Robinsonda ama çok pahalı. Bence dijital edisyona bak.

Büyük d n rlarda var.

yenikapıda m1 yok ki? aksarayda bitiyor bildiğim kadarıyla.

yani bir aktarma yok mu onu sormak istedim

yok yürümeniz gerekiyor ama bitecek sanırım yakında m1 i uzatıyorlar oraya

o zaman taksi daha mantıklı, trafik olur mu o saatte acaba?

mecidiyeköyde kesin olur o saatte. erken çıkmakta fayda var.

teşekkürler herkese

Piyona iyidir bence

piyano iyidir. spora her zaman her yerde gidersin ama piyano öğrenme fırsatı her zaman çıkmaz.

Piyano. şimdi hareket mareket yapacam derken bir yerini sakatlarsın.

haftada bi gün bi saat dansla kilo veremezsin. onun yerine 2 günde 1, birer saat yürüsen kafidir, düzgün beslenme şartıyla.

kilodan bağımsız olarak düşündüm de
tabi gününü saatini bilmeden yazıyorum ama, mesela o gün çok yorgun olursunuz ya da canınız sıkkındır, kolunuzu oynatasınız yoktur vs. haliyle dans kursunu düşününce yorulur insan ama piyano, müzik insanı rahatlatıri dinlendirir, altyapı da varmış ne güzel 0'dan başlamak zorunda da değilsiniz. müziğe meyilli biriyseniz piyanoyu öylece bıraktığınız için üzülebilirsiniz, ben gitar kursuna başlayıp bırakmıştım öyle severdim de çalmayı bıraktığım için köreldim tabii bıraktığım için üzülürüm arada.

spor olarak yürümek iyidir, güzeldir hem o da rahatlatır.haftada 1 danstansa 3-4 yürüyüş formu korumaya daha yardımcı olur gibi geldi bana da.

piyano candır. kafa açar.

dans da iyidir de sadece hareket olsun diye hevesin varsa hareket etmenin binbir türlü yolu var.

önemi yok, sistemin saçmalaması o.

Lisans mezuniyetimi hiç bildirmedim ama. Yani gidip değiştirmem gerek normalde. Ales için önemi olduğunu sanmıyorum ama tereddüt ettim.

diplomanla en yakın sınav merkezine git düzelttir sıra yoksa 5dknı almıyor

gidersin kimlik sormuyorlar zaten. doğru cihaz olsun kafi.

elektrikçi. böyle kablo satan falan yerlere ne deniyor. ben camdan sarkıtıp kapıdan geçirmiştim. iki sene ekullandım öyle :)

Bugün bağlattım. Aramaya inanan biri çıkarsa elektrikçiler bu işi yapıyormuş. Kablo çekilmedi, zaten varmış. Hat bağlandı sadece. Ücret 40 tl.

iyi ve kaliteliden kasıt zengin yerlerse Ataşehir falanda girer. ama güzel de olması gerekiyorsa, Sarıyer, Salacak, Beykoz, Çengelköy, Kabataş, Cihangir, Moda... Yani aslında her ilçede var kendine has güzel yerler.

Kadıköy

moda ve bostancı'ya kadar sahil kesimi.

etiler, yeşilköy, arnavutköy(boğazdaki), bebek, emirgan

Her ilçenin kaliteli bir yeri oluyor +1

Beyoğlu; Cihangir, Galata
Beşiktaş; Levent, Etiler, Bebek, Arnavutköy
Şişli; Teşvikiye, Nişantaşı
Bahçelievler; Bahçelievler Mh. , Koza Evleri, Basın Sitesi Bölgesi
Bakırköy; Ataköy, Yeşilköy, Florya
Sarıyer; Rumeli, İstinye ve yeni yapılan bazı yerler (Zekeriyaköy,Demirciköy vb)
Eyüp; Kemerburgaz bölgesi

Hepsinde görüldüğü gibi güzel yerler var. Ama kötü yerler de var. Kasımpaşa, Güngören, Şirinevler, Osmanbey, alibeyköy, yeşilpınar vb.

moda, çukurcuma.

tarabya ve beylerbeyi derim ben. atasehir semt değil bu arada, ilçe. atasehir'in sadece batısı güzeldir. su an benim oturduğum esatpasa da atasehir'e bağlı, ata blokları'nın olduğu yer de atasehir'e bağlı.

online storedan alın.

online storedan öğrenci indirimi ile macbook aldım. kimse öğrenci belgesi falan sormadı. öğrenciydim de gerçi. kargo tnt güzelce getiriyor. bence de online storedan al.

Fiyatları aynı mı? Başka bırısının kartıyla alacam daha uygun bı yer var mıdır Apple store haricinde

Alacağın ürünü google ile ara, daha ucuza bulabiliyor musun bak ama bence bulsa bulsan en iyi avantaj hediye çekin falan varsa onu düşersin belki bir de 75-100 lira kredi kartı puan kampanyası bulursun ki o da bulursan, apple store iyidir.

eğer sağlamsa iş görür. ben beğendim. düzenli kullanacaksan al.

muhtemelen odada o kadar düzgün durmaz. eğilir bükülür. görüntü kirliliği olur ama sorun değil diyorsan taşınma açısından bence mantıklı.

ne guzelmis. eger fotografta gorundugu gibiyse super bence (bir bez dolap olarak)

@aerdem, deme yahu :/ ya daha büyük, kitaplarımı falan da koyabileceğim bir şey almak isterim aslında ama bulamıyorum. onların hem taşıması zor hem de fiyatı yüksek oluyor. şimdi bunu alsam sürekli kullanabilecek miyim, sağı solu dökülmez mi, emin olamıyorum. çok kararsız kaldım. şimdiye kadar görebildiğim en iyi şey buydu. göçebe hayatı sürdüğüm için sanırım bunu alacağım.

Ben bundan kullanıyorum üzerindeki bez aynı astar gibi çok ince bişey hemen yırtılıyor. Tavsiye etmem. Dilerseniz resmini çekip koyarım. Buradaki gibi tok kumaş değil yani. Bez olunca içinde koydukların da yamultuyor, ayrıca kutu alıp onlara koyuyorum giysilerimi.

bir bez dolap asla bu kadar düzgün durmaz.

hiç böyle heybetli bez dolap görmemiştim, görseli açınca waaaw dedim.
yalnız ölçülerine bakınca; 155 yükseklik falan pıff. eşyam az, sığar dersen şık.

bu tarz dolaplar içerisinde en iyi marka bu galiba.
ama büyüğünü değilde bundan biraz daha dar olanını almanı tavsiye ederim.
büyükler daha çabuk yamuluyo. öğrencilik yıllarımdan biliyom.

bunlar koku falan yapıyo.50-100 tl daha versen ikeada koçtaşda bile bulursun

50-100 tl vermek istemediğim için bez dolap soruyorum zaten lampetia, param olsa 300 daha verip mis gibi dolap alırım.

toplum ve bilim dergisinin çok eski birkaç sayısına bakmıştım, çok ciddi ve güzel bir dergiydi. şuanki sayıları nasıldır bilemiyorum tabi.

edit: soruyu tam okumamışım. el-cevap: öğrenci olmasam alırdım.

ben alırım da toplumda benim gibi kaç insan var? önemli olan bu.

the new yorker'ı bi kaç kere okumuştum -internetten indirip- . Gayet hoş bi dergi idi. Buna benzer Türkçe bi dergi olsa bir iki ay şans verirdim mutlaka. Sonrasında vermezdim heralde, her hafta dergi mi okunur abi?

Mesele Dergisi var. Pek de yaygındır. Haftalık değil ama. Haftalık hiçbir yayına 8 lira vermem herhangi bir koşulda.

yok lan mümkün değil. bir de türkçe öğretmeniyim düşün.

tasarımı ve içeriği göz doldurursa alırım. fiyatı kabul edilebilir.

en azından 2-3 sayı alıyorum böyle yeni şeyleri denemelik.

her hafta 8 tl verilmez.

birikim dergisi. ama tarafgirdir. bu arada tarafgir olmadığını belirten bir yayın, açık ara liberaldir. yani taraflı. yanisi, politikasızlığın politikası.

tarafgir olmamaktan kastım her kesimden makul, fanatik olmayan seslere imkan vermesi.

ayda 30 lira çok büyük para.

uzak. 15 dakika falan yürümeniz lazım.

marmaray'ın çıkışları havalimanı tramvayına yakın değil. iflahızın kesilir bavul varsa. 1,5 km filan yürümek gerekebilir.
marmaray-taksim-havataş yapılabilir.
Vapur-tramvay - 500-600 metre yürüyüş havalimanı tramvay.

@uzdeniz, vapurdan sonra bindiğiniz tramvaydan sonra bir daha yusufpaşa'da aktarma yapmanız gerekir. vapurdan indiğiniz tramvay sizi direkt olarak havalimanına götürmez, yolunuzu çok uzatır.

yazdım onu da, marmaray kadar uzak olmasa da 500-600 metre yürünüyor evet.

tramvaydan yusufpaşada değil zeytinburnunda iner ve metroya geçerseniz hiç yürümezsiniz.

marmaray 96t

www.iett.gov.tr

çok uzun olduğundan olabilir. 196 dk.

dvd'si çıkmadığından olabilir?

ülkenin oscar aday adayı filmi olduğundan kolay kolay çıkmaz şimdilik.
hatırlarsanız geçen yıl kelebeğin rüyası da epey geç çıkmıştı. aynı sebepten dolayı olabilir.

Peki Ankara'da izlenecek bir yer var mı?

once dvd'sinin cikmasi ya da televizyonda yayinlanmasi lazim, baska turu nasil dussun.

festivallere yollanan kopyalar bile düşüyor bazen. benjamin button'ı türkiyede gösterime girmeden önce izlemiştim ben mesela, net hatırlıyorum.

kış uykusu ise psikopat rip tayfasının ilgisini çekmedi herhalde, dvd beklenecek gibi duruyor.

2

hepsiburada saatleri zencilerin sattığı plastik kutularda gönderiyor. :) bence verme ordana alacağın saate bu kadar para.

hiçbiri...

düzelteyim hepsiburada'dan saat aldım ve gayet orijinal kutusunda hatta bir ekstra kutuya daha konmuş şekilde gönderildi tabii hepsiburada'nın kutusunu saymıyorum yani 3 kutu iç içe. bence hiçbiri edifice serisine bak bir de casio'nun.

garezleri banaymış demek ki.

1 güzelmiş.

tabi ki hiçbiri, o paraya daha güzel modeller bulabilirsin.

3

3

3

3

taraftar çıldırdı. 3 diyor

mobilyalar cok dandik

mağazadan aldım. çabuk getirdiler monte istemediğim için. karyolaydı benimki ve sanırım bir koli de fazladan saçma bi parça getirmişler. ürün kalitesi evladiyelik değil tabi ki. çok sık taşınan biriyseniz mesela çok fazla söküp takınca perişan olur zannediyorum. esk ağır ahşap dolap, karyolalar gibi değil. pek güven vermiyor bana. yani öyle kaliteli evladiyelik ir şey arıyorsanız bence uygun değil. ama bi gidin bakın mağzaya.

Ben 4 yıl evvel Belarus yatak odası takımını almıştım. Dolabın sürgüsü dışında pek problem yaşamadım. Hatta tüm mobilyalar cam gibi siyahtan bi plastikle kaplı olmasına ragmen çizik bile yok.
Kurulumunu kendiniz yapmaya kalkmayın, sadece bunu önerebilirim.

Ben nakliye için bir şeyler söyleyeyim 20 gün önce lavabo ve banyo dolabı aldık internetten. Gelmesi 12 gün sürdü o da lojistikten teslim edecek adamı arayıp rica ettik, biraz kızdık şirkete falan. Bir baktık çatlak lavabo yollamışlar. Gelirken catlamamis, köpüğün altındaki kısım, imkansız öyle bir çatlak oluşması. Bile bile yolladiklarini düşünüyoruz. Aradık biz size birini yollayacagiz alacak dediler, 3 gün sonra o biri geldi aldı. Hala saglamlari teslim edilmedi. Rezillik yani internet mağazası sıkıntı koçtaş'ta.

(git: 821451)

mağazadan 1 sene kadar önce aldık, nispeten ucuz olan bi takımdı. dolabın bir kapağı 2. ayda düştü. 10 aydır kapak duvara yaslanmış bir şekilde duruyor. onun dışında henüz başka bir problem yaşamadık

ama yatak şeylerini koçtaş'tan almadık

edit: dolap freya'nın linkini attığı malibu dolap

geçen sene şu modelden aldım - www.koctas.com.tr

gayet sağlam görünüyor, sürgüleri şahane sayılmaz, onun dışında gayet güzel. söküp tekrar kurunca da problem olacağını sanmıyorum.

ondan önce de şunu - www.koctas.com.tr 3 kere kurup kaldırmışlığımız var, hala kullanılıyor.

Netice olarak koctastan yatak odasi takimi aldik. 10 gunde eve teslim edildi ve bir mobilyaci cagirip kurdurduk.

Gorunum cok iyi ama kalite idare eder duzeyde. 6 7 bin liralik yatak odalari kadar iyi gorunuyor. Vaktiniz ve sorun cikarsa ugrasacak sabriniz varsa tavsiye edebilirim.

internetten alamıyorum. alabiliyor olsam şimdi elimde olurdu da :(

çok da ucuza kaçma genelde akıtıyor. çantasında kütüphaneye giden dostum yarı yolda boxerına kadar kahvelenmiş halde gelmişti.

tchibo da bu hafta satılıyor
www.tchibo.com.tr

20 35 arası çok ucuz sayılır mı? :/

benim ucuza kaçma dediğim çok dandik olmasın. düzgünü bulursan ucuz al tabi :)

bulmaya çalışıyorum :) allam ne zor öğrencilik ya.

geçen yaz migrostan 20 lira altına bir termos almıştım, idare eder bir performans ile beni memnun etmeye yetmişti. bir bakmanı öneririm.

ucuzu iş görmez onların, eğer alacaksan bir kere alıp uzun zaman kullanacaksın. Thermos mug, aladdin stanley mug bu ikisi çok iyidir, yiba çarşısında bahriyeli var, ankara nın en uygun outdoor mağazalarından, ya da starbucks tan alacaksın, onların kendi yaptıkları da iyiydi ama artık üretmeyeceklermiş.

Ben de thermos var, geçen sene 85 liraya almıştım, hiç açmadan 18 saat sıcak, 24 saat soğuk tutuyor.

ikea

Kitap oku

kur'an oku şeytan kulağına üfler derdi dedem

yap istersen hocam

osurup yorganın altına gir.

tevrat oku.

yoğurt yiyip eline sıkıcı bir kitap al.

bence burdaki kellerin ilaci olsa kendi baslarina surerler

bizzat denediğim ve başarılı olduğum yöntemler;

1- atarax içmek
2- zeitgeist izlemek
3- dini işlerle uğraşmak, kuran okumak vs.
4- uyumamak. yani baktım uyyamıyorum, o zaman hiç uyumuyorum ertesi gün geceye kadar.

uyku müzikleri falan aç youtubeda var. kulaklıkla kısık sesle dinle. bir şey düşünmemeye çalış.

Namaz kılmaya niyetlen. Hatta kılarsan daha fena gelir.

İmamı azam bir şeyini kaybedince aklına gelene kadar kılarmış. :) şeytan kılmasın deyü aklına getirirmiş derler.

Alnını, göz kapaklarını ov.

En mantıklısı kitap okumak bence de

Wifi için yapamazsın. Hem ethernet hem de wifi gider. Ama yapabilirsin. Arayüzünü kurcala biraz orda bir yerlerde olacak.

hayır google'a bu 3 kelimeyi yazmak bu kadar mı zor ? lmgtfy.com

zormuş demek ki, niye yardım ederken atar yapıyorsunuz ki insanlara.

zor değil. benim yazdığımı geçtim. "airties site engelleme" yazsa yine aynı pdf çıkacaktı önüne. insanların armut piş ağzıma düş yerine biraz araştırmasını istiyoruz belki de. olamaz mı ?

olabilir. o da düzgün üslupla belirtilir. atar yapacak kadar canınızı sıkıyorsa yardım etmeyiverin.

bi bitmediniz. 12 bin defa yazdim önceden. hayır yani her duyuru altına zırvalamamak bu kadar mı zor?

ortaokuldayken, lisedeyken falan çok yapardık. ama şimdi çevremde oynayan kimse yok. ben de eskisi kadar oynayamıyorum, sevmedim serinin son halini.

karşıma sağlam bi arsenal taraftarı çıksa, özellikle yenilmeden şampiyonluk kazandığımız dönemden bilgisi olsa, döner dolaşır aynı şeyleri konuşurdum galiba. arsenal'i geçtim, premier lig'in son 10 yılını takip ediyorsa benim için tamamdır.

ünide gündüz akşama kadar cafede CM oynar, akşam da 3 arkadaş kağıt üstünde kadro yapar promissingleri paylaşırdık. kah kovulanla dalge geçer kah temur altuntaş mı tsigalko mu? tartışması yapardık. ama oynayan arkadaş kalmayınca çevrede muhabbeti bitti.

eskiden çok yapardık ama şimdi kalmadı gerçekten de öyle. 10 sene önce falan tr'nin en büyük cm sitelerinden birinde (cmtürk) yöneticiydim hatta, o zaman cm ile yatıp kalkıyorduk. fm son yıllarda detaylı oldukça oyun motoru bozuldu, artık oynayasım bile gelmiyor. alışkanlıktan oynuyorum. böyle böyle, kitle soğudu yani.

Youtubedan indir

youtube'dan indirirken dikkat et çünkü bazen 13 diye 14. bölümü 12 diye 11'i yayınlayanlar var.

avukat mı giriyor derse? hangi fakülte o?

edit: üniversiteyi kastetmiştim. yani niye telaş ettin ayrıca anlamadım, gelince tanırsın :)

business law dersi . fakülte iibf

bastım share

instagramda büyük bir kitlesi olabilir yoksa ordan bir hesap açın anneniz için. böyle şeyler görüyorum sürekli kadınların takip ettiği.

@brkylmz sağolsun sözlükte başlığını açmış :) onun backlink'i feci güzel olucak, tabi ben siteye seo optimizasyonu yapmamıştım daha :)

Annenin ellerine sağlık, güzel çalışmalar olmuş.

Muhtemelen önce o seni evcilleştirir.

Bunların genlerinde evcilleştirme olsaydı, şimdiye kadar evcilleşirdi bence. Ama siz yine yiyecek ile terbiye ederek evcilleştirmeyi deneyin. Tabii birkaç hafta hiç dokunmamak lazım hayvana kafesinde fakat yine de evcilleşeceğini sanmıyorum.

kafeste beslenmez karga. eziyet.

kafeste değil camın önünde takılsın istiyorum

karga saf kuşlardan değil. ters bir şey yaparsın istemeden, ne bileyim yavrusuna bir şey olur. sana da mahallene de hayatı zindan ederler. zaten olacak iş değil de varsa da bir oluru bence vazgeç.

sürekli bir şeyler koyarsan, camın önünde takılıyorlar. her gün aynı saatte koyarsan, o saati benimseyebilir/ler, her gün o saatte pencere önünü gözleyebilirler. koyacağın zaman etraftalarsa bakarak temas kurabilirsin. evcilleşmezler diye tahmin ediyorum ama takılırlar pencere önünde.

Ben elden çekirdek yiyen karga gördüm. Şöyle bir şey biliyorum, eğer yumurtasını bulup da çıkarttırabilirsen içinden yavrusunu, hayatı boyunca seni annesi babası olarak sayıyor ve takip ediyormuş nereye gidersen. Muhtemelen o arkadaş da böyle yapmıştır.

Bir keresinde de sakatlanan bi kargayı alıp eve getirmiştim, bakışları falan korkutucu biraz yakından bakınca. Zaten dışarı salmak için çıkardığımızda da bütün sürüsü başımıza toplanmıştı. Kötü bir şey yapıyorsun sanıyorlar.

Aerdem +1, bir karga yavrusunu kedilerden kurtarmaya çalışırken neredeyse kafamı gözümü oyuyordu karga sürüsü. meğer zaten kedileri de yaklaştırmıyorlarmış. arkadaş güzelim kumrular, güvercinler dururken napcan ki zaten kargayı, satanist misin? :p

Babam yaptı o işi. İnternetten yavru karga satan bir yer buldu. Öne yavru karga satın aldı. Sonra onun özel yem saatleri, vb. vardı, onlarla tek tek ilgilendi. Uyumuştur şimdi, yarın sabah arayım ve öğreneyim. Ne yaptığını yazarım.

vahşi doğa evcilleştirilemez onu öyle kabul edin.

Apartmanda yaşlı bir amca vardı. Sürekli kedileri martıları kargaları besliyordu. Kasaptan sırf onlar için et alıyordu. Adam yolda yürürken kediler peşinden koşuyordu martılarda tepesinde uçuyordu. Sonra bir gün adam ortadan kayboldu. Apartmanın önü hep kedi doluyken bir anda kedilerde yok oldu.

Bir de yengem balkona kargalar için su koyuyordu. Bunu sürekli yapa yapa alıştırdı onları. Yengem su koyar koymaz kargalar balkona gelmeye başladı yine de tehlikeli hayvanlar ben korkuyorum onları görünce.

aileden uzaksa musula bile gidilir.

not: ailesiyle sorunlu bi kişilik değilim.

paran varsa yarı burslu alternatifler. ama tabi senin nasıl biri olduğunla da ilgili. özele git dememin sebebi dil mesela, en mühim şey mezun olduktan sonra ve erzurumda zor olur öğrenmen. hukuk okurken imkan olmuyor pek, hazırlık okumak iyi olur.

edit: istanbul'un ayırtedici özelliği çok. ama dediğim gibi senin kişiliğinle ilgili. konferanslar, vakıflar, önemli insalara ulaşım. bu tip şeylere ilgi duyup kendinş geliştireceksen elbette istanbul oldukça önemli. ama yüzde doksanın yaptığı gibi çok afedersin öküz gibi okuyup geleceksen farketmez.

Gidilir tabi, İstanbul'un ayırt edici özelliği ne ki? Diyarbakır, Ağrı, Van tercihlerimde ilk sıralardaydı. Tutturabilseydim daha önce doğuda yaşamış bir batılı olarak seve seve okurdum, o yüzden kendini benimle kıyaslayıp gittikten sonra küfretme bana.

gidilecek üniversitenin "kadrosu" çok önemli. internetten, özellikle prof.doçent kadrolarına bakıp, araştırıp, tercih yapılabilir.(örneğin ankara hukuk fak. hocaları'nın -emekliliği gelmiş- bir kısım hocaları, atılım üniversitesi kadrosunu oluşturdular...)

bir de yine o hukuk fakültesi'nin ve o üniversite'nin "ideolojik" baskı(lar) kurup kurmadığı...soru ve araştırılacak konu çok. istanbul'daki özel ün.'leri yine de araştırmak mantıklı. bol şanslar...

çay ısmarlarlar mı bilmiyorum, sürekli müşteri olursanız yaparlar herhalde.tunalı pasajının altında bir sahaf var bir tane de esatta adını hatırlayamadığım bir otelin yakınında adını hatırlayamadığım bir sahaf var kara kedi diyesim geliyor adına, çok yardımcı olamasamda aradığınız dükkan sahibi profili kızılaydaki sahaflarda pek yok bu 2si yakınca daha.

yani bir de çay ısmarlamasa da internet sitelerindeki fiyata kitap satan bir yer yok mu. dost gibi çeşidi bol olsun ama ucuz olsun. internetten almayı sevmiyorum. ama ankarada böyle bir yer de bulamadım.

varsa da malasef ben bilmiyorum, imge kitabevi var arka tarafında kafesiyle kızılayda ama dosttan bir farkı yok, tr.foursquare.com şöyle bir yer var ben gittiğimde çok ucuz gelmemişti fiyatlar ama çalışanlar oldukça içten sıcak insanlardı, he tunalı d&rda da kahve dünyasından istediğinizi alıp koltuklarına yayılıp bir kitabı istediğiniz kadar okuyup sonra aldığınız yere geri koyabilirsiniz çeşit açısından da dostla kapışır ama fiyat standart

birleşik kitabevi aradığınız kitapçı olmaya yakın.

Aylak Yaşam Kültür Evi
Konur 2 Sk. No:63/13 Kızılay...kesinlikle bir deneyin, derim...

ardıç cafe, konur sokak.

İlhan İlhan Kitabevi, Karanfil Sk.

kitapçı değil ama kitapçıların olduğu 2 pasaj söyleyebilirim:

1) kızılay'daki dost kitabevi'nin önünden merdivenle aşağı inerken sağ tarafınızda kalan bir pasaj var. ilk bakışta kpss kitapları satıyor gibi gözükür buradaki kitapçılar ama içeride sahaflık yapan dükkanlar da var.

2) burası gördüğüm kadarıyla kızılay'daki açık ara en iyi yer: kızılay'daki nüfus müdürlüğünü bulacaksınız. eski ssk'nın (şimdiki çankaya belediye binası) az ilerisinde bir sokakta. nüfus müdürlüğü'nün tam karşısındaki pasaja girin. üste çıkın, alta inin, bir sürü sahaf var. çay da ısmarlarlar herhalde, bize çok iyi davranmışlardı (sonra steinbeck külliyatını alıp çıktık nerdeyse. o ayrı.)

solitare

diablo 3:)

World of Goo

(bkz: cookie clicker)

the walking dead

don't starve

Altitude diye bi oyun vardı steamden 3 dolara mı ne almıstım :(

tahmini 700 dolara falan malolur

700 dolar+vergi (%15 civari)

edit: pardon, plus denmis. ben normal iphone fiyati dusundum.

vergiyle 700 olur vergisiz 650 gibi bir şey yazıyorlar. türkiyede kaydı da 100 lira işte.

bence getirtme. abd cihazın türkiyede hiçbir garantisi yok. apple bakmıyor. 400 lira fazla verip trden alırdım ben olsam.

iphone 6 plus'in unlock fiyati 750 dolar en dusuk kapasite icin. Delaware gibi vergisiz bir eyaletten almiyorsa buna %8 de vergi biner. sana 810 dolara gelir.

Ben Appstore'da iki seneyi aşkın süredir kullandığım telefonu verip yenisini alırken, Amerika'dan telefon getirenler saçını başını yoluyordu. Aradaki fark için değmez derim. Avrupada'den getirme şansın varsa onu dene. Avrupa'dan gelen telefonlara Türkiye'de bakıyorlar.

feribot hangi şirketin, internet sitesinde duyuru vardır. ama olağanüstü bir yağmur değilse sabaha bir şey kalmaz.

Ido yarin da hava durumu yağmurlu gösteriyor

duyuru göremedim ben, bi ara sor yine de istersen 444 44 36

cadde metrobüse yakın yenibosnada ama ucu gidiyor. caddenin neresinde bilmek lazım.

edit: google 18 dk yürürsün diyor.

metrobüsten in, koçtaş tarafından çıktığın zaman içeri doğru giden minibüse bin. ankara et dünyası'nda in, tam karşısındaki apartman. turkcell var onun üstü. postane durağında inecem de diyebilirsin.

Pazar bugün. Deniz kenarı kalabalık olur. Gülhanede burundaki yere gidersen altlarda bi yer bulursun tenha. Bi demlik isteyince de birkaç saat kimse karışmaz.

kadıköy'de denize yakın ama sokak arası kafeler var. pazar günü bile sakin olanları bulunuyor, şöyle bir gezme ile keşfedilebilr.

Dusunuyorum

Canim istiyo

düşünmüyorum, kafama göre birini bulacam da, bu yaştan sonra evlenicem de...

duyurudan birine teklif ettim. kabul ederse evlencem.

düşünüyorum. kimse yalnız ölmek istemez ve birileriyle güzel anılar paylaşmak ister.

istemiyorum, önce okul bitsin sonra askere gidelim.

kafamda kurduğum evlilik fikri/müessesesi çok güzel. o kadar güzel ki, benden başka bir insanın ayak uyduramayacağı kadar güzel. o yüzden evlenmek istiyorum ama benimle evlenmeyi kimse istemeyeceği için yalnızlığa alıştırmaya çalışıyorum kendimi.

şimdilik zaten erken benim için, sevişsem çocuğum olur ama yine de evlilik düşünmek için küçüğüm.

hem evet hem hayır..

evet: çünkü bi düzenim olsun istiyorum.. şuanda işim gereği tek kalıyorum ailem yanımda değil.. tek olmak manevi ve maddi olarak zorluyor.. bi sıkıntı olduğunda yanında güveneceğin birinin olmaması tarifsiz zor..

hayır: yalnız yaşamaya alıştım.. bazen ailemin yanında susmaya devam ediyorum küstüm sanıyorlar.. ama ben evde sakin olmaya alıştım.. fazla karışan eden gürültülü ortamlara gelemiyorum bunalıyorum.. yemek temizlik bulaşık kafama göre takılıyorum.. rahatlık büyük.. bu durum da kalabalık evde fevri olmama sebep oluyor.. birden patlıyorum.. o da kötü.. etrafta evlenip mutsuz olan bi dolu arkadaş var.. yanlış karar vermiş olmak beni yıkar..

bu iki cevaptan hangisi ağır basarsa o olacak..ama kafam karışık..

İstiyorum ama düşünmüyorum.

yok ki.

Ben istemiyorum, iki insanın 30 sene aynı evde yaşaması fikri saçma geliyor bana. Gel gelelim annem tam tersini düşünüyor :(

hayir cünkü iyi böyle.

Düşünmüyorum. Meme mevzularindan dolayı. Cunku yatinca dumduz oluyor. Esimin baska kadinlarin memelerine bakip onları arzulamasini istemiyorum, dayanamam cunku.

~cinselligin evlilikte önemsiz olduğunu da kimse soylemesin.

iş bulursam, evlenmeyi düşünüyorum.

Düşünüyorum. Su anda da erkek arkadasimla birlikte yasiyorum zaten, bir imza cok fark yaratmayacak iliskimizde. En azindan aile ve cevreye karşı daha rahat olurum, malum turkiyede yaşıyoruz.

ne gerek var?

isterdim ama evlenebileceğimi sanmıyorum. yalnız öleceğime inancım çok sağlam.

gerçekten isterdim ama. sabaha kadar oturup kahve içip sohbet edelim mesela. birbirimizi anlayalım, kavga ettiğimiz zaman ikimiz için de haklı olmaktan çok bir an önce barışmak önemli olsun. birbirimizden bir şey saklamak zorunda kalmayalım, her şeyi anlatabilelim birbirimize. beraber dünyayı dolaşalım. evimizin her yerinde dünyanın dört bi yanında çekildiğimiz fotoğraflar olsun. paramız çok olmasa da sırt çantamızı alıp havaalanlarında sabahlayarak gezelim farklı ülkeleri, şehirleri. beraber sarhoş olalım, ne bileyim dans edelim. birbirimize bir şeyler katalım, bir şeyler öğretelim birbirimzie hep. kalıplara girmeyelim. bir gün maç izleyip hakeme küfür edelim, sonraki gün gidip sıkıcı bi sanat filmi izleyip vermek istediği mesajları tartışalım. falan filan.

evleneceğimi düşünmüyorum, çünkü hayalini kurduğum evliliği yaşayabileceğim bir kadının yaşadığını sanmıyorum. yaşıyorsa da koca dünyada birbirimizi bulma ihtimalimiz milyonda bir bile değil.

dusunmuyorum. anca hayatimin aski diyecegim biri cikarsa. oteki turlu bir kadinla 30-40 yil ayni evde yasama fikri cok korkunc.

istemiyorum. çünkü sorumluluk almak istemiyorum.Evliliğin hayallerimi gerçekleştirmede bir ayak bağı olacağını düşünüyorum, özgürlüğümü kısıtlamak istemiyorum. Çocukları çok sevdiğim için baba olmak istemiyorum.

bugunku antremanda goz dolduran futbolcu +1

söylediklerine katılıyorum.. özellikle kavgada kim haklı diye uğraşmaktansa hemen nasıl barışabiliriz diye düşünebilmek mühim..

ben de böyle bi erkek bulabileceğime inanmıyorum.. o sbeeple bendeki hayır cevabı ağır basıyor...

evde kaldık duyuru ahalisi..

İstiyorum. Duyurum bile var bu konuda.

25 erkek tanışmak isteyen yürüsün özelden.

Defnex ve göz dolduran futbolcu birbirinizi arıyomuşsunuz işte :)

Haklısınız insanlar zor.

şimdi hayatımda olan adamla birkaç yıl sonra isterim. çok güzel bir evimiz olur, boyasını ıvır zıvırını kendimiz yaparız, kampa gideriz, ortak planlarımız olur, okuruz, yazarız, en önemlisi de akşam eve gittiğimizde bir arada oluruz. aşığım, hayattan beklentilerimiz ve görüşlerimiz aynı, yaşamımı birleştirmek istemekten doğal ne olabilir?

olaylı ayrılıp sonunda ne evlenmesi arkadaş da diyebilirim tabii, zaman gösterir, ama şu an hissettiklerim böyle.

istiyorum ama sadece istemekle olmuyor tabi en az 2 yılı var. neden istiyorum ? adamı seviyorum her anım onla geçsin istiyorum

düşünüyorum ama kimseyi bulamayacağım için zaten istesemde olmaz. piyasa bir sürü yakısıklı erkek kaynıyor, bu saaten sonra hiç bir kızın standartları daha aşağıya inmez bana bakacak kadar. çoğu tipi iyi adamlarla cıkıyor.

Hiç istemiyodum ama çok tatlı bir ilişkim var şu an. O yüzden istiyorum.
Aslında zaten beraber yaşıyoruz ve imza benim için önemli değil ama işte aileler falan filan.

babanın yaptığını yap, rahat edersin.

Dusunmuyorum. Cunku birine bagli yasamak istemem. Bana mantiksiz geliyor. Bir kisi var, herseyin ona bagli. Biryere gideceksin ona bagli, evi degistireceksi ona bagli, tatile gideceksin yine kafana gore karar veremezsin, canin her istediginde single ya da arkadaslarinla takilamayabilirsin. Parani da istedigin gibi harcayamazsin herseyi hesab etmen lazim, cilginlik yapma luksun yok. Hem uzerine ne kadar dusunursem dusuneyim, bir insanla anlasip hayatin boyunca onunla olup onunla yatip kalkmak yedigin ictigin butun hayatini birlestirmek cok mantiksiz geliyor. Ne zorum var, niye kendi elimle ozgurlugumu teslim edeyim? Birde hadi diyelim bir insanla butun omrunu birlestirmeye ozgurlugunu ortak kullanmaya karar verdin, (ki boyle bir karar vermem)bu insani nasil seciyorsun? Biriyle evlenmeye karar verenleri merak ederim hep, karsisindaki insanin omru boyunca beraber olacagi insan olmasina nasil karar verirler? 3 yil tani, 5 yil tani, ne kadar tanirsan tani. Ben yine de boyle cesur bir karar veremezdim, benim hayatim onemli cunku ondan bir tane var. Evli olan arkadaslarimin istisnasiz hepsi soylenip duruyor, bekar olsam soyleydi boyledi, ben bekar olsaydim, evli insan icin zor, falanda filan. Ben mi dedim size ozgurlugunuzden feragat edin gidin evlenin coluk cocuga karisin diye? Bakiyorumda o kadar cok seyden mahrumlar ki.. Evliligin nimetlerinin -her ne iseler- hicbirini ben arzulamiyorum ama gordugum evli erkekler bekarligin nimetlerini siddetle arzuluyorlar. (Hemen akliniza one-night-stand turunden nimetler gelmesin olay sadece bu degil.) Sonuc olarak gordugum evli erkeklerin bekarliga ozlem duymalari (bircogu evliliginden ve esinden memnun ama yine de ozlem duyup feci sekilde dert yaniyor) beni ilgilendirmiyor. Bunlari gorsem de gormesemde yukarida bahsettigim gibi benim dusuncem. 35 sene sonra ayni insanla hala iyi gidecegininden onceden emin olmam icin kahin olmam lazim, bana mantiksiz geliyor. Aslinda ben de bir omur cekilecek insan olmayabilirim. Deney yapma firsatim olmadi.

düşünmüyorum sanırım. ürkütücü geliyor onca sorumluluk. ben kendime zor bakıyorum daha.

yaşça bayaaaa küçük biri olarak (23) evliyim. evlenmeden çok zor diye düşünürdüm. oluyormuş, birbirini buluyormuşsun. bazen çok zor geliyor ama çok memnunum. hiç bozulmasın inşallah, amin!

ölü yatırım. dunya capında evlenenlerin yüzde 50si bosanıyor. yuzde 50 risk

uzunca bir zamandır ilişkileri uzaktan gözlemleyen biri olarak erkeklerin bir çeşit esir olarak yaşadığını farkettiğimden beri ürpertim daha arttı. baktığım yerlerde erkekler hep kızı memnun etmeye çalışan ve bunun için çeşitli maymunluklar yapan adamlar olarak gözüküyorlar. ya da benim gözlerim onları özel mi seçiyor bilemedim. işte sadece bu fikir bile beni ürkütmeye yetiyor.

diğer taraftan evlenmek isteyebilirim diye düşünmüyor da değilim.

çevremdekilerin teker teker nişanlanıp, evlenmesinden sonra imrendim. 2 yıl önce hayatta evlenmem diyordum. sevmek sevilmek güzel şey galibası.

kısmetse inşallah:)

çünkü aşığım. evlilik kısmı tamamen mahalle baskısı sonucu, bana kalsa imam nikahı yeterli.

düşünüyorum.
tek başına maliyetler hayallerimi gerçekleştirmeme imkan vermiyor.
hayat tek başına zor. yaşlılığı var.
limitsiz istediğin zaman seks.

evlilik diyincei kalkan biriydim. geçen sene anneannemi kaybettim. sonra fark ettim bigün annemi de kaybedeceğim. babamı da, ablamı da... göt gibi kalıcam yani ortada. ailemi kaybettikten aonra yaşamaya devam edebilmem için o sevgiyi ve bağı yönlendireceğim biri/birileri olmalı. 28 yaşındayım ve evlenmenin ve çocuk sahibi olmanın benim gibi bir insan için gerekli olduğunu düşünmeye başladım. ha evlenecek misin dersen, zor.

@bambum,
Cinsellik evlilikte önemli ama cinsellik memeden ibaret değil.çok takıyorsun sen memeye ?

düşünüyorum. nedeniyse tamamen inat. hayatımın içine etmiş olan kişi bir çuval tuzu alıp ciğerine basıp otursun diye, sırf ondan kurtulabileyim diye, hiçbir hazırlığım ve niyetim olmamasına rağmen 1 hafta içinde evleneceğim.
burdan duyurunun -benim gibi- aklı başında olmayan beylerine selam ederim.

Istiyorum. Gecen seneye kadar hic aklimdan gecirmemistim ama son zamanlarda sik sik dusunuyorum. Onunla ortak bir yasam guzel. Askerden donunce sevgilime teklifimi sunacagim :p

bir seneyi aşkın süredir sevgilimle aynı evde yaşıyoruz. bazen düşünüyorum ama yok yani, iyi bir şeymiş gibi gelmiyor bana. böyle iyiyiz bence ki onun da aksini düşündüğünü sanmıyorum.

evet, istememek için bir sebebim yok. ailemin içi rahat olacak en azından evlenince. mutsuz olmayacaklar, ben de huzurlu olacağım. sevgilopu seviyorum bayağı, mutluyum. imza atıp mutlu oluruz ilerde ne var yani.

düşünüyorum ya. sevgililiğin falan artık dinamiklerine kafam basmıyor zor geliyor. insanlar ilişkleri iyice karmaşıklaştırma derdinde hep.

vapurla üsküdar. otobüsle çengelköy?

pazar yok,
metrobüs + 15/15P/15R vs.

3- orda hesap açtırman sıkıntı olabilir. abd için; burda ingden açıp giden arkadaşım orda parasını rahatça çekti. ben elimde götürdüm, orda ing ve city bank bana hesap açmadı. gayet de güvenilir bir tipte öğrenci idim. uygulama hakkında bilgim yok ama dikkat et, sonra bir sene bi çanta parayla gezme.

Kanada da 3 sene yaşadım sana deneyimlerimi anlatmak isterim :)

1- burdaki sim kartını kapattır, Avustralya ya gittiğinde yeni bir hat al kendine zaten burdaki sim kart orda bi işe yaramaz yarasa bile internet kullanımı onsu bunsu çok tutar. Avustralyadaki cep telefon fiyatlarını bilmiyorum ama eminim ki orada cep telefonu buradakinden daha ucuzdur dediğin gibi taahhütlü yap

3- maksimum 5 bin dolar yanında götürebiliyorsun diye biliyorum benim fikrim burada herhangi bir bankadan hesap açtırıp ya da şu anki kullandığın bankamatik kartına para koyup, bankamatik kartını yurtdışına kullanıma açtır bankan ile konuşarak oraya gidince belirli bir miktar komisyon karşılığında para lazım oldukça atm lerden çekersin :) ben Kanada da iken garanti bankası kartımı kullanıyordum ailem hesaba her ay para yatırıyordu bende paraya ihtiyacım olduğunda herhangi bir bankaya gidip istediğim kadar para çekiyordum benden atm 1.75 dolar komisyon alıyordu atm ye göre değişiyor gerçi bazıları 1.50 de çekiyordu.

5- kıyafet ve ayakkabıyı Türkiyeden al kesinlikle burada hem ucuz hem kaliteli hemde çeşit çok. Diğer kişisel bakım ürünlerini oradaki marketlerden alabilirsin onlar sana yük olmasın.

6- toefl isteyebilirler ingilizceni kanıtlamak için. Notere onaylatma işlemi ülkeden ülkeye göre değişiyor mesela ben kanada ya giderken hem evrakların tercümesini hemde noter onaylı istemişlerdi, ingiltere vizesine başvururken sadece tercüme yeterli demişlerdi :) Avustralya için bilemicem ama noter onayı isteyeceklerini sanmıyorum. Sabıka kaydını artık internet üzerinden e devletten alabiliyorsun ptt den 2 lira karşılığında e devlet şifresi al her ihtimale karşı ordan print edip verirsin istediklerinde :)

7- Bildiğim kadarıyla Türk ehliyetin orada sadece 3 ay geçerli ondan sonrası için bir takım evraklar toplayarak konsolosluktan tercüme ettirmen gerekicek ehliyetini

8- Karı kız ortamı fena orada. Multiculture her ülkeden insan var Asyalılar istila etti orayı diye duymuşluğum var ne kadar doğrudur orasını Allah bilir. Kuzenim 2 sene marlbourne şehrinde üniversite okumuştu baya bi övmüştü orayı insanları çok rahat stress az karı kız fazla az bişey ırkçılıkta varmış. Birde Avustralya aksanı bana hep bi değişik gelmiştir :)

edit: Avustralya ya giden bir arkadaştan dinlemiştim. Bunlar Cuma, Cumartesi geceleri hep dışarıya eğlenmeye çıkıyorlarmış içmeye gece kulubune falan adam anlatıyor işte diyor ki ben çok sarhoştum eve doğru yürüyordum geceleyin çok çişim gelmişti işte eve kadar tutamam diye tünelin girişinin oraya işemiş lan diyor tünelin bir diğer ucundan bir çıktım polis elinde ceza kağıdıyla beni bekliyor :) adam işerken kameralara yakalanmış. Orada kanunlar biraz sert sanırsam insanlar hep kurallara uyuyormuş, Türkiyede kafana göre yaptığın şeyleri orada biraz zor yapabilirsin :) ona dikkat et

1. hattını kontörlüye çevir, 3 ayda bir miydi ne kapanmaması için internetten kontör yükle yeter. dönünce aynı hattı kullanırsın. yoksa 1 yıl sabit fatura ödeme. türk hattı orada işe yaramaz. taahhütlü almadan önce iyi araştır da ol sonra pişman olma.

3. aman yanında taşıma. çaldırırsın falan. olmaz deme, olur. hayata küsersin. ortak bankalardan birine yatır. detayları bilemiycem döviz midir vs.

5. kıyafet götür. diş macunu, krem vs ufak tefek şeyleri oradan da alırsın. ilk ayından hemen kıyafet alışverişi yapman sıkabilir.

6. her belgeyi çıkart. az olmasın, fazla olsun...

7. abd'de falan 6 ay mı geçerliydi öyle bir şey. orayı bilmiyorum ama benzerdir bence. bir süre sonra oradan da alman gerekebilir.

@hasanlı

bu sabıka kaydını da tercüme ettirmeli miyim?

ayrıca @hasanlı.
buradaki bankada avustralya doları hesabı mı açtırmalıyım? yoksa tl'yi orada avustralya doları olarak çektiğimde ekstra kur farkı vs komisyon ödemek istemiyorum. ya da senin dediğin gibi yapıp, oraya gittiğimde tek seferde bütün parayı çekip sonra bir avustralya bankasındaki hesaba mı yatırsam? tabi aerdem'in dediği gibi hesap açmam sorun olur mu?

buradan avustralya doları hesabı açtıramassın diye biliyorum. Buradan tl olarak yatırırsan kartını yurtdışına kullanıma açarsan master card ya da visa hangisini kullanıyorsan avustralyada herhangi bir bankamatiğe gidip çekiyorsun o dediğin işlemleri atm hallediyor diye biliyorum arada işte senden komisyon alıcak bende tam detaylı bilmiyorum eğer nakit taşımak istemezsen avustralyada gittiğin her yerde kartı kullan restaurantta, sinemada, alıiverişte...vs o zaman komisyon ödemiyorsun diye biliyorum tam hatırlamıyorum bende. Avustralyada banka hesabı açtırmak istersen banka senden oturma izni ya da öğrenci vizeni ister üzerine kayıtlı resmi bir faturada isteyebilir ya da ev adresini gösteren resmi bir belgede isteyebilir orada bi sıkıntı çıkabilir ben hiç banka hesabı açtırma işlerine girmedim yurtdışında ama burada hsbc hesabı açtırırsan büyük ihtimal avustralyada da o banka vardır o zaman o kartı avustralyada da kullanırsın sıkıntı çıkmaz belki komisyon da kesmez araştır geneded

1- avustralya'da hat alacaksin, tr'de aylik masraf olmasin, kontorlu degilse kapat hattini.
au'daki hatlar cesitlidir. optus genel olarak iyi. kontorlu hat kullanirsan ne kullandigini bilirsin, tr'yi aramak icin de belli bir dakika limiti de veriyorlar, cogu kontrat da yurt disi aramasi ekstra. kontratli alirsan 24 ay vb. sureli kontrat yapacaksin. onu da iyi arastirmak gerek, yurt disi aramasi var mi, hat her yerde cekiyor mu, sartlari nedir vb.

2- once adresini sistemde degistirip yurt disi bilgisi gir. ama bu mevzu onemli, tr'deyken danisabilecegin yetkili bir abiyi bulup sorustur bence.

3- bunun uzerinde rakamlari uzerimde tasiyip goturdumdu. ama kaybolur filan diyorsan, au'da senin kullanman icin acilacak bir hesaba da aktarabilirsin. oradaki yakinlarin bir hesap acabilir, yahut tr ile ortak calisan bankalara danisabilirsin. aud hesabi tr'de cesitli bankalarda acabilirsin ama aud almak icin bu bankalari kullanma zarar edersin. istanbul'daysan kapalicarsi, bamka, ordu doviz gibi yerlere danis. soyledigin miktarlari ertesi gune tedarik ederler.

5- oncelikli kiyafet, ayakkabi vb. bunlarin fiyat / performansi tr'de cok daha iyidir. tr'de priz donusturucu bulunuyor mu bilmiyorum, varsa oradan almak ucuza gelebilir. yer kalirsa gider gitmez kullanacagin sampuani, parfumu filan da koyarsin. el valizini de efektif kullanmak gerek.

6- diploma noter onayli tercumeli kopyalari, ingilizce transkriptleri filan ayarla. sabika kaydi, nufus sureti filan geldigin yerde konsolostuktan alirsin gerekirse.

7- vize turune bagli. kalici oturumun yok. o yuzden senin ehliyetin kalici oturum ciktiktan 3 ay sonrasina kadar gecerlidir. ama bazi bolgelerde araba satin alirken, sigortalatirken filan sorun olabiliyormus turkiye ehliyeti. orasini tam bilemiyorum.

8- simdiden iyi yolculuklar. indiginde muhtemelen kuzey mahallelerine (broadmeadows, meadow heights filan) gidebilirsin. "ben nereye geldim" deme. zamanla degisir her sey. bir sikinti olursa mesaj isigini yesillendirebilirsin her zaman.

1- kontorlü yap. 3 ayda para yükle.

3- 5000 dolar nakit yap yanına al. kalanınıbelirttiğin gibi ortak bankalara yatır. yapıkredide de unicredit ortak bu arada.
4- hareket olmazsa ücret almıyorlar. durabilir sanki.
5- kıyafet ve elektronik eşyalarını götür. yeni alacağın elektronik eşya varsa eskilerini burda bırak.
6- yaşını bilmiyorum ama dönüş yolunda havaalanında direk askere gitmemek için tecilini kontrol et. o tarihleride kapsasın.

iyi yolculuklar

Buradan giderken yaninizda et urunleri, kuru bakliyat, baharatlar, bitkiler goturmeyin, sinirdan geri gonderilirsiniz direk. Avustralya bu konularda cok katidir.

evet. bir başarı hikayesidir.

mutluysa kesinlikle başarı hikayesidir. değilse, üzgünüm.

Tabiiki bir başarı hikayesidir. Hatta tanıştırsana abi severim ben öyle insanları.

hayır. ortada sadece "ben böyle bir risk alıyorum, hadi bakalım. ya tatursa?" var. tutmuş, o kadar.
ya da ibret alınsın diye herkese anlatacak kadar büyük başarı hikayesi yok ortada.

başarıyı ne olarak tanımladığına bağlı, başarı kariyer hedefiyse başarılıdır, başarı çok para kazanmaksa ve kazanıyorsa başarılıdır, başarı huzurlu olmaksa ve huzurluysa başarılıdır vs :)

filmlere konu olmaz belki ama sıradan insanlar için (sıradan derken yanlış anlama, kendini veya bir aileyi geçindirecek kazancı olan senin benim gibi insanlar için) büyük bir başarı hikayesi bence. @Aerdem'in dediği gibi mutluysan, amacına ulaşmışsındır demek. bu da başarılı olmuşsun demektir. her insan böyle radikal bir karar verip, hayatında meslek değişikliği yapamıyor.

Soruna cevap değil ama belirtmek istedim,

Başarı koyduğun çıtalarla alakalı. Sabah 9.30'a alarm kurup, 9.40'ta uyanmak bile başarısızlık sayılabilir. Başarı çıtası kendimde çok yüksek, bu iş hayatında sürekli beni geliştirirken, duygusal manada hayal kırıklıklarıyla sonlandı. Eğer bunu dengeleyebilirsen, yani iş hayatına yansıtırsan sadece bu çıta yüksekliğini uçar gidersin. Sürekli inovasyona uğrayan bir sektördesin anladığım kadarıyla, ''Ben oldum.'' kafasına girmek tehlikeli. :)

Ortalama bir insandan daha başarılısın. Daha fazlasını yapmaman için ise hiçbir sebep yok. ^_^

Ta kendisidir. Bu hikayenin kahramanının başarılarının devamını dileriz. Hikaye de var, başarı da.

basarı bu degilse nedir ki?

buna "bu mu lan başarı, peh" diyenlere koyayım. küçümsemeyi ne kadar da seviyorsunuz lan. başarı budur. helal olsundur. saygı duyarım ancak.

koyduğumun trollerine bakmasın o.

Aynen oyledir.

@lionel andres: neye göre troll ilan ediyorsunuz anlamıyorum.
e, bana göre hiç de başarı değil, o zaman ben de bunu başarı sayanlara küfredeyim o halde.

adam sadece risk almış. en dipten yukarıya doğru çıkmamış ki. sadece risk almış ve mesela satış elemanlığında da yükselebileceği halde alanını değiştirip başka bir yerde yükselmiş. e, bundan kötü durumlarda olup hiç ama hiç imkanı olmadığı halde yüksekleri gören insanları gördük.

ayrıca, ben orada "püfff, bu mu ya" olarak küçümsemedim. sadece ufku açacak ya da ibret alınacak bir başarı yok ortada. bunu da belirttim yukarıda.



keşek insanlar kendisi gibi düşünmeyen herkese bu kadar kolayca etiket yapıştırmasa...

bence değildir.
önceki işlerinde daha başarılı bile olabilirdi.
eskaza işsiz kalsa ne olacak peki?
başarı kendi işini veya kendi istediği şartlarda çalışabilecek işi kurmuş adamdır.

istisnalar hariç evet.

bir istisna örneği olarak (bkz: alex)

boy uzun olunca bence öyle gösteriyor olabilirler

Katılıyorum

Elbette. Futbol mahallede, köyde, bi top bulunan her yerde oynanabilen bişey = dokunabildiği insan sayısı çok fazla. Basketbol ise genelde "ailelerin" yönlendirmeleriyle başlanan daha sistemli bi spor. Üniversite mezunu, farklı diller bilen futbolcu (özellikle ülkemiz için konuşuyorum) oldukça sayılıyken, basketbolcularda durum tam tersidir.

hepsinden kültür ve eğitim fışkırmıyor elbette ama futbolculardan iyi oldukları kesin.

daha kültürlü değil de daha üst sınıf ailelerin çocukları. özgüvenli. yoksa kültür dediğin dinlediğin müzik türüne göre artıp eksilmez zannımca.

Kesinlikle katılıyorum ama nedenini bilmiyorum. Sadece öyle duruyorlar. Eğitimlerine dair bir bilgim yok. Futbolcuları hiç sevmem çok cahil geliyorlar bana. Hepsi aynı tip şeylerden hoşlanan, aynı şeyleri yapan tipler gibime geliyor.

genellemelere pek katılmam ama buna katılıyorum, tabi sadece bizim ülkeden bahsediyorum, çünkü sosyolojik-ekonomik bi nedeni var bence bunun. öncelikle futbolun ulaşılabilirliği çok daha fazla. bizim çocukluğumuzda basketbol maçı seyretmek, basketbolla ilgili haber almak falan hiç kolay değildi. ekonomik açıdan da futbol oynamak için çok bişeye gerek yok. çoraptan top yaparsın, iki de taş dikip kale yaparsın, mahalle arasında oynarsın. ekonomik durumun ne olursa olsun futbol oynayabilirsin. ama basket oynamak için doğru düzgün zıplayan bi top ve pota lazım. gecekondu mahallesinde sokakta basket oynayamazsın, imkan yok. bu yüzden basketbol daha elit bi spor gibi kabul ediliyor. elitlerin eğitim imkanları daha iyi olunca da basketçiler daha eğitimli oluyor. bu algı yerleştikten sonra katlanarak artıyor çünkü mesela elit aileler futbolu avam bulup çocuklarını futbola değil de baskete yazdırıyorlar.

Basketbol biraz daha "Okul" kaynaklı -En azından Türkiye'deki başlangıcı ve gelişimi- bir spor olduğu için doğru olabilir.

genel olarak böyle bir durum söz konusu. en güzel açıklamayı da şu ana kadar pandispanya yapmış.

@cesario, konuşulan şey genel kültür seviyesi, sporun zorluğu değil. basketbol daha teknik-taktik ağırlıklı bir oyun evet ama bu onları daha zeki yapmaz. futbolun da 10 tane taktikle oynandığına bakma, derinlemesine incelersen en az basketbol kadar komplike ve taktiksel manevra gerektiren bir oyun olduğunu görürsün. hatta hamlelerinin meyvesini çabuk alamadığın, mola şansın olmadığı için daha zor olduğunu bile söyleyebilirsin. basketbolda taktik tutmazsa mola alıp kenara çekersin, çizersin bi set hücumu aha bunu oynayın sikikler dersin. futbolda onu yapamazsın. bi gol yedin mi uğraş dur çıkarmak için. ikisi de kendi içinde çok detaylı ve stratejik anlamda teferruatlı sporlar ama bunun sporcuların zekasıyla alakası yok. ortalama beyne sahip her insan basketbol ya da futbol oynayabilir, tüm taktikleri anlayabilir.

Hayır. ABD'deki kolej kültürünün bizim ülkede itelenmeye çalışılan hale o.

Bizim ülkede hemen herkes futbol sevdiği için her türlü insan bu gruba giriyor e haliyle magandası da bol oluyor. Basketbol henüz o kadar geniş kitleye hitap etmediğinden dikkat cekmiyor. Yani oran aynı olsa da sayı arttıkça dikkat çekiyor

Kültür demeyelim ona, kim ne kadar kültürlü bilmiyorum. Hatta kültürün ne olduğundan da emin değilim. Ama bir fark var.

Futbolcular maçtan çıktıktan sonra ya da maça çıkmadan önce yapılan röportajlarda iki kelimeyi bir araya getiremiyorlar. "Evet, yani, oldu, önümüzdeki maça bakacağız"ın ötesine geçen futbolcu sayısı çok çok az; onların da çoğu ezberden sözcükler ve kalıplar. Sanki hayatlarında toplam 100 kelime varmış ve bu da onlara yetiyormuş,, fazlasını aramıyorlarmış gibi. Basketbolcular bildiğin normal cümle kuruyor genelde. Duygularını ve düşüncelerini söylüyorlar.

evet.

liseliler hatta üniversiteliler bilmez, basket potaları sadece kolejlerde, lüks semtlerin parklarında olurdu. basket topu ise benim gibi 80 kuşağı çocuklarının çoğunun değil sahip olmak, oynamak için dahi elini süremediği bir metaydı. belki basketbolun biraz daha elit olarak algılanmasının temeli budur :)

esas mesele ise kazanç olayı. futbol ülkemizde hep çok popülerdi ve bir futbolcu bir basketbolcuya göre -istisnaları saymazsak- çok abartı paralar kazanıyor/du. hedo gidene kadar nba'e gidip öyle aman aman sözleşmeler yapan basketçilerimiz olmadı. futbola başlayan kişinin profesyonel spor hayatını okul ile birlikte yürütmesi ülkemizde imkansız, ama basketbol biraz daha hobimsi idi , geçim derdi olmayan, daha görmüş geçirmiş tiplerin sporuydu. misal süper ligde hiç üniversite takımı var olamamış ama basket liginde lise takımı bile mücadele etmişti. itü, selçuk üni. vs vardı bir aralar, belki hala vardır takip etmiyorum.

hiç unutmam kuzenim kayseri meysu altyapısında basketbol oynardı ve takımın en yeteneklisiydi, fatih solak ise en uzun boylu ama kazmaydı. klup kapandı, geçim derdi baş gösterince bizimki bıraktı, solak ise aldı yürüdü..

ilk kez duydum boyle bir sey ama katiliyorum sanirim, aklima sey geldi shaq abi doktorasini tamamlamak uzereydi en son, conan'da konusmuslardi.

istisnaları da olmakla birlikte kesinlikle katılıyorum.

bir de ben daha 12-13 yaşımdayken, bir yandan okulun basket takımındayken diğer yandan bir spor klübünün futbol takımına gitmek istiyordum. babam da; "futbol ile edineceğin çevre biraz serseri tayfası olur. basket takımında kal, daha düzgün arkadaşlıkların olur" demişti. duyuruyu görünce aklıma geldi. demek ki genel olarak böyle -haklı- bir kanı varmış.

unlu bir futbolcu (kimdi hatirlamiyorum su an) soyle demisti:

"futbol antrenmanindan sonra tavla oynanir, basketbol antrenmanindan sonra satranc"

Yes katiliyorum. Hatta taraftar icin de bu genelleme yapilabilir biraz. Ben ikisininde tarftari degilim:)

istisnalar kaideyi bozmaz. o nedenle evet katılıyorum. katılmayanın da aklını karışlarım.

adamların adlarına soyadlarına bile baksan anlarsın

standart futbolcu ismi ahmet demir, mustafa kahraman şeklindeyken

standart basketçi ismi ender aslan, kerem tunçeri falan

tartışılacak bir şey bile değil ki bu. futbolda böyle bir şey yok ama yıllardır eğitim+basketbol başta abd olmak üzere başka ülkelerdeki gibi bizde de uygulanmakta. hatta bunun liseleri üniversiteleri kurulacak şimdi.

Futbolla haşır neşirliğim evde izlenen maç sonrası saçma programlar seviyesinde onun için kimdi hatırlayamadım. Bir futbolcuya yenilgi sonrası yorumunu sormuştu spiker, 'önümüzdeki maçlara bakıcaz' dışında ve mantıklı -hatta felsefi bir alıntıydı galiba- cevap verince kalakalmıştı.

Hiç açıp bakmadım futbolcuların ya da basketbolcuların eğitim durumlarına ancak basketbolcuların konuşmaları, açıklamaları, tepkileri, -basına yansıyan- hayat tarzları hep daha hoş gelmiştir bana da. Daha güler yüzlüler, sevimliler bir de gerçekten.
Yani evet katılıyorum.
Yine de snooker aqar esseksli dostlarım.

ozel bir yolu yok. onlar da senin benim gibi adamlar, sadece cok fazla zenci, asyali, su, bu o gordukleri icin artik bayginlik gelmistir. sen dostca yakinlas, cocuk gibi aglayip kusme.

Çoğunun bir Türk insanı önyargısı vardır büyük ihtimal. Hakkında her ne düşünüyorlarsa bir şekilde kendini tanıt, yanlış önyargılardan kurtulmalarını sağla.

sıkıntını anlıyorum, haklısın zor, ama kendini onlara beğendirmeye, bak ben kafanızdaki stereotypical ortadoğulu değilim'i ispat etmeye çalıştıkça kendinden ödün vereceksin. ve yine üzülen sen olacaksın çünkü yine kıymet vermeyecekler. aklı başında insanlar bulmanı tavsiye ederim, çünkü bunların seni tanımaya çalışmak gibi bir dertleri yok ve olmayacak, o kadar akıllı ve kültürlü insanlar değiller onlar inan bana. isterse prof olsun.

+1 lily. bence de özel çaba gösterip kendinden ödün verme. kasıtlı yapıyorlar gibi duruyor ve bu çirkinliği yapan insanlar benle takılmak istese, elf bile olsalar ilişmezdim.

ben de amerikada okurken bir elemanla iyi arkadaş olmuştum, okulda full birlikte takılıyorduk proje filan yapıyorduk.
neyse bu sene sonu parti vereceğim filan diye anlatıyor bana, partiye şunları alacağım filan diye. ben d tabi eminim gideceğim diye. sonra ne oldu, beni davet etmedi. çok az görüştüğü amerikanları filan davet etti. dolayısıyla adamlar böyle fazla kafaya takmaya gerek yok.

sosyalleşmek istiyorsan cuma çık barlarda takıl, oralada böyle durumlar olmaz. ya da bul bir iki yunan iranlı filan onlarla takıl.

senin sosyalliginle alakali bir durum bu aslinda. ayni durum ben amerikaya ilk geldigimde de vardi. su an devamli ariyorlar ve ben sirf gerzekce muhabbetlerini cekmemek icin gitmiyorum. su an sen o ortamda bulunmadigin icin sana ters geliyor olabilir ama cok buyutulecek bir sorun degil.

sorunun cevabina ve cozumune gelince. beyaz amerikalilar genelde kendi aralarinda takilmayi seviyorlar bu bir gercek zira cogunlukla dile getirmeselerde "beyaz" elitligine inaniyorlar. ama tabii ki bu bir genelleme. cok cok iyi muhabbet edenler ve olumune arkadas olanlarda var. benim kiz arkadasim beyaz ve abisiyle cok iyi anlasmamiza ragmen onun arkadaslariyla konusurken bariz sekilde hissediyorum bunu. kendini cok fazla on plana cikartmadan muhabbete dahil olup ortaya bomba misali 1-2 espri biraktiginda aninda kanka oluyorsun. ama dedigim gibi beyaz amerikalilarin kendi aralarindaki muhabbet bazen cok gerzege bagliyor.

köyümsü bir yerde misin? yani snein muhatap olduğun beyaz amerikalılar oranın köylü tayfasından mı? kendini üstün görme çabası sadece amerikanın köylü beyazlarında veya yine amerika vatandaşı olan kompleksli hintilierde vs de var. zaten onların elit olanı, ortadoğu da onlardan daha zengin ( zenginliğin amerika da büyük saygınlık uyandırdığını biliyosundur zaten) , daha eğitimli insnaların olduğunu bildiği için cahil tayfa gibi havaya girmiyor.

asyalılarla daha sıcak kanlıysa onlarla, hintliler veya iranlılar, afrolar daha iyiyse onlarla takıl. neden beyazlarla arkadaş olmak için kasıyorsun? birşey kanıtlama çabasında değilsin.

benim çalıştığım yerde de, hint asıllı amerikada doğmuş-büyümüş bir kadın var. ne zaman yemek vs olsa sürekli "arap alfabesi mi kullanıyorsunuz?" tarzı ve bunu kendince aşaığlamaya çalışarak sorma çabasında. hep aynı soruları sorup duruyor. umursuyor muyum? hayır. çünkü eğer ırka göre aşağılama gibi bir saçmalığa girişilecekse; onun hintli olduğu her şeyiyle ortadayken, ben sokakta herhangi bir beyaz amerikalıyım.

dik dur, giyimine özen göster, bakımlı ol. rahat ol. gerisi gelir. oraya eğitim vs için gitmiş türkler, sıradan bir beyaz amerikalıdan daha elit, çok daha iyi şartlarda büyümüş, daha iyi yaşam standartlarına sahip insanlar. bunu da unutma.

Güzelce içerdim o parayla. Ya da ayakkabı alırdım.

içkiyi pek sevmem
ayakkabılara baktım ama bir şey beğenmedim
seçiciyim biraz :/
başka?

evet gerçekten saçma :/
teleskop da istemem ııh

kendinden pek bahsetmediğini ve seninle alakalı özelliklerin bize vahiy yoluyla belirtilmediğini varsayarsak düz bir kafayla kıyafet-elbise diyorum.

28 yaşında olduğuna göre muhtemelen çalışan bir kadınsın, bu sebeple hem iş yerine, hem de sosyal hayatına uygun abiye tarzı, entari tarzı bir şey beğenebilirsin bir iki gün dolaşmayla.

halayla amcaya da çok yük olmazsın böylece.

çalışmıyorum
azıcık dombiliyim elbise güzel olmuyor

kendimden bahsetsem bahsettiğim şeylerle ilgili bir şeyler bulurum ama zaten yeterince kurcaladım bulamadım artık başka fikirler lazım
siz olsanız ne alırsınız :p

kitap. en güzel hediyedir. valla :) ben bi yakınım aynı şeyi yapınca güzel pahalı baskı bir kitap aldırıyorum. bisal bilmemkaçıncı yıl özel bası bi şiirkitabı. ciltli bir bası veya az bulunan bir bası. 50-100 lira aralığında zaten.

bak kendinden bahsettin bile. dombili bir insan olarak kendi paranla seni daha fit vücuda sokacak bir alet almaya soğuk bakacaksın muhtemelen. bu nedenle fırsat bu fırsat zayıflamaya yönelik bir alet aldırabilirsin. bisiklet veya ne bileyim o üzerinde yuvarlanılan toplardan vs.

dolmakalem.

ne kadar para verecekler

ne kadar istersem verirler tabi yeni bi bilgisayar alacak kadar vermezler :/
spor aleti alınca biblo görevi görüyo :/

oyun alsınlar.

ben yerinde olsam adam gibi bi müzik aleti isterdim ya süper olurdu vallahi. Ben 2 haftadır kıvranıyorum bi tanesine... napcam bilmiom

Kitap

Civarda var ise bence eve spor aleti aldırmayın ama bir spor salonuna ücretine göre yıllık ya da 6 aylık falan üyelik aldırabilirsiniz. havuz da olabilir tabiki tercihinize bağlı olarak.

dropboxla falan yapıver. tam hatırlamıyorum da ağ bağlantılarımda bir dosya oluyordu. sağ tıklayıp paylaş diyordun sanırım ağ içinde.

klasöre sağ tıklayıp paylaşıma aç. öbür bilgisayarda görebilmen lazım. sonra oradaki dosyayı kopyala kendi bilgisayarına.

git otogar'a bi kahyaya 50-60 lira arpa cik yardimci olsun.

Kediyi thy kargo ile yollamak da 80-90 tutar herhalde zaten.

THY kargo kedi almaz 9 kg uzeri kopek alır. Canta seklinde satılan kedi kafesleri var kumastan otobuse binsin onla bisey farketmezler. www.gittigidiyor.com

Ptt kargo İstanbul'dan Hatay'a koca bir bavulu 29 Tl'ye 2 günde getirdi.

ptt kargo eğer alabiliyorsan şubeye gidip oradan al yani direkt şubeye yollat.

en ucuzu ptt kargodur her zaman.

Ptt kargo hızlı ve ucuz. Kaza da yaşamadım

Ptt kargo, subeye teslim ettir.

tekrar etmek gibi degil de kafanda soru kalmamasi amaciyla yaziyorum, ptt kargo ucuz ve hizli.

@rubiks, şubeden olunca daha bile mi ucuz

Subeyi falan bilmem de yakin zamana kadar ptt'de aile bireyleri arasi gonderimlerde %10 indirim var diye okumustum bi ptt'de.

ptt kargo yurtdışına gönderdiğiniz şeyi kaybeder. yurtiçindekini ulaştırır. öyle bir cins mallar.

Appledan alacaksan anında ucuzlar. İkinci elleri bilmiyorum.

Turkiye'ye kasim/araliktan once girmez iPhone 6'lar. O yuzden alacaksaniz simdi alin.

İphone 6 tanıtıldıktan sonra amerikada anında fiyat düşüyor sanırım biz de apple türkiye nasıl bir yol izleyecek bilmiyorum ama dünyayla aynı anda satışa sunarsa tanıtıldığı gibi düşer bene aksi taktirde de 1 ay içinde.

(bkz: les revenants)

yalnızlıkla ilgili de olsun diyorsan wilfred.

saydıklarından himym ile keyifli zaman geçirirsin ama biter hemen namussuz. sherlock da güzel.

sherlock.

Friends varken gidip de HIMYM izleme. On sezon bayağı idare eder.

how i met your mother
friends
ally mcbeal
fringe
house
csi
csi new york
csi miami
lost
prison break
walking dead

ilk aklıma gelenler. sıralama karışıktır.

diziler çabuk bitiyor, ben böyle daha uzun soluklu bişeylere başlayayım dersen anime önerebilirim. hemen çizgi film izlemem deme, bi gözat derim.

bleach (366 bölüm)(anime bitti manga devam)
naruto + shippuuden (594 bölüm) (biraz çocuk işi gibidir)(anime manga devam)
one piece (659 bölüm)(anime manga devam)

bunların dışında kısa soluklu iyi animeler var

death note
hellsing
hellsing ultimate
fullmetal alchemist
fullmetal alchemist: brotherhood
Shingeki no Kyojin

ilk aklıma gelenler daha istersen söylerim

bu arada kolay gelsin. yalnızlık zor iş.

ne tür istediğini belirteydin iyiydi saydıkların arasından kesinlikle dexter derim ama komedi falan istiyorsan it's always sunny in philedelphia veya the office diyorum.

Friends izle diyeceğim ama sonra kendini daha çok yalnız hissedebilirsin.. şaka bir yana izle..

e Breaking Bad yazmıyor orda ? bence sorun çözüldü..

the office +1
sons of anarchy

harita yok. ama ataşehir- kozyatağı çok yakın birbirine.

servis bırakır

hiç beceremezsen servis/otobüsle kadıköye gidip metroya bin.

genelde servisler oluyor, kozyatağının ordan E5'e bağlanıyorlar çoğunlukla hatta (FSM Hastanesi'nin ordan).



EDIT: kozyatağı carrefour'un hemen karşısıymış orası. gitmesi çok kolay. hakkaten FSM Hastanesi'den E5'e bağlanan bir servise binersen, E5'e bağlandıktan 2-3 dk sonra Carrefour'un önünde inip karşıya geçebilirsin.

ya da zaten herhangi bir servise sor kozyatağı carrefour'un önünde inmek istiyorum diye. sni yönlendirirler, çok beylik bir yer.

@ haritayı ekledim
Çok teşekkürler. Sınav için gidiyorum, umarım yetişebilirim. Çok heyecanlıyım

bir hayalin vrdır elbet, ideal bir melseğin. ilgi alanın dahilinde. okulumu ihmal etmeden buna yöneldim ben. eğer okulun bu ilgi alanı dahilindeyse ne ala zaten.

c.

Daha doğrusu a + b + staj vb iş deneyimi + 2. yabancı dil.

İş hayatında deneyimin yoksa kişisel gelişimin hiçbir işverenin umrunda olmaz.

fakülte falan yazmıyor mu?

Hayır. İÜ'nün saçmalıklarına alışıyorum böylece. Tek yazan şu; "Sınav yeri: VEFA-6"

Tam dogru bilgi olmayacak ama Vefa bozacısının orda egitim fakultesi derslikleri vardı. Orası mıdır ki ?

gireceğin sınavın ilgili olduğu bir fakülte var mı acep? vefada yabancı diller var mesela.

hasan ali yücel eğitim fakültesinin veznecilerin arkasında, vefa semtinde binası var. formasyon almıştım bundan 8 sene evvel. heey hey. orasıdır.

google'da arayınca bulunuyor.

Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi'ndeymiş..

calzon HAYEF'te değilmiş. Dede Efendi Caddesinin oralardaymış. HAYEF'in arkası oluyor galiba.

Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi'ndeymiş..

metroya biniorsun veznecilerde iniyorsun. dışarı cıktıgında sola dön ünv tabelalarısnı takip et 2. sağdan içeri gir az ileride aağda. hafif iç kısımda kaılıyor.. birine de sorabilirsin

HAYEF Ek Binasındaymış. Nihayet gördüm.

1. hayir
2. hayir
3. hic bir din'le alakam yok.

prensip meselesi, babam bile olsa hak yiyorsa engel olurum.

asla yapmadım yakan tanıdıklarımla da muhabbeti kesme noktasına geldim, saygı duymuyorum.

kpss sonrası kara kuvvetleri komutanlığında sivil memur olmak için direkt kara kuvvetleri komutanını araya sokmayı teklif eden yakınlarım oldu, reddettim. merkezi atamayla atanacağıma da eminim zaten.

1. hayır
2. hayır
3. hakkın olmayan birşeyi araya birilerini sokarak almaya çalışmak, benden daha başarılı o konumu hak eden birine engel olmak hayattaki duruşuma aykırı. hem ben bişeye kendi başarımla sahip olursam mutlu olurum, bileğimin gücüyle, hakederek. çocuğum olsa, böyle bir gücüm olsa ona bile kullanmam

keşke böyle güzel bir dünyada yaşasak ve hiç gerekmese. bir özel ünini araştırma görevlilerinin yarısının önceden belirlendiğini söyledi geçen orda çalışan yakınım. başvurursan bi gün haber ver dedi. bu iş sisteme dönmüş inancın, görüşün ne olursa olsun.

-üni 2. sınıfta staj için yaptırmıştım, sayılmaz bence o. pişmanım.
-iş/okul çok büyük bi olay, vicdan meselesi. yapmazdım.
-vicdanım elvermiyor.

Dışarda konuştuğum on kişiden dokuz buçuğu "napacaksın kardeş, artık herkes yaptırıyor" modunda. bir yere giremediğimi duyunca on insandan yine dokuzu bulamadın mı birini diye soruyor. ve burda bu kadar dürüst insan. şaşırdım hakkaten cevaplara.

1. hayir
2. evet
3. kimse kusura bakmasin da yasadigimiz devrin farkinda misiniz? neredeyse bakkal taze ekmek satmayacak tanidik olmayana. namuslu memur filmlerini hala hatirliyoruz. bir donem rusvet yemeyen memura enayi dendigini de. thy'de kotil soyadli kac calisan oldugunu biliyor musunuz? "kimsenin hakkini yemem, yiyemem" diyenlerin de zaten hakkini catir catir yiyorlar. tanidik vasitasi ile is bulanlar bunun adina kolayca "referans" diyor halbuki.

1-) Hayır.

2-) Farklı bir örnek vereyim: futbolu bıraktığım sene, bağlantıları olan bir akrabam eğer istersem, seviyeme göre haylı yüksek olan bir takıma beni transfer edebileceğini söylemişti. Kabul etmemiştim. Okul konusuna gelecek olursak, emin ol ki tek yol o değildir, başka bir yol bulmaya çalışırdım daha uzun sürse de.

3-) Deistim. Adalet için en değer verdiğim şey neyse onu bile yok sayardım.

yapmaya çalıştık beceremedik.
tek yolsa yapardım.
haksızlığa tahammülüm yok.

1) Hayır.
2) Evet.
3) Selam söylüyor.

1- Okuldan arkadasimin beni onermesiyle ilk isime girdim. 3 ay sonra birakip simdiki isime girdim. Buna torpil diyen cikabilir ama arkadasimin beni onerme sebebi alanimda iyi olmamdi. Haybeden girmedim yani.

2-Yaparim. Sonucta istedigim is ise ben o isi hakkini vererek yapacagim. Baktim yapamiyorum, zaten ya kovulurum ya da ben ayrilirim.

3- Bir sey demiyor. Simdi ben girsem bir sirkete, orada mudurun beceriksiz pezevek oglundan emir alsam bu cidden gicik bir olay. O sekilde bir is almak istemem. Ama mesela su anda calistigim yerde ortaklardan birinin ogluyla calisiyorum, herif o kadar faydali ki benim yaptigim ise, yarin dese adam psikopatligina "Ya ben kovucam oglumu, sence kovayim mi?" kovdurmam yani.

son soruyu da eklemek farz oldu.

4-) neden mizah?

1-Yaptırdım.
2-Tek yolu da olsa binlerce yolu da olsa yaptırırım.
3-Torpilsiz hiçbir bok olmaz bu dünyada. Berberde bile saçını çırağa kestirirler.

Teşekkürler :D

1) evet. staj ayarlamıştım.
2) 1 saniye düşünmem.
3) umrumda değil. imkan varsa kullanırım.

1. hayır.
2. evet. zaten o okula/işe normal yollardan giremiyorsam sebebi başkalarının torpili olurdu. hakimlik sınavı, askeri liseler sınavı, polislik sınavı vs. mülakatın döndüğü her yerde birileri torpille önüne geçiyor.
3. hak yemeyin diyor.

1 - ) akp'li bir pimapenci sayesinde birkaç yıl ünv'de burs aldım. babamın tanıdığıydı. belediyedeki excele adımı yazdılar, aydan aya yatmaya başladı.

2 - ) valla denemedim desem yalan olur. ama hiçbir işe de yaramadı. istediğim çalışma alanlarını hak etmeyecek donanımda olduğumu düşünmüyorum. gerçi hiç kimse düşünmez ama bir devlet memuru olarak daha iyi bir konumda olmayı hak ettiğimi düşünüyorum.

3 - ) ateistim. ama kesinlikle yanlış buluyorum. bizzat hiç yapmadım. yapanlara da hoş gözle bakmıyorum. ama hayatında hçbir şekilde torpille bir şey yaptırmadım diyen adam yalan söyler. değil türkiye'de dünyada geçerlidir bence torpil. az ya da çok tanış olmak her şeyi değiştirir bence. ama kabul edilebilir de görmüyorum. çok prensip sahibi biri değilim ama ben kimseye bu tarz yardım yapmamaya çalışıyorum.

1) Hiç yapmadım. Gerek olmadı.

2) Tek yol o olur muydu bilemiyorum ama torpildense aç kalırım gibi bişey demem, enayi miyim lan.

3) Herhangi bir dine mensup değilim, ama yanlış olduğunu düşünmekle birlikte Türkiye şartlarında bu mevzu derin kanımca. Asla "asla" diyemem.

1- Olmadi
2- Heralde yapardim. Rakiplerin yapiyor, baska sansin kalmiyor.
3- Bakis acim etik olmadigini soyluyor.

1)hayır
2)istanbul'a tayin düşündüğüm sıralardı. bir arkadaşım sen tercih yapınca haber ver yeter dedi. kabul etmedim.
3)nerden bakarsan bak yanlış diyor.

ayrıca ak partiye orda burda söv söv, sonra onlar üzerinden iş hallet. var böyleleri evet.(sözüm meclisten dışarı)
düzen böyle diyenler için: fuck the system

1-) Bakkaldan aldım. Fitili falan var güzel

2-) Yapmak tehlikeli barut falan ama çocukken bi şişeye gaz yağı + torpilin barutu falan doldurup kendi torpilimi yaratmıştım

3-) Çok zevkli geçen 23 yaşındayken almıştım ortalığa attım baya zevkli.

yapmadım
doğruda bulmuyorum
şansım olsa hiç düşünmeden yapardım bugüne kadar yenilen haklarımın hesabını verecekler mi yapmazsam!
deistim

parasıyla da alırım dersen pandora getirebilir belki :www.pandora.com.tr

bu konuyla ilgili ciddi bir konuşma yaptın mı peki?

boşver giderayak kapışmayın.. sabret.. evlendiğinde de bukadar iç içe olmazsınız muhtemelen..

benim annem de aynı. sabret. evlendikten sonra da sabret. huyu değişmeyecek, konuşsan anlamayacak.

@Aerdem, çeşitli vesilelerle yaptım, faydalar faydasız adeta.

@defnex, evlendikten sonra şehir değiştireceğim, "çok şükür" diyesim geliyor.

@sayns, hiç mi değişmiyor? :(

kadincagiz yalniz, bi de sen gidiyorsun, giderayak nazini ceksen olur musun?

benim annem uzaklaşınca başka nazlarıyla, huysuzluklarıyla usandıracağı biri olmayınca değişik bir insan oldu, gördüğünde daha fazlasını yapmaya başladı. değişmiyor. çok seviyorum, çok üzülüyorum ama yapacak bir şey yok.

Üzgünüm ve gerçekçi olacağım,
Bu henüz nişan.. Yani bunun nişanlılık süreci var, ardından düğün dernek hazırlıkları, ev kiralama dizme falan filan..

Dahası evlilik sürecinde da bazı şeyler görünüşe göre kolay değil. Özelden bu konuda kendi hayatımdan çok detay veya örnek verebilirim ama kolay değil bunu bil. :)

Bu yüzden bu kriz bir şekilde olacak. Anneniz ile ne kadar erken konuşur ve yönlendirirseniz o kadar iyi. Bunu yapmanın da pek çok yolu var. İlla kavga gürültüye gerek yok. :)

benim böyle kaynanam olma ihtimali olsa evlenmekten vazgeçerdim...

allah eşine sabır versin.

siradisi'ndan mülhem, annenizin kocanız hakkında söylediklerini kocanıza söylemeyin. kocanızın anneniz hakkındaki düşüncelerini de annenize söylemeyin. şimdi de ama asıl ileride.

borçlar ödenir, anneniz elbisesini beğenmese de, öncesinde ve sonrasında sürekli söylense de, düğün olur biter ama siradisi'nın işaret ettiği, bu ne yaman çelişki anne...

Allah'ım, resmen taktik yapmak gerekiyor demek ki :/ Herkese çok teşekkürler.

Sen bence gitmek için biraz gaz istiyor gibisin, ne güzel başka diller de biliyorsun, 3-5 yıl sonra hiç gidemeyeceksin, bu günleri pişmanlıkla hatırlayacaksın, git bari de en kötü gittim gördüm dersin, bol şans.

Herhangi bir karakoldan gidip vergi numarası almak diye birşeyi ilk defa duyuyorum. Yani ne söyleyeceğimi şaşırdım açıkçası, yok böyle bir şey.
Amerikada bu şartlarda ancak kaçak çalışabilirsiniz, garsonluk, bahçevanlık, evlere servis falan gibi işler yapabilirsiniz. O da kaçak olarak.
Çalışma izni almak hiç kolay değildir.
Green card ile amerikaya gidenler bile orada tutunmakta zorluk çekerler.
Aynı sizin gibi oraya bir şekilde gidip de perişan olan ve Türkiyeye dönüş bileti için para toplayan insan çok gördüm.
Gene de siz bilirsiniz.

-birikmişte ne kadar paranız var?
-size ordan iş teklifi yapabilecek şirket var mı? (aksi takdirde çalışma vizesi alamazsınız)
-ingilizce konuşulan bi ülkeye daha önce gittiniz mi? (bize okulda öğretilen şey ingilizce değil.)
-Vergi no dediğiniz şey, SSN zannedersem. Karakoldan vs. alınmıyor.
-Amerika kocaman bir kıta, tüm eyaletler aynı değil. Hangi eyalete yerleşmek istediğinizi düşündünüz mü?
-Herkes Amerika'ya taşınmak isterken Amerika sizi neden kabul etsin? Diğer insanlardan donanım olarak hangi konularda fark yaratabilirsiniz. (Rusça bilmeniz gibi)


Benim tavsiyem Türkiye-Amerika-Rusya bağlantılı şirketlere bakmanız ve onlarla iletişime geçmeniz.

oncelikle karakoldan vergi numarasi alamazsiniz. social security number icin basvurmaniz gerekir. ona basvurubailmek icin de vize tipinizin calismaya izin vermesi gerekir. vize tipinize bagli olarak ya dogrudan ssn basvurursunuz ya da once calisma izni icin basvurup 350 dolar yatirip rdan gelecek cevaba gore hareket edersiniz.

abd de zaten bunu dusunerek herkese uygun vize tipi vermez, ya turist ya ogrenci vs vs alirsiniz. yani siz gitmeye karar verdiniz ama bakalim abd sizi almaya karar verecek mi?

Gaz beklemiyorum. Bu konuda son derece kararlıyım.

İşim gereği bir çok ülkeyi gezdim. İngiltere ile çok çalıştım. Dilde problemim yok. Keza Rusça da öyle.

eyalet kısmına gelirsek: sanırım giden arkadaşlar San Fransisco da idi. Bana söylediğine göre (yalan ya da dalga olduğunu hiç sanmıyorum) orada biraz bulunduktan sonra 1-2 ay gibi herhangi bir polis karakoluna gidip sosyal güvenlik no bvari bir şeyle kalıp çalışabiliyormuşssun ki o 2 arkadaş çalıştı ve para kazandı.

çok zorlanırsınız. gidip zengin olup gelen de insanlar tanıyorum, homeless olanlar da. ama şu sıralar orda da ekonomi, iş durumu iyi değil. çok vasıflı bir adam olmadıkça veya tanıdık birileri olmadıkça oraya ayak uydurabilmeniz çok çok zor.

Arkadaşlarınız sizinle dalga geçmiş olabilir mi?
Yani kusura bakmayın ama gerçekten mantık dışı birşey söylemişler. ele tutulur hiçbir yanı yok.
Ayrıca ukalalık gibi olmasın ama san fransisco şehirdir, eyalet değildir.
Üstelik pahalı da bir şehirdir.
amerikada çalışma izni almak bu kadar kolay olsaydı herkes gitmez miydi? Neden insanlar sadece çalışabilmek için göstermelik evleniyor sanıyorsunuz.
Bir hayaliniz varsa yapın, ancak iyice araştırarak yapın. sonra oralarda kuru ekmeğe muhtaç kalabilirsiniz.
Arkadaşlarınız yasadışı çalışmıştır, dediğim gibi garsonluk, bulaşıkçılık, pizza dağıtımı, temizlik gibi.. . Ama hiçbir sosyal güvenceniz olmayacak, uzun vadede bir çözüm değil yani. Eğer kaçak olarak yaşamaya kalkarsanız, ülkeden çıkış yaptığınız zaman tekrar geri dönemezsiniz. Eğer öyle bir hayat istiyosanız yapın.

@innerblis

Teşekkür ederim verdiğin bilgiler için.

Bir şeyi açıklığa kavuşturmam gerek. Tax number alıyormuşsun evet bu yasal bir çalışma izni değil fakat daha az sorun yaşarmışsın. Eyalet ismi de OREGON.

valla karsim, bir arkadasim buraya (new york) yesil karti ile gelmis, garsonluk yaparak 5 bin dolores kazaniyor. YANI NE IMIS, garsonlari kucuk gormek yooookmus, he mi gulum, he mi aslan parcasi.
Cevap: atla gel, biraz cabalarsin, sonra yolunu bulursun, tr yi de zerre aramazsin.

iş bulduktan sonra, veya orada bir eğitim seviyesini tamamladıktan sonra (master, doktora, vb.) alacağınız kısa süreli opt ile (1 sene) ssn alırsınız. ssn, çalışmanızı sağlamaz, çalışma hakkı olanlar ssn alabilir.

iki etkili yol var.

1. orada master vb. yapıp, master sırasında çok sağlam network oluştuurp, kendinizi hakikaten geliştirip opt penceresi sırasında iş aramak, sizin h1-b'nize sponsor olabilecek bir firma bulmak ve bu şekilde devam etmek.

2. direkt türkiye'den iş arayip h1-b vizesine sponsor olabilecek bir firma bulmak. bunun için de üniversite şartı aranır ve son derece kalifiye olmanız ya da bu yükün altına girebilecek bir tanıdığınız olmalı. hali hazırda abd'de iş arayanlar, üniversitesini abd'de tamamlayıp opt döneminde iş bakanlar ile yarışıyor olacaksınız sizi alacak firma, size sponsor olmanın getireceği ekstra yüke rağmen (minimum verilmesi gereken maaş, yasal prosedürler) sizi çalıştırmayı göze alabileek durumda olmalı.

3. kaçak. bu hakikaten en çaresiz, zor durumda olanların işi. 30 yaşındaki adamın kolay kaldırabileceği bir durum değil. master için gidip okurken pizza dağıtanlar, vb. var onlar ayrı nispeten daha rahatlar zira yasal statüleri var ellerinde öğrenci olarak. bu yukarıdaki yazarın verdiği 5 bin dolarlık garson örneği değil, zira green card demek yasal olarak gitmek demek.

ekleyeyim: social security number'ın hiçbir avantajı olmaz. zaten ssn alacak duruma geldiğinizde bir işiniz olmuş oluyor. ya işe başladıktan sonra ya da opt döneminde ssn alıyorsunuz.

arkadaşların dediklerine katılıyorum.
bu şartlarda sana ancak work and travel önerebilirim valla.

alaska'da balık temizleyip ayda 5000 dolar kazanabilirsin belki.

(bkz: amerika/@compadrito)

(bkz: individual taxpayer identification number)

Bahsettiğiniz numara bu olmalı. Benim bi tanıdığım bu ITIN'ı alarak ticaret yapmaya başlamıştı. SSN alamayacak durumda olanlar bu şekilde idare ediliyor olabilir. Emin değilim. Ülkede, 12 milyon kaçak çalışan olduğu tahmin ediliyor. Bu kişiler, ülkelerine para gönderebilecek kadar para kazanıyorlar. Demek istediğim, o paraların bir şekilde vergilendirilmesi için DE kullanılıyor olabilir bu numara. Tabii çok sefil şartlarda yaşıyorlar. Ama karınları iyi doyduğu ve ülkelerine biraz para yollayabildikleri için Amerika'da kalmak avantajlı. Bir de Türkiye'yi görseler, ağızlarının suyu akacak insanlar bunlar. Dolayısıyla, kalmak çok çok avantajlı. Bu ITIN konusunu iyi inceleyin. Oradan bişeyler çıkarabilirsiniz belki. mezunusa.com'a üye olun ve oradaki forumlarda hâlihazırda bu konularda sorulmuş yüzlerce soruyu ve cevâplarını okuyun.

Bu saydığınız özellikleriniz, sizi potansiyel bir göçmen yapmaya yeterli.
Şöyle ki, 10 bin dolarla 10 ay kadar tutunabilirsiniz. Uçak biletini alınca paranız azalırsa bilemem. Ayda 1000 dolarla hayatta kalmayı başarabilirsiniz.
Bir çok ülke gezmiş olmanızın verdiği tecrübe, kendine güven ve sadece o kadar ülkeye gitmiş olmanız bile çok çok önemli bir özellik.
Amerika Birleşik Devletleri sizin gibi cesur ve gözü kara insanlar tarafından kurulmuş. Çok işinize yarayacak bir özelliğinizi yazmışsınız.
İçki, sigara, kumar olmaması da çok geçerli bir özellik. Sigaranın oha! derecede pahalı olduğunu biliyorum. Kendinizi bu üç illetten uzak tutabilmiş olmanızı da göçmenlik açısından çok olumlu bir özellik olarak değerlendiriyorum.
Elektrik ve elektronikten 'biraz' anlamanız ve el becerilerinizin 'öyle çok' yok olması üzerinde önemle durmalısınız.
Ellerinizle bişeyler yapmayı öğrenebilecek bir potansiyelinizin olduğu âşikâr. Bu potansiyel sizin hayatta kalmanıza yol açabilir. Bakın ikidir hayatta kalmak tabirini kullanıyorum. Burası bir kurtlar sofrası. Hayatlarını, bir mektep bitirmeden ve kol gücüyle kazananlar, mektep bitirmiş ve hayatlarını, kafa gücüyle kazananlardan %75 oranında daha az para kazanıyorlar. Mektepli olmak size sınıf atlatıyor. Ama mektepli olsanız bile, çalışma izniniz olmadan geldiğinizde ve hayatta kalmaya çabaladığınızda, bu durumunuz sonuna kadar sömürülüyor. Posanızı çıkarıyorlar. (Hoş mekteplilerin de posası çıkıyo ama, misal birisi bilgisayar faresi iteleyerek hayatını kazanıyo, uç bir örnek verecek olursak, diğeri ise fare ölüsü toplayarak karnını doyuruyor).

Kâatsız küreksiz olduğunuzda, benzin pompacılığı yapmaya kalkarsanız, misal, bildiğim birini söyleyeyim size, haftada 7 gün, günde 12 saatten, 15 sene çalıştı. Sonra izini kaybettim. O maceranın sonu böyle de bitebilir. Ama saydığınız özellikleriniz çok cesaret ve ümit verici.

Kendinize katacağınız en önemli şey, bıçakla kesilebilecek kadar sağlam bir hayat tecrübesi. Diğeri de Amerikanca.
İlk sene nasıl tutunabileceğizi keşifle geçtikten sonra, diğer gelenlerin geçtiği yolu izleyerek, sınıf atlamaya çalışırsınız.

Dış ticaret konusunda, ABS (anasını bile sikerim) derecesine sahipseniz, kuja üstâdımızın söylediği master yolundan yürüyebilirsiniz. Dış ticaret ABS + Amerika'da MBA üzerinden sınıf atlayarak işe başlarsınız.

Çalışmayı ve öğrenmeyi deli gibi sevmiyosanız, mutlu olamazsınız. Onu baştan söyliyim.