Belediye ne yapsın ona :)

Statik elektrik sürtünme yüzünden oluşan bir şey. Antistatik kıyafetler giyip kayın kaydıraktan.

çocuğun beline etine değecek şekilde demir zincir bağlayıp , yere değmesini sağlarsan da statik elektrikten kurtulursun.

Ne demek ne yapsın. Belki park aletlerinin yapıldığı materyaller değişir. Ben de takipteyim duyuruyu.

@hemencevapla

zaten yalıtkan olan materyalleri hangi materyallerle değiştirsinler de senin kıyafetinde oluşan statik elektriği önlesinler? önerin var mı? yoksa bilmeden mi konuşuyorsun?

@himmet dayı, aklıma ilk gelen ahşap çocuk parkları. demek ki benim gibi zır cahilin bile aklına geldiğine göre bundan başka zibilyon tane yol daha vardır.

@yemrem

Ahşap olunca ne olacak? Tam olarak açıklar mısınız?

ne olacak hem statik elektrik toplayıp hem de ıslandığında bakteri mikrop üremesi için çok güzel bir ortam yaratacak, kıymık batması halinde de tetanoz gibi hastalıklara sebebiyet verecek.

tamam lan buldum demir yapalım, paslansınlar çocuklar statik elektrik kapmasın ama tetanoz olsun.

nasıl fikir ama? dehşet di mi?

hatta zamanla kaydırakların alt kısmı kaymaktan jilet kadar keskin olur

kafayı vurursa cızt diye keser

salıncakların da ön kısımları jilet gibi keskin olur salıncaktan düşüldüğünde kafaya çarparsa öldürür.


olm benim gibi zır cahilin bile aklına böyle şeyler geliyor.

ha boyalı ve yeniyken yine boyalar dökülene kadar statik elektrik yapar ama söyliyeyim.

belediye: tamam.

çocukların cebine şundan bir tane koymak bir çözüm. urun.gittigidiyor.com

daha ucuzları da var.

edit: ucuzu urun.gittigidiyor.com

@yemrem pazar tahtaları daha iyi olabilir bu iş için hem kullanılmış etmiş olduğu için daha iyi olur...

Belediyenin yapabileceği bişey yok maalesef...

haydi hep beraber

www.change.orgçocuk-parkları-statik-elektrik-sorununa-çözüm-istiyoruz

siz yine de çocuğa topraklama hattı çektirme önerimi dikkate alın.

@yemrem

evet çünkü plastik (yalıtkan) statik elektriğe sebep olurken suna (yalıtkan) statik elektriğe sebep olmuyor değil mi?

zır cahil değilsin tabii ki ama sınırındasın.

burada gördüğüm en mantıklı cevab @killerbee'nin topraklama hattı önerisi.

bir de çakarlı şapka projem var.

şimdi şapkayı alıyoruz, tam şakaklara gelecek şekilde 2 tane prob bağlıyoruz, bu problarta tam tepede bulunan led çakar ampüle bağlantı yapıyoruz, kondanstör mü diyollağ nedir işte o şeyden de lazım, orta boy ama çok büyük olmıycak

neyse yeteri kadar elektrik toplanınca çakar ampül çakacak.

nasıl ama?

Antistatik eldivenler var, en küçük bedenini deneyebilirsin.

edit : ayrıca allah başka dert vermesin sdfgsdfg

kaydıraktan inilen yerlere yakın kısımlar, toprak veya kum yapılabilir belki de... elektriklenen elini dokunur.

belediye ne yapsın buna demek cahillik... biraz düşünmekten zarar gelmez.

ek soru:
kaydırakların kayılan kısımları plastik ama ana iskelet metal, onlar neden topraklama vazifesi görmüyor? Ya da kaydırak yere kadar inse bu elektriklenme sorunu çözülür mü?

@kablelvuku
çocukların cebine kurutma makinası mendili koymak gerçekten bu sorunu çözer mi ya?

Elektriklenme olmaması için kaydırağın metal olması lazım. Bizde ekonomik nedenlerle tercih edilmiyor.

Kişisel olarak yapabileceğiniz statik elektriklenmeye yatkın yünlü veya sentetik şeyler giydirmemek olabilir.

arkadaşlar cahilliğim ile sizin seviyenizi düşürüyorum, özür dilerim ancak, oyun parklarındaki statik elektriği engelleme ve çocuk sağlığını koruma amacıyla avrupada uygulanan uygulamadan örnek vereyim:

ALMANYA ( ahşap malzeme ve paslanmaz çelik karışımı olup Zemin doğal malzeme kum’dur.)

HOLLANDA ( eloktrostatik boyalı çelik malzeme olup Zemin doğal.)
bizde ise:
TÜRKİYE ( plastik malzemelerden oluşmaktadır.)

biraz daha detaylı bilgi vereyim de hep beraber cahilliğimiz azalsın en azından bu konuda:

"Statik elektrik; ufak bir can yanması dışında yetişkinler için herhangi bir tehlikesi yok iken bu ifadeyi çocuklarımız için kesin yoktur diyemeyiz. Statik elektrikte olsa bir elektrik akımı söz konusu olduğundan akıma kapılan çocukların beyin ve hassas organları zarar görebilir, felç, kalp krizi gibi istenmeyen olaylarla karşılaşabilme ihtimali dikkate alınmalıdır.
...
Hassas teknolojik aletler msl. işitme engelli çocukların kullandığı kulaklıkların elektronik aksamları statik elektrikten dolayı bozulma ihtimali çok sık yaşanan bir durum olmasa da ihtimaller dahilindedir.
...
Kaydıraktan kayan çocuklar kumdan ya da çakıldan bir alana temas etmezlerse elektrik boşaltacakları yere yükleneceklerdir. Statik elektrik, plastik kaydırak yerine paslanmaz çelik kaydıraklar kullanarak engellenebilir. Paslanmaz çelik kaydıraklar % 0 statik elektrik üretir. Ayrıca plastik kaydıraklara oranla kullanım ve dayanım süresi çok daha fazladır.
...
Almanya’da oyun bahçeleri yasal düzenlemelere uygun hazırlanıyor. Buna göre, oyun bahçesinde neler olacağı, hangi materyallerin kullanılacağı, oyuncakların çeşitliliği ve boyutları bahçe büyüklüğüne göre ayarlanıyor. Oyuncaklarda, özellikle kaynaklarda, demir–çelik gibi materyallerin kullanılma zorunluluğu, ayrıca kullanılacak her boru ya da profilin kalınlığı yasada belirtiliyor. Her eyalet, parkların denetimini en az üç ya da altışar ayda bir yapıyor. Dünyanın en iyi işletim sistemlerinden birine sahip olan Finlandiya çevre tabanlı eğitimi teşvik ediyor. Finlandiya Sosyal İşler ve Sağlık Bakanlığı, ‘Öğrenmenin temeli dışarıdan alınıp önceden işlenmiş bilgilerde değil, çocuk ve çevre arasındaki etkileşimdedir’ diyor.
...
Kaydırağı yaparken kaydırağın ortasında iletken polimer malzeme kullanılsa ve o malzeme topraklansa çocuğun üzerinde oluşacak statik elektrik yok olacaktır."

ve son olarak google diye bir site var. oraya girip "wooden playgrund" diye aratırsanız hani size mantıksız, cahil zırvası gelen ahşap kaydırak mevzusu var ya, işte onun örneklerini görebilirsiniz.

türkiyede kendi gözlerinizle bir örneğini görmek isterseniz de çekmeköy belediyesinin yanındaki sitenin bahçesinde ahşap çocuk parkının bir örneğini görebilirsiniz. yaklaşık 10 yıldır orda duruyor. ne bir kıymık ne açılma ne şişme oldu. inanmazsanız gidip bakın.

herkese teşekkürler özellikle @yemrem
bilgilendirici bir soru oldu.
kablelvuku'nun önerisini en kısa zamanda deneyip sonuçlarını buraya yazacağım.

hiç belli değilse; Dear Sir/Madam, şeklinde olur. Az belli ise (Örn. IT) Dear Head of IT gibi de yazabilirsin.

Muhatap belli değilse "To whom it may concern" diye hitap edilir.

Donanım olarak Heavy daha iyi ancak servisine İklimsa bakıyor. O yüzden Electric.

electric

heavy piyasaya uygun şekilde sunuluna mercedesin a serisi gibi motoru reno. electric e kasa mercedes öyle düşün.

electric, pahalı ama çok iyi. benim eve gelen kimse klima rahatsız etti demiyor, sessiz çalışıyor. en pahalı en üst modelini de almadım, giriş seviyesnin bir üstüydü.

Fazla uzaklaşmadan evin yakınında bir yerlere saklanır diyorlar ama iki gün geçmiş. Erkek miydi? Erkekler iş güdüsel olarak eş aradıkları için kaybolduğu yerden uzaklaşma potansiyelleri daha yüksek olurmuş.

Geçen benim de kedim kaçtı. Korkak bir kedi, kimsenin evine girmez dedim ama komşudaymış.

Mahalledeki çocuklara sordum, hepsi gördük şu tarafa gitti, bu tarafa dedi. Onların söyledikleri doğrultuda hareket ettim ama bulamadım. Kedim bu arada cins kedi, sokak kedisine benzese çocuklar benzetti diyeceğim ama hayal gücü yüksek çocukların. Çocuklara sormayın faydası olabilir (en çok sokakta onlar oynuyor) ama yanıltıcı da olabilir.

Hemen renkli birkaç çıktı alıp birkaç yere yapıştırın fotoları. İletişim bilginizle birlikte.

Kapıya yemini kumunu vs koyun.

Umarım gelir. Bence geri gelme ihtimali yüksek.

belediye görevlileri ve çöp kamyonlarına sorun herhangi bir kaza ihtimaline karşı
çocuklar oyun oynarken görebilirler.
yakında besleme yapanlara sorun.
ilan asın.
haysev kayıp gibi facebook gruplarına ilan koyun. şimdi bi tek o aklıma geldi de var başka da.

Kumunu sokağa bir yere yanında notla yerleştirirseniz kokusunu oldukça uzaktan alabilir. O da sizi arıyor olsa gerek, bolca oynadığı oyuncakları belirli yerlere bırakmanız da fayda eder.

geçen ay benim 4 yaşındaki kedim de kayboldu, tam 21 gün bulamadık. sonunda üst sokakta saklandığı ortaya çıktı ancak artık sokağa alışmış kendisini yakalayamıyoruz. sizinki de evden bunalıp kaçmış olabilir, şu an bir yerlerde saklanıyordur çok yüksek bir ihtimalle.

Manita yapmıştır dönebilir

Başka bi veterinerden hatta belki 3. bir veterinerden görüş almanızı tavsiye ederim.
Bende de british var. Bir dönem halsizlik, iştahsızlık, burunda akıntı vb şikayetlerimiz oldu. İlk gittiğim veteriner aman ölüyor bitiyor bizi telaşlandırdı. Aynı gün başka bir veterinere gittik. 5 gün iğne yaptı düzenli. Eski sağlığına kavuştu tosun. Bu olayın üzerinden 2 yıl geçti ve gayet sağlıklı.

Kisirlastirdiniz mi?

kedilerde corona virüsü yaygınlığının ne kadar yüksek olduğuna bakarsanız örneğin beraber çok kedinin yaşadığı ortamlarda neredeyse kedi kısırlaştırılmaması lazım o zaman. bunu yapılıyor ama çok riskli anlamında söylemiyorum. yakın zamanda bir arkadaşımın kısırlaştırılmamış kedisi rahim iltihabı sebebiyle çok acil ve daha zor bir operasyon geçirdi ki bu doğrudan kısırlaştırmayla önlenebilirdi. mutlaka başkasına da danışın. araştırın.

FIP konusunda çeşitli veterinerlerin anlattıkları ve okuduklarımdan anladıklarım
- Feline Corona virüs kediler arasında çok yaygın bir virüs.
- Türkiye'deki kedilerin %50-%60'ında Corona olduğu söyleniyor.
- Bu virüs'ün kediye bir zararı yok ancak ömür boyu taşıyıcı oluyor.
- Eğer Corona virüs mutasyon geçirse FIP hastalığına sebep oluyor.
- Kedinin bağışıklık sistemi zayıfladığında virüs çoğalmaya başlıyor. Bu durumda mutasyon riski de artmış oluyor.
- FIP testi diye bir şey yok. Corona testi yapılabiliyor. Bu testin de çok bir manası yok. Çünkü kedide corona olması FIP olduğu anlamına gelmiyor.

Bizim iki tane kızımız var, kardeşler, 18 aylıklar ve ikisi de corona virüsü var testleri pozitif çıkmıştı.
Veterinerimiz 5 aylık olduklarından itibaren aynı. Biz de aynı şüpheyle yaklaşmıştık ama doktorumuz her kızgınlıkta zaten bünyelerinin zayıf düştüğünü ve bunun virüsün evrilmesi için fırsat olabileceğinden bahsetti. Ayrıca kısırlaştırmazsak rahimle alakalı başka hastalıklarla karşılaşabileceğimizden de bahsetti.
Zaten sürekli vitamin hapları/şurupları kullanıyorum her gün düzenli olarak bünyelerini düşürmemek için.
İki hafta önce başarılı bir operasyon geçirdik, şu an bir sıkıntıları yok çok şükür.
Ameliyattan sonra depo vitamin iğnesi ve ameliyat sonrası 1 hafta antibiyotik hap kullandık.
Bu virüs öyle bir virüs ki tabi kediden kediye de değişiyor bir şekilde en ufak stresten ya da bünye düşmesinden kendine yer edip başka bir yerden başka bir hastalık olarak savaşıyor bünyeleri.
Kısacası siz yine de başka veterinerden görüş alın, her doktorun yaklaşımı vb. farklı olabiliyor konuya.
Aklınıza takılan bir konu olursa özelden de sorabilirsiniz.

@rahmi
evet kısırlaştırdık bi sorun olmadı

deriz.

hemen uçmamak lazım.
yıllardır belediyenin yapması gereken temel hizmet projeleri bakanlıkların sırtına yüklenmiş durumda.
kazancı büyük görürlerse ulaştırma bakanlığı acımaz.

ben çok emin değilim.
o işe çevre ve şehircilik bakanlığı bakıyor olabilir.

Zaten iptal edilecek. O kadar parayı/yatırımı gidip sanayiye tarıma harcayacağına, hariyatçılara vereceksin.

Zaten fizibıl bir proje değil. Yine de de belediyeyle de alakası yok. Yaparsa AYGM yapar.

kim takar istanbul belediyesini.

o olay bakanlığın. belediyeyle ilgisi yok. kanal istanbul zaten kendi rantları için değil de montrö boğazlar sözleşmesini delebilmek için birilerinin talimatıyla yapılacaktı, her türlü yapılır o. he tabii tamamlanana kadar o büyük istanbul depremini tetikleyip her yeri dümdüz etmezse.

alakası yok. marmaray, avrasya, köprüler, kanal istanbul gibi projelerlde ibb herhangi bir hak sahibi değil. dolayısıyla karar sahibi de değil. bunlar doğrudan bakanlıklar ile yapılan projeler. ve bu projeler genel seçim konuları.

eskiden araba almak daha zordu. 90lı yıllarda üretilen arabaların saçları durduğu yerde bile paslanıyordu, özellikle yerli arabalar, günümüz arabalarında bu sorun kalmadı.

Biz arabayı sadece yazlığa giderken bir de bayramlarda kullanırdık. 6 ay hiç kullanılmadan yattığı olurdu. O yüzden branda.

Araba ev fiyatina satiliyordu o zamanlar.

O zamanlar arabayi sadece koç uretiyordu, onun da kalitesi belli.

encrypted-tbn0.gstatic.com

arabalar daha pahalı değildi, ev fiyatına falan hiç değildi. şimdiki zamandan çok da farkı yoktu.

babam 1991 şubat'ta renault 21 concorde aldı 85 milyon liraya. şimdi enflasyon hesaplayıcıdan baktım, o para bugün 210.000 lira yapıyor. yani o zamanın lüks makam aracı sayılabilecek bir araç. bugün bakıyorsun o ayarda araçlar yine o fiyat.

ben 2000 aralık'ta renault clio aldım 9.5 milyara. ona baktım 98.000 lira yapıyor. e full clio bugün de o fiyat. yani araç fiyatı pahalıydı, millet kıyamıyordu değil.

iki aracın da brandası vardı (bu arada bu iki araç da hala bizde, kullanıyoruz ama brandaları attık). ankara'da hiç branda örtmedik, ama yazlığa gittiğimizde toz toprak, nemli hava, cayır cayır güneş. her gün açar açar örterdik. ankara'da çevremizde de branda açıp örten pek görmezdim.

Hayir, ev fiyatindaydi.
He dersin ki ev o kadar pahalı değildi o yuzden oyle, anlarim bir nebze.
O enflasyon hesabiyla bugünkü değerini bulamazsin abi. O hesabı yapabilmek pek mumkun degil zaten. Spesifik urun kaleminden bahsediyoesun, hem de piyasasi bir cok faktorden etkilenen urun, bir suru degiskeni hesaba katman lazim. Bugun degerini bulmayi birak o değere yaklasmak bile zor 2dk da hesaplayip.

Ev fiyatınaydı +1

Çok iyi hatırlıyorum ev fiyatına olduğunu. İstanbulun kuytu semtlerinde çok rahat ev alınabiliyordu.

89 ve 90 yıllarında dedemle biz reno toros almıştık sıfır. dedem 89da, biz 90da, neyse bildiğin bayağı güzel bir apartman dairesi fiyatı verdiydik.

kaloriferli evler o zamanlar küçük şehirlerde çok enderdi lakin bildiğin sıfır bayağı güzel bir apartman dairesi alınıyordu bi toros fiyatına bile.
kaldıki annem ve babam mühendisti ve zamanına göre çok iyi kazanıyolardı buna rağmen yıllarca para biriktirmişlerdi ev aldıktan sonra.

araba pahalı değildi diyenler muhtemelen toplumun geri kalanının alım gücünden haberleri yok. yazlık mazlık sallıyorlar

Ev kredisi diye bir sey olmadigi icin evler ucuzdu, o yuzden kafalariniz karisti biraz.

Biz istanbul'da tek maasla ev alabilmistik. Emekli olanlar aldiklari toplu parayla ev alabiliyordu.
Bankalar 10 sene kredi vermeye baslayinca ev fiyatlari uctu.


Dogru karsilastirma yapacak olursak ev diye istanbulu dusunmemek lazim. ic anadoluda evler 180bin, golf de 180bin.
Yani hala ev parasi.
Gerci istanbulda da artik 200bine ev alabiliyorsun.

O zaman sitede değil mahallelerde otururduk, ağaçlar boldu sokaklarda. Bir ara babam da branda sererdi arabanın üstüne, kuş kakaları boyaya zarar veriyor diye. Bir de sokaklarda çocuklar oynardı, top gelmesin, üstüne çıkanlar zarar vermesin diye örterdi kimisi de.

konunun araba fiyatlarıyla en ufak alakası yok.
arabanın üstüne branda sermek hem zahmetli, hem kötü görünüyor hem de fazla "buldumcuk" bir hareket. bu görmemişliği fark eden insanlar yavaş yavaş bıraktı.

ama eski arabaların boya ve kaportalarının daha dayanaksız olduğu konusuna +1
3 kuş sıçımı silinmezse boyayı eritiyordu, şimdilerde nispeten daha dayanıklı.

Modaydı kapalı garaj yoktu ve araba zırt zırt her gün kullanılmıyodu + iklim daha sert

Lensmarket e bakin

Astigmat-5 olan arkadasim -2.75 kullaniyor ve gozu tolore ettigi icin hicbir sorun yasamiyor.

Lensmarket.comu arayin ve atigmatlarinizin yuksek oldugunu toric kisminin -2.75 olan lenslerden iki gozunuz icin deneme lensi rica edin. Miyoplariniz ve akslariniz dogru olacak.

Yani -1.50 -2.75×10 / -1.75 -2.75×170 klacak sekilde isteyin.

Optikçiler genelde internet sitelerinin iki katı gibi fiyat çekiyorlar. İlk lens aldığımda ben de enayiliğimden optikçiden almıştım. Bir daha dükkanın önünden geçmiyorum.

Tavsiyem dra gidip ücretsiz deneme lensi alman 2.75lik deneme lensi gözüne uyarsa asıl derecen için sipariş verirsin üretilir gelir

eksisozluk.com

n11, gittigidiyor.com gibi sitelerdeki satıcıları tercih edin.
burada da en yüksek satış ve rating'e sahip kişilerden alın.
işin mantığını bilmiyorum ama buradan lisans alıp da patlayan birisini duymadım henüz.

ben iki tane aldım n11 den. ilkini kullanıyorum hala. ikincisi başka satıcıdan aldım ilkinde kalmamıştı. o çalışmadı iki kere key verdilerse de, paramı geri aldım sonra.

* çok gereksiz dipnot: evet windows çalışır, güncelleme de alabilir ama bu o windowsu legal yapmaz. faturası olmayan lisansın hiç bir yasal geçerliliği yoktur.

Evde kullanılacaksa kms bilmem ne çok acaip program yapmışlar.
Windowsu kur office kur kms çalıştır program kendi kendine her ikisinide etkinleştiriyor. Para versen bu kadar kolay olamaz :) Şaka gibi ama tabiki yasal değil.

@biryıldızkaydı o dediğin cal user için geçerli hocam. Ben bireysel ev kullanıcısı olarak fatura matura saklamak zorunda değil. Kurumsal firmaların it leride saklamıyor. Windowsun bir merkezi var internetten login olup firmanın kaydını yapıyorsun, oradanihtiyacına göre satınalımlarını yapıyorsun senin firmanın lisansları sana ait oluyor orada gözkyor.

Hatta yeni laptop alsam ve windowslu olsa bile onu silip cal üzerinden aldığımız pro user key ile aktifleştiriyoruz. Çünkü Win AD kullanıyoruz.

Mikrosoft'un kendi sitesine soru cevap bölümünde var. Google'da aratınca çıkıyor. Özetle legal ama tavsiye etmiyoruz. Sorun çıkarsa destek vermiyoruz diyorlar.

Donanımhaberden birisinden yıllar önce 2 tane lisans aldım. 10 lira mı ne verdim yıllardır kulllanıyorum bir sıkıntı yok.

Hayır çakallamıyorlar, ama kutulu alıyormuş gibi düşünme. O key anakartına gömülüyor ve bir daha başka bir anakartta kullanamıyorsun.

Ameliyat sırasında ve sonrasında çıkan riskler yüzünden tavsiye edilmez. Atıyorum %0.1 ihtimal enfeksiyon kapıp ölebilirsin. %0.001 doktorun eli kayar felç olursun, anestezi alırsın felç kalırsın. Genel olarak benzer riskler yüzünden istenmiyordur.

Başarılı geçen bir ameliyat sonrasında eksisi olduğundan değil yani.

Fıtık ameliyatı eskiden çok riskli idi. En azından kötü bir ünü vardı. Biraz da bu yüzden insanlar böyle de idare edersin diyen doktoru bulana kadar kapı kapı geziyorlar. En azından benim çevremde hep böyle oldu ve hepsi de en sonunda ameliyat olmak durumunda kaldılar ve memnunlar.

Şöyle birşey hatırlıyorum.
Sinire baskı yapan kısmi iceri itemezlerse kesip alıyorlardı.
O kısımda jel eksilmiş oluyor.
Baskıya dayanma gücü azalıyor. Böylece fıtığın tekrar etme riski artıyor. Belki değişmiştir teknoloji.

ben de ameliyat oldum, baya yamulmuştum dik duramıyordum. 5 yıl oldu bi sıkıntım yok. dikkat etmediğim halde. maşallah bana.

fıtığım var, doktor ameliyat dedi diyen fakat gayet dik yürüyebilen tanıştığım insanlarda oldu.

Hocam fıtıkta ameliyat biraz riskli, benim annemde de babamda da var ki annem daha uzun süredir çekiyor. babam bi anda yatalak olunca mecburen operasyona aldılar ama anneme hala dokunmadılar.

Ameliyat sonrası iyileşme süreci kendini korumak ve tekrarlaması gibi riskler olduğundan genelde istemiyorlar benim anladığım.

Geçmiş olsun, olduysan da üzülmeni gerektirecek bir şey yok.

tavsiye edilmemesinin sebebi ameliyat ile sporun sonuclarinin dramatik bir sekilde yakin olmasi. ayrica ameliyat sonrasindaki o bolgedeki kaslarin hala gucsuz kalmis olacak, tekrarlama ihtimali devam edecek. sirt ustu yuzme ve yuruyus tavsiye ediyorum.

www.youtube.com

Maçka parkının altındaki havagazı deposunun aynısı.

www.iett.istanbul

karter muhafazası. kesinlikle gerekli. motorun alt kısmını korur.

Değişime gerek yok kaynak veya dikişle tamir oluyor.

Eski aracımda kış vakti karlı buzlu yolda tümseğe gelip kırılmıştı, ondan sonra saç olanından taktırdım, tümsekleri kazıdı geçti hep. Alçak bir araçsa saç taktırmanı öneririm.

Karter muhafazası aracın motor kısmını tamamen kapatmıyor mu? Netteki görseller de hep o şekilde çıkıyor. Bunun motorunun altı açıkta. Zaten bayi çıkışlı, karter koruma taktırmamıştım.

Yani baska bir parça olabilirmi acaba? Karter koruma değilde bilmemne parçasının koruması gibi?

Büyük ihtimalle imi parçadan oluşuyor karter koruma muhafazası. Çamurluk ile bütün oluyor bazı arabalarda. Sizinkinin bir kısmı kırılmış olabilir mi? Bilmemne parçasının korumalığı yapılacak bir parça yok orada. Karter koruması için parça olur en altta. Plastik oluyor genelde ama bizim kıskanılacak yollarımızı çekemeyen dış güçler(!) yollarımızı kötü göstermek için(!) plastik koyuyorlar. Bazı arabalarda demir hali ile değişim oluyordu. Sanayiye veya servise sorun isterseniz.

tespitleri doğruysa yazmasını istemezdim. ayırıca yazdığı şeyler kötü değil.

Hocaların da kendi itibarını düşünmesi gerektiğinden doğrusunu yapıp dürüst değerlendirmesini belirtmiş. Şişirmemiş. Tekrar yazmasını istemek de doğru değil. Üstelik normal şartlarda bu tavsiye-referans mektuplarının kapalı ve mühürlü olması beklenir. Ben olsam tekrar yazmam, yazmamı isteyeni de hoş karşılamam.

Diğer taraftan da referans isteyen kişi yerine kendimi koyarak eğer olumsuz bir referans mektubu yazıldığını biliyorsam başkalarından isterim.

Tespitleri doğruysa hoca haklı. "Aralarının iyi olması" bir şeyi değiştirmemeli. Buna profesyonellik diyoruz.

Hoca yabanciymis, bu da italyaya basvuruyor zaten.
Belki de iyi bisey, adam yabanci bizden iyi bilir

Yazdiklarinda haklilik payi olabilir.
Kisiyi tanimadan nereden bilelim.
Bir de referans mektubunda tarafsiz olmasi sart. Bastan sona olumsuz da yazabilirdi.

Mektuba olumsuz şeyler de yazmış ama okuyabileceği şekilde açık olarak vermiş. Senin hakkındaki düşüncelerim bu şekilde ister kullan ister kullanma diyor. Bence güzel bir davranış. Memnun değilsem başkasına yazdırırdım. Tekrar yazmasını rica etmezdim.

Hocayla aralari iyi olsa olumsuz yonlerini yazmak yerine gelistirmesini istedigi taraflarıni sozlu soylemeliydi. Ben birinden referans iatiyorsam olumlu yonlerimin yazilmasini isterim. Olumsuz yanlarimi da oneri olarak bana iletsin ya da hic yazmayi kabul etmesin yani. Tekrar yazilmasini istemek sacma olur.

İsterse kendi yazsın, hocaya versin, al bunu gönder desin. Adam tanıdık kayırmamış, ne gördüyse yazmış. Böyle adamlara çok ihtiyacımız var. Helal olsun.

Edit: Assdahah hocanın yabancı olduğu bilgisini şimdi gördüm. Ne kadar da naifmişim bizlerden biri olduğunu düşünerek.

Çoğu hoca sen bir şeyler karala ben imzalayayım dediği için hepsi birbirinin aynısı, adayı öve öve bitiremeyen mektuplarla dolu ortalık. Hocayı oturup özel bir mektup yazdığı için takdir ettim. Gerçi hoca ecnebiymiş, ben biraz kendi standartlarımıza göre düşündüm. Dünyanın neresinde olunursa olunsun böyle bir pazarlığa girmek hoş değil. "Hoca bak hep iyi şeyler yazacaksan yaz" diyemezdim ben. Mektubu beğenmiyorsa kendisini övecek başka hoca bulacak o zaman.

icloud for windows'u indirip tüm fotoları biglisayarına da indirebilirsin. sonra o fotoları istediğin bi yere çekip telefonundan tüm fotoları teker teker seçmeden toplu seçerek silersen icloud'dan da silinir. yine telefonundan icloud'da olan şeyleri görüp onları da telefonunla silip icloud'unu bomboş hala getirebilirsin.

iColud'un ilk çıktığı dönemde MacOS Fotoğraflar uygulamasında Albümleri iCloud'dan kaldırıp locale alma özelliği vardı. Hala var mı bilmiyorum uzun süredir kullanmadım ve uygulama çok değişti.

Onun yerine bilgisayara bağlan uzaktan, modem arayüzüne ulaşırsın zaten. Teamviewer mıydı o mavi sembollü program. Onunla modem arayüzünden olması lazım kapatıp açma.

Modem için teamviewer a ihtiyaç yok, modemin ayarlarından dışarıdan erişimi açarsanız ve ip yi biliyorsanız erişirsiniz.
Ayrıca daha ucuz olan zaman ayarlı priz alıp 6 saatte bir kapan açıl şeklinde de prigramlasaniz olur.

teşekkürler. ama modem bozuldugunda modeme ulaşmam her halukarda imkansiz olmayacak mı? teamweaer yada modem ipsi işe yaramayabilir o durumlarda.

modemin bozulmasını daha detaylı anlatırsanız ona göre yardımcı olalım, mesela benimkisi wifidan bozuluyodu wifi çalışmıyodu kablolu çalışıyodu sadece. arayüze girilmiyordu ssh ile restart attırıyodum uzaktan.

onun gibi seyler. wifi bozulmasi, ttnetin garip halleri yuzunden netin yavaslamasi. reset atinca yeni ip ile internet hızlanıyor

tabi su anda bir sıkıntı yok ama ben kriz durumlarini bertaraf etmek istiyorum. mesela tatilde olursam gibi.

xiaomi'nin cepten ulaşılan akıllı prizleri var ama modem patlayınca ona da ulaşamazsınız.

Vmware üzerine windows kurun?

homebrew kurmanızı tavsiye ederim.
brew.sh

Anasayfadaki komutu terminal ekranına kopyalayak kurabilirsiniz.

homebrew'i kurduktan sonra
"brew install gfortran" komutuyla gfortran kurabilirsiniz.

Farklı sürümler için
"brew searh fortran" komutuyla arama yapabilirsiniz veya bu siteyi (searchbrew.com) kullanabilirsiniz.

@zombi hocam homebrew dehşet güzellikte bi şey gibi geldi bana araştırınca.
Fiyat kısmını göremedim, fiyatı nedir gibi cahilce bir soru sormak istiyorum.

Dilersen sayfasındaki linkten bağış yapabiliyorsun. Onun haricinde ücretsiz.

paraşüt=drop.

Dropları kovalamanız lazım, uçak sesi duyunca uçağı takip edip drop attığı yere doğru gitmeniz lazım. Yani hep havaya bakmak lazım.

Silah konusu muallak. Fakat ben akm görünce affetmiyorum. Dp-28 de iyi bir silah.

img.rankedboost.com

paraşüt cagırmak için isaret fisegi atman gerekli. ya işaret fisegi atacaksın yada drop dustugunde hızlı olup alacaksın

Kalabalık yerlere düştüysek hemen bi shotgun alıyoruz. Çünkü insanlar henüz seviye 1 kask yelek bulumuşken fırsatı değerlendirip tek atıyoruz. Sağ çıktıysak m416, m16 ya da akm kapıyor varsa yanına keskin nişancı alıp yola çıkıyoruz(kar98-M24)

Kesin nişancılara 6-8x dürbün arıyoruz yoksa 4 takıp idare ediyoruz. M416 ve m16 ya 2-3x takıyoruz, akm ye holo ya da lazer takıyoruz. Akm ye holo-lazer takınca daha az sekiyor sanırım.

Dropları izliyoruz, nereye düştüyse gidip almaya çalışıyoruz. Arabayla gidip hemen alıp, ortamı hızlıca terketmek önemli.

*Ben bu taktiklerle ola ola Taç 1 oldum :D

Uçak sesini duyduktan sonra drop'un doğrultusuna bakıyorsun üstten ve o sayıyı unutmuyorsun. Uzaktaysa çok uğraşmanı tavsiye etmem, ulaşabilecek gibiysen ve güzel bir dürbünün varsa pusmanı tavsiye ederim. Eğer herkesten önce yetişebileceğini düşünüyorsan da yardır.

Silah olarak da ben m416'yı tek geçerim ama başka bir arkadaş Akm sever falan, biraz değişken. Yine de hasar, geri tepme ve aksesuar çeşitliliğini düşününce kasadan çıkanlar harici en dengelisi m416. Değerleri çok merak ediyorsan pubg weapon stats diye aratabilirsin.

Benim Assault / Sniper / SMG / Shotgun kategorilerinden favorilerim var.

Genelde Assault & Shotgun şeklinde kombinliyorum.
Sniper bulursam shotgun'ı atıyorum. Sniper & Assault veya SMG yapıyorum.

menüde armory kısmında (envanterin solundaki sekme) silahları tek tek inceleyebiliyorsun.
Hasarları, sekme miktarları ve atış hızları gibi özellikleri gösteriyor. ilaveten eklentileri de üzerine takıp bu değerlerdeki değişimleri de gözlemleyebiliyorsun.
mermilerin milimetreleri var bir de, bu basitçe iyi bir ipucu verecektir oyun esnasında.

www.bauhaus.com.tr

bu da bahsettiğim boya. bunu kullanan ve memnun olan varsa onu da dinlemek isterim.

Normal iç cephe boyası olmuyor mu? Hazır değil de makine de karıştırıp verdikleri boyaları kastediyorum. Renk seçtiğiniz kartelada siyah olmasa bile söyleyince yapabilirler diye düşünüyorum.

siyah ya da antrasit ayarlanıyor, dediğiniz gibi boya rengi elde ediliyor faat uygulandığında yüzeyi düzgün olmayabiliyor.

varsa işte düzgün olan onu soruyorum.

su bazlı, silikonlu ipek mat boya iş görür mü mesela?

saten boya mı olmalı?

yıllar önce evde saten mi ne yapmıştık o da güzel olmamıştı.

fotoğraf çekimlerinde fon olarak da kullanmak istiyorum, çok parlak olmazsa iyi olacak.

boya hakkında fikrim yok fakat siyah kumaşla kaplamıştım ben. düşünebilirsiniz.

duvar saten alçılı,düz. duvar kağıdı var şimdi, onu söküp boyayacağım. bir boyacıya danışayım en iyisi

Dava açmadan önce yöneticiniz ile konuşsanız? Belki bir hata yapmışlardır. Hata yoksa ve sözleşmede bahsedilmiyorsa yapacak bir şey yok. Mail resmi taahhüt yerine geçmez.

ik yatırıyorsa, onlar yanlış hesaplamıştır belki.

ilk iş olarak yöneticinizle konuşmanız gerekiyor. halihazırda çalışırken dava açmak hoş olmayan yerlere gidebiliyor. işten ayrılacaksanız yöneticinizin maili mahkemeye kanıt olarak sunulabilir.

Aradaki fark brüt/net farkı olabilir mi?

Brüt / net farkı değil. Yöneticimle paylaşacağım. Ancak yasal yolları merak ediyorum her ihtimale karşı.

Mobil Safari'den bildiriyorum. Sözlük her zamanki gibi çalışıyor. Bir sıkıntı yok.

ben mobilde sadece uygulamayı kullanıyorum, düzelttiler epey deneyebilirsin.

Ben yazdığım sorunları androidde alıyorum bu arada. Tarayıcı chrome.

Aynen eksiksiz aynı sorunları ben de yaşıyorum..

Android, Chrome

android telefonda opera kullanıyorum. en son ne zaman reklam gordugumu unuttum.

"reklam engelleme" ozelligi var. kurduktan sonra actiginizda logoya dokunun.

Kesinlikle rezil durumda, ben de mobil safariden bağlanıyorum. Reklam tıklamalarını artırmak için reklamı özellikle gecikmeli olarak verdiklerini düşünüyorum. Defalarca yanlışlıkla reklama tıkladım desem yeridir.

Cakal gibi sinsi gibi reklam koyuyorlar. Reklami tiklamadan sayfayi acip bi basliga giriyim yapamiyorsun. Ya en tepeye cikip carpiya basacaksin ya da reklama basip hemen acilan sayfayi kapatacaksin. Bu kanzuk tam got ya.

sozluk reklamlarindan kurtulmanin yollari:

android telefon/tablet: opera (reklam engelleme ozelligini acin)

bilgisayar: google chrome+adblock+ublock origin eklentileri

eskaza reklam gosteren bir sekilde sozluge girdigimde nasil korkunc bir reklam agina maruz kalmaktan korundugumu goruyorum.

bir gunde milyonlarca sayfa goruntuleme oldugu icin iyi para basiyor sozluk. firmalardan alinan reklamlar olmasaydi, sirf adsense reklami kursa bile para basardi.

Reklamlardan kurtulmak 12 lira senelik, alın geçin.

Iki kanal mikser alacaksin.

John Bloor'un gösterdiği kablonun düzgün çalışacağını zannetmiyorum. Böyle bir kabloyu iki ayrı cihaza bağlandığında iki cihazın GND hattını birleştirmiş oluyorsun. Bir şeyleri yakmasan bile bir cihazdan gelen sinyal diğerini bozacaktır.

Söylediğin işi yapan Mac'te Automator var. Windows'ta da muadili bir şey mutlaka vardır.

Edit: Linkteki programları inceleyebilirsin alternativeto.net

Soylediklerini jetbrain'in uygulamalari ile yapabilirsin. Ben phpstorm kullaniyorum. Bir kez ayarladiktan sonra o proje icin bir daha ayar yapmana gerek yok.

odb değil o obd cihazı :)

evet obd ile sorunu görebilirsiniz ama obd'nin de bağlanacağı bir makine olması lazım. bu makine ile hem sorunu görüp hep de ışığı silebilirsiniz.

tr.gearbest.com

bu alet doğrudan kendisi bağlar ve dediğim işlemleri halledebilirsiniz.

urun.n11.com

bu aletle de telefona bağlanıp telefon üzerinden işlem yapabilirsiniz.
başkaca ne işler yapılır bilmiyorum. benim arabama yapılan işlemler nedeniyle bilgi sahibiyim.

oralarda kaçak mazot lpg yoksa arıza ışığı sıkıntı yaratabilir.

@trajikomik düzeltme için teşekkürler, amazon.co.uk'den araştırayım biraz.

@mikahakkinen Araba benzinli ve tüp yok. Benzini de BP'den alıyorum hep. Yanıtla alakalı bir sorun olması çok düşük ihtimal.

@trajikomik kablo ile bağlananlar ve Bluetooth/wifi ile bağlananlar arasında fonksiyonellik farkı var mı? Bluetooth versiyonlar çok ucuz, bi kıllandım. :)

Ayfon bluetooth olana baglanamiyor. Tek olayi o.

Android var bende o sorun değil, tam işlev yapabiliyorsa alayım bir tane bakayım. Hata kodu görüntüleyip, ikaz ışığı silebiliyorum yani bluetooth obd ile.

Peki, hata kodunu buldum. Çok da mühim sebep değil diyelim ve ikazı sildim. Sorun çözülmediği için kısa bir süre sonra ikaz ışığı tekrar yanacaktır değil mi?

Ne icin yaktigina gore degisir.
Benim orta stopun icindeki 3 tane led patlak diye yakiyor mesela.

Bazen zengin karisim diye yakiyor, bazen fakir karisim, tekleme, oksijen hatasi.
Bazisini sondurunce 1 sene cikmiyor. Kalici olanlar tekrar geliyor.

torque diye uygulama var, onu da yüklemeniz gerekli. ücretsiz apk'sını bulabilirsiniz.

ışık tekrar yanabilir, sebebe bağlı tamamen. bende de zengin/fakir yakıt hatasından dolayı yakıyor sürekli, lpgnin getirdiği bir sıkıntı.

Arıza ışığını söndürebiliyorsunuz. Kontak anahtarını açarken yol bilgisayarında bir tuşa basılı tutarak olması lazım internette bakabilirsiniz. Işık tekrar yanmıyorsa önemsiz anlık bir hatadır.

Lens alman gerekecek gibi .

@killerbee anliyor bu islerden ona bir sor. Bence o lensle de is gorecek fotograflar cekersin.

Canon EF 50mm f/1.8 STM ile istediğin kesin fotoğrafları fazla masrafa girmeden çekebilirsin diyecektim ama 750₺ olmuş fiyatı. Yine de aklında olsun.

System Preferences -> User Groups -> Login Items

Yukarıdaki cevaba ek olarak OSX açılışında bilgisayarı kapatırken açık bıraktığınız programların tekrar açılmasını istemiyorsanız, elma menüsünde Shutdown'ı tıkladıktan sonra "Reopen windows when logging back in” seçeneğini kaldırabilirsiniz.

wunderlist adında hesap oluşturularak kullanılan bir site var. ios, android uygulamaları var ve web sitelerinden de giriş yapıldığında senkron olmuş şekilde kullanabiliyorsun. ben de ios ve android kullandığım için bunu kullanıyorum.

evernote. dünyada daha iyisi yok

Evernote demeye geldim

Evernote ilk ciktigi zaman denemis sevmemistim. Bu kadar diyorsaniz tekrar bakayim. Neler degismis nasil olmus. Tesekkurler.

Notlar için notes (Windows için apple'ın zamazingolarını kurmadım. icloud.com'dan girip bakıyorum.)

Hatırlatıcı için todoist.com

Evernote da kullanmış biri olarak, onenote'un daha iyi olduğunu düşünüyorum. Evernote ücretsiz versiyonu tırt aslında. Senkronizasyon sınırı falan var. 2 tane cihazdı sanırım. Onenote ücretsiz. Üstüne bir de 5 gb depolama alanı veriyor ücretsiz. Evernote'un ücretsiz versiyonunda bu çok az. Outlook servisi alınıyorsa hali hazırda, onenote direkt onunla da iletişim kurar, hatırlatıcı için. Gerçi bunu evernote da yapıyordur da. Sonuçta onenote microsoft'un. Kesin daha iyi çalışıyordur kendi ürünüyle.

Onenote diyorum o yüzden. Ama para verilecekse, evernote da çok başarılı.

Apple farenin ergonomisi farklı. Windows ile kullanmanı tavsiye etmem. Mac'le birlikte çok severek kullanan da var alışamayıp başka mouse alan da var.

şu var bildiğim www.microsoft.com

Letgoda kullanamayıp yarı fiyatına satanlar var bir bakın derim. Magic mouse diye geçiyor. Letgo bunu sihirbaz mouse falan diye de çevirebiliyor.

www.vatanbilgisayar.com

Inca, trust, everest. Bu markalardan aldigim hic bi urun uzmedi. Denemenizi tavsiye ederim. Hem bisey olsa garantisi var vatandan. 50 liraya denenir.

veriyorum ya. kişisel verilerim konusunda hiç muhafazakar değilim. zaten bankacılık sistemlerinde müşterisi olmadığın banka bile tüm bilgilerini görüyor. babamın adı da çok gizli bi bilgi değil alsın ne yapayım yani.

kampanya, sigorta vs satış işleri için aradıklarında söylemiyorum.
sonucunda tamam yapalım dersem istersiniz bilgiyi yoksa vermiyorum diyorum.
bu şekilde bilgi veremiyoruz maalesef diyorlar.
çok üzüldüm yaa peki o zaman iyi günler deyip kapatıyorum.

ben aramadığım sürece söylemem
adımı bile söylemiyorum

ben hevesle dinleyecek gibi yapıp yüzlerine kapatıyorum, çok gzel oluyor.

superb +1

Ben aramadıysam söylemiyorum

Arayan taraf bilgi istemese bile, önce arayan numarayı teyit ediyorum. Çoğu sefer bankadan vs. aradılar, "telefon numaranız bankanın numarasıyla uyuşmuyor" deyip kapattım. Sonra asıl numaradan geri aradılar hep.
Veya direk arayıp, "bankadan arıyoruz, öncelikle doğum tarihinizi teyit edebilir miyiz" dediklerinde, "siz aradınız, ben bilgi vermek zorunda değilim" deyip öyle dinliyorum.
Canları isterse.

aranmak istemediysem kesinlikle bilgi vermiyorum.
bir arkadaşım da bu soruya şöyle cevap veriyor:
"ben sana ananın adını soruyor muyum, sen aradın sen söyle ananın adı ne?"

Banka arayınca yanlış numara diyip geçiyorum, bir daha aramıyorlar. İsim olunca ya internetten ya da şubeden hallediyorum zaten.

Beni aradıklarında, güvenemediğim için bilgi veremeyeceğimi söylüyorum. Uzatmıyorlar da. Kimseye, seninkinin adı ne falan demem. Ya da yüzüne falan kapatmam kimsenin. Müsait değilsem de, müsait değilim kusura bakmayın deyip kapatıyorum. O da işini yapıyor. Orada çalışandan hırsımı alacak değilim.

Sürekli aranma durumuna karşı da, kampanyalar hakkında bilgi almak istemiyorum, lütfen numaramı sistemden çıkarır mısınız diyorum, çıkarıyorlar.

Sifre falan haric her turlu bilgimi veriyorum. Bilgi paylasiminda nerede duracaginizi biliyorsaniz o kadar da pimpirik olmanin alemi yok.

Misal beni arayin simdi "merhaba babanizin adi nedir" deyin hemen soylerim.

aramalarini ben istemediysem söylemiyorum

ben hiçbir özel bilgiyi vermiyorum, o zaman "lütfen bankanızın şu numarasından arayıp şu birimle görüşür müsünüz" diyorlar kibarca. yaptığımızda herhangi bir paranoyaklık olduğunu da düşünmüyorum.

Hayatımda bir kere denk geldim, kadınlar arasında olan bir kına gecesinde, Yörük teyzeler eğlence amaçlı köyün eski adetlerinden olduğunu söylemişlerdi.

Kına gecesi adı altında bekarlığa veda partisi yapmış onlar. Kına gecesi öyle bir şey değil.

konuyla biraz alakalı olarak bir şey görmüştüm. akraba bir teyzemiz apış arasına oklava sıkıştırıp tavuk keserdi. kendince olay caiz oluyormuş. nereden aklıma geldiyse şimdi..

(bkz: tavuk alma)

kadın-erkek bir arada eğlence kültürü olmayan yerlerde
erkeklerin kadın kılığında kadınların erkek kılığında şov (!) yaparak eğlenmesi gibi şeyler olabiliyor.
horonun-halayın birlikte oynandığı yerlerde böyle şeyler pek yoktur mesela.

ama kına gecesi zaten genelde kadın kadına eğlencedir, kütahyanın filan köylerinde duymuştum kadınların cinsel fanzetiler içeren maniler filan okuduklarını.sanıyorum kınadan sonraiki gece gerdek olması coşturuyor bunları.

@heidi
dediğin olay bambaşka..o resmen "kadının kesim işlemi için yetersiz olması" düşüncesiyle, güya penis takarak, haşa Allah'a "bak eksiğim yok" demesi..zır delilik. hülle gibi adetlerden biri. din bize kadın kesemez diyor (alla alla neden?) o zaman hadi erkek gibi yapalım...

bilgisayarcı her türlü ulaşır, ulaşmak için ise uğraşır. ortalıkta dolanan saçma sapan komik videolar-ifşa videoları vb hep bilgisayarını / telefonunu tamire verenlerden alınıyor. formatı kendin at, yardımcı olalım.

komplesini winrar ile rar'la ve kendin unutmayacağın harf rakam karışık bir şifre koy.

fbi gelse açamaz o rar dosyasını.

1-sürücüye şifre koyman bir şeyi değiştirmez
2-2 saniyede ulaşır.güzel bir kadın değilsen bilgisayarcının pek uğraşacağını zannetmiyorum.güzel bir kadın olduğunu varsayarsak da ulaşılmasını istemediğin dosyaları google drive vb sitelere kopyalayabilirsin.bence uğraşmaz kim ne yapacak senin boklu dosyalarını

yedeğini harici diske al ve pcden sil. gizli bir şeyin varsa asla gizli kalmaz...

Rar +1, açamaz. Ama silebilir, gıcıklığına. Unuttum der, bir şey der. Kendiniz atın bence.

özel dosyaları buluta da aktarabilirsin. benim bilgisayarcı arkadaş bakıyor bildiğim kadarıyla her şeye. pc de bırakılmaz bu zamanda. ayrıca çok kolay zaten. herkes yardımcı olur buradan. kendin at.

Formatı kendin at +1, gerçekten çok basit ve çok kolay. Buraya bu mesajı yazabilecek kadar bilgisayar bilgisi olan herkes yapabilir.

Yardımcı oluruz.

Diskteki dosyalara (sildiklerin dahil) dahil her türlü ulaşılır. Düzgün bir şifre koyarsan Winrar ile şifrelemek kırması çok uğraştıracağı için bir çözüm olabilir.

Gerçekten önemli dosyalar ise veracrypt ile şifreleyebilirsin ama biraz karışık bir programdır.

golden axe

edit: ilerlemeli değil anladığım kadarıyla. golden axe cevabı yatar o zaman.

Soul Edge/Soul Calibur veya Kabuki Clash olabilir mi?

soul calibur yazmaya geldim ben de. dediğin karakter de muhtemelen cervantes.

Soul calibur imiş. Çok çok çok teşekkürler

Normal lisanstan farkı herhangi bir sorun olduğunda resmi destek alma hakkının bulunmadığı ve tek anakartta kullanabileceğin bir lisans olması. O kadar.

OEM'den kastettiğin alış veriş sitelerinde ucuza satılan lisanlarsa, bunlar şirketler için sağlanan çok kullanıcılı lisanslar ve satıcının kaç kişiye sattığını bilmiyorsunuz. Teorik olarak korsan sayılıyor. Pratikte de aktivasyon yapabileceğinizin garantisi yok.

Eğer şuradaki forum girdisini referans alırsanız Microsoft bu durumu sallamıyor.
answers.microsoft.com Bu durumda ben alır kullanırım. Sonuçta 1000₺ küsür liralık lisansı 50₺'ye satıyorlar.

Fatura ibraz ettiğinde telefonu açıyorlar mı? Hiç zannetmiyorum.

Faturayla açtırdığını söyleyenler var. Örneğin neslican tay

Fatura orjinalse aciyorlar evet. Bimeks kapandiysa vergi dairesinden muhasebecisine ulasirsiniz belki, yasal olarak saklanmasi lazim diye biliyorum faturalarin.

Baskan bizim ofiste de bi tane 6 mi 7 mi ne var bir tane. Ayni dertten muzdarip. Dogubankta filan acikacagiji iddia edenler var. hatta sahibinden e yazarsan bu isi yaptigini iddia eden adamlar var. ama ben hala goturmedin akibetini bilmiyorum.

Eger mesele kilit sifresi degilse telefoncular kullanici sifresini kırıyorlar. Telefon sifirlaniyor. İcindeki bilgileri kurtaramazsiniz.

Cihazı aldığınızda mail adresi sorup e-fatura düzenlemediler mi? Eğer böyle bir durum varsa mail adresini hatırlamaya çalışın ve o tarihlerdeki mailleri kontrol ederek e-faturaya belki ulaşabilirsiniz. Deneyin derim.

birini söktüğünüzde çalışmıyorsa bunlar seri bağlıdır, dediğiniz gibi bypass ederseniz diğer ampullere giden voltaj yükselir, sıradan çatapat gibi ampuller de tüyebilir, sadece yüksek voltajı alan ilk ampul de patlayabilir, komple de kaybedebilirsiniz aleti.

gkhncnzdgn+1

Söktüğün ledin yerine direnç bağlaman lazım.

Birbirine seri bağlanarak 220 voltu buluyorlar, bir hadi iki tane söksen diğer ampüller biraz fazla ışık yayarlar ama ömürler kısa olur. Daha fazla söksen dayanamazlar yüksek voltaja.

Işık fazla geliyorsa üstlerine bir kılı uydurup ışığı kesebilirsin, bantla mesela.

Petrol fiyatı OPEC tarafından arz üzerinden kontrol ediliyor.

fiyat düşüklüğünün teknik sebebi arzın yüksek olması. Siyasi nedeni, Rusya'nın burnunun sürtmesi için düşmesi gerekiyordu. Venezualla'da arada kaynadı.

2019'ın ilk yarısında üretimi kısıyorlar. Yani fiyatlar bir parça artacak.

www.cnbc.com

önemli olan, aldığınız ücretin karşılığında bu kadar katma değer yaratıyor musunuz? sorusu. 10 bin net ücretin brütü 16.250, işverene maliyeti 19 bin TL. yıllık primle birlikte 250 bin tl. işveren net ücrete bakmaz, işveren maliyetine bakar.

soruna cevap: 6-10 bin büyük bir aralık, 6-8'e kadar verebilir, fazlası için çok karlı bir sektörde bulunması zor bir mühendis olmaz lazım.

Hocam otomotiv yan sanayinde imalat mühendisliği diyorum. 3 vardiya 7/24 parça basıyor. 500 kişi çalışıyor. Toyotanın sevkiyatı bitiyor, fordun sevkiyatı başlıyor o bitmeden tofaşın sevkiyatı başlıyor. Daha nasıl bir karlı sektör olsun:)
Metal, demir çelik desek hakeza öyle 250 bin tl demişsiniz de.
O mühendisler olmasa o patronlar o Land'lara, SClass'lara binebilecek mi çok merak ediyorum?
Ayrıca ben 10 bin lira net maaş alınca 9 bin tl kim kime ödüyor ondan bir davacı olalım. 10 bin maaşın 9 bin bürütü çıkmaz heralde

@xportant anlamadım.

Dolu dolu bir cv, 5 yıl sanayi imalat tecrübesi. İso, isg, çevre, sap, fuarlar şunlar bunlar yapmadığımız öğrenmediğimiz şey kalmadı.
Şuan 30-40 kişi çalıştıran firmalar bile mecburi e faturaya geçti dostlar bu firmaların tamamı 10 milyon tl üzeri yıllık fatura kesiyor. 100-200 kişi çalıştıran firmaların yıllık kestiği faturalar 50 - 100 milyon tl işin ERP tarafından görerek söylüyorum.
Bana vereceği 10 binle daire bile alamıyorum. Ölelim mi?

5 senede %50-60 civarı zam aldım ama döviz bazında maaşım yarı yarıya eridi. bugün %100 zam yapsalar işe başladığımdaki hayat standardımı anca yakalıyorum. o yüzden beklentinizi anlıyorum ama hiç bir işveren böyle düşünmüyor.

iş görüşmeleri stratejik bir oyundur. ilk maaş önerisini daima karşıya yaptırmanız gerekir ki kontrol sizde olsun. beklentinizin altındaysa ve pazarlıkla kurtarılamayacak seviyedeyse beklentimin altında der masadan kalkarsınız. üstündeyse ise biraz daha pazarlık yapıp daha iyisini alırsınız.

edit: 240000tl şirkete masrafı var 10000 lira net maaşın. şuradan hesabını görebilirsin: www.maashesapla.com

çalıştığınız sektöre vakıf değilim ama hem mühendis olup hem de alanda tecrübeli böyle bir adama kanaatimce 10K bile az.

adamsin laz

5 yıl tecrübe az değil çok da sayılmaz. 6-8 bin net beklenti makul.
8-10 bin net alan müdürler var.
aslansın kaplansın, 20 bin de hakediyorsundur da olmuyor maalesef.

İşveren tarafı olarak söylüyorum ki, bize değil devlete kızın :) Son 1 senede sadece elektriğe %80'e yakın zam geldi. Döviz kuru malum. Enerjiye, işçiliğe, servise, yemeğe, hammaddeye, vergilere, zorunlu yönetmeliklere,vs kadar zam gelirse ve devletin sanayiciye desteği bu kadar sınırlı olursa maaşlar da bu seviyelerde olur. Bir çalışanın işverene maliyetini ne siz sorun ne de ben anlatıyım. Bu krizde net 6 bin bile iyi bence, bulamayanlar da var.

Sektörü bilmediğim için yeterliliğiniz konusunda yorum yapamayacağım. İnşaat sektörü için konuşayım 5 yıl deneyimli mühendis için ben 6-7 bin civarı düşünürdüm. Tabi konuştuğun firmanın ihtiyaçları da önemli. Belki senin 10 binlik tecrüben var ama karşı tarafın böyle bir tecrübeye ihtiyacı yok.

Son krizden once evet alirdin belki ama su an alamazsin.

Son 1 yilda fazlaca gorusmeye gittim, hepsi de cok buyuk holdingler. Sirf lisans parasi diye 1 milyonu cope atan sirketler.

Bunlarda bile eski aldigim maasi soyleyince ik'ci kizlar oha *ikseydin bari gibi tepkiler veriyor.

Ki o dedigim maasin ustune 2 kere %25 enflasyon yedik.

youtu.be

maya angelou çok rahatlatıcı bir sesi ve dolu bir hayatı var, bu da onunla yapılan röportajlardan biri

richard dawkins.

canım sıkılınca ted konuşmalarını açıp dinliyorum, o derece...

Kaan Kural.

Adam ne anlatsa dinlenir. Çok güzel anlatıyor.

kulağını kanatacak kişi de kesinlikle Zizek.

Levent Pekcan

Çünkü bu bir ünlem cümlesi, yuvarlanmış yani.

I'm home da deniyor.

english.stackexchange.com

Zaten fire in the hole derken, biraz da soyle: fire, in the hole.

Fire diye unluyor, sonra ilavevediyor in the hole diye.

Bilmiyorum kast ettiğin şey tam olarak bu mu ama sayfa kenarındaki boşlukları azaltarak ya da default seçili sayfa boyutunu değiştirerek bunu yapabilirsin.

Asöında sayfa boyutunu değiştirmek mantıklı ama mutlaka a4'e basmak zorundayım. o yüzden o ihtimali yapamadım :(

Marjinleri arttırarak yapardım ben.

evet kubbe mimarisi bizanstan alıntıdır. selçuklu camilerine bakarsan düz çatılıdır. mesela hacı bayram

motleyturkey.com

Bu şekilde

Kubbe şekli Ayasofya’dan kopya. Zaten Ayasofya’nın içindeki makinelerde de hikayesi anlatılıyor.

sadece kubbe şekli. bizde ek olarak tepede büyük bir kubbe bulunur.

'cami tasarımını ayasofya'dan çaldık' yerine, 'kubbe teknolojisini ayasofya'dan öğrendik' daha doğru bir tanım olur.

calinmadi ama kubbe yapisi benzer- ayni
esimlenilmistir ya da ilham alinmistir

ayasofya oncesi camiler yanlis bir soru, cunku ayasofya islamiyetten once vardi, camiler daha sonra

o zamanlar sanatın bütün dallarında en iyi sanatçı en iyi taklit eden kişi olduğundan, biz de yapı harikası ayasofyadan aldık bu şekli. normalde camilerin insanı ezmeyen mimarili olanı makbuldü, ayasofyadan sonra devasa camiler yapılmaya başlandı. bu aslında ortaçağ kilisesinin halk üzerindeki baskınlığını artırmak için özellikle seçilmiş -büyük kapı büyük pencere gibi- bir mimari ögeydi. tavanı iyice yükseltip kendini tanrı ve kilise karşısında bit gibi hissettiriyordu kula. heyhat. osmanlıdan sonra müslümanlar da ibadethanelerde kendini bit gibi değersiz hissetmeye başladılar bu sayede. camiden korkan çocuklar haksız değil yani. konuşa konuşa nerden nereye geldim, çok pardon.

@birsürüsorumvar, hristiyanlıkta kulluk yok, tapınak mimarisi antik dönemden beri gösterişli olmuştur. kiliseler camiye çevrilince lan böyle daha iyiymiş dediler ve kubbe mimarisine geçtiler. buna esinlenme demek doğru olmaz, net çalıntı.

Cami inşaatında kullanılan teknikler zamanla değişiklik gösteriyor.

Selçuklu döneminde yapılan camilere bakarsa genelde yığma taş usulüyle yapıldığını görürsün. Bunların duvarları kalın pencereleri küçüktür.

Mimar Sinan kubbe tekniğini Ayasofya'dan aldığı gibi yapıya eklediği payandalarla hatalı olan kubbeyi düzeltmiştir.

caps olsa daha net cvap verirdim ama normal yanmaları motora elektrik gidiyor ama sensörler motor dönmediğinden sıkıntı gibi hissediyor.

Lamba patlak mi degil mi anla diye yaniyor, digerleri de cok az yanip soner onu amaci da ayni ama ikisi cok onemli oldugu icin yanik kaliyor.

Bazi vatam hainleri o lambalari bilerek patlatiyor, ikinci el alirken yandiklarina dikkat etmek lazim.

Arabanin ecu su o anda sensorleri okuyor. Oradan gelen bilgilere gore bi problem var mi/yok mu bakiyor.

Dizellerde kizdirma bujisinide o anda calistiriyor misal. Dizel dedigimiz yakit daha kati oldugu icin donabiliyor kisin. Hatta youtubede denk gelmissinizdir; cok soguk havada cold start yaparken kontagi bi iki kez acip kaparlar.

Birazdan caps alip geleyim emin olalim. Araba her an yolda birakacak diye korkarak biniyorum sirf bu yuzden :)

@acemi, benim aracta da silmisler mi gercekten problem yok mu diye bahsettigim ODB II zamazingosundan aldim. No Codes dedigi icin silmemisler diye anliyorum.

Obd2ye gerek yoktu ama aldigin iyi olmus birgun ise yarar.
ben her ay siliyorum arizalari. Ota boka isik yakiyor benim araba.

Ilk actiiginda 10 tane falan isik yanar, biz calisiyoruz demek bu. Ayni zamanda arabanin bilgisayari kendini baslatiyor. Hepsine elektrik gonderip kontrol ediyor.
Sonra hepsi soner yag lambasi ile motor ariza isigi acik kalir.

Arabayi calistirdiginda onlar da soner, sonmezse zictin zaten.

Renolarda o islem esnasinda test mi oyle bisey yaziyor. O daha mantikli.

Test yazmasi cidden daha mantikliymis, boylesi benim gibi bilmeyen n00b'lar icin gereksiz kafa karistiriyor ilk basta.

Caps'e gerek yok o zaman yeterince aciklayici oldu tesekkurler herkese.

hic bir sorun yok. o isiklar nerdeyse bilgisayarli butun araclarda yanar. sallamis gibi olmiyim ama 30-40 senedir her aracta yanar.

yarim acik arabada motor, yag ve fren isiklarinin yanmasi isiklarin calistigi o bolumlerdeki sensorlere elektrik gittigini gosteriyor. boylece araba calisirken o bolumlerde sorun oldugunda yanacagini biliyorsunuz.

eger yarim acik arabadaki isiklar ile kullandiginiz siradaki isiklar ayni ise o zaman sorun var demektir.

obd II de cok lazim olabilir ilerde. faydali.

64 vosvosta bile yanıyor :)

Yağ ve engine check ışığı yağ pompası çalışmadığı için ve yağ basıncı düşük olduğu için yanıyor. Motor çalışmaya başladığında yağ pompası da çalışacak ve o ışıklar sönecek.

Aynı esnada alternatör çalışmadığı için akü şarj ışığının da yanması gerekiyor.

Öncelikle Amstrad PCW oyun için pek uygun değil. Metin işleme üzerine geliştirilmiş bir bilgisayar. Grafik çıkışı yüksek çözünürlüklü (720x256) ancak iki renkli. Dolayısı ile bu oyunun Amstrad PCW versiyonu ya yoktur yada çok kötüdür.

Diğer seçenekler arasında en zayıf olan ZX Spectrum. Amstradlar aslında çok iyi bilgisayarlar ancak ilk çıkan CPC464'de sprite ve soft scroll özelliği yok. Bu yüzden MSX diyorum.

Ancak şöyle bir detay var. Bu bilgisayarın hepsi Zilog Z80 ailesinden işlemciler kullanıyorlar. Biri için yazılan kod grafik ve ses kısımları hariç diğer makinede de çalışır. 80'lerde bu avantajdan maksimum faydayı sağlamak için oyun en düşük özellikli sistem göz önünde bulundurularak yazılır. Sonra diğer sistemlere port edilirdi. Z80 işlemcili sistemler için bu ilk bilgisayar genellikle çok yaygın olan ZX spectrum olurdu. Bu iş o kadar ileri gidiyordu ki pek çok Amstrad oyunu hafızasında ZX spectrum grafik belleğinin bir kopyasını oluşturup bunu Amstrad grafik hafızasına kopyalar.

Bu uygulama aynı bilgisayar serisinin en düşük özellikli üyesi için de geçerli. Örneğin Amstrad'ın sonraki modellerinde eklediği sprite ve soft scroll özelliği pek çok oyunda kullanılmamıştır.

Sonuç olarak oyun MSX veya Amstrad exclusive ise daha iyidir. Exclusive değilse Spectrum versiyonundan pek bir farkı olacağını düşünmüyorum.

Çok teşekkürler @zombi

peki bu listeye amiga, c64, atari 7800 ve benim aklıma gelmeyen o dönem bilgisayarları girerse durum ne olurdu?

Amiga bu saydıklarınla klasmanda değil. Bir sonraki jenerasyon 16 bitlik (Hatta işlemcisi 32 bit) bir cihaz. Her türlü ezer yani.

c64 ve 7800 farklı işlemci ailesinden 6502 tabanlı işlemci kullanan cihazlar. 6502 Z80'den daha yavaş çalışır. (Z80 modelleri 4 ve 6MHz ikem 6502 1 ve 2MHz idi) ancak komutları daha basit ve hızlıdır. Çevre birimleri ile uyumu kolaydır. Çok daha gelişmiş grafik ve ses yongalarını daha az maliyetle ekleyebilirsiniz. Bu yüzden 6502 tabanlı bilgisayarların grafik özellikleri genelde daha gelişmiştir.

Karmaşık hesap yapmayan grafik yongasının kabiliyetine bakan oyunlar mesela platform oyunları ve shoot'm up'lar C64 ve Atari'de daha iyidir. İşin içine 3D, izometrik görseller, yazılımsal olarak hesaplanması gereken animasyonlar vb. giriyorsa Z80'in avantajı ortaya çıkar.

evet öyleydi, eskiden ortak nokta atmler de yoktu.

taa giderdin anasının gözüne.

Ortak POS bu kadar gelişmemişti. Onun gelişebilmesi için de her bir bankanın birbiriyle ayrı ayrı anlaşmalar yapması gerekiyordu, onlar büyük oranda yapıldı.7

Şu an gene o tek cihazda bütün bankalar olmak zorunda değil ama çoğunluğu oluyor özellikle büyük yerlerde.

yeni pos makinaları fiş de bastığı için sanırım biraz maliyet girdi işin içine.

Aslında altyapı aynı. Türkiye'deki kredi kartları ya Mastercard yada Visa altyapısını kullanır. Eskiden bir de Dinners vardı.

Örneğin bir Visa pos cihazı bütün Visa kartlarını okur. Ancak başka bankanın POS cihazını kullandığında kendi bankanın özel anlaşmalarından (Taksit, indirim, puan vb.) faydalanamıyordun. Belki onu çözmüşlerdir.

Baska posa takinca bonuslari falan kullanamiyordun eskiden.

@acemi, hala kullanamıyorsun (en azından çoğu bankanınkini). Sadece o makinede birden fazla banka uygulaması olması daha yaygın artık.

Sorunuza cevap olmayacak ancak bir psikolog olarak paylaşmak istedim. Bahsettiğiniz tür sonuçlara varmak için uzun süreli, boylamsal ve nedensel çalışmalar yapmak gerekir. Ancak bu konuda bu tür çalışmalara dayanarak yazılan kitap ve makale sayısı yok denecek kadar az, zira bu konuyu bu şekilde çalışmak çok zor. Bu yüzden bulabileceğiniz kaynaklara sorgulayarak yaklaşmanızı öneririm.

Oğlumuz doğduğunda The Science of Parenting diye bir kitap gelmişti. Çok faydalandım

www.amazon.com

fotsrapka +1 çocuk yaparken kesin bir reçete yokken karakter içinde bir reçete yok. o kadar çok değişken var ki... çevre,sosyoekonomik durumu,aile ortamı, vs....

haciz maciz ugrasma, bir gun onlar evde yokken iki kisi tut, tum esyalari disai cikar kapinin kilidini degistir.

muhtemelen abonelikler senin adınadır onları kapattır. @crucio'nun dediği konut dokunulmazlığı gibi bir şeyin ihlali olabilir. bana riskli geldi. ya da bir avukata danışabilirsin.

Eşyaları çıkartmaya falan çalışmayın haklıyken haksız konuma düşmeyin. Abonelikleri kapatırsanız eve zarar verebilirler, bizimki parkelere kova kova su dökmüştü ordan biliyorum. Mutlaka bu işle ilgilenebilecek bir avukata danışın.

Avukat, en erken 5 ay, veya 1 sene surer diyor. Aile duzenim kalmadi. Ben ruh hastasi oldum. Uyku duzenim bozuldu.

Geçen sene şubat ayında kiracıyı çıkartmak için mahkemeye başvurduk. İlk duruşma iki hafta görülecek. Şimdiden 7 ay geçmiş.

crucio'nun önerisini bizim avukat ta söylemişti. İsterseniz eşyaları bu şekilde yapalım genelde işe yarar ancak şikayetçi olursa başınız da ağrıyabilir demişti.

türkiye'de en büyük sorunlardan biri kirasını ödemeyip evinde oturan kiracılar ben bu sebepten hep öğrencilere ev veriyorum.

çocuklu ailelerde ekonomi bozulunca yapılan ilk şey kira vermemek oluyor maalesef kira gelirinden vergi alan devlet bu konuda hiç birşey yapmıyor. ben yerinde olsam tehdit ederdim ve rahatsızlık verip defolup gitmesini sağlardım.

valla hocam
yer nerede
anahtarı kilidi degistirin
eşyaları da rehin tutun
bu insanların gözünü korkutmak gerekli
gerekirse tanıdıgınız en pislik insanları bulaştırın
ben aylarca alamadıgım bir borc icin
pislik birini bulastirdim al yarı yarıya paylasalım dedim
2 günde aldı

açtığınız dava muhtemelen yanlış ve muhtemelen davanız reddedilir. bir kira döneminde 2 haklı ihtar ve kira bitim tarihinden 30 gün içerisinde tahliye davası açılması gerekiyor. 7/30 dediğiniz muhtemelen tahliye talepli icra takibi. 7 günlük ödeme süresi, 10 günlük itiraz süresi ve 30 gün sonrasında tahliye davası açma süreniz başlıyor. bu işler çok kıllı kışlı. hala herkes yanlış açıyor ve sonuç almak çok zor. en güzeli riskini de alarak evi kendiniz tahliye edin. cezza davasında da yargılanın ceza almazsınız.

Evine girip esyalarini atmak zor degil ancak herhangi bir ceza alma fikri beni korkutuyor. Her turlu iftira atabilecek tipler.
Ceza davasinda yargilansam ceza almaz miyim ?

eksisozluk.com

*Yazarların yazdığı olayları uygularsan 2 aya çıkartırsın. Bunları kovduktan sonra lütfen yeni kiracılar konusunda seçici olmaya çalış. Bırak 10 kişi gelsin istesin, bırak haftalarca daire/dükkan boş kalsın ama en gözünün tuttuğuna vermeye çalış.

Cok tesekkurler

Kravatla kullanacağım gömleğin yakasını genişlettiriyorum ben. Terzi yaka düğmesinin yeriyle oynayarak hallediyor. Çok basit bir şey.

Gömlek bedeni boyunla ölçülür, demek ki yanlis beden aliyorsunuz. Slim fit modasi basladigindan beri bedenler bir garip oldu, siz de haklisiniz yani oteki türlü de 50 yas üstü is adami gibi cuval gomlek giymek istemiyor insan. Ramsey de beymen de vazgecilmeyecek markalar degil, ben olsam baska markalara bakarim.

Network'un kaliplari olur bence sana.

bence bir şey olmaz ama balkona buzdolabı koyulan evden hayır gelir mi orasını bilemedim. bir daha düşün derim, çünkü ayların orada geçecek.

soğuk olması daha iyi olur hatta. ama yazın güneş görüyorsa buzdolabının motoru hiç durmaz.

Kışın iyi olur yazın kötü.

kışın efsane kar edersin de yazın ne olur bilemedim ben de.

Güneş görüyorsa yazın buzdolabı çok çalışır, hem elektrik sarfiyatı hem motor ömrü için iyi değil. Kışın faydalı bile +1

Bizim buzdolabı değil ama bulaşık makinemiz yıllarca balkonda çalıştı. Bir sıkıntı olmadı.

Peki balkona guneslik falan taksam ise yarar mi gunesi engellemesi icin?

evet marketler öyle yapar, şemsiyenin altında tutarlar dondurma dolabını

nasil arayacagini bilirsen Google ile ulasamayacaign bilgi yok. Google bilgileri filtrelemiyor. internette olan herseyi indeksliyor. bu indekslerin icinden isine yarayacak bilgiyi bulmak sana kalmis. eger akademik bilgilere ulasmak istiyorsan scholar.google.com uzerinden akademik yayinlara ve makalelere ulasabilirsin.

Merak ettiğim her şeyi İngilizce arattığım için Türkçe için bir şey diyemeyeceğim ama İngilizce için bence istediğin sağlıklı bilgiye ulaşmanı sağlıyor. Crucio'nun dediği gibi biraz arayan kişiye de kaliyor bu durum ama sonuçta doğru bilgiye ulaşmayi biliyorsan ulaşıyorsun

Gayet yeterli goruyorum. Google'i kullanmayi bilerek her seye ulasabiliyorsun.

Ayrica Google bilgileri gayet de filtreliyor olmasini gectim, halihazirda muhtemelen bu filtreme isini en iyi yapan uygulama. Ve bu konuda yillardir oncu.

Ingilizce kaynak sayisi kat kat daha fazla oldugu icin hicbir seyi Turkce aratmiyorum Google'da. Tukce icin o kadar iddaali konusamam ama Ingilizce olarak bulamayacagin sey yok gibi bir sey.

Rafine bilgiden kast ettiğiniz ne, ben tam olarak anlayamadım. Burda bence kaynakları eleştirmekten önce kaynağı arayan insan profili daha tartışılmaya açık. Sonuçta derya deniz bir bilgi deposu var ne arayacağını bilen biri ićin bilgiye ulasmak çok da sıkıntı değil bence. Bir arkadaşım aynı şeyi arayan ama farklı biçimlerde (imla hatalariyla, eksik ön ve son eklerle, yanlış anahtar kelimelerle) Google'da arama motoruna yazmalari sonucunda google un tahmin sonuçlari arasindaki uçurumu bir caps haline getirmişti. Buraya da eklemek için demin telefonuma baktim ama bulamadim, silmişim galiba. Haliyle bilgiyi arayan insan profili esasında incelemeye daha değer diye düşünüyorum.

Google'ın indeksleme ve sıralama sistemi yoğun olarak suistimal ediliyor. SEO dediğimiz uzmanlık alanı tamamen Google'ı kafalamak üzerine çalışıyor zaten. Aradığınız bilgiye ulaşmak için konuyla ilgili ticari ürünleri ve birbirinden çalıntı blog yazılarını geçmek gerekiyor. Nasıl arayacağını bilmek yetisi çöp bilgiyi filtreleyecek doğru anahtar kelimeleri kullanabilmek anlamına da geliyor.

yapay zekanın öldüğünü bilmesi gerekecek bunun için.
bunu sağlamak için sistemi sosyal medya hespalarına bağlarsan belki bir sonuca ulaşabilirsin.

Sistemi sosyal medya hesaplarına bağlamak kumsaldaki kum tanelerinden sadece ilki.
Bunun filmi yapıldı dostum, kitabı yazıldı, dizisi yapıldı... bunun yaşanması için önce hala diriyken bir "sisteme" bağlanabiliyor olmamız gerek.

@traveller

senden ala troll, senden iyi mikrop görmedim.

@goddard

BEYLER yanlıs anladınız,

Artifical intelligence yapmayacağız sıfırdan. önceden verdiğimiz textlere-patternlere göre davranacak. Kapalı kutu modu yani.

Benzer bir şey hatırlıyorum:

(bkz: karabasan.exe)

@monogram

işte bunun web tabanlısı! 12 den vurmussun

Mümkün ama kodlama güncellenmediği için sıkıntı olabilir.

Örneğin PHP ile kodlanmış sitelerin serverları PHP sürümünü yükseltiyor. Bu nedenle bazı kodlar düzgün çalışmıyor. Sitenin arayüzünde saçma sapan kodlar beliriyor. 100 yıl pek mantıklı bir süre değil maalesef bu iş için.

yapay zekaya gerek yok bunun için.
belli kelimeleri tespit ederek ona göre yaklaşık bir cevap verilebilir.

örn:
-naber?
+ öldüm ben.
- allah rahmet eylesin.
+ amin

şunu yapmak 2 dakikalık iş.

Yapay zeka yok demişsin ama yine de Black Mirror S02E01 Be Right Back bir izle istersen.

Ben okula başlamadan önce okumayı öğrenmiştim 4-5 yaşlarında. Siz pedagoğa sorun ama bence sakıncası yok.

Ben de o yaşlarda bazı şeyleri okuyup yazabiliyordum sonrası iyi gitmedi:)

yanlış bilgi vermeyeyim ama kreş ve anaokulunda okuma ve yazma öğretilmiyor. çünkü ilkokula geçtiklerinde zorlanıyorlarmış. sonuçta öğretmenin bi stili olacak ve çocukta yerleşmiş bi bilgi olacak, çatışabilir. ya da okuyor diyelim, akranlarından önde olacak derslerde sıkılacak vs. bi ilkokul öğretmenine sorsanız aslında.
okul.com.tr

3 yaşında okuma yazma öğrenmiş biri olarak cevap veriyorum. okula başladığında kendisi okuma yazma biliyor olacak ama sınıf arkadaşları yeni yeni öğreniyor olacak, tabi herkes aynı hızla öğrenemiyor, yavaş öğrenenler olacak. bu çocuğumuz sınıf arkadaşlarının salak olduğunu düşünecek, kendini onlardan üstün görecek vs. sonra birinci sınıfta bir sayfa düz çizgi çiz, yok efendim bir sayfa bilmemne çiz, şu harfi yaz gibi ödevler veriliyor ya, bu ödevleri çok saçma bulacak, ben zaten okuma yazma biliyorum bu ne ki diyerek ödevleri annesine/babasına veya yakınındaki birine yaptıracak.
ben durumdan gayet memnundum ve çocuğun ilgisi de varsa okula başlamadan gösterilmesi gerektiğini düşünüyorum aslında. ama şu yaşıma geldim, hala o sınıf arkadaşlarımı hepsi salaktı diye hatırlarım, hoş bir şey değil.

4 yaşinda okumayı öğrenmiştim ben baya normal şekilde. Yazi yazmayi sevmiyodum ama kalem tutmayi sevmediğim için dhdhdh

Bi sorun olmadi bence ya, 1. Sinifta millet okumayi ogrenirken ben rahattim yani. Erken okumayı öğrenmek iyi bence, oğretin diyorum ben.

okul öncesinde okulda öğretilen şeyleri öğrenen çocuklar okuldayken sıkılıyorlar. diğer arkadaşları ilk kez öğrenirken onlar zaten biliyor olacaklarından sıkılıyorlar. bu sıkılganlık hali sonrasında genel olarak okul hayatına yansıyabiliyor.

okul öncesinde okuma-yazma öğrenen arkadaşlarım, tanıdıklarım şimdi atomu parçalamıyorlar bilakis okulda nefret etme düzeyindeler

Eğitimciler kesinlikle okul öncesinde okuma/yazma öğretilmemesi gerektiğini, çocuğun ilk okulda uyum problemi yaşayacağını söylüyorlar. Şu an durum bu şekilde olabilir işler hızla değişiyor. Her çocuğun elinde birer tablet var. 5 sene içinde okumayı bilmeden okula gelen kalmaz diye düşünüyorum.

Ben okumayı üç buçuk yaşındayken öğrenmiştim. Okula başladığımda da daha altı yaşıma girmemiştim. Orada geçen sürede sürekli pek bir şey anlamasam da gazete okuyordum kitap okuyordum vs. Yukardaki arkadaşın da dediği gibi okula başladığında herkesin geri zekalı olduğunu düşünmüştüm. Ne yazık ki bu düşünce geçmedi. Halen insanların büyük bir kısmının geri zekalı olduğunu düşünüyorum xd. Muhtemelen eğer okumaya devam ederse genel kültür konusunda Özellikle ilgilendiği konularda Yaşıtlarının ve muhtemelen kendisinden birkaç yaş büyüklerin de bayağı önünde olacak. Ama bir yandan da yine yukarda dendiği gibi ödevleri yapmaya üşenen biri olabilir, okuldan sıkılabilir, arkadaşlarını yüzeysel bulabilir. bir de erken başlatırsanız büyüklerin arasında ezilebilir. Bence kontrollü giderseniz sorun yok. Edebi ürünlerle de besleyin. çocuk klasikleri verin hevesi varken okusun. Sorularını cevapsız bırakmayın. Ben anneme soru sormayı bıraktığımda 6 yaşındaydım. Sürekli bilmiyorum cevabı almak beni kendi cevaplarımı bulmaya yöneltti. Siz cevabı bilmiyorsanız en azından bulacağı yere yönlendirmeye çalışın. Bir de okumayı biliyordum ama ben yazı yazmayı bir türlü beceremedim. Çok sıkıldım 1. Sınıftayken. Halen kalemi yamuk tutuyorum ve yazım çok kötü. Bu konu önemli. Dikkat edin bence. İyi yönlendirirseniz bu çocuk atom mühendisi bile olabilir. Ne seviyorsa onu okutun. Ne okusa ne öğrense kâr bu yaşlarda.

Ben 2,5 yaşında okumayı öğrenmiş bir insanım ama benim nasıl bir insan olduğuma bakılarak, "aman kalemi kağıdı uzak tutalım" deme ihtimaliniz yüksek sanırım.

Cevap: aksın gitsin.

Daha ciddi cevap vereyim ben de: Bence de okumayı öğrendiği zaman öğrensin, engellemeyin, istediği şeyleri okusun. Benim kendi hayatımda gördüğüm tek dezavantajı şu oldu; okumayı bilen bir çocuk olarak kitap okumak hep ilk tercih ettiğim şey oldu. Küçük bir yaşta kendimi oyalamayı öğrenmiş oldum yani. Böylelikle de başka kimseye ihtiyacım olmadı. Teneffüste de kitap okudum, okuldan sonra da, hafta sonu da. Biraz uzaklaştırdı yani insanlardan. Şu an 34 yaşındayım, hala bir grup insanla vakit geçirmek yerine, kitap okumayı tercih ederim. Başka insanları da bu sebeple biraz tahammül edilmez buluyorum, biriyle uyumlu bir denge tutturmak nadir ve zor oluyor. Ben şahane olduğumdan değil yani, garip olduğumdan.

Ayrıca yukarıda da dendiği gibi, okulda hep en küçük yaştaki kişi ben oldum. İlkokula 4 yaşında başladım, birinci sınıfı yaşım geçsin diye iki defa okudum. Liseyi 16 yaşında bitirdim, üniversitede de hep sınıf arkadaşlarımdan genç oldum. Öğretmenliğe başladığımda 21 yaşındaydım. Bu benim için bireysel bir sorun olmadı ama, sizin çocuğunuz böyle durumlarla nasıl başa çıkar onu önceden kestirmek zor olur tabii. Hatta kardeşi olup olmaması falan da böyle şeyleri (dışa dönüklük vs) etkiler.

Belirli bir yaştan sonra artık yaşın önemi kalmıyor bence. Yani mesela 30lu yaşlardan sonra artık ne iş yaparsanız yapın "çok fazla genç olmak" gibi bir durum olmadığından bu tarz detaylar da önemini yitiriyor diye düşünüyorum ben, o yüzden ergenliği atlattıktan sonra çok da sorun edilmez herhalde. Okulda canı sıkılırsa, siz evde desteklersiniz. Yanında hep çalışacak bir materyali olur, öğretmenine daha zor çalışma konuları vermesini, belki daha araştırmaya yönelik çalışmalara yönlendirmesini söylersiniz.

Özellikle desteklemeseniz de önünü kesmeyin demek istiyorum yani, bir de rol modeli olmanız önemli. Ben çocukken kitap okumaya özendim çünkü annemi ve benden büyük kardeşlerimi sürekli ellerinde kitapla görürdüm. Normal vakit geçirmek öyle yapılır sanıyordum. Söyleyeceklerim bu kadar. :)

Aksın gitsin +1 (kendimden örnekleyeceğim)

Sebep?

Ben de okuma yazmayı erken öğrendim. Okulda sınıfta 3 kişiydik okumayı erken söken. Ve 3müz de şu an çok iyi üniversitelerde ve bölümlerde okuyoruz. Bana hep okumayı erken sökenler daha zeki gelmiştir.

Ne güzel işte. Çocuk sordukça yanıtlayın, yardım edin.

Okul hocası zaten iyi bir öğretmense çocuğunuza fiş değil hafif metinler, kitaplar verir. Sağ olsun bizim hoca öyleydi. Çok da faydalı oldu. En azından küçüklükten kazandım okuma alışkanlığımı.

ogrenip giderse okulda sikilir deniyor da, ogrenmeden giden cocuk da okuldan sikiliyor. okuldan sikilma konusunun okumayi biliyor olarak gitmekten bagimsiz bir konu oldugunu dusunuyorum. kimi cocuk okulu seviyor, kimi de sevmiyor.

cocugunuzu ukala ve kendini olmadigi bir sey sanan bir birey olarak yetismesi sizinle ilgili.

cocugun icinden gelen okuma durtusune engel olmak bana dogru gelmiyor. 3 yasinda resim yapmak istese hayir mi diyeceksiniz?

ilkokula başladığında çeşitli sorunlarla karşılaşabilir. öğretmen burada çok önemli aslında. herkes öğrenirken normalde sıkılabilir, derslerden soğuyabilir. benim oğlan okuma/yazma biliyordu, öğretmeni arkadaşlarına harf öğretirken bizimkine kitap okutuyordu. hala da öyle, bildiği bir şeyi tekrar etmek angarya geliyor sıpaya.

Aksın gitsin +1
Benim küçük kızım bu şekilde 4 yaşında okuyabiliyordu. Tavsiyem iyi bir okul. Bazı okullarda bu çocukları toplayıp bir sınıf yapıyorlar. Diğer normal çocukları eziklemek yerine kendileri gibi bir miktar daha ileriden gidenlerle beraber olur, sıkılmaz.

önceden okumayı söken çocuğun 1. sınıfta sıkılma olasılığı çok yüksek, genellikle sonrasında okul hayatı boyunca etkilerini yaşıyorlar.
hevesini kırmadan ilgisini başka yönlere kaydırabilirseniz iyi olur. resim, müzik, kukla vs. başarma duygusunu tatmin edecek başka bişeyler bulmaya yönelin.

Yeğenim okula gitmeden gazete okumaya başlamıştı ama şimdi istediği bölüme gidemiyor. İl birinciliği bekliyorlardı. Lakin şu sıralar sorunlu haşarı biri oldu diyebilirim. Asla benim çocuğum akıllı diye şımartmayın.

sisteme uyumu zorlaşır gibi sıkıcı bir argümanla çocuğun biricikliğini bastırmayın/törpülemeyin bence. herkesin bir ritmi vardır. demek ki zamanı gelmiş, insanın hayatta merak sahibi olması ve onu tatmin etmesi kadar güzel şey yok. okul çağında da diğerleri çocuğunuzun seviyesine gelinceye kadar daha esnek bir düzen izleyebilirsiniz. flexi-schooling gibi.