Giriş
(1)

Cinsellik konusunda adı literatüre geçen ABD başkanı

John Bloor
Başlık ne kadar tuhaf oldu di mi?Sabah sözlükte `evliliklerin ev arkadaşlığına dönüşmesi` başlığında birinin yazdığı fıkra ile aklıma geldi ama hatırlayamadım.Yazar fıkra diye yazmış ama aslında olay gerçek, bir ABD başkanı ve eşi bir çiftliği mi parkı mı sirki mi ne ziyaret ediyorlardı. Orada sergi
Başlık ne kadar tuhaf oldu di mi?

Sabah sözlükte evliliklerin ev arkadaşlığına dönüşmesi başlığında birinin yazdığı fıkra ile aklıma geldi ama hatırlayamadım.

Yazar fıkra diye yazmış ama aslında olay gerçek, bir ABD başkanı ve eşi bir çiftliği mi parkı mı sirki mi ne ziyaret ediyorlardı. Orada sergilenen hayvanlardan biri, horoz da olabilir damızlık başka bir hayvan da, fazlaca olan bir çiftleşme sayısı bilgisi var hayvan hakkında.

First Lady de makara yapıp gazetecilere vs "bunu başkana iletir misin bakalım ne diyecek" vs diyor. Güya bir kadın olarak erkek olan başkanla dalga geçecek.

Başkan da gazetecilere yapıştırıyor cevabı "gidin sorun bakalım hep aynı eşle mi çiftleşmiş" diye.

Ve bu söz psikolojide bir terim olarak mı ne kayda geçiyordu, başkanın adı verilerek bilmem ne sendromu mu ne deniyordu.

Kimdi bu başkan?
0
John Bloor
(19.01.22)
0
twelfth
(19.01.22)
(7)

Kasmayan bilgisayar arıyorum

tchuck
macbook pro kullanıyorum 2018 mdoel 15.6 inç.32gb ram ve i9 işlemci var. ancak 5-6 aydır ne updateler geldiyse macos'a, kasıyor. dümdüz kasıyor yani. 2 tane 2k ekrana bağlı (kendi ekranı kapalı) bir şekilde kullanıyorum. 2.5 sene bana mısın demiyordu, 6 ayıdr kullanamaz haldeyim. klasik yazılım prog
macbook pro kullanıyorum 2018 mdoel 15.6 inç.
32gb ram ve i9 işlemci var. ancak 5-6 aydır ne updateler geldiyse macos'a, kasıyor. dümdüz kasıyor yani. 2 tane 2k ekrana bağlı (kendi ekranı kapalı) bir şekilde kullanıyorum. 2.5 sene bana mısın demiyordu, 6 ayıdr kullanamaz haldeyim. klasik yazılım programlarını kullanıyorum. vscode, npm çalıştııryorum, docker vs. klasik şeyler yani.

ve çoğu zaman kasmaktan çalışamıyorum. alıp fırlatacağım bunu.

30-35k civarı bütçem var, bana windows, "tık" demeyecek bilgisayar önerir msiinz?
0
tchuck
(27.08.21)
Ben de hala 2014 Macbook Pro'mu kullanıyorum. Big Sur'a update etmedim sadece. Tık yok. Madem Mac'cisin yeni Macbook Pro modelleri paklar seni sanki?
0
twelfth
(27.08.21)
etkinlik monitöründen neyin kastığına bak derim. benim 96 gb ram'li mac pro'mda da benzer bi saçmalık oluyordu, fark ettim ki türkçe spell check'teki bir bug'dan dolayı applespell diye bi proses %100 cpu kullanıyormuş. spell check'i kapatınca düzeldi. bir de sıcaklığı izle derim, i9'lar özellikle external display ile çok ısındığından throttling'e giriyor olabilir.

alternatif olarak tabii ki m1'li mac'leri tek geçerim, ama şu an için sadece tek ekran destekliyorlar diye biliyorum.
0
roket adam
(27.08.21)
kasmamasi lazim. ful bastan temiz kurmayi denedin mi hic? 32 ram + i9 + SSD (oldugunu varsayiyorum) bilgisayarin vscode npm docker vs. hic bir sekilde kasmamasi lazim. ben olsam sorunu cozmeyi denerdim. fan falan tozlu oldugu icin CPU throttle ediyor olabilir mi?
0
robokot
(27.08.21)
İşlemciyi sömüren bir eklenti olabilir (belki vscode eklentisidir), ya da bir yerde sıkıntı var. Kasmaması lazım. Ben temiz kurulum yapıp tekrar denerdim.

2016'da WebStorm'da bir eklentinin sürekli %100 işlemci kullanmaya çalışması sebebiyle aynı sorunu yaşamıştım, eklentiyi kaldırınca düzelmişti.
0
hayirsiz
(27.08.21)
Big Sur yüzünden olabilir, bir sürü arkadaştan duydum bunu.

Dock kullanıyorsanız onun firmware'ı ile ilgili bir sorun var, Catalina'ya dönerseniz sorun olmuyor.

Bir de belki fan tozlanmıştır, içini açtırıp temizletin bi. Isınma sorunundan dolayı yavaşlıyorsa bu da çözüm olabilir.
0
plutongezegendegilmi
(27.08.21)
Elmaları bilmiyorum ama eşime dümdüz Razer Blade 15 inç 1660ti'li i7'li cihaz aldım 2020 model gayet memnun.

Eğer Windows gaming laptopta kalite arıyorsan marka Razer. Yok business laptop istiyorsan her halükarda hepsi aynı randımanı verecektir tek fark gürültü veya kasa kalitesi olur zira ekran kartı yoksa çok fazla güç ve ısınma olmayacak.

Kendim Elitebook G3 kullanıyorum ve memnunum. Thinkpad serisi çok iyidir gene.
0
bana kedicik derdi
(28.08.21)
Windows'un dosya sistemiyle mi ilgili bilmiyorum ama Docker çok problem çıkarmıştı bana windows üzerinde. linux'ta su gibi akıyor şimdi. windows+linux dual boot tavsiye ederim yeni alacağın makinada.
0
IncredibleMau
(28.08.21)
(3)

Webtapu eTahsilat Numarası

twelfth
Webtapu'dan 1 dairesine sahip olduğum apartmanın projesini görebilmek için başvuru yaptım. Çünkü normalde belediye arşivinde olması gereken nüsha yerinde yoktu. Şimdi Webtapu'ya girdiğimde ödeme bekleyen başvurum olduğunu görüyorum. Harç ve değerli kağıt bedeli ödenmesi için linke tıkladığımda beni
Webtapu'dan 1 dairesine sahip olduğum apartmanın projesini görebilmek için başvuru yaptım. Çünkü normalde belediye arşivinde olması gereken nüsha yerinde yoktu. Şimdi Webtapu'ya girdiğimde ödeme bekleyen başvurum olduğunu görüyorum. Harç ve değerli kağıt bedeli ödenmesi için linke tıkladığımda beni interaktif vergi dairesine yönlendiriyor. İlgili ekranda TCKN ve etahsilat Seri numarası giriş bölümleri var. eTahsilat Seri numarasının ise otomatik gelmesi gerekiyor. Çünkü şöyle bir ibare var:

"Tapu ve Kadastro Harcı ödemesi menüsünden listelenen başvurularda “ödeme için tıklayınız” butonuna tıklandığında Gelir İdaresi Başkanlığının sitesine yönlendirmek ve gerekli ödemeleri yapmak amacı ile “yönlendirilmek için tıklayınız” butonuna basılır. TC veya vergi numarası ile işlem için üretilen e-Tahsilat seri numarası girişi yapılarak gerekli ödeme işlemi yapılır."

Fakat gelmiyor. Safari, Chrome her şey ile denedim, olmuyor bir türlü. Önerisi ya da bilgisi olan var mıdır?
0
twelfth
(27.08.21)
Ya ben de çok aradım durdum.
Sağ üstte bildirimler var oraya baktınız mı
0
kisa
(27.08.21)
@kisa baktım. yok maalesef hiç bir yerde.. :(
0
🌸twelfth
(27.08.21)
Başvurularım bölümünde başvuru satırında “
E-TAHSİLAT NO ” sütununda bulunur , fakat işlem tamamlanmadıysa orada bir numara göremezsiniz. Bekleyen ödemeniz var kısmında ki uyarı başvuru yapar yapmaz çıkıyor hatalı. Memur işlemi tamamladığı zaman hem belirtilen satırda gem de sms yoluyla etahsilat numarası tarafınıza ulaşacak
0
delikedidilimiyedi
(27.08.21)
(28)

Söyleyin kaçınız ?

AlsterWasser
sevdiği işi yapıyor ?cidden sevdiğin işi yapıyorsunuz yani böyle severek uyanıyorsunuz falan. imkansız. inanmıyorum. ama yine de söyleyin siz daha da hasetleneyim işime geliyor.
sevdiği işi yapıyor ?

cidden sevdiğin işi yapıyorsunuz yani böyle severek uyanıyorsunuz falan.

imkansız. inanmıyorum. ama yine de söyleyin siz daha da hasetleneyim işime geliyor.
0
AlsterWasser
(07.07.21)
Yüzde 70 oranında seviyorum, kabul olur mu hocam ?
0
paramolacak
(07.07.21)
Ben!

ABD'de Türkçe öğretiyorum. Bu alanda yüksek lisansim. Burada da doktora yapıyorum. Esnaf bir ailenin çocuğuyum. Yasitlarim 90'larda okuldan kaçıp top oynarken ders çalıştım. Anadolu lisesinde okudum. Sonra devlet üniversitesinde okudum. İlk yıl burs alamadım çok sorun yaşadım, ikinci yıl tekrar başvurdum burs aldım. Lisede son iki yıl sabah 7 akşam 8 okul ve dersanede zaman geçirdim. Başarılı olduğum için de dersaneye para vermedim. Herkes gibi ortalama bir zekam var ama çalışkanım. Zekaniz ve paranız çok değilse, çalışmak zorundasınız, yoksa şikayet etmeyin.
0
howfaristhesky
(07.07.21)
çok seviyorum. sabah öf pöflesem de iş başında düzeliyor.
0
ya ben lan neyse
(07.07.21)
kendi işi olmadığı halde sabah severek giden bence cindir. yok yani sanmıyorum. müthiş para almam falan lazım anca öyle.
0
phiphi
(07.07.21)
Valla ben iş tanımının getirdiği zorunluluk ve dayatma olayını sevmiyorum dolayısıyla da severek uyanma gibi bir durumum falan yok. Alarmla uyanmak zorunda kaldığım her gün istisnasız küfür ederim.

Yaptığım şeyden zevk alıyorum mu? Alıyorum ancak işte onu böyle saçma sapan standartlara oturtulması ve başkalarını zengin etmek için uğraşıyor olmam canımı sıkıyor.
0
j r r tolkien hayrani
(07.07.21)
Ben seviyorum abi su saatte kod yaziyorum.
dun sabah 6'ya kadar yazdim 2 saat uyudum 8'de mesaiye basladim. Kimse de bana demedi calis diye.

Ama firsatim olsa calismam, isi sevmekle calismak ayni degil ki.

Araba surmek gibi surmesi iyi, ama soforluk kotu.
0
divit
(07.07.21)
seviyorum diyemem ama sevmiyorum da değil.. çalışma arkadaşlarım süper ama bayağı kıyak ortamımız var :D çekilir kılıyor diyeyim.
0
theseachange
(07.07.21)
İşim çok bomba da yeterince para kazanamıyorum hala :D
0
hedep
(07.07.21)
Ben seviyorum valla
0
aquarium
(07.07.21)
Ayda birkaç bin lira daha kazansam çok severim işi. Aslında şu anda da seviyorum ama hayatımı komple düze cikaracak maddi gelirim olmadığı için canım sıkılıyor arada.
0
dre mithatoğlu
(07.07.21)
Yaptığım şeyi seviyorum ama bunu belirli mesai saatleri içinde içinde, deadline yetiştirmeye ve müşteri memnun etmeye çalışarak yapmayı sevmiyorum. Şirket, çalışma arkadaşlarım ve yönetici tarafından rahat bırakılmış olmak olmasa devam edemezdim burada.
0
Jux
(07.07.21)
Severek yapıyorum.
0
ruhen hastayim ben
(07.07.21)
meslegimi seviyorum da, severek icra edebilecegim bir sirket bulamadim. :/
0
batlegolas
(07.07.21)
Severek uyanmak için sevdiği işi yapmak yeterli sebep değil ki. Severek yaptığın işi birlikte yaptığın insanların onu ne kadar çok kirlettiği ortamdaysan asla huzur bulamazsın mesela. Ayrıca mutlu uyanmanın tek kriteri bunlar da değil. Ekonomik şartlardan güvenlik alanına, ülkece yaşanan psikolojik kaostan ailevi ve özel hayata kadar milyom tane etken var.

Evet sevdiğim işi yapıyorum ama Severek yapmamı engelleyenler, bunu kendilerine en doğal hak görenler, müdahale edince en pislik entrikalar çevirenler var.
0
1bir1bir1
(07.07.21)
İşimi seviyorum. Hem bedava araba ve bedava yakıtla geziyorum, hemde sevdiğim satışçılık işini yapıyorum. %90 diyeyim, %10, ayda çok fazla km yapmaktan kırıyorum.
0
etna
(07.07.21)
Ben de işini severek yapanlardanım. Zor ve yorucu tarafları tabi ki var ama keyif aldığım işi yapıyorum.
0
fotrsapka
(07.07.21)
Mesleğim fena değil. Ama beni mutlu edecek sektöre geçiş yapmam lazım.

Mesleğimi yüzde %60 seviyorum.

Sevdiğim bi sektörde çalışırsam bu oranı yukarı taşıyabilirim. Ama şuan bankacılık sektöründeyim iş tatmini %30 falan.
0
zimbirik
(07.07.21)
@howfaristhesky hayatım aynı şekilde geçti hep inekledim dershanelere hep burslu gittim her okulumu dereceyle bitirdim, kpssde de derece yaptım üstelik. ama şu an iş var ama var sadece. zerre sevmiyorum. şimdiki aklım olsa ylsy kasardım kpss kasacağıma kimse de akıl vermedi.
0
Hallegadola
(07.07.21)
Sevmek zorunda olduğum işi yapıyorum diyebilirim.

Yıllarca hiç alakam olmayan bir sektörde aşırı yoğun şartlarda çalıştım.
Şu an en azından okulunu okuduğum işi yapıyorum ve görece daha insani şartlarda çalışıyorum.
İşten çıkarken şöyle bir işte çalışsam ne güzel olur dediğim işi yapıyorum tam olarak.
Bu da herhalde özellikle bizim ülkemizde gerçekten bir lüks. Bu yüzden nankörlük etmek istemiyorum.

Mesleği sevmek başka bir durum ya zamanında daha çalışkan olup, daha bir okulda daha iyi bir bölümde okuyup daha çok seveceğim bir işi yapabilir miydim, yapardım, ben tembelliği seçmişim şimdi bunu ödüyorum.
Bu yüzden şikayet etmeye hakkım yok diye düşünüyorum.
0
mutekebbir
(07.07.21)
iş iyi de parası az, pandemi falan.
0
duyurukullanıcısı
(07.07.21)
asker gibi çalıştığım bir işte çalışıyordum 1.5 yıl öncesine dek. tüm getirilerine rağmen işi sevmediğim için işini sevenler kendilerini kandırıyor gibi geliyordu bana da aynı sizin gibi. bastım istifayı, 1 sene yattım. kafaya koydum sadece sevdiğim işi yapacağım diye iş aramaya başladım sonra. başvurduğum ilk yer oldu. iyi ki de olmuş. artık sevdiğim ne kelime, hayalimdeki işi yapıyorum. hani burada soruyorlar ya şu kadar paranız olsa ne iş yaparsınız, hala çalışır mısınız vs, trilyonlarım da olsa hala yapacağım işi yapıyorum artık. 2 durumu da dibine kadar yaşamış biri olarak biliyorum ki insanın sevdiği işi yapması kadar hayatını dengeye oturtan, kişiye huzur veren bir şey daha yok.
0
dnzbrs
(07.07.21)
Sinema ve Televizyon mezunuyum. MSA Profesyonel Aşçılık sertifikam var. Her ikisini de mesleki anlamda tecrübe ettim. Şu an ilginç bir şekilde lojistik sektöründe çalışıyorum. Artık sevmek sevmemek olarak değil de vazife olarak değerlendiriyorum. İş haricindeki hayatımı güzelleştirme peşindeyim.
0
lüzumsuz adam
(07.07.21)
risk management alanında head seviyesinde yöneticiyim. normalde işimi çok seviyorum. fakat işin kendisini seviyorum. üstümdeki kişi ile uğraşmak, etraftaki gerçekte iş yapmayan ama hep şikayet eden veya light konuları yönettiği halde daha fazla önem verilen kişilerle aynı organizasyon içinde olmak beni içten içe öldürüyor.
0
twelfth
(08.07.21)
10+ senedir sevdiğim işi yapıyorum çok şükür.
0
SiyamkedisiZorro
(08.07.21)
öğretmenim hiç severek yapmıyorum işimi.
sevdiğim işte başarılı olursam ileride istifa etmeyi düşünüyorum.
0
kendi dugunune gitmeyen kamber
(08.07.21)
iki yıldır sevmediğim işi yapıyorum. hedefim 5-10 sene içinde sevdiğim bir alana geçebilmek. iş sonuçta sevilir mi bilmiyorum
0
pasifik beyaz surmeli yunus
(09.07.21)
sevdiğim işi yapıyorum. sıkıntı insanlarda. insanları sevmiyorum.
0
timmie
(09.07.21)
Ben +1
0
basond
(11.07.21)
(5)

Düşük tansiyon yüksek nabız

twelfth
Kan değerleri normal, 35 yaşında, fit, sigara içmeyen tiroidinde sorun olmayan kadının sürekli düşük tansiyon (9/7) ve yüksek nabızla (90-110) halsizlik ve baş dönmesi yaşayarak dolaşmasının altında yatan ne gibi nedenler olabilir?
Kan değerleri normal, 35 yaşında, fit, sigara içmeyen tiroidinde sorun olmayan kadının sürekli düşük tansiyon (9/7) ve yüksek nabızla (90-110) halsizlik ve baş dönmesi yaşayarak dolaşmasının altında yatan ne gibi nedenler olabilir?
0
twelfth
(07.06.21)
Ben de bunlar icin kardiyolojiye gittim, tetkik vs bir sey cikmadi...
0
invictae
(07.06.21)
kan değerleri derken hangi tahliller yapıldı?

hastalık yoktur hasta vardır bakış açısıyla değerlendirildi mi kan tahlilleriniz örneğin?

birçok değerin referans seviyeleri çok geniş bir aralıkta.

örnek olarak, açlık insulin tavan değeri birçok hastanede lab.da 25 yazar halbuki ideali 10'un hatta 5'in altında olmalıdır, doktor hastaya göre yorumlar. gibi gibi

tiroid için sadece kan değerlerine mi bakıldı, ultrason da çekildi mi?
0
la lykia
(07.06.21)
@la lykia tiroid için kan değerine bakıldı. Sorun yok. Ultrasonuna ayrıca bakılacak. Soruyu sorarken konuyu tiroid'den uzaklaştırmak için "tiroidinde sorun olmayan" yazdım. Çünkü kalple ilgil başka sıkıntılar olmasından endişe ediyorum. Cevaplayacakları o tarafa yönlendirmek istedim.

Mesela şekerine bakıldı ama insülin seviyesine bakılmadı. Bakılmalı mı?
0
🌸twelfth
(07.06.21)
İşin düşük tansiyon boyutu aynı olan hatta genelde 9/6 olan biri olarak doktora sorduğumda bunun bazı insanlar için normal olduğunu demişti. Halsizlik ve baş dönmesi durumu için de demir özellikle ferritin bır de d vitamini değerlerine de bakmanızı öneririm. Bende de bunlar eksik ve aynı şeyleri yaşıyorum. Özellikle aniden ayağı kalkınca yıldızları görüyorum. Bunun yanında saç dökülmesi ve çarpıntı yapiyor ferritin eksikliği.

Geçmişler olsun.
0
Amaranta ursula
(07.06.21)
tabiki kesinlikle bakılmalı.

bakilmasi gerekenler:

1. aclik kan sekeri
2. aclik insulini
3. tokluk kan sekeri
4. tokluk insulini

belki de gizli hipoglisemi yasiyorsunuz.

ancak bunu da en saglikli sekilde tespit etmenin kurallari var ve gercekten cok az doktor hastasini bu sekilde yonlendiriyor.

ben doktor degilim ama cok deneyimli profesyonel hastayim diyebilirim

şu şekilde bakılmalı:

1. kan vereceginiz gunu belirleyeceksiniz.

2. kan vereceginiz gunden onceki 2-3 gun ama ozellikle son gunu cok dengeli gecireceksiniz. agir yemek yok, asiri tatli, asiri karbonhidrat yok ama uzun sureli aclik, cok ac kalmak da yok, agir spor yok, uykusuz kalmak yok, cok uyumak yok. dengeli beslenme, dengeli hareket ve dengeli uyku ile gececek o birkac gun.

3. kan vereceginiz gunun oncesinde akşam 20:00 gibi aksam yemeginizi yiyecek ve 22:00de son bir hafif ara ogun yaptiktan sonra 22:00 sonrası su harici hicbir sey yemeyecek ve icmeyeceksiniz.

4. sabah kaninizi 08:00 - 08:30 arasi vereceksiniz. kan vermeye giderken fiziksel olarak efor harcamayacaksiniz.

5. diyelim ki kaninizi sabah 08:00'de verdiniz, en gec 08:30'da kahvalti yapmaya baslayacaksiniz. ilk lokmanizda saate bakacaksiniz ve tam 2 saat sonra tokluk kaninizi vereceksiniz. diyelim ki 08.25'te ilk lokmanizi aldiniz, 10:25te tokluk kaninizi vereceksiniz.

6. kahvaltinizi en gec 15-20 dakika icinde bitireceksiniz ve son lokmanizdan sonra yine hicbir sey yemeyecek ve icmeyeceksiniz.

7. son lokmanizdan sonra yine fiziksel efor yok. yani aslinda kan verdiginiz gun uyandiktan sonra tokluk kaninizi verene kadat fiziksel efor yasak. dolayisiyla kan verdiginiz yer ile kahvalti yaptiginiz yer yakin olmali. kahvaltidan sonra da oturmalisiniz.

8. aclik kani verdikten sonra yiyeceginiz kahvalti tabagi da protein-karbonhidrat-sebze dengeli olmali, seker icermemeli. 1-2 dilim kepekli cok tahilli ekmek, biraz peynir, belki bir yumurta, domates, salatalik, yesillik, birkac tane zeytin. bir tane acik cay ama sekersiz.

hipoglisemi yasayip yasamadiginizi anlamanin en emin yolu bu.

aclik kanindan mutlaka hba1c de bakilmali.

ferritin, demir, total demir baglama kapasitesi, b12, d vitamini de bakildi mi?
0
la lykia
(07.06.21)
(5)

Su sızıntısı tespiti

black mamba
At katta rutubet var. Sızıntı var mı diye tespit için YouTube ta baktım duvari kırıyorlar. Duvarı kırmadan tespit mümkün mü? Bir yazar daha önce vanaları kapatınca saat dönmüyorsa kaçak yoktur dedi. Baktım çeşmeler kapalıyken saat dönmüyor. Bu durumda kesin kaçak yoktur diyebilir miyiz?
At katta rutubet var. Sızıntı var mı diye tespit için YouTube ta baktım duvari kırıyorlar. Duvarı kırmadan tespit mümkün mü? Bir yazar daha önce vanaları kapatınca saat dönmüyorsa kaçak yoktur dedi. Baktım çeşmeler kapalıyken saat dönmüyor. Bu durumda kesin kaçak yoktur diyebilir miyiz?
0
black mamba
(07.06.21)
kaçagı ellerinde bir aletle tespit eden firmalar var, bir tık pahalı.
0
liberal
(07.06.21)
Vanayi kapatmak her zaman dogru tespit ettirmez. Kacak klozetten ise hazneden kullanilan su olabilir. Kalorifer tesisatindan olabilir. Kirmadan tespit eden aletler var evet, tesisatcidan yardim almaniz gerekir.
0
rockinside
(07.06.21)
Başka bir şey değildir gibi geliyor. Tuvalet alaturka. Kaloriferin olduğu yerler değil de banyonun direkt altı rutubetli. Fayanslara derz çekmiştim tam yapamamışım herhalde. O yüzden oradan sızdırıyor sanırım tesisatta sorun yoksa.
0
🌸black mamba
(07.06.21)
aşırı dar ve dolambaçlı bi tesisat yoksa, ucunda kamera olan bir aletle dalıp bakabiliyorlar..
0
twelfth
(07.06.21)
Su sizintilarinin yuzde doksani derzlerden kaynaklidir. Ozellikle gider cevresindeki derzlerden su sizabiliyor. Ufacik bi delik bile olsa ahmet abinin dedigi gibi su akar yatagini bulur. Tespit icin tum giderleri iyice kapatıp zemine su dokuyorsun. Bigun beklersen ve su azalmissa derzleri yenileyip sorundan kurtulabilirsin.

Borularin baglanti yerini de kontrol edin. Gerci varsa sizinti zaten direk gorurdunuz heralde. Borunun kendisinde catlak, kirik varsa mecbur duvarin kirilmasi lazim. Sizintinin nerede oldugunu kamerayla kolayca tespit edebiliyorlar.
0
Kirmizibavul
(07.06.21)
(6)

Hep daha iyisini istemek

olaylar olaylar
Bunun bi sonu yok mu sizce, kısa süreli flörtlerimin sonlanmasına yakın fark ettiğim ya da hissettiğim bir şey var, genelde herkes daha iyisini hedefliyormuş gibi hissediyorum. Bunu bazen kendimde de görüyorum ama onlardaki bu doyumsuzluğu görene kadar böyle düşünmüyorum. Sonra diyorum ki evet bu bö
Bunun bi sonu yok mu sizce, kısa süreli flörtlerimin sonlanmasına yakın fark ettiğim ya da hissettiğim bir şey var, genelde herkes daha iyisini hedefliyormuş gibi hissediyorum. Bunu bazen kendimde de görüyorum ama onlardaki bu doyumsuzluğu görene kadar böyle düşünmüyorum. Sonra diyorum ki evet bu böyle kabul et. Böyle mi olmak zorunda hep, makul olmak imkansız mı?
0
olaylar olaylar
(02.06.21)
Bu flört işi bitmedikçe böyle devam eder. Sevişelim takılalım ama sevgili olmayalım ayakları yüzünden kadınlar darmadağın oluyor erkekler azıyor. Çıkma teklifi gelmeli.
0
Hallegadola
(02.06.21)
Valla ben bunu istemenin makul olmamak olduğuna katılmıyorum açıkçası. Hatta bir yerde bunun ben doğru olduğunu düşünüyorum.

Şöyle ki, eskiden insanların başka insanlar ile etkileşime girmesi o kadar kolay değildi. Çevre sınırlıydı bişekil, hal böyle olunca insanlar da o çevresi içinden kendilerine en çok uyan kişi ile birlikte olurlardı. Yani bişekil local maksimum olayı.

Simdi ise teknolojinin verdiği imkanlar ile insanlar o local maksimumun eldeki tek maksimum olmadığını gördü. Daha başka birçok maksimum varken, yani kendilerine uygun birileri varken de bu sefer global maksimumu aramaya başladılar. Yani mantık yine aynı sadece imkan ve alan geniş.
0
j r r tolkien hayrani
(03.06.21)
@j r r tolkien hayranı tam aradığım mükemmel insan bu dediğinin de iyisi vardır illaki hayatta. Global, teknoloji, imkan falan filan bunlar da doğrudur da somut olarak bu normları oluşturan şey ne ? Yarın biri çıkıp dese hadi artık bu normu terk ediyoruz, makul olacağız bundan sonra dese ne olacak? İlerde tamamen duyguyu yok edecekmişiz gibi geliyor.
0
🌸olaylar olaylar
(03.06.21)
Valla hocam aslinda makul olmak olarak nitelendirdigin sey de temelde yine iyisini istemeye dayali. Tabii onda bir de elindekilerle yetinme olayi var, o yuzden ben onun makul oldugunu dusunmuyorum.

Daha iyisini isteme de birilerinin sana direkt dikte edecegi bisey degil. Yani insanlar birileri 'hadi daha iyisini isteyelim, hep daha iyisini isteyelim' dedigi icin daha iyisini istemiyor. Etki-tepki sonucu bu sonuca kendileri variyor. Etki nedir dersen, atiyorum tinder hesabi actiginda gelen begenilerdir, yeni ortamlara girip yeni insanlar tanimandir. Tepki ise yeni beklentiler ve 'demek ki ben beklentilerimin tamamini bisekil karsilayabilirim' dusuncesinin olusmasidir.

Eskiden olay suydu, sen elindeki seceneklerin pek degismeyecegini bildigin icin kendini onlarla yetinmeye zorlardin. Yani atiyorum bir iliskide karsi tarafin begenmedigin bir ozelligini farkettiginde onu tolere etmeye calisabiliyordun. Tolere etmeye calisman da en temelde daha iyisini bulamayacagin dusuncesine dayaniyordu. Simdi ise beklentilerini tam karsilayabilecek birini, yani daha iyisini bulabilecegini dusundugun icin tolere etmek istemeyebiliyorsun.
0
j r r tolkien hayrani
(03.06.21)
hep daha iyisini istemek kisir dongu yaratiyor cunku hep daha iyisi var. bir tik ile hep daha iyilerine ulasma imkanin varken kisinin kafasinda hep soru isareti oluyor, o daha uzun ona mi yogunlassam, onun arabasi daha guzel ona mi yogunlassam vs.

biraz da bu cag ve bu erisim kolayligi yuzunden hem aldatmalar cogaldi hem de kimse kolayca ciddi iliski bakmaz oldu.
0
baldur2
(03.06.21)
İnsanlar tabiki hep daha iyisini isteyebilirler. jrrt hayranının dediği gibi bu daha iyiyi aramanın alanı genişledi sadece. Rekabet arttı. Ben bir yanlışlık görmüyorum. 38E'yim. 70 yaşımda yalnız kalma riskini alma gücüne sahipsem hala bekar kalıp daha iyisini aramaya devam edebilirim. Riski alamayacak olan da oyundan çekilir. Özetle şu olmalı bu olmayı diye bir şey yok. Herkes kendi yüreğinin ekmeğini yer. :)
0
twelfth
(03.06.21)
(7)

Baba Kız İlişkileri V2

başıbozuk
Arkadaşlar benzer bir soruyu yıllar önce sormuştum lakin durum, ahval ve şerait farklı. Yaşlandım, biraz içîme kapandım. Kızım da büyüdü ve artık 15 yaşında, 2 sene sonra üniversite sınavına girecek.Son bir kaç yıl fazla seyehat etmem dolayısı ile az görüşebildik. Covid tuz biber ekti. Aksamlari eve
Arkadaşlar benzer bir soruyu yıllar önce sormuştum lakin durum, ahval ve şerait farklı. Yaşlandım, biraz içîme kapandım. Kızım da büyüdü ve artık 15 yaşında, 2 sene sonra üniversite sınavına girecek.

Son bir kaç yıl fazla seyehat etmem dolayısı ile az görüşebildik. Covid tuz biber ekti. Aksamlari eve gelince hal hatir sorup tv ye bakar bir hale geldik, belki onun yaşından dolayı paylaşımlarımız azaldı. Belki de ben eğlenceli bir baba değilim artık.Bilmiyorum ve böyle devam etsin istemiyorum

Ben kızımla daha iyi ve kaliteli vakit geçirmek istiyorum ama nasıl yapacağını bildiğimden emin değilim.

Bana fikri destekte bulunurmusunuz ? Cevaplarınızi takiben V3 sorumu soracağım.
0
başıbozuk
(28.05.21)
Çocuğum yok. 38E

Belki onun ilgi alanlarında geyik modda takılabilirsen ilgisini çekebilirsin. Mesela:

Güzellik, youtuber'lar, kadın erkek ilişkileri vb. Özellikle erkeklerin görüşleri konusunda aklı başında sağlam ve saygıdeğer fikirler verirsen, bunları yaparken aralara espriler sıkıştırır hem kadınlarla hem erkeklerle dalganı geçersen zevk alıp bağlanabilir muhabbete. bunu mesela sahilde yürüyüşle dondurmayla falan taçlandırırsın, sevdiği bir tshirt'ü alıp bitirirsin günü. al sana just a perfect day. (I'm glad I spent it with you)
0
twelfth
(28.05.21)
25K, tecrübeli teyze/hala

öncelikle hobileri ve ilgi alanları çok önemli, bunları bilmeden aşağıdaki önerileri veriyorum.

yaşı çok da küçük değil, genç yetişkin tarzı dizileri izleyebilirsiniz birlikte. veya güzel filmler seçerek film gecesi yapabilirsiniz.

oynamaktan hoşlandığı oyunlar varsa bunları birlikte oynayabilirsiniz, bunlar masa oyunu veya video oyunları olabilir.

hobilerini geliştirmesi için yüreklendirebilir, bu hobilerle uğraşırken siz de kendi hobinizle uğraşabilir ve aynı odada vakit geçirebilirsiniz(hepimizin evde olduğu bu zamanlarda evde yapılan hobileri kast ediyorum elbette). kaliteli vakit geçirmek için illa diyalog olmasına gerek yoktur bazen.

ilgisini çekeceğinizi düşündüğünüz bir hobiye birlikte başlayabilirsiniz. mesela puzzle yapmaya yeğenim sayesinde başladım ve hem birlikte vakit geçiriyor hem de eğleniyoruz.

say say bitmez kısacası ama önemli olan bunları içinizden gelerek yapmanız ve onun ergenliğe girmiş ve yakında genç yetişkinliğe adım atacak bir genç kız olduğu gerçeğini aklınızdan çıkarmadan, sınırlarına saygı göstererek yapmanız. o yüzden açıkçası twelfth'in cevabını beğenmedim, sürekli kaliteli vakit geçirmeye dair bir adım atmaktan çok tek bir günü kurtarma odaklı bir öneri gibi duruyor. tabii bu kötü bir öneri değil, sadece her gün sürdürülebilir olmayacaktır :)

son olarak bunların farkında bir baba olmanız bile iyi bir baba olduğunuzu gösteriyor.
0
amugochi
(28.05.21)
Bir gün kumsalda, adama çift daldım, üç dakika boğuştuk. Koşa koşa annesine gidip yaptıklarımızı hayretle ve muazzam bir şeymiş gibi anlatmış. Bunu duyunca işi gücü abarttığımı, oğluma baba olmayı beceremediğimi anladım. Sonraki bir yıl onu okuldan alıp öğle yemeğine götürdüm sonraki yıllar Onunla arkadaş oldum, Oğul odaklı yaşadım.
En iyi arkadaşının ben olduğumu söylüyormuş, Onu en iyi anlayan benmişim.
O gün işin gücün canı cehenneme, bana oğlum lazım demekle hayatımın en doğru işini yaptığımı düşünüyorum.
0
Mirket
(28.05.21)
ergenlik döneminde uzaklaşması bence normal.
çok kendinizi yabancılaştıran bir değişime gitmeyin samimiyetsiz bulursa daha da irite edebilir, savunma moduna geçebilir.

birlikte vakit geçirmeyi sevdiğiniz şeylere göre ona öneride bulunabilirsiniz. (puzzle-kutu oyunları-film keyfi vb.)
birbirinize günlük yazıp verebilirsiniz ya da mektup tarzı evde gizli gizli yazışabilirsiniz benim hoşuma giderdi =)
mutlaka birlikte yaptığınız bir rutininiz olsun beraber egzersiz yapmak-makarna günü-pizza günü çok basit bir şey için bile bir rutin bir gelenek oluşturmak çok etkilidir.

bir de ergenlik dönemi zor geçer sadece sizin için de değil bir profesyonelden destek almaktan hiç çekinmeyin eminim pandemi herkes için zor geçiyor herkese faydalı olur.
0
windymimas
(28.05.21)
Ergenlik döneminde uzaklaşmalar olur çok normal. Üzerine gitmeyin. 18-20 yaşlarından itibaren babaya yakınlık tekrar artıyor. Yukarıda da denmiş baba kız günü yapabilirsiniz, birlikte pizza yemeye kahve içmeye çıkabilirsiniz. Kızınız artık büyüyor artık küçük kız çocuğu değil. Farklı şeyler yaşıyor fiziksel ve ruhsal olarak. Sert davranmayın siz de çok soğuk yapmayın ama üzerine de düşmeyin. Onun kafasında şimdi arkadaş meseleleri , beğendiği çocuk ve sınavlar vardır. Dertler içinde boğuşuyordur bir de siz yük olmayın. :)
0
Hallegadola
(28.05.21)
Merhaba. Hemen hatırladım ve baktım. 5 -6 yıl önce de size cevap yazmışım:) o zaman babam hayattaymış. Yine aynı şeyleri söyleyeceğim. Onun ilgi alanları ile ilgilenseniz ya da ilginizi çeken bir şeyi onla paylaşsanız çok iyi olurdu. Babanın kızının en iyi arkadaşı olması kadar güzel bir şey yok.
0
suicides underground
(28.05.21)
Hepinize teşekkür ederim.
0
🌸başıbozuk
(30.05.21)
(22)

yurt disinda mutlu olamadigim icin vicdan azabi cekiyorum

bagirir bu raylar o sahte o kart duzene
evet dostlar, üzgün veya mutsuz degilim ama mutlu da degilim. konuyu biraz acayim.disaridan bakinca herkesin cok yasamak isteyecegi bir sehirde ve muhitte yasayip, cogu insanin yapmayi dileyecegi bir isi yapiyorum ama hayata karsi inanilmaz nötrüm. sosyal medyada turk timeline'ina bakip insanlarin y
evet dostlar, üzgün veya mutsuz degilim ama mutlu da degilim. konuyu biraz acayim.

disaridan bakinca herkesin cok yasamak isteyecegi bir sehirde ve muhitte yasayip, cogu insanin yapmayi dileyecegi bir isi yapiyorum ama hayata karsi inanilmaz nötrüm. sosyal medyada turk timeline'ina bakip insanlarin yurt disi hayallerini, isteklerini görünce veya yurt disina cikmis insanlarin mutlulugunu gorunce kendime kendime "ulan sen neden mutlu degilsin, ne buyuk sorunun var hayatta" diyorum ve kendime kiziyorum.

zamaninda okuyup calistigim yere birkac yillik turkiye arasindan sonra sirketin istegiyle geri geldim. dilini biliyorum, egitimim bu ulkeden, ortami biliyorum, tanidiklarim var ama icimde hicbir ekstra sevinc yok. turkiyede nasil yasiyorduysam ayni duygularla yasiyorum. diger insanlar gibi ne guzel iyi bir ulkede yasiyoruz diyemiyorum.

insanlarin avrupada cekilmis herhangi bir sokagin fotografina verdikleri tepkileri gorunce sasirip, insanlar senin bu hayatina ne kadar ozlem duyuyor ama sen sifir neşe ile oturuyorsun diyorum kendi kendime ve yasadigim hayata karsi nankörlük yapiyormusum gibi hissediyorum.

es dostun bir kismini turkiyeden taniyorum, bir kismi da bu ulkenin insani ama hicbir türk'e bu konuyu acamadim. nedense biraz cekindim bu konuyu konusmayi. belki onlar da benle ayni duygulari paylasiyor ama emin olamiyorum.

birkac haftadir dikkat ediyorum. is sonrasi veya hafta sonlari yaptigim aktiviteler ve bulusmalar bir gorevmis gibi gelmeye basladi. inzivaya cekilip kendi kendime evde kafa dinlemeyi istemem sanki yasadigim hayata nankorluk gibi geliyor.

evet, kazanc olarak daha iyi durumda oluyorsun. her ne kadar turkiyeden gorundugu kadar olmasa da maddi olarak rahatliyorsun. evet, sehirler guzel ve planli. evet, insanlarin hepsi olmasa da cogu daha duzgun. evet, daha huzurlu vs. fakat bunlarin hicbiri beni daha neşeli kilmadi.

gecenlerde turkiyeden yeni gelmis (sanirim okumak icin) ve bana bir konuyu danismak isteyen iki gencle tanistirdilar. nasil mutlular, nasil yuzleri guluyor anlatamam. ben de onlaro oyle gorunce mutlu oldum ama modumun onlar kadar yuksek olamamasina kizip durdum sonrasinda.

bu soruyu acma nedenim de aslinda yurt disinda en azindan bir 5 yili devirmis arkadaslarin ne hissettigini ogrenmek. ben calisan sinifa mensup bi insan olarak yine calisan kesimden, orta sinif arkadaslarin duygularini merak ediyorum.
0
bagirir bu raylar o sahte o kart duzene
(27.05.21)
10 seneye yakın okul+iş milano. şu an geri istanbul.
Şehir ülke insanı mutlu etmeye yeten şeyler olmadığı gibi mutsuzluk sebebi de değil aslında.

dünyanın en klasik sorusu bu, "sen hayatta ne yapmak istiyorsun? istediğin, sana iyi gelecek şey nedir?" cevabını ucundan yakala ve peşinden koş. her gün 7/24 mutlu olunamayacağını kabullen, kabullenmeyi kabullen ve içinde bulunduğun anda dur ve sana iyi geleni fark etmeye çalış.
her akşam yastığa kafayı koyduğumda kurduğum hayali milano'da gerçekleştiremeyeceğimi görüp istanbul'a döndüm. döndüğümün 3. senesi hayalin yarısı gerçekleşti. acelenin, telaşın, kendini yiyip bitirmenin gram faydası yok, akısına bırakıp sana iyi gelen şeyleri hatırla, hayal kur. kıstasın ayda ne kazandığın değil ayda kaliteli geçirebildiğin zaman olsun.

sıkma canını, yaşadığı yerden bağımsız insan aynı insan, senin de mutsuz olma memnun olmama hakkın var.
atalet-erteleme gelmeden sana ilham verecek beynini besleyecek bir şeyler bulmaya bak.

sevgiler
0
nwnd
(27.05.21)
kendini neden seninle benzer şartlarda olmayan insanlarla karşılaştırıyorsun ki...
0
heeresgruppe
(27.05.21)
Yurtdisina hic cikmadim ancak izin verirseniz cevaplamak istiyorum.

Bilgisayar muhendisiyim ve iyi bir devlet okulundan mezunum, su anda da yuksek lisansima devam ediyorum.

Etrafimdaki hemen hemen herkes yurtdisina tasindi ya da tasinma hayali kuruyor. Yurtdisi sihirli degnekmis gibi davraniyor insanlar. Giden insanlar da sanki orda en ufak bir zorluk cekmiyormus her sey muhtesemmis gibi anlatiyor ve davraniyor.

Yurtdisina gitmek bir nevi hayatin instagram versiyonu gibi. Nasil orda kimse kotu anini paylasmiyorsa gidenler de onu yapmiyor. Cok asiri minnettar olmaniz gereken dunya nimetiymis gibi davraniliyor disardan.


Ben her seyde oldugu gibi bunu da abartili buluyorum. Siz herhangi bir sahip oldugunuz sey yuzunden, millet buna gipta ediyor diye cok sukretmeliyim, %200 mutlu olmaliyim hissi yasamak zorunda degilsiniz.

Size ozenen insanlara da ozenen milyonlar var ona bakilirsa.

Olayin sehirden ziyade kendinizle ilgili oldugunu dusunmeniz gerekiyor. Kendinizi mutlu ve tatmin olmus hissedebileceginiz yollar arayin. Bu da illa spor ya da hobi ile ilgili olmak zorunda da degil. Belki bir ogrenciye burs verirsiniz belki alaninizdaki birilerine mentorluk saglarsiniz. Bambaska seyler de olabilir ama kendiniz aramali ve bulmalisiniz. Basakasinin onerdigi sizi tam anlamiyla tatmin etmez.
0
tessera
(27.05.21)
Yurtdisina geldigim icin mutluyum da bir yerden sonra geciyor yani ne yapacagim her gün Fransa'da yasadigima dua ederek kalkacak değilim. Belli yerden sonra rutin, normal hayat olmasi kadar normal birşey yok.

Yani ben de ilk geldiğimde oha ne güzel falan oldum ama artik alistim yani. Tamam maas guzel, yeme icme kaliteli, insanlar iyi ama polyanna gibi de dolasamayiz :) 5. Seneye giriyorum bir kac aya. Her Türkiye'ye gidince geri dönesim geliyor hemen o kadar daralıyorum.
0
logisticsmanager
(27.05.21)
Gecen bir yerde okumustum, "yurtidisina gidince arka fon degisiyor sadece, sen yine ayni sensin"

Not: 3 sene yurtdisinda yasadim.
0
brkylmz
(27.05.21)
4 yildir almanyadayim. bende hemen hemen benzer duygular icersindeyim. vicdan azabi cekmiyorum da buraya hicbizaman ait olamayacagimdan sanki bosuna burda zamanimi harciyormusum gibi geliyor. daha yeni izinden geldim türkiyeden. sanki hep orda rahat yasabilmek icin bu zamanimi feda ediyormusum gibi geliyor.

türkiyede az paraya calistigim üzüldügüm seyler olmamis gibi sebepsiz bir özlem duygusu oluyor.
galiba tipik bir almanci olma yolunda ilerliyorum.
0
vhs kaseti
(27.05.21)
Devlet okulundan koleje gecmis gibi oluyorsun, okul yine okul hergun derse giriyorsun.
Mutlu olmak zor bence.
0
divit
(27.05.21)
olay biraz nerde olduğun değil kimle/kimlerle olduğunda bence. ben de iki sene atinada çok mutsuz yaşadım, sonra ankaraya taşındım çok mutlu bir sene yaşadım.
0
sipsiyah
(27.05.21)
sikinti yasadigin hayatta veya kisiliginde degil, sikinti kendini baskasiyla karsilastirmanda. kendini degistirmene veya kafandan bir seyi silmene gerek yok. baglarini koparmana da gerek yok. kafana gore takil iste. evde durmak istiyorsan da evde dur, 'ben olsam hep gezerdim' diyen de ciksin gelsin kendisi gezsin. hem sanane baskasinin ne yaptigindan/yapacagindan, onlara ne senin ne yaptigindan?

ben de hic hazzetmiyorum turkiye'de yasayan cogu kisiyle konusmayi. resmen insani yurtdisinda yasadigi icin suclu hissettiriyolar. sanki hayat bi orda zor amk. biz burda yattigimiz yerden para kazaniyoruz sanki. evet refah duzeyi yuksek, zaten o yuzden geldik ama napayim yani benim sucum mu? kimle konussam 'oh lan kurtuldun valla, oh lan ne guzel istesen ferrari alirsin orada araba ucuz, oh valla ne guzel is hayati cok kolay' diye diye insani konusmaktan sogutuyolar. hic takmican.
0
icim urperiyor
(27.05.21)
20 seneyi devirdim.

Yurtdisi luks bir restaurant gibi. Dekor super, servis harika, tabak canak masa duzeni inanilmaz. Bir yemek soyluyorsun geliyor tabak harika hazirlanmis. Sonra bir catal aliyorsun tadi bombok.

Turkiye'de esnaf lokantasi, iceri korkarak girersin bazen saga sola dokunmak istemezsin. Onune bir yemek koyarlar goruntu olarak birseye benzemez, catallar bardaklar kirlidir vs. Sonra bir tadina bakarsin soka girersin.

Uzun sure disarida yasamayanin anlayabilecegi mevzular degil bunlar. Obur taraftan ne olursa olsun cikmak isteyenleri de anliyorum. Ama ciktikdan sonra iluzyon 3-5 sene icinde dagiliyor, bu da bir gercek.
0
cooperr
(27.05.21)
Maddi olarak rahatlamak, düzenli şehir evet güzel şeyler ve ilk akla gelenler de Türkiye’den kaçış furyası o kadar basit değil. Siz ne kadardır yurtdışındasınız bilmiyorum Göz göre göre her gün daha kötüye uyanmak çok yıpratıcı, gelecek kaygısı sadece maddi yönlü değil. Sorunların her zaman üstünün örtülmesi, hukuksuzluk, eskiden eğitimin, görgünün, yeteneğin getirdiği bütün avantajların yerini kaotik bir düzene bırakması... Boğulmak üzere hissediyor gençler o yüzden bu kadar büyük bir olay. Siz kendi düzeninizde bu hissiyata elbette uzaksınız o yüzden aşırı gelmesi çok doğal ama işte normal koşullarda değiliz. Aslında dediğiniz gibi sıradan bir Avrupa şehri fotoğrafına delirmek saçma.
Ha sizin haftasonu aktivitenizle bunun ne alakası olabilir? Orada durum kişisel bence. Evinizde oturun, dışarı çıkın kime ne? Bence bu mutsuzluk meselesini kendi şartlarınızda değerlendirin, cevabı yurtdışındaki çevreniz, yaşadıklarınız çerçevesinde arayın. Türkiye’nin olağanüstü şartları, bunalımı sizi yanlış yönlendirir.
0
not dark yet
(27.05.21)
8-9 aydir yurtdisindayim, oncesinde istanbul'da rahatim yerindeydi. Burda da rahatim yerinde. Farkettim ki icinde olmasam bile turkiye gundemi beni etkiliyor. Artik dolar arttiginda "napicaz yau" demiyorum belki ama yine uzuluyorum. Yasama kalitesi/gelir acisindan filan belki yurtdisi daha rahat ama kopamadim ben henuz turkiyeden. Kopabilecegimi de sanmiyorum. 5 haftalik tatilimin en az 2 haftasini turkiyede geciririm herhalde bundan sonra da.
0
fakyoras
(27.05.21)
ben olayin mantigini anlamadim.

yurtdisinda oldugun icin mi mutsuzsun? turkiye'de daha mi mutlu olacagini dusunuyorsun? yazdiklarindan anladigim kadariyla cevabin "hayir" - ayni hissediyorsun.

o zaman mutsuzlugunla yurtdisinda olmanin alakasi nedir onu cozemedim. hayattan tad alamiyorsun, belli ki bir cesit depresyondasin. nerede olursan ol bu problem cozulmedikce boyle hissedeceksin sonucta. butun meselenin yurtdisiyla alakasini anlamadim ozetle.

acaba "turkiye'de mutsuzum, yurtdisina gidersem mutlu olurum" diye dusunup gittin de hayal kirikligina mi ugradin? o zaman biraz daha anlasilir, ama problemin kaynagini degistirmiyor: bir cesit depresyon icindesin demek ki. bir profesyonelle gorusursen yardimci olur bence.
0
robokot
(27.05.21)
Bulundunuz yerde kök salamamissiniz.

Derdiniz, anlattiginiz kadariyla bu.

Insan iliskileri ictenlikli, samimi olacak. Oylesine kurulan arkadasliklarin tabii ki sosyallesmek adina bir onemi var. Ancak samimi olacaginiz, icerisindeyken cok rahat hissedeceginiz bir sosyal cevreye ihtiyaciniz var.

Avrupa´dayim, 5 yili da devirdim.

Surekli ilerlemek, kendimi gelistirmek amaciyla gelmistim, bir dakika bile "durmaktan" inanilmaz rahatsiz oluyordum. Sonunda istedigim ulkeye gelmistim, hicbir seyi geciktiremezdim. En kucuk sorunda da demoralize oluyordum. Kendimi bu yaris psikolojisinden cikartmam zamanimi aldi.

Burada her anim mutlu mesut gecmek zorunda degil. Karsilastirma yapmiyorum, surekli karsilastirma yapmaktan yoruldum. Benimle yakin tarihlerde baska sehirlere gocen arkadaslarimda da durum bu. Biz burada bir hayat kurduk. "Türkiye´de olsam simdi nasil olurdum?" sorusu sadece ve sadece yipratici.

Yasadigim ulkenin vatandasi da oldum. Burada bir hayat kurdum. Ve bu hayattaki sorunlar sadece benimle ilgili. Yasadigim yerin firsatlarindan, islerin ve hayatin kolayligindan memnunum. Bunlar minumum, bunlar standart. Insanca yasamanin minumum gereklilikleri saglaniyor diye ben niye neseleneyim?

Türkiye ormanindan cikinca, evet, ilk sene ben de cok neseli ve enerjiktim. Survivor modundan ciktiktan sonra normale dondum. Avrupa´dan anlasilacak sey cennet degil, sadece insani standartlari saglamis yer olmali.
0
buf-e kür
(27.05.21)
biraz beklentiyle alakalı bir problem var burada. ben 1 sene yaşadım daha önceden, giden, kalan ve dönen de çok arkadaşım var. yurtdışında yaşamak kendi evinde yaşamaya göre çok daha büyük ve sürprizlere açık bir challenge. zaten bu kadar çok göz önünde olmasının sebebi de bu, gidenlerin çoğu "acımadı ki" modunda "biz aşırı memnunuz, 1 liraya 10 kilo et alıyoruz" diyor ancak işin duygusal yönünde hissettikleri sakatlıkları anlatmıyorlar. dolayısıyla bir kere kesinlikle yalnız değilsin, sadece işin bu noktası konuşulmuyor. özellikle psikolojik açıdan gurbet gerçekten zor, bunun vizyonla falan da alakası yok. bunu amerikaya giden alman da yaşıyor, japonyadan avrupaya taşınan japon da. 40 milletten sadece biz bunu ayıplıyoruz, halbuki gavur homesickness diye terim bile üretmiş.

ikincisi, o uzak ülkede bir yabancı olarak kendi evini özlemen çok ama çok normal. kendine haksızlık etme kesinlikle. farklı çıkış yolları ararsın, denemeler yaparsın, ama işin sonunda ben trde 3 kuruş daha az kazanırım ama kendi çöplüğümde yaşarım dersen bu ayıplanacak bir şey değil, aksine çok normal bir şey. ben şahsen böyle düşünüyorum 1 senelik tecrübemin sonunda, ve o zamanlar kalma imkanım olduğu halde kalmadığım için de genel olarak çok memnunum, iyi ki de öyle yapmışım. her ne olursa olsun yabancılar şubesiyle uğraşmamak, kendimi anlatmak zorunda kalmamak, önyargılarla uğraşmamak, arkadaşlarına ve aileme yakın olmak, ailemden biri hasta olduğunda koşabilmek, kendi anadilimi konuşabilmek (ki 2 dili çok iyi seviyede biliyorum) bunların hepsi benim için paradan çok ama çok daha önemliydi, o yüzden mutluyum. zorlukları var evet, cool bir şey de değil, ama belki de bu iş sana göre değildir? yani öyle bi zaman gelir ki lan keşke istanbulda olsaydım da gidip çöplükte bira içseydim ama yanımda şu arkadaşım olsaydı dersin, işte o önemli bi detay. biraz makina olmak, duygusuz olmak lazım yani, fazla düşünmemek lazım.
0
roket adam
(27.05.21)
herkes farklı. Kimi insan arkadaş ilişkilerini veya ailesini özlüyor dönüyor mesela. Mutsuzsan dönmeyi de değerlendir tabii FAKAT tek söylemek istediğim bir şey var, lütfen mümkünse oranın vatandaşlığını almaya çalış (zaten 5+ yıldır oradasın sanırım), B planın ve garantin olarak dön Türkiye'ye. Çünkü burada işler iyi gitmiyor, belediyenin verdiği Gri pasaportlarla insan kaçakçılığı falan yapılıyor öyle düşün. Ben Türk pasaportunun hiçbir değeri kalmadığını ve ileride en ufak vize için bile çok zorlanacağımızı düşünüyorum. Gitmişken elin boş dönme.

Bu arada gördüğüm çoğu arkadaşım ilk 2-3 yıl içinde çok alışıp(başta zorlanıp) sonra "ya Türkiye'de bunu nasıl yapmışız çılgınlık" moduna giriyorlar. Good for them.
0
nhk ni youkosu
(27.05.21)
Merhaba,

Çok uzun süre sayılmaz ama bir yıl yurt dışında yaşayıp yaklaşık 4 ay önce geri döndüm. Kalıcı olmasam da bir yıl daha kalma imkanım vardı ama dönmeyi tercih ettim.

Benim gördüğüm kadarıyla sizin durumunuz o yurt dışına imrenip "kaçarcasına" Türkiye'den gidenler gibi değil. Yani sizin gitme motivasyonunuz muhtemelen o "Süper bir ülkeye geldik. Türkiye'den kurtulduk" diyenler kadar yüksek değilmiş. O nedenle böyle düşünmeniz oldukça normal geliyor bana. Sizinkisi iş için ülke değiştirmek gibi olmuş.

Ben de görece güzel bir ülke ve şehirde yaşadım. İşim buradakine göre oldukça hafifti. Büyük bir şehirdi ama doğası güzel, sessiz sakin bir yerdi. Ama inanın kendimi bu kadar güvensiz hissettiğim bir yer daha olmamıştı. Silahlı soygun ve ölümler çok yüksekti. Akşam hava kararmadan eve girmeye özen gösteriyordum. Markete giderken sürekli etrafı kolluyordum. Her şey mükemmel olmuyor maalesef. Bununla birlikte pandemi sebebiyle sosyal ortamım da olmadı. Ben de döndüm. Dönünce de "Biz, sen orada kalırsın artık diye düşünüyorduk." dediler hep. Öyle bir imaj var hep. Bu anlattıklarımı duysalar inanmazlar. :)
0
shatskikh
(27.05.21)
Bence genel olarak hissettiklerinizin yaşadığınız ülkeyle bir alakası yok. Biraz orta yaş bunalımına girip hayatı anlamlandırma noktasında zorluk çekiyorsunuz gibi gördüm yazınızdan.

Gelişmiş ülkeler sihirli bir şekilde sizin psikolojinizi düzeltecek, size hayat sevinci verecek diye bir şey yok bana göre. Size rahat ve mutlu bir hayat yaşamanıza yardımcı olacak şeyler veriyor sadece.

Türkiye'de zaten hayatın default zorluklarına ek olarak her geçen gün oldukça kötüye giden şeyler var. Insanlar önünü göremiyorlar. Düşünün orta sınıf görülen iyi eğitimli bir kişi, kıçı kırık ikinci el bir araba alabilmek için yıllarca çalışmak zorunda kalıyor. Fazla uzatmaya gerek yok ama buna benzer bir sürü olumsuzluk var siz de biliyorsunuz zaten. O yüzden insanların size imrenmeleri, daha mutlu olduğunuzu düşünmeleri normal.
0
synthetic a priori
(28.05.21)
Buna aslında kişilik ya da karakter diyoruz. Depresyonda olduğunu düşünmüyorum. Bir şeye nankörlük ettiğin de yok Neyden keyif alıyorsan ona devam.
0
velvetmorning
(28.05.21)
1 ay kadar falan once bir instagram reels izledim ve jeton tam manasiyla dustu: mutluluk depresyon gibi bir uc noktadir. her zaman mutlu olamazsin, aranan duygu tatmin olmaktir (being content)..

Bunun ustune epey bir dusundum cunku hayatindan genel olarak tatmin olan bir insan olarak bu deliler gibi mutlu olma kismi beni hep zorluyordu. Boyle bir baski var uzerimizde cunku ve bu bizi oldugumuzdan farkli olmak icin zorluyor. Yani evden ise isten eve rutiniyle gayet iyi gecinen bir insanim, kalabaliklarda olmak, arka planda istemedigim muziklere maruz kalmak (ki mutlulugun tanimini yapamam ama gercek bir mutsuzluk sebebidir benim icin), small talk dedikleri nane mutlu etmiyor beni ama cizilen portre o. bunun bir gereklilik olmadigini anladim o videoyla.
0
2oda1salon
(28.05.21)
Mutlu ya da mutsuz olmanın fonla değil insanın kendisi ile alakası var. Ama mutlu/mutsuz bir insanın tr'de mi mutlu/mutuz olması daha güzeldir yoksa insan hayatına değer verilen bir yerde mi diye sorarsan 2ncisini seçerim. Tr'nin kötü yanlarını kimi kesin her gün tadıyor, kimisi her gün tv'den izliyor, kimisi ise hayatında 1-2 defa yaşıyor. Fakat herkes etkileniyor. Bu gerçekliği denklemden çıkarırsan sen senle başbaşa kalıyorsun. Mutlu olmak oradan sonra sana kalmış durumda.
0
twelfth
(28.05.21)
Twelfth +1000

Soyledigi sey cok dogru. Kucuk cocuguyla yasayan bekar bir anne olarak, kendi can ve mal guvenligim icin ekstradan endiselenmek durumunda degilim. Turkiye'ye gelmemek icin en buyuk sebeplerimden birisidir bu. Erkeksiniz anlamayabilirsiniz bu durumu ama boyle bir rahatlik var.

Ekonomik olarak enflasyondu oynak fiyatlardi gecim icin endiselenmek durumunda degilim. 8. seneye giriyorum burada, tupgaz fiyatlari artmadi aksine geldigim zamankinden daha dusuk (buyuk bir rezerv bulunmustu geldigim sene onun etkisi oldu deniyor), bakliyat, sebze ve meyve yetisebilme bolluguna gore fiyati artar ve azalir. bu da 8 senedir hemen hemen ayni fiyatlarla olur. Bol zamaninda ne kadara dusecek, kit doneminde ne kadara yukselecek kafamda belli ve 8 senedir degismedi. 8 senedir degisen yeni sivi yag fiyati oldu. Oradaki artista tek yon sehir ici toplu tasima ucretine tekabul ediyor (2 lolipop parasi). Fiyatlarin artmamasina o kadar alismisim ki cok geldi bana.

bu tip artilar var

u
0
2oda1salon
(28.05.21)
(19)

Hatırladığınız ilk anılarınız kaç yaşınıza ait?

neysene
Mesela ben 5 yaşımdaki anılarımdan öncesini hatırlamıyorum. İlk anım 5 yaşıma ait, 5-7 yaş arası 2-3 anı. 7-10 arası yarıyarıya.Sizin hatırladığınız ilk anınız kaç yaşınıza ait? Ve neydi?
Mesela ben 5 yaşımdaki anılarımdan öncesini hatırlamıyorum. İlk anım 5 yaşıma ait, 5-7 yaş arası 2-3 anı. 7-10 arası yarıyarıya.

Sizin hatırladığınız ilk anınız kaç yaşınıza ait? Ve neydi?
0
neysene
(07.05.21)
ben 4 yaşımda kardeşimin doğduğu anı hatırlıyorum,ondan öncesine dair hiçbir anım yok.
0
aynenbencede
(07.05.21)
ya ben acaba insanların anlattıklarından mı hatırlıyorum yoksa kendim cidden hatırlıyor muyum bilmiyorum ama 3,5 yaşında bir otele gitmişiz ve elleri kolları kınalı bebek şarkısında sahneye çıkıp dans etmişim, millet çok eğlenmiş falan.

sanırım durmadan insanlar anlattığı içi hatırlıyorum.
0
wild honey suckle
(07.05.21)
1.5 yaşındayken yaşanan bir olaydan bir görüntü aklımda hala. daha ileri yaşlarda bu olay ara ara konuşulurken hatırlamadığım halde anlatılardan hareketle mi hatırladığımı zannediyorum yoksa gerçek mi pek emin değilim. gerçi bahsettiğim görüntüdeki sofra bezinin desenlerini bile biliyorum. aile arasında sofra bezinin deseni niye konuşulsun ki diye düşününce benim bunu gerçekten hatırlıyor olma ihtimalim biraz güçleniyor.

4-5 yaş arası 5-10 anı
5 ve 7 arası onlarca anı hatırlıyorum.

ek : 1.5 yaşında bir bebeğin aklında kalan şeyi hatıradan saymak biraz mantıksız olabilir o açıdan kazınmış bir görüntü falan mı demek lazım bilmiyorum.
0
IncredibleMau
(07.05.21)
2.5-3 yaşındayken uzay rampası bir oyuncağım vardı. koşarken düşmüştüm. oyuncak kırılmıştı. en erken hatırladığım bu ama video şeklinde değil fotoğraf fotoğraf.
0
canercuxy
(07.05.21)
Ben 2 yaşımdan anılar hatırlıyorum. Meme emerken yatağın arkasında katlı duran nevresimlerin desenlerini hatırlıyorum ben de.
0
suicides underground
(07.05.21)
2-3 yaşlarıma dair ebeveyn confirmlü birkaç sahne var aklımda anı değil tam olarak (fotoğrafları olmadığı için sonradan yerleşmediğine eminim)
1- İzmir'de akşam sokak satıcısından rubik küp almıştık (tezgahı, etrafı ve havanın serinliğini hatırlıyorum)
2- Komşumuzun oğlu bir tane zeytin yiyip 3 çekirdek çıkarmıştı (muhtemelen çok şaşırdığımdan aklımda kaldı)
3- Başka bir komşumuz beni bahçeye çıkarmıştı çimlerde oyuncak kirpi bulmuştuk.

3 yaşında başka şehire taşındığımızdan bunlar İzmir'de yaşandığından yaş aralığından eminim. Tabi 4+ yaş için tonla anım var kardeşim doğduğu için net hatırlıyorum oradan sonrasını
0
eatpraylaw
(07.05.21)
Yaşımı bilmiyorum ama en eski anımda yürümeyi yeni öğrendiğim için merdivenlerden çok zorlanarak ve tutunarak indiğim bir anım var. Sonra da salıncakta sallandım:)
2 yaş olabilir.

Sonrasında 3.5 yaşında kendi kendime okuma yazmayı keşfettigim bir anım var. Onda da harfleri yanyana getirince yazı yazabiliyoruz diye aydınlanmıştım. Emre yazmıştım abimin ismini. İlk net anı bu. :)
0
kaptan maydanoz
(07.05.21)
Sanirim en erken 2 yas civari. Durup dusunsem 10dan fazla an vardir hatirladigim. Fotografik ve uzerinde konusulmayacak detaylar dolayisiyla konusulanlardan etkilendigimi sanmiyorum.

Bazi anlarda o andaki dusuncelerimi de hatirliyorum. Mesela 17 aylikken cekilmis fotografimda giydigim elbiseyi tekrar giydirmisler ama etek ucunu acmislar, biraz buyumus olmaliyim. o elbiseyi resimden hatirlayip buyudugumu dusunmustum. zaman kavrami varmis demek ki.

2.5 yasina dogru evin icinde gordugum hayali varliklari ve onlara dair uydurdugum hikayeyi goruntulu sekilde hatirliyorum.

seyrettigimiz bir film, 17 ay kucuk kardesime divana cikmasina yardim edisim, dikenli legolarla oynadigim bir an misafir gelmesi ve mavi ucgen parcayi misafir kelimesiyle ozdeslestirmem.

3 yas dogum gunumde kac yasina bastin muhabbetinde, benim gercekten topun ustune basip bak bastim falan demem.

tuhaf tuhaf cocuk kafasiyla yapilmis mantiksiz mantik cikarimlari an an fotografli bende..
0
2oda1salon
(07.05.21)
3 yaş. kardeşimin doğumu için hastaneye gitmek üzere valiz hazırlanmıştı ve masaya yaslanmıştı. ilk anım budur.
0
twelfth
(07.05.21)
tam 3 yaşındayken kardeşim doğduğunda bana camdan göstermişlerdi bunu hatırlıyorum.

bunun dışında daha annem hamile dahi değilken babam annem ve ben salonda oturmuştuk ve babam topu çevirerek ileriye atıp kendine dönmesini sağlıyordu. bu beni aşırı büyülemişti ve annemin "seni kandırıyor oğlum" deyişini hatırlıyorum. bu ben 2-2,5 yaşındayken falan olmuştur diye düşünüyorum çünkü kardeşim yoktu.

hani birinin anlatacağı bir şey olsa aklıma öyle girmiş derim ama öyle de değil. bu ufak detayı ne annem ne de babam hatırlardı.
0
bohr atom modeli
(07.05.21)
Yaklaşık 1,5 yaşındayken annem benimle ablamla benim odamızda yerde oyun oynuyordu. Babam geldi ve dedemin vefat ettiğini söyledi. O döenme ait tek anım bu. Dedemi de hayal meyal hatırlıyorum.
Sonra yaklaşık 2,5-3 yaşındayken Ankara ve Konya'ya gitmiştik bir aile dostumuzla. Oraları hatırlıyorum. Bir de o gezi için bana kırmızılı siyahlı bir ayakkabı almışlardı. Bağcıklarını bağlamak zor işti. Onu hatırlıyorum.
0
SiyamkedisiZorro
(07.05.21)
1.5 -2 yaş civarı çok net anılarım var.

ancak bu anılar şu an epey yıprandılar. demek istediğim şu an hatırladığım o anılardan çok çocukluk ve ergenlik yılları boyunca o anıların tekrar akla gelmesinin izleri gibi.
0
orpheus
(07.05.21)
benim 4 yaşında bi anım var annemle pencereden dışarıyı izlerken ben ne zaman okula başlayacağım diye sormuştum
0
nahtoderfahrung
(07.05.21)
4, kardeşimin eve gelişini net hatırlıyorum
0
basond
(08.05.21)
yaşımı tam atırlamıyorum ama ilkokula başlamadan öncesine ait. 4 veya 5 diye tahmin ediyorum. anaokuluna gidiyordum. oradan parça parça sahneler aklımda

-öğle uykusu saati ben ikili ranzanın üstünde yatıyorum, hava loş, tavandaki badana izleri acayip geliyor
-kızamık olduğumda beni tecrit etmişlerdi
-sanırım anaokuluyla ilgili bu kadar belki bir on sene önce olsa daha çok şey olabilirdi aklımda.
0
sanguine
(08.05.21)
2.5 yaş; kardeşimin doğduğu gece. Çok net hatırlıyorum.
0
fraise
(08.05.21)
3 yaş. Kardeşim doğmuş, hastaneden almışız annemle kardeşimi, eve dönüyoruz.
0
gayda
(09.05.21)
2 yaşıma ait bir anım var.
onun dışında, 3 yaşıma kadar yaşadığımız evi çok net hatırlıyorum.
0
blatta hiberna
(09.05.21)
2 yaşımdan hatırlıyorum bir kaç tane ama hep kötü şeyleri. Bir tanesinde beşiğimdeyim, tuvaletim geliyor ama beşikten inemiyorum, ağlıyorum annem duymuyor, annem beni bırakıp gitti mi diye düşünüyorum daha fazla ağlıyorum. Sonra kendimi beşikten aşağı attım bir şekilde gittim tuvaletimi yaptım. Annem salonun kapısını kapatmış televizyondan ses geliyordu. Ağlaya ağlaya gittim yanına sonra tekrar yatağıma götürdü
0
jazzabel
(09.05.21)
(5)

"sevmek" kavramı

yuvarlanantencereninkapagi
dinlediğim bir podcastte kendini sevmekten bahsediyordu. aslında sevmek kavramını bildiğimizde kendimizi ya da bir başkasını sevmenin aynı oldugunu, bir baskasının ya da kendimizin sadece nesne oldugunu söylüyordu. sizce de böyle mi?bir de aynı podcastten sorular size:1- sevmek hayatınızda şu anki h
dinlediğim bir podcastte kendini sevmekten bahsediyordu. aslında sevmek kavramını bildiğimizde kendimizi ya da bir başkasını sevmenin aynı oldugunu, bir baskasının ya da kendimizin sadece nesne oldugunu söylüyordu. sizce de böyle mi?

bir de aynı podcastten sorular size:

1- sevmek hayatınızda şu anki haliyle nasıl var, sizin dünyanızda neye tekabül ediyor?
2- nasıl seviyor, nasıl seviliyorsunuz? sevilmek sizin için ne demek?
3- " iyi sevgi" sizin için ne demek?
0
yuvarlanantencereninkapagi
(03.05.21)
alfred
(03.05.21)
sevmek tabiki özne ile nesne arasındaki ilişki, karşılıklı olursa sevişmek oluyor. karşılıklı birbirini sevmek yani.

1- onun için iyi olanı yapmak + onunla beraber olmaktan zevk almak. bu ikisinin bir arada olduğu hal benim için. kendini sevmek için de aynı şey geçerli. kendini seviyorsan kendine sanki bakmakla yükümlü birine davranır gibi davranırsın. ama bunu tatlılıkla yaparsın. kendine zaman geçirmekten de hoşlanırsın.
2- tutkulu seviyorum. oyle sevilmeyi bekliyorum. hayranlıkla izlenmek twelfth'e bak ne kadar tatlı ne kadar karizmatik diye aşık olan kadınlarla tatlı ilişkilerim oluyor. ne yaparsam yapayım vazgeçilmezim hissi coşturuyor beni. tabiki gerçekçi bir beklenti değil ama doğam bu.
3- kendine zarar vermeyi onaylamayan sevgi iyi sevgidir. seviyorum ondan bırak mutlu olsun hali ise kötü sevgidir.
0
twelfth
(03.05.21)
Valla açıkçası bana şu klasik kişisel gelişim zirvalamalasi gibi geldi. Bence başkasini sevmek ile kendini sevmek arasında çok büyük fark var. Hani tamam, en temelde zaten hep kendini düşündüğün, kendini iyi hissettiğin için yapıyorsun ancak yapılan şeyler arasında dağlar kadar fark var.

Mesela başkasını seven kişi sırf onu kaybetmemek için türlü türlü saçmalıklara katlanabilir. Dediğim gibi en temelde o kişiyi kaybetmemek için yani dolayısıyla kaybetme hissini kendine yaşatmamak ve kendini sevdiğin için yapıyorsun bu şeyleri ancak işte kendine bişekilde iyi davranmama olayı da var. Yani bişekilde kendini yok sayarak/kendinden taviz vererek kendini seviyorsun.

Salt kendini sevme ise adı üstünde kendini sevmektir. Kendini hiçbir şekilde yok saymadan, kendini her türlü en temelde oturtmakla ilgilidir bence. Gördüğün gibi ikisi arasında fark var.

Onun dışında "gerçek X" ya da "aslında X" tarzı şeyler de her zaman için bizim saçma sapan beklentilerimizin ürünüdür. Sana göre "gerçek/aslında X" başka bişey olabilir, bana göre "gerçek X" başka bişey olabilir. Hal böyleyken, yani tanım kişiye göre değişkenlik gösteriyorken "gerçek" kavramınından nasıl bahsedebiliriz ki. Gerçek dediğin kişiye göre değişmeyen, sabit, katı bişey olmalı. Bak gerçekliği tanımlarken bile aynı şeyi yaptım. Ilginç.
0
j r r tolkien hayrani
(03.05.21)
Kendiyle Dost Olmak diye bir kitap var bu soruların cevabını burada bulabilirsin belki. Youtube'da Ceren Sungur da bu kitabı incelemişti oradan da izleyebilirsin gayet tatmin edici yanıtlar veriyor.
0
Mossy
(03.05.21)
Doğan Cüceloğlu'nun sevme anlayışı var, çok beğenirim ve gerçekten de doğrudur, o anlayış da senin dinlediğin şeydeki anlayışa uyar, kendine de başkasına da uygulayabilirsin.

Sevmek Doğan Cüceloğlu'na göre, onun kendi olmasını, kendi olarak var olmasını desteklemek, ona o istediği sürece onun iyiliği yönünde yardımcı olmak, onun kendi alanına ve varlığına saygılı davranmaktır. Yani "senin iyiliğin için" deyip deyip onun adına karar vermek onun adına hareket etmek sevgi filan değil. Videolarını izle istersen...
0
1bir1bir1
(03.05.21)
(11)

Duygusal İlişkilerde Sessizlik

ikilem
Erkek arkadaşımla ne zaman bir anlaşmazlık yaşasak bu durumu konuşmak yerine hemen bir suskunluğa giriyor. Ben onu aramadan veya ona mesaj atmadan hiçbir şekilde iletişime geçmiyor. İletişime geçmediği gibi de belli bir süre mesajlarımı görmezden geliyor. Bu davranışı beni öyle yaralıyor ki anlatama
Erkek arkadaşımla ne zaman bir anlaşmazlık yaşasak bu durumu konuşmak yerine hemen bir suskunluğa giriyor. Ben onu aramadan veya ona mesaj atmadan hiçbir şekilde iletişime geçmiyor. İletişime geçmediği gibi de belli bir süre mesajlarımı görmezden geliyor. Bu davranışı beni öyle yaralıyor ki anlatamam. Mantıklı olan ayrılmak ama bir yandan da onu çok seviyorum. Nasıl davranmam gerek?
0
ikilem
(03.05.21)
Buna silent treatment deniyor hoş değil bir nevi manipülasyon, evet belki bir olay sıcağı sıcağına tartışılmamalı fakat bunun silent treatment a da dönmemesi gerekiyor

ilişkiler ve iletişim konusunda gottman institute ın güzel paylaşımları oluyor instgram sayfası da var
0
freebird5406_2
(03.05.21)
Mantıklı olanı yap +1 böyle hayat geçmez
0
sta
(03.05.21)
bu durum bana küfürden daha ağır geliyor. ben de aynı durumdaydım ve fazla katlanmayacağıma karar verdim. iyiyken çok iyi, en ufak bir bozuşmada günlerce ses yok, aramalara cevap yok. canı isteyecek de dönecek. müthiş bir manipülasyon.
0
bana bir nick verin
(03.05.21)
her zaman açıkça konuşmak gerekiyor. karşı taraf konuşmuyorsa da ne yazık ki ne kadar durumu değiştirmeye çalışsanız boş. aynı durumu yaşamış biri olarak, ilişkinin gayet yolunda gittiğini düşünürken, erkek arkadaşımın aslında kafasında birçok problem olduğunu bir gün aniden benden ayrılmak istediğini söylediğinde öğrendim. ki onları da üstü kapalı bir şekilde geçiştirdi sadece. şanslısın ki sen sorunu önceden fark etmişsin. bu durumda öncelikli olarak sorunları açıkça konuşmaya ikna etmeye çalışman, olmadığı takdirde ayrılman tek çözüm sanırım. iletişim kurmak bu kadar zor olmamalı..
0
PearlJam
(03.05.21)
evet bu bir manipülasyon tekniğidir, gerçekten acımasız bir yöntem bu arada. "seni ve şu anda yaşadığın sıkıntıyı önemsemiyorum" mesajı veriyor, hislerini saçma buluyor yani. ben benim hislerimi önemsemeyen, saçma bulan bir insanla beraber olmak istemezdim şahsen.
0
roket adam
(03.05.21)
bunu ben de yaşadım. benimki ben açık açık konuşmaya çalışınca beni suçlayarak kaçardı bir de. gayet kibarca ve ürkütmeden ''rahatsız olduğum birkaç şey yaşadık, lütfen bunların üzerine konuşalım.'' derdim, ''sorun olan bir şey yok, sen abartıyorsun. böyle saçma şeyleri konuşmam ben. hem zaten ben haklıyım, konuşmaya gerek yok.'' derdi. bana bu şekilde davranması beni o kadar değersiz, hislerinin ve düşüncelerinin hiçbir önemi olmayan, sürekli sorun çıkartan suçlu biri gibi hissettirirdi ki kendimi ''sorunlu'' olarak görmeye başlamıştım ve ağzımızın tadını yine kaçırmamak için rahatsız olduğum her şeyi içime ata ata sessizleşip tamamen içime kapanmıştım. en son beni terk etti bu, sebep de eskisi kadar neşeli ve cıvıl cıvıl olmamamdı. giderken de yine beni suçladı, aramızdaki müthiş enerjiyi ben mahvetmişim. yeni yeni fark edebiliyorum sağlıksız bir ilişki anlayışı yürütmeye çalışanın, sorunlu olanın o olduğunu. bana iki yıl boyunca büyük anlamda zarar verdi ve bunu düzeltmek için artık çok geç, açıkçası bana bunu yapmasına izin verdiğim için sık sık üzülüyorum şu an.

ilişkilerde iletişim, ortak bir paydada düzgünce konuşmak/konuşabilmek doğrusu sağlıklı bir süreklilik adına en önemli ve en temel nokta diye düşünüyorum. karşınızda bu basit yükümlülüğü dahi yerine getirmekten aciz bir insan varsa bu ilişkiye devam etmenizi önermem. normalde bu şekilde ayrılmayı açıkça salık verme eğiliminde değilimdir hep ama umarım kendi psikolojiniz için en doğrusunu yaparsınız.
0
kedimedi
(03.05.21)
Bunu yapan ama düzelmeye başlamış biri olarak geldim, merhaba. Manipülasyon için değil, pasif agresif bir savunma olarak yapıyordum ben; bir de çok sinirliysem ya da çok üzüldüysem hissettiklerimin kaynağını bulup anlam verebilmek için zamana ihtiyacım oluyor. O anda neye kızdığımı ya da aklıma takılanın ne olduğunu düzgün ifade edemediğim için içime kaçıp sessizleşiyorum.

@PearlJam'in başına geleni ben yapardım eskiden, ufak şeyleri konuşmak yerine uzun süre biriktirip sonunda patlama noktasına gelince ayrılırdım.

Ben sorunu eşimle beraber çözdüm. Bir anlaşmazlık olunca yine içime kapanıyorum ama "bana biraz zaman ver, akşam/yarın/cumartesi konuşalım" gibi bir şey söylemeyi öğrendim. O arada kendi kendime düşünüp, tartışıp neye kızdığımı ya da üzüldüğümü ya da kıskançlık mı yaptığımı, kaygımın kaynağını buluyorum. Önce kendi içimde bir çözüyorum yani meseleyi. Sonra eşimle konuşmak daha kolay oluyor. Bu sırada eşim de huyumu bildiği (ve gerçekten sabırlı bir insan olduğu) için, şimdi konuşmak istemiyorum dediğimde beni dinliyor ve kendi halime bırakıyor. Biz böyle orta yolu bulduk. Ama orta yolu bulmaya yanaşmayan, konuşmaya hiç yanaşmayan biriyse bir noktada patlarsınız.

Neden böyle davrandığını açıklayabiliyorsa (ortada bir anlaşmazlık olmayan bir zaman sorabilirsiniz belki) ona göre bir orta yol bulursunuz. Açıklayamıyorsa ya da manipülatif davrandığına karar verirseniz, iletişiminiz düzelmeyecekse ayrılın rahatlayın.
0
kobuzchu kiz
(03.05.21)
şu kitabı okumanızı/okumasını tavsiye ederim
www.amazon.com
0
superb
(03.05.21)
a- ilişki tecrübesi az olabilir.
b- seni ciddi bir opsiyon olarak görmüyor olabilir.
0
twelfth
(03.05.21)
aynı buraya yazdığın gibi ona söylesen belki bi ilerleme kat edebilirsiniz halbuki... insan sevdiğiyle olan sıkıntısını ona söylemeye çekiniyorsa bu nasıl ilişkidir ki?
0
olutaklidi
(03.05.21)
@olutaklidi sıkıntımı söylemeye çekindiğim falan yok. hep söylüyorum ama bir şey değişmiyor.
0
🌸ikilem
(05.05.21)
(2)

gelen mailin tam çevirisi nedir

penceredengorunenmorbina
Bir dergiye makale göndermiştim ancak gönderirken hakem önerip önermediğimi hatırlamıyorum. Şimdi aşağıdaki mail gelmiş. Hakem mi önermem bekleniyor yoksa önerdiğim hakemler için teşekkür mü ediliyor anlamadım. Yardımcı olursanız sevinirim.With the high volume of submissions received, and to speed u
Bir dergiye makale göndermiştim ancak gönderirken hakem önerip önermediğimi hatırlamıyorum. Şimdi aşağıdaki mail gelmiş. Hakem mi önermem bekleniyor yoksa önerdiğim hakemler için teşekkür mü ediliyor anlamadım. Yardımcı olursanız sevinirim.


With the high volume of submissions received, and to speed up the publication process, we are delighted if you can provide four (4) potential reviewers to expedite the review process. Their contact details (name, institution, email, and field) are very helpful.

This could ensure minimal delay in the process of publication.

Thank you very much and will contact you soonest possible when we receive the reviewers’ reports.
0
penceredengorunenmorbina
(03.05.21)
hakem önermen bekleniyor 4 tane.
0
twelfth
(03.05.21)
Biz sana hakem bulana kadar sen bize 4 tane hakem öner demişler.

Muhtemelen kimi yazsan makale de onlara gidecek.
0
emcekare olmadi einstein olsun bari
(03.05.21)
(9)

Şifreleri saklama

anladespina
Merhaba. İçinde 100'den fazla şifrenin yer aldığı belgemi, kağıt olarak çıkarıp, bu kağıdı da cüzdanımda falan saklamak istiyorum. Ancak bu durumda da, kağıdı bulan kişi her şeye erişmiş olacak. Öyle bir şey yapmalıyım ki, kağıt üzerindeki şifreleri yalnız ben anlayabileyim, kağıdı bulan kişi onları
Merhaba. İçinde 100'den fazla şifrenin yer aldığı belgemi, kağıt olarak çıkarıp, bu kağıdı da cüzdanımda falan saklamak istiyorum. Ancak bu durumda da, kağıdı bulan kişi her şeye erişmiş olacak. Öyle bir şey yapmalıyım ki, kağıt üzerindeki şifreleri yalnız ben anlayabileyim, kağıdı bulan kişi onların şifre bile olduğunu anlamasın. Mümkün müdür bu?
0
anladespina
(03.05.21)
bakmanız gereken konu Tabula Recta

en.wikipedia.org
0
akiskan
(03.05.21)
Her harfi kendinden bir sonraki harfle,
Her sayıyı kendinden bir sonraki sayı ile,
Her sembolü klavyede kendinden bir sonraki sembolle

değiştirebilirsin?
0
twelfth
(03.05.21)
Yanlış anlamazsanız buna ne gerek var? O kağıt cüzdanda yaz günü nemden deforme olacak, bi tarafınız terlerse mürekkepler birbirine girecek vs.

1Password gibi uygulamalar varken şifreleri bi kağıda yazmak çok ilkel geliyor. 1Password güvenli bir uygulama. Orada saklayabilirsiniz.
0
himmet dayi
(03.05.21)
@himmet dayi telefonumun bozulma ihtimali, e postamın çalınma ihtimaliyle birlikte gerçekleşirse her şeyim gitmiş olacak. Bu yüzden ilkel bir yolla da saklamak istiyorum
0
🌸anladespina
(03.05.21)
1Password ile oturum açtığınız için telefon bozulsa da yeni telefona kurduğunuzda şifreleriniz gelmiş olacak. Telefonun bozulması ve e-postanın aynı anda çalınması ihtimali o kağıda bir şey olma ihtimalinden çok daha düşük. Gereksiz evham yapıyorsunuz.
0
himmet dayi
(03.05.21)
1Password veya başka bir şifre yönetici uygulama/program +1.
0
vudin
(03.05.21)
ticari sifre uygulamalarini bosver. acik kaynak kodlu, bitwarden tavsiye ederim. hem de ios, macos, chrome, safari falan her yerde calisiyor.
0
chezidek
(03.05.21)
sadece cüzdanda saklamak da sıkıntılı bence. allah korusun deprem oldu, can havliyle cüzdanı düşünemeden aşağı inersiniz. binaya bişey olursa daha sonra şifrelere erişemezsiniz.

3-2-1 yedekleme kuralı var. bu şekilde saklamak daha mantıklı geliyor bana.
eksisozluk.com

birde bulan kişinin girememesi için şifrenin hepsini yazma.
belli bi şifre formatınız olsun. sallıyorum facebook şifresi için uygulamanın ilk üç harfi(fac) sonra da sizin belirlediğiniz kısım olur. kağıda sadece sizin belirlediğiniz kısmı yazarsınız. birisi bulsa bile uygulamanın ilk üç harfini şifrenin başına eklemesi gerektiğini bilemediği için hesaplarınıza giremez.
0
contavolta
(03.05.21)
ben sifrelerimi gmail draftina sakliyorum ama hicbir zaman sifrenin tamamini degil bana hatirlatacak kismini yaziyorum (mantikli bir kelime degil, sadece ben biliyorum)

bu en ilkel yontemim. onun disinca firefox ve icloud keychain var. ikisinin de master passwordu oldugu icin onu girmeden sifreler gorunmez.

kagida yazacaksaniz da akordeon gibi 3e katlayip yazmak geliyor aklima. bosluk kalan yerlere random harf rakam yazilabilir. katlama noktalarindan katlayinca sifreler ortaya cikar boylece. bilmem anlatabildim mi... bence gereksiz ama.
0
yoggi
(03.05.21)
(7)

Otobüste, uçakta karşı cinsle tanışmak

santiago
Daha da genişletebiliriz, metroda tanışmak, otobüs durağında tanışmak vs Özellikle erkeklerin kızla tanışmasından bahsediyorum. Bu şekilde başlayan birçok ilişki var. Kısa süreli ilişki veya uzun. Bi müddet kesişme sonrası yeşil ışık alınırsa tanışma vs. Kadınların birçoğundan şunu duydum. Yakışıklı
Daha da genişletebiliriz, metroda tanışmak, otobüs durağında tanışmak vs Özellikle erkeklerin kızla tanışmasından bahsediyorum. Bu şekilde başlayan birçok ilişki var. Kısa süreli ilişki veya uzun. Bi müddet kesişme sonrası yeşil ışık alınırsa tanışma vs.

Kadınların birçoğundan şunu duydum. Yakışıklı partnerlarını ilk görmede beğenmişler ama başlangıçta tipsiz bulduğu sevgililerini zamanla sevmişler. İş arkadaşı, okul arkadaşı falan gibi.. tabi sevdikten sonra gözüne güzel gelmiş olabilir ama sevgili olma aşamasını konuşuyoruz.

Dolayısıyla bu uçakta yan koltuğunda oturan güzel kızla tanışma ya da şehirlerarası otobüste mola yerinde hoşuna giden kızla tanışma, otobüste durağında tanışma falan gibi anlatılan hikayeler aslında görünüm olarak çekici insanların hikayesi değil mi?

Tipin gayet kötü ama karakterin, başarıların ya da statün(konum, para) iyi olsa bile böyle kısacık zaman diliminde karşı tarafa bunları sunamazsın. Hatta böyle metroda kesişmeler sadece tip ile ilgili değil mi?

(hatta gerçekten böyleyse bunun yetenek ve başarı olarak sunulması garip değil mi)
0
santiago
(27.04.21)
Yetenek ve başarı kısmı gidip konuşma kısmı. Çok yakışıklı olsan bile bahsettiğin şekilde seni kesen bir kadının gelip seninle konuşması çok nadir. İlgisini çekmek yetmiyor, bir şekile sohbet başlatman lazım. Ki bu konuda kadınlar örnek anlatsın, konuşana kadar her şeyi mükemmel görünüp konuştuktan sonra batıran insan da az değil. Yetenek ve başarı kısmı burayla ilgili.
0
Jux
(27.04.21)
Bu tarz tanismalar dis gorunus (tip, giyim kusam) arti ozguvenin meyvesidir. Max 14 yasinda bunu cozmen lazimdi zaten bro.
0
neverletyougodown
(27.04.21)
Konu yakisiklilik / guzellik degil ozguven, enerji ve karizma meselesi.

Kimi insanlar var kapidan girdigi anda tum dikkatleri ceker, kimi insan var bir saat takildigi mekanda"aaa sen burda miydin" diye karsilanir.

Yani cok yakisikli ya da guzel olup inanilmaz silik insanlar da var.

Tam tersi tipsiz olup herkesin tanismak icin siraya girdigi insanlar da var.

Yani bu biraz ozguvensiz insanlarin avuntusu gibi geliyor bana.

Tabii ozguven ve karizma ile yilisiklik ve simariklik arasinda da bir cizgi var
0
anten
(27.04.21)
Dediğiniz doğru kimse beğenmediği insana yanaşmıyor.
0
Hallegadola
(27.04.21)
Olayı aslında şu:

- Yakışıklı isen yürü. Cold open direkt.
- Yakışıklı değilsin ama şeytan tüyü var, özgüven var, ilginç kişilik var, zeka var, alfa dedikleri faktör var. 1-2 cümle kadar yürü, olmazsa unut. Yürümezlik etme.
- Yakışıklı değilsin, saydıklarım da yok ama paran var: Ya Hakan Sabancı olmalısın ya da paranın olduğunu aleni şekilde kadının gözüne sokmadan tesadüfen belli etmelisin. Buradan da yürüyenler var.
- Yakışıklı değilsin, saydıklarım yok, paran da yok. Kadınlar seni düşününce ıslanmayacak, dediğin tarzda bir ilişki kuracaksın ve başkalarını düşünerek ıslanan kadının 2nci seçeneği olarak mutlu olacaksın.

Sonuncuyu yani zamanla tanıyarak kazanılan sevgiyi güzel bulanlar var. Ben onlardan değilim. En güzeli, 1 ya da 2 ile başlayıp kasıklardan beyne doğru derinleşen sevgi.
0
twelfth
(28.04.21)
@beretta beretta milletin kacirdigi o zaten. Brad Pitt degilim niye teklif edeyim kafasindaki bireyler kaybediyor bu oyunu tip olarak daha dusuk leveldaki cesaretli, atilgan bireylere. Tamam sen Brad Pitt degilsin e karsidaki de Angelina Jolie degil zaten:) Bunu kaciriyorlar. Bu isin yuzde 55,60i ozguven zaten, kalani dis gorunus
0
speedy
(28.04.21)
yakışıklı olmadığı için üzülen erkek kardeşlerime;

turkiyede yakısıklı erkek yok bir etrafınıza göz atarsanız. bunlar biraz genetik işi o yuzden genelliyorum boy ortalamasından vs. yani o yuzden zekanızla övünüyo gibi görünüyoruz ama aslında muhteşem zekanızdan da değil de elde tutulur belki bi bakışta anlaşılmayacak soyut şeyleri övüyoruz. yok çok merhametliliğinden vay efendim aşırı zeki oluşundan, zeki ama çalışmıyor oluşunuzdan, ya ihtimalli ya da klasik özelliklerden tutulur basit şeyler buluyoruz. bu yüzden çok seçiciymişiz gibi düşünmeyin. tutunacak bi şey kanıtlayın yeter. statü ve parayı ilk seferde ispatlamaya gerek yok zaten ama onlar biraz belli eder insanda kendini azzcıh da olsa
0
ala09
(29.04.21)
(2)

Çavdar Tarlasında Çocuklar (Spoiler)

fobfilm
Sorum J. D. Salinger'ın Catcher in the rye kitabını okuyanlara. Ana karakterin kardeşi Phoebe'yle arasında geçen, kitaba ismini de veren şöyle bir konuşma var. "Hep, büyük bir çavdar tarlasında oyun oynayan çocuklar getiriyorum gözümün önüne. Binlerce çocuk, başka kimse yok ortalıkta, yetişkin hiç k
Sorum J. D. Salinger'ın Catcher in the rye kitabını okuyanlara. Ana karakterin kardeşi Phoebe'yle arasında geçen, kitaba ismini de veren şöyle bir konuşma var.

"Hep, büyük bir çavdar tarlasında oyun oynayan çocuklar getiriyorum gözümün önüne. Binlerce çocuk, başka kimse yok ortalıkta, yetişkin hiç kimse, yani benden başka. Ve çılgın bir uçurumun kenarında durmuşum. Ne yapıyorum,
uçuruma yaklaşan herkesi yakalıyorum; nereye gittiklerine hiç bakmadan koşarlarken, ben bir yerlerden çıkıyor, onları yakalıyorum. Bütün gün yalnızca bu işi yapıyorum. Ben, çavdar tarlasında çocukları yakalayan biri olmak isterdim. Çılgın bir şey bu, biliyorum, ama ben yalnızca böyle biri
olmak isterdim. Biliyorum, bu çılgın bir şey."

Burada sizce bir alegori/metafor vs. var mı? Varsa nedir?
0
fobfilm
(13.04.21)
holden zaten yetişkin dünyaya uyum sağlayamamış biri, bu yaptığı da çocukları ve çocukluğu önemsediği bilinç altında ve bilincinde istediği bir şey başka bir metafor olduğunu düşünmüyorum
0
freebird5406_2
(13.04.21)
Çocukların uçurumdan düşmesi masumiyeti kaybetmesi anlamına geliyor.
0
twelfth
(13.04.21)
(3)

Çamaşır makinesi deterjan gözü

Filinta61
Tirtikli bir yapiya donüsmus. Kazimaya calistim banamisin demedi. Sanki yapisi bozulmus ama bjnu nasil temizleriz . Eski cillop haline gelmez herhalde. Makine 15 yaşinda (oha olmus mu o kadar)
Tirtikli bir yapiya donüsmus. Kazimaya calistim banamisin demedi. Sanki yapisi bozulmus ama bjnu nasil temizleriz . Eski cillop haline gelmez herhalde. Makine 15 yaşinda (oha olmus mu o kadar)
0
Filinta61
(13.04.21)
Marka ve modeli ile google'layıp o parçanın yenisini almayı dene?
0
twelfth
(13.04.21)
Yerinden çıkar, ağız bakım suyu ile iyice ıslatılmış kağıt havlularla sar sarmala her tarafını. Bir süre öyle bırak. Sonra durula.
0
Mirket
(13.04.21)
benimki de cok eski ama iyi marka oldugu icin deterjan cekmecesi 40 euro filandir en az.

cikariyorum, sicak suyla hasliyorum. camasir suyu sikiyorum. icinde de bekletilebilir yeteri kadar buyuk bir kova varsa.
0
yoggi
(13.04.21)
(11)

Gelecek kaygisi

gustavodias
Merhaba sözlük. Tavsiyelerinize, tecrübelerinize ihtiyacım var. Kısaca kendimi tanıtayım. odtü maden müh. 2.sınıf öğrencisiyim. Bu bölümü yazarken eşeklikle beraber doğru düzgün bir araştırma yapmadan yazdım. İte kaka 2.sınıfa geldim ancak sorun şu ki ben bu mesleği hiçbir şekilde yapmak istemiyorum
Merhaba sözlük. Tavsiyelerinize, tecrübelerinize ihtiyacım var. Kısaca kendimi tanıtayım. odtü maden müh. 2.sınıf öğrencisiyim. Bu bölümü yazarken eşeklikle beraber doğru düzgün bir araştırma yapmadan yazdım. İte kaka 2.sınıfa geldim ancak sorun şu ki ben bu mesleği hiçbir şekilde yapmak istemiyorum. Bir an önce aileme katkıda bulunmak ve onlara yük olmamak için yazmıştım. Şu an 20 yaşındayım ve geriye dönmeye cesaretim yok. Derslerine hiçbir şekilde ilgi duymuyorum evet yüksek notla geçiyorum ancak bir şey öğrendiğimi hissetmiyorum ki çoğu 1 hafta sonra unutuluyor. Ekonomik olarak ailemi bir an önce rahatlatmak için attığım bu adım beni kör etti. Hiçbir şekilde geleceğe bakamıyorum. Hocalar bir kere bile "bu meslek şöyledir, şunları yaparak kendinizi geliştirebilirsiniz" tarzı yol gösterici tavır takınmıyor. Kendi çabamla ne ne değildir diye araştırma yapayım diyorum( Facebook gruplarına yazdım) "keşke yazmasaydın" tarzı dönüşler alıyorum. Mutlu olma, aile kurma gibi kavramlar bana o kadar uzak geliyor ki ( Erzincan'ın dağında kimi bulacağım?) Ne yapacağımı bilmiyorum. Biraz içimi dökmek biraz da tavsiye almak için yazdım. Lütfen kendinize iyi bakın
0
gustavodias
(13.04.21)
Tekrar sınava girip farklı bir mühendislik kazanırsan şimdiye kadar aldığın derslerin çoğunu saydırabilirsin, böylece 2 dönem kaybedersin en fazla. Tabi mühendisliğe ilgi duyuyorsan ve başka bir mühendislik istiyorsan. Bu sene geçti herhalde sınav için ama böyle bir şey düşünürsen seneye bir yandan hangi bölümü istiyorsan ondan ders alabilirsin seçmeli fln. Bölümü bırakmaya kararlıysan kendi bölüm derslerin yerine daha çok seçmeli alırsın mesela.
0
pati
(13.04.21)
Odtü mezunu olacaksın illa mezun olduğun işi yapman gerekmez satınalma, denetmen, isg uzmanı vs baska şeylerle destekleyerek muhendislik diplomani kullanarak baska isler yapabilirsin belki. Sektörü bilmedigim için net ornek veremedim ama ülkede cogunluk mezun oldugu isi yapmiyor zaten.
0
instant crush
(13.04.21)
1- pati + 1
2- hayat çok uzun. 5 sene sonra çok farklı bir durumda ve kafada olacaksın. 10 sene sonra başka bir insan olacaksın. hiçbir şey bitmiş değil.
3- hayatın erzincan'da geçmek zorunda değil.
4- mutlu olma aile kurma gibi şeyler x ile y ile değil içinde olduğun anın problemlerini adım adım çözerek olur. belli ki mühendis kafasındasın. the martian'ı izle ve sonunda söylediği şeyleri hazmet.
5- anladığım kadarıyla erkeksin. hayat sana hiçbir şeyi tepside sunmayacak. sen adım adım çabalayarak şans/analitik zeka/azim gibi şeylerden yararlanarak elde edeceksin her şeyi. bu yüzden tattıkların inanılmaz lezzetli olacak. 35 yaşına geldiğinde eksiduyuruyu falan belki unutmuş olacaksın ama aklından şu çıkmasın: çabaladıkça hayat da sana doğru adım atıyor. hayat bazen para bazen mevki bazen keyif bazen kadın oluyor bu bağlamda. sen ne istediğini bul ve ona doğru yürü yeterki, geri kalan her şey senle yürümeye başlayacak.
6- bu bölümden de başka bölümden de mezun olsan bir meslek ve iş sahibi olacaksın. ailene bakarken onlara karşı resentful olma. türkçe'sini bilemedim. iyi bir şey yapayım derken hayatını zehirlersin.
7- ne istediğini otur kağıda dök. ne yapmak ne olmak istiyorsun? bunu belirle. sonra da bunu yapmak için aklına gelecek her adımı at. tekrar sınava girmek, ilgili konuda bursları araştırmak, ailenle konuşmak, hem çalışıp hem okumak. herşey. facebook gruplarını okuyan değil de tavsiye verip yardımcı olan adam olmayı hedefle.
0
twelfth
(13.04.21)
Bir bölümü beşinci senesinde bırakıp başka bir bölüm okumuş ve şu an her iki bölümle de tamamen alakasız bir alanda çalışan biri olarak yorum yapmaya geldim.

Maden mühendisliği okumak istemiyorsunuz, ok. Peki ne okumak istiyorsunuz? Bir hedefiniz yok ve başka bir bölüme geçtiğinizde "ee ben bunu da istemiyormuşum" deyip mutsuz olma olasılığınız çok yüksek gibi gözüküyor buradan bakınca. Bir hedefiniz varsa pati +1 diyeceğim. Okumak istediğiniz bölümün derslerini inceleyin, en az kayıpla nasıl oraya geçebilirsiniz onu araştırın ve yapın.

Bir hedefiniz yoksa, dersleri de yüksek notlarla geçebiliyorsanız kırın kıçınızı, bölümünüzü bitirin. Maden mühendisi olarak illa Erzincan'ın dağında çalışmanız gerekmiyor. İlla maden mühendisliği yapmanız da gerekmiyor. Geleceğe o kadar karamsar bakmayın çünkü her ne yaşayacağınızı varsayıyorsanız onları yaşamayacaksınız. Gerçekten çok gençsiniz, okul bitene kadar daha neler neler değişecek. Öğrenciliğinizi iyi değerlendirin, sosyalleşin, kulüplere katılın, güzel yerlerde staj yapın, mesleğinizi yapan insanlarla tanışın, hayallerinizdeki meslekleri yapan insanlarla tanışın, nasıl bir yerde çalışmak ve ne iş yapmak istediğinizi düşünün, (pandemi biter de hayat normale dönerse) Ankara'nın imkânlarından faydalanın. Meslek fuarlarına gidin, tiyatroya gidin, CSO konserine gidin, gönüllü olabileceğiniz STK'ler bulun, derslerinden başka bir şey bilmeyen bir yeni mezun olmayın. Gerisi kendiliğinden gelir :)
0
kobuzchu kiz
(13.04.21)
Yorum yapan/yapacak herkese minnetlerimi sunuyorum. Etrafımda pek yol gösteren insanlar olmadığı için genelde bodoslama bir işe girip yonta yonta çıkıyorum kendimi. O yüzden verdiğiniz tavsiyeler bana altın niteliğinde. Asıl sorunum bir yandan şu ki kimse bana " bak kardeşim bu sektörün iyi yanları da bu " şeklinde konuşmadı. Haliyle fikir aldığım kaynaklara baktığımda da geneli olumsuz bir tablo çiziyordu ve karamsarlığımda bu yüzden
0
🌸gustavodias
(13.04.21)
bildiğim bir alan değil ancak yurt dışında da iş imkanları olan bir bölüm olduğunu duymuştum. güney afrika'da çalışan biriyle karşılaşmıştım. linkedin'da araştırma yapıp ilgili kişilerle tanışıp fikir alabilirsiniz.
0
nzessia
(13.04.21)
odtülü here. linkedin'de benim gördüğüm maden müh'lerinden management gibi değişik alanlarda yüksek yapanlar madende çalışmıyordu, hatta bence güzel yerlerde de çalışıyorlardı. şu sıralarda (2.sınıf önemli bir eşik) değişik alanlarda staj tecrübesi kazanırsanız, özellikle odtü teknokent muazzam bir kaynak bunun için, mezuniyet sonrası madencilikte çalışmak zorunda kalmazsınız.

bir linkedin hesabı edinip dayanışma-odtülüler grubuna katılın. ordan yardım isteyin, staj için olur, yol gösterilmesi için olur vs, 6k mezun var, mutlaka bir şekilde halledilir. ayrıca ist odtü mezunlar derneği'nin mentor-menti programı var. kaydolun, size bir de mentor bulsunlar. önünüzü daha iyi görürsünüz.

ek: şimdi aklıma geldi. yga'da cihan özalevli diye bir odtü mezunu var. muazzam bir girişimin co-founder'larından biri ve odtü maden mezunu. güneş enerjisi üstüne yüksek lisans yapmış, şu an bambaşka bir alanda çalışıyor.. böyle insanlara bakın, çok varlar. maden okuyorsunuz diye madende çalışacaksınız diye bir şey yok. yga'ya da başvurup katılmaya bakın.
0
bir kum tanesindeki atom alti parcacik
(13.04.21)
Alanı sevmediysen tekrar sınava gir. 24 te mezun olursun. Geç değil. Aileni düşünüyorsan da okurken çalışmayı düşünebilirsin.
0
black mamba
(13.04.21)
merkezi yerleştirme ile yatay geçiş yapabileceğin üniversite ve bölümleri araştırabilirsin.
tekrar sınava gir denmiş ama bu da alternatifi.
0
emcekare olmadi einstein olsun bari
(13.04.21)
Maden mühendisliğini bitirdiğinizde satış, pazarlama, yazılım gibi alanlarda çalışmak burada yazıldığı gibi kolay değil.

Sınıfınız ilerledikçe ders içeriklerinden dolayı bölümden uzaklaşacaksınız. Bu alanda Türkiye'deki çalışma imkanları çok kısıtlı ve iş hayatı, okul hayatı gibi ders çalışıp, sınav sorularını çözmek gibi değil.

Şuan en mantıklısı bu yaz merkezi yatay geçiş ile üniversite-bölüm değiştirmeniz. Tekrar sınava girmek vs gereksiz, ve anca seneye sınava girebilirsiniz. 1 yıl kaybınız olur. Puanınız mühendislik ya da sağlık alanındaki bölümlere yetiyor. Eğer biraz olsun sosyal, girişimci yanınız varsa endüstri mühendisliği okuyabilirsiniz çok fazla alanı geniş ve gözde bir meslek. Sağlık alanında ise eczacılık okuyabilirsiniz. Eğer yazılım ile biraz alakanız varsa bilgisayar mühendisliği okuyabilirsiniz. Ogrenci kariyeri sayfası var, öğrenciler için çok güzel paylaşımlar yapıp etkinlik düzenliyorlar. Bölüm ve meslek tanıtımları için çok uygun.
0
Evinizinkedisi
(13.04.21)
tavsiyeleriniz için çok teşekkür ediyorum
0
🌸gustavodias
(14.04.21)
(6)

corona şüphesi

tunaktunaktun
lutfen akil verir misiniz.ailemden 80 km uzaktayim iki kucuk cocuklu ailemle.ablamannem babam birlikte yasiyorlar.ucu de ayakta duramayacak kadar bitkinlerhalsizlik, bulanti. ablam corona olduk heralde diyor.anne baba doktora gitmeyi reddediyor.112 yi mi ariym. hastanede daha mi kotu olurlar.ben gi
lutfen akil verir misiniz.
ailemden 80 km uzaktayim iki kucuk cocuklu ailemle.ablam
annem babam birlikte yasiyorlar.
ucu de ayakta duramayacak kadar bitkinler
halsizlik, bulanti. ablam corona olduk heralde diyor.
anne baba doktora gitmeyi reddediyor.
112 yi mi ariym. hastanede daha mi kotu olurlar.
ben gidemiyorum. ne yapayim bilemiyorum
fuhen iflas ettim.
0
tunaktunaktun
(12.04.21)
Doktor değilim. Aklıma gelen ilk şeyi yazıyorum. İnternetten parmaktan kandaki oksijeni ölçen cihazlardan satın al ve eve yolla. Oksijen değerlerini ablan takip etsin. O biraz fikir verir belki? Doktorlar düzeltsin hatam varsa
0
twelfth
(12.04.21)
en azından birisi gitsin doktora, test yaptırsın. pozitif çıkarsa filyasyon ekipleri gelip diğerleri için de işlemlere başlarlar.
bu süreçte, çocukla yanlarına gidemeyeceğinize göre, gönderebiliyorsanız paket servis yemek gönderin 2-3 gün en azından, çünkü kollarını kaldıracak halleri olmayabilir.
testleri pozitif çıkarsa, diğer yanıtta dendiği gibi bir oksimetre edinin. oksimetre korona olduktan sonra hastaneye erken gidip, durumu ağırlaşmadan tespit edebilmek için iyi bir alet.
geçmiş olsun.
0
oz suser
(12.04.21)
184'ü arayıp durumu kendilerine izah ederseniz muhtemelen nasıl hareket etmeniz gerektiğini söyleyeceklerdir.
0
havadakarada
(12.04.21)
ablanız test yaptırsın. anlatılanlara bakılırsa büyük ihtimal pozitif hepsi.
doktora gitmeyi reddediyorlarsa yoğun bakıma giderler. bu kadar net.
0
elestirman
(12.04.21)
184 gelip kapıda test yapıyor. Siz onlara en fazla sıcak yemek siparişi verebilirsiniz. Ya da göze alıp gidip yanlarına yerleşeceksiniz kimse de odasından çıkmayacak. Yemeklerini yapıp durumlarını takip edeceksiniz. Başka da elden bir şey gelmiyor maalesef.
0
makarnacanavari
(12.04.21)
Ablam aramis ve 112 gelip babami goturmus. oksijen 80. maske takinca 87. bunu duyunca beni zangir zangir bir titreme aldi. her yerim buz gibi oldu ve ben de evde kimildayamaz hale geldim stresten. ne yapayim bilmiyorum aklim durdu.
0
🌸tunaktunaktun
(13.04.21)
(15)

Antlaşamamak

tylnkoyuncu
Selamlar Arkadaşlar,Eşimle her konuda tartışabiliyoruz. Fikirlerimiz çatışıyor. Nasıl çözeceğimi bulamadığım için de buraya yazayım dedim.Kısa bir bilgi vereyim. Ben 37 yaşındayım ve erkek tarafıyım, eşim 30 yaşında. 3.5 yıldan veri evliyiz. Bu yaşına gelmişsin hala buraya mı yazıyorsun derseniz, ha
Selamlar Arkadaşlar,

Eşimle her konuda tartışabiliyoruz. Fikirlerimiz çatışıyor. Nasıl çözeceğimi bulamadığım için de buraya yazayım dedim.

Kısa bir bilgi vereyim. Ben 37 yaşındayım ve erkek tarafıyım, eşim 30 yaşında. 3.5 yıldan veri evliyiz. Bu yaşına gelmişsin hala buraya mı yazıyorsun derseniz, haklısınız valla, ne diyeyim, birilerine de anlatamıyorum. Psikoloğa antlatsam fayda eder mi?

En son bugün sabah tartıştık ve uzadı gitti. Bütün gün gerginliği sürdü.

Sabahları ben erken uyanıyorum. Sabah uyandım elektrik sobasını açtım, bir ara tuvalete gidip geldim ve eşim bu sırada uyanmış. Bana elektrik sobasını neden açık bıraktığımı sordu. Ben de tuvalete gittim geldim, toplam 3 dk, 3 dk için kapatmaya gerek yok dedim.

Geldiğimiz noktada o hala bundan sonra her kalktığında kapat diyor, ben 3-5 dk için kapatmam diyorum, çözemiyoruz bir türlü durumu.

Tabii altta bir sürü farklı problem var. Ama bu basit durum özelinde bile antlaşmaya varamıyoruz, bırakın diğerlerinde varalım. Acaba ben mi çok uzatıyorum, ne dersiniz.

Bu arada aylık hane gelirimiz 20 bin üzeri, ben eşimin iki katından fazla kazanıyorum. Yalnız elektrik faturasını eşim ödüyor.
0
tylnkoyuncu
(11.04.21)
Hocam ben psikolojisi çok da sağlam olmayan ve bu işlerden anlamayan bir kardeşiniz olarak konu özelinde bir tavsiye vermeyeceğim ama tek söyleyeceğim şey, böyle problemler varsa ve çözülemeyecek bir noktaya vardıysa kestirip atmayın bir psikolog danışman vs her neyse gidin. Haklı olduğunuzu düşünseniz bile siz ön ayak olabilirsiniz danışmana gitmeye. Basit meseleler çünkü vardır kolay yolu.
0
havadakarada
(11.04.21)
evlilik danışmanına gitmeyi deneyebilirsiniz
0
noxell
(11.04.21)
Faturayı siz ödeyin. Belli ki parası kıymetli.
0
gelmeistemem
(11.04.21)
Bu olay özelinde cevap vereyim. Açıkçası bende eşiniz gibi düşünüyorum. Ne kadar kazanırsam kazanayım boşa giden her şey için üzülürüm. Giderken düğmesine basıp kapatmak o kadar zor olmasa gerek. Bana göre eşinizin buradaki sorunu faturayı onun ödeyip ödememesi değil. Bir şeylerin boşa gitmesi.
Erkek kardeşim ile yaşıyorum. Aynı sorunu yaşadık. Genelde balkonda oturuyor orada otururken soba yakmasına karşı değilim. Ama tuvalete giderken kapatmadığında sinirleniyorum. İki kere tartıştık ve artık hep kapatıyor.
(Yine bana göre) öyle evlilik danışmanı ya da psikoloğa gidilecek kadar ciddi şeyler değil. O kadar senedir evlisiniz. Konuşarak, fikirlerinizi ve kendi bakış açınızı kırmadan anlatmaya çalışırsanız eminim sorununuz düzelecektir.
0
hayalhayal
(11.04.21)
Böyle bir cimrilik seviyesi bana pek gerçekçi gelmedi, seninle her konuda tartışan eşin bu konuyu da tartışmak için fırsat olarak görüyor olabilir.
Ayrıca taraflardan birinin sadece elektrik faturasını ödemesi bana aşırı saçma ve komik geldi.
0
alfred
(11.04.21)
Hocam konu elektrik sobası, faturası vs değil. Sizin temelde başka sorunlarınız var belli ki, günlük hayatta çeşitli konularda tartışma olarak açığa çıkıyor.

Bu tip tartışmalar olduğunda birkaç kez alttan al, ısrarla üzerine geliyorsa başka bir derdi olup olmadığını sor. Orada ortaya çıkar.
0
Lethe
(11.04.21)
geliriniz eşinizin iki katından fazlaysa, elektriği siz ödeyin.
eşiniz illa bir şey ödeyecekse mevsime göre değişmeyen, sabit kalan daha düşük gelen bir fatura ödesin.

normalde ortak bütçe olması ya da olmaması tartışılır da, toplam gelir 20 bin lira üstüyken de zaten "sen öde, ben ödeyeyim" gibi ayrımlar evliliği iyice çökertir.
"senin paran, benim param" olan bir ortamda evliliğin yürümesi, "biz" kavramının gelişmesi bana mümkün gelmiyor.
ki bütçe ortak olmasa bile, bir insanın geliri eşinin gelirinin iki katından fazlaysa, eşine hâlâ neden inatla fatura ödetir?
asıl sorununuz bu.

diğer yandan, eşinizin belli ki parası kıymetli (ki bu bütçe tarzında normal olabilir) ve muhtemelen böyle bir gelir eşitsizliği olan ortamda, kendisi ödemek istemiyor aslında.
pasif agresif bir davranış sergiliyor.
0
blatta hiberna
(12.04.21)
Sorunun fatura ve para olmadığını düşünüyorum. Sorun büyük ihtimal sizin yapmanız gereken bir şeyi ertelediğinizden kaynaklı. Eşinizin hoşnutsuz olduğu konu bu olabilir. Sizden tam vaktinde bir şey yapmanızı bekliyor, sizde bunu 3-5 dakika sonra yapmanın bir şey değiştiremeyeceğini düşünerek sonra yapıyorsunuz. Olaylara ikinizde empati yapmadan baktığınız için tartışıyorsunuz. İkinizde de hata var.

Ve bir şey daha var. Bu olayla ilgili aklınıza hemen elektrik faturası gelmesi üzücü yalnız. Belliki aranızda maddiyatla ilgili konuşulmasa bile sıkıntılar var. Ben ondan fazla kazanıyorum ama o elektrik faturaısnı ödüyor bu yüzden tartışıyor diye mi düşündünüz bilmiyorum ama üzücü. Elektrik faturasını siz ödüyor olsanız bile yine sizden bir eylemi zamanında yapmanızı, ertelememenizi bekleyecekti.

Bence soba için birkaç kere tartışmak çok saçma. Böyle küçük bir şey için karşılıklı inatlaşmaya, sabah sabah gerilmeye gerek yok. Sakin sakin konuşabilirsiniz. İnatlaşmayın. Bir sabah vaktinde kapatın, sonraki 2 gün 5 dakika sonra kapatırsınız. Böyle şey için bu olay büyütülür mü..
0
Evinizinkedisi
(12.04.21)
eve +20 bin giriyor ve 3 kuruş için tartışıp birbirinizi kıryorsanız bir psikolağa/terapiste falan gidin.
0
rose parks
(12.04.21)
konu ozelinde sizi hakli buldum. kadin cimri. tuvalete giderken kapa gelince ac. su icmeye kalkinca kapa sonra ac... oldu canim. ayrica neden elektrik sobasi? dogalgaz ve kalorifer yok mu sizin hayatinizda? su fakir halimle gece gunduz yaz gelene kadar acik tutuyorum kombiyi. usumek istemem, hasta olurum. 20 bin gelirle bu cimrilik...

3 dk ile batmayiz de karina. hic sevmem cimrileri.


...

lisede ailemle yasiyordum. annem de surekli kapatirdi kombiyi ya da kisardi. biz kardesimle acardik. cok kavgasini ettik. simdi kendi evimde huzurluyum. evlenmeden once sevgilimle beraber yasayip gorurum cimri mi degil mi. yoksa kavga bitmez.
0
batlegolas
(12.04.21)
Evlisiniz, ortak bütçe yok, sen bunu öde ben bunu ödeyim modu var. Altında herkesin dediği gibi başka bir mutsuzluk tatminsizlik saygı duymama hali var. Yani anlattıklarınızdan siz bir şey yapmasanız nefes alma şeklinizden bile rahatsız olan bir kadın canlandı gözümde. Tabi tek taraflı dinliyoruz. Eşinizi dinlesek tersini de düşünebiliriz. Çözüm ne? İlişki terapisti ile sorununuzu belki çözebilirsiniz. Olmazsa ve çocuk yoksa daha fazla kangren olmadan kesip atmak gerekebilir.
0
twelfth
(12.04.21)
Bana göre sorun elektrik sobasının 3 dakikada faturaya ne kadar yansıyacağı ile alakasız. sürekli tartışma halindeyseniz bu kadar eften püften gerekçeler bile batmaya başlar insana. Kadın tarafı için cimri denilmiş. Bence alakası bile yok. Detayları bilmiyoruz elbette ama kadın için sizin umursama tavrınız problem yaratıyor olabilir. O 3 dakikalık elektrik yükü de olsa paradan bağımsız olarak buna dikkat etmeyişiniz sorun yaratıyor belli ki.

Faturayı sen öde, kirayı ben ödeyeyim, aidatı paylaşalım gibi durumlar bence evli bir çiftin değil, ev arkadaşlarının yapması gereken bir muhasebe. Herkes kendi kişisel harcamasını kafasına göre yapsın tabii ama kimin neyi ödeyeceği bu kadar önemli ise evlilikten ev arkadaşlığına geçmiş sizin ilişkiniz.
0
himmet dayi
(12.04.21)
Hocam yanlış anlamayın ama cinsellik ne durumda? Genelde oralarda sorun varsa kadınlar direkt söyleyemeyip bu tarz ufak konulardan çıkartıyorlar memnuniyetsizliklerini
0
KaraSakall
(12.04.21)
Yenge genel olarak evlilikten mutlu değil. Yanlış tercihler yapmışsınız karşılıklı.
0
arnold schwarzeneger
(12.04.21)
bu sorun oluyorsa sorunlarınız bitmeyecek gibi görünüyor.
0
basond
(12.04.21)
(2)

iPad yenilemek vs Macbook air?

bir fincan kahve ile film izlemek
Selamlar Yaklaşık üç buçuk senedir iPad pro 10.5 kullanıyorum. Çok da memnunum, onu aldığımdan beri laptopa elimi sürmedim diyebilirim. Her işimi gördü. Laptop da zaten son derece kelepir.Bu yıl upgrade edesim var. iPad pro 11 (2020 model) veya iPad Air 4 ile. Klavyesiyle vs set olarak alırsam yine
Selamlar
Yaklaşık üç buçuk senedir iPad pro 10.5 kullanıyorum. Çok da memnunum, onu aldığımdan beri laptopa elimi sürmedim diyebilirim. Her işimi gördü. Laptop da zaten son derece kelepir.

Bu yıl upgrade edesim var. iPad pro 11 (2020 model) veya iPad Air 4 ile. Klavyesiyle vs set olarak alırsam yine kafa rahat uzun yıllar laptopa ihtiyaç kalmadan kullanırım diye düşünüyorum.

Öte yandan yeni Macbook Air'ler çok ilgimi çekti fakat daha önce hiç kullanmadım macos. Fiyatı baktığım kadarıyla eğitim indirimiyle (öğretmenim) 8 bin küsur civarına geliyor. E zaten ipad pro'lar o civarda, ateş pahası.

Acaba dedim, iPad upgrade etmek yerine Macbook Air mi alsam? Hiç maç kullanmamış biri olarak mantıklı bir seçim yapmış olur muyum?
Fakat İpad de aşina olduğum bir sistem, fena alıştım tablet kullanımına ve pratikte macbook'tan eksiği kaldı mı bilmiyorum.

Öteki seçenek bana daha ucuza gelir bu arada. Eldeki ipad pro hala iyi fiyat ediyor ikinci elde. Satıp yenisine kolayca geçebilirim. (Macbook alırsam satmam iPad'i. Tabletin konforuna fena alıştım çünkü)
yeni iPad pro bu ay duyurulacak söylentileri de var ama fiyatı uçar muhtemelen. Şimdiki ipad pro 11 için de beklersem geç kalır mıyım bilmiyorum, fiyatı daha da artabilir. Doların durumu malum, iki ay beklemek zararıma olur mu acaba? Kafada deli sorular.

Bilemedim, ne önerirsiniz?
0
bir fincan kahve ile film izlemek
(04.04.21)
www.youtube.com
Bu video'ya bakmanı tavsiye ederim.
0
twelfth
(04.04.21)
bence iPad al.
ben olsam macbook alirdim ama herkesin kullanim sekli farklidir. ben mesela bilgisayar rahatligini asla baska bir seyde bulamam. var ipad iphone her sey ama kullanim seklim farkli. bazi insanlar da telefondan sonra bilgisayari tamamen unuttu mesela.

iPad ile bu kadar iyiysen ona cok alistigin icin yeni aldigin macbook'u yine kullanmazsin yine ipad ile devam edersin gibime geliyor.

dedigin gibi kullandigin tablet hala para eden bi alet. eski ipad'i koy satisa ve yenisini al. klavye alirsin olur sana macbook. belli ki iPad butun isini goruyor.

surada karsilastirma var: www.digitaltrends.com (baska bi suru sayfada da var aslinda)

satisa koyarsan ilani buraya da koy. bir bakalim belki almak isteyen tanidik buluruz :)
0
yoggi
(04.04.21)
(16)

"Krediyle ev alıp 10 sene borç ödemek"

gmzo
Sözlükte bu başlık gündem olmuşken bir de burada tartışalım dedim.Eşim de benim de sabit gelirimiz var (zaman içerisinde akademik yükselme ile benim maaşım artacak). 30 yaşındayız, kiradayız, her ikimize de aileden Anadolu kentinden ileride gayrimenkul kalacak. Şu an İstanbul'un merkezi bir yerinde,
Sözlükte bu başlık gündem olmuşken bir de burada tartışalım dedim.

Eşim de benim de sabit gelirimiz var (zaman içerisinde akademik yükselme ile benim maaşım artacak). 30 yaşındayız, kiradayız, her ikimize de aileden Anadolu kentinden ileride gayrimenkul kalacak. Şu an İstanbul'un merkezi bir yerinde, fena sayılmayacak bir evde kiradayız. Yine merkezi ama bir tık daha nezih bir mahalleye, bir tık daha iyi bir eve taşınmaya niyetlendik.

Kime söylesek ev alın diyor. Şimdi başlıktakileri de okudum, düşük faiz ile kredi çekip ev alanları anlıyorum, kesinlikle avantajlı olabilir. İhtiyaçlar hiyerarşisi doğrultusunda insanın barınma ihtiyacını garantiye almak istemesini, ev sahibi kaprisiyle uğraşmak istememesini de anlıyorum.

Fakat bizim (en azından şimdi) ev almamamız için (bana göre) şöyle sebepler var:

1. Ülkenin durumu. Öyle bir güvensizlik ortamı var ki, yarın ne olacağı belli değil ve bu pandemi ile birlikte iyice ayyuka çıktı. Bir Avrupa ülkesi vatandaşlığım da var, dolayısıyla ihtiyaç halinde çekip gidebilme lüksümüzü korumak istiyorum.

2. Neden gelecekte rahat edelim diye gençliğimizi harcayalım? Savruk insanlar değiliz, 3 senede yurtdışı gezileri yaparak, ihtiyaç ve isteklerimizden kısmayarak, kira ödeyerek aşağı yukarı 200 bin lira biriktirdik. Neden aynı şekilde yaşayarak 10-15 sene sonra rahat rahat almayalım ki evimizi? Kiranın boşa gittiğini düşünmüyorum, bize istediğimiz zaman çekip gidebilme ve istediğimiz gibi yaşama özgürlüğünü veriyor.

3. İstediğimiz gibi yaşama özgürlüğü derken, şu an 25-30 yıllık evlerde, dediğim gibi merkezi ve nezih semtlerde yaşıyoruz. Trafiğe girmeden iş yerlerimize ulaşıyoruz, yürüyerek sahile gidiyoruz, arkadaşlarımızla buluşup bir şeyler içip yürüyerek eve dönüyoruz. Fakat bu evlerin fiyatları en az 900 bin - 1 milyon oldu, aynı yerde yeni ev alsak zaten mümkün değil. E şimdi biz Ümraniye'de siteye taşınıp, iş-kültürel ortam-sosyalleşme için trafiğe girmeye, zamanımızdan ve hayat kalitemizden yemeye mi başlayalım? Ne için? Geleceği belirsiz bir coğrafyada 4 duvar sahibi olabilmek için.

Düşündüğümden uzun oldu ama görüşleri merak ediyorum :) Hakikaten benim kaçırdığım bir nokta mı var, nedir?
0
gmzo
(31.03.21)
Yuzde 90 ev alin derim soranlara ama sizin senaryoda kiracilik daha mantikli.

Sadece "ulkenin gidisati" kismi ezelden beridir ayni. Yatirim yaparken onu pek goz onune almayin derim. Gidisatin duzelmesini bekleyenler 50 yildir hala bekliyorlar.
0
brkylmz
(31.03.21)
ev almak her senaryoda en mantıklı seçim oluyor.

kiracısınız ancak yarın ev sahibinizin evi satmayacağı ya da sizi çıkarmayacağının bir garantisi yok. kira hiçbir şekilde kendi evinizin rahatlığı ile bir tutulamaz ayrıca. ödediğiniz kiranın bir karşılığı da bulunmuyor. kaba tabirle boşa giden para.

şartlar böyle iken merkeze yarım saat mesafede site içinde bir ev almak daha doğru olacak.

10 sene sonra kira ödemeye devam ediyor olabilirsiniz, ya da borcu bitmiş bir eve sahip olabilirsiniz. fark bu aslında.
0
tantunisultansuleyman
(31.03.21)
1 - Vatandasligin varsa ve cikacaksan, madem yas artik 30'a gelmis, biran once karar vermeniz lazim, cikiyor musun cikmiyor musun? Gidiyorsaniz ev almak mantiksiz cunku disarda para lazim olacak, hem de cok lazim olacak.

2 - Obur taraftan ben sizin gibi beyaz yaka ciftlere acikcasi gocmenligi onermiyorum. Ikinizin de isi var, biriniz akademiden kovaliyor. 3 senede 200bin tl birikmis, bu arada tatiller yapilmis. Kiradasin ama iyi bir muhitte yasiyorsun, yuruyerek sahile iniyorsun. Zaten size yurtdisinin saglayabilecegi imkanlar da bunlar, cikmanin bir anlami yok. Cikmak etrafinizdaki tiyatrodaki dekoru belki 50 sene ileri tasir, ama sizin toplum icindeki konumunuzu bir 15 sene geriye dusurur, liseye geri donersiniz. Tanidik yok, baglanti yok, sifirsin. Disarinin avantaji tiyatronun "dekor"unun guzel olmasi, ama toplum icinde iyi bir konumda degilsen ki yeni gocmenlerin ne kadar iyi bir konumda baslayacaklari tartisilir, o tiyatroda figuranlik yaptiriyorlar sadece.

3 - Turkiye'nin duzelmeyecegini kabullenip kaliyorsaniz, o zaman biran once ev isini cozmek en mantiklisi, bence beklemeye gerek yok. 3 senede rahatca 200bin biriktiren bir cift milyonluk evlere girer. Muhitinizin pek degisecegini sanmam, ki ben olsam zaten degistirmem.
0
cooperr
(31.03.21)
şu an imkanım olsaydı direkt gider ev alırdım. yok gidebilme özgürlüğü yok şu yok bu gibi hikayeler bana komik geliyor. elin evine çivi çakamıyosun, çaksan boşa gitmiş hissi oluyor. o yüzden yeterli peşinat varsa, ödemede zorluk çıkmayacaksa ev alınması bana her zaman mantıklı geliyor. ha 3 seneye yurtdışına gidecekseniz almayın tabi ama belki gideriz diye düşünerek on sene daha kirada yaşamanın manasını göremiyorum cidden.
0
elorelia
(31.03.21)
Günaydın. Duyurunun belki de en çok banka borcu olan insanlardan biriyimdir.
Sebeplerini okudum. Bir kaç noktaya değinmek istiyorum.
Ev alırken; finansmanı nereden sağladığın çok önemli. Bu finansmanı uzun vadeli bir krediden mi karşılıoyrsun yoksa nakit tasarruftan mı karşılıyorsun. İkisinin arasında çok fark var. Tasarruf edinimlerini banka kaynaklarına yönlendirip tasarruflarını harcamadan ev almak, enflasyonun yüksek olduğu bir ekonomide uzun vadede sana avantaj getirir. O sözlükte bahsettiğin başlığı okursan; 200 bine ev alanlar şu an 650-700 bin civarında diyorlar. Bankaya ödediği taksitlerde maksimum faizi ile birlikte 320 bin eder. Burada şu da var, aylık krediye ödediğin miktar ile 10 yıl sonunda edindiğin evin son değeri, aynı miktarda yaptığın tasarrufun10 yıl sonundaki değeri evin değerinden aşağı kaldığını göreceksin. Yani bu yatırımını kredi değil de tasarrufla bunu edinmeye çalışırsan zarar edersin. Başka arkadaşlar bu tasarrufu ben değerlerim, örneğin altın dolar hisse vb araçlarda artırırım diyor ama ben buna katılmıyorum zira kıyasladığımız iki durumda birinde ev yatırımı yaparken herhangi bir mesai enerji zaman vs harcamıyoruz. Böyle bir yeteneği var ise bunu zaten ayrı bir çerçevede değerlendirmek lazım.


Yukarıda anlattıklarım benim evin kredi ile yatırım aracı olarak değerlendirilmesi konusuydu. Siz biraz daha sosyal konulara değinmişsiniz. Onlar biraz daha göreceli konular.
0
Frederick Co
(31.03.21)
1- Ülkenin durumunun kötüye gimesi faizleri yukarı götürür TL'yi değersizleştirir. Aldığınız kredinin yükünü azaltır. İşten çıkarılma korkun yoksa bu madde seni gayrimenkule yönlendirmeli. Avrupaya giderseniz buradaki krediyi ödemek kat kat daha kolay olur zaten. Aileden kalacak evleri emeklilik ve çocuk yetiştirmek için düşünebilirsin.

2- Gençliğinizi harcamak zorunda değilsiniz. Gelişmiş ne kadar ülke varsa tasarruf oranları yüksektir. Tasarruf yapmak gençliğini yemek değildir. Eğer 18 yaşını geçtiysen bu kafayı terketmiş olman gerekir. İyi semtten daha iyi semte geçip 2 kişi yüksek kira ödeyeceğine iyi semtten daha az iyi bir semtteki kendi evine geçip taksit ödeyebilirsin. Aradaki fark 3000 TL olsa kişi başı 1500 TL olur. Ayda 1500 TL ile gençliğini mi yaşıyorsun? Biriktirdiğin paranın market risk'i yani yatırımlarının patlama riski içine oturduğun evin değer kaybetme riskine göre daha yüksek. Ne sıklıkla ev sahibine biz çıktık evinden hacı deyip, üniversiteye biz istifa ettik deyip 200 bin TL'yi alıp dağ başına yerleşeceksiniz mesela? Dağ başına yerleşmek istediğin an çekip gidebilmeye dair bir örnek. İçini sen doldurabilirsin.

3- En önemli item bu. Bunu bir şekilde yönetebilirim, daha az inerim sahile, evi kendime bir sanctuary haline getirim diyemiyorsan almaman gerekir. Sonuçta mutsuz olacağın bir ev almanı tavsiye etmek mantıklı olmaz.
0
twelfth
(31.03.21)
1) ülkenin durumu gerçekten çok kötüye giderse, kirayı da ödeyemeyecek duruma gelmeniz olası. vatandaşlık kartını oynayacaksan da bir an önce karar vermende fayda var.
2) bir gün ev sahibi çat diye hadi çıkın oğlum oturacak dediğinde o gençlik bi 5 yıl falan yaşlanıyor ki bugün anladığım kadarıyla çocuğunuz falan yok, kafanıza göre yaşıyorsunuz, o durumda bile çok sıkıcı bir konu. bu tarz ıvır zıvır dertlerle uğraşmamak, ev sahibi kavramını hayatınızdan çıkarmak için bile değer.
3) şu anda yaşadığınız hayat geçici bir hayat, bunu atlıyorsunuz. son 3-4 senede yurtdışından gelenler dolayısıyla istanbulun sahil semtlerinde kiralar inanılmaz arttı, eskiden 3 bine tutulan evler artık 5-6 bin oldu. çok istisnai bir iş yapmıyorsanız (it vs gibi) maaşınız bir süre sonra o bölgelerde yaşamaya yetmeyecek. o evden çıkmak zorunda kalırsanız aynı paralara ümraniye'de küçümsediğiniz yerlerde ev tutup ulan buraya bu para verilir mi, 2-3 sene önce sahilde bu paraya yaşıyoruz şimdi dağdayız diyeceksiniz ve üstelik yıllarca kiraya para savurdu olacaksınız.

şimdi ailenizden kalacak evlerin paranın değerini bilmiyorum, yani gerçekten tuzu kuru bir çiftseniz yatırım planı yapmanıza zaten gerek yok, kalacaklar sizi kurtarır o zaman hayatın tadını çıkarmaya devam edin. ama yurdumun standart sefil beyaz yakalısı modunda değerlendirirsem iyi, yeni, depreme dayanıklı, oturulacak bi ev bulursanız bir an önce yatırım yapın gitsin derim.
0
roket adam
(31.03.21)
Aileden gelen gayrimenkul varken bir de kendinizi kasıp ev alacağız diye direnmenin anlamı yok. Ayrıca Türkiye'den çıkabilir durumdayken çıkın, çocuk mocuk niyetiniz varsa böyle güvensiz bir ortamda çocuk büyütmek malesef sıkıntı. (biz fanus içindeyiz diyorsunuzdur o ayrı ama yine de eğitim hayatı komple buna bağlı olacak)

Ha ille de Türkiye'de kalacağız dediğiniz koşulda da, bankada duran para eğer parasınız doğru yatırım araçlarıyla değerlendiren bir çift değilseniz son 1 senede bile eridi. O nedenle, o parayı güvenceye almak için İstanbul'da değil, bir anadolu şehrinde yatırım amaçlı ucuzdan ev toplayıp kirada tutup devam etmeniz daha karlı oluyor. İstanbul'daki evler kendini amorti etmiyorlar artık.
0
lcha
(31.03.21)
Şu an faizler çok yüksek. Geçen sene 0.69'tan kredi çekip, ev alanlar çok büyük akıllılık yaptılar.

10 sene uzun bir süre ancak Türkiye gibi ülkelerde enflasyonist bir ortam olduğu için, 3-4 sene sonra bu paralar çerez parası olacak. Düzelmesi de çok uzun yıllar sürecek gibi duruyor.

Ancak şimdi konut kredileri çok yükseldi. Ben olsam almam. Ama maaş artışlarını ve kredi taksitini hesaplayıp, bakmak lazım.

Kiracılık çok uzun bir süre iyi idi. Senelik %10-12 artış çerez parası idi ama bu oranlar hızla artabilir. Reel enflasyon şu an %25-%30 civarı. Hükümet daha ne kadar baskılayabilecek, soru işareti...



.
0
kartallar yuksek ucar
(31.03.21)
Merhaba 3 sebebin 3ünde de haklısınız. Açık konuşmak gerekirse ben de sizin gibi düşünüyordum genel olarak.

Ama şöyle bir şey var: biraz da aile ve eşimin baskısıyla son 2-3 yıldır İstanbulda ev bakıyorduk acaba alsak mı diye. Ve gördüğüm şu ev fiyatları devamlı arttı yani piyasa ekonomi vs hiçbirşey dinlemiyor. Aklım almıyor nasıl olduğunu ama ülkenin durumu bu, evlerin fiyatı hep artıyor. O yüzden 1 sene önce bakıp alsak mı lan dediğimiz ev bugün bize daha da uzak gözükmeye başlamıştı. Dolayısıyla yeni yeni fikrim insanın 1 tane evi olmalı şeklinde değişti. Hele hele İstanbulda böylesine bir kalabalık varken ev piyasasının hiç durulacağını sanmıyorum. Diğer şehirleri bilemeyeceğim ama Istanbulda merkeze yakın ilçelerde hiçbir zaman ev fiyatları düşmeyecek benim öngörüm. O yüzden bekledikçe ev sahibi olma ihtimalin azalıyor.
0
nuevo
(31.03.21)
turk halkinin ev fetisizmini bosver. eksisozluk bu tarz tabularin yaygara yapilarak konusuldugu bir yer oldugu icin cok da saapma. halbuki hersey gayet basit.

herkesin durumu farkli. maddi olarak iyi durumdaysan ve istiyorsan ev alirsin. istemiyorsan bu sekilde devam edersin. parani da baska sekilde degerlendirirsin. herkesin dusundugu gibi 20 yil sonra isinizi kaybedip, kirayi odeyemeyip esiniz ve cocugunuzla sokakta kuru ekmek kemirmeyeceksiniz.
0
buenosdias
(31.03.21)
Sadece birinci sebepten dolayı kirada yaşadığım eve buzdolabı bile alamadım 1.5 yıl.
Gideriz, gidelim, gidiyo muyuz derken yıllar geçti. Ha sonunda gittik gerçekten, iyi ki almamışız ama, bu gidişi kesinleştirmeden çok fazla aklınızda çevirirseniz, ne istediklerini yapabiliyorsunuz ne de gidebiliyorsunuz. Aklınızda yıllar geçtikçe sürekli bir keşke kalıyor.
Bu sebeple, yurtdışına gidecekseniz karar verin ve yapın.
Yok "burada rahatız para da geliyor" diyorsanız evi alın ve fazla düşünmeyin.

Ben gitmeyecek olsam eve girerdim, hatta giriyordum onu da yapamadım işte bu düşüncelerden.
0
quaker
(31.03.21)
cooper +1

Gidecekseniz karar verme yaşındasınız. Çocuk olayına girdiğiniz zaman, hele çocuğun eğitimi başladığı zaman bir de ev kirası / mortgage ödemesi çok zor oluyor. 15 sene önce 320bin TL'ye aldığım dairenin yan dairesi geçen ay 2250bin TL'ye satıldı. Böyle bir getiri hiçbir şekilde yok. 11 sene mortgage ödedim. Sıkıldım ama şimdi başka bir özgürlüğüm var. Emekli olsam ya da işten çıksam ev kirasına para yetiştiremezdim bu muhitte.
0
SiyamkedisiZorro
(31.03.21)
Ev fiyatları hep artacak. Kiraya verilen parayı sokağa atılmış olarak görüyorum.Kiraya verdiğiniz parayla kredi taksiti ödeyin ama kendi evinizde oturun. Maaşlarınız sabit kalmayacak, artacak ama kredi taksitleri hep sabit kalacak. Avrupa'ya taşınırsanız da kira geliriniz olur,krediyle alsanız bile başkasına kiraya verebilirsiniz. İstanbul gibi bir şehirde emlak fiyatları hep yükselecektir, yeter ki alacağınız ev zemin etüdü ypaılmış ve 99 depreminden sonra yürürlüğe konan deprem yönetmeliklerine uygun olarak yapılmış olsun.
0
iwasbornonamountainside
(31.03.21)
parayı gitme ihtimaliniz olan ülkenin para birimine çevirip o şekilde tutun ve her ay da üzerine ekleyerek ilerleyin. 10 sene sonra hala türkiye'de yaşamak istiyorsanız paranızı tl'ye çevirip anadan babadan kalacak evleri de satıp istediğiniz her yerde istediğiniz her evi alabilirsiniz diye düşünüyorum. ya şu an elimdeki işi kaybedersem, ya aç kalırsam gibi düşünceler fakir refleksi ve yüzde 90'ımız bu şekilde yaşıyoruz. sizin böyle bir şeyle karşı karşıya kalmanız durumunda gidecek yeriniz de varmış. aceleniz yoksa ve şu an sevdiğiniz bir yerde yaşıyorsanız yükün altına girip stres olmaya gerek yok bence.

iş kaygınız yoksa hayat kalitenizden ödün vermeniz gereksiz.
0
golgi aygıtı
(31.03.21)
ikinize de aileden ev kalacaksana niye simdi ev alasiniz ki. yaslaninca alirsiniz iste. ikisini birlestirir ustune koyarsiniz biriktirdiginiz parayi al sana istanbulda ev.
0
aydonno
(01.04.21)
(4)

iphone 6s e ios 14 yükleyim mi sizce?

lacrim
aldığım günden beri ios 11 le kullanıyorum, pili falan öldü zaten telefonun, bir de artık uygulama yükleyemez oldum düşük sürümden ötürü. telefon hala hızlı ve donma yok, ios 14 yüklesem bu akıcılık devam eder mi yoksa telefon traktöre döner mi?
aldığım günden beri ios 11 le kullanıyorum, pili falan öldü zaten telefonun, bir de artık uygulama yükleyemez oldum düşük sürümden ötürü. telefon hala hızlı ve donma yok, ios 14 yüklesem bu akıcılık devam eder mi yoksa telefon traktöre döner mi?
0
lacrim
(30.03.21)
Ben 7 Plus'ıma yüklemiyorum korkudan. Takip etmek için yazayım dedim :)
0
twelfth
(30.03.21)
Ben yükledim değişim olmadı hızında. Safari’de bazı sorunlar oluştu ama halen sürüyor.
0
heathen
(30.03.21)
bende iPhone 6S var ve tabii ki gelir gelmez yukledim. hicbir fark yok. zaten ben hicbir zaman fark goremiyorum. sadece elini cabuk tutmayan uygulama gelistiricilere kil oluyorum basta cunku hepsi cikiyor hata veriyor ama surumun ciktigi tarihten 1-2 ay sonra her sey normale donuyor.

yuklemezsen bir gun aniden kapanip acilmama sorunuyla karsilasabilirsin. o yuzden yedegini saglamda tutmani oneririm.
0
yoggi
(30.03.21)
yükle. ben sorunsuz kullanıyorum.
0
xrated
(30.03.21)
(5)

Kilo verdim, ama sağlıklı bir şekilde değil, yardıma ihtiyacım var

Una mujer
Karantinanın başından beri 7-8 kilo verdim, bugün tartıya çıktığımda 1 kilonun daha gittiğini gördüm, üstelik pmste olmama ve şiş hissetmeme rağmen.Boyum: 1.65 kilom: 51 Aslında şu an ideal kiloda gibi görünüyorum ama sadece yazıda. Sosyal medya, pornolar, modeller çok moralimi bozuyor, kendimi karş
Karantinanın başından beri 7-8 kilo verdim, bugün tartıya çıktığımda 1 kilonun daha gittiğini gördüm, üstelik pmste olmama ve şiş hissetmeme rağmen.

Boyum: 1.65 kilom: 51 Aslında şu an ideal kiloda gibi görünüyorum ama sadece yazıda. Sosyal medya, pornolar, modeller çok moralimi bozuyor, kendimi karşılaştırıyorum. Diğerlerini bir tık aştım ama sosyal medya özellikle çok canımı sıkıyor. Sevdiklerim iyi göründüğümü söylüyor ama lisede ve üniversitenin başında kilo konusunda çok fazla baskıya maruz kaldım,
ağır bir spor yapıyordum ve antrenörüm, arkadaşlarım dahil herkes çok irileştiğimi söylüyordu. Vücudumu o zamandan beri beğenmememin sebebi bu olabilir diye düşünüyorum. Mağazalara gittiğimde bile bana olmayacak kaygısıyla iki beden bol kıyafetlere bakıyorum, çalışanların baskısıyla kendi bedenimi denemeyi kabul ediyorum ama üstüme olacağına inanmıyorum.

Psikolojik yardım almadım hiç, fakat almayı düşünmüyorum yüksek fiyatlar ve covid korkusundan dolayı. Nasıl daha iyi hissedebilirim?
0
Una mujer
(29.03.21)
Sosyal medya uygulamalarını telinden silebilirsin. Online psikiyatri araştırabilirsin. Devlette psikiyatriye gidebilirsin. Terapi olmasa bile minik bir ilaç aslında devamız olabilir.
0
cilekli krep
(29.03.21)
Sizin durumunuz için psikolojik yardım şart gibi görünüyor ama ben birkaç basit şeyden bahsetmek istiyorum:

Öncelikle BDB hakkında bol bol bilgi edinmeye çalışın, elinize ne geçerse okuyun. Ne yazık ki fazla Türkçe kaynak yok ama bu kitap www.eganba.com dilimizdeki nadir kitaplardan ve ilk adımı atmanıza yardımcı olabilir. İngilizce biliyorsanız araştırmalarınızı o tarafa yöneltebilirsiniz.

Devamında yine basit bir adım olarak ''body positivity'' hesaplarını takip edebilirsiniz Instagram'da. Sosyal medyada görünenin gerçekten ne kadar farklı olduğunu ve bir kadın olarak hepimizin sahip olduğu benzer sorunları açıkça ortaya döküyorlar. Şunları önerebilirim kendi takip ettiklerimden;

www.instagram.com
www.instagram.com
www.instagram.com
www.instagram.com
www.instagram.com
www.instagram.com
www.instagram.com
www.instagram.com
www.instagram.com

BDB hayat kalitesini ciddi anlamda düşüren bir bozukluk, lütfen en kısa sürede kendinizi bu hislerden kurtarmaya çalışın.
0
kedimedi
(29.03.21)
Batı dünyasının yediği önünde yemediği arkasında kadınlarının body positivity movement'larına özellikle "erkekler de barbie'lere değil ama he-man'lere süpermen'lere bakarak büyüyor. bu konu erkekleri de etkiliyor fakat bu kadar göze batmıyor. güzel bir vücut zaman, sağlıklı beslenme, kimi zaman para ile mümkün." diye kıl oluyordum. Fakat yazdıklarını görünce gönülden üzüldüm.

İnsanlar kusurludur. Hepimizin mükemmel görünmemizi engelleyecek kusurları var. Kusursuz sayılan binde birlik insanlarda bile kusurlar var ki photoshop'lar uygun ışıklandırmalar makyajlar vs kullanılıyor. Gerçek hayatta insanlar birbirlerinin kusurlarına da aşık oluyorlar kimi zaman. Senin vücudun da büyük olasılıkla kusursuz değil ama güzelliği de buradan geliyordur.

Geçenlerde internet üzerinden terapi veren psikologların çalıştığı bir web sitesi gördüm. Fiyatlar da aşırı yüksek değildi. Kesinlikle bunu araştır derim.
0
twelfth
(29.03.21)
hmmm... atıyorum, small bedensen, small'ın sana olacağına "inanmamak" diye bir şey nasıl olabiliyor? inanma meselesi değil ki bu. small denersin, üstüne olur ve dersin ki "aa ben artık small'mışım." yok efendim hayatta inanmam small olduğuma, kesin large'ım diyip large almazsın ki.

ben olsam psikolojik yardımdan önce kendime güzel kıyafetler alır, veya tüketim çılgınlığına kapılmak istemiyorsam sadece gider mağazalarda dener, aynada kendimi süzerim. tarzına uygun kıyafetler satan markaları dene, hiiç alakan olmayan tarzları dene, ablamın düğünü var de abiye mağazalarına git elbise dene.. hem o elbiselerin içinde hepimiz birer piremses değil miyiz :) bir arkadaşınla git, fotoğraflarını çeksin. o kıyafetlerin içinde neyini beğenmiyorsun bir bunlara bak. alıcı gözle bak ama başkasıymış gibi. ve kendine dürüstçe sor, o kadar mı kötü görünüyorsun gerçekten?

memnun değilsen saç kesimini değiştir. iyi bir kuaföre git, havalı bir kesim yapsın. benim uzun saçlarım var. uçlarından aldırmak için gittiğim kuaförüm sokak arasında uygun fiyatlı biri. kesim için gittiğim kuaförüm ise baya iyi bir kuaför. uçlarından aldırdığım zaman hayatımda hiçbir şey değişmezken, kesim için gittiğim iyi kuaför gene modeli değiştirmiyor ama her ne yapıyorsa çok iyi oluyor, havalı duruyor ve çok iyi hissettiriyor.

o sosyal medyadakilerin, özellikle influencerların doyumsuz birer photoshopçu olduklarını da unutma :) çoğunun vücudunda kusurlar var ama kolaylıkla kapatılabiliyor bunlar. geçen gün çok takipçisi olan bir arkadaşıma birisi yüzün ne kadar parlak ve canlı, hangi ürünleri kullanıyorsun gibi bir soru sormuş instagramda. kız da kullandığı filtreleme app'inin adını ve fotoğrafın filtresiz halini atmış sağolsun :D tahmin edeceğin üzere çok fark var.

ayrıca, strong is the new sexy. 90'larda skinny kadınlar beğenilirken, günümüzde alakası yok. eminim zamanında yaptığın spor "nedeniyle" değil "sayesinde" çok iyi görünüyordur şu an vücudun.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(29.03.21)
kadınlara dayatılan bu ideal vücut, cilt, saç vesaire vesaire olgularının psikolojik şiddet olduğu farkındalığına ulaşmak için okuyun, araştırın, gerekiyorsa da psikolojik destek alın. sağlıklı bir beden, vücut, saç v.b. özbakımdır. oysa bu son derece suni, sizi kendiniz olmaktan çıkaran, pasifize edip her daim "seçilen" pozisyonuna sokan, tüketim odaklı bir çarkın uyguladığı bir şiddet. yenilmemek sizin elinizde. bir kısmını kabul de edebilirsiniz, buna da kimse karışamaz. ama kabul etmediğiniz kısmı için mutsuzluk hissediyorsanız, gündelik yaşamınız etkileniyorsa, tenkit alıyorsanız, gerçekten psikolojik şiddettin etkilerini yaşıyorsunuz demektir.

www.hurriyet.com.tr

çok daha iyi kaynaklar var bu konuyu araştırabileceğiniz.

edit: pek tabii ki erkekler içinde geçerli bu dayatmalar, soruyu soran kadın olduğu için böyle yanıtladım.
0
Phoebe
(29.03.21)
(6)

Sarışınlara civciv, esmerlere kara fatma demek

Unde bach canim
İçeride yatan koyu tene karşı yapılan ırkçılığın tezahürü müdür?
İçeride yatan koyu tene karşı yapılan ırkçılığın tezahürü müdür?
0
Unde bach canim
(29.03.21)
bana sarı pipi denmişti. ahahaha.


el cevap: hayır.
0
Ufuk
(29.03.21)
Koyu ten ırk değildir bu arada. Dolayısıyla ırkçılık olmaz.

Sarışına sarı pipi dendiğini düşünmeyip hep civciv dendiğini düşünen Woke dinine göre ise örneklediğin şeyin cezası ömür boyu twitter'dan men edilmektir mesela. ahkjsdbkhajd
0
twelfth
(29.03.21)
irkcilik degil de cirkin ve sevimsiz bulmanin bir tezahuru olabilir.

kara kiz bildirdi :(
0
batlegolas
(29.03.21)
ırkçı değil cinsiyetçidir.
kara- fatma??
0
rewlack
(29.03.21)
Çok olanın değersizleşmesi. Alayımız kahve rengi gözlü ve esmer . Bir yerde bizim dışımızda rusların nazara inandığı yazıyordu ama kahve rengi gözden nazar değiyormuş onlarda
0
dreamsandcolours
(29.03.21)
bana göre bu ırkçılıktan başka bir şey değil. türkiye'de özellikle ekşi sözlükte çok görülen kadınlarda beyaz tene olan övgü ırkçılık bana göre. sürekli beyaz insanları yüceltiyorsun ve övüyorsun. türkiye'de beyazlığa inanılmaz önem veriliyor.
0
epleindebisous
(29.03.21)
(11)

Açık İlişki

yeteramadenedimherseyi
hello. açık ilişki veya friends with benefits hakkındaki düşünceleriniz nedir? daha önce bu tarz bir ilişki yaşayan oldu mu? Olduysa tecrübeleri nasıl oldu acaba?şimdiden teşekkürler.
hello. açık ilişki veya friends with benefits hakkındaki düşünceleriniz nedir? daha önce bu tarz bir ilişki yaşayan oldu mu? Olduysa tecrübeleri nasıl oldu acaba?

şimdiden teşekkürler.
0
yeteramadenedimherseyi
(23.03.21)
Astarı yüzünden pahalı, düz ilişki daha az sorun yaratıyor.
0
epistemic_regress
(23.03.21)
ons dısında hiçbirini yaşamadım , yaşayabilirm gibi de gelmiyor. fakat bazen acık ilişkiye bile sıcak bakan ancak tamah etmeyen biri omlayı istiyorum. yani rahat olmayı, kafaya takmamayı, kıskanmamayı.
0
blacksky
(23.03.21)
Bu ilişkileri istemeden, adını koymadan da olsa yaşadım. Tanınlamaya falan da çalışmadım. O sevgilisini anlatıyor sen sevgilini anlatıyorsun ya da eşini vs. Sonra sevişiyorsunuz sonra dertleşiyorsun sonra tekrar sevişiyorsun ismi yok ama. Tanımlama yok teşebbüs yok. Öyle.
0
tarden
(23.03.21)
hiçbirini bizzat yaşamadım, açık ilişki yaşamış birisiyle birlikte oldum "kapalı" bir ilişkide. gerçi sonradan aldığım duyumlara göre galiba ben kendi kendimi kandırmışım, kendisi benimleyken de pek kapanmamış, sadece benim haberim yokmuş. yine de günahını almayayım, elimde somut delil yok aldatıldığıma dair.

sıkıcı bir cevap olacak belki ama ben "yaşayan yaşasın, herkesin hayatına kimse karışamaz" diyeceğim. kendimce bir mantık çerçevesine oturtabiliyorum bu anlayışı. bir insanın ömür boyu hiç flört etmemesi, bunu isteyip özlememesi, her 2-3 günde bir sevgilisiyle/eşiyle sevişip de bundan hiç sıkılmaması vs. bana düşük ihtimal geliyor. o yüzden insanların neden açık ilişki isteyebileceğini anlıyorum.

öte yandan ben kendim bu tarz bir işe girişebileceğimi hiç zannetmiyorum çünkü duygusal, kırılgan, özgüvensiz bir insanım. sevdiğim insanın hayatında başkalarının olması, bana ayırabileceği zamanı onlarla geçirmesi vs. bana göre değil. hayatımda biri olmasa da olur evet ama varsa eğer "benim" olsun istiyorum ben, diğer türlü çocuk gibi mızıldanırım sürekli. olmaz.

açık ilişkide taraflar birbirinin ne yaptığını bilir bu arada, bir üstte arkadaş "sen sevgilini aldatıyorsun" falan demiş de biriyle birlikteyken başkasıyla ondan gizli bir şekilde birliktelik yaşamak "açık ilişki" değil aldatmak oluyor lol ne alakası var açık ilişkiyle bunun.
0
der meister
(23.03.21)
genelde sonrasında sevgiliye kayıyor, en azından bende hep öyle oldu. benden kaynaklı da olabilir. duygu yaşamayı seviyorum çünkü.
0
roket adam
(23.03.21)
açık ilişki yaşayan biriyle bir süre takılmıştım ama sadece seks odaklıydı. fwb şeklinde yürüyen bir ilişkimde karşı tarafın artık yoğun duygusal hislere sahip olması nedeniyle boka batmak üzereyken ben başkasından hoşlanmaya başlayınca direkt olarak sona erdi.

bir taraf duygusala bağlıyor sonunda çünkü bu kadar uzun süre takılıp hala seks yapma isteği oluyorsa zaten hem arkadaşlık hem seks olmuş oluyor ve bunun da ilişkiden çok bir farkı kalmıyor gibi. sonra da "e niye adını koymuyoruz bunun"a geliyor olay.

3-4 fwb daha oldu hayatımda, bunlar iki tarafın da yavaş yavaş hevesini kaybetmesiyle kendiliğinden sonlandı. kimse sevgili olalım moduna girmedi. en ideali bu bence.
0
bohr atom modeli
(24.03.21)
F*ckbuddy, friends with benefits, one night stand hepsinde oldukça fazla tecrübem var. Çok güzel tecrübelerim de var, sıkıcı olanlar da. Tecrübem şu yönde: Bunları yaşadığım kadınların arasında konuyu sevgililiğe doğru itmeye çalışmayan olmadı. Belkim benim şanssızlığımdır fakat benim tecrübem böyle. (Bu arada harika bir adamım demeye çalışmıyorum.) Bunun dışında herşey güzeldi. Bulgar, Ukraynalı, Rus, Alman, İngiliz ve tabiki çoklukla Türk kadınlarla yaşadım bunları. Yaşlar 18-35 arasında değişiyordu. Farklı mecralardan veya gerçek hayatta tanıştık. Yaşanmasını tavsiye ederim. Sıkılınca da bırakırsın. Yaşım 37 bu arada.
0
twelfth
(24.03.21)
Yaşamam, yaşayamam, gabe+1

video.uludagsozluk.com
Tam olarak bu çizgideyim.
0
Hallegadola
(24.03.21)
FWB: Yapan yapiyor, gayet de guzel yuruyor. Kisisel deneyimim de hep olumluydu, genelde taraflardan birinin monogamik iliskiye girmesi ile bitti. Bu arada duygusallasip sevgili olmaya calisma konusunda sadece kadinlara bok atmayalim. Gayet erkekler de o moda girebiliyor.

Acik iliski: Bir suru formu (Tam acik, bir taraf acik, cuckold, swinger vs...) var ve TR "Elalem ne der acikhava hapisanesi" oldugu icin insanlar gizli sakli yapiyor. O yuzden hic yokmus gibi geliyor.

Her insan iliskisinde oldugu gibi iletisim ve ne istedigini biliyor olmak onemli. FWB isteyen insan aslinda sevgili istedigini ama sevgililigin belli kisimlarindan korktugunu kabul edememis biri olabiliyor.

Acik iliskide de kisi dusundugunden daha kiskanc oldugunu fark edebiliyor ama iliski bir kere acildigi icin dertlerini icine atip patlamaya baslayabiliyor. Acik iliski dusunen bir ciftin bol bol konusup fantazi yapmasi, ufak ufak denemeelerle baslamasi, rahatsizlik olan yerde durup analiz yapmasi felan lazim ama o kadar iletisim kurabilmek de kendi icinde bir basari.
0
cleric
(24.03.21)
twelfth +1

denizcilik mesleğinde olan benim için gayet normaldi bir aralar, her seferinde başa sarıyorduk. hep beklerim ederim ciddi olalım diyen kadınların %99'u beklemiyordu.
0
Northern Mariner
(24.03.21)
Türk insanının olayı biraz çarpık bu konuda. Millet harmandalı büyüdüğü için ons'den evliliğe giden kişi az değil.
Bazen de taraflardan biri veya ikisi tribe girip duygusallaşıyor ancak burada gözden kaçırılan bambaşka bir mesele daha var.
Mesela biri ile FWB ilişki yürütüyorsunuz, bir duygusallık yok, temiz temiz seksinizi yapıp keyfinize bakıyorsunuz, insan neden durduk yere tribe girsin, hep duygusallaştığı için mi? Hayır. Bu anlatacağımı yaşamadım ancak böyle bir olay kuralım, FWB gidiyor, keyfine gerçekten leş bir tiple/tiplerle ilişkiye giriyor. Bunda da bir sıkıntı yok, istediğini yapsın tabi, ancak bu noktada o da tribe giriyor. İçinden bir şekilde kötülük yapmak istiyor, bundan keyif alıyor, her insanın zihninde bilinçsizce fayda maliyeti olayı vardır. Hiç dürüst ve etik olmayan davranışlarda bulunabilir ve tamamen keyfine sizi kötü hissettirmeye çalışabilir. Başta toparlayıp anlatabileceğimi sandım ancak konu derin. Kendi tecrübelerime gelirsek ben herhangi bir sorun yaşamadım, her şey gayet güzel gitti, denk gelmesi lazım.
0
ckisc
(24.03.21)
(9)

orta sınıf yabancı bir beyaz yaka hangi ülkede daha rahat yasiyor

bagirir bu raylar o sahte o kart duzene
1. kriter: ekonomi (gelir-gider, kira, maas vs)2. kriter: sosyal yasam3. kriter: kariyer, is imkanlari (sektorden sektore degisir ama ortaya karisik bir seyler dusunebilirsiniz)ingiltere, hollanda, almanyaingilizce ve almanca bilen bir turk beyaz yakali bunlardan hangisinde daha rahat ediyor?
1. kriter: ekonomi (gelir-gider, kira, maas vs)
2. kriter: sosyal yasam
3. kriter: kariyer, is imkanlari (sektorden sektore degisir ama ortaya karisik bir seyler dusunebilirsiniz)

ingiltere, hollanda, almanya

ingilizce ve almanca bilen bir turk beyaz yakali bunlardan hangisinde daha rahat ediyor?
0
bagirir bu raylar o sahte o kart duzene
(09.03.21)
Cevap vermeyeceğim ama cevabı bulma yolunu göstereceğim:

1- İlgili beyaz yakalının o ülkedeki ilgili sektörün maaş seviyesini, Türkiyede'ki ilgili sektörün maaş seviyesi ile oranla ve buna a diyelim.
İlgili ülkenin alım gücü ile Türkiye alım gücünü oranla ve buna da b diyelim.
axb hangi ülke özelinde daha yüksekse o ülke ekonomi anlamında daha avantajlıdır.

3 ülkenin karsılastırması zaman alır. Ama sanırım Almanya önde olur.

2- Özellikle Akdenize kıyısı olan görece sıcak kentler/ülkeler arasında müslüman olmayanlar tercih edilebilir.
3 ülke arasında Hollanda öne çıkar. Söylediğim öznel kriterlere sınfta kalsa da.

3- Ortaya karışık dersen sanayisi ve finansı gelişmiş ülkeler tercih edilebilir.
Almanya ipi göğüsler bunda da.
0
twelfth
(09.03.21)
Almanya ornegini biraz acayim.

- Büyük sehirleri olmali, yoksa sosyal yasami tatmin edici olmaz, ozellikle Istanbul´dan geliyorsaniz.

- Hollanda´nin ve Almanya´nin insanini karsilastirdigimizda hep sasiriyoruz, cunku cok benziyorlar. Kültürel degerleri birbirlerine cok yakin. Ancak Hollandali siz Ingilizce konusuyorsunuz diye kabalik yapmazken, bir Alman yapar, yapabilir. Almanca bilmeden paralel bir evrende yasamamak zor.

- Kira disinda cok buyuk giderleriniz olmaz, ancak maas da diger ulkelere oranla cok yuksek degildir, sanirim Hollanda´da bir tik daha yuksek. Ancak orada yasayan arkadaslarimla konustugumda, ki hepimiz ogrenci statüsünde gelip, yerlestik, kaldik, uzun süredir Avrupa´dayiz, bir yabanci icin Almanya´nin sosyal devlet sifatina daha yakin oldugunu gordum. Alim gucu yuksek.

- Kariyer imkanlari son degisikliklerle daha da iyilestirildi yabancilar icin. Gelip 6 ayligina is-arama vizesi ile size uygun yerlerle gorusebilir, buradaki hayati "deneyebilirsiniz" ornegin.
0
buf-e kür
(09.03.21)
konuyu ele alırken türkiye'de yaşadığınız şehri ve yurtdışında yaşayacağınız şehri bilmekte fayda var. türkiye'de istanbul haricinde yaşamayı düşünmeyecek çok sayıda tanıdığım, bahsettiğiniz üç ülkede küçük küçük şehirlere ve kasabalara gittiler. hepsi çok mutlu.

ekonomik olarak küçük şehirde daha rahat edersiniz. türkiye'de 3-4 büyük şehir haricinde beyaz yakalar için düzgün iş bulamazken, yurtdışında neredeyse her yere yayılmış bir sanayi ve ticaret var. bir de bu ülkelerde gelir uçurumu bize göre daha az. herkesin yaşam standardı yüksek.

sosyal yaşam, sizin sosyal yaşamdan ne anladığınıza bağlı ama benim tanıdıklarım Türkler'in çoğunluk olduğu bölgelerden uzak yaşıyorlar, hepsi çok rahat.

kariyer tabii ki mesleğe bağlı ama iş imkanları genel olarak daha geniş. ülke olarak kriz olmayınca herkes önünü daha rahat görüyor.
0
co2s2
(09.03.21)
birebir aynı durumdayım, yakın zamanda yurt dışına yerleşeceğim ve tamamen bu üç ülke ekseninde gidip geliyorum, ingiltere için oturumu kaybetmeden yerleşmem için süre kısıtlaması olmasa geç de olsa muhakkak ingiltere’yi seçerdim ingilizce için ama bu aşamada ‘ değer mi hazır olmadan gitmeye ’ sorusu muallakta bırakıyor beni. sizin duruyuda almanca da biliniyor diyorsunuz burada işler değişir.

ingiltere her ne kadar ekonomik olarak diğer ikisinden geride görünse de bir şekilde işleri toparlar diye düşünüyorum.

1) ingiltere’de birimler yüksek olmakla birlikte ( londra için ) kiralar inanılmaz pahalı. haftada 5 gün çalışan kamyon şoförü bir abinin 2600 pound aldığını biliyorum mesela, 3.000 euro yapar. bunu almanya veya hollanda’da alabilen kaç kişi var ? bu dediğim malum şoför tabi, yine de almanya ve hollanda’da bence öyle alamaz. diğer ikisinde hayat biraz daha ucuz birimler de bir tık daha düşük, bu konuda bence üçü de birbirine çok yakın, belirleyici olan şehirler.

2) almanya en geride gibi, londra en önde. bu soruyu tartışmam bile. dünyanın her anlamda başkenti londra, buna ek olarak ingilizler’de de klasik avrupalı soğukluğu yok sanılanın aksine çok sıcak bir millet. ayak üstü sohbet etmeye ve kaynaşmaya bayılırlar. gece hayatından spora sanata tiyatroya kadar londra bir numara. amsterdam’da kısa bir süre bulundum beni çok etkilediğini söyleyemem. londra = istanbulun 3-4 katı.

3) buna almanya denebilir sanırım ama çok da yorum yapmayayım yanıltmak istemem.
0
garavel
(09.03.21)
1-) kira diyince almanya. Berlin'de bile uygun ev bulunaniliyor. Diger giderer acisindan uc ulke arasinda cok fark yok bence. Gelir de sektorden sektore degisiyor.

2-) berlin'de 10-15 arkadasim var donemimden giden, orda daha cok sosyal hayatim olurdu herhalde. Her uc ulkede de expat'larla goruseceginiz icin cok fark olmaz bana kalirsa. Ingiltere'de ingilizce ile daha rahat sosyallesilebilir. Diger ulkelerde yerel dili bilmek gerekirdi.

3-) ucunun de cok farkli yok yine. Hollanda biraz daha yukselen yildiz
0
fakyoras
(09.03.21)
Arkadas ve kendi deneymimle averaj beyaz yaka icin:

Ingiltere:
- Sosyal devlet iyi. Zaman icinde kotulesecek.
- Maaslar genis skalada, ayni ise 4 kat maas farki gordum. Bazi yerlerde saglam birikim yapabilirsin, bazi yerlerde ucu ucuna gecinirsin.
- Gunluk masraflar pahali, eger buyuk sehirdeysen kira da pahali.

Hollanda:
- Sosyal devlet ucunun arasinda en kotusu.
- Maaslar ortalama.
- Kiralar arasinda buyuk ucurumlar yok. Gunluk masraflar ortalama.

Almanya:
- Sosyal devlet iyi
- Maaslar az daha dusuk.
- Kiralar sehirlerde yuksek. Gunluk masraflar dusuk.

Belcika: (Kisisel deneyimim)
- Sosyal devlet cok iyi
- Maaslar ortalama.
- Kiralar ortalama. Gunluk masraflar yuksek.
0
cleric
(09.03.21)
@cleric

hollanda ile belcika’nin mesela sosyal devlet farklarını söyler misiniz ? burada kasit issizlik maasi, kira yardimi, saglik, egitim vs mi onu merak ettim. hollanda’yi da baya övüyorlardı da en iyisinin belçika olduğunu bende okumuştum direkt farkları merak ettim.
0
garavel
(09.03.21)
2- ingiltere ya da avustralya.

diğer çoğu ülkede ırkçılık yüksek.
0
Andrew
(09.03.21)
merhaba

Hollanda'da yasiyorum. Ingiltere ve Almanya'da hic yasamadim. Arkadaslarim var yasayan, onlardan duyduklarim ve kendi kisa sureli ziyaretlerimde edindigim tecrube ile cevap verecegim.

Oncelikle dogal olarak Ingiltere ve Hollanda'da ingilizce ile yasaminizi surdurebilirsiniz. Almanya'da ise sosyallesmek icin Almanca sart gibi.

1. Hollanda'da kennismigrant (nitelikli gocmenlik) icin vergi avantaji var 5 yil. Bu durumda ilk 5 yil icin Hollanda en avantajlisi. Ardindan Almanya ve Ingiltere. Hollanda'da Amsterdam basta olmak uzere buyuk sehirlerde kiralar cok yuksek. Bununla beraber ev almak cok kolay. 1 yillik ikamet, kalici is kontrati mortgage icin yeterli. Gelen beyaz yakali ilk 1-2 yil merkezde oturup 1700-1800 civari kira vermeyi goze aliyor, ardindan merkeze yakin yerlerde ev alip kirasindan daha az mortgage odeyerek ev sahibi oluyor/

2. Bu da sehre bagli. Amsterdam, Berlin, Londra gibi sehirlerde expat nufusu fazla oldugu icin kaynasmak sosyal cevre edinmek daha kolay. Kucuk sehirlerde ise isler degisecektir. Hollanda icin konusursak, bir Dutch arkadas gububuna sonradan dahil olmak imkansiz. Giderseniz buyuk ihtimalle kendiniz gibi gocmenler ile sosyalleseceksiniz ki bunda bir sorun yok.

3. Yazilimciyim. kendi sektorum icin konusacak olursak 3 ulkenin buyuk sehirlerinde de bir suru is var. Ilk ise kabul almak her zaman zordur fakat calismaya baslayip 1-2 yil tecrube edindikten sonra herpsinde is bulmak, degistirmek daha kolay. Hatta bu 3 ulkeden birisinde tecrubeniz varsa digerine gecis yapmak ilk basta Turkiye'den gitmekten de daha kolay.
0
whisky
(10.03.21)
(5)

gunluk girip birseyler kontrol ettiginiz siteler, uygulamalar?

buenosdias
nelerdir acaba?
nelerdir acaba?
0
buenosdias
(08.03.21)
Donanımhaber sıcak fırsatlar
0
astronom bey
(08.03.21)
ek$i
Eksi Duyuru
BloombergHT
TheHungerSite
LinkedIN
Steam
0
twelfth
(08.03.21)
duyuru :)

ekşi sözlük; gündemi takip etmek için günlük olarak girerim.

Akakça sitesi ya da uygulaması. Fiyatını takip ettiğim ürünler var. Güzel indirim gelirse alabileceğim ürünler. Günlük olmasa da 2-3 günde bir bakıyorum.

Haberleri t24'ten takip ediyorum. Bazı yazarları "yetmez ama evetçi" tipler ama onların yazılarını okumak için değil genelde son dakika sayfasına bakmak için giriyorum. Clikc-bait tarzı yok.

Twitter; gündemi takip etmek için.
0
himmet dayi
(08.03.21)
ShadowOfMoon
(08.03.21)
ekşi. eskisi kadar sık girmiyorum ama günde iki kere bakıyorum.
duyuru.
bu aralar reddit'e sardım.
twitter, instagram...
0
black holes in the sky
(08.03.21)
(13)

Ne için yaşıyoruz?

ayakkokususeveninsan
MerhabalarDaha önce buna benzer bir soru sormuştum ve cevaplar beni tatmin etmemişti.26 yaşında evli, düzgün işi gücü olan, maddi sıkıntıları yaşamayan birisiyim. Herhangi bir inancım yok. Çevremdeki insanlarla aram hep iyi olmuştur hep sevilen biri oldum. Kendi çapımda başarılarımda var. Klarnet ça
Merhabalar
Daha önce buna benzer bir soru sormuştum ve cevaplar beni tatmin etmemişti.
26 yaşında evli, düzgün işi gücü olan, maddi sıkıntıları yaşamayan birisiyim. Herhangi bir inancım yok. Çevremdeki insanlarla aram hep iyi olmuştur hep sevilen biri oldum. Kendi çapımda başarılarımda var. Klarnet çalmak, resim yapmak, bisiklete binmek, bitkilerle uğraşmak, çeşitli hayvanlar(tarantula muhabbet kuşu hamster vb) beslemek gibi çeşitli hobilerim var. Ama düzenli bir şekilde "neden ne için yaşıyoruz" boşluğuna düşüyorum. Bu konuda yalnız mıyım? Etrafımdaki insanlarla bu tarz konuşmalar açınca gülüp geçiyorlar saçmalıyorsun diyorlar. Bu zor sorunun cevabını bilen var mı veya kendine has amaçlarınız neler? Tabi öbür dünyaya inanıyorsanız bu hayat amaç değil sadece bir araçtır sizler için ama benim için öyle değil.
0
ayakkokususeveninsan
(04.03.21)
İnançsız 38 yaşında adamım. Eğer dinlerin söylemediği ama gerçekte olan bir amaç arıyorsan bunu bulamazsın. Çünkü amaç niyetten doğar. Niyet ise ancak farkındalık sahibi bir yaratıcı gerektirir. Buna inanmıyorsan aslında olasılıklar denizinde savrulduğumuzu kabullenmen gerekir. Amaçsızlık içinde en başarılının soyunu sürdürdüğü bir düzen var. Bu düzende başarılı olmana rağmen beyninin, empati yeteneğinin gelişkinliği nedeniyle üstüne koyacak bir şeyler arıyorsan bunun cevabı zaten yine hormonlarımızda. Dünya üzerindeki gereksiz acıları azaltmayı ana ilke olarak benimseyebilirsin. Çünkü hayatta en büyük tatminin bu yoldan geçtiğini göreceksin. "İsteyerek bir yükün altına girip onu taşımak ve bu vesile ile acıları azaltmak" Cennet için değil aklınla bunun en onurlu tavır olduğunu bulmak çok zor değil.
0
twelfth
(04.03.21)
Bence "it's not about the destinaon, it's about the journey" yaşamak için yaşıyoruz. İlla dünya sonrası yaşam ya da dünyada büyük bir iz bırakmak gerekmiyor. Hayat diye bir düzen var, var oluyoruz ve sonra ölüyoruz. Amaç bu bence.
0
cometome
(04.03.21)
finansal bagimsizligimi sagladiktan sonra dunyadaki butun muzikleri dinlemek, filmleri izlemek, oyunlari oynamak ve kitaplari okumak istiyorum. tamam hepsi degil ama olabildigince cogunu, haha.
0
baldur2
(04.03.21)
Hiçbir şey için yaşamıyoruz. Tesadüfen dünyaya geldik, anlamsız hayatlarımızı yaşayıp toprakta böceklere yem olacağız. Doğanın döngüsüne karışacağız.

Bunu kabullenemeyen intihar ediyor, bu minicik ve anlamsız yaşamdan bi şekilde keyif almayı başaranlar mutlu şekilde yaşıyor, hem kabullenemeyip hem de ölmeyi götü yemeyenlerse ekşi itiraf başlığında ağlıyor asfsf.

Hobileriniz, sevmek sevilmek, güzel bir şarkıya denk gelmek... İsteyen en ufak şeyde mutluluğu bulabilir ama anlam? Anlam yok.

Seviyoruz çünkü sevebiliyoruz ve oksitosin, seratonin filan salgılayıp mutlu oluyoruz bi süreliğine. Ockham'ın usturası güzel bir araç genel olarak. Bir şeyi en basit haliyle düşünmeliyiz. Karmaşık hale getirip cevabı olmayan sorularda boğulmanın ne yararı var? (Filozof olma hayaliniz varsa bilemeyeceğim lol)
0
inawen
(04.03.21)
Oncelikle 40 yasindayim bu tip muhabbetler acildiginda gulup gececek, soyleyecek iki cift lafi olmayacak tiynetle insanla 1 dakika daha uzatmam ve arkadasligi keserim yavastan.

Inancli biri olmama ragmen hayati tamamen bos buluyorum. Kalu bela derler o zaman ruhumuzun bu yasami istedigine inanilir, bir secim yaparak gelmisiz yani fakat tamamen bos beles cennette takilmaktan kaynakli bir ruh zirvalamasi olarak goruyorum dunyaya gidelim isteginde bulunmayi kendi inancim cercevesinde.

inancli biri olmama, burada oturup benim dunya gorusum hayatin isleyisinin nasil olduguna dair gorusum budur desem cok tuhaf karsilanacak bir hayat gorusum olmasina ragmen zerre spiritualist degilim. inancli olusum tamamen kendi icimde ikna oldugum Allahin varliginin kesinliginden geliyor bu hayati cennet sevdasiyla yasayan sofilerden degilim.

Cennet anlayisimi da black mirror'un bir bolumu cok guzel vermisti.

Neyse hayat bos, bir manasi yok. Insan olma deneyimini yasamak icin burdayiz sadece.
0
2oda1salon
(04.03.21)
İnançsız bir insan mutlu olmak için yaşar. Mutluluğu başka bir dünyaya bırakmaz, bu dünyada yakalamaya çalışır. Klişe olabilir belki ama sabah kalkınca ilk aklına ne geliyorsa onun için yaşıyorsun. Aklına hiçbir şey gelmiyorsa hayatta basarabileceğin küçük hedefler koy, finansal yönden sıkıntın varsa onu düzelt, yoksa parayı kullanarak en çok mutluluğu nasıl yakalarım bunu düşün, gez toz ne bileyim. Arkadaş mı bulamıyorsun? Yeni arkadaş edin. İnsanları sevmiyorum diyorsan yapacak bir şey yok, o zaman bunalıma merhaba de.
0
smurfsmurfsmurf
(04.03.21)
güzel bir hayat yaşamak, keyif yapmak için, mutlu olmak ve insanları mutlu etmek için yaşıyoruz. öyle kendime has amaçlarım falan yok, kendime ayrılan süreyi güzel harcamaya çalışıyorum.
0
roket adam
(04.03.21)
Bu sorunun cok degerli bir soru olmadigini dusunuyorum.

Ortaokul yillarimda "Insan Neyle Yasar?"i okumustum ve bu sorunun cok daha ustunde kafa yorulmasi gerekilen bir soru olduguna o vakitten beri ikna olmus durumdayim. Tolstoy ile yollarimi ayirdim, onun o hikayedeki degerleri benim degerlerim degil artik ama odagimda o soru hep var oldu. Neyle yasarim, neyle yasamaliyim?
0
buf-e kür
(04.03.21)
Neden bu dünyada doğuyoruz? Neden ve nasıl öleceğiz? Sonunda gittiğimizde yanımıza hiçbir şey alamadığımız halde, kavradığımız her şey neden nihayetinde bize kalıcı mutluluk vermekte başarısız oluyor? "Mezarın cebi yok."

Her insanın bu sorusu vardır. Her din bu durumdan bahseder. Ve her felsefe ve inancın bu ikilem için bir açıklaması vardır.

Ancak hiçbir felsefe ya da din, insan bilincinin doğası, varoluşun temel doğası, doğum ve ölüm meselesi hakkında herkes için kabul edilebilir tam bir yanıt vermemiştir. Büyük teknolojik ve maddi ilerlemeye ve binlerce yıllık dogmatik dine rağmen, insanlar sadece şu soruyla kalır: "Evet‚ ama ... Ben neyim? "

Ilgini cekti mi? Bu sayfadan alinti,

www.mirrorofzen.com

Bu soruya dusunerek cevap yok. tatminsizligin sonu yok, ancak butun inanc ve dusuncelerin otesinde, eksik olmayan, dogum ve olumun otesinde, kimligin, varolusun, var olmayisin otesinde ne var diye merak ediyorsan, budizm ve zen, bunu kesfetmek icin var.

Facebookta bir damla zen diye ararsan haftada 2 kere bulusup zen pratigi ve muhabbet oluyor, katilabilirsin.
0
JohnOakley
(04.03.21)
açıkçası ben de neden bulamıyorum. yalnız değilsiniz bu konuda. hiçbir zaman da bulamayacağımızı düşünüyorum. bence yaşamaya değecek şeyler birkaç güzel andan ibaret. birini sevmek, merak edilen bir yere seyahat etmek gibi. insan farkında değil, ama mutluluk üstüne yaşıyor. bunlardan biri gün içinde başıma gelsin de mutlu olayım diye bekliyor. bunun dışında hiçbir sebep yok sabah uyanmak için. bunlar da olmuyorsa zaten insan depresifleşiyor iyice.

bana eskiden çok saçma gelirdi ama tesadüfi bir şekilde burada varolduğumuzu düşünmeye başladım. yani burada olmamız için özel bir sebep yok, asla da olmayacak. yolculuk, hedefe varma şeyleri zırvalık bile olabilir duruma göre. bir anlam yüklemeye çalışmak çok zor. beklenti içerisine girerseniz de üzülüyorsunuz. kısacası boş küme gibi geliyor bana bu sorunun cevabı. yalnızca ölüm günü gelsin diye bekliyormuşuz gibi.
0
sivilceli ergen
(04.03.21)
Gülüp dalga geçenler de garipmiş, anlamadım. Her insanın zaman zaman aklına takılır böyle şeyler.

Dünyaya gelmemizin bir amacı yok. Hepimizin ortak bir amacının olması için bizden üstün bir varlığın bizi yaratıp "Sizi şunun için yarattım." demesi gerekirdi. O zaman insanlık olarak tek bir amaç uğruna hep beraber çalışırdık ama böyle bir şey yok. Kendine bir amaç yaratabilirsin ama onu da sırf bir amacım olsun diye yaparsan o da bir kanadı kırık kalır.

Dünyanın en zor sorularından birisine burada yanıt bulamazsın.

Ayrıca genç yaşta düzenini kurduğun için biraz boşluğa düşmüş olman normal. Ben mesela ne kadar bu konuları düşünsem de senin kadar boşlukta değilim çünkü düzenimi kuramadım :)

Kısa vadeli (birkaç yıllık) hedefler de koyabilirsin kendine.

Camus de okuyabilirsin, tavsiye ederim.
0
ardt
(04.03.21)
29 yaşındayım
deistim
stranger in a strange land pozisyonunda yalnızım
istesem bir senede biriktirdiğim parayla 10 senelik bir eli yüzü düzgün araba alırım
bu sene hiç izin kullanmadım
yeri geldi haftasonu da çalıştım (ekstra para veriyorlar iyi oluyor)
ot gibi yaşıyorum
ama günler geçiyor, öyle geçinip gidiyoruz, bazen hüzünlü ve bazen mutlu, karışık
yalnız işimi iyi yapıyorsam, sorunları çat çat çözüyorsam, işimde en iyi isem, benden iyisi yok bu aralar
0
rain when i die
(04.03.21)
Ne desek bildik lafları tekrarlamanın ilerisine gidemeyeceğiz. Ya "farkında olsak da olmasak da, sınırlı benliklerimizin ötesine geçen, varlığın en derin temellerine kök salmış aşkın bir anlam var" diyeceğiz ya da "temeller"e ilişkin metafizik kurgulara dalmayı boşuna bir çaba sayıp "burada bulunuşumuzun nesnel bir anlamı yok, öylece bırakıldık dünyaya, onu nasıl anlamlandıracağımız da bize bağlı" diyerek işin içinden sıyrılacağız. Soruna nereden yaklaşırsak yaklaşalım, insan denilen organizmanın sadece yeyip içmeyle ayakta durmadığı kuşku götürmez bir gerçek. Yapıp ettiklerinin bir şeye değdiğini hissetmek istiyor insan. Sabahın ayazında yatağından fırlayıp, maddi uygarlığın vecibelerini yerine getirmek üzere sokakları dolduran çılgın kaynaşmaya bir köşesinden dahil olmak için bir yaşama nedenine ihtiyaç duyuyor. Bazıları bu "neden"lere dair net bir görüşe sahip ya da öyleymiş gibi davranıyorlar. Banka hesaplarındaki birikimleri mi, ahrette ulaşmayı umdukları ilahi mükafat mı ya da canları kadar sevdikleri başka biri mi?.. Çoğunluğu oluşturan diğerlerimiz ise henüz uğruna yaşanacak şeyin eksiksiz bir resmini çizmemiş kafasında, belki de öyle bir resim hiç olmayacak; daha önünde görülecek güzel günlerin olduğunu fısıldayan belli belirsiz bir umudun peşinden sürüklenerek hayatına devam ediyor sadece.

Kutsal Kitap'ta "Vaiz" diye bir bölüm var, tam da bu konuları işliyor. Hazır sırası gelmişken oradan sevdiğim bir pasajı paylaşmazsam çatlarım :D

Buyurun:

"Git, sevinçle ekmeğini ye, neşeyle şarabını iç. Çünkü yaptıkların baştan beri Tanrı'nın hoşuna gitti. Giysilerin hep ak olsun. Başından zeytinyağı eksilmesin. Güneşin altında Tanrı'nın sana verdiği boş ömrün bütün günlerini, bütün anlamsız günlerini sevdiğin karınla güzel güzel yaşayarak geçir. Çünkü hayattan ve güneşin altında harcadığın emekten payına düşecek olan budur. Çalışmak için eline ne geçerse, var gücünle çalış. Çünkü gitmekte olduğun ölüler diyarında iş, tasarı, bilgi ve bilgelik yoktur."
0
huçi kuçi
(05.03.21)
(21)

İnsan eşine bunu der mi

kiriko
Arkadaşlar şahısla karısı devamlı tartışıyorlar iyi bi evlilikleri yok adam devamlı dertlerini karısına anlatıyor yine bi gün çok üzgünken adam karısına açılıyor.Kadın da benim enerjimi de alıyorsun buna ne hakkın var iyi ol diyor.Adam da şok oluyor tabi diyor ki artık ısınamıyorum ona biz neden evl
Arkadaşlar şahısla karısı devamlı tartışıyorlar iyi bi evlilikleri yok adam devamlı dertlerini karısına anlatıyor yine bi gün çok üzgünken adam karısına açılıyor.Kadın da benim enerjimi de alıyorsun buna ne hakkın var iyi ol diyor.Adam da şok oluyor tabi diyor ki artık ısınamıyorum ona biz neden evliyiz ki kötü günde birlikte olmayacaksak.Sizin düşünceniz ne bu konuda
0
kiriko
(03.03.21)
adam hakli.
0
the end of time
(03.03.21)
kadına üzüldüm. dert anlatılır da hep ve sadeec dert anlatmak dert dinlemek cok yıpratıcı
0
blacksky
(03.03.21)
Kadın haklı. Sürekli dırdır yapan kadın erkek boğuyor. İnsanın derdi olur tabi eşine anlatacak. Ama bazı adam cidden dırdır yapıyor. Kafa utuluyor.
0
allah yazdiysa bozsun
(03.03.21)
Bu kadar bilgiyle bir şey diyemiyorum. Adam neye üzülmüş, üzüldüğünde içini dökmek istediğinde bu ilk aldığı tepki mi olmuş yoksa küçük şeylere tahammül edemeyip mutsuz olan bir insan mı? Her hikayenin iki tarafı vardır.
0
turkce konusan uzayli
(03.03.21)
Bu kadarcık bilgiyle bir yargı oluşturmak doğru değil. Kadını tanımıyoruz erkeği tanımıyoruz, aralarındaki dinamikleri bilmiyoruz. İkisi de haklı mı değil mi biz karar veremeyiz.
0
1bir1bir1
(03.03.21)
adamın derdi bitmiyorsa kadın haklı
bik bik bik bik bik zırlayan erkek hiç çekilir dert değil.

iyi gün kötü gün denir evlilikte.
adam hep kötü günündeyse, çekilmez.
0
summatinyourteeth
(03.03.21)
evlisiniz diye kadın adamın tüm derdini çekmek zorunda mı? ortada zaten sağlıklı bir ilişki yokmuş, devamlı kavga varmış. adam sürekli dert yanıyorsa kadın az bile söylemiş.
0
rose parks
(03.03.21)
Ayril coco.
0
hot potato
(03.03.21)
kadın haklı.
erkeğin kadına dert anlatma hakkı yoktur.
0
dafuq
(03.03.21)
sürekli dert anlatarak evde 7/24 asık surat gezip sizin de moralinizi bozan bi eş varsa zor zaten. yeri geldi mi sizi düşünüp mutsuzluğunu belli etmeyecek, siz anlayacaksınız o anlatmadan falan. sürekli karşı tarafı da germek kötü. varsa sorunun çözümü elbet konuşulur. kadın haklı olabilir yani.

erkek arkadaşım mesai yaptığı haftalarda ne zaman telde konuşsak bana surat asıyordu. ben de en sonunda benim suçum ne o kadar yoğunluğun arasında 5 dk konuşuyoruz bari güzel şeylerden konuşalım enerjimiz artsın diyorum ama suratsızlığı yüzünden varolan enerjim çekiliyordu. mesaiye kaldıysan yöneticine çat, sürekli bir kişiye gerginlik yaratılmaz. gibi.
0
rayde
(03.03.21)
Çözümlü dertler vardır, oturur çözersin. Çözümsüz dertler vardır, kabullenip hayatına devam edersin. Devamlı dert, üzüntü, çözümsüzlük insanı bayar. Belli bir süre katlanır insan, sonra ya dinlemez ya da böyle tepki verir.
0
inawen
(03.03.21)
Demeseymiş daha iyiymiş ya da bu şekilde ifade etmeseymiş ama kendimden biliyorum ev arkadaşımla o kadar içli dışlıyız ki karı kocadan farkımız yok gibi. Bazen birbirimizi o kadar çok darlıyoruz ki kendi sorunlarımızla dertlerimizle, sonrasında bir süre iletişim kurmama kararı alıyoruz ve birkaç gün hiç konuşmuyoruz. Yani insan gerçekten karşıdaki kişinin negatifliğinden etkilenebilir ve bunu dile getirebilir. Daha kibar dile getirmek makbuldür ama sürekli kavga ediyorlar demişsiniz kibarlık sınırını aşmış olabilirler.

Sonuç olarak kadın gerçekten yorulmuş olabilir yukarıdakiler +1
0
Mossy
(04.03.21)
bu durum bir kereye mahsussa adam hakli. he yok adam surekli negatif kasiyorsa, hep bir dertliyse, hep bayiyor bi turlu agzindan olumlu bi sey cikmiyorsa kadin hakli. hem de baya hakli. surekli olumsuzluk bayiyor insani. depresyonunuzu bulastirmaya ya da kendinize esinizden doktor yaratmaya kalkmayiniz.
0
phoenixbucklesby
(04.03.21)
Bana siz çok narin ve mızmız yapılısınız gibi geldi önceki soruları da hatırlıyorum. Ben ve erkek arkadaşım da zor günler geçiriyoruz mesela, iş yeri yüzünden, özellikle erkek arkadaşım çok mutsuz ve mutsuz olunca hiç çekilmiyor. 7/24 iş konuşmak ve sürekli olumsuz konuşmak bana bazen fazla geliyor. Onun derdi benim derdim, onun mutsuzluğu için dünyayı yakarım, ama bazen çok bunalıyorum. Ona da söylüyorum, bazen ben de enerjimi falan emdin diyorum. Ama ne o bana darılıyor ne de ben ona. Bazen ilişkilerde gerginlik olur. Yani bence net ifade etmiş durumunu, annenize küfretmemiş ortada bir saygısızlık yok, bunalma var. Böyle bir laf için anlık bir şey olduğu için darılmazdım ben.
0
Hallegadola
(04.03.21)
consume responsibly diyorum.
ne karsidakini tuket, ne kendini. bir denge bulmak lazim
0
camussar
(04.03.21)
Kadın kocasını elinden tutup terapiye götürsün. Belli ki adam bunu çok düşünmüyor.

Böyle hayat geçmez, bunun kötü günle alakası yok. Bazıları her andan bir olumsuzluk çıkarmayı biliyor.
0
lcha
(04.03.21)
Oha.. Allah korusun. Bosanma yolları görünmüş. Tanımadan da evlenmemek lazım.
0
twelfth
(04.03.21)
Dert anlatılır aşılır beraber ama hergün hergün olursa o iş olmaz
0
basond
(04.03.21)
ya bu dünyada herkes herkesten sıkılabilir tamam da, bu tarz üslupları ben anlamlandıramıyorum.
yani şu diyalogu birbirini seven ya da en azından bir şekilde birbirinin varlığına katlanan iki insan arasında gözümde canlandıramıyorum.

bir insan çok karamsar olabilir ama bunu bir şekilde idare de edebilmek lazım.
ya da ne bileyim, "aman benim kocam/karım da karamsardır" diyerek hayata devam edebilmek lazım gibi sanki.
idare edilemeyecek durumdaysa da, artık profesyonel yardıma falan başvurulmalı zaten.

insan belli bir noktada eşine bunu diyebilir ama bence bu şekilde diyemez.
bu şekilde dile getirilen duygular bana sevgisizliği çağrıştırıyor.
0
blatta hiberna
(04.03.21)
Insan eşine bunu diyemeyecek de kime diyebilecek. "Olm bi sus, beni de yaktin kendini de, gel iki nefeslen, iki yürüyelim, temiz hava alalım" diyemedikten sonra ben ne yapayım? Karşımdaki de bana dese vallahi içim şişti ben de alınmam.
0
velvetmorning
(05.03.21)
Sürekli yakınıyorsan normal. Sen onun derdini ne kadar dinliyorsun?
0
arnold schwarzeneger
(05.03.21)
(4)

çoğu gece rüyamda eski kız arkadaşımı görüyorum - ağlayarak uyanıyorum

aloneinthedark
merhaba.ayrılalı bir sene oldu. hiç görüşmedik. gerisi başlıkta yazdığım gibi.. en son dün oldu. çok ta garip bir rüya gördüm. ilişkimiz yüzünden ona verdiğim (nasıl başardıysam artık) zarardan dolayı değişmiş farklı biri vs. bişey olmuş. ninja worrior a katılmış ve kendini sağa sola çarparak kendin
merhaba.
ayrılalı bir sene oldu. hiç görüşmedik. gerisi başlıkta yazdığım gibi.. en son dün oldu. çok ta garip bir rüya gördüm. ilişkimiz yüzünden ona verdiğim (nasıl başardıysam artık) zarardan dolayı değişmiş farklı biri vs. bişey olmuş. ninja worrior a katılmış ve kendini sağa sola çarparak kendine zarar veriyormuş çünkü biraz çıldırmış dikkat çekmeye çalışıyormuş vs.. model olmaya çalışıyormuş.

yukarda anlattığım komik oldu ama genelde ağlayarak ya da yüreğim sıkışarak uyanıyorum. geçen boğazım şişti sıkıntıdan. sarılmayı onu sevmeyi sesini vs. çok özledim.

onunla ilgli yaşadıklarımı sorunlarımı mutluluklarımı kimseyle paylaşmadım bu yüzden zihnim allakbullak. bir kendimi suçluyorum bir o iyidir çoktan unutmuştur diyorum. ama artık bu durum canıma tak etti.

akıl verebilecek olan var mı?
0
aloneinthedark
(16.02.21)
Ayrılık sonrası çekilen acının normal süreçten daha uzun sürmesini hayattaki boşluklara bağlamak mantıklı geliyor bana. İş/arkadaş/aile durumların nasıl? Onlarla olan ilişkilerinde de mutsuzsan, hayatta sana mutluluk veren az şey varsa, geçmişe duyulan özlem onulmaz bir hale gelebiliyor. Sende bu özlem eski kız arkadaş olarak tezahür etmiş, onunla mutluymuşsun o günleri arıyorsun.

Çözümü ne dersen, hayatındaki diğer paydaşlarla mutlu olmak. İyi ve mutlu bir iş, iyi bir arkadaş çevresi, kısacası bu özlemin yerini ikame edebilecek şeyler. Bunlar her zaman mümkün olmuyor, hele şu koşullarda. Belki psikolojik bir yardım alabilirsin daha iyi gelir.
0
biravekahve
(16.02.21)
Rüyalar gerçek hayattan çok daha yoğun duygular içeriyor.
Atıyorum, bir kızla tanışıyorsun, "aa ne hoş kızmış" diyorsun. Hepsi bu. Sonra rüyanda görüyorsun. Bir bakmışsın kıza aşıksın. Uyandıktan birkaç saat sonra "ne alaka?" oluyorsun.

Rüyanda da eski kız arkadaşını görmen sana yoğun duygular yaşatmış. Gerçek hayatta karşılaşsan bu kadar yoğun hisler yaşamazdın eminim.

Eğer tekrar birlikte olma şansınız yoksa başka insanlarla tanış, üstesinden öyle gelirsin. Tabii ki hiçbir zaman unutman mümkün değil. Zaman zaman aklına gelecek yine ama bir yerden sonra "böyle de bir ilişkim olmuştu" diye gülüp geçersin.
0
himmet dayi
(16.02.21)
Benim 3 seneye yaklaşıyor. 2 sene civarında o çöküş bitti. Hep güzel hatırlıyordum. Ama çok büyük bir aşkı avuçlarımın içinden kaçırmışım gibi hissediyordum. 2 sene civarında bu bitti. Sonrasında yeni biri ile tanıştım. Çok daha büyük bir sevgi ile seviyorum. Derken babamı kaybettim ve aşk meşk işlerinin ne kadar da çocukça olduğunu düşünmeye başladım. Şimdi bir şarkıda duygulanmak, eski sevgiliyi hatırlayıp efkarlanmak babama ihanet gibi geliyor. Belki saçma diyeceksiniz ama ben bunu yahudilerin Auschwitz sonrasında şiir yazmak barbarcadır demesine benzetiyorum. Bu bilgi sana çözüm olmayacak. Fakat paylaşmak istedim.
0
twelfth
(16.02.21)
hayatini anlamlandirmani oneririm. logoterapi yi bir arastir istersen.
su kitabi okumani ozellikle tavsiye ederim.
viktor e. frankl - insanin anlam arayisi
0
sorusuolaninsanmodeli
(16.02.21)
(13)

Trafikte öfke kontrolü nasıl sağlanır?

goklerdengelenkarar
Çoluk çocuk sahibi, eğitimli adamım. Allahın bile yüzüne bakmadığı bitik bir tip yüzünden heba olacağım bir gün. Çünkü bende de suç var. Hiç kendimi geri çekmiyorum. Hiç görmezden gelemiyorum. Trafikte sürekli kavga ve gerginlik halindeyim (gerçekten hakedenlerle). Öfkemi asla kontrol edemiyorum. Bi
Çoluk çocuk sahibi, eğitimli adamım. Allahın bile yüzüne bakmadığı bitik bir tip yüzünden heba olacağım bir gün. Çünkü bende de suç var. Hiç kendimi geri çekmiyorum. Hiç görmezden gelemiyorum.

Trafikte sürekli kavga ve gerginlik halindeyim (gerçekten hakedenlerle). Öfkemi asla kontrol edemiyorum. Bir gün biri beni hiç uğruna yok etmeden ben bu öfke ile nasıl başa çıkarım?


Bu arada, bu öfke hata yapan, yanlışlıkla önüme kıran, insani durumlarla alakalı değil. Makas atan, kuyrukta önüme atlayan, arka sis farı yakan, beyaz xenonlarla gözüme tecavüz eden, herhangi bir şeyden dolayı arabadan bıçak, sopa, jop vb. ile inen tiplerle alakalı.
0
goklerdengelenkarar
(10.02.21)
Ben böyle 10 kişiden grup dayak yedim. (abartmıyorum cidden) Hakeden çok adam dövdüm. Allahtan bıçaklanmadım vurulmadım. Dediğin tarzda şeyler yaşamamak için arabada öfke gelmeye başladığı zaman kendi kendime sesli telkine başlıyorum. Twelfth dur sakin ol falan diye. Kendi kendime konusuyorum yani.
0
twelfth
(10.02.21)
Arada ben de sinirleniyorum. Sonra kendi kendime diyorum ki "sen ileri sürüş teknikleri uzmanı Demir Bükey misin?"

Değilim.

Dediğin gibi kasıtlı trafik zorbalığı yapanlara karşı pasif savunmaya geçiyorum. Kuyrukta önüme geçmeye mi çalışıyor? Milim boşluk bırakmayıp yer vermiyorum. Kafamı çevirip bakmıyorum bile. Soldan 200'le gelip önümde trafik olmasına rağmen selektör atan öküzlere de frene basarak cevap veriyorum. Beni sağ şeritten geçip önüme girmeye çalışan çakallara da gaza basarak cevap veriyorum. Sonuçta sağ şeritteki kamyonun arkasına takılıp 4-5 araç geriye düşüyor :) Bu ona yeter.

Çok sinirlenirsem de küfür ederim ama adamın göreceği şekilde değil. Durduk yere ölmenin hiç anlamı yok.
0
himmet dayi
(10.02.21)
Çocuğunun resmini görebileceğin bir yere koy ve her sinirlendiğinde düşün bu manyaklarla kavga edip başıma bir şey gelmesi mi yoksa çocuğumla daha uzun seneler vakit geçirmek mi. O çomar tayfa için değmez, arabaya binerken sinirlerini dışarda bırak.
0
sta
(10.02.21)
hayatına alacağın insanları sen belirlersin. eğer öfkeni kontrol edemezsen, normalde asla muhatap olmayacağın, aynı şehirde olmaktan bile midenin bulunacağı bir kişiyi hayatına almış oluyorsun. bile bile kendini bataklığa surukluyorsun.

ben de çok sinirliydim eskiden. sonra dedim ki, trafik senin bu kişiyle olan münasebetinle ve kavganla mı düzelecek? yarım saat sonra her şeyi unutacaksın, geç git.
0
tabudeviren
(10.02.21)
trafikte çok fazla zaman geçiriyor olmalısın.

arabam yok, nadiren araba kullanıyorum. muhtemelen bu yüzden olsa gerek, hiç sinirlenmem hata yapanlara, hatta muhtemelen genellikle hata yapan taraf ben oluyormudur kullanmak durumunda kaldığım zaman.

ama arabasına bindiğim bazı arkadaşlarımda bu sinir var. hele birisi çok gergin. günde 3 saat istanbul trafiğinde araba kullanıyor. normalde hiç böyle biri değil, çok sakindir. ama trafikte 2 dakika içinde canavar çıkıyor içinden. ve ben arabada onun yanında oturan birisi olarak çok ama çok geriliyorum. yapma desem bana da bağırıyor. bağırdı diye bozulup küssem yeri yani ama sadece trafikte bu hareketlerini gördüğümden bir şey demiyorum. susup oturuyorum ama arabadan inip gitmek istiyorum aslında o anlarda. bence insan sevdiği insanlara bu gerginliği yaşatmamalı, hiç hoş değil.

çevrendeki insanların senin böyle anlarına şahit olduklarında senin hakkında kötü düşünmelerini ve seni bu karakterde biri olarak görmelerini ister misin? mesela benim arkadaşım değil de babam böyle bir insan olsaydı trafikte, ondan çok korkardım. umarım en azından çocuklarının yanında yapmıyorsundur.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(10.02.21)
valla kardeşim al benden de o kadar. inanılmaz sakinim normalde ama trafikte çileden çıkıyorum. kavgaya girecek kadar olmasa da bana zarar veriyor. bunu kendi sürüş şeklimi değiştirerek çare buldum. bu bahsettiğin tarzda tipler hep en sol şeritten gazlıyorlar. ben de en sola geçmiyorum, 2. ve 3. şeritten devam ediyorum yoluma. bu ayılar o şeritleree girmediği için sıkıntı olmuyor, sinirlenmiyorum artık. sürekli soldan gidersen kesinlikle bir gün birisini döversin. sen de agresif kullanırsan agresif insanlarla karşılaşıyorsun.ç
0
roket adam
(10.02.21)
Geçen sene bir kitap okumuştum. Adı neydi tam hatırlamıyorum kafaya takmama mı ne o kitapta şöyle yazıyordu aşağı yukarı.
" Eğer sen trafikte birisiyle kavga ediyorsan, hiç tanımadığın bir insanın yükünü üzerine alıyorsun. Kavga etmezsen trafikte ki o maganda başka birisiyle kavga edecektir zaten. Kavga edip neden başka birisinin problemini taşıyasın?"

bu açıdan bakınca mantıklı ama öfke kontrolü zor biraz küfür ya da fiziksel temas karşıdan gelirse ne yaparım bende bilmiyorum.
0
komando kani var bende
(10.02.21)
öfke sebebini anlamak için bilgilendirici bir video: www.youtube.com
0
mirty
(10.02.21)
Haklısın sinirlenmekte. Özellikle İstanbul'da trafiğe çıkmak bi nevi sabır sınavı. Bundan 10 sene önce ben de aşırı fevri davranıyordum bu tür durumalarda ama artık alıştım sanırım. Mümkün olduğunca dalaşmıyorum kimseyle. Hele ki şu sıralar hiç tavsiye etmem, millet saatli bomba gibi patlayacak yer arıyor. Baktın ki sinirleneceksin kendine 10 saniye ver 10'dan geri say ve tepkini sonrasında ver.
0
msb
(10.02.21)
birebir aynı durumdayız, o çakma xenon farı takan önümde ölse bir bardak su vermem, arka sis açanın önüne geçip arka sisi açıp kapatıyorum sürekli anlasın diye ya da arkadan uzunları yakıyorum. makas atan desen geçen gün kilit trafikte biri attı son anda farkedip frene bastım onu yapmasam bana vurucaktı ve arabası bitiikti, ben ise gözüm gibi bakıyorum, yanına gidip camı açtım bişeyler söylüyorum piç açmado. sıkıştıran taksiciye de gider yaptığjm oluyor. hiç ama hiç sakin kalamıyorum. genelde ilk atarı yapmamaya çalışıyorum ama biri bişey dediği zaman kesinlikle geri adım atamıyorum.
0
garavel
(10.02.21)
oradaki kufurlesme ve sozlu atismayi kazanilip kaybedilecek bir mucadele olarak gormemeyi ogrenin.Sinirlendiginiz zaman her durumda psikolojik olarak zararli cikacaginizi kendi kendinize telkin edin.
0
turkuaz
(10.02.21)
Soruyu ve içeriği ben yazdım sandım.
Pandemi sebebiyle evden çalışıyoruz da uzun süredir trafik belasının içinde bulunmuyorum.

hayat böyle çok güzelmiş.

Ben de yapılan haksızlıklardan dolayı çok gerilip kendimce adaleti sağlamaya çalışıyorum ama bu sebeple eşimle de baya bir tartışıyoruz.

bunun nasıl önüne geçebilirim diye düşündüğümde direksiyona kızımın resmini koymaktan başka bir şey gelmedi aklıma. Gerçi uygulamasını yapmadım pandemiden dolayı ama bunu ciddi ciddi düşünüyorum.
0
emcekare olmadi einstein olsun bari
(10.02.21)
Bu konuyla alakalı çöp kamyonu hikayesi var. Belki biliyorsunuzdur ama güzel hikaye bırakayım aşağıya.

Bir gün bir taksiye atladım ve havaalanından hareket ettik. Sağ şeritte yol alırken siyah bir araba park ettiği yerden aniden yola, önümüze çıktı. Taksi şoförü sert bir şekilde frene bastı, kaydı ve diğer arabaya çarpmaktan milim farkıyla kurtuldu. Diğer arabanın sürücüsü camdan başını çıkartıp bağırmaya ve küfretmeye başladı.
Taksi şoförü ona gülümsedi ve içten bir şekilde el salladı. Ve gerçekten çok arkadaşçaydı. Sordum: “Neden bunu yaptığınız? Adam neredeyse arabanızı mahvedip ikimizi de hastaneye gönderecekti.”
Taksi şoförü bana, şimdi “Çöp Kamyonu Kanunu” dediğim şeyi öğretti. Şoför pek çok insanin çöp kamyonu gibi olduğunu açıkladı. Her tarafta çöp dolu olarak dolaşıyorlar; kızgınlık, öfke ve hayal kırıklığı dolular. Çöpleri biriktikçe onu bırakacak bir yere ihtiyaç duyuyorlar ve bazen sizin üzerinize bırakabilirler. Kişisel almayın. Sadece gülümseyin, onlar için iyi şeyler temenni edin ve yolunuza devam edin. Onların çöpünü alıp işyerinize, evinize veya sokaktaki diğer insanlara dağıtmayın. İşin ana fikri şu ki, başarılı insanlar çöp kamyonlarının günlerini mahvetmesine ve ellerine geçirmesine izin vermezler.
Hayat sabahları pişmanlıklarla uyanmak için çok kısa, dolayısıyla ‘ size iyi davranan insanları sevin, iyi davranmayanlar için dua edin.’
0
Ven
(14.02.21)
(18)

Mühendisin Araba Alamaması

yanqoue
28 yaşındayım, ayıptır söylemesi 12 bin TL civarı bir gelirim var, yeni yeni bu paraları kazanmaya başladım, dolayısıyla birikim yapıp araba almayı kafaya koydum. Geçtiğimiz ay 7 bin kenara ayırarak başladım diyebilirim.Ama arkadaşlar umudum yok :(İhtiyaçlardan kesmeden ayda 7 bin TL atabiliyorum ke
28 yaşındayım, ayıptır söylemesi 12 bin TL civarı bir gelirim var, yeni yeni bu paraları kazanmaya başladım, dolayısıyla birikim yapıp araba almayı kafaya koydum. Geçtiğimiz ay 7 bin kenara ayırarak başladım diyebilirim.

Ama arkadaşlar umudum yok :(

İhtiyaçlardan kesmeden ayda 7 bin TL atabiliyorum kenara ama hesabını yaptığımda 2 veya 3 sene sonra belki düzgün bir araba alabileceğim. Bu ülke nasıl bu hale gelebildi? Geleceğe dair hiçbir umudum yok. Ortalamanın üzerinde kazanıyorum ama borç altına girmeden ve ot gibi yaşamayı kabullenmeden ev/araba almak imkansız hale geldi. Fazla mı karamsarım?
0
yanqoue
(07.02.21)
eğer işin ve gelir modelinde bir değişiklik yapmayacaksan arabayı hemen alıp borçlan. min 3-4 yıl ot gibi bir hayatın olacak. araban olacak ama gezemeyeceksin. ayrıca onunda sigortasi, mtv, muayenesi, bakımı gibi giderlerin olacak yapacak birşey yok ortadoğu burası.

ya bu deveyi güdersin yada bu diyardan gidersin koçero.
0
paudi
(07.02.21)
Normal vatandasin alacagi araba fiyatlari ev fiyatlarina gelince sifir arabayi kredisiz almak imkansiz hale geldi. 2-3 sene iyimser bi tahmin olmus bence.
0
duyulmasi gerektigi kadar
(07.02.21)
ben 33 yasimda senin gelirine gelebildim ilk kez ve maalesef cok haklisin. benim de umduum yok. hicbisey birikmiyor bu ulkede, arabayi gectim bir macbook, iphone bile alamiyoruz. fazla karamsar degilsin. burasi ortadogu yorumuna katiliyorum.
0
camene87
(07.02.21)
bir süre daha para biriktir bu sürede parayı değerlendirebileceğin yatırım yöntemleri bul fon olur borsa olur. araba fiyatları da düşüşte gibi sanki. bir de maaş bu seviyeye yükselene kadar kazanılan para nerde merak eden olabilir. birden 12 k ise sakin kalmakta fayda var.
0
andlee
(07.02.21)
İstediğiniz bir modelin bulunduğunuz bölgedeki en büyük bayilerinden birine gidip konuştunuz mu hiç? İlk defa araç alacak insanlar çat diye parayı masaya koymuyor mesela. Durumunuzu anlatıp gelirinizi falan anlatın. Köşede 50-75bin cash varsa, geri kalanı taksitli, faizsiz kredili falan ayarlanabilir. 400-500binlik araçsa bilemem ama en azından %50’lik dilimdeki max fiyatlı (231bin) aracı alabilirsiniz gibi duruyor
0
avatar is back
(07.02.21)
Welcome to Middle East. Deve gütme yorumuna +1
0
lion de la Turquie
(07.02.21)
Şimdi iki sıkıntı var.
1- Şu an ki piyasaya göre 12 bin TL ayıptır söylemesi denilecek bir para değil. Yani kaba bi hesapla aslıda 4-5 bin bir para bu.

2- Tüm fiyatlar yüksek. Başkasını 3 haneli bir rakama alabildiği şeyleri biz 4 haneli rakamlarla alıyoruz.

Çözüm olarak faizsiz krediler veriyorlar firmalar onlara bak ama senin 2 katından fazla bir maaş alıyorum fakat bu paraları bu arabalara vermem. Gereksiz şişirme fiyatlar.
0
infernalcadre
(07.02.21)
çok fakiriz alım gücü de düşük ülkede buna lafım yok. ama neden araba almak? herkes neden araba almaya çalışıyor veya zenginiliği/alım gücünü arabayla ölçüyor anlayamıyorum.

süt olmuş 10 lira o da yağı alınmış, günlük demesine rağmen bi hafta raf ömürlü dandik bişey.
yani yaşam kalitemizi düşüren çok fazla şey varken zengini fakiri genci yaşlısı herkesin araba sevdasında (sanki çok kullanışlı bir karayolu alt yapısı, iyi sürücüler ve makul benzin ücretleri varmışçasına) olmasını anlamıyorum....

kusurabakma kardeş : ) elemimi kederimi sana kustum.

ama bence başlık mühendisin niye araba alması falan olmalıydı. veya herkesin niye araba almaya çalışması.şimdi takvim gazetesi gibi olmayayım da herkesin bi de birinci el araba almaya kasmasına akıl sır erdiremiyorum. evet tabiiki çalışan insanın hakkıdır, evet ülke fakir ondan alamıyoruz bunlara lafım yok.

yani komik geliyor 28 yaşında insanın hayaline bak ev alam beton alam, araba alam.



neyse umudu kesme, ya enflasyon oranları böyle kalmaz, ufak ufak biriktirir alırsın. ya da enflasyon hep böyle gider, komple batarız bi kaç seneye sen de işinde gücünde insansın kaçar bi yere kurtulursun heralde.
0
rewlack
(07.02.21)
5 senelik birikiminle alırsın. Bu Türkiye için normal süre. Aslında kredi çekip de alırsın şimdi. O zaman ödeme süren 10 yılı bulabilir.

Araba bir ihtiyaç. Bence lüks falan değil. Özellikle sabah işe giderken toplu taşıma eziyet.
0
horowitz
(08.02.21)
Araba bir ihtiyaç ve fakir ülkelerde ya da zengin ülkede şehrin içinde yaşayıp "yaaaa niden araba kullaniyorsun nolcak 20km bisikletle gitsen" diyen tipler tarafından tartisiliyor. Onun dışında arabanın verdiği özgürlüğü veren birşey yok. Bugün hic plan yapmadan arabaya atlayıp bir yere gidebilirim, bu farkli birşey. Telefon, araba, bilgisayar gibi şeyleri tartisilmasi bile komik.

Senin dediklerinde malesef haklısın ama yapacak birşey yok. Kredi cekip ödemek en mantıklısı ve belli miktara düşük faiz vs veren araç firmalari oluyor onlara bakabilirsin. Ya da fiyatlarin birgün düşeceğine inancin varsa parani yatirimda kullanirsin ve o sürede gerektiğinde araç kiralayarak halledersin.

Bu arada malesef aldığın para gercek enflasyona göre 5 sene öncesinin 5-6 bin lirası. O zaman da o paralara alinamiyordu araba zaten.
0
logisticsmanager
(08.02.21)
@rewlack

Bahsettiğin konu aslında enflasyonla ilgili ekonomik bir fenomen. Uzun yıllar parası değer kaybetmiş ülkelerde insanlar elleri ile tutabileceği gözleri ile görebilecekleri yatırımlara yönelirler. Araba gibi ev gibi. Herkes sıfır araba almak zorunda değil. Fakat sıfır araba alacak birileri varsa bunun da devlet yetkilileri, mafya patronları ve hükümete yakın iş yapan müteahhitler yerine genç mühendisler olduğu bir dünya görürüz inşallah.
0
twelfth
(08.02.21)
Cunku bi 5sene oncesine kadar hem döviz ucuzdu hem de krediler. Çevreme bakıyordum bankacılar vs bmw 3 serisi passat kaynıyodu etraf. Çek uygun krediyi seniçok etkilemeden al geç. Şimdi öyle değil maalesef, bol para basılan dönemde millet iyi alıştı bunlara ama artık devir değişti. Sen kendini Almanya , Amerikayla karşılaştırma, gelişmekte olan ülkeler klasmanındayız neler onlar mesela Güney Afrika, Brezilya, Hindistan, Romanya gibi ülkeler. Bunlardaki mühendislerle karşılaştırmamız lazım orda yanlış yapıyoruz. Ekstradan enflasyon denen bi gerçeğimiz var ki dünyada en üst sıralardayız...
0
solenkol
(08.02.21)
bu carki kirabilmenin tek yolu, birikim yapip, o birikimlerle yatirim/girisim yapip daha az vergi veren tarafa gecmek.

yoksa cok fantastik maaslar alsan bile gun sonunda kendinden cok baskalarini mutlu edecersin
0
foster
(08.02.21)
kardeş hangi arabayı istiyorsun da ayda 7 bin tl kenara koyup yine de alamıyorsun? elinde 30-40 bin peşinat olacak, sonra 2-3 sene vadeli krediye girip 100-150 bin bandında bir araç alacaksın işte. araba fiyatları yüksek evet ama biraz kafayı değiştir derim bu noktada. küçüğü beğenmezsen büyüğe asla ulaşamayacaksın bu gidişle. küçükten başlayacak, sonra borcu bitince büyüteceksin.
0
roket adam
(08.02.21)
ilk araba zordur haklısın
sonra satıp üstüne koya koya gidersin.

ilk araba için freelance iş miş yapıp toplu ödeme almak en kestirme yol
ben öyle yapmıştım.
0
summatinyourteeth
(08.02.21)
Başlık yanlış olmuş, doğrusu "mühendisin bir aylık maaşıyla araba alamaması" olacak.
0
alfred
(08.02.21)
maaşlı işle lux araba almak zor

ucuz araba alıp, birikim yapmak daha mantıklı
0
bir soru sorcam
(08.02.21)
15 bin dolara 2016 grand cheeroke aldim, 28 yasinda yolun basinda, edirnenin otesinde bi hayata bakmanizi oneririm
0
cairo
(08.02.21)
(10)

corona depresyonu vurduğunda

duyurukullanıcısı
ne yapıyorsunuz?ara ara vuruyor hemde ne
ne yapıyorsunuz?

ara ara vuruyor hemde ne
0
duyurukullanıcısı
(07.02.21)
Benim de bugün anksiyetem tetiklendi durup dururken, hava çok güzeldi ve kendimi üretken olmak zorunda hissettim, bu havayı harcamamalı gibi fakat hem gündem boğucu, hem de film dizi başka bir şeye odaklanıp dikkatimi dağıtamadım

Spor hareket olsun diye ip atladım bir de iyi temiz beslenmek iyi oluyor, can sıkıntısından abur cubur karbonhidrata abanmamak ya da iştah kapanmasından dolayı yemek yememeyi bırakmamak gerek
0
freebird5406_2
(07.02.21)
Yoga yapıp az olsada anda kalmaya çalışıyorum.
0
jjimyl
(07.02.21)
Valla ben içiyorum artık. Normalde evde çok tüketmem alkol ama artık hafta sonları geçmez oluyor, bissürü sıkıntı dert birikince mecbur uyuşmaya çalışıyorum. Pandemi bittiğinde alkoliğe dönmüş olursam insanlığı asla affetmiycem.
0
Jux
(07.02.21)
Arkadaşlarımı arıyorum, keyifli anılardan bahsedip yaz için tatil planları yapıyorum. Gidemeyecek bile olsam fikren ferahlatıyor.
Konuşasım olmazsa da kitap okuyorum zihnen uzaklaşmaya çalışıyorum. Her seferinde olmasa da çoğunlukla işe yarıyor.
0
i think therefore i am
(07.02.21)
bugun bana da vurdu sonunda. gercekten artik zorlanmaya basladigimi hissediyorum. dogal bir ortamdayim kedi kopek var onlarla vakit gecirmeye calisiyorum, egitimlerim var onlara odaklandim.kitap okumak dizi izlemek spor yapmak baska da bisey yok. insan yuzu(yani arkadas, yasit gibi) gormeyeli cok oldu. yaz icin plan yapiyorum ben de. bu yasaklar yazin bitecek her turlu, siz de tatil plani yapabilirsiniz.
0
camene87
(07.02.21)
basıyorum şarabı vodkayı birayı.
0
tabudeviren
(08.02.21)
Önyargıyla yanaşıp izlemediğim filmleri izliyorum güzel de oluyor
0
heathen
(08.02.21)
yalnızsam:
- alkol
- netflix
- youtube
- geforce now
- temizlikçi kadın çağırıp evin temizlenmesinden gelen dopamin
- arkadaşlarla zoom call

yalnız değilsem
- alkol
- seks
- muhabbet
0
twelfth
(08.02.21)
yüz yogası yapıyorum. şimdi saçma gelebilir ama kendin için bişeyler yapmak insanın moralini düzeltiyor.
0
naksidil
(08.02.21)
Pek depresyona giremiyorum. Evde çeşitli arazlara sahip yarı yatalak anne olunca onun için ayakta kalmak zorundayım. Bunalınca komik videoydu, nostaljik müziklerdi....serbest olarak çeviri yapmaktayım, normal işim sadece kağıt üzerinde var. Şirket telefonundan mail bakmak...ki zaten mail de gelmiyor artık. Ama çeviriyi de hep tavsatıyorum, deadline yaklaşıyor. Bakalım ne olacak encamımız?
0
d max
(16.02.21)
(5)

Karşı cins

docrivers
Yahu ben beğendiğim beğenmediğim, beni beğenen farketmiyor, hiçbi kızla konuşamıyorum, konu bulamıyorun akmıyor ya, özgüvenim sıfır.
Yahu ben beğendiğim beğenmediğim, beni beğenen farketmiyor, hiçbi kızla konuşamıyorum, konu bulamıyorun akmıyor ya, özgüvenim sıfır.
0
docrivers
(06.02.21)
kadınların büyük beklentileri olduğuna inanmış olabilirsin. herkes bilimden siyasete konuşacak değil. kasılmayı merak ederek bırakabilirsin. düz merak. sever kadınlar ilgiyi, hayatlarına dair soruları. sen sordun, o sordu derken... yine mi ilerlemiyor?
0
jalapeno
(06.02.21)
Okuyunca aklıma Big Bang Theorydeki Raj Koothrappali geldi :D Sen de alkol alıp konuş :)
0
superfluid
(06.02.21)
Böyle durumlar için burası veya sözlük biçilmiş kaftan. Kimse kimseyi görmediği için önemli olan tek şey senin düşüncelerin, yazdıkların, kendini rahatça ifade edebilirsin. Herhangi bir konu özelinde olmasa bile, gündelik hayatta bir arkadaşınla konuşuyormuş gibi konuş. Merak ettiklerini sor, sorularına cevap ver. Bir süre sonra alışırsın. Ki burada yapacağın muhabetler inan bana gündelik hayatta da işine yarayacaktır ilerde. Maksat muhabbet, çok kasma..
0
Bu yol nereye gider bilmem ama yürüyorum işte
(07.02.21)
Mesaj atarken bile bu kadar heycanlanıyorken, yüz yüze kalp krizi geçiririm diye korkuyorum.
0
🌸docrivers
(07.02.21)
kadınlarla konuşmak diye bir şey yoktur. konuşmak diye bir şey vardır. karşındakini kadın değil insan olarak gör. meriç lafı gibi oldu ama gerçek bu. karşındakinin kadınlığı senin için fazla anlamlı değilse değerin artar. sen de kendi ayağına sıkmamış olursun.
0
twelfth
(08.02.21)
(14)

Masonluk

jamiro
Mason üyeler bu oluşum içine girebilmek ve içinde kalabilmek için ödediği aidatlarla tokatlanan garibanlar gibi geldi bana. Ne zamandır masonluk nedir, nasıl bir örgüttür merak ederdim, bugüne kısmetmiş, hem Netflix’te bir belgesel vardı onu izledim hem de Haber Türk’ün eski bir yayınında, teke tek
Mason üyeler bu oluşum içine girebilmek ve içinde kalabilmek için ödediği aidatlarla tokatlanan garibanlar gibi geldi bana.

Ne zamandır masonluk nedir, nasıl bir örgüttür merak ederdim, bugüne kısmetmiş, hem Netflix’te bir belgesel vardı onu izledim hem de Haber Türk’ün eski bir yayınında, teke tek programında bu locanın başkanı bir prof var konuk idi o yayını izledim. Bir de az önce ruhi çenet adlı arkadaşın eski bir masonla yaptığı röportaja bakındım.

10 sene önce aylık aidatı 400-500 liraymış bunların. Şimdi en az 1000 liradır. Muhtemelen de daha fazla. Ülke çapında (yine yaklaşık10 sene önce) 15000 üye varmış hepsi aidat ödüyor elbette, o üye sayısı da bu on sene içinde 2 katına çıksa desek, sağlam para.

Para ödedikçe level atlıyorsun, level atladıkça para ödüyorsun. Sağlam teşkilat gibi geldi. Siz ne düşünüyorsunuz?
0
jamiro
(01.02.21)
Hocam birincisi Mason olan birinin kendini açığa çıkarması ne derece mantıklı? Hiç inandırıcı geliyor mu size?

İkincisi aidat olsa bile böyle komik rakamlar mı ödenir? Koskoca milyarder adamlardan bu kadar komik bir meblağ mı alınır? Adamların olayı sisteme para vererek dahil olmak değil ki. Önemli kuruluşlara gelerek Masonluk lehine icraatlerde bulunmak.
0
İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi
(01.02.21)
@İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi masonların başkanları (kendilerine üstat diyorlar) gizli bilgi değil ki neden açığa çıkarmak deyimini kullandınız? Son seçilen mason başkanını normal ana akım haber sitelerinde bile görebilirsiniz

Ayrıca her ne kadar meblağ küçük olsa da milyonlarca tl den bahsediyoruz bu az değil.
0
🌸jamiro
(01.02.21)
İşin başında kazanan bir kişi yok, yine kendi etki alanlarında değerlendiriliyodur o aidatlar.

Ayrıca masonluk öyle çok gizli bir örgüt değil, network oluşumu, böylece seneler boyunca kendilerine zenginlik sağlamışlar. Ama artık demode bir halde bence.
0
hayaletimsi
(01.02.21)
Birkac mason taniyorum, ayda 3-5bin lira adamlara sinek viziltisi gelir eger oyle bir aidat olayi varsa. "Tokatlanan garibanlar" diyince aklima tosunun vurup kactigi sark kurnazlari geldi, bu abiler o gruba dahil degiller kardes, sen mevzuyu baya yanlis anlamissin :)
0
cooperr
(01.02.21)
Dostlar tokatlanmak demek sizce kazancınızdan fazlasını kaptırmak mıdır?:)

Ahmak ıslatan bilir misiniz ahmak ıslatan? Onda da yağmur az gibi görünür çıkarsın yürürsün ama eve geldiğinde donuna kadar ıslanmışsındır.


Bu da o misal düzenli olarak yıllarca, on yıllarca süren bir söğüşlemeden bahsediyoruz.

500-1000 liranın o insana koyup koymamasından değil bunu idrak ediniz rica edeceğim:)

30k üyesi olsa 1k aidat olsa 30m paradan bahsediyoruz aylık bireylere koyup koymamasından değil.
0
🌸jamiro
(01.02.21)
Şöyle düşün: İnsanlar aidiyet hissetmek, zor gününde destekleyecek birilerini bulmak, iş bağlantıları kurmak için de kulüplere üye olurlar. İlla senelik 1000 TL verdim, nereye gitti bu para diye bakmamak gerekebilir.
0
twelfth
(01.02.21)
Abicim 30milyon tl adamlar icin para degil, adamlarin dunyanin obur ucunda gayet guzel binalarda lokalleri var, duzenli toplantilar duzenliyorlar. Bu adamlar senede 1 milyar dolar falan donduruyordur dunya capinda. Sirf binalarinin bakimi milyonlarca dolar tutar.

Dedigim gibi eger bir aidat var ise bu ayda 1000tl falan degildir, cok daha fazladir. Zenginler yurt disinda golf kuluplerine senede $100k aidat bayiliyor, cogunun da golf falan oynadigi yok, is baglamaya gidiliyor, golf bahane.

Antenleri acin biraz...
0
cooperr
(01.02.21)
yazdıklarının çoğu yanlış.

ilk giriş aidatı yüksektir biraz doğru
senelik aidat 1000 lira civarında

para ödedikçe level atlamıyorsun.
belli sunumlar, felsefi konularda tez verdikçe level atlıyorsun.

ilgini çekmiyorsa sen girme, ardahanlılar derneğine de böyle inceleme yapıyormusun? tokatlanan gariban diyor musun üyesi değilsin diye?
onun gibi düşün.
üyeler(kardeşler) mutlu orada olmaktan
sen değilsen gelme.

not:
masonların başkanlarına "üstad" denmiyor.
bir yanlış bilgi daha.

üstad 3.seviyeye geçen tüm masonlara denir.
bir locanın başkanına "üstad-ı muhterem"
en üsttekine de "büyük üstad" denir.
bunlar idari görevdir, içeride karşılaşınca, genç yaşlı, üstad, çırak, herkes birbirine kardeşim der

taksimde yan yana 3 bina var nuru ziya sokakta
ankarada bina var, izmirde var.
bunların bakımları, inşaatları, elektrikleri, güvenlikleri, çamaşırhaneleri var para oralara harcanır.
yani kısaca mason olan kimse (en üstteki görevliler kurulu dahil) maaş almaz bu işten.
bu üstteki giderlere verilir, personele maaş verilir (güvenlik temizlikçi)

direk çıkarımlarda bulunacağına; sorarsan anlatayım sana başka merak ettiklerin varsa.
0
summatinyourteeth
(01.02.21)
@the cat in the hat
tam tersi
tanrı inancın yoksa
(türkiye için, 3 büyük dine inanmıyorsan)
giremezsin.

Mabedlerde
Kuran-ı Kerim
İncil
Tevrat hepsi açıktır.

Osmanlı masonlarında şeyhülislamlar var mason olan.
Üstadı Muhterem'i hacı olan loca var bildiğim :)

Din değildir masonluk, en ufak bir dini ritüeli de yoktur.
Felsefi bir topluluktur
0
summatinyourteeth
(01.02.21)
Ofisim beyoğlu mason locasının sokağında. Akşamları ayine geldikleri araçların en kötüsü mercedes. (pandemi öncesi, şu an her akşam ayin var mı bilmiyorum) 500tl aidatlı bi yer değil gibi :) Hepsi kodaman abiler belli. Ayrıca mesele aidat değil kendi içlerinde kurdukları işbirlikleri.
0
scudman1
(01.02.21)
@summatinyourteeth hocam sadece meraktan soruyorum mason olmak isteyen sıradan biri ne yapar, nasıl katılınır bu ortama? birisinin referansıyla mı olur sadece?
0
genc irisi
(01.02.21)
Evet Referans önemli
Geliş amacınız nedir o çok önemli
Para kazanayımsa derdiniz boşa gelmeyin.
Ama 1 2 tane kendi kendini teklif eden kardeş de gördüm.

Katılan her 100 kişiden 30 40 ı gider kısa sürede.
Meraktan, kazanç amaçlı gelenler giderler
0
summatinyourteeth
(01.02.21)
Birkaç sene evvel mason locası büyük üstadı dernek geliri olan birkaç milyon lirayı zimmetine geçirmiş, büyük skandal olmuştu. Ancak parayı bastırıp haberi silmisler sanırım, arayınca bulamadım.

Benim masonlukla içli dişli olan tanıdıklarım oldu. Maksak muhabbet olsun odaklı bir oluşum. Herkes sırayla Atlantis kayıp teknoloji ler falan gibi boş komplo teorileri üzerine sunumlar yapıyor.

Mason olamayanlarin daha dışa açık dernekleri, Lions kulübü ve benzerleri de genel olarak rakı ve mangala toplanıp, muhabbet edip, topladıkları paralarla bağış ve sponsorluk yapıyorlar.

Olay tamamen bir gruba ait olmak, yalnız hissetmemek.
0
JohnOakley
(01.02.21)
Haberi buldum, tarihi yanlış hatırlıyormusum

www.internethaber.com
0
JohnOakley
(01.02.21)
(5)

sicak ayaklar

Labyrinthe
Merhabalar,Ayaklarim hep cok sicaktir, evde corapla falan gezemem ya da uyurken hep yorgan altindan cikaririm falan ama su son zamanlarda gece uykularimdan uyandiriyor. Ayaklarim yaniyor, yikayip birseyler yapip serinletmezsem uykuya donemiyorum tekrar.Ne yapmak gerekir? Malum hastaneye ya da doktor
Merhabalar,

Ayaklarim hep cok sicaktir, evde corapla falan gezemem ya da uyurken hep yorgan altindan cikaririm falan ama su son zamanlarda gece uykularimdan uyandiriyor. Ayaklarim yaniyor, yikayip birseyler yapip serinletmezsem uykuya donemiyorum tekrar.

Ne yapmak gerekir? Malum hastaneye ya da doktora gitmeye cekinilen bi donemdeyiz.

Cevaplar icin simdiden tesekkurler..
0
Labyrinthe
(26.01.21)
diabet olasılığı?
0
twelfth
(26.01.21)
şeker, hemoglobin yüksekliği gibi sebepler olabilir. basit bir test yaptırabilirsiniz.
0
emininsel
(26.01.21)
Sağlık ocağına gidip test yaptırın. En azından aile hekiminiz ciddi bir durum olma olasılığına karşı uyarır. Belki de hastaneye gitmeniz gerekiyordur. Ama direkt gitmek bence de doğru değil önce bi sağlık ocağına gidin
0
eatpraylaw
(26.01.21)
Kadın kişisinde menopoz sürecinde olan bir şeydir.
Veya ağrılı ise ve uzun süre ayakta kalındığında artıyorsa venöz yetmezlik mi acaba denebilir.
0
Mirket
(26.01.21)
Benim ayaklarımda da sıcaklık ve kaşınma vardı, varis çorabı giydikten sonra düzeldi
0
mirty
(26.01.21)
(6)

Aylik faturalar

meyve parcacikli kadin
Merhaba, 1 kişinin aylık su ve elektrik faturası ne kadar olur aşağı yukarı, çalışan biri ve evde yemek sık yapan biri diyelim. Ev 1+1 6₺ metrekare
Merhaba, 1 kişinin aylık su ve elektrik faturası ne kadar olur aşağı yukarı, çalışan biri ve evde yemek sık yapan biri diyelim. Ev 1+1 6₺ metrekare
0
meyve parcacikli kadin
(26.01.21)
Pandemi dönemi home office evde çalışıyorum bir dönemdir. Ortalama 40 su, 150-200 arası elektrik, 150-200 arası doğalgaz (kışın), 30-50 arası doğalgaz (normal dönem) geliyor.
0
koskoca kirpi
(26.01.21)
benzer durumda su 50, elektrik de 150 civarı geliyor.
0
aynenbencede
(26.01.21)
bekar calısan kişiyim. Su 20-30
100-150 elektrik.
0
twelfth
(26.01.21)
Elektrik 60-70, su 25 filan.
Tek birey, home office
0
mor oje
(26.01.21)
Benim ev 2+1 ama tek yaşıyorum. Su 30 civarı, elektrik de 200 civarı geliyor ama termosifon var.
0
peki madem
(26.01.21)
2+1 tek yaşıyorum. Su: 21 elektrik: 60 ısınma: 300
0
ruhen hastayim ben
(26.01.21)
(16)

Sevgilinin kafasına yastıkla vurmak

Piukh
Evvel zamanda bir akşam eski sevgilimle oturuyoruz. Herkes kendi dünyasına dalmış yaşıyor. Mutfağa gidip çay almak için koltuktan kalktım ve geçerken gözüm muhtereme takıldı. Mıknatıslı küçücük halkaları lego gibi birleştirerek şekiller yapmaya çalışıyor ama dünyadan koparak dalmış gitmiş, saçlar bi
Evvel zamanda bir akşam eski sevgilimle oturuyoruz. Herkes kendi dünyasına dalmış yaşıyor. Mutfağa gidip çay almak için koltuktan kalktım ve geçerken gözüm muhtereme takıldı. Mıknatıslı küçücük halkaları lego gibi birleştirerek şekiller yapmaya çalışıyor ama dünyadan koparak dalmış gitmiş, saçlar birbirine karışmış, üzerinde pijama. Bir an çok tatlı geldi, içim bi' kabardı, küçük çocuğu dişlemek istersin ya öyle yükseldim. Wes Anderson filmindeymişiz gibi her şeyin rengi birden pastelleşti, duvar kağıdında japon kiraz çiçekleri filizlendi (duvar boyalıydı.) ve tam o anda gözüme, arkasından kenara doğru kaymış kırlentin ucu ilişti. VEEE, evet, ucundan tutup bir anda çekerek pat diye (tatlı sert) vurdum kafasının arkasından...

Tam yaşadığım rahatlama ve tarık akan munzırlığında kahkahamın ilk harfleri ağzımdan çıkıyordu ki, bedenini hiç kıpırdatmadan ve yüzüne savrulan saçlarını çekmeden dönüp tokat yemiş şaşkınlığındaki gözleriyle ''ne kadar salak salak işler yapıyorsun ya, hayır komik mi, bunun normali-kaç yaşındasın sen...'' diye baktı, baktı, baktı. Ben bozuldum; ehe mehe, çok tatlısın, dayanamadım, tamam tamam yok bir şey diye kaçtım mutfağa. Elimle kavgaya tutuştum, ''çok tatlısın amk hııı'' diye küfür ettim kendime, bir daha yapmayacağıma ve bozulduğumu belli etmeyeceğime yeminler edip kendimi ve en çok da onu cezalandırdım.. :) Öyle işte, bu da böyle bir anım.

Neyse şimdi soruyorum size Romalılar: Yorumunuz nedir bu olaya, size yapılsa tepkiniz ne olur, yapar mısınız? Ve kaç kardeşsiniz? (sessizce genelleyeceğim çaktırmayalım.)
0
Piukh
(25.01.21)
vurmalı şakalar bende de ters tepiyor. sakin kalmaya çalışsam da içimden söverim. hani gıdıklama, makas alma vb şeyler olsa neyse ama vurmak nedir hakikaten... neyse, ben yapmam. yapan olursa uyarırım. yapmaya devam ederse adios. vee 3 kardeşiz.
0
hazen
(25.01.21)
siz erkekseniz ve sevgiliniz kadinsa verdigi tepki cok ucuk degil.
0
hot potato
(25.01.21)
Ben yapmam, bana yapılmasından da hoşlanmam. O kadar tatlıysam gelsin öpsün fln. Yastıkla vurmak nedir. Hiç komik de değil. Az bile tepki vermiş.
Tek çocuğum.
0
pati
(25.01.21)
Ben kadın tarafının ve boole pis yonlerim var, kimsenin de hoşuna gitmiyo aasdf. Yani yastık da geçirmedim kimseye gerçekten Allah'ını sasirtabilir insanın. Bazen şaşkınlık+acı bir araya gelince çok güçlü bı tepki oluyor, sevgilinizin sonradan o kadar buyutmedigine eminim. Ben genelde karşı taraf istendiği halde gıdıklama, ısırma, enseye göre şaplak gibi şeyler yapıyorum ve evet 4 kardeşiz.
0
red g
(25.01.21)
Aynı durumda hafif şekilde ben de yapardım ama cıvıtmam, karşı taraf da yapabilir. Kardeşim var.
0
reactionic
(25.01.21)
Hoşlanmam. Yapmam ve yaptırmam. 4 kardeşiz.
0
ruhen hastayim ben
(25.01.21)
kafaya vurmak kadar can sıkan bir şey yok. isterse dünyanın en tatlı ve naif şakası olsun
0
esref
(25.01.21)
Hiç hoş değil. Mutfağa kaçmak neymiş. Sırnaşıp affettirmen lazımdı kendini. Sen de dizinle kafama vur ödeşelim falan demen lazımdı.
0
IncredibleMau
(25.01.21)
vur ama kafasına ya da sırtına (bu şimdi aklıma geldi, bu da sinir bozabilir) vurma.

evet, kafaya vurmak gerçekten çok sinir bozuyor. kim yaparsa yapsın.

erkeğim bu arada. tek çocuğum. ama bunu ilkokul, ortaokul, lisede de yaşıyor erkekler, illa ki kardeşin sana vuracak diye bir şey yok. kızlar yaşamıyordur tabii pek.

bir de iyi ki yastıkla vurmuşsun. eğer çıplak elle vursaydın x2 puan kazanırdın, haberin olsun bir dahakine :) ben çıplak elle vurulmasına daha çok uyuz oluyorum ama belki bu kişiye göre değişir.

peki niye öpmek, sarılmak vs. yerine vurmak aklına geldi ki madem çok sevimli görünüyordu? :))
0
ahm1
(25.01.21)
takmam ama ben de bi yastık alır savaşırdım :d

sevdiğiniz insan size yastıkla vuruyor abartmayın yahu.
0
jelly bear
(25.01.21)
Erkeğim. Ben sevmem böyle şakaları. Sadece götünü sık sık tokatlarım sevdiceğin. Ama bana yapılsa da kötü hissetmemesi için çıkışmam. Sadece aşkım çok boktan bir şakaydı sen de kabul et diye psikolojik baskı ile alışkanlık haline getirmesini engellemeye çalışırım.
0
twelfth
(26.01.21)
Vurmalı tepmeli şakalar benim de her zaman hoşlandığım şeyler değil. İlla vurulacaksa da dozunda, can acıtmadan ve sataşma gibi durumlarda sataşmanın düzeyinin arttığı son noktada abartmadan yapmak gerekir diye düşünüyorum.

Not: bu işin kadını erkeği olmadığını düşünüyorum. kadın vurursa tamam ama erkek yaparsa olmaz diye bir şey bence saçma ve asıl konu değil.
0
henchman
(26.01.21)
3 kardeşiz hoşlanmam ben de. Bazen kardeşimle birbirimize yastık fırlattığımız oluyor ama kafama vursa hoşuma gitmez. Fırlatma olayı da hoşuma gitmiyor genelde o attı diye sinirlenip atıyorum.
0
eatpraylaw
(26.01.21)
Herkes yeterince dövmüş ama kelimesi kelimesine pati +1
Çok ters teper. Tek çocuğum.
0
kobuzchu kiz
(26.01.21)
her gördüğümde kafama vurulmuş gibi hissediyorum

yahu bu kafa kafa! beyin var içinde. jölemsi sıvı var arada.
abartmıyorum kafana ufak ya da büyük darbe alınca dünyan şaşıyor. minyatür bi travma geçiriyorsun. nerede olduğunu kim olduğunu unutuyorsun
0
esref
(26.01.21)
Bu duyuru bana sunu hatirlatti: evrimagaci.org
0
so weit so gut
(27.01.21)
(11)

Yalnızlık + Monoton Hayat

yanqoue
İş sebebiyle doğup büyüdüğüm şehri terk ettim. 2 senedir kariyer anlamında her şey olumlu gitti belki ama iş dışındaki hayatım bir hapishane hayatından farksız, olay covid'ten bağımsız olarak böyle. Zaten asosyalliğe yatkın birisiyim.Her geçen gün korkunç bir yalnızlığa batıyorum. Bu kadar bireysell
İş sebebiyle doğup büyüdüğüm şehri terk ettim. 2 senedir kariyer anlamında her şey olumlu gitti belki ama iş dışındaki hayatım bir hapishane hayatından farksız, olay covid'ten bağımsız olarak böyle. Zaten asosyalliğe yatkın birisiyim.

Her geçen gün korkunç bir yalnızlığa batıyorum. Bu kadar bireyselleştiğim bir dönem olmamıştı.
40 yıl daha yaşasam muhtemelen her gün aynı şeyleri yapmaya devam edeceğim ve bunun düşüncesi bile beni çıldırtıyor.

Ailemden uzağım, arkadaşım yok, sevgilim yok, ev ile iş arasında mekik dokuyorum sadece. İş arkadaşlarıma mecburen katlanıyor, açmayan muhabbetlerine zoraki dahil oluyorum. Her gün tıpatıp aynı. Kafamdan işi atamıyorum çünkü dikkat dağıtacak bir unsur yok hayatımda. Akşam için veya hafta sonu için planının olmaması çok boktan bir durum.

Hobilerim hep bireysel şeyler. Aktivitelerim: evden çıkmamak, Youtube'da entelektüel içerik izlemek, ekşi ve reddit okumak, lol oynamak, bazen dizi izlemek, bazen enstrüman çalmak, bazen de kitap okumak, ha bir de her gün fiks mastürbasyon yapmak.

Bir yandan sosyalleşen insanları kıskanıyor, öte yandan sosyalleşme fırsatlarını elimin tersiyle itiyorum. Muhabbetlerin çoğu sarmıyor. İnsanlarla tanışmak yorucu. Ben de sıkıcı birisiyim.

Kariyer için kendimi paraladım, şu an iyi bir şirkette Türkiye ortalamasının üstünde bir gelirim var ancak faydası yok, ev ve araba dışında istediğim birçok şeyi alabiliyorum ama motivasyonun ne derseniz cidden yok. Dışarıdan baktığınızda gıpta edersiniz ama mutsuzum. Mutsuz olduğum için deli gibi para harcıyorum. O kadar yatay seyrediyor ki hayatımın nabzı, yeni beklentiler yaratıyorum kendime bu şekilde.

Lanet olası bir dibe vuruş hikayesi benimki yemin ediyorum.
İflah olmaz bir kötümser olduğumu düşünüyorum.
İçinde yaşadığım dünya düzeninin tüm kabul görmüş mekanizmalarını bir bir reddediyorum.
Varlığımın bir hata olabileceğine kafayı yormaya başladım.
Beni bu bok çukurundan kurtaracak bir çıkış yolu arıyorum.
0
yanqoue
(19.01.21)
2 yıldır seninle aynı durumdayım, tüm olaylar birebir desem yeridir. şu zamana kadar yaptığım birikime güvenerek ay sonu istifa etmeyi planlıyorum. birikimim beni 2 yıl fonluyor. bi süre kafamı sıfırlayıp kendi aklımdaki bir kaç projeyi işe dönüştürme planım var. sana istifa et demiyorum ama iş ortamı insanı gerçekten yok ediyor diyebilirim, akşam eve geliyorsun ama kafa orada kalıyor ve bu bir döngü. en iyi çıkış yolunu sen bulursun fakat radikal olması gerekecek, ufak değişikliklerle zor. başarılar.
0
montakristokondu
(19.01.21)
monta +1

Bir suredir ben de benzer bi dongudeydim. İstifa ettim, bu ay son. Bazen boyle kararlar gerekiyor.
0
msb
(19.01.21)
Yaaa ilginç ben 4 aydır işsizim, sevgilim var ama 1 senedir sadece internetten konuşuyoruz çünkü yurtdışında, birlikteliğimçz belirsizlik içinde devam ediyor, sosyal biri değilim, zamanımı bir şekilde geçiriyorum ama tüm bunlardan bir şikayetim yok. Yanımda aikem diyebileceğim kimse yok. Sadece keşke işim olsaydı diyorum. Aç değilsin açıkta değilsin. Gem sosyalleşme imkanlarını değerlendşrmiyor, hemde sosyal insanları kıskanıyorsun. Sosyalleşemiyorsan bunu kendine neden dert ediniyorsun sonuçta çok isteseydin yapardın dimi. Kebdin diyorsun içimden gelmiyor. O zaman ne istiyorsun?
0
rapisa
(19.01.21)
bu sosyalleşme işi uzun süredir sosyalleşmediğinde başlarda zor gibi geliyor ama bir başladıktan sonra çorap söküğü gibi gerisi geliyor.

ama senin önce bakış açını değiştirmen lazım. içten içe sen de bir ortamlara dahil olmak, sosyalleşmek istiyorsun. yoksa neden bu duyuruyu açtın? çıkış yolun belli, sana insan lazım. ama sosyalleşme fırsatlarını da elimin tersiyle itiyorum diyorsun. sebebi ise yazdıklarında gizli. bir bakalım:

-asosyalliğe yatkınım
-muhbbetler sarmıyor
-insanlarla tanışmak yorucu
-ben sıkıcıyım
-varlığım hata

bunları düşündüğün sürece doğru olduklarına da inanırsın ve gerçekten ama gerçekten doğru olsalardı inan kimse gidip kimseyle tanışmaz, sosyalleşmezdi. ben de sana hak verirdim, "evet abi zaten en doğrusu asosyal kalmak, elin adamının sarmayan muhabbetini ne yapacaksın" derdim.

bu düşüncelerden kurtul. bunların tam tersinin geçerli olduğu bir dünya hayal et. hoşuna gittiyse bir bak, o dünyaya geçmek için neler yapabiliyorsun. bence sadece dışarı çıkmalısın. üç beş gün aynı cafeye git gel, bu bile neler neler değiştirir. tüm olay evden çıkmakta. alışverişini yaptığın manavdan, marketten bile birileriyle muhabbet kurabilirsin. evet bir yaştan sonra birileriyle tanışmak zor ama imkansız değil. bu kadar kötümser olma, belki de bu yaz en iyi yazın olacak.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(19.01.21)
Sadece sosyallik meselesi degil bu evlenme vaktinin geldiğine isaret.Sosyalliği sevmeyen adamlar genel olarak evcimen ve eşine vakit ayıran insanlar ama sen evli değilsin sorun bu
0
smokee
(19.01.21)
adamlar ev ile iş arasında mekik dokuyor. ben yatak - salon - balkon - mutfak arasında geziyorum 52 metrekarede. daha kahvaltı yaparken ya türkiye ofisi, ya da yardımcı olacaklarım whatsapp'ta oluyor. akşam yemek yerken de geliyorlar. çoğu kişi bu hayatı benden iyi yaşıyor bence.
0
rain when i die
(19.01.21)
kendi duyurum için burada bulunurken bu duyuruda aşırı kendimi gördüm, ben de böyleyim. hayatla rabıtamı sağlayan tek şey işim. ondandır belki de işimde saygı görmemeyi bu denli takıyor olmam.

bu arada @istanbul kanatlarımın altında'nın yorumu hakkında birşeyler karalamak istedim, evet doğru yazdıkların ben mesela pandemi yokken kendimi zorluyordum facebook tan toplu buluşmalar oluyordu onlara gidiyordum ama mesela girdiğim bir sosyal ortamda benimle dalga geçmek isteyen ya da sallamayan ciddiye olmayan oluyor ve her defasında yaşadığım için bunu yeni sosyal ortama girmeye korkar oldum: "eyvah benimle dalga geçecekler gene " ya da "eyvah görmezden gelecekler" diye düşünüyorum ve çektim kendimi neyse ki pandemi de geldi sosyalleşmek fırsatı da olmadı artık ama kafayı ben de yemek üzereyim. kabul ediyorum. artık duvarlarla konuşmaya başladım. kedi alayım diyorum ama pasaklı olduğum için hayvan perişan olur diye ona da cesaret edemiyorum. kumunu her gün temizlemek gerekirmiş ben çöpleri bile ayda 1 zor döküyorum. velhasıl böyle b.ktan bir durum.
0
sucuklu yumurta
(19.01.21)
@sucuklu, kendini bu kadar değersiz görmen en büyük problem. ben daha bir çopü 1 ay atmıyorum, demek ki pasaklıyım diyorsun ve bir çöpü atmamış olmandan yola çıkarak (muhtemelen) birçok işi beceremeyeceğin kanısına varıyorsun. hayatın boyunca hep çöplerini 1 ay bekletip mi attın? sanmıyorum. birkaç kere başına gelmiş bir olay belki bu. o kadar genellenecek bir şey değil.

genel olarak hep şu düşünce tarzıyla yaklaşırım olaylara. birileri bir ortamda beni ciddiye almamışsa ne olmuş? birileri benimle dalga geçmişse, ya da ben saçma bir şey söylemişsem ve bana gülmüşlerse, benim hakkımda şöyle böyle diye düşünmüşlerse vs vs. yani günün sonunda bana dokunacak bir konu var mı? yok. kaldı ki insanların da işi gücü yok, oturup "aa sucuklu da çok şöyle böyle" diye mi düşünecekler? maalesef hiçbirimiz birbirimizin gözünde öyle uzun uzadıya kafa yoracak kadar değerli değiliz. ama kendi kendimizi o kadar önemsiyoruz ki, hep bu birilerinin bizim hakkımızda konuştuğu şeyleri düşünüyoruz. oysa önemli olan kendimizin kendimiz hakkında ne düşündüğü. kendine karşı çok yıkıcısın bence, kendin hakkında olumlu şeyler düşünmelisin.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(19.01.21)
Bence seni bu çukurdan kurtaracak şey düşüncelerini değiştirmek.

Mesela bu paragraf:

Her geçen gün korkunç bir yalnızlığa batıyorum. Bu kadar bireyselleştiğim bir dönem olmamıştı.
40 yıl daha yaşasam muhtemelen her gün aynı şeyleri yapmaya devam edeceğim ve bunun düşüncesi bile beni çıldırtıyor

Şu sıralar hepimiz yalnızlaşıyoruz ve çoğumuzun bu kadar bireyselleştiği bir dönem olmamıştı. Bunu korkunç yapan ne? Madem korkunç neden sosyalleşme ihtimallerini elinin tersiyle itiyorsun? 40 yıl daha yaşasan ne yapacağın da büyük oranda senin elinde. Dur çıldırmaya gerek yok :)

Ya da şu var:
Muhabbetlerin çoğu sarmıyor. İnsanlarla tanışmak yorucu. Ben de sıkıcı birisiyim.

Mesela sen ilgini çeken konularda insanlarla konuşmayı denedin mi? Belki bu mubabbetleri ettiğin insanlar arasında da bu konuları sıkıcı bulan insanlar da vardır. İnsanlarla tanışmayı en son ne zaman denedin veya sıkıcı biriyim ne demek? En çok buna takıldım bence sıkıcı biri diye bir şey yok. Tamam her insan ortamların aranan kişisi olmuyor ama herkesin birlikte bir şey yapmaktan hoşlandıgı insan tipi farklıdır. Kimine sıkıcı gelen diğer insanın bir şeyler yapmaktan en çok hoşlandığı kişidir.

Hele şu son paragraf dur yahu bu düşüncelere saplanma.

Yanlış anlama ne seni yargılıyorum ne de bu sorulara cevap vermeni bekliyorum. Ama belki kendin bunun üzerine düşünmelisin. Gerçekten sıkıcı insan diye bir şey var mı mesela kime göre neye göre? Her insan zaman zaman mantıksız düşüncelere odaklanabilir ve bu da insanlara olumsuz duygular yaşatır. başka düşüncelerle aynı olaylar bu denli olumsuz duygular yaratmayabilir.

Belli ki bu durumdan çıkmak istiyorsun ama çıkmamak için de çabalıyorsun. İnsanlarla tanışmak bazen yorucu olabilir ama birkaç kere daha denemeye değer. Sosyal medya duyuru sözlük gibi platformlarda bile sosyalleşebiliyoruz.
0
turkce konusan uzayli
(20.01.21)
çabalamadığımda aynı durumdayım.

salgın öncesi hadi kalk çıkıcaz bu cumartesi diyen arkadaşlarıma uyup çıktığımda gayet iyi geliyordu. başka insanlar da varmış. başka sohbetler de olabiliyormuş mutluluğuyla dönerken eve girer girmez meeh noldu şimdi sanki bi daha mı görücem o insanları diye aynı moda dönüyordum.

tehlikeli bir sınırı var yalnız kalmanın, eşikten sonrası yabanlık. ama isteyince kırılıyor.
0
9kuyruklukedi
(20.01.21)
40'a geliyorum. Şu hayattan öğrendiğim en büyük derslerden biri: Hayatın bilerek ve isteyerek altına girilen bir yükü kaldırmak dışında bir anlamı yok. Ne kadar hafifsen o kadar anlamsızsın. Birinin elinden tut. O elin de seni kaldırdığını göreceksin. Bunun altını sen doldur.
0
twelfth
(21.01.21)
(2)

aliexpress gediklilerine bir soru.

sanat guresi
aldığım malzemeyi satıcının verdiği takip numarasıyla kontrol ettiğimde bulunduğum ülkede alakasız bir şehirde alakasız bir adrese teslim edildiğini görüyorum. posta şirketine ve satıcıya durumu bildirdim. satıcı, kargo şirketinin kontrol sayfasındaki sonucun aksine "yerel bir aktarma merkezinde. be
aldığım malzemeyi satıcının verdiği takip numarasıyla kontrol ettiğimde bulunduğum ülkede alakasız bir şehirde alakasız bir adrese teslim edildiğini görüyorum. posta şirketine ve satıcıya durumu bildirdim. satıcı, kargo şirketinin kontrol sayfasındaki sonucun aksine "yerel bir aktarma merkezinde. bekle" diyor. başka bir takip numarası istedim, vermedi.

anladığım kadarıyla satıcıların çakallıklarından biriymiş bu. siparişi ilk verdiğimde de "elimizde kalmadı. siparişi sen iptal et. neden olarak da "başka neden" seç" demişti. aliexpress'te 12 gün daha teslim süresi görülüyor. şu durumda ne yapmalı? vakit kaybetmeden itiraz mı edeyim? yoksa para iadesi amacıyla itirazda bulunmak için aliexpress'teki son teslim tarihini mi bekleyeyim?
0
sanat guresi
(16.01.21)
Itiraz et bence
0
twelfth
(16.01.21)
En sık karşıma çıkan şey herifin elinde stok kalmıyor ya da yazdığı fiyat düşük olduğu için ürünü göndermeyip hatalı veya sahte takip numarası girerek oyalamaya çalışıyor. İletişim kurmayan olursa "dispute" açıyorum. Herifler dispute süresini de sonuna kadar kullanıp adamı iyice deli ediyorlar.
0
kimlanbu
(16.01.21)
(2)

baslangic klasik gitar önerisi

kendimi tanimaya yeni basladim
arkadaslar merhababaslangic ve orta seviyede kullanabilecegim uygun fiyatli bir klasik gitar ariyorum. bütcem 100-150 euro arasi. amazon.de den önerilerle gelebilirseniz cok sevinirim. benim icin tinisinin yani sira gitarin klavyeye uzakliginin optimal olmas da önemliörnegin 2. el bir yamaha c40 im
arkadaslar merhaba

baslangic ve orta seviyede kullanabilecegim uygun fiyatli bir klasik gitar ariyorum. bütcem 100-150 euro arasi. amazon.de den önerilerle gelebilirseniz cok sevinirim. benim icin tinisinin yani sira gitarin klavyeye uzakliginin optimal olmas da önemli
örnegin 2. el bir yamaha c40 im vardi. sesi, fiyat performans orani cok iyi olmasina ragmen telleri yüksek oldugu icin zorluyordu beni

simdiden tesekkurler
0
kendimi tanimaya yeni basladim
(16.01.21)
Cahilligime ver ama zaten tellerin gitardan uzakligini en uctaki kemigi ve fretleri torpuleterek azaltamaz misin? Elektro da boyle yapilir diye ornek vereyim dedim.
0
twelfth
(16.01.21)
işte öyle gitarlar için gitar tamircileri var. veriyosun gitarını bebek gibi geri alıyosun.
0
alperz
(16.01.21)
(7)

Suc makinasi insanlar hâlâ nasıl serbest dolasabiliyorlar?

cay sigara
Bilen birisi anlatsin lutfen, bu adamlar nasil her suc islediklerinde serbest birakilabiliyorlar?> "2 evden hırsızlık", "2 açıktan hırsızlık", "2 iş yerinden ve kurumdan hırsızlık", "2 güveni kötüye kullanma", "kasten yaralama", "görevli memura mukavemet", "kapkaç", "uyuşturucu ticareti ve uyuşturuc
Bilen birisi anlatsin lutfen, bu adamlar nasil her suc islediklerinde serbest birakilabiliyorlar?


> "2 evden hırsızlık", "2 açıktan hırsızlık", "2 iş yerinden ve kurumdan hırsızlık", "2 güveni kötüye kullanma", "kasten yaralama", "görevli memura mukavemet", "kapkaç", "uyuşturucu ticareti ve uyuşturucu kullanmaktan" suç kaydı bulunduğu da belirlenen Şenol G. hakkında adli işlem başlatıldı.


t24.com.tr



Hukukun en temel islevi suclulari cezalandirmak iken, bu suc makinalari nasil hala serbestler?
0
cay sigara
(12.01.21)
teknik olarak nasıl mümkün olduğu konusunda hukukçu arkadaşlar bilgi vereceklerdir. fakat ben uzun yıllardır (40-50 sene) bu ülkenin altının oyulmaya çalışıldığını ve bunun da adalete, güvenlik kuvvetlerine, vergiye, eğitime, özetle kurumlara güvenin yok edilmesi suretiyle yapıldığını düşünen kitledenim.
0
twelfth
(12.01.21)
Haberde "suç kaydı bulunduğu da belirlenen" diyor. Bu suçlardan hüküm giyip cezasını çekmiştir muhtemelen. Her suçun belli bir cezası var ve infaz kanunu gereği bunun da bir kısmını yatıp çıkıyor. Ömür boyu hapis yatacak değil. Ömür boyu hapis yatması için gazeteci ya da muhalif siyasetçi olması lazım.

Bu olay özelinde eleştirilecek bir şey varsa TCK ve İnfaz Kanunlarıdır. Maalesef garip kanunlarla yönetiliyoruz.
0
himmet dayi
(12.01.21)
Adam 30 yaşında diyelim. ilk suçunu 18 yaşında işlese 10 yılını cezaevinde geçirmiştir. Genelde hüküm giydiği cezanın 3'te 2'sini yatıyor bildiğim kadarıyla.
0
komando kani var bende
(12.01.21)
Bir de tutuksuz yargilama esas oldu. Eger yargilama uzun surecekse ve suc da o kadar buyuk cezasi olmayan bir seyse hirsizlik gibi tutuklanmiyor ya da ilk mahkemede saliniyor. Sonra kisi ceza aliyor, yargitaya yolluyor vs onaylanmasi yillar aliyor. O arada ornegin 5 yil serbest. Bunun dışında cezanin son bolumundeki denetimli serbestlik tedbirleri son 5 yildir surekli arttiriliyor cezaevleri sistigi icin. Yani acik cezaevi ds derken kapalida neredeyse hic yatmayanlar var. Ve son olarak corona sebepli de açık cezaevleri bosaltildi derken cezaevinde orgut suclari disinda cok da insan kalmiyor:)
0
red g
(12.01.21)
denetimli serbestlik, şartlı tahliye, açık cezaevi, corona affı, tayyip affı, vs. bir sürü şey var. haberde 24 yıl ceza aldı diyor. bir de bakıyorsun sadece 6 ay kapalı cezaevinde kalmış. bu arada açık cezaevi kyk yurdu gibi bir şey.
0
nickini degistiren yazar
(12.01.21)
Bazen ben de soruyorum avukat halimle...
0
her giriste sifresini unutan adam
(12.01.21)
Adaletin olmadigi ulkede adil davrsnmaya calismak tam bir gerizekalilikmis.


Peki sizce bu suclularin serbestce dolasmasi ne kadar daha surecek, bunun onune gecmek icin yeni cezaevlerinin yapimi ya da baska calismalar var mi?
0
🌸cay sigara
(12.01.21)
(7)

"o"nu hatırlatan bir şey

Tochinoshin
görünce, duyunca, koklayınca veya aklınıza gelince içiniz acıyor mu? `after all this time`?
görünce, duyunca, koklayınca veya aklınıza gelince içiniz acıyor mu? after all this time?
0
Tochinoshin
(08.01.21)
Aklımızdan çıkıyor mu ki aklımıza gelsin
0
pass
(08.01.21)
Not after all this time though.
Bir müddet sonra geçiyor.
0
yarey
(08.01.21)
bir süre sonra bu olay geçiyor. (denendi, onaylandı)
0
steve rogers
(08.01.21)
Evet maalesef
0
stewie
(08.01.21)
always
0
twelfth
(08.01.21)
ukte kalır ama unutulur
0
Hayat34
(08.01.21)
Yok
0
ryhmer
(08.01.21)
(5)

Sadece 1 oda için robot süpürge

berkes2
Almaya değer mi?
Almaya değer mi?
0
berkes2
(06.01.21)
Değmez. Fayda/maliyet açısından mantıklı değil.
0
silah taciri
(06.01.21)
Kesinlikle hayır.
0
elorelia
(06.01.21)
Değmez.
0
oligomer
(06.01.21)
150-200 TL arasında motoru el tutamacına yakın olan kablolu modeller var. Onunla sanırım 3 dk'da alırsın ortalama bir odayı
0
twelfth
(06.01.21)
Eğer cihazın altına girebileceği mobilyalar olan ve çok fazla kablo vb bulunmayan geniş bir odadan bahsediyorsanız almaya değebilir bence. Hayatımda parayla aldığım ve beni en mutlu cihaz robot süpürgedir. 6 aydır evi süpürmüyorum. Cihaz kendi kendine, ayarladığım saatte her gün gezip tüm evi temizliyor. Oh mis.
0
basskul
(06.01.21)
(5)

Erkeklerin kafası neden kadınlara göre daha fazla büyür

namidigerkokuc
Ya mesela çocuğun bi lisedeki kafa boyutuna bakıyorum bir de üni bittikten sonraki. Bayağı fark oluyor. Acaba kadınlarda da o kadar oluyor da saçla kapattığı için mi fark edilmiyor. Bi açıklaması var mıdır ki. Kafama takıldı yine
Ya mesela çocuğun bi lisedeki kafa boyutuna bakıyorum bir de üni bittikten sonraki. Bayağı fark oluyor. Acaba kadınlarda da o kadar oluyor da saçla kapattığı için mi fark edilmiyor. Bi açıklaması var mıdır ki. Kafama takıldı yine
0
namidigerkokuc
(05.01.21)
bence kadınların kafaları kulakları elleri ve ayakları kendi boylarına oranla erkeklerden daha büyük.
0
turbo sadık
(05.01.21)
böyle bir genelleme yokki?
bilimsel kaynak var mı?
0
rewlack
(06.01.21)
Büyük dememişsin büyür demişsin. Yani sanki belli bir yaştan sonra kadınların kafa büyümesi durmasına rağmen erkeklerin kafa büyümesi bir süre daha devam ediyor diyorsun? doğru mu anladık?
0
twelfth
(06.01.21)
Kadinlarin bedensel gelisimi ile erkeklerinki bir degil.

Nadiren de olsa iri elli, iri kafali kizlara denk geliyorum ama onlar da içine Conan kaçmis kizlar oluyor zaten.
0
Avoiding The Puddle
(06.01.21)
daha fazla ekmek tükettikleri için.
0
barloa
(06.01.21)
(13)

Kadınların erkeklerde aradığı kalite standardı neden bu kadar düştü?

İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi
Merhaba arkadaşlar,Çok uzun bir süredir gözüme takılıyor ama son zamanlarda iyice artmaya başladı. Güzel kadınların yanında gördüğüm erkek tipleri gittikçe kalitesizleşiyor. Nerede çakal çukal, serseri, suç sabıkası olan, at hırsızı, okumamış, cahil tipler varsa onlarla takılmaya özen gösteriyor gib
Merhaba arkadaşlar,

Çok uzun bir süredir gözüme takılıyor ama son zamanlarda iyice artmaya başladı. Güzel kadınların yanında gördüğüm erkek tipleri gittikçe kalitesizleşiyor. Nerede çakal çukal, serseri, suç sabıkası olan, at hırsızı, okumamış, cahil tipler varsa onlarla takılmaya özen gösteriyor gibiler. Erkeklerdeki "Nefes alsın yeter!" kafası sanırım artık kadınlarda da baş göstermeye başladı.

Bakıyorum evrenin patroniçesi olabilecek, cemaati olsa müridi olabileceğim kadınların yanında böyle vasat altı tipler var. Sanki önceden bu kadar zevksiz değillerdi. Çoğunun yanında yakışıklı, kültürlü tipte beyefendiler görüyordum. Görünce de "Vay lan helal olsun!Birbirlerini hak ediyorlar!" diyordum. Örneğin şu linklerdeki birbiriyle uyum oluşturmuş ünlüler gibi.

hips.hearstapps.com

hips.hearstapps.com


Biliyorum bu örnekler biraz abartı olabilir ama anlatmak istediğimi ifade edebildiğimi düşünüyorum.

Bir de son zamanlarda sugar daddy mevzuları çoğalmaya başladı. Taş gibi kadınlar parası var diye harika bir midesizlik örneği göstererek babaları, dedeleri yaşlarında adamlarla birlikte oluyorlar. Tamam mevzu paraysa, rahat bir yaşamsa bunu vaad edebilecek bir sürü zengin genç var, neden onları tercih etmiyorlar da gidip normal zamanda köpek çekeceği adamlarla birlikte oluyorlar? Nedir bu yozlaşmanın sebebi? Düşüncelerinizi belirtirseniz sevinirim. Teşekkür ederim.
0
İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi
(03.01.21)
Fotoğraftaki adamları tanımıyorum ama gayet hoş görünüyorlar bence.
0
epistemic_regress
(03.01.21)
He linktekiler uyumlu demişin, pardon
0
epistemic_regress
(03.01.21)
Babası dedesi yaşındakilerle birlikte olma sebepleri açıkça ortada ki adam öldüğünde mirasından 1. derecede hak sahibi olmak. Başka bir sebebi olabileceğini zannedemiyorum yeteneklerim ermiyor o noktaya.

Niye kalitesiz... kadınlar kaliteli erkek bulamıyor dersem kızarsın şimdi. Kaliteli erkek aramak için kaliteli kadın olmak gerekir, zira kalitenin ne olduğunu kendinden bilir insan. Kendi kalite anlayışı neyse onun peşine düşer insan. Demek ki herkes kendi kalibresinde kişilere yöneliyor.

Ama şu da var. Kendini çok farklı gösterip sonradan 180 derece ters çıkanlar da hiç az değil, her iki tarafta da. Hatta benim sırf bu yüzden neredeyse fobi denecek kadar korkularım oluştu, bırak evlenmeyi, ilişki bile kuramıyorum. Evet resmen fobi.

Onun için bu konuya kafa yormak çok da verimli olmayacak bence. Herkes kendine göre birini buluyor işte. Oluyor veya olmuyor ayrı mesele.
0
1bir1bir1
(03.01.21)
Soru güzel kadınlar, neden kültürlü yakışıklı erkekleri tercih etmiyor anladığım kadarıyla. Belki onlar da kültürlü değildir ya da kültürleri bu tiplerle uyumludur sadece tipleri değildir bilmem anlatabildim mi. Bazı güzel kadınların zengin erkeklerle birlikte olması ezelden beri olan bir şey. Ben son zamanlarda bunda herhangi bir artış görmedim. Sugar daddy mevzusu da aynı şekilde. Genç ve yakışıklı zenginler belki onlarla ilgilenmemiştir, çok eşlilikten yanadır. Belki de yaşlı olan makbul geliyordur evlilik ölüm miras vs.
0
turkce konusan uzayli
(03.01.21)
Bahsettiğin türde hırt erkek-prenses kadın çiftlerinden çok görmüyorum ben. Kriterleri bence hiç değişmiyor kadınların. Hazır kurulu düzen istiyolar. Yakın gelecekte mesela erkeğin bugünkü türkiye şartlarında bu bahsettiğim düzeni kurması daha uzun sürecek artık. Eski türkiye'de 25'inde kadın ve erkeğin evlilik için gereken asgari şartları sağlaması daha kolayken artık çok daha zor. 30'unda kadın 40-45'inde erkek çiftlerini gelecekte çok görecez bence.
0
IncredibleMau
(03.01.21)
Geneli öyle midir bilmem ama öyleyse de sebebi ekonomik olabilir, idealist erkekler genelde fakir. Kız belli bir yaştan sonra yemişim entelektüel erkeği diyor olabilir. Ama çevremde böyle insan yok benim
0
olaylar olaylar
(03.01.21)
o güzel bakımlı kadınların çoğu zaten kendisi keko. 2 dakika normal iletişim kuramazsın ama bazı kadınların keko sevdası yıl 3000'de olsa bitmez.büyük oranda yetişmeden,ortamdan kaynaklı. sugar daddy olayında ise eskortluktan daha güvenli olduğu için olabilir.
0
potsdamer
(03.01.21)
the cat in the hat +1

kadın güzelse otomatik olarak zeka, kültür, anlayış, vizyon vs. hepsi otomatik bünyelerine mi yükleniyor? demek o adamlara denkler işte.
0
anais
(03.01.21)
Hem güzel, bakımlı hem de kültürlü çok kadın var, onlar hemen kapılıyor. Senin bahsettiğin, sadece güzelliğine güvenerek kendine bir şey katmamış kadınlar. Halo effect’e yeniliyorsun. Bir kadın güzel olduğu için iyi ya da güzel olmayandan daha kaliteli, kültürlü sanıyor olabilirsin.

Güzellik dediğin maksimum 10 sene geçerli. Şimdi ben 36 yaşındayım, yaşıtlarımın 10 sene öncesini hatırlıyorum. Şimdi istesem 2 günde bir sugar baby bulurum ama 20-25 yaşında, güzel ama keko bir kadın istemem. Kapılanlardan arıyorum, bulacağıma inanıyorum.
0
stewie
(04.01.21)
erkeklerdeki güzel kadını iyi insan zannetme yanılgısı

vs

kadınlardaki kaba erkeği güçlü erkek zannetme yanılgısı
0
twelfth
(04.01.21)
"Bakıyorum evrenin patroniçesi olabilecek, cemaati olsa müridi olabileceğim kadınlar"

örneğini koyduğun kadınların güzellik dışında bi numaraları yok. it kopuk seven kadın neyse, tın tın teneke içi boş dışı güzel kadına tapan sen de osun.

sen bu kadınları beğenince normal, onlar bunları beğenince kabahat. ben de bu ikiyüzlülüğünüzü utanmadan ortalık yerlere yazabilmenize ve sanki çok anormal bir şeymiş gibi canhıraş savunabilmenize hayret ediyorum.
0
birsürüsorumvarr
(05.01.21)
herkes seni dövmüş ve gereken cevabı vermiş zaten :)

ben twelfth +1 demeye geldim
0
dafuq
(05.01.21)
Genelde bu tercihi yapan kadınlar benim gördüğüm. Eğitimli, avrupai ailelerden gelen kadınlar oluşturuyor. Bu psikopat tiplerin yanında kendilerini daha güvende hissediyorlar.

Birde birde erw +1
0
komando kani var bende
(06.01.21)
(4)

çaylaklardan mesaj beklemek

anyelios
neden çaylaklardan mesaj bekliyorlar?
neden çaylaklardan mesaj bekliyorlar?
0
anyelios
(24.11.20)
düşer belki?
0
blue eyes white dragon
(24.11.20)
Ki düşüyor da
0
olaylar olaylar
(24.11.20)
Tanısıyoruz. Kimya tutarsa takılıyoruz. Buradan da oluyor.
0
twelfth
(24.11.20)
Düşüyor. Ama o başlıktan düşer mi bilmem, bence zor.
0
Tochinoshin
(24.11.20)
(8)

Üçüncü buluşma

top_secret
olacak pazar günü. Umutluydum açıkçası güzel vakit geçiriyoruz diye lakin geçen buluşmadan sonra bir kere o yazdı. Sonra iki gün ben yazdım ama yazmadığım gün o da yazmadı. Yazışırken de anlık yazışmalar oluyor gün boyu filan sürmüyor. Her sabah günaydın filan mı yazmak lazım idi hata mı yaptık yine
olacak pazar günü. Umutluydum açıkçası güzel vakit geçiriyoruz diye lakin geçen buluşmadan sonra bir kere o yazdı. Sonra iki gün ben yazdım ama yazmadığım gün o da yazmadı. Yazışırken de anlık yazışmalar oluyor gün boyu filan sürmüyor.

Her sabah günaydın filan mı yazmak lazım idi hata mı yaptık yine mi friendzone :(

İnsanlar reddedilince bile sevdiğinin peşinden koşarmış, böyle yapıp vazgeçmeyip sonuca varan çok kişi olmuş. Pazar günü tutup biz sadece arkadaşız dese ben azalarak kaybolurum onun hayatından, koşturmak ısrar etmek mi lazım?


Ya aranızda yok mu ilişkilerden anlayan birileri. Bana sorular sorsun teşhisler koysun filan. Yönlendirsin beni akıl versin.

Nolur :(
0
top_secret
(07.11.20)
Valla farklı görüşler mevcut olmakla birlikte, bazı görüşlere göre de, arkadaşız dese, cool davranıp zaten ben de ötesini düşünmedim demeniz. Kaçan kovalanır ve (bkz: 4 s kuralı )
0
fezagezgini_4
(07.11.20)
İnsanlar reddedilince bile sevdiğinin peşinden koşarmış: doğru
böyle yapıp vazgeçmeyip sonuca varan çok kişi olmuş: yanlış

Açık konuşun, ya umut görüyordur flört devam eder ya da (daha olası) kendince olmayacağını düşünmüştür sessizce uzaklaşıyordur onu söyler.
0
aguen
(07.11.20)
Sen erkek tarafi misin? Daha 2 kez bulusmussunuz genelde erkegin konuşmalari başlatmasi beklenir en baslarda. Sen yazmaliydin günaydın falan. Simdi niye erkekler yapmak zorunda muhabbetini gecelim. Flortten iliskiye dönme esnasinda bu boyledir is ilerleyince o muhabbetlere girilir. İlgisizlik bir kadini en cok sey iten seylerden biri. Ilgi ilgi ilgi. Olay burda arkadaşlar cok zor degil ya. Tabi ayrıntıları bilmiyorum anlattığın kadariyla bu kadar soyleyebilirim.
0
ruby elixir
(07.11.20)
Yorumlar için teşekkürler. İşin ayrıntısı şu, zamanında başka bir kıza çok ilgili davrandım o günaydınlar mesajlar vs vs bol miktarda vardı ve kız bana başkasında hoşlandığını filan anlattı noluyoruz lan dediğimde ben seni arkadaşım olarak görüyorum dedi.

Şimdi başıma bu olay gelince korkuyorum anlıyor musunuz çok korkuyorum.

Evet biliyorum ben bu konuları açarım, ilginin kralını gösteririm ama tekrar aynı şeyleri yaşamaya ponçik kalbim dayanmaz.

Buraya da yalvarma sebebim aslında bir tık cesaret biraz tecrübe filan. Belki nispeten pasif kalarak geleceğimin en güzel günlerini kaçırıyorum, ya da en ufak bir samimiyeti yanlış anlayarak kendimi aylar sürecek bir depresyona hazırlıyorum bilmiyorum.
0
🌸top_secret
(07.11.20)
Pazar günü olan buluşmayı sonraki pazara ertelemek istediğini söyle. Cevabı alınca tekrar yaz.
0
istege bagli sigortasiz
(07.11.20)
paran, kariyerin yoksa ya da aşırı yakışıklı değilsen, yedek listeye alınmayı göze alarak bu buluşmalara girmen lazım. o listeden asıllar ödülünü almayacak da sana sıra gelecek.

sen kendine yatırım yap. kızlar seni bulur, hiç merak etme.
0
stewie
(07.11.20)
yaş ne
0
einszweipolizei
(07.11.20)
"Sonra iki gün ben yazdım ama yazmadığım gün o da yazmadı." Konu kilit bence.
0
twelfth
(09.11.20)
(5)

Kel erkek var mı aramızda, romantik hayatı nasıl?

eyeinthesky
24-29 yaş arası kel, daha doğrusu şakaklardan açılma başladığı için direk 0a vuran, varsa ve önceden de romantik hayatı pek canlı değilse romantik hayatı tamamen sıfıra mı vurdu yoksa pek değişim oldu mu?
24-29 yaş arası kel, daha doğrusu şakaklardan açılma başladığı için direk 0a vuran, varsa ve önceden de romantik hayatı pek canlı değilse romantik hayatı tamamen sıfıra mı vurdu yoksa pek değişim oldu mu?
0
eyeinthesky
(12.07.20)
Romantik hayatın tamamen sıfıra vurmaz tabii ki ama insanlar fiziksel özelliklere ilk başta dikkat ederler. Normal şartlarda anlaşabileceği biriyle insanlar kel (ya da kadınlar için memeleri küçük) diye birbirine yüz çevirebiliyor. Bu insanlarla ne kadar anlaşabilirsin aynı mesele çünkü hiçbir fiziksel özellik sonsuza kadar seninle kalmıyor. Birinin sırf fiziksel özellikleri yüzünden yanında kalan ya da katlananda da sıkıntı vardır.

İlişkilerine etkisi biraz özgüvenle, biraz kendinle barışık olmayla, biraz o fiziksel özelliğin sana yakışıp yakışmadığıyla alakalı. Saç ektirmek bir seçenek tabii ama birçok sonucu var onun da. Bütün psikolojik sağlığı, özgüveni, kendini ifade edebilme kapasitesi kellikle mahvoluyora bence başka sorunları da vardır insanın.

Ayrıca unutma, tarzın kelliğinin önüne geçer.

Ayrıca unutma, kör satıcının kör alıcısı vardır.
0
pass
(13.07.20)
3-5 numara daha çok yakıştırıyorum öyle geziyorum sıfır yapmadım hiç.
29-34 yaş arası benim için her açıdan önceki 5 yıldan daha iyi geçti. Şimdi baba oduk Erkin Koray stilinde geziyorum :) Saçlar o derece açık şu anda 3 numara yapmaya zamanda bulamıyorum.
0
bnmzz
(13.07.20)
Kellerin ayrı meraklısı ayrı bir sosyetesi var arkadaşım. Kelsin diye bittin zannetme yani. Tamamen kel seven kadınlar hiç az değil, kelliğin sana çok yakıştığına inanmaya başlasan iyi olur.
0
1bir1bir1
(13.07.20)
38 kel var burada. romantik hayatım hep harika oldu. kendimi kandırmayayım, kel olmamak her zaman kel olmaktan iyidir. fakat boy, omuz, yakışıklılık, başarı, dominant kişilik her zaman daha önemli parametreler. kabullen kelliği, kazı saçları.
0
twelfth
(14.07.20)
Kafanin yavastan aciliyor olmasi daddy issuesa oynayan bir tipin yoksa genelde eksi puandir. Kazitmak kafan cok sekilsiz degilse olumludur.
0
cleric
(14.07.20)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.