Ekşi Duyuru

yenisini alsın o zaman pezevenk.

ya da katlansın yeşil kazağa.

ne istersen onu giy yav. yeşil kazağı kendinde beğenmiyordur, sizin giydiğiniz kazak size yakışıyordur. laf etse bile size, bana yakışıyo şeker ben seviyom diyin geçin. sokaktaki diğer sevgililer birbirlerinin her giydiğini onaylayan insanlar değiller.

Ben de kahverengi sevmiyorum, hatta yeşil de sevmiyorum ama bazı insanların üzerinde bu iki renge bayılıyorum.

Erkek arkadaşım olup olmaması farketmez, buluşacağım kişi belli bir kıyafetimi beğenmediyse, onunla buluşurken onu giymem ammaaa otu boku beğenmeyen biriyse de "amaan be seni mi dinlicem" diyip istediğimi giyerim.

Ben yesili cok seviyorum de? Baskalarinin begenisine gore giyinmemeli bence, begensin ya da begenmesin arkadaslarin ne fark eder? Sana olan sevgi ve saygilari giyimlerine gore mi degisecek?

abi siz ileride dayak yerseniz de çok şükür dersiniz. bu kadar takmayın karşınızdakini yeşili sevmiyorsa sevmiyor sen seviyorsan seviyorsun yani.

Ben de lcha gibi yapardım muhtemelen. Sadece kazaklardan birini mi sevmedi, niye sevmedi, yoksa hepsini mi sevmedi, merak ederdim. Arada bir insanların bir şeye ifrit olması normal olabilir. O zaman giymezdim de, durduk yere her şeye kıl olan biri ise pek sallamazdım.

kırmızı kaşe kaban giy :/

Evet ben de yaşıyorum o ne giysem stresini, bunun için artık bir şeyi beğendim mi hiç düşünmeden alıyorum, önceden çok düşünürdüm, defalarca denerdim, artık giyiyorum beğendim mi hemen alıyorum. Elimin altında hiç giymediğim ama kendime çok yakıştırdığım bir şeylerim hep oluyor.
2. soru için, giymem sanırsam, ancak çok sıkışırsam giyebilirim de, ama hani mesela geyikli tay sevmiyorum dese neyse de herkesin normal gördüğü bir şeyden hoşlanmıyorsa zor.

acaba gerçekten yeşil rengi sevmiyor mu yoksa sana mı yakıştıramamış? bence kendine yakıştırdığını düşünüyorsan giymelisin ya da gardolabını onun sevdiği renklere göre yenile en iyisi evet evet en mantıklısı bu bence :)

5 tane yeşil tonlarında kazağın var ve arkadaş sevmiyor diye bunların hiç birisini giyinmiyorsun. biraz abartı değil mi? niye erkek arkadaşının her dediğini yapmak zorunda hissediyorsun.

ufak tefek istekleri olabilir. fazla dekolte giyinme, çok şıngırtılı küpeler takılar takma dikkatimi dağıtıyor filan. bunlar bir yere kadar normal karşılanabilir.

ancak yok yeşil sevmem, yok pembeyle aram yok filan inanılmaz garip ve itici bir yaklaşım. dolabını mı yenileyeceksin kendisi için? erkek arkadaşın için kazağının rengini bile değiştirmek zorunda hissediyorsan kendini biraz sorgula bence.

geçmiş olsun.
strepsilsin vardı.
www.eczane.com.tr

Ben daha yeni Pulmoll aldım şekersiz ama bence en işe yarayan bepanthene pastil ki her yerde vardır.

@icemint, bulamadım ben onu ya. Strepsils aramıştım zaten. Sen yakın Zamanda kullandın mı?

@domuz, bebanthene'in pastili şekersiz mi?

Bepanthene pastil şekersiz değilmiş.
www.ilacpedia.com
Bir pastil 100 mg dekspantenol içerir.
Yardımcı maddeler: Şeker, ıhlamur çiçeği aroması, portakal aroması

Otacı

yakın zamanda kullanmadım. yaz başı idi.
strefan al geç bence. tedavi etme özelliği de var.
şekersiz dediğinde de tatlandırıcı var zaten, aynı bokun laciverdi.

strepsils, strafenden daha etkili oluyor bende.

çiya vejetaryen için uygun değil bence. antep ve güneydoğu mutfağı içerikli bir yer. mezeyle ara sıcak/soğuk la doycaz diyosanız başka...

mantarlı lezzetli bir şey için ise kesinlikle ve kesinlikle parsifal restaurant ı öneririm. fakat o da kadıköy de değil.

adam/kadın vejetaryen restoran soruyor, kebapçı öneriyorlar. i love duyuru dfdsfldsjhsdkllf

saydığın yerlerde öyle bir restoran olduğunu sanmıyorum. varsa da ben duymadım.

mantar diyorsan my chef'te kiremitte mantar yemiştim. güzeldi. bir de kadife sokağı bitirip (rex'in olduğu değil diğer uçtan) sağa dönünce ev yemekleri yapan küçük bir yer var. sebze yemekleri yapıyor güzel.

moda'da cherrybean coffee'nin tam karşısında tabelasız bir yer var vejetaryen restoranı sanırım salaş bir yer içine girmedim hiç ama dışarıdan görmüştüm isterseniz oraya bir bakın

Öncelikle parsifal taksim'de. Kadıköy'de yemek yemek zorundayım bugün. Çiya önerisi için de teşekkürler ama iki çiya' nın da mutfağı vejetaryen değil.

size ters olur mu bilmiyorum ama şurasını çok övdüler.

www.musafirindian.com

falafelci var nohut dürüm diye bi şi yapıyolar çokzel. orayı öneririm. bahariye üzerinde sağdaki sokaklardan biriydi ama unuttum şimdi.

bahsedilen nohut dürümcü rulo dürüm. 5 lira. ve harika.

Moda starbucks'ın karşısında falafelci var.
Makarna seviyorsanız rock pub'ın arka sokağında semolina, karşı çaprazında asmakaet ev yemekçisi var (sebze yemeği kalmış mıdır bitmiş midir bilemem).
Pizza seviyorsanız Pizza Vegas'ın margarita'sı süper.

Bu öneriler yumurta ve süt ürünleri yediğinizi ön görerek verilmiştir.

ayrıca çiya'da gayet vejetaryen yemekler bulunmakta neden vejetaryen değil anlamadım. tek sorun fiyatlar çok pahalı.
vejetaryen olarak yiyebileceğiniz birbirinden güzel mezeler, etsiz yemekler ve vejetaryen lahmacun ile kebap bulunmakta. Özellikle kebap ve lahmacun resmen ayrı bir know how, bence parasını hak ediyor.

Rulo kafe var vegan. Falafel özellikli. 6 lira tanesi.

Çarşı civarında mnakarnacı vardı, bir iki çeşidi vegandı ama unuttum adını.

Mamatma kafe açıldı 1 sene 6 ay olmadı, gitmedim hiç ama pek beğenilmedi sanırım.

Vejeteryanın yiyebileceği şeyler çok var aslında. OLmadı veganların son çaresiz çiğ köfte var. Sonçare diye bir şey yok da. Et suyu olabiliyor hazılarımnda ya da bulyon.

Restoran olmamakla beraber yeldegirmeninde vejateryan cafe var. Ismi aklima gelmedi. Cesit az ama lezzetli yemekleri var.

Ek: cosmicstring yazmis ismini. Mahatma. Tavsiye ederim, sirin bir yer.

Happymoons olabilir. Vejetaryen menüsü var bildiğim kadarıyla. Izgara sebze tabağı bulabilirsiniz en kötü..

Yves rocher vanilyalı da harika ve kalıcı.

Ben de yulaflıdan kullanıyorum.

Armut karamelin de parfümünü kullanıyorum. Gerçekten güzel kokuyor o da. Kremi daha da güzel kokuyordu hatta. O yılbaşına özel bir ürün olduğu için bir daha çıkmayacakmış. Belki bu da seçiminizde önemli olabilir.

@m e l t e m, zevkine güveniyorum. Hangisi hediye için daha uygun sence?

Teşekkür ederim cevaplarınız için.

www.bathandbodyworks.com

twilight woods
warm vanilla sugar

Hediye alınacak kişinin zevkleri önemli. Temiz kokulardan hoşlanıyorsa, hafif parfümler kullanıyorsa yulaflı daha uygun olur ama böyle koku süründüğünde insanlar mest olsun isteyen biriyse o zaman armut karamel derim. :)

Edit: Her türlü armut karamel diyorum. Bugün kendime aldım.

vodafone'san 25 tlye 500 dk 500(ya da daha fazla) sms 2gb var. gayet de yeterli gibi sana. yeni yıl tarifesi miydi neydi adı.

et yemeyene 30 liraymış.

sapığın gibiyim yalnız :D

Turkcell yıldız genç ve ek paket toplam 25 lira. Her yöne 500 dk, 1000 sms, 2 gb.

25 yaş üzeriysen bile timler hallediyor.

Yeni tam altın tarifesi var 30 TL'ye vodafone'da mevcut tarifem/kullandığım şebeke artık cazip gelmediği için ben de numaramı taşımayı düşünüyorum. Üstelik bu tarifede verdikleri dakika, sms ve konuşma süresi 6 ay boyunca artıp sonrasında sabitleniyor. Yılsonuna kadar da tarife abone alımına açıkmış..

Başlangıçta >> HY 500 dk, HY 1000 sms, 2 Gb int.
6. aydan sonra >> HY 750 dk, HY 2000 sms, 2.5 Gb int.

cepmerkezi.vodafone.com.tr

arkadaşlar, turkcell'in en kaliteli operatör olduğu konusunda mutabıkız, bunu tartışmıyorum. internet hızı, çekim gücü, kapsama alanı olarak hepsinden daha iyi.

kontörlü yıldız genç tarifesi var, her yöne 500 dk, 1000 sms, 2 gb internet 25 lira. tatava yapma bas geç.

Istanbuldaysan operator fark etmez. Bi haberlesmeci olarak bilgim ve gorusum bu. O fark, kirsal icin gecerli.

Yazilmistir sandim yazilmamis.

Avea woops. 2Gb arti sinirsiz internet, her yone 500 dk, 5000 sms. 23 tl. Faturali faturasiz.
E git al iste.

vodafonda 1000 dakika heryöne+1GB internet 19 lira ödüyorum. ama 22 lira olacakmış yıl sonuna yeni taşıdım sayılır hattımı.

Akbiller yilbasinda kalkiyor diye biliyorum.
Istanbul karta geciliyor.

@mavi istiridye, ağız alışkanlığı... istanbul kart kullanıyordum zaten.

Uzunçayırda metrobüsün otobüs durağı kısmında veriyorlardı. Ayrıca netten başvururken o seçenekler çıkıyordu diye hatırlıyorum.

nasıl bulamadın yav? istanbulkart.iett.gov.tr

et yemiyon mu sen bakiim?

hatta nokta atışı yapayım kadıköy metrosundan alabilirsin. ulaşımı en kolay o sanırım senin için.

@seksen9, çok teşekkür ederim. ya valla yiyorum inanmazsın öyle köfte falan değil bir keresinde haşlanmış ete benzeyen bir şey bile yedim, şahitlerim var ama demek ki bakar körlük devam ediyor:(

bu kadıköy rıhtım demiş şimdi sadece. kadıköy hareket amirliği mi neresinden veriyorlar? akbilsiz akbilsiz çok dolaşmak istemiyorum da.

B12 eksikliği et yiyenlerde de görülebilen bir şey çünkü topraktaki bakteri vitamini üreten.

Eskiden istanbulda 3 yerden alınabiliyordu ama artık hemen hemen her ilçede bir merkerz var. Kaybtttiysen 20, kırıldıysa 10 lira veriyorsun değiştiermek için. Resim götürürsen onu koyuyor, götürmezsen eski resmni basıyor. Öğrenciysen öğrenci belgesi istiyor muydu emin değilim, ben vermemiştimn sanırım. Benim kırılmıştı da.

gidip almanıza gerek yok. artık adrese kargoluyorlar akbili. ben öyle aldım en son.

internetten başvuru yapılıyor, ücreti kartla ödeme seçeneği var vs. gayet kolay bir yere gitmene gerek yok.

elbette vardır ama pdf bulmak zor olabilir. sahaflara git derim. çok ucuza bulursun bir tane.

Şuradan kendiniz seçebilirsiniz istediğiniz seviyede:

english-e-books.net

Penguen yayınlarına bak.

kalbin hızlı hızlı atmasının yorgunlukla, uykusuzlukla alakası var.

her gün mutlaka spor yap, bol su iç. stresini azaltacak şeyler yap. spa, masaj, ılık-sıcak banyo.

Bendd de benzer durum var. Melatonin hapi yutuyorum cogu zaman

Geç saatte aşırı fiziksel aktiviten olmasın. Kafein tüketimini de sınırla. Kafeinin yarı ömrü 4-5 saat. Yatmadan en az 6 saat önceden itibaren kafein kaynaklarından uzak dur.

et ye et.

kalbin hızlı attığına göre tansiyonun düşüyo. albumin seviyen kaç acaba? bi kan tahlili yaptırıp sonuçları beklerken de ciğer şiş ye bakiim.

bizde bir sozluk var, fransizcayi ilk ogrenmeye basladigim zaman kurtaricim olmustu. 150.000 kelime 40.000 ornekleme vs diye gidiyordu ama turkiye'de bulabilir misin bilmiyorum.

www.bibliotheques-clermontcommunaute.net sozluk bu.

eger bulamazsan bir dahaki bulusmada getireyim sana, artik fotokopisini mi cektiririz, taratir miyiz bilemiyorum ama bir cozum buluruz :)


bir de soylenildigi gibi ben de o donem cok sozluk aradim, bulamadim. bunu babam ozel siparis vermisti.

O.a. gurun diye bi adam vardi onu kullanirdik biz

otobüs 42t

25e ya da 42t

40tan verecekse 25-30dan alması yeter ona. 25-30dan satmak seni de kurtarıyor anladıgım kadarıyla.

Excel kullanmayı biliyosan,

girdileri kalem kalem yazacaksın. karşısına da maliyetini yazacaksın.

un
yağ
şeker
vanilya
elektrik
kıl
tüy
yün
senin el emeğin

o parti kurabiye için kullandığın malzeme miktarları ve o kadar malzemenin kaç para tuttuğu yazacak o maliyet sütununda.
sonra toplam bir rakama ulaşacaksın.
diyelim rakam
1 kilo için 20 lira çıktıysa, sen ona 30'a satacaksın.
30 lira çıktıysa, sen ona 35'e satacaksın.

peki bu hesaptaki adaletsizlik ne? senin yaptığın daha zor ve know-how gerektiren bişiy. çünkü bir standardizasyon tutturman lâzım, metodunu 'valide' etmen lâzım.

o alıyo ve satıyo. tüccar yani.

öğrenilen ders ne buradan?
ticaret yapmayı sen de öğreneceksin. hemen olmaz. ona baka baka öğreneceksin.

30 liralik alisverisle 3 parti çıkarıyorsan bu isin parti basina maliyeti 10 lira oluyor.

Bunun üzerine 10-15 lira kendine kar eklesen (ki bu % 100 kar anlamina geliyor) 20-25 liraya sen verirsin en az, diger kisi de 40 liraya sataraa gayet uygun olur bence.

soyle hesapla
1 kilo uzerinden gidiyorum.

1 kilo kurabiye icin gerekli malzemeleri al
1 kg un
x yumurta
xx margarin
xxx

alt alta bu bir kilo unu kurabiye yapacak malzemeleri yaz.
hammaddeyi ne kadara satin aliyorsun onu yaz
muhtemelen 30 tl den daha az bir tutara mal edersin. iste isgucu elektrik vs ucretini de eklersin her turlu kar edersin.

Her parti 1 kg olarak kabul edersek, 1 kg kurabiyenin sana maliyeti 10 tl + elektrik + emeğin yapıyor. Ek iş mi yapıyorsun, kira su katılacak mı bilmiyorum ama Elektrik masrafını bence dikkate almalısın, zira fırın iyi elektrik yakıyor diye biliyorum. Ay sonunda sürpriz bir fatura ile karşılaşabilirsin. Geçimini sadece bundan mı karşılayacaksın yoksa paraya ihtiyacın var mı yok mu? Sen vergi vermiyorsun belki tamam ama başka işin yoksa evdesin diye devlet senden vergi alacak. Sen vergisiz veriyorsan ve sattığın yer fiş kesiyorsa ona ekstra kdv ve gelir vergisi çıkabilir fazla girişi yoksa. Yani bu kadar teferruata girmek gereksiz olabilir ama neye göre ne kadar kar etmen gerekiyor bilmiyorum. Maliyetin 15 tl olsa ve 30tl'ye versen, günde 1 kg satsan 15 tl ayda 450 tl yapar. Bu geçimi sağlamaya yetmez. Ama aynı maliyetl 25 tl'den 10 kg yapıp satsan ayda 3000 tl net kar bırakır. Bu da vergi kira vs yoksa evde yapılacak bir iş için fena değil. Bence satıcının. 40 tl'den satmasından çok, kaç kg satacağı senin için daha önemli olmalı.

her malzemenin maliyetini çıkar, sonra o maliyetten ne kadar kurabiye yaptığını bul. o bulduğun rakam senin basit maliyetin.

şimdi o rakama
%3 işçilik ekle (konu net)
%1 hata payı ekle (yancak kurabiyeler için)
%2 finans maliyeti ekle (bir sonraki alışverişte malzemelerin zamlanması ihtimaline karşı)
% 5 de kar ekle (bu da senin gerçek karın olacak) bu eklediğin rakam kar olduğu için değiştire bilirsin.

mesela 1 kg kurabiye için

5 lira un
3 lira şeker
3 lira süsleme malzemeleri
1 lira baharatlar
2 lira pişere masrafı
2 lira paketleme gideri
toplam 16 lira gider.
16x%6= 1 lira bir şey yapar yani senin maliyetin 17 lira. bunun üstüne ne kadar kar koyarsan o sana kalmış. %5 altında bir rakam koyma

mantığın böyle giderse (yüzdeli usülle) karlı bir iş yaparsın. ama 3 lira 5 lira koyayım dersen batarsın

Vergisini unutma

x ile y ülkesi arasında anlaşma yapıldı diyelim. x ülkesi z ülkesine özel olarak bazı gümrük muafiyetleri uyguluyorsa aynı muafiyetlerden y de yararlanır. temelde bu.

iki ülke anlaşma yapıyor ve bu maddeyi koyuyor. sonra bu ülkelerden biri başka bir ülkeyle daha iyi bir anlaşma yaparsa önceki anlaşmadaki bu madde yüzünden, önceki ülke de bu şartlara sahip olur.

misal a ve b ülkeleri doğalgaz anlaşması yapıyorlar birim fiyat 10 olsun. sonra b ile c de anlaşma yapıyorlar doğalgaz üzerine birim fiyat 5'ten. anlaşmadaki maddeden dolayı a ülkesi de doğalgazı 5 birim fiyattan alacak.

scriload.com

@mr goodcat, verdiğiniz link ile indirdiğimde dosyanın tamamı inmiyor.

bu arada eğer bir dosya yüklerseniz bunuj ücretsiz olarak indirme hakkı kazanacaksınız.

elinizde olan bi kaç sayfalık bir pdf'yi yükleyin. içeriği çok mühim değil ancak sizin tarafınızdan kayedilmiş olsun. böylece kütüphaneye katkı sağlamış olursunuz.

ayrıca indirme hakkı kazanacaksınız. şayet katkı sağlamak istemiyorsanız dosyayı yüklerken ismini absürd bir şey koyun. etikletler de saçma olsun. kaldı ki dosyayı indirdikten sonra yüklediğinizi silebilirsiniz.

download ekranında, aylık/günlük/yıllık erişim satın al ekranında en altta bir link var. yüklemeyi başlat yazıyor olsa gerek. ona tıklayarak dosya yükleyip indirme hakkı kazanabilirsiniz.

Ayarlardan yazı tipi-boyutu değişiyordur. Windowsta öyle.

bak şimdi ben de görüp güncelledim aynısı oldu ayarlarda da yeri yok çok salakça bişe oldu hakkaten ufaldı bayağı. tiklerim artık gri :D

Arkadaslarina sorsana senin tiklerin mavi olmus mu?

ayarlardan değişmiyor.
delineron keşke güncellemeseydin.
haldamir, mavi olmamış, neden ki?

günahı boynuna :) şaka bi yana al burdan eski sürüme çevir düzelsin bi süre www.whatsapp.com

www.eksiduyuru.com

Şu duyurudaki olay var da. Benim tüm symbian arkadaşlarıma gönderdiğim mesajlar okununca mavi oluyorlar.

bildigin kosele ayakkabi alti da kaucuk. senin yapamamanin sebebi denge, agirlik merkezi, hareket kabiliyetin o adam kadar olamadigin icindir. ozel bir malzeme degil, zaten oaellikle kaygan bir malzeme olsa o kadar seri hareketlerde asiri kayacagi icin dusme tehlikesi olurdu.

@mayeskuel, denge vs. sorunum yok. ayakkabıların tabanı yere yapışıyor.
bir de şeyi anlamadım. kösele tabanda kullanılan malzeme değil mi zaten. kösele ayakkabı altı kauçuk nasıl oluyor?

Kösele yerine neolit de olabilir. Köselenin sunisi diyim. Amma çok ayakkabı sorusu geliyor, kendimi uzman tv gibi hissettim. (Ayakkabı uzmanlık alanım)

Kösele altı kauçul diye bişey yok. Köseleyae köseledir. Bana güvenin, kesin bilgi. Kauçuk anca ıslak zeminde kayar.

yalnız bir noktayı atlıyoruz burda ayakkabı kadar zemin de önemli. bizim evde yerde halılar bile kayıyor valla.
ayakkabı da direkt kösele valla

önüme çıksa letişa van ekhut diye okurum. Felemenkçem yok.

Letitiya Fan Eykaut

edit: ben demiyorum google translate diyor.

Bence "leytitya fan iku" diye okunur.

leetişya van iikaut -bence- böyle okuyunca daha tatlı D:

translate'de

leytiçya fan eykaut diye okuyor

letitsya fan eğkhaut

laytitsiya van iikhovt belcikada boyle,

hollandada ise fan iikhavt diye okunur

Letiyatae von Ekyoğut bende sallayayım dedim :D

"Lğetisya væn eikuğt" dedi google.

Piyer Van Hoydong diye okunuyor bence.

www.hepsiburada.com

2 yıldır falan bunlarla uyuyorum ben, tam aradığın şey. telefon yakındaysa onu falan duyuyorsun, ama milletin yaptığı saçmasapan gürültüleri duymuyorsun. harika bir şey. bir de böyle yumuşak, hamur gibi bir şey, birkaç kere kullandıktan sonra alışıyorsun, orda olduğunu bile fark etmiyorsun.

hijyenik bir şey olması da çok önemli.
kulağıma kaçar mı?
bunu her gün kullanıp atıyor muyuz?

kulağa kaçmayacak kadar büyük bir şey. kaçması mümkün değil o yüzden. tek kullanımlık normalde. ama ben zaten yatmadan önce duş aldığım için kirlenmiyor hemen, birden fazla kullandığım da oluyor. kirlenince atıyorum zaten. herhangi bir sıkıntıya sebep olmadı şu ana kadar.

Rimel yağlı şeylerle çıkarıldığına göre belki de yağla çözebilirsin. Sonra da buradan öğrendiğin yağ çıkarma yöntemiyle yağ lekesini çıkartırsın. Ayrıca kazak da kazakmış yani 60 derecede yıkamana rağmen hala yaşıyorsa, uğraşmana değer. aşsdkşald

lekenin üzerine vazelin ya da gliserin sürerek yumuşatın sonra da yıkayın. google öyle diyor...

bundan sonraki olası kazalar için tavsiyede bulunayım ben; böyle durumlarda hiç müdahale etmeden arayın çözümü, müdahaleyi ona göre yapın. bazen leke çıkartmak için yapılan şeyler lekenin daha çok yerleşmesine sebep oluyor. sonra rahatça çıkacak bir leke, sırf bu yüzden iz bırakıyor ya da giysi çok yıpranıyor.

kabinde kalma süresi uzuyor çünkü ikisi de birbirine 30 saat fikir danışıyor, kıyafet sayısının takibi ve kabinden çıkanların takibi zorlaşıyor.
haklılar.

gerçi zara ve stradivariusta girmiştik biz 2 kişi kimse bir şey demedi.

önceden sevişenler olmuş olabilir. kimin kiminle sevişeceğini bilemezsin :)

yakın zamanda kabinde sevişen bir çift basmışlardır. üst yönetim çalışanları uyarmıştır bu konuda. "neme lazım ablası değil de lezbiyense" diye şansa bırakmamıştır mağaza görevlisi.

belki iki kişi olunca hırsızlık neyim oluyorsa... önceden böyle haber görmüştüm.

hırsızlık olabilir.

İtalyan diyorsun, kırmızı diyorsun...

Yanlış büyük ihtimalle ama SMEG mi? Retro tasarımlara sahip bir marka.

markanın sitesinden bütün modellere baktım ama bulamadım aradığımı.

DeLonghi mi?

blanco?
alessi?

Esse

www.youtube.com

söyleyecek kelime bulamadım tebrik etmek için.
iki gündür arıyorum, sözleri de yanlış yazmışım üstelik. 8 dakikada buldu.
Cause I wouldn't walk away
If you were to change your ways
My love
doğrusu buymuş.

hayır, nasıl oluyor anlamıyorum!?

milupa aptamil mamalar ve huggies bebek bezleri işinizi görür

bebek bezi, kesinlikle molfix...gerçekten iyiler.
bebek maması hiç kullanmadık, bildiğimiz tüm markalar da "sabıkalı" sanırım...yine de "şikayetvar.com"'dan bebek mamaları içinde en az şikayet edileni ya da lütfedip, şikayetlere dürüstçe cevap vereni tercih edebilirsiniz...

@primetime, milupa,aptamil tamam da hangisi?

bebek maması kesinlikle sma. gdolu olduğu için "çaktırmadan" piyasadan toplatılan aptamil iyi reklam yaptığı için tercih edilmemeli.

@arma aşkı, şikayet var'dan okuyorum şu an. sma mama içinden kıl çıktı, böcek çıktı, o çıktı, bu çıktı yazmışlar hep. ne diyorsun? bir de bu mamaları pazarlıyorlar yani.... neyse :)

@want2die, çok güzel anlatmışsın tahminim gibi. görmeseydin duyuruyu zaten özelden linkini atacaktım sanırım:( bebesi olan bir baba olarak sen şimdi bana hangi mamayı almamı tavsiye ediyorsun? hangi mama derken kaç yaş için olan yani, devam sütü mü, kaşık maması mı? hangisi daha uygun olur ben bilemedım.
dur dur, hangi mama size hediye gelse sevinirdiniz? öyle sorayım. (yaştan bağımsız olarak sordum bu soruyu.)


ya hangisi derken de markayı değil tipini sormuştum. kutuda mı kavanozda mı diye...

anne sütüne en yakın mama, şeker içermeyen tek mama, protein kalitesi en yüksek olan mama sma. bunu istediğiniz çocuk doktoruna sorabilirsiniz. dünyada hiçbir mama firmasının sahip olmadığı akreditasyon belgesine sahip bir mamadan kıl tüy falan çıkması da hiç mümkün değil.

aptamil almış arkasına akp desteğini gidiyor, şekerle şişirmeyin bence el kadar çocukları. diyeceklerim bu kadar :)

Biri 24 aylık biri 9 aylık bebesi olarak söyliyim.
İlk öncelik bezden başlıyım bende huggies kullanıyorum ama onada kız erken farklı alıyosunuz dikkat edersiniz.
Mama olarakta devam sütü en güzel hediyedir. Tabi oda aylara göre değişiyor. Pahalı olduğu için devam sütü diyorum. O kavanoz mamalarının tanesi 1.35 tl yani bana onlardan alınsa çok sevinmezdin açıkçası. Devam sütü bende aptamil kullanıyorum bebelac sevmediler diğerlerinide denemedim.
Almak içinde bazı fırsat sitelerinde kampanyalar oluyor. Örneğin huggies in paketi 29.90 geçen bir grupfoniden kargo dahil paketini 19.90 a aldım takip ederseniz böle daha uyguna getirip daha fazla yardım yapabilirsiniz

@want2die farklı illerdeyiz belki ben bir senedir 23 ün altına alamadım hiç bezi okadar nasıl fark ediyor bizi resmen kazıklıyolar demekki

Milupa aptamil, bebegin yaşına kilosuna göre falan değişiyo işte, yenidoğansa pre aptamil, aptamil, aptamil 2 falan işte, bebek bezi içinde de en uygunu huggies, gerçi şu günlerde bez fiyatları epeyi arttı. internette, bebek malzemesi satan sitelerde falan baya indirimli olabiliyor.

Bu arada, alacaklarınız sadece bez ve mama ile mi sınırlı bilmiyorum ama, birkaç tane de pişik kremi serpiştirin aralarına

Bebeğiniz 1 yaşında geldiğinde alıştırma külodu kullanarak tasarrufa geçebilirsiniz www.balbaby.com

75 dakika ile 100 dakika arası

çok soğuk bir şehirde değilsen 60-80 dakika bence de.

15 ya da 30.

abiler, "hızlı" "günlük". benim kullandığım bosch bi makine bu arada yıkıyordu.

bende öyle bir sorun olmadı, fena değil bence.

ben severek kullanıyorum. ama yağı vücudun tam olarak emmeden kıyafet giymemelisin. yoksa gözle görülür lekeler bırakıyor giysilerde.

doktor verdi ilaçları. ateşim çıkınca aa antibiyotik içeyim demedim. antibiyotik içtiğimi söylememin sebebi, artık hastalığım ile ilgili ilaç da kullanıyorum. neden hala çıkıyor geceleri?

1-yorganın altında ne işin var? çık çabuk.

2-odanın içi sağlıklı insanın üşümeyeceği sıcaklıktaysa üstündeki ekstra şeyleri çıkar. hırka, kalın çorap falan giyme.

3-eklem yerlerini yıka abdest alır gibi.

4-ciddi artarsa duş al ılıktan biraz daha soğuk su ile.

not: doktor değilim ama sıkça ateşlenen, ateşten geceyi hastanede geçirmişliği olan biriyim. kendime burda yazdığımdan daha acımasız davranıyorum ateşlendiğimde :( zor valla Allah şifa versin.

1 - ateş düşürücü iç
2 - bedenini serin, kol ve bacakları sıcak tut
3 - ılık duş alabilirsin
4 - bol sıvı al

enfeksiyonun var ki ateş çıkmış, doktor da uzun süreli tedavi için antibiyotik vermiş (hep house izlemekten bunlar). ateşin çıkınca minoset ya da aprol al, duş işini aksatma

geç bir cevap olacak ama antibiyotiğin ateş düşürücü etkisi 2-3 gün içinde ortaya çıkar. 2-3 gün ateş düşürücü ve ılık duşla idare edeceksin.

geçmiş olsun. kırmızı kabanı üzerinden çıkarma.

Hastalandiginizda vucut sicakliginizin yukselmesinin sebebi bagisikliginizin dusmesine sebep olan mikroorganizmanin etkinliginin azaltilmaya calisilmasi. Eger 0-10 yas araliginda degilseniz atesinizi dusurmeye calismayin. Vucut kendini korumak icin sicakligini yukseltiyor. Ayrica bircok hastalik gece nukseder. Garip bir sebebi yoktur buyuk ihtimalle.

www.gabadu.com

Eğer sirke veya esansiyel yağ kokusuyla herhangi bir sorununuz yoksa; şu doğal, ev yapımı tarifi deneyebilirsiniz (git: basityasamseruvenim.wordpress.com )

Piyasadaki ürünlerden ise Frosch ve Rossmann'in Ecolabel etiketli ürünlerine bakılabilir. Klasik ürünlere göre çok daha hafif kokulu ve daha az kimyasallı oluyorlar.

Aynı sorun bende de mevcut. Bu ürünleri kullanıyorum çok memnunum..

www.bulabilirim.com

yahu ev taşıma esnasında, tadilatta vs olur böyle şeyler.
yarından itibaren haftasonu zaten mis gibi temizlenir ev sıkma canını bu kadar.
her taşınan insan sıkıntıları bunlar.

Abi keşke benim derdimde bu olsa, bu dakikadan sonra moralini bozmaya gerek yok, iki gün sonra hatirlamayacaksin bile

her taşınma olayında olur böyle şeyler,
en azından sorunsuz bir eve girmişsiniz, yapı olarak yani.

her neyse, tüm camları açın, dışarı çıkın 1-2 saat bir yerlerde takılın.
o zamana ev de havalanır zaten,
üzülmeyin bu kadar.

diğer arkadaşın da yanında değil mi? yalnız değilsin diye düşündüm yazdıklarından?

bu geceyi geçirin o kadar. yarın halledilir diğer herşey. hava ne kadar soğuk olsa da 1 dakikalığına da olsa özellikle yatmadan önce odayı havalandır bi. arkadaşınla sohbet muhabbet edin vs. internet imkan veriyorsa bi film izleyin beraber. maksat bu gece geçsin. sonra da yatın uyuyun.

Ayni durumdayim ve bir aydır bu durumdayım. Son hafta ailemin yanına gittim döndüm ama yatacak yerim yok odaya bile giremiyorum çünkü tüm eşyaları benim odama yiğmis ev arkadaşlarım en küçük oda benim olmasına rağmen. Saatlerdir temizlik yaptım hala pis. Tek artım internetimin olması.

Ama bunlar dert degil kırmızı. Tadilatta normal degil mi bunlar? En büyük derdim bu olsun valla. Ev arkadaşlarımın işgüzarlığına canim sıkıldı benim sahsen diğer şeylere degil. Olur o kadar. Bu da unutulur gider.

söylemeyi unutmuşum, bu birlikte kalacağım arkadaşım haftasonu için ailesinin yanına gitmiş. telefonda konuştuk.
ben tek başımayım şimdi.

dişini sıkmalısın bi 2-3 gün. herşey düzene girdikten sonra da bi house warming partisi yaparsınız, arkadaşlarınız gelir belki, ev hediyeleri getirir. güzelce eğlenir stres atarsınız. böylece bütün bu dertler bir gecede unutulur ^_^

kırmızı, tek derdin bu olsun lütfen.
şimdi derin bir nefes al.
elinde olanlarla nasıl mutlu olabilirsin, onu düşün.
aç bir kitap oku mesela, internetsiz hayatın tadını çıkar bu akşam.
üşüyorsan üzerine yorganı al, yatakta oku hatta kitabını.
ya da bir şeyler çiz, kalem al eline, yaz ya da. üret bir şeyler. iyi gelir.

taşınma işleri ne yazık ki böyle bende sorunsuz geçen bir süreç hatırlamıyorum ne yazık ki. bu gece geçince sabah kendini güzel bir kahvaltıyla ödüllendirirsen herşey daha yaşanılabilir olacak bence haftasonu için. bu gece önemli ama kafanı dağıtman lazım.

böyle bi şey olduğu zaman şunu düşün: "şu an kafamı taktığım bu şey 5 yıl sonra hayatımda bi etkiye sahip olacak mı? 5 yıl sonra bi önemi olacak mı?"

birkaç ay sonra unutacaksın gidecek. biraz sabret. rahatla :)

sıkma canını.. sokakta da kalabilirdin....

uyumaya çalış.. sabah daha iyi olacak..

atıyorum: bence favoriler en son muhatap olduklarındır. Yani rehbere kaydedince o numarayla ilgili bir işlem yaptığın için favorilere atıyordur sonra sen o numarayla ilgilenmeyince çıkarıyordur.
Yani ben watsapp olsam öyle yapardım.

@suspendline, konuştuğum insanları sohbet'e alıyor. favorilerde olup aslında "favorim" olmayan insanlar var. onları atardı önce bence.

numarayla ilgilenmeyince kısmı komik olmuş. "daha dur bismillah" demek istedim.

Benim hiç konuşmadığım hatta varlığından haberdar bile olmadıklarımı favorilere almış Whatsapp, rehberimde kayıtlı tamam ama ben hiç konuşmamışım, açıp bakmamışım bile. Bence tamamen alakasız bir şekilde adı favoriler onun. Rehberde Whatsapp'ı olan herkesi favorilere atıyor. Whatsapp'ı silmiş muhtemelen.

clinique iyidir.

pas d'importance

la roche deneyebilirsiniz, ben memnun kaldım. yüzünüzü parlak göstermez; ama deney kısmını bilemeyeceğim

@rüzgarliagac, tam olarak kullandığınız ürün hangisi?

la roche-posay toleriane ultra, hassas ciltler için.

ruzgarliagac +1

Aynı nemlendiriciyi Roaccutane'ın canına okuduğu cilt için dermatologum verdi; yüzü gayet güzel rahatlatıyor.

kiehls

aynı uyarıyı ben de alıyorum. düzelir birazdan.

Aynı durum bende de mevcut.

iki duyuru yukari bak. (benimkiler'den takip ediyorsan olmaz tabi.. hehe.) (git: 828738)

tek alanlar da var. 122c mesela.

videoyu izlemedim ama videonun açıldığı noktada 2 gelin, 2 damat var gibi, çifte düğün falan olabilir.

bulgaristan romanları öteki de nişanlanıyor.

çifte düğüne basıyorum oyumu. her ne kadar biri taht gibi giyinmiş olsa da. gelinlik sanırım o :/

hahaha :D bu ne ya bende bizim düğünleri saçma bulurdum bunların yanında hiç bir şey değilmiş meğersem.

o değil de içki şişesini niye öyle tutuyorlar kadınlar falan el değiştiriyor bi de kutsal bir şeymiş gibi :DD

bastaki beyazli asan

ucincu dskikadaki gelinsi kadini gorunce olayin rio da gectigin tahmin ettim. karnaval gibin

www.youtube.com
arkadaşın yaşadığı durum

birebir beni anlatıyor:D ama lütfen ciddi olalım bakın durum kritik. yoksa arabanın önüne atacağım kendimi yarın.

@take a minute, değiiil.

tutturduğuma eminim.

youtu.be

www.youtube.com

@signear, değil bu. bu şarkı yeni de değil hatta.
@ozzy, bu da değil.

uf:(

www.youtube.com

şarkıyı buldum, arabanın kapının önüne park etmesi üzerine:/
uğraşıp cevap veren herkese de teşekkür ederim. bu arada şarkıyı da açıp dinlemeyin, felaket.

iyi bi şey çünkü herkesle geyik yapabiliriz. kötü bi şey çünkü diller falan kayboluyo o fena.

önce iyi sonra kötü.

öncelikle mutlak iyi ya da mutlak kötü olan nedir ki?
küreselleşme iyidir; çünkü dünyanın pek çok yerinde yaşam standardının artmasına katkı sağlar.
küreselleşme kötüdür; çünkü dünyanın pek çok yerinde sömürülenlerin insafsızca ezilmesine dayanır.

Küreselleştiren için iyi, küreselleştirilen için kötü

Yukarıdakiler de söylemiş. Hem iyi, hem kötü. Ucuz işçilik maliyetleri firma açısından iyi iken, ucuz işçilik adına terk edilen ülke için kötü, ucuz işçinin olduğu ülke için kah iyi kah kötü. İyiliği ve kötülüğü dünya görüşünün bunlara verdiği ağırlıklar belirliyor.

avantajlı. ulaşım kolaylığı.

herşey kolaylaşıyor insanlar kültür alışverişi yapabiliyor kötü tarafı ise herkesin birbirine benzemesi aynı şeyi yapması. mesela alman radyolarından her ingilizce müzik çalıyor tüm gençler rihanna dinliyor i phone kullanıyor converse giyiyor aynı kitapları okuyor falan filan bence bu tarz şeyler herkesi tek tip yapar yani bundan sıkılsak başka bi yerde başka bir tarzda yaşama şansımız yok gibi.

Devletlerin ve bireylerin kültürünü bu derece derinden etkileyen bu konu üzerinde de temelde iki zıt fikir ortaya çıkmıştır:
Şüpheciler : Küreselleşmenin bu kadar yayılmasından kesinlikle şüphe duyulması ve bu durumdan olabildiğince kaçınılması gerekir. Dünya küreselleşme nedeniyle küçüldükçe en ufak bir sorun herkesi etkiler hale gelmiştir. Örneğin Egola hastalığı Afrika’da oluşan bölgesel bir hastalık olarak kalması gerekirken, Afrika’ya yapılan bu denli fazla yolcu uçuşları sebebiyle yayılmış ve küresel bir hastalık boyutuna gelmiştir. Aynı durum yaşanan ekonomik krizler için de geçerlidir. ABD’de yaşanan bir para krizi bölgesel kalması gerekirken, yaratılan iktisadi karşılıklı bağımlılık yüzünden tüm dünya bankalarını köklerinden sallamaktadır. Bu yüzden küreselleşme karşılıklı olumlu ilişkilere dayanmayıp, sömüren ve sömürülen düzeni oluşturmaktadır. Dünya bir “domino taşı oyunu”na benzemiştir; biri düşünce diğerlerini de beraberinde düşürmektedir.
Devlet merkezli bir anlayışa sahip olmamak da mutlak bir otorite boşluğu yaratır ve oluşacak “self-determination” fikri ülkelerin birliklerini bozarak küçük bir sürü devletin türemesine sebebiyet verir. Uluslararası ilişkiler açısından küreselleşme, buradan hareketle, devletlerin bağımsızlıklarının aşınmasına da yol açabilir. Öyle ki artık ülkelerin iç-dış politikaları arasından bir ayrım yapmak bile neredeyse imkânsız hale gelmiştir. İç politikayı ilgilendiren mutlaka dış politikadaki bağımlılıkları da ilgilendirir. (ya da bu durumun tam tersi)
Öte yandan küreselleşme farkındalığı arttırır. “O neden zengin de ben bu kadar fakirim?” sorusunu kendine soran devletler kıyasıya rekabet içine girerler. Bu da bize aslında küreselleşmenin sorunların çözümü için bir araya gelmelerden ziyade küresel sürtüşmeler doğurduğunu göstermektedir.
Globalistler : Dünya küçüldükçe bir araya gelmeler daha kolay olabileceğinden, kolektif hareket etmek ve sorunlara yine kolektif çözümler bulmak da daha kolay hale geliyor. Bu oluşturulan kolektif çalışmalar kıymeti bilinmesi gereken çok önemli durumlardır. Bu asla bir
sömürü düzeni değildir, grup içerisinde bir takım eşitsizlikler olabilir, ancak bunlar da yine bir araya gelerek oluşturulacak küresel kurallarla kolaylıkla çözülebilir. Güçlü olan devletler de diğerleri için bir araya gelip elini taşın altına koyarlar. Öte yandan örneğin Starbacks’ların yayılmasının amacı bir sömürü düzeni getirmekten ziyade, bu işletmenin imkânlarından tüm ülkelerin, küreselleşme sayesinde faydalanmasını sağlamaktır.
Küreselleşmeye bağlı olarak farkındalık artınca güvenlik açısından da devletler, diğerlerinin durumunu fark edince çatışmadan uzaklaşacaktır. Uzlaşacak devletler de bir araya gelerek evrensel değerler oluşturur. Örneğin benzer ülkeler (kapitalist ülkeler) arasında daha az sorun yaşanır. Dolayısıyla ortaya çıkan en önemli politikalardan biri de ekonomik entegrasyondur. Bu sistemde de öne çıkan şirketlerin temel amacı kar oranlarını maksimize etmektir, bu durumun sağlanması için de pazarlarını genişletmeye, yani ülkelerin karşılıklı ekonomik bağımlılıklarına ihtiyaçları vardır. Bu da paralel olarak çatışmanın doğmasını engelleyecektir.
Öte yandan güvenlik alanında da; tehlikenin öngörülebilir olmaması (11 Eylül saldırılarında yaşandığı gibi) asimetrik tehditlerin varlığı (terör örgütlerinin devlet politikalarına karışması) dünyada hızla yükselmekte olan radikalleşme olgusu (tüm dinler için geçerli) devletleri küresel çapta bir araya getirdi ve sorunlara çözüm bulma başarısı da arttı.
(Bir de ekstreme kaymayıp ortada olan bir kesim vardır. Onlara göre küreselleşmenin hem iyi hem de kötü tarafları vardır ancak önemli olan, sizin küreselleşmeyi nasıl kullandığınızdır.)

ülkeler, ekonomiler ve halklar birbirine yakınlaşıyor gibi görünse de refah eşit olarak dağılmadığı için küreselleşme şu haliyle kötü bir şey. www.therules.org

lgbt

herkes çok büyük övdüğünden bende 10 üzerinden 10'luk değil de 8'lik bir his uyandırdı.

----spoiler var----

bana kalırsa sondan bikaç bölüm önce brenda ve o esmer yellozun hastanede karşılaştıkları bölüm dizinin pik noktasıydı. oradaki elektriği iliklerime kadar hissettim. Nate'i gömdükleri, mevlanalı falan olan kısım ise aşırı iyiydi. sanırım 11. bölümden bahsediyorum. işte o 10'da 10'luktu.

----spoiler var----

Şimdiye kadar çekilmiş en iyi dizi finali.

açıkçası beni de aşırı etkilemedi. beni genel anlamda son 3-4 bölümü çok etkiledi. o yüzden dizinin finalini son 10 dakikasıyla değil de son sezonuyla değerlendiriyorum ben. hep söylediğim gibi, dünyanın en güzel dizisi ve finali budur.

dizinin son on dakikasını öveduranlar bence tüm diziye hakaret ediyor. o son on dakika yoktan var olmadı, üzerine kondukça kondu her bölümde. o yüzden abartılı buluyorum ben bu son on dakikayı övme halini. toptan güzel (bence en güzel) dizi idi, sadece son on dakikasıyla değil.

çok faydalı.

sırf cildim daha güzel olsun diye mahalledeki çocukları dövüp gözyaşlarını topluyorum. sabah yüzüme sürünce adeta bi' brad pitt olarak uyanıyorum.

yok :D

spermin varmış ama :p ulan adnan hoca, facial sevdasına bütün mankenleri böyle kandırmıştı bi ara aksjdhajhsjahaha o geldi aklıma :D

İçinde tuz var, büyük olasılıkla cildi kurutur ve gerer; ama bir yandan da gözünü temizleyen şeyler de iyi gelir. Bir de onları silerken ben cildi aşındırıyorum. Tuzlu olunca, üstüne de aşındırınca pek iyi gelmiyor.

Çok ağlayanların göz çevresi erken kırışır. Bu yüzden, bu kadarlık bilimsel yaklaşımla bu yorumda bulundum.

hic sanmiyorum. goz yasinin amaci icinde bulundurdugu bir enzim sayesinde gozu temizlemesi, bakterilerden arindirmasi+vucuttaki stres hormonlarinin disari atilmasi icin bir yol. yanaktan asagi suzulmesi bir gereklilik, yararli oldugu icin degil.

2-3 günde bir yeni bir sivilce çıkaran bir insanım. nilera okyanus kullandım, pek bir faydasını görmedim, hatta kökü derinde ama ucu olmayan kızarık acılı sivilce sayım arttı. sonra sebamed clearface in sabununu kullandım, o baya iyi geldi. 3-4 ayda gözle görülür iyileşti, ama yazlığa geldim clearface olanından bulamadım normal sebamed sabun aldım yine sivilceliyim. nileraya 18 lira vereceğine, sebamed clearface e 14 lira ver onu dene önce. herkesin cildine iyi gelen şey farklı. çoğu eczanede var.

@ alice, clear face ve kompakt'ın farkı ne biliyor musun? ben kompakt kullanmıştım da.

sivilce için kükürtlü sabun tavsiye ederdi annem, faydası olur mu bilemedim.

tam farkını bilmiyorum ama clearface serisi, yüzeysel sivilceleri siyah/beyaz noktaları olan yani ergen ergen problemleri olan ciltler için.hani yüzün çok yağ salgılıyor, beyaz noktaların var burnunda, cildin genç ve yağlı ise falan.

compact olan ise,yani yeşil olan, enfeksiyon, derin akne, mantar vs. sorunları yaşayanlar için, yani sadece 'genç yağlı cilt'ten öte sorunlar için. cildin yağlanmasını önlemek cildi yumuşak bebek poposu yapmak amacında değil yeşil olan compact, detaylı bir temizlik ve yara olmuş enfeksiyon olmuş mantar olmuş cilt problemlerini düzeltmek için.

Chrome'da öyle oluyor. Explorer'da açmayı deneyin.

hayır salak mıyım neyim neden yapamıyorum ki?

explorer'da denedim. bireysel'e tıklıyorum hani yeni sayfa açılıyor ya. beyaz sayfa geliyor şifre ekranı geleceğine. chrome'da da adblock açıkmış, kapattım. bir şey değişmedi. hesap dökümüne tıklıyorum böyle "yükleniyor" dercesine dönen bir zımbırtı çıkıyor ama hiçbir şey gelmiyor.

mozilla ile oldu çok teşekkür ederim.

1- 3-4
5- krakow, bratislava, prag
7- gulaş ve kürtöskalacs yiyin. palinkayı az için çok kötü çarpıyo.

ben baya fazla yürüyerek bir buçuk günde altını üstüne getirmiştim. 2-3 günde gezilir her yeri. hosteller epey ucuz konaklama için. ben geceliğine 30 tl gibi bir şey vermiştim. yemek için dönerle falan yetinirseniz epey ucuza çıkarsınız, budapeste epey ucuz bir şehir. sadece yemek ve su için günde 20-30 tl'ye bile çıkabilirsiniz kişi başı.

1- 3 gün 2 gece ortalama

2- her yer gezilecek yer bence şehirde. parlamento binasından yukarı doğru yardır margit hid'den sağa dön szent istvan caddesine çık oradan yardır peşte tarafının altını üstüne getir. oradan buda'ya geç citadella'e git, buda kalesine git, gellert'e git. vaci utca'da alışveriş yapabilirsin falan, istanbul'un bağdat caddesi gibi bir yer.

3-full moon design hostel'de kaldım ben, harikaydı. gecelik 10 euro 8 kişilik odalar, ranzada alt yatağımda dutch bir abla vardı onla takıldım iki gün, aşık oldum döndüm.

4- ortalama 25-30 euro harcarsınız.

5- bratislava, prag, viyana, krakow

6- en az 250 euro harcarsınız, ben 4 gün kaldım 260 euro harcadım ama resmen har vurup harman savurdum parayı yani. canım ne istediyse yaptım, fazla fazla yedim içtim sıçtım alışveriş yaptım. çok rahat o paranın yarısıyla da hallederdim yani.

7- szimpla kert ve instant pub çok güzel, sziget'te festival var kesin git, morrison's 2'da pazartesi geceleri ucuz bira. pembe kapaklı sular normal gelmiyorsa ve onları içemiyorsan török etterem yazan yerlere gir ve hamidiye su al. gulaş çorbası iç, kürto bilmemne yemesen de olur, şekerli ekmek bildiğin. palinka güzel. zwack museum'a git ve unicum içkisinin tarihçesini dinle, distile edildiği yerleri falan gör, fıçıdan tadımlık bir bardak unicum verecek kadın onu iç beğenmiş gibi yap.

5-Bütçeniz varsa Viyana, kısıtlıysa Prag

www.youtube.com

emin değilim ama buna benziyor.

yok bu değil yahu, yine de teşekkür ederim ama.

paylaşan adama mesaj attım :) cevap gelirse dönerim

www.youtube.com parça bu ama adı bu mu emin değilim. Bakayım biraz dönerim.

mutsuzluğa sebep olan şeyi değiştirme imkanınız varsa değiştirin ya da en azından uğraşın. eğer elinizden birşey gelmiyorsa dersten kalmak dediğiniz şeyin olabilirliğini kabul edin. hakkında fazla düşünmemek için kendinizi herhangi birşeyle oyalayın.

olaya farklı bir açıdan bakarak getirebilirsin.
öyle bir hoca tanımış olduğun için kendini şanslı sayarsın. öyle hocaları tanımazsan, iyi hocaların kıymetini nası anlayacaksın?
öyle bir kişinin çocuğu olmadığın için kendini şanslı sayarsın.
ileride öyle bir kişi olmayacağından adın gibi emin olduğun için de kendini şanslı sayarsın ve yüzüne geniş bir gülümseme yayılır. için mutluluk dolar.

bence sorunu çözmeye çalışsan moralin düzelir -e mutlu da olursun haliyle-

bence gidip hocayla kibarca, anlayışlı olarak konuş -yalnız giderken olabildiğince iyi bir ruh hali içinde ol, başına gelebilecek her şeyi çekebilecek durumda ol, yani kendi ruh halini anca kendin değiştirebilirsin sonuçta- hocayla git yumuşak yumuşak konuş, empati kur -bu önemli- yani "kurulmaz!" deme, o empatiyi kur, empati kurduğunu hissederse -bu bilinçaltı bir histir, bilinçüstü değil, yani farkında olmadan bunu hisseder karşı taraf- zaten sorun yok, belki bir derdi vardır seninle paylaşır, belki bir şekilde senin suçsuz günahsız olduğun durum için de çözüm üretebilirsiniz. en önemlisi empati kurduğunu değil ama "onu anladığını" hissettir ki bu da direkt olarak "sizi anlıyorum" demektir -kesinlikle herhangi bir beyanına karşılık "haklısınız" deme, "haklısınız" denilebilecek en kötü sözdür, karşı tarafa "üste çıkma hakkı" verir gereksiz ve haksız yere -amma da çok hak dedim ya la!- neyse, örnek diyalog veriyorum:

- hocam merhaba nasılsınız?
*hoca ters bir tavırla* - nasıl olalım kırmızı, sizlerle uğraşıyoruz! *bol bol kinaye serpiştirir hoca*
- anlıyorum, öğrencilerle uğraşmak zordur eminim, tabi çektiğiniz sıkıntıyı gene de tam olarak idrak edemem, ama benim annem de -burada salla artık bir aile üyesi- emekli öğretmen, yıllarca çok uğraştı öğrencileri ile, ama şimdi gelip "hocam sizin sayenizde iyi yerlere geldik" diyenler oluyor, bu da annemi çok mutlu ediyor. "o kadar sıkıntı çektiğime değdi" diyor.

işte bu noktada sen hocada bir "nokta" oluşturmuş oluyorsun. hem empati kuruyorsun, bunu da "sezdiriyorsun" hem de karşı tarafı yumuşatmış oluyorsun, hoşgörüsünü geri kazandırmış oluyorsun kendisine, hem de daha anlayışlı bir yöne "iteliyorsun" kendisini.

önceki duyurunu da şimdi okudum, bak arkadaşlarınla bu konuyu konuş, konuşarak ikna edin hocanızı. muhtemelen hocanız sevgisiz büyümüş ya da böyle olumsuz bir şeyler yaşamış bir insan. siz ona sevgi gösterirseniz, aslında düşüncesini ters yönde çevirebilir. belki de özel hayatında bir sorunu var ve onu çözmeye çalışıyor -böyle hocalarım vardı- ve sizden çıkarıyor acısını. yani kendisinin pisliğine düşmeyin, derim. be çoğumuz düz adamız, std insanlarız, o yüzden biraz sevgi gösterince normale dönmeyen insan az -tabi aşırı manyaksa bilemiyorum, ama sanmıyorum da-

ayrıca, hocanın da sana empati duymasını sağla. ama tabi sen ilk empatiyi ona gösterdikten sonra. insanlar genelde "vermeden alma" eğilimden olduğu için, çoğu insan "empati göstermeden empati beklemek" hatasına düşüyor. bunu yapma. önce sen onu anla, hatta tüm sınıf gidin, hocanızla tatlı tatlı konuşun. baktınız yola gelmiyor, işte o zaman siktir edersiniz. o noktadan sonra yapılacak bir şey yok. ama giderken öyle şeker çikolata felan götürmeyin, bu sefer de yağcılık yaptığınızı ve çıkar için hareket ettiğinizi düşünür. siz çıkar için hareket etmeyin zaten, odasına giderken "bir insanı anlamak" amacıyla gidin, yani derdiniz not olmasın. cidden olmasın. tamamen dürüst, açık ve şeffaf olun, onu anlamaya çalışın, derdi neyse destek olmaya çalışın. sonrasında zaten ne not düşüneceksiniz ne de düşüneceğiniz kadar düşük notlarınız olacak. özetle, su yolunu bulacak.

kısacası, sen anca sorununu çözersen moralini düzeltebilirsin.

şekil ve yeri belliyse ve hatta göremeyeceğin bir yerde olacaksa direkt yaptırmanı öneririm. öncesinde geçici dövme yaptırılması önerisi elektro gitar öncesi klasik gitarla başlama önerisi gibi bir şey. dövmeye gereğinden fazla anlam yükleniyor bence.

pişman olmak mümkündür düşünmesen de. lakin geçici olacaktır bu. en azından benim için öyle olmuştu.

uzun zamandır istiyorsan, zaten bi bakıma alışmışsındır yaptırmayı istediğin şekle...Öte yandan, madem dövme senin göremeyeceğin bi yerde olacak, bence tek sorunun dövmeyi yapabilecek oldukça iyi birini bulmak. rastgele bi yere gidip yaptırma sakın. elindeki şekil hazır da olsa herkesin eli sağlam olmuyor. misal; benim yaptırdığım dövme çok görünen bi yerde ama deneme yaptırmaksızın güvendiğim bir arkadaşıma yaptırdım ve 2 senedir hem sıkıntısız duruyor, hem de severek kullanıyorum =)

''önce geçicisini yaptır'', ''kalemle yap'' diyenlerin hepsi muhtemelen daha önce dövme yaptırmamış bilgisiz tipler. dövme ve vücudu kalem-kağıt ilişkisiyle bir tutmak kadar saçma bir şey yok.

şeklin belliyse, yerin de belliyse zaten yaptırdığın anda alışacaksın. ilk dövmedir bir yadırgama olur belki ilk başta, ben bugüne kadar çok düşünmeden yaptırdığım dövmelerimde bile hiç pişmanlık yaşamadım. ne yaptırırsan yaptır bir yerden sonra gözün alışıyor ve vücudun bir parçası oluyor zaten.

bagbible.com buraya gore bu tarz cantalara doctors bag deniliyormus.

kurayibe sayılır mı bilmem ama bence selanik gevreği o tür yiyeceklrin en iyisi.

neli bişeyler istiyorsun :)

selanik gevreğini pek sevemedim ben. belki iyisini yemedim bilmiyorum.

sevgili gibson, öncelikle hoşgeldin. senin tarifin ne ise o bana makbuldür biliyorsun :)

ben bir kaç gün önce cafe fernando'dan bir kurabiye denedim enfes oldu resmen. Tarifi de şu hatta cafefernando.com

edit: yazmayı unutmuşum ben marmelat için boşluk yapmadım ama isteyen nutella sürdü isteyen gene de marmelat döktü. Bana kalırsa sade hali bile çok güzeldi.

ugurbocegimmutfagi.blogspot.com.tr

Hiç evde yapmadım ama kavala kurabiyesi favorim :) Tariflerini incelesene, şu cahideninkiler tutuyor diyorlar.

Ben en çok zencefilli tarçınlı kurabiye seviyorum, namı diğer yılbaşı kurabiyesi. Ama düzgün tarif bulamadım bi türlü ya da benim elim kurabiye yapımına yatkın değil bilemedim.

pirinçli türk kahvesi koymanız olayı kökünden çözecektir.

eğer bu işleme rağmen çıkmadıysa büyük ihtimal kirli su birikmiştir boşaltılması gerek.

Sirkeli suyla sildikten sonra, bi kap sirke koy ve bir poset kömür koy dolaba

cok ciddiyim, emerse komur emer gerisi yalan emer.


Ki muhtemelen komur de yetersiz kalacak, atacaksin o dolabi.
dolabin fisi cekilince agzi kapatilir mi ya, cehalete bak.

kömür bul. bi peçetenin içine ufak bi parça kömür koy, onu da buzdolabının içine ortasına koy. bikaç güne bişi kalmaz.

edit: demişler zaten kömürü, ben de pekiştirmiş olayım.

no frost buzdolaplarının altında ayrıca bir bölme olur ve düzenli temizlenmelidir. orayı bir kontrol edin. kullanma kılavuzunun temizlik ve bakım bölümünü okuyun.
bunun dışında sirke, hatta elma sirkesi sizin çözümünüz. enseyi karartmayın.

Benzin dök yak dolabı.

kulaktan dolma değil, denediğim ve kesin sonuç aldığım yöntem; çay demlediğinde kalan çay yapraklarını bir tabağa alıp buzdolabına koy. bir gecede tüm kokuyu alıyor.

yillar önce bizim de basimiza gelmisti aynisi, babam siz saatlerce cikamiyorsunuz bu sefer ben kapilari kapatip gelicem demisti ve diyis o diyis. 1-2 hafta sonra eve döndügümzde kokudan kimse girmemisti de cileli anam günlerce ugrasmisti.

bu kadar nostalji yeter, sirke ve kömür kullanmisti annem de. ama baya bi sürdü kokunun gitmesi.

böyle bir şey yok ama olabilirde

İng. çıkarken kapıyı da götürseydin, ayı.

"kapıyı tut" gibi bi çağrışım yarattı ama sallıyo muyum bilmiyorum

Google search'te yakaladığım avustralya gazetesindeki şu ipucu doğruysa;

"SİTTİR GİT!!!" yazmış

www.theaustralian.com.au

al kapıyı mabadına sok demek

Madem uydurmuş sen de altına şey yazsana "if I take till October, if I don't to my boner"

sen kapıyı al, pencereleri ben kollarım anlamında aksiyon dolu bir kalıp.

bana da direk aksiyon filmlerini hatırlattı.

ama kapıyı kullan da olabilir.


neticede saçma yani ergen şeysi.

çıkarken kapıyı kapat anlamına geliyor diye biliyorum.

"işten çıkarken adama İngilizce am günü yağ" demek

indiriyorlar.

şiir yazmak telefon kulubesinde halay çekmek gibidir? ahahahahha bu nasıl bir tanımlama :D

anlamı neymiş peki?

gülmekten yazamadım. kim yapmış bu benzetmeyi, hangi şiir yazan kendini böyle hissetmiş acaba.

kolay soruydu ama :D

az sözle çok şey söylemekti sanırım anlamı öyle bir şeydi.