the night and silent water'i dinleyin bir, sonra moor, sonra closure. bakis aciniz cok yanlis soruda. opeth iyidir. evet, melankolik bulundugu icin sevilir buralarda daha cok... da sevilecekse de progressive'e calan isler sevilsin, yegdir.

altılıda beşinci ayak

opeth hicbir zaman black yapmadi. oncelikle bunu belirtelim, ilk iki albumde grup isimleri falan album kapaklarinda yazmiyordu ama bu bir nevi o zamanin trendi gibi bir seydi.. hayvan gibi cift gitar kullanimi, rahatlikla secilebien basslar ve akustik gitarin yogun kullanimiyla opeth zaten kendi soundunda yogruldu. ozellikle morningrise albumu kult olarak degerlendirilse de fanlar arasinda maykil okarfeltin neredeyse nefret ettigi bir albumdur. daha sonra ciarilan albumler benzer dogrultuda ama daha kaliteli ve daha genele yaygin olarak hedeflendi. progresif death metalden progressive metale dogru kaydilar ozellikle watershed albumunde. maykil abimizin 70leri prog rock sevgisi damnation albumuyle tam anlamiyla ortaya cikmisti zaten. heritage albumuyle ise koklu bir degisiklige gittiler. tam anlamiyla deneysel bir album oldu ve belki de ilk defa yadsinamaz sayida olumsuz elestiriyle karsilasti. deneyselliginden ziyade albumde bir olmamislik, yetersizlik ve vasatlik hakim bence. pale communionda ise progresif yani ile eski opeth soundunu harmanlamayi basardilar zaten biraz. yani bir nevi elestirilere kulak vermis oldular. ciktiklari serite biraz olsun geri donmus oldular.

bu kadar cok sevilmesinin sebebi opethin kendine ozgulugu ve kalitesi.

(bkz: progressive metal)

Bak twitter'da kendilerini nasıl tanımlıyorlar:

"The forward-thinking Swedish titans, who seamlessly and fluidly combine metal, classic rock, prog and jazz."

Ben kendi cümlelerimle anlatmaya kalksam sayfalarca yazarım. Bu yüzden girişmiyorum.

Bu ara ben de bununla ugrasiyorum fakat decoder olmadan olmuyor sanirim. Soyle bir seye ihtiyac var.

www.lunashops.com


Digital to analog ceviri alip tv'den gelen optik kabloyu ve hoparlor kablolarini burda birlestirdim ama oyle de olmadi. Decoder sart. Ona da para verilmez. Satip yeni bir sistem almayi dusunuyorum.

eyvallah.. nasil bisi almayi dusubuyorsun? daha dogrusu soyle sorayim hem pcye hem tvye kolaylikla baglayabilecegimiz bir sistem var mi aklinda?

Elindeki ses kartı ile yapabilirsin bunu. TV'yi ses kartına optikten bağlarsan olacaktır. Ben kendi LG TV'mi bir süre bu şekilde kullandım. Tabi ses kartının kapasitesi ne kadar iyi, ses kalitesi ne kadar yüksek olur o ayrı bir konu.

Tam değil. Özel sektör tatil olmadığı için izin kullanmayanlar çarşambayı bekliyor.

boşaldı ikinciye gidiyor

Cuma günü her bayram görmeye alıştığımız şekilde, FSM girişinden Bahçeşehir'e kadar koyu kırmızı idi haritalar. 1. köprü de benzer şekildeydi. Bence epey giden oldu, pazartesi ve salı trafikten anlaşılacaktır diye düşünüyorum.

gittiğim avmde sadece araplar kalmıştı.

duyuru bile boşalmış herkes köye memlekete gitti

el blender'ı
img-teknosa.mncdn.com

blender
www.kitchenaid.com

@synesthesia

tiplerini biliyorum teşekkürler. ben ikisini aynı iş için kullanabilir miyim diye sormuştum.

Yapacağın şeye göre değişir. Görebilir de görmeyebilir de. El blender'ı ile buz kıramazsın. Smoothie yapmak istiyorsan ikisiyle de yapabilirsin. Tenceredeki çorbayı normal blender ile haliyle karıştıramazsın vs...

Tarif nedir?

fava yapıyorum. yani bütün malzemeleri hazneye koyabileceğim bir şey.

Blender'ın içinde püre haline getirebilirsiniz tabii ki favayı. Bir fark yok.

antihistaminik ilaç varsa evde bir tane iç.

Tahtakaledekine gitmiştim. İlk şubesi sanırım. Hemen yer bulduk oturduk. Şiddetle tavsiye edilir. O saatlerde yoğun olur elbette. Nişantaşı hakkında hiçbir fikrim yok.

Nişantaşındaki şubesi gayet geniş, hem dışarıda hem içeri de oturabilirsiniz, diğer şube ufacık bir yer,
Nişantaşı diyorum,

tahtakale ass kadar bir yer. nişantaşı daha geniş ekstra olarak dış cafesi de var orası da 9-10 masa alıyor. ben gittiğimde pazardı 5dk bekledim dış cafeye oturdum. oturduktan sonra dert etme siparişlerinde sıkıntı olmaz

Nişantaşına gidin. Lezzet ve fiyat olarak aynı. Hem de daha ferah mekan. Haftasonu yer için bekleme ihtimaliniz yüksek eminönüdekinde. Ayrıca virginia angus da çok bozdu. Artık gitmeme kararı aldım.

Boyarsın, sıkıntı yok.

Becerirsin de bir arkadaşınla yaparsan daha zevkli olur bence. Bir günde biter yani kendi başına yapsan dahi.

Yüzey yeni boyayı kaldıracak durumdaysa, boyamaya uygunsa ve doğru boyayı seçtiysen kolay tabii ki.

odanın boyutuyla alakalı maliyet ve süre.
odanın m2 hesabını yap ve duvar yüksekliğini, mesela 4x3 metre olsun yani 12 m2 oda, duvar yüksekliği 2,10 mt olsun, bir yapı markete git görevliye söyle, o sana söyler kaç kilo boya ve hangi çeşit boya gerektiğini.
bence 4-5 saatte halledilir. rulo al mutlaka fırçayla bitmez o iş.

boyarsın da bitirmesi çok zor. ilk duvar bitince bıkıyor insan devamı da bok gibi kalıyor öyle haha :D

2 sağlam arkadaşla 2 saat max.

Kulakici kulakliklar ses izolasyonu sagladigi icin bisiklet kullanirken bunu takmaniz sakincali. Cevreden gelen tehlikeleri fark edemeyebilirsiniz.

Sağlık açısından tehlikeli kulak zarı titreşimdinde açık hava ile teması kısmi kesildiğinden ileriki dönemlerde duyma bozukluğu görebilirsiniz.

sokolsuz pasha: kulak zarınızın en basit tepkisi

ses kalitesi bakimindan kafaya takilan kulaklıkları american muscle car olarak değerlendirebilirsin yüksek cc'li gaza basınca yeri göğü inleten, kulak ici kulaklıkları ise düşük hacimli motordan nasıl yüksek güc elede edereiz cabasında tasarlanmış aletler.

Kulakici kulakliklar icin, kulagin patlar, beynin akar gibi yorumlara da bayiliyorum. Uzun yillardir kullanirim hicbir sikinti yasamadim. Hatta yeni isitme testi yaptirmistim saglik raporu icin ve sapasaglam cikti. Zaten kulaginin icinde olan seyin sesini sonuna kadar acmadigin ve arada kulakliklari cikarip kulak kanalina hava aldirdigin surece hicbir sey olmuyor. Ama dedigim gibi arac kullanirken takmamak lazim. Yolda yururken bile sikinti oluyor bazen. Dibindeki arabayi duymadigi icin ciddi tehlikeler yasanabiliyor.

iliadinle daha iyi oluyorsa muhtemelen zamanla iyileşir. ama eksik bir şey var mı vs sorularını burada kimse yanıtlayamaz çünkü bakmak değerlendirmek gerekir yani.

ben de geçen sene bu zamanlarda olmuştum konka küçültme operasyonuyla birlikte.

ödem vardır, o yüzden nefes almanı zorlaştırıyordur. 1 aya daha rahatlarsın diye tahmin ediyorum.

Az önce burun kıllarını tamamen kesip ayna ile bakmaya çalıştım. Devasa bir et parçası sağ burun deliğimin içini tamamen kapatmış durumda :/

ödemlidir hocam şuanda şişkin olması çok normal. o ödem indikten sonra değerlendirilecek daha çok yeni.

devasa et parçası, kemikten yani ortadan mı çıkıyor yoksa dış burundan mı çıkıyor? kemikten çıkıyorsa ödemdir.

Modunu düşürmek derken, gereksiz yere alındığınız şeylere bir şekilde tepki gösterip insanların huzurunu mu kaçırıyorsunuz?

Surat asiyorum,susuyorum. Kendimi iletisime kapatiyorum. Gözlerim doluyor zaten hemen.. :) ama inadimdan aglamiyorum..

selam;

bu tip bir arkadaşımız var,biraz da pasif agresif. I olduğu zaman ya konuşmuyoruz ya da onu çağırmıyoruz haberin olsun, umarım sonun onun sonu gibi olmaz. hatta sırf o geliyor diye herkes ayrı ayrı gitti bi arkadaşımızın düğününe.

özgüvenin düşük olabilir mi? yani her buluşmada alınacak gücenecek bir şey bulmak da kolay değil. neden insanların sürekli sana kişisel saldırıda bulunacağını düşünüyorsun? eğer sen rahat olamazsan bu çevrendekilere de yansır elbet.

Tabii ki ortamda somurtan, surat yapan bir kişi ortamın havasını serinletir. Alınganlıktan surat asıyormuşsun, ilk aşamada haklılık veya haksızlığı geçtim; söyledikleri ve yaptıkları bir şeyler kötü hissettiriyormuş demek ki. Ağlamayı bile isteyip inattan ağlamadığını söylüyorsun. Biraz duygularını diğer insanlara hissettirebilirsin. İnsanlar neden alındığını anlamadıkları sürece seninle empati kuramazlar. Sadece oturup somurtan biri ile de haliyle empati kurmak istemeyeceklerdir.

Neden alındığını bilmiyormuşsun, bunun üstüne biraz düşünebilirsin. Kullanılmış mı hissediyorsun, dalga geçilmiş mi, aşağılanmış mı? Onların bir şeyini mi kıskanıyorsun? Geçmişte sana zarar veren birini mi hatırlatıyor davranışları? Daha fazla hak ettiğin bir şeyler var da, onları mı elde edemedin? Onlardan hangi davranışları niye bekliyorsun? Kendini mi yargılıyorsun onların gözünden, doğrudan onları mı yargılıyorsun? Sana ne yaptıklarında veya ne dediklerinde somurtuyorsun? Bu aşamada haklı veya haksız olmandan ziyade neyi niye hissettiğini çözmeye çalışabilirsin. Çözebilesin ki, karşı tarafa kendini doğru düzgün ifade edebilesin. Bunların cevaplarını araştırabilirsin, ne hissettiğini çözmeye çalışabilirsin.

Bundan sonra tepkinin haklılığını veya haksızlığını kendine göre ölçebilirsin. Şu anda sana çok haklı geliyor olabilirsin ama nedenini bile bilmiyorsun. Belki kendini çözdükten sonra "Bu muymuş benim derdim" bile diyebilirsin. Ya da belki başkalarının gözünden haksızsındır da, kendi gözünden haklısındır, o da olabilir. Olmadı buraya sorarsın, gerçekten çoğunluğun gözünde haksız isen seni bir linç ederler cevaplarla. Ondan sonra da kendi içinden "Ya galiba ben haksız gibiyim. Bu kadar insan boşuna bunu söylüyor olamaz" der. Belki de herkes sana hak verir, "Ne biçim arkadaşların var, ne biçim sevgilin var" gibi cevaplar çoğunlukta olur. O zaman da "Evet ya, ben neden bu kadar sabretmişim" dersin kendi kendine. Belki de arkadaşların zevzektir gerçekten. Ama bunları hem kendine itiraf edebilmek hem de başkalarına aktarabilmek için ne hissettiğini ve niye böyle hissettiğini çözmüş olman gerekir.

Bu aşamadan sonra da arkadaşların ve sevgiline "Biraz garip bir durum, böyle hissetmem garip ama siz böyle böyle yapınca/deyince, ben şöyle şöyle hissediyorum" diyebilirsin ya da haklılığına kesinlikle inanıyorsan "Bunca zaman şöyle şöyle ettiniz, bundan sonra bunu istemiyorum" diyebilirsin. Bu şekilde de en azından karşı taraf ne yapıyorsa, belki onu yapmayı azaltmaya başlarlar. Belki de üstüne gitmek için abartırlar bir süre.

Bundan sonra da tepkin üzerinde çalışabilirsin. Böylelikle somurtmaya başladığın ve ağlayasın geldiğini hissettiğin anda "Aaa, evet, yine bunu yapıyorum" diyebilir hale gelirsin. Üstelik zaten herkes durumun farkında olduğun için, o sorun neyse o an halletmek ve içinde tutmamak çözümü de kolaylaştırabilir. O an "Laaan, ben demedim mi size böyle yapmayın, geliyor bak, geliyor gözyaşı" ya da bambaşka tepkiler verebilirsin. Böylece en azından herkes ne hissettiğini ve problemin ne olduğunu bilir, çözülmek isterse hemen çözülebilir. Sen de somurtmaktan ve inattan kurtulmuş olursun.

Öncelikle emeginize cok tesekkür ederim arkadaslar, zaman ayirip yazdiniz hele ki aychovsky.. tesekkürler.. beni aslinda hepimizi rahatsiz edebilecek seyler rahatsiz ediyor. Davranis ve sozlerdeki tutarsizliklar ya da her girdigi ortama gore tutum , davranis degistiren kisiler.. bir de birinin bir eksigini soylemek bana olumlu bir yanini soylemekten kolay geliyor. Biri iltifat edince de sakaya vururum mesela , kabul edemem bir turlu.. yetisme tarzindan sanirim.. yazdiklarinizi dusunecegim. Belirgin ornekler bulup donecegim. Cok sagolun tekrar..

İnsanları çok takip etme. Ortama odaklan.

selam, üzülme öncelikle. çözülür. en azından bunun farkındasın. farkındalık işin yarısı.

acaba ilgi çekmeye çalışıyor olabilir misin?

Aydın'a servisi olduğu için hep atlas ile gidip geliyorum ben. Şimdiye kadar bir problem yaşamadım gayet memnunum. Bir de şimdiye kadar bindiğim Atlas'ın hiçbir uçağı, kötü kış şartlarını saymazsak, rötar yapmadı.

Atlas jeti oneririm. Onur air koltuk araliklari cok dar. Yiyecek icecek servisi ucretli. Ayrica bugun ucuslarda hep sikinti var cogu rotarli (havaalanindan bildiriyorum)

uyarsa atatürk almayın. muhtemelen rötar yapar.

sabiha gökçen çok uzak bana maalesef :/

Atlasjete çok kez bindim (İzmir - Kıbrıs, Kıbrıs - İzmir) sıkıntısını görmedim. Onur aire de bir kez bindim (Trabzon - İstanbul) ikramların ücretli olmasi dışında sıkıntı yoktu.

Sabiha gokcen almayın asıl yer trafiği orada mevcut. vaktinde kalkmaya hazır olan uçak kalkış için bir saat yerde bekliyor.
Sorunun cevabı için atlasjet

Onurdan nefret ertiğim kadar hiçbir havayolundan nefret etmedim ben. Aman aman rötarsız uçuş yüzü göstermediler bana yılllardır

Atlas!

atlasjet iyiydi, onurair'i bilmiyorm

atlasjet +1
izmir uçuşlarında ilk tercihimdir. ücretsiz servisleri var (hala var mı bilmiyorum).

atlasjet'ten aldım arkadaşlar, teşekkürler :)

Az çok muhabbetin varsa ekle, nolcek.

tanisiyorsan ekle. degilse yapma.

ekle. normal bir sey, profesyonel baginiz var. facebook'ta eklemiyrosun neticede. ekle.

Et yagsiz bir et turu olabilir ve marine edilmesi gerekebilir. Sut, yag, tuz ve baharatlarla en az yarim saat (olursa daha da fazla) buzdolabinda marine edersseniz yumus yumus olurlar.

ozellikle sirt eti isteyin kasaptan

süt kırmızı et marinasyonunda kullanılıyo mu ya? ben tavukda ve sadece fırına vereceksem kullanıyorum sütü. yöntemin doğru ama marinasyon şart. hiç olmazsa biraz zeytinyağı ve baharatla buzdolabinda en az yarım saat beklet. ben tercihen bir domates rendesi, soğan ve bi kaç diş de koyuyorum marine ederken. takıl zevkine göre.

Ben de genelde tavukta kullaniyordum. Gecen gun kusbasinda denedim, fena olmadi. Ama risk almamak istenirse sutu tavukta kullanmaya devam.

Süt kullanılabilir evet. Ama yarım saatlik marinasyonun bir işe yaradığına ben inanmıyorum. En az 4-5 saat bekletilirse etkili olacağı kanısındayım. Genelde işten çıkıp eve gelirken ne yapacağıma karar verdiğim için de marine etmeden yapıyorum.

ben daha degisik yapıyorum, pambık gibi oluyor hemide dediklerinin tam tersiynen.

-oda sıcaklıgına gelmesiyle alakalı bi derdim yok. dolaptan cıkar koy. posetten cıkar koy. farketmiyor benim icin.
-tavayı gavur damı gibi yakıp yunan atesi gibi kızmıs yagın icine cosss diye atmıyorum kesinlikle. davaynan beraber koyuyorum enn kısık ateşe, sıfır yağ, sıfır su ile. ağır ağır suyunu salana kadar kendi haline bırakıyorum saldıgı suyu geri çekene dek. suyu cekmeye durdugunda veriyorum ölçüme göre yağı. bu esnada kullanacagim baharatı ekliyorum.
-atesin harını yükseltip bir-iki cevirdikten sonra cok az su koyuyorum ardından atesi tekrar düşürüyorum.
tuz en son tabi.
bir de böyle dene.

ayrıca sotelik, kavurmalık(düdüklüde pişirmeyeceksen) et alırken, kol, kürek, incik, gerdan, nuar ve kontrnuar olmamasina dikkat et. garanti olsun yumusak olsun sırt alayım dersen kontrafile olmamasina dikkat et. bonfileyi piç etme sote icin, hem yavan olur hem fazla ateşe gelmez o. antrikot olabilir.

kasabından but kısmından isteyecegin parcalar ise tranc ve yumurta. yumurta en ideal tarafı.(yumurta diyince yumurtalık gelmesin akliniza, dana budunun trancın arka\üstünde kalan kısmı o)

ayrıca eti alırken cok kırmızı olmamasina dikkat et. pembeye çalsın etin rengi. cok kırmızı bazen albenili geliyor ancak esmer et denir ona, sakız gibi çiğner durursun. etin dana olması da önemli, sığır eti cok sert olur.

Sert oluyosa, pisene kadar duduklude bekle, sonra kizart vs. Eti kimden aliyosunuz? Hep ayni yer mi? Oyleyse ona da soyleyin, ona uygun bir et verir size. Ben de senin dedigin gibi yapiyorum ve guzel oluyor gayet ama ben duduklude pisiriyorum

her şey bittikten sonra sıcak su koyup pişirmek icabediyor, diğer bir seçenek de koyun eti ile yapmak

süt + soğan suyu ve zeytinyağı ile terbiye ediyorsun eti yumuşacık olması için. ama onu yapmasan bile, kısık ateşte 2 saaat kadar pişirmen gerekiyor ağzı kapalı şekilde. o zaman yumuşacık, lokum gibi oluyor ama pişme süresi önemli.

İki saat pişen sote mi olur hiç.

Ne üzerine çalışmak istiyorsunuz?

sinyal-telekom

ankaradaki şirket çalışmak istediğiniz alan üzerine mi peki?

istanbulda yakın iş önemli. günde 3-4 saatini trafikte geçireceğine ankaraya git, iş yerine yakın ev tut, 20 dakikada evde olursun. daha rahat bir yaşantın olabilir. haftada 5 gün çalışıyorsa şirket kabul ederdim ben olsam.

gerçi deniz yok ankarada ya.

ankara'da 4000'e çok rahat yaşarsınız. orada bir tecrübe edindikten sonra istanbul'da istediğiniz maaşa iş bulma şansınız da yükselir. istanbul'da iş bulmak çok zor çünkü çok aday var. maaş pazarlığı yapmayan yerler zaten en iyi adayı alıyorlar, yapan yerler de en düşük ücreti kabul edeni.

evet

Evet, kopru gecisini de ustune koyar taksici

ee adam geri dönmicek mi? evet

Antende bir problem olabilir, empedans uyusmazligi olabilir, anten boyuyla ilgili bir sikinti olabilir. Ustaya kurcalatmadan degistirseydiniz keske.

şöyle bir durum oldu, bugün şehir merkezindeydim. anten full çekti. fakat ilçeye geçince çekmiyor. sorun neden kaynaklanıyor olabilir? hafta içi ustaya götürecem de, ben de merak ettim şimdiden...

hayir deneme suresi icinde bir ucret kesemezler. ihbar suresi de olmaz. ben gelmiyorum deyip gitmiyorsun o kadar.

deneme süresi içinde, ihbar süresi olmaz. kafalarına göre kesmişler paranızı. deneme demek, hem siz deneyeceksiniz firmayı, hemde onlar sizi deneyecekler. deneme süresi sonunda memnun kalırsanız, işe tam anlamıyla başlamış sayılırsınız ve ihbar süresi kavramı da başlamış olur.

6 mı

doğru cevap! yöntemini de anlatır mısın?

27! de besin katin olan sayilara bak. 5 10 15 20 25. 6 tane bes cikar buradan.

5
5.2=10
5.3=15
5.4=20
5.5=25

teşekkürler;)

Buyuk sayilar icin tek tek bakmak zor olur
yontem bu
i.hizliresim.com

Nemli ortamdan kastin su dolu kavanozsa, bitkiye gerekli besini ve su kosullarini saglayabildigin surece yasar. Bitkinin turu de onemli haliyle.

akvaryumdaki bitkiyi bir süreliğine dışarı çıkarıp su dolu bir kaba koymuştum, suyun üstünde kalan yaprakları çürümüştü hemen.

sen değil şirketin muaf olacak.

"..çalışan Ar-Ge ve destek personelinin; bu çalışmaları karşılığında elde ettikleri ücretlerinin doktoralı olanlar için %90’ı, diğerleri için %80’i gelir vergisinden müstesnadır."


Sirket muaf olacak demek degil gibi geldi bu bana.

evet, bununla ilgili özelgeler de var, gib'den bulabilirsin. bordronu incele, gelir vergisi tam kesiyorsa ayıp ediyor patronun.

ücret anlaşman brüt üzerinden mi net mi?

anlaşma net üzerinden ise, bordroda brüt yazıyorsa bile muafiyet sana değil şirkete yansır.

o muafiyet şirkete yansıyor maalesef.

adam kendi kazancını sana verir mi? belki de o muafiyet yüzünden arge kısmını açtı ve istihdam etti personeli.

Sizin gelir verginizi sirket beyan eder ve stopaj adi altinda oder, bahsedilen muafiyet bu. Diger bir deyisle, kazandiginiz brut ucretin vergisi size hic ugramadan dogrudan devlete gider. Yani net ucret anlastiysaniz sizi dogrudan etkileyen bir durum degil. Ayrica ar-ge departmaninda olmaniz sirketin muhasebesinde ar-ge personeli olarak kayitli bulunmanizi gerektirmez. Ustelik saat bazinda arge yapiyor ya da yapmiyor olabilirsiniz. Oyleyse (devletin herhangi bir kontrol imkani olmasa da) muafiyet kanunen degisiklik gosteriyor. Bunlar sirketin muhasebesinin bakacagi konular.

Ek olarak bu muafiyetin de sartlari var. Teknokent'te olma, belirli limitleri gecmeme vb. gibi sartlari sirket olarak saglamiyor da olabilirsiniz.

Sigortaya bildirirken sizi ar-ge ekibinden biri olarak bildirmemiş olabilirler. AR-GE şirketi de olsa bir fiil AR-GE ekibinde olmayanlar normal vergilendirilir çünkü. Aklıma bundan başka bir sebep gelmiyor.

Benzer bir sirkette benzer bir ekipteyim. yukarida soylendigi gibi muafiyet sirkete yariyor. Bunu size yansitip yansitmamak onlarin elinde. Ayrica bildigim kadariyla her kisinin egitim derecesi onun muafiyet oranini belirliyor. Yanilmiyorsam doktora olunca %80'lere cikiliyor. Lisans veya Yuksek lisans daha az muaf. Bir de aon olarak sizin aylik calisma surenizin tamami arge faaliyeti kategorisinde raporlanmiyor olabilir. Bu da ayri bir parametre. Telefondan bu kadar yazabildim :)

- arge şirketi dediğin sanayi bakanlığı tarafından ar-ge merkezi olarak tescillenmiş mi?
- tescillense bile senin vergi kesintilerin şirkete döner. dolayısı ile sana verdikleri net paraya yakın bir brüt masrafları olmuş olur.
- anlaşmanın brüt ya da net olmasının bir önemi yok. para şirkete döner. bildiğim kadarıyla bu parayı çalışanlarına veren tek bir ar-ge merkezi var ülkemizde. o da kısmı olarak veriyor.

başka bir canlının sorumluluğunu üzerine alıyorsun.
çok da kolay birşey değil bu. bakımı, yemeği, suyu, hastalığı, aşısı, cinsel ihtiyaçları (evet o da var :), gerekirse kısırlaştırılması ) vb vb.. var.
yapamayacak olan sokaktaki kedileri sevmedye devam etmeli.

Kediler evde beslenmek zorunda degil oyle degil mi ? Disarda sevip evde barindirmadigimiz canli cansiz bi suru sey var

@titiraprap "bakımı, yemeği, suyu, hastalığı, aşısı, cinsel ihtiyaçları (evet o da var :), gerekirse kısırlaştırılması" Yemeği-suyu demişsiniz önüne koyuyorsunuz bitiyor. Zaten kedi ufak bir hayvan olduğu için yeme masrafları azdır. Aşı ve kısırlaştırılması da ucuz şeyler. Sokaklar kedi dolu - bu yüzden kedisever olan, hayvana işkence çektirmeyecek olanların biraz kendi rahatlarından ödün vermeleri vicdan borcu diye düşünüyorum. Ki bence ödün verilmiş bile olmuyor, kedi sevgisiyle, hayatınıza kattığı neşe ile bir sürü iyi şey de getiriyor.

@onrckrcyr Kediler EVCİL canlılar. Sokaklarda kedi ve köpek hariç evcil bir canlı yok. Biz insanlar yollar yaptık, apartmanlar yaptık, onlara avlanacak yer de bırakmadık. Şimdi sokaklarda sürünüyorlar, çoğu sokak kedi-köpeği ortalama kedi-köpek ömründen çok daha kısa yaşıyor sokakta yaşamanın getirdiği sağlık problemlerinden.

çünkü bir canın sorumluluğunu almak kolay değil, tatili var, taşınması var, bilmemnesi var iyice karar vermeden "ayy bu kedi çok tatlış" alalım diyerek bu hayvanı sahiplenmek hayvan severlik değil. hayvanı sokaktan eve alıp sonra işine gelmeyince tekrar sokağa atmaktansa sadece sokakta sevip beslemek daha insancıl.

sorumluluk duygusu gelişmeden hayvan sahiplenenleri burada görüyorum, çoçuğum olacak kedimi alacak olan var mı? bir de bunların siz almazsanız sokağa gidecek diyenleri var.

Ne güzel mantık la. Kedi sahiplenmemek değil sahiplenmek ekstra bir çaba ve emek gerektiriyor. O hayvanı mutlu etmeye de sevgi yetmiyor maalesef. Onu evine alınca evcil hayvanın değil çocuğun olarak görüp o emeği ve maddiyatı ayıramayacaksan bırak sokakta sev.

Kedi sevsem de evde kıl, tüy görmekten hoşlanmıyorum. E bir de koku meselesi var. Bu yüzden beslemiyorum.

Bilmiyorlar ne yazık ki. Çok duyuyorum "nasıl bakıyosun? Zor değil mi? Tüy döker ya... ailem izin vermez... kedi zor ya ne bileyim..."

Zor falan değil aslında, 5 tane var evimde. Koku yok bi şey yok yumuşatıcı kokuyor bizim ev. Tüylerini tarıyorsun zaten. Senin saçın kadar dökülüyor dökülürse.

Bilmiyorlar, öğrenmiyorlar.

Sorumluluk, kil, tuy, koku, masraf, zaman, mekan. Ben daha kendi karnimi doyurmaya usenirken, sosyallesmeye ayiracak zaman bulamazken hayvan beslemek benim neyime.

Cam cerceve acamazsin duser korkusuyla. Sineklik yaptirman gerekir
bakimi ciddi masraf. Hastalik vb durumunda binlerce liraya kadar masrafi cikabiliyor
tatile gittiginde birinin ilgilenmesi lazim.
Temizlik konusunda ciddi mesai harcamak gerekir

Yani kediden korkmamak ve alerjisi olmamak yetmiyor. Hayvana "hakkiyla" bakabilmek gercekten cok mesakkatli.
13 sene kedi beslemis biri olarak yazdim bunlari.

Mesela benim annem de çok sever sokak kedilerini ama evde beslemez. Bunun sebebi kediye alerjisi olması. Bazı insanlar ise sadece üşendikleri için evlerinde beslemek istemiyorlar ki kedi bakımı kolay da olsa ekstra sorumluluk almak istemiyor kimse. Bazı insanlar da daha önce bir kedi besleyip, kedileri ölen insanlar da daha fazla üzülmemek için kedi beslemek istemiyor olabilirler. Kirada oturanlar ve uzun vadeli orada bulunmayı düşünmeyenler de kedi sevmelerine rağmen evde kedi beslemek istemiyor olabilir. Yüzlerce binlerce başka sebep olabilir.

ayrıca kedi evcil demişsiniz ama, evde yaşayana evcil denir. Sokakta yaşayıp, sokakta yaşamaktan keyif alan kendi habitatlarını oluşturmuş kediler var. Ben de mesela onları toplayıp toplayıp kısırlaştıran bazı hayvanseverlere sinirlenirim. Ben sokağımda kedi görmek istiyorum. Kediler sokakta da güzeller.

o tür şeylerle ne kadar ağaç katliamı yapıyorlar farkında mısın?
ayrıca istanbul'u daha da büyütür bu tarz yatırımlar. oysa yapılması gereken istanbul'un hacmini küçültüp üretimi anadoluya yönlendirmek, göçü engellemek. ne havaalanı ne de 3. köprü çözüm değil.
bu saatten sonra boğazı doldursan trafiği bitiremezsin.

en kuzeye yapılacak karayolu ve köprü trafik açısından pek bir sike derman olmayacak da ondan. ona ayrılan mali kaynak havaray benzeri raylı sistemlere harcansaydı trafikte daha büyük rahatlama sağlanırdı. kuzey ormanları talan edilmezdi. iklimi, ortalama sıcaklığı, yağış miktarında radikal değişim riski olmazdı. ilgili yönetmelik ve yasalar yapboz misali değiştirilmezdi.

türkiye istanbuldan ibaret değil.
nüfusun dağılması lazım, yatırımları diğer illere kaydırmak lazım.
sadece istanbula yüklenirsek 5.köprü de yetmez.
istanbul kanser gibi büyüyor.
beton içinde, sıkış tıkış bir hayat yaşamak zorunda değiliz.

3. havaalanı ihtiyaç. bunu herkes kabul ediyor ama yeri yanlış.
3. köprü ise trafiğe çözüm değil.
her ikisi de kuzey ormanlarını bitirecek.

Anadolu yakasında trafik Kozyatağında sıkışıyor mesela, 3. köprü bunlara ilaç değil. Zaten bir şehrin kaldırabileceğinden çok daha fazla kalabalık var, öğlen 1 de 30 km öteden köprü trafiği var 3. köprü olsa ne olur? ayrıca oradaki ormanlar yok edilip bir çok canlının hayatıyla oynandı, göçmen kuşların konak yerleri tahrip edildi, iklim değişikliği ve yağış azalması riskine girildi. Ayrıca bildiğim kadarıyla Atatürk Havalimanı'nda pistlerin birisi biraz yana kaydırılırsa kapasitesi oldukça artıyor ve başka havaalanına gerek kalmıyor.

lemmiwinks +1

RTE vaktiyle kendisi belediye başkanıyken bu iki yapı işi gündeme gelmiş ve canım pahasına onları istanbula yaptırtmam demişti. Çünkü biliniyordu ki İstanbul'a yapılacak özellikle kuzeyine yapılacak her yapı şehri katletmek demekti. İstanbul'u büyütecek her yeni yatırımdan kaçınmak ve kuzey ormanlarını ve su havzalarını korumak gerekiyordu. Melen suyunun da İstanbula yetmeyeceği 15milyon üstünde nufusun susuz kalacağı trafik vs vs sorunların içinden çıkılmaz hale geleceği çıkıyordu araştırmalardan.

Şimdi ise kendi adıyla 3.havalimanı tam da önemli tatlı su kaynaklarının ve ormanların olduğu avrupa kuzeyine bir diğer saçma iş olan 3.köprüde tüm kuzeyi boydan boya delecek şekilde yapılıyor. Hatta o kadar adice yapılıyorki 3.köprü inşaatı öncesi sunulan projelerde ormanı korumak adına yapılacağı söylenen toplam 17 adet tünel ve viyadük şimdi iptal ediliyor ve tamamı açık otoyola dönüştürülüyor. Durum o kadar adice ki bugün halen 3.köprü ve 3. havalimanı çevresinde çekim yapmak yasaktır mesela görmeyelim diye.

Bunların üstüne bir de bu inşaatlara karşı çıkanlar gelişim düşmanı vandal terorist vs ilan ediliyor.

yani yapılması kötü elde var bir, yapılış şekli kötü elde var iki, sonuçları vahim olacak üç, bu projelerin her yerinden yalan ve kibir akıyor dört ( almanlar kıskanıyormuş vs gibi ) ayrıca bu işler problemlere çözüm getirmeyecek ( bkz Fatih Sultan Mehmet köprüsü) yeni problemler doğuracak..

bir de unutmayın 3. havalimanı aslında üçüncü havalimanı değil. çünkü o açılınca Atatürk kapatılacak ve o güzelim araziye ne olacak tahmin edin :)

www.youtube.com

3.köprü ile ilgili bir animasyon var.bir süre sonra aynı sorunların olacağı ile ilgili onu bulabilirsen izle.

Trafiği Rahatlık umurlarında değil.yeni yerleşim yerleri rezidanslar Mağaza ve bina peşindeler.insanları başka şehire nasıl çekerim diye Uğraşacaklarına nasıl daha çok ev yaparım emlak balonunu şişirilen peşindeler.aç Eskişehir'e Konya'ya Adana'ya 10-15 tane fabrika insanlar gitsin orada çalışsınlar.ülkenin 3 te biri İstanbul'da bildiğin.

3. kopru acilinca kopru yolu cevresi de yerlesime acilmis olacak. yeni yerlesim yerleri sayesinde istanbul goc almaya devam edebilir hale gelecek. atiyorum, yirmi yil sonra da trafigi rahatlatsin diye actigin yaptigin kopru sehrin goc almasi ve nufusun artmasi sebebiyle etkisiz eleman haline gelecek.

ben de istanbula yapılan göçlerin engellenmesi ve nüfusun azaltılmasının daha mantıklı bir çözüm olacağını düşünenlerdenim. anadolu mevcut haliyle bitmek üzere. köylerde tarım ile uğraşan insan kalmadı. millet ineğini koyununu satarak şehre göç edip asgari ücretle geçinmeye çalışıyor. bu da tüketimi artırıyor. zincirleme felaket tamlaması meydana getiriyor. ayrıca beton bir şehir haline getiriyor istanbulu. bu da sağlık konusunda bir sürü problemlerin orta çıkmasını sağlıyor. falan filan.

3. köprü ve 3. havalimanıyla istanbul'un kalan son oksijen kaynağı tahrip ediliyor. 3. köprünün yapıldığı yerin çok yakınında yaşıyorum. oralar istanbul'un kalan son ormanlık alanı ve bu görüntüler beni cidden korkutuyor:
i.milliyet.com.tr
i.radikal.com.tr
www.timeoutistanbul.com
s3-eu-west-1.amazonaws.com

15 milyon insan betonlar arasında, sıkış tepiş yaşıyor. hiç yüksek bir yerden istanbul'a ve her daim üzerinde olan gri sise baktınız mı?
yaşanacak yer kalmadı ve boğuluyoruz.

3. köprü boğazın karadeniz'e açıldığı yere yapılıyor. kim gidip geçecek ordan? o bölgede nüfus çok az zaten. kimse de karşıya geçmek için taaa oralara gitmez. trafik kesinlikle rahatlamayacak.
artı, 3. köprünün bağlantı yolları mahkeme iptal etti geçenlerde. bu bile kanıtlamıyor mu yasasız, kanunsuz iş yaptıklarını? çevre bakanlığı göz göre göre bir çevre kanununu ihlal edebilir mi? şaka gibi. muhtemelen "biz başlayalım, nasıl olsa hallederiz yav" diye düşündüler. her şey rant. o yolları neden o kadar geniş yapıyorlar, niye o kadar ağacı kazıdılar? çünkü o ormanın içinden sadece yol geçmeyecek, oteller, avmler, siteler bir sürü şey yapılacak.

kesilen agaclar yuzunden o kuzey ormnlarindan yaban domuzlari kacmak zorunda kaldilar bogazda yuzup bebek'e ciktilar yahu. dusunun siz tahribati

Bioxcin

biotin de alıp için. hem içten hem dıştan destek.

@kakao sonra başka tarafımdan çıkarmasın hocam. İlaca karşıyım, doğal bir şeyler arıyorum bakalım.

biotin sart ama.

Ooo 3-4 tel mi? Amma çokmuş ha.

3-4 tel nedir be ya. yaz girdiği için öyle o. hamburger tost yeme, sıcak suyla saçını yıkama, 30 tl civarında iyi bir şampuan al yeter. tamam biotin de alabilirsin.

b12 vitamini takviyesi iyi geliyor.

goo.gl

Alemdağ caddesinden içeri doğru girip Site yolu sokağı dümdüz takip edin. Onur park denmekte şirketin bulunduğu yere. Aynı yerde Sony, Total ve Huawei de var.

Annem soğuk suda yıkıyor.

0 zaman 130 derecede yıka çok temiz gelecek madem :)
üstünde kaç derecede yıkayın yazıyorsa o derecede yıkıyorum

Hepsinin uzerinde derecrsi yazmıyor yalniz, baskililarda 30 yaziyor. Zaten bir cogunun da etiketini sokmusum.

Beyazlari 50-60, digerlerini 30-40. Gercekten 40'ta o baskilar cikar.

çok renkliler baskılı falan 30
az renkliler çarşaf nevresim falan 40
beyazlar 60

şimdiye kadar 1 kez hariç tüm çamaşırlar renkli-beyaz karışık 30 derece kısa programda yıkadım. lekeli olanlara domestos/kosla döküp yine 30 derecede yıkadım, bi sıkıntı yaşamadım. o 1 kez de havlular çarşaflar iyicek beyazlasın diye uzun programda yıkamıştım ama kaç dereceydi hatırlamıyorum (zaten çok beyaz giysimiz yok, renklilerle 3-5 beyaz problem olmuyo)

çocuk doğduktan sonra 150 derecede yıkamaya başlar mıyım bilmiyorum, 2-3 hafta içerisinde görürüz :D

etiketinde ne yaziyorsa oyle yikiyorum ben de.

her şeyi 30 derecede yıkıyorum. şimdiye kadar mikrop kapma filan gibi bi sıkıntıyla karşılaşmadım. çok kasmamak lazım diye düşünüyorum.

google a pembe dip sos yazınca bişeyler çıkıyor o mu?

sweet chili olabilir mi?

tobasco (acısso?) sosla mayonezi karıştırıyor bazı yerler. pembemsi oluyor. gerçi sen tatlı demişsin ama, aklıma tek gelen şey çok az ketçap la karıştırılmış mayonez..

cajun baharatı

Hafiften jöle gibiyse synesthesia + 1

Hiciri degil maalesef sweetchilli gibi biber parcalari vardı evet ama bildiğin pembeydi acaba mayonezle mi cirpmislardi

bu beyaz saçtan da saç sahibinden başka kimse rahatsız olmuyor haberin olsun.

hocam, kafan rahatlasın diye söylemiyorum ama, beyaz saç çok güzel bir şey.

bende de aynı sıkıntı var en son saçıma yakın bir tüp boya ve yeni bir diş fırçasıyla sadece beyaz tellerin olduğu yerleri anneme boyattım. Birinden yardım alarak sende yapabilirsin, bende işe yaradı gibi.

bende de önce 5 tel beyazdı sonra 15 oldu şimdi daha fazla. ben alıştım, sanırım yaşlanıyoruz.

Normal

sa ben anksiyete hastasıyımda ölür müyüm?

internete bakarsan hepimiz son safhada kanseriz. bu kadar kendini dileme, kalbin delik olsa bir yıl önce ortaya çıkardı.

As ben de anksiyete hastasiyim. 3 km.den belli oluyor galiba:)

ben el bileğimde bile nabzımı görüyorum raad ol.

evet hatta ben karnıma tv kumandasını falan koyuyorum ortalayıp hop hop atıyo evdekilere gösteriyorum gülüyoruz falan.

duolingo

duolingo'da speaking dersi mi var?

speaking dersi diye birsey pek hatirlamiyorum abi. ama iste yabancilarla konusuyorsun hem de bedava. pratik ypaiyorsun. ders alicam illa diyorsan ingilizce ogretmenligi okuyan, dubaide anadili ingilizce gibi konusan bir kuzenim var. onun skype adresini verebilirsim.

burayı öneririm:
www.gospeaky.com

meetup.com üstünde istanbul için english speaking gruplarına katılabilirsin.

internations.org sızabilirsen expat sitesidir kendisi, yabancı insanlarla muhabbet etme şansına erişirsin. birde üstüne harika etkinliklerle sosyalleşmiş olursun.

İtalki'de bir sürü hoca var. Orayı deneyebilirsiniz.

Villa doluca neo. Migrosta 18 falandi en son

herhangi bir kalecik karası ya da hafif içim istenirse rose şarap

angora rose

Angora kırmızı güzel. Sürekli içiyorum.

ucuz ve güzel sarap dıye bısey yoktur.10 tlye satılan saraplar var.

carrefour'da satılan (bkz: sava).

Rose için kavaklıdere rosato

hayır

ne yazık ki, kullanılabilen platformlar; android, windows phone, black berry, black berry 10, nokia s60, nokia s40

endotrakeal tüp?

degil maalesef

ventilatör, ambu, airway?

bunlar da degil. bilinmedik adi var

şurada birşeyler var gibi:

paramedic.emszone.com

Ambu

buldum, adı şurvent (surevent)
www.academymedical.info

last samurai film müzikleri

www.youtube.com

janis joplin - cosmic blues
anathema - one last goodbye
lacuna coil - aeon
dream theater - space dye vest
evergrey - when the walls go down

cem karaca - bu son olsun.

king crimpson epitaph...

schindler listesi filminin final sahnesini izle.

yarım saat aralıksız ağlama garantili www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

Boşver be, bir tane göz yaşına değmez.

www.youtube.com

Haydi, kalk! Hoppa.

bana öyle bakma.
anlayacaklar...

karapaks - al beni.

vakti zamanında intihar edenler bile olmuştu :)
www.youtube.com

ptt'ye git sor en net çözüm.telefonla uğraşma boşuna bence.

hangi tarihte oldu bu?
10 nisanda teslim edilen paketim 9 nisanda böyle diyordu sonra pat diye geldi.
bu durumda bir tane daha paketim var muhtemelen cumartesiye denk geldi bu hafta teslim edilir kesin.
telefonla ulaşmaya çalıştım çok fazla ama beklemek daha mantıklı. telefonda muhatap bulamadım.

Teslim edilemedigini göstermiyor o uyari. Aramaniza gerek yok hafta içinde gelir muhtemelen.

bana da öyle gösteriyordu ertesi gün geldi.

Akyaka'yı öneririm. Ama akyaka gerçekten çok sakindir. Yazın bile çok hareket olmuyor orada. Daha doğrusu eğlence, ekşın yoktur orada. Ama ben olsam akyaka'ya giderdim. Öğrencilik hayatım boyunca oralarda sürttüm :D ayrıca denize girme olayında marmarisi bilemem ama akyaka'da girmen imkansıza yakındır. Çünkü denize çok tatlı su karışıyor orada.

bodrum'da donuyoruz reis. marmaris'i bilmiyorum ama akyaka'da sıklırsınız. montunuzu kazağınızı mutlaka alın.

marmariste sezon hafiften açılmaya başladı. bence gidin en güzel mevsimi şimdi. yalnız akşamları serin olur hakikaten montunuzu kazağınızı alın.

Akyaka çok sıkıcı olur bu zamanlarda. pek alternatif yok zaten yapılacak şeyler açısından.

Marmarisin de ideal zamanları bence,hem kafa dinlersiniz hem de eğlenebilirsiniz :)

tabi NiSAN SONU gibi giderseniz daha iyi olur.

Bugun carsi izninindeki askerler denize giriyorsu marmaris'te.

Akyaka'da denize girmeyecekseniz 2 gunde sikilirsiniz.

denize girmeyeceksen sıkıntı olmaz. çok güzel koylar var marmariste, koyları gezersiniz. piknik yaparsınız. turunç, orhaniye, selimiye kız kumu, bükler, hisarönü tarafları şimdi daha yeni çiçekler açıyor bahar havası çok güzel olur. kısaca deniz ve gece hayatı pek olmaz. doğa gezileri olarak tercih edilebilir.

Marmaris'de gece hayatında bir canlanma var mı? Marmaris yerine İçmeler'de kalalım diyorum ama orası nasıldır? Gece dışarda içecek mekan bulabilir miyiz?

Bence içmeler kalmak için daha huzurlu ve güzel bir yer (marmaris merkezdekiler denize girmeye oraya gelir mesela ;)

merkezdeki gece hayatına da 10 dakikada ulaşırsınız. Gece hayatı şu an öyle çok çılgın değildir,sezon başı sonuçta. Ama balık restoranları ve güzel kafelerin hepsi açık tabii ki :)

içmeler yaşlı işi. marmariste kalın, her yere yürüyerek gitmenin keyfine varın. denize girmeye içmelere, turbana, turunca gidersiniz.

Ruhum yaşlı olduğu için İçmeler'den yer ayırttım. Teşekkürler bilgiler için.

Gidip almana gerek yok hafta içi teslim edilir.

Ptt Cumartesi çalışıyor ama ptt sistemine güvenme güncellemeleri geç yapılabiliyor..

tarih dün ya da bugünün ise dikkate almayın. yeni bir prosedür gelmiş öyle yazıyor hep. ertesi gün elime ulaşmış oluyor genelde.

hayır hayır oyuna gelme. derhal pazartesi en yakın ptt şubesine git ki durumunu sor. özellikle al. mesela kağıthanede oturuyorsun o gönderi kağıthane dağıtıma geri gide ne bileyim beylikdüzünde oturuyorsun. beylikdüzü ana ptt merkezine geri gider orada belli bi kaç gün bekler iade olur.

sıkıntı şu şekildede olabilir. arkadaşların yazdığı gibi sisteme yanlış şekilde girilmiş !

o durumda size herhangi bi kağıt bırakılıp bırakılmadığına bak.

aynı şey bana yazdı, ertesi gün geldi.

aileden gelme dökülme varsa ve stresli bir hayatınız varsa durdurmak çok zor maalesef.

Cinsiyet?

doktor tavsiyesi değildir!

priorin'in gıda takviyesi var tavsiye ederim. eczacı muadillerini de tavsiye edecektir. ama etken maddesi daha kuvvetli olanı seç. ayrıca ilaçla birlikte minoksil kullanmanı da tavsiye ederim. cidden faydasını görürsün.

bi de mevsim değişikliğinde saç dökülmesi artar. ona maruz kalmış olabilirsin. ama minoksil kesinlikle kullan.

Kadın. Zaten 3 adet ilaç kullanıyorum, bir de minoksil mi kullanayım?:(

her benzer başlığa (uyku sorunu, saç dökülmesi, halsizlik vs) aynı şeyi yazıp duruyorum ama doğru olabilitesi yüksek bir sebep benimkisi;

tiroidinize baktırın. t3, t4 ve tsh değerlerinizi bi kontrol ettirin.

ben bu sorundan mustaribim ve çok da uyurum, çok da saçım dökülür falan, ondan bu kadar emin gibi konuşuyorum. ama benim saç gür olduğundan pek de problem etmiyorum, dökülüyo dökülüyo bitmiyo adjssd

minoksil ilaç değil. yani en azından içilmesi/yutulması gereken bir ilaç değil. fıs fıs ile saç diplerine sürüp saç derisine ovarak sürülen bi solüsyon diyeyim. hem dökülmeni keser hem de uzun kullanımda yeni saçlar çıkartır. ilaçla desteklediğin için çıkan zayıf saçlar güçlenecektir. ayrıca minoksili kadınlar için olan %3'lük olan değil erkekler için olan %5'lik olanı kullanmanı öneririm.

demir eksikligin var mi ona da baktir

jodies.de

40 yıllık networkculerin kullandigi sayfa. zaten sunun surasinda 3-5 yila ipv4 takla olacak. ogrenmesen bir sey kaybetmezsin.

Soruları nereden aldın bilmiyorum ama bunların ikisi de yanlış.

b)195.33.48.0 /24 (/24 olduğu verilmemiş ama muhtemelen öyle) adresinden 3500 tane IP adresi nasıl çıksın? 254 tane kullanılabilir IP çıkar en fazla

c) 195.33.48.0 /24 networkünü ikiye bölersen her bir networkte 128 kullanıcı elde edemezsin.

195.33.48.0 /25
Network adresi = 195.33.48.0
Broadcast adresi = 195.33.48.127
Kullanılabilir IP aralığı = 195.33.48.1-195.33.48.126

195.33.48.128 /25
Network adresi = 195.33.48.128
Broadcast adresi = 195.33.48.255
Kullanılabilir IP aralığı = 195.33.48.129-195.33.48.254

Yani her bir networkte 126 kullanıcı olabilir.

Sorularda bir anormallik var gibiydi. Ben de uğraşıyorum bir türlü anlamlı sonuç bulamadım. Haberleşme ağları dersinde hoca bu soruları ödev olarak verdi.

kesilen horozlar ihtiyaç sahiplerine dağıtılmış. kurban bayramından farkı yok.

Eğer gerçek bir hayvan seversen;

Balığı aldığın denize, kuşu da aldığın ormana bırak. Çünkü balık açık denizlerde, kuşlarsa Gök yüzünde uçmak için yaratılmıştır.
(Sırf insanoğlunun nefsinden dolayı) kafeslenmek için değil ! Empati kur. Hiç kapalı bir yerde kalmak ister misin ? Hiç bir neden yokken ? Ben öyle yapıyorum ve çok ta mutluyum. :) Unutma ;

Tanrı kuşları sevdi ve Ağaçları yarattı.
İnsan kuşları sevdi ve kafesi yarattı.

Zaten kesilmek için beslenmiş hayvanların tüyünden de yararlanılmış. Yanlış bir şey göremiyorum şahsen.

Siz yediğiniz tavukların masanıza kalp krizi geçirerek geldiğine mi inanıyorsunuz?

"damak zevkim için katledilmelerini umursamıyorum" diyerek bu olayı kınamaktaki ABSÜRDLÜĞÜ, ÇELİŞKİYİ, SAÇMALIĞI görenler umarım çoğunluktadır.

Ay gelen yorumlar için ben üzüldüm resmen. Cidden seviyenin bu olduğuna inanmak istemiyorum.

Sarcasm diye bir şey duymadınız mı hiç arkadaşlar? Yazar ciddi değil! Söylemek istediğinin tam tersini yazarak derdini anlatmaya çalışmış. Ciddi olamazsınız ya. Bir de laf sokmaya falan çalışılmış ahshshs offff.

Senin de tek sorun vardı duyuruda: aynı şey mi ikisi demişsin. Evet, haklısın. Benim baktığım yerden de aynı görünüyorlar.

Hiç anlamadılar beni zaten adsf

Duyuru olarak açtım ama soru işaretini görüjnce soruya çevirmişler. Soru yok aslında.

Linke bakılsa anlaşılacaktı aslında da. Neyse.

Belki bir farkındalık olur vs dedim de alakası yok asdfd

Arkadaş troll galiba gerçek bir hayvansever olduğunu söyleyip kafeste kuş kavanozda balık besliyor. Üstelik damak zevki için katledilmesine de karşı değil. Hani gerekliliğinden bahsetmiyorum b12 vs. Damak zevkim diyor dikkat. Sonradan gerekli vs demiş ama o söylediklerinden sonra anlamsız. Seni o adamdan farksız görmüyorum.

Adam değil , kadın. Gerekliliği konusunda verdiğim linkteki gibi bir sürü araştırma var. b12 ette yok zaten doğal olarak. Bir bakteridir b12. Et yiyenlerde de eksikliği olabiliyor, veganlarda da.

Zaten bu sitede her karşı fikre troll yaftası vuruluyor. Trollüğün de içi boşaltlmış bu sitede. GErçek troller görülemiyor.

"bir bakteridir b12" sözü üzerine şunu söylemek gerek:

(bkz: kobalamin)

Microsoft sınavları için konuşursam öyle bir zorunluluk yok. Kursu istediğiniz yerde alın hatta hiç almayın, Microsoft o kısma bakmıyor zaten. Sadece yetkili merkezlerde girebiliyorsunuz ki zaten sınavı Microsoft sitesi üzerinden planladığınız için yanlış yapma şansınız yok.

Bence burada da durum aynı olmalı, sonuçta sınav ve kurs-eğitim birbirinden bağımsız şeyler.

Yalan söylemişler. Sınava girmek için kursa gitme zorunluluğun yok. 295 dolar sınav ücretini yatıran girebiliyor sınava.

sınav yapan yetkili kurum cisco ile anlaşmak zorunda değil. prometric veya vue ile cisco anlaşıyor kurum da prometric veya vue ile anlaşıyor. böylelikle sınav satın alabiliyorsun.

eğer bahsettikleri program cnap gibi ise evet, cnap da kursa gitmek zorunlu. ama zaten kendisi kurs, eğitim programı.

edit: cnap cok eski bir uygulamaydi, hala yapiliyor mu emin degilim.

Kendi kendine evde çalışıp giriyor insanlar.
Yok öyle bir şey kandırmışlar seni.
Bteğitime de bak mutlaka.

Kurs şart değil. Yalan söylemişler. Hazırlık ve 295$ varsa sınav merkezinden randevu alınıp girilebilir her zaman.

test etmedim ama zenmate pek fark yaratmıyor.

Tunnelbear ile sıkıntı yaşadığımı hatırlamıyorum

cyberghost kullanıyordum bir yıldır. gayet memnun kaldım. dün doldu lisans süresi ama tekrar alabilirim.

vpn unlimited aldım 3 yıllık. dc'ye göre fark etse bile almanya ve paris hız olarak baya güzel.

İsteğin imkansız.almanya lokasyonlu bir şitket olsa mesela aradaki mesafe bir kayba yol açıyor. Bu yüzden yabamcı şirketler türkiyede sunucularını barındırıyorlar

hız olarak kayıpsız olsa bile ping olarak mümkün değil. nereden baksan min 50ms eklenir.

Ücretli servislerin hemen hemen hepsinde, avrupa lokasyonlarda hız kaybı yaşamazsın normalde. Ama bizim yurtdışı çıkışları hala 3. dünya ülkesi çıkışlarıyla yarıştığı için zaman zaman yavaşlık sezebilirsin. Bunun da sebebi %99.999 senin internetin olur maalesef, vpn değil.

Ping kaybının olmaması da mümkün değil, sonuçta başka bir bağlantı üzerinden çıkacaksın. Türkiye lokasyon kullansan bile minimum 10-15ms fark yersin. Gerçi 100ms'e kadar ben gözle görülür bir fark hissetmiyorum. Avrupa idealdir, Amerika dolaylarına doğru uzaklaştıkça ister istemez fark artıyor, yavaşlık hissediliyor.

PureVPN'de o kadar çok sunucu ve protokol var ki elbet biri çok iyi çalışıyor oluyor. 5 bilgisayara kadar aynı hesabı kullanma olayı da +

evrim geçiriyorsun.

Yaptığın şeyleri rutine bağladıysan, e bir de günlük besin ihtiyacını karşılıyorsan bir yerden sonra yorulmamaya başlıyorsun. 1 saat yürümek yerine 1 saat koşsan yorulursun belki.

Ne güzel işte yahu?

Yaptığın spor boşa gider mi hiç? Muhakkak kasların güçlenir. Ama tatmin olmadıysan eforu artırabilirsin tabii.

bahar? hormonlar? mutluluk?

Doğru besleniyorsundur, adapte oluyorsundur.

eczanelerde var?

neredeyse her eczanede oluyor.

Bazı AVM'lerde de kendi ürünlerini sattıkları dükkanları oluyor açık diye biliyorum. Ankara'da CEPA veya Kentpark'ta (hangisi hangisiydi karıştırıyorum hep) vardı.

likidgaz bayilerinde de gordum ben gecen gun. bagdat caddesine gelmeden hemen.

benzinliklere bak. performans arttırıcıların yanında olur hep.

Eczaneden alıyorum 4 seferdir.

Saç spreyi?

wella sp defined structure

şu var.

www.n11.com

ama saçın yumuşacık kalmıyor tabii sonuçta bi şey sürüyosun kafana.

1.

sadakatsiz +1

dünya barışı sağlanacaksa 1.sini seçerim.

Renkli giyinmeyi destekliyor ve sarı diyorum. Ama model kötü. Çok apaçi işi.

bunları giyeceğine soğukta t-shirtle gez üşü daha iyi.

illaaaaa birini alıcam diyosan laciverti al bari. sarı giysilerde kullanılmaması gereken bi renk bence. mont çok şık değil zaten bari rengi kurtarsın.

sevgilinden ayrılcaksan sarıyı al

Sarıyı niye bu kadar sevmiyor insanlar ya güzel aslında :/

Sarı olanı Hayat Bilgisi'ndeki Pikaçu giyiyordu.

şişme montları apaçiler giyiyor,tavsiye etmem

evet.

Linkini verdiğin şey tam da o işi yapmanı sağlıyor.

2 ama çok fazla hatırlamıyorum.

benimde iki 4 yaştan sonra hemen hemen her şeyi hatırlıyorum ama bazen dün ne yedim unutyorum :)

2. Aklımda bir sahne var, yapılan konuşmalara kadar her şey aklımda, hatta o konuşmalara karşılık aklımdan ne geçirdiğimi bile hatırlıyorum.

bende de 2

benim inanılmaz kötü bir hafızam var, 1 veya iki tane 5 yaş altı anım vardır onlar da bölük pörçük

4 yaşındayken salondan gelen çay karıştırma sesleriyle babaannem bize gelmiş diye sevinerek uyanmam. hmm bir de 3,5 yaşındayken kardeşim doğacak yaşasın diye annem hastanede doğururken babamla yatağın üstünde zıplamıştık. ama annemle babam hatırlamıyo. ne alaka baban hastaneydi diyolar :D

2 yasinda balkondan düsmüstüm, komadan sonraki tüm detaylari hatirliyorum
hastaneler arasi sevkedilisim, cok susamam ve su verilmeyisi, yanimizda olan babamin arkadasi kemal amca, doktorlarin refleks kontrolü icin ayaklarimi kalemle cizmesi vs

Dedemi 3 yaşımdayken kaybettim. Cenaze gününün çoğunu ve dedeme dair bir sürü şeyi hatırlıyorum ama onlar bölük pörçük.

bir sürü anım var ama o anılarda kaç yaşındayım hiç bilmiyorum. siz nasıl yaşı kesin olarak söyleyebiliyorsunuz?

fakat 3-4 yaşlarındayken bir kızla dudaktan öpüşürkenki bir fotoğrafım var mesela, onu hiç hatırlamıyorum ilginç şekilde :D

2. yaşgünümü ve sonrasını hatırlıyorum

3 yaşındayım, babam kucağında kardeşimle yaklaşıyor, sinirli, sağ elini boşaltıyor, kardeşi sol ele alıyor, bana sağlam bir tokat atıyor. hatırladığım en eski görüntü bu.
detayıyla anlatmasam hadi lan diyecekler. detayıyla hatırlıyorum. bahçe duvarının üstünden tokat aşırdı ipne.
günlerden bayram, aklı eren ermeyen bir grup çocuk, bayram günü köyün mezarlığına dua etmeye giderken benim de elimden tutmuş götürmüşler. orspu çocukları yüzünden tokadı yiyorum.
arif var mahallede, onun mavi gözlerini hatırlıyorum, hayatımda ondan daha tuhaf bir mavi görmedim.. kafası kesilen tavuğun badi badi koşması. hepsi aynı mahallede. millet, bütün mahalle, salça yapıyorlar, çarşafların çamaşırların arasından mahalle karılarını izliyorum. püre domatesler çok güzel. tıksırana kadar sür sür yeeee.
mahalle kovboy kasabası gibi, tek sokak, iki yanı tarla. iki sıra ev var.

1 yaşından küçük, yürümeyi öğrenmemişken yürüteçte geçirdiğim bir kaç anı kare kare hatırlıyorum. 3 yaşımdan da kesik kesik şeyler var. ama genel olarak hafızam baya kötüdür.

Valla imrendim ben ilkokulu bile zor hatırlıyorum bir yaşını hatırlayan var benim bir dr a görünmem gerek herhalde

3 yaşındayken bizim üst katın liseli kızına bırakmışlardı beni bakması için. Arkadaşları da gelmişti 4 kız daha vardı ortamda. Kızın kucağından inerek masanın altına girmiştim. Kızların bacaklarına dokunup kaçıyodum. Çok net olaylar beni sevsinler diye şirinlik falan yapıyodum rol falan kesiyodum.

net olarak hatırladığım ve tarihini kestirebileceğim en eski, beşiktaş'ın şampiyonluk kutlamaları var sanırım. tarih kümesinde de beşiktaş'ın şampiyonluklarıyla anıların yaşandığı mekanları kesiştirince 4-5 civarı bir yaş çıkıyor ortaya.

2 silik olarak. fotolara bakarsam hikayeleri hemen aklıma gelir.

Sunnetim. 4 yasindayken.

4 yaşındayken. Ayağımın üzerinden fare geçmişti

2.5 yasimi hatırlıyorum; kardeşimin dogumunu.

Taş çatlasa 3'ü parça pinçik hatırlıyorum. Açıkçası birtakım anılar var ama kimbilir hangi yaş. Hiç merak etmedim, kimseye yaşımı sormadım. "Zararı yoksa, bende de olsun" şeklinde yaklaştım. 3'ü de fotoğraflardaki saç uzunluğumdan çıkarım yaparak hatırlıyorum.

4-5 aylıkken yaptıklarımı gayet net hatırlıyorum.

4 yaş gibi hatırladıklarım var. ilk okul öncesi çok çok şey hatırlıyorum ama tamamının tam yaş aralıklarını bilmiyorum açıkçası. Ama 4 yaş gibi tahmin ediyorum.

4. yaş doğum günümü hatırlıyorum.

Bulanık hatırladığım şeyler var. Yaşım 1,5-2 civarı; annem beni ayağında sallıyor, babam da gazete okuyor ama ben ters yönde olan televizyondaki ayılı bir çizgi filme bakıyordum.
En net hatırladığım en eski şey ise, Özal'ın ölmesi. Yaşım 4,5 o sıralar. Bildiğin üzülüp ağlamaklı olmuştum yahu.

1.5 yaşındaki olayı hatırlıyorum ailem de onayladı hatırladıkça güleriz hep beraber..

Değil tabii ki.

İkisi alakasız şeyler

(bkz: #26893333)

uzaktan yakından bağlantı kuramayız.

bir yeri kaybetmek için çok düz bir kural var; o yerin bizim olması gerekir. on iki ada bizden fiilen tee osmanlı yıkılmadan önce gitti zaten, masa başında kaybedildi geyiği var, olmayan donanmayla kurtuluş savaşında on iki ada'yı almamız falan bekleniyordu galiba. şah fıratta ise, koruyamayacağımız gerekçesiyle kendi isteğimiz ve eylemimizle çekildik. iki olayı benzeştirmek imkansız bence.

Bugün ülkemizde her yaşanan felaket inönü ve öncesinde yaşanan olaylarla açıkladıkları için bu tarz saçmalamayı normal görüyorum.
birde tarihte ilk kural o zamanın şartlarını günümüzün şartlarıyla degerlendiremeyiz.

e tabii

asla. işin ucunda ciğerden olmak var.

Evet.

hayır

her türlü

mna bile korum.

Çıkaranda ölüyo çıkarmayanda.

hayir

çıkartmışlığım var.

Yok be.

hayır

sınırsız içkiye ulaşım imkanım var ve içkiden daha da uzaklaştım.

çıkartır masaya vururum.

Hep çıkardım hep çıkarırım, tabi hasta falan degilsem.

Hayır. Sınırları zorlar doyasıya içerim ama tabii :)

kesinlikle hayır.

nerede, kimlerle olduğuma göre cevabım değişir.

Amına bile korum

sadece bira. hunharca kusana kadar.

Cık

altımda araba olup olmamasına göre değişiyor

yok çıkarmam. sarhoş olmaya yakın bırakıyorum içmeyi.

olmadan çıkarıyorum. olursa, acillik olurum muhtemelen.

evet hatta ertesi gune stok yaparim

Hayır. Sınırsız yemek olsa evet ama.

cikarmisligim var ama yine yapar misin desen hayir

Net olacak ama anuna bile koyardım o içkinin :( nerde varmış?

hayır. asla götümle içmem. rezil olmam.

30 yaşına gelene kadar cevabım evet idi. çıkarmışlığım da var. hem de bir değil iki değil. üç kişinin sırtında yatağıma kadar taşındığım oldu.

30 yaş geçti, bir olgunluk geldi. sınırsız da olsa sınırımı bile bile içer, kafam istediğim kıvama geldiğinde bırakırım.

no. ertesi günü çok kötü oluyo.

Hayır, ne gerek var.

evet bende hergün duş alıyorum normalde esmerim ama işte hergün yıkandığım için beyaz oldum çıktım fazlada çitilenmem bi sabunlanıp çıkarım ama deri nem kaybediyo ve krem bağımlısı oldum sürmediğim zaman çatlıyorum hemen

en iyisi soğuk suyla doğal sabun ya da dalin felan kullanarak 5 dakka suyun altına girip çıkmak

her gün duş alıp sürekli deodorant, roll-on kullanınca daha çabuk kokmaya başladığımızı düşünüyorum ben. her gün duş alan biriyim ben de ve bir gün banyoya girmesem leş gibi koktuğumu hissediyorum. eskiden bu kadar sık duşa girmezdim ama bu kadar çabuk da kokmazdım. bunun dışında olumsuz bir etkisi olmadı bana.

Her gun dus almak en basitinden saclar icin iyi degil. Saclar cabuk yaglaniyor-yağlandigi icin her gun yikiyorsun. Donguye giriyor. 2 günde bir banyo iyidir. Ayrica banyo yapilan gun deodorant kullanilmamasi gerektigini okumustum. Bi sebebi vardi baya da mantikliydi ama unuttum.

24 saat icinde fena kokuyosaniz baska sikintilariniz vardir. Ciddi sikintilar.

tenden tene fark edebilir ancak normal 1 insanın 1 günde fena kokabileceğini düşünmüyorum. eğer böyle bir durum varsa, yediğiniz içtiğiniz bir şeyden dolayı olabilir, ağır bir işte çalışıyor olabilirsiniz ya da organik bir sebebi olabilir. eğer altında yatan bir sebep yoksa mecburen hergün duşa yöneleceksiniz.

ben 2 günde 1 yıkanırım ki yıkanmasam da yıkanmam aslında ama artık standart gibi oldu 2 günde 1. hem saçlarım daha iyi oluyor, hem tenim. hiç roll-on, deodorant falan da kullanmıyorum.

tabi ki yanlış yapıyorsun. insanların kendilerine has kokuları olmalı, sadece koltuk altın kokuyorsa deodorant var, kullanmıyorsan sabunlu bezle silersin evden çıkmadan. kiloluysan, çok terliyorsan bilmiyorum ama nedir yani her gün duşun mantığı? ciddi ciddi ben böyle arkadaşlarımdan tırsıyorum, 3 gün duş almasa yanında durulamaz demek ki teke gibi kokacak diye geçiyor içimden. ya da ben hiç terlemiyorum, kokmuyorum emin değilim.

2 günde 1 duş alan bir insan kokuyorsa hormonal problemleri vardır. yazıda yazıldığı gibi keseli lifli banyo haftada 1, duş haftada 2-3 kereden fazla yapılmayacak bişiy bence. 1-2 ayda bir de hamama gitti mi kralsın. bu kadar kasma.

anlamıyorum, sevgiliniz size hiç mi kızmıyor her gün duş alma diye?

kokuyorsanız başka sağlık sorunlarınız olabilir. ayrıca "içki sigara veya benzeri maddeler (tütün çiğnemek, nargile vs) vücudunuzda her zaman istemdiğniz koku yapabilir.
ayrıca mantar hastalıkları vb gibi sorunlar cilte veya kokabilecek kısımlarındızda daha çok ve çabuk kokuya neden olaiblir.
son olarak en güzel gece (eve gelince diyelim) duş almaktır. sokağa çıkarken duş aldığınızda vücudun koruma kalkanını ortadan kaldırıyorsunuz. yani yağı.

Yazın ben de her gün duş alıyorum, ama saçlarımı yıkamadan, yarım metre saçı her gün yıkayıp o sıcakta kurutup, yapmak işkence çünkü. Kışın 2 günde 1. Kişisel bakımını düzgün yapan ve roll-on/deodorant kullanan birisi değil her gün 1-2 gün bile yıkanmasa kokmaz. Kokuyorsanız başka nedenler olmalı, mesela soğan sarımsak gibi kokulu yiyecekleri çok tüketmek gibi, bir hastalığınız olabilir.

Saçın yağı saçı besliyor. Her gün duş alırsanız o saçın doğal yağını yok ediyormuşsunuz. 2 güne bir alınması en doğrusu.3 bile normal sadece saç için tabi vücudunuzu her gün yikayabilirsiniz. Çok yağ da saçı döker bu arada ama o yağı yok etmemek de gerekir benim dinlediğim tüm doktorlar bunu soyluyor