1080p video kurgu için en makûlu macbook. Bence.

@tok

ama işte o pek ucuz yollu olmayacak.

macbook bile kasıyor 1080p yi. düşün.

masaüstü daha ucuza gelir. Ssd ile performansı artırırsınız. Eğer üzerinde odaklandığınız başka kurgu programı yoksa Edius bilgisayarınızı zorlamadan işinizi görür.

illa macbook'a filan ihtiyaç yok. hem windosta hem macosx te kurgu yapan biri olarak bunu söylüyorum. edius veya premiere de, orta halli bi pcde bile fullhd kurgu yaparsın gerçek zamanlı. ram'ini kuvvetlendirmeye bak, imkan varsa da ssd.

Gülten dayıoğlu'nun kitaplarını ben çok secersin küçükken. Gezi kitapları falan da var ama romanları muhteşmdi.

şeker portakalı

Harry Potter Serisi.

12 yaşındaki kız yeğenim harıl harıl harry potter okuyor. 3. ya da 4. ciltte.

evet, ben de üzgünüm. ama yapılacak bir şey yok.

bizim zamanında severek okuduğumuz şeyleri okumuyorlar ne yazık ki :/

roman diyorsan, the dispossessed, sophie's world falan. hatta sonra da verin eline republic, politics diye hepsini okutun mis gibi.

dispossessed ağır gelir 12 yaşındaki çocuğa

benim yeğen geçenlerde a wizard of earthsea'ı okuyordu. şimdi hatırladım.

the dispossessed agir gelir tabi ama olsun. devletin super bir sey olmadigini kucukken ogrensinler. pek alternatifi yok ne yazik ki. buyuyunce tekrar okumasi gerekir tabi, zarari yok.

evet tekrar aklıma geldi

neil gaiman'dan coraline ve graveyard book olabilir.

harry potter'a tam başlama yaşı. hiçbir ergenin o dünyadan mahrum kalmasını istemem.

catcher in the rye, perks of being wallflower ve john green'in kitapları abd'deki yaşıtları arasında pek popüler. hafiften ursula le guin'e de başlayabilir bence.

Çavdar Tarlasında çocuklar

ben de aynı dediğin gibi yapıp bıraktım. başka bir şey var mı bilmiyorum ben de ama olsa uyarırdı heralde.

Kaydet'e tıklayınca "Kayıt Başarılı" gibi bir yazı çıkıyor orada. Ben kaydı gerçekleştirdiğimi sanarak 2 gün beklemiştim. Oysa, o tercihlerin üzerindeki yerdeki sekmede ÖYP bilgilerimin olduğu yeri seçmem gerekiyormuş.

@timburton

nasıl yani

(bkz: victor wooten)

(bkz: billy sheehan)

megadeth - dawn patrol

gurol agisbasin bas sarkilari diye albumu var orda genelde tapping calmis olmasi lazim.

metallica - pulling teeth
manowar - sting of the bumblebee

sultans of swing
layla
sweet child o'mine
the thrill of mine
stairway to heaven
all along the watchtower
johnny b. goode
whole lotte love
while my guitar gently weeps
cocaine
born to be wild
smoke on the water
child in time
paint it black
comfortably numb
hey joe
house of the rising sun
i love rock n' roll
whiskey in the jar
white wedding

(bkz: Joe Satriani)

www.youtube.com
www.youtube.com


nothing else matters'ın çeşitli solo kayıtları.

chris rea'nın tüm parçaları ve biraz da leonard cohen. bir de tabii bob dylan.

örnek de vereyim birkaç tane:
(git: www.youtube.com
(git: www.youtube.com
(git: www.youtube.com
böyle bir başlık buldum, durduramıyorum kendimi :)
bir örnek daha:
(git: www.youtube.com

guthrie govan
joe bonamassa
andy timmons
eric clapton
guns n roses

ikisini birleştir? yani bundan x yıl sonraki dünyamızda geçsin olaylar.

günümüzdeki dünyayı simgeleyen öğeler içeren bir kurmaca dünya da olabilir. Tolkien eserlerinin kısmen böyle bir içeriği olduğuna dair yorumlar da var. Belki kendisi bir röportajında da söylemiştir de emin değilim. Örneğin ork ve urukhai istilalarının ingiltere'de o dönem başlayan ve şiddetli bir biçimde devam etmiş kentsel dönüşümü simgelediği söylenir. Tolkien gibi bir doğaseverden beklenir bence böyle bir metafor.

Kendi evrenini kurmak, üzerine başarı yakalamak zor. Harry Potter gibi olabilir, İngilteredeler ama Hogwarts sadece büyücülerin

@malayani Bu türde çok kaynak okuyup, aklınızdaki senaryonun hangi boyuta daha fazla uyum gösterdiğini düşünerek çalışmayı gerçekleştirmenizi öneririm.

@dafaiss Tolkien yaşamı boyunca bahsi geçen iddiaya hep karşı çıkmıştır. "Tabi ki etkiler olabilir ancak amacım hiçbir zaman bu olmadı." der hatta.

www.elfwood.com
www.writesf.com

kabataslak hikayeyi planlayarak ve yeni bir ırk yaratarak başlanılabilir bence.

Evet , haftada bes litre civarı icerdim.

Hayir, hala bulsam icerim bir litreyi bir oturusta.

evet, bıraktıktan sonra tadı çok kötü geldi.

Bağımlısıyım biraktim gene gene basladim.

Evet tadi oyle gelmisti. Bir yerden sonra sadece o yakan asit hissi icin iciyorsun zaten

Bağımlılık yaptıgı dogru.
Yaklaşık 1.5 aydır içmiyorum;geçenlerde ictim,tadı berbat gelmedi ama cok şekerliydi sanki.Birkac yudumdan sonra ona da alıştım gerçi.

1-yaptı, nedeni içindekiler. bir de yemekte bir şeyler içmek adetimdir, tercihimi de koladan yana kullanırdım.
2-olmadı, başka seçeneğim yoksa içerim.

Yapmıyordu.

Ben de bıraktıktan sonra çok soğuk olmadıkça şekerli su gibi geliyor, çok ağır, kaldıramıyorum.

Hayır, yapmıyordu. Bırakalı 11 ay oldu, canım çekmiyor hiç. Asitli, serin bir şeyler istersem de maden suyu içiyorum.

1-bağımlılık yapıyor, ama herkeste değil; sana da bağlı biraz.
2-ben kola içmem, yalnız 5 ay kadar önce çayı şekersiz içmeye başladım. Geçen bilmeyen biri şeker koymuş öyle ikram etti, midem bulanmıştı benim de. Belki ona benzer bişeydir.

5-6 yıldır ağzıma bile sürmüyorum ne kola ne fanta ve benzeri içecekleri.

evet aynen öyle kolanın çok berbat bir tadı var.

kola içmeyin katliama ortak olmayın 1, 2.si kanser olmayın 3.sü 4, 4.sü 5

ortalama her gün bir buçuk litre yani yıllık 547.5 litre (oha şimdi farkettim) kola tüketimim var. ortalama yıllık 1368,75 lira kolaya harcıyorum.

evet bağımlıyım galiba.

Cevap 2;
bana da öyle geliyor. işin enteresanı cola-light'ın tadı daha iyi gelmeye başladı. Yine de içmiyorum pek.

1) İçmediğim zaman başım ağrıyordu , yemeklerin tadı kolasız güzel gelmiyordu.
2) Şu anda bırakalı 1 sene oldu , hiç ağzıma sürmedim , daha önce 2 aylığına bırakmıştım , tekrar içtiğimde çok iğrenç gelmişti tadı.
not: her öğünde 2 kutu içiyordum , kahvaltı dahil. Uyuşturucu tercihim soğuk 330ml kutuda diet cola idi.

1- evet. içindeki bir maddeden dolayı. Aynısı fastfoodların içinde de var.


2- 10 aydır içmiyorum. İçmeyi bırakınca kiloda verdim. Ben günde 6 veya 8lik 330ml lik kutuları bitiriyordum. Bıraktıktan sonra hiç içmedim tekrar başlarım diye onun yerine alternatifler buldum. Soda, buzlu çay gibi...

1. Kola net biçimde bağımlılık yapıyor. Arkadaşların da dediği gibi bilimum katkı maddeleri buna sebep oluyor diye düşünüyorum. Seneler önce ben de günde 1 lt kadar içerdim. Şimdi ne gereği varmış gözüyle bakıyorum.

2 Ne güzel. Ben de son 5-6 senedir zannedersem toplamda 2-3 bardak kola içmişimdir. Tadı iğrenç gelmemekle birlikte aşırı şekerli geliyor, o nedenle hiç aramıyorum. Bir bardakta belki avuç dolusu şeker ve bilimum katkı maddeleri.. Şu mel'un sıvıyı içmeyelim, içirtmeyelim.

1. Yapıyor bağımlıyım ama bırakmak istiyorum
2. 3 hafta kadar bırakmıştım 1 kere kaçamak yapayım dedim tekrar bırakmadım

herhalde 15 sene boyunca gunde 1 litre icmisimdir. 6-7 yil kadar once kaldigim ogrenci evi kilikli bi yerde evde kola icilmiyordu ve seker de kullanilmiyordu. o zamandan beri cayi kahveyi sekersiz icmeye basladim kolayi tamamen biraktim sayilir. belki haftada bir sadece fast food yaninda menu olarak tamamini bitiremeden iciyorum. darisi herkesin basina.

Ali Gür. Real'in içinde. Normalden biraz pahalı ancak.

ali gür'ü biliyorum da 40 papel istiyor kesim için, hadi 25 hadi hadi 30 verelim de 40 çok ya. 10 lira için mi kıllık yapıyorum bilmiyorum ama 40 çok geldi :(

vavien

onu izledim malesef. zeki filmi de söylemeyin onları da izledim. başka değişik

ben gemide'yi tavsiye ederim. kasvetli, karamsar bi havası var. ama ondan önce laleli'de bir azize'yi izlemelisin. Birbirleriyle bağlantılı filmlerdir. aynı şekilde tabutta rövaşata da öyledir..

anayurt oteli

gemide ve lalelide yi de izlemiştim diğerlerini atıyorum torrente teşekürler

9

Anayurt Oteli +1

Hatta kitabını da tavsiye ederim.

(bkz: muhsin bey)

çoğunluk, düttürü dünya, gece melek ve bizim çocuklar, sonbahar, umut(yılmaz güney)

kaç para kaç filmini tavsiye edebilirim. sanatlı mı bilmem ama benim hoşuma giden bir filmdi.

(bkz: a ay)
(bkz: 9)

korkuyorum anne. aydınlık amma sanatsal

cakal.

tabii ki; yalnızlar rıhtımı (1959, ö. lütfi akad)

kara köpekler havlarken. tek geçerim.

black mirror isimli dizinin 1. sezon 3. bölümü olan the entire history of you isimli bölümünü izlemeden hiçbir şey yazma.

bir haber vardı geçen sene. adam blogunda biriyle tartışıyor, yorumlarını inatla siliyor adamın. yorumcu sinirleniyor facebooktan fotoğraflardan isminden, fotograflardaki kapı numarasına kadar bir şekilde buluyor istanbulda. gidiyor ve bıçaklıyor kapısını çalıp. hatırlayanlar linkini bulabilir. böyle birşeyler mi?

Profil oluşturulan bazı sitelerin kullanıcılarının fotoğraflarını izinsiz olarak sanal reklamlarda kullanmaları buna örnektir. Aslında izinsiz değildir, siteler 2 sayfalık onay sekmesinde bundan bahseder ama kullanıcı okumadan onaylar. Bu da sizin araştırma konunuza paralel olarak, "sanal ortam sözleşmelerinin okunması" sorununu ortaya çıkarır.

@rotten;
2-3 saat ayırıp hazırlama niyetindeydim ödevimi, ama izleyeceğim. sağolun.

@taqster
biraz aradım haberi, onu bulamadım ama aşağıdaki linkte işime yarayacak şeylere ulaştım. teşekkürler

(git: nurhandemirel.blogspot.com)

@timburton
Bahsettiğiniz konu hipotezlerimden birini oluşturacak, teşekkürler:)

Fırtınaya devam :))

Serdar Kuzuloğlu'nun blogunda var bu konu. Güzel gerçekten
mserdark.com

şu iki dakikalık video da fikir verebilir.
www.youtube.com

belki işlenmesi gereken bir diğer konu da ifşa edilen şeylerin sadece mutlu ve güzel anılardan oluşması. kişiler harika bir hayatını olduğunu haykırıyorlar. mahrem olması gereken şeyler de kullanıcılar tarafından bir alışkanlık (veya aşağı kalmama psikolojisi ile) normalmiş gibi açığa çıkarılıyor.

yani gizlilik kavramı kendimiz tarafından değiştiriliyor.

Bir arada şu tartışılıyordu.Kişi öldükten sonra internetteki bilgileri onun ailesine verilmeli mi verilmemeli mi?Hakkında yazılı çizildi diye hatırlıyorum.


Mesela şu ihtimalden bahsediliyordu.Sen yanlış biriyle,yanlış konuşmalar yaptın.Sen öldükten sonra çocuğun bunu okumalı mı okumamalı mı?



Bazı insanlar da şunu düşünüyor.Önceden yaptığı konuşmalar ilerde evlense başına dert olur mu diye?Bu yüzden sevgilidir,bu tarz şeylerdir özelden,telefonla mesajla dahi olsa dikkat etmek zorunda olduğunu biliyor.
Çünkü bu bilgiler depolanıyor vs vs.

Şeyden kesinlikle bahsetmelisin, privacy olayı dönem dönem çok değişiyor. Örneğin bir dönem insanlar yonja'da nickleri altında gayet fotoğraflarını paylaştılar, sonra facebook'ta gerçek ismiyle paylaştılar, sonra facebook privacy olayları sıkılaştı fotoğrafları genele kapattılar, ama instagram gelince yine boy boy fotoğraflarını paylaşmaya devam ettiler, gibi.

Noter onayını bilmem de email değil basılı olarak yollanıyor genelde.

Hocam romanımı yayımlatmaya çabalayan (10 ay oldu) bir kişi olarak söyleyebilirim ki, paranız yoksa o kitabı yayınlamanız imkânsız. Bakın zor demiyorum, imkânsız. Her ne kadar her yayın evi, yazar adaylarına şans tanıdıklarını, onlara olanak sağladıklarını söyleseler de bu koca bir yalan. Bazı yayınevlerinin yetkili kişileriyle görüştüm, kitabı basılan yazardan bile referans alarak yayınevine ulaştım, kendi imkânlarımla bütün yayınevlerine kitap özeti ve iletişim bilgilerimi kapsayan mailler gönderdim ve tahmin edebileceğiniz gibi kitabım hâlâ basılmadı. Bunu kişisel başarısızlık olarak görmeyin lütfen, öyle görseniz bile ilerleyen dönemde kendiniz de deneyimlersiniz zaten.

Ama 2500 tl verirseniz bu "edebiyat aşıkları"na, işte o zaman 40 gün içinde kitabınızı Migros'ta, D&R'da falan görmeye başlarsınız. Günümüzde kitaba verilen değer bundan ibaret.

@tim

yazdığınız kitabın telif hakları için yazdıktan sonra herhangi bir işlem yaptırdınız mı? noter, vs. gibi.

2500 TL'yi görüyor ve arttırıyor :)))

@eller aya ben yaya Güvenli bir yerden romanın çıktısını aldım, vaktim olunca bunu posta ile kendi adresime gönderip paketi açmadan tutacağım. Böylelikle bir koruma sağladığını söylemişti hukuk hocalarından birisi. Aksi takdirde notere para dayanmayacak, zira sayfa başı 5 tl gibi bir ücretten bahsetmişlerdir aylar önce. O parayı gözden çıkarınca zaten kitabı bastırır insan. Bunun dışında tavsiyem, posta yoluyla -özellikle internet ortamında- kesinlikle yayınevlerine romanı göndermemeniz. Tabi, karşılıklı bir anlaşma olur ve yayınevi romanı değerlendirmeye alacağı vaadinde bulunursa durum değişmekte.

Aynen öyle. Hatta şimdi baktım, IMDB'de 24 Mayıs olarak görünüyor vizyon tarihi. 7 Nisan değil miydi bu?

Nisanda festival dahilinde gösteriliyor, normal vizyon tarihi daha geçtir.

istanbul film festivali'nde herhalde :(

Orhan Pamuk

elif şafak iskender romanını ingilterede ingilizce yazıp,türkçeye çevirtti.

zor değil hocam, biz de almanyadan birinin 2 adet kitabını bastık.

peki Türkçe bir eseri yurtdışında bastırmak mümkün müdür?

(bkz: fakir baykurt)

ayrica renan demirkan ve akif pirincci'nin türkce kitaplari var, yalniz orijinal dili türkce olan var mi bilmiyorum. tahminim almanca'dan cevrilmistir cogu.

Ben kaldim yine.Ama sınav zor muydu bilmiyorum. Benim İngilizcem kotu.

ben anlayamadım zor muydu kolay mıydı. başlar zor, sonlar kolay geldi.

çok kolaydı. 4-5 tane biraz şaşırtmacalı soru vardı.

en sondaki anlamı bozan cümleyi bulma soruları zordu. okuma parçaları bir tanesi çok kolaydı, diğerleri zordu. özellikle o antibiyotik sorusu ve tarih öğretiminin konu edildiği soru. bir vocabulary zordu.

kesinlikle geçen dönemki üds'den daha kolaydı.

sınav işte neblim.

büyük şehirde de yaşamıyoruz ki trafik vardı diyelim

ne ara sınav bitirip eve geldiniz uçtunuz mu?

o antibiyotik parçasını bi allahın kulu özet geçebilir mi?

paragraf sorularının 2-3 tanesinde arada kaldım, geri kalanı baya kolay geldi.

giriş belgesinde emanete alınmayacaktır yazıyor. sanırım bir şişe su dışında yanımızda hiçbir şey götüremeyeceğiz.

Sınav giriş belgesinde bozuk paradan bahsediliyor sadece. Kağıt para ile girebilir miyiz peki? Örneğin cepteki 20 liralık banknot sorun yaratır mı girişte?

@Timburton

kağıt para yaratmaz..defalarca girdim...

kağıt para götürülebiliyor.alyans götürülüyor.onun dışındaki şeyler yasak.emanet alınmıyor.

kağıt para götürülebiliyor da onu geçtim en olmadı çorabına falan sıkıştır içeri girdikten sonra tuvalette çıkar tekrar at cebine.

bu tür markaların şirketleriyle veya toptancılarıyla konuşulabilir.

ben uzun zamandır bi iliski yasamadım, ama yasadıgım zaman da hep bu yorgunlugu yasadım. o yuzden de uzun bir zamandır biraz kapadım kendimi :) simdi mi eskisi mi dersen su anın tadı biri girdigi zaman gidecek eminim :) iliskisine gore de degisebilir belki ama beni yormustur

Abi çok yoruyor. Kız arkadaşım azıcık kezban ve benle niye ilgilenmiyor diye sızlıyor sık sık. Bu ara pek görüşmüyorum soğuk davranıyor, terketse de rahatlasam.

Yoruyor. Üstelik facebook, twitter ve telefonların etkisiyle o kadar sahte ve itici bir hâle bürünüyor ki, yoruculuk tiksintiye, hatta nefrete dönüşüyor.

Sosyal hayatı face, twitterla sınırlı sanan aptallar kıskançlık krizlerine giriyor. Durduk yere sorunlar, soğumalar yaşanıyor. Sonra bu saygı ve samimiyet yoksunu insanlar utanmadan birbirlerinin ellerini tutup "biz sevgiliyiz" diyebiliyorlar.

Gözlemim bu şekilde.

ben hiç bulasmıyorum bu yüzden

Aşırı yapılınca ya da çok yoğun olunan dönemlerde yoruyor. Ama boğmadan, müsait olunan anlarda, işten güçten de çok sıkılınca sevgiliye bir mesaj atıp güzel bir cevap almak, onun o tanıdık, rahatlatan sesini duymak bütün yorgunluğu ve umutsuzluğu siliyor. Yarattığı yorgunluğa değer..

çok değişken 4 birayla da sarhoş olduğumu bilirim 16 birayla da aç karnına içtiysem yanında yemek yediysem çok hızlı içtiysem kusarım. kapalı yerlerde daha çok çarpıyor.

5-6 bira içsem iptalim. 4'te sarhoş olurum zaten.

muhabbetle alakalı bende.

muhabbet güzelse eger iki kisi bir büyük bir kücük icip düzgün adimlarla acik tekel bayi aradigimi da bilirim, kotu muhabbette 2 dubleyle pert oldugumu da.

1-2. Vodka ise 3-4 bardak en fazla 5, bira ise 3 şişe veya 70'lik sınırım.
3. Akşam 3-4 saat içinde.
4. Yemeksiz ve aç karnına hiçbir şey içemem, yanında mutlaka didiklenecek bir şey olacak, patates kızartması olur çerez olur meze olur artık tuzlu bir şeyler ne olursa.
5. Evde daha çok. Bazen de barlar sokağı tarzı yerlerde.
6. Bilerek çok içip sarhoş olacaksam mutlaka evde olmalıyım. Genellikle yapmam.
7. Çok içmekten değil de iki içkiyi aynı akşam içersem kusarım. Bira-vodka ya da bira-şarap gibi.
8. Hiçbir taktiğim yok ama sınırımı biliyorum midem kötü olmasın diye tadında bırakıyorum ben şahsen.

1-genelde 500ml
2-genelde vodka
3-genelde 3-4 saatte
4-genelde yemeksiz ama tok karnına
5-genelde evde ve yalnız

6-arada sırada, canım istediğinde. ve sarhoş olacak kadar içebileceğim içkiye yetecek para olduğunda(absolut-smirnoff-jack daniels gibi orta-üst sınıf içkilerden aşağısını içmem, dandik türk içkisi içeceğime hiç içmem...)
7-sonuncusu 3 yıl önce, toplamda iki kez kustum, gereğinden fazla abartmıştık gençlikte oluyor arada öyle...(hala genciz de alıştık artık ağzımızla içiyoruz)
8-içtikten sonra yatıp uyumamak, sabahlamak. bol bol sıvı tüketmek.

1. 35lik vodka yeter
2. viski, vodka, jager, malibu
3. içkinin tadını sevdiğimden değil, kafamı güzelleştirdiğinden içiyorum, ondan dolayı hep fondiplerim, gündüz içmem.
4. yemekle alkol hiç sevmem, en fazla şarap olabilir.
5. eğlenmeye çıktıysam içerim, canım sıkkın oturup evde tek başıma içmek istiyorsam gene içerim ama genel olarak dışarda arkadaş ortamında içerim.
6. ergenlik döneminden sonra sarhoş olmadım, olmamda, gerek yok mal gibi içmeye.
7. bugüne dek bir kere alkolden kustum, oda karıştırarak bira içtiğimden. (tuborg kırmızı 50+miller 33+carslberg 50)
8. içerken kafam güzel olsun diyorsan hızlı ve aç karna iç, ayılacağım diyorsan türk kahvesine aban.
9. öğrenciyim diyorsan evde ufaktan bi cep vodkası içip öyle gidersen mekana, daha az hesapla, kafa olursun.

3 duble rakı sınırım. dördüncü çoğu zaman sarhoş ediyor.

diğer içkileri sarhoş olacak kadar içemiyorum, ya midem almıyor ya da kusuyorum.

aç karnına içmem. içerken atıştırmalık bişeyler yerim. rakı içiyosam peynir, kavun, meze vs isterim mutlaka. bira, şarap falan içiyosam patates kızartması, fıstık gibi şeyler severim.

1. en fazla şu ana kadar bi 50lik vodka devirmiştim. ama tabiri caizse ebemin amını gördüm. 35lik bitirdiğimde temiz, net sarhoş oluyorum ama amı götü dağıtmadan. ama normalde içeceğim 2-3 bardak vodka-meyve suyu ya da 4-5 50lik biradır.
2. vodka, bira, kokteyl.
3. sarhoş olmak niyetimse 35liği 2 saatte falan içiyorum. yoksa muhabbetle bira. muhabbete göre.
4. tok karnına. genelde içme ortamından önce fast food yenmiş oluyor.
5. genelde bu kadar çok içeceksem evde. dışarda muhabbetle bira işte.
6. fişi çekmek istediğimde, birşeyi hiç düşünmemem gerektiğinde falan.
7. karıştırırsam evet. hangover olayını çok fena yaşarım. genelde içtikten sonra değil, yatıp uyandıktan sonra kusarım. kusarken "bi daha içeni siksinler" derim. haftaya bi daha içerim.
8. eve dönerken su içmeye başlarım. eve gelince biraz yoğurt, bikaç bardak daha su. sonra yanıma su şişeisni koyup yatarım.
9. diyet yaptığımdan 4-5 aydır içmiyorum ama.

1. Bir şişe
2. Şarap
3. 4 saat
4. Yemeksiz.
5. Ev

Alternatif

1. 9 adet 33'lük şişe Carlsberg
2. Bira
3. 6 saat
4. Çerez.
5. Bar / Ev

6. Normal
7. Dalgalı bir ruh hâli
8. Şarap içerken su tüketimi / Bira ile fıstık yememek
9. Bu kadar

3 duble viski yetti mesela bu gece. başım dönüyor ve uykum geldi. hızlı içmemin ve çikolata yememin etkisi var

1. 7 şişe
2. bira
3. akşamdan başlayıp geceye doğru.
4. çerez.
5. fazla miktarda içeceksem bunu evde yaparım.

1. 3 duble,
2. viski
3. 1-2 saatte
4. yemeksiz
5. mekan farketmez ama evde de içtiğimiz oluyor, mekanda da..
6. fazla kaybetmem ama ortam iyi olursa ucu açık
7. en son yılbaşında kartıştırdığım için çıkardım. fazla içmemeye bakıyorum.
8. yatmadan önce mümkün olduğunca soda ve su içip, 15-20 dakika bekleyip öyle yatıyorum

o kiz rus diye geciyor. babasi yakaliyordu ian ile bizim oglani sonra zorla rus'la cakistiriyordu. sen gecen bolumu izlememissin bence.

Ayrıca Mandy onun kardeşi.

@lorenzen

hacı seyrettim a hundrend percent kesin yani. nasıl kacırdım orayı yahu. saol

dediğin gibi bourne serisi
ocean's serisi
007 serisi (sonuncular)


onun dışında:
munich
leon
ronin
taken
hanna
salt

çerezlik: hitman

cüniyt abi: The Man From Nowhere

kalpazanlı: matchstick men
tuttuğunu indiren: serbuan maut

Kalpazanlık kısmından örnek verebilim:

(bkz: inside man)
(bkz: the bank job)
(bkz: ocean's eleven)ve devam filmleri.
(bkz: the italian job) (1969'dakini izledim, diğeri hakkında fikrim yok)
(bkz: dog day afternoon)

eğlenceli ve akıllıca, kalpazanlık sayılmasa da

robert redford paul newman

the sting

çok iyi filmdir.

Kalpazanlık kısmından örnek verebilim:

(bkz: inside man)
(bkz: the bank job)
(bkz: ocean's eleven)ve devam filmleri.
(bkz: the italian job) (1969'dakini izledim, diğeri hakkında fikrim yok)
(bkz: dog day afternoon)

edit: (bkz: mou gaan dou) serisi de belki ilginizi çekebilir.

devlet düşmanı

ingilizcesi enemy at the state sanırım ya da ona benzer bir şey. başrolde will smith var

the departed

Goodfellas

the sting, counterfreiters, headhunters

Belkin marka olanlarını tavsiye ederim.

En çok tercih edilen model Targus'un ama belkin de iyidir. Buradan inceleyebilirsin. www.ovalmarket.com

Ben dün belkin aldım mediamarkt tan. 60 lira civarı. Şık, ve sağlam gibi. Memnunum aldığıma

okuma ya çok dandik. böyle bi karışık kuruşuk ordan bişey çıkıyo oraya gidiyo falan. evlat olsa sevilmez.

Poe'nun öykülerine bilim kurgu'dan ziyade, gotik etiketini yapıştırmak daha doğru olacaktır. Poe'nun her öyküsünü en az 5 kez okumuş biri olarak konuşmak gerekirse, her birinin muhteşem bir kurguya, zeki gerilim ögelerine ve insanı yüzyıllar öncesine götüren betimlemelere sahip olduğunu söyleyebilirim. "Gotik" olana ilginiz varsa okuyunuz.

Benimkine de bir yudum çay dökülmüştü ama bir şey olmadı. Eğer çok döküldüyse önlemini almak amacıyla 1 gün fişten uzak tutarsanız kuruyup gider, sorun çözülür diye umuyorum.

çevirmenlikte okuyanlar da çeviriyo da ders ne? niye böyle bi şey istiyo sonra üstüne yatmasın onun uyanık olun.

Bu tarz eylemler sıklıkla gerçekleşiyor. Öğrenciye ödev, proje çerçevesi altında bölüm bölüm veya kitabın tamamının çevirisini yaptırıp düzenlemeden geçirdikten sonra kendi isimleriyle yayımlatıyorlar onları. Biz de not uğruna bu gerizekalı akademisyenlerin kariyerlerine yardımcı oluyoruz.

Yazilim muhendisligi dersin adi. İbne herif ceviri yaptirip not verecekmis. Sinifta itiraz edecegiz bakalim ne olacak.

bu tarz bir ingilizce sınavına ilk kez mi gireceksiniz? çünkü öncekiler (kpds, üds) 80 soru 180 dakikaydı. bu sınavda da farklı olacağını sanmıyorum. zaman kesinlikle yetecektir.

zaman fazla bile geliyor, ben çıkılabilecek en erken zamanda çıktım hep sıkıldığım için. ales gibi değil yani, rahat rahat yetişir bence. ha ben daha önce girdim de yetişmedi diyorsan bence paragraf çalışmanda fayda var, en çok zaman alan kısım orası çünkü.

Yok hiç girmedim de, bir şey için gerekti ondan gireceğim.

Ancak yeni yapılan açıklamaya göre sınav süresi 150 dk'ya düşürüldü. Bunu göz önünde bulundurarak çalışmak lazım.

deli gibi bekleyen bir kitle var, neden basmıyorlar anlamıyorum.

Kayıp Öyküler zaten Bitmemiş Öyküler diye biliyorum ben. Eğer aksi takdirdeyse bile "Kayıp Öyküler"i basan yayınevi İthaki değil -linkte görüldüğü üzere- Altıkırkbeş Yayınları olsa gerek.

www.netkitap.com

www.netkitap.com

altıkırkbeşte sadece kayıp öyküler kitabının ikisi basıldı (kendisi normalde orta dünya tarihi diye geçer ve 12 kitaptır) ve baskıları yok. bunun yanında altıkırkbeşin çevirileri kafa bir dünya haldeyken yapıldığı için de berbattır.

bunun yanında, birisi the unfinished tales olan bitmemiş öyküler kitabıdır. yani the history of the middle earth ile ilgisi yoktur. ikisi farklı kitaplardır.

@thracian

hocam bahsi geçen 12'lik Orta Dünya Tarihi'nin 6-7 ve 8. kitaplarını Yüzüklerin Efendisi Üçlemesi oluşturmuyor mu? Sanıyorum 9. kitaptan sonraki seriler de Bitmemiş Öyküler'i içeriyor. İlk kitapların birkaçı da Silmarillion ve Hurin'in Çocukları'na dair olan anlatılar olsa gerek.

Tabi yine tam olarak Orta Dünya Tarihi'nin tamamen dilimize aktarıldı söylenemez, dolayısıyla bu konudaki merakınızı ben de paylaşıyorum. Yanlışım varsa düzeltin lütfen ama araştırmalar sonucu ben böyle bir sonuca ulaştım.

bak sana tam listesini buraya kopyalıyorum 12 kitaplık:


The History of Middle-earth:
-The Book of Lost Tales 1 (1983)
-The Book of Lost Tales 2 (1984)
-The Lays of Beleriand (1985)
-The Shaping of Middle-earth (1986)
-The Lost Road and Other Writings (1987)
-The Return of the Shadow (The History of The Lord of the Rings vol. 1) (1988)
-The Treason of Isengard (The History of The Lord of the Rings vol. 2) (1989)
-The War of the Ring (The History of The Lord of the Rings vol. 3) (1990)
-Sauron Defeated (The History of The Lord of the Rings vol. 4, including The ---Notion Club Papers) (1992)
-Morgoth's Ring (The Later Silmarillion vol. 1) (1993)
-The War of the Jewels (The Later Silmarillion vol. 2) (1994)
-The Peoples of Middle-earth (1996)

normalde bunlardan birkaç bölüm yüzüklerin efendisi'nin giriş bölümünde yazılır (genel bir başvuru niteliğinde)

fakat the unfinished tales, yani bitmemiş öykülerde şunlar vardır:

tuor ve onun gondolin'e gelişi hakkında
narn i hin hurin: hurin'in çocuklarına dair öykü
numenor adası
aldarion ve erendis
elros soyu: numenor kralları
galadriel ve celeborn'un öyküsü ve lorien kralı amroth'Un öyküsü
ferah çayırlar felaketi
cirion ile eorl ve gondor ile rohan arasındaki dostluğun temelleri
erebror seferi
yüzük'ün izinde
isen sığlıkları muharebeleri
druedain
istari
palantiri

yani bu kitaptaki öykülerin hiçbiri bitmemiştir; özelliği budur. kimisinin ortası yoktur (belli ki sayfalar kaybolmuş, ya da hala bulunamamış), kimisini bitirmeye vakti yokmuş tolkien ustanın, yarım kalmış. ama yine de mükemmel bir kitaptır bence. fakat dediğim gibi 12 ciltlik orta dünya tarihi ve hatta yüzüklerin efendisi üçlemesiyle hiç alakası yoktur. orta dünya tarihi tamamen ayrı bir olaydır. bir larousse niteliğindedir. silmarillion'a benzer.

not: şöyle birşey var 10 ve 11. orta dünya tarihi kitabı silmarillion içine katılmış olabilir, silmarillion kitabını bulup kontrol etmem lazım.

Yakınlarınızda varsa, Real'de ithal ve yerli markaları mevcut.

Ben kendim yapıyorum bunu. Rondoya fındıkları atıyorum bal ve bir çay kaşığı yağ ile karıştırıyorum harika oluyor.

karahindiba?

- karahindiba
- dandelion

karahindiba.gen.tr
karahindiba+1

24.media.tumblr.com

niye bilmiyorum ama köyde 'püsü' deniyordu.

3 bölüm çıktı, ilk bir iki bölümü izle, sarmazsa bırakırsın ama ilk bölümden heyecanlı başladı dizi

izle nokta net

Gotik edebiyata, özellikle Poe'ya ilginiz varsa mutlaka izlemelisiniz. Aksi durumda ise, senaryonun etkisini artırmak ve anlamak için Poe'nun öykülerini okumaya başlamanızı tavsiye ederim.

www.youtube.com

uzun bir vidayı çevirerek sok, pense yardımıyla çek

mantarı içine düşürmeyi dene yalnız o da kolay değil.

ayakkabı ile çok kolay açılıyor www.youtube.com

mantarı içine düşürmüştüm daha önce. basınçtan dolayı içine girerken şarp dışarı fışkırıyor :)

vida, pense, çekiç ve insan gücü ile sorunsuz bir şekilde mantar yuvadan ayrılmıştır.

İnce uclu bir bicagi mantara batir ve etrafinda cevir.

diş fırçası yardımıyla mantarı içine itmek suretiyle açabilirsin

aşırı tepkili kalabalıklar çağına hoş geldin. aşırı tepkili kalabalıkları günahım kadar sevmem ben de.

boku çıktı bence de. izlemedim ne yalan söyleyeyim ancak en kötü filmde çok fazla be abi.

emeğe değil sonuca oy veriyoruz. emeği değil o emeğin sonucunda ortaya çıkan filmi görüyoruz. eğer imdb'de yapılandan bahsediyorsan.
değeri 1 puan bile olmayan bir filme mecburen en az 1 puan veriyoruz zaten. aldığı puan çok bile.

ayrıca o emeğin karşılığını emeğini verenler alıyor maddi olarak.

(en kötü film değildir tabiki, ancak 1,7/10 puandan fazlasını gerçekten hak etmiyor)

Bir sinema öğrencisi olarak, filme verilen bu değeri (1 puan) çok doğru buluyorum ve destekliyorum.

bir film çekerken yüzlerce kişi emek verir. kişiler ilk önce hangi filmin içinde olduğuna bakmalı. birçok oyuncu sanatçı karşısına bir senaryo veya film geldiğinde okuyup analiz ediyor. celal ile ceren ticari amaçla yapılmış bir film gibi. bazı türk filmleri çekilirken bin bir zahmetle çekiliyor.

oylar adama verildi. şu başroldeki kadınla ş.g ın bebek taklidi yaptığı videolardan sonra yapılan doğru.

çokta fififymiş işte, adamına umurdunda değilmiş, boşver. bu madalya ona yeter.

'Emege saygi +rep' ci tayfa sozum sana. Boyle sacmaliklara tepki verilmedigi takdirde ayni seyler yapilmaya devam edecek. Neyin emeginden bahsediyosun hala? Milletin set ekibindeki isikciya tepki gostermediginin herkes farkinda, olmayan da algilarini acip olsun bir zahmet..

Bunlardan kaliteli oldugu halde, bu filmler kadar getirisi olmayacagi dusunulen bir cok film cekilemiyor, onumuze gelmiyor. Bir cok saglam oyuncu,yonetmen sinemanin disinda kaliyor. Tepkinin bir yerden baslamasi gerekli. Bu kadar kraldan cok kralci olmayin.

Neyse sakinlestim, iyi aksamlar..

11bin adam arasında konuşup anlaşmadı herhalde "dur şu şahan lavuğunun filmini batıralım" diye. gerçekten kötüdür.

adam cukkayı indirdi mi? indirdi nokta :D

tepki ve organize işe gibi görünse de bence hakkı budur.

turk romancilar arasindan; oguz atay-tutunamayanlar bir basyapittir gozumde.hayata yon vermek ya da birgun bir kitap okudum hayatim degisticilerden degilim velhasil belirtmekte fayda var.

yeni hayat - orhan pamuk

fight clubı yılda en az bi defa okuyorum. bakış açımı zenginleştiriyor birşeyler katıyor.
karanlıkta 33 yazar diye korku öyküleri antolojisi var. hayal gücümü geliştiriyor. karanlık yönlerini sorgulatıp yazarlar üzerine inceleme yapmana ve bu öykülere yol açan şeyleri irdeliyorsun. çok zevkli lan.
bir otostopçunun galaksi rehberi var. mükemmel bir hikaye apayrı bir kafanın eseri. espri anlayışına bayılıyorum. (sonsuz dumura uğratıcı ile reenkarne olan saksı favori karakterlerimden)

hani savaş sanatı şu bu diyen olacaktır denmeyeceklere diyeyim dedim

hobbit - kaç defa okuduğumu bilmiyorum
dava - işte bu hayatımı değiştiren, yön veren kitap

saatleri ayarlama enstitüsü - ahmet hamdi tanpınar

simyacı (paulo coelho) beni çok etkilemişti bir zamanlar

son zamanlarda okuduğum en iyi kitap için:

(bkz: dublörün dilemması)

Edgar Allan Poe - Bütün Eserleri
H.P. Lovecraft - Bütün Eserleri
J.R.R. Tolkien - Silmarillion / The Lord Of The Rings

Bu yazdıklarımı kesin olarak kaç kez okuduğumu söyleyemem, o derece çok okudum.

marquez - yüzyıllık yalnızlık. o kadar çok okudum ki kitabım parçalanacak neredeyse.

Baricco' nun Öfke Şatoları. İki yıldır dönüp dönüp okurum. Ama henüz okuyan başka kimseyle karşılaşmadım.

monteine-denemeler

pierre loti- izlanda balıkçısı
jack kerouac- yolda

4-5 saatte tamamen doluyor diye biliyorum, %100 olunca cikart :)

ilk 2 saatte %80'i, sonraki 2 saatte de tamamı doluyor diye biliyorum. iPod touch'larla aynıydı galiba

Eskişehir'i kısa bir ziyaret haricinde pek bilmesem de öğrenci sayısı epey fazla olduğu için genç birisi için gayet uygun olur bence. Bursa genel olarak fazlasıyla muhafazakar bir şehir.

Eskişehir

eskişehir şehir olarak genç bir şehir ve insanları gençleri kabullenmiş. fakat bursa normal, büyük bir şehir. gençlerle ya da öğrenciyle herhangi bir özel alakası yok. sanayisi gelişmiş bir yer. üniversite öğrencisi için "görükle" dışında pek bi olayı yok. görükle süperdir orası ayrı ama koca eskiŞEHİR dururken, görükle köyüne sıkışıp kalmak gereksiz olur eğer seçmek sizin elinizdeyse.

Eskişehir kesinlikle.

Eskişehir'de sosyal ortam alanınız daha fazla olur, Genç olarak Bursa'ya göre daha rahat hateket edebilirsiniz.

normaldir. dövme iyileştikten sonra bile o bombe kalır elinize gelir bi şişlik

daha önce de yaptırdım ama böyle bir şişlik olmamıştı hiç, tedirgin oldum biraz

bepanthen plus krem kullanıyorsunuz, değil mi?

evet kullanıyorum

@limonlufiruze o hâlde dövmeciyle bir konuşmanızı tavsiye ederim. Bende şişlik falan yok hiç ama bacağı bilmiyorum tabi. Bol şans.

Biraz su içip öyle yat.

cakabo +1
sabahlama, yat.

yarın için bir bilgi verelim o zaman: (bkz: alka seltzer)

baş ağrısı su kaybından olur, uyurken başucunda su bulundur ara ara uyanıp içmeye çalış ağrı falan olmaz sabah

su iç, uyu. zorun ne? alka seltzer içme. mide kanaması geçirirsin falan, gayet zararlı bi şey olur kendisi alkolün atılmadığı bünyede.

kira sözleşmeleri yazılı olmak zorunda değildir. Sözlü olarak şu ay çıkıcam gibi bir sözlü anlaşmanız varsa ve bu tarihten önce çıkarsanız sorun olmaz ancak etik bir davranış değil. Ama ev sahibinizle yine sözlü olarak bu konuyu konuşup anlaşmaya varabilirsiniz.

F. Sözleşmenin sona ermesi
I. Sürenin geçmesi

MADDE 327- Açık veya örtülü biçimde bir süre belirlenmişse, kira sözleşmesi bu sürenin sonunda kendiliğinden sona erer.

Taraflar, bu durumda, açık bir anlaşma olmaksızın kira ilişkisini sürdürürlerse, kira sözleşmesi belirsiz süreli sözleşmeye dönüşür.

II. Belirsiz süreli kira sözleşmelerinde fesih bildirimi
1. Genel olarak

MADDE 328- Belirsiz süreli kira sözleşmelerinde taraflardan her biri, daha uzun bir fesih bildirim süresi veya başka bir fesih dönemi kararlaştırılmış olmadıkça, yasal fesih dönemlerine ve fesih bildirim sürelerine uyarak sözleşmeyi feshedebilir. Fesih dönemlerinin hesabında, kira sözleşmesinin başlangıç tarihi esas alınır.

Sözleşmede veya kanunda belirtilen fesih dönemine veya bildirim süresine uyulmamışsa, bildirim bir sonraki fesih dönemi için geçerli olur.

yani boşaltma hakkına sahip değilsiniz. sözleşme 1 yıllık yapıldı diyelim, söyleşme süresi dolmadan önce ihtar çekilir. ihtar çekilmezse sözleşme kendiliğinden 1 sene uzar. sözleşmeniz 15 ağustos 2013'de bitecek yani. bu tarihten önce çıkmanız durumunda ev sahibi bir başkasına evi kiralayana kadar kiradan sorumlu olursunuz.

kontratta "kontrat süresi dolduğunda taraflar itiraz etmezse sözleşme 1 yıl daha uzamış olur." diye yazıyor mu? "taraflardan biri ... süre önce haber vererek sözleşmeyi sonlandırabilir." gibi ibareler var mı?

şunu da belirteyim, bu yazdıklarım emredici hüküm değildir, sözleşmede aksi belirtilmişse sözleşme geçerlidir. ancak herhangi bir madde yoksa sözleşmenizde, bu maddeler geçerli olur. @timburton'unda dediği gibi, "etik davranış" olmaz. hukukta etik yoktur kural vardır hak vardır. hak ihlali olur sizin olayınızdada. kiralayan söke söke hakkını alabilir.

mutluyum. çok önemli bir problem yaşamadım. yaşadığım küçük problemlerde de gayet yardımcıydılar.

kablo tv varsa uydunet iyidir
yanına teledünya ekleyebilirsin.

memnunum. 2 sene oldu, "internet sorunu" olayını unuttum. Önceden ttnet'le günün her saati iletişim halindeydim yaşanan kesintilerden dolayı. Kısa sürede gelip bağladılar, bir sorun olunca da gün içinde gelip hemen bilgi veriyorlar.

24 ay garantili olarak, 20 mbps hiz, 100gb hiz alani diyor bir de sinirsiz diyor, 59 lira diyor, kurulum ve modem ve aktvasyon dahil bu fiyata, 300 dk da hedaye diyor. nasil bi kampanya?

mavicorap süper bir kampanya. 50 gb hız alanlı olanı da düşünebilirsin. normal kullanımla 10 günde 50 gb doluyor ama 3mbps ye düşüyor hız. öyle çok yavaşlama yok. bunun dışında düşünmeden geç derim. zira telefon parası ödemekten kurtulursun.

aradığım günün ertesinde bağlamışlardı. müthiş memnunum. lig tv'li bi paket vardı ona bak istiyorsan.

Kombi de elektrik harcıyor. Hem de hatrı sayılır bir miktar harcıyor.

normal değil gibi. biz 3 kişiyiz ve 1 kişi gündüz de evde. 50 civarı geliyor.

faturada kac kw harcadigin yazar, ne kadar yaziyor orada?

Bugün tartışma odağımız bu oldu okulda. Tv bile olmayan 1+1 evime (laptop, buzdolabı, kombi, çamaşır makinesi) 45 lira fatura geldi bu ay.

Bugün yetiştim mesai saatinde anlattım durumu. Zam geldi dediler, sonra gelir gelmez posta kutusundan gizlice diğer dairelere baktım 80,100 gibi fatura tutarlarını görünce anladım. Geçen ay 34 liraydı, bugün 45. Doğal gaz da aynı şekilde. İyice bokunu çıkardılar. Bu yaşta yurda yazdıracaklar adamı.

EDİT: KWh kısmında 120.00 yazıyor, sizce normal mi bu kullanım?

floresan kullanılıyorsa cok farkeder. bir de bazı evler sanayi tipi(tam olarak tanımı bu mu emin degilim) elektrik kullanıyor, öyle olunca fazla fatura gelir. son olarak da kombi eski tiplerdense o da harcayabilir.

kombi+mini buzdolabı var.
odada kullandığım Philips ampul(18w) ve bilgisayar var.

65geldi son 2 ayda. bilgisayar 7/24 açık benim.

çok fazla değil bence normal sayılabilir. ya da bana da çok geliyor...

ben de tek kalıyorum bu arada. başka kullanan yok. 180.000 Kullanmışım.

Komplo teorisi üretecek olursak eğer şu kaçak kullananların parasını hala bölgelere bölmedilerse kışın gelmesi ve elektrik sobalarının artması neden olabilir.

120kw kucuk bir daire icin cok fazla bence. 120kw demek normal 60wattlik bir ampulun 2000 saat durmaksizin calismasina es deger. kombinin ya da buzdolabinin bu kadar yakmasi normal degil.

e1301.hizliresim.com

bu da upload..

eve yeni çıktım çamaşır makinesi ve ketıl yok. ayrıca iskan alınmış normal konut faturasın üzerinden. yer istanbul / avrupa

@dogumgunundecevrimdisiolanadam 88 binlerde sanırım sizin kullanım, yanlış bakmadıysam. Bende de 120 bin ama benim fatura 45 lira. Çok saçma bir olay, anlam veremedim gerçekten

kesme/bağlama ücreti var sizin faturada @dogumgunundecevrimdisiolanadam

evet 17.70 kesip bağlama parası var ben de yeni gördüm.. eski kiracının işi :/

düşünce 35 ediyor. o normal sanırım di mi ?

tekim..bana 17 geldi bu ay

ne çok tek varmış ya la neden beraber yaşamıyoruz hem fatura azalır :D

eski faturayı geç yatırmanızdan dolayı elektriğiniz kesilip yeniden bağlanmış "sanırım". bazı anadolu illerinde insanları böyle sikiyorlar. son ödeme tarihi geçer geçmez yazıyorlar 17 tl'yi.
3 kişi her bi boku kullanma ile 55 tl civarında geliyor bize.

acaba yerden yere göre değişiyor mu ? yani türkiyenin her yerinde aynı birim fiyat mı ?

88.563 Kw kullanıma 35 tl gelmiş oluyor bana.

yurdum insanının elektrik faturası hesaplama yöntemini gördükçe gülesim geliyor.
-biz evde 3 kişiyiz bize şu kadar fatura geldi
-aaa ama ben tek yaşıyorum niye bu kadar fatura geldi
-bizim apartmanda 10 çocuklu aile var bizim kadar fatura ödemiyor
-yav bizim yandaki komşunun bacsından duman bile çıkmıyor bu adam nasıl ısınıyor,bizden az elektrik faturası ödüyor.gidip şikayet edyim bari.
şaka bi yana elektrik faturası böyle hesaplanmaz.dairede yaşayan kişi sayısına göre değil elektrikle çalışan cihazların güçlerinin toplamına göre hesaplanır.
misal burdaki örnek faturada 30 günde toplam 88 kilowatt harcanmış karşlığında 20tl bedel hesaplanmış.bu kullanıdığınız elektriğin bedeli.kalanı ise 17 tl kesme bağlama bedeli,belediye vergisi,cart vergisi curt vergisi,bunlar bizden elektriği eşşek gibi alacaklar vergisi,kerizleri yolalım vergisi vs vs..böyle gider bu..
artık kamu hizmeti diye bişey kalmadığından aldığımız hava için bile özel sektöre para ödemek zorunda kalacağız bu gidişle.
neyse konuyu dağtmayalım,20 tl kullanılan elektriğin bedeli,17 tl kesme bağlama bedeli geri kalan 16 tl her faturada olabilecek normal bişey.
son olarak elektriği tarifeli sistemde kullandığınızı hatırlatayım.buna göre 17-22 saatleri arsında mümkün olduğunca fazla elektrik kullanmamaya çalışın.çünkü bu saatler arasında normal tarifenin 2 misli pahalı kullanıyorsunuz elektriği.
saygılar.

yukardaki mesajı yazdıktan 2 dakika sonra elektrik faturamı getirdi komşum..88 tl geldi.yorum yapmayacağım.

araştırma zahmetine katlanmayanlara gelsin:
www.trthaber.com

1 tane varsa 2.sini çıkartmanı tavsiye etmem.

Kredi kartlarının bilinçaltında psikolojik bir etkisi var, para harcayınca sanki ödemeyecekmiş gibi bir hisse kapılıyorsun, cebinde olan nakiti o kadar kolay harcamak mümkün olmuyor ama kredi kartı harcamayı körüklüyor. Bankalarında işine geliyor zaten herkese bir tane çakıyorlar.

Bence çıkartma derim

değmez, gift kart işinizi görür. Sakın almayın.

Bir adet kredi kartın var ve ailen ödüyor. Bundan iyisi, Şam'da kayısı olur.

iTunes'a kart tanımlamanı da tavsiye etmem. Farkında olmadan cırt cırt harcıyorsun. Hele uygulama almak içinse salla gitsin. 25PP kur bilgisayara, tüm uygulamalar jailbreak gerekmeden ücretsiz kurulabiliyor. Diğerlerini de hediye kartlarıyla halledersin.

Alacaksan hepsi aynı. Ancak ben play card kullanıyorum. Aynı zamanda World kart özelliklerini taşıdığı için güzel taksitler oluyor.

çıkartma. yıllık ücreti, otu boku derken zarar edersin. itunes gift card al, onları kullan itunes'ta. gayet güzel çalışıyor kredi kartı olmasa da.

kredi kartını banka kartı gibi düşüneceksen yararlı olur.

tavsiyem iş, yapı kredi veya vakıfbanktır.

Soruyu gören de sekreterimle gizli ilişki yaşıyorum sanır. İnternettesin kardeşim farkettiysen içeriğin yüzde doksanı porno. Porno'nun artık böyle yadsınan ya da anormal gelen bir şey olmadığı bariz bence.

oha artık yani. izlese nolcak. hasta değilse izlesin yani

ben de kız arkadaşıma sormuştum. sıkılınca izliyorum bazen, zaman geçiyor demişti.

erkeğim
izlerim
haberi olur
bu zamana dek olumlu ya da olumsuz bi tepki almadım

izlerim, haberi olmaz yani porno mu izliyorum diyeceğim hatuna, ama görür bilgisayarda falan hiç çekinmem onun zevki ayrı be gülüm derim gülerim

birlikte bile izleriz. İki taraf için de gayet doğal ve gerekli bir durum.

kadınım.
izlesin.sorun olmaz.
ben de izliyorum zaten,o da biliyor izlediğimi.
raad olun.

ilk sorum: "bayan duyurucu" nedir?
ikinci sorum: bu insanlar tam olarak kimi bayiyor?
ucuncu sorum: "kadin" kelimesini neden bu kadar urkuyorsunuz detaylariyla birlikte aciklayiniz.

not: soruya cevapla karsilik verme ekolunden geliyorum.

not-2: duyuruya "+18" ibaresi konmasinin maksadini anlamadim.

ehm, cevaba gecelim.
erkegim. porno izlemek icin iliski sahibi olmak/olmamak belirleyici unsur degildir. ayrica anormal bir davranis da degildir. sadece bugun degil, eskiden de degildi. su an ebeveyniniz olan kisiler, o donem vcr kasetlerle izliyorlardi.

son olarak, porno izlemek icin cinsiyet de belirleyici unsur degildir.

insan ilişkisi var diye porno yasağı mı koyar kendine amk. :)

hepiniz leş olmuşunuz la, yazık. bi de şu "raad olun" "insanız ya sevgilimle birlikte izliyoruz" "ondaki meme sende yok diyorum gülüyo ehehe" şeklinde işi normalleştirme tripleri filan. ne lan bu? kendinize gelin, gidin anne babanıza anlatın bunlar çok normal cici şeylerse

cevap nick uyumu.

bu dünyada iki tip insan vardır;

porno izleyenler ve yalan söyleyenler.

--

ilişkiyle porno'nun alakası ne? ana öğünün var diye aburcubur yemeyecek misin yani?

** bayan değil kadın**

1. Takip edebilir. Şu uygulama ile itunes.apple.com

Kader ve tesadüf arasında çok ince bir çizgi vardır, diyor.

Öyle bir insan var ki, beklenmedik bir olay karşısında o olayı tesadüf olarak algılamak yerine, onun olması gereken eylem olduğunu savunur. Yani, onu kadere bağlar.

Diğer insan ise, beklenmedik bir eylem -yani tesadüf- beklentisi içinde olduğu için yaşamını verimli kılacak planları gerçekleştirmenin gerisinde kalır. Kader olarak adlandırabileceğimiz bu olgu da bu insanın benimsemediği, dolayısıyla kontrol edemediği bir durum hâline gelir.

ps: Enough for internet today, good night.

ikisine de inanamazsın. birinden biri. aksi halde ibnelik olur. hem şeyim büyük olsun hem donuma değmesin diyemezsin deyü.

stres. ama gözlükle alakalı olduğunu düşünüyorum. ben gözlük kullanmıyordum. 1 hafta dinlendirici gözlük kullandım. seğirmeye başladı. çıkartıp kullanmayınca düzelmişti.

17. gün oldu, hâlâ geçmedi benim de. Dinlendirici gözlük ben de kullanıyorum fakat uzun zaman oldu onu kullanmaya başlayalı. Ne yapmak gerekiyor ben de bilmiyorum açıkçası. Final dönemi bitince geçer diye umuyorum.

ps: Bu rahatsızlık için göz doktoruna mı gitmek gerek acaba?

zamanında öss'ye hazırlanırken bana da olmuştu. strestendir.

170

ben tek yaşıyorum, 1+1 evde kendi odamı ve bazen mutfağı yaktım ve bana 130 gelmiş.

1+1 daire, odalardan sadece biri ve banyo yanıyor. 115 geldi.

kasım: 380
aralık: 310

evde iki kişiyiz. 3+1 ama sadece salonda otururken salonu ve kendi odalarımızı açıyoruz. yatarken her tarafı kapatıyoruz. okul iş derken eve geliş süremiz ortalama akşam 7. günde en fazla 5 saat açık. hala anlam veremediğimiz bir fatura. zaten aralık faturası gelince oturup ağladık ciddi ciddi.

@gece kelebeği yatarken kapatmayın tamamen, en kısıkta kalsın bence.

@gece kelebeği, bir de peteklere baktırın. suyunu falan alsınlar. içi pis su dolu olabiliyor bazen. geçen yılki evimizin peteklerinin içinde çamur gibi su vardı, bize de saçma şekilde hayvanî faturalar geliyordu ve ısınamıyorduk. meğer sorun peteklerdeymiş.

23 lira.

merkezi sistem ev, 60 dolar para veriyoruz. bi de elektrik sobamız var. mis.

iki artı bir evimize bugün 260 lira geldi. 208 gayet iyi.

440 tl. 2+1 ev, tek yaşıyorum.

2+1 evimizde hep en düşükteydi. hiç kapatmadık çok nadır bir kaç saatliğine bir tık yükselttik 140 gelmiş.

2+1, 30-40 derece arası yakıyoruz 167 gelmiş, aralık faturası

istanbul istinye, 3+1 130 mt2. 90tl geldi. Onceki aylarda 40-50tl civariydi.
istanbul cekmekoy, 2+1 110mt2 oraya da 90tl geldi. Onceki aylari 20-30tl arasi.

mantolama ve kombinin kalitesi onemli.

1+1: 3. kat, son kat, sürekli minimumda çalışıyor kombi. yer eskişehir. yanılmıyorsam ilk kış faturam. 80 küsür geldi.

maddi olarak altından kalkabilir durumdaysanız neden lüks olsun ki?

evet

öyledir.

neden olsun. kafan rahat. masraflar fazla gelmiyorsa mis gibi takıl bence.

Sigarandan eğlencenden kısarsan, banyonu mutfağını tek başına kullandığına fazlasıyla değecektir. Kafan rahat olur, sana kazandıracağı zaman ve huzur sayesinde o giden 300-500 lirayı zaten bir şekilde çıkarır veya kazanırsın. Misal, gece uykunu daha iyi alırsın, okulun uzamadan biter, işe daha çabuk girersin. Kız arkadaşınla dışarıda sürtüp cafe'lere para akıtacağına evde takılırsın, paran cepte kalır. Ev arkadaşınla temizliktir şudur budur kavga edip günlerce kafana takacağına, vaktini daha iyi değerlendirir, ek iş yapıp veya ders verip kira paranı fazlasıyla çıkarırsın.

Kiraya verdiğin para çok olsa başka, ama hepi topu 600 TL veriyormuşsun. Boşver, böylesi daha iyi.

öğrenci için 1300 tl aylık gider bana baya lüks geldi, eğer seni zorlamıyorsa sıkıntı yok kendi hayatın derim tabii.

maddi anlamda lüks sayılabilir ama insani açıdan gayet normal bir istek. genç bir insanın kendi dairesinde yaşamak istemesinden doğal ne olabilir ki? birileriyle yaşamak zorunda mısın ya da hiç tanımadığın, huyunu suyunu bilmediğin 2-3 insanla tek bir odayı koca sene paylaşmak zorunda mısın?

imkanın varsa, çevrendekileri bu iş için zorlamıyorsan, lüks falan değildir. nefistir, iyidir.

Devlet okulunda okuduğunu varsayıyorum ve hangi bölümde olduğunu bilmiyorum ama;

Ayda 1300 lira verilerek özel üniversitede mis gibi bir bölüm bitirilebilirdi diyorum.

ortalama bir öğrenciye göre lüks evet ama kimse de niye tek başına ev tuttun demez. utanmana gerek yok yani. maddi açıdan rahatsan bunu değerlendirme hakkın var.

nereden baktığına göre değişir. ama bu soruyu sorman da ilginç, durumun iyi olsa aklına lüks mü bu yaptığım diye takılmazdı sanırım. ortalama bir gelirin varsa lüks tabi. ayrıntılar önemli.

paran yetiyorsa, hiç değil. Şahsen benim için ulaşm sorunu olmasa böyle bir yol deneyebilirdim. Kira sıkıntı oluyorsa, dışarıda yemeyi bırakmakla, 200 liralık bir kazanç sağlayabilirsin. Dahası, anamuhalefet'in dediği gibi, mutfak ve banyoyu tek başına kullanmak da fena olmaz. Yine, istediğin zaman uyuyabilmen, istediğin zaman sessiz bir ortam oluşturabilmen de tek başına kalmanın artıları.

Ama ailen vs sıkışık durumda kalıyorsa, başka birini bulabilirsin ki böylece 350 tl masraftan kurtulmuş olursun ki yine en azından tepe tepe kullanabileceğin adamakıllı bir odan olmuş olur.

bende bayanım ve tek başıma dediğin fiyatlarda kalıyorum. çok rahat bir aileden gelmiyorum orta hallice işte. ama bence değiyor. hiç lüks olduğunuda düşünmedim.lise dahil yurtta okadar takıldıktan sonra bunu hakettiğimi düşünüyorum.

tek basina eve cikmayi birak tek basina super luks dairelerde yasayan ogrenciler var. Bu tamamen kisinin maddi imkanina gore degisiyor, belki bu parayi sana gonderenler cok sikinti cekiyordur ha o zaman oturur dusunursun bi kiyaslama yaparsin. Sirf para biriktirmek icin yurtta kalan bircok kisi tanidim kira fatura yok 8-9 ay 300-400 kenara koya koya her yaz cok guzel yurtdisi programlarina katilabilirsin.Onceligin neyse ona gore karar ver.

Ben 4 yıldır bu şekilde yaşıyorum. Zengin miyim? Hayır. Ama diyorum ki her defasında "pis, sorumsuz, sigara içen bir ev arkadaşım olup cebimde para olacağına; bazı şeylerden ödün verip, parayı ucu ucuna yetiştirerek tek başıma, kafama göre rahat bir yaşam sürerim."

ailene yük olmuyorsa değil.

yine de ev arkadaşı edinmek iyi olur. hem evde çıkabilecek sorunları yaşamak, çözüm üretme yetisi kazanmak açısından, hem evi iki kişi nasıl idare eder görmek açısından iyi olur.
kiranın 600 yerine 300 olması da seni çok daha rahat ettirir.

kafa dengi, temiz bir ev arkadaşı olunca evde hem daha çok eğlenirsin hem de daha rahat geçinirsin.

benim standartlarıma göre lüks. harvadığın para ile 2 2buçuk ayı çıkarabilirdim 2-3 yıl önce.

ben de 3 yıldır tek kalıyorum. masrafım 1000 lira civarı. ev arkadaşımda oldu ama akıl sağlığım bozulacağına param gitsin dedim evleri ayırdım. aradaki fark ev arkadaşım varken rahat rahat alışveriş yapardım. çanta,ayakkabı falan hiç düşünmeden alırdım şimdi öyle değil tabi. kardeşim ve yurtta kalan arkadaşlarım da aşağı yukarı dışardan falan yemek yiyerek aynı parayı harcıyorlar. ama tek kaldığımı söyleyince insanlar tuhaf bakıyorlar sanki müsrif tutumsuz gibi..

tek kalıyorum ben de. memnunum.
genelden bağımsız bakarsak lüks değil kesinlikle, sonuçta köşkte, yalıda kalmıyorum. ama diğer öğrencilerin yanında biraz lüks oluyor sanırım.

bir odada 3-4 kişi olanların yanında bir evde tek olmak.


yani ortalama düşük olduğundan normal olan çokmuş gibi görünüyor. Lüks değil ama öyle gibi algılanıyor.(benim de fatura hariç kira 600)

hocam yerinde olsam bi odayı 300-500 liraya hafif şekilli döşer ve craigslist ya da bi gezi falan sitesi var ya ordan turiste 80-100'e çakarım bi gecelik odayı. eğer paraya ihtiyacın varsa ve istanbuldaysan tabi...

lüx kavrami göreceli.

param olsa bende tek eve cikardim. ögrencilikte verimi arttiri uzun vadede basariyi arttirir.

yurtta kalıyorum ben de, ayda 1000liraya yakın harcamam var bazen geçiyor bile, bir de dönemlik 1900tl gidiyor yurda böl işte 4 aya 500 lira eder.
aynı para senle yaklaşık. yurtta yemek yok anca bi döşek bi masa bi de ortak banyo var ake. maddi zora sokmuyorsa devam et, yada tanıdığın temiz bi eleman al yanına. ben bulsam öyle ev bende çıkarım hral

Epey lüks, ama ne var yani, paran varsa çık abicim. Kimi ilgilendirir bu. 2 sene yurdun pisliğinden sonra 2 sene tek yaşadım, yeminle hayat standartlarım roketlendi. Böyle bi rahatlık, keyif olamaz yani.

www.youtube.com değil mi?

değil, son 1,30 yok hiçbirinde. son 1,30 dakini istiyorum

www.youtube.com şunu andırıyor sanki ama değil galiba.

değil

Sanırım bunu arıyorsun. Gerçi birebir aynı değil ama Freddie'nin yaptığı şey aynı

www.youtube.com

Senin dinlediğin kayıt muhtemelen Queen'in Live Magic albümünden. Freddie, seyirciyle bu oyunu konserlerinde yapmaktaydı. Bir önceki cevabımda 1986'daki Live at Wembley konserinde A Kind of Magic şarkısından sonra yapmıştı, senin dinlediğin kayıtta Another One Bites the Dust şarkısından sonra, alttaki konser görüntülerinden anlaşılacağı üzerine ise yine A Kind of Magic şarkısından sonra yapmakta. İstediğin şarkının birebir görüntüsü var mı bilemiyorum ama bunları bulabildim ben. Alttaki linke de bi göz at istersen ;)

youtu.be

teşekkürler 22. dakikadan sonra. şimdi bunu buradan çıkarmak lazım

istifa edeceksin tabii.

Ciddi misin sen? Tabii ki istifa edeceksin yahu.

bağlı bulunduğunuz bakanlığın il müdürlüğüyle bir iletişime geçin öncelikle. Oradan belirtirler zten

e o zaman ne anladım ben bu işten, bırakamam ben gül gibi işimi :/

öyp size zaten maaş veriyor ve kadrolusunuz. yani yüksek lisans, doktora süresince araştırma görevlisi maaşınız yatıyor, bir saçmalık yapmayıp mezun olduğunuzda da yardımcı doçent olarak kadronuz hazır, en kötü ihtimalle yardımcı doçentlikten de emekli olursunuz. yine devletin çalışanız yani.

ama şu istifa işini öğrenin, istifa etmeksizin farklı bir şekilde geçiş mümkün olabilir.

"e o zaman ne anladım ben bu işten, bırakamam ben gül gibi işimi :/"

cümlesini kuruyorsunuz ve öyp'yi kazanmışsınız. Sayenizde, sizin gibi şu an işi gücü olmayan, sizin kazanıp da burun kıvırdığınız statüye gelmek için götünü yırtan insanlar bir sene daha uğraşacak o sınavı kazanmak için. Öyp için çabalayan bir insanım, bölümüm gereği matematik ve mantık derslerinde zorluk çekiyorum ve deli gibi çalışıyorum. Ama sizin kafada insanlar böyle güzelim kontenjanları yakarak çok küfür yiyor işte.

yök'ün kendi sitesi var, bir sürü forum var, facebook grubu var öyp ile ilgili. hadi başvururken öylesine başvurdunuz, tercih yaparken bile insan hiç mi araştırmaz. iyi ki akademik kariyer yapmayı düşünmüyorsunuz, bu basit şeyi bile araştırmayan okumayan insanlar akademisyen olmasın mümkünse.

ve evet, ben de halihazırda bir öyp araştırma görevlisiyim ve yönetmelikler başta olmak üzere öyp hakkında her şeyi okuyup, kabul edip tercih yapmıştım. olması gereken de bu. "araştırma görevlisi" olmanın ilk gerektirdiği şey araştırabiliyor olmak zaten.

belki de yaparım, kime ne? siz her kılavuzu baştan sona okuyor musunuz ki böyle ölçütler sunmaktasınız bana?

cafe de la rue. yürüyüş yolunda valilik civarı.

fethiye caddesinin sonlarına doğru jazz cafe diye bir yer var. sanırım ismi değişmiş ama hemen gözünüze çarpar zaten. bulamazsanız da arka bahçe diye bir cafe var orayı sorun, onun hemen yanındadır. hem müzikleri çok hoştur hem de çalışanları ve geleni gideni kalitelidir. 18 yaş üstünü alıyorlardı zaten.

yeni cuma camisinin orada kedi cafe var (orada sorarsanız gösterirler). hem kahvaltı hem sonradan rahat rahat oturmak için güzeldir. şiddetle tavsiye ediyorum.

Fethiye caddesinde Garniture var. İzmit'teki en sağlam kahvaltıyı orada bulabilirsiniz.

garniture jazz cafe'nin büyüğü denilebilir, ikisi de iyidir. ben olsam soğuk olmazsa hava, seka park'ta marina ya da diğer kafelere giderdim. deniz kenarı oh mis

Bizim için çok önemli bir ayrıntı: sigara içiyoruz. Belirtmek aklıma şimdi geldi.

jazz corner, izmitte yapabileceğiniz en doğru tercihtir. (fethiye caddesi üzerinde, dükkan değil , dükkan üstü 1. kat gibi düşünün)

Kahvaltı için ise arabanız varsa, karşıya gidebilirsiniz, deniz gören güzel mekanlar var. Yok merkeze yakın bir yer istiyorsanız Hoşgör'ün poğaçaları gayet güzel. Ama şunu da söylemek lazım hoşgör bildiğiniz pastahanenin 6-7 katlı olanından. Poğaça ve limonatası dışında da pek bi' numarası yok. (yürüyüş caddesi üzerinde)

Tüm bunların dışında, şiddet zoru yoksa eğer, ''de la rue'' ve 'de la rue'nın 100 metre çapında ki mekanlardan kesinlikle uzak durun. Asla sizin isteklerinizi karşılayan yerler olmayacaktır. Anca Sevgilinizden ayrılırsanız filan gidersiniz de la rue' ya . (yürüyüş yolunda, köre sorsanız gösterir)

Ve kedi kafe, 'kedi kafe'yide standart solcu kafeteryası olarak düşünebilirsiniz, kahveden bozma masa ve sandalyeler eşliğinde, hiç de komünizme yakışmayacak fiyatlarla karbonatlı çayınızı içersiniz. tabi içerisinin tasarımını yabana atmamak lazım ama, sizin konseptiniz için uygun değil bence. (bu biraz arada bir yerde kalıyor, internette aratırsanız ayrıntılı tarifi var)

marina dolaylarında oturmak ise; bu tamamen zevk meselesi. zibil gibi ali cengo'yla beraber soğuk bir mekan olarak döşenmiş bir yer, tek artısı denize nazır olması.

düzeltme: jazz corner'de tam emin olmamakla beraber otururken malesef sigara içemezsiniz. Ama diğer mekanların hepsinde kılıfına uydurulmuş sigara içebileceğiniz yerler var. Zannımca marina da da açık havaya oturmanız lazım sigara içmeniz için ama, tüm bu sigara mevzularından emin değilim.

Garniture +1
ya da seka park. hem sakin, hem de deniz kenarı.

hava güzel olursa seka park'a gidin, gerçekten güzel.

işlevleri elbette farklıdır ama çay'da kalori olmaz, içine atılan bal/şeker vb.'nin kalorisi ne ise, çayın da kalorisi odur.

Peki, yeşil çayın bağırsağı çalıştırma özelliği vesaire bunlar da geçerli mi onu soruyorum. Ayrıca çayın niye kalorisi olmuyormuş onu anlamadım az dersin anlarım da...

karışık bitki çayının etkisi içine konan bitkilere göre değişir.

misal:
-kantoron, melisa, lavanta koyarsan, mışıl mışıl uyutur.
-sinameki, kiraz sapı vs koyarsan afedersin sıçtırır.
-ıhlamur, adaçayı, vs koyarsan hastayken iyi gelir.
gibi.

Çeşitli bitkilerden oluşan karışım çayları mevcut fakat bunların yararlı olduğunu söylemek zor. Bazı bitkiler birleştiğinde vücut üzerinde farklı etkilerde bulunabiliyor, bu yüzden uzmanlar bitki çaylarını karıştırmadan içilmesini öneriyor.

Yeşil çay ayarında farklı bir çay arıyorsanız, metabolizmayı hızlandırması açısından sinameki veya melisa çayını önerebilirim.

çayın kalorisi olmamasının nedeni son karışımın (çay + su) %99~ su, bir miktar da kullandığınız bitkilerin özü oluyor. böyle bir şey de haliyle kalorisizdir.

yani bir çayın kalorisi 0.5-1 civarını genelde geçmez. oturup yaprakları kemirmediğiniz sürece, şekersiz veya kalorili bir besin (bal gibi) ilavesiz çayın rahatlıkla 0 kalori olduğuna inanabilirsiniz.

önceden de söylendiği gibi, karıştırdığınız bitkilere göre değişir.