyle yardımcı oyuncu (figüranlar) geliyordu ki bunların diyaloglu olanları, 2 cümleleri olmasına rağmen hepsinden daha iyi oyuncu. bir kaçını takip ettim. çoğu bıraktı sektörü. mevzu yakışıklı, güzel olmak değil. öyle binlercesi var. mevzu şanslı olmak, doğru yer doğru zaman mevzusu.

insan tanırsan yaparsın, neden olmasın? insan tanıma, çevre genişletme bu kaynaklar sayesinde de hedefe en yakın işte çalışma meselesi olarak görüyorum bu alanı. figüranlık da mesaili bir iştir. bir şey yapmam sanırsın ama çekimler epey sürer.

bir ortam görmüş olursun en nihayetinde gider gözlem yaparsın. katıl bir şey olmaz.

yardımcı yönetmenim, 0 sektör teması ve 0 oyunculuk deneyimiyle oyuncu olma şansın %1 falandır muhtemelen.

Yağ yakarken kas kütlesi kazanmak birbirinden tamamen farklı şeyler. Biri anabolik bir eylem diğeri katabolik. Birinde vücudu küçültürken diğerinde vücudunu büyütüyorsun. Birinde kaloriyi artırırken diğerinde eksiltiriyorsun. O nedenle ya önce kas kütlesi kazanırsın ya da yağ yakarsın, bizim bilmediğimiz müthiş bir sırra vakıf değilsen ikisinin aynı anda olması çok zor. Önce bu yönde gerçekçi bir hedef belirle kendine, ondan sonra harekete geç.

Bununla birlikte, daha 1 aylık sporcusunun. Ne yesen içindeki proteini sonuna kadar sentezlersin. İlk günden kolaya kaçma. Bırak bi 3/4 ay geçsin vücudun sisteme adapte olsun kullanacaksan ondan sonra kullan. Hiçbir şey etin yerini tutmaz.

Yok illa kullanacam dersen en jenerik marka Optimum Gold Whey. Onu kullan.

Weider whey

angelus'un dedigi gibi ikisi bir arada mumkun degil. eksik olan, yag yakarken kas da kaybediliyor. belki kas kaybini indirmek icin agirlik + protein tavsiye edilebilir.
ama zaten insan gibi yersen, gereginden az kalori alirsan, keto beslenirsen bu kayip az olur. dogal olan en guzeli.

yeni başlayanlarda kas kütlesi artarken yağ yakımı olur. olmaz değil.

toz kullanma.

yurtdisindan yeni gelmis ve pasaportuna kayitli telefon olmayanlar bu haklarini satiyorlar, duyuruda da arada bir goruyorum. onlardan toparlamasi gerekir.

10 tane pasaport kayıt hakkı bulacak. parayla veya rica minnet artık çevresine kalmış. kayıtsız satsın satın alan kaydetsin onunla uğraşılır mı yav

Kardeş telefonlar hangi model ben alabilirim.

tüp bitmiştir.

Besleme diye tabir edilen şey yanmıştır, 40-50 lira falan tutar yaptırması.
Tamire gönderecekseniz kumandayla gönderin ve tamir sonrası kumandayı deneyerek teslim alın.

1700 civarı f/p canavarı asus x550jk var. fullhd takıntın yoksa tavsiye ederim.

gtx 760-860-960

nvidia gtx 860m para varsa 870m

Asus x550jk en ucuz oyun oynamalık laptop. Üst modellerde gtx850m falan var bunda da aynısı var ama ekran çözünürlüğü düşük.

Asus x550jk farkındaysan çift çekirdekli 4.nesil i5 işlemcisi var. 4700 bile değil. alt tarafı 4200. paranı boşa harcamak istersen tamamiyle alınabilir.

X550jk yi neden essegin gotune sokuyorsunuz?

Ayrica 300 tl zam geldi bu laptopa da.

Tam DX12 desteği için 900 serisi şart. FPS uçacak diyorlar.

x550jk taraftarıyım. ekran çözünürlüğü düşük olduğu için 1366x768 ayarda en yüksek grafiklerde daha yüksek performans verir. 1700 civarıydı fiyatı son dolar kurlarıyla noldu bilmem.

İkinci el lenovo y510p aldım, kafam raad. GT750M SLI ekran kartı var, En kastıran oyunları kurup test edeceğim. :)

Tavsiye: Ekran kartın en azından 128 bit olsun.

çok şekersin ispirtolu kalemle çizmiş hehehhehe :)
dövmeye para verme bence kalemle çiz :))) şaka bi yana çok güzel dövmeymiş beğendim

naçizane beğenmedim. daha güzel şeyler bulabilirsin.

(bkz: aperture science)

half-life.wikia.com

güzel olmuş,beğendim.

güzel de artık ilk dövmesini kolunun içine yaptıranlardan gına gelmedi mi?

ama ama bu portal şeysi bence. bana sinemadan diyaframdan çok portal oyununu aperture science'ı hatırlatıyor

akla portal gelmesini istiyorsan yaptir.

bir de akla james bond geldi tabii
atlantablackstar.com

sinema/film deyince akla makara ve film seridi geliyor. sunlar guzel gibi:
s-media-cache-ak0.pinimg.com
s-media-cache-ak0.pinimg.com

klaket de olabilir:
www.ratemyink.com

ermanen gösterdiği dövmeler hep çikin( çirkin değil valla çikin)
bence güzel o dövme tarz

ya illa onlar degil tabii.

o diyafram seysini makaraya da benzetebilir. ornegini bulamadim.

Bence iyi. Fakat ben bu dovmeyi gorsem once fotograf gelir aklima. Dovme illa "sinema ulan!" desin istiyorsan farkli bir sey dusunebilirsin.

istediğin yere istediğin gibi yaptır, ben çok beğendim. sembolik ve anlamlı.

s-media-cache-ak0.pinimg.com farklı olarak da şu tarz bir şeyler düşünebilirsin belki?

Selam. Sinema sektöründeyim, çok klasik. Tanıdığım en az 3 insanda bundan var. Senin için problem değilse yaygın olması yaptır elbette.

@calligrapher çay bardağını referans aldım o yüzden bu kadar büyük oldu daha ufak yuvarlak bişey bulamadım o yüzden böyle oldu :D:D

@ay nov kung fu biliyosun nickine aşığım :D fotoğraf-sinema'nın ortak noktası olduğu için benim için bir şey değişmez diyafram ikisinde de aynı işe yarıyo. şöyle bir durum var ki diyafram sinema'da daha hayati bir şeydir. fotoğrafta shutter gibi bir parametren varken sinemada sadece diyaframdır.

@amelie poulain kanka onu düşündüm de çok bağlamaz gibi geliyo o bana. ama o da kafamı kurcalıyo gibi :/

senin gibi 5th edition buldum pdf olarak:

www.riku.muotoilijat.com/random/1.pdf

yine pahali tabi de 70-80 dolar degil belki daha uygun diye almak istersen: amazon'dan shipping dahil 151 liraya gonderiyorlar.. kullanilmis olani alirsan biraz daha ucuzluyor..

www.amazon.com

çok para baba o, kesin 6. edition vardır bi yerlerde o lazım bana :(

evet.
basmanız gerekir.
normalde kucağa alınacak yaşta olan çocuklar için ücretsiz. bu da galiba 4 ya da 5 yaş içindi. sonrası için akbil.
bir nevi inisiyatife kalmış da diyebiliriz.

Ufak gosteriyorsa eger basmadan gecirin. Kalabaliksa ve buyuk duruyorsa bile gecirin.

o çocuğun paso çıkartma zamanı gelmiş de geçiyor. bile.

geçsin turnikenin altından kim ne diyecek.

alttan itele gitsin

Elimizi kolumuzu sallaya sallaya geçtik o alttan geçti ama sıkıntı çıkmadı

Güzel olmuş, kutu metal olsa daha iyi olurmuş ama eline sağlık yine de.

on numara

Harika olmuş

Cok basarili cidden. Ama tabani da mi boyasan acaba?

Iyi olmus, netten satisa gec bence.

Kutu bana yılbaşı hediye paketi olarak geldi. kargo firmasının baskısı vardı üstünde kutuya para vermedim.
boyalar 30-35 lira falandır.
1 hafta boyunca geceleri yaptım günde 2-3 saat falan uğraşmışımdır belki 4 saat.
ben biçemedim bi değer. ne kadar eder ???

bende begendim. asıl sorum nasıl yaptın?

i.hizliresim.com

misal yani

yetenek başka şey

bence çok estetik olmuş, gayet beğendim, dükkanda görsem satın alacağım bir şey olurdu.

yapılış sürecini 9gag'e koyarsanız ilgi çeker diye düşünüyorum.

---SPOİLER---
bir alıntıyla aynı sığlıkta cevap vereyim:)
george orwell - hayvan çiftliği

"
Sütlerin nereye gittiğine dair olan esrar çarçabuk çözüldü. Domuzların arpa ezmesiyle yapılan yemeklerine karıştırıldığı anlaşıldı. İlk elmalar olmaya başlamış, yemişliğin çimenleri üzerine rüzgâr elmalar serpmişti. Hayvanlar tabii bunların aralarında müsavi surette taksim edileceğine inanmışlardı; fakat bir gün rüzgârın düşürdüğü bütün yemişlerin toplanıp domuzlara mahsus olmak üzere takım odasına götürülmesine dair bir emir yayıldı. Bazı hayvanlar arasında buna karşı mırıldanmalar baş gösterdi ise de hiçbir fayda vermedi. Bu meselede bu domuzlar, hatta Snowball ile Napoleon bile aynı fikir etrafında toplanmışlardı. Squealer diğer hayvanlara izahat vermek için götürüldü.

"Yoldaşlar" diye haykırdı. Ümit ederim ki, biz domuzların, bunu sırf kendimize bir imtiyaz olsun diye yaptığımız hiçbirinizin hatırından geçmiyor. Aramızda birçoğumuz hakikat halde elma ve sütten nefret ederiz. Ben kendim de hiç sevmem. Bunları kendimize hasretmekteki tek gaye sıhhatimizin muhafazasıdır. İlmî tetkikler, süt ile elmanın bir domuzun sıhhati için mutlak surette elzem unsurları ihtiva ettiğini ispat etmiştir. Yoldaşlar! Biz domuzlar kafa işçileriyiz. Bu çiftliğin idaresi ve teşkilâtı bize bağlıdır. Biz gece gündüz sizlerin refahınızı ve rahatınızı temine uğraşıyoruz. Biz, sırf sizin selâmetiniz için bu sütü içiyor, bu elmaları yiyoruz. Eğer biz domuzlar vazifemizi yapamazsak ne olur bilir misiniz? Jones geri gelir! Evet, yoldaşlar, Jones geri gelir!" Squealer bir yandan öbür yana sıçrayarak kuyruğunu sallayarak, yalvaran bir sesle haykırdı: "Eminim ki yoldaşlar aranızda Jones'in geri geldiğini isteyecek bir tek hayvan yoktur."
"
---SPOİLER---

insan faktörü. her türlü ideayı piç edebilme görevini kötüye kullanabilme gücü sömürebilme hırsı yüzünden

"izmler idrakimize giydirilmiş deli gömlekleridir"

Net söylüyorum hayır. Atkı koleksiyonu için gelecek kız zaten "bize gelsene" lafına da gelir. :)

yok la atkı koleksyonuyla olmuyo o iş :) bende de var hem de ecnebi kulüplerin ama ı-ıh :)))

galatasaraylısın onu anladık ama beşiktaş ve fenerbahçe atkılarını da eklemezsen, o yanlı bir koleksiyon olur.

soruna cevap: atamazsın, ilgilerini çekeceğini pek sanmıyorum :)

koleksiyon yaparken "atki" gibi bayagi bir seyi secmen yetmemis gibi bir de gidip takim atkilarini toplamissin.

atamazsin.

takım atkısı olmasa gelirlerdi.

hediye usulü yaptığım için koleksiyonu beşiktaş, fenerbahçe, trabzon atkıları eksik. onları gidip almam lazım.

bir de koleksiyona gelen kızlar var mı hala ya ben makarasına demiştim :D:D taso koleksiyonum da var o zaman ben onla zorluyim :D:D

taso atkıdan daha çok tutar.

Gelip alabilirsen şunu hediye ederim.

(git: hizliresim.com)

ortadaki galatasaray atkımız ortak, 1995 yılında pazardan almıştım.

erkek bile gelmez.

lisanslı mı hepsi? orijinal hyaini?

bu koleksiyonla atsan atsan beni atarsın kardeş, çok güzelmiş. bende de lech poznan var ama eski sevgilim aldığı için nereye gittiğini bilmiyorum. panathinaikos'un da siparişini vericem yakın zamanda o da gelcek <3

"Tam 35 Göztepe" atkım var, yollamamı ister misin? (:

@teoridefeminist pratiktegeysa

taparım kardeş sana :D

Fethiye
Roma
Bursa
Ajax
2x Galatasaray

Lisanslı gerisi çağma.

@atini kaybeden prens'den de hediye bekliyorum :)

Sağ üstte de tam 2 atkılık boş yer var. ahah

net 60d arada segment farkı var.

Tabıkı de 60d.Maddi sıkıntı yoksa bana sorarsan 6d.

60d kullanıcısıyım, daha önce 600D ile ufak bir tecrübem oldu eğer 650D'de 600D üzerine çok önemli güncellemeler yapılmadıysa tabii ki 60D derim. bir de bunu sadece sensör kalitesi vs açısından değerlendinmeyin. siz nelerin fotoğrafını çekeceksiniz, daha çok nasıl ortamlarda bulunacaksınız, makineye ne kadar hassas davranacaksınız vs birçok kriteri var bu işin. fotoğraf kalitesi konusunda ikisinin de sizi tatmin edeceğine inanıyorum ama en başta da dediğim gibi bir 60D kullanıcısı olarak 60D aldıktan sonra pişman olacağınızı düşünmüyorum.

edit: pixelsofearth.tumblr.com blog bana aittir, fotoğrafların tamamına yakını 60D ile çekilmiştir. İncelemeniz adına.

Esasen portre fotosu cekecem daha cok. Ama bos vakitlerimi de zaman zaman makineyle gecirmeyi planliyorum.. hocam peki makinenin 5yillik bi model olmasi ile yeni cikan modeller arasinda aman aman bi teknoloji farki yok heralde degil mi

yükseltme olarak söyleyebileceğimiz işlemci değişimi ve 650D'deki dokunmatik panel var. işlemci önemli bir faktör olarak sayılır özellikle yüksek iso başarımı konusunda fakat bildiğim kadarıyla(en azından kağıt üzerinde) 60D eski işlemcisine rağmen yüksek iso'da kumlanma konusunda 650D'den daha başarılı. yine kağıt üzerinde 60D'nin avantajlı olduğu ve bir avantaj olarak değerlendirilebilecek şeyler şunlar: pentaprism vizöre sahip, açılış hızı daha yüksek, çok az da olsa daha fazla dinamik aralığa sahip, daha uzun ömürlü bir bataryaya sahip, shutter hızı bir tık daha yüksek. işin doğrusuna gelirsek: eğer bütçeyle ilgili bir probleminiz yoksa ve bu işe ilk defa adım atıyorsanız 60D ile başlamanız çok iyi olacaktır, sizi uzun süre götürür. Ama bütçe probleminiz varsa 650D ile amatörlüğünüzü atabilir, uygun bütçeyi sağladığınızda da üst gövdelere adım atarsınız. Bu arada nikon tarafını da değerlendirmenizi tavsiye ederim.

Bugün Şok'tan Camel aldım, 6.5'tu hala..
4 tane aldım bulmuşken.

Winston ne oldu var mı bilen ?

zamlandı mı ki. demincek aldım muratti, hala 8tele

13 liraya 2 tane camel 1 de ekmek alıyom ben.

13 liram olsa ustune 10 bin daha koyup araba alirim. sigaraya 13 lira verilmez bence :(

tum fiyatlar sabit.

9.5 algi yonetimi, asparagas.

(bkz: prisoners)
www.imdb.com

The best offer.

12 angry men

dün predestination'ını izledim. harikaydı.

(bkz: cool hand luke)

(bkz: the usual suspects)

The Sixth Sense www.imdb.com
The Prestige www.imdb.com

Öldüren sis.

bunu izle

(bkz: 12 monkeys)

inci.sozlukspot.com

böyle arayınca spoiler vermiş oluyor insan bir nevi, yani sonunda şaşırıp kalıcam diye beklediğin için o kadar şaşırmıyorsun, heyecanı kaçıyor. bu beklentiyle izleyip sonunda hiçbir şey olmayınca daha çok şaşırıyorsun mesela :) ama ille de sonu hiç tahmin edilemez bitsin filan dersen şu linki atar kaçarım:

www.imdb.com

(bkz: the mist)
(bkz: angel heart)
(bkz: primal fear)
(bkz: arlington road)
(bkz: no mercy)
(bkz: frailty)
(bkz: secret window)
(bkz: the crying game)

bad boy bubby

sürpriz bir son yüzünden değil; vay amına koyayım ne filmdi bee denen cinsten.

(bkz: old boy)

(bkz: the game)

jagten
nordiksimit.org

Incendies'in tiyatrosunu izlemistim, sonunda aynen o dedigini dedirtiyor.
Gone girl +1
Lucky number slevin. Bu filmde de cok fena has****r diyorsun.

Hemen savunma planı yapmanıza gerek yok, gidip burada yazdığınız gibi anlatın. Çok ters yanıt verirlerse tüketici hakem heyetine gidicem falan dersiniz.

savunulacak bi durum yok yanlış ürün vermişler size.kullandıktan sonra farkettim sizin kabahatiniz dersiniz.

ya internetten araştırdım, kullanılmış ürün almıyoruz kesinlikle filan demişler. parası önemli değil ki. kadının beni enayi yerine koyması hoşuma gitmedi. üstünü okumadan aldım şimdi benim de hatam var. fakat geri vermek istiyorum. kullanılmış olduğu için sıkıntı yaratacaklar. haklarımı tam olarak bilmek istiyorum. ayrıca çok da ucuz değil ya 40 liraya yakın bi pudra.

valla anlamam ama mineral pudra değil mineralli pudra arasında fark var mı?

yanlış bilgilendirme ile bana bu ürünü sattınız deyip iade isteyin. adım kadar eminim çamura yatacaklar ve iadede de zorluk çıkartacaklar.(watsons'la sorun yaşıyan süser olarak bir yıldır kapısından geçmiyorum)

Watsons'un haklı iade talebinizi anlamayacak kadar kalitesiz bir marka olduğunu düşünmüyorum. Sıkıntı çıkarırlarsa hiç uğraşmayın, direkt buraya yazın: www.watsons.com.tr

@secilmis uye
fark şu ki mesela biri normal bi pudra ama içine eser miktarda mineral katılmış. (mineralli pudra)
biri ise tamamen %100 olarak çeşitli minerallerden elde edilmiş. yani doğal.

@truman çok kötüsün ahakjd heves kırma ya buradan gazı alıp matrix'in kapanış sahnesi müziğiyle watsons'a doğru yürümeyi planlıyorum

hangi watsonsdan aldın, bana yakınsa beraber gidelim ben konuşurum asjkahkjsha :D ama her türlü alırlar merak etme. net söyleyeceksin "ben şu gün bunu şu şekilde aldım ama eve geldim böyle çıktı; iadesini istiyorum". bu kadar :) yaparsın!

Adam topla öyle git.

Yanlış bilgilendirdiniz diyerek iade talep edin. Üzerini okumamış olmanız sizin suçunuz değil, yazı zaten İngilizce. Çok ters yaparlarsa İngilizce bilmediğinizi satıcıya güvenerek aldığınızı fakat sonrasında 3. bir kişi tarafından bunun mineralli olmadığı konusunda bilgilendirildiğinizi söyleyin.

Watsonslarda o yok bu yok diyip deborah vermeye calisiyolar hem. Ne var lan it diyesi geliyor insanin.
bana da boyle deborah sattilar pudra. Sonra daha acilmamis urun 5 dk olmamis alali goturdum degistirmeye kozmetikte degisim yok dediler. Ha oyle mi dedim ciddi ciddi yanima adam alip mudurunuz nerde lan diye girdik iceri. Degistirdiler <3

Debelenmen lazım biraz. Ayipli mal kismindan yuru.

ha mineralden ha mineralli ne olacak sür gitsin..

gidiyorum gençler
www.youtube.com

davayı kazandık. iade almadılar ancak ürünün fiyatı kadar alışveriş hakkı sundular

şöyle de yapabilirsin, bilgisayara bağlı projeksiyonla yazıyı duvara yansıtıp harfleri boyayabilirsin

cadlowmuralworld.blogspot.com

Yok ben direk baskı istiyorum. onu düşündüm ama kusursuz yapamam :(

Tabelacilar yapıyor öyle şeyleri. "Bilgisayarlı baskı" falan yazar camlarinda. Hatta onu yapan bi makine var da adını unuttum.

ya da tam bu fontta olmasa da stencil da yapabilirsin.

ozalitçiler de yapabilir. iki sene önce posterimsi bişe yaptırmıştım, yazılar falan vardı, bir metre var ya da yok, 50tl vermiştim.

Bant çıkarma suyu var da sırf onun için almazsın herhalde onu :D

aseton da bant lekelerini söker. yalnız çerçevesine değdirmeden yapın.

satan bir yer bulsaydım alırdım :) acil olduğu için internetten de sipariş veremem. diğer alternatifleri deneyeceğim artık
hepinize teşekkürler.

parayı öder ödemez yazar onlar öle. normal.
siz daha bi feedback yazmayın mal gelince yazarsınız

Zaten satıcının feedback vereceği tek şey ne kadar hızlı ödediğin. O yüzden öder ödemez yazarlar.

onun tarafında alışveriş bitti zaten. büyük ihtimalle kendi yamzıyordur ufak bir script'i vardır feedback için. ebay için satıcıların öellikle ufak tefek ürünlerde, kargoyu gönderdiği anda, alıcıların ise paket eline geçtiğinde yorum yapması normal bir durum, işkillenmeye gerek yok.

Teşekkürler.

ürünleri sepete at aynı satıcıdan ürünler grup olarak listelenir zaten orada request total from seller'a tıkla bi şey demene gerek yok.

I will order 3 items, Can you ship all 3 of them in a single package so that I will not have to pay multiple courier charges?

Teşekkürler.

yıldız teknik üni'nin bi mekanı var boğaziçinin orada. efsane manzarası var fsm'nin ayağı oturduğun yerden 20-30 metre falan.

karaköy-fossil güzelmiş

bebek starbucks
tarabya big chefs

lenslerin hiç bir olayı yok sony olduğu için gereksiz pahalı. bence başka bir makine al daha geniş açı lens de bulursun. zeiss lensler büyük bi ihtimal iyidir şimdi onlar haksızlık etmiyim ama, nerdeyse o paraya leica lens alırsın yani bu kadar pahalı olmaması lazım.

Öncelikle biri değişken odaklı iken, diğeri sabit odaklı objektif. Sabit odakta sadece 20mm'de çekim yapabilirken, diğerinde 10-18mm arası açılarda çekim yapabilirsiniz. Sabit odaklı daha düşük diyaframda çekme imkanı tanırken, değişken odaklı size bu imkanı veremez.

yumurta kapıda tutularak.

Harekete gecerek

sonra konuşuruz abi bunu...

www.muminsekman.com

amaan boşv

böyle:

4.bp.blogspot.com

kidim2013.files.wordpress.com

aşk ile

Kurtulunamaz.

buna yanıt vermeye üşenen kardeşlerim adına yazayım bari: bir yolu varsa da o yol yürünmeye üşenilir.

ben bi yöntem izledim. ataletimi kırdım, aldım başımı yürüdüm.

olay şu: 5 dk içinde bitirebileceğin işleri aklına geldiği gibi yap. 5 dk uzun süreceğini düşünüyorsan ertele. bi noktadan sonra alışında bu düzene bu 5 dk sınırını genişlet. 10 dk yap. sonra bakmışsın canın meyve çekti diye kalkıp gecenin bi yarısı manav arıyosun.

sizi üüşengeçliğe iten sebebi bulmanız lazım. hayat enerjiniz mi düştü; düştüyse niye? korkunuz mu var? varsa neye ve niye? bunları çözmeden olmaz.

mahnitanın dediği kitabı okudum işe yaramadı. yımırta kapıya sıkışana kadar keyfine bak

bir plan yapıp, buna uyup, plan içine düzenli uyku ve spor yerleştirilerek.

ama zaten bunları yapmaya üşenmesen sorun kalmaz ki.

bu yüzden, kurtulunmaz +1

Sinema tv 1. sınıf öğrencisi görüyorum galiba :) Ucuz yollu bir şey arıyorsan Canon Eos'un makineleri vardı 620, 650 falan. Rebel diye modeli vardı galiba. Google'de Canon eos 35mm slr diye arat genelde ucuz oluyo onlar. A1, Ae1'ler pahalı baya 300-350'den aşşağı yoktur şuan piyasada.

Minolta, zenit iyidir.

Teşekkürler herkese

@alaman cikolatasi

Görsel iletişim tasarımı diyelim jsjs

bikaç seferlik kullanacaksan ben evden vereyim, boşa alma

Bende de A1 var daha yeni film koydum verirdim bende ama çektim biraz :(
@try again fail again fail better teklifini değerlendir.

Valla çok iyi olurdu ama yarın için her türlü aciliyetim var. Yakındaki arkadaşlarımdan biri uyanabilirse sabah ondan alacağım, ama yoksa satın almam ya da kiralamam gerekiyor her türlü.

valla evde 5 tane makine vardı, sabaha lazım desen ayarlardık birini neyse

Babanızın direkt Yunanistan kimliği olmadığı için zor. Olsa bile bazı ülkeler 18 yaşından büyük bireyleri ebeveynlerinden bağımsız görüp "kan hakkı"na dayalı vatandaşlık vermiyorlar, Yunanistan da bu ülkelerden olabilir.

Çok iyimser olmamanızı öneririm açıkçası.

Malesef bende ayni durumda oldugum icin arastirmistim. Turkiye ve yunanistan arasinda imzalanan mubadele anlasmasi geregince bizim orada rumlarin da burada hicbir hakki yok.

babanın yoksa sen alamazsın.

önce baban başvursun? o aldıktan sonra sen başvur nasıl fikir?

komsudaneoluyor.net
şu sitede şöyle bir bilgi vermişler. acaba doğruluk payı var mıdır ?

"Soyunda yunan vatandaşının bulunması: Yunanistan dışında doğmuş ama yunan anne ve/veya babaya sahip çocuklar. (Anne veya babanın yunan vatandaşı olması/yunan pasaportuna sahip olması gerekmektedir). Dede ve/veya anneanne-babaannesi yunan olanlar da bu haktan faydalanabilirler. Sadece prosedür biraz uzun olacaktır."

İnsan gözü farkedemez kısmı yalan, epey bi yükseğe kadar algılayabiliyoruz. İyi bir pc'den geçiyorsan ondan olabilir de bende genelde 20'nin altında rahatsızlık vermeye başlıyor. 30 o kadar sorun yaratmıyor.

İnsan gözü genel olarak 60 fps görüyor kabul edilir sanırım, eğer yüksek fps oynarken düşük fps oynamaya başlamışsanız normal olarak rahatsız ediyordur, ben mesela 25-30 fps oynarken hiç sorun yaşamıyorum, rahatsızlık falan olmuyor genel olarak.

Insan gözü 60 fps civarı evet. 30 fps de geçişleri net olarak görebilirsin.

Iste bunlar hep pc nin avantajları :)

İnsan gözü 24fps görebilir en fazla.

30fps oyunlarda kasma görmeniz bu oyunun fps'i stabil olmadığı içindir. Yani 30fps gibi bir rakam verirken ortalama veriyorlar. Sürekli oynuyor bu rakam.
Atıyorum gta'da kapalı bir alana girince 60'a çıkarken oyunun en işlek ve ayrıntılı caddesinde 300 ile giderken 5 tane c4 ile 10 kişiyi havaya uçurduğunuzda doğal olarak 24'ün altına düşerek kasma yaratıyor.

Ama şöyle bir sorun var ki gta bunun dozunu kaçırmış. Kesinlikle 30fps değil. 25 ile falan çalışıyor, ani bir hareket ile 24'ün altına düşüp kasıyor oyun.

Anlamadım. İnsan gözü en fazla 24 fps görebiliyorsa, yüksek bütçeli oyuncu donanımları,monitör sahipleri falan neden 60-120 fps aldığını söylüyor ?
30vs60.com
www.30vs60fps.com

Bu konu hakkında yapılan bir araştırma falan var mı merak ettim gerçekten.

Dediğim gibi düşme payı. Güzel smooth bir oyun için 60+ fps iyidir. Çünkü daha azında üstte yazdığım gibi bir sürü olay aynı anda meydana geldiği zaman FPS 24 altına düşebilir.

Örnek olarak benim eski PC çoğu oyunu Ultra'da 45fps civarında çalıştırıyordu ama herhangi bir patlamada, ayrıntıda 20'lere düşüp, kasıp çok gıcık ediyordu.

Hatta filmlere bakarsanız çoğu 23,9fps'de çalışır. 24 sınır... Yapacak bir şey yok.. :)

Tam tersi fps düşerse kare kare görürsün. 30 karede hareketlerdeki motion blur azalır daha akıcı gelir. Tv'de seyrettiğin görüntüler 25 kare sinemadakiler de 24 karedir. 30 kare fazla bile insan gözü için. o sıkıntı senin konsolundadır. donuyodur büyük bi ihtimal.

insan görebileceği en yüksek fps diye bir şey yok. 1 milyon fps'de yapsan insan gözü algılar. sadece seyrettiğin görüntü daha yavaş olur. 24 fps mevzuu ise, insan gözüne en yakın hareket algısını yarattığı için kullanılır.

sizi bilmem ama ben rahatlıkla 30 fps ile 60 fps oyunu ayırabilirim. hatta 60 hz lik bi monitörde 60 la 150 yi de ayırt ederim. 60 hz monitöre 150 fps yi verirsen (adını unuttum) görüntü kayması olur. o sayede onu da fark ederim.

Belki 30fps'de çalışan oyun ile 60fps'de çalışanı ayırırsınız ama 24'ü geçecek biçimde belirli bir fps'e sabitlenmiş bir oyunu ayıramazsınız. Hiç bir insan gözü yapamaz.
Yapabilseniz imax dışında izlediğiniz tüm filmlerin kasması lazım deli biçimde. :)

Bu arada üstte "24fps görebilir en fazla" derken "daha üstünün kastığını falan ayıramaz" anlamında söylemiştim. Yoksa 24'ü geçinde görüntü yok olmuyor, yanlış anlaşılma olmasın.

insan gözünün sınırı 24,30,60 falan demek çok saçma. sisteminizin rahatlıkla kaldırabileceği cs 1.5 , team fortress vb bir oyun kurun. sırayla fpsnizi farklı değerlerde kilitleyin. 100 fps ve 150 fps arasında bile inanılmaz fark olduğunu görüceksiniz.

Çoğu monitör 60, oyun monitörleri 75 ve biraz daha üstü HZ'de çalışır. 100 veya 150'yi zaten monitörünüz üretemeyeceği için bir fark oluşturma olasılığı hiç yok aslında.
Zaten bu ekran kartınıza eziyet olur. 60'da sabitleyin.. Gerek yok böyle atraksiyonlara... :)

standart bilgisayar monitörüyle 60 fps'den fazla kare alınca yırtılma denen mevzu gerçekleşir. eski tüplülerde 75-80-100 gibi hz değerlerine de şeyoluyodu ama yeni lcdlerin hepsi 60hz.

ve insan gözü bal gibi algılar bu farkları. hareket algısını normal bi şekilde algılayabilmemiz için gereken minimum kare adedinin 24 olması lazım, daha düşük hızlarda kendimizi veremiyoruz. handycam ile çekilmiş bi video ile bi sinema filmi arasındaki farkı bile hissedebilirsin (30 kare / 24 kare)

bu arada ps3'ün gta4, red dead redemption falan oynarken 15 fps'ye düştüğü oluyo :/

Tchibo bence. hem ucuz hem de lezzetli.

genel yorumlar kötü olsa da ben jacobs monarch çok seviyorum. marketlerin hepsinde var. aroması bence güzel.

www.baristasepeti.com

diğerleri market ürünleri... şu an için en iyisi bence bu.

valla tchibo hakkaten çok iyi. normalde starbucks alırdım ama dedim bu kadar domalmak yeter gittim tiçiboya dedim ordan bana 250 gr kahve sar çekti sardı verdi 8,5 lira tuttu lan SEKİZBUÇUK! adama sarılıp öpecektim o derece bir de mis gibi koktu bütün yol boyunca metroda falan çıldırdım eve gittim dedim olum palve senin kafanı mikiyim bunca zaman zıtarbaksa o kadar paraları boşuna vermişsin diye. artık çibodan şaşmam. zıtarbakstan farkı yok acayip lezzetli.

edit: gözünü seveyim tchibo'nun kahvesini denemeden 250 gr kahveye 30 lira domalma. ha sana koymuyordur kahve sana domalıyordur o zaman ayrı ama paranı kendin kazanıyorsan yapma derim. hatta 250 gr alma git 100 gr al ya da 50 gr al, 100 gr'ı 3,5 liraya falan geliyor.

Peki french press olarak öneriniz var mı ?

kahve dünyasınınkini kullanıyorum ben sıradan ucuz bir şey ama memnunum zaten bodum gibi kaliteli ama pahalı bir şey almadıkça hemen hemen hepsi aynı neredeyse. ha mesela bodum için diyorlar ki hiç kahve sızdırmıyor, benimki sızdırıyor azıcık dibinde böyle azıcık kalıyor peki sorun mu benim için hayır.

Bende daha dün tchibo dan 500 gr kahve cektin mis koltu arabada uygun ve kaliteli.
Ben ikea dan aldim french pressimi

Son bir soru? Bu paket halinde satılan filtre kahveler çekirdek halinde oluyor değil mi?

Kahve dünyasının sitesinde bir set var mesela french press+250 gr filtre kahve+fincan = 35 tl bunun yanına bir de 30tlye sözen değirmen alıp takımı tamamlayabilir miyim?

Son soruydu :) teşekkürler

Ben filtre kahvemi evde yapamıyorum, buna ne diyorsunuz

haklısın.

zirvede birkaç arkadaşla bu konudan da konuşmuştuk, zannediyorum darknum açmıştı konuyu, üst kısmı tamamen atlıyorum okumuyorum, son anda gördüm zirveyi falan demişti.
Ben hala farkedebiliyorum ancak ilk zamanlar kadar değil tabi.

Ben bakıyorum. Her girdiğimde olmasa bile hemen hemen her gün. Verebileceğim kan olup olmadığını veya yeni bir şeyler olup olmadığını görmek için bakıyorum.

Hot threads dediğimiz kısım tam böyle değil ama İstatistikler kısmında zaten haftanın en çok okunan duyuruları, vb. var. Hot kısım biraz da orası.

Tabii olsa hayır demem ama ihtiyaç da duymuyorum.

günün en çok okunan duyuruları sağda ayrı bir bölümde gösterilebilir aslında.

şu mobil versinyona çeki düzen versinler yada app yapsınlar telefonla duyuru takip etmek resmen işgence.

5000 tl :(

Çift hane

+ 10 bin

ev kirası çıktıktan sonra lükslerine para ayırabiliyorsan iyi maaştır. Bu benim için 3000 liradır mesela.

Yeni başlayan mühendis için 3.500 - 4.000 arası net. Tabi bunu aileden ayrı, kirada yaşayan birisi için söylüyorum. Aileyle yaşanıyorsa ve kira derdi yoksa 2.500'e kralsın.

3-4 bin üzeri her maaş iyidir.

2 aydir calisiyorum, ilk isim, maasim tek basima bir eve cikmama musade etmiyor istanbul icin. kendi evime cikip istedigim gibi yasamama yeticek maas su anda 4000 tl en az istanbul icin.

6 bin üstü iyi maastir gozumde.

Benim psikolojik sinirim 6bin tl. Bunun altindaki bir maas bana az gibi geliyor.

6-10k arası. 10 üzeri farklı bir kategoriye giriyor.

kiramı, benzimi, faturalarımı rahat ödeyebildiğim, az da olsa kenara para atabildiğim, haftada bir ulan bu kokteyl de çok pahalıymış demeden gece çıkabildiğim, bir kursa gidebildiğim, markette bi çeşit peynir değil de iki çeşit peynir alabildiğim, arada güzel bir ceket ya da ayakkabı gördüğümde aldığım için pişmanlık duymayacağım, kitap alıp sinemaya rahat gideildiğim bir hayat yaşatacak maaştır o. ha buradaki ev 1000 tllik, ceket 100 liralık bir ceket tabi. bir de şunu anladım ben işe ilk başladığım dandik maaşla da ayın sonu zor geliyodu sene sonra dolar üzerinden aldığım ve Türkiye standartları üstü maaşımla da yine para biriktiremiyodum,arada banka hesabında avansa düşüyodum o ayrı bi mesele. aldığın kadar harcaman oluyot doğru bi laf. bu ülkede memur maaşıyla aile geçindirip çocuk okutan babayiğitler var.

Hobilerine, özel zevklerine para ayırdıktan sonra kenara atacak paran kalıyorsa iyi maaş alıyorsundur.

3000 - 8000 lira arası.

8000 - 14000 arası pekiyi maaş,
14000 üzeri yıldızlı pekiyi.

3.000 ve ustu iyi bence. Tabii ki gercek anlamda iyi maas 5.000'den basliyor ama 3.000 aliyosan bence maddi olarak problemin olmamali.

5000 şu devirde çok temiz maaştır. akarı yok kokarı yok. beşiktaşta denizi gören bi ev tutup, araba taksidine girebilirsin.

3000 +

50bin tl minimum

istanbulda 5 bin,diğer şehirlerde ise 3 bin

hakettiğin maaştır.

20binliralık çalışıp 19bin alıyorsan iyi maaş değildir.

Hiç bi sikim yapmayıp 10bin alıyorsan o da iyi maaş değildir.

soru tutarlılık içermiyor..

inanmadığı şeyden korkmaz zaten insan psikolojisi.

örneğin ataesit insanlar şeytan, cin, peri, hayalet gibi şeylerden korkmazlar. Çünkü varolduklarına inanmazlar. akıllarına geldiklerinde gülünç gelir bu durum ve hemen unuturlar.

Korkuyosan ateist değilsindir. Ateist olsan yerinde duramazsın zaten.

Ben o insanlardan biriyim. Gerçek hayatta korkuyorum diyemem, bir tarafım ile gülerim ama ürperirim. İnanmadığım halde korku filmleri izlerken korkuyorum. Yoksa gerçek hayatta mezarlıklardan geçip evine giden bir insandım ben (hala da öyleyim de taşındık). Sabahın 4'ünde beyaz elbise giyip dışarıda tekerleme ile ip atlayan kızlardan korkuyorum ama.

Bu sırada bir şeyi itiraf edeyim: Büyük kuzenim kızıl saçlı mavi gözlü bir oyuncak bebek almıştı bana 8 yaşındayken. Chucky'yi de yeni izlemiştim. Ailemin ve kendi hayatımın bebek tarafından tehdit edildiğini düşünerek, o yaşta karanlıkta elime fener ve tornavida alarak elime bebeğin gözlerini tornavida ile oymuştum. Çünkü göremezse, kimseyi öldüremezdi. Bana inanmayacaklarına göre de bu işi bebek kimseyi öldürmeden halletmem, herkesten önce benim onu yok etmem gerekiyordu. İlk kahramanlık deneyimimdi :) O zamanlar inanıyordum ama şimdi inanmıyorum.

Yukarıdaki paragrafa dönersem, çok basit bir açıklaması var. Çok fazla korku filmi ile birlikte film izlemenin ötesinde bir şey oluyor; bu olaylar ne kadar sanal olsa da görsel ve işitsel hafızanızla birilerine doğaüstü bir şeyler tarafından zarar verildiğine, hayatını tehdit ettiğine ve öldürdüğüne tanık oluyorsunuz. Bilinç bunu kaydediyor. Üst beyin inanmasa bile, bilinçaltı "Böyle de bir tehlike var hayatta" diyerek kaydediyor. Bilinçaltı üç bacaklı bir Marslı'yı hayal etse, ona bile inanan cıvık mı cıvık bir şey. Bu iki şeyle birleşiyor: 1) Evrimsel açıdan en büyük itki hayatta kalmak isteği. 2) Illusory truth effect: Yani çok tekrarlanan bir şeyin gerçek olup olmadığına bakmadan bilinçaltının ona inanmaya başlaması. Dolayısıyla bir filmde hayalet gördüğünüzde veya aynı anda müzik gerildiğinde, üst beynin olmadığını bildiği bir şeye karşın, bilinçaltı inanmaya başlıyor hafifiten. Çünkü daha önce tanık oldu buna. Dolayısıyla omurilikten "Tehlike var; kaç veya savaş" dediğimiz "fight or flight" kararının verilmesi gereken bir an doğuyor. Peşinden, adrenalini pompalıyor da pompalıyor. Dolayısıyla kendi elinde değil insanın, adrenalin pompalanınca otomatik korkuyorsun, çünkü bilinçaltın tehlikede olduğunu ve öldürüleceğini sanıyor. Ama durumun biraz da sanal olduğunun ve daha önce sana zarar vermediğinin farkındasın, bir yandan da üst beyin tırıl tırıl çalışıyor hala. Bu yüzden, "flight response" dedikleri "kaçma refleksi" yan odaya kaçıp kendini kilitleme şeklinde değil, ellerle gözlerini kapatıp da filmi "Ay, bakamayacağım" deyip izleyememe şeklinde ortaya çıkıyor. Ya da "fight response" dedikleri "savaşma refleksi" de televizyonda gördüğün yaratığa var gücünle girişerek değil de koltukta biraz daha öne eğilip filmi izleme şeklinde ortaya çıkıyor.

Tahmin edeceğiniz gibi kadının "flight response"una karşılık, erkeğin "fight response"u daha fazla.

Bİri köşeden çıkıp "Bö" diye sizi korkuttuğunda ortaya çıkan mekanizma ile aynı mekanizma. Ne olduğunu anlayamadığın, daha doğrusu henğz algılayamadığın şeyden, anlık bir korku duyuyorsun. Sonra da kendine gelince bir sıkıntı olmadığını anlıyorsun.

10 sezondur Supernatural izleyen bir insan olarak, karşıma bir "demon" çıkarsa ne yapacağımı çok iyi biliyorum ama bu işin eğlencesi. Tabii ki de inanmıyorum. Nasıl ki yabancılar Noel Baba'ya inanmıyor ama hayatlarına ve bayramlarına zevk vermek için böyle eğlenceler, mitler katıyorlar; aynı şey.

kuru fasulye pilava bayilirlar, tursu varsa yaninda senin elinden yemegi alirlar.

eti cin de yerler ama onu kendin bulman lazimdi.

@iki kere ucuruldum konduktor onayla beni,

Hiç yediklerini yemedim o kadar ? Artıkları filan yiyorlardır belki ?

hayali varlıklar yemek yiyemez.

Yemezler.

şimdi cinler zaten bu boyutta değiller dimi? sen ben onları görmüyoruz yani, e dolayısı ile yemek yiyorlarsa bile bizim yediklerimizi yemiyorlardır dimi mantıksal olarak, kendi boyutlarında yemek yiyorlardır. yine kendi boyutlarına dışkılıyorlardır falan. bizle bi işleri yok ki?

daha düz mantıkla, eğer bizim kıfayetlerimizi giyerler mi diye de sorabilirsin, e giyselerdi görünmez adam gibi evin içinde dolaşan içi boş kıyafetler görürdük misalen.

inanmayanlar dalga gecmek yerine susabilirler :)

hayvan kemigi ve yanlis hatirlamiyorsam hayvanları da tezek yiyorlardi.

bu bilgi islamiyete goredir.

Bence bulunur. White'in sifirlari yanlis hatirlamiyorsam D&R'da 835'ten satiliyor. Turkiyede acayip kazik goprolar. Hep tasima derdi yok, yer tutmaz.

Mümkünse amazondaki 400 dolarlık ps4 setinden ve 330 dolarlık xbox one seti iyi olabilir.

Onlar şark kurnazı. Aşırı enayi birini bulmadan öyle büyük paralara satamazsın.

550 lira veririm getirirsen.

şavşank ridempşın.

Izlemediysen "Gone girl" "Trance"

Shutter Island

-da yı ayırmayaydın iyiydi.

filth

filth olabilir.

farkettim de duyurudaki her film önerisine de bi filth yazıyomuşum. Olsun plot twist'li falan seversin.

tale of two sisters

Tam sonunda diyeceğin bir film: the village

take shelter

küçülmedi ki yıllardır standart 15.6" neredeyse. arada netbooklar çıktı kolay taşınması için ama tarihe gömüldü. şimdi de ultrabooklar var yine hafifliği ve uzun süreli şarjıyla önplana çıkan. onlar da 13" civarında genelde. benim eski laptopum 14" kare ekrandı mesela o da bayağı yaygındı eskiden.

Millet 3 kiloluk leşler yerine artık aynı performansı veren 1-2 kiloluk laptoplara yöneliyor. Dolayısıyla ultrabooklar popüler oldu ve boyutlar 13 civarına indi. Tabi oyun, tasarım laptopları gibi niş marketlerde hala koca ekranlar bulmak gayet mümkün

aynı performans + pil ömrü + hafifliği

Fakirler ölsün, 19" laptop'umdan selamlar.

Performansli, 12 saat pil omru var. 1.3 kg. Her gun yaninda tasiyinca bunlar onemli oluyor.

Ekranlar küçülmedi de eskiden 16:10 oranı daha yaygınken şimdi 16:9 yaygınlaşıyor.

yaratıcı değilim ama neyin yaratıcı olduğunu biliyorum, nostalji yapman gerek gibi geliyor, tadım'ın sosyal medya reklamı çok başarılı bu konuda.

www.youtube.com
bak bu reklam süper mesela. ama içerikle alakalı değil belki. duyuruyu okuyunca aklıma geldi paylaşayım dedim.

Absürt komedi işini görebilir:

Adam kahveye girer herkes çay içer sağdan soldan "abi iki çay","abi bi çay" sesleri gelir. Bizim kızıl sakalı kızıl saçlı abi girer iki elini beline koyar. "abi bir oralet" der ve bir anda sessizlik olur. abiye bir anda hürmet etmeye başlarlar. oraleti gelir. ardına;
" DELİKANLI ADAM ORALET İÇER " sloganı gelir

Ben de Elit çikolatanın reklamlarını çok sevmiştim. İstediğin konsepte çok uyuyor diyemem ama fikir verebilir.
www.youtube.com

dostum, şöyle düşün: tekel birası vardı hani zamanında. çok da tutunamadı piyasada. tekel birası'nın çok da eski olmayan bir zamanda şöyle bir reklamı vardı:

"türkiye'de bira denince akla gelen ilk bira var ya... o biz değiliz!
tekel birası: 'o bazılarının tercihi'"

bu minvalde bir şey olabilir.

hiç o markayla daha önce özdeşleştirilmemiş bir senaryo seçmelisiniz bence. akılda kalıcı bir slogan, bir ses efekti ya da o ürünle gerçekleştirilecek bir eylem (big babol'u çiğneyenlerin içiçe iki balon şişirmesi gibi) insanları o ürünü tekrar almaya yönlendirebilir.

misal, eminim ki Uğur markasını, Mehmet Ali Erbil "UUğuuur DEEriin DOOndurucu!" şeklinde bir çıkışla duyurmasaydı kimse hala bilmiyor olurdu, dillere yerleşti artık. ama kim bilir o reklan kampanyası öncesinde de daha kaç senedir piyasadalardı (şimdi kontrol ettim 60. yıllarıymış).

ürünün popülaritesini neden kaybettiğini tespit etmek lazım öncelikle. aynı pazardaki rakipleri nedeniyle mi, sıradışı olduğu için mi, beğenilmediği için mi.

buna göre bir strateji belirlerdim ben.

sebep aynı pazardaki rakipleriyse, o zaman markanın tarihi geçmişine vurgu yapıp, nostaljiyi ön plana çıkartırdım.

sebep sıradışı olduğu içinse, gayet düz bir adamın o sıradışı üründen aldığı keyfe vurgu yapar, ürünü normalleştirmeye çalışırdım insanların gözünde.

sebep beğenilmediği içinse, imaj değişikliği yaparak ambalajla, kampanyalarla göz boyamaya çalışırdım. beğenilmemesinin alışkanlıklarımızla ilgili olduğuna vurgu yapmaya, alışkanlıklarımız değiştikçe beğenilerimizin de değişebildiğini göstermeye çalışırdım.

ÜRÜN NEDİR ?