profilini ayarlardan görünmez yaparsın. dolayısıyla karşı tarafın profiline girdiğinde linkedin kullanıcsı olarak görünürsün. bu aşamada bloklayabilirsin.

ayarların güvenlik kısmına gel choose what user sees when you visit their profile diye bi seçenek omlası lazım

ssk'ya çalışıyosan konsoloslukta açtırdığın evrakların kopyasını gösterebilirsin okuyosan öğrenci belgesini ibraz edebilirsin.

gittigin ülkedeki konsolosluklardan basvuru yapabilirsin. bu gss muhabbeti ilk ciktiginda ben öyle yapmistim.

yurtdisina cikar cikmaz konsolosluga gidip adres kaydinizi yurtdisina aldirin. sonra da yurtdisinda yasadiginizi gosterir belgeleri sgk'ya gonderin. aksi takdirde borc islemeye devam eder.

100 bin lira verdigin arabaya tup mu takacaksin? Bence pek mantikli bir hareket degil. Dizel otomatik suv bakilabilir, secenek pek fazla degil ama qashqai olabilir, tiguan'in 1.6 tdi dsg'si gelecek ne zaman bilmiyorum ama o olabilir

Öncelikle 100 bin kiralık araç alıp tüp takma zihniyeti doğru değil. Bütçene göre araç almak en mantıklısı.
İkincisi tusconda zaten 100+ bin liralık bi araç değil.
Tüp takılabilir ama taktığın an garanti dişi olur araban.

Bi de neden tuscon anlatsana biraz? Ciddi anlamda iyi bi araba değil çünkü o yüzden soeuyorum

incelemelerde youtube da falan baya övüyorlar , ses yalıtımı rakiplerine göre öndeymiş, euroncapda ve Small Overlap de baya iyi sonuçlar vermiş. Baya dolu dolu modeli 114k lira yoksa 80 den başlıyor. Tasarımı cok hoş geliyor. ısıtmalı koltuklar falan.

Yani kesin karar vermedim. Bütçe krediye bağlı oranda değiştiğinden dolayı:) aynı fiyata ne biliyim fazla alternatif yok gibi bugun sahibinden.comda adam Tiguanin 1.4 tsi motoruna ldi taktırmış. www.sahibinden.com

100km de 7-10 litre gaz yakıyormuş , bunu görünce bende dedim dizele 15 falan bayılacagıma 6 bini tüpe takarım falan. daha araştırma modundayım aslında cmax alıp kurtulmak istiyorum ama şöyle araba beni 7-8 sene rahat götürsün. Tiguan 1.6 tdi cıkarsa 140 lira cıkarında olur heralde.

kuzenim aldı geçen ay dediğin gibi 114e. araç gerçekten övüldüğü kadar iyi. ben 11litre yakıyorum dedi. 1.6 motora göre biraz fazla gözükebilir ancak araç 2tona yakın.

@sky
neye dayanarak +100lük araç değil diyorsun? qashqai satıyolar 90a. o araç 90 ediyosa bence tusconlar 114e ucuz bile gidiyor.

forester al dizel. lpg garantiyi bozuyor bu arada.

@kid yaptığım test sürüşüne göre etmez diyorum. pek çok özellik doldurmuşlar ama yine de göze batan çok eksiklikleri var.
mesela iç mekan malzeme kalitesi o fiyat segmentinde ki bir araç için çok kötü. mesela otomatik park sistemi özellikle dikey parkta çok başarılı değil. sıfır parkettiği için araçtan inemiyorsun. araçtan indikten sonra bende hiç bir iz bırakmadı. akılda kalıcılığı yok ki test aracı full paketiydi.

ama bi önce ki cevabımda kurduğum cümleyi düzeltmek gerekirse, tüm otomobillerin fiyatları yüksek aslında. hepsi son 4-5 ayda sağlam zam yedier fakat bana göre tuscon kendi segmentinde ilk tercih edilecek bir araç değil. o fiyata farklı segmentte daha iyi araçlarda alabilirsin.

bir de euroncap biraz patates bi test aklında olsun. eğer araç abd pazarında satılıyorsa, abd'de yapılan çarpışma test sonuçlarına göz atmanı öneririm. Us ncap daha gerçekçi sonuçlar veriyor çünkü çarpışmaları daha hayvani ölçülerde yapıyorlar.

yıl içinde yaptığın kilometreyi gözönünde bulundur dizel & benzinli seçimi yaparken. eğer düşük kilometre yapıyorsan benzinli daha avantajlı oluyor. motor performansını hyundai in bilmiyorum ama en basiti servise girdiğinde daha az para ödüyorsun vs.

Tiguan 2.0 tdi dsg bile %90 otv'ye ragmen 131 bin. 1.6 nasil 140 civarinda olur? 1.4 tsi'a gore 10-15 fazla olur max.

doğru 2.0 tdi ye bakmamıştım. açıkcası umulan fiyatda olursa tadından yenmez en azından qq nin pazar payına bir ortak cıkar.

yılda 20-23 bin km yaparım.dizel bana en uygunu şu yeni modeller bir ortaya cıksında bizde görelim.

narnia olabilir

lotr gibisi ne yazık ki yok, hobbit bile onun gölgesinde kaldı.

rome var. fantastik değil ama lotr got'u ikiye katlar..

Vikings

the shannara chronicles var yeni başlayan ama her ne kadar elfler fln olsa da gençlik dizisi tadında. peşin peşin uyarayım :P

sonra "beowulf" başladı.

bir de harry potter ile narnia karışımı bir dizi var the magicians diye.

legends of seeker vardı onu sadece 1 sezon izleyip bıraktımdı ama fantastik mi diye sorsan fantastik.

kısa ömürlü camelot var. şimdi aklıma gelen diziler bunlar.

film listesi ise malisif yapamayceğim çünkü tonla var.

Teamviewer tam aradığınız program.

Var, teamviewer, ammyy, logmein, kafanıza göre takılın.

ammyy

Teamviewer iyidir. Turkce kolay arayuz ve ucretsiz.

teamviewer. ilk bağlantıda menüden sınırsız erişim düzenle. şifreyi ve id'yi bi kenara not et. ayarlardan da teamviewerı başlangıçta çalıştır seçeneğini seç. sorun olursa onların onayı olmadan direkt bağlanırsın.

Teamviever'da ailenden şifre istemek zorunda kalabilirsin hesap oluşturmazsan eğer. Aynı hizmeti google uzaktan erişim de veriyor chrome eklentisi olarak. Tabi onda da eklentiyi indirmek var. Her iki programda da mobilden erişim de mevcut. Teamviewer'ın bi artısı daha; bağlantı kurduğun bilgisayara dosya aktarımı sesli ya da görüntülü iletişim imkanı sunuyor olması. Karşılıklı hesap oluşturursun hiç şifre falan istemeye gerek kalmadan bağlanırsın.

Sabit ip yapma imkânın varsa windows remote desktop kullan her seferinde değişen şifre id ile uğraşmazsın,zaman aşımı kopma sorunlarında olmaz.

bence daha küçük 13-14 inch filan al. 15.6 çok büyük geliyor günlük kullanımda bana göre

bence hiçbiri ama illa aralarından biri olacaksa dell ya da lenovo derim. özellikle dell pek sıkıntı çıkarmaz çıkarsa da dell'in sunduğu müşteri hizmetini başka hiçbir marka sunamıyor.

neden hiçbiri dediğime gelirsek bu saatten sonra hdd'li laptop almayı saçma buluyorum. 2016'da laptop alacaksan ssd'li olsun. zaten oyun falan oynamayacakmıs öyle fazla hafızaya gerek yok. 500 gb hdd'li bir model alacağına 128 gb disk olsun ama ssd olsun, emin ol ssd çok fark ediyor.

5 yıllık vaio'ma ssd taktım alet uçtu.

Ya kusura bakma ama bunların hiçbiri beş para etmez. Yani herhangi birini 1000 liraya verseler almam.

ben de anlamadığım için sizlerden görüş almak istedim arkadaşlar. sizin önerilerinizi alabilirim, öyle anlaşılıyor ki almam da şart görünüyor. linkleri kaale almayabilirsiniz pek tabii.

hp 15-ac108nt

bu fiyata çıkıyosan bu ürüne de bak derim

hiç oyun oynamayaca ileri de de autocad gibi programlar kullanmayacaksa sonuncu hariç herhangi biri olur.

zaten o bilgisayarla anca film izle internette takıl başka bir şey yapılmaz. ekran kartı bile yok bazılarında.

edit: ssd konusunda q@halitkin e katılıyorum. çok fark ediyor. tabi hdd de film ya da müzik biriktirmeyi düşünmediğini varsayıyıorum.

ben 8 yıl önce asus aldım o bilgisayarla catia ile bitirme tezi yaptım üstüne bi de abaqus çaktım. ondan "autocad bile kullanılmaz" falan demeyin ayboluyor.

istanbul erkek lisesi ile alman lisesinin kendi alman hocaları için açtığı dersler var ama dışardan alıyorlar mı bilmiyorum. Goethe institut e sorun bir de.

ismek'te bile var, yabancılar için türkçe diye aratın.

taksimde şu resmi kuruluş var ya yabancılar için türkçe öğreten. kapısından bile geçmeyin. o kadar berbat. goetheye falan sorun yönlendirirler.

Avusturya kultur ofisine sorun ya da kendisi avusturya lisesine sorsun.

öncelikle dfklhjşhşdfhd

kapılarına as hop aile var diye, etkili olur.

bizim eski evde yan komşu da öyleydi. bütün apartman inliyordu. hiç de gidip uyarmayı düşünmedim yazık sevişsinler işte. annenler gelince de nolcak yani sanki onlar hiç sevişmedi.
sevişen insanların önünü kesmeyin :)

Onlar adına çok sevindim aslında. Apartman girişine "Belirli bir saatte çıkardığınız sesler komşular tarafından duyulmaktadır. Anlıyorum, benim de casting couch arkadaşlarım var ama yalıtımsız apartmanda olmuyor böyle" gibi şeyler asılabilir.

kardeş ingilizce kursuna başlamışsın hayırlı olsun, sex mex dert etme bunları geçer

Sesler geldiği vakit Beyza durmazdan "olan var olmayan var" şarkısını yüksek sesle aç

Sevismeseler bence daha kotu

Hep bunlar sevismemekten geliyo zaten basimiza

apartmanın girişine "duvarların inceliğinden ötürü bağğzı dairelerden çatur çutur sevişme sesleri geliyor." şekilde bir yazı yazarak hem uyarmış olursun, hem de dikkatlerin apartmanın en yaşlısı üzerine toplanmasını sağlayabilirsin

bir defter alıp her gün 100 kez insanların özel hayatlarına karışmamalıyım, ben buraların prensi değilim yazabilirsin.

@golgi, iyi dedin ha, tam bizim katta huysuz ve negatif bir kadın var her şeyden nem kapan, üstlerine saldık mı tamamdır ^.^

Annenler gelmeye yakın sizde fazladan sandalye var mı acaba annemler sürpriz yapıp geldi de hazırlıklı değildim dersin. Allahlari varsa sessiz seks yaparlar artık.

Bonus: aile içi şiddet var diye 155i arayabilirsin. Ahs ahs güzel deneyim olur.

ahaha nerede oturuyorun bir gün ziyarete gelebilir miyim? :D benim hiç seks yapan komşum olmadı lan cidden nasıl oluyor ses duyunca insan nasıl hissediyor merak ediyorum. Bizimkiler hiç seks yapmıyor mu, sessiz mi yapıyor noluyor ne biliyim...

ben olsam kapılarına bir adet kelepçe, belki kırbaç falan bırakırdım :D hem komşuların duyduğunu anlarlardı hem de hayatlarına biraz daha neşe katarlardı belki ^_^

@rygard, apartmanda diğer daireleri rahatsız edecek kadar yüksek sesle seks yapmak normal; bundan rahatsız olup bunu münasip bir dille açıklamak isteyen biri "prens" he? nasıl bir dünyan var senin devrimci çokoprens?

soruya cevap: abi 9gag'de orda burda görüyoruz, bu tip durumlar için sempatik notlar yapıştırıyo adamlar. ha türkiye'de ne kadar etkili olur bilmiyorum ama en azından senin yapıştırdığını bilemezler sanırım. apartmanın veya dairenin kapısına çok da rencide etmeden, "daha yavaş sevişseniz?" şeklinde bir not bıraksan belki dank eder. "duyuluyomuş yav" deyip dikkat etmeye çalışırlar. ha yok iplemezlerse, onlar zaten sopayla dövsen de akıllanmaz. mecbur dinleyeceksiniz. polis molis de bi şey yapmaz çünkü onlara.

anne baba değil de çocuklu misafir gelirse sıkıntı. bence anne baba en fazla gülüp geçer, "anam babam nasıl bi çevrede yaşıyosunuz siz yav" der ama çocuk olsa sıkıntı. nasıl açıklayacaksın bebeye. kulağını da tıkayamazsın ki.

der meister: büyüyünce anlarsın, kendi önünden ye, uzatma.

herkes dalgasına baksın birader ( i.hizliresim.com )

2+1 hoparlörün varsa aç xhamster'ı gir hardcore'a son ses izlemeye başla. sesleri duyarlar belki kendilerine çeki düzen verirler. güzel bir şey herkes sevişsin rahatlasın ama rahatsız oluyorsan yapacak bişey yok.

ahahha betimlemeler falan mukemmel olmus. new age halı favorim:)

arkadas aksam aksam guldurdun.

cevap: kapiya not yaz "biraz se(k)ssiz olun" diye...

hahahaha :D "yönetim kuruluna" söyle, şöyle bir bildiri yayınlasınlar lütfen: galeri8.uludagsozluk.com

Ben de hayatımda ilk defa bu son taşındığımız apartmanda şahit oldum böyle bir şeye. Bi gün işten eve dönüyorum, saat 18:30 civarları, merdivenden çıkarken iki alt komşumuzun çığlıklarıyla zıpladım. Gerçekten aile içi şiddet var sanıp bi iki saniye merdivende duraksadım, duvardan duvara çarpıyordu kadını maşallah :D Sonra yılbaşı günü kahvaltılık malzeme almaya çıktım, sabah 10:30 civarı. Dönüşte yine çığlık kıyamet kopuyorlardı. Yani saatler bakımından da bir enteresan bizimkiler :D Güzel şey ama allah kolaylık versin, ne diyeyim :D Gizli ve kibar bir not bırakılabilir eğer "çok" rahatsız ediyorlarsa :D

@rygard öyle özel hayat mı olur? siz "özgürlük" ü nereden okuyosunuz lan? bize de bi söyleyin. özel hayatmış :D

e bizim yazar kardeşin özel hayatı nolacak? elin karısı kanal tedavisi yaptırırcasına ağzına bir şeyleri alıyor diye apartman dinlemek zorunda mı?

@devorgilla apartmanın girişindeki duyuru panosuna "lütfen vazife esnasında yüksek ses çıkartıp gürültü yapmayalım" tadında yazı yaz. düzelmezlerse polise şikayet et.

Facebookta böyle bir durum için wifi isminin uyarı ile değiştirildiği caps görmüştüm.

sizin yüzünüzden ingilizce kasıp araya kelime serpiştiremiyorum de döv onları.

Diff 1+ adamlardan çok mevzuyu insanlara iletiminde kullandigin dil rahatsiz edici geldi. ingilizcem gayet iyi olmasına rağmen buna sahip olmayan insanlar adina hoş bulmadim. Empati kurup anlamayanlar icin anadilini dogru kullanman daha uygun olur böyle platformlarda sonuçta sordugun sorunun herkes tarafindan anlasilmasi gerek.

Birakin sevissinler desek olmaz yani. Kapilarina not atin gizlice. İse yarar.

gizli not +1. insan o kadar bağırmaktan nasıl zevk alır hiç anlamıyorum :/ bi de türkçe harbiden dirty talking için uygun bi dil değilmiş bi kez daha anladım. ''ver onuuğ banoaağğ!!'' kulağa çok komik geliyor :D

bizde de var aynı durum. üst katta iki ergen var. çılgınlar gibi sevişiyolar. almanyada böyle şeyler normal kimse bişe demez de kız o kadar fake çığlık atıyo ki kız arkadaşım bile "this even turns me off" diyo sdfs yarın öbür gün annem ziyarete gelecek illaki. iki kişilik kruuz turu mu hediye etsem onlara annem gelince sfds

@rubik, anadil olayına hiç girmeyelim lütfen, sinirim bozularak yazdığım bir şey, en son tartışacağın insan benim o konuda.

swinger çifttir o :D

Eminim oylesindir. Buradan en son tartisilacak kişiden ziyade sonradan görme bir anlasilmazlik havasi seziliyor. Amacim tartismak değil tam tersiydi dikkatli okuma serefine nail olduysan... Dediğim gibi herkesin anlayacagi bir şeyler soylerseniz "herkes" yardimci olur.
Dilersen Cifti de böyle uyar cogunu anlamazlar.

Ya apartman girisine ya da kapilarina not as.

Ha diyorsan ki kimseler gormesin bir gun kapilarinin altindan ativer notu.

Sahsen kapimin altindan not atilmisti ama tam tersi bir durumdu. Biz cok sesli sevisiyoruz kusura bakmayin diye. Bana ses mes gelmiyordu halbuki belki de tum dairelere attilar ayni notu.

panpa notla ugrasma, ses gelmeye basladi mi 2+1den yapistir bir ilahi. baktin devam ediyo, allahuaqbar temali isid videosu filan ac.

işerdim. cok ciddiyim. yani herkesin yattigina eminsen cik kapilarina işe.

Hahahha :D onlar farkinda degildir bu durumun ya bilseler mahcup olurlar bence. Kucuk bi not yazarak uyarida bulunmak +1 diyorum ben de. Uyaridan sonra devam ederlerse seks esnasinda zillerine basip kac konsantrasyonlari bozulsun :D

Seslerini kaydedip bi flash diske at. "Videosunu da siz çekersiniz :)" diye de bir not iliştirip bırak kapılarına :) Daha dikkatli olurlar bence.

Evet insanların özel hayatı ama rahatsız oluyorsan yapacak bir şey yok, belirtmekten zarar gelmez.

duyuru çok ingilizce.

sopayla tavana vur.

"Abi, canımız çekiyor" de.

Ver onu banaaaaa! ahahaha yarıldım sabah sabah ya. Bence çok tatlı bir çift bunlar ya.

Bina yalıtım reklam bülteni bul 30 40 tane her gün kapılarının altından at bence, belki uyanırlar. (:

Bufe olur. Pogaca falan tarzi seyler de satilabilir, insanlar ise giderken alir.

büyüklüğü nedir bilmem ancak kuru temizleme olabilir. ben durmicam atıyorum annem işletsin dersen ev hanımıysa vs ütücü vs olabilir. bu arada ütücüler çok güzel para kazanıyor benden söylemesi.

tuhafiye

Manav tabiiki. en garanti alan batma derdi yok.

Kahvaltilik ürün sarkuteri tavukcu karisimi bir sey.

Emlak

Gargi acı sos. Tost. Kendi sosları ve menüsü var. Marka Franchise veriyor oldukça uygun. Lezzetli.

tolkien denen adam 140IQ'ye sahip 14ten fazla dil geliştirmiş bir adam. bırak da bizden farklı görsün bizden farklı şeyler yaratsın :) bence olay yokluğu düşünememek değil. bazı insanlar farklı görüyor işte olayı. ayrıca tolkien dediğimiz abinin tarih bilgisini yoğunlaştığı dil kökenlerinden anlayabiliriz. hal b olunca kafada kurgulaması da ona göre daha kolay oluyordur.

Joseph Campell'ın Kahramanın Sonsuz Yolculuğu adlı kitabındaki şablonu takip ediyor fantastik kurgular da... Yüzüklerin Efendisi de bu şablonla yazılmıştır. Harry Potter, Şimşek Hırsızı, Herkül vb. Onlar da bu şablonu takip eder.

belki tarvkoski filmleri (özellikle stalker ve solaris) bir nebzeye kadar derdine derman olur.

kalemdefter e katılmakla birlikte diffarensiyelin sordugu soru yaratılan dunyaların da karakterlerin de bildiğimiz dunyadan olması yada esinlenilmesinin sebebi sadece bildiğimiz/tahmin-hayal edebildiğimiz kadarıını mı yaratabiliyoruz diye anladım ben ve baslıgı takipteyim bu bi donem benim de kafamı cok kurcaladı cunku.

orson scott card'ın ender serisi var. yani belki fiziksel olarak değil ancak kültür ve bilinç seviyesi olarak buradaki uzaylı türleri alışık olduklarımızdan biraz daha farklı gelmişti bana.

Yüzüklerin efendisi örnediği verirken o da bildiğimiz şekilde demek istedim, tolkien'in dahiliğiyle ilgili değil. Tolkien şimye kadarki en uç noktaya getirmiş olabilir popüler olarak ama dediğim gibi onun dünyasında da canlılarda el, kol, kafa var, mekanlarda ateş, su, dağ, ağaç var. Bunun ötesinde diyorum ben.

Clive Barker in öykü& romanlarına, çizimlerine, filmlerine bakabilirsin. Filmlerden umduğunu bulamayabilirsin, çizimlerinde de belirgin bir yüz ifadesi kullanıyor (onun dışında bildiğimiz gerçekle bi alakası yok) ama kitapları muazzam. Aslında bu tarz deneyimler yaşamak istiyorsan daha çok kult fantezi & korku kitaplarına yönelmen lazim. Lovecraft, Poe vs. Kitap ne kadar zengin içerikli, ucuk kaçık olsa da filmlestirildiginde saçma sapan, kitsch bi şeye dönüşüyor. Clive Barker i bi araştır

@yadigar, varlığı tanımlayan kavramlar öğrenilebilir bence eğer bunu anlatmak istiyorsan. kolumuza nasıl kol dediysek, başka varlığa ait bilmediğimiz uzva da atıyorum xyzasd diyip öyle kabul edebiliriz. ama bununla kim uğraşacak, hazırı var zaten diyorsun ve haklısın. zor geldiği için kurgulan-a-mıyor olabilir.

anlattığına bire bir uymuyor ama bi ihtimal www.goodreads.com

kurgularımızı hayal edebildiğimiz ölçüde sınırlandırırız. hayal gücümüz de maalesef sınırlı. ahtapotu ve kamufulaj yeteneğini hiç gözlemlememiş biri buna benzer bir örnek üretebilir mi? sanmıyorum.

robot üretiriz insana benzetiriz, put yaparız insana benzetiriz, uzaylı da keza öyle...

düşündüğümüz her şey öğrendiğimiz, beynimizde var olan şeylerin bir kombinasyonu. fantastik olsa hatta söylediğinin aksine kafasız gözsüz olsa bile. mesela ulan demiş birisi, yine senin gibi, niye şimdiye dek illa hep kafa, göz düşündük yaratıkalrda? sonra gidip kafasız gözsüz bir şey tasarlamış. var böyle fantastik yaratıklar da şu an aklıma gelmiyor. onlarda bile mesela kafa, göz değil de formlar aşina oluyor.

aynen dediğin sebepten. beyne, duyulara girenlerden başkasını düşünüp kombinasyon yapamıyorsun. yani yapıyorsan da izafi olarak hareket noktan yine bu duyular oluyor. yukarıdaki örnekteki gibi. kafa, göz gördüğün için olmasa ne olurdu diyorsun.

ama uzayda daha hiç görmediğimiz x bir şey var, diyelim, o x'i bilmeden "x olsa/olmasa nasıl olurdu?" diye düşünemiyoruz. gördüğümüz her şekil, dokunduğumuz her doku, kokladığımız her koku vs... duyularımızdan gelenlerin kombinasyonlarından ötesini tasarlayamıyoruz. bunların hani logic'teki gibi bir "değil"i varsa bile o "değil" bir küme yani spesifik, hayal edilesi bir canlı değil.

bilmediğimizi kullanamıyoruz. tipik uzaylı tasavvurları da tam anlattığını gösteriyor bence. hatta ileriye gideyim; inancı ele alalım.

insanların tasavvur ettikleri tanrılar insanlara çok benzemiyor mu? kızıyor, öfekeleniyorlar falan. sidik yarıştırıyorlar, kin besliyorlar, korkunç aç bir egoları var vs. bana bunlar hep aynı geliyor; yani dediğinle alakalı buluyorum. inançsız biri olarak en takıldığım nokta değil bu; olayın bilimdışı oluşu daha önemli geliyor. ama işin bu yanının da sorunla çok alakalı olduğunu düşünüyorum. umarım canını sıkmamışımdır, yani tanrı kavramı ile ilgili konumunu bilmiyorum. düşüncemi yazmak istedim yalnızca.

özetle girdiden muaf bir çıktı söz konusu olamıyor ve bu da yine bilimsel ve sevilesi bir gerçek bana kalırsa.

@differansiyel: bana da soru çok güzel geldi, insanlar bunu ara ara düşünseler de pek konu etmezler; ben teşekkür ederim yani :)

@godoş süper anlatmışsınız elinize sağlık.

solaris'e ben de oyumu veriyorum, beklentine yanıt verecek bence. ben filmi izlemedim yalnız, lem'in orijinal eserini okudum. tarkovski ile lem'in araları bozulmuş biraz filmden dolayı. (sebep -lem'in dediğine göre- gereksiz romantizm vs. kasışları ve eserin aslına sadık kalmama)

Hayır, düşünmüyorum. Daha sakin yerlerde takılabilirsin çok endişen varsa.

ilk geldiğimde topluluk içinde tırsıyordum. sonradan alışıyor insan. deprem konusunda hala kafamda deli sorular ama. ilk fırsatım olsa bu yüzden kaçarım istanbul'dan.

Evim isime uzakken korkuyordum, ozellikle de vapur ve motor iskelesi/ metro/ otobus vs gibi toplu tasima araclarina binerken kabalalik had safhada yoruyor. Ama isime yakin tasininca mahalleden pek cikmiyorum gibi oldu, bayagi rahatladim. Haftasonu geziyoruz onda da aklime pek gelmiyor boyle endiseler.

Ama en cok deprem olayi korkutuyor, cunku depreme dayaniksiz bir ilcede oturuyorum. Su aralar istanbul'dan ziyade kombimden korkuyorum ben.

bahsettiklerinin hepsinden korkuyorum, muhtemelen bu bahsettiklerinin biri yüzünden de öleceğim. şahane hayat.

İŞİD bitse, PKK gitse biz yine sorun çıkarmaya devam ederiz. Birileri çıkar başka bir terör örgütü kurar. Terör nefretten besleniyor. Bu nedenle sorun yalnızca İstanbul'da değil, her yerde başka bir tehlike var. İstanbul, Türkiye nüfusunun önemli bir bölümünü oluşturuyor. Bu nedenle iyi ve kötü şeylerin olabilme olasaılığı da yükseliyor. Bir de ekonomik merkez olduğu için dikkat de çekiyor. Başka şehirdeki depremle bu kadar çok ilgilenmiyorlar.

Korkuyorum elbette ama nüfus fazla olduğundan kendi kafama en fazla uygun insanları da burada buluyorum.

deprem korkutuyor bir tek.

Korkuyorum. Hatta su an ofiste titreme krizi tuttu beni korkudan. Patlama sesini duydum. Pilimi pirtimi kedimi toplayıp gitmek istiyorum. Arti deprem +1

Korkmuyorum çünkü korkarsam yaşayamam.

Böyle öğrenilmiş çaresizlikli bir ruh halindeyim.

Hayatta hiç bir şeyden korkmadım. Arabayla giderken birisi bir yamuk yapsa aç kapıyı dalayım diyen bagaj maymunu gibiyim hep hazır.

youtu.be

korkmuyorum.

Korkmuyorum

asiri deprem korkumdan dolayi 2008'de nerdeyse metallica konser biletimi bedavadan verecektim baskalarina sirf istanbulda bulunmamak icin. bir de korku mu bilmiyorum, ne zaman istanbul aktarmali bir ucusum olsa hep bir an once bulundugum yerden kacip kurtulmak istiyorum. boyle bi panik havasi, her an her sey olabilir, her an orada sikisip kalabilirim dusuncesi oluyor. sirf bu yuzden havaalanindan bile cikmadan, nerdeyse butun gun pasaport kontrolun gerisinde takilmisligim var, belki en guvenli yer diye.

su son olaylardan sonra kesinlikle korkardim heralde orada yasamaya. hatta almanyadan bir grup arkadasim subatta gitmeyi planliyordu, sultanahmet falan da dogal olarak rotalarinda var. her ne kadar gidilip gorulmesi gereken bir yer oldugunu dusunsem de su donemde hala istanbula gitmeyi planlayanlara aklini mi kacirdin derim.

not: hep buyuk sehirlerde yasadim.

iş yerim ve evim depreme dayınıklı bölgelerde ve binalarda, buralardayken korkmuyorum. ancak her gün 2 sefer metro kullanıyorum. metroda bomba patlaması veya metrodayken depreme yakalanmak en büyük korkularımdan biri. veya bunlar olduktan sonra kaos çıkması, herkesin birbirini ezerek izdiham yaratması çok korkunç geliyor.

evet korkuyorum. türkiyeye ziyarete gittiğimde bile sosyal hayatım ev ile kadıköy arasında geçiyor. türkiye güzel yeaa diyen ya batıyı görmemiştir ya da görüp anlamamıştır. bu arada daha sakin yerde takıl diyen arkadaşlara söylüyorum babam neve şalom patlaması olmadan sadece 5 dakika önce o sokaktan geçmişti. ha neve şalomun olduğu sokağa gidip kaldırımda oturur tavla oynarız biz hep diyosanız onu bilmem tabi.

Olası bir depremde risk boyutu yüksek olan semtleri uzmanlar acıklamıştı oralarda yaşamama bir nebze olsun önlem olabilir.
Bomba,saldırı olayı küresel boyutta(bkz: paris 2 yılda 2 büyük katliam)

korkuyorum ama başka çarem olmadığı için katlanmak zorunda olduğumu düşünüyorum.

kalabalığa alışmışım galiba artık memleketime ya da anadolu'nun küçük şehirlerine gittiğimde caddelere yürürken çok tenha geliyor. sanki herkes bana bakıyomuş hissine kapılıyorum ama istanbul'da kalabalıkta daha rahat hissediyorum kendimi.

asosyal olduğum için korkmuyorum. gittiğim, takıldığım yerlerde saldırı sonucu ölme ihtimalim avrupa'da saldırıda ölme ihtimalimle aynı oluyor genelde. gerçi sonuçta ben de metrobüse biniyorum ama ne bileyim ya kendim için korkmuyorum. annem, kardeşim istanbul'da olsa onlar için endişelenirdim ama kendi adıma çok tırsmıyorum.

korkmuyorum. deprem de, bombalı saldırılar da, trafik kazaları da, taciz ve tecavüz de, havaya kurşun sıkan magandalar da istanbul'un gerçeği. alıştık. istersen "pis xenophobe" de ama bir şehir büyük göç alırsa böyle rezil hale gelir. istanbul hiçbir zaman bundan iyiye gitmeyecek.

ha iki ihtimal var istanbul'un daha iyiye gitmesi için. ya büyük istanbul depremi ya da bir atom bombası istanbul'a zarar verir, kalanlar yağma sırasında birbirini katleder ve yeni bir toplum oluşur burada o başka.

bir diğer ihtimal de bu kentsel dönüşüm projeleri hızlanır, yoksul ve göç ile gelen halk şehir dışına itilir yükselen fiyatlardan dolayı. yine şehir arınmış olur -tabii zenginlerin elinde kalır- suç oranı azalır.

onun dışında göç aldıkça artacak bu suç ve rezalet. sonuçta göç ile gelenler buranın yaşayanlarından daha kaliteli, daha eğitimli, daha zeki ya da daha zengin oldukları için gelmiyorlar.

No problem.

Korkmuyorum, umursamıyorum. Terör, boba, deprem pek umrumda değil.

Ya ölürüm ya ölmem. Ölmezsem sıkıntı yok, ölürsem zaten umursayanilecfğim bir şey kalmayacak.

Ignorance is bliss

Korkmuyorum

korkmamak için algılarının kapalı olması lazım. Hayatta kalmak içgüdüsünü tehdit eden her türlü sebep var burada, ama zamanla algıyı düşürüyor herhalde insanlar. ben korkuyorum. bu sebeple sokağa çıkmadığım da oluyor. Adam sırf canı istediği için, şaka diye, eğlence diye arabayla seni ezebilir ve parasını ödeyip çıkar. niye yapmasın ki.
Burada yaşaynalar olarak, toptan ruh hastasıyız bence. Bazıları aktif, bazıları pasif tarafta.

çok korkuyorum o yüzden evden dışarı çıkmıyorum. çünkü bu çok mantıklı. dışarıda araba falan ezer. bomba patlar, kafama inşaattan parça düşer. evdeyse çok güvenliyim ve ölmeyi düşünmüyorum.

Yaklaşık iki ay kadar oluyor sanırım, metrobüse gitmeye çalışırken üstgeçitte çalışan işçiler bir inşaat aletini (boru anahtarının 2-3 katı büyüklüğünde bir zamazingo ama tam onun şeklinde de değil) düşürdüler ve yaklaşık yarım saniye farkla kafama değil, ayağıma geldi. Üstgeçitte işçi olduğu bile görünmüyordu. Reklam panoları ile geçit kapatılmıştı. Eğilmiş çalışırken aradaki boşluklardan aleti düşürmüşler. Şu an hayattaysam, şansa.

Geçen sene bu zamanlar kapkaça uğradım. Bir miktar karşı koydum. Gaspa uğramadım iyi ki. Benden sonra iki kadının yakınlarda ve benzer eşgalde birileri tarafından bayılana kadar yumruklandığını, bunların ikisinin de gündüz gözü ve çok da tenha olmayan bir ana cadde üzerinde gerçekleştiğini öğrendim. İkinci kadına Facebook üzerinden ulaştım. Tabii ki aynı kişi olduğunu söylememiz zor ama montundaki ayrıntılar, vb tutuyordu. Artık geceleri tek başıma eve gidemiyorum. Evden birini çağırıyorum, kimse gelemiyorsa en yakın taksi durağına binip gidiyorum.

Birkaç sene önce bir tanıdığım alt tarafı Alibeyköy taraflarında bir yere gitmek için dolmuşa bindi. Dolmuş viyadükten çıkmış ve aşağıya düşmüş. Kaybettik o tanıdığımızı. Üstgeçite kamyon girer, yıkılır. Otobüsün freni boşalır, durağa dalar. Bunlar insanların başına geliyor ve senin-benim gibi insanlar.

Deprem konusunda, çalıştığım yer deprem yokken bile zor duruyor. Bir güvenlik camı vardı. O camın kırılması binanın yerinden oynadığı anlamına gelecekti. Cam kırılalı 5-6 sene oluyor. Çalıştığımız bina seneye boşaltılacak ve yeni binaya iki sene sonra geçeceğimiz söylenir. Eve test yaptırmıştık, sonuç iyiydi ama temeli ölçmediler, zaman içinde aşınmış olabileceğini söylediler.

IŞİD dibimize kadar girmiş. Ne zaman ne yapacağı belli olmaz. Konseri basıp, insanlara tek tek ailelerini arattıktan sonra vuran insanlar. Tabii ki bu da bir piyango. Olasılık düşük olsa bile huzursuzluk veriyor.

"Korkunun beni etkilemesine izin vermiyorum" dersem, kendi adıma saçmalamış olurum ama bu korku normalleşti gibi. Hani haberlerde okuruz ya, savaşın ve terörün yoğun olduğu yerlerde çocuklar oynamaya çıkar ve bahçeye bomba düşer, vb. İnsanoğlunda öyle bir uyum yeteneği var ki, içinde bulunduğu konumu çarçabuk normalleştirerek aklını kaçırmasını engelliyor. Kafanda bir şeylerin ters olduğunu ve hatta neyin ters olduğunu biliyorsun ama içinde olduğun duruma da bir şekilde uyum sağlıyorsun ve alışıyorsun. Öyle ki savaşı kanıksıyor insanlar ve çocukları dışarı oynamaya gönderebiliyorlar. Biz de bakıp "Savaş varken insan nasıl çocuğunu evden çıkarır ki" diyoruz. Bir keresinde karda ve bir dağ başında 36 saat kadar dışarıda kalmamız icap etmişti. Alt tarafı kıpkısacık 36 saat. O 36 saatten sonra şehre döndüğümüzde iki yıldır medeniyetten uzakta gibi hissettik; çünkü uyum sağlayabilmiştik olduğumuz yere. Yaşadığımız şartların normal olmadığını fark ediyorum ama içimi titretmiyor; bununla yaşıyorum. whimsical'ın dediği öğrenilmiş çaresizlik de bu noktada devreye giriyor. Bedava yaşıyoruz, kendi adıma şanslı olduğum için yaşadığımı düşünüyorum. Yine de olasılığı düşününce, o kadar yüksek bir olasılık değil. Bu nedenle, titremeye gerek yok.

Bu ara çok kalabalık yerlerde gerilebilirim sanırım. Senin yaşadığın bölgeye pek kimse uğramaz, IŞİD'li oraya üşenir; bu nedenle orayı biraz daha güvenli olarak görüyorum.

size veya çevrenizde herhangi birine tehdit oluşturmuyorsa bırakın, zaten yeterince boğuşuyorlar hayatla, yazıktır.

Yaptıklarının yanlış olduğunu düşünüyor musun?

Ben ederdim. Ama kesinlikle mülteci düşmanlığımdan değil. Tam tersine, onların da öncekiler gibi karaya vurmasını istemediğimden.

otelin içinde takılıyorlarsa ihbar ederdim. otelin bundan menfaati olabilir çünkü.

Ben de ederim ama ikametsiz'in dediği gibi dusmanliktan değil, ölmelerini istemememden.

ihbar ederdim. kendi kendilerine hadi gidelim diye gitmiyorlar bu insanlar.
o aileler o patlak, dandik botlara binmek için birilerine binlerce dolar ödüyorlar. fake can yelekleri satın almak için bir sürü para veriyorlar. o bebekleri bile bile ölüme gönderen bir sürü fırsatçı şerefsiz var. insan hayatı üzerinden inanılmaz bir ticaret dönüyor. görürsem ihbar ederdim.

Ben de (istemeyerek) ihbar etmeme yanlisiyim.

ben ihbar ederdim. 2 sebepten ötürü.
1. türkiyedeki puştlar bu işin ticaretini bile doğru düzgün yapamıyor. çocuklar sahillere vuruyor.
2. avrupa mülteci almamalı. kurunun yanında yaş da yanar. haketmiyolar abi. ortama ayak uydurma kurallara saygı duyma diye bişe yok. üniversitedeki suriyeliler bile(mülteci olmayanlar) ayak uyduramıyor ortam şartlarına. gelmesin abi böyle adamlar. batıda yeri yok.

Sen ihbar etsen de, onlar bir yolunu bulup mutlaka gene gitmeye kalkarlar. Ustelik ellerinde avuclarindaki parayi coktan vermislerdir, geri de alamazlar.

etme belki istanbulda patlarlar.

whiplash

whiplash. diğerini de izle ama sonra.

whiplash daha populist. black swan daha az populist. whiplash daha cok halka hitap ediyor. black swan icine biraz mistik hava sikistiralimimsi.

ama devrimci bir ruhu oldugu icin whiplash diyorum.

black swanı bok gibi bulmustum da yapı olarak benzerse kacayım diye sordum bu soruyu, ama benzer gibi gibi:s

black swan natalie portman'a oscar vermek için çekilmiş filmden başka bişey değil. whiplash'i izle bence.

birbirinden alakasız iki film. evet boyle vs olmaz olsun.

Ikisini de izleme.

ikisini de izledim ama whiplash'ı 5 kere sinemada izledim. verdiğim paralar helali hoş olsun.

black swan'i izlemedim ancak whiplash kendisini insanın omuriliğinde hissettiren bi film.

Karakterlerin sanatla uğraşmaları, yaptıklarına tutkulu olmaları, daha iyi olmak için kendilerini zorlamaları dışında bir benzerlik yok filmler arasında.

Ben 2 filmi de çok seviyorum şahsen ama çok farklılar.

paypal. hemen gönderirsen pazartesiye yetişir sanırım.

sorun da o zaten. paypal hesabım -30'da. çeksinler diye alman hesabıma göndermek istiyorum. yeni kart tanımlamak 1 hafta sürer en azındna

paypal -30 da ise direk paypal.com üzerinden kredi kartıyla ödeme yapıp borcu kapatamıyor musun?

Paypal'da bile komisyon ve kur farkından 5 euro'n gider.

Çare (bkz: bitcoin)

paypala tr kredi kartımla para eklemeye çalışınca hata veriyor sanırım bu kartı da eklemek için en az 7 gün beklemeliyim ki şifre göndersinler

Şöyle yapın:
almanya paypalinizdan mailinize ödeme isteği gönderin,
mailinize direk kredi kartıyla ödeme yapabileceğiniz bir link gelecek,
oradan ödemenizi gerçekleştirebilirsiniz.

@luchetti

add money deyip kredi kartı bilgilerimi girdim ancak hata veriyor her defasında. limit vs de var kartta. bir de dediğin yöntemi deneyeceğim

mousepadin sol üst köşesinde sönük bir nokta göreceksin. o noktaya çift tıklama yap, ışık yanmaya başlayacak. hop! mousepadin devredışı kaldı.

tekrar çift tıklama yaparsan aktif hale geri gelir.

valla bende öyle bi olay olmadı açıkcası:)

hp live supporta bağlandım uzaktan kumanda ile çözdüler sorunu son zamanlarda en memnun kaldığım teknik destek sanırım

gerçi basında - var. O 4 kurus benim alacagım olabilir mi?

İnternet bankacılığı ile eft yap o miktarı. Veya 5 lira yatır, sonra kalanı harcarsın :). Hiç uğraşmayım dersen:

www.tuketiciler.org
www.sabah.com.tr

Ne olur ne olmaz :).

hacı o 4 kurus benim alacagım sanki:)

Alacak + yazar, borçtur :).

alacaktır bende bi kere kartıma yanlışlıkla para yatırdım -50 yazmıştı sonra harcadıkça - 30 -20 ye düşmüştü .

-0,04 demek siz alacaklisiniz demek. Para yatirmayin o oyle kalsin.

İş bankasında - borç, + alacak olarak yazıyor (şimdi baktım). Diğer bankalar da farklı değildir sanırım.

ben dövizle borç ödemiştim. gişe görevlisi VI.Julius Dingilorius 35kuruş açık bırakmış. o 35. kuruş yüzünden takibe takıldım. izah da edemiyosun. git online olarak ya da bankadan yatır başına iş açmasın

Ekstrede eksi yaziyorsa alacaktir ancak islemler listesinde eksi yaziyorsa harcamadir.

www.imageupload.co.uk

Bu benim fazla odeme yaptigim kredi karti ekstresi.

borç eksi ise o alacaktır.

Roketler girmiyor ki yorungeye. Yorungeye yerlestirilecek modulu tasiyor roketler, bir yere kadar gedirdikten sonra detach olup dusuyorlar. (Gerci Spacex olayi baska boyura tasidi) Yorungeye girecek modulun arkasinda kucuk bir itici roket daha oluyor, onu kullanarak yorungeye yerlestiriliyolar.
Soruyu tam olarak anlamadim ama anladigim kadarina cevap vermeye calistim.

yeterli ivmeyi sağlarsan 111km/sn ort. zaten kendiliğinden gidip yörüngeye oturuyor.uzay/zaman eğri olduğu için biz dik açıdan yollasak bile sana göre eğik bir çizgiyi takip ediyor.

evet evet bu durumu biliyorum. benim merak ettiğim şu resimdeki olay mesela

spaceflightsystems.grc.nasa.gov

powered ascent denen kısma kadar belli bir eğim söz konusu. kalkıştan sonra bu eğimli yörüngeyi nasıl yakalıyorlar onu merak ediyorum.

ve bu arada evet SpaceX coşturdu ortamı. respect.

O dedigin seyi roketin altindaki nozzle ile yapiyorlar. Nozzle, roketin altinda yanmis gazin cikis kismini kulah gibi cevreleyen kisim. Onu zaten biliyorsundur.
spaceflightsystems.grc.nasa.gov

Nozzle'i o yana bu yana oynatarak itis gucu saglayan sicak gazin cikis yonunnu degistiriyorlar. Bu da roketin roketin dikey ekseni ile itis ekseni (thrust line) arasinda bir aci yaratiyor. Yani roketi bilmemkac derece aciyla bir tarafa dogru ittiyor alttan.
spaceflightsystems.grc.nasa.gov
spaceflightsystems.grc.nasa.gov

Zaten linklerde acikca anlatiliyor.

Bu sefer soruyu dogru anladim sanirim:)

(bkz: kerbal space program)'ı oynuyorsun ve roketini yörüngeye sokuyorsun kardeş. hadi bakalım. kolay gelsin.


(git: www.youtube.com

Roket üzerindeki kanatçıklar gibi yapısal elemanlar haricinde şöyle bi durum da var; roketi ateşledikten sonra dünyanin dönüşü sebebiyle roket düz gitse dahi eğimli bir rota oluşuyor sabit referansa göre.
Diğer gezegenlere gönderilen roketlerde de yanından geçtiği gezegenin kütle çekimini kullanarak hem hızlanıp hem de doğrultusunu değiştirebiliyor.


Bunların haricinde çoğu rokette belirli açı sınırında manevraya izin veren kanatçıklar olabilir.

@ Euxinos007 "roketi ateşledikten sonra dünyanin dönüşü sebebiyle roket düz gitse dahi eğimli bir rota oluşuyor sabit referansa göre" ifadesi icin bir kaynaginiz var mi? Tesekkurler simdiden.

Genel Cerrahi'ye gitmen gerekiyor. Hemoroid genelde kabızlık sonucu oluşuyor diye biliyorum, düzenli tuvalete çıkan insanlarda da olabiliyor. Ben antibiyotik ile bir alakasının olduğunu sanmıyorum.

ishal antibiyotikle alakalı, doktora da gittim, ondan eminim.

ishal sonucu bölgenin çok sık zorlanması da tahrişe yol açarak hemoroide sebep olabilirmiş çeşitli kaynaklarda yazdığına göre.

günde bir kaç sefer sıcak suya otur 10-15 dakika iyi gelir.
bi süre sonra normale döner.
devam ederse genel ceraraha gidersin.

İshalde de hemoroid olur, ve evet anlattığın hemoroid. Doktora gitmeni tavsiye ederim, erken aşamada önlemini alırsan ilerlemez. İlerlemesini hiç istemezsin

benzer durum bana da oldu. açık renkli kanamayla birlikte anüs yanında ufak bir şişlik meydana geldi. doktora gittim muayene oldum "ben hemoroide rastlayamadım proktoloğa sevkediyorum istersen git bir de detaylı muayene ol" dedi. 1 hafta sonra geçti şimdi sıkıntım yok. bazen ishal veya kabızlık durumundaki zorlanmalardan ötürü ufak çatlaklar oluşabiliyomuş makat çatlağından ayrı olarak. yeme içmeyi düzene sokup tuvalet sırasında zorlamazsan geçiyor. ama tabiki muayene olmak en doğrusu.

kadin/erkek? beden? evdekilere yarin ona gore sorabilirim, varsa izmirden kargoya verirler.

cinsiyet / beden vs söylerseniz yardımcı olabilirm

beden söylersen kışlık bir şeyler gönderebilirim. belki ayakkabı da bulunur, kaç numara giyiyorsa onu da söyle.

kusura bakmayın arkadaşlar akıl edemedim beden bilgisi vermeyi. L beden giyiyormuş. şu 2 arkadaş var DM ile gönderebileceğini belirten. eğer onlardan olumlu birşeyler çıkmazsa rosencruz ve tiny penny sizlere geri dönüş yapacağım.

letheavendangered
dostum öncelikli istanbuldan tedarik edebilirsek eğer daha güzel olur zaman kaybetmemek açısından. ancak birşey bulamazsam sana da geri dönüş yapacağım umarım hepinzin işleri rast gider arkadaşlar

Bence note 4 bi de Extra balık gözü lens alırsın aliexpress ten mis

ikinci el olursa da olur dersen lumia 1020.

iphone 6s plus

htc one m8 paran yeterse m9 üstüne yok.

En iyisi bu diyebileceğin bir tane telefon yok. 4-5 tane çok çok iyi çeken var, hepsinin kendine has özellikleri var. LG g4, galaxy s6+, iphone 6s+ ve note 5 genel anlamda en iyileri. Biri düşük ışıkta diğerilerine göre daha iyi, başkası renk doğruluğunda, Öbürü otofokusta, hareketli çekimde. Gsmarena'nın testlerine bak, karşılaştırıyorlar birebir, gözüne bunlardan en iyi hangisi gelirse onu al.

yalnız bi dakka, ben uygunu "bu özelliklere uyan" diye anladım. bütçe sarsmayan en iyisi g4 tartışmasız.

Lg g4u olan arkadasim var, cidden cok iyi cekiyor.
Bende iphone 6s var, dover benimkini oyle diyim.

Lumia 1020 foto için üretilmiş bir cihaz.

youtu.be

6s+

abimde samsungun bi telefonu var adını bilmiyorum. telefonun kamerası yok kameranın telefonu var. öyle bişe yani. zaten görünce anlarsın şeklinden şemalinden.

sim kartı çıkart operatöre sor sahibinin iletişim bilgileri belki vardır mail vs.

pin kodunu atlayabiliyorsun çoğu smartphoneda arama yapamıyorsun ancak telefon açılıyor. eğer böyle bi durum varsa belki kişilere ulaşabilirsin. öte yandan telefonu sahibindende ilana koy açıklamaya da "nerede nasıl kaybettiğine dair doğru bilgiyi veren asıl sahibine verilecektir" diye bi not düş. ben şahsen telefonumu kaybetsem ilk sahibindene bakarım

Acil Durum ayarlamalarını yapmış olabilir kilit ekranında in case of emergency tuşu varsa oradan öğrenebilirsin belki.

Sim kartı çıkartıp telefonu açıp kilit olsa da üst bildirim çubuğunu çekip sağ üstte kişi simgesi varsa ona dokun belki ad soyad yazabilir.

Bunun dışında sim kart operatörünü deneyebilirsiniz belki.

Sahibinden ilanı onaylamadı. Operatöre gideceğiz yarın.

kişiyi arat mail'ini süpür de karşına bu kullanıcıdan gelen tüm mailleri sil seçeneği çıkacak.

ben bazen bi bakıyorum alakasız bi dükkanı ya da kişiyi takip ediyormuşum haberim bile yok. göründüğü gibi bot da değilim :P ancak satın alan kurum ya da kişiye öyle bi sektiriyorum ki inan kötürüm falan kalıyolardır :)

Masaüstüne sağ tıkla ve kişiselleştir de. Solda yer alan seçeneklerden 'Kilit ekranı' bölümüne geç. Oradan Gözat'a tıkla ve istediğin görseli seç.

işte göz at seçeneği yok dayıcım ya anlamadım gitti sadece önizleme var

ön izleme'nin altında Arka Plan yazan yerde windows spot ışığı seçili ise eğer onu Resim olarak değiştir.

Bi ekran görüntüsü paylaşabilir misin?

Bende şöyle görünüyor da: i.hizliresim.com

bende durum böyle

i.hizliresim.com

versiyonu farklı windows 10 yüklemişsin.
yani biri ultimate biri premium biri home edition gibi oluyor ya, sendeki basit versiyon sanırım. o yüzden yok.

Önizleme bölümünde windows spot ışığı görseli duruyor. Altta yer alan resim bölümüyle oynasana bi. Değiştirip tekrar tekrar dene.

abi çok enteresan. ss'ı resim bölümünü aktive edip aldım gönderdiğim linkteki durum söz konusuydu. şimdi bi daha deneyeyim dedim 2 3 saniye bekledikten sonra resimler ve göz at seçeneği belirdi. win10 güzel de şu kararsızlıklar hala yoruyor. teşekkürler cevaplar için.

ali baba

lmgtfy.com

işe yarar herhalde :)

hacım o kadar kafamız çalışıyo heralde :) de mesela böyle aratınca morhipo modelleri çıkmıyo ki güzel modeller var şu an. sadece pek hesaplı değil.

marka dünyasi isimli bir outlet magaza var, ben bir magazasinda 140 liradan başlayan fiyatlarla görmüstüm wolfskin ve northface cesitlerini. internette siteleri de var ama magaza fiyatlari farkli sanirim.

dededen kalma bi dupont vardı ki zipponun yüzüne bakmazsın

(bkz: muhtar çakmağı)

kodunun bi önemi yok, üretildiği ayı belirtiyor.

ibelo m23 şekilli güzel çakmaktı kullandıklarım arasında. gaz kaçırmasa onu taşırım yine. zippoların benzini çabuk bitiyor ve koku yapıyor o yüzden sevmiyorum.

benimde kullandıgım en iyi çakmak zippo, bütçemiz ona elveriyor. senin aldıgın dupont noldu?

dupont kullanımının zorluğu ve bakım giderlerinden dolayı elendi. Zippo kazanır basitlikten.

We have the premium key XXXXX. We get the 401 error quite often, even though we don't exceed the daily visiting limits. I am sharing the screenshot as attached.

Can you solve the problem?

We have the xxx Premium Key. Even though we do not exceed the visitin limits, we face 401 error throughout the day. Please see (ya da find) enclosed screenshot.

I appreciate it if you help me to solve this problem.

lobster, dog tooth

memento

inception, old boy, the game

listedekilerin hepsi
letterboxd.com
benim favorlerim;
shutter island
memento +1

donnie darko

Her zamanki tavsiyem, eXistenZ.

Mr.nobody

Predestination

realite

enemy

coherence tabiki

david lynch filmleri

özellikle mulholland dr. ve lost highway

Predestination kesinlikle,ilk 45dksi lan hiç bişey olmadi ki diyip,geri kalan dakikalarda sürekli bir hasiktir çektirme potansiyeli var.ben bittikten sonra da çekmeye devam ettim.

donnie darko
12 maymun
memento

memento +1

The machinist

pi

mindfuck = lost highway

olmaz mı. bir zamanlar battle for middle earth oynarken gözümü kapattığım an atlılar "rohiriiiim" diye koşturuyordu.

Oldu tabii. icy tower, volfied ve zuma'nın geçici zararları oldu. Gözümü kapattığım yerde tükürdüğümün kurbağasını görüyordum.

normaldir. gün içerisinde ne yaparsan, gözlerini kapayınca görürsün. mgr revengeance oynadıktan sonra 2 hafta boyunca sahneler gözümün önünden gitmedi. etkiledi beni.

World of warcraft üzerimde bolca gösterdi bu etkiyi. Az raid yapmadım gözlerimi kapattıktan sonra hala. Sadece oyun değil bu şekilde içine dahil olup çok uzun vakitler geçirdiğiniz her şey rüyada karşınıza çıkıyor mutlaka.

Bunun bir de adı olmalıydı.

18 wheels of steel across america oyununa bir ara arkadaş çevremle beraber fazla sarmıştık. Benzin istasyonlarında sarı renkli işaretler görüyordum. Hatta arabayla gittiğimde kendimi benzin alma işareti ararken bulduğum oldu birkaç kez.

sonra geçiyor..

Daha kötüsü de var. Dün yatmadan önce birkaç saat Sherlock Holmes: Crimes and Punishments oynadım, bütün gece uykumda dava çözmeye çalıştım. O da yetmedi çözemediğim her sefer uykumdan uyandım adam gibi uyuyamadım. O da yetmedi uyuduğum zamanlarda da sağa sola dönüp ığğıı ığııı diye inliyormuşum, hatun kişisinden öğrendim tabi. Ulan The Evil Within, Outlast bile böyle rahatsız etmemişti beni. Serde Sherlockluk yokmuş demek.

Hayatım boyunca quake oynadım.
Son 1 yıldır dokunmuyorum.

Geceleri kulağımda zıplama sesleri, rüyada elimde roketle gezmeler, uzaktan adam sesleri duymak..

Delirmişiz tedavi edenimiz yok.

oluyo ya team fortress 2'ye taktım bu aralar kapatınca engi'ler havalarda uçuşuyo

olmaz mı.

ilk tavla öğrendiğimde saçma sapan hayaller kurardım. odada oturanların arasında boşluk varsa şuraya ne güzel kapı alınır diyordum. yerinden kalktı mı da ha işte oraya getiririm pulu derdim.

Eycofta paladin gezdiririm rüyalarımda. arkada da müzik çalmaya devam eder.

Peçeteyi ıslat etrafına sar pencerenin dışında beklesin 1saat aklıma gelen bu..
Peçete meselesini bi yerde okumuştum yoksa dışarı koysan da olur..

Ya da bardaklara böl öyle dışarı koy. Çabucak soğur

viski oda sıcaklığında içilir zaten.
gerçi jim beam bourbon ama, yine de buzsuz da içilmez diye bir şey yok.

buzsuz sorun degil, aksine buzla sulanmasindansa böylesi daha hos da, pek bir ilik geldi. Pecete pencere gayet temiz oldu, bardaklari da koydum pencere kenarina. Mis. Yarim sise bitti bitecek, kalaninda yazim hatalarim cogalabilir.

whiskey demişken diyeyim dedim; içtiğin bardağın şeklini değiştir internetten aratınca bulacaksındır. geniş ağızlı bi bardaktan içmekle dar ağızlı ve takriben burnunu dışarıda tutan bardaktan içmek arasında çok fark vardır.

valla dostoyevski'den basla bence. game of thrones falan bana biraz sey geliyor. sey.

Orhan Pamuk - Cevdet Bey ve Oğulları. Harikulade bir kitaptır.

harry potter serisi - ben yakin zamanda tekrar okumayi planliyorum mesela

otostopcunun galaksi rehberi - cok seviyorum ben bunu

murakami'nin kitaplari olabilir

neil gaiman kitaplari olabilir

Dune serisini oku.bu tavsiyeyi dinle. Yerlilerden de ihsan oktay anari dene. Puslu kıtalar atlasi ile başla. Seversen devam edersin.

aga alışmak istiyorsan ufak kitaplardan başla

örn: stefan zweig-satranç ya da palpalagi göğü delen adam. kısa sürükleyici kitaplar bunlar.

ardından trevnian şibumi. okudukça okursun.

azcık mısır'a ilgin varsa christian jacq ramses serisi...

polisiye hızlı ve akıcıdır genelde. Jean-Christophe Grangé'ın kitapları iyidir. olmadı (bkz: kelebek) var, akif pirinççiden felidae var.

var da var... biraz işin ucundan tutunca, azcık da zevk alınca merak etme gerisi koşarak geliyor..

ihsan oktay anar oku. sürükleyici doyurucu her şey var içinde

ben de aynı şeyden muzdaribim ya. kitap okuyamıyorum ancak bunun altında yatan sebep okumak istememem değil. anlatım dili çok etkiliyor beni. ben direkt anlatımları okuyabiliyorum. mesela dan brown bütün kitaplarını okudum ancak atlas shrugged'ın 200 sayfasınını bile bitiremedim. birşeyi tasvir ederken yarım sayfa boyunca "trenden inen kadın çeliğin ağır kokusunu genzinde hissederken tam arkasında kalan dağın getirdiği papatya kokusunu alabiliyordu" deyip ardından bi de bunun sadece tasvir olduğunu konuya hiçbir katkısı olmadığını öğrenince o kitabı yakasım geliyor. tamam tasvir güzel şey beyninde canlandırıyor ancak o anı ben kendi kafamda kurmak istiyorum sanırım. ama bu tür kitaplar bana bunu yapacak alan bırakmıyor.

pek kitap okumadığın göz önüne alınırsa bence seviye seviye ilerle, gidip de birden klasiklere girişirsen okumayı sittin sene sevemezsin; onun için gençlik, macera kitapları oku derim ben, ilk önce bir okuma alışkanlığı edinmeni sağlar; hem de okumaktan zevk alırısın; jules verne, muzaffer izgü, aziz nesin kitaplarını tavsiye edebilirim. Bu kitaplar hakikaten çok keyifli ve okumayı sevdirece kitaplardır. Daha sonra da harry potter ve açlık oyunları serileri ile devam edebilirsin, önümüzdeki 2 yıl bu kitaplarla haşır neşir olup yavaş yavaş klasiklere geçmen daha sağlam olur.

Ben kitap okuyamiyorken babam bana tommiks nevada rangeri er tommiks cildini almisti, dakikalar icinde silip süpürmüstüm. Cizgiromana sarmani öneririm, ordan romana kayiyorsun zaten. Tommiksin altili cildi efsanedir ayrica.

tek tek hepinize sarılasım geldi. çok teşekkürler!

ben de birkaç tavsiyede bulunayım. orhan pamuk'un yeni hayat'ı oldukça sürükleyici ve güzel.
bukowski'nin factotum'u da sürükleyebilir seni. hem de kadınlar vs ye dair tavsiyeleri iyidir.

yolda çok vakit geçiriyorsan otobüs metro falan, e-book denemeni öneririm.

almanyada üniler beleş denecek kadar ucuz. ingilizce bölümleri de var. ancak ülke bok. ingiltereye ya da amerikaya bak derim ancak bunların okul bedelleri genelde yüksektir.

ingilterede yıllık £13.000 civarına bölüm bulursun, ben 3 üstü ortalamamdan dolayı £3000 indirim aldım mesela, 2.75 ile benim üniversitede olmuyordu ama belki başkasında bi indirim bi burs bulursun kim bilir...

ha ben gittiğimde pound 3,4 idi şimdi 4,3 :D bu nedenle yaşam masrafın da biraz daha fazla olur 85-90 bin tl'ye çıkarsın sonuçta bence. Ama İngiltere (1 yıllık yüksek lisanstan dolayı) iyi bir seçenek. Diğer türlü 2 yıl olarak hesaplayacaksın. (Almanya'da bedava olması güzel ama İngilizce bulabilecek misin...)

bulletstorm çok eğlenceli bir oyundur, canavarlı gerçi ama olsun.

wolfenstein the new order. canavarlı değil ama biraz robotlu. yılın en iyi oyunlarından biri bence.

tomb raider 2013 de çıkan oyunu. x2 efso
wolfenstein the new order +1

tomb raider 2013 +1 diyrum, hatta direkt aç oyna onu

robotlu olur mu? hazır indirimdeyken
(bkz: portal 2)

güzel hikaye diyince direkt bioshock infinite diyecektim ama canavarlı sayılır. Yine de bi bak bence.

call of juarez serisi +1.

çok keyif alarak bitirmiştim.

ben bu zamana kadar en çok max payneden keyif almıştım var mı onun kıvamında bişeyler?:)

spec ops the line'a bir göz at hocam o vakit. tps gerçi o ama max payne 3 ayarında oynanış olarak. konu vs. gayet tatmin edici. splinter cell blacklist güzel oyundur yine mesela.

hostel için tripadvisor daire için bilemiyorum belki craiglist

the 4you hostel 2013'te 6 kişilik odada 13 euro fln vermiştik sanırım. Merkeze yakındı. Hirtenstrable 18 80335 München adresi. Biz 6 kişi gitmiştik (kızlı-erkekli) uygundu temiz bi yer.

Hotel goethede kaldim, daha dun dondum.

Yatak rahat, konum her yere max 20 dk yurume mesafesi (hic metro kullanmadim) tren istasyonuna 3 dk filan.

Sahibi mahibi turk, kahvaltisi da dahil.
Booking.com reviewu dusuktu bya (6.9 puan) ama baya temizdi, iyi kahvaltiliydi vs sasirdim. Oyle iste. Ama baya turk bi ortam. Biz kahvaltiis icinde olanlardan konum ve fiyat olarak en uygunu diye tercih etmistik.

ben yarin gidicem yuksek ihtimal, 4you'ya baktim 23 eur diyor. Ondan ucuzuda 17'e A&O ama mecbur degilsen tercih edilmez, carsaflar bile ekstra para

jaegers hostel'de kaldim.
hostelworld'de 18 eur'du gitmeden bi gun once, gittigim gun 16 olmustu.
neyse internetten yaptirmadim direk orada ayarlarim dedim, ayni fiyati verdi bana gene, bi indirim olmadi siteden farkli olarak.
bu dedigim 40 kisilik yatakhane icin. ama 10'ar 10'ar bolunmus sekilde, sadece bolumler arasinda ayiran bisey yok, koridor uzerinden 4 bolmeye ayriliyor.
ilgincti.
once A dorm'daydim 2 tane grup var vardi 2 bolmeyi doldurmusslar onlarin cok sesi cikiyordu gece 1'de bile.
sonra farkettim ki megerse benim yatak B dorm'daymis. oraya gectim ses seda yok herkes uyuyor falan en cok ses yapan ben oldum hatta. baya rahat gecti gece sonra.

ikisini de alabilirsin

soran olursa birine diğerinden bahsetme tabi ki..

Ama ikisi de devlet kurumu değil mi, kendileri öğrenebilirler mi bir şekilde? Haberleri olursa geri isterler mi verdikleri parayı?

Verdiklerini isteyemezler, sadece bursunu kesebilirler. Ama ben hiç duymadım öğrenilip de kesilen birini

farkederlerse burs krediye döner. ama farkettikten sonra kredi olarak verirler. önceki verdiklerini istemezler rahat ol.

Tev devletin bir kurumu degildir, boyle bir durumu ogrenme yetkisi yok yani. Sen soylemedigin surece ogrenme sanslari cok dusuk. Ayrica bir uyari yapayim, ortamlarda dile getirme bu durumu. Cok yakin arkadasini sikayet eden gordum boyle.

Teşekkür ederim cevaplarınız için. Onlar fark edene kadar alırım o zaman, fark edilir de krediye çevir derlerse de çeviririm.

hepsi "başka bir kurumdan burs almamak" şartı taşıdığı halde toplam 2000 liranın üzerinde burs alan bi eleman vardı bizde. adam memleketteki anasına babasına para falan yolluyordu hatta.

tev adı üstünde vakıf değil mi ayrıca nasıl devlet kurumu oluyor?

açığa çıktığında yalan beyandan geri almak isterlerse alırlar, zaten ona göre madde de oluyor sözleşmelerde. her şey açığa çıkmasına bakar, geriye dönük işlem de yapılır pek güzel.

haberleri yok hiçbirşeyden alabilirsin ikisini de.

Devlet kurumu derken yanlış bi ifade kullanmışım, okulla falan her yerle hep iletişim halinde istediği zaman bilgilere ulaşabiliyor diye biliyorum, zaten o sıkıntı yaratıyor. Yoksa başka özel burslara da başvurdum onlar çıkarsa sıkıntı olacağını sanmıyorum haberleri olmayacağı için.

Ben de sabanci vakfından burs alırken kykdan kredi alıyordum. Krediye döner bu yüzden farkedilirse bence de.

3 Ay sonra fark ettiler, bursu krediye çevirmek zorunda kaldım :/ .

Şu an aynı durumdayım. Seninle iletişime geçip bir şeyler sorabilir miyim hâlâ buralardaysan. Ya da bunu görürsen cevaplar mısın ne önerirsin? Kykyı krediye çevirmek için ne yapmam lazım? Kyk bursunu alıp tev fark edene kadar bekleyeyim mi yoksa direkt kendim çevireyim mi? Krediye çevirmezsem o zamana kadar ödediklerini geri alırlar mı? Eğer fark ederlerse bursu keserler mi? Sence mantıklı mı? Tev bursu sınıfı geçtiğim sürece okul bitene kadar veriyor mu? Her sene mülakat yapıyorlar mı? Her sene gelir durumunu inceliyorlar mı?

faulde: its bloody foul sir.
doğru kararda: nice decision mate, belter.

amerika'da sir mir değil, "yo ref", "hey ref" şeklinde.

amerikayı sormamış ki:)

bir sonraki seçime kadar zor

size falınızda yaylalar cıkıyor krammer bey.

o iş yaş hacı:)

çıkmaz artık, net.

ha çıkarsa da sen tezkereyi almış olursun ya da yurtdışı seçeneği.

17 Ekim 2014 - 11:25:01
Bedelli askerlik konusuna Başbakan Ahmet Davutoğlu son noktayı koydu: "Çıkmayacak"

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce, askere gitmek istemeyen veya bakaya kalanların merakla beklediği “Bedelli askerlik çıkacak mı?” sorusunun cevabını, Başbakan Ahmet Davutoğlu verdi: “Hayır”
Milyonlarca kişinin büyük bir merakla beklediği bedelli askerlik çıkmayacak. Davutoğlu: ““Fakir çocuğunun askerlik yapması, zengin çocuğun bedel ödeyerek askerlik yapmaması olmaz” dedi.

Aralık 2, 2014
Davutoğlu: 1 Ocak 2015 itibarıyla 28 yaşından gün almış olanlara 18 bin lira karşılığında bedelli askerlik getiriyoruz

Söyleceklerim bu kadar :)

3-4 senede bir çıkıyor. Muhtemelen 2017 gibi çıkar. At fava bekle. Belki daha erken bile olabilir.

Şahsen benim para bavulda duruyor. Çıktığı anda basacam.

kesin çıkmaz diyenler 2002den bu yana bi çük öğrenememişler anlaşılan :) devlet baba paraya sıkışınca paşa paşa çıkıyor. bunun savaş durumuyla falan alakası yok bedelli yapanlarla türkiyenin askeri gücünde gram azalma olmaz ki savaş durumunda bi zahmet beni saymasınlar, elime silah almadım ake daha.

kısa vadede çıkmaz ama uzun vadede kesin. uzun vadededn kastım, 5-10 sene içinde.

"hayatta her şey istediğin gibi olmaz" bunu söylediğinde çok etkilenmiştim ve baktım hakikaten hiçbir şey istediğim gibi olmuyo mk. bu cümlesini hiç aklımdan çıkarmam.

babasızlığı.

soruya tam cevap olmamış gibi ama bunu aklımdan çıkarmamayı öğretti diyebilirim. onun dışında araba kullanmayı yüzmeyi bisiklete binmeyi ayakkabı bağlamayı bankacılık işlemlerini vs vs hangi birini sayalım :p (kendimi çok gerizekalı hissettim) shdjsj

hakkım için savaşmayı öğretti. hala hayatta dilerim upuzun bir ömrü olur. babam çok efendi adam. başkasını kırmamak için bazen kendinden feragat eder. ancak gördüm ki hayat artık bu efendiliği altedecek kadar güçlü. o yüzden bana savaşmayı öğretti. şimdi hakkım olanı elde etmek için insanları kırmadan mücadele ediyorum. onun iyi ama negatif olan yönü bana bunu verdi.

Araba sürmeyi öğretti, sayesinde iyi araba kullandığımı düşünüyorum. Çok hoşgörülü bir insandır, aşırı sabırlıdır, çocukken diş fırçalamaktan nefret ederdim hala diş fırçalarken babam gelir aklıma, dişlerim çürümesin diye çok uğraştı. Onun sayesinde huzurlu bir ortamda büyüdük, hiç küfür duymadım ağzından, çok sinirlenince beyinsiz der sadece, bize kullanmaz ama. Çok fazla örnek davranışı vardır babamın, genel olarak karakterinden örnek aldığım bir sürü şey var.

Benim babam fakir ve hasta bir insandı hep. Yani cebinde genelde parası olmazdı bunu çocukken bile çok iyi algılamıştım, ama 5 yaşlarında filanken dişim çok ağrıdığında evde ağlıyordum beni hastaneye götürüp dişimi çektirmişti, o gün de çok ağlamıştım. Yolda büfede ''Şirinler'' dergisi görüp işaret ettiğimi hatırlıyorum ve normalde biz annemizden babamızdan tek bir oyuncak bile istemeden büyümüştük ama o gün nasıl oldu babam o parayı buldu bilmiyorum ama bana o ''Şirinler'' dergisini almıştı. Bana maddi olarak çok fazla şey veremedi belki ama imkanı olsa verebileceğini, hiçbir şeyi esirgemeyeceğini o gün hissettirmişti, bu güzel duyguyu verdi bana.

Kendi işini kendin yapmazsan, birine emanet edersen nekadar yakın dostun bile olsa o işin istediğin gibi olmayacağını eksik olacağını öğretti.

O yüzden kimseye bir işimi emanaet edemem, etmek zorunda olusam da sonuçlarını kafamda tartarım.

Para biter ahbaplık biter sözünün çok doğru olduğunu öğretti.

Adaletli olmaı öğretti.

Ve kendisi biraz düşüncesiz olduğu için ben herzaman yaptığı davranışların sonuçlarını görerek düşünceli olmayı, karşımdakini baya düşünmeyi geliştirdim.

kimsenin malina tenezzul etmemeyi ve emanet de olsa kimsenin hic bir seyini almamayi.

eve geç geldiğim zamanlarda -küçükken- nedenini açıklarken bazen, arkadaşlarım ısrar etti, derdim. çok kızardı. geç kalmana kızmıyorum, kendi isteğinle bunu yapmadığın için kızıyorum, arkadaşların ısrar etmiş olabilir ama yapman gereken şeyleri sen belirle, istemediğin şeyleri yapma, derdi. sağolsun.

annem çok sabırsız olduğu için ve öğrenemediğim de uğraşamayacağım diye beni ağlattığı için örgü örmeyi de babannemden gördüğü kadarı ile babam öğretti.

defterlerimi de hep babamla kaplardık. sayfaları kırıştırmamayı, deftere kitaba özen göstermeyi, çantama onları, şirazesi çantanın altına denk gelecek şekilde yerleştirmeyi de babamdan öğrendim.

kitaba harcadığım paraya asla acımam gerektiğini, kendi işimi her zaman öncelikli olarak kendimin yapması gerektiğini, balık tutmayı, bisiklete binmeyi, ve daha saymakla bitmeyecek bir çok şeyi o öğreti.

bir de asla borçla ve taksitle bir şey almamayı öğretmeye çalışıyor ama taksitsiz bir şey alınır mı ya! Onu öğrenemiyorum.

Büyüklerin yaninda ayakları uzatarak oturmamayı.

Sukretmemeyi. Elimdekilerle yetinmemeyi, asla mutlu olamamayı öğretti.

"Erkeklerin yuzde 98 i aşık olmaz" dediydi. Yine de bir sey ogretmis sayilmaz bence.
nasil baba olunmaz onu ogretti.

Bir de hakkini yemiyim gitar ogretmeye calisti ama sevmemistim.

Nasıl bir baba olunmayacağını öğretti.
Nasıl erkek olunacağını öğretti.
Ne zaman durup ne zaman vurmak gerektiğini öğretti.
Her zaman umursamaz, mutlu olmayı öğretti.

karakter sahibi olmayı öğrenmeye çalıştım. daha az agresif olmayı da. bunlar bizzat öğretmediği, gerek genetik gerek de görerek benim kazanmaya çalıştığım şeyler. zaten küçüklükten beri huyumun benzediğini söylerler. bunun dışında dürüstlük gibi kendisinin tembihlediği pek çok şey var. hatta şöyle ki, söz dinleyen bir çocuk olduğum 'imamın dediğini yap' muhabbetindeki gibi bazen çelişiyoruz bu konuda. beni (kardeşimi de) fazla dürüst yetiştirdiklerini söylerim hep. bu konuda çok sıkıntı yaşasam da hiç şikayet etmedim. dünyanın en şanslı çocuklarından biriyim.

edit: araba kullanmak, yüzmek, kendini savunmak, isteklerinin peşinden gitmek, saygı sevgi gibi şeyleri saymıyorum.

İnsanın babasına bile guvenmemesi gerektiğini öğretti, sağolsun.

aktif ögreti olarak bisiklete binmeyi, ofsayti ve tavla oynamayi.

bilinçli olarak öğrettiği tek şey araba kullanmak sanırım. bir de kalecilik diyebilirim, sayesinde iyi kaleciydim.
sebep olduğu şeyler veya davranışları sebebiyle saygılı olmayı, oturmayı kalkmayı, insanlarla iyi iletişim kurmayı öğrendim diyebilirim. politikacıydı; o yüzden samimiyetsizliği, nabza göre şerbet vermeyi ve muhalefet olmayı da sayesinde öğrendim sayılır.

ha bi de, nasıl unuturum sanat müziğini öğretti, evde arabada hep sanat müziği dinlerdi; kulak aşinalığım çok ufakken başladı. belki de müziği sevmemde düşündüğümden daha çok payı vardır.

Bilgisayara olan ilgimi ondan kazandım. Buna karşın kendisi biraz pısırık ve alıngan biridir. Pısırıklığımı ondan almış olabilirim.

Ogluna nasilsin demenin onemini ogretti. Daha hic nasilsin bile demedi bana.


Iyi geceler kelimesi ne kadar manasiz olsa da ozenebilecegimi ogretti. Sadece 1-2 kez ben dedim diye sanada iyi geceler demisti cocukken.

Benim bir suru saglik sorunumun oldugunu ogretti.

Baba ile sohbet edilmeyecegini ogretti. Eve gelir susun der, tv izler kitap okur yatardi.

Dinin nasil yasanmayacagini ogretti. Namaz kilmadi diye dovulen evladin, ofkeden pencereden gok yuzune bir seyler firlatabilecegini ogretti.

elbette kimse mükemmel değil. ama buraya iyi şeylerini yazmak geliyor içimden.

yüzme öğretmesinin yanında deniz/sahil oyunları bonusu.
beni okulda rahatsız eden kıskanç kızın tekine haddini bildirmem için hangi noktaya nasıl vurmam gerektiğini öğretti.
resim öğretmenimin bile şaşırdığı şahane yaprak çizimini de o öğretti.
matematikle alakalı şeyleri de ilk ondan öğrendim. a'yı b'yi de.
25'li sayıları akıldan çarpma gibi şeyler ve 9 rakamıyla alakalı olan matematik oyunlarını da.
makasla kesmek yerine kağıtları cetvelle kesme işini de ondan öğrendim.
araba kullanmayı da her baba gibi o öğretti.
ve daha bir sürü gerekli gereksiz şeyi...

en onemlisi, 1. sinifa 5 yasinda basladigim halde, okula baslamadan okumayi ogretti. sonra da hicbir seyi oku ya da okuma diye zorlamadi.

5-6 yaslarimdan itibaren neyi merak etsem "gel dene oglum" diyerek tecrube etmemi sagladi. (kucaginda araba kullanmak, icki icmek vs...)

icki icmeyi ve araba kullanmayi ayrica ogretti.

fenerbahce ile tanistirdi.

comert olmayi ogretti. yani ben oyle oldugumu dusunuyorum. sevdigim insanlarlayken hicbir zaman parayla ilgili bir hesap yapmiyorum diye dusunuyorum.

bunlarin bazilarini birebir ogretmese de, ondan gorerek ya da taklit ederek yaptim.

bir de "bu aksam butun meyhanelerini dolastim istanbul'un" sarkisi var ondan ogrendigim. universiteden arkadaslariyla her icki ictiginde soyledigi.

"Ne yaparsan kendine yaparsın" evet bunu öğretti. bunu bir kez söylemişti sanırım bir sohbetimizde ama hiç unutmadım. ailemden hep uzakta yaşadım ve başka hiç bir şey öğretmedi ama bu yetti belki de, sağolsun, Allah uzun ömürler versin.

Bir de el atına binen tez iner demişti küçükken, hiç unutmam.

Kendi ayaklarımın üzerinde durmayı ve bağımsız olmayı, cinsiyetin yapılacak ve ulaşılacak herhangi bir şeye engel olmadığını, dürüst ve onurlu olmayı, haksızlıklara karşı durmayı, hedef koymayı ve başarmayı, hak eden insanlara ciddi emek, sevgi ve saygı göstermeyi, hak etmeyenleri de hayatımdan çıkarmayı öğretti. Bunları da ne sözle, ne de nasihatle yaptı. Davranışları ve cesaretlendirmesiyle öğretti.. Sanırım saati filan önemsemeden babamı arayacağım şimdi:)

gerçekten iyi bir insan olabilmeyi,
saygıyı, merhameti,
araba, silah kullanmayı
hamaratlığı
.
.
.

Hayatta nasıl başarısız olunacağını.

babama bile güvenmemeyi.

mühendis kendisi. ben de mühendis oldum. mühendis kafasını ondan aldım direkt. aşırı benziyoruz bu sebepten.
para alan emir alır, başkasının kulu olma başkasına el açma dedi.
zorluğa düşünce yılmamayı, sağlığın iyi olduğu sürece her türlü bir çıkar yolun olduğunu öğretti.
şimdi de odama girip hala yatmadın mı diyecek aq.

Mücadeleci, sosyal bağımsız bir karakter olmayı öğretti kötü bir baba olarak. İyi baba olsaydı böyle olur muydum bilemiyorum.

malesef hiç bir şey.

fakat onu gözlemleyip öğrendiklerim var. mesela işimi yaparken 40 kere kontrol etmek.

Bisiklete binmeyi, çocuk halimle balık tutmayı, balık nasıl yenir, hangi balık ne zaman yenir bunları, araba kullanmayı, Sabırlı olmayı, disiplinli ve temiz olmayı, düzgün çalışmayı, dürüst olmayı, sevecen olmayı...
Bir de salata yapmayı öğretti, onun öğrettiği her şeyi çok güzel yapıyorum.

erkeklere güvenmemek gerektiğini öğretti sağolsun

"hakkaniyetli olun, hakkaniyetten şaşmayın" verdiği öğütler içinde sayıca en çok söylediği şeydi, soruyu okuyunca ilk aklıma gelen de bu oldu.
babam hayatın güzelliklerini yaşamayı ve yaşatmayı bilirdi. baba evinden sonraki hayatımda çok uygulayamasam da verdiği vizyonla hayatımın çok daha kaliteli geçtiğini düşünüyorum.
pratik çözümler bulmayı ondan öğrendim. yeniliklere açık biriydi, hayat kalitesini yükseltecek uygulamaları, yeni şeyleri hemen bizle tanıştırırdı. güzel şeyler yaşamak için illa para olması gerekmediğini de ondan öğrendim. basit denebilecek buluşlarla, değişikliklerle annemin hayatına, bizlere ne gzel şeyler katardı. nurlar içinde yatsın.

benim babam çok şükür şağ ama vefatten hallice.
bana babam aslında kimseye güvenmemek gerektiğini öğretti. açık açık hiç karşısına alıp demedi ama ben anladım onu. ne olursa olsun güçlü durmayı öğretti. ne olursa olsun ailesinin yanında oldu. baba dedik gölgesi yeter dedik onunda çöktüğü zamanlar oldu bununla insanlığı öğrendim. ama her zaman toparlanmayı da öğrendim. değer vermeyi öğretti çünkü bize, biz derken çekirdek aileyi, her zaman ne olursa olsun değer verdi. paylaşmayı, cömertliği, merhameti vicdanı öğretti. içten içe hep yandı da belli etmedi, böylece çevreye karşı hep ayakta durmayı öğretti. kazıklara karşı dimdik ayakta durmayı öğretti. kavgalara karşı affetmeyi öğretti. kötü öğrettiği şeylerde oldu alkole alıştırdı, sinir hastası, panik atak etti, en ufak şeyde bağırdı azarla belki, haklıyken hep kendini haklı duruma soktu ama yine de ben hep güzel taraflarını aldım babamın. can o can ne olursa olsun babadır o.

nasıl bir insan olmamam gerektiğini.
daha doğrusu o öğretmedi ben onu izleyip öğrendim

Mühendislik kazandığım gün, elektrikle hiç ilgili olmamama rağmen oturup priz bağlama ve topraklama yapmayı öğretti. Araba kullanmayı, tırnak kesmeyi ve ayakkabı bağlamayı ondan öğrendim. Babanın iyi olması, iyi baba olmak için minimum şartmış ama iyi koca olmayınca iyi baba olmak tehlikeye giriyormuş; dolayısıyla evlilik nasıl olmaz kısmını öğrendim. Mitolojiyi ilk ondan öğrendim. "Ağlamayana meme vermezler"i öğretmeye ama ben öğrenemedim. "Kanseri gösterip sıtmaya razı etmek"in ne demek olduğunu öğretti, onu anladım. Hakkaniyet ve adaleti de ondan öğrendim.

herkesin evlenmemesi ve ürememesi gerektiğini öğretti.

Boyun eğmemeyi.

lan 12 yıl once olmus adama küfür ettirdiniz gene sabah sabah !

hiç ama hiçbir şey. zira kendisi yalnızca biyolojik babamdı.

gerçi şimdi düşünüyorum da, kendisi hiçbir sorumluluğunu yerine getirmediği için, nasıl baba olunmayacağını öğretti. bunu kendi biyolojik babamdan öğrenmiş olmam da, gerçekten faydalı oldu.

durmayalım, devam . UP! :)

rast geldiğim bir kaç içkide almanyadaki liquer shop'lar duty free'den daha ucuzdu.

Hangi ulkenin duty free'si olduguna, ve final destination'in neresi olduguna gore degisiyor duty free fiyatlari bu arada. Tum duty free'lerde fiyat ayni degil + ayni duty free icinde bile ucus guzergahina gore fiyat degisiyor.

cogu alkol icin almanyada dogru yerlerden almak duty freeden cok daha ucuz. jäger, jack, jim, talisker, chivas ve dimple icin öyleydi. ama bir sene evvelinden bahsediyoruz, son durumu bilmiyorum.

daha gecen hafta 20 euro chivas metal kutuda 12 yillik 20 euro altina aldim. almanya icinden, duty free fiyatlarini biliyorsan, idealo veya herhangi bir marketten karsilastirabilirim.

almanyadaki marketlerde tr duty freesinden daha ucuza alkol bulursun genelde.

almanya daha ucuz.

hatta realde indirimdeydi. absolut 70 lik 10-11€ jack d. da 15€ falandı.

Hafif şehir dışına yakın yerlerde çok büyük aldi mağazaları oluyor. Jager , Jack, likör ve romlar dutyfreelere göre daha uygun oluyor.
Ancak dutydeki kadar üst kalite ürün çeşitliliği olmuyor. ( single malt gibi)
Bi de 22:00'den sonra satış yok dikkat etmek gerek.

aldide ağır içki yok sallamayalım satmıyolar şarap vs harici ancak bi kaç skimsonik likör vs oluyor:) o edeka ya da nettodur

Almanya'da acayip ucuz, havaalanındaki 27€luk jack'i burada indirimde 15€'ya gördüm. Aklınızda olsun :)

Bugun ona yarin sana panpa. Yarin obur gun bi yanlis anlasilma hata sonucu sen de supheli olsan hatta gercekten saglam kanitlarla bile supheli olsan bu devlete seni vurma yetkisi vermiyor vermemesi lazim. Bak panpali falan konustum ki anlayabilesin diye e mi.

amerika'da ne olduğu bizi ilgilendirmez. türk polisinin ne olduğu belli ezelden beri.

insanları da öyle "dışarı çıkın, arama yapıcaz" falan deyip çıkaramazsın evden. orası onların evi.

pkk şüphelisi olması hiçbir şeyi değiştirmez. tc vatandaşı tc vatandaşıdır. seninle yüzde yüz aynı haklara sahiptir, abdullah öcalan bile.

EDİT: kimse pkk ya da abdullah öcalan'ı savunmuyor. yasal olarak hepimizin eşit haklara sahip olduğunu hatırlatıyorum, yani Apo BİLE vatandaş olarak aynı muameleyi görür, Dilek Doğan da, Ogün Samast da. aaa pardon, Ogün'ün eline bayrak verip hatıra pozu veren polisler vardı değil mi? Neyse.

EDİT: Bu ve benzeri arkadaşların bir yıl içindeki ekşi duruyu başlıkları: Bakaya kaldım, ne yapabilirim? Yüksek lisansa başlayabilir miyim?


Turklerdeki ulkede meydana gelen her kotu durumu Avrupa'da ya da Amerika'da da var diyerek rahatlama sorunu!
Terorizm oluyor, Fransa'da da oldu sorun yok diyoruz. "Polis sucsuz birini olduruyor, Amerika'da da var diyoruz isin icinden siyriliyoruz." Yolsuzluk oluyor, o her yerde var diyoruz politikacilari aklamaya calisiyoruz. Escinseller rahat yasam elde edemiyor diyoruz, Polonya'da da sorun yasiyorlar diyoruz. Musluman olmayan azinliklar eziliyor diyoruz, Avrupa'da da Muslumanlar eziliyor diye bahane buluyoruz. Eger ayrintili incelersek evet Avrupa'da her ulkenin sorunlari var buna karsin Turkiye'den 5 kat daha iyi farkli ozellikleri de vardir ama o iyi ozellikleri hic gormek istemiyoruz. Ulkede kotu giden ne varsa kimseyle kiyaslamadan bunlari duzeltmeye calismak ve en iyisini yapmaya calissak olmaz mi? Avrupa'da Muslumanlari ezen politikacilar varsa bizim de Musluman olmayanlari dislamamiz gerekmez, Italya'da yolsuzluk ve rusvet yayginsa biz durust olabiliriz, Polonya escinselleri disliyorsa biz kimin kiminle sevistigine kimsenin ozel yasamina karismayabiliriz...

Sen Amerika'da hükümetin devletin eleştirilmediğini nereden de çıkardın!

pardon da amerika ucuncu dunya ulkesi gibi bir yer. bence karsilastiracaksaniz avrupa'daki ulkelere bakin, niye amerika?

o benimle aynı haklara sahip olan pkk iki gün sonra seni ya da bi yakınını vursa aynı şeyleri diyebilecek misin bakalım?
ulan şüpheliyi vursalar suç, eylem yapmadığı sürece bişey yapamayız dese daha büyük suç. muhalefetin ak dediğine bok demeyi meslek edinmişsiniz.

abd'de kıyamet kopuyor yalnız polis kalkıp da savunmasız birisini öldürdüğünde. öyle bir yazmışsın ki sanki dakika başı polis birisini avlıyor da millet sesini çıkarmıyor oralarda :) ayrıca bu bakış açısına göre hareket edersek; zamanında oklahoma'da tüm tulsa yakılarak içerisindeki yüzlerce zenci öldürüldü, binlercesi evsiz bırakıldı. e kimseden de çıt çıkmamıştı. biz neden kalkıp da ülkemizdeki katliamları bu kadar abartıyoruz, değil mi? ya da "abd'de bile zamanında olmuş bunlar, bizde de olması çok doğal" demeli miyiz?

Size kalsa her Kürt'ü her Ermeni'yi her Yunan'ı her Rus'u her Alevi'yi her inançsızı her Şii'yi her Hristiyan'ı her eşcinseli öldüreceğiniz için suçsuz birinin ölmesi size normal geliyor çünkü ölen kişi Alevi, çünkü ölen kişi Kürt çünkü ölen kişi solcu... Öyleyse size göre sorun yok!

İki tane nöron yok, bouğğğ ama onlar da.... böğğ... benim de Kürt arkadaşlarım var... derken öküz olduğunuzun farkında değilsiniz.

sıkıntı evini aramaya gittiğin yerde durumu kontrol altına alamayıp, beceriksizce birinin ölümüne sebep olman ya da daha kötüsü öldürmen. bu durumda kişinin hangi terör örgütüne üye olduğunun önemi yok. o eve operasyon düzenlemiş olsan öldüğünde bu tepki olmazdı. meselaüstüne gelen birine ateş etse yine bu tepki olmazdı. sorun arama için gittiğin ve sözde kontrolün altında olan bir yerde silahsız birini öldürmen.

bu arada abd'de sokakta yürüyen adam öldürülüyor bu kadar karalamıyor ne demek? millet sokaklara dökülüyor. ortalığı yakıp yıkıyorlar. basından düşmüyor ve herkes bu olayın takibini yapıyor. bunu çabuk unuttun sanırım: t24.com.tr

@nawar hiçbir şeyden haberi yok boşver iki tane havuz medyası kanalı izliyordur bir de o kanalların internet sitesine bakıyordur kendini entelektüel sanıyordur.

Bir de Amerika'da basın bu kadar karalamıyor diyor acaba İngilizce seviyesi nedir?

Kürt people are always go go go...

Ekşi'ye pek takılmamak lazım.

Sözlüğün türkiye'yi ve halkı anlama oranı, örnek komik gelecek ama, her hadisede "bim star wars olayı" gibi.
İlk 30 sayfa: gelmeden ayırt ettim, muhteşem kuyruklar oluşacak, şimdiden sipariş verin, hiç bir yerde kalmayacak, tüm bim'leri gezeceğim, tükenmeden kapışın..
Hani bir insan aklında hiç bir şey olmadan şu yazıları okusa, aman allahım der ne büyük bir olaya şahitlik ediyorum. Tam anlamıyla bir izdiham yaşanacak olmalı..

Sonra son 30 sayafaya bakıyoruz: kolayca bulabildim, ilk gittiğim bim'de alabildiğim, her üründen stoklayabildiğim, sıraya bile girmediğim.. vs..
Millet makarna alıyor, ekmek alıyor, ama tüm ülkeyi star wars peşinde sanıyor bunlar. Tanımak, anlamak o kadar.

Seçimlerde de böyle idi. Bir insan yalnızca sözlükteki entry'leri okuyup kafasından bir tahminde bulunsa der ki: "bu ülkede hdp %90 oy ile iktidar olmalı"
Sonra sonuçlar geliyor. Tıpkı star wars ürünleri gibi, şimdi şaşkınlık evresi başlıyor. "allah allah."
e tabii, "allah allah" çünkü öngöremedin, iyi tanıyamadın.

sözlükteki "devletin mk" , "polislerin mk" yazıları, tüm bu abartılı ifadeler, heyecanlı genç insanların karalamalarından ibaret. her olayda toplumu, halkı ve olayları yorumlamaları sonucunda, bim-star wars olayındaki gibi bir sürpriz ile karşılaşıyorlar.

yorumların çok çok azı ciddiye alınabilir. hepsini okuyup, ordan genel bir kanıya varmak çok yanıltıcı.

Bir de yukarıdaki gibiler var. Kürt'ü mü savundun kesin PKK'lısın, kadına şiddete karşı mı çıktın kesin kadınsın, Türk'ü mü savundun kesin faşistsin... Ben suçsuz insanın yanındayım!

Ulan işinize gelince "bizi amerikalıyla karıştırma" denir. Ama işinize gelince de "aa yılbaşı hadi hediyeleşelim" türkiye de o kadar insan varken savaşa sürüklenirken bu "saçma sapan" adeti kimden aldınız da yapıyorsunuz ?

Türkiye de yaşayıp kendini her olayda koruyan polisleri "genelleyerek" p.çler oç ler diye küfreden insanın ben mk afedersiniz

Neden insanları ekşi duyuruda birbirine hediye verenler ve suçsuz insanları savunanlar diye ayırıyorsun? Aşırı süper saçma değil mi? Gerçi akıl olsa vicdan olsa suçsuz insanların sen de yanında olursun insanları Kürt Alevi solcu... diye ayırmazsın.

-- O kadar sivil insanın öldürüldüğü şu zamanda sesi çıkmayan insanlar
-- Kim o insanlar ya? O insanlar akepeliler. Gezi olaylarından beri isyan ettirmeyi gerektirecek onlarca insan öldürüldü. Sokağa çıkmayan kör, dilsiz kalan akepeliler ve birtakım mehepe liler hariç kim söyler misin? Sesi çıkmayan insanlar mış... Yok öyle bir insan topluluğu muhalif tarafta.

-- bir PKK şüphelisi aranıldığı ve nasıl öldüğü netleşmediği halde
-- PKK ve KCK şüphelilerinin nasıl yargılandıklarını, nasıl beraat ettirildiklerini, nasıl ağırlandığını biz çok iyi biliyoruz. BU ÜLKEDE SARİN GAZI TEDARİK EDEN IŞİD MENSUPLARI dışarıda kollarını sallayarak gezerken, kollarına kelepçe vurulmadan ifadeye çağrılırken SEN BİR İNSANIN EVİNDE SAVUNMASIZ HALDE AİLESİNİN GÖZÜ ÖNÜNDE KAFASINA SIKIYORSAN burada KATİL BELLİDİR. Nasıl öldüğü netleşmemiş diyor gel de çıldırma.

--Amerikada polis yolda kendisinin üzerine yolda yürüyen adama 7 el ateş edip öldürüyor. Basın bu kadar karalamıyor ki, burada terör şüphelileri olarak yapılan bu operasyonda bu görüntüler bu kadar abartılıyor.
-- Kim diyor yahu basın karalamıyor? Basın yerden yere vuruyor. Police Brutality adıyla aratırsan haberlerde binlerce karalama görürsün. "NİYE BU KADAR ABARTILIYOR". Ya ne olacaktı? Ya ne olacaktı güzel kardeşim YA NASİP diyip yerimizde mi oturacaktık ?????

--"herkes evden dışarı çıksın biz arama yapana kadar beklesin dışarda
-- Yahu saçma sapan yorumlar yapmayın KADIN KAPISININ ÖNÜNDE ARAMA YAPILIRKEN VURULUYOR BU NE DEMEK? VURMAK İÇİN GELDİLER DEMEK O KADAR BASİT.

"Türkiye de yaşayıp kendini her olayda koruyan polisleri" yav hee hee. gören de 6 yaşında çocuğuz da bize "polis amcalar" anlatılıyor sanacak. polisi tanımasak yiyeceğiz. her olayda öyle mi? ülkede "imdat polis" diye uygulama başlamış. polis şiddeti ve görevi kötüye kullanma yüzünden. adam hala gelmiş "polis sizin dostunuzdur" hikayesi anlatıyor.

toplasan tüm teşkilatta işini düzgün yapan yarıyı geçmez. o da çok iyimser oran verdim. çoğunluğu işini savsaklayan, rüşvet alan, şiddet uygulayan ve görevi kötüye kullanan kişiler. kota doldurmaya çalışan trafik polisleri, gözaltına işkence eden polis dolu karakol, kapkaç ve hırsızlıkta "abi bunları şimdi hayatta bulamayız umarım sigortanız vardır" deyip çok da üstüne düşmeyen polis, ölen adam için "orada ne işi varmış" diyen polis, arabasına aldığı 14 yaşındaki kızı taciz eden polis, gözaltına alırken ağız burun kırıp, öldüresiye döven polis, üniformasının verdiği güvenden dolayı sokakta kadınlara sözlü tacizde bulunan polis, kendi haklarını korumak için eylem düzenleyen meslektaşlarını da döven polis, ben yoruldum vak'alar saymakla bitmez. bakıyorum hep kötü örnek hep kötü örnek. iyi hiç yok demek değil bu fakat senin anlattığın "her olayda yanımızda olan kahraman polis" masalını yemiyor insanlar.

ha tabii belli ki sende biraz ergenlik var. "onun da mk, bunun da mk, benim gibi düşünmeyen herkesin mk" kafasında olmandan ve yazılanlara yönelik cevap ve onay (tik) verme/vermemenden belli. masallarla büyümeyi seviyorsun. traveller haklı sanırım. atv ve beyaz tv izleyip, sabah-akşam-takvim-star okuyunca konuya hakim sanıyorsun belli ki kendini.

bu arada dilek doğan'ın pkk ile hiçbir alakası yok. dhkp-c operasyonu kapsamında evi aranıyordu. keşke biraz bi şeyler okusanız.

"görme, egemenliğin temelidir. terör her zaman vizüeldir. o bizi dehşete düşürür, çünkü onu görürüz. terör, görmenin dehşetinden doğar. o bir kıyamet
vizyonudur." jacques ellul, 'sözün düşüşü'nde böyle diyor.

dilek doğan olayının ayyuka çıkmasının nedeni de bu: açık açık görülmesi. buradan kastım polisin vurması değil, olayın ayan beyan görünür (vizüel) olması. gerçekliğin pornosu gibi. şaka değil, bir kız bir şekilde vuruluyor kendi evinde ve ölüyor. ölüm, ötesi yok. annesini görüyoruz terlik falan atıyor. çok elim bir olay. abiyseniz, kız kardeşiniz varsa o durumda sizin olduğunuzu düşünün. aklınızı kaçırırsınız. allah kimseye göstermesin.

bunları dilek doğan neyi savunuyorsa 180 derece tam tersini savunan bir adam olarak yazıyorum. benim gözümde o kadın bölücüdür. altını çiziyorum, kesinlikle aynı dünyaya ait değiliz. ve fakat bu demek değil ki, 'benim gibi düşünmüyor, o zaman ölmeli'. madem böyle bir şey var, kardeşim al sorgula. delilin yoksa da bırak. iş bilmez, heyecanlı polisin yaptığı bir bok yemedir o elim durum. kesinlikle cezası da en ağır biçimde verilmelidir. bir kızın ölümüne sabep olmuşsun.

bahsettiğim gibi, ilk paragafta yazdığım gibi. görsel bir şey oldu. tepkiler bu yüzden. yoksa böyle onlarca olay oluyor görmediğimiz. onda bu tepkiler verilmiyor.

bu görsel bir olay olup olmasada PKK yı ve DHKPC yi destekleyen insanlar ki gözümde her ikisi de terörist örgüttür bu olayda da ellerine koz geçmişçesine bok atmaya meyilliler.

Görüntülerde evdeki abi diyor "kaç kere geldiler zaten" diye. Ulan benim evime niye hiç polis girmedi? bi bok yapıyorsun ki o kadar dikkat ediliyor. Belki de o canlı bomba olsaydı 100ler insani öldürecekti ve o zaman da bu örgütleri savunanlar devlete bok atacaklardı olayla ilgili.

haklısın. pkk ve dhkp-c'ye bir şekilde bulaşmış olan insanlar benim için de teröristin daniskasıdır.

ama 'belki canlı bomba olacaktı' tarzı savlarla yürütülmez terörle mücadele. polisin evine girip de o kızı öldürmesinin meşru bir tarafı yok. çatışma ortamı yok çünkü. kızın evine giriyorsun, onu ancak alıp birinci şubeye götürebilirler en fazla. vuramazsın demek istediğim. dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey olamaz. ailesinin önünde kızı öldürüyorsun. akla mantığa sığar bir şey mi bu?

Ölen gencecik kadının arkasından küfürler gırla gidiyor. Mk'sız cümle kuramaz olmuşsunuz.

Baylar, siyasetten anlamıyorsunuz. Hayattan anlamıyorsunuz. Bir boktan anlamıyorsunuz. Kendinizi rezil etmek yerine susun derim.

Polislerin %95.34'ü halk düşmanıdır. O yüzden Reza'lar elini kolunu sallayarak çıkarken, Alevi, yoksul ve işçi olan Dilek kardeşim ölür. Bu kadar basit.

tamam.

:'(

verilen tepkinin sebebi öldürülen kişinin terör suçlusu olup olmamasından ötürü değil, olayın bariz kurmaca olmasından kaynaklanıyor. ben hayatımda bu kadar kolpa bi örgüt evi araması görmedim. gelin kız gibi iş yapıyor evi arayan kişi. ayrıca hayvan gibi herifler o kızı boğazından tutar bi kenara savurur. ateş etmenin sebebi nedir?

Kendi adıma; ailesinin, anne baba kardeşinin gözü önünde ortada gerilim tartışma direniş yokken bir insanın çat diye evinde vurulup öldürülmesi, öldürülebilmesi şok etkisi yarattı üzerimde. Empati sebebiyle sanırım, normalde en uç videoları izlerken bile pek bir şey hissetmeyen benim, Dilek'in annesinin kızım vuruldu dedikten sonraki feryatlarını duyduktan, ailesinin maruz kaldığı tutumu gördükten sonra tüylerim diken diken oldu, içim acıdı. Ülkede adaletin işlemediği açıkça ortada, yarın öbür gün aynı durumda olabilme ihtimali insanları bu derece tepki vermeye sevk etti sanırım.

Böyle bir sebeple evime arama yapılmaya gelinse dışarıda bekle denildiğinde kabul etmem kesinlikle. Neyin ne olacağı belli değil, bu ülkede polisin delil diye kayıt altına aldığı belgelerin "kazayla" yine onlar tarafından yerleştirdiğini, sonucunda da bir yaptırımla karşılaşmadıklarını hepimiz gördük sonuçta.

fren mesafesi 7 derece altına düştüğünde çok ciddi fark ediyor. geçen seneyi kış lastiksiz geçirdim. arabayı sitenin içindeki otoparka koymuştum. kar yağınca orada 2 hafta yattı. sonra yollar açıldı fakat sitenin otoparkından arabayı ön tarafa çıkaramadım. normal lastik ile 2 cm karda kaldım.

geçen hafta çamlıca tarafında biraz eğimli bir yolda arabayı yaz lastiği ile zar zor çıkardım. kaldı ki lastiklerim çok kötü değil. lastikler patinaj çekmeye başladı. bildiğin araba sola doğru yanaştı. bunu görür görmez ertesi gün kış lastiği aldım. aynı yolu dün akşam kış lastiği ile tıngır mıngır çıktım.

sıcaklık düştükçe risk artıyor aslında.
Kış lastiği ile yaz lastiği arasındaki en büyük fark donma noktaları.
Yani hava soğudukça kış lastiği elastikiyetini daha az kaybediyor.

daha dikkatli ve yavaş kullanırım bu sezon diyorsan, karda çıkmam diyorsan şart değil bence.

not: geçen sene 2 adet olan kış lastiği adetimi bu sene 4 e çıkarttım. doğrusu bu.

Hava soğumaya başladığından beri virajlı yokuşlarda, yol da nemliyse gazı köklersem kıç atıyor benimki.

Evet. Kış lastiği soğuklukla ilgili konu temelde. Kar ve buz ikincil ve üçüncül etmenler.

normal lastik hamurları 7 derecenin altında sertleşiyor, kış lastikleri 7 derecenin altında yumuşak kalıyor

kış lastiğinin asıl olayı hamurunun düşük sıcaklıklarda sertleşerek yol tutuşunun düşmesine sebebiyet vermemesi.

karla buzla alakası yok lastik 7 derecenin altında farklı karakteristik gösteriyor olayı o. ha bu sene 7nin altına düşmez hacı diyosan o senin bilceğin iş :)

haftada 1 çıkıyorsan ve karda, buzda çıkmayacaksan alma ama arabayı her gün kullanıyorsan, kar, buz farketmez çıkarım diyorsan alman lazım.

kaza olacak polis gelicek kar lastiğin olmamasından dolayı seni kusurlu bulacak, kasko da aynı şeyi diyecek 3bin tl seve seve vericen.. sonraki senlerde de buraya sormadan taktıracaksın

evet.