Welcome to göt. fissiz degistremezsin

o zaman nasıl çekmesini sağlayabilirim :D

biraz uzun geldi evde aynısı var diye hiç denemedim bunun kalıbı büyükmüş.

Evet. Geldiğin nokta sanırım orası.

Mudo kart kullandıysan faturaya gerek yok ama o da yoksa değiştiremezsin.

ben değiştirmiştim faturasız ya.ama aldıktan sonra fark ettim, küçük beden aldığımı.1 hafta sonra götürdüm halloldu.sistemden faturayı görebiliyorlar günü tarihi söyleyince sanırım.

bir önemi var mı bilmiyorum ama geçen yıldı bahsettiğim.

var oyle bi muhabbet. egitim bilimciler de pdrci olabiliyor sanirim. imamin, ziraatcinin ogretmen oldugu yerde felsefeciden pdrci haydi haydi olur.

imamın,ziraatçinin öğretmen olmasını da aklım almıyor ki ?
o yüzden ne ziraatçiden öğretmen ne de felsefeciden pdr ci olur.

uzunuzungil katiliyorum sana. durumu elestiriyorum. ne is olsa yaparim mantiginin devlet eliyle isletilmesi.

@dirildimde geldim, giriş derslerimizden öte ortak dersimiz yok. biz bile yetersiz mezun olduğumuzu düşünüyoruz.aldığımız dersler direkt psikoloji ve rehberliğe yönelikken bile diyoruz bunu.

yalnız üniversiteye yerleşirken de aramızda 100 puandan fazla puan farkı var.buradaki çalışan/çalışmayan emek veren/vermeyen farkı bile çok çok büyük haksızlık değil mi ?

pdrciyim ve umrumda değil. zaten fakültedeki pdr profline bakıyorum, çoğunluğu empati yoksunu öküzlerden oluşuyor, alt ve üst devrelerden yenileriyle tanıştıkça bu oran azalıyor bu arada. daha kötü nasıl ve ne olabilir ki? hiçbir şey farketmez ve farketmeyecek.

@sour, lisans sırasında ilk dönemlerde bölümler arası geçiş normal hatta desteklerim. ama mezun olacaksın eğitimi farklı şekilde aldıktan sonra çok daha farklı bir mesleği yapacaksın.bu desteklenecek bir geçiş değil zannımca.

@dafaiss, bir şey diyemedim.

Ben çevre mühendisliği okuyorum. Şu anda matematik, makina mühendisliği veya veterinerlik mezunu bir adam bile bi sınava girip benim yaptığım işi birebir yapabiliyor, mevzuat böyle. Üstüne ben de mezun olunca kendi mesleğimi yapabilmek için aynı sınava girmek zorundayım. Yani çevre mühendisliği yapabilme konusunda veterinerlik mezunu bi adamla aynı konumdayım.

Devlet eliyle teşvik edilen bir durum bu maalesef. Dikey uzmanlık bizim gibi 3. sınıf ülkelere göre değil, bize 'bir' işi çok iyi yapabilen biri değil, her işi iyi kötü yapabilen adam lazım. Senin durumun da bundan kaynaklanıyor.

@uzunuzunilgi giriş dersleriniz dışında ortak dersleriniz yoksa bu sıkıntı yaratır gelecekte, kesinlikle haklısın. fakat öss'yi düşünme, orası geçmişte kaldı ve o 100 puan fakültede kimsenin umrunda olmuyor. fakat açıklamana göre haklısın, eğer siz bile yetersiz mezun oluyorsanız onlar ne yapsın?

Sizi bilmem ama ben denizle ilgili seylere tutkum oldugu icin 3. Isi secerdim. 2 nin maasi daha iyi ama sizin de kuskunuz varmis. Ben 3 diyorum.

risk al, 2'ye gir. çabala. yorul. 1100'e 1500'e zor yaşarsın, şehir belirtmesen bile.

gise

satis baskisi yok
daha bir kere bile ise girmemis bir insanin yukselme kaygisi cekmesine hic gerek yok
liman + santiye, yerlesik hayata gecmeni geciktirir ve iklim kosullari uzer! soyle bi getirisi olabilir: ileride, issiz kalma riskin az olur... liman insaati satin almaciligi ile gise sorumlulugunu kafa kafaya carpistirdigimda, ilki daha spesifik ve daha uzmanca geliyo kulaga...

su an icinde bulundugum fiskoloci ile gise dedim...

1 değil.çünkü maaş zaten az.kasada eksik çıkınca maaşından kesiliyor.banka 5 te mesai bitirse de çıkış hayli gecikiyor.bazı özel durumlarda zaten bayağı bir gecikiyor.her gün bir dünya farklı insanla uğraşmak başlı başına yorucudur zaten.

2-3

3>2>1

1500 az gibi duruyor ama kira/yemek masrafın olmayacak gibi görünüyor orada. Ayrıca o iş bitince yeni bir işe geçebilirsiniz aynı firmada.
Yani aslında şunu sorun kendinize: iş hayatınızın ilk 10 yılını düşünelim, 10 yıl aynı yerde mi çalışarak daha huzurlu olursunuz 3 yıl bir yerde 2 yıl bir yerde 5 yıl bir yerde gibi mi?
Sıkılgan bi tip misinizdir?
Buna göre karar verin, bu fiyat skalası düşünüldüğünde paradan daha önemli yapınıza uygun işte çalışıyor olmanız.

şu anda kira-yol gibi masraflarınız varsa veya 1. ve2. işte olacaksa o zaman 3 derim. kirayı yolu yemeği çıkınca aynı para, inşaat-satın alma işlerinde çok şey öğrenilir ve yükselmek daha kolay bence.
bankada gişeden yükselmek çok mümkün olmuyor gördüğüm kadarıyla -tamamen gözlem- çoğu kez akşam 7ye kadar çalışıyorlar bazen haftasonu bile bankadalar. yükselmek için uzman yardımcılığı vb. ayrı sınavlar oluyor bankalarda yani gişeye girerseniz 3 sene o maaşla o gişeye talim edeceksiniz sanırsam. 1. bu nedenle çok kötü göründü bana.
2 ile 3 kapışabilir eviniz-ortamınız-arkadaş çevreniz vs varsa satış baskısına katlanırım katılım bankası müşteri portföyü badem bıyıklılar beni germez :) diyorsanız 2. yok iş öğreneyim limandı şantiyeydi bi göreyim daha gençken derseniz 3. tabi bekarsanız/kız arkadaş olayı yoksa.

Benim de aklımdan 3 numara geçiyor ancak izin ve şantiyede yaşama konusu biraz çevremden , ailemden fazla mı uzaklaşırım acaba ? kaygısı yaratıyor , 2 numara para nedeniyle aklımın ona kaymasına neden oluyor.1 numara da ise istikrar biraz cezbetti beni ancak maaşı büyük bir şehirde insanı zorlayacak gibi duruyor , bunlar da seçimde yaşadığım zorluğu daha iyi anlatabilmek için ek bilgi olsun.

banka değil.köklü banka hiç değil.bankaya ancak halk bankasında ve uzmanlık olursa olur ver.ya da küçük bankada.


gencadamsın bence liman inşaati iyi gözüküyor.hem çevre macera tarzı bişey olur.

Hommm
3=2> 1 diyorum siralamaya

Neden 1 degil; gise en amele en pis en kotu yerdir bi bankada. Olmedigin surece ihtimal dahi olmasin 1. Kasan acik verir dert
Ziraat gibi bi bankaysa yaslisi cifcisi ogrencisi ayri dert, merkez subeye dusersen allah butun gunahlarini affeder cektigin cileye karsilik. Kasalar 5 bucuk da kapanir 8 bucukda anca cikarsin. Ozel bankaysa cumartesi cagirir hic acimaz. Giseden kalkamazsin kicin nasir baglar. Olmedigin surece gec bunu gec.

2; portfoy yonetici asistani gibi bise sanirim. 3 yila yonetici uzun vadede ve ciddi bi tasakla yonetmen. Hmm olur. Ihtimaldir tabi. Giseden daha ele gelir daha adam gibi. Ama tabi satis baskisi, musteri nazi cazi. Kadinsan hic dusunme bu kisim kolay cozuluyor. Erkeksen soyle agzi laf yapan girisken bi cocuksan yine cozersin. Haricinde az kasar.

3; santiye bilmem ne diye kafa karistiriyor farkindayim ama sektor guzel.


Dikkat edersen maas konusmadim. Su asamada sen de dusunme.

1 iş bankası o belli :) gise olay zor yukselene kadar gobwgin cıkar. Ama 2-3 sene dayanırım bu maaşlara dersen uzman olabilirsin belki ondan sonrası iyidir.

3 ile 2 arasında bence 2. Cunku o bankalar cok buyuyyecek daha onu acık islami bankacılıgın.

ordaki herkes şakirt diye düşünme normal bsnkalardan para için geçen çok düzgün adamlar da var.

cevaplara bi daa baktim da, cecilia biliyo bu isi kaliba...

zaati benim fiskoloci yuzunden gise dediydim, sen gec o zaman giseyi...

teşekkür ederim , işler hakkındaki görüşlerimi biraz daha netleştirdiğiniz için.

diziport gibi dizi izlenebilen sitelerin kapatılması sonucu çok popülerleşti. başka izlenebilecek düzgün site yoktu ve bu açığı o kapattı. daha sonra nedenini bilmiyorum ama kapandı tamamen.

mobil sitesi mevcuttu. her gittiğin yerde dizi indirmeye fırsatın olmayabiliyor. mesela ben iş için yurtdışına çıktığımda genelde yanımda ipad olur. o hafta çıkan dizilerimin hepsini aynı akşam dizimag'ten izleyebiliyordum. uzun bir süre torrent'e ihtiyaç duymadım, arşivleme yapmadığım için. ama şimdi el mecbur torrent'e geri döndük. indirip ipad'e atıcaz artık.

diğer sitelere göre daha düzenli biraz daha kalite kokuyordu.
üyelik sistemi vardı, nerede kaldığını hatırlayabiliyordu. görüntü kalitesi de fena değildi. kısaca iyi bilirdik rahmetliyi.

izlediğim dizileri takip edebildiğim,ne altyazı ne dizi bulma konusunda hiç sorun yaşamadığım,reklamları en az düzeyde rahatsız eden tek düzgün siteydi.gitti.

tüm dizilerde nerede kaldığımı hatırlamadığımdan,çünkü ezbere izliyordum işaretlendiği için,dizimag gidince ortada kaldım.yetmedi izlediğim diziyi hiçbir yerde bulamadım dün e kadar.velvele oradan işte.

Olay şu : Warnes Bros avukatları böyle bir sitenin varlığından haberdar oldular ve telif ücreti ödemeden yayın yaptıklarından dolayı şikayet ettiler. Daha sonra mahkeme kapatma kararı verdi. Ancak sahibi dizimag1,dizimag2... gibi türevlerleriyle yayına devam etti. Mahkeme kararını uygulamadığı için avukatlar, savcılıktan arama izni aldı. Böylece sahibinin evindeki tüm dijital verileri el konuldu. Özetle.

çok daha disiplinli, günü gününe çalışsaydım, kendi başıma daha çok şey öğrenseydim diyorum.
bir de daha fazla haftasonları dışarı çıksaydım diyorum.
bir de azıcık para biriktirseydim diyorum:)

1.okul uzatılmalı! bak bu çok önemli. okul uzatmaktan korkmayın.
2.daha çok mala vuraydım diyorum.
3.erasmus wat mutlaka ama mutlaka yurt dışına çıkılmalı. iş güç sahibi olunca böyle işler yapılmıyor. (1. maddeyi unutmayın.)
4.üniversitedeyken bir işte çalışmak. ne olursa. bunu yaptım. öneriyorum. iş hayatına hazırlık ve değişik çevrelerde bulunuyorsunuz.(1. maddeyi unutmayın)
5.ingilizce filan artık bunları söylemiyorum. bir dil bir insan iki dil iki insan değil efendim. günümüzde 2 dil bir insan ediyor, aşağısı kurtarmaz.

wat , erasmus yapmalıydım. ( bu aralar dil öğrenmeye çalışıyorum :D )
daha çok gezmeli ve bide uzun süreli ilişkilerimden pişmanım.
edit : @marcelle +1

amerikan futbol takımını bütün zorluklara rağmen kuracaktım.
üçüncü dili öğrenecektim.
birinci sınıfta hocaların karşısına dikilip üniversite gibi olmamız gerektiğini lise gibi davranışlarla konuları unutacağımızı söylediğimde bana verdikleri cevaplara karşı yüzlerine daha sert konuşmalıydım.
mezun oluyorum bu sene uzatmadan , 3.92 ortalama ile ve ne öğrendin derseniz bir cacık öğrenmedim bu yüzden daha az ortalama daha çok dış deneyim edinmeliydim.

Ellerim kırılsaydı da o bölümü hiç yazmasaydım.

Ikinci kez universite giris sinavina hazirlanmaliydim

ellerim kırılsaydı da bu üniversiteyi hiç yazmasaydım.

herhangi bir toplulugun gediklilerinden olmak isterdim. izcilik, fotografcilik topluluklarina falan katildim ama kisa sureli seylerdi.

Bu bölümü yazan ellerimi kırmadığım için çok pişmanım şu an. Aklı olan inşaat mühendisliği yazmaz hele hele kızsa. 3. Sınıftayım ama hala ortamına alışabilmiş değilim. Okula gitmek eziyet benim için. Kafayı yemek üzereyim. 1 sene kaldı ama bitirmeye mecalim yok, bu sene lysye de gireceğim o yüzden. İyi bir yer tutarsa yaşa falan takmayıp kaçacağım burdan. Gördüğün üzere çok doluyum :d

annemin ablasıyla babamın kız kardeşi arkadaşmış. babam kız kardeşi bize geldiğinde akşam onu almaya gelirmiş, o sırada annemi görmüş. peşinden koşmuş, 6 ay gibi bi sürede de annem aslında çok istemese de evlenmiş. şimdi çok pişman. birbirlerini sevmiyolar, yalnızca 30 yılın getirdiği bi alışkanlık ve birbirine tahammül var. aşk hiçbi zaman olmamış zaten.

babmı ayrıldığı kız arkadaşıyla barıştırmak için arkadaş grubu toplanmış, annem de ablası vasıtasıyla bu grubun içindeymiş. karşı karşıya denk düşmüşler otururken ve muhabbete başlamışlar. sonraki günlerde aynı arkadaş grubu bir yere gidicekmiş bizimkiler de birbirlerine yakın yerlerde çalışıyorlarmış. annem aramış birlikte gidelim diye.. sonrası flört, akm büyük salonun kulisinde evlilik teklifi ve ben.
hala seviyorlar, oynaşıyorlar çocuk gibiler :))

komşu-görme-beğenme-evlilik

hala seviyorlar,babam gibi seveni görmedim desem yeridir hatta

annem ve babam çocukluklarında tanışıyorlarmış zaten.babam anneme çok aşık olmuş.annem üniversite okumak için ankara'ya gelmiş.babam anneme mektup yazmış.sonra ankara'ya gelmiş,annemin okuluna.annem küçükken köpeği olsun istiyormuş,babam da sokaktan bir köpek bulup getirmiş anneme.ama sonradan gıcık oldular birbirlerine.babamı kaybettik zaten.

babamla annem universitede ayni bolumdelermis. hatta ayni liseden mezunlar. babam anneme teklif etmis, annem de cok kibar ve reddedemeyen birisi oldugundan sessiz kalmis. babam da "sukut ikrardan gelir" demis ve sonunda evlenmisler (annem ikrar ne demek bilmiyormus, bu da not olsun). annem biraz da mecburi hizmetten dolayi evlendigini soyledi. sonra bosandilar tabii ki de.

dedemin cenazesinde tanışmışlar.
ben 4 yaş civarındayken boşandılar.
birbirleriyle yıllardır tek kelime konuşmadılar.

benimkiler hukuk fakültesinde tanısmıslar. annem sınıfta kalınca bir sene babamın sınıfına düşmüş, tanısmıslar. o dönemin en ''popüler çiftiymişler'' yıllıklardan ve fotoğraflardan anladığım kadarıyla. ha sonra ben 10-11 yasındayken babam baska bir kadınla aldattı annemi, şimdi üzerinden 10 yıl daha geçti bu olayın, bosanmadılar, annem affetti ama aralarında aşk sevgi falan yok tabii, alıskanlıktan ve bagımlılıktan sanırım devam ediyorlar, ölene kadarda ederler muhtemelen.

köyde peder çekirdek çitlerken 400-500 mt mesafeden kesiyor valideyi ashdjgskl. o kadar zor zamanlar geçirmelerine rağmen hala çok seviyorlar birbirlerini. allah uzun, sağlıklı ömür ve saadet versinb onlara hep.

Halami cok uzak bi koye gelin vermis halamin dayisi.
Halam da durumu esitlemeye calisti zaar ki kardesine yani babama annemi tavsiye etmis.
Anneme gorucu yollamis annem yok demis. Sonra enistesi anneme 'farkindamisin kapida kaldin tohuma kactin, hayir deme luksun yok okumus adam daha bundan sonra kim alacak seni'gibi bi konusma yapmis. Annem tamam demis.
Baabam gelmis yuzukleri takmis gitmis.
Sonrasinda annem 2 kere yuzugu babama vermis


Hic sevmediler birbirlerini. Belki ilk 1 2 yil bi heves fazlasi degil


Olmayan moralin icine sictin yalniz onu soyliym de.

1 - 70'lerin olaylı zamanlarında ankara'da bir karakolda tanışmışlar.
2 - şu an birbirlerini zerre sevmiyorlar.

halam ,annemin arkadaşı + uzak akrabalık durumu var .
halamın düğünü pazar , annemi isteme pazartesi :D
çok büyük bir aşk sözkonusu değil ama sevgi saygıları daimdir ,allah bozmasın amin :)

Bzimkiler köyde "bayram yeri"nde tanışmışlar.Orada tüm gençler annemin bir akrabasının evinde toplanmışlar.Annem de ev sahibi gibi herkese çay koyuyormuş.Babam sırf annemi görebilmek için bir çaydanlık çayı kendisi içmiş.Sonrasında tanışmışlar falan filan..12 sene önce boşandılar,sonrasında da tek kelime konuşmadılar.

keşke tanışmasalarmış.

hava soğuk g.antep'te,bugün yağmadı ama dün kar vardı yollar da temiz yani çoğunlukla.şu an benim bulunduğum yer -5 görünüyor(merkeze göre biraz daha yüksek bulunduğum semt,merkez birkaç derece de olsa daha iyidir diye tahmin ediyorum.).
yarın karlı gözüküyor mgm'den bakınca da.

bozulur ikisi de çok çabuk bozuluyor. kese kağıdında saklayınca biraz daha uzun dayanıyor gibiler ama brokoli sararmaya başladıysa hiç yapmayın güzel olmuyor tadı. mantarı zaten o kadar geciktirmeyin

mantar bozulur,dayanmaz çok.

mantarı soy dilimle. buzdolabı poşeti ile buzluga at. öyle biraz daha dayandırabilirsin.

brokoliye bir şey olmaz.
mantar bozulur.

Mantar çok taze ise dolapta 3 ya da 4 gün, brokoli çok taze ise 5 gün ancak dayanır. (Mantar 4 gün dayanır ama tadı kötüleşir, iki gün içinde tüketilmeli)

Mantarı ve brokoliyi yıkayıp, suyunun süzülmesini bekleyip buzdolabı poşetinde derin dondurucuya atın. (Mantarı doğrayın, Brokoliyi yiyeceğiniz büyüklükte atın) Şok haşlama vs vs gibi yöntemlere gerek yok. Sadece yıkayıp atmanız yeter. Dondurucudan çıkarınca, buzunu çözdürmeden direk kullanın.

@cemalamec, torrent'la hiç uğraşmak istemiyorum o yüzden direkt bir link istiyorum.
uğraşmak istemedğimden torrent'a hiç sarmadım da açıkçası

bütün sezonları istersen dvd şeklinde gönderebilirim sana.

şu an bi açıklama yok. kapalı durumda.

kapalı hala evet.

ikisi de güzel duruyor, iş elbisesi olarak ya da özel günlerde değerlendirilebilir ama piyasada öyle çok marka var ki, hepsinin farklı kalıpları-modelleri mevcut. özellikle süper slim fit olan network modeli denenmeden alınamayacak türden bence, yerinde deneyip almak daha mantıklı bence takım elbiseyi, bir de hangi sıklıkta kullanacağına göre içerik oranlarını dikkate al derim, bu linktekiler iş elbisesinden öte nadir zamanlarda giyilecek türden gibi geldi bana, ayrıca ilk takım gerçekten şık duruyor ama mesela o kırmızı düğmeyi çıkarttırırdım ben olsam:)

1.
daha iyileri var mıdır bilmiyorum.sadece bu iki resim arasından seçtim.

dostum ikisi de güzel. ama ben tercihimi ikinciden yana kullanırdım. bu arada önemli olan kumaşının kalitesidir. mümkün mertebe kumaşı kaliteli olanı seç. sentetik olanlar terletir, rahat hissedemezsin içinde. eğer sürekli kullanacaksan sıkıntı yaratır.

günlük işe giderken kullanma amacıyla alıyorum. zaten mağazaya gidip deneyerek alacağım. o kırmızı düğme beni de rahatsız etti ama iliklemesem görünmez, yakanın arkasında kalır düşüncesindeyim :)

1. net daha güzel duruyor.
ayrıca bu senenin/son bir iki yılın modası; dışarıda dikiş izi hiç sevmiyorum ben.

kesinlikle 1.

ha bir de tavsiye olsun, her ne kadar çift pantolon olsa da -gerçekten güzel bu çift pantolon olayı bence- paçalardan artan kumaşı apış arasına monte ettir, iş elbisesi olarak haftada muhtemelen 1-2 kez kullanacaksan belli bir süre sonra sürtünmeden yırtılma olasılığı yüksek hassas kumaşlarda, bu şekilde bir müddet daha ötelemiş olursun. çok fazla yürümeye de gelmez bu kumaşlar aklında bulunsun.

network tabikisi ama beymen businesse baksana sen

ikisi de cok guzel ama onemli olan giyenin uzerinde o sekilde durur mu?

networku tercih ederdim ben, ama digeri de on numara tabii

internetten gördüğüm kadarıyla beymen'in kumaşları daha sönük duruyor bu iki markaya göre. ve daha pahalı.

exlibris, güzel durmama gibi bi şansı yok :))

Tabi ki, anne yemeği gibisi yok.

damak tadım annemin yemeklerine göre şekillendi ve her yaptığı yemek çok lezzetli gelir.
Annemin tatlıları ve hamur işleri tüm sülalece meşhurdur. Özellikle baklavası.
Not:Antepli falan değiliz, egeliyiz.

Cok maharetli, diyette beni tek zorlayan unsur annem

Tatli hamurisi kebaplar mezeler....

istanbullu olduğu için yöresel gitmez pek ama çok başarılıdır.

istanbul da annemin yaptığı yemekleri (kafkasya yöresine ait genelde) yapabilecek bir yer bilmiyorum.

hayir degil. kendisi cok kotu yemek yapar, ozen gostermez. cok iyi bir insandir, diger yonlerde yetenegi vardir ama ne yazik ki yemek konusunda yetenegi yok.

annemin yemeklerini hiç kimse yapamıyor hala göremedim.çok iyidir

bbeni korkutan evleniceğim kadının o kadar iyi yapamıcak olması yeni nesil de iş yok.

hem yöreyi iyi yapar hem de meraklı yeni şeyler denemeye, maşallahı var.
erkek kardeşimin de büyük korkusu evlenince napcaz diyor, annemle pazarlık yapıyor hatun iyi yemek yapamazsa "anneme çay içmeye gidelim" derim, gelirim yemek yemeye diyor :P

alışmayla ilgili aslında, anneler o kadar da iyi yemek yapmıyor her zaman. ben arkadaşlarımın evinde çok yemek yedim, güzel değillerdi ve eminim hepsi annesinin en güzel yemeği yaptığını sanıyodu. ama istanbul mutfağı zaten kendi başına güzel bi şey, o yüzden bana göre güzel yemekler oluyor evde, sorun yok en azından.

aile boyu bütün kadınlar dehşet yemek yapıyor.

Cok guzel yemek yapar. Kendisi dogma buyume Antep'li. İstanbula gelin olarak gelmis. Tombis bir aile olmanin sebebi baska bir sey degil yani surekli yemek yapan bir anneden baska bir sey degil :)

evliyim eşimde bende takıyoruz.

ben takarım, hiç affetmem. şimdi de bir sürü yüzüğüm var zaten. takı olarak yüzüğü çok seviyorum. ama bir şartla olabildiğince ince, üzerinde bir taş bir şey varsa olabildiğince kibar ve küçük olmalı. ellerim küçük, hiç yakışmıyor diğer türlü. erkekler sevmiyor yüzük takmayı genelde. benim eşim takmazsa ben sorun etmem.

takı olayından oldum olası hiç hoşlanmam ama istisna olarak evlilik yüzüğümü hep takarım.

normalde hiç yüzük takmayan biri olmama rağmen alyansı takarım,takmasını da isterim ama şart koşmam.
nedeni,alyansa çok anlam yüklemiş olmamız toplumca.beni de etkilenmiş belli ki.

Ben takarim, severim esimin de takmasini isterim ama kendi istemezse cok sorun etmem.

evet takarım.
hatta şimdi dövme şeklinde yapılıyor ya, onlar dahi hoşuma gidiyor: s.cdn.acunn.com
s.cdn.acunn.com

anlam bakımından güzel bir simge ben takardım.

%75 oranında takıyorum. o %25 de yaza denk geliyor. yaz günlerinde yüzük takmak bile bunaltıyor beni. arada takmayı unutup çıtığım da oluyor.

eşimde de aynı.

Takmiyciim dusunmuyorum


Gerci bu annemin etkis ile olusmus olabilir, annem evlilik yuzugu hic takmadi, babam takar

olur da evlenirsem (düşünmüyorum evlenmeyi) takmamayı tercih ederim. eşimden özel istek olursa takarım ama, çok sorun etmem.

Evliyim, safir teklif yüzüğünü takmıyorum zira çok şık, benden daha şık yani. Çok şık bir yere gidersem takıyorum ki pek gitmiyorum da.
Alyans da takmıyorum, eşim de takmıyor zira evli olduğumuzu göstermek için yüzük takmak anlamlı gelmiyor, 9gag.com gibi bir şey bulursak takıcaz :)

evliyim, anasi razi olsun diye sahte pirlantali yuzuk + alyans aldik ama hic takmiyoruz ikimiz de.

ben takarım ancak eşimin takmasını asla istemem. yüzük takan erkekler midemi bulandırıyor.

Takmam.. Takamıyorum yüzük, öyle süs için aldıklarım var bir iki saatten sonra bunaltıyor, çıkartıp koyuyorum kenara..

Takmam. Zaten simdiye kadar hic bir yuzuk de gecmedi parmaklarimdan malesef. Hatta bileziklerde elimden gecmiyor dugunde ne yapacagimi dusunmustum gecen gun. Gerci o ozel yapiliyor ama sikilirim ben

takarım. takmamak için bi sebep göremediğim için.

kişiden kişiye değişir, genelleme yapmak imkansız. geçmişinde aldatılmış ya da aldatmış kimseler hiçbir zaman güvenmez, aldatmamış ya da aldatılmadığını sananlar da güveniyorum der ve hiçbir zaman emin olamaz.

ben bir kez yaşadım uzak mesafe, onda da güvendim. denk gelirse iyi biri, güven bence.

karşı taraf, eğer sen kafaya taktıysan, imkanı yok sana güven sağlatamaz. takla atsa bile güvenemezsin ona. kimi insanlar paranoyaktır.

güvenmeyin siz de takılın.

5 yıllık ilişkimin 4 yılı uzak geçti.
ilk başlarda çok kısıtladık ama sonradan (1.5 yıl) birbirimize öyle bir alıştık ve aşık olduk ki asla başkasına bile bakamaz hale geldim.defalarca bir çok kişi ile beraber olma imkanım oldu ama asla aldatmadım.

oda beni aldatmadı biliyorum çünkü kız olarak ne gece dışarı çıkar ne bir yerlere gider , belki ben şanslıydım varsa yoksa ailesi , kardeşi ve benim onun için.

benim içinse ailem ve o.

istemezse dışarı çıkmam bazı akşamlar bunun gibi önlemler.

dünyanın en paranoyak insanlarından biriyimdir belki. ama umursamadım bile ne haltlar yediğini ya da bir halt yeyip yemediğini. aldattı ya da aldatmadı, umurumda değil, sormadım bile. uzak mesafenin tek derdi bu olsa keşke.

Burnunun dibindekiyle de alldatir isteyen uzak mesafe sart degil

Guvenmiyorsan girismezsin gonul isi e

İlk kazığı yiyene kadar güveniyor insan gerçekten seviyorsa,
ama bir kez aldatıldıktan sonra kimseye güvenemiyor maalesef.

Tecrübeyle sabit.

Dünyanın en güvenilir kişisiydi, tanımakla ilgili bir durum sanırım. Kendimden çok güvendim ona, güvenimi de boşa çıkarmadı. Ama o bana hiç güvenmedi. Kendi paranoyalarıyla ilişkiyi mahvetti. Önümüzdeki ay 2.senemiz olacaktı, olamadı.

kadin uzaktaysa aldatir.

kadın uzaktaysa aldatır x2

güveniyorum ve güveniyor.
sebebi de güvenmememiz için hiçbir sebebin olmaması.
başkalarıyla da sevişemez.

@Cecilia

sevgilinin burnunun dibinde olmasıyla, uzakta olmasının arasında çok büyük fark var. yanındayken sevgilin seni istediği zaman görebilir, istediği zaman sana dokunabilir, 7/24 birlikte vakit geçirebilirsin.
uzak mesafede bunların hiç birini yapamaz.
bu yüzden de bir şeylere ihtiyaç duyar.

@biglord, tescilli
kadın uzaktaysa aldatır diye bişey varmı yahu?
niye aynı şeyi hemcinsleriniz için söylemiyosunuz?

dogru duzgun kadin diye bir sey yok. kadin cok mutluyken de aldatir sirf "ouffff ne hazin hayatim var diziler gibi.." demek icin.

bir de kadini tahrik etmeyi bilirsen her seyi yaptirirsin. kadin sehvettir. guvenmeyiniz. uzak mesafe iliskisi talkfriend, chatfriend gibi bir seydir. fazlasini beklememek lazim.

eger kadini uzakta birakirsan mutlaka seni aldatir. cunku kadinda "eksiklik giderme, bosluk doldurma" ya da bi cesit "tuketme" mantigi var. mesala vajinasina bir seyler sokunca zevk almasindan, alisveris yapinca havalara ucmasindan, asiri konusmasindan bunu anlayabiliriz. bu nedenle kadina "tuketmesi gereken" seyleri, yani penisi, parayi yakin olarak saglamazsan mutlaka seni aldatir.

gemi halat kadini yarrak baglar demisler.

Madem dogrusunu biliyordun ne demeye gelip burada soru sordun?

Bu kadar iğrenç bir zihniyetle bakıyorsan kadınlara, aldatılman çok doğal.

uzaktaysan aldatırsın argadaş,kimden ne için itimat ve bağlılık bekliyorsunuz.

gözden ırak olan gönülden de ırak olur.cinsiyeti olmaz bu işin.

@Ceciliacım

sen kendi fikrini söyledin, bende kendi düşüncemi söyledim. bunda terslicek bişey yok

insanlardan fikirde mi alamıcaz.

Kadın aldatır diyen zihniyet inanmayacaktır ama şöyle söyleyeyim, en ufak bir bakış, bir temas, hoşlanma, etkilenme olmadı. Aynı şehirde yaşamaya başlayana kadar okul ev arasında mekik dokudum sadece. Bu karşı tarafın beni kısıtlamasından dolayı değil, onsuz mutlu olamamamdan kaynaklanan bir durumdu. O da benimle aynı şekildeydi. Önemli olan sana evdeyim dediğinde (örnek veriyorum sadece bu ev, kafe, sinema, tiyatro olabilir) gerçekten evde olması ve senin buna tek kelime de inanman. Bu güven sağlandıysa her şey yolunda gider.

istedikten sonra günün 20 saati birlikte olsan geri kalan 4 saatte bir şeyler yapar. uzakta olmasına gerek yok.
aldatmak istemeyen de isterse bambaşka kıtalarda olsun, yine de bir şey yapmaz.
karşımdakine nasıl güveneceğim diyorsan, anneannemden gelsin; "kavun değil ki kı.ını koklayıp anlayasın..."

4 yıllık ilişkimin 3 yılı uzak mesafe,şu an hala uzak ilerliyor.
zaten erkek arkadaşımın ismini söyleseler aklıma ilk gelen olgu,dürüstlüğü.gerçekten samimi dürüst olduğuna inanıyorum o yüzden sıkıntı yapmıyorum,rahatım.

eğer aldatacaksa aynı şehirde de olsanız işteyim/dersteyim/işim var gibi şeyler söyleyerek yine sevişebilir birileriyle.yani aynı şehirde yaşamak da hiç ayrı kalınmadığını göstermiyor.

zaten bazen ister istemez paranoyak oluyorsun nerdesin ne yapıyorsun kimlesin vs vs..arada bu ataklar illa gelir o da uzak mesafenin sorunlarından biri.burada anlayış giriyor devreye ki karşı taraf farkına varınca zaten geri çekiliyor.

velhasıl kelam aldatacaksa her şekilde aldatır.tek farkı uygun ortamın genişliği.bu da tamamen güvene bağlı,o da bana yeteri kadar güven vermiş neyse ki.

Hiçbir şeyden asla emin olamazsın.

ben öyle düşünmüyorum.
Gerekirse aldatsın, evet lan aldatsın isterse, zira bir kadın aldatmak istiyorsa, ve ya benleyken başkasına karşı ilgi besliyorsa, ben ona duvar çekip duygularını zapt altında tutamam.

Bunu öğrenince ilişki çok daha güzel oluyor. Uzağına kısasına gerek yok zira her ilişkide bu tarz vakalar gerçekleşebiliyo

a kişisinin adına alıp a kişisi gibi davranarak gidebilirsiniz.yani a kişisinin kimliğiyle kayıt yapılır. a ya randevu alıp b kişisi o randevuyu kullanamaz.

umarım karışık olmamıştır benim anlatımım da.

başkası derken aklımdaki kişi annemdi, madem girişte kendi adıma kayıt yaptıramıyorsam onun adına alsam sıkıntı olur mu ki acaba?
ya sağlıkçı varsa az çok bişey diyebilir bana

hamilelerin bu tür durumlarda önceliği var diye biliyorum. hastaneyi arayıp durumu anlatsanız yardımcı olabilirler belki. hasta önceliği diye bişey söz konusu.

benim gittiğim kadın doğum polikliniğinde hamilelere her anlamda öncelik tanınıyor.

ama zaten gidilen polik. kadın-doğum olduğu için büyük çoğunluk hamile oluyor :(

başkasının kimliği ile işlem yapamazsınız. annenizin kimliği ile muayene olsanız hem anneniz hem siz hamile gözükeceksiniz. galiba fazlaca takip ediliyor. o nedenle ortaya çıkar kötü olabilir.

erkek arkadaşımda vardı skolyoz.bayağı tecrübe edindik yardımcı olabilmeye çalışayım.

ilk olarak 3 farklı doktora gittik.ilki ooo sen mahvolmuşsun niye geciktin vs vs dedi.ikincisi aa bunda hiçbir şey yok için rahat olsun ama 6 ayda bir kontrollere gel dedi.üçüncüsü bu bizdeki çektiğimiz filmle skolyoz yorum yapılabilecek şekilde açıklanmaz bunun ayrı bir cihazı var dedi.((skolyoz grafisiymiş meğer sonradan öğrendik.sonra bir hemşiremsi bir şey bilmişçe skolyoz mu var 50 ni zor görürsün felç vs vs diye atıp tutunca adam akıllı bir doktora gitmeye karar verdik.

neyse skolyoz uzmanı bir doktora gittik profesör bayağı da iyiydi özgeçmiş vs.ölçtü falan derecesi 18 miş.(zaten artık biz de uzman olmuştuk 0-20 sıkıntı yok, 20-40 korse, 40 + cerrahi operasyon).bu yaştan sonra bu ilerlemez gayet rahat ol,skolyozum var bile deme artık ilerlemez falan..

tam cevap olmadı soruya ama anlatınca kendinize uygun çıkarım yaparsınız belki diye düşünerek yazdım.geçmiş olsun ..

bu arada yaş 23.

Bende de skolyoz var 26 derece olmus pis sey. Oncelikle skolyoza en iyi gelen sey yuzme oldugu icin yuzuyorum. Egzersizleri yapiyorum ve korse kullaniyorum. Spora gittigim yerde fitness da var ama agri oldugu an yaptigim hareketi biraktiriyorlar. Ayrica skolyoz hastalarinin agir kaldirmamasi gerek. Uzun sure ayakta kalmamasi gerek ve uzun yol yurumemesi gerek. Bilmiyorum cevap olmus mudur. Bir de gecenlerde bir kiz dedi ki fitness yapma, benim bir arkadasimda da skolyoz vardi doktor fitness yapma ters bir hareket yaparsan sakat bile kalabilirsin demis dedi. Ne derece dogru bilemedim.

omuz hareketini yanlış yapıyorsunuzdur. hareketleri yaparken, başparmaklarınızın yukarı veya kendinize doğru olması lazım. şöyle:
www.warbirdacademy.com
standing segment'e bakın.

cable lat pull'u da www.physioadvisor.com.au
figure 8'deki adam gibi yapmanız lazım. kabloyu çekerken iki elinizin başparmaklarının vücudunuza doğru bakması lazım.
bunlarla birlikte rotator cuff egzersizlerini yapmanız lazım.

Efendi - Beyaz Türklerin Büyük Sırrı - Soner Yalçın galiba.

Efendi

Efendi - Beyaz Türklerin Büyük Sırrı - Soner Yalçın
www.idefix.com

güzel kitap hem .)

izle. ben çok beğendim, sonra o filmin belgeseli çıktı onu izle. room 237 idi sanırım ismi.

uzunuzunilgi'ye düzeltisi için teşekkürler.

vakit kaybi degil. korkudan ote gerilim filmi. oyunculuk icin bile izlenir.

izle pişman etmez hiçbir şekilde.

@thracian, bahsettiğin room 237 diye hatırlıyorum.

lorenzen+1

oluşturmaz. ne gerilim ne de korku yanı var. o dönemde çoktan don't look back gibi filmler çekilmişti. kötü bir gerilim/korku filmi.

ama sinena sanatı açısından iyidir. çıldırır millet kubrick diye diye. bence o yönden de matah değildir. filmin en başarılı olduğu nokta mekan kullanımıdır.

Hayır değiller. İyi ki de değiller. Bunlardan en az iki tane olduğunu bilmek huzur verici.

değiller. üstte arkadaş yazmış, iyi ki de iki farklı kişiler.

Hafif andırıyor ama dikkatli dinleyince değil gibi.. Ben aynı kişi olduğunu düşünmüyorum..

bir soru da benden

baris atay oyuncuymus nerede oynuyordu?

@exlibris ,arka sıradakiler

@exlibris
Dizi
Arka Sıradakiler
Hayat Devam Ediyor

Film
Güzel Günler Göreceğiz

Var daha bir şeyler ama ilk aklıma bunlar geldi..

değiller. redhack sözcüsü muhtemelen yurtdışında yaşıyor. yoksa çoktan ifşa olmuştu.

değiller ama benziyor.

grup onceden sorular hazirlayacak.

sizin getirdiginiz heriflere o sorulari soracak.

soru hazirlamadan gelene ceza olacak. cay paralarini onlar odiycek filan gibi bi ceza.

siz de kenardan seyredeceksiniz.

vays be! ne interaktif etkinlik oldu diycekler.

adam getirmek bir örnek aslında.bunun dışında da etkinlik lazım.

Hayır ama bir cumartesi akşamı falan denk gelsek fikrim değişebilir.

kendini çirkinleştirdiğini düşünürüm bu kadının hep

kel

halil sezai aşık olduğuna göre değil.

aynen öyle düşünüyorum.tek güzelliği haberler radikal gibi yavaş değil de hızlı düşüyor.onun dışında tırıvırı

mor ve otesi zamaninda ne guzel demisti bunlar icin ne habersin ne turksun diye... hala ayni kafadalar. hatta giderek daha da sivamaya devam ediyolar

hemen her haber sitesi bu şekilde. olabildiğince tıklama almak adına yapılan şeyler.

Artık şu hale gelmişler tıklama almak için, çok da dikkate almamak gerek.
galeri.haberturk.com

değil.

Çok hantal, iri ve kalın sesli bi kadın. Şahsen güzel bulmuyorum.

omuzlarından iriliğinden dolayı genel bakışla bakınca pek hoş görünmüyor gözüme.
ama çirkin de değil.mimikleri her yerde rahatça kullanmasını düşününce çirkin diyemiyorum onu herkes yapamaz çünkü.

burnu estetik ona rağmen kaba, gözleri güzel dudakları canlı programını izleyenler bilir dümdüz oluyor konuşurken bir tuhaf, dişler zaten full porselen e ne anladım ben bu güzellikten dolasıyla bu kadından çok daha güzelleri var , ama makyajla ve photoshop ile harikalar yaratmak mümkün tabiki de

bu arada doğal haline en yakın sayılabilir fotoşoksuz ama makyajlı hali:

www.medyafaresi.com

güzel değil

at surat

yakından gördüm, maalesef o klipteki havası yok.

erkek gibi davranan kadınlardan hoşlanmıyorum ya. değil bence.

ilginç bir güzelliği var bence. yüzü sabit değil. yüzü bir kadına yakışmayacak kadar uzun. kafa ve burun anatomisi(doğru kelime bu mu?) yüzünden çok güzel değil ama güzel hatun.

doğru makyaj yaptığı sürece de güzel.

değil. itici hatta.

Cok guzel bence o dominant tavirlari da ayri bir hava katiyor kadina..

Sıla müezzin ol namaza basliyalim..

degil

turkiyenin guzel kadinlari
cansu dere

güzel değil diyen erkeklerin omuzları sıladan daha dar vücutları sıskadır. çok güzel.

ingilizce basit hikayeler okumaya çalışıyorum.her hikaye sonrası da kendimi ödüllendirmek için internete giriyorum 5 dk kadar.uykum var ama işte ama durumlar iyi neyse ki

iyidir işimiz başımızdan aşkın taşınacaz, yazılacak dosyalarımız var yazacak birisini arıyoruz, ev dağınık onu toplayacağız falan filan,
Dünya hali işte sen nasılsın

@basond ev tasınmasınıda ofıs tasınmasınıda 5 ay önce yasadım çok zor allah kolay lık versın.Aynı benım de ya eve geldım daha yenı ıste kahve falan takılıyoruz

kalkıp ceza çalışmam lazım. kitabın başına oturabilsem gerisi gelecek de.. üşengeçlik başa bela.

@uzunuzunilgi bravo dil öğrenmek içinse dogru yoldasın baskan bende aynısını yapmıstım hala yaparım da

@sistem enkazı şimdi çalısmazsan fınal de 2 katı çalıscan,he kal muhabbet edelım derim ben sana sen gıt ders calıs :d

:) yok, okul bitti. bana da koyan bu ya işte. ne uğraşıyosam daha, valla yoruldum yıprandım.

sigara kahve laf cambazlığı

cocuga cok baski uygulanirsa bir yerden firtlar. ustune dustukce azitir, aileden cikis yolu arar. muhtemelen kesinlikle baski yok ustunde gibi bir cevap vereceksin ama ici sadece onu yakar. cocuga yapilabilecek turlu turlu baski var. hele dayak mayak varsa kesinlikle cozumu disarida arar. annesi de, babasi da sefkatle yaklasmaliydi. bu saatten sonra sadece yaptigi o tip arkadasliklardan yara alirsa birakir bu isleri. ailesinin yapabilecegi bir sey yok derim.

siz model olsaniz ona? Siz anlatin siz paylasin. Dinleyecek ve örnek alicak insan ariyor işte besbelli kendisine. Solu da saği da sizden bilsin öğrensin. Lisenin bu tür şeyler için erken olduğunu siz söyleyin ona. Yeni bi okulda ortam yapabilmek icin parasini kullanmak istiyor. Buna da engel olabilirsiniz. Yeter ki aradigi rolmodel kisi siz olun, vakit ayirin, dinleyin, anlatin, gezdirin, okutun.

Abi çok sıkıntılıymış ya.

Sen alıp çocuğu kendi ortamına soksan falan? Arkadaşlarının yanına götürsen o ortamı görse biraz?

Aldığı parayı başka yere vermesi, sigara içmesi, x yerine y arkadaşıyla görüşmesi hatta bu kadar kısa zamanda bu kadar keskin görüş değiştirmesi normal. Ama normal olması kabul edilebilir olduğu anlamına gelmesin. Gerçekten çok üzüldüm şu anda.

Çok 'özenti' zamanları olduğu için kendi ortamına sok dedim ama tabi para sıkıntı değilse hemen psikologa falan gidin. Aslında bu tip çocukları dayaktan başak bir şey yola getirmez (çok ciddiyim) ama bekleyin biraz. Güzel güzel olmazsa zorla güzellik yaptırırsınız siz de.

Bazı insanlarda çok sıkıntılı oluyor ergenlik, senin kuzen de o insanlardan. Genelde yaş ilerledikçe düzeliyorlar ama riske atmamak gerek. Hazır özenti zamanlarındayken iyi şeylere özendirmeye çalış çocuğu.

Bir boks salonuna yazdırın. Ama salonda kick boks, muay thai, karate vb. başka branşlar olmasın. Ringi olan ve sadece boks eğitimi veren bir salona verin. Şu ana kadar boksa baş koyup da kötü alışkanlıklarından kurtulmayan çocuk görmedim. Her girdiği ortama uyum sağlıyors boksa başlayınca oraya da uyum sağlayacaktır. Sigara, düzensiz hayat, siyaset hepsi çocuk için azalır gider.

@beriberi, bugüne kadar annesi tahmin ettiğimden çok daha fazla anlayışlıydı.bu konuda emin olun gerçekten hiç baskı yok.dayak zaten yok kesinlikle.ailelerimiz iç içe hani biliyorum aile yapılarını

@yns, çok konuştum bunla ben.gayet suyuna giderek anlayarak falan.o gün çok iyiydi annesiyle çok iyiydi yine.ama bildiğinden şaşmıyor.hatta arkadaşlarının bildiğinden şaşmıyor.annesiyle sıkıntı olunca beni arıyordu anlatıyordu ama bir yerden sonra yine kaçtı benden de.

@nodrap, arkadaş çevreme sokmam konusunda hiç düşünemedim bunu evet iyi olabilir aslında.

Bu kadar keskin donusler yapmasi aidiyet hissi ile ilgili. Belli ki ailesiyle arasi berbat ve dogru yerin ailesinin yani oldugunu dusunmuyor. Bu nedenle yeni girdigi gruplara ait olmaya calisiyor o yuzden boyle kaliplasmis hareketler yaparak adapte olmus gibi hissediyor.

Ya telefonda oldugum icin yukari cik oku yaz tekrar yukari cik oku yaz zor oluyor. Burayi daha sonra editleyebilirim. Usendim simdi in cik falan

beriberi +1
çocuk sosyal çevre, yakınlık, muhabbet vb. eksikliği çekiyor. Muhafazakar aile dmişsin, e zaten bu aile yapısındsn kaynaklanıyor. Bunu kırmak lazım, kurs vb. müzik aleti olabilir işte ilgisine göre. Muhtemelen siyasi gruplarla bağı da bu yüzden sosyalleşme/popülerleşme ön planda olma gibi şeyler, sabıka vb. korkmasınlar çünkü orada siyasi/toplumsal bir ideal için değil ortam muhabbet arkadaş çevresi için bulunduğundan sabıkalık bi durum olmaz. Endişeye mahal yok, biraz yazı çiziye meraklıysa dergi çıkarırlar broşür dzğıtırlar slogan atarlar falan, sabıkalık bi durum "onun için" zor yani anlattığın kadarıyla. Parayı da yedirirse yedirsin, arkadaşları kullanıyorsa bırakın kendi eşekliğinin farkına varsın, kendini kullandırmamayı öğrensin; harçlık sınırı koysunlar bütçeye göre fazlasını vermesinler yani yapılabilecek tek şey o.

arkadaşlar ailesi muhafazakar ama kapalı bir aile değil görüş anlamında.şimdiye kadar denesin kendisi anlasın hatalarını dediler.ama artık kendisi için çocuğun geleceği için tedirgin oldukları için iyice tedirginliğe vurdular.
lise 2 de daha şimdiden 1 günlük devamsızlığı kalmış yani sınıfta kalacak misal.buna bile karışmıyolar artık kalsın belki aklı başına gelir diyolar ama öğretmen hatta öğretmeni geçtim müdürlere çıkışmak ne ya ? kadına daima daima şikayet geliyor

oncelikle soyliyim, benzer bir hareketi annem o zamanin msn konusmalarimi okuyup bana yapmisti, sen boyle boyle yapmissin, boyle boyle demissin falan filan diye.. sirf bu yuzden annemle aramiz hala iyi degil, guven temelli hic bir sey kalmadi, ki aradan 7 sene gecti. ergen olarak ozel hayatina bu denli apacik girilince bir de hesap sorulunca cidden cok ama cok ofkeleniyorsun ve butun guvenin zedeleniyor. o yuzden tavsiyem annenin ben senin facebook una girip baktim, sen bunlari yapmissin demesini acikcasi hic dogru bulmuyorum. tamir edilmez bir hale gelebilir iliskileri.

bu derece müdahaleci olmayin, 21.yyda internetten uzaklastiramazsin bir insani, telefonu elinden alsan ne olacak? ikinci el telefon kac para, gider kendi bir tane alir? öbür okulda solcular varmis, bu okulda ülkücüler, bir dahaki vereceginiz okulda da kürt milliyetcileri, ateistler, feministler, cevreciler olur, her grup insandan cocugu ortamdan uzaklastirarak koruyamazsiniz. kaldi ki korumaniza gerek de olmayabilir. 16 yasinda bir insana 7 yas muamelesi yapmaya calisirsaniz daha cok ofkelenecektir.

bir hobi edindirebilirsiniz, gitar calsin, ne bileyim spor yapsin. sosyallesecegi alternatif ortamlar yaratilabilir.

ailesi muhafazakar olabilir ama cocugun kendi dunya gorusu kendi deneyimlerine gore sekillenecek. eger aileyle mumkun degilse, belki kuzenlerden biriyle, daha boyle abi abla yerine koyabilecegi biriyle kendi icinden gelerek paylassa ortam yumusar? anneyle de gereksiz yere gerilmemis olurlar. benim kuzenim ergenligimde bana epeyi yardimci olmustu mesela.

lise birin ortasında okul değiştirttiler? aferin onlara, kusura bakma ama iyi halt etmişler. ben de o dönem okul değiştirmiştim, iyi anlayabiliyorum adaptasyon sorununu. ilk okuluna tam alışmışken hop bambaşka bi çevre. bunun yerine çocukla oturup siyaset konuşmalıydılar. bu konuda da aynı yoldan geçtim. o kadar "yapma etme bizi yok sayıyorsun" dediler bi işe yaramadı ama oturup ideolojik tabanda konuşunca savunduğum düşünceleri içselleştiremediğimi fark ettim. keşke bunu yapsalarmış.

insan doğası gereği bir gruba ait olmak, kabul edilmek ihtiyacı hisseder. bu herkeste vardır. bazısı takım tutarak bunu giderir, bazısı okul kulüplerine girerek, bazısı siyasi gruba dahil olarak. önemli olan kendisini var eden şeyin bu olmadığını anlaması. bi ideolojik görüşün aktif savunucusu olmasa da arkadaşlarının olacağını, onu kabul edecek yaşıtlarının olduğunu anlaması lazım. ilgi alanı, yeteneği doğrultusunda resim, müzik, fotoğraf, spor kurslarına yönlendirin. başka arkadaş grupları edinebileceğini anlar bu şekilde.

yalan mevzusuna gelince. zorunda olmasa yalan söylemez. zamanında bu gece bensularla takılacağım dediğinde ailesi izin vermemiştir, zorluk çıkarmıştır çocuk da kabul edilebilir bir yalan söyleme seçeneğini keşfetmiştir. çocukla oturup konuşsunlar. bi komşu akraba görmüş filan deyip "bize bu konuda yalan söylemene gerek yok, biz senin gerçekte kimlerle nerede olduğunu bilirsek içimiz daha rahat olur, başına bir şey gelse seni nerede bulabileceğimi bilmek seni de güvende hissettirir" gibi şeyler söylesinler. facebookunu telefonunu kurcaladık deyip de onurunu kırmasınlar.

@uepuey, aile okul değişimini yapsak mı dedi çocuk da kabul etti.zorlama falan olmadı yani.yoksa o yaşta çok riskli bir şey maalesef evet.ama işte çocuk da istedi

Herşeyden önce bu kadar keskin dönüşler çok normal çünkü etkilenme sürecinde , siz onu yine okuldan alıp cemaat'İn yanına verirseniz cemaatçi olur çıkar çocuk lise sona kadar böyle devam eder bu süreç(kendimden biliyorum okuldaki arkadaşlarım ülkücü ev çevresi radikal solcuydu) sonunda kendi kararını kendi verir kimse karışamaz.

burada sorun ailesine yalan söylemesi , sakın şifresini kırdığını söylemesin seni görmüşler gibi bir şey söylenebilir.

bir psikoloğa danışmakta yarar olabilir , çocuk spora yönlendirilebilir ve en önemlisi sakın sınav baskısı yapmayın tamamen kaybedersiniz.

bakın ben lisedeyken ailem bana okumaz gözüyle bakıyormuş (daha bu yıl öğrendim) yalan söylemezdim veya sigara içmezdim ama davranışlarım öyleymiş , şuan Birleşmiş Milletler saha asistanlığı yapıyorum Afrika'da görmediğim ülke neredeyse kalmadı , Türkiye'nin her yerini gezdim , düzenli bir ilişkim var ve üstelik daha çok gencim.

yani demem şudur ki ergenlik döneminde saçmalayan çocuklar daha sonraları adam olabilir.merak etmeyin sadece onu daha kötüye yönlendirmeyin ve yalan söylemesinin hoş olmadığını belirtin.kızlara yedirmeyen genç mi olur?bırakın gezsin dolaşsın sadece tutumlu olmasını öğretin .
belirli bir miktar verilebilir mesela.ama psikolog konusunu bir daha öneriyorum önemli bir konu.


Not: lise değiştirse ne olacak?ben 3 lise değiştirdim(hiç birisinden atılmadım üstelik sadece canım sıkıldı değiştirdim , üstelik üç lisedeki sınıf arkadaşlarımla da hala görüşmekteyim) ve sabit arkadaşlarım benim olabileceğim yere gelmeyi hayal bile edemez.çocuğu okumaya yöneltin o zaman lise değiştirmek gibi konular önemli olmayacaktır her yerde yeni arkadaşlar edinmeye bakacaktır.

aile okuldaki rehber öğretmenle irtibata geçsin yaş gurubunu çocuğun çevresini çevrenin hareketlerini daha yakından tanıyan o yaş psikolojisinden anlayan biri sonuçta doğru yaklaşım için rehberlik yapar.

çocuk para isteyince ne yapacaksın parayı diyen, arkadaşlarımla buluşacağım deyince hangi arkadaşlar diye soran, telefonun bilgisayarını karıştıran ebeveynin çocuğu sorunsuz olamaz. sorun derinlerde. hep kontrol ederek küçük yaşta kişiliğinin oluşmasına engel olmuşlar belli ki. hırpalanmadan bir şeyler öğrenemez.(ailenin hırpalamasından bahsetmiyorum.)
edit: asıl söyleyeceğimi unutmuşum. uzman yardımı şart. ekşi duyuru ile olmaz bu iş

Sut ürünleri proteini karsilayabilir, soya falan yiyorlar sanirim.

b12 vitamini alıyorlar.

evrimine aykırı hareketlere girme bence.etsiz yaşanır mı arkadaş.

1 ayı aşkın süredir et yemiyorum. internette çok fazla şey var nelerde ne var falan. etten alabileceğin her şeyi sebze, meyve, kuruyemişlerden alıyosun zaten. fındık, ceviz ve bademi muhakkak her gün tüketmelisin. vegan değil de vejetaryen olacaksan süt, yumurta, peynir tüketeceğini varsayıyorum, ki b12 ihtiyacını böyle karşılarsın. ki her şekilde b12 almak için hayvan ölüsü yemek benim içimi ferahlatmıyor, eczanelerde b12 takviyeleri var alabileceğin. ete vereceğin parayı onlara ver, hem vicdanın rahat olur, hem sağlığın iyi olur.

not: bu arada et yemenin evriminin bi parçası olduğunu söyleyenlere inanma. insanların et yemesi evrimimizde çok çok yeni ve asla et yemeye ihtiyacımız yok. kimseye bir şeyi dikte edecek değilim, fikrimi söylüyorum ama bana kalırsa bu et endüstrisini iyi araştır, zaten vejetaryen olmamayı için kaldırmayacak.

baklagiller et yerine geçerler.

vejeteryanler sadece et yemiyor, yani yannış bilmiyosam onların da farklı seviyeleri var ama süt yumurta falan zaten etten alacağını fazlasıyla verir sana ve elbette + baklagiller.
Ama onlardan da vazgeçeceksen vegan olmuş oluyorsun, asıl o zaman "ne yiyeceğim şimdi ben" diye düşünmen lazım, bazı şeyleri bulması bile zor, meşakkatli. Kökten bir yaşam değişimi demek. Vejeteryanlik pek öyle üzerinde düşünülecek bişy değil yani o kadar.

vejetaryen olacaksan süt de içmeyeceksin. yoksa vejetaryen oldum deme.

edit: süt yumurta bal yemeyenler vegan oluyormuş hagaten. ben de şimdi öğrendim.

vejetaryenlik hayvan ürünü olan hiçbir şeyi yememektir.süt,yumurta,et vs..
et yemekten vazgeçeceksen vejetaryen olmuş olmuyorsun.onun yerine de baklagiller gayet etkili zaten protein konusunda.ha tam karşılar mı emin değilim tabi.

düzeltme: vejetaryen olanlar et ürünleri yememekle beraber bazıları süt,bal falan yiyebiliyormuş.et ürünleriyle birlikte balı,sütü,yumurtayı da reddedenlere vegan deniyormuş.

et yememeyi tercih edebilirsiniz, ona kimsenin bir şey diyeceği yok. ama gaza gelmiş taze vejetaryenlerin, "et yemek evrimin bir parçası değil" ya da "hayvan ölüsü yemeyeceğim" gibi yanlış ve temelsiz söylemler kullanarak insanları manipüle etmesine prim vermeyin. kendiniz araştırın. şunu okumakla başlayabilirsiniz mesela:

evrimagaci.org

arkadaş herkes beslenme uzmanı olmuş ahahhaha.kırmızı etten beyaz etten alınan proteinin bile kalitesi farklıyken,baklagillerden aynı proteini alıyorsun demek neyin kafası anlayabilmiş değilim.

ayrıca b12 yumurta süt ve kırmızı et dışında adam akıllı alabileceğin başka bir gıda yok.

et yiyenlere leş yiyorsunuz falan denmesi gerçek çok komik bu arada.

@zgrydn et yiyebiliyor olmamız bizi etçil yapmıyor. bunun gaza gelmekle bir ilgisi yok hanımefendi/beyfendi. o linkteki hiçbir şey neden vejetaryen olunmamasıyla ilgili bir şey söylemiyor. insanların et yeme geçmişini anlatıyor yalnızca. insanlar diğer hayvanlar gibi doğaları gereği tecavüzcüdür, katildir, vesairedir. bunları bastırıyorsak et yemeyi de bastırabiliriz. kelimelerden değil, gerçekliklerinden korkmalıyız, sizi rahatsız eden "hayvan ölüsü" tanımı ise. vejetaryen beslenmenin ne kadar sağlıklı olduğuyla bir link koymayacağım ben; zira çok basit ulaşması. fakat yine de ingilizcesi olanlar için şu eğlenceli kanalı paylaşmalıyım. stupid meat eaters comments videolarına göz atabilirsiniz.

www.youtube.com

işlenmiş et yemiyorum zaten. dışarıdan yediğim de çok olmuyor. normal eti de kurban bayramından sebeple yiyorum, yani yılın bir dönemi. konu vejeteryanlık tartışmasından çıksın diye bunu dedim. bu arada et yemeyi kessem bile peynirden ve yumurtadan vazgeçmem mümkün değil. artık buna ne isim veriliyorsa.

hadi diyelim paramız yok o yüzden et yiyemiyoruz. sağlıklı yaşama hakkını da kaybetmiş mi oluyoruz paramız yok diye?

@nathanieltroy, katılıyorum. insan hepçil bir türdür zaten. hem ot hem de et yiyebilir. makalenin linkini vermemin nedeni "evrimin hiçbir aşamasında et yiyiciliği yok" gibi düpedüz yanlış bir bilgiyi doğruymuş gibi sunmanız. makalenin bunu çürüttüğü düşüncesindeyim. ayrıca sıkıntı yaratan şey vejetaryen olunması değil. bazı vejetaryenlerin diğer sıradan insanlara tepeden bakarak aşağılamasına neden olan kaynağı belirsiz özgüven. aynı makalede geçen bir bölüm:

"Aklı başında ve bilinçli vejetaryenler ile hiçbir derdimiz olamaz ve kesinlikle bu tercihlere saygılıyız. Ancak bizim militan/radikal vegan adını verdiğimiz, fanatik ve gözü dönmüş, siyaset ve şahsi düşünceler ile bilimsel gerçekleri birbirinden ayıramayacak kadar bilgisiz bir kitle, hem Evrimsel Biyoloji gerçeklerine, hem de diğer alanlardaki bilimsel gerçekleri hiçe sayarak bazı argümanlar üretmektedir. Bu gruplar ve kişiler kendi görüşlerini savunabilmek adına yalanlar üretmekte ve hayali bilimsel veriler yaratmaktadırlar. Bu kişiler, insanların vejetaryenliğe şüpheyle bakmasına neden olmakta ve halk içerisinde önyargı oluşmasına neden olmaktadır. Kısaca bu kişilerin, kendi savundukları fikre faydadan çok zararı olmaktadır. Bu şekilde argümanlar ileri süren vejetaryenlere güzel bir örnek vermek ve bu örnek üzerinden fanatik vejetaryenlerin bilimsel hatalarını açıklamak istiyoruz:

Buraya tıklayarak izleyebileceğiniz bir videoda, militan/radikal bir vegan grubu bir dizi argüman ileri sürmektedir. Paylaşan grubun adı "vegankolektif", dolayısıyla tarafsız bir kaynak olmadığı oldukça açık. Ancak videodaki argümanları ve bunları sunuş biçimleri üzerinden giderek bu tür gözü dönmüş vejetaryen gruplarının gerçeklikten ne kadar uzak olduklarını ele alalım:

1) "Diş Yapımız Etçil Bir Tür Olmadığımızı Gösterir" Argümanı: Diş yapımızı anlatırken ciddi bir sahtekarlık yaparak insanın ağız yapısını diğer otçulların ve etçillerin yanına koymamışlardır. Koyulduğunda, ikisinin arasında bir yapısı olduğu görülür (köpek dişlerimiz avcılarınki gibi sivridir, molar dişlerimiz ise yassıdır). Ki zaten insan "etçil" bir tür değildir, "omnivor"dur. Ancak "otçul" bir tür de asla değildir!

2) "Dişlerimizin Çoğu Yassı Olduğuna Göre Etçil Olamayız" Argümanı: Dişlerimizin bu yapıda olmasının sebebi, 4 milyon yıl öncesine kadar otçul ağırlıklı omnivor bir yaşam sürmemizdir. Ancak 4 milyon yıl öncesinde bu değişmiş, savanaya çıkmamızla etçil ağırlıklı bir diyete geçmişizdir. Beyin evrimimiz de bu sayede mümkün olmuştur.

3) "Yüzümüz Yassı Olduğuna Göre Avcı Bir Tür Olamayız" Argümanı: Dişlerimiz ısırarak avlanan hayvanlar gibi evrimleşmemiştir, zira asla böyle avlanmadık. Biz, beynimiz sayesinde hep silah kullanarak avlandık ve sonra yedik. Bu yüzden ağzımız ileri doğru hiç uzamadı, dişlerimiz tutucu şekilde sivrileşmedi. Bunlar, etçil doğamız olmadığı anlamına gelmez. Biz silahlarla avladık, elimizle parçalara ayırdık, sonra yedik. Bu yüzden diş yapımız diğer türlerinki gibi tam olarak etçil yapıda değil. Bilgi çarpıtması söz konusu yani.

4) "Avlanmaya Yönelik Adaptasyonlarımız Olmadığına Göre Etçil Olamayız" Argümanı: Gece görüşü, gece avlanan hayvanlar için geçerlidir. Her avcıda olması gerekmez. Diğer yetiler de aynı şekilde. İnsanın avlanmak için var olan bir silahı vardır: Zeka. Bu, nedense sayılmak istenmemiştir (zaten et yeme düşmanları, bunlara "vejetaryen" bile demek istemiyoruz, et yeme ile zeka arasındaki ilişkiye pek değinmek istemezler).

5) "Bağırsaklarımızın Yapısından Ötürü Etçil Olamayız" Argümanı: Bağırsaklarımızın uzun olmasının nedeni otçul atalarımızdır. Dediğimiz gibi, tam etçil bir doğamız olduğunu kimse iddia etmiyor. Ancak, tekrar edelim... Otçul da değiliz! Zira otçul olmamız için selülozu sindirebilecek adaptasyonlarımız olmalı (çok gözlü mide gibi, apandiks gibi). İnsanda ne rudimenter (geviş getiren) bir yapı vardır, ne de apandiks selülozu sindirebilecek yapıdadır. Tam tersine, türümüzün apandiksi diğer otçul ağırlıklı kuzenlerimize kıyasla yok denecek kadar körelmiştir ve neredeyse hiçbir işlevi bulunmamaktadır. Bunun sebebi açık bir şekilde otçul yaşamdan uzaklaşmamızdır.

6) "Midemizde Gerekli Bakteriler Olmadığına Göre Etçil Olamayız" Argümanı: Midemizde et içerisindeki bakterileri öldürecek birçok enzim ve bakteri zaten bulunmaktadır. Et sindirimine katkı sağlayan hiç bakterinin bulunmadığı veya bunu sağlayacak adaptasyonların olmadığı iddiası bir yalandır. Örneğin Bacteroides cinsi bağırsak bakterilerimiz hayvansal proteinleri sindirmemizde görev almaktadır. Ayrıca ikincil adaptasyonlar olarak midemizin asidik yapısı, yiyeceklerle gelen bakterileri ve virüsleri işlevsiz hale getirmeyi hedefler (elbette sadece et tüketimine yönelik bir adaptasyon değildir; ancak işe yaramaktadır). Üstelik bağırsak enterotiplerimiz beslenme türümüzün ağırlığına göre adapte olabilmektedir (tam da hepçil bir türde görmeyi beklediğimiz gibi). Yani eğer hayvansal proteinleri ve yağları çok tüketirseniz bunları sindirmek için Bacteroides enterotipi artarken, karbonhidrat ve bitkisel proteinlerin tüketimi artınca Prevotelle enterotipi artar.

7) "Vejetaryenler Sporda Madalyalar Aldığına Göre Etçil Olamayız" Argümanı: Bunu bir argüman olarak ileri sürmek bile insan zekasına hakaret olacaktır. "Zenciler koşuda madalya alabildiğine göre insanlar beyaz olamaz." demek kadar düşük seviyeli bir argümandır. Kahahuluların madalya alması, onların sağlıklı oldukları veya etten alacaklarını ilaçlarla takviye etmedikleri anlamına gelmez. İnsan, et ağırlıklı beslenmesi gereken bir omnivordur. Elbette ilaçlarla veya planlı beslenmeyle eksikler kapatılarak et yenmeyebilir. Ancak aynı şekilde, ilaçlarla eksikleri kapatılarak ot da yenmeyebilir.

8) "Et Yememiz Kültürel Evrimin Ürünüdür, Biyolojik Evrimin Değil" Argümanı: Videoda da görüldüğü gibi, et yeme evriminden çok kısa bahsedilmiş, uzak durulmuştur. Çünkü bu, Evrimsel Biyoloji'nin güçlenmesinden beridir var olan veganlar için ağır bir darbedir. Ancak itirazlarının aksine, kültürümüzden önce biyolojimiz et yiyecek şekilde evrimleşmiştir; daha doğrusu et yememiz evrimimize şekil vermiştir. Sonrasında ise kültürel evrimimiz et tüketimimizi arttırmış olabilir, bu doğrudur (ve apayrı bir tartışma konusudur). Ne var ki bunun temelinde biyolojik bir evrim olmadığı iddia edilemez.

9) "Hiç Et Yememeliyiz, Et Yemek Çok Zararlıdır" Argümanı: Emin olun hiç ot yemeden et yemek veya hiç et yemeden ot yemek; et ile otu bir arada yemekten daha ölümcüldür. Boş bir argüman daha...

10) "İnsan Yavruları Bir Tavşanı Avlamadığına Göre Etçil Olamayız" Argümanı: Son test ise muazzam bir bilgisizlik örneğidir ve yine, insan zekasına, insan onuruna, insan düşünme yetilerine ve milyonlarca yıllık insan evrimine hakarettir. Böyle bir test ancak modern dünyadan izole olmuş bir şahıs tarafından ileri sürülebilir. İnsan bebekleri asla avlanacak şekilde evrimleşmemişlerdir; her zaman anneleri tarafından beslenmişlerdir. Bu sebeple bir bebeğin tavşanı yememesi kadar doğal bir şey olamaz. Etçil olduğu tartışmasız olan bir kaplan yavrusu dahi, bir tavşan önüne konulduğunda onunla yemeden oynayabilir. Üstelik bebeklerin eğilimlerinin, insanın doğasını anlamak için yeterli olduğunu sanmak başlı başına bir hatadır. Bu şekilde bir argüman üretmek, bebeklerin bir kendilerini öldürecek kadar sıcak olan sobalara dokunabiliyor veya sarılabiliyor olması, insan türünün hayatta kalmak için evrimleşmemiş bir tür olduğunu iddia etmeye benzer. Halbuki alakası bile yoktur. Bu test, saçmalığın daniskasıdır.

Görüldüğü gibi bilime karşı tehdidin nereden geleceğini öngörmenin bir yolu yok. Çok basit bir konuda bile cehalet, bilim düşmanlığını doğurabilmektedir."

insanların et yemeye yeni başladığını ve bunun bastırabileceğini söylediğimi hatırlıyorum. insanların evrimine etin girmesi bizim otçulluğumuza zeval getirmiyor. etçil de değiliz, hepçil de değiliz; et yiyebiliyoruz. istersek insan eti bile yiyebiliriz. sevgili ender saraç'ın değerli fikirleri şöyle:

www.aymavisi.org

daha fazla duyuruyu sabote etmek istemiyorum, ayıp oluyor. herkese sağlıklı günler.

kendini entelektüel sanan cahillerden çektiği kadar çekmedi bu memleket,bu insanlık.
şimdide fanatik veganlar çıktı ve işin komiği bunu bi statü olarak görüyorlar.

ete saldırmaktan imtana eden bu tipler ,bilimsel düşünceye bi leopar edasıyla atlayıp, kendi hastalıklı düşünceleriyle,bilgiyi doğruyu parçalamaya çalışıyor.

böle insanlar ne olursa olsun vegan,budist,dinci.bu titrlerinden önce zavallıdır.

Olm gel yol yakınken dön.. Bugün seni Bi rakı balığa yarında kebap yemeye çıkarayım nasıl?

Bu arada Bi oturuşta 3 adana ve lahmacun ya da 400 gram steak veya iki porsiyon kokoreç vs yiyen Bi etetaryenim(hahaha çok komiğim yine)) ve çok sağlıklıyım,check uplarda zirveye oynuyorum. Et sağlıksızdır,leş yiyorsunuz,öleceksiniz diyen arkadaşlar ot yiye yiye ot gibi düşünmeye başlamış

aşçıyım,kendime arkadaş ortamında mahalle dönercisi diyorum usta

ben scuba eğitmeniyim. dalçık deriz birbirimize gunde 8 dalıs yapınca. cunku dalıs keyifli bi is. oyle otomatige baglayınca dalgıclıgın keyfi kacıyor aslında sadece dalıp cıkıyosun.

avukatım, çok fazla şehir dışı yapıyorum. kamyon şoförü olsam bu kadar yol yapmazdım derdim hep. sonra öyle kamyon şoförü kaldım arkadaş arasında.

sabun yapabiliyorum. çok işsiz kalırsam da beyaz işine gireceğim, dağıtıcıları bile ayarladım.

ek: şu sabun meselesine açıklık getireyim. mesleğimi duyan beş kişiden beşi "hımm, sabun yapıyorsunuz yani" diyor da.

psikolojik danışmanlık deyince zaten çoğu zaman karşımdakiler hıı deli doktoru yani diye belirtiyolar,açıklamayı bıraktım ben de 'hıhı evet' diyorum

öğrenciyim fazla söze gerek var mı?

kitapçıyım. kitap hamalıyız deriz. ki doğrudur.

genel cerrahi - kanalizasyoncu
göğüs cerrahi - tüpçü
çocuk cerrahi - sünnetçi
dahiliye - pratisyen fort
üroloji - malum

kimse yazmamış bari ben yazayım.

İşsizim: Serbest ticaret

Çevre mühendisi = bok mühendisi :))) bölüm başkanımız ilk derste söylemişti arıtma işine girdiğimde kesinlikle hak verdim doğru demiş :))

reklamcı - kiralık katil

kabin memuru - uçan memeliyim vesselam

IT - bilgisayar tamircisi

iş sistemleri analisti

genelde tepki "o ne lan" şeklinde.. anlatınca da anlamıyorlar.. içinde "anal" kelimesi geçtiği için onla ilgili espriler olabiliyor

İnsan Kaynakları : İnsan manyakları

Hasta Bakıcı - Kolsuzlara 31 çektirmek

psikolog - hıhımcı, para duvaracısı

kindle paperwhite

zippo getirt iki tane, birini bana satarsın cüzi bir karla, diğerini de saklarsın ya da kullanırsın; mis!

kol saati mutlak getirsin.ucuz.
elektronikler de öyle bildiklerim.
türkiye de bir dünya para olan giyim markaları da orada uygun.
çok şey getirsin parası varsa yani

kesinlikle kindle paperwhite.

Kindle Paperwhite alip kaca satabilirim?

Ps4 getirsin.

burada 400 lira fiyat çekilmiş, 250 liraya bulur herhalde orada, 300'e kapış kapış satarsın bence.

urun.gittigidiyor.com

ben tam 300 e aldim amerikadan getiren bir arkadastan. ama 310-320 civarina da satarsin.

hepsi hemen hemen aynı görünüyor zaten. hangisi en ucuzsa onu al.

bende ilk linkteki modelin siyahı var. on numaradır.

static.korayspor.com
bunu al

1 yada 4, 3ü beğenmedim.

hepsi aynı fiyat.1'i alayım o zaman.teşekkürler

kötü, sevmedim.

Normal kotu degil

yo güzel değil bu

poliamid, viskon, polyster ve akrilik, tamamı petrol ürünlerinden yapılan sentetik iplerdir. aşırı terletirler azıcık hareket edince, ancak soğuğu geçirirler. yün de özellikle yağmurlu havalarda giyerseniz ıslaklığı direk içeri iletir, at gibi de kokar. ben olsam waikikiden asla triko ve kaban almam. ama fiyatı uygun. modeli çok hoşunuza gittiyse, benzerini başka yerde bulamam diyorsanız alın ancak.

Mudoya bak

alice+1 bu tarz şeylerde laylon oranı %20 den fazla olanları almayın bence.

last days,kurt cobainin son günlerini anlatıyor güzeldir

senna

akıl oyunları,ilgilerini çeker izlememişlerse henüz

Kurt Cobain'i cok sevmeme ragmen Last Days filminde iyi yansitilmamis bence. Hic sevmemistim.

Coco Chanel filmi cok iyiydi ama. Biyografi icin de epey uygun.

steve jobs

(bkz: amadeus)

mozart'ın hayatı.

benim aklıma da ilk olarak amadeus geldi ama çocuklara denmiş, pek uygun olmaz sanırım hem ağır içerik hem de süre açısından.

moneyball.

Gandhi.

lise öğrencilerine amadeus izletmek... hem uzun hem ağır, olmaz. gandhi de aynı şekilde. The Pursuit of Happyness daha hafif kalır bence.

lise çağındaki insanlar porno izliyor, çeşitli şiddet içeren filmler izliyor veya oyunlar oynuyorlar. genellesem de böyle bir gerçeklik var, daha ağır olacağını düşünmüyorum Amadeus ya da Mozart'tan. bence her ikisi de yararlı olacaktır.

zaten dikey geçiş yaptığında direkt 3. sınıfa geçiyorsun.yatay geçiş 1 den 2 ye geçerken ya da 2 den 3 e geçerken oluyor .3ten sonra yok.

mumkun tabi bi de zaten artik intibak kalkti 4 yil daha okuyosun nerdeyse butun okullarda.

Gecebilirsin.yatay gecis lisans icin 4.sinifin son donemine kadar yapabilirsin

Gecmek istedigin okulun yatay gecis kosullarini ogren,her okula gore farklilik gosterir,

Ben eger bu sene alttan dersim olmazsa mimar sinan gsf yatay gecis basvurusu yapacagim 2.57 den almisti en yatay gecisle basvuran bir ogrenciyi

Sana tavsiyem eger ki basvurmak istedigin okulun en son ki yatay gecis sonuclarini bulmaya calis internetten olur da bulamazsan(ben bulamamistim yayinlamamislar internette)okulun ogrenci islerine git.orada tatli bir dille soyler yardimci olacaklarini dusunuyorum bana yardimci olmuslardi :))

1 olmadı 2

1 ya da 3

1

2

erkeğim. evlenirsem 30 dan sonra evlenirim diyorum. bundan dolayı evleneceğim kadının +30 olmasını isterim. en küçük 28 olabilir o da ben en fazla 32 falan olursam.

18 - 70.

27 den önce evlenmemeli.

k.

24-30 bence ideal.

Kadınım

28-32 , erkeğim.

daha yukarısı da olur ama doğacak çocuğun düğününü filan da görmek lazım.

Evde kalma korkusu kaç yaşından sonra hissediliyor?

hatun
ilk evlilik için :)

28-34

23, k

kadın için de erkek için de 30 yaşından sonra.kadınım.

reşit olduktan sonra istediği yaşta evlenirse normal sayılır.

edit: kişisel düşüncemi söyledim zaten. din nerden çıktı?

sanki hayatın anlamını sordun da kazık soktuk hayata. altı üstü anket sorusu gibi bişey sormuşsun ve düşüncelermizi merak etmişsin. hem tiklemiyorsun bi de cevabımıza karşı alakasız bişey yazıyorsun. tebrikler, duyuruyu çözmüşsünüz.

@ermanen din veya hukuki olarak sormuyorum. tamamen kişisel tercihleri soruyorum

küçükken, ilkokuldayken 32 demişim. erkek adamın laf ağzından bir kere çıkar.

evet, 32. yaşımda evleniyorum, artık kim varsa yanımda o zaman, kısmet.

yaşım henüz 29,03

soruna cevap: kızlar için 27-34 iyi bence

benim okuyan arkadaşlarım mezun olur olmaz evleniyo. ona istinaden 22-30 diyorum. k

24-26 k

okumuşsa 27
okumamışsa 23-24
kadın

erkeğim.

23-28 arası diyorum :) kendim 28-30 arası evlenmeyi planlıyorum. Gerçi bu işlerde plan ne kadar tutar belli olmaz :)

İdeal yaş diye biey var mı bilemedim. hayatında uygun birinin olduğu yaş diyelim :)bence 18'i geçmek yeterli.
evde kalma korkusu diye bişey hissedilmiyor. çocuk yapamama korkusu diye bişey var o çok fena hissediliyor. 30'la beraber ben hissediyorum mesela.

okumuş ve çalışma hayatı olacak biri için 30-35.

ek: reşit olmak dini değil, hukuki bir terimdir.

Bos isler ama burc ozellikleri uyuyor genelde. Merkur her geri gittiginde elektronik aletler patir patir bozukuyor bi de.

akrep burçları iyi insanlardır.ama çok kinci ve inatçı da olurlar aynı zamanda.

akrep burçları sadık olurlar, sevdikleri zaman biraz abartırlar hatta. ben akrebim diye söylemiyorum, akrep çok arkadaşım var. hatta biriyle tanışınca hemen akrep olup olmadığını anlayabiliyorum bi şekilde. akrep misin diyorum, evet diyorlar..
burç uyumu diye bir şey var ama bir yere kadar, fazla takılmamak lazım. yani hayatını burçlara göre yönlendirmeye kalkma. sana bağlı anlaşıp anlaşmamak.

1- bilmem.
2- yok. karakter uyumu var.
3- ...
4- hakikaten boş işler.

genel olarak boş işler ama ilgileniyormuş gibi yaparsan kızın gözünde değerin artar.

şu genel yorumlar tutuyor.bende öyle en azından.

akrep burcunu kinci,patavatsız,hırslı bir de duygusal bilirim.

aslan olarak tanıştığım hiçbir akreple anlaşabildiğimi düşünmüyorum mesela.burç uyumu kesin çizgilerle zaten bir şey denemez ama var da olabilir çok muallakta kaldım bak şimdi.

akrep le balık mı uygundu emin değilim.arkadaşımın eşi balık tı çok söylerdi oradan hatırlıyorum.

boş işler.genel haberin olsun ama her şeyi oraya bağlama.

ben hiç inanmıyorum hatta 4 taneden fazla burç sayamam bile ama herkes tanışır tanışmaz aa sen akrepsin diyor. sonra özellikleri sayıyorlar yüzde yüz uyuyor. etraftan duyduğum kadarıyla hep doğru çıkıyor gibi ama bence saçmalık ama herkesin benim burcumu tahmin etmesi de biraz şaşırtıcı geliyor

bana cok sacma geliyor
bir de tvlerde saatlerce konusan astrologlar yok mu? ulan diyorum ne guzel bedavadan para kazaniyorlar.

ama gazetede kendi burcumu okumuyor muyum okuyorum evet!

er insan olarak burçlara inanmıyorum.
31 yaşındayım, kova burcuymuşum. lisede kızın biri sorunca merak ettim de öğrendim.

günlük fal kısmını elbette çok sallamıyorum ama kişilik özellikleriyle alakalı olan kısmı inkar edemeyecek kadar benzeyince el mahkum kabullendim.

yok valla hangi ay hangi burca denk geliyor onu bile bilmiyorum kendiminki dışında.

şimdi gülen insanlar mutsuzdur. somurtan insanlar da mutsuzsa kim mutlu?
nicksonlarımız aynı olunca şey edeyim dedim. iy geceler.

var öyle bir şey bi arkdaşımdan biliyorum. ama genelleme yapılamaz

dogru degil herkes huzun tasir. dertsiz insan var mi dunyada? kalkip annesi olmus, kanserli biri eglenceli olmaz. eglenceli insanin huznu senin benim kadardir

herkes için geçerli değil, ben de çok eğlenceli bir insanım ama hüzünlü değilim, hüzünlenmekten de nefret ederim.

O ben eğlenceli görünüyorum ama o hikayedeki palyaço benim, çok duygusalım çok üzgünüm diyen arkadaşlar, hayatta bazı eşikleri geçememişlerdir.
sahiden o palyaço olmayı başaran birisi kendini hüzne teslim etmez.
burada hayatlarımızı anlatıp acı yarıştırabiliriz,en çok acı çekenin en çok laf söyleme hakkı olduğuna inanırsınız, deneyim denilen şeyin de acıyla ilişkili olduğu önkabulü yüzünden kendi acılarını herkesinkinin üstünde tutar insanlar.
Demem o ki, yaşamın mizahını, insanı güldüren yanını sahiden gören birisi, azbuçuk aklı varsa bunu kaybetmez.
Başarılı insanlara bakın. Başarılı deyince para ve ün kazananları kastetmiyorum.
Mutlu olanlara bakın. Bilim insanlarına, öğrenmenin coşkusunu yaşayanlara...
Bunlar hayatlarında her şey yolunda giden insanlar değiller ama mutlu kalmayı başarıyorlar. Neden? Çünkü acıyla kurulan karmaşık bağı anlıyor ve ona ne mesafede kalmaları gerektiğini öğreniyorlar.
Bizim filmlerimiz bile acıdan besleniyor.
En çok acı çekenin en çok ödüllendirileceğine dair inanç var.
Acı seven toplumda böyle yanlış yerleşiyor fikirler.
Hayatta ağlayan palyaçoluk durumu yoktur, onu diyen halt etmiş.

herkes her şeyi taşır. derecesiz gözlük gibi bi laf.

var.
şebek gibi gülücükler saçarak geziniyorum ama çok mutsuzum. mutsuzluktan ölecem yeminle. ama dışarıdan bakınca aa neşeli cici tatlı kız. başka bi şekilde hayata tutunamam heralde. mutlu taklidi yapmak gerek kısacası.

geçmişinde daha fazla acı çekmiş biri ya da ne bileyim üzüntüyü daha çok yaşamış olanlar daha neşeli olurlar.çok dikkat ederim çevremde bu tezi çok kanıtladım.

bunu da bağladığım bir yer var aslında.daha çok üzülen,geçmişte sıkıntı çeken biri basit şeylere üzülmemeyi öğrenip neşeli olmaya çalışırken,diğerleri daha ufak şeylere moralini bozup surat asabilirler falan.çünkü asıl zorluğu tatmadığı için o anki ufak şeyler zor gelir.

çok aşırı eğlenceli biriyim. hiç hüzün falan yok bende

klişe yapmış yok öyle genelleme.

kahve kola karışımına aman dikkat.ayarını bir kaçırırsınız uyumayayım derken ebedi uykuya varır yolun sonu.

bolca yüzünü yıka pencereden çıkar başını soğuk çarpsın biraz.bunlar beni etkiler en azından.

ya biz de öğrenciydik. az uyu ama uyu biraz yahu. yani uyumuyoruz sınava çalışıyoruz uykulu uykulu sınava giriyoruz abi, o daha kötü değil mi?
yani uykudan kastım 5 saat falan. hatta sağlıklı bir insana 4-5 saat uyku yeterli denir. ben olaya farklı yaklaşıyorum. gece bir miktar uyuyun mutlaka karanlıkta ama... az da olsa uyuyun. sabah erken kalkın. yani güneş doğmadan önce kalkın. öğleye kadar çalışın, 11 civarlarında birkaç saat daha uyuyun. zımba gibi olursunuz. zeka da parlak olur:)

Kola+Kahve +1, cidden acayip etkili tadı da o kadar kötü değil. NBA maçlarını kaçırmamak için az içmedim zamanında :)

Karıştırınca baya köpürüyor zaten bira gibi hüpletirsin.

french press al ucuzundan 7 liraya filan bulursun.
tshibo'dan git 100 gr kahve al. hem değişik tatlar denersin.

ya araya girmeden edemeyeceğim, kahve kola tadına kötü diyorlar da ikisini üst üste ayrı içince ne oluyor etkisiz mi oluyor bu şimdi :) ayarını kaçırırsanız ebedi uykuya falan da varmaz sonunuz rahat olun en fazla biraz mideniz bulanır o da yarım saate geçer.

dışarıya çıkıp biraz soğuk ve temiz hava almayı dene veya birer ikişer set barfiks şınav squat yap, bende hep işe yaramıştır yorucu olmadan biraz fiziksel aktivitede bulunmak.

cafe crown'un action'lari var. onlardan tuketin. bir iki bardak da kola ictiniz mi ustune ohoo. o uyku gelmez bi daha.

seni uykundan edebilecek bir şey olmamalı.. en kıymetli şey uyku :) bırak kalsın bütün dersler :)

ayet el kürsî bu. nazar ayeti daha kısa bundan..

ayetel kürsi değil,nazar duası.

www.forumalev.net

yazıya bakınca az çok anlaşılıyor da zaten.

hayır.
ayetel kürsi buradakiler.
fotoları kaydettim ve büyüterek baktım.

Allan Pease diye bi adam var gayet güzel anlatıyor. www.youtube.com vol 1 2 3 diye giden seriyi izle baya fikir oluşur kafanda. Ancak amcamızın konuşması baya aksanlı.

ben dili,mesela karşındaki seni kızdıracak bir harekette bulunduğunda direkt senin onu suçlamak yerine kendi duygularınla o hatayı ifade etmen diyebilirim.

mesela
çok dağınık bir arkadaşına vereceğin tepki ;
-çok dağınıksın bıktım bu dağınıklığından ... olursa direkt onu suçlamış oluyorsun.burada ben dili yok.
-eve gelince bu dağınıklğı görmek beni daha da yoruyor,üzülüyorum....gibi bir tepkide bulunursan eğer ben dili kullanmış olursun.burada suçlama değil de kendi hislerini dile getiriyorsun asıl.

ben dili her durumda kullanılmalı.etkin iletişim için en önemli iki şeyden biri zaten ben dili.günlük hayatta kullanmıyoruz ama kullansak yanlış anlaşılma,kavga vs türü olumsuz şeyler olmaz hatta,tabi biraz abarttım.

şu zamanlarda ben dili kullanılmaz diye bir şey yok.dediğim gibi aslında olması gereken ben dili kullanmayı sürekli hale getirmek.

(bkz: google'da ileri arama teknikleri/@compadrito)

ozet: cift tirnak icine ben dili yazip enter'a basacaksiniz.

babam hem karakter hem tip

Karakter anne, tip babaanne

karakter olarak halama benzetiyorlar,komikmişim onun gibi.burun yapımız da benziyor.

Tip olarak annem derler
Karakter olarak babam diyor annem, bazen halan gibi konusma da der, babam da annen gibisin ayni der.. olaylar olaylar

tip olarak annem karakter olarak annemin deyimiyle "ayni nenesi! "

tip hala, karakter hiç kimse.

Tip anne,baba,hala karisimi;karakter konusu muamma.

babama benziyorum..

tüm sülalem akraba olduğu için pek fark etmiyor aslında hepsi aynı ataya çıkıyor 2 nesil yukarıda.
göz-saç annem/teyzem, kaşlar babam, kemik yapısı babam, esmerlik ve vücut dilim büyük halam. huyum meçhul kimseye çekmemişim...

anneme hem tip hem huy olarak

tip baba, huy benzersiz.

Karakter olarak halamın oğluna benzetiyorum kendimi. Tip olarak kimseye benzemiyorum. Tipsiz olmak böyle bir şey :(

tip olarak teyzeme benzetiliyorum.

anneme benziyorum.karakter olarak anne-baba karma

Genetik olarak babamin kopyasiyim tipim ayni.. karakter olarak amcam

ne tip olarak birine benziyorum ne de karakter olarak. hatta karakter olarak dünyada bir eşim daha olduğuna inanmıyorum.

karakter anne-baba karışık, biraz ondan biraz ondan. tip sadece baba.

Sms şifresi vs güvenlik adımları uygulanmamış mı? Bir sonuca varılır.

nasil cekmisler biraz daha acabilir misin?

biz de dikkat edelim malum ortalikta dolandirilanlar var.

internet bankacılığı için bilmeden fake siteye giriş yapmış olabilir mi?

bahsettiğim kişinin ing bankta 10.000 küsür parası varmış.bu kişi bu parayı internet üzerinden karısının adına havale yapmış.
işte o sırada hesap boşaltılmış.bayramdan önce bu havale işi.bugün parayı çekmeye gitmişler hesapta para yok,bankadan bu bilgi verilmiş sadece.dolandırıldınız gibisine.

direkt ayrılık bir de uzunca ama,


Erkek kadına dedi ki:
-Seni seviyorum,
ama nasıl,
avuçlarımda camdan bir şey gibi kalbimi sıkıp
parmaklarımı kanatarak
kırasıya
çıldırasıya...
Erkek kadına dedi ki:
-Seni seviyorum,
ama nasıl,
kilometrelerle derin, kilometrelerle dümdüz,
yüzde yüz, yüzde bin beş yüz,
yüzde hudutsuz kere yüz...
Kadın erkeğe dedi ki:
-Baktım
dudağımla, yüreğimle, kafamla;
severek, korkarak, eğilerek,
dudağına, yüreğine, kafana.
Şimdi ne söylüyorsam
karanlıkta bir fısıltı gibi sen öğrettin bana..
Ve ben artık
biliyorum:
Toprağın -
yüzü güneşli bir ana gibi -
en son en güzel çocuğunu emzirdiğini..
Fakat neyleyim
saçlarım dolanmış
ölmekte olan parmaklarına
başımı kurtarmam kabil
değil!
Sen
yürümelisin,
yeni doğan çocuğun
gözlerine bakarak..
Sen
yürümelisin,
beni bırakarak...
Kadın sustu.
SARILDILAR
Bir kitap düştü yere...
Kapandı bir pencere...
AYRILDILAR...

Konstantin Simonov - Bekle Beni

www.turkishclass.com

"ölüm Allah'ın emri ayrılık olmasaydı."

tabi ki 1 numarası: www.siir.gen.tr

ne hasta bekler sabahı,
ne taze ölüyü mezar.
ne de şeytan bir günahı,
seni bekledigim kadar.

bi kıtası daha var aramaya üşendim.

1000 yılın klişesi ama aklıma bu geldi
Beklenen

Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.

Geçti istemem gelmeni,
Yokluğunda buldum seni;
Bırak vehmimde gölgeni
Gelme, artık neye yarar?
NFK

edit: yukarıda da yazmışlar, açık ve tam hali de bu olsun artık paylaşmayız aynı şeyi :)

Bütün pencerelerde bekleyen benim,
ve
o çalmayan bütün telefonlarda
aylardır konuşan da.

Kabul.
Bir kez yolda karşılaşalım
onunla da avunacağım.
Adımı sesince duymaktan vazgeçtim,
sesini duysam, susacağım.
Yel esiyor ama
değirmen dönmüyor.
Kuraklık bu,
adın ekmeğe dönüşmüyor.

-turgut uyar


fahriye abla

hava keskin bir kömür kokusuyla dolar,
kapanırdı daha gün batmadan kapılar.
bu, afyon ruhu gibi baygın mahalleden,
hayalimde tek çizgi bir sen kalmışsın, sen!
hülyasındaki geniş aydınlığa gülen
gözlerin, dişlerin ve ak pak gerdanınla
ne güzel komşumuzdun sen, Fahriye abla!

eviniz kutu gibi bir küçücük evdi,
sarmaşıklarla balkonu örtük bir evdi;
güneşin batmasına yakın saatlerde
yıkanırdı gölgesi kuytu bir derede.
yaz, kış yeşil bir saksı ıtır pencerede;
bahçende akasyalar açardı baharla.
ne şirin komşumuzdun sen, Fahriye abla!

önce upuzun, sonra kesik saçın vardı;
tenin buğdaysı, boyun bir başak kadardı.
içini gıcıklardı bütün erkeklerin
altın bileziklerle dolu bileklerin.
açılırdı rüzgârda kısa eteklerin;
açık saçık şarkılar söylerdin en fazla.
ne çapkın komşumuzdun sen, Fahriye abla!

gönül verdin derlerdi o delikanlıya,
en sonunda varmışsın bir Erzincanlıya.
bilmem şimdi hâlâ bu ilk kocanda mısın,
hâlâ dağları karlı Erzincan'da mısın?
bırak, geçmiş günleri gönlüm hatırlasın;
hâtırada kalan şey değişmez zamanla.
ne vefalı komşumdun sen, Fahriye abla!

-ahmet muhip dıranas



sessiz gemi

artık demir almak günü gelmişse zamandan,
meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.
rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.
biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu!
hicranlı hayatın ne de son matemidir bu!
dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler.
birçok gidenin her biri memnun ki yerinden,
birçok seneler geçti; dönen yok seferinden.

-yahya kemal beyatlı



yol

bir gün bile uzak olma gün uzun
gün uzun anlatamayacağım kadar
trenler bir yerlerde uyuduğunda
insanlar garlarda nasıl beklerse, öyle beklerim seni

bir saat bile gitme gidersen uykusuzluk
damla damla birikir o saatte
ve bir evi arayan bütün duman
yitik yüreğimi öldürmeye gelir belki de

kırılmasın kumun üstünde görüntün
göz kapakların bensiz uçmasın
bir dakika bile gitme sevdiğim

bir an
bile uzaklaşsan
dünyayı dolaşırım yalvarmak için sana
ya dön ya da bırak öleyim diye

-pablo neruda




gözlerin gözlerime değince
felâketim olurdu ağlardım
beni sevmiyordun bilirdim
bir sevdiğin vardı duyardım
çöp gibi bir oğlan ipince
hayırsızın biriydi fikrimce
ne vakit karşımda görsem
öldüreceğimden korkardım
felâketim olurdu ağlardım

ne vakit maçka'dan geçsem
limanda hep gemiler olurdu
ağaçlar kuş gibi gülerdi
bir rüzgâr aklımı alırdı
sessizce bir cıgara yakardın
parmaklarımın ucunu yakardın
kirpiklerini eğerdin bakardın
üşürdüm içim ürperirdi
felâketim olurdu ağlardım

akşamlar bir roman gibi biterdi
jezabel kan içinde yatardı
limandan bir gemi giderdi
sen kalkıp ona giderdin
benzin mum gibi giderdin
sabaha kadar kalırdın
hayırsızın biriydi fikrimce
güldü mü cenazeye benzerdi
hele seni kollarına aldı mı
felâketim olurdu ağlardım

-attila ilhan




sıkıldım. yeter mi?

susuzluk?

ne ilaç kullanıyorsunuz migren için? koruyucu olarak bir ilaç verdiler mi?

migrex falan gibi ağır ağrı kesiciler kullanmıyorum.ya da direkt bir ilaç kullanmıyorum ağrılar gelince ağrı kesici alıyorum misalen arveles.bunlar şu aşamada yetiyor ama ataklar dışında hemen her gün olan genel bir baş ağrısı var psikolojik de olabilir .kaynağını bir bulabilsem bir de.

2 yıl boyunca 3 farklı nörolog ile tedavi olmaya çalıştım, ancak bende işe yaramadı. Sürekli baş ağrısı başka bir anomalinin dışa vurumu olabilir, o yüzden muhakkak kontrol ettirin.
bunun dışında bende stres ağrıları olurdu, şiddeti çok daha küçük ancak daha uzun süren, biraz bahsettiğinize benzer nitelikte. ama kötü yanı, bu ağrı migrenimi tetiklerdi ve atak başlardı, gördüğüm tedavinin tek olumlu yanı bu ufak ağrıların azalması ve migrenimi tetikleyememeleri, ama bu durum haricinde, ataklarım hala sık, hala majezik olmaksızın kendimi güvende hissetmiyorum, hala dil altında eriyen migren ilaçlarının o iğrenç yapay tadını almaya devam ediyorum.

bence bir diş doktoru muayenesinden geçin öncelikle. onun harici psikolojik faktörleri yok etmeye çalışın, fazla gürültülü mekanlarda kalmayın, stresi hayatınızdan uzaklaştırıp uyku düzeninizi sağlayın tarzı tavsiyelerden başkasını veremeyeceğim malesef. eğer öğretmenseniz baş ağrısı meslek hastalığıdır onu da bilesiniz. gün boyu gürütüden kaynaklı sürekli bir baş ağrısı olacak olabilir. akşam eve gittiğinizde ılık bir duş alın, bir yeşil çay için. bulabilirseniz melisa çayı da son derece etkilidir. ama tadı kötü biraz.

nörolog muhtemelen tomografi çekip bişey bulamayınca migren var diyecektir ki zaten biliyosunuz bunu bana zamanında migrex verdi atağı geçiriyo ama tabi hastalığın çaresi olmadığı için henüz bi gelişme olmuyo

kronik baş ağrısı diye bir şey var.
bir uzmana görünmeniz çok iyi olur.
sürekli ağrı kesici almak da bahsedilen türde baş ağrısı yapabiliyor misal.

velhasıl; ağrının tipi, süresi, şiddetlenip şiddetlenmemesi, ailevi hastalıklar, yenilen içilen vs.
çok şey etkileyebiliyor bu durumu. bir an önce uzmana görünme önerimi yineliyorum.

birisi çirkin diğeri ötekinden daha çirkin bence.

demet akalinin sarkilari cok guzel ve hit cikariyor her yil onlarca

gulsenin sarkilari da guzel ama daha az hit cikarabiliyor.

gulsenin besteci yani da var + olarak.

ikisini de dinlerim

gülşen.kadın besteler yapıyor bunu geçtim demet akalın a göre daha iyi de söylüyor.hani çıkınca dinliyorum onu.
ama demet akalın'da çok fena bir iticilik var ya.