abi framework dedigin sey sen daha hizli isleri halledebil, daha kolay yap diye var zaten?

doğru mantıklı ben de bu işin bir dezavantajı var mı diye merak ediyorum.
Kendi başıma 50 takla attığım işleri frameworkle iki dk da yaptım.
Bir şeyler ters gidiyor olmalı dedim. bu kadar kolay olamaz dedim.

frameworkler development sürecini kısaltır, belli standartlar çerçevesinde kodlarının temiz kalmasını sağlar (developer mvc'yi götünden anladıysa kodlar sıkıntı yaratabilir).

dezavatajı: tabi ki sana hayatı bu kadar kolaylaştıran şeylerin performans kaybına sebep olmaması kaçınılmaz.

belli başlı frameworkler:

laravel: son dönemin gözde php framework'ü. baya kolay development sağlıyor, routing ve eloquent güzel. Rest API için stateless authentication yok. benchmarklarda çok geride.

yii2: yii'nin eli yüzü toplanmış hali. Restful servisler için çok ideal. HHVM ile %95 civarı uyumlu. Performansı gayet iyi.

phalcon: yeni gözdem çünkü c ile yazılmış (evet c) php eklentisi olarak yüklenen, tüm benchmarklarda diğer frameworklerin eline veren, istersen kodlarını xephir adında c benzeri bir dille eklenti olarak yazarak performansın dibine vuran bir framework. community henüz zayıf ama çok hızlı büyüyor çünkü gerçekten hızlı :)

codeigniter: bokta, sikik saçma bi framework, tek güzel tarafı; spagetti code yazan pehape camiasını mvc ile tanıştırdı. active record olayını götlerinden anlamışlar.

symfony2: biraz olaya mühendisliksel yaklaşmışlar. çok sert kalıpları var. laravel bu framework componentları üzerine kurulu daha basitleştirilmiş hali. ama sağlam bir framework

cake php: 3. versiyonu daha geçtiğimiz günlerde çıktı. çok hantal bir framework'tü ama 3 ile toparlamışlar. fakat development süreci yine hızlı bir framework.


zend framework: sittir et bulaşma. geçenlerde 3 çıkacak diyolardı ne oldu ne bitti bilmiyorum. çok gelişmiş bir framework. ama hantal.


her framework'ü nispeten performans açısından değerlendirdim ama en hızlı framework bile bir süre sonra yük arttıkça çaresiz kalacaktır. o yüzden cache sistemlerini araştır.

memcache
redis
mongodb
couchbase
file cache

soracağın bişey olursa mesaj atarsın

yok maaş 7000 tl civarı düşünüyorum, zaten maaşım az olduğu için iş değiştirmek istiyorum.

büyük konuşmak gibi olmasın ama ben 10 bin lira maaşa bile yaşamazdım kıbrıs'ta. küçücük, saçmasapan bir yer. ankara'da yaşamış adam sıkılır orada, birinci ayın sonunda kafayı yemeye başlarsın hafiften.

Kıbrıs pahalı ve boktan bir yer.

bir süre sonra sıkıntıdan kendini kumara ve/veya striptiz klüplerine kaptırma riski var.

yandan kaynak yapayım. Kıbrıs'a ancak maaşınızda ve kariyerinizde yükselme olursa gidin. elbette ki bu durumda amacınız da para biriktirmek olmalı. amaç para biriktirmekse niye lojmanı beğenmiyorsunuz?

Kıbrıs'ı bilen arkadaşlar yazmışlar cevap olarak. onlara ekleyeceğim yok ama genellikle sakin bir yer. sahil kasabası stayla. yazın hareketli olur elbette. gidilecek çok az yer var. otel casinolarında da vakit geçmez.

ayrıca hayatınız için böyle önemli bir karar vermeden önce çalışacağınız yeri ve lojmanı gidip görün. öyle köylü memed ağa gibi bavulla şehre inmeyin.

büyük rakı 17-18 tl
gece hayatı ve karı kız ortamı süper ise
benzin ve sigara tr'den ucuz ise nasıl pahalı olur bi yer aklım almıyor. hemen cesur arkadaşlar çıkıp "ama yemek çok pahalı yeeaa" diyebilirler onlara da "ulan sen istanbul'da papermoon'da mı yiyorsun yoksa bambi de mi?" diye sorarım. "kiralar isterlin (kktc de öyle derler) üzerinden yeeaa" geyiği çevireceklere de arkadaşa lojman verileceğini hatırlatırım.

kardeşim git. dakika durma git. ankara aka melihland ile kktc gibi bir yeri mukayese etmeni bile abes buluyorum. delikanlı gibi de söyleyeyim gidersen ilk 1-2 hafta bana ana avrat söveceksin kabul ediyorum ama alışma süren geçip oraya adepte olduktan sonra atacağın teşekkür mesajını şimdiden bekliyorum. 100 tl haftalık ile kıbrıs'ta öğrencilik yapıp "çok pahalı yaa" demelerine bakma (ki ben de onlardan biriydim 15 sene önce) ve trenin makasını değiştir artık. kurtul ankara'dan.

general mobile f/p oranı çok iyi

hocam s4 güzel ama verdiğiniz linklerde ki ürünler distibütör değil ithalatcı garantili, yani ürün bir sorun çıkarırsa garantide başınız çok ağrır. ürünün fiyatı bu nedenle uygun, adam gibi garantisi olanlar 1300 tl bareminde

nexus 4 veya 1000 liranın 50-100 lira üzeri nexus 5 var. Android lolipop kullanmak var iken diğerlerini unutun bence.

zenfone 6 dan çok memnunum, ama gerçekten büyük bir telefon satın almadan önce mutlaka gözünle gör incele.

kesinlikle zenfone... www.bulabilirim.com

hocam o eski mac book air bilgin olsun. yenileri 2700 - 2800 civarı. evet apple'ın garantisinden faydalanabilirsiniz.

yenisiyle eskisi arasinda 5-6 saat pil omru farki var yeni seri ("mid 2013") dururken eskisini almayin.

nasıl eski nesil olur ya , bu cihazın pil ömrü 12 saat

cihaz şu , www.vatanbilgisayar.com

artısı saymakla bitmez. çok memnunum. yenisinin artısı mutlaka daha fazla. ancak fiyatı da buna göre fazla olacaktır.
eksisi, yanımdan ayıramıyorum.

edit; eskisi olabilir benimki, MD760 olmayabilir...

alacağım cihazın modeli MD760TU/A alttaki tabloya göre son nesil yanlış mıyım ?

support.apple.com

evet, son nesilmis.

Benim de bu aralar kafayı taktığım model bu cihaz. Nereden buldun bu fiyata acaba?

domaini parkedersin onda sorun yok. domaini nerden aldığın çok önemli değil. host işi de basit. önceki şirketi iptal et. ihs'den yeni hosting al. ihs'den domaini ekle. ihsnin ftpsine kurduğun siteyi at.

domain'in hangi hosting'de çalışacağına DNS'ler karar verir, yani DNS yönlendirmesi yapmadan hostingi transfer edemezsiniz.

zend artık eclipse tabanlı olarak çalışıyor ben netbeans kullanıyorum, bir çok framework ve plugin için eklentileri var (smarty vs).
Ayrıca birden fazla projede çalışacaksanız ve bu projelerin karakter kodlaması birbirinden farklı ise hiç sorun yaşamadan projeleri iç içe açıp kullanabiliyorsunuz.
SVN desteği bir çok ide'de mevcuttur ama işin ayrıntısında netbeans gerçektende çok başarılı.
yeni sürümünü (7.3 olması gerekli) ile HTML 5 desteği tam olarak gelecek.

hiç bir kedi, hele yavru kedi asla yıkanmaz. çok pis ise nemli bir bez al eline. sadece su ile sil. sonra o yalanarak kalanını temizler. çaput bezi kullanayım derken pis bez de kullanmayın.

kediler, hele de yavru kediler, hele hele de kış mevsiminde asla yıkanmaz. tek istisnası kedinin tüylerine kimyasal vs gibi kedinin kürk ve cildine ya da yalamasıyla kendine zarar vermesine sebep olabilecek tehlikeli bir madde bulaşmasıdır.

nemli bir bezle, tüylerin çıkış yönünde silebilirsiniz. ters yöne doğru silmeyin mümkünse. zaten temiz bir mekanda kedi birkaç gün yalanarak kendini oldukça temizler.

eğer yıkamak isteme sebebiniz bit pire gibi parazitlerden kurtulmaksa, yıkamak zaten çözüm değildir. veterinere götürecek imkanınız yoksa bir eczaneden "bolfo" toz isteyin, kullanma talimatına uygun olarak o tozu kullanın.

arkadaş yıkadı geçen hafta bebe şampuanıyla. kafasını birisi tuttu geri kalanı yıkadırlar. ne olacakki zaten evin içi sıcak.

ya kusura bakmayın ama "arkadaş yaptı" diye bir şey olmaz. benim uyuşturucu kullanan arkadaşlarım var hiç biri ölmedi. hah işte demek uyuşturucu kötü bişey değil. öff ya. KE-Dİ YI-KAN-MAZ.

hem de bebe şampuanı. kedilerin cilt ph'ı 7.0-7.2 iken insan/bebek ph'ı 4.5-6.0 arasıdır (ki bu yüzden 5.5 üretilir "cilt dostu" diye satılan ürünler.)

KE-Dİ YI-KAN-MAZ!

kedilerin fizyolojik yapısında ötürü yıkanmaması gerekir en basit örnek şampuan kalıntısı olduğunu var sayalım bu hayvan tüm vücudunu yalayarak temizler ve o şampuan kalıntısı kedinize zarar verebilir. siz onu saç kurutma makinası ile en ince ayrıntısına kadar kurutsanız dahi göreceksiniz ki o baştan aşağı kendini yalayacaktır.

veteriner de vardı yıkadıklarında zaten sürekli yıkayın demiyoruz. kirlendiyse yıkanır.

hocam şuan faizler enflasyon oranının altında yani reel faiz haliyle eksi durumda oluyor o nedenle faize yatırman mantıklı değil, basit olacak ama altın alabilirsin, yaza kadar elinde tutarsan iyi getirisi olur.

altın.

bak yapmayacaksınız ama yaparsan hiç pişman olmayacağın yatırım önerisi:

beş bin lira daha borçlanıp 15 bin liralık bir arsa al, 15 bine nerede varsa orada al. bak bu dediğime o kadar inanıyorum ki, ve senin bana inanman için o kadar çok sebebim var ki...

ama yapmayacaksın. o yüzden en mantıklısı altın.

arsa değil de çanakkale trafaında arazi-tarla al sonra unut, ileride lazım olur :)

ilgin varsa borsa. 3-4 ay önce olsa thyao al derdim ama çok yükseldi; her an kazık atabilir. İyi bir analiz yaparsan uzun vadede kazanabilirsin.

oy birliğiyle altın kazandı galiba...

test sürüşü yaptınız mı ? zira tavanı bana oldukça alçak gelmişti.

fakir jipi ne olacak başka. o para ile bence ww alın.

benzinli olacaksa ix35 al kesinlikle...

@zenigt tanıdığın kaç fakir 70bin lira 100binlara verip araba alabiliyor. tanıştırsana onlarla bizi?

çok yakıyor dedi arkadaşım. hemen satıp dizel ford aldı.

jeep ve benzinli.alıp kapıda bekletmiceksin pek akıllıca değil bence.ya tip taktır (qweewqe) yada dizelini (en mantıklısı) al

hocam test sürüşü ücretsiz o yüzden deneyin hatta marka ve model konusunda bu kadar eminseniz bir günlük kiralayıp daha iyi fikir sahibi olabilirsiniz.

ayrıca konu ile alakasız ama yazmadan yapamicam;

ww değil vw
jip değil jeep
ayrıca jeep bir marka, o tür araçlara SUV deniyor, ayrıca qashqai SUV değil crossover.

fiyatlandırma çok ucu açık bi konu, sitenin ne kadarlık bir kısmı yönetilicek, sadece haber tarzı içerik mi girilecek yoksa örneğin kategorilerin eklenip altına ürün girilen bir sistem mi yapılacak? Yoksa bir haber sistemi mi yazılacak kısacası kapsamını tam bilmeden tam bir fiyat vermek mümkün değil ama iş müşteriye bırakıldıysa çok absürd isteklerin gelme olasılığı yüksek.

Eski çalıştığım şirketin fiyatlandırma politikası şu şekildeydi;

Tasarım için standart ücret 1000 TL
Ayrıca yapılacak her dinamik alan ve o alanı yönetecek admin sayfası için +150 tl şeklindeydi.

Bir örnekle anlatmak gerekirse,
Tasarım 1000 TL
Haber Modülü +150 TL
Galeri Modülü +150 TL
Anket Modülü +150 TL
Kategori + Ürün Yönetim Modülü +10 TL
Hakkımızda,Vizyon, Misyon gibi statik sayfalar içinde sayfa başına +50 TL eklenirdi. Bu örnek verdiğim şirket anadolu'nun küçük bi şehrinde küçük bir şirketti, bu fiyatlar çalıştığınız firma, bulunduğunuz şehir ve firmanın sürekli sistem ile ilgili olarak size geri dönüş yapma potansiyeli ile bağıntılı olarak artmalıdır.

flash bitiyor. as gelecek için umut veren bir dil değil. php bu liste içerisinde en ideali gibi duruyor.

PHP programlama dili değil de sanki.. Yine de PHP öğrenin.

php öğrenmeni tavsiye ederim ama tabi ki tek başına yeterli değil, ek olarak çok iyi css,html ve javascript bilmen gerekli. Ayrıca yanında iyi bir veritabanı bilgisine de ihtiyacın var piyasa da genelde MySql revaçta.

iphone, ipad ve mac icin objective c gerekiyor. ileride issiz kaldigimizda ise yarar diye bir sey yok, yazilima gireceksen hayatin boyunca yeni seyler ogreneceksin en az 2-3 dilde yetkinlestireceksin kendini, o yuzden hicbirinin garantisi yok..

rom hem kişiselleştirilmiş bir şeydir aynı zamanda root(jailbreak)'ludur. yani istediğin uygulamayı beleş şekilde indirebilirsin.

ayrıca uygulamaları beleş bulmak için illa rootlamak gerekmez. blackmart alpha gibi uygulamalar sayesinde istediğin uygulamaları bedavaya indirebilirsin.

paralı uygulamaları zaten sd karta kopyalayıp kurabiliyorsun. bunun için sadece bir tick kutusunu kaldırman yetiyor.

"yazik ziyan" teşekkür ederim. peki bu uygulamayı yüklemek için rom atmak şart mı?

"ben smyrna" sana da teşekkür ederim. bu tick kutusunu kaldırmak nedir? bir de sd kart daha almadım telefonun hafızasına atmaya root'lu olmadığı için izin vermiyor sanırım bu yüzden SD karta kopyalamaktan bahsediyorsun değil mi?

ayrıca takip ettiğiniz bilgi kaynağı android forumları nelerdir?

blackmart alpha'nın apk'sını google'da aratıp bulabilrsin. telefonunu rootlamak gerekmez.

twitter kullanıyosan search kısmına android yazarak android gelişmelerini takip edecek kaynaklar bulabilirsin.

aptoide de gayet iyi bir secenek

cevap yazan arkadaşlara teşekkür ederim. android sandığımdan da kolaymış.

ayrıca güzel forumlar da var tabii. programlar/oyunlar/gps haritaları için.

android'de sistem ios'dan farklıdır. Tıpkı windows programlarda kullandığımız setup dosyaları gibi applicationlarında setup dosyaları vardır ve uzantıları .apk'dır

Paralı applicationları yükleyebilmen için bu apk dosyalarının genelde crackli versiyonunu bulman gerekmektedir zira içerisinde dışardan yüklemelere karşı kontrol mekanizması vardır. Bu cracked .apk uzantılı dosyaları google'da search yaparak bile bulabilirsin, daha sonra bilgisayarına indirdiğin bu dosyayı telefonuna atarak kurabilirsin.

zpider man ios'da da olay ayni ki? onda da uzanti ipa. tikliyorsun kuruyorsun. tek farki oncesinde jb yapmis olma ve appsync (installous) kurma zorunlulugu.

yalnız ios şu an önemli bir sınav veriyor. İos 6'yı A5 sonrası cihazlar için kıramadılar.Şimdi forumlarda herkes ios 6'dan 5.1.1 sürümüne dönmenin yollarını arıyor ve iphone dev team de bununla ilgili çalışmalar yapıyor. Android de ise ne jb ne root ne rom atmadan bir apk uygulaması kurup paralı programlar ücretsiz indirilebiliyor.

1-bugün çıktı-bitti
2-80 tl'di.

biletler bugün 10.00'da satışa çıktı ve 1 dakika içinde tükendi.

kategori 7 olan kale arkası biletler 80 TL olacaktı ama satışa çıkmadı, kategori 6'dan başladı satışlar ve 120 TL olarak satıldılar.

120lik de yoktu efsaneydi onlar

22000 çok geldi bana yaw,bence alınmaz

- 7 yilda 100 bin km. (yilda 15 bin)
- lpg (motor benzinli kadar iyi ve performansli olacagini sanmam)
- kaza gecirmis ve hala hasarli (ozet olarak araba dokuluyor)

bu araca 22 bin lira cok.

edit: araba at gibidir, bir kere buyuk hastalik gecirirse cabuk nallari diker.
hem fiyat kazik, hem araba hasat olmus. hic basina dert alma.

kaput falan değil bu resimdeki aracın toparlanıp resminin cekilmiş hali.az hasarlı satılık resmi yani.gorunenden fazla hasar olusmus gibi.fiyatı hakkında bisey diyemem.ya da soyle diyeyim girme buna sen.arkadas az anadolu kurnazı gibi.

bu ne ya 10bin lira bile verilmez...

belirttiğim gibi olay geçen sene olmuş ve resim aracın kaza mahalinde kaza sonrası çekilmiş hali. şu anda kaskodan değişmiş parçaları ile tertemiz görünümlü bir araç kendisi.

alma hacı bence bu ne böyle, vuran araba da vurulan araba da pert olmuş, gerçi değiştirildiyse kozmetik olarak bi sıkıntı doğurmaz heralde ama 22 bin de çok. iyice araştır alacağın arabayı paranı çöpe atma

arabanın yapılmadan onceki hali oldugunu anladık zaten.ama arada bi cinlik var.o tarihte ya bu halde satmaya calıstı ya da o bu haldeyken aldı bunu.bunda satıs kaportası var.

orjinal resimlerin linkleri aşağıda, eleman da kısmen güvendiğim biri. gelen yorumlar genelde kazanın büyük olduğu yönünde intiba uyandırdı bende. gerçekten de bu kaza ciddi bir şey mi yahu?

img546.imageshack.us
img525.imageshack.us

hocam kaputtan hasar almış aracı satmakta zorlanırsın, satsan bile çok zarar edersin. genelde kaputtan kaza görmüş aracın motorunun zarar gördüğü düşünülür ve tavandan sonra bir aracın alınmaması için en önemli nedendir.

araçta bir şey yok normal olabilecek ufak bir kaza abartmaya gerek yok fakat bu durumu lehinize çevirip fiyatı kırmaya çalışın. aracın km si yaşına göre çok iyi ayrıca serviste orjinal parçalarıyla değiştirilmiştir hiçbir masraftan kaçınılmamıştır.

alınmaz. 22000 tl bir de 2005 model. 23500 tl'ye daha cillop gibileri var. www.sahibinden.com pazarlık et. 22500 e indir.

<!DOCTYPE html>
<html>

<frameset cols="50%,50%">
<frame src="www.sabah.com.tr">
<frame src="www.milliyet.com.tr">
</frameset>

</html>

google dışardan sayfanın çağırılmasına izin vermiyor bu yüzden açılmıyor bende başka bir gazete ekledim, en azından kodu görmeniz için

fiat bravo bakın. dizelleri 70.000 km de olanlar 20.000 tl filan. Piyasası olan bir araçtır satarken sıkıntı olmaz.

2004-2005 model dizel corsa ve ford fiesta bakabilirsin 18.000 civarı.
az yakar çok kaçar, zarar ettirmez. piyasası iyidir.

2005-2006 fiesta. şiddetle tavsiyemdir.

2006 1.4 Tdci fiesta kullanıyorum 2 yıldır ve memnunum. Az yakıyor, servisi parçası pahalı değil. Gerçi kazam olması ama rutin bakımlar uygun. tabi servis olarak gittiğiniz yer ile de ilgili bir konu)

Dizel araç almanızı öneririm. Şu kadar yakıyor bu kadar yakıyor derdiniz hiç olmaz.

opel dizel 1.3 az yakar çok kaçar.yıllık vergiside diğerlerine göre az.

@uykulu_fb, hangi opel ?

yamalar? nerden bulayım nasıl edeyim?

Aşırı fark yok bende. Varolan farkıda siyah kernel ve voltaj ayarı ile kapattım..

www.eksisozluk.com

telefon daha 2 aylık, root moot tırsıyorum. aslında önceki performansı da yeterli sayılırdı da hafta sonu bi boklar yedim ondan sonra performans düşüşü oldu sanırım.

ali tezel'in bir programı vardı bu konuda ama hala yayında mı bilmiyorum. Kendisi gerçekten de bu konuda uzman biri.

www.alitezel.com

Alt kısımda yazan:

Halen, HABERTÜRK Gazetesinde haftada beş gün tam sayfa Çalışma Hayatı ile ilgili yorumlar, değerlendirmeler yapmakta ve okurlardan gelen sorulara cevap, sorunlara çözüm getirici yazılar yazmakta ve yazı dizileri hazırlamaktadır. Öte yandan BLOOMBERG HT Televizyonunda her Perşembe saat 22:00'da başlayan ALİ TEZEL'E SORALIM Programında izleyicilerden gelen soruları yanıtlamaktadır. BLOOMBERG HT Televizyonunda sorularınızı ve sorunlarınızı iletebileceğiniz telefon numaralarımız 0212 2552871 / 2555874 ve posta adresimiz de [email protected]

nasıl bir hata alıyorsun ki?

sorunun nereden kaynaklandığını buldum;

kullandığım veri tabanını php ile göremiyorum. myadmin'de görünüyor ama php ile veri tabanlarını sorgulattığımda sadece information_schema'yı görüyor. sanırım hosting firmasıyla alakalı bir sorun var ortada.

yarattigin db ile kullaniciyi eslestirmedin buyuk ihtimalle. izin olaylari.

anlaşılan cpanel kullanıyor hosting firmanız. oluşturduğunuz veritabanı kullanıcısını hem veritabanı ile eşleştirmelisiniz hem de veritabanı kullanıcısına gerekli izinleri vermeniz gerekli.

www.xoopstr.org buradan bilgi alabilirsiniz.

cumartesi tatil ne demek biliyonmu sen bırak yüzde 10 u yüzde 20 ye bile değer. tatil herşey yaşamak herşeydir sikeyim parayı pulu az olmadıkça.

fuskiyenin oğlu'na katılıyorum.

para derdin yoksa git diğerine ya. eve yakın, cumartesi tatil. oh.

eğer yeni başlayacağın işte keyif alacaksan yeni işe geç. çünkü işteyken kendine "burada ne yapıyorum ben" diye soruyorsan o iş sana göre değildir ve ne kadar maaş alırsan al çekilmez.

not bu satırların yazarı kendisine teklif edilen yurtdışı işi geri çevirmiş o iş için önerilen maaşın dörtte biri bir maaşa istediği yerde çalışmaktadır ve kafası da rahattır.

yeni işinin en olumsuz yani mesai gibi görünüyor. cumartesi çalışmamak olabilecek en iyi şey. sadece hafta içi çalıştığın için günler çok hızlı geçiyor. ve 2 gün tatilde kafanı çok rahat dağıtıyor.

eski işinin en kötü yanı ise yol. yolda geçen zaman çok sıkıcı geliyor.

bence yeni işin daha olumlu duruyor. sanırım biraz gözü kara olmak gerekiyor böyle durumlarda.

zıplayarak geç

Bence kesinlikle yeni işe geç, hem daha rahat edersin hem de kendini daha fazla geliştirebilirsin.
Cumartesi çalışmak işkence yaa.

eski işin için yolda geçen zamanı yeni işinde ki mesai gibi düşünebilirsin. Ayrıca bende yeni işimde cumartesileri çalışmıyorum ve yok böyle güzel bir şey, ankara'dayım hafta sonları cuma akşamından şehir dışına kaçma planları bile yapabiliyorum, eski işimde pazar günü kimse bana dokunmasın dinleneyim diye evde pineklerdim. Evli misin ya da kız arkadaşın var mı bilmiyorum ama cumartesileri sosyal açıdan çok büyük bir + puan.

Maaş farkı olarak %10 çok fazla bir şey değil.

bazı sabahlar cumartesi işe gitmemek için birilerine 100 lira gözümü kırpmadan veririm. sadece uyumak için. nakit 100 lira!

saat çalmasın, uyuyim. 100 lira.

düşün işte, al bide buradan yak.

Şu anki işinden çok sağlam bir zam ve cumartesi çalışmama izni isteyebilirsin. Sana göre çok daha az bir mesafe gitsem de ben trafik sorununu işe 1-1,5 saat erken gidip, bir o kadar erken çıkma konusunda şirketle anlaşarak çözdüm. Müthiş zaman kazandırıyor. Anladığım kadarıyla şimdiki yer bu tür konularda esneklik yapabilecek bir ortam.

tatil tatil tatil

tatil neredeyse sen orada ol! der eski bir hint atasözü.

affetme direk git. gitmeden önce eski yerle de güzel ayrıl. ki her ihtimale karşı dönebilecek yüzün olsun.

yorumlar için teşekkürler. gerçekten içim biraz daha rahatladı. evliyim ve eşim görevi sebebiyle bir ay istanbulda bir ay istanbul dışında. istanbul dışında olduğu zamanlarda sadece haftasonları görüşebiliyoruz. zaten bu yüzden cumartesi çok kıymetli benim için. bunu da en başta linçe uğramamak için söylemiştim :)

Windows 7 kuracaksan şart değil

2 tane 500 gb harddisk ve 1 tane 1 tb harddisk im var.Toplam 3 tane
500 gb olanın biri 3 e bölünmüş bir şekilde 2 partında 2 işletim sistemi var
XP ve win7

Aslında ikisi için de kullanabilmek istiyorum ama olmaz ise sade win7 ile de deneyebilirim

raidin ne olduğunu okudunuz mu? raid gerçekten neye lazım biliyor musunuz? Kıytırık desktoplarda veri kurtarmak için raid kullanılmaz, serverlar için raid kullanılır.

Düzgün bir raid için en az 4 tane birbirinin "aynısı" disk gerekir

Niye aşağılamaya çalışıyorsunuz anlayamadım.Kullanan herkes serverda mı kullanıyor.Evinde kullanan birsürü kişi var
Sistemimin performansını attırmak için kullanmak istiyorum
x4 955 işlemci 8gb ddr3 1500 mhz ramin yanında 500gb wd cavalier black sönük kalıyor.
Tek bir çeşit yok ki 10 çeşit raid var
Hepsi için en az 4 disk gerekmiyor.raid 0 ya da 5 i yapmayı düşünüyorum
5 için zaten bir tane de daha 500 gb wd alacağım.3 tane 500 gb wd cavalier black olacak

serverlarda güvenlik amaçlı kullanılıyo olabilir
ben performans için kullanacağım
bi soru sordum azar işitmediğim eksikti yani

okuduysan raid konusunda hatalı bilgi almışsın baştan anlatayım ben

öncelikle çetrefilli opsiyonları geçip yapabileceğin en basit şeyi söylüyorum.

o 2 tane 500 gb hard disk i alır raid menüsünden raid 1 ya da raid 0 yaparsın o hddler sıfırlanır içindeki her şey gider yani, sonra bir isim verirsin buna bu isim de senin hdd nin ismi olur yani nası ki mesela samsung hdd ise verdiğin isim de aygıt yöneticisinde o şekilde görünecektir süleyman koyarsın süleyman çıkar yani, sonrasında tekrar baştan windows 7 kurulumu yaparsın kurulum bitince de chipsetine göre programını kurarak tam kullanılabilir hale getirirsin raidi.

aynı soru 100 kere soruldu.

Raid performans amaçlı değil güvenlik amaçlı kullanılır, performans olayı yok, aynı anda aynı datanın 4 diske birden yazılması nasıl performans sağlar bir onu düşün?

Raidin amacı disklerden biri sıçtığında diğer disklerin mirroring yaptığı için devreye girip uptime ı bozmaması amaçlıdır. Serverdaki disk sıçarsa öbür diskler bu durumu telafi etsin diyedir.

Raid 0 ve Raid 5 gerçek raid değildir, disklerden biri sıçarsa öbürü de sıçar.

tr.wikipedia.org

buradan okumanı tavsiye ederim,

bojurkes hop hop nettin yaw, amacı kullanana kalmış ama performans katkısı da gayet vardır raidin. gider 4 disk ile raid 0 yaparsın veri 4 diske dağıtılır 3 her disk 4 te 1 oranında çalışır okurken de daha hızlı okur vs söylememe bile gerek yok ha keza raid 1+0 ya da 0+1 de okuma konusunda aynı şeyi yapar yazma da farklılık gösterir.

cevaplar için teşekkürler raid 0 çok riskli gözüküyor.
hata ya da bozulma sıkılığı nedir tam aoalrak bilemiyorum ancak onu zaten düşünmüyordum
raid 5 olabilir ancak o da baya uğraştıracak gibi gözüküyor.
şimdiki sistemimi kullanmaya devam edeceğim gibi gözüküyor.

raid 5 yapamassın sen 3 disk gerekir en az raid 0 da kendim kullandım göçtüğünü görmedim daha riskli diyolar evet teoride öyledir ama pratikte göçtüğüne şahit olmadım 7-8 ay kullanmama rağmen bi de 4 disk ile yapıyorum

performans için SSD (solid state disk) kullanmanız gerekmektedir. Yanlız 500 GB SSD çok tuzlu olabilir uyarayım.

www.hepsiburada.com

www.bimeks.com.tr

araştırırsanız daha ucuzlarını bulabilirsiniz.

@saiko

Artıklık olmadığı için, bu düzey aslında Ucuz Disklerin Artıklıklı Dizisi değildir, yani gerçek bir RAID değildir.

Raidin asıl amacı veri güvenliğidir, veri güvenliği sağlamayıp performans beklemek Raid in mantığına aykırıdır. Hadi onu geçtim, Win7 desktop makinadan nasıl bir disk performans artışı bekleyeceksiniz?

gözle görülür "kendi aldığım faydaları"

oyunlardaki loading sürelerinde azalma

rip yaparken sürede azalma olarak

döndü bana, sizin yazdığınız şeylere karşı çıkmıyorum fakat bunları da göz ardı etmeyin hatta deneyin görün

minor etkilerinden bahsediyoruz bence şu an, yalandan raid0 yapmanın rip e ve oyun loadinge katkı sağlaması çok ahım şahım birşey değildir bence.

Raidin "asıl" amacının güvenlik olduğu konusunda ısrarcıyım, zaten farklı kullanım amaçlarından bahsediyoruz.

Raid sunucuda data güvenliği için kullanılır, en azından gerçek raid böyledir. Sırf oyun hızlı yüklensin diye, disklerden biri patladığında iki diskin birden perte çıkmasının yaratacağı risk oyun loadingdeki hızlanma ile kıyaslanamaz.

Dendiği gibi eğer böyle birşey istiyorsanız gidip SSD alın, 4 saniyede windows u açarsınız, asıl performans artışı odur

evet benim sitediğim de o tarza artışlar
loadingdeki azalmalar ve sistem içindeki performans artışları
herkes baya performans aldığını söylerken siz ısrarla performans artışı olmayacağından bahsediyorsunuz

kaçırdığınız bi kaç nokta olduğunu düşünüyorum.

1- perte çıkması derken raidin bozulmasından bahsediyoruz sanırım, disklerin değil:
1a-raidin göçmesi raid 10 da masaüstünde mümkün gelmedi bana, o kadar bozuldu bozuldu verify ettirdi kurtardı kendini, ki bu bozulmalarında overclock denemelerim sonucu pcnin 150 kere restart yemesinden kaynaklı olduğunu söylemem gerek.

1b-raid 0 yaklaşık 8-10 aydır kullanıyorum bi kere bile göçtüğünü görmedim. zaten elektrik kesilmesi olsa bile sçma riski çok az, başıma da gelmedi değil.

2-server bazında 7 gün 24 saat çalışan bir raid sistemi kurmuyoruz bahsettiğin hata paylarını bu şekildeki formülde kullansak evet hiç de değecek bir iş değil. ssdler evet hızlı, velakin daha fiyatları hiç uygun değil


3-minor artışa kesinlikle katılmıyorum ben.

denemedim ama tango gayet işliyor.

www.fring.com

bence soruyu soranin kafasi karisik, skype calisiyor gayet de

kucucuk yer zaten, her yeri gor :) deniz kenarinda baya iyi bi nargileci vardi onu hatirliyorum. bi de tepesine cik, orda biseylerin kalintilari var, bi de koc grubundan birilerinin restore ettigi bi yel degirmeni

taş kahve, kilise ve hayat bahçesi

akşam gün batımını rakı balık ile yap. ancak o saatlerde rezv. yapmadan gidersen sroun çıkabilir. (gerçi yazın kesin çıkar da şu mevsim bilemedim ben onu)

her restorana gidilmez. birileri zaten yazar şu rest. bu rest. daha iidr diye

saki'den lokma ye mutlaka, tabi bulabilirsen bu havada.

sokaklarda gezin o bile yeter aslında ama nargileci veysel var sahilde, şahsen nargile sevmeyen insanım hastası olmuştum nargilelerinin. ankara/bestekar'da ki laterna'nın mini bi kopyası var orada rum müzikleri dinle,üzüm diye yeni bi şarap evi açıldı oraya bi uğra. taş kahve falan en bilindik yerlere girmiyorum bile.

3-4 sene önce gittiğimde iş bankası dışında bankamatik yoktu, bu durumun devam etmesine karşı yanına bir miktar nakit al :)

patriça vardır adanın arka tarafında, sadece araba ile gidilebilir, orada sorarsanız gösterirler zaten tabela da var.

hayır. bittikten bi süre sonra da alamaz. öncelik senin

bildiğim kadarıyla 2 ay redemption period 5 günde pending delete süresinin geçmesi lazım. tam süreler için bu kelimeleri aratarak daha ayrıntılı bilgi bulabilirsin. domainin hangi dönemde olduğu bilgisinide whois sorgusu yaparak domain status kısmından edinebilibilirsin.

unrevoked.com

300 .

1 saat calismaya karsilik ne kadar para istedigini dusun, statik ve dinamik sayfanin ne kadar surecegini isi parcalaya parcalaya kucuk islere bolerek hesapla, birim fiyatla, kac birim is oldugunu carp.

bu tür durumlarda dinamik ve statik sayfa başı ücretlendirme yapabilirsin.

Örneğin: Şirkete özgün bir tasarım için 500 lira ve bu tasarımın her statik alt sayfası için 100 lira gibi bir ücretlendirme oluşturabilirsin. Bu durumda en klişe sitede bile içerikte olan Vizyon,Misyon,İletişim gibi sayfalarda olursa 500+300=800 gibi bir statik sayfa tutarı çıkar ki başlık sayısına göre bu rakam artar.

Dinamik sayfada tasarım ücretini sabit tutup alt sayfalar için sayfa başı 250 TL gibi bir ücret isteyebilirsin ama bu seferde dinamik sayfaların güncelleneceği bir yönetici paneli oluşturman gerekli.

Bu ikisininde piyasaya göre avantajları ve dezavantajları var.

Statik Yapmanın Avantajları:
- Sayfa sayısı az ise yapımı nispeten daha kolaydır,sayfa sayısı arttığında kesinlikle kaçınmanız gerekmektedir.
- Müşterinin teknik bilgisi olmadığı için güncellemelerde size muhtaçtır ve her güncelleme için ekstra ücret alabilirsiniz, eğer ekstra ücret alamazsanız dezavantajdır.
- Dinamik sayfalara göre nispeten daha güvenilirdir, hacklenme riski daha azdır.

Dinamik Yapmanın Avantajları
- Müşterinin kendisinin güncelleme yapabildiği ve kullanımı kolay bir yönetici paneli, istediğiniz ücreti almanızda çok yardımcı olacaktır. İş bitince güncellemek için bana ihtiyacınız yok sözü, işinizi kolay satmanızı sağlayacaktır.

- Siteyi müşteri güncellerse olur olmaz zamanda zırt pıt başınıza ekşimeyecektir. Normal saatlerde arayan müşteriye can fedadır, gece 2'de "mailerimi okuyamıyorum,niye?" diyen müşteriler görülmüştür.

- Yazılım konusunda teknik yeterliliğiniz yoksa güvenlik büyük sorundur ki sayfanın hacklenmesi de aynı büyüklüktedir.

Bildiğim kadarını paylaştım, umarım yardımcı olur.

500 usd altına yapılmaz;
zira her boka seni arayacaklar..
flash animasyon; sipariş formu; güncelleme ara yüzü;
herhangi bir database uygulaması extra (her biri en az 200$)

domain - hostingi sen alma admalara ödet; dışarıya giden bi para olduğunu anlasınlar.

Hayır yoktu. Davet edilmişti galiba ama katılmadı kendisi. Yönetimle ne kadar arası bozuk olsa da en azından taraftar için katılması gerekirdi.

Geçen sene üniversiteye ziyarete gelmişti resmen galatasaray aşığı adam ama bir o kadar da gururlu. 2000 yılındaki maçı öyle bir anlattı ki galatasaraylı arkadaşlarımın çoğu duygulandı. Yani demem o ki bu adamı kulupten soğutanların amına koyim.

www.ntvspor.net adresinde oturanlardan soldan üçüncü olan çok benziyo, ayrıca bu adreste www.galatasaray.org adı geçiyor.

O mert korkmaz, kardeşi.

sinyor terim var mıydı?

"eski teknik direktörlerimiz ve futbolcularımız Fatih Terim ile Mustafa Denizli de katıldı" diyor site ama öyle sahaya falan çıkmadı. görmedik yani biz tribündekiler.

Sahaya çıkmadılar da stada geldiler.

izliyorum çünkü dizi :). Selena olsa anlarım sorma sebebini de öyle bir geçer zamanki dizisinin erkeklik kızlık ile alakası yok ki.

hoşuma gidiyor. neden erkek diye ayırdın ki? sonuçta bir aşk-ı memnu izlemiyoruz.

ben izliyorum.sadece kadınların duygusu yok ki bu dünyada.

hem burda bi ailenin dramı anlatılıyor.İzleyen herkes oturup ağlamak zorunda değil.

bu arada oyuncuların da hakkını vermek lazım.başkaları olsa onlar yerinde belki bu kadar tutmazdı bu dizi.

sonuç olarak , bende izlerken ağlamıyorum, keyif aldıgım için izliyorum.kurtlar vadisini izleyen kadınlar gibi yani.

İzliyorum, ama oyle zır zır aglamıyorum. Hikayesi çok fantastik ama yine de gerçekçi duygular, veya gerçekçi olabilecek duyguların aktarıldıgı sahneler hoşuma gidiyor.

hayır ne bileyim paso ağlama sahnesi ayrılma falan var herhalde ne zaman açsam bunlara denk geliyorum.. hani biz genelde erkek milleti olarak fazla ajitasyona, ağlamaya, bağırmaya çağırmaya gelemeyiz.. bir de senaryosunda ağlamak, boşanma dışında başka bir şey var mı??

bişey yok boşver izleme sen.

bizde can sıkıntısından izliyoz zaten.

osman için izliorum, bana küçüklüğümü hatırlatıyor.

300 kişilik erkek öğrenci yurdunda, yayınlandığı gecenin vazgeçilmezi.

ötesi ?

bi aile dramı var sonuçta erkek olsakda bizimde bir ailemiz var :)

arada gözümden iki damla yaş süzülmüyo değil.

merhaba hocam,

sitenin bir cok kullanici giris bolumu vardir. Bunlar,

FTP ye giris,
Control Paneline giris,
Database girisi

simdilik aklima gelenler bunlar.

Bunlarin hepsi yoneticiyi ilgilendiren ayarlarin yapilmasi dosyalarin yuklenmesi guncellenemsi vs. yonetim panelleridir.

oncelikle ne yapmak istediginize bi karar verin ardindan ben size yardimci olmaya calisirim. ozelden msn adresini yazarsan ordanda detayli birsekilde yardimci olmaya calisisirim.

iyi gunler...

moskovic'in yazdıklarına ek olarak sizin sitenize özel bir admin paneli de olabilir, bu panel üzerinden sitenizi güncelleyebilirsiniz belki. Ama bu işler de sorun yaşamamanız için daha profesyonel biri ile yüz yüze tecrübe etmeniz daha iyi olur.

hayır.

hayır.

peki yanlış sifre girisini görür mü?

hayır

damnit 2344554 tarih 3254:0021 saatinde 547854515 aypisi ile giriş yapmaya çalışmış ama yanlış şifreden dolayı girememiştir uyarısı loglarında saklıdır.

ya da login olduğun saatlerin kayıtları bu şekilde tutulur

ama şifrelerini göremezler.

%99.9 ssg'de şifrelerinizi göremez. Tüm bilgileriniz veritabanında tutulur ve şifreniz veritabanına tek yönlü şifrelenerek kaydedilir.

Örnek ile açıklayayım :)

Örneğin sözlüğe kayıt oldunuz ve şifrenizi 123456789 yaptınız. Şifreniz veritabanına kaydedilirken tekrar şifrelenir,bunun bir çok yöntemi vardır(sha1,md5 vb). İşte buna hash denir. Örneğin sözlük md5 yönetmini kullanıyo olsun o zaman şifreniz veritabanına 25f9e794323b453885f5181f1b624d0b şeklinde kaydedilir. Siz sözlüğe her giriş yaptığınızda girdiğiniz şifre tekrar bu yöntemle 32 karakterlik bir hale getirilir ve veritabanında ki kayıt ile karşılaştırılır, eğer eşleniyorsa giriş doğrudur :) Bu sayede site bir gün hacklense bile veritabanını ele geçiren kişi direk şifrenizi göremez ama bu kesin ve kesin öğrenemeyeceği anlamına gelmez onun da belli açıkları ve listeleri var :)

MD5 ile ilgili deneme yapmak isterseniz
www.bilgiportal.com

Not: Sözlüğün %100 bu yöntemi kullanıp kullanmadığını bilmiyorum ama büyük ihtimal böyledir. Ayrıca hash yöntemi olarak da farklı bir yöntem kullanıyor olabilir hatta direk kendi şifreleme methodlarınıda yapmış olabilirler,bilinmez :D

yurtdışında arandığın zaman da ücretlendirilirsin,

telefonun internet bağlantısı açık olabilir, veri transferi yapıyor olabilir.

sen çağrı yaptığını düşündüğün sırada karşı taraf açıyor olabilir.

promosyon amaçlı ve internet bankacılığı kullanırken aldığın smslerde 1 tl ücretlendiriliyo olması gerekli

bilişim suçları hala dünya üstünde tam olarak tanımlanmamıştır ama o saydığınız paylaşan siteler genelde başka bir uploader'ın paylaştığı şeyleri sitelerine taşıyorlar bunun suçu yok mesela lig tv yayını yapan sitelerde bu yayın şuradan alınmıştır diye yurtdışı p2p sitelerini gösterir. kapatılamamalarının nedenide budur. eğer ki internetten bulduğun paylaşımları sitene taşırsan bunun suçu yok. sonuçta eylemi yapan sen değilsin.

zaten indirdiğin şeyi 24 saat içinde silersen de sorun yok:)

valla mahkemelerimiz çok bilgili olmadığı için adını böyle konulara bulaştırmamakta fayda var. eğer bir ulaşırlarsa ordaki link vs ne varsa hepsini ÜRETMEKTEN bile suçlu bulurlar. Hakimlerimiz o kadar saf ki bu konuda.

Hosting işide yapıyoruz ve genelde adult içerik olayına izin vermiyoruz ama o tür uzaktan erişimleri zaten istesek de kontrol edemeyiz. Bu yüzden sadece Emniyet bizden bilgi istediği sürece ve sunucuyu müşteri kasmadığı sürece kontrol bile etmiyoruz siteleri. Emniyet istediğinde de tabi bizde ki tüm bilgileri paylaşmak zorundayız.

garın çok yakınında barlar sokağı var ibis otelin karşısında,
müze olarak da valla cam müzesi var gittim çokda ilgi çeken bir yanı yok ama siz gidip görün kendiniz karar verin, zaten gezecek çok bişey olmadığı için 15 dakikanızı alır çok da vakit kaybetmemiş olursunuz.

Eskişehir'de her yer birbirine yakın. Doktorlar caddesinde Pino'da hamburger ya da Hamamyolu caddesine giderken Papağan'da çiğbörek deneyebilirsiniz.

Doktorların paralel sokağı barlar sokağı diye geçiyor. Orada herhangi bir yerde rahat rahat oturabilirsiniz karışan eden olmaz.

Porsukta bir tur atıp, adaları turlayabilir. Bu kadar genç nasıl bir yere toplanmış diye etrafınıza şaşırarak bakabilirsiniz. Unutmayın Eskişehir bermuda şeytan üçgeni - Kızılcıklı caddesi, Doktorlar Caddesi ve Adalardır. Ne arasanız bu caddelerde var. Keyfinize bakın..

tantuni yiyin.

www.fotokritik.com

www.facebook.com

odunpazarı evlerinin orada karikatür müzesi, cam müzesi, atlıhan çarşısı, külliye ve onun içinde lületaşı müzesi var. şehrin manzarasına bakıp bişeler yiyip çay may içelim diyosanız ordan yukarı doğru çıkınca şelale park var tüm şehri görüyorsunuz falan.. tramvayla gidecekseniz atatürk lisesi durağında ineceksiniz.

onun dışında alkol için önerildiği gibi barlar sokağı var, donas'ın karşısında del mundo var istanbuldan geliyorsanız fiyatlar zaten yüksek gelmeyecektir, barlar sokağının başının karşısında görmemeniz mümkün değil zaten.

haller gençlik merkezine de bir gidin akşam üstü canlı müzik oluyordu sanırım cumartesileri, şarap içer takılırsınız falan

sandalye cek,üstüne cık,üstünde açma kapama düğmesi vardır diye düşünüyorum.basıver.

üstünde yoksa o düğme içinde vardır. ön kapağını aç içinde görebilirsin. ön kapak; tüm ön yüzeyi açan kapak.

Derecesini ayarlayabilecek mi peki ?

kapağın altındaki kısımdan derece ayarlayamayabilirsiniz ama otomatik moda alırsanız kendisi dışarının sıcaklığını algılayarak, içerinin sıcaklığını 21-22 derece yapmaya çalışacaktır.

alternatif olarak elektrik tesisatina gore bazen klima icin ayri bir sigorta koyarlar, ondan varsa oradan da acip kapatabilirsiniz.

bir de kendi izlenimim klima kumandalarinda cok genis olmasa da bir universallik var, yani komsulariniza sorup onlarin klima kumandalarini deneyebilirsiniz.

Bu geçen yıldan bir soru. Donduysanız Allah rahmet eylesin. Donmadıysanız da ofisin kapısını açıp çıkmayı denediniz mi? Bakın, süper bir yöntem :)

"hiren's boot cd" yeni versiyonunu cekerek, local sifreleri resetleyebiliyorsunuz.

F8'e basıp girdiğinizde kullanıcı adı administrator değilse(büyük bir ihtimal değildir) kullanıcı adını administrator olarak girip şifre kısmını boş bırakarak giriş yapabilir, daha sonra denetim masasından mevcut kullanıcınızın şifresini kaldırabilirsiniz.

Eğer güvenli modda kullanıcı adını değiştirme şansınız yoksa ctrl+alt+del tuşuna basarak kullanıcı adı girebileceğiniz ekrana geçiş yapabilirsiniz.

pisekarv2'nin dediği cd'yle vista şifresi sıfırlamıştım. xp de olur herhalde.

alımlar oldu thy'de. sanırım bir dahakini beklemen lazım. ama diğer havayollarını dene.

thy de dolaşan dedikodulara göre 10-15 gün içinde tekrar bir alım yapılabilme olasılığı varmış bunları thy.com sitesinde duyurular bölümünden sürekli takip et artık eskisi gibi çok tecrübe aranmıyor tecrübesizleri de alıyorlar

zaten thy ve sunexpress dışındaki firmalarda aylık 1.500 gibi rakamlar sözkonusu olur çekilir eziyet değil yani o yüzden duyuruları falan takip et siteden. alımlar açıldığında başvuru yap. bir de thy de torpilsiz zor bilgin olsun.

thy nin hostes alımı yapan danışmanlık firmasında çalışan arkadaşım 3 aylığına izne çıkartıldı, bu demektir ki thy 3 ay içerisinde alım yapmayacak.

abim uzun yıllardır havacılık sektöründe çalışıyor ve thy'nin her biriminde çok sağlam torpil dönüyor derdi ama geçenlerde eski kız arkadaşımla karşılaştık hostes olmuş ve torpili yokmuş, çok fazla alım oldu neredeyse standartlara uyan herkesi aldılar dedi. bildiklerim bu kadar :)

daha dorusu string icinde string aratacam...dizinin ilk elemani string oldugu icin..

yok olmaz bu..

preg_match_all isini gorecektir.

$metin =array("Mustafa Kemal <em>ATATÜRK</em>, 1881 <em>yılında</em>, Selanik'in Koca Kasım Paşa Mahallesi, Islahhane Caddesi üzerinde bulunan evde <em>dünyaya geldi</em>.","Mustafa Kemal <em>ATATÜRK</em>, 1881 <em>yılında</em>,<em>yılında</em>, Selanik'in Koca Kasım Paşa Mahallesi, Islahhane Caddesi üzerinde bulunan evde <em>dünyaya geldi</em>.");


function sayac($metin) {
return substr_count($metin, '<em>');
}

foreach($metin as $key=>$indeks) {
echo sayac($indeks)."<br>";
}

Yoksa ilk yıl zaten çok fazla site trafiği olmayacağı için dışarıdan bu hizmeti kiralayıp ikinci yıldan itibaren kendimiz mi yürütmeliyiz.

evet mantıklı olan bu anlattığınıza göre

peki seerver kiralamanın ve almanın fiyatlarını v.b görebileceğim bir site v.b var mıdır bildiğiniz. hımm birde bu gibi durumlarda neye dikkat etmemiz gerek, yani ne gibi özellikleri olmalı serverın ya da kiralayacağımız şirkette ne gibi şeylere dikkat etmeliyiz. dediğim gibi bilgisizim bu konuda her türlü bilgi kırıntısı benim için faydalı olacaktır.

öncelikle server alıp da kendi işyerinizden yayın yapamazsınız. malum bağlantı hızları. özel altyapın olmadıktan sonra kullanılamaz. ikincisi bilgisayar mühendisine başlangıç için gerek yok. ilerde sistem çok farklı noktalara gelir ancak o zaman düşünebilirsiniz. malum maliyet sorunları.

yurtiçinden ya da yurtdışından server kiralayabilirsiniz ya da bir kasa alıp bir datacenter'a yollayıp barındırabilirsiniz. eğer ki proje uzun süre devam edecek, bir kaç yıllık iş, yüklenme çok olur diyorsan bir kaç milyara bir kasa alıp datacenter'a göndermek daha ucuz olur. gereken desteği de cuzi bir miktar ücretle datacenter'dan alırsın. türkiye içinde datacenter için tavsiyede bulunabilirim.

Öncelikle kesinlikle projenin içeriğini bilen teknik bir danışmana ihtiyacınız var, sürekli istihdam edilmese bile proje başında size yol gösterecek biri olmalı, nedenine gelince,
150 kişinin bağlanacağı bir veritabanı sistemi demişsiniz, bağlanan kişi sayısı kadar veritabanında kayıtlı olan verilerinde önemi vardır, örneğin veritabanında 100'lerce tablo ve bu tablolarda 100.000'lerce kayıt olabilir ve aynı anda bu 150 kişinin 100'ünün bile yapacağı karışık bir sorgu sistemin kitlenmesine sebep olabilir. Yani teknik altyapınızın belirleyicisi sadece bağlanacak olan kullanıcı sayısı değildir.

Sunucu kiralamak için 2 seçenek var önünüzde. Co-location ve dedicated sunucu. Bunlarıda anlatayım.

Co-location: Kendinize ait bir adet bilgisayar kasasını(Evde kullandığınız atx kasalarda olabilir) bu hizmeti alacağınız datacentera verip bağlantı ücreti+aylık 40 TL elektrik ücreti karşılığı sağlayabilirsiniz. Bu seçeneği seçtiğinizde sunucu için windows işletim sistemi kurulacaksa (Win2003 veya Win2008 gibi) orjinal lisansları olması gerekli, linux için öyle bir sıkıntı yok.

Dedicated: Bu sistemde ise hizmet alacağınız datacenterda hazır olarak bulunan kasalardan birini kiralıyorsunuz, Genelde çok güçlü sistemler sundukları için, bilgisayar alma maliyetinden kurtulmuş oluyorsunuz. Daha sonra eğer sunucudan memnun kalırsanız 1 yıl sonra sunucuyu uygun bir fiyata satın almak hakkınız var.

Diyelim ki ilk yıl için kiralanacak olan sunucuya çok yüklenilmeyecek, ucuz bir dedicated sunucu kiralanabilir.

Türkiye lokasyonlu ve bizim uzun süredir çalıştığımız güvenilir bir firmadan örnek fiyatlar:
Co-location fiyatları: www.rh.com.tr

Dedicated Fiyatlar : www.rh.com.tr

Sormak istediğiniz başka şeyler olursa buradan veya sözlükten mesaj yoluyla ulaşabilirsiniz.

Projenin ilerleyen safhalarında 30.000 kullanıcıdan bahsedilen kısımda ise zaten bir teknik ekibe ihtiyacınız var zira tek bir sunucunun kaldırabileceği bir yük görünmüyor, cluster mimari kurulması gerekebilir.

yalnız değilsin. hatta yalnız olduğunu düşünmen komik. tüm millet biryerlere gitmiyor ya da eğlenmiyor. normal bir günmüş gibi yaşayanlar da var.

onlardan biri de benim.

Sanırım biraz içtikten sonra, saat 10 gibi uykuya dalarım. Ertesi gün mesai var zaten.

senin bir kere yaşadığını düşündüğün şeyi her yıl yaşayan var.

bende evde oturmak istiyorum. hiç sevmem hazzetmem. ama dışarı çıkmak zorundayım. :(

Dışarı çıkanların çoğunun parasıyla rezil olduğunu, evde oturanların çoğunun TV karşısında kuruyemiş yeyip, şarap içip, 00:05'te yattığını düşünürsek hiç de mantıksız bir iş yapmayacaksınız :)

ayın 3'ünde finallerim başlayacak deli gibi ders çalışıyo olucam :D

yalnız değilsiniz. ben de ders çalışıyor olacağım.

ben hiçbir yılbaşında eğlenemedim, zorlamayalım artık olmuyor. rahat bırakırlarsa ben de sizin gibi evde oturmayı istiyorum. ertesi gün okul/iş olmadığı için bizim müptezelleri toplayıp poker oynarız belki, maksimumu bu olsun.

cogu kisi tv basinda oturup manyak gibi eglenenlere bakarak egleniyor.

evet bir anda kesinti oldu az once bende de. normale donmus degil.
gmail'i de zar zor basic html formatiyla acabildim. standart bicimde acilamiyor.

şu an problem yok bende.

telekom dnsleri kullanırken bende giremedim ama msn fln aktifti bu yüzden dns sunucularında sorun vardır diye google dnslerine geçtim sorun yok ama google dns kullanan başka bir arkadaşım sorun yaşıyorum, bu da daha ilginç :)

her sorunu da dns server'lara baglayanlar cikmasa zaten disimi kiracagim. (bkz: dns server)
su anki problemin kullanilan dns server'lar ile ilgisi yok. yurtdisi cikisi problemi diyecegim ama sozluge de erisemedim bir sure, kafami karistirdi o.

şimdi düzeldi sanırım. "dns server" veya "yurtdışı çıkışı" problemı degılse ne olabilir?

sorun bende hala devam ediyor... yurtdışı çıkışı diye şeyediyorum ben de...

bağlantı çok kötü.msn e girmiyo, işimi yapamıyorum uçak bileti alcam alamıyorum.
elim kolum bağlı walla

Programlama geniş bir yelpaze. Linkteki gibi bir Programlamaya Giriş Kursu'yla başlanabilir. Sonrasında ilginize göre uzmanlaşacağınız alanı seçersiniz. (git: www.csystem.org )

Piyasa her türlü programcı kaynıyor, işletmenin üzerine Çince gibi çok bilinmeyen ama ticaretin yapıldığı bir ülkenin dilini eklerseniz şansınız daha fazla olabilir. Tabii piyasayı bilmiyorum, bunu benden önce binlerce kişi düşünüp bütün pozisyonları kapmış da olabilir :)

Asp.net öğrenmen iyi olur. Büyük şirketler genelde asp.net bilen eleman arıyo. Ayrıca Css ve Xhtml öğrenirsen her türlü yolunu bulursun.

hayallerini baltalamak gibi olmasın da, hiç temelin yoksa şu saatten sonra bu işten ekmek yiyecek seviyeye gelmen epey vakit alır. zaten yolun yarısında hevesin geçer, sıkılırsın.

ama illa yapacam diyorsan ufak tefek console uygulamaları yazarak algoritmaları ve oop konseptini kavramaya çalışabilirsin. yavaş yavaş bişeler yazarsın işte böyle. daha sonra işin içine database dahil edip web programlamaya geçersin.

şimdi şöyle düşünün
bilgisayar veya yazılım mühendisligi egitimi alan insanlar var.
Siz böyle bir egitim almadan kendi kendinize birşeyler yapmak istiyorsunuz, veya kursa giderek.

Bilgisayar şimdilerde herkesin eline düştü diye basit birşey gibi gözüküyor ama, inşaatı örnek alalım, 3 aylık kursa gidenler inşaat mühendisi gibi bina yapabilir mi aklınız kesiyor mu?

"Programcı" olabilirsiniz ama düzgün algoritma yazabilen, uml ile sistem ve işleyiş tasarlayan bir yazılım mühendisi olmanız çok zor.

Bende işletme 7. sınıf öğrencisi olan, 13 yıldır bu iş ile ilgilenip ortaokulun son senesi c ile başlayıp c++ ile devam edip daha sonra php'ye merak sarıp, ordan C# ve Java ile haşır neşir olmuş, özellikle e-ticaret konularında bir çok projede yer almış ve son 3 senedir bir yazılım firmasında çalışmama ve bir çok tecrübeme rağmen benim bile gözüm korkuyor. Bu yaz okul bitince askere gidicem, dönünce de başka bir şehire yerleşecek olmam sebebiyle iş bulma konusunda korkularım var.

Bu iş okulla ilgili değil, kendini elbet geliştirebilirsin ama inan çok fazla vakit alıcak bir durum, özellikle para kazanacak seviyeye gelmen çok uzun zaman alır ki kendimden yola çıkarak tahmin ediyorum ki senin buna vaktin yok. Üstte belirten arkadaşlarında söylediği gibi çok geniş bir yelpaze, yine de yapmak isterim dersen web tabanlı konulara yönelmeni tavsiye ederim, zira öğrendiğin şeyleri en kolay sonuca orda çevirebilirsin ki bu sayede öğrenirken sıkılmazsın.

Bilgisayara ilgin varsa, SAP'ın modüllerini kullanmayı öğrenerek İşletme bölümünden mezun biri olarak kendine avantaj sağlayabilirsin. ERP'ler artık bir çok büyük firmanın kullandığı bir program ve inan çok önemli avantaj sağlayacaktır.

Özellikle Unwanted'ın söyledikleri de önemli. Sonuçta bir kaç kitap okuyan ve bir kaç terim duyan birisi nasıl işletme yönetemezse(kurumsal ve ciddi şirketleri kast ediyorum, esnaf zihniyetten değil), seninde pat diye bu işi yapman kolay değil.

Yine de sormak istediğin bir şey olursa elimden geldiğince yardımcı olurum,hiç şüphen olmasın.

Not: Hata var mı diye baştan okurken biraz kendimi över bi hava olmuş, amacımın bu olmadığını dürüstçe belirtmek isterim, sadece arkadaşla 7 yıllık işletme öğrencisi olarak ortak bağımız olduğu için kendimden yola çıktım hepsi bu.

28 yaşındayım, önce bilgisayar programcılığı bitirdim şimdi mühendislikte son dönemim. son 8 senemi bu iki diploma için harcadım, bilgim iyi ama hala en azından doğru düzgün bir iş bulana kadar java öğrenmek için stajyer ayağına bir yere kapak atmaya çalışıyorum. yani benim gözüm bile korkuyor şu an. millete kolay gözüküyor, iki script öğrenen yazılımcıyım diye dolaşıyor fakat ancak işin içinde olan biri bunun bu kadar zor olmayacağının farkında olabilir. bilmiyorum belki ben geri zekalıyımdır ama hiçbir zaman öğrenmenin sınırı yok bilgisayar biliminde.

ben de @zpider man'e katılıyorum. işletme bitirip sap, erp gibi konularda uzmanlaşabilirsin ya da sistem analizi vs. üzerine yoğunlaşabilirsin. bilgisayar biliminin böyle konuları da var yani sadece programlamayla sınırlı değil.

Kitap çevirip tez olarak onu vermek mi? Lisans tezi olarak makale çevirenleri duydum da yüksek lisans tezini savunduğu jüriye nasıl yedirir bilmiyorum :) Jüriyle danışıklı dövüşse onu bilemem :)

evet ufak bir yanlış anlama var, tez için değil genelde "bitirme ödevi" gibi bir şey için, hocalar eskiden, kendi işlerine yarayacak şeyleri ingilizceye çevirtirlerdi.

Bitirme tezinde normal . Yüksek lisans için bir programın tanıtılıp tez yapıldığını ya da tezin %65 inin program tanıtımı olduğunu gördüm. ama direkt kitap çevirme olmaması lazım. yüksek lisansta mantık genelde yapılmış bir şeyin başka bir versiyonunu yapmakken, doktorada tamamen benzersiz bir şey olmasına dikkat ederler.

valla ben tezimi 40 sayfalık bir yazının çevirisi olarak teslim ettim. Hatta ingilizce bölümünden birine 100 lira karşılığı yaptırdım. Bizim üniversitede savunma hocaya bağlıdır, tezi kimden aldığınıza göre ananızdan emdiğiniz sütü burnunuzdan da getirirler ya da benim gibi tezi hocaya bile değil sekreterliğe teslim edersiniz.

@ zpider man, hangi üniversiteymiş o merak ettim yav. bizde öyle bişey yapsan seni.... neyse...

@zpider man: Lisans bitirme tezi, değil mi?

KTÜ İşletme bölümü Lisans bitirme tezi

kedi olsam verirdim!

kedim olsa verirdim.

kedi olsam verirdim

kedi olsan verirdin.

kedim olsan verirdim.

(git: 203972)

kedi olsak verirdik

hanginiz verdi?

kedi canını sizin.

oha bu kedi gerçekten yakışıklı.
pompiş mevzuysa bundan hiçbir dişi kedi kaçamaz, bakışlara bak...

maşallah desene sen bakim :)

sisko lan bu!

belki ozalitciler yapar.

reprodüksiyon, dekoratif çerçeve falan yapan sanat galerilerine benzer yerlerde olma ihtimali yüksek.

espassanatevi.com şuraya telefon açıp sorabilirsin , tual ve kanvasa baskı yaptıklarını biliyorum ama ebat olarak uyar mı bilmiyorum.

hangi şehirdeyseniz google'a xxx dijital baskı yazın.

örnek 'istanbul dijital baskı' şeklinde. Fiyatı baskı kalitesine ve makinanın pas geçme sayısına göre değişiklik gösterir.

trabzon'da adama içki mi içirirler?

gerçekçi olunuz lütfen.filmdekiler filmde kalır.ordaki ortam hiç bizim polisimize benziyor muydu? ekibin tamamı içiyor filan.. eskidendi onlar..ayrıca gaza gelip de ''burda nerde içebiliriz''demeyin Trabzon sınırları içinde..hastaneydi,112'ydi filan uğraşmayın..burda gidin bir laz bara, Fuat Saka filan dinleyin.gencecik çocuklarsınız yazık ederler, '' yeni Trabzon'da''!!!

oyoyyyy
gozumsunuz ya, ziganaya gidin siz bulursunuz istediğiniz turde bir yerler.

daha iyi bi yer bulamadınız mı yahu? geçen yıl tutuklu devrimciler için açıklama yapan 5 kişiyi 100 kişi birden linç etmişlerdi sokak ortasında tekme tokat. içki olayı bence de tehlikeli olabilir.

trabzonda nefes de almayın dövüyolar. ıyy gerici pis insanlar.

evet nerde içebiliriz demenize gerek yok zaten meydan publar var o kadarda gericiler bak.

öyle içilecek bi yer var mı yayla felan bilmem ama "yeni Trabzon'da" gibi ifadeler kullanılınca tepem attı.

gençler abartmayın, evet trabzonun faşizan yapısını biliyoruz ama sonuct orası bir şehir kulturu olan, oldukca eski bir yerdir.
trabzon'da içki içilir. hem de hunharca..

akçaabaatta hıdırnebi yaylası var arkadaşlar, bungalov ev kiralayabilirsiniz, evlerin maksimum kaç kişi barındırdığını tam olarak bilmiyorum, içki olayına gelince yılbaşı geceleri trabzonda tavla oynanan mekanlar bile içki verir.
www.tatilsevinci.com adresinden hıdırnebi yaylakent ile ilgili bilgi alabilirsiniz. Akçaabata Trabzon merkezden dolmşla gitmek 20 dakika, sonra akçaabat merkezden yaylakent sizi servisle alıp tesise çıkarıyor. İletişime geçerseniz gerekli bilgileri verirler.

Not: Fotoğraflardan daha güzel manzaralara tanık olabilirsiniz.

cevaplar ve yorumlar için teşekkürler. hayatımda ilk defa trabzon'a gitmiyorum. önce ki gözlemler,

-şehrin merkezinde bir çok pub-bar bişi var. ama rakı balık yapacaksan biraz dışarı çıkacaksın. çıkınca da deniz kenarında çok güzel takılacaksın. yani aslında içki açısından bir çok anadolu kentinden daha iyi.
-e tabii filmlerde ki yerlerin aynısını aramak zor ancak fikir versin istedim.
-trabzon'a ilk geldiğimde benim de kafamda önyargılar var idi. özellikle Hrant Dink cinayeti ve sonrasında ki destek beni ürkütmüş idi. Ancak oraya gidince anıyorsun ki Trabzon eski bir başkent ve tek ilçesi Pelitli değil. Ben demokrat ve tertemiz insanlar ile rakı içtim her gittiğimde!
-zpider man sorumun tek cevabı senden gelmiş eline sağlık!

kişi para verip kulübün karına/zararına ortak olmuş oluyor. bekledikçe değeri yükselicek diye birşey yok, düşebilir de. 1 lot fenerbahçe için 59 civarı, galatasaray'ın 360 civarı, beşiktaş'ın 10 civarı idi sanırım.

yani peki bunun kulübe nasıl bir yararı oluyor, ben bir X'i alıp sonra satıyor ya da satmıyorum ama bundan takımın kârı ne? çok hissedarı olursa daha mı fazla kredi alabiliyor atıyorum? tam bir borsa 101 oldu ama öyle. sürekli hisse de çıkarmıyorlardır sanırım, öyle havadan para kazanmış oluyor desek. ne ki.

Ekonomi uzmani degilim, ama yuvarlak olarak sirketin cok kucuk bir bolumune ortak oluyorsunuz diyelim. Lotlarin orani irketten sirkete degisir, satin aldiginiza sirketin mesela %0.001'ine ortak olursunuz. (oran uydurmadir) 10 lot alirsaniz, %0.01, vs.

Sirket kar ettikce deger kazaniyor, sizin elinizdeki hisse senetleri de buna gore deger kazaniyor. Degerlenen senetleri yeni, pahali fiyatiyla satip kar edebilirsiniz. Ama ayni sekilde sirket zarar ederse hisse senetlerinizin degeri duser, ve siz de zarar edersiniz.

Sirket ise sizin yatirdiginiz parayi kullanabiliyor boylece.

Mesela 1000 lira verip uygun sayida lot alarak sirketin %1'ine ortak oldunuz. 1 ay sonra bu sirket 10000 lira kar etti. Sizin elinizdeki hisse senetleri de 10000 x %1 = 100 lira degerlenir.

Sayilarin hepsi uydurmadir.

basit olarak anlatalım :D

şimdi şirketlerin halka açılma nedenleri, yeni yatırımlar için kaynak yaratmaktır. Banka kredisi alarak yatırım yapmak çoğu zaman daha maliyetlidir. Bu nedenle şirketler genelde imtiyazsız hisse senetleri çıkarır. Bu hisse senetleri ile sadece dağıtılan kâr paylarına ortak olursunuz.

Borsa ise bu tür şirketlerden hisse alan yatırımcıların elinde ki hisseleri kolay bir şekilde nakite çevirmeleri, yatırım yönlerini değiştirmelerini sağlayan 2. bir piyasadır ve doğrudan halka arz yapan firmaya bu alış ve satışlar getiri sağlamaz. Şirketin belli dönemde yaptığı yatırım atakları ve kârlar borsada o şirketin hisselerine olan talebi artırır bu da hisselerin fiyatının artmasına sebep olur, bu artışta şirketin değerini artırır.

Özellikle kulüpler için sorduğunuzdan onlarla ilgilide küçük bir not ekleyeyim.
Genelde hep sportif başarılar kulüplerin borsa değerlerini etkilemez denir ama çok büyük bir yanılgıdır. Kulüpler store'larında ürün satan, kazandıkları başarılar oranında katıldıkları turnuvalardan ödül ve yayın hakkı geliri elde eden, başarıları ile doğru orantılı olarak sponsorluk anlaşmaları yapan, başarıları ile doğru orantılı olarak kombine ve maç günü bilet satan işletmelerdir. Başarı geldiğinde gelirleri artacağı için uzun vadede şirketlerin gelirleri artacak ve şirketlerin hisselerine olan talepte bu doğrultuda artacaktır.

yok form un içinde tanımlıyorum ama yine olmuyor çözemedim bir türlü...

dosya ismini almaktan kastınız nedir, oluşturulacak klasörün ismini textbox ile kullanıcıdan mı istiyorsunuz yoksa upload edilen dosyanin ismiyle bir klasör oluşturup dosyayı oraya mı upload etmek istiyorsunuz.

öncelikle vadeli hesap açtırabilmek için 1000 tl ve üzeri bir mevduata ihtiyacınız var ve tüm vergileri düşersek 1000 tl için ay sonunda tahakkuk edicek olan faiz 6 TL'dir. Altına bir anne bakış açısıyla bakarsak, kışın fiyatı düşen yazın düğün sezonu ile fiyatı dişe dokunur şekilde artan bir yatırım aracı. Eğer yaza kadar bekleyebilirseniz bi faydası olabilir.
Euro ve dolarda, kısaca dövizde sizin elinizde bulunan miktar ile kurdan sağlanan avantaj bir kazanç değildir sadece elinizde ki paranın değerini korumuş olursunuz.

Onun dışında geçen gün yatırım fonları ile ilgili bazı makaleler okudum ve geçen yıl bir çok fonun getirisinin mevduat faizinin altında kaldığını belirtiyorlardı.

bence harikaydı,
dersleri haftanın ilk 3 gününe toplayabilmiştim ben, perşembe-cuma -c.tesi çalışıyordum
okuldaki en yakin arkadaşimla derslerimizi de birbirimize göre ayarladik,
sıkıntısız geçti
benim patronum harikaydı, bi de okul biraz rahattı sanırım bilemiyorum
o kadar cok vakit oluyordu ki kantinde, orda burda boşuna zaman öldürecegine
yaptıgın herseyin tadını cıkararak yapıyorsun cunku zamanın degerli oluyor

ben o işi yaptım. hatta üniversite boyunca ilk 3senede bir dükkana ortak oldum burs parasıyla (istisnai bir durum tabi). sonra 3.senesinde de bir kurumda yarı zamanlı işe girdim. tabi bunda ders düzenimin çok büyük faydası oldu. okuldaki hocalarımız dışarıdan geldiği için programı sınıfça yapıyorduk ve tüm dersler çarşamba öğlenden sonra 2'de bitiyordu. perşembe-cuma yarı zamanlı işe gidiyordum cumartesi pazar dükkana...
ne zaman dinleniyordun dersen çarşamba öğlenden sonra...

faydaları: erken süreçte iş hayatını öğreniyorsunuz, işveren tanıyorsunuz, sigortanız başlıyor, cep harçlığınızı çıkarıyorsunuz, yeni insanlar tanıyıp çevre ediniyorsunuz.
iş ortamını yaşıtlarınıza nazaran daha iyi öğreniyor ve idrak ediyorsunuz. kısaca onlar henüz işin başındayken siz çoktan işin üçkağıtlarını öğrenmiş oluyorsunuz.

zarar demeyelim de kayıpları: çok yoruluyorsunuz, arkadaş çevreniz deli gibi sağa sola giderken siz onlar kadar sosyal olamıyor hattasında onlar kadar özgürce para harcayamıyorsunuz ki bu para kazanmaya başladığınızda otomatik olarak gelişiyor.
kurumsal bir işyerinde çalışıyorsanız iş arkadaşlarınız normal arkadaşlarınızın önüne geçmeye başlıyor ve normal arkadaşlarınızla daha az zaman geçirir hale geliyorsunuz.
ara ara muhabbetleriniz uyuşmuyor normal arkadaşlarınızla çünkü artık bir işte çalışıyorsunuz ve onlar halen öğrenciyken onlarla iş sohbeti yapamıyorsunuz.

ha illa ki kurumsal bir firmada çalışmak değil daha basit temelli işler derseniz de deli gibi yorulacağınızı bilin. ama para tatlı geldiği içinde bırakmak kolay olmayacak. Bu süreçlerde en çok sınav zamanları zorlanacaksınız onda da tek çözüm kendinizi dış dünyadan soyutlayıp çalışmak.
ha 6.5 senedir çalışıyorum hemde staj ve part time olarak çalıştığım yerde ve gayet mutluyum.
arkadaşlarım henüz akbil basarken ben kurumun aracıyla okula gidiyordum ;)
yine onlar deli gibi eğlenirken ben çalışıyordum ya, onlar iş bulup çalışmaya başladığında da ben senelik izin kullanır ve istediğim tatile kendi paramla gider olmuştum.
bir yerde erkenden çalışmaya başlamak, ekonomik özgürlük demek bu da kendi ayakların üzerinde "ailenin maddi desteği" olmadan durabilmek demektir...

ben 7 yıldır işletme okuyorum bu son senem kısmetse biticek bu yıl :)

sadece 2. sınıfta çalışmadım, onun dışında ilk yıl bir cafede garsonluk yaptım, 3. yıl üniversite öğrencilerine bar konserleri düzenledim, 4. yıl konserlerden kazandıklarımla dükkan açtım ama işler çok yolunda gitmedi. 5. yıldan itibarende bir yazılım firmasında programcı olarak çalışıyorum bu senenin sonunda 3 yıllık tecrübe ile okulumu bitirip işi bırakıcam. Konser düzenlediğim zamanlar hariç hepsi sosyal açıdan çok sıkıcı zamanlardı ama gelecek için çok fazla katkı sağladı, cafede çalışırken patron kavramını tanıdım, garip garip insanları tanıdım, yazılım firmasında çok fazla tecrübe edinip kendimi geliştirme şansı yakaladım, piyasayı tanıdım. Okulu 4 yılda bitiren arkadaşlarım ile hala konuşuyorum kimisi bi bankada ayda 800 liraya gişede çalışıyor kimisi iş bulamadığı için zengin koca olsada sıpa baksam diyor, hayatlarında yaşamadıkları bunalım içindeler, iyi iş sahibi olanlarda var ama çok sağlam tanıdıklar sayesinde oldu onların ki.

Ayrıca çalıştığın takdirde ailenin gözünde yerin baya bi değişiyo onu da belirteyim :D

part time işin nasıl bir iş olduğu önemli. ben okulu bayağı bir uzatınca, artık aileden para almayayım, biraz iş öğreneyim diye bir proje bürosunda çalışmaya başlamıştım. katkıları yadsınamaz, bir sene sonunda diplomamı alırken iş tecrübem vardı, çelik yapı tasarımında kullanılan programları öğrenmiştim ve en önemlisi az da olsa para kazanmaya başlamıştım. kötü yönlerine gelince; iş hiçbir zaman "part time" olarak kalmadı.

okul ortamının tadını çıkaramamak gibi bir şikayetim olmadı, zaten ortamın etinden sütünden yeterince nasiplendikten sonra çalışmaya başlamıştım. öğrenciğin ilk yıllarında zaman zaman çeviri yaparak ekstra gelir sağladığım oluyordu, o da çok sık gerçekleşmiyordu. yalnız ciddi anlamda maddi bir sıkıntım olmadığı için sadece iyi para getiren çevirileri tercih ettim. okul masraflarını kendi kendine karşılamaya çalışan arkadaşlarım çeviri bürolarına piyasanın çok altında fiyatlara, çok uğraştırıcı çeviriler yapıyordu. bunu da es geçmemek lazım.

öğrenciliğin ilk yıllarında para ihtiyacı varsa geçici işlere; part time tezgahtarlık, garsonluk gibi işlere girmek mantıklı. derslere ve kendine zaman ayırmayı ihmal etmemek, öncelikleri iyi belirlemek lazım.

mezuniyet yaklaşınca yapabiliyorsanız mesleğinize uygun bir işe girin. mezuniyetten sonra aynı yerde devam edemeseniz bile çok büyük avantaj sağlar. ilk işinizdeki alanda çalışmaya devam etmeyecek bile olsanız sektörü tanırsınız. bir de iş görüşmelerinde o ufacık iş tecrübeniz derslerdeki başarınızın, okulu kaç senede bitirdiğinizin falan önüne geçer. okulu yedi yılda falan bitirseniz bile sorun edilmez ;)

o şartlarda da adam akıllı eğlenilip,keyifli zaman geçiriliyor
kısa film çekmeye teşebbüs ediliyor, festivaller takip ediliyor, konserlere gidiliyor,
hatta daha keyifli oluyor zamanı gercekten iyi degerlendiriyor insan
dengesi var bunun, ne gurur duydum ne de pişman oldum
öyle olması gerekti bende alabildigim kadar zevk aldim

Eğlenceleriniz diğer öğrencilere göre daha "düzenli" olur. Sonuçta sabah erken kalkılıp işe gidilecek. Haftasonları işiniz olmadığında dağıtırsınız. Aslında her şey size ve üniversite yaşantısından beklentinize bağlı. Bence akademisyen olmayacak biri için yarı zamanlı çalışma üniversite öğreniminin bir parçasıdır. Mezuniyetten sonra iyi iş bulanlar genelde okurken çalışanlardan çıkıyor.

hocam biraz fırsatçılık gibi olucak ama elimde ipod nano video var 30 gb'lık, vodafone kampanyası ile htc desire aldığım için artık hiç bi işime yaramıyo bende gg'de dükkan açıp satıcaktım, pil ömrü iyi durumda sadece ortada ki OK (Okay) tuşuna biraz daha sert basmak lazım o kadar,bunun dışında canavar gibi ilk aldığımda kendi kulaklığını beğenmediğim için dünyanın parasını verip philips kulaklık almıştım orjinali ortalıkta yok ama philips kulaklık varken aramazsında zaten.

istersen 150 TL'ye (kargo sana ait) satabilirim en azından telefonumun 2 taksitini öder. düşünen herkes mesaj atabilir.

30gb benim için çok fazla ama fiyat açısından iyi olabilir de ben radyo dinlemeyi çok seviyorum o yüzden ipod 5. nesil istiyorum. Bir de peşin verme durumum yok sadece taksitle almayı düşünüyorum.