tavandami yürüyoruz ondan gitmiyo yukari ses kolay kolay iste.bir de insan yere daha yakin ve ayrica vucut üstünden de titresimi var (oehh teknik olarak aciklamak icin kastim).

öyle iste.

valla ben değil üst kat, yan apartmandan bağırıp polis çağırmakla tehdit ederek uyaranı gördüm.bizim burda altkat üst kat problemi değil de apartmanlar arası yalıtımsızlık söz konusu galiba :)

senin soruna gelince topuk basa basa yürümekte sorun sanırım.beyinlerini deliyor sanırım.yoksa gürültü heryere gidiyor ama onların beyni delindiği için daha çok çile çekiyorlar :) sabır taşı çatlaması diyorum ben sebep olarak.

dalgalar yere vurduklari icin asagi iner yukarida gider ama daha az yansir.

ses dalgaları yukarı doğru kırılma eğilimi gösteriyor. bunun en büyük sebebi sıcaklık. yükseğe gittikçe sıcaklık düşüyor ve ses hızı da düşüyor, böylece ses dalgaları yukarı kırılıyor ve kaynağının seviysinde fazla ilerleyemiyor.

www.edu.pe.ca

edit: kapalı ortam da daha farklı durumlar olabilir. ısınan hava yukarı gidiyor mesela.

Ermanen'in gönderdiği linkteki olayı ev içinde yaşayamazsın, bahsettiğin duruma sebep değil (açık hava festival vs gibi büyük ölçekli yerlerde görürsün etkilerini anca).

Evdeki sorun mekanik transmisyon. Çoğu ses üreten şey zemin ile temas halinde ve zemini titretiyor. Gitar telini düşün, bir sopaya gerip çalsan çok ses çıkmaz, gitarın gövdesi ile temas haline olduğunda deli gibi çıkar sesi.

Yine gitardan gidelim, elektrik gitar al eline bir adet, hiçbir yere bağlı değilken pek ses çıkmayacak, evde bir kapıya daya öyle çal, çok daha yüksek olacak duyduğun ses.

Tavan ile mekanik bağımız yokken, zeminle var. Bu sebepten daha muhtemel alt komşuyla kavga çıkması.

"bana ulaşabilir mi" yine iyi bence, bazı kişiler "bana mesaj atsın" diye emir cumlesi kuruyor.
bilsem ya da cevap verecek kategoriye girsem dahi yazmıyorum o mesajlara ben.

haklisiniz ama bazen sorular kisisel olabiliyo ya da kimlik aciga cikabilecek pozisyonada olabiliyo.

bende bazen uyuz oluyorum ama ihtiyac duyabiliyo insan.

benim gicik oldugum cok genel olan sorulara bunu yapmasi.

1-ifşa olabilir herkesin ortasında sormak yerine mesaj atanlara sorar ihtimal düşer...

2-ya ifşa olursa? çok büyük risk değil mi, uyuz olmayın sebebi var

hele ki sıkılıyorum,ölücem,intihar etmek üzereyim mesajları yazanlar..

bu arkadaşlar nasıl bir ilgi çekme methodu uyguluyorsa artık sen insanlık yapıp derdin ne kardeş dinleyelim diyorsun adam artık hangi hatuna kancayı taktıysa ajitasyon taktiğiyle seni iplemiyor haliyle. bu tarz mesajların çok azı gerçekten sorun yaşıyor bence çünkü diğerleri muhabbeti koyup hatun tavlama peşinde. yoksa derdi olan adam senin mesajına mutlaka cevap verir. 50 tane destek mesajı alıp hepsine yetemeyecek hali yok ya.

her köse basinda var aslinda :)

kolbstraßede asil vardir diyolar :)

yurt disindan gelenler aani telefon numarasini kullanmak sarti ile ücretsiz kayit yaptiriyolar.

gecenlerde birinden para istemisler ama. iyice bi arastirin sorun.

ucuzu da avea, 30 lira.

bi kontörlü hat al bence sonra da kullanmazsan kapanıyor zaten diye biliyorum..

sahaflar var aradiklari tarzda kitap satan.

simdi aradiklari tarzda kitap hakkinda ve kitap fiyatlari hakkinda az da olsa bilgileri vardir.

yanlarinda biri giderse normal fiyattan alirlar, diger türlü kendileri pazarlik etseler de cok cok ucuk olmaz fiyati.

Yanlarında bir Türk olmayacak. Turist oldukları için fiyatları şişirirler diye korkmuştum ben.

eğer 26 eylül'e kadar burada kalacaklarsa 25 eylül'de beyoğlu sahaf festivali başlıyor. orada istemedikleri kadar çok eski kitap bulabilirler.

Harika bir fırsat olabilirmiş fakat 13-18 eylül arası buradalar.

bu seye benziyo.

iphone 0 $

ama sarti ne belli miktrar üstü tarifeye 2 yil sözlesme bi gsm operatörü ile.

kisacasi degilmissiniz gibi dedikleriniz kadariyla.

illaki reklamda surda burda bi ufak " * " isareti vardir dikkat etmediginiz.

o ufak yazilar hersey aslinda.

abi hiç bi yerden sonuç alamadın mı, 20 liralık 3 aylık bişeye abone ol avantajları al sonrada iptal ettir. çakallıksa çakallık.

bir yerde belirtip bir yerde belirtmemişler. taahhütlü olmazsa aynı tarife kullanabliyorum red back-up'ı. daha güncel olması gereken siteye (vodafone.com.tr) fatura vs. şartlarını yazmamışlar. ayrıca, cep merkezindeki eleman da uyarmadı bin kez sormama rağmen. tüketiciyi yanıltmak değil midir bu?

polise gidiyosunuz, yaninda fatura ve imei numarasinin oldugu belgeleride götürün. eger gasp ise suc duyurusu yapin.

hakkinizi arayin ama eger gasp degilse zaten bulunmaz telefonda calanda. imei icin farkli seyler yapiyolar sanirim artik.

çalınan cihazı deaktive etmek için (deaktive olacağından çalışmaz, dolayısı ile satamaz, kullanamaz) imei numarasını biliyorsanız (kutusu duruyorsa mesela) var olan operatör bayisine gidip dondurtabilirsiniz. sanırım yeri de takip ediliyordu ama çok bir bilgim yok.

doğal olarak suçluyu yakalatmak için polise başvurun bir yandan.

bir bardak soğuk su.
imei numarasından da bir şey çıkmaz.

ayrica suc duyurusunda ya da calismistir ilani vermeniz sadece bulunmasi icin degil degil ama terör, hirsizlik, adam öldürme etc gibi herhangi bir kötüye kullanimda sizin de suclu olmamaniz icin.

bunlar hep kıyaslandı daha önce.
kindle touch ve kindle keyboard yarışı galibiyetle bitirdi. kindle fire'da e-ink teknolojisi yok, o yüzden onu eledik.

kindle paperwhite a bakin bi.

yaramaz. hatta böyle seylerle cv kabartma sekline girerseniz büyük sirketler bence direk eler.

cv için değil, zaten kendi işim var. asıl amacım elimde bir sertifika olması, mümkünse bir şeyler de öğrenmek falan. kursa gidecek vakit bulamam. o yüzden sormuştum.

buyuk sirketler niye elesin allasen. bi yanda mal gibi oturup hic bir sey yapmayan adam; diger yandan kurs, seminer vs..kosturup sertifikalar kazanmis bir adam varsa elbette kendini gelistiren, mucadele eden adama verirler.

belki 15 kere girip çıkmışımdır almanyaya damga var o kadar pasaportta hiç vize yok hala yeşili alınca eline soruyo niye vizen yok diye bazıları.
ben özel bi pasaport oldugunu belirtiyorum tüm avrupa ülkelerine vizesiz girebilcegimi fln sonra bi zorluk cıkarmıyolar. sadece napmaya geldin fln diyolar hepsi bu

eger 90 günden fazla kaldiysan illegal zaten schengen area da.

ya da herhangi bi kisitlama var ise yesil pasaport kullanimini engelleyecek o sekilde demis olabilir.

daha önceden de duymustum böyle zorlukların olabildiğini, doksan gün olmamıştı hayır. ayrıca bence bizde de kabahat var arka sayfaya bu pasaportun getirileriyle ilgili şerh koyabilirmiş devletimiz kagıt bomboş hiçbir şey yazmıyor. ben de sırf ibneliğine yaptığını düşünüyorum

güclüden kasit ne?

mukavvayi güclü apistirsanizda kendi gücü sinirli oldugundan bi limit var bu konuda.

babamlar mukavva ile calisirken dunlopun ya da pencenin yapistiriclarini kullaniyolardi.

www.penceyapistirici.com

Bally...

çok kısa süre kullanacağım için almaya üşendim de kutulardan ayakkabılık yaptım üst üste oldu gibi görünüyor, yıkılıp devrilmemesini ve sabit durmasını istiyorum. kutuları yapıştırıcam gücü bunu sağlayacak kadar olsa yeterli bence.

koli bantlariyla yapistirin o zaman:)

ciddiyim:)

renkli renkli bantlar var, ya da bally demisler, o da gayet iyi olur ama kokar:)) kafa yapar:)

nalburlarda satılan beyaz tutkallar işe yarar,
bali de olur da hem kokusu hem de kenarlardan taşarsa görüntüsü sevimsiz olabilir.

öyle cok abartili korkutucu degil aslinda.

rahat ol, gerisi gelir zaten.

vantage point

(bkz: triangle)

triangle

www.imdb.com

senaryoda gemi falan var mıydı, unuttum ama benzer bir kurgu memento'da da vardı.

www.imdb.com

sürekli atv star falan verıyor o filmi ama adı aklımda değil film gemide geçiyordu evet hatta aynı insanın 50-60 cesedi vardı filmın sonunda gosterıyorlardı

Sorular nasıl gelirse gelsin önce testi yanıtlarken CAPS LOCK tuşunun kapalı olduğundan emin ol.

IBM iş görüşmeleri sırasında İngilizce için online bir test yapmıştı, yarım saat kadar sürmüştü diye hatırlıyorum. Onun dışında zaten genel yetenek sınavının ötesine geçemezler online bir test olacağından.

bak rakiplerinde burda. ayrica cok cok büyük seyler bekleme , sadece online sinav ve basvuru kabulu, standart cogu firmada bu islemler zaten.

www.eksiduyuru.com

kapatinca gözükmüyo.

ayrica privacy ayarlarinda gayet detaylica var bu.

giriyosunuz, aramada gözükmesin, etc yazabiliyosunuz.

da nasıl yapılıyo onu soruyorum. altını üstüne getirdim facebookun bulamadım

amazona bi sorsaniz daha kesin bilgi alirsiniz.

:) shipmentlar yapılana kadar bilgi veremeyeceğini söyledi onlar. o yüzden buraya sordum. vardır belki eline geçen diye.

kindle ile internet deneyimi zaten verimsiz. paperwhite ile çok farklı olacağını sanmam.

@arandur, internetle ilgili bir durum söz konusu değil zaten.

aşağıdaki videoyu buldum, paperwhiteda da aynıymış.

www.youtube.com

sözlük deyince ekşi sözlük anladım ben. kindle keyboard var ama sözlük kullanmadığımdan o aklıma gelmedi. ekranı küçük geliyor artık, kindle dx daha mı iyi ne?

kimse memnun değil sanırım bu yüzden.

çok suistimal ettiler milleti, adam gibi hizmet verselerdi daha çok ticaret hacmi oluşurdu kesinlikle.

tabi bunda fırsat kampanyası düzenleyen yerli "cin geçinen" firmalarımızın da payı çook büyük.

Asagidaki nedenlerden dolayi populerliklerinin azaldigini dusunuyorum:
1. Firsat sitelerinden alinan hizmetin boktan olmasi,
2. Piyasaya sonsuz miktarda firsat sitesinin girmis/giriyor olmasi
3. Firsat veren isletmelerin bu indirimleri karsilayamiyor, bundan kar elde edemiyor olmalari.

fırsat sitelerini sadece tatil için takip ediyordum, son zamanlarda sahte bilet ya da farklı otel bilmemne olayları yüzünden bıraktım. eğlence için hiç kullanmadım. biraz utanıyorum açıkçası hele bir kız arkadaşımla hiç gidemem oraya. ne dicem suada'ya gidip bizim fırsat kuponu vardıda falan filan hiç girmek istemiyorum

firsat sitelerinin genel anlamda pahaliya ürün satiyor olusu bence büyük etken.

adam bana kahve 70 lira degil 7 lira diyo, zaten o kahvenin normal fiyati 5 lira ayni yerde.

ya da ben %90 indirim görürsem bi yer de süphe ederim arkadasim.

ne olacaktı abi millet ne bekliyodu ben de bunu anlamıyorum. bi kere bile kullanmadım. neden ?

eğer bi işletme bi ürünü/hizmeti 5 liraya veriyorsa fırsatçı site araya girip 3e düşüttürebiliyorsa bunu bu adam ya 1 liralık hizmet sunuyodur zaten ya da zarar ediyodur. zarar ediyor olması imkansıza yakın olacağından(niye etsin adam fırsatçı para mı kazansın)öyle aman aman bi fırsat durumu yok yani. hani hep denen adam müşteri çekiyor bilmem ne yalan külliyen yalan yahu.

5 liralık olayı 3 ten vericen 3 ten verirken hem olayın sahibi para kazanıcak hem fırsatçı site, mümkün mü ülen bu ?

size bi ticaret tanımı yapayım, kulağınıza küpe olsun

ticaret sana külfet karşıdakine rahatlık getiriyorsa ticarettir, eğer sana rahatlık karşıdakine külfet getiriyorsa ticaret değildir.

fırsat sitesinde firmanın 1 gün yayınınaa 500 tl, 3 gün yayınına 1000 tl
satılan her fırsat kuponundan %10

bu iki satır sorunun cevabıyla ilgili bir çerçeve çizecektir.

cagaloglu taraflari hep matbaa

orda hobi olarak matbaacilik yapiyo millet, her yer matbaa.

Yerebatan Sarnıcının sokağından girip, İstanbul Lisesi'ne doğru yürürken, solda sağda görebilirsin. Kitapçılar da yardımcı olur.

ekstra dil, yurtdışı deneyimi (erasmus olur, exchange olur, interrail bile olur, farklı kültürleri tanıma açısından) ve sağlam bi network.

solidi bilmeyen kalmadı makinacı kardeş. çizim programı kasmak çok mainstream artık. ingilizce şart, yurtdışı deneyimi de vizyonunu genişletir. ama her şeyden önemlisi torpil araştır. bulduğuna yabış tabir yerindeyse. ama odtülü olman büyük avantaj. çünkü hiç bi sik bilmeyen odtülü 2 yıl tecrübeli mühendise denk güzel ülkemde (: öyle de bi sistem var burada asdghkjl.

Kardeşim İTÜ mezunu. Ben Uludağ. Onun işine yarayan noktalar sırasıyla:

1 Sosyal Kulüplerde aktif olarak çevre edinmek, sosyal yetenek kazanımları
2 Okurken çalışarak hem deneyim kazanmak hem de CV
3 Stajları iyi firmalarda yapmak
4 Yurt dışı deneyimi kazanmak

ODTÜ'lü olarak bu maddelerle en iyi yerlerde olursun.

endüstrici olarak tavsiyelerim

sertifika geyiklerine gelme, hepsi para tuzagi ögrencilikte.

kluplerle cevre yap iyi is teklifleri alicaksin

stajlarini cok iyi yerlerde yap, p&g, bcg gibi.

yapabiliyorsan yurt disinda staj yap, bmw, daimler, thyssen, toyota etc.

stajlari torpilsiz adam akilli olursan bulabiliyosun, ben buldum öyle.

kesinlikle ama kesinlikle sosyal ol, bence en büyük arti bu, zaten cevrendekilerle sekilleniceksin, kafandaki adamlari bulcaksin.

bence en büyük artin yazilim ögrenmek olur, yazilim ögrenmeye calis, ufkunu acar.

start up gruplarina takil. vizyon sahibi olursun.

aselsan falan gibi diyorsan okuldan sağlam bi hocanın/ların yakınlarında dolaşman, fikir alışverişinde bulunman, yaptığın işe hakim olman en önemlisi. orada torpil olmaz.
aselsan olmasa da olur diyorsan, şimdiden ailende akrabalarında komşunda kim varsa araştır, onlar da araştırsınlar, sektör önemli değil. kim ne iş yapıyor öğren. gerekirse okula gitme onların yanına git. ne iş yapmak istediğini,seçeneklerini şartlarını öğren. sürekli o abilerle iletişimde ol. stajını ayarlasınlar. bayramda mesaj falan at onlara. çay içmeye git. okul bitene kadar bekleme. 3. sınıfın sonunda parttime başla inceden.

kısacası okul bitene kadar çalışmak istediğin sektörü bul ve tecrübe edin. senin elinden tutanları unutma, utandırma. çok nadir bulunuyor öyle insanlar.
gerisini 2 ayda halledersin.

ayrica aselsan cok zorluk cikarmadan hatta gayet kolay aliyor diye biliyorum, odtü bilkentlileri.

aselsanda torpilin krali var pasa bulmaya bak, ama topilsiz de alirlar isleri kim yapacak sonra

türkiyeye satis icin ebay ve amazonda var fakat sacma derece bir fiyat politikasi var.

benim iki tane afgan ve pakistanli arkadasim var onlar da birine bakiyolardi.

burda bikac kisi daha yazdi erasmuscu filan diye bence onlara yazdim ama kimse geri dönmemis cocuklara.

anlasirlarsa hemen bugun oturmaya baslar arkadasin.

Beşiktaş merkez de kartal heykeline 30 sn. mesafede evimize "erasmus ögrencisi" arıyoruz. Kira 600 TL herşey dahil.

uygunsa görüşelim. sözlükten iletişilir.

Kolay gelsin.

online sinavlar genelde basit ya da tam tersi bezdirici olur.

basit olsada bi kismi gecemez elenir, en zayif halkalari elerler öyle.

bezdiricilerde ki bazi online sinavlar 3-4 saati buklabiliyor, amaci sizin o sirkete gercekten basvurup basvurmak istemediginizi ölcmek.

apit i bilmiyorum sipesifik olarak.

www.youtube.com

türkü olursa arif sağ, erdal erzincan ve erol parlak'ın "concerto for bağlama" albümü var, istanbul devlet senfoni orkestrası ile yaptıkları.

edit: bir de hasan yükselir'in kayıtları.

teoman bulutsuzluk özlemi şebnem ferah gibi isimler şarkılarını senfonik yorumladılar ne tarz aradığınızı bilmem ama değişik olarak şef orhan şallıel ve orkestrası ibrahim tatlıses ve grup yorum gibi isimlerlede çok iyi çalışmalar yapmış.

timur selçuk nihavent longa
www.youtube.com

almoranin cok var öyle. yorumlama degilde senfonik iste.

En sulama derdi olmayan bitki malum kaktüs. Meyve veren bitkinin yetişmesi de kolay olmuyo malesef. Üstelik bildiğim kadarıyla hemen meyve vermeye başlamıyorlar. 2-3 seneyi buluyor meyve vermesi. Tabi bu bahsettiğim ağaç olanlar. Domates, biber, salatalık ek. Onlar da yeşillik hem de yiyebilirsin. Güzel olur.

domates, biber.

bol pıtılı bir kaktüs alın, ben bir tane aldım büyüdü, şimdi küçük pıtılarını koparıp minik saksılarda büyütüyorum. büyümelerini izlemek çok keyifli. sormluluğu da minimum.

Teşekkür ederim cevaplarınız için.
Evet, limon güzel olabilir. Domates, biberi ben de düşündüm lakin annem evde beslediğinden biliyorum her gün sulamam gerek özellikle yazın ve meyvesini anca yazın sonunda alırım. Şöyle eylülde koyup haziranda hasadını yapabileceğim yok mu bir bitki veya 2-3 ayda bir doğup büyüyen ve sonra ölen bir çiçek?(kız arkadaşıma veririm :) )
Çilek nasıl olur? Çok su ister mi? Ne zaman meyve verir?
En olmadı ben de minik kaktüsler yetiştirecem :)

çilek olabilir sanki.biz marmara bölgesindeyiz havalar fazla bozmadığı zamanlarda kasımda bile saksıdan koparıp yerdim çileği.hep de çok fazla meyve veriyor bi saksıdan.

cilek genelde bir sene cosuyor diger sen eaz veriyor. bakimi kolay.
ama limon ya da portakal en guzeli :)

yasak değil diye biliyorum ben.

aynen baldur bahsetmis zaten yasak degil.

pasaport cikartmayi unutmayin ama.

18 yaşında Nepal'e gitmiş olan bir hanımefendi tanıyorum. yani neden olmasın?

Gördüğün şeyleri paylaşacak birisi bulamayınca rahatsız hissedebilirsin kendini aniden depresyona girersin valla. -.-

kadınım. yurtdışındayım (avrupa ülkesi) ve tek başımayım. inan ki kolay ve zevkli ama ben normalde de yalnız olmayı tercih eden, tek başıma gezen bir insanım. şu ana kadar bir sorunla karşılaşmadım.

ben gezdim, hiç sorun yaşamadım :)

gidilecek yere bağlı. iran ya da suudi arabistan gibi ülkelerde sorun yaşayabilirsiniz.

aaa, hep yaptığım şey.
üstelik sadece avrupa'da yapmadım.

gezilir. çok da güzel gezilir.

gayet guzel gezilir. gittiginiz yerde hostelde kalacaksaniz bissuru insanla tanisacaksiniz zaten merak etmeyin. bir cogu da sizin gibi tek basina gelmis olacak. onlarla konusup tanisip dolasip gezeceksiniz.

yahu ülke adi söyleyin, ona göre söyleyelim. suudi arabistan'da tek başına gezemezsin, almanya'da gezebilirsin, evet.

ben hala anlamadım şu "yurtdışı" kavramını. bizler için türkiye dışındaki her ülke aynı sanırım.

Cok eglenceli oluyor,tavsiye ederim.

Ucak kalkisa gectigi anda butun kadin yolcular toplu tacize ugruyor. Gozlerimle sahit oldum. Inince zaten gangbang var her turlu. Tavsiye etmiyorum.

gezilir ben gezdim (erkek ama) kendi kendime de eğlendim. ama lakinki fotoğrafın çok olmuyor.
baktın canın sıkılıyo couchsurfing'den gezdiğin şehrin grup forumuna gir, etkinlikler vardır toplanıyolardır falan katıl yeni birileriyle tanısmıs olursun

nivea kullanıyorum ben saçları döküyor pek iyi değil hocu

cogu dus jeli öyle.

ayrica sac sampuani ile dus jeli neredeyse birebir aynidir genelde parfümü degisik olur ve krem eklenir sampuana ama o da her zaman degil.

kisacasi dus jelinizi rahat rahat sampuan olarak kullanabilirsiniz.

kel kalmaniz bunla ilgili degil, genetik ve beslenme temellidir.

bisey olmaz. tavuktan bi farki yok aslina bakarsan.

elhamdülillah de.

sardunyalilar ozellikle kurtlu peynir yiyorlar hocam. sikinti yok.

onu bulamayanlar var, sukret protein aldim diye. bisi olmaz zaten birkac taneden. osurtabilir belki.

kusmak istiyorsan da ağzına sıvı sabun doldur biraz gezindir ağzında kusarsın.

ya da üç parmağı önce bir güzel balgamla sıva. sonra gırtlağa kadar sok.

yediğin tavuktan fazla protein var kurtların içinde keşke midem kaldırsa da ben de yesem kurtlardan. afiyet olsun...

kusmak icin tuzlu su da baya iyidir. tuzu cok bol olacak. agiza al bir yudum yut, ince bagirsaga kadar ne var ne yok cikartirsin.

kıymalı makarna gibi düşün.
protein yerine geçer o..

kus. yoksa bagirsak kurdu da olabilir. belli ki iyi pismemis ki kurtlar hala yasiyor. yumurtalari da yutmussundur.

kimse de demiyor ki kurt zehirlemez de kurtlu tavuk zehirler. tavuk zaten en kolay bozulan şeylerden biri, kurtlanana kadar bozulduysa bence biraz yoğurt ye ve hemen bi doktora git.

nasıl bi dünya var lan burda ne diyonuz olum?

bence kusmana gerek yok doğal yolla çıksın artık akşam mı yarın mı bilemem onu

rivaldo tabii ki.

rivaldo, bu arada galatasaraya geliyo diyolar rivaldo icin.

rivaldo tabi. gs'a ölüsü mü geliyor?

futbol yeteneği olarak bakarsak rivaldo.
liderlik ve oyun zekası açısından bakarsak hagi.
karakter olarak bakarsak, olumsuz anlamda ikisi birbirinden kötü.

gençlerbirliği taraftarıyım:

Hagi. Zira Rivaldo hep iyi oyuncularla oynama şansına sahip oldu. Hagi ise kendisinden alt seviyede olan oyuncuları bir üst seviyeye çıkarabildi. O bakımdan daha faydalı bir oyuncu.

Yetenek bakımından başbaşa giderler, fiziksel üstünlük olarak Rivaldo daha üstün. Dolayısı ile 2-1 Hagi alır diyorum ben.

Hagi.

@homo sapiens gotgobekus

Dostum Rivaldo Olympiakos ve AEK'da da oynadı.Orada da müthiş işlere imza attı.

Rivaldo orada kötü oynamadı ama Olympikos ve AEK'yı bir üst seviyeye taşıyıp kupa aldıramadı :)

PS: Tek tik almayan ben olunca dışlanmış hissetmedim değil

@homo sapiens gotgobekus

Sana o zaman şöyle örnek vereyim.Hagi G.Say'ın mevcut kadrosuna Uefa ve Süper kupa aldırttı.Eğer Hagi yerine Rivaldo olsaydı o kadroyla Şampiyonlar Ligi ni aldırırdı.

tabii ki rivaldo.

yani keh keh diyin, gecer, esleriniz dost sa sonra bu bozulur, esiniz size patlar. ic huzur bozulur.

niyeti iyise cok sert dalmayin herife, gerci anlamasi lazim adamin da, yani simdiki gibi devam edin diyim. öyle görüselim derse bahanelerle gecer gider.

Kaçan kovalanır mantığı her ilişkide çalışıyor. O yüzden şu an yaptığın her hareket belirli bir süre daha sana daha fazla sarmasına sebep olacak.

Bunun dışında o mesafeyi konuşarak kırmadan koymanın herhangi bir yöntemi yok çünkü bu iş doğası gereği kırıcı bir iş. Herhangi bir konuşma veya belirli sınırı geçen herhangi bir hareketin kırıcı olacaktır. Eşlerinizin arkadaşlık durumunun sağlamlığına göre onların ilişkisi de bozulacaktır.

Konuyu hanıma bir aç derim, bunun dışında da bir süre daha kovalan fakat umut verme, plan yapma, gelecekten bahsetme. Bir yerden sonra bırakır diye düşünüyorum.

sallamaz tavırlar takının. mesaja maile cevap vermeyin ya da 5 mesajdan birine cevap verin. umursamaz sallamaz biri olduğunuz düşüncesiyle yavaşlar. "niye cevap vermiyosun yhaaa :(" demez herhalde. derse de salağa yatıp mesajı görmemişim unutmuşum işe dalıp falan deyin sonra yine aynı taktik.

7 yasinda tanidiklarimda var, 25 imde de tanidiklarim var:)

insanlar evlendikleri kisilerle cogu zaman gec tanisiyorlar yedikleri ictikleri ayri gitmiyo iste:)

ayrica asil olay lisa, ilkokul arkadasligi degil de, daha cok isin icine para girince, karsidaki ksiinin karakter degisimi:)

ilkokul lise arkadasliklari o konuda daha az pragmatistken, üniversitede cikar ve para üstüne arkadasliklar neticesinde salak durumlar olabiliyo.

bi tanesi 10 yaslarimda tanidigim. su an uzakliktan gorusemiyoruz ama her ihtiyacimizda kosariz. digerini de 18 yasimda tanidim ol dese olurum.

orta okul da tanışıp liseyi de beraber okuyup, üniversiteyi aynı şehirde okuduğum 12 - 13 yıllık kankam ve üniversitede tanıştığım iki tane de kankim var, öz kardeşlerimden yakındırlar, 4 yıldır ayrı şehirlerdeyiz ama hala görüşürüz, araşırız hiç soğumadık. ancak üniversiteden sonra arkadaş bile edinemedim desem abartmış olmam..

daha 24 yaşında olduğum için bu soruyu objektif olarak şöyle yanıtlayayım. erken arkadaşlığın, birlikte büyüme, birbirini büyütme, herkesten daha çok şeyi birlikte yaşama, birbirinin hayatında olmaya alışma gibi etkenleri olduğu için avantajları doğrudur. zira serabetan'ın dediği gibi yaş ilerledikçe insan hem daha kendine ve çekirdek ailesine dönük, kendi şartlarını koruyup kollamak isteyen bir tavır alıyor. oysa çocukken/gençken öyle değil, aa bak bende bu var, al yarısı senin olsun çok rahat söylenebilen bir şey.

kendi adıma şöyle diyebilirim ki, doğru insanı seçmeyi başarabilirsen, yaşın kaç olursa olsun, gözlem beklenti ve davranışlarını dengeleyebilirsen, nadide dediğin insanla 50 yaşında da aynı iletişimi kurabilirsin.

bunun en güzel örneği annem sanırım. genelde arkadaşları ilkokul ve liseden. hatta öyle ki 20 senedir avustralyada yaşayan ve üç senede bir görüşebildiği bir arkadaşı en yakını, çünkü çocukluktan beri süregelen kopmayan bir bağları var. üniversiteden de arkadaşları var ama sanki yoğunluk olarak daha az hissediliyorlar. yine göreceli de olsa gençken tanışmış olamalarına rağmen oralardan çok ona göre bir insan çıkmamış demek ki. ancak benim 10 annemin 40 yaşına denk gelen bir zamanda okul toplantılarından tanıştığı bir insanla süper muhteşem harika bi arkadaşlığı oldu. şimdi kimse yokken onlar hep birlikteler, en kötü günlerinde bile hep birbirlerine destekler. ay ben bunu çok uzattım, diyeceğim odur ki, insan konusundaki şansı ve karakter tahlilini kullanarak, olmayacak adamdan da beklentiyi düşürerek yaşa hayat sana güzel olsun.

çocukluktan, liseden arkadaşım yok, üniversiteden üç arkadaşım halen dostlarım. sonradan da dost saydığım arkadaşlar edindim ama yaş ilerledikçe dost-arkadaş edinmenin zorlaştığına katılıyorum. çünkü yaş ilerledikçe daha rutin tekdüze bir hayat yaşıyorsunuz, oysa dostluklar belli paylaşımlar, sınavlar, zorluklar sonucunda oluyor.

sehre inis cikisin toplam trenle minimum 30€ tutmuyo mu zaten.

eger cidden düsünüyosan bi kafeye otur seyret etrafi, huzurlu huzurlu kitap oku.

lüksemburg bahçesi'ne gidebilirsin.

centre pompidou onundeki meydan her daim keyiflidir.

montmartre:sacre coeur klisesini gezebilirsin.metro ile gidilir.

haftada 6 gün. yaz kış böyle.

her gün sabah sekmez.

eger yorucu bi günse bir de aksam, yazin minimum sabah aksam, aam arada terlersem gene dus alirim.

hafta içi her gün sabah işe gitmeden duş alırım. hatta sıcak havalarda akşam eve gelince de tekrar kısa bir duş alırım. hafta sonu da evden çıkacaksam çıkmadan önce duş alırım. dışarı çıkmayacaksam, kimse de gelmeyecekse, evde miskinlik edeceksem ancak kendim rahatsız olduğum zaman duş alırım.

tabiki hergün

canım ne zaman isterse. öyle her gün yıkanmak şart değil spor veya kirletici bir faaliyet yapmıyorsan. eğer kendini rahatsız hissediyorsan gider yıkanırsın. ister günde 3 kez, ister haftada 1-2 kez.

özellikle saçı her gün yıkamak zararlı, o yüzden gün aşırı (köpüksüz) duş ama saçları 2 günde bir yıkamak tercihim.

bir kaç sene önce gazetede sosyolog bir hatununun araştırmasını okumuştum köylerde banyo alışkanlığı gibi bir şey di.köydeki hatunları toplamış haftada kaç kez banyo yaptıklarını sormuş,birisi her gün demiş diğer hatunlar kıkırdamış yeni evli demişler,diğeri 3 gün demiş kıkırdamışlar bir diğeri ayda bir demiş kadınlardan biri onun kocası hasta demiş o zaman uyanmış sosyoloğumuz köylerde bonyo alışkanlığı cinsel ilişkiyle alakalıymış.şu anda öylemidir bilmiyorum.kendi adıma söylersek yazın sıcağa bağlı değişiyor bazen günde 3 bile oluyor kışın da her gün duş alırım.

evden her çıkışta, gelişlerde işten geliniyorsa mutlaka, 2 saattan uzun süren gezmelerden gelişlerde de mutlaka. yani ortalama günde 1,83

Bu cevapların üzerine kim artırıp da daha az yıkandığını söyleyebilir ki. Ne olursa olsun kirli sanılmak ayıp sayılır.
Ama ben çoğu insanın her gün her gün yıkandığını sanmıyorum. Tahminimce insanlar ortalama kışın haftada 2-3, yazın daha sık duş/banyo yapıyordur. Bu dediğim bile belli bir düzeydeki insanlar için tabii.

@firez ailenizle ya da bir kaç arkadaş kalıyorsanız belki banyo alma sıklığınız az olabiliyor, ancak ben tek yaşayan biriyim ve son 4 yıldır 2 günde aldığım duş sayısı keslinlikle 3 ün altına düşmüyor.. kimse buraya yazmak zorunda değil niye yalan söylesin ki .. dediğim gibi yalnız yaşamak etkiliyor bence, hatırlıyorum üniversiteyi ailemin yanında okudum ve o zamanlar yaz kış iki günde bir duş alıyordum.

@madik atak;
az bir yanılş anlama olmuş; ben, buraya yazanların abarttığını kastetmemiştim. Sadece, "daha az yıkananlar bu durumda yazmayabilirler" demek istemiştim.
Yorumunuz doğru olabilir, yalnız yaşayan kişiler için banyo organizasyonu daha kolay olabiliyor.
Ben de örneğimi çevremden, arkadaşların laf arasında bahsedişlerine göre filan yazdım zaten.

en az beş en çok on.

burslu okuduysaniz(genelde burslu okuyanlarda meydana gelir), sene basindaki sözlesmelerde yer aliyor bu durumda reklamlarda kullanilabilecegi. ama genelde her dersane sözlesmesinde var bu diye biliyorum. resmi olarak genelde pek bir sey yapilamiyor.

burs falan almadım sözleşme de imzalamadım dershaneyle peşin verdim ücreti. bu tarz bir sözleşme yoksa durum ne olur acaba?

en yakin emniyet müdürlügüne gidip suc duyurusunda bulunabilirsiniz.

sonuç belgeni nasıl elde etmişler şifren olmadan?

sonuç belgemi ben kendi facebook sayfamda sadece arkadaşlarım görebilecek şekilde yayınlamıştım. dershanedeki hocalardan biri ekli büyük ihtimal o vermiştir.

neresinden tutarsan tut ortada bir suç var.

Hadi sen dersaneye yazılırken bişeleri imzalamışsındır orda yazıyodur sonucunu paylaşabiliriz diye ama senin sonucunu illegal yollardan almışlar.

Facebook a yazdığın şeylerin telifi sana aittir. Hiç bir arkadaşınız alıp genele yayınlayamaz.

Uğraşırım diyorsan noterden bir ihtarname yolla. 50-60 TL ye patlar sana ama kaldırırlar diye düşünüyorum.

kullanamazsınız, şikayet ederim kaldırın de. ya da reklam gelirinden pay iste.

Bana dershane o kadar da yanlış bir şey yapmış gibi gelmedi. Sonuçta onların da katkısıyla bir başarınız olmuş, kullanmak istemeleri normal. Ama tabii sizin de kendinize göre haklı bir nedeniniz vardır mutlaka.

dershanenin başarımda etkisi olsa kendileri yapmadan ben her ortamda zaten reklamlarını yaparım. bana sene içerisinde vaadettikleri dersleri bile vermediler. en baba konuları 1-2 ders saatinde geçmek zorunda kaldı hocalar. kaldı ki ben senenin başında emekleri için belirli bir ücret ödedim. ama bir de reklamlarını yapmak istemiyorum.

şimdi daha iyi anladım. o zaman haklısınız.

herşeye hayvanlar gibi zam yapmalarını ben böyle bir politika olarak değerlendiriyorum açıkcası.

ne plani, plan ne arar türkiyede?

en basta istanbulun yasami ve olanaklari cok cok yüksek, kümülatif gelisiyo bu da.

mesela siz mecidiyeköyde oturmayi tercih edersiniz neden herseyin ortasinda.ya da okuyosunuz bu olanaklari görüyosunuz daha sonra orduya nasi dönceksiniz?

dediginiz mesela salliyorum eskisehir coook büyük bi teknokent kurdunuz, havaalani yaptiniz uluslarasi, alisveris merkezleri kuruldu, kütüphaneler, cok güzel olanaklar getirildi, ankaraya istanbula hizli trenler düzenlesti öyle olabilir.

ayrica metroya harcanan parayla baska bir sey yapilsa demissin de, metro ile sen sehrin hizini ve dinamizmini arttiriyosun, ulasim sagliyosun, ki 15 milyonluk bi sehir, pareto yapsam simdi tr de illerin %20 si %80 lik nufus olusturuyodur eminim yani:)

soruna tam cevap olmayabilir.

1. tr'de hiçbir şey düzgün planlanmış değil, planlamaya da zahmet etmiyorlar.
2. kişi odaklı politika var. yani her gelen öncekinin yaptığını değiştiriyor. bu sadece belediyelerde değil devletin tüm işleyişinde böyle.
3. imar gibi şeyler belediye tarafından izin veriliyor. ama belediye kendini denetliyor. (ya da bunun gibi bir şeydi.) bu yüzden zaten plansız büyüyen şehirlere ek olarak asla izin almaması gereken projeler izin alıyor.
4. ülkenin gelişmesi için bir politika zaten yok. politikacıların yaptığı tüm icraatlar oy toplamak için.
5. tr'de düşünen insan da çok yok. bu yüzden gelişmiyoruz.
6. düşünenler de ya bürokrasiye takılıyor, ya da parası olmadıığı için icraata geçmiyor.
7. kabul etmek istesek de istemesek de avrupa ülkelerinden çok ama çok gerideyiz.

Bence böyle bir plan olmasın. Herkes özenip İstanbul'a gitsin ki biz de diğer şehirlerde rahat park yeri bulalım, yeşillik alanlarımız olsun, tatil kafasında yaşayabilelim.

Bilakis İstanbul'un içinde yeni bir İstanbul kurma projesi var.Kanal İstanbul sanırım adı..20 milyar dolar gibi bir ranttan söz ediliyor.Ben ilk fırsatta İstanbul'u terk ederek kurtulmayı düşünüyorum.

1940lardan beri istanbul ile ilgili yapılmış bir plan yok,çılgın gibi büyüdüğü yetmediği gibi 3. köprü ile karadeniz kıyıları imara açılıp köprü altı gettolaşacak bir de üstüne kanal istanbul yapılınca kuzey-batısı da talan olacak,kanalın trakya tarafını da düşünürsek koskoca ülkenin 30 milyonu aynı yere toplaşmış olacak malesef.

yahudi misin bilemiyorum da tevrat dedavülden kalktı niye ? tahrifatlar yüzünden :) hristiyanlık ta da bir görüş olsa bile neden ona inanıyosun ki değiştirlmiş kitaba?
kuran neden değiştirilemedi ve nerdn biliyoruz dersen zaten bilindik kelimeleri sıralamam hafızlar vs. ama sergilenen halifelerin kuranlarıyla şimdi ki kuran aynı değişen hiçbişey yok
he bilgilerde hz. nuh'un hz. süleyman'ın vs. çok fazla yaşadığı söyleniyor hz. nuh bin seneyi aşkın hz. süleyman ise bin sene gibi bi ömür yaşamıştır ve aynı dönemlerde değiller

www.youtube.com

Dünyanın yaşı bilimsel olarak (karbon testi) ile kanıtlanmışken niçin kutsal kitaplarda yanıt arıyorsunuz ?

Tarihte radikal değişikliklerin olduğu her yeni dönem kendisinden öncekini yok sayma eğilimindedir. Anıtlar yıkılır, bilgiler yok edilir, tarih değiştirilir. Dolayısıyla Hristiyanlık gibi pek çok incile sahip bir din ile, Müslümanlık gibi "Ben en son gelecek dinim" diyen dinlerin dünyanın yaşına bakış açısı nasıl olabilir ?

yahudi olup olmamamla ne ilgisi var yahu?

karbon testi 50bin yıldan öncesini ölçemez; bu da bir dipnot olsun.

hak dinlerden bahsediyorum burada, hristiyanlığı ve museviliği çöpe atan bir yaklaşım senin müslümanlık anlayışına ne kadar uyuyor ey mümin kardeş?

bir de hz nuh'un yaşı, nuh tufanı sırasında 600 yaşında olduğu söyleniyor, halbuki yapılan bütün araştırmalar yine insan yaşının her geçen yüzyılda arttığını gösteriyor; tarih öncesi yaşayan insanların ortalama ömür süreleri 10-15 yıl aralığındaymış.

tum ibrahimi dinlere gore dunyanin yasi max 5000 yildir.

Dediğin gibiyse: o halde tüm ibrahimi dinler yalandır.

hristiyanlığa göre de dünyanın yaşı 6000 dir.

www.haberturk.com

arastirsan ya da bi acik bulsan da cevap hazir:

"ama o zamanin sartlarina göre bakmak lazim"
"o zaman öyle yapilsaydi kimse anlamazdi"

klasik alcagin cevaplar bunlar iste.dincilerle tartismaya girilmiyo pek.

islamda dünyanın yaşı veya o tip bilimsel yaklaşımlar yoktur. zaten din kitabında bunların olmasına gerek yok diye düşünüyorum. 600 yaşında mevzusu ise ortada: ölçüm şekli çok farklıymış o zamanlar. hz adem'in de 30 metre olduğunu söylerler. halbuki o zaman metre diye bir ölçü yoktu, değil mi?

iyide hz adem'in boyunun 30 metre olduğunu kim söylüyor? o zamanlar metre mi vardı ne demek allah aşkına?

iste direk gelmis cevap, o zaman ölcümler farkliydi diye.

abi kuranda 6 günde yaratilmis dünya diyo, ama dincilerin cevap: "gün kavrami orda simdi aslinda evre oluyo"

ee neden gün diyo lan? salak miyiz, evre desin?

cevap: ama simdi o zaman insanlar anlamaz, o zamanin sartlari farkli.

abi ne diyim simdi ben.

dinci de olduk, bak sen :) kuran hz ademin boyunu falan yazmamış, neden hemen insanları damgalıyorsunuz? ateist dediğin kültürlü insandır, boş beleş önüne gelene sallayan değil.

yok sanırım sen üzerine alınmışsın.

şimdi ciddi verilerle konuşalım; ayetler dünyanın 6 günde mi yaratıldığını söylüyor?

Bu hangi ayette belirtilmiştir?

sanırım buldum

Yunus
(3) Şüphesiz ki Rabbiniz, gökleri ve yeri altı gün içinde (altı evrede) yaratan, sonra da arş'a2 kurulup işleri yerli yerince düzene koyan Allah'tır. O'nun izni olmaksızın, hiç kimse şefaatçı olamaz. İşte o, Rabbiniz Allah'tır. O halde O'na kulluk edin. Hâlâ düşünmüyor musunuz?


böyle diyor ayet; evet dediğiniz gibi parantez içinde tasvirini yapan ya da çeviren tarafından EVRE lafı eklenmiş.

2+4 gün denir

www.kuranmeali.org

Ve sanırım;

(hud 7) (secde 4) ve (araf 54)'te de geçiyor, hepsinde de aynı şekilde 6 gün ( 6 evrede)

Evrenin genişlediği ve yerle gök bir aradayken ayrıldığı 20.yy 'da ortaya cıktı. Kuran-ı Kerim'de bir hata olamaz.Ateistler hemen her fırsatta Kuran'a ve de Müslümanlara saldırmasın ki huzur içinde yaşayalım.

Hem Kuran-ı Kerim o zamanın şartlarında uydurulmuş olsaydı bazı agresif ateistler onun içinde bir saçmalık aramak zorunda kalmazlardı.Bugün her yönüyle zaten saçma olduğu oltaya çıkardı.

Ateistlikle ne ilgisi var bunun onu anlamadım? İlk başta Yahudi sonra Atesit oldum, vay canına.

Di mi aynı zamanda biz sizi bir parçacıktan yarattık gibi bir şey vardı; orada da Higgs bozonundan bahsediliyor aslında.

Ne hikmetse karşıt tüm fikirler için "aslında öyle denmiyor ki" buyrulurken; örtüşen fikirler olduğu gibi kabul ediliyor.

o insanın var olduğu tarihtir.

İnsanlar 6000 yıldır mı var yani?

Bence klasiğe devam etmeli, çünkü; kan akışıyla birlikte parfümün kokusu daha çok yayılıyor. Hem kıyafetlerle kapatılmayan bir bölge olduğu için kokuyu serbest bırakmış oluyorsunuz.

www.uzmantv.com

öncelikle parfümü giysilere değil çıplak tene kullanıyoruz.

kulak arkaları, göğüs arası, bilekler, dekolte, vs gibi alanlar parfümü absorbe etme ve uzun süre tutma konusunda diğer bölgelere göre daha verimlidir..

cilt dokusu ince olduğu için oralardan kolay emilirmiş yanlış hatırlamıyorsam.

para babası değilseniz andy garcia gibi sıkmamak en doğru yöntemdir bence..

bilekler, dizlerin arkası, boyun, gögüs, kollar, eklem yerleri. ama zararsız olan giysilere sıkmak tabiki.

boyun, ense, bilekler ya da avuc icinin tersi(adi ne bilemedim) buralar verimli yerler.

10 dakika önce 25 parfüm denedim bu da üstüne denk geldi :)

havaya bi kaç fıs yap, sonra içinden geç. o da iyi iş görür.

yüzde otuzu ile altın yüzde yirmisi ile euro yüzde kırkı ile dolar yüzde onu ile japon yeni al.

yada artemisbet de bir hesap aç 1000 usd yi bugun kü hollanda turkiye macında hollanda +1.5 gol atar a bas

eger kafaniz basiyosa ve ilgiliyseniz borsaya bakabilirsiniz.

uzun vadede değer kazansın derseniz altın

az daha ekle.bi premium domain al.içine google reklamı al.mis.

bana burs ver. ayda 20 tl süper olur.

telefon karti degilde, internetten ararsaniz dialnow ya da voipwise var ben 3-4 senedir kullaniyorum.

nereden nereyi arayacagina gore de degisir. usa den asia yi aracaksan ayri kart avrupayi arayacaksan ayri kart kullanmak lazim gibi. ama skype iyidir ya da diger voip lerde ucuz oluyor.

Ben jajah kullanıyorum. Tavsiye ederim. (internetten aramak için)

en fazla 2 diye biliyorum ben açık ve örgün 1 er tane. ist ünide açık ve uzaktan aöf te o yüzden olmayabilir. ama yanıtlmış olmayayım. zaten boğaziçi sana yeter diğerlerini ne yapacaksın :)

acikögretimin sana katacagi hic bir sey yok, ayrica cv yazsan isveren olsam almam bogazici mezunu ya da ögrencisi olup acikögretimle ugrasani.

bir cok isveren de benim gibi düsünüyodur eminim.

aynı niyetteyim valla. merak ettiğim alanlar ile ilgili birşeyler öğrenmek hoşuma gidiyor. öğrenip öğrenmemek tamamen sana kalmış birşey... kimseyi dinlemeyeceğim...

çift anadal olayını araştır üniversitende. yaparsan bir de üstüne açıköğretim eklersen 3 bölümden mezun olabilirsin.

çift anadalla 4 bölümde olur :)

bölümümün çift anadal yapacak bölümü yok o yüzden 2 farklı açıköğretimden aynı anda iki farklı üniversiteyi okumak istiyorum artı kendi bölümümle 3 etsin istiyorum.

ne yalan söyliyim bunu bilmiyorumda 3500 lük is icin ugrasma hocam.

hangi ünilerden mezunsun bilmiyorumda, 3,5 yil yurt disinda(tabi sirkette önemli ama) tecrübe varsa cok daha yüksek ücretler alirsin baska yerlerde.

THY de en alt kadroymus uzmanlik, bence de ugrasmaya degmez, turkiye de ingilizce egitim veren bir unide okumustum, yurt disinda calistigim yer government contractor idi, maasin bu kadar az olmasi sasirtti bir de ismi uzmanlik neyse tesekkurler.

hiç uğraşma dışarıda seni 5000 ine işe almaya bekleyen yüzlerce yer var şansını oralarda dene.

Okula baslayacaktir muhtemelen, kirtasiye malzemesi olabilir..

Boyama kitabi ve boya takimi alabilirsiniz.Lego da olur.

bebek

ne alırsanız pembe olsun bayılırlar.

pembe ya da mor bir kıyafet. bayılıyorlar.

beş yaşındaki kızıma son zamanlarda aldığım hediyeleri fikir olsun diye yazayım.

jenga
pinpon topu ve raketi
mıknatıslı satranç seti
mızıka

(kendisi bebeklerle oynamayı pek sevmez)

oyuncak bebek. en uyduruğu bile olsa sevinir. hele ki pembeli bi'şiyse kral olursun.

Müziğe ilgisi varsa oyuncak keman ya da gitar alın. Havalara uçtuğuna şahit olacaksınız.

konulu kitaplar olabilir. ornegin uzayi anlatan 3 boyutlu kitaplar oluyor.kapagini acinda sayfalarindan baska parcalarda cikiyor. biyle anlatamadim tabi :) kitapcida bikac tanesini karistirinca anliyacaksiniz. ogrenci butcesiyle de alinabilir bir hediye. hayal dunyasinda da katkiniz olur.

lego

Biletlerin farklı sınıfları oluyor, promosyonel, esnek vs şeklinde.
En ucuz bilet promosyonel sınıfta bulunanlar, onların da iade ve değişiklik şartları ağır oluyor.

Sen acenteye parayı ödemiş olsaydın üzerine soğuk su içerdin muhtemelen. Acente ile aranızda nasıl bir anlaşma söz konusu bilmiyorum ama acentelerin de iptal yetkisinin kısıtlı olduğunu düşünüyorum. Yani o para illa ki birinden çıkacak, haliyle acente sorumlu olan kişi olarak sana yıkacak bu masrafı.

Yamuk falan yok ortada, işlerin kesinleşmeden bileti kestirmiş olman hata. Rezervasyon yaptırıp finansal destek gelince de kestirmeliydin.

Senin koltuğa gelince; eğer uçak doluysa, firma senin check-in süresi bitene kadar gelmediğini görüp biletini yedek yolculara satacaktır. Böylece bir koltuktan 2 bilet parası kazanır.

promosyon bilet aldıysan (nispeten daha ucuzdur, çoğu bilet bu kategoride geçer) iptal edilemez.

normal bilet alsaydın, işlem ücreti dışındaki kısmı geri alabilirdin

e-bilet geldiyse bilet kesilmiş demektir, promosyon biletse ancak cuzi bir vergi iadesi alırsın, bilet parası gider. sen bileti iptal ettirmedikçe de o koltuğu kimseye satamazlar.

rezerve etmiste olabilirler , satin almista olabilirler.

yok efendim iptal edilemez odlgunu söylemediler filan diye bir sey olamaz genelde aldiginizda kabul etmis sayilirsiniz ayrica maille bazi bilgiler gitmis etc olabilir muhtemelen siz bi döküman ile almissinizdir onu ama acente ile aldiysaniz ansil isler sürec bilemiyorum.

daha satin almadi iseniz herhangi bir taahütte bulunmadiysaniz nasil bunu yapmislar hayret bu durumda ama ücret ödememe durumu olabilir.

işte bir şekilde hatırlı kişiler tarafından ödeme geç de olsa yapılacak diye söz verilmiş acenteye, borçlu görünüyoruz yani.
acenteyi pas geçip durumunuzu direk lufthansa ile görüşün. acentenin bileti kesmeden önce sizi bilgilendirmediğini falan anlatın şeklinde bir öneri aldım.
direk hava yolu firmasının bu konuda esnekliği var mı acaba?

thy de iptal etmek istediğimde "biletinizi iptal ederseniz para vermeyiz ama yerine bilet keseriz 1 sene içerisinde o bileti kullanabilirsiniz" demişlerdi ve o şekilde yapmıştım. iptal olacağı için para zaten gidecek, en mantıklı çözüm bu bence..

sanırım öyle olacak. umarım o 1 sene süreyi lufthansa da tanır, ya da acente..
neyse cevaplarınız için teşekkürler, aydınlatıcı oldu.

imkansiz degil.ben yaptim.

50 € fark verip degistiriyosun tarihi filan ek olarak eger alicagin bilet fiyati farkli tarifede ise o ek ücretide ödüyosun.

70 liralık promosyon bilet almıştım iade edince 4 lirasını geri verdiler sağolsunlar :)

kime vermis ki. ben veremez diye biliyorum.

özel öğrenci yurduna, isim ve adresim yazılı reklam geldi, aradım adresimi nerden buldunuz dedim, milli eğitimden aldık kötü bi niyetimiz yok bik bik ettiler

milli egitimden degilde üniversiteden ögrenci islerindeki birinin isgüzarligi ile almis olabilirler. ayni sey milli egitim bakanligindada olmus olabilir belki.

ÖSYS '12 adına konuşuyorum, öyle bir seçenek vardı başvuruları yaparken. Default hâli "evet"tir falan belki.

ösym bu bilgileri ücret karşılığı veriyor diye biliyorum. ben de öss'e girdiğimde 10'dan fazla üniversiteden eve kağıt gelmişti.

tamam da yasal mı bu? oha bir de parayla ha ? piii güya hukuk devletinde yaşıyor... ben bunu bi daha düşüneyim..

belçika'nın vize alma süreci uğraştırıcıdır. ek belge isteme hastalıkları var. ama gene de şu an daha erken. gitmenizden 3 ay önce başlarsanız rahat olur.

gerekli belgeler elindeyse basvur rahat rahat.

başvur başvur hiç durma 92 takla atıyorum haftalardır. geçen kuş pazarından aradılar taklacı güvercin lazımmış.

artık özel şirketlerde (hangilerinde tam olarak bilmiyorum da), iş güvenliği uzmanı çalıştırmak zorunlu. benim bildiğim mühendislik mezunlarını (ziraat bile oluyor) alıyorlar sadece..
iş güvenliği uzmanı olarak çalışan birkaç kişi tanıyorum. 10.000 tl maaş çok uçuk bir hayal. benim yıldız makine+ yüksek lisans mezunu bir arkadaşım türkiye'nin en kurumsal firmalarından birinde çalışıyor, 3.250 civarı bir maaş alıyor.
iş güvenliği uzmanlığı tam amelelik onun dediğine göre, zira hep yollarda geçiyor iş hayatın. şöförsün bir nevi. sürekli seyahat etmekten bıkıp istifa eden de gördüm.

öyle olsa 2000'e aldığı adamı eğitime yollar şirketler.

vaktin varsa eğitimi al sertifikayı koy cebine. iş bulmanda artı değer sağlar.

ayrıca dark horse +1. firma yeni mezun birini işe alır onu eğitime gönderir. maksat yasal zorunluluğu yerine getirmek olsun. iş güvenliği olmayabilir ama c sertifikalı adam çalıştırırlar.

bi de 10 bin maaş alan adam gemi yapımı, inşaat gibi yüksek riskli sektörlerde çalışan en az 10 yıl tecrübeli insanlardır muhtemelen.

abi bu nedir sunu yap 10 bin tl maas , su okulu bitir 3. sinifta isin hazir, efendim surdan cik gugil havada takla atiyo bir de agziyla kus tutuyo seni almak icin. yok öyle seyler hocam allasen.

bu sertifika zorunluysa ve sirket aninda doldurmak zorundaysa seni ise alir o kadar, eger acik varsa ve birini egitime yollayamiyosa da bikay yüz lira ek geliri olur aylik o kadar.

C sınıfı iş güvenliği uzmanının 10 bin TL maaş alma ihtimali yoktur.
Bahsettiğiniz maaşı alabilecek olan insanlar A sınıfı iş güvenliği uzmanlarıdır.
C'den önce B'ye sonrada A'ya yükselme süresini netten araştırırsan bulabilirsin.

İşin özü yerinde olsam alırdım bu arada.
Her türlü +1 özellikte bir belgedir diye düşünüyorum

ben de alışamadım ama maalesef adam girdiği tuvaletin fişini bile getiriyor. kafaları başka türlü çalışıyor. ben utanırım böyle şeylerin parasını istemeye.

yani 5,5k para almak demek masrafları cepten ödemek değil. adam maaşlı çalışan neticede. benim eski şirketin partnerlarından biri, feribotta aldığım çayın faturasını elimden almıştı da vay amk demiştim. ayrıca bahşiş tazmin edilmez ya, faturası bir şeyi yok. o değişikmiş

bahsisler bildigim kadariyla sirketten tazmin edilemez ama belki uygulamasi farkli olabilir bilemedim, ama yapilan her masraf sirket icinse tazmin edilmeli, bunun3 ü 5i olmaz.

prensip bu biraz da dogrusuda bu.

Bu zihniyetteki adamlar o bahsisi de odemez genelde.

yanlış anlaşıldım sanırım mevzu maaş değil 2 3 lirayı şirkete fatura etmek.

bahşişin vergi dairesi yok malesef bu yüzden böyle bir hak da yok. kaldı ki bahşiş verme zorunluluğun da yok ha vicdanın elvermiyorsa verirsin o ayrı ama nedir abi 2 lira bahşiş 35 yaşındaki adam hiç mi utanmaz ben şahsen görünce utandım..

ha feribotta yediğim tostu içtiğim çayı elbetteki ben de yazıyorum çünkü mesai ücreti yok işe gittiğimde yiyorum ve faturalandırıyorum ama bahşişi kendim bırakıyorum nasıl normal olabilir bu?

kişisel prensibim şudur. şirketin imkanlarını kullanırken kendim parasını verdiğimde kalmayacağım yerde kalmam, asla parasını kendim verdiğimde yemeyeceğim pahalılıktaki yemeği yemem. şirket çalışanına yurtdışından şirket parasıyla hediye almam. kendi paramla bahşiş vermeyeceksem de şirket parasıyla da vermem herhalde. (hiç yapmadım.) bu kişi de eğer ki şirketten istiyorsa 2-3 tl'de olsa demek ki kendi parası olsa vermeyecek. ben bundan bunu çıkardım. bize sunulan imkanları kötüye kullanmayı doğru ve hakkaniyetli bulmuyorum.

kakao ben de aynı senin gibi düşünüyorum. almanyaya 2 hafta eğitime gittim 1200 euro para verdiler otel hariç bana kalan toplam 600 euro civarındayı masraflar düştükten sonra 250 euro geri getirdim. ancak başka bir örnek sağolun arkdaşlar romanyaya gidiyor çalışmaya iyi de çalışıyor ama bi geliyolar viskiler malibular ... biliyorum alacak güçleri yok almazlar da zaten ama ne hikmetse cebe şirketten para girince insan bi değişiyor. denildiği gibi demekki bu adamlar şirketten para almadıklarında da bahşiş vermiyorlar.

kakao çalışanın dibiymişin sen. rispekt

kibritsuyu ustadimizdan af dileyerek, bahsisin, "kanunen kabul edilmeyen giderler" kalemine atiliyor olmasi lazim diye biliyorum deyip topa gireyim.

bi de su acidan dusunelim: sirket, bolum mudurunu seyahate gondermis olsun. o bolum muduru, sabahin korunde uyanip ucagi yakalayacak, gunu birlik seyahatse, gecenin yarisinda evine donecek. konaklamali seyahatse, sevdiklerinden ayri kalacak.

degil 5500 lira maas, 55 bin lira maas da alsa, o muduru, bebeginden, cocugundan, karisindan, sevdiklerinden ayiriyor, ustune ustluk, bir de uykusundan ediyorsun. sabah ucagini yakalamak icin, gecenin korunde yataktan kalkmasi lazim.

herif o uykularinin, sevdiklerinden ayri gecirdigi gecelerin hesabini yapmiyor da, sen sirket adina dusunup toplam 5 liranin hesabini mi yapiyorsun? o adam o yemegi kendi keyfinden yemiyor. o gorev sirasinda karnini doyurmak icin yiyor. kendine tercihine biraksan, belki sandvicle gecistirecek ve o 5 lira bahsisi vermek zorunda da kalmayacak.

eger bu kadar ince hesap yapmaya kalkarsan, sirket borclu cikar. ustelik borcunu da parayla pulla odeyemez.

sirket yonetimi veya patron akilli ise, bu tur davranislara takilmaz, laf etmez. cunku bilir ki, sirkete kizginlik hisseden bir calisan, en tehlikeli rakip sirketten daha tehlikelidir.

yarin bir gun sizin muhasebe departmani "kusura bakmayin ozgur beycigim, bahsisleri muhasebelestiremiyoruz" der ve o bolum mudurunun "icerlemesine" neden olursa, sirkete zarar vermis olur.

ne sen takil bu bahsislere, ne de muhasebe takilsin. ama takilirsaniz, bindiginiz dali kesersiniz. benden soylemesi.

haaa, "bizim tuzumuz kuru, piyasada it surusu kadar adam var, o bolum muduru gider, yenisi gelir" diye dusunuyorsaniz, gene hata edersiniz, cunku firsat maliyeti (bkz: opportunity cost) diye de bir kavram var.

bi kere ben sorduydum patronuma, sirket arabasini ben cebimden mi yikatacagim diye. o da, "sirket size araba verdiyse, siz de bi zaamet yikatin" dediydi. ama bi alinganlik olmadiydi aramizda. sadece ne yapacagimi bilmek icin sorduydum.

aynen abi kkeg olur bahşişler

''cingan olmayan zengin olmaz.'' konfüçyüs

@compadrito o müdürün yaptığı şey fedakarlık değil işidir. fedakarlık nedir biliyor musunuz? aynı iş yerinde çalışan karı kocanın yeni doğan bebeklerine bakacak kimsenin olmaması sebebiyle birbiri arkası vardiyalarda çalışıp 1 saat 1 yaşından küçük çocuklarını evde yalnız başına bırakarak işlerine gitmeleridir. işte bu kendinden yapılan ama zorunluluklardan ihtiyaçlardan yapılan fedakarlıktır. yoksa kusura bakmayın %80 verimsiz müşteri ziyaretleri ve yine afedersiniz popo gezdirmek için yapılan seyahatler fedakarlık yapılan gereksiz harcamalar da işin gereği değildir. ve yapılan serzenişler de şımarıklıktan başka bir şey değildir.

şirketin vahim durumunu anlatmiyim diyodum ama açıklık getirmek için anlatmam gerekiyor

şirkette 3 bölüm müdürü var ve hepsi satış mühendisi diye afedersin mühendsliğin ağzına sıçan kodumun lakabını kullanıyorlar(bu kavram beni deli etmeye yetiyor zaten) bu üç satışçı yurtdışındaki patron ülkeye giriş yaptığında müşteri ziyareti yapan kalan zamanda şirkette takılıp standart paket içeriği makinalar üzerinde teklif 'çalışması' yapıyoruz diye vakit öldüren insanlardır ve uygulama mühendislerini köpek gibi çalıştırıp para kazanırlar.

ayırca; o adam 5.5k maaş alıyorsa bunu çalışmak için alıyor kimseyi yakasından tutup oraya sen burada takılacaksın ben de sana eşek yüküyle para vereceğim demiyor herşeyin bir bedeli vardır eğer uygulamacıysan 20günlük iş gününün 15ini şehir dışında müşteride geçirirsin ve şirket sana bunun için para öder 'ben şehir dışına çıkmaya yoruldum' deme gibi bir lüksün yoktur. eğer bu lüksü kendinde buluyorsan çalışmaman gerekiyordur bu pozisyonda. e hem oyle yok hem boyle ne emmeye ne gömmeye geliyor bu insanlar..

öte yandan bu insanların bu hale gelmesinin sebebi baba şevkatiyle okuldan çıkar çıkmaz iş veren yurtdışına eğitimlere gönderen her türlü imkanı sağlayan patronlarının 'sıkıya gelemedekleri' için ayağını kaydırmasından ve yönetim kurulu toplantısıyla genel müdür pozisyonundaki patronlarının görevinden ihraç ettirmelerinden kaynaklanıyor. böyle bir ortamda muhasebe bunlara aman canım sen incilme değil git ne bok yersen ye demesi lazım diye düşünüyorum. ben firmalar çalışanlarına eziyet etsin demiyorum ancak eğer çalışan işin cılkını çıkarıyorsa alıp kapıya koyacaksın bu adamları yerine çok daha iyi iş çıkaracak elemanlar gani gani piyasada.

@kakao

cevabimi hic edit etmeden soruyorum abicim: cevabimda fedakarlik kelimesi hic geciyor mu? ben fedakarlik ediyor demiyorum ki.

isini yapiyor ama fazladan zaman ve emek harcayarak yapiyor. ucagi yakalamak icin sabaha karsi uyaniyor, omru boyle geciyor. o bunlarin hesabini yapmiyorken, yani bu mecburiyetleri "isinin geregi" olarak kabul ediyorken, akilli bir patron veya akilli bir sirket yonetimi de, "kanunen kabul edilmeyen giderler"i, isin geregi olarak kabul etmeli ve sineye cekmeli diyorum.

scapegoat'un sorusunda ne popo gezdirmek icin cikilan gezilerden bahsediliyor, ne de serzenislerden...

ben de bahsisle ilgili kisma cevap verdim zaten.

amma wa laqin,

akilli sirket yonetimi veya akilli patronun, bu tur minik masraflari "kanunen kabul edilmeyen giderler" kaleminden sineye cekmesini firsat bilip istismar etmeye kalkan bir calisan olursa, bayaa bi akilsizlik etmis olur. onun da idrakindeyim.

ama scapegoat'un sorusunda kullandigi, "nasil olur da utanmadan bahsis paralarini talep edebilir?" sorusuyla ayni fikirde olmadigimi ifade etmek istedim sadece.

ote yandan 1 yasindaki cocugu evde 1 saat yalniz birakmaya benim lugatimde fedakarlik denmiyor abicigim. bu bir insanlik sucudur ve cezalandirilmasi gerekir. "sartlar oyle gerektiriyor" demek, bir mazeret olamaz boylesi bir durumda.

cogu insan kacirmis bazi noktalarida , bir sirket sizi bir geziye gönderiyorsa maas üstüne ek olarak harcirah(dogru mu yazdim la, yani böyle bisey harc* bisiler iste) ondan vermek zorunda, ülkelere, bölgelere göre degisir, ayrica ayarlanan ucaga da saatinde gitmek zorundasin, bu fedakarlik degil zorunluluk, o isle sorumlusun ve sorumlulugunu yapman lazim, sözlesmen var ayrica, gidiceksin bu da fedakarlik degil maasini aldigin is icin calismak dedigim gibi zaten yipranma ya da ek giderler icin para veriliyor zaten.

bu paranin az olmasi sirketin sucu eger öyleyse.

@compadrito
tamam direk fedakarlik dememissin kelime olarak ama dolayli olarak fedakarligi ifade etmissin, o fedakarlik degil zorunluluk, isterse ben 9 dan erken kalkmam, baskasi gitsin desin, isini yapmasin, yiyosa.

ayrica bi sirket icin gercekten gerektirmedikce fedakarlik yapmak ne kadar dogru da bu da önemli, sabah 6 ucagina yetismek bence bi fedakarlik degil ama yeni dogmus cocugunu dogumda görememk fedakarliktir, bi sirket her zaman kar amacli bi müessedir, bizi kardan daha cok düsünmez(istisnalar olabilir etik degerlerden dolayi), onlar icin kar getirmiyorask bizi calistirmaz basit.

ben ögrenciyim hala 3 hafta önce yeni isime basladim almanyada, avusturyadan pazar aksami 8 de ciktim, pazartesi sabah 9 da kölne vardim trenle, 10 da isbasi yaptim, 5 te isten ciktim ellerimde bavul evime gittim. gecen sene stajimi yaparken evsiz kaldim, parasiz kaldim almanyada, her sabah 4 de uyanip 100 km yol gidip 3,5 km yürüdüm ise varip 8 saat calisip ayni sekilde geri döndüm kac ay. bunu yapar miyim bir kere daha bilmiyorum, ama tek bildigim ben istedim bunlari yapmayi, yani baska yerleri tercih edebilirdim ama ben oralari tercih ettim, sagolsunlar sirketlerde her zaman bana daha cok yardim ettiler, kimisi standart stajyer maasimi nerdeyse %100 arttirdi, digeri zaten hayvani bi maas verdi etc. fedakarlik yaptim ama daha sonradan sinir bulabilmeyi ögrendim tecrübe oldu.

mesela sehir ici jeton mu aldim sirkete gitmek icin, onu neden fatura ettirmiyim? niye cebimden ödiyim sirket icin harcadim onu. ya da görüsmeye davet ediyo beni herseyi ödüyo, burada benim performansimin cok iyi olmasi lazim neden aksam yemegi vermeyip daha ucuz olan yerde kaliyim ki? rakibim böyle yapmayacak.

kisacasi fedakarliklar yapilabilir ama sinirlari olmali dostlar.

bahsis olayida bahsettigim gibi zaten ödenmez diye biliyorum ama sirket yemek giderinden gösteriyosa baska.

bir de @kakao nun mantigi gayet etik ve dogru, fakat su var ayrica düsünülmesi gereken, mesela 5 saat ucup bi yere ise gitceksiniz, kendiniz ödeseniz en ucuzu secebilirsiniz belki ama sirketle giderken business ya da varsa first class secebiliyorsaniz bunu secmek gerekir cünkü is yapmaya gidiyosunuz ve performansin olabildigince yüksek olmasi gerekiyor, performans düserse hem siz performans düsüklügünden gözden düsersiniz hem de sirket kaybeder "lose- lose" durumu yani.

@serabetan

hayir abicigim. ben fedakarligi degil, "hak gecip gecmemesini" anlatiyorum. fedakarligi anlatiyor olsaydim, oraya fedakarlik yazardim. ben hakkaniyetli bir reimbursement'tan bahsediyorum. benim gibi dusunebilen kac sirket yonetimi vardir? %5 belki. (kibritsuyu ustadima sormak lazim).

Scapegoat'un pek sevdigi tabirle, "Satis muhendisi", musteriyi yemege goturmustur mesela. Bahsis biraksa olmaz, birakmasa olmaz ikileminde kalmistir.

kakao nick'li kardesimiz, o kisisel prensibini ABD'de zor uygular mesela. garson, yemege goturdugun musterinin yaninda gelir yanina ve sana "bu kadar bahsis birakamazsin! (misal 200 dolar hesap geldiyse), en az 30 dolar birakacaksin" diye ister ve seni yemege davet ettigin misafirinin yaninda göt eder; garsondan, hakki olan bahsisi kacirmaya calisan pinti herif durumuna dusurur. (bana, "cok fazla bahsis birakiyosunuz, kendi kesenizden mi birakiyosunuz!" diye cikisan patronumun basina geldi de, oradan biliyorum). ustelik ABD'de bahsis, dogrudan kredi kartindan cekilir.

benim fikrim, bahsisi DE, sirketin odemesi gerektigi yonunde. odenen bahsisi sirketten talep etmenin, "utanilacak" bir davranis olmadigina inaniyorum. herkes de benimle ayni fikirde olmak zorunda degil. sizler daha hayatinizin basindasiniz. o talep etmediginiz bahsisler, damlaya damlaya sonunda yekun tutar.

amma wa laqin,

scapegoat'un duruma aciklik getirmek icin ekledigi ve agzindan baklayi cikardigi aciklamadan, calistigi sirketteki bolum mudurlerinin genel karakterini anliyoruz. ASIL utanilacak davranis, o bolum mudurunun isine yani ekmek yedigi yere gosterdigi saygisizlik ve hatta hainliktir.

ote yandan, calisanini "business class"ta ucurabilen bir sirket, zaten bahsisin lafini etmez. ya da, sirkette, "business class"ta ucabilecek konuma gelmis calisan da o bahsisi gule oynaya, kendi cebinden oder.

@compadrito

belki ilk mesajda bahsetmeliydim ancak sonradan durumu netleştirmek için anlatmak durumunda kaldım. eve müdürler şirkete ve işverenine ihanet etti herşey daha güzel olacak diye şirketin içine etti ve içine ettiği şirketin de kuyusunu kazıyor. oyle adamlar ki ben satıcı olsam bu adamları mağazamdan içeri almam kovulsalar ömür billah iş bulamazlar oyle adamlar.

yemeğe gitme konusunda birini yemeğe götürdüğümüzde en kralını yediriyor ve bahşişi de bırakıyoruz ancak bu bahşişi elbette şirket ödüyor yurtdışında aldığım genel kültürden ötürü hesabın en az %15'ini hizmetten memnun kalmışsam bırakırım ve birini iş yemeğine götürdüğümde de bunu yaparım ama kendim ödemem. çünkü ben zaten gecemi tanımadığım adamlarla geçirmek için heba ediyorum bir de üstüne cebimden para mı ödeyeyim diye düşünürüm ama iş seyahati sırasında yemek yediysem bahşişi kendim veririm sonuçta kendi karnımı şirketin parasıyla doyuyurken kendimce memnun kaldığım hizmeti ödüllendiriyorum.

son dediğine de katılıyorum biz alman devi bir firmayı temsil ediyoruz ve adamlar buraya özel bir iş için seyahate geldiklerinde en aşağı businessta uçuyorlar ve tüm otel uçak masrafları firmaya kaçıyor yemeği bile burası karşıladığı için tip sıkıntısı da olmuyor. zaten adamların yeni mühendis maaşı 3k euro burada 3 euro bıraksa etrafında pervane olacak garson çok.

görüsmeyi sinavlariniz oldugu gerekcesiyle bi gün erteleyin , öne ya da bi gün sornasina attirin , yaparlar.

görüşme gününü başka bir tarihe almanın yolunu araştırırdım.
sonuçta bu bir holdingle yapacağın resmi bir görüşme gibi olmayacaktır diye tahmin ediyorum.
öğrenci olduğunu da muhtemelen biliyorlardır.
görüşmenin saatini veya tarihini değiştirmenin mümkün olup olmadığını sor.

eğer erteleme olmazsa tiyatro seçmelerine git kardeşim.

tiyatro grubu görüşmeyi ertelemiyorsa-ki hiç zannetmiyorum- hiç gitme bence. yani tiyatro önemli onu ayrı bir yere koy. ilgilenmek istiyorsan mutlaka ilgilen de. tiyatro çalışmaları görüşmelerden çok çok daha önemli senin finalin, vizen olduğunda ne olacak.

benzer durumda çok defa kaldım.
her seferinde sana göre tiyatro abna göre tangoyu tercih ettim.
sonuç 2003-2011 arası öğrencisi olduğum istanbul üniversitesini bitiremeyip bezerek gönüllü olarak bırakmam.
ha şikayetçi miyim. çok da değil. yıllardır tangodan para kazanıyorum. mutluyum.
bir de askerlik nanesi olmasa...

para parayı çeker gibi bişey olabilir mi bu da? :)) bence o dönemlerde devletin başında bulunan kişilerin bilime, sanata değer vermesi kaynak ayırması desteklemesi ile alakalı olabilir.

"rekabet kaliteyi artırır" derler ya. bunla ilgili bişi olabilir mi? yani konusunda iyi olan biri çıkınca başkalarının hırslanıp daha iyisini yapmak istemeleri normal. bahsettiğin dönemlerde şimdiki gibi iletişim çağında olmadığımızdan genelde daha küçük coğrafi alanlarda yaşanmış olabilir bu rekabetler.

tüfek, mikrop ve celik te biraz anlatiyor.

cevre ile alakali olay.uygun ortam varken yapiliyor.

su anda dünyadaki en iyi teknoloji firmalarinin silikon vadisinden cikmasi da ayni.

bunun yaninda.
en.wikipedia.org

altta "Modern modifications of Kondratiev theory" de de iyi anlatiyor.

Kısmen tesadüfler kısmen de o zamanların bölgesel şartları. En ünlü filozoflar Yunanistan (aslında Batı Anadoludur) tarafından çıkmasının oralardaki serbest düşünce havasıyla direkt alakası vardır. Neden aynı dönemlerde yaşamış Germen kabilelerinden çıkmadı? :) Diğerleri de öyle keza, o romanların yazarlarının yaşadığı Rusya soğuk, karanlık, fakir, renksiz ve hastalıktı bir yerdi. Acılar dışavurum olarak yaratıcılığa vurdu ;)

sadece teşvik,rekabet vb. ile açıklanabileceğini sanmıyorum,eminim başka bir açıklaması olmalı.örneğin ABD,Kanada gibi ülkeler su gibi para da akıtsalar bahsettiğim dönemdeki gibi büyük isimler ya tek tük çıkarıyor yada hiç çıkaramıyor?

filozofların yunanlı olmasının sebepleri:

- o zamanki ilk üniversitenin orada kurulmuş olması,
- bu sebepten dolayı yazıya geçirilmesi,
- coğrafi/kültürel olarak da düşünce ortamının bu tip gelişmelere uygun olması,
- bir de doğrudan demokratik bir şekilde yönetiliyor olmaları.

son olarak da tek tanrılı inanca sahip olmamaları da eminim daha özgür düşünebilmelerine sebep olmuştur. bu benim yorumumdu, diğer konular hakkında uzman değilim eheh

belli dönemlerde o bölgedeki eğitim, kültür düzeyiyle, ortamla falan alakalı bence. ressamı yazarı falan bilmem de müzik olarak bakarsak mesela büyük rock grupları bütün ingiltere'den çıkmadı. ağırlıklı olarak liverpool ve manchester'dan çıktı. aynı şekilde büyük thrash metal grupları san francisco bay area'dan çıkarken, death metal grupları güney florida'dan çıkar. ülkeden çok bölgelerle alakalı.
mesela cumhuriyetin ilk yarısında istanbul'dan çıkan bir sürü iyi şair var. şimdi doğru dürüst yok çünkü o romantik ve doğal ortam kalmadı her yer bina, adam betonunu seveyim diye şiir mi yazacak?

şeytana uy:) yalan değil sonuçta. Millet neler yazıyor.

spesifik bir puan tercihi yoksa hangisi yazılmalı diye sormak istedim aslında...

neden yazıyorsunuz ki? amaç ne? bir de benim önüme böyle bir cv gelse şöyle düşünürüm. "bu adam memur olmak istiyor. ilk atamada bir yere yerleşip gidebilir." kalıcı birisini arıyorsam işe almam.

ne bileyim, adettendir dedim, girilen sınavların sonuçlarını yazayım dedimdi. madah bi' puanım yok zaten :)

girilen ve basarili sinavlardan öss, ales ya da lgs yazilabilir, sat, gmat, toefl, sprachdiplom etc. yazilir yine. kakao demis zaten neden yazilmiicani.

ilk kez duydum cv'ye kpss puanı yazıldığını. yazacaksanız üds|kpds yazın da ingilizcenizi kanıtlamış olursunuz.

daha önce önümüze KPSS puanı yazılmış olan bir CV geldi. "memur kafasında çalışmak isteyen adamla ne işimiz olur" deyip kenara kaldırdık. hani memuriyete yakın bir pozisyon olur falan belki anlarız da değilse yazmayın sakın. özel sektörde kimse kpss puanının kaç olmasının ne anlama geldiğini bilmez.

Ben de özel sektör için başvuruda KPSS puanının yazılmaması taraftarıyım. Yabancı dil sınavları -eğer yabancı dil bilgisi isteniyorsa- girilebilir.

Son dönemde verdiğimiz bir ilan için başvuruları ben değerlendiriyorum. Şişirme özgeçmişler hemen anlaşılıyor ve eleniyor. Hobilerine kitap okumak, sinemaya gitmek yazanlar, yazım kurallarına dikkat etmemiş olanlar hoş karşılanmıyor. Ciddi bir hobiniz varsa yazın da yoksa hiç yazmayın. Bir de mail adresiniz düzgün bir şey olsun. Tabi bunlar sadece benim takıntılarım da olabilir :)