Bunun yanlış yazılma şansı çok düşük,motor numarasını kontrol etmek bir teyit yönetemi olabilir.aracın orjianl evraklarına bakmak lazım.

Bunun dışında araç orjinalde dizelken sonrasında benzinli motor takılmışsa,bununla alakalı uygunluk belgeleri,alınıp,projesi çizilip,onaya sokulması gerekir,sonrada muayeneye.

Sigortanda ne yazıyor bir baksana

Bu bayağı sıkıntılı bir duruma çıkabilir. Şase numarası değişmiş olabilir. Araç birleştirilmiş olabilir vs vs. Çalıntı olup birleştirilmiş olabilir. Gibi gibi.

Ruhsatta ne yazıyor ?

@west, araç benim değil, satın almayı düşündüğüm araç. Plakadan değil şase no'dan sorgulama yapayım dedim attığım mesaja yanıt gelmedi 5664'ten :)

Bu arada bu tarz şüpheli durumlar işin ekspertiz kısmında ortaya çıkmaz mı?

Almayı düşündüğünüz araçsa bence vazgeçin, alırsanız son sahibi olma ihtimaliniz hayli yüksek. Düzeltmenin bir yolu varsa şimdiki sahibi düzeltsin öyle alın. En güzeli de gidip yetkili servise şase no motor no götürüp kontrol ettirmek olur.

Eğer araç ruhsatı normal ve sorun sadece tramerde ise, sorun sbm (sigorta bilgi ve gözetim merkezi) kayıtlarında. bundan dolayı korkulacak bir durum yok. araç trafiğe ilk çıktığında yapılan sigorta işlemi sırasında, sigorta yapan şahsın araç modelini yanlış seçmesinden dolayı böyle bir sorun oluşmuş. sbm ile iletişime geçip bunu düzeltebilir araç sahibi. özellikle 2013 öncesi araçlarda oluşan bir sorundur bu, ruhsat düzgün olduğu sürece sbm üzerinden bilgileri düzeltebilirsiniz.

sıkıntılı durum birisi corolla dizelin şase numarasını çalmış benzinliye takmış gibi düşün

Bence ertelenmez, bunlar insanı serumla , sedyeyle getirirler yine de iptal etmezler.

Valla benim de aklıma gelďi ama erteleyeceklerini sanmıyorum. Zaten ertelenmesine sinirlenen tuhaf bir güruh vardı. Şimdi daha çok tepki gösterirler.

Ertelenmez +1

Gerçi burada ne olacağı belli olmaz. Ancak yine de net bir şey söylemek imkansiz.

Ben de hazırlanan ekiptenim.

ertelemek işlerine gelebilir. zaten memur alıp, atama yapmak istemiyorlar. üni sınavlarını yaptılar. bunu yapmazlarsa olay çıkar.

Mesut kaynana gibi araya girip sorular soruyor beni çok sarmadı

cinsel hayat yok. ben çok eğleniyorum gerçekten çok komik geliyor bana. izleyecek daha komik bir şey yok şu an.

Bazı manyak çiftler programı kendi başına götürüyor. Mesut süre'nin soruları da nokta atışı. Komik adam bence. Ben çok gülüyorum.

Muhafazakar birileri katılıp sonra da sildirmişler de, o nedenle cinsellikten bahsettiklerini düşündüm. Baya da uzunmuş videolar.

biz katılmıştık eşimle konuklardan biriydi. valla değişik bi duygu. bi sürü insanın karşısında ilişkini anlatmak. maksat geyik olsun işte. gülmeli eğlenmeli bir şey. illa çok mantıklı olması gerekmiyor her şeyin.
nasıl popüler oldu ben de anlamıyorum. çoğu çift sıkıcı.

banacevaplazım: programdan önce ham halini gönderip nereleri istiyorsanız çıkartalım diyorlar.
biz bir yeri çıkarttırmamıştık mesela ama istesek çıkartabiliyoruz yani programın tamamında cinsellik konuşmadılarsa başka bir sebebi vardır.

Bir bölüm izlersen içeriğe hakim olursun, mesut süre aşağı yukarı her çifte benzer soruları soruyor çiftlerin tarzı cevapları şovu yürütüyor

Bana çok orta sınıf eğlencesi muhabbeti geldi sevmedim

Pandemi öncesi bedaya davet gelmişti bana burdan izlemek için ( izlemek paralı mı bilmiyorum bedava dememin nedeni bu) millet üstüme atladı ofiste bana ver davetiyeyi bana ver diye. Ulan dedim neymiş bu sonra izledim yutuptan millet neler izliyor yarabbim diyip kendimi takdir etmiştim :D

Boş bi adam. Popüler olmasının iki sebebi var bir PR çalışması iki takipçilerinin koyun olması.. Konukların söylediği bir kalıbı gülerek tekrar ederek (ör: konuk "karnım açtı o yüzden yedim" diye bir anısını anlatır Mesut da "karnım açtı yahu ahahaha" der ve herkes güler) espri yaptığını zanneden bir showmen. Dikkatli izleyin çoğu esprisi böyle..

Çıkıp özelini milyonlarca izleyici ile paylaşmak da ne bileyim.. İnstagramda karımın takipçi kasmak için çatalı açık elbise ile video çekmesi gibi birşey bu. Ben bu kadar geniş olamam sanırım.

@plastic_angel Ne alakası var ya :D Millet yataktaki seks pozisyonlarını anlatıyor sanki. Mesut Süre ve program ile ilgili dediklerine bir şey demiyorum ama çiftlere ve izleyenler için dediklerin komik. Siz geniş olmayın. Aman.

Kime ne benim evimde bulaşığı kimin yıkadığından, kimin daha çok kazandığından, eşimin dominant mı submissive mi olduğundan.. salak salak sorular bunlar.. ne orjinal ne de merak uyandırıcı..

ben sosyolojik araştırma verisi gibi izliyorum valla. tuhaf tuhaf her çeşit insanın yaşam pratiklerini anlatmaları ilginç geliyor. ne garip şeylere takılıyorlar, bazısı ne kadar sosyal baskı ve zorunluluklar içinde yaşıyor, neler kanıksanmış, nelerin dışına çıkılabiliyor falan gibi. normalde görüp tanıyamacağım değişik değişik insanların hayatlarından ufak kesitlerle durum gösteriyor bana.

yani bu kadar ciddili izlemiyorum tabi, gülüyorum da ben ya baya :D mesut süre'nin tepkilerinde komik bulduğum şeyler oluyor. bilinç akışı komiklikleri oluyor. durumların kendisi üzerine saçma espriler çıkıyor, saçmalığına güldürüyor, ani tepkilere güldürüyor falan. gülmece için güzel içerik bence. youtube içeriği olarak bence iyi ama öyle seyircili koca bir etkinliğe dönüşmüş olması biraz garip tabi.

@nimberjack +1

benim de çok hoşuma gidiyor. farklı insanların hayat hikayelerini dinlemek mesut süre'nin yorumlamasını dinlemek vs. hatta bazı esprileri artık kalıplasmıs olmasına rağmen güldürüyor. mesut süre'nin geyiğini sevdiğim için ara ara rabarba podcastlerini de dinlerim zaten. o da çok hoştur. iyi muhabbet çeviriyorlar konuklarıyla.

o sildirme mevzusu da sundan olabilir;
nasıl tanıstınız, ilk kim öptü, kim evlenme teklifi etti, flörtöz bulusma ne zaman oldu, birbirinize söylediğiniz en kırıcı sözler neler, kimseye söylemediğiniz sadece ikinizin bildiği sırlar var mı türevleri sorular var. muhafazakar çiftler de aşağı yukarı bunları kamera karsısında konusmustur ama daha sonra -biraz da toplum ve aile baskısıyla- ulan cok ileri gitmişiz demişler ve ondan sildirmişlerdir.

cinsel hayat "öpüşme" üzerinden gidiyor, pek detaya girmiyorlar
mesut süre'yi rock fm'den bilen bilir
Bir de çiftleri birbirine tatlı sert düşürecek minik komik sorular soruyor çok eğlenceli sonuçlar çıkıyor arada sırada.
İlk başta ben de çok izledim ama sonra çok "average joe" gelmeye başladı, o zaman bi değeri kalmadı.

Bir örnek vereyim
Nasıl tanıştınız sorusuna mesela, bunlar bi arkadaş grubuydu, başkasına yazacaktım ama, sonra buna yazdık, diye başlayan adam oluyor mesela, karısının tepkisi falan komik oluyor.

Ben sevemedim bunu. Bana hitap etmiyor.

çok konuşuluyor diye bir kee baktım bence inanılmaz sıkıcı elalemin ilişkisini dinlemek. arkdaşım anlatsa dinlemem bunları mı dinleyeceğim hiç anlamadım :D

Alınan fazla kilolar için ne denir?
Bir anda almadığın gibi, bir anda veremezsin.

Bence durum bu. Bir anda böyle olmadık zamanla oldu. Uzun bir zaman ve doğru yöneticiler, eğitimli gençler, vs..

(Muhtemelen biz göremeyiz)

Öyle bir şey olacağını sanmam. Yakın zamanda hic sanmam. 2007 gibi zamanlara dönmemiz de min 20-25 yıl bence.

Biz görmeyiz

Bunlar baştan gittiği an max 2-3 sene. Rahat olun türkiye dinamiklerini en güçlü döneminde bile yıkamadı bazıları bu saatten sonra hiçbir şey olmaz.

Halkın tabanı o kadar değişti, insanlar o kadar eğitimsizlesti ki 20-25 sene. Malum kisiler gitse sanki yerine sosyalist gelecek, demokrat falan gelecek.
Ulkede satilmadik yer kalmadi, yer gök borç. Yönetim degisse de bu bos yere para alan memurlar, rüşvetle alinan ihaleler vs nasil alinacak?

En son dünyada hangi ülke kotu durumdan iyi duruma 2-3 yilda geldi ki Türkiye gelsin?

Halkın durumunun eğitimle ilgisi çok büyük evet ama ben nüfusun da çok etkili olduğunu düşünüyorum. Istanbul’da kalabalık yokken insanlar daha anlayışlı, daha nazik ve daha sabırlı. Akdeniz ve Ege’dekü sahil kesimleri de tatil zamanlarında çıldırıyor. Kalabalık yokken oralar da çiçek gibi ama tatilci kalabalığı geldiği zaman otoparkta, cafe’de yer kapma işi bile muharebeye dönüyor.

@garavel'e katılmakla birlikte 2-3 sene de çok kısa geliyor bana. bunlar baştan gittiği an her gün felaket haberi yerine güzel haberler almaya başlarız. o zamandan sonra pek çok kişinin elini taşın altına atacağını düşünüyorum. şu kadar kısa süre içerisinde, onca engellemeye rağmen mansur ve imamoğlunun yaptıkları dahi neler olabileceğini gösteriyor. ancak ekonominin iyice düzelmesi 5-10 yıl arası alır.

artmaz neden artsın ?

artması için kaliteli bir eğitim sistemi, insanların keyfinin yerinde olduğu "yaşam savaşı" vermediği bir ekonomi lazım.

ulkede kriz ve zam gibi kelimeleri kullanmak yasak, ulkeyi yoneten 3-5 kisi ekonomi hakkinda 1 kelime bile konusmuyor.

kuzey kore ne zaman duzelirse o zaman duzelir. kuzey kore - suudi arabistan karisimi bir ulkeye cevirmek hakikaten buyuk basari.

Bu arada herkes eğitim falan demiş. Bizim yeterince eğitimli insanımız var. Ama neredeyse hepsi yurt dışında. Bize iyi, işleyen bir hukuk sistemi gerek hepsinden önce. Hukuk gelirse hepsi sırayla gelir zaten.

Daron acemoglu why nations fail. Okumanı tavsiye ederim. Benim de böyle sorularım vardı kafamda sürekli. Bu kitap biraz o seslerin kısılmasini sağladı.

düzeleceğine inancım yok. muhalafet aynı b.kn laciverti gibi. ama daha düzgün bir muhalafet çıkar, o zaman olabilir ama eleştireye tahammül edemeyen kesimle zor.

düzelmeyecek, sonumuz iran gibi olacak, bunu klişe olarak söylemiyorum resmi olarak iran gibi olacağımızın garantisini burda herkese veririm, elinize fırsat geçtiği anda bu ülkeyi terkedin.

bekçilerin akp gençlik kollarının gençlerinden oluştuğunu bilmeyen yoktur sanırım, kendi kolluk kuvvetlerini bile oluşturdular.

muhalefet leş gibi, kılıçdaroğlu gibi işe yaramaz yaşlı bunak koltuk sevdası yüzünden muhalefetin başına geçti, ben bu adamın akp'nin adamı olduğuna artık kesin gözüyle bakıyorum.

akp'nin gitmesi 5yıl
ülkeyi düzeltmek 10yıl
gelişme için çok çalışmak 8yıl
orta karar olma durumu 8yıl

31 yıla falan anca toparlanır.

ayrıca heder olan bir 2010-2020 gençliği var. bunlar bu yıllar arasında 15 yaşında olsalar 2035-2045 arasında 40 yaşında yani söz sahibi olacaklar. o sebeple 2035-2045 arası çok zor geçicek.

2045'i vs bir şekilde atlatabilirsek 2055 gibi ortalama bir türk ailesi her yıl tatile gidebilecek sosyal ve ekonomik yapıya sahip olabilir.

5.5 yıl ömrü gelmiş değişmeli

evat

Değişmeli

Değişmeli diyorum ben de. 50.000 km ile lastikler parasının karşılığını çoktan vermiş vazifesi yapmış.

sertleşir yol tutuşu kaybolur değişmeli.

kim baktı özelliği real olarak çalışıyor mu bilmiyorum ama kim engelledi özelliğinin çalıştığını net olarak gördüm.

Hayır göstermiyor. Tamamen aldatmaca.
Sizi engelleyenleri görmek için zaten program kullanmaya da gerek yok.

Tanımadığın ve seni engelleyen hesaplar sanırım bahsettikleri. Bildiğin profiller değil.

hiç o tür uygulamalara bulaşma. hesabını çaldırırsın. arkadaşım akıllanmadı hep indirdi, kaç kere çaldırdı saymadık.

Rehbere erişim sağlayıp kimin rehberinde hangi isimde kayıtlı olduğumuzu gösteren uygulamalar vardı bi ara. Belki bu da aynı mantıkla çalışıyordur. Instagram trafiğini dinleyip öncelikle bizim kimlerin profilini ziyaret ettiğimizi takip edip bu bilgiyi onlara paslıyor, sonra onlarınkini de bize.. Hatta trafiği dinlemesine de gerek yok. Arama çubuğuna tıklayınca ziyaret edilen profiller görünüyor zaten. Bu bilgileri hafızada tuttuğu yeri kontrol ediyordur sadece. Teoride basit yani bunu yapmak.

Kullanacağımdan değil de doğruluğunu merak ettim. Bazıları çok iddialı.

Bir uygulama var. %100 gösteriyor. Ama adını unuttum. Aylık 45 lira falan. Denendi. Kendi gözümle gördüm profile gireni direkt söylüyor bildirim olarak.

Hemen siliniyor

çok teşekkür ederim.

AÖFten 2. Üniversite oku

Bence gerek yok ya. Kendi kendime de öğrenebilirim gibi geldi. Tez yazmayacağım neticede.

Çok makbule geçti, çok sağolun :)

george ritzer'in sosyoloji kuramları kitabından çok yararlanmıştım ben. anlaşılır ve faydalı bir kitap. onun dışında bu kitabı okuduktan sonra bauman'ın sosyolojik düşünmek kitabıyla devam etmek iyi olabilir.

Bauman- Sosyolojik Düşünmek

Bana kalırsa Ayrıntı, İletişim Yayınları vb sosyoloji gruplarından ilgi alanınıza göre bir sosyoloji kitabı seçip onu okumaya başlayabilirsiniz. Baktınız beğendiniz kavramları zaten araştırır öğrenirsiniz. İlginiz arttıkça zaten dallanıp budaklanmayı araştırmanıza göre yaparsınız.

Kent Sosyolojisi, İstanbul:
www.metiskitap.com

Neler Oluyor Hayatta Sosyolojisi:
www.idefix.com

Bauman muthis bir sosyolog fakat Ingilizce (ve ya baska herhangi bir dilde) okuma sansin varsa Turkce cevirilerini okuma. Turkceleri Ingilizcelerinden daha ucuz diye 4 kitabini Turkce almistim, hic birini okuyamadim. Ceviriler cok kotu.

değişiyor. beyli hanımlı hitaplar bizim kültürde gergin, samimiyetsiz algısı oluşturuyor. O yüzden pek tercih edilmiyor seanslar ilerledikçe.

ben genç olmama rağmen psikoloğum bana hanım diyordu. bu beni utandırıyordu ama bir yandan da iyi hissettiriyordu. özgüven sorunlarım vardı, sanırım hala var, bilmiyorum. bu resmiyet bence güzel. yetişkin ve olgun bir birey gibi hissettiriyor.

Analist hocamiz ergenlere bile siz diyeceksiniz derdi. Sınır ve cerceve terapide her seydir, hitap da bunun en onemli parcalarindan biridir. Dolayisiyla evet hanim/bey ve siz diye hitap edilir/edilmelidir genellikle.

Bey/Hanım, ama o kadar katı değil aslında her ekolde, başında konuşuyoruz nasıl hitap etmemi istersiniz diye. Özellikle ergenler siz kısmını istemiyor doğal olarak. Bey hanım için de önce bunu konuşmak şart kişinin adı mehmet olsun, ya trans bireyse? Yani varsaymamak gerekiyor mutlaka terapist bunu ilk görüşmede netlştirmeli, bana bıdıbıdı hanım diyebilirsiniz, size nasıl hitap etmemi tercih edersiniz? Basit bir cümle ile danışana da alan açmış olunur böylece.

Kişiye göre değişiyor,
Emre nasılsınız şeklinde de ilerleyebiliyor,
Emre Bey'de de kalabiliyor.
Karşıdakinin nasıl rahat hissettiği ile ilgili.

bazen kısa yazışmalar ya da görüşmeler olduğunda isim+hanım.
ama terapi seanslarında isim+siz şeklinde gidiyordu benimki.
uzman psikodinamik yaklaşımlıydı.
daha önce (maalesef) gittiğim emdr yapan psikolog ise senli benli konuşurdu. ilki daha doğru bence yukarıda da bahsedilen sınır/çerçeve meselesi sebebiyle.

eksiklik görmüşsün kendinde çareside buymuş yaptırmışsın.güle güle kullan ne pişmanlığı.

25 yaşındayım, param olsa 1 saniye bile beklemem, eğer doğal gözüküyorsa iyi ki ektirmişsin bence

Ben 27 yaşında ektirmistim şimdi 33 yaşındayım kazıyorum. İyi ki yapmışım diyorum, olmazsın.

Arkadasim seneler boyunca yaptiracagim deyip erteledi en son 29 yasinda yaptirdi ve su an cok iyi gozukuyor, kendisi de memnun. Pisman olmazsiniz bence.

pişman olmazsın da, ikinci ekim gerekebilir (daha da açılan yerler olursa), ama kafan boş dolaşacağına biraz dolu dolaşırsın güzel. Ben 27-28 yaşında şu anki halimden yaşlı görünüyordum (30'um :D)

Teşekkürler güzel cevaplarınız için. Ekim daha yeni 1 hafta olacak. Şimdilik iyi gidiyor çıkmasıı beklicem.

Süper yapmışsın. Tebrik ederim

öncesi sonrası varmı işe yaradımı. ben de düşünüyorum da korkuyorum

sonucu 6 ay sonra görür. Öncesi sonrası istiyorsanız sacekimisonuclari.com gibi forumlara bakın.

İyi yapmışsın fakat 2. Operasyon ileride gerikebilir. Ekilenler kalıyor Eskiler dokuluyor.

bunu yaptirmadan once sorman gerekmiyor mu? :)

en kotu ihtimalle komple kazitirsin. ama sunu soyleleyim ektirdigin 1-2 yil sonra bile cok belli ise komple vazgec bu isten. cunku kazitmak peruk gibi sac ile dolasmaktan iyi duruyor cogu kiside.

odtü.

boğaziçi

ODTÜ bu yıl yapmayacak.

DEÜ

Midesine zarar vermmeyecekse ve alerjisi yoksa her gün 1 tatlı kaşığı arı poleni tavsiye ederim.

Annem ve babam kullanmışlar, çok memnun kalmışlar. Sonra tekrar almak istemişler. İkinci aldıkları ilmiyle aynı marka değilmiş. Zaten hiç bir de faydası yokmuş. Gerçekten corekotu yağının iyi olduğunu söyledi ikisi de.

(özel bir rahatsızlıklari yoktu, tansiyon, kolesterol gibi yaşla ortaya çıkmaya başlayan şeylerdi onlardaki)

Ben ayrıca kantaron yağını öneririm.

sadece sökme takma, mecburen balans da dahil, 100-120 lira civarı tutar. rot ayarı da yaptıracaksanız 220 lirayı bulabilir.

Ben geçen sene yazın. 4 lastik değişti, rot, balans 80 liraya yaptırdım.

120-150 olmuştur max

60 normal gerisi düdüklemece .

Bu soruyu sorman komik olmuş biraz; Türkiye'de son 10 yılda hiç kimse liyakat ile işe alınmıyor herkes torpilli, torpilli alınanlar da kimin referansıyla alındığı bir yerlere kaydediliyor ki sonradan gelen müdürü, memuru vs bu adam ne iş yapıyor diyip işten atmasın, görevini değiştirmesin diye, muhtemelen her personelin dosyasında varsa rica yazısı, atama yazısı kimin referansıyla atandığı vs bilgileri tutuluyordur.

Kaydedilmiştir. Böyle detaylar her zaman kaydedilir(legal ya da değil). Hatta Kavga gürültü olduğu zaman torpili büyük olan kazanır kavgayı.

devlet memuruyum ilk işe girdiğimde bana sorulan soru kimden torpillisin. çalıştığım bakanlıkta torpilsiz sayısı çok az. herkeste herkesin torpilini biliyor. ülkemizde tarihimizde adamcılık mevcut. kimin kime işe aldığı bilinir böyle kurumlarda.

Kemik suyu iç bolca. Kemik iliği de yiyebilirsin.

genellikle paca corbasi icirilir faydali olur diye, kemik suyu da uygundur.

sarıyer + müstakil = binbir türlü böcek. Eğer sahile yakınsan çok nemli oralar, valla bizim evden (ki apartman giriş katı) akrep de çıktı başka böcekler de, en son 1 yıldır falan fare olduğunu keşfettik biz sonradan fark ettik. Biraz ilaçlamayla uğraştık ama sonra çıktık.

İlaçlat ama düzenli olarak ilaçlat, kapıları camları, boru kenarlarını, en ufak deliği kapat/kapattır. Bence şimdiden fare zehri de koy sağa sola. Gerekirse büyük siyah kutulardan al, onun içine koyuyorsun zehri, onun içinde karanlıkta rahat hissediyorlar yiyip evlerinde ölüyorlar.

Kolay gelsin

not: genel böcekler için bayer k-othrine 50. (sulandırıp)
fare için de bayerin mi ne mavi kapsülü vardı, basit mumlar yerine biraz daha pahalı olan kapsülü al.

İlaçlama geçici çözüm.istanbul boğaz tarafının tamamında akrep görmek normal.sarıyer tarafında coğrafi durumda bu arkadaşlara müsait.binaların olduğu yerlerde göze batmazlar ama müstakil evde karşınıza çokca çıkarlar.evin arkasında yamaç falan varsa oradan geliyorlardır.

K-Othrine ile ilacladim. Böcek yok evin icerisinde ancak akrep sanırım etkilenmiyor bu ilaçtan. Ciddi tavsiyeye ihtiyacım var. Bayağı geniş bir bahçe var, 1 dönüm falan. Nasıl başa çıkacağız?

www.teknikturk.com.tr

Hayatımda gördüğüm son akrebi çocukken Sarıyer'de oturduğumuz bahçeli müstakil evde görmüştüm.

Nasıl çözülür bilmemekle birlikte bu gece en azından yattığınız odada olmadığından emin olarak uyuyup, yarın sabah ilk iş komşularla ve hatta muhtarlıkla durumu konuşun bence. Elbet orada oturan insanlar kendilerince bir çözüm üretmişlerdir.

benim kardeş eskiden boğaziçinin orada oturuyordu. 3. katta evinden çıkardı. belediyeye ilaçlatmışlardı diye hatırlıyorum

Tek sorunun akrep değil,kenesi,börtü böceği.bu yüzden bahçeye tavuk ordusu kuracaksın.ne kadar haşere varsa canını okuyacaklar.ama onlara çok sağlam kümes yapman lazım çünkü onların düşmanı gelincikte gene sizin orada var.dandik kümesi darmadağın eder.bir tanede ısıran köpek alacaksın.welcome to bahçeli ev.

Bahçeli evin derdi büyük olur. Tek çözüm maalesef düzenli ilaçlamak + eve girebilecekleri deliği yolu tıkamak, kapıları ve duvarları maviye boyamak.

bahce 3-5 tane brahma tavugu al. yapinin eteklerini de maviye boya. 120 cm ya da 100 de olur ama genelde mimari olarak etek boyasi 1.20'dir.
kolay kolay akrep girmez.

akrep ayakkabilarin, terliklerin icini sever. mutlaka giymeden once kontrol edin.
bir de genelde cift gezerler. cok sayida var ise tek cozum ilaclatmak gibi bir de girdikleri yeri/yerleri bulup kapatmak.

Evin etrafına kükürt dök. Duvar kenarlarina. Evi kükürtle çevrele. Bahçe duvarı etrafına da dök. Kükürt kokusunu sevmezler. Kükürt olunca yılan, çiyan, akrep gelmez.



Ayrıca
Bahçedeki taşları vs. kaldırırken dikkat et. Genelde altında yaşarlar.

bahçeye tavuk eve kedi lazım.

Böyle yardım bulmak zor. çevrenize bir bakın evinin önünde asması olan bir evde yaşlı bir amca varsa o daha iyi bilir.

Bundan daha zor bir şeyi geçen ben yaşadım. Kanataron otu lazımdı arkadaş ise tahminiyle ona benzeyen daha uzun boylu bir bitki getirdi. şüphelendim. Farklı bir türü de olsa arada belirgin bir fark vardı. Suriye türkmenlerinden yaşlı bir amcaya sordum.(bitki, sebze üretimi, meyva ağacı yetiştiriciliğinden anlayanları var)
amcamız ansiklopedi gibi döküm verdi doğrusu. Bu bitkinin zehirli olduğundan ve balık avında kullanıldığından bahsetti.

Pasra olmuş. Kükürt atın hem yapraklara hem de uzumlere. O yapisak his öyle geçiyor sadece. Yöntem budur

Mantar hocam bu. Hastalıklı tüm yaprakları ve meyveleri koparın, poşete koyup çöpe atın, bahçede bırakmayın. Bunu yapmazsanız hastalık yayılır. Sonra da seneye havalar ısınmadan (mart falan gibi) ilaçlama yapmanız lazım. İsterseniz şimdi de yapabilirsiniz, ama bu sene için bir faydası olmaz.

b grubu zaten açıktan atandığı için torpil yok.
güvenlik soruşturması aylarca sürebilir, bilemeyiz.
istifa eden memurun tekrar kamuya alınması konusunda teknik olarak bir engel yok. ama farklı şartları var sanıyorum. araştırmak lazım.

Güvenlik soruşturmasi kalktı.

Memurluktan istifa edersen 1 sene beklemen gerekiyor tekrar kamuya girebilmek için.

güvenlik soruşturması kalkmadı, arşiv soruşturması geldi.

İkisi de kalktı anayasa mahkemesi bozdu kararı. Şu an tekrar mecliste yasa tasarısı var görüşülüyor. 2sinin de geri gelmesi için. Çok güncel bir konu hatta.

Bazı memurluklarda bir sene bazı memurluklarda altı ay diye biliyorum. Akademi için süre şartı yok mesela. Soru sahibi kendi durumu için araştırmalı bence.

Fatura kesmek için?

@west: e ben mahalledeki elektrikçiden bir şey aldığımda fiş kesiyor işimiz bitiyor. buranın farkı nedir?

e-fatura/arşiv mükellefi ise ondan olabilir.

1. fatura kesmek için..

2. cep telefonu özellikle istenir.. firmalar bölgelere göre sms çalışması yaptırır.. bazen bulunduğunuz il mağazasına özel bazen türkiye geneli mağazalarında indirimler için sms göndermek için uygulanan bir prosedürdür.. satış danışmanına "sms gelmesini istemiyorum" dediğinizde sistemde "müşteri sms istemiyor" seçer..

@janavarorion umarım elinde kanıt vardır bunun yapıldığına dair.. 2 farklı teknoloji firmasından ekmek yedim.. kişisel verilerin korunması kanunu var.. çalışandan kal alırlar o bakımdan söylüyorum.. müşteri carisi oluşturulduktan sonra müşteri bilgilerine çalışanlar ulaşamaz ve sistemde isim soyisim haricinde hiç bir bilgisi gözükmez.. bir sonraki alışverişinde müşteriye sadece telefon numarası sorulur ki kayıtlı carisi hemen ekrana gelsin, müşteri zaten satış sürecinde zaman kaybetmiş daha fazla beklemeden fatura kaydı alınıp kasaya yönlendirilsin.. sistemde bu şekilde gözükmektedir..

örnek: ahmet hakkı
tc: 22********1
telefon: 5*********

bahis sitelerine satılıyor falan şirket avukatı olsam ne şekilde bir bilgiyle böyle konuşuyorsunuz diye sorarım yani..

*uzun lafın kısası: bu firmaların çoğu kurumsal.. sms çalışmaları dahil olmak üzere şirketin bundan sonrasında kar marjını yükseltmek için kendi içinde yaptığı çalışmalar dahilinde diyebiliriz..

5000 TL altı alışverişlerde Tc zorunlu değil aslında 1111 yazıp geçebiliyorlar ama 5000 TL üstünde zorunlu.

bazı online alışverişlerde kimlik noya 11111111112 yazınca kabul etmiyor. dataları nasıl toplamışlarsa.

En son 10 yaşındayken ıslak bir 10 tl bulmuştum. Kafamı kaldırdığımda 7. katta çamaşır asılıydı ve götürüp vermiştim. O gün bugündür denk gelmedim.

6 senedir hiç yerde para bulmadım.

Benim babam çok bulur ben hiç bulmam. Çocukken de böyleymiş bulduğunu arkadaşlarıyla yermiş. Onun dışında çok şanssız, Loto piyango vs buna asla çıkmaz. İş yapar il yaptığı adam batar, tazminatı içeride yanar vs. Sık para bulunca şansı vardır sanıyoruz ama hiç öyle değil

10 sene önce okul bahçesinde 20 TL bulmuştum. Arkadaşımla müdür yardımcısına teslim etmiştik.

29 yaşındayım, hayatımda hiç yerde para bulmadım.

2 hafta önce 5tl buldum, korona fln diyip almadım bak aklıma geldi yine :'((

Hic bulmadim bugune kadar. Bozuk para gormuslugum var da kagit para hic hatirlamiyorum. Yere de pek bakmam onunla da ilgili olabilir tabii. Bir arkadasim cok fazla bozuk para topluyordu yerden, kendine oyle bi hobi edinmis addfgh

Bana da para denk gelmiyor. Ben genelde fatura bulup gidip ödüyorum.

yerde degil de denizin dibinde cok bulurdum yazlari. hepsini cogunlukla dondurma alarak carcur ettik :)

Bi festivalde 20€ bulmustum. Onun disinda kagit para bulmadim sanirim hic.

29 yaşındayım. Bi keresinde yolda 5 TL bulmuştum.

tam da bugün bunu düşündüm. eskiden yere bakarak çok yürürdüm, ve sürekli yerde para bulurdum.
artık durum değişti, nedenini sorgularken artık hep bulutlara bakarak yürüdüğümü farkettim :D

açılıp dağılmayacak sağlam birşey olursa olur tabi ki. paket gönderirken hem desi hesabı hemde kilo hesabı yapılıyor hangisi daha büyükse ona göre fiyat hesaplanıyor. kitap dolu olacağı için gülle gibi olur fiyat biraz yüksek çıkar ama sonuç olarak gönderebilirsin.

ya çok pahalı olur. küçük bir krnazlık önereyim, ikinci el satış sitelerinde satışa çıkartın atıyorum 50 kitap 10 tl. satış onaylandıı anda 10 tl dediniz diyelim diğer hesaptan siz satın alıni kargo 5 tl fln oluyor. umarım anlatabilmişimdir.

dolap gibi, modacruz gibi.

evet site uzerinden satiyo gibi yapip diger hesapla satin alip kargoyu halledenleri ben de duydum. veya otobuse bagaj verebilirsiniz otogardan alirlar.kargo maliyetli bir yontem duruyor

Dh da 5 liraya kod satan eleman var. Gittigidiyor kodu satıyor. Ona ulaş.


1/3 fiyatına gönderirsin

Çok yüksek tutar. Otobüs muavinine ateşle bir şeyler öyle gönder.

Ups ya da ptt. Ptt sadece kitap olursa yüzde 50 indirim var. Ama kitap dılı bır çorap bile olsa indirim yapmazlar

30 yıldır bu ülkede yaşıyorum, uzun vadede bir şeyin ucuzladığına şimdiye kadar şahit olmadım.

çünkü birinci el fiyatları yükseldi :)

şu fiyatlar varken ikinci el almak pek cazip değil. neredeyse sıfır fiyatında.

0 arac girmiyor ülkeye. Devlet istemiyor. 0 araç sıralarında hep galeriler var zaten. O yüzden düşme ihtimali yok bundan sonra.

4-5 sene önce 0 fiyatı 30 bin lira olan symbol bile 150 bin olmus.

Rezalet.

Hadi arabası olanın da arabasının fiyatı yükseldi. Açığı kapatabiliyor. Ama gençler şu şartlarda nasıl araba alsın? Gençliğe gerçekten sadece gençliklerini değil, bir ömür borçlular.

ABD de 16 yaşında çocuk arabaya binebiliyor. Bizim o tarz bir araç için 20kyi cepten çıkarmamız lazım. Asgari ücret 2300 lira. Gerisini siz hesaplayın.

Ya sanki Almanya ya da Amerika gibi ekonomisi gelişmiş bir ülkeyiz de, hala kendimizi bu ülkelerle kıyaslıyoruz. Birçok açıdan bataklığın içindeyken, neden araba alamıyoruzun cevabını çok da ilginç yerlerde aramayın. Şunun şurasında daha iyi bir hayat için birçok kişinin terk etmek istediği bir ülkede yaşıyoruz. Üç maaşla araba almayı beklemenin gerçekçi bir yanı yok. Türkiye Avrupa'nın ve dünyanın ucuz iş gücü sağlayan ülkelerinden. Kendinizi kıyaslacaksanız Vietnem ile falan kıyaslayın. Onlar motosiklete biniyor, siz de bineceksiniz bu gidişle.

blog.traveloka.com

- sifir aracta stok sorunu var.

- dusuk faizli krediler talebe benzin doktu.

yaz boyunca fiyatlar artmaya devam edecek. ytd

güzel ve doğru cevaplar verilmiş ama bir şey de ben ekleyeyim, insanımız mal ulan mal. cebine aylık 3-4 bin giren hemen araba ilanlarına bakmaya çalışıyor. lan bu devirde 3-4 bin sabit gelirle(ki özel sektörde ne kadar sabit denirse) araba kredisine mi girilir?

hadi onu geçtim somut örnek vereyim, iş yerinde temizlik çay kahve yapan kadının kocası kapıcı işten çıkarıldı işsiz geziyor. kocası işten çıkartıldığında arabalarını sattılar(eski megane) 4 boğaz var evde kadın asgari alıyor, adam(galiba) işe girmiş şimdi tekrar araba kredisine giriyolar. böyle insanlar olduğu sürece fiyatlar da düşmez.

markette rafta 3 lira yazan ürün kasada 3,5 çıkınca ortalığı ayağa kaldıran "beyaz yaka" 2 ayda 20k fiyatı artan arabaya da satıcısına da laf etmiyor basıyor krediyi alıyor.

Leonardo +1

Proletarier de fena halde haklı.

Ben de bu milleti anlayamiyorum. Cebine asgari ucret giren araba bakmaya basliyor. Kendi adima aylik gelirim epey iyi ama hala aylardir dusundugum araci alamadim, neden cunku ben baktikca fiyatlar ucuyor.

Var olanla yetinip ayagimi yerden kesiyor yeted iste diyorum.

Talebi yaratan, fiyati ucuran arkadaslar da bogazindan cocugunun nafakasindan kesip caka satmaya devam etsin. Bu denli talep oldukca fiyatlar zor iner.

2019 nisan sonu 187 bin tl ye aldığım kia sportage suv şu an 297 bin tl fıkra bu kadar.

Discord

Her şeyi en dar pencereden kendilerine göre yorumlayan insanlardan nefret ediyorum. Bilhassa halen yüzmekten, denizden inanılmaz zevk alan biriyim ve çevrem de böyle. Saçma sapan twitter trollerini kaale almayin derim.

Geçen aynısını düşündüm reis. Deniz derdim değil benim de. Manitayla sile'nin bir köyüne gittik. Migros'dan peynir salam domates aldık. Attık kilimi yere. Akşama kadar yattık hani sohbet bile etmedik doğru düzgün. Güneş inince az yürüdük. Bastık geldik sonra. Abi millet mangalı eti soğanı patatesi sirtlamis gelmiş. Manyak mısınız ya? Kafa dinlemeye gelmişim isle dumanla etle uğraşacagim. Bana biraz elalem görsün gibi geliyor. Tatilin bu kadar yorucu olması bence abes

Tatili pek sevmeyen bir insan olarak westblack +1 diyorum.

Ha, parası yokken kredi çekip çok yıldızlı otel tatili peşinde koşanları eleştir illa bir şey diyeceksen ama "Kimse yüzmekten eminim pek zevk almıyor" çok mantıksız ve anlamsız bir iddia olmuş.

Tatilin, yurtdışı seyahatlerinin, yeme-içmenin, giyimin, ev dekorasyonunun abartıldığını düşünen biriyim.
"20 yıl önce anlamı vardı. Çünkü gerçekten eğlenemiyorduk" Gerçekten eğlenmenin tanımı ne peki? Çok sayıda insanın eğlence tanımı olan, aşırı yüksek sesli kötü müziğe maruz bırakıldığım bir ortamda elde şişe sallanıp durmak benim için eğlenceli değil mesela. Klasik tatil dediğiniz şeyde denizin kokusu, ışıl ışıl renkler var ve bu beni ilk seçenekten daha fazla mutlu ediyor. Herşey dahil yemek artıklarını tıka basa yemek kişilerin kendi tercihi.

Anlamsiz bi tweetmis

Tatil kisinin ne yapmak istedigine bagli bi seydir. Bu konuda bi genelleme yapilamaz. Ayrica kisitli olmayan butceyle cikilan hicbir tatil eziyet olmaz ne yapilirsa yapilsin.

şöyle bir durum var, deniz kenarına/plaja/saile/beache gidip kulaç atmadan bıcı bıcı eyleminde bulunup ıslanmak yüzmek değildir. Bazı insanların, tatil anlayışı deniz kenarında tatil yapmak. Aman gitmezsek mahvoluruz düşüncesindeler. Koronanın gidişatı belli değilken (hala değil) 2-3 hafta öncesinden tatili ne yapacağız sesleri yükselmeye başladı. Bence bazı insanlar psikolojik olarak "deniz tatiline" gitme isteği duyuyorlar, bronzlaşmayı marifet sayıyorlar. Sosyal medyanın da bunda etkisinin çok olduğunu düşünüyorum. Ama bu dahil tüm genellemeler yanlış.

herkesin zevkine kimse karışamaz.

Katilmiyorum.

Denize gitmek bir numarali dinlendirici etkinlik benim icin. Bulundugum yerde biraz daha guvenlikli, musteriye hizmet odakli bir yaklasim olsa daha fazla da giderim.

Yani evet benim gercek tatil guzel sahili olan bir otelde, iyi hizmet alarak, denizin tadini cikarmaktir.

Tatille ilgili her şeye laf edilsin de yüzmeye laf etmek nedir?
Hiç durgun, sakin ve soğuk denize girmemiş galiba

e zaten bir sürü insan var benim etrafımda deniz tatili sevmeyen ve gitmeyen, sürü psikolojisiyle uygulanan "ayin" haline gelmiş bir şey değil ki. çok duydum "güneşin altına yatıp da güneşten kaçmak için, kumun içine girip de ay götüme kum kaçmasın diye çırpınacağım bir etkinlik bana keyif vermiyor" diyenleri. çok kişisel bişey bu ve anlam veriliyor zaten, hoşlanmayan yapmıyor.

deniz sevmeyen havuza gidiyor, yüzmekten yorulan havuz kenarında mojitosunu yudumluyor. kimin ruhunu ne dinlendirirse artık. benim o kuma basıp dalgalarla kendimi salmam lazım mesela, bunun huzuru bambaşka. illa km'lerce yüzmek zorunda değilsin denize girdin diye, kıyıda oturup dalgaların vurduğu bir gün batımında ufuklara dalmak gayet klişe ama huzur veren bir aktivite benim için.

hoşuna gitmediği halde deniz tatili yapan varsa da akıl fikir ihsan eylesin, ne diyelim ona.

Kimse yüzmekten eminim pek zevk almıyor.

bu kısmı hariç diğerlerine bende katılıyorum

Kendi düşüncesi de bir yunan adasında 4-5 gün tatil yaptik, ise kafam cok rahatlamis dondum cunku sahilde ne muzik var ne cocuk sesi ne kosan eden ziplayan insanlar. Yemek yemek, guneslenmek, denize girmek, kitap okumak, alkol almak vs diye gitti o 5 gün.
Demiyorum ki en güzel tatil budur ama 5 gun deniz kenarinda sessiz sakin bulunmak çok güzel.

Bahsedilen 1000 kisinin oldugu sahilse cok sevmiyorum, 1 saat kalir donerim anca. Beach club falan zaten bana gore degil.
Ama kim nasil mutlu ve rahat oluyorsa oyle yapsin.

Güzel bir denizde saatlerimi geçirebilen, sonrasında kumsalda oturup kitap okumaya bayılan biri olarak hiç katılmıyorum bu tespite. Erkek arkadaşım da mesela güneşlenmeyi sevmez, yüzmeye bayılır. Deniz tatiline gittiysek kendisini suyun dışında görmek imkansizdır.


Bunu ayin vs gibi adlandirmayi mantıklı bulmuyorum; herkesin tatil anlayışı farklı. Tek tatil türü deniz, kum, güneş de değil. Bu tatili sevdiğim gibi hiç bilmediğim bir şehrin sokaklarında, müzelerinde kaybolmak da benim için ayrı zevklidir. Komple tatile gitmeyi sevmiyor da olabilirsiniz ama 'kimse tatili sevmez' aşırı genelleyici bir yargi. Sevmeyen de gitmesin zaten, ne işi var? Ben de beachlere gitmiyorum mesela; çünkü sevmiyorum.

kargolardan bir fiyat hesaplatın. ve bunu otobüsle karşılaştırın. muhtemelen otobüs firmaları daha ucuza götürür ama sıkıntı arabaya yükleyecek ve karşıdan alacak birilerini bulabilmek.

Arac varsa otogara bırakacak kadar. Otobüse yükle. Ekstra bagaj parası ödersin. İşte zaten otobüsler boş kabul ederler.

ptt kargo baya ucuza geliyor diğerlerine göre. internet sitesinden koli boyutlarını girip hesaplayabilirsiniz. evden de alıyorlar. hatta ben risk alıp televizyonumu da taşınacağım adrese yollamıştım, sıkıntısız gitti.

doblo tarzı araba kiralamak mantıklı değil mi? hem otobüse/uçağa da para vermemiş olursunuz?

kargo fiyat hesaplama ile ilgili şu siteye bakabilirsiniz, karşılaştırma da yapılabiliyor

www.kargosubeleri.com

hangi okula gidecek öğrenci? estü, ogü, anadolu? bağlar, bahçelievler civarı güzel evler bulursunuz. yunus emre kampüsüne gidecekse okulu yürüme mesafesinde olur. çoğu yere direkt tramvay ile gidiliyor zaten, iki eylül kampüsüne gitmeyecekse otobüs duraklarına yakın ev bakmaya lüzum yok bence.

hangi okula gidecekse gitsin yenibağlar ideal. hadi eskibağlar da olsun. yılmaz büyükerşen/üniversite caddesine 5 10 dakikalık yürüme mesafesinde olsun.

estüye de ogüye de anadoluya da rahat gider.

hangi okulda okuduğunu söylemen gerek

Anadolu universitesi, kampsunun isminden emin olmamakla beraber ana kampusu. Sakarya caddesi etrafi nasil, uzak mi olur? Gerci bakinca uzun bir caddeymis.

eski anadolu üniversiteli olarak yenibağlar-eskibağlardan şaşmayın.
sakarya cad hem uzak hem de daha pahalıdır gerek yok.

eski/yeni baglar civari guzel. yuruyerek gidip gelirsin universiteye. arkadaslarinla bulusacagin yerlere de yuruyerek gidersin.

yenibaglar'da 1+1 ogrenciye yonelik cok bina var, yeni yapildi bir cogu. espark ile universite arasinda kalan kisim.

bağlar-eskibağlar. osmangazi ya da anadolu fark etmez. anadolu'ya yürüyerek ogü'ye de tramvayla gidiverirsiniz. ogü'nün olduğu bölgede öğrenciler için pek bir şey yok, yine eğlenmek ve sosyalleşmek için bu bölgeye geleceksiniz. ulaşım açısından da rahat.

Yenibağlar eskibaglar bahçelievler

Hangi tarayıcıdan bahsediyoruz bilmiyorum ama, Chrome default olarak donanım hızlandırıcı kullanıyor video oynatırken. Bildiğim kadarıyla işlemci yerine ekran kartını kullanıyor bu şekilde. Ekran kartının, videonun Directx sürümünü desteklememesi ya da codeci çözümleyememesi sebebiyle oluyor bu yeşil renkler. (Biraz salladım ama directx ve codec kısmı doğru)

Chrome için
chrome://settings -> gelişmiş ayarlar(en altta) -> sistem -> "Donanım hızlandırmayı kullan" pasif hale getirilir.

Bu şekilde dener misin.

aslında sadece chromeda yaşıyordum sorunu fakat görev çubuğundaki bildirim alanına tıkladığımda da ekran sağ taraftan açılmaya çalışırken yine yeşillenmeler oldu. yeni aldım laptopu sorun nerde bilemiyorum.

Ben bu sorunu atom işlemcili pcde yaşıyordum yıllar önce. Özellikle hd videolarda. Driverlari güncelle bence bir.

ince memed. her türlü yaşar kemal, fakir baykurt, cengiz aytmatov kitabı. köy edebiyatı bunlar ama ben çok severdim.

- savaş ve barış (o kadar etkilemiş ki karakterlerin çogu aklımda )
- dorian gray portresi (malum ergenlik dönemleri)
- oblomov
- sineklerin tanrısı

kuyucaklı yusuf
yeni gelen edebiyat hocası bu kitabı önererek nokta atışı yapmıştı. hiç kitap okumayan yaramaz meslek liseli öğrencileri olarak bayılmıştık

açlık oyunları serisinin ilk kitabını lisede açılan kitap standından almıştım daha filmi çıkmamıştı. Baya sürükleyici gelmişti. ama şimdi filmini vs izlediyse o tadı vermeyebilir.

Jules verne (orijinal tam metin çeviri tabi)

dan brown un ve grange in kitaplari bayaa sariyordu. ama en cok hosuma giden yalom un nietzsche ağladığında kitabi olmustu.

Çoğu kişinin okurken zorlandığı 1800 sayfalık Savaş ve Barış’ın veya 600 sayfalık Oblomov’un 17-18 yaşında birine kitap okumayı sevdireceğini hiç sanmıyorum. Stefan Zweig veya Albert Camus’nün en bilindik kitaplarını önerebilirim, aynı şekilde İnce Memed’i de.

çavdar tarlasında çocuklar

Zweig kitapları. O zamandan hatırladığım bir diğer kitap da kürk mantolu Madonna. Çok klişe olacak ama o zaman sevmiştim

hep bilim kurgu klasiklerini okurdum ben. Dune serisi, Vakıf serisi falan.

Çok kitap okumayan biri olmama rağmen Olasılıksız kitabını hızlıca bitirmiştim lisedeyken. Sonra Empati'yi de okumuştum galiba ama Olasılıksız baya iyiydi aklımda yer etti. Siyah Kan veya Ölü Ruhlar Ormanı da o zamanlarda baya hızlı okuduğum kitaplardandı.

fantastik ve bilim-kurgu edebiyatları. ama babalarını... tolkien, asimov falan yani.

Tam o yaşlarda ucuz satan bir kitapçıdan tanımadan bilmeden aldığım bir kitaptı. Muhtemelen ağırlığına göre fiyatı çok ucuz gelmişti de almıştım - Dr. Jivago. Hikayesi ile uzaktan yakından alakam olmasa da garip bir biçimde bende yer eden bir kitap oldu.

Harry Potter'a başlamak için yaşı biraz geçmiş gibi ama belki hoşuna gider.
LOTR
Stephen King'in kitapları olabilir.
China Miéville'in türünü tuhaf kurgu olarak adlandırdığı kitapları ilgi çekici olabilir.
George Orwell'dan Hayvan Çiftliği ve 1984
Yevgeni Zamyatin'den Biz
Selçuk Aydemir'in ve Ferhan Şensoy'un kitaplarını da beğenebilir.
Gogol'un öyküleri de eğlencelidir.

beyaz diş, 80 günde devri alem, beyaz geceler, denizler altinda 20000 fersah.

İhsan Oktay Anar'ın bütün kitapları olabilir. Kısa ve sürükleyici, üstelik kendine has üslubu ile mutlaka ilgisini çekecektir diye düşünüyorum.

Muhtemelen askıda kaldı para. Bankayı arayıp durumu anlatınca hesaba iade yapıyolar.

Provizyondadir. Ara sor +1

Uzun süreli bir ilişkim oldu halen kıskanıyorum. Bu da demek oluyor ki hala seviyorum ama garip.

Başta böyle acayip üzülüyorsun da sonra garip bir hal alıyor tanimlayamadığın. Garip. Ama başta canını çok yakıyor. Öyle böyle yakmiyor. Değişik. Her bireyin çekmesi gereken bir olay bence. İnsana güç veriyor.

Hayatımız toplam 70 sene. Azcik yani. Bunlari dert etmek ve kafaya takmak icin oldukca az ömürlerimiz var. Takma kafana. Gecer , öyle bir geçer ki hem de ...

o "yıllarca birlikte olduğun" kişiden ayrılıyorsan genelde geçerli ve mantıklı bir sebebi oluyor(taraflardan biri salak değilse tabii). olgun insanlar aldıkları kararların sonuçlarına katlanmayı bilirler, o yüzden kahrolacak bir şey genelde olmaz. eski günler elbet hatırlanır, hatta belki de bir daha o zamankarki gibi mutlu olunmaz ama bitmesi gerekiyordur ve bitmiştir; yola bakılır.

Uzun iliski bitince zaten her yonuyle tukenmislik oldugundan arada o tur bir sevgi kalmis olmasi mumkun olmuyor.

Oluyor, ben kiskandim o durumda diyen sevgi degil kontrolculukten o duyguyu yasiyor. Normal insanlarda bir sure sonra o kontrolcu duygunun da duzelmesi lazim.

ozlemekten duygulardan bahsediyoruz, beyin ile mantikla ne alakasi var. unutun gitsin baska kiz mi yok mu demesi kolay ama oyle degil iste. belki de hayatinda gulmedigin kadar o kisiyle guldun, belki inanilmaz bir sekilde birbirinizi tamamliyordunuz, bunlari nasil sileceksin hafizandan?

eğer severek ayrıldıysan 1-2 yıl boyunca için cız edebiliyor.
ama hayatına devam ettiysen, senin de hayatına birileri girip çıktıysa, işine gücüne bakıyorsan, sevgiyle hatırladığında da mutlu olsun istiyorsun.

bence bu noktada helalleşebilmek, affedip olanları olduğu gibi kabullenmek insanın hayatına devam edebilmesinde önemli rol oynuyor.
yani onun da mutlu olmasını isteyip kıskançlıkla, üzüntüyle hatırlamamanın ve takılı kalmamanın anahtarı bu bence.

hic bir sey hissetmiyorsun, aksine mutlu oluyorsun. aa ne guzel yolunu bulmus zamaninda iyi kotu biseyler yasadik birbirimize cok sey kattik guzel zamanlardi deyip yoluna devam ediyorsun.

katlanabilir olması senin bir sorununu çözecek mi? genelde insanlar toplu taşımada götürebilmek için bu özelliğe ihtiyaç duyuyor. sen uzak mesafeye gitmeyeceksen, gittiğin mesafe sadece bisiklet sürmek için olacaksa hiç gerek yok. çünkü katlanır olması için bazı özelliklerden feragat edilmesi gerekiyor; boşuna etmiş olursun.

benim 2 katlanir bisikletim var. hem sabah evin onunden trene katlayip biniyorum hem trenden indikten sonra 20 dakika biniyorum. ayrica ev 1+1 oldugu icin tam boy bisikleti koyacak bi yerim yok.

eger boyle ihtiyaclarin yoksa, normal bi bisiklet al. linkteki bisiklet 13 kilo, yani katladiktan sonra tasimasi hic hos degil. katlama mekanizmasi ne kadar kullanisli, gormek lazim.

katlanan bisikletlerin iki teker arası mesafesi az ve küçük tekerleri normal bisikletlere göre daha yüksek manevra kabiliyeti sağlıyor, sahil gibi yürüyüş yapanların bisikletlilerin yoğun olduğu yerlerde daha kullanışlı bir sürüş sağlıyor

almadan önce sürme fırsatın olsa demek istediğimi anlarsın, sana belki uyar belki uymaz

kron fd 750 katlanır bisiklet var ben de, gayet memnunum.

sahilde kullanıyorum, yeri geliyor hız yapıyorum yeri geliyor sakin sahin deniz havası alıyorum. katlayıp vapurda yanımda taşıyorum. evde de kilere koyuyorum ne yağmur ne çamur etkilenmiyor. kaş tatilimde de arabanın bagajıyla yanımda gelecek.

bianchi 20 folding tavsiye etmem açıkçası, dahon öncelikli ikinci kron.

ben katlanabilir bisiklet kullaniyorum. tam bir cehennem otobuse koy devrilmemesi icin ugras etc. ama yararli mi bazi durumlarda evet. birkac kez korsana 35 lira vermek zorunda kalmadim.

3-4 senedir katlanir bisiklet kullaniyorum.

evinde kucuk bir yerde tutabilmek,
toplu tasimaya sorunsuz binebilmek(minibusler bile sorunsuz aliyor),
bir mekana gidersen katlayip masanin altina koyabilmek

icin katlanir alinir. eger bisikleti saklayacak yerin varsa ve toplu tasima kullanmayacaksan katlanira gerek yok. katlanir bisiklet uzun yolda da cok efektif degil.

Bianchi'yi bilmiyorum, dahon var bende cevremdekilere de onu oneriyorum.

Sahilde sürüş amaçlı katlanır bisiklet kullanıyorum, asansörle çıkarıp indirmek de çok pratik, yer konusu da. ama uzun yol, daha çok yol gibi durumlarda konforsuz kalabilir. bu durumda kendi adına konforun tanımlamalarına bakman lazım, bi kafede oturup kahve içerken de yanında olması büyük konfor bence.

Carraro flexi 121 öneririm. Fiyat olarak ilandaki ürün ile yakın.

Bianchi nin rengi çok güzel retro falan da. Bu işin ustası dahon. İyi bir bisikletciye git. 2. El katlanabilir dahon ayarlasin sana. Bakımları yapılmış vs.

Mosso ve dahon kullandım. Dahon Mercedes, mosso Renault Clio gibi kalıyor. Selenin altından pompa falan çıkarmıştı bisikletçi. Görünce şaşırmıştım pek anlamayan biri olarak.

Ama Bianchi'nin duruşu çok güzel evet. Beni de cezbediyor her zaman. Ama Kullanmadığım için yorum yok.

Dahon iyidir.

Alive
Rollin' and Scratchin'
Make Love

www.youtube.com

Yaptıkları müzik pek ilgi alanım değil. Instant Crush'ı çok severim ama Julian Casablanca'nın da etkisi var. İsmi böyle miydi hatırlayamadım.

Within
Around the World
Harder Better Faster Stronger

Touch.

Give life back to music.

random access memories komple mükemmel bir albüm. Diğer albümlerini çok dinlemedim. Ama ilk çıktığında bu albümü ipod'uma indirip saatlerce dinlemiştim.

Yukardakilere ek olarak ben,
-Phoenix
- Alive
- One more time I da severim
özellikle Alive favorim :)

Something about us

yav sen heriflerin çılgın attığı dönemi es geçmişsin. veridis quo, prime time of your life, short circuit falan teknik olarak tehlikeli şarkılar. göz atınız.

Desteklemeden bahsediyorsunuz galiba. O işle mahalle muhtarları ilgileniyor bildiğim kadarıyla. Mahalle muhtarı kaç tl destekleme aldığınızı bilir. Muhtarı bir arayın sorun.

Tüm sorular aynı zorlukta değil. Belirleyici sorular var. Bunları çözebilenler iyi sıralarda dereceye girebiliyor.

Benim girdiğim sene alan sınavı sonrasında 5soruyu yanlış yanıtlayan dershane hocası vardı.
Bilmekten öte bu çelişkili soruları yapmak gerekiyor.

Kolay olmasına kolay evet, ancak bana kalırsa bu sınavın en önemli sorunu zaman yönetimi.
herkes temel kısma girdikten sonra alanına göre ikinci hatta dil gibi üçüncü sınava giriyor.

değil. oldukça zor, ezbere dayalı sorular. biliyorsan yapıyorsun bilmiyorsan yapamıyorsun bu kadar. öyle yorumlanacak sorular yok pek. tarihte atıyorum "x padişahın kaç çocuğu vardı?" tarzında sorular var. sadece deli gibi ezberleyen yapabilir yani.
kpss'den 90+ puanlar alıp memur olanlara hayret ediyorum. bu kadar iyiysen zaten çok iyi üni bölümleri kazanabilirsin ne işin var ki memuriyetle?

Yazar yazmaz +1

İnsan bildiğini yapıyor ama bilmesi mümkün olmayan ezber soruları yapamiyor. Belirleyici sorular da onlar. Son senelerde iyice abarttilar bu durumu.

Zeka ölçen bir sınav değil. Çalışan yapıyor. Çalışmayan yapamıyor. ALES gibi değil yani. Zekasına güvenen genelde gg.

Ve mühendis adam ne bileyim avukat adam bir yaştan sonra coğrafya çalışıyor. Odaklanmak kolay değil.

70 hadi 80 puan almak için zor değil. ama daha üstü puan almak istiyorsan gerçekten zor. diğer arkadaşlarında bahsettiği gibi saçma sapan ezber soruları var.

Hem kolay hem zor. Bana göre kpss yıllarca çalışıp atanılmayacak derecede zor bir sınav değil. Ama çalışmadan da tek seferde yüksek puan alınabilecek kolay bir sınav da değil. İddia ediyorum ales kpss’den çok çok daha kolay bir sınav. Çünkü içinde ezbere dair hiçbir şey yok. Paragrafı okuyorsun, işaretliyorsun. Matematikte de mat1 soruyorlar, hepsi kek. Çalışmadan girdiğim ales’ten sözelde 89 sayısalda 87 almıştım. Siz düşünün.

90 üstü alıp da memur olanlara yapılan eleştiriyi de saçma buluyorum. Herkes az maaştan, çok çalışmaktan, patron sömürüsünden şikayetçiyken -öğretmenlik için konuşuyorum- memur adamın böyle sorunları olmuyor. Özel sektörde çok az insan ciddi paralar kazanabiliyor ama bir o kadar da tükeniyor. Öğretmen ise 14.30’da mesaisini bitirip, çoğunluğun aldığı maaşın 2-3 katını alıyor. Bu yüzden puanlar 90’a dayanmış durumda. Batı’da istediği yere atanmış, yeni mezun bir öğretmen olarak işimi aşkla yapıyorum. Çünkü hem para kazanıyorum hem de 14.30’dan sonra tüm günüm bana kalıyor. Ne istersem onu yapıyorum.

öyle bakmayla olacak iş değil dostum. al çıkmış bir yılın sorularını süreyi de sınav süresi olarak ayarla otur başına bak bakalım kaç net çıkıyor puan hesaplama sitesinden de puanı hesapla. lisans mühendislik iibflilerin de 90+ puanlarla bile açıkta kalabildiğini garanti olması açısından min 95 almaları gerektiğini düşün. 95 üzeri alabildiysen helal olsun

Sevgi güçlü. Bütün savaşlara rağmen Dünya nüfüsünun sürekli artması başka nasıl açıklanabilir?

Sevgi.

Nefretin harekete geçiririci, itici bir güç olduğunu düşünüyorum. Sevgi ise kedi gibi munis bir his. Benim kanaatim nefretin, sevgiye diz çöktürüp tövbe ettireceği yönünde.

Nefret +1

nefret.
dünya nüfusunun en az yarısı sevgisiz seksten meydana gelmiştir.

nefret.

"Nefret, başarısızlığa uğramış sevgidir." Soren Kierkegaard

sevgiden daha güçlü olacak ki onun yerini alabilmiş.

Nefret

Dark side daha güçlü.


Ama keyifsiz işte. Daha fazla güç keyif vermiyor her zaman :(

ikisi de güçsüz bence. zamanla ikisi de azalıyor. tabii evlat-ebeveyn sevgisini ayrı tutmalıyız fakat beni harekete geçiren tek şey merak sanırım.

Sevdiğin kişiye duyduğun kızgınlıktan doğan affedememe ve bunun neticesinde hala severken oluşan nefret dünyanın en güçlü şeyi.

guc nefrettir.

sevginin guc ile alakasi yoktur.

Sevgili leonardo bence yanılıyorsun
Sevginin güç ile sonsuz alakası vardır
Çok alakası vardır bile yazmadım çok alakası
Vardır yazmam az gelir sevginin güç ile
Sonsuz alakası vardır sevgi sevmek aşk insana
Neler yaptırır bir düşün ne güçlükleri yenmesini sağlar bir düşün
Sevgi de nefret de güçtür ikisinin gücüylede
İnsanlar en olmaz yapılamaz denilen işleri yapmışlardır
Bundan sonrada yapacaklardır

Son söz benim ikiside eşit derecede güçlü.

edu.tr olması bir şey değiştirmez isterseniz gmail'e bile bağlayabilirsiniz. ios veya android kullanıyorsanız telefona mail olarak ekleyebilirsiniz.

masaüstü olsun diyorsanız thunderbird, outlook kullanabilirsiniz.

edit: olayı yanlış anlamışım tamamen.

mubi'de ücretsiz hesap açılabiliyor.
mubi.com

amazon prime student var,

www.amazon.com

adobe'da %60 indirim var,
www.adobe.com

spotify indirimli,
www.spotify.com

(bkz: github student pack)

@aziz dostum jack;
dediklerini biliyorum, benim demek istediğim office 365 üyeliği gibi yani.

notion diye bir not uygulaması var tavsiye ederim.

Ofis 365 okulun sistemde kayitliysa oluyor. Ayrıca Windows student key alabilirsin edu maille.

www.microsoft.com
bu adrese okul eposta adresini gir bakalım bi'. Okulun kayıtlıysa, eposta sende olduğu sürece kullanabilirsin.

Onedrive 5 TB kapasite veriyor. Birçok online platform kullanımı da ücretsiz office 365 ile.

özel bir şey yapmana gerek yok, muhabbet etmeye çalış

Öncelikle, çok uyumlu bir çift olacağınızı düşünüyorum. Öte yandan, ikinizin de tam olarak nereye varmaya çalıştığınızı anlamadım.

Muhabbet etme bir süre instagramdan story atarsa soru sormadan muhabbet açmayı denersin,konuşma durumuna göre hareket edersin.İkinci olarak tavsiyem beğendiğini sevdiğini bir daha kimseye söyleme özellikle sosyal medya üzerinden.

Sen bu kıza hiç yüz yüze görüştün mü? Hiç randevu alabildin mi?

Kız bildiğin kezban, ben olsam uğraşmazdim.

Bayramdan sonra çarşamba buluşucaz diye konuştuk. Bu muhabbet olmadan önce hava atacak bi durum yok ortak arkadaşımız yok tinderda tanıştık.

"beğendiysen o uğraşman lazım erkeksin biraz daha ilgi göster" filan yazan insan sonra "hesabı tabii ki erkek ödeyecek, ne münasebet" diyecek, "erkeğim beni taşıyabilmeli" diyecek, "sen beni kıskanmıyorsun, demek ki sevmiyorsun" diyecek... Abla olarak yazıyorum, durumu toparlamaya çalışmayın, yavaşça uzaklaşın.

Kaç.

Dur ya. Hemen gaza gelip anı hareket yapma. Git suyuna. Yüzyüze geldiğinde anlarsın ne olduğunu. Gaza gelip senin söylediğin 2 cümleyle kaç kurtul diyenlere inanma. Sakince flörte devam

üçyol metro civarına bakabilirsin. Ulaşımı kolay hastaneye yakın. 1+1 evler de mevcut. Tarihi asansörün üstü hemen. Oralarda az da olsa yeni yapılar var. Oraları biraz araştır.

Maddi durumun orta-iyi durumda ise Üçyol veya Bornova civarı metroya yakın mesafelerde ev bakabilirsin. Tepecik araştırma mühit olarak maalesef kötü yerde. Metro kullanıp hilal veya halkapınar'da indikten sonra hastaneye kadar yürüyebilirsin mesafe 15-20 dk sürecektir. Hastane civarında ev kiraları ucuzdur fakat tavsiye etmiyorum, izmir'de yaşadığını anlamazsın.

@encokbenisevinnolur kemer durağı genelevin bulunduğu durak olması gerekiyor. her türlü bela var orada. izban istikametinde ev tutmanı tavsiye etmem.

Benim ölçülere yakinsin, regular/slim fit large daha uygundur.

Large.

Gunesten

Suni deriler böyle. Paraya kıy hakiki deri al.

suni deride maalesef Güneş/diğer çevresel faktörlerden oluyor böyle

Yikandiysa suni deri yapıyor.

kalabalık yere atlamayın.

uçak ilerlerken uçağın %60'ı atladıktan sonra atlayın ve haritadaki çizginin tam soluna veya sağına doğru gidebildiğiniz kadar giderek inip oyuna başlayın, tabi düzgün loot yapabilmek için indiğiniz yerde mutlaka bir yerleşim yeri olsun.

bir süre böyle oynayın gelişirsiniz sonra kalabalıklara ilk atlayan siz olursunuz.

İnanılmaz hile var şu an oyunda. Ölmeniz çok normal. Bir de sabaha karşı 5-6 gibi serverlar daha boş oluyor. Botlar oluyor genelde. O saatte girerseniz ogrenirsiniz oyunu.

Ram slotlarini kontrol et. Muhtemelen ram kaynaklı.

Denedim herseyi kontrol ettim neredeyse. Farkli ekran karti falan da taktim malesef durum degismedi

Anakarti isigin altinda iyice inceledim tornavidanin dokundugu yer tam devre yolunu cismis. Muhtemelen sorun ondan. Acaba tamir edilebilir mi

evde multimetre varsa o cizilen yolu takip ederek ulastigin iki ucun temasinin olup olmadigina bakabilirsin. ufak bi kabloyla o yolu bypass ettiginde bilgisayar calisiyorsa o kismi lehimleyip tamir edebilirsin tabi.

Hocam oraya baktirdim yolda bir kopukluk cikmadi sadece ustu soyulmus biraz. Bilgisayar aciliyor ama biosa dusmuyor yeniden baslatiyor kendini surekli bi turlu sorunu bulamadim

anakart kasaya temas ediyor olabilir mi? bir keresinde frisby marka dandik bi kasada basima gelmisti.

anakartı kasadan çıkartıp çalıştırmayı deneyebilirsin. ramleri söküp öyle açmayı dene, uyarı verecek mi bakalım.

Merhabalar. Malesef oyle deniyorum ama degisiklik olmadi. Bir de dis fircasiyla tinerle bi temizlemeyi deneyecegim

Hiç sıkıntı yaşamadım. Çamaşır makinesi, 2 buzdolabı, ankastre set, bulaşık makinesi vs. Hepsini aldım herhalde şu ana kadar.

Zaten hepsini servis kuruyor. Yamuk vs olursa değiştirirler. Kutuyu siz acmiyorsunuz. Servis gelip açıyor ve kuruyor. Siz Açarsanız garanti kapsamı dışı kalıyor.

peki 3. kata çıkarırlar mı? asansör yok

şanlıurfa'da yaşarken televizyon aldım. hassas. 1500 km'ye geldi. 4. kata çıktı. servis kurdu. sorun çıkmadı. bu sizde sorun çıkmayacak anlamına gelmez. çıksa da kutuyu sakın açmayın servis açsın. o zaman sorun olmaz.

Çalışıyorsanız ve kargo - yetkili servisi izin alıp evde bekleyecekseniz almayın. Ben almıştım. Kargo getirip eve bırakı. Bir model düşük göndermişler. 1A modelini aldıysam 1 göndermişler. Kargoya bir gün, yetkili servise bir gün. Fark edip iletişime geçtim. Gelip alalım dediler. Bir de kargonun tekrar eve gelmesini bekleyecektim.

Boşverip kullanmıştım.

şöyle bir düşününce bayiden en son 2000 yılında falan almış olabilirim. tv, klima, çamaşır makinesi, bulaşık makinesi, buzdolabı, 65 inçe kadar tv, vantilatör ve kurutma makinesi. şöyle bir düşününce aklıma gelenler.

Arçelik servisi buzdolabını eve sokarken kapağını çarptı minik bi ezilme oluştu, hemen tutanak tutup birkaç gün sonra yeni kapak getirip taktılar. Başka markayla da sorun yaşamadım internet alışverişlerinde ama arçelike ekstra bi sempatim var.

hangi kargo şirketi getiriyor? yani aras yurtçi getirmez heralde. adaölar evrak olan kargoyu çıkarmıyorlar apartmana.

geç cevap olacak biraz ama su an gördüm son soruyu. hepsiburadadan alınca genelde horoz lojistik getiriyor. beyaz eşyaları genelde düz kargolar getirmiyor da böyle büyük şeyleri taşıyan firmalar getiriyor. arçelik'in sitesinden alınca direkt kendi servisleri getiriyor araya baska kargo sokmadan

Bayiden de alsanız, internetten de alsanız aynı firma getiryor kargoyu. Genelde horoz lojistik oluyor.

Tek dikkat etmeniz gereken, aynı model ürün mü göndermişler o. Bazen model isimleri birbirine çok yakın oluyor, farklı model gelebiliyor. Alacağınız firmanın yorumlarına ve puanlarına bakarsanız, genel bir fikir edinebilirsiniz.



.

Migrosta falan 30 40 TL ye oluyor ve iş görür.

Karfurda migrosta zaman zaman Sinbo indirimi olur. 10-20 lira arası elektronik baskül alabilirsin.

Linkteki tefale sahibim. Sık kullanınca pili hızlı bitiyor onun dışında bir sıkıntısı yok. Alınır yani.

Ms word de çalışıyorum. Düzeltme yapamadım.

soruyu anlamak icin baya ugrasim, ama anladim galiba

dipnotu ekledin, ust imge cikti (kalimenin yaninda sayi belirdi)
References'dan cik, 'Home'a tikla, yazidaki o ust imgeyi (sayiyi sec). sol ustte (bold, italik vs'nin oldugu yerin orda) en sagda 'X uzeri 2' simgesinin secili oldugunu goreceksin. ona tikla (de-select). sayi normal boyuta gelir. sonra sayiya koseli parantez ekle.

Endnote kullan. Dipnot olayında gerçekten fark yaratıyor

lamartin hocam dediğin gibi olur ama bunu tek tek yapmak gerekiyor. Kendi sorumu okurken ben de zorlandım anlamakta :) [1] amaç şöyle yazmak, ama tek tek uğraşmamak.

çıkma olazsa da şunun gibi ürünleri bilen varsa bilgi alsak ta iyi olur.

www.trendyol.com

Istanbul Anadolu yakası için güvendiğim bir ustanın telefonunu verebilirim. Elinde. Çıkma. Klima vs oluyor.

@kisa maalesef, bursadayım.

uygun klima olayını bilmiyorum ama linkini attığınız alet 17x17x17 cm boyutunda el kadar bir şey. Yarım litre su alıyor. Bilgisayar başındayken soğuk hava gelsin diye yapılmış bir alet. Hiç bir işe yaramaz yani.

Bunun yanında klima fiyatlarına baktım şimdi 2 senede %100 zamlanmış neredeyse. Siz Bursa'da bir kaç esnaf gezin. Letgoya ve sahibinden'e bakın.

Pencereleri acinca havalanmiyor mu :( ya da cocugu ince giydirseniz ve pencereleri acsaniz olmuyor mu?

Öğlen saatlerce esmiyor, çocuk zaten zıbınla duruyor. :(

istanbul'da olsanız ben de kisa gibi birini tavsiye edebilirdim ama bursa'daysanız iyi bir klima ustası bulun.
ellerinde muhakkak oluyor çıkma klimalar.

90 derecede asla yıkama asssllaaa. çöp olur direkt. ya da çocuğuna giydirirsin.

Ben yıllardır boyuyorum siyahları. Makinen 90 derecesi yok maksimum 70 var, boyanıyor. Hemen bu işlem sonrası bi parti siyah çamaşırı normal deterjanla yıkıyorum makine de temizlenmiş oluyor. Hiç sıkıntı yaşamadım. Ama fiskeyi yani sabitleyiciyi unutmayın(yumuşatıcı gözüne konuyor o da), yoksa ciddi akma yapar.

Makinede hiç denemedim aynı korkular sebebi ile. Ocakta kaynatarak çok boyadım ama siyah pantolonları. Yalnız kısa sürede akıyor. Belki benim boyalar kalitesidir.

sabitleyici vs. bütün teçhizatlarım hazır da en çok 90 derece muhabbeti beni biraz geriyor. Çekme vs. yaparsa diye.

@elorelia 2 saattir araştırıyorum bu konuyu ve edindiğim bilgilere göre sabitleyici kullanılmadığı takdirde akıyormuş genelde boyalar. @kullanıcıadımbuolsun da belirtmiş zaten.

Kendimi gün yapan teyzeler gibi hissettim ya, içimden burhan altıntop çıkıyor resmen.

ty.gl

Şunla boyama sakın. Pantolonu çöpe attım sayesinde.

Ben mont boyamistim zamanında. Gayet de olmuştu. Pantolonu bilemeyecegim.

Viktoria kumaş boyası ve bir fiske yeterli olacaktır. Tam 8 senedir evde makinede boyama yapıyorum sıkıntı olmuyor. Deterjan koyduğunuz hazneyi çıkarıp iyice yıkamak gerekbilir. Dikkat etmeniz gereken bir önemli detay boyama yapmadan önce deterjan haznesinin kuru olması, yoksa boya yapışıp gitmeyebiliyor kıyafetlere. Pantolonlarınızın temiz olmasına da dikkat edin, fakat ıslak olmasın ilk atışınızda kıyafetler. Şimdiden güzel günlerde giyin yepyeni olacak pantolonlarınızı :)

Mont ve kot boyadım. Deterjan gözüne koyma makine boya okuyor deterjan gözü ve gidiş boruları. Yarım yada 1 litre pet şişeye sıcak su ile toz boya karıştır. Sonra sıcak şiş ile pet şişeyi 7-8 yerden delip makineye at. On yıkama gözüne sabitleyici koy. 60 derece on yıkama ile yıka. Renk tonuna göre iyi iş çıkar bilirde. Açık mavi kot köyü lacivert okur ama lacivert kot siyah için 2 kez boyanırsa anca olur. Açık tondan kapalı tona yıkanıyor. Ve boya paketindeki ölçünün 2-3 Katı kullan. Yani 1 kot pantolon için 2-3 paket yeterli. Pakette su kadar çamaşıra 1 paket yeterli desede yeterli gelmiyor.

Once bir serzeniste bulunacağım. Akademik calismalar artik anket olmus hep ya bu ne? Surekli "akademik calismamiza yardim" anketörlüğü.

Cevap vereyim: Qualitative degil quantitative. ilk etapta istedigin gibi soru sorabilirsin. Proposal basit bir şeydir. Ayrıntıya gerek yok. Bu sekilde kabul edilir. Ama savunmada soruları hangi kriterlere gore sectigin, hangi kategoriler icin belirleyici-ayirt edici olduğu sorusu sorulur eger iclerinde kafasi az cok calisan hoca varsa.

nitel bir çalışma mı yapacaksın nicel mi?

buna göre değişir sorduğun soru

Çünkü 2. Parti olmak her zaman avantaj. Kaybedeceğin bir şey yok. Risk yok. Rahatça ranta devam edebiliyorsun. Kimse karışmıyor. Buna benzer bir söz hatta aziz nesin'in bir kitabında da geçiyordu. Tam hatırlamıyorum ama yazdığıma benzer bir şeydi.

Ne kadar başarılı oldukları elbette her zaman tartışma konusu ancak çalışmadıklarına katılmıyorum. Muharrem İnce CB adayı iken kaç miting yaptı. Yapılan mitinglere ne kadar insan katıldı bunlar zaten basında yer alıyor. CHP muhalefet için değil, yani ikinci parti olmak için değil, her zaman iktidarda olmak isteyen bir mottoya sahip. AKP Haziran seçimlerinde tek başına iktidar olamayınca Kılıçdaroğlu, Devlet Bahçeli'ye "başbakan sen ol gel hükumeti kuralım." dedi. Ancak Bahçeli kabul etmedi. Buradan bile kimin iktidarda kimin muhalefette olmak istediğini görebiliyoruz. Ayrıca AKP bir çok seçimden sonra CHP'nin seçim vaatleri üzerine kendi icraatlerini şekillendirdi.

CHP, asgari ücret 1.500 lira olacak dediğinde asgari ücretle çalışan kitlenin önemli bir bölümü bunu gerçek dışı buldu, dalga geçti. Bunu eleştiren AKP'li yöneticileri alkışlayıp CHP'yi yuhaladılar. Seçimden sonra asgari ücreti 1.400 liraya yükseltildi. Eminim CHP'nin böyle bir vaadi olmasaydı asgari ücret o dönem 1.400 lira olmazdı. Buradan da CHP'nin politikalarının iktidarı hedeflediğini görebiliriz.

Türkiye gibi eğitim seviyesinin (ve kalitesinin) düşük olduğu bir ülke ele alındığında iktidar olabilmenin tek unsurunu "çok çalışmak" olarak tanımlamak doğru değil bence. CHP kağıt üzerinde olmasa da pratikte sol görüşlü (sosyal demokrat) bir parti. Bu nedenle ülkede en yoğun olan muhafazakar kitleden oy almaları biraz zor. Ne şiş yansın ne kebap politikası güdünce bu kez de sol kesimden oy kaybediyorlar (Ör: Ekmeleddin İhsanoğlu. Tanıdığım bir çok sol görüşlü insan ona oy vermemeyi tercih etti.) Bu nedenle çok çalışıp iktidarı almaları sadece CHP'nin ya da X partinin elinde değil. Çünkü AKP ya da Y parti de çok çalışıyor. Hatta AKP seçimlere girerken devletin tüm gücünü kullanıyor. Basın zaten ellerinde. Muhalif sesleri susturuyorlar. Rakiplere asılsız suçlamalarda bulunup sindirmeye, oyunu düşürmeye çalışıyorlar (Mansur Yavaş'a yapılan asılsız suçlamalar gibi). Bu nedenle seçimi kazanabilmek biraz da rakibin kendini azaltarak bitirmesiyle ilgili.

@himmet dayı

2.kısım: chp'nin ''asgari ücret 1500'' olacak demesi başlı başına -iktidar hedefleyen bir partinin yapacağı- mantıklı bir iş değil popülist bir söylem. Bu vaadin iktidar partisi tarafından beğenilip uygulamaya koyulması vaadin niteliğini başlı başına neden değiştirsin?

3.kısma katılıyorum.
konuyla alakasız olarak da son yıllarda hep fenerbahçe'ye benzetmişimdir.

Chp adı üstünde halk partisi sadece
Akp ise halkı anlayan bir parti. Fark burada. halka yakın olan kazanıyor. Ne kadar seçimlere girseler de kendileri bile sandıktan umudu kesmiştir eminim.
halk kendilerini seçmeyip sandıktan yenik çıktıklsrında bile sebep olarak hep hükümeti suçluyorlar.
Diplomasız diye eleştiride bulundukları kişiyi yine bu talihsiz sözü üstüne alınan diplomasız çoğunluk seçti .
Erdoğan kendine saray yaptı diyenler, halkın Erdoğan'ı saraya değil kalbine aldığını hala göremediler.
Chp nın ayrıca terör konusundaki yetersiz tavrı olayı daha vahim hale getiriyor. Her seçim dönemi söz konusu olan ittifaklar kendi seçmenlerini bile olumsuz etkilemekte.

Şimdi bana da burada kızan olur eminim ama
Chp gruplarının olduğu sosyal sayfalarda yorumlara bakıp ne tür öz eleştirilerin yapıldığını okuyabilirsiniz.

Siyasette ne yaptığının, vaatlerinin pek bir önemi yok. Sonuçta TR'de de dünyada da genel olarak kimlik siyaseti yapılıyor. "Şunu yapacağım o yüzden bana oy verin" değil, "ben buyum, sen de busun, o yüzden bana oy ver" siyaseti mevcut. İnsan beyni "fact'ler" değil öyküler üzerinden çalışıyor.

Dolayısıyla iktidara yürüyebilecek bir kimliğin varsa aşırı sıçıp batırmadığın ve sana tehdit olabilecek odakları ekarte ettiğin sürece iyisin. CHP'nin iktidara yürüyebilecek bir kitlesi yok. Oy veren kişilerin oranı aşağı yukarı belli, %25, bu da akp'nin %32 kemik oyu varken yeterli değil. Dolayısıyla olabilecek en iyi politikaları sunsan bile iktidar olamazsın, hiçbir AKP'li partisinden vazgeçip CHP'ye oy vermez, ki ekonomik anlamda da CHP'nin "vaatleri" fena değildi okuduğum kadarıyla. Bir de ekonomi alanında tam bir moron olmadığın ve çalmadığın sürece ne yapman gerektiği belli zaten, o yüzden orası hiç önemli değil. Mesela herkesin hedefi "yabancı sermaye" çekebilmek, olay bu adamları nasıl ikna edeceğinde yatıyor, o da dönüp dolaşıp kimlik mevzusuna (reklamını nasıl yapacağına) varıyor sonunda.

Onun haricinde "kimlik değişimi" için de çabalıyorlar. Bi ara muhafazakar seçmene oynama modası vardı, Ekmeleddin vs., muhafazakarlar samimi bulmadığı için başarılı olmadı ama CHP'nin şu an için İyip ve Mansur başkan gibileriyle müttefik olabilmesini sağlayacak altyapıyı oluşturdu, yani tamamen başarısız olmadı. Ondan sonra aynı süreçte Canan Kaftancıoğlu vs. HDP ile ittifak yaptı, bu sayede İstanbul'u alabildiler, bu açıdan da başarısız sayılmazlar. (Bir de AKP'yi kastederek muhafazakar diyorum ama aslında AKP muhafazakar değil/di. Terimlere takılmayalım, anlaşılır olsun diye yazdım).

Ama genel seçimleri kazanma ihtimalleri olduğunu, AKP bölünmediği sürece zannetmiyorum. Bölünse de zannetmiyorum, çünkü bir çıkmazın içerisindeler. Ya milliyetçi kesime oynayıp %25 + %15 hedefleyecekler (ki sen MHP'sin diyelim, CHP AKP'nin vermediği ne verebilir sana? Düzgün vaadi olsa bile o riske girmeye değer mi?), ya da Kürt seçmene oynayıp yine %25 + %12-13'e oynayacaklar. İki türlüsü de sığır CHP seçmenini rahatsız edecek hamleler, çünkü TR'de insan kalitesi belli.

Benim anlamadığım CHP bir türlü niye daha liberal bir çizgiye kayamadığı. Hala sağda solda Atatürk falan diye konuşuyorlar, tamamen anlamsız. Karşında Atatürk'ten daha popüler bir lider varken, ölmüş gitmiş bir adamın hayaleti üzerinden ne kazanabilirsin ki? Lider kültüne oynarsan kaybedeceğin belli. AKP bu kadar devletçi ve otoriter olmuşken, hala niye daha bireyci ve özgürlükçü söylemleri benimsemiyorlar? Herhalde kadrolar acayip yaşlı olduğu için AKP'den bile yavaş tepki veriyorlar her şeye. O dinazorları partiden tamamen temizlemeden iktidara gelebileceklerini de zannetmiyorum, çünkü dediğim gibi partinin tepkileri çok yavaş.AKP dönüp dururken karşısında nereye konumlanacaklarını bile hemen belirleyip hareket edemiyorlar.

@owaki

Evet. Asgari ücret 1.500 lira olacak demek popülist bir söylem. Ama mevcut durumda iktidar olmayan bir parti bunu söyleyince "iktidar olmak istemiyorlar demek ki" mi deriz yoksa "iktidar olmak için popülist söylemlerle düşük gelir seviyesinde yer alan seçmene sesleniyor" mu deriz?

ben ikinci taraftayım. İktidarda olan bir parti bu söylemi söylese (ki söylüyor, yerel seçimlerde 25 yıldır İstanbul'u yönetiyor olmalarına rağmen bir sürü vaatte bulundular) o zaman garipserdim.

İktidarı hedefleyen bir partinin popülist söylemde bulunmasında bir problem yok. O popülist söylem gerçekleştirilebilir ise tabii.

Başka partiler gibi "ofsaytı kaldıracağız" dese chp o zaman iktidarı istemiyorlar derdim.

Gencler siyasi ortamimiz bu, degerlendirmeleri ona gore yapin:
twitter.com

kılışdar ve baykal dolaylı ya da dolaysız akp'ye çok yardımcı oldular.
akp ekonomiyi bu kadar batırmasaydı, bu düzen daha uzun süre devam ederdi.

ayna ayarlayabillirsen küvet/duşakabin içerisinde yap, yoksa her türlü banyonun heryeri kıl olacak.

Merhaba,

Bence gazete veya çöp poşeti gibi toplayıp atabileceğiniz şeyler daha rahat olur. Bir de eski bi gömlek falan giyseniz kesim sırasında çok kaşındırmamış olur saçlar. Yere de çöp poşeti serebilirsiniz

acelem yok diyosan bundan al sonra traş ol, ama her türlü o kıl tüy dağılacak etrafa :D ben de kendim kestim dikkat etmeme rağmen çıkıyor ordan burdan yumaklar
www.hepsiburada.com

yere hicbir sey sermeni onermem. biz serdik, o saclar yere serilen seyden cok zor cikiyor.

hicbir sey sermeden isi halledim, ardindan yerleri hic islatmadan elektrikli supurgeyle cekmek en mantiklisi.

gazete kağıdı.

Eger birlikte yasadiginiz bir kadin (anne, eş, sevgili, ev arkadasi vs) saten etegini veya boynunuzdan gecebilecek bir pijamasini boynunuzdan itibaren giyin. Oyle yapin.

duş perdesi kullanabilirsin, berberlerin serdiği naylon önlükler gibi

Çöp poşeti koydum ben ikiye ayırıp. Tertemiz.

her şeyi kaldır. yere dökülsün. küvet veya banyo içi. iş bitince hafif nemli wc kağıdı veya mutfak havlusuyla yerdeki saçları süpür. nemli kağıda yapışacaklar. onu da çöpe at. ardından duş al.