[]

minik bir ispanyolca sorusu vol. 2

gün geçmiyor ki ispanyolca çalışırken merak ettiğim bir şeyle karşılaşmayayım.

şimdi, bu aksanlar bir tek yazılırken önemli farkındayım ama konuşurken hiçbir şekilde fark yok sanki.

yoksa göremeyen ben miyim?

 
konuşurken de vurgulu söylüyorsun. en azından benim fark ettiğim bu şekildeydi


  • razvan rat  (30.08.14 20:37:39) 
video kelimesinde vídeo ve video arasında v'nin b okunması açısından çılgın bir fark var. vídeo biğdeo diye okuyoruz, bu tuvaletle, bokla, püsürle ilgili bir şey (ne olduğunu hala öğrenemedim ama çok dalga geçiyorlar). video yani bideo ise bildiğimiz video.

İspanyolcada sesli harfler çok kısa söyleniyor, üstünde aksan varsa bir sesle, yoksa yarım ile bir arası bir sesle geçiyor. Nasıl ki kağıt'ı inceltme işareti olmadan kaat diye söylediklerinde, rüzgar inceltmesiz okunduğunda rahatsız oluyorsun ve kulağını tırmalıyor, bir İspanyol da bundan o kadar rahatsız oluyor.

Kolay okumak için vurgulu harfi yanında ğ varmış gibi okuyabilirsin ama ğ'yi de tam sesmiş gibi uzatmamak gerek.

tú ve tu farklı şeyler sonuçta. Birindeki u 1-1.5 ses arası iken, diğerinde yarım-bir ses arası. Bu küsurlu rakamlar da İspanyolların harf yutma alışkanlığından geliyor. Sesli harfler kısa okunuyor ve uluyor. Örneğin, "Tengo el tarjeta" dediğinde Tengo'nun sonundaki o düşer gibi yapıyor, iyice yarım ses oluyor. Aynısı el'in e'sine de oluyor. Tengwel gibi bir double u sesinde (kesinlikle v sesi değil, double u sesi) buluşuyorlar.
  • aychovsky  (30.08.14 20:40:34 ~ 20:44:59) 
hiçbir farkı yok, farkı var diyen cervantesin oğludur.

como = comó

video bideo olayına gelirsek de aksanla alakalı, murcia taraflarında s'leri yutarlar örn: tres > tre, yo > jo gibi.


valencia balenthia, vamos > vbamos.

ispanya'da yaşıyorum.
  • ateyist_  (30.08.14 20:43:43 ~ 20:44:59) 
ateyist_ çok haklı. sondaki s'ler Güney, doğu ve güneybatıda yutuluyor. Bu yöreler d'yi de yutuyor. cansado yerine cansao diyorlar. Aksan da bu noktada devreye giriyor zaten. Madrid'liler "Hmm, köylü bunlar" diyor, diğerleri "Ne alakası var, bu bizim şivemiz"


  • aychovsky  (30.08.14 20:48:52 ~ 20:49:37) 
aslında o d'yi diyorlar da dil dışarıda kalıyor d derken, nedendir anlamadım. böyle bir döndürüyorlar dili falan.

zaten ispanyolca ilk yanılgımız harflerin okunuşlarının çoğunu türkçedekilerle bir sanmamız. birçoğu öyle olmasına rağmen derin ses ayrımları var.

n,d,l,m,o,r bazıları.
  • ateyist_  (30.08.14 20:53:08 ~ 20:53:20) 
değerli cevaplarınız için çok teşekkürler ama kısa bir sorum daha var, hazır bazı harflerin/kelimelerin okunuşuna değinmişken.

mesela "yo", "co" şeklinde; "llave"nin ise "cave" diye okunduğuna tanık oldum.
hatta, kulağım beni yanıltmıyorsa, mesela "usted" gibi sonu "d" ile biten kelimelerde son harf "l (limonun l'si)" harfi gibi okunuyor. ben bu şekilde öğreniyorsam, hangi aksanla çalışıyorum ispanyolca'yı?
  • m e b  (30.08.14 20:58:43 ~ 21:00:39) 
c,s ,z'lerin durumuna göre Güney Amerika veya Güney-Doğu-Batı İspanya'dan biri olabilir. (Bunu usted'den değil llave ve yo'dan çıkardım) usted herhangi biri olabilir.


  • aychovsky  (30.08.14 21:00:16 ~ 21:01:02) 
[]

ciddi ciddi film izleyip kitap okuyarak dil geliştiren var mı?

bana yetersiz gibi görünüyor sanki ama beni haksız çıkartacak biri var mı?
yani ciddi olarak, kursa gitmiş gibi dil öğrenen var mı aramızda?



 
kelime bilgimi izlediğim dizi&film ve okuduğum kitaplara borçluyum.


  • mutlusismankedi2015  (30.08.14 16:30:36) 
Kitap cok cok az okudum, film ve dizi cok izlerim ezelden beri, cocukken surekli bilgisayar oyunu oynardim, kendimi bildim bileli windows'um hep ingilizce oldu. Butun bunlar kelime dagarcigima, telaffuzuma ve gramerden cok kullanilis varyasyonlarina ve kaliplara kadar, bir kurstan coook cok fazla sey katmistir, eminim.

Tanistigim hemen hemen her yabanci amerikada universite okuyup okumadigimi soruyor, Turkiye'de okudum...


digerlerinin yazdiklarini okuduktan sonra gelen edit: tabii ki onceden gelen duzgun bir gramer bilgisini uzerine oturtuldu bu saydiklarimin hepsi.
  • loveinaflipbook  (30.08.14 16:44:08 ~ 17:12:28) 
kursa gitmiş gibi olmaz,
dilbilgisi ve yeni sözcüklere mutlaka çalışman gerek.
bir dili biliyorum diyebilmek için o dilde düşünce üretebilmen, kendini ifade edebilmen lazım. cümleleri doğru kurabilmen lazım. bu da sadece kitap ve filmle olmaz.
ama asıl çalışmanın üstüne dizi, film, dergi, kitap çok güzel ilerletiyor. özellikle de diziler, çünkü günlük kalıplar en çok dizilerde geçiyor.
  • lily briscoe  (30.08.14 16:45:42) 
anadolu lisesi üzerine, evet.


  • yalnux  (30.08.14 16:46:34) 
Sifirdan degil ama bildigimi asil arttiran dizi ve film oldu.


  • aychovsky  (30.08.14 17:07:38) 
Ömrümde İngilizce kursuna falan gitmedim, bildiğim her şeyi lisedeyken izlediğim diziler, dinlediğim şarkılar ve daha sonra okuduğum kitaplar/makalelere borçluyum.
Fransızca hiç dizi/film izlemedim, kitap/gazete de okumadım adam gibi; sadece dersler çerçevesinde bir ilişkimiz oldu. Fransız meclisindeki konuşmaları anlarım ama Fransa'da sokakta mal gibi kalırım. İngilizce ile kıyasladığımda film/kitap eksikliği çok fazla hissediliyor Fransızca'da.
Anime izlerken de Japonca öğrendim, üstüne kursuna da gittim. Kursa gitmemin mevcut Japonca seviyeme çok da bir katkısı olduğunu düşünmüyorum. Şu yönden katkısı oldu, Japonca konuştuğumda mantıklı konuştuğumu gördüm. bu dilde de malum alfabe meselesinden dolayı kurs falan yalan, kişinin kendi çalışmasıyla ilgili her şey.
Bir de Almanca kursuna da gitmiştim üç sene evvel, güya A1'i bitirdim; şu anda 10'a kadar sayabileceğimden şüpheliyim.

Sonuç: Kursta dil mi öğrenilir, dil kendi başına öğrenilir.
  • wish i could find a way to disappear  (30.08.14 17:08:49) 
anadolu lisesinden sonra hicbir ingilizce dersi almadim. yalnizca filmler ve internetten okuduklarimla advanced seviyesindeyim.
(bkz: toefl)

edit: birkac ay amerika'da bulunmustum bir de. ama kurs icin degildi.
  • bohr atom modeli  (30.08.14 18:18:16 ~ 18:19:39) 
İngilizceyi seyrettiğim filmlerden öğrendim filmleri hem İngilizce sesli olarak seyrettim hem de İngilizce alt yazılı olarak seyrettim


  • Sandman  (30.08.14 19:15:59) 
[]

moderatör bana ne yapmış?

onay sırası 1600'lerde olan bir çaylağım.
kısa bir süre önce caps'teki durumla karşılaştım.
o demek oluyor?


 
herkese oldu o. genel bir hata. bir anlamı yok...
tüm çaylaklar yazar olmuştu o gün.

  • ucan spagetticanavari  (30.08.14 01:22:36) 
[]

ekşi sözlük neden böyle görünüyor bugün?

şu caps'lerde gördüğünüz gibi ekşi sözlük siyah şeriti, sayfayı kaydırdıkça o da kayıyor.
bir bilginiz var mı?

bununla ilgili bir duyuru daha açılmış ama sağlıklı bilgi verilmemiş.


internet explorer'da, chrome'da ve firefox'ta böyle bir sorun var.

 
reklam almış tepeye genç turkcell. adblock engelleyince öyle görünüyor.


  • sayha  (29.08.14 21:33:26) 
Amına koydular artık giresim bile gelmiyor kimse kusura bakmasın harbiden amına koydular. çok öfkeliyim


  • Solem  (29.08.14 21:35:14) 
sözlüğü ne de güzel beceriyorlar...
teşekkür ederim.

  • m e b  (29.08.14 21:36:42) 
[]

android için not defteri öneriniz??

şimdi ben defter syafası gibi bomboş sayfa istiyorum. dilersem ellerimle şekil çizeyim, dilersem yazıyla not bırakayım.
var mı böyle bir android tabanlı program?



 
evernote


  • Goldstein  (27.08.14 23:50:24) 
@Goldstein: internetle çalışmak zorunda değil, değil mi?


  • m e b  (27.08.14 23:52:08) 
@m e b hayır not almak için internete gerek yok. senkronizasyon için internet gerekiyor.


  • Goldstein  (27.08.14 23:57:49) 
google keep


  • siradisi00  (28.08.14 01:59:10) 
[]

duolingo'yu bitirenler var mı? seviyeniz kaç?

bir de dilinizde gelişme var mı?
ben ispanyolca'da sekizinci seviyedeyim (aslında çok az xp kaldı geçmem için)ve az da olsa konuşabileceğimi düşünüyorum.



 
takviye için:
(bkz: rosetta stone)
(bkz: pimsleur)
  • reavelyn  (27.08.14 19:14:20) 
espanol 10
ayın başında bir haftalığına ispanya'ya gittim. ve açık açık faydasını gördüm

  • justamiracle  (27.08.14 19:21:41) 
italyanca 20. seviyedeyim, 12 skill kalmıştı bitmesine, ama ara verdim yoğunluktan. gramer için italian.about.com'a bakıyorum, malum duolingo'da açıklama yok, sonlarına yaklaşınca anlaşılması güç gramer yapıları çıkabiliyor. pimsleur'da italyanca 3. seviye de bitmek üzere 2 ders kaldı. bu iki bence epey ilerletir dili.


  • neyehbe  (27.08.14 20:12:07) 
@neyehbe: italyanca'yı sadece bu iki yöntemle mi çalıştınız?


  • m e b  (27.08.14 20:37:44) 
[]

internet sitesi engellemek için ne yapmalıyım?

şimdi, evde ergen bir kız var. bu salak kardeşim one direction saçmalığıyla yatıp kalkıyor, sürekli onlarla ve daha bir sürü gereksiz şarkıcı müsveddeleriyle, amerikan balonlarıyla o salak kafasını dolduruyor.

ben istiyorum ki ilgili siteleri veya bu şahısları içeren web sayfalarına erişimi engelleyebileyim. mesela youtube engellenmesin ama "one direction - kiss you" videosunu içeren youtube adreslerine erişim olmasın.
google görsellerde one direction resimleri aratılamasın.

ne yapabilirim bu konuyla ilgli olarak?
inetnet sitesinde araştırıyorum ama önerilere göre o web sitesi kısmen değil de tamamen engelleniyor. benim istediğim, sadece belli kelimeleri içeren içerikler engellensin.

 
O iş yaş. Bırak takılsın.


  • cakabo  (27.08.14 15:57:06) 
O yaşta Pink Floyd mu dinlemesini bekliyorsun, gençlikten bir habersin. Engellesen de bir yolunu bulur izler/dinler.


  • osurdum  (27.08.14 15:59:27) 
Sansürün her türlüsüne karşıyız. one direction ve justin bieber türevleri için bile olsa... :)


  • newyorkais  (27.08.14 16:01:09) 
Benim de 17 yaşında bi kız kardeşim var. Anlıyorum seni fakat doğrudan engellemek, müdahale etmek ters teper. Ve kendisini sana kapatmasına sebep olur. Ki bu daha tehlikeli. Bırak doğal sürecini yaşasın. Zamanla düzelecektir. Bir şeyi yasaklamak yerine alternatifi kibar şekilde sunmak daha iyi sonuç veriyor. atıyorum bi jazz albümü al hediye et. gerisine karışma. o keşfetsin.


  • amortisman  (27.08.14 16:06:24) 
bırak takılsın abi duzelecektir. en fazla 1-2 sene


  • vazovski  (27.08.14 16:08:24) 
zamanla düzeliyor. kız kardeşimin bir günde karar verip odasındaki bütün one direction posterlerini yırtmasını hala hatırlarım. bir sene sonra da metallica konserine götürdüm kendisini.

karışmayın. siz baskı yaptıkça o daha fazla bağlanır.
  • bira sisesi kapagi  (27.08.14 16:20:06 ~ 16:20:22) 
ya ben de bu tür şeylere karşıydım ancak iş neredeyse geri dönülmez bir hale varıyor. mesela kendi kültürünü yeriyor, sonra kendisini geliştirmek yerine gidiyor 7/24 bunları dinliyor, hayatlarına dair araştırmalarda bulunuyor. gerçek hayatta eksik olduğu konular o kadar çok ki. ama bunları telafi etmek yerine, derslerine çalışmak yerine bir boşvermişlikle, bir amerikalı teenager şarkıcılarının sarhoşluğunda yaşıyor. bir kitap okumak yerine saatlerce bilgisayar başında. ben üniversiteyi şehirdışında okuyorum, babam çalışıyor, annem çalışıyor, evde bir tek kendisi kalıyor. kendisine dur diyen olmadığı için rahatlığa alışmış, ne desek etki etmiyor.
aptal bir birey oluyor giderek...


evet, ben de küçük-ergen oldum ama bu kadar aptal olmadım ki.
  • m e b  (27.08.14 16:20:09 ~ 16:21:19) 
evlendirin hemen hem de yazık yahu çocuklar


  • labanon  (27.08.14 17:50:40) 
[]

siz olsanız hangisini tavsiye ederdiniz?

şimdi, öyle mükemmel olmayan üniversitelerin birinde okuyorum.
bölümüm uluslararası ilişkiler. zaten eğtimi %100 ingilizce diye tercih etmiştim başlarda.
neyse, bildiğiniz gibi bu bölüm sizi her açıdan bilgilerle donatıyor ama hangi kulvarda olacağınız sizin kendinizi geliştirmenizle ilgili.
bu bölümde dil bilmek, olmazsa olmazlardan. her ne kadar eğitim %100 ingilizce olsa da eksiklerim hala çok. bir de akademik birikimim çok parlak değil. yani, diplomasi, felsefe, sosyoloji konusunda bakış açım dar gibi.

bundan ayrı olarak, kitap okumayı seven ve fırsat buldukça her yerde kitap okuyan biri olsam da, hala okumadığım için çok şeyler (bilgi, gelişim, kültürel, bakış açısı kazanımı açısından vs.) kaçırdığım kitapları üst üste dizsem göklere erişir. bunları her daim okumak istiyorum. ek olarak, sanal platformlarda gerek faydalı, gerek faydasız hareketler için çok vakit öldürüyorum.


şimdi, iki paragraflık girizgahımdan sonra soruma/sadete geleyim.

siz olsanız hangi seçeneği bana uygun görürdünüz?

(a). ben olsam, kendi alanımda gördüğüm eksiklerimi tamamlardım. mesela dilimi geliştirir, bölümümle/hedefimle ilgili kaynaklarla hep içli dışlı olurdum. bilgisayarı, interneti %90 seviyesinde sadece gelişimim için kullanırdım.

(b). yoo, ben olsam kitaplara, internet alemine gömülürdüm. e, zaten okul hayatında öğrendiklerinle, gerçek iş hayatında kullanacağın bilgiler çok fark ediyor. sen sadece eğitim hayatındaki bilgileri "ee, ne işime yaradı yani bu bilgi?" demek için anacaksın.

(c). bence x yapardım ben. (kendi öneriniz nedir?)


____________________



soru çok sığ gelebilir size. ancak ben ikisini bir arada yürütemiyorum galiba ya da kendimi dengesiz bir şekilde veriyorum bunlara ki bu şekilde ne kısalıyor, ne de uzuyorum.

 
bir hayalin vrdır elbet, ideal bir melseğin. ilgi alanın dahilinde. okulumu ihmal etmeden buna yöneldim ben. eğer okulun bu ilgi alanı dahilindeyse ne ala zaten.


  • Aerdem  (26.08.14 22:41:20) 
c.

Daha doğrusu a + b + staj vb iş deneyimi + 2. yabancı dil.

İş hayatında deneyimin yoksa kişisel gelişimin hiçbir işverenin umrunda olmaz.
  • buzbebek  (26.08.14 22:45:18) 
[]

yurt dışına çıkmak için bayağı bir zengin olmak gerekiyor anlaşılan?

şimdi, bugün baktım da, yeme-içme-gezi masrafları hariç, sadece uçak biletleri olsun, vize işlemlerinde harcanacak paralar olsun, pasaport işlemleri olsun, hepsi bayağı bir para ediyor.
e, sıradan bir vatandaş yurt dışına bunları düşünmeden gidiyorsa, düşünse bile yine de bu seyahati ertelemiyorsa, bu insan benim gözümde zengin aslında.
siz ne düşünüyorsunuz?


 
uçak biletini ucuza getirmek için aylar öncesinden pusuya yatmak gerek.

pasaport dediğin, 1 sefer para veriyorsun.

vize ücreti, evet işte ona lanet olsun.

orada yapacağın harcamaları da couchsurfing, carpooling falan kullanarak minimuma indirirsen çok da zengin olmaya gerek yok.
  • letheavendangered  (25.08.14 22:54:22) 
Yok ya. Yani gidecegin yere gore, sartlara gire degisir de, 2000 liraya 1 ay gezenler taniyorum :) hem de normal. Yani amele gibi degil.


  • jihat  (25.08.14 22:54:44) 
ağustos'a göre odaklanma. iş için sürekli avrupa - türkiye - avrupa seyahat ediyorum, sürekli uçtuğum şehre genel ortalama türk hava yolları ile 200-220 euro civarında.

ağustos'ta ise neredeyse hiç 450-500 euro'nun altina inmedi.
  • kuja  (25.08.14 22:56:02 ~ 22:56:43) 
belgrada git. git gel ye iç 3-4 gün 1500


  • kablelvuku  (25.08.14 22:56:54) 
geçen budapeşte'ye 200 lira'ya git gel uçak bileti aldım, gittim geldim mesela.

bi ay sonra münih'e gittim geldim, 310 lira git-gel uçak bileti.

bu tip kısa seyahatler yapıyorum ben sık sık. skyscanner'dan uçak biletlerini takip edersen çok da zenginlikle alakası yok. pasaport tek seferlik bir masraf. vizeyi de uzun süreli veriyorlar eğer daha önce çok schengen aldıysan, onu da tekrar tekrar alman gerekmiyor.
  • bugunku antremanda goz dolduran futbolcu  (25.08.14 22:57:13) 
mezun olup 5 ay önce işe başlayan kız arkadaşım 3 ayda interrail için gerekli parayı biriktirdi. hadi ailesiyle yaşamıyor olsa 6 ayda biriktirirdi diyelim. tabi bunu yapmak için üst baş alışverişini minimumda tuttu, dışarda beraberken paramızı dikkatli harcadık vs.

içinde bulunduğu şartları en iyi değerlendiren ve tasarruf yapabilen insanlar da çıkabiliyor arada. ayrıca artık yurt dışına çıkmak daha kolay. (ucuz uçak bileti kovalayabilirsiniz gibi)
  • zgrydn  (25.08.14 22:59:44) 
Budapeşte'ye 80 Tl ye gidiş dönüş almıştım bende wizz air'dan. fırsatları kovalamak gerekiyor. pasaport ve vize için bir şey söyleyemem. çünkü onlar sabit gider.


  • secilmis uye  (25.08.14 23:13:08) 
sıradan bir vatandaş için ülkedeki her şey pahalı olduğu için, pek koymuyor.


  • baldur2  (25.08.14 23:16:10) 
roma'ya gidiş dönüş tek kişilik uçak biletini aylar öncesinden 500 tlye kapadım. gitmeden önceki gün sadece gidiş 950 tl idi.

www.airbnb.com.tr burdan da oda tuttun mu senden kralı yok. çok ucuza gezip tuttuğun evin mutfağında yemek yaparsan acayip ucuza gezebilirsin.
  • ayiadam  (25.08.14 23:31:38) 
+rep konu kilit. haklısın hocam.

yannız baya bir zengin de demeyelim o zaman holding sahiplerine ne diyecez ? hali vakti yerinde diyelim biz ona.
  • proletarier aller lander vereinigt euch  (25.08.14 23:32:41 ~ 23:33:13) 
Vizesiz gidilebilecek guzel yerlerde var.

Zamanlamayi iyi ayarlarsan yurticinde yapacagin tatillerden daha ucuza bile gelebilir. En onemli is ucak biletini ucuza getirmek. Oradakai harcamalar da kisinin standardina kalmis.

Ben mesela oyle hostelde, guest houselarda falan kalamam. İsinamadim oyle yerlere, fazla ogrenci isi geliyo.
  • kint  (25.08.14 23:35:56) 
kablelvuku + 1

Balkanlar'daki birçok yer için vize gerekmiyor, fiyatlar da İstanbul fiyatları. Geçen sene Sırbistan'daki iki şehirde 7 günü hostel dahil 900 TL gibi bir şeye çıkardım. Gerçi bunun 3 öğünü bedavaydı, 5-6 gün diyelim. Bunların içinde bir ton irili ufaklı hediye ve reçeller marmelatlar var. Uçak biletini de gidiş-dönüş 300'e aldım.

Keza birçok Kuzey Afrika memleketi de vizesiz ve ucuz.
  • aychovsky  (25.08.14 23:53:40 ~ 23:55:47) 
zenginlikten kastının ne olduğuna göre değişir

ayda 3000-3500 üzeri kazanan herkes biraz tasarruflu yaşarsa rahatlıkla her sene 2 kere 1 haftalık yurtdışı tatiline çıkabilir diye düşünüyorum
  • i ve been mistreated  (26.08.14 00:01:27) 
www.celebialper.com bu adamı takip et, ucuza nasıl seyahat edilir öğren ;)


  • pasp  (26.08.14 00:40:22) 
yurtiçinde tatil yapmaktan daha bile ucuza geliyor yurtdışı bir çok zaman.


  • esenboga  (26.08.14 09:59:27) 
couchsurfingle de kalacak yeri bedavaya getirebiliyorsun ayrica^^


  • heygidim  (01.09.14 11:50:29) 
[]

bu film-dizilerde neden kameralar görünmüyor?

Soru tuhaf farkındayım ama açayım.
Şimdi bir dizi izliyoruz ve aynı anda iki farklı ve birbirine ters düşecek noktada çekimler görüyoruz ama kameralar sanki her detayı görüyor ama bir tek birbirini görmüyor. Nasıl oluyor bu?

Birden fazla farklı zamanda çekim mi oluyor? Ama o zaman da zaman sıkıntısı olmaz mı? Yok eğer öyle değilse, o zaman birbirini görmeme imkânı olmayan iki kamera nasıl görünmüyor diğerinin gözünde?

 
zaman sıkıntısı tabi ki oluyor. set çalışanlarının (oyuncular dahil) en büyük sıkıntsı bu. aynı sahneyi onlarca kez çektikleri oluyor.


  • harekatamiri  (25.08.14 21:08:32) 
O sahneler aynı anda çekilmiyor tabii. Aynı sahnenin farklı açılardan defalarca kez alındığı da oluyor, karşısındaki kişi konuşurken rolünü veren oyuncunun aynı şekilde durması da gerekiyor. Bunun için de en büyük iş devamlılık sorumlusuna düşüyor sanırım.


  • ufukcel  (25.08.14 21:17:16) 
ayni sahneler birden fazla kez cekiliyor bazi yerlerde.

iste bazen yakaladigimiz devamlilik hatalari da bu esnada ortaya cikiyor.

adam ickisini iciyor bir sahnede ve yarilamis mesela, bir sonraki sahnede icki bardagi daha dolu gorunuyor.
  • exlibris  (25.08.14 21:31:04) 
[]

ekşi sözlük'te en çok kullandığı oy eksi olan var mı benim gibi?

ben ekşi sözlük'e neredeyse eksi oy vermek için giriyorum gibi hissediyorum.
o derece sığ, kalıplaşmış düşüncelerin ötesine geçemeyenlerin kendilerini en muhteşem, en (akıllıca) düşünebilen varlıklar sanması filan çok itici. ki şu ana kadar 1000 oy verdiysem 950'si eksidir.

siz nasıl ve ne yönde oy kullanıyorsunuz genel olarak?

 
eğer en beğenilenlere girmesi muhtemel salak bi entiri varsa eksi oy veriyorum yoksa beğendiğime şuku sadece


  • jamalbsf  (24.08.14 19:22:29) 
ben çok tahammülsüzüm galiba. eksi oy yerine direk engelliyorum ki bir daha onun saçma yazım hatalarıyla, holiganlığı/ırkçılığı/homofobikliğiyle ya da dindar/ateist düşmanlığıyla uğraşmayayım.


  • gadasiz  (24.08.14 19:23:34) 
mesela ben de çok çok nadir eksi veririm. %95'i şükeladır heralde.


  • Tyler89  (24.08.14 19:28:44) 
genelde sukela veriyorum. zaman ötesi kaldırıldığından beri eksi oy çok önemli değilmiş gibi geliyor.


  • kuzey li  (24.08.14 19:31:40) 
beğendiğim her şeye şükela vermeye üşeniyorum, okuyup geçiyorum genelde...
ama beğenmediklerime eksiyi veriyorum çoğu zaman...
engellemiyorum ki daha fazla yazısını görüp daha çok eksi oy verebileyim o kişiye...
  • ucan spagetticanavari  (24.08.14 19:43:19) 
oy vermek bir işe yaramıyor artık. zamanın ötesindekiler kalktı.

moderasyon yok, hiç bir şey yok.

sözlük çok eskiden güzeldi. şimdi reklam geliri ve trollük dışında hiç bir şey yok.

sözlüğü okumadığım gibi oy da vermiyorum.
  • mea maxima culpa  (24.08.14 20:30:32) 
baştan sona okuduğum her entry'i oylarım. alışkanlık oldu, oylamazsam saygısızlık yapmış gibi hissediyorum ama artı-eksi oranlaması yapmadım hiç.


  • uzunbacakli edward  (24.08.14 22:22:48) 
[]

Ya şu terimin ismi neydi?

Hani müziğin şarkı sözlerine göre değil de şarkı sözlerinin müziğe göre ayak uydurmasını sağlamaya ne deniyordu?
Mesela İstiklal Marşı buna bir örnekti.



 
  • freebird5406_2  (24.08.14 15:52:52) 
prozodi


  • mayeskuel  (24.08.14 15:53:11) 
[]

telefonuma başka bir ülkenin rom'unu kursam türkçe yapamaz mıyım sonra?

şimdi ben telefonumu resmi olmayan android sürümü ile kitka 4.4.4'e yükseltmiştim. orijinal rom arıyorum ama türkçe olanını bulamıyorum hiçbir yerde.
acaba ben gelsem x ülkesi için çıkmış rom'u telefonuma kursam türkçe olmaz mı telefonum?

evet, android telefonum.

 
Ben İtalyan romu yüklemiştim galaxy s2'ye. İçinde dil seçeneğinden de türkçeyi seçip kullanmıştım. Evet, yapabilirsin istediğin dil.


  • sakabilmemneyi  (24.08.14 16:14:41) 
@sakabilmemneyi: peki, orijinal olarak görünüyor telefonun işletim sistemi, değil mi?


  • m e b  (24.08.14 18:04:37) 
Evet üretici firmanın sitesinden orijinal yüklemiştim. Sıkıntı olmadı hiç.


  • sakabilmemneyi  (28.08.14 02:48:55) 
[]

pdf sayfalarını çevirip nasıl kaydedebilirim?

elimde bir pdf var ve sayfalar hep yan. ben bunu 90 derece döndürüp kaydetmek istiyorum tıpkı fotoğraflarda yaptığımız gibi ama adobe pro olmadığı için yapamıyorum.
var mı bildiğiniz bir yöntem?



 
evet, kendi soruma cevap buldum yine.

www.pdfrotate.net

bu adrese ilgili pdf'i yükleyin, ya tamamını ya da tek sayfayı çevirip indirin.
  • m e b  (23.08.14 01:06:59) 
[]

buna psikolojide bir şey deniyor mu?

mesela çok iyi bir kitabı bitirdiğimde "bende niye öyle yetenek yok?" diyorum sonra da edebi yeteneğimin olamayışına üzülüyorum.

mesela çok iyi bir şarkı, müzisyen dinliyorum, tam insanın kalbine dokunan cinsten bir şey. "ben niye böyle şeyler yazamıyorum/yapamıyorum veya söyleyemiyorum" diyorum.

ya da etrafımda çok başarılı bir insna görüyorum, kendimden nefret ediyorum böyle değilim diye.

istanbul üniversitesi, marmara üniversitesi, boğaziçi üniversitesi, odtü, ankara üniversitesi gibi kalieli büyük üniversiteleri gördükçe ağlayasım geliyor öyle yerlerde okuyamıyorum diye.

genelde kendimi çok ama çok aptal hissediyorum.
buna benzer bir duyuru açmıştım birkaç hafta önce: eksiduyu.ru

işte o duyuru da bu hissettiklerimin bir parçası.

ben normal miyim?

 
odtü terkim. büyütme odtüyü. şimdi de hukuku kazandım yine pek mutlu değilim. niye? çünkü boğaziçi işletmeyi istiyodum :)

emeksiz yemek olmaz diye bi laf vardır. ama senin istediğin cevap tam olarak şudur: tr.wikipedia.org

not: bu arada marmaraya kaliteli dedin ya ne diyim sana :)
  • error522  (22.08.14 23:11:05 ~ 23:37:17) 
sıradan birisin. farklı olmak biraz kader işidir. müzisyen şarkısını söylerken görüp geçirmişliğiyle söylüyordur. içinde yaşanmışlık vardır. iyi bir çalışma sonucunda ortaya çıkmıştır. üniversiteler de aynı şekilde. iyi bir liseye gitmişsindir, hep çalışkan kişilerle beraber olmuşsundur ve iyi üniversiteye girmek kaçınılmaz olmuştur. tavsiyem bir şeyler yaşaman.


  • hohoya  (22.08.14 23:11:43) 
buna neden kıskançlık denmemesi gerektiğini anlamadım. bir de şeyle de alakalı (bkz: kendinin sıradan biri olduğunu fark etmek) işini becerememek, potansiyeli gerçekleştirememe hissi vb.


  • acccra  (22.08.14 23:19:47) 
@podrosok & @error522: aslında ortada tembellik yok. evet, beni olumsuz olarka etkileyen durumlar da oldu, oluyor da. ama yine de ben başarmaya çalıştıkça başaramıyorum...

@acccra: kıskanmıyorum ki. gördüğüm iyi bir şeyi ben neden elde edemiyorum, buna üzlüyorum. başkasında gördüğüm her güzellik beni kendilerine hayran bırakıyor, kıskançlık yok yani.
  • m e b  (22.08.14 23:39:27) 
obsesif kompulsif ben niye x değilim bozukluğu. diye biliyorum


  • lcnkr  (22.08.14 23:45:08) 
Bir psikolog olarak şunu söylemek isterim ki kendine dair farkındalığın ve öz saygın oldukça az. Kendini başkaları ile kıyaslayıp değersizleştiriyorsun. Ayrıca kıyas yaparken bunu dış görünüşe göre yapıyorsun.Her insanın güçlü ve zayıf yanları olduğunu kaçırıyorsun. Belkide başkalarıda sana imreniyordur. Bu konuda desteğe ihtiyacın olduğunu düşünüyorum.
Çünkü bu duygu durumu gün geçtikçe seni netleşecek ve ileri gitmeme olacak.

  • psikologdenizce  (23.08.14 00:01:50) 
@psikologdenizce: profesyonel yorum için teşekkür ederim.


  • m e b  (23.08.14 00:16:22) 
[]

şu aralar kendinizi ne yönde geliştirmeye çalışıyorsunuz?

kendi başınıza, sınırlı kaynak ve imkanlarla ne yönde geliştirmeye çalışıyorsunuz kendinizi? başarılı olduğunuz söylenebilir mi peki?




 
İş almak ihale kovalamak konusunda


  • filipis  (22.08.14 17:31:24) 
Programlama > python, c++ ve c.

Web programlama: css ve php

Almanca : duolingo.

Bazen motivasyonum kaçsada 3 gunde bir gun arayla zaman ayırabılıyorum bunlara. Oluyoda bişiler. Başarı daha uzak, yıllar lazım başarılıyım demek için. Daha emekleme aşamasındayım.
  • anonymice  (22.08.14 17:32:59) 
3d modeling.

çalışıyoruz işte.
  • golan trevize  (22.08.14 17:33:44) 
türk hava yolları'nın da kulladığı pilot adaylarının girdiği sınav olan dlr için kendimi geliştirmeye çalışıyorum.


  • bira sisesi kapagi  (22.08.14 17:34:12) 
ben kuzey yönüne doğru. aurora borealis görmek istiyorum. bi türlü göremedim.

i.vimeocdn.com
  • ermanen  (22.08.14 17:36:21) 
sanata çok ilgiliyim. uzun zamandır resimle uğraşıyorum, heykel kursuna başlıyorum yakında. araştırıyorum sürekli, bilgi sahibi olmak her şeyi öğrenmeye çalışıyorum bu iki konuyla ilgili. akımları, sanatçıların hayatlarını.


  • rock n roll  (22.08.14 17:36:22) 
almanca öğreniyorum.

zayıflamam gerektiğine kanaat getirdim, bir de kas yapacam. kız bulamıyom çünkü.
  • siradisi00  (22.08.14 17:38:31) 
almanca öğreniyorum. sanırım başarılıyım


  • Nefe  (22.08.14 18:02:14) 
daima asıl alanım olması gerektiğine inandığım edebiyat konusunda.

başarılı mıyım değil miyim bilmiyorum, fikrim yok. çocukluğumdaki gibi değilim, hem okumam hem kavrayışım daha ağır geliyor. yazı konusunda da pek ilerleyemedim sanırım, aynı şekilde yazıyorum.

ama 5 sayfa okusam bile oradan kendime ders çıkarmayı beceriyorum. veya kendi yazdığım şeylerde (en önemsiz duyuru cevabında bile) kurduğum cümlelere, neyi nasıl yazacağıma falan dikkat ediyorum. sapıtmayıp disiplinli çalışırsam 20 sene sonra çok büyük yazar olurum diye düşünüyom. yok herkes gibi yaşarsam, ekstra hiçbir şey yapmazsam, sadece düzgün konuşan sıradan bir vatandaş olarak devam ederim.
  • pescador  (22.08.14 18:05:48) 
İşle alakalı genelde. 3d modelleme, kam dizaynı yapmaya çalışıyorum şu aralar. Bilen varsa beri gelsin.


  • sehpa fx350  (22.08.14 18:30:29) 
Duzgun beslenme, duzenli spor yapma

Hayatimda verdigim en dogru karar. Evet basariliyim, terbiye ettim kendimi.
  • cecilia  (22.08.14 18:58:07) 
insanın doğası ve ego'nun yapısı hakkında sorgulamalar yapıyorum. atıyorum birşeye mi öfkelendim. buna hemen "ben bu duruma NEDEN kızdım?" diyip gerçek bir cevap bulana kadar sorguluyorum. böyle böyle "ben sandığımız" ego'nun farkına daha çok varıp, onun illüzyonlarına daha az kapılmayı hedefliyorum. malum "ben sandığımız" şeyler ortadan kalkınca geriye "gerçek biz" çıkacak. misal eskiden kıskançtım. bunu yendim bu sorgulamalar sayesinde. şimdi o kadar boş geliyor ki anlatamam. insanların malesef bu tarz trans halinde nice prangası var. bir ömrü boş yere harcamaya neden oluyorlar. neyse fazla uzattım.


  • matrix  (22.08.14 19:07:04) 
Sabır ve anlayış. Suç ve ceza. Ahlaki sorunlar...
Başarılıyım ama olgunlaşma süreçleri çok yurucu ve yıpratıcı

Onun haricinde almanca'mı ilerletmem gerek.
  • hohoya  (22.08.14 19:21:25) 
spor konusunda başarılıyım, günlük kitap okuma falan tarzı şeylerde eh, dil öğrenme ve online ders olayında epic fail gibi oldu şu ana kadar.


  • acccra  (22.08.14 20:28:13 ~ 20:28:37) 
Gitarda blues müzikte geliştirmeye çalışıyorum. Siyasi ve felsefi olarak liberalizm hakkındaki bilgimi artırmaya çalışıyorum. Bir de temel bilimsel konular hakkında bir şeyler okuyorum vs. bu kadar sanırım.

Başarılı olduğumu söyleyebilirim sanıyorum az çok.
  • i was made for you  (23.08.14 01:50:34) 
sinema kültürüm sıfır. onu geliştirmeye çalışıyorum.


  • rayde  (23.08.14 02:05:25) 
kitap okuyup kültür edinmeye çalışıyorum. entelektüel olarak bişeyler katar diye umuyorum.
yani eğlence için değil fayda sağlaması için yapıyorum.

  • sttc  (23.08.14 02:32:37 ~ 02:33:10) 
[]

eski bir dizi sorusu

aklıma eski bir dizi takıldı ama hatırlayamıyorum. dizide mine çayıroğlu oynuyordu ve yaşlıca bir adam -zannedersem üvey babasıydı- her gün dayak atmak için sebep arıyordu. hatta bir gün evin avlusunda mine çayıroğlu'nu sopayla sopayla dövmüştü.

dizinin adı aklınızda mı? internetten sadece diiz isimlerine baktım ama bayağı dizide oynamış, bulması epey zaman alacak gibi.


fazladan bir bilgi: zannedersem kanal d'de yayınlanıyorduç

 
oysa bilinçaltıma öyle yerleşti ki çıkaramıyorum ki.


  • m e b  (22.08.14 16:49:45) 
figüran filmi olabilir mi 07:30'dan itibaren bi bak

www.youtube.com
  • ornitorenk  (22.08.14 17:13:22) 
@ornitorenk: o da değil maalesef.


  • m e b  (22.08.14 17:19:28) 
kemalettin tuğcu öykülerinden uyarlama olabilir. hatta star'da yayınlamış ta olabilir.


  • warrior princess  (22.08.14 19:08:15) 
@soylu: üvey baba'yı biliyorum ama o değil istediğim.
mine çayıroğlu oduğuna eminim, çünkü mine çayıroğlu dedikçe hemen o dizi aklıma gelir hem de ürperirdim bu dayak yüzünden.

  • m e b  (27.08.14 13:39:33) 
[]

bu sorum çalışanlara

şimdi benim aklıma takılan bir-iki şey var.

1. siz iş başvurusunda buldunuğunuzda, o pozisyonda çalışacak kişilerin sahip olması gereken özelliklerin tamamına sahip miydiniz?
mesela, x şirketinde çalışmak için iyi derecede office programlarını, iyi derece ingilizce'yi bilmeniz gerekiyor, bilgisayar kullanımında yine iyi olmanız gerekiyor vs. siz şimdi bunlardan biri eksik olduğu halde bir işe başvurdunuz ve kabul edildiniz mi?

2. ya da bu eksiklerinizi karşı tarafa iş başvurusunda hiç dile getirmeyip işte sorun olmadan çalışıyor musunuz? karşınıza biliyorsunuz diye bir iş getirilip aslında bilmediğiniz için bunu tamamlamakta zorlandınız mı?

3. cidden ingilizce bilen bir çalışan isteyen şirket sizin bu niteliğinize ihtiyaç duyuyor mu? yani "aman, ingilizce bilen bir eleman olsun, n'olur n'olmaz" kafasında oldukları için mi dili şart koşuyorlar?


her soru 33.3 puan. dilediğiniz sorudan başlayabilirsiniz. süre sınırı yok.
başarılar. ehehe.

 
1. evet sahiptim, başvurdum ve kabul edildim.
2. hayır her şeyi anlattım. net olmak lazım.
3. evet çoğunlukla duyuyor, zaten bazıları ingilizce dilini bilmesini isterken bazıları gerek görmüyor.
  • razvan rat  (21.08.14 18:21:52) 
Mülakat esnasında ya da ilanda olmazsa olmazları zaten yazarlar/sorarlar. İngilizce olayı yabancı bir firma değilse, genelde belki lazım olur diye, katalog, teknik kitaplar için isterler. Onun dışında olan şeyler ofis programları falan bilmeyeni dövüyorlar. Girince öğreniyorsun.


  • sehpa fx350  (21.08.14 18:24:28) 
1- Mimarim, makina muhendisleriyle calisiyorum. Bayagi alakasizim yani. Cok temel duzeyde havalandirma-tesisat biliyordum sadece.

2- Her soruyu durustce cevapladim. Muhendislikten super anlayan bir insan olmadigim asikardi zaten. Sagolsunlar is verirken cok fazla yuklenmediler genelde. Cogu seyi zaten bilen birileri oluyor, tecrubeli insanlardan yardim aliyorsun. Ne okursan oku, iste yaptiklarin bambaska olacak, bilmemek cok normal. Su anda degisik bir alanda uzmanlastigim icin insanlar bana soruyor genelde, benim bir derdim olursa sirkette cozum icin tartisabilecegim 2 adam var, onlarla da 2 haftada bir toplantimiz var iste.

3. Ozellikle uluslararasi is aliyorsa sirket ingilizceye ihtiyac duyulur. Bir de tum kaynaklar vs ingilizce. Yani kendini gelistirmek isteyen insan zaten ingilizce bilmek zorunda cogu meslekte. Ben zaten Kanada'dayim, calistigimiz projede fransizcaya ceviriyoruz her boku, o yuzden fransizca bilen elemanlar degerli mesela.
  • fortisvita  (21.08.14 18:28:01 ~ 18:28:29) 
1. hayir degildim. olmama da imkan yok zaten. sektor itibariyle bir cok seyi iste ogreniyorsun, daha dogrusu ogrenmek zorundasin. hele ki ilk isinse baska turlusu soz konusu degil.

2. ogrenmem gerekeni ogrendim, dolayisiyla yapmam gerekeni de yaptim.

3. benim basvurularimda -su an calistigim yer dahil- cidden ingilizce bilen lazim diyenler cidden ihtiyaci olanlardi. cok uluslu sirketler icin zorunluluk.
  • nxtrls  (21.08.14 18:52:31) 
@acemi: öyle bir iş mi var ki? :) olsa da ben hala öğrenciyim, iş bulmak daha da zor.


  • m e b  (21.08.14 19:25:50) 
İse tamamen uygun oldugum için alındım
Office programlarını biliyordum, bilmediklerini zaten kendin de oğreniyorsun ve şirkette de yardımcı luyorlar. Bana da biri gelip sorsa memnuniyetle anlatırım, sıkıntı çekmeyin sorun
Benim tum girdiğim şirketlerde ingilizce şarttı, ofiste bazen hiç turkce konusulmuyor bile. Turkler de ingilizce konusuyor. Eger firma kurumsalsa cok normal seyler bunlar.
  • fistikliemenems  (21.08.14 19:52:10) 
[]

bir ünlü ölünce onun aşığı kesilenleri katletmek istemiyor musunuz?

ya yeter ki bir ünlü sima ölsün, hemen sanki onun kırk yıllık dinleyicisi, takipçisiymiş gibi davrananları görünce sinirlerim yerinden oynuyor. size de olmuyor mu?
arabesk şarkıları ve dinleyicilerini yerin dibine sokan şahıs, müslüm gürses vefat edince "müslüm baba boynumuzu bükük bıraktı :(" diye sözde üzlüyor. en sevdiği eser sorulduğunda "tabii ki de rammstein-pussy" diyen şahıs kalkıyor neşet ertaş vefat edince "ah yalan dünya, neşet usta'yı da mı yanına aldın? neredesin sen?" diyor.
belki de sadece "back to black"ini bilen biri amy winehouse ölünce "rip amy. sen olmadan jazz öksüz kaldı :(" diye paylaşımlar yapıyor.


ben bunu kaldıramıyorum işte...

 
kor oluyor badem gozlu oluyor.

devran boyle donmeye devam ediyor

ama insanlar etkileniyor abicim. mesela ben baris manco oldugunde cok uzulustum harbiden. ama paylasimda bulunmadim zira o zaman twitterim yoktu.
  • exlibris  (20.08.14 16:30:12) 
İstemiyoruz, böyle ufak şeylere takılıp zihnimizi yormuyoruz.


  • Lola90  (20.08.14 16:32:36) 
insanlar değişir. 20 yaşıma kadar mustafa keserden nefret ettim akşamlarımı berbat etti diye. şu an politik tavrım şu:
82.222.152.134
allah gecinden versin kendisine bişey olursa diye kenara entry kaydedip vefatından sonrası için hazırda tutucam. iyi hatırlattın.
  • namus ninjası  (20.08.14 16:33:54) 
sosyal sorumluluk bir vitrin yalnızca. amaç popülizm pastasından bir pay alabilmek, bir şekilde kendini tekrar tekrar hatırlatabilmek, popülizmi sıcak tutmak.

ilgi, ilgi, ilgi

en basitinden en komplikesine düzenin üstüne kurulduğu unsur budur.
  • vonkhar  (20.08.14 16:33:57) 
Sanki vefat edenin kırk yıllık dostu gibi üzgün suratlara sığınanlari anlamıyorum. Üzüntülerini sosyal medya üzerinden bilhassa "r.i.p" şeklinde duyuranlar ayriyetten samimiyetsiz geliyor.

Sevdiğin, eserlerini takip ettiğin biridir, "ölmüş mü hadi ya, toprağı bol olsun, severdim." der geçersin sohbet ortamında, olur biter. Bence tabii, dileyen dizine vurarak aglayabilir de beni ilgilendirmez. Ama neticede ölümlü dünya ve ölen insan için önemin yok.
  • kaymaktutmayansicaksut  (20.08.14 16:34:01) 
Kısmen öyle düşünüyorum, bir kişi bir ünlüyü gerçekten sevebilir, mesela ölse ağlayacağım birkaç kişi var. Ama mesela geçen Robin Williams öldü, adamın sözlükte başlığı 5 sayfaydı, ölünce 39 sayfa oldu. Yav madem bu kadar seviyordun niye ölmeden hiç gelip de bir şeyler yazmadın? Ben sevdiğim kişilerin başlığına girip bir şeyler yazıyorum, bilgi veriyorum, şusu böyle busu böyle diyorum. Adam öldükten sonra girip ayyh çok üzüldüm kahroldum yazmak bana da samimi gelmiyor.


  • i was made for you  (20.08.14 17:02:05) 
İş dışındaki yakın arkadaşlarımla çok sık görüşemiyorum. Bana 2 hafta geçmiş gibi geliyor ama bir bakıyorum 3-4 ay oluvermiş. Bir şekilde konuşmuyorum ama onların orada olması güven veriyor. Gitmesek de görmesek de o arkadaş bizim arkadaşımız. Ya da aileme her gün onları sevdiğimi söylemiyorum. İşe giderken o gün ölecekmiş gibi yaşamıyorum.

Bir yerde ölen bir şarkıcı ya da aktör de öyle. Bugün aklımda değildir, aylarca aklıma gelmeyebilir, sevgi sözleri söylemem ama varlığı farkında bile olmadığım bir güven ve rahatlık verir. Hayatımın çoğunu müzik kaplıyor, çalışırken bile kulaklıkla müzik dinlerim. Hatta uyurken de dinlerim. Ama şu anda aklıma gelmeyen birinin ölümü beni o gün veya anlık sarsabilir.

Kemal Sunal'ın filmleri ile büyüdüğüm için, onun filmleri benim kişiliğimi doğrudan etkilediği için, kendisi bana neredeyse "ikinci baba". Filmlerinin benim hayatımda, davranışlarımda, kararlarımda katkısı var. Ofiste karşımdaki arkadaşım için de Zeki Müren çok değerli, onun davranışlarında kendini buluyor; kendisini onun şarkılarında buluyor. Bu ve başka başka insanlar da bizi hiç bilmediği gibi, bizim gibi milyonların üstünde az veya çok şiddetli benzer etkiler bıraktılar. Yaşarken onlara bir şey olup olmayacağı hiç aklımıza gelmedi ama öldüklerinde bizim bir yakınımız da, evimizden biri de öldü. Şu ana kadar ölümü daha fazla koyan bir ünlü olmadı ama belki de hayatımda böyle yer tutan bir ünlü var ve ben farkında değilim. Aynı vakit ayırıp da görüşmeyen bir arkadaşım başka bir şehre taşındığında nasıl içim burkuluyorsa, o kişi öldüğünde de öyle içim burkulacak. Değerini o zaman anlayacağım.

Şu ana kadar ölüm günü kimseye bir şey yazmadım ama bu da yazmayacağım demek değil.

Ölüyle de ölünmüyor tabii ki, ateş de düştüğü yeri yakıyor. Anlık şoktan sonra hayatına devam ediyorsun.
  • aychovsky  (20.08.14 17:07:25 ~ 17:08:24) 
kısmen haklısın, kısmet saçmalamamışsın. bazen gerçekten abartılı tepki veriliyor eyvallah da bana da gelip sorsan en sevdiğin şarkı diye high hopes derim belki ama neşet baba'ya da çok üzüldüm, onu da hep içerken dinlerdim. yani müzikte illa belli bi tarzın olmak zorunda değil ki sonuçta çok farklı uçları da severek dinleyebiliyorsun. birini sevmen diğerini sevmemen anlamına gelmiyor.


  • xenophobe  (20.08.14 17:55:34) 
[]

ikinci el kitap satan web sitesi arıyorum

aslında iki tane sorum var:
1. alacağım kitapların çoğu klasik ve ikinci el olsun istiyorum.
ama nadir kitap'taki gibi farklı satıcılardan farklı sipariş vermek yerine, idefix veya kitap yurdu'nda olduğu gibi ben tek yerden sipariş verip hepsinin aynı anda aynı kargoyla gelsin istiyorum. var mı öyle bir site?

2. sizce ikinci el kitap ne kadar güvenli? meslea ben kitabın 241. sayfasında en heyecanlı yerindeyken 242. sayfanın pert olduğunu görme ihtimalim var mı?


not: nadir kitap'tan alışveriş yapmadım hiç. kendi sitesinde yazanlardan yola çıkıp ilk soruda bahsettim kendisinden.

 
1. nadirkitap'ta bazı yerler kargoyu birleştirerek gönderiyor. Onun dışında alternatif bilmiyorum.

2. Yüzlerce ikinci el kitap aldım, bir kere bile böyle bir şeyle karşılaşmadım. İhtimal çok çok düşük diyorum.
  • buff  (19.08.14 00:23:05 ~ 00:23:13) 
[]

okuyacağınız kitaplara sahip olmak istiyor musunuz siz de?

şimdi ben okuduğum/okuyacağım kitaplara sahip olmak istiyorum. ancak ekonomik olarak zorda kalacağım bayağı. çünkü bir yandan okumam gereken kitapların sayısı çok ve bunun sınırı kitaplar yazıldığı sürece elbette yok. kitapların pdf sürümleri de var bildiğiniz gibi. ancak o zaman da teknolojiye boyun eğemiyorum. ben okuduğum veya okuyacağım kitabı rafımda görmek istiyorum en çok, elektrik kesilince, pil bitince erişemeyeceğin sanal varlıkları değil.

siz nasıl çözüyorsun bu sorunu?
bir de diğer sorum; acaba ben şimdi pdf sürümlerini okuyup da ileride bunların kitap sürümlerini mi rafa yerleştireyim?


evet, derdim bu.
galeri2.uludagsozluk.com

 
Ben de kitap ve film herkes okusun, herkes izlesin diye dagıtırım hep


  • fistikliemenems  (18.08.14 21:01:30) 
Ben ozellikle arsivliyorum. Ileride cocuklarima guzel bir kutuphane birakmak istiyorum. Bazi arkadaslarimi cok kiskanmistim babalarinin kutuphanesinden dolayi. Cocuklarim sansli olsunlar diyorum.


  • saygilarefendim  (18.08.14 21:10:58) 
@saygilarefendim: işte böyle söyleyenleri görünce mutlu oluyorum. kimisi kitap biriktirmenin bi ego meselesi olduğunu öne sürüyor; güya raflara baktıkça veya başkasının o raflardaki kitapları görmesini sağladıkça egomuzu tatmin ediyormuşuz da vs. oysa ben de bu güzel amaçlarla biriktirebilirim pekala da, öyle değil mi? nedense bu cevabı görünce yazmak istedim :)


  • m e b  (18.08.14 21:19:26) 
kitaplarımı saklıyorum. başkasına vermiyorum. en büyük sebebi de o kitaplara yeniden gereksinim duymam. sevdiğim yazarları yeniden okuyabilirim. kimi kere bir bilgiye yeniden göz atmak durumunda kalıyorum. bazen de bir metni yazarken atıfta bulunmak gerekiyor. bu roman, öykü için de geçerli, kurgu-dışı kitaplar için de. ama bir süre sonra bu kadar kitabı insan nereye koyacağını şaşırıyor. taşınırken de dert. basılı kitaba gereksinimimizi tamamen ortadan kaldırmasa da e-kitap okuyucu gerekli.


  • microfiction  (18.08.14 22:28:28 ~ 22:32:04) 
Ben bolca kitap biriktiriyorum. Şu anda öğrencilerimin bu kütüphanemden faydalanması hoşuma gidiyor, gelecekte de paylaşmak için biriktireceğim. Ölünce de hepsini üniversiteye bağışlarım herhalde. O yüzden bu beni mutlu ediyor. Rahmetli bir hocamın iki ev dolusu kitabı vardı, şu an belki çoğunu da bulamayacağımız kitaplar. Arşiv gibiydi ve başka bir dünyaya girmiş gibi hissederdik. Ben de onu örnek alıyorum bu konuda.


  • duyond  (18.08.14 22:48:45) 
Eskiden saklardım. Depolama alışkanlığım vardı. Artık dağıtıyorum. Min şeyle yaşama felsefesine geçiş yaptım uzun suredir. Halk kutuphanelerine bağışlıyorum. Hem kutuphane çalışanlarıyla yakınlık kurmuş oluyorum hem de başkalarının kitaba aldığım notları okuyacak olması beni mutlu ediyor. Ben bir başkasının notunu,altını çiizdiği yerleri okuyunca mutlu oluyorum. Bir de artık kitap almıyorum. Kutuphanede yoksa alıyorum. Okuduktan sonra da oraya bağışlıyorum. Gayet mantıklı geliyor bu :) imzalı kitaplarımı bile bağışladım. Aidiyet duygusunu kitap olayında aştım. Darısı senin başına :)


  • organikdusler  (18.08.14 23:39:26) 
[]

sizler ne ara bu kadar samimi oldunuz böyle?

hayatımda her şeye geç kaldığımı hissetmişimdir-ki geç de kalıyor(d)um. emre aydın'ın "ne yapsam, ne söylesem, o geç kalmışlık hissi..." şarkı sözü iç dünyamı özetleyen durumlardan biri.

ilkokulda herkes severdi beni ama yalnızdım. lisede herkes severdi ama yalnızdım. üniversitede de durum böyle. derslere bile girmiyorum samimi olduğum insanlar yok diye. ama bakıyorum da herkes gezmelerde, tozmalarda oluyor ama bana haber verilmiyor. kiminle konuşsam sevildiğimi öğreniyorum ama yalnızım. hani, zeki müren "alkışlarla yaşıyorum"u söylemeden önce "ayakta dakilkalarca alkışlanan, her gün onlarca, yüzlerce mektup alan ama yalnız, evet, hayret edeceksiniz, yapayalnız bir zeki müren" diyor ya, ben de öyle gibiyim. herkes beni sevdiğini söylüyor ama yalnızım. üstelik en samimi olduğum insanlar da olmasına rağmen her biri adeta "olmasan da olur" mantığındalar en ufak bir hatada.


şimdi bazen buralarda kullanıcılarla ilgili duyurular açılıyor, "en sevdiğiniz, sıcak, samimi bulduğunuz yazar kim?" tarzında vs. ya da ortamdan kaybolunca "aa, nerede ki bu?" diyen yazıları görüyorum.
ha, seviniyorum aslında, imreniyorum. "birbirini sadece sanal ortamda tanımalarına rağmen birbirlerinin eksikliğinden veya varlıklarından haberdar olan insanlar. ne kadar güzel..." diyorum. ama canımı da yakıyor açıkçası, "sen neden öyle biri olamadın hiç?" diye kendime kızıyorum.


ben buraya da mı geç kalmışım yoksa?

 
butun bunlar senin tercihin panpa bir de olaya boyle bak.


  • tezek  (16.08.14 15:38:03) 
nickin dikkat çekmiyorsa yada uzun süredir düzgün yorumlar yapmıyorsan kolay kolay hatırlanmazsın


  • basond  (16.08.14 15:44:16) 
bu geç kalmışlıktan ziyade biraz star ışığı ve/veya şeytan tüyü ile alakalı bir şey galiba.


  • nereye bu gidis  (16.08.14 15:44:37) 
herkes gerçekte yalnızdır zaten. etrafında çok insan olması yalnız olup olmadığı konusunda bir gösterge değildir. genelde insan evlenince de tüm yakını ailesi olur. bir iki çok samimi dost olur ama en fazla bir iki hadi üç olsun. fazlası hikayedir. gerçek bu. geri kalan o sürekli face'te ortamlara akıyor imajı kasanlar asıl yalnızlar da onlar. kanma o tiplere.


  • adınıkoyamadım  (16.08.14 15:46:50) 
lafa bakarsan herkes kan kırmızı surattadır sen orada değilken.
ama değil işte. samimiyet denilen şeyin açıkçası sosyal medyada da bir geçerliliği yok bence. kaçı birbiriyle görüşüyor misal? kaçı gerçek hayatlarında burdaki kadar destekliyor birbirini böyle bakmak lazım. zaten samimi görünen muhabbetlerin çoğuda geyiktir. misal twitter'da millet akraba apartmanı kurmuş fenomenlere bakıyorum da. yedikleri içtikleri ayrı gitmiyor gibi. ben bu gösterilene inanmıyorum. gıptada etmiyorum, içte geçirmiyorum.
üniversite 2yi bitirene kadar kimseyle konuşmamıştım ben. sınıftaki bölümdeki insanların bir kaçının ismini bir çoğunun simasını bilmekle birlikte hiç muhatap olmaya tenezül etmemiştim misal,onlar gelip konuştuklarında da kısa tutmuştum.
hah işte o kısa tuttuğum diyaloglardaki bir kaç insanla yine hayata eşlik eden günlük koşuşturmalarda gündelik tepkilerde olanlarda tanıdım ve samimiyet kendiliğinden yeşerdi.
seçicilik değil bu dediğim. ''nerde o candan insanlar benim etrafımda yok ki, peki bunlardan hangisi öyle ki?'' kalabalık içindeki yalnız insanı oynamakta akıl işi değil bence.
ya da ben takılan insanların mutlu olduklarına inanmıyorum da mesela. eğlenmek amaç, uygun arkadaş araç şeklindeki paylaşımlar hiç cezbetmiyor beni.
ya işte nerdeysen o mahalde, neyle uğraşıyorsan o akışında etrafında beliren insanlardan bazıları umut ekiyor içine,o samimiyet oluyor, ya da dost. her neyse.
bence bunu düşünme. olduğun gibi eşlik ettiğinde yaşantına sana tanık olmak isteyenler, senin tanık olmak istediğin yaşantılar çok yakınında aslında.
biraz koyvermek lazım.
  • vesika  (16.08.14 16:07:29) 
Ben de bu hissiyattayım. Normal yaşantımda pozitifliğim ve enerjikliğimle sıcak kanlılık muhabbetimin düzgün olmasına ragmen

Yok samimi olduğum insan kalmadı. Vardı bi ara ama sattılar arkamdan konuştular kuyumu kazmaya çalıştılar.


Hayır kalan diğerlerine sorsan bni çok severler ama dışarıya çıkıp gezecek arkadaşım yok. Çözüm bulamadım inşallah yüksek lisansta arkadaş edineceğim
  • indescribable  (16.08.14 16:19:37) 
Samimi sıcak bulduğum yazar falan yok ama bazılarını görünce tanıyorum artık, çünkü sık yazıyorlar. Göz aşinalığı oluyor doğal olarak. Mesela seni de artık gördükçe tanıyorum çünkü bir sürü duyurunu, cevabını vs. okudum ki topu topu birkaç haftadır takılıyorum duyuruda.


  • i was made for you  (16.08.14 16:33:09) 
benim en sevdiğim compadrito ve aychovsky.

zeki müren tamam da emre aydını örnek verirsen onun gibi olursun zaten. ben sana tanıyı koydum yobo olduğun içindir kesin %100.
  • hkku  (16.08.14 16:33:49) 
Köpük partisinden sonra böyle olduk.


  • sevgili sen masada değil yatakta güzelsin  (16.08.14 17:32:11) 
[]

şarkıya eşlik ederkenki sesinizi seviyor musunuz?

şimdi soru biraz tuhaf oldu, açayım.
hani diyelim arka planda sizin sesinizi bastırmayacak derecede çalan bir şarkı olsun. şimdi o şarkıya eşlik ederkenki halinizden siz de memnun musunuz? yoksa bir tek ben mi böyle hissediyorum?
sesimin kötü olduğunu söylerler, ritmi kaçırdığımı da. ancak nedense arka planda çalan şarkıya gayet de iyi eşlik ettiğimi düşünüyorum. ama ne zaman ki karaoke yapmaya çalışıyorum, sesim yetmiyor, şarkının melodiis giderken ben poptan uzun havaya geçiyor gibi oluyorum. evet, bu.


 
Tam olarak aynısını yaşıyorum. 3 şarkıyı iyi söylediğimi söylüyorlar, gerisinde de işte hareketli şarkıyı slow diye yutturabiliyorum millete; hem de hiç çaba göstermeden.

İnsanın sesi bir şekilde kendine iyiymiş gibi geliyor. Kendi asıl sesimizi ancak bir yere kaydettikten sonra duyuyoruz. Hani kendi sesimizi dinlerken "Ayy, bu kim be? Böyle mi konuşuyorum ben?" deriz ya; hah, insanlar bizi öyle duyuyor.

Bu da demektir ki ya ses yok, ya kulak yok, ya da ikisi birden yok.
  • aychovsky  (16.08.14 14:33:57 ~ 14:35:03) 
Bana kalırsa kayıtla aynı ses tonuna tınısına sahip değil. Abimle benim seslerimizin rengi aynı bunu farkediyorum(başka kişilerden de duyuyorum) hem ama kayıt edince farklı geliyor.

Ses hafızanızla (kulağım iyi derler ya) alakalı bence
  • filipis  (16.08.14 14:38:16) 
hayır.

ama içkiliyken yapıyorum zaten.
  • siradisi00  (16.08.14 14:54:05) 
[]

"x gözlerin neler görüyor y?" repliğinin kaynağı nedir?

yüzüklerin efendisi çıkışlı mı?
öyle olsa bile repliğin ciddi halini bulamadım internette. hep geyik, hep geyik! tıpkı "hodor nedir?" duyurusuna verilen aptalca "hodor hodor'dur" cevapları gibi şeyler var her yerde.

bu sebeple, kısaca bu repliğin kaynağı ve sebebi nedir, söyleyebilir misiniz?

not: yüzükleirn efendisi'ni hiç izlemedim ciddi olarak.

 
elf gozlerin neler goruyor legolas

turkceye cevrilmis orjunal hali bu. kaynagi da yuzuklerin efendisinin birinci filmi. duzen: ikinci filmmis galiba :)


spoiler:
______________
hobbitlerin kacirilmasi uzerine aragorn ve legolas urukhaileri takip etmektediler, bir tepenin ustunde legolas durur ve uzaklara bakar, aragorn da ona bu soruyu sorar.
  • fakyoras  (16.08.14 10:27:10 ~ 10:51:09) 
evet


  • ayiadam  (16.08.14 10:27:27) 
iki kule filminde geçiyor.


  • baldur  (16.08.14 10:29:37) 
aha da filmde bahsi geçen bölüm. biraz esprili yapmışlar.

(git:www.youtube.com )
  • the silent enigma  (16.08.14 10:33:04 ~ 10:33:50) 
@the silent enigma: bu da gösteriyor ki abartan bir tek türkler değilmiş :))


  • m e b  (16.08.14 10:35:06) 
[]

firefox çoğu zaman yanıt vermiyor neden?

şimdi, en son sürümü yüklü. eklentiler ise sadece adblock ve internet download manager.
ben video izlerken ya da herhangi bir sitede takılırken durduk yere "yanıt vermiyor" hatası alıyorum. biraz bekliyorum geçiyor ama ben ise kansere yakalanmak üzereyim böyle yaptıkça. sizce ne yapmalyım?

bu arada internette elbette araştırma yaptım ancak çoğu "format at geçer" salaklığında öneriler...

 
@minik donut canavarı: aslında onları sürekli yapmış ama çözüme ulaşamamıştım.


  • m e b  (14.08.14 16:17:45) 
uyumsuz ve sıkıntı yapan bir eklenti vardır. eklentileri kapatıp deneyin.
fılaş pileyırı son versiyona güncelleyin.

bi de böyle sikimsonik sorularınıza kanser oldum, evlat acısı gibi koydu gibi insanlara gerçekten acı veren durumları alet etmeyin. altı üstü firefox takılıyormuş. kanser olan adam acı çeke çeke ölüyor. allah vermesin, başına gelmeyen bilmez, başına gelince anlıyor.
  • kibritsuyu  (14.08.14 17:41:02 ~ 17:42:46) 
Firefox 20 portable kullan. En stabili o. En son sürümde problem çok.


  • cetoxim  (14.08.14 20:55:25) 
[]

narist - megaloman - egoist arasında fark var mı?

şimdi anlamlarına baktığımız zaman hepsi de aynı kapıya varıyor: kendini en üstün sayma.
narsisizm: kendisine aşık, kendisinin en önemli insan olduğuna kanaat getirip kendine hayran olma durumu.
egoiizm: kendini büyük görme ve üstün görme durumu.
megalomani: kendini süper büyük görme durumu, kendine aşık olma durumu.



e, bunlar aynı değil mi? aralarında fark var mı, yok mu?

 
iyi de o anlamları kim veriyor ki, böyle kestirip atıcı bir tanım yapılırsa siyah ile beyaz bile aynı "şey" olmaya indirgenebilir. tanımlar da ofsayt zaten.
narsisizmi ismini aldığı narcissos mitinden, egoizmi max stirner'dan kopararak tarif edemeyiz, yahut megalomaninin "mani"sinin bir çeşit delüzyonal hale işaaret ettiğini gözardı edemeyiz, yine de bunlardan ibaret tarif etmeye kalkınca eksik kalır illa ki. benzerlikler vardır, denebilir ya da birileri çeşitli benzerlikler kurabilir ama bu aynı şeyler olduğunu göstermez.

  • dafaiss  (14.08.14 13:01:48) 
  • acccra  (14.08.14 13:16:40) 
@dafaiss: kafama göre tanımlamadım ki bunları. ve de hayatımda ilk kez duyup da "bunlar ne ya ki ya?" mantığıyla da sormadım.
belki dilimizde bilinçsizce kullanımları sebebiyle gerçek anlamından uzaklaştıkları için böyle bir anlam karmaşası yaşıyorum.

  • m e b  (14.08.14 13:18:47) 
[]

paypal'e özgü hesap no'su mu var yoksa bir bankayla mı ilişkilendiriyorum?

sorunun tam hali:
paypal, kendine özel bir hesap numarası mı kullanıyor, yoksa ben kredi kartı/banka hesabımla mı ilişkilendiriyorum?
kısacası paypal ile işlemler yapabilmek için bir bankada hesabım mı olması gerekiyor?


 
banka hesabınız olması gerekiyor.


  • kobuzchu kiz  (11.08.14 22:37:11) 
Olmadan kullanılabilir duruyor ama askıya falan alınabiliyor sınırlamalar var sanırım, bir de içine para atmak için başka paypaldan göndermeden olmuyordu sanırım, şimdi paypal kart falan çıkmış belki daha rahat kullanılabilir.


  • atom karincanin torunu  (11.08.14 22:37:41) 
amacınızı söylerseniz yardımcı olabiliriz

siz kartınızı paypalla ilişkilendiriyorsunuz. paypal size bir kart hesap vs. vermiyor(verdiği ücretli hizmetler var orası ayrı)

para çekmek istiyorsanız, ve komisyon istemiyorsanız banka hesabıyla ilişkilendirin.

yurtdışı alışverişlerde kullanmak istiyorsanız kredi kartıyla ilişkilendirin
  • ceycey e  (12.08.14 00:25:16) 
@ceycey e: ben aslında gerçek banka hesaplarımdan ayrı olarak bir hesap istiyordum, para biriktirmek için. yani sanal banka hesabım olarak paypal'i istiyordum.


  • m e b  (12.08.14 13:12:32) 
evet biriktirirsin ama para yüklemen masraflı olur. üstelik para çekmen gerekirse, 1 hafta beklemek zorunda kalırsın.

ayrıca paypalda para tutmak pek güvenli olmaz. bir şifreyle korunuyor sadece

kısacası pek önerdiğim bir yöntem olmaz.
  • ceycey e  (12.08.14 16:28:41) 
[]

anroid uygulaması yapıp para kazandınız mı hiç?

aklıma takılan bir soru. şimdi, ufak birkaç sorum var:
1. uygulamanız ücretsiz olup siz reklam gelirleriyle mi para kazandınız?
2. uygulamanız ücretli ise bundan gelir elde etmeyi nasıl sağladınız? google play o parayı size nasıl aktarıyor? banka veya hangi türden bir hesapla?

kısaca açıklar mısınız?

 
Türkiye için ücretli uygulama izni yeni çıktı zaten kazanan reklamdan kazanıyor. Reklam gelirleri de azalmış hoş. Projeye girip de kazanılır para ama çevre lazım tabi.
Google play hakkında iyice aydınlanmayı ben de istiyorum bakalım bilen çıkar mı..

  • cilekli pasta  (11.08.14 21:13:55) 
reklam gelirleriyle kazanıyorum da daha çekmek kısmet olmadı. reklam hizmetini aldığım google'ın admob'u min 100$ ödeme yapıyor.


  • yvandal  (12.08.14 21:26:41) 
[]

rom'lu telefonu orijinal hale getirebiliyor muyuz?

benim telefonum normalde jelly bean'di ama ben kasıyor diye resmi olmayan sürümle kitkat'e yükselttim.
telefonun hızından memnunum ancak mesela bazı özellikleri kayboldu. usb modunu seçme, 3g görüntülü görüşme gibi mesela.
şimdi, yeni resmi olmayan rom'suz veya root'suz olarak bu telefonu orijinal hale geri getiremez miyim?


 
"__telefon modeli__ rom yükleme" diye aratın.


  • vefalilutfu  (10.08.14 17:46:29 ~ 17:47:10) 
[]

Por ve para arasında ne fark var? (İspanyolca)

İnternette çok salakça gerekçeler buldum ve aklıma yatmadı.

Gracias para la fiesta anoche.

cümlesinde "para" kullanmam neden yanlış?

 
por içinden geçmek falan gibisinden. through gibi düşün
para da için işte. for gibi.

por: den dolayı
no salen por el calor

pasif yapmaya yarıyo.
el libro es leído por los alumnos

bi de kalıplaşmış ifadelerde kullanılıyor

hablar por teléfono
veinte por ciento

por ejemplo
por favor

por tanto ,por lo tanto - sonuç olarak
dos por dos iki kere iki

por persona kişi başına

por día, por semana, por mes, por año günlük olarak yıllık aylık...

por la noche, por la mañana, por la tarde, por el día - gündüzün, geceleyin, yarına, akşama...

PARA:

amaç bildiriyor:

hemos venido para verte- seni görmeye geldik

destination bildiriyor:
Es para usted y para mis hermanos

bi de karşılaştırma anlamı var:

Elena es muy alta para su edad


fransızcadaki par ve pour'a benziyor ama bunlar nedense hiç karışmazken por ve para karışıyor. ben de elementary ispanyolcamla ahkam kesiyorum.

tabii bu en basit anlatım. eminim nüanslar vardır.
  • mistreated  (10.08.14 00:41:31 ~ 00:42:10) 
@mistreated: çok teşekkürler de hala kafam karışık.

daha önce bir cümle tamamen yukarıda yazdığım gibi bir cümle idi. "through"luk bir durum filan da yoktu, bildiğin "için" cuk diye oturuyordu.
  • m e b  (10.08.14 01:15:25 ~ 01:15:45) 
aychovsky'ye mesaj at. ama önünü ilikle. öyle oturduğun yerden donla falan yazma.


  • pescador  (10.08.14 01:17:05) 
dostum o kadar şey yazdım. tabii ki sadece through anlamına gelmiyor. ayrıca anoche derken ne demeye çalıştın tam çözemedim. cümlenin doğru olduğuna emin misin? geçen akşamki yemek için teşekkürler diyeceksen para uygun bence. yanılıyor da olabilirim.


  • mistreated  (10.08.14 01:19:57 ~ 01:22:00) 
Bazı şeylerde anlamları dışında kalıplar var. Gracias da öyle.

Ne için teşekkür ettiğini por ile yazıyorsun. "Gracias por venir" deyince "Geldiğin için teşekkürler" oluyor ya da "Gracias por el regalo" "Hediye için teşekkürler" oluyor.

"Gracias para" daha çok kişiye kullanılıyor.Bir nevi "Gracias a", "Gracias para sus invitados, podemos salvar el día" diyorum. Yani "Davetlilere bin şükür, onlar sayesinde günü kurtarabildik". Bunun yanı sıra, bir amaç olduğunda yine para kullanıyoruz. Bu cümleleri internetten buldum, benim aklıma gelmedi. "¡No digas gracias para quedar bien!" Burada diyor ki "İyi görünmek için herkese teşekkür edip durma". Bir tane de ben uydurayım, "Dar las gracias a Dios para obtener lo que tienes es un acto de hypocrasía", yani "Sahip olduklarına kavuşabilmek için dua edip durmak bir ikiyüzlülük göstergesidir". (Dar las gracias; şükretmek olduğu kadar dua etmek anlamına da gelebiliyor coğrafyasına göre. Burada o coğrafyaları kullandım ama sakın genelleme, genelde şükretmek. O durumda da bu cümle pek bir yanlış oluyor)


Örneğin, şu cümle süper: "Muchas gracias por su capacidad para organizarlo así en el Parlamento." Yani "Parlamentoda böylesine bir organizasyon yapabildiğiniz için yeteneklerinize teşekkürler" gibi bir şey. İngilizcesini yapıştırayım, "Thank you very much for your ability to organise that in Parliament."

Aynı düzensiz fiiller gibi por/para istisnaları var, Gracias da bunlardan biri.

edit: pescador, estağfurullah. Aramızda donun lafı mı olur?

Ekleme: Bu istisnalardan bazıları Notes in Spanish'in iki bölümden oluşan "por y para" podcast'inde var. Çok güzel anlatıyorlar.

Ben en çok şunda kafayı yemiştim.
Lo compró para tí.
Lo compró por tí.

Bunların ikisi de doğru ama anlamları farklı.
Lo compró para tí. --> Onu senin için aldım ama "Onu sana aldım" anlamında.
Lo compró por tí. --> Onu senin için aldım ama "Senin bir bahanen vardı alamamak için (örneğin, vaktin yoktu), senin yerine ben aldım" (Burada senin yapman gereken işi ben yaptım anlamı var)

Aynı şekilde "Lo que he hecho, he hecho para tí"de "Yaptığımı senin için yaptım" derken ""Lo que he hecho, he hecho por tí"de "Yapılacağı sen yapacaktın, senin işindi ama ben yaptım" anlamı var.
  • aychovsky  (10.08.14 01:31:20 ~ 01:57:54) 
@aychovsky: çoook teşekkür ederim.


  • m e b  (10.08.14 16:26:24) 
[]

Ekşi Duyuru'ya mobilden girenler

Ya ben logoya basıp anasayfaya erişmek istiyorum ama olmuyor.
Sizin canınız sıkılmıyor mu?
Mobilde buton olarak sadece:
-duyuru ekle
-ben
-mesajlar

Var. E ben istediğim zaman nasıl anasayfaya geleceğim?

 
mobil sayfayı hiç kullanmıyorum, çok kullanışsız geliyor. logoya basınca ana sayfaya çıkmalı normalde ama öyle bir mobil site yapmışlar ki, ı ıh, sıfır, zero, none. olmuyor yani.


  • devilred  (09.08.14 21:03:03) 
ben mobilden girmek zorunda kaldığımda direkt masaüstü görünümünü açıyorum, kafam rahat oluyor.


  • tolga asp  (09.08.14 21:05:10) 
Üstelik logoya basmak arada bir işe yarıyor. Tik atmak da sorun.


  • m e b  (09.08.14 21:10:40) 
canımı sıkıyor benim de. compu'ya iletmek lazım


  • icim urperiyor  (09.08.14 21:14:10) 
Logoya tıklayabilmek için telefonu yan yatır. Öyle çalışıyor. İnce bi espri var orada.


  • vyava  (09.08.14 21:14:42) 
Ben de mobilini kullanışlı bulmayanlardanım.


  • duyond  (09.08.14 21:16:05) 
Mobile gicigim!


  • strawberry first  (09.08.14 21:19:11) 
masaüstü sürüme geçseniz ya? hatta yer imi olarak kaydedince direkt masaüstü formatında açılıyor.


  • ontheroad  (09.08.14 21:21:19) 
Logoya tikliyorum, anasayfaya donuyorum. Bunu hep yapiyorum, hep calisiyor.


  • fever  (09.08.14 21:55:44) 
@ontheroad: ya o da bir çözüm ancak. mobil site varken bunun sorunlarının giderilmesi taraftarıyım. çünkü mobil görünümde ekran-punto büyüklüğü, yazıların ekrana tam oturması çok iyi.

@fever: ben de arada yapabiliyorum. her zaman olmuyor.
  • m e b  (09.08.14 22:29:28) 
Sirf bu yuzden ben mobil sayfaya girmiyorum, telefondan girerken de web versiyonunu kullaniyorum.


  • delifaruk  (09.08.14 22:31:00) 
Compu'ya takriben bir sene önce mobil ile ilgili şikayetler iletilmişti.

O da, bir uygulama ile mobil sitenin daha kullanışlı hale getirilebileceğini söylemişti..

Anlaşılan konu orada kaldı..
  • kill_them_all  (09.08.14 23:27:19) 
Rahatsız ediyor. Anasayfa hafızada var, oradan tıklıyorum. Başka türlü olmuyor.


  • aychovsky  (09.08.14 23:29:03) 
[]

hangi kitabın yazarı olmak isterdiniz? nedeni kısaca nedir?

mesela ben dostoyevski'nin "yeraltından notlar"ına çok imrenirim. sebebi, benim de böyle bir şey düşünmemdi. yani kendi hissettiklerimi, acı duyduğum noktaları, kendi çelişki veya çıkmazlarımı, acılarımı yazmak istemişimdir. yazsaydım bile dostoyevski'ninki kadar etkileyeci olmazdı herhalde.
sizinkiler neler?



 
başlığı görünce yeraltından notlar demek için gelmiştim ancak hemen diğer seçeneğe yöneldim; orta dünya'nın yaratıcısı olmak isterdim.


  • o degil dee  (09.08.14 17:53:52) 
İntroduction to Quantum İnformation


  • fiber  (09.08.14 17:55:58) 
Puslu kıtakar atlası.

Ne kadar iyi yazar olursan ol bu kitap gibisini yazabilmen için edebi yönden iyi olmaktan çok daha fazlası gerekli.
  • sen git ben geliyorum  (09.08.14 17:56:52) 
martin eden


  • xenophobe  (09.08.14 18:00:57) 
zaman çarkı - öyle bir zihne sahip olmak için


  • Celestial  (09.08.14 18:03:09) 
Martin Eden


  • brkwashere  (09.08.14 18:53:56) 
moby dick
ya da çehov hikayelerinin.

  • lesmiserables  (09.08.14 19:11:06) 
Harry Potter serisi. J.K. Rowling'in bir milyar dolar serveti var sadece o seriden kazandığı.


  • i was made for you  (09.08.14 19:11:29 ~ 19:11:43) 
kinyas ve kayra


  • kablelvuku  (09.08.14 19:31:37) 
  • papillon7  (09.08.14 22:12:04) 
[]

mesajla küfreden kişi için yaptırıma destek veren yok mu?

evet, soru bariz belli.
ya buranın politikasını bilmiyorum ama özel mesajdan dileyen dleyen küfredebiliyor. hatta moderatör de böyle bir şeye yaptırım olmadığını söylüyor. buna bir çözüm bulması için moderatöre topluca söyleyemez miyiz?
destek veremez misiniz?


 
@trumanshow: küfür mü edilsin?


  • m e b  (09.08.14 00:56:04) 
Buraları bu kadar ciddiye almanın gereği yok aslında. Küfür ettiyse noldu yani? Hee diyin geçin yahu. Böyle durumlarda küfür eden insan aciz insandır zaten. Ne işiniz olur?


  • ay nov kung fu  (09.08.14 00:56:09) 
@ay nov kung fu: insan küfrü, hele ki annesine edilen küfrü kaldıramıyor.
bu kadar alçaklığı geçiştiremem ki.

  • m e b  (09.08.14 01:00:20) 
ne yapılmasını öneriyorsun? neyi destekleyelim?


  • baal  (09.08.14 01:04:57 ~ 01:05:10) 
küfür yasak ama hakaret etmek serbest, buranın politikası bu.

demesi zor ama; takma kafaya, küfür eden adam adam değildir zaten ciddiye almak lüzumsuz.
  • g7mor  (09.08.14 01:05:58) 
moderatörlere topluca sövebilir bunu isteyenler bıktırana kadar. ya da her küfür edildiğinde moderatörlere yöneltin.


  • dafaiss  (09.08.14 01:11:03) 
Küfüre bakış açınız nedir? Gerçek hayatta küfrediyor musunuz?

Çünkü birinin annenize küfretmesini bu kadar ciddiye alıyorsanız
a. Kendiniz küfrettiğinizde küfrün içerdiği fiili gerçekleştirmekle tehdit ediyorsunuz karşınızdaki insanı. Bu sebeple de birisi annenize küfredince annenizi içermeyen bir küfüre kıyasla daha fazla sinirlendiriyor sizi.
b. Küfürün kastettiğinin gerçek anlamda olmadığını biliyorsunuz. Arkasındaki anlam sizi sinirlendiriyor. (ki bu durumda anneye veya ayak parmağınıza küfredilmesi arasında bir fark olmaması gerekiyor.)
  • ay nov kung fu  (09.08.14 01:16:02) 
@trumanshow: ama bu şahıs, doğrudan bir duyurudaki cevabım üzerine atmış. soru da "hangi cb adayına oy vereceksiniz" gibi. kalkmış doğrudan bana ağırından küfür etmiş. üstelik hala da kendini haklı görüp "ettiysem haklıyım." gibi cevaplar veriyor. bir de bunu iki-üç kez yaptı.


  • m e b  (09.08.14 01:16:54) 
bir insana küfür ve hakaret etmek çirkin bir davranıştır. yapmayalım, yapanları uyaralım.


  • g7mor  (09.08.14 01:19:57) 
@ay nov kung fu: ben sanal alemde değil normalde de küfretmem bir insana, edemem bile.çok ama çok fazla sinirlenmem lazım ki ancak kendi kendime ederim onu da.

neyse, bu şahıs sürekli yapıyordu. hatta bir kez daha duyuru açtım bununla ilgili ve duyurum silindi. yani ilk kez yapmıyor bunu.
hem küfür ister gerçeği, ister mecazi ifade taşısın. arada samimiyet bile olmadan en ağır küfür hazmedilemez benim açımdan.
  • m e b  (09.08.14 01:23:01) 
Ben küfürü savunmuyorum. Sadece şuradan mesajla küfür edildi diye bu kadar sinirlenmeyi anlayamıyorum.


  • ay nov kung fu  (09.08.14 01:24:06) 
[]

türkan şoray'ın o mahzun bakışı sizi de üzmüyor mu?

mimiklerinden mi yoksa acı çeken, sevilmeye muhtaç kadın rollerinden dolayı bilmiyorum ama ben oldum olası türkan şoray'ı hep hüzünlü bulur ve üzülürüm.
misal, kanal 7'de sultan filmi var ve o mahzun bakışları içimi acıtıyor valla. siz de üzülmüyor musunuz türkan şoray'a?



 
üzülürüm ben çok deli bakıyor o kadın bi de ağlarken de üzülüyorum gerçekten


  • niye ama  (08.08.14 23:30:19) 
basima bir sey gelmeyecekse oyunculugu cok abartilmis bir teyzemiz kendisi


  • exlibris  (08.08.14 23:43:55 ~ 23:44:09) 
hiç üzmüyor. nefret derecesinde sevmem türkan şoray'ı.


  • anneboleyn  (08.08.14 23:45:57) 
yooo.


  • pescador  (09.08.14 00:17:01) 
[]

tesadüfen karşılaştığınız ve çok sevdiğiniz şeyler neler?

soruyu açmak gerek. herhangi bir yerde, mesela filmde, kitapta, bir söyleşide adından bahsedilen bir şeyi merak edip de araştırdınız mı? araştırdınız ve de sevdiğiniz oldu mu? olduysa bunlar nelerdir?

örnek vereyim. mesela ben "rezervuar köpekleri"ni izliyordum. izleyenleriniz bilir, sırf eski şarkılar hakkında epey bir sohbet ediyordu adamlar. o bahsedilen şarkılardan biri de madonna'nın "true blue" şarkısıydı. merak ettim o şarkıyı ve dinledim. çok hoşuma gitti.

sonra, ahmet ümit'in "sultanı öldürmek" kitabını okurken içinde bolca tolstoy'un "kroyçer sonat" kitabının adı geçiyordu, onu da okudum. fena değildi.


neyse, sizin de var mı böyle karşılaştığınız eserler?

 
sevgilim :p

ciddi cevap vermek gerekirse, şu anda dinlediğim müzik gruplarının çoğu bu kategoriye giriyor.
  • oğlum çok zor lan  (08.08.14 22:04:54) 
ekşi sözlük
edith piaf

  • kuzey li  (08.08.14 22:07:36) 
Dizi ve film soundtrackleri sayesinde farklı farklı şeyler dinliyorum. Bir gün de kaymak birası ve balkabağı suyu yapacağım, seversem onları da eklerim buraya eheh


  • iste o kavunici balik  (08.08.14 22:11:15) 
misal böyle bi duyuru açtın ve ben de şöyle bi şarkı paylaştım, sen de beğendin.

www.youtube.com

(yıllar sonra bunu da anlatırsın bak ;)
  • brkylmz  (08.08.14 22:19:47) 
Katy Perry'i çok severim, geçen kış değil ondan önceki kış John mayer ile birlikteydi, ben de bir bakayım elemana dedim. Şimdi en sevdiğim müzisyen kendisi. Katy ile birlikte olmasa büyük olasılık şu anda da dinlemiyor olurdum.


  • i was made for you  (08.08.14 22:22:27) 
iki müzik grubunu tesadüfen keşfettim. biri bi pub'daydı diğeri de filmdeydi. the xx ve alt-j. hayatımın büyük bir parçasıdır.

bir uygulama: hornet :p öyle appstore'da gezinirken keşfetmiştim. iş görüyor ^^

dizi: downton abbey. dizimag'in rastgele düğmesine basıyordum amaçsızca. rastgelmiştim buna ve büyük hayranıyım şu an.
  • shyz0re  (08.08.14 22:22:47) 
annemin izlediği dizilerden birinde adam telefonda konuşurken sevdiği kadına "Telefonda yaşlanıyoruz" demişti. O kadar hoşuma gitmişti ki duyunca.

uzak ilişki falan mı yaşıyorlar dedim anneme, "karışık" dedi. çevreleri bilmiyormuş sevgili olduklarını falan. gizlemek zorundalarmış. az görüşüyorlarmış yüz yüze. annemin yalancısıyım. dizinin adını bilmiyorum.

yani cevap bu cümle. "telefonda yaşlanıyoruz."

uzak ilişki yaşayanlara selamlar.
  • sen git ben geliyorum  (08.08.14 22:37:32 ~ 22:50:16) 
Yılllaaaar önce Canterbury Tales hakkında Türkçe kaynak ararken ekşisözlüğü keşfetmiştim ilk önce bunu yazayım. :) Ondan önce haberim yoktu.

The Broken Circle Breakdown filmindeki müzik grubunu çok sevdim. Film sayesinde yeni bir tür dinlemiş oldum.

Şimdi adını hatırlamadığım bi kitapta adam sevgilisine ''my primavera'' diye hitap ediyordu. Yine tee kaç yıl sonra bilgi yarışmasında karşıma çıktı o kelime. (Bu arada merak edenler için primavera ilkbahar demek) Böyle kelimelerin kavramların karşıma çıkmasına bayılıyorum. Ek olarak dün duyuruda biri sedanter yaşıyorum gibi bir şey yazmıştı. Açtım anlamına baktım, bugün ingilizce bir blogda sedentary olarak karşıma çıktı.

Bu aralar sporla kafayı bozduğumdan before-after videoları izleyip duruyorum. Şu parçaya denk geldim çok sevdim. www.youtube.com
  • buzbebek  (08.08.14 22:46:36 ~ 22:47:25) 
  • iste o bendim  (08.08.14 22:47:35) 
Teoman Gönülçelen şarkısını yazarken Çavdar Tarlasındaki Çocuklar kitabından esinlendiğini yazmıştı.Onu okudum çok beğendim
Bir de duyurulardan birinde funny little frog şarkısı güzel diye yazmıştı birisi.Onun da müptelası oldum.O her kimdiyse sağ olsun

  • möldersgotinnue  (08.08.14 23:00:33) 
[]

yine minik, ispanyolca gramer sorusu

ya "dormir" ve "querer" neden farklı çekimleniyor diğer fiillere göre?
mesela "comer" için
-yo como emparedado
-nosotros comemos emparedado.

fiil kökü aynı kalıyor.

ancak özne yo olunca "querer"de araya "i" harfi giriyor. özne "los niños" olunca da "dormir" fiili "duermen"e dönüşüyor.

diğer fiillerde kök aynıyken neden bunlar değişiyor?

 
aradim da bulamadim, aklima su trt spikerinin kolombiya macinda James Rodriguez ile Jackson Martinez'in okunuslarini kolombiyali spikerlere sormasi ve aldiklari cevap olan "oyle iste" geldi. (bilmeyenler icin: james-hames diye, jackson-cakson diye okunuyor)

dillerde duzensizlik var. istisnalar var. sebebi o iste. eminim ingilizce'de olanlara asinasindir.

edit:

surda en temel duzensiz fiiller yer bulmus. www.linguasorb.com

diger fiillerde kok ayni, sadece bunlar farkli degil kisacasi. cok var. cok sakat var.
  • she was my baby  (07.08.14 21:41:03 ~ 21:42:51) 
fransızca'da da var böyle şeyler. cevabı da çok nadiren okunuş yüzünden olsa da genelde gerçekten "çünkü eşşeğin s.. ötürü".

she was my baby +1.
  • i was me but now he s gone  (07.08.14 22:08:28) 
İspanyolca fiil çekimleri kitabında 100 küsur farklı çekim tipi var. Bunların çoğu birbirine benziyor. Bir 8-10 tane ezberlendi mi, gerisi düşünerek çıkarılabilecek şeyler. Bir mantığı yok. Almanca'da silah veya Poseidon'un trident'i gibi olan çatal neden dişi artikel die ile çekiliyorsa ve bir karın boşluğu veya rahim gibi olan kaşık neden erkek artikel der ile çekiliyorsa, aynı nedenle. querer en düzensiz fiillerden biri, dormir ise ikinci harfi o olan fiillerin çoğu ile benzer çekiliyor. ir fiilinin nasıl voy, vas, va, vamos, vaís, van olduğu daha fena bir muamma. Zamanında birileri ona benzer şeyler konuşmuş, o da evrilip bu şekle gelmiş. İspanya'da c ve z; b ve v aynı okunurken; Latin Amerika'da c, s, z aynı okunuyor. Harf israfı var memlekette.


  • aychovsky  (08.08.14 00:14:37) 
[]

Twitter'ın fontunun adı ne?

Kimileri "Twitter font" diyor, kimileri başka bir şey.
Ben bir tweet'imi alıp Word'e yapıştırdığımda "calibri" yazıyor, deişmiyor font ismi.



 
  • sttc  (07.08.14 18:29:01) 
[]

şu game of thrones'u mükemmel yapan nedir?

ya izlemiyorum ama sağda solda duya duya illallah dedirti.
bir de "breaking bad" vardı bir ara.
hayır, bir de o kadar da mükemmel değiller ki bence.
benim göremediğim ama sizin açınızdan bu dizileri dehşet yapan şey nedir?

 
Mukemmel bi dizi ornegi alalim once


  • she was my baby  (06.08.14 22:37:06) 
valla bana gore game of thrones icindeki seks sahneleri yuzunden bu kadar populer oldu. daha ilk bolunde ciril ciplak kadinlar vardi. bunun reyting icin oldugu cok acik.

breaking bad de bence cok gercekci bir dizi. oyunculuklar, senaryo, diyaloglar on numera bes yildiz. breaking bad'i izle bence.
  • cok gec kalmisim lan ben  (06.08.14 22:38:41) 
got iyidir, güzeldir ama sıkıntıdan patlarsın bazen. 3. sezonda bırakmayı bile düşündüm. ama tyrion başganı izlemek için devam ettim. bana göre de abartı. imdb 9,5 puanı var mesela, yuh! kesinlikle 9,5'luk bir dizi değil bana göre ama piyasadaki en iyi dizilerden olduğu gerçeğini değiştirmez bu. ama dostum breaking bad dedin mi orda durucan işte. o kadar mükemmel değil demişsin ama o kadar mükemmel. 1-2 bölüm izleyip sıkıcı diye bırakırsan hata edersin. ki az daha yapıyordum bu hatayı. ilk sezon nispeten sıkıcı. 2'de artan bi aksiyon. 3'te olmuş bu dizi diyorsun. 4 ve 5. sezonlarda midene ağrılar giriyor. öyle muhteşem işte. benim top 5 sıralamamda olan bi dizi bb. özellikle 4 ve 5. sezonlar tek kelimeyle olağanüstü.


  • lionel andres  (06.08.14 22:43:27) 
@she was my baby: ya allah aşkına, illa örnek mi vermek gerekiyor? ajdar'ın iyi şarkı söylemediğini dile getirmek için illa "ama sezen aksu mükemmeldir." diye not düşmek ne kadar gereksizse, burada da öyle.

@cok gec kalmisim lan ben: onu izliyorum, 4. sezona geldim. ama ben hala da abartılacak bir ley göremiyorum ki. güzel ama "breaking bad izlemeyen ölsün" diyecek kadar değil bence.
  • m e b  (06.08.14 22:44:02) 
gerçekçiliğidir.

çıplak karı meşhur olmaya yetse ne diziler var amk bu diziyi izleyip de sikiş bekleyen bir kişi bile de tanımıyorum zaten. herkes bir sonraki hamleyi merak ediyor. bazıları ejderhaları, bazıları ak gezenleri merak ediyor. bazıları da kendisiyle özdeşleştirdiği karakterin gidişatını.

bu diziyi sex meşhur etti diyen bi boktan çakmıyordur.
  • kamera motor  (06.08.14 22:48:28) 
Senaryo güzel, kostümler, mekanlar daha doğrusu efektler harika, oyuncuların hepsi süper oynuyorlar, açılış müziği dahi efsane. Başka da bir şey olmaz zaten bir yapımda, tüm unsurlar çok iyi. Breaking Bad ile karşılaştırmak saçmalıktan başka bir şey değil, kel alaka. Onu da izledim, o da çok güzel. Ama gidip Legend of the Seekers ile falan karşılaştırsın isteyen. Fantezi dizi ile dram dizisinin karşılaştırılmasının mantığı yok. Bu Prison Break izleyip niye gülmüyorum lan ben demek gibi bir şey.

Ayrıca olay çıplaklıkla olsa Game of Thrones'tan yüz kat fazla çıplaklığı olan diziler var.
  • i was made for you  (06.08.14 22:48:46 ~ 22:50:59) 
Game of Thrones'u o kadar mükemmel yapan şeyin başında, bütçe geliyor öncelikle. Para harcayarak da güzel dizi yapılabilir, gerçekçi olmayan ama hayal ettiğine çok yakın dünyalar kurulabilir, ejderhaların varlığına seni inandırabiliyorsa o dizi de gerçekçidir gayet. Birilerine hitap etmez o ayrı, bazı insanların bazı renkleri sevmemesi gibi.
8 ayrı ekip tarafından 8 ayda izlenmeye hazır hale getirilen bir diziden bahsediyoruz. O kadar kalabalık kadrosuna ve olay örgüsüne rağmen kendini izletiyorsa ve beklettiriyorsa o güzel dizidir. Oyunculukların muhteşemliğinden filan bahsetmek istemiyorum çünkü o zaten asıl temelde olması gereken şey, senaryo gibi.

breaking bad ise, tam bir karakter dramasıdır ve sen bu iki dizinin altındaki metinlerin farkına varmıyorsan izlerken, sıkılmak ve öeeh bu ne demek çok kolaydır. Herkes de bunları görmek zorunda mı değil elbette ama bu dizileri muhteşem yapan şeyler bunlar işte, biri son derece gerçeküstü iken seni kendine inandırması, diğeri son derece gerçekken gösterdiği gelişim.

Allah onların yaratıcılarından razı olsun ^_^
  • amelie poulain  (06.08.14 22:50:15) 
Merak ettim, bu soruyu soran biri ne begeniyor diye. Cidden soylersen sevinirim :]


  • she was my baby  (06.08.14 23:31:00) 
@she was my baby: valla ben her şeyi genelde severim ama abartılıyorsa maalesef dizilere bakış açım da değişiyor. ama dizileri takip etmem öyle.
genel olarak sevdiklerim olurdu ama ne zamanki abartılar, izlemeyi bıraktım ister istemez. :)

  • m e b  (06.08.14 23:38:16) 
Benim icin GoT'un en guzel yani açılar ve renkler. Dizinin inanilmaz bir kurgusu var ve gorsel efektleri vok iyi. Hakeza cok buyuk bir ekip isi olmadina ragmen icine sicip batirmadan yonetiliyor olmasi ayri maharet. Oyunculuklar konusunda soyleyecek cok sozum yok, zira o kisim bu butcedeki ve bu kadar genis zaman ayrilan dizilerde kotu olmayan bir yonetmenle halledilebilir bir sekilde.

Ancak kitaplar ile karsilastirinca dizideki farkliliklar biraz goze batiyor ve tabii gorselin gucuyle kitapta 5 sayfada anlatilan bi brosun iki saniyede kadrajdan cikmasi can sikiyor. Ancak mekanlar ve olaylarda kitabin betimleri cok guzel yansitilmis. 10 uzerinden 9 hakeder uyarlama bir dizi olarak.
  • klassno  (07.08.14 00:05:50) 
[]

kendimi pazarlayamıyorum hiç

şimdi başlığa göre düşünmeyin tam olarak, açıklayayım.

mesela adamın hiçbir özel yeteneği, başarısı, bilgi birikimi yok ama adam kendini ortamlarda, iş dünyasında pek önemli biriymiş gibi pazarlayabiliyor, reklamını yapabiliyor.

ben neden yapamıyorum bunu?
ben mesela herhangi bir konu hakkında bilgim yoksa o konuda susarım, "bunlar çok basit şeyler yav" diye küçümsemem.

 
ben de öyleyim. sonra da vay efendim (bkz: hatunların efendi adam yerine piç tercihi)


  • buzdagi  (05.08.14 14:35:37) 
:)) soruna yardımcı olmayacak ama ben de öyleyim.

Bence doğuştan geliyor ya da yaşken eğildiğimiz yıllardan kalıyor.

Şu saatten sonra düzelmeyiz.
  • eli  (05.08.14 14:37:48) 
bu biraz karakter kişilik meselesi bu tip arkadaşlarım var etrafımda gelip napıyorsun diye hal hatır sorar sonra müdürlere benim yaptığım işi sanki kendi yapmış gibi pazarlayarak anlatır. Her iş kontrolüm altında şeklinde imaj yaratır.

Bu biraz doğuştan gelen bir karakter.
  • basond  (05.08.14 14:37:57) 
işten işe göre değişir ancak sürekli kendini pazarlayan tiplerin aslında hiçbi halt çeviremediklerini görürsünüz. Az laf çok iş yani, aklı başında bi patronunuz müdürünüz varsa bu adamlara prim vermezler. Özetle bu tipleri görüp moral bozmayın, onlar gibi olmaya çalışmayın. Çok fazla açık verirler zaten.

Ha Basond'un dediği fikri/planı kaptırmak konusu ayrı, adam 1-2 kere bu olayı yaptıysa sonunda isteğe göre ya ayar verilir ya da ilişki minimum düzeye çekilir.
  • oldboy  (05.08.14 14:46:13) 
kızlar merak etmeyin hem kadınlardan hem hemcinslerimizden böyle kolpa yaklaşımlar sergilediğinde ışık hızında tiksiniyoruz. her yerde var böyle tipler ve tabi ki sizler de iyi ki varsınız bence <3

kendini bilen, aklı başında, kolpa olmayan insanlar her zaman daha değerlidir, kendinize denk ideal insanlarla karşılaştıkça değeriniz itinayla bilinir.
  • bana da mi lolo  (05.08.14 14:56:55) 
[]

kendini bir bok sanan amatörlere deli olmuyor musunuz?

her konuda ben böyle hissediyorum ancak özellikle müzikte daha fazla.
mesela yotube'da filan denk geliyorum. adam/kadın profesyonel değil vs. ama kalkıyor mesela beyoncé'nin bir şarkısını kendi -yapmacık- üslubunda ve artistçe söylemeye başladı mı deli oluyorum. küfürler savuruyorum.

özellikle sevdiğim bir şarkı hakkında yapılan yorumları görmek için ekşi sözlük'e giriyorum ve "orijinalinden iyi cover'lar"dan biri diye yorum yapanı gördüm mü eksiliyorum.


birkaç örnek cover:

drunk in love : www.youtube.com
diamonds: www.youtube.com
titanium: www.youtube.com
mirrors: www.youtube.com


bu amatör tiplerin tripleri sizi deli etmiyor mu?

 
dert
buton
vs.
  • calzoncillos  (04.08.14 21:56:37) 
tamam da bunlar zaten genel itibariyle apaci sarkilar, ne yapsan orjinalinden iyi olacak zaten.


  • fortisvita  (04.08.14 21:59:06) 
ediyor.


  • linwie  (04.08.14 22:07:47) 
@fortisvita: olabilir. ama genelde metal dinleyenler, "ben popüler ürünler sevmem bir kere, pop deme ulan bana!!!bir111" kafasında takılanlar popüler şarkıları sevdiklerini kendilerine yediremiyorlar bence. bu sebeple deli gibi "orijinali olmamaış yea, şu cover'ı daha enfes. hatta metal cover'ı daha mükemmel" modunda takılıyorlar. bu da tartışılası başka bir boyut.

@vfgerty: sen her sevmediğin şeyi kıskanıyor musun? :)
  • m e b  (04.08.14 22:16:08) 
bence küçük yeteneklerin bu tarz kendi çaplarında bir şey yapması çok hoş. bu şarkıları pek sevmedim ama deli de olmadım açıkçası.


  • turkce konusan uzayli  (04.08.14 22:29:22) 
sanırım en katlanamadığım şeylerden biri bu.

bir de mesela geçen sene "gangnam style" patlayınca hemen slow hali, akustik hali, bilmemne hali diye coverlıyorlar ya. bi kız, bi adam, bi de gitar cover'ları oluyor filan, onlardan nefret ediyorum.
  • i was me but now he s gone  (04.08.14 22:34:53) 
[]

mesaj kaygılı reklamlar var mı bildiğiniz?

mesela çevre sorunları, sosyal mesaj kaygısıyla oluşturulmuş reklamlar.

bir de türünü bilmyiorum ama şu raskolnikov'lu türk telekom reklamına da bayılmışımdır hep. bunun gibi reklamlar da olabilir.

www.youtube.com

 
  • lucky dog  (03.08.14 01:12:39) 
  • yildirimeda  (03.08.14 02:25:40) 
[]

minik bir ispanyolca gramer sorusu.

az önce ispanyolca çalışırken adam "le gusta mexico?" dedi. neden "gusta (usted) mexico?" demedi ki?
"le" ile "usted" arasınd ane fark var? ikisi de özne değil mi?



 
A usted, le gusto mexico denmeli. Burada ozne mexico. Gustar hosa gitmek demek. Meksika sana hos geldi mi diyor yani. Le de a usted'in kisaltmasi. Yani do you like mexico degil, does mexico appeal to you gibi bir sey.


  • aychovsky  (02.08.14 19:28:32) 
Yanlis yazdim. A usted le gusta mexico


  • aychovsky  (02.08.14 19:29:12) 
Mobilden tirnak isareti koyamadigim gibi editleyemedim de, idare edin


  • aychovsky  (02.08.14 19:30:41) 
@aychovsky: soruyu bir kadına soruyor. ve "le gusta mexico?" diyor. kadın da "si, me gusta" diyor.

yani "a usted"i, yani "size"yi cümleden çıkarmış.
kısacası ya "a usted gusto mexico?", ya da "le gusto mexico?" olacak.

teşekkürler.
  • m e b  (02.08.14 19:41:51 ~ 19:43:29) 
A usted ve le'ninn kullanimi formel ve vurgulu bir anlam tasir. Siz kismiina vurgu yapar. Ingilizce'deki I did do that te nasil do da vurgu varsa, burada da usted'de vurgu var. Bu nedenle birlikte kullanimi cok yaygin. Le gusta da cok yaygin ama vurgusuz. A usted gusta mexico hemen hemen hic kullanilmiyor.

Bir de mejico derler hep. Onu demiyorlar mi?
  • aychovsky  (02.08.14 19:57:55) 
ben gramer olarak değil de, mp3 parçaları olarka çalışıyorum. mesela konuşmacı "how do you say 'hello' in spanish?" diyor, başka bir adam/kadın cevap olarak "hola" diyor. sadece duyarak öğreniyorum yani. pimsleur ile öğreniyorum kısacası.


bazı isimlerde hala "x" kullanıyormuş "h" sesi için. mexico kelimesi de bunlardan biri.
  • m e b  (02.08.14 20:07:31) 
Meksika'daki bilcümle şehir, eyalet için yapıyorlar onu zaten. Oaxaca diye bir eyalet var,oraya da Oajaca diyorlar. Oradaki yerli dillerle çelişkisinden doğuyormuş bunlar.

Birlikte kullanımlara örnek verip gideyim.
-Me gustan los perros.
-A mí, me gustan los gatos.

Yukarıdaki diyalogda ilk kişi "Ben köpekleri severim" diyor. Diğeri de "Bense kedileri severim" diyor. Oradaki ilk "a mí" "Bense" anlamı katıyor, "Madem sen söyledin, ben de kendi düşüncemi söyleyeyim" anlamı veriyor.

Örneğin bir oyunda sıra yanındaki kişiye geldiğinde "Te toca a tí" denir. "Hadisene, sıra sende" anlamında. Kelime kelime çevirince "Sana değiyor, sana" gibi bir şey oluyor.

Bana sıra geldiğinde "Me toca" derim ama atıyorum ki dalmışım ve ben fark etmeden sıra bana gelmiş; "Sıra bana mı geldi, ne zaman" anlamında "¿Me toca a mí?" derim.
  • aychovsky  (02.08.14 20:32:09) 
[]

kpss a ve kpss b arasındaki farklar nelerdir?

duyuru ve internet ortamını araştırdım ama sadece kafamı karıştırmış oldum ve bu konuya tam anlamıyla hakim değilim hala.

şimdi birkaç sorum var.

1. kpss a nedir? hangi üniversite bölümlerinden girilebiliyor?
2. kpss b nedir? hangi bölüm mezunları girebiliyor?
3. kpss a ile kpss b'nin sınav konuları farklı mı?
4. kpss a/b'daki memurlukların derecesi (maaşı, statüsü vs.) kpss b/a'den daha mı üstün? yani, birbirlerine göre üstünlükleri var mı?
5. bir iibf öğrencisiyim (uluslararası ilişkiler okuyorum). bölümün %100 ingilizce. şimdi ben kpss'de diğerlerinden daha mı fazla çabalamak zorundayım?
6. kpss a ve b ile kazanılabilen meslekleri/memurlukları nereden görebilirim, doğrudan bir site var mı?

 
(bkz: #44346676)


  • jaaaccckkk  (02.08.14 15:38:18) 
1. kpss a lisans mezunlarının girdiği sınavdır. öğretmenler ve iibfiler için genel kültür ve genel yeteneğin yanında alan bilgisi de sorulur.
2. kpss b lise ve önlisans mezunlarının girdiği sınav. böüm farketmez.
3. genel kültür-genel yetenek konuları aynı.
4. kpss a memurluları kpss b memurluklarına göre daha üstün. uzmanlık mğfettişlik gibi kadrolar kpss a kadroları. doğal olarak maaşı daha yüksek.
5. her durumda diğerlerinden daha fazla çabalamak zorundasın. bu soru pek anlamlı gelmedi bana.
6. bunları da netten aratıcaksın işte. memurlar.nete falan bakabilirsin.
  • elorelia  (02.08.14 15:38:37) 
a- sen girebiliyorsun
b-sen girebiliyorsun
c-kpss a = Kpss b+ pazar günkü sınavlar
d-kpss a'nın maaşları daha yüksektir örn bi mühendis doğrudan atanırsa 2300 maaşla başlar ama bir bakanlığa kpss a ile girerse 3300 gibi bir maaşla başlar
e-hayır sen diğer uluslararası ilişkiler ve iibf'lilerle yarışacaksın. her zaman diğer insanlardan daha fazla çabalamak gerekir
f-www memurlar net
  • accorbite  (02.08.14 15:39:12) 
[]

En sevdiğiniz türküler?

en sevdiğiniz iki türkü var mı; biri hareketli, biri hüzünlü?
ve o dediğiniz türküyü kimin ağzından dinlemeli?



 
tam türkü değil ama yakın :
aytekin ataş- mecnunum leylamı gördüm (aslı erkan oğur'un diye biliyorum)
has türkü istersen
edremit'in gelini- hüseyin turan

hareketli
şu köyceğiz yolları- tolga çavdar

tolga çavdar demişken evlerinin önü mersin'i de dinlemeden geçme

bu arada en sevdiğim türkü gün be gün değişir benim çok şeyapma bana..
  • zenciamacalismiyor  (01.08.14 17:27:24 ~ 17:27:50) 
  • gyroscope  (01.08.14 17:51:35) 
Aklıma ilk gelenler:

www.youtube.com
www.youtube.com
  • g man  (01.08.14 17:53:49) 
neredesin sen - neşet ertaş
fidayda

  • hatunun biri  (01.08.14 17:55:11) 
  • nocturness  (01.08.14 18:02:08) 
genelde efe türküleri çok hoşuma gider. onun yanında başta ege türküleri ardından ankara türküleri hoşuma gider. ankara deyince tabi ki de Neşat Ertaş.

www.youtube.com
www.youtube.com

edit: karadeniz türküleri de çok iyidir. araya hekimoğlu koyacaktım ama kurtlar vadisiyle öyle bir iç içe geçti ki yazamadım. hani kurtlar vadisinde popüler olmadan önce hekimoğlu türküsüyle sahneye çıkmışlığım var.
  • air  (01.08.14 18:13:32 ~ 18:17:39) 
Baga gel bostana gel- neset ertas
Ahirim sensin- neset ertas
Misket
  • ne istedigini bilmeden aglayan cocuk  (01.08.14 18:15:08) 
Hareketli türkü pek bilmem, o konuda yardımcı olamayacağım galiba.

Mihriban'ın yeri ayrıdır. Musa Eroğlu & Güley düetini dinlemeni tavsiye ederim.

Erkan Oğur - İ.Hakkı Demircioğlu'nun bütün türküleri güzel.

Yöre olarak da Kütahya
  • aguilas negras  (01.08.14 18:16:38) 
Hüzünlü: Ağ Elime Mor Kınalar Yaktılar - Emel Taşçıoğlu.

Hareketli: Kesik Çayır - Bedia Akartürk veya Orhan Hakalmaz.

Hüzünlü ekstra: Ben Melamet Hırkasını - Neşet Ertaş.
  • uykusunu yakalayan adam  (01.08.14 18:25:35) 
[]

Şarkıları nasıl acapella-enstrümansız hale getirebilirim?

Bazen çok sevdiğim bir şarkıyı sadece şarkıcının sesiyle, arka müzik (enstrüman) olmadan dinlemek/kaydetmek istiyorum. hangi programla nasıl becerebilirim?

örnek vereyim: www.youtube.com


 
başarılı sonuç elde edilemez maalesef. bu tarz kayıtlar işlemden geçerek değil, kanal kayıtlarının nete sızdırılmasıyla elde ediliyor. bir de guitar hero gibi oyunlardaki versiyonlardan ripliyorlar.


  • rare  (01.08.14 15:40:27) 
sene 2005 lise zamanı okul çıkışı ;
"kanka programla şarkılardan insan sesi silinebiliyormuş"
* vocal remover
* adobe audition
derken hiç bi programla başarılı sonuç elde edilmez.

sene 2014 yine değişen bi şey yok bence

aradığın şarkıyı intrumental diye youtubeda ara yada sürekli tekrarlayan bi melodisi varsa vokalsiz kısmını loop yapıp kaydet
  • rapon  (01.08.14 17:49:24) 
@rapon: ben enstürmansız halinden bahsediyorum. yani sadece vokal olacak, müzik olmayacak.


  • m e b  (01.08.14 17:52:15) 
@m e b , he doğru fakat değişen bişey yok aynı şey. stüdyo kaydını nete vermedikleri sürece eline geçmez


  • rapon  (01.08.14 17:54:37) 
verdiğin örnek, kanal kayıt değil gibi geldi bana. arkadaki reverb duruyor, bir miktar back vokal var, bir şekilde çok iyi temizlemişler.


  • zebragibi  (01.08.14 20:23:43) 
@zebragibi: ben yapamaz mıyım herhangi bir programla ya da kısmen de olsa acapella yapılamaz mı?


  • m e b  (01.08.14 20:37:53) 
reverb olayı da şarkının miksiyle ilgili ne yazık ki.
youtube'ta "only vocal" deyince karşına çıkanlar vb bulduklarınla yetinmek gerekiyor maalesef.

  • rare  (01.08.14 21:22:11) 
[]

şu eminem'in hangi şarkısı?

ilgili video: www.youtube.com

bu video, şarkıcıların çeşitli videolarından kopyalanıp dr. dre'nin "under pressure" beat'i üzerine yapıştırılarak oluşturulmuş.
mesela nicki minaj verse'ü "hello, good morning"ten alınmış.
ama eminem'in söylediği şarkı nereden alınmış, bir türlü bulamıyorum.

not: nakaratta geçen şarkısını arıyorum.

 
  • eksi sozlukte eksiyen adam  (31.07.14 17:29:35) 
@eksi sozlukte eksiyen adam
teşekkürler ama ben nakaratta söylediği kısmı istiyorum.
yani, eminem'in verse'ünden sonra da tekrarlanan o nakaratı.
  • m e b  (31.07.14 17:38:35) 
dakika-saniye aralığı verirsen iyi olur.

bulamadım çünkü.
  • proletarier aller lander vereinigt euch  (31.07.14 17:58:37 ~ 18:08:29) 
eminemin söylediği kısım bu? nakaratı eminem söylemiyor ki


  • eksi sozlukte eksiyen adam  (31.07.14 19:51:09) 
@eksi sozlukte eksiyen adam: eminem söylüyor sanıyordum orayı. çünkü videoyu hazırlayan kişi başka isim vermemiş başlığa. eminem söylemese bile o kısmı arıyorum.


@proletarier aller lander vereinigt euch: 00:49-01:07 arasında.
hatta t.i.'dan, nicki minaj'dan ve eminem'den sonra da tekrarlıyor bu kısmı.
  • m e b  (31.07.14 20:27:07 ~ 20:27:57) 
[]

İngilizce konuşurken neden kal geliyor bana?

Yahu, kelime bilgim hiç fena değil. Türkçe olarak ne konuşuyor isem İngilizce karşılığını biliyorum. Yazarken zorlanmıyor ve tamlamaların, adjective clause'ların âlâsını yapıyorum. Lakin konuşurken afedersiniz mal gibi basit cümleler kuruyor ve ilkokul seviyesinde konuşuyorum.

Bir de o bildiğim çeşitli kelimeleri de kullanmıyorum ve yazımlar da yer yer sığ kalıyor nedense.


Niye öyle oldu ki? :(

SSiz ne yapıyorsunuz böyle durumlarda?

 
pratiksizlikten. pratik yapmanız lazım.


  • anil  (30.07.14 00:23:05) 
Spor yap


  • kelepir  (30.07.14 00:32:10) 
benim 2 sene ingilitere'de okumuş arkadaşım var geçen facebook'ta ordan arkadaşıyla resmin altından yazışıyo ilkokul çocuğu ingilizcesiyle.

Ben günde 5-10 ingilizce kelime öğreniyorum ancak kullanmaya gelince onları kullanamıyorum. Çok nadir çıkıyor. Salla boşver.
  • acukali ekmek  (30.07.14 00:37:38) 
Mala bağlıyorum ve mal muamelesi görüyorum.


  • compadrito  (30.07.14 01:00:36) 
kimse yazmamış ama pratiksizlikten. okuldan aslan kaplan olarak teorik bilgi yığınıyla mezun olup iş hayatında ''ee nasıl yani şimdi?'' diye kalmak gibi.


  • rebellion  (30.07.14 01:22:40 ~ 01:33:14) 
ben de ayni anda hem dusunup hem konusamiyorum. ya cok uzun esler vererek konusabiliyorum ya da ya da sacmaliyorum. ne tense kaliyor ne gramer. ama yazarken gelsin neither'lar nor'lar gitsin shall'lar ought to'lar.
turkce gramer ve cumle dizilisi ingilziceye gore tam ters oldugundan heralde, turkce dusunmeye programlanmis beynimiz. o zinciri kirmak lazim.

  • nicki martin  (30.07.14 01:33:03) 
Anlattıklarına bakılırsa iki sebep var: pratik eksiğin mevcut, böyle olunca da heyecan yapıyorsunuz haliyle. Böyle durumlarda da insan iki kelimeyi yan yana getiremiyor maalesef.

Bence yapılabilecek en güzel şey yabancı dilin kafasını gözünü yararak konuşmaya başlamak bu durumlarda. Bırakın was la were yan yana gelsin, kullandığınız tense verb'le uyumsuz olsun, gramer kurallarını filan hep unutun, hiç önemli değil. Zaman içinde Ara sıra da "akıcı bir ingilizcem yok, anadilim değil biliyorsunuz" "kusura bakmayın hatalar yapıyorum" "anlayamadığınızda söyleyin olur mu, tekrar anlatmaya çalışırım" gibi durumunuzu açıklayan cümleler kurarsanız, karşınızdaki insanlar anlayışla karşılayacaktır. Yavaş yavaş da bu durum düzelir, belki tamamen fluent bir hale gelmez ancak yakın olur.

İngiltere'de upper-intermediate sınıfında olan ben, pre-intermediate'de okuyan Fransız çocuğun çatır çutur İngilizlerle konuşup, gayet de iyi anlaştığını görünce doğrudan bu yöntemi kullanmaya karar verdim. Epey faydası dokundu :)
  • sevgikusunkanadinda  (30.07.14 01:53:44) 
Turkce dusundugun icin. Ardarda karisik cumleler kurmak zorunda kaldigimda kulagindan tutup gecmisini sikip atiyorum ingilizcenin. Yukaridaki bi arkadasin da yazdigi gibi gramer bir yana anlam bir yana. Caresi ise pratik ve turkce dusunmemek.


  • japon askeri  (30.07.14 04:02:52) 
Ingilizce egitimimizden kaynakli. Gunluk hayata yonelik hicbir sey ogrenmiyoruz dolayisiyla gunluk konusma sirasinda kontekse uygun kaliplar kullanamiyoruz. Zorlama kaliplar kullaninca da sundukce sunuyor, kelimeler akla gelmiyor. Bundan kurtulmanin benim bildigim 3 yolu var, ben de cok cok iyi durumda sayilmasam da paylasayim.

1. Ingilizceye kendini mahkum etmek: Bu uygulamasi en zor ama sonucu en garanti yol. Beyin Ingilizce kullanmak zorunda olduguna sartlandigi zaman cok rahat ogreniyor. Mesela 1 sene Ingilizce konusulan bir ulkede olsaniz ve sadece Ingilizce konussaniz cok iyi duruma gelirsiniz. Turklerle hic gorusmeyip, hic Turkce konusmamaniz gerekiyor.

2. Ozguven ve bol pratik: En buyuk hatamiz dusunerek konusuyor olmamiz. Cok dusunmeden sanki harika konusuyormuscasina, hata yaptiginizda duraklamadan konusmaniz gerek. Ingilizce diyaloga sik sik girmeniz cok onemli.

3. Dizini kirip calismak: Bildigimiz gibi kitap acip calismak gibi degil bahsettigim. Dizi izlerken bir saniye erkene Ingilizce altyazi koyup once kendiniz okuyun sonra soyleneni dinleyin. Hem kulaginiz alisacak hem de hiziniz artacaktir. Bilmediginiz kelimeleri arastirin, ogrenin ve kullanin. Kitap okurken olabildigince hizli bir sekilde sesli okuyun. Deyimler cok fark yaratiyor, birkac tane ogrenseniz bile yardimci olur.
  • luthier  (30.07.14 04:29:22) 
üstad kelime bilgin istediğin kadar iyi olsun konuşma işi farklı. ben turistlerle pratik yaparak geliştirdim İNANILMAZ faydası oluyor kesinlikle tavsiye ederim. hem bedava, hem çok eğlenceli hem de seçmece amk. ingilizinden tut irlandalısına, conisinden tut kangrulara kadar herkes var sultanahmet'te. başka şehirdeysen yine ararsan bulursun izmit'te bile dünya kadar uzakdoğulu var. bak 2 aydır gitmiyorum ben de geçen gün skype'tan arkadaşla konuşurken teklemeye başladım. spor gibi bir şey bu, boşlarsan gidiyor. ha tabi bi kere öğrendikten sonra birkaç pratikle yine geri geliyor yine aynen spor gibi.

turistlere sar hacı turistler bulunmaz nimet. ülkemizin jeopolitik konumu falan bunlar hep önemli bak.

bi de, kelime bilmen iyi de kalıp öğren.
  • sensible soccer  (30.07.14 05:48:45 ~ 05:56:37) 
Zetahead

ben o kaka çocukların kullandığı kelimeleri aklıma bile getirmemek için özel olarak aktif çaba sarfediyorum. Allah etmiye, birinnen konuşurken, ağzımdan kaçar maçar da, direksiyonu toplayamayız soğna.

şu hayatta en iyi bilmen gereken mevzu, tavşan tosbaa masalı. masalın sonunda tosbaa tavşanı solluyo ya, o masalı içselleştir ve hayâtına uyarla, tamamsın. bi masal daha var. ağustos böceennen garınca. bu ikisini bil ve uygula yeter.

ben şimdi, ''İngilizce biliyorum, ikinci lisan olarak ne öğreniyim?'' diye soru sorannara, ''yav bırak ikinci lisanı, İngilizceye yüklen!'' diyince, bozuluyolar.

Taam benim genel mallığımdan da kaynaklanıyodur bağzı şeyler, yani burda yaşadığım zorluklar felan ama onun etkisi %20'dir. %50 filan gibi de, Orhan Baba, Müslüm Baba, İbo, Mine, Ebru, Sibel, Gülşen faktörleri vardır. Tabii duyuru faktörü de var. Şuraya harcadığım zamanı, İngilizce dinnemeye, okumaya, yazmaya harcasam, durum çok farklı olurdu.

Yannız sizin aranızdan, bilgisayar oyunu oynayarak büyümüş olannarın çok önemli bi avantajının olduğunu tahmin ediyorum. Hani şu gonuşmalı dinnemeli oyunnar felan. Misal, şimdi pescador itnesini getirsek burıya, bi sene soğna elime verir heralda.

Fekat daha hâlâ gak guk ediyor olmak çok morel bozucu...
  • compadrito  (30.07.14 06:26:33 ~ 06:27:24) 
[]

Kemal Sunal'ın gülüşü itici değil mi?

Ya bu Kemal Sunal'ın "evet, evet, ehihihihi" şeklinde gülmesi acayip itici değil mi?
Çok yapmacık geliyor kulağıma. Ayrıca bu adamın komik olmaması da ayrı bir tartışma konusu.


Şimdi bunu dedim diye bir de troll damgası yemesem iyidir.


Not : Elbette oyuncu iken gülmesinden bahsediyorum.

 
yoo gelebilir ama çok sevilmesinin sebebi de bu itici şeyi bunun böyle olmadığını hissettirerek yapması. cümleye bak, ben de bir şey anlamadım.


  • patos64  (29.07.14 16:17:42 ~ 16:18:02) 
İnsanın nasıl yetiştiğine bağlı değişir. Çocukluğumda bir Kemal Sunal'a bir Nasreddin Hoca fıkralarına bir de Devekuşu Kabare'ye gülerdim. O yüzden onlar hala çok komik geliyor bana. Hele ki Kemal Sunal'ı ikinci babam yerine koyarım, hem sevgiden hem de filmleriyle kişiliğimin oluşmasında babam kadar etkiliydi. Gülerken gördüğümde hep içim ısınır. Hala da eleştiri ile naifliğin buluştuğu yeri seviyorum komedide. Cem Yılmaz çok hoyrat ve düz mantık geliyor bana, bu da öncekiler zekice olduğundan değil. Bir miktar gülüyorum, ama her güldüğümde saldırgan geliyor. Espri anlayışı zamanla değişen bir şey. O gün orijinal olan, bugün banal ve klişe sınıfında. Aynı şekilde bugün orijinal ve komik olan 20 sene sonra anlamsız ve itici olacak. Kemal Sunal gülüşü de bunun bir alt kolu. O zamanın ruhu ile birleşen bir şey. Yoksa her hangi biri diş etlerini göstere göstere "Ihıhı" diye gülse gülmeyi bırak, sinir bile oluruz.


  • aychovsky  (29.07.14 16:20:51 ~ 16:32:03) 
Komik adam ama yapmacik geliyorsa insan sarrafisin demektir cunku adam oyuncu sonucta. Ha zaten normal hayatta da neseli biri degil kamera karisinda hep neseli olan adam sahsi hayatinda gayet asik suratli ve ciddi biri. Bu bilgi de birinci agizdan


  • proletarier aller lander vereinigt euch  (29.07.14 16:23:37) 
yapmacık değil.

itici evet ama bunda gummy smile olmasının da etkisi var.

yine de komedyen olduğu için sorun teşkil etmiyor, normal insanda hiç çekilmezdi.
  • neferkitty  (29.07.14 16:25:25) 
esprileri ezbere bilinmesine rağmen yıllardır aynı sahneleri izlemekten zevk alınan kaç komedyen biliyorsun?


  • neverletyougodown  (29.07.14 16:27:54) 
@neverletyougodown
Iyi de, günümüz komedyenleri komik veya kalıcı değil diye Kemal Sunal'ın mükemmel olduğunu mu söyleyeceğim? Hiç elestirmeyecek miyim? o zaman günümüz şarkıcılarından da kimse fazla iyi değil çünkü bütün mükemmel şarkıcılar geçmişte kaldı sana göre.

  • m e b  (29.07.14 16:36:48) 
Bana itici gelmiyor. Saf bir gülümseme gibi geliyor. Bana itici gelen uyanik gülümsemesi, kemal sunal inki gibi saf gülümsemesi değil.


  • dafuq  (29.07.14 16:39:33) 
nasıl çoğu insanda kemal sunal sevgisi varsa, sende de kemal sunal nefreti var bence. sevmeme değil nefret le ilintili.

adam komedyen değil zaten oyuncu. oyunculuğu kötü olabilir,canlandırdığı karakteri yansıtamıyor diyebilirsin. yani hababam sınıfı'nda aptal, alık inek şaban karakterini canlandıramıyor diyebilirsin veya köyden indim şehire'de saf kardeşi canlandıramıyor diyebilirsin.

canlandırdığı karakterin komik olmaması/itici olması/itici komik olması adamla alakalı değil doğal olarak, yok karakter komik de adam oynayamıyor diyorsan onu da bu işin uzmanları değerlendirebilir, o olmazsa halk da değerlendirebilir.

duyuruda troll olsan ne olur, olmasan ne olur.
  • uykusunu yakalayan adam  (29.07.14 16:58:23) 
@uykusunu yakalayan adam
Zaten benim dediğim de seninkiyle ilintili.
Adam oynadığı rollerde, özellikle espri/komiklik yapmaya çalıştığı yerlerde çok da başarılı değil. bunu ille de böyle açmak gerekmiyor.
Misal Levent Kırca'nın da oyunculuğunu sever ama kişiliğini sevmem. Kemal Sunal'da ise tam tersi bir etki var benim için.
  • m e b  (29.07.14 20:31:10) 
[]

ingiliz aksanını anlayabiliyor musunuz?

Soru biraz tuhaf oldu.
ingiliz aksanıyla konuşanları anlayabiliyor musunuz tam olarak?
sanki söyledikleri kelimeler aşırı vurgudan dolayı anlamsızlaşıyor ve kulağa sağlıklı şekilde gelmiyor gibi.
bir de sizce ingiliz radyoları dinleyerek elde edilebilir mi bu aksan?

 
Ben f1'i skysportstan izlerken anlıyorum. Ekiptekiler de ingiliz damon hill falan. Vurgular konusunda da insan alışıyor.


  • ron dennis  (29.07.14 01:21:37) 
ben ingiliz aksanıyla komuşulanları amerikan aksanına göre daha rahat anlıyorum. temel bilgiyi aldığım hocanın kullandığı aksan ve alıştırma yaptığın kaynaklar önemli.


  • tururo  (29.07.14 01:38:58) 
Son bir yıldır her gece yatarken ve evde başka işlerle uğraşırken BBC world news radyo dinliyorum. Şu an denilenlerin yüzde yüzünü anlıyorum. Aksanım da oraya kaymaya başladı. Bir metin okurken İngiliz aksanı oluyor otomatik olarak. Çok hoş bence. Güven verici bir yanı var. Bunu nereden çıkardım bilmiyorum.


  • hadi ya la  (29.07.14 01:40:42) 
ingiltere'de doğup büyümüş bir profesörle konuştum, anladım onu. ama yine ingiltere'den gelmiş basit bir öğretim görevlisini anlamadım. kişiyle de alakalı biraz. senin anlamanı istiyorlarsa güzel konuşuyorlar. yoksa zor. yani amerikalıları anlamak daha kolay bence.


  • hohoya  (29.07.14 02:05:34) 
İlk defa İngiliz dizisi izlediğimde %100 İngilizce öğrenim yapan bir üniversitede öğrenci olmama rağmen "Nece konuşuyor bu insanlar?" diye düşünmüştüm. Zamanla alıştım. Kulak aşinalığı meselesi. Bir de; bana mı öyle geliyor, bilmiyorum da İngilizlerin kelime dağarcığı daha geniş. 1- 2 haftalık Londra ziyaretimde de zorlanmıştım biraz. Konuşmaya çekinmiştim.


  • auroraaurora  (29.07.14 02:07:46 ~ 02:08:55) 
Ben de anlamıyorum pek. Bir aksanda "o" harfi neden "ö" diye okunur yahu? Maç sonrası röportajlarını anlamak falan zor geliyor bana.

Ama İngiliz aksanı ile konuşmanın hayali bile başka be...
  • aguilas negras  (29.07.14 02:36:47) 
bir tane ingiliz aksani yok. anlasilan var anlasilmayan var. her aksani anliyorum diyen ingilizce bilmiyordur pek zira oyle aksanlar var ki ingilizler anlamiyor? mesela kanada'da oyle aksanlar var ki kanadalilar anlamiyor benzer sekilde. bu her dilde gecerli mesela alman arkadasim bayern ve isvicre'de konusulan almancayi bazen hic anlayamadigini soylerdi. standart ingiliz aksani anlasilir ama sokaga cktiginda binbir turlusu var nasil turkiye'de bolgeden bolgeye degisiyorsa sive.

edit: radyo dinleyerek aksan elde etmekle ilgili: amerikan yapimi film dizi izlemez surekli ingiliz aksanina maruz kalirsaniz bir sure sonra ister istemez aksaniniza etki eder bu durum ama radyo dinleyip oradakileri taklit etmeye kalkarsaniz yabancilarla konusurken komik duruma dusersiniz, dogal olmaz. aksan tabi ki onemli ama akicilik daha onemli.
  • babamasoliimbananickaldirsin  (29.07.14 03:05:04 ~ 03:09:35) 
çok uzun dönem bbc'nin weakest link'ini izleyerek baya bi geliştirdim kendimi.
tesadüfün böylesi ki ben de skysports'ta f1 izliyorum ve terminolojiye aşina olduğumdan sorun olmuyor. ama bbc'de bir dizi izlerken anlamadığım yerler oluyor. ama bazı dizileri de tamamen anlıyorum. kısacası değişken ama esas olarak izlediğin şeyin kelimelerini bilmekle alakalı. ricat nedir bilmiyorsan muhteşem yüzyılı da anlamazsın. olay bu.

  • sensible soccer  (29.07.14 03:23:17) 
amerikan aksanını %75-80 oranında anlıyorum, ingilizde bu oran %40-50'ye kadar düşüyor. çok tatlı sevimli aksan, hoşuma gidiyor ama anlamıyorum. dediğin gibi, vurgular yüzünden anlamak zorlaşıyor. türkiye'de ingilizce öğrenen çoğu kişi amerikan aksanıyla öğreniyor. izlediğimiz filmler olsun, dinlediğimiz şarkılar olsun hepiciği amerikanca, daha basit.


  • pescador  (29.07.14 04:01:41) 
Amerikan spiker (Midwest) aksanını %85, İngiliz spiker aksanını %60-70 anlıyorumdur heralde.
Radyo dinleyerek de olur ama İngiliz dizileri seyrederek daha fazla gelişebilir.

  • compadrito  (29.07.14 05:02:29) 
6 yildır kuzey Amerika'da yaşıyorum. Bi ausie ya da British işe karşılaşınca hala ikilettiğim oluyor.


  • gunlerin kopegi  (29.07.14 09:37:37) 
[]

Erkeklere bir soru

İşyerinde nasıl giyiniyorsunuz?
1.Takım elbise mi?
2. Ceket + kot pantolon +tişört mü?
3. Tamamen size mi kalmış?

 
Tamamen bana kalmış..


  • quaker  (27.07.14 13:03:22) 
İçerde smart casusl, müşteri ziyareti varsa takım


  • spy of soul  (27.07.14 13:04:42) 
tamamen bana kalmış.
takim elbise hari.

  • ne nicki be  (27.07.14 13:07:39) 
genelde bize kalmış. yazın genelde kot tişört tercih ediyorum.


  • sanal uyku  (27.07.14 13:08:24) 
Tamamen bana kalmış genelde kot+tişört veya gömlek şeklinde ,önemli bir toplantı sunum olacağı zamanda takım elbise giyerim .


  • sealth  (27.07.14 13:08:45) 
kot pantolon - gömlek.


  • baldur  (27.07.14 13:10:37) 
kışın takım elbise, yazın kumaş pantol gömlek.


  • bana da mi lolo  (27.07.14 13:11:13) 
Bana kalmis, bu aralar hava sicak sortla gidiyorum.


  • crown  (27.07.14 13:25:44) 
tamamen bana kalmış

tüm gün ofisteysem şort ve terlik.
toplantı varsa gömlek, pantolon
yönetim kurulu toplantısı veya önemli birşeyse takım elbise
  • dafuq  (27.07.14 13:27:59) 
takım elbise. Yaz aylarında keten pantolon-gömlek.


  • candanag  (27.07.14 13:35:53) 
- tamamen bana kalmış
- müşteri görülecekse, smart casual.

  • fever  (27.07.14 13:41:27) 
bana kalmış, barnak arası terlikle bile gittim


  • mirty  (27.07.14 14:27:39) 
kanvas veya kadife pantul.
oxford tarzı kejuıl ayakkap.
blazer ama blazer gibi olmayan ceket.
tek renk gömlek, abartmamak koşulu ile desenli medeniyet fuları.

takım elbise fazla ağır geliyor bana nedense.
  • a d s z p  (27.07.14 14:35:23) 
kanvas ve gömlek ve bot (gâvurun khaki dediği pantalona kanvas deniyosa yani)
Cumaları jean ve gömlek ve bot
uzun yürümeyi planladığım ve çok yağmurlu günlerde bot yerine hiking/trekking ayakkabısı
tişört yasak, ceza kesmezler ama yüzlerindeki gülümseme donar ve patronum gelir 'are you OK?' filan der heralde.
  • compadrito  (27.07.14 16:42:58) 
1 ... •91011121314   « Önceki  Sonraki »
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.