Giriş
(23)

Mezun olduğunuz ya da hala okuduğunuz bölüme nasıl karar verdiniz?

deeps
Biraz liseli gibi olacak ama bence meslek/okunan bölüm insanın hayatında aldığı en önemli kararlardan, daha doğrusu hayatında keskin dönüşler yapmasına neden olabilecek kararlardan biri.Geçen sene sırf bölümlerden emin olmayışımdan sıralamam nispeten iyi gelmesine rağmen (tm3 16k - tm1 27k) tercih y
Biraz liseli gibi olacak ama bence meslek/okunan bölüm insanın hayatında aldığı en önemli kararlardan, daha doğrusu hayatında keskin dönüşler yapmasına neden olabilecek kararlardan biri.
Geçen sene sırf bölümlerden emin olmayışımdan sıralamam nispeten iyi gelmesine rağmen (tm3 16k - tm1 27k) tercih yapmadım. Hem bölümleri araştırayım, hem biraz daha çalışayım, sınavda da aksilik yaşamıştım diyerek tekrar hazırlanmayı seçtim.
Fakat gelin görün ki bu bir sene beni daha büyük ikileme itti. Sıralamam da aman aman değişmedi (tm1 10k - tm3 9k)
Eşit ağırlık zaten çok seçenek sunmuyor ama sunduğu seçeneklerde de "çok isterim", "hiç istemem" durumu yok.
Soruya gelecek olursak başlıkta da değindiğim gibi siz bu kararsızlığı kendi tercih döneminizde ya da sonrasında nasıl yendiniz? Hayatınızı daha doğrusu kariyerinizi şekillendirirken kendinize sorduğunuz sorular neydi? Mağlum doğru sorular sormadan doğru cevaplara ulaşılmaz. Ben de sizin doğru sorularınızı merak ediyorum.

Şimdiden teşekkürler.
0
deeps
(25.07.16)
Ben bu işi çok iyi yaparım, burada olmalıyım dedim geldim.
0
Lim5
(25.07.16)
özet: asla sevmediğin, ilgin olmayan, merak etmediğin bir bölüm okuma ve kulaktan dolma bilgiyle bir hevesle hareket etme.

Kulaktan dolma bilgilere göre tercih yapmamak önemli. Bir bölüm okul hakkında her yerde saçma saçma çok şey duyarsın hepsi de yarım yamalak subjektif bilgilerdir dolayısıyla onların gazına gelip hareket etmemek gerekir. Bu çok önemli.

Bu aşamaya gelmeden önce en başta kendini iyi tanıman lazım. Merak ettiğin şeyler ne? İlgilerin, kapasiten ne? Basit gibi gözüküyor ama bir bölüm eğer onu sevmeden merak etmeden ya da anlık bir hevesle dolduruşla yazarsan bitmez. zehir olur. başarı oranı düşer. Şimdi "geleceğin mesleği" , "parası çok iyi", "mezunlar 10k" ile başlıyormuş zırvalarını çok duyarsın. Ama önce merak ve motivasyon istek önemli. Sevmediğin biri işi yapmak çok kötü bir şey ve sevmeyerek sırf bu tarz kriterleri göz önüne alarak hareket ettiğinde başarı gelme olasığı da çok düşük. Kendini en iyi sen bilirsin.

Kendinle ilgili az çok bir aşamaya geldiğinde zaten belli başlı bir elemeden geçmiş olacaksın. Şimdi sıra geldi bu durumda tercihlere. Kendi ilginle merakınla elindeki sıramayla tutan yerler arasında değerlendirme yaparak elemeye gitmen lazım. Bölümü karar verdikten sonra, okullar bazında değerlendirme yapma aşaması geliyor. Burada bir sürü etmen var. Şehir içi şehir dışı ekonomik durum vs. ama sanırım bunu değil daha çok bölüm olarak soruyorsun sen.

Dediğim gibi kendini biraz tartıp biraz elemeler yaptıktan sonra önüne çıkan fazla seçenek kalmaması lazım tabii ki bir kaç farklı seçenek kalıcak. Bu noktada da kaliteli bir araştırma yapman lazım. Gidip bölümden insanlarla bizzat konuşman, bölüm hocalarını ziyaret etmen biraz okuman, derslerine bakman gerek. Her bilgiye her duyduğuna inanma çünkü başta dediğim gibi bunlar subjektif olacak. Sen tüm bunları cebinde biriktirip mantıklı bir yol çizmeye çalışıcaksın.
0
qazaqwsx
(25.07.16)
Lisede puanım boşa gitmesin diye fen lisesine gönderilmiştim, Türkiye'de ilk bindeydim, esasınsa ben Sosyal Bilimler Lisesine gitmek istiyordum. Neyse lisede 4 senem kabus gibi geçti, fen lisesi olması ve okulu sevmemem vs. Üniversite tercihlerinde kimseyi karıştırmayacağıma dair kendime söz verdim. Ailem Ankara Hukuk vs tutuyordu, herkes epey ısrar etti Hukuk diye. Kimseyi dinlemedim, kendim araştırdım, hocalarla görüştüm, çğrencilerle görüştüm, okullara gittim günlerce. Önce bölümüme karar verdim, sonra da bölümüm en iyi neredeyse orayı tercih ettim. Hocalarım, ailem tarafında sağlam trip yedim, sor bana pişman mıyım? Elhamdülillah, pişman değilim. Önce bölüm diyorum; okul da değil, bölüm.
0
kırmızıayakkabılıgargamel
(25.07.16)
Ben ailemin isteğine göre tercih yaptım. Hiç istemediğim bir bölümdü. Şu an çok pişmanım okulu bırakacağım. Şimdiki aklım olsa kesinlikle karşı çıkardım. Puanım boşa gitmesin diye istemediğin bir bölüme gitme ve hangi bölüm olursa olsun Ingilizce eğitim veren okula git.
0
tahin pekmez yoğurt
(25.07.16)
puan boşa gitmesin mantığı ile puanım tutan en iyi üni nin en iyi bölümüne yerleştim. En iyi okulu seçerken akademisyenlerin başarılarına, mezunların durumuna ve okulun uluslararası alanda tanınırlığına baktım. Bölümü seçerken etki altında kaldım. Endüstri seçmek isterken abimin zoruyla bilgisayar seçtim. Deli gibi pişmanım.
0
zimbirik
(25.07.16)
puanım tutuyor diye yazdım hayvan gibi pişmanım
0
ruh i tibbiye
(25.07.16)
Bogazici insaat veya makina istiyordum, olmadi. Yonetim bilisim sistemlerine girdim, iyi ki insaati makinaui kazanamamisim diyorum
0
fakyoras
(25.07.16)
ben ortaokulda karar vermiştim. rehber öğretmenimi çok severdim onun biraz etkisi oldu. insanlarla konuşmayı, farklı insanları dinlemeyi, fikir edinmeyi filan seviyordum. baya da meraklıyım. bunun tek yolunun rehber öğretmeni olduğunu düşündüğüm için onu olmak istemiştim. sonra baktım ki öğretmen olmak bana göre değil, psikolojiyi araştırdım biraz. onu okumaya karar verdim. puan iyi gelince ailem baya ısrar etti hukuk diye. psikoloji böyle popüler değildi o zaman. çok ısrar ettiler diye yazdım önce ama sonra düşündüm yapamam dedim.sonra pişman olursun filan dediler. başkasının kararından pişman olacağıma kendi kararımdan olurum diye düşünüp yazmadım hukuk filan. iyi ki yazmamışım. yazsaydım marmara hukuğa yerleşiyordum. hukuk okuduğumu düşünemiyorum bile. sadece psikoloji yazdım. iyi ki bizimkileri dinlememişim. hiç bir zaman da pişman olmadım.
0
şubatsonrası
(25.07.16)
hukuk istiyordum, istanbul ve ankara dışında her yer tutuyordu ama önemsemedim açıkçası. bu puanla girebileceğim yer öğretmenlikler dedim ve neredeyse tercih listemin %80'i öğretmenlikti ki öğretmen olmayı acınacak bir durum olarak görüyordum. İlk iki tercihime özellikle istediğim şehirleri koydum ve ikincisi geldi. Pişman olduğum zamanlar da oldu ama genel olarak çok şey öğrendim ve çok mutlu oldum bu meslekte. Okurken de bari akademik kısmına geçeyim bu işin dedim, bir şekilde oldu. İstediğim işi yapıyorum, evet.
Zamanla ilgi ve düşünceler değişebiliyor. Çok birilerine danışmadım, genel teknik konularda bilgi aldım hocalarımdan. O an yapabileceğim en iyi tercih buydu ki çok güzel bir şehirde okuyup çok güzel insanlarla tanıştım ve zamanımın her anını dolu dolu geçirdim.
Ha bu arada benden hukukçu falan da olmazmış. Belki hakimlik ama ülke bu haldeyken yapılacak iş değilmiş.
0
duyond
(25.07.16)
Derslerinin disinda merak edip biseyler arastirir miyim dedigin bi bolumu sec.
0
beriberi
(25.07.16)
8 yaşına kadar astronot sonrasında da avukat olmak istemiştim. avukatlık dizileri izleyip o avukatlardan biri olduğumu düşünürdüm filan. Üniversite zamanı geldiğinde de bu istediğimi gerçekleştirdim hem de turkiye'nin en iyi üniversitelerinin birinde başladım hukuk fakültesine. Derslerimi, bölümümü hep sevdim ama bu ülkede yapılacak meslek değilmiş maalesef. Başka bir ülkede olsam hem mutlu hem de iyi bir avukat olabilirdim.

Şu anda mezun oldum; başka bir meslek mi yapsam yoksa devam mı etsem kararsizligini yaşıyorum mesela.


Demem o ki iyice ölçüp tartin. İlerde nasıl bir hayat yaşamak istediğinizı düşünüp öyle karar verin. Meslek insanın hayatını direkt etkiliyor. Sevmediğiniz bir işi yaparken mutlu olamazsıniz. Bir de ailenizin söylediklerini de tamamen reddetmeyin. Bazen büyükler bir şey bildikleri için uyarıyor ve kimse bizim kotulugumuzu istemiyor. (Ben bu hatayı yaptım)
0
fraise
(25.07.16)
Ben hep veterinerlik istiyordum fakat ziyadesiyle boktan bir çocukluk geçirdiğim için (sağlık sebepleri) okulda devamsızlıklarım çok fazla oluyordu o yüzden veteriner olamadım. Evde çok fazla zaman geçirdiğim için de genelde kitap bilgisayar falan takıldım ve neticede görsel iletişim tasarımı okudum. Interdisipliner bi bölüm de olduğu için alanında her boktan anlayan ama bi boku da tam bilmeyen bi adam oldum, bu esnada veterinerlik hayalim olduğu için 2. üniversite olayıyla veteriner sağlık ve laborantlık da okudum. Eğer 4 senelik parayı kenara atabilirsem dikey geçişle lisansını da okumak istiyorum :D En azından hayalimi kovalıyorum, şuan yaptığım işler de beni gayet mutlu ediyor, evimi ailemi geçindiriyorum en azından.
0
chiper
(25.07.16)
daha kötüsüne gitmemek ve açıkta kalmamak için. :(
0
for day to break
(25.07.16)
Liseye baslarken onumde iki secenek vardi. Ya ogretmen lisesine gidip ogretmen olacaktim ya da super liseye gidip genetik okuyacaktim. Kayitlarin bitmesine 1 saat kala ogretmen lisesi yedeklerinin olmayacagi anlasildi. Gonlum de zaten genetikten yanaydi. Muhtemelen ogretmen lisesi olsaydi da sonradan kararim degisir, genetik okurdum.

Ailem eskrem karsi cikis yapmadi hic ama genetik okumami da istemediler. Simdi "iyi ki karsi cikmamisiz" diyorlar. Ogretmen Lisesi'ne gitseydim, muhtemelen daha buyuk bir direnc gosterirlerdi. Hala verilmis sadakam varmis diyorum.

Sozun ozu, icinden gecen her neyse onu yap. Yukarida biri demis "baskasinin kararlariyla pisman olacagima, kendi kararimla olurum" diye. Kararini kendin verince pisman olsan bile direnme gucu oluyor bence. En zor zamanlarda bile "bunu secerken sonucunu biliyordum" diyor insan.

Kendime sordugum sorulari bilemiyorum su an. Bence hayal kur. Kendini nasil hayal ettiginde mutlu oluyorsun, onu dusun. Ek olarak, onceliklerini belirleyebilirsin. Ornegin, gelecekte cok paran mi olsun istersin? Insanliga deger katmak mi istersin? Merak ettigin bir olguyu mu arastirmak istersin? Insanlara yardim etmek mi istersin? Buralardan dogru cikisi bulursun diye dusunuyorum.
0
evrim halkasi
(25.07.16)
ailem zorla hemşirelik okuttu. mezun oldum 5 sene hemşirelik yaptım, 2 senesi sorumlu hemşirelikle geçti, öylesine değildi yani, ciddiye aldım işimi.

şimdi ne yapıyorum? 3 ay önce tamamen istifa ettim ve yetenek sınavlarına hazırlanıyorum. haftaya da sınavım var, geçersem 4 sene güzel sanatlar okuyacağım.

ciddiye alarak yapıyor olsam da benim istediğim ve beni mutlu eden şey hemşirelik değildi ne yazık ki.

benim küçüklüğümden beri istediğim şey çizim yapmaktı, şu yaşıma gelmişim hayalim değişmemiş. genelde insanların küçükken kafayı taktıkları mesleğe dair hayalleri değişmiyor. küçükken ne istediğini hatırlıyor musun? ve şu an kendini o mesleği yaparken hayal edip, gülümseyebiliyor musun?
0
nolmus yani
(25.07.16)
mecburiyet, zaten okulu bıraktım
0
le fantome de l opera
(25.07.16)
herkes mühendis oluyordu ben de oldum.
0
antikadimag
(25.07.16)
benim kafamda mimarlık vardı, bizimkilerde eczacılığa takmışlardı kafayı ama ondan nefret ediyordum sonra babam genetik güzel olabilir falan demeye başladı ben de küçükten beri merak ediyordum yalan yok ama bu bölümü yazmamda asıl neden sınavdan 1 ay önce babamı kaybetmekti, o da bunu istiyordu diye gaza gelip yazdım genetiği ve iyi bok yedim. siz siz olun böyle ölümcül hatalar yapmayın.
çok seviyorum alanımı o ayrı ama bok yediğimi düşünmek için de çok sebebim var.
0
pamuk helvalar cebe
(25.07.16)
ben puanıma göre arada nereden baksan 20k fark olan daha düşük bir bölümü tercih ettim. ama memnunum.
0
ruhen hastayim ben
(25.07.16)
başka bölüm okusam ya okulum uzardı ya da sıkıntıdan kafayı yerdim. iyi ki sinema okumuşum.
0
nice tnetennba
(25.07.16)
valla babamın gönlü olsun nasılsa ondan önceki tercihim tutuyor dedim.
tutmadı.

İyi ki tutmamış çok mutluyum.
0
basond
(26.07.16)
Ne olacagimi bilmiyordum. Bana mezuniyet sonrasi yuksek sayida secenek sunan bolumu sectim. 2 yil sonra fikirlerim olgunlasti ve calismak istedigim alana yoneldim. Ben isletme okudum.
0
sckxyss
(26.07.16)
Oldum olası meraklı olduğum bir alandı, yeteneğim de vardı, ortaokuldayken karar vermiştim zaten bu bölümü okuyacağıma. Puanlar açıklandıktan sonra babam başka bir bölüm yazdıracaktı hatta yanlarında kalayım diye. Son gün gizlice tercihleri değiştirip yine istediğim yeri yazdım. Ceremesini çok çekiyorum açıkçası, iş bulma manasında. Başka başka yeteneklerimi birleştirince gerçi, tadından yenmiyor, gerisini de umursamıyorum zaten.
0
sefil
(26.07.16)
(18)

Kadınlara bir soru

fridgetiness
Yaşanan olaylardan sonra özellikle kadınlar için gece sokakların daha tehlikeli hale geldiğini düşünüyor musunuz? Bir hafta öncesine göre günde uğradığınız sözlü-fiziksel taciz sayısında artış var mı?
Yaşanan olaylardan sonra özellikle kadınlar için gece sokakların daha tehlikeli hale geldiğini düşünüyor musunuz? Bir hafta öncesine göre günde uğradığınız sözlü-fiziksel taciz sayısında artış var mı?
0
fridgetiness
(19.07.16)
Ben de var. Cumartesi akşamı Kadıköy gibi bir yerde yaşadım. Kimse dönüp bakmadı, yardım etmedi bile. Ardından sinir krizi geçirdim zaten.
0
dessy
(19.07.16)
bu süre zarfında iş dışında dışarı çıkma fırsatım olmadı pek, o yüzden bende bir değişim yok.
0
piremses
(19.07.16)
Samımıyetıne güvendiğim bir kişi darbenin ertesi gecesi arabadan sarkan insansılar tarafından taciz edildiğini söyledi. Size de gününüzü göstereceğizin küfürlü halleri. Onun dışında aychovsky bıçak çekildiğini yazmıştı. Bir de kezzap hikayeleri dolanıyor etrafta ama ne kadar doğrudur bilemiyorum belki de bilmek istemiyorum
0
🌸fridgetiness
(19.07.16)
sokaklar kadınlar için daha tehlikeli tabi ki. gece dışarı çıkacak kadar gözümü karartmadım henüz ama hava 35 derece ve ben şort giymiyorum, etek, elbise giymiyorum. birinin bir şey diyeceğini, çok korkunç bir durumla karşı karşıya kalacağımı kabul ederek. üç günde insan değişiyor işte. eksküyz may lengıç, ne münasebet ya giydiklerimi mi değiştireceğim insanlar yüzünden derken, sokaktayız diye skmeseler bari der olduk. nereden nereye.
0
evde liyakat kalmamis
(19.07.16)
darbenin ertesi gecesi arabadan sarkan insanlar tarafından da taciz edildim.

sinirlerimi gerçekten toparlayamıyorum.
0
dessy
(19.07.16)
@lamaga katılıyorum size ama soru biraz daha cinsiyetinizle düşünmeniz üzerinize. Mesela günde ortalama 3-4 kere rahatsız edici bakış ve sözlü tacize maruz kalıyorsanız bu sayı son günlerde arttı mı veya giydiğiniz şeylere, dışarı çıkış saatlerinize "kadın olduğunuz için" eskisine nazaran daha çok dikkat ediyor musunuz?
0
🌸fridgetiness
(19.07.16)
gergedan
(19.07.16)
Dün güpegündüz, yakıcı güneşin altında, ana cadde üzerinde, İstanbul'un "en nezih" denilen semtlerinden birinde, yanımızda vızır vızır arabalar geçiyorken, 10 adım ötemdeki durakta insanlar bekliyorken sustalı bıçak çekildi.

Gece çıkıyorum diyemem ama gece geç saatlerde döndüğüm oluyor. Eve geceyarısı gibi döndüğüm oluyor. 1.5 yıl önce gece kapkaça uğradığımdan beri gece çıktığımda dönerken ya taksi ile dönüyorum ve birilerini "Şu plakalı taksideyim" diye uyarıyorum (bir tane de kaçırıldığımda tek tuşla 3 kişiye SMS atacak olan bir uygulamam var) ya da abim beni duraktan alıyor ve eve gidiyoruz.

Bugün ilk defa metrobüste "En açık ben miyim, kabak gibi hedef miyim, kezzap atarlar mı" diye diken üstünde geldim. Üstelik açık falan da değildim. Dekoltesiz t-shirt, mini olmayan etek.
0
aychovsky
(19.07.16)
ben bir kadın olarak artık korkuyorum. kısa kollu giydiğim için dayak yer miyim acaba diye düşünmeye başladım ki ben bu konularda gayet dik kafalı biriyimdir. ama artık korkuyorum.
0
aslmtn
(19.07.16)
Ben 15 temmuz sabahi taciz edildim sabah 6.15 vapuruna binecektim. Pesime takildi sapik, kimden yardim isteyebilirim diye dusubdugumde etraftakilerin ondan farkli olmadigini gordum.ustumde ne etek vardi ne kisa kollu. O bakislar neydi oyle. Darbe gecesi de su almaya ciktik iki kiz, kisa kollu bizi taslamalarindan korktuk geri donduk. Allah hepsinin cezasini versin.
0
geçerkenugradım
(19.07.16)
geçen haftaya kadar direnip bir şekilde şort - elbise giyerken bu hafta bu sıcaklarda pantolon giyip çıkmaya başladım. tişört-pantolona bile bakışlarında vahşileşme olduğunu hissediyorum. genel olarak sokaktaki adamlardan korkuyor-tiksiniyorum. elimde olsa sokağa dahi çıkmam.
0
turk kizi
(19.07.16)
Oldukça salaş ve bol bir t-shirt pantolon ikilisiyle saldırıya uğradığımdan beri 'şort giymesem mi elbise giymesem mi' diye düşünmüyorum. Yapacaklarını her şekilde yapıyorlar.

Son 3 gündür benim cephede bir artış yok, her zamanki bakışlı tacizler devam ediyor sadece.
0
amelie poulain
(19.07.16)
Bende bi şey değişmedi, kadıköy'de oturuyorum ama yıllardır işim gücüm gereği üsküdar ve fatih'te gezinirim ve sürekli toplu taşıma kullanırım, hiç öyle "günde ortalama 3-4 kez bakışla ve sözle taciz oranı" gibi yüksek bir skorum da olmadı. :(
0
ambrosia
(19.07.16)
umarım skorunuz hiç yüksek olmaz zira güzellikle falan ilgili değil sevgili @ambrosia
0
🌸fridgetiness
(19.07.16)
benimki daha tuhaf
muhafazakar bir mahallede oturuyorum
askılı ama dekolte olmayan gayet de uzun bir bluz vardı üzerimde dün markette, önümdeki pardesülü, türbanlı kadını sıra yüzünden uyardım
(benim üzerime bakıp, baştan aşağı da süzüp) benim ne olduğum belliymiş!, ben bi kendime bakacakmışım öyle zat-ı alisine laf edemezmişim, benim seviyeme inmezmiş...bişeyler bişeyler, daha gerisini duymadım.
ben kadınla sizli-bizli hanımefendi diye konuşuyorum, kadın saydırıyor...
sonra sigarasını da aldı gitti, daha kendime gelmiş değilim.
ben içki sigara da kullanmıyorum bu arada :) burası kenar bir yer konvoya monvoya hiç girmedim. girsem olacaklardan korkuyorum.
0
niye ama
(19.07.16)
alıntı: Yarın ya da bir saat sonra ne olacağını kestiremez haldeyken bile, önceden tahmin edebileceğimiz ve hiç sekmeyen bir şey var: Nerede ne olursa olsun, hayatına ilk müdahale edilenler kadınlar oluyor.

Cumartesi sabahı, korku dolu bir geceden sonra belki bir-iki saatlik uykuyla gözlerimizi açtığımızda, güne Trabzonsporlu bir yöneticinin tüyler ürpertici mesajıyla başladık. Demokrasiyi böyle savunuyordu, darbecilerin eşlerine tecavüz edeceğini, bu kadınların tüm “milletin” malı olduğunu söylüyordu. Tecavüz etmek onun hakkıydı, kadınlar da zaten şimdiye kadar darbeci erkeklerin malıydı, bu güç savaşında sadece el değiştireceklerdi…

Şaşırtıcı bir şekilde tepkiler üzerine görevinden istifa ettiğini duyurdu, söz konusu tweet’i sildi, özür diledi ve “Bir öfke anıdır, o kadar” dedi.

Maalesef erkeğin “bir anlık öfke anı”nda bile aklına ilk olarak öfkelendiği kişinin yakınındaki kadınlara tecavüz etmek geliyor. Öyle normal ki bu bağzı erkekler için, sosyal medyada ya da herhangi bir yerde hiç çekinmeden söyleyebiliyorlar bunu. Ne de olsa pipileri var…

yazının devamı için; bianet.org

ben ki yıllardır kadın çalışmaları içindeyim aktivist olarak, dün basmaneden geçmem gerektiği için, şort giymeyeyim bugün derken yakaladım kendimi ve çok içerledim bu duruma. tam cevap olmadı gibi ama oldu gibi de...
0
Phoebe
(19.07.16)
Phoebe +1
Yalnızca gece değil gündüz vakti de tedirginlik yaşıyorum. Normal şartlarda zaten yaşam bizim için oldukça zordu, sürekli bir tetikte olma hali. Şimdi bu hal daha da arttı. Evden çıkmamaya çalıştığım için taciz sayısında artış olup olmadığını kişisel olarak gözlemleyemedim ama bu dışarı çıkılmasın demek değil tabii ki. İnsanların işi var gücü var.
Tüm kadınlara sabır diliyorum...
0
sefil
(19.07.16)
Tacize uğradığımızı anlatmadan önce hepimiz kıyafetlerimizi tasvir ediyoruz. Bu ülkede bu işin kıyafet, davranış vs hiçbir şeyle ilgili olmadığının anlaşılabileceği zamanlar çok uzak görünüyor bana. Çok üzgünüm, endişeliyim ve korkuyorum
0
🌸fridgetiness
(19.07.16)
(103)

2016 LYS Hakkında Sorular

hayati cozemeyen adam
2014'de böyle bir şey yapılmış ve çok da güzel olmuş. Geçen sene yapıldı mı bilmiyorum ama, bu sene yapılması yine faydalı olabilir. Malum sonuçlar yarın açıklanıyor, bir çok arkadaşın yardıma ve bilgiye ihtiyacı olacaktır muhakkak, ben dahil. Karışıklığı da önlemiş oluruz böylece.Tercih süreci bite
2014'de böyle bir şey yapılmış ve çok da güzel olmuş. Geçen sene yapıldı mı bilmiyorum ama, bu sene yapılması yine faydalı olabilir. Malum sonuçlar yarın açıklanıyor, bir çok arkadaşın yardıma ve bilgiye ihtiyacı olacaktır muhakkak, ben dahil. Karışıklığı da önlemiş oluruz böylece.

Tercih süreci bitene kadar da sabitlenirse bence çok güzel olur.

edit: sabitlenmiş, çok iyi de oldu çok güzel iyi oldu taam mı :p

soru cevaplayacakları tikliyorum, diğerlerini şimdilik tiksiz bırakacağım. rahat ayırt edilsin diye. süreç bitince herkesi tikleyeceğim.
0
hayati cozemeyen adam
(17.07.16)
Sakarya Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümü hakkındaki soruları yanıtlayabilirim. Ayrıca Kocaeli, Sakarya ve Matematik bölümü hakkında da soru sorabilirsiniz.
0
dissendium
(17.07.16)
bahçeşehir-iletişim fakültesi için çök !
0
foseptik çukuru
(17.07.16)
Ege tıpla ilgili soru varsa ilk 2 yilla ilgili yanitlayabilirim. Genel olarak tiplarla ilgili de bilgi verebilirim az çok
0
nundu
(17.07.16)
Ben de okul olarak boğaziçi, bölüm olarak ekonomiye dair özelden sorular alabilirim.
0
noluyo yaa
(17.07.16)
ODTÜ ve özellikle felsefe bölümü konusundaki soruları yanıtlayabilirim.
0
sevgikusunkanadinda
(17.07.16)
Trakya tıpla alakalı soruları özelden alabilirim.
0
yine ve yine
(17.07.16)
Yıldız Teknik ve Kocaeli Üniversitesi başta olmak üzere Türk Dili ve Edebiyatı bölümü için buyursunlar
0
mutlusismankedi2015
(17.07.16)
itü ve makina ile ilgili yardımcı olabilirim.
0
axl
(17.07.16)
ODTÜ ve mühendislik/kimya mühendisliği ile ilgili yrd olabilirim.
0
archery
(17.07.16)
koç burssuz hakkında kafanıza takılanları sorabilirsiniz..
0
nrmnm
(17.07.16)
Odtü kkk ve özellikle psikoloji bölümü hakkında yazabilirsiniz efendim.
0
fikrimuhim
(17.07.16)
ODTÜ hakkında genel sorulara yardımcı olabilirim, bölüme daha geçmedim.
0
man of constant sorrow
(17.07.16)
İstanbul Üniversitesi - Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler
0
chess.is.my.life
(17.07.16)
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi - Mimarlık hakkında detaylı bilgi verebilirim.

Gören eden olur diye şunu da yazayım. Ağustosta yetenek sınavına giren öğrenciler için yine Mimar Sinan Resim ve Mimar Sinan İç Mimarlık hakkında da detaylı bilgi verebilirim. Tabi sınavı kazandıktan sonra değil, girecekleri yetenek sınavı olası sorular hakkında.
0
gece kelebegi
(17.07.16)
Yıldız Teknik Üniversitesi - Gemi İnşaa Mühendisliği ile ilgili soruları cevaplayabilirim
0
dog day afternoon
(17.07.16)
ankara hukuk/ koceli hukuk. genel olarak hukuk gel.
0
Zeth
(17.07.16)
cukurova hakkında soruları olan varsa yardımcı olabilirim.
ankara da yaşayıp adana da ilk tecrübeler falan filan.
0
yuz kiloluk bir zenci
(17.07.16)
Moleküler biyoloji ve genetik hakkinda bilgi verebilirim.
0
sefil
(18.07.16)
İstanbul Bilgi Üniversitesi hakkında soruları yanıtlayabilirim. Ayrıca ilk 5 bindeki sözelcilere de tecrübelerimi aktarabilirim.
0
brillant comme une larme
(18.07.16)
yoldan çıkmış bir boğaziçili olarak genç dimağların sorularını alabilirim.
0
sckxyss
(18.07.16)
Yeditepe Üniversitesi ve Bahçeşehir Üniversitesi, ikisi ile de ilgili İngilizce Öğretmenliği bölümü hakkındaki soruları yanıtlayabilirim.
0
fbi
(18.07.16)
Selçuk Hukuk'la ilgili soruları alabilirim.
0
megalomaniac
(18.07.16)
Bilgi- Hukuk düşünenlere yrdımcı olabilirim
0
bahcemaruf
(18.07.16)
Kırıkkale endüstri mühendisliği yardır.
0
kablelvuku
(18.07.16)
Marmara hukukla ilgili soruları alabilirim.
0
manuelka
(18.07.16)
Psikoloji Bölümü sorularini alabilirim. sevgiler
0
psikologum ben
(18.07.16)
izmir ekonomi üniversitesi endüstriyel tasarım, görsel iletişim tasarımı.
bahçeşehir üniversitesi sinema televizyon.
0
brakgn
(18.07.16)
yaşar üniversitesi hakkında genel bilgi
yaşar üniversitesi lojistik yönetimi hakkında bilgi, veya sadece lojistik yönetimi hakkında bilgi
gediz üniversitesi hakkında bilgi ( son durum nedir cemaat vs )
gediz üniversitesi sosyal hizmetler hakkında bilgi, veya sadece sosyal hizmetler.

türkçe öğretmenliği hakkında bilgi ( atama durumları vs )

konularında yardımlarını esirgemeyecek yazarları bekliyorum.
0
🌸hayati cozemeyen adam
(18.07.16)
Türk Dili ve Edebiyatı'nın yanında Türkçe Öğretmenliği hakkında da yardımcı olabilirim.
0
masumiyetmuzesibekcisi
(18.07.16)
Diş Hekimliği hakkında bilgi verebilirim.
0
tiksinmedenuyanmak
(18.07.16)
Boğaziçi-Sosyoloji
0
damba
(18.07.16)
Yeditepe Üni - Uluslararası lojistik ve taşımacılık
0
lemuria
(18.07.16)
adnan menderes ve katip celebi universiteleri
ozelde uluslararasi iliskiler bolumu
bonus olarak dokuz eylul isletme fakultesi hakkinda

yardimci olabiliriz.
0
halanne
(18.07.16)
anadolu üni, eskişehir, iibf hakkında yardımcı olabilirim.
0
tuborg yesili
(18.07.16)
tip fakultesi ve gelecegi hakkinda az cok bilgi verebilirim. yesil yeterli.
0
sipidik oldurmeli
(18.07.16)
bende boğaziçi fizik ile ilgili yardımcı olabilirim isteyenlere.
0
little big man
(18.07.16)
Hukuk Fakültesi başta olmak üzere Kadir Has Üniversitesi hakkında ayrıntılı bilgi için lütfen yeşillendirin :)
0
badabista
(18.07.16)
dil-1 puan 485 sıralama 1513
bu puanı nasıl iyi değerlendirebilirim, en mantıklı üniversite seçimi ne olur, yardımcı olursanız sevinirim.
yeditepe çeviribilim ile ingiliz dili ve edebiyatını yazmayı düşünüyorum en üstlere.
0
ikincisiradakicaylak
(18.07.16)
Marmara tıpla ilgili sorularınıza cevap olunur. Üniversite öğrencisi/ tıp fakültesi öğrencisi olarak hayat nasıl geçirilmeli gibi sorularınıza da kendimce cevaplar verebilirim.
Genel düşüncem ise yurtdışı şartlarınızı zorlayabileceğiniz bölümler yazmak üzerine.
0
bass solo take one
(18.07.16)
ticaret üniversitesi hakkında bilgi verebilirim
0
topraam
(18.07.16)
Bilkent işletme bitirdim geçen sene, steryotip işletme öğrencisi değilim :D. Sorunuz olursa yarın cevap verebilirim.
0
Adramelekhh
(18.07.16)
Pek ihtiyaç var gibi gözükmüyor da Eskişehir ve hukuk hakkında yardımcı olabilirim.
0
kljgslsdkjsd
(18.07.16)
Gazetecilik hakkında genel olarak ve özelde İstanbul Üniversitesi - Gazetecilik için yardımcı olabilirim.

Ayrıca YÖK'ün program atlası diye bir hizmeti var, bölümlerin ayrıntılı bilgileri yer almakta.
yokatlas.yok.gov.tr
0
apdulera
(18.07.16)
Ege üniversitesi hakkında bilgi verebilecek biri varsa çok sevinirim.
0
utkumon
(18.07.16)
Denizcilik fakültesi, deniz ulaştırma işletme mühendisliği, güverte hakkında soruları yanıtlayabilirim

Yok Yetmiyor ise veritabanı ile katkıda bulunabilirim : www.denizcisorucevap.com
0
Northern Mariner
(18.07.16)
merhaba, kardeşim mf puanlarda 100 bin-110 bin arası almış, biyoloji yazmak istiyor. odtü dışındakiler de tutacak gibi görünüyor. biyoloji okuyanlar varsa ne derler merak ediyorum açıkçası?
0
doxanikee
(18.07.16)
bir mezun olarak bogazici - yonetim bilisim sistemleri ile ilgili sorulari olanlar buyursunlar.

ve evet bogazicinde kizlar da teklif ediyor.
0
fakyoras
(18.07.16)
Genel olarak hukuk ve istanbul hukuk için dürtebilirsiniz.
0
fosforlu cevriye
(18.07.16)
Koç üniversitesi ve/veya psikoloji bölümü için mesaj atabilirsiniz :)
0
herhangibiryazariste
(19.07.16)
İstanbul bilgi üniversitesi işletme ekonomi üstün başarı programı ve işletme fakültesindeki tüm bölümler hakkında bilgi verebilirim.
0
hohoho
(19.07.16)
Yukarıda Ege Tıp'tan bir arkadaş daha var ama isterseniz bana da sorabilirsiniz.
0
Lim5
(19.07.16)
itü makina hakkında soruları cevaplarım
0
ghilleinthemist
(19.07.16)
malzeme bilimi ve mühendisliği ile ilgili soruları da ben alabilirim. uzun zaman oldu ama en büyük tavsiyem yazmayın olacaktır :)
0
hakim oynayin dedi
(19.07.16)
ege pdr ile ilgili merakı olan varsa, giderebirim. kurduğum bu cümle kadar iddialı olmayabilir söyliyceklerim ama olsun, kısmen bölümün bana kattığı bir muziplik taşıyorum üzerimde hep.
0
dafaisss
(19.07.16)
İstanbul Üniversitesi Psikoloji Bölümü için buyrunuz efendim.

İstanbul hk sorular da olur. Ortaokul, lise üni. İstanbul'da okudum okuyorum.
0
error522
(19.07.16)
puanım istediğim bölümde istanbul üniversitesi'ne yetiyor, ancak diğer yandan koç, sabancı, bilgi haricindeki diğer özel ünilerin tam burslu olanına da yetiyor. istanbul ün mi? yoksa özel üni mi? daha çok imkan var mıdır özel ünilerde?
0
sonsuzluk
(19.07.16)
anadolu üniversitesi felsefe bölümü hakkında öğrenmek istediklerinizi sorabilirsiniz.
0
uyandirilan uyuklayan
(19.07.16)
Ankara Üniversitesi - Astronomi uzay bilimleri hk. yardım edebilirim.

( Öncelikli not : Fal , burç falan göstermiyorlar :D )
0
MiraTaurus
(19.07.16)
odtü işletme ve matematik ile ilgili sorularınızı tam olarak yanıtlayamasam da yanıtlayabilirim.
0
ucan devekusu
(19.07.16)
Merhaba. TM3 sıralamam 30.500 civarında. Odtü sosyoloji gelebilme ihtimaline ilişkin bir öngörünüz var mı? Geçen sene 25k civarında almış. Malum, bazı bölümler TM-2'den TM3'e geçti ve ortalıkta çok sayıda MF'cinin sıralamaya sızdığı söylentileri var. Bu değişkenlerin TM3 sıralamasına etkisi nasıl olabilir?
0
mykickname
(19.07.16)
Galatasaray universitesi ile ilgili sorulara cevap verebilirim. Muhendislik fakultesi icin tabi ama genel olarak da fikir verebilirim.
0
senialanaglasinalsinsikinicaliyabaglasin_yine
(19.07.16)
kultur univ ingiliz dili ve edebiyati hakkinda bilgi verebilir misiniz?
0
tatlisukusu
(19.07.16)
Boğaziçi için kilyos ve hazırlık konularında soruları alabilirim.
0
phoenixboy
(19.07.16)
Siyaset Bilimi ve Uluslararasi İlişkiler için sorularim. Allah rızası için yardım, lütfen. Bulamıyorum böyle birini.


Boğaziçi düşünüyorum, gelebilir de gelmeyebilir de.. Ama olsun, yoksa seneye bi daha.

* Mezun olunca işsizler ordusuna mı katıliniyor?
* Bana ne katar?
* Sizce yazılım mühendisliği mi bu mu?
* İş olanakları neler?
* Başlangıç maaşları çok mu yerlerde?
* Bana bir Porsche aldırır mı :)))
* Diplomat olmak isteyenler var ve sanırım dışişleri torpilin alâsinin döndüğü yerlerin başında. Ne dersiniz? Birkaç dil torpil duvarını asmaya yeter mı?

Teşekkürler
0
tosiba
(19.07.16)
hayatımın son on yılını odtü makinaya verdim. bekleriz.
0
ron dennis
(20.07.16)
ktü mühendislik fakültesi için yazınız.
0
paixxx
(20.07.16)
iü moleküler biyolojiyi bıraktım.
tıp ve cbü tıp hakkında bilgi verebilirim. gelecek olanlara söyleyeyim, olumlu bakmıyorum.
0
yuvarlanantencereninkapagi
(20.07.16)
marmara siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler hakkında yardımcı olabilirim
0
mermaidsandswallows
(20.07.16)
İstanbul Üni. İletişim Fak. Halkla İlişkiler ve Tanıtım için DM pls.

Okulla alakam kalmadı gibi bir şey ama bir bilene yönlendirebilirim sizi.
0
nodrap
(20.07.16)
ben soru soran tayfadanım sımdı bazı bölümlerde gecen senenın taban puanlarına bakıyorum benım puanım 15-30 puan daha yüksek ama sıralamam yakınlarda hatta bazen daha geri böyle yerlere tercih yapsam ne olur sizce ? tmciyim
puanın gecen senenın taban puanından yüksekse kesin olur tarzı söylemler duydum ama inanmadım
0
zibidigonzalez16
(20.07.16)
hacettepe - ing mütercim tercümanlık hakkında bilgi verebilirim
0
it oynamis yonca masarasi
(21.07.16)
Paü İktisadi İdari Bilimler Fakültesi
soruları alıyım
0
telecastır
(21.07.16)
ITU-YTU elektronik haberlesme muh. Hakkinda elimden geldigince yardimci olmaya calisirim.
0
Deathrow
(21.07.16)
İzmir Ekonomi Üniversitesi ve İzmir Katip Çelebi Üniversitesi hakkında
Ayrıca Bölüm Bazında Gastronomi bölümleri hakkında soru sormak isteyenler ulaşabilir.
0
tss
(21.07.16)
bogazici/ boun endüstri için yardımcı olabilirim
0
sometimes the weak become the strong
(21.07.16)
akdeniz-sinema televizyon hakkında sorusu olan varsa buyursun.
0
nice tnetennba
(22.07.16)
Avusturya hakkındaki soruları alabilirim.
0
serabetan
(22.07.16)
Tm3 siralamam 61bin ... bunu en iyi nasıl değerlendirebilirim? Veya bir sene daha çalış mı dersiniz?
0
ddenizz
(22.07.16)
ODTÜ siyaset bilimi ve kamu yönetimi hakkında yazabilirsiniz.
0
sporty
(22.07.16)
yeditepe - genetik ve biyomühendislik
yıldız teknik - moleküler biyoloji ve genetik

yeşili yakabilirsiniz.
0
bxgx
(22.07.16)
Kayseri'deki bütün üniversiteler hakkında az-çok fikir verebilirim. Şehir hakkında da detaylı soruları cevaplandırabilir, hatta şehre geldiğinizde elimden geldiğince yardımcı da olabilirim yine her türlü konuda.

Ek olarak kardeşim için bir sorum olacak...

Gastronomi ve mutfak sanatları istiyor. Muhtemelen İzmir Katip Çelebi Üniversitesi İngilizce Gastronomi olacak. İzmir'de doğup büyüdüğümüz için şehri biliyoruz ancak okul ve bölüm konusunda fikirleri olanlara da sorularımız olacak.
0
la rana
(23.07.16)
iyte matematik soruları alınır
0
rakicandir
(23.07.16)
Boğaziçi Üniversitesi İngilizce öğretmenliği bölümüyle ilgili yardımcı olabilirim.
0
kulagina kupe olsun
(23.07.16)
Özyeğin üniversitesi ya da yönetim bilişim sistemleri (MIS) hakkındaki soruları cevaplandırabilirim.
0
king lizard
(23.07.16)
Ege dişhekimliği ve dokuz eylül tıp için sorunuz varsa...
0
bir ileti paylastim
(23.07.16)
marmara işletme buraya! buyrun buyrun.
0
mattiadestro
(23.07.16)
ege üniversitesi ziraat fakültesi hakkında bilgi verebilirm
0
ziplayanpilatestopu
(24.07.16)
Ankara universitesi diş hekimligi fakültesi hakkinda bilgi verebilirim.
0
ms nobody
(24.07.16)
boğaziçi işletme mezunu olarak, işletme ve ekonomi hakkındaki üniversitelerle ilgili soruları boğaziçi'nin tüm bölümlerle ilgili soruları yanıtlayabilir, sizi elimden geldiğince tanıdık, bildik ilgili bölümlerdeki hocalar ve öğrencilerle tanıştırabilirim.
0
insan opusen hayvandir
(24.07.16)
itü kimya metalurji fakültesi hakkında yardımcı olabilirim
0
cemlemikonusuyorsun
(24.07.16)
ytü- endüstri mühendisliği hakkında sorularınıza yardımcı olmaya çalışırım
0
housedaki topal doktor
(25.07.16)
Kocaeli universitesi elekt. Ve haberlesme muh. icin sorulari alabilirim. 2. Ogretim icin de sorabilirsiniz.
0
fuckerlove
(25.07.16)
Geç mi kaldık?
ERZİNCAN üniversitesi
HUKUK fakültesi.
0
cahs
(25.07.16)
Dil mezunlari icin fikir verecekler varsa fikir alabilirim.
0
fuckerlove
(25.07.16)
Nişantaşı Üniversitesi hakkında bilgisi olanlar bi' dürtse süper olacak.
0
fbi
(25.07.16)
istanbul üniversitesi
iktisat

sorun gitsin
0
neo
(25.07.16)
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi / Tarih ve Marmara / İletişim hakkında yardımcı olabilirim.
0
odinin sakali
(25.07.16)
Türkçe Öğretmenliği için ben de bilgi verebilirim.
0
duyond
(25.07.16)
anadolu universitesi bilgisayar muhendisligi hakkinda bilgisi/fikri olanlar bi mesaj yollayabilirse sevinirim.

bilkent bilgisayar muh. hakkinda sorulari cevaplayabilirim.
0
jedilance
(26.07.16)
istanbul üniversitesi - amerikan kültürü ve edebiyatı ve genel olarak diller hakkında sorusu olanlar sorabilirler.
0
lesmiserables
(26.07.16)
üni tercihleri 3 agu'da bitecek.

1: ne zaman açıklanır.
2: kayıt tarihleri ne zaman olur?

bunlar tesadüfi mi yoksa biliniyor mu yani üç aşağı beş yukar.
0
brad pitt
(26.07.16)
bilkent üniversitesi veya hukuk ile ilgili tüm sorularınızı cevaplayabilirim.
0
imla kilavuzu
(26.07.16)
hacettepe endüstri müh.
erciyes endüstri müh.
soruları alayım
0
gonul_isleri
(27.07.16)
(1)

istatistik kitabi

la noix
Bana basit ama kapsamli, tercihen biyoistatistik kitabi tavsiye edebilir misiniz?Pdf'i varsa tadindan yenmez
Bana basit ama kapsamli, tercihen biyoistatistik kitabi tavsiye edebilir misiniz?

Pdf'i varsa tadindan yenmez
0
la noix
(12.07.16)
Prof. Dr. Kadir Sümbüloğlu'nun kitapları iyidir.

-Biyoistatistik
-Klinik Araştırmalar-Bilimsel Planlama ve Analiz Yöntemleri

diye iki ayrı kitabı var. pdf i de vardır belki.
0
sefil
(12.07.16)
(3)

çalışırken dinlemelik şeyler

seyyar satıcı
merhaba, bilgi işlem de çalışıyorum bazen çok konstre olamyı gerektirmeyen rutin işler oluyor ya da sistem çalışıtken beklemek gerekiyor bu sırada fazla dikkat istemeyecek arka planda dinlenebilecek şeyler var mı tavsiye edeceğiniz bloomberg dinleyeyim dedim ama radyoyu şirket engelliyor murat gürse
merhaba,

bilgi işlem de çalışıyorum bazen çok konstre olamyı gerektirmeyen
rutin işler oluyor ya da sistem çalışıtken beklemek gerekiyor

bu sırada fazla dikkat istemeyecek arka planda dinlenebilecek şeyler var mı tavsiye edeceğiniz

bloomberg dinleyeyim dedim ama radyoyu şirket engelliyor
murat gürsel in edebiyat ile ilgili videoalrını indirmiştim ama onlar özellikle dikkat istiyor
youtube dan vs indirip dinleyebilirim

belgesel, genel kültür, ekonomi, ders herşey olaiblir
izlemeden dinleyince de faydası olacak

teşekkürler
0
seyyar satıcı
(12.07.16)
sefil
(12.07.16)
whoosie
(12.07.16)
anchor.fm adresindeki podcastleri dinleyebilirsiniz.
0
for the record
(28.08.18)
(5)

Dram türünde roman tavsiyesi?

trmntr
önerebileceğiniz kitaplar var mı? Mümkünse konusu aşk olmasın.
önerebileceğiniz kitaplar var mı? Mümkünse konusu aşk olmasın.
0
trmntr
(26.06.16)
salinger-çavdar tarlasında çocuklar
0
sefil
(26.06.16)
Knut hamsun'un aclik adli eseri adamin bogazini dugumleyen cinsten.
0
treamorg
(26.06.16)
Editleyemiyorum cevabimi ama aklima 2 roman daha geldi, ikisi de hans fallada'nin. Ayyas ve herkes tek basina ölür. Ayyas isminden de anlasilacagi gibi alkolle mucadele cevresinde gecerken digeri nazi almanyasinda yasli bir cifte odaklaniyor. Ikisi de sahane.
0
treamorg
(26.06.16)
stendhal- kızıl ve kara
0
ercumentcozer
(26.06.16)
Hemingway romanlari(ihtiyar adam ve deniz, silahlara veda, canlar kimin icin caliyor)
Camus'nun romanlari
Buzzati'nin tatar colu.
Oblomov
Germinal

Biraz karisik oldu, ilk aklima gelenleri yazdim. Bu arada konu insan olunca ucunda bir yerinde illaki ask oluyor ama ana konu ask degil ustteki kitaplarin.
0
kiss my irish ass
(26.06.16)
(16)

meme büyüklüğü

limoncello
kilo ve estetik hariç neyle ilgili meme büyüklüğü? Genetik mi o da boy gibi?
kilo ve estetik hariç neyle ilgili meme büyüklüğü? Genetik mi o da boy gibi?
0
limoncello
(26.06.16)
Genetik o da boy gibi.
0
Goddard
(26.06.16)
Yağ oranıyla alakalı değil.

Meme dokusu ayrı bişey, ne kadar yağ yakarsan yak kalır.

Tabii bahsettiğimiz kadın memesi ya da içinde meme dokusu gelişmiş bir erkek memesiyse geçerli.
0
la rana
(26.06.16)
acemi nickinin hakkını acayip veriyon ha.. he yağ evet..

genetik. nokta.
0
shotgunwoman
(26.06.16)
genetik, çevresel koşullar, gelişim dönemi beslenme alışkanlıkları
0
sefil
(26.06.16)
Meme dokusunun yağ ile alakası yok. Yağlanma üstüne ekstra büyüklük sağlar. Ayrıca vücudun nereden yağlanacağı da genetikle alakalı. Bazı kadınlar meme yerine kıçtan yağlanır ilk olarak. Direkt erkek gibi önce göbek yapanı bile var.
0
arnold schwarzeneger
(26.06.16)
sefil +1

Sadece genetik değil.
Ayrıca spor yapınca küçüldüğünü söyleyen kızlar var.
0
premium hayat yan gel yat
(26.06.16)
acemi hormonlardan bihaber :D

genetik ve hormonel. dışarıdan hormon alırsan büyüyebilir/küçülebilir
0
la noix
(26.06.16)
Önemli bir kısmı yağdan oluşur, bilmeden konuşmayın. Body falan yapan kadınların fındık kadar kalır, o fotoğraf çektirenlerinki silikon veya içten dolgu.

ama vücudun nereden yağlanacağına genetik karar verir. Kilo alırsan memeler hemen büyümeyebilir, ya da kilo verirsen ilk önce memeler küçülür denemez.
0
harzem
(26.06.16)
hormonla alakalı olsa gerek ki transplantasyon sonrası östrojen alan herifler meme yapabiliyor ya da jinekomastili kimselerde meme olabiliyor, hormon fazlası yüzünden.

hormon seviyesi nelere bağlı onu bilmiyorum; gen işin bir parçası herhalde. ama belki çevre etkisiyle genin tayin ettiği hormon seviyesi yine duruma kişiyi adapte eden başka bir gen sayesinde değişiyor ya da söz konusu geni etkiliyordur? sefil'e sormak lazım.


@sefil: teşekkürler cevap için. gayet net bence.
0
godoşu beklerken
(26.06.16)
yahu genetik de dışarıdan östrojen alan erkeklerde memeler büyüyor ama? demek ki çevre de etkili.

bu da genellikle östrojeni taklit eden pestisitler, soya ürünleri, bazı bitkisel ürünler sebebiyle oluyor. soya desen girmediği paketli ürün yok.

tabii bunu okuyan embesil kızlarımız östojen falan almaz umarım.
0
ya ben lan neyse
(26.06.16)
Evet genetik ama orada yag dokusu yok ne kadar yagdan zayiflarsan zayifla memen kalir diyenlere gulucuk gonderiyorum, kaniti ne yazik ki benim. Vucut gelistirmeye baslamadan once yag oranim yuzde 18 19 idi, 2 senedir duzenli bu sporla ugrasiyorum, yag oranim su an yuzde 14 ve memem de bu surecte kuculdu, evet. Cinsiyet tabii ki kadin. /:
0
treamorg
(26.06.16)
@treamorg memen kuculur (boyut) ama meme dokusu kaybolmaz
0
la noix
(26.06.16)
La noix evet tabii ki doku kaybolmuyor ama ergenlik doneminde olusan meme de safi o dokudan ibaret olmuyor, doku ve yag ile oluyor o guzelim memeler /:
0
treamorg
(26.06.16)
@godoşu beklerken,
spesifik olarak bu dokuyla ilgili bilgim yok. literatür taramaya da zamanım yok ne yazık ki. ancak olabiliteler açısından bakarsak;

- hormon seviyesi genetik altyapıya bağlı. o hormonu ifade eden gen ne kadar aktifse hormon üretimi o derece fazla olur. ancak hormon protein halindeyken başka birtakım protein etkileşimleriyle etkisi engellenebilir.dolayısıyla sade ve sadece genlere baglı degil ilave olarak hücre içi protein etkileşimlerinden de söz edeceğiz.

- hormon seviyesi yalnızca genetik yapıya bağlı değil. çevresel faktörler bu seviye dalgalanımını gerçekleştirebilir. bunlara nutrientler yani yediklerimiz, stres faktörleri, anne karnında maruz kalınan etkiler, güneş ışığı, radyasyon vs sayılabilir. bunları hormonu o bahsettiğim diğer protein etkileşimlerinden kurtardığını düşünün. yani hormon serbest kalıyor gibi. ve/veya bu faktörler sebebiyle o proteinler daha çok o hormona saldırıyor ve hormonun etkisini zayıflatıyor. bu faktöre bağlı olarak değişkenlik gösteriyor.

-çevresel faktörlerin bir diğer etkisi de genler üzerine. diyelim ki soya ile beslendiniz. soyanın etki ettiği gen x geni olsun. x geni direkt o hormonu salgılamıyor ancak hormonu salgılayan geni dolaylı olarak etkiliyor. geni açılmasını veya genin ifadesinin artmasını sağlayan etkide bulunursa hormon salınımının pozitif olarak artması beklenir. yine başka bir faktörün ise y genini açtığını, bu y geninin de hormon salgılayan genin kapanmasına sebep olduğunu düşünelim. dolayısıyla burada da negatif bir regülasyon var. yine başka bir şekilde başka bir faktör de z geninin kapanmasına sebep olsun. bu z geni de hormonla ilgili geni açıp/kapanmasına sebep olabilir.

basitçe böyle gibi gibi. dolayısıyla genetik etmenler işin içinde okey. bunlar gen yapısıyla alakalı şeyler.
bir de aslında bu duyuruda kullandığımız genetik ifadesi biraz yanlış. kalıtımsal demek daha doğru oluyor. dolayısıyla aslında bu durum hem kalıtımsal hem genetik.

kalıtımsal olması anneden veya baba soyundan gelecek şekilde bize kalıtılan genetik altyapı. meme büyüklüğünü bu belirleyebilir. genetik etmenler ise bu kalıtım paterninin ifadesini belirler. yani mesela gelişim döneminde maruz kalınan etmenler sebebiyle kalıtımdaki ifadenin o çevreye olan uyuma göre değişkenlik göstermesi ki meme büyüklüğünü bu da belirliyor.

fazla karıştırmamışımdır umarım.
0
sefil
(26.06.16)
İnsanlar kilo verdiğinde nasıl bazısı belden bazısı bacaktan veriyor, meme de öyle. 40 kilo olup vücuduna göre büyük memeli olan da var, 70 kilo olup limon gibi memeleri olan da. Kilo verince meme küçülebilir, düzenli spor yapanların ki de (profesyonel değil) küçülüyor ama şekilli oluyor diye gözlemledim.
0
piremses
(26.06.16)
Yağ oranı diyen cahildir, bilmediği şeyin üstüne konuştuğu için başka sıfatları da vardır...

Yağ yaktığında, vücudu çevreleyen yağın bir kısmı da meme bölgesindedir, bu da genetiğine bağlı olarak belki gider belki gitmez, bölgede hacmen değişim olur ama meme küçülmüş ya da büyümüş olmaz. Yoksa yağın vücudun herhangi bir bölgesinde hacim artışına sebep olabileceğini 2 aylık bebek bile bilir.

Yağ ile memeyi ayıramayıp daha iddialaşan zevata son cevabımdır.

"Memeler yağdan oluşur" gibi bi tabi var. hahahaha
0
la rana
(27.06.16)
(24)

sperm sayısı sorunsalı

make a wish
1 yıldır birlikte olan nişanlı çiftimiz evlilik hazırlığı içindeler. ev bakıyorlar vs. erkek kişi kontrol için gittiği doktor muayenesi sonucunda sperm sayısının çok düşük olduğunu, sperm verimliliğinin çok az olduğunu öğreniyor. bu durumu nişanlısıyla paylaşıyor. kadın önce beraber çözüm ararız diy
1 yıldır birlikte olan nişanlı çiftimiz evlilik hazırlığı içindeler. ev bakıyorlar vs. erkek kişi kontrol için gittiği doktor muayenesi sonucunda sperm sayısının çok düşük olduğunu, sperm verimliliğinin çok az olduğunu öğreniyor. bu durumu nişanlısıyla paylaşıyor. kadın önce beraber çözüm ararız diye olumlu yaklaşıyor. ancak konuyla ilgili araştırma yapınca çocuk sahibi olma ihtimallerinin çok az olduğunu öğreniyor ve nişanlısından ayrılıyor.

bu hikayede kadın suçlu mu?
0
make a wish
(17.06.16)
yaşamadan, içinde bulunmadan böyle durumlar hakkında yorum yapmak çok güç. kadına suçlu demek doğru olmayabilir belki. ama yaptığı da pek hoş olmamış açıkçası. çocuğu olmayan onca çift var, sorun bazen bir tarafta oluyor ama bu yüzden ayrılmıyorlar. çocuğu olan çiftlerden daha büyük bir sevgiyle bağlılar gibi birbirlerine.
0
swalloww
(17.06.16)
Aynı sorun kadında da olabilirdi, kadının yaptığı suç falan değil net şerefsizlik. Çocuk isteğin varsa milyon çeşit yol var elbet denersin birisi sonuç verir. Demekki adam sakat falan da kalsa bırakıp gidecek adam için hayırlısı olmuş.
0
gozu acik sevisen yahudi
(17.06.16)
Tüp bebek denilen bir yöntem var ve oldukça da başarılı artık. Üreme illa ki doğal yollarla olmak zorunda değil ki. Ki kadının da bu bilinçte olduğunu düşünüyorum, yani bu bahane gibi geldi bana. İlişki içerisinde muhakkak başka bir şeyler vardır. Dolayısıyla kimse suçlu değil, ilişki içerisinde suçlu/suçsuz aramamak gerekiyor.

edit: zorlu bir süreç tüp bebek evet, krem peynir'e katılıyorum. ancak ilişki içerisinde karşılıklı sevgi falan varsa bu zorluğa göğüs gerilebilir diye düşünüyorum ki benim kendi görüşüm bu. ha kadın bunu istememişse kendi tercihidir elbette.
0
sefil
(17.06.16)
suclu filan değil gayet normal.
0
Lola90
(17.06.16)
Adam kurtulmuş yol yakınken.
0
hasmetizm 2046
(17.06.16)
kadın baktırmış mı bilmiyorum ama inşallah onda da infertilite vardır, sorunsuz bi adamla tam evlenecekken adam bunu öğrenip siktiri çeker buna.
0
animalman
(17.06.16)
evlilik çocuk için bir araya gelmek demek değildir. bunu bilmek gerekiyor. tıptaki çözümler bittiğinde evlat edinme seçeneği de var. hadi o olmadı, kıbrısta sperm bankası vardı sanırım. ne bileyim, gerekirse çocukları olmaz. çocuk yapmak hobi olmuş zaten, çocuğu olmayan ve uzun yıllar evli olan kişiler bana daha gerçekçi bir aşk yaşıyormuş gibi geliyor zaten.
0
nathanieltroy
(17.06.16)
Kadının yaptığı yanlış. En başta, sırf çocuk yapmak için evlenmek yanlış.
0
peggy
(17.06.16)
Kadin suclu degil cahil
0
la noix
(17.06.16)
Sadece çocuk için evleniyor adama karşı bir duygusu yoksa çok normal, suçlu falan değil.

Şimdi kendimi onun yerine koyuyorum; evliliği sadece çocuk sahibi olmak için kabullenirim herhalde, eğer böyle bir sorunla karşılaşırsam devam etmemin tek sebebi adamı sevmem olur. Seviyorsam kalırım, sevmiyorsam giderim net.
0
mutekebbir
(17.06.16)
bir insanı sevmek bir insanla bir yola çıkmak bir proje değil.
hımm tıkandık burada projeyi iptal edelim gibi.
Allahım yine büyük konuşuyorum sen sınama Allah'ım.
bu denildiği gibi kadının da başına gelebilirdi. hayat bu, herşey insanlar için. bence yarı yolda bırakmak olmuş. bişiler denenebilirdi, evlatlık düşünülebilirdi hiç olmadı. üzücü olmuş.
0
hushhush
(17.06.16)
Kadın suçlu değil, adam şanslı.
0
babilbaligi
(17.06.16)
kadın suçlu diyemeyiz bence. bunun kadın veya erkek olmaklada alakası yok. herkes her şeyi göze alabilir, almak zorundadır gibi bir dayatmada bulunamayız. anlaşılabilir bir şey kadının davranışı ama elbette ideal olan sevdiği insanın yanında kalması ve birlikte çözüm üretmeleri. ama diğer taraftan böyle bir teşhisi olan ve bunu komplekse dönüştürüp kendisine destek olan eşine, sen beni kesin aldatacaksın diye psikolojik şiddet uygulamış adamda tanıyorum eski işyerimden. ilişkilerin iç dinamiklerini hiç bilemeyiz dışarıdan, genellemek çok doğru gelmiyor bana.
0
Phoebe
(17.06.16)
kadın suçlu değil.
kadına güvenen erkek mal.
ciddiyim bak öylesine yazmıyorum.
bir çok erkekten şunu duydum; her şey güzelken sorun yok ama bir hata yap karın bile sana düşman oluyor.
bir çok erkek bu cümleyi kuruyorsa bir durup düşüneceksin.
tüm kalbimle söylüyorum kadının suçu yok ve bence doğru olanı yapmış.
0
seyduna6687
(17.06.16)
Yazık. Aşk bu değil. İsabet olmuş, adam kurtulmuş.
0
six packsiz
(17.06.16)
kadın ya da adam fark etmez, sevdiği için değil de çocuk yapayım diye evlenme niyetiyle bu işe girdiğinden, ayrılmaları isabet olmuş. işin içinde duygu olmayınca "o dişiyi dölleyecek çok fazla erkek var doğada" desek abes olmaz.
0
coder6006
(17.06.16)
kadın haksız.
0
basond
(17.06.16)
yani kadın üremeye programlıysa demek, onunda kontrolü dışında gelişmiştir. suçlu yok.
0
gokhan atestepe
(17.06.16)
İlişkinin en başında böyle bir sorun açık açık söylenseydi, ayrılınabilir bir şeydi ama nişanlılık bu. Bunun benim için anlamı 'Ben bu adamla hastalıkta sağlıkta bir arada olmayı kabullendim, bu niyetle bir adım attım' demek. Yargılamak olmasın, yaşamadan bilemeyiz ama empati kurmakta çok çok zorlanıyorum. Nişanlı demek, canından çok sevdiğin adam demek. 'Seni on yıl beklerim' ya da 'İstersen, on hastalık yakana yapışsın, ben yanındayım' demek gibi geliyor bana. Varsın, çocuk olmasın. Tabii, çocuk için evleniyorsa haksız değil.

Adamın yerine kendimi koydum ve 'Çocuğumuz olmayacak' diye ayrılındığını düşündüm. 'Bu adam beni hiç sevmemiş' derdim içimden herhalde. Zaten adam kendini eksik ve suçlu hissediyordur, üstüne nişan da atılınca iyice yıkılmıştır. Bana ayıp geldi ama haklı olabilir.

Sevgilimin çocuğu olmayacak olsa 'Woohoo! Korunmasız sevişeceğiz bundan sonra!' diye zil takarak göbek atarım, dilencilere para dağıtırım. Çok çocuk istersek evlat ediniriz, hem de doğum yapmamış, o süreci geçirmemiş olurum; bir taşla iki kuş. Ama doğum yapmak istemesini de anlıyorum.

Oda arkadaşıma 6 yıl önce benzer bir şey söylemişlerdi. Yumurtası tutunmuyordu, kalitesizdi, vb. Art arda ameliyatlar geçirdi birkaç yıl boyunca. 'Çocuk olma ihtimali çok çok az' demişlerdi ama bu Mart'ta doğum yaptı. Hem de tüpsüz müpsüz. Tabii, erkek için belki biraz zordur. Tıp hızlı gelişiyor, hemen çocuk sahibi olmazlar veya en az üç çocuk yapmazlar ama bir zaman çocukları olabilir bir şekilde.

O kadının dünya görüşüdür, suçlu diyemem ama ben öyle biriyle olmak istemezdim.
0
aychovsky
(17.06.16)
7 milyon sperm ile tip bebek deneyip olmayıp kendiliğinden çocuk sahibi olan arkadaşım var.

İlerlemiş tıp ile sperm sayısı aşırı büyük sorun dahi sayılmıyor.
0
ihanet kac kisilik
(17.06.16)
mahkeme değil ki birisi suçlu olsun.
0
turkuaz
(17.06.16)
suç muç bilmem de adam buz gibi doğal seçilime uğramış.
0
dr cucu
(17.06.16)
tam aksi bir durum icin:

www.eksiduyuru.com
0
scars dont fade
(17.06.16)
eğer kadın "bu adamla" hayatı paylaşmak isteseymiş ilişkiyi bitirmezmiş; ama kadının amacı "bu adamla hayat arkadaşı olmak" değil adamın biriyle evlenip çocuk doğurmakmış, kiminle evlendiği mühim değilmiş.

kadın suçlu değil ama bencil ve ikiyüzlü. adam evlendikten sonra da bu durumu nişanlısıyla paylaşabilecekken dürüst davranıp öncesinde söylemiş, yani adam kadının aksine bencil ve ikiyüzlü değil. o yüzden de hayırlısı olmuş.
0
whimsical
(17.06.16)
(32)

yeni nesil anne stayla

la noix
oğlanın doğumgünüydü geçen hafta. buradan bi arkadaş sağolsun süper fotoğraflar çekmişler öyle böyle değil. yani markalara gönder, direkt billboard'a bassınlar, o derece güzeller. içimdeki yeni nesil anneyi durduramıyoruz efenim hepsini facebook, instagram işte ne varsa paylaşıp "maşallahı eksik etm
oğlanın doğumgünüydü geçen hafta. buradan bi arkadaş sağolsun süper fotoğraflar çekmişler öyle böyle değil. yani markalara gönder, direkt billboard'a bassınlar, o derece güzeller.

içimdeki yeni nesil anneyi durduramıyoruz efenim hepsini facebook, instagram işte ne varsa paylaşıp "maşallahı eksik etmeyelim kıps kıps" yazmak istiyorum. oğluşum falan demek istiyorum. çokşükürbinşükürlü tagler eklemek istiyorum

napıcaz?

ps: şimdi bilemedim arkadaşı afişe edeyim mi etmeyeyim mi. belki görürse kendisi yazarsa olur :)
0
la noix
(15.06.16)
Ahahaha bana gönder birkaçını bastırıp eve poster niyetine asalimmm :) facebookta, instagramda birer tane paylaş ama tüm sayfayi doldurma. Bizde bu stilde birkaç tane anne var; kusacagiz yakında.
0
fraise
(15.06.16)
Oğlan da maşallah, kaka yaparken bile guzel gözükecek bebe maşallah. rica ediciim kararın yayın yönünde olsun, milletin gözü bebek görsün :)
0
kaymaktutmayansicaksut
(15.06.16)
Paylaş yahu nolacak? 102 tane değil de 5-10 tane seç koy işte. Sürekli yaptığın bi şey değilse sorun yok.

Bizi niye çağırmadın doğum gününe :/
0
buff
(15.06.16)
Dogum gunu kutlu olsun birlikte nice seneler gecir evlatcagizinla. Icinden gelmis, paylas gitsin ama oyle 6384683 tane atma bence.
0
yorke
(15.06.16)
Yaa bi dikka sizin yavrunuz mu oldu? Eğer öyle bişeyse çok tebrikler :))) kesinlikle ekleyin, tagleyin! :) altına yazılanlar çok geleneksel klişe şeyler yerine gerçek bir "yeni nesil anne" tarzında olursa tadından yenmez :)
0
jimjim
(15.06.16)
NAZAR ISSUES!!

benim öyle bebem olacak çuvala koyar öyle gezdiririm. KOYMA.

;_;
0
shotgunwoman
(15.06.16)
@shotgun zaten pazar gunu bi sekilde kafasini koltugun ALTINDAKI metale carpti simdi tek gozu mor geziyor :p
0
🌸la noix
(15.06.16)
bu duyuruyu açarak tatmin etmiş oldun o yeni nesil anneyi, daha fazla şeetme bence.
0
baba jo
(15.06.16)
serseri ya..

kendine gel sakın resim falan koyma sağa sola. ;_;
0
shotgunwoman
(15.06.16)
Koy gitsin,millet erkek gorsun,pipili fotosu varsa onu da koy altinada qusel qizlar eqlesin yaz.
0
duptıs
(15.06.16)
Bir tane seçip koyarsan kimseyi baymazsın, hatta bak bu benim yavrum demek yerine birlikte bir fotoğrafınız varsa güzel olur :)
0
Lim5
(15.06.16)
ya yap nolcak kaç kere gelicen dünyaya.
0
dedim dedim de kime dedim
(15.06.16)
Yapma ya. Bilmiyorum cocuk sahibi degilim, olunca belki ben de massallahli fotograf koymak isterim, yüksekten atmayayim simdi ama su anki kafamla cocukların/bebeklerin resimlerinin sosyal medyada paylasilmasina karsiyim. Onun söz söyleme hakkı yok ki, istemeyecek belki?
Binbir türlü manyak var bir de etrafimizda. Herkes sizin baktiginiz gozle bakmaz nazarından tut kıskananına sapıgina binbir turlu insan var. Belki de bu kadar manyak manyak haberlerin icinde ben paranoyakca dusunuyorumdur.
0
physcos physcos
(16.06.16)
Paylaş, bıkan olursa paylaşımlarını engelleyip gizliyor zaten. Arada timelineda temizlik yapıp rahat ediyorum, hormonal durumları tavan yapmış anne paylaşımları da gizlediğim oldu, on yıldır düğün fotosu paylaşan hevesli gelin de.
0
Sulfoxaflor
(16.06.16)
azcık eklesene görelim :)
0
sta
(16.06.16)
Koy canım, çocuk fotoğrafı koymanın bir sıkıntısı yok ki! Ama üç milyon tane olunca fenalık basabiliyor. Hatta bence altına bu hissettiklerini de yazarak koy :)
0
aychovsky
(16.06.16)
yapıştır. bi tane de buraya gönder de yağuşuklu görelim :)
0
babilbaligi
(16.06.16)
Alin gencolar

hizliresim.com

Aksama album yapcam valla gaza geldim :p
0
🌸la noix
(16.06.16)
Masallahi unutmuyoruz ;) (aminli emoticon)
0
🌸la noix
(16.06.16)
bu ne tatlılık ya. maşallah.

p.s. sosyal medya bunun için var; rahat ol bacım afedersin.
0
babilbaligi
(16.06.16)
oh oh maşallah:D büyümüş mü ya bu şeker?:)
birkaç tane koy gitsin:)
0
peggy
(16.06.16)
Öncelikle ALLAH Bağışlasın.Analı-Babalı sağlıklı, huzurlu bir hayatı olsun. Başarıyı kendisi elde edecektir.41 kere maşallah.

Benim fikrim ; bir şey olmaz.paylaşabilirsiniz.
Bursa'da çocuklarının yüzlerini gizleyip ,resim çeken bir ailemizin küçük çocukları çok kötü bir şekilde hayatını kaybettiğini dün akşam haberlerde gördüm. :( her anı yaşamak daha güzelidir fotoğraflarla ölümsüzleşir.. :( kahretti akşam haberleri.
0
Game Over
(16.06.16)
çok şeker maşallah , böyle fotolar paylaşılmazsa yazık olur .ben hep şöyle düşünürüm facebook ve instagram da arkadaşlarım ailem sevdiğim kişiler var ve gönderilerim herkese açık değil sadece onlar görüyor ne problem olur ki sevdiğim kişiler sonuçta.çocuklar çabuk büyüyorlar ,bu şirin zamanları geçiyor kocaman insan oluyorlar .içindeki yeni nesil anneyi sal gitsin istediğini yap derim .
0
devilone
(16.06.16)
Benim bile paylaşasım geldi :) Maşallah pek güzel bi bebek. Koy hatta beni ekle ben de altına 'cnm çok güzel bebek yapmışsınız tbrklr' falan yazayım :D
0
aslmtn
(16.06.16)
içine ne kattığınızı da paylaşacak mısınız? :)
0
piremses
(16.06.16)
@gameover
içim parçalandı yüzüm düştü :/ allah sabır versin
0
🌸la noix
(16.06.16)
eheh bakışlara bak ya çirkin maaşallah:) paylaş yahu bu bebek paylaşılmaz mı
0
guneslihavalardacokmutluoluyorum
(16.06.16)
Allahım! Yeğrim! Maşallah :)

Ben gördüm marka değerini, desteği verdim :p
Tam bir ''Annem yaparsa en güzelini yapar'' temalı Dr. Oetker(nasıl yazılıyordu be bu), ''Çocuktur kirletir, OMO ile temizlenir.'' mesajı veren Omo reklam çocuğu :)
0
kaymaktutmayansicaksut
(16.06.16)
Çocuk yapasım geldi görünce bu miniği. Ne de tatlı :) Koyun gitsin
0
sefil
(16.06.16)
çok tatlıymış maşallah nazar değmesin ♥‿♥
0
yue
(16.06.16)
Doğum günü kutlu olsun. Fotoğrafları koy, etiket döşe gitsin nolucak. O anneler bi anda 250 foto 40 video falan yüklüyorlar ve bunu düzenli olarak yapıyorlar ondan diyoruz tutmuş koparmış
0
buhebu
(16.06.16)
Çok tatlıymış, nice mutlu yaşlara :)

encrypted-tbn2.gstatic.com
0
Lim5
(16.06.16)
(16)

Arkadaşınızı bırakır mıydınız?

kitap arasında kalmış silgi tozu
Tatile gittim zamanlarda bu benim hep aklıma geliyor. Diyelim ki yurtdışına gidiyorsunuz arkadaşınızla, iki kişi. pasaport kontrolünde bir sıkıntı çıksa, veya biletinde, ve son son son saniyede gelemeyeceği ortaya çıksa, yalnız gezmekte de bir sorun görmeyen biriyseniz, yalnız gider miydiniz? etik d
Tatile gittim zamanlarda bu benim hep aklıma geliyor. Diyelim ki yurtdışına gidiyorsunuz arkadaşınızla, iki kişi. pasaport kontrolünde bir sıkıntı çıksa, veya biletinde, ve son son son saniyede gelemeyeceği ortaya çıksa, yalnız gezmekte de bir sorun görmeyen biriyseniz, yalnız gider miydiniz? etik değerlere bakılırsa gitmemek gerekiyor. ama ben olsam arkadaşımın gitmesini isterdim.

mesela geçen sefer indiğimiz ülkenin kontrolünden geçecekken arkadaşım baktı ki pasaportu yok. bir on beş dk pasaport aradık, saçma bir yere tıkmış. böyle bir durumda onunla türkiyeye döner miydiniz?
0
kitap arasında kalmış silgi tozu
(10.06.16)
arkadaşıma bağlı, senin gibi olduğuna inanıyorsam bırakırım. tabii önce bi tereddüt yaşarım muhtemelen, bu süreçte onun davrandığı da nasıl önemli; üzüleceğini anladıysam birlikte dönerim ama çok sorun etmeyeceğine inanırsam anlık olarak, devam ederim.

ben de kesinlikle gitmesini isterdim, böyle şeyleri sorun etmem.
0
baba jo
(10.06.16)
tek başına bi tadı olmaz ki. üç kişiysen biri bırakılabilir ama iki kişiysen bırakmamak mantıklı. zevki çıkmaz yani.

duyuruda gördüğüm en ilginç sorulardan biri oldu yalnız ha :D
0
elorelia
(10.06.16)
giderim. hatta bilette isim değiştirme imkanım varsa o arkadaşın yerine gidecek başkasını bulur onunla giderim.
0
babilbaligi
(10.06.16)
eğer pasaportu unuttuysa dönüp geri alması için bekler ya da biletimi yakmayıp gideceğim yerde havaalanında bekler birşekilde buluşup birlikte tatile devam etmek isterdim. kapıdan geri çevrildiyse veya son dakika tatilini iptal etmesini gerektirecek birşey olursa da duruma göre değişmekle birlikte geri dönmez tatilimi yapardım. çok çok ekstra bi durum ama olur ya ailesinden birinin ölüm haberi gelir. anca bu tarz bir durumda tatilden vazgeçip destek olmak için onla geri dönerdim ama diğer türlü o sorumsuzluk yapıp pasaportunu unuttu vs. gibi durumlarda onun problemi beni ilgilendirmez der tatilimi yapardım
0
avonkatalogu
(10.06.16)
dönmem yahu gezmeye devam ederim.

insanların bazı şeyleri yanlış anladığını düşünüyorum. bunun onunla olan arkadaşlığımın temel taşı olmaması lazım. kötü günde yanında olmak ayrı bir şey ama bu kötü gün değil ki.

benim gezmemi istemezse arkadaşım olan kişi, onun bencilliğini anlarım bir daha da görüşmem.
0
senialanaglasinalsinsikinicaliyabaglasin_yine
(10.06.16)
beraber dönerim. yola beraber çıkmışız beraber de döneriz. benim mantığım bunu söylüyor.
0
skyangel
(10.06.16)
Bırakırdım. Tatilimi yapmadan dönmezdim.
Sıkıntı çıkan ben olsam da arkadaşımın bensiz gitmesini isterdim. Samimi olarak söylüyorum.
0
battal gemalmaz
(10.06.16)
Çok içime sinmese de gezerdim yahu. O kadar plan yapıp para harcamışım, arkadaşımın yaşadığı problemden dolayı hepsini çöpe atamam.

Problem bende çıksa arkadaşımın gitmesini isterdim. Çünkü zaten onu yalnız bir tatile mahkum bırakacağım için yeterince utanırım, bir de iptal ederse iyice ezilirim.
0
long live rock n roll
(10.06.16)
evllik cudanı tasımıyorsa donmem.
0
bryan fury
(10.06.16)
Ay tabi ki giderdim, seyahatimi yapardim.
Neyse ben zaten tek seyahat ediyorum da boyle dertlerim olmuyor.
0
kuehles blondes
(10.06.16)
Giderdim tabii ki. Bileti yakma olaylarını hiç sevmiyorum. Tek başına da çok güzel tadı çıkıyor.
0
sefil
(10.06.16)
avonkatalogu + 1

Son dakikaya kadar bekler, artık gelemiyorsa giderim. Bunun dışında, hastalık-ölüm gibi olağanüstü durumlar dışında giderim. Hem arkadaşlarla hem tek başıma tatil yaptım; ikisini de seviyorum. Tek başına da keyfini çıkarırım.
0
aychovsky
(10.06.16)
giderdim.
0
instant crush
(10.06.16)
yakin arkadasimsa zaten gitmemi sorun yapmayacaktir. yoluma devam ederim.
yakin arkadasim degilse de kalmama degmez. yine yoluma devam ederim.

not: hic yakin arkadasim yok.
0
letheavendangered
(10.06.16)
Uğrunda bunu yapabileceğim arkadaş sayım 3. Diğerlerini umursamam giderim
0
aslmtn
(10.06.16)
havalimaninin ofisine gidip bir sonraki ucusa transferimizi yaptirmayi denerim. bir gun gec giderim, problem degil. ama diger bir senaryoda, arkadasimin acil bir isi ciksa ve tatil plani iptal olsa ben giderim. kalmamin ne faydasi olacak? o kadar isyerinden izin vs almisim, ne yapicam evde oturup.
0
sttc
(10.06.16)
(5)

tez savunma jürisi

shubulubapshubaptishaluva
yüksek lisans tezi savunması yapacağım, eşdanışman katılmayacağı için 3 kişi yeterli oluyor. danışman hoca bir kişi de okul dışarıdan olmalı dedi, kendisiyle birlikte 3 kişi saydık bizim bölümden,2 kişi de yedek ekledik ama okul dışından çağırılacak hoca asil değil yedeklerde. doğru oluyo mu şimdi b
yüksek lisans tezi savunması yapacağım, eşdanışman katılmayacağı için 3 kişi yeterli oluyor. danışman hoca bir kişi de okul dışarıdan olmalı dedi, kendisiyle birlikte 3 kişi saydık bizim bölümden,
2 kişi de yedek ekledik ama okul dışından çağırılacak hoca asil değil yedeklerde. doğru oluyo mu şimdi bu? hocaya ulaşmak zor, yurt dışında şuan. benim de kafam karıştı şu saatte takıldı aklıma
0
shubulubapshubaptishaluva
(10.06.16)
Üniversiteniz dılından en az 1 hoca asil olmalı diye biliyorum. Enstitüye göre değişir. Üniversitenin lisansüstü yönetewliğini indir muhtemelen sitesinde vardır.
0
intihar etsem de kendime gelsem
(10.06.16)
Okula gore degisiyordur da bizde 5 asil, 2 yedek oluyordu. Asillerin ve yedeklerin birer tanesi disaridan olmak zorundaydi.
0
evrim halkasi
(10.06.16)
yönetmeliği buldum, en az bir kişi bağlı bulunulan yükseköğretim kurumu dışından olmak zorundaymış. bu bölüm/fakülte bazında alınabilir mi yoksa komple farklı bir üniversite mi olmalı, bilginiz var mı?
0
🌸shubulubapshubaptishaluva
(10.06.16)
Komple farklı üniversite olmak zorunda maalesef.
0
sefil
(10.06.16)
Komple farklı üniversite olmak zorunda... Hocanın mutlaka bir arkadaşı vardır. Aynı konuyu çalışmak zorunda değil.
0
carline
(10.06.16)
(2)

Gen projeleri hakkında..

sadegazoz
Reklamları çok yapıldı, yakında zorunlu hale de gelir dolayısıyla.Ulusal gen bankaları oluşturmak, ne kadar güvenli veya kaydedilme zorunluluğu olması etik mi sizce? Buradan nereye gideriz? Hastalıklar azalır mı, artar mı? Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Reklamları çok yapıldı, yakında zorunlu hale de gelir dolayısıyla.
Ulusal gen bankaları oluşturmak, ne kadar güvenli veya kaydedilme zorunluluğu olması etik mi sizce? Buradan nereye gideriz? Hastalıklar azalır mı, artar mı? Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
0
sadegazoz
(08.06.16)
Yanlis hatirlamiyorsam yurt disinda suclularin genetik bilgileri kayit altina aliniyor. Hatta bu bilgilerin bir sure sonra silinmesi ongoruluyor. Bizim gibi vatandaslarin saglik bilgileri satilan adres ve hastane kayitlari internete dusen bir ulkede genetik bilgi toplamak ve bunlari depolamak cok riskli.
0
ganbatte
(08.06.16)
İki ucu da sıkıntılı. Özellikle etik açıdan.
Güvenliğinin çok çok iyi sağlandığı ölçüde çok güzel bir şey bana göre. Genom dediğin şey devasa bir şey ve hastalık nezdinde bakıldığında bilinemeyen çok fazla şey var. Bu genomların biriktirilip saklanması, hatta kişiye özgü tedavi geliştirilmesinde çok etkili olabilecek bir şey. Ama o güvenlik sağlanamazsa, bireysel hakların ihlalinden tutun tıp etiğini sarsacak yollara bile girilebilir. Belirli bir süre için saklansın gibi bir çözüm getirilebilir belki ama o da sıkıntılı. Özellikle embriyonik kök hücrelerin saklanması ve hatta bunların kullanılması (deneysel amaçlar dışında) çok sakat işler. TR'de zaten etik kurullar yetersiz, denetleme çok fazla yok, yasa şeklinde çıkarttıkları şeyler de oldukça az. O sebepten şahsi olarak TR'ye bu konuda güvenmiyorum.

Hastalık artma/azalma durumu olmaz. Var olan hastalık zaten genomdan kaynaklandığı için (çevresel etmenler de işin içine giriyor evet de şimdilik böyle baz alalım) prevalansta bir değişim olmayabilir. Tedavi olasılığı arttırılabilir yalnızca. Ha ama gen tedavileri başarıya ulaşırsa çok ileri bir zamanda, azalma elbette olabilir. Ancak o da şu an için pek mümkün görünmüyor, oldukça zorlu bir yol.
0
sefil
(08.06.16)
(2)

Emdr terapisi etkili mi?

pikap
Bilginiz var mı bu terapi hakkinda? Ya da bizzat bu terapiyi aldınız mı?
Bilginiz var mı bu terapi hakkinda? Ya da bizzat bu terapiyi aldınız mı?
0
pikap
(07.06.16)
özellikle travma sonrası stres bozukluğu tedavilerinde epeyce övüldüğünü duydum. sonrasında emdr eğitiminin peynir ekmek gibi verildiğini de duydum. yani her şeyde olduğu gibi bunda da iyi bir terapiste gitmek lazım.
0
dahili meddah
(07.06.16)
Bizzat aldım. Genel bir terapi yöntemi. Normalde duygularına ulaşamayan bir insanım ancak emdr esnasında bunu başarabildim. İşe yaradığını düşünüyorum. Fakat terapistin etkisi bunda oldukça yüksek; yani olumlu/olumsuz duygular arasında giderken olumsuz duyguya takıldığın anda o durumu/olayı olumsuz olarak nitelendirebiliyorsun ve olaya bakış açın da ona göre esneyebiliyor. Olumsuz hissettiğini belirttiğin anda terapist seni olumlu duyguya çekerse, çekebilirse, o olumlu duygu üzerinden devam edebiliyorsun. Ama geçici de olabiliyor bu, bazı olaylarda benim için geçici bir olumlama etkisi oldu, sonra yine olumsuza döndüm. Kronik realistliğin etkisi de olabilir bu.

Bir de mesela, bu olumluluk olumsuzluk benim çok kafamı karıştırıyordu. yani hangi duygu olumlu hangisi olumsuz bu biraz öngörülemeyen bir şey, sözde tanımlanan ama bana göre tanımlanamayacak bir şey. dolayısıyla yine terapistin, senin duygu durum gelişimine göre buna karar vermesi ve ona göre yönlendirmesi gerekiyor.
0
sefil
(07.06.16)
(30)

Saçlarınızı ne zaman tarıyorsunuz?

dessy
Özellikle hemcinslerim cevaplarsa çok sevinirim :)Saçları kuruyken taramak saç kırılmalarına sebep oluyor diye biliyorum. Daha doğrusu ben öyle olduğunu düşünüyorum çünkü özellikle nemli havalarda saçlar uçlarından birbirine dolaşıyor, tarayınca kırılıyor, dökülüyor vs. Ben de normalde saçlarımı ban
Özellikle hemcinslerim cevaplarsa çok sevinirim :)

Saçları kuruyken taramak saç kırılmalarına sebep oluyor diye biliyorum. Daha doğrusu ben öyle olduğunu düşünüyorum çünkü özellikle nemli havalarda saçlar uçlarından birbirine dolaşıyor, tarayınca kırılıyor, dökülüyor vs.

Ben de normalde saçlarımı banyoda, saçlarımı yıkadıktan hemen sonra ıslakken suyun altında tarıyorum ama bir yerde de bu işlemin saçı kırdığını okumuştum :O

Siz saçlarınızı ne zaman tarıyorsunuz?
0
dessy
(07.06.16)
düzgün kurusun diye banyodan sonra bi ayırımını belirginleştiriyorum, hafif kuruyunca da tarıyorum. ıslakken zarar veriyor.
0
interview with the vampire
(07.06.16)
hemcinslerim demişsin de senin cinsiyetin ne onu bilmiyoruz ki?
0
suicides underground
(07.06.16)
Ben duştan sonra havlu ile ıslaklığını alıp nemliyken tarıyorum. ama öncesinde loreal'in bir serumu var onu sürüyorum.
0
çakıstes
(07.06.16)
duştan sonra biraz suyunu alıp tarıyorum. kuru iken asla saç taramam
0
aslmtn
(07.06.16)
interview with the vampire, ıslakken ipek gibi açılıyor saçlar ama, neden zararlı olabilir ki? Okuduğum yerde de açıklamıyordu. sen biliyor musun?

Suicides, "uzun saçları olan herkes" diyerek düzelteyim o zaman :)
0
🌸dessy
(07.06.16)
Duştan çıkınca tarıyorum. Saçımda boya ve kurutma haricinde ısıl, kimyasal işlem yok. O yüzden rahat tarıyorum. Fırça kullanıyorum. Tarak değil.
0
mza
(07.06.16)
saç uçlarımda boya olduğu için ıslakken birbirine dolanıyor. bir de saçlarım ince telli ve dalgalı.
saç tipine göre de değişiyor o yüzden bence. benimki kuruyken açılıyor. uçlara argan yağı sürüyorum ben de.
0
interview with the vampire
(07.06.16)
dustayken uclara sac kremi suruyorum, sonra kremi biraz akitip tariyorum. dustan ciktiktan sonra bir daha taramiyorum, havluyla kuruluyorum sadece. boyle yapinca sacim kivir kivir oluyor, cok hosuma gidiyor. dustan ciktiktan sonra tararsam daha duzlesiyor, hafif dalgali gibi oluyor. oyle sevmiyorum.
0
equine
(07.06.16)
duşta, krem sürdükten sonra biraz bekletip tarıyorum.
0
nıç
(07.06.16)
Ben sacimi hic taramiyorum. Ayda bir belki, o da bir yerde taragi gorunce alip sacima goturup iki kez gezdirmek. Ama banyo sonrasi islamken tarayin daha az kirilir.
0
senialanaglasinalsinsikinicaliyabaglasin_yine
(07.06.16)
Islakken Tangle Teezer tarzı bir şeyle kurutmaya başlıyorum. Öncesinde havluyla kurulayıp şundan uçlara bir iki fısfıslıyorum.
www.mychemist.com.au
Hafif kuruyunca şununla fırçalıyorum.
encrypted-tbn3.gstatic.com
Gün içinde de bundan başka tarak kullanmıyorum pek, bu açıyor çok net bir şekilde benim saçımı.
encrypted-tbn3.gstatic.com
Ama gün içinde 3 milyon kere taranmamış hale geliyor ve ben yeniden bir fırça geçiyorum. Hele rüzgarda 10 saniye sonra ilk haline geliyor.
Gün içinde çok kuru iken şu yapdan kullanıyorum.
2.bp.blogspot.com
0
aychovsky
(07.06.16)
Benimki kıvırcık olduğu için gün içinde tarama gibi bir şansım. Duşta tarıyorum, her gün.
0
powerpufgirl
(07.06.16)
Dustan cikar cikmaz tararim kuruturum duzlestireceksem firca ile ustunden gecerken tararim bir de baska tarak surmem :D

Ialakken puskurtmeli kremden iki fisfis yapip oyle tariyorum.

Not: her gun dus aliyorum ama cok az sampuanliyorum
0
neferkitty
(07.06.16)
Ben de sadece duşta tarıyorum, sonra hiç taramıyorum. Dağınık topluyorum topladığımda. Bir tek perçemlerimi düzeltiyorum, o kadar.
0
🌸dessy
(07.06.16)
duşta uçlarını kremleyip tarıyorum. daha doğrusu bir dolaşklık varsa kuruyken asılmam duşta kremleyip tararım. çıkınca nemliyken bi kez tararım. öyle kuruturum veya kurumaya bırakırım. bu arada beni örnek almayın ben saçımı 3-4 günde 1 falan yıkıyorum :3 yağlanmıyor meret. her gün yıkarsam kaşınmaktan kafayı yiyorum. yani 4 günde 1 falan nemliyken tarıyorum özet olarak.
0
shotgunwoman
(07.06.16)
edit. konusma ben konusuyorum daha da yazmış görmemişim, o saçını 4 günde 1 yıkayanlardan biri benim. rekorum da 15 gün onu da paylaşayım lol. asıl ben anlamıyorum abi nası her gün kimyasallayıp kafanız yanmadan durabiliyosunuz ;_;
0
shotgunwoman
(07.06.16)
Saçları banyoda yıkamanın saçları kırdığını ben de duydum hatta saçlar çok nemliyken taramak da kırıyormuş. Havlu ile suyunu iyice alıyorum ondan sonra kalın uçlu tarakla tarıyorum. Kuruyken taramıyorum, taramak durumunda kalmışsam da bakım yağı var, onu sürüyorum ondan sonra tarıyorum.
0
elikası
(07.06.16)
normalde kuruladıktan sonra tararım. daha az koptuğunu düşünüyorum.
ama düşündüm de en son ne zaman taradım onu hatırlamıyorum. genelde taramıyorum sanırım.
0
cabiday
(07.06.16)
duştan çıktıktan sonra ıslakken tarıyorum. bu arada ben de saçlarımı haftada 1 fln yıkıyorum. 2si 1 arada şampuan kullanıyorum. ekstra başka hiçbişi kullanmıyorum. o 1 haftalık süreçte de hiç taramıyorum. saçlarım dalgalı ve uzun.
0
sta
(07.06.16)
Ben de BodyShop'ın bambu tarağını kullanıyorum banyo çıkışında ve güniçinde. Sanki daha sağlıklı gibi oldu.
0
tenceredibi
(07.06.16)
Saçlarını bir hafta yıkayan arkadaşlara soruyoruz o zaman :)

1) Yazın ne sıklıkta yıkıyorsunuz?
2) Saçınızda boya var mı?
3) Koku yapmıyor mu veya yağlanma olmuyor mu?
0
🌸dessy
(07.06.16)
Duştan sonra tarıyorum ben de. Ancak kıvırcık olduğu için mecburen kimyasal uyguluyorum, yoksa açılmıyor daha da karışıyor. Şampuan sonrası saç kremi kullanmak da önemli bir faktör, yoksa daha sert oluyor saçlar ve taramak da zorlaşıyor bir nebze.
0
sefil
(07.06.16)
1. yazın da max 4- 5 günde 1 yıkarım. tabi tatile gitmediysem. tatilde maalesef hergün yıkamak zorunda kalıyorum denize, havuza girdiğim için. (bu arada bu saç için geçerli vücuttan bahsetmiyoruz :) )
2. hayatımda hiç boya falan sürmedim saçıma hiçbir kimyasal işlem de yok. kuaföre de senede 1-2 giderim kestirmek için o kadar.
3. koku yapmıyor, yağlanma da son gün oluyor zaten o zaman da yıkıyorum.
0
sta
(07.06.16)
yaz mevsimindeyiz ve 3 gün önce yıkadım. bugün 4. günü. yarın sabah uyandığımda kirlenmiş olursa yıkayabilirim. bazen duşa girip suyun altında durup hiç şampuanlamadan vücudumu yıkayıp çıkıyorum. tozlu topraklı yerlerde gezdiysem. onun dışında aynı düzen devam. çok sıcakken vücudumu 2 kez yıkadığım bile oluyo ama saç hayıf. yağlanmıyor. daha doğrusu alışıyor saç ayrıca o kuru kaşıntılı kepekli hali hiç olmuyor. tam tersi daha sağlıklı oluyor bir süre sonra. saçımda boya var evet ama dibinde değil. ombremsi röflemsi bir şey var. kökünü ilgilendiren bir durum yok yani.
0
shotgunwoman
(07.06.16)
shotgunwoman ve sta, saçlarınız kuru mu? ince telli mi? nasıl? laboratuvara alıp inceleteceğim :)

Bir de sonradan mı alıştırdınız, kendinizi bildiniz bileli böyle miydi saçlarınız?
0
🌸dessy
(07.06.16)
Duştan sonra, havluyla bir 5-10 dakika suyunu aldıktan sonra tarıyorum. Saçlarım dalgalı, kuruyken tararsam kabarıyor. Her gün yıkadığım için her gün taramış oluyorum.
0
pike
(07.06.16)
Hayatım boyunca hiç saçımı taramadım.
0
kalemdefter
(07.06.16)
dessy saçım kuru ama boy kısmını yağdır serumdur yumuşatıyorum dibine sürmeden. orta telli kalın değil, kısa saçlıyım zaten. küt saç daha doğrusu.
0
shotgunwoman
(07.06.16)
ha çocukken zaten haftada 1 yıkıyolardı. ergenlikte coşmuştu yağlanması. 2 günde 1 falan en geç yıkamam gerekiyodu. ama sonra yavaş yavaş azalttım. yıllardır durum bu şekilde.
0
shotgunwoman
(07.06.16)
bildim bileli böyle yıkarım hiç sık yıkamadım. saçım göğsümün altında şu anda 4-5 parmak geçiyordur göğsümü. inceyle orta arası kalınlığı var saçımın. kesinlikle kalın değil ama onu biliyorum:)
kuru da değil ortalama işte.
0
sta
(07.06.16)
(25)

"kızım" saygısızca bir hitap mı?

hasmetizm 2046
Sinemaya, yemeğe, kahve içmeye gittiğim bir hatun var. Arada takılıp muhabbet ediyoruz falan. Dün geyik arasında kızım diye hitap ettim cümle sonunda yazışırken. "Kızım? Neyse..." Yazmış, kestim muhabbeti orada, bi daha konuşacağımı sanmıyorum. Ne diyorsunuz, ben mi öküzüm, bu kız mı kezban?
Sinemaya, yemeğe, kahve içmeye gittiğim bir hatun var. Arada takılıp muhabbet ediyoruz falan. Dün geyik arasında kızım diye hitap ettim cümle sonunda yazışırken.
"Kızım?
Neyse..."
Yazmış, kestim muhabbeti orada, bi daha konuşacağımı sanmıyorum. Ne diyorsunuz, ben mi öküzüm, bu kız mı kezban?
0
hasmetizm 2046
(07.06.16)
aranızdaki ilişkiyi sizin algiladiginiz gibi algılamayan biriymiş demek ki.
"yazmazsa kendi bilir" demeniz lazim.
0
for the record
(07.06.16)
bence siz okuzsunuz. bir kere kelime argo ve küçümseyici, yani samimiyet boyutunuz ne olursa olsun kendisi bu hitaptan hoşlanmayabilir. bunu da size ima etmiş işte. ya tercihine saygı duyarsınız, ya da gorusmezsiniz su noktada.
0
scars dont fade
(07.06.16)
Yok o kadar değil bence samimiyet var kızım hitabında ama çok laubali. For the recordla aynı fikirdeyim bakış açısı farklı olabilir arkadaşlığınıza. Kezbanlık bir durum yok yani eğer birlikte vakit geçirmekten keyif alıyorsanız bunun bozmaması lazım.
0
Aman Sen de
(07.06.16)
kız kezban
0
suicides underground
(07.06.16)
Yazma bırak ya. Millet kendini nimetten sayıyor iyice. Hiç ses etme iki gün sonra o sana yazar.
0
infernalcadre
(07.06.16)
hatun kadar kızım da çirkin bir ifade. kişilere nasıl hitap edeceğinizi sizin onlarla yakınlığınız değil onların bu yöndeki istekleri belirler.
0
dahili meddah
(07.06.16)
it depends! ikinizin arasinda, aranizdaki iletisime bakis acilarinizin farkli olmasindan kaynaklanmis benim anladigim. tek kelimeyle iletisimi kesebilecek seviyede gordugun arkadasliga zaten devam edemezsin ki zihnin izin vermez. sana normal gelen, ona gelmeyebilir ki gelmemis goruldugu uzere. o yuzden ne sen okuzsun ne de kiz kezban.
0
gokhlayeh
(07.06.16)
"Kızım" var, "kızım" var. İlk kez kızım'ın sevgili veya eşe söylendiğini eniştemden görmüştüm ve şok anıydı. Teyzemle eniştem arasında 13 yaş fark var ve eniştemin "kızım" demesini duyduğumda eniştem 79, teyzem 66 yaşındaydı. Bir yemekten sonra hep birlikte masayı kaldırdık; herkes dağılınca da teyzemle ben çay-tatlı, vb. işlerine başladık. Bir film mi başlamıştı televizyonda, ne. Teyzemle ben filmi kaçırıyorduk. Eniştem teyzeme "Kızım, bırak mutfağı da gel. Film kaçıyor" dedi. O kızım'ın öyle tatlı bir vurgusu vardı ki, aynı kızımın içinde bir yandan "çıtırım, lolitam" tarzı bir hayranlık, bir yandan baskınlık belirtisi hafif bir emir, bir yandan 80 yaşa rağmen tutku, bir yandan da teyzem filmi kaçırdığı için üzülme ve şefkat, bir yandan da sevgi akıyordu adamın dilinden. Öyle içten hitap o yaşta zor. Peşinden de teyzem hafif o anlık şımartıldığını belli eden, hafif cilveli, hafif de nazlı bir havayla eniştemin yanına oturdu.

Salonda ikisinin yanak yanağa resimleri var. Bir gün kuzenim kocasının yanağını öpünce "Hadi, eniştem de yengemi öpsün" lafı geçti, hepimiz de gaza gelince "Öp! Öp! Öp!" tezahüratları oldu. Eniştem dünden razı zaten, hemen yanağa hamle yaptı. Teyzem "Ay ay, istemem. Olmaz, ayıp!" dedi ama her halinden de "İstemem, yan cebime koy" okunuyordu; ilgi odağı olunca anında sevimli bir şımarıklılık ve naz geldi yüzüne. Eniştem de "Aaa, kızım, uzat o gül yanağını" deyince; teyzem sevinçten ağzı kulaklarına vara vara ama bir yandan da hala nazını koruyarak "Peki, madem" deyip uzatıverdi. Öyle "kızım"a can kurban!

Aynı "kızım"ı babam anneme söylese garip kaçar, çünkü annem babamdan 7 yaş büyük. Babam anneme söylese ve atıyorum ki "Kızım, sus" dese, "Ben seni ciddiye almıyorum" gibi bir vurgu olur. Hatta, vurguya göre, mahalle delikanlısının mahalledeki kızlara horozluk, baskınlık, üstünlük, söz geçirme çabaları gibi bir izlenim bile bırakabilir. Bazıları bunu kaldırır, bazıları kaldıramaz. "Farklı dünyaların insanıymışız" etkisi yaratabilir. balpolen'in dediği gibi ucuz ve itici olabilir.

Evet, kadınlar olarak böyle şeyleri analiz ederiz. Hatta doğal olarak, analiz ettiğimizin farkına bile varmadan analiz ederiz. İçten gelir. Bu "Her adımı bıncık bıncık ayıklıyoruz" demek değil.

Edit: Yazınca fark ettim; teyze-enişte kısmı life is drunk entry'si gibi olmuş ama yalan, uydurma veya çalıntı değil.
0
aychovsky
(07.06.16)
varoş hitabı.

Onun sana oğlum demesi gibi. Onun sana oğlum demesini sorun etmeyeceksen demeye devam et.

Edit : Kızın verdiği tepki saçma derecede soğuk muhtemelen sizden hoşlanmıyordur hatta iyi arkadaş olarak bile görmüyordur yoksa biraz dalga geçerdi sizinle tatlıya bağlanırdı olay en fazla.
0
Nox
(07.06.16)
bu kadar abartılacak bi şey yok, varoş hitabı falan değil. anlamadım hepiniz mi cambridge düşesisiniz... öte yandan hoşuna gitmemiş olsa bile tavrını çocuklar duymasındaki gönül gibi "kızım? nnnneyseah..." diye tripli tripli koyması çok salakça. bilirsiniz ki Gönül ve Meltem karakterleri yurdumuz modern batılı kadın kezbanlarının anasıdır.
0
ambrosia
(07.06.16)
Sen öküzsün, kelime ucuz.
0
balpolen
(07.06.16)
Gül gibi isim varken, kızım diye seslenmek niye. Kız kezban değil. Doğrusu diğer seçenek.
0
cabiday
(07.06.16)
süper saça bir hitap falan değil. Ben arkadaşlarıma, arkadaşlarımın kız arkadaşlarına falan diyorum arada.

Cambridge düşesi +1

edit: Arkadaş muhabbeti için tabii bu cevap.
0
naberabi
(07.06.16)
Kezban'ül Ala.
0
arnold schwarzeneger
(07.06.16)
Cambridge düşesi + 1

Kiz bahane ariyormus sogumaya, sana ilgi duysa ve o hitabi begenmese " kizim ne ya varos musun :p" diye espri bile kasabilirdi.
0
neferkitty
(07.06.16)
Konuşma dilinde ağızdan çıkar böyle hitaplar o çok sıkıntı değil ama yazarken bana biraz gereksiz geldi ama kızın verdiği tepki de çok kezbanca. Olaya "Kızım da neymiş ya çok öküzce" diyen insanların konuşurken kullandığı üç kelimeden biri amına koyim oluyor genelde. Bülent Ersoy gibi konuşmuyorlar pek.
0
angelus
(07.06.16)
Hiç hoşlanmadığım bir hitap şekli. Ben de aynı tepkiyi verirdim. Yalnız kız rahatsızlığını belli etmiş sadece. bence bu doğrultuda ilişkinizi sürdürebilirsiniz, neden böyle keskin sınırlar, kezbanlar, öküzler var anlayamıyorum.
0
cevahir
(07.06.16)
bence fazla alınganlık göstermiş
0
basond
(07.06.16)
Varoş hitabı. Kızların bir olayı abiğ abiğ diyerek anlatmasıyla aynı.
0
jazzabel
(07.06.16)
"Kızım" genellikle olmaz. Okul arkadaşına ya da 7-12 yaş aralığında sokakta oynadığın arkadaşına "kızım" diyebilirsin, o da sana "oğlum" der. Ancak bu şartlar altında ifadeler yanlış olmaz. Bir de konuşma dilinde eklenebilecek mimiklerle kurulan cümle daha yumuşayabilirken, yazı dilinde iç hiç olmaz.
Arada çıktığınız birine "kızım" demişseniz, kurduğunuz cümleye göre: "ne alaka, sen benden üstün mü sanıyorsun kendini" diye düşünebileceği gibi "ne alaka, fried zone'a mı alıyorsun beni" diye de düşünebilir.
Kısa cevap, kız kezban değil, sizin iletişim sorununuz var.
0
SiyamkedisiZorro
(07.06.16)
en yakın arkadaşımla birbirimize hitap şeklimiz böyle. o arada güzel kızım falan da der. gayet sevecen sevgi dolu bence. barzolaştıran tonlama. aychovsky nin dediği durum benim anne babamda da var. yaşıtlar ama babam kızım, yavrucuğum gibi hitaplarda bulunur anneme. her ikisi de durumdan memnun.
0
shotgunwoman
(07.06.16)
Pardon hanımefendi diyebilirdiniz Haşmet Bey. Takıldığın biriyse kopma hemen. Herkesin beğenmediği kelimeler var bu hayatta. Ben mesela kendimden küçük birinin bana adam yapıyor yeaaa demesine ayar olurum. Belki o da kızım kelimesini sadece babasından duymak istiyordur.
0
dissendium
(07.06.16)
yoo saygisizca değil. kız kendini friendzonelandi sanmistir.
0
madeleine elster
(07.06.16)
Kızım ifadesini oldum olası sevmiyorum. Bu şekilde bi hitap olursa da aynen konuştuğunuz kadınınki gibi bir tepki verirdim, ilave olarak hoşlanmadığımı belirtirdim yumuşak bir dille şahsen. Kişisel olarak hoşlanmıyorsa hoşlanmıyordur. "Kezbanlık" da değil bu ayrıca. Kimi -sizin tabirinize göre- "kezbanlar" bu ifadeden hoşlanıp sahiplenme ifadesi olarak görebiliyor, kimisi de görmüyor. Kadınları yalnızca kadın gibi görmeyin lütfen, insan gibi görün. Samimi olmadığınız bir erkek arkadaşınıza küfürlü hitap ettiğinizde hoşuna gitmeyip sizi tersliyorsa ve siz buna bir şey demiyorsanız, buna da bir şey diyemezsiniz. Takılınacak bir nokta değil.
Ayrıca öküzlük de değil bu, o insana o şekilde hitap etmemeniz gerektiğini öğrenmiş oldunuz. Bundan sonra da devam etmezsiniz bunu demeye. Görüşmeme bahanesi değil yani.
0
sefil
(07.06.16)
Kızım, kız diye hitap edilmesinden hiç hoşlanmam. Seviyesizlik olduğunu düşünüyorum.
0
of dream and drama
(07.06.16)
(31)

universitede hic anlamadan gectiginiz dersler

damdanakan
Var mı? Yani gr anlamadan, çıkmış soruları ezberleyip ya da kopyayla, hatır minnetle gectiginiz dersler. Ben mesela cebir derslerinden hicbi şey anlamadan geçtim. Oabt ye hazirlaniyorum, hala hicbi sey anlamıyorum. Bazen kendime kızıyorum cebir bilmeyen matematikçi mi olur diye. Hatta sırf bu yüzden
Var mı? Yani gr anlamadan, çıkmış soruları ezberleyip ya da kopyayla, hatır minnetle gectiginiz dersler. Ben mesela cebir derslerinden hicbi şey anlamadan geçtim. Oabt ye hazirlaniyorum, hala hicbi sey anlamıyorum. Bazen kendime kızıyorum cebir bilmeyen matematikçi mi olur diye. Hatta sırf bu yüzden matematikte yüksek lisans düşünmüyorum, düşünemiyorum daha doğrusu. Bayağı suçlu hissediyorum kendimi.

Sizde durumlar nasıl? Pişman mısınız?
0
damdanakan
(05.06.16)
termodinamik, çok çalıştım ancak en verimsiz ve boş çalıştığım derstir.
Aklımda gene bir şeyler var ama öğrenmek için değil geçmek için çalıştım belki bu yüzden en zayıf olduğum ders denebilir.
0
basond
(05.06.16)
mat1
mat2
mat3
mat4

pişmanım. gerçi mat 4'ü biraz biraz anlamıştım. en kolayı oydu.
0
nedendir bilinmez
(05.06.16)
otomatlar ve diller
olasılık
istatistik
0
senialanaglasinalsinsikinicaliyabaglasin_yine
(05.06.16)
Ekonomi, İnsan Kaynakları, Stratejik Yönetim
Ekonomiye kafam hiç basmadı. Enflasyonun neden olduğunu 70 kere okudum, hala anlayamıyorum.
Diğerleri de çok sözel geldi, sıkıldım. Düşünerek de algılayamadım, 'Düşünemedi' oldu.
Bir kere sınava çok az zaman kalmıştı, düşünerek yapayım dedim. Kilit bir cümle buldum. Oradan düşüne düşüne yol aldım. Sonra kitaptan kontrol edeyim dedim; tam tersi bir yere gelmişim. Bir yargı bu kadar 180 derece ters olabilirdi.
Bir de Tarih, hayatım boyunca kafam basmadı. Çok sözel geldi hep.
0
aychovsky
(05.06.16)
kantitatif iktisat 1 ve 2.

pişman değilim. 12 dersim var bir kaçını öyle geçmem lazım.

yatay geçişle geldim bir sürü dersim sayılmamış. niye pişman olayım?
0
gliderpilot
(05.06.16)
örgün öğretimde yok ama açık öğretim işletmede sallaya sallaya geçmiştim birinci sınıfı. kitaplardan da bi şey anlamamıştım. sonra da bırakıp kaydımı sildirdim zaten. kafam hiç basmıyor para hesabı kitabı işlerine.
0
devilred
(05.06.16)
computer organization

pişman değilim
0
qazwsx
(05.06.16)
istatistik. hoca "siyaset bilimi bölümü okuyanlar istatistik bilmese de olur" diye saçmasapan bir argümanla bize sınav öncesi soruları tahtaya yazıp çözüp bunu sorucam derdi. bir kelam etmedi istatistik hakkında. basit tablo okumaktan öteye gidemiyorum. şu an pişmanım, keşke adam akıllı istatistik öğrenseymişim. zira yüksek lisansta yurtdışında hangi sosyoloji bölümüne başvurmak istesem istatistik bilmeyi şart koşuyor.
0
mrsmoon
(05.06.16)
çok değişkenli istatistiksel yöntemler miydi analizi miydi neydi, o dersi anlamadan laylaylom geçtim. ismini aklında tutamadığım dersi nasıl anlayayım. hiç pişman değilim.
0
rheia
(05.06.16)
Son sene cebir derslerini geçebilmek için sınıfta cebiri iyi olan birinden parayla özel ders almıştım ya. Sırf okul bitsin diye. Hocaların gözlerine girebilmek için bi kelimesini bile anlamadığım seminerlere katılıyordum. Allahım, nasıl bi eziklikti. Hayatımda bu kadar ezildigimi hatırlamıyorum. Travmatik bi şey oldu artık benim için. Bugün derste deo izomorflar, homomorflari gorunce kendimi bi yerden atasim geldi.
0
🌸damdanakan
(05.06.16)
ne kadar da robotik sayısalcı dolu bir duyuru...

milton ve dönemi dersinden bütte kopya çekerek dc ile geçmiştim, 17. yy sucks. henüz pişman olmadım, olacağımı sanmıyorum.
0
baba jo
(05.06.16)
signal and systems, en önemli dersmiş meğer..
0
body electric
(05.06.16)
İnkilap1,2 edebiyat 1,2.
0
hayde bre
(05.06.16)
Var. Baya istatistik ve yöneylem dersleri aldım. Önceden kopya çekmezdim şimdi çatır çatır çekip geçiyorum.
Pişman olacağımı sanmıyorum. Bilgisayarda yapmamız gereken işlemleri elimizle amele gibi uğraşıyoruz ki bir hocamız da bilgisayar dersiniz olmazsa ileride bir bok yapamazsınız diye açık açık sövmüştü okula.
0
jazzabel
(05.06.16)
Ben anlamadan sittin sene geçemem dersten. Diğer türlü dersten geçme yollarını da yapamam. Az buçuk anlarsam anca geçiyorum.
0
Goddard
(05.06.16)
Ilkokul onlugunu giydigim ilk gunden itibaren sozel dersleri anlamadan gectim. Kolay ezberleyen biriydim, ezberleyip gecerdim gordugumu. Ezberlemek istemedegim seyleri ezberlemek zorluyordu ama.
0
stavro
(05.06.16)
Bilgisayar Destekli Teknik Resim. Sınavdan 15 dakika önce çıkmış soruların doğru yanıtlarını ezberleyip geçmiştim. Yanlış anlaşılmasın, soru falan değil he, direkt şıkları ezberlemiştim. Sınav o kadar saçmaydı ki vites kutusunun montaj resmindeki çizim hatalarını falan sormuşlardı. Biz de kardeşim biz montajın doğrusunu bilmiyoruz, hataları nereden bulalım diyemedik tabi. Keşke ders notlarını daha ayrıntılı okusaydım diyorum. Bir gün karşıma karmaşık bir teknik resim çıkarsa inşallah patlamam.
0
dissendium
(05.06.16)
soyut cebir 2
çıkmış soruları çözüp anlamaya çalışıyordum ki hala anlamadım final günü gelene kadar.
okula gelmeyen arkadaş çıkmış soruları ezberledi ve sınavdan aa ile geçti.

ben: cc

not: cebir ben de bilmem ama master süresince de öğrenebilirsin ya da sonrasında.
0
rakicandir
(05.06.16)
İşletme mezunuyum 4 yıl boyunca tüm dersleri sınavdan önceki gece çalışarak geçtim sınav bitince hepsini unuttum gitti, yoklama ve derse girme zorunluğu da yoktu 4 senede toplasan en fazla 30 saat derse girmişimdir.
0
zikardo
(05.06.16)
Finans.
Muhasebe dersleri.

Finansi keske anlasaydim, pismanim acikcasi simdi. Ama digerlerini de sonradan unutuyorum zaten.
0
kuehles blondes
(05.06.16)
vasıfsız hocalar yüzündendi. şansına küsmekten başka yapacak bişey yok.
0
qazedcsrfvtyhngujmkol
(05.06.16)
sayısal çözümleme. net.
0
bohr atom modeli
(05.06.16)
ben finite element method gibi bi dersi öğrenemeden geçmiştim. saçma sapan hocalarda oluyor böyle şeyler.
0
la mort heureuse
(05.06.16)
sistem programlama, son anda çıkmış sorulara bir bakıp geçmiştim, pişman değilim.
0
yagmurlu bir gun
(05.06.16)
Matemetiksal iktisat.
Sorulari ezberleyip gecmistim
0
baldur2
(06.06.16)
Geçtiğim derslerden şansa değil, hep bir şeyler bildiğim için geçmişimdir. Geçtiğim ama tam anlamıyla hakim olamadığım tek ders kurumsal finans. Bazı kısımlarını çok iyi biliyorum, bazıları hakkında yorum yapamıyorum. Herhangi bir pişmanlık yok, gerek duyarsam öğrenebilirim bir şekilde.
0
pike
(06.06.16)
genetik okudum bizde bazı dersleri mecbur ezberleyeceksin misal mikrobiyolojinin bazı konuları safi ezber -ezberim iyidir.Ancak ezber dediğimiz şey binlerce sayfa. Bazı konuların zaten ezberle olması mümkün değil. biz laboratuvarı, raporu vs. olan bölümüz anlamak zorundasın seve seve...
fazla anlamadığım ders = sevmediğim ders. çok bariz. bilinen örneklerden mesela fizikte mekanik filan, bir de facia olay 3 boyutlu düşünemediğimden calculus'ün ve sair sayısal derslerin ilgili konuları.. felaket. zaten benim notlardan otomatik anlaşılıyor neyi sevmişim neyi sevmemişim. Allahtan ki sevdiğim dersi ne olursa olsun yapabiliyordum, paso a'lı notlar, diğerleri berbat. geçeyim yeter.
dersle sınırlı değil, her konuda böyleyim sevmezsem olmuyor, olduramıyorum. pişman olacak olsam topyekün kendimden pişman olmam lazım, olmuyor o da.
0
niye ama
(06.06.16)
leather tecnologies dersimiz vardı. ders italyancaydı. konunun türkçesini zor anlarken bir de italyancası::( kopyayla geçtim.
0
suicides underground
(06.06.16)
makroekonomi ve istatistik
0
çakıstes
(06.06.16)
fizyoloji ve endokronolojinin genetik temelleri diye bi dersimiz vardı. hocası desen gram bişi öğretmezdi, yalnızca ezber yaptırırdı. ben de ezberleyip geçmiştim. tek bir kelime hatırlamıyorum hala daha o dersten.
0
sefil
(06.06.16)
bütün okulu öyle bitirdim. sınav ezberi yaptım ve bitti. pişman değilim.
0
xenophobe
(06.06.16)
(3)

Alibeyköy cep otogarından Taksim'e nasıl gidebilirim?

silverado
Alibeyköy cep otogarında ineceğim, muhtemelen sabah 06:00 gibi. En yakın nereden istanbul kart çıkarıp Taksim için metro / otobüse binebilirim?
Alibeyköy cep otogarında ineceğim, muhtemelen sabah 06:00 gibi. En yakın nereden istanbul kart çıkarıp Taksim için metro / otobüse binebilirim?
0
silverado
(30.05.16)
otobüs servislerini kullanın direkt taksim için. herhangi birine binseniz de fark etmez, bilet sormuyorlar.
0
sefil
(30.05.16)
sitesinden baktığımda servis bilgisi verilmemişti, o saatlerde de şehiriçi servisler çalışır durumda oluyor mu?
0
🌸silverado
(30.05.16)
servis +1
servisler 30-60 dakikada bir oluyor genellikle.

tabi hangi firma ile geldiğinizde önemli. bazı firmaların servisleri esenlerde olabiliyor.
0
fikir iscisi65
(30.05.16)
(6)

alttan ders alma hakkında

kanzuk seni yiyeceğim arslanım
bi dersten c- bir dersten d ile geçiyorum ortalamam 2.6 seneye ilk dönem ikisini de alabilir miyim 2. dönem dersleri olması gibi bi kısıtlama var mı? Derse katılım zorunlu değil diğer derslerle çakışsa vs alabilirim yine de değil mi?Yani kalanlara yönelik istediği dönem alma şansı var mı yoksa bi ön
bi dersten c- bir dersten d ile geçiyorum ortalamam 2.6 seneye ilk dönem ikisini de alabilir miyim 2. dönem dersleri olması gibi bi kısıtlama var mı? Derse katılım zorunlu değil diğer derslerle çakışsa vs alabilirim yine de değil mi?

Yani kalanlara yönelik istediği dönem alma şansı var mı yoksa bi önceki sınıfların aldığı dönemde mi alınmak zorunda?
0
kanzuk seni yiyeceğim arslanım
(29.05.16)
Sartli gecilen ders alttan alinabilir. C ile gecilen alinmaz.
0
bokmuhendisi
(29.05.16)
her okulda değişir o. @bokmuhendisi haksız.

kendi okulumda AA olmayan ama geçmiş olduğum derslerimi tekrar alıp yükselttim ordan biliyorum.
0
la rana
(29.05.16)
Alabilme de sorun yok C- şartlı zaten. En önemli kısım sadece 2. dönem mi alabilirim o dersleri?
0
🌸kanzuk seni yiyeceğim arslanım
(29.05.16)
Devam zorunlulugu olmayan derste cakisma olsa da dert olmaz sinav cakismasin yeter.
Ama ders sadece ikinci donem veriliyorsa ancak o donem alinir. Devam zorunluluguna bakmaz yani.

Bu arada her yazdigim cevapta soruyu anlayip anlamadigimdan emin olamadim :)
0
bokmuhendisi
(29.05.16)
2. dönem o ders açılmıyorsa alamazsın maalesef.
0
sefil
(29.05.16)
Ouw tamda cevaba yamuluyor olabilirim diye not dusseydim diye dusunurken @la rananin cevabini gordum.
Ben mezun olali isler degismis olabilir, ek olarak her okulda da durum yani olmayabilir.
Cevabim hukumsuzdur, mobildeyim silemedim.
0
bokmuhendisi
(29.05.16)
(6)

E-devletten alınan öğrenci belgesi shengen vizesinde kabul ediliyor mu?

nicotr
Okuldan alınmış ıslak imzalı kaşeli öğrenci belgesi yerine geçiyor mu? Teşekkürler.
Okuldan alınmış ıslak imzalı kaşeli öğrenci belgesi yerine geçiyor mu? Teşekkürler.
0
nicotr
(29.05.16)
pasaport alırken kabul etmemişlerdi bende. vizede de kabul edeceklerini zannetmiyorum.
0
sefil
(29.05.16)
bilmiyorum ama ösym'de bilgi güncellerken bile kabul edilmeyen bir belge uluslararası bir ortamda hiç kabul edilmez.
0
m e b
(29.05.16)
kesinlikle hayır.
0
a darkness coming
(29.05.16)
mantıken kabul edilmesi gerekiyor ama nuh nebiden kalma kurumlarımız kabul etmiyorlar. adamlar kendi internet sitelerinden çıkan belgeyi kabul etmiyorsa biz niye edelim diyorlar doğal olarak.
0
paintov
(29.05.16)
mantıken kabul edilmesi lazım evet, o kağıdın sağ üstündeki kod vasıtasıyla belgenin gerçekliği kontrol edilebiliyor ama bununla uğraşmak istemedikleri için kaşe-imza diye diretiyorlar.
0
baba jo
(29.05.16)
Teşekkürler.
0
🌸nicotr
(29.05.16)
(5)

gratiste wqtsonda kadinlarin denedigi makyaj malzemeleri

condom kurşunu
Kiz arkadasim titizdir baya ama gratise wqtsona falan girdigimizde milletin yuzune gozune surdugu majyaj malzmelerinj surmekten beis gormuyor. Ee nerde kaldi titizlik. Millet mikrop kapmiyor mu oralardan
Kiz arkadasim titizdir baya ama gratise wqtsona falan girdigimizde milletin yuzune gozune surdugu majyaj malzmelerinj surmekten beis gormuyor. Ee nerde kaldi titizlik. Millet mikrop kapmiyor mu oralardan
0
condom kurşunu
(29.05.16)
2 tane kız arkadaşım bu şekilde uçuk kaptı, asemptomatik şekilde herpes taşıyanlardan ruj denemesinde bulaşma için muhteşem bir yöntem.

asla tester kullanmıyorum bu nedenle.
0
neferkitty
(29.05.16)
Kesinlikle katiliyorum ve her defasinda elinden vs alip kaciriyorum. Özellikle ruj su bu seyleri alip denemenin mantigi nedir? Hangi hastaliklar kapilabiliyor bilmiyorum ama eskiden bir arkadasimin ertesi gün ucuk cikardigini biliyorum.

Neden bilmiyorum ama bazi konularda logic kayboluyor.
0
wiillii
(29.05.16)
Ruj denemem kesinlikle. Elime surup rengini anlamaya calisirim. Diger makyaj malzemelerini kullanmadigim icin denemiyorum almiyorum. Ama rimel deniyorum. Onda da bakteri riski var tabi ama surmeden anlasilmiyor :/
0
aquarium
(29.05.16)
Asla kullanmıyorum tester. Hatta elime bile sürmüyorum. Anlaşılmıyor denemeden evet, satın alıp deniyorum mecburen.
Cevap olarak kesin kapıyordur diyeyim. Bağışıklık sistemi bir şekilde tolere ediyordur ama o da bir yere kadar. dikkatli olmak lazım.
0
sefil
(29.05.16)
Ruj ve göz farı için mağazada beğendiysem internetten swatchlarına bakıyorum direkt. Aşağı yukarı doğru çıkıyor. Fondotende hep en açık rengi kullandığımdan çok da gerek kalmıyor ama bileğime bi uygularım belki.
0
jazzabel
(29.05.16)
(1)

germline

alm est
türkçe, tıbbi olarak açıklayabilir misiniz?
türkçe, tıbbi olarak açıklayabilir misiniz?
0
alm est
(25.05.16)
Üreme hücreleriyle ilgili olan her şey demek aslında. Yani yumurta ve sperm germline'ın içindedir. Yumurta ve sperm haploiddir yani insan örneğini verecek olursak 23 kromozomu vardır. Yumurta veya spermin mayozla köken aldığı gametositler ise diploid yani 46 kromozomdur. İşte bu gametositler de germline içerisindedir.

Germline olmayan hücreler ise somatik hücreler olarak geçer. Yani vücut hücreleri. Bu hücrelerdeki bilgiyi yavruya aktaramazsın, ancak germ yani üreme hücrelerini aktarabilirsin.

Yani, yavru hücreye bilgi aktarımı olayına karışan her tür üreme hücresi ve bu olay zincirindeki her bir hücre germline (hücre hattı)'ın içerisindedir.
0
sefil
(25.05.16)
(10)

Yattiginizda kalbinizin ya da boynunuzun attigini hissediyor musunuz?

Traveller
Ortam sessizse boynumdaki atmanin yastiga carpma sesini bile duyuyorum. Kalp atislarimi ona dokunmadan hissedebiliyorum. Ozellikle yemekten sonra oluyor. Bu nasil bir hastalik?
Ortam sessizse boynumdaki atmanin yastiga carpma sesini bile duyuyorum. Kalp atislarimi ona dokunmadan hissedebiliyorum. Ozellikle yemekten sonra oluyor. Bu nasil bir hastalik?
0
Traveller
(22.03.16)
Bende de oluyor. Hastalık olduğunu düşünmüyorum. Hani olsa olsa en çok tansiyon yüksekliği olur.
0
sefil
(22.03.16)
hastalık değil, kulağındaki kanın akışını duyuyorsun diye biliyorum.
0
inheritance
(22.03.16)
bence de hastalik degil, bana da oluyor, yastiga basimi koydugum kulagimda sesini duyuyorum ve atisi hissediyorum.
0
kucukharfler
(22.03.16)
Bana da oluyor kafayi yiyecek gibi oluyorum, hemen pozisyon degistiriyorum fln ama hastalik oldugunu da sanmam.
0
yuzır
(22.03.16)
Demir yatak başlığını duvara vuruyor kalp atışlarım, onun sesini duyuyorum. Ben boşuna demiyorum seversem duvardan duvara severim.
0
bigbadabum
(22.03.16)
ben de duyuyorum
0
sayns
(22.03.16)
benim sağ ayak bileğim atıyor. bileğimde zaten hala ne olduğunu anlamadığım bir b*kluk var, onunla alakalı olsa gerek. soluma yattığım zaman da bazen kalbimin attığını hissediyorum, öyle ki rahatsız olup sağa dönmem gerekiyor arada. boynumun attığını hissetmedim hiç.
0
der meister
(22.03.16)
Bana da oluyor ama sessizliğe ve yatış şeklime bağlı. Örneğin, kulağımın üzerine yatarsam (her kulak üstü yatış değil, bazı şekiller) kulağıma deniz kabuğu (ya da o neyse artık) kapatmış gibi ses duyuyorum. O da kişinin kendi kan dolaşımı sesi zaten. Sessizliğe de çok bağlı. Bir üniversitenin bir labında dünyanın en sessiz odası vardı. O sessizlikte kişinin vücut fonksiyonları ses oluyormuş. Hatta nefes ve dolaşım sesleri o kadar yüksek oluyormuş ki insan 15 dakikada çıldıracak hale geliyormuş.
0
aychovsky
(22.03.16)
Bildiğin nabzımı karnımda izleyebiliyorum, karnım dinlenme durumunda güp güp inip kalkıyor.
0
yirmisantim
(22.03.16)
bazen kalp atışımdan deprem oluyor zannedip daha da heyecanlanıp kalp atışımı daha da arttırıyorum, ne diyosun :)
0
olutaklidi
(22.03.16)
(6)

20 yaş diş çektirme sonrası dilde uyuşma:(

su olsam ates olsam
Sol alt gömülü 20 lik dişim 15 dk da sorunsuz çekildi, dikiş atıldı.Çekileli 4 gün oluyor.Ağzımı tam açamıyorum, püre vs yiyebiliyorum ancak. çigneyemiyorum. Yanakta şişlik devam ediyor ama ona da takılmıyorum.Asıl canımı sıkan hala dilimin sol tarafında hissizlik/uyuşma var.Tam konuşamıyorum..İnter
Sol alt gömülü 20 lik dişim 15 dk da sorunsuz çekildi, dikiş atıldı.

Çekileli 4 gün oluyor.Ağzımı tam açamıyorum, püre vs yiyebiliyorum ancak. çigneyemiyorum. Yanakta şişlik devam ediyor ama ona da takılmıyorum.

Asıl canımı sıkan hala dilimin sol tarafında hissizlik/uyuşma var.Tam konuşamıyorum..

İnternette okuduklarımdan çekilirken sinirlerde hasar oluşabildiğini öğrendim. geçici ya da kalıcı hasar. Herkes aynı şeyi yazmış. İnternetten okuma, dişcine git vs diyeceksiniz biliyorum.

Kaç gündür bir şey yiyemiyorum, sinirlerim boşaldı artık sabahtan beri ağlıyorum.Tek isteğim birileri çıkıp "benim 1 haftada falan geçti " desin.
Lütfen.

1,5 ay sonrasından edit: hala geçmedi, hatta en ufak iyileşme yok b12 vitaminine rağmen..bir daha durup dururken 20liğini çektireni köprüden sallandırsınlar.
0
su olsam ates olsam
(22.03.16)
Kuzenim olmuştu geçen sene, aynı şekilde dilinde uyuşma/hissizlik meydana geldi ancak 1 ay sonra uyuşma geçmişti. Normal bir şey demişti doktoru. Kişiye bağlı olarak değişebilir bu süre elbette. Normal bir şey hissizlik yani, çok sıkmayın canınızı.
0
sefil
(22.03.16)
En fazla 6 aya kadar geçer.
0
tiksinmedenuyanmak
(22.03.16)
Ya ağlamaya falan gerek yok yapma öyle şeyler. Benim de yakın bir arkadaşım daha 1 hafta önce çektirdi dişini, hala ağzımın yarısı var mı yok mu anlamıyorum falan diyor. Belli ki çok yaşanan bişey hadi keyiflen. Geçmiş olsun
0
naberabi
(22.03.16)
teşekkürler destek için..
2 gün rapor vermişti dişçi. bu yüzümün yarısı şiş ve konuşamayan halimle yarın işe nasıl gideceğimi bilmiyorum :(
0
🌸su olsam ates olsam
(22.03.16)
benim çekimde de sinirim zedelenmişti. o sırada dilinde elektriklenme hissettin mi ? dktor bana onu sormuştu, küçükken dilini pile değdirirdin ya öyle bir his.

bana b12 vitamini vermişti 10 günde geçti o sayede. b12 sinir tahribatlarını tamir ediyormuş

doktorunla konuş bence
0
oscar
(22.03.16)
1 haftada geçti merak etme
0
sherlockun kizi
(22.03.16)
(14)

Gece Gece Aklıma Takılan İlginç soru

technicalte
ilkokulda gördük ya himalaya tavşanının sırtına buz kesesi bağlayınca tüyler siyah çıkıyor.peki norveçli bir grup çifti sahra altı bi afrika ülkesine göndersek. örneğin uganda.bu çiftler uganda'da 4-5 nesil yaşasa çocuk yapsalar ( beyazlarla beyazlar evleniyor düşünün), 4-5 nesil nerden baksan 300--
ilkokulda gördük ya himalaya tavşanının sırtına buz kesesi bağlayınca tüyler siyah çıkıyor.

peki norveçli bir grup çifti sahra altı bi afrika ülkesine göndersek. örneğin uganda.
bu çiftler uganda'da 4-5 nesil yaşasa çocuk yapsalar ( beyazlarla beyazlar evleniyor düşünün),
4-5 nesil nerden baksan 300--400 yıl
bu kadar süre sonunda bu insanların çocukları siyahi olur mu ? ya da kaç sene sonra olur.
bakın siyahi diyorum, survivora katılan elemanlar gibi bronzlaşan demiyorum. doğuştan siyah olacak.
bununla ilgili yapılmış bir deney/araştırma var mı?

cevap evetse, yani ırk 300-400 senede ya da olmadaı bin-2 bin sene sonunda siyaha dönüşüyorsa yani ten renginin sadece doğal çevre etmenlerine göre değiştiği açıksa neden siyahilere karşı ırkçılık var?
yani özellikle siyahilere karşı yapılan ırkçılığın kökenini bi türlü anlayamıyorum.
bununla ilgili kitap vs. önerirseniz o da olumlu.
gece gece marthur luther kinge bağladım kusura bakmayın

not: siyahi değilim.
0
technicalte
(28.02.16)
ben de ek yapiyim bazi surungenler ucmaya baslamis avlari yukarda diye yerde yiyecek yok diye. ayni durum iher canliya olsa ucar mi yuzbinlerce yil sonra??
0
partizan
(28.02.16)
insanda beyazdan siyaha dönüş olur mu emin değilim çünkü insanoğlu önce siyahtı sonradan beyaz olmuş. (bkz: ilk insanların afrika'dan gelmesi)
eğer bunun olmasını engelleyen genetik bir sebep yoksa olabilir ama bunu 10binlerce yılla ifade edebiliriz bence.

siyahilere yapılan ırkçılık direkt olarak renkleriyle alakalı değil. önce siyahlar gelişseydi ve beyazları köle alsalardı beyaz olmak kötü sayılırdı. olay renkte değil, o renge sahip insanların çağrıştıklarında. insanın kendinden olmayanı dışlama refleksi hep vardı ama siyahların köle olarak adının çıkması kadar derin bir ırkçılığa sebep olmazdı diye düşünüyorum.
0
baba jo
(28.02.16)
Şimdi şöyle bir örnek vereyim ancak birebir değil bunlar elbette, yanlış olabilir.
Soğuk ülkelere göç eden siyahileri (afro-amerikanlar misal) düşünüldüğünde, 2-3 nesil sonra dahi hala d vitamini eksikliği görülebiliyor (genler ve yeterli güneş ışığı alınmaması sebebiyle). Yani burada bir uyum söz konusu değil henüz. Belki 6-7 nesil sonra görülebilir, ya da daha fazla.

Çünkü neticede, göç yollarına bakılırsa ilk atalar zaten Afrika'dan köken alıyor ve kuzeye çıkıldıkça ten rengi açılıyor ve dolayısıyla güneş ışığına maruz kalma azalıyor ve neticesinde de d vitaminine olan gereksinim normal bir siyahiye göre daha az oluyor. Ancak ilgili süre göz önüne alındığında 2bin sene bile az.

Birebir değil demiştim, çünkü farklı genler etkili burada (d vitamini ve melanin(renk pigmenti) farklı genler). Ancak bu açıdan bakılabilir.

Dolayısıyla olaya tersten bakarsak, zaten kökenimiz siyahi, yani soğuk ülkedeki bir insanı alıp ten renginin değişmesine bakmaya gerek yok. Bu açıdan da siyahilere yapılan ırkçılığa gülüp geçmek işten bile değil. Kökeniyle alakalı çok bir bilgim yok açıkçası ama "Kemirgenlerden Sömürgenlere İnsanlık Tarihi-Alaeaddin Şenel" in kitabına bakabilirsin, bende yeni okumaya başladım ki bununla ilgili bir bölüm var diye hatırlıyorum şu an bakmaya üşendim.

ps: insan mitokondri geni sadece anneden yavruya aktarılır. Kapsamlı bir çalışmada insan mitokondri geninin kökenlerine inildiğinde antropolojik olarak çıkarılan göç haritasıyla uyumlu olduğu gösterilmiş. ilgili göç yolağı şu link üzerinde; www.jeffdonofrio.net
0
sefil
(28.02.16)
ilkokulda gördük ya dedikten sonrasını okuyamadım :D ben bir güün öncemi ünutuyorum :D
0
siyahtuval
(28.02.16)
Oncelikle, biyolojik olarak irk diye bir kavram yok. Kavram kargasasi yaratmamak icin o tartismayi bir kenara birakiyorum.

Sorunun cevabi olmaz. Cunku bunun icin 4-5 nesil degil, cok daha fazlasi gerekir. 4-5 nesil dedigimiz ortalama 150 bilemedin 200 yillik bir sure. Insanda ten renginin beyaz olmasina dair bulunan genlerden birkaci, ortalama 8 bin yil once dogal secilime ugruyor. Yani bu cok daha fazla nesil demek ki zaten buna gore bir hesaplama yapmak imkansiz. Cunku bunu kontrol eden tek bir gen yok. Dolayisiyla mutasyonun gerceklesmesi ve ortamda avantaj saglamasi gerekiyor, topluluk kucukse zaten bu da zor.

Irkcilik politik bir kavram. Her turlusu zararli ve embesilce. Herhangi bir sucu genlere atarak toplumdaki yapisindaki sorunlari cok guzel ortuyorlar. Cunku gerizekalilar.

Tavsan olayi bambaska. O cevrenin genler uzerindeki etkisini anlatmak icindi sanirim. Sicakliga bagli olarak, ilgili gen protein olusturuyor veya olusturmuyor (gen anlatiminin duzenlenmesi), o nedenle tavsanin rengi degisiyor.
0
evrim halkasi
(28.02.16)
@evrim halkası: dediklerinizi anladığımdan emin olamadım, ben de şunu sorsam:

kaç gen ile belirlendiklerinden bağımsız olarak, cilt rengindeki olası kategoriler ayrı birer dizilime tekabül ediyor ancak tavşan kürkünün renginin açılabilip açılamadığı şeklinde ifade edilebilecek özellik, dizilimi net olup hayvanda ya vardır, ya yoktur diyeceğiniz bir şey, doğru mu? yani bu uyum sağlamanın kendisi zaten ayrı ifadesi olan bağımsız bir gen doğru mu? (yani kimyasal değişimin olabilirliği de yine bir gen saysesindedir herhalde, varsayımını yapmış oldum bu noktada)

eğer doğru anladıysam ten rengine dışarıdan etki eden bu şekilde ikinci bir gen neden yok, onu merak ediyorum da, zamanınız varsa sormak istedim. yani bronzlaşabilme tam da buna tekabül eden bir özellik, kim demiş bunun olmadığını, diyecek olursanız, neden bronzlaşmayla gerçekleşen kararma siyahi kimselerdekinden bu denli farklı görünüyor dışarıdan, aynı koyuluğa varılamıyor?
0
godoşu beklerken
(28.02.16)
@godoşu beklerken: Kisaca soyle soyleyeyim.

1- Insanda deri rengini belirleyen bir takim genler var. Tavsanda kurk rengini belirleyen bir takim genler var.

2- Insanda deri rengini belirleyen genlerde zamaninda meydana gelmis olan mutasyonlar, Avrasya ikliminde avantaj sagladigi icin toplumda secilmeyi basarmis. Yani bu yeni mutant gene sahip bireyler saglikli bir sekilde ureyebilmis. Bu dogal secilim mekanizmasi, gen dizilimlerinde meydana gelen degisimler var.

3- Tavsandaki olayi en son on yil once falan gordum, tam hatirlayamiyorum ayrintilarini, yanlis bilgilendirmek istemem. Ama durum soyle bir sey olmali kabaca. Sicaklik 4 derece oldugunda, kurk rengini belirleyen genin protein uretmeyi durdurdugunu farz edelim. O zaman var olan tuy rengi degisecektir. Biraz daha karmasik bir mekanizma olabilir, ama net olan su: Burada gen diziliminde herhangi bir degisiklik yok. Cevre etkisiyle gen anlatimi duzenleniyor sadece. Dolayisiyla yukaridakinden tamamen farkli bir mekanizma.

Yarina kadar ayrintilarini yazan kimse olmazsa, akliselim bir kafayla teyit edeyim su tavsan olayini. Ayrintilariyla yazarim o zaman.
0
evrim halkasi
(28.02.16)
@godoşu beklerken, evrim halkasi; himalaya tavşanlarında olay sadece vücudun soğuk olan bölgelerinde pigment üretiminden sorumlu olan enzimin düşük sıcaklıkta katalitik aktivitesini kazanmasıyla alakalı. yani sıcaklık düşükse aktivite kazanıyor, sıcaklık yüksekse aktivitesini yitiriyor, genle alakalı bir (ne dizilim ne de ifade) değişiklik olmuyor.

buna aslında heat-shock genleri örnek olarak verilebilir. drosophila (meyve sineği)'da bulunan bu genler, eğer çevre sıcaklığı çok artıyorsa, kendilerini korumak için birtakım proteini üretmeye başlıyorlar ve kendilerini bu sıcaklıktan koruyup baskı altından uzaklaştırmaya çalışıyorlar.

bunu da yapma şekilleri şu; sıcaklık normalken genler "kapalı". yani dizi orada sabit ancak ifade edilmiyor, yani eyleme geçmiyor orada duruyor öyle. ancak sıcaklık sineğin dayanamayacağı boyuta ulaştığında bu genler "açılıyor". böylece ifade yapılabilir artık yani eyleme geçiyor ve genin ifadesi olan proteinler sentezlenmeye başlanıyor.

bronzlaşma da şu şekilde, her insanda renk pigmentleri farklı yoğunlukta sentezleniyor. güneş ışığıyla bunu belirli bir seviyeye kadar arttırabiliriz. genetik sınırlandırmalar diyebiliriz buna. o genin ifadesi için sadece güneş ışığının yoğunluğu değil başka şeyler de etkili olduğu için en çok bu raddeye gelebiliyor, boy uzunluğu gibi. dolayısıyla uyum sağlamanın kendisi ayrı bir gen değil, zaten o gen üzerinde ama o gen değişmiş, buna adaptasyon deniyor. drosophila'daki durum ise modifikasyon, yani o gen zaten var sadece çevre şartlarına göre değişiyor. bizdeki renk pigmentinin güneş ışığına maruz kalınmasıyla değişmesi gibi (ki eski haline geri dönüyor, renginiz açılıyor bir süre sonra). ancak asıl olay bunun zaman içerisinde kalıcı olarak gerçekleşmesi yani adaptasyon. bu da mutasyonlar sayesinde oluyor ve gelecek nesillere aktarılıyor.
0
sefil
(28.02.16)
himalaya tavşanının sırtına buz kesesi bağlayınca neden tüyler siyah çıkıyorki?
kamufle olmak için beyaz olması gerekmiyor mu?
0
eksimeksi
(28.02.16)
@evrim halkası, sefil: gerçekten çok, çok teşekkür ederim fakat bu adaptasyon ve mutasyondan sayılamayacak şeylerin gen ifadesinin düzenlenmesi olduğunu, kendilerinin de ayrı bir gen olmadığını söylemişsiniz ya, neyin ne şekilde, hangi ölçüde düzenlenmesi gerektiğini vücut nasıl anlıyor? spontan reaksiyonlar mı oluyor bu noktada?

yıllar evvel kazuo bilmem ne diye bir adamın yazdığı genetik zeka diye bir kitap okumuştum da bu hususta, canlılardaki gen açma/kapama özelliğinden bahsediyordu, yani sanırım tam da sizin değindiğiniz şeyden bahsediyordu. fakat işin kimya boyutuna gelince neden-sonuç sıralamasını doğru kavramaya çalışıyorum.


örneğin sefil "şu fiziksel şartlarda şu proteinler üretiliyor bunun yolu da o proteini üretecek enzimin o belirli fiziksel koşulda aktivasyonunun artması ve katalitik nitelik kazanmasıyla mümkün oluyor" mealinde bir açıklama yaptı ya, işte o noktada merak ettiğim:

bu enzim bir tek bu iş için kullanılan bir enzim diyelim, işte bu enzim 1. gerekli koşullar oluşana kadar ortalarda yok galiba? 2) enzimin üretimi için RNA'dan gelen kodlama emri yine DNA'da bir yere tekabül etmiyor mu?


3. hatırladığım kadarıyla "yaşam nasıl başladı" sorusuna iki farklı cevap veren hipotezler vardı. i) central dogma of science [ -dna->rna->protein sentezi], enzim ii) rna-world hypothesis

ii'de yaşamın başlamasının dünya yaşına göre aslında nispeten hızlı olma sebebinin aslında birtakım rna zincirleri ve enzimlerin aynı anda dna'dan önce ortada olup oradan ters transkriptaz yardımı ile ters transkripsiyon -öyle deniyordu galiba-, yapmaya başlaması ile açıklanabileceği gibi bir şey okumuştum ve o durumda bahsettiğiniz enzimlerin default olarak hücrede varolup ama yine de kendilerini yeniden sentezleyebilecek ilgili dna'yı rna'dan kodladığı gibi bir ihtimal oluyor anladığım kadarıyla ve sizin söylediğiniz gibi bir gene bir özelliği açtıran/kapatan, bir proteini sentezleten veya sentezletmeyen söz konusu enzimin başka bir gen olmadan varolabilmesi bu ikinci hipotezi doğrulamıyor mu?

yani o enzimi oluşturabilme yetisi, oluşturmak gerektiği bilgisi başka nasıl anlaşılabilir? bilgi az olunca kafa da gördüğünüz gibi karışıyor böyle; bağlamaya çalışıyorum bunları. zamanınızı almış oldum yine, dilerseniz nette git şunu oku diyin, oraya da bakarım.
0
godoşu beklerken
(28.02.16)
@eksimeksi, güneş ışığından daha çok faydalanmak için böyle bir modifikasyona gitmiş olabilir.

@godoşu beklerken,

1) aslında basit olarak gen ifadesinin düzenlenmesini modifikasyon gibi düşünebiliriz. neticede ortam şartlarına -geçici- olarak uyum için gen ifademizi düzenliyoruz. fakat, heat-shock genlerini düşünürsek; çevre şartlarına göre ifadesi değişiyor değil mi (değişkenlik)? bir de ikinci olarak çevre şartlarına ifadesinin değişeceğini gösteren bir kalıcılık (kalıtımsal olarak aktarılmış) var. peki bu nasıl gerçekleşiyor?

şimdi hangi genin açılıp kapanacağı yine aslında dna içerisinde belirlenmiş. bir gen başka bir genin de ifadesini kontrol edebiliyor. buna ilaveten hücrenin maruz kaldığı sinyaller de gen ifadesini değiştirebiliyor. klasik santral dogma'dan başlarsak;

dna aşamasında; dna metillemesi ile gen kapatılabiliyor, histon asetilasyon/deasetilasyonu ile genler kapatılabiliyor, transkripsiyonda görevli faktörlerin sayısı-yapısı-var olup olmamaları, inhibitör-aktivatörler vs vs. genin açılıp açılmayacağını bize söylüyor.

rna aşamasında; rna'nın kırpılması, sahibi olduğu dizi (kırpılmayla sıra değişiyor, alernatif splicing diye aratıp bakabilirsin), sitoplazmaya çıktığında mrna'yı ribozoma yönlendiren sinyal faktörleri, translasyondan sorumlu-aktive eden-inhibe eden proteinlerin varlığı vs bize rna'nın proteine dönüşüp dönüşmeyeceğini söylüyor.

protein aşamasında; protein translasyona uğrasa bile, çeşitli kimyasal modifikasyonlarla asıl haline kavuşabiliyor ya da gereksiz görülürse yıkılıp yok edilebiliyor.

yani burada görmemiz gereken büyük resim şu; ufak bir protein üretiminde dahi birçok değişken işin içine giriyor ve her bir değişken de ayrı ayrı kontrol edilerek büyük ölçüde her aşamada ayrı bir kontrol sağlanarak bu genin ifade edilip edilmeyeceği kontrol ediliyor. çok saçma bir örnek olacak ama göz önüne gelmesi için yazıyorum yoksa mekanizma böyle değil, mesela stres altındasın ve adrenalin salgılamaya başladın. adrenalin salgılayan hücrelerinde o salgıyla ilgili olan genler transkribe olmaya yani ifade edilmeye başladı. ancak daha tam rna'lar proteine dönüşecekken stres durumundan kurtuldun, artık adrenalin salgılamana gerek yok ve bununla ilgili bir sinyal geldi hücreye. işte tam o esnada protein yapımını durduruyor gibi düşün. yani her an değişen dinamik bir yapı var ve hücre anında hızlı bir cevap oluşturarak bunu yerine getirmeye çalışıyor.

2) dolayısıyla toparlama: o enzim hem ortada olabilir hem de olmayabilir. yani bu en ama en başta genin açık olup olmamasına bağlı. eğer gen açıksa rna sentezlenmiştir okey, ancak proteine çevrilmeden sitoplazmada bekliyordur, çevre durumuna göre çevrilecektir. ha ama gen kapalıdır (heat-shock örneği gibi) rna da yok ortada dolayısıyla, çevre şartı değişince bu sefer gen açılıyor sonra rna transkribe oluyor. yani bu durum özelliğe, karaktere, gene vs göre değişiyor. birinci ve ikinci soruları kapsıyor bu yazdığım.

3) bununla ilgili sözlükte bir entry yazmıştım ama sildim. aynen kopyalayıp yapıştırıyorum buraya;

şöyle ki, 2002 yılında paul&joyce arkadaşlar ribozimler (ribozim: enzimatik aktivitesi olan rna molekülleri) üzerinde çalışırlarken bir rna keşfettiler. bu rna, self-replicating bir rna olan r3c ligaz ribozom idi. bu rna, içerdiği baz dizisine göre 3d konformasyonu kazanarak kendi kendini replike edebilme özelliğine sahip. ve bu replikasyon aşamasında bu rna molekülü kendini stabil tutuyor. yani demek istediğim şu şekil üzerinde görülebilir. yani bu molekülün kendisi stabil değil, çünkü rna molekülleri tek zincirli olduğundan çabuk parçalanırlar, ancak replikasyon sonucu stabil oluyorlar çünkü çift zincirli hale geçiyorlar. işte bu molekül muazzam bir molekül. neden mi? çünkü dna da çift zincirli ve oldukça ama oldukça stabil bir yapı. dolayısıyla, rna'nın dna'dan daha önce ortaya çıktığı ve bu rna'daki bilginin daha kalıcı hale gelebilmesi için dna'nın oluştuğu, böylece bilginin depolanarak rna davranışının kontrolünün sağlanmasının gerçekleştirildiği düşünülmekte. elbette bu da bir teori. ancak sağlam bir teori olduğu bilim camiasında özellikle konuşma konusu.

peki, bu rna molekülü ortamda var diyelim. e bir şekilde kendini stabil hale getirmeye çalışıyor diyelim, tamam. ancak çevre denilen bir etmen var ortada. nasıl değişeceği bilinmeyen bir şey bu. dolayısıyla, bu rna molekülü çevreden korunmak isteyecek. kendini yaşatması için korunmak zorunda. bunu nasıl yapacak?

burada da keşfedilen bir şeyler var. bunlara protobiont deniliyor. bu yapılar biyolojik hayatın ilk prototipleri. bunlar şu şekil yapılar. yani bu tipler, dış çevreden izole bir ortam oluşturuyorlar kendi kendilerine. test tüplerinde dahi bunu gerçekleştirdikleri kanıtlandı. yani, rna molekülümüz bu prototipin içine girmiş ve çevre şartlarından korunmuş olabilir. bu da bize hücrenin nasıl oluştuğunu gösteriyor.

gelelim hücreye.

hücre hayatta kalmak isteyecek. bunun için çeşitli faaliyetler göstermesi lazım. bu faaliyetler özetle; yapılarda oluşan hasarların tamiri, yeni molekül sentezleme, gerekli moleküllerin ve enerjinin dışarıdan alınması, düşmanlara karşı savunma kimyasallarının salınması, hücre içinde üretilen kirleticilerin atılması vs vs.
hücre bunları başarıyla gerçekleştirdi evet fakat ölüm kaçınılmaz. uzun vadede tek çaresi kendinden bir kopya oluşturması ve böylece kendini yedeklemesi. neden? çünkü kopyalardan biri ölürse, diğeri hayatta kalabilir. peki bu yeni kopya, önceki hücrenin tüm faaliyetlerinin düzenlenmesi bilgisini nereden bilecek?

buradaki keşif: genetik materyal. hücre, genetik materyali ile bu faaliyetlerin düzenlenme bilgisini kopya hücresine aktaracak. ancak, bu kopyalama işlemi illa karbon kopya şeklinde mi olmalı?
hayır. niçin? çünkü çevre şartları öyle bir değişebilir ki hiçbir kopya yaşayamayabilir. bu sebepten hücre mutasyon geçirecek ki çevresel değişikliklere karşı uyum sağlanabilecek değişiklikler meydana gelsin.
çevre şartlarının nasıl değişeceğini hücre önceden kestirebilir mi?
tabii ki hayır. o halde ne yapacak; mutasyonlar rastgele oluşturulacak, mümkün olduğunda çok sayıda kopya alınacak. neden mi? çünkü, birbirinden farklı genetik materyale sahip kopya sayısı ne kadar fazlaysa değişen çevre şartlarından en az birinin hayatta kalma şansı yüksek olsun diye.
işte burada da evrimin başladığı noktaya geliyoruz.

son not: ayrıca bilginiz hiç de az değil, hiçbir şey bilmeyene anlatmak çok çok daha zor oluyor, nitekim zaten karışık bir mekanizma. benim bile kafam alamayabiliyor bazen:)
0
sefil
(28.02.16)
sefil cok cok guzel aciklamis hepsini. Ben sunu soylemeye geldim: Nasil anliyor diye sormussun ya anlamiyor! Cok net cevap bu. Bu kadar karmasik olaylar kimya ve fizik kurallari ile oluyor aslinda. Ornegin, bir enzimin hucredeki yogunlugu arttiysa, onun DNA'ya ulasma sansi artiyor. Soyle dusun, bir enzimin hucrede 10 molekulu olsun, bunlar hareken halindeyken surekli bir yerlere carpiyorlar, eger kimyasal olarak mumkunse hemen bag kuruluyor. 10 birim enzim bir nedenle 1000 birim olursa o carpmanin sikligi artacak baglanma bolgesine denk gelme ihtimali artacaktir. Baglandigi yer bir genin anlatimini durduran bir yer olabilir. Baska bir sey de olabilir. Bunu cok ustunkoru bir ornek olarak verdim, bundan cok daha farkli mekanizmalar da var tabii.

Bir de bunu sanki boyle surekli hatasiz ilerleyen bir sistemmis gibi anlatiyoruz ama aslinda oyle degil. Tum bu sureclerde inanilmaz hatalar oluyor. Yani ortada bir mukemmeliyet yok.
0
evrim halkasi
(28.02.16)
@sefil: :) :) çok teşekkür ederim.

sözlükten sildiğinizi söylediğiniz entry'nin olduğu kısımda proto yaşam formlarından bahsetmişsiniz: bunlar acaba phospholipid bilayer içerisinde şimşek çakması ile başladığı düşünülen kimyasal reaksiyonlar sonucu oluştuğu varsayılan, muhtemelen amino asitli ama dna'sız ilk hücre yapıları mı oluyor, daha doğrusu bahsettiğiniz deney urey-miller deneyi midir acaba?
0
godoşu beklerken
(28.02.16)
@godoşu beklerken, entryi direkt buraya kopyalıyorum :)

her şey ama her şey, evrenin ve termodinamiğin altın kuralı olan minimum enerji maksimum düzensizlik ile başladı. atomlar bu düzensizliği gösteren en küçük yapılar, elektronların enerjisi sebebiyle. bir atom daha fazla enerji harcamamak için elektronlarını verme-alma-paylaşma yoluna gider. bu yolla moleküller oluşur. moleküller de kararsız olabilir, yani daha az enerji harcamak isteyebilir. bu yolla da moleküller bir araya gelerek molekül komplekslerini oluşturur. sonrasında bu kompleksler bize hücreyi, hücreler organizmayı, organizmalar türü, tür ise ekosistemi önümüze getirir.

bundan 4,5 milyar yıl önce oluşan yeryüzünde ilk ortaya çıkan kimyasallar hepimizin bildiği üzere mineraller idi. peki, bu yolla dna, rna, protein, karbonhidrat, lipid, replikasyon, metabolizma nasıl oluştu ve gelişti?

burada herkesin bildiği, stanley miller-harold urey deneyi işin içine giriyor. bu iki deli bilim insanı ilk atmosfer koşullarını önümüze getirerek, temel yapıtaşlarının nasıl oluştuğunu bize gösterdiler. ancak bir sıkıntı vardı, bu yapıtaşlarının oluşması için atmosferin indirgeyici bir atmosfer olması şarttı. sonrasında buna sebep olabilecek şeyler henüz keşfedilemediğinden deneyin kabul edilemez olduğu söylendi. ancak ki, şu an yapılan ve teorize edilen araştırmalara göre (burada işin içine jeoloji giriyor), bu indirgeyici atmosferi oluşturan yapılarda gerekli olan metan ve amonyak kaynağının yanardağ çıkışlarının olabileceği öne sürüldü. aynı zamanda hala yeryüzünde var olan çamur volkanlarının ve derin deniz kaynaklarında meydana gelen patlamaların bu indirgeyici ortamı sağladığı özellikle düşünülmektedir. esasen, kuvvetli bir teori olduğu da yadsınamaz.

şimdii, buradan şuraya geliyoruz; tamam temel yapıtaşları oluştu. peki dna nasıl oluştu?

şöyle ki, 2002 yılında paul&joyce arkadaşlar ribozimler (ribozim: enzimatik aktivitesi olan rna molekülleri) üzerinde çalışırlarken bir rna keşfettiler. bu rna, self-replicating bir rna olan r3c ligaz ribozom idi. bu rna, içerdiği baz dizisine göre 3d konformasyonu kazanarak kendi kendini replike edebilme özelliğine sahip. ve bu replikasyon aşamasında bu rna molekülü kendini stabil tutuyor. yani demek istediğim şu şekil üzerinde görülebilir. yani bu molekülün kendisi stabil değil, çünkü rna molekülleri tek zincirli olduğundan çabuk parçalanırlar, ancak replikasyon sonucu stabil oluyorlar çünkü çift zincirli hale geçiyorlar. işte bu molekül muazzam bir molekül. neden mi? çünkü dna da çift zincirli ve oldukça ama oldukça stabil bir yapı. dolayısıyla, rna'nın dna'dan daha önce ortaya çıktığı ve bu rna'daki bilginin daha kalıcı hale gelebilmesi için dna'nın oluştuğu, böylece bilginin depolanarak rna davranışının kontrolünün sağlanmasının gerçekleştirildiği düşünülmekte. elbette bu da bir teori. ancak sağlam bir teori olduğu bilim camiasında özellikle konuşma konusu.

peki, bu rna molekülü ortamda var diyelim. e bir şekilde kendini stabil hale getirmeye çalışıyor diyelim, tamam. ancak çevre denilen bir etmen var ortada. nasıl değişeceği bilinmeyen bir şey bu. dolayısıyla, bu rna molekülü çevreden korunmak isteyecek. kendini yaşatması için korunmak zorunda. bunu nasıl yapacak?

burada da keşfedilen bir şeyler var. bunlara protobiont deniliyor. bu yapılar biyolojik hayatın ilk prototipleri. bunlar şu şekil yapılar. yani bu tipler, dış çevreden izole bir ortam oluşturuyorlar kendi kendilerine. test tüplerinde dahi bunu gerçekleştirdikleri kanıtlandı. yani, rna molekülümüz bu prototipin içine girmiş ve çevre şartlarından korunmuş olabilir. bu da bize hücrenin nasıl oluştuğunu gösteriyor.

gelelim hücreye.

hücre hayatta kalmak isteyecek. bunun için çeşitli faaliyetler göstermesi lazım. bu faaliyetler özetle; yapılarda oluşan hasarların tamiri, yeni molekül sentezleme, gerekli moleküllerin ve enerjinin dışarıdan alınması, düşmanlara karşı savunma kimyasallarının salınması, hücre içinde üretilen kirleticilerin atılması vs vs.
hücre bunları başarıyla gerçekleştirdi evet fakat ölüm kaçınılmaz. uzun vadede tek çaresi kendinden bir kopya oluşturması ve böylece kendini yedeklemesi. neden? çünkü kopyalardan biri ölürse, diğeri hayatta kalabilir. peki bu yeni kopya, önceki hücrenin tüm faaliyetlerinin düzenlenmesi bilgisini nereden bilecek?

buradaki keşif: genetik materyal. hücre, genetik materyali ile bu faaliyetlerin düzenlenme bilgisini kopya hücresine aktaracak. ancak, bu kopyalama işlemi illa karbon kopya şeklinde mi olmalı?
hayır. niçin? çünkü çevre şartları öyle bir değişebilir ki hiçbir kopya yaşayamayabilir. bu sebepten hücre mutasyon geçirecek ki çevresel değişikliklere karşı uyum sağlanabilecek değişiklikler meydana gelsin.
çevre şartlarının nasıl değişeceğini hücre önceden kestirebilir mi?
tabii ki hayır. o halde ne yapacak; mutasyonlar rastgele oluşturulacak, mümkün olduğunda çok sayıda kopya alınacak. neden mi? çünkü, birbirinden farklı genetik materyale sahip kopya sayısı ne kadar fazlaysa değişen çevre şartlarından en az birinin hayatta kalma şansı yüksek olsun diye.
işte burada da evrimin başladığı noktaya geliyoruz.

(akılda şöyle bir soru olabilir; "mutasyonlar nasıl rastgele oluşabilir yahu?" diye. genetik materyal ne denli küçükse mutasyon geçirme olasılığı da o denli yüksektir. en basit örnek; çekirdek genomu daha az mutasyon geçirirken (yaklaşık 3300 megabazdan oluşur), mitokondri genomu (16,6 kilobazdan oluşur) daha fazla mutasyon geçirir. çünkü daha küçüktür. dolayısıyla, hücre kafasına göre ya şurada bi mutasyon oluşturayım diyecek zekaya elbette sahip değil, bu zaten süreç içerisinde, replikasyonun kendiliğindenliği sebebiyle gerçekleşen bir durum.)

buraya kadar tamamız sanırım.
devam ediyorum: şimdi hücre genetik çeşitliliğini arttırmak isteyecek ki uzun vadede kopyalarının yaşama şansı olsun. her birey diğerinden bağımsız olarak kendini kopyaladığından, her biri diğerinden bağımsız mutasyon oluşturur. e bizim genetik materyalimiz oldukça sınırlı. eğer hayati genlerde bir mutasyon olursa ne olacak?

bu genetik çeşitlilik üzerinde negatif bir etki. o zaman hücreler, genetik materyal değişimini gerçekleştirecek. bu şu demek; çiftleşme. yani hücreler genetik materyal alış-verişi yapacak. yahu olur mu öyle şey demeyin. hala oluyor. nasıl mı? buyrun size en basit e.coli'deki plazmit aktarımı, yani konjugasyon.

e şimdi, bu genetik çeşitlilik arttı, yeni yeni bireyler ortaya çıktı. fakat bireyler birbirinden çokça farklılaşırsa genetik alış-veriş mümkün olmayacak. bunun için hücre ne yapacak, bireyler ancak kendilerine genetik olarak yakın olan bireylerle genetik materyal alışverişinde bulunacak. dolayısıyla, bu hücreler özelleşecek ve tür dediğimiz şey ortaya çıkacak.

genetik çeşitliliği başka nasıl arttırabiliriz?
el cevap: eşeyli üreme, rekombinasyon, cinsiyet ayrımı. en basit şöyle anlatayım; insanda niçin erkek ve dişi diye iki ayrı birey var? ve erkekler niçin çok fazla sperm üretiyor da kadınlarda yalnızca tek bir yumurta var? tek yumurta tek sperm olsaydı olmaz mıydı? mekanizma basit; erkeklerde spermatogenez esnasında gerçekleşen çoklu sperm üretimi sayesinde, her bir sperm birbirinden oldukça farklı genotipe sahip. bu da mayoz bölünmedeki rekombinasyonlardan kaynaklı. dolayısıyla her sperm birbirinden farklı, yani genetik çeşitliliğe sahip. dolayısıyla, cinsiyetler ayrılıyor, bu da yetmiyor farklı farklı mekanizmalarla çeşitlilik daha da arttırılmaya çalışılıyor.

çeşitlilik tüm hızıyla artıyor diyelim. tür ve birey sayısı da artıyor. ama çevredeki kaynaklar sınırlı, kaynakları ve enerjiyi en iyi kullananın yaşama şansı artar değil mi? çözüm nedir?

çözüm yine evrenin altın kuralında. hücreler daha az enerji harcayarak daha fazla verimle işlevlerini gerçekleştirmeye çalışacak. kaynakları daha iyi kullanmak isteyecek. bunun için;

hücrelerarası görev paylaşımı: çok hücrelilik ortaya çıkacak. bir hücre bir işlevi gerçekleştirirken, diğer hücre başka bir işlev gerçekleştirerek bir arada bulunacaklar ve minimum enerji harcayarak çevredeki kaynakları daha iyi kullanacaklar.

bireyler arası görev paylaşımı: erkek-dişi cinsiyetin ortaya çıkması. böylece genetik çeşitliliği arttıracaklar.

türler arası görev paylaşımı: sosyal türlerin ortaya çıkışı, kompleks ekosistem ve birlikte evrimleşme. tüm canlıların hayattaki işbirliği ile yaşama şansı daha da artacak.

sonuç: ekosistemde çok sayıda farklılaşmış organizma ortaya çıkar, bütün türler birbirine bağlı hale gelir, türlerin beslenme-üreme ve diğer faaliyetleri birbirine göre düzenlenir. besin zincirleri oluşur. evren altın kuralı olan minimum enerji maksimum düzensizliği gerçekleştirir. böylece süreç işlemeye devam eder.

-------------------

hayır bahsedilen deney urey miller deneyi değil. ancak bağlantılı elbette, oradan köken almış denilebilir yani. protobiontlar şöyle yapılar: www.orionsarm.com
0
sefil
(28.02.16)
(10)

esrarın kansere önlemesi ?

armutistan
Bu doğru mudur? Kenevirin kanser hücrelerini öldürdüğü? Hayır böyleyse bob Marley kanserden ölmedi mi?
Bu doğru mudur? Kenevirin kanser hücrelerini öldürdüğü? Hayır böyleyse bob Marley kanserden ölmedi mi?
0
armutistan
(28.02.16)
www.cancer.org

kanseri önlemiyor ya da geriletmiyor. yukarıdaki linkte de kemoterapinin yan etkilerini hafiflettiği, nöropatik ağrıları azalttığı falan söylenmiş.
0
kobuzchu kiz
(28.02.16)
bunla ilgili tarafsız makale bulma şansın, cep telefonu zararlarını anlatan makale bulma şansınla aynı. esrar lobisi kanseri önler diyor diğer taraf da tam tersini savunuyor.

aslında olay kanser hastalarının acılarını dindirmek için içmesiyle başladı, sonra kanser hücresi öldürüyor noktasına geldi. kıt biyoloji bilgimle derim ki kanser hücresini öldürecek güçte bir şey normal hücreyi de öldürür.
0
crazy.boy76
(28.02.16)
Kanser hücrelerini öldürmemin bazi yollari vardir evet. Mesela bilimadamlari beyaz hücrelerin ya da benzer sekilde antikorlarin belirli kriterlere karsi egitilmesi üzerine calisiyor, bunu da genelde tagging dedikleri metotla yapiyorlar. Böylece bu tarz biyolojik hücreler ya da organik yapilar bu hücreleri tanir hale geliyor. En son basarili olduguna dair bir seyler okdugum yöntemde, kanser hücreleriyle birlesen bir organik bilesimi vücuda tanitip, kanserli hücrelere saldirilmasindan bahsediliyordu.

Bunun icin bir madde yok direkt. Sunu icersen kanser hücreleri ölür kalanlar saglam kalir diye. Öyle olsa bu yönde senelerdir arastirma yapilirdi ki yapilmiyor.

Ama medical marihuana diye bir mevzu var. Bu da kronik agrilarin, kemoterapi vs ile demoralize olan bireyleri rahatlatmak, acilarindan uzaklastirmak adina baslandi, eger stres yapmaz, hayata olumlu bakarsan cogu ilk derece kanserlerde duraklama ya da gerileme görülebiliyor. Ancak bu isin tamamen yan etkisi. Yani hayatinin askiyla tanisman ya da lotoyu kazanman da sana benzer etkiler yasatabilir.

Bu durumda seks kanseri engelliyor, lotoyu kazanmak kansere care der miyiz? Demeyiz iste.

O yüzden ot ise yarar da dememeliyiz.

Medical ot üzerine bir konferans dinlemistim, ona göre konusuyorum. Yoksa bir tecrübem, tibbi ya da hasta gecmisim yok.
0
Silesius
(28.02.16)
hayır
0
shotgunwoman
(28.02.16)
biliyomuydun.com bu linkte esrarin kanser hücrelerini öldürdüğünü gösteren bi video var. Gerçi ne kadar güvenilirdir tartışılır
0
🌸armutistan
(28.02.16)
Yanılmıyorsam okuduğum "bilimsel" makalede kanserli hücrelerin yayılmasını ve çoğalmasını engelliyordu.
0
dieselsingle2
(28.02.16)
(bkz: Tetrahidrokannabinol)
(bkz: thc)
0
sefil
(28.02.16)
tesadüfe bak, daha yeni şunu izledim, baya hoştu: www.youtube.com
0
soso
(28.02.16)
esrar değil kannabinoidler olarak araştırmanı yapabilirsin
0
la noix
(28.02.16)
Ayni sitede bonzaiyle alakali bir yazisan alinti yapiyorum.

"...
Bonzai içersen ölürsün. Oldu ya ölmedin sevgili kardeşim, o zaman en kötü damdan atlar bir süre de öyle sürünürsün. Ölmeden önce de bonzai etkisi nedeniyle dişlerin dökülür, çok zayıflarsın, vücudunda kafam kadar sivilceler çıkar. Böyle tipsiz mipsiz bir şey olursun.
...
"

Gelip de bu sitedeki seylerin bilimsel dayanagini falan sorgulamayalim ya.
0
Silesius
(28.02.16)
(8)

Psikiyatristler nasıl tedavi eder?

bi sey dicem
Teşhisi koyduktan sonra tedavi sürecinde neler yaparlar, terapi yapmayı nasıl öğrenirler, hangi ilacı neden verirler, bunlar hangi kitaplarda yazar? Merak etmeyin tıp okumadan psikiyatrist olmak gibi bir hayalim yok, bu insanlar bu mesleği nasıl öğreniyor diye merak ettim. Hep ders kitabı mı okuyorl
Teşhisi koyduktan sonra tedavi sürecinde neler yaparlar, terapi yapmayı nasıl öğrenirler, hangi ilacı neden verirler, bunlar hangi kitaplarda yazar? Merak etmeyin tıp okumadan psikiyatrist olmak gibi bir hayalim yok, bu insanlar bu mesleği nasıl öğreniyor diye merak ettim. Hep ders kitabı mı okuyorlar mesela?
0
bi sey dicem
(28.02.16)
hastalığın sınıfına göre ilaç dayarlar. yaptıkları baska bisi yok.
0
anonymice
(28.02.16)
ablamın psikiyatri kitabına bakmıştım orda baya yazıyo işte okbnin mesela sebepleri belirtileri tedavi yöntemleri ilaçları falan. bi de terapiyi psikolog yapmıyo muydu? psikiyatrist de yapıyor mu?
0
ghilleinthemist
(28.02.16)
(bkz: psikoterapi) yani sadece ilaç dayamıyorlar. hastalıklar tam tanım olarak bilmesemde 'eksenlere' göre sınıflandırılıyor. mesela 1. eksen bozukluklarında şizofreni var bilinenlerden. neyse DSM-V adı verilen bir kılavuzda tanı kriterleri ve ölçeklemeler yer alıyor. Hasta hangi tanıyı alır ise ilacı da; hekimin deneyimi, hastalığın şekli ve hastanın ilaç uyumu gibi birden fazla kritere göre seçiliyor. Psikoterapi süreci ise nasıl öğreniliyor bilmiyorum. Kitaplarda vardır anlatımı ama asistanlık sürecinde bir hocadan öğreniliyordur diye tahmin ediyorum.

objektif bilgi değil bunlar. çocuk uzmanıyım sadece kabaca fikir versin yazdıklarım.
sevgiler.
0
gandalfbuyucuoglu
(28.02.16)
Psikiyatrik hastalıkları hem biyolojik (şizofreni hastalarının beyinlerinde morfolojik değişim bile var) hem kalıtsal (anne-babadan kalıtılabilir) hem çevresel (stres faktörleri, kültürel somutluklar, yeme-içme değişkenleri vs.) hem de sosyal (duygu, davranış, gelişim, maruz kalma) boyutlu hastalıklardır.

Hastalığın tanı sürecinde anamnez almak çok önemli. DSM-V'de açıkça belirtilmeye çalışılmış, bazı hastalarda belirgin net ayrılıklar varken (anksiyete bozuklukları veya duygudurum bozuklukları) bazı hastalarda net bir ayrım yapılamayabiliyor (hastaya göre iç içe geçmiş olabiliyor). Bu sebepten psikiyatristin iyi bir geçmiş alarak değerlendirmeyi buna göre yapması ve ona göre ilaç tedavisine başlaması gerekiyor.

Henüz bu konuda genetik testler de tam olarak mevcut değil. Aslında yapılabilse klinik anlamda teşhis koymak çok daha kolay olacak lakin hastalıkların mekanizmaları her ne kadar farklı olsa da biyokimyasal olarak bazı hücresel yolaklar da benzer nitelik gösterebiliyor. Farklılık gösteren noktalar tabii ki var ancak TR'de bu yapılmıyor. Çünkü ne yazık ki çok fazla önem verilmiyor ve çalışan kişi sayısı çok çok az. Tıp doktorlarının da genetik alt yapıya çok fazla önem verdiklerini göremiyorum psikiyatrik hastalıklar hususunda (TR dışındaki tıp doktorlarını bilemiyorum henüz) Bu sebepten ayrım zor. Hormon testleri (serotonin, dopamin, gaba vs.) yaparak bir yere kadar gidilebilir, ki hormon testi yapan doktor sayısı çok az, fakat net tanı genetik olarak konulabilse hem süre kısalır hem de tedaviye yönelik ilaçlar daha efektif olabilir.

Verilen ilaçları genellikle hastanın belirtilerine göre veriyorlar ancak bu konuda ne yazık ki çok başarılı olduklarını düşünmüyorum. Hele ki devlet hastanelerinde muayene süresi 15 dk ile sınırlandırılıyorsa. Detaylı öykü bu sürede alınamaz mantıken ve sonra yanlış teşhisler şunlar bunlar.

Dolayısıyla hala aydınlatılması gereken şeyler var lakin önemsemeye bağlı.
0
sefil
(28.02.16)
psikiyatristlere sormuslar bu gune kadar iyilestirdiginiz hasta oldu mu diye. hepsinin cevabi hayir. nerde gorduysem aklimda kalmis ve mantikli gibi
0
bir varmis bir yokmus
(28.02.16)
@playing star again, hastalığı tamamen iyileştirmek farklı semptom ve bulguları iyileştirmek farklı yalnız. Kasıt semptom iyileştirmeleri olabilir.

edit: pardon ters yazmışım. hastalığı tamamen iyileştirmek olabilir.
0
sefil
(28.02.16)
belki kastettikleri, "tedavi edemiyoruz ama ilacla kontrol ediyoruz"dur
0
bir varmis bir yokmus
(28.02.16)
@playing star again, aslında evet biraz yetersiz bir ifade, sen de haklısın. Psikiyatri içerisinde demans, bağımlılık, dissosyatif amnezi, anoreksiya nervoza filan da giriyor. Ki çoğu iyileştirilebilir bunların tamamen.
0
sefil
(28.02.16)
(15)

Tanrının sizin için planları olduğuna inanıyor musunuz?

anonymice
Herşey kötü gidiyor. herşey shitty diyelim.Buna rağmen Tanrının sizin için planları olduğuna, herşeyin zamanla daha güzel olacağına inanıyor musunuz?not: farklı inançlara saygı için Allah yerine Tanrı kullanılmıştır.
Herşey kötü gidiyor. herşey shitty diyelim.

Buna rağmen Tanrının sizin için planları olduğuna, herşeyin zamanla daha güzel olacağına inanıyor musunuz?

not: farklı inançlara saygı için Allah yerine Tanrı kullanılmıştır.
0
anonymice
(28.02.16)
Hayır inanmıyorum, her şey daha da kötüye gidicek. Bunun da bir planın parçası olduğunu sanmıyorum.
0
clones
(28.02.16)
kötümser gördüm seni clones? hayırdır?
0
🌸anonymice
(28.02.16)
eğer bir plan dahilinde olduysa bana olanlar kendisine teşekkür etmekle birlikte geleceğimden endişeleniyorum, ama şu aralar inanmıyorum...
0
arkburak
(28.02.16)
Her şey zamanla güzel olmak zorunda değil ama evet kaderin var olduğuna inanıyorum.
0
pomknos
(28.02.16)
hayır inanmıyorum. bunca insan arasından neden benimle uğraşsınki? üstelik kendisiyle aramız da pek iyi değil. herşey benim elimde. ben mutluluğa kendi çabamla ulaşacağım.
0
golgi aygıtı
(28.02.16)
İster Allah'a ister beyaz peynire inan, başıma öyle şeyler geldi ki kesinlikle bir plan olduğunu düşünüyorum. Ha iyi sonla biter, kötü sonla biter o bilinmez ama bir plan olduğuna kesinlikle inanıyorum.
0
sedet elimde buyudu
(28.02.16)
Tanrı -varsa- planı vardır kesin. Yoksa yoktur :D Var olup olmaması çok düşündüğüm bir şey değil şu sıralar, agnostik değil de başka bir şey diyorlardı ona.

tüm bunlardan bağımsız olarak bazı şeylerin daha iyi olacağına inanıyorum. (ülke hariç de lan:D)
0
rodriguez2
(28.02.16)
Onun varsa bile benim yok :d accik kulagima citlatsa fena olmaz.
0
rayde
(28.02.16)
7 milyardan beni mi sececek uzerinde plan yapmak icin? O karismiyor, ben kendime plan yaparim zaten.
0
stavro
(28.02.16)
Bazen oyle seyler oluyorki, plansiz olmasinin imkani yok. bence tanri bizi siniyor. demedi deme....
0
termostad
(28.02.16)
Tanrı beni ne yapsın ayol. Milyarlarca yıllık uzay, sayamadığımız kadar galaksi ve gezegen, o gezegenlerden birinde ben; bana plan mı hazırlayacak.

"Durum b.ktan olabilir, geleceğimizin gübresi buradan gelir"e inanıyorum.

Gerçi çok kötü-iyiye de inanmıyorum.
0
aychovsky
(28.02.16)
varlığı yokluğu üzerine tartışmaya girmeye gerek yok ancak inanclı olduğum zamanlar da tanrının dünyevi hayata bir etkisinin olmadığına inanırdım.
0
eksisozlukokuryazari
(28.02.16)
Durumum kötü de olsa iyi de olsa ben seçtim diyorum. Kötü olduğunu düşündüğüm yol üzerinde karşıma çıkan şeyleri kötü olduğunu düşündüğüm yolu seçtiğim için görüyorum. Tesadüfe inanmadığım gibi iyi planlanmış bir kurguya da inanmıyorum.
Herkes kendi hayatının zamanla daha güzel olacağına inanıyor zaten, veya istiyor diyelim, bunun için kendimi bir kurgunun içine dahil etmeme gerek yok gibi.
0
sefil
(28.02.16)
Tanrı genel hatlarıyla yazmış çizmiş bi yol
Gönderdiği koordinatlar efendime söliym anam babam, bitiş anı..falan ama ayrıntılarla ilgilendiğine inanmıyorum.

Yani her boka git bulaş sonra kader de. Yok öyle bi kader.seçimlerin bu, boktan seçimlerin seni boka bulaştırmış

Her şey kötüye gidiyorsa, iyiye gidecek diye aciz aciz beklemem, seçimlerimi gözden geçirip değişiklik yaparım
0
cecilia
(28.02.16)
Evet. Tanrının benim için planları olmasından daha çok ( çok özel biri olduğumu düşnmüyorum Allah benim için ne diye özel lan yapsın) kaderimin yazıldığına inanıyorum
0
KaraSakall
(28.02.16)
(4)

Kendinizi "Gaza"nasıl getiriyorsunuz

john
Birsey yapmanız gerekiyor ama çok üsengec davranıpYapmanız gereken şeyi devamli erteliyorsunuz,işte böyleBir durumdan kendinizi nasıl kurtarıyorsunuz veya nasıl kurtarirdiniz
Birsey yapmanız gerekiyor ama çok üsengec davranıp
Yapmanız gereken şeyi devamli erteliyorsunuz,işte böyle
Bir durumdan kendinizi nasıl kurtarıyorsunuz veya nasıl kurtarirdiniz
0
john
(27.02.16)
Dışımdan konuşuyorum hadi yap artık şunu, bitir şu işi odaklan şuna, başka şey düşünme gibi şeyler söylüyorum. Zaman tutuyorum şu kadar dakikada yapıcam diye. Boşlukları yok etmeye çalışıyorum.
0
bigbadabum
(27.02.16)
O işi yaptıktan sonraki tatminimi tahayyül ediyorum ki her şeye bedel olabilir o.
0
sefil
(27.02.16)
kurtaramadım.
want2die +1 neden bilmiyorum ama hakkaten böğürmek iyi geliyor.
0
azizakin
(27.02.16)
AC/DC Back in Black
0
charles darwinin torunu
(27.02.16)
(10)

Bugun neler yapıyorsunuz?

sherlockun kizi
Merak ettim sb. Kaçta yatıyorsunuz falan filan?
Merak ettim sb. Kaçta yatıyorsunuz falan filan?
0
sherlockun kizi
(27.02.16)
Evdeyim, temizlik yapiyom. Birazdan kahve kitap yapicam aksama da tiyatroya gidicem.
0
rayde
(27.02.16)
Akşam baya erken yattım, bugün öğlene doğru yataktan çıkabildim. İki gündür sular kesikti (izsu!) sabah gelmiş hemen banyoya attım kendimi. Kahvaltı ettim, oryantal dansçılar gibi kıvıran bir iki sandalye vardı onları tamir ettim. Biraz viyola çalmaya çalışıcam. Hava da fena değil.
0
bigbadabum
(27.02.16)
dün akşam işten geç geldim. bu sabah da erken kalksam da uykumu aldım. birazdan içmeye başlar, ardından evden çıkarım.

aylardır beklediğim bir konser var salon'da. lebanon hanover&she past away. bu gece oarada olacağım.

ayh... 15-16'mdaki gibi goth goth takılacağım 30 yaşıma inat. mutluyum.
0
mermize
(27.02.16)
yarın doğum günüm olduğundan sevgilim bir şeyler ayarlamış. sanırım planında güzel bir yemek ve beraber geçirilecek bir gece var. yarım saate tıraş olup duş alıp çıkacağım.
0
zgrydn
(27.02.16)
Doktora yapma durumlarından dolayı eve yeni geldim.
Güneşli hava çocuğa d vitamini yükleriz diycm ama bu güneşte zor.
Akşama maçım var belki sonra elemanlarla takılırız. Gelince sevdiceğimle belki walkingdead izleriz. Sonra ders çalışma fln derken 2gibi uyurm.
Bu da en özel cevabım olsun.
0
intihar etsem de kendime gelsem
(27.02.16)
Yarın ders anlatacağım öğrenciye ders notu çıkarıyorum. Siparişini verdiğim ders kitapları geldi, bu iş bitince de onlara başlayacağım, aman sabahlar olmasın.
Gece sonunda da phd için okul araştırmalarına devam edeceğim.
0
sefil
(27.02.16)
Dün tatildi (S.Arabistan) komple bi sezon dizi izledim. Bugün de pazartesi sendromu var üzerimde salak salak iş yapmaya çalışıyorum. Akşam olsa da mess hall'de biraz bilardo oynayıp erkenden odama gidip yatsam diyorum.
0
jamalbsf
(27.02.16)
7'de uyandım. 13'e kadar falan kah dota'da shanghai major'ı izledim kah nette takıldım. sonra yayın donmaya başlayınca oturdum işe koyuldum. 14:30 gibi oda arkadaşımla BALKAN LOKANTASI'na gittik, heyt be. yeni geldik işte şimdi 4'te buzokeyi maçım var onu izlerim internet sağlam olursa. sonra yine işe devam ederim. yok maçı izleyemezsem işe devam ederim. akşam kitap okumak istiyorum ama belli olmaz. bilmiyom. 10 gibi falan yatarım herhalde.
0
der meister
(27.02.16)
çamaşır yıkıyor temizlik yapıyorm
0
Mulva
(27.02.16)
~ başlık sahibinin cevabı olsun; dışarda iki üç saat isim var sonra sabahlarım muhtemelen.
0
🌸sherlockun kizi
(27.02.16)
(6)

intermediate seviyesi için tek kur 1800 tl nasi fiyat?

all girls dream
gerci biraz daha düşürürüm ama gene de bana yüksek geldi. 12-18 tl taksit yapıyormus? yorumları alayım.
gerci biraz daha düşürürüm ama gene de bana yüksek geldi. 12-18 tl taksit yapıyormus? yorumları alayım.
0
all girls dream
(28.01.16)
çok fazla. birebir özel ders alsanız bile o kadar tutmaz.
0
sefil
(28.01.16)
Hangi kurs? Kursa göre değişir.

Bir de kaç saat ders, sınıflar kaç kişilik?
0
Traveller
(28.01.16)
160 saat dedi. just english kaç kişilık sınıf oldugunu sormadımda haftasonu gidersem 4 ay suruyormus 2015 aralık fiyatlarıymıs

intermediate (hatta bugun bbcdemi 15 soruluk test cozgum upper inermediate cıktı, gerçi ben cok güvenmedim ona ama) seviyesinde olupta ilerletmek için 2 bine yakın para vermek cok geldi banada belki yakın zamanda kursa kayıt olan vardır.
0
🌸all girls dream
(28.01.16)
160 saat tek kur için çok uzun. dil kurslarında saat kişi sayısına göre uzar, 160 saat ise 10'dan fazladır mevcut ki ne kadar az o kadar iyidir. ücret de az değil, bence bulaşma.
0
baba jo
(28.01.16)
İstanbul'daki Just English ise fazla övgü duymadığımı belirtmek isterim. Nişantaşı British Culture'a, Beşiktaş British Side'a, Levent ITI'a da sorun fiyat alın. Bir de Mecidiyeköy'de Bank Street'te özel derslerin saatini sorun. Wall Street'in de tek kur için bu kadar para alacağını sanmam.
0
Traveller
(28.01.16)
beylikdüzü tarafı bana daha yakın diye oradan fiyat aldımda wall streetin sistemi farklı gibi geldi bana sanki online egitime daha fazla eğitim veriyorlarmıs birebir ders yokmus gibi algıladım.
0
🌸all girls dream
(28.01.16)
(2)

lisedeki sevmediğim tipleri üniversitede görmek

her gece aç
lise biteli baya oldu da bunları nasıl sevmediysem artık hala yüzlerini görmek istemiyorum. bazılarına 40 yılda bir görürsem selam veriyorum o kadar. neyse böyle önceden tanıyıp ısınamadığınız kişileri sonradan görünce nasıl tepki veriyorsunuz diye soracaktım. bu kişilerle aynı ortamda bulunmak zoru
lise biteli baya oldu da bunları nasıl sevmediysem artık hala yüzlerini görmek istemiyorum. bazılarına 40 yılda bir görürsem selam veriyorum o kadar. neyse böyle önceden tanıyıp ısınamadığınız kişileri sonradan görünce nasıl tepki veriyorsunuz diye soracaktım. bu kişilerle aynı ortamda bulunmak zorundasınız mesela napardınız onlar yok gibi mi davranır yoksa ortamı mı terk ederdiniz. ortamı terk etmeseniz bile rahatsız olur muydunuz onların varlığından.
0
her gece aç
(28.01.16)
Selam verir geçer giderim. Aynı ortamda bulunmak zorundaysam da o kişiden hazzetmediğimi her hareketimle (kişisine göre değişir, yok sayılması gerekeni yok sayarım, laf sokulması gerekene laf sokarım) belli ederim, mümkün mertebe erkenden ayrılır giderim. Ortamı terk etmezsem de rahatsız olmam, tavırlarımdan dolayı onlar rahatsız olurlar zaten sanırım çok yüzsüz değillerse. Aslında bu tavır çok ağır işsizsem gerçekleşir. Öbür türlü, uğraşmaya bile gerek duymuyorum.
0
sefil
(28.01.16)
ortamda mesela 5 kişi varsa ona da selam veririm. ama tek gorursem yanına gitmem. ortamda bir şey sorar genelden bir yorum isterse cevap vermem. yok sayarim.

bazen de göstererek güler gecerim.

çünkü benim de cevremde var böyle bir tip.
0
dirty pussy and cock
(28.01.16)
(3)

alkol ama içmelik değil

neynep
izopropil alkol olarak bilinen arkadaşı buz çözücü olarak kullanabilirmişiz. bunun dengi, kolay bulunan alternatifi ne olabilir?
izopropil alkol olarak bilinen arkadaşı buz çözücü olarak kullanabilirmişiz. bunun dengi, kolay bulunan alternatifi ne olabilir?
0
neynep
(19.01.16)
(bkz: antifriz) ?
0
la noix
(19.01.16)
tam öyle değil. aseton aynı özellikteyse, mesela olur.
0
🌸neynep
(19.01.16)
etil alkol de çözer. kolonya kullanabilirsin.
0
sefil
(19.01.16)
(16)

Biyokimya, moleküler biyoloji genetik alanından kimler var?

intihar etsem de kendime gelsem
Arkadaşlar tıbbi biyokimya, fen, veterinerlik biyokimya, moleküler biyoloji ve genetik ya da ilgili diğer alanlarda olan kimler var? Aklınızda ne gibi projeler var?Çalışma alanlarınız neler?Hangi kaynakları dergileri takip ediyosunuz?Duyuru sürekli takipte.
Arkadaşlar tıbbi biyokimya, fen, veterinerlik biyokimya, moleküler biyoloji ve genetik ya da ilgili diğer alanlarda olan kimler var?
Aklınızda ne gibi projeler var?
Çalışma alanlarınız neler?
Hangi kaynakları dergileri takip ediyosunuz?

Duyuru sürekli takipte.
0
intihar etsem de kendime gelsem
(09.01.16)
ben varım, henüz bir çalışma alanım yok ama aklımda olan bir kısım var. hocayla da uyum sağlayabilirsek o alanda çalışmayı istiyorum. science direct dosttur bu konuda.
0
devilred
(10.01.16)
ben varım.
Diğer Genetikciler gibi işsizim.
Aynı zamanda işletme ve dış ticaret lisansına sahibim.

ne p.k yediğim belli değil.

Millet genom projesi yapıyor ya... hah...


bizde de duble yollar var:)
0
anonymice
(10.01.16)
Ben varım.

Boğaziçi mbg 15 mezunuyum. Ortalamam 2.7 olduğu için amerika'da doğru düzgün doktora programı bulmaya hiç kasmadım. Türkiye'nin de a.q olduğu için yüksek lisans yapma gereği görmeyip iş aradım. Bilim yapmayı şifa getirmekten çok para kazanmak için istediğim için olmadı belki de. Torpille inanılmaz alakasız bir sektörde çalışıyorum şu an. Yine de bunca bilgi excel için miydi demeden edemiyorum. Biyoteknolojiyle ilgili bir master yapıp sonrasında endüstriyel maya üretiminde ciddi para olduğunu düşünüyorum.
0
gates
(10.01.16)
Moleküler biyoloji ve genetik mezunuyum. Özel bi genetik tanı merkezinde çslışıyorum. Ben bence eşşeğin kuyruğundan beterim uzamıyorum ama kısalıyorum ya. Bi ara biyoteknoloji masterı mı yapsam diorum teknokentlerin birine girerim belki, kpss var bu sene onu mu denesem acaba diye düşünüyorum sonra da. Geçen annem araştırmış sizin meslek Almanya'da iş yapıyo bence sen oraya git dedi
0
umutsuzevjınıkı
(10.01.16)
ben 2005 mezunuyum bilkent MBG
benim hikaye uzun, kısa kesersem önce yurtdışında takıldım ama doktorayı bıraktım
şimdi akademik dünyanın diğer tarafndayım klinik arştırma yapmıyorum: yapılmış olanları raporluyorum, makele yazmıyorum yazılmış olanları derliyorum, çeviriyorum, düzeltiyorum vb. okurken bilmediğim bi sürü şey varmış bu işe girince öğrendim.

wet-lab'çıyken hep hücre biyolojisinde kaldım kanser yolakları filan çalıştım (aslında genetikçi değil mol. biyoloğum daha çok)
şimdi Allah ne verdiyse oldu biraz konular genişledi.
Tekrar master doktora yapmak aklımın bir köşesinde hep var ama wet-lab bişey yapamam gibi, lab'a giremiyorum (hastayım ben böhüü)
biyoetik, tıbbi bilişim, en olması biyoinformatik/istatistik filan gibi bişeyler olur sanırım. değilse yurtdışında scientific writing/management vb. programları düşünüyorum.
acıbademde biyoetik programı 20bin lira olmayaydı geçen sene ona oraya gidecektim Cengiz hocaya sitemlerimi iletiyorum :(
0
niye ama
(10.01.16)
@gates: dönem mi değişmiş nedir bilmiyorum ama en azından bu'de sizin ortalamaya sahip fizikçileri uni. of illinois at urbana-champaign gibi yerlere direkt MSc'a alıyorlardı, oradan da doktora yapıyordu millet. boğaziçi'nde temel bilimlerde öyle çok yüksek notlu olmanız gerekmiyordu böyle yerlere girmek için. özellikle mbg'te durum başkaysa bilemem, yine de keşke bir deneseydiniz. belki de bilim yapmayı istemekle ilgili söyledikleriniz ayaklarınızı geri geri itmiş.


neyse biri bir çeviri sormuştu, kimse bakmamıştı, ondan hadi deneyeyim dediydim ama jargon vardı, upregulate'in türkçesi nedir bilen varsa dil kısmındaki dkk geni ile ilgili çeviri kısmına bir el atar belki www.eksiduyuru.com hücre reseptör sayısının artması imiş, bunun için türkçe'de biyolojik tek bir terim var mı, biliyonguz mu?


@niye ama: eyvallah ben bunları bilmem zaten; sizler yoktunuz, elemanın sorusu ortada duruyordu, ben de oralarda geziniyordum ;)

ancak uyarınızdan bunu da eklemem gerektiğini anlıyorum, teşekkür ederim, biraz kişisel merakımı da giderdim bu arada, duyuru güsel bir yer (sadece receptorlar için geçerli olmadığını eklemiş durumdayım)
0
godoşu beklerken
(10.01.16)
hücre reseptör sayısının artması imiş,

dediğiniz şey tam doğru değil, evet bu bir upregülasyon örneği ama genel olarak herhangi bir uyaran (hormon, toksin, başka maddeler) sayesinde (ya da bu sayede oluşan bir ihtiyacı karşılamak için), sayıca çoğalma yönünde yapılan herhangi bir düzenleme demek .reseptör sayısı artabilecğei gibi, RNA sayısı, enzim miktarı, gen expresyonu vs. de artabilir.
türkçesi yok upregüle olan deniliyor
0
niye ama
(10.01.16)
Ben varim. Turkiye'de yuksek lisans yaptim, antik DNA calismaya calistim. Simdi yurtdisinda doktora yapiyorum, insan populasyonlarinin karismasi, insanin goc yollari ve populasyon tarihi, genetik-linguistik evrimin kolerasyonu uzerine calisiyorum. Calistigim projelerden birinde Sibirya populasyonlari ve Amerika'ya gecisleri calistim, o calismanin ilk yayini gelmek uzere ama devam edecek. Doktora tezim Tayland populasyonlari ve Austroasyatik dil ailesinin gocleri gibi bir sey olacak. Bir baska projede ise yine Tayland'taki ilginc bir populasyonun tarihini arastiracagim.

Bu kadar cok proje olmasinin sebebi doktorayi bitirmem icin en az 3 farkli yayin yapmis olmam gerekiyor.

Google scholar'da alarmlar kurdum, Twitter'dan Nature, Science gibi dergileri takip ediyorum. Yine ayni dergilerin haftalik icerikleri mailime geliyor. Arada Science Daily gibi sitelere bakiyorum.

Operim.
0
evrim halkasi
(10.01.16)
Cvplar çok güzel.İşin içinde olduğum için demiyorum ama bu alanlar çok önemli alanlar. Arkadaşlar lütfen yılmayın çalışın. Malesef ülkemizde gereken değer verilmiyor hem maddi hem manevi. Belki burda küçük çaplı bile olsa bi şekilde iletişimde olabiliriz.
Var mı fikirleri olan?
0
🌸intihar etsem de kendime gelsem
(12.01.16)
eksici biyolog'lar adi altinda grup kurup, orgutlenelim :) saka bir yana, boyle bir olusuma gidersek hem beyin firtinasi yaratilir hem de benzer konularda calisanlarin birbiriyle isbirligi yapmasi saglanabilir. bilimsel gelismeleri tartisacagimiz bir ortam olsa fena mi olur? :)
0
evrim halkasi
(12.01.16)
Takibe almışım yazarım diye şimdi gördüm.

Master yapmaya çalışıyorum hala şu sıralar. Okuldaki mali sorunlar nedeniyle 1 senedir bekliyorum ve hala bir şey olacak gibi görünmüyor. Çok çok emek harcadığım ve yapmayı gerçekten çok istediğim tez konumdan vazgeçme eşiğindeyim, basit bir şeyler yapıp mezun olmaya çalışabilirim ya da hala daha bekleyebilirim. Bilmiyorum kafam şu an bu konuda çok karışık açıkçası.
Şizofreni üzerinde epigenetik değişiklikler çalışıyorum. Phd için de behavioral neuroscience istiyorum, bakalım. Tr'de bilimle uğraşmak gerçekten zor. 1 senedir malzeme bekler mi bir insan ya. Sırf bu sebepten iş de bulamıyorum, parasız pulsuz öyle kendi kendimi geliştirmeye çalışıyorum kısaca. Aklımdaki fikirleri anlatabilsem, çalışabilsem öyle güzel olur ki ama olmuyor olamıyor ne yazık ki.

Kaynaklar açısından da schizophrenia research forum, nature (molecular psychiatry), elsevier üzerinden de psychiatry research takip ediyorum. Bir de app olarak science news var, o da güzel.

Ayrıca evrim halkasi'na katılıyorum. Oluşum içerisine girilse ne güzel olur.
0
sefil
(27.02.16)
Ben unutmusum bu meseleyi. Cidden bir adim atmaya ne dersiniz? Hicbir sey yapmasak oturur bir mail grubundan bilim tartisiriz. Hatta tartismalari metin haline getirip, ekside yayinlariz. Kaliteli bir seyler cikabilir. Olur derseniz, bir google grubu olusturabilirim.
0
evrim halkasi
(27.02.16)
@evrim halkasi, bence çok güzel olur. Yapılsın hadi. :)
(maksat up olsun)
0
sefil
(27.02.16)
Tamam o zaman, katilmak isteyenler bana mail adresi yollasin. Anonim kalmak isteyenler, isimleri olmayan mail adresi yollayabilir. Hatta bir duyuru daha mi acsak? Bunu gormeyenler de gelsin.
0
evrim halkasi
(27.02.16)
Suraya bi' bakiverin. (git: 1052584)
0
evrim halkasi
(27.02.16)
selam meslektaşlar, ben de biyologum. Şu an resmiyette ağır işsizim ama birkaç aydır freelance çalışmaya başladım şükürler olsun. Mücbir sebeplerden dolayı aktif çalışma hayatıma biraz ara vermek zorundayım. İşkolik olduğum için yeniden çalışma hayatına dönmeyi iple çekiyorum. yine de boş durmayıp birşeyler buldum neyseki uğraşacak
0
curukturpkokusu
(02.03.16)
(11)

niye kan veremiyorum?

cedrus deodara
tohturlar gelin hele. şunu bir açıklayın. ben çocukken sarılık geçirdim diye kodumun kızılay'ı benden kan almıyor. taşıyıcı mıyım, niye almıyor, nedir risk mi var? sarılık geçirdiğimi söylemesem alacaklar ama. yapıyorlar mı kanda inceleme?
tohturlar gelin hele. şunu bir açıklayın. ben çocukken sarılık geçirdim diye kodumun kızılay'ı benden kan almıyor. taşıyıcı mıyım, niye almıyor, nedir risk mi var? sarılık geçirdiğimi söylemesem alacaklar ama. yapıyorlar mı kanda inceleme?
0
cedrus deodara
(09.01.16)
verme yahu vermene izin vermiyorsa kızılay. hastalık bulaştıracaksın millete. sarılık virüsü kanında antikorların tarafından pasifize edilmiş halde duruyor ve ömrünün sonuna kadar duracak olabilir, ama başkasına o kanı verirsen sarılık bulaştırırsın ve onun da kendi kanında virüsün pasifize olması için sarılık hastalığını geçirmesi gerekir.
0
neil manke
(09.01.16)
peki o zaman, kan yoluyla bulaşan bütün durumlar için de geçerli değil mi bu? cinsel ilişkiden de bulaştırabilirim, evlenmem niye yasak değil?
0
🌸cedrus deodara
(09.01.16)
antikorlar X şekline benzeyen varlıklar virüsleri yakalayıp birbirine bağlamış durumda, hareket edemiyorlar ve hep de öyle kalacaklar. kanın başka birinin damarına girmediği sürece bir sorun olmaz, girerse sana özel antikorlar yok olup virüsler serbest kalır ve o insan da sarılık olur. şu an cinsel ilişkide de sorun olmaz çünkü virüs genital sıvılardan çekilip kanına ve lenflerin bazı kısımlarına hapsedilmiş durumda. biyoloji güzel şey.
0
neil manke
(09.01.16)
iyi ama sarılık çok yaygın bir hastalık. hemen herkes geçirir bunu. bu insanların hiçbiri kan veremiyor yani öyle mi? taşıyıcı mı hepsi?
0
🌸cedrus deodara
(09.01.16)
Ben sarılık geçirmedim. Ailemde de sarılık vakası yok. Tıbbi istatistiklerde hemen herkes geçiriyor diye bir durumu baz alamazsın. Önüne gelen kan versin, geçirdiği hastalığı söylemesin o zaman ki ne yazık ki böyle bi dünya yok. Mesul olduğunuz, kanınızı verdiğiniz hastayı düşünün.
0
sefil
(09.01.16)
küçükken hepatit c geçirmeme rağmen (küçükken olanlar bu sanırım genellikle) daha sonra kan testlerinde taşıyıcılık bi durumum olmadığı çıktı. hepatit aşılarını filan da oldum zaten. bu bilgileri vererek rahatça kan verebiliyorum sıkıntı yok bende. bence önden bi dahiliyeye gidip bunları netleştirin, hepatit aşılarınızı da olun önemli şeyler bunlar.
0
kaichi
(09.01.16)
Akacak kan donörde durmaz.
Onlara bunu söyle.
0
kalemdefter
(09.01.16)
@sefil

insanlara faydalı olmak istiyorum kan verip. burada sorduğum şey, hiçbir test yapmadan, peşin peşin, senden kan almayız tavrı. belki verebilecek durumdayım. bu hepatit'in çeşitleri var, taşıyıcı mıyım, değil miyim bilemezler. ikincisi senin geçirmemiş olman, genellikle insanlar geçirir dememi yanlışlamaz. önüne gelen kan versin demiyorum, ama önüne gelene de senden kan almayız denirse, tabi buralar acil kan ilanlarından geçilmez.
0
🌸cedrus deodara
(09.01.16)
Kan mevzusunda kan almama lüksü olmalıdır. sen kendin hiçbir test yaptırmadan, yalnızca sözlü olarak söylersen elbette alınmaz ve kimse de o sorumluluğun altına girmez. zamanında bir aids vakası olduğunu biliyorsunuzdur muhakkak. madem testi kızılay yapmıyor ve vermek, faydalı olmak istiyorsunuz, o zaman kendiniz test yaptırıp somut delillerle gideceksiniz başka çaresi yok. ikinci olarak, gugıla türkiye hepatit prevalans (görülme sıklığı) yazarsanız orta dereceli bir vaka riski olduğunu görürsünüz. nüfusun yaklaşık 3,3 milyonu (~%4,5) bu hastalığı geçirmiş veya taşıyıcı. bu da öyle yüksek bir rakam değil. dolayısıyla kendi örneğim ve bu dediklerim genellikle dediğiniz kısmı yanlışlar.
0
sefil
(09.01.16)
evet taşıyıcı olma ihtimalin yüzünden almıyorlardır.

gidip hepatit testi yaptır. kan verip veremeyeceğin sonuçlara göre ortaya çıkar.

taşıyıcı isen yani kanda virüs bulunuyorsa kan veremezsin. ama zamanında bağışıklık kazanıp virüsü attıysan sende antikorlar doğal olarak oluşmuş demektir ve kan verebilirsin. benim annem bu şekilde ve kan verebiliyor.
0
seker portakali posasi
(09.01.16)
cevaplar için teşekkürler.
0
🌸cedrus deodara
(09.01.16)
(4)

Biyoloji nukleotid sorusu

milkerboy
Yapılarında hidrojen bağı sayısı 1200 olan üç farklı dna molekulunun; 1.sinde A/G=1/2 2.sinde T/S=1/2 3.sinde A/S=1/2 dir. Diye vermiş bilgileri... Soru çözümünde de direkt 6×=1200 demiş. Toplam nukleotid sayısını nasıl 1200'e esitlemiş bu arkadaş? Bu hidrojen bağı sayısı değil mi?
Yapılarında hidrojen bağı sayısı 1200 olan üç farklı dna molekulunun; 1.sinde A/G=1/2 2.sinde T/S=1/2 3.sinde A/S=1/2 dir. Diye vermiş bilgileri... Soru çözümünde de direkt 6×=1200 demiş. Toplam nukleotid sayısını nasıl 1200'e esitlemiş bu arkadaş? Bu hidrojen bağı sayısı değil mi?
0
milkerboy
(07.01.16)
soru olarak ne soruluyor?
ayrıca 3 DNA molekülünün toplamında mı 1200 h bağı var yoksa her birinde mi 1200?
0
sefil
(07.01.16)
neyse her iki koşul için yazayım cevabı

Her bir DNA molekülünde 1200 h bağı var ise;
A için x, G için 2x dersen; her x kadar A karşısına T geldiğinde 2X kadar H bağı oluşur. 2x kadar G karşısına da C geldiğinde 6x kadar H bağı oluşur.
dolayısıyla aslında cevap 2x+6x=8x=1200 olmalı.

ha ama eğer 3 dna'nın toplamında 1200 h bağı varsa da,
2x+6x + 2x+6x + 2x+6x =24x = 1200 olur.

nükleotid sayısını soruyorsa da; 1200/8= 150 = x

1. dna için, 150 A, 150 T, 300G, 300S vardır. diğerlerini de x'i bularak uygularsın.
0
sefil
(07.01.16)
Her birinde ayrı ayrı. Toplam nukleotid sayıları aynı mıdır diye soruluyor
0
🌸milkerboy
(07.01.16)
Çok teşekkür ederim. Çok sagolun.
0
🌸milkerboy
(07.01.16)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.