[]

Ağzımda oluşan yaralar

Şu çok acı veren, yemek yemenizi zorlaştıran aftlardan biri sönmek üzereyken diğeri çıktı. Beslenmeme çok dikkat ettiğimi düşünüyordum. Sağlıklı yaşamaya özen gösteren biriyim. Sigara artık kullanmıyorum. Ağız sağlığıma da özen gösteririm. Nerede yanlış yapıyor olabilirim? Beslenmede neleri gözden kaçırıyor olmam muhtemel?




 
  • kaset  (02.01.15 09:33:49) 
aslında şu aralar hayatımda çok stres yok, genel anlamda mutlu bir insanım zaten.


  • dessy  (02.01.15 09:34:30) 
sigarayı ne zaman bıraktınız?


  • dwight  (02.01.15 09:38:14) 
3 aya yakındır içmiyorum.

Sigara içerken bu kadar sık aft oluşumu olmamıştı ama.
  • dessy  (02.01.15 09:39:34) 
yanak içlerinizi ısırıyorsanız oluşmuş olabilir.
vitamin eksikliğinden olabilir.
stresten olabilir, ya da ağrı kesici tarzı bazı ilaçlar da yapıyor diye biliyorum.

afta sumak basmak çok iyi geliyor, ergenlik zamanı bol bol çıkardı hep öyle geçirirdim.
  • burberry  (02.01.15 09:43:58) 
Propolis iyi geliyormuş.


  • arnold schwarzeneger  (02.01.15 09:51:20) 
sigarayı bıraktıktan sonra ağız içi florasındaki değişiklik afta neden olabiliyor.

listerine gargara kullanmanızı tavsiye ederim.
  • dahili meddah  (02.01.15 09:57:51) 
bazen sert yiyeceklerin (cips vb) ağız içi dokuya zarar verebildiğini ve dediğin yaraların oluşmasına yol açtığını okumuştum.
Ben de sağlıklı beslenmeye çalışıyorum ama ağzımdan çok yara çıkıyor, şu an var mesela.

  • okumayi sevmeyen okur  (02.01.15 10:19:02) 
sağlıklı olup olmadığımızı ağız yaraları ile ölçmemek gerek o zaman :) dimi? klasik bir kan tahlili yeterli olur mu?


  • dessy  (02.01.15 10:22:06) 
inşaatçıyım ondan beni sallama, ama ben tahlil falan yaptırmadım. Ayda bir falan çıkar 2 gün yemek yemekte zorlanırım. sonra azalarak biter. alıştık :)


  • okumayi sevmeyen okur  (02.01.15 10:31:00) 
ya ama benimkiler şu aralar çok uzun sürüyor. iki haftayı buldu bu sönmekte olan mesela :(


  • dessy  (02.01.15 10:32:06) 
o zaman ilk zamanlarda kullandığım şeyi yazayim "kenacort a orabase" bu ilacı yaranın üstüne bırakıyorsun, yani parmağın ucuyla hafif degdiriyorsun, yapış yapış bir şey zaten pütürlü de. o yaraya film tabakası oluşturuyor, yemek yerken rahat edersin. iyileşme sürecine pek bir etkisi var mı bilmiyorum ama yarayı yemekle vs hırpalamadığı için illa ki etkisi olacaktır.


  • okumayi sevmeyen okur  (02.01.15 10:36:01) 
Sigarayı bırakınca takip eden aylarda ağızda af ve yaralar çıkması normaldir. Birinci sebep ağız florasının değişmesi, ikinci sebep ise damarların büzüşmesi.


  • creepy  (02.01.15 10:49:40) 
sigarayı bıraktıktan bir yıl içinde bol bol aft olmuştu bende, bir yıldan sonra pek çıkmadı, sigara pis olduğu için miktoplarıda öldürüyordu galiba.


  • ravenudon  (02.01.15 11:07:05) 
ben de yanağımın içini fln ısırdıgımda yanlışlıkla ,direkt aft olur.
doktor çinko eksikliği demişti.çinko ilacı yazdı,bayadır olmuyor.

  • demoniclewinsky  (02.01.15 11:28:35) 
Birçok profesöre sordum dünyada sebebi bulunamıyor, idiyopatik dediler. Durduk yere de oluyo olacağı varsa. Bende de yıllardır var


  • etkilenmekicinkotuarkadasariyorum  (02.01.15 12:41:06) 
[]

klasör kurtarma olayı *acil yardım* CAPSLI

Arkadaşlar, bir önceki duyurumdan sonra recuva'yı kurdum, yaklaşık 4 saatlik bir tarama sonucunda şöyle bir şeyler çıkıyor. bunlar ne anlama geliyor ki??

benim kurtarmak istediğim şey klasördü, ismini de biliyorum. en son masaüstü'ndeydi. oradan sildim shift+delete ile. bu çıkan sonuçlardan sonra ne yapmalıyım? :((


 
tree view falan diye bişi varsa ona tıkla.


  • fallthepieces  (31.12.14 15:09:15 ~ 15:09:21) 
559 binlik bir liste var :( hepsine tek tek mi bakmam gerekiyor?


  • dessy  (31.12.14 15:10:18) 
Öyle sildiğin klasör lap diye geri gelmiyor. Kurtarabildiklerini gösteriyor. İsimleri, klasör yapıları falan eski haliyle geri gelmez. Sen hepsini seçip kurtaracaksın, içinden istediklerini ayıklayacaksın. Daha kolay olması için tarama seçeneklerini daraltabilirsin. Mesela dosya hangi diskteyse sadece onu tarat. Kurtarmak istediğin dosyalar tek türdeyse, sadece o türler için arat, vesaire.


  • osurdum  (31.12.14 15:16:06 ~ 15:16:56) 
önce kurtar, sonra ayıklarsın.


  • grimer  (31.12.14 15:26:46) 
hepsini seçip kurtar mı demeliyim? ondan sonra mı tek tek bakıp bulacağım aradığım klasörü?


  • dessy  (31.12.14 15:40:18) 
evet


  • grimer  (31.12.14 15:55:59) 
bi arkadaşımın yardımıyla word dosyalarına ulaştık.

dosyaları tek tek açıp kontrol edeceğim fakat şöyle uyarı alıyorum: içeriinde sorun olduğundan office açık xml dosyası XX açılmıyor. Tamam diyorum o zaman da şunu diyor: word XX içinde okunamayan içerik buldu. bu belgenin içeriğini kurtarmak istiyor musunuz? bu dosyanın kaynağına güveniyorsanız êvet'i tıklatın. diyor. Evet diyorum. sonra tekrar ilk aldığım uyarıya dönüyor: içeriinde sorun olduğundan office açık xml dosyası XX açılmıyor.

ne yapmam lazım arkadaşlar? :(
  • dessy  (31.12.14 16:12:46) 
[]

IT uzmanları bana yardım edin :(

Silmemem gereken bir klasörü ctrl+alt+delete ile sildim. Silmiş bulundum. Bir müşteriye o klasör içeriğindekilerini ilettiğimi sanıyordum, iletmemişim meğer :( Emeğim boşuna gitmesin, mahcup olmayayım. paramı bile almıştım bu iş için. Lütfen yardım edin. Nasıl geri getirebilirim o klasörü?




 
IT uzmanı değilim ama veri kurtarma programları var onları kullanmayı deneyin. ne kadar çabuk yaparsanız o kadar iyi olur çünkü silinen verilerin üzerine yeni veri yazdılması kurtarmayı imkansız hale getirebiliyor.


  • isyan devrim beşiktaş  (31.12.14 08:00:25) 
ben bu konularda hiç iyi değilim. anneye anlatır gibi anlatan bir yer var mı bildiğiniz?


  • dessy  (31.12.14 08:02:34) 
www.tamindir.com

arayüzü kolay bir program, ben bunu kullanıyorum. kurduktan sonra yönergeleri takip edin. dosya türüne göre arama da yaptırabiliyorsunuz, istediğinizi kolaylıkla bulabilmek açısından.
  • isyan devrim beşiktaş  (31.12.14 08:05:19) 
ctrl+alt+delete ile nasıl sildin


  • bisi sorcam  (31.12.14 08:05:23) 
bisi sorcam, anlamadım?


  • dessy  (31.12.14 08:07:00) 
ctrl+alt+delete ylen silinmez. shift + delete ile olur. geri dondermek icin en basit programramlardan biri easy recovery. demo surumunu indirme ya crack bul yada satin yoksa. yoksa 1 saat tarama yapar. son asamada key ister.


  • mayeskuel  (31.12.14 08:10:56 ~ 08:12:07) 
shift+del ile sildin galiba?
siler silmez ctrl+z ile getirebilirdin. başka bi işlem yaptın mı?

  • enkolaykullaniciadi  (31.12.14 08:11:19) 
şimdi çok paniklediğim için hangi kısayolu kullandığımı hatırlamıyorum silerken. şu tamamen silinen kısayolu kullanmıştım :(

15 dkya deniyorum verilen link üzerinden, inşallah yapabilirim :(
  • dessy  (31.12.14 08:12:23) 
shift+delete ile silinen dosyalar ctrl+z ile geri gelmez.


  • mayeskuel  (31.12.14 08:12:35) 
Recuva diye bir program vardı basit ama etkili bir şey bi dene bakalım.


  • demirKamil  (31.12.14 08:12:43) 
enkolaykullaniciadi, hah, evet, o dediğinle sildim. bir iki gün önce silmiştim :(


  • dessy  (31.12.14 08:12:45) 
Bilgisayarını kullanmaman gerektiğini de hatırlatayım.


  • alperz  (31.12.14 08:15:24) 
anlamadım alperz?


  • dessy  (31.12.14 08:21:28) 
Sen o kurtarmak istediğin dosyaların olduğu bilgisayarı kullandıkça, o dosyaları kurtarma şansın azalıyor.

İmkan varsa diski sök, başka bir bilgisayarda kurtarma yazılımını çalıştır.
  • alperz  (31.12.14 08:24:05) 
ben zamanında easeus easy recovery kullanıp kurtarmıştım birinin harddiskindeki dosyaları. ama malum ortamlardan bulmuştum programı çünkü kendisi paralı biraz.

recuva sanırsam iyi ve ücretsiz bir benzeri. onu indirip harddiskini silinmiş dosyalara karşı taratabilirsin. bulduğu silinmiş dosyaları listeleyecektir sana tarama sonunda. sonra sen de o istediğin dosyaları bulduysa, seçip "recover" etmen yeterli :)
  • loveinaflipbook  (31.12.14 08:30:31) 
dediğiniz şeyleri deneyebilmek için telefonumun interneti ile laptop'a bağlanmaya çalışıyorum ama ilk kez bağlanamadım, şöyle bir uyarı alıyorum: Bu bilgisayardaki ağ için aydedilen ayarlar ağın gereksinimleriyle eşleşmiyor.

:( :(
  • dessy  (31.12.14 08:47:37) 
doğru anladın comptrol ama error page uyarısı alıyorum gönderdiğin linkten


  • dessy  (31.12.14 09:04:02) 
arkadaslar bismillah, recuva'yı yüklüyorum

telden laptopa internet sağlama olayını çözdüm.

comptrol, aynen dediğin durum. uff. inşallah olacak.


Edit: şuan tarama başladı. tahmini süre: 1 saat. çok heyecanlıyım. lütfen, lütfen olsun!
  • dessy  (31.12.14 09:25:18 ~ 09:29:46) 
program işe yaramazsa windows 7 için şöyle bir şey var:

windows.microsoft.com

dosyaları önceki sürümlerden geri yükleme kısmı senin işine yarar.
  • edy  (31.12.14 09:56:42 ~ 09:57:51) 
ne uzun sürüyormuş :(

şimdi şu aşamada: 3 sürücülerden 2 taranıyor. aşama 1/3: sürücü, silinmiş dosyalar için taranıyor. geçerli işlem: 3%, 17674 dosya bulundu.

kalan tahmini süre: 60 dakika :(
  • dessy  (31.12.14 10:44:40) 
[]

Videodaki mikserin aparatları normal mi sizce?

Arkadaşlar, dün akşam sormuşum, biliyorum, bana saldırmayın :), 'eeeeh, alt tarafı bi mikser' demeyin, hala emin olamadığım için tekrar sormak istedim.

Bu akşam yılbaşı mama hazırlıklarına başlamam gerek, eğer 'videodaki gibi sallanması normal değil sanki' diyen çok olursa hiç kullanmadan iade edeceğim ürünü.

Dün sorduğumda iki kişi normal, biri sallanmaması normal dedi. Daha çok görüşe ihtiyacım var çünkü bu haliyle hala emin olamıyorum.

Video'nun sonlarına doğru, aparatlar çalışırken de ovalimsi şekilde dönüyorlar, özellikle ona bir göz atmanızı rica edicem.


Videom şu: www.dropbox.com

 
O karıştırma aparatını tam olarak oturtamıyorsun sanırım. Tam olarak oturmasını sağlamalısın.

Bu mikser yeni mi? Yeniyse değiştir.
  • teknikekip  (30.12.14 14:48:32) 
Sıfır henüz. tam oturtuyorum bence, klik sesi geliyor sonuçta. yani daha ne kadar komplike olabilir ki oturtması başaramamış olayım? :/


  • dessy  (30.12.14 14:49:09 ~ 14:49:31) 
normal değil bence. bildiğin kıvırıyor çırpıcılar.
tamamen iade edip farklı bir marka al.

  • bol kepce  (30.12.14 14:50:05 ~ 14:50:52) 
yeni aldiysan degistir, boyle oynamamasi gerekiyor normalde.


  • fraise  (30.12.14 15:12:39) 
hayır böyle oynaması normal. içine oturuyosa sıkıntı etme kullan. benimkide aynı bu şekilde gayette kullanıyorum.


  • heee  (30.12.14 15:14:25) 
[]

Bu mevsimde çilek bulur muyum?

Kadıköy taraflarındayım. Var mıdır çilek? Yarın akşam için bir tarif denemek istiyorum. Gören var mı?




 
çilek var ama nerede var bilmiyorum. ben haftasonu bir toplantıya katıldım ikram olarak çilek verdiler çok da lezzetliydi..


  • kaputt  (30.12.14 09:42:56) 
belki macro center'larda vardır?


  • n62  (30.12.14 09:45:12) 
Mopaşlarda var, hem de lezzetli.


  •   (30.12.14 09:48:09) 
iki hafta önce bi sepet dağ çileği gördüm. adam ormanda kuşlar ve canlılar yer demeden koparmış satmaya getirmiş.


  • lesley mateas  (30.12.14 09:49:04) 
kadıköyde balıkçıların oralarda bir manavda görmüştüm bir iki hafta önce.


  • inheritance  (30.12.14 09:49:17) 
Var, havuzun oradaki köşedeki markette (özvariş mi ne) bulabilirsiniz.


  • whoosie  (30.12.14 10:00:41 ~ 10:00:52) 
[]

İçme suyunuzun içine bir şeyler katar mısınız?

Ben mesela arada kavanoza limon dilimleri, tarçın parçası falan atıyorum.

Ya siz? Varsa değişik bir karışımınız, deneyeyim ben de :)


 
limon ve nane kullanıyorum ben. özellikle yazın.


  • isyan devrim beşiktaş  (30.12.14 08:31:24) 
Bazı cafelerde nar taneleri ve nane ile getirdikleri oldu. Arkadaş suyun içine niye başka bir şey koyarsınız anlamıyorum.


  • kimlanbu  (30.12.14 08:35:46) 
limon koyuyorsanız o su değil limonata falan olur. suyunu iç bi önce limonatayı içersin ayrıca.


  • dimitri iskete  (30.12.14 08:40:12) 
limonata olacak kadar limondan bahsetmiyorum. gayet bir veya iki dilim. bilemedin üç dilimi bir litrelik sürahide koyup içmekten bahsediyorum.


  • dessy  (30.12.14 08:42:23) 
hayır hiç bişey koymuyorum.
ama bende naneyi görmüştüm daha önce.

  • mantarliborek  (30.12.14 08:42:30) 
çam kozalağını yeşilken toplayıp şişelerin tepesine kapak gibi koyuyoruz. çok hafif ama hoş bir koku oluyor.

www.meleklermekani.com
  • lancelot du lac  (30.12.14 08:47:38 ~ 08:47:46) 
Limon salatalik yesil elma dilimleri karanfil tarcin ve bi kasik bal


  • photo85  (30.12.14 09:04:26) 
Hiçbir şey koymam içme suyuna. Canım başka fentaziler denemek isterse onları ayrı bir şekilde uygulamaya koyarım.


  • gece lampulu  (30.12.14 09:40:20) 
[]

mikserin uçları biraz gevşek gibi olur mu? EDIT: *videolu*

yeni bir mikser aldım, king'in. sadece mikser görevi yok, ayrı aparatları var.

neyse, asıl konu mikser uçlarının hafif sallantılı gelmesi. gevşek gibi sanki. yanlış hatırlamıyorsam miskerlerde hafif bir sağa sola dönme olayı olur da bu bir kademe daha fazla gibi.

diğer parçalarında yok bir sıkıntı, acaba mikser uçları hep böyle miydi? iade mi edeyim?

 
Tam oturmuyor mu? Boşta tam kapasite bi müddet çalıştırın bakalım nolcak


  • ilkot  (29.12.14 19:10:48) 
tam oturuyor aslında.
çalıştırdım birkaç saniye, hafif sallanarak çalışıyor mikser uçları. hani tamam, hafif normalde olağan durduğunda hafiften sağa sola oynatabilirsiniz de çalışırken de olur mu hafif sallantı?
bi kontrol eden olur mu fikir vermek için, zora sokmuyorsam tabii? <3
  • dessy  (29.12.14 19:14:29) 
çok komik gelecek ama video çektim, bi bakabilir misiniz? :)

www.dropbox.com
  • dessy  (29.12.14 19:31:57) 
izledim. o kadarı normal hatta benim mikser de dandik bi marka aynı böyle hafif sallanıyor.


  • proletarier aller lander vereinigt euch  (29.12.14 19:34:53) 
çalıştığı zamanda benimkindeki gibi sallanıyor mu ovalimsi? çok belli olmayabilir karanlıkta ama acccık belli ediyor ne demek istediğimi.


  • dessy  (29.12.14 19:47:34) 
e çalışırken de hafif sallapati tabii. sen çekince gelmiyorsa sıkıntı yok ki videoda gelmediği görünüyor. tabii gördüğüm kadarıyla konuşuyorum ama sen çekmediğin sürece çıkmıyorsa çalışırken de çıkması zor.


  • proletarier aller lander vereinigt euch  (29.12.14 19:49:44) 
normal hocam, bir sikinti yok


  • brawler  (29.12.14 20:48:41) 
Bendeki baya eski tip, sallanmıyor valla kazık gibi


  • ilkot  (29.12.14 21:16:19) 
ben de sallanmamalı bu kadar çok diye düşünmüştüm.


çoğunluk normal diyor ama :(

aslında içindeki parçalar biraz adi plastik gibi görünüyor, ondan belki de taktım. gerçi 4 sene garantili. hala karar veremedim iade etsem mi diye.
  • dessy  (29.12.14 21:22:46) 
[]

Doğru nefes tekniği

Doğru nefes almanın çok önemli olduğunu görüyoruz sağda solda.

Doğru nefesi alırken mideyi, diyaframı vs. çalıştırdığımız söyleniyor ya, nasıl anlıyoruz iç organlarımızın çalışarak nefes aldığımızı?

Anlatamamış olabilirim, beni anlayanınız var mı? :)

Bir de, hangi tekniği öneririsiniz? Faydalarını gördüğünüz nefes teknikleri nelerdir?

Hazır sigarayı bırakmışken, bir de ne zamandır aklımda olan bu konuya yöneleyim istedim :)

 
Karın şişiyorsa diyaframdır. Köpek gibi dilini dşarı çıkarıp nefes alırsan göreceksin, diyafram. Ya da yatarken de diyaframdan alyıoruz.

uzakdoğu felsefeleri de dahil olmak üzere, bilmisel kaynaklarda da diyafram öçneriliyor ama çoğmuz doğuştan mıdır bilemiyorum akciğere alyıoruz. Ben arada aklıma geldikçe sismeatik biçime döküuyorum ama bir süre sonra gidiyor işte. Koşarken diyaframa alamıyorum mesela.

Tiyatrocuların yaptığı jhayalara nefes alma tekniği var bir de , ölü gibi yatarlarken hareketsiz görünsünler diye. Onu çok merak ediyorum mesela.
  • Cursed Chico  (28.12.14 14:12:10) 
nefes alırken göğsün yerine karnın şişiyorsa diyaframdan nefes alıyorsun.

Her zaman değil ama arada şunu yapabilirsin;

Sanki bir çiçeği kokluyormuş gibi burnundan nefes alıp, kaşıktaki çorbayı üflüyormuş gibi veya bir mumu üflüyormuş gibi ağızdan nefes ver.
Bu sakinleştirici bir şey.
  • innerbliss  (28.12.14 14:17:10) 
[]

Metin Hara'dan eğitim almış var mı aramızda?

Elbette herkesin deneyimi farklı olacaktır ama merak ettim, var mı? Dilerseniz özelden de yazabilirsiniz.




 
kimse mi yooooğ?? :( :( :(


  • dessy  (26.12.14 09:12:47) 
sabah sabah başlığı mata hari'den eğitim almış var mı diye okuyorum.


  • battal gemalmaz  (26.12.14 09:53:55) 
[]

Şu uzun cümle için yardımınızı istesem?

İngilizce'ye çevirmem gerekiyor, yetiştiremiyorum yazımı. lütfen yardımcı olur musunuz bir cümle ile? Şimdiden çok ama çok teşekkür ederim!

İlk ve en büyük hedefimiz olarak; hiçbir ayrım yapmayacağımıza (din, dil, cinsiyet, ırk, siyasal görüş) ve benzer şekilde ortaya çıkabilecek bir farklılık ya da fikir ayrılığının görevimiz ve vicdanımız arasına girmeyeceğine, mesleğimizi ve elimizde olan tüm yetkilerimizi dürüst ve onurlu bir şekilde yapacağımıza namusumuz ve şerefimiz üzerine yemin ederiz


 
oo yeni parti, alırım bi dal.


  • aradaki uzaklik  (25.12.14 10:30:29) 
parti değil. lütfen sadece yardımcı olabilir miyiz? vaktim çok dar ve geyik için zamanım yok.


  • dessy  (25.12.14 10:43:06) 
As the first and the most important (biggest demek istemedim) target of ours; we vow not to discriminate and not to let any discrepancy or difference (of opinion) come between our mission (ya da task) and conscience, to do our job and use all our authorities with honesty and honour.

şimdi cümle çok uzun olduğu için bunu direk ingilizceye çevirince anlam bütünlüğü kaçmış olabilir. bu konuda emin değilim. ayrıca türkçe metinde anlatım bozukluğu var son cümlede. şöyle ki: elimizde olan tüm yetkilerimizi yapacağız gibi bir anlam çıkıyor o yüzden onu şöyle çevirdim: ... yetkilerimizi dürüstlük ve onurla kullanacağız...
  • himmet dayi  (25.12.14 12:45:14 ~ 12:46:53) 
[]

Sosyal medyaya ne kadar hakimsiniz?

Instagram, facebook, twitter, snapchat, vine gibi zibilyon adet aplikasyon var. Kaçında sizin hesabınız var? Ve gün içerisinde vaktinizin yüzde kaçını bu sitelere ayırıyorsunuz?

Ben gezi döneminde twitter hesabı açmıştım. ama kullanmıyorum artık, malum istihbarat için açmıştım, hesap hala duruyor. instagram hesabı da açmıştım, sadece bir aktörü follow ediyordum, ayda yılda bir kez girmişimdir. snapchat, vine gibi şeyleri hiç denemedim. bir tek çok sevdiğim facebook var ama orada gün içerisinde çok ama çok fzla vakit harcadığım için bir süreliğine kapamıştım hesabımı. Geçenler yine açtım birkaç hafta kadar. Şu aralar yine kapalı. İlişkimiz on & off bir durumda anlayacağınız.

Düşünmüyor değilim; ben bir siteye bile yetişemezken insanlar nasıl 5 - 10 siteye birden yetişebiliyor? Siz de onlardan mısınız?

Deneyimleriniz?

 
sadece facebook ve whatsapp kullanıyorum, ve ekşisözlük tek başına sosyal medya olarak bana yetiyor.

yani sadece ekşi bile başlı başına hepsinin önüne geçiyor açıkçası.
  • thracian  (22.12.14 20:20:06) 
Hepsine hakimim ama hiçbirinde hesabım yok. Facebookum vardı ama bi iki ay önce kapadım, diğerleriniyse hiç açmadım bile. 5-6 senedir akıllı telefon kullanmama rağmen whatsappi bile daha bikaç ay önce yükledim. Ben sevmiyorum öyle çok vıcık vıcık. Bi sözlük okurken bile saatler geçiyor, insanlar onca şeyi aynı anda yapmaktan ne zevk alıyorlar bilmiyorum. Yaşadığın anın kalitesini düşürüyor bence. Mekana oturdun, hop check in. Sonra kim varmış kim yokmuş bakınmalar. Sonra her saniyenin fotoğrafını çek, düzenle, yükle. Sonra fb'dan ayrı bildirim, instagramdan ayrı bildirim. Sonra twitterda bi update yap, özlü söz yaz, aforizma kas. Sonra başkalarının ne yaptığını kontrol et, beğen, favla filan :D işsizlik gerçekten.


  • pandispanya  (22.12.14 20:30:33) 
Bir çocuk tanıyordum, gitmediği yerleri gitmiş gibi gösterir, dakka başı check-in yapardı oteller, lüküs restaurantlar falan :D Sonra hayatımdan farklı sebepler yüzünden çıkardım kendisini.

Ama çok sevdiğim arkadaşlarımdan bazıları (ki işinde gücünde, kültürlü, aklı başında insanlar) sosyal medyakolik olmuş neredeyse.

Cidden nasıl vakit yetiyor anlamıyorum. Öyle ki duyuru bile bazen bana fazla geliyor :P Buraya da bir on/off ilişkisi koysam mı acaba diye düşünüyorum son zamanlarda ama yemiyor, kendimi iyice çıplak gibi hissetmekten korkyorum :))
  • dessy  (22.12.14 20:38:07) 
facebook var, kelimelik oynuyorum. linkedin var, öyle duruyor. researchgate var, hoca istemişti, öyle duruyor. sözlük'e nadiren bakıyorum. diğerleri hiç yok. iyiyim böyle.


  • devilred  (22.12.14 20:40:30) 
Whatsapp'ım var sadece ama bence o sosyal medya değil. Onun dışında hiç bir sosyal mecrada hesabım yok günde toplam minimum 1,5 saatimi sahte hesaplarımla geçiriyorum.


  • elikası  (22.12.14 20:43:09) 
facebook, instagram. sayılırsa whatsapp.


  • april12th  (22.12.14 20:45:52) 
Her birine beş on dakika, pek vakit gitmiyor. Ama çok yiyor tabi vakit yine de.


  • Cursed Chico  (22.12.14 20:55:33) 
Facebook ve Whatapp var onları da haber için kullanıyorum.


  • murtiii  (22.12.14 21:11:25) 
twitter hesabını ben de aynı senin gibi açmıştım, artık kullanmıyorum. onun dışında başka hesabım yok. sözlük var işte, ona da ayda yılda bir bakıyorum. böyle olunca kendimi geri kalmış hissetmiyor da değilim. ama ilgimi hiç çekmiyor gerçekten. internetten birisiyle konuşma olayı ters biraz bana sanki. bir internetten konuşma, telefondan mesajlaşma olayı, bir de sokakta karşılaşılan eski arkadaşla yapılan o 1-2 dk'lık anlamsız sohbet. şu iki şeye uzağım, beceremiyorum, olmuyor :)

icq, msn, myspace, last.fm, hatta yonja'da bile vardım, acayipti. hepsini kullanırdım zamanında. sonra ne olduysa oldu, facebook ile birlikte bitti tüm alakam.

haa reddit kullanıyorum ama bak. baya baya her gün giriyorum, güzel bence o.
  • soso  (22.12.14 21:33:20 ~ 21:35:48) 
facebook whatsup hesabım var bu kadar sözlük hesabım yok.


  • basond  (22.12.14 23:57:53) 
Facebook, Instagram ve Youtube var. İlki standart gibi bir şey zaten. Diğerleri biraz iş amaçlı.


  • arnold schwarzeneger  (23.12.14 08:16:06) 
[]

Uygun fiyata organik hediyeler nereden alabilirim?

Çalıştığım şirkette bir takım arkadaşlara hediye almak istiyorum. Ancak bu ay çok kırık durumdayım. Uygun fiyata organik hediyeler nereden alabilirim? Netten baktım ama pek bulamadım. Nerede organik ürün, orada pahalılık. Geri kalan herşey ise çok sıradan geliyor.




 
Ben olsam ve böyle bir düşüncem olsa paşabahçe'de çok tatlı 300 cc'lik kavanozlar var. 3.50 lira. Onlardan alır, kendim reçel, turşu, pesto sos, sıcak çikolata karışımı, baharat karışımları falan yapar, kavanozlara doldurur, bir de fiyonk yapar veririm. Kraft kağıdına isim yazarsanız ekstra bonus.


  • whoosie  (21.12.14 15:36:47 ~ 15:37:26) 
whooise, onu da düşündüm ama işte hediye vereceğim bu kişilere genelde hep pahalı, cafcaflı şeyler veriliyor. küçük düşecekmişim gibi hissetmek istemiyorum ama çok kararsızım.


  • dessy  (21.12.14 15:50:39) 
Makarnalutfen.com a bakin?


  • balik kraker  (21.12.14 16:42:32) 
[]

Kadiköy'den Beylerbeyi Sarayı'na en kolay nasıl gideriz?

Yanımızda bir de bi minik var. En rahat hangi yolu tavsiye edersiniz?




 
otobüsle gitmek isterseniz 15f geçer. (kadıköydeki durak öbeklerinden, iskeye yakın olandan kalkıyor. en öndeki sırada ortada)
dolmuşla gitmek isterseniz sarı beykoz dolmuşları geçer.

beylerbeyi durağında inerseniz sarayın karşısında inmiş oluyorsunuz, sıkıntısız bir yolculuktur.
  • manuel mandalina  (20.12.14 10:28:43 ~ 10:31:54) 
Bu arada duragin adi "beylerbeyi sarayi". Beylerbeyinden bir onceki durak oluyor


  • surfer  (23.01.15 15:59:55) 
[]

Tefal mu, Arçelik mi, King mi?

Mutfak eşyalarında hangi markayı tercih ediyorsunuz ve neden?

Miksere ihtiyacım var, sadece mikser alacağıma el blender seti alayım ki kendi blenderımı da annemi veririm diye düşündüm.

Şunlardan birine karar vermem lazım, hangi konulara dikkat etmeliyim?

www.markafoni.com

www.markafoni.com

www.markafoni.com (Gerçi Tefal'in bu ürünündeki mikser çırpıcısı tekli)

 
tekli çırpıcılar ortalığı batırıyor. o yüzden tefali geçtim.
ölçü kabı gerekliyse arçelik, olmasa olur dersen king.

  • inheritance  (19.12.14 09:12:58) 
1. tefal'deki çırpıcı tel ile mikser ucuna takılan çiftli çırpıcının işlevi aynı değil. evet ikisi de çırpıyor ama çırpıcı tel hem koyu hamuru karıştıramıyor, hem de cıvık malzemeyi etrafa çok sıçratıyor. kabınız çok derin değilse ortalık batıyor.

2. buz kırsın, sert meyveleri püre yapsın gibi büyük beklentileriniz yoksa hangisi ucuzsa onu alın zira yaptıkları iş aynı. arzum, beko gibi markalar bile 70 liraya satarken sinbo'nun 15 liralık mikserini aldım 2007 yılında, hala taş gibi kullanıyorum. ha ötekilere göre dandik mi? olabilir. bozuldukça atıp yenisini alsam ancak beşincide aynı fiyatı yakalıyorum ki bozulmadı da. hani dediğim gibi hamur karıştırmaktan gayrı bir beklentiniz olur, iyisi olsun dersiniz.
  • kibritsuyu  (19.12.14 09:13:15 ~ 09:13:52) 
sinbo. :D


  • siradisi00  (19.12.14 09:45:58) 
böyle basit mutfak aletlerinde marka takıntım yok tipi, işlevi ve fiyatı hoşuma gideni alıyorum genelde. mikser olarak king kullanıyoruz birkaç yıldır ama dediğim gibi mutfakta bir sürü markanın ürünü var, bazıları ne marka onu bile bilmiyorum. alt tarafı motordan kasadan oluşan basit aletler bunlar çin malı almıyorsan aralarında çok fazla kalite farkı olmuyor o yüzden. sonuç olarak markadan bağımsız karar ver derim.


  • sir gawain  (19.12.14 10:00:43 ~ 10:01:47) 
sanırım king alacam. 700 Watt olması cazip geldi. bir de ürün yorumlarında az ama öz yorumlar var.

arçelik'in ürününde ise çok yorum var fakat memnuniyet belritilen yorumların çoğu 'beğenilmemiş açıklama' olarak değerlendirilmiş.
  • dessy  (19.12.14 10:05:32) 
en tırtı king.


  • sage  (19.12.14 10:12:35) 
sage, nesi tırt? bir de onu söyleseydin :D

yani hangi ürünlerini kullandınız da nasıl sorunlar yaşadınız?
  • dessy  (19.12.14 10:13:30) 
bi tane kettle var king o güzel aslında.
marka olarak söyledim, arcelik iyidir.
servis falan onları da düsünmek lazim
  • sage  (19.12.14 10:36:01) 
(bkz: homend) tavsiyeyle katı meyve presi aldık. sonra her şeyi homend'le değiştirmeye başladık.


  • lancelot du lac  (19.12.14 11:31:21 ~ 11:32:26) 
Hiçbiri. Tefal tava ve actifry var evde sadece.

Sinbo mikser vardı sanırım öldü ayar yeri içten kırıldı, artık tek kademede çalışıyor fisten çekerek kapatıyoruz. Bu kadar yapabildik.

Ondan önce Bosch mikserimiz vardi hala çalışıyor ama o calisiyorken niye bizimkiler sinboyu aldı bilmiyorum.

Braun Multiquick var, o da çorba, tavuk göğsü ve kremole için iyi. Bicici kafası var. Kabı tutmazsan savuruyor tekliler. Ciftliler zit yöne dönerek o ivmelenmeyi dengeliyor. Bir de bu multiquickin yanında vakumlu kaplar vardi, vakum da yapıyor olabilir.

Hiç servise vermeyiz biz, bozulmazlar. Ola ki bozuldu açıp yaparız.

Yukarıdakilerden hiçbiri.
  • Lim5  (19.12.14 11:36:40) 
sinbo çok ısınıyor, bir gün elimde patlar diye korktuğumdan gittim tefal aldım. tefalden memnunum ama normal klasik mikserinden, teklisini bilmiyorum.


  • physcos physcos  (19.12.14 12:05:49) 
sinbo zaten seçeneklerimin arasında değil arkadaşlar.

lancelot du lac, cevabın üzerine markayı araştırdım. evet, müşteri hizmetleri on numara, beş yıldız fakat yorumların %95'i müşteri memnuniyetinin sağladığı memnuniyetten bahsediyor bence. Bu kadar fazla insanın servise yönelmek durumunda kalması ürün kalitesi hakkında bende soru işareti bırakıyor.
  • dessy  (19.12.14 12:25:18) 
tereddütsüz homend hocam. Homendin müşteri yorumlarının çok iyi olması, diğerlerinden daha fazla servise gittiği anlamına gelmez. Tefal ütü cok iyi derler gittik aldık cok kısa süre sonra bozuldu. Servis açtı dedi bunların parçası değişmez, ütüyü değiştireceksiniz. Atacakmıyız bunu dedim evet dedi adam. Tefal in gerçekten 1/3 fiyatına homend aldık. Henüz hiçbir sorun çıkarmadı.Bilgi için müşteri hizmetlerini aradığımızda da hep ilgilendiler. İçinize sinmeyen birşey varsa adresinizden gelip alalım, evde kimse yoksa yakınınızda bir esnafa bırakın oradanda alırız. yenisini göndeririz dediler.
Daha ne olsun :) Velhasıl ben homend diyorum :)

  • primetime  (19.12.14 12:36:53) 
primetime, anlıyorum, zaten markayı baya bir anlatmışlar, övmüşler.

ancak şöyle düşünmüyor değilim: örneğin tefal'in veya başka bir markanın ürünü için genelde ürünün performansı hakkında yorumlar var. bir veya iki kişi servislik olursa 'berbat' diye yorumlar yazmış oluyor.

homend'de ise servise gönderenler 'şukela!' diyor :D ama servise göndermeyenlerin yorum sayısı başka bir markanın servise gönderenlerinin sayısı ile eş değer neredeyse.

hal böyle olunca, tabii ki müşteri hizmetleri ilgili olsun ama dakka başı da adamlarla irtibata geçmek zorunda kalmayayım misal. ister istemez böyle bir algı oluştu. eksi'de yazarın biri de bu kadar olumlu yorum okuduktan sonra almaktan vazgeçtim demiş :D :D
  • dessy  (19.12.14 12:43:34) 
[]

roll-on'a alternatif?

neler verebilirsiniz? mineral tuzlu roll*onlar bende işe yaramıyor, o seçeneği geçelim :)

Edit: aslında soruyu tam detaylı yazmamışım. daha sağlıklı bir şeyler olsun istiyorum. ben pudra düşünmüştüm bebe pudrası olanlardan. bilgisi olan var mı?


 
sprey?


  • fallthepieces  (18.12.14 13:10:13) 
sprey kullanmıyorum :)

aslında soruyu tam detaylı yazmamışım. daha sağlıklı bir şeyler olsun istiyorum. ben pudra düşünmüştüm bebe pudrası olanlardan. bilgisi olan var mı?
  • dessy  (18.12.14 13:11:15) 
stick?

yukarıdakini görmeden yazdım, deotak falan?
  • inheritance  (18.12.14 13:11:34 ~ 13:12:29) 
deotak varken ne gerek var bunlara?


  • trajikomix  (18.12.14 13:20:54) 
Roll-on u sağlığa zararlı diye kullanmıyorsan eğer şurada natural tarifler var, bir gözat istersen.

Ben mineral rollon kullanıyorum, bende işe yaıyor şimdilik. Yazın ne olur bilemeyeceğim. (bkz: )www.onegoodthingbyjillee.com
  • old possum  (18.12.14 13:22:01) 
Gilette'in jel formatında olan ürünü var ama son zamanlarda hiçbir yerde bulamıyorum. Bulabilirsen o çok iyi.

i2-store.walmart.ca
  • animalman  (18.12.14 13:26:19 ~ 13:27:04) 
aslında çok fazla kimyasal olayına girmek istemediğim için alternatif arıyorum. bu durumda stick, deotak gibi ürünler de uymuyor.


  • dessy  (18.12.14 13:30:17) 
sirkeli suyu sprey yapıp sıkmayı öneren bişi okuşumuştum. pamukla kolaltını sirkeli suyla silmek de olabilir bak


  • emirkulu2  (18.12.14 13:32:48) 
karbonat kullan.


  • oinone pe  (18.12.14 13:35:42) 
Pudra çok iyi oluyor. Kararma varsa onu da geçiriyor ve sıfır ter oluyor.


  • purusha  (18.12.14 13:42:06) 
Talk pudrasını ben masum olarak görüyordum ancak şöyle bir bilgi var, diğer arkadaşlar da faydalansın istedim => www.cancer.org

höööf, ne kullanıcaz bu durumda? :(

sirke kokusunu sevmiyorum.
talk pudra düşündüğümüz kadar masum olmayabilir.
roll on/stick vs. bunlar malumunuz

peki ne kaldı elde? :(
  • dessy  (18.12.14 14:18:44) 
karbonatı söylemiştim. ciddiye almadın sanırım. höff möff demeler. şımarık mısın nesin? karbonat yenen bir şey sonuç olarak, onu niye es geçtin? o da mı zararlı? espri mi yaptım yani?


  • oinone pe  (18.12.14 14:36:21 ~ 14:37:20) 
karbonatı bir tek ben kullanmıyorum. kullanan pek çok kişi var. biraz zahmet edip okusaydın, öğrenirdin.

yarati-yorum.blogspot.com.tr
  • oinone pe  (18.12.14 14:39:19) 
oinone pe, neden agresifsin?
tiklediğime göre demek ki cevabını cevap gibi bulmuşum.
yazmayı unutmak günah mı?
Linç etmeye ne kadar hazırız millet olarak.

Ayrıca tanımadığın birini dilediğin şekilde etiketleyebilirsin. Diren 'Höf!'.
  • dessy  (18.12.14 14:47:21 ~ 14:49:05) 
benim derdim tik değil, aşağıya aynen kopyaladığım cevabında karbonatın olmaması. bu durumda cevabımı ciddiye almayıp, ''şımarıkça bir ifade ile ne kullanıcaz bu durumda'' diyen de sensin. agresif filan değilim. senin tavrına göre yazdım.

Talk pudrasını ben masum olarak görüyordum ancak şöyle bir bilgi var, diğer arkadaşlar da faydalansın istedim => www.cancer.org

höööf, ne kullanıcaz bu durumda? :(

sirke kokusunu sevmiyorum.
talk pudra düşündüğümüz kadar masum olmayabilir.
roll on/stick vs. bunlar malumunuz

peki ne kaldı elde? :(
  • oinone pe  (18.12.14 15:05:38) 
day's allfree roll-on var, alkol toluen falan içermiyor, kayısılısını bir erkek olarak bayıla bayıla kullandım, şimdi de biberiyelisini kullanıyorum.

Bahsettiğim roll on bu ve buna kefilim. Bir tane al, hayatın değişsin. www.google.com.tr
  • yirmisantim  (18.12.14 15:10:52) 
pudra da kimsayal değil mi peki?
(merakımdan soruyorum)

  • 65 derece  (18.12.14 15:39:31) 
oinone pe, ben de sıralarken karbonat demeyi unutmuşum diyorum, allah beni kahretmesin, ok?

ayrıca velev ki şımarığım. so what?


on topic: gelen cevaplar için teşekkürler, karbonat ve yirmisantim'in dediği ürünü inceleyeceğim.


65 derece, gönderdiğim linkte zaten az çok bahsediyor bu konu. talk pudranın içeriğindeki bir maddenin kanseri tetikleyebileceğini göstermiş araştırmalar.
  • dessy  (18.12.14 16:06:09) 
karbonatı zaten kullanıyorum, yirmisantim' in verdiği linkteki ürünü inceliyorum ben de. öğrenmenin sonu yok.

dessy seninle bir derdim yok, daha önce de bulaşık makinesi ile ilgili duyuruna cevap vermiştim. bu konudaki hassasiyetini biliyorum. uzun uzun açıklamaya zamanım yoktu, sadece karbonat yazabildim. neyse, uzatmanın alemi yok.
  • oinone pe  (18.12.14 16:18:13) 
[]

Böyle bir gökyüzü gerçekte görülür mü?

Hep böyle filmlerde, fotoğraflarda görürüz ama dünyanın herhangi bir noktasından çıplak gözle böyle bir galaksiyi görebilir miyiz? Bilgisi olan var mı?




 
kutuplarda mümkün. aurora deniliyor o ışıklara. kuzey izlanda'da gökyüzü aha aynı böyle aslında.


  • Tears of Devil  (18.12.14 09:51:43) 
evet, görebiliriz. astrophotography diye bir fotoğrafçılık dalı var. böyle şeyler çekiyolar :) o resimde görülen de samanyolu kuşağı, o kadar eğri olmaması gerekiyor ama, belki balıkgözü lens falan kullandılarsa ondan olmuş olabilir.


  • loveinaflipbook  (18.12.14 09:51:52) 
Bunun olması için kilometrelerce çevrenizin tam karanlık olması gerekiyor.
Elbette vardır.
not:Bunlar kutup ışığı değil. Kutup ışığı şu diye biliyorum ben:
www.google.com.tr
  • afush  (18.12.14 09:52:33 ~ 09:53:30) 
@Tears of Devil, aurora farklı bişey. bu gözüken bildiğimiz samanyolu galaksisi kuşağı.

designyoutrust.com

aurora:
fc01.deviantart.net
  • loveinaflipbook  (18.12.14 09:53:39) 
evet, aurora farklı bi şey.

da asıl soru; nerede görüyoruz, nerede nerede? :)
  • dessy  (18.12.14 09:55:37) 
çok karanlık
çok temiz hava
iyi kamera
upuzun pozlama ile
fotoğrafını yakalanabilir ama çıplak gözle böyle görünmez bence.
  • cemiyetin unlu simasi  (18.12.14 09:56:33) 
laaaan bu bizim galaksi zaten.
hayır böyle görünmez çünkü lens görüntüyü epey deforme etmiş. fotoğraf uzun pozlandırmayla çekilmiş.

  • namus ninjası  (18.12.14 09:57:46) 
ışık olmayan yerlerde, genelde yerleşim yeri olmayan civarlarda, çöllerde vs. bu fotoğrafları çeken insanlar da oralara gidiyor zaten fotoğraflayabilmek için.

bir de farklı teknikler var, long exposure vs ile gözümüz ile çok net seçemediğimiz ya da sönük gözüken ışıkları da parlak olarak fotoğrafa yansıtabiliyorlar.
  • loveinaflipbook  (18.12.14 09:58:23) 
www.youtube.com
alaska.

  • Tears of Devil  (18.12.14 10:04:59) 
bu tarz fotograflardaki gibi gorunur mu bilemiyorum ama ciplak gozle gorebilmek icin sehir isiklarindan tamamen uzaklasip karanlik bir bolgye gitmek gerekiyor, sonra 15-20dk kadar gozleri karanliga alistirip seciciligini arttirdiktan sonra dogru yone bakinca gorulebiliyor olsa gerekmis, ayrica m31 galaksisi de boyle gorulebilirmis, ay isiginin da olmamasi gerek.


  • jedilance  (18.12.14 10:07:21) 
Şöyle bir şey buldum: www.youcanseethemilkyway.com

Ve şuradaki ikinci fotoğraf!!! <3 <3 www.youcanseethemilkyway.com
İnanılır gibi değil!!! Bucket list'e bir şey daha eklendi!
  • dessy  (18.12.14 10:16:55) 
Namibya'da gorursun mesela. Afrika'da bircok yerde gorrsun.
Youtube'da "Namibian Sky" olarak aratirsan cikar karsina.

  • sckxyss  (18.12.14 10:42:12) 
artvin'de 2000 metre rakımlı yaylada çekmiştim bunu yazın. çıplak gözle gördüğüm fotoğraftan daha iyiydi tabi, çok amatör bi çekim benimki. sağlam makinayla ve lensle uzun pozlamayla sendekine benzer bi fotoğraf çıkabilir.
i.imgur.com

  • uepuey  (18.12.14 10:50:04) 
[]

Su ile diş fırçalamaya başlayan var mı aramızda?

Özellikle şu duyuruları gördükten sonra?

www.eksiduyuru.com
www.eksiduyuru.com

Nasıl gidiyor süreciniz, bi anlatsanıza :)

Ben de deneyeyim istiyorum ancak ağız kokusu olacak diye çekiniyorum. :(

Bir de tabii şöyle bir bilgiye ulaştım:

Brushing
Cleaning your teeth with a toothbrush and water alone can be an effective way to remove plaque. In fact, brushing with water alone may be just as efficient as brushing with toothpaste, according to a study conducted by the Department of Periodontology, Academic Center for Dentistry, Amsterdam. Results of the study, published in the June 2007 issue of the "Journal of Periodontology" found that brushing with water alone removed 6 percent more plaque than brushing with toothpaste. Plaque removal was attributed to friction caused by manual brushing rather than the use of toothpaste. The research study was small, however, and therefore does not replace the American Dental Association's advice of using a fluoride toothpaste to clean your teeth. When brushing with water, brush your teeth, gums and tongue to remove plaque from your entire mouth. Follow brushing with a fluoride mouthwash if desired.

 
ben o son duyuruyu gördükten sonra başladım. dişlerim sarardı valla ne yalan söyleyeyim.

ben dişleri şu çok hafif sarıya çalan insanlardanım zaten. ve daha da sarardı dişlerim. devam etmeli miyim etmemeli miyim bilmiyorum.
  • mahone  (17.12.14 16:41:29) 
ben de başladım. 5 gün devam edip içime sinmeyince bıraktım. ben de bunu merak ediyorum, takipteyim.


  • uzunuzunilgi  (17.12.14 16:45:21) 
comptrol, düşündüğünde hiçbirimiz deterjan gerekliliği ile doğmadık, bunlara alıştırılmış olmadık mı aslında?


  • dessy  (17.12.14 16:49:24) 
diş macunlarının diş sağlığına kanıtlanmış hiç bir etkileri yoktur. bunun aksini hissettirmek içinde nane aromaları kullanıp ferahlık hissi verirler.

diş ipi kullanın. o çok önemli.
  • fayfim  (17.12.14 16:52:56 ~ 16:53:14) 
Tuvalet kağıdı kullanmayıp sadece suyla haleden arkadaşlarım da var (alafrabngada). Deterjan, çamaşır tozu gib ikimyasallar kullanmayıp kendi yaptıkları şeylerle mesela limonla bulaşık gibi. Doğaya katkı anlamında ve kapitalist şirketlere daha fazla kazazndırmamak için bu haqreketler.

Ve tabi sağlık açısından da faydaları oluyor, o iğrenç deterjanlar bulaşmış elbiseler ya da tabaklardan uzak oluyorlar. Diş macununu bilemiyorum ne gibi bir şeyivardır da ev yapımı macunlar da vardır.
  • Cursed Chico  (17.12.14 16:54:14) 
fayfim, sen de kullanmayanlardasın sanıyorum? ne kadar süredir kullanmadım? ilk başlarda zorluk yaşadın mı?

for day to break, kaçıncı gündesin? nasıl gidiyor?
  • dessy  (17.12.14 16:54:49) 
dün denedim bunu, arada kayganlaştırıcı bir ajan olmadığı için ve ben de biraz sert fırçalıyorum galiba, diş etlerimde kanama yaptı. bunun dışında rahatsızlık verici bir şeyi olduğunu söyleyemem. zaten daha çok yeniyim.

açıkçası benim derdim başka, düzenli olarak diş macunu kullandığımda aft eksik olmuyor ağzımdan. diş macunu içeriğindeki bir maddenin buna sebep olabildiğini öğrendim araştırmalarım sonucu, o yüzden bu yönteme geçiş yapar gibiyim. ha ama bugün ne değişti, sarımsak yediğim için bugün macun kullandım. ara ara kullanmakta sıkıntı olmaz.
  • devilred  (17.12.14 16:56:39) 
zaten haftada bir felan fırçalıyorum.
not: dişlerimin tümü orijinal.

  • namus ninjası  (17.12.14 17:01:11) 
arada macunsuz fırçalarım. normalde de çok çok az macun kullanılmalı zaten. ama dişinizi macunsuz fırçaladıktan sonra fırçayı macunla iyice temizleyin.

diş ipine üşendiğim zaman da bi tane elma yiyorum.
  • heidifener  (17.12.14 17:06:41) 
diş macunu kullanmadan temizlenmiş hissetmiyorum.


  • sayns  (17.12.14 18:46:02) 
Söylediğiniz her şey zaten size verilmiş şeyler. Kir diyorsunuz, kirlenmek neden kötü, neden kaçınıyoruz? Tamam terlemek kötü kokuyor, kötü kokmak da rahatsız ediyor diye otobüste filan. Kötü kokunun mesela rahatsız etmesi. bunlar hep sosyal inşalar. Şu koku kötü, şu tat güzel.

Sakal ile jilet arasına diş ile de fırça arasına bir şeyler sürmek tahriş açısından önemli. Dişler zamanla aşınır diye tahmin ediyorum fiziksel olarak düşününce. Ama tabi toplumun muhtaçsın dediği ürünlerin hibçiri olmadan da gayet sağlıklı yaşam sürülebiliyor. Örnekleri çok var.
  • Cursed Chico  (17.12.14 19:52:17) 
konumuz aslında burada doğruluğunu tartışmak değil. herkesin mantığına uyan farklı durumlar var neticede.

ben diş macunsuz bir hayatın mümkün olabileceğini düşünüyorum ancak herkeste aynı etkiyi mi yaratır, alışma süresi mi vardır, bir nabız yoklamak istedim burada.
  • dessy  (17.12.14 20:17:35) 
[]

Favori belgeselleriniz neler?

Söyleyin de biz de faydanalım :)




 
Cosmos şu sıralar favorim..


  • redeath  (15.12.14 08:29:06) 
cosmos +1
herkes mutlaka izlemeli.

  • lily briscoe  (15.12.14 08:31:21) 
1- cosmos
2- bbc life

  • nawres  (15.12.14 08:37:17) 
unutmuşum bir de bbc'nin hidden kingdoms var bu sene çıkan, üç bölümlük. çok güzeldi.


  • lily briscoe  (15.12.14 08:43:18) 
cosmos +1
ve asla sıkılmayacağım (bkz: air crash investigation)

  • kahin ahtapot paul  (15.12.14 08:44:44) 
bibisi'nin 11 bölümlük Planet Earth'ü güzel.


  • battal gemalmaz  (15.12.14 08:54:20) 
16 Ton - Vicdan ve Serbest Piyasaya dair bir film

www.youtube.com
  • pardonan  (15.12.14 09:07:03) 
  • devilred  (15.12.14 09:09:30) 
Mythbusters. Aslında tam olarak belgesel değil ama. Belgesel seven bunuda sever.


  • arnatuile  (15.12.14 09:12:52) 
Apocalypse - La 2ème guerre mondiale
Ikinci dunya savaşı ile alakalı.

  • De facto  (15.12.14 09:15:04) 
cosmos serisi +1
age of stupid
zeitgeist serisi
food inc. (uyarı: ağlamalı)
the cove (uyarı: ciğer söktürmeli)
  • loveinaflipbook  (15.12.14 09:39:03) 
cosmos + 1
penguenler + 1
how it's made + 1 (buna benzer food factory var, yine discoveryde. adından anlaşılacağı üzere sadece gıda üzerine.)
air crash investigation + 1 (buna benzer seconds from disaster vardı nat geo nun. o da güzel)
bbc nin belgeselleri güzeldir genel olarak.
bir de tam olarak belgesel değil ama bu sakallı motorcular da güzel.
  • inheritance  (15.12.14 09:39:45 ~ 09:41:19) 
belgesel film olarak beğendiklerim:

man on wire
the imposter
earthlings
exit through the gift shop
the cove
food inc.
zeigeist (birincisi)

belgeselimsi:
baraka
koyaanisqatsi
samsara
  • sir gawain  (15.12.14 09:49:41 ~ 09:50:08) 
Earthling'i öneririm.


  • bir supangle olsa da yesek  (15.12.14 10:11:18) 
Kuşlar Kanatlı Uygarlık
Penguenlerin Marşı

  • m e l t e m  (15.12.14 10:21:08) 
sanata ilgin varsa "tuvaldeki başyapıt"ı çok seversin... hatta yoksa bir ilginin uyanmasına neden olabilir. van gogh'la ilgili bölümde bi bak derim en azından...


  • ruhi bir banyo  (15.12.14 10:27:44 ~ 10:28:24) 
bbc- weird nature
bbc- blue planet
zeitgeist serisi
  • givemesomesubstance  (15.12.14 11:52:20) 
Cok var. Trough the wormhole with Morgan freeman serisi, fabric of the cosmos serisi, known universe serisi, beyond the cosmos serisi, cosmos +1, air crash investigation serilerini de severdim ama artik sikildim, aklima gelenler bunlar suanda.


  • delifaruk  (15.12.14 12:27:02) 
[]

Uçlu kalem efektli dövme

Arkadaşlar, uçlu kalemle yazılmış gibi görünen ince dövmeleri netten nasıl aratabilirim? Ekteki görsel dövme değil fakat anlatmak istediğim şeyi çok güzel gösteriyor. 'hi <3' kısmındaki incelik ve doğallıkta bir dövme yaptırmak istiyorum ancak tarz olarak nasıl aratmam gerektiğini bilmiyorum.

yardım pls.


 
  • Domuz  (12.12.14 10:39:49) 
yok küçük dövmeleri kastetmiyorum. incecik kalem gibi çizilmiş dövme stiline ne deniyor, onu arıyorum. umarım bulabilirim :(


  • dessy  (12.12.14 10:45:46) 
İşte linkin başlığını aratabilirsin, tiny tattoos.


  • Domuz  (12.12.14 10:48:56) 
aradığım tiny tattoos değil ki. yoksa ben de bakmıştım ona :)

nerede gördüğümü hatırlasam bir ihtimal bulabileceğim ama o da çok zor :(
  • dessy  (12.12.14 10:51:31) 
stick and poke tattoo??


  • bol kepce  (12.12.14 11:17:18) 
sketchy tattoo?

örnek:
www.galleryoftattoosnow.com
ideafixa.com
  • givemesomesubstance  (12.12.14 12:13:23) 
hayır, maalesef :(

anlatmak istediğim en güzel örnek ekteki fotoda verilmiş.

şöyle diyor hatta linkte: 'you can make a super thin line with this!!'. (peach-matcha.blogspot.com.tr)

anlattığı elbette eyeliner kalemi ama bu efektin aynısını (yani hi <3 kısmı gibi incecik, süper incecik) yazılmış bir dövme görmüştüm.
  • dessy  (12.12.14 12:16:37) 
sen onu istediğin incelikte kendin yazsan zaten yapabilirler.

ben yazamam diyorsan da "thin tattoo fonts" diye aratabilirsin ya da tattoo kısmını geç, istediğin gibi bi font bul, metnini yaz, çıktını al, onu yaparlar zaten birebir.
  • icemint  (12.12.14 12:29:45) 
[]

Bu futbol gösterisi nasıl gerçek olabilir yaw?

Var mı bi açıklaması sayın erkekler? Böyle numaraları tutturmak seneler sürmez mi?

www.youtube.com

03:22 wtf!!!

 
Bu adam efsane. Senelerini vermiş bu işe.


  • pardonan  (11.12.14 18:58:00) 
adam efsane fakat nasıl mümkün olabilir bu kadar futbol numarasında tutturabilmesi? Futbol klüplerinin dikkatini çekmemiş midir ki? :D


  • dessy  (11.12.14 19:01:05) 
feyk


  • sage  (11.12.14 19:04:18) 
Remi Gaillard bilindiği üzere troll god olduğu için sanki burda da bizi yiyormuş bir şekilde gibi geldi..


  • qazaqwsx  (11.12.14 19:05:03 ~ 19:05:19) 
aynı şeyi 10 000 kere deneyerek yapabilir. gerçekten o ülkelere gitmediyse en geç bir haftada halleder.


  • bugunku antremanda goz dolduran futbolcu  (11.12.14 19:06:15) 
video fake mi ki? :O


  • dessy  (11.12.14 19:07:18) 
Yetkililerden cevap istiyorum videonun fake olma ihtimal nedir? Ikincisi bu abi unlu biri mi? Troll god falan demissiniz kim ola ki? Biseye cok guldum o da bunun zor olmadigi, 50 denemede yapilabilecek seyler oldugu soylenmis. Hic gulecegim yoktu sggdgsjs


  • lionel andres  (11.12.14 19:27:54) 
Vay allah, burada herkes futbolcu doğmuş demek. o_O!

03:22 diyorum aloooow!

İnan ve başar, tamam da bu kadar nasıl olur ki?

ikinci en büyük sorum ise bu arkadaş futbol klüplerinin ilgisini çekmemiş mi ki?
  • dessy  (11.12.14 19:44:48) 
tek tek o ülkelere gitmiyor. sadece o ülkenin formasını giyiyor. zaten arkaplandan anlaşılıyor. hareketler birbirlerinin varyasyonları ve yapması düşünüldüğü kadar zor değil.


  • hayley williams ile evlenecek genc  (11.12.14 19:47:12) 
remi reyiz.


  • melancholia  (11.12.14 20:07:04) 
eksi'de gördüm, burada az biraz anlatmış: www.youtube.com

ben hala futbol klüplerinin fark edip etmediğini çok merak ediyorum.

yoksa çok mu cahilim? :( böyle şeyler olmaz mı gerçekte?
  • dessy  (11.12.14 20:23:24 ~ 20:23:41) 
trollerin efendisi olmasının yanında böyle bir yeteneği de var remi reyizin. fake değil yani video. dünya üzerinde de baya tanınan bir adam trollükleri sayesinde.


  • mutantking  (11.12.14 20:27:07) 
ahaha videoyu açıp remi'yi görünce gurbette türk görmüş gibi sevindim. gerçi hiç yurtdışına çıkmadım, gurbette türk görmenin nasıl bi his olduğunu bilmiyom. neyse.

hareketler kolay değil ama video gerçek. yapılmayacak şey değil. remi'nin geçmişinde profesyonel sporculuk da vardı bildiğim kadarıyla. futbol hastası zaten. sürekli şut çalışan birisi yapabilir bunları. kolay değil. ha deyince olacak iş değil. ama feyk değil yani. yapılır.

ayrıca bu videodaki hareketleri daha önce görmüştüm. tamamı fransa'da çekilmiş olmalı. ülke isimlerini dünya kupasına atfen yazmış galiba. sırf bu adam için montpellier'ye gitmeyi çok istiyorum ben :)
  • pescador  (11.12.14 20:29:02 ~ 20:30:22) 
takdir ettim.


  • KidLazer  (11.12.14 20:38:13) 
hem anarşist, hem cesur, hem geyik, hem özgüvenli, hem hayvansever, hem zenginsöver, hem eğlenceli, hem atletik, hem yakışıklı. ben çok aşığım <3 <3 <3


  • dessy  (11.12.14 21:08:46) 
son zamanlarda çok bozdu dessy. en son palyaçolu videosu vardı mesela hiç beğenmedim. yaptığı sadece pislik. eskiden zeka kokan işleri vardı. hiç değilse cesareti yüzünden güldürüyodu. ne bileyim gidip polise falan sataşıyodu. şimdi kendisine yardımcı olmaya çalışan insanları zor durumda bırakıyor. çok ayıb. saçmaladı.


  • pescador  (11.12.14 21:11:26) 
hatasız kul olmaz, bırakın seveyim <3


  • dessy  (11.12.14 21:16:04) 
bu sekilde feyk video cok var.
234234 metreden basket falan atiyolar mesela. onlar nasıl fake ise bu da oyle.
ya da su cocuk var ya instagramdaki fenomen oaln. o da üstünü 1 harekette degistiriyor mesela.feyk eheh.
  • sage  (12.12.14 12:00:22) 
Fizik biliminde her şey mümkün.


  • angelus  (12.12.14 12:04:06) 
bu fake deil ki sage, adam zaten az çok açıklamış nasıl yapıldığını, video paylaşmıştım.

bir de zaten futbolu da çok iyimiş.

hiç de laf kondurtmam :P
  • dessy  (12.12.14 12:14:03 ~ 12:14:16) 
[]

Dünyanın en tatlı hayvan fotoğrafı

Dünkü dünyanın en tatlı panda fotoğrafı duyurusundan etkilenerek, bu kez dünyanın en tatlı hayvan fotoğrafını paylaşsanız da günümüz az biraz renklense?




 
Kirpi yavrularına bakabilirsiniz.


  • nereye bu gidis  (11.12.14 09:13:51) 
sincap


  • we miss freddie mercury  (11.12.14 09:18:43) 
Sizin en tatlı bulduğunuz fotoğrafını ekleseniz ya buraya :)


  • dessy  (11.12.14 09:19:41) 
0.tqn.com

fake olmasa bu olurdu, fake oldugu halde zirveye oynar, rakun ya!

ikinci sirada da rigby var, o da bi rakun.

ucuncu sirada gelip bir avuc kedi mamasi calip kacan rakun.

edit: buldum gif'ini, tipe bak yav asdlfksdfsdf 33.media.tumblr.com
  • nawres  (11.12.14 09:20:05 ~ 09:25:52) 
Hepsi tontiş hepsi şeker, ama şu bende dev mıncırma hissi yaratıyor, üstelik tavşanları sevmem bile.
imgim.com

Ama favorim honey badger, söylemeden geçemedim.
  • elmali kurabiye  (11.12.14 09:30:50) 
Küçük baykuşlar.Böyle sevimlilik.. <3
i.dailymail.co.uk
Bu da videosu:(Çok İzlenesi)
www.youtube.com
  • afush  (11.12.14 09:33:15) 
  • yue  (11.12.14 09:34:22) 
bu duyuru her gün beslensin ya, foto ve giflerin tatlılıklarından ben kanatlanacam şimdi :D


  • dessy  (11.12.14 09:36:43) 
resmen şirinlik abidesi. tatlı hayvanların şahı değil adeta şahbazı. seviyorum seni küçük sincap.
i.imgur.com

  • battal gemalmaz  (11.12.14 09:49:19) 
www.kangalyavrusu.net

olm yaa döve döve sevmek istiyorum bunu :)
  • sevisgenturk  (11.12.14 09:57:09) 
battal reyis tatlı demiş sen gelip koymuşun atı gene. saygılar.

snoopchanın üstüne tanımam <33333

designyoutrust.com

bi exotic shorthair mıncırmadan ölürsem gözük beeeele açık gitcek :(
  • emirkulu2  (11.12.14 10:15:57) 
  • harmonikhakaret  (11.12.14 10:29:52) 
  • dessy  (11.12.14 10:33:21) 
tabiki hamster
www.youtube.com
2:40 yok böyle tatlılık
  • gargamel  (11.12.14 10:47:51) 
  • brkylmz  (11.12.14 10:52:50) 
bu da benden.

img-3.onedio.com
  • oinone pe  (11.12.14 10:57:04) 
  • namus ninjası  (11.12.14 11:01:26) 
biraz da kuzenler:

you came to the wrong neighborhood motherfucker
jeb.biologists.org

www.primates.com

3.bp.blogspot.com
  • namus ninjası  (11.12.14 11:07:21) 
yeryüzünün gelmiş geçmiş en masum tatlığı: www.youtube.com


  • dessy  (11.12.14 11:35:15) 
  • namus ninjası  (11.12.14 16:49:15) 
www.google.com.tr

kızıl sincaplar
  • rapon  (09.12.15 16:03:00) 
kesinlikle kulaklı ahtapot ; gcube.milliyet.com.tr

bu ne lan dalga geçer gibi tipe bak
  • Kykeon  (09.12.15 16:30:23) 
samefagging gibi olmasın ama
i.imgur.com
ve bi de
www.animalanswers.co.uk
  • kargn  (09.12.15 16:40:28 ~ 16:40:53) 
budur ya da bunun gibi bi' şeydir,

consiliumeducation.com

YÜCE RABBIM tüm ayıları ve ayıseverleri korusun. ayının üzerine hayvan tanımam. pofuduk pofuduk aq çok tatlılar ya. ayı görünce bebek görüp "AYYHH!!" diye deliren kızlara dönüyorum.

"Beni anlamak demek, mutlaka yüzümü görmek değildir. Ayıları seviyor, onları arkadaşınız ve dostunuz kabul ediyorsanız bu kafidir."

Ulu Önder Meister
  • der meister  (09.12.15 16:45:03 ~ 16:45:39) 
[]

Deprem çantanız var mı?

Sevgili özellikle-İstanbul'da-yaşayan-duyurucular,

Deprem çantanız var mı? Yoksa neden yok? Varsa çantanızın içinde neler var?


 
Yok, enkaz altında kurtarılmayı bekleme fikri beni çok korkutuyor. Öyle bir şey olduğunda yaşamaya çalışmak yerine bir an önce ölmeyi diliyorum.


  • angelus  (08.12.14 12:45:29) 
Yok. 99 depremi zamani vardi. 7 yasindaydim ama aklim varmis demek ki. Hem evde vardı hem de arabanin bagajina icinde su kıyafet falan olan bi canta saklamistim.

Simdi niye yok? Anneme hazirlayalim diyorum hazirlayalim kizim diyo. Unutulup gidiyor sonra.
  • rayde  (08.12.14 12:45:56) 
Haydi hep beraber hazırlayıp bir de bunun ifşasını yapsak ya?


  • dessy  (08.12.14 12:48:25) 
yok.

bu gerçekle yüzleşmek fikri zor geliyor olabilir.
bilinçsizce bir davranış biliyorum fakat mümkün mertebe kaçıyorum deprem fikrinden.
  • mavi istiridye  (08.12.14 12:48:56) 
yok. o psikoloji korkutuyor beni :(


  • bradshaw  (08.12.14 12:50:44) 
Yatak yanında küçük bir şey, araba bagajında büyük bir şey var. Yatağımın yanında sadece bisküvi, su, el feneri ve düdük var. Arada tazeliyorum. Bagajdakinde battaniye, ped, tuvalet kağıdı ve büyük su var. Bagajın anahtarının yedeği abimin deprem çantasında. Yataktayken yakalanırsam (becerebilirsem eğer) o çanta başucuma gelecek şekilde kendimi yere atıp, cenin pozisyonuna geçmeyi düşünüyorum. Daha önce provasını yapmışlığım var ama gerçek bir anda ne olur, bilinmez.


  • aychovsky  (08.12.14 12:51:52 ~ 12:56:47) 
yok malesef. aslında gölcük depremini gölcükte yaşamış biri olarak olması lazım ama şu anda en üst katta oturuyor olmama güvenerekten yapmadım hiç.


  • sta  (08.12.14 12:54:37) 
Yaşadığım apartman yıkılırsa kurtulacağımı sanmıyorum. Bizi kurtarmaya gelebilecek kimse olmayacak, ara yollar kapanacak vs vs.

Ulaşabileceğim bir yerde çakı tutuyorum ama. Günlerce taşın toprağın altında susuzluktan ölmeyi beklemek yerine bileklerimi kesip öyle ölmeyi planlıyorum.

Evet deprem riski yüzünden psikolojim pek iyi değil.
  • fapple  (08.12.14 13:05:30) 
artık istanbul'da yaşamıyorum ama aileme yapmalarını söylüyorum sık sık. yapmıyorlar o ayrı. 99 depreminden sonra birkaç sene arabanın bagajında deprem çantamız vardı. içinde yedek eşofmanlar, ilaçlar, biraz para, battaniye, fener, pil vardı.

deprem çantası haricinde bence herkesin yatağının yanında, altında değil yanında, su, fener, bisküvi ve düdük olması lazım.

sıkışıp kalma durumu olursa ancak yatağın yanındaki boşlukta kalacak şeyler hayat kurtarabilir.
  • lily briscoe  (08.12.14 13:06:48) 
yok, aşağı yukarı içinde @want2die'ın yazdığı şeyleri ekleyip her odaya (mutfak ve banyo dahil olmak üzere) birer tane koymayı planlıyorum.

artı sadece çanta yetmez, kendi evim dışında başka bir yerde uyuyacaksam uyumadan önce olası bir deprem halinde odanın en güvenli yeri neresi diye bi düşünüp öyle yatıyorum. gerçi kendi evimizde olmadığımız zaman da deprem bizi bulabilir, misafirliğe bile çantayla gitmek lazım sanki ajsdasjk
  • a gun and a pack of sandwiches and nothing  (08.12.14 13:18:51) 
yok. deprem oldugunda aklima bile gelmez canta manta. japonya'daki turk reyiz gibi direkt pencereden atlarim zaten birinci kattayiz. evde degilsem eh zaten ise yaramayacak.

deprem cantasi degil de bence stok lazim eve. en azindan bir ay yetecek su ve yiyecek depolanmali. elektriksiz neyin pisirilebilecek ya da pisirmeden yenilebilecek seyler falan.

simdi dusunsene deprem olmus her yer yikilmis. millet dukkanlari yagmaliyor. ortada ne polis kalmis ne itfaiye, yikilmis her yer. istanbul perisan. evde yiyecek bir sey yok. ne yapacaksin? dur lan bakkaldan ekmek ve sucuk aliyim deyip esofmanla cesetlerin arasindan hoplaya ziplaya bakkala mi gideceksin?

yoo dostum yoo. olur da evin yikilmazsa, evde bir ay boyunca yasamaya calismak en iyisi. disarda katliam olur "buyuk" depremde. kesin bilgi yayalim.
  • pescador  (08.12.14 14:16:44) 
ayrica deprem cantasina neden konserve falan degil de biskuvi koyuluyor ya onu anlamiyorum ben. neden? yav zaten deprem olmus biskuvi mi yenir o kafayla? sekerli sekerli pis pis daha cok aciktirir insani.


  • pescador  (08.12.14 14:18:26) 
o bisküvi dediğiniz şeyler göçük altında kalma riskine karşı kullanılmak amacıyla konuluyor. bisküvi derken yüksek enerji veren ve uzun süre dayanıklılığını koruyan şeyler.

ayrıca deprem çantaları için aynı zamanda konserve de tavsiye ediliyor. o da dışarı çıkmayı başaran kişilerin uzun bir süre eve dönememe ihtimaline karşı.

ben kıyafet, nakit para, battaniye gibi hazırlıkların uzun vadede; su, bisküvi, düdük gibi eşyaların ise göçük altında kullanılmak üzere olacak şekilde iki farklı deprem çantası ayarlanabileceğini anlıyorum. ya da tüm hepsini tek bir çanta içinde toplayıp, yine düdük, su, bisküvi, fener gibi eşyaların çantanın kolay ulaşılabilir gözlerine koyulabilir. ancak ne olursa olsun yatağın yanında mutlaka bir çanta bulunması gerek. bence. ben yapıcam. :)
  • dessy  (08.12.14 14:35:44 ~ 14:38:17) 
1999 depreminden sonraki ilk yıllarda deprem çantam hazır bir şekilde bekliyordu yanı başımda. yıllar geçtikçe ben de artık hazırlamamaya başladım, etkisini yitirdi. halbuki yıllar geçtikçe daha çok dikkat etmek lazım aslında.


  • grace margaret mulligan  (08.12.14 14:52:39) 
@dessy, tabii ki bir sebebi vardır, "haylayf çok güzel lan ondan koyalım" diyerek böyle bir şey söylememiştir uzmanlar ama bana saçma geliyor. ne çeşit bir bisküvi uzun süre enerji veriyor insana? ben şekerli bir şey yiyince enerjim direkt olarak kayboluyor, daha çok acıkmaya başlıyorum. tuzlu olsa da fark etmez, rahatsız ediyor o hazır bisküviler. ayrıca kan şekerimde de bi şey yok, heç "sen sorunlusun" demeyin.

bana güven sen, konserve tercih et. bisküvi yeme. çok zararlı bisküvi. göçük altında kalmışsın hala bisküvi yiyosun. madem ölmeye o kadar meraklısın bina yıkılınca ölseydin. çok ayıp.
  • pescador  (08.12.14 15:37:13) 
şşşşt! çok ayıp!

:P

seçim sonuçta herkesin damak zevkine ve metabolizmasına kalmış. bize sadece paylaşmak düşüyor.
  • dessy  (08.12.14 15:44:27) 
deprem çantam yok çünkü aklıma gelmiyor, hep unutuyorum. uygun bir zamanda aklıma gelse uygun bir çantam bile var (bunu da düşündüm yani), bir ara içini dolduracağım. içine koyacağım şeyler de bol bol pil, minik bir radyo, çeşitli kesici aletler, ilk yardım malzemeleri, vs vs pratik işe yarayacak şeyler olur herhalde. boy boy çatal iğne setini de unutmayın, doğada iki şeyi birbirine tutturma konusunda süper bir icat.


  • prochaine station  (08.12.14 16:00:17 ~ 16:00:47) 
Yok. Hazırlamakla uğraşmak istemiyorum. Hazır olanını satsalar da almam. Heryere o çantayı mı taşıyacağım?
İlaç depolayamam zaten. Vakti geldiğinde alıyorum eczaneden. Hem 2500 lira hem de buzdolabında durması lazım.

Öneri olarak pili radyo fener yerine dinamolu daha güzel. Alacaksanız öyle alın. Şiddetli bir depremde bina yıkılır zaten. Diyelim ki çantam var, diyelim ki evdeyken deprem oldu. Bina altında çantayı ne yapacam o da ayrı mesele. Ölürüm heralde.
  • sutlu nescafe  (08.12.14 17:23:12) 
var

tuvalet kağıdı, ped, bisküvi, çeşitli kuruyemişler, ıslak mendil (bolca), poşet, pilsiz fener, düdük, 2 tane 1.5 lt'lik su, birer kat giysi

eksik olanlar: önemli evrakların fotokopileri.

ev sağlam. antreye koyduk çantayı.
ayrıca cizdanım, araba ve ev anahtarları falan günlük kullandığım öantanın içindedir sürekli. o çanta da antreye yakın. böylece acil durumda 2 çantayı alıp evden hızlıca çıkabilirim

3-4 ayda bir de içindekilerin skt'sine bakıyorum, değiştiriyorum zamanı gelenleri
  • la noix  (08.12.14 17:43:36 ~ 17:44:18) 
ben bu akşam hazırladım ve çok mutluyum.

allah tabii yaşatmasın kimseye.

lakin, istanbul'a büyük bir deprem vuracağı kesin. sokaktaki kedi bile biliyor neredeyse.

acil durum çantası asıl bina yıkıldığında gerekli bence. yanıbaşınızda bulunan bir çanta içinden göçük altından (hayat üçgeninden) sizi bir süre idare edebilecek suya, bisküviye (veya yiyecek ne koyduysanız), düdüğe (dikkatleri bulunduğunuz yöne çekebilmek için), fenere vs. ulaşabilmenizi sağlar.

üşenmeyin arkadaşlar, ben hepinizi çok seviyorum.
  • dessy  (08.12.14 19:47:22 ~ 19:48:37) 
hayır yok. göçük altında kalırsan çantaya yetişemezsen bir faydası yok. sokakta kalırsan da elbet yiyecek bir şey bulursun. bir de ben istanbul'da yaşıyorum. mesela bir avcılarda, bir adalarda vb. riskli yerlerde yaşıyor olsaydım ya da binama güvenmeseydim kesin çantam olurdu. fakat kadıköy'de yaşıyorum. yaşadığım bina sağlam. onun zarar göreceği büyüklükte bir depremde (örneğin beklenen istanbul depremi) sizi deprem çantasından ziyade, silah hayatta tutar.


  • nawar  (08.12.14 20:03:35) 
uzunca bir entry vardı. onunla birlikte düşününce nawar'ın dediği silah daha mantıklı geliyor.


  • sutlu nescafe  (08.12.14 20:31:46) 
anommm

arkadaşlar, hayat üçgeni. hayat üçgeninde bağdaş kurup yemek yiyebilecek durumda olmayacaksınız ama bir ihtimal, yanınızdaki çantanın ucundan sizi yaşama bağlayabilecek bir takım şeylere ulaşabilecek durumda olabilirsiniz. elbette umarım hiç yaşanmaz, umarım başımıza böyle trajik olaylar gelmez ama yine de, deprem bölgesinde olduğumuzu ve İstanbul'u büyük bir depremin beklediği gerçeğini de unutmayalım.

Neyse, hazırlayan hazırlar :) Ben bu akşam hazırladım. Bilgi paylaşımında bulunan herkese çok teşekkürler <3
  • dessy  (08.12.14 21:19:22 ~ 21:20:09) 
99'dan beri deprem hazılığı ile ilgili haberler, programlar yapıldı durdu. büyük ihtimalle istanbul depremine kadar da yapılıp durulacak. senin dediğin gibi çanta hazırlayın, merdivenlerden inmeyin, asansör kullanmayın, dolapları duvara sabitleyin, evin şurasında durun, hayat üçgeni yapın vb. şeyleri söyleyenler var. ama ben hiç duymadım engelli/hasta/yaşlı insanlar şöyle korunabilir/korunsun diye.(internette yazıyormuş bak demeyin. herkesin internet imkanı yok. bende bakmadım açıkçası.)

çanta hazır ve yanı başında olsun. felçli biri nasıl yerinden doğrulup kendini koruma altına alacak? kendimden örnek vereyim. romatizma hastasıyım, yürüyemiyorum, kendimi korumak için hayat üçgeni olsa dahi oraya nasıl giricem. hadi girdim diyelim. elimi kolumu bacağımı nasıl uygun pozisyona getiricem? normal hareketleri dahi yapamıyorken.

hadi kendimden geçtim. çok şükür felçli değilim öyle böyle hareket ediyorum. felçli insan ne yapsın? yakını kendini mi düşünecek yoksa hastasını mı? evcil hayvanını bile bırakmayanlar var(ki bırakın ölsün demiyorum).

sen yine çantanı hazırla hayat üçgenine gir ama herkes bunu yapabilecek durumda değil. bir taraftan da bunu düşün.
  • sutlu nescafe  (08.12.14 21:57:29) 
gençler hayat üçgeni + cenin pozisyonuna o kadar da güvenmeyin. en iyi şansınız o ama onu yaptığınızda hayatta kalacaksınız diye bir şey yok. kaldı ki o üçgene varamadan kafanıza bir şey düşme ya da yolunuzun kapanma ihtimali daha yüksek.

yanlış anlaşılmasın. üçgen olayına girmeyin demiyorum. özellikle de giriş katında değilseniz ve kibritten evde yaşamıyorsanız lütfen ama lütfen camdan atlamayın. atlayıp yaralanırsanız ya da ölürseniz "can" değil "mal" kaybı olarak geçersiniz. ha belki atladığınız yerde havuz vardır o başka.

üçgenlerinizi gösterin bir de. diyelim ki 2. kattasınız ve üzerinizde 4 kat var. o tonlarca ağırlığı engelleyecek bir üçgen ayarladınız mı? alternatifleri düşündünüz mü?

sorun en sağlıklı kaynakta çözülür. unutmayın deprem değil bina öldürür :p
  • nawar  (08.12.14 23:25:38) 
@nawar, bildiğim kadarıyla kadıköy depremde en çok etkilenecek bölgelerin başında geliyor. ben de kadıköy'deyim ve bayağı tırsıyorum işin açığı. birincisi, depremin dışarda yakalama ihtimali var, hatta avcılar'da bile... ikincisi, dediğim gibi kadıköy de yıkılacakmış diyolar, bizim ev yıkılmasa ne değişir ki? dediğimiz şey, açlık susuzluk kaos yağma... iyisi mi hem yemek hem mermi stoğu yapalım.


  • pescador  (08.12.14 23:35:18) 
aynen, hayat üçgeni illa hayat kurtaracak değil. riski minimuma indirebilir. yanlış anlaşılmasın. hayat üçgeni yapın, oraya da çantanızı koyun, oooh misler gibi yaşamaya devam edin demiyorum.

millet olarak lafı bir tarafından anlamaya çok müsaitiz.

sutlu nescafe, evet, dediğin durum konusunda evet sıkıntı var. ben de görmedim açıkçası fiziksel engelli arkadaşların nasıl kendini koruyabileceğini. sen de bu konuda ilk adımı atabilirsin? duyuru'ya girebildiğine göre akut'la da iletişime geçebilirsin? Onlardan bilgi almayı deneyebilirsin? => E-POSTA: info@akut.org.tr - akut@akut.org.tr Kendin için olmasa bile başkalarını bilgilendirmek için de yapabilirsin bunu. Evet, herkesin imkanı maalesef yok ancak bilgi günümüzde artık çok daha hızlı yayılıyor. bunu avantaja çevirmek lazım.

Ek bilgi olarak şunu paylaşayım, google'da direkt çıktı zaten: www.earthquakecountry.org

rems.ed.gov
  • dessy  (09.12.14 07:55:54) 
aci durum çantası bina yıkıldığında ve sen binanın içinde kaldığında gerekli olan bir şey değil

muhtemelen hareket edemeyeceğin bir pozisyonda tuvalet kağıdını, 1.5 lt'lik suyu ne yapacaksın? göt kadar yerde kalacaksın, en fazla düdük işine yarar, ona da uzanabilirsen. çanta, ilk deprem anı geçtikten sonra açığa çıktığında birkaç gün seni idare edebilecek şeylerden oluşur. marketler açık olacak vs zannetmeyin. ciddi bi afette yağmalar birkaç saatte başlar. evden çıktıktan sonra bulurum yhaa diye bi olay yok. götünden kan alırlar. az bi walking dead izleyin bari.

bina çökerse o çanta seni hayatta tutmaz.
  • la noix  (09.12.14 08:11:18) 
bir ihtimal, şanslı olabilirsem eğer, binadan sağlam çıkabilenlerden olursam, o çantanın içindekileri başkaları adına kullanabilmek için de hazırda tutuyorum. salt kendim için değil yani.


  • dessy  (09.12.14 08:16:13) 
@dessy taş bana mıydı?

@pescador kadıköy büyük bir ilçe. neresinde oturduğuna bağlı. denize yakın yerler, moda vs. sağlam zemine sahip değiller. binaların da çoğu eski. risk o yüzden var. fakat liste başı değil kadıköy. çok daha gevşek zeminler var. fakat daha önce de dediğim gibi, ne kadar gevşek ya da sert zeminde olduğunuzdan önemli olan, binanınızın sağlamlığı.

deprem riski için oturduğunuz bölge ile ilgili, hidrojeoloji, jeoloji, heyelan, fay vs. haritalarına bakmanız bunları karşılaştırmanız lazım ya da bunu daha önce yapmış güvenilir kişilerin raporlarına bakmanız lazım, gebze'den pendik'ten bilmemnereden kendilerine ev hediye edildikten sonra "istanbul'da deprem o kadar büyük risk değil" diyenlerin değil.
  • nawar  (09.12.14 20:21:21) 
ne taşı allasen nawar :)

bu arada, nawar'ın verdiği bilgiye ek olarak, yine nerede okuduğumu/gördüğümü hatırlayamamakla birlikte İstanbul'da sahilden ne kadar çok uzaklaşılırsa, zeminin o kadar daha sağlam olabileceğini bilgisini hatırlatmak istedim. Gerçi hepiniz biliyorsunuz ama olsun :)
  • dessy  (09.12.14 20:27:01 ~ 20:27:27) 
zemin konusunda nawar'a güvenin :D
ama çanta konusunda da bana :D

  • la noix  (09.12.14 20:44:12) 
[]

Hangi internet+tv paketini ne kadar ücretle kullanıyorsunuz?

Ve memnun musunuz?

En azından bir veri tabanı oluşsun, evet sevgili arkadaşlar, benim gibilere bir yol gösterin.

Ben hala arayışlardayım, çıldırıciim. (www.eksiduyuru.com)

 
teledünya üst paket + 10 mbps uydunet = 59 TL


  • teknikekip  (08.12.14 11:02:22) 
memnun musunuz peki?


  • dessy  (08.12.14 11:05:33) 
şahsen sağlıklarına duacıyım. iş yerinde turkcell superonline fiber var, 3 ayda bir kesin kopuyor. ama uydunet'in koptuğunu daha görmedim. akşamdan akşama tv izleyen bir aile olduğumuz için kanallarda yeterli geliyor. belgesel kanalları tatmin ediyor bizi.


  • teknikekip  (08.12.14 11:07:13) 
en temel tarifede kablo tv+10 mbps internet; 45 tl civarı

memnunum.
  • bradshaw  (08.12.14 11:09:36) 
Digiturk temel kanallar, belgesel kanalları ve HD: 17 TL
16 mbps Superonline: 49 TL

Uydunet binada yok, olsa ben de ona geçerim ama Digiturk'ü değiştirmem.
  • atary  (08.12.14 11:11:33) 
uydunet 25mbps kullanıyorum. aylık 65 tl miydi neydi. iğrenç. dandik modem vermişler, sürekli bağlantı kesiliyor. 3-4 kere servis geldi, sorun çözülmedi.


  • starborn  (08.12.14 11:21:33) 
türksat uydunet tv+internet 55 tl
memnunuz

  • basond  (08.12.14 11:41:25 ~ 11:41:50) 
turksat hd paket+belgesel paketi+25mbs 50gb akk lı internet = 70 civarı


  • rentts  (08.12.14 12:05:50) 
ttnet 8mbit 50gb akk olan paketi - 52 TL
digiturk taahhütsüz giriş+sporsever+belgesel+hd - 30 TL

  • bira sisesi kapagi  (08.12.14 12:06:53) 
en pahalı ben mi kullanıyorum şimdi ya?

d-smart+sınırsız internet 82 tl
  • mavi istiridye  (08.12.14 12:08:49) 
mavi istiridye, yok en pahalı ben kullanıyorum şu aşamada. aylık 100 TL :O

edit: rentts, bira sisesi kapagi, mavi istiridye memnun musunuz peki?
  • dessy  (08.12.14 12:20:13 ~ 12:20:46) 
8-10 aydır kullanıyorum.
çok memnunum açıkcası.

  • mavi istiridye  (08.12.14 12:23:23) 
uyduneti seçersen sakın ola ki kendi modemlerinden alma derim. modem haricinde net hızından memnun sayılırım, ttnetten iyidir.


  • a gun and a pack of sandwiches and nothing  (08.12.14 13:22:21) 
Pardon baya gec gordum ama evet ben gayet memnunum. ama tv konusunda sikinti var cok fazla kanal yok simdi bakiyorum ayni fiyata dsmart var ondaki kanal sayisi ve cesidi daha fazla, daha fazla hd kanal var en basitinden


  • rentts  (09.12.14 17:21:56) 
ben de memnunum. akk 80-90 olsa tam olacak. hız konusunda da bir derdim yok. 8mbit yetiyor.
digiturkten de aynı şekilde memnunum. istediğim paketleri aldım severek izliyoruz.

  • bira sisesi kapagi  (10.12.14 20:15:08) 
[]

Hangi interneti seçmeliyim?

ttnet + tivibu aylık olarak bana 100 TL'ye mal oluyor. D smart'a geçeyim dedim ama eksi'de yorumları çok kötü :( Bana tv+internet paketi olan en az ttnet kadar hızı olup daha uygun fiyatlı olan bir paket önerebilir misiniz? oturduğum yerde fiber yok.




 
uydunet varsa o daha uygun ve daha kalitelidir.

eğer taahhüt yoksa ttnet'i arayıp fiyattan dolayı iptal ettireceğim diyebilirsiniz, bu şekilde fiyat düşüren çok okudum. ama kapatırlarsa bir şey demeden karışmam :)
  • passion rules the game  (05.12.14 15:34:17) 
taşınma olasılığı varsa uydunetten uzak dur. taşındığın yerde altyapı olmazsa da taahhütünü tamamlamak durumundasın. dsmart ise her türlü ahlaksızlığı yapabilir. deli olursun durduk yere.

superonline hakkında fikrim yok olan arkadaşlar söylerler. ben şu durumda ttnetten başkasına geçmeye tırsıyorum açıkçası.
  • vendorth  (05.12.14 16:38:32 ~ 16:39:49) 
[]

Kek, kurabiye yaparken şeker kullanmayanlar var mı?

Varsa sadece bal ve pekmez gibi şeylerden mi yararlanıyorsunuz? Misal bir bardak şekerin karşılığı ne kadar bal oluyor? Artık şeker kullanmayayım istiyorum. Bi el atın deneyimlerinizle beyler & bayanlar.




 
kakao yerine keçiboynuzzu pekmezi kullanıyor annem valla anlamadım ben tadı nefis.


  • bradshaw  (02.12.14 08:58:25) 
hemen hemen aynı (balına göre biraz değiştiriyor) o yüzden eşit miktarda koyuyorum ben.


  • rygard  (02.12.14 08:58:50) 
kaç aydır böyle şeyler yapmıyorum ama yaptığım zamanlar tatlandırmak için keçi boynuzu pekmezi kullanıyorum. Keke kuru üzüm/erik/yaban mersini gibi kuru meyveleri katarak da bu tadı zenginleştirebilirsin sana kalmış, benim henüz detaylı bilgiye ulaşamadığım nokta -çok da derinlemesine araştıramadım- pekmez ve kuru meyvelerin yüksek sıcaklığa maruz kalması sonrası olası zararları falan...


  • candanag  (02.12.14 09:34:24) 
Şeker ve balın çok bir farkı yok.


  • arnold schwarzeneger  (02.12.14 09:35:42) 
arnold schwarzeneger, doğal organik bal ile işlenmiş şeker arasında nasıl bir fark olmadığını açıklar mısın?


  • dessy  (02.12.14 09:39:19) 
benim de valde kullanmıyor. yazın yine şeker eklemeden, güneşte bekleterek hazırladığı reçeller başta olmak üzere, pekmez vs kullanıyor. bal kullandığına denk gelmedim pek.. balı direk yemeyince besin değerinin düştüğünü söylüyor.


  • delarue  (02.12.14 09:58:31) 
İkisi de şeker olduğu için.


  • arnold schwarzeneger  (02.12.14 10:03:31) 
Ben şekeri hep marketlerden aldığımız işlenmiş şeker olarak algılıyorum. Meyvelerden, doğal baldan aldığımız tat ile şekeri aynı kefeye koyamam. Doğa annenin bize bir lütfu olarak görüyorum zira, aynı sebzeler gibi.

Sorduğum soruya cevap değildi fakat yine de tikledim. Görüşün için teşekkürler :)
  • dessy  (02.12.14 10:09:45) 
@candanag, pekmez zaten pişirilerek yapılıyor. yüksek ısı kalitesini değiştirmez. kuru meyveler de keza güneşte kurutuluyor, kaynatıp hoşaf yapılıyor. bilinen zararlı bir durum yok yani.

bal ısıda değer kaybına uğruyor. bu açıdan bal yerine pekmez kullanmak daha iyi. ama pekmez yoksa veya tadı yapılan şeye uymayacaksa şeker yerine bal tercih edilir bence. değer kaybına uğrasa da hepsi gitmiyor sonuçta.

pekmezle süt ürünlerinin birlikte alınması ikisinde de değer kaybına neden oluyor. zararlı değil de daha faydalı olabilmesi için mümkünse birlikte kullanmamakta yarar var.

ölçüde verilen şeker yerine sıvı tatlandırıcı kullanırken şekerin granül olup bardağın aslında tam dolu olmadığını bilmek gerekiyor. ben bir bardak için 1/5 - 1/4 gibi azaltıyorum. ne kadar kullanacağınız biraz kullandığınız şeyin tadına ve zevkinize bağlı. sıvı tatlandırıcı kullandığınızda kabartma tozunu veya unu biraz artırmak da iyi olabiliyor.
  • hayat aklini konusacak bir filozof uret  (02.12.14 10:37:10) 
@hayat aklini konusacak bir filozof uret kaynağını hatırlayamadığım bir yerde pekmez yapımında yüksek ısı nedeniyle özelliğini kaybettiğini ve yoğun şekilde fruktoz içerdiğini duymuştum/okumuştum. geleneksel yöntemlerle üretilen pekmezlerde bu durum nasıldır bilemiyorum. zaten pişirilmiş bir şeyin bir daha pişirilmesinin etkileri de olacaktır bence. yine de her halukarda rafine şekere tercih edilmeli bence. Aynı şüphem kuru meyveler için de geçerli.

Ayrıca soruya yanıt olarak uyguladığım bir yöntem daha geldi. sıkmalık portakaldan elde ettiğim yarım/bir bardak portakal suyunu da katarım güzel bir rayihası olur kekin. başka meyvelerin suları da değerlendirilebilir bu anlamda zevke göre.
  • candanag  (02.12.14 10:52:44 ~ 10:53:46) 
Stevia katmayi dene.


  • sckxyss  (02.12.14 10:59:06) 
bulabilirsen erythritol katabilirsin glisemik indeksi sıfır olan tek şeker alkolü bu.


  • neferkitty  (02.12.14 11:04:06) 
nefer, çok fazla vaktim yok bugün. vaktim olunca araştıracağım ama o dediklerin doğal kaynak değil, dimi? yoksa çok mu cahil kaldım?


  • dessy  (02.12.14 11:11:34 ~ 11:11:45) 
bu dediğim aslında tatlandırıcı ama diğer tatlandırıcılar gibi kan şekerini etikeleyip insülini hoplatmıyor, mideye filan zarar vermiyor, kilo yapmıyor yani masum bir şey.

doğal ve bala bile tercih edilen bir şeker alkolü burda anlatıyor bak ama nerden bulunur bilmiyorum :(

authoritynutrition.com
  • neferkitty  (02.12.14 11:49:25 ~ 11:49:43) 
Balın içinde bulunan şekerle markette satılan şekerin bir farkı yok; zira balın içindeki şeker de yarı yarıya fruktoz ve sakkaroz ihtiva eder. Sakkoroz=Sofra şekeri. Yani bal yediğinizde de yarı yarıya rafine şeker tüketmiş oluyorsunuz. Bununla birlikte fruktozun da vücut tarafından emiliminin sofra şekerine göre küçük farkları olsa da özünde o da şeker, çok farkı yok. Karaciğer onu da yağa çeviriyor. Pekmez konusuna hiç girmiyorum zaten; onu yaparken içine zaten şeker rafine şeker katılıyor. Şekeri kaşık kaşık yemekle pekmez yemenin de bir farkı yok. Hülasa şekerin sağlıklı bir alternatif yok; bunların hepsi aşırı tüketimde trigliserid seviyesinin artmasına, insülin düzeninin bozulmasına, gut hastalığına (Evet gut et yüzünden değil, yüksek fruktozlu ürünler, özellikle işlenmiş fruktoz nedeniyle oluyor) neden oluyor.

Ha yok ben illa arada kek yemek istiyorum derseniz, herhangi bir meyveyi kaynatıp şekerini açığa çıkarıp onu da keke katmanızı naçizane öneririm. Balla pekmezle olacak şeyler değil.
  • angelus  (02.12.14 13:12:13) 
Peki meyvelerde şeker yok mu?

Bir de balda aynı zamanda çeşitli antioksidanlar ve omega var diye biliyorum ben. Mobilde olduğum için kaynak göndermiyorum suan.

Teşekkürler bilgiler için ayrıca :)
  • dessy  (02.12.14 15:32:02) 
marketten aldığınız şeker de pancardan ya da şeker kamışından yapılıyor biliyorsunuz değil mi?

endüstriyellik konusuna girmeden bunu söylüyorum.
  • la noix  (02.12.14 15:38:48) 
Biz insanoğlu kendimizi dünyanın merkezine koyduğumuz için doğadaki her şeyin bizim için var olduğunu sanıyoruz, halbuki öyle değil. Misal arılar balı biz yiyelim diye değil, kovanlarını sağlama almak için üretirler. Haliyle yapısındaki her şey insan sağlığı için değil, kovanın sağlam olması için vardır. Bizim onu yiyor olmamız balın ve içindeki şekerin doğal ve faydalı olduğu anlamına gelmez. Ki değil de zaten. Doğal da olsa, fruktoz ağırlıklı beslenmek tıpkı alkol kullanan kişilerin karaciğerlerinde oluşan tahribatın benzeri tahribat yapar. Bu, bal gibi meyve gibi "Doğal" fruktoz içeren ürünler için de böyledir. Yani doğal olan her şey, bizim için doğal demek değildir.

Meyvede, dediğim gibi, eser miktarda fruktoz vardır. O da diğer tüm şekerler gibi aşırı tüketimde zararlıdır. "Ben kek yemezsem ölürüm" diyorsanız rafine şeker yerine bunu tüketin. Ha bana sorarsanız onu da tüketmeyin ama bu sizin beslenme şeklinizle ilgili bir durum lakin fruktoz da en az diğer şeker türleri kadar zararlıdır. Hatta fruktozun emilimi glikoza göre daha düşük olduğu için birçok sindirim problemine de neden olabilmektedir diğer etkilerine ek olarak.

Zararı olmayan tek şeker sebzelerdeki, özellikle yeşil yapraklı bitkilerde bulunan şekerdir. O da vücuttaki toksinlerin atımına ve protein sentezine yardımcı olur. Bize gerekli tek şeker de o. Diğerleri zehir.
  • angelus  (02.12.14 15:45:59) 
keçiboynuzu pekmezi+1
şekerle balın arasında organik ve işlenmiş olma dışında bir farkı yok, tabii bal da doğalsa.
Tat vermek için akçaağaç şurubu da kullanabilirsin.
  • isadora  (02.12.14 15:52:14 ~ 15:58:08) 
angelus, bilgiler için teşekkürler. ben kek krizlerine giren bir insan değilim, iki üç ayda bir yaparsam yaparım, yaptığımda da onun mümkün mertebe doğal, aka, daha az zararlı içeriklerden oluşmasını isterim çünkü normalde zaten yediklerime ve içtiklerime dikkat etmeye özen gösteren biriyim. öbür türlüsü, yani, o böyle, bu şöyle diyerek hayatımı 'control freak' yapabilecek akıl sağlığına henüz şu aşamada sahip değilim :))


Bahsettiğim bal bu arada şu raw honey dedikleri bal idi. Fruktoz vs. konusunda haklı olabilirsiniz ancak balda aynı zamanda çok çeşitli antioksidanların da olduğunu da söylüyor araştırmalar. Zaten çoğu bilim adamı bal kullanımı kişinin insiyatifine bırakıyor sanırım. Genel yorumlar bu şekilde.

Herkese çok teşekkürler.
  • dessy  (02.12.14 19:30:54) 
hurma suyu/özü. bunu bir araştır.


  • icemint  (02.12.14 19:36:49) 
peki kek yerine, elmalı ekmek, erik kurulu ekmek, üzümlü ekmek yapsan? yani içinde şeker olmadığı için adı kek diil de ekmek olsa mesela?
bal koyacaksan da, iki tatlı kaşığı kosan tamamına?

olma mı ööle?
  • compadrito  (02.12.14 19:43:16) 
kekin, kurabiyenin içindeki unu da direk şekerden sayabilirsin. yani şeker ya da bal koymanın farkı yok. hiç şeker koymasan tuzlu yapsan da aynı şey. ha bi tabak un ha bi tabak şeker ha bi tabak pilav ha bi tabak bal.

yani neyin tadını seviyosan onu koy. zararından çekiniyosan yarım dilim ye. azcık faydalı olsun diyosan da pekmezin demiri eser miktarda daha iyi olabilir.

meyve konusu biraz karışık. fruktozun biyokimyasını bi anlayayım daha sağlıklı cevaplar verecem duyurulara :D o reseptörler neyim çok kafa karıştırıyo.
  • seksen9  (02.12.14 20:53:56) 
dessy balın yapısı 40 derecenin üzerinde bozulur, bu yüzden bitki çayına bile konulmaz(ılıkken koyabilirsin) Bu konu kesinlikle risk almaya değmez.


  • cy7  (02.12.14 21:13:38 ~ 04.12.14 04:02:52) 
cy7

hocam öğrenmek için soruyorum, karşı çıkmak için sormuyorum, yannış annamayın lütfen.

Amerika'da balsız ve şekersiz ekmek bulmak hakkaten büyük mesele. Peki onnarın koyduğu bal da bozulmuyo mudur? Bu ekmekler de fırında pişiyo.
  • compadrito  (02.12.14 21:17:10) 
Tahinli yapıyorum ama yine şeker az da olsa.

Şeker yerine kuru kayısı kuru üzüm, kuru incir , portakal olabilir. Deneyeceğim ben de böyle bir şey :)
  • Cursed Chico  (02.12.14 21:21:10) 
yok compadrito neden yanlış anlayayım. Şekerde sorun yok zaten sıcaklıkla ilgili ama bal konusunda ben olsam güvenmezdim. Sonuçta ekmekle ilgili sadece besin değeri analizi yapıyorlardır, başka bir şey yaptıklarını zannetmiyorum. Kullandıkları bal belki doğal değildir, şu şeker katılanlardan olabilir.


  • cy7  (02.12.14 21:58:08) 
bu arada fruktozun da fazlası gut yapıyormus hocamız dediydi, ne alaka demeyin bunda da azotlu bilesik birikimi oluyormus ama unuttum şimdi.
o yüzden fruktoz masum abanalım yanılgısına düşmeyin.

her şeyin fazlası zarar arkadaşlar :P
  • neferkitty  (02.12.14 22:15:36) 
benimgidamuhendisim.blogspot.com.tr

işi uzmanından okuyalım bir de

özet: Keklerde pekmezi kullanmayın, HMF oranı artıyor, onun yerine soğuyunca üzerine sürebilirsiniz.

hmf: kanserojen
  • la noix  (05.12.14 16:34:45) 
[]

Doğal kantaron yağı hazırlayan var mı aramızda?

Gerçekten yurdum insanın kendi elleriyle kendisi ve çevresi için hazırladığı ancak atıyorum çok az bir kısmını da benim için satabilecek birilerini tanıyor musunuz?

bir de yaralara daha çok kırmızı kantaron yağı mı, yoksa sarı kantaron yağı mı daha iyi geliyor?


(aktarlarda satılanlara inanmıyorum.)

 
Bayramiç'te yapıp satan bir permakültür çiftliği biliyorum. Maille sipariş alıyorlar. Bu ayki listede var. Kazdağlarından topluyorlar. Mailleri: mustafaalperulgen@hotmail.com


  • warrior princess  (27.11.14 16:49:43) 
annanem yapıyor gerçekten doğal hemde parasal kısmını bilmiyorum ama öle cok pahalı bişi değildir heralde istanbulda mısın?


  • prezarlatif  (27.11.14 16:52:26) 
sarı kantoron depresyona iyi gelir.
kırmızı kantaron yaralara. ama yaranın sebebine göre işe yaramayabilir, ben zamanında çok denedim.
benim de teyzem yapıyor ama satacak kadar yapmış mı sorarım başka yerde bulamazsanız.
  • vejeteryanvampir  (27.11.14 17:03:59) 
kız arkadaşımın annesi yapıyor ancak ben şuana kadar 100 mg anca alabilip kendimde kullanabilmişimdir ancak. o bakımdan maalesef alamam ondan. para sorun değil. kusura bakmayın yardımcı olamıyorum.


  • we miss freddie mercury  (27.11.14 19:44:27) 
biz bu yaz kaz dağları-hasan boğuldu şelalesi tarafından sarı kantaron otu aldık. aldığımız köylü teyzelerin tarifine göre 1 lt zeytinyağının içine otları salıp, yaz sıcağında balkonda güneş alacak şekilde 3 ay beklettik.

tamamen kendi ellerimle yaptığım için güvenim sonsuz :)

eşe dosta dağıttık, biz de kullanıyoruz gönül rahatlığıyla.satmak falan değil de küçük bir miktarını paylaşabilirim ;)

bu arada sarı kantaron otu demleyip içmek için, gerginliği,depresyonu alıyor, rahatlatıyor.
kırmızı kantaron yağı da anlattığım gibi sarı kantaronun yağ içinde güneşte bekletilmesiyle oluyor. malzeme aynı..
  • su olsam ates olsam  (27.11.14 20:41:27) 
[]

Doğallığından, organikliğinden emin olduğunuz güvendiğiniz markalar...

... ve ürünler neler?

Temizlikten tutun, vitamin haplarına kadar aklınıza gelebilecek her türlü alan için geçerlidir.

Bilmediklerimiz varsa biz de faydalanalım :)

 
Yiyecek ve bulaşık makinesi deterjanları için: Cityfarm
Temizlik için: Frosch
Zeytinyağı: organik olanından Zeytin İskelesi
yoğurt, peynir vs. için bazen: Ada
Bakliyat bazen: orvital

beyorganik de iyidir ama bazı şeyleri pahalı geliyor.
bir de feriköy organik pazarı ROCKS!
:)
  • bradshaw  (19.11.14 16:55:35) 
Balderesi Bali

5 Kavanoz 100 TL
  • VIPCH  (19.11.14 17:01:32) 
balı arıcıdan,zeytinyağını,zeytin kendi ürünümüz,salça,pekmez,reçel,makarna,çorba da öyle peynir köyden geliyor zaten onun dışında bakliyatı markasını bilmiyorum ama bimin esmer kepekli bulguruyla,baklası bir harika
edit: bu tarz bir sistem tutturursanız en aza indirmiş olursunuz gdolu gıda alımını

  • gündüz m  (19.11.14 17:07:36 ~ 17:09:09) 
doa kozmetiğin sattığı ürünler diyebilirim genel olarak. kozmetik, şampuan, krem türevi şeyleri oradan alıyorum ve memnunum.


  • halitkin  (19.11.14 17:54:02 ~ 17:54:57) 
Torku, nedendir bilmem ama...


  • gneral  (19.11.14 18:05:53) 
Organik olarak satın aldığım tek ürün bal. Markası "fanus".

Makrolarda var.

Şu da satış siteleri: satis.fanusgida.com
  • m e l t e m  (19.11.14 18:12:38) 
makarna: makarnalutfen.com


  • april12th  (19.11.14 18:18:09) 
Şu firmanın ürünlerin tamamı çok özel ürünler. türkiyede hiçbir firmanın uğraşmadığı şekilde uğraşıyorlar ürünler için. İçeriden de biliyorum. Ama haliyle muadillerinden pahalılar.

www.nargourmet.com
  • thracia  (19.11.14 18:20:09) 
ben genelde pazardan alıyorum. özellikle yiyecekleri. ama mesela sabun da pazardan alıyorum. pazardakiler genelde üreticiler. yani bahçesindeki sebze meyveyi satıyorlar. dolayısıyla gayet iyi.

mesela harika peynir yiyorum. bal falan direk üreticiden alıyorum. sebze ve meyveler çok güzel oluyor. saçım dahil tamamen el yapımı zeytinyağı sabunu kullanıyorum. zeytin ve yağı falan hiç saymıyorum bile.

istanbul'u bilmem ama diğer şehirlerde böyle pazarlar olabiliyor. bir araştırın bence.

not: çanakkale
  • jaaaccckkk  (20.11.14 09:58:21 ~ 09:58:52) 
[]

lavabo açıcı yerine alternatif?

Oturduğum apartman eski, banyo ve mutfak lavaboları 2-3 ayda bir tıkanmıyor ama su akışı zorlanıyor. Normalde banyoda saç, mutfakta ise sebze kalıntıları bırakmamaya aşırı özen gösteriyorum. Ara ara kaynar su falan döküyorum yağ varsa çözülsün diye. Ancak belli bir süre sonra su akışı yine azalıyor, lavaboda su birikiyor, biraz bekledikten sonra su tamamen çekiliyor. Lavabo açıcı tozları kullanmaktan hem korkuyorum, hem de çevreye çok zarar verdiği için daha az zararlı bir çözüm bulmaya çalışıyorum. Sizin önerebileceğiniz, bildiğiniz bir yöntem var mı?




 
yarım bardak kadar karbonatı sepele deliğinden içeri. bi de aynı şekilde yarım bardak sirkeyi de peşinden boca et, bekle bi 15-20 dakika. sonra peşlerinden de 1 litre kadar kaynar suyu gönderiver.


  • delineron  (16.11.14 23:25:15 ~ 23:26:10) 
lavabo açıcılar, şu sodyum hidroksit granülleri, çevreye zarar vermezler. pek çok tesisat borusuna da zararları yoktur.
sodyum hidroksit yağlarla birleştiğinde sabunlaştırır, bu zaten bizim kullandığımız el sabunlarının yapılış biçimiyle aynı prensip.
karbonat ve sirke de bir yöntem, işe yaramazsa lavabo açıcı (beyaz granül olanlar sadece) uygun çözüm. sodyum hidroksit kuvvetli bir bazdır. bütün asitlerle tuz reaksiyonuna girer bildiğiniz sofra tuzu ve benzeri maddelere döüşür neticede.
  • namus ninjası  (16.11.14 23:33:05 ~ 23:34:35) 
kola.


  • optum kib bye  (16.11.14 23:43:38) 
pompa? ben simdiye kadar tikanmis lavabolari haldur huldur pompayla actim


  • lamartin  (17.11.14 09:06:11) 
Lavabo açıcıların çevreye zararı yok ama tesisat eskiyse ve plastik içeriyorsa dikkat et. sonra oh bi anda açıldı banyo gideri derken, ilk duşa girişinde evi su basmış olabiliyor. tecrübe edildi.


  • cal suna bi duduk  (17.11.14 21:35:09) 
her türlü açıcı kullanmana rağmen açılmıyorsa gider borusunda tıkanma var...Benim de aynısı oluyordu. Bir gün bizim giderden balık bulaşığı çıkınca ne zaman balık yedik diye düşündüm. jeton düştü. aşağıya inip boruyu çıkardım. taş gibi bir şey oluşmuş sabunumsu bir şey çıktı. sonra açıldı hiç tıkanmadı...


  • inanmazsan inanma  (17.11.14 21:52:30) 
lavabo açıcı asitimsi bir şey değil mi? çevreye nasıl zararı olmuyor ki?


  • dessy  (17.11.14 23:37:32) 
lavabo açıcı (granül sodyumhidroksit) asit değil baz.
ama asitle aynı şey denebilir bi bakıma, korozifler. çevreye de zararı yok, denizin ortasına tonlarca baz (kostik;NaOH;sodyum hidrksit) döksen de çok felaket bi durum olmaz. çünkü seyrelince pH ta kayda değer bir artışı olmaz. hatta iyi bile olur. denizler co2 yüzünden asitleşiyor. doğal hale yaklaştırırsın.
yağ ve petrol türevleri hadar zarar veremezsin hiçbir şekilde. hatta endokrin parçalayıcılar var, mikrkirleticiler falan allah muhafaza.
NaOH, kireç falan bunlardan bişi olmaz.
  • namus ninjası  (17.11.14 23:43:19) 
Madem o kadar zararsız, neden yok ciltte temastan kaçının, yok çok dikkat edin gibi insanı geren bir dünya uyarı yazıyor üzerinde? bu konuları hiç bilmediğim için asrın en cahil sorusunu sormuş olabilirim gerçi. :/


  • dessy  (18.11.14 09:29:29) 
[]

Tarih bilgisi olan arkadaşlar bi bakar mısınız?

Bazı sorularım var. Şöyle;

1) Topkapı Sarayı'nda sergilenen padişah portreleri orjinal mi? Yavuz'un falan portresi misal gerçek mi?

2) Kutsal Emanetler bölümündeki eşyalar gerçek mi? Musa'nın asası, Hz. Muhammed'in kılıçları falan, nasıl böyle günümüze kadar ulaşmış olabilir? Üstelik asa pürüzsüz ve hiç hasa görmemiş gibiydi. Bu konuyla ilgili ortaya atılan bir tartışma oldu mu tarihçiler tarafından?

3) Buradan bir arkadaş bana öncesinde 'gücü temsil etmek' şeklinde bilgi vermişti ama hala içime sinmiyor. Padişahların kaftanları falan neden insanı boyutlarda değil? Özellikle bir şalvar gördüm, yani 180 boyundaki bir insanın boyundadır tam. Gücü temsil etmek için büyük dikiş yapılabileceğini anlayabiliyorum ama o boylarla 180 cm'lik bir şalvar nasıl giyilir? O kaftan yerlere değip adamı iyice komik göstermez mi? Anlayamıyorum :( Yok mu bununla ilgili kafaya yatan bir açıklama?

4) Bir de bizim Topkapı'da neden hiç cariyelere, sultanlara ait kişisel eşyalar sergilenmiyor? Özellikle Harem bölümü için büyük bir kayıp bence. Geçen senelerde bi ara böyle bir çadır içinde ayrı bir bölüm açılmıştı. Orada defterlerden tut, mektuplara, mendillere, kahve fincanlarına kadar kadınlara ait eşyalar sergileniyordu. Ne güzeldi. Görüyorduk, anlıyorduk. Kapandı, gitti. Mesela fena olmaz mıydı bir valide sultanın da geleneksel kostümünü görsek? Sultan kaftanları gibi onu da tartışsak?

 
bildiğim kadarıyla portre olarak sadece fatih sultan mehmet'inki var. diğer padişahların ki kulaktan dolma bilgilerle hazırlanmış. yavuzun saçı siyahtı, burnu şöyleydi, kaşı gözü şöyleydi denilerek çiziliyordu.

harem bölümünün büyük kısmı ziyarete açık değil deniyor. belki oralarda dediğin eşyalar olabilir.
  • sutlu nescafe  (16.11.14 10:25:14) 
topkağıdaki portreler kısmını tam hatırlamıyorum ama sütlü nescafe'nin dedği doğru genelde tasvirlerden çizmişler ama kanuninin de çiziminin gerçek olduğunu duymuştum.

muhammed'den kalan hatıraların büyük kısmı doğrudur, sonuçta çok eski bir zamandan bahsetmiyoruz. musa'nın asası gerçek olmaya bilir.

osmanlı padişahları genelde obezler onunla ilgili olabilir diye düşünüyorum. kardeşim ve benim kilo farkımız var aynı tisortu ikimiz giyiyoruz onda daha uzun bende daha kısa duruyor.(hangimiz şişman söylemem) kaftanlarının yerde süründüğünü düşünmüyorum osmanlı padişahları islama düşkün kişilerdi kıyafetinin paçaları yere değerse pislenir, kirli kıyafetle namaz kılmak uygun bir davranış değil.

onların alayı depolarda, açsalar güzel olur ama onlara yer yoktur.

not: tarihçi değilim kişisel fikrim bunlar.
  • kuzey li  (16.11.14 10:56:11) 
portreler ve eşyalar gerçektir. ancak misal o asanın Hz. Musa'ya ait olması bir rivayettir. kanıtlanacak bir şey değil bu. oradaki kutsal emanetler Arabistan'dan getirilmiş benim bildiğim, Osmanlılar orayı fethettikten sonra.

harem ve özel eşyalar konusuna gelince kurtuluş savaşı yapıldığı ve sonrasında Topkapı sarayı müzeye çevrildikten çok önceleri padişah ve ailesi zaten orada yaşamıyordu. Çırağan sarayı, Beylerbeyi sarayında yaşıyorlardı. Topkapı sarayının hareminde uzun zamandır kimse yaşamıyordu, ya da yaşıyorsa bile sultan ailesi yaşamıyordu.

o kaftanlar vs törenlerde kabul salonlarında filan giyiniliyordu. onları giyinip dolaşmaya çıkmıyorlardı. gündelik hayatlarında basit kıyafetler giyiniyorlardı.
  • mea maxima culpa  (16.11.14 11:02:09) 
bir zamanlar ben de aynı dertten muzdarip idim, sadece bir kişi cevap vermişti :)

www.eksiduyuru.com
  • Demet  (16.11.14 11:11:36) 
harem bölümünün çok zayıf kalmasına istinaden Topkapı sarayı depolarında sandıklar içinde müzede sergilenenden fazla sayıda eser olduğunu ancak kaynak yetersizliği yüzünden bunların sergilenemediğini biliyorum.

sandıklar açılır ve sergilenmeye kalkılırsa o eserlerin restorasyonu, sergilenmesi, korunması için epey miktar harcama yapılması gerekiyor. biliyorsunuz biz devlet olarak böyle kültürel-bilimsel işlere para ayırmıyoruz. parayı yeni saraylar inşa etmek için saklıyoruz.

(tarihçiyim, epey sanat tarihi dersi almıştım.)
  • mea maxima culpa  (16.11.14 11:22:11) 
Arkadaşlar ben aslında portrelerin orjinal mi yoksa sahte olanının mı sergilendiğini öğrenmek istemiştim. Yoksa kim gerçek, kim değil diye sormak istememiştim.


  • dessy  (16.11.14 11:24:38 ~ 11:25:24) 
3. soruya cevap veriyorum: Bahsettiğiniz şey şalvar değil kaftan. Şalvar zaten kaftanın altında kalır gözükmez. Padişahlar kendilerini daha heybetli göstersin diye illa ki üstünde oynamalar yapılan kaftanlar giyerdi fakat bu giysiler öyle sizin hayal ettiğiniz gibi yerlerde sürülen pejmürde şeyler değildi; dönemin en yetenekli terzilerine yaptırılan giysilerdi. Yani komik gözükme gibi bir ihtimalleri yoktu.


  • angelus  (16.11.14 11:30:12) 
@angelus'un yazdıkları üzerine ekleme yapayım.

komik gözükmek derken, kime göre neye göre komik? 16. yüzyıldaki komiklik anlayışı ile bugünkü komiklik anlayışı çok farklı. ayrıca şartlar çok farklı.

padişahın komik görünmesi şöyle dursun padişah ve sultan ailesi o şekilde giyindiği için bir moda, bir trend oluşması daha mümkün :)
  • mea maxima culpa  (16.11.14 11:42:19) 
Arkadaşlar, anlatamıyorum.

Topkapı sarayında günümüzde sergilenen kaftanlar kadar şalvarlarda var. Hatta bir adet şalvar var. Şalvar ve kaftan arasındaki farkı ayırt edemeyen insanlar için de zaten açıklamalara yazılmış.

Bahsettiğim şalvar, 180 cm. boyunda var neredeyse. Heybetli görünmek isteyen bir sultana elbette dönemin en yetenekli terzileri (hatta bildiğim kadarıyla İtalyan terzilerin popüleritesi çoktu Osmanlı sarayında) kostümlerini dikecek, ondan şüphe yok, ancak böylesine büyük parçaları obez olsun, uzun olsun, kısa olsun, bir insan nasıl taşıyor, yerlerde sürünmeden nasıl kaldırabiliyor onu anlamakta zorluk çekiyorum. Yani giyim esnasında boyu uzun gösteren bir destek mi yapılıyormuş? Kaftan neyse de o şalvarı gören yok mu aramızda, asıl kafamı karıştıran onun büyüklüğü.
  • dessy  (16.11.14 11:56:42 ~ 11:59:50) 
Bahsettiğim şalvar şöyle bir şey değil bu arada: www.google.com.tr

Bir vitrini boylu boyunca kaplıyor.
  • dessy  (16.11.14 11:59:09) 
dessy; Şalvarın uzunluğu önemli değil; zira dışarıdan gözüken bir şey değil o. Kaftanın altından sadece paçaları gözükür, üst kısmı da neredeyse göğüs bölgesine kadar çekilir. Boyunun 1.80 metre olmasında bir sorun yok yani. Ayrıca o giysiler kat kattır, bugünkü pantolonları gibi düz değil. Giyildiği zaman vücutta normal şeklini alır. Padişahın boyunu uzun göstermek gibi bir işlevselliği yok yani.


  • angelus  (16.11.14 12:05:08) 
şalvar bir garip kıyafet zaten. içinde mantık yok :)

kelebekgaleri.hurriyet.com.tr
  • mea maxima culpa  (16.11.14 12:18:09) 
1) evet
2) allah bilir
3) bilmiyorum
4) harem sergisinden bahsediyorsun sanırım, o geçici sergiydi. uzun vadede kalicisi da olur sanırım.
  • manuel mandalina  (16.11.14 12:28:21) 
ben de tam o şalvar üzerine sormuştum yine bu soruyu, hangi şalvardan bahsettiğini biliyorum yani. arkadaşların zorlama yorumları beni hiç ikna etmedi. bence hakikaten o şalvar sadece sergilemek üzere yapılmış birşey, giyebildiğini hiç sanmıyorum.


  • Demet  (16.11.14 12:51:47) 
@demet zorlama derken?


  • mea maxima culpa  (16.11.14 13:04:41) 
Bir şey soracağım, yorum yapan arkadaşlar, bahsettiğim şalvarın hangi şalvar olduğunu biliyor mu? Hani gidip gördünüz mü vitrin boyundaki şalvarı? Tamam katlayarak giysen nereye kadar. Açsan çift kişilik battaniye boyutu neredeyse :) Yoksa genel iri kesimli şalvarları mı aklınıza getirdiniz?


  • dessy  (16.11.14 13:17:40) 
@dessy bu gibi konularda uzmanlık bilginiz yokken ısrarla bu şalvarın komik olması gerektiğini söylüyor, sadece sergilenmek için yapıldığında ısrar ediyorsunuz.

21. yüzyıl zihniyeti ile 15-16. yüzyıl zihniyetini yargılıyorsunuz.

buna tarih biliminde anakronoloji deniliyor.

ayrıca komik diyorsanız komik olsun da bitsin bu tartışma.
  • mea maxima culpa  (16.11.14 13:21:15 ~ 13:21:44) 
mea, gerilme. komik olduğunu ısrarla belirtmiyorum. benim adıma yorumlarda bulunma lütfen.

tarihe saygım ve sevgim sonsuz olmasaydı anlamak için ısrar etmezdim. ben bir yorumumda komik demişsem, çok şebekler demiyorum. gayet açık bir şekilde anlamak istediğimi örnek ve mantık ile ilerletmeye çalışıyorum.

tartışma derken ben bu tartışmayı kapatmak istemiyorum. tartışma güzeldir, yeni ufuklar açar. eğer kapatılmasını istiyorsan, yorum yazmazsın, olur biter. duyuru'nun amacı anlamak, öğrenmek zaten.

çünkü ben ısrarla anlamaya çalışıyorum.

bahsettiğim şalvarı görmüş müydünüz mesela? onun üzerinden mi ilerliyoruz? diyorum ki, evet, o dönemde ihtişamlı görünmek için bu şekilde dikilirdi. biliyorum. ancak yerlere kadar değmediğini de söylüyoruz. bu zaten islam dinine uygun da olmazdı arkadaşın dediği gibi. o zaman diyorum, benim o gördüğüm, vitrin büyüklüğündeki şalvar nasıl yerlere sarkmadan giyilebiliyordu? tamam, belden katlasan, nereye kadar. kaftanın altına giysen, görünmese, yine nereye kadar. koca vitrini kaplıyor diyorum. giyimi için bir taktik mi var acaba da bilmiyoruz diyorum. bununla ilgili bir açıklama, tarihi bir tartışma var mı diye öğrenmek istiyorum.

bilgin varsa yaz lütfen. yoksa da, o tarz kıyafetleri komik bulduğumu ve bu konuda ısrarcı yaklaştığımı yorumunu kendine sakla ve beni tanımadan, etmeden, benimle ilgili fikir yürütme lütfen.
  • dessy  (16.11.14 13:31:24 ~ 13:33:27) 
şalvarı gördüm, Topkapı sarayını tahmin edemeyeceğin kadar çok defalar gezdim, sarayı Osmanlı sanat tarihi dersinde konu olarak öğrendim, çeşitli Osmanlı sanatları ve Anadolu Selçuklu sanatları üzerine dersler aldım. üstüne bonus olarak rahmetli hocam Aptullah Kuran ile beraber bir sınıf gezisi yapmıştık.

iyi pazarlar. iyi irdelemeler size.
  • mea maxima culpa  (16.11.14 13:37:10) 
dessy, mea en makul yorumları yapmış (yalnız sandık raf olucak :) padişah elbiseleri seksiyonundaki kıyafetler törensel, detayını ben de bilmiyorum ama bu konuda yazılmış akademik yazılar var, onları inceleyebilirsin.


  • manuel mandalina  (16.11.14 13:47:30 ~ 13:56:33) 
mea'cığım, ne kadar bilgili olduğunu kanıtlamana gerek yok. kendinden emin olduğun bilgileri aktardın, kendinden eminsen zaten sıkıntı duymamalısın.

ben sadece mantığım kabul etmiyor dedim. gücü temsil ettiğini bildiğimi zaten duyurumda da belirttim. bunun bir giyiş şekli var mı, o boyutta bir şalvar nasıl giyiliyor diye öğrenmek istiyorum. katlamak? tamam. ama nereye kadar?

mesela evet, devlet tarafından açılmayan onlarca şeylerin olduğunu tahmin edebiliyoruz. fakat misal, bir ara var olup, sonradan neden kayboldu haremdeki cariyelere, sultanlara ait kişisel eşyaların sergisi? Yani dönemlik olmasının sebebi nedir misal? Yoksa belli bir tarihten sonra topkapı'nda yaşanmadığını biliyoruz, evet.

kutsal emanetlerden, örneğin asa'nın gerçekten tarih öncesi dönemden kalıp kalmadığını bizlere gösterebilecek bir teknolojinin olduğunu, ancak bunun insnaların güvenilirliğini yıkması anlamında büyük bir risk taşıdığı için yapılmadığı söylenmişti Tarihin Arka Odasında. nitekim, milattan önce yaşamış olan bir mamutun bile kaç yaşında olduğu artık araştırılabiliyor. Asadır, peygamberin kasesidir vs., bunlar araştırılarak mı getirilip sergilenmiş? yoksa araştırılmadan mı sergileniyor?
  • dessy  (16.11.14 14:01:03) 
yavuz sultan selim Mekke'yi fethettiğinde kutsal emanetleri İstanbul'a getirmeden önce bütün eserler üzerinde karbon testi yaptırmıştı orjinalliklerini kanıtlamak için :)

iyi pazarlar.

tarihin arka odası programını ciddiye alıp da örnek veren insana başka cevap veremeyeceğim. kusura bakma.
  • mea maxima culpa  (16.11.14 14:05:32) 
inanılır gibi değil. örnek vermedim. bu adamlar böyle söylüyor, hakikati de böyle mi dedim. günümüzde kutsal emanetler olarak sergilenen şeyler bu bahsedilen testten geçmiş mi, geçmemiş diye sordum.

bi aşağılama artık. ben tarihçi olmadığım için sorguluyorum. ancak evet, bu tarz cevap vereceksen, zaten hiç cevap verme. duyuru'nun tek tarihle ilgileni de sen değilsin, başka arkadaşlar da gayet güzel bilgi paylaşmında bulunabilir.

yine de; verdiğin ve vermeye çalıştığın bilgiler için teşekkürler.
  • dessy  (16.11.14 14:15:28 ~ 14:16:57) 
Demet, bu arada ben senin verdiğin duyuruyu vakti zamanında favorilere atmışım :)


  • dessy  (16.11.14 14:17:42) 
@dessy ben tarihle "ilgilenmiyorum".


  • mea maxima culpa  (16.11.14 14:22:25) 
tamam canım. artık her ne ise.


  • dessy  (16.11.14 14:32:05 ~ 14:32:25) 
mea maxima culpa "zorlama" yorum derken, "bir şekilde giyiliyordur, kaftan kapatıyordur görünmüyordur" tarzında yorumlar yapılmış şimdi dönüp bakmadım kim yapmış diye, onları kastediyorum. hani benim boylu boyunca bir bacağına sığabileceğim bir şalvarı herhangi bir adamın giyebiliyor olduğunu varsayan yorumlar bana "zorlama" geldi. 1,75 boyundayım yani sen de biliyorsun :)

edit: sonuç olarak yazdıklarınızda "kesin bilgi" vermediniz o yüzden ben tatmin edici bulmadım.
  • Demet  (16.11.14 16:06:00 ~ 16:06:49) 
lütfen silme. bilmeyenler bilsin. öğrenelim. bu paylaşımlar çok güzel. ben de ilber hoca'nın o şekilde dediğini biliyorum. demek aynı programı dinlemişiz :)

Yavuz'un döneminde karbon testi yapılabilecek bir teknoloji (teknoloji ile elektronik alanı kastetmiyorum. şimdi yine atlamasın 'bazı arkadaşlar' üzerime), bilgi, deneyim söz konusu muydu bu arada? Eğer öyle ise, Yavuz döneminde yapılan her ne testi olursa olsun, madem orjinalliği biliniyor, neden kutsal emanetlerin 'gerçek kutsal emanet oldukları' rivayet ediliyor?
  • dessy  (16.11.14 19:11:58 ~ 19:12:33) 
Yavuz Sultan Selim'in, kupeli portresi disindaki portreleri gercektir. Fatih oncesi padosahlara ait gordugunuz portre vs ne varsa temsilidir. Sonrakilerde gercek olan da var, temsili olan da, semayilnamelerden yola cikarak cizilenler de var. illa ki yuzde yuz dogru portre ariyorsak, 15. asir icin konusacak olursak Fatih'in meshur portresi dogrudur.

Kaftan meselesine gelince, o kaftanlarin heybetli gorunmek amacindan baska oyle buyuk olmasinin baska bir nedeni yok. O donemin insaninin heybet, azamet, keyif, begeni gibi algilarinin bugunkunden farkli oldugu bir gercek. Haydi bakalim ilgin bir dey soyleyeyim, o zamanlarda "avredin (kadinin) beyazi ve tombulu makbul" idi. Neden? Cunku tombulsa iyi yer, yedirir. Beyazsa fazla gezmez, evinin "avradidir". :) bugun kac kisi boyle bir kadini begenir?

Adini veremeyecegim cok meshur bir tarihci, oradaki kutsal emanetlerin cogunun gercek olmadigini soyledi bana. Bunu o zaman, benim de birlikte calistigim, Saray'in sabik muduru Ilber Hoca'ya sordugumuzda, halkin manevi duygulariyla oynamaya gerek yok, kurcalamayin diye kacamak cevaar vermisti. :) Haydi bir karbon testi yaptir hocam dedigimiz de, iciniz mi rahatlayacak diye dalga gecmisti. Bahsettigim diger meshur tarihci bunu neye dayandiriyor bilmiyorum ama Ilber Hoca da kismen bunlarin cogunun orijinal olmadigini kabul etti.

Haremde neden cariyelerin kisisel esyalari yok? Cunku adi ustunde kisisel esyalar. Saraydan cikarilanlar yaninda goturdu, sarayda kalanlar elden ele gecti, yok oldu bir sekilde. Kacimizin 20 yil onceki kiyafetleri duruyor ki su an? :) sarayda bunlsr olmadigi veyahut istisna sayilacak kadar olduklari icin sergileiyor. Yoksa neyi sergileyeceklet ki? Cariyeler saray icin cok da onemli degillerdi, arkalarindan esyalari saklamacak degildi. Padisahlarin bile kisisel esyalari bir elin parmagini gecmeyecek kadardir.

Not: Tarihciyim. Bu konularin uzmani veya basindani isimler de ya hocamdir, ya birlikte calismisligim vardir. O buz gibi ve issiz sarayda resmi izinler sayesinde haftalarca sabahlayarak calismisligim vardir.

Düzeltme: Kutsal emanetlerin gerçek olmadığından kasıt onların uydurma olmaları değil. Örneğin zamanında X kişisine ait olan bir kılıcın, atıyorum Hz. Ömer'e ait olduğu zannedilmesi gibi. Doğru bilinen yanlışların farkında olmadan senelerden beri devam etmesi durumu yani.
  • evrenos gazi  (16.11.14 23:00:03 ~ 17.11.14 00:09:58) 
Aradığımız kan, evrenos gazi! Çok saol, var ol!

Kutsal emanetlerin Yavuz döneminde karbon testinden geçtiği kısmı ile ilgili bir bilgi var mı elimizde?

Bir de, kişisel eşyalar konusunda haklısın. Padişahların bile sergilenmiyor hakikaten kaftanı, kılıçları vs. haricinde.

Aynı şekilde, vakti zamanında sultanların (mesela Hürrem'in mendili, Kanuni'ye yazdığı mektup) ve hareme ait bazı eşyaların (cariyelerin çeyizlerini anlatan, yazan defterlerin gibi) sergisi noldu da kaldırıldı, onu biliyor muyuz bir de?
  • dessy  (16.11.14 23:09:12) 
[]

Okuduğunuz her kitabı veya filmi hatırlayabiliyor musunuz?

Ben mesela tarihi kitapları okumayı çok seviyorum ancak okuduğum çoğu yer birkaç sene içinde aklımdan çıkıp gidiyor. Ancak romanlar daha kalıcı gibi geliyor.

Filmlerde ise yine birkaç film haricinde o filmleri izleyip izlemediğimi filmin posterini görmeden anımsayamıyorum.

E ben boşuna mı kitap okuyor, film izliyorum?

Aynı problemi yaşayan var mı? Normal mi bu durum?

Ek bilgi: Normalde zaten biraz unutkan bir insanım.

 
aynısını yaşıyorum. okuduğum hiçbir kitabın özellikle sonunu hatırlamıyorum. filmleri de 2. kez izlediğimde sanki baştan izliyormuşum gibi oluyor genelde.


  • sta  (07.11.14 10:01:56) 
aynen ben de öyleyim.


  • nick konusunda kararsizim  (07.11.14 10:03:59) 
Bazı filmleri hiç izlememişim, bazı kitapları hiç okumamışım gibi bende de durum.

Sadece aklımda kalan sahneler, olaylar oluyor ama o kadar. Niye böyle bilmiyorum. Tabi yakın zamanda izlediğim filmler/okuduğum kitaplar olmuyor bunlar.

Filmi izleyip izlemediğimi hatırlama sorunum yok da, filmde ne olduğunu/senaryoyu hatırlama sorunum var.
  • m e l t e m  (07.11.14 10:08:09) 
bende de ayni durum var.hatta ders calisirken bile aklimda kalmiyormus gibi hissediyorum


  • ohmho  (07.11.14 10:08:35) 
E o zaman biz cidden boşuna mı okuyor ve izliyoruz? wtf?


  • dessy  (07.11.14 10:09:11 ~ 10:09:19) 
+1

filmleri aynı heyecanla tekrar izleme özelliğine sahibim
  • brkylmz  (07.11.14 10:09:17) 
abi film ve roman teknikleri normal hayattaki gibi veri akışı sağlamıyor ki. biz olayları sindire sindire yaşıyoruz, kafamız buna alışık. filmlerde kitaplarda çok kosantre geliyor bilgi. anlamamak normal.
zaten filmleri tekrar izleyip dikkatten kaçan ayrıntıları didikleyelim diye kasten karman çorman yapıyor inbeler.
ben de hatırlamıyorum ama dert etmiyorum. bu tür şeylerde akılda kalan şeylerle yetinmek lazım. zaten kültür ve fikir sahibi olmak için yapıyorsanız eski ve bilge bi hocamın dediği gibi "mefhumu anladın bu yeter, geçelim".
  • namus ninjası  (07.11.14 10:14:19) 
filmleri ve kitaplari satır satır hatirlayan insanlari garipsiyorum. asıl mesele her satırı hatirlamak, satirların altini cizerek hayat dersleri cikarmak degil. yemek yemek gibi düsün, yemek yedikten sonra sana kac gr protein kac gr karbonhidrat katacagini degil, yemek yedigin anda sana verdigi keyfin ne kadar anlık ve ne kadar vazgecilmez olduguna yogunlas. cileği ilk ısırışında yaydıgı koku gibi, her satırı okudugun anda kapilar aciliyor senin icin. o kapilarin keyfini cikar.


  • atmaca.ged  (07.11.14 10:14:52) 
Bende de oluyor.

Filmi bazen hatta izlediğimde hatırlıyorum. AA bu filmi izlemiştim ben diyorum. Mesela bir sahne kalmış oluyor bilinçaltımda bir yerlerde. O sahneyi görünce ancak diyorum onu da.

Kitaplarda da aynı durum var. Konuyu bile unutabiliyorum. Ama tekrar okumaya başlayınca parça parça hatırlıyorum.

O yüzden derler ya kitabı en az 2 kere okuman lazım diye.
  • secilmis uye  (07.11.14 10:18:18) 
unutmak diye bir şeyin varlığına neden bu kadar şaşırıyorsunuz anlamıyorum. tabii ki kitaplar da filmler de unutulur. çok olağan. ama hiçbir şey boşa gitmez. bilinçaltı ve zihin gelişiminin bir parçasıdır bunlar efendim.


  • istanbul beyefendisi  (07.11.14 10:24:18) 
hiçbir filmi ya da kitabı izlemedim ya da okumadım diye yeniden edinmedim. kitapları, filmleri unutuyorum ama tamamen olmasa bile hatırlıyorum. bence google bizim bilgiye çabuk ulaşılabilirliğimizi arttıkça bilinç altımızda kitap, film gibi şeyleri hafızamızda tutmamızın gereksizliği gibi bir durum oluşuyor olabilir. ayrıca yaş bu konuda etkin rol oynar.

(bkz: sözlükçülerin aslında demek istedikleri)
  • kafadanbacakli  (07.11.14 10:56:42) 
sorma ya, aynı dertten muzdaribim. kendimi çok kötü hissederdim bu konuda çünkü etrafımda gayet net okudukları kitapları hatırlayan insanlar var. sizde de durum böyleyse normal demek ki yapcak bişi yok :( iyi ki varsınız duyurudaşlar <3


  • emirkulu  (07.11.14 10:57:55) 
görsel hafızam kuvvetlidir. filmlerde böyle birşey yaşamıyorum.

kitaplarda şöyle oluyor ama. çok özel etki bırakmamışsa, 2. defa okurken ana hatlarıyla anımsıyorum ama net hatırlayamıyorum.
  • battal gemalmaz  (07.11.14 10:59:41) 
Kitapları unutuyorum fakat unuttuğum kitabın birkaç sayfasına bakınca ana hatlarıyla tekrar hatırlıyorum. Yani "Ooo ne güzel unuttum, aynı kitabı farklı bir kitapmış gibi tekrar okurum o zaman" gibi bir durum olmuyor. Keşke öyle olsa. Filmleri unutmuyorum.


  • angelus  (07.11.14 11:01:57) 
İzlediğim filmlerden bir sahne de olsa aklımda kalıyor mutlaka. Romanlar unutulabilir normaldir ama bilgi içeren kitapları unutmamalısın bence, o zaman bir işe yaramaz dediğin gibi.


  • i was made for you  (07.11.14 11:07:07) 
beni bir tek sen anladın i was made for you.

bilgilendirici bir kitabın elbette her satırını hatırlayabilmek mümkün değil ama insan ister ki aklında birkaç şey NET olarak kalsın. ben de çok flu :(
  • dessy  (07.11.14 11:11:34) 
"E ben boşuna mı kitap okuyor, film izliyorum?"
onları okurken bi şeyler oluyor kafanda, düşünceler, bazı deneyimler. onları yaşamak için okuyorsun. hafızanda durması için degil.

bir şeyin sana o an kattıgı kalıcı olur.
  • sage  (07.11.14 11:27:07) 
  • kakao  (07.11.14 11:30:08) 
dessy +1 ama ayrıca sage +1
unutuyoruz ki yeni yer açılıyor deyip teselli olalım :s

  • manuel mandalina  (07.11.14 11:31:45 ~ 11:33:22) 
ben de okuduğum kitapların tümünü hatırlamıyorum.
ama arkasındaki özet kısmına falan baktığımda o zaman tüm detayları olmasa bile kitabı genel anlamda hatırlıyorum.

  • hatunun biri  (07.11.14 11:49:38) 
al benden de o kadar


  • fatihdr  (07.11.14 11:51:33) 
yok, olmuyor, hepsini hatırlarım.


  • [silinmiş]  (07.11.14 12:01:37) 
aynı sorunu yaşıyorum.
yazmak lazım... özetini, konusunu, ne bileyim filmde/kitapta etkilemiş olan bir sahneyi, diyalogu, bir karakteri bir yerlere yazmak yani deneyimi kalıcılaştırmak lazım.
yine unutsan dahi istediğinde açıp okuyup hatırlayabilirsin. sonuçta kendi satırlarını okuyor olacaksın.
blog açtım ben bu yüzden, sırf kendim unutmayayım diye. kendime yazıyorum. ha güncel mi hayır, son girişi tee nisanda yapmışım mesela. ama güncel hale getireceğim, son okuduklarımı/izlediklerimi de yazacağım en kısa zamanda. ASAP :P
  • icemint  (07.11.14 12:06:10) 
@icemint yazma olayı iyiymiş hakikaten. filmleri/kitapları unutan kendime notlar :)


  • arras  (20.11.14 10:24:03) 
he ya unutuyorum ben de. o yuzden kitaplari goodreads'e, filmleri de filimadami'na falan kaydediyorum hemen izledim diye. biri film onerisi istediginde mesela aciyorum bastan bakiyorum izledigim tum filmlere asdlkja


  • hjarteblod  (20.11.14 10:39:34) 
[]

Alman köpekleri neden saldırmış olabilir?

Sabah sabah çok moralim bozuldu. 5 alman kurdunun güvenlik görevlisine saldırı anını sansürsüz izledim. Tüm sinirlerim altüst oldu. Ben normalde her canlıya değer vermeye çalışıyorum ama köpeklerin yerin hep ayrı olmuştur bende. Çocukluğumdan beri alman kurdu, sivas kangal, sokak köpeği, her türlü köpeğe baktık. hiçbir korku, sıkıntı, saldırganlık yaşamışlığımız olmadı. Bana göre köpekler insanların en güvenilir dostlarından biri ve ben onları hayatımı köpeksiz bir şekilde düşünemeyecek kadar çok seviyorum. ancak 5 alman kurdu, aşina olduğu bir yüze neden öldürüsüye saldırır? sinirlerim çok bozuldu, keşke izlemeseydim :(




 
Haberde bahsetmiyor ama bir şekilde adamı düşman bellemişler. Ardından da düşmana yapılabileceği yapmışlar.


  • jesterdvine  (06.11.14 09:43:30) 
Onu da düşündüm ama köpekleri sakinleştirmeye çalışıyor görüntülerde adam.
Yani bu adamı ilk görüşleri de değil ki? Çalıştığı yerde güvenlik görevlisi. Bizim şirkette de böyle köpekler var, hepsi ile her gün oynaşıyoruz, güvenliklerin tam yanındalar hatta. Birden neden düşman bellemiş olabilirler? Yoksa köpeklerde böyle birden saldırganlık olabiliyor mu?

  • dessy  (06.11.14 09:47:17) 
adamın ilk iş günüymüş diye bir şey dedi haberin birinde. öyleyse ve gündüzden köpeklerle tanıştırmadılarsa adamı gayet normal. ortada çok büyük ihmal var.


  • argent dawn  (06.11.14 09:49:39 ~ 09:50:07) 
köpeklerin hepsi illa masum olacak sadece koruyacak diye bişey yok.

bence köpekler havlarken ve seri seri adamın üzerine giderken (sürü halindeki köpekler yapar bunu) adam koşmamalıydı. koşunca köpekler kovalar, adam zaten panik, korkudan vurmaya da başladıysa o anda köpeklere köpekler de saldırmıştır.

ha bu bi teori sadece, belki köpekler sahiden çok saldırgandır.

ama nolursa olsun, sizin de aklınızda bulunsun, eğer kaçmanız garanti değilse, koşmayın. direkt olara "ava" dönüşürsünüz.
  • brotha b  (06.11.14 09:50:27) 
hiçbir davranış sebepsiz değildir.
Büyük ihtimalle o köpeklere yavruluklarından beri bazı duygular aşılandı. korumak, gerekirse saldırmak gibi. demek ki o duygular yanlış zamanda tetiklenip ortaya çıktı bir nedenden dolayı.

  • innerbliss  (06.11.14 09:51:48) 
benim alman çoban köpeğim var, eve gelen yabancılara saldırıyor ama geçenlerde sevgilim geldi, ona sıcak davranmıştı ki kendisinin bir minyatür pincher'ı ve kedisi var.

durup dururken saldırmaz köpek, vardır bir şey illa ki.
  • devorgilla the gunslinger  (06.11.14 09:57:29) 
Onceki cevaplari okumadim ama ac olabilirler diye dusunmustum ben. Ihmal edilmislerdir belki?

Ayrica calisanin isteki ilk gunuymus, kopekler tanimiyorlarmis. Ben de cok fena oldum izleyince. Allah sabir versin ailesine.
  • sayns  (06.11.14 10:06:38) 
ben de haberlerde adamın ilk iş günüymüş diye duydum.

şimdi fabrikayı 5 tane köpekle koruyorsanız işe yeni giren adamları köpeklere tanıtmanız lazım ki dost olduğunu bilsinler.

nereden bilecek köpekler adamın o gün işe girdiğini?

yazık olmuş, çok acı bir durum. Allah rahmet eylesin.
  • cokilgincvesesgetirecekbirnickarayanadam  (06.11.14 10:07:33) 
ya ama arkadaşlar, köpekler hissetmez mi? yani ben çocukluğumdan beri köpeklerin insana dair her duyguyu hissedebildiklerini öğrenerek büyüdüm. kalkıp her yeni işe başlayan kişiyle (fabrikada çalışanlar, o ortamdan geçmek zorunda kalanlar da dahil) köpekleri tanıştırma toplantısı yapacak değiller ya?

yani izlemek zaten sinirlerimi bozdu, en sevdiğim canlılara ait bildiğim tüm şey sanki birden silindi gibi.
  • dessy  (06.11.14 10:17:10) 
@dessy

tabi ki adam ile köpekleri bir araya getirip "bakın bu yeni işe girdi" demiyecekler.

köpekler yeni elemanı tanıdıkları bir insanın yanında gördüklerinde onun zararsız biri olduğunu anlar ve tanırlar.

o içeride uyuyan eleman yeni adam ile birlikte ilk devriyeyi atsaydı köpekler adamı tanımış olacaktı.
  • cokilgincvesesgetirecekbirnickarayanadam  (06.11.14 10:49:35) 
tamam, hadi onu da o mantıkla düşünelim ama neredeyse hepimiz bizi daha önceden görmemiş köpeklerin yanından bir şekilde geçiyoruz öyle veya böyle. ben hep köpeklerin hissiyatlı olduklarını düşünüyordum. zararsız olduğunu hissettikleri için bize saldırmıyorlar gibime geliyordu. bir önceki güvenlik görevlisi de ilk işe girdiğinde nasıl saldırmadılarsa, bu ölen çocuk için de aynı şey olmalıydı o mantıktan bakarsak.

bilemedim, çok üzüldüm, görüntüler çıkmıyor aklımdan :(
  • dessy  (06.11.14 10:54:07) 
öncelikle kafandaki köpeklerle ilgili bazı önyargıları yıkman gerek. köpek insanın dostu filan değildir. köpek ilkel insan tarafından "öldürmek" için çakallardan türetilmiş yapay seçilim ürünü bir hayvandır. bunu yanında köpek sürü hayvanıdır. yani bunun anlamı sürü liderine itaat edeceğidir (bahsedilen köpeğin sadakati ve dostluğu da bu nedenden kaynaklanır. köpek sürü lideri olarak kabul ettiği sahibine itaat eder).
burada iki ihtimal olabilir.
1-köpekler herhangi bir nedenden ötürü o güvenlik görevlisini alfa hayvan olarak görmekten vazgeçti ve sürülerde konumunu kaybeden alfa hayvana yapıldığı gibi saldırdılar.
2-köpeklerin alfa olarak kabul ettiği başka bir görevli bu adamı köpeklerle tanıştırmadı (insan terimine göre tanıştırmak köpeğe göre ise alfa yanında başka bir insanla geliyor. köpekler yeni gelen insanı kokluyorlar ve bu insan sürüden saldırılmayacak olara kabul ediyorlar).
not: köpek sürüsündn olamayan her canlıya saldırabilir. saldıran köpeğin cinsi ve saldırılan ne olursa olsun.
  • tururo  (06.11.14 11:03:32) 
Beni de etkiledi o olay. Özellikle adamın hemen kaçmaya yeltenmemesi, köpeklerle biraz iletişim kurmasına rağmen köpeklerin saldırmasına şaşırdım. Adam orada nasıl bağırıyordur kulübenin içinde uyuyan mesai arkadaşını uyandırabilmek için. Sabaha kadar nasıl uyanmadı o adam?


  • aguilas negras  (06.11.14 11:21:18) 
İş gereği bir çok fabrika ve iş yeri geziyorum. Fabrika arazisinde bekçi köpeği varsa(ki genellikle kangal veya alman kurdu olur) bunlar bir kaç çalışan ve yönetici dışında herkese saldırmaya programlı oluyor. Düzgün bir koruma eğitimi almadığı ve saldırgan yetiştirildiği için önüne gelene saldırırlar. Ben direkt köpekleri yetiştiren adamların yanında durduğum halde agresif davranıyorlar ki köpeklerle çok iyi anlaşırım ben. Yani bir tanıştırmayla da olmuyor öyle, bir süre köpeklerin alışması lazım adama.

Ayrıca eğitimli durumda bile sakıncalıyken bu haldeki köpeklerin 2 den fazla sayıda birlikte olup sürü haline gelmesi çok yanlış. İnsanlar gibi köpekler de sayıları çoğaldıkça düşünme yetisinden uzaklaşıyor, birlikte saldırmaya odaklanıyorlar. Belki irite eden bir ses, bir koku yüzünden yıllardır tanıdıkları birini de parçalayabilirlerdi.
  • r_u_h  (06.11.14 11:21:52 ~ 11:23:47) 
Ben hayvan yetiştirmekten, köpekten vs hiç anlamam üstüne köpeklerden de çok korkarım ama yakınımdan bir örnek vereyim. Bu olay basına çıktıktan sonra konuşmuştuk kendi aramızda. Bir arkadaşım depo sahibi, iki tane de özel eğitimli Alman çoban köpeği var. Bununla beraber gündüz ve gece 2 tane de güvenlik görevlisi var. İşe yeni başlayan bir görevli olduğunda en az 1 hafta gece vardiyasına vermiyorlarmış ve yeni gelen göreviliyi köpekleri en uzun süredir tanıyan güvenlikle beraber bırakıyorlarmış ki hayvanlar da bildikleri adamın yanında gördükleri kişiye alışsın. Haberde yazılanlara göre kendisinin yorumu da yeni gelen görevlinin köpeklerle vakit geçirmemesinden kaynaklandığı yönünde.


  • solomon  (06.11.14 11:28:52) 
[]

Kabaklı risotto yapan var mı?

Yabancı sitelerden bakıp iki kere yaptım, ikisinde de istediğim kıvamı tutturamadım. Varsa aramızda bu yemeği yapan, kullandığı tarifi yollayabilir mi acaba? Bu akşam yapmak istiyorum.




 
şunu denedim, harika oldu. faydalanan olur diye paylaşıyorum => www.youtube.com


  • dessy  (05.11.14 19:33:19) 
[]

Afganistan neden hep işgal altında?

Tarih bilgim pek yok. Netten bir şeyler bakıyorum ama asıl sebebine bir türlü ulaşamadım. Bu coğrafi alanda bilgisi olanlar anneye anlatır gibi anlatabilir mi? Ne kadar çok bilgi, o kadar iyi.




 
ne var da kontrol edilmek isteniyor? o noktayı kaçırıyorum hep.


  • dessy  (04.11.14 15:53:18) 
Afganistan son yüzyılda işgal altında oldu aslında daha önce hep afganistan yöresinde yaşayan kavımler hindistanı yakın coğrafyayı vb saldırıp işgal ediyorlardı.


  • efrasiyab87  (04.11.14 15:54:02) 
afganistan dediginiz yerin politik bir karsiligi yok, afganli da iranli mi pakistanli mi ne orasi mechul biraz. bu sebeple, ulus-devletlesme sürecinde böyle bölgeler boşlukta kaldi, sonra sürekli sıkıntı yaşadilar. suriye de ırak da böyle memleketler.


  • atmaca.ged  (04.11.14 16:01:55) 
Peki Afgan halkı mücadele veriyor mu? İşgale karşı yani? Yoksa herşeyi boşlamış ve kaderlerini kabul etmiş durumdalar mı?


  • dessy  (04.11.14 16:03:05) 
Bu konuda geçen bana şöyle bir şey dank etti Sherlock Holmes okurken, 100 yıldan daha önce yazılmış bu kitapta da Watson Afganistan'da askerdi, bugünkü dizisinde de Watson yine Afganistan'da asker. Hakaten hep savaş var, hep de birileri var batıdan.

Çok bilgi verici olmadı ama neyse.
  • whoosie  (04.11.14 16:04:34 ~ 16:04:54) 
Bir de hep işgal altında olduğunu biliyoruz (veya cahil olduğum için yanılıyorum) ancak Afganistan'ın 1950lerde fotoğraflarını gördüm, inanılmaz bir değişim yaşanmış. Bu bahsi geçen stratejik önem 50 sene öncesinde yok muydu peki?

Bir de Afgan halkının mücadele verip vermediğini de merak ediyorum hala :)
  • dessy  (04.11.14 16:24:16) 
Afgan Halkı diye bir halk yok ki. Afgan denilen insanlar ki önemli kısmı Peştun olmak üzere komşu ülkelerde de yaşayan halk, kavim ve aşiretlerin devamı. Mesela, Taliban denilen örgütün önemli kısmı Peştun ve zamanında Pakistan kendi ülkesinde yaşayan Peştunlara ilişmesinler diye bu örgütü destekledi. Ama gel gör ki, bu Taliban zamanla Pakistan'daki Peştunlar arasında da örgütlendi ve şimdi Pakistan'ın başına dert oldu.

Onun dışında sürekli işgal altında olmasının sebebi, ülkede işler bir devlet yapısının olmaması. Komşu ülkelerdeki halklardan müteşekkil bir ülke olması sebebiyle, istikrarsızlık kaynağı olması. Stratejik bir yer de olması.
  • maxim gorki  (04.11.14 16:33:58) 
Ama bir 50-60 sene önce işgal altında değildi diye görüyoruz? Yanılıyor muyum? Gayet modern insanlar, ilim, irfan peşindeler.


  • dessy  (04.11.14 16:41:47) 
Afganistanın yer altı kaynakları çok zengin. Sadece bu madenlerinden elde edilecek materyalin fiyatını söyleyeyim sana 2 trilyon 32 milyar euro .
dosyalar.hurriyet.com.tr

Lityum, platinyum gibi nadir elementler açısından süper zengin bir ülke. Bu elementlere de günümüzde inanılmaz ihtiyaç var. Laptoplarından telefonlarına kadar her cihaz lityum ion yada lityum polimer bataryalarla çalışıyor. Tüm otomobillerin katalitik konverter sistemlerinde platinyuma ihtiyaç var. Örnekler çoğaltılabilir. Benim ilk aklıma gelenler bunlar. Bu elementler de afganistanda kaynıyor. Sebebi bu. Başka birşey değil. Resmi gerekçesi ise halkı baskı ve zulümden kurtarmak. Ama gerçekte kimsenin umurunda değil afgan halkı. zaten amerikadan kalkıp gelip milyonlarca dolar masraf edip afganları korumak için afganistanda ölmek gibi bir hevesi yok kimsenin.

Amerikalılar maden yataklarının olduğu bölgeleri ellerinde tutuyorlar. Madenleri çıkarıp işliyorlar. Tümm mesele bunun üzerine kurulu. Bunu yapabilmeleri için de ülkede bi çatışma ortamı olması şart. Çünkü amerikanın orada bulunma sebebi bu çatışma ortamı. Çatışmalar sürecek ki amerika orada kalmaya devam edebilecek. amerika orada kalmaya devam edebilecek ki madenleri elinde tutacak. Şimdi netleşti sanırım neden işgal altında olduğu. Neden sürekli çatışma yaşandığı falan oturmuştur umarım kafanızda.

Bu sadece Afganistanda mı yaşanıyor. Hayır. Irakta'da yaşandı. Amerikalılar biliyosunuz biyolojik ve kimyasal kitle imha silahı var diye ırak'a girmişti. Saddam devrildi. Arkasından iki enerji devi Irak'a yatırım yapmaya başladılar. Amerikan hükümeti dedi ki benim savaş giderlerim karşılığı olarak Irak petrollerinin %70'ine el koyuyorum. Petrol şirketlerini getirdi ırak'a.Tesislerini kurdu şu an işletiyor. Hala tüm petrol gelirlerinin %70'i amerikalılara gidiyor Irakta. Orada şimdi Işid sorunu çıktı. Geçtiğimiz hafta amerikan hükümet sözcüsü çıktı basının karşısına bizim birinci önceliğimiz kobani değildir. Birinci önceliğimiz petrol rafinelerimizin güvenliğidir, kurduğumuz koalisyon ile petrol rafinerilerimizin güvenliğini sağlamakta kararlıyız dedi. Resmi açıklamasını da yaptılar adamlar. Yani gizli saklı bi durum yok. Zaten yaklaşık 1000 küsür sorti yapmışlar bunun yarısından fazlası petrol rafinerilerini korumak için yapılmış. Geçtiğimiz günlerde amerikan ordusu bir video paylaştı youtube da onlarca tomahawk güdümlü füzelesini ışid hedeflerine fırlatıyorlar. Tomahawk füzesinin 1 tanesi 1.5 milyon dolar değerinde. Amerika ıraklıların kara kaşına kara gözüne fırlatmıyor bu füzeleri haliyle. Kaz gelecek yerden tavuk esirgemiyor.

Afganistan'da bundan farklı değil. Her zaman yaptıkları şeyler yani.
  • maxhoper  (04.11.14 16:49:24 ~ 17:11:24) 
[]

Patates pürem çok yapışkanımsı oldu, acil yardım! :(

Patates topları yapmak istedim. Tadı güzel fakat kıvamı yapış yapış oldu. Elime alıp top haline getiremiyorum. Ne yapmam lazım? Tüm süslemelerini hazırladım, top top yapmam lazım :(




 
un ekle


  • la noix  (01.11.14 14:46:54) 
Denemedim ama kaşar peyniri olabilir ya da içine hazırladıklarını karıştırıp şekil versen?


  • strangerinhere  (01.11.14 14:51:12 ~ 14:52:26) 
Ben olsam biraz nişasta eklerdim ama tadı nasıl olur fikrim yok.


  • cilekli pasta  (01.11.14 14:53:45) 
kaşar koymuştum bir çay bardağı kadar zaten :(
yani top şekli nasıl veriliyor anlamadım. mikserle ezdim, ondan mı acaba?
un ekledim dediğiniz gibi ama hala yapışkanımsı, şekil verilebilecek gibi değil. çok da una abanıp tadını bozmak istemedim. abansam mı yoksa? :(
  • dessy  (01.11.14 14:54:25) 
iyice soğumalı mı yoksa? hafif ılık şuan.


  • dessy  (01.11.14 14:55:11) 
patatesi çok sıcakken yaparsan öle olur sıcakken hemen yapıcaksan biraz buzluğa koymalısın.

içine irmşk koyarsan olur ama birazcık karıştırıp tadına bak.

irmik taneli olduğundan yapışkanlığını alır.


mısır unu lezzetli olur ama
  • deryack  (01.11.14 14:55:33) 
normal un koyma. buzluğa koy o iyice sertleşsin sen dediğimi dinle. çok zorlanırsan mısır unu koy. nornmal un tadını bozar


  • deryack  (01.11.14 14:56:53) 
tamam koydum. ne kadar bekleteyim orada?


  • dessy  (01.11.14 14:58:00) 
annem diyoki vakti varsa yeniden patates haşlasın. patatesi ezmeden beklesin soğutsun. sonra çatalla ezsin.

mikserle sıcakken patates mi ezilirmiş cırcıvık etmiş o evde kalır

diyo :D
  • deryack  (01.11.14 14:58:52) 
içine biraz un koyduysan yuvarlarkende ellerini unlayıp öyle yuvarla ki eline yapışmasın.


  • deryack  (01.11.14 15:02:09) 
yeaaaa :((((

vaktim yok ki hiç :(

şimdi buzluktan ne zaman alalım, anneye <3 sorar mısın? *puppyeyes*
  • dessy  (01.11.14 15:04:25) 
beklesin biraz soğusun diyo yapışmıycak kadar. ellerini de unlasın diyo yuvarlarken. ara ara aç buzdolabını bi parça al bak yuvarlanıyo mu


  • deryack  (01.11.14 15:11:04) 
yapış yapış olması tamamen patatesin cinsiyle alakalı, kullandığın patates bütün haşlamalık veya kızartmalıkmış demek. pürelik patates kırıntılar halinde dağılır.
soğutup öyle top top yapmayı denemek en mantıklısı.

  • lily briscoe  (01.11.14 15:22:14) 
[]

En sevdiğiniz veya tarifini deneyip de beğendiğiniz aperatif tarifler..

.. neler arkadaşlar? Bu cumartesi masamı donatmam da donatmam gerekiyor. Farklı tatlara her zaman açığım. Haydin!




 
aperatip olarak mercimek köftesi olsa da yesek.


  • fallthepieces  (30.10.14 15:09:49) 
foodgawker.com'da tarif bakinabilirsin


  • gerard  (30.10.14 15:11:01) 
herkes bilir ama nedense pek yapılmaz; yarım kerevizle bir yeşil elmayı rendeleyip mayonezli yoğurtla karıştırın. Tabii rendelere biraz limon suyu sıkın ki kararmasınlar. Ceviz de koyabilirsiniz, nefis olur.
Bir baget ekmek alın, ikiye bölün, bıçakla dilimlermiş gibi kesin ama ayırmadan. Yani dilimler gibi başlayıp durun. Yumuşamış bol tereyağına bol sarımsak ve biraz ince doğranmış maydonoz koyun, karıştırıp yarıklara bolca sürün. Alüminyum folyo kaplayıp 200 derecede 15 dakika fırına atın. İnanılmaz olacak.
Patates püresi yapın, tereyağı kaşar falan da koyun ama süt fazla koymayın, çok yumuşak olmasın. Küçük toplar halinde yuvarlayın biraz soğuyunca. Grup grup ince kıyılmış dereotunda, kırmızı pulbiberde, susamda, çörekotunda yuvarlayın. Renkli ve şık olurlar. Yuvarlayacağınız şeyleri değiştirebilirsiniz tabii, maksat renk olsun.
  • whoosie  (30.10.14 15:54:03 ~ 16:09:43) 
ana menude nelerin olduguna da biraz bagli. mesela ana yemek salcali domatesli bir sey ise meze olarak da benzerini koymamalisin veya hem meze hem yemek patlican agirlikli olursa yine hos olmaz. bu durumu dikkate alarak gavurdagi salatasi yapabilirsin. humus yapabilirsin. yogurtlu havuc yapabilirsin. bir de diyette olan var mi? herhangi bir yemek allerjisi olan ar mi? yine cok begenilmeyen bir sebze ile riske girmemek iyidir, fakat seveni icin zeytinyagli bamya evlenme sebebi olabilir.


  • mavicorap  (30.10.14 16:06:25) 
Aslında insanlar yemeklerini yiyip gelecekler. biz daha çok atıştırmalık böyle masada self service tarzında, akşam yemeği olayına girmeden gerçekleştirmek istiyoruz.


  • dessy  (30.10.14 16:09:23) 
bence o zaman bir adet yogurtlu meze, bir adet salcali yagli meze, bir humus, bir de taze yesillik tarzi birseyler iyi gider, mesela en basitinden limonlu bardaga ince ince kesilmis havuc salatalik dilimleri gibi bir taze yaklasim olabilir. salcali yagli olan icin ise ben saksuka oneririm. patlican ve patatesle yapabilirsiniz, hatta daha saglikli olsun diye kabak da karisitrabilirsiniz. yogurtlu olarak whoosie'nin kerevizli ezmesini yapabilirsiniz. bir ekmegi dilim dilim kesip firina atarsiniz isteyenler bu kucuk ekmek dilimlerinin ustune birsey surebilirler. bir de bu mezeleri tek bir buyu tabaga koymak yerine mumkunse iki kucuk tabaga bolusturun masanin iki ucunda da birer tabakcik olsun.


  • mavicorap  (30.10.14 18:08:29) 
festane şekeri. kurufasulyeden yapılıyor, kestane lezzetinde güzel ve yapımı kolay bir atıştırmalık.

meyve salatası,

kaymaklı ayva tatlısı

cips şeklinde doğranmış patates- dilimlenmiş sosis kürdana dizip kızartabilirsiniz.

ıspanakları doğramadan krep hamuruna bulayıp kızartabilrsiniz. birkaç dal ıspanağı bir arada tutun, hamura bulayıp kızartın. kuzu ıspanak olursa daha iyi olur.

mücver. içine birazcık jülyen doğranmış kırmızı biber ilave edin. lezzet olarak çok yakışıyor, sunumda da daha neşeli görünüyor.

kereviz salatası yazılmış zaten.
edit:
bir de deniz börülcesi salatası
  • hayat aklini konusacak bir filozof uret  (30.10.14 18:23:34 ~ 18:28:37) 
  • baal  (30.10.14 18:31:33) 
kesinlikle kısır, semizotu salatası ya da havuç salatası, tatlı olarak da bisküviden yuvarlak hindistan cevizine bulanmış toplar.


  • kakao  (30.10.14 19:18:32) 
ablam çikolatalı şekerpare yapıyor fiuuuuuu canım ablam.

tavsiye ederim yani.
  • bluebey  (30.10.14 19:34:46) 
[]

Otostopçunun Galaksi Rehberi

Bir önceki duyurumda haberini verdiğim kampanyadan faydalanarak bu kitabı almak istiyorum. Bir süredir hep almak ve okumak istemiştim. 5 ciltliymiş zaten => www.dr.com.tr

Anladığım kadarıyla seri olan bir kitap. Öncesi ve sonrasında dikkat etmem, almam gereken başka bir kitap var mı diye okuyan arkadaşlara sormak istedim. Başlı başına Otostopçunun Galaksi Rehberi zaten bu 5li setten mi oluşuyor?


 
Evet. Tek tek bulursan okuması daha kolay olur. Beşi bir arada versiyonunu tavsiye etmiyorum.


  • watanabe san  (28.10.14 21:47:51) 
Hayır yok. Ama ben ciltlisini almamanı öneriyorum. Tek tek al. Çünkü okuması işkence oluyor. Hani normal okumuşsundur sonra ciltli alırsın kütüphanede dursun diye ama ciltli okumak çok zor. Kuran boyutlarında bi' kitap ediyor bu arada.


  • ay nov kung fu  (28.10.14 21:48:37) 
burda 6 diyor: en.wikipedia.org

2008 de bir tane daha yazılmış.
  • absel  (28.10.14 21:51:09) 
bi de 6. kitap var eski yayınevinin baastığı. kuşkucu somon mu neydi adı.
bbc dizisini bul izle hacı.

  • namus ninjası  (28.10.14 21:51:43) 
2008'de bi' tane daha yazılamaz çünkü Douglas Adams yaşamıyor. Ama belki ekstradır bilmiyorum.


  • ay nov kung fu  (28.10.14 21:53:20) 
orjinal seri 5 kitap, tek tek alip okumak en iyisi. mümkünse ingilizcesinden oku, türkcesinden okuma.


  • atmaca.ged  (28.10.14 22:03:41) 
bu baskıyı okumak gerçekten zor, tek tek+1


  • paltar yuyan masin  (28.10.14 22:04:36) 
kitabın kalınlığını görmüştüm. okuma anlamında zor olabilir, haklısınız da kütüphanemde bulunsun istemiştim. o yüzden zaten odamda başucu kitabı olur, o şekilde okurum diye düşünüyordum. çok mu polyannayım? :P


  • dessy  (28.10.14 22:07:34) 
Cidden okunmuyor. Kardeşim aldı, ona da alma demiştim aldı. Sonra pes etti tek tek okudu okulun kütüphanesinden alıp. şadkşaldka


  • ay nov kung fu  (28.10.14 22:09:55) 
Eveli sene ben de idefix'in kampanyasından almıştım set halinde ciltli olandan.
Söylendiği gibi kalın; yolda, metroda okunmaz ama masada, kanepede, yatakta vs okuyayım derseniz öyle çok da sıkıntı olmuyor. 5'i bir yerde halini sevdim açıkçası ben. Arada rastgele ayrı ayrı kitaplardan sayfalar seçip art arda okuyarak eğleniyorum falan ashahsah.

  • oranjlaturanj  (28.10.14 22:37:34) 
Eoin Coffler'ın devam niteliğinde yazdığı "and another thing" diye bir roman daha var. O da dahil edilmiş olabilir altılıya. Zira aynı üslupla ve espri anlayışıyla yazılmış.

Kuşkucu Somon Douglas Adams'ın notlarından, onunla ilgili anekdotlardan vs oluşuyordu yanılmıyorsam, bir başka OGR kitabı değildi yani tam anlamıyla.
  • sopiro  (28.10.14 22:48:41) 
ciltli aldim ciltli okudum. kabalcidan tüyapta cok ucuza almistim son gün. cok memnunum. disari götürülmez, evde ama yataga serilip saatlerce okunur cok da zevkle okunur.

orijinal seri 5 kitap, sonra oglunun mu ne, dna'nin notlarindan toplayip cikardigi 6. kitap var kuskucu somon diye. radyo kayitlari ve kalan notlardan 7. bir tane gelecegi söyleniyordu senelerdir takip etmedim akibetini bilmiyorum.

radyo kayitlari ve film kitaptan bayagi bagimsiz detaylar yönünden. somon da bagimsiz zaten.

------Spoiler gibi ama degil ---------

ebedi dumura ugraticinin ve daha bir cok seyin olmadigi film gene de cok hos. ama kitabin yeri ayridir bende. özellikle sürekli reenkarne olan saksinin akibetini ögrenmek icin dahi o bes kitap yalanip yutulur.

-----------spoiler gibi ama degil--------
  • wiillii  (28.10.14 23:48:56) 
[]

Alışveriş yaptıkça mil biriktiren bir kart

Selamlar,

Alışveriş yaptıkça kartıma mil biriksin istiyorum. Aynı zamanda mümkünse kredi kartı aidatı ödemek istemiyorum. Var mı kullanıp da memnun kaldığınız böyle bir kart?

(Garanti hariç. Kendilerine hala tepkili olanlardanım.)

 
geçmiş duyuruları bir aratın. haftada en az 3 duyuru açılıyor bu konuda.
maximiles alın.

  • cliquot  (28.10.14 09:11:06) 
pegasus plus kart dışında aidatsız mil kartı yok.


  • inheritance  (28.10.14 09:37:44) 
[]

Cam damacana su kullanan?

Bugün duyuru'yu spamleyeceğim demiştim :)

Aklıma takılan bir konu da cam damacanalar. Yakın zamanda ben de cam damacanaya geçmek istiyorum. Sizin güvenerek kullandığınız, değerlerinin raporlarla iyi olduğunu bildiğiniz markalar neler var? Ben buzdağı kaynak suyuna gözümü diktim ama sanıyorum bakanlığın kara listesine alınmış. (gerçi gidahareketi.org'da liste başı görünüyor, eksi'de öyle gördüm)

Bilgi sahibi olan varsa bizleri bilgilendirebilir mi? Daha sağlıklı olsun diye cam damacanaya geçiş yapmak istiyoruz, olmuşken tam olsun hazır.

 
Vakıf Taşdelen suyu kullanıyorum, eccük pahalı, 15 litrelik cam damacana 10,5 lira. sipariş sonrası kısa sürede suyu ulaştıramama gibi bir sorunları var (Ayrancı-Ankara), onun için maliyeti ile ulaşım problemi birleşince istemeyerek de olsa 6 litrelik Dinçsu lardan alıp cam damacanaya boşaltıyorum son 1 aydır.


  • candanag  (23.10.14 15:16:51 ~ 15:17:25) 
ablamlar erikli kullanıyor, ankara'da.


  • balik kraker  (23.10.14 16:00:55) 
cam değil de aoç suyu kullanıyoruz. çok güzel. ozonsuz bpa sız


  • mr fusion  (23.10.14 16:17:17) 
su arıtma cihazı taktırın, bazı koçtaş'larda da bulunuyor. hem taze su içersiniz hem de TCO daha düşük olur


  • spankenstein  (23.10.14 16:56:09) 
[]

Mısır ununu etsiz nasıl değerlendirebilrim?

Elimde biraz fazla var mısır unundan. Ancak mısır ununun genelde hep etli tarifleri oluyor. Etsiz kullanabileceğim, denediğiniz tarifler var mı?




 
mısır ekmeği?


  • benaslinda  (23.10.14 14:02:34) 
etsiz diye duyurumda belirtmiştim. et tüketmiyorum. balık seçeneği de et kategorisine giriyor :)


  • dessy  (23.10.14 14:06:52 ~ 14:09:11) 
Corn tortilla yapabilirsiniz. Arasina izgara ya da sote sebze koyunca cok lezzetli oluyor.


  • ay nov kung fu  (23.10.14 14:06:53) 
(bkz: kuymak)


  • inheritance  (23.10.14 14:08:43) 
kuymak ya da muhlama az yağla da yapabilirsiniz. tamamen yağsız yapmanızı tavsiye etmem. un kavrulur su katılır sonra da eriyen bir peynir. aslında italyanların polenta dedikleri şeyle çok benzeşiyor, bu yüzden onun gibi yemeklerin yanına garnitür olarak kullanılabilir.


  • pokerface  (23.10.14 14:13:26) 
(bkz: abısta)


  • lily briscoe  (23.10.14 14:15:24) 
1/1 Yoğurtla karıştırıp peeling yaparak.


  • i-pek  (23.10.14 14:16:33) 
denemedim ama eskiden evde yapılırdı. mısır unuyla aram olmadığından sürdürmedim geleneği. tereyağı koyulmayabilir, sevilen kahvaltı malzemeleri eklenebilir. bizde salça eklenmezdi. bir de sıcak yedikten sonra kalırsa, kalan dolaba konulup daha sonra ılık sütle yenebilir. yoğurtla da yenir. tarifi netten veriyorum:

Önce 8 su bardağı suyu tencerede kaynayıncaya kadar ısıtın. Kaynamaya başlayınca suyun ortasına gelecek şekilde mısır ununu dağıtmadan dökün. Kaşıkla karışımın 5-6 yerinden delikler açıp hava almasını sağlayın. 10 dakika kadar pişirip karıştırarak helva kıvamına gelince kaşık kaşık servis yapılacak tabağa aktarın. Aktarma işlemini tamamladıktan sonra üzerine tereyağlı salça döküp, peynir ve pul biberden katıp sıcak servis yapın. Özellikle çayla birlikte kahvaltılarda yenilen kaçamağı, pekmezli yemek de mümkün.
  • tedirginlik hucresi  (23.10.14 14:27:30) 
yaprak pidesi

tepsiyi zeytinyağı ile yağlayın
asma yapraklarını tepsiye serin. sadece 1 kat. boşluk kalmasın. kalın olmasın.
üzerine mısır unu ile hazırladığınız krep hamurundan az daha yoğun karışımı ekleyin. bu karışımın içinde un, zeytinyağı, taze soğan, maydanoz, dereotu, tuz bulunsun.
ardından en üst katıda asma yapraklarıyla kapatın. son kez zeytinyağı gezdirin ve tuz ekleyin. fırına atın.
çıktığında bir tepsiyi nasıl bitirdiğinizi anlayamayacaksınız...

vegan ya da vejetaryen misiniz bilemedim ama krep hamuru gibi hazırlanan iç malzemesine süt ve yumurtada ekleyebilirsiniz. yalnız bunlar baskın tatlar olduğundan yumurtayı 1den fazla eklemeyin! süt o kadar etkilemez...
  • cliquot  (23.10.14 14:30:54) 
bu arada şimdi hatırladım babanem otlu peynirli kek de yapardı mısır unundan. mısır ekmeği gibi ama mısır unu + buğday unu karışımı ile istediğin tip ot (maydonoz, taze soğan, dereotu güzel yakışırdı) ve beyaz peynirle çok güzel oluyor (tepside pişecek yalnız :)


  • pokerface  (23.10.14 14:33:01) 
cliquot, vegan değilim. bir de dediğiniz tarifin adı nedir? internette varsa ölçülerine de bakıp deneyeyim. değişik geldi.


  • dessy  (23.10.14 14:37:07) 
sheisguilty, tarifin var mı? :D


  • dessy  (23.10.14 14:42:25) 
adını bilmiyorum. annem eskiden çokça yapardı. Karadenizli falan da değiliz ama nereden öğrendi bilmem.

Mamaliga:
Romanya'da sadece irmik ile yapılıyor ama mısır unu ve irmik karışımı ile yapabilirsiniz. Geleneksel yemekleri...
irmik ve mısır ununu haşla ve lapa yap. tabağa koy.
yanına bulabilirsen grek yoğurdu denen tatlı yoğurt ekle. ya da hazır kremayı çırp ve ekle. bir de tuzlu bir peynir ekle yanına. olay bu.
milli yemekleri ancak lapanın yenmesi çok keyifli değil. bayıla bayıla yiyorlar. belki sende seversin.
  • cliquot  (23.10.14 14:56:18) 
araştıracam, teşekkür ederim :)


  • dessy  (23.10.14 15:47:44) 
kara lahana çorbası


  • betsy  (23.10.14 16:15:29) 
[]

Maçlarda koreografiler nasıl hazırlanıyor?

Yani şöyle: www.milliyet.com.tr

Stadın o kısmında oturan kişiler öncesinde çalışma mı yapıyor? Eğer öyle ise, nasıl yapılıyor bu iş? Bir de insan figürleri nasıl konuluyor?

Çok merak ettim :)

 
Arka plandaki logoyu tasarlayıp her koltuğa denk gelecek renkte karton bırakıyorlar. Orada oturanların görevi kartonu tutmak sadece.

Ön plandakiler yukarıdan iplerle bağlı bez parçaları. İpleri yukarı çekince onlar yükseliyor, kimse bir şey tutmuyor yani.

Öncesinde epey mesai harcatır koreografi.
  • cakabo  (23.10.14 09:33:06) 
Orada oturan kimler peki? Yani mesela ben GS maçına bilet alsam ya da kombinem olsa, ben de yapabiliyor muyum?


  • dessy  (23.10.14 09:34:19) 
anlatacaktım vazgeçtim.
izlesen daha iyi olur;

youtu.be
  • savata  (23.10.14 09:35:44) 
koltuğa bırakıyorlar kartonları. kim olduğu önemli değil. kartonu kaldırıyosun sen sadece. ben de yapmıştım ama ne oluyor ne bitiyor hiç bilmiyordum yani. karton vardı koltukta, onu kaldırdım. hooop hepimiz kaldırınca noldu süper koreografi oldu.

yani bi grubu toplayıp "siz şöyle yapın" demiyolar. cakabo'nun dediği gibi, tasarlıyolar sonra onu parçalara bölüp ona göre bırakıyolar koltuklara. sen de kaldırıyosun. yani karton kaldırabilen her insanla koreografi yapılabilir, problem değil.

ben galatasaray-braga maçında şeyapmıştım. yenildiydik :(
  • pescador  (23.10.14 09:36:52) 
İş yerinden youtube açamıyorum ama eve geçince mutlaka izleyeceğim savata.


  • dessy  (23.10.14 09:37:26 ~ 09:38:07) 
yalnız savata'nın verdiği linkteki koreografi parçalı değil. direkt bu tribün boyunca açılan, üzerinde yazı-resim vs. olan çarşaflardan ya da adı her neyse, çarşaf denmiyodur herhalde jsfhsj. onda zaten taraftarlık bi olay yok, bi ekip toplanıyo bi yerde boyuyo falan sonra da iple çekiyolar.

bak bu da braga maçındaki mevzu: www.youtube.com
  • pescador  (23.10.14 09:41:59 ~ 09:43:33) 
oturma planı oluyor ekibin elinde. her koltuk numarasına hangi renk kartonun geleceği bilgisayar ortamında belirleniyor. daha sonra maçtan bir gün önce ya da maç gunu koltuklara bırakılıyor kartonlar.


  • savata  (23.10.14 09:43:11) 
3D denilen koreografilerde boyalı bezleri kare/dikdörtgen bir ağ üzerine monte edip yukarı çekiyorlar. Bir de koreografideki temel unsur el emeği olmasıdır, bilgisayar çıktısı hoş karşılanmaz, galatasaray'da ultraslan uni yapıyor koreografileri.

Bilgisayar unsuru da var elbette, tribünün karşıdan çekilmiş fotoğrafın üzerine blok blok renklendirme yaparak kartonlar ayarlanır. Örneğin B1 den B15 e kadar kırmızı karton, B16 da B40 a kadar siyah karton gibi.
  • sotw  (23.10.14 09:45:20) 
@pescador

verdiğim linkte dikkat edersen tek renk de olsa karton var :D
  • savata  (23.10.14 09:45:38) 
peki kareografiler stadın belli bir bölgesinde olmuyor mu? ben hep o kısmın hani genç aslanlar olduğunu düşünmüştüm.


  • dessy  (23.10.14 09:45:55) 
yapılış hikayesini gösteren bir video da ben koyayım, biraz uzun ama değer.

www.youtube.com
  • sotw  (23.10.14 09:48:26) 
belli bir bölgesinde olması bir kültür meselesi, her takımın kendine özgü bir tarzı vardır. mesela galatasaray ultraslan ın olduğu tribünde yapıyor son 4 senedir, ondan önce ali sami yen'de -genelde- kapalıda olurdu. mesela bayern münih, barcelona gibi takımlar ise tüm stadı kapsayan koreografi yapar.

bir de genç aslanlar nedir yahu? :) ilk defa duduyorum
www.ajansspor.com
  • sotw  (23.10.14 09:51:47) 
ay aman ne bileyim :P

ultraaslan diyememişim, genç aslan demişim :)

hatundan 10 numara futbol açıklaması :)

teşekkürler, videoları akşam evde izleyeceğim.
  • dessy  (23.10.14 09:57:05) 
[]

hayata bağlayıcı film önerileri

evet, ihtiyacım var. neler biliyorsunuz? söyleyin, biz de faydalanalım. izleyince böyle 'evet ya, ben neyim ki?! bu hayat aslında ne güzel bir şey ki!' diyebildiğiniz bir film geçti mi hayatınızdan?




 
  • m e l t e m  (29.09.14 20:31:26) 
big lebowski

www.reactiongifs.com
  • razvan rat  (29.09.14 20:38:11) 
the boat that rocked


  • babamasoliimbananickaldirsin  (29.09.14 20:47:25) 
amerikan pastası serisini baştan sona izle. birkaç gün önce işime yaradı.


  • bana jacob diyolar  (29.09.14 20:52:54) 
ben genelde bahsettiğin tarzda durumlarda dram izliyorum, hem rahatlıyorum hem de "benden de beterleri varmış şükürler olsun halime" diyorum. son zamanlarda değiştirmeye çalışsam da bu yaklaşımımı bazen kendime engel olamayıp yine dram izliyorum :\


  • loveinaflipbook  (29.09.14 20:55:08) 
şuna bak..
twitter.com

olmadı şuna bak..
twitter.com
  • dedim dedim de kime dedim  (29.09.14 20:55:27) 
2001: a space odyssey (zamanında ufkumu açmış, haddimi bildirmiş ve daha bir kendimi bilerek yaşamamı sağlamıştı)

where is the friend's home
taste of cherry
  • lesmiserables  (29.09.14 21:02:09) 
interstate 60


  • bok gibi ama cok guzel  (30.09.14 01:18:47) 
tabi ki little miss sunshine


  • bruceandwayne  (30.09.14 02:25:59 ~ 02:27:44) 
Bence big fish.
Aile bağlarına da atıf yapar. Gider babana sarılırsın. :)

  • hatali sifre  (02.10.14 00:22:16) 
[]

Eğitici, ufuk açıcı filmler

Var mı aklınıza gelen? Bir de aynı zamanda izlemesi keyifli olursa çok şukela olur :)




 
  • yons  (22.09.14 19:59:24) 
adı üstünde

(bkz: the edukators)
  • atmaca.ged  (22.09.14 20:24:38 ~ 20:24:56) 
belgesel de olur tabii :)


  • dessy  (22.09.14 20:43:43) 
[]

Ücretsiz ya da online Almanca

var mı bildiğiniz ücretsiz Almanca kursu ya da güzel, kolay bir Online eğitim seti?

Yer: Almanca


 
www.youtube.com

sırayla devam et.
  • basond  (15.09.14 12:51:50) 
almancam.com'u birkaç gün önce keşfettim. baya hoşuma gitti. sesli hikayeler bile var. lisede öğrenemediğim birçok şeyi az biraz da olsa biliyorum artık.

bir de duolingo'yu tavsiye ederim. bölüm bölüm oyun oynar gibi çalışırsınız.

ben her gün biraz duolingo yaparak, biraz almancam.comda dolaşarak, biraz da almanca çocuk kitabı okuyarak kendimi geliştirmeye çalışıyorum. siz de vaktiniz varsa böyle yapabilirsiniz.
  • okuyamıyom ben ya  (15.09.14 13:00:16) 
ingilizce de varsa rosetta stone'larin ingilizce-almancasi iyi. avaxhome.ws de bulabiliyorsun.


  • atmaca.ged  (15.09.14 13:33:59) 
[]

Evde pilates

Merhabalar!

Evde pilates yapmak istiyorum. Nette çok fazla farklı programlar var. Nereden başlamam gerektiği konusunda fikrim yok. Ben şu programı adım adım takip ettim, faydasını gördüm, evde de rahatlıkla yaptım dediğiniz bir video serisi falan var mı?

Tikler yarın öğleden sonra gelecek, zira an itibari ile offline olacağım.

Teşekkürler şimdiden!

 
Pilates degil tam olarak tracy anderson method math ciddi anlamda faydali , uyguladim faydasini da gordum.
Ama basta zorlansan da devam et.

  • neferkitty  (05.09.14 16:52:40) 
ebru şallı selülit savar:) memnun kalmıştım


  • sta  (05.09.14 16:54:50) 
ben youtube'da cassey ho diye bir pilates hocasini takip ediyorum. blogilates yaptigi serinin adi. cok eglenceli kisa vidyolari var. hareketleri guzel anlatiyor. oldukca da zor, ama 1 ay boyunca duzenli yaparsan gercekten ciddi sonuclar goruyorsun.

kadin blogilates.com'da belese her ay egzersiz programi da yayinliyor, sadece online newsletter'a uye olman gerek o da bedava. her gune yapilicak vidyolari falan yaziyor. ben vidyo secmekle ugrasamam dersen o da guzel.
  • gerard  (08.09.14 13:45:04) 
[]

Kızlar bir bakın hele

1) Far kalitesi bakımından MAC mi, Sephora mı?

2) Bembeyaz teni hafif bronzlaşmış gibi gösteren kaliteli, sıcakta akmayan mucizevi bir krem var mı bildiğiniz? Solaryuma hiç gerek kalmasın.

3) Soracağım diğer soruyu unuttum. :O Aklıma gelince editlerim.

Teşekkürler şimdiden <3

 
1) farın tipine göre değişiyor aslında. genel olarak MAC tabii iyidir. ama tipleri var işte matte, lustre, frost vs.. matte2 serisini severim ben. genelde satin serisi pek beğenilmiyor diye biliyorum gibi gibi detaylar var. ayrıca bence çok gereksiz pahalı. 50 tl miydi bir far? :/ göz çevreniz yağlıysa hiçbir far mutlu etmez bu arada. baz kullanmalısınız bu durumda. thebalm, urban decay, wet and wild ve maybelline (bazı serileri) de kaliteli far bulabileceğiniz markalar. sephora far hiç denemedim. ürün bazında bakmak gerektiğine inanıyorum ona da. makeupalley'de bloglarda falan incelemek lazım kullanıcı yorumlarını. farına göre değişiyordur kalitesi de.

2) kendim kullanmadım ama sally hansen ürünleri bu konuda çok başarılı deniyor.

3) b12? :P <3
  • icemint  (20.08.14 10:27:06) 
1-) sephora satin'i çok beğendim ben. 4.bp.blogspot.com bunun grisini kullanıyorum. eyeliner gibi ince bir hat şeklinde sürersen mükemmel olur.

2-) ted baker body shimmer. baya güzel ama çok az sürmek lazım etkisi büyük oluyor (türkiyede var mı bilmiyorum) imgur.com
  • harekatamiri  (20.08.14 12:16:03) 
[]

Güzel slow şarkı önerilerinizi alabilir miyim?

Bugün bu moddayım.
Favori sanatçılarımı da söyleyeyim ki tarz olarak benzer şarkılar önerebilesiniz:

Nick Cave
Led Zeppelin
Antimatter
Eddie Vedder
Muse
bla bla bla

 
Kylie Minogue & Nick Cave - Where the Wild Roses Grow www.youtube.com


  • exlibris  (11.08.14 11:30:03) 
www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com


gibi gidebilir böyle.

bi de bunlardan alakasız ama son zamanlarda çok dinlediğim şöyle bişey var eheh.
www.youtube.com

edit:
Neil Young - A Man Needs A Maid
Nick Drake - Pink Moon
Tom Waits - Heartattack And Vine
Tim Buckley - Hallucinations

Himzo Polovina - Emina
  • tepedeki psychedelic adam  (11.08.14 11:33:42 ~ 11:40:23) 
iş yerinde youtube açılmıyor.

çok rica etsem sanatçı ve şarkı ismi yazarak paylaşımda bulunabilir misiniz? ona göre aratıp dinlerim tek tek, güzel olur.
  • dessy  (11.08.14 11:36:20) 
thank you, tangerine, angie, hallelujah, roads, the rip, over, numb


  • brkwashere  (11.08.14 11:36:50) 
summer vine çak


  • fallthepieces  (11.08.14 11:46:41) 
  • loveinaflipbook  (11.08.14 11:58:26) 
dream theater - through her eyes


  • desdinova  (11.08.14 12:57:04) 
Joan Baez - Diamonds and Rust


  • aguilas negras  (11.08.14 13:14:04) 
John Mayer - Slow Dancing in a Burning Room


  • i was made for you  (11.08.14 13:15:24) 
the strokes - trying your luck
the growlers - people don't change blues
jake bugg- seen it all
the hollies - the air that i breathe
  • feykalade  (11.08.14 13:23:06) 
  • cliquot  (11.08.14 13:31:27) 
[]

ALİ İSMAİL Belgeseli

Nereden izleyebiliriz? Bir süredir merak ediyorum, netten bakıyorum, bulamıyorum. Yardımcı olan arkadaşlara şimdiden çok teşekkürler!




 
kimse bilmez mi? :(


  • dessy  (28.07.14 21:34:52) 
[]

Yetişkin yüzme kurslarına giden var mı?

Dünkü duyurum üzerine sorayım istedim: www.eksiduyuru.com

Önümüzdeki ay Hırvatistan sahillerinde olacağız, arkadaş gaza getirdi baya gidene kadar öğren, beraber yüzeriz işte diye.

Ama ben çok utanıyorum :( Yani tek başıma olmaktan çok utanıyorum. Orada insanlar komik komik yüzmeye çalışacak, ben de onlardan biri olacam. Kaldı ki bikini giymeyi utanıyorum, ilk bikinimi alacam, bir de tanımadığım etmediğim insanlarla yüzmeyi öğreneceğim.

Var mı giden, eden? Deneyimlerinizi alabilir miyim? Gitsem hemen 1 ayda öğrenir miyim?

Edit: Özel kurslar da varmış ama onlar da pahalı.

 
1 ayda öğrenemezsin ama yine de temel şeyleri öğrenirsin, git bence.
ayrıca komik yüzme çalışması olmuyor, hocanın söylediği hareketleri yapacaksınız pilates dersi gibi düşün.

ama bikini ile yüzme kursunda rahat edemezsin yüzücü mayosu olsa daha iyi ama denizde bikini giy tabi ne utanıyosun:)
  • neferkitty  (23.07.14 12:26:04 ~ 12:27:02) 
normal bir havuz veya denizde bir arkadaşın tarafından eğitim almayı deneyebilirsin kursa gitmeye utanıyorsan. bir de önerim denizde deneyeceksen başlarken palet ile yüzmeyi dene zaten hiç bir şey yapmasan da paletlerle uçar gidersin ben küçükken öyle başlamıştım


  • joy stick  (23.07.14 12:26:30) 
yüzme kursunda yüzücü mayosu giyiliyor. fiyatlarını duyunca bikiniye sarılabilirsiniz.


  • manuel mandalina  (23.07.14 12:27:22) 
bana hiçbir arkadaşım öğretmeyi beceremedi bugüne kadar, joy stick :(


  • dessy  (23.07.14 12:27:23) 
yüzmeyi arkadaşınızdan öğrenemezsiniz zaten, teknik yüzme bildiğimiz tahta ile vs sistemli şekilde öğrenilir.

suda ilerlersin, kulaç atarsın ama düzgün tekniği kursta öğrenilir o da parça parça, ayak, kol, kulaç, nefes ve tüm vücut sonra stiller olmak üzere level atlar gibi gidilir.
arkadaşınız da eğer 4-5 ay bu şekilde sistemli öğretirse öğretebilir elbet ama her zaman diyorum : kursa gidin.
  • neferkitty  (23.07.14 12:29:10) 
arkadaşlarında sıkıntı varmış o zaman :/ ya da fazla korkuyorsun paleti ciddi ciddi düşün derim ayağını iki kere salladın mı zaten yüzebildiğini göreceksin


  • joy stick  (23.07.14 12:29:42) 
peki aramızda bu kurslara giden var mı ki?


  • dessy  (23.07.14 12:32:58) 
ben kursta öğrendim ama o zaman 13 yaşında idim. sonrasında 2,5 sene lisanslı yüzdüm.
yan kulvarda yetişkinlerin kursları olduğu günler oluyordu ,bizimkinden hiçbir farkı olmuyordu öyle söyleyeyim.

  • neferkitty  (23.07.14 12:34:20) 
ben gitmiştim zamanında. nerde oturuyorsun?


  • sta  (23.07.14 12:35:19) 
bir de özel kursa para bayma, grup kursunda daha iyi gaza gelirsin.


  • neferkitty  (23.07.14 12:35:35) 
istanbul anadolu yakasındayım ben.


  • dessy  (23.07.14 12:36:04) 
yarı olimpik havuzda 45 dk durmadan yüzmeyeceksen, denize girip çıkacaksan çok teknik öğrenmene şimdilik gerek yok, 2-3 günde çözersin su üzerinde kalma, kulaç atma işini. ben çocukken bir anda fırtına çıkmıştı, canımı kurtarmak için kıyıya yüzerek öğrenmiştim :)


  • r_u_h  (23.07.14 12:40:47) 
reklam yapmak istemem ama muhabbeti yerinde iyi bi arkadaşım var. keyifli zaman geçirip öğrenebileceğinizi düşünüyorum. yetişkinler için hem özel hem de grup dersleri oluyor. (anadolu yakasında)

www.gokceyildiz.com
  • emininsel  (23.07.14 12:41:05 ~ 12:41:38) 
üzgünüm emininsel, duyuruda da belirttiğim gibi özel kursları ücretinden dolayı düşünmüyorum.


  • dessy  (23.07.14 12:42:41) 
  • merhum  (23.07.14 12:55:40) 
annem gitmişti.
su üstünde durmayı biliyordu ama böyle kulaçlı falan yüzemiyordu.
bir de başını suyun altına sokamıyordu. bunları geliştirmek için gitti.
hiç utanılacak bir şey yok.
zaten 2 güne öğrenirsin su üstünde durmayı. sonrasında teknik kısmında da öğrendiğin kadarı kar olur.

annem mesela kafayı hala sokamaz su altına. hatta kurstaki hoca en son vazgeçip "tamam boş verin siz bildiğiniz gibi yüzün" demişti :D
ama kulaç falan atma olayları gelişti. 1 ay kadar gitmişti.

git yani mutlaka.
  • icemint  (23.07.14 13:03:30) 
tek başına olmayacaksın, hatta istersen gideceğin kurstaki kimseyi bir daha görmeyeceksin. gözünü karart, git.


  • zgrydn  (23.07.14 13:16:52) 
bisiklet kullanmak mı zor, yüzmek mi peki? :D hani ona göre bir şeyler oturtayım kafamda.

bir de utangaçlığımı yenmek için iki bira çakıp gitsem olur mu? :P
  • dessy  (23.07.14 13:27:26) 
dessy merak etme kursa giden herkes öğrenmeye gidiyor:)
dolayısı ile utanmana sıkılmana gerek yok.

not: yüzme biliyorum, bisiklete binemiyorum:)
  • hatunun biri  (23.07.14 13:36:00) 
online.bauhaus.com.tr bunların kırmızısı falan var, giy öyle yüz. üç senedir ayağımın basmadığı yere gidemeyen ben şunu giydim denizde halay çektim.
www.jet-roi.com bunlar da konu mankeni olsun sana.
ayrıca sonraki soruna istinaden: bisiklet daha kolay :) bira falan çakıp da gitme sakın a.
  • rencideedipadivar  (23.07.14 13:39:45) 
ne pahalisi ya.
teke tek yuzme kursu al.
10 saat falan mi ne oluyor.
2 haftaya yay onu
zaten 6.7 den sonra ogrenirsin.
  • kutsalbok  (23.07.14 13:39:56) 
eh? 700 tl falan diyor aylık kurs ücretleri. ödeyeceksen giderim tabii kutsalbok :D


  • dessy  (23.07.14 13:43:34) 
Ben kendimi bildim bileli yüzebiliyorum. Öyle boy geçme korkusu olmadan etmeden dalıyorum. Ama hep gördüğüm duyduğum kadarıyla yüzerdim. Bu sene dedim işin tekniğini öğreneyim. Kursa bi aylık yazıldım. İlk derse gittim. Hoca yüzme biliyorum desem de seviyemi görmek için suda nefes vermeyi ayak çırpmayı kulaç atmayı köpükle gitmeyi falan tek teek yaptırdı. Tabii kursta on kişi olduğu için ben bana şimdi şunu yap diyene kadar boş boş yüzdüm. Neyse sıra işin tekniğine gelince na şöyşe yüzücen dedi bi kere gösterdi gitti. Gerisi tamamen pratik, onu oturtmaktı. Öyle olunca da bi daha gitmedim kursa. Ama kursta gelenlerden bikaçıyla konuştmuştum gayet sıfırdan başlayıp yüzmeyi öğrenmişlerdi. En büyük dertleri güvenmemeleriydi. Yüzüyorum ama asla boyumu geçen yere gitmem falan diyen birisini gaza getirdim hath gel yüzelim bir şey olmaz diye, kadın baya kurbağa oldu çıktı çıpı çıpı yüzdü.
Hiç yüzmeyi bilmiyorsan kursun çok faydası olur bence, kasılmana da gerek yok eğlenceliydi açıkçası o ortam. Cesaret güven pratik her şey hallolur oh.

  • okuyamıyom ben ya  (23.07.14 13:54:55) 
[]

israil ucaklarina giden yakitin turkiyeden gonderilmesi

Öncelikle mobildeyim, imla hatalarını ve anlatım bozukluklarini dikkate almayın lutfn.

Israil savaş uçaklarının kullandığı yakıtın türkiye'den geçiyor/aktarılıyor olması tarzında gördüğümüz haberlerinin ne kadar doğru olduğunu öğrenmek istiyorum.

Kulaktan dolma bilgilerle değil, anlaşmalarla, gerçek bilgilerle gelirseniz süper olur.

Aydınlat bizi duyurunun politika ile ilgilenen kullanıcıları!

 
israilinde tohum alan ülke nasıl jet yakıtı gönderirir mantık cok düz amma öyle yani israil teknolojiye saip ülke yakıtı bizden neden alsın


  • murtazaaaaaa  (20.07.14 19:07:51) 
yakitla ilgili kesin bir bilgi yok. sanmiyorum da acikcasi.
ama soyle bir sey var m.youtube.com

  • kutsalbok  (20.07.14 19:22:11) 
bende merak ettim nedir acaba


  • soykhan  (20.07.14 19:32:04) 
Benzin ihraç ediyoruz zaten. petrol alıyoruz dizelini kullanıyoruz benzini ihraç ediyoruz. belki uçak yakıtı da ihraç ediyor olabiliriz. mantık dışı değil. detaylı olarak bilenler yazsın


  • ceycey e  (20.07.14 19:35:36) 
  • satafatli  (20.07.14 19:49:52) 
%100 gerçek. belgeli.


  • loser blueser  (20.07.14 20:09:04) 
[]

Annelik duygusu

Bu dünyaya çocuk getirmek istememek, hatta sırf bu yüzden bir kadının yaşayabileceği o güzel duygulardan fedakarlık etmek aptallık mı? Böyle bir kadının Türk aile yapısında mutlu olabilme şansı nedir?

Hemcinslerim, sizin orada durumlar ne alemde?

Let the discussion begin.

Edit: lütfen cevap verirken cinsiyet de belirtir misiniz?

 
aptallıktır. net.

erkeğim.
  • dafuq  (18.07.14 11:45:56) 
getir ne olcak. dünyada 7 milyar insan var. öyle yada böyle yaşasın gitsin.


  • kelepir  (18.07.14 11:49:32) 
ben de istemiyorum çocuk. çocuk doğurmak bencilliktir. bu kadar kötü bir dünyada yaşarken hiç günahsız, masum bir varlığa bu kötülükleri yaşattırmak bencillik. insanlar sadece güzel şeyler düşünerek çocuk yapıyor. en kötü ihtimalleri düşünmek zorundasın.


  • rock n roll  (18.07.14 11:50:47) 
Böyle bir kadının Türk aile yapısında mutlu olma şansı keşke olsaydı ama yok sanırım. Evlenmemek, evlenmek istememek, evli olup çocuk sahibi olmak istememek nedense aileler bunu hakaret gibi görüyorlar ve mutlaka bunlar olmalıymış gibi davranıyorlar. Benim yaşadığım hayattan daha iyi bir hayat yaşayamayacaksa o çocuğu dünyaya getirmemek kadın olarak benim en büyük hakkım değil mi?

Bazılarına göre olmaz öyle şey.
Aptallık değil, buna da kimse karar veremez senden başka. Sen doğuracaksın sen bakacaksın sen fedakarlık edeceksin, hatta belki doğururken öleceksin kimbilir? O çocuğa bir şey olduğunda en büyük acıyı sen çekeceksin. Kimsenin buna Aptallık demek gibi bir hakkı yok.
  • amelie poulain  (18.07.14 11:51:36) 
Sen öldüğünde o cocuk senin acını çekecek. Ölürken kendi acısını çekecek. Hayat ona kimbilir ne sıkıntılar getirecek. Bence dogurmamak cok akıllı bir davranış.

Türk aile yapısında mutlu olur mu demissin, olmaz. Toplum baskısını takmayacak kadar ferah olursa durum başka tabi.
  • mandalina kokusu  (18.07.14 11:55:17) 
ben de istemiyorum. ve getirmeyeceğim.
türk aile yapısındansa kendi iç dengemiz çok daha mühim.

dış çerçeveyi önemsemiyorum.
ama daha çekirdeğe baktığımda,
yani annemler ve dedemler açısından baktığımda: bir torun hasretleri var, nereden kaynaklanıyorsa...
kardeşim karşılar umarım bu hasretlerini diyorum.
  • icemint  (18.07.14 11:55:31) 
değil bence, senin kendi hayatın içinden geldiği zaman zaten kararını verirsin ben erkeğim, iki tane ablam var biri evli diğeri evlenmedi, evli olan sadece çocuğu olduğu için mutlu sürekli onunla, iyi bir işi vardı çocuguma bakıcam diyip bıraktı eşiylede arası çok iyi değil sadece çocuk odaklı bir hayata döndü içten içe depresyonda. Evli olmayan da geziyo, sürekli bir aktivite peşinde mutlu gibi tam emin değilim, ikisinin yaşı da 30 üzerinde. bizimkiler ikisine de evlen ya da evlenme diye baskı yapmadılar hiç, durum bu şekilde...


  • mirty  (18.07.14 11:59:29 ~ 12:00:05) 
yalnız olmadığımı bilmek çok güzel! çok çok güzel!


  • dessy  (18.07.14 12:07:11) 
bu tamamen senin seçimin neden aptallık olsun, türk aile yapısında da mutlu olursun bu seçimle yaşayıp gayet mutlu olan arkadaşlarım var


  • sirena  (18.07.14 12:11:21) 
bence de bu tamamen senin kendi özgür seçimin. Türk aile yapısı konusuna pek girmek istemiyorum ama eşinin de senin de ortak kararınızda pek tabii çok doğal bişi. insanlar çocuk sahibi olmak için çok ciddi düşünce süreçlerinden geçmel bence. maddi olanaklar da çok iyi olmalı manevi olarak da hem anne hem de baba çok sağlam olmalı bence. aksi halde o çocuğa da yazık o çocugun yaşayacağı çevreye de yazık. ki annelik duygusu tabii ki güzeldir hoştur ama biraz fazla demogojisinin yapıldığını da düşünmüyor değilim. "anne ol da anlarsın" vs tarzı söylemler mesela bana çok saçma geliyor. ki ben anne olduktan sonra psikolojisi bozulan ama bunun hiç de farkında olmayan çok insan tanıyorum. sıkışık bir toplumda yaşadığımız için insanlar anne olunca kendilerini bunun üzerinden tanımlamaya ve burada şu an saymaya üşendiğim daha bir çok saçma psikolojik durumlara girebiliyor. sonrası ise mutsuz çocuklar, sorunlu insanlar. karakteri oturmuş, akli dengesi yerinde ve kişisel gelişimini tamamlamış kişiler anne olmalı bence. ha ben kendi açımdan konuşayım sürekli ölçüp biçiyorum ve ne yazık ki henüz yeterince gelişmiş olduğumu görmediğim için ne zaman buna hazır olurum onu bilemiyorum.

edit: kadın
  • patlamis misir  (18.07.14 12:18:40 ~ 12:32:14) 
cevap verirken cinsiyet de belirtir misiniz? çok değişik oluyor böyle fikirleri okumak. benzer düşünceler kadınlarda mı baskın yoksa erkeklerde mi mesela merak ediyorum.


  • dessy  (18.07.14 12:21:28) 
neden aptallık olsun? sevmediğin ve istemediğin bir şeyi güzelmiş diye yapamazsın. türk aile yapısında mutlu olabilmesi zor ama. mutlu demeyelim de huzurlu. hiç tanımadığın biri dahi sana bebek yüzünden baskı yapabilir.

eğer çocuk istemeseydim (ki ben ileride istiyorum) bir tek ileride pişman olma olasılığımdan korkardım. 40lardan sonra çocuk için enerji ayırmak çok zor. gençken bile zor.
  • sayns  (18.07.14 12:22:03) 
Ben aslında çok istiyorum bi çocuğum olmasını ama yapmayacağım sanırım. Kronik ve genetik geçişli hastalıklarım var benim. Genetik sicilim bozuk yani. Göz göre göre, benimle aynı zorlukları yaşayacağını bile bile, sırf ben çok istiyorum anne olmayı diye, kendi bencilliğimden dolayı dünyaya getirmek, çocuğuma haksızlık olur diye düşünüyorum. Çok istiyorum ama muhtemelen bu yüzden yapmayacağım.


  • istinyede bekle  (18.07.14 12:34:40) 
herkes belli yaşlarda böyle konuşur, evlendikten sonra iyi ki yapmışım seni lan der. o yüzden boş muhabbet gibi geliyor bana bunlar biraz. tıpkı çoğumuzun çocukken ben büyüyünce evlenmeyeceğim, kızları sevmiyorum zaten falan demesi gibi.

çocuk şu kıytırık dünyaya tat getiren tek varlık. benim çocuğum yok ama çocuğu olup da şu cümleyi söylemeyen tek insan görmedim. ben erkek halimle böyle düşündüğüme göre böyle söyleyen kadınların direk kendini kandırdıklarına inanıyorum. yani istisnalar kaideyi bozmaz ama eline 6 aylık bebek verilip ay çok tatlııı demeyen kadına rastlamadım ben daha.

erkek.
  • fayfim  (18.07.14 12:39:00) 
@fayfim ama mesele zaten bebekleri sevmeme meselesi değil ki. Burada şartlardan kaynaklı çocuk yapmama ya da çocuk yapmayı istememe durumunu konuşuyoruz. yoksa altı aylık bebeği evet kadınların büyük bir çoğunluğu eline aldığında ay çok tatlı der, tatlıdır da ancak bu o kadının çocuk yapmayı istediğini gösterir mi? hayır.


  • patlamis misir  (18.07.14 12:41:20) 
evlenmemek ve çocuk sahibi olmamak bir eksiklikmiş, kusurmuş gibi davranıyor insanlar. bunu bende anlamlandıramıyorum. özellikle çocuk istemiyorum veya yeniden evlenmek istemiyorum diye bir durumum yok. ama illa ki evlenmeliyim ve çocuk sahibi olmalıyım gibi bir hissiyatımda yok. olursa, güzel olur, ama olmazsa da bunu kendimde bir mutsuzluk sebebi gibi algılamam ve eksiklikte hissetmem.

evli ve çocuklu arkadaşlarla görüştüğümde istisnasız hepsi yalnızken ( kadın-erkek farketmiyor ) ne kadar bunaldıklarından, evliliğin dezavantajlarından, çocuğun insanı ne kadar yorduğundan, en güzelini yaptığımdan, hayallerinin yarım kaldığından vesaire vesaire şikayet edip duruyorlar ama hakikaten ses tonlarında ki o karanlık ifade çok net. ne zaman sofraya oturuyoruz kalabalık bir şekilde, kafalar böyle hafif yan yatık, acıma ve şefkat karışımı sahte bir ses tonuyla, phoebecim artık sende bir hayat arkadaşı edinsen, çoluk çocuğa karışsan diyorlar. bazı anlarda kendimi zor tutuyorum, ikiyüzlüler daha 15 dakika önce başka konuşuyordunuz dememek için. demem o ki; evli ve çocuklu olanlar mutlu diye bir şart yok.

kesinlikle hafife aldığımdan değil ama anne olan kadınların yaşayacakları o güzel duygularında önemli bir kısmının öğretilmiş ve empoze edilmiş olduğunu düşünüyorum ben. özellikle bizim gibi doğu toplumlarında. türk erkek arkadaşlarım yabancı bir kadın ile evlendiğinde evin tüm işini üstüne yıkmak, çocuk doğunca işini bırakmasını beklemek gibi beklentileri yokken, aynı arkadaşımın ilk eşi olan türk kadına neler yaşattığını bizzat biliyorum. bu sosyal rollere mümkün mertebe yenilmemek lazım. tabii ki insanın enerjisinin düştüğü ve acaba dediği anlar oluyor, ama neden-sonuç ilişkilerini zihninizde doğru kurarsanız bu çok nadiren oluyor ve çabucak geçip gidiyor.

bir defa evlenip ayrıldım, bir defa da evliliğin eşiğinden döndüm, çocuksuzum, gayet de mutluyum, iç huzurum yerinde.
  • Phoebe  (18.07.14 12:41:38 ~ 12:43:10) 
maalesef çocuk çok farklı amaçlara hitaben yapılabiliyor bu ülkede. "yaşlanınca bakacak birisi olsun"culardan, "evliliğimizi çocuk kurtaracak"çılara, "doğurganlığım bitmeden yapayım da, sonra pişman olurum"cular da dahil olmak üzere bir çok farklı sebepten çocuk yapıyorlar insanlar, esasen çocuk istemeseler bile. son grup biraz da, indirim bitmeden ihtiyacı olmasa bile kenarda dursun diye alakasız şeyler alanlara benziyor hatta...

bu yukarıdakiler bana göre benciller grubu. bir de hakkaten o sevgiyi yaşamak isteyenler var ama. bir çocuğa bakmanın tadı, onu büyütmenin, geliştiğini görmenin keyfi, çocuklarının da hakkaten donanımlı olması için çabalamalarıyla birleşince çok da güzel insanlar yetişebilir. ama nasıl bir dünyaya? onu da düşünmek lazım. dolayısıyla bir +/- tablosu oluşuyor bu tip insanların kafasında istemsiz. hangi taraf ağır basarsa onu yapıyorlar. istemeyenler de var, isteyenler de. ama yetişen düzgün insan sayısındaki azlığı göz önünde bulunduracak olursak, istemeyenler çoğunlukta gibi...

bir de "uğraşamam ben çocukla, ayak bağı resmen, ne işim var?"cılardan, "çocuk çok büyük sorumluluk, altından kalkamayız, yavrucak rezil kepaze olmasın sırf biz yapıyoruz diye"cilere kadar, direkt istemeyenler var.

bunların hepsi insanların kendi kararları, aile ile yakından uzaktan alakası yok. torun hasretiyle yanan ebeveynler de bana göre sadece sevmelik çocuk arıyolar, derdini çekmeden sevmelik... ortada dert olmadan sevmek en kolayı. onlar da bencil.

türk aile yapısında mutlu olmanın yolu da, kendinden başka kimsenin görüşüne bağlanmamak bana kalırsa. herkes istediğini söyleyebilir, sen hangisinin doğru olduğuna kendi gerçeklerinle karar verebiliyorsan hiç de huzurun bozulmaz. aynısı aileden gelen evlenme baskısı, okulu bitirme baskısı ve bilimum diğer baskılar için de geçerli :)

-erkekim
  • loveinaflipbook  (18.07.14 12:45:39) 
fayfim; bebek seviyoruz ama doğurmak istemiyoruz. çocuk seven bir kadınım. 6 aylık bebek verseler bana çok tatlı da derim, öperim de, şebeklik de yaparım ona. ama doğurmak istemem.


  • rock n roll  (18.07.14 12:48:48) 
cinsiyeeeeeeeeeeeeeeeeeeeet :)))

cinsiyet arkadaşlar!

phoebe çok güzel anlatmışsın, tebrikler.

ve fayfim, olay çocukları sevmemek değil. ben çocukları çok seviyorum. hatta isterdim ki bir çocuk yapabileyim. ergenlik yaşlarını da çok geçtim. ama ben hala böyle bir dünyaya bir çocuk getirmek istemiyorum. onun yerine terk edilmiş bir çocuğa bakmak istiyorum mesela.
  • dessy  (18.07.14 12:49:12) 
yaşayabileceğim en güzel duygulardan fedakarlık etmek falan diye düşünmüyorum bu konu hakkında, ne de olsa yaşadığım duyguların en güzelinin hangisi olduğuna karar verecek olan benim. (kadın tarafıyım) eşimle 10 senedir beraber 1 senedir de evliyiz. çocuk konusunda da aynı fikirlere sahibiz, olmayan bir şeyin eksikliğini hissetmiyoruz.

mutluyuz fakat insanların gevşek gevşek çocuk ne zaman, ne zaman çocuğunuzu sevicez çocuksuz hayat geçer mi pişman olursunuz vs. muhabbetlerinden kaçış yok ne yazık ki. lan çocuk doğursam çocuğu senin gibi denyoya değil göstermek, adını bile bilmesini istemem demek istediğim bir dünya var hayallerimde.
  • irbat  (18.07.14 12:49:48 ~ 12:50:42) 
evet, kimse kimsenin görüşüne ve kararına karışamaz, doğru söylüyorsunuz da cosmicstring'in belirttiği de bir gerçek var ortada. hadi aileyi geçtim ama 'neslim devam etsin' düşüncesinin hakim olduğu bir toplumda yetişen hangi erkek bu karara saygı duyar?


  • dessy  (18.07.14 12:53:07) 
bence toplum oraya doğru gidiyor yavaş yavaş. 3 çocuk yapmanın salavat verildiği bu ülkede, çocuk yapmaktan iyice soğuyor bazı insanlar. dünyanın ve ülkenin gittiği yer malum. yukarıda saydığım bencil kesim dışındakiler de düşüncelerini çocuk yapmama üzerine fikslemeye başlıyorlar ciddi ciddi. o yüzden aslında belli bir süre sonra bu soru da ciddiyetini yitirecek bence toplumumuzda ve umuyorum kısa süre sonra...


  • loveinaflipbook  (18.07.14 12:57:23) 
@fayfim
çocuk yapmayacağım. bahsettiğin yaşları ise geçeli çok oldu. çocukları da çok severim ayrıca. hatta fazlaca sevdiğim için yapmayacağım bile denebilir.
kıytırık hayata tat getirsin/getirecek diye çocuk yapılmasını çok çok yersiz buluyorum. bu açıdan baktığımızda onun da kıytırık bir hayatı olacak zira.

hem ilgiye muhtaç yeterince çocuk var zaten, dessynin de dediği gibi.
  • icemint  (18.07.14 13:06:22) 
Evli ve iki çocuklu bir anneyim. Bu dünyaya çocuk getirmek isteyip istememek kişinin kendi hayat görüşü. "Masum varlığa kötülük yaşatmak..." bana fazlaca abartılmış bir tanım geldi. Ben evlatlarımla mutluyum. Ama mutlu olmayacağını düşünen varsa yapmasın zaten çocuk. O zaman hakikaten yazık çocuğa.

Türk aile yapısında böyle birinin mutlu olabilme şansı tamamen bu düşüncesini eşiyle - evlenmeden önce - net bir biçimde paylaşmasıyla mümkün. Karı-koca aynı görüşteyse diğerleri karışamaz.
  • SiyamkedisiZorro  (18.07.14 13:16:53) 
Ben de hormonlarima yenik dusmezsem yapmayacagim. Her turlu mantiksiz, sacma geliyor. Dogacak cocugun sartlarin dusuk ve orta sinif icin giderek kotulestigi bir dunyada ve ulkede, bir suru riskten siyrilip mutlu ve saglikli bir yasam surmesi cok cok dusuk ihtimal. Yine orta sinif bi aile cocuk yaptigi an yasam standardi dusuyo, e cocugunki de. Manevi olarak da buyuk risk, hayatin geri donusu olmayan bi sekilde degisiyo, baska bi hayattan ve bireyden tamamen sorumlu oluyosun vs.

Neyse milyarlarca olumsuz nedene karsilik "yumuk yumuk ayaklariii" veya "yaslaninca bakar" diye cocuk yapmak bencilce bi delilik gibi geliyo bana. Ama bunu gel de ozellikle bu toplumdaki insanlara anlat. Boyle bi insanin mutlu olabilmesi oncelikle ayni kafa yapisi ve ayni kararliliktaki bi esi olmasina bagli, bu kadar kritik bi konuda esinizle catisirsaniz iliski de siz de cok yipranirsiniz. Ikinci olarak da insanlarin soyleyeceklerine hazirlikli olup onlari takmamayi ogrenmek gerekiyor, bicok konuda oldugu gibi.
  • saçdemeti  (18.07.14 13:17:51) 
Çok insan var ve çok tüketiyoruz. Bu kadar insan yetmiyor gibi bi de çocuk yapmak düşüncesizlik bencillik gibi geliyor. Olur da evlenirsem ve çocuğumuz olsun istersek de ailesiz binlerce çocuk var yurtlarda, onlardan birini bebekken almak daha insanî geliyor. Elalem de "demek ki çocuğu olmuyor o yüzden evlat edindi" der muhtemelen. Bizde çocuk sahibi olamamanın alternatifi olarak görünüyor bu durum malesef. Çocuk yapabiliyor olsam da yapmayıp evlat edinmeyi seçmek isterim. Kadınım.


  • uepuey  (18.07.14 13:28:29) 
Konuyla ilgili duyuru açmışlığım, uzun uzun yazmışlığım bile var.
eksiduyu.ru

Gerçi o günden sonra değişen şeyler oldu, "Belki bir gün isteyebilirim, bir gün ben de böyle şeyi ister miyim acaba" durumundayım; isteme umudum var.
  • aychovsky  (18.07.14 13:32:43 ~ 17:32:26) 
bir de cinsiyetleri belirtseydiniz dadundan yenmezdi :(


  • dessy  (18.07.14 13:36:01) 
Merhaba,

30 yaş, kadın.

Ben de çocuk istemeyenlerdenim. Çok büyük fedakarlık ve riskli bir durum gibi geliyor o sebepten istemiyorum. Ama ben şanslıydım, eski eşim de çocuk istemiyordu dolayısyla ailelerden hiç baskı falan görmedik. Bazen densiz insanlar "artık sıra sizde", "aa çocuksuz olur mu, en azından kedi köpek alın" gibi aptalca fikirlerini dayatmaya çalışıyorlar ama zerre kadar umrumda olmadığı için alınmıyordum.

Oliver Burkeman'ın Help isimli kitabında bazı araştırmalar alıntılanmış ve çocuk sahibi olmanın insanın hayatına mutsuzluk getirdiği sonucu çıkmış bu araştırmalarda. Detaylarını hatırlamıyorum ama özetle bir süre sonra ebeveynlerin "eh yani, öyle çok da süper bir şey değil" dediklerinden bahsediliyordu.

Ha şunu da söyleyeyim, bir bebek görürsem bacağını falan ısırmaya da kalkarım yani, çocuklardan tiksinmiyorum, sadece benim olsunlar istemiyorum.
  • sopiro  (18.07.14 13:37:58) 
30'umdan önce doğuracağımı zaten zannetmiyorum ama komple doğurmamak isterim açıkçası. bir sürü hayalim, bir sürü planım var ve farkındayım bu hayallerim 30 yaşını geçmeden gerçekleştirilebilecek şeyler değil. tüm bunları bir kenara bırakıp hayata bir kere geldiğimi bile bile neden çevre, aile gibi etkenlerin etisinde kalıp çocuk yapayım ulan ben? istemiyorum işte. tutturmuşlar bir çocuk çocuk. ya ben o çocuğu koleje yollayamazsam çıldırırım mesela. bir dediğini eksik edersem çıldırırım. ben ciddi sıkıntı içinde büyüdüm, ya ona aynı şeyleri ben yaşatırsam? düşüncesi bile tüylerimi ürpertiyor. onu rahat, konforlu ve izole bir ortamda büyütemeyeceksem neden doğuruyorum? ciddi takıntılıyım evet ama ben atacağı her adımı düşünüp balatayı sıyırcağım bir varlık istemiyorum. zaten savaşın eşiğindeyiz, kim öle kim kala, su kaynakları kuruyor su savaşları çıkacak bir de üstüne. iğrenç beton çevre. hastalıklar. biz sınırdayız siz farkında değilsiniz, bizim doğuracağımız nesil tamamen dış etmenlere bağlı sıkıntlar çekerek yaşayacak. bunun vebalini alıp da doğuranlara helal olsun diyorum. 19K


  • harekatamiri  (18.07.14 13:39:21 ~ 13:39:59) 
çocuk sahibi olmadan önce şunları düşünmeli insanlar:
ben çocuğumu iyi bir evde, iyi bir semtte oturtabilecek miyim?
güzel kıyafetler giydirebilecek miyim?
sağlıklı besleyebilecek miyim?
resim kursuna, baleye, spora, kendini geliştirebileceği bir aktivite yaptırabilecek miyim?
iyi bir eğitim aldırabilecek miyim?
iyi bir anne/baba olabilecek miyim, yeterli miyim bu konuda?
çocuğum engelli olursa, yatalak olursa 70-80 yaşımda 30 yaşına gelmiş bir insanın bezini altından almaya gücüm olacak mı?
sorunlu bir çocuk olursa hayatımın sonuna kadar onun peşinden koşabilecek miyim?
ben ölürsem kim bakacak ona, suistimal ederler mi?
koruyabilecek miyim?
sapığın biri tebelleş olursa napıcam?
iş sahibi olabilecek mi?
dünyadaki kaynaklar yetmiyor insanları beslemeye, hormonlu, yapay besinlerle mi besleyim çocuğumu?
savaşlar var, insanlık bitti. bunlara rağmen kabul diyorsanız yapın.
  • rock n roll  (18.07.14 13:42:30) 
Ne güzel. Yalnız olmadığımı bilmek çok güzel. Sanıyorum çoğumuz fikirleri yavaştan oturmuş yaşta olan insanlarız. Bir de çocuk sahibi olmak istemiyorum denildiğinde 'seni çılgııııın' tarzı bakışlar atan ve sözler sarf eden ama aslında kendi hayatlarında o ifade etmeye çalıştıkları çılgınlıkları kendileri yapan insanlar olmasa keşke. Halbuki ben normal bir kadın, normal bir insanım. Bazen enerji düşüyor işte.


  • dessy  (18.07.14 13:56:30) 
bir de olaya tersten bakmak lazım: ben doğmamış olsaydım...
gerçekten objektif düşünmeye çalışıyorum ve: çok da önemi yok.
ssg'nin kürtajla ilgili dediği "bundan gocunmazdım" lafı gibi oldu sanki ama samimi olarak böyle düşünüyorum.
dolayısı ile "yapmamak da bencilliktir" fikrine de katılmıyorum bu yüzden.
tartışılabilir elbette.
  • icemint  (18.07.14 14:06:47) 
  • loveinaflipbook  (18.07.14 14:14:44) 
bir çocuğun mutsuz olmasın diye yaşam hakkını elinden almak doğru mu? bırakın da mutlu olup olmayacağına yaşasın kendisi karar versin bence. ne bileyim annem ev hanımı babam öğretmen benim. bana öyle bir elim yağda bir elim balda bir hayat da sunamadılar. ellerinden geldiğince en iyi şartlarda yaşatmaya çalıştılar ama.

yine de onlar çocuğa istediği şartları sunamayız diye çocuk yapmasalardı ben var olmayacaktım şimdi. var olduğum için son derece mutluyum, hayatta mutsuz dahi olsam. büyük ihtimal siz de mutlusunuzdur. olası çocuklarıma da yaşam hakkını sunmak isterim yani. benim de onlara mükemmel bir yaşam sunamayacak olmama rağmen.

bunlara rağmen kızdığım bir nokta var, 3 kuruş maaşı olmayıp da 10 çocuk yapan tipler. sen yap rızkını allah verirciler. 1-2 çocuk yapmak insanlık hakkıdır herkesin ama 6 çocuk yapıp da para bulamayıp altıncı çocuğa bez alamadığın için altı pişik olup ağlıyorsa o çocuk seni allah kahretsin.
  • fayfim  (18.07.14 14:17:02 ~ 14:17:49) 
fayfim, anacım, senin dediğin kürtaj gibi bir konuya giriyor ki onu burada değinmiyoruz. doğmamış bir çocuğun ve hatta döllenmemiş bir yumurtanın nasıl olur da yaşam hakkını elinden almış oluyoruz?


  • dessy  (18.07.14 14:20:44) 
  • dessy  (18.07.14 14:22:15) 
@fayfim
son yazdığına, sen yazmadan önce cevap vermiş olmuşum. :)

  • icemint  (18.07.14 14:26:46) 
bence hiç çocuk yapmamakla kürtaj arasında felsefi olarak bakınca çok da bir fark yok. kürtajla alınan cenin yumurtayla spermin birleşmesiyle oluşuyor. sonuç odaklı baktığınız zaman birleşmesini engellemekle birleştikten 2 hafta sonra almak bana aynı gibi geliyor. ikisinde de olası bir çocuğunuza yaşam hakkı vermemiş oluyorsunuz. o ya da bu nedenle.

ikisi aynı şey demiyorum tabi ki. baktığım mantık örgüsünü açıklamaya çalışıyorum. nasıl ikisini aynı kefeye koyarsın demeyin şimdi.
  • fayfim  (18.07.14 14:40:06 ~ 14:40:50) 
@fayfim o zaman senin dediğine göre her seviştiğimizde bir çocuk doğurmazsak felsefi açıdan yanlış mı yapıyor olacağız? birilerinin yaşama "hakkı"nı elinden alıyoruz diye.

bir de ben "bırakın da mutlu olup olmayacağına yaşasın kendisi karar versin bence." cümlesine anlam veremedim. mutsuz olduğuna karar verirse intihar mı edecek bu çocuk yani? o zaman ne olacak? kürtajdan ya da hiç çocuk yapmamaktan daha mı iyi oluyor bu?
  • loveinaflipbook  (18.07.14 14:55:32) 
bir de, o bakış açısıyla bakarsak fayfim, kimsesiz çocukların kaderini de etkilemiş olmuyor muyuz çocuk doğurarak? sonuç odaklı bakacaksak madem doğurmadığı çocuk kadar evlat edinmek isteyen bir aile her can verdiği bir bebek için başka bir çocuğun hayatını karartmış olmuyor mu bir nevi? ve yine dediğin şekilde her aile en az bir çocuk doğursa, trilyonlarca insan bir anda üremiş olsa dünya'da tüm diğer kaynakların hayatına son vermiş olmuyor muyuz? sadece kendi bebeğimiz mi düşünülmesi gereken ve sorumluluğumuzdaki şey?


  • dessy  (18.07.14 15:11:06 ~ 15:12:11) 
"Aptallık değildir kesinlikle. Kendi seçimi, kararıdır.

Ama ben konuya sanırım biraz daha duygusal yaklaştığım için, mutlu olabilme şansı pek yoktur gibime geliyor. Çevremden de gözlemlediğim kadarıyla, özellikle kadınlar hayata karşı olumsuzluklarla karşılaştıkları zaman, çocukları için direnmeye çalışıyor. O ya da bu şekilde, ayakta durmanın, savaşmanın yollarını arıyorlar.

Ne bileyim ya. Her şeyin üstüste gittiği, bütün olumsuzlukların çığ gibi üstüme ilerlediği zamanda; benim kanımdan, canımdan; tamamiyle benim olan bi canlının bana güç vereceğine inanıyorum. Onunla beraber büyümek, üzülmek, gülmek, ağlamak; bence çok başka bi duygudur. Dünyaya kafa tutabilirmişim gibime geliyor. :)

Tabii çocuk istemedi diye kesinlikle mutsuz olur, diye bir şey asla diyemem. Ama kendi görüşümce, dünyaya çocuk getirdiği için daha mutlu olur. Dünyada yaşanan kötü olaylara rağmen, kafamızı kaldırdığımızda güneşi, gökyüzünü, ayı, yıldızı görebiliyoruz. Yağmuru hissedebiliyoruz. Hayatı tanıyabilmemiz için kötü dostlar, yaralarımızı sarabilmemize vesile olan omzunda ağladığımız başlar var. Niye kendimden olacak birini tüm bu güzellikleri tatmaktan mahrum bırakayım ki?"

diye düşünüyorum ben. Beni bu duygusallık mahfedecek sanırım. :)

23, k.
  • barbara herhalde barbara manken olan  (18.07.14 15:12:11) 
@fayfim e o zaman gebe kalabileceğimiz her an icraate geçmeliyiz senin mantığına göre. kadın ortalama 30'unda başlayıp 40 yaşına kadar senede bir doğum yapsa 10 çocuğu oluyor. doğal ve ideal olan bu mu sence?


  • uepuey  (18.07.14 15:15:56) 
az çocuk yapmak ve çok çocuk yapmayı değil hiç çocuk yapmamakla çocuk yapmayı kıyaslıyorum. o yüzden nefes aldıkça çocuk yapmalıyız o zaman diye bir düşüncem tabi ki yok.

her aile ortalama 2 çocuk yaparsa insan soyu tükenmeye başlar. bir milletin nüfusunun sabit kalabilmesi için ortalama çocuk sayısının 2.3 mü ne olması gerekiyordu hatırladığım kadarıyla. o yüzden 2 çocuk yaparak dünya kaynaklarını tüketmiş olmazsınız merak etmeyin. sıkıntıyı 10 çocuk doğuranlar yaratıyor.
  • fayfim  (18.07.14 15:29:56) 
çok hoşuma gitti, paylaşayım istedim => parenting.blogs.nytimes.com


  • dessy  (18.07.14 15:48:50) 
bu kadar pesimist olmak saçma bence. sonuçta o çocuğun sokukta dilenci olmasının ya da tam tersine iş dünyasında çok başarılı bir insan olmasının en büyük etkeni yetiştirilme tarzı ve imkanlar. eğer sen ona bu imkanları sunamayacaksan ve yetiştiremeyeceksen tabi ki çocuk doğurma bu konuda haklısın. ama iyi bir işin varsa ve güzel yetiştirebileceksen bence çocuk dünyadaki en güzel şey

erkekim, çocuğuma annelik yapacak kadını arıyorum duyrulur
  • GibsonRulesv2  (18.07.14 15:54:47) 
Murathan Mungan'ın Yüksek Topuklar romanını öneririm :) Onun başkişisi Nermin de bizim gibi düşünüyor...

Çok çok affedersiniz ama s*kmişim Türk aile yapısını. Hayattaki tek "başarı"sı kedinin köpeğin de yapabildiği doğurmak eylemi olan insanlar bu aman çocuksuzsan eksiksin diyenler.
Tercih meselesi, isteyen yapar isteyen yapmaz. Mutlu da olabilir yapmayan, işi varsa gücü varsa hiiiç takmaz etraftaki mal sürüsünü.
  • mutlusismankedi2015  (18.07.14 17:28:20) 
Cinsiyeti unutmuşum yahu, kadın.

Bir de yine hayattaki tek "başarı"sı çocuk yapmak olanların "annelil-babalık dünyanın en güzel şeyi" cümlesine kıl olanlardanım.
  • mutlusismankedi2015  (18.07.14 17:32:28) 
Erkeğim
Ben çocuk isteyen bir insanım eşim şu anda istemiyor saygıyla karşılıyorum.
Sağlık sebebiyle yada başka bir sebeple çocuğunun olamaması olabilir sıkıntı değil. Ama ikimiz de çocuk isteyen insanlarız sadece zamanı bekliyoruz.

Bence hiç çocuk istememek kadının kendi kararı olabilir ancak çocuk isteyen bir insanla mutluluğu uzun sürmez. Karı koca ikisi de çocuk istemiyorlarsa ancak mutlu olabilirler.
  • basond  (18.07.14 19:19:06) 
Yaşanabilir alanlar tükeniyor, hayatta kalmak için gerekli olan doğal kaynaklar tükeniyor, insan ırkı git gide daha kötü bir ırka dönüşüyor ama biz sırf üreme yeteneğimiz var diye kontrolsüz bir şekilde çoğalıyoruz. Ben üremenin tamamen durup insan ırkının yok olması taraftarıyım, umarım yediğimiz içtiğimiz hormonlu gıdalar böyle bir şeye neden olurlar. Erkek.


  • angelus  (18.07.14 19:27:31) 
müstakbel çocuğumu otobüste kim taciz edecek, hangi sevgilisi çok üzecek, kapkaça uğrasa kaç ayda kendine gelecek, evliliği mutlu olacak mı, komşusu dedikodusunu yapacak mı, eltisi iftira atacak mı?

aslında başımıza gelme ihtimali olan kötü (!) olan o kadar çok şey var ki. hatta başımıza da gelmiştir çoğu.
duygusal olduğumuz için zayıfız. çabuk etkileniyoruz. ama bi o kadar da güçlüyüz. zekiyiz, vicdanlıyız, cesuruz.

dünya her zaman kötüydü. ve mutlu olan insanlar vardı. bu mutlu insanlar illa zengin, tüm dünyayı dolaşan, etrafında 40 hizmetçi olan insanlar değil ki.
sevdiği adama kavuşan bir kadın, yıllar sonra çocuğu olan bi çift, hayalindeki mesleği yapan biri, muhtaçların yüzlerini güldüren bi yardımsever, vatanı için savaşan bir asker, sınır tanımayan bir doktor, amacı uğruna ölen her hangi biri olabilir.

dünyada kötülük çok fazla, ama iyiler de var. onlar daha da azınlık olmamalı. aksine kötülüğün karşısında duracak daha çok insan olmalı.
sırf üzülmesin, sıkıntı çekmesin diye bu dünyanın ihtiyacı olan iyi insanları doğurmak istememek bencillik gibi geliyor bana.

ben çocuğuma önce diğer canlıların haklarını öğretmek isterim. öğrensin ki kimsenin canını yakmaya yeltenemesin bile. ve haksızlığın karşısında da dimdik dursun. gerekirse bu uğurda savaşsın. belki bi kaç kişinin iyiye dönmesi için yardımcı olsun. benim kızım gelse 'anne okula gitmedim kadın hakları yürüyüşüne katıldım' dese alnından öperim.
zaman zaman üzülecek, diğer insanların dertleriyle dertlenecek ama insan olmak da bu değil mi zaten? yeni doğan bebeğe kıyamadığından 'ağlamasın' diyebilir misin? yaşadığını, var olduğunu hissetmek için ağlamak lazım.

iyilik-kötülük savaşında daha çok iyi 'asker'e ihtiyaç var. eğer sizin doğrunuz kaçmak değil de savaşmaksa sizin yetiştirdiğiniz bilinçli çocuklar olacak bunlar.
ben çocuğuma kıyamam, benim çocuğum başkaları için yaşamasın diyosanız da kaygılarınızda haklısınız. o çocuk üzülecek, o çocuğun canı yanacak ama o çocuk belki bi gün tüm dünyayı değil ama birinin dünyasını değiştirecek.

yazdıklarım ütopik gelebilir, hatta çocuklarım oksijen israfı da olabilir. ama denemeye değer.

yorumları okumadım, sorunu yanlış anlamamışımdır umarım.
25 gadın.

yorumları okuduktan sonra gelen edit: kaygılarınızın çoğu başına gelmiş, çocukluğu fakirlikle geçmiş, hiç bi zaman istediği şey alınmamış, ataerkil ailede ve yobaz bi şehirde büyümüş, bahsettiğiniz hobileri üniversitede kendi imkanlarıyla yapmaya çalışmış, hatta istediği okula gidememiş biri olarak yazdım üsttekileri.
ama akşam sevgilimle sahilde iki çekirdek çitleyip sohbet etmek büyük keyif benim için, tartışan iki sevgiliyi barıştırmak büyük mutluluk, ilerde hayat kurtaracak olmak büyük haz.

yaşanan her sıkıntı insanı olgunlaştırır, tabiri caizse adam eder. parayla, seyahatle, ilgisi bile olmayan kurslara göndermekle mutlu insan daha doğrusu 'insan' yetiştirilmez. şu an beğenmediğimiz zengin aile çocuğu şımarık insanlar öyle yetiştirilmiş zaten.

sanırım kafamızdaki 'ideal insan' kavramları çok farklı. ben tüketici olarak değil üretici olarak mutluluk ve içsel tatmin yakalanabileceğini savunuyorum.

edit2: ne çok yazmışım, çocuğum benim kadar çok konuşmasın :)
  • seksen9  (19.07.14 04:03:13 ~ 04:44:30) 
Beni cidden en iyi sen anladın parasite. Ben sadece bu düşünce ile ataerkil bir toplumda ne kadar mutlu olabileceğimi bilmiyorum. Durum yoklaması yapmak istedim ve yalnız olmadığımı gördüm, çok mutlu oldum :)


  • dessy  (19.07.14 17:00:30) 
ben bebeğimi o kadar çok seviyorum ki, bu boktan dünyaya gelmesin, olduğu yerde kalsın istiyorum

diyosun...

tutarlı, geçerli ve mantıklı.

böyle bir kadının Türk aile yapısında yoğun eleştirilere maruz kalma ihtimali çok yüksektir. ama o eleştirileri, ustalıkla ve sabırla savuşturabilir.

sadece şu ilk cümleyi söylemesi yeterli olur.

ama sana bişiy diyim mi? senin bebeğin olacak.
  • compadrito  (19.07.14 17:09:02) 
12345678910   « Önceki  Sonraki »
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.