adam gibi ilan bekleme hocam.
çalışmak istediğin kurum adam aramıyorsa bile sen cv ni mail at.
durumunu anlat. tecrübelerini. neden onlarla çalışmak istediğini vs.

mali müşavirsen bir yere bağlı çalışman şartmı defter tutmak bu konuda çevre yapmak vs daha güzel olmaz mı

mali müsavirlik alanini sipesifik olarak bilmiyorum ama sektöre göre cok degisken.

otomobil haril haril eleman aliyo mesela.

denetim, danismanlik gibi alanlar genelde pek etkilenmezler, isi bilen insana acik oluyo kapilari onlari deneyebilirsiniz.

pozisyona göre böyle seyler olabilir.

mesela it calisanini ya da salliyorum muhasebe müdürünü önceden haber verip kovamazsiniz.diger türlü bilgi calinmasi ya da böyle seyler sorunu olabilir.

belgeleri imzalamama hakkiniz vardir, ayrica sendika ya da legal olarak bi avukata danisi bu konuyu.

ama mail accountlariniz , anahtarlariniz, giris kartlariniz iptal edilebilir.

kücük düsürme gibi seyler var ise ayrica dava acmaniz gerekicek sanirim.

işe geri dönüş davası açabilirsiniz.
bu davayı kazanırsanız ya işe geri başlarsınız ya da aldığınız tazminatların haricinde ek bir tazminat daha alabilirsini

paranızı makul bir zaman içinde almazsanız - ki bu ay başıdır misal- dava açarsınız. davayı da kesin kazanacağınız için sürünürler..
sizi şirkete sokmama hakları var elbette ama haklarınızı vermeme gibi bir hakları yok. geçmişte böyle işten çıkarılan arkadaşlardan bilgisayarları telefonları kartları alınırken paraları da ellerine verildi hep.
paranızı almadan hiç bir şey imzalamayın!!! özellikle ibraname falan aman diyeyim.

6 aydan az çalışmıssan orada o söylediklerini yaparlar. ihbara falan ihtiyaç olmaz. ayrıca tazminat da verilmez. lakin çalıştığınız günlerin parası verilir.

* Bilgisayar sizin kullanımınızda olup şirketin malıdır. İşten kovulma tarihiniz itibarıyla sizden alabilirler.
* Mail adresi size firma tarafından tahsis edilen firmaya ait bir alandadır, onu da kapatabilirler
* İşten kovulduğunuz andan itibaren şirket çalışanı değilsiniz, firma size geçerli bir neden sunmak zorunda değil, siz de evrakları imzalamak zorunda değilsiniz, işe iade davası açabilirsiniz
* Küçük düşürülme durumu size hakaret etme şeklinde geliştiyse bunu da dava konusu yapabilirsiniz ama kim sizin lehinize tanıklık edecek onu düşünmeniz lazım. Ama firma sadece bilgisayarınıza el koydu ve sizi işten attı diye küçük düşürme durumu oluşmaz
* Hukuken karşılığı bu - sizi işten atmışlar.
* Genelde bu şekilde atılmalar hassas görevlerde çalışanların başına gelir.
* Bizim şirkette böyle görevlerde çalışanları kovmaları gerektiğinde insan kaynakları müdürü kişiyi çağırır, durumu ibraz eder, sonra masasından şahsi eşyalarını alması için güvenlik görevlisi eşliğinde masasına gitmesine izin verir. O kişinin cep telefonu dahil şirkette kalır (cep telefonunu şirket vermişse). Aynı güvenlik görevlişi eşliğinde kapıya kadar refaketle gider. Bu olayda küçük düşme var mı? Tabii ki var, ama hakaret yok.
* Şehir efsanesi mi bilmem eskinin Finans Bank'ında zamanın müdürlerinden biri işe geldiğinde kartının girişte çalışmamasıyla işten kovulduğunu öğrendiği söylenirdi.

ek olarak "margin call" adli filmin basinda buna benzer bir olayi görebilirsiniz detaylari ve psikolojisi ile.

belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalıştığınızı varsayarak yazıyorum. maalesef şartları taşımadığınızdan işe iade davası açamazsınız. en az 6 ay çalışma gerekir. iş güvencesi kapsamında olmadığınız için sizi çıkarırken geçerli sebep sunmak zorunda değiller. tazminat bakımından ihbar süresine uymamışlarsa ki bu süre altı aydan az çalışanlar için 2 haftadır bu 2 haftanın ücretini ödemek zorundalar. 1 yılı doldurmadığınız için kıdem tazminatı hakkınız yok. fazla çalışma yapmışsanız bunu talep edebilirsiniz. ama anladığım kadarıyla zaten tüm ücret ve tazminatlarınızı ödüyorlar. işten çıkarılırken size hakaret edildiyse bunun için hukuk mahkemelerinde tazminat davası açabilir ayrıca hakaret fiilini işleyen kişi ya da kişiler hakkında suç duyurusunda bulunabilirsiniz.

romantik demem tabii de hoşuma gider. üniversite çok aranıyor onlar. herkes gitar. rakı sofrası falan kuruyorsun olmuyor.

d. enstrüman çalan birisi olduğunu düşünürüm.

romantik bi enstrüman olmadığı kesin, ama kıro da değil niye olsun ki. türkü falan söyleriz ne güzel derim, yeteneğini takdir ederim.

saygı duyulası bir insan diye düşünürüm

kıro diyenin kafasına sazın kıcıyla indiririm valla.

hangi müzik aleti olursa olsun , saygı duyarım. helal olsun derim. bulunduğum ortamda biri çalıyorsa da gider yanına teşekkür ederim dinletisi için. bu tulum için de geçerli vuvuzella için de ..

ben herhangi bir müzik aleti çalamıyorum belirteyim bu arada. keşke çalabilseydim.

ben hic hazetmem baglamadan da sesindende. türkü, halk müzgi etc sevmem zaten. kiro demem ama adama karsi ön yargim olur.

böyle düşünmek sanata saygısızlıktır. sanattan anlayan birisi hangi çalgı olursa olsun onu çalana saygı duyar. bağlama çalana kro diyen birisi, benim gözümde sadece et parçasıdır. emre aydın bağlama çalınca ciciş ama başkası çalınca kro, yok öyle yağma. yani sevgili bulma işlerini bu konulara kadar getirdiniz ya, ne diyeceğimi bilemiyorum..

bu duyuru daha önce de açılmıştı sanki çok net hatırlıyorum.

kıro diyeni yatırıp döveceksin.
bağlama güzel bi enstrüman, iyi de çalıyorsa dinlemesi hoşuma gider.

anlamiyorumda neden saygi duymak zorundaki baglamaya, sevmeyen sevemez mi?

önyargi olmasi kadar dogal bir sey yok mu yani?

@eyyorlamam, et parcasi derken ete hakaret ediyosun , saygi duy

gibi kil tüy bisey mesela ne kadar hos olmuyosa, baglamaya fikrini belirtene de saygi dumak zorundasin demek aynisi.

yetenekli olduğunu düşünürüm. ama durduk yere düşünmüyorum tabii, görürsem...

Bağlama nihayetinde çok popüler bir çalgı değil. Neden bağlamayı seçtiğini bir sorardım. Genelde bir hikayesi oluyor hepsinin. Bu hikayeye göre yorum yapardım. Yukarıda yazdığınız 3 düşünce de bana yakın değil. Bu hikayeye göre seçeneklerim:
* Oooo, devrimci gençlik modeli...
* Aile yadigarı ha... Demek Ruhi Su ile baban / deden tanışıyordu.
* Okulda sana bu düştü sen de sonradan sevdin demek. İyiymiş, hangi okul bu arada?

telefonu takip etmezler ama imei numarasını bildirirsen telefon kullanılırsa bulunur.

babamın telefonu çalınmıştı bulundu ama telefonu geri alamadık, muhtemelen polisler iç etti.
kız arkadaşımın babası telefonunu çaldırmıştı, gitti geri aldı.

savcılığa gitmesen de olur, karakoldaki ifadede yazdıysan yeterli.

ben yaptim bunu.

gasp edildi telefonum 2001 de, bende dandik bi telefon da olsa yediremedim, polise gittim.

suc duyurusunda bulundum.

mahkemeye cagirdilar.adam bicak cekip gasp yapiyo, polis bana "siktiret" diyo, komser "bosverin ben size bi ifade yazarim" diyo.mahkemeye dahi gelmiyo gasp yapan kisi ki adi belli mahkemede...

ögrendiklerim: allah kimseyi polise, mahkemeye düsürmesin.

yurt disina gitmeme neden olan travmalardan biridir bu.

telefonumun çalındığını faturasıyla beraber savcılığa gidip dilekçeyle bildirmiştim aileye söylemeden, ortaya çıkarsa kötü duruma düşecektim bu kaçıncı çaldırışın diye. telefon bulunamadı hiç ama savcılıktan telefonunuz bulunamamıştır kağıdı geldi, o şekilde öğrendiler :D

Dizel mi, benzinli mi, donanım seviyesi nedir? Bunları yazmadıktan sonra hiçbir anlamı yok ne yazık ki.

abi öyle degerlenmez ya. bosver, araba ölü yatirimdir, yatirimlarin en kötüsüdür bu isle ilgilenmiyosan.

bu isle ilgilenip cok mutlu mesut olan bi babamlarin postacisi vardi, adam kapi kapi gezer agzi da laf yapardi, millete araba , ev ayarlardi, iyi araba buldumu kelepir, bastirir parayi alir, sonra iyi fiyatla satardi etc.

kisacasi bosver ya.

Az biraz ne kadar peki? 1000-1500 tamam derim ama neredeyse aynı olan iki araç için uğraşılmaz fazlasına. Hele ki temiz kullandıysan kilometre farkının hiç önemi yok.

işi ayarlayacak olan feyzli bir ağbimiz var. :p kaça olacak bir fikrim yok ama konuşurken bileyim az çok durumu dedim.

araba al satıyla gerçekten uğraşan adam bilirki yıllık 20 bin km üstü yapan araca yanaşılmaz.
ne kadar temiz kullanılırsa kullanılsın 2 yıllık arabanın 60 bin km yapması düşündürücü iken senin 4 yılda 110 bin km yapman...
iyi kitlersin düşünme yap.

Gerek yok hocam, sen vazgeç bu sevdadan.

Ayrıca hesap kitap bilmeyen insanların klişe cevaplar vermesi çok abes duruyor. Yahu adam dizel araba almış, yılda kaç kilometre yapmasını bekliyorsun? Dizel araba alırken pahalı olur, ne kadar çok kullanırsan, benzinli ile aradaki farkı o kadar çabuk amorti edersin. Bu kadar basit.

Yılda 10 bin kilometre kullanacağı arabayı dizel seçen adam enayinin önde gidenidir. Kimse kusura bakmasın.

bu arada ilk aracı da ikinci el almıştım. bilmiyorum fark eder mi..

wall-e harika.

ben monster inc'i daha çok sevdim.

Monster inc baya iyidir pixar'ın en iyisi bence

monsters inc. iyidir, hazır ikincisi yoldayken onu izleyin derim.

monster inc.

wall+e yi izlemedim ama monsters muhtesemdi.

Monster inc. kesinlikle. Daha eğlenceli.

monster inc

ikisi de mutlaka izlenmesi gereken filmlerden. (imho)

American Horror Story,
New Girl,
The big bang theory,
The walking dead,
Sherlock Holmes,
Skins,
Spartacus...

the mentalist kesinlikle

sherlock, suits, boardwalk empire, modern family, episodes, the legend of korra.

son 3 sezonda başlamış aklıma gelen iyi diziler..

the modern family +1

lie to me

numb3rs

lie to me

numb3rs

rizzoli and isles.

Game of thrones

osym merkezlerinde orjinalini alcam derseniz onlar bi belge veriyolar size onayli.

aslına netten ulaşılıyor zaten. ösym eve falan yollamıyor artık. garanti olsun istiyorsan onaylat bari. çok fazla para da tutmaz.

insert/cells

@gerizekali final edition

yok aslinda sorum o degildi, daha bi sayfalar gibi ayirabilecegim ama ayni sayfada olacak sekilde bi uygulama olup olmamasiydi. birde ne bicim nick o hocam cevap verirken küfreder gibi hissediyorum kendimi.

19 euro'ya eurolines otobüsleri ile viyana-budapeşte yapabilirsiniz.

Evet ancak viyanadan palermoya air berlin aktarmalı uçuşlar var hem pahalı hem seyahat tarihimizi uymuyor :S

wizzair ve ryanair 20-30 euro'ya budapeşte-milan uçuyor. bagaj farkını verip binersiniz artık.

edit: yuh, palermo çok alakasız bir yerdeymiş.

Evet ortağımız orda çok saçma biryer.

ama ryanair milano-palermo da uçuyormuş. vala fiyatlar bedava. dolayısıyla saatler uyuyorsa bunlarla seke seke uçun derim. başka çare yok gibi.

@naelektrisan çok teşekkür ederim. Aslında ryan air ve wizzair uçuşları çok uygun ama bagajlar beni tedirgin ediyor...

budapeste viyana arasi kisi basi 10-12 € tek yön belirtiyim eurolines ya da orangeways ile.önceden alin biletleri yanliz, kalmiyo bazen.

palermo olayini bilemedim pek.

Michel Teló - Nossa Nossa

Don Omar - Danza Kuduro ft. Lucenzo

(bkz: algida secicilik)

şu an için tartışılır olsa da eskiden beri en iyi üniversite olarak kabul ediliyor, yani top class, en iyisi vs. ama işin sizin dediğiniz gibi üniversite ile alakası yok. memlekette iphone ile mercedes ile kısacası marka ile hava atmaya bayılanların tavrı o. şu an misal, marmara'da okuyup sesini çıkarmayan biri boğaziçi'ni kazansaydı muhtemelen o da aynı şekilde davranacaktı.

boğaziçi en iyi üniversite falan değil. hatta iyi değil.

okulda verilen eğitimle de ilgili diye düşünüyorum. ortaokulda gayet efendi ve mazlum olan insanların boğaziçine gidince nasıl "ben ben ben" diye dolandıklarını da gördü bu gözler.

hemen hemen aynı şey odtülülerde de var. misal koç'un adam almak için yaptığı toplu iş görüşme şenliğinde odtülü bi çocuk çıkıp "niye koçu seçeyim bir odtülü olarak" demişti. tüm salonda buz gibi hava esmişti.

ben şu ana kadar kaç boğaziçiliyle karşılaştıysam ya hayatı dersten ibaret inekler ya da çok kültürlü ve birikimli hoşsohbet insanlardı. hiç arasına ya da senin dediğin gibi bir tipe denk gelmedim. denk gelmek işte.

valla benim amcam boğaziçi mezunu.hiç ondan böyle şeyler duymadım.insanın kendisi ile alakalı bence.yani o hava atan tipin altında üstü açık porşe olsa arabasıyla hava atacak.kesin elinde de ayfonu vardır.hava atmak için almıştır...okuduğu okulla ilgisi yoktur yani.bir insan hava atmayı küçümsemeyi seviyosa her şeyiyle hava atar,küçümser...

boğaziçi'nin her bölümü için söyleyemem ama bunu diyen bir psikoloji öğrenciyse mazur görünüz onu. ilk 2000'ne girmek için götünü yırtmıştır büyük ihtimal. e kazanınca da otomatikman bir gösteriş isteği doğuyor. mesela kas yapmış birinin dar kıyafetler giymek istemesi gibi. bilmiyorum ama yadırgamıyorum ben. hoşuma gitmez orası ayrı.

tamamda gayet normal degil mi bu yahu?

burda bogazicili, marmaraliyi ezer,
marmarali sakaryaliyi,
sakaryali bahcesehirde okuyani
bahcesehirdeki atilimdakini
atilim sütcü imamla...

burda kac kisi diyebilir ki, karsisina zonguldaktaki üniden biri cikinca onun bilgisine güveniyo?

az kendimize dürüst olalim yahu, sirketiniz olsa alir misiniz balikesir isletmeden birini
?

sonucta bogazici türkiyenin en iyi okulu, en iyi egitim geyiklerini bi kenara birakmak lazim, en iyi egtiim diye bir sey yok, bogazici en yüksek puanli ögrencilerin girdigi (tartismaya acik olarak) en zeki adamlarin okudugu yerdir.

zeki insan kendine de güvenir biraz hele türkiyede ilk bine girmisse bi baska güvenir.adamlar cevrelerindekilerin etkisiyle, hocalarinin gaziyla da olsa en güzel sekilde kendilerine güven duyuyolar bundan daha dogal ne olabilir ki.

adam itüyü tercih edebilecekken bogazicine girmis, demekki begenmemis, elbette ordaki adamdan farkli görür kendini, itülü bogazicine girmek isterken ve puani yetmediginden itüye giderken, bogazicili orda olmak istediginden orda. basit.

egitimi iyi üniversite, efendim "bogazicinin mühendislikleri boktan yeaa" geyiklerini birakip olabildigince kendini gelistirise insanlar onlarin önüne gecer kimse merak etmesin.

(bkz: bir boğaziçilinin eline verme hikayeleri)

savunan arkadaslarin kacirdigi bir nokta var:

özguven ile kendini begenmislik arasinda fark var. buradaki tespit kendini begenmislik uzerine ve benim de dikkatimi ceken sacma bir durum. ekside de bir cok baslik olmasi lazim bu konu hakkinda, yok öyle bir sey demek görmemezlikten gelmektir bence.

eşek gibi çalıştım biraz ekmeğini yiyeyim diyebiliyorlar. genelleyemeyiz tabi bunu. zaten benim de böyle şeyler duyduklarım hep hayatta pek bir şey başaramamış, oturup 2 sohbet edilemeyen, fakat yıllarca eşek gibi öss ye çalışıp boğaziçini kazanmış tipler. daha önce de denildiği aşağılık kompleksinden de ileri geliyor olabilir. bari bununla övüneyim anlayışı görüyorum ben.

dediğim gibi bu ukalalık belirttiğim bu spesifik kitlede var sadece. yoksa tanıdığım en şükela insanların bir çoğu da boğaziçinde.

okulu sevmem, hiç benimseyemedim de, ancak bi tane de şu bahsettiğiniz veya diğerlerinin bahsettiği şekilde bir ukalayla tanışmadım. yoktur demiyorum da, biz okurken, etraftaki herkes boğaziçiliyken görmüyoruz bunları, siz nası işte 3-5 kişi arasında görüyorsunuz hakikaten merak ediyorum.

Valla onu bilmemde hacı şöyle bir gözlemim var: Ne kadar boğaziçi mezunuyum diyipte Milyoner yarışmasına katılan varsa çok azı 15.000 barajını geçebilmiştir. Kaldıki 30.000 - 60.000 kazanan nice daha az tahsilli kişiler gördük.

Yarışmaya katılıpta şöyle okullar bitirdim böyle master yaptım o ülkede okudum şu ülkede doktora yaptım diyen tiplerde de durum benzer.

Ben de tanıyorum böyle bir kaç kişi, bir tanesi ile ilgili kanaatim kazandığı okul dışında iş hayatı ya da sosyal hayatında başka bir başarı yakalayamamış olmasaydı.Gene Boğaziçinden olup da gerçekten bu modda olmayan arkadaşlarım da mevcut tabi ki.
Bu arada Sakarya Bahçeşehirdekini ezer ne ya ben kendimden örnek vereyim öyle bir dünya yok her ne kadar kendi okulumu sevmesem de Bahçeşehir Bilgisayar Mühendisliği mezunlarını sektörde hep iyi yerlerde görüyorum (çoğunluk Burslu kabul ediyorum )gerçi Sakarya da görmedim ben Anadoludan Eskişehir mezunu falan gördüm daha çok.

Edit :Ben de okul tartışmasına dahi oldum gibi olmuş.Oysa ki Boğaziçi Yüksek Lisans öğrenci olmakla beraber özellikle mühendislik fakültelerinde okulda yapacağın işin sadece giriş kısmını görürsün, 2-3 sene sonra nerden mezun olduğunun bir öneminin kalmaz ,ne yaptığın önemlidir.

boğaziçi öğrencisi ukala olmaktan ziyade rahattır, bunu okulun ortamına, sosyal aktivitelerin yoğunluğuna ve başka çoğu üniversiteye nispeten görüşlerin daha rahat dile getirebildiği bir yer olmasına bağlıyorum.

mühendislik konusunda bir karşılaştırma yapamam ama sosyal bilimler, ingilizce öğretmenliği ve edebiyat konusunda başka okullarda okuyan arkadaşlarımla derslerin içerikleri ve işleniş şekilleri üzerine sohbet ettiğimizde arada çok ciddi farklar olduğunu görmüştüm. bu alanlarda boğaziçi kaliteli eğitim veriyor bundan eminim.

tabii bir de boğaziçine gireceğiniz tahmin ediliyorsa daha öss sonuçları açıklanır açıklanmaz yaşıtınız tanıdıklardan (arkadaş demiyorum) tebrik görünümü altında aptalca iğnelemeler başlayabiliyor. daha boğaziçinin kapısından adım atmadan sizi ukala boğaziçili olarak görmeye hazır olan dallamalar var. bunların birkaç yıl sonraki versiyonları da yok boğaziçiliyi şöyle göt ettim, şu soruyu bilemedi şu problemi çözemedi haha şeklinde gelişiyor. boğaziçililer diye bir genelleme dahi yapılamaz, her yerde olduğu gibi boğaziçinde de bin çeşit insan var. okula kazma girip kazma çıkan da var, kendine bir sürü şey katan da var. dolayısıyla arkadaşlarınızın gazına gelip okul üzerinden insan ayrımı yapmayın.

@poseidon1'in de dediği gibi. milyoner yarışmasında nice boğaziçili yiğit 1000 tl limitinde telef oldu. hatta ben bir ara programın formatını boğaziçililerle taşşak geçme şekline dönüştürdüklerini düşünmeye başladım. izlerken, bir insan nasıl bunlardan bihaber olur lan diye şok olabilirsiniz.

itulu degil lise mezunu bile gecer o arkadasin kendisini gelistirmediyse diyecektin. aslinda biz etiket meraklisi bir ulkeyiz bizim icin sosyal konumlar meslek her seyden onde gelir itu lu nasil siyrilmis ben de anlamdim boyle bir ortamda..

bir insan is biliyormu diye bakmayiz genelde, bogaziciliyse isi ii yapar deriz. simdi boyle bir ulkede bu arkadas ovunmekte haksiz mi degildir. sende ben derece yaptim senin mudurun olmaliydim dersin olur biter.


genelde yabanci isi yapabilirligine daha cok onem veriyor benim bi ark abd de iyi sirada ir okulda master yapti sonra ise basvurdu onun yerine daha az bilinen bir okuldan masteri olan hintliyi almislar.

Boğaziçili falan değilim ama milyoner yarışmasında bu olay kasıtlı olarak yapılıyor. İnsanların ilgi alanları vs daha önceden yapılan sınavla barizce ellerinde bulunduğu için, istediği adama istediği kadar kazandırıyor.

Eğitim ve gelir düzeyi düşük insanlara " siz de kazanabilirsiniz" fikri pompalanıyor. En son işte 60 bin borcu olan bir kadın 60 bin lira kazandı misal. İlkokul mezunuymuş , temizlikçiymiş vs. Gelen sorulara baktığında insan bariz şekilde çakıyor durumu.

Yani "ahaha odtülü, itülü, boğaziçili, türkiye 3.sü , 5.si vs birşey yapamadı ama temizlikçi kadın yaptı bak" gibi bir geyiği kasten çevirtiyorlar.

bu üniversite yarıştırma merakı bir tek bizim ülkemizde vardır zaten. diğer ülkelerde olduğunu hiç sanmıyorum. hele vakıf üniversitesinde okuyanları aşağılama merakı. bunlar hep bu ülkede olacak şeyler. hele şu "bok atma" lafına ayrı uyuz oluyorum. tam bir ekşici lafı.

Hacı Naptın sen?

Genelde iki çift ayakkabı alırım ayakkabı ölene kadar kullanırım.

Hele converse lerim 5-6 sene idare etmiştir...

2-3 yilda bir alirim hala 6 yillik ayakkabilarim var duzenli giyiyorum.

duruma bagli bendede son senede baya aldim, bu sanirim kisinin stressine, o anki elindeki paraya filan bagli.

para yoksa almiyosun ihtiyac yok geliyo, insan para buldukca daha sacma seylere yatirim yapiyo.

fazla bence.

ben kadınım ve benim bile bu kadar ayakkabım yoktur, kullanmadığımı ihtiyacı olanlara veririm. bence 2 çift siyah, 2 çift kahverengi ve 3-4 çift renkli (kırmızı, nude, vs.) ayakkabı yeterli. 2 çift de casual ve bir çift spor salonu için ayakkabı olsa bile 11 çift ayakkabı ediyor, 3-4 tane de çizme/bot olsa dediğin ayakkabı sayısının yarısı ediyor.

psikolojik bir rahatsızlık bence bu kadar ayakkabı almak. üstelik 7-8'ini hiç giymemişsiniz bile.

iyidir iyi bende öleyim

gönülden kutluyorum seni, her gün aynı ayakkabı giyilmez ve erkekler bunu anlamakta güçlük çekerler. sen anlamışsın, tebrikler bu arada üzgünüm ama evet bu bir hastalık ve tedavisi daha cok ayakkabı

47 numara giyiyorum, ben de senin kadar rahat bulabilsem ben de alirdim.

@osuruklu hacı naptın ya benimkiler 44-45 converse uzay gemisi gibi oluyor :)

benimki bi converse'im var, onu da 6 sene once amerikadan almistim, o da 13 numaraymis. gecen adidas'tan 46 2/3 numara bir ayakkabi denedim, kucuk geldi. ama decathlon'da bulunabiliyor allahtan artik eli yuzu duzgun ayakkabilar.

Ülke Asgari Ücret (Euro)

Romanya 157

Litvanya 232

Letonya 287

Estonya 290

Çek Cumhuriyeti 312

Macaristan 323

Slovakya 327

Polonya 353

Hırvatistan 374

Türkiye 412

Portekiz 566

Malta 680

Yunanistan 684

İspanya 748

Slovenya 763

İngiltere 1.244

Fransa 1.426

Hollanda 1.456

İrlanda 1.462

Belçika 1.472

Lüksemburg 1.801

ABD 998

ayrica dikkat etmen gereken bi baska nokta, haftalik calisma saati, avusturyada bu haftada 8 saatti.

saati 6 pound.

vicdani reddi kişi kendi kendine yapıyor ve askeriye bunu "itaatsizlik" olarak görüp hapse atıyor. e doğal olarak da hapisteyken ne kadar iş bulabilirsin bunu kendine sor. diğer taraftan askerden kaçıyorsa kişi zaten imkanı yok sgk'lı bir işe girmesinin. alırlar kapıdan.

sirketlerin tek umrunda olan, bu adam bizi 1-2 yil, veya bir kac ay sonra kesin birakacak mi sorusu. Sanirim askerlik icin isten ayrilinca da özel durumlar oldugundan sirkete biraz daha zararli oluyor.

Yani olayin, vatan millet sakarya duygusalliginda bir durumu yoktur cogu sirket icin. Muafsaniz buyur derler.

şirketlerin derdi bu adam işin ortasında askere gitmesin şeklinde.

vicdani ret'in hukuki sakıncalarını hosein zaten yazmış.

sirketler askerligi kisinin projeleri ortasinda pat diye gidip ortada birakmasi olarak görüyolar.

ama cogunlukla kisi iyi bi firmada calisiyorsa gelince ayni yerde devam ediyo ve sirket projeleri kisinin takvimine göre hazirliyo.

bazi yerler askerlikte maasi bile veriyo baska yere gitmesin kisi dönünce diye.

ama türkiyede %95 i bildigim kadariyla askerlik bitirmislere öncelik veriyo.

eger türkiyede caliscak olsam, önce bi yere girerdim, orda zaten kendimi kanitladiktan sonra askerlik icin ara alirdim dönüncede devam ederdim.

ben 6 saat/gün sistemine rahat alıştım, ama zaman aldı.

şimdi önce uyku saatlerimizi tespit edip sabitliyoruz. sonra uyumak istediğimiz saatleri belirliyoruz. tam zaman olmalı (i.e. 12:00-06:00 gibi)

sonra kalkış saatini 15 günde bir 15 dakika geri çekiyoruz. kalkış saati istediğimiz noktaya geldiğinde kalkar kalkmaz yapılan bir aktivite koyuyoruz. (i.e. bir bardak su/kahve içmek) ve bunu düzenli hale getiriyoruz.

sonra yatma saatimizi 15 dakika/15 gün gibi değişikliklerle istediğimiz saate getiriyoruz. ilk 20 gün zorlansak da sonrasında uyku saatinde tak diye bünye kendini kapatmaya başlıyor.

paylaşayım dedim.

5 saatle olmaz o.bi hafta kadar idare edebilirsiniz fakat normal bi insansaniz 6 saat minimum olmasi gerekiyo bence.

uyku saatini minimuma cekebilmek icin bence
kilonun uygun olmasi,
yemeklere dikkat edilmesi,
spor,
yas,
dengeli vitamin alimi,
stressiz yasam,
temiz hava
lazim.

büyük sehirler icin bence 6 saat gibi bir sey mümkün oluyo optimizasyonda.

ek olarak günde 4 saat uyku + öglen uykusu da olabilir ama cok verimli degil, beyin cok calismiyo öyle :)

yukarıda yazdıklarınıza gerek kalmadan kafeinle de olayı çözebilirsiniz bence. basitçe çay/kahve yani. zaten yazdığınız ilaçlar/destek ürünleri kesin uyumayı engeller diyebileceğimiz şeyler değil. hiç alakasız olanlar var, ya da yan etkisi uyku olanlar var.. kulaktan dolma bilgilerle hareket etmemenizi öneririm.

kafa yorulacaksa 5 saat cok zor. fiziksel yorulacaksaniz, belki... ha, tavsiye etmem.

ilk olarak fan haricinde disaridan soguklukla bilgisayari soguk tutup acmayi deneyin. acilirsa fani degistirin sonra.

ben hard disk diyorum. gecenlerde bir arkadasim benzer problemle bir goz atmam icin getirdi. herseyi denedim diyebilirim. en sonunda hard diski cikarip harici olarak kendi bilgisayarima bagladigimda hard diski kullanmaya devam etmek icin format atmaniz lazim falan dedi. hayir deyip gectigimde partition olmadigini gordum. bazi yazilimlarla icindeki datayi kurtardiktan sonra format atip tekrar isletim sistemi kurdum calisti. hala da kullanmaya devam ediyor sorunsuz.

USB'ye yüklenen bir işletim sistemi indir (mesela Ubuntu). Sök harddiski usb'yi boot etmeyi dene.

savcilikta filan bisiler yapilabilir ama net üstünden agiz dalasina girmeye gerek yok, siz de engelleyin gitsin ergen kilikliyi.

hocam olaylar olaylar. iki ekip ayırdı bugün kavgayı. akşama kan çıkabilir. olay mühim.

engellensen de mesajları görebiliyorsun ki? sadece cevap yazamıyorsun.

Sende de bir tehdit etme, küfür, hakaret, kişilik haklarına saldırı vb. durumu yoksa git ver savcılığa şikayetçi ol dava açılsın.

ama sen napmışsın kavga etmişsin sokağın ortasında, bu durumda aferin diyor ve bir halt yapma tavsiyesinde bulunuyorum.

hacklemek ve adli yollara başvurmak en sonuçsuz seçimler olur. yazının altında yorum olarak "biz böyle değiliz" yazmak da geri tepebilir. sonuçta blog kişinin kontrolünde ve yorumlarınızı onaylamadığı gibi daha büyük iftira yazıları yazabilir..

ben olsam iletişim bilgisi var ise, kendinizi düzgünce tanıtıp yazılardaki bilgilendirmenin hatalı olduğunu, hatalı bilgilendirmenin için tarafınızdan ne yapılması gerektiğini soran bir mail atardım. herşeyi açık ve net şekilde söyler düzgünce rica ederdim yani..

blogspot uzantılı olduğu için hacklemek zordur sanıyorum. kolay mıdır?

@direnk vallaha "...hatalı bilgilendirmenin için tarafınızdan ne yapılması gerektiğini soran bir mail atardım..." şurayı hiç analamadım.

bu alanda cok oluyor öyle seyler cok takilmaya gerek yok.

egitim danismanliginin kendiside subjektif referansli bi alan oldugundan eger ciddi iftiralarsa dava acin, ya da blogspot a kötü kullanim seklinde mesaj atin.

ona aşıksın ve bir an önce düzenli bişe sahip olup sana evlenme teklifinde bulunmasını mı bekliyorsun? adam mutluysa, gayet olur, benim de var bikaç tanıdığım, gayet iyiler...

(git:www.eksiduyuru.com

evlenmek istesin, araba istesin, ev istesin, daha çok çalışsın, daha güzel bir araba ve ev istesin, daha da çok çalışsın. zaman akıp geçsin. yaşlansın. o istekler zorunluluklara dönüşsün. çalışmayı bırakamasın. yaş kemale ersin. bir gün göçüp gitsin.

sence mantıklı mı?

eziklik, dangalaklık, kimse kusura bakmasın.

edit: yukarıdaki cevapları çok sonra gördüm de, hala kavanozdan çıkmamış çok adam varmış içimizde. hiçbirimiz peygamber ya da bilge falan değiliz gençler. bu yaşta bir insanın, çevresinde gördüğü şeyleri istememesi bir anormallik. "sistemin çarkları" yazanın sabahlara kadar ağzına vururum, saçmalamayın.

"arabayı nabıcam yea trafik var zaten" diyen ultra mantıklı kardeşlere selam ederim. evlenme, tamam. araba da alma, borca girme, ona da tamam. e peki filozof da olmadığına göre bu .mınakodumun hayatını niye yaşayacaksın o zaman? insan arzulamak için yaşar.

sabah 8 akşam 6 çalışıp akşam 7 gibi evde olup 8 gibi yemeğini yedikten sonra bir saat internet-tv ardından bir saat de tembellik yapıp akşam 10'da uyuyup 6.30'da uyanıp hazırlanıp işe gitmek...
eğer bir de kişinin sevgilisi, çocuğu falan varsa onlarla ilgilenemeyecek.
böyle boktan bir hayatı istememek normal. şahsen ben de çalışmayı pek düşünmüyorum.

hocu 400 tl ile öğrenci geçinemıyor..nasıl yettırıyor anlayamadım.

fight club'da bi laf vardı. tyler durden satın aldıklarının esiri olursun sonra gibi bir şey diyordu. tam hatırlayamadım şimdi.

edit: sen iyisi mi izlemediysen izle, izlediysen bir daha izle.

iş stres bitiriyor beni ayın 28 i gelmiş farkında bile değilim yaz gelip geçiyor bunun bile farkında değilim. bu da bir seçim gerçi.

adam kendi yağında kavrulup gidiyor. akşam balık şarap alıp eve gitti mi mutlu olan bir insan. idolüm. kendisini tebrik ediyorum. evlenmek için kız bul anası babası amcası eniştesi,kardeşleri teyzeleri beğensin. sonra ev al.. düğün yap..üstüne bi de gerizekalı gibi çocuk yap. yoo dostum yoo

400 lirayla nasıl geçindiğine dair kitap yazsa, kurs falan verse acayip zengin olur :)

tuzu kuru demek ki. bi kere ev ailesinin kira vermiyor büyük ihtimalle. 400 tl'yle bütün gün duvara bakılarak da yaşanabilir tabi. evi, arabayı, evlenmeyi geçtim de böyle ot gibi yaşanır mı?

ailesiyle beraber yaşıyorsa normal bi durum. 400 lira ile anca aile yanında yaşanılır. öyle lüksü olan insanlar tabi ki çalışmaz ama ben o kişiyi, allah gecinden versin, anne baba öldüğünde görmek isterim.

zaten bilgide okuduguna göre ailesi de zengin.
400 lira kendisi harcıyor, ama anasının evinde oturup, anasının yemeklerini yiyor.
Bir şekilde uyanması lazım, hırs yapsın, kariyer peşinde koşsun demiyorum.
ama kendi hayatını idame ettirecek kadar bir düzene girmesi gerekiyor.

400 lira meselesini garip bulmakla beraber imrendigim insanlar oluyo genelde.

bi kariyer para hirsi kapliyo hepimizi, neye yetisiyoruz lan, gene baskasi icin caliscaz.

@hope ender + 1

güzel bir sesi ve türkçesi varsa bir on yıl sonrasının ted williams'ı olur bence.

ne kadar çok erkek kezban var memlekette. hemen atlıyorlar. efenim herkes evlenmek zorunda değilmiş, hayat böyle güzelmiş.

en alakasız yerlerden evlilik lafı çıkartıyorlar.

arkadaş bütün kızlar evlenmek için senin peşindeymiş gibi havalardasın ama kim inanır buna? kim ne yapsın seni? işsiz güçsüz, niteliksiz, dil desen iki papuç ama hiçbir alanda icraat yok.

@last ümitsiz vaka o arkadaş boşver. kendine güveni yok, hayattan bir beklentisi yok. anne-babasına sırtını dayamış. burdaki binlerce arkadaşından farksız.

ayrıca büyük olasılık depresyonda.

olay evlenmek değil elbet. misal ben isterim bi sürü param olsun dünyayı gezeyim örneğin.

bir suru atanamayan ogretmen var 700 liraya dershanelerde sabahtan aksama surunuyorlar. is bulsalar zaten alacaklari max 1500 2000.

kusura bakmayin da bu adam 400 binlira mi kazanacak siz neyin kafasindasiniz benmi baska ulkede yasiyorum alacagin tas catlasa 4 5 bin bu ulkede o da en kiyak islerde yillarca tecrubeden sonra.

ayrica keske ailem zengin olsaydi hic calismasaydim hep dunyayi gezseydim, yurt disinda okusaydim, ama nerde bu pis ulkede mahsur kaldim. bence siz adami ailesi zengin oldugu icin ve sizin yasayamadiginiz kebab hayati yasadigi icin kiskaniyorsunuz.

çok paragözsün filan gibi ütopik bir mesaj gelmiş.

olayı şöyle açayım. sevgili arkadaşlar. ben de çok uzun zamanımı "paranın ne önemi vaaaaar. möhim olan insanlıııık" şarkısını söyleyerek geçirdim. elbette paranın önemi yok. ancak böyle belli bir yaşa gelmiş bir insanın işinin gücünün olmaması, hayatta hiçbir isteğinin olmaması, anne babasına sırtını dayaması çok tehlikeli. çeşitli örnekleri ile gördüm. çeşitli kazıklar yedim. bu insanların sorunlu ve arızalı insanlar olduğunu bizzat yaşayarak gördüm. en basitinden depresyondalar. depresyondaki insanı da sen düzeltemezsin. kendisi düzelecek. uzak durmak lazım.

insanın hayatla ilişkisi olmalı, insanlarla ilişkisi olmalı, hayalleri olmalı.

tekrar yazıyorum parada gözüm yok, ancak çok param olursa hem bol bol seyahat edip değişik yerler görüp insanları tanıyabiliri, hem de ihtiyacı olan insanlara yardım edebilirim. bunun için isterim para. (bunlar için çok paraya gerek yok elbet. ancak misal olarak yazıyorum buraya. para sadece son model araba ve içki için kullanılmaz.)

minimalist bir insanım ve açıkçası çalıştığım dönemde kendime harcadığım para aylık 400TL civarındadır. araba kullanmayı sevmiyorum o yüzden almayı hiç düşünmedim, iphone vs gibi tüketim şartlanmalarına yea ama bu zaman da böyle olmalı çağımızın gereği diyemiyorum insanlık gururum engel buna, her bizim istediğimiz veya bize istememiz gerektiği söylenen şeyleri istemeyenlere manyak o, özgüveni yok, loser, depresif demiyorum diyemiyorum çünkü özünde benim de para ile elde edebileceğim arzularım yok. ve gezmekti, sanatla ilgilenmekti vs vs gibi bir çok şeyin sadece parayla olduğunu düşünenlere de içten içe gülüyorum.

evet filozof değiliz, evet ermiş değiliz zaten çoğunluğumuz reklam/tüketim neslinin koyunuyuz ve görüldüğü üzere bundan 60-70 yıl önce normal sayılan satandartları bile normal karşılayamayacak kadar sistem tarafından sindirilmiş.

misal bir evim varsa minimum geçinme rakamını kazanıp benim için en rahat ve kendime en çok zaman ayırabileceğim işi yaparım geri kalan zamanda da istediklerimi yapmam çok da zor olmaz. ayda 400TL harcamadan yaşadığım yıllar oldu fazlasını kazanmış olsam da ama fazlasını kazanmasaydım yine aynı hayatı yaşardım o yüzden az çok böyle bir hayatı düşünebiliyorum. depresif değilim, arzularım yok değil ama bu arzular starbucks'ta oturayım, ipad'imi açayım, audi a9 alayım, 3 katlı villada yaşayayım vs değil.

velhasıl kelam, bu dünyada yalnız olmayı isteyen herkes, parayla alınacak şeyleri arzulamayan herkes illa anormal değildir, bunu anormal bulmak biraz normal değil aslında. gerçi suçlanacak bir şeyde yok ortada ağzıma küreklede vursalar sistem bizi bu hale getirdi maalesef.

soruya cevap olarak, evet insan araba istemeyebilir, ev istemeyebilir, evlenmek istemeyebilir bunlar olasıdır sanıldığı kadar garip değil, kişi öyle mutludur öyle yaşar kimsenin de bunun üzerinden kendisine hakaret etmesi veya psiklolojik açılımlar yapması gerekmez.

eyyorlamam bu kadar.

ulan evlenip niye kendini hapis etmek istesin adam? çalışmıyor diyorsun zaten, arabaya ne gerek var, zaten tüm zamanlar onun.

çok merak ediyorum. 400 lirayla nasıl geçiniliyor bir anlatın lütfen.

anne baba evi olmadan yalnız :)) ayrıca o 400 lirayı da kim veriyor size? duyurudaki söz konusu insanın düzenli işi de yokmuş?

@mea maxima culpa bu standart bir durum değil elbet, ailesinin evi olabilir, aileden kalan bir ev olabilir yani kira vs vererek mümkün değil tabii de bu tip olabilirlikleri gözardı etmekte normal mi ki? ayrıca biz hayat denilince bir tek istanbul, ankara, izmir'i anlıyorsak vay halimize, köyde bu parayı harcamadan kendi yetiştirdikleriyle yetinen aileler var.

evet, evet biz robinson ile parasız da yaşıyorduk güzel adamızda.
imza cuma :))

asgari ücretle ailesini geçindirenler de filmlerde dizilerde oluyor sadece, gerçek hayatta hiç yok.

imza: c. nolan

burası türkiye, oluyor böyle

Kahretsin çok zenginiz ya.

(bkz: türk vergi sistemi)

vergi.

cevap soruda gizliymiş zaten. soru "vergi neden yüksek" olabilir. o da artık ekonomiyi araştırmakla ilgili. kaynakları kullanamama, dış borçlar, özelleştirme, başka ülkelere muhtaç olma, nüfus, vergi kaçakçılığı vs...

çünkü senın halkın öküz. örneğin ram üretir turkıye sonra o ram turkıye de turk malı dıye satılmaz yurtdısına satılır ustune yabancı bır marka basılıp turıyeye gelır senın okuz ınsanın onu satın alır.

tv desene aynı elektronıkte arabada ya da her hangı bır konuda aynıdır gıt burger king e agzına kadar dolu sırf karızma olsun dıye burger a gıden adam var bu ulkede. benzın mazot ucuz olsa anasının seyı kadar cari açık eklenecek kısacası halk öküz öküz olmasa bunca çözumu varken gıdıp kendisini su hale sokan hukumetlere oy vermez.

zamanında ostim de uretılıp yurtdısına gıden sonra markası degısıp gerı gelen yuzlerce urun orneklenmıstı tv de gulmustum halımıze.


muadili turkıye de varken yurtdısından gelen malı alma sevdası olan halkın tuketımı kısması ıcın hukumetler vergiyi verıyor katmerlı cınsınden olay bu.
halk okuz olay bu.

Her şey pahalı değil.

Son bir senemi İngiltere'de geçirmiş biri olarak burasının daha pahalı olduğunu söyleyebilirim. Ha, diyeceksin ki orada da gelir düzeyi daha yüksek. Doğrudur, ama yine de aşırı pahalı şeyler var.

Bir örnek:

-Ortalama üstü bir mühendis Türkiye'de en az 2000 lira maaşla işe başlarken, ortalama bir restoranda yemeğe 12 lira, tek oda için kira 500 lira veriyorsa...
-İngiltere'de aynı durumda maaş 1800, yemek 12, kira 600 pound diyebiliriz.
(daha ucuz ve daha pahalı şeyler de vardır ama, gelire oranla aşağı yukarı eşdeğer)

Yunanistan'da orijinal bir kitap 30 euro, Türkiye'de 20-30 TL.

Yarım litre pet şişede su İngiltere'de 1.20 pound. Ama musluktan da içme suyu akıyor.

Yani aslında gelir düzeyi belirli bir seviyenin üzerindekiler için fazla bir fark yok oranlarda. Ama asgari ücrete kıyaslayacaksan Türkiye'de durum içler acısı. Avrupa daha sosyalist bir düzende olduğu için alt tabaka insanı bile çoğunlukla rahat geçiniyor.

@long live rock n roll etten püften şeyler ucuz olsa nolur ?


HTC one x Türkiye fiyatı:2000 TL Almanya fiyatı:1000 TL yarı yarıya yaaa.

Burda Renault araba fiyatına Almanya'da son model Mercedes,BMW alınıyo. vsvs örnekleri daha da arttırabilirim.

Parfüm:Türkiye'de 200 TL Yurtdışı:yarı fiyatı

onu ülkemizin koyunlarına sormak lazım daha iyi bilirler

1-Ütretim değil tüketim ülkesiyiz.
2-Sanayiimiz yok (teknoloji,uçak, otomobil, vb.)
3-Her bokta dışa bağımlıyız (kendi ülkemizde daha iyisi olsa bile dışarıdan alıyoruz, nasıl bir mallıksa bu)
4-Hükümetin vatandaşını soymak için daha iyi bir silahı yok.
5-Her yeri satıp savan sevgili hükümetimiz nerden para bulupta seçim zamanı bilerek aç ve eğitimsiz bıraktığı insanların oylarını çalmak için makarna, kömür vs. alacak?
6-Toplanan vergide aslan paını ödeyen kesime yapılan denetimler ve yaptırımlar son derece zayıf. Dolayısı ile o pezevenklerin hükümetin isteyerek veya istemeyerek gözyumması sonucu ödemedikleri (aslında bizden ve devletten çaldıkları) paraları yerine koymak için onlara karşı aciz kalan hükümet senin benim bizim gibi kekliklere yöneliyor elinden geldiğince.

benzin pahallı herşey benzine bağlı ondan

hersey pahali degil.

devletin vergiyi denetleyebildigi alanlarda fiyatlar yüksek.

otomobil, gayrimenkul, benzin, enerji etc bu alanlarda vergi yüksek.

yoksa kira, marketler (göreceli bu) , hizmet sektörü ve özellikle kiyafet cok ucuz.

hayvan gibi kayıt dışı var ben şuan isyan edenlerin çoğunun fiş falan bakmadan en ucuza nasıl alırımcı olduklarını biliyorum bu da ilerisi için sorun oluyor. ayrıca benzin ucuz olsa v8 motorlu 3000 cc lik arabalarda satış patlaması olur.öyle salak bir halkız götü boklu şahine bile egzoz taktırıp güçlü göstermeye çalışan avanaklarla dolu ülke işimiz gücümüz gösteriş. elindeki telefonu 1 ay önce almış biri 1 ay sonra yeni modeli çıktı diye gidip onu almaya çalışıyo rborç harç. dünyada en hızlı telefon değiştiren halk türkiye neden? görgüsüzüzde ondan.

vergiler yüksek panpa. yalnız vergiler de dolaylı yoldan sana geri geldiği için bir nevi yatırım yapmış oluyorsun. cebinden para çıkıyor ama yine senin için harcanıyor. (en azından böyle olması gerek, türkiye'deki durum farklılık gösterebilir)

@ hayvan gibi yazar sana kesinlikle katılıyorum görgüsüz mü desem, gösteriş meraklısı mıyız desem ne diyim bilemiyorum. O kadar gösteriş meraklısı olmaya başladık ki daha "iyisi" olmak için götümüzü yırtıyoz. 7 seneden beri kullandığım yadigar telefonum sony ericsson w800' imle etüt merkezinde calışırken elinde 3g' sinden 4s' ine kadar ki skalada telefona sahip olan ortaokul bebeleri tarafından telefon konusunda taşak malzemesi oldum. Hocam siz niye iphone'a sahip değilsiniz minvalinde yorumlar. Daha göt kadar çocuklar prestij, markayla aklını bozmuş, oyundan başka bi bok yemediği telefonuyla hava atma derdinde. 7 sene sonunda artık ihtiyaçlarıma cevap vermediği için telimi değiştirdim s3 ile. Ama gösteriş için değil gerçek manada istediğim için aldım. Ekran parlaklığını kısık kullanmaktayım ev arkadaşım tarafından sonuna kadar kökle ki parıl parıl millet görsün amq. diye uyarılıyorum o kadar basitleştik ki... ben mi normalim yoksa onlar mı bilemiyorum.

donanımsaldır. işlemcinin fanının temizle, işlemciyi de iyice bir temizle. sonra bilen birine termal macun çektir.

ısınma sorunu yaşıyor da olabilirsiniz. bunu da kontrol edin.

ısınmadan yada power suply'den olma ihtimali %95.

kesinlikle donanımsal bir sorun, aynı sorun ben de de vardı çünkü, sonunda reset ata ata açılmaz hale geldi ve ekran görüntüsü de gitti.kafayı yedirticekti çok sinir bozucu bir durum. sorunu power suply değiştirerek çözmüş bulundum. şöyle bir şey de söyleyeyim çıkardığım power suplyi farklı bir pc de denedik çalışıyordu

Windows'un crash log'larından fikir edinebilirsin. Mavi ekran verip gidiyorsa mavi ekrandan da anlaşılabilir.

Benim bir bilgisayar Sata harddisk'in kablosundan çakıyordu mesela. Çok abuk subuk şeyler çıkabiliyor.

virüs olabilir.

schengen vizesi için muafiyet bildiğim kadarıyla yok. erasmus olsa bile yok. erasmusta sadece okuldan yazı alınca pasaport harcını vermiyorsunuz.

vize için ücret 0 olmuyor erasmus olunca, öğrenci tarifesinden ücretlendiriliyor. yarı fiyatıydı benim aldığımda misal.

beleş vize diye bi'şey yok. ancak vize ücretini başka birine ödetebilirsiniz (okul sponsor vb.). okulla ilgili bir iş için gidiyorsanız da okuldan bir belge alıyorsunuz pasaport uzatma ücretinden yırtıyorsunuz. okulunuzun iyi niyetine göre en düşük süre için de yapabilirler, 2 yıllık filan da yapabilirler.

abiler ben mi yanlış anlattım? erasmus öğrencileri için o 60€ tarzı bi para olan meblağı almıyolar. hiçbi arkadaşımdan da almadılar, benden de almadı onu avusturya mesela. hatta ben yatırıp dekontu falan götürmüştüm, kardeş erasmustan para almıyoruz paranı geri yatırdık git al falan dediler. var yani öyle bişi. lakin hollandaya gitmiştik bir workshop için onda karşı okulun daveti falan olmasına karşın yarısını vermiştik sanırım ücretin. davet mektubu alabileceğim şiket/okul/akraba/dost felan var da bu bahsettiğim 60€ u ödememem için yeterli midir onu bilmiyorum.

pasaport uzatma felan meselesi zaten başka hikaye. orda değilim.

vize ücreti vize alınacak ülkenin bu konudaki politikasına bağlı. örneğin polonya eğitim amaçlı seyahat edeleren vize ücreti almıyor. ancak her ülke böyle değil.

vallaha buldum galiba!

polonya konsolosluğunun sitesinde şöyle bişi var. bundan anladığım, ordan bi üniversiteden davet aldığında vize ücreti ödemiyosun. doğru mudur?

- Öğrenim veya kurs amaçlı seyahat eden ilk, orta, yüksek ve doktora öğrenimi gören öğrenciler ile refakatındaki öğretmenler - bu sebepten dolayı verilen ilk veya bir sonraki vize olup olmadığına bakılmaksızın...

evet aynen öyle. erasmus için vize alırken de oradaki ünversitenin davet yazısını veriyorsun, ücret almıyorlar. elinde davet yazısı olduğu sürece hangi programla gittiğinin önemi yok benm anladığım. sırf erasmus için değil olay.

ab sponsorlu programlarina giderseniz oluyo.

Ispanya. Barcelona.

Kisin bi kazakla terleniyor. Yazin sicak cok yakmiyor. Bahar mevsiminde az cok bi yagmur var.

daha önce araştırmıştım.

ülke çapında malta.

ada olarak kanarya adaları.

şehir olarak meksika'nın atlixco ve guadalajara şehirleri.

bu bölgeler genelde bahar havasında seyrediyor. böyle yerler daha çok ılıman kuşaktalar ve tropikal kuşakta da olabiliyor. ikisinin arası olan yerler en ideal sanırım. tabii diğer faktörler de var.

antalya'nın da barselona'dan çok farklı olduğunu sanmıyorum bu konuda ama ha yabancıysa iyidir tabii barselona o zaman.

antalya torosların dibinde yer alır ve nemi gerçekten bunaltıcıdır. barcelona'nın böyle bir sıkıntısı yoktur.

italya, ispanya ya iyi diyolar, ben daha soguk seviyorum ama.

ama bu dediginizi yapmak cok zor degil, belli basli 30-40 yeri not alip excel de 10 dakikada istediginiz sonucu bulursunuz.

okul adi verirseniz daha kesin cevap gelir, okula ve hocaya bagli bu.

bölüm cok farketmez bence, okul adi daha önemli, ayrica bölüme degil genelde kisinin basarilarina bakar is alani ve basarisi.

hatta ayni üni örnegi verelim, istanbul üni iktisattan cikar kimisi is bulamaz, kimisi istanbul tercümanlik mezunudur finansci olur. tamamen kisiye bagli bunlar.

ben olsam ikiside ayni üni olsa, uluslarasi isletmecilik secerdim.

lokal bir hat alip internet pakedi seyediyosunuz.

ülke söylerseniz ona göre en ucuzlari belirtir insanlar.

su an itibari ile ben kullaniyorum mesela almanyada.

@serabatan ülke yok ama fransa ve hollanda için kullanacapım yüzde 90

o zaman her iki ülkeden de hat alip kullanmaniz daha mantikli. cep telefonunu da modem olarak kullanirsiniz.

amerikadan siparisle ancak.

gittigidiyordan belki.

www.sahibinden.com

sahibinden.com'a güvenemiyorum maalesef.

teorik olarak evet kendine ait bi ekosistem yaratabiliyoruz belli ölcekte, ama gercekte büyük capli atmosfer yaratmak an itibari ile imkansiz.

geçenlerde national geographicde bilim insanlarının sadece teorik bazda da olsa böyle projelerinin olduğunu izledim ama ne derece ciddi projelerdir bilemiyorum

Marsta küresel ısınma yaratıp, dönmüş karbonmonoksit ve karbondioksitlerin cozunmesini sağlamak istiyorlardı böylece sera atmosfer kuvvetlenicek sera etkisi falan öyle seylerdi.

en.wikipedia.org

6 kere uçağa bindim. toplamda beş buçuk saat uçmuşum.

4 kere uçtum. totalde 14 saat falan sanırım.

0

demin hesapladim, 24 kere binmisim, toplam ucus saatide 60 civari.

12 ucak yolculugu toplam 20 kusur saat aktarma beleme sureleriyle 40 saate cikar..

12 kere bindim. 1,5 saatlikti hepsi. 18-19 saat falan uçmuşumdur.

thy ile toplam 130109 mil, diger havayollarini da eklersek tahmini 200000 mil. Ortalama 500 mph ile uctugunu varsayarsak toplam 400 satt ...

~40 uçak yolculuğu ve ~45 saat

2 kere bindim. 7 saat yaklaşık olarak.

30-40 defa uçağa binmişimdir toplamda heralde 40-50 saat eder.

uçağa binmedim hiç :(

50+ herhalde, çoğu 45 dk-1 saatlik falandı ama 4-5 saatlik olanları da vardı, 60-65 saat.

30-35 uçuş 10-12si yurt dışı. 30-38 oradan. 60-70 saat falandır toplamda.

20e yakin ucmusumdur. Toplamda 60 saatten fazla ucus ediyor. Cunku 2 kez abdye gidince otomatikmen 40 saat ediyor

50+ uçuşta yaklaşık 150 saat galiba.. moruğum ben, iç hatlarımı net bilemiyorum.

pasaportlar artik uzatilamiyor, yenisini almak gerekli, ilgili belgeler emniyet sayfasindan ya da epasaport sayfasinda mevcut.

artık süresi bittikçe yenisini alıyorsunuz. 5 yıllık ve 10 yıllık seçenekler vardı sanırım. 10 yıllık almak daha mantıklı. o bitince 10 yıl sonra yeniden alacaksınız.

jurmala/letonya (denize sifir)
ya da baltezers/letonya (gole sifir)
hem kuzey, hem az insan, hem dogayla icice, hem suya sifir hem de piril piril.
al sana hayal kurman icin gerekli ekipmanlar, hayirli olsun..

kendin yaratsan daha basarili olur.

olmadi surasini düsün

www.google.at

Benim kafamda var zaten de gerçekçi hale getirmeye çalışıyorum, kendime amaç falan edincem.

norvec fiyordlari... deniz, orman, geyikler, martilar, huzur... hersey var bence.

var ama söylemeyik, kendi düğünüme kullanacam ben :)))

cikis muzigi

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com
www.youtube.com
güzel versiyonları var.

bir kuzenim cranberries'den zombie'yi kullanmıştı ve salondakilerin ugradıgı dumuru anlatacak kelime bulamıyorum. en azından ne olmayacagı konusunda birsey sunabilmisimdir belki:)

giriş müziği- Nicolas Jorelle - Valse ,

dans müziği- Redd-Nefes bile almadan düşünmekteyim. Nefes Bile almadan çok sevdiğimiz bir şarkı fakat düğünde ilk dans için uygun mudur kararsız kaldık

1 dil 2 bavul

Les Choristes

dead poets society

yazdıklarının hiçbirini izlememişim gerçi ama bu da var;

(bkz: 3 idiots)

187

Kokuhaku

@mrv teşekkürler.ancak konusu ilgimi çekmiyor.

@japon askeri deads poet society adlı filmi izledim.kitabı ile kıyaslarsak beğendiğim söylenemez.ama teşekkürler.

@ruhibirbanyo 3 idiots filmini izledim.çok da severim.favori filmlerimden.yine de teşekkürler.

ölü ozanlar derneği

@unalbey dead poets society(ölü ozanlar derneği) hakkında yorumumu belirttim.

"bir grup serseriyi adam eden idealist öğretmen" konulu filmleri seviyorsan;

(bkz: Freedom Writers)

her hollywood filminde olduğu gibi "holokost" da içeriyor.

yapıştırıyorum:

-cracks (okulda göstermekse amaç bu olmaz gerçi)
-entre les murs (türkçesi "sınıf")

(bkz: rushmore)

election

black ve 3 idiots en iyileri

bang bang you're dead.

taare zameen par

@denlar onu da izledim.yine de sağolun.

something the lord made belki
red like the sky

olur, tr ye giriste belli bi fiyat sinirlamasi var gümrükte.

Bende de dökülüyordu, organicum adlı şampuanı kullandığımdan beri tek teli yere düşmedi. Abim de aynı şekilde. Yalnız bu sefer de ciddi kepek oluyor.

genel anlamda yok aslinda, sadece biraz gecikebiliyor, olay genetik.

en kesin cözüm biraz acildiktan sonra sac ektirmek.

minoxil kullanbilirsin. geciktirir en azından.

Eğer Tsh'ın düşükse saçlar dökülür, sabah aç karnına tam kan tahlili yaptır özellikle Tsh tahlilinin olmasını iste referans değerlerdeyse yani normalse, diğer kozmetik vs. nedenler üzerinde dur. Tsh: Vücudun orkestrasıdır, düşük veya yüksek çalışırsa problemdir, öldürmez süründürür diyebileceğimiz etkileri vardır, düşükse metabolimanız yavaş çalışır, konsantre olamazsınız, saçlarınız dökülür, unutkan olursunuz, kilo alırsınız,şu belgesellerdeki tembel hayvan gibi olursunuz, şeker hastası olma riskiniz vardır. Yüksek çalışırsa hiç bir yere sığamazsınız, ateş basar sıcak gelir, arabada arka koltukta ortada oturmak istemezsiniz daral gelir, pencere kapı yanlarını ve ferah yerleri tercih edersiniz, sinirli olursunuz, kilo verirsiniz.
Saç ektirmek tek seçenek değil, başka bir seçenek daha var çözümü bulan bir türk profesör başarı oranı %90 bir milyon usd para harcamış arge için okan bayülgenin programına çıkmıştı www.folixir.com

ben bugune kadar toefl puani, kpss puaniyla adam alan yer ya da ona avantaj saglayan yer duymadim.

sirketler salak degil puanlara degil o dili nasi kullandigina bakar ki bunu okudugun okul, varsa yurtdisi is tecrübesi ile de garantiye alir ya da anlar.

sen gidip almanyada bmw de calistiysan ya da ameriakda microsoftta calistiysa kimse sana almanca, ingilizce belgen var mi demez.


kisaca bu olay özel sektörde zaten okul adi ile anlasiliyo, bogazicindeki adama sormazlar toefl var mi sende kocum diye.

şirketler o kadar önemsemez o belgeleri.nasıl kullanıyorsun gel bakayım buraya derler.

içimdeki mature aşkı bambaşka. ters teper mi bilmiyorum adamına göre şimdi. anormallik falan değil tabii ki.

sıkıntı yok.normal.

benim gibi birine denk gelirsen ters teper.

benim de hoşuma gidiyor. niye gitmesin ki?

kadınlar fiziksel olarak erken olgunlaşsa da mental olarak daha geç olgunlaşıyorlar. haklısın gayet. benim sevgilim de 25 yaşında. yaşasın 25-35 arası kadınlar!

nevet benim gibi birine de denk gelirsen ters teper.

çekiciyiz zaten kıpss

gerekli gazı aldıysak, hemen sokakta gözümüze kestirdiğimiz ablalara salça oluyoruz. hadi bakalım.

kıps ne lan.

MILF diyolar onlara

memeleri olduğu için olabilir. normal.

ama söylediğin şey ters teper büyük ihtimalle.

gayet normal ben de bi turlu 27-28 yas alti hatunlai begenemiyorum

ne hoşuna gidiyor veya gitmiyor sanki yanlış varmış gibi duyuru açıyorsun. ben 18 yaşındayken 15 yaşındaki kıza aşık oldum şimdi benim eşim. nolmuş yani.

YEni nesil kızlarda bir salaklık var, 90lı olmaları ve hayatlarının büyük bölümünde tv izlemeleri vb gibi sebebten olabilir.

80li nesil TV ile o kadar haşır neşir olmadı dolayısı ile tornadan daha sağlam çıktı diyede olabilir

Senin yaşıtın işte onlar ne bekliyorsun ki. Ayrıca onlar milf olmamış oluyor daha. Önlerinde bi 5-10 yılları var.

yaşım 23.
aynı durum bende de var.
anormal bir durum olduğunu sanmıyorum.

20-60 yaş arası kadınlar çok hoşuma gidiyor benim de.

Pardon, mesajinda "benim gibi birisi" temasini bulunduran yazarlara ates edebiliyor muyuz? :))

beni çıldırtıyorsunuz ne lan abaza gibi..

ters tepmez bence, tipin müsaitse muhabbetin de ayak uydurabiliyorsa her türlü takılabilirsin.

şimdi herkes normal yazmış ki bence de normal, çocuklar sözkonusu olmadığı sürece iinsan dilediğini çekici bulabilir beraber olabilir, yalnız bu duyuruyu mature tabir edilen bir kadın açsaydı gençlere bayılıyorum falan deseydi neredeyse taşlanırdı, yanılıyor muyum?

ohaa arkadaş ya 25'den sonrası mature'a mı giriyor piii!

sorun yok.. gayet hoş olabiliyorlar bakımlı olunca ve daha da olgun oluyorlar... oyhhş... lan 18 yaşındaki adamı mature meraklısı yapacaksın hayvan.. üniversite hayatımı karattın panpa

özet: sorun yok seviyorsan git konuş..

çok normal, en güzel yaşlarımız zira;)
sadece fiziksel değil, duygusal, zihinsel olgunluk olarak da..
işini gücünü yoluna koymuş, tribi kaprisi azalmış hem de.

bunlar hep o pornolar yüzünden.

lisede almanca gördüm.az çok biliyorum ama fransızca konuşmayı hep istemişimdir.

konuya dönecek olursak, bu dillerin iş hayatına etkisi bence eşit.Zaten tüm dünyada ingilizce tek lisan olmuş durumda.Şahsi fikrim, hangi dili daha çok seviyorsanız onu öğrenin.İlgi ve istek biraraya gelirse öğrenme daha etkili ve kolay olur diye düşünüyorum.

ingilizce ogrenmeye devam et. gucunu, zamanini ve parani ingilizcene yatir.

almanca iyidir ama , fransizca ve almancayi iyi ögrenemeyecegin icin bence hic bulasma cv de 5 dil bilip bisey bilmeyenlerden olma, baska dil yerine o eforu güzel hobi, calismalara harca:)

mühendis isen almanca.
almanca iyidir, kaba görünür ama düzgün konuşanları da çok.

mühendissen, almanca. Ben çok zevk alıyorum almancadan. Ama gramer'i çok ağır, yani, ingilizce ciddi manada hiçbir şey yanında. b2 bitene kadar sürekli gramer sürekli gramer öğreniyorsun. Ama konuşması zevkli bence.

madem mühendissin,önce almanca'yı göm derim.üstüne düşersen - ingilizcenin iyi olduğunu varsayarak- 1-1.5 senede bitirirsin almanca'yı.üstüne de fransızca çekersin hobi mahiyetinde,tamamdır.

dünyada fransızca almanca'ya kıyasla daha fazla kabul görür. ama avrupa özelinde almanca çok daha güçlüdür, 100 milyon native yarısı kadar 2. dil konuşanı vardır.
mühendislik için almanca'nın daha büyük avantaj olduğu kabulu yanlış olabilir çünkü türkiye'nin aldığı yabancı yatırımlara bakıldığında fransa'nın almanya'nın önünde olduğunu hatırlıyorum. eğer tr'deyseniz konu mühendislik bile olsa fransızca daha avantajlı olabillir. bir de hangi dile daha çok talep var ve piyasası nedir onu tartmak lazım. malum almanca konuşan sayısı türkiye'de fransızca konuşanlardan misliyle fazladır. bu açıdan da fransızca sizi 1 adım öne çıkarabilir.

hafif islatsaniz olmuyomu, nemden dolayi yapismistir zaten.

ıslatma da, suyu çaydanlıkta kaynat, kaynar suyun buharını kağıdın üstüne nüfuz ettir, kurumaya yakın çek ki yırtılmasın, sonra ütü çekersin üstüne

ben olsam ilk olarak ucuz uçaklara bakardım.
sıklıkla trenden bile ucuza geliyorlar.

ryanair, easyjet'e falan bi bak önce. sonra trek turizm gibi websitelerinden uçak bileti incele.

tren bileti 30-50 euro arasidir diye düşünüyorum, daha fazla ya da daha ucuz olmamali zira.

(bkz: ryanair)

şimdi kontrol ettim. tek yön 16 euroya bilet var. ancak viyanaya uçuş yok. ama şöyle yapabilirsin. düsseldorftan bir yere gidersin, o yerden bratislava'ya gidersin (slovakya). bratislavadan viyana 70km.

biraz zahmetli olur ama ucuz olur bence. aradaki yerden kastım da uçuş saatlerine göre sen karar vereceksin. milano olur, paris olur.

tren biletleri 30 ile 120 € arasinda.ortalama 60-70 €

ucak erken alinirsa 120€ gidis gelis.ama zaman ve rahatlik olarak her zaman tercih sebebi.

otobüs 90€ gidis gelis tren ile ayni saat sürüyo ve trenden bence daha rahat.

ulusoyun seferi var veya ucakla git derim

@mr. googcat

ryanair slovakya brüksel arasi olabilir ama ondada ek giderleri filan derken ugrasilmaz.

aslinda amacim, 28 inde aksama viyanaya gelmek 2 ekimde de aksama viyanadan kölne dönmek.

130€ gidis gelis ucak icin iyi oluyo bu durumda.

tsk mensupları evlenemiyor diye biliyorum.

gecen sene bi arkadasimin ablasi (yabanci ülke vatandasi) tsk da rütbeli biriyle evlendi.

sorun cikmiyo mu diye sormustum, yooo ne sorunu dedi :)

emniyet'te de sorun olmuyor sadece tahkikat düzenleniyor.

gerçekte ve şu an nasıl oluyor, hiçbir bilgim yok, sadece "hayat bilgisi" isimli dizide milli güvenlik hocasıyla rehberlik hocasının evlenmelerinin önünde sorun olduğunu hatırlıyorum,rehberlikçi kız yabancı uyruklu olduğu için. sonradan bir şekilde hallediyorlardı.

benim bildigim guvenlik sorusturmasindan gecerlerse sorun olmuyor. hele bu aralar araplarla evlenenler ayri bir sevgi saygi goruyormus isleri boyle pek bir rast gidiyormussss duyurulur yalaka genclige :)

@ktf

hayir direk avusturya vatandasi idi.tahkikat ya da arastirma yok demisti bana ayrica tskli kisi.

tsk mensupları evlenebiliyor.

tsk mensupları için bir dönem belirli yasaklamalar vardı. ordudan atılma sebebi olabiliyordu, hatta zorunlu hizmet süresinde(şimdi 10 eskiden 15 yıldı) ordudan ayrılmak isteyenler bu yolu kullanırdı. nato mensubu ülke vatandaşları için kolaylık gösteriliyordu vs. şu anda bildiğim kadarıyla iki kurumda da güvenlik tahkikatı sonrası problemsiz evlilik yapılabiliyor.

hafif uzakdoğu. filipinler falan.

Bence her şeye benziyor bu, tatar da olabilir, pers de =]

Israillik de var gibi icinde

israil ve ya ermenistan

bu cocuk brezilyali.

kürt olabilir.

türk.

justin bieber bu çocuki

çerkez falan derim

yörük o yörük

taciroğlu kaşar peyniri

dil peyniri

domatesssiz tost mu olurmuş domates şart.

ben tost yaparken ne koyduğumu söyleyeyim
salça ( domates, biber karışık )
dil peyniri
kaşar peynir
salam
sucuk
turşu ( evet.. )
üstüne de tereyağ sürüyorsun makineye falan koymadan önce, mis.
edit: bazen siyah zeytin de güzel olutor ama üşendiğim için pek koymuyorum.

ekmekleri kızartınca tost daha güzel oluyor. kaşar peyniri kullanıyorum genelde bilinen markaları tercih ediyorum, bimde satılanın (muratbey) tadı da iyi deneyebilirsin. bide üşenmezsem domates,ketçap,patates kızartması gibi şeyler ekliyorum.

beyaz peynir denemenizi de tavsiye ederim.

pınarın tost dilim kaşar peynirleri var.canımı çektirdiniz.

kaşarın en güzeli pınar dilimli olanlar. süt tadı geliyor, ortalama bir tost makinasında en çabuk ve güzel eriyen kaşar çeşidi ayrıca. bir kere yerseniz bağımlısı olursunuz, o kadar büyük konuşuyorum.

okudukca oku bence.

git gör, tecrübe et.

o bahsettigin fikirler, degisik kafalari cok okudukca bulucaksin:)

hobsbawm oku, nation, nationalism, identitiy konularına ilgiliysen.

weber de okuyabilirsin sosyolojik açıdan olaylara bakmak için.

bir de şu var ilgi noktalarını belirlemeden ne okumalıyım demek saçma bence. ilgilendiğin alan ne? politik ekonomi? türkiye siyaseti? siyaset? kimlik politikası? milliyetçilik? uluslararası organizasyonlar? uzar yani bu liste önce belirler benim buna ilgim var de sonra kitap iste bence yoksa çok dağınık çalışmış olacaksın ve bu da sana pek bir şey katmaz.

siyaset bilimi, politik ekonomi ve sosyolozi üzerine, salt kitap yönlendirmesinden ziyade "yaklaşım ve kaynak çeşitliliği" (kitap, video, film, makale, köşe yazarı vs...) önerileri bekliyorum.

(git: 455818)

www.bilgesam.org

fahir armaoglu - siyasi tarih

tarihvemedeniyet.org

www.foreignaffairs.com

www.guardian.co.uk

www.independent.co.uk

www.spiegel.de

www.nytimes.com

www.washingtonpost.com

www.latimes.com

hosted.ap.org

www.reuters.com

mediacenter.dw.de

itunes.apple.com

bu ve benzerleri:

www.youtube.com

cia:

www.cia.gov

ocw.mit.edu

ocw.mit.edu

ocw.mit.edu

ocw.mit.edu

ocw.mit.edu

ocw.mit.edu

ocw.mit.edu

ocw.mit.edu

ocw.mit.edu

ocw.mit.edu sitesini hallac pamugu gibi at boyle.
time, economist, newsweek, cnn, bbc takip et bi de.

kou kamu mezunuyum ben de, uli'den bir suru arkadasim vardi. Ayni dertten onlar da muzdaripti. Bizim arkadaslar cap ve erasmus yaparak bi nebze olsun kaliteyi artirmaya calismisti. Kamu'da yucel hoca ile guven hoca duruyorsa onlara da bi danismani oneririm, ikisi de saglam hocadir, okuma tavsiyesi konusunda yardimci olurlar..

bilen yok.sadece ben panpa.

kız arkadaşım biliyor. bir de 6 yıllık arkadaşım biliyor da onu saymıyorum, sözlükte de burda da hesabı var onun.

sevgilimin bilmesi rahatsız etmiyor pek. zaten halihazırda biraz aptal olduğumdan burda soramayacağım kadar özel şeyleri bile tak diye anlatabiliyorum ona. o da arada burda sorduklarımı okuyup "hmm laptop'u koyma kucağına testisler mestisler" diyor, gülüyoruz, ben biraz utanıyorum sonra geçiyor. yalnız onun için hediye falan danşırken hoş olmuyor eheh.

yok. olmasın da, gerek yok.

burda bir kaç arkadaşım için şeyler sordum o nedenle biliyorlar, bir de üye olan bir kaç kişi de var tanıdığım. ama kimsenin bilmediği kullanıcı adım da var.

edit: bu arada yeni farkettım "ı" alınıyor mu kullanıcı adı olarak, tüh :D türkçe karakterler olmuyor diye denemedim bile.

bir ben bir allah biliyor.

bir kaç kişi biliyor. aslında burdaki kişilerle tanışıp bulaşmıyacaksın.

burdaki+ sözlükteki hesabimi

sevgilim, kuzenim, enistem, bikac arkadasim , sözlük ve duyuruda tanistigim kisiler (10-15 arasi) biliyor.

cok da takilmiyorum bu olaya.

motto: arkasinda duramayacagin seyi yapma, söyleme:)

bikaç arkadaş biliyor. aileme de söylemiştim ama pek sallamadılar.

annem babam bile nickimi biliyor maalesef..

ben ve kendim arasında sır.soran olur diye yakın çevremde sözlük muhabbetine girmiyorum.

edit: geçen gün bişey anlatırken 1 arkadaşıma söyledim yalnızca.onun zaten benimle ilgili bilmediği yok.zaten ekşi sözlüğü ilk ondan öğrenmiştim.

evde kendin çek, vesikalık oranında ölçülendir. electroworld'e git istediğin kadar bastır. 10x15 liğe 4 adet vesikalık sığıyor ve fiyatı 40 kuruş. yani 24 tane vesikalık alsan 2,4 tl yapar.

(bkz: yaptım oldu)

ben avusturyada biyometrik 4 tanesine 6 € verdim(cok koydu lan), baska care yoktu maalesef, scan ettim evde, scan edilmis 4 lüyü birbirine yapistirdim paintte(evet abi paintte) 8 taneye cikardim , bu da standart foto boyutu oluyo.

2 tane 8 lik cikarttirdim marketten, sonra o cikardiklarimla oturma iznine , karta ve almanya oturma iznine basvurdum sorunsuzca kabul oldu.

eger yapabilirseniz evde yapmayi deneyin ama zor ayarlamasi.

bir programlama dilinde çok iyi olması. diğerlerinde de bilgi sahibi olması.

bilgisayari acma kapama ve format.

yelkenliler ucuz nispeten gördügüm kadariyla, ben gecende bakarken farketmistim.

bu fiyat gercekmi bilmiyorumda öyle aman aman pahali degil. hee bakiyorumda sanki alcam , alsam binebilcem sanki, yasadigim ülkede deniz yok anasini satiyim :D

mesela su

www.sahibinden.com

Anahtar teslim 140-150.000 tl civarıdır. İç donanıma göre 200.000 tl'ye kadar yolu var.

geçenlerde bir akrabam bunun bir benzerini aldı. 15 metre değil 12 metre idi yine 3 kamaralı filan. 2. elini 100bin liraya almıştı. ama kalamış marinada yeri falan hazırdı.

bana kalsa ben kiralamayı tercih ediyorum. marinasıyla temizlemesiyle uğraşmıyorsun. istersen kaptan da tutabiliyorsun. mis gibi.

altına herhangi bir copyright ibaresi girmediysen video anonimleşmiştir. yapılabilecek yasal bir şey olabileceğini düşünmüyprum.

ama kendi logosunu koyması. hmm.

youtube daki bir videoya link verilebiliyor ya da siteye gömülüp yayinlanabiliyor fakat buna habertürk logosu eklemesi yasaktir muhtemelen.

bi avukat yardimci olur, aslinda kesinlikle eminim logo koyamayacagi konusunda.

ayrica habertürk ile iletisime gecmeniz gerek önce, videonun kaldirilmasini ya da logonun kaldirilmasini isteyebilirsiniz, en rahatca belki bu video xxx tarafindan cekilmistir ibaresi konulabilir.

Peki ben videoyu hangi sıfatla kaldırmalarını isteyeceğim? Benim herhangi biri olmadığımı ve bu videoyu çeken kişi olduğumu nasıl teyid edecekler?

@delirttiniz lan beni; hocam bekliyorum. Teşekkürler.