Everest

ben hepsiburada.com/sherlock-holmes-butun-maceralari-sir-arthur-conan-doyle-pm-kcem67675 bunu almıştım. memnunum. cem yayınevi imiş.
internette şöyle bir baktım da everest olan sanırım daha detaylı ve bilgi verici. dip notlar ve açıklamalar ile daha geniş. cem yayınevi olan sadece hikayelerin yer aldığı seri imiş sanırım. yani detaya girmeden sadece hikayelerin yer aldığı kitaplar.

eski ise uğraşmaya değmez, plastik parçayı çıkarınca açılıp kapanmasında sorun olmuyorsa sıkıntı olmaz, menteşeyi kırdıysan yeni menteşe alıp takabilirsin.

marka modeli ne?

Modeli np530u3c, açıp kapatırken yanuk kalıyor kopacak diye korkuyorum. Üç ay tez yazacağım aslında ondan tamiri mümkünse öyle kullanayım dedim.

Samsung

Yapmaya uğraşmaya değmez. plastiği eklerle kaynatsan da eskisi gibi olmuyor. böyle kullanırsan hiç birşey olmaz korkmana gerek yok. Rahat edemiyorsan ya da ekran kendini tutamıyorsa sahibinden'e NP530 diye arat, hangi parça kırıldı ise kasanın sadece o parçasını 50-80 lira civarına alırsın. Gerisi yapboz gibi sök-tak.

"bu avukatlarda nasil bir vicdan etik adalet duygusu var da bile bile katili savunuyorlar?"

şimdi katilin savunulacak nesi var? diye düşünürseniz kendiniz de bulabilirsiniz.

1)hafifletici sebepler var mı? kanunda öngörülmüş hafifletici sebepler var. var ise bunlar dikkate alınmalı.

2)eksiği olmasın da fazlası var mı? işlemediği başka suçlar, işlediğinden fazlası, bu kişinin üstüne yıkılıyor mu? yıkılabilir mi? buna engel olunmalı.

3)bir kere sınırlamaya başlarsak (katilleri kimse savunmasın!!!) bunun sınırlarının daraltılması o kadar hızlı olacaktır ki aklınız hayaliniz durur. türkiye'de zaten avukatlar sanki her şeye engelmiş avukatlar olmasa her şey güllük gülistanlıkmış gibi davranılıyor, hakimlere savcılara sorsanız "hep bizi uğraştırıyolar ya" falan diyorlar. onları da biliyoruz.

teknik olarak katili değil katilin adil bir şekilde yargılanma hakkını savunuyorlar. adam öldürdü ama kendini savunmak için mi yoksa keyfi sebeple mi yaptı; öldürme amacı olmadan mı yoksa işkence ede ede mi öldürdü vs vs böyle bir çok duruma göre ceza da değişiyor. hiç ceza almamaktan müebbete kadar yolu var. adamın hakettiği ceza neyse ondan daha fazla almamasını sağlamak amaç. fakat bahsettiğin şule çet vb davalarda genelde medyada yer alma gibi aslında amacı hiç de iyi olmayan avukatlar savunuyor katilleri. en son ceren damar davasındaki prof ünvanlı dallamanın mahkemede yaptığı savunmanın üstüne twitter'dan paylaştığı mesajlar mesela en ufak bir iyi niyetinin olmadığının, tüm amacının adını duyurmak ve ego kasmak olduğunun en büyük kanıtı.

Cevap veren arkadaslardan anladigim cinayet varsa avukat bunu biliyor degil mi?

Dediginiz savunmayi anliyorum ama sule ve benzeri davalarda sanki savunma hakki ya da bahsettikleriniz degil de, karsi tarafi da kötü gösterme pahasina sonuna ladar sucsuzlugu iddia etme var.
(Cagatay‘in suclu oldugunu varsayalim, bu avukat utanmayacak mi dediklerinden, hayati boyunca bununla nasil yasayacak?)

Müvekkil gerçekten bir suç işledi ise bunu vekiline açıkça ifade edebilir de etmeyebilir de. Aslolan elbette doğru savunma yapılabilmesi için vekilden hiçbir hususun gizlenmemeaidir. Ancak vekiline ben bu suçu işlemedim, esasen olay bu şekilde gerçekleşti diye bambaşka bir olay anlatıp vekilinden durumu gizleyen müvekkiller de mutlaka vardır. Her ne olursa olsun vekil, müvekkilinin kendisine anlattığı durum karşısında mevcut delil durumu ve dosya kapsamını dikkate alarak en doğru şekilde işini yapmak durumundadır. Şule Çet davasından bağımsız olarak söylüyorum ki bir davayı alıp almamakta avukat serbesttir. Bazen iyi bir ücret bir davayı alıp almamakta alınacak karara yön verebilir. Ya da bazen belli suçlar için baro zorunlu müdafii olarak avukatı bir dosyaya atayabilir. Bu durumda avukat müvekkilinin menfaatine aykırı hareket edemez. Öte yandan her sanık suçu işlendiği ispat edilinceye kadar masum kabul edilir ve savunma hakkı kutsaldır. Nitekim kararı verecek mercii de mahkemedir. Sormak istediğiniz soruyu anladım ama ben genel bir yanıt vermek istedim. Verdiğimiz örnekteki gibi davalarda sanığın suçu işlediğini bildiği halde davayı kabul eden avukat ahlaki yönden bunu nasıl başarır bilemem ama neticede işini yapar. Ve her zaman her şey bizim düşündüğümüz gibi olmayabilir.

Sormak istediğiniz sanırım avukat müvekkilin katil olduğunu bildiği halde olmadığını nasıl savunur. Ve bunu yapmaya çalışırken maktulü hatalı göstermek için hikaye uyduran, uydurtan avukatlar var, buna ilişkin sanırım sorunuz. Bir katilin avukatı olmak ahlak dışı değil ama evet bunlar ahlak dışı. Avukat her zaman bilemez, ama bildiği halde bu şekilde savunma hazırlıyorsa bu etik dışıdır. Sadece müvekkiline değil adalete de hizmet etmeli. Ben müvekkilin suçu işlediğini biliyorsam işlemediğine dair savunma hazırlamam, o davayı o şekilde almam. Bilmiyorsam, %50 ise işlemiş olma ihtimali elbette alır ona göre savunmamı yaparım. Ötesi meslek ahlakına da aykırı bence. Hele ki şu öldürülen asistan kız davasındaki avukatın attığı iftiraların ne hukukla, ne ahlakla, ne avukatlık mesleği ile bir alakası yok. Hatta müvekkiline de faydası değil zararı olur.

avukat değilim, rahat rahat anlatıyorum.

birincisi, cinayet tek değil. cinayetin türleri var. kazara insan öldürmek ile bilerek isteyerek planlayarak öldürmek farklı suçlar. cezaları da farklı.

ikincisi, katil de olsa, ne olursa olsun insanların hakları var. kendini savunma hakkı, adil yargılanma hakkı ve diğer haklar. ayrıca cezaevi koşulları ile ilgili hakları var. bu hakların etkin bir biçimde kullanılması önemli, çünkü amacımız insanı hapishanede çürütmek değil, vicdanlı bir biçimde yargılayıp topluma kazandırmak.

az çok böyle oluyor.

Savunma hakkı diye bir hak var. Bu hakka göre herkesin yargı önünde kendini savunacak vasıtaları kullanma hakkı vardır. Kimsenin gıyabında yargılama yapılıp, kişiye hiç söz hakkı verilmeden, “sen suçlusun” deyip cezası kesilemez. Mantığa da aykırı değil mi? Bir insana suç isnad ediliyorsa elbette dönüp ona da bunun hakkında söylemek istedikleri nelerdir sorulacak. Dolayısıyla bir katilin de bu hak çerçevesinde avukat tutup kendi hukuki yararlarını koruması kadar doğal bir şey yok. Ancak avukat bir takım etik sınırlamalara tabidir. Mesela bu kişi cinayeti işlemiş, bu kesin. Kişi o cinayeti hiç işlememiş gibi savunma yapamaz avukat. Ya da hafifletici sebeplerden yararlanmak amacıyla hiç olmamış olaylardan olmuş gibi bahsedemez. Örneğin ölen bir kişi kadın ve eşi tarafından öldürülmüşse; maktülün sanığın namusuna veya erkekliğine laf etmesi gibi bir durum hiç olmamışken bu gibi bir hayali bir savunma kurması meslek etiğine aykırı kabul edilir. Mesela Ceren Damar Şenel davasında savunma avukatının beyanları bu açıdan meslek etiğine aykırıdır. Avukat sadece olmuş olaylar çerçevesinde müvekkilinin haklarını en iyi şekilde korumakla mükellef. Avukatın görevi suçlu olan birini ipten almak değil. Ama genelde bazı avukatlar da mesleğe böyle bakıyor maalesef. Avukatlık etiği ile ilgili “Havana kuralları” adında, uluslararası kabul edilmiş etik prensipler var. Bu bahsettiğim etik sınırlar orada mevcut.

savunma hakki cercevesinde katilin avukatligini yapmak baska bir sey, savunma hakki gerektirmedigi halde karsi tarafa suc yuklemeye calismak, hayat tarzini sorgulatmak vs. araciligiyla suc indirimi saglamaya calismak baska bir sey. birincisi muvekkilinize karsi goreviniz, ikincisi tercihiniz. bunu kabul eden avukat var, kabul etmeyen var. etik, ahlak tartismasi burada basliyor. birincisini yapmadiginiz icin sikayet edilebilirsiniz, ikincisini yapmadiginiz icin kimse size bir sey yapamaz.

vekalet ilişkisinde avukat müvekkilin dediğine inanır ve onun dediğine göre savunmasını yapar.avukat yargıç değildir.müvekkilini yargılamaz,karar merci de değildir karar vermez.

sadece müvekkilin adil yargılanmasını sağlar ve anlattıkları doğrultusunda müvekkilini savunur.

ama olmayan şeyleri uydurmaz.en azından bu yaptıkları diğer meslektaşlarımın etik değil.zira mahkemeler de uydurulan şeylere inanmıyor da.

en net bilgiyi erkek kuaförü değil, eski tip senelerin berberi birisine gidip traş olup sorarak öğrenebilirsin.

Gavur ellerdeyim maalesef.

Brauhn serie 3 aldim gayet iyi

o alet sıfır kesiyor mu? Şu mesela değil mi? www.amazon.de

biri benden istese “ver 65bin doları, istediğin yere 65bin dolarlık imza atayım” derdim. Ödeyemeyeceksem de istemezdim.

50bin dolarlık olanına imza atmadım. O yükün altına girmek ayrı bir stres yaratıyor.Ama ben rusyada burs kazanmıştım tek dersten kalınca okuldan atılıyor olmak çok riskli geldi götüm yemedi. Aşırı çalışırım homesick olmam dersen bence iyi fırsat. Geri dönünce zorunlu hizmet ne kadar?

Çok stresli bir süreç olur. Bana sorsalar ben kabul etmezdim.

Lisansüstü eğitimde böyle bir riske girilmez. Türlü aksilikler yaşayabilirsin.

Empati yap yeğenin senden istese neler hissederdin ne cevap verirdin

bence çok büyük risk. almaya değmez.

bu arada imza atmazlarsa neden yüzlerine bakmayacaksın? hayat bitirebilecek bir imza o, atmasınlar bir zahmet. başkasının ipiyle kuyuya inilmez.

İmza atmazdim, kefil olmazdim.

Ben ailemi bile bu yukun altina sokamazdim. Ispanya ve portekizde bir yillik master programlari var. Siz muhendistiniz galiba is de bulabilirsiniz.

Annem veya babamdan isterdim ama amca dayı falan, kolay bir istek değil hakikaten.
Kendine güveniyorsan yine de denenebilir.

Bu 65bin dolar istemek ile aynı şey. Konu bir imza at lütfen ve ben çalışıp önünüze borç çıkarmayacağıma demek değil. Olur da yapamazsam öder misin? Demek. Bugün değil de 4-5 ay sonra gerekirse ödeyeceksin, anlamına geliyor. İmza atamam diyenlerle konuşmam bir daha demenizi bir sorgulayın. Kimse size 400bin TL garantör olmak zorunda değil. Bankada bloke hesaba 65bin doları koyup eğitimi tamamlayamazsam alın bu parayıd diyecek gücünüz yoksa zaten bir şans kaçırmış olmazsınız. Bunlar modern dönem kandırmacaları. Size burs verecek kişi parayı ödeyecek 2 kefil istemez. Bu, burs değil bir tür ödeme yöntemi.

Kendini tanıyorsun, onlar da seni tanıyor. Başarılı sorumluluk sahibi bir öğrenciysen çok zor bir şey değil, değilsen çok zor. Bu burs veya kredi gayet mantıklı bir şey dünyada istediğin okuldan kabul alırsın not ortalaman felaket değilse. Bursu alan çok başarılı bir sürü insan var, çok da iyi yetiştiriyorlar kendilerini. Ama aslında yurtiçinde dahi ite kaka okumuş insanlar da var, onlar da çok sıkıntı yaşıyor. Ona göre karar ver. Elbette akademisyen olmayı da istemen gerekiyor.

Bu bir burs hocam. Diş masraflarınızdan vize başvuru ücretinize, gözlük paranızdan kongre yol masraflarına kadar her şey karşılanıyor. Bursiyerlerin %88'i başarılı olarak dönüyor. Bazıları da tazminat parasını ödeyerek dönüş yapmayıp yurtdışında kendisine bir hayat kuruyor. Bu burs görüp görebileceğiniz en kapsamlı maddi anlamda öğrenciyi en çok destekleyen burstur. Üstelik 1 dersten kaldın ödeyeceksin diye bir şey yok. Masterda 1 yıl doktorada toplam 2 yıl uzatma hakkınız var. Spekülasyonlara kanmayın. Her yıl 1000 öğrenci gönderiliyor yurtdışına ve seçimler öyle ince elenip sık dokunarak yapılmıyor maalesef. Fakat bursun içerisinde olanlae için ya tazminata düşersem ne olur gibi bir kaygı taşıyan hiç görmedim.
Kefil konusuna gelince 2 kefilim var 2sinin de cebinden 1 kuruş çıkmadı, kimseden para falan istemiyorsunuz miktar yüksek stresli bir süreç evet ama bir şekilde bulunyor. Genelde de aileden birileri oluyor.

cok buyuk bir meblag bu. kimseden isteme. sahsen biri benden (olum, iflas gibi cok elzem durumlar haric) boyle cok buyuk bisey istemekten imtina etmiyorsa tekrar musallat olmasin diye olabildigince uzak tutarim kendimden.

O biraz size duyulan güvene bağlı. Ben babamdan başka kimseden isteyemedim, ama duyan birçok yakınım yardımcı olmak istedi. Çünkü sorumluluk sahibi bir insanım, risk olarak görmediler. Ben de yeğenime kefil olurdum. Ama olmayan birine de gayet iyi anlarım, olmayacağım birçok yakınım var benim de. Yurtdışında okumak çok zor bir şey değil, dahi olmanız gerekmiyor. Ama çalışma alışkanlığı olmayan biriyseniz, alana veya yabancı dile yatkınlığınız yoksa ananızdan emdiğiniz süt burnunuzdan gelebilir. Gelen birçok örnek var. Kendinize karşı dürüst olun, tembel sorumsuz bir insansanız hiç bulaşmayın.

Zorunlu hizmet meselesi akademisyen olmak istiyorsanız ve dönmeyi göze alabildiğiniz bir şehir, okul seçmişseniz çok büyük bir problem değil. Ama yurtdışına kapağı atayım, şöyle büyük paralar kazanayım düşüncesindeyseniz çok mantıksız bir program. Ki o durumlarda bile bazen mantıklı olabiliyor, abd gibi yerlerde mühendis falansanız iş bulup bir süre sonra bursu bırakıp ödeyebilirsiniz.

Bu programın sunduğu birçok fırsat var, alanınızda en iyi insanlarla çalışabilirsiniz, dünyanın en iyi okullarında okuyabilirsiniz. Ama birçok sıkıntılı kısım da var, meb bürokrasisi destekten çok köstek olur. Döndüğünüzde bambaşka bir akademik kültürün(!) içine girip çalışmaya başlayacaksınız. Biraz idealist bir yapınız olması gerekiyor herhalde. Yine de Türkiye'de akademisyen olacaksanız dr bitimine kadar olan süreci yurtdışında yaşamak çok daha mantıklı. Döndüğünüzde asistanlık angaryalarıyla uğraşmadan işe başlıyorsunuz.

ben de ylsy düşünüyordum ama sırf bu kefil olayı yüzünden vazgeçeceğim sanırım. 65 bin dolar çok yüksek bir meblağ, kimseden isteyemem.

Olaya dışarıdan bakanlar herkesin Şırnak Üniversitesinde senelerce çalışmak zorunda olduğunu falan sanıyor muhtemelen. Fakat Türkiye'de cari alım yoluyla binbir torpil bulup akademiye girip aldığınız niteliksiz eğitimlerle hoca olmaya çalışmak istemiyorsanız görüp görebileceğiniz en iyi burstur. Hiçbir burs için sayfalarva ödemeler tebliği bulunduğunu göremezsiniz. Daad 1 ülkeye jean monnet belirli konularda burs verir size. Ya da 3 yıl öncesinden fulbrighta başvurup 100 aşamalı seçim sğrecini başarıyla tamamlamanız gerekebilir. Üstelik mebin verdiğinin neredeyse yarısı kadar burslar için. Diğer taraftan yalnızca akademi için de değildir ylsy. Bir çok bakanlık mühendis gönderiyor 1 yıl okuyup geliyorlar ve uzman müendis olarak genel müdürlüklerde yüksek maaşlarla başlıyorlar. Bu pozisyonlara normal alımlarla girebilmek 8 kat falan daha zordur heralde. Üstelik yurtdışında yapmış olduğunuz bir master kalır ve 2 uıl sonra zorunlu hizmetiniz de bitmiş olur.
Olayı yanlış anlamamk lazım. Sıradışı bir olay olduğu ortada
100 yıldır var olan bir şey. Programın amacı başarılı fakat durumu iyi olmayan öğrencileri desteklemek değildir. Esas amaç memleketin yetişmiş insan kaynağı ihtiyacını karşılamaktır. Devlet sizi istihdam eder ve kadronuza yerleşebilmeniz için yurtdışında doktora ya da yl yapmış olmanızı şart koşar. Bu eğitim yapmanız için de sizi resmi burslu öğrenci olarak nitelendirir. Almış olduğunuz eğitim bedelleri karşılığında da hizmet bekler. Dönünce çalışacağınız kurum ve pozisyon gideceğiniz ülke kalacağınız süre alacağınız burs ve diğer her şey imzayı atmadan önce bellidir ona göre imza atarsınız. Üstelik dilediğiniz zaman burs almak istemiyorum diyerek resmi burssuz öğrenci statüsü alabilir ve hizmet zorunlululğunuzu nispeten düşürebilirsiniz. Örneğin bursu kazandınız ve Fransa'da yüksek lidand ve doktora yapmak durumundasınız. İlk yıl burslu olarak başladınız ve aylık 1750 euro burs aldınız. 2. Yıl grçim kaynağınızı buldunux ve resmi burssuz statüye geçtiniz. Süre sonunda ya 2 yıl zorunlu hizmet yapmak ya da 1750x12 euro ve fazileri ödemek durumunda kalırsınız. Süreçler olabildiğince esnektir. Bursun amacı insan kaynağı kazanmak olduğı için bütün ihtiyaçlarınız sayfalarca yazılan ödemeler tebliğinde belirtildiği gibi karşılanır.

but that was just a dream'e katilmakla birlikte, doktora yapacak azmin olup olmadigindan emin olmak lazim. gidip bitiremeyen insanlar taniyorum. ancak master icin cok cok cok mantikli, gittiginizin iki kati sure zorunlu hizmeti var, yurtdisinda master bitirememek icin ciddi bir dil yetersizligi ya da zeka geriligi falan olmasi lazim.

ancak 65bin dolara imza atmayi defalarca dusunecegim gibi, birisine teklif ettigimde imza atmazsa da vay neden atmadin demem, bence o anlamda siz kendinizi sorgulayin.

Sakin ol şampiyon bu kadar gerilmene gerek yok konuları nerelere götürmüşsün ya hu sahiden burada insanlar Türk akademisinin genel durumunu ya da yökün politikalarını falan övdü de ben mi farkedemedim acaba. Hiç yakışıyor mu seni gibi elit bir akademisyene bu kadar tahammülsüzlük. Bak dünyada böyle şeyler de var bazı insanlar bazı insanlarla bazen bazı konularda benzer ya da senin gibi düşünmeyebiliyorlar. Keşke bu derece duygusallığa kapılmak yerine programın amacının akademinin halihazırda kötü olan bu durumunu düzeltmek olduğunu anlamaya çabalasan. Neyse özür dilerim ya seninle aynı düşünmediğim için.

Devletin ayırdığı en mantıklı kaynak bu. Düzgün yönetilmiyor evet, her zaman gitmesi gereken insanlar da gitmiyor. Ama genelleyip cahil cahil konuşmamak lazım.

Türk akademisi için de aynı şey geçerli, kötü halde mi? Evet. Herkes uyduruk makaleler mi yazıyor? Hayır. Bazı idealist insanlar var, hem nitelikliler hem de sizin gibi boş boş eleştirmek, konuşmak yerine iş yapıyorlar. Yakın bir arkadaşım da bu bursla okuyor, Türkiye'den de iyi bir yerden mezun. Alanında en iyi enstitüde ve enstitüsünde konuya ilişkin en deneyimli kişilerden biri. Kalması için defalarca teklif yapıldı ama dönecek. O bilmiyor mu Türkiye'deki çöplüğü?

Ama bizde bir hastalık var, herkes en doğrsunu biliyor maşallah ama kimse elini taşın altına sokmuyor. İdealist davranmak zorunda değilsiniz ama boş boş konuşmayın bari.

kardes, goygoy icin milletin parasini ezmeye gideceksen lutfen gitme. ama hakikaten bilim yapacam edecem diyorsan ailenden birini bul derim. ben bu meb bursunu alan bir ton adam gordum, biri ikisi disinda hepsi goygoycu (seref yoksunu) karakterde adamlardi. ne duzgun tez yazdilar ne de bir makale cikardilar. devleti daha fazla somurmek icin tezini bir yil gec verenler bile vardi, boylece maaslarini aliyorlardi ve turkiye'deki gorevlerine baslamiyorlardi. ama sorsan hepsi ulkucu, milliyetci vs..unutma bu ulkede is bulamadigi icin insanlar intihar ediyor. sen bu adamlarin hakkini da aliyorsun.

@xportant insanların yazdıklarından söyledğiniz şeyin savunulduğunu anladıysanız size edilen her masraf da kaynak israfı.

Ikinci ve ucuncu paragrafinizi bir ben hayret verici buldum herhalde. Imza atmasalar, yuzunr bakmamaniz lazim ama sorun cikar da geri odemeye duserseniz e siz odeyemeyeceginize gore onlara kalacak... en son da bu risk alinir mi... bu sekilde bakildiginda sizin acinizdan hic risk yok ki.. imza falan istemeyin lutfen kimseden. Biri yazmis bloke hesaba o parayi yatiramayacaksaniz kimseden imza istemeyin

maddi durumum iyiyse imza atardim.

Belki aldılar böbreği hakkaten.

anadolu’nun orta büyüklükteki bir şehrinde -turistik bile olsa şehir- sokakta yatan alman adamdan her şey beklenir bence.
gezgin gibi bir adam mıydı?
türkçe bilmediğine göre uzun yıllar türkiye’de yaşamıyor herhalde.
almanlar hesap kitap adamıdır yani sokakta yatacagını hesaplamıştk büyük ihtimal
ve de almanlar karşılıksız iyiliğe anlam veremezler. bunlar dönüp benden parayı isteyebilirler, karşılık bekleyebilirler, böbreğimi çalabilirler veyahut da gebe kalmayayım diye (deyim anlamıyla) sıvışmıştır ortadan.

@maq +1

almanlarda olduğu gibi kuzey avrupalılarda da var bu. içinden geliyor bir ikramda bulunuyorsun kendini borçlu hissediyorlar.

Ajan da olabilir, ulkemiz ajan kayniyor malum

Ikinci ihtimal olarak da otel o kadar boktandi ki disarida kalmayi tercih etti

bu arada vur patlasın çal oynasın eglenen bir japon’un başına gelmiş:
adamın koluna girerek kandırıp taksiye bindirmişler, bir otele götürüp cüzdanını falan çalmışlar. siz yine insaflı çıkmışsınız yani.
belki almanın aklına bu tip hikayeler geldi.:/

Tanimadigim biri bana durduk yere bir otel ismarlasa isterse 10 yildizli otel olsun kalmam. Sokakta yatarim daha guvenli.

Hava alana dokunma zaten. Tuvalet kokusuna ve banyonun nemine yegane çözüm o.

Hava veren sadece hava vermekle yetinmeyen, yazın serinleten, kışın ısıtan bir sistem olmalı ve odanın bir yerinde açma, kapama ve dereceyi ayarlama panosu olmalı. Olmadığına emin misin?

Merkezden kontrol edildiğini varsayarsak önünü kağıt karton vs ile kapatırsan söker atar ve sese çözüm olmaz diye düşünüyorum. Bir kontraplak levha ayarlayıp dört köşeden vidalaman gerekir ki, matkap dübel vida falan gerektirir.

Beynin bir işlevi vardır. Duyduğu sesi bir süre sana iletir, dış uyaran olarak. Zaman içinde senden bi tepki ve seste bir değişme olmadığını görünce o sesi artık duymamaya başlar. Sende de aynı şey, kısa bir süre sonra gerçekleşecek. Yeter ki o zamana kadar o sesi takıntı haline getirmemeye bak.

Seni yazın bunaltacak, kışın üşütecek çözümlerden uzak dur.

Kapatma, dereceyi ayarlama yok maalesef. Ama kağıt havlu ile bile düzgünce yapıştırdığımda ses kesiliyor. Bir süre sonra söker mi bilmiyorum tabi. Haklısın sanırım takıntı etmezsem bir süre sonra duymayacağım. Ama duyarsam da artık kapatırım bir şeyle anladığım kadarıyla sorun sadece odanın havasız kalması olacak. Çok teşekkür ederim cevabın için.

Bir şey olmaz. Havayı farklı bir yere tahliye ediyordur, tıkanma durumunda

metin içi referansı her paragrafın sonunda (x,2010).

Okuduğum makalelerde böyle yapılıyor

Apayla yazmıyorum ama normalde o şekilde verilmez. Başta verip bir şekilde devamındaki görüşlerin de o kaynaktan alıntı olduğunu ifade etmeniz ya da her cümlede vermeniz gerekir. Nasıl yazıldığına tam bakmak lazım tabi.

Evet dediğim gibiymiş apada da. Türkiyede çok yapıyorlar bu hatayı. Link: askus.baker.edu

Peki dogrusu nasildir arkadaslar?

orda ifade ettiği long quotations, yani direkt alıntı yapıp bir satır içeri kaydırman gerekiyor tamamını. Yani ya tek tek cümlelere atıf vereceksin. ya da komple kopyala yapıştır yapıp metin içinde satırı soldan içeri kaydıracaksın. google a long ya da block quotations yazıp örneklerine bakabilirsin.

şura salonuna mı?

F blok varmış sanırım, oraya.

şurası mı
dogm.meb.gov.tr

ankaray evet, beşevler metrosunda ineceksiniz.

konuşma pratiği yapacağı arkadaş grubu bulsun bulamıyorsa aşağıdaki facebook grubundakiler toplanıp pratik yapıyorlar

www.facebook.com

Internette para karsiligi skype uzerinden konusma dersi/pratigi yapabilecegi siteler var. Sinava hazirlaniyorsa oyle arkadas grubuyla falan olmaz, zaman kaybi.

Kouşmada ve yazmada soru tipleri hep aynı, örnek kitapların odfleri internette var. Kalıpları ezberlesin.

gayet normal bunlar. arkadaşların akademiyle pek alakaları olmadığı için abartıyorlar olayı.

Kesinlikle hocaların/bölümlerin akademik personel alımlarda daha fazla özerkliğe sahip olmalarını savunuyorum. Belli temel kriterler ancak kurum (YÖK değil, üniversite/enstitü) tarafından belli kaliteyi, standartları korumak adına talep edilebilir. Ancak bunlar da genel geçer kriterlerdir (dil becerileri mesela).

Bölümler/hocalar da doğrudan birisini alabilmelidirler de, ilan açıp başvuranlardan kendileri özgürce seçebilmelidirler de. Ama ipin koptuğu nokta buradaki kriterler. Burada kriter olarak hocanın rahatça kendi işlerini kitleyebileceği, bölüm içi savaşlarda kendisinin neferi olarak çalışabilecek, mobbinge ses etmeyecek kişi araması ya da sadece politik görüşü, eş dost hatrını gözetmesi gibi durumlar olmamalıdır.
İşte işin özü bu yozlaşmışlığın akademide rutin haline gelmiş olması. Bunun önüne geçmek için de ne yasa ne kural ne sınav koyarsanız koyun ahlaksızlık en derinlere çoktan nüfuz etmiş olduğundan bir şekilde o kuralların etrafını dolanıp aynı boku yiyebiliyorlar.

ales akademik bilgiyi ölçen bir sınav değil. Türkçe matematikte fullemek çok iyi bir akademisyen olunabilecek anlamına gelmiyor. Sıkıntı ales'in bir kriter olarak var olması. Ales kalksa kimse çalışmasa emek vermese daha anlamlı değerlendirme olur.

naif hayvan + 1

Universite ozerkliginden hicbir kosulda taviz verilemez. KPSS ile atanamayan, devlete kapagi atmak icin ALES kasiyor. Universite sisteminden haberi olmayan insanlar, "merkezi sinav gelsin, universitenin bir soz hakki olmasin" istiyor. Diger yandan ozerklik taninan hocalar da gercekten calisacak insan yerine canta tasitacak insan ariyorlar. Durum boyle olunca da iki ucu boklu oluyor. Her sey en basindan kokmus vaziyette.

@cosmic asistan ile araştırma yapacak kişi aynı değil mi? bilmediğim için soruyorum. sonuçta asistan hocaya araştırmalarında yardım edecek kişi değil mi?

bu "ama hoca kendi istediği öğrenci ile çalışmalı" kafası büyüp siyasal iktidara gelince "ama akrabasıyla, hemşeriysiyle çalışması gayet normal, niye tanımadığı insanlarla çalışsın" oluyor.

ikincisine şiddetle itiraz edenler birincisini normal sayıyor.

sistem tamamen yanlış olduğu için çıkıyor sorunlar. her hocaya bütçe ver hem araştırma hem asistan için ve her yıl sonu verdiği akademik ürüne göre bütçeyi artır, azalt ya da kaldır. o zaman kimse gerizekalı akrabalarını dolduramaz.

şimdiki sistemde adam yanına asistan değil devlet memuru kadrosuna adam sokuyor.

Çare test usulü merkezi sınavlar olamaz, bu çok açık. Üniversiteler akademik personellerini seçme konusunda özerk olmalı. Kendini ifade etme becerisi sıfır olan bir insan bu testlerden çok yüksek puan alabilir; bana böyle birisi asistan olarak "atansa" kendimi camdan atardım. Ya da apartman üniversitelerinde veya son yıllarda "her ile bir üniversite" programı kapsamında kurulan üniversitelerden mezun olan birinin sonradan test çözerek Türkiye'nin önde gelen üniversitelerine asistan olması saçma olur. Asistanı alacak üniversite tarafından belli not ortalaması, dil bilme şartı (ki YDS'yi falan geçiniz; dil bilgisi ölçme konusu apayrı bir tartışma) aranır; adaylar arasından en parlak olan ve gelecek vaat edeni ise alınır. Adayın alanının temel kavramlarına hakim olup olmadığına ve anabilim dalının beklentilerini karşılayıp karşılamayacağına bakılmalıdır. Üniversiteden mezun olup da temel bilgileri bilmeyen o kadar çok kişi var ki; ben o nedenle asistan alımı sınavlarında şöyle bir genel tartım yapacak bir sınavın olması taraftarıyım. Zaten hayatın olağan akışında da ya hoca bir öğrencisini beğenir ve onun asistan alınması için ilan çıkartır (ki mülakatlarda 0 verilen durumlardan biri budur; bu ihtimalde bile daha iyi bir aday çıkarsa ilana çıkılmasına sebep olan öğrenciye güle güle denebilir. "yiaa x hoca beni asistan alacak" diye yayıp ortada kalan tiplere içten içe gülüyorum bazen), ya da gerçekten o anabilim dalında bir asistana ihtiyaç vardır ve gelen en iyi adayı almak üzere ilana çıkılır. Bu ikinci ihtimalde hocaların başvuranlardan hiçbirini beğenmeyip kimseyi almadığını bile gördüm.

Şu anda akrabası/çok sağlam torpili olmayan asistan olamıyor diye bir paranoya oluştu sürekli basına yansıyan haberlerden. Ama bu demek değil ki herkesin babası anabilim dalı başkanı. Evet, akademinin kapısından bile girecek nitelikte olmayan eşi dostu üniversitesine alan çapsız profesör kaynıyor ortalık; ama bu adamların profesör olmasına izin veren sistemde bir sorun var. Ve eminim ki üniversitelere sıfır seçme şansı verilse dahi bunlar bir yolunu bulup yine akrabalarını aldırırlar. Bu tip bir insanın gelinini asistan alması üzerine falan asla oraya girmek benim hakkımdı diye dava açmaya kalkmazdım; aksine ucuz yırttım derdim. Böyle bir insanla yıllarca beraber çalışmak ne kadar korkunç olur düşünsenize.

Ceket asmak için kullanılan askılardan, şövalye mi ne deniyordu. Hem işine yarar hem bir ömür nereye taşınsa odasına götürür, hem hemen hergün aldığınız hediyeyi kullanacağından sürekli hatırlanırsınız

Dilsiz uşak

themis biblosu vs almayın derim,

dilsiz uşak olabilir, çok kullanılıyor çünkü. ihtiyaç duyulan bir şey.

sümen al.

lata +1

Kaliteli bir sümen al

ayyıldız hatlar var direkt satıyorlar, isminize vs kayıtlı değil. Uğraşmıyorsunuz.

İsminize kayıtlı değil tam olarak doğru bir bilgi değil. Bütün hatları aldıktan sonra kullanabilmek için internetten isim pasaport bilgileri ve adres ile kayıt yaptırmak gerekiyor.

@Aerdem: nereden ne kadara alırım bu hatları?

Ayyıldız kullanıcısı olarak Aldi veya netto tavsiye ederim. Bina içinde kesintiler oluyor ayyıldız ile ve daha pahalı.

Hattınızın neler içermesini istediğinize göre değişir. Mesela aldi talk’ın 3-4 gb interneti çok ucuz fiyatlara verdiği tarifeleri var. Genel olarak da fiyatları ucuz. Tüm Aldi marketlerden temin edebilirsiniz.
Ayyıldız ise türkiye ile konuşmak isteyenler için oldukça avantajlı. Mesela ben tr sabit hatları bedeva arıyordum kampanya sayesinde. Mobil hatlar için de 120 dakikam vardı. Ayrıca alditalk’a göre daha fazla internet hizmeti alabiliyorsunuz ancak fiyatları alditalk’a göre daha pahalı. Nerden alacağınız sorusu ise bulunduğunuz şehre göre değişir. Berlin’de kreuzberg’e gittiğinizde 5 dakikaya hattı almış ve çıkmış olursunuz. Ama başka şehirlerde aramanız gerekebiliyor (mesela Leipzig). En mantıklısı da türk mahallesine gidip almak. Ben kimlik falan hiçbir şey vermemiştim, direkt alıp kullanmaya başlamıştım. Sitelerinden bakabilirsiniz kampanyalara, aynısı alditalk için de geçerli.

Kurtlanmazsın ama düzgün de pişmez. Önce tostun üstünde sucukları çevirsen birkaç dk çok güzel olur tost sonra.

kızgın tavada 1 dk çevirirsen daha iyi. parazit açısından değil, lezzet açısından.

makinada da yapabilirsin ekmeği koymadan önce. sucuk kaliteliyse yağı da hafif ekmeğe geçer, misss.

millet çiğ sucuk yiyiyor(ben), sen az piştiği için sıkıntı olur mu diyorsun. birşey olmaz.

sanayi tipi sucuktan bir şey olmaz zaten işliyorlar onları, ısıl işlem görüyor --ha içine neler katıyorlar o da ayrı mesele.
ama birinin çiğ etle elinde oldurduğu sucuksa o dediğin tenya vs. olabilir, nasıl yapıyorlar bilemeyiz. daha önemli bir mevzu da var çiğ ette: deli dana :/

ince kesersen pişer. kalın kesmek yerine ince ve bol olarak yay ekmeğe. yağını ekmeğe salsın pişerken lezzeti orada. ulan zorla tost makinesi aldıracaksınız bana.

millet çiğ sucuk yiyiyor(ben), sen az piştiği için sıkıntı olur mu diyorsun. birşey olmaz +1

Ben tost yapacaksam lezzetli olması için önceden pisiriyorum ama şart değil

ben öncesinde tost makinasında kızartıyorum.
böylelikle hem sucuk pişip yağını salıyor, güzel bir lezzeti oluyor.

hem de o yağ, ekmeğin de iyi kızarmasını sağlıyor.

Ben tost makinesinde kızartıyorum, ekmeğin içini de sucukları kızarttığım yere basıyorum.

Yıllarca çiğ sucuk yedim, hiçbir şey olmadı.

tost makinasında önceden 1-2 dakika pişirsen fena olmaz. ayrıca bulaşık çıkarmaya gerek yok.

ne önden pişirmesi yahu. ilk defa burada duydum bunu da.

direkt koyuyoruz.

@stk: hocam çok affedersin de, bu işin üstadı var bileni var. azcık dinlesen izlesen duyardın. www.youtube.com

Kadir Has. Diğerlerinde okul uzatmak yüksek ihtimal.

İstanbul>Galatasaray>Ankara>Marmara>KadirHas

Önemli kıstaslar: Akademik kadro, şehir, yabancı dil.

İstanbul: Akademik kadro + Şehir
Galatasaray: Yabancı dil + şehir
Ankara: Akademik kadro
Marmara: Şehir + Ankara ve istanbul'dan kötü ama ötekilerden iyi akademik kadro


Özetle akademik kadro anlamında en iyi İstanbul, yarışabilecek olan Ankara. Ama İstanbul'da okumak şehir anlamında da başka bir şey. Yine de yabancı dil bilmiyorsan ne kadar hukuk bildiğinin pratikte bir önemi yok. Daha eksik hocalardan ders alarak galatasaraydan mezun olunca çok daha iyi işlerde çalışabilirsin. Bu yüzden Galatasaray sanırım.

Daha önce konuşmuştuk hatırlıyorsundur belki, Galatasaray'ın hazırlık çöp ama kendi çabamla öğrenirim dersen güzel okul, tavsiye ederim.

Galatasarayı farklı şartlarından ötürü dışarıda tutarsam kesinlikle istanbul derim. Ortada dönen laflara bakmaksızın +aerdem diyorum. Istanbul mezunuyum özelden de soru sorabilirsiniz.

Her şekilde yabancı dil master seviyeye getirilmeli

Türk-Alman üniversitesine ne dersiniz?

Onun avantajı da Almanca. Ceza gibi bazı alanlarda akademi düşünüyorsanız çok faydası olur. Master doktora Almanya'da okul ücreti yok (çok az), burs da bulunur. Türkiye'de de lisans bitirmiş Almanca bilen biri akademisyen olmak istiyorsa önü açıktır. Hatta lisansta da Almanya'ya yolluyorlar sanırım belli bir süre. Anlaşmalı okullar var.

Ama eğitimi İstanbul'un hocaları ders vermesine rağmen pek iyi durumda değil, çok yeni.

Ocr yi araştır bunu destekleyen programlar var.

abbyy finereader

bu işi en iyi yapan program nitro pdf. ama maalesef ücretli. malum ortamlarda ilaçlı versiyonu mevcut.

ocr yi gördüm de sanki hep word e çevirme odaklı gibi programlar. bakayım dediklerinize, teşekkürler.

adobe acrobat dc de iyi yappıyor mu acaba? onun üyeliği yine diğer programlarla en uygunu ve mantıklısı. mac kullandığım için nitro yok.

tramanın kalitesi asıl belirleyici olan. hemen hepsi yapabiliyor bu durumda. Adobe acrobat pro bi ay ucretsiz internetten indirebilirsiniz.

wg-gesucht'ta ev aradigina dair profil olusturdun mu?
Bazi ev sahipleri acilan profilleri inceleyip kendileri insanlari gorusmeye cagiriyor. Ben su an kaldigim yeri oyle buldum mesela.

@chitosan bu hiç aklıma gelmemişti, çok mantıklı. Deneyeceğim hocam sağolun

numbers game. Ne kadar çok mesaj atarsan facebook'ta ihtimalin o kadar artar. ben 100 kişiye atmışımdır mesaj.

Şu aitedeki gormu doldur, çıkıyor bazen. Hatta ses gelmezsr bi daha yolla ertesi hafta www.studentendorf-berlin.com

kısa süreli evler nispeten daha kolay bulunuyor aslında. birkaç ipucu vereyim kendimce.

öncelikle wg-gesucht app'ini indir telefona, fiyat aralığını, tarihleri falan ayarla ve bu arama seçeneklerini kaydet. sıklıkla o arama sayfasını yenilemelisin ki yeni düşmüş ilanlara hemen başvurabilesin.

kendine bir yazı taslağı hazırla ve kaydet. yazının almanca olması seni direkt bir adım öne çıkarır aslında, ancak almanca yoksa yapacak bir şey yok, ingilizce yazacaksın. yazıda her ilan için özel değişiklikler yapman gerekebilir, ona özen göster. yazı içeriğinde ne yaptığını, nelerle ilgilendiğini, evdeki alışkanlıklarını falan güzel bir dille yaz işte.

eski ilanlara başvurma bile. ilk yarım saat - 45 dakika içerisinde başvurmaya çalış, zira insanlar ilan başına neredeyse en az 150-200 mail alıyor ve genellikle ilk 50 maile kadarını okuyabiliyorlar. sonrasında da aralarından genellikle 7-8 kişiyi seçip görüşmeye çağırıyorlar.

bu arada craigslist ile zamanını harcama hiç, almanya'da pek yaygın değil. onun yerine ebay kleinanzeigen kullanabilirsin.

ben şimdiye kadar 3 oda değiştirdim ve hepsinde en fazla 2 hafta arama yaptım, her arama sürecinde 10'dan fazla görüşmeye gittim. bu odaları hep wg-gesucht'tan buldum ama facebook'tan da görüşmelere çağrıldığım oldu. saldır işte bu üç yerden.

bol şans, zor ve stresli bir durum ama bulursun bir şekilde. özellikle mayıs sonuna doğru o kısa süreli odaların sayısı artıyor ve odasını kiralamak isteyenler de aslında panik olabiliyor, iyi bir kiracı bulma derdine düşüyor.

ha bir de söylememişsin ne zaman berlin'de olacağını ama buraya gelmeden oda bulman imkansıza yakın açıkçası.

edit: bu arada şöyle bir facebook grubu da var, türkiye'den yeni gelenlerin olduğu: new wave in berlin. buraya da yazabilirsin, yardımcı olan birisi çıkabilir.

Berlin Housing grubuna katilmadıysan onu da öneririm.

@chitosan wg-gesucht'ta ilan açtım, youtube videomu bile koydum, ilk iki saatte 2 mesaj geldi :) bakalım neler olacak.

@soso çok teşekkürler, bayağı detay vermişsiniz, emeğinize sağlık. ebay kleinanzeigen'a bakmamıştım ona da bakacağım, new wave sayfasına da giriyorum hemen.

@chitosan berlin housing'te varım hocam, sağolun bilgi için

@aerdem bu hafta içinde bakacağım bahsettiğiniz siteye, teşekkürler

airbnb'de berlin'de günlük 18€ gibi fiyattan oda ilanları olabiliyor. kimi ilanlarda uzun süreli kiralamada indirim uygulanıyor. belki 350€ olmayabilir ama 420-430€ gibi bir tutarda bu seçeneği de değerlendirebilirsin diye düşünüyorum (eğer diğer yöntemlerden beklediğin sonucu alamazsan).

www.darussafaka.org
www.losev.org.tr

Darüşşafaka'da telefon numarası da koymuşlar, ordan sorulabilir.

adak özellikle belirtmemiş, "kurban keseceğim" şeklinde adakta bulunmuş.

etraftaki adak satışlardan kestirip parçalamalarını sağlayailrim, ama kuruma iletme işinin nasıl olacağını kestiremedim.

daha önce benzer denneyimlerden fikir almak istemiştim. arayıp bir görüşeyim en iyisi.

teşekkürler.

Losev icin 1. Agizdan cevap vereyim

1. Secenek john bloor un dedigi gibi.

Ama eger ankarada iseniz adaginizi kesip eti siz direk losevin incekteki hastanesine goturup elden teslim edebilirsiniz istediginiz bi gun de.

ben de lösevin hisse mevzusundan dolayı kızılaya bağışlamıştım. öğrenci yurdu diye gidip saçma sapan yerlere destek olma bence. kızılay kesince haber vs. veriyor.

Öle bişi yok. Arjantinde varsa bilemeyeceğim.

seksist bir beyefendiymis

evet muhtemelen dibini dövdürüyordur.

gizli geysin demek

zaten ota bota geysin... böyle düşünen, böyle söyleyende var bir geylik. kaldı ki, so what?

yok öyle bir şey. ben öpücüklü kalp falan gönderiyorum. gayet de gay değilim. türkiyede öyle bir şey anlaşılacağını sanmam.

arkadaşında bastırılmış eşcinsellik olabilir.

Geçen gün yanlışlıkla emoji gönderdim drag queen olarak uyandım.

iyi de kullandığın smiley neydi? utangaçlı gülücük veya kucaklama smileyi gönderdiysen adam haklı. düz bi şekilde :D gönderdiysen mallık etmiş.

Ne hassas erkekliği varmış. Resmen pamuk ipliğine bağlı. Bir smiley atsa o ip kopacak.

Arjantin'de böyle bir algı olabilir. Hollandalı bir arkadaşım, bacak bacak üstüne attığım için benzer bir soru sormuştu. Alman bir arkadaşım da onu onaylayıp bizde de bu şekilde bir algı var demişti.

Edit: İmla

Tabletten veya telfondan açınca bütün sayfaların ekran görüntüsünü alarak yazdırırsın. Amele bi yöntem belki vardır daha pratiği.

Mobil hat icin alditalk, eplus, o2, vodafone sitelerine bakabilirsin.
Ufak ufak baska ucuzcu sirketler de var.

Hesap icinse, parani yaninda mi gotureceksin? Yoksa trden alman hesabina aktarim yapip mi cekeceksin, anlamadim.

eğer banka hesabını gitmeden halledersem yatırıp giderim.

Banka olarak N26'dan aç, çok kolay açması. Online yapıyosun her şeyi ingilizce, başvuruyu telefondan yapıyosun onlar senle görüntülü konuşma yapıyorlar falan. Pasaport yetiyo diye biliyorum.

Paranı yanında götür, orda size rehberlik edecek olan Erasmus tutorları sizi muhtemelen bir bankaya götürür. Götürmezlerse de öğrenciden ücret almayan banka tavsiyesi istersin.
Mobil hat olarak lebara veya lyca mobile fiyat olarak uygun

Deutsche bank ile teb anlaşmalı. Teb kartınla deutsche bank atmsinden kesintisiz çekebilirsin paranı. Uzun süre kalacqksan bu iki bankada hesabın olsun rahat edersin.

Ayyildiz bi hat al dediklerine ekstra tr dakikan da olur.

yapikredi'de hypobank ile anlasma. atm'leri ucretsiz kullanabilirsin. teb'de aynı sekilde kullanilabilir.

Alditalk kullanmıştım 2 aylık süreçte, çok da memnun kalmıştım. Prepaid kart, bittikçe dolduruyorsunuz. Fiyatlar ucuz, verdiği performans da iyiydi.

vakit ayırıp cevap verdiğiniz için hepinize teşekkür ederim arkadaşlar, yarın gidip teb ve yapı kredi ile görüşeceğim. mobil hat için tevsiye ettiğiniz operatörleri inceleyip uygun olanı seçeceğim.

alditalk +1

15 euroya 5 gb internet paketi vardı benim gittiğim zaman. konuşma işlerini de mümkün olduğunca internet üzerinden sürdürüyorduk. internet dışı aramalar için ayda bir 5-10 euro yüklüyordum bittikçe.

teb' e dikkat. şubeye gidip hesap açtırırsanız yine karta masraf bedeliydi komisyondu ödüyorsunuz. cepteteb li olmanı lazım bunun için de online başvuru formu dolduruyorsunuz bankaya gitmiyorsunuz. ben de yakın zamanda almanyaya erasmusa gidiyorum ve cepteteb yolunu seçtim :)

Öğrenci olduğunuz için birçok bankada ücretsiz hesap açtırabiliyorsunuz. En yaygın bankalardan biri olan Sparkasse de dahil. Yaygın olması şu açıdan iyi olacaktır, atm'si her yerde bulunuyor. O hesaba bir de paypal tanımlarsanız işleriniz daha da kolaylaşır.

Marmaraya binip sirkeci durağında ineceksiniz. Daha sonra tramvaya binip beyazıt durağında ineceksiniz, meşhur kapı tam karşınızda duruyor olacak.

marmaraya binip yenikapıdan taksim metrosuna geçeceksiniz. ordan bir durak sonra veznecilerde ineceksiniz. tarihi kapıyı göremeyeceksiniz ama okula arka kapısından girebilirsiniz. fakülteye daha yakın kapı.

Hukuk fakültesine en rahat hangisiyle giderim onu söylerseniz süper olur. :)

İkisi de olur ama beyazıtta inip ana kapıdan girerseniz sizin için daha iyi olur bence.

Aerdem +1

Sirkeci'de Marmaray'dan yola ulaşabilmen için evden yolluk hazırlamak gerekiyor, çık çık bitmeyen bir durak orası.

Aerdemin doğrusunu söylemiş ama o diyelim ki sen de fantezi yapıp o kapıdan girmek istiyorsun, yine de Yenikapı'da inip, Aksaray'a yürüyüp (5dk), tramvay ile iki durak (4 dk) gitmen her türlü daha iyi olur Sirkeci'de inmenden.

Sirkeci'de inme.

Sirkeci pişmanlıktır.

Koruncuk Vakfı

tohum otizm. down sendromlular vakfı.

ihtiyaç haritası
tegv

www.wwf.org.tr
Panda, kaplan, deniz kaplumbağası vs evlat edinebiliyorsunuz. Sertifika da gönderiyor.

edit: ekleme: darüşşafaka

www.wwf.org.tr +1

eşimin yeni işi için buraya bağış yapmıştım. belli bir tutarın üstünde pelüş panda oyuncağı hediye ediyorlar. küçük, çok sevimli bir oyuncak. tavsiye ederim

Leyladan sonrada direk bi hasta miniğe hediye qlabilirsin.

hediye bağış konusunu çözdüm ama bu başlık bundan sonra hediye almam gerektiğinde başvuracağım bir kaynak haline geldi. herkese önerileri için teşekkür ederim.

WWF diyorum bende +1

Haysev
Bi de bulunduğunuz şehirdeki hayvan derneği olabilir. Çok fazla klinik borçları oluyor çünkü. Bizimki Kocaeli doğa ve hayvan severler derneği mesela. Sizin şehrinizde de vardır belki

Second hand product

Product yerine good, item, equipment falan da denilebiliyor. Hatta direkt used good diyen de var.

Hem Ingilizce hem Almanca: second hand. Ikinci el esyalarin satildigi magaza: Secondhandladen

Ama her kullanilmis, ikinci el "sey" Almanca´da second hand olmuyor. Mesela araba icin: gebraucht kullanilir: gebrauchtwagen

Ürün yerine Produkt: gebrauchtes Produkt ya secondhand.

gebraucht, kullanılmış demek ama o snlamda kullanıyorlar.

ingilizce:
-refurbished
-used

used
Gebraucht denir.

passiflora sersemlik yapıyor bende. gerçi öyle yapmayan sakinleştirici yok sanırım.

geçmiş olsun. ben de aynı durumda olduğum için seni anlayabiliyorum. ne için kullanırsan vücut seni o şekilde yönlendiriyor. sen stres ve kaygıdan dolayı oluşan sıkıntıları atmak için kullanır ve iyi geleceğine inanırsan seni rahatlatabilir. ben passiflora şurubu uyumadan önce içince uykum geliyordu ama gündüz içince hiçbir belirti vermiyordu mesela. dideral ile birlikte kullanımı için bir doktordan veya eczacıdan yardım al ama.

Tamamen bitkisel, zararsız bi ilaç demişlerdi ben de uykusuzluk çektiğimde şurubunu içmiştim. Yani muhtemelen oluşturduğu sersemlikten dolayı tam kapasite düşünemediğinden kaygı azaltıcı etki gösterebilir. Sersemletmeden vs
kaygını azaltma ihtimali ancak bilişsel davranışçı terapi yöntemleriyle bir psikolog,psikiyatrist yardımı ile olur.

arkadaşım kullanıyordu, baya sersemlettiğini söylemişti. ben de benzer bir durumdayım. ilaca ihtiyacın yok bence, kendini rahatlatabilirsin. bu ara hava da pek iç açıcı değil ama boğma kendini, çalışma saatleri arasında nefes almalık bi park falan bul. :) bende işe yarıyor. Berlin de park dolu zaten.

çaldırma dikkat et. melteme yakın mısın bilmiyorum orda iyi bir tamirci vardı.

kask eldiven falan için decathlona bakmanı öneririm, herşeyi uygun diye bişey yok ama bakmaktan zarar gelmez.

bisiklet malzemesi falan da satıyor sele, suluk, ayakkabı falan bakarsın işte.

bu aralar soğuk, perşembeden itibaren özellikle kar yağacakmış. ankara soğuğu gibi bir şey beklemelisin.

soğuk ve karlı olur. bu tarihlerde geçen sene münihteydim bildiğin bembeyazdı ortalık. soğuğu söylemeyeyim.

2-3 gün için kafelerdeki wifi vb kullanırdım. otelde var, kafelerde var, avmlerde var, sbuckslarda var. onun dışında çok elzem değil. 2-3 günü geçecekse prepaid almak en güzeli tabi. sadece data olan hatlar oluyor onları hotspot olarak kullanır geçerim.

münih'te zaten yapılacak şeyler belli. bira olarak seçici olmamak lazım. denk geldikçe tadımlayın. sosislerde domuz eti kullanılır ve o ballı hardallı gibi sos ilk başta kötü gelse de sonra güzel gelir. pretzel de bildiğin simit işte ama tuzlu ve susamsız. bir de görmemiş gibi 1 lt'lik bardakta almayın. bildiğin ısınıyor ben küçük tercih ediyorum.

Ben Frankfurt'tan Amsterdam'a otobüsle (Eurolines olması lazım) gitmeyi tercih etmiştim. Trenler daha pahalıydı.

Şimdi senin için örnek olarak 20 şubat tarihine baktım,
Eurolines otobüse 30 euro diyor (ama her ne hikmetse 12 saat gibi bir süreden bahsediyor. ben 6-7 saatte gitmiştim ki Köln daha yakın. sanırım arada uzun bir aktarma süresi var ama bulamadım şu an)
Deutsche bahn trene 30-40-50-70 euro diyor (ve 4 saatten bahsediyor)

Bu durumda, kısa süre kalacaksan, 10-20 euro senin için önemli de değilse tren daha mantıklı görünüyor.

Son sorduğun sorudan başlayayım; Köln'den Amsterdam'a geçişinde herhangi bir sıkıntı yaşamazsın. Ki herhangi bir kontrol ile karşılaşmayacaksın karayolu ile giderken.

Eğer senin için önemli olan zamansa tren kullan fakat otobüsle arasında ciddi fiyat farkı var. İki katından fazla ücret ödeyebilirsin.

Flixbus'un saat başı seferleri var. 25 Euro gibi bir ücreti vardı sanırım. Ortalama 3buçuk-4 saat sürüyor. Ama her sefer süresi aynı değil. İnternetten kontrol edersin bileti alırken. Gece seferleri çok daha kısa sürüyor.

kesinlikle tavsiyem tren. hem konforlu hem kısa süre.

otobüs 4 saat ve 20 euro civarı. o paraya dbahn bileti bulamazsın. hollanda trenyolunu bilmiyorum ama almanya içinde ve etrafında en mantıklı ulaşım aracı otobüs her zaman.

Avrupa'da otobüs ne ya diyenlere bakma sen en ucuzudur. Otobsülerde şarj etme imkanın var ve wifi de oluyor. Bir iki aydır Deutsche Bahn da yeniliyor trenleri ve priz ve 1 saatlik wifi veriyor ama dediğim gibi önemli olan senin bütçen. Avrupa'da tren pahalıdır bunu bil.

zaman kıymetliyse otobüs vakit alır. uygun uçuş bulup 20-50 eu arasi bilet yakalayabilirsin. tabi valiz varsa sorun yaşatabilir.

amsterdamdan bahsetmeniz mühim değil, schengen sınırlarında herhangi bir kontrol olmuyor.


eğer zaman sizin için önemliyse, uçak veya tren.

katlanırım diyorsanız otobüsleri çok konforsuz değildir 20-25 eu bandında hatta biraz önceden alırsanız 15 eu ya bile otobüs bileti bulursunuz.

çaktım gidiş dönüş tren biletini. € 40 verdim tabi hoş olmadı.

Gidiş dönüş 40 euro tren, gayet iyi bence.

"Avrupayı Avrupalı gibi yaşama" şansın da olur hem =))

parayı bulman lazım.

İlk üç paragrafı komple alıntı yapmışsın. Niye seni hiç tanımayan birinin yazdığı bi şeyi bu kadar kolay benimsiyorsun? Psikolojik destek al.

klişe olacak ama spor yap, en azından dene bi kere faydasını görmezsen bırakırsın

Mağdur psikolojisi devamında gelecek başka mağduriyetler yaratır ve bu böyle sürer gider. Kimse de kurtarmaz. Önce kendinle olan sorunlarını çözmen lazım, yoksa kimse uğraşmaz.

@der meister +1

iyi kumaş değilsin.

bir porno sitesine gold üyelik al.

Çok garip adamlarsınız bazen hayret ediyorum.

sen de onları çok kolay harca. yalnız başına da çok mutlu bir hayat sürebilirsin. senin derdin bence kabul görmemek. fakat bana kalırsa bu yapay toplumda kabul görmek bir hastalık. her şeyin pazara getirildiği ve tüm marifetlerin bir değişim aracı olarak görüldüğü bu sosyal hayat pazarında kendini haraç mezat pazarlayacağının yerine diğer tüm sahteliklerden uzak kalarak çok kaliteli bir yalnızlık yaşayabilirsin. eğer derdin yapaylıkta kabul görememekse nasıl sahte bir insan olacağın üzerine çalış. tabi bunu daha büyük bir sorun olarak kabul etmeyeceksen. sevgiler.

"beni yükseltecek." hahaha tam bu cümleyi yazdım, dinlediğim şarkıda (pantera - suicide not pt. 1) "it's a damn shame" diye bir cümle geçti. senin için söylediklerini varsayıyorum. :)

kişisel bir isa arıyorsun sanırım, gelecek kendisini senin için feda edecek, senin olduğun çukura inecek, sen sırtına basıp yukarı çıkacaksın bla bla bla... yok ki öyle biri? kimse kimse için kendi yaşamını feda etmez. öyle bir ihtimal varsa bile bu ihtimale bağlı yaşanmaz. çok yaşamıyorsun zaten sanırım, öylece duruyorsun. hayat etrafından akıp geçiyor.

ilişkilerle ilgili bir şey diyemeyeceğim fakat bu kurtarılmayı beklemek düşüncesinden kurtulman gerek. önce bir kendine acımayı bırak. "drama queen." kimse böyle insanlarla vakit geçirmek istemez. hem, kimse yanında kalmak zorunda değil. herkes her şeyi yapar. bu yüzden önce bir kendine alış, kendini tanı, kendini bil. kendinle vakit geçirmeyi öğren.

Ben bunlari ne zaman yazmışım diye okudum. Depresyon işte ya. Iniş çıkış devam. Karakterle ilgili bir şey. Değişmiyor. Yani 30 yaşındayım değiştiremedim. Belki de çabalamadım fazla... neyse öyle işte.

haha qazed kednini iyi acındırmışsın ama sorduğun soruların cevabını sen daha iyi biliyorsun. gene de ben söyleyeyim, çünkü senin problemlerin var, ve sana arkadaşça yaklaşana bile öyle sözler söylüyorsun ki kimse yanında durmak istemiyor. oysa insanlara iyi davranırsan karşıdan yüksek ihtimalle iyi geri dönüşler alırsın. iyi davranmayan az bir kesime de yol verirsin, iyi olanlarla devam edersin. aksi takdirde sen herkese ters davranırsan kimse sana katlanmaz. bu kafayla gidersen evet, hayatın hep böyle geçecek.

neden ben "insanlar beni çok kolay harcıyor :(" diye ağlamıyorum da sen ağlıyorsun mesela? çünkü sorun sende. sebebi her neyse, her ne konuda kendinle savaş halindeysen, bunun sinirini insanlardan çıkarıyorsun ve insanlar da doğal olarak senden uzaklaşıyor. bu devirde çoğu insan anasının babasının bile nazını çekmiyor, seni mi çekecekler.

kendinle barış, vücudunda beğenmediğin bir özellik varsa onunla barış, geçmişte yaptığın hatalar varsa onlarla barış. psikoloğa da aman sakın gitme olur mu. herkes kaç kere git dedi sana, gitmiyorsun, iyi de yapıyorsun. bu kafayla doktoru hasta edersin sen.

hala kendi kendine yenmenin derdindesin. sana bin defa doktora git dedik. kendi kendine yenebilecek olan zaten yenmiştin değil mi? demek ki durum doktorluk.

senin hayatinda aslinda yapman gereken bir sey var. daha farkina varamamissin ve bu "Seni harcadiklari veya engelleyen insanlar" Aslında birer "Çapak" Bunlara takılırsan, yapamazsın. Bir seyler yapacaksan, birilerinin olmasina gerek yok, tek basina da yap.

Google translate ile çevirip yapıştırmışlar gibi.

www.youtube.com

anlaşılması için deleuze-guattari'ye aşinalık lazım. kitap ismi de vermiş zaten de satır aralarından atıflar da var. bir de üstüne niçe eklemiş onların; mevzuya epey emek vermiş öyle böyle değil acayip emek vermiş okumuş etmiş uğraşmış bir okura hitap ediyor bu yazı.

hem şu da var ki, mesela arzu demiş değil mi, deleuze'ün felsefesinde benim anlayabildiğim kadarıyla yapmaya çalıştığı arzu kavramını şimdiye kadar anlamlandırıldığı tüm anlamlardan sıyırıp ters yüz etmek. şimdi anlaşılması için senin aynısını yapmış olman gerekir demeyeceğim tabii ^^ ama arzu nedir nasıldır niyedir'a ilişkin uğraşıların olması lazım, ben arzuyu böyle anlıyorum yok sözlükten baktım buymuş işteyle olmaz o iş. kaldı ki yazının alakadar olduğu ve benzer şeylere ilgi arkaplan gerektirir.

niye okuyosun bunu, ne öğrenmek istiyosun bahsetmiş olsan "şunlara şunlara bi bak, bu yazıda bahsedileni kavraman için işine yarar, döner bir daha okursun" derdim ama belirtmemişsin. olsun, okumak okumanın rehberidir ^^

Llm yapabilirsin ama uzun vadede hukukçu olarak düzgün bi meslek zor dile anadil gibi hakim değilsen. Maddi olarak almanya fransa daha kolay. Sınava ihtiyacın yok dil dışında, başvuracaksın kabul edecekler.

benim hesap tr, ben burada, kardeşim ingiltere'de kullanıyor. sorarım içeriği ama oranınki çıkıyor galiba.

Her gittiğin ülkede oranın içeriği çıkar. Vpn pek işe yaramıyo sanırım.

Üyeliği Türkiyeden açtım belçika da belçika içeriklerine ulaşıyorum. Türkiye de türk içeriklerine.

netflix de vpnler yasaklı. sayfaya girip içerikleri görüyorsunuz ama izlemek mümkün olmuyor. tr ye dönünce türkiye içeriklerini görmeye başlarsınız

eksisozluk.com

içiyorsun yarana falan sürüyorsun baya şifalı bişey. isveç şurubu diye de geçiyor.

içinde alkol de var :) su ile karıştırarak kullan. her halta iyi geldiği iddia edilir.

fargonun ilk sezonunu anımsattı biraz bana anlatımın.

one punch man

hunter x hunter

mindhunter

Scott pilgrim vs the world

Basit bir yöntem ama etkili.
Bir iki tane sözlük (internet olm az) bir de ingilizce metinler olan kitap lazim.
Kitabı kendi anladiginiz kadarıyla kelimelerin anlamına sözlükten tek tek bakarak cümle cümle çevireceksiniz. Sonuçta mükemmel bir şey olacak.

Kitap oku haci kitap

Ben küçük hikaye kitaplarını çevire çevire başlamıştım. Ama burada püf nokta eski usul kitap ve sözlük kullanıp tamamen elle yazmak çeviriyi. Bilgisayar falan değil kağıt kalem.
Hem okuyup hem bilmediğin kelimeye bakıp hem de elle çevirisini yazmak çok yönlü çalışmak demek.

Sözlük zor geliyorsa : readlang

Kitap oku ama asla sözlüğe bakma. Anlamı çıkartabildiğin ölçüde o kelimeyi öğrenirsin. Her kelimeyi değil ama vurgulanan kelimeyi eninde sonunda anlıyorsun 10 kere kullanılınca. Öyle sözlüğe baka baka okursan bitmez o kitap zaten sözlüğe baktıktan 1 saat sonra unutuyorsun ben de denedim isveççe için şimdi sözlüğe bakmadan okuyorum anladığım kadarı bana kalıyor.

En iyi kelime çalışması alt düzey için bence kitap+duolingo+dizi filmdir. Lost'taki hatch kelimesini ben o diziden öğrendim düşün artık.

@Ali159
Hep sozluge gidiyorsa belki o seviyede degilsindir henuz. Oxford Veya penguin yayinevlerinin learner serileri var, 5-6 seviye var en dusuk seviyeden baslayin her seviyeden 2-3 kitap okuyun.

bak ben sana daha eğlenceli bir yöntem vereyim.

bilgisayara fallout 1 ve fallout 2 yi kur, yanına da bir sözlük al, oyunu oyna. bilmediğini hatırlayamadığın her kelimede sözlüğe bak.

18 sene önce denendi tescil edildi, çalışıyor :)

not: amaç hem eğlenmek hem de öğrenmek olduğundan fallout 1 ve 2 dedim. 3 ve 4 ten uzak dur.

Dün Mindhunter dizisini izlerken kelimeleri not aldım.
(ingilizce altyazılı izliyorum)
yeni kelime öğrenince çok heyecanlanıyorum.
Anlamını bilmediğim veya unuttuğum, şu an defter önümde.
oeuvre kelimesi var mesela, külliyat demekmiş, sanatçının tüm eserleri vb.
_şarkı sözleri ve filmlerden

çok değişken fiyat veriyorlar, birkaç tanesini ara bulunduğun ildekileri google dan aratıp fiyat al.

diploma gibi şeyler genelde 50 lira falan transkript daha fazla eder sanırım.

daha once fransizcaya diploma ve ogrenci belgesi cevirttirdim yaklasik 1 sene oluyor. 20tl verdim tanesine. transkript icin 90tl odedim ayni yere. baska bir yer transkript cevirisine 200tl istemisti :)) farkli yerlerden fiyat almak iyi oluyor. bir fikir verir sanirim bu.

Max 250

süresine kursuna kaldığım yere göre değişir yurtdışının fiyatı. acenteye ihtiyacın yok ama biraz daha araştırmacı, iş bitirici olmalısın hata yapmamak için, bu soruların cevabı google da var.

yeşil pasaportla ingilizcesi anadil olan amerika, ingiltere gibi ülkelere gidemezsin. ama vize alırken işin belki biraz daha kolay olur, dil kursu için bir vize türü vardır gideceğin ülkenin ona başvurman lazım. elçilik sitelerinde var bütün prosedürün anlatımı.

zaten öncesden amerikan kültüre gitmiştim ingilizcem az çok var ve yıllardır da yabancı arkadaşlar edindim. biraz kendimi geliştirdiğimi düşünüyorum. ben artık belli bir seviyede olduğumu düşünüyorum. istediğim şey bir kez daha para harcayıp ingilizeyi iyice öğrenmek.
mühendislikten mezun olmak üzereyim, mesleki ingilziceyi zamana bırakıyorum, günlük konuşmak, anlaşmak için gerekli olan ingilizceyi tamamen öğrenmek istiyorum.

türkçe
ingilizce
2. sırada kürtçe yer almaz, zira anadilini bilmeyen (ne yazık ki) çok kürt var.

yds'de hangi dilin sınavına ne kadar kişi girmiş bakarak belki fikir sahibi olunabilir.

Nasil Ingilizce, Kurtceyi gecmis!

Ben de oyle olmasini istemezdim ama Kurtce de Lazca da Ermenice de Arapca da Ingilizceyi gecer.

...... am a doctor. cumlesinde boslugu ulkenin yuzde 10'u sizce doldurabilir mi? 12 yil Turkce dersi alip dahi de'yi ayiramayan bir topluluktan soz ediyorsunuz. Onu birakin Ingilizce ogretmenlerinin seviyesi A2 (pre-intermediate), orta seviye bile degil yani.

2 kürtçe (kırmanci/zazaca)
3 arapça
4 gürcüce/ermenice

İngilizce konuşulmuyor ki. Biliniyor sadece çok küçük bi kesimce. İngilizce eğitimi alan ya da o dilden sınava giren insanları dili konuluyor saymak yetersiz olur. Öyle bi ülke değiliz.

soru garip sorulmus. once "en cok konusulan diller" denmis ama sonradan "turkceden sonra en fazla insanin anladigi diller" denmis. ilk ifade icin dusunmeden kurtce denir. ikinci ifade icin de ingilizce denir ama sorunun yine devaminda gelen "haber vs takip etmeye yetecek seviye" kafa karistiriyor. soru sahibi ne sormak istedigine karar vermeli.

"2. sirada kurtce olamaz" diyen ne demek istiyor belirtsin. ayrica "anadilini bilmeyen cok kurt var" ne demek aciklasin cunku birkac milyon beyin bir araya gelse cozemez bu sacma cumleyi. anadilini bilmemek nedir? anadilini bilmeyenin dili nedir o zaman? anadil nedir ogrenin.

2. ve 3. sirayi kurtce ve arapca alir. Kurtce 2. sirada yer almaz diyip 2. ingilizce demek icin aklini kacirmis olmak lazim.

-Türkçe
-İngilizce
-Kürtçe
-Arapça
-Gürcüce(Lazca), Makedonca(Pomakça), Arnavutça
-Almanca, Fransızca, İspanyolca, Rusça
-Rumca, Ermenice
-İbranice

Türkçe: % 88,54
Kürtçe: % 8,97
Zazaca: % 1,01
Arapça: % 2,38
Türki diller: % 0,28
Balkan dilleri: 0,23
Lazca: % 0,17
Çerkezce: % 0,10
Ermenice: % 0,02
Kafkas dilleri: % 0,09
Rumca: % 0,03
Batı Avrupa dilleri: 0,03[7]
Ladino (Yahudi İspanyolcası): % 0,01
Kıptice: % 0,01
Diğerleri: % 0,11

wikipedia dan alıntıdır.

evet ben de ne sormak istediğimden emin değilim. böyle saçma oldu cidden.

karşı taraf editlemeyecekse pdf olarak kaydedip gönder?

On izlenirken hata olustu demesinin sebebi .pages uzantili dosyayi acacak program olmamasi. Gmail'de o hata cikan sayfada altta onerilen 3rd party uygulamalari gosterir, onlardan birini indirilip on izleme yapilabilir.

10032007'in dedigi gibi karsi taraf sadece okuyacaksa pdf olarak yollamak en temizi, cunku word'te acildigi zaman buyuk ihtimalle sende gozuktugu gibi gozukmeyecek, sagdan soldan kaymis olacak.

kaydederken dosyaya tıkla, şuraya aktara tık ve wordu seç. ya da en kullanışlısı google dökümanlarda hazırla ve direk maile ekle.

karşı tarafta da icloud hesabı varsa icloud.com üzerinden pages'a yükleyip paylaşman mümkün. Google Docs gibi.

martin eden oku bence.

cinderella man.
warrior.

martin eden okudum.

önerdiğiniz iki filmi de daha önce izlemiştim fakat warrior'u tekrar izleyebilirim sanırım. başka önerilerinizi beklerim.

o zaman southpaw.

aranan kan: the pursuit of happiness

tematik benzerlikler:
*the great gatsby
*la la land
*silver linings playbook
*girl, interrupted
*demolition
*frances ha
*room
*there will be blood
*the revenant

The pursuit of happiness demeye gelmistim Ben de.

@narudocko liste güzel olmuş.
teşekkür ederim arkadaşlar

akmar pasaji kadikoy de yiginla var

internette pdfleri var ucuz çıktı alabileceğin bir yerden çıkarttırabilirsin.

model araba :)

ilgisi varsa klasik bir 1/18 bir şey olabilir.

sevdiği şairin/yazarın ilk veya özel baskı bir kitabı.

çocuk mahkemesinin binasında siyasal bilgiler fakültesi yazıyor artık. o gülhane parkının orda. ana giriş kapısının hemen karşısında. ama prefabrikler onun arkasında veya bahçesinde mi bilmiyorum.

adresi bilmiyorum ama genelde şu şekilde buluyorum ben gideceğim yerleri trafi üzerinden bit.do

raylı sistemde osmanbey metrosuna en yakın gözüküyor ama herhalde yürünecek mesafe değil. taksi kullanabilirsin ordan.

Bu anthillerin ordaydi galiba o okul. Oraya da taksi bence de. Ama şunu da diyim orada baska okul da var ve trafik akmiyordu yani ara sokaklarda yine bi sinav gunu. Ona göre gitmenizi tavsiye ederim. Ya da okulun yerini iyi ogrenip yaklasinca iner yürürsunuz daha mantikli.

ben feriköy avukat caddesi'nde oturuyordum birkaç yıl öncesinde, bizim evden 5-10 dakika yürüme mesafesindedir. osmanbey metro pangaltı-dolapdere çıkışından 10-15 dakikada yürüyordum ben eve. 20 dakika yürüme çok demezsen metroyla gidebilirsin çok rahat. bir de orada sokaklar dar ve kalabalık, trafiğe kalırsan yine de inip yürümek zorunda kalabilirsin.

2.84 dolar ile alınmaz.
2 ay sonra yeni model çıkacak.
amerika çıkışlılar TR'de değiştirilmiyor.
1 yıl garanti var.
vergi iadesini hiç duymadım.(avrupa tax hariç)
pasaport kaydı ve vergi harcı yatırmak bile başlı başına zaman kaybı.

alıyorsanız dji phantom drone alın satın. bedava iphone alırsınız :D

Vergi iadesi her eyalette olmuyor. Alacağınız yere sorup ya da araştırıp hesap edin onun için

iphone 6s çıkıyor 9 eylülde. çok mantıklı bir alışveriş olmaz kanımca.

Tr'de para ile bile bakmıyor wpple. Avrupa antenlisi varsa onu alın.

kuveyt de 1850 liraydı 64gb iphone 6, hem pahalı hem de şimdi iphone 6 alınmaz ki

kaç para

valla teknik özellikleri çok iyi bence, nefis telefon yaptı adamlar. alınır derim.

$530

teknik servis büyük soru işareti maalesef. ben almazdım.

Almam. İnternette yedek parçası bile pek bulunmuyor. Bulunsa düşünmem alırdım. Birşey olsa da yedek parça alır hallederdim.

Evliliğe varacak boyutta (yaştan da dolayı tabii) bir ilişkim olmadı benim ama bence var ince bir çizgi. Aşıklar da tam üstünde duruyor onun.

Birbirinizi boğazlamak için yakanıza yapışırsınız, o sırada gözlerinin ne kadar güzel geldiğini fark edersin bir bakmışsın samanlık seyran olmuş bunlar olur.

Tutku var demek ki aranızda ki bence bu güzel bi şey. Tutkunuz daim olur umarım.

bence o gerçek nefret değil, böyle düşmanından nefret eder gibi değil.
o, üzüntünün, kalp kırgınlığının vs büyüklüğünden kaynaklanan, yanlış adlandırılan bir duygu durumu. sonuç olarak siz hayatta en çok kimi seviyorsanız, sizi en çok üzebilecek kişi de o kişidir.

Muhtemelen aşık da değilsiniz nefret de etmiyorsunuz. İyi bir şey bu.

Nefret ediyorum derken kanlı bıçaklı olmadığınızı varsayarak duygularınızı o anın coşkusuyla abartılı ifade ettiğinizi düşünüyorum, yani öyle olmadığı halde öyleymiş gibi söyleriz ya bazen hepimiz (çıldırmayacağımız halde "Çıldırıcam!" dememiz gibi) onun gibi.

Nefret öyle bir şey değil, insanı yer bitirir. Siz (çift olarak) gayet tatlısınız, normalsiniz.

Aşk da nefret de çok güçlü ve tutkulu duygular olduklarından benzerler evet ama aralarında hiç ince bir çizgi yok, bayağı kalın o çizgi.

sevgilim bazen beni cileden cikariyor, bogazina yapismak istiyorum.
ama iki dakika sonra kendimi kucaginda buluyorum.
gercek nefret bu degil :D

bence aşık olduğun için nefret edebiliyorsun. (ara sıra olan 'nefret')

insan derdi olmadığı birinden neden nefret etsin?

çok sevme nefret edersin, nefret etme çok seversin (hadis).

buna inanıyorum.

Simarikliktan oyle diyordur. Getcek anlamda dememistir.

dalga

başka semtin çocukları

kardeşiniz bir şeyleri yanlış yapıyor olabilir?

öyle vakit adilikleri yapıyorlar ama çalışınca zor bir yer değil marmara hukuk. kardeşiniz biraz ihmal etmiş olabilir. son sınıf değilse telaş etmesin. bütünlemeden öte yaz okulu da vardı kaldırmadılarsa. bir şekilde verir.

@ instant crush

Ben ne kadar ders çalışmıyorsam o o kadar çok çalışıyordu.

Aerdem

İhmal etti ama sosyal hayatını ihmal etti.

Bu sadece kardeşinize mi yapıldı onun gibi diğer kişiler de var mı? Varsa sorun hocalardadır. Yoksa kardeşinizdedir.

400 kadar kişi var

Her dersten 400 er kişi falan

belli hocalar var orda misal ticretten finalde herkes kalır veya girmez diye. ama altı ders çok. bğtte daha insaflı olacaklardır. onun dışında hocalara karşı hak aramak diye bir kurum yok malesef. çünkü hiçbiri örgütlenmez, kuyruğu kıstırır çalışır hukuk öğrencileri.

Marmara hukuku 7 yılda bitirdim. bitirene kadar sövdum. Ama şimdi bakınca kendime daha çok sövüyorum. Hersene yüzlerce kişi mezun oliyor o okuldan. Yani daha fazla çalışmalısınız. Topu okula atmak çözüm değil. Ne kadar zor olursa okul o kadar ilerde rahat eder. Sosyal ortamı azaltacaksın, sınav geçmek için değil öğrenmek için çalışacaksınız.

Final dönemine 1 ay kala güne 1 2 saat uyku ile ders çalıştı kardeşim. Hayır calismiyor olsa sesim çıkmayacak.
Öğrenmenin ötesinde çalışma içindeydı hayır yani zihniyeti neresinden tutsak elde kalıyor.

Tıkanıklık var herhalde kıvrımlarda oksijen gitmiyor demek.

Bu ne ya!

Sosyal ortamı yok kardeşimin. Ev okul okul ev dizi bile izlemiyor evde tv yok internet yok düşünün

Hukuk son sınıf öğrencisiyim. Marmara Hukuk'u çok zor bilmem ama kolay da bilmem. 3'üncü sınıfsa bu sonuçlara şaşırmam çünkü 3'üncü sınıf en önemli ve en zor sınıftır.

Her hocanın bir üslubu vardır. Bazı hocalar örnek ister, bazıları çok fazla bilgi ister ve ayrıntı verilmesinden hoşnut olur, bazıları kısa ve öz bilgi ister... Bazıları her sene aynı soruyu sorar... Bazı hocalar için ders notu yeterli gelmez, dipnotlarına kadar kitabı okumak gerekir.

İlgili dersleri daha önce o hocadan almış ve başarılı olmuş öğrencilere danışması çok faydalı olacaktır.

Preator onları yaptı daha önce konuştu. Her hoca nasıl istiyorsa ona göre çalışıyor

Yani kardeşimin çalıştığından eminİz. Ama Hocalar geçirmiyor ne yapmalı ?

Kalip seneye alttan alirken gunde yarim saat uyuyarak calissin 1-2 saat cok bence uyku icin.

ben kendim hukuk terkim ve türkiye'de okumadım hukuğu ama annem babam ankara hukuk mezunu. dediklerine göre hocanın oyununa göre oynamak gerekiyormus. yani istediğin kadar ezberle et hocanın sablonuna uymuyorsan geçer not alamıyorsun, bir üstteki cevap da yazıldıgı gibi. kimi hoca schematiclerle cevabı acıklayan cevaplar beklerken kimi dipnottan soruyor daha bariz sorular yerine, kimisi direk yanıt beklerken kimisi yanıtın kendisinide acıklayan uzun paragraflar bekliyor falan gibi.

babam her hocanın beklentisine göre kendini ayarlayarak 4 senede zorlanmadan bitirmiş, ki ankara hukuğun zor oldugu aşikar. yani belki kardeşin kendini daha iyi ayarlayabilir hocanın karakteristiğine göre.

Fransız nabza göre şerbet misali çalışmış zaten. Ona rağmen 90 beklenen kağıtlar 30 lar 40 lar da

Bir kere 3.13 ortalama donemin tum derslerinden de kalsan 0.87'ye dusmez. Kardesin sizi yiyor olmasin.

He ben salağım bilmiyorum dimi? Dönem Ortalaması düşmüş 0.87 ye Mobilim. Duzelmiyor

Vay arkadas ne kardesmis, hep hakli hep hakli, demek ki kardesin calismayi bilmiyo ya da kafa basmiyo, millet nasil geciyo

dönem ortalamasıdır o 0.87

yarım dönem ortalaması genel ortalamayı o kadar düşüremez.

örnek olsun diye şöyle bir şey buldum.
6 ders koydum derslerin 4ünü f 2sini ile de d ile geçtiğini varsaydım.
0.5 ortalama verdi. kaldı ki kardeşinizin ortalaması 3.13 müş. sadece bilgi olsun diye verdim.

www.unibilgi.net

marmara hukuk'ta cok tanıdıgım var.en yakın arkadaşım da orada.yanlış anlama ama bulabileceği en kolay hukuk fakültelerinden biri, hocalar çok problemli değil diye biliyorum.benim arkadasım iki gün çalışarak en zorlu dersleri geçiyor, über zekalı falan da değil.belki bi aksilik olmuştur, stres durumu falan bazen oluyo öyle.

www.sorularlaislamiyet.com
www.sorularlaislamiyet.com

o çok kaçamak, yuvarlak bir savunma. hakkı olduğuna kim karar veriyor. ben daha ciddi ciddi bu işi savunan bir şey arıyorum. bunca olan bitene illaki vardır.

yok mu ?

orda kurduğu cümlenin başı sonunu tutmuyor ki. hakkını korumak diyor. yani öyle olacak ki sınavı ben kazanmış olacağım ama seni almaya kalkacaklar. sonra eşitseniz torpil yap diyor. hakettiyseniz falan muallak kavramlar, herkes hakettiğini düşünür.

islamda bu şekilde cevaz verilmesine imkan yok, bir sürü sahih hadis ve ayet var yasaklayan. gerçi bazı kafalar akrabaya yardımı emrediyor kuran diye nepotizmi meşrulaştırmaya çalışıyor da onlara lafım yok zaten :)

diyanet işlerinde üst düzey memurlarından birine sordum.
-Kul Allah İman Kitap gırla gidiyor fekat tabi dopusdoğrudur tabi bu kurum, maşallah torpil felan hiç yoktur dimi? dedim.
+En çok torpil denen kurum dedi :(.
Atayizim daha da bulandırmayayım.

@shotgunwoman meşru görmek başka vicdanı ötelemek başka. ciddi ciddi savunan bir görüş var mı diyorum. yoksa hiçbir dinden, düşünceden bunu yapmayan adam, hükümet yok memlekette biliyoruz.

@kahve kokusu bulandırmak derken kötü bir şey olsun diye demedim. ben bunu yapan müslümanları savunmuyorum, yoksa para vermeden adamın selasını okumayan imamlar var. ama bunun kılıfı nasıl uydurulmulş merak ediyorum. çünkü dinim cevaz vermiyor.

cidden merak ediyorsan bkz: harp fıkhı

görünürde torpile cevaz veren hoca yok. hiç bir arşivde bulamazsınız. fakat bazı cemaatler bizden olanı kollayın anlayışındalar...

(bkz: adım adım dinden çıkıyorum )

bunlara bakıp neden dinden çıkılsın, sadece umut bağladığım, adalet getirir sandığım siyasetten soğuyorum. harp fıkhı ile üniversite birinci sınıf gençlerini kandırsınlar. ben failleri fazlaca yakından tanıyorum.

aksine dinime daha çok bağlanıyorum.

sıradan bir müslüman olarak ben meşru görmüyorum. kul hakkı yemekten başka bir şey değil.
adam daha düşük vasıflarla sırf torpili yüzünden daha yüksek makamlara çıkıyorsa kul hakkı yiyordur işte.
işte şimdi öyle bir hal aldı ki adam başarılı olsa bile torpile ihtiyaç duyuyor.

allah torpile muhtaç etmesin inşallah.

önemli olan meşru görüp görmemek değil. ben sağı solu, tanıdıgı arayıp torpil aramayan gormedim her kesim boyle.

@partizan evet abi ona bir şey demiyorum da, islamda aleni şekilde yasakken örgütlü şekilde, hatta bizzat dini topluluklar tarafından yapıldığı için meşruiyetini sordum.

kul hakkı mevzuu açıldı mı herkes cık cık der ama torpili öyle gormuyor insanlar, ne demişler insan rasyonalize eden bir varlıktır.
babamı sureklı arıyor akrabalar torpil bulması için hepsi de akpli ve dindar insanlar.