alabilirsen Macbook Air M1 veya M2 çok daha iyi seçenekler.

PT.com.tr üzerinden öğrenci indirim fiyatlarına bir bak, öğrenci belgesi olan birine aldırırsın.

kozmetik yüzünden epey düşük satıyorum, ilgilenirsen günlük olarak işini çokça görür. www.sahibinden.com

eklemeyi unuttum, türkiye’de değilim.

M1 sonrası ciddi bir performans atlaması yaşadı macler. M1-m2 işlemciler hem çok performanslı, hem çok az enerji tüketiyor ve ısınmıyor.

M1 işlemcili, 16gb ramli bir air ömürlük olur.

Intel güncellemeleri sanılandan daha erken şekilde bitip yalnızca güvenlik güncellemesi olarak devam edecek. Bu sebeple m1 air'den daha düşük bir şey almayın bence bütçe varsa.

M1 air günlük kullanım için çok çok uzun yıllar işinizi görecektir.
(future proofing için 16 ram tercih edebilirsiniz)

17-18bine m1 islemcili air al gec. Intel ve m1 arasinda ucurum var. (10-12 saat pil omru, fansiz vs)

telefon ile mac'teki batarya tipleri farklı fakat şöyle bir genel kanı var. batarya 0'a ne kadar çok yaklaşırsa bu durum batarya için o kadar kötü. örnek olarak %5'te olan bataryayı kullanmaya devam edersen o bataryanın ömrü için iyi değil derler.

bu yüzden benim aklıma ilk gelen şey, bataryayı çok düşük seviyede tutup o seviyede ağır işlem yaptırmak ve şarjı bitirmek. sonrasında çok az tekrar şarja koyup tekrar ağır işlem yaptırmak. şarj seviyesini düşük tutup ağır işlemle bataryanın ömründe yiyecektir diye düşünüyorum. tabi bunlar benim varsayımım.

not: herhangi bir sorumluluk kabul etmiyorum :)

Amaç zaten bataryayı öldürmek, daha ne sorumluluk olacak:)

Bataryayı zaten alet kapanana kadar zorluyorum. Ama macler bildiğim kadarıyla 0'ı görmeden kendini kapatıyor. %5-10'a kadar şarj edip tekrar bitirmeyi de defalarca kez denedim. %1 bile düşmedi batarya ömrü. Belki uzun süre devam etmek gerekiyodur. 2 haftaya yakın denememden hiçbir sonuç alamadım.

garanti süresi ne kadar? belki de düşmeyecek yüzde doksanın altına. neden zorluyorsun ki? :) yüzde 90 kötü bir rakam değil. yanlış hatırlamıyorsam bataryayı tamamen bitirip boş bir şekilde uzun bir süre muhafaza etmek de ömrünü tüketiyor.

elimde 8 senelik bir air var hala aktif olarak kullaniyoruz.
pile bicilen omur 1000cycle, orjinal pil su anda 1500 cycle devirmis durumda hala tek sarjla 3 saat rahat gidiyor. Yeniyken 6 saat falan gidiyordu yani pil sagligi %50 falandir herhalde.

Ben olsam bosuna kastirmam, cunku buyuk ihtimal pilin omru bitmeden makinanin omru bitecek.

Doğru, o şekilde de ölüyor batarya ama düzenli olarak kullanmak durumundayım aleti. %90 yazsa da daha da azaldığını fark edebiliyorum. Günde 10 saati zorlarken 6 saat gitmiyor şu an. Değiştirmeyi isteme sebebim de bu. Garanti 2023 Kasım ayına kadar.

50 cycleda o kadar düştüyse bence götürünce problem olduğunu görüp değiştirmeleri lazım ya. %90 görünmesi problem değil de 6 saat gidiyorsa (tabii ne iş yapıldığına göre de değişir) az.

154 devir %92 benim şu an.

pil sağlığı çok görece değişir, daha önce apple call centerda çalıştığım için biliyorum, mesela 10 günde 88 e gelip iki sene 88 de kalan pil gördüm. bu açıdan yaptığınız şey çok işe yaramayabilir gibi. pil olayı biraz şans.

Soğuk şarj bi işe yaramıyor gibi. Tamamen bitmesine işletim sistemi izin vermiyor. Geriye bir şey kalmıyor bildiğim kadarıyla

Yancı olarak geleyim, enez plajı erikli2den daha mı iyi?

enez yerine güneyli köyünü öneririm, enezde çok sivri sinek var demişlerdi gitmemiştim. denizi de güzel

mesela fotoğraf ya da video çekip shutterstock gibi yerlere yükleyip stock foto satabilirsin, tam dediğin gibi 6 ay kasarsan küçük de olsa bi miktar getirisi olur. appen ya da clickworker gibi yerler de var dilersen ama onlar biraz daha yogun çalışma gerektiriyor.

iyi bir yazılım eğitimi bir yıl sürer, haftaiçi akşam ya da haftasonu gidip yazılım eğitimi alabilirsin. boş zamanlardında da freelance takılırsın.

boş dediğin vakti bilgisayar başında geçirme. fotoğrafçılık öğren, bir makina al. bir şeye odaklanmanı gerektirmez. haa odaklanmak gerek ama o da makikanın lensinin odaklanması, 2 saniye yeterli.

hamburgercilik eğitimi al şeflerden. belki ilerde butik bir hamburgerci açarsın 140 liradan hamburger ve superfresh patates itelersin bize :)

yürüyüş, tırmanma gibi sporlara sararsan hem fitleşir hem de çok güzel zaman geçirirsin.

Sınavsız olarak AÖF ikinci üniversite okuyabilirsiniz

Gerekli değil. Genelde insanlar farkında olmadan geçirdim mi diye düşünüp yaptırıyor. Ama istiyorsanız sizi ben tutamam, yıldızlar bile tutamaz :)

ben yaptırdım 18 bin civarıydı,

ben geçirdikten sonra bana aşı çıkmıştı. Aşı olmaya gerekli mi diye test yaptırdım.
Çok yüksek çıkmıştı, o yüzden aşıyı 2 ay erteledim, sonra oldum.

ıslak mendil kürdanla olmaz. bir sürü video var. birincisi kuru diş fırçası ile temizleme. İkincisi çift taraflı bantla temizleme. youtubeta yazarsanız çıkar. iki gün önce ahizeden hiç ses gelmeyen iphone telefonu bu şekilde hayata döndürdüm. İlk alındığı haline geri döndü.

yani asıl yapılması gereken içindeki metal ızgaranın değişmesi, ben başka bir modelin içini açıp ızgarayı söküp çakmakla yakmıştım metal olduğu için tozlar tamamen ancak öyle kayboluyor. ama telefonu zaten gözden çıkarmıştım o yüzden yaptım bunu

En küçüğünden bir paket Uhu'nun Patafix'i veya Faber-Castell'in Tack-It'inden alacaksınız. İçinden iki kareyi parmağınızla eze eze birleştirip iyice yumuşatacaksınız. Çiğnenmiş sakız gibi olunca cihazınızın ahize, hoparlör, mikrofon, ses girişi, şarj girişi vb. bütün deliklerine bastırıp çekeceksiniz. Korkmayın yapışmaz, içeride parçası kalmaz. Birkaç tekrardan sonra cihazınız ilk günkü haline dönecektir.

www.amazon.com.tr

kolonyayla sildiysen geçmiş olsun o telefon iflah olmaz daha

Tetanoz ömürlük bir aşı degil. Son 5 senede olmadiysan olman gerekiyor.

Daha önce dediği yakın dönemdir zaten. 5 seneye bakıyorlardı sanki.

Oldum zaten de, 3 doz mu olmalıyım şimdi hiç olmamış gibi?

Olmuşsundur. Askerliğini yaptıysan orada da yapmışlardır. Doktor değilim ama kesik çok yüzeysel. Tetanos için daha derin kesik olması gerektiğini okumuştum. Aile hekimine sor bu soruyu. Yaptır derse yaptırırsın.

Sorunuzun cevabini bilmiyorum ama iki ay once kapinin ustundeki bir metal parcasi ayak parmagimi ciddi sekilde kesti. Hemsire tetanoz asisini kesiklerde degil “saplanma” kabul edilecek durumlarda yapmak gerektigini soyledi. Saplanmadan kasit objenin orda asili kalmasi degil de iceri dogru daha derin islemesi.

Okulda askerde filan mutlaka olmuşsundur ama denildiği gibi ömürlük değil bu aşı.

Şimdi 1. aşıyı oldun,

bir ay sonra 2. aşıyı olunca 1 yıl koruma süresi var.
altı ay sonra 3. aşıyı olunca 3 yıl koruma süresi var.
ilk aşıdan bir yıl sonra sonra 4. aşıyı olunca 5 yıl koruma süresi var.
bir yıl sonra sonra da 5. aşıyı olunca 10 yıl koruma süresi var.

Ayrıca bu kesikten ve bu demirden tetanoz bulaşma riski neredeyse imkansız gibi, çünkü tetanoz mikrobu bilinenin aksine pasta değil, en çok nemli toprakta bulunur. Topraktaki mikrobu vucuda taşımanın en çok rastlanan hikayesi de topraktaki bir demir/çivi/teneke parçasının vucuda batması iledir.

Yanlışım varsa affola ama hatırladıklarım bunlar kabaca.

ayakkabıcılar boyuyor özel bir boya ile, ama deri değil yumuşak esneyen bir lastik olduğundan atacaktır yine, arada senin üstüne boyama yapman gerekebilir

Yurtdışından getirilmiş ve kayıtlı 2. El telefon mu? Önceki sahibi kaydı sildirmiş olabilir. Emin değilim ama sanki kaydı sildirebiliyorlardı yeniden başka bir telefonu pasaporta kaydettirmek için. Eğer böyleyse yeniden kayıt ettirmek gerekiyor olabilir. En doğrusu btk’ya sormak.

letgodan almıştım hiç aklıma gelmedi e devletten ımei sorgulaması yapmak , telefon şuan ki haliyle bitik mi sizce ?

bitik değil, eğer android ise imei attırmak diye bi olay var çok pahalı değil 150 200 arasıdır. telefonculara bir danış, eğer iphone ise yeniden kayıt yapman gerekir ama astarı bezinden pahalı diyorsan ekran ve diğer parçalarını satabilirsin.

letgodan bir sey alirken her ihtimali dusunmek lazim. yani siz aldiginiz zaman kayitli da olabilirdi, cunku iptal edilmis diyor.

yine de saticiya bir yazin. gercekten dolandirici degilse verin cihazi geri.
ulasamazsaniz da gecmis olsun. iPhone'lara IMEI atilamiyor. cihaz bitik degil ama wifi tablet olarak kullanirsiniz. parcalari da cok para etmez.

ben de aynı şekilde bir gezi planlıyorum. arabayı havaalanından başka bir yere bırakmayı düşünmedim bile.

@karsiyakaliyiz

4-5 günlük ücretler 20-30 euro arası görünüyor baktığım birkaç sitede. doğru mudur yoksa yanlış mı bakıyorum niyeyse daha pahalı diye düşünüp hiç bakmamıştım havaalanı parkı için.

atinada şehir içinde çeşitli parklar var metroya yakın birine verip metroya binebilirsiniz, mesela kallithea nispeten merkeze yakın ve ucuz bir semttir yeşil hatta yakın bir otoparka bırakıp havalimanına metro yapabilirsiniz.

Arabayı Yunanistan'da bırakmanız mümkün mü diye araştırmanızı öneririm. Hukuki bir engel veya ceza olabilir.

Bildiğim kadarıyla mesela Türkiye'ye yabancı aracıyla gelen bir yabancı aracını Türkiye'de bırakıp ülkeden çıkamıyor.
Çıkması için gümrükten bir belge alması gerekiyor, bunu yapmazsa tespiti halinde ceza ödüyor ki tespiti pek de zor değil.

duyurunun Yunan ayagi olarak su siteyi birakayim: www.parkaround.com

ben kendim kullanmadim ama tanidiklar kullaniyorlar havalimaninda arac birakmak icin.

sana şöyle dizel otomatik station wagon arama linkimi bırakayım; www.sahibinden.com

içinden en çok kia creed sw hoşuma gidiyor şunlar tam bütçene ve ihtiyacına göre bence: www.sahibinden.com

Secime yakin ikinci el araba fiyatlari epey dusecek. Ben olsam az daha beklerim. Yok hemen almaliyim ise piyasasi olmayan ama gercekten saglam araclar: mazda ve kia gibi.

Kediniz pire torbası olmuş. Fotograftaki bir pire

Pire olduğunu düşünmüyorum hem zıplamıyor hem de öldürünce çıtlamıyor. Yani umarım :/

bu susam böceği gibi geldi bana bi ara benim evi de basmışlardı susam sanıp atıyodum sonra baktım böcekler

pire olmak icin fazla yuvarlak, susam bocegi +1 diyorum

Cevapları okuduktan sonra doğruca erzak dolabına yöneldim, sanırım kaynağı buldum. Teşekkürler!

Alligator clamp dediği şu: image.made-in-china.com

DC'den gelen kablonun bu ucunu tak diyor.

@himmet dayı araç aküsüne de takviye yapabilir anlamında diyor galiba. birkaç daha deneme yapıp iade edip etmeyeceğime karar vereceğim artık.

Konunun tekniğinden hiç anlamıyorum ama kampçılık merakım yüzünden olaya ilgim var.

Okuduğum birçok kampçı yazısında bunları direkt telefona bağlamayın, powerbankinizi şarj edip telefonu powerbanka bağlayın diyorlardı. Zarar verebiliyormuş.

ben de powerbank şarj ederek kullanıyorum aynı ürün var, direk cep telefonunda verimsiz, 3 günde powerbanki tüm dolduruyordu balkonda direk güneş alarak .

Abi aç karnına sirke falan içme ya dünyanın en anlamsız hareketi o hiçbir faydası yok bilakis midene yazık. Onun dışında kilo vermenin kuralı giren enerjinin çıkan enerjiden az olmasına dayanır, eğer bunu tutturursan kilo verirsin teknik olarak ama ben senin mental olarak buna hazır olmadığını düşündüğüm için başarabileceğini sanmıyorum.

Sabah kahvalti yapma direkt? Zayiflayana kadar yemegi azalt knk boyle hesap kasma gerek yok. Olay basit aslinda.

Kahvaltı yapmayınca moralim çok bozuk oluyor ya. Mutsuz oluyorum

Kaleci+1
Ben bir süredir Diyetisyen eşliğinde diyet yapıyorum, bahsettiğiniz kadar zayıfladım, her şey o hafta yolunda gitse bile max 1-2 kadeh "bonus" hakkı verir, keşke haftaiçi diyet yapıp h.sonu ucu bucağı belirsiz "alkol içmeli" bir dünya olsaydı :)

fatsecret uygulamasını yükle.

www.calculator.net
kendi bilgilerini girerek sonuç al, fatsecretle ortalamayı takip et.

Vucut alışık olmadığı içindir o. 1 hafta dayansan vucut alisir. 1 saat gec yap meseka kahvlatiyi, sonra daha da geciktir, en son öğleye kadar uzat kahvalti yapmamis olursun bir sure sonra.

Cerez yiyeceksen de dusuk kalori seyler ye. Findik fistik kaju ceviz vs epey yuksek kalori bunlar mesela.

Muslide de hatırı sayilir kalori olur bu arada. Ben fazla zayifladigimda yemeye baslamistim onu geri kilo almak için:)


Aslinda cok bir egzersize de gerek yok, kalori acigi olustugunds ister istemez kilo kaybedeceksin. Nasıl zayiflayamiyorsunuz anlamıyorum ya:)

Spor salonuna git, spinning dersine gir, cikista yemek yemeden yat mesela. Deli kalori kaybedersin.

Spor salonları bana cazip gelmiyor. Sahilde yürümek daha iyi geliyor. Belki kendime koşu bandı ya da ev bisikleti alabilirim ama

müsli ve meyveyi listenden çıkar. yerine yumurta ve et ekle. çok protein almadan düzgün bir şekilde kilo veremezsin.

alkol kilo vermeni durdurur. her türlü stres kilo vermeni durdurur. çok uyuyacaksın. en az 8 saat gece uykusu şart.

günde 1 öğün ye. 90 kilo isen günde 150-200 gram civarı protein almaya çalış. 100 gramın altına sakın inme.

Ben ramazan bayramından beri şunu yapıyorum

Sabah müsli+süt ( bazen 2 haftada 1 canım çekince simit peynir )
Öğlen şirkette ne varsa (tatlı ve ekmek yok)
Akşam hiçbir şey

( tatlı filan bulunca yedim affetmedim valla ) hee ne kadar sağlıklı bir yol derseniz orasını bilemem

92 den 80 e düştüm

@pislick0 yapmam gereken bu sanırım.

Stres kilo vermeni durdurur denilemez. Bazi insanda tam tersine stres kilo kaybettirir, istahini keser. Kisiden kisiye değişir bu.

Alman gereken kaloriyi hesapla internetteki sitelerden birinde sonra da altinda kal. Ihtiyacin 2000 kalori ise sen 1500 aldığında ya da 1800 alip sporla da 300 yaktığında kilo vereceksin. Aldigin kalorileri de hesapla bi aplikasyonla.

fatsecret +1

Çok geç çıkıyor.
Bilet vs alındıysa başvuruda acil diye belirtmezseniz 1naydan önce zor.

Benimki hala gelmedi ve 1 ayı geçti

2 haftada grlmişti benimki

1 ayı geçti benim yeni

1 ay oldu hala basım öncesi kontrolde görünüyor. ankaradaysanız gidip yerinden 3-4 sattte alanlarla ilgili entry vardı ekşide.bir araştırın isterseniz.

stick deodorantı bir güzel sürün bolca. zararlı bir etkisi olacağünı düşünmüyorum çünkü tüm vücuda uygun olması lazım.

Eczaneden asit borik ya da borik asit (ayni sey) aliyorsun toz halinde. Sonra ayakkabinin icine boca ediyorsun, 2 cm kalınlığında. Sonra çorapsız sabahtan aksama giyiyorsun. Ertesi gun bir daha. Sonra en az 4-5 ay sifir koku. 22 senelik tecrübe. Borik asit herhalde 20-30 tl tutar.

Borik asit de denedim. Ayakkabı ile alakalı değil sorun. Ayakla alakalı.

diyetin nasıl? benim de aklıma baharatlar falan geldi. kokulu baharatlara falan aran nasıl? pastırma sucuk?

benim bi kere olmuştu, tüm ayağımı kına ile kaplayıp poşetleyip yatmıştım. ondan sonra bir daha asla olmadı

Duransol free feet

Kına demeye gelmiştim.

pudra denemeni öneririm. hem ayakkabıyı hem ayağını pudralayıp dene bir süre

medikal ayak doktoruna gitmeni öneririm www.florence.com.tr
birde ayaklarını sürekli peeling yapan bir eldiven/ sert fırça ile antibakteriyel eczanelerde satılan ayak sabunları ile yıkayabilirsin

ben hasan akalın ile online çalışıyorum, işinde gücünde biri şov peşinde değil emdr ye yeni başladık tavsiye edebilirim. hasanakalin.com

Uzman Psikolog Hasra Avcı

Neşe uzun nizamettinoğlu. Özellikle emdr konusunda eğitimli. Kavaklıdere psikoloji’de çalışıyor.

hayır bu rota oldukça güvenli merkezi bir yer ve ana caddedesiniz. omonia ve excheria dan kaçınmaya çalışın gece vakitleri, metrolarda da dikkatli olun kapkaç vs olayları için.

şikayet yoksa gereksiz

ben aşıdan sonra bile yaptırdım, şikayet olmasa bile önlem olarak yaptırılsa iyi, ona göre kan sulandırıcı başlanabilir gün aşırı da olsa

Çok mantıklı olur.

noterlerin anlaşmalı yeminli tercümanları oluyor, o çevirecek noter de onaylayacak. fiyat alın, fiyatlar değişebiliyor.

Power of Attorney vekalet demek, sizden vekalet istiyor, ne için istediğine dikkat edin, muhasebecinin güvenilir olduğuna da mutlaka emin oldun, montenegroda özellikle türklerin birbirini çok dolandırdığını duydun.

vekalet işte, ne için vekalet verdiğini bilmek için imzalatmadan bir çevirtsen iyi olur tabi. Ama normalde burada çeviri daha pahalı olabilir. Kendi dillerinden ingilizceye onaylı çeviri yaptırıp gönderesin. Sen gönder çevirinin parasını. Büyük ihtimalle burada yaptıracağından daha ucuza gelecektir.

Muhasebeci Montenegrolu; bana da biri onerdi. Ingilizce cevirisine baktim vekaletnamenin, avukat arkadasima da yolladim; bir sikinti gorunmuyor dedi.

Bir tercume sirketine yazdim; bakalim.

hocam ben de geçen sene uygun fiyatlı araç arıyordum paramın bir kısmı cebimde kalsın dedim. egea cross aldım. araçtan memnundum ancak diğer araçlar gibi prim yapmıyor. wv alsam 50-60 bin daha fazla ederdi aracım. hele dacia çok daha kötü malzeme kalitesine ve konfora sahip. satarken değer kaybını ve çabuk yıpranacagını göze alıyorsan al. ben clio tavsiye ederim kesinlikle. polo veya corolla alırsan cok daha iyi.

al satı bu segmentte en kolay polo ve clio.

o paraya honda jazz al. en azından sanayiiye uğramazsın ve paran değerlenir.

2 yılda 4 kat arttı ve hiç arıza yapmadı.

dizel ise alabilirsin.
clio alacaksan 0.9 turbolu olsun

her zaman söylerim; renault clio bu ülkenin bitcoinidir

ben de 1.0 ecotsi ibiza diyorum

0.9 turbolu sce sakın alma 1 tce al. 0.9 hem gitmiyor hem tutmuyor.

bende de iki adet var umarım geçerlidir.

üstlerinde geçerlilik tarihleri vardı gibi hatırlıyorum yanlış da olabilir

15 gün önce arkadaşım eski pulu kullanarak yanıma geldi. ama memurun dikkatsizliği mi yoksa hala geçerli mi emin değilim.

@gottacatchemall, biz aile olarak gececegiz esimle birlikte verecegimizden pasaportlari biri yeni biri eski olacak anlasilir oyle bile olsa sanirim :/

ileride satarken yetkili servis bakımlı km'lerinin yetkili serviste kayıtlı olması büyük avantaj yaratır, şimdi belki 1500 zarar edersiniz ama ilerde çok daha rahat satarsınız

Bildiğiniz ya da tanıdık vasıtası ile bir ustaya gidin. Servis bakımlı olması işin marka yönü sadece.
Aracı temiz, hasarsız kullanmak daha önemli.
0 alınan aracı 5 yılda sadece bir kere yetkili servise götürdüm.
Diğer yıllık standart filtre yağ değişimleri başka tanıdıklarda yaptırdım. Km 20.000'i bir kaç gün önce geçti.

valla ben aracımı 8 sene boyunca servise götürdüm. satarken görmeye ilk gelene servis raporlarının olduğu dosyayı gösterdim, adam ekspertize bile sokmadı. pazarlık da yapmadı. bu süre zarfında yaklaşık 20bin liralık sorunu da servis "iyi niyet garantisi" adı altında ücretsiz yaptı. 20bin lira sanayide söylenen tamir ücretiydi.

şimdiki aracımı da servisten başka yere götürmüyorum.

Psa grubu araçlarda yetkili servisten eurorepar marka ürünlerle bakım isteyin ve fiyat alın. Eurorepar peugeot/citroen yetkili servis onaylı Fransız hatta citroen üretimi orijinal ikamesi kaliteli markadır ithal. Dizel aracımın bakımı için yetkili servis orijinal filtrelerle 2500tl, eurorepar filtrelerle 1600tl fiyat verdi. Yağ zaten total. Sanayide de eurorepar takayım diye fiyat istedim biri 1500 diğeri 1250 tl fiyat verdiler 100 200 lira için sanayiye sokmam arabayı. 7 senedir yetkili servise sokuyorum.
Bir diğer tavsiyem de eurorepar servisleri açılıyor şehirlerde bosch car servisleri gibi. Garantiliyse garantiyi de bozmuyor. Oraya da goturebilirsiniz sehrinizde varsa ekonomik çözüm olarak. En azından servis bakım yaparsa ve bir sorun yasarsaniz karşınızda muhatap bulursunuz. Psa grubunda bakim yaptırana 1 sene yol yardım ve arac dezenfeksiyonu hediyeydi geçen hafta. Kampanyayı sorun bir de fiyat alırken pazarlık yapın. Baska yetkili servis varsa orayı da arayın.

Hangi Biriyle uğraşacaksın başına bela olmasınlar sonra

Boşverin gereği yok.
Mesele gerçekte bu maske değil. insanlar birbirine göründüğü gibi yakın değil. Her zaman art niyet arıyoruz.
Konu sadece yapılması gereken işle ilgili bile olsa Amir bile çalıştırdığına, çalışan ise üstüne güvenmiyor. Sürekli bir art niyet içinde düşünme hali var. Neredeyse her alanda böyle.

kullanabilirsin sorun yok, ödemeyi türk bankasından yaptığın sürece ok. kardeşim 7 senedir her ürünü yurtdışından kullanıyor, ben kullandım 4 5 sene

Benim yurtdışında kullandığımı farketti bir süre sonra. Şu şu tarihten itibaren bulunduğun ülkenin tarifesinden faturayı keseceğim diyince kapatmıştım ben.

Tam yilini hatirlamiyorum ama yaklasik 8-10 yildir yurtdisinda kullaniyorum ben zamaninda Turkiye'de actigim Spotify hesabini. Odeme Turkiye kartindan cekiliyor ama.

Varyant etkileri hafif olabilir ama bitmedi tabii.

valla ben 6-7 aydan fazladır yokmuş gibi davranıyorum. böyle yaşanmaz. 3 aşı da oldum. zorunlu olmadıkça maske takmıyorum.

cumartesi hastanedeydim, 3 hastaneyi tek yere bağlamışlar, ona rağmen gittiğimde test sırası bekleyen yoktu. daha önce (6 ay önce) bu hastaneyene bağlanmamış olan hastaneye gittiğimde 1 saat sıra beklemiştim.

pazar pozitif çıktım. 2 aşım var, ilk hastalığım. beklediğimden ve milletin anlattığından ötürü ayakta geçirrim diyordum, 2 gün yataktan çıkamadım. gayet de ağır geçiyor.

karantinam bugün bitti, 3 aşılıydım. hafif geçirdiğimi söyleyemem, ateş, ağrı, halsizlik, öksürük boğaz acısı hepsi vardı ama hastanelik olmadım, ciddi bi sıkıntı yaşamadım. herkesin en fazla böyle atlatacağını bilsem hiç maske takmayalım bile derdim. 3. aşıyı olunca kafada bitirdim açıkçası, yetti artık kafa olarak.

Hastaneler nasıl bilmiyorum ama 3 gün önce pozitif çıktım ilk defa. Grip gibi geçiyor şu an.

İlk dalga zamanından daha çok günlük ölüm oluyor Türkiye'de. Tabii çok zeki milletimizde tepki göstermeleri gereken asıl şeyler hariç her şeye bir muhalefetlik huyu olduğundan herkes bıraktı önlemleri.

Aşılı insanlarda bile cognitive gerilemeye sebep olma ihtimali var covid'in (sözlük yazarlarını ilgilendirmiyor bu sorun daha gerileyemez zaten)


Neyse istatistikler:
www.worldometers.info

Dün 140 kişi ölmüş. 3 hafta önce günlük 280 kişi ölüyormuş vs.


Hastanelerin neredeyse hepsinin pandemi servisi full hala.

@aguen türkiyenin yayımladığı her hangibir sayıya inanmıyorum şahsen, pandemi başındaki ölümler de gerçek değildi şimdikiler de değildir, şimdilkier belki daha gerçeğe yakın olduğu için çok gibi görünüyor olabilir.

bitmediğine katılıyorum o bilişsel gerileme olayını da okudum oldukça can sıkıcı, zaten hastalık geçiyor artık bi şekilde ama ne bırakıyor geriye korkutucu olan bu.

bir sorum olacak sadece hastanelerin pandemi servisleri boş diye duyumlar alıyorum ben tanıdıkların tanıdıklarından. senin birinci ağızdan mı bilgin?

Gerçekten covid bitmedi. Sadece insanlar saldı.
İstatistiklere güvenmiyorum çünkü çoğu kişi test olmuyor

Bir ay arayla 2.kez hastalandığını ve genç olmasına rağmen aşırı ağır geçirdiğini duyduğum insanlar var

Yıllardır grip olmayan ben 28/2’de pozitif çıktım. Kendimi çok yorgun hissettim, şiddetli baş ağrım vardı, öksürük-hapşırma-burun ve geniz akıntısı. Aşırı üşüme ve tüm vücudumun sızlaması. Hala sızlama ve yorgunluk devam ediyor hatta üşüyorum. Testlerim pozitif çıkmasına rağmen(3 kere yaptırdım en son 8martta) hiçbir hastalığıma covid yazılmamış e nabızdan baktım.

Birincide şüpheli hastalık veya durum için gözlem, tanımlanmamış yazıyor.
İkincide bakteriyel pnömoni yazılmış
Üçüncüde yine pozitif olmama rağmen hastalık yazılmamış bile.

Kayıtlara nasıl geçiliyor bilmiyorum ama bence yanlış bişeyler var.

@sipsiyah: tr'nin istatistiklerine ben de güvenmiyorum. yani en optimistik olarak bu açıklanan sayıları değerlendirebiliriz. minimum 140 kişi covid'den ölüyor günlük.

evet yakın olduğum birçok kişiden birinci ağızdan duydum.

telefon kaçaktır. o imei bir süre sonra başka telefona geçebilir kopyalanır yani. sizin yeni imei bulup attırmanız lazım bu durumda.

yani büyük sıkıntı yaratmaz.

peki telefon rootlu oluyor anladığım kadarıyla root u silersek imei orjinal haline mi dönüyor ve rootlu kullanmak riskli değil mi?

hayır rootlu değil. imei atılmış demek rootlu demek değil farklı şeyler.

Anakartı değişmiş olabilir. Bu durumda yeni anakarta ait IMEI btkya kayıt edildiyse sorun olmaz.

En kötü senaryo şöyle olur imei numarasını telefoncu biryere kaydedip telefonu size sattıktan sonra o imei numarasını baska bir telefona atar bir yada iki ay icinde sizin telefon kapanır. Eger bu basiniza gelirsede evde kullanilmayan bir telefonun imei numarasını bu telefona attırabilirsiniz. İnternette videolar var kendiniz bile atabilirsiniz.

yani benim asıl kaygım bu telefon güvenilir midir? yapılan işlem sonrası banka applerini vs güvenle kullanabilir miyim?

Bazen çalıntı telefona da imei atıyorlar.
Sim kart yuvasındaki imeiyi sorgulatın.
Kayıtsız diyorsa en kötü senaryo kaçak telefona imei atılmıştır. Bir süre sonra imei kapanır. Tekrar attırırsınız.
Benim telefoncu arkadaş imei attırmak isteyenlerin orjinal imeisini sorgulatıp atardı.

@sipsiyah
son sorunuzu cevaplamak gerekirse, telefon markasına göre değişir. şöyle ki, samsung telefonlarda imei atıldıktan sonra sertifika yüklemesi yapılması gerekiyor. bu yükleme sonrasında telefona android güncellemesi yapma veya root'u kaldırma gibi işlemler yapılamıyor. dolayısıyla root kaynaklı güvenlik açıkları var. ben bu şekilde kullandığım bir samsung telefonu (aldıktna sonra fabrika ayarlarına döndürmüş olmama rağmen) çok güvenilir bulmadığım için önemli uygulamalarımı bu telefona kurmuyorum. ama mesela one plus aldığınızda, imei değişimi sonrası orijinal rom'u tekrar yükleyerek telefonu güvenilir bir biçimde kullanabilirsiniz.

Öncelikle doktor falan değilim, yazdıklarımı çok da kaale almayabilirsiniz. Aşılar yüzde yüz kesin korur, hiç hasta olmazsın, hiç covid olmazsın gibi bir iddaa yok. Belirli oranlarda koruyuculuğu var, bilimsel yöntemlerle koruyuculuğu en yüksek tespit edilenler de şu an mRNA aşıları sanıyorum. Bunlarda da koruyuculuk oranı yüzde 90 bile değildi. Yani her zaman risk var tabi ki. Ama aşı olunca yataklara düşmen muhtemelen bağışıklık sisteminin tetiklendiği ve antikor üreteceği anlamına geliyor olmalı. Aşılı olmasan belki covid yüzünden solunum makinesine bağlanacaktın, belki de bir fark olmayacaktı bilemeyiz. Gerçek olan şu ki aşı olanlarda, doz sayısına da doğru oranlı olarak asemptomik hastalık / hafif semptomlar ile atlatma / hiç hasta olmama oranı yükseliyor.

ben birebir aynı durumda covid oldum ve en ufak bir halsizlik, ağrı, ateş, koku kaybı yaşamadım mesela. tamamen bünye ile ilgili bir durum sanırım.

bünye ile alakali da olabilir eşim de bende ikiser doz aşı olduk iki asidan ben hafif etkilendim neyse ikimiz de pozitif çıkınca eşim çok ağır atlattı bense çok hafif

asi ilk varyant icin yapildi artik etkisiz diye bir sey yok. klinik testler de bunu dogruluyor zaten. asi spike proteinini hedefliyor ve mevcut varyantlarda spike proteini asagi yukari ayni. bagisiklik sistemi cok karmasik, detayina girmesi zor ama asilar tabii ki hala etkili. sadece ilk varyant kadar degil.

asi ise yaramamis olmuyor, asi olmamis olsan daha agir mi gecirirdin bilmenin yolu yok. bireysel olarak bilemezsin, ama topluma vuruldugunda asi olan grubun verdigi kaybin olmayan gruba gore cok daha az oldugu biliniyor. bilebildigimiz sadece bu.

eğer yararı olacaksa ben de kendi deneyimimi yazayım. temmuzda 2 doz, 30 aralıkta da 3. doz olarak biontech oldum. geçen hafta testim pozitif çıktı. birkaç gün özellikle geceleri öksürük ve koku kaybı dışında diğer belirtiler görülmedi. şu an kokunun yüzde 50'si geldi, öksürük de yok gibi.

Ben de bundan çok korktuğum için merak ettiğim için soruyorum,
çok ağır geçiriyorum derken mesela ne gibi ağır, nasıl semptomlar var?
hastaneye gidecek kadar mı yoksa aşırı halsizlik bitkinlik öksürük gibi mi?

@sipsiyah cuma günü boğaz ve hafif baş ağrısı ile başladı, aynı gece 39-40 derece ateşle kabuslar kabuslar. cumartesi sabah başlayan ağır boğaz, baş, komple yüz ağrısı, öksürük, yüksek ateş pazar öğlene kadar devam. sonra ateş azaldı, diğer semptomlar devam. bugün tonla ilaç sayesinde ateş yok, öksürük, hafif boğaz ağrısı, burun/kulak tıkanıklığı devam. cumartesiden beri hafif nefes darlığı da var. geceleri ateş o kadar fazlaydı ki arasaydım hastaneliktim kesin. ama niyeyse ambulansların geleceğine ihtimal vermediğimden bi şekilde sabah ettim işte. sadece halsizlik olsa ağır demezdim :) bu arada tat koku hiç gitmedi. umarım gitmez de.

@kimwexler çok geçmiş olsun gerçekten, nefes darlığı için mutlaka bir BT çektir bence, oksimetren varsa oksijenini de ölç arada, çoğu zaman d-vitamini eksikliği ile bağlantılı diye okudum duydum hep, d vitamini takviyesi alıyor muydun mesela bu bir etken olabilir bunun dışında tamamen genetik faktörler galiba benim gözlemim. umarım tez zamanda sağlığına kavuşursun.

valla dostum ben de gayet sağlıklı kondisyonlu biriyim, 3 biontech oldum neredeyse hiç bir yan etki olmadı, ama covid + olunca ben de fena yamuldum. belirtiler ortaya çıktığından beri 1 hafta oldu, hala tam olarak geçmemekle birlikte dede gibi nefes nefese yaşıyorum resmen evin içinde. bunu demek ki aşı olmasam hastanelik olacakmışım şeklinde yorumluyorum. ateş, müthiş bir halsizlik, boğaz ağrısı (hatta boğaz yarası diyorum artık resmen açık yara gibiydi boğazım su bile içemedim), acayip bir yorgunluk günün 18 saati uyudum bi iki gün.

tam tersine eşim de aşılı, ona da bulaştı, onda neredeyse hiç bir belirti olmadı. normal yaşamına devam ediyor.

Kolajeni vücut sadece ihtiyaç halinde kendisi sentezler, dışarıdan growth hormon falan almayacaksan kolajen sentezini başlatamazsın haplar kapsüller böyle çalışmaz vücutta kolajen baya değerli bir madde çünkü ve üretimi çok sınırlıdır, o nedenle çöp. 12 mg'lik Growth hormonun fiyatı da 1000 lira civarı bu arada etkisini görmek için de günde 2 ıu kullanımla minimum 6 ay düzenli olarak devam etmek gerekiyor, onun da kanser gibi yanetkileri var öyle kolay işler değil yani. Bakıyorum ben 100 liraya kolajen satıyorlar, o komik yani zira toplamda 20 bin liraya falan geliyor growth kullanımı.

bu q10 dedikleri olay mı?

Youtubeda aysenur yazicinin kolojen videolarini izleyebilirsin
Hudkolojen aldim onerisi ile

www.instagram.com

Bunu izle yeter

acıbadem maslakta bileğimden ameliyat oldum. hoca türkiye bilek cerrahisi derneği başkanıydı. kolajen hapı kullanmanın faydası olur ama ben kullanmıyorum mesela demişti.
önerdiği hap assos nc-ıı kapsüldü. solgarın bir ürünüde iyidir demişti ama adını unuttum.

turkcell ise hattın kontorlü yap bir aylık yurtdışı tarifesi vardı en son telefonun yanında olduğu sürece her türlü girersin

ekstra bişey yapmana gerek yok. wifi olan yerde girersin.

gelen sms'ler ıcın ucret alınmıyor. o sebepten extra bır sey yapmana gerek yok. ınternet olan her yerden girersın. hatta cogu uygulama sms de gondermıyor. uygulamaya bıldırım geliyor onay islemleri icin.

SMS almanizin onunde herhangi bir engel yok. gelen sms ucreti diye bir sey de yok. tek onemli sey roaming'in acik olmasi.

ha bu arada belki istemeyecekler bile sms ama arada random sorabiliyor odeme yaparken (veya ip algiliyor filan bilmiyorum)

imza: 5 yildir yurtdisispor

sadece sms almak için ufak akıllı olmayan telefon götürün, türk hattını ona takın. diğer telefonunuza da yurt dışında aldığınız hattı takarsınız. genelde böyle yapılıyor.

bazı hatlar mesaj gönderemiyor yurtdışına, ya da kontörlüyse yine atamıyor, ben bi yıldır aktive olmasını bekliyorum mesela, yani olmadıysa bi sorun var demektir müşteri hizmetlerini arayıp sorabilirsin hattın.

Normal zamanlarda iki haftada bir ideal bence.

biz çarşaf ve yorgan kılıfını iki haftada bir değiştiriyoruz ama yastık kılıfları daha sık değişiyor (4-5 günde bir gibi).

Ben haftada bir degistiriyorum kışın; yazın 4-5 Günde bir. Bunun ideal bir sıklığı yok sanırım ama ayda bir de değiştirilmez.

daha dün düşündüm bu konuyu, değiştirdiğimin 6. gününde yumuşatıcının kokusunun gittiğini fark ettiğimde: acaba değiştirsem mi, kaç gün oldu ki, üzerinde herhangi bir vücut sıvısı etkileşimi de olmadı, acaba ne zaman kirli sayılır, normalde kaç günde değiştiriyorum...
sonra fark ettim ki aşağı yukarı 10 günde 1 değiştiriyormuşum.
bu arada yastık 4-5 günde 1 cevabına +1

fraise +1

Nevresim yastık yorgan kılıfının üzerinde gözle görülmeyen ev tozu akarları yaşar, bunları çıplak gözle görebilseydiniz saat başı değişirdiniz nevresimleri. Ordan pay biçin işte.

Ben iki haftada bir değiştiriyordum sonra bir zaman önce benzer bir soru yine sorulmuştu duyuruda en pasaklı ben kalmıştım cevaplar arasında o nedenle ben de haftada bir değiştiriyorum artık :)

yastık kılıfı haftada 1, nevresim 2 haftada 1.

O akarlar 60 derecede temizleniyormuş diyorlar. Ben hiç 60 derecede yıkamam galiba mikroplu yaşıyorum :))
40 derecede, haftada bir.

Normalde haftada bir. Sevişmeli günlerde her sevişme sonrası.

nası değişiyo muyduk onu ya?

yastık kılıfı 3 gün

diğerleri ne kadar kirlendiği ile alakalı, duş alıp yattığım için özellikle kışın çok uğraşmam değiştirmekle

çarşaf haftada 1-2, yastık kılıfları haftada 2, yorgan kılıfı 2 haftada 1

kisin haftada 1, yazin haftada 2 kez degisiyor, 40 derecede yikanip kurutucuda kurutuluyor.
bu kis yorgani degistirdik daha sicak tutan aldik bu yuzden sanki kisin da haftada 2 degisecek gibi.

Askerde 2 haftaydi.
Evde de aklima ne zaman gelirse.

Degistirince ortalik cok toz oluyor.

haftada bir, üşenirsem ongüne kadar çıkabilir. ve tabii ki aktivitenin ertesi günü.

Haftada 1. Yazın bazen 4 ya da 5 güne düşebiliyor.

kötüysen git tabi

kaçıncı gündesiniz? 3. doz beni de salladı hasta gibi oldum hatta ama vücut eğer direnci düşük denk geldiyse aşıyla ondan olmuştur. Kendinizi gözlemleyin 3. günde de rahatlamazsanız gidin.

acile ben gitmiştim aşının yan etkisi deyip geri göndermişti.

gitmene gerek yok gayet normal bir tepki (covid oldugundan ve kotulestiginden supheleniyorsan ayri). ayrica theraflu alma sadece parol al ve doz asimina dikkat et. parasetamol ile saka olmaz karacigeri eline alirsin.

halsizlik yoğun ağrı üşüme ve kolda uyuşma şikayetleri ile ben de yanındayım henüz ateşim olmadı aşıyı dün oldum bakalım parolumu hazıra koydum bekliyorum
geçmiş olsun 3 günde geçiyor diyorlar

2. aşı sarsmış mıydı peki?

@denizmania 2.gün
@sipsiyah 2. Aşıda sadece kol ağrısı olmuştu

ben geçen hafta oldum. bende ikinci doz neredeyse hiç yan etki yapmamıştı. şimdi 2. den 6 ay sonra olduğum 3. doz ilki kadar yan etki yaptı. he yani bu da nedir 2-3 gün kol ağrısı, uyuşukluk, bir de bööle eklem ağrısı gibi bir şeydi, bacaklarımda hissettim o gece parol alıp uyudum ertesi gün bir şeyim yoktu yani hiçbiri korkulacak boyutta şeyler değildi. revizyonu bekleyeyim diye düşündüm ama 3 biontech omicrondan koruyor cümleleri de gelince her gün toplu taşımaya binen ve aşılardan önce covid olan biri olarak daha fazla risk almayayım dedim.

Ben de iki gün once oldum; enteresan bir şekilde kolum bile ağrımadi ki geçen sefer yatak döşek yatmıştım. Gayet rahat geçirdim. Red g gibi daha önceden covid geçirdim ve sürekli farklı farklı okullardayim; risk almak istemedim hiç.

Bir ayı geçti.
Birinci aşıda şiddetli kol ağrısı, ikinci aşıda hafif kol ağrısı oldu. Üçüncü aşıda hiçbir şey olmadı.

Ben henüz olmadım çıkar çıkmaz olacağım, reddit'te araştırmıştım genelde 2.kadar yan etki yapmıyormuş. Asıl söylemek istediğimse, geçen açıklama yapıldı yeni varyanta karşı aşı Mart'ta geliştirilmiş olacak diye ama 3 doz aşı da etkiliymiş zaten. Yanlışım varsa düzeltin tabii.

3 tane biontech oldum. kol ağrısı dışında yanetki göstermedi.

3. Doz hakkim ciktigi gun direkt oldum asiyi. 3 doz biontech. Kafam rahat. Almanin kopegiyim. Kusura bakmasin dunya. Almana guvenirim. Ustune mucidi de Türk. Mis gibi.

Hicbir olumsuz durum yasamadim.

3.aşı tanımlaması hangi algoritmayı göre oluyor bilginiz var mı?

@oligomer sanırım 2ç aşının üstüne 6 ay sonra açılıyor.

rre.

orta yaş bunalımına mustang daha iyi gider sanki.

madem içindne geçiyor ikisini de al derim, haftasonu üstünü açar mustange binersin, hafta içi gündelik kullanım için de biraz küçük ama evoque seni idare eder.

Evoque ne ya ufak, çirkin, metres arabası. Velar düşünebilirsin.

Sadece bu iki seçenek varsa Mustang diyorum.

rre

Range cok bozuluyor hayattan sogursun, mustang ise dunyanin en konforsuz arabasi. Culsuz amerikan ogrencisi biniyor. Gurultuden kafan siser.

Ben olsam japon alirim. Yeterli paran varsa hem performans hem de konforu japonla elde edersin.

öncelikle biraz değil baya biriktirmişsin tebrikler, range rover cidden baya problemli arabadır. Mustang ise yere yakın tamamen farklı konseptler. porche cayenne tavsiye edebilirim hem konfor hem sürat hem de ortayaş bunalımına iyi gelebilir.

Nerde satılıyor bu resimler?
Ben kırmızı olsun isterim.

Senin sikintiyi biliyorum, bunlarla problemi cozemezsin, hep birsey eksik kalir.

gercek tedavi istiyorsan bir tane macan alip bitireceksin, v6 olmasi lazim, mumkunse GTS. Ikisinin ayri ayri yapacagi tedaviyi tek aracla hallediyorsun.

Haydi hayirli olsun..

Kaskonuz var ise hafif onarım ile ücretsiz yaptırabilirsiniz muhtemelen. Çok kötü görünmüyorsa ellemeyin bence.

Benim arabam degil, yoldan gecerken baska birinin arabasiydi. Kiz da ilk olsun falan dedi, ben yine de telefon numarami verdim. Fiyatlari da cok bilmedigim icin bir bilgi sahibi olmak istedim.

göçük yoksa basit pasta cila işlemi ile 250 300 bandında hallolur belki daha bile ucuz

değişim isteyin

degisim istedik, icinize sinmiyorsa degistirelim dediler o konuda sikinti yok. stokta yok simdilik ama stoklara girdiginde getirin degisiminizi yapalim dediler. sadece hic rastlamamistim daha once boyle bir duruma, swap / refurbished cihazlarin farkli seri numaralari oluyor cunku ve takip edilebiliyor. sifir olan bir cihazda boyle bir durum tuhaf geldi, belki bilgisi / tecrubesi olan vardir diye merak ettim.

ilgili mail adresine yakın zamanda iphone iade edip etmediklerini sordunuz mu?

~Telefon değişse de peşine düşerdim ben tamamen bu ilginçliğin nasıl vuku bulduğunu çözmek için.

apple da bir süre çalışmama rağmen ilk defa böyle bir şey duyuyorum.

garantisine baktiginizda ne kadar kalmis gorunuyor? ilk acan garantiyi baslatir cunku.

refurbished swap olma ihtimalinden cok sifre soran ekrani gecmenize izin vermesi tuhaf geldi bana.

anlamadim. "Apple sitesinden almak mi daha guvenli yoksa diger saticilardan mi" diye mi soruyorsunuz?

Urunun kendi ureticisi. Nasil bir yamuk olacak? Gonderim suresi uzun olur iste, stok sorunu oluyor ilk aylar hep.

apple'daki fiyatlar doların 8-9 olduğu zamanlara göre uyarlanmış hali, yakın zamanda kurdaki değişiklik oraya da yansıyacaktır o yüzden alacaksan şimdiden al, hiç bekleme.

yamuktan kastım sonradan ek ödeme talep edilmesi vs gibi.

yok canim ne ek odeme talep etmesi. bir kere oduyorsunuz bitti. uzun surse de sonunda sizin olur :)

ayrica +1 bence de alacaksaniz simdi alin.

fiyat sabitleme varsa bir yamuk olmaz.

yine böyle bi kur artışı döneminde arkadaşım imac sipariş etmişti, 4 hafta bekletip stokta kalmadı dediler. elemana parasını geri yatırdılar ama eleman 4 hafta kaybettiği ile kaldı. bence yine benzer bi numara çekebilirler.

sonuç ne merak ettim, iptal edildi mi?

ben de merak ettim. apple siparisleri iptal ediyor deniyor, sizde nasil durumlar?

transfer ettikten sonra format atınca yeni telefonda silinmez. iyi kontrol edip herşeyi aktardığına emin olup öyle resetle yeterli.

Bence boşver ya karavan işi biraz fantezi. Sen de kararsızsın hem. YouTube seyyahlarına da aldanma. Çilesi çok yani.

Park edecekseniz niye kiralıyorsunuz. Kiraladığınız anda atlayıp gitmeniz lazım ki boşa gitmesin. Kiralık aracı dağın başına bırakmak mantıklı değil. Araç zarar görse ödeme yapmanız gerekebilir. Şehirde yakın bir yere park etmek mantıklı.

milletin yaptığı prefabrik, ahşap evleri bile çalıp götürüyolar. karavanı hayli hayli çalarlar.

imara kapalı arazin vardır, oraya kulube mulube yaparsın belediye gelir yıkar o zaman anlarım da öteki türlü hem masraflı hem de çalınma soyulma ihtimali çok yüksek bir durum.

ha amerikadaki gibi 365 gün açık karavan parkları varsa olabilir. oradaki karavan parkları, elektrik, lağım, su, market gibi ihtiyaçları karşılıyor bir nevi yat marinası hesabı.

Elektrikli aracı sal. Hem şarj yeri yok, olanlarında bir çoğu aslında işlevsiz ve günümüz elektrikli araçlarını şarj edemiyor. Hem menzilleri çoook kısa, sen karavan çekeceksen en az yarıya düşecek menzili. Hem de şarjı azaldıkça güçten düşüyor alet, imkanı yok karavan çekmez işlevli bir şekilde.

Karavan işi de fantezi gibi geldi. En ufak bi oluru yok söylediklerinin.

ben bi ara otobüs düşünmüştüm, eski ama hala yürür bi otobüs alıp tamamen revizyonla ev haline getirip yaşanabilir. çoğunlukla sabit kalacak tabi. şehir değişimlerinde hareket edecek şekilde. üstü güneş panelleri su deposu vs. ama mutlaka evden konforsuz olacaktır.

bence bir karavan parkına gidip orada yaşayanlarla konuş.
Hem avantaj/dezavantajları birinci elden gör, hem karavanını satmak isteyen varsa haberin olsun.

Karavan konforlu bir kamp çadırı gibi düşünün. Aslında ısıtması, elektriği, rahat bir yatağı, banyosu ve mutfağı olan bir çadırda yaşıyorsunuz. Tabii tüm bunları kısıtlı ve idareli bir şekilde kullanıyorsunuz. Ev gibi 7/24 yaşadığınızda hem çok maliyetli hem de meşakkatli. Akülerin şarjını kontrol et, su doldur, su boşalt, giderleri boşalt temizle vs. Instagramda'ki tatlış fotoğraflara aldırmayın:) Kamp hayatını seviyorsanız karavanı seversiniz. Sevmiyorsanız, daralırsınız.


Bir de türkiye'de karavan denince herkes aslında yabancıların motorhome dediği büyük araçları hayal ediyor. Ama bizde karavan diye satılan araçlar yabancıların camper van dediği fiat ducato gibi minibüslerin 2-3 gün doğada konaklamaya elverişi hale getirilmiş halleri. Yani o instagramda bolca gördüğünüz araçlar ev olmaya çok uygun değil. Ya da konforunuzdan taviz vermeniz lazım.

İlla deneyeceğim derseniz, motorhome ya da büyük çekmelilere bakmanız lazım. Bunların da satın alma maliyeti oldukça yüksek maalesef.

elektrikli araba ve karavan birlikte çok mantıklı gelmedi. normalden daha fazla elektrik tüketimi olacak şarj imkanı da kısıtlı olacak. yakıtlı arabada bile karavanla yakıt tüketimi neredeyse iki katına çıkıyor.

karavan tatil yapmak ya da yılın birkaç ayı için uygun olsa da sürekli içinde yaşamak için pek uygun bir yöntem değil. sürekli temiz su, yakıt ihtiyacı, atık suyun boşaltılması vs derken hayatını karavanda geçirme fikri pek rasyonel değil.

benim hic karavan tecrubem yok, sadece kendi arazimizde cadir deneyimim var. o yuzden karavanda yasama konusunda yorum yapamiyorum ama fiat ducato, peugeot boxer veya citroen jumper gibi olanlardan ben de dusunmustum. bunlarin hepsi ayni model bu arada.

yanlari camsiz olanlardan alinip donusum yapilabilir ama trafik cevirmesinde neler olur onu bilemiyorum.

sozlukte motosikletli tospaga adli arkadasa su entry'siyle alakali bir mesaj gondermistim, biraz muhabbet etmistik bu konuda. lazim olursa ona danisilabilir.

eksisozluk.com

ben 4 yıldır youtube'dan sürekli karavancıları izliyorum, benimde hayallerimden biri karavanda yaşamak. size çekme karavan değilde düz bir karavan lazım gibi geldi. hem karavan alın hemde küçük bir motor ya da araç. karavan'ı koyacak bir yer filan bulmak da sıkıntı. antalya'da bir sürü karavanpark var biliyorum ancak karavan alınca masrafı bitmiyor. yakın zamanda tam zamanlı yaşamaya geçen bir çift vardı isterseniz bir bakın.

www.youtube.com

Karavan özgürlük, istediğin yere gidebilme uyuyabilme. sabah istediğin yerde uyanabilme ama bir yandan kısıtlıyor gibi hissediyorum. 4-5 günde bir su doldurman gerekiyor. 2 günde bir tuvaleti boşaltman gerekiyor msela ilk araştırmalarıma göre.

kampı da tam sevmiyorum aslında. daha çok şehirde konaklarım diye düşündüm karavanpark veya bina önüne park edip de uyunmaz mı herhangi bir yerde.

önce 1 ay da olsa kiralayayım dedim de günlük 300 400 lira diyorlar. 10 gün alsam 3bin. çok pahalı geldi.

başınız sağolsun, diğer konu ile ilgili bilgim yok ama hesabı online açabiliyorsunuz; www.ziraatyatirim.com.tr
açın dursun bence ne olur ne olmaz

Şart değil diye hatırlıyorum çünkü aynı şekilde anneannemin maaşı Halkbank'a yatıyordu.

istediğin bankada açabiliyorsunuz. ben işbankasında açtım mesela

Başınız sağ olsun. Eğer ki sistem değişmediyse sizin bir hesap açmanıza gerek yok. Maaş bağlandığı zaman vakıfbank’a adınıza yatıyor zaten. Sonrasında bankayı değiştirebiliyorsunuz

temiz peugeot 207 falan da bulunabilir ama evet, çok bir şey beklememek gerek.

Valla geçen ay 2012 dizel polo sattım 98 bine. Üstelik bluemotion paket. Dopdolu arabaydı. Şimdi piyasadaki yükselme ile 110'a falan giderdi ama 206 bin km'deydi. 9 yaşındaki bi araca göre 206 bin ortalama ya da ortalamanın çok az üstünde denebilir. KM kriterini 200 bine göre ayarlarsan araç bulunabilir bence.

hocam şu araçın sw sini kullandım 7 8 sene, sonra gittim yurtdışında aldım aynısından 300bin km de olanını, sadece bakımlarını yaptım bindim hiç sorun çıkarmadı hiç yolda bırakmadı. çok kullanışlı az yakan ve uzun ömürlü bi araçtır megane 2 şiddetle tavsiye ederim. bakımları tam ve km orjinalse 300 binde olsa bile alınır. 1.5 dci bir milyon kmye kadar motor istemez. www.sahibinden.com

110 bine 2010-2012 C3 ve C4 bulursun diye düşünüyorum.

Citroen C3 sahibiyim. Ve tavsiye ederim. Alın, aldırın. 2007 üstü olsun minimum. Dizel manuel 1.6 alın. Sonra bana dua edersiniz.

Not: çok birşey beklememek gerek ama bulunamayan taksilerden iyidir.

15 yas civarina cikacaksan japon.
honda/toyota. Baska marka buyuk risk olur.

15 yaş civarına çıkmak istemiyorum ama bi yerden feragat edicez mecbur, megane 2lere bakacağım yüksek km.

Honda jazz da bakıyorum ama sahipleri genelde araçlarına çok düşkün oluyor çok yüksek fiyat yazıyorlar.

Auris falan da hiç güzel denk gelmedi maalesef. Japon da bakamıyorum pek o yüzden

@nickimin hakkini veremedim

jazz ve yaris en az problem cikartan araclar.
civic/corolla da olur.

ben olsam yuksek km fransiz/italyan/alman'a kesinlikle bulasmam. baktigin fiyat araligi belli, turkiye'de arac fiyatlari sacmalik seviyesinde. jazz cok pahali ise 07-08 civic al gec.

üniversitelerin kadın çalışmaları merkezleri veya kadın ve aile merkezlerine yazsın. her okulda yok ancak bi çoğunda mevcut. en azından doğru kanallara yönlendirirler.

Mor Çatı'yla da iletişime geçin, burs değilse de kalacak yer konusunda destek olabilirler belki.

mor çatı sadece geçici sığınma için destek oluyor, onun dışında kendi potansiyellerini anlatıyolarmış.

pandeminin başında kaygıya bağlı olarak yaşamıştım. 6 ay beta bloker ilaç kullandım. aşıdan sonra tekrar başladı. 3 ay daha kullandım. ilaçla beraber düzene giriyordu.

bunu nasıl anladınız? yani benim de mesela gece yatınca bi kere trrt bi çarpıntı gibi oluyor onun dışında gün içinde bi şey hissetmiyorum, nasıl anlaşılıyor bu? akıllı saat alırsam anlaşılır mı?

@sipsiyah ben anlamadım aslında, alakasız bir kontrol sırasında fark edildi. Kayda değer bir rahatsızlık vermiyor bana çünkü,

edit: sadece 160 ve üzerine çıktığında göğsümde sıkışma hissediyorum ama bu anlar çok istisna oluyor

anladım geçmiş olsun, ben bu tip panik bozukluk yaşadığım bi dönemde aklımdan 1 2 dakika önce geçen düşüncelerin bile ne kadar etkili olduğunu farketmiştim bu ritimler üzerine. bu tip bi çalışma da yapabilirsiniz belki düşündüğünüz stressli bir düşünce tetikliyor olabilir.

annemde var, önümüzdeki ay ablasyon tedavisi olacak. kısaca kalbin içine girip o sorunlu elektrik sinyalleri yaratan bölgeyi yakıyorlar. fakat bu olay garip şekilde biontech aşı sonrası başladı. gene ispat edemem ama bende de 2ci dozdan sonra sürekli fark ettiğim bir çarpıntı var.

Duster 4x4 ?

Lada Niva

ışid'in kullandığı toyota marka pikaplar baya sağlam ve meşhur :)

(bkz: toyota hilux)

Kötüden iyiye doğru
Reno Toros, Lada niva, askeriye çıkması falan eski land rover defender, 2000 model civarı Suzuki Vitara, Subaru Forester.

2000 model honda crv, yakıtı da gazla fena değil. Parçası hala kolay bulunuyor. Kamp vb aktiviteler için de bagaj yeterli hatta bagajda kamp bile yapılıyor o derece

Duster 4x4
Suzuki vitara

bu konuda çok kafa yormuş ve araştırmış biri olarak; Türkiye'de Duster kadar hem bakımı yakıtı hem kendisi ucuz, hem ve arazide verim alabileceğiniz yetenekte araç yok maalesef. 1.5dci 4x4 alırsanız uzun süre masrafsız binersiniz satarken de kolay satarsınız.

suzuki jimny.

pikaplar bu anlamda gayet pratik. duster alacağıma pikap alırım.

arazi aracının yakıtı makul olmaz, işletmesi de lastikleri vs çok ucuz olmayacaktır.

düşük bütçeli dersen eski bir suzuki jimny seni her yere götürür.

İnşaat mühendisiyim. Hç bulaşmasın. İtüden mezunu bile düşük ücretlere çalışacak gibi duruyor

birkaç gün önce de benzer bir duyuruya yazdım; artık tıp ve iyi okulların iyi mühendislikleri dışındaki bölümler işsizlik/asgari ücret/asgarinin bir tık üstüne mahkum.

ne okuyacaksa iyi okulda okuması ve okurken de kendini geliştirebildiği kadar geliştirmiş olması lazım. okul bitmeden iyi seviyede yabancı dil, program bilgisi vs. lazım. çünkü her alanda inanılmaz mezun sayısı ve inanılmaz bir rekabet var.

sakın, 2005 çıkışlı mimarım, bir dönem iyiydi ama artık autocad 3dmax aşırı yaygınlaştı. yeni mezunlar bu programları kullanan birer operatör haline geldi. eğer zengin çevresi yoksa zenginlerle arkadaşlık etmeyi kendini pazarlamayı bilmiyorsa sadece tasarım seviyorsa hiç bulaşmasın, gerçekten hiç bulaşmasın sürünür. en son duyduğum 3 bin lira maaş veriyolardı yeni mezunlara. durum çok çok kötü ve ilerde de düzelecek gibi değil aşırı çok mezun var. sen yapmazsan başkası yapar.

İyi maaşlı pozisyonlar var elbette ama piyasada aşırı miktarda mimarlık mezunu var. Öne çıkmak çok zor. Bu konuda tutkulu ise yapılmayacak bir şey değil ama amacı iyi para kazanacağı bir meslek bulmak ise çok daha kolay meslekler var tercih edilebilecek.

Cevaplaması zor bir soru.
Türkiye'de moda, mimarlık, reklamcılık, medya vb gibi kreatif mesleklerde iyi yerlere gelmek için çevre, maddi güç ve kişisel olarak çok donanımlı bir insan olmak gerekiyor. En azından bunlardan ikisine sahip olmak çok fark yaratıyor.

Bunun iki yolu var. Ya aileden gelir ki bu kolayı. Ya da birey kendi kendine bu varlığı inşa eder adım adım. Önce çevresini oluşturur, sonra maddi olarak güçlenir, bunları yaparken de kendini geliştirir. Ama bu elbette çok meşakkatli bir süreç.

Gelelim sektör gerçeklerine. Mimar değilim, ama yukarda saydığım sektörlerden birindeyim. Haliyle epey mimar tanıdığım da var. Bazıları orta halli ailelerden geliyorlar. Onlardan duyduklarım aslında kendi sektörümdeki hikayelere de benziyor.

Öncelikle ülkemizdeki arz talep durumlarındaki dengesizlik burada da geçerli. Sektör dar, ama mimar sayısı fazla. Her yıl yeni mezunlar da ekleniyor buna.
Haliyle işverenler için mimar bulmak oldukça kolay. Türkiye'deki binalara şöyle bir baktığınız zaman da mimarın ne kadar nitelikli olduğuyla kimsenin ilgilenmediği belli oluyor. Önemli olan inşaat şirketindeki mimar pozisyonu işi ortalama şekilde götürecek biriyle dolu olsun. Bu durum ücretlere de yansıyor. Eğer yeni mezunun maddi gücü yoksa, pazarlık şansı da olmuyor. Oldukça düşük ücretlere evet demek zorunda kalıyor. Çünkü tecrübeye de ihtiyacı var.

Tabii ücretlerdeki sorun, işe girdikten sonra iş yüküne de yansıyor. Uykusuz geceler, stresli sunumlar, bitmek bilmeyen revizyonlar... Milyonluk bütçeleriyle hata kaldırmayacak projeler... Aşırı stres yaşıyorlar.

Günün sonunda inşaat sektöründe çalışıyor her mimar. Haliyle ne kadar sanat tarihi soslu bir eğitim ve meslek hayatı olsa da, günün sonunda inşaat sektörünün tüm sertliği işin her evresine sirayet ediyor. O şantiyeye gidiliyor yani:)

Sektörde tecrübe kazandı, patronlardan bıktı. Kendi ofisini açmak istedi. Bunu yapan çok insan var. Butik ofisler açanlar var. Ama burada da bir çevre gerekiyor iş sürekliliği için.

Türkiye'de şartlar böyle. Eğer eğitim hayatını yurtdışında sürdürebilir ve yabancı bir şirkete adım atabilirse çok daha farklı bir kariyer planı yapabilir.

Bu arada ben duyduğum en kötü şartları sıraladım. Elbette bunları yaşamayan insanlar da var. Ya da farklı kariyer rotaları da var. İç mimarlık yapabilir vs.

Bu arada hangi mesleği seçerse seçsin, genel olarak buna yakın şeyler yaşayacak. Eminim yazılımcılar da bunu söyler.
Pazarlamacılar da...

O yüzden sevdiği bir işi seçsin ki, en azından bu yaşayacaklarını tolere etmesi daha kolay olur.

Düşük maaşla başlansa da sonradan geliri yükseltecek pozisyona gelmek kişinin kendi elinde. Yurtdışı kapısı da var, Mimar Sinan mimarlık mezunu olup Almanya'da Dubai'de İngiltere'de çalışan da var, Hollanda'da Delft'te doktora yapan da (bizzat arkadaşlarım hepsi, kulaktan dolma değil). Ülkenin genel şartları gibi çalışma şartları da zorlaştı elbette ama her zamanki gibi kişiye bakıyor kendini geliştirmek. Bölümü okuması çok zor, orası doğru.

yukarıda yazılanlara katılıyorum çok mezun var, maddi imkanlar (masraflı bölüm) ve çevre önemli. tabii ki sevdiğin işi yapmak da önemli ve mimarlık insana çok şey katan bir bölüm ama bölüme girmeden sevip sevmeyeceğini anlayabileceğini düşünmüyorum. 1-2 sene deneyip sonra sevmezse geçiş yapmayı düşünebilir eğer ÇOK istiyorsa. ailesini çok zora sokmayacaksa. ama risk almaya değer mi? işsizlik yıpratıcı ve bölüm de zor. eğer varsa öyle bölümler, sektörde talebin daha yüksek olduğu bölümleri tercih etmesi daha mantıklı olur.

ya da tam tersi daha mantıklı bir bölüme gidip mimarlık bölümünden ders almayı deneyebilir sevip sevmeyeceğini anlaması için. her durumda bu bölümü okumaya kesin karar vermeden bu mesleğin ve ona alternatif mesleğin sektör ve çalışma şartlarını iyice araştırsın.

edit: bu arada ben daha iş hayatına atılamadım. "işsizlik zor" lafına takılmayın. sektör şartlarının zor ve rekabetin fazla olduğunu biliyorum yalnızca, yıldız ya da mimar sinandan mezun olanlar işsiz kalmıyordur belki de onu bilmiyorum.

itü son sınıftayım, seçmesin. tünelin ucunda ışık yok. sektör zaten batık. inşaat altın dönemi de bitti. ayrıca mimarlık 3.dünya ülkelerine göre bir meslek değil.

soruyla alakali degil ama ulkedeki mimarlarin bu durumda oldugunu bilmiyordum. cidden uzuldum

okuması zor, çalışması daha zor. özel bir alanda uzmanlaşmazsanız (atıyorum restorasyon) piyasadaki mimar enflasyonundan dolayı maddi getirisi de düşük olacak. ancak çevreniz ve maddi gücünüz var ise, ortaokuldan beri mimar olma hayali kuruyorsanız vs. girin okuyun.

Vefat edenlerin asilanma durumunu bilmiyoruz. Virus bir sene oncesine gore daha bulasici durumda. Yani yanlis degerlendiriyorsunuz. Ek olarak asilanmanin yuksek oldugu ulkelere bakarsaniz vefat edenlerin ve hastanede olanlarin cogunlugu asi olmayan insanlar.

türkiye istatistiklerini ciddiye almayın lütfen. vefat sayısı asla doğru değildi. belki daha yeni doğrusunu yayınlamaya başladılar. vaka sayısı aynı şekilde. tamamen güvenilmez durumda bu konuda. çin rusya türkiye gibi ülkelerin istatistikleri ciddiye alınmamalı. avrupaya bakın orayla karşılaştırın derim.

ben istatistikleri takip etmiyorum, o sebeple net bşr cevabım yok ancak sorularım var.

bu sene vefat edenlerin aşılı olup olmadığını biliyor muyuz? ve aralık 2020'ye göre insanların tedbir anlamında daha rahat olduğunu söyleyebilir miyiz?

Ustteki arkadasin dedigi gibi dogru duzgun veri aciklamiyorlar. Vefatlarin, yogun bakimdakilerin, asi durumlarini vs. bilmiyoruz, bilsek de guvenemiyoruz. Bilgi saklayarak, verilerle oynayarak salgin yonetmeye calisiyorlar, haliyle normalde saglik otoritelerine inanacak guvenecek insanlar bile supheye dusuyor.

Asi karsitlariyla mucadele etmek icin de yapilabilecek en berbat seyi yapiyorlar tabi bu arada.

Geçen yıl bu zamanlarda kapanmalar vardı diye hatırlıyorum, kapanma yok herkes iç içe ve sayılar geçen yılla benzer. Aşı işe yarıyor gibi.

sayılar hiçbir zaman doğru değil. geçen sene de doğru değildi bu sene de. azalırken de yanlış artarken de.

Evet bunu ben de farkettim. Hatta daha ilginci geçen sene Ağustos'ta ölüm sayısının 20-30 civarıyken şu an 200 olması.

Yani geçen sene Ağustos'ta da kapanma yoktu, bugün de yok. Kapanmanın bir işe yarayıp yaramadığı zaten belli değil de, işe yarıyor olsa bile şu anki artışı açıklayamıyor.

Dolayısıyla iki ihtimal var, ya artık millet bıktığı, yeni kapanmaya kolay kolay ikna edemeyecekleri için yüksekten rakam sallıyorlar, ya da aşı bir işe yaramıyor.

Şu an "vefat edenlerin aşılı olup olamaması" alakalı bir konu değil, çünkü geçen sene kimse aşılı değildi, ona rağmen ölüm daha azdı.

bu işler global değil mi ya.

tamam bizim ülke açıklamıyor da diğer ülkeler bu verileri paylaşıyor mu? bilen varsa söylesin.

ilk zamanlarda her ülke biz iyiyiz imajı vermek için rakamlarla oynamıyor muydu?

geçen seneye kıyasla virüsün varyantlarının çıkması, etkisinin artması gibi faktörler de var.

Ben üstlerine yağ sökücü sıkıyorum. Hızları kesiliyor. Bir kere görünce takibi bırakmamak lazım. Siz kaçırmışsınız. Tekrar görürseniz takip edin.

Sıfır bina, giriş üstü oturdupum dairenin duşakabin teknesinin altından çıkmış olacak ki oraya geri dönen koca bir hamam böceği görmüştüm. Belki 1 sene sonra 1-2 defa daha gördüm. Son 3 senedir hiç görmedim. Bi uprayıp gitmişti. Ev yeniyse ve ortalıkta beslenebileceği bir şeyler yoksa çok endişe etmenize gerek yok. Ben bu konuda hiç problem yaşamadım yakalayıp öldürmediğim halde.

en basitinden bir tane hamamböceği ilacı alıp banyonun dip köşelerine sıkın bekleyin. Tekrarlamazsa problem yok, tekrarlarsa daha etkin ilaçlarla bütün evi ilaçlarsınız. Açıkta bir şey bırakmayın.

şırınga şeklinde bir ilaç var, kesin çözüm internette aratın her yerde var.

bayer'in bi ilacı var, ondan al.
şırınga şeklinde.. az bir şey sıkıyorsun, hallediyor.

bayer +1

bu markanın bazı ürünleri tam bu işler için

Hocam biraz alakasız olacak ama belki işine yarar. 10 gündür 2018 jeep renegade kullanıyorum, 2 bin km yol yaptım. İç kalitesini beğenmedim, konfor anlamında daha alt sınıf araçlar ile aynı ve cidden uzun yolda ses alıyor, multimedya idare eder. Bu paralara başka araçlar bakılabilir kanaatindeyim.

jeep renegade gerçekten çirkin bir araç ve offroad konusunda da kia sorento ayarında. bu yüzden bu konforsuzluk ve kalitesizlik çekilmez doğru, ama rubicon biraz fantazi araç. ve en azından arazide canınızı sıkmıyor katlanılır diye düşündüm ama kullanıcıdan duymak daha doğru tabi.

Renegade ile bu aracin alakasi yok.

Yurtdisinda 3 sene iki kapi olanina bindik, benzinli v6. 2012 modeldi, sifir aldim 85000km de sattim. Saglam yakar zira arac tekerlekli tugla tasarimina sahip. Bol ruzgar sesi kacari yok. On cam dik oldugu icin tas gelirse catlatir hemen, 2 kere cam degistirdim. On akstan bir yag kacagi disinda problem cikartmadi. %95 sehirde kullandik, arada bir kampa falan gidildiginde araziye girdi.

Sert bir arac, 4x4 sistemi awd gibi puruzsuz islemiyor. Araba elek gibi kapilarin altindan falan hep hava aliyor, yikamaya soktugumuzda tavandan ve kapilarin aralarindan su giriyordu. O yuzden kisin donma diye kaloriferi cok saglamdir, iceriyi hamama dondurur.

Bir hevesti aldik, cogunlukla sehirde oldugum icin bir daha almam. Surekli araziye sokmayacaksan bence mantiksiz bir arac. 12-13 yasinda bir rubicon bence 400bin etmez, buyuk rakam. Ama devamli arazinin icindeyi camura saplanmak istemiyorum diyorsan 2-3 secenekten biri kesinlikle bu olur, arazide bunu takip edebilecek arac sayisi az.

öncelikle ben jipi şu şekilde kullanıyorum.

ibb.co

Bana sorduğunda rubicon nasıldır diye iyidir al derim.ama gercek su ki bu klasman isterse g serisi olsun sehirli arabası degildir.yol sesi diye bir soru soruyorsan buna bakma,yol seside alır,kendiside serttir,şehir kullanımına ben tavsiye etmem.

Bunun dışında sağlam güzel arabadır mazisi iyi bir araç alırsan uzun seneler guzelce kullanırsın,benim gibi birinden gelen araçsa biraz uğraştırabilir.

Niyetlendiğin için ekstra şunları ekleyeyim.şu an kullandığım araç 3.0 crd 470.000 km oldu.her 10 k da yağ ve filtre değişiyor.servise bunun için birde vurup kırdıklarım için gidiyorum.bunun dışında uzun süre 2.7 crd kullandım onun içinde aynı şey geçerli.yağ meselesi önemli.araç türk cimrisinden geliyorsa o yağ sürelerine allahın emri dikkat etmemiştir.bu da dizel için sıkıntılı bir iştir.servis geçmişi olan araç bulun.

bi gün biri ararsa diye arşiv için yazıyorum; gittim baktım birine baya kamyon gibi bir araç, öyle çok sallamıyor ama sürüş pozisyonu çok acaip, ön cam çok basık ve dik pozisyonda sürüyorsun, görüş alanı dar. direksiyon nerdeyse çenende, uzun yolda 120 yi geçtiğin anda araba kayık gibi, doğru gitmek için sürekli direksiyonla oynamak zorundasınız. fren yapınca götü başı ayrı yere gidiyor. yani uzun yolda tam bir eziyet. çok gürültülü motor sesi tavandan gelen rüzgar sesi falan. sadece şehir içi ve offroad için düşünülebilir. diff locklara dikkat etmek lazım benimkisi ön arka çalışmıyordu. fiyatına göre cidden çok daha offroadda yetenekli aynı zamanda yolda konforlu araçlar var (mesela landcruiser) bence tamamen görüntü aracı.

İyi anlayan biriyle bakmalısınız araca. Sonuçta masraf çıkarma ihtimali çok da yüksek olacak. Eğer motoru temiz bir araç alırsanız dediğiniz gibi başlangıç için mantıklı bence. Sonuçta günümüzde araç kadar prim yapan birşey yok.

Böyle fantastik arabalra girmeyin.

Renault 9 spring alın. O bütçe ile sorunsuzunu alırsınız.

Skoda favoritler de çok sorunsuz aklınızda olsun.

hocam bir tavsiye de uygun fiyatlara palio gibi panelvanlar var, yani araç normal araba gibi görünüyor ama panelvan olarak geçiyor daha yüksek modelli parçası bol araçlar fiat opel uygun fiyatlıları şunun gibi;

www.sahibinden.com

twingo al.

temiz r9 +1
1-2 sene biner satarsın. peynir ekmek gibi satılıyor r9lar.

bunu alırsan dert sahibi olursun. biraz daha parçası bol-bilinen araçlara yönelmek iyidir. bu kadar eski araçlarda aslında japon alınabilir ama onlar da anlamsız pahalı.
ben olsam bu kadar eski araçta fiat bravo sx gibi görece daha dayanıklı ve parçası ucuz araçlara bakardım

ama asıl yapılacak bütçeyi 50-55bin civarına çekip. en azından 2004 model bir citroen c3, peugeout 207 ya da micra türü araçlara yönelmek.

Fiat uno-tipo-siena
renault spring-9 gibi araçları almak da satmakta kolaydır. parçası da ucuzdur ve temini kolay araçlardır. eski araç alınacaksa fantezi araçlar yerine bu modellere yönelmek en iyisi gibi.

Boyle arac alinacaksa capon almak lazim riski azaltmak icin. Hyundai, Reno falan cok riskli.

90-92 honda civic mesela, ya da corolla. O zamanin araclari Japonya uretimi idi, bitiremezsin araci. Zamaninda cok test ettik oradan biliyorum :).

evli değil, çocuğun falan da yoksa, ayağım yerden kesilsin diyorsan 2003 ford ka da bir tercih olabilir. bin git arabası kendisi.

Aslında benim gönlümden geçen vosvos veya vw t2 minibüsler. Ama hem fiyatları yüksek hem de bu işlerden anlayan arkadaşlarım yemeyip içmeyip bu arabalara gömersin maaşı diyor :(