yapi denetim.firmalari bu ise bakiyor. biraz daha guzellesti bu isler. belediyeye para veriyorsun o sana denetleyicini yolluyor her dosemede de farkli birisini yolluyor ki kafalayamayasin.

Evlere şenlik bir kontrol vardı 3 sene önceye kadar. Artık belediye eliyle yapılıyorsa daha iyi ama herkes bilir ki belediyeler müteahhitlerin arka bahçesi. Yani bir şekilde uygunsuzluğu kaktırmayı kesinlikle başarırlar. CHp belediyesiyle Chp Li, akp belediyesiyle akp Li olan tipler bunlar. Maçoğlu seçilse çav bella söyletirler amelelere.

yapı kontrolünde öyle Demir kalınlığına, slump a bakmak yetmiyor maalesef. Suriyeli işçiler falan derken işçilik seviyesi eskiye göre çok düştü. Nitelikli ustaların çoğu yurt dışına gitti çünkü. Konutta para yok. Nitelikli yapı denetimini de ülkemizde 0,01 falandır diye düşünüyorum. Ortalama bir inşaata girsem uygunsuz uygulama görmeden iki kat çıkmam.

Ben şöyle biliyorum. Yapı denetim için ücret proje bedeli üzerinden bir orandır. Müteahhit gider b yapı denetime der ki benim inşaata bak. Ben sana resmen 50 bin TL vereyim ama sen bana elden 20 binini geri ver. Bi de adamın sivrilik yapmasın. Yapı denetimde kar marjı düşük, rekabet fazla. Bi gariban teknikere bağlar 50 tane inşaat. Haftada bir uğrayıp çay içer şantiyede gariban ne yapsın. Karın tokluğuna çalışıyor zaten.

Kat karşılığı verecekseniz kendi kontrolör mühendisinizi tutun. Rutine güvenmeyin sakın.

ya ne denetimi saf olmayın artık.
tamamı ile müteahhitin insafına kalmışsındır.
adam işini güzel yapıryorsa şanslısın. yoksa berbat.
chp li belediyelerde akpliler mhpliler ve hdpliler iş alırlar. ama akpli belediyelerde akpliden başkası iş alamaz. cehapeli belediye meclis üyeleri bu konularda daha duygusal davranırlar çünkü.

En gerizekalı müteahhit de yapsa, en hırsız müteahhit de yapsa yeni binalardan korkmayın.

Bir kere 20 yıl öncesi gibi inşaat önünde harç karıştırma devri yok, beton hep hazır geliyor ve bu betonun kalitesinden satan firma sorumlu, müteahhit değil.

Yani betonda eksiklik çıkarsa testlerde müteahhitin hiç umurunda değil bütün sorumluluk betoncuda, o katın bütün masrafını kitlerler betoncuya ki hikaye değil bir iki yaşanmış olay biliyorum çevremde.

Namussuz bazı laboratuvarlar da kıllığına bi tık altında çıkarır beton sonucunu ki tekrar gidip karot alsınlar da masraf kitlesinler. Bu konu yüzünden betoncular ile laboratuarlar arasında bir koşuşturma her zaman vardır.

Yani betondan hiç korkmayın, hatta müteahhitler bu laboratuar test sıkıntılarından dolayı projede C30 yazıyosa bile C35 beton satın alır genelde.

Çünkü C30 alsa testte 28 çıksa inşaat süreci yavaşlar sıkıntı olur, ha çata pata devam edersin ama gerçekten betonda problem çıkarsa tekrar sök yık uzun hikaye, riske girilmez.

Betonu geçtik demire gelelim, bu yıkılan binalarda kullanılan nervürsüz demir yok artık piyasada, hepsi nervürlü. Etriyeleri eskisi gibi yapmıyoruz bitiş uçlarını 45 derece içe kıvırıyoruz iki taraftan da, sıklıkları fazlasıyla yeterli, birazını çalayım desen o haliyle bile kolonlara beton zor giriyor, arası o kadar sıkı, beton otursun diye vibratör vuruyoruz.

Usta kalitemiz yeteri kadar yükseldi 2000'den sonra, yapı denetime gelen mühendislerin katkısı büyük bu konuda.

Deniz kumuyla, azıcık çimentoyla, hurda ve nervürsüz demirle yapılan binalarda bile ortalama 120 m2 daireye atıyorum 10-12 kolon düşüyorsa şimdi 65-70 m2 dairelere 8-10 kolon koyuyoruz.

Kolon arası mesafeler kısaldı, kirişlerdeki yük azaldı, malzeme kalitesi oldukça doyurucu.

Faal olarak trafikte olan bir araç için ruhsat ve kimlik yeterli, alıcı için de sadece kimlik.

Vergi borcu varsa sistemden görüyorlar zaten.

John Bloor'un dedikleri yeterli.

ek olarak edevletten ceza vs. var mi diye de bakin derim, orda ugrasmamis olursunuz. ben arabayi satarken farkinda olmadigim bir ceza cikti, ordayken telefondan odemekle ugrasmak durumunda kaldik.

Vergi belgesi muhtemelen şirket adına kayıtlı araç içindir. Şahıs için kimlik ve ruhsat yeterli

aracın aktif trafik sigortası olması gerekiyor (belgeye gerek yok, sistemden görüyorlar), bir de sizin kimliğiniz. O kadar.

Kat sayısı artınca genelde o düşme olmuyor zaten.
Kaba hesap,
Yüzde 50 ile verdiğinizi düşünün inşaatı müteahhite.
Toplam bina 100m2 den 5 kat olsa 500 metre kare
YuDe 50 ile verseniz 250m2 ye inmesi gerekir daire sahiplerine kalan alanın.
Aynı kalması için de inşaat alanının iki katına çıkması gerekir.
Kaba hesap yöntemi bu

Müteahhit olarak cevaplayayım;

120 m2 10 daireli bir binanız olsun, toplam 1200 m2 kapalı oturum alanı diyelim kabaca.

Benim burayı yıkıp yeniden inşa ettikten sonra maliyeti ve karımı çıkaracak kadar bana daire kalması lazım. Yani size 10 daire veriyorsam piyasaya göre aşağı yukarı 10 daire de benim almam lazım ki aldığım 10 daireyi satınca maliyeti ve karımı çıkarabileyim.

Şimdi zurnanın zırt dediği yer;

Sizin binanızın olduğu arsanın şu anki imar izni toplamda 1200 m2 ise 10 daire size 10 daire bana çıkması için daireleri 60 m2 yapmak zorundayız.

Bu her bina ve her arsa için eşit bir durum değil, kimi arsalar var zamanında onlarca daire yapılmış üzerine ama şimdi yıkıp yapsak 8 daireden fazla olmuyor mesela, e ama hali hazırda 10-12 hatta bazen de daha fazla daire sahibi olunca yıkıp yeniden inşa etmek müteahhitin ticareti ile mümkün değil.

Bu gibi durumlarda daire sahipleri ceplerinden müteahhite para vererek bir yol bulmaya çalışılır.

Bazı daire sahipleri de var ki 1 dairesi varken kentsel dönüşümden sonra birden fazla daire alıyor karşılığında.

Tamamen arsanın şu anki üzerindeki daire sayısı ve yeni yapılabilecek daire sayısıı ile alakalı bir konu.

@john bloor +1
bursa büyükşehir belediyesi bu gibi durumlarda anlaşmazlık yaşanmaması, kentsel dönüşümde müteahhitleri teşvik gibi amaçlarla belediye meclisinde 0.50 emsal artışı hakkı verdi mesela. john bloor'un aynı örneğinden gidersen toplam kapalı alan 1200 iken 1800 m2 inşaat hakkı verildi.

bunu fırsat bilen müteahhitler, kentin çöküntü alanlarından ziyade gittiler, yeni yapılanmış, imarı planı düzgün olan nilüfer ilçesinin ataevler semtindeki güzelim sitelere göz diktiler. bir şekilde depreme dayanıksızdır diyerek sitelerin yıkılmasını sağladılar. yer sahipleri dünden razıydı çünkü 30 yıllık binada oturmak yerine, sosyal tesisleri, havuzu olan yepyeni dairelerine kavulacaklardı.

imar planı hazırlanırken, konut yoğunluğuna göre okul, sağlık ocağı, park gibi kamusal alanlar planlanır. yolların sokak mı ya da cadde mi olacağı, bu planlamaya göre belirlenir.

bu yepisyeni projeler, ilçe belediyesinin (chp) itirazlarına rağmen büyükşehirde (akp) kolayca onaylandı. ilçe belediyesinin derdi, projelerin yaratacağı yoğunluğun hesaplanmaması, gelecekte büyük sorunlar yaratacak ve bu sorunlar için ne yer sahipleri, ne de müteahhitler tek bir çaba göstermeyeceklerdi. bu işin maliyeti ise ilçe belediyesi tarafından karşılanması mümkün değildi.

yüze yakın site başvurdu. pek çoğu yıkıldı. bir kısmı depreme dayanıksız iyerek boşaltıldı. bursa içinde binlerce aile güzelim evlerinden olup kiraya çıktılar. varan 1: bursa konut piyasası satılıkta da kiralıkta da altüst oldu.

derken meslek odaları bu saçma sapan, emrivaki, geleceği düşünmeyen vizyonsuz planları dava etti. çok doğal olarak kazandılar. peki site sakinlerine ne oldu? büyük bir kaos. çoğu kira yardımı bitmesine rağmen varoşlarda dahi olsa zar zor bulduklar evde kiracı durumuna düştüler. evleri yıkıldı, yenisi yapılmıyor. yıkılmadıysa eğer içine giremiyorlar.

dava sürecinde tamamlanan projelerin hak sahipleri evlerine yerleştiler bu arada. fakat sorunlar şimdiden başladı. Bursa'nın en nezih semtlerinden ataevlerde, özellikle pik saatlerde yoğun trafik oluşuyor. market sayısı iki kat arttı, otopark sorunları başladı. mahalle parklarında bile hissediliyor yoğunluk, çocuk sesi arttı, parklarda gece berduşlar çoğaldı.

bu kadar uzun anlatmak istemezdim, alakalı mı konuyla siz karar verin ancak paylaşmak istedim. özetle; kentsel dönüşüm bedavaya olmuyor. ya para vereceksiniz, metrekareniz korunacak. ya mevcut hayat tarzınızdan feragat ederek, kura sonrası istinat duvarı göreceksiniz, arabanızı park etmekte zorlanacak hatta belki evinize daha geç ulaşacaksınız. ya da ilk depremde yıkılan binanın altında kalacaksınız.

depremde deprem değil, bina da değil, yoksulluk ve yolsuzluk öldürüyor.

ayni duvarda ek yapmadiginiz surece sorun olmaz.

Tek bir duvarın tek katını aynı anda atmaya bakın, yetişmeyecekse kolon, kapı gibi duvarı bölen bir hatta kadar yapabilirsin.

Zaten ikinci katı ertesi gün atmak doğru olan bir yöntem.

Kapı pervazlarını ve parke süpürgeliklerini güzelce kağıt bantla kapla, tavanla birleşim yerlerinde kestirmeye dikkat et.

Yeni boyanmış alana bir kaç dakika sonra yeni boya ile tekrar geçme, yeni boya kurumaya başlayan önceki boyayı ruloya yapıştırır kaldırır.

Boya bir yerlere değerse hemen ıslak bezle sil, kurursa çıkmaz.

İletken rezistans boyası işe yaramıyorsa tek çare camın değişmesi.

Arka camı silerken yukardan aşağı değil de sağdan sola, çizgi paralelinde silmek lazım.

Bu vakada camın silme yönüyle ilgisi yok, çünkü çizgilerde iletken boyayla tamamlanacak kesintiler yok. Üst iki çizgi hariç elektrik hiç gitmiyor.

plenty markasını bilmiyorum ama birkaç kere aldığım antifreeze'in donduğuna şahit oldum. shell'inki biraz daha kıvamında ve sağlam şahsi fikrim. onun dışında diğer markaların araca zarar verdiğine şahit olmadım, yolda donup zorda bırakıyor en fazlla.

Babam a101dekini aldırmadi bana. N11 yorumlarına bakıp almaya karar verdim ben de. Epeyce yorum alan 1-2 ürün var onlara bakıyorum 2 gündür. Ya da shell alip gecerim

Radyatör kanallarını tıkıyor kalitesiz kimyasallar, hele ki kalorifer peteğini tıkarsa ısıtma soğutma da problem oluyor.

Kurumsal markalardan şaşmayın, çok önemli bir fiyatı yok ki bu meretin.

Hocam ben de bir şey sorabilir miyim? Bu antifrizin rengi önemli mi? Bir anlam ifade ediyor mu?

Yapılacak iş çok basit ama bir o kadar da riskli. Çatı tamiri ile uğraşan birisini bulacaksınız. Onlar halleder. Öncelikle ilgili yerin fotoğraflarını alın ne gibi sıkıntı olduğu netleşsin. Sonra uzaktan bir foto daha alın ne gibi bir yükseklik vs olduğu nasıl ulaşılabileceği ile ilgili durumlar netleşsin. Benim gibi yükseklik korkusu olan birisi iseniz mümkün değil oraya çıkılmaz. Çatıcılar oraya çatıdan pencereden bir şekilde müdahale ediyorlar onların ki de risk ama adamların işi bu.

En sağlamı vinç çağırmak, zamanında düzgün yapılmayan monaj yüzünden aşağı inmiş borular.

ANlamadığım, sizin binanızın önünde vinç kamyonunun yanaşacağı bir asfalt yok mu? Sokakla aranızda bina mı var?

Apartmanin onu sokak normal araba yolu. Lakin arka tarafta bizden kisa 2 kaþli bir bina var sonra sokak. Yani arka cephe cift dikis. Arka sokaga vinc kursa 10 metre yukselip sonra 20 metre butarafa gelip 10 metre daha yikselmesi gerekir.

yükledim dayı, pardon

tam belli olmuyor ama ya egzoz ya da aktarma organının koruyucusu olabilir. öncen çekişli mi araç arakadan mı?

Eksoz ısısını tabana vermesin diye koyulan yalıtım zımbırtıları var, sac değil de daha kalın aliminyum folyo gibi.

Genelde bağlantı yerlerinden kurtulur ve eksoza çarparak ses yaparlar. Araç rölantide çalışırken düşük devir olduğu için fazla titriyor, devir yükselince titreme azalır ve çarpma olmadığı için sesi duymuyorsundur.

Sadece telefon şarjından bir şey olmaz ama kontak açıkken başka yerlere de elektrik gidiyorsa akü boşalabilir. Yanında aktarma kablosu varsa başka bir araç ile motoru çalıştırıp devam edebilirsin.

1 saatte bir şey olmaz akü sağlamsa. Ben iki saat laptoptan film izlerdim arabaya bağlayıp.

15 dk çakmaklıktan arkadaş kahve yaptı akü bitti.

Kontağı tam açmadan yarım yani aksesuar modunda teyp şarj filan çalışır. O kademede sıkıntı olmaz şarj ile.

Tansu Çiller ve Deniz Baykal'la birlikte bugünkü siyasal İslam yönetiminin güçlenmesine neden olan üçlüden biriydi, onun dışında, yaşı yetenler bilir, doksanlı yılların karanlık ve faili meçhul günleri aklıma geldikçe bugünlere şükredecekmiş gibi oluyorum bu arkadaşların sayesinde.

Mesut Yılmaz annemle aynı yaşta. O yüzden biraz korkuttu beni.

kendisini pek sevmezdim, dick cheney gibi bir adamdır ama ölen birinin arkasından kötü konuşmam. umarım ruhu her neredeyse, huzur bulur.

Bulgaristan'da kumar oynarken yumruklanıp burnunun kırılması olayı geliyor aklıma, bir de sürekli "eeeee" diye konuşması.

Allah rahmet eylesin.

Benim icin karanlik bir donemin siyasi figurlerinden. Simdi internet var da kimin ne bok oldugu ayan beyan ortada.

Niyeyse pek ulkesini dusunen bir adammis gibi gelmezdi bana.

@angelus’un söylediklerine benzer şeyler söyleyecektim. Ülkeye hep zarar veren insanlardan biri

malum kesim arkasından 'namaza gidenleri sevmezdi' diye kusmuk saçmaya başladı bile. varın gerisini siz düşünün.

sevenlerinin başı sağolsun.

rizeli olması nedeniyle tanışıklığı olan bir arkadaşın babasının onun yardımıyla bir yerlere geldiğini biliyorum. çocuğu mesut amca geldi mesut amca gitti muhabbeti yapıyordu. çok görgüsüz tiplerdi parayla hava atacak cinsten.

geçenlerde başka bir arkadaşım çocuğun motorla dağıtıma çıktığını gördüğünü söyledi. işler mesut beyli zamanlardaki gibi iyi değil demek ki.

Kimse kusura bakmasin Binali bile bunun yaninda hatip gibi kalirdi. Bir cumleyi 5 dakikada kurardi. Siyaset gibi bir alanda nasil yukseldi, nasil oy aldi gercekten sasilacak sey. Gozluk, akilli, yetkili bir abiye benzeyen bir tipi var ordan yurudu herhalde. Kaygisizlar'da esprisi cok yapilirdi Mesut Yilmaz gibi konusma da anlat su olanlari dogru duzgun falan diye:)

@angelus +1 kendisi bence türk sağının elitist kesimindendi bence. zeki bir insan olduğunu düşünüyorum. eğer derin devlet varsa tansu çillerle mesut yılmaz bu grup tarafından kullanıldı.

Ölünün arkasından konuşulur, hatta cenazede sorarlar "nasıl bilirdiniz?" diye. Bu hakaret etme manasında değil tabii ama yanlış yaptıysa da söylemek lazım.

Ben kötü bilirdim...


.

akp'nin yıllardır ekmeğini yediği mağduriyetin sebeplerinden biriydi. 28 şubat sürecindeki kararlar, imam hatiplerin ortaokul kısmının kapatılması, katsayı uygulaması aydın doğan karşısındaki durumu vs.. karadenizli siyasetçileri sevmediğim ve başbakan olmasına rağmen galatasaraylı olmasını göze sokarcasına hissettirmesinden dolayı pek iyi hatırladığımı söyleyemem.

(bkz: kör ölür badem gözlü olur)

memlekete gündem lazım, tvlere içerik çıktı, başka bir esprisi yok. negatif yönlerini yazan, 90'larda çocukluk yaşamış herkes az çok bilir.

Karanlık dönemin karanlık prensi.
Anasol, d-anasol, anasol-m vs gibi ismini sayamayacağım garip garip toplama koalisyonlarda bulunmuş ancak halkın oy verip birinci yaptığı partiye kapısını kapatmış ve ülkenin kaosa sürüklenmesine sebebiyet verenlerden biri.

28 şubatın destekçisi, imam hatiplerin kapatılmasının sağlayıcısı ve kendisini protesto edip hakkını aramak isteyen halka “yarasa” demiş, o dönemki ekonominin çökmedinde payı olanlardan biri, say say bir çok falsosu olan biri.

İki de anektod geldi aklıma, biri kendimle ilgili, canlı olarak yakınen gördüğüm ilk ünlü olması. O zamanlar daha çiçeği burnunda genç bir bakandı, Özal başbakandı. Kabinede popülerdi, belki de bu yüzden çocuk halimle arabada tanıdığım tek siyasetçi olmuştu :)

İkincisi ise hem güldüğüm hem trajik bulduğum bir şey. Refahyol döneminde memur maaşları konusu gündemdeyken, muhalefet olarak hükümete yüklenip “en az yüzde 40 zam yapılmalı, bundan azını zam kabul etmeyiz, hükümet memura sahip çıkmıyor, zam isteriz de isteriz” minvali bastırırken; Erbakan, meşhur basın toplantısında yüzde 50 zam açıkladığında, bu sefer de hükümet devletin parasını çarçur ediyor, israf ediyor, fazla harcıyor vs diye çemkirmişti.

Bu arada yüzde elli zam da zammış hani, 4bin alıyorsun hopp altı bin oluyor. Bugun bile memurlar Mesut Yılmaz’ın itiraz edip eleştirdiği o zammın meyvesini yiyor.

sarozda bizim arsanın yanındaki arsayı yandaşlarına imara 1 saatliğine açıp işlemlerini halledip tekrar imara kapatması geldi aklıma...

pr

Bu da olabilir tabi ama basit bir ör değil bence. Oturduğun ev bile sıradansa kazandığın paranın anlamı kalmıyor. Diğer taraftan devletin buna müsade etmesi ilginç geldi. Subaylar için bile lojmanlar var ve izole bir hayat yaşayabiliyorlar. Başbakan suikaste bile uğrayabilir.

İlk hükümet olduklarında yaptığı icraatlerden birisi de vekil lojmanlarını tasviye etmek oldu diye hatırlıyorum, kendisi de başbakanlık konutunda ailesi ile birlikte ikamet etmedi başbakanken.

Resmi misafir vs ağırlandığında, ne bileyim adına kokteyl mi denir ne denir o tür toplantılar yapıldığında başbakanlık resmi konutu kullanılıyordu, ama ikamet etmiyordu.

İstanbul'un en güzel yerinde evi vardı zaten, ankarada neden bir daha ev alsın ki? Zaten AKP'li olan (m. vekili olabilir) birine aitti bu bina yanlışım yoksa.

Ayrıca bu fotoğraf binanın yeni bittiği zamanalra ait sanırım, yoks anormalde bulunduğu semt bölgenin kaliteli semtlerinden.

Şimdi baktım da yaşadığı daire de sıradan bir daire değilmiş, 320 m2 dubleks diyor.

Bi alt kattaki daireler yüksek ihtimal korumalara tahsis edilmiştir, binanın girişinde de sokak giriş çıkışlarında da hem resmi hem sivil polisler hem de başbakanlık korumaları güvenliği sağlıyolardır zaten.

sen inanıyor musun buna ?

o apartmanın baya etrafı polis çevriliydi, yakın apartmanlarda oturanlar bile kontrolden geçiyordu :D

"Diğer taraftan bu adam öncesinde belediye başkanlığı yaptı, başbakan maaşı da gğzel. Daha aşağıda kazanan insanlar bile daha izole yerlerde yaşıyor." vah benim kalbi temiz, yüreği pür-i pak kardeşim. rte'nin gelirlerinde maaşın önemli bir yer tuttuğunu düşünmen gözlerimi yaşarttı buna değinmek istedim öncelikle.

2. olarak dışardan düz apartman gibi gördün diye rastgele bir apartman sanman da gerçekten takdire şayan. aynen alt katta kiracı var bi tane önümüzdeki ay çıkacakmış sahibinden'e ilan vermişler 3+1 kiralık. konuşulanları duymasın diye işitme engelli kiracı arıyolarmış ama.

Ankara'da o zamanlar bu binalar kötü değildi. Kentsel dönüşümden yeni yapılan binalardır. Mesela başka iyi nereler vardı derseniz, Yıldız, Bilkent, Ümitköy, Beysukent vb. ama oralarda da oturanlar geneliyle sosyal demokrat insanlardı. RTE de o zamanlar büyük ihtimalle, tanıdık ve kafa dengi müteahhitin yaptığı, komşuların falan aykırı tipler olmayacağı binaya yerleşmiştir.

Bugün mesela Binali Yıldırım'ın oturduğu daire Ankara'da gerçekten iyi bir site içinde, dışından geçerken burada eski başbakan oturuyor demezsiniz, ama Ankara'da oradan da daire almak herkesin yapabileceği bir şey değil. Bugün RTE ev alacak olsa öyle yerlerden alırdı...

sen bu apartmanda komsuların olduguna ve seslerin asagıya gidebileceğine nasıl inandın acaba :)

gerçekten erdoğanın 2014'e kadar normal bir apartman dairesinde yaşadığına mı inanıyorsunuz ciddi ciddi :)

keçiörende bir evi vardı. halkın adamı kafasından işte. yanına yaklaşamazsın ki. şov time.

Tavsiye veremiyorum ama işi bilen hepsini 2dk içinde açıyor.

www.youtube.com

Eve hırsızlık için girilme ihtimali olan tek yer giriş kapısı mı?

Endişeniz siz içerdeyen hırsız girmesi mi yoksa siz yokken hırsız girmesi mi?

Tek başına barel ya da kilit güvenlik sağlamaz, mesela çelik kapı üzerinde bareli koruyan hareketli rozet de çok işe yarar bir zımbırtı.

Rozet var kapının üzerinde ve tek yer giriş kapısı.
Multlock MT5+ nasıldır?
@konetsu Keso 8000 daha iyi sanırım ama bulması zor gibi duruyor nasıl bulunur?

iki kişi üzerine ruhsat kaydı olduğunu duymadım. biri diğerine araca koyduğu tutar kadar senet imzalatabilir güven için.

ilk defa ortak işe giriliyorsa ortak iş yapmamak gerektiği konusunda bir ders almaya hazır ol :)

Var diye biliyordum. Yoksa şayet paylaşım noterde başka bir yoll yapılabilir mi acaba?

Derslik bir durum yok prosedür olarak yapılacak :)

Ruhsatta ortakların ismi yazılıyor, hatta tesadüf bugün bir duyuru sorusu vardı araç 3 kişi adınaymış;

www.eksiduyuru.com

miras yoluyla kalan ve şuan kullandığım araba 3 kişinin üzerine. noterde üzerimize alırken. satarken hepiniz burada olsa yeter demişlerdi. demek ki oluyordur diye düşünüyorum masraf olaylarını bilmiyorum. tek olsa da aynı masrafı verecektik biz.

Stop otomatiği denen bir parca var. Fren pedalına bastığında ona da basmış olursun. Eğilip bakarsan fren pedalının dibinde görürdün. Bir tür switch, buton gibi birşey. Oralarda ara bence sorunu. Switch devreyi tamamlamıyordur basınca. Her oto elektrikçisi halleder.

Seri değil paralel çalışıyor o ampüller, 3 tane yanarken de 1 tane yanarken de devre tamamlandığı için uyarı vermiyordur belki.

Son kalan 1 tane de patlayınca uyarı vermiştir, değiştirin ampülleri ustaya ihtiyaç yok.

@rezilrusfaadam

evet fren musuru gitmis. aldim degistirdim bu gun.

kablolu alın şarjlı değil. delme işini de yaparsınız vida sıkma işini de.
attlas ve kl markalarını öneririm.

Çalıştığı sürece ufak tefek işlere yeter ama dediğim gibi, "çalıştığı sürece" ve "ufak tefek işlere". Genellikle çok uzun ömürlü olmuyor. Bir de güçsüz, yani öyle delme veya sıkışmış vidayı sökme gibi işlerinizi görmez. Ömrü yettiği sürece Ikea montajı yaparsınız örneğin.

bahsettiğini işler için tercih edilebilir. 250-300 dediğiniz muhtemelen aynı zamanda matkap görevi de görenler. bu sadece vidalama için sanırım. marka pek tat vermiyor ama fiyat uygunmuş.

ben de sizin gibiyim, emekli, fazla işi olmayan. fakat ahşap hobisi geliştirdim ve en uygunundan şunu aldım + uç setleri ve çok memnun kaldım. marka da çok güvenilir bence.
www.elaletleriburada.com

Biz de almıştık bu tarz bir şey, hatta galiba kablolusundandı bizimki, ama kullanmıyoruz, kullanamadık yani hiç, çok yavaş dönüyor bence ucu. Normal tornavida setlerinden var bizde, bir sürü boy farklı uçları olan, kullanımıyla da ilgili cırcırlı tornavida diye geçiyor sanırım bir özelliği var, onlardan.

Daha kuvvetli bir şey gerekirse diye matkap aldık, ancak onla oluyor diğer işler. Ama ikea kitaplığı, raf, sehpa gibi ufak tefek şeyler yaparken bu bahsettiğim normal uçları değişebilen tornavida setini kullandık hep.

Bu görevi görsün ama iyi bir şey olsun, tornavida seti de istemem diyorsanız ankara06'nın dediği gibi en azından hafif de olsa bir matkap bundan daha mantıklı.

Kucuk seyleri ve ikea mobilyalari, evdeki baska esyalari ikeanin kendi sarjli tornavidasiyla vidaliyorum/vidayi cikartiyorum. Bundan daha iyi oldugunu sanmiyorjm.

Ufak tefek islerimi goruyor. Bence bu da gorur.

Bizde var bundan her turlu isimi gördü.

o tür işlere yeter ama keşke denk getirip şundan alsanız. fiyat bu değildir tabii de bunun 50-100 üzerine filan çıkarsınız çok daha fazla işinizi görürsünüz.

store.donanimhaber.com

buradaki anahtar kelime kademeli tork ayarı. sizinkinde ayar mayar yok, hiçbir hassasiyet yok, hafif acemilik de varsa fazladan sök tak yaptıkça vida başları yalama olur gider.

Bu fotoğraftaki ürün deliksiz yere vidalama yapamaz, yani deliği olan yere vida sıkabilir zar zor, ya da somunlu karşılığı olan civataları söker takabilir.

Ama hayal ettiğiniz vidalama işlerini yapmaz, zaten kısa bir süre sonra pilleri tırtlayacak ve çöp olacak.

Kablolu vidalama alın, matkaba benzer ama daha hafiftır, tutuş açısı vidalama için daha uygundur.

genel olarak, sigortalanmis bir risk ise odenir. policenin risk kapsamina bakin.

Ona arıza deniyor.pompa çalışmış ve ömrünü tamamlamış.bunu özellikle sigorta ettirmediysen karşılamaz.

Araç üzerinden anlatımı daha kolay olur.arabanı kasko yaptordığında bu sana çarpılırsa,çalınırsa,sen çarparsan,sel olursa vs bunu karşılıyor ama aracın motoru bitti sen rektifiye yaptırdını karşılamaz.biten motor arızadır,aracın sel suyu alıp motorun bitmesi hasardır.

Üst kattan su gelip senin kombin bozulsaydı o hasardı.

Bir elektrik ya da su hatasından dolayı evin eşyaları hasar alırsa (hasar almak, fiziki olarak zarar görmek) sigorta ödeme yapar. Ama bu dediğiniz olay cihazın arızalanması, sigortalık bir durum yok.

Bir örnek vereyim;

TV durup dururken bozulsa bu sigortayı ilgilendirmez, ama çocuğunuz düşürüp kırsa bu bir kazadır ve hasar oluşmuştur, sigorta ödeme yapar.

Hocam çok çeşit yok ki, avrasya tüneli ve Yavus S.S. köprüsü hariç diğer her yeri KGM yani devlet işletiyor. (yanlışım yoksa)

Avrasya tünelini Kore ve Türk ortaklı bu iş için kurulmuş ATAŞ işletiyormuş.

Yavuz S.S. köprüsü ve bağlantı yollarını da (kuzey çevre yolu) ICA işletiyormuş. ICA ise Türk olan IC Holding ile İtalyan olan Astaldi firmalarının ortaklaşa kurduğu konsorsiyummuş.

Edit: Osmangazi'yi unutmuşum, onu da Nurol · Özaltın · Makyol · Astaldi · Yüksel · Göçay Konsorsiyumu yapmış.

Osmangazi köprüsü ve izmir yolunu Otoyol AŞ işletiyormuş.

e varmış işte bir sürü.

göcek tüneli falan da var mesela daha saymadığın. şu anda aklımıza gelmeyen başka ücretli yollar da olabilir. zaten kaç tane ücretli geçiş olduğunu listeleyebilsem, tek tek bakarım hangisini kimin işlettiğine.

Haklısın, ben yine küçük dünyasında yaşayan İstanbul'lu gibi davrandım :)

Şöyle de olabilir, AKP'nin son seçim çalışmalarında "şunu yaptık bunu yapıyoruz" temalı bir listesini bulursan onlara bakarsın tek tek.

Edit: "Türkiye'deki 172 tünel içinde tek paralı tünel olan Göcek Tüneli'nin geçiş ücretlerine zam gelince"

Demek ki diğer tünelleri bu listeden eleyebiliriz.

listesi vardır mutlaka ama biz fani kulların erişimine açık olanı yok herhalde hızlıca bir baktım bulamadım. geçenlerde ankara-niğde otoyolu açılmıştı, o da erg diye bi firmanınmış: www.ankaranigdeotoyolu.com ben de onu eklemiş olayım.

bir de şu: webihlaltakip.kgm.gov.tr siteden plaka ile sorgulama yapınca tüm firmalardaki borç durumunu listeliyor. tersten gidip bu firmalar hangi yolu, tüneli vs. işletiyor diye de bakılabilir.

aynısını kullanıyorum, tavsiye ederim. dijital olanlar bu kadar hassas degil ve sanırım kalibrasyon problemleri olabiliyor.

Bu kadar profosyonele de gerek yok hergün ticari olarak ölçmüyorsanız, ben daha ucuzunu uzun yıllardır kullanıyorum motosiklet için.

Takip

-Meraktan soruyorum, benzin istasyonlarında hava bastığımız cihaz mevcut basıncı göstermiyor mu zaten? Neden bu cihaza ihtiyaç duydunuz.

Yüksek performanslı motorcular ve bilinçli spor araba sahipleri benzinliğe gitmeden, lastikler soğukken doğru hava basmak ister genelde.

Benzinliğe kadar gidince lastik ısınıyor ve hassas sonuç almak zor, istasyonlardaki saatlerin kalibresinden hiç bahsetmiyorum.

Ha bir de bisikletçiler var, şehir dışı arazi şartlarında kullananlar var. Her zaman bir pompa ve küçük bir saatin çantada olması iyidir.

Sıradan arabalar için gerekli değil yani, ben motorumda kullanıyorum işyerindeki arabalarda lastik 36'dan 20'ye düşene kadar farketmiyom bile çoğu zaman.

Ha bak yine aklıma geldi, hidrafor gibi taşıt olmayıp da havaya ihtiyacı olan alet/cihazlar da var.

İki taraftan silindirler kapıyla beraber hareket ediyor ama kapının açılıp kapanmasını da biraz zorlaştırıyor sürtünmeden ötürü.

Eğer mutlak bir izolasyon gerekmiyorsa şu tarz bişey işinizi görür: www.trendyol.com

müteahhiti eşek sudan gelinceye kadar dövmek :-) en iyi çözüm

Eşik yapsanız?

sanırım bahsettiğiniz bu: www.trendyol.com
bu marka değil ama bizde de bundan var. tekzen ya da koçtaştan almıştık.
gayet iş görüyor. kapının açılıp kapanmasına engel değil. süngerin üstünde kılıf var, cırt cırtlı. çıkarılıp yıkanabiliyor. eğer uzun gelirse süngeri kesilebilir.

ayrıca bunun mantığını referans alarak kendiniz de yapabilirsiniz. görümcem mesela eski bir eşortmanın bacaklarını kırpık kumaşlarla ve süngerlerle doldurdu. paça kısmını ufak bir dikişle tutturunca aynı bu modeldeki gibi kapının altına giriyor, kapıyla birlikte açılıp kapanıyor. internette eski çoraplardan vs yapan diy fikirler de var.
tr.pinterest.com
kapilardiyari.com
www.google.com

Kapıyı menteşesinden çıkarıp yere alıp, altına alttan sünger monte ederseniz dışardan gözükmez, oldukca da estetik olur.

Video linkindeki 'youtube' kelimesinden önce 'ss' yazarak indirme linkine ulaşabilirsin

Video Downloader, tek tek

bu tur onlarca yuzlerce video indirme icin ayri programlar var onlari arastirmani oneririm. ben liked videos listemdeki tum videolari indirtmistim mesela yt mediahuman diye bir programla. bu isteginizi ingilizce olarak aratirsaniz (batch download videos of a youtube channel gibi) alternatif programlar cikar, siz sadece kanal link'ini verirsiniz o indirir. ha genelde ucretli oluyor bu programlar, crack/satin alma falan da size kalmis.

Firefox ya da chrome tarayıcı üzerine eklenti kurun, youtube download kelimeleri ile eklentiyi arayıp çıkan sonuçlardan en çok indirileni deneyin.

Ben firefox ile "Easy Youtube Video Downloader Express" eklentisini kullanıyorum, daha önce başka bir tane kullanıyordum ondan da memnundum

Eklentiyi kurduktan sonra youtube videosunun altına bir buton geliyor, tıklayıp istediğin seçeneklerde indiriyorsun.

kabloya bak

Muhtemelen başka prize taktığın için değil, elektrik bağlantısını kesip bir süre bekleyip (yani priz değiştirirken geçen zaman) sonra yeniden fişe taktığın için çalışmıştır. Hareket edince neden kapandığını bilmiyorum, içinde sabitlenmemiş bir parça veya sallanınca kısa devre yapan bir kablo vs. olabilir.

Kablo > PSU > anakart kabloları sırayla kontrol edilmeli.

"Öbür dünyaya postalayacakmış, ayrıca ptt memuruymuş." Postalamayla alakalı bir gönderme, espri.

"Sansara bak" :)

''iadeli taahhütlü'' postalamak diye bir tabir vardır hocam, yani işi garantiye almak anlamında bir espri.

selamlar, uzun süre kullanacaksanız maalesef yuki küba vs çin malı motorlardan uzak durmanız gerekir. hele kurye için alacaksanız o motorlar 1-2 seneye yamuluyor. bu gün kuryelerin hemen hepsinin honda scooter kullanmasının bir nedeni var.

20-30 binde honda spacy, yamaha ybr veya honda cbf bakmanızda fayda var. bu motorlar kurye işini kaldırır arıza vs çok uğraştırmaz.

çin malı olanı alacaksanız 1100 km deki motor zaten sıfır sayılır öyle düşünün bakınca onu anlarsınız. muayene kağıtlarına da bakarak bir sonuca varabilirsiniz.

20-30 bindeki motoru anlayamazsınız. servise götürüp ekspertiz yaptırmayı ve ücretini ödemeyi teklif edin. üçkağıtçı adam servise götürmez. ben öyle almıştım servisin kapısına getirdim içeri girmeden gerek yok alıyorum dedim.

Kalabalık bir caddeye çıkın ve 15 dakika gelip geçen kuryeleri izleyin, genel olarak hangi modelleri kullandıklarını anlarsınız?

Sonra sahibindene girip ilgili modellere bakın, yaşı eski olsa da dayanıklı modellerden alın.

Şimdiki harçları bilmiyorum ama bu işi 2017'de, 8 daireli ve 400 küsür m2 arsası olan apartman için 1.500 lira gibi bir ödemeyle yaptım. Toplam bu. İmar çapı almak gerekiyor ve belediyeden belediyeye imar çapı ödemesi değişiyor. (Aplikasyon daha doğrusu) Ayrıca ben tapuda harç ödemedim, belki artık ödeniyordur, üçan kuşa vergi geldi 3 senede... Bir de apartmanın vergi vb. borcu olmayacak. Belki sizden istenen paranın içinde eskiden kalma borçlar da vardır. Ama ben olsam veririm 600tl halletsin...

Veraset harcı için miymiş 600 tl? Yoksa kadastro için mi? Gerçi kentsel dönüşüm vardır büyük ihtimal ile, kadastrodan masrafından muaftır.

Başka bir masraf çıkmayacaksa 600 tl böyle bir iş için para değil gerçekten.

Kentsel donusumden kat karsiligi bina dikmis muteahit.henuz bir aciklama yapmadi kendisi sadece kat mulkiyeti icin 600 tl dedi biz de aciklama bekliyoruz acikcasi. Evi iskansiz aldik bina iskanini cikardi simdi tapulari mulkiyete ceviriyor

Hocam bence verin gitsin. Aslında siz evi alırken o pazarlığı yapacak ve ona göre bir müteahhitle aranızda bir sözleşme imzalayacaktınız, olan olmuş. Şimdi almıyorum/çıkartmıyorum dese gidip siz de gidip tüm apartman adına yapabilirsiniz bu işlemleri, sonuçta iskan aldığı için tüm belgeler belediyede mevcuttur, ama ne uğraşacaksınız. Hatta tapu cins değişikliği yapmasa bile şu an sizin binanız kat mülkiyeti sınıfında.

malheiros, dediğinde haklısın ancak bulunduğumuz semtteki emlak piyasası o kadar hareketli ki içerde ölçü alan aileyi emlakçıya kapora yetiştirip çıkarttık. o yüzden ne yazık ki bu pazarlıkları yapamadık.

o kameralı aletle bakıp sorun yok diyorsa gerçekten sorun yoktur. sigortacı zaten para koparmak isteseydi "senden geliyor su" deyip cukkalardı paranı.

lavaboaç bu işler için kullanılan bir şey. tesisata bir zarar vermez tabii ki.

Su bir süre sızıntı yapıp da şap bu suyu emmiş ve bir süre alt kata sızdırmış olabilir, sizin sızdırma sıkıntısı giderilmiş olsa da zamanında sızan su bahsettiğiniz görüntüleri oluşturur.

Duşakabin hikayeniz buna çok uygun, alt komşuya durumu anlatın ve tavanlarına bir kat boya sürdürün kötü olmayın bence.

Taahhüt bitimine 1 hafta kala arayıp sözleşme uzatmak istemediğini ve o tarihten itibaren iptal edeceğini belirtirsen işleme koyarlar. 09.03.2021 gece 12'den önce modemin fişini çekersen yeni dönem için fatura da gelmez. Modem Superonline'a ait ise götürüp 1 hafta içinde teslim etmen gerekiyor.

taahhüt otomatik yenilenmiyor. belli bir süre kaldığında müşteri hizmetleri arayıp taahhütünüz bitiyor şu şu fiyattan kullanmak için taahhütünüzü uzatmak ister misin diye sorarlar. onay vermezseniz uzamaz. interneti kapatmazsanız da mart 21'den sonra taahhütsüz fiyattan devam eder aboneliğiniz.

tamamen kapatacaksanız müşteri hizmetlerini arayıp aboneliği sonlandırmanız gerekir. modemin fişini çekmenizle faturanın bir ilgisi yok. arayıp kapattırmazsanız modemi tanrılara kurban da etseniz fatura işlemeye devam eder. ayrıca superonline'da yukarıda söylendiği gibi götürüp teslim etmeniz gerekiyor kapattıktan sonra.

abonelik iptali e devlet ten bugün başladı bu arada.
oradan da kontrol edin bi derim.

Taahhütün son ayı içinde iptal ettirebilir, kapatabilirsiniz. Herhangi bir ceza ya da yaptırım ile karşılaşmazsınız.

Daha 3. cümleyi okuyunca "kadastral yol yoksa bulaşma" diyecektim ki devamını okuyunca zor bir ürecin seni beklediğine emin oldum.

Eğer miras kalsaydı bu arsa uğraş denilir ama üstüne para verip almak emin ol hiç mantıklı değil, hele ki zaten o bölgede yaşayan biri değilseniz verem ederler sizi.

Fiyatı çok mu uygun ki bu kadar emeği göze alıyorsun? Ben olsam bulaşmazdım, cebimden üç kuruş fazla çıksın ama kafam rahat olsun derdim. Sana çivi bile çaktırmama ihtimalleri var, yolun yok. Yarın adamın biri benim arazimden geçemezsin bile diyebilir çitle çevirnese bile. Anadolu köylüsünde tuhaf bi kurbazlık vardır, bezdirirler adamı. Sen daha kılçıksız bi yer baksan, kafan rahat olsa.. Oraya da geliriz mangala zaten :)

offf çok rasyonel cevaplar geldi, kahretsin :))
şaka bir yana, aynı düşünceler benim kafamda da dönüyor. detaylara indikçe alternatif arama isteğim artıyor. bu yüzden duyuruya yazma ihtiyacı hissetmiştim. bir yandan da en kötü ihtimalle içine hiçbir şey yapamasam dahi havalar ısındı mı gider vakit arazide geçiririm, kışa doğru 3-5 zeytin toplarım vs. diye düşünüyorum. m2 fiyatı olarak da benzeri yerlerin yarı fiyatı civarı olması aklımı çeliyor.
en iyisi ben biraz daha bakınayım, daha iyisini bulamazsam mangala buraya gelirsiniz :)

Ben her yere gelirim valla :)

son sorun icin, yer aldim. 7 yildir ayak basamiyorum. ama benimki imarli tek sorun yol. medeni kanunda yeri var geçit hakki davasi acip, yolu satin aliyorsun. normalde bu kadar uzamaz ama benim davam 5. yilina girdi. sabir ister.

"m2 fiyatı olarak da benzeri yerlerin yarı fiyatı civarı olması aklımı çeliyor."

sence akıllıca bir yatırım olsa bölge insanı o fiyata orayı sana bana yar ederler mi?

Yapma sakın, kafa dinlemeye gidecek bir sürü bedava yer var :)

Banka uygulaması ile sorgulattığında borçlar ayrı ayrı görünüyordu yanlış hatırlamıyorsam, banka üzerinden sorgulamayı deneyin bi.

Özel bankalardan da sgk yatırılabiliyor, vergiler sadece devlet bankalarından yatıyor mevzusu sgk'yı kapsamıyor.

@John Bloor teşekkür ederim, yıllardır banka üzerinden yatırıyorum zaten, orada da durum farklı değil.

Hocam o zaman şöyle yap, bahsedilen erteleme dönemlerinin son ödeme günlerinde ödersen hangi ayınkini ödediğin belli olmuş olur herhalde.

Şöyle bi şey var;

"2020/Nisan ayı sonuna kadar ödenmesi gereken 2020/Mart ayına ait sigorta primlerinin ödeme süresi, 31/10/2020 tarihinin cumartesi gününe denk gelmesi nedeniyle 2/11/2020 tarihine,

– 2020/Mayıs ayı sonuna kadar ödenmesi gereken 2020/Nisan ayına ait sigorta primlerinin ödeme süresi, 30/11/2020 tarihine,

– 2020/Haziran ayı sonuna kadar ödenmesi gereken 2020/Mayıs ayına ait sigorta primlerinin ödeme süresi, 31/12/2020 tarihine ertelenmiştir."

Yani;

02 Kasımda ödersen mart ayının
30 kasımda ödersen nisan ayının
31 aralıkta ödersen mayıs ayının primlerini ödemiş olursun.

Ertelenmiş borçlar nasıl çıkıyor bilemiyorum ancak toplu bir borç gözüküyor ise sizin onun içinden şu ayı ödeyeyim deme şansınız pek yok. Örneğin Ekim ayı borcunu Kasım sonuna kadar ödemeniz lazım teoride. Kasım ayı içerisinde gidip bir aylık borç yatırdınız diyelim. Bu parayı alıp Kasım ayına yazıyorlar. Sizin Ekim ayı borcu da ödenmemiş olarak kalıyor bi de ceza yiyorsunuz üzerine. Düzenli ödeme varsa o da bozuluyor. Biraz alakasız oldu ama bilgilendirme amaçlı yazmak istedim.

böyle bir sayım olduğunu sanmıyorum. pandemi başında dikkat çekmek isteyen firmaların girişimi. ford özellikle böyle şeylere bayılıyor. vw emisyon skandalına karışınca ford kendi sitesinden "bizim araçlarımızın emisyon değerlerinde yanlışlık olmaz" tarzında bir yazı yayınlamıştı. bunlar hep reklam.

medikal sektöründe gördüğüm solunum cihazi maske üretmek gibi basit bir olay değil. diyen firmaların büyük bir kısmı üretmeyeceklerini biliyordu reklam göz boyama amaçlı dediler.

Tamamen mantık yürütüyorum;

sürekli sarf olan ve yerine yenisi konması gereken bir şey değil bu cihaz. Hani maske gibi değil kullan at yenisini tak.

Atıyorum geçen sene ülkedeki solunum cihazı sayısı 15 bindi, normal şartlarda bu cihaza ihtiyaç duyacak hasta sayısı ortalamsına fazlasıyla yetecek bir sayı bu diyelim.

Covid-19 ile bu cihaza ihtiyaç duyan hasta sayısı aniden arttı ve 25 bin oldu diyelim, açık 10 bindi ve bu açık üretilen yeni cihazlarla kapatılmıştır.

Cihaza ihtiyaç duyan hasta sayısı da sürekli artmıyordur, iyileşenler ve hayatını kaybedenlerin yerine yeni hastalar geliyor ve ortalama sayı aşağı yukarı aynı kalıyordur herhalde.

Bu her ülke için böyle olmalı sanırım, yani ilk başta acilen cihazlara ihtiyaç oldu ama temin edildikten sonra bu ihtiyaç kalmadı, sürekli olan bir yeni üretime gerek yoktur herhalde.

birkaç girişim var, Arçelik üretmeye devam ediyor. Dünyanın bir çok yerine ihraç ediyor.
Tam sayıları bilmiyorum.

Marka model?

Modemin router özelliği varsa ethernet kablosuyla bağlar ve kullanırsın.

Router mantığı şu, kıçına ethernet kablosuyla gelen interneti wi-fi olarak dağıtmak, kıçındaki ethernetten önce internetin o kabloya kadar ne ile geldiğinin önemi yok, fiber mi uydu mu orası onun umrunda değil.

Tam model ismi versen ayar için de net konuşuruz.

Genel ayar şu şekilde, modemin arayüze gir ve lan/ağ/ev ağı gibi başlıklar altında modemin ip'inin yazıldığı yeri gör ve "birincil modemin" ip'iyle aynı olmayan bi ip yap.

Mesela birincil modemin ip'si 192.168.2.1 ise ve ikinci modem de aynı ip ise sondaki bir rakamı değiştir, zaten farklı ip ise sorun olmaz.

Sonra aynı sayfadaki DHPC (ya da dhcp) seçeneğini kapat.

Bu kadar ayar ile ethernet girişine taktığın diğer modemden gelen hat ile interneti dağıtırsın, bazı modemlerde köprüleme özelliğini açmak da gerekiyor ama onu hiç kurcalamadan bu ayarla yapabilmesi lazım.

Youtube’da videolar var. Bende işe yaramamıştı. Kötü bir bıçak alıp ısıtıp o plastiği eriterek çıkartmıştım.

Yankeski ya da pense varsa parçala nasıl ötmedi çıkarken peki

bir bıçakçının elektrikli zımparasına yedirerek çok kolay çıkarmışlığım var.

Icinde murekkep olabilir, o yuzden magazada cikarttirin bence

Mağaza +1

Kuvvetli bir mıknatısla da çıkar, mürekkepli tip değil ise penseyle kırın geçin.

polikliniklerde de oluyor arayin sorun. Ben oyle yaptirmistim.

Acile gidip başvurun, onlar sizi yönlendirir. İlk doz devlet hastanesinde, sonrakiler aile sağlık merkezinde oluyor.

Yanlız sadece paslı olması tetanoz için yeterli değil, tetanoz pata değil nemli toprakta ve bazı yabani hayvanlarda bulunur. Topraktaki paslı çivi, demir parçası kesikleri ile vucuda giriş yolu olur.

Kuru ve temiz bir paslı metalde tetanoz mikrobu bulunmaz, evhamlı biriyseniz hastaneye gidin aşınızı olun. Evhamlı biri değilseniz bu hikayeye göre doktor bile aşıya gerek yok diyebilir, bıçağı da götürün görsün.

Acillerde oluyor.

pasli olup olmamasi onemli degil,

en yhaakidaki devlet ya da egit-aras. hastanesi aciline gidin yapiyorlar hemen, sonraki dozlari da kendi aile hekiminize gidersiniz onlar takip eder.

gecmis olsun

yok

Ne kıymetli araban varmış. Çıksınlar ne olacak?

Arabanı satmak bir yöntem. Onun dışında yok bir yolu.

Araba çadırı tabi ki

www.google.com

Motorcular bundan oldukça muzdariptir, kedi kaçıran bir sprey duymuştum.

O kedi kacirici koku cart curt anca parana yazik olur branda disinda bir sey zor. Yalniz merak ettim sebebi ne cidden cizebiliyor mu kedi tirnagi araba boyasini?

Branda dışı bir çözümü yok.

Çizebiliyor mu diyenler, elbette çiziyor. Araba artık trde çok kıymetli kedicikler.

abd amazonda kedi ve köpek kovucu bir cihaz satılıyor.
düğmeye basınca insanın duymayıp onların duyduğu çok şiddetli bir ses çıkarıyor.
bu cihazı alıp, rastgele 1-2 dakikada bir düğmeye basan bir aparat yaptırıp arabaya koyabilirsin.

pembe domates falan mı aldınız acaba? hiç öyle bir şey duymadım çünkü.

Yok valla normal domatesti ufak ufak

muhtemelen yetiştirildiği toprak ile ilgili bir durum. bir ziraatçi varsa daha iyi aydınlatır sanıyorum

Bu hafta aynısından yedim, harikaydı.

Şeker doamtesi olmasın? Ama ucuz olmaz o sanırım.

Fazla şekerli üre gübresi verilmiş olabilir mi? Salladım tamamen.

Bala bir şey olmaz. Soğukta mı kaldı şekerlenmiş. Gerçek bal şekerlenir, sıkıntı yok.

Şekerlenmiş. Yenir.

Orijinal bal bozulmaz zaten.

Kaliteli bal kristalize olmuş, sıcak bir suya batırın kavanozu yarısına kadar. Çok sıcak olmasın ama ılıktan bi tık sıcak, düzelecektir.

@adivar buzdolabındaydı.

Bal buzdolabinda muhafaza edilmez.

Iliktan bir tik sicak suda kavanozu bekletirseniz cozulur. Buzdolabina koymayin bundan sonra

Buzdolabında olmaz+1. Bi de direkt güneş ışığı almasın.

sekerlenmis. kavanozu ile beraber ilik suyun icine koyup ocakta kaynamayacak sekilde isit, duzelir tekrar.

Turknet'te sadece isim biliniyor, milenicom'da sanırım buna dikkat ediyordur.

bunu erkek çocuklara sürekli yapıyorlar.
tutup "koparırım ha" derler, acuçla sıkıp can yakarlar, tutacakmış gibi yapıp korkuturlar, vs
şiddettir, travmatiktir, tacizdir.

en hasından cinsel tacizdir.

travmadır. yazık, üzüldüm çocuğa.

bence ensest/escinsel egilimdir. dava acilmasi halinde alt soya yapildigi icin katmerli ceza aldirabililir.

p.s: en kotu ihtimalle iki bolum muge anli'si var.

Evet tacizdir zaten durumdan rahatsiz demissiniz ve hiç normal değildir. Ve evet travmadir. Kendini surekli korumak zorunda kalmasi da cok cok cok üzücü.

Evet zaten gündemde böyle bir dava var muhtemelen ondan bahsediyorsun

Bizim gibi toplumlarda erkek çocuğa karşı böyle bir sevme/kızdırma yöntemi var maalesef.

Çocuğa mahremiyet eğitimi verilmeli ve vücudunun ona özel olduğu anlatılmalı, kendi ailesinin bile ona saçma dokunmalar yapmasının normal olmadığı öğretilmeli.

Yapan baba sığırlığından ya da cahilliğinden yapıyor olabilir, hemen taciz demeyelim.

Düne kadar "aç pipini göster amcalara" diye bir saçmalık vardı bizim toplumda.

bu cok olan bir sey. taciz midir aliskanlik midir alisilmislik midir bilemedim.
lisede daha da beterleri olurdu.arkadas arkadasa. karikaturleri bile var. istiklal marsini tersten okuma diyince tum erkekler anlar. sanmiyorum ki sapiklikla yapsin baba kotu bi kultur olusmus ama sapiklikla yapan da vardir. ihtimalleri gozonune alip bu aliskanligi terk ettirmek lazim

ateistanbul +1

bir kere iki kere yapmamis cahillik olsun. bildigin taciz. pedofili egilimi oldugunu dusunurdum ben de.

tacizdir. travmadır.
ikisi de çok net.

Tacizdir, travma yapmasi yuksek olasiliktir. Uyariniz, kesmezse sikayet ediniz.

Herhangi bir değişiklik olacağını düşünmek saflık olur. Ayrıca deprem öyle korkulduğu kadar yıkım yapmayacak. İbb araştırmasına bakabilirsiniz.

Kayseri yeni kültür-sanat ve organizsyon merkezi bir megakent olur.

Abi istanbul'a atom bombası düşmeyecek. Bir şey olmaz, şehrin dümdüz olacağı falan 20 yıldır söylenen şey. Hala bir halt olduğu yok. 20 senedir istanbul depremi üzerinden ne primler kasıldı, ne ekmekler yenildi.

ibb araştırması pek gerçekçi gelmedi.

İstanbul'a atom bombası düşse bile aah boğaz, ah istanbul diyecek 15 milyonluk acayip bi kitle var. Bu kitlenin anne babaları uzaktan geldiği için onlar dönebilir belki ama yeni jenerasyonun bir yere gitme olasılığı artık 0.

Şöyle bir gerçek var. Depremler periyodik olarak tekrar ediyor ve deprem olduğunda yeterince enerji boşaldıysa o bölgede uzun bir süre deprem olmuyor. İstanbul depremi olduktan sonra aslında orası enerjisini boşalttığı için uzun bir süre deprem olmayabilir ve şehir güvende olabilir. Başka bir şehre gitmek bu sebeple mantıklı olmaz. Bir de Türkiye'nin fay haritası belli. Şu an bile deprem riskinin çok düşük olduğu iller belli. Ama buna rağmen insanlar o şehirlere sırf deprem olmaz diye gitmeyi düşünmüyor. İstanbul depremi olursa da insanlar çok zarar görmedikleri sürece göç etmeyeceklerdir.

Ben yer bilimci, deprem uzmani filan degilim ilk olarak bunu söyleyeyim. Gölcük depremzedesiyim sadece.
Hiç bir sey olacagi yok diyenler nasil öyle düşünüyor bilemiyorum ama isterim ki gerçekten hic bir sey olmasin. Ancak bi kac vakit once, durup dururken bir binanin çöktügu onca insanın öldüğü istanbuldan bahsediyoruz. Ne yazik ki istedigimiz gibi olmasi cok zor geliyor bana.
Yaşam devam ediyormuş gibi olur. Mutlaka gitmeyen insanlar da olacaktir ama kalanlarin yasami hic kolay olmayacaktir. arkasina bakmadan orayi terk etmek isteyen insan da cok olacak.
Küçücük golcukte bile insanlar ev is es dost demeden aninda gitti ve geri gelmedi. Gariptir baska anadolu sehirlerinden gidenlerden daha fazla insan geldi.
Bizim aile oralı oldugu icin, akrabalarimizi kaybettigimiz icin, buyukanne buyukbaba oldugu icin (onlarin evi yıkılmadi en azindan), hic bir alternatifimiz yoktu, gidemedik. evimiz de tuz buz olmustu. Ancak bir sene sonra bi ev bulup tasindik ama nerdeyse bir sene de esyamiz olmadi.
Insanlar onca zaman cadirlarda yasadi. Dev gibi cadir kentler vardi. Bu ayrintilar yaz yaz bitmez de.
Göçün yogunluklu bi şehre ya da bolgeye olmasi da dengeleri alt ust eder. Trakya iyi seceneklerden biri ama is kapasitesi belli ve dolu. Memleketi olan memleketini tercih eder herhalde. Kalan garibanlar da kendilerini bekleyen sefalet icinde ne kadar durabilirse istanbulda durmaya devam eder.
Okula her gun kendi evinin enkazi onunden yurumus gitmis biri olarak da diyebilirim ki orda kalmak da (istanbulda yani) iskenceden farksiz olur.

Başınıza gelenlere üzüldüm, gerçeğe yakın düşününce sizin söylediğiniz sonuca varıyorum, Deprem sonrası gidecek yerim olsun istiyorum. Tüm yatırımlarımız burada, başka bir büyükşehirde evimiz olursa, sağ kalırsak oraya gideriz diye düşünüyorum. Iste o sehire karar veremedim.Allah yardımcımız olsun.

iatanbulda 7 büyüklügünde bie deprem oldugunda 50000 e yakın insan hayatıbu kaybedecek, 1 milyondan fazla insan barinma ve yiyecek ihtiyaci olacak. afad ün öngörüsü böyle.

yüzde hesabı yaaparsaniz sikinti yok. 15 milyon insan olsa istanbulda ölüm orani binde 3-4 barinma ihtiyaci %6 olur, bunda ne vae diyebilirsiniz. hem izmit değreminde hem de van depreminde gönüllü idim, krüz merkezlerinde görev yaptim. meselenin ciddiyetini anlamayanlari gördükce insanliga inancin kalmiyor.

İstanbulun merkezinde olup da 40-50 yıllık hatta daha yaşlı binalar yıkılacak büyük ihtimalla, buralara ordu bile zor girer o karmaşada.

Şu an binalar ayaktayken bile sokaklara arabayla girip de ilerlemek zor, değil enkaz altındaki canlıları çıkartmak, cesetleri çıkarmak bile aylar sürecek.

Belki de bir süre sonra çıkarmak için uğraş verlmeyecek kireç toprak atılıp gıyabi namazlar kılınacak.

Sonrasında ne olacak?

Şehrin ortasında yıkılan bu semtlerin üstü toprak kapatılıp öylece bırakılmaz herhalde, en değerli yerler. Mutlaka kısa bir süre içinde yeni bir yapılanmaya gidilecektir.

Zaten bi ayağı memlekette olup da ha bugün ha yarın geri dönerim diyenler arkasına bakmadan gider, emekli olunca giderim diye bekleyenler de emekliliği beklemeden gider.

Peki ben ve benim gibi İstanbul dışında hiç bir gidecek yeri olmayan ne yapacak?

Tamam depremden korunmak için yeni binaya taşındım, depremden uzak bölgeye taşındım. Ama milyonlarca insan yıkıntı altında kalmasa da etkilenecek depremden.

Kaç gün elektrik su gaz alamayacağız acaba? Gıda sevkiyatı nasıl olacak, kışın olursa ısınma problemi çok büyük eğer gaz kesilirse.

Dur en iyisi bir tane olan küçük tüpü iki yapayım, acaba abartıp bi odun sobası mı alıp koysam bi kenara? Bir kaç çuval da odun kömür saklasam, bir iki haftalık da bakliyatı kullanım tarihine göre döngüye sokarsam su hariç depreme hazır olurum herhalde!!!

Salgın başında Migros’ta makarna bırakmayan kafa yapısı hala yaşıyor.

Catch the arrow, önlem alanlar neden suçlanıyor ki anlamadım. Önlem alanlar makarnaya koşanlara aynı seviyede mi sizce?

bunu bireysel olarak almak saçma değil mi? apartmanda böyle bir şeyin olması gerekiyordu sanki.

Sayacın yanındaki vanayı kıs bı dene bakam

Bir fikrim yok. Tek bildiğim daire girişindeki saatlerde bunun olmadığı. Binada ana saatte olması ise saçma olurdu (katlar arası basınç farkından dolayı).

kapı önündeki vanayı ne kadar açtığınıza da bağlı bu.

bir adet musluğu sökeceksiniz yerine bir adet manometre takacaksınız ve vanayı açacaksınız ancak bu şekilde öğrenebilirsiniz başka yolları da tabiki var.

(bkz: akışkanlar mekaniği)

Vana kısmak basıncı düşürmez, suyun akış hızını düşürür ama basınç düşmez.

Nanometre filan kullanmadan bir musluğun belirli bir hacimdeki suyu ne kadar sürede doldurduğunu test edip tahmin edilebilir belki?

Benim mesela bahçe sulamamda kısıtlama yok çünkü basın ihtiyacım var, ama eve giren suyu düşürdüm basınç düşürücü ile. Aradaki fark gündüzle gece gibi.

İş çıkışı iki bira, veya hava güzelse sahilde oturup hiçbir şey yapmadan boşluğa bakmak. Saat 9'u görmeden sızıp sabah alarm çalana kadar ölü gibi uyumak da olabilir (beynimin shut down mekanizması).

Bisiklet sürüyorum, yoga yapıyorum, spor yapıyorum. Özellikle bisiklet çok rahatlatıyor. Geçtiğimiz hafta da ilk defa kamp yaptım, doğa çok iyi geldi.

Kahveci var ona gidiyorum. Gönüllü iş yapıyordum bir ara ve uyku.

3d yazıcı ile baskı yapıyorum 3 boyut çizimler tasarımlar yapıyorum şu aralar

Zen meditasyonu. Hayatımda denedigim strese karşı en etkili şey.

En sık yaptıklarım:

-bira
-90'lar yerli yabancı pop
-dünyanın dört bir yanına dağılmış arkadaşlarımla görüntülü sohbet

İşsizim yazdıklarını bizzat yaşıyorum. İş bulamamakta aramak için motivasyonumu düşürüyor. İşsiz olduğum için buraya giriyorum. Farkettimki daha önceki girdiğim zamanda işsizmişim. Kendimi daha iyi hissetmek için yürüyüş yapıyorum. Yapabilirsem haftada 2 veya 1 spor yapıyorum. Aslında oturduğum evle ilgili yapmak istediğim pek çok şey var (duvar boyama, kartonpiyer) ama işsiz olduğum için para harcamamak için yapmıyorum. Böyle şeylerle uğraşmakta iyi geliyor.

kitap okumak (kurgu), resim/heykel yapmak, bazen oyun oynamak, bazen de kafam dağılsın diye temizlik yapmak.

beyaz futbol izliyorum muthis kafa dagitiyo:(

akşamları yürüyüş yapıyorum. eve gelip ağırlık kaldırıyorum.

youtube'da soothing relaxing kanalını dinliyorum.

kitap okuyorum.

koşu, alkol, evcil hayvan.

kahve-kurabiye ikilisi kanka.

Ateşli silah atışları yapıyorum, üşenmezsem açık hava poligona gidip tüfek ile skeet trap filan atıyorum. Üşenirsem en yakın kapalı poligona gidip tabanca ile kağıt hedef atışı.

Camii'ye gidip namaz kılıyorum . (Ateist ama fakirsen yogan bu oluyor)

bundan daha kolayına rastlamadım.
www.gittigidiyor.com

Aslında bütün modemlerin kurulumu normalde çok basit, kullanıcı adını ve şifresini gir, wi-fi adını ve şifresini oluştur bitti gitti.

Bu bir kere yapılacak, bir daha lazım olmayacak ISS değişmedikçe ya da yanlışlıkla resetlenmediyse.

Hat adsl mi vdsl mi? Piyasada kıyamet gibi ikinci el modem var, millet fibere geçince ya da ISS değiştirince boşa çıkıyor modemler.

Herhalde tekstil ürünleri daha ucuzdur oraya göre, bol bol ve çeşitli boyutlarda kıyafet en başta gelir listenin bence.

Yeni anne baba olanlar listeyi genişletir mutlaka.

turkce cocuk kitaplari

allah analı babalı büyütsün. anan baban senin aklına gelebilecek her şeyi sen istemeden getirirler zaten. bebek için değil de kendin için bi şeyler isteyebilirsin doğumdan bağımsız.

tekstil. kıyafet, zıbın ve nevresim seti vs her türlü tekstil ürünü türkiye'de daha ucuz. onun dışındaki her şey bence abd'de daha ucuzdur.

Turkce cocuk kitaplari +1. Geri kalan herseyi hatta daha fazlasini amerikada bulursunuz zaten, orda da cocuklar buyuyor neticede.

Bi de ben olsam zeytin, salca, manti, icli kofte neyin isterdim.

atatürk oto sanayi'de bulabilirsin. katlı kısımlarda çok boş yer var.

Gürültülü bir iş ise sanayi sitelerine bakacaksın, marka değeri olmayan sanayi sitelerinde kıyıda köşede ucuza bulunur.

İstanbul merkezde zor ama batıya veya doğuya doğru dışarı çıkıldıkça sayısız sanayi sitesi var. Avrupa için ikitelli org san bölgesi, Anadolu için dudullu org san bölgesi.

Sahibinden.com'da fiyat filtresi yaparak bir iki özellik seçilerek rahatça bulunur aslında.

instagram'dan alışveriş yapmamaya dikkat etmek yeterli.

Hesaba girince sağ üstte 3 nokta var. Oraya tıklayıp bu hesap hakkındaya girin. Instagrama ne zaman katıldığı ve isim değiştirip değiştirmediği yazıyor. Uzun zamandır instagramda olan ve hesap adını değiştirmeyenler biraz daha güvenilir.

"bir fotoğraf paylaşım sitesinden alışveriş yapacaksam kutudan salatalık çıkmasına razı olacağım." cümlesini birkaç kere tekrar etmen yeterli.

Yapmamaya dikkat etmelisin dedikleri gibi.

Butiğe göre değişir. İlk seferde 1-2 parça al. İade işlerini sor. @jazzabel, Hesap hakkında güzel fikir, oraya bak.

@jazzabel verdiği bilgi çok önemli, ayrıca iletişimde gerçek bir mağaza adresi ve telefon bilgileri yoksa, yani bu hesap gerçek bir butiğin/mağazanın hesabı değilse ben uzak dururum.

ön koltuğu yatırıp arkaya uzatırsın bunu her türlü

Sanırım arka koltukları yatırıp ön koltukların arasından (iki ön yolcunun arasından yani) dik olarak öne uzatırsanız kılpayı da olsa sığabilir. Düz vitesse vites değiştirmek zor olabilir. Ayrıca Allah korusun bir kaza anında tehlikeli olabilir.

En kötü bagaj tam kapanmaz, bağlarsınız.

Emlak sözleşmesi. Dayının tanıdığına da kiralasan komisyonunu alır.

sözleşme yapıyorlar. aslında hiç uğraşmamak lazım. sahibinden veremiyorsanız bir tanıdığınıza o da olmadı bir öğrenciye cüzi bir miktar teklifle rica edin, emlakçıdan kat kat iyi yapar işini.

Eger emlakci evi gezdirmisse ve senin araciligin disinda kimseye vermeyecegim diye yazili veya sozlu anlasmissaniz emlakcilar cok kolay cirkenlesebilirler. Haksiz da sayilmazlar. Eger kiraci emlakciyla hic kontak kurmamis ve aranizda sozlesme yoksa emlakci burada 3. kisi olur. Bu durumda 3.kisiye ne duser malum.

çıkarın. gereksiz meslek emlakçılık. apt. görevlisine 200-TL verin.

Sözleşme imzalandıysa yaptırımları var, emlakcı uğraşırsa tüm kaybını tahsil eder mahkeme yoluyla.

Ayrıca etik de değil, mesleği yapan tipleri genel olarak sevmesek de bu bir aracılık işi ve insanlar bunun için zaman ve emek harcıyor.

Size bir daire gösterdi, gezdirdiyse komisyon almak onun en doğal hakkı.

Onlarca daire sattım, bi o kadar da kiraladım. Her defasında sahibinden.com'a kendim ilan verdim, arayan her emlakcıya da "müşteri bulursanız getirebilirsiniz, ama tek bir emlakcıya bağlı çalışmıyorum" dedim.

Bir kaç kez emlakcı aracılığıyla gelen müşteriler oldu, sonra da komisyon için biraz kıvrandılar, yol yapmaya çalıştılar.

Hepsine aynı şeyi söyledim "aynı sitede bu ev için benim verdiğim ilan da var, siz bana değil de emlakcıya ulaşıp onunla gelip evi gördünüz, adam size emek verdi. Doğrudan benim ilana ulaşsanız komisyon derdiniz olmayacaktı, maalesef bu durumda ben emlakcıyı aradan çıkarıp kazancıma şüphe düşüremem"

Fiyatları böyle güncellediler ve sizi bu fiyatlara ikna etmeye çalışmıyolarsa umurlarında değilsiniz sanki, hani "yeni fiyatlar bu yerseniz papaz eriği yemezseniz başka kargoyla çalışın" gibi anladım ben.

@John Bloor, ben de öyle anladım açıkçası ama bunu bana telefonda söyleyebilir sonuçta. Matilda Hanım, fiyatlarımız bu, değişiklik yapamayız siz bilirsiniz diyebilir. Sonuçta biz bu şubeyle ve aynı müdürle 2 seneden uzun süredir çalışıyoruz.

çağrı merkezini arayıp özel sözleşme yapmanın mümkün olup olmadığını ve şartlarını sorabilirsiniz. yanlış hatırlamıyorsam bu konuyla ilgili olarak şubeyi yönlendiriyorlar. bu arada da kredi kartlarınızın, ticket kartlarınızın kampanyaları var mı kontrol edebilirsiniz. biz yaklaşık 2 yıl önce edenred'in bir kampanyasını bulduk mng ile, ordan devam ediyoruz, çok çok ekonomik oldu böyle.

ayda 60-70 kargo cok az oldugu icin fiyatlari guncellemisler sizin icin, mudure de ulassaniz degisen bir sey olmayacaktir maalesef.

Buraya birazdan Polat Alemdar esprileri gelecek, ama değil 3 ard arda 5 kez hapşıran da var. Genelde alerjik bünyeler yapıyor bunu, benim bazen tutunca 5-10 kere hapşırabiliyorum, hapşırma aralarında bir kaç saniye olabiliyor.

(bkz: alerji)

alerjik olabilir

ben de büyük oranda (%80 diyelim) 3 kere hapşururum. alerjik bir bünyem var ama özellikle 3 kere hapşurmanın alerjik bişey olduğunu sanmıyorum.

Bende de alerji mevsiminde olur. Hatta ortalama 5 olur. Bazen 6-7'ye de cikar. Ama 3-4'ten asagi olmuyor

ben seye takildim, nasil bilerek hapsiracak ki insan bilerek nasil hapsirir :) alerjidir evet, 3-5lerimle ben de dahilim o gruba.

Bende boyleyim.

Bende ışığa bakınca hapşurma olayı var.3 kere hapşuruyorum.zevzeğin biri bana polat alemdardan mı gördün diye sormuştu,ben polat alemdar ne bilmiyordum o da birisini taklit etmek için 3 kere hapşurulur sanıyordu.

Gölge bir yerden güneşe çıktığım her seferde aynısı oluyor.

mehmet karahanlı'nın oğlu olabilir.

Bir ara bende de vardı. Hiçbir şekilde bilerek yapmıyordum allerjim vardı ve hapşırıklarım üç kere olmadan rahat bırakmıyordu beni.

Bence çok şey etmeyin. Herkese de tanı koyma meraklısı olmayın. Eminim o sizden daha çok bıkmıştır bu durumdan, kendimden biliyorum.

Doktorum ve günlük hayatta çok ilginç vakalar geliyor, misal 2 yıldır elinin aynı yerinde çıkan egzama. Niye orda niye hep orda misal. Tıp kitaplardan ibaret değildir, her durum kişiye özeldir. Adam da 3 kere hapşırıyorsa bu onun normalidir sizin bakış açınızdan onay almak zorunda değil.

Yani taahhüt vermemek için superonline kullanmayacaksınız ama netspeed ile yine fiber mi bağlanacaksınız?

Eğer öyleyse;

1) Yeni veya ikinci el bir modem almanız gerekli, airties 5760 ikinci el bir modem alabilirsiniz. Hem fiber hem vdsl/adsl destekli.

2) Vdsl ve Adsl normal telefon hattı üzerinden geliyor, fiber farklı bir kablo yapısı ile, ve daha hızlı.

İki seçenek de varsa adreste fiyat ve hıza göre kendiniz karar verin.

evet adreste ikisi de var. turkcell her yenilemede fiber önerdiği için kaç yıldır öyleydi. simdi nasılsa yenileyeceğim, vdsl ile aralarında ciddi fark yoksa daha uyguna geçeyim diye düşünmüştüm. teşekkürler:>

www.gittigidiyor.com

ssd veri okuma hızını arttırır.

veri işleme hızı işlemci,ram ve grafik kartı ile ilgili.

ram takviyesi daha fazla fayda sağlar.

11 senelik bilgisayarıma. ssd + ram takviyesi yaptım. i3 işlemcili. eski nesil. şu anda ps, adobe audition vb. programlarda çılgın atıyorum ama profesyonel düzeyde çılgın atmak değil. sağlıklı kullanabiliyorum yani.

Solid için ekran kartına ve ram'e de ihtiyaç olur.

Solidi bilmem ama autocad zaten çok bileşen isteyen bir program değil, ben ssd takmadan önce bile 8-10 senelik laptopumda 16 GB ram ve 2.10 ghz tırt bi işlemciyle çalışıyordum. SSD ile uçuyor bile.

Edit: Tabi ukalalık etmiş olmayayım, ben çok düşük boyutta inşaat projeleri için açıyodum autocadi. Çok daha büyük dosyaşarda açılma ve kaydetme süreleri uzayabilir.