doğru dergi mi bilmiyorum ama (git: ejer.com.tr) sayfasına baktığımda ahci görmüyorum ulusal ulakbilimde indexi var. birde e sci dergi

dergilerin web sayfasında mevcut hangi indekslerde olduğu oralara bakabilirsin. onun dışında çeşitli web sitelerinde liste halinde de bulabilirsin. ahci alanım olmadığı için çok liste sitesi verebilir miyim bilmiyorum. (git: mjl.clarivate.com) dan ben sci olup olmadığına bakıyorum mesela

EJER, ERIC'te taraniyordu. Geçen sene Anı yayıncılık dergiyi sattı. Şu anda yağmacı dergi. 1000 dolardan fazla ücret istiyor sanırım.

Benim bir makalem yayınlanmıştı 5-6 yıl önce ejerde de, ahci diye hatırlıyordum ama yanlış hatırlamışım.

biraz fazla kısa olmuş bence de. türkiye'deki durumu bilmiyorum ama yurtdışı online mülakatlar 45-60dk arası planlanıyor ve bundan kısa sürmesi hele 10dk sürmesi çok iyi bir işaret olarak algılanmıyor. yine de belli olmaz, her ik'nın yoğurt yiyişi farklıdır.

Tecrübelerime göre 10 dakika fazla bile.

valla 45 dk mülakat yapılıp elendiğim de oldu 10 dk yapılıp kabul aldığımda. net bi durum yok.

belli olmaz +1

Online görüşmede amaçları hangi adaylarla yüz yüze görüşeceklerini belirlemek ise 10 dk yeterli. CV üzerinden ilk elemeyi yapmışlardır, uygun olabileceğini düşündükleri adaylarla da online görüşme ayarlayıp ikinci bir kontrol/değerlendirme gerçekleştirmişlerdir muhtemelen. Kafana takma bence, ilk görüşmeyi yapan kişi de muhtemelen işe alımda karar verecek kişi değildir.

Uyarılacak bir şey yok bence. Bölümdeki diğer hoca sizi ezip geçmiyor, yok saymıyor. Öğrenci soru sormuş, o da yanıtlamış. Belki öğrenciler sizin ödeviniz olduğunu bile söylememiştir. Bana da geliyorlar bazen bu şekilde ya da benim öğrencilerim başka hocaya gidebiliyor. Önemli olan öğrencinin takıldığı noktada bir şekilde yardım alması.

Tabi diğer hoca sizin tam aksiniz bir şey söylediyse ve öğrenciler de "hocam siz böyle diyorsunuz ama x hoca böyle yaptırdı" şeklinde size söylüyorsa o zaman hem öğrenciye uygun bir dille durum izah edilip hem de hocayla konuşulabilir. Üniversite bölümlerinde hocalar arası gereksiz gerginlikler oluyor, huzur kaçıyor. O kadar büyük bir şey değilse hiç kendinizi sıkmaya gerek yok diye düşünüyorum.

ben bu durumları belli zamanlarda doğru bulmuyorum şu sebepten, her hocanın her konuyu anlatışı ve öğrenciden beklentisi farklıdır. çok teknik bir konuda yardım istemişlerse ve konuyla ilgili prosedür her zaman aynıysa yardım istenen konuda, durum normal karşılanabilir. ama sosyal bilimlerde ya da iletişim bilimlerinde, belki güzel sanatlarda örneğin hocanın hangi bakış açısından neyi anlattığını, hangi kaynağı kullandığını, öğrenciden neler beklediğini, müfredatının içeriğini falan bilemez diğer hoca. ve bu tür durumlarda öğrencilere söz konusu hocanın nasıl ders işlediğini bilemeyeceğini, beklentilerini bilemeyeceğini belirtip, onları geri çevirmesi gerekebilir.

özellikle ödevler mesela, hocalar tarafından yönergelerle verilmesi gereken, başarı kriterleri hoca tarafından belirlenen görevler olmalı. bu durumda o kriterleri bilmeyen diğer hocanın yardımcı olması doğru olmaz. ama durum böyle değilse, mesela ödevde bir bilgisayar programı kullanılıyorsa, o programın kullanılışına ilişkin şeyler gösterebilir diğer hoca. örneğin photoshop öğretiyorsunuzdur, ödevin içeriğiyle değil de, photoshop'ta bazı işlemleri teknik olarak nasıl yapacağını sorar öğrenci başka hocaya, onda sorun yoktur bence. dediğim gibi bu derse, bölüme, konuya göre çok değişebilecek bir durum.

bir de öğrencinin bunu suistimal etme ihtimali her zaman vardır. belki öyle olmadığınız halde sizi ulaşılmaz gösterebilir bir kere etrafa. diğer tarafı iyi hoca, sizi kötü hoca yapabilirler. sizin öğretim yönteminizi diğer hocayı kullanarak sorgulayabilirler. sizin ders işleyişiniz ağır geliyordur, hafifletmek için bu tür yollara başvurabilirler. bu tür şeyler de mümkün. öğrencilerin niyetini de hocaların iyi okuması gerekiyor. hocaları birbirine düşüren öğrenciler görülmemiş değildir. gizlice ses kaydı alan, taraflar arası bunu kullanan bile gördük biz. sonuçta bazen öğrenci psikolojisi böyle yollara itebiliyor, dertleri sadece dersten bir şekilde geçmek oluyor falan. bu arada bunları "her öğrenci bu art niyetlerle hareket eder" anlamında yazmadım, ama bunların mümkün olabildiğini de unutmamak lazım diyebilirim.

Valla öğrenciler çakal oluyor genelde. Bunun benzerini öğrenciyken ben de yaptım. Dediğin durumda olsam, "vay uyanıklar, her yolu da biliyorlar" der geçerim.

Diğer hocaya denk gelirsem de samimiyete göre ya "hocam ayık ol, bizim öğrenciler geçen benim ödev sorularını sana çözdürmüş. Nasıl düştün o tongaya ehehe" derdim ya da "hocam kusura bakmayın ya, bizim öğrencilerin onlara verdiğim ödev soruları yüzünden sizi çok rahatsız ettiğini öğrendim" falan derdim. Diğer hoca büyük ihtimal iyi niyetli yaklaştığı için gidip uyarma yerine bişekil bilgilendirme daha uygun olur bence. Daha sonra da zaten hep kafasında bir "acaba yine ödev mi bu" olayı oluşur zaten.

dostum eğitim kurumlarında kullanılan intihal sistemi turnitindir son senelerde bir şey değişmediyse.

en sağlıklısı eş dost varsa akademisyen birinden rica etmek. yoksa da hemen hemen aynı databasei grammarly.com kullanıyordu yine birkaç sene öncesine kadar. bir araştır derim

turnitin +1.

bir de %4 intihal sayilmasi icin cok dusuk bir oran degil mi?

Sanırım içerik için? Copyscape'e de bakabilirsiniz.

Tezler için turnitin, makaleler için iThenticate anlaşması yapıyor genellikle üniversiteler. İkisi de aynı firma zaten. Ancak turnitin'e yüklediğiniz çalışma direk veritabanına kaydedilir ve tekrar taramada %100 benzerlik çıkarır. Tekrar tarayacak kişinin sizin eski çalışmanızı bulup kaynaklardan çıkarması gerekir.

Okulunuzun intihal.net ile anlaşması varsa, Türkçe metinlerde fena iş çıkarmıyor onlar da.

Fakat tez ve makale için turnitin - ithenticate dışında pek kabul edilmez. Onu da tez danışmanınız alır, araştırma görevlilerine bile hesap vermiyorlar genellikle.

Test of Homogenity of Variances, hem bağımsız gruplar için t-testi hem de ANOVA'da bir varsayım testidir. Levene testi ile kontrol edilir. Eğer Levene testinin sonucu p > .05 ise varyanslar homojendir ve t testinde student t-testi (SPSS çıktı tablosunda üst satır), ANOVA'da ise Fisher'ın F testi kullanılabilir.

Levene testinde p < .05 ise varyanslar homojen değildir. Bu durumda Welch t-testi (SPSS çıktı tablosunda alt satır) ya da Welch F testi kullanılır (Bunu SPSS yapıyor mu emin değilim).

Grup ortalamaları arasında anlamlı fark olup olmadığına ise t ya da F değerinin yanındaki sig. değerinden bakılır. Eğer o tablodaki sig. yani p değeri < .05 ise fark var, > .05 ise fark yok şeklinde yorumlanır.

Not: Fark varsa etki büyüklüklerini de yorumlamanız gerekir.

Görsele bakıldığında Levene yazan yerde p > .05 çıkmış. Yani varyanslar homojen. Dolayısıyla Fisher'ın F testi yapılmış. F'nin yanındaki p de > .05. Yani grup ortalamaları arasında anlamlı bir fark yok. En sağdaki LSD ise bir post-hoc test. Yani fark çıksaydı, hangi gruplar arasında fark olduğunu LSD sonucuna göre belirleyecektik. Ancak fark çıkmadığı için LSD ile ikili karşılaştırma da yapılmamış ve o sütun - ile gösterilmiş.

Eyyorlamam bu kadar.

İstatistik bilmeden spss kullanmamak lazım.

Levene's test ne işe yarıyor? Özetle diyor ki, senin her bir grubunun varyansı birbirine eşit mi, onu test ediyorum diyor. 20-30 yaş'a A grubu, 31-40 yaşa B grubu, 41+'ya C grubu dersek, A B C gruplarının varyansları eşit mi bunu kontrol ediyor. Tabii ki tamamen küsüratına kadar aynı olmaz, ama aradaki fark anlamlı bir fark mı, bunu kontrol ediyor.

Varyanslar farklıysa (yani Levene's test significant ise) ANOVA yapamazsın. ANOVA sonuçları ne çıkarsa çıksın o sonuçları çöpe atmalısın. Homogeneity of variances'ın sağlanmadığı istatistik testlerine bakmalısın.

O tabloyu yapan kişi saçma sapan yapmış, üç farklı tabloyu yan yana koymuş. Mesela

Ahmet 100 Türkiye Ankara
Mehmet 60 Fransa Paris
Ayşe 80 İspanya Madrid

Mesela ben öğrencilerin matematik puanı tablosuyla ülkelerin başkent tablosunu yanyana koydum. Oldu mu? Olmadı. Sanki Mehmet Parisliymiş gibi oldu. Bu resimdeki tablo da öyle saçma.

Neyse. ANOVA sonucu p=0.870 çıkmış. Sen tablo yaparken böyle yapma.

Her ölçeğin geçerlik kanıtı kendi geliştirildiği hedef kitle içindir. Hatta aynı hedef kitleye uygulasanız bile geçerlik ve güvenirlik kanıtları gruba bağımlı olduğu için yeni topladığınız verinin de güvenirlik ve geçerlik kanıtını elde etmelisiniz (A lisesinde güvenilirliği yüksek veri toplarken, B lisesinde düşük güvenirlikte veri toplayabilirsiniz).

Bu bağlamda, ilgili ölçekleri kullanabilmek için öncelikle yeni hedef gruba uyarlamanız gerekir. Üniversite öğrencisi için anlam taşıyabilecek maddeler, ortaokul öğrencisi için hiçbir anlam ifade etmeyebilir.

Tam tersi de uygun değildir. Çünkü ölçeğin temel mantığına ters. Ölçek, bir psikolojik yapıyı gözlenebilir hale getirmeyi amaçlayan bir araçtır. Dördüncü sınıf öğrencilerinde ölçmeye çalıştığınız psikolojik yapının lise öğrencilerindeki psikolojik yapı ile aynı olduğunu iddia edebilir misiniz?

Öncesinde mutlaka ölçeği hedef kitlenize uyarlamanız ve bu araçların hedef kitlede güvenilir ve geçerli veri topladığına dair kanıt elde etmeniz gerekir.

Cevabım ikisine de hayır olduğu için son soruyu boş bırakıyorum.

Çözüm:
a. Ölçeklerinizi uygulamadan önce hedef kitlenize uyarlamak.
b. Hedef kitleye uygun yeni bir ölçek bulmak.
c. Hedef kitle için yeni bir ölçek geliştirmek.

Kolay gelsin.

@throw down the sword, etraflı cevap için teşekkürler.

Ancak, literatürde birçok çalışmada kendi ölçeğini geliştirmek yerine var olan ölçeklerin kullanıldığı vakidir. hatta bu tür ölçekler için özel database'ler vardır. yani isteyen konusuna göre gidip bu ölçekleri, sahiplerinden izin isteyip kullanırlar kendi çalışmalarında. ille de her çalışmada ölçeklerin yeniden uyarlanması gibi bir mecburiyet, şayet konu aynıysa, söz konusu değil diye biliyorum. yök'ün tez arşivinde yüksek lisans, doktora, bir sürü tez okumuşumdur, birçoğunun sonundaki eklerde asıl ölçek sahiplerinden izin aldıklarını gösterir belgeler vardır. Ve yine birçoğu da o ölçekleri aynen kullanırlar kendi çalışmalarında, zira orjinal ölçekteki aynı konuyu çalışmışlardır. sizin dediğiniz ölçüde bir uyarlama ancak konu tamamen aynı değilse yapılır diye biliyorum. böyle yapılırsa da, sizin de dediğiniz gibi, tabii ki o ölçeğin yeni halinin de geçerlik ve güvenilirliğine bakılır, sonra sonuçlar verilir. bu arada, isterse ölçek hiç değiştirilmeden aynen uygulansın, tabii ki, yeniden geçerlik ve güvenirliğine bakılıyor.

Benim sorum daha ziyade şu: üniversitede adam mesela, öğrencilerde sınav kaygısına yönelik kendisi bir ölçek geliştirmiş ve uygulamış. Sınav kaygısı olgusu lisede de olur, ortaokulda da, malum. Ölçeğin herbir maddesi her seviyeden öğrencide anlam ifade ediyor ama işte acaba diyorum mevcut akademik camiada bir öğrenci böyle bir şey yapsa, tez jurisi filan, üniversitede uygulanmış ölçek ortaokulda uygulanmaz diye bir şey söyler mi, onu merak ediyorum ben asıl. bu manada yerleşik bir kültür var mı?

tekrardan teşekkürler.

@playing star again, ilgili ölçeği başkalarının farklı bağlamlarda kullanıp kullanmadığını kontrol etme fikri çok güzel. çok teşekkür ederim.

Normal şartlarda, ölçme aracı veritabanlarında ya da tezlerin eki olarak bulduğunuz ve geliştiricisinden izin alarak kullandığınız bir ölçek için de Cronbach Alfa katsayısını kendi çalışmanız için hesaplamalısınız. Hatta doğrulayıcı faktör analizi de tekrar yapılmalı.

Bunun nedeni, kullandığınız ölçeklerin Klasik Test Kuramı (KTK) bağlamında geliştiriliyor oluşu. KTK'nın en büyük sınırlılığı ise madde özelliklerinin (dolayısıyla da test özelliklerinin) gruba bağlı oluşu. Bir önceki yanıtımda da belirttiğim gibi, ölçeği geliştiren kişi ölçeğin geçerlik ve güvenirliğini kanıtlamış olabilir, fakat siz verilerinizi toplarken katılımcılarınız tamamen sallayarak yanıt vermiş olabilir. Bu durumda, ölçeğin daha önceden geçerli ve güvenilir veri topladığının kanıtlanmış olması, sizin de geçerli ve güvenilir veri topladığınızı garanti etmez.

Bu yüzden, geçerlik ve güvenirlik ölçme aracına değil, o araçla elde edilen puanlara ait özelliklerdir.

Konu ilk sorunuzdan farklı bir noktaya gidiyor gibi görünse de aslında oldukça ilişkili. Sınav kaygısı dediğimiz özelliğin ortaokul ve lise öğrencisinde aynı olduğunu varsayarak hareket etmek doğru olmaz. Ortaokul öğrencisinin önündeki en büyük merkezi sınav LGS. Bu sınav da zaten üst %10'luk dilimi hedefliyor. Kalanı normal liselere yerleşiyor. Lise öğrencisinin önündeki sınav ise YKS vb.

Ben gelenek anlamındaki adet kelimesini bilmeyen lise öğrencileriyle de karşılaştım. Dolayısıyla:

- Sınav kaygısı ölçeğinin ölçtüğü yapı, lise ve ortaokul öğrencilerinde aynı mı?
- Eğer aynıysa, ölçek maddelerindeki ifadeler her iki grup için de aynı şeyi mi ifade ediyor?
- Eğer aynı şeyi ifade ediyorsa, bu ölçekle hedef grupta da geçerli ve güvenilir ölçme yapmak mümkün mü?

Tüm bunlara evet dedikten sonra, alıp kullanabilirsiniz. Fakat bunları yapınca da x Sınav kaygısı ölçeğinin ortaokul grubuna uyarlamış olursunuz.

Böyle bir kaygı güdülmeden ölçek doğrudan alınıp kullanılmış olsaydı, jüri üyesi olarak eleştirilerim bunlar olurdu.

@throw down the sword, çok teşekkür ederim. ciddi önemli fikirler verdi söyledikleriniz.

"geçerlik ve güvenirlik ölçme aracına değil, o araçla elde edilen puanlara ait özelliklerdir" demişsiniz, bunu bilmiyordum. daha doğrusu, tam tersinin doğru olduğunu düşünüyordum. yıllar yıllar önce aldığım araştırma yöntemleri dersinden eser kalmamış bende anlaşılan!

öte yandan, daha önceden geçerlik ve güvenirlik çalışmaları yapılmış ölçekler farklı bir bağlamda kullanılacaksa sadece "güvenirlik" katsayısının yeterli olmasının kâfi olduğunu düşünüyordum. yani cronbach's alpha iyiyse, tamamdır diye biliyordum. siz, bir de doğrulayıcı faktör analizi yapılması gerektiğini söylemişsiniz. Ben faktör analizlerinin sadece sıfırdan yapılan ölçek geliştirmelerde zorunlu olduğunu sanıyordum.

son olarak; hazır bir ölçek farklı bir bağlamda kullanılmadan önce pilot yapılmak zorunda mı? ana çalışmada da o ölçeğin geçerli olduğunun ortaya çıkması yeterli değil midir? mesela, diyelim ki ben tuttum üniversite öğrencilerinin ödeve karşı motivasyonlarına yönelik bir ölçeği, kendimce bir sorun görmediğim için içeriğinde hiçbir değişiklik yapmadan ortaokul öğrencileriyle yaptığım asıl araştırmada kullandım. ve ölçeğin geçerlik ve güvenirlik değerleri de uygun çıktı. bu yeterli değil midir?

tekrardan çok teşekkür ederim hocam. saygılar.

Android için, evet kullanabilirsiniz. Appletv yi bilmiyorum.

Apple TV'nin yeni versiyonlarını bilmiyorum ama eski versiyonlarında, medya oynatıcı vs olarak kullanamıyorsunuz. Çok kısıtlı imkanlar sunuyor. Android tv kutuları ise derya deniz.

Sony Android TV kullanıyorum, google play'e girip neredeyse telefon için kullanabildiğin tüm uygulamaları yükleyebilirsin.

TV'lerin dahili oynatıcıları dandik oluyor genelde, vlc player yükleyip istediğin formatı açabilirsin. İster mkv film izle, ister mp3 oynat, istersen ofis dosyalarını aç, istersen ip tv izle.

apple tv kullanıcısıyım. plex gibi programlarla bilgisayardan ağ üzerinden izliyorum. usb üzerinden izleme vs. yok ne yazık ki. bu konuda android tv daha kullanışlı olabilir.

anova tek bir grup verinin birden fazla durum altında incelemesi için var. misal a noktasından b noktasına gitme süresi (bağımlı değişken) yağmurdan, çamurdan, kardan, buluttan, sisten (bağımsız değişkenler) etkilenir mi sorusunun cevabını verir. yağmur yağması bişeye bağlı değildir ama a noktasından b noktasına gitme süresi havanın yağmurlu olup olmamasına göre değişkenlik gösterebilir.

size t-testi lazım gibime geldi ama her bir veriyi diğer tüm verilerle kıyaslamanız lazım sanırım, 184x184 adet t testi yapıp sonuçları yorumlamalısınız şayet yanlış anlamadıysam soruyu.

@taurina cevabınız için teşekkür ederim :)

Şöyle yapsam olmaz mı? Frequencies analizinden 4 aralıklı bir pie chart oluştursam. Sonucunda örn her grup en az %25 ise bunu belirterek herhangi bir aralıkta kümelenme olmadığı ve farklılığın olduğu söylesem?

"184 kişinin puan ortalaması bir x puanından manidar olarak farklı mı?" sorusu için tek örneklem t-testi

Bunun dışında, her bir kişi için Z puanı hesaplayabilirsiniz. Z puanı size, her bir kişinin ortalamanın kaç standart sapma uzağında olduğunu söyler.

Kümeleme analizi ya da diskriminant analizi yaparsanız da kişileri puanlarına göre gruplara ayırabilirsiniz.

Tek Yönlü ANOVA'nın yaptığı, ikiden fazla grubun ortalamasını karşılaştırmaktır. Alt-orta-üst sosyoekonomik düzeydeki kişilerin puan ortalamalarını karşılaştırırsanız ANOVA lazım olur.

ihale usülü satışa çıkartıyor, bim, a101 falan.

hatta kavgasını gördüm televizyonda, ihale alan adam; bim çalışanı müşteriye koli verdi diye saldırmıştı.

tabi elbet vermeyenler de vardır ufak ölçeki işletmelerde.

Belirli günleri oluyor, hepsinin yanında kağıt atık yeri var. Oraya atıyorlar genelde. Kağıtçılar tabi işi bildiği için hemen damlıyorlar ama yetişirsen alabilirsin. Ben bir defasında direk rafa dizdikten sonra istemiştim 4-5 koli almıştım.

2-3 gün önceden gidip durumu anlatırsan yardımcı olurlar.

taşınırken şok markete rica etmiştik ayırmışlardı, özellikle sürekli gidip geldiğin kasiyeri vs. tanıdığın yerse yardımcı olurlar. Ama "şu gün mal geliyor akşam atıyoruz" dedikleri günün akşamı gitmen lazım işte.

bim'de market içinde topladıklarıı bir yer var. oradan ücretisiz alabiliyorsun. aynı şey metro markette de var. konum: ankara

Tasirinken çeşitli marketlerden koli istemiştim 3 5 tane istersen yardımcı olurlar

buyuk marketse depo kismina/mal giris cikis kismina dogru bak, genelde konteynerlere atarlar, guvenlik varsa onla da konusabilirsin

bazı karton kolilerin depozitosu oluyor onları kendileri ayıklıyorlar bunun dışında kalanları ya atıyorlar ya da kağıt toplayanlara veriyorlar.
siz isteyin ellerinde varsa ucretsiz verirler genelde.

illegal olmasına illegal de, benim bildiğim benim erişimim olan bir makaleyi arkadaşımla paylaşmamın önünde yasal bir engel yok.

bir de yanlış hatırlamıyorsam ilk makalem yayınlandığında bana iki ay geçerli olacak bir link vermişlerdi ki, bu linki verdiğim kişiler makaleye ücretsiz erişebiliyorlardı. o anlarda mesela yayıncı (elsevier) teşvik ediyordu bu şekilde paylaşmamı.

bunun dışında makale sahipleri bu işten para kazanmıyor. hatta bazı yayıncılar processing cost vs. adı altında makale sahiplerinden ücret alıyor. makaleyi indirmek için ödenen paranın yanında yayıncı zaten makale sahibinden de alıyor bazen. hele open access yapmak için daha fazla ödemek gerekiyor.

Makale sahibinden çok yayıncı kazanmıyor mu? Sci-hub da korsan mp3 indirmek gibi.

Makale sahibi kazanmıyor, makalesini yayımlatmak için (hatta reddedilse bile makaleyi derginin hakem kuruluna göndermek için) para ödemiş oluyor genellikle.

Bir akademisyenin tweeti vardı, ücretsiz erişemediğiniz makaleler için yazarına ulaşın, makalemizden para kazanmıyoruz ama paylaşmamız yasak değil diye. Bulursam eklerim.

etik degil, legal degil, ama ahlaki. bununla ilgili yakin zamanda cok makale yazi döndü, uluslarasi akademi camiasinda dergi işi cok karli bir iş ve suistimale cok acik, milyor dolarlar dönüyor ve bunu yazarın, hakemlerin ve editörlerin ücretsiz emegi üzerinden yapiyor. bazi dergiler gönderdiginiz yazilari hakeme göndermek icin para aliyor, eger yayinlamaya karar verirlerse bir daha para aliyor, sonra da yazınızın copyright ini aldigina dair belge imzalatiyor, onlarin izni olmadan kendi kitabinizda bile basamiyorsunuz makalenizi. sadece parasini vererek makale yayinlatabildiginiz yüzlerce dergi var, cin, hindistan ve türkiye bu işin başını cekiyor.

kendi yazdıgım makaleyi okumak icin para ödemem gerekiyorsa, sci-hub'un yaptigi bir amme hizmetidir, insanliga katkidir.

Proteusa katılıyorum. Diğer türlü, yani makalelere sadece üniversitelerden vs ulaşınca bilim sadece bilimadamları için varmış gibi oluyor. Bilgi bir zümreye ait olmamalı. İnsanlar internette yazan kaynağı belli olmayan bilgilere mahkum edilmemeli. Normal vatandaşın da bilimsel bilgiye ulaşma hakkı var. Sağlık sorunlarımı internetten değil yayınlardan araştırırım mesela. Sci-hub olmasa hayatım zorlaşır. Öncelikle işim için kullanıyorum, yani bilimsel yayınlar sadece akademide değil endüstride de kullanılıyor.

Makalelerin yazılması için gereken kaynaklar çoğu zaman araştırmacının kendi cebinden ya da proje vb. ile belirli kurumlardan sağlanıyor. Araştırma süreci sonunda, araştırmacı makalesini yayınlatmak için bir dergiye gönderiyor.

Burada dergilerden bazıları araştırmacıdan para isteyebiliyor. Bazıları da para almazsam, makaleni başkasına parayla satarım (atıf sayını düşürür), makalen açık erişim olsun istiyorsan şu kadar para vereceksin diyor.

Derginin bu süreçteki tek rolü yazdığın makalenin bilimsel uygunluğunu garanti altına almak oluyor. Sırf bunu yaptığı için okuyucudan makale başına 10-20-30 dolar almaya hakkı var mı? Bence yok.

Peki ya editör ve hakemlerin emeği ne olacak derseniz, onlar da bu işi gönüllü yapabilirler. Sonuçta iyi bir derginin editörü olmak, editöre de prestij kazandırıyor. Belki temel giderler için araştırmacıdan cüzi bir miktar istenebilir, ama onun dışındaki abartı ücretler (200 dolar, 1000 dolar gibi) çok gereksiz.

Yani Elsevier, JSTOR gibi şirketlerin yaptığı aslında şu:

Kaynak sağlamadığı bir araştırmanın raporunu, sadece ama sadece hakemlik sürecini yürüttüğü için, mülkiyeti altına alıyor ve satıyor. Burada asıl bu şirketlerin sorgulaması gerektiğini düşünüyorum.

Ayrıca bu konu ile ilgili olarak Aaron Swartz'ı intihara götüren süreci incelemenizi tavsiye ederim. Aaron Swartz da bir üniversitenin bağlantısını kullanarak JSTOR'dan birçok makale indirip genel kullanıma açmıştı ve bunun için ciddi davalarla karşılaştı.

Son olarak, Mendeley sevenler derneği üyelerine Sci-hub'dan indirdikleri makaleleri Mendeley'e atarken dikkatli olmalarını tavsiye ederim. Mendeley, Elsevier tarafından satın alınmış. Günün birinde gel bakalım sen şöyle sci-hub sevici demeyeceğinin garantisi yok.

Sci-hub kullanmayayım derseniz, yukarıda belirtildiği gibi yazara ulaşabilirsiniz. Academia.edu ve Researchgate bu açıdan çok aktif platformlar.

proteus +1

spor ve mindfulness her seferinde buna verdiğim cevap

iç huzuru korumak.

çok zor yakalanan bişey, ben 35 senedir ancak 5 6 ay önce yakaladım.

bu parayla pulla, maddiyatla sevgiyle, ıvırla zıvırla alakalı değil.

kendim bir formül keşfettim ve acayip huzurluyum, bütün olumsuzluklara rağmen acayip de mutluyum. parayı bulu nabayım kardeşim keyfim yerinde olduktan sonra.

anlam.

anlamı olduğunu düşündüğünüz bir yolda ilerlemek ya da ona ulaşmaya çalışmak bence.

Huni.

parra.

bilinc. (consciousness)

Hedef belirlemek. Geldiğin noktayı görmek. ve şükretmek.

Para. Çünkü parayla mutluluğu satın alırsın.

Parayla belki saadet olmaz ama olduğu, olmadığından kahir ekseriyetle çoktur. Parasız ise saadet kesinlikle olmaz.

not give a fuck + her hangi bir sportif faaliyet + yemek + meme

inanmak. ezanın Türkçe okuduğuna inanırsan mutlusundur.

Bu aralar cevabını çokça arıyorum bu sorunun. Para, pul olmadığını düşünüyorum. Çünkü para ile satın alınabileceklerin sınırı yok. Her zaman satın alınabilecek daha iyi bir ürün mevcut.

İç huzur düşüncesine katılıyorum. Fakat bu nasıl sağlanabilir, işte onu bilmiyorum. Siz istemeseniz de bir şekilde çevre etkisiyle hırslanmak durumunda kalıyorsunuz. Hırslandığınız an mutluluğu yaşamak imkansız hale geliyor. Çünkü hırs da para gibi: Her zaman ulaşılacak daha büyük bir hedef var ve günün birinde ulaşılamayacak hedeflerle karşılaşmak olası.

Mutluluk belki de şükretmekte. Büyüklerim "buna da şükür" dediklerinde çok kızardım. Daha iyisine ulaşmak varken niye şükrediyorlardı? Ama belki de onlar haklıdır.

Spor görüşüne de katılıyorum. İnsan vücudu hareket etme üzerine kurulu. Fakat spor salonlarındaki yapay hareketler yerine doğa sporları belki daha çok mutluluk getirir, bilmiyorum.

çevre değişikliği

Yaşamak

1. mutlu olmayı hedef haline getirmemek.
2. "şu kadar para kazanmalıyım, şu arabayı almalıyım, şuradan giyinmeliyim" tarzı hep daha fazlasını isteme ya da "onda şu var bende neden yok" gibi sürekli birileri ile kıyas halinde olmamak, şu an bulunduğun durumun, eldekilerin kıymetini bilmek.

sadelik.

beklentisizlik +1

budizm der ki acının sebebi beklentilerimizdir. beklentimiz yoksa acı da duymayız.

tekrar cocuk olmak...

kabullenmek

sex! gerisi yalan dolan.

1- kendini sevmek ve saglikli olmak
2- kimseyi ve hicbir seyi takmamak

bundan sonra da para gelir herhalde :))

Once cuku aldiracaksin. O hep sikinti.

Sonra ufak ufak spor. Oyle aman aman biseye gerek yok 2 dambil yeter. 1 tane bile.yeter.
Vucut agirliyiyla yapilan milyon tane sey var. Birine basla.

Sonra kendini kandirmaya baslayacaksin.
Burada iq dusurmek onemli.
Zekiysen mutlu olamazsin.
Mesela ben isyerine kosarak gidiyorum. Cunku diyorum ki gidiyim de muhabbet edeyim. Evde otursam canim sikilir diyorum.

Is veriyorlar mesela, olum kalim meselesi proje.
Diyorum ki ben isi su an biraksam da bu proje biter. Hepimizi kovsalar da biter.
Sonucta milyon tane is bu dunyada bitti. Ve ben iclerinde yoktum.

Konu ben degilsem niye takiyorum ki diyorum. Takmiyorum, ufak ufak yapiyorum. Bitmedi diyorum.
Bitmemesi benim degil mudurun derdi. Benden alip baskasina veriyor. Isim azaliyor, kahve iciyorum. Cayciyla goygoy yapiyorum.
En fazla kovulurum.
En cok calistigim sene kovuldum.
Demekki calismakla alakasi yokmus.

Sonra mesela kiz var bana yavsiyo. Ciksam hep mutsuzluk, cikarmis gibi yapiyorum. Isyerinde goygoy yavsama.
Isten cikiyorum kiz yok, kafam hep rahat.

Bazen sagligim bozuluyor, diyorum zaten maksimum 30-40 sene daha yasarim. Kassam 5-10 sene fark eder. Bu yuzden kafaya takmaya gerek yok.

Mutluluk denen şeyi bu kadar abartmanın manası yok

Sevgi, mutluluk falan hayatımda gördüğüm en overrated şeyler. İnsanların neden mutlu olmak, sevilmek-sevmek istediğini anlayamıyorum. Hislerin bu kadar köpeği olmamalı insan. Dik durarak yaşa geç işte.

kabulleniş. kabulleniş derken olumsuz ve mutsuz bir şekilde değil


yapamıyoruz, yapıcaz

SGK optik cam hakkım var. 160 tl %30 inceltilmiş cam.

Atasuna online destekten yazdım camda değişim yapabilirsiniz dedi.

2) Mavi filtre mi adı bilmiyorum da ciddi bir göz sorunum olmuştu yorgunluktan dolayı, o ara gözlük aldığımda filtreli verdi adam aynı şekilde "Bilgisayar ekranıyla çok çalışıyorsanız ışınları süzer vs." diyerek.

Hâlâ kullanıyorum, fena değil. Belki benimki mavi filtre değildir yalnız, onu bilemedim. Bir de ben yalnızca bilgisayar başındayken kullanıyorum.

Atasun'da 7 gün içerisinde koşulsuz şartsız iade, 30 gün içerisinde de değişim hakkınız var. Bu şekilde 700 liralık gözlüğü iade etmişliğimiz var. Hiçbir sorun da çıkarmıyorlar.

Mobil oldugum icin editleyemedim. Excel, access ve sql de veriler uzerinde calisiyorum.

Sorgular olusturabilmeliyim. Bu konuda pek bir bilgi bulamadim.

eski excel sürümleri wine ile yarım yamalak çalışıyor, excel'in libreoffice dengini kullanırım dersen olur.
ama neden tails? pek yerleşik kullanıma uygun bir dağıtım değil.

Tails özelinde bir şey diyemem, fakat Crossover diye bir program var. Demosunu deneyebilirsiniz. Access'ten emin değilim fakat Excel ve Word sorunsuz çalışıyordu. winetricks ya da PlayOnLinux gibi yazılımlar da wine ile ilgili ayarları otomatik yaparak Office kurmanıza olanak sağlayan özgür alternatifler. Fakat bunlarda Office 2007 ya da 2010 ile çalışmak durumunda kalabilirsiniz.

Crossover: www.codeweavers.com
PlayOnLinux (direk Office sayfası): www.playonlinux.com
Winetricks: github.com

yaptığım ön araştırma sonucu tails olabileceğini düşündüm.
Tails olmak zorunda da değil.

söylediğiniz sürümleri deneyeceğim. teşekkürler cevap verdiğiniz için

Linux mint tam aradığım özelliklere sahip.

Wine uygulamasını da kurabilirsem süper olacak.

yazıyorum yazıyorum tik bile koymuyorsun sevmedin mi sen beni?

normal. elleşme. mayanın kokusu o.

Nemli bir koku oluyor. Hijyen önemli ama abartılmamsı gerek. Ben mesela maltı koyarken elim kutunun ağzına değmişti, aha mikrop kaptı dedim. Fakat sorun olmadı.

Yine de starsunsız karıştırıcı her şeye gebe olabilir.

tamamdır elleşmedim ,sağolun. tik konusunda bir fikrim yok hepinize tik attım :)

dünkü sorunuzda da söylendi. butik bira foruma üye olun, araştırın. soracağınız soruların çoğu zaten orada soruldu ve cevaplandı.

kova normal fokurdamaya devam ettiği sürece en az iki hafta kovayı sıcaklığı izleme dışında yalnız bırakın.

6 kişilik iyi bir pasta için az bile, pasta fiyatları baya uçuk.

ünlü pastane ve 6 kişilik diyorsun az bile +1
geçen mecburiyetten körfezden aldım 6 kişilik falan 45 lira ama ayıptır söylemesi itin önüne at yemez.

nasıl az bile ya. pasta da yenmeyecek artık.

yaşasın petibör puding pasta!

millet yedikten sonra pasta çok güzelmiş dedi mi?
dedilerse boşver iyi fiyata almışsın. hem havan olmuş olur.

4 kişilk 60 lira filan. 6 kişi olunca 2 katı filan oluyor. az bile +1

Normal

istanbul/atakoydeki unlu bir pastanede de orta boy (4-6 kisilik) 80T, buyuk boy (6-8 kisilik) 100TL.

Bir pasta en fazla 50 lira olmalı. Ama gerçekçi olur piyasayı göz önüne alırsak az bile tutmuş. 150 de gelebilirdi. Artık yapacak bir şey yok, afiyet olsun.

İmza: Dışarıya çıkarken "bakalım bugün kimden kazık yiyeceğiz" diye söylenen adam.

cuma günü aldım ben de mahallenin pastanecisinden. bizimki bölgede en iyisi. çok ünlü değil ama. üstüne resim falan bastırttım 45 lira verdim. öyle aman aman bi pasta da değildi. 100 lira kreması, dolgusu güzelse pastaya verilir bence.

normal ya fazlası olur azı olmaz.

İzmir deki ünlü pastanelerde fiyatlar o kadar uçuk ki gittiğin pastanenin ününden şüphe ediyorum.

Bravo Patissserie kankalar Karsiyakadaki.

Ben de iki gün önce Reyhan'dan aldım 6 kişilik bi pasta 93 tl ödedim, her ne kadar fiyat yüksek gibi görünse de yedikten sonra gelen beğeni verdiğim paranın önemini yitirmesine sebep oldu :)

hemen hemen aynı dereceler var bende de. yaklaşık bir hafta kadar sürede alışıyorsun. ilk gün bende hiç bir şey göremiyorum diye çıkartıp atmıştım :)

teşekkürler, o halde takmaya devam :)

oynayamazsıniz tekrar plus alinca eskileri de oynarsiniz.

aktif üyeler ücretsiz oyunları indirip indirip kaçmasın diye düşünülmüş olan bir uyanıklık mı desem çakallık mı desem bilemedim..

Sony ps kahpeliği işte. Oynanmıyor

Ne kahpeliği ulan. Adamlar her sene en az 3 oyunu bedava veriyor ayda bir olmak şartıyla.

Plus iptal olursa oyunlar da gider.

Bununla ilgili çok acı bir bilgi vereyim; diyelim ki ps plus üyeliğiniz bitti ve dediniz ki iki ay sonra yenileyeyim. Eski plus bittikten bir gün sonra bile yenileseniz, eskiden hediye edilmiş oyunlarınızın hepsi gidiyor. O yüzden plus oyunlarınızı ya oynayıp bitirin ya da yenileme zamanınıza dikkat edin.

Bi üstümdeki yazan arkadaş yanlış bilgi veriyor. Sonradan yenilersen eskileri paşalar gibi oynarsın.

@McFly, evet sorun olmuyormuş. Fakat benim başıma tam tersi geldi. Oyunların tamamı silindi gitti.

Valla paraya kıyıp senelik plus üyeliği alın. Üyelik fiyatının ciddi derecede artacağı konuşuluyor fırsat varken alın sonra üzülmeyin.

hocam bi %10 nakit indirimi adettendir diye gir bence söze

Troy'a bakabilirsin. Sanırım yapıyor onlar indirim.

Bundan 3.5 sene önce Pupa'dan alırken eğitim indirimi + %10 peşin ödeme indirimi yapmışlardı. Fakat bu indirimler Apple internet mağazasında da belirtilmişti.

duzenli veriyorsa 1600 yeterlidir.

depozito olayini bilemedim

Kaç yıldır hiçbir ev sahibim tam olarak o orana göre zam yapmadı, ben de kiracıma o oranda zam yapmadım, yapamam da. Ekonomi böyleyken o derece zam yapmaya yüzüm olmaz. Her zaman 50-100 tl zam yapıldığını gördüm, duydum çevremden.

Depozito mevzusunu bilemedim.

100 lira arttır abi. O internette yazanlara bakma. Kimse o nette yazanlara göre artış yapmıyor. Bunu adeti 100 liradır.

kitaba uygun olan üfe, ama pratikte hak olan tüfe üfe ortalamasıdır.

günümüz şartlarında yüzde 18 iyidir. 1750

1600tl yeterli. eger yeni boyalı, tertemiz bir ev teslim ettiysen depozito alman mantıklı. evin boyası vs icin istiyorum dersin, taksite bolunebilir.

Kiracıyım, 1350-->1450 yaptık. Önümüzdeki sene 1500 yapmaya çalışacağım. Maaşlara üfe oranında zam gelmiyor sonuçta.

daha dün 2000->2200 zam yedim,

%10 altı yazıktır, 1650-1700 iyidir diyorum

Düzenli veriyorsa iyi biriyse 1600 çakalsa çıkar zaten

düzenli kirasını ödüyorsa, herhangi bir sorunun yoksa 100 lira yeterlidir. ama kirada sorun yaşatıyorsa efe/tüfe oranına göre yap.

Kontratta yazan ÜFE, "Maksimum" zam oranıdır. Şu "kontratta ne yazıyorsa odur." diyenlere şaşıyorum valla. Ben olsam, 100TL fazla alacağım diye, düzenli bir kiracıyı zora sokmazdım. Dünya kadar ev, aylarca bomboş, kiracı bekliyor. Bir dairenin, sadece bir ay boş kalması bile, ev sahibini, aylık oranda, yapabileceği maksimum zamdan daha büyük zarara sokar.
1600 bence de yeterli olur.

1600 tl iyidir.

bu konu sıkıntılı baya. işin bir de ev sahibi tarafı da var. kısa vadede 1600 ya da 1700 önemli değil ama uzun vadede ev piyasanın altında kalıyor. mesela 1000 liralık ev düşün. her yıl enflasyon ortalam %15 desen kira şöyle artacak. 1000-1150-1222-1405-1615-1857 oluyor.

her yıl 100 lira zam yaparsan 1000-1100-1200-1300-1400-1500 lira oluyor. başlangıçta 50 lira olan fark uzun vadede 350 liraya çıkıyor. bu da ev sahibini mağdur ediyor. aslında bu oranın altında zam yapmak durduk yere indirim yapmak oluyor. ama toplumda böyle bir algı yok.

Juri cok onemsemeyebiliyor. Ben o belirtilen sureden sonra teslim etmistim, kimse sorun etmedi.

siz elinizdeki tezi enstitüye teslim edip süreci başlatın, jüri üyelerine "hocam tezde şu şu kısımlar değişti son hali budur" şeklinde teslim edersiniz onu okurlar.

tezi savunacağınız gün tutanak tutulup tarih atılacak. dolayısıyla enstitüye başvuru tarihinizle, savunma tarihiniz arasındaki süre çok yakın olursa enstitüden biri sorun çıkarabilir. siz kendinizi sağlama alın.

mendeley, docear.

Mendeley.

eksisozluk.com

EndNote benim her şeyim. O kadar seviyorum ve o kadar işimi kolaylaştırıyor ki size anlatamam. Yaptığınız her işin için ayrı bir referans listesi oluşturabilirsiniz. Üstelik makale indirdiğiniz yerde çok büyük ihtimalle RIS formatında yani EndNote’ta açabileceğiniz bir referans indirme kısmı vardır. Yazarken tek yapmanız gereken şey referansı metin içine eklemek. EndNote kendiliğinden referans sayfası oluşturup sıralıyor kaynakları. Dışardan format da indirebiliyorsunuz Harvard vs. 3 sene önce yanlış hatırlamıyorsam 70-80 pound gibi bir miktara satın almıştım.

sharelatex.com

mendeley yerine zotero da tercih edebilirsiniz.

valla 400 lira öğrenci için az para değil. bence 1+0

gelir durumuna göre değişir. sen ve ailen orta halli iseniz 1+0 mantıklı olan. 400 lira öğrenci için iyi para.

Stüdyo dairede yaşamak bi yerden sonra içini şişiriyor yediğin yattığın oturduğun yemek yaptığın ders çalıştığın ortam aynı olunca sıkıcı oluyor. Ben ders çalışamıyordum mesela çünkü o odayı yatak odası olarak görüyordum ve sürekli yatasım geliyordu.

400 lira zedelemezse senin ve ailenin bütçesini 1+1 tut. Diğeri modern hapishane. Kalınmaz mi kalınır ama para varsa değmez.

ben olsam öğrenciyken 9oo'luk olanı tutardım sonucta para sıkıntısı var.

Elektrik - su neyse de interneti asla ortak kullanmayın derim. Hem çok yavaş olacaktır çünkü herkes netflix, youtube vs. çalıştırıyor, hem de aynı IP adresinden tanımadığınız birçok kişi internete çıkış yapıyor. Bu nedenle mümkünse kendinize özel bir internet bağlantısı yaptırın. Bu da aylık en az 60-100 lira arasında değişir. O nedenle 1+0 tercih edilebilir. Ben okurken 2+1 evlerde kaldım ama hep 3 kişi kaldık. Kendi odamdan çıkmazdım, 1+0 gibi kullanırdım. Eğer içinize sinen bir yer ise pek de sıkılmazsınız.

1+0 olan kaç metrekare?
en azından 35-40 m2 ise çok da bunalmazsın ama eğer 20 - 25 m2 civarı ise duvarlar üzerine üzerine gelir.

evde çok vakit geçiririm ve arada misafir arkadaş vs gelme kalma ihtimali varsa 1+1
yok ben dışarıda arkadaşlarda vs takılır uyumaya eve gelirim diyorsan 1+0

Maddi durumunun her ikisini de kaldırabileceğini farzedersek,
1-1,5 sene kalacaksan 1+0
Daha uzun kalacaksan 1+1

1-1,5 senen kalmışsa çok yatılı misafirin gelmez, daha çok ders çalışmakla geçer vaktin. Zaten kampüsün dibindesin, evden sıkılırsan kütüphanede çalışırsın.

Daha uzun kalacaksan arkadaşların, varsa kardeşin ailen falan arada gelip kalabilir. 1+0'da bunlar sıkıntı olur.

stüdyo daire gerçekten delirtiyo.

genişçe bi 1+1 tutup (mutfak ortak alan olabilecek şekilli) 2. bi kişi de alabilirsin yanına uzun vadede. böyle yapan da çok özellikle eskişehir'de.

test sonucun 120 150 gibi sürekli bir şey mi + - gibi kategorik bir şey mi?

Karışık Desenler için ANOVA olarak geçiyor.

İki ölçme sonucunu karşılaştırırken, aynı anda gruplar arası da karşılaştırma yapmak istiyorsunuz. Bu durumda faktöriyel ANOVA türleri devreye giriyor.

statistics.laerd.com

Düzeltme: Tabi ki benim söylediğim sürekli değişken için geçerli. @niye ama'nın söylediği gibi test sonuçlarınız kategorikse benim yanıtım anlamını yitiriyor.

@niye ama

Bu konuda henüz ders almadım. Test sonucum 1 ile 5 arasında puan veren bir scale. Bu muydu sorunun yanıtı acaba?

hipotezin nedir?
eldeki verilerin nedir?

Yarı deneysel t testi sanırım ama notlarima bakmam lazım. Yanlış hatırlıyor olabilirim.

“Neden” başarılı olduğunu eldeki verilerle ölçemezsin. Öntest yoksa başarılı olup olmadığını da ölçemezsin zaten. Ayrıca veri sayından dolayı parametrik test yapman da uygun olmaz.

Bu sorunun cevabını duyurudan almaman gerekir, bu tip şeyleri iyice öğrenene kadar araştırmalarını bir bilen (danışman vs) eşliğinde yapmalısın ve o yol göstermeli. Onun gösterdiği yolu da bilimsel bi kaynaktan doğrulayabilmelisin.

Neden basarili oldugu olculemez ama iki grup arasi ortalamalarin farkli olup olmadigi test edilebilir ancak.

Elinde birden fazla grup varsa ANOVA, iki grup varsa t testi uygun olabilir. (Iki grupta ANOVA yine olur ama bira bakkala limuzinle gitmek gibi olur) Ayni zamanda deney ve kontrol grubunun sayilarinin kucuk olmasi nedeniyle de t-testi uygun ama aralarinda bariz bir fark yoksa alacagin sonuc o kdar da guvenilir olmayabilir. Orneklemin biraz daha buyuk olmasi gerekiyor.

1-5 arasi surekli bir olcek olmadigindan, ayni sekilde sonuc cok guvenli olmayacaktir. Bu durumda Wilcoxon'in testi daha iyi sonuc verir.

Herhangi bir Deney Tasarimi / Design of Experiments kitabinin muhtemelen ilk, tas catlasa ikinci bolumunde bulunabilir bu bilgi.

bildiğim kadarıyla premiumu olanlar sadece kendi istatistiklerinde bahsettiğiniz bilgileri görebiliyor. başkasının istatistiklerini göremiyorlardır.

kalem alma, etiketleri doğru yere yapıştır, olmadı gözetmeninden yardım al, sınav kurallarını okumak zorunlu değil, okul giriş kapısında görevliyim de belgeni göster kimse bakmaz pek sende anahtar veya akbil olduğuna.

size ayrı bir kitapçık verecekler. bu kitapçıkta sınav kuralları, saat saat, dakika dakika ne yapmanız gerektiği, fotoğraflı öğrenci listesi vb. var. sırf o kitapçıktaki yönergeyi izlemeniz bile yeterli.

kuralları okuyunuz. herkes sınav düzenini bilmeyebilir. size verilecek yönerge, sınavın tüm ülkede aynı standartta yapılabilmesi için hazırlanmıştır. sadece, kuralları okurken sert bir mizaç takınmayın. çünkü kuralların birçoğu "yasaktır" vs. diye bitiyor. temel noktaları hatırlatıp, kalan kuralları kitapçığınızın arkasından okuyabilirsiniz diyebilirsiniz.

bazı sınavlarda, kapağı açıp el yazısıyla bazı şeyleri yazmalarını istiyorlar. bunu bina sorumlunuza sorun. eğer böyle bir durum varsa, sınav başlamadan bu işlemi tamamlatın (size verilen yönerge kitapçığında da yazıyordur zaten).

poşetlerken dikkatli olun. kapanınca açılmıyor bir daha.

açıköğretim sınavlarında cep telefonu vs. yasak olmasına rağmen millet sokuyor. ösym'de böyle bir durum yok. telefonunuzu, kaleminizi vs. arabada bırakın.

sakin olun.
Bu konuda en kontrollü davranan ösym. Bir klavuzunuz olacak ve orada istisnasız her adımınızı hangi saatte ne yapmanız gerektiğini sıralanmış. @throw down the sword'un da dediği gibi kalem, araba anahtarı vs. yanınıza öğrenci gibi siz de hiçbir şey alamıyorsunuz.

mantıklı bende 2.el aldım.

Televizyon 4k ise pro mantıklı, biz ikisi arasında kalmisken xboxone x aldik. Oyun paketlerinden oyunlar geliyor. Grafik de daha iyi, bizim tv de 4k ama. Ne kadar ki ikinci eli?

@mabesa 2. ellerde oyunda yüklü oluyor 850 tl'den başlayıp gidiyor fiyatları. tv 4k değil maalesef.

2010'da 2. el ps3 almıştım, hala bi sorunu yok çatır çutur çalışıyo. temiz 2. el olduktan sonra sıfıra para verme bence de.

ben de ikinci el aldım önceki ay ama garantili 800e, 1200-1500 vermeye gerek yok.

3 hafta kadar önce 20 ay garantili 1000 liraya aldım. tavsiyem en az 12-15 ay garantili slim modellere yönelmen. normal ps4 alma derim ısınma ve performans sıkıntıları var ufaktan. o da normal 2013-14 yapımı makine çoğu.

ben de mantıklı olduğunu düşünüyorum. ben ilk kasadan kullanıyorum herhangi bir sorunum yok. hangisini ucuza denk getirirseniz onu alın. fakat aynı fiyatta slim tercih edilebilir.

ikinci el olarak, daha bir ay önce ps3 aldım. çıkan her seste "bozuk mu sattılar yoksa", "kazık mı yedim lan?!" endişesi oluyor. fakat şimdilik bir sıkıntım yok.

bu arada oyun koluna iyi bakın, cips yiyip elleri yağlı yağlı mı oynamış yoksa temiz mi kullanmış baya bir fikir verir konsol hakkında.

ps3 2.el almistim bende, sorun cikmamisti ama sans isi biraz da. arkadas da 2.el almisti ama bozuldu kisa surede

elimde ps4 1 tb modeli var, 2.5 sene filan oldu alali garantisi doldu ama sony tr garantili almistim, yaninda kutulu ve orijinal fifa 18 var; cok temiz ve coook az kullanildi. tek kol ve kol koruyucu filan takili kullandim hep; isteyen olursa satabilirim (yer ankara)

not: zaman bulup oynayamadigim icin satiyorum.

okulunuz vpn sağlıyorsa, evden vpn'e bağlayıp lisanslayabilirsiniz. fakat belli sürelerle windows lisansı tekrar kontrol ediyor diye biliyorum. o esnada yine okuldan bağlanmanız gerek.

n11 - gittigidiyor vb. yerlerden 40 liraya oem lisans alıp kullanabilirsiniz.

malasef vpn sağlamıyor okul.

devletten niye caliyosun abicim zamunda var git microsofttan cal

@hordes of chaos
üninin sınırsız lisansı var. bir sınırı olsaydı devletten çalmış olurdum. microsofttan çalıyorum :P

yok abi asil fikir lisans konusunu kafaya takman. ev kullanicisi microsoftun umrunda degil ki. dedigini yapmanin iki yolu var biri cok uzun hem ben anlatamam hem sen yapamazsin. ikincisi de olur mu bilmiyorum ama okuldaki laptopin sistem imageini alip masaustune formatlarsin o imagei. bunlar ek bilgi bil diye soyledim. kisaca korsan candir. xd

7 gün kalacaksa gaziemire bırak. zaten havalimanına gidecekler genelde araçlarını gaziemire bırakıp, taksiyle giderler. taksi de en fazla 20 tl tutuyor gaziemirden.

Gaziemir'e bırak.

Teşekkürler. Fakat İzmir'e dışarıdan geleceğim. Gaziemir Katlı Otopark'ı buldum İzelman'a ait. Burasını mı kastettiniz? Bir de buranın tam konumu Google Haritalar'da mevcut değil. Yakınlarında başka bir yer var mıdır?

gaziemir'de karakola yakın bi yere bırak arabayı ya taksiyle git ya da izban'la.
bi ton para ister şimdi otoparkçılar

google maps'te polis merkezi amirliği diye geçiyor.
emniyet müdürlüğünün orası anayol, araba koymak için pek uygun değil.

gaziemirde katlı otopark yok bildiğim benim. gaziemir emlak bankası evlerine yakın bir yere bırakıp taksiyle devam edebilirsin.

Gaziemir +1. Ben gaziemir’de bi cadde üstüne bırakıp taksiyle geçiyordum, bu şekilde 10-15 gün bile bırakmışlığım var. Hiçbir şey olmadı.

optimumda olmuyor.

Cevaplar için herkese çok teşekkürler. Dediğiniz gibi yapacağım. Otoparkçıların en ucuzu 100 lira istiyor. Havalimanının kendi otoparkı zaten felaket.

Aradaki fark gerçekten düşük bir miktar. Kirasını zamanında ödeyen, sorun çıkarmayan kiracı bulmak zor bence. Ayrıca kiracınızı çıkarsanız, yeni kiracı bulana kadar geçen sürede zaten aradaki farktan daha fazla kaybınız olacak. Üstüne bir de huyunu suyunu bilmediğiniz bir kişiye evi kiralayıp ek risk alacaksınız.

Bence tamamdir de. En kötü kira alman evin boş kalmasindan iyidir.

buradaki tek sıkıntı size dememesi. abi böyle böyle yüzde 11 düşündüm dese siz zaten okay diyecektiniz muhtemelen. bence bunu söyleyin, sonuçta ev sizin size sorması gerekir zamı o değil siz belirlersiniz. durumu aktarın ama 11'i değiştirmeyin.

Şu an %15 imiş artış oranı, merak edip baktım. İyi bir kiracıysa sineye çekilir ama sormadan az arttırması yakışık değil. Yasa oran ne ise o oranda arttırıp sormadan kirayı yatırırsın sıkıntı yok, ama zamı az yapacaksan onay alman lazım.

Seneye aynısını yapmaması için kibarca hatırlatmanız lazım, belki de yanlış bir veri aldı zam oranını 11 sanıyordur?

%15 sanırım enflasyon. aradaki fark çok değil. ama uzun vadede fark ediyor. mesela seneye de enflasyon oranının altında zam olursa bu yılki oranla çarpılıyor. uzun vadede ev piyasanın çok altında kalıyor.

Y-Üfe miydi neydi öyle bir şeye bakılıyordu ama oradaki rakam bile maksimumdur.Ben olsam %11i kabul ederdim.

mesela benim sözleşmede "tüfe" oranına göre demiştik, geçen Aralık'ta %11 civarıydı öyle bir artış yapıp yatırdık. 2 yıldır girdiğimizden beri hiç kira konuşmadık hep tüfe oranında (ve yukarı yuvarlayarak) yatırdık.

%15..

Bence kiracıyı küstürme.. Benim ev sahibi bugün %15'e zorlarsa evden çıkarım (maaşıma %8 zam geldi, param yok artık) Bir de artık piyasada daha ucuza ev bulunabiliyor ve çok fazla boş ev var.

Ama zaten kira çok aşağıda diyorsan ya da ihtiyacın çoksa şansını zorlayabilirsin. En kötü ihtimalle o çıkar başkasını bulursun. Seçim senin :)

valla sırf bana sormadan yatırdığı için ben "kime sordun da yatırdın, yüzde 15 oldu" derim, bi daha hıyar gibi davranmamayı öğrenir, toplumun bekası için faydası olur.

Ev alip kiraya verecek durumu olmayan herkes ahlak dersi vermis.

Akli basinda insanlar mantikli onerilerde bulunmus.

Ben olsam yaptigi zami kendi basina belirledigini laf arasinda soyler ufak sitem ederim. Baska da ses etmem.

Bos gececek bir ay zaten tum yillik zam farkindan cok. Hazir kiracin var ve cok gicik olduysan baska tabii.

@pheno, bir kaç yıldır kira artışları tefe-tüfe ortalaması değil de YÜFE üzerinden hesaplanıyor.

bizim de artis %15 idi ama 11 uzerinden yaptik. ust kat komsum iki yildir zam yapmiyor, cunku etrafta cok fazla bos daire var ve halen piyasa degerinde kirasi.

duzenli oduyorsa, aradaki farka cok ihtiyaciniz yoksa bence kalsin, etrafta cok fazla bos daire var. laf arasinda dersiniz benimde dusuncem %11 idi ama keske onceden konussaydik diye.

benim ev sahibim bu sene zam yapmadı.
geçen sene zam dönemi mesaj atıp "sizin için de uygunsa enflasyon oranında zam yapalım" dedi ok dedim yatırdım.
ama bu sene hiçbir şey demedi ben de ses çıkarmadım aynen devam.

işim gayrimenkul üzerine. bu dönemde tıkır tıkır kira ödeyen birisi varsa kaçırmamak lazım. bence şimdilik sineye çekin eğer çok canınızı sıktıysa habersiz hareket etmesi bir ara kulağına çıtlatın.

genel olarak ev sahiplerine bir tavsiye,
sokakta gezerken biraz kafanızı yukarıya kaldırırsanız ne kadar fazla kiralık ev olduğunu görürsünüz. mevcut kiracınız kirayı düzenli olarak yatırıyrsa iyi geçinmeye bakın derim.

öpüyorum kocaman.

Birkaç warez macerasından sonra ben kendimi korurum dedim ve o günden beri (8-9 yıldır) Windows'un kendi üstünde gelen zımbırtı var bi tek. Arada taradım bi şeyler buldum diyor o bile. Senin kasper uyuyor mu napıyor hocam?

Kendimi korumak için napıyorum?

* Tam bir paranoyak gibi hareket ediyorum.

* Güvenmediğim hiçbir linke tıklamıyorum, tıklamadan önce önizlemede yazan siteyi kontrol ediyorum.

* Salak salak sitelerden bir şey indirmiyorum, indirdiğim şey .exe uzantılıysa iyice kıllanıyorum.

* Eskisi gibi flash bellek, harici HDD kullanmıyorum ama onları da kesinlikle otomatik kullan ile açmıyorum. Simgeye sağ tık yapıp yeni pencerede aç diyorum.

Sadece geçen sene office cracklerken bi reklam virüsü yedim, onu da malwarebytes ile hallettim.

Virüsten bilinçli kullanımla korunursun, Kaspersky bir şey bulmadığına göre belli ki virüsle falan işin olmuyor zaten, para verme derim. İstersen ücretsiz bir program kullanabilir ya da üç ayda bir falan herhangi bir programla tarama yaptırabilirsin kontrol amaçlı.

3 ayda bir falan tam tarama yaptırıyorum hiçbir şey bulunmuyor. çok çok nadiren "kötü amaçlı yazılım tespit edildi" diyip engellediği siteler oluyor en fazla. ya aslında benimkisi alışkanlık. yoksa ben de çok bilinçli kullanıcıyım virüs yeme ihtimalim çok düşük.

ben de 8-10 senedir kullanmıyorum.

istersen milyon dolarlık saldırı/virus koruma vs yazılımı satın al onu kullan. sen bilinçsizsen hiçbir işe yaramaz. http ile https in farkını bilmiyorsan, bi sitenin ya da gelen mailin sahte mi yoksa gerçek mi olduğunu anlayamıyorsan hiçbir anlamı yok.

ben de yillardir kullanmiyorum. gerek yok.

Boşuna para bayılıyorsun evet. Ve kabul et bu para bayılmana sebep ya aşırı mükemmelliyetçiliğin ya da sanal ortama ait bilgi eksikliğinin getirdiği korku.
Ben de uzun zamandır bir çok markanın bedava sürümlerini kullanırım hiç bir sorun olmadı.
Aslında şöyle bir düşünürsek ilaç firmaları ve bu anti virüs şirketleri insanlarda 'korkuyu' satış amaçlı kullanmazlar ise pek bir şey kazamanayacaklar. Bir çok firma kazancını, kaliteli ürünlerinden ya da hizmetlerinden değil insanlardaki güvensizlik hissinin getirdiği korku üzerinden yapıyor.
Bendeki bedava sürüm anti virüs yazılımı bunlardan biri mesela. Arada ekranın sağ alt bölgesinden popup pencere açar: web dolandırıcılığı ve saldırıları arttı ha su kadar indirimle pro sürüme geç.. gibi uyarılar çıkarır.
Neyse yine de kullanırız keretayı

10 yıldır Avira kullanıyorum, ücretsiz mis gibi. Her yere de girerim, şüpheli bir indirme veya dosya görünce açmam. Açsam da zaten program uyarır bunda bi ibnelik var diye, googledan indirdiğim yedekleme ve senkronizasyon için bile uyarı veriyor bak ayık ol diye.

Para mara verme günah, ücretsiz bir sürü alternatif var.

Kaspersky kullanıyorum. Bundaki temel sebep şu: Ücretsiz olanlar sürekli reklam çıkarıyor. Windows'un kendi aracı da kırıklama faaliyetlerinde durduk yere alarm veriyor.

n11 - gittigidiyor gibi yerlerden 30-40 liraya alıyorum 1 yıllık lisansı.

windowsun default güvenlik yazılımına ek olarak chrome mcafee web advisor isimli bir uzantı yükledim, o da malware ya da güvenlik açığı olan sitelere dair uyarı veriyor. sorun yok epeydir.

Kullanıyorum. Hatta 1 yıllık Avast satın almayı düşünüyorum. Birkaç yıl önce kripto virüsü bulaştı, yüzlerce dosyam şifrelendi ve kullanılamaz hale geldi. O gün de şansıma virüs programının deneme süresi dolmuştu ve bilgisayarım tamamen korumasızdı. Artık böyle bir şeye izin vermiyorum. Flash belleği açmadan önce mutlaka tarama yapıyorum. Kaspersky'dan memnun değilsen Avast kullan. Ben bayağı faydasını görüyorum. Genel olarak performans değerlendirmesi de yapıyor program. Bir de gizlilik konusu var. Premium alırsan VPN kullanma şansın var.

Şimdi herkes PS diyecek ama Xbox kullanıyorum çokta memnunum değiştirsem yine Xbox alırım .

bende pc ve xbox var. kontrol ergonomiklik acisindan kesinlikle xbox. fakat ozel oyunlari falan da goz onunde bulundurmak lazim. su an mesela god of war oynamak icin oluyorum resmen ama elden bir sey gelmiyor. genelde konsolda oyun oynuyorum fakat oyunlar cok pahali konsol icin. pc'de uygun fiyatlara bulabiliyorsun.

düzgün bi pc toplamak çok pahalı. ps4 al geç. oyunları da 2. el alırsın. ucuza kapatırsın

çok şey kaybettiğini düşünmüyorum. nereden baktığına bağlı. alışırsın 3 güne ne var ki uçak kullanmayacaksın sonuçta. konsol'un şöyle bir rahatlığı var; o kaldırır mı, yok bu oyun çalışır mı, bilgisayarım eskidi mi, kaç fps alacağım gibi dertler olmadan cd'yi tak çalıştır oyna. olayı bu yani, daha rahat.

xbox ve ps4'e gelince, ben grafik olarak çok bir fark olduğunu zannetmiyorum. o konsola özel olarak çıkan exclusive oyunlar var, kim hangi oyunu severse ona yöneliyor. bir de joystick meselesi var. ben ps1'den beri playstation koluna aşina olduğum için onu daha çok seviyorum. ps'yi sevmemde önemli bir etken. playstation kafelere gidip, teknoloji marketlere gidip iki tarafın da kolunu deneyebilirsin. hangisini daha çok seversen almak için ona yonelebilirsin.

çocukluktaki atari vs. saymazsak, ilk konsoluma 2015 yılında sahip oldum. o zamana kadar 15 yıl bilgisayarda oyun oynadım. üç yıldır da playstation 4 ile oyun oynuyorum. yaşadıklarım şunlar:

1- özel oyun olarak gerçekten çok güzel oyunlar var, sırf the last of us ve uncharted serisi beni ps4 aldığıma mutlu etti.

2- fps tarzı oyunlar için oyun koluna hala alışabilmiş değilim. fakat bunun dışındaki oyunlarda bilgisayara bile kol bağlıyorum.

3- hayatımın en boş beleş dönemlerinde bilgisayarda bitirdiğim oyun sayısı 5'i geçmezken, doktora tezimi yazarken ps4'te 12-13 tane oyun bitirmişim. konsolda işin sadece oyun oynamak olduğu için oyunu bitirme ihtimalin daha yüksek oluyor. bilgisayarda oyun oynarken alt+tab yapıp başka işlere odaklanabiliyorsun.

4- xbox vs. ps4 konusunda, eğer the last of us, uncharted, god of war gibi serileri oynamamak üzmeyecekse xbox tercih edilebilir. özellikle geriye uyumluluk meselesi çok iyi. ps4'te böyle bir olay yok ve ben şu an red dead redemption oynayabilmek için ikinci el ps3 ya da xbox360 kovalıyorum. hatta xbox one mı alsam bir tane de diye şeytan kanıma giriyor kendimi zor dizginliyorum.

5- oyun fiyatları olarak, bir oyunu hemen çıkar çıkmaz alayım demezsen güzel indirimlere denk gelebiliyorsun. o açıdan pek bir dezavantajını görmedim. ayrıca eski usul takas sistemi halen aktif. ps4 daha yaygın olduğu için oyun takas işi daha iyi çalışıyor.

nintendo switch derim.

belli bir yaştan sonra canavar pc toplayanların çoğu o pc'nin hakkını vermiyor. ps veya xbox alsa yapacağı şeylerin aynısını yapıyor o yüzden ps veya xbox diyorum.

playstation ya da xbox almakla bitmiyor ki iş. eh iştelik de olsa bir televizyon alman lazım ikinci belki üçüncü dördüncü kol alman lazım. oyunları pahalı, oyunların pahalıdır olmasını geçtim online sistem paralı. online işin paralı olmasını bir bilgisayar oyuncusuna anlatamazsın mesela. sıfırdan konsola geçmek televizyonuyla ek ıvır zıvırlarıyla bilgisayardan daha pahalı. ama bi god of war bi last of us oynayayım dersen onlar için şart ps ya da bi forza oynayayım desen xbox lazım

Volbeat - Guitar Gansters and the Cadillac Blood olsa gerek

Yok değilmiş ama Volbeat gibi söylüyorlar gibi. Belki başka bir şarkılarıdır

Volbeat - Still Counting www.youtube.com

çok teşekkürler.:)

çok mantıklı olmasa da mobil klima seçeneği mevcut.
bakır borular söküldüğünde diğer eve uymayacak, yeni bakır boru çekilecek vs. masraflı olur.

sökme takmadan 200 alırlar eğer klima motoru elle ulaşılır yerde olursa. eğer gazda sıkıntı olur gaz da basarlarsa 100 de ona de en az 300ün gider. en minimal uygun vestel baymak 12 binliklere bak. tabi odanın mt2 de önemli.

Ben geçen yıl taktırdım. O sırada servise sormuştum. 150-200 lira demişlerdi. Motor için bir de asansör çağırmamız gerekiyordu. Bir 200 lira da ona gider kesin.

Biraz fazla korna yersin arkandan, 2. güne sende suyun akışına uyarsın.

ankara trafiği istanbul ve izmire göre daha akıcı. çevre yolunu kullanırsan dönüşleri kaçırma. şehir içi normal şehir trafiği.

kurallara yüzde yüz uymayı denemek risk getirir türkiye'de

Büyük şehirlerden sadece Ankara ve İzmir'de araba kullandım. Söylenildiği gibi Ankara trafiği akıcı. Minibüslere biraz dikkat etmek gerekiyor. Onun dışında navigasyon size zaten ne yapmanız gerektiğini söylüyor. Geçiş üstünlüğü vb. düşünmeyin, çarpmadan nasıl gidebileceğinize odaklanın. Dolayısıyla geçiş hakkı sizde olmasına rağmen başkalarına yol vermekten gocunmayın.

Yaya geçidinde durma. Yayayı öldürme riskin var. Sen dururken yanından geçen durmaz, ezilirler. Takip mesafesine de uyma. Araya girerler sürekli. Onun dışında başka bir şey yok. Sinyalden falan ceza yeme şansın sıfır.

Bir de Ankara'da rte konvoyuna denk gelirsen kenara çektirirler, arkanda bir polis motordan bağırıyorsa yol ver geçsinler.

İlk gün biraz tereddütlü sürüyorsun, ulan dönel kavşakta yol versenize falan diyorsun, sağdan gelen arabaya yol veriyorsun, ikinci gününde kurallara uymamaya başlıyorsun çünkü kurallara uyarsan gideceğin yere 1 saat geç gidiyorsun küfür yiyorsun. 3. gün sen de küfür etmeye başlıyorsun.

kavsaklarda yol hakkı sizde olsa bile 2 kere düşünün, kural olarak yol kimin olduğu değil kimin önce geçeceğine göre bir kural var türkiye'de.

tüm cevaplar icin cok cok tesekkürler. tecrübemi de paylasmak isterim.

bu duyurumdan sonra 2 konuda cok kez uyarildim. Birincisi kornaya basma aliskanligi Almanya'da yok. Son bir senede 5 kereye kornaya basmamisimdir. Öyle olunca TR'de önüme bir araba kirinca vs lönk diye kornaya basma refleksim yok.

Ikincisi yola atlayan yayalara yol vermem, simdi yolun ortasinda bekleyen birini görünce ister istemez gerilip duruyorum gecsin diye. ama bu sekil durunca, takip mesafesi korunmadigindan arkadan carpilma riski yüksek oluyormus. Allahtan basima gelmedi.
HErkese iyi günler

vakıfta ne olur bilmiyorum ama, devlet üniversitelerinde re'sen yeni kadroya atanacak ve aynı yrd. doç. olur gibi bir ünvan tebellüğ kağıdı imzalayacaklar. imza attıkları andan itibaren bütün yrd. doç.lar yeni ünvanlarıyla devam edecekler.
diğer konuda ise araştırma görevlileri hakkında değişen bir şey yok, onlar doğrudan bu kadrolara atanamayacaklar. eski usul yrd. doç. olur gibi kadro açılmasını bekleyip bir sınavla bu kadroya atanabilecekler. onlar hakkında tek değişiklik daha fazla derse girebilmeleri oldu, böylece gerekli şartları sağladıklarında doğrudan doçentliğe de başvurabilecekler.
öğretim görevlisi doktorlar hakkında hiçbir değişiklik yok. yeni kadroya atanmıyoarlar, aynen devam..

Hayır böyle bir durum yok. Dr. Öğr. Üys. kadrosuna atanmak için yine üniversitelerin açılan ilgili kadrolarına başvurmak gerekiyor.

En iyi diyemem ama "meru".

making a murderer
Yenilerden hitler’s circle of evil

Winter on Fire: Ukraine's Fight for Freedom.

Tam belgesel gibi değil ama The Toys That Made Us hoşuma gitti yenilerden.

abstract
gaga five foot two
the mask you live in
embrace
house of z
franca
the truth about alcohol
twinsters
minimalism
dishonesty

the keepers

Cogu cacik. Ben auschwitz belgeselini cok begenmistim.

genius of the modern world gayet güzeldi.

Meru +1

City Of God'u izlediysen cidade de deus 10 anos depois isimli belgeseli şiddetle öneririm.

City Of God'u izlemediysen onu da şiddetle öneririm ayrı mesele.

Mahalle arasi emlakcinin ev sahibi ile arasi iyidir. Yardimci olur. Kurumsallar da daha zor olur. Siz pazarliginizi yapin o konusur ev sahibi ile olmadi ev sahibi ile bulustugunuzda konusursunuz.
Ama 2200u 1700e dusurebileceginizi sanmiyorum. Yillik verseniz 1700e belki evet der.

olur. genelde biraz pay bırakıyor emlakçılar da.

ama 500 tl düşmez kimse kolay kolay.

Türkiye’de herkes ile pazarlık yapabilirsin

Ben kira miktarını direk ev sahibinin ağzından duydum. Emlakçım sağosun bir 150 lira kadar düşürttü. Fakat daha önceden konuşulup ayarlanmış bir şeyse bilemem. Gerçi böyle bir şeyin olmasına imkan vermiyorum, yan sokaktaki aynı ayardaki evlerin kirası daha yüksek.

Standart evler için pazarlık payı vardır ancak rezidans, site, lüks daire vs tarzı yerlerde pazarlık yapmaya çalışman o evin sana verilmemesine sebep oluyor. Bizzat yaşadım bunu maalesef.

Gidip denemedim, fakat kendinize online.net'ten ya da digitalocean'dan bir sunucu kiralayıp (3-5 dolar), socks5 proxy olarak kullanabilirsiniz. Socks5 için sunucuya herhangi bir yazılım kurmaya da gerek yok. Putty üzerinden kolayca ayaralanabiliyor.

Kendi sunucunuz olduğu için pek sıkıntı çıkmayacağını umuyorum.

çin'i bilmiyorum ama basit vpn'ler iş görüyor türkmenistan'da.

www.vpnbest.site

ben anlamadım gürültü yapan siz misiniz?

Gurultu yapmak dedigi camin onunde kediye yemek vermek. Apartmanin disi bu arada verdigimiz yer ama etrafima toplaniyor diye sikayetci

Adam zorla evime girdi diyorum. Kedi degil mevzu

Ülkedeki insanların kapasitesi malum,üstte de görülüyor zaten. Elimden bir şey gelmiyor geçmiş olsun demekten başka.

hayvan oğlu hayvan herife bak, kadının üzerine yürümek tehdit etmek nedir ya...
Şimdilik sakinleş çocuğun ve annen için daha sonra neler yapabilirsiniz sakin kafayla düşünüp karar verin.
Geçmiş olsun

poliis savcıya şikayet edebilirsin. karakola gidince tutanak tutmuyorsa büyük suç. savcı direk işlem başlatır. bence en temizi anneni çocuğu eve bırak ve adliyeye git nöbetçi savcı var ya da yarın sabah git. karakolda tutanak tutturamadığını ve komşunun evine zorla girdiğini söyle

Evine dön git, hiçbir şey imzalamadan. Sonrasında savcılığa dilekçe yazarak şikayette bulun. Şikayetin sırasında polisin tutumunu da belirt. Gün tarih saat ve amirin adı soyadı dilekçede bulunsun.

adam bir daha yapmayacağını belirtip özür dilerse, bence unutun gitsin. uğraşmak da zor.
yok hala haklı olduğunu iddia ediyorsa (akıllanmamışsa),
polise adamın şiddete meğilli olduğunu, gerekenler yapılmazsa bimere ve savcılığa şikayette bulunacağınızı söyleyin.

Annem kalp hastasi zaten karakolda fenalasti 112 geldi. Durum tutanak altina alindi hatta karsi tarafin ablasi -
enistesi geldi onu cagirmislar. Sikayetci neden oluyorsunuz evinize dalmissa sizin de sucunuz var ne yaotiniz ki bu cocuk ( 38 yasinda) bu hale geldi diyor? Komser kovdu bunu tutanak tuttum simdi savciliga yazilacakmis bakalim. Anneme 112 gelince bende fena oldum. Sadece huzur istiyorum.

evinize daldıklarını kabul ettiklerini belgelerseniz iyi olur.

Adam daldim ama niye daldim tahrik ettiler diyor. Kufur eden kendi karisi, bunlar insan degil muhattap olma diyende o, tahrik edip ne yapmisiz diyorum, kapiyi acmisiz ters bakmisiz. Pislikler ya butun apartmanla kavgali bir benle degil ki. Herkes sikayetci ama ev sahibi bisey olmuyor

daha önce ben de komşumla karakola düştüm. bende ifade almışlardı. ifadeden sonra olanları söyleyeyim:

komşunun karısı komşun lehine ifade verecek, anneniz sizin lehinize. diğer komşular muhtemelen karışmayacak. olay savcılığa gidecek, bir ay kadar sonra sizi arayacaklar uzlaştırma için. uzlaşmazsanız da elinize bir şey geçmeyeceğini anlayacaksınız ve uzlaşacaksınız.

uzlaşmada komşum benden sözlü olarak özür diledi ben de kabul ettim. bitti gitti. gerçekten elinize hiçbir şey geçmiyor.

not: şikayetten sonra komşum bir-iki hafta sessizleşti ama sonra eski düzen devam.

bulun bi yerden, verin iki çakala 500 lira eve girerken ne baktın bilader bahanesiyle devirip bi güzel hırpalasınlar bu dangalağı, valla sinirlendim küfür ediyorum silip yerine uygun kelime yazıyorum, böyle tiplerin çözümü şiddet. ama sakın kendiniz girişmeyin bu işe hatta üstünden baya bi zaman geçsin sonra yaptırın bunu.

nerdesin üstad cidden toplanalım dövelim şu adamı, mal herif

Olay hayvan düşmanlığı. merak ettim noldu

@cursed chico adam yasayan tum organizmalara dusman. Saliverildi aslinda hic bisey olmadi. Kedi ve cocuk kavgasindan daha onemli isleri varmis emniyet mensuplarinin. 2-3 aya mahkemeden cagiracaklar o da eve zorla girdigi icin. O kisim olmasa zaten polis bile adam hakli bende kedi besletmem evimin onunde diyor. Igrenc bi dunya burasi. ( Apartmanin disi, kaldirim nasil onun evi oluyor, oyleyse benim de evim beslerim dedim kabahatlar kanunundan ceza kesin akillansin dedi). Ceza kesselerdi keske gururla yayinlardim.

Bu arada komiser adini soyadini vermedi bende kolluk numarasini aldim zar zor. Bimere yazicam bakalim.

Dovelim diyen arkadaslar yerden goge kadar hakli olmakla birlikte -adam tam dayaklik- bu benim tarzim degil. Yapamam yaptiramam boyle bir sey. Basimi yastiga koyunca ne pislik bir insanmisim derim nefes alamam. Tiklerinizi de goruslerinize katildigim icin degil de bana vakit ayirip cevap yazip yanimda olduguniz icin verdim.

kapıya bir kamere taktır önlem olarak madem tutanak tutulmuyor bir daha yaşanırsa kanıtınla gidersin elin sağlam olur. Ülkede adaletin durumu belli hiç oradan medet umma mümkün olduğunca uzak dur bu maldan.Kiracı ise imza toplayıp attırın.
aksi yaşanacak olursa biber gazı al eve koy sık gözüne sonra döv.

@gunduz m kendisi ev sahibi. Umarim tasinir gider

tweetdeck tarayicida kullaniliyor, FYI

linux icin TweetDeck uygulamasi yok

twitter uygulaması vb. şeylerin tanıtımını ben hep www.omgubuntu.co.uk adresinde gördüm. bakabilirsiniz.

Bildiğim kadarıyla bu mümkün değil. Her PSN ayrı bir sistem. Almanya PSN'de aldığınız oyunları elbette burada oynayabiliyorsunuz fakat TL ile alışveriş yapmak istiyorsanız TR PSN'den yeni bir hesap açmalısınız. Her ikisini de PS4'e primary hesap olarak eklerseniz, ana hesabınızdan oynamaya devam edebilirsiniz.

Hatta Plus için konuşayım, TR PSN hesap açıp plus alırsanız, Primary olarak PS4'e eklediğiniz sürece, tüm hesaplarınız pluslı gibi olur.

Benim bildiğim tr ps plus kartı yok zaten varsa da görmemişim. Tr kart kodu Almanya psn de geçmez. Ya çeşitli sitelerden euro ile Almanya psn plus kartı alacaksın ya da tr psn de hesap açıp ps plus alıp primary hesap olarak tanımlayacaksın.

serious sam serisi
unreal tournament serisi
saints row serisi

Doom indir heyecan arama. Rica ederim.

insurgency

One Finger Death Punch.

Çok darlanınca giriyorum 5-10 dk katliam yapıp çıkıyorum. Bir rahatlama geliyor. 2 liraya daha iyisi yok.

quake3 arena

Vanquish
Gears of War(Eğer Xbox varsa bütün seriyi oynayabilirsin ama pcde sadece 1 ve 4 var)
Shadow Warrior 1-2
Wolfenstein serisi(Özellikle yeni çıkan New Colossus)
Cs ye alternatif olarak Payday 2

ooo far cry senin ilacın hocam. 3'ten başla direkt.

O zaman dell 7567 al. Sıfır sıkıntı.

biraz araştırdım 5000 tl'ye kadar i7 7700hq, gtx1050ti ve 16gb ram için 3 model kaldı. www.epey.com sonuç olarak dell 7567 derim ben de.

dell 7567 kullanıyorum, hiçbir sorun yaşamadım. windows 10 kaynaklı bazı sıkıntılar var fakat bu sıkıntılar yeni nesil oyun bilgisayarlarının hepsinde yaşanıyor. örneğin windows 10 1709 sürümünde sağ tıkta takılmalar oluyor vs. intel mart ayında sürücü çıkaracakmış bunun için.

batarya süresi ofis uygulamalarında 10 saati rahatlıkla geçiyor. oyun performansından da çok memnunum.

Dell 7567 bulabilsem kaçırmadan alacağım ancak şu anda ya stokta yok gözüküyor ya da 5.500tl gibi fiyatlardan satışa konuluyor herşeyi aynı olan 7577 4.500'e satılıyorken. n11'de de tek bir satıcı gözüküyor ama onu da pek güvenilir bulmadım açıkcası sanki iade edilmiş ürünü tekrar gönderecek gibi bir hali var. :)

Ben ocak ayinda vatan bilgisayardan 4600 e almistim. Aksam vakti vatan indirim yapiyor. Takip ederseniz yakalarsiniz. Bilgisayar kodu olarak 4b ile baslayan ips diğeri tn ekran.

Nvivo çok daha karmaşık analizler yapabiliyordu en son, ama bilgisayarı da bir o kadar zorluyor. MaxQDA ise daha kullanıcı dostu ve bilgisayarı neredeyse hiç yormuyor.

Piyasada daha çok bilinen ise Nvivo. Fakat yıllarca Nvivo dersi veren hocaların bile, birkaç yıldır MaxQDA eğitimleri verdiğini görüyoruz.

Kendi kendine öğrenme noktasındaysa, Nvivo öğrenirseniz, MaxQDA'yı da kolayca öğrenebileceğinizi düşünüyorum. Tabi bütün bunlar bilgisayarı kullanma becerinize de bağlı.

@throw down the sword, bilgisayar kullanımımda sorun yok ancak bilgisayarımın donanımı da mükemmel seviyede değil, o yüzden siz öyle deyince Nvivo göz korkuttu.

Peki siz ilk defa kullanacak olsanız hangisine giderdiniz ?

Kullanım kolaylığı ve sistem özelliklerini verimli kullanması bakımından MaxQDA'yı tercih ederdim ben.

Doktorasını bitiren herkes yeni kadroya başvurabilecek. Değişen birşey yok

Yardımcı doçentin adı değişti sadece. Doçentliğe ise başvuruda sözlü kalkıyor. Doçentlik için ders verme şartı uzun zamandır var. İnsanlar "doktoradan sonra ya bir üniversiteye giremezsem?" korkusu yaşıyor sırf bu ders verme şartı yüzünden. Fakat üniversitelerde misafir öğretim elemanı olarak ders verebilirsiniz.

ikbal vardi afyonda, iyidir baya. kaymakli ekmek kadayifi da onerilir!

Özdilek'te su böreği de yiyebilirsiniz. Zaten o civar hep mola yeri.

1- Sıfır alın kafanız rahat olsun. Bu devirde, internete bağlanan hiçbir cihazı ikinci el almamak gerektiğini düşünüyorum.

2- Normaller kalmadı artık her yer slim oldu. Pro ve Slim olarak iki versiyonu var. 4k televizyonunuz varsa pro alın. Slim ile pro arasındaki fiyat farkı aşırı değil, bence direk pro alın. Elinizdeki cihaz daha güçlü olsun.

3- Kırdırma olayı bir ara çıktı ama sonra iptal oldu. Kırdırma için 100 lira istediler, sonra oyun başı 15 lira. Cihazı riske atmaya hiç gerek yok. İndirim kovalasanız 50-60 liraya çok güzel oyunlar alabiliyorsunuz. Zaten 7-24 oyun oynamıyorsanız, bir süre sonra indirimden aldığınız oyunlara bile zaman ayıramaz oluyorsunuz.

Sıfır al paran varsa, yoksa da garantili 2.El al

Son çıkan slimi al (2016)

Kırdırma falan yok, oyuna para vermeyi göze alıyorsan al

tv+ olur yine, var uygulaması apple tv için. bazı kanalların da uygulamaları var ama bilmiyorum.

Telefonunuz apple mı? Değilse apple tv ile telefonunuzun uyum sağlaması zor olur.

TV+ pek randımanlı çalışmıyor ama benim üyeliğim belki hd olmadığı için öyledir. (Bana da ücretsiz tanımlanmıştı TV+, ücretli bir aboneliğe geçmeniz gerekebilir). BluTV var fakat ne hikmetse Apple Tv uygulamasında canlı yayın desteği yok, hatta Macbook'tan blutv açıp airplay ile Apple Tv'ye yansıtayım diyorsunuz siyah ekran çıkıyor.

Bana sorarsanız Apple TV almak yerine Android destekli ürünlere bakabilirsiniz. Daha çok müdahale şansınız olur. Ben şu anda Apple TV'de Infuse dışında hiçbir şey kullanmıyorum. Ara sıra blutv üyeliği aldıkça BluTv kullanıyorum.

Telefon ve tabletim Apple. Zaten o yüzden Apple Tv alayım demiştim. Biraz daha inceleyeyim olmazsa.

Apple Tv + Turkcell TV+ kullanıyorum. Hiç bir sıkıntı yaşamadım. Benimki de sizinki gibi ücretsiz üyelik.

Apple tv başta çok anlamsız gelmişti ama şu an onun dışında bişey açmaz olduk.

Benim için en önemli özelliği ekranı direk yansıtabildiğin için, safariden altyazılı dizi, film açıp direk yansıtabiliyorum tam ekran.

Sanırım sed diye bir program var. Onu yüklemediğiniz için sed'i bulamadım diyor. sudo apt-get install sed deneyebilirsiniz öncesinde.

Bir de şöyle bir şey buldum: www.howtoinstall.co

sed yüklü aslında

sed -i -e "s/\r$//" iIPTVPanelPro-Installer.sh
böyle olması lazım. dosyada bulunan boş satırları siliyor.

Okul kaydı sildikten sonra iki hafta içerisinde yazı gider. O yüzden bu yaz bir programa kayıt olmazsanız gidersiniz. Tabi lisans sonrası 2 yıllık hakkınız dolduysa.

okullar atma işlemini biraz geç yapıyor sanırım, kayıt için şansını dene bence.