silver.

apple kendine yakışanı kullanmaktır, al gold'u, çatlasınlar

silver güzel, gold çok kıro duruyor. rose gold kadında güzel durabilir. erkekte görürsem püskürürüm.

abi canın ne istiyosa onu al.

istediğini al geç ya. bence siyah sade diye iyi sadece her telefonda... yoksa kırmızı alırım mesela... hatta sonraki telefonum kırmızı olabilir de duruma göre...

gold beğeniyorsan gold al. gold kullanan erkeğe de hiçbi zaman değişik bakmadım. beğendiğini kullan

orada tl ile mi maaş ödeniyor hocam? o ayrımı yapabiliyorum neyse ki.

ja anam ja

evet birilerinin kasasına gidiyo o fazladan ödediğin vergiler.

öyle maalesef. vergiler, vergiler...

prntscr.com

amerika'da karşılığına hiç bakma istersen... www.chevrolet.com

kardeşim senin ülken bir bok üretmiyor ne bekliyorsunki?

1- 25 yeter.

2- 200 yeter

3- bilmiyorum

4- uzun yıllardır superonline kullanıyorum. internetsiz kaldığım süre 3 günü geçmemiştir. onlardan da birinde ben modeme kısa devre yaptırıp yakmıştım zaten.

gecen hafta ayni sorularla basbasaydim. ttnet kazik ya da bana oyle geldi. bulundugum yerde superonline fiber olmadigi icin mecburen ttnet baglattim.

24 mb+75 gb akk (69 tl)-yalin internet

ortalama hizim 23-25 mb arasi, memnunum.

ek not: ttnet kadar salak bi firma gormedim, fibernet diye bir sey var, bir de ttnet fibernet var, yok fiber var, yok sadece net var. hepsi de ayni bok. bu kadar salak bi firma olduklarindan dolayi yanaklarindan opuyorum.

akk limitsiz 25mbit turkcell superonline 99tl

ucan spagetticanavari, nerde bu göremedim ben?

uydunet 25 mbit 75 gb akk kullanıyorum. indireceklerimi biriktiriyorum bi gün nitro alıyorum 4-5 lira bişi. bi günde 400-500 gb indiriyorum. 5-6 ay izlenecek film dizi elimin altında.

Uydunet 25mbit kullanıyorum. Hızım 23 ün altına inmedi. Telefon faturası da ödemiyorsun. Uydunet varsa kullanacağın yerde , çok fazla alternatif sunabiliyor

i5-4210u i5-5200u vs. yani alt düzey i5 işlemci ile 4gb civarı ram yeterli olur office işleri için. çok model var bu şekilde zaten fiyatları da o civarda...

samsung ativ book

ativ book serisi bildiğim kadarıyla 2013den sonra devam etmedi @esebdg?

@uçanspagetti www.teknosa.com

ne zaman üretildiği ile ilgili bilgim yok. hafif, ucuz, şarjı uzun gidiyor.

ativ 9. oyun harici her şeyde coşuyor. win 10 da yükleniyo. 128 ssd de az değil.

ativ book lar güzel duruyor ama işlemcisini bulamadım.

orada da stokta yok yalnız... mağazalarda diyor ama güncellenmemiş olabilir. satılmış olabilir. kaybetmiş bile olabilirler 2 yılda ki varsa da 90% ihtimalle teşhir ürünüdür ve ufak tefek de olsa hasarlar olabilir... zor yani sıfırı bulmak şuan. imkansız değildir de eski ürün almak da teknoloji konusunda pek mantıklı değil yani.

www.teknosa.com bu nasıl 1,5 kilo gerci 1600 liraydı ama

motora 4 kişi binemeyiz ama buna bineriz :Ç

Almanyada araclardan alinan vergi, cevreye ne kadar cok zarar veriyorsa o kadar cok oluyormus, o yuzden arac ne kadar eskiyse o kadar cok vergi aliniyormus. Yani demem o ki, bunun vergisi cok olur :p Ama yine de guzel tabii

amerikada daha güzel...

Guzel valla yalan yok. Ama bu 389000 km de. Kimse almaz bunu burada :/

Bir parça pamuğa aseton damlatın, siliverin, hallolur.

sabunlu sıcak su ve bez

Cif denedim bugün yarın aseton alıp deneyeyim. Boyaya zarar verir mi?

Sabunlu sıcak sular fayda etmedi.

Aseton sanayi tipi boyaya zarar veremez.

bu tarz yapışkan kalıntılarını gidermek için yağ kalemleri var ama evdeki herhangi bir yağ da iş görür bence.

aseton çoğu plastiğe zarar verir aman diyeyim. yüzeyi matlaşır oarlaklığı gider. izopropil ya da mtil alkolle hallolur sıcak su ve sabun da iş görebilir.

saç kurutma makinesiyle yumuşat, üzwrine kuru bir bez koyup ağda gibi çek.

wd-40 iyi iş görüyor... ben duct tape ile odanın camlarını kaplamıştım normal koli bandından vs. kat kat daha güçlü ve sökünce bembeyaz izi kalmıştı neredeyse tamamında... onu bile temizledim wd-40 ile. sonra wd-40'ı cifle vs arındırabilirsin sıkıntı olmaz.

hayat aklını konusacak filozofun dediğini yaparsan muhtemelen tüylü bir dolabın olacak.

yağ çıkartır onu. önce bir beze biraz yağ dök (zeytinyağı da olur diye tahmin ediyorum) sonra yavas yavas zarar vermeden sil, sonra da yağı temizle (bulaşık deterjanını köpürtüp silebilirsin)

@safepassage eheh, tüylü dolap iyiymiş:)
olmuyor yahu, @kacakk kı tüylü bezle yapmazsın herhalde demi? cam malzemelerdeki etiketleri bu yöntemle çıkarıyorum ben. çizilme aşınma olmuyor.
koton bez bulamazsan kuşe gibi bir kağıtla da deneyebilirsin.
amaç yapışkanı yumuşatıp başka bir malzemeye geçirmek.

asetonu sulandırarak azar azar deneyebilirsiniz.

ipa (izopropil alkol) kesin çözüm. bunu da sulandırabilirsiniz biraz.

kullanımında mı bi sıkıntı var ya da evcil hayvan mı var? kız arkadaşım 4 senedir aynı kabloyu kullanıyor.

Ttec al. Bozukdukça değiştir. Öyle yapıyorum ben.

şöyle bir şey deneyebilirsin: www.aliexpress.com
normal micro usb kablolarını kullanırsın...

utorrent varsa peerblock da kur bence.

f.lux bence vazgeçilmez bişi.

portable olarak windirstat, pdtk builder, foxit, vlc ve antrenamer kurarim. bilgisayar doldukca hepsinin ayri ayri yararini gördüm. normal versiyonlarini da kurabilirsin. bir de revo uninstaller kurarim standart. bir de bit defender ultimate security var, o ccleanerin vs görevini dahi yapiyor. harici baska tools kategorisinde uygulamam yok. üzerine autodesk, matlab ürünleri su bu cakiyorum, öyle devam ediyorum genelde.

ne bsplayer ne vlc player... en iyisi mpc-hc
benim sevdiğim pek bilinmeyen bir şey: 4t tray minimizer
photoshop
oyun olarak lol
chrome uninstall, firefox...
oyunla ilgileneceksen msi afterburner
notepad++

Any video converter mutlaka olsun.

Turkce ve beles arayuzu de kullanisli.

lightshot - screenshot almak için.
spotify - müzik için

masaüstü notları almak için stickit.
windows'un kendi notları sabit durmuyor (en son kullandığımda öyleydi en azından)

www.singerscreations.com

üründe hiç bir marka-model bilgisi yok. değerlendirme imkanı da yok. birebir kullanan biri deneyimini söyleyebilir. bu tür donanım ürünlerinde marka önemli. şu tp-link ürününü tercih ederdim ben olsam.. urun.gittigidiyor.com

hepsiburada'da markalı ürünler aynı fiyata var. bence riske girmeye değmez. bu arada bu wireless adaptörlerin çekim gücü nasıl oluyor? 70 metrekarelik alanda bir uçtan diğer uca iyi çekim sağlar mı?

www.aliexpress.com

buradan aldım ben ama daha gelmedi. ederi bu yani en fazla... adamlar 50 tane filan getirtip böyle satıyor... acelen varsa alabilirsin tabi türkiyeden de...

tabiki çok iyi değildir ama kısa mesafede iş görür muhtemelen... ben sadece gerektiğinde telefonun mobil internetini masaüstünden kullanabilmek için aldım yani hemen 10 cm önünde olacak telefon benim işimi görür her türlü...
antenli bir model kötü bir model olsa bile daha iyi çekim sağlar büyük ihtimalle... bu zaten kelimenin tam anlamıyla dünyanın en ucuz wifi adaptörü

not düşeyim bir de yine çinden böyle bulunabilen en ucuz bluetooth 4.0 adaptörünü aldım ve herhangi bir sorun yaşamadan 1 yıla yakındır kullanıyorum. çekimi de 10 metre civarı normal bluetooth sınırlarında işte.
marka olanların kalitesi de çok farklı değil, kasası biraz daha iyi işçilikli ama çipseti tp-link üretmiyor sonuçta o da kiloyla üreticiden alıp kendi kasasına monteleyip satıyor. işleyişte çok fark olmaz ucuz modeller arasında.

antenli en ucuz model bu sanırım: www.aliexpress.com
yine ne kadar çeker belirsiz tabi çok bir şey beklenmez.

awesome o driver cdsi gelmiyor evet bunlarla ama donanım kimliğine bakım uygun driver bulunabilir ya da belki windows kendisi bulabilir... sürücüsü kurulduktan sonra da laptoplardaki built-in wifi alıcısı nasılsa aynen öyle windows'a entegre şekilde çalışır. yani arayüz filan gerekmiyor zaten.

35 TL ye Asus marka almıştım. Eski air ties ın uzatma kablosu da vardı. Yan oda için kullanıyorum gayet memnunum.

çekim gücü, uzaklık, duvar problemleri olanlar biraz daha sofistike ürünler tercih etmeli.. anten gücü (dbi) daha yüksek ürünler.. e tabii daha sofistike bir fiyatı olur:)

Modem numarasindan Western Digital WD20EARX Green 2TB oldugu gözüküyor.

@VIPCH

Evet ben de böyle bilgilere ulaştım. Kafamı kurcalayan şey hard-diskin üzerinde yeşil renkte etiket bulunmaması ve Green ifadesinin hiçbir yerde geçmemesi.

Yanlış yönlendirmek istemem ama ben şahsen kıl oldum. 50 lira daha fazla vererek orijinal olanı tercih ederdim. Bu ürün eski bir model gibi görünüyor.

www.hizlial.com

www.vatanbilgisayar.com

nasıl bulamadın?
sadece wd20earx yazdım, ilk çıkan link:
www.wdc.com

"model numbers" altında.

"refurbished" olabilir bak.

koşarak uzaklaş. çin malı çakma ürünlerden.

news.softpedia.com

www.overclock.net

cetoxim bildiğim kadarıyla o "sahte harddisk" krizi değil. sahte "harddisk krizi" hani şu hdd fiyatlarının bir anda yükselmesine neden olan olay sahte diyor.
kriz var diyorlar ama çok kar etmişler 1.9 milyar dolar harcıyor vs. gibisinden... yani ortada sahte harddisk yok. zaten bir okusan ingilizce biliyorsan sanırım anlarsın.

ayrıca hdd üretimi zaten zor bir olay ve sayılı firma yapabiliyor bunu... adamlar bu kadar güzel kopya yapıp da gidip yazıcıdan yeşil etiket mi basamayacak?
sahte dediğin en fazla adam gidip 500gb diske 2tb etiketi basar vs. o da çinli satıcılarda dolandırıcılarda vs. denk gelirse... bir ihtimal.

rosebud sen de yine de güvenemiyorsan gidip direkt wdye yazıp sorabilirsin seri numarası ve fotoğrafıyla ama ben sanmıyorum bir sıkıntı olduğunu.
bazı wd my book modellerinin içinde de serisi green olduğu halde yeşil etiketli olmayan modeller var.

support.wdc.com

Savcı Bey'in dikkatine ve bilgisine sunarım

18.09.2015 Cuma
BU sözleri Bakırköy Cumhuriyet Başsavcısı'nın dikkatine sunuyorum.
Bakın bakalım "terör örgütünün ve liderinin propagandasını" kimler yapmış!
"İdeolojik olarak gerçekten bir rehber. Öcalan'ın çok geniş bir prestij alanı var, oluştu. O dünya çapında bir problemin taşıyıcısı, lideri ve bu sorunu çözerse tarihe geçecek bir insan. Abdullah Öcalan'a bir şey verilmesine gerek yok, o alıyor zaten. Kendisini karizmatik hale getiriyor." (Etyen Mahçupyan – Başbakan danışmanı, 3 Aralık 2014)
"Yol kesmeler vs bunları açıklamakta zorlanıyoruz. Güvenlik birimlerimiz sürecin hassasiyeti nedeniyle çok temkinli, dikkatli çünkü bizim talimatımızdır. Ama bu hassasiyetin dikkate alınması, sabrın istismar edilmemesi gerekir." (Beşir Atalay – eski Başbakan Yardımcısı, 7 Haziran 2014)
"Abdullah Öcalan, Ortadoğu'da Türkiye'nin önünü açıyor." (Yiğit Bulut – Cumhurbaşkanı danışmanı, 18 Temmuz 2013)
"Bağımsız Kürdistan için silah kullanabilirsiniz." (Mehmet Metiner – AKP Milletvekili, 17 Nisan 2014)
"Bu katılımların (PKK'ya katılmak için dağa çıkanlardan söz ediyor) bugünkü amacının geçmişte olduğu gibi silahlı eylem yapacak, ölecek veya öldürecek nitelikte değil başka amaçlarla olduğunu düşünüyoruz. Dağa çıkışlar eskiye oranla daha nitelikli hal aldı." (Bülent Arınç – eski Başbakan Yardımcısı, 25 Temmuz 2013)

Nerelerde operasyon yapılmasına izin verilmedi?
CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, 10 gün önce havuz televizyonunda çıktığı programda şöyle konuşmuştu:
"Burada, bu süreç içerisinde, güvenlik güçlerimiz tabii 'herhangi bir çatışmaya, şuna buna girmeyelim' dediler ama daha sonra anladık ki bu süreç içerisinde bunlar, bunu yaptılar."
Ben de bu sözleri üzerine bu köşede şöyle sormuştum:
Bu bir siyasi emir değil miydi, güvenlik güçlerinin vesayeti altında mıydınız?
Cumhurbaşkanı'nın TRT'deki programda önceki gece söyledikleri de dün gazetelerde yayımlandı.
Aynı konuda bu kez şöyle dedi:
"Çözüm Süreci içerisinde valilerimiz kendilerine verdiğimiz talimatlar gereği ciddi manada bu terör örgütlerine karşı şu andaki operasyonlara girmiyorlardı. Belki kendilerine çekidüzen verirler, belki bu şekilde devam etmezler, ama maalesef kendilerine çekidüzen vermediler. Tam aksine bu süreç içerisinde ne yazık ki bir hazırlık safhasının içerisine girdiler değerlendirmesinde bulunduk."
Yani Cumhurbaşkanı 10 gün gecikmeyle de olsa, PKK'nın "barış sürecinde" silah ve bomba depolamasına göz yumulması emrinin kendisi tarafından verildiğini kabul etmiş oldu.
Bunu zaten biliyorduk, kendi ağzından da teyit etmiş olduk.
Hükümet valilere, PKK'nın faaliyetlerine göz yumulmasını emretti, güvenlik güçlerine de valilerden izin almadan operasyon yapılmaması talimatını verdi.
Şimdi bazı şeyleri merak ediyorum ve sormak istiyorum:
1– Asker ve polis, bu süre içinde valilerden kaç kez operasyon izni istedi ve verilmedi?
2– Operasyon izni verilmeyen bölgeler, PKK'nın büyük saldırılarını gerçekleştirdiği bölgeler midir?
3– PKK'nın yığınak yapmasına göz yumulan bölgeler arasında Cizre gibi yerleşim merkezleri de var mıdır?
Genelkurmay ve Emniyet Genel Müdürlüğü eminim ki bu kayıtları tutuyor. Bunları açıklarlarsa hepimiz öğrenmiş oluruz.


Savcı algı yaratmaya çalışıyor

ŞEMS Ethem'in paçavrasında masa başında uydurulan haberi "ihbar" kabul edip soruşturma açan Bakırköy Cumhuriyet Başsavcısı Selami Hatipoğlu, Şems'in bir başka paçavrasına demeç verdi.
Dün yayınlanan habere göre Başsavcı "Basın özgürlüğüne müdahale var diyenler soruşturmamızı manipüle etmeye çalışıyor. Basın özgürlüğüne müdahale olsaydı bunları yazamazlardı" diyor.
Belli ki Başsavcı'nın AİHM kararları ile ilgili olarak ciddi bir eğitime ihtiyacı var.
Uydurma haberlerle bir yayın grubuna toptan bir soruşturma açmasının, Türkiye için bir üst hukuk metni olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin açık ihlali olduğundan haberdar bile değil.
Başsavcı soruşturmanın Bakırköy Başsavcıvekili İdris Kurt'un başında olduğu Terörle Mücadele Bürosu tarafından yürütüldüğünü de belirtiyor.
"Soruşturma kapsamında PKK ve DHKP-C terör örgütleri lehine Doğan Grubu'na bağlı TV ve gazetelerde yayınlanan tüm haberler ve köşe yazıları mercek altına alındı. Tek tek tespit edilen yayınlarda eser sahiplerinin yanı sıra sorumlu üst düzey isimler de ifadeye çağırılacak" diyor.
"Tek tek" neleri tespit ettiğini merak ettim.
Bu grubun yayınlarında böyle bir tane bile haber de bulamazsınız, köşe yazısı da!
İşin ilginci Bakırköy'deki savcı, bu demecini paçavranın Ankara'daki muhabirine vermiş.
Neden acaba? İstanbul'da muhabir mi kalmamış? Yoksa Ankara'da birileri mi savcıya konuşmasını söylemiş? Merak ettim gerçekten.
Normal olarak savcılar, yürüttükleri soruşturmalar ile ilgili olarak böyle açıklamalarda bulunmazlar.
Bunca yıllık deneyimimden sonra söyleyebilirim ki bir savcı yürüttüğü soruşturma ile ilgili olarak gazetelere böyle üst perdeden konuşuyorsa, bir tek gerçek vardır:
Dosyasına güvenmiyordur, basında böyle konuşmalar yaparak davanın haklılığı üzerine algı yaratmaya, peşin hüküm oluşturmaya çalışıyordur.
Soruşturma ilerlesin, neyin ne olduğunu hep birlikte göreceğiz.

seçmeye başlıktan başlarsan seçiliyor yazının tamamı...
bir de tabi "page source" ya da "inspect element" çözüm olur...
kopyalayacaktım ben de ama zaten kopyalanmış neyse.

Götür gitsin.

Zararlı diye yumurtanın sarısını atan insan çok net aptaldır.

Yumurtanın en güzel yeri sarısı ki, tabi ki yiyorum.

Edit: Sadece sarısını yemiyorum elbette, bütün yiyorum. 3-4 yumurtayı haşlanmış olarak yiyebiliyor olsaydım sarılarını da yerdim. 2 yetiyor bana. Spor için de yemek lazım. Zayıflamaya çalışanlar yemiyor benim bildiğim. @kaputt Spor sadece zayıflamak için yapılan bir şey değil ki rejime bağlamışsınız sporu.

ben hepsini yiyorum.

eskiden beyazını atıp sarısını yiyordum ben... şimdi tamamını yiyorum.

yediğim yerde sarısını karartıyorlar atıyorum, düzgün yapsalar yerdim.

spor için sorduğunuz için hepsini yemeyin derim. seviyorsanız birini yiyin kalanları kedilere ayırın evden çıkarken verirsiniz.

burada herkes güzeli sarısı yiyorum demiş de siz hangisi lezzetli diye sormamışsınız. rejim, spor gibi konularda beyazı daha tok tutuyor ve az kalorili. bu nedenle 4 yumurta sarısı fazla olacaktır.

hepsini yiyorum. sarısını / beyazını yemeden atanları anlayamıyorum.

Hepsini yiyorum ben de

Yumurtanin sarisinin tadi yumurta kalitesine ve pisirmeye bagli.

Kaynadiktan sonra 6 dakika ideal pisirme suresi tupturuncu ve tadi guzel oluyor, gdo'lu yumurtalarin tadi les ama onlari yemem.

@kaputt
spora başladım demiş, kilo vermeye çalışıyorum dememiş. Protein almaya çalıştığı için belli ki vücut geliştirmeye, güçlenmeye çalışıyor. Dolayısıyla yüksek kaloriyi dert edeceğini sanmıyorum.
Bütün ye, zarar etmez. Bütün yiyorum ben.

tabiki bütün yiyorum. spor yapan insan da yapmayan insan da bütün yemeli

olaya farklı yaklaşayım; yumurta yemiyorum.

özellikle sarisini yiyordum, artik ikisini de yiyorum.

söyle diyeyim, sarisini atip abur cubur, pismis islenmis seker su bu kullaniyorsaniz, alkisliyorum sizi.

Her sabah 6-8 arasi yumurta yiyorum, gunun temposu, calismamin agirligi ve keyfime gore. 2-3 sari yiyip, kalan sarilari da atiyorum. Kolesterol acisindan sarinin fazlasi zarar diyen de var, zararli olmadigi kanitlandi diyen de.saglama aliyorum iste.

hardcore spor yapıcam diyorsan 1'inin sarısını yiyeceksin, diğerlerini atacaksın. ama kilo veriyim, o arada biraz fit olurum, sağlıklı yaşarım tarzı düşüncelerin varsa ye gitsin. ben azından öyle yapıyorum. 2 yumurtanın sarıdan aldığın yağ ne ki.

onedio.com

burada dediğine göre 60x2den ekstra 120 kalori alıcaksın. hem içinde protein de var. spora yeni başlayan biri olarak 120 kaloriyi kafana takmana değmez.

windows 10 telefonları bekle bence. yıl sonuna kadar çıkması planlanıyor 2016 ilk çeyrekte filan da yeni seri modeller çıkar herhalde gecikme olmazsa.

sony xperia z2 aldım yeni. daha ilk şarjımdayım, dün sabah çıkardım şarjdan, şu an %20, az da kullanmadım. fiyatı 1500tl civarı. daha küçük ve şarjı daha iyi giden sony xperia z3 compact var, onu tavsiye edebilirim sana. onun da fiyatı 1400-1450tl genelde. boyutu da sana daha uygun, benimki 5.2 inç, o biraz daha küçük.

et, tavuk, muz, yulaf

Usttekilere ilaveten yumurta ve kuruyemis, bol yesillik ( o kadar proteine antioksidan da lazim)

Peynir al. Tam yağlı peynir. Bir paket de lor.

tavuk göğüs al, ızgara yaparsın.

yeşillik al, marul, koyu yeşil salatalık malzemeleri.

peynir; kaşar, light peynirler, lor.

karbonhidrat: yulaf, muz, bulgur, kepekli makarna
protein: yumurta/hindi/tavuk/ton/somon (konservesi cikti, az pahalica, ama agirlik calisiyorsan, ozellikle calisma sonrasi iyi gider)

bana da sigara al, parlement aqua (mentollusunden)

Marketteyim beyler sepet dolmadı ayde devam

jelibon.

Türk kızı kezbanlığı akıyor yüzünden.

her türlü güzel ama türk olduğu her halinden belli.

Bülent Ersoy

instagram.com

edit: benim tikimi de ver kız çirkin işte :D

zengin kız belli :)

Cok kotu

GUzel demissin de yuzu gozukmuyor ki fotolarda. Guzel oldugunu nasil anladin?

Edit: Bayagi asagilara inince gozluksuz fotosunu bulabildim. GUzel falan degil bu.

Kemik yapisi sayesinde Turkiye ortalamasinin ustunde, ama guzel ya da zarif degil.

stavro, sanırım memesınden anlamıs.

memelerden başka olayı yok

gözlüksüz fotoğrafını bulamadığımdan anlayamadım güzel mi değil mi. bacaklar güzel orası ayrı.

yüzü görünmüyor mu? şaka mısın :D bir sürü fotoğraf var bakmadan cevap veriyorsun :)

güzel değil, çirkin hatta. memeleri var bir tek.

bu kız, televizyonda show tv'de bir stil yarışmasında sözde birinci oldu.

konsept anlaşmazlığı yüzünden apar topar yarıda kestiler programı, erken final ayağıyla. lakin adı irem miydi neydi?

vasatın altı, dandik bir tip. tenasüle asla değmez!

güzel değil, aksine çok çirkin. memeyle güzellik olmaz

Çok giysi almaya ve yer değiştirmeye parası yeten büyük memeli bir kız işte

sıfatını görebilseydim güzel olup olmadığını anlardım. ama yüzü açık değil ki nömıssınızın.

tramessi gibi lan.

idil naz kaluç denen kız bu ya, melek deniz maden ne adına fake hesap açmışlar belli.

Eyvallah grace margaret mulligan. Gerçek sayfasından takip edeyim artık :D

Bildiğin yapay duruyor bu kiz, her tarafini yapmislar gibi. Agzi da kapanmiyor, surekli acik. Ayşen Gruda degil belki ama oyle vuhuuuu denilecek bir kiz da değil.

Ayrica 'alem buysa prenses benim' temali fotoğraf paylasmis, turk kizi olduğuna nasil inanamadın? :)

Güzel mi değil mi onu söyleyin. Duyurudaki kızlar kıskanıyor bence.

güzellik görecelidir, bence çirkin.

çünkü çok itici, yapay ve kasıntı duruyor. güzelliği varsa da bu özellikleri yüzünden görünmüyor.

güzellik göreceli olsada kıro sexiliğine sahipdir.

bence çirkin ama verse ..?
aialslssk

çirkin veya güzel, bu tartışılır ama çok itici be abi.

böyle hatunları çekici bulamıyorum nedense.

vücut iyi, yüz kötü, para bol...

Vücut iyi, yüz ortalama ve muhtemelen karakter çöp.

instagram.com

angaralı la bu
:D

klasik iibf tikisi abicim. neyine inanamadın?

meme fake

bana güzel gelmiyor böyle fabrikasyon mallar.

her şeyi yapmacık. sokakta görsen dönüp bakarsın ama yapmacık işte kabul edin. nerede o duru güzeller. bundan çok daha iyileri var. ve nasıl inanamadın bunun türk olduğuna? ben de ona inanamadım.

ama memesi var.

Bildiğin Türk kızı, nesine inanamadın? Hoş, seksi ama çok güzel değil, instagram böyle makyaj güzelleriyle dolu.

office uygulamaları, günlük kullanım vs. basit işler için ortalama bir i5 4. ya da 5. nesil işlemcili, 4gb ramli model iş görür... ama fiyatlar yine uçmuş...
benimki bu: www.hepsiburada.com

en ucuz bu mesela pcdepodan bakınca bu şekilde: www.pcdepo.com

bunlar büyük ihtimalle sorunsuz işini görürler... freedos bu arada bunlar, kendin işletim sistemi kuracaksın.
illaki işletim sistemi de olsun dersen bu çarptı gözüme: www.hepsiburada.com
korsan kullanmam, lisansım yok vs diyorsan ya da kuramam dersen hazır alıp direkt kullanayım diye düşünüyorsan...

bariz fark var. propaganda onlar.

ayırt edemeyenlerin tad alma duyusu yok demektir. birinde hfcs kullanıyorlar (zararlı bu ama diğeri kadar değil) ötekisinde aspartam (bu asıl zararlı olan). ikisinin arasındaki farkı herkes rahatça anlar.

zero'da yapay tatlandirici vardir, tadini ayirt edebilir tat duyusu hassas kisiler.

sakarin vb. tatlandiricilar diyet ve bu tip iceceklerde algi oyunu yapar. halbuki yapay tatlandiricilar daha cok aciktirir.

stavia olani var coke var. onun da tadi baska mesela.

ben league of legends rpsi veriyor diye zero içiyorum bir süredir ama normal coca colanın yanından bile geçemez tadı...

ayırt ediliyor elbette ama kötü değil bence tadı

Evet zero olduğunu görerek içinçe fark algılanıyor ama bir kez pizza vegastı sanırım pizza yerken sprite istedim, yok dendi şu anda sadece kola var dediler, iyi o olsun dedim, şişeyi açıp koydu içtim baya, sonrasına şişeye dikkatli bakınca zero yazısını okudum ve o ana kadar farketmemiştim.
Ha ne var ben coca-cola çok seyrek içerim zaten, ve pek de sevmem bu yüzden tada odaklanmayınca, pizzanın yanında gitsin diye bakınca bu farklı lan demedim, ha normal bir zamanda gelir yine zero verilir yine direkt anlayacağımı zannetmem.

Yani asıl farketmeme bilmeden içilmede olabilir.

kola pek içmem ama içersem zero içerim. normal kola içince şerbet gibi geliyor tadı berbat.

ediyoruz, tabii.

Zero'nun tadı gazı kaçmış cola gibi en fazla. O kadar bile iyi değil.

Zero'nun tadı sulu kola gibi hemen kendini eleveriyor

flac ape fln dene.

Flac, ape gibi kayıpsız formatlar var (ape kayıpsız olmayabilir emin olamadım). Mp3 içinse 320kbps olmalı. Sanmıyorum youtubedan donusturulenler o kadar olsun.

odyofil değilsen spotify-deezer premium hesaplardaki yüksek ses kalitesi yarı profesyonel-profesyonel kulaklıklarla işini görür, kişisel görüşüm yutup un ses kalitesinin çok düşük olduğu yönünde nette karşılaştırmaları vardır muhtemelen.
NOT: spotify'ı deneme amaçlı çok kısa kullandım şimdi hatırlamıyorum ama Deezer da yüksek ses kalitesini ayarlardan aktifleştirmen gerekiyor.

malum ortamlardan da albümleri yüksek kaliteli indirebilirsiniz.

mp3ler ses kaybına uğraşmış kötü formatlardır. iyi ses istiyorsanız 24bit flac albümler indirebilirsiniz. torrent sitelerinde bunlara ayrılan kategoriler bile mevcut loseless diye geçer. ama sadece ses ile de olmuyor çözüm. ona göre güzel bir kulaklık da almanız lazım. yoksa ses dosyanız isterse dsd olsun yine o kaliteyi alamazsınız. ve yine bütçeniz varsa bir dap edinebilirsiniz. böylece audiophile olma yolunda ufak bir adım atmış olursunuz:)
edit: kıyamam 320kpbs diyen olmuş:)

abi 320kbps mp3 işini görür allanı seversen neyle uğraşıyorsun ya, flac falan öneren çıkmış yok yok git şarkıcıyı bizzat bul salonda zorla şarkı söylet bence te allam

waffles.fm / what.cd
ama bunları bulabilir misin o sana kalmış...

Acer almayın.

vaio almayın. hala satılıyor mu bilmiyorum ama. acer aldım gerçi ben oldukça da memnunum.

x550jk fiyatı zaman zaman oynuyor 2000 civarında dolaşıyor genelde... bulursun belki.

hayır

evet,hatta bunun için green carda basvurdum.

evet, henüz başvurmadım ama süresi dolana kadar başvururum green card'a herhalde. amerika'yı seviyorum diyemem, hatta pek sevmiyorum işin açığı ama türkiye'den iyidir. imkanım olsa avrupa'da, rusya'da yaşamak isterim ama amerika'yı reddedecek şartlarda yaşamıyorum şu an. hem amerikan vatandaşı olursam ya da 5-6 sene amerika'da yaşarsam, diğer ülkelere girmem de nispeten kolay olur sanırım avrupa'da - rusya dışında. hepsinden önce, türkiye'de kendim için gelecek görmüyorum. bi bok olacağım yok. amerika'da belki yabancı ülke, yeni fırsatlar vs. diye gaza gelip bi şeyler yaparım.

ofkors sör

evet. başvurumu geçen sene yaptım bu sene de yapacağım... cebimde kuruş olmadan sokağın ortasına salacak olsalar bile kabul ederdim ki gittiğimde başlangıç için maddi imkanım da var. hayalim bu zaten...

arkada bırakacağım pek bişi yok, giderim bir de oradaki ortama bakarım


yanıt: evet

evet.

evet. eğer imkanım olursa tek basima gitmemeye calısacagim. oraya esimle beraber gitmek icin elimden geleni yapacagım. su an isimi sansa bırakmak istemiyorum. dolayısıyla green card pek bir çözüm değil. artık yüksek lisans vb. gibi şeyler deneyeceğiz.

Evet. Zaten birakacak çok fazla şeyim de yok.

green card olursa giderim sansimi denerim tabi ki. olacak diye bi kaide yok ama denemekten zarar gelmez.

1- kullanıcı hatası garanti kapsamına girmez
2- herhangi bir jant takıp kullanabilirsin, istersen bisikletçiden ikinci el çıkma bile alabilirsin ya da aynı göbek ile yeni bir çember ördürebilirsin.
3- orjinalliğini korumak sıkıntı değil bisiklette, zaten bu modelin jantı çok üst düzey bir şey de değil... ha kötü de değil ama ortalama. yeni jantın merida olması şart değil kısacası...

çok büyük bir yamulma yoksa düzeltilebilir ama düzelmeyecek düzeydeyse çember değişimi şart olur.

neredeki işsizlik oranı? ABD - TR?

İşsizlik Oranı ile Döviz Kurları Arası İlişki
İşsizlik oranı ekonomik gidişata dair önemli bir gösterge olduğu için değişimleri para birimi üzerinde direkt etkilidir.
Örneğin; ABD işsizlik oranının bir önceki döneme göre düşmesi Amerikan Doları’nın değer kazanmasına, artış göstermesi ise değer kaybetmesine yol açar.
Amerika’da işsizlik oranının arttığı bir durumda, EURUSD paritesinde yukarı yönlü hareket görülebilir.

www.investaz.com.tr

türkiyedeki işsizlik amerikan dolarını etkilemez... türk lirasını etkiler, türk lirası düşerse düşer... bu durumda da dolar euro sterlin vs ayrımı olmaksızın hepsi tlye göre yükselmiş gibi olur...

he haliyle işsizlik türkiyenin ekonomisine zararlı olacağından tl değer kaybeder bu zaten basit...

bahsettiğin işsizlik amerikadakiyse belki biraz düşürür denebilir ama diğer etkenlerle birlikte düşeceğini de sanmam... yine yükselir usd.
uzun vadede zaten hep tl düşecek, paramıza yeni yeni sıfırcıklar gelecek daha...

Buradaki arkadaşlara soruyorum,,
Bunları yazı çizerken dayandığınız bilimdel bir çakışma var mı?

İşsizlik yükselince tl değer kaybeder diye bir şey yok arkadaşlar alakasız birbirinden.

anladığım kadarıyla TR deki bir işsizliğin ulusal arenada pek bir ehemmiyeti yok. ben cevabımı aldım. teşekkürler.

öncelikle uçan+1

@cenkertem

öyle bir genelleme ne kadar yanlışsa, "işsizlik yükselince tl değer kaybetmez alakasız birbirinden" gibi bir genelleme de o kadar yanlış. her ekonominin yapısı farklıdır ve türkiyedeki işsizlik verisiyle tl değeri birbiriyle az ya da çok ilgilidir. bunun nedenselliğiyle ilgili spesifik olarak türkiye ile ilgili son 20 30 ylın verileriyle granger causality irf vs birçok ekonometrik test içeren bir çalışma yapmadıysan bu kadar emin konuşman çok yanlış. bu konuyla ilgili yüksek lisans döneminde onlarca bilimsel makale okumuş bizzat benzer bir konuda tez yazmış birisi olarak konuşuyorum. dünyada sırf "işsizlik-döviz kuru arasındaki ilişki" üzerine yüzlerce makale var. şimdi ülkenin kendi para birimi değeriyle döviz kuru farklı vs deme, çünkü döviz kurunun bir belirleyicisi de ülkenin kendi para birimi

şimdi ben sana sorayım senin dayandığın herhangi bir bilimsel çalışma var mı? çünkü varsa okumak isterim çok ilgimi çekti

SEVGİLİ @cokponcik

açık ekonomilerde işsizlik-döviz kuru arasında doğrudan bağ kuramazsın.
varsa bunu açıklayan saygın ve güncel bir akademik makale buyur paylaş

sonra ben kendi dayanaklarımı açıklarım.

ekonominin zaten doğası gereği o kadar çok faktör var ki makroekonomik değişkenler üzerinde etkisi olan, neredeyse hiçbirini "doğrudan" açıklayamazsın.

işte böyle boş argümanlarla gelip insanları yanıltıyorsunuz ya ben onu anlamıyorum. neyse "alakası yok" sonrasında şimdilik başına "doğrudan" koydun yavas yavas duzelir.

TEKRAR EDİYORUM

İşsizlik yükselince tl değer kaybeder diye bir şey yok

Bahsettiğin bilimsel kağıtları göremedim hâlen ???

ilk yorumu yazdım ondan sonra bırakıp gitmişim =)

Bence önemli olan hangi ülke için, hangi ülkenin işsizliğini konuşutuğumuzdur. ABD için işsizlik en önemli girdilerden biri. (belki de en önemlisi) FED'in yazılı olarak da belirlenmiş hedefi faiz, enflasyon, kur değil direk olarak işsizlik oranlarıdır. Bu yüzden ABD'de periyodik olarak işszilik oranlarının açıklamaları takip edilir. Geçmişini sorgulamak gerekirse ABD büyük buhranda büyük işsizlik oranları görüyor.... Yazar bu başlığı açtığında da ABD işszilik verileri yeni ve süprizlerle açıklanmıştı, onunla bağdaştırmıştım. Bunun yanında FED TR'deki işsizlik oranlarını sallamaz.

Diğer taraftan TR piyasası biraz daha karışık. Öncelikle TC merkez bankasının hedefi işsizlik değil faiz'dir. (burası kendi yorumum: ek olarak her ne kadar serbest piyasa dense de açık bir şekilde kurdur. bunun geçmişini araştırmak gerekirse de TR geçmişinde kriz denildiğinde hep döviz artışı ile bağdaştırılmasıdır) Bu yüzden TR'deki işszilik oranı, ABD'deki gibi TL'yi daha güçlü etkilemez. Örneğin TR piyasalarında bizim işsizlik oranı açıklamalarımız sıradan bir veri açıklaması olarak tutulurken, ABD işsizlik oranlarını biz de 4 gözle takip ederiz.

Son olarak da TR'deki işsizlik oranının ABD'deki kadar olmasa da kendi para birimimize benim görüşüme göre etkisi vardır, ama daha dolaylıdır.

Makroekonomik modellerde üretim ana iç girdilerden biridir. Üretim kapasitesi de işszilik (iş gücüne katılım) ve elektrik tüketimlerinden varsayımsal olarak çıkartılır. Aşağıdaki ilk bulduğum kaynak, çok da şu anda araştıramadım. Girişin ilk 3-4 cümlesinde üretim ile başlıyor ve makroekonomik dengelere etkisini anlatıyor.

www.tcmb.gov.tr

Moody's, Fitch gibi derecelendirme kuruluşları da notlandırma sırasında makroekonomik değişkenlerimize bakıyor. Üretim kapabilitesi, iş gücüne katılım da bunlardan birkaçı. Yabancı yatırım şirketlerinin TR'ye döviz sokması için kredi notumuz önemli olduğu için, notumuz ülkedeki döviz miktarını ve kurları orta-uzun vadede bence etkilemektedir.

Cokponcik???

Bilimsel makale gösterecektin?

(gösteremedi)

abi çok boşsun okuyacağını bilsem seve seve gönderirdim de, bu kadar açıklama ve cavaba hala "acaba ben yanlış mı biliyorum?" diyemeyen insan için yapabilecek bir şeyim yok kusura bakma. bu konunun üstüne okul okumuş yüksek lisans tezini bu konuyla ilgili olarak yazmış derecesini almış bir adam olarak şu konuda sana dert anlatacak halim yok açıkçası. yediremeyip günler sonra gelip bunu yazmak yerine, şimdi liseli ergen triplerini başka ortamlarda atabilirsin:)

Sevgili cokponcik, tabir caizse tezini hangi konuda yaptıgın s.kmde degil
İşsizlik döviz kurunu tetikler arttırır vs vs sonucunu veren tek 1 makale göster
Okuyup okumamak değil mesele, sen göster iddianı temellendir

Not: yorum yapma, ispat yap

Edit:hayatım duyuruda gecmedigi için gunler sonra yazıyorum

www1.ptt.gov.tr

Takip numarasıyla buradan bir kontrol edin.
Ayakkabı falan mı almıştınız?

benim okuduğum gümrüğe girmiş çıkmış. gümrüğe takıldığı zaman eve mektup geliyor zaten.
ürünün fiyatı az olabilir ama içeriği ile de alakalı.

yazılanlara göre kargonuz dağıtıcıya verilir 3-4 gün içinde elinizde olur

Önümüzdeki hafta içinde gelir. Paketiniz postacıya zimmetlenmiş.
Zimmet alındı dediği, postacıya zimmetlendi demek işte.

innerbliss benim gümrüğe takılan bir siparişim ptt kargo tarafından kapıya kadar geldi ve gümrük ücretini kapıda istediler... kağıt mağıt gelmedi telefonla da aranmadım... teslimata geldiler direkt...

Xiaomi Yi ve aksesuar seti aldım.

PTT'den baktim simdi, gümrük vergisi sıfır yazıyor. Sadece damga vergisi 60 kuruş görünüyor. Ama belki de henüz işlenmemiştir, bilemedim.

60 kurus ise gumruge girmis ama takilmamis. islem yapildigi icin de 60 kurus ucret odemeniz gerekiyor.

0.arenabg.com denedin mi?

Var ama HD kalitesinde yok burada, ben daha net görüntülü bir versiyonuna ihtiyaç duyuyorum.

rarbg.to

eztv.ag

Sabim'i ara

sağlık raporu veriyorlar, iş için değişen bir şey oluyor mu bilmiyorum.

iş içinini bilemem de genel olarak sağlık raporu "verebiliyorlar" ama vermiyorlar...
sürücü kursu için gerekti bana da gittim hastaneye muayene olmaya yolladı mesela ama sorduğumda isterse direkt verebilme yetkisinin de olduğunu söyledi... iş için de farklı değildir sanırım. verebilir ama vereceği kesin de değil...

Bizim ordaki veriyor. İş göremezlik raporu. Hastayım işe gidemedim diyip alabiliyorum.

genelde satışçıyım tüm gün ayakta dolaşıyorum falan de

amerika amerikada satılan araç adedine göre ceza kesiyor. oranın kurallarına göre oranın sınırları kapsamında bir ceza yani... başka ülkeler de yapabilir bence niye olmasın? ama amerika kadar yaptırım uygulayabilme durumu var tabi, türkiye vw kadar bile güçlü olmadığından böyle bir ceza kesemez mesela istese de...
bence amerikada vw sahipleri bireysel olarak da ayrıca dava açabilir hatta...

birde gaza gelip hemen atlamamak lazım, bizim emisyon oranlarımız adamlar için yeterlidir, hile yapmasına gerek yoktur belki?

işin ucu doğal olarak diğer ülkelere uzanacak. dahası bireysel olarak tüketicilere de tazminat hakkı doğabileceğini düşünenler var.

almanya'nın güçlü olduğu avrupa birliği bunun istisnası olabilir sadece.

1 aylığınaysa o mobil modemlere para vereceğine telefona paket alıp internet paylaşımını aç bence mevcut operatöründe... daha uygun olur sanırım.

yolda görsem dönüp bakmam.

not: tipim değil diye artizliğimden değil.

Seksi ama güzel deyil

hem güzel hem seksi.

ağzını açana kadar seksi. konuşması biraz özgüvensiz ve ezikçe geliyor bana.

taksim'de bir sergide görmüştüm bir seferinde /4-6 yıl önce/ çıtı pıtı bir kız idi giyimi kuşamı da öyle seksi olmaya meyleden bir şekilde değildi; hakeza hal ve tavırları da. dolayısıyla seksi bulmuyorum.

seksi değil de güzel buluyorum, hoş hatun. malum sorunun cevabını ise elbette biliyorsunuz.

Garip bi çekiciliği var. Seksi falan lazım değil,

ISTIRIRIM.

Bana hiç çekici gelmiyor

www.youtube.com

çıkarmadan 5

seksi değil, davranışları ve kendilik algısıyla birleştirdiğimde itici.

yaşlı.

hiç ağzını açmasa, yani hiç tanımasam çekiciliği var derim. tanıdıktan sonra 10 üzerinden 1-2

Dusecegini nerden cikardin? Dusmesi icin bir sebep goruyor musun? Turkiye ekonomisi, TL falan mi gucleniyor? Bu daha iyi gunleri. Dolar TL karsisinda selebantla falan bu seviyede tutuluyor su anda, FED bu sene icinde faiz arttirimina baslayacak, secimler, belirsizlik... Gecici cozumlerle ayaktayiz. Bir isin icin dusmesini bekliyorsan aman diyeyim.

para denince akla gelen sabit dolardır... dolar düşmez ya da yükselmez, diğer para birimleri dolar karşısında değer kaybeder ya da kazanır... sorun tlnin düşmesi... baktığında dolar da euro da sterlin de.... hepsi yükseliyor sonuçta. ama aslında düşen tl...

cevap: uzun vadede hiçbir zaman... 1 düşse 3 yükselir 3 düşse 5 yükselir... türkiye her zaman gerileyecek amerika ise her zaman ilerleyecek ülkeler çünkü...

uzun bir süre için geçti o tren.

dolar düşmez yükselirse tl yükselir

secimden sonra sekil alabilir ancak diyorum. ona gore dusme veya tekrar yukselme gosterebilir. biraz bizle biraz da çin ile alakali bir durum.

akp tek başına iktidar olursa düşer yoksa yıl sonu 3.5 tl rahat geçer

Kaliforniyali bir sorfcu olmak isterdim. Tam zamanli is olarak da arastirmacilik yapmak isterdim.

Istanbul'da yasiyorum. Denizi yuzmek icin bile iyi degil. Turkiye okyanus kiyisinda degil sorf yapamam. Arastirma yapmak zaman ve para aliyor. Ikisine de kismen sahibim.

iki "alfa hayat" ideali var kafamda.

1) torino veya roma'ya yerleşmek, yazar olmak. cesare pavese'yi çok seviyorum. onun gibi bi adam olsam (42'mde intihar etmek dışında) ve paramı yazdıklarımla kazansam çok mutlu olurdum. bu hayalin çok detayı yok aslında, tamamen zihinsel bi' mevzu. yazmak, yazabilmek, okunmak ve geçimini bununla sağlayıp torino gibi büyüleyici bir şehirde yaşamak. bundan iyisi şam'da kayısı.

2) bu daha "elde edilebilir" veya normal sayılabilecek türden. lojistik firmasında böyle sabah 9 akşam 16 arası, haftada 5 gün çalışabileceğim, severek yapacağım rahat ve bol paralı bir iş hayal ediyorum ehehe. hani bazı adamlar vardır, mevkii öyle boş değildir, önemlidir falan ama az çalışıp çok kazanır ya öyle bi şey olmak istiyom. bu limana yakın bir yerde olabilir. cenova mesela. ya da yine torino, roma falan. illa denize gerek yok. tırlarla, gemilerle ilgili bi iş olsun böyle. bi ayağım da rusya'da hatta sibirya'da olsun. orayla iş yapıyor olalım. şirket mesela beni 15 günlüğüne yekaterinburg'a, vladivostok'a falan göndersin arada. AS ROMA kombinem olsun, rusya'ya gidince avangard omsk maçı izleyeyim. şöyle iyi anlaştığım 2-3 arkadaşım, belki bi sevgilim falan olsun. yiyelim içelim zıçalım maç izleyelim, öyle sığır gibi yaşayıp ölelim. valla çok memnun olurum.

bu yani. bunun dışında antrenörlük, teknik direktörlük falan müthiş olurdu ama bu saatten sonra olmaz onlar.

Amerika Birleşik Devletleri sınırları içinde çalışmadan "ortalama" bir hayat geçirecek maddi duruma sahip olmak yeterdi... olmasa da yine Amerika'da olmak şartıyla ortalama bir işte çalışan ortalama sıradan bir Amerikan olmak yeterdi...

hayat bana türkiye gibi boktan bir ülkede bu ülkenin ortalamasının üstünda idare ettiriyor... tabi türkiye ortalamasının üstü Amerika ortalamasının tırnağının ucu etmez...

istanbul'da yasiorum. ebedi ogrenciyim. onume cikan secenekleri degerlendirebiliorum yalnizca. bu ara yemek, dikis falan onlari ogreniyorum, yetenek gelistirmeye calisiorum. bir yandan da alanimla ilgili ilerleme kaydetmeye calisiyorum.


hayati yollarda gecen bir yabanci olmak isterdim. cin'e gidiyim, hong kong'a gidiyim, iran'a, tel aviv'e, katmandu'ya, semerkand'a, marakes'e gidiyim. norvec'te olayim, iskocya'yi geziyim falan boyle seyler. istedigim zaman istedigim yere gidebilmek, doya doya gezmek ve ogrenmek, okumak. bunlar beni cok tatmin ediyor, mutlu ediyor ve hayatimin birkac yilini bu sekilde gecirmek isterdim. belki bu hayalim gerceklesse su anki hayatima geri donmek isterim ve daha tatmin olmus, mutlu hissederim ama bir seyleri atlayinca hep aklinda kaliyo. su gezi isi hep kosede bir yerlerde kalicak benim icin.

Yonetici olarak, zenginlik, zevk ve narsisizm uzerine kurulmus bir yasam isterdim. Tercihen abd'de.

Yaptigim sey universitede okumak. Ustelik ankara'da :(

roma'da, sevilla'da yasamayi falan ben de isterdim.

paris'te île st louis'de nehre bakan bir konakta yaşardım. ömrüm sinema tiyatro sergi vs ile geçerdi. her akşam ayrı bir restoranda ayrı bir mutfak tadardım. aşık falan da olurdum herhalde. arada trenle londraya gider takılır gelirdim. yazları 1 hafta nice bir hafta cadiz. sıcaktan sıkılınca norveçe çıkar fiyortlara uğrardım. ama sonra bu tekdüzelik bir süre sonra sıkacağından gider granada'ya miradorlardan birine yakın bi eve yerleşirdim birkaç aylığına. elhamra manzarasıylan uyanırdım. ama en son yine paris'e geri dönerdim herhalde.

hayat beni haramidere'de bir sitenin 20. katında yaşatıyor :(

Kucuk bi zeytinlikte minik bir evde kapimin onundeki hamakta haberlerimi yazmak isterdim cok.

(bkz: sadece kira geliriyle gecinen insan ) dunyanin en pahali sehirlerinde emlak krali olup hicbir zaman calismak zorunda kalmadan tum hayatimi kendime ayirarak, dunyayi gezerek yasamak isterdim.

Ya da sinema-tv, muzik yapimcisi.

Ama gercek hayat her zamanki gibi hayaller standardinin cok altinda.

hayaller lozan üniversitesi, gerçekler tr.

Las Vegas, İbiza vs. Gibi dunyanin bilimum eglence merkezlerinde ve buyuk sehirlerinde otelleri ve gece kulupleri, bar, disco vs. olan biri olmak guzel olurdu.

Ama hayatlar 1500 liraya calismak zorunda kalan muhendis.

hatırlayabildiğim sınırlar dahilinde kurban kesmedik.

Ortalikta kesiliyor mu hala?

(Kimse yargilamasin ben de kurbana karsiyim ama bayrama degil)

Ortalıkta değil ya. Bizim aile evinin büyükçe bahçesi vardı ben çocukken eş dost akraba orada kesiyordu.

Çok şükür bu aralar parasal şıkışıklık oldu da kurtardık yakayı bu işten. Toplasan 2-3 kere kestik ama her sene bi niyet var.

evet

benim doğumum dışında hiç kestirmemiş benimkiler. ben hiç kesmeyi düşünmüyorum. kurban allaha yaklaşmak demek hayvanları boğazlayıp boğazlayıp tıkınmak demek değil. türkiyenin yarısından çoğu dolabını doldurmak için kesiyo milletin dağıttığı falan yok. varsa da çok az. onun yerine löseve mehmetçik vakfına bağış yapılsa çok daha iyi.

önceden bizimkiler hep bir arada yaşarken keserlerdi. 1 büyükbaş, 2 tane de küçükbaş hatırlıyorum kesilen. artık kesmiyorlar.

ateist olduğum için ben de kesmeyi düşünmüyorum.

Evet, kesmediğimiz sene hatırlamıyorum. Çoğunlukla ortalıkta değil kesim merkezlerinde yapılıyor. Bu işi vahşete dönüştüren insanlar hala var tabi ama eskisi kadar değil. Ben komple bağışlanması taraftarıyım, göz görmeyince gönül katlanıyor.

Evet.

Kesimhanelerde kesilince sanki cinayet-katliam olmuyor da...
Bir de demezler mi "ee sen kebabları ciğerleri löp löp götürürken iyi de kurban bayramı gelince mi kötü?" diye. Nerden biliyosa benim kebabları löp löp götürdüğümü.
Ayrıca sapla samanı da ayırmak gerek.

Bizim aile de kendince bi şeyler kesiyor her yıl. Yıllardır hiçbir kurban bayramında ailemin arasına bile girmem. Kendilerince katletsinler bakalım, sevap pointleri toplasınlar.

Evet sevap point kasıyoruz

genelde kesilenlerin haricinde, bizim orada askerlik bitirip gelen adama ailesi kurban keser ama bizim aile hiç kurban falan kesmez. yani hiç kesmedik. ama annemin babası her yıl mutlaka keserdi.

Her sene kesiyoruz. Son senelerde kurban kesmekle beraber yardım kuruluşlarına da kurban bağışında bulunuyoruz. Kestiğimiz kurbanın da 1/3ünü kurban kesemeyen ailelere dağıtıyoruz, 1/3ünü de babamın işçilerine pişirip dağıtıyoruz, 1/3ünü de gelen misafirlere ve ev halkına ayırıyoruz.
İyi bayramlar

bizimkiler her sene kesiyor.

ben daha okula gitmezken kesilmişti bir kere hatırladığım, gerizekalılık işte o yaşta çocuğun gözü önünde hayvan katletmek ama yapmışlardı evet... büyük oranda dedemin salaklığı ama engel olmadığından ya da beni orada tuttuğundan ailenin tamamı mal...

Ailem kesiyor. Benim dini inancim yok ama yine de kesmeyi dusunuyorum. Cunku hem bir gelenek yani birarada olmak icin bir mazeret oluyor en azindan. Bayram olmasa birbirini gormeyecek insanlar.

Ayrica ortalikta kesilmesine de karsi degilim. Birincisi bu hayvanlar firmalardan cok daha iyi kosullarda kesiliyor. Hayvanlara eziyet edilmiyor en azindan. Ikincisi cocuklar cok naif yetistiriliyor bana kalirsa. Elbette cocuklarimiz siddetin icerisinde bulunmasinlar ama hayat tertemiz degil. Cocuklarin siddeti gormesi ve buna alismasi gerektigi kanaatindeyim. Ancak ozellikle cocuklara kurban kesiminin bir zevk degil bir zorunluluk oldugu anlatilmali.

@just relax and have sex kurban kesmenin bir "zorunluluk" olmadığını daha sen anlamamışsın ya...

çocuklara kötü örnek diye televizyonda cinsellikle alakalı en ufak şeyi sansürlesinler, sahneleri kessinler, sigarayı mozaiklesinler, alkol reklamları engellensin, filmlere/oyunlara/dizilere yaş sınırları konsun ama bunlardan kötü etkilenecek o çocukların önünde bir canlı katledilebilsin ve bu zorunluluk olsun... çok güzel çok mantıklı düşünmüşsün ok.

kurban kesmenin zorunluluk olduğu anlatılmalı mı ? oh jesus.

@just relax qusel kardeşim trollsen çok komik değilsen hiç komik değil...

Linc kampanyasina kurban gitmisim meramimi anlatayim.

Hayvanlari yemek icin oldurmek evet bir zorunluluktur. Vegan veya vejeteryan degilseniz elbette. Siz hayvan kesim islemlerini insanlardan saklayinca o hayvanlar kesilmekten kurtulamiyor. Gozunuzu kapayinca hayvanlar olmekten kurtulmuyor. En azindan cocuklarin da olsa o etin nasil sofralarina geldiginin bilincinde olmasi taraftariyim.

Denilmis ki "televizyonda kotu ornek diye cinselligi sansurluyorlar". Bu argumanin muhatabi neden benim onu anlayamadim. Ad hominem de caktirmadan yapilir be kardesim aciktan aciktan dalmis. Ben zaten sansurleri savunuyor degilim. Bilakis siyasi iktidar-medya eliyle yapilan muhafazakarlastirilma cabalarina karsiyim. Cok merak ediyosaniz bu konudaki dusuncelerimi sozlukte zaten az sayida olan entrylerime bakarak anlayabilirsiniz.

Asil meseleye geliyim. Genel olarak kendini "kulturlu-humanist-ekoloji yanlisi" vs neyse tanitan insanlar kendi cocuklarini "steril" dunyalarinda yasatmayi tercih ediyorlar. Cocuk yetistirmek elbette ebeveynlerin sorumlulugundadir ve asiriya kacilmadigi muddetce dis etkiye kapalidir ancak bir kultur elestirisi yapiyorum burada. Cocugunu kendi yarattigi yapay fanusa koyunca cok iyi yetistirecegini sananlar var aramizda -ne yazik ki-. "Dunya cok kotu bir yer cocuk getirmeyelim" zihniyeti bahsettigim sey.

Son olarak tekrar edeyim. Cocugum siddete tanik olsun -hayvan kesimi- isterim ki korkak olmasin. Korkak olmasin ki meydan cahile kalmasin.

ama garipsemiyorum tepkileri. Eksi sozlukte cok goruyorum boyle cakma entelleri. Bir sey soyleyeceksen gec arguman uret karsima. Tek cumlelik ayarlarla (!) suku kapmaya pek alismissiniz. Dogru duzgun dusunce one suremez olmus insanlar.

Asil bayram çok sey bildiğimizi zannedip ama aslinda ne kadar az bildigimizi farkettigimiz, arefe'nin anlamını anladigimiz,olayin hayvan kesmekten ote olduğunu kavradigimiz gundur.

evet

Cevap eksik olmuş pardon.ailem kurban keser.ihtiyac sahiplerine dagitir.

Kesmiyorum.

Babamlar, köyde hayvancılık yapan dayımla kesiyorlar köyde hep.

yaşadığımız şehirle, memleketimiz arası çok yakın. Ben gitmiyorum.epey yıldır kurban ortamımızda bulunmadım, çocukların alnına kan sürüyorlar mı bilmiyorum, sormadım hiç.

just relax and have sex'e özelden sen ne hakla çakma entel lafını kullanıyorsun diye mesaj attığımda küfür yedim. yani dikkate alınacak bir çocuk değil.sallayın gitsin.

@jesus,
düşüncende haklısın. " insanlar " farkında olmalı. ( salt kurban için söylemiyorum, kastettiğim şey farkındalık )
çocuklarımıza neyi ne zaman hangi dozda verdiğimiz onların bilişsel, ruhsal ve fiziksel sağlıklarını belirliyor. bana "dünyanın enn zor işi nedir?" diye sorsalar hiç düşünmeden "ebeveyn olmak" derim.

bizim çocuk yetiştirmeye başlamadan önce zihnimizi tamamen boşaltmamız lazım. geçmiş yaşantımızın izlerinden, dinden, siyasetten, deneyimlerimzden vs. sıyrılabilmeyi başarabilmemiz, çocuk gelişimiyle ilgili donanımlı olmamız şart.

çocuk gelecekte yetişkin bir birey olacak, şimdi yetişkin bir birey değil, henüz akıl baliğ değil. onun kavrama, neden sonuç ilişkilerini oturtma, değerlendirme yetileri zaman içinde gelişecek. bu nedenle neyi ne zaman hangi dozda vereceğimiz çok önemli. yokuş çıkarken pedala basma durumu gibi diyelim. ne zaman gaza basacağını bilemezsen/ aklını başka şeylere verip gecikirsen motorun/lastiklerin canına okursun.

edit: korkak olmamakla cahil olmak aynı terazıde değiller. hatta çoğunlukla tersi geçerli. (bkz: cahil cesareti)
---/---

soruya cevabım, hayır kesmiyorum.

Suanki durum itibariyle soru soran kisinin amaclarindan oldukca sapmis bir noktada bulunmus olsak da birtakim etkiler neticesinde bazi seylerin uzerinde yine durmak gerekiyor.

Darksdantes adli yazarin ifadeleriyle baslayayim. Soru basligi altinda hala duran yazimda da goruldugu gibi kendisi zihniyetindekilere cakma entel dedim evet. Bunun da dogru oldugunu hala dusunce uretemez kapasitedeki halini gormekle bir kez daha teyit etmis bulunuyoruz. Ozel mesajlari ifsa etmek gibi bir huyum asla olmasa da kendisinin eksik belirttigi bir noktayi belirtmek gerekiyor. Eger ben "cakma entel" seklinde bir ifade kullanmissam bana gelip dogru duzgun aciklama yaparsin. Fakat kendisi ozel mesaj yoluyla "sen kimsin, kim oluyosun" icerikli bir cumleden ibaret bir karsilik vermistir. Bende kabul ediyorum ki dogrudan kendisine yonelmeyen bir sekilde ancak kufur icerikli bir cevap yazdim. Bir daha olsa bir daha yaparim. Zira "cakma entellere", bir cümlelik cevaplarıyla saygı bekleyenlere saygı duymuyorum.

Hayat aklini konusacak bir filozof uret isimli yazarin ifadelerine gelirsek, yazdiklarinin buyuk olcude dogru olduguna katilmamak mumkun degil. Ancak cehalet-korkaklik meselesi biraz yanlis anlasilmis saniyorum. Kendisi cahil cesaretini ifade etmis ki cikis noktam da direkt olarak bu "cahil cesareti" zaten. Cahil cesaretini ortaya cikaran nedenleri irdelemeksizin (cok ayri bir konu zira) sunu soyleyelim. Duyuru icerisindeki bir onceki cevabi tekraren, egitimli insanlar cocuklarini sinik yetistiriyorlar. -ona bulasma, -buna karisma, -bunu elleme. Cahil insanlar ise tam tersi zaten. Dolayisiyla cahil insan bir noktada egitimli insanlari bastirmaya, sindirmeye basliyor.

Benim soylemeye calistigim sey su. Kesinlikle cocuk yetistirmek, cocuk icin neyin dogru neyin yanlis oldugunu ayirt etmek guc ama egitimli nesil bu kadar naif, suya sabuna dokunmayan nesiller olsun istemiyorum. Derdim bu. Bu ki, cahil insanlar sokakta karsisina ciktigi zaman, alisveris yaparken, kiz arkadasiyla parkta dolasirken bu egitimli insanlara sozlu veya fiziksel siddet uygulayabilecek cesareti bulamasınlar diyorum.

Soru basligi altinda bunu da kurban ozelinde belirttim. Bir argumanin daha vardi ama tartismalarin farkli noktaya gitmesiyle kaybolmus. O da aile bireylerini biraraya getirme. Modernite kutsalliklari, gelenekleri ortadan kaldirirken bireylerin rasyonel aktorler oldugu varsayimiyla bunu gerceklestirdi. Ama insan ne yazik buyuk olcude ki rasyonel olmayan bireylerden mutesekkil (nedeni yine egitimsizlik). Rasyonel olmayan birey de aile bireyleri ile geleneklerin baskisi olmaksizin kolektif anlayisi olusturamiyor. Yani biraraya gelemiyor. Hristiyan toplumlar da boyle degisen bir sey yok. Yani demek istedigim, rasyonel topluma (ideal toplum) gecis yapana dek bayramlar gibi haliye irrasyonel olgularin modernligin "bug"larini ortadan kaldirabilecegi dusuncesindeyim.

Tabi bu su anlama gelmiyor. Kurban gelenegi devam etsin evet ve soyledigim uzere bir ateist olarak toplumsal pragmatist kaygilarla ben de devam ettirmek istiyorum bu gelenegi. Ama bu, her kurban bayrami vahset tablosuna donsun her yer kan revan olsun demek degil. Uygun planlama dogrultusunda kurban bayrami da vahset boyutu minimale indirilerek devam edebilir.

KEsmiyoruz.

1 yıl yaşadım, devam etme imkânım vardi, hala da var ama tercih etmiyorum. o zaman kafamda soru işareti kalmayacak şekilde donmusum herhalde. sizin mesleğiniz açısından yurtdışı daha iyi olur sanki ama dönme isteginizi anliyorum. yapısal olarak parçalanmayı bir an önce tr'den kaçmak isteyenlere bırakıyorum, hakkinizda hayirlisi

dönme. orda belki kültür sorunu yaşıyorsun ama türkiye'de binbir türlü sorun yaşayacaksın. artıları eksileri iyi düşün. eğitimini aldığın meslek çok değerli ve emek gerektiriyor. hangi ülkedesin bilmiyorum ama türkiye'de ne hakettiğin parayı alırsın ne de saygıyı. bön bön bakarlar suratına. hele bir de idealist bir biyolog olduğunu düşünüyorsan kafayı yersin benden söylemesi.

Gurbetten yeni döndüm; kendi isteğimle değil, mecburen. Şimdiden döndüğüm güne lanet okuyacağımı buram buram hissediyorum. Avrupa'ya giden en az 10-15 arkadaşım oldu, giden dönmedi, dönmek de istemiyor genelde. Hatta ezici çoğunluğunun özlemediğini bile söyleyebilirim. Amerika'ya giden 3 arkadaşım döndü, onlar da gidişte bir kültür şoku yaşadılar, şu an geri dönüşün kültür şoku içerisindeler. Zamanla atlatırlar. Ülkeye çok çamur attım gibi oldu da, gittikçe belirli insani değerleri tutturarak yaşaması daha da zorlaşıyor.

Kültür şoku dışında belki ülke ile ilgili olabilir. Bulunduğunuz ülkede Avrupa'nın kibar ırkçılığını hissediyor olabilirsiniz. Farklı bir ülkede bunu hiç hissetmeyebilirsiniz de.

Sıla özlemi eski sevgili gibi. İnsan kötü yanlarını bilse ve hatırlasa bile içinde hissedemiyor uzaktayken, en kötü şeyler bile tatlı belaymış gibi görünüyor; insan romantikleştiriyor biraz da kafasında. Sonra yeniden birleşince "Neden ayrıldığımı hatırladım. Bir daha birleşirsem!" diyor insan. Unutunca da unutuluyor.

ben de insanlarla anlaşamıyorum, ana dilimi konuştukları halde kültür farkı geçmek bilmiyor işte... he ben türkiyedeyim.

türkiyeden kurtulma imkanı varken dönecek olana ben bir şey diyemem sanırım hakaret etmeden ondan hiç yorumlamayayım...

bende yaptım master ımı döndüm. orada ne yaparsan yap türksün, bir gün geliyor hissetiriyorlar ülkeni ve seni hangi kefede tuttuklarını. en azından burası senin çöplüğün, amerika falan desen neyse de avrupa da her zaman 'istenmeyen göçmensin' 2 gün güzel geçer 3. gün pişman ederler adamı.

ülke karışık doğru da senin ülken neticede.

uc senedir yurt disindayim. turkiye'ye ara sira aile ziyaretine geliyorum ama ayak basmamla tansiyonumun cikmasi bir oluyor. daha havaalaninda polislerin yuzune suclu gibi bakmasiyla basliyor. tabi ki bizi rahatsiz eden seylerle, sizi rahatsiz eden seyler cok bambaskadir, o yuzden kendi kararinizi vermek icin bence bir psikologla gorusun, gercekten mutlu edecek mi sizi, gitmek icin bahane mi ariyorsunuz vs. bilmeniz cok onemli bence.

Şu an türkiye'de de kültür farkı yaşarsınız. Son iki yılda insanlar insan-okuz arası bir şeye verildi bu ülkede. Zombie istilası gibi düşünün.

Rahatsız mısınız ya az önce bahçeye inek getiren öküzler yüzünden sabahın köründe uyandım ne işin var bu boktan yerde yemişim kültür farkını.

bekleme yapma 10a gec artik :)

8.1 ne ya? 10'a geçene kadar 7... 8-8.1 pas geçilmeli.

7>10>diğer işletim sistemleri>8.1>8

su an win10 hata dolu. bazilarinda iyi calisiyor olabilir ama bende feci sikintili mesela. sorunlari arastirinca da windows community'de ayni seyi yasayan yiginla insanla karsilasiyorum ve herkes cozum bekliyor. burada isletim sisteminin insanlarin uzerinde denenerek hala gelistirilme surecinde oldugunu soylemeden gecemeyecegim.

o yuzden 8.1'e gecmenizi oneriyorum ben.

şu an windows 10 gayet güzel. ciddi bir hatası yok. yaşadığınız sorunlar pc/laptoplarınızdaki parçaların vendorlarından kaynaklı.

10'a geçmeden önce, bilgisayarla birlikte gelmesine rağmen itinayla wireless problemi yaşatmaya devam ediyordu. 10 ile sorun çözüldü.

washe'nin dedigi kismen dogru.

ote yandan upgrade etmek yerine clean install yapilmasi oneriliyor daha cok.

windows 10'a nerden geldi konu? windows 10 korsan oyun açmıyormuş, geçmeyi hiç düşünmüyorum. 8.1 'in hatalarını sormuştum yalnızca

windows 10 u şimdiye kadar (kendi merakımdan) 3 kez kendi pc me ve 2 ayrı laptoba kurdum. hepsi clean. hepsinde de cillop gibi çalışıyor ki laptoplar 3-4 senelik. windows 10 un kendisi korsan olabiliyorken korsan oyun çalıştırmıyor olması biraz komik bi bilgi sanki :)

oyun oynamayı düşünüyorsan da windows 10 daha ideal. sen 8.1 i soruyorsun biz sana daha uygununu söylüyoruz.

8.1 kullaniyorum bir suredir . her turlu program oyun sorunsuz calisti bir tanesi disinda. ableton live ve addictive drums duzgun calismadi bir turlu ama ben mac te bootcamp ile kullaniyorum belki ondan killik yapiyordur. onun disinda sikinti yok. 10 icin tam olarak stabil olmadigini okuyorum bisiri yerde. o yuzden gecmedim.

Yok, hep daha fazlasini isterim.

20.000 dolares

Duyuruya girdiğimden beri bu soruyu bekliyordum. Öncelikle cenkist arkadaşımıza bana bu şansı verdiği için teşekkür ediyorum. Bu konuda çok düşündüm, zaman zaman gece uyuyamadığım oldu, rüyalarımda hep bu sorunun cevabını aradım. Her yaşadığım problemin bu sorunun cevabiyla çözüleceğine inandım ve bugüne kadar da hiç bu denli yüz yüze gelmemiştim. Cevabım 30bin amerikan avrosu.

7000
2000 kira, 1k ev/yemek masrafi, 2k yatirim, 2k alisveris

daha fazlasını her zaman isterim. milyar dolarlarım olsa bile bir tık fazlası olsun derim... yok öyle bir rakam...
ama aylık $10k civarı kazanabilsem mesela daha fazla kazanmak için kendimi zorlayıp daha zor bir işte daha çok çalışmayı da kabul etmem... yeterli derim bu miktara o açıdan...

minimum 2, maksimum 3000 TL.

insanoğlu hep daha fazlasını ister. çünkü kazanç arttıkça yaşam standardı da artar, yine yetmez olur. yani kazancı 3000 lirayken 800 lira kira verip kıtı kıtına mutlu olan adam, kazancı 8000 lira olduğunda hala 800 liralık evde oturmaz, 2000 liralık eve çıkar, yine kıtı kıtına mutlu olur. 800 lira kira verirken "apartmanım asansörlü olsun, ev daha geniş olsun, içi yapılı olsun" derken, parayı bulup bu şartlarda bir eve geçince bu sefer de "müstakil olsun, bahçesi olsun, dubleks olsun" demeye başlar.

şu anki kafa yapıma göre ayda 7000-10.000 civarı bi para girse evimize şahsen fazlasını istemem gibi görünüyor. ama kesin isterim.

niye bu kadar? şu anda evimize eşimle birlikte düşünürsek 5000 lira civarı bir para giriyor ayda. 850 kira. 1100 lira çocuğun okulu. yeme, içme, giyinme, ulaşım, faturalar vs. minimum 4000 lira ev harcamamız var. 15 sene önce ilk işe başladığımda ailemin aldığı 2001 model heçbek clio'yu hala kullanıyoruz. artık sığamıyoruz ama ayağımızı yerden kesiyor işte, arabamız var mı var. bi ev taksidine girip kiradan kurtulsak, biraz daha konforlu bir eve sahip olsak. arabayı değiştirip büyütsek de rahat etsek, tatile giderken ikinci bavulu kucakta taşımayıp bagaja koyabilsek, halılar çok eskidi değiştirelim diyince ekonomimiz çökmese, hadi değiştirelim diyip sıkıntıya girmesek. şu anda istediklerim bunlar.

bir sure icin soyleyebilirim belki bunu. mesela, "bu sene su kadar kazansam, mesut olurum" diye... sonrasi baska olur.

10 bin beni paklardı.

5 bin yeterli olurdu benim için. daha fazlasında gözüm yok.

5k yeter.

para mutluluk getirmez

5000 yeterdi bana. istediğim bir yerde yaşar, çevremdeki insanlara ve hayvanlara yardım edebilir ve kafama göre yaşabilirdim. üstü olursa daha iyi olur tabi.

tek lüksüm biraz içmek ve kitap alıp durmaktır. üzerine birikim bile yapardım.

isteklerinize göre harcama planınız yoksa hep daha fazlasını isteyebilirsiniz. zamanı verimli kullanamamak gibi bir şey. herkeste var ama herkes kullanamıyor. nasıl kullanacağınızı bilmezseniz hep daha fazlasını isteyeceksiniz. daha fazlasına da planlı olursanız daha da mutlu olursunuz.

€7k+

düsününce hayat pahali. alt sinir bu, 15in üzerinde kendimi harap edip etmedigime bagli olarak daha fazlasini nereme sokucam diyip daha minimalist bir yasam tarzina kayardim.

Türkiye şartlarına göre 5-6k tl kafi olurdu benim için. Daha fazlası eğer ileriki yıllarda çalışamayacak duruma gelmeyeceğim, gelsem bile benim, ailemin ve sevdiklerimin ihtiyaçları karşılanabileceği garanti ise çok gereksiz.

Ha Avrupa olacaksa eğer lokasyonumuz, para birimini dolar, euro, sterlin yaparak mevzuyu şekillendirebiliriz :) frank olursa ihtiyaç iki katına çıkar.

6 bin TL iyi olurdu

şimdilik min 2k max 5k derim lakin birkaç sene sonra da 5k yetmez malum çok gelen çok harcanır vs vs

işte bu yüzden diplomalı işsiz oldum galiba.

yalnız yasayacaksam 3bin ki bu artar,
eşimle 3500,
cocuklar varsa 8000 iyi bir eğitim almalarini isterim.

4000 TL

u anda 2.200 alıyorum. 4k alsam fazlasını istemem.

Aga bana ayda 8.000 tl ver gıkımı çıkarmam hıammına.

not: enflasyon 0 olarak kabul ediyoruz.

15 bin lira isterdim. bunu bir ayda alan müdürler var, çok kıskanıyorum.

limitsiz bir kredi kartı versen olur, tabi borcunu ben ödemem.

1.si en iyisi

üçü arasında 3 ya da 1 ama bence bu www.zippo.com.tr

1.

1

marka takıntınız yoksa "oneplus two" alın.

ömürlük telefon yapılmaz sürekli almanız için.

windows 10 telefonlar çıkınca üst modellerden birini aldığında takılmadan minimum 3-5 yıl götürür... hatta fazlası bile olur. ama ömürlük teknolojik alet olmaz.

ömürlük demekle aslında dediğiniz gibi uzun bir süreyi kastetmiştim. başka tavsiye verebilecek olan var mı?

gördüğüm bir iki örnekte de gayet sevimliydi.

hos degil.
onlara bakinca gozlerim sasiyor benim de :/

sevmiyorum ben...

kişisine göre değişir ama gördüğüm örneklerde hoş duruyordu. yani hoş tabisi de.

soğuma sebebi değil de çok şehla olanlar konuşurken bana mı bakıyor başka yere mi bakıyor, başka yere bakan gözleri benim hangi göze bakıcam kararsızlığımı görüyor mu anlamıyorum sonra kararsız olup utanıyorum acele acele konuşmaya başlıyorum. geriliyorum işte. benim için artı bi puan çekicilik sağlamıyor ama sağlayanı da vardır mutlaka.

Hafif şaşı ve asimetrik çok sevimli bence de, iki gözün baktığı yerdeki açı farkı belli bir noktayı geçtikten sonra sevimli olmuyor.
Örneğin, şu ablada çok güzel
www.johnfisher.com
Ya da Taylor Swift'in hafif şaşılığı güzel
4.bp.blogspot.com

şehlalığın miktarına bağlı

miktarı önemli operasyon gerektirecek kadar olursa tabi hos değil. minicik olmasi durumunda zaten bir şey diyemem hoş bile olabilir belki.

Birinden elinde olmayan fiziksel özellikleri yüzünden sogumayi dogru bulmuyorum.

Hoş değil ama niye soğuyayım. Anneni mi babanı mı daha çok seviyorsun türünden bir soru olmuş.

taktır bi jelatin yeterli.anahtar demir para felan çiziyorlar ekranları.

cam koruyucu güzel bi şey.

iphone 6 yı aldım hemen kırılmaz cam taktırdım. cebimde anahtar derince çizmiş. hemen yeniledim camı. eğer olmasaydı çizik ekranlı olacaktı sıfır telefon. bilginize.

gerek yok, kullanma...

tel alip alip satiyorum dersen tak, yoksa takma.

kesinlikle tempered glass al. jelatine göre çözünüülük çok daha net olacaktır.

Excel kullanmak istesen yardım ederdim de Excell maalesef :-/

google amca söyler indirdiğin programa ait seri anahtarları. biraz kurcala.

www.libreoffice.org
ücretsiz ve istediğin bütün özelliklere sahip ofis programı.neden illegal program kullanmak zorunda kalalım ki?

onlarca kez malum yollarla edindim ne oyuna attı ne birşey yaptı hemde indirirken öyle çok hasmıyorum. kickass search butonuna ne istediğimi yazıyorum en çok seeds hangisindeyse indiriyorum. bunu yapamadığına göre legal legal al microsoft office veya açık kaynak kodlu libre office kullan.

yasal olarak eğer aöf öğrencisiysen ücretsiz mesela ben ikinci üniversite olarak kaydolunca farkettim verdiklerini. sadece aöf değil anlaşmalı ünilerde var işte... bi öyle bak öğrenciysen.
değilsen ya da senin üniversitene yoksa legal lendiği gibi libreoffice openoffice vs. olabilir ms şart değilse...
şart dersen de www.office.com'dan deneme sürümü indir yükle(100% emin olmasam da bildiğim kadarıyla oluyor buradan indirdiğinde de, 99% diyeyim) sonra da kaynağından ms toolkiti indir: forums.mydigitallife.info

mydigitallife windows 7-8-office vs. ne varsa hepsinin illegal kaynağı. diğer yerlere buradan yayılıyor. üye olup konuda teşekküre basman lazım linkler için.

bulabilirsen "Codegen Nettuno CN-820" önerebilirim... tavsiye üzerine aldım ve memnun kaldım. gayet sağlam... samsonite için bir şey diyemem, adı var markanın...
ama case logic'den iyidir. hatta samsonite'e gerek yok bana kalırsa, gayet uzun süre iş görecek bir çanta...

tasarimlarini sevdigim icin north face daypack leri oneririm. gayet saglamdir ama hafif spor kacabilir bu cantalara kiyasla. sonucta outdoor markasi.

Sahil kasabasinda evimin altindaki bakkali isletirdim. Tek hayalim bu. :)

sanatla uğraşırdım, her türüyle. ne güzel olurdu ah.

cafe işletirdim.

evsizlerin barınabileceği toplu konutlar kurmak isterdim,en az günde bir öğün yemek servisi de olmalı. hobiyle meşgul olup gelir elde edebilecekleri atölyeler de bu konutların içine dahil olabilir, gerçekten fark yaratacak bir organizyon olmalı. ünlü sanatçılardan sponsorluklardan devlettenn destek alacak saygın bir organizasyon. kimse sokakta yaşamamalı açlıktan ölmemeli.

sanat. özellikle müzik.

hayvan barınağı açarım

kesinlikle kuyumculuk. o yeşil ve beyaz şeyler ve üzerlerindeki rengarenk kesimleri herbirinin farklı olan taşlarla dolu olan şeyler beni çekiyor.

aklıma ilk gelen bu

ya da gemalog olabilirim böyle taşların kalitelerine göre sertifika vereyim falan

ama ölümüne de kitap okuyup dünyayı gezmek isterdim.
ay bilemedim

nezih bi semtte bakkal açardım.

Arkeoloji ve müzik.

Severek ilgilendiğim bir iş alanı daha var, esas mesleğimden elde ettiğim gelir ile seneye şirket kurup bu alanda bakir bir yurtdışı piyasası buldum, o pazara açılmayı planlıyorum.

Umarım hayaller Paris hayatlar Hakkari'ye dönmez ama en azından denicem :D

Param olsa şimdi denerdim.

Müzik veya donanım. Pc de olur, telefon da olur, kahve makinesi de olur. Şu IFA'yı Computex'i falan gezen amcalardan olmak isterdim.

Gamer, belki streamer... türkiye'de pek yaygın değil ama zengin olsam türkiyede olmayacağımdan bir de cosplayer...

edinburgh'un hemen dışında bir evde veya sahili olan bir ingiliz köyünde ev satın alıp yazı yazardım.
yazar olmak istiyorum :(

not: hayaller edinburgh, londra hayatlar angara :/

@ tolkien öyle hobi kapsamına girer haklısın ama daha çok ben devamlılığı olan iş olarak da yapılabilecek bir şey sormuştum. mesela bol bol okur yazarım demişsin ömrünün sonuna kadar hiçbir iş sahibi olmadan sadece okuyup yazarak sıkılmadan bir hayat yaşayabilir misin? gerçekci olarak düşünürsen. yani ıssız bir şehirde genelde eve kapalı yalnız arada hava almak için yürüyüşe çıktığın bir hayat ister misin?

uçak teknisyenliğine devam ederdim

dünyayı gezen bir fotoğrafçı.

gezgin belgeselci olurdum.

iyilik amaçlı hayalim: hayvan barınağı açardım.

mutluluk amaçlı hayalim: küçük, şirin bir çiçekçi açardım.

yaratma amaçlı hayalim: aksiyon filmi yapımcısı-yönetmeni olurdum.

ben emekliyim, para derdim yok. çocuklara gönüllü eğitmenlik yapıyorum.
gönüllü çalışmanın "gönlüm isterse " çalışması olmadığını ciddiyetle yapılması gerektiğini bilmeyenler için not düşeyim. öyle ki hasta olunca belki işi kaytarırım ama bunu kaytarmıyorum, en kötü yerime bir arkadaşımı ayarlıyorum.

yazarlık hayalime niye tik koymadın bro? ben şu ana kadar çalıştığım bütün işleri, okuduğum bütün okulları, hepsini basamak olarak görerek katlandım. merdivenin en tepesinde de yazarlık var, şu an sadece kafamda kurgular ve olaylar oluşturuyorum, kağıda dökmeye cesaretim yok, ama bir gün o da olacak taam mı!

enteresan fikir olarak ne bekliyorsun yeni bir kuş türü keşfetmeye gallapagos'a mı gidelim naapalım?

biyolog olurdum. para derdim olmadığı için en iyi okullarda ve en çok önemsenen bir ülkede doktoramı alana kadar okurdum. evimin bir katını ufak bir laboratuvara çevirir okulda öğrendiklerimi evde de tekrar etmeye çalışır, yeni şeyler öğrenirdim. mezun olup tatminkar bir bilgi ve eğitim seviyesine eriştiğimde daha büyük bir laboratuvar açar, araştırmalar yapar, çözümler üretmeye çalışırdım.

kendimce harika bi mesgale fikrim var da, hâlâ birgun yeterli parayi kazanip, kendim yapabilecegimi dusundugumden, buraya yazmiyorum :-)

temelinde, insanlara sporu sevdirmekle ilgili bir is fikri, bu kadarini soyliyim bari :-)

Kızlarımın adına da cevaplayayım.
Biri bilim araştırmaları yapardı (fizik),
diğeri film /belgesel çekerdi,
öbürü daha yolun çok başında ne yapardı bilmiyorum.

biyomuhendis

moleküler biyoloğum. para derdim olmasa akademiye dönerdim. bi dolu şeyi unuttum, bi programı bitirir sonra ders anlatır, hem alanımda hem de scientific communication filan kasardım

jeolog + dünyayı gezmece

bakkalı niye beğenmiyon yav, bakkalın faydası yok mu millete? fak yu.

para derdim olmasa ben lojistik firması kurardım ya da onunla ilgili bir işte çalışırdım. para derdim neden yok, ona bağlı. halihazırda çok zengin olduğum için mi yoksa tüm temel ihtiyaçlarım karşılanıp üstüne belli bir miktar aylığım olduğu için mi? gerçi pek fark etmiyor. iki ihtimalde de kafam rahat olacağı için o işe girerdim.

ordan yeteri kadar para kazanınca da futbol okulu tarzı bi şey açardım ya da kulüp başkanlığı falan kovalardım. organik futbolcu yetiştirirdim. düşünsene mesela şöyle 500 bin lira karşılığında galatasaray'a bebe gönderiyosun mmm nefis.

profesyonel koşucu olurum.

forevir elon

boşa çıktığına tanık olduğum bir tane var ama hangisi söylemeyeceğim. normalde leyla ile kalıyor sürekli ama hata sonucu oldu sanırım biri...

benim şu an kullandığım sözlük hesabını önce uçurdular sözlükten. sonra sanırım adam komple sildirdiği için ben aldım aynı nicki :) ama ona dair her şey silinmişti, nick altı filan.

benim yıllar önce uçan hesabımda da halen entryler duruyor. enterasan.

abi hepsi yansiyor mu saniyorsun, cilgin misin? hepsinin haberi yapilsa intihar orani artar ulkenin, karamsarlasir millet bileklerini keser ya.

niye haci? her gun birsuru insan intihar ediyordur bence. gundem de ustune bu kadar karisikken zor basina yansimasi.

basin sagolsun bu arada.

bizim de oldu ve sadece yerel olarak haberi yapıldı, onda da intihardan bahsedilmedi, kaza şeklinde bildirildi... her intihar değil ancak 3-5%'i tahminimde yansıyan... o da büyük şehirlerde merkezi yerlerde olanlar işte... evinde filan da değil dışarıda köprüden binadan atlamada filan anca...

Babam intihar ederek yaşamına son vermişti 2006 yılında, adını soyadını arattığımda 2003 yılında yaşadığı bi olayla ilgili haber çıkıyor ama ölümüyle ilgili birşey mevcut değil.

Çoğu yansımıyor ki, niye şaşırdınız anlayamadım. Hele böyle bir gündemde mümkün değil yer bulması. Çok sıradan haberler bunlar.

Bu sosyal medya yüzünden herkes kendisini ünlü zannediyor.
adli tıpta günde kaç tane ceset geliyor intihar etmiş.

istatistiklere bakarsan toplumun o kadar da duyarlı olmadığını anlarsın.
bu sosyal medya yüzünden insanların algısı yanlış yönde değişti.

tüik'ten direkt alıntı:

"Ölümle sonuçlanan intihar sayısı revize edilen 2013 yılı verisine göre 3 bin 252 iken 2014 yılında 3 bin 65 oldu. İntihar edenlerin %74,3’ünü erkekler, %25,7’sini kadınlar oluşturdu."

intihar haberlerinin basına yansımasına ayrıca karşı olduğumu da bildireyim.

edit: bunu yazacaktım copy/paste yapıcam derken unutmuşum, başın sağolsun.

onu bilmem de tek derdi ne kadar yaktığı değildir...
yokuş yukarı hadi güçlü diyelim bir şekilde çıkıyor(ki denge zor olacak alet güçlü olsa da) yokuş aşağı nasıl inecek düşmeden bunu kullanan?
şarjı batarya ömrü tükendikçe az gitmeye başlayacak, lastik aşındığında değişim gerektiğinde zor olacak, şarj bitince bir de onu taşıyarak yürüyeceksin, hızlı değil, çok sıkıcı olur sanırım 12km maksimum hızla dikilmek...
bu alınacağına aynı fiyata orta seviye bir bisiklet alınır rahatlıkla ve hem daha kullanışlı olur hem de gerektiğinde 12km değil hızlı da gidilir...
sanmıyorum da almayı düşünüyorsan eğer diye yazdım.

Hay aklıma sokayım ya, kilometresini hesaplamaya çalışıyorsun sandım yarım saattir şu hızda gitsek falan diye kafadan hesap yapmaya çalışıyorum.

170wh elektrik depolayabiliyor bu arkadaş. Ancak sorun şu ki, şarj aletlerinin verimliliği korkunç derecede düşüktür. Üstüne bir de hızlı şarjla iyice ısı kaybı artacak. Yüzde 60-70 arası düşünüyorum verimini maksimum. Ortalama 250 wh harcar.

Wh kavramı wattxhour demektir. Tekrar saatle çarpılmaz. 250 wh harcar. Yani 0,25 kwh. wh enerji birimidir, güç değil. O yüzden tekrar ediyorum zamanla çarpılmaz.

8.1'e alışamadığımdan 7'de kalmıştım şimdiye kadar. 7 kadar iyi olmasa da 8 ve 8.1'den çok daha iyi...
7'den geçmek için bir şey diyemem ama 8.1'den geçmek mantıklı evet, o illet işletim sisteminden kurtuluyorsun işte.

memnunum.

win 7 kadar performanslı değil ama benim işime yarayan özellikleri olduğu için kullanıyorum.

ben çok memnunum. yani çok fark eden bir şey olmadı ancak yine de daha kullanışlı oldu.

tek ve çok büyük bir sıkıntısı var. 8.1'de 2,5 saat giden şarj 10'da bir saat zor gidiyor.