Ekşi Duyuru

komili
marathon

komili fiyat performansta çok iyi, daha ucuzlarını bulursun ama tırt olur muhtemelen.

Solo

şok marketlerde satılan beyaz güvercin fiyat performans olarak çok iyi bence.

beyaz güvercin +1

yeşil beyaz

komili

Aslında tavsiye edeceğim isimler ciddi mide hastalıkları için daha uygun ama: Hülya Hamzaoğlu - Tayfun Karahasanoğlu

bu işin piri istanbul cerrahi hastanesinde.
www.ichreflu.com

Merkezi süpürgeler var . bodrum kata sistemi kurup istenilen odalara hortum hazneleri açılıyor. Size tek kalan hangi katta hangi odada temizlik yapmak istiyorsanız o odaya süpürge başlığını götürmek oluyor. Makine taşıma derdi yok , yüksek çekim kuvveti oluyor

örnek resim ;
(git:www.google.com.tr )

dysonlara baktınız mı?

abi super sistem ama benim bugun bu isi cozmem lazim yarin temizlikci geliyormus. illa supurge makinesi almam lazim yani

ya endüstriyel bir makine almanız lazım ya da 3 kat için ayrı ayrı 3 süpürge lazım. normal makineler motor yakar.

dyson +1

dyson açık ara öndedir bu alanda

dyson cok pahaliymis ama. 2400 lira falan diyorlar ki bence patron almaz bunu.

www.hepsiburada.com

nilfisk alırsa yıllarca kullanabilirler.
www.istanbulbilisim.com.tr

Okulların servisleri var ingilizce eğitim veren kolejleri ara
hangisi ingilizce eğitim veriyor bilmiyorum

Robert Koleji olabilir belki :/

Atakoy civarinda oyle bir yer yok. Kaldı ki bu cocuklar ingilizce egitim alsalar da bir yerde turk egitim sisteminin mufredatina uymak zorunda kalicaklar. Ben nasil bir yere goctugum zaman oranin kuralina kaidesine uyuyosam, o baba da buraya dunyanin parasini kazanmaya gelirken cocuklarini turk egitim sisteminde okutmaya mecbur kalicak. Yapabilicegi en iyi sey cocuklari uskudar amerikana yollayip servis ve okul parasini bayildiktan sonra mecburen turk mufredatina uyarak, amerikan ekolunde yetistiricek.

6 - 6.30 gibi çık erken varıp arabada uyursun

harita.yandex.com.tr

yandex haritadan geçmiş günlerin trafik yoğunluğunu görebiliyorsun. 7 8 arası en yoğun olduğu saatler.

7:05'ten önce Bahçeşehir gişelerinden geçmiş olmanız gerekiyor, bu saat de birkaç dakika şaşabiliyor. Servisle deneyimlediğimiz bu. Niyeyse bu saat şaşmıyor hiç. 6:30 gibi çıksanız 1 veya 1.5 saate gidersiniz ama daha geç çıkarsanız gecikirsiniz.

6:00 veya biraz daha erken çıkarsan çok az bir trafik görürsün. 6:30 da çıkarsan geçmiş ola.

Dizel otomatik dediniz ve pek seçenek kalmadı zaten :)

köprüden geçiş yasağı var.
ticari olduğu için kışın kış lastiği mecburi olabilir.
vergisi fazlaydı hatırladığım kadarıyla.
src, k2 lazım
hız sınırı otomobilden düşük.
her sene muayeneye girmesi şart.

ama fiat doblonun ve fiorinonun hususi ruhsatlı modelleri var. panoramio diye bak. normali 35-40bin liraysa panoramio 60-70binden başlıyor. vw ve fordda hususi yok. vw'i arayıp sordum hatta. hususi ruhsatlı alınamıyor. keşke alınsa... benim de içimde vardı dsgli tdi caddy...

hususi olanlarına bakın ticari olanlarından alırsanız ayrı bir belge lazım. bu ehliyet değil k2 belgesi

her sene muayeneye girme zorunlulugu da var sanırım yamuluyo olabilirim ama

doblonun hususisi var ama konserve kutusu diyenler de var. eklemiş olayım.

Her ne kadar humanizmi doruklarinda yasayan bir hukuk fakültesi ogrencisi olsam da 'evet' derdim. Bu adilere az bile ki cogunluk da evet derdi bence.

Ben hayır'a oy verirdim.

Durun lan Vurmayın hemen. Abi ülke olarak her şeyin bokunu çıkarmak ve bir şeyleri başka şeylerin altında saklamak gibi hastalığımız var. Bugün o orrrospu çocukları idam edilir ama yarın muhalif olan adamın götünde patlar bu ceza.


Medya zaten iktidarın. Rte ne diyorsa aynısını der medya.

Bu ulkeye idam geri gelirse hukumetin oyuncagi olur.

Ama tecavuz+cinayetin karsiligi idam olmali. Humanist degilim. Humanistleri de sevmem.

bu arkadaşlara idam değil işkenceyi geri getirmek lazım.

2-3 dakikada ölüp giderlerse ne olur ki? acısız kansız temiz ölüm. ödül bile olur onlar için.

cevabım çok feci bir şekilde yasalara aykırı oldu. özür dilerim herkesten. ama bu adamların ölmesi değil acı çekmesi gerek.

böyle varlıklar gebersin, onu isterim de idam geri gelirse çok suistimal edilir. caner'in dediği gibi, bugün tecavüzcüyü öldürürler yarın muhalifi. istemedikleri kim varsa tak tak alırlar kellesini. SADECE bu tarz şüpheye mahal vermeyen, suçlunun net bir şekilde bilindiği ve siyasi bağlantısı olmayan olaylarda olacaksa olsun anasını satiyim bu şerefsizleri içerde 40 sene daha beslemesinler, gebersin gitsin hepsi.

idama karşı değilim
ancak sanmıyorum ki türkiyede bu olay siyaset malzemesi olmasın sonra idam geri gelirse siyasi idamlar olmasın vs.
o yüzden evet diyemezdim herhalde ancak yine herhalde evet çıkardı sonuç
medyada yankısı = RTE nasıl algı yönetimi yaparsa o

hayır diyorum, çözüm bu değil.

hayır derdim.
eksisozluk.com
"merhumenin akrabaları, tanıdıkları okuyorsa ilk basamak için müsterih olsunlar. öyle koğuşa bavulu bırakıp yataklarına geçmiyorlar. gördüm, biliyorum. önce karşılama salonuna alınacaklar. kapalı, kulaktan ırak bir mekan. 10-15 görevli ölmeyecekleri şekilde dövecek bunları önce. sonra sürüyerek avluya alacaklar. soyunun diyecekler. çömeltip, domaltıp onurlarını sikecekler önce. sonra vücut taraması yapacaklar. yani makatına bile bakacaklar. işlem bitince koğuşlarına alacaklar. önce izole bir koğuşa alınırlar, sonra normale. normal deyince burada yatanlar, etkili olanlar çoluk çocuk değil. tecavüzcü, çocuk ve kadın katili (namus davası addettikleri kavram dışında) ancak hanımlık yapar."

bu noktada hümanist yaklaşma şansım yok,umuyorum dibine kadar dogrudur yazılanlar.

hayır derdim. insan hakkı kavramında masum suçlu ayrımı yapılamaz çünkü. ha bir de sanki idam gelse tecavüzcüleri mi idam eder bu devlet? sokakta katledemediği çocukları katletmeye devam eder.

Dünün şöyle bir debe'si var.
eksisozluk.com
Eğer durum böyle olacaksa, ölmekten beter olacaklar zaten, o konuda içim rahat.

Ben Hayır diyenlerdenim. Birkaç nedenim var kendimce. İlk olarak, caydırıcı ve önleyici olduğuna inanmıyorum. Bu suçu işleyenler bir şekilde hapse gireceklerini veya biri ceza alacaklarını biliyorlardı. Bunu düşünerek bu suçu işlemediler. Suç işleme anlarında zaten ahlakı, morali ve cezayı düşünerek işlemiyor ki kimse (eğer ihtiyacı dışında işlediği bir suç değilse). Cezanın suçu ne derece önlediği konusunda da birçok çalışma var ve gösteriyorlar ki belli bir cezadan sonra insan kafasında cezayı şekillendiremiyor ve suç için caydırıcılığı kalmıyor. Örneğin, adam için 10 yıl, 20 yıl, ömür boyu veya idam arasında fark yok caydırıcılık için. Hatta şu an okuduğum bir çalışma, "Cezanın büyüklüğünden korkmak cezalandırma süreci ile başlıyor" diyor. Yani yakalanana veya aranana kadar çoğu suçlu cezanın büyüklüğünü düşünmüyor. Suç işlerken aklına ceza gelmiyor. Ek olarak rastladığım bir makale de ağır cezanın suça katkıda bulunan bir yanının da bulunduğunu çünkü ceza çok büyük olduğunda aklın algılayamadığını, beynin somutlaştıramadığını da söylüyor. Bu da bir noktadan sonra aslında hiç ceza yokmuş gibi davranmayı getiriyor.

İkinci olarak, ilk nedenin de devamı olarak köklü bir çözüm olduğunu düşünmüyorum. Şöyle anlatayım, zamanında Cihangir'de çok içenlerin yola işemesi sorunu vardı. Mahalle sakinleri "İçmesinler, işemesinler" tarzı çözümlerle geldiler. Aynı mahallede oturan bir Alman "Belediye buraya portatif tuvaletlerden koysa sorun olmaz" dedi. Bizim ilk aklımıza gelen ve en kolay çözüm idam. Ayrıca, bu adamların tecavüz nedeni göz döndürücü bir cinsel açlık. Odaklanılan sorunun bu olması gerektiğine inanıyorum. Gerçi bu hükümetle o açlık daha da büyüyor. "Suç cinsel açlığındır" diye algılamayın bunu da, "Bu büyük ve adi suçlar, cinsel açlık kaynaklıdır. Bu sorun çözülmeden, temel bir çözüm bulunamaz" diyorum sadece. İdam etmek ölüyü geri getirmeyecek, acıyı dindirmeyecek, zamanı geri döndürmeyecek.

Üçüncü olarak idamlar zehirli iğne, vb.ler ile yapılıyor ve doktor eli ile yapılıyor. Hangi şartlarda ve kim olursa olsun ilgili insanın hayatını kurtarmak için Hipokrat yemini etmiş kişilerin insan hayatı almasını etik bulmuyorum.

Son olarak idam cezası sadece tecavüzcülerle kalmaz, adalet sistemine güvenmiyorum. İlk başta "Tecavüzcü asıyoruz" derken, bir bakmışız ki düşünce suçluları ağırlıkta.

"Aynı şey senin yakınını başına gelse bunları söylemezsin" diyenler için, doğru, söyleyemezdim. Başımıza bir şey gelse hemen "Boynu altında kalsın", "Sürüm sürüm sürünsün", "Teneşirlere gelesin" diye beddua ediyoruz. "Yaralı olan, yaralar" derdi bir arkadaşım.Yaşanması gereken o zaten, üzüntünün geçiş aşamasının o olması gerekmez mi? O üzüntü ve sinirle bireylerin bu yola gitmesi kadar normal bir şey yok. Ancak bireysel kin ile toplumsal adaleti karıştırmamak gerek.

Haberleri takip ediyorsundur. Sence daha yeni Adalet Bakanlığı'na bağlanan bir yargıya idam gibi bir güç emanet edilir mi?

Düşünsene, şimdi yalan dedikleri Ergenekon Operasyonu sonucu Mısır'daki gibi her tutukluyu "bunlar Balyoz'u, Ergenekon'u planladılar" deyip idam ettiklerini? Olmayacak bir şey mi?

Aynısını bugün Zaman tayfasına yapar cemaatçileri "darbeci" diye sallandırırlardı.

Otobüs durağında yakılan Serap için kaç kişiyi idam ederlerdi sence? Ki olayın üzerinden 5 ay geçti, Serap'a molotof atan kişi MİT mensubu çıktı.

Bir de yanlış kararları düşününce, yani bir insanın suçsuz yere idam edilme ihtimalini düşününce daha da korkunç geliyor bu fikir.

Hepimiz bu haberleri izlediğimizde bu katillerin öldürülmesini hatta işkence görmesini içimizin en derinliklerinde arzuluyoruz ama böyle bir adalet sistemine güvenmek imkansız.

aychovsky +1

Tamamen katılıyorum..

Evet derdim.

her hün öldürmek varken, tek seferde öldürmenin ne güzelliği var.

türkiye gibi tutucu ülkelerde idama karşıyım. onlara her gün cehennem bundan sonra. her gün acı çekip yanacaklar, hapishanenin fahişesi olacaklar, kum torbası olacaklar, tuvaleti olacaklar. baya ağzılarına işeyen var böyle adamların hapishanede Türkiye'de. Günlerce aç susuz kalacaklar, her gün eziyet edilecek bunlara.

Ama mesela burası İsveç falan olsa, idamı desteklerdim. Oralarda da durum tam tersi, ömür boyu bedava yemek, spor imkanı. Tek cezaları özgürlükleri kalmıyor.

Evet.Diğerlerine ibret olsun.Milletin karısına kızına el sürmemesi gerektiğini anlarlar.Bu ülke de 'kadın olmak' suç olmaya başladı artık.

genel olarak idam geri gelsin demek doğru olamaz, gücü elinde tutan haksız yere kendine muhalif olanı idam edebilir.

nasıl zamanında birileri kendi düşüncesinde olmayan birilerini idam ettiyse, şimdi de bunun olmayacağının garantisi yok.

idam geri gelecek ise siyasi suçlular bundan hariç tutulmalı.

idamdan ziyade kısas konusu tartışılmalı;

benim babamı/oğlumu/eşimi öldüren insanın devlet tarafından 10-12 yıl hapsedilip beslenip, sonradan da serbest bırakılması bana yapılan büyük bir haksızlıktır.

benim insan hakkım yok mu?

devlet bu durumda bana sormalı;

- bu kişi senin yakınını öldürdü, kısas yapıp öldürelim mi? ya da ölen kişi için kan paraı/diyet isteyebilirsin. ya da istersen affedebilirsin.

islama ait bir olgu olduğu için (başka dinlerde var mı emin değilim) karşı çıkanlar olabilir, fakat bence kısas dünyadaki en güzel ceza yöntemlerinden biridir.

tecavüzcüler için sadece idam kolay bir kurtuluş olur arkadaşların dediği gibi, önce hadım edilmeli ve sonra idam edilmeliler.

idamına karar verilen kişilere hemen infaz uygulanmamalı ama, temyiz yolu ve avrupa insan hakları mahkemesi yolu da açık olmalı.

hukukcu değilim ama atıyorum bağımsız yabancı bir mahkeme de "tamam bu adam bu suçu işlemiş" diyebilemli.

hayir. aychovsky~+1'imsi.

katilmadigim noktalardan biri cinsel aclik sorunu. cogu sucun veya yanlis düsüncenin altinda evet baska sorunlar yatiyor. ancak cinsel aclik konusuna odaklanilmasi gerektigini sanmiyorum.

yasaklar ülkesiyiz. örf adet vs derken evet bir sürü kazanimimiz var, sicakkanli insanlariz, aile gibi bir yapiyi modern dünyada hala en büyük öncelik olarak görebiliyoruz. ancak bunun yanlis anlasilmis ya da eskiye göre degismesi gereken cok da yönü var. cinseligi tabu yapmisiz. görmeden evlendirmisiz, adama beline kuvvet derken kadina yüklenmisiz, üstüne üstlük toplum böyle giderken, devlet de desteklemis, yeri evdir demis, okuduklari icin gencler evlenemiyor demis, tecavüz eden kürtaja gidenden daha masumdur demis, demis de demis.

cinselligi cözemezsin. bunu su an yapamazsin. büyük düsünüp kafayi degistireceksin. böyle bakan ve baktiran insanlarla sorunun kökü cok daha büyük, hem de gözümüzün hemen önünde. egitim.

komple kafalari degistirmek lazim, sallandirmak ya da kesmek degil.

ayrica evet diyen herkes yarin attigi tweetten yazdigi entryden iceri aliniyorken bir daha düsünmeye vaktiniz olmayacak.

yasananlar inanilmaz aci, akla hayale ya da insanliga sigmiyor, ancak böyle bir yetkinin kimsenin elinde olmamasi gerek. özellikle bagimsiz, adil bir sistemin olduguna herkes gönül rahatligiyla kabul edemiyorken.

bu cok etik degerlerle alakali bir soru ve iki tarafin da hakli sebepleri olur eminim. muhtesem bir munazara konusu zaten bu yuzden "idam cezasi devletlerce uygulanmali mi?" cunku iki tarafin da hem artilari hem de eksileri var.

insanlar genelde hukuk sisteminin makina gibi isledigi, hata oraninin binde bir oldugu sistemlerde bile idam cezasini tartisilabilir buluyorlar. arkadaslar yazmis zaten.

pro:bir devlete bir insanin canini alma yetkisi ne hakla veriliyor? devlet kim ki bir insanin canini almayi kendinde hak olarak goruyor?

con: bir insana baska bir insanin canini alma hakkini kim veriyor?

benim oyum adalet sisteminin saglam isledigi sistmlerde idam cezasi olmasi. zaten idam cezasi verilen insanlarin dosyalari kapatilmiyor. en azindan abd'de oyle. idam tarihleri hep cok ilerisi icin verilir, arastirmalar da devam eder yeni delil bulmaya dair. hatayi minimize etmek icin gereklidir. arastirmak lazim, sucsuzken idam edilen olmus mu diye ancak ozellikle 21. yuzyilda abd gibi bir ulkenin efsanevi hukuk sistemi ile boyle bir hataya dusmedigini dusunuyorum.

turkiyede ise idama karsiyim. adim gibi biliyorum idam gelse once babami sonra beni asar bu pust oglu pustlar. super aciklamis arkadas. milyonlari goturenler temize cikarken. baklava calani asar bu orcolar. bu yuzden turkiyede underground tarzi, vigilantemsi olusumlari daha cok destekliyorum. ancak bu tarz orgutler de genelde maalesef tersten calisiyor. herhalde underground olmaya da orospu cocuklari daha yatkin oluyor denilebilir. hayallerinde adam olduren, iskence eden yatiyor. sen abdi ipekciyi, ugur mumcuyu oldurulmus goruyorsun.

bok gibi ulke. 81 iline de nukleer santral yakisir.

ekobilet

gidiş dönüş alacaksan aerobilet'de bugün satın alınan biletler için 20 lira indirim var

edit: aha bu da kodu 1K6734GN

2000 kişi limiti varmış, bitmiş ise kusura bakma

şu marka üretiyor diye bir şey duymadım bugüne kadar. en basit elektronik dükkanında bile bulunur zaten. tek bir olayı var, lambaları uzun ömürlü değil. belli bir süreden sonra değiştirmek gerekiyor. onun dışında hepsi aynı yani... benim bildiğim iki türlüsü var;

ev için
webdenal.s3.amazonaws.com

işletmeler için
www.hijyenmarket.net

ben synche'nin verdiği ilk linktekine benzer almıştım 2 tane. hiçbir işe yaramadı. her yer sivri sinek olduğu halde bir tane sinek gelip içine girmedi günlerce ve iade ettim. diğeri nasıldır bilmiyorum.

www.elektroplast.com.tr

biz bunu kullanıyoruz.

bal yerine keçiboynuzu pekmezi derim. bal enerji babında illaki bir şeyler katar da etkisi keçiboynuzu bekmezi gibin değil yine de.

cinsel gücü arttırıcı diye piyasada satılan balların hepsinde sildenafil ve ya türevleri var. (bkz: http://tr.wikipedia.org/wiki/Sildenafil). sildenafil'i firmalar bazen yüksek miktarlarda kullanabiliyor ve istenmeyen,sonu kötü biten yan etkileri olabiliyor.

doğal ise bulması biraz zor. çünkü balcının cinsel güç arttıran bitkilerin olduğu floraya yakın kovanlarını kurması ve onları özel üretmesi lazım.
doktorlar içinde sildenafil ve ya türevleri bulunan "sadece eczanelerde" satılan ve sağlık bakanlığı onaylı olan ilaçları önerirler.

birde afrodizyak olarak değilde "sperm sayısı"nı yükseltmek için kullanılan gıda takviyeleri var. eğer onlardan istiyorlarsa GNC,solgar gibi firmalara başvursunlar. bunlarda yine eczanede bulunabiliyor.

daya mesir macununu gitsin :D bi de küçük şişe anzer balı bulabilirsen süper olur :)

eczacıyım. cinsel gücü artırıcı bal diye bişe yoktur. cinsel gücü artıran bir bitki vardır evet : maka otu. ama o bal değildir.

1917 nin de dediği gibi bu tarz ürünlerin içine viagra'nın etken maddesi olan sildenafil konulur. aktarlarda satılan çeşitli ürünlerde de bunu yapıyolar. bu hem yasal değildir hem de tehlikelidir. seçim sizin. yine 1917 nin dediği gibi. spor , iyi beslenme, vitamin takviyesi daha iyi hissettirir.

SAMSUNG SL-M2020 Mono Lazer Yazıcı hizlial da şu anda 179 tl...

Bence "lanet olasi paralleller" çaldi dersen, kriminal federaller hemen bulur telefonu.

1) hırsız telefonu elden çıkartıcak açamadığı için, sonra bir telefoncu yazılımı komple sıfırlayacak. sıfırlamadan önce de eğer kayıp modunu kırmanın yolunu bulabilirse (bence mümkündür) offline olarak içindeki bilgilere ulaşabilir.

2) kullanabilir, imei kopyalamaları falan yapılıyor hatta, yani teknoloji çok gelişti bu konularda malesef.

3) telefon online olmazsa, yani internete bağlanmazsa sinyal gönderemez. otomatik olarak şifresiz bir wifi'den bağlanmaya çalışıp sinyal yollamayı dener. ama eğer içindeki bu yazılım kırıldıysa sorunsuz kullanılır sinyal falan yollamadan.

4)polis telefonu bulabilir, ama çevremden gördüğüm kadarıyla gidip de geri gelen telefon olmadı. yani çok mühim bir davanın ucunda değilse veya yetkili, eli uzun bir yakının yoksa polisin pek umrunda olacağını sanmıyorum.

ayrıca ek olarak, telefonun bulunsa dahi, telefonu kullanan kişi o telefonu çalıntı olduğunu bilmeden ücret karşılığı satın aldıysa veya bunu ıspatlayabilirse, telefonu alamazsınız geri. telefonun ziliyeti ondadır artık zira.

ıphone'larda telefonu uzaktan sıfırlama, fabrika ayarlarına geri döndürme gibi bir yazılım vardı sanki? onu araştırın bence çok geç kalmadan. içinde çok değerli şeyler varsa durumun ciddiyetini anlatarak apple'a falan danışıp ayrıntılı bilgi alabilirsiniz sanıyorum.

1-Mümkün. İnada binerse mümkün ama uğraşacağını sanmam.
3-İnternete bağlanır bağlanmaz yollar. Ama o sinyali senin işletim sistemin yolluyor, eğer ikinci maddeyi uygulayabilirse ruhunuz duymaz. Ama uğraşır mı, sanmam. Direk hard reset çakar herhalde. O da çözüm mü, bilmiyorum.
4-Asıl buna cevap vermek için geldim. Polis güveneceğiniz son kurum olsun. Dolmuşta htc chacha'mı düşürmüştüm. Araya kaçmış, 2 gün sonra dolmuşçu gidip polise teslim etmiş. Ben telefonu unuttum, emaneten götürsün diye 50 liralık telefon aldım 4 ay falan takıldım onunla. Sonra şimdiki telefonumu aldım. Şimdiki telefonumun 2. ayında polis aradı gelin telefon bulduk diye. Allah dedik gittik, 6 ay yatmış abi karakolda. Teslim tarihine falan baktım, 6 ay yatmış karakolda. Büyük ihtimal birisinin gözüne çarptı, "Bu ne amk, verek şunu kiminse." dedi öyle oldu. Yoksa onu da yapmayacaklardı.

eğer iphone'sa find my iphone'u kapatmadan formatlarsa, dfu'ya alıp format çakarsa vs, telefon iptal oluyor. apple la görüşüp özel kod vs alıp açılabilir anca diye aklımda kalmış arkadaşımın başına böyle bir şey gelmişti galiba.

idilnazkaluc diye instagram hesabı var. Devamını sana bırakıyorum.

hangi kanaldakini diyosun? showdakiler şunlarmış.

www.butarzbenim.net

www.youtube.com
buradaki videoya göre yazıcının "yeni" olması gerekiyor, üzerinde değişiklik yok.
ama tabi üzerinde kartuş takılı olarak gelmemesi gerekiyor olabilir.

1- captur qashqai degil de juke ayarinda ve boyutlarinda bir aractir. qashqai daha genis ic hacme sahip.

1- tabii ki qashqai (q) daha genis, fakat captur (c) da juke kadar ufak degil. c ve q alakasiz araclar. biri crossover diger suv.

2- 1,5 edc captur daha az yakar, daha performanssiz, daha ucuz parcali. malzeme kalitesi gotum gibi ama reno iste. tavsan boku gibidir, ne akar ne kokar.

3- ikisi arasinda tercih sansim olsaydi gider bir yeti alirdim. (bkz: skoda yeti) q'nin servis agi kotu diye bir durum yok, nissan markasi genel olarak sorunsuzdur, tek tuk sorunlarina yetecek servis agi da her turlu bulunur. fiyatta cok ucurum var yalniz, araya ikinci el bir arac daha sigiyor. yeti iyidir.

2012 qashqai kullanıyorum 0'dan 30bine geliyor. yeni qashqai test ettim çok güzel. muhtemelen sınıf değiştirmeyi düşünmezsem ilk tercihim olacak. qashqai tavsiye ederim.

donuş balık olabilir
pizza olabilir

abi balik sanki kokar gibi geliyor. ama pizzayi tuttum. cuma ya ekleyebiliriz. hem makarna hem pizza.

bu arada bimin donmuş ürünler kısmında çok çeşitli donmuş tavuk ürünleri var şinitzel nugget vb yada hazır tavuk dönerler oluyor onlarda düşünülebilir.

pirinç ya da sağlıklı olsun bulgur pilavıyla 2 katına çıkar bu menü rahatlıkla.

- yeşil mercimekli bulgur pilavı,cacık salata.
- köfte, pirinç pilavı, yoğurt.
- sebzeli bulgur pilavı, yoğurt.
- tavuk sote, bulgur pilav
- et sote, opsiyonel olarak pilav ya da ekmek.
- az soğan ve biberle tereyağında sotelenmiş istiridye mantarı ( dünyanın en güzel şeyi)

evde pişirip ofiste ısıtsanız?

bradshaw o da olur aslinda. tek istedigimiz sey masraftan kismak ve pratiklik.

Bim+1

aşağıya karışık yazıyorum kafanıza göre takılınız.
- ton balıklı salata (içine; iceberg, mısır, domates, ton balıgı vb)(yanına makarna doyurucu olur)
- patates salatası (hardallı- yanına çorba gider. çünk patates zaten dıyurucu)
- menemen ( hiç burun kıvırmayın herkes sever. Soğansız yaparsanız ofis kokmaz yanına cacık)
- ıspanak ( kıymalı olur, yumurtalısı olur, pirinçlisi olur. Hazır temizlenmişini alın kolay olur)
- bimden alacağınız dondurulmuş dönerleri baharatlı yapabilirsini (tavuk et farketmez) yanına bulgur pilavı
- tavada tavuk ızgara yanına domatesli pilav.
- dondurulmuş pizza yanına bolca salata
- bimdeki dondurulmuş börekler (acayip doyurucu)- yanına çorba ile toplamda 20 Tl ye 4 kişi ohooo doyarsınız.
- 3 tane kabağı alın, rendeleyin, tavada kavurun üzerine az biraz taze soğan, ile biraz daha pişirin, baharatını katın isteğe bağlı yumurta kırabilirsiniz. Alın size tavada en kolay sebze yemeği. Yanına yoğurt ile şahane olur.
- çorbalar kısmını size bırakıyorum. damak zevkinize uygun her gün bir çorba yapabilirseniz doyurucu olur. akşamüstü acıkınca da biraz içersiniz.

esenle kalın:)
afiyet olsun efenim.

(bkz: menemen)

Şehir içi yakıt tüketimi 11 Lt/100 km
Şehir dışı yakıt tüketimi 6.8 Lt/100 km
Ortalama yakıt tüketimi 8.3 Lt/100 km

eğer normal binek araçlarla karşılaştırırsan az yakmaz, ama suv alacaksan illa daha düşük yakan bulamazsın zaten bu seviye araçlarda. yakıt değerleri asagıdaki gibi ortalama 8.3 demiş 9-10 civarı yakar muhtemelen, yani 100 km de 35 lira eder.(benzin fiyatları da baya düştü tabi, yükseleceğini varsayarak biraz daha arttırabilirsin bunu).
2.4 200 hp arabayla benim sikko 1.6 115 beygirlik arabamla aynı yakıt sarfiyatına sahip olacaksın yani. bu tip bi araca baktıgın için zaten 100 km de 4-5 lt falan yakmayı planlamadığını varsayıyorum. Eğer arabanın sıkıntısı yoksa gayet iyi bence.

Vekaletle kullanim yasaklanmak uzere gibi ek bir bilgi vereyim hemen.

aracı yabancı ülkeden alıp türkiye'de kullanmayı düşünüyorsanız eğer aracın altı ay türkiye'de altı ay da alındığı ülkede bulunması gerekiyor. bilgi vereyim

yaş işlere giriyorsun. sebebi ne ki?
yaşı büyük
parası çok
yakıtı çok
avantaj nerede onu göremedim ben?

en babası cervantes ama o da taksimde

ben de arıyorum ama doğru düzgün bir kurs yok. geçenlerde burdan biri de katılım olursa ders veririm demişti ama sonuç çıkmadı galiba. güzel bir yer bulursanız bana da haber verin lütfen

Bi tane shemale iste abi. Oranınkiler iyi oluyor diyolla.

shemale'lar iki oldu! bir arkadaş için lazımda.

tayland'da çok acayip tropikal meyveler var, arkadaş çevremden gelen olursa hepsinden birer tane getirmesini rica ederdim.

düzenli ordumuz yoktu ve dağınık yaşıyorduk. nereden geleceğimiz belli olmuyordu ve yerimizde durmuyor, yağmalayıp geri çekiliyorduk.

şu anki terörist örgütlerin de taktiği bu işte. küçücük pkk'yı neden bitiremedi türkiye?

asimetrik savaş hep bunlar.

Üstünlük konusunda sanırım yanılıyorsun. Çinlilere karşı Abbâsî + Karluk Türkleri birlik olup savaşmış.

Güçler:
Abbâsîler: 200,000
Çin: 30,000

Kayıplar:
Abbâsîler: 20,000'den fazla
Çin: 8,022'den fazla

Kaynak: tr.wikipedia.org

Talas savaşı farklı, öncesini soruyor sanırım arkadaş. Genel olarak İslamiyet öncesi Türk tarihinde yapılan Çin savaşlarının hepsinde Çin sayı olarak üstündür ama bu sayı eğitimli askerlerden oluşmuyordu. Türkler yukarıdaki arkadaşın dediği gibi savaşa daha yatkın yetişiyordu. Kısacası sayı o dönemde bile savaşı kazanmak için önemli etken değildi sanırım.

Ayrıca Türk Çin çekişmelerinde inanılmaz entrikalar dönmüş. Savaşta stratejinin önemini de unutmamak lazım.

Genel olarak soruyorsa @thracian dediği gibi Türk obaları bir çok yerde bulunurken Çinliler yerleşik yaşıyorlardı.

Ayrıca Türklerin harika at binişleri ve Ahal Teke atlarının kıvraklığı sayesinde koca Çin İmparatorluğuna Çin Seddi'ni çektirmiştir.

İlk olarak Çinliler savaşçılıklarıyla değil, barışçıl-bürokratik bir uygarlık kurmakla meşhurdurlar. Zaten bu sebeple savaşmak yerine, bürokratik/organizasyon yeteneklerini kullanarak set çekmişlerdir.

İkinci olarak, modern döneme kadar tarihin her anında; göçebe ve savaşçı olan topluluklar uygarlıkları yıkmışlardır. Çünkü kentli uygarlıklar savaş teknolojisi ve savaşma moraline yaşam biçimleri dolayısıyla uzak kalmışlardır.

Son olarak da, orta asya'da yaşayan her kavmi Türk yani "biz" olarak adlandırmaktan vazgeçmek isabetli olacaktır.

barbar kavimlerin, roma'nın anasını ağlatmasına benzer olabilir.

türkler hareketli, ne zaman nereden saldıracakları belli olmuyor. çin her ne kadar coğrafya olarak ölçüsüz büyüklüğe sahip olsa da, tüm ordusunu toplayıp bir meydan savaşı gibi hazırlanması mümkün değil.

Bence de Talas var bir tek savaş. Onun dışında bir meydan savaşı, kuşatma vs. yok ki sayıların bir önemi olsun. çin seddi sınır güvenliği amaçlı. Oradaki göçebe toplumlar istedikleri zaman giremesin, çatışmalar azalsın diye.

Göçebe toplumu asya bozkırlarında orduyu hazırlayıp kovalamak kolay değil. Ekonomin mahvolur, yiyecek sorunu çekersin. O yüzden sen küçük birlikler ile onun şehrini basarsın, o küçük birlikler ile senin obanı basar. Olay bu.

Tabii türkler çok başarılı savaşçılar. İyi taktisyenler de çıkmış baya. Zaten birçok defa paralı asker olarak da başka kavimlerin-milletlerin ordularına ya da direkt ülkelerine askerlik yapılmış. Kaldı ki çin'de de herkes sun tzu değil.

Barfiks çubuğu barbell/dumbell seti dışında bir şeye gerek yok. Vücut ağırlığıyla da yapabileceğiniz egzersizler ver. Belki atlama ipi bir de. Onun dışında kalanlar israf. Ama en iyisi salon tabii, onu da not olarak belirtmek isterim.

bence kurek olayini bosver sunlara bak
www.finspor.com.tr
(tabi para cok sorun diilse)
benim gym de bunlardan var cok iyi kardiyo yaptiriyor 1 saatte 1000 kalori civari yakiyorum

ben olsam ip ve sağlık topu da alırdım

angelus+1

water row işi eylenceliye benzese de ı-ıh. evin müsaitse birkaç set jumping jack yap, ısınırsın zaten.

ayaklar için de ha bu:
i.ytimg.com

ciddi kosacaksan bir kosu bandi al, ciddi kosup kosmayacagini olcmek istiyorsan birkac ay disarda kos. kosu bandinin faydasi tempo tutmasi.

isindiktan sonra hicbir alet kullanmadan yapabilecegin bir ton egzersiz var.

(bkz: freeletics)

1 tane 40 kiloluk plaka al. karın çalışırken çok işe yarıyor. iki tane 20 kiloyu sıkıştırıp taşımak zor oluyor. calf çalışırken de 40-50 kilo lazım en az, yine 40lık plakaya kaldın.

kum torbası da iş görür. seçenekler sınırsız.

bozulur

bozulmaz diye bir şey yok tabi. ama kutusu içinde güneş ışığından vs uzakta sklanırsa uzun süre bozulmayabilir.

bozulmasının temel belirtsi koku değişikliğidir, kokusunda değişiklik varsa kullanma bence. ciltte sorun yaratabilir.

iyi saklanamamışsa esansı uçmuş gitmiştir.

raf ömrü 3 yıl.

nisan

339 kd gaziemir ve alaşehir deki tertiplerime selamlar..

Benim dönemimden sonra kısa dönemler Afganistan'a gitmedi, benim dönemim sondu (Barış Gücü). Zaten bu hafta itibari ile NATO Afganistan'dan çekildiği için Afganistan meselesini unutun.

Ayrıca TSK, askerleri bilgi ve becerilerine göre yerleştiren bir kurum değil. O yüzden şu dili biliyorum, şuraya giderim diye düşünmeyin.

Kışın gitme sadece. Eğitim döneminde çok zor olur.

dil biliyosan zaten kafadan sanslisin sacma sapan isler yerine masabasi bi ise dusebilirsin. ben bile isteye aralik gbi gitmistim, yedek subay olarak yaptim ama 20 gun kogusta kaldim acemilikte. yazin kogustaki ter kokusunu dusunmek bile istemiyorum. ve ayrica her daim usumeyi terlemeye tercih ederim

Kasim'da gidersen iyi olan tarafi gunler kisa olur, zaman daha cabuk gecer. Nobet zor olur, soguklar yuzunden. Hastalik daha cok olur. Ama dedigim gibi daha cabuk safak atar :)

Ben subatta gittim. Kotu tarafi yaz sicaklarina denk geldim ve baharda tam havalar guzellesirken askerde olmak kotuydu. Iyi tarafi onun da pek yok aslinda. Gittigin yere gore degisir belki ama geceleri yine soguktu, temmuzda bile (malatya). Biz hep "keske kasimda gelseydik" dedik.

@rentts

Ben de zannediyordum ki kış şartlarında askerlik yapıp nöbet tutmuş herkes, sıcağın değil soğuğun öldürdüğünü anlayacağı için yazı tercih eder. Ama görünüşe bakılırsa öyle değilmiş. Belki asteğmen olma farkıdır.

Ben arkadaşın yerinde olsam, yaz aylarındaki ter kokusunu karda intikale çıkmaya tercih ederim. Hele başınızda OÇ bir binbaşı varsa ve koca bölüğü zevk için karın içinde 500 metre süründürüyorsa.

Askerlikte en kötü şartları görebilirsiniz. Bu şartları yazın mı yoksa kışın mı yaşamayı tercih edersiniz diye sorun kendinize. Ben çektim, bari şu soruyu soran kişi çekmesin.

soğuk yerlere düşeceksen yaz, sıcak yerde kış. elinde olmadığından fark etmez

Otomatik tecil okuduğun sürece okul tarafından yapılıyor. Mezun olduktan sonra tecilini kendin takip edeceksin. 2 yıldan uzun tecil için yüksek lisans yapıyor herkes, kafadan fazladan tecil yok yani.

otomatik tecil diye bir şey yok mezun olunca. adamlar ne bilsin tecil istediğini.
2 yıldan fazla tecil de mümkün değil. yüksek lisans yapman gerek

otomatikman tecil ne demek? kim, nasil, neye dayanarak otomatikman tecil ettirecek ki senin askerligini?

tecil yapmak istiyorsan vakit kaybemeden belgeleri topla subeye git. otomatik olmuyor maalesef.hatta mezuniyetten sonra 1 ay icinde askeriyeye bildiriyolar.bu adam bizden cikti bilginiz olsun diye (bizim okulda oyleydi en azindan) yaz okulu sonrasi mezun olduysan buyuk ihtimal 2016 eylule kadar tecilli olacaksin.ihmal etme ama burasi turkiye ne olacagi belli olmaz.

1 yıl ya da takvim yılı sonuna kadar sorun cıkmaz sonrasında yoklama kacagına dusersın. 31 aralıkdan once tecil ettır.

ne diyosun pek anlamadım ama

çeyrek bilet 12.5 tl, tam bilet 50 tl. eğer çeyrek biletine ikramiye çıkarsa, onun çeyreğini alırsın. tam biletine ikramiye çıkarsa tamamını alırsın. yani ödediğinle orantılı olarak.

çeyrek bilete isabet etme olasılığı daha fazla sanırım. hatırladığım kadarı ile genelde çeyreğe çıkıyor büyük ikramiye.

hani mesela bilet aliyorsun buyuk ikramiye cikmiyor ama atiyorum 50bin tl falan vuruyor. boyle bisi var mi ?

ikramiye tutarı x lira

ikramiye vuran kuponun numarası da 1561633 diyelim.

eğer bu numara tam bilete basıldıysa, bu numaraya sahip 1 bilet var demektir.
yarım bilete basıldıysa 2 bilet
çeyrek bilete basıldıysa 4 bilet.

yani ikramiye tam bilete vurursa 1 kişi x liranın sahibi oluyor yarıma vurursa 2 kişinin her biri x/2 liraya sahip oluyor çeyreğe vurursa da 4 kişinin her biri x/4 liraya sahip oluyorlar.

bunun dışında büyük ikramiye vurmayan biletlere de son iki rakamı xy olanlara son üç rakamı xyz olanlara, amorti vs gibi çeşitli başlıklarda ikramiyeler dağıtılıyor.

sayıları tam bilmiyorum ama tam yarım ve çeyrek biletler eşit sayıda basılmıyor, çeyrek bilet en çok basılan bilet olduğu için şansı da daha yüksek oluyor ama sonuçta ikramiye kazanma olasılığın çeyrek de alsan tam da alsan %50 :) aslında daha düşük ama "ya çıkar ya çıkmaz, %50 şans" diye düşünerek heyecanını canlı tutabilirsin.

bence en güzeli bahis.

valla ben hic begenmiyorum, her yerde neden bu arabadan var, anlamis degilim. fazla hormonlu geliyor.

bi numarası yok düz araba. biraz yüksek o kadar. doblo premium bile daha özellikli.

bence gzl. yalnız kaşkai+2 olan daha gzl. diğeri minik, çirkin geliyor.
x trail baktın mı?

xtrail baktim acaba deger mi o paraya tam emin degilim. qasqhai arti 2 hic dusunmedim ne o ? iki koltuk fazla mi veriyorlar.

ben bilmem, beyim bilir. Abicim o kadar para vercen.git bi bayiye test sürüşü falan yap. değer mi değmez mi gör.

Kötü imajlı arabalardan biri.

çok versiyonu mevcut. hangisinden bahsediyoruz? ağzına kadar dolu dizel edc viteslisi de mevcut misal ona laf söyleyen olabilir mi? ama fiyatı fazladır.
ben sportage ya da ix35'den yanayım daha yakışıklı ve daha dolu araçlar. tek eksileri düşük hacimli dizelleri yok.

kiralik olarak 3-4 gun kullandim guzel rahat bir arac bence. uzun yolda cok rahat ettik ici genis ferah. istanbulda pek gozume carpmiyor benim. kotu bir imaji oldugunu bilmiyordum. algida secicilik de olabilir.

bizde de var, yalnız +2 olanı, 20cm falan daha uzun, güzel görünüyor göze. 22 kuruş yakıyor kilometrede şehiriçi şehirdışı karma.

bence keşke sormasaydın burada; madem sevmişsin gidip alsaymışsın.

cevabım ise, zevk meselesi ama ben de hiç beğenmiyorum. bu biraz babasını da sevmezdim gibi olacak ama bu arabayı beğenip alanlara da ön yargı duymaya başladım, niye bilmiyorum.

bu yorumu sadece dış görünüşüne göre yaptım, belki bazı özellikleri süperdir, onu bilemem.

düzeltme: ben bu yorumu juke için yapmışım. juke'u o kadar sevmemişim ki heryerde onu görüyorum :) çok özür dilerim. ama qashqai'yi de pek güzel bulmuyorum :(

Ben de diyordum kim alıyor bunu ya. Berbat bir tasarımı var bence, bir bu bir de Juke, ikisi de gerçekten çok kötü. Zevk meselesi tabii.

Renegade en azından farklı, çok değişik bir alet yani. Renegade'i terich ederdim ben olsam.

kadinlar desteksiz kalirdi. ak got kara got belli olurdu. iyice igrenirdik insanlardan.

işte bunlar hep ülümünati

birsuru ozguven problemini ortadan kaldirirdi herhalde. kilolu insanlar rahat olurdu. spor yapan insanlar artik "leg days" i boslamazdi.

bence erkekler memelerden gözünü ayırmazdı. göz kontağı denen şey kaybolurdu ve memelere bakan erkekler sürekli erekte olarak dolaşırlardı. Kadınlar da erekte olmuş penisten gözünü ayırmazdı. Boyutunu, tipini beğendiğine verirdi assadffasd ben yanlış mı anladım herkes birbirini çıplak görecek mi yoksa sadece sen mi görebiliyorsun?

sadece sen görüyorsan da memeler ve erekte kısmı hala geçerli.

giyinik iken düşünüp hayal kurduğunuz her şey, çıplak iken bir şey ifade etmezdi. çıplaklar kampına giden standart bir insan bir 15 dk sonra alışıyor. net. tecrübe.

Her şey çok daha normal ve basit olurdu eminim. Aslında cıbıldak dolaşıyorken, zaman içinde kılları dökmek ve üstümüze bir şeyler örtmek aşaması bana daha "inanılmaz" geliyor mesela. Ha, bu kadar modern, parayla bir şeyler yapma raddesine gelmiş insanlarda ahlak sistemleri de oturmuştur, bu yüzden bu toplumları çıplak düşünemeyiz ama madem sen istedin, diğer değişkenleri göz ardı edelim bari düşünelim :D

Bi kere insanlara seksilik katan şey çıplaklık değil bence kesinlikle. Hatta çıplaklık çoğu zaman, çoğu insanda seksapeli öldüren bir şey. Günlük hayatta birisiyle seks yapma isteğine erişmene sebep "o insanın göremediğin yerlerini keşfetmek" oluyor. Gördüğün kadarından yola çıkarak, geri kalanını kafanda sen süper bir şekilde kurguluyor, tamamlıyorsun. İşte o kısım işin heyecanlı yanı. Çoğu zaman karşındaki o insan soyunduğunda hayal kırıklığı yaşarsın çünkü atıyorum, kadının memeleri küçüktür, göbeği vardır, bacakları şekilsizdir; adamın pipisi küçüktür, göbeği vardır, kılları çoktur vs.


Bu yüzdendir ki bikinili bir kadındansa, mini etekli bir kadın çoğu zaman daha seksi gözükür. Sadede gelelim, şimdi bu toplumda bi anda cıbıldak kalsak elbette ilk etapta tecavüzler filan aşırı artar ama zaten bu şekilde gelseydik ya da 8. sınıf olmayan bi ülkede, tercihen Kuzey Avrupa'da filan yaşasaydık, bu çıplaklık pek bir değişiklik yaratmazdı diye düşünüyorum. Hatta işin heyecanını kaçırırdı baya baya.

İkinci soruya cevap: herkes çıplaksa bundan sonra öyle devam etmenin benim için bir sakıncası yok, geri döndürmezdim.

zam sampiyonu domates + 1
Göz çıplaklığa da kumaşa da çok kısa süre içinde alışıyor. İlk 1-2 gün sorun olurdu ama sonra insanların gözü alışırdı. Tacizler azalırdı, ortada arzu duyulacak bir şey kalmadıktan sonra.

Bir nüdist plaja gitmiştim. Kimse erekte, vb. değildi. Aksine kafanda normal olarak bir 10 dakika içinde o kodlanıyor. Bu sefer dışarı çıktığında üstündeki ve çevrendeki kumaşlar gözünü rahatsız ediyor kısa bir süre. Sonra ona da alışıyorsun.

çocukken ben hep bunu hayal etmiştim. küçük bir sapıktım belki de. neyse, büyüyünce farkettim ki iyi olmaz. kıyafetler sayesinde bir çok insan utanmadan dışarda gezebiliyor. buna ek olarak bir çok insanın ameliyat yaraları belki o an göstermek istemediği enfeksiyonlu rahatsızlıkları oluyor. bunları gizleyemezlerdi ve bu yüzden dışarı çıkamayabilirlerdi.

Iklim sartlari nedeniyle mumkun olmaz turkiye'de. Kisin gotumuz donar, yazin da cilt kanseri oluruz.

aynı kampanyayı 25tl'ye kullanyordum. 23 tl diye de gösteriyorlardı ama whoopslular için. onu araştırabilirsin ondan bir haberim yok. ayrıca daha güzel bir tarife önermemi istersen:

ailece tarifesi diye bir şey var onu kullanıyoruz ailecek. 5 kişi kapasiteli bir paket, hepinize bir fatura kesiliyor(faturalı hatta var sadece) ve hepiniz ortak tarifeyi kullanıyorsunuz. şöyle ki; 3000 dakika her yöne, sınırsız sms her yöne ve 6 gb internet var. aynı tarifeyi kullanan kişiler arası(bu 5 kişi arasında) konuşma bedava. 4 kişi 85 tl ödüyoruz bu tarife için. tarifede ne kadar kalmış diye bakmıyorum bile ben de önceden senin tarifeni kullanıyordum bu artıyor yeterince

Aynı özellikleri 20 liranın altına vermiyorsa geçme. 1-2 lira için Avea çekilmez. Çünkü kendisi çekmiyor namussuz(memleketin başkentinin merkezindeyim).

ya belki ben yanlış anlıyorum ama oturduğun yerden bizene? şirketinden bizene? aldığın araçtan bizene? reklam mı yapıyorsun soru mu soruyorsun belli değil. sorduğun sorunun cevabı da belli ya neyse. hayırlı olsun, ekleyen kızlardan bir kaçını yönlendir.

Eğer komşunuz bayi tanıdık değilse ben olsam Mengerler, Çiftçiler ve Çiftkurtlardan da teklif alırım. Biraz muhabbete güzel indirimler alınabiliyor.
Range Rover alacak olsan yardımcı olurdum. Benim 2013 modeli alırken iyi indirim almıştık ama spottan almıştık.
Jeep de çok farklı değildir herhalde Etiler tarafındaki spotçulara da bir bakmak lazım.

Benim Ferrari'yi alırken epey indirim yapan bir bayi vardı adı aklıma gelirse diyeceğim.

sıcak para varsa gidip pazarlığını yapacaksın hocam. bu ekonomide nakit her kapıyı açar.

arkadaşlar renegade o kadar pahalı bir araç değil. golf'ten ucuz.
cevaba gelirsek ben olsam bayilere gider yüzyüze indirim alırdım, kişiye göre fiyat veriyorlar genelde.

Gaziantep Topcuoğlu Otomotivi bir ara sonrada bana haber ver. bakalım bir şey yapabilir miyiz?

Eğer komşunuz bayi tanıdık değilse ben olsam Mengerler, Çiftçiler ve Çiftkurtlardan da teklif alırım. Biraz muhabbete güzel indirimler alınabiliyor.
Porsche Cayenne alacak olsan yardımcı olurdum. Benim 2013 modeli alırken iyi indirim almıştık ama spottan almıştık.
Jeep de çok farklı değildir herhalde Etiler tarafındaki spotçulara da bir bakmak lazım.

spot araba almanızı tavsiye etmem, bayi çıkışlı araçlara yönelmeye devam edin.

fiyat konusunda tabi ki farklı teklifler verebilirler, en azından vw'de öyle, istanbul içindeki bayilerde bile farklı teklifler oluyor. 500-1000 lira da olsa oluyor.

bir üsteki beyfendi, zaten en başta yazdım belki ben yanlış anlıyorum diye.
en azından ben eleştiri yaparken kimsenin bi yerini sikmeye kalkmıyorum.
anlamadığım nokta ise şu; "ben beylikduzunde oturuyorum. bizim sirketin hemen yaninda birmot var."
bu bilgi bana çok saçma geldi? gelemez mi? gelmesi için senden izin mi almalıyım? zihniyetin neresi sikilir? kimsenin neye bindiği umrumda değil, benim ehliyetim bile yok. sadece ucuz göründü, aklımdan geçeni yazdım, sikmeden de anlaşabiliriz.

Her bayi farkli fiyat verir abi. Yada hic olmadi bi ikise opsiyon eklerler. Yine digerlerine sor sen mutlaka.

@in search we trust bildiginiz uzre burasi soruya cevap vermek icin var. Ondan bana ne bundan banane diye de cevap olmaz yada digerlerinin yaptigi gibi. Hava atiyorsa da atiyor olabilir. Benim anladigim ise su oldu " is yerime yakin birmot var, beylikduzundeki bayii" burada bayi belirtiliyo ki taniyan bilen varsa soylesin.

@hep mutlu olmak istedim

sözlüğün ünlü bir lafı var, ironiden anlamayan nesle aşina değilim diye.
arkadaşım rahatsız mısın sen? oyma falan, nerden geliyor bu rahatlık?
sanane be istediğim şeyi istediğim gibi yazmak için sana açıklama mı yapmalıyım? git küfürlerini başka yerde savur.

2 bin indirimli alacagim diye sana kitlemesinler de başka bi arac, dikkat et.
2015 serileri gelince belki indirime girebilir; ama istedigin donanım yoksa patlarsın o zaman. zaten su an istdigin donanım yoksa beklersin baya; 2015 serisi gelir o da pahali olur.

herhangi bi bayinin direk elinde olan modeli alırsan makul bence.
0 aliyorsan fiyat listesinden 2bin falan düşerler en fazla kanımca. 1-2 nin peşinde koşma derim.

Azcik daha bekle sonra mengerlerden al

seviyorsan git al.
manuel vites atla deve değil 3 günde alışırsın.

hep otomatik kullandıysanız manuel kullanmanız size inanılmaz angarya gelcek. ve dediklerinde de bence kısman haklılar istanbul trafiğinde ne zaman sıkışsam ulan iyi ki araba otomatik ya diyorum. park ederken bile ayağım sadece fren üstünde. rahatlığı bambaşka.

istanbuldaysan manuel hayattan soğutur insanı

Araba kağıt üzerinde iyi

Yalnız hakikaten enteresan. Araba bildiğin güzel ve 75 bin liraya Jeep'e binmek süper bence de. Bi test sürüşüne çıkmak lazım. Otomatik büyük kolaylık ama bu arabadan vazgeçme sebebi olmaz bence. Manuele alışırsın.

volvo v40 cross country ve yükseltilmiş hatchback, öyle mi? test sürüşü yapmadın muhtemelen. o zaman bütçeyi 100.000'e çekip honda cr-v bakacaksın.

bu arada hala inanamıyorum cross countrye yazdıklarına. diğerleri neyse ama cross country?

Peugeot 2008 aldım bu ay başında almışken en dolu paketi ve ek opsiyonları alırsanız inanılmaz büyük keyif alırsınız.
Bence 2008 alın bende çok araştırdım ve sınıfının en güzel aracı kesinlikle 2008.

yakıt tüketimi şuan dördüncü depoda 5 litre 800 kilometre. 2008 ile ilgili sorularınız olursa mesajdan cevaplarım.

subaru xv 0 km. al hayrini gor ama yakit 100 km'de 7lt ustu olabilir. ama ozellik ve donanim olarak cok iyi

volvo ve ranault'yu aynı cümle içinde kullandığın için seni kınıyorum :(

2 hafta once teyzem octavia dizel otomatik aldi 0 km. Yakit konusunda baya iyi ve kullanimindan da memnunlar oyle bir sikayetlerini duymadim. Ben de yolculuk ettim arabada dediginiz gibi bir sorun yasamadim. Iyi araba bence.

DVD & Bluray'i daha çıkmadı.

Dvd çıktı diye biliyorum ama blu ray çıkmadı, çıkar mı o da meçhul.
Mesela bir zamanlar anadolu'da blu ray olarak avrupa'da çıkarken bizde çıkmadı. Bunda da aynı şey mi olur bilemem.

Bahsettigin kullanıcı dvd formatını kastediyor olabilir. Filmin avrupa bluray çıkış tarihi mart 2015
edit: ben legal yoldan sorduğunu varsaydığım için böyle yazdım tabii yoksa malum ortamlarda var blu ray sürümleri

bluray ripi olduğuna göre bluray çıkmıştır diye düşünüyorum. eğer sunum fake değilse.

malum ortamlardan indirmek mümkün.

yani biri citroen biri toyota iken seçeneklerin ne dememizi bekliyosun? toooyo toyota

sıfır alacağın arabanın ciddi bir arıza çıkaracağını sanmıyorum. zaten garantisi var.
ancak farkında olduğun gibi kolay kolay satamazsın. sattığında da zararla satarsın. ayrıca tasarım fazla fütüristik bence. ben hiç beğenmedim mesela bu modeli.

toyota daha mantıklı görünüyor (gerçi fazla şirket arabası) ama cactus'le alakası yok. sizi mutlu edecek mi bilmiyorum. 70 bin liraya başka suv araçlar bakabilirsiniz bence bunu almak yerine.

edit: daha önce citroen c5'e bindim. kazasız ve tüm bakımları yapılmış olmasına rağmen uzun süre satamadım. en sonunda öldüm fiyatına galeriye verdim. aynı dönemde annem de toyota corolla kullanıyordu (boncuk gözlü ve iğrenç bir yeşil renkteydi) ve 2 günde sattık.

Ya şöyle başlıklar açmayın artık. Japon varsa Japonu al bitti gitti ya.

sitröen'in futuristik konseptlerini maksimum seviyede koruyarak seri üretime koyması gerçekten takdire şayan. hastasıyız.
yeni c4 picasso çıktığında çok heveslendiydim gidip test bile etmiştim ama biraz daha bekleyip yabancı forumlardaki yorumları okuyunca caydım. Ki picasso bu kaktüsten daha iyi araba.
bu iki araba bambaşka arabalar. seni çok iyi annıyorum kalbin kaktüs diyor ama mantığın korolla diyor.
ben olsam mantığımı dinlerdim.

arabaların net ölçülerini bilmiyorum.fakat corolla d sınıfını zorlar boyutlara gelmiş.yani arka koltuk genişliği olarak corolla öndedir.Kaktüsün 2014 yılında ncap ten 4 yıldız alması araç hakkındaki kararınızı fazlasıyla etkiler bence.Ki b veya c sınıfın araçtan bozma yani çakma suv ları her daim başarısız bulmuşumdur.

toyota tabiki.. şekline aldanıp ciroen alma pişman olursun.

öncelikle şunu belirtmek istiyorum; Her malın bir alıcısı vardır elbet, o nedenle satamazsın filan eleştirilerini bir kenara bırakalım.

bana kalsa özellikleri ve yakıt tüketimi bakımından citroen derim.

*pejo sahibi

bende bunu anlamıyorum ha citroen alma diyenlerin kaçı 2 günden fazla citroen kullanmış ki, bende c4 var 4 senedir bir kere sorun yaşamadım, günümüzdeki markaların hiçbiri bakımları aksatılmadığı sürece lak diye yolda bırakmaz, toyota nın kalitesi tabii ki çok tartışılabilecek bi konu değil fakat bu nasıl bir ön yargıdır?, mazda da çok kalitelidir ve arıza yapmaz, www.forumalew.org fakat buraya mazda mı toyota mı yazsaydın yine aynı cevapları alacaktın

sitroeni tavsiye etmedik diye bide küfür yiyecektik neredeyse..

toyota saglamligi stabilligi konusunda meshurdur zaten. aynı fiyat araliginda onunla rakip olacak pek araba cikacagina inanmiyorum.

her arac, "her" arac eger duzgun kullaniliyorsa zaten uzun vadeli kullanilabilinir. neden sorun cikarsin ki? o tamamen şans.

merc. de de aldigin gün sorun cikabilir, toyota dada, pejoda da. bu biraz şans.
ama toyota, saglamligini ispatlamis bi arac. hem kaporta olarak hem motor olarak hem aksam olarak.

ztn @char da soylemis; en dayanikli, tamamen guvenli. oyle yani. toyota daha iyidir. ama citroen kotu mudur? neden kotu olsun lada degil ki.

toyota hemen her arabasını sevdiğim bir markadır. ancak cactus ü çok beğeniyorum. ben şimdi alacak olsam cactus alırım.

boyut olarak cok farkli arabalar, ya ufaklardan ya buyuklerden yeni alternatifler cikar bi de oyle bakalim?

divit'e ulaş derim.

hee, tavsiyem şudur, abi biz template'den yapmıyoruz diyenlerden uzak dur, görme engellisi, renk körü, mobil versiyonları vs. derken dikkat edilecek çok fazla husus var ve bizim sevgili tasarımcılarımız, html/css/js yazan abilerimiz bu hususlara pek dikkat etmiyorlar, en temizi zaten işi bu olan ve bundan para kazanan birinden faydalanmak, onun da en kolayı uygun bir template alıp modifiye etmek.

Edit: Tabii o template'i alıp aynen olduğu kimi kullanacak çakkallara da dikkat et.

Template diyince de korkma öyle bir modifiye ediliyor ki sahibi bile tanıyamıyor siteyi. nacizane tavsiye.

ben en sevdiğim hazır salçalar tat ve olca. olca daha ucuz hatta ama her boyu var mı bilmiyorum.

çok küçük boylar yok ama yeterse bakın www.olca.com.tr

Fiyati en yuksek olan marka tat zaten.yerel uretici sayisi oldukca yuksek ama salca uretimi genelde yetersizdir ve bu yuzden her sene belli araliklarla ithalati ile ilgili tartismalar doner.turkiyeden pek cok firmada bu yuzden balkanlarda salca imalatina girdiler ve ordaki fiyatlar turkiyeden dusuk.benim bildigim bir firmanin soyle bir linkini buldum bir bak istersen.

www.alibaba.com

Oncu markasina bakin bi bence tadi guzel

Göte rahat batması

çünkü böyle bir ortamda orospu cocuklarının çoğu ölecek, tabi collateral damage de olacaktır ancak bu kaçınılmaz.

arkadaşın muhtemelen denyo. bilgisayar oyunu gibi bir şey zannediyor hayatı.

hayatın anlamını aramak mantıklı tabii, ama o anlamı savaşta aramak saçmalık.

zengin ve hali vakti yerinde olan simarik picler icin hayat oyun gibidir. bu pic'in de potansiyel olarak cem garipoglundan farki yok. sadece eylem yok.

muhtemelen hayatında zorluk görmemiş, yaşamayı oyun zanneden şımarık piçin teki o arkadaşın. türkiye gibi her gün binlerce garipliğin yaşandığı bir ülkede monotonluktan sıkılabilmek için zaten mal olmak lazım.

vallahi bunu şimdi dedelere - amcalara sorsan eski usul sana "canı iyi bir kötek istiyor" derler hakikaten öyle bir durum bunun daha büyük çaplısı amerika - ingiltere - fransa - isveç niye refah seviyesi yüksek bulutlarda gezinen herfiler akın akın işid saflarına katılıp savaşa giriyor denilebilir cevap basit can sıkıntısı - macera - heyacan arayışı yapacak iş güç yok zaten zirvedesin ha kaos çıksın kan gövdeyi götürsün ha üç beş ölmüş ha yirmi kişi ölmüş farksız bu durum

sen gel devlet memuru maaşı + 2 çocukla 4 kişilik bir aileye bak kaos isteyecek dermanın kalmaz, devrim kanla yapılmaz ne kadar çok kişi ölürse o kadar fazla özgürlükte olmaz

kaos esasında anarşizmin yükselişi için uygun bir ortam barındırır ancak anladığım kadarıyla sizin arkadaş anarşist falan değil, onun durumu farklı.

Oyle bir arkadaşınla iletişimi kes bence.Ekşin istiyorsa ıraka işide gitsin.

bu duyguyu zekice anlatan stand-up'tan bir kısım izlemek istersin belki. George Carlin.

www.youtube.com

ya bakma işte senin gibi kamillere hava olsun diye ortaya laf sallamış.

yorumların da hepsi paldır küldür. herif kürtlüğüne kadar getirmiş lafı, öeh.

bence arkadaşına sor sen en iyisi bunu. zaten anlatmaya heveslidir muhtemelen. teoride pek de saçma gelmeyen bir düşünce zemini üstüne oturtabilir. anarşizm hakkında üç beş biliyor da olabilir diye ikinci cevabı verdim.

arkadasin orospu cocugunun tekiymis. heyecan istiyorsa gitsin gonullu olsun (hangi tarafi tutuyorsa o tarafa). taksin taramaliyi, tatatatata...

ruh hastasi millet, anasini satayim.

Düşük fiyattan hisse mi toplayacakmis, cam işine mi girecekmiş, paraları dolara mi çevirmiş olayı ne yani? Ailesinden ekonomik birkaç zimbirti duymuştur diye düşünüyorum.

Sadece farkli gozukup cool olmak amaci.. yoksa oturdugu yerden rutinden sikilmistim ufff demezdi.. faaliyet yok.

oha cem garipoglu'nun adini yazdiktan 24 saat sonra adam intihar etti. cok mu koydu yazdiklarim:)

sana göre değişir, istanbul'dayım yağışlı günler dışında(bir de aşırı soğuk günler dışında) gayet sürülüyor. bence en büyük engel çok yokuş-iniş olması. terlerim-üşütürüm-hasta olurum dersen bilemem. o fiyata kiralamaktansa almak daha mantıklı geliyor.

sürebilirsin ama koruyucu olmadan el ve yüzün açıkta kalan kısımlarını korumazsan aşırı çatlayacaktır. trek, salcano, bianchi'ye bir bak. aylık 400'e bisiklet kiralamak aptallık. o fiyata gider bisikleti alırsın.

kiraalama 2-3 aya yaz kış süreceğin bi şey alırsın zaten. ölçülerini internetten araştır ya da buradan yaz sana ideal bisletleri öneririz buradan.

birkaç yıldır bisiklete biniyorum, ilk önce bir mtb aldım, 8 ay sonra yol bisikletine geçtim, şimdiki aklım olsa ilk önce hibrit ya da city bir bisiklet alır, daha sonra yol bisikletine geçerdim. mesela salcano city sport ya da city fun serisi ile başlayıp, xrs 030 ile devam ederdim f/p açısından iyidirler, kullanan arkadaşlar memnun.

Bisiklete kışın da binilir ama kıyafetler daha kaliteli olmalıdır, nefes alabilen kıyafetler seçerseniz teri sürekli dışarı atacağınızdan hastalık riskiniz pek olmaz, aksine bünyeniz bile güçlenir.

geçen kış istanbul içi yüzlerce km yaptım, yağmur çamur olmadıkça bisiklete gayet biniliyor. celik comak doğru söylemiş asfaltta süreceksen yol bisikleti düşünmelisin. 400 tl ye sıfır bisiklet almak yerine ikinci el bişeyler bakman daha mantıklı olur.

üniversiteyi değil de liseyi özlüyorum ben, üniversite de pek çevrem yoktu zaten.

ah keşke yine liseye dönsek.

değilim.
iş güç derdi yoktu, her ay para hesaptaydı.
tek derdimiz sınavlardı, o da 1 hafta.

keşke hep öğrenci kalabilsem.

Universite bittiği için Allaha sukurler olsun.

memnunum. asla oyle bir sey demedim.

Özlüyorum tabii, sorumluluk yok, hiç bir şey yapmak zorunda değilsin, henüz hayatın bir çok gerçeği ile karşılaşmamışsın, hayatımın en güzel zamanlarıydı. Bir şansım olsa yeniden 1. sınıftan okumaya başlamak isterdim. Sınav stresi dediğin ne ki, o bile güzeldi yahu, en fazla kalırsın dersten, ders çalışmayı bile özledim diyebilirim.

Çok şükür memnunum. Her iki tarafın da avantajı/dezavantajı var ama çalışma hayatını tercih ederim. Herkesten bağımsız ve düzenli gelir sahibi bir insan sahibi oluyorsun ki, üniversitedeyken yapamadığım birçok şeyi bunun sayesinde yapabildim. Ayrıca okulum ve bölümüm çok stresliydi, sınavıydı, projesiydi, sunumuydu, son sene mide hastası olmuştum geceleri uyuyamıyordum (reflü). Okulun da kendine göre güzellikleri var, çok daha sosyal bir ortam ama iş hayatından memnunum.

Arkadaş çevresi meselesinde haklısın ama bu biraz da sizin elinizde. Düzenli olarak görüşün, arada halı saha vs. takılın. Benim arkadaş çevremin hemen hepsi başka bir şehirde şu an ama kopmadık, memlekete gittikçe onlarla da görüşüyorum.

önce 'lise bitince özlersiniz' dediler, özlemedim. sonra 'üniversiteyi çok ararsın' dediler, aramadın. ilk işimden 5 sene çalıştıktan sonra istifa ederken 'burdan ayrıldığına pişman olacaksın' dediler, olmadım. sonuçta hayatın, arkadaşların, yaşadığın il bi şekilde değişiyor. değişikliğe uyup, onun iyi yanlarını görüp, keyif almak lazım bence. sonra özle, ara, pişman ol nereye kadar.

pınarın yüzde yüz dana ürününde kanatlı eti çıktığından beri almamaya çalışıyorum zaten. organik yoğurtu evde yap bence zor değil.

organikle, koy tadi almak farkli seyler. koylunun yaptigi veya birinci elden aliginiz islenmemmis urun organik olmayabilir. zaten organik olan urunler genelde daha lezzetsiz olur.

onlar organik falan değil.Kazıklandın.

Organik olayı çok kolpa geliyor bana.

sertifikalı ürünler onlar, organik ürünleri sertifikalarına göre bakarak alabilirsiniz.
farklı tat lezzet arıyorsanız aoç'nin ürünlerine bakın, köy tadı da var ayrıca.

güzel. eğlenceli de. normal buluşmalar da, sadece kızların buluşması da çok güzeldi.

beyin yerine bulaşık süngeri taşıdığı için.

Meloyu sinir etmek için..
Bir fenerli olarak diyorum ki, volkan emre ve meloyu blender ile karıştırıp sabriye içireceksin, futbolu katlediyorlar resmen, dün soma için oynadıklarını unuttular resmen, başkanlar da ayrı bir olay zaten.

adam dengesiz, psikolojik problemleri var. sahayı bırak tribünlerde bile bulunmamalı. bu tip kişileri futboldan uzaklaştırmak gerekiyor. bizde de melo var mesela arada sırada böyle şeyler yapan. emre de bir başka boyut. alayını uzaklaştıracaksın.

hem saha içinde hem de tribünlerde - hatta sokaklarda - huzuru da futbolun zevkini de bozuyorlar.

futbolcu olmasaydı ne o kadınla evlenebilirdi ne de nebileyim işte bi bok olamazdı

Asıl soru hakem bence. Abi penaltı kaçıran rakibine koşup uçan tekme atan futbolcuya sen nasıl kırmızı kart göstermezsin ya. Volkan gibi adamlara meydan verirsen her türlü hareketi yapar abi, vermeyeceksin, çıkarıcaksın kırmızıyı. Euro 2008'de italyan hakem acıdı mı? Orda da böyle magandalık yaptı, çat diye çıkardı adam kırmızıyı. Rezalet, başka bir şey değil.

volkan'a hak vermemekle birlikte orada volkan doğrudan melonun üzerine atlamadı. melo'yu kışkırtmak için çok yakınından sevinçke havaya zıpladı. melo'da onu düşürmek için kambura yatar gibi bir hareket yaptı.

@dahili meddah'ın dediği gibi. bir de Melo penaltı atarken bu boksörlerin kullandığı plastik diş korumaları var, sanki o vardı ağzında ve onu böyle ileri doğru dışarıya çıkarttı topu dikerken özellikle Volkan'a bakarak.
Bu dediğim, gördüğüm ise o da masum değil zaten bunu iyi biliyoruz.
Ya da ağzındaki sakızdı ama ben öyle bir şey gördüm.
Yani %100 emin olmak için tekrar seyretmem lazım tabi.
Not: Ikisi de berbat karakterli oyuncular ve biz bunlara alkış tuttuğumuz müddetçe bu işler bitmez.
Editasyon: Her iki oyuncu da sarı gördü diye biliyorum.

maç boyunca çok gerginlerdi zaten. geçen sezonlardan da bir husumet var. melo penaltıyı kaçırınca volkan adamın kıçının dibinde zıplayıp sevinç gösterisinde bulunmak istedi ergen gibi. melo da mini çakal olduğu için volkanın koşarak geldiğini gördü ve onun yoluna çıkar gibi yaptı. böylece volkan melo'nun tepesine binmiş oldu. neticede ikisi de kişilik olarak beş para etmezler.

yalnız melo sarı kart görürken volkan'a kart gösterilmemesi kısmını ben de anlamadım. (edit: volkan da görmüş)

zaten dünkü maç futbolcusuyla, yöneticisiyle, stadıyla, seyircisiyle, yorumcusuyla ve kupa töreniyle türk futbolunun özeti gibiydi.

Melonun penalti öncesi agzindaki sakizi volkana hareket ceker gibi göstermesi her şeyi ortaya koyuyor'volkan orda yaninda geçecekti :D

evet ignore etmis basta

buna biz cevap veremeyiz. çünkü gözlüğün modeli önemli burada. her güneş gözlüğüne yapılamaz numaralı cam. kaldı ki astigmat da olduğu için ufak bi bombelik olacak camda.

sen şimdi gözlük modelini yazsan ben yine bir şey diyemem en iyisi direkt gözlükçüye sormak.

ha geneler olarak yapılan bir iş, yaptırdım da.

Ben 30 TLlik gözlüğe bile cam taktırdım, takarlar tabii, bahariyedeki yeni açılan carls jr'ın karşısında bir gözlükçü var ona git halleder.

korsan yazılımı iş gereği kullanacaksanız yani iş yerinde kullanacaksanız belki bsa ile başınız belaya girebilir gibi geldi bana. ihtimal dahilinde.
www.bsa.org.tr

kendin indirip yapabilirsin tabi ki. çok basit. usb'ye ihtiyacın var sadece. 8gblık bir usb ihtiyacını görür. indirdiğin yer de önemli değil. sadece indir, bootcamp'ta ki adımları takip et.

Bilgisayarcıda kaçak yükleyecekti zaten.
Windows7 için Legal indirme linkleri var. Oradan indirirsin. İşyeri haricinde yakalanmazsın zaten.

virtual machine benzeri bişeylerle kurmadan da kullanabilirsin.

osX'in icinde zaten bootcamp var. bir adet windows iso'su bulursan, bootcamp seni adim adim yonlendirir. isoyu nerden indirdigin onemli degil. yazilimin kacak olup olmadigini belirleyen sey lisansidir. eger elinde legal bir lisans varsa istedigin yerden indirebilirsin.

Rami vardı bi aralar.

istoç

ne hurdası napıyon aga ! www.sahibinden.com

Hurda felan değil. Elbet satarsın ama aldığın fiyatın 2-3 lira aşağına satarsın.

Hakikaten nasıl işkembeden sallamış o konuşan. Dizel arabayı çok kilometre yapacak adam alır. yılda 20bini görmüyorsan çok karlı değildir. 7 yaşında araba 200bin km yapmış. Yılda 28,5bin kilometre. Son derece normal. Ne olacaktı 10bin kilometre mi. Bunu diyenler arabalarını alıp garaja çekip yılda 500km mi yapıyor çok merak ediyorum.

500 lira veririm

Çok fazla değişeni, boyası falan yoksa 23-24k civarına satarsın.

dostum arabanın denklerini araştır sahibinden.com da. 500 bin gider o araç, alıcısı da çok olur kazası yoksa. senin etrafındakiler bildiğin piyasasını düşürmek için yapmış

o adamdan 3-5 tane daha bulup kullanmadiginiz zamanlarda koltuklarda uyutabilirsiniz.

cadir madir isine girerseniz tipki bu adam gibi cadir da su guzel ortami bozar.

boyacıların kullandığı, mobilyalara ve yerlere boya damlamasın diye serdikleri ince naylon bir örtü var, hem ucuz hem bol miktarda bulunabiliyor. ondan alın, rüzgarda uçmasın diye altlarını minderlerin altına sokun,

sermesi en fazla 2 dakika (altlarını minderlerin altına sokacağınızı farzediyorum), toplaması 4 saniye sürer

nawres +1
alternatif olarak bu minderleri koymak için mobilyanıza uygun sandıklar var hem şık hem işinizi görür. gövdeleri kirlenmesin derseniz de şeffaf muşambalar var yapı marketlerde. ama direkt minderlerin üstüne örterseniz muşambanın tozundan yine minderler kirlenir. en güzeli söylediğim sandıklar iki dakikada atarsınız akşiam içine sabah da aynen yerleştirirsiniz

www.koctas.com.tr

media1.tchibo-content.de

tchibo da bahçe mobilyaları için muşamba örtüler var,

bahcenin kosesine yada bu koltuklarin arkasina ufak bir sandik yaptirin. minderleri kullanmadiginizda onun icine koyarsiniz.

düz beyaz kumaş alabilirsiniz(çarşaf gibi). Boş evlerdeki mobilyaları öyle örtüyorlar tozlanmasın diye. kumaşın köşelerine mobilyalara koymak için ip eklemek yeterli sabit durması için. Naylona göre daha az yer kaplar katlayınca.

o camış gibi uyuyan elemanın olduğu yeri mi korumak istiyorsun? e o zaman araba şeysiyle kaplatsan tüm esprisi kaçar ki. anlamadım ben soruyu. bence yeni teknoloji olan sürgülü cam takın.

sadece mangalin oldugu kismi mi temiz tutmak istiyorsun?

eger cardagimsi yerin tamami icin istiyorsan cok cirkin olur, bi anlami kalmaz.

www.imajyapitrabzon.com
şöyle bişey ve bu gördüğünüz şekilde katlanabilir muşamba/branda yaptırabilirsiniz.

surgulu cam istemiyoruz iste sskywalkeremre ve pandispanya

o camisin oturdugu cardaki korumak istioruz nawres. mangal degil.

ben de sürgülü cam demedim zaten muşambadan branda dedim :)

şu kafelerde kullanılan muşambalardan yaptırabilirsin. yukarı doğru açılabilenlerden. ama ambiyans yarı yarıya düşer.