vallahi, genel olarak romandan daha çok keyif alırdım ben, ta ki bu geçtiğimiz aylarda bilge karasu okumaya başlayana kadar. adamın romanları eh meh, ama yahu, hikayeleri bambaşkaymış. düşününce mesela james joyce'un da, boris vian'ın da öyküleri güzel. dolayısıyla bundan önce öyküden keyif almıyordum demek olmaz. sadece bu kadar almıyordum. son iki üç sene içinde herhalde en sevdiğim öykü kitabı da, bilge karasu'nun göçmüş kediler bahçesi oldu. bu arada faruk duman'ın öykülerini de ilginç buldum.
öykülerin, bilhassa olay öykülerinin, işlemek istedikleri şeyi anlatmakta çok başarılı olmadıklarını düşünüyorum, bu yüzden genelde böyle soyut, ya da sürekliliği olmayan hikayeleri, ya da romanları işte tercih ediyorum, okuması daha ilginç oluyor.
0