Giriş
(4)

Bilgisayar alacağım, düşünceleriniz nedir?

yap desem yapmazsin he
Kullanım şeklim %60 ofis işleri %40 oyun şeklinde olacak. 40.000 TL bütçeye sahibim. bilgisayarlardan anlamayan biri olarak f/p gaming serileri arasında bir süredir araştırma yapıyorum. Belirlediğim bütçe doğrultusunda; hp victus, acer nitro, asus tuf ve özellikle lenovo loq serileri dikkatimi çekti
Kullanım şeklim %60 ofis işleri %40 oyun şeklinde olacak. 40.000 TL bütçeye sahibim. bilgisayarlardan anlamayan biri olarak f/p gaming serileri arasında bir süredir araştırma yapıyorum. Belirlediğim bütçe doğrultusunda; hp victus, acer nitro, asus tuf ve özellikle lenovo loq serileri dikkatimi çekti.

lenovo loq hakkında chatgpt ve sözlük eksenli araştırmamda, intel işlemciye sahip modellerde anakart yanma sorunu olduğunu öğrendim. bu nedenle şu modeli alma niyetindeyim: www.trendyol.com

ekstra info:
1. şarjı az gidiyormuş, sorun değil, ofiste sabit olacak.
2. ağırlığı biraz fazla sanki, dediğim gibi taşıma durumum yok.
3. mac düşünmedim düşünmüyorum çünkü işim gereği kullanmam gereken programlarla uyum sorunu var.

düşüncelerinizi ve varsa önerdiğiniz alternatifleri merak ediyorum.
0
yap desem yapmazsin he
(17.05.25)
Al gitsin hocam. Bu aletin "eğer bilgiler doğruysa" tek sorunu ekranın çözünürlüğü. O piksel yoğunluğu 15inçte bir tık keyif kaçırabilir yüksek çözünürlükte.
0
sanal hayvan
(17.05.25)
laptoplarda piyasayi bilmem ama bilgisayar super, ekrani da full hd uzmez.

benim tek takildigim fan cikisinin altta olmasi, ama belki daha da iyidir daha fazla hava ufleyecek alanin olmasi.
0
gule gule
(17.05.25)
attığın modelin freedos olduğuna dikkat et, işletim sistemi kurulu gelmiyor. buna +6500 lira eklemen lazım eğer elinde key yoksa:

www.microsoft.com
0
sarahkerrigan
(18.05.25)
100-200 liraya key satılıyor, alanlar sorun yaşamamış. Yine de teşekkürler
0
🌸yap desem yapmazsin he
(18.05.25)
(11)

yeni başlayanlar için Ankara

zikardo
İş için Ankara`ya yerleştim, 5 ay geçti ama alışamadım sevemedim bir türlü. İşe yakın diyerekten Çayyolu diye bir semte yerleştim, tamamen ölü bir yer, hayat belirtisi yok. Yemek yemeye yer yok yahu, bildiğin aç kalıyorum, varsa yoksa aspava pideci lahmacuncu. Çevrede ne bir esnaf lokantası ne de ad
İş için Ankara`ya yerleştim, 5 ay geçti ama alışamadım sevemedim bir türlü.

İşe yakın diyerekten Çayyolu diye bir semte yerleştim, tamamen ölü bir yer, hayat belirtisi yok. Yemek yemeye yer yok yahu, bildiğin aç kalıyorum, varsa yoksa aspava pideci lahmacuncu. Çevrede ne bir esnaf lokantası ne de adam gibi sulu yemek yapan bir yer. Köroğlu demeyin hem pahalı hem lezzetsiz, Beykoz güzel lezzetli ama yemek+pilav+tatlı yesen 1.500-2.000 TL hesap tek kişi. Her gün dışardan yiyen şahsım için bütçe zararlısı. Bunlardan başka da bulamadım sulu yemek yapan yer.

İş çıkışı biraz gezeyim insan göreyim diye Kızılay a gideyim diyorum, arabayla 2 saat sürüyor. Orada da bir şey yok zaten sadece insan kalabalığı.

Sevgili Ankaralı duyurucular, siz bu şehirde nasıl vakit geçiriyor, nerelere gidiyor en önemlisi nerede yemek yiyorsunuz? Nokta atışı önerilerinizi bekliyorum.
0
zikardo
(28.04.25)
Çayyolundan kızılaya arabayla nasıl başarıyorsunuz 2 saatte gitmeyi :)
0
bobinhoo
(28.04.25)
Ankarada bahsettiğinden fazlası yok zaten. Arkadaşlar arasında boşkent diyoruz. İstanbul gibi niş ve kompakt bir şehircilik anlayışı yok. Dağ başlarında arap kültürüne uyumlu ultra lüks binalardan dolayı her yer her yere uzak saçma sapan bir düzeni var. En azından çayyolu ve üstündeki Eryaman gibi yeni yapılmış yerler. Tamamen araçlara göre tasarlanmış, insana göre hiç bir öğenin bulunmadığı bir yer burası.

Arada bir ife git kuik çaynaya git önerileri gelir mutlaka. Sakın uğrama, tamamen varoş mekanları. Ne kadıköy gibi modern elitlerin yaşadığı bir bölgesi var, ne üsküdar gibi maneviyatı olan, beşiktaş gibi dinamik eğlenceli yeri yok buranın. Öyle bir insan birikimi de yok tabi, 50-100 sene önce şehirleşmiş, öncesinde köy olan bir yer burası.

Evini şenlendirmeye bak. Sinema sistemi kur, ps ya da pc diz. Yemekler için de evde yap geç dışarda bişey yok. Mutfağını bok götüren, ön tarafı las vegas cafesi restoranı gibi yerler hep. Yine istanbuldaki gibi bir yanyalı fehmi gibi, rejans 1924 gibi, ondel 1772 falan yok.

He tabi tüm bunları istanbuldan geldiğinizi varsayarak yazdım. Anadoludan geldiyseniz de geldiğiniz yerden ekstrası yok. Kayseri konya antalyadan falan geldiyseniz oralardan iyi falan değil öyle beklenti yaşamayın
0
avatar is back
(28.04.25)
Ankaraya yeni tasinanlar.icin bir.toplasma.mi ayarlasak? Herkesin derdi ayni gibi.
0
deckard
(28.04.25)
Galiba arcadiuma yakınsın. Ümitköyün köy içi diye bir yeri var ama sulu yemek yoksa da esnaf yeri. Çayyolundan Kızılaya giderken trafik olur zaten kızılayda napacaksın? Tunusa gidebilirsin. metroya yakınsan bahçelievlere gidebilirsin. Şu an bunları yazarken Ankara’da bunaldığım günleri hatırladım.
0
ashleybon
(28.04.25)
@bobinhoo
İşyerim Temelli de sanayi bölgesinde, zaten şehirden 30 km dışarda yani, akşam 18:00 de işten çıkıp Kızılay a gitmem o yoğun trafikte en iyi ihtimal 1:30 saat genelde 2 saat. Yoksa akşam 9 dan sonra trafik yok iken arabayla 15-20 dk.

@avatar is back
Bursa dan geliyorum, canım Görüklem. Ufacık ama Ankaraya 10 basar.
Bu arada üniyi de 2000-2005 arası Kayseri de okumuştum, o zamanki haliyle Kayseri bile şimdiki Ankaraya 10 basar.

@ashleybon
Evet Arcadium civarı. Neden Kızılay? Çünkü başka bir yer bilmiyorum. O sebeple nokta atışı önerilere talibim. Ümitköy köyiçini not aldım. Toplu taşıma sevmiyorum, araba tercihim. Bahçelievler denen yere 1-2 defa gittim, park yeri bulmak imkansız :(
0
🌸zikardo
(28.04.25)
Tunus- tunalı gidersen park yeri yok ama çok fazla otopark var. Ankara denilince ilk akla gelen yerler avmler:) benim hayatım kentpark, gordion gibi avmlerde geçiyordu. Oran tarafı fena değil, eymir gölüne gitmeye bayılır herkes. Bir de ümitköy pazarının orada salaş yerler var ama gene döner, lahmacun. Ankaralılar bir de serpme kahvaltıyı çok sever hiç benim tarzım değil o yüzden pek bilmiyorum ama incekte çok yer var sanırım.
0
ashleybon
(28.04.25)
Ben sana çok güzel bir lokanta önereyim Kızılay'da, rutinimdir. Ankara tava, pilav, cacık, soğan kombosu yapıyorum genelde.

Çeşit çeşit çorba var, istediğin gibi sulu yemekler de var. Kuzu haşlama gibi şeyler yemezsen 500 600'e kalkarsın.

www.rumeliiskembecisi.com.tr
Cumhuriyet Mahallesi, Bayındır-1 Sk. 25/A, 06420 Çankaya/Ankara

www.muslumkebap.com
bu da Çukurambar'da. Yine Eskişehir yolu üzerinde, gidebileceğin en iyi kebapçılardan. Fiyatı tuzlu ama bir arkadaşın eşin dostun olur, götürmek istersen pişman olmazsın.

Sıkıcılık konusunda ise kişiden kişiye değişir. Ben seviyorum hiçbir şey yapmamayı ve evden çıkmamayı. Çıkmak istediğimde de kahve, sinema, spor salonu, yemek yenecek yer gibi temel şeyleri karşılıyor, gerisine ihtiyaç duymuyorum. İş ve aile sorunu olmasa Sinop gibi küçük bir yere taşınır yaşardım.
0
sarahkerrigan
(28.04.25)
Çayyolu'na yakın değil ama sulu yemek için Gimart Outlet'te Baş Aşçı var, Yenimahalle tarafında Merkez Lokantası var. Avmlerde Ege Günlüğü gibi zeytinyağlı yemekler yapan yerler oluyor. Onun dışında maalesef Ankara kocaman bir Aspava şehri. Belki eve teslim yemek yapan yerlere bakabilirsiniz, Formena gibi.

30 yaş üzerindeyseniz lütfen Kızılay'a gitmeyin :) Ben her gittiğimde pişman ve perişan oluyorum.
0
kendi helvasını kavuran zombi
(28.04.25)
kızılay seni kesmez. tunalıda yaşamalısın. ankara memur kenti saat 8den sonra sessizlik arayanların kenti olduğu için en hareketli yerlere gitmelisin. ankaranın semt yerleşimleri genel olarak sakin olur.
0
mikahakkinen
(29.04.25)
bahçeli, tunalı, Tunus caddesi, ayrancı, park caddesi, yaşamkent tarafı (?), Balgat kebapçıları, Gölbaşı, incek.

buraları bir gezip fikir edinebilirsiniz.

Kızılay biraz şey.
0
babilfish
(29.04.25)
tam olarak soruya cevap degil ama temizlik icin biriyle anlasirsaniz yemek olayini da ekleyin. Ankarada nasil bilmiyorum ama Istanbulda haftada 2-3 yarim gun yapanlar vardi, hem duzenli yemeginiz olur hem de eviniz her daim toplu olur.

ya da komsulariniza danisin yemek yapan birileri var mi cevrede diye, onunla haftalik anlasabilirsiniz belki.
0
65 derece
(29.04.25)
(8)

Apple ekosistemine geçmeyi düşünmeyen biri için macbook mantıklı mı?

Amaranta ursula
Merhaba arkadaşlar,Bu aralar laptop almayı düşünüyorum. Bugüne kadar Apple ürünü kullanmadım ve yakın geleckte de kullanmayı düşünmüyorum macbook dışında. Macbook'u düşünme sebebim de pilinin uzun ömürlü olması ve evladiyelik olarak nitelendirilmesi kullananlarca. Sizce android, google, office üçlüs
Merhaba arkadaşlar,

Bu aralar laptop almayı düşünüyorum. Bugüne kadar Apple ürünü kullanmadım ve yakın geleckte de kullanmayı düşünmüyorum macbook dışında. Macbook'u düşünme sebebim de pilinin uzun ömürlü olması ve evladiyelik olarak nitelendirilmesi kullananlarca.

Sizce android, google, office üçlüsünü kullanan biri için mantıklı olur mu? Yoksa bulut, office vs derken çok zahmet olur mu?
Kullanım amacım, tez yazma, office, bir şeyler izleme vs. Ağır program oyun vs oynamam.

Cevaplar için çok teşekkür ederim şimdiden.
0
Amaranta ursula
(27.04.25)
Ben de iki ay önce Macbook kullanmaya başladım. Başta zor oldu, gıcık oldum. Ama alıştıkça insan kendini prime hissediyor. Ki bendeki bayağı alt model bir şey. Ram i falan bayağı düşük. Yine de hızı, ses, görüntü kalitesi, arayüzündeki, mantığındaki basitlik zamanla işlerimi kolaylaştırdı. Şimdi başka bir laptop alacak olsam yine Macbook alırım sanırım. Bir de aşırı hafif <3
0
sekizdokuzon
(27.04.25)
@sekizdokuzon,
Sen de android tel kullanıyorsun değil mi? Tam da bunu soruyorum çünkü.
0
🌸Amaranta ursula
(27.04.25)
Evet, Macbook dışında Apple ürünü kullanmıyorum.
0
sekizdokuzon
(27.04.25)
Mantıklı.

Yazılımcıyım. 15 yıldır macbook bilgisayar kullanıyorum. Telefon olarak ise uzun süre iphone kullandıktan sonra 5 yıl önce Android'e geçtim. Ve çok rahatım şu an. Ekosistemlere çok inanmıyorum. Çoğunlukla pazarlama taktiği gibi geliyor bana.

Macbook alın pişman olmazsınız. ÖTV olmadığı için fahiş fiyatlar ödemiyorsunuz. Ve Macbook'lar çok dayanıklı, 7-8 yıl rahat rahat kullanırsınız. İyi yatırım yani.
0
amortisman
(27.04.25)
Geçen sene Thinkpad'den macbook air m3'e geçtim. Thinkpad bile (ki diğerlerine kıyasla çok kalitelidir) mac'e kıyasla çöp gibi kalıyor. Pil ömrü uzun, malzeme kalitesi çok iyi. En büyük handikapı daha önce mac kullanmadıysan eğer alışması zaman alıyorum. Yazılımcı olmama rağmen ilk 1 hafta hayatımda ilk kez bilgisayar görmüşüm gibi ne nerdedir çözemedim.
0
beyfendi
(27.04.25)
Birebir aynı kombinasyon(tez yazdım alette 8 sene önce ;d) + işim olan programlama ile yaklaşık 7 senedir Mac kullanıyorum. Bu Apple ekosisteminin yokluğunu hiç hissetmedim. Hatta airpods ile kendi android telefonum da kusursuz çalışıyor, mac alınca bir tane bundan almanı öneririm.

Office= Ağırlıklı olarak Google sheets, ara ara excel. Kusursuz çalışıyor Macos versiyonu. Açtığım dosyalarda 100 bin üstü satır olabiliyor, sorun yaşatmadı şimdiye kadar. Microsoft ürünleri tam uyumlu.

Bulut= Sadece Google drive. Bunun için de zaten bir tarayıcı yeterli. Icloud'un yokluğunu hissetmedim.
0
sarahkerrigan
(27.04.25)
merhaba. android telefon kullanmak zorundayım ve memnunum. apple ekosistem vs gibi dertler hiç umurumda değil, ne işlevsel ve bana yakınsa kullanır geçerim. durumum şöyle. videografi ve videografi işleri ile ilgileniyorum ve uzun pil ömrü, tutarlı ekran renkleri sağlaması sebebi ile macbook kullanıyorum, ve cebimde bir samsung android. ekosisteme dahil olmana gerek olmadan da aynı faydaları sağlayan basit çözümler mevcut. benim kullandığım iki pratik şey şunlar: (kısaca anlatacağım ve ekşi'de başlıkları da mevcut)

scrcpy: telefon ekranını direkt olarak bilgisayarınızda görüntülemenizi sağlayar. iphone için bu özellik daha yeni geldi, ben yıllardır macbook ekranından android tel kullanıyorum :D

androiddosyaaktarımı.app: hani telefonu windows bilgisayara takınca bellek olarak görüyor ya, onun tıpkısının aynısı için. dosya aktarımı için... (bu olmadan macos telefonu görmüyor)

ikisi de açık kaynak kodlu, ücretsiz kb boyutlarında çözümler.

bir telefon ve bilgisayar arasında bu ikisinden başka bir şeye ihtiyaç duymuyorum. ha başka bir senaryoya ihtiyaç olsa onun da çözümü vardır. mutlaka..

bulut depo ve ofis uygulamaları için gerekli açıklamaları arkadaşlar yukarsa çok güzel yapmış. kolay gelsin
0
dreamdjarum
(28.04.25)
bence mantıklı değil, apple cicili bicili pahalı bir oyuncak. evet çok hafif, ekranı çok güzel, şarjı uzun gidiyor vs. ama benim için kesinlikle windows değil. Benzer düşüncelerle macbook air m1 aldım 3 sene önce falan, ilk başlarda biraz zorladım alışayım diye ama yok hiç benlik değil, son 2 senedir öylece duruyor kutusunda. gittim bir tane de lenovo 13s g4 model aldım, aynı hafiflik ve şarj ömrü ayrıca windows, benim için mükemmel oldu. Yukarıda bir arkadaş macos için microsoft ürünleri tam uyumlu, office excel sorunsuz çalışıyor falan yazmış, katıla katıla güldüm.
0
zikardo
(28.04.25)
(17)

Favori Fifa soundtrackiniz hangisi?

deveyidiken
Bugüne kadar Fifa oynarken en çok dikkatinizi çeken, "Aradan kaç yıl geçti hala açıp dinliyorum" dediğiniz soundtrack hangisi oldu?Benim için Fifa 07'den The Prototypes-Kaleidoscope başı çeker: https://youtu.be/edrfGL2PX_c?si=qNLYBCuoQdyyYsoq
Bugüne kadar Fifa oynarken en çok dikkatinizi çeken, "Aradan kaç yıl geçti hala açıp dinliyorum" dediğiniz soundtrack hangisi oldu?

Benim için Fifa 07'den The Prototypes-Kaleidoscope başı çeker: youtu.be
0
deveyidiken
(16.01.25)
Fifa 2000 tabii ki de

❤️❤️
0
feastofthedamned
(16.01.25)
FIFA 19'dan -> Stereo Honey - Where No One Knows Your Name

www.youtube.com
0
himmet dayi
(16.01.25)
youtu.be

fifa 2003 ten
0
grimavi
(16.01.25)
Nickime dikkat:)

Keane-nothing in my way
Doves-black and white town arasında kararsızım.
0
nothing in my way
(16.01.25)
Fifa 2002 ilk pc oyunum olduğu için açılış introsundaki gorillaz 19-2000 şarkısını severim

Onun dışında yetişemesem de fifa 98 song 2 ve fifa 99 rockafella skank de klasiktir.

Daha yakın zamandan isim olarak net aklıma gelen sadece fifa 15'te kasabian'dan stevie'yi beğenmiştim ve kasabian'ı keşfetmemi sağlamıştı
0
nundu
(16.01.25)
sarahkerrigan
(16.01.25)
fifa 98 Blur - Song 2
hatta para biriktirip aldığım ilk oyundur.
0
my fault
(16.01.25)
fifa 98 - rtwc
blur : song 2
0
rakicandir
(16.01.25)
Robbie Williams - Its Only Us

www.youtube.com
0
nuevo
(16.01.25)
Bu sorunun cevabı çok nettir ya yaşı yeten herkes düşünmeden fifa 98 der sanırım :)

m.youtube.com

Bunda salon futbolu da vardı di mi :) alakasız aklıma geldi
0
makbur
(17.01.25)
ki ki ki kaleydeskoop :)
fifa 2007'de vardı, ben de çok dinlerdim. mellowdrone'un oh my'ını hatırlıyorum bir de.

çok müzik var seçmek zor:) en son muzika dlya filma'yı dinlemişim.
0
kesmekes laleler
(17.01.25)
ben yeni başladım fifaya, favorim şimdilik şu;

www.youtube.com
0
trajikomix
(17.01.25)
98-2001
0
uzaydan kumanda
(17.01.25)
Hallegadola
(17.01.25)
fifa 98 song 2 ve fifa 99 rockafella skank +1

hatta blur 'un song 2 ile ilgili bir ödeme almak yerine 98 dünya kupası maçları için hediye bilet aldıklarıyla ilgili bir yazı okumuştum. Gerçek mi bilmem ama yine de ayrı bir sempati yaratmıştı song 2 için :v
0
lüzumsuz adam
(17.01.25)
Birçok Fifa'da birçok güzel şarkı var ama benim favorilerim ve kesinlikle en ikonikler sırayla:

Fifa Road to World Cup 98
Chumbawamba - Tubthumper
www.youtube.com

Fifa 98
Blur - Song 2
www.youtube.com

Fifa 99
Fatboy Slim - Rockafellar Skank
www.youtube.com
0
nawar
(17.01.25)
(16)

Son secimlerde oy vermeye gidenler enayi hissediyo musunuz?

lapaz
İyi ki gitmemisim.
İyi ki gitmemisim.
0
lapaz
(22.10.24)
Oy kullanmayan kıt kafalılar yüzünden seçimi kaybetmiş olabileceğimizi düşünüp biraz üzülüyorum sadece.
0
Bir ben var benden şurada
(22.10.24)
Tavşan dağa küsmüş, dağdaki kötü gidişattan, o dağda yaşadığını unutup kendine pay çıkarmış.
0
Mirket
(22.10.24)
bir ben var benden şurada +1

oy vermek asla enayilik olmaz, vatandaşlık görevidir.
0
blatta hiberna
(22.10.24)
Blatta +1
0
jülsezar
(22.10.24)
Yaş itibariyle ilk oy verdiğim seçim Ekmeleddin'di. Ondan bile pişman olmadıysam diğerlerinden hiç olmam ki tüm seçimlerde oy kullandım. İnce'ye de Kılışdar'a da oy verdim, şu an ikisini de desteklemiyorum ama o tarihlerde doğru olan eylem onlara oy vermekti. Oy verebilecek durumda olup oy vermesem çok pişman olurdum ama. Oy vermeye gitmeyip, verenlere enayi diyecek biri olsam daha da üzülürdüm
0
nundu
(22.10.24)
Bence anlamadığınız husus şu, ülkede büyük ve köklü değişimler yaşanıyor. Uzun süredir yaşanıyor ve bu artık öyle bir noktaya ilerliyor ki ülkenin kültürel ekosistemi değişiyor. Haliyle çölde yaşıyorsanız orada ağaçlarda yayılan mantar hastalıklarına nasıl çare bulacağınızı konuşmazsınız. Yaşadığınız yer eskiden orman olup sonradan çölleştiyse bile bunu konuşmazsınız çünkü ortada ağaç falan kalmamıştır, sizin derdiniz alakasızlaşmıştır. Orada artık çöl fırtınalarına nasıl önlem alacağınızı falan konuşursunuz.

Oy vermemeye devam ettikçe bundan daha çok şaşıracağınız şeyler duymaya da devam edeceksiniz. Oy verenlerin taleplerine göre şekilleniyor bu politikalar, oy getirdiği için partiler bunlara yöneliyor. Ama bu durumda omurgasız oluyorlar, ama şöyle oluyorlar ama böyle oluyorlar. Neticede bir şey oluyorlar, önemli değil. Umursayan yok. Ama sonuçta değişen sizin hayatınız oluyor.
0
akhenaten
(22.10.24)
Oy kullandığım için değil de maalesef chp’ye verdiğim için çok üzgünüm. Tam bir hayal kırıklığı oldu benim için.
0
megalomaniac
(22.10.24)
@Bir ben var benden şurada +6728062

RTE: 26.086.102 oy
KK: 23.873.749 oy
Fark: 2.212.353 oy

Sandığa gitmeyen seçmen: 6.728.062 kişi
Gerçersiz oy (protesto da içerir): 1.020.749 oy

S.Oğan: 2.796.613 oy
M.İnce: 216.470 oy

İnsanlar değişim isteseydi sandıktan değişim çıkardı. 36.847.996 kişi KK'nın cumhurbaşkanı olmasını istemedi. Mevcut durumdan daha kötü olacağını düşünerek oy verdi ya da sandığa gitmedi. Ben sistemden rahatsız olduğumu belirtir şekilde sandığa gidip oyumu verdim. Enayi gibi hissetmiyorum.
0
nawar
(22.10.24)
Kendini gerçekleştiren kehanet: www.psikoterapi.pro:~:text=Kendini%20ger%C3%A7ekle%C5%9Ftiren%20kehanet%20kavram%C4%B1%20g%C3%BCnl%C3%BCk,davran%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20de%C4%9Fi%C5%9Ftirme%20g%C3%BCc%C3%BC%20olarak%20tan%C4%B1mlan%C4%B1r.
0
bu ne bilimsizlik
(22.10.24)
kazananlar enayi hissetmeli, teröristler ülkeyi ele geçirmesin diye ve anca akp ülkeyi kurtarır diye düşünerek onlara oy verdiler. Tam tersi olduğunu gördüler(?). İkinci olarak da Sinan Oğan'a verenler enayi gibi hissedebilir.

Muhalefete verenler ülkenin kötüye gittiğini/gideceğini biliyordu ve farklı bi durum yok. Ha muhalefet partileri de hükümetle anlaşmış gibi duruyor pek bir karşıtlıkları yok o açıdan enayi gibi hissediyorum ben.

Ek olarak, bence oy vermeyenlere yüklenmenin anlamı yok. %87 katılım olan bir seçim zaten aşırı katılınmış bir seçimdir. Öyle herkesin gittiği seçim çok zor, gerçekçi değil.
0
nhk ni youkosu
(22.10.24)
şu hayatta yönetimle ilgili söz sahibi olmak için tek hakkımız var, o da oy vermek. elimizden gelen başka hiçbir şey yok. bu sebeple, oy verdiğim için kendimi hiçbir zaman enayi gibi hissetmedim. bilakis, elimden geleni yaptım diye hissettim.
0
inawen
(23.10.24)
hayır. en azından hesap soruyor, halkı örgütlemeye çalıştı. sesi çıkan tek adam. öte yandan gitmeyene de bir söz söyleyemem kendi adıma. ana muhalefet cexap'ın da ne olduğu ortada. ülkedeki en büyük skandala ses çıkaran yok, yasa tasarısı da reddedilmiş. zahmet olmuş yalandan vermişler.

tavşan dağa sürtmüs, dağı şey yaptım demiş +1. ülke(lerdeki) paranın çok zengin bir avuç insanların elinde toplandığı çağda böcekten farkımız ve yetkimiz yok. alınan kararlara karşı olacak, halkı savunacak bir muhalefet de yok. o yüzden bak keyfine evinde.
0
sarahkerrigan
(23.10.24)
Sonuçlar belli olur olmaz atom fiziğine de profesörlüğe de lanet ettim. Karşı cephenin 'koyun sürüsü' olarak gördüğüm fertlerinden farkım yokmuş. Eklemettin mi nedir, o adama bile oy verdim. Bir daha tövbe. Dayatılan adaya oy moy vermem.
0
auroraaurora
(23.10.24)
siyasetten hala medet umanlar bana enayi gibi geliyorlar evet.
0
abelardo
(23.10.24)
Yalnızca oy vermek çözüm için yeterli olmayabilir, bunu kabul ederim, ama "oy vermedin de ne yaptın onun yerine?" diye sorarlar.

Ben, oy vermemiş olsam, keşke verseydim derdim.
0
burfak
(23.10.24)
iyi ki gitmemişim +1
bu ülkede muhalefet yok, iktidarı başta tutmak için muhalif taklidi yapanlar var
bıktım hepsinden
0
titanyum22
(23.10.24)
(12)

İlginç yiyecek içecek kombinasyonlarınız var mı?

kullanicadi
Oldum olası severim değişik food pairing fikirlerini <3Acı biber reçelli - sucuklu tost. Bence ef sa ne oluyorÇileğe hafif tuz serperek yemek. BayılırımTahin helvası üzerine toz halde Türk kahvesi serpmek. Fıstık ezmeli makarna sosu. Peanut soslu chicken satay seven bunu da sever. Dışı çıtır kaplama
Oldum olası severim değişik food pairing fikirlerini <3

Acı biber reçelli - sucuklu tost. Bence ef sa ne oluyor
Çileğe hafif tuz serperek yemek. Bayılırım
Tahin helvası üzerine toz halde Türk kahvesi serpmek.
Fıstık ezmeli makarna sosu. Peanut soslu chicken satay seven bunu da sever.
Dışı çıtır kaplamalı bişi yaparken kaplama harcına kuru tarhana eklemek. Mesela schnitzele.

Kuzenim de değişik bişi yerdi ama o midemi bulandırırdı bir kase ev salçasına kornişon turşu doğrar yerdi.. Rahmetli babaannem "git başka yerde ye şunu tatsız köpek" derdi sevecen, hoşgörülü ve pedagojiye uygun bir şekilde <3

Var mı sizin böyle değişik yeme içme tercihleriniz bir sorayım dedim:)
0
kullanicadi
(13.10.24)
unique şeyler değil ama;

vişne reçeli beyaz peynir
baklava limon
tahin helvası limon
0
sparkle kiddle
(13.10.24)
Tuzlu karpuz yerlerdi bizim köyde
0
Mirket
(13.10.24)
tuzlu çubuk krakeri bala batırıp yiyorum. aklıma bir tek bu geldi, daha fazla olursa yazarım.
0
MtKrt
(13.10.24)
lahmacun içine yeşillikleri yerleştirip mayonez sıkarım.

patates kızartması üzerine vegeta sos dökerim.
0
tabudeviren
(13.10.24)
Çok ilginç değil ama beyaz peynir üzerine reçel

Peynirli börek üzerine reçel

incir dilimi üzerine peynir
0
grimavi
(13.10.24)
yoğurdun içine taze yeşil soğan ile çikolatalı granola koyup karıştırıp yiyorum ve bayıla bayıla.
0
awlmi
(13.10.24)
haslanmis yumurtaya mayonez:(
0
ala09
(13.10.24)
Çilek reçeli ve kızarmış sosis i karıştırıp yemeyi çok severim niyeyse
0
mirty
(13.10.24)
Kızarmış ekmek üstüne tahine bayılıyorum

Bir de ezine peyniri ve reçel, yine kızarmış ekmekle. Gerçi bu kombinasyon gittikçe yayılmaya başladı ama ben insanların "o ne be öyle" dediği bir zamandan beri yiyorum bunu :D
0
akhenaten
(13.10.24)
baklava-ayran
biskrem-şalgam
0
dedim ben sana
(13.10.24)
Ayrana bi miktar acı şalgam güzel oluyor.
Çok yağlı olmayan, ızgarada pişmiş balığa hafiften tahin sürmek kavruk güzel bir tat katıyor.
Lakerdaya üzüm pekmezi damlatıp yemeyi severim.
Kapari ve somon fümeyi hardalla bocalayıp yanaklarına barbekü sos sürülmüş sandviç ekmeğinde severim.
Sıcak pişinin arasına humus koyup biraz bekletince bombastik oluyor. Kaşar da koyulabilir henüz denemedim.
0
Bruce
(13.10.24)
ilginçliğine sen karar ver, midesiz de diyebilirsin alınmam.

mantı + bira + ekmek.
patates + tavuk sepeti + kalamar tava + bira
lahmacun + içine adana koyup sarıp yiyorum. obez ya da kilolu değilim.

özellikle ikinci kombinasyon mükemmel, bir de yoğurtlu bir sos ile çok güzel gidiyor.
0
sarahkerrigan
(14.10.24)
(22)

Ülkeye dair umudunuzu ne zaman kaybettiniz? Hala umut edebilen var mı?

ananiyimioguz
Ben şu son göç olaylarına kadar az da olsa umutluydum. Elbet devran döner düzen değişir diye bakıyordum ancak artık ülke demografisinin ciddi bir şekilde değişmesi için tohumlar atıldıktan sonra saldım artık.Zaten yıllardır sağ sol, alevi sünni, kürt türk diye yedik bitirdik birbirimizi.Tabi ajanlar
Ben şu son göç olaylarına kadar az da olsa umutluydum. Elbet devran döner düzen değişir diye bakıyordum ancak artık ülke demografisinin ciddi bir şekilde değişmesi için tohumlar atıldıktan sonra saldım artık.

Zaten yıllardır sağ sol, alevi sünni, kürt türk diye yedik bitirdik birbirimizi.
Tabi ajanların da parmağı büyük ama geldik zaten bütün oyunlara.
Her bir taraf kendi kindar neslini yetiştirdi ve yetiştirmeye devam ediyor.
Kimsenin kimseye karşı bir anlayışı yok.
Bir kısır döngüdür gidiyor zaten belli başlı şeylerimiz.

Fakat yetmedi onca terördü darbe girişimiydi olaylarından sonra birden orta doğu tekrar karışıyor ve oradaki çıkarlar bir yana ülkemiz arap afgan falan fişman doluyor, adamlar tek taşla 3-5 kuş vuruyorlar.

Şimdi zaten kendi gericimiz yobazımı yetmiyormuş gibi, internette de görüyorsunuz da ben şuan antepte olduğum için daha rahat görüyorum kesinlikle durum şöyle www.youtube.com
ve artık yapacak da bir şey yok. Göndersen de kalan kaldı zaten.

İşin siyasi boyutunu düşünsek, siyaset de dış desteklerle güçlendi zamanında. Hükümet ve tüm çevresi hem ülkenin hem büyük devletlerin illegal işlerini de üstlenmiş duyumlarını aldığımız kadarıyla. Zaten araplaşma yönünde emin adımlarla da ilerliyorlar bir yandan.

Ama can alıcı tarafı şu, bu hükümet gitse istediğimiz gelse bile şu saatten dış yönlendirmelere boyun eğmeyip ne yapacak? Toplaşıp aramızda sen ben iktidara gelsek ne yapabileceğiz? En iyi aday diye seçtiğimiz adam geçse ne yapabilecek?

Az önce chatgpt ile sohbet ediyordum. Ülke zaten dışa bağımlı hale gelmiş, gelmeye de devam ediyor da... Olası bir hükümet değişikliğinde dış minnakların dediğini yapmazsak olabilecekler.

---

1. Ekonomik Yaptırımlar:

Ticaret Engellemeleri: İthalat ve ihracat kısıtlamaları, tarifeler veya ambargolar uygulanabilir.
Mali Yaptırımlar: Bankalar ve finansal kurumlar üzerindeki baskılar, kredi derecelendirme kuruluşlarının ülke notunu düşürmesi.
Yatırım Engelleri: Yabancı yatırımların engellenmesi veya ülkeden sermaye çıkışlarının hızlandırılması.
Döviz Krizi: Uluslararası döviz rezervlerine erişimin kısıtlanması, yerel para biriminin değer kaybına yol açabilir.

2. Diplomatik Baskılar:

Diplomatik İzolasyon: Büyükelçilerin geri çağrılması, diplomatik ilişkilerin dondurulması veya kesilmesi.
Uluslararası Kuruluşlardan Dışlanma: Ülkenin uluslararası kuruluşlardaki üyelik haklarının askıya alınması veya sınırlandırılması.
Negatif Propaganda: Ülke aleyhine uluslararası kamuoyunda olumsuz bir algı oluşturulması.

3. Askeri Baskılar:

Tehditler ve Gözdağı: Diğer ülkelerin askeri müdahale tehditlerinde bulunması.
Silah Ambargosu: Ülkenin savunma kabiliyetlerini zayıflatmak amacıyla silah satışlarının durdurulması.
Askeri Tatbikatlar ve Sınır İhlalleri: Ülkenin sınırlarına yakın bölgelerde askeri tatbikatlar düzenlemek veya hava sahası ihlalleri yapmak.
Doğrudan Askeri Müdahale: Uçurum tehdidi olarak askeri müdahale planları veya operasyonları.

4. Siyasi Baskılar:

İç Karışıklıkları Desteklemek: Muhalefet gruplarına veya ayrılıkçı hareketlere destek verilmesi.
Liderleri Hedef Almak: Ülke liderlerinin uluslararası mahkemelerde yargılanması için girişimlerde bulunmak veya onları meşruiyet krizine sokmak.
5. Direkt Tehditler:
Liderlere Yönelik Tehditler: Ülke liderlerinin kişisel güvenliğini tehdit eden açıklamalar.
Askeri Ültimatomlar: Askeri müdahale veya başka bir ciddi yaptırım tehdidinde bulunmak.

---

Şimdi bunların zaten bazıları yapıldı ve yapılmaya devam edecek. O yüzden benim hiç bir alanda umudum kalmadı.

Hala umut edebilen var mı? Bakın daha ekonomi, hukuk, eğitim, yozlaşma, liyakat falan saymadım bile.
0
ananiyimioguz
(09.08.24)
Bicok zaman var ama ortadirek biri olarak havalimanına yanımda yiyecek goturdugumde baya çarpıcı olmuştu ;)
0
abuzer
(09.08.24)
Sosyal medya sayesinde canım halkımızın gerçeğiyle tanışınca ümidimi kestim ben.

x.com
0
yazdonumu
(10.08.24)
Ben tam olarak 28 Ağustos 2007 tarihinde tüm umudumu yitirdim. O gün aşağı yukarı bugünleri tahmin ettim diyebilirim. Ancak bu kadar sistematik değil de daha kargaşalı bir süreç tahmin ediyordum.

Not: Bu cevabımı silerim muhtemelen.
0
Mirket
(10.08.24)
Ben bugün kaybettim hocam. 24 saatlik mesai bizim çalıştığımız iş. Eve gelmişim, duşumu zor bela alabilmişim o yorgunlukla. Bir şekilde uykuya dalmışım ve hangi zaman diliminde olduğunu anlamadığım bir şekilde, pimapen pencereli bir evde (ki kapalıyken tüm kapı ve pencereler) ezan sesiyle uyandım.

Şimdi bu basit bir olay gibi gözükebilir ancak bizim işimiz açısından uyku önemli. 24 saat çalışan adam uykuya daldığı zaman kolay uyanmaz. Hasılı, o nasıl bir ezan ise, uykudan kaldırıyor insanı. Yahu kurun alarmınızı kalkın namazınıza.. ben şimdi uyanmak zorundamıydım diye sorguluyorum ve Türkiye’de yaşadığım için üzülüyorum..
0
daglien
(10.08.24)
Ülkenin iki temel sorunu var, sığınmacılar ve ülkenin sahibi Türkler'de düşük doğum oranı. Ülkenin başka soruna da ihtiyacı yok. Bu harici yazdıklarının hepsi cumhuriyet kurulduğundan itibaren mevcut sorunlar. buna rağmen bir şekilde ülke güçlendi, ayakta durdu.

Her ülke dışa bu çağda ağır derecede bağımlı, her ülkenin halkının azınlığı kayda değer iş yapıyor. Türkiye özelinde ülkenin meclisi darbe denemesinde bombalandı Amerikan uçakları tarafından. Silah ambargosunun da en ağırını yedik, CATSAA ve F-35 yaptırımlarıyla. Bunlar ülkeyi yıkacak şeyler değil, aksine gözleri açıldı da uçak, motor, savunma sistemleri yapmaya ve örgütü temizlemeye çalışıyorlar en azından.

Umut noktasında umudum yok. Sebebi için ekşiye gir. Ülkenin kadını erkeğine, erkeği kadınına düşman. Herkeste bir "bireysellik" furyası. Iphone 15 almayı, gezip tozmayı veya kariyer yapmayı aile kurmanın önüne koyan, aileyi, çocuk yapmayı aşağılayan, dert gören bolca insan var. Konforlu yaşam "birey" ve zayıf insan yarattı bolca. Toplumun temeli dinamitlendi. Umudum bu nedenle yok. Nüfus olarak bundan 100 sene sonra "Türk" ülkenin %30'u olur herhalde. Sonrası da bölünme zaten, umarım o günleri görmem.
0
sarahkerrigan
(10.08.24)
ülkenin her anlamda içine eden adamları halkın ısrarla başta tutma cehaletini görünce benim var olan azıcık umutlarım da tamamen bitti. Celladına asık bir millet adam olmaz
0
turkuaz
(10.08.24)
umut var da, hayat o kadar uzun değil. bu saçmalıklarla vakit öldürecek değilim. birçoğumuz toplumsal etki yaratacak bir pozisyonda da olmadığına göre herkes kendini kurtaracak.
0
synesthesia
(10.08.24)
milli ve yerliliği destekleyen milliyetçi vatandaşlarımız ülkenin demografik yapısını bozmayı kendisine hedef edinmiş partilere oy verirse onları milliyetçi sanarsa varacağımız nokta bu. milliyetçi arkadaşlara soruyorum bu sığınmacılar bizden fazla ürüyor ulus devlet için bir tehdit değil mi diye? error veriyorlar. böyle saçma sapan bir yerde yaşıyoruz işte.
0
xrated
(10.08.24)
Gezi parki protestolarinin bir ise yaramamasiyla.
O kadar büyük ölcekli bir eylem etki yaratamadiysa cabalamaya gerek yoktu artik benim icin.

O zaman 17 yasindaydim sonraki plan hep yurt disina gitmekti artik. Bütün iliskilerimi, baglantilarimi da ona göre ayarladim.
0
sonsuz
(10.08.24)
Herdeyden vazgectim arkadaslar Benim kizdigim bi kac sey var

1) halk asiri cahil kaldirimda bile yurumeyi bilmiyor.
2) birlik beraberlik yok
3) haksizlik olunca hakkini aramak yok arayanada destek olmaz

4) oy veriyorlar saygim var eyvallah ama herseyde "fanatizim" var. Futbolda siyasette dinde herseyde abi.
Yaw adam basarisiz diyelim iste neden tekrar secersin adami amac ne abi. Yemin ederim sagci solcu degilim sadece soruyorum neden abi

5) hicbirsey uretmiyoruz ya annem örgu yapiyor "tıg" dedigimiz toplasan 2gr olmayan ignemsi sey bakiyordum elime aldim "made in china" yaziyor. Abi 1 tane tıg uretemez mi insan 2 gram agirligi yok utanc verici

6) herkesin dolandirici olmasi sorunu ayri bi dert istanbulda yasiyorum kac defa sordum duyuruda ya dedim istanbul mu sadece boyle abi bakkaldan sakiz olmaya korkar olduk herkes duble gecirmeye calisiyor

7) ama yol yapti yaaaaa sorunu
Abi normalde bu yolun zaten yapilmasi gerekiyor hasan yapmazsa mehmet yapacak ekstra bisey yok insanlar bunu anlamiyor zAten zaman da daraliyor nufus artti sen bu kaldirimi bu yolu yapacaksin zaten bu senin gorevin adam diyorki yol yapti abi yapmasi normal anormal degil bu senin hakkin diyorum ztn adamin yol yapmasiyla ovunuyoruz. Normal hakkimizi bize super bi durum gibi anlatiyorlar abi tekrsr soyluyorum yapmak zorunda zaten. Toplu tasima ucretsiz olan ulkeler var ya sifir ucretle toplu tasima o zaman biz gidelim tapinalim bu insanlara.
0
Zetnikov
(10.08.24)
3 Kasım 1996'da.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(10.08.24)
@forvet 96 da noldu, ben dogmamistim o zmaan
0
lapaz
(10.08.24)
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(10.08.24)
geziden sonra bitti sanki ya. birkac yil icinde darbe, ekonomik cokus, hizla artan siginmaci sayisi derken su an insanlar gunu kurtarma noktasina geldi.

turkiye o kadar stabil olmayan bir ulke ki bana sanki insanlar surekli "su sular bir durulsun bakariz" diyorlarmis gibi geliyor. bir yemek yiyorsun 50 lira, iki hafta sonra 55 oluyor falan.

bence en karamsar nokta ekonomi. ekonomik olarak guvende olmak, en azindan ekonomi kotuyse de kotu olarak kalacagini bilmek gerek. daha kotuye dogru gidiyor cunku hep.
0
bohr atom modeli
(10.08.24)
üstteki yazar arkadaşa biri bişey mi yaptı heyheyleri üstünde?

diyelim ki burası kitlesini beğenmediğin bir çöplük, e sen de aynı yerdesin ne yapıyorsun burada?

dediğimiz bir şey dokundu herhalde. veya memnun bazı şeylerden.

iki sohbet muhabbeti de çok görme bize be üstadımız
0
🌸ananiyimioguz
(10.08.24)
@geveze yazar, he arada halka iniyorum diyorsun yani, o da iyiymiş.

valla teessüf ederim senin sorularını da görüyorum hiç bir şey demedim şimdiye kadar.

bu soru da olsa olsa en az seninkiler kadar boş bir muhabbet olur yani. niye öyle diyorsun alındım, gücendim o yüzden.
0
🌸ananiyimioguz
(10.08.24)
Hocam biraz okumalar yap ya mark fisher olabilir david graeber olabilir, belki daha mutsuz olacaksın başta fakat daha gerçekçi ve neyle mücadele etmen gerektiğini göreceksin, refah içinde yaşamasan da bu okuma anlama mücadele hissi seni iyi ve hayatı anlamlı hissettirebilir

Diplomalı beyaz yakanın tek yaptığı oturup mızmızlanmak ve hakettiği hayata sahip olmadığı hezeyanı içinde yaşamak
0
grimavi
(10.08.24)
@grimavi, düzenin nasıl işlediğini anladığında, bir şeylerle mücadele edemeyeceğin gerçeği daha da yüzüne vurmaz mı?
0
🌸ananiyimioguz
(10.08.24)
benim siyasi, ekonomik problemlerinin yaninda iklimle de problemlerim vardi. gecen ay ufak bir ege turu yaptiktan sonra ulkeye dair umutlarim tekrar yeserdi. siyaseti ve ekonomiyi degistiremeyecegime gore onlari gormezden geliyorum. hayatini duzgun sekilde dizayn edersen gayet mutlu yasayabilirsin.
0
buenosdias
(10.08.24)
Zaten pek ümidim kalmamıştı ama son 3 haftadır yaşadıklarımdan sonra kalmadı. İnsanımız düzelmediği için ülke de düzelmez.

Siyaset, ekonomi vs bunlardan bahsetmiyorum. Toplum olarak yozlaştığımız için ekonomi, hukuk, eğitim yozlaşmış, çürümüş durumda.
0
put it in your appropriate place
(10.08.24)
@ buenosdias, ege gezerken de yaşarken de bana da öyle hissettiriyor ya.
ama orada da gemi batarken çalmaya devam eden orkestra oluyoruz gibi bir hissiyat oluyor :D
0
🌸ananiyimioguz
(10.08.24)
Elbette umudum var ama her şeyin yoluna girmesi ne yazık ki kendiliğimizden değil şartların bize gerçekleri dayatmasıyla gerçekleşecek.

En büyük sorun da uzmanlar dışında okuyan ya da okunmayan hemen herkesin güncel olayları takip ya da analiz edecek kaynaklara ulaşmaması ya da ulaşamaması.

Korkunç bir dezenformasyon akışı var. Tv'lerde ve internette dönen tartışmalarla gerçek olaylar arasında çok fark var.

Ayrıca ülkede kimse birbirini tanımıyor ve karşılıklı sloganlar dışında iletişim yok.

Dünyada kapsamlı ambargo altında olan tam bağımsız ülkeler var. Onlar da umut veriyor
0
hebanon
(10.08.24)
(6)

Yurtdışı uçuşlarda yanımıza ilaç alabiliyor muyuz?

dedeminhirkasi
Ağrı kesici, antibiyotik gibi ilaçları yurtdışı seyahatine giderken yanımızda götürebilir miyiz?Goturebiliyirsam eğer Kabin bagajında mi valizde mi duruyor. Teşekkürler.
Ağrı kesici, antibiyotik gibi ilaçları yurtdışı seyahatine giderken yanımızda götürebilir miyiz?
Goturebiliyirsam eğer Kabin bagajında mi valizde mi duruyor. Teşekkürler.
0
dedeminhirkasi
(28.07.24)
Kabinde de valizde de düzenli kullandığım ilaçlarla beraber ağrı kesici, bulantı ilacı gibi şeyler taşıyorum her zaman. Hiç durdurup bu ne diye soran olmadı.
0
kobuzchu kiz
(28.07.24)
demir preparatları, magnezyum, tiroit ilaçları, nurofen, doladamon, buscopan, encef, dodex, sirdalud, panto, aklına gelebilecek her ilacı seneler boyunca taşıdım. herhangi bir sorun olmadı.
15 kutu antibiyotik taşırsan noluyor diyebilirler ama her ilaçtan birer kutu koyunca kimse bir şey sormuyor genelde. sorarlarsa da açıklarsın yani, ibuprofen falan over the counter ilaçlar yurtdışında da.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(28.07.24)
Hiç durdurup bu ne diye soran olmadı. +1
0
put it in your appropriate place
(28.07.24)
Sıfır problem. 15-20 uçuş çantamda taşıdım.
0
HellKeePer
(28.07.24)
Gideceginiz ulkede bazi ilaclar kontrollu/yazak olabilir, mesala bazi agri kesiciler. (ilk aklima gelen kodeinli ilaclar). onlari dikkatli arastirin. Valizde tasimanizi tavsiye etmem. Eger bavul kaybolursa isiniz zor.
0
parcxerox
(28.07.24)
kabin bagajında göz damlası + arvales + bir mide ilacı kutulu götürdüm. herhangi bir sorun çıkarmadılar. paket paket satacakmış gibi götürmüyorsan sorun olmaz.
0
sarahkerrigan
(28.07.24)
(18)

Hakkınızda yapılmış en isabetsiz yorum

sekizdokuzon
Bana bir öğretmen arkadaşım, "Çok mantıklı birine benziyorsun." demişti. Kendisine buradan selamlarımı yolluyorum; elimde bayandan az kullanılmış, ikinci el köprü var, düşünürse.Sizinkiler nedir?İyi tatiller.
Bana bir öğretmen arkadaşım, "Çok mantıklı birine benziyorsun." demişti. Kendisine buradan selamlarımı yolluyorum; elimde bayandan az kullanılmış, ikinci el köprü var, düşünürse.

Sizinkiler nedir?

İyi tatiller.
0
sekizdokuzon
(20.07.24)
Uyusturucu satıcısı tipim varmış :)
0
mirty
(20.07.24)
"duygusuz"

duygusuz biri oldugumu düsünmüyorum. denir mi öyle ayip be...
0
robert bosch
(20.07.24)
bana da hep sofilere, hocalara benziyorsun derler.
ateist olmam dışında sorun yok.
0
RojoElefante
(20.07.24)
Beni şu ana kadar Haluk Levent, Adrien Brody, Ümit Davala ve Fırat Tanış'a benzeten kişiler oldu. Hiçbirine benzemiyorum. Onlar da birbirlerine benzemiyor zaten.
0
pispinti
(20.07.24)
Üniversiteden bir erkek arkadaşım (sevgili değil arkadaş) "Sen tek başına yaşayıp çalışabilecek biri değilsin, 18'inde evlenirsin." demişti. Ben ailemden kilometrelerce uzakta okuyordum, o ise ailesinin yanında yaşıyordu. Üniversiteyi kazanınca ailesi onunla birlikte Ankara'dan İstanbul'a gelmişti.
0
gnosis
(20.07.24)
insanlar birilerini geçmişiyle yargılayıp yorum yapmaya çok meyilli. isabetsiz yorumların neredeyse tamamının sebebi bu.
0
sir william jones
(20.07.24)
girdiğim her ortamda bir süre sonra insanlar "en başta seni çok ukala, küstah görüyoduk; bizimle muhatap olmak istemediğini düşündüğümüz için yanaşmıyoduk" der. istisnasız.

gerçekte ise yeni ortamlarda ürkek ve çekingen davranıyorum, tam aksine bir an önce oraya alışma ve orayı benimseme ihtiyacı doğuyor. kendi kişilik özelliğimden bağımsız olarak o ortamda ukala veya küstahça davranmam mümkün değil. ama öyle görünüyormuş.

liseye yeni başladığımda ise bunun daha kötüsünü yaşadım, ben okulun kuralı var diye kundura ayakkabıyla gitmiştim başta, meğer kimse sallamıyormuş. lakabım "kamyoncu" olmuştu (gerçi bunun tırları çok sevmemle de alakası vardı). yani nasıl desem böyle nezaketsiz, sert bi tip filan sanmışlar. alakam yoktur halbuki.
0
mark greg sputnik
(20.07.24)
İlkokul 1’de Erzurum’daydık, okumayı öğrenen ilk ve nadir öğrencilerdendim, maalesef eğitim sistemimiz böyleydi, başka bir şey üzerine koyamadık ilk sene. 2. sınıfta Tekirdağ’a taşındık. Herkes çarpım tablosunu öğrenmiş orada. Ben ne olduğunu bilmiyorum. Hoca okulun ilk günü çarpım tablosundan sözlü yapıp, ona göre tembelleri arkaya, çalışkanları öne yerleştiriyor. Saçmalık. Beni en arka köşe sıraya koydu ve tembel teneke dedi bana :( hiç unutmam. 2. sınıf boyunca bu hoca sürekli 25 soruluk yaprak test yaptırırdı. Bir senede 48 kere test olduk. Tamamında 25’te 25 yaptım. Bana tembel teneke demek ha? Hala aklıma geldikçe utancımdan yerin dibine girişimi hatırlarım.
0
gabe h coud
(20.07.24)
beşaktıyedi, değişiyor.

koşu yarışında grubun en ağırıyım diye kaybedeceğimi sananlara zafer şoku yaşatmışlığım var.

basket final maçında taktiğe uymayan kibirli arkadaşın maç kaybedilince maç sonu sahada sen haklıydın demesi.

kız arkadaşıma kafasını çevirip tanışmak isteyen erkeğe göz bakışı şoku. çocuk kafasını döndüremedi bile. öylece gitti.

son 5-6 haftaya galatasaray’ımla kafa kafaya giren menerime, gala şampiyonluğu şoku.

bitmez bu, onbironikionüç.
0
baldan kaymak
(20.07.24)
Birçok kişinin beni ajan zannetmesi. Ajan belli eder mi kendini diyorum ;))
0
stejerners
(20.07.24)
Bana birisi “çok sıcak kanlı, çok samimi” demiş.
Arkamdan söylemiş, bir çalışma arkadaşım ve amcam benden bahsedip bahsetmediğinden emin olmak için defalarca teyid ettirmiş :):)
Hala da hakkımda böyle düşünüyor sebebini kimse çözemedi.
Asla sıcak kanlı değilim.
0
mutekebbir
(20.07.24)
"sen seri katil olabilirsin."

Sessiz, sakin, kolay kolay sinirlenmeyen, soğukkanlı biri olmamdan dolayı arkadaşın birisi bana bunu söylemişti.
0
komando kani var bende
(20.07.24)
süpermarkette dolanırken bir hanım kızımızın bana bakıp arkadaşına "ay her yeri de araplar sardı" demesi. o an sakallıydım, anlamayacağımı düşünüp söyledi zaar. bırak arabı elimde güç olsa yurtdışından gelen kimseye 15 günden fazla turist vizesi harici vize vermeyecek ve her adımını takip ettirecek adamım. yorumun bana tezatlığı gülümsetmişti.
0
sarahkerrigan
(20.07.24)
Geçen sene tanıştığım üç alakasız kişiden dışarıdan çok cool ve havalı durduğum yorumunu almıştım. Tanıdıkça aslında ne kadar overthinker olduğuma şaşırdılar üçü de.
0
ms brownstone
(21.07.24)
Çevremdeki yaşça büyük insanlar hep anne babama dua ediyorlar “allah razı olsun böyle anne babadan” diye akskdkd Böyle beleşten dua almaları inanmasam da rahatsız ediyor. Hakkımdaki en talihsiz yorum budur o yüzden.
0
ruhen hastayim ben
(21.07.24)
Bana ''böyle hergün farklı bi kadınla takılan piç erkeklere benzetmiştim seni'' demişti tanıştığım biri öyle bi tipim varmısdgşsldkgjgd ki alakam yoktur (tip olarak da)
0
orta buyuklukte bir ulkenin krali
(21.07.24)
atom parcalamadim tabii ki ama "bunlari yaparken cok zorlanmissindir" denmesi sanirim. cok duyuyorum ama bana o kadar da zor gelmedi. drama queen olmadigimdan olabilir.
0
bohr atom modeli
(21.07.24)
çok güçlü göründüğümü bir tartışma anında vs çok soğuk kanlı oldugumu söylerler. halbuki inanilmaz güçsüz hissediyorum. tartışmak bu dünyada en sevmediğim şey, biriyle azıcık olumsuz bir iletişim kursam bile elim ayağım titriyor.
0
yuvarlanantencereninkapagi
(22.07.24)
(6)

Steam Deck alınır mı?

plutongezegendegilmi
sb
sb
0
plutongezegendegilmi
(06.06.24)
Oled alasım var benim de, çok yolculuk yapan birisi iseniz alınır, yoksa bence değmez.
0
kimlanbu
(06.06.24)
ucb-c ile tvye baglanabiliyormus. guzel bir oled tv yada monitor varsa olabilir.

cevap degil; ama su oyunlar varmis. isinize yarar belki.
www.steamdeck.com
0
buenosdias
(06.06.24)
Oled versiyonunu aldım, güzel alet. Şarj AAA oyunda 2.5-3 saat civarı gidiyor, Hades gibi oyunlarda 6-7 saat gideri var. Sadece alırken çeviricili almaya dikkat et, Tr'de satışı olmadığından şarj aleti uyumsuz. Bir de normal(lcd) versiyonunu alma, batarya yukarda yazdığım değerlerin yarısında tükeniyor(muş)
0
sarahkerrigan
(06.06.24)
aldım geliyor haftaya.

henüz deneyimlemedim ama benim alma motivasyonum şu oldu. incelemelerde "ultimate gaming machine for busy gamers" gibi bir tanım gördüm. çoluk çocuk iş güç derken artık ps ya da xbox oynayacak vaktim yok ama steam kütüphanemde de 160 oyun var. tam olarak benim için üretilmiş gibi geldi.

1,5 ay sonra edit: net alınır. son zamanlarda yaptığım en iyi harcama.
0
robin crusoe
(06.06.24)
Kafanizi biraz daha karistirayim: ben steam deck ve asus rog ally z1 extreme arasinda kalip rog ally’i tercih ettim. Steam deck’i denemedim o yuzden dediklerime bu yonde bakmak da lazim. Rog ally tercih sebebim steam kutuphanemin bos olmasi, daha donanimli olmasi ve windows tabanli olmasi nedenli torrentten daha rahat oyun indirip kurabilecegim dusuncesiydi (steam deckte de bu mumkun sanirim ama biraz daha ugrastirici). Tr garantili ve burada satilan bir urun olmasi da bir avantaj. Ayrica 3 ay game pass beles veriyor o da guzel. Haftada 2 kez git gel tren yolculuklari yapiyorum, ayrica evde de robin crusoe’num dedigi gibi uzun soluklu ekran basina oturup oynayacak zamanim olmuyor. Nintendo switch sagolsun ayrica oyun aliskanligim da degisti, handheld konsol cok daha konforlu geliyor. Bu sebeplerden dolayi rog ally aldim ve asiri memnunum. Sarj isi cok kotu, aaa bir oyunda 1 saat zar zor gider, ama priz erisim sorunum yok o yuzden bir sikinti yasamiyorum. Alan wake 2, jedi survivor ve horizon forbidden west gibi performans isteyen oyunlar oynadim ve ortalama ayarlarla oldukca guzel bir performansi var.

Lenovo legion go da performansli bir alet ama goruntusu cok hantal geldi, kullananlar da cok konforlu olmadigini soyluyor. Msi da yeni bir cihaz cikardi ama inceleme videolarinda gordugum kadariyla cok avantaji olan bir alet degil. Bunlardan dolayi rog ally’a da bakin derim kisaca. (Z1 degil z1 extreme modeli daha uygun olabilir cunku onemli performans farki var)
0
gibicibicis
(06.06.24)
Mobil oyunculuk seviyorsanız (illa sokakta olmanıza gerek yok bunun için) en mantıklı cihazlardan biri bence. Diğer windows tabanlı el konsollarından daha ucuz, gariban çinli android cihazlarından fersah fersah daha kuvvetli (deck kadar kuvvetli çin android/linux cihazlar da var elbette ama fiyatı çıldırıyor o durumda)

Rog Ally X ile karşılaştırmasına bakmak lazım şu durumda win linux farkediyorsa sizin için.

İngilizce varsa wulfdenn youtube kanalında mobil cihazlar hakkında epey görüş bazlı inceleme var (deck/ally dahil)
0
hedep
(06.06.24)
(14)

Birini işten nasıl çıkarırsınız

sarahkerrigan
Başlık açık aslında ama detaylandırayım, bu konuda hiç tecrübem yok. Sadece bugün aynı takımda çalıştığım bir arkadaş aniden işten çıkarıldı. Son ana kadar söylememişler, adam bugün ofise geldi, mesaj uygulaması üzerinden gayet akşam içeriz muhabbeti yapıldı, iş konuşuldu. Öğleden sonra hesabını kil
Başlık açık aslında ama detaylandırayım, bu konuda hiç tecrübem yok. Sadece bugün aynı takımda çalıştığım bir arkadaş aniden işten çıkarıldı. Son ana kadar söylememişler, adam bugün ofise geldi, mesaj uygulaması üzerinden gayet akşam içeriz muhabbeti yapıldı, iş konuşuldu. Öğleden sonra hesabını kilitleyip işten attılar. 2 sene üzerinde çalışan biri. Gözüme bir performans düşüklüğü de çarpmadı açıkçası.

Bayadır çalışıyorum çalıştığım yerde, ilk zamanlarımda yine bir kişi bu şekilde işten atılmıştı. Hatta atılmadan önceki gün adam gece nöbetine kalıp kritik bir sistem geçişi yapmıştı.

Ben etkilenmedim, iş performansımın da iyi olduğunu düşünüyorum ama böyle sahip olduğumuz işlerin özellikle özel sektörde ne kadar kırılgan yapıda olduğunu hatırlamak mutsuz hissettiriyor.

Özellikle bu konuda deneyimi olan veya yönetici olanlara sorum, bu işin doğrusu bu şekilde mi olmalı? Siz nasıl yapardınız, önceden performansından memnun olmadığınızı açık şekilde belirtir miydiniz?

Ya da diyelim ki aynı şekilde yapacaksınız patron olarak. Ben kovulacağımın ipuçlarını nasıl yakalayabilirim?
0
sarahkerrigan
(03.06.24)
İnsan onuruna uygun bir çıkarmış değil bence. Ama nerdeyse aynısına şahit oldum. Yani yüz kızartıcı bir suçu vardır, ya da ne bileyim firma bilgisi sızdırmıştır vs anlarım.

Bir zamanlar bir bankada çalışıyorum. Genel merkezdeyim. Saat 10 gibi adamın önce sistem kapanıyor. Sanırım sonra bi telefon geliyor. Telde bilgi veriliyor çıkarıldınız gibisinden. Sonra iki tane binanın güvenlik görevlisi geldi adama eşlik ettiler güya ve çıkardılar binadan. Kepazelikti. O güvenlik görevlisi vlilierinin gelmesi vs adam masasını toplarken başımda durmaları... Gerçekten iğrençti. Neden çıkarıldı bilmiyoruz.
0
saturn
(03.06.24)
HR ile birlikte yöneticin nedensiz bir toplantı daveti atmışsa, kovulacağın günün sabahına uyanmışsın demektir.

Pasif agresif tipler öncelikle toplantılara, organizasyonlara davet etmemeye başlar, çalışanı görmezden gelir. Ağzınla kuş tutsan fark etmez. Seninle direkt konuşmak yerine başkası üzerinden konuşur vs.

Ben kovmadan önce bir çok kez güzelce konuşurum, desteklerim. Olmuyorsa, yine yanlış kariyerde ya da şirkette olduğunu söyleyerek gönderirim.

Saygısızlık, kötü niyet görürsem anında kovarım. O başka.

Örneğin, senin başarısız olmanı istiyorum diyen birine, cevap olarak ben mi kovayım sen mi istifa edersin demiştim.
0
gabe h coud
(03.06.24)
Adam kovmak için başka şehirden geldi daha üst düzey yöneticiyle bölge ofisine, normalde sadece yeni projeye başlayınca gelirdi beraber çalışırdık 3-4 gün. Bugünkü olaya ne alaka demiştim hafif şüphelendim ama çok rahatsız edici ya.
0
🌸sarahkerrigan
(03.06.24)
Ben birini işten çıkartacak olsam o kişi sabah işe geldiğinde bunu öğrenmezdi. Bence çalıştığın yerde herkes risk altında. Çünkü o derece profesyonellikten daha da kötüsü vicdan ve empatiden yoksunmuş ki yöneticileriniz. Düşünsene sabah işe gidiyorsun ama aslında dün kovulmuşsun haberin yok :(
0
rock n roll
(03.06.24)
ben de bir kere yaşadım bunu. ortada hiçbir sebep yok ne bir deadline kaçırmışım ne bir işi becerememe gibi bir şey yaşamışım. normal çalışıyorum. ekip liderim de benden memnun gayet (sonra zaten o da istifaya zorlandı). iş yaptığımız firma vpn veriyordu bize ama bazen sorun çıkıyordu. sabah denediğimde bağlanamıyordum o firmadaki adamla yazıştım sorun için adam da anlamadı niye olmuyor diye falan. sonra beni bir konuşmaya çağırdılar kovulmuşum. yetkilerim kapatılmış ondan bağlanamıyormuşum meğer sonra anladım. hiçbir neden de söylemediler şundan oldu bundan oldu diye ısrarla sormama rağmen. şirketi 3 ortak yönetiyordu. konuştuğum yönetici ben bilmiyorum diğerlerine sor ben sadece sana iletiyorum kararı dedi. diğerleri ortada yok. böyle bir kaçma taktiği geliştirmişler 3 ortak.

azıcık insan olanın böyle yapmaması lazım tabi ki. bir anda semaforo'yu kovun diye vahiy gelmediyse bir süreç sonrasında alınmıştır bu karar. sürecin belli bir yerinde uyarılır çalışan şuna dikkat et buna gayret et denir sonra kişinin gelişimi gözlemlenir falan. hadi kovma kararını aldın gidip sabah salak gibi çalışmasını izlemezsin bir şekilde haber verirsin. ha sonra benim için hayırlı oldu kısa sürede çok daha iyi şartlarda bir iş buldum ama o insanlar kendini öyle iğrenç bir pozisyona düşürmüş oldu. maalesef bazen anlaşılamıyor. sadece şu var hissettiğim uyanık olan ve işleyişte en büyük etkisi olan yöneticinin bir yalaka güruhu vardı ben de biraz soğuktum o yöneticiye karşı çalışanların bir kısmıyla "kanki" olup bir kısmıyla olmaması çok profesyonellikten uzak gelirdi bulunduğu konum itibariyle. o adamın beni sevmediğini hissederdim ama bunun kovulmaya kadar gideceğini hiç düşünmedim. o adamın circleında olmayan hemen herkes sıkıntı yaşadı zaten. garip bir yerdi.
0
semaforo de medianoche
(03.06.24)
Bence de oldukça kötü bir yaklaşım, bugüne kadar iş arkadaşlarımdan patronun çıkarmak istediklerine son şans rica ettim, hepsinde performans problemi vardı, büyük hatalar vardı.

bir kaç gün önce işten çıkarılan arkadaş işe geldiği gün gidip patrona birlikte çalışmak istemediğimi, liyakatsiz olduğunu belirttim, deneyelim dediler iyi dedim. daha ilk günden onu istemediğimi, projelerine destek vermeyeceğimi belirttim. Elemanın gidişi sürpriz değildi.

Sizin durumunuzda anlatmadığınız detay yoksa böyle işten çıkarma olmaz. Hele son gün kritik bir iş bitirtmek hiç olmaz. Adama en azından gidip iş bulabileceği bir süre yaratırsın, en kötü 2 hafta önce soylersin, işlerini devreder, kendisini hazırlar vs...
0
kimlanbu
(04.06.24)
hocam sorunuza gelirsek, kovulacağınızın ipuçlarını bilmek pek mümkün değil. zira her firmanın ayrı bir yapısı var. kimisi hiç belli etmez, kimisi de açık açık söyler "şunlara dikkat etmezsen gidersin" gibisinden.

çalışanın işten çıkartılma sebebine göre masasına bile oturtulmadan gönderilmesi "normal" olabilir. özellikle ortada bir güven sorunu veya yüz kızartıcı bir suç durumu varsa bu gibi durumlar olabilir. böyle bir durumda da gerekçe çevreye açıkça söylenmez.

yalnız diğer cevaplarda çalışanın bir anda gönderilmesine takılanlar olmuş. iş kanununa göre birini işten çıkardığınızda zaten 2-8 hafta arası (çalışma süresine göre) bir ihbar süresi bulunur. ancak firma, bu ihbar süresinde çalışanı çalıştırmayıp çalışmış gibi maaşını verebilir. büyük ihtimalle bu firma da, işten çıkarılan çalışan gitmeden bir şeylere zarar vermesin mantığı ile bunu yapmış. yani günde 2 saat çalışma izni yerine 9 saat çalışma izni vermiş, dolayısıyla bir hak yeme durumu yok.
0
shadowfollower
(04.06.24)
Karar verildiyse aynı gün söyleyip göndermek en iyisi ya, öbür türlü ortamı zehirleyenler oluyor dedikodu vs. Zaten onu söyledikten sonra çalışmıyor adam, hani hakkaten "1 ay sonra seni çıkarıcaz" diyip de o 1 ayı normal şekilde çalışarak geçiren insan sayısı çok düşük.

İşten çıkarılma sebebi performans olmayabilir, ama olabilir de. Birebir görüşmede "ya şu şu noktalarda daha iyi olman lazım" dediğimde ciddiye alan insan sayısı çok az oldu. Direkt "bunu düzelt yoksa işten çıkarılırsın" desen de olmuyor, çalışmayı bırakıp iş bakıyorlar falan filan. Yani feedback verilse de işe yaramıyor her zaman.

Kişi için kötü tabi, inşallah çıkarırken fazladan 2-3 maaş eklemişlerdir tazminatına. Ama "1 ay erken haber verelim de iş baksın" yerine, 1 aylık fazla tazminat vermek daha iyi bence şirket için.

Benim de başıma geldi bu arada, dünyanın sonu değil, ama insan bi üzülüyo :)
0
plutongezegendegilmi
(04.06.24)
Yönetici ve patronların %90'ından fazlası bir çalışanı(bir yıldan uzun çalışan çalışanı) işten çıkarmadan önce onu uyarır, düzelmesini söyler, bekler, uğraşır.
Yeni birini bulmak hem zahmetlidir hem de nasıl biri çıkacağı pek belli olmaz. Ayrıca gelince işlere alışması için verimsiz geçireceği bir süre de var.

Bunun istisnası yüz kızartıcı suç, hakaret, tehdit gibi sebeplerdir, onlarda işçi anında işten çıkarılır. Bu durumda bi ipucu da yakalayamazsınız.

Türkiye işçi haklarının iyi olduğu bir ülke. Bir anda işten çıkarılsanız bile düzgün bir tazminat alırsınız. Ardından da 10 ay işsizlik maaşı var. Yani biraz daha rahat olabilirsiniz bu konuda.
4 yıllık, 30 bin TL maaş alan bir çalışan ihbar dahil 168 bin TL tazminat alır şirketten. 10 ay boyunca işe girmezse aylık 16 bin TL işsizlik maaşı alır.

Yani bu maaşla bu durumda işten çıkarılan işçinin toplam 328 bin liralık bir güvencesi olmuş olur.
Ayda 30 bin lira ile geçinmek yerine 10 ay boyunca ayda 33 bin lira ile geçinir. 10 aya kalmadan da umarım iş bulur.

Umarım olmaz ama bir gün bir şirket sizi işten çıkarırsa neye imza attığınıza iyi bakın, en güzeli imza atmamak. Elinizi zorla tutup imza attıramazlar ya. Bu işlere bakan bir avukata ulaşın, yardımcı oluyorlar. Ne kadar ısrar ederlerse etsinler "bu öyle bir belge değil, buna imza atabilirsin" derlerse desinler imza atmayın.
0
michael_knight
(04.06.24)
Her türlü işten çıkartıldım.. Evde otururken mesaj ile, biz senle devam etmek istiyoruzun ertesi günü de. Sonuncusu da işten çıkartma değil süründürme şeklinde oldu. Zorunlu ücretsiz izine çıkardılar.
0
Kahvedesu
(04.06.24)
Düzgün yerde "kötü performans hadi kapı dışarı" olmaz. Performans geliştirme vs diye bir sürü süreç var. Ben misal bir çalışana yaptim ve üstünden 3 yil geçti harbiden de gelistirdi kendini.

Ben hayatımda bir kere jet hizinda isten atilma gördüm. Sonradan öğrendiğim kişi lojistik tekliflerini genelde eski çalıştığı firmaya pasliyormus. Müdürün tanıdığı olan biri "ya size sürekli teklif yapıyoruz ama hiç kazanamiyoruz" demesi ile arastirilinca hop gg wp oldu.

Onun dışında ben de katılıyorum, eğer harbiden bu tarz bir şey yoksa riskli bir yerde gibisiniz.
0
logisticsmanager
(04.06.24)
Atılacağını nasıl anlayabilirsin, sondan başlayayım:

- İş yükün hafiflediyse, sana iş vermekten kaçınıyorlarsa ve bunu sorduğunda seni oyalıyorlarsa;
- Şirkette maaş zamları çok düşükse, sana zam vermiyorlarsa veya enflasyonun çok altında zam veriyorlarsa;
- Mobbing görüyorsan, üzerinde anlamsız psikolojik bir baskı varsa;

işten çıkartılma ihtimalin belirmiş olabilir. İşten çıkartma işveren için maliyetli bir iştir o nedenle öncelikle senin istifa etmeni sağlamaya çalışacaktır.

İşten çıkarılacağını öğrendiğin an o kuruma hemen hiçbir faydan olmaz. Diğer çalışanların da en az etkilenmesi/araya zaman girmesi için bu iş genelde cuma mesai biterken anlık olarak yapılır.

İşin doğrusunu yapmak sadece o günün işi değildir, öncesi de olmalıdır. Örneğin;

- Çalışanın eksik yönlerine dair geri bildirimler verilmeli ve hatta pozisyona göre eğitim, gelişim, mentorluk fırsatları sağlanmalı.

- Performans değerlendirmesi doğru şekilde yapılmalı. Şirketin kendisinden beklentileri makul şekilde aktarılmalı.

Yine de çalışandan beklenen verim alınamıyorsa artık son aşamada profesyonel şekilde kendisiyle bu şekilde çalışmaya devam edilemeyeceği belirtilip yasal ve makul bir çıkış tazminatıyla şirketten uğurlanabilir. Konuya iki taraflı bakıp azami seviyede profesyonel ve insani olmak lazım.
0
Lethe
(04.06.24)
duyduğum kadarıyla savunma sanayide benzer şekilde oluyor. adam sabah normal bir şekilde işe geliyor. ik konuşmaya çağırıyor. atıldığı söyleniyor hakları verilerek. masasına döndüğünde bilgisayarı yerinde olmuyor. güvenlikler eşlik ediyor çıkmasına vs. 20-30 yıllık çalışanlara bile böyle yapıyolarmış kendi isitfa etmezse.
0
jelly bear
(04.06.24)
kurumsal bi yerde çalışıyorum.
yüz kızartıcı durumlar veya yasal konular haricinde bu şekilde çıkarılan olmadı.

performanstan dolayı çıkartılacak kişiler zaten kendini belli ediyor, o kişilerin bile öncesinde yönetici ik v.s. konuşuluo baya böyle ihbar süresi v.s. beklenip çıkarılıyor. kendisi söylemese çıkarıldığı bile anlayamazsınız.

bir de toplu küçülmeler oluyor, o durumda bahsettiğinize şekle benzer bir şey oluyor ama onda da nispeten perforamansı düşük çalışanlar çıkarılıyor.
0
nuisance2
(04.06.24)
(9)

Bir plaza çalışanının bir günü nasıl geçiyor?

nundu
Şimdi bu sorunun benzerini bir iki yıl önce yine sormuştum ama yeterli detay vermediğim için yanlış anlaşılıp biraz tepki almıştım. O yüzden elimden geldiğince açıklayıp soracağım;Ben, ailem, akrabalarım, arkadaş çevrem ve hatta yakın arkadaşlarımın ailelerini kapsayan geniş küme çevremde herkes ya
Şimdi bu sorunun benzerini bir iki yıl önce yine sormuştum ama yeterli detay vermediğim için yanlış anlaşılıp biraz tepki almıştım. O yüzden elimden geldiğince açıklayıp soracağım;

Ben, ailem, akrabalarım, arkadaş çevrem ve hatta yakın arkadaşlarımın ailelerini kapsayan geniş küme çevremde herkes ya memur ya da söylendiği zaman ne yaptığı az çok kafada canlanan işlerde çalışıyor. Ben doktorum, arkadaş çevremin zaten %90'ı doktor, doktor olmayanlardan bi iki avukat, birkaç tane mühendis var ama mühendisler de akademide şu an; annem hemşire babam öğretmen, arkadaşlarımın aileleri yine doktor, öğretmen, asker vs diye gidiyor.

Kısacası hayatımda hiç satın almacı, pazarlamacı, ne bileyim satış müdürü tarzı görevlerde çalışan beyaz yakalı kimseyle tanışmadım. Bu ve bu tarz diğer titre'a sahip insanların işte bir günü nasıl geçer diyince aklıma

Excel
Mail
Toplantı

üçlüsü dışında bir şey gelmiyor ama mesela excel'de ne yapıyorlar ya da gün boyu kiminle ne mailleşiyorlar konusunda da bilgim yok.

Bunları küçümsemek için kesinlikle söylemiyorum yanlış anlamayın, gerçekten saf bir merakla soruyorum. Misalen, bir satın almacının ortalama bir günü nasıl geçiyor? Yarın bir gün bu tarz pozisyonda çalışan biriyle tanışırsam saf saf sorular sormamak için buraya yazıyorum.

Cevaplar için şimdiden teşekkürler
0
nundu
(30.04.24)
Misal ben tedarik zincirindeyim (satin alma yaptım önceden, simdi yoneticiyim);
- satin almacilarin portfolyosuna bakip garip bir şey var mi diye göz gezdiriyorum.
- siparis gecikmesi sebebiyle ay sonunda fatura edilemeyecek siparis var mi ona bakıyorum (ki hep var), varsa satın almaci ile konuşuyorum.
- ay basiysa geçen ayın on time to request/promise, stock fill rate, non stock on time to request/promise, tedarikçi on time to request gibi kpilari hesaplayip corporate sistemine giriyorum.
- musteriler tarafindan escalate (Türkçesi yok bunun :/ edilmis seylere bakiyorum.
- ay sonunda ayın stock, intransit, days on hand gibi stok verilerini corporate sistemine giriyorum. Ay başında o ayin tahmini verilerini veriyorum.

Satin almaciyken yaptiklarim;
- sabah mrp tarafından yaratılan siparişleri tedarikcilere yollamak (edi denilen sistem varsa direkt sap üstünden yoksa pdf)
- onaylanmamis po'lara bakip tedarikcilerden yola cikarma günü onayini istemek
- gec onaylananlarda erkene almaya calismak, mrp'nin istemediklerini ertelemeye calismak.
- sistemde takılı kalan tedarikçi faturalarina bakmak
- idoc denilen sap sistemindeki mesajlarin sikintilarina bakmak
- tedarikçi ile aylık talep tahmini performansi ve tedarikçi performansi görüşmesi yapmak
- tedarikciyr 24 aylık talep tahmini yollamak
- gün içinde tedarikçilerden, musterilerden gelen maillera cevap vermek.
- hazir olan mallarin yola çıkması. Misal benim organizasyonun aylık x anda 70 konteyneri var. Haftada 4 kamyon, ufak tefek de hava kargo.

Toplanti deme ya çok var lanet olasilar. Misal bugünkü toplantilarimi yaziyorum;
Yeni çıkacak ürün grubu için cin'deki fabrika ile üretim kapasitesi, malzeme yeterliliği vs görüşüyoruz çünkü proje kötü geçti fabrika yetisemiyor siparislere.

Sonra başka bir ürün grubunun müdürü ile konusup benchmarking yapacağım.

Sonra emea bölgesinde aylık konteyner ihtiyacı tahmini toplantisi

Bir satin almaci ile 1to1

Amerika'daki ic tedarikci ile onlarin asya'daki tedarikcilerinden drop ship nasıl yapariz konusmasi

Bir adet lanet olasi musterinin escalation toplantisi
0
logisticsmanager
(30.04.24)
plaza çalışanı değilim ama ucundan sayılabilirim belki. sizi anlayabiliyorum :) benim arkadaş çevremde de mühendis ve doktor çok var, onlar da aynı şeyi merak ediyor :)

bir doktor, mühendis, marangoz gibi meslek sahibi olmayan çalışanlar hem yaptıkları iş açısından hem de hiyerarşik açıdan çok çeşitli malum. yani bunun satın almacısı olduğu gibi satın alma müdürü de var. o yüzden yaptıkları iş elbette aynı değil ama çok genel hatlarıyla birkaç şey karalayayım.

satın almacı dediğiniz için onun üstünden gideyim. adı üstünde zaten; işletmenin ihtiyaç duyduğu mal ve hizmet alımlarını yapar basitçe. bunu yaparken gün boyu tedarikçilerle görüşür/konuşur/yazışır, alternatifler arar, fiyat alır, bu verileri saklar, karşılaştırır, yetkisi dahilinde karar verir ya da amirine danışır ve nihayetinde satın alımı gerçekleştirir.

her işletmenin günlük bir rutini vardır. örneğin her gün üretim birimiyle görüşüp ihtiyaç kontrolü yapılabilir ya da önceden her bir malzeme için alım takvimi oluşturulmuştur, o takip edilir, aksaklıklara müdahale edilir, vesaire.

excel, mail ve toplantı demişsiniz ya, aslında doğru bir özet olmuş. yukarıda saydıklarım ve benzeri ve işler temelde kayıt altına alma (excel vb.), haber verme/alma (mail) ve istişare (toplantı) ile yürütülüyor. yani böyle bir çalışanın günü ağırlıklı olarak monitör karşısında veri girip o verileri analiz ederek, sürekli telefonla ya da mail ile haberleşerek geçiyor.

örnekler çok çeşitli ama bence hangi işkolunu merak ediyorsanız önce kafanızda o işin tanımını canlandırın, sonra nasıl yapılabileceğini az çok çıkarırsınız. oradan hareketle de o kişinin günü nasıl geçiyor tahmin edebilirsiniz.
0
orient blue
(30.04.24)
Ofise gittiğim dönemlerde ve pandemi öncesi şu şekilde, alan yazılım:

Ekibin %90'ı sigara içiyor. Yemek öncesi sigara, yemek sonrası sigara, toplantı sonrası sigara. Saatlik sigara molası 10-15 dk civarı. Yemek 1 saat yaklaşık. Yani 8 saatlik mesainin 5 saatinde çalışılıyor. Burda da günlük 1 saat minimum toplantı var kaçamadığın. Dün mesela 3 saat toplantıydı benim.

Mail çok kullanılmıyor, slack gibi araçlar yaygınlaşmaya başladı şirket içi işlerde. Bizde şu şekilde:

Kodlama/Tasarım
Toplantı
Sigara -içmiyorum ama ekip içince sen de içmiş sayılıyorsun :D
0
sarahkerrigan
(30.04.24)
Bir tanıdığım raporlamada çalışıyor

Şirketlerin söz konusu dönemlerde ve yıl içinde yaptığı bütün datayı okunur hale getirip bilanço, gelir tablosu, nakit akış tablosu gibi şeyleri üretiyorlar. Bunların da belli detaylı ulusal ve uluslararası standartları var tabi, ayrıca vergilendirme ve muhasebeyle alakalı belli bir takım ek faktörler oluyor. Aynı zamanda bu süreçte irili ufaklı birçok problem ortaya çıkıyor. Örneğin günümüzde enflasyon düzeltmeleri gibi sorunları oluyor, gibi.

Ama ne iş yapıldığıyla ilgili bir konuda "beyaz yaka" çok geniş bir çerçeve olmuş. Bu yüzden çeşitli alanlardaki insanlar ne diyebileceğini şaşırıp soğuk yanıtlar vermiş olabilir. Sonuçta farmakoloji uzmanları, halk sağlığı uzmanları ve genel cerrahlar temelde doktor olsalar da çok farklı çalışma hayatlarına sahipler değil mi? Birisi size bir doktor ne iş yapıyor diye sorsa buna genel kullanılan anlamda doktoru tanımlamanın ötesinde, sağlık sektöründe çalışan bir eleman olarak mesleğin her yönünü kapsayıcı bir cevap vermeye çalıştığınızda çok yüzeysel kalır. Sizin sorunuzdan anladığım kadarıyla, sizin merakınızı giderecek cevaplar aslında baya detay istiyor. Bu yüzden beyaz yaka diye genellediğinizde çok tatmin edici yanıtlar almanız zor olsa gerek. Önceki soruda öyle bir problem yaşamanızın sebebi bu olsa gerek.
0
akhenaten
(30.04.24)
meseleye plaza çalışanı olarak değil de, büyük şirket çalışanı olarak bakmak lazım. (büyük derken ciro olarak değil, organizasyon olarak) çünkü excel-mail-toplantı şeklinde özetlediğimiz şey, kişilerin/departmanların yaptığı işlerin üstlere ve şirketin geri kalanına raporlanması amacıyla oluyo çoğunlukla. yani şöyle ki, normalde bir kişi 100 birim iş yapabilecekken, 2 kişi toplamda 190 birim iş yapıyor çünkü zamanlarının belli bir bölümünü de, birbirlerinin ne iş yaptığını konuşmakla harcıyorlar.
0
co2s2
(30.04.24)
@edmond honda

İlk sorduğumda küçümsüyormuşum gibi anlaşılmıştı, "Siz de excel mail dışında bir şey yapmıyorsunuz" demişim gibi tepkiler gelmişti. Ben de öyle bir anlaşılmaya neden olmamak için belirteyim dedim ama yine böyle anlaşılmaktan kurtulamadım gördüğüm üzere :)

Diğer bölümler tıp fakültesine uzak konumlandığı için pek diger bölümlerle sosyalleşme imkanı olmuyor. Ayrıca bence asıl sizin doktorlara karşı önyargınız var ama gereksiz sert bir üslupla yazmışsınız o yüzden konuyu uzatmak istemiyorum.

"Öğrenmek isteyen öğrenirdi" öğrenmek istiyorum işte buraya sordum, bu sitenin amaçlarından biri de insanların merak ettiklerini öğrenebileceği bir platform olması değil mi?
0
🌸nundu
(30.04.24)
10 senelik beyaz yaka bilgisayar mühendisiyim.
sabah gidip masama otururum çay kahve yan masadakilerle sohbet filan. sonra ufaktan işlere başlarım. işlerim zaten jirada task olarak bellidir. sırayla çözerim. yapabildiğim kadarını yaparım, acilse zorlarım acil değilse yaya yaya yaparım. öğlen çevrede arkadaşlarla yemek yemeye gideriz. o da ayrı bir sosyallik oluyor her gün yeni yer seçiyorsun filan. sonra kahve alırız bir kahveciden, ofise döneriz.
benim işim yazılım yani genel olarak. iş analisti bana ne iş verirse o işi yaparım. ama genelde ne kadar sürede, ne tempoda çalışacağıma kendim karar veriyorum. 3 gün evden 2 gün ofisten çalışıyorum.

merakını da anlıyorum, abim de doktor/cerrah o da hep ofiste napıyorsunuz ki yani bilgisayar başında tüm gün napılır diye sorup durur.
0
yenibirgüzelnick
(30.04.24)
E-ticaret alanında çalışan, ekip yöneten bir beyaz yakalı olarak ortalama bir günümü yazayım. Haftanın 1 günü sadece ofise gidiyorum. Evde olduğum günlerden örnek vericem.

-Sabah mesaiden 10 dk önce kalkıyorum, teams'te ekibe ve ekip gruplarına bir göz atıyorum.
-Ardından mailleri kontrol ediyorum.
-Günün toplantılarına göz atıp varsa hazırlık, onları yapıyorum.
-Ekipten beklediğim konular varsa, deadline gelmişse onları yokluyorum.
-Kendi iş planımda yapacaklarım var mıydı takvime bakıp onları ilerletiyorum.
-Saat 9-10 itibariyle toplantılar başlıyor onlara giriyorum.
-Toplantılar sonrası/esnası ordan burdan bir şey geldiyse o konulara bakıyorum. Gerekliyse devreye gidiyorum, değilse eskale ediyorum ekibe.
-Aylık ve haftalık sunum datalarını değiştiriyorum bu aralar. Formatta oynamalar yapıyorum.
-Bizim işte operasyon da çok olduğu için operasyonel konulara bakıyorum, satıcıların aksiyonlarını takip ediyorum.
-Kullandığımız tool'u ve ortaktaki dokümanları bol bol inceliyorum.
-It geliştirme yapmış olabiliyor veya ongoing bir proje olabiliyor aynı esnada, UAT testleri yapıyoruz development ortamında.
-Kendi yöneticim veya yönettiğim ekiple kısa catch up'lar yapıyorum uzaktan çalıştığımız için anca öyle bir araya gelebiliyoruz.
0
mor oje
(30.04.24)
Yazılım danışmanlığı yapıyorum.

Mevcutta yaptığım işte uluslararası bir şirketin merkezinin ve tüm ülkelerdeki şubelerinin kullandığı bir yazılım sistemleri bütününün içerisinde çalışıyorum.

Bu tüm sistemler bütünü bir ürün ama arkadasında birçok teknoloji ve ekip var. 2,5 ayda 1 herkes bir araya gelip 3 gün boyunca sonraki 10 haftada neler yapılacak, neler öncelikli, kimin yapacağı şey kiminkinin ön şartı şu bu gibi şeyler konuşuluyor ve her ekip kendi 2,5 ayını elindeki kaynaklar (insanlar, onların bu ekip için çalışacakları zaman vs) gözetilirek planlar. Ayrıca son 10 haftalık dönemde neler yapıldı, ne eksikti, ne iyiydi, ne sorunlar vardı vs konuşulur.

Sonra da bu 10 haftayı 2 haftalara bölerek, her 2 haftanın başında o 2 hafta ayrıntılı planlanır. Ne yapılacak, kim kimden ne bekliyor. Kim test edecek. Testin kapsamı ne olacak. vs vs.

Buraya kadarki işlerin olduğu ekibe proje ekibi deniyor. Bir de destek ekibi var. Orada da 3 iş yapılıyor:

1-Artık belirli bi şablona bağladığımız, çok uzun uzun tartışmadan mevcut yapıya eklemleyerek devreye alabileceğimiz projeler oluyor. Mesela X ülkesindeki şube de bu ürüne dahil olmak istiyor. Onlarla ön toplantılar organize edip ürünü, onlardan ne beklediğimizi, projenin nasıl olacağını vs anlatıyoruz. Sonra onlara doldurmaları gereken şablonları veriyoruz. Onlar doldurunca bi toplantı daha yapıp üzerinden geçiyoruz. Anlamadıkları veya onların ülkesine özel farklı yönetilen şeyler vs varsa onları konuşuyoruz. Onlarla ilgili kararları veriyoruz. Her şey netleştiğinde çalışmaya başlıyoruz. Çalışma bitince testçiler test ediyor. Hatalar düzeltilince test sonuçları ürünü kullanacak ilgili kişilere sunuluyor ve ok devreye alalım denirse devreye alma planlanıyor ve yapılıyor.

2-Üründe çeşitli hatalar, bazı ek talepler, ufak projecikler, bazı bilgilerin güncellenmesi vs gibi rutin destek işleri oluyor. Kimisi doğrudan kullanıcıdan geliyor kimisine biz kendimiz karar veriyoruz.

3-Ürünün amacına göre yapılması gereken bazı şeyler var. Mesela bizim üründe müşteriler tırların ve otobüslerin üzerinde bulunan çeşitli donanım ve yazılımlarla farklı hizmetler alıyorlar. Bu hizmetlerin aboneliği, faturalanması şu bu yapılmalı. Müşteri app'ten kendi abone oluyor. Faturalama vs'yi merkezden tüm ülkeler için biz yapıyoruz. Bu süreçte çıkan hatalar olabiliyor. Ay başlarında ay sonlarında yapılması gereken işler oluyor. Yapılan işlerin takibi, sistemler arası senkronizasyon, mutabakat vs için de bir şeyler yapılması gerekiyor. O tip şeyleri yapıyoruz.

Böyle uzun uzun anlattım ki temelde ne yaptığımız biraz kafanızda canlansın.

Sıradan bir günde ne yapıyorum:
-proje sorumluluklarımdan planlanmış bir işim varsa onu yapıyorum. Gerekirse ilgili takım arkadaşlarımla veya diğer takımlardan insanlarla iletişime geçiyorum.

-destekte yaptığımız projelerle ilgili bir işim varsa onları yapıyorum. Bazen 2 veya 3 kişi beraber çalışabiliyoruz.

-Acil hata varsa onlarla ilgileniyorum. Çözmek için bir sürü değişik ekiple görüşmem gerekebiliyor.

-Rutin işler varsa onlar önceden planlanmış oluyor. Mesela tüm ülkelerin ön ödemeli aboneliklerin faturalanması, fatura pdflerinin ilgili sistemlere yüklenmesi ve müşterilere gönderilmesi, e-fatura süreci olan ülkelerde devlet portaline e-faturaların yüklenmesi, faturaların ve ertelenmiş gelir kayıtlarının muhasebeleştirilmesi, holding merkezi ile şubeler arası masraf kayıtlarının muhasebeleştirilmesi gibi şeyleri cuma günleri yapıyoruz. Cuma sabahı önce faturalanacak her şeyi kontrol ediyorum. Hata, eksik gedik var mı diye bakıyorum sonra gerekli işleri yapıyorum.

Tüm bu işleri yönetmek için ara ara ekip içi toplantılar yapıyoruz. Mesela X projeler grubu için 2 günde bi 15-20 dk, Y projeler grubu için haftada 1 holdingdeki bir ekibin de dahil olduğu bir toplantı, genel rutin destek işleri için her gün 15 dk napıyoruz ne ediyoruz problem birinden bi ihtiyaç var mı toplantıları vs vs.

Toplantılar dışında aramızdaki iletişim için mail, teams kullanıyoruz.

Yaptığımız işleri dokümante etmek için sharepoint, confluence vs gibi şeyleri kullanıp güncelliyoruz.

İş takibi, planlar, kimde ne iş var vs vs için Microsoft Azure DevOps'u kullanıyoruz.

Tabi bir de yaptığımız iş gereği şirket içi veya ürünler teknolojilerle ilgili okuma araştırma yapmamız gerekiyor.

Excel'i de bi şeyi analiz ederken filan kullanıyoruz. Ya da mesela ülkelere şablon verirken excel olarak veriyoruz filan filan.
0
perferil
(30.04.24)
(6)

ankara'da güzel restaurant önerileri

semaforo de medianoche
paraya kıyıp süper keyif alarak bir şeyler yemek isteyince gittiğim bazı yerler var. mesela luigi's, stüdyo pizza, chef bros gibi yerler. sıralı kebap da kebapçıların bu seviyesi sanırım orası da uğranacaklar listemde henüz gidemedim. belki bestekar'daki çin lokantası (adını unuttum) da girebilir bu
paraya kıyıp süper keyif alarak bir şeyler yemek isteyince gittiğim bazı yerler var. mesela luigi's, stüdyo pizza, chef bros gibi yerler. sıralı kebap da kebapçıların bu seviyesi sanırım orası da uğranacaklar listemde henüz gidemedim. belki bestekar'daki çin lokantası (adını unuttum) da girebilir bunların arasına diğer seçenekler kadar üst düzey gözükmese de yemeklerinin kalitesi olarak öyle denebilir. başka var mı önerebileceğiniz bu seviyede güzel yerler alternatif sayısını biraz arttırmak istiyorum.

not: ben çayyolu, ümitköy taraflarına neredeyse hiç gitmiyorum yazdığım yerlerden de göreceğiniz üzere. çankaya, tunalı civarlarını daha çok tercih ediyorum ama oralarda da illaki özel yerler vardır. belki öyle semt bazlı tavsiye vermek daha kolay olur oraları da düşünebilirsiniz tavsiye verirken diye ekleyeyim dedim bunu.
0
semaforo de medianoche
(20.04.24)
Pizza - unica
Tatli - aciktezgah
Pub - cork
Doner - mutlu döner (bim'in yanindaki)
Restoran - goksu
0
mirty
(20.04.24)
afitap meyhane var, çayyolu ve armadada. mezeleri ve etleri inanılmaz güzel. yolun düşerse yağlı kara, kokoreç ve atom muhakkak sipariş et.
0
sarahkerrigan
(20.04.24)
sıralı çok iyi ama alternatifi için köşebaşına da gidebilirsiniz. panora'nın orada.
pizza: unica ve mozz
döner: etyekassap (altınpark civarlarında)
0
mezarstone
(20.04.24)
Balgat ta Gaziantepli Erkan Usta kebapta favorimdir. Kolej de Uygur lokantasi var orasini da begenirim.
0
The_Lollok
(20.04.24)
Atakule'de Pizzeria Alla Torre.
0
kendi helvasını kavuran zombi
(20.04.24)
unica severim güzeldir, stüdyo pizza biraz daha özel ama bence. chef bros da afitap'tan daha iyi sanki. göksu'ya da gitmişliğim var iyiydi ama tekrar gidecek kadar da gelmedi bana. diğerlerine denk geldikçe bakıcam teşekkürler.
0
🌸semaforo de medianoche
(21.04.24)
(39)

Evlilik ve tükenmişlik hissi, boşanma düşünceleri, tavsiye..

ustapasta
Selamlar, biraz uzun yazacağım. Doldum fakat tanıdığım biriyle dertleşmek istemiyorum. Eşimin mahremiyetini ihlal etmiş olurum diye tanıdık biriyle konuşmayı doğru bulmuyorum. O yüzden burada oversharing'in dibine vuracağım üzgünüm. Nasılsa kimse beni tanımıyor. Evli ya da başından evlilik geçmiş ki
Selamlar, biraz uzun yazacağım. Doldum fakat tanıdığım biriyle dertleşmek istemiyorum. Eşimin mahremiyetini ihlal etmiş olurum diye tanıdık biriyle konuşmayı doğru bulmuyorum. O yüzden burada oversharing'in dibine vuracağım üzgünüm. Nasılsa kimse beni tanımıyor. Evli ya da başından evlilik geçmiş kişiler (özellikle kadın) özelden yazarsa ne güzel olur.

Yaş 33, 5 yıllık evliyim. Eşimle severek evlendik, hala da seviyorum. Güvenilir, merhametli, iyi kalpli bir insan. Neşeli çocuk ruhlu biri, ailem de onu kendi çocuğu gibi sever. Sorun ne diyecek olursanız, sorun 5 yıl geçmesine rağmen hala oturmayan bazı şeylerin beni artık tüketmiş olması. Her şey ama her şeyin benim ittirmemle, benim iknamla yapılması. En basitinden, ikimiz de çalışıyoruz ve haftasonları 1 gün temizlik yapılması gerekli. Bunun için hala her haftasonu mutlaka bir gerginlik olur. “Ben bugün yapmayacağım sen kendi payına düşeni yap. Ben yarın yaparım. Şu zaman yaparım bu zaman yaparım.” İşten geliyorum o içerde yatarken ben yemek yapıyorum yiyoruz (yemek bende, bulaşık onda). Mutfakta bulaşıklar gece saat 10 11’e kadar bekler kokar. “Biraz yatayım yapıcam, yoruldum, maça gideyim gelince toplicam.” Her şey bir savaş evde. En basic rutinler bile devamlı gerginlik sebebi. Haftasonu temizliğimizi iki üç saatte halledip güle oynaya bir yere çıkamıyoruz. Kavga edip bozuşuyoruz ve tüm haftasonu evde küs geçiyor bazen. Böyle günlerde kendimi camdan atasım geliyor ruhum daralıyor. Onun çok da umrunda olmuyor. Karşımda 36 yaşında bir erkek değil de, annesi tarafından devamlı dürtülen 15 yaşında bir ergen var gibi hissediyorum. Bunlar basit örnekler ama demek istediğimi anlamışsınızdır. Hiç bir iş yapmadan yatarsak ondan iyisi yok, o zaman kavga etmeyiz. Sarılıp yatmak ister bütün gün.


Eşim çocukları çok seviyor, ben de istiyorum 10 aydır çocuk deniyoruz ancak henüz olmadı. Her ne kadar temas bağımlısı olsak da bu biraz şefkat ağırlıklı olmaya başladı, cinsellik çok çok seyrekleşti. Ovulasyon günleri dışında nadiren beraber oluyoruz. Belli günlerde olunca vazife gibi oluyor, kendimi çok kötü hissediyorum, istek duyamıyorum. Bunu onunla birkaç kez konuştum, bari şu ovulasyon günlerinde biraz beraber zaman geçirsek, biraz romantik bir ortam olsa da ben kuluçka makinesi gibi hissetmesem. Ama bir türlü aşamadık, tamamen tatsız isteksiz, çocuk yapmak üzerine yaşanan bir eyleme döndü. Açık açık ona cinsel yaşamımızdan inanılmaz mutsuz olduğumu söyledim. Güzellikle söyledim olmadı, kavga ettim olmadı. 60 yaşında bir çiftin yaşamı bizden iyidir, inanın artık uğraşmıyorum ve geçtim bu konudan.


Gelelim bugün kopan kavganın sebebine. Bu ay doktora gittim ve birkaç gün ovulasyon takibi yapıldı. Pazartesi yumurtlama gördü ve üç gün birliktelik olmasını önerdi doktor. Pazartesi yaptık iyi hoş. Salı yani dün akşam eve geldik, yemek faslı. Sonra aslında haftasonu yapması gereken fakat yine ertelediği bazı ev işlerini yaptı. Sonra dışarı terziye gitti, çıkmışken biraz arkadaşlarının yanına uğradı ve 22.30 civarı eve geldi.


Ben bu arada haftasonu memleketten topladığımız bazı taze otları ayıklayıp haşlayıp buzluğa atmakla meşguldüm. Amk otları tam gününü buldu fakat ertesi güne kalsa artık bozulacaktı. Uzun da bir iş. Neyse benim saat 00.30 gibi işim bitti. Bu arada salonda yatıyor, asla gelip yardım teklif etmiyor. Ovulasyon var değerlendirmemiz lazım, zaten saat geç olmuş. Yardımın dokunmasa bile gel, napıyosun canım de, bi ilgilen. İşim bitti salona geçtim yatıyor, eline sağlık dedi yanıma gelsene dedi. Gerçekten o kadar istemedim ki o an, duşa girip yatıcam dedim ve gittim, çıktığımda uyumuştu. O gece bir şeyler yaşanacaksa o akşam biraz daha ilgili olunmasını, moda girilmesini istiyorum, çok mu abes bir şey istiyorum ki?


Bu sabah kalktık, modum düşüktü. En değerli gün boşa geçmişti çünkü. Noldu diye sorduğunda kavga koptu. Beni suçluyor, bütün sorun akşam sana mutfakta yardım etmemem mi diyor. Bendeki birikmişliği asla ama asla anlamıyor, kaç kez anlatmama rağmen. Gece seni yanıma çağırdım gelmedin diyor. Artık vazife gereği yapılan randevulu ilişkilerden de sıkıldığımı söyledim. Ovulasyon zamanında da biraz isteksiz yapıverelim idare et diyor. Sanki o günler dışında yapıyormuşuz gibi. İnanılmaz kötü kavga ettik, birkaç kez ayrıl benden o zaman dedi, bana çok ağır bir cümle kurdu hatırladıkça gözlerim doluyor. Benden ayrıl o zaman, kendini yaptırtacak birini bulursun çok meraklısın ya zaten dedi (elbette bu kelimelerle değil). İnanamadım, hiç bu kadar ağır cümleler kurmazdık kavga ederken.


Bu lafı yutamıyorum. Her ay aynı günlerde, her haftasonu aynı günlerde aynı konulardan kavga etmekten artık tükendim. Dışardan bakıldığında iyi bir çiftiz, ayrı ayrı bakıldığında belki de iyi insanlarız. Ne desem yapar, ama kendisi asla bir şey planlamaz. Kendi kendine bir fikir ortaya atmaz. Bütün erkekler mi böyle? Ne istedin de yapmadım diyor, çok basit, ben o da bir şeyler istesin istiyorum. Her şeyi düşünmek zorunda kalmak istemiyorum, biraz ipleri eline alan, bu kadar edilgen olmayan bir eş istiyorum. Gerek güzellikle gerek kavga ile kaç kere konuştuk. Hep dikkat edeceğim diyor ama olmuyor.


Bu akşam eve gitmeyi düşünmüyorum o ağır lafın üzerine. Boşanmak istiyor muyum? Bilmiyorum, ama eşimi artık bu haliyle istemediğimi biliyorum. Eskisi gibi olsun istiyorum. Ben hiçbir kavgada ayrılık kelimesini kullanmam ama o bugün birkaç kez söyledi. Ayrılmak öyle zor geliyor ki. Yeniden bir hayat kurmak, bütün rutinlerinden vazgeçmek, hayatın tepetaklak olması. Bu ruh haliyle bunlarla başa çıkamayacak gibi hissediyorum. Çift terapisi işe yarar mı bilmiyorum.


Her akşam evde boş boş yatarak geçirdiğimiz bir hayat, ben talimat verdikçe sorunsuz olan, duygusal olarak çok bir şey beklemediğim evliliğim. Bütün evliliklerin sonu bu mu? Erkekler bu rutin yaşamı sorun etmiyor biz mi ediyoruz? Şiddet yoksa aldatma yoksa her şey okey midir? Artık intihar eden insanların ruh halini bile anlayabiliyorum. Eskiden çok şaşırırdım, madem hayatından vazgeçecek duruma geldin, bari her yolu dene, ölümden kötü ne olabilir evden ayrıl aç kal sürün, olmazsa yine intihar edersin derdim içimden. Şimdi anlıyorum, insan bunlarla uğraşmayı göze alamayacak, savaşamayacak kadar tükenmiş oluyormuş. Uğraşmak istemiyormuş sadece bitsin istiyormuş. Ayrılmak istemiyorum, tüm bunlarla uğraşacak, aileme laf anlatacak, yeni bir hayata başlayacak gücüm yok. Tüm bunları göğüslesem bile boşanınca hayat daha mı iyi olacak, bunun garantisi yok. Ama böyle de o kadar mutsuzum ki.
0
ustapasta
(13.03.24)
hocam şöyle bir şey var, evliliklerin çok azı aradaki sevgi ve aşkın azalmasından dolayı bitiyor, daha çok böyle sorumsuzluklar ve hayatı paylaşmamak yüzünden bitiyor ve bir taraf tükeniyor

sizin kafanızı karıştıran şey "ama çok iyi bir insan, aileme ve çevreye çok iyi"

bu düşünce karar vermenizi zorlaştırıyor, ben böyle bir insanın değiştiğini görmedim, 50-60 yaşına gelip hayatının çoğu böyle angaryalarla harcanmış, tükenmiş çok kadın var

hocam bir de korunun bu çocuk konusunu hemen araya sıkıştırmayın, çocuğunuz olursa bu sorunlarınızın üstünü bir süre daha örtecek, çocuk büyürken zamandan da yemiş olacaksınız, çocuk bir adet sorumsuz ebeveyn ve bundan dolayı sürekli gergin ve öfkeli ebeveynin olduğu çok huzursuz bir evde büyüyecek, çocuk olunca eşiniz değişmeyecek, siz yine ev işleri, ev dışı sorumluluklar, çocuk bakım sorumluluğu hepsiyle tek başına uğraşmak durumunda olacaksınız

33 yaş çok genç daha, siz içinde bulunduğunuz koşullar yüzünden enerjisiz ve karamsar hissediyorsunuz, 40ındaki kadınlar hayatı yeniden yaşamaya başlıyorlar daha mutlu daha enerjik
0
grimavi
(13.03.24)
Öncelikle şunu söylemeliyim,

Bu olanları maalesef çoğu evli çift yaşıyor. Erkek ve Kadın versiyonu olarak azıcık farklılıklarla çoğu yerde duyuyorum bunları. Yaşayanlardan birisi de benim. Bu yaşadığınızın erkek tarafındayım.

Her şeyi denedim, profesyonel ve geleneksel olarak tüm tavsiyeleri yumuşak başla uyguladım. Olmuyor.

7 yıl sonra Bebek oldu, onun hikayesi de çok başka ama; takibi ve tedaviyi de ben kontrol ediyorum tabi ki. Yani size şunu desem anlarsınız, eşim ne zaman regl olacak bilmiyor ve takip etmiyor. Kendisi de mühendis bu arada. Makina sahasında imkansızı ürettirmeyi başaran kadın. Demekki böyle, evilik başka bir yetenek.

Boşanmak, bana da yorucu geldi. Tam ciddi kararlar evresinde bir sürü major değişiklik ve kayıplarım oldu. Saldım.

Amatörce ama çok doğru; olmayınca gerçekten olmuyor.
0
achilles
(13.03.24)
@edmond honda aslında hiçbir iş yapmıyor değil. Her şeyi yarı yarıya yapıyoruz, ama sorun bunu bir rutin olarak kabullenememesi. Hep benim söylemek zorunda kalmam. Herkesin işi belli, o yapmazsa ben elimi bile sürmem onun işine.

Dünyanın en sevgi dolu insanı bu arada, yeğenim bile ona bayılıyor çok güzel anlaşıyorlar. çocuk yaparsak sevgisiz asla kalmaz ama ev işleri büyük sorun olur. Bu beni de çok düşündürüyor. Sevmekle olmuyor, sevgi dolu ama tembel.
0
🌸ustapasta
(13.03.24)
en doğrusu minik darılmaları biriktirmemek. az önce bulaşık nedeniyle kavga ettiğin insanla sevişmek istemiyorsun. istediği kadar seksi olsun. bunu aklından çıkarma. senin için de öyle değil mi? güzel güzel konuşun. ikiniz de adım atın. birbirinizi yıpratmamak için elinizden geleni yapın. umarım düzelirsiniz ama ayrılmak dünyanın sonu değil. bazı kalıplara girmek zorunda değilsin. evlilik kutsal değil.

edit: imkanınız varsa haftada bir iki kez yardımcı tutun. öncesindeki gün bulaşık temizlik yapmayın, onları da yapar. haftada 2 gün dışarıdan söyleyip bulaşık çıkarmadan işinizi halledin. bir gün arkadaş aile ziyareti yapın. bir gün de dışarıda yiyin :) haftada bir iki günden fazla evde yemek yapmayın. o kadar büyük dert olmaz. eşin bu ve bunu değiştiremezsin. belki orta yolu bulabilirsin. istiyorsan.
0
gabe h coud
(13.03.24)
evli değilim hiç olmadım. o yüzden evlilikle ilgili yerlere girmicem, yaşayanlar daha iyi bilir. ama şunu görmek zor olmasa gerek, şimdiden böyle olan bir adam çocuk olunca sizce kendiliğinden sorumluluk üstlenip de çocukla ilgilenir mi? sizi rahat ettirir mi? yoksa siz 'iki' çocukla uğraşırken heder mi olursunuz? bence cevap ortada. bu senaryoda evet çocuğa da yazık olur ama bence yazığın en büyüğünü kendinize etmiş olursunuz. 33 yaşında böyle hissetmek normal değil, bunu ömrünüzün geri kalanına da yaymayın, bu adamdan çocuk yapmayın.

bu ruh haline girmek mutlak son değil, normal değil, doğal değil, herkes böyle olur evlilik böyledir vs diye bir şey yok, yaşadıklarınız düzeltmeniz gereken şeyleri gösteriyor, kabullenmeniz gerekenleri değil. çocuk fikrinden vazgeçip ilişkinizi değerlendirip iyileştirmeyi deneyebilirsiniz, bunun için çift terapisi iyi olabilir. ama işe yaramazsa da gencecik bi insansınız ayrılıp çok da güzel fıstık gibi yaşarsınız, hem de büyük küçük kimseye annelik veya hizmetçilik etmeden.. savaşacak da bir şey yok. düzgün bi insansa zaten ayrılırken sorun yaşamazsınız. çevreniz dar kafalı değilse sonrası da sorun olmamalı. milyonlarca bekar var, nasıl yaşıyorlarsa öyle yaşayacaksınız. maaşınız varsa kendinize göre evinizi tutuyorsunuz ve sadece kendi mutluluğunuzu dert ederek keyifle yaşamaya başlıyorsunuz. çok güzel oluyor valla, istediğinizde istediğinizi yapıyorsunuz, kimseye hesap vermiyorsunuz, rica minnet iş yaptırmıyorsunuz, laf anlatmıyorsunuz, caz trip çekmiyorsunuz, başkasının derdiyle hantallığıyla uğraşmıyorsunuz, sadece kendinizi düşünüyorsunuz falan şahane bi hayat. daha heyecanlı ilişkiler de yaşayabilirsiniz, size kalmış, istemeseniz de yaşamazsınız, kafanız rahat oh mis. teknik ve halledilebilecek zorluklara takılıp hayatı kaçırmayın, içinde bulunduğunuz ruh halinde olumsuzluklara odaklanmanız normal, ama yaşayınca ya niye daha önce yapmamışım diyeceksiniz sadece. kendinizi sonunu bildiğiniz bu yorucu hayata hapsetmeyin. kendiniz için yaşıyorsunuz, iyileştikçe bunu daha iyi görür insan, iyileşmeye odaklanın.

hiçbirini yapmıyorsanız bile kendinizi seviyorsanız şu an katiyen çocuk yapmayın derim naçizane, denemelere son verin. (30k)

ek: söylediği lafı unutmuşum, direkt o kısım bile ayrılık sebebi ama neyse.. hak etmediğiniz lafları yutmayın. iyi insan falan filan diye onur kırıcı sözlerini alttan almayın. o kısma takılmışsınız diye açasım geldi ama hocam zaten ortalama insan iyi insan oluyor. bariz kötülük yapmadığı sürece herkes iyi valla. sıradan bi şey bence. tek başına tutunulacak bi özellik değil.
0
nic cage
(13.03.24)
İnsanların evliliklerini yürütmemelerindeki temel sebeplerden en önemlilerini saymissiniz. Kadınların çalışma hayatındaki sorumlulukları yetmiyormuş gibi eve gelince de sorumlulukların devam etmesi, erkeklerin anne evinden sonra eşlerini de evin işlerini yapmak zorunda olan kişi olarak mimlemeleri kültürel olarak bizde zaten çok yaygın. Bunu kavga ederek, kuserek de tamir edemezsiniz. Anlaması gerekir. Önemli nokta şu, anlamaya gönlü var mı?


İkinci nokta aslında evliliklerde çok çok önemli fakat bizde kültürel olarak konuşulmaz. Biten evliliklerin çoğunda cinsel problemler vardır. İnsanlar bunu yok sayamazsa boşanır, yoksa da hayatları boyunca evlilik doyumundaki en önemli noktalardan biri eksik olarak hayatına devam eder. Zaten kadının cinsel doyum bekledigini söylemesi de genelde abes karsilanir. Eşinizin söylediği söz karşısında kirilmissiniz ve bu gayet anlasilir. Ama o da zaten sorunun kendinden kaynaklı olduğunu düşündüğü için ve bunu kabullenmekte zorlandığı için agresif bir tutum takinmis.

Yukaridakilere katılıyorum, bence böyle bir durumda çocuk yapmayı bir süre erteleyin ve eşiniz de kabul ederse birlikte çift terapisine gidin. Çözülmeyecek noktadaysa boşanmak dünyanın sonu değil ama en azından çaba sarf etmiş olursunuz. Çözülecek bir sorun varsa da karşılıklı iletişimle cozebilirsiniz. Sevgi ve aşk ise çok farklı olgular. Aşk yıllar içinde elbette şekil değiştirir ama sevginin baki olması gerekir. Birbirinize vakit ayırın, rutinlerim dışına çıkmaya çalışın.

İlişkilerimize duygusal yatırım yapıyoruz, emek veriyoruz. Bu yüzden bittiğini kabullenmekte zorlanıyoruz bazen ama şunu aklimizdan cikarmamak gerekir; "her iyi insan ve iyi baba, iyi bir eş olacak diye bir kaide yok".

Not: ben de evli ve çocuksuz bir kadın olarak yazdım bunları.
0
fraise
(13.03.24)
hepsini okudum.

bence bu sorunu çözebilirsiniz. adam kötü bir adam değil anladığım kadarıyla.
bence çocuk için acele etmeyin. yani şu an çocuk için yeterince enerjiniz yok.
ev işlerini tekrar bir bölüştürün ya da konuşun.
kendinize çok vakit ayırın.
amk otunu bırak bozulursa bozulsun yani.
birbirinze güzel şeyler söyleyin. film izleyin falan.
yani birbirinze vakit bulamamanızın bütün sebebi bu ev işleri mi.
erkekler biraz daha vurdumduymaz oluyor ama bence eşiniz de elinden geldiğini yapıyor.

burada ayrıl falan diyenleri ciddiye almayın. bekara karı boşamak da kolay diye bir laf var.
bence bu evlilik kurtarılır.

ama söylediği o laf biraz ayıp etmiş bence ciddi değil sinirlenince ağzından çıkmış.
0
OgutucuRecep
(13.03.24)
Erkek tarafıyım. Harekete geçme konusunda çok benzer durumlar yaşadım. Zamanla ortada buluştuk.
Her ikinizin de birbirinize doğru adımlar atmanız gerektiğini düşünüyorum. Bulaşıkları yıkamaması değil sizin sorununuz, sizin uygun gördüğünüz saatte yıkamaması.
Siz her konuda onu harekete geçirmek zorunda hissettikçe dürtükleyen bir insan oldunuz, o da dürtüklenme olmadan hareket etmeyen bir insan oldu. Sorun, sorunu doğurdu.
Çift terapisinin işe yarayacağını düşünüyorum.

Akşam eve gitmeme kararınızı bence gözden geçirin çünkü orası sizin eviniz. Zaten iyi bir durumda değilken bir de rahat etmediğiniz bir ortamda uyumakla uğraşmayın.

Çok şanslısınız ki çocuk konusunda acele etmenize gerek yok, henüz 33 yaşındasınız. İlişkiniz istediğiniz hale gelene kadar o işi biraz duraklatabilirsiniz.

Burada okuduğumuz birkaç satırla "bu evlilik devam etmemeli" gibi bir sonuca varan olursa asla kulak asmayın. Yapıcı tüm tavsiyeleri dikkate alıp yıkıcı tüm tavsiyeleri göz ardı etmenizi öneririm.
0
michael_knight
(13.03.24)
bence adamın pasif rol almasından zaten bunalmışken bu çocuk meselesi tuz biber olmuş. bence çocuk konusunu erteleyip diğer sorunları çözmeye odaklanın ve gündeminizden ovulasyonu vs. çıkarın.

gördüğüm kadarıyla ve eşimi de düşünürsem çoğu erkek kendisinden bir şey istenmeden bir şey yapmamaya plan program yapmamaya eğilimliler, bu doğru.

edit: bu arada ettiği laf konusunu unutmuşum ciddi anlamda özür dilemesi gerekiyor. telafi etmesini beklerdim ve eve gitmeyebilirdim ben de.
0
sanguine mcqaer
(13.03.24)
okudum hepsini
çocuk yapma işini durdurun öncelikle böyle bir ilişkiniz varken. bu sağlıksız bir karar, bence. sonrasında da mutlaka iyi bir terapist bulup terapiye gidin birlikte. iki taraf da çözmek istiyorsa halledersiniz. kavga etmeden konuşma ortamı yaratıp oturup konuşun bir de. belli ki bir şeyler yaşandıkça kavga ederek konuşuyorsunuz. sorun çıkmadığı bir anda oturun konuşun, randevulaşın hatta dışarı çıkın bir yerde oturup bir şeyler içerken konuşun.
0
veritaslibertas
(13.03.24)
Genel olarak bu düşüncede misiniz yoksa bir an için sinirlendiğinizde mi böyle hissediyorsunuz?

Bence sıkıntınız büyük. Eşiniz sizin söylediklerinize rağmen konfor alanından vazgeçmiyor. Ben de evlenmeden önce elimi sürmezdim işe. Ailem sağolsun yapardı.

Şimdi evlilikten sonra işbölümümüz var ve uyuyorum buna. Ama buna eşim zorlamadı.Ben kendim uymak zorunda olduğumu idrak ettim. Kimse çocuk değil.

Hatta işleri bir an önce bitirelim de rahat rahat oturalım diyorum eşime de. Bir de bu kadar iş yapmıyor diye söylenirken çocuk düşünüyorsunuz. Çok ilginç.
0
drako
(13.03.24)
bu akşam eve gitmeyeceksen de haber ver yüzünü göresim yok, şuradayım vs gibi. habersiz eve gitmemek büyük hata olur.

ev işi olayı dışında nasılsınız? eğleniyor musunuz? mutlu musun? beraber vakit geçirmekten hoşlanıyor musun? birbirinize hala değer veriyor musunuz? bunların cevabını düşün. olumlu ise kurtarmaya bak. sen boşanmak istemiyorsun çünkü bence.

temizlikçi tutun imkan varsa. yani belli bu adam temizlik yapmak istemiyor. ve iki yetişkinin yaşadığı evde de her hafta detaylı temizlik yapmak gerekmiyordur bence. bizde 1,5 yaşında bebek ve kedi var mesela. bazen sadece süpürge yapıp geçiyoruz. tozu gördüğüm halde toz almadığım hafta sonları oluyor. onun yerine ailemle vakit geçirmeyi tercih ediyorum. gerçekten kılı kırk yaracak kadar önemli mi bu temizlik meselesi? yapmayın evi bok götürsün demiyorum da bazı haftalarda da olduğu kadar yapıverin. inan sen kafana taktığın için bu mesele bu kadar büyük görünüyor gözüne. akşam yemeğinden sonra 10-11e kadar bekler bulaşıklar demişsin. beklesin. ne kadar kokabilir ki? sonuçta 11de de olsa kaldırıyor. yani sen onun öğretmeni, annesi, ev arkadaşı değilsin. senin sınavından 100 almak zorunda değil. 5 sene kavga etmişsin, konuşmuşsun olmamış. demek ki başka bir yol bakılmalı.

ipleri eline alsın diyorsun, edilgen olmasın diyorsun ya. bu adamın karakteri. sen adamdan A değil B olsun istiyorsun. sen zaten A ile evlenmişsin. değişmesini beklemen saçma değil mi? hani farklı bi durum olur değişmesini beklersin ama adam karakter olarak pasif demek ki. şimdi şöyle düşün. sen çok planlı, programlı, her şeyin kendi istediği gibi yapılmasını isteyen birisin diyelim. eşin de 5 sene sonra gelsin desin ki ben bu kadar dominant bir kadın istemiyorum, pasif olsun istiyorum. sence olur mu öyle bir şey? insanın karakteri neyse odur ya, değişmez. hele otuzlardan sonra hiç değişmez. törpülersin, dikkat edersin ama bir yere kadar.

cinsellik konusuna gelirsek. bazı insanlar isteksizdir. bunu kabul edelim. bir de adam yanıma gelsene demiş. kendisine göre gayet hoş bi davet. sen de reddetmişsin. suçu kendinde görmüyor doğal olarak. o güne otları bırakmak, buzluğa atmak filan senin kafanda yarattığın, çok da gerekli olmayan bir iş. iki saatini harcayıp yoruldun ve hırsını ondan çıkardın. hayatımda ot haşlayıp dolaba attığımı hatırlamıyorum bu arada. neyse. sonuç olarak çok da istekli biri değil belli ki ve hamilelik takvimi işi iyice rutine bindirmiş iki taraf için de.

bence çocuk işini erteleyin. zaten bu temizlik durumu çocuktan sonra seni daha da delirtir. hele taze otu buzluğa atan bi insanın bebek ek gıdaya geçince yapacağı şeyleri düşünemedim bile. sen kendini yorarsın eşin sadece güle oynaya ilgileneceği kadar ilgilenir. gelsin daha büyük kavgalar.

çocuk işini erteleyin. evlilik terapisi alın. ama gerçekten boşanma isteği varsa bir süre belirle. değişim görmek istediğini net bi şekilde belirt. baktın değişim yok o zaman boşanırsın.
0
elorelia
(13.03.24)
5 yıllık evli ve 20 aylık çocuk sahibi er birey olarak yazıyorum;

Sizin probleminiz çözülmeyecek bir problem değil ancak ikinizin de gönüllü olması ve psikolog desteği almanız gerekiyor. Buradan ya da cevrenizden alacağınız tavsiye ile çözemezsiniz.
Şunun kararını vermen lazım gerçekten bu kişi ile evliliğini devam ettirmek istiyor musun?

Eğer devam ettirmek istiyorsan eşini karşına alıp de ki "Ben seninle hayatıma devam etmek istiyorum ancak bu şartlarda değil psikolog desteği alalım" de o da eğer seninle devam etmek istiyorsa zaten kabul edecektir.

Eşimle iletişimimiz çok güçlü ve paylaşımcıyızdır ona rağmen çocuk olduktan sonra çok kez tartıştık çok zorlandık çünkü hem yorgun hem de tahammül azaldığı için sürekli gerginlik oluyor, çocuğun uykuları yeni oturmaya başladı ve ancak kendimize gelebildik bu problemleri aşmadan sakın çocuk yapmayın.
0
mirty
(13.03.24)
elorelia +1

1. çocuk işini erteleyin
2. genel temizlik için birini alın, haftalık ya da iki haftada bir mesela
3. mükemmeliyetçi tavrınızı törpülemeye çalışın, her hafta ev süper tertemiz olmak zorunda değil. bulaşıklar da 11 gibi makineye konsun, idare edilir bunlar

bu arada evli biri olarak yazıyorum, diğer şeyler bir yana, eşinizin itiraz etmeyip her programa katılması o kadar güzel bir şey ki. varsın program yapmasın, hepsine uyması bile güzel.
0
noxie
(13.03.24)
yazdıklarınız boşanmayı gerektirecek bir durum değil gibi, düzeltilebilir şeyler. eşiniz ev işleriyle çok istekli olmayabilir. peki boşanıp yeni birini bulduğunuzda istediğiniz gibi biri olacağından emin misiniz ve hatta birini bulabilecek misiniz?

erkeklerin büyük çoğunluğu eşiniz gibi. bence bi orta yol bulmaya çalışın.

bu arada eşiniz kötü konustuysa ayıp etmiş.
0
tabudeviren
(13.03.24)
teşekkür ederim fikirlerinizi okumak iyi oluyor öyle dolmuştum ki. Ot konusuna bu kadar takılmayın evet zamanlaması biraz saçma olsa da:) ot olmaz b.k olur, mesele yetişkin bir insana 5 yıldır hala devamlı ne yapması gerektiğini söylüyor olmak. Cevabın birinde dediği gibi bulaşık için tartıştıktan sonra kimse kimseyi arzulamaz. Birbirinden alakasız gibi görünen bu konular tamamen iç içe geçti ve birbirini etkilemeye başladı.

@eloreila ve diğer herkes, normalde (yani sorumluluklarımız söz konusu olmadığında) gayet iyiyiz. Beni hiç kırmaz hayır dediğini kolay kolay hatırlamam, ben de aynı şekilde ona değer veriyorum, mesela bu akşam eve gitmek istemiyorum ama ailemin evine de gitmek istemiyorum anlarlar onun hakkında kötü düşünürler diye:/ Sanırım gerçekten bizim en sık kavga nedenimiz ev işleri, haftada bir temizlikçi işini düşünebilirim. İkinci sorun bana göre cinsel yaşam, çocuk konusu zaten kötü olan şeyi daha kötü hale getirdi. Bunu bir süre erteleyeceğim. Eşime boşanmanın tüm zorluklarını göze alacak kadar katlanamıyor değilim, sadece bu döngüyü tekrar tekrar tartışmak ve çözememek beni yordu. Tükenmiş ve kendimi anlatamıyormuş gibi hissediyorum. O kadar laf anlatmama rağmen dün mutfakta yardım etmemem mi tüm sorun demesi mesela. Bunların beni ne kadar yıprattığını anlayamıyor, kendisi benim kadar etkilenmediği için.
0
🌸ustapasta
(13.03.24)
Selamlar henüz 2 yıllık evliyim (29E). Hepsini okudum bir şeyler karalamaya geldim.

Ben de ilişki anlatmayı veya okumayı çok severim o yüzden paylaştığınız için ve net, uzun yazınız için teşekkürler.

Biz de bu tarz olmasa da çok kavgalar ettik. Öncelikle şunu anlamak gerekiyor. Kadınların sorun ettiği şeyler bizim beynimizde "bu niye sorun şimdi ya", "bunu niye tartışıyoruz şimdi", "ben nerdeyim zaman dursa keşke uçsam gitsem şuan" gibi şekillerde yorumlanıyor. Yani önce bunu kabul etmek lazım. Ben de şu açıdan eşinize benziyorum, sorun sevmem, gerginlik sevmem. Evde yapılması gereken bir iş varsa o hemen yapılmayabilir yarın yaparım öbür gün yaparım haftaya yaparım. Evlenince tabi bu ertelemeleri biraz kısalttım. Ben biraz kısalttım, hanım biraz rahatlaştı derken ortada buluşmaya çalışıyoruz.

Bazen kadınların tepkileri o kadar anlamsız geliyor ki güne "bugün ne olsa da sorun yapıp büyütsem ve günü, seksi, hafta sonunu, geceyi mahvetsem..." diyerek başladıklarını düşünüyorum. Çünkü yaşanıyor bunlar yani.

Ne oldu diyorum hayatı sorguluyorum. Ne oldu yine yani çöpü mü atmadım gece film izlemedim ve odama mı gittim, belli bir gün geçti de çiçek veya hediye almayı mı unuttum, bulaşıkları mı dizmedim ne oldu??

Çünkü yetişkin bir kadın bunların herhangi biri yüzünden hem kendi hayatını hem partneri için hayatı zindana çevirebilir.

Ve sorun şi ki tam da sizin anlattığınız gibi bir şey anlatmadan bozuluyorsunuz ve neye bozulduğunuzu anlamamız gerekiyor. Bazen 50 kere de olsa söylemeniz gerekiyorsa söyleyin lütfen.

Gelin yardım et deyin. Ben şuna bozuldum deyin. Konuşun biraz iletişim lazım susarak, içten içe kurularak, içerlere gidip ağlayarak bize bir şey anlatamıyorsunuz bunu anlayın artık.

Biraz dümdüzüzdür ama anlarız yani. Ve de ne olsa da bozulsam diye değil de, ne olsa da ben bunu bir güzelliğe çevirebilirim, huzursuzluğa değil de huzura yorarım diye düşünmek lazım.

Siz bizden ince düşünüyorsunuz. Evi, kendinizi, bizi. Biraz salmanız gerekiyor eve de bişey olmaz ota da bişey olmaz. Yani olsa da bişey olmaz yani 3 günlük dünyada ot çöp yüzünden geri gelmeyecek zamanlar bir hiç uğrana gitmemeli ya.

Gidin sırnaşın onun yerine. Veya çok acilse iki ses edin yardım gelmiyorsa onu mutlu mutlu isteyerek yapın. Yok yapmak istemiyorsanız da salın gitsin. Bizim evde mesela bazen 2-3 günlük bulaşık duruyor, kim denk geliyorsa o hallediyor.

Ben hep evdeyim, bazen hanım gelmeden her yeri süpürüyorum, toparlıyorum, çamaşırları bulaşıkları yıkıyorum, yemek hazırlıyorum. Ama bazen de evde olmama rağmen tezgahın üstü bulaşık kaynıyor. Hanım da yorgun geliyor zaten bazen yapıyor bazen yapamıyor. Ama hiç bir zaman sorun etmiyoruz. En azından bu konuda çözdük bir şeyleri. Bizde de başka konular var.

Neyse, bunlar erkek gözünden bir yorum olsun diye yazdıklarım. Objektif bakarsam da şu çıkarımı yapıyorum. Evet bazen anlamıyoruz, dümdüzüz falan diyorum ama işin şu boyutu da var,

Kadın mutsuzsa yerde gördüğü çoraba bile bozuluyor. Ama mutluysa senin coraplarını yerim essek diyor icinden. Kadın mutluysa evin ortasına da sıcsan der ki "yalnız şu ortalıga sıcma olaylarını bir kaç bin yıl önce bırakmıştık hatırlatırım" der kaldırır yıkar.

Tam beyninizin çalışma yapısını anlamasam da mutsuzken pireyi deve yapıyorsunuz gibime geliyor. O yüzden sizin mutlu olduğunuz şeylere odaklanmalı, sizi üzecek şeylere takılmamanız lazım. Sorun ottan çöpten ziyada başka şeyler olabilir, biraz daha derine inip onları çözmeniz lazım.

Çocuk konusuna gelince, bence de sakın kalkışmayın. Mutsuz bir kadın olarak mutluluğu çocuk üzerinden bulmaya çalışmayın. Bir çocuğun en son isteyeceği şey kendisi mutsuz, ilişkisi kötü bir anne tarafından dünyaya getirilmektir.

Ben de bu sorunlarınızın çözülebileceğine inanıyorum ancak, baktınız çözülmüyor. Evliliğin kutsal olduğuna da inanmıyorum. Mutsuzsan ayrılacaksın. Hayata 1 kere geliyorsak öncelik kendi mutluluğunuz olmalı. Eşinizin veya çocuğunuzunki değil.

Siz mutlu olasınız ki eşinize, ailenize, arkadaşlarınıza veya ileride olursa eğer çocuğunuza verecek mutluluğunuz kalsın.

Netflix de "Kuvvetli bir alkış" ı izlemediyseniz birlikte izleyin belki çocuk yapmaktan biraz vazgeçersiniz :D

Teyzem geçen 60 yaşında boşandı. Çocuklar için katlandım yıllarca dedi. Katlanmak zorunda değilsiniz. Yani başından çözebilirsiniz. Bunu siz veya eşiniz kötü olduğu için değil, birbirinize uymadığınız için yapmalısınız. Uymak zorunda da değilsiniz ama zıtlığın uyumunu bile yakalayamıyorsanız o ilişkiyi sürdürmenin hiç bir anlamı yok.

Sanki ayrılsam başkası daha mı iyi olacak düşüncesi yanlış. Sorun daha iyi veya kötü olması değil zaten. "Daha uyumlu" olması. ki bu da vardır.

Ama bazen eşin 6 tane özelliği çok iyidir, 4 tanesiyle baş etmeye alışırsın, devam edersin. Bu da kafidir. Bazen de 9 özelliği çok iyidir, kim gelse eşinizi havada kapar, o kadar iyidir. Oma o kötü 1 tane özelliği size o kadar batar ki koşarak uzaklaşırsınız. Benim daha önce böyle bıraktığım uzun ilişkilerim oldu. Gram pişman değilim. Herkes dengini bulmalı. Zihnen, bedenen, ruhen, mantıken.. artık nereden bakıyorsanız.

İlla %100 anlaşılacak diye bir şey yok ama birbirinizi idare etmeyi, sorunları idare etmeyi öğrenmeniz lazım. Bakın katlanın demiyorum. Baş etmeyi öğrenmek lazım. Baktınız sizi çok zorluyor, olmuyor, ümitsiz vaka. O zaman bitirmek yanlış bir seçenek değil bana göre.
0
ananiyimioguz
(13.03.24)
Hepsini okudum o iş olmaz çocuk sahibi olmayın erteleyin önce aranızı düzeltin derim.
Eşiniz yanlış yapmış
40e 15 yıllık evliyiz
0
basond
(13.03.24)
Evli bir kadın olarak yorum yapmak istiyorum burayı okuyup gaza gelme. Bu saydığın sebepler boşanma sebebi değil.
Sadece sen yönetmeye yatkınsın, eşin de tembelliğe. Tıpkı benim evliliğim gibi :)
Başlarda bizim de böyle problemlerimiz oluyordu çünkü ben tembelim ev işi sevmiyorum yapmak da istemiyorum. Eşim de sizin gibi her şey tam düzenli ve muntazam olmalı diye düşüyordu.
Tezgahta patates soyarken neden altına bir şey sermemişim, neden salatalıkların kabuğunu orda kurutmuşum filan. Dedim bunun sana ne zararı var? Patatesi soyunca en son tezgahı siliyorum o yüzden altına bir şey koymak istemiyorum. Bu sadece bir örnek. Böyle onlarca olay vardı. Bir süre düşündü ve bana hak verdi. Haklısın aslında onun kimseye zararı yok ama ben alışmadığım için yanlış bir şey yapıyorsun gibi geliyor dedi. Dedim yanlış filan değil bu benim tarzım. Benim hayatım. Kimseye zararım yok.
Demem o ki bulaşığın 9 da değil de 11 de yıkanması kimseye zarar etmez. Hatta erkesi güne kalsın. Ne olabilir ki huzurdan önemli mi.
Kocam bu huylarını bıraktı valla 2 senedir cennette yaşıyorum. Kendisi için de öyle büyük bir stres kaynaği kalkmış oldu. Skeym tezgahı da bulaşığı da yani. Takıntı bunlar hep.
0
yenibirgüzelnick
(13.03.24)
yazacak çok şey var ama öncelik olarak çocuktan net olarak vazgeçin.
ondan sonra sağlıklı bir şekilde düşünüp karar verin.
çocuk sonrası boşanmak çok zor hele kadın için.
0
nuisance2
(13.03.24)
sorun sadece ev işleri meselesi ise bu konuda sorumluluğu daha fazla almanız gerektiğini düşünüyorum.
evet bencilce, fakat ev arkadaşı gibi iş bölümü yapmak erkeğin doğasına uymuyor.
modern yaşam erkekleri kadınlaştırıyor sonra da kadınların erkeğin bu şekilde olmasından rahatsız oluyor.

diğer konularda bir sorun olmadığından eminseniz kocanızı ev işlerine hiç bulaştırmayıp bir süre gözlemleyin(gerekirse yardımcı v.s.), bence işler değişecektir.

planlı çocuk yapma konusuna gelirsek, yumurtlama dönemi v.s. takip etmek bunları tamamen çöpe atın. aklınıze bile getirmeyin.
biz bu şekilde 1 yıla yakın uğraştık sonra ara verip normal sürece girdiğimizde çocuk olmuştu.
bu işlerde psikoloji > fizyoloji.
ayrıca kendinize eziyet etmenize gerek yok.
0
nuisance2
(13.03.24)
@ananiyimioguz teşekkürler kendi açından anlattığın için. Meşhur bir kitap var ya Erkekler Mars'tan Kadınlar Venüs'ten, bana onu hatırlattı söylediklerin. İçeriği günümüze göre artık biraz seksist kalıyor ama bakış açımı bayağı değiştirmişti okuduğumda. Erkeklerin bizim gibi olmadığını ve olamayacağını kabul edersek ve bu ön kabule göre davranırsak mutlu olabileceğimizi anlamıştım. Orada da yazıyordu mesela, "Erkeklerin kadınların aklından geçenleri tahmin etme gibi bir sorumluluğu yok": Yalan yok buna çok içerliyorum ama dikkat etmeye çalışıyorum. Mesela ilk çocuk düşünmeye başladığımızda ayın o belli günlerine neden hiç dikkat etmiyor diye sinir olmuştum. Sonra gittim söyledim, her ay şu şu günler önemli, o günlerde lütfen biraz daha birbirimizle ilgilenelim ortam yaratalım, vazife gibi olunca kendimi kötü hissediyorum diye. Şimdi bunu bir iki kere söylemiş olmam ve tamam demiş olması yetmiyor mu? Her ay da söylenmez diye düşünüyorum, her ay gerekliyse pes.
Bir de ben bu kitabı okumuş ve biraz da olsa kendimi düzeltmeye çalışmıştım, ondan da okumasını rica ettim ama okumadı. Aklıma geldi şimdi :|
0
🌸ustapasta
(13.03.24)
Sizin biraz bosvermeniz biraz da kabullenmeniz lazim. Is sizin istediginiz gibi yapildi mi kismina değil is en sonunda yapildi mi kismina odaklanip sukretmek lazim, erkeklerin en beceriklisi bile bu kadar oluyor max, bunun otesi instagramda evin her tarafini fosur fosur yikayan adam.

Ovulasyon gunlerine bağlı seks yapmak sıkıcı ama garanti bir yontem. Ovulasyon takip ederken hamile kalamiyosam takip etmesem hic kalamam diye dusunmustum (kaldim). Ilk gun neyse de sonra ovulasyon donemi diye görev gibi 3 gun arka arkaya yapmak canimi sikiyordu mesela. Artik 3. gun naparsan yap gorev oluyor o.

Benzer yollardan gecmis biri olarak (35 k, 5 yil evlilik) duzelmeyecek şeyler değil ama iki tarafın da kendinden odun vermesi lazim biraz. Bence takmamayi ogrenmenin yollarini gelistirerek mutlu bir evlilige kavusabilirsiniz.
0
instant crush
(13.03.24)
@nuisance2 buna katılmıyorum ya, ev işleri erkeği kadınlaştırıyor diye hem dışarda çalışıp hem evin çoğu yükünü alırsak bizim suçumuz ne? O zaman erkekleşiyorum diyip dışarıdaki işimi bırakayım ben de. Çünkü bu kadar yükle ben de kadın olmaktan çıkarım.

çocuk konusunda da, evet yumurtlama takibi nefrettt bir şey. Ama işte dediğim gibi sık sık yapan bir çift olsak zaten denk gelir diye düşünerek özellikle o günleri kovalamam. Ama sık yapmayınca bari o günlerde olsun diye dikkat etmeye başlıyorsun ister istemez:|
0
🌸ustapasta
(13.03.24)
temizlik-yemek işinin kadının vazifesi olması bi şekilde insan örfüne yerleşmiş.

siz rolleri değişmişsiniz, kentli modern çift filan. kocanız yeni rolü pek de kabullenemediği ama söylemeye çekindiği için işi ağırdan alıyor bence.

"O zaman erkekleşiyorum diyip dışarıdaki işimi bırakayım ben de." evet. yapabiliyorsanız yapın. geçim de erkeğin yüküydü. roller değişti. insanlığın son birkaç yüzyılının macerası bu.

çocuk yapamama meselesi evlilikleri sarsıyor. bu normal.

çocuk yapamadığı için erkekliği incinmiş olabilir onun da. diğer ihtimaller de var, evlilik değil bekarlık istiyor olabilir ama bunlar spekülasyon olur.

boşanma lafzı hoş değil ama konuşulabilir

burada afedersiniz d*yy*sluk ettiği şey, gidip başkasından yaparsın demesi. çüş. karı koca birbirine böyle derse, hukuklarını büyük yaralar. o yara özürle bile tamamen kapanmayabilir.

bu sonuncu konuyu bi irdeleyin. meselenin ayıbını tane tane anlatın. pişmanlıkla af dilerse, gafletse söylediğini derse, bi şans verebilirsiniz. size kalmış.
0
lambırcek
(14.03.24)
bi twit vardı, evlilikte kadının en büyük sorunu yemeği kim yapacak değil bugün yemekte ne yapsak ne yesek sorunu. ben de bunu yaşıyorum. yemek işi bende ama cidden bugün napacağım olayı beni yoruyor mesela.

diğer konuda da kimi zaman benim kimi zaman eşimin motivasyonu veya enerjisi olmuyor. darılmamamızın sebebinin birbirimize açık olmak olduğunu düşünüyorum. her şeyimizi açık açık o an söyleyip bitiriyoruz. sonu kavga da olsa seks de olsa bunu yapıyorum ben
0
Hallegadola
(14.03.24)
12 yil evli erkek olarak yazayim.
Sizin durumunuzdaki ciftler bosansa evliliklerin yarisi falan biterdi.
Bence esinizin tabiatinda mutfakda zaman harcamak yok.Is bolumlerini tekrar kontrol edin.Gerekirse alisveris, temizlik vb. esinizin yapabilecegi isleri yapsin.
Esiniz muhtemelen sizin gecimsiz, yuzu gulmeyen, surekli dirdir eden sorun cikartan biri oldugunuzu dusunuyor.Ettigi gereksiz kufurden de bir seyleri yerli yerine oturtmaktan, huzurluzluktan biktigini gosteriyor.bence overthinking yapmayi birakip guler yuzlu biri olmaya calisin. Erkekler icin evin bal dok yala olmasi yada evde guzel yemek yapilmasi degil guler yuzlu ve anlayisli bir es daha onemlidir.Esinizin cocuk ruhlu oldugunu yazmissiniz.Bilmem farkinda misiniz ama cocuk ruhlu birine karsi despot anne rolunu oynuyorsunuz.Bu sekilde gecimsizlik olursa yatakta da sorun olmasi cok normal.Ben sizi daha haksiz buldum.Biliyorum bu yazdiklarim hosunuza gitmeyecek bana kizacaksiniz ama dusunmeye deger bence.Yangina korukle gitmeyin.
0
turkuaz
(14.03.24)
yani mutsuz bir evlilik evet ama toksik bir evlilik değil. sadece rutine ve tekdüzeliğe hapis olmuş gibisiniz. tutku, arzu ne bileyim heyecan kalmamış pek. çocuk yapsanız da eşinizden ekstra destek, anlayış göremeyebilirsiniz. bu sizi daha çok üzebilir. çok çocuk heveslisi olsa eşiniz kendisi zaten bu süreçte takip eder, elinden geleni yapardı.
bu arada şeyi anlıyorum özellikle uzun süreli denemelerde bir noktada neden olmuyor stresi ile beraber insan darlanıyor ve zul gelmeye başlıyor. ama bu başka bir bıkkınlık boyutu gibi. gençsiniz, bence hayatınızı mutlu olmadığınız bir ilişkide feda etmeyin, çocuğu da mutsuz ve anlamsız bir birlikteliğin içine doğurmayın.
anlıyorum anne olmak istiyorsunuz, ama sizin anne olma hakkınız, çocuğunuzun mutlu ve sağlıklı bir ailede büyüme hakkından daha öncelikli değil maalesef.
0
wild honey suckle
(14.03.24)
erkekler gene bildiğimiz gibi... "ne var canım daha fazla fedakarlık yapsan" noktasından bakmışlar.
eşinin sana ettiği laftan sonra diğer şeylerin konuşulmasını çok saçma buluyorum. o sebeple kısa kestim.
0
suyin
(14.03.24)
Benim düsüncem senden beklenen; tipik ev kadınlığı ama adama rahat da vermemişsin o da küfür etmiş. Mutlu değilsen yaşın gençken ayrıl.
0
Coma
(14.03.24)
tüm evlilik ile ilgili sorunların temel sebebi, farkında olmadan yükselen stres seviyemiz. Hızlı yaşam, strese, stres huzursuzluk ve tahammülsüzlüğe , ve bunlarda insan ilişkilerine olumsuz olarak yansıyor, diğer her şey bahane ve teferruattan başka bir şey değildir.

Bunun imkan elverdiğinde doğa içinde küçük bir köy ve ilçede yaşamak için plan yapın , hayatınız yavaşladıkta , toprak ve doğra ile temas ettikçe her şeyin yavaş yavaş düzeldiğini göreceksiniz.

Belki inanmayacaksınız ama deneyin, yoğun şehir hayatı insanın doğasına en baştan uygun değildir .Ne varki bu şekilde yaşamayı farkında olmadan zorlanıyoruz.
0
Rao
(14.03.24)
@Rao, başta kulağa mantıklı gibi gelse de benden 2 önceki kuşak köyde yaşamışlar ve köy ortamında da gayet kavga, atışma, küslükler, cinayetler, adam kaçırma, tecavüz, adam vurma.. biraz daha doğuya gidersek töreler falan...

Ya komşu komşuya bahçesine ağaç sarktı ve bişey yapmadı diye 3 yıl küs kalır mı?

Kalır, onların dünyası da o çünkü.

Babaannem alzheimer olmasaydı da anlatsaydı size neler çektiğini. Kırsalda yaşayan bir kaç nesil öncemizde katlanma diye bir şey vardı. Artık kadınlar 1900lerden sonra iş hayatlarına girdiğinden beri bu pek kalmadı. Kimse birinin kahrını çekmek istemiyor veya sesini çıkarıyor artık.

Yani ben kendi dünyamızı büyültmenin veya küçültmenin sorunu değiştireceğini düşünmüyorum. İnsanın olduğu her yerde huzursuzluk, kavga, atışma olurmuş gibime geliyor. Doğamızda var yani. İstediğiniz kadar küçültük, heidi gibi yaşayın, artık o dünya sizin için yine normal olacak.

Ama şehrin, işlerin, kalabalığın vb. bir dünya etkenin bizi aşağı çektiği konusunda haksız değilsiniz.

@ustapasta, tekrar gelmişken şeyi demeyi unuttum, evet yukarıda da yazmışlar, kadınlar mesela eleştirirler annen miyim ben senin diye ama anne gibi davranmaktan da alıkoymazlar kendilerini. Burada bir çelişki yok mu.

İlişkinin başlarında eşim biraz evhamlı ve biraz kontrolcüydü. Yemek yedim mi, camı kapattım mı, üstüme bişey aldım mı, üşüttüm mü, kurulandım mı vs vs saymakla bitmez. ya kontrol eder ya da arar sorardı sürekli.

Anlam veremeyeceğim şekilde strese girer, meraklanırdı. Huzursuz olurdu. Bazen bir şeyi yapmadıysam sinirlenirdi, küçük çocuğa yapar gibi söylenirdi.

Ben de aşırı sülalem rahat bir insanım. Onu gördükçe iyice heyheyleri geliyordu.

Sonra ne olduysa bir ara aydınlanma geldi. Ya ben niye strese giriyorum koca adam gece yemek yiyemedi mi, dolapta bişey yoktu aç mı kaldı falan diye, huzursuz oluyorum. Gider en kötü makarna yapar, hiç bişey olmazsa yemek söyler açlıktan ölecek hali yok ya.

Diye bir ara gelince söylenmişti. Ondan sonra da böyle kontrolcülük yaptığını görmedim.

Ben onun beni yine düşündüğünü başka şeylerde anlayıp hissedebiliyorum ama bu tarz konularda "annelik taslama" huylarından erkenden uzaklaşmasına ben çok sevindim.

Yani bazen kızdığınız şeyi siz kendiniz yapıyorsunuz, çok takılmamak lazım. Hem siz rahatlarsınız hem eşiniz.
0
ananiyimioguz
(14.03.24)
@ananiyimioguz

Her türlü senaryoda negatif örnekle her zaman vardır, buna şans vb artık ne derseniz.
Ancak şöyle bir durum var ki ,yaşanılan yere bölge insanına , vb. göre çok değişkenlik gösteren bir durum.
Kal di ki, bundan insanlar ve nesiller değişiyor, bundan 50 sene önceki ve bugün ki toplum yapısı aynı değil.

Tüm olumsuzluklara rağmen ,doğanın, sessizliğin, temiz havanın , türlü kirlilikten uzaktan durmanın ve yavaş hayatın insana katacağı pozitif etki gerçeğini değiştirmez.
0
Rao
(15.03.24)
@ananiyimioguz aslında hiç anaç biri değilimdir. Mesela dışarda bir planım varsa onun evde ne yediğini ne yiyeceğini sormuyorum, kadınlar olarak erkeklerin beslenmesinden sorumlu olmamalıyız diye düşünüyorum. Hani tepki anlamında sormamak değil, bunu sormak ya da düşünmek aklıma gelmiyor. Birçok kişi böyle değil. Mesela annemlere gittiğimizde eşim tişörtle balkona çıktıysa annem hemen bana döner, "kızım çocuk üşüyecek montunu ver istersen". "Çocuk" üşürse içeri gelip montunu alabilir sanki, bu kadar verici olmamalıyız. Bence bu durum erkeklerin de hoşuna gitmiyor zaten. Tatile giderken eşinin valizini hazırlayan kadınlar olduğunu öğrendiğimde şaşırmıştım, bunun baya baya yaygın olduğunu fark edince de şok yaşamıştım:D


Eşimin şahsi konularında müdahaleci değilim rahatım, kendi tercihleri sonuçta. Ama ev düzeni beni de etkilediği için her şeye de bana ne diyemiyorum işte. Biraz aşmaya çalışıyorum, bahsettiğim kitaptan sonra oldu bu hatta. Mesela eşimin annesi yemek konusunda çok kendini yoran biri değil, o da öyle alışmış. Önüne bir çeşit koysan ya da kahvaltı gibi geçiştirsen okeydir. Bizde ise yemek çok çok önemliydi, ben de öyle alışmışım öyle devam ettirmem gerekiyor gibi davranıyordum hep. İşten gelip üç çeşit yemek yapmak, ya da uğraştırıcı güzel yemekler yapmak için iki saat uğraşıyordum, haliyle çok yorulup hırçın oluyordum eşime kızıyordum. Ben iki saat ayakta yemek yapayım, o gelsin 10 dkda bulaşıkları toplayıp geçsin oh ne ala diye. Sonra kitapta okudum, sizden talep edilmeyen fedakarlıklar yapıyor ama karşılığını göremeyip üzülüyorsanız, belki de o fedakarlığı yapmamalısınız diye. O anda bir aydınlanma geldi, adamın benden üç çeşit yemek beklediği yok, ben kendime bu işi çıkarıyorum, hem yoruluyorum hem haksızlığa uğradığımı düşünüp kızıyorum. Üstelik annem çalışmıyordu, ben işten gelip neden bunu yapıyorum diye düşündüm ve bıraktım. Basit şeyler yapıyorum, yalnızca yemek konusunda değil diğer konularda da rahatladım.

Ama işte dışardan baktığında mesela iş paylaşımımız var. Etrafımda birçok kadın da "söylediğinde yapıyorsa ona da şükür" modunda. Fakat ben 36 yaşında bir insana devamlı ne yapılması gerektiğini söylemeyi kabullenemiyorum. Erkekler böyledir diyip geçmeyi de öyle, acaba böyle midir yoksa böyle mi alıştırıldılar? Dm'den bu "zihinsel yük" ile ilgili güzel bi çizim gelmiş onu da paylaşayım: ekmekvegul.net
Mesela ben de kahvaltı sonrası çayımı içerken yalnızca çayımı içiyor olmayı isterdim. Çay içerken akşam yemeğinin malzemelerinden neler eksik, dışarı çıkıp ne almak lazım diye düşünmek yerine. O zaman sen de düşünme diyip geçilemiyor, saat akşam 7 olunca o malzemeler bir anda belirmeyecek çünkü. Eşim olsa akşam yemeği saatine kadar bir şey düşünmez, saat 7 olunca duruma ayıkır. Bu kafa rahatlığı acaba nasıl bir şey, biz de bayılmıyoruz bir şey yaparken başka şey düşünmeye. Düşünen olmayınca ev işleri aksadığından mecbur kalıyoruz. Yahu mesela yemeği ocağa ısıtmaya koymuşum bir iş çıkmış beş dk içeri geçmişim, eşim mutfakta sigara içiyor telefonda bir şeyler izliyor. Mutfağa giriyorum ki cazır cuzur ses geliyor yanacak yemek nerdeyse. Mutfakta ama onu fark etmiyor mesela, çünkü kendisine söylenmemiş. Hani bu kadar obvious bir şeyin söylenmesi de biraz insanın zekasına hakaret sayılmaz mı? Bu kadarının da yapısal olduğu bence biz kadınlara yutturulmuş bir yalan.

Eşimle konuştuk bu arada. Ettiği kötü söz ile ilgili, sigarayı bıraktığı için bazen anlamsız bir öfke yaşadığını söyledi, bunun mazeret sayılmadığını biliyorum dedi ve özür diledi. Doktor sperm analizini görünce sigarayı bırakmasını istemişti, çocuk sahibi olmayı çok istediği için hemen bıraktı (oversharing reis online).

Temizlik konusunda da, temizlik günleri yaşadığımız gereksiz gerginlikler için şunu dedi, "ben sana sinir olmuyorum, temizlik yapma eylemine sinirli oluyorum. Yani temizlik yaptığım için gergin oluyorum." Ama bunu yapmak zorunda olduğumuzu, benim de bayılarak yapmadığımı, bu gerginliği bana yansıtmasının saçma olduğunu anlattım dikkat edicem dedi bakalım ne olacak. Çocuk gelince sorumluluğumuzun daha fazla olacağını, şimdi böyleysek ileride daha çok sorun yaşayacağımızı, o yüzden çocuk düşüncesini ertelemek istediğimi söylediğimde üzüldü. Artık daha düzenli olalım ben de dikkat edicem dedi. Temizlik için birini ayarlamayı düşünüyorum, en azından yüzeysel şeyler kalsın bize. Durumlar şimdilik böyle.
0
🌸ustapasta
(15.03.24)
". Tatile giderken eşinin valizini hazırlayan kadınlar olduğunu öğrendiğimde şaşırmıştım,"

amacım laf söylemek değil ama böyle düşünüyorsanız aile olmanız zor.
çok bencilce bir düşünce bence.
siz ev arkadaşı olarak görüyorsunuz bence.
0
nuisance2
(15.03.24)
@nuisance2 herkesin “kendi” valizini hazırlaması nasıl bencilce oluyor anlamadım. Tam tersi senaryo olsaydı ne diyecektiniz? Eşim benim valizimi hazırlasın o zaman öyle aile olalım, o olmuyor ama dimi? Çocuklar bile 3-4 yaşından sonra ne giyeceğini kendi seçmek istiyorken bu durum bana komik gelmişti ama görüyorum ki burada bile varmış:D
0
🌸ustapasta
(15.03.24)
"Mesela annemlere gittiğimizde eşim tişörtle balkona çıktıysa annem hemen bana döner, "kızım çocuk üşüyecek montunu ver istersen". "Çocuk" üşürse içeri gelip montunu alabilir sanki, bu kadar verici olmamalıyız"

komiklikten ziyade mevzu şu aslında, adam(kadın) üşümüyor olabilir. ama eşi tarafından en azından kendisini düşündüğüne yönelik jesttir, iyi hissettirir. adam(kadın) evde açlıktan ölmez belki, ama dışardaki eşin onu da düşünerek belki yemek hazırlayıp
bırakması da aynı şekilde jesttir. adam(kadın) valiz hazırlamayacak kadar yorgun olabilir. eşin valizi hazırlaması jesttir. adam(kadın) ilaçlarını takip etmeyi unutabilir. eşin bunu bilip onun yerine hatırlaması hoştur. bu tip ufak gibi görünen davranışlarla zaten bir aile ortamı oluyor. nuisance +1 ev arkadaşlığı konusunda.
0
sarahkerrigan
(16.03.24)
Parantez içinde hep kadın da yazmışsınız ama, pratikte bu tür “jest”leri yapanların genelde erkek olmadığını hepimiz biliyoruz.

Daha bugün twitterda bir video gördüm, erkek işten eve kadından önce geliyor ve yemeği hazırlamış oluyor, kadın bunu videoya almış ve gayet mutlular. Yorumları görmeliydiniz, aşağılama ritüeli demişler, kadın erkeği s.kiyor demişler, bir adam bunu nasıl kabul eder demişler:D mesele beraber yenecek yemeği erkeğin hazırlamış olması.

Tam tersini düşünelim, kadın işten eve erkekten önce geliyorsa yemeği hazırlamaması söz konusu bile olabilir miydi? Sanmıyorum. Gerçek hayatta neyin ne olduğunu hepimiz biliyoruz. “Jest” yapan da, aman nolcak canım seviyorsa yapmalı, bunların hesabını yapıyorsa sevmiyordur denilen de kadın oluyor.

Konu benim konumdan çıktı şu an, şaşkınlıktan eşime şükrederek feminist manifesto yazıcam az kaldı:D
0
🌸ustapasta
(16.03.24)
okumaya bile dayanamıyorum bazı yorumları. sen bildiğin gibi devam et pasta bence...
0
suyin
(16.03.24)
(14)

doğu-batı sentezi şarkı önerileri

estranged
teknik ismi ne bilmiyorum ama böyle oryantal ezgileri barındıran ve özellikle batılı gruplar tarafından bestelenmiş şarkılara çok düşkünüm. bayıla bayıla dinlediklerimloreena mckenitt - gates of istanbulled zeppelin - kashmir (with epgytian orchestra: (git: https://www.youtube.com/watch?v=bzEYNsFC2g
teknik ismi ne bilmiyorum ama böyle oryantal ezgileri barındıran ve özellikle batılı gruplar tarafından bestelenmiş şarkılara çok düşkünüm.

bayıla bayıla dinlediklerim

loreena mckenitt - gates of istanbul
led zeppelin - kashmir (with epgytian orchestra: (git: www.youtube.com
pentagram - dark is the sunlight (ah o solosu yok mu)
shakira - ojos asi (bundakiler doğu ezgisi oluyor mu emin değilim)
orphaned land - let the truce be known (suç benim mi cover :D)

benzer önerileri dört gözle bekleriz.
0
estranged
(03.03.24)
the doors - end
youtu.be
0
grimavi
(03.03.24)
altın gün. örnek atayım iki tane. mevcuttaki parçaları dediğin şekilde coverlıyorlar.
www.youtube.com

www.youtube.com

grup ismi türkçe ama üyeleri yabancı, hollanda kökenli. solist hariç.
0
sarahkerrigan
(03.03.24)
Helena Paparizou - My Number One
www.youtube.com
0
tabudeviren
(03.03.24)
Muse - United States of Eurasia (1:33'ten sonra giren kısım direkt doğu melodisi bence)
www.youtube.com

Tunuslu Myrath grubu vardır, tam oryantal metal ahah.
youtu.be
youtu.be -> bu bana İsmail YK metal gibi geliyor :D

Bu arada müzikal bilgi olarak sanıyorum batılı major/minör gamlarından çıkıp phyrigian, lydian vb. gamlara geçince doğulu tınıyor. Ki bunların hep Anadolu topraklarında üretilmiş şeyler olması beni hep büyülemiştir.

Murder King'in "Eyvah" parçasının solosu da böyle ve çok iyi bence:
youtu.be

daha aklıma gelirse editlerim.
0
nhk ni youkosu
(03.03.24)
Glass Beams diye bir grup var. Sanırım yeni çıktı. Avustralya'dan. Çok iyi şarkıları var. Zaten 6-7 şarkıları var toplamda
0
a man alone
(03.03.24)
Desert Rose
open.spotify.com
0
kobuzchu kiz
(03.03.24)
the tea party grubuna bakabilirsiniz.
0
adivar
(03.03.24)
Şu amcayı sevebilirsin.

Didula'dır adı. Rus tur kendisi.

www.youtube.com

Dhafer Youssef var
www.youtube.com
0
Mirket
(03.03.24)
Myrath ve Desert Rose yazılmış, ben de Mısırlı El dor awal öneeyim. Oryantal&Jazz&enstrümental karışımı. Mesela Sohba:
youtu.be

Transglobal Underground- Sky Giant:
youtu.be

Alaa Wardi var mesela harika cover'lar yapıyor. Adam synthesizer mübarek. Mesela Amr Diab'in Osad Einy'si: youtu.be

Pentagram- Şeytan bunun neresinde:
youtu.be

Sonra mesela Viza diye Amerikalı rock grubu var çok severim. Maktub adlı albümleri komple doğu batı karışımı beni benden alıyor: On the camel's back mesela:
youtu.be
0
Amaranta ursula
(03.03.24)
glass beams - mahal
www.youtube.com

jungle by night - stormvogel
www.youtube.com

King Gizzard & The Lizard Wizard - Sleep Drifter
youtu.be

FAUN feat. Fatma Turgut - Umay
www.youtube.com
0
ne demezsin
(03.03.24)
Sertab Erener - Here i am
0
curukturpkokusu
(03.03.24)
massive attack - inertia creeps
0
inveniam viam
(03.03.24)
teknoda cok var araya oryantal giriyor. oceanvs orientalis- lamma bada yatathanna olabilir. bu ara ali termos a sarmistim nard, ghajar bakabilirsiniz
Rust-ya habibi(cok batili sayilmaz sanki ya)
khidja-drums of taksim
islandman sumeru veya dimitro(en sevdigim, indianvaaari), marakesh
ko shin moon-antelias
björk, omar souleyman- crystalline
cem yildiz-teslim
smek-yuma xd
0
ala09
(03.03.24)
Mirket
(03.03.24)
(7)

Fitnessa ne kadar zaman harcıyorsunuz?

sanguine
Bu sorum salonda spora gidenlere yönelik, evde spor yapanlar ya da koşuya bisiklete gidenleri kast etmiyorum. Yol yemek her şey dahil bır günde ne kadar saat gidiyor.Benim gidiş-dönüş içinde oradan oraya yürümeleri de dahil edersem 2 saat yol toplam. Yarımsar saatten iki öğün yemek öncesinde ve son
Bu sorum salonda spora gidenlere yönelik, evde spor yapanlar ya da koşuya bisiklete gidenleri kast etmiyorum. Yol yemek her şey dahil bır günde ne kadar saat gidiyor.

Benim gidiş-dönüş içinde oradan oraya yürümeleri de dahil edersem 2 saat yol toplam. Yarımsar saatten iki öğün yemek öncesinde ve sonrasında 1 saat. 1 saat fitnessda kalıyorum maksimum. 1 saat de yüzüyorum. 1 saat de aralarda oyalaniyorum restoranda sıra, yemek sonrası telefona bakma, çantamı toplama vs. Yani minimum 6 saatim gidiyor. Siz ne kadar harcıyorsunuz? benimki cok mu? Her şey dahil cevap verin ama örneğin ev yerine yemeği de dışarıda yiyip öyle geliyorum onu da dahil ettim.

Bunu bazen haftada birkac gün bazen 5-6 gün yapıyorum. Bazen birkaç ay üst üste düzenli yapıyorum sonra baya sallıyorum. Bu düzensizlik yüzünden doğru düzgün bir rutin olusturamadim yıllardır. Yoruculuktan ziyade çok sıkıcı gelmeye başlıyor bir noktada. Optimum sıklıkta gitmek istiyorum bu kez, ne az ne çok.
0
sanguine
(01.04.23)
Haftada 3 gün
Spor salonu ev is arasinda, ekstra 5 dk yol eklesin. Haftasonu da bir gün git gel 30 dk.

Sporda 1.20-1.4 arasi harcıyorum günde. Totalde haftada 3 gun 2 saat denilebilir.
Yürüme vs gibi şeyleri özel olarak saymıyorum. Tek saydığım strength training.
0
logisticsmanager
(01.04.23)
30 dk git gel yol, 1.5 sporun kendisi. Öğle arası gidersem 1 saate düşüyor bu süre. Bazen bir kahve alıp 30 dk da oyalanıyorum bir yere çöküp. Yemek işini genelde evde hallediyorum, dışarda yediğimde o da 15 dk alıyor.

Ortalama 2 saatte bitiyor, yemek, kahve vs eklersen maksimum 3 saat. 6 çok bence.
0
sarahkerrigan
(01.04.23)
iş çıkışı gidiyorum. Taksi + spor süresi + eve geri dönüş süresi genelde 3 saat oluyor.
0
yüzyıllık yalnızlık
(01.04.23)
Fitness denen seyin hala ne oldugunu anlamis degilim. Ne abi bu fitness? Ne yapiyorsun kurek mi cekiyorsun kosuyor musun nedir?

Ben agirlik kaldiriyorum. 15 dakika dinamik esneme, 50 dakika agirlik, 20 dakika statik esneme toplamda 1,5 saatte isi bitiriyorum.
0
alperz
(01.04.23)
İşime yakın spor salonuna gidiyorum. 5 dk yol + 10 dk gir çık+ 45 dakikada ağırlık antremanı yapıyorum. Gidesim yoksa bile iş çıkış trafiğini atlattığım için gidiyorum. 30 dk yol farkediyor.
0
Depik
(01.04.23)
Salon eve 500 metre. Yuruyerek on dakika yani. Gunde tek ogun yiyorum. Salona sort tisort gidiyorum. Dus evde. Tum bunlari eklesek, yemek alisverisi ve yemek dahil her seferinde uc ila dort saatim gidiyor.
0
alperz
(01.04.23)
Hafta içi 2 gün. 18.35 civarı girip 20.00 civarı çıkıyorum.

Hafta sonu değişkenli.
0
put it in your appropriate place
(01.04.23)
(10)

Sağlam polisiye,gerilim, suç ,casusluk dizisi ariyorum

deer hunter
Csi tarzı şeyler ilgimi hiç çekmiyor. Sherlock gibi mizah dozlu olanlar da sarmiyor. Mentalist falan hafif geliyor Sezon başına bir olayın çözüldüğü, dramasi güçlü işler ilgimi çekiyor. Bayıldığım dizileri yazayım;Bron BroenBroadchurchThe fallThe missingThe killingCardinalThe sinnerNight ofHappy va
Csi tarzı şeyler ilgimi hiç çekmiyor. Sherlock gibi mizah dozlu olanlar da sarmiyor. Mentalist falan hafif geliyor Sezon başına bir olayın çözüldüğü, dramasi güçlü işler ilgimi çekiyor. Bayıldığım dizileri yazayım;

Bron Broen
Broadchurch
The fall
The missing
The killing
Cardinal
The sinner
Night of
Happy valley
Homeland
Boardwalk Empire
0
deer hunter
(01.04.23)
turkcealtyazi.org

bu yeni başladı
0
freebird5406_2
(01.04.23)
The Sinner
1 i seyret
1 in hatırı için 2 yi seyret
3 ü seyretme, vaktine yazık etme.
3 ü seyrettikten sonra 4 e cesaret edemedim.
0
Mirket
(01.04.23)
Jack Ryan
0
oldtimer
(01.04.23)
Bosch'a bir bak.(Amazon Prime) Çok çok iyi değil ama ilginç bir akıcılığı var bence.
0
nhk ni youkosu
(01.04.23)
terminal list, ilk sezonu yayınlandı baya beğendim

bosch, ben de öneririm. polisiye
0
paintov
(01.04.23)
Person of Interest casusluk olarak olabilir.

Line of Duty dediğin tarzda sezonluk olayları ele alıyor, sonrasında genel bir olaya bağlanıyor, sevebilirsin.
0
sarahkerrigan
(01.04.23)
The Americans gerekli listeye.
0
sinematikcrop
(01.04.23)
hannibal'ı izledin mi?
listenin ilk üçü ve night of dışında hangisi en iyisi bu arada? the fall çok abartılmıyor mu bir de?
0
anna sun
(02.04.23)
@anna sun polisiyeden bahsediyorsak o listenin tamamının en iyisi the missing. İlk sezonu ağzıma sıçtı ikinci sezonu canıma okudu. The fall i oyunculari yüzünden seviyorum yoksa bu türde mükemmel değil.
0
🌸deer hunter
(02.04.23)
Chestnut man
0
congratulationsyouwon
(09.04.23)
(6)

stackoverflow'da neden iplenmiyorum?

sir gawain
şimdiye dek üç soru sordum. aldığım yanıt sayısı 0. sorularım mantıklı, açıklayıcı bir dille yazılmış sorular. kod örnekleri, ekran görüntüleri vs. içeriyor ve çok yaygın dillere ilişkin sorular. daha önce aynısı sorulmuş mu diye bakıyorum da açarken. ama kimsenin salladığı yok. bir şey mi kaçırıyor
şimdiye dek üç soru sordum. aldığım yanıt sayısı 0. sorularım mantıklı, açıklayıcı bir dille yazılmış sorular. kod örnekleri, ekran görüntüleri vs. içeriyor ve çok yaygın dillere ilişkin sorular. daha önce aynısı sorulmuş mu diye bakıyorum da açarken. ama kimsenin salladığı yok. bir şey mi kaçırıyorum yoksa burası genelde böyle bir yer mi? cevaplar zaman içinde mi geliyor?
0
sir gawain
(22.03.23)
belki konuya hakim birisi denk gelmemiştir çok spesifik bir soruysa, ben ne soru sorsam zamanında 2-3 saat geçmeden 4-5 kişiden cevap geliyordu, bayağıdır kullanmıyorum.
0
gule gule
(22.03.23)
stackoverflow yillar once bitti. ben universitedeyken bile dogru durust ise yaramiyordu.

su an en iyi yer google groups (kapanacakmis :( ) ve eger uygun bir subreddit bulabilirseniz reddit
0
aguen
(22.03.23)
genelde ilk 4 saatte gelir cevaplar da çok spesifik ya da karmaşık konuysa, mesleki bişeylerle alakalıysa cevap verilmiyor olabilir.
0
avatar is back
(22.03.23)
SO biteli baya oldu +1

Bi de cevap işinin bi algoritması var. Misal senin çok aşırı spesifik bi sorun var, ben ona cevap vermek için 1 saat harcıyorum, ama çok spesifik olduğu için 3-5 upvote anca geliyor. Repütasyon kasan biriysem mantıklı değil.

Onun yerine gidip daha genel, basit sorulara cevabı yapıştırır geçerim, daha çok upvote gelir.

Yani işte uzun uzun kod verdin, bunu yaptım ama çalışmıyor, niye? diye soruyorsan cevap gelme ihtimali düşük. Ama "X dilinde şunu nasıl böyle yaparım" diye sorarsan cevap gelme ihtimali daha yüksek.

Bi de tüm sosyal medya platformlarında olduğu gibi, kadın profili açarsan daha çok cevap geliyor :)
0
plutongezegendegilmi
(22.03.23)
haha son iki sorumda başıma geldi aynı durum. soru cevaplayanları gerizekalı gibi düşünüp ona göre yazdığım halde. benim özelimde sebepler şunlar

1- sorulan soru doğrudan bir veritabanı hakkındaydı benim. hatta o veritabanının proje yöneticisi adam ilk defa böyle bir senaryo duyuyorum bunu neden yapmaya ihtiyaç duyuyorsun dedi, herife sözde bilmesi gereken aracı anlattım :D

2- sorduğun soru giriş seviyesi bir adamın bileceği, hemen cevaplayabileceği bir soru olmayabilir. benim ikinci sorum bu şekildeydi. doğrudan benzer birşeyi yapmayan ve elini kirletmeyen biri cevap veremezdi. veremediler zaten. ilk 1 gün cevap gelmezse daha da gelmez muhtemelen. platform giriş seviyesi java bilen ve düzenli olarak yazdıkları her cevapta -20 oy alan hintli doldu.

chatGpt ile şansımı deniyorum şimdilik, bir bakabilirsin.

@pluton kadın niki yemiyor artık. has alman koydum, lokasyon germany yaptım cevap yok.
0
sarahkerrigan
(23.03.23)
buraya yazıp cevap alma ihtimalin daha yüksek :)
0
false pretension
(23.03.23)
(15)

Beyni yormayacak dizi onerisi

fraise
Son zamanlarda çok fazla odaklanma sorunu yaşıyorum; kitap okumak, güzel bir dizi izlemek mümkün değil benim için. Boş boş tavana bakıp bütün akşamı geçirecek kivama geldim. Sevdiğim sitcom dizileri (modern family, friends, big bang theory vs gibi) bile izleyemiyorum. Ama boş boş oturarak da zaman
Son zamanlarda çok fazla odaklanma sorunu yaşıyorum; kitap okumak, güzel bir dizi izlemek mümkün değil benim için. Boş boş tavana bakıp bütün akşamı geçirecek kivama geldim. Sevdiğim sitcom dizileri (modern family, friends, big bang theory vs gibi) bile izleyemiyorum. Ama boş boş oturarak da zaman geçmiyor.

En son geçen hafta sıkıntıdan ve tüm arkadaşlarım izliyor diye uzun yıllar sonra TV'de yayınlanan bir Türk dizisini atlaya atlaya YouTube'den izledim. Tamam IQ seviyem biraz düşmüş olabilir ama en azından zaman geçti.


Bana böyle beynimi yormayacak, gerekirse atlaya atlaya da izleyebileceğim dizi önerileri verebilir misiniz? Mafyali, vurdulu kırdılı şeyler sevmem.

Teşekkür ederim şimdiden herkese.
0
fraise
(28.02.23)
ditu
(28.02.23)
fleabag.
0
rakicandir
(28.02.23)
yabancı sitcom önerecektim ama senin durum daha da vahim. yerli komedilerden devam bence.
0
f02561
(28.02.23)
The it crowd.
0
old possum
(28.02.23)
The it crowd ve fleabag'i daha önce izlemiştim, teşekkür ederim.
0
🌸fraise
(28.02.23)
seinfeld
0
buenosdias
(28.02.23)
Hocam benim IQ akşamları yaklaşık olarak 48 ölçtürdüm geçenlerde.

Extraordinary Attorney Woo

isimli bir kore dizisi buldum, otizmli bir avukatı anlatıyor. Ana karakterin ismini ezberlemesi de kolay. Woo. Kafamı yastığa dayayıp izliyorum akıyor. Öneririm.
0
sarahkerrigan
(28.02.23)
It's always sunny in philadelphia
0
unidentified floating object
(28.02.23)
İzlemekten biktim ve coluk cocuk isi gibi geliyor ama supernatural ya. Asla uzmuyor. Zaten 1500 sezonu falan var iyi gidebilir.
New girl de olabilir cok tatlidir ama bolum sureleri diger onerimin yarisi kadar.
0
anna sun
(01.03.23)
Benzer şekilde eğlencelik olarak papatyam dizisini izliyorum. Bununla IQ seviyem düşüyorsa EQ seviyem de yükselmiştir :)

Birol Güven dizileri Tr sosyolojisi için güzel bence
0
epitaf
(01.03.23)
two and a half men olabilir.
0
jangbogo
(01.03.23)
arkada donsun seklinde jet sosyete izliyorum. z
0
65 derece
(01.03.23)
Bende de odaklanma problemi var, en son White Lotus izleyebilip memnun kalmistim.
0
(01.03.23)
community o kadar iyi geliyor ki keyifli, ağır bir konusu yok ama iyi yapılmış, sıcak ve kaliteli bir dizi... insan izlerken sıkılmıyor ama gerilip sinirlenmiyor da :)
0
bitanisanseversin
(17.03.23)
the mandalorian. çok sakin star wars tadında. misyon haline getirdim yaymayı herkese öneriyorum.

edit: white lotus önerilmiş ona da +1
0
curious mind
(17.03.23)
(1)

fb-gs maçını full indirebileceğimiz bir bağlantı ya da torrent

heolm
merhaba; maçı işim dolayısı ile izleyememiştim. full izleyebileceğim bir bağlantı var mıdır? torrent ya da site. şimdiden teşekkürler.
merhaba; maçı işim dolayısı ile izleyememiştim. full izleyebileceğim bir bağlantı var mıdır? torrent ya da site. şimdiden teşekkürler.
0
heolm
(13.01.23)
buyur
vk.com

sağdaki menüde en yukarda part 2 de var. adult movie olarak yüklemiş ahahsd
0
sarahkerrigan
(13.01.23)
(9)

Sevgilinin internetten tanıştığı arkadaşı

ismim ibrahim
8 sene önce bir kursta tanışıp sonra bir daha yüz yüze gorusmemisler. Instagram vs muhabbet olmuş. Hatun kişi yeni işe girdiğinde de eleman çiçek yollamış. 8 senedir yüz yüze görüşmediğiniz ama instagramda ekli olduğunuz birine çiçek yollamak ince ince yürümek değil midir? Kabahat çiçek yollayanda d
8 sene önce bir kursta tanışıp sonra bir daha yüz yüze gorusmemisler. Instagram vs muhabbet olmuş. Hatun kişi yeni işe girdiğinde de eleman çiçek yollamış. 8 senedir yüz yüze görüşmediğiniz ama instagramda ekli olduğunuz birine çiçek yollamak ince ince yürümek değil midir? Kabahat çiçek yollayanda değil bu arada bence, o şansını deniyor. Bu mevzularda biseyden şüphe ediyorsanız şüphe ettiginiz şey doğrudur diye düşünürüm ben hep. Rahatsız olmakta haksız mıyım?
0
ismim ibrahim
(01.01.23)
haha, tabii ki. işe girdiğinde internetten tanıştığı kız arkadaşı çiçek gönderir miydi?
0
deartheodosia
(01.01.23)
Rahatsız olabilirsiniz ama kız arkadaşınıza herhangi bir şey söylüyorsanız haksızsınız. Kız arkadaşınız isterse teşekkür eder ama görüşmeyi azaltır. Böyle bir durumda ne yapmasını bekliyorsunuz ki.

Yani benim sevgilime böyle bir çiçek gelse bende aşırı tahatsız olurum. Ama sevgilimla flört etmeye çalışan insanların olduğu da bir gerçek yani. Ne ilk ne son. Kız arkadaşınız bu tip durumlarda nasıl davranacağını zaten bilir. Sonuçta böyle flört denemeleri ile hayatı boyunca karşılaşan ve karşılaşacak olan o.
0
zimbirik
(01.01.23)
Ya belki kardeşi gibi falan görüyordur. Karşı taraf da öyle görüyordur. Benim de böyle gördüğüm insanlar var.

Önemli olan kız arkadaşınızın tavrı. Evli bile olsanız, bu tarz insanları durduramazsınız.
0
Kahvedesu
(01.01.23)
Tabii ki rahatsız olursun. Burada her şey kendisine yürünen tarafta bitiyor. Biriyle gerçekten ilişkideysen diğer kişilere kapıyı net bir şekilde kapatabilmen gerekir, hayatındaki kişinin rahatsız olmasını beklemeden. Bu noktada nasıl tepki verdiği önemli. Buna göre sen de yolunu çizmelisin.
0
henchman
(01.01.23)
aslında buna takılmanız çok saçma ama bir yandan da saçma değil. türkiye gerçekten bu konuda çok rahatsız bir ülke.

ben yıllardır yurtdışında yaşıyorum, burada kısalı uzunlu birçok ilişkim oldu. hiçbirinde karşı taraftan instagram listemde eskiden bi şeyler yaşadığım kimler var diye soran olmadı. ben de sorma ihtiyacı hiç görmedim. bu gerçekten bir ortadoğu klasiği.

öte yandan şu da var, türkiye'deki erkeklerin bir kısmı da sülük gibi. istenmedikleri belirtildiklerinde egolarına yediremiyorlar. bir şekilde olurmuş gibi geliyor onlara. karşı tarafın sevgilisi "hayrola" demedikçe denemeye devam ediyorlar.

yani bataklık gibi. aslında açık görüşlü bir insanı bile mal mal hareketler yapmaya iten bir ortam bu ülkedeki durum. kızdan ayrılın kaçın gidin. hahah.
0
bohr atom modeli
(01.01.23)
şüphelenmekte haklısın. yabancıların ilişkide red flag diye tabir ettikleri duruma oturuyor.

"kursta tanıştım, iletişimimiz devam etti. çiçek yollayacak kadar samimiyetimiz var ama 8 senedir görüşmedik. kesinlikle flörtsel bir durum yok."

hayatın olağan akışına aykırı.
0
zgrydn
(02.01.23)
ah be kardeşim :( seni üzerler.
0
canercuxy
(03.01.23)
68.media.tumblr.com

@panda yuva yapmis sogut dalina ;D

bu duyuruya tam oturuyor
0
sarahkerrigan
(03.01.23)
"Kabahat çiçek yollayanda değil bu arada bence, o şansını deniyor. "

Yüz yüze tanışmadığın birine çiçek yollamak bence acayip garip.
0
curious mind
(03.01.23)
(7)

Monitör önerisi verebilir misiniz bana acaba?

stanhiver
Selamlar, hiç anladığım bir mesele değil o yüzden genel f/p'si yüksek, kalitesi kabul gören bilinen bir monitör öneriniz var mı diye sormak istiyorum. Biraz büyükçe olsun, duvara monte edebileyim, hdmi girişi olsun, basic oyunlar oynayıp, iş yapıp arada film izleyebileyim istiyorum. Bu uzayan dönen
Selamlar, hiç anladığım bir mesele değil o yüzden genel f/p'si yüksek, kalitesi kabul gören bilinen bir monitör öneriniz var mı diye sormak istiyorum.

Biraz büyükçe olsun, duvara monte edebileyim, hdmi girişi olsun, basic oyunlar oynayıp, iş yapıp arada film izleyebileyim istiyorum. Bu uzayan dönen çevrilen kollardan alıp iş yapıp sonra uzatıp koltuğa geçip televizyon olarak kullanma hayalim var. 6-7 k versem veririm diye düşünüyorum. Hakikaten iyiyse biraz daha çıkabilirim de. Büyükçe olması da baya önemli.

Bir şeyler canlandırdı mı aklınızda? Var mıdır öneriniz?
0
stanhiver
(29.11.22)
viewsonic 2405-2 vatan bilgisayarda kampanyada 3500tl piyasası ise 4500 ve üstünde
0
oldz
(30.11.22)
Şu da 27 inchi değil mi? Galiba alıcam bunu çok iyi öneri teşekkür ederim çok <3

www.trendyol.com

edit: değilmiş galiba. 2k olan yeni versiyonu da bitmiş sanırım viewsonic'in.
0
🌸stanhiver
(30.11.22)
7 bin verebilirim diyorsan şu:

www.amazon.com.tr

kullanıyorum şu an. hem dediğin gibi dönebiliyor monitör, hem 2k çözünürlük hem de gsync desteği var, elinde nvidia ekran kartı varsa iyi bir teknoloji.
0
sarahkerrigan
(30.11.22)
34 inchler daha anlamlı gelmeye başladı baktıkça. Daha çok ofis ve dizi film için kullanıcağım için.
0
🌸stanhiver
(30.11.22)
GL83A öneririm ben de.

İki tane var bizim evde, memnunuz. Çoğunlukla ofis amaçlı kullanıyoruz, oyun, film işine girmedik. Bence yeterli bir boyut ve çözünürlük.
0
chicha_v2
(30.11.22)
www.gaming.gen.tr

daha yeni aldım 1 hafta oldu. araştır hakkında bir tane olumsuz yorum bulamazsın. muadilleri arasında en iyisi. benim için en önemli kısmı ise ekran ışıgı gozu koruyor ve monitörde asansör olması. ve duvara monte edilebilmesi

edit: 27
0
koela
(30.11.22)
Almışken büyük olsun dedim, ofis bilgisayarı olarak 34 almak çok mantıklı geldi. Xiaomi Mi Curved BHR4269GL 34" aldım. Genelde beğenilmiş çok o yüzden pek düşünmeden aldım geçtim. Şu an 8600 ama aldığımda 7750 idi. Bir gün ile bin lira daha ucuza almış oldum :D. Teşekkürler yazan herkese.
0
🌸stanhiver
(01.12.22)
(18)

kıyamet günü hazırlıkları yapmak

buenosdias
merhaba, abarttığımı düşünmekte haklısınız; ama covid, savaşlar, deprem, toplumsal infial vs.. doğal ve doğal olmayan bir çok felakete gebe bir hayat yaşadığımız için. böyle birşey yapmaya karar verdim. üretimin durduğu, kıtlık, vandallık ve yağmanın gırla döndüğü paranın dahi geçerli olmadığı ulusa
merhaba, abarttığımı düşünmekte haklısınız; ama covid, savaşlar, deprem, toplumsal infial vs.. doğal ve doğal olmayan bir çok felakete gebe bir hayat yaşadığımız için. böyle birşey yapmaya karar verdim.

üretimin durduğu, kıtlık, vandallık ve yağmanın gırla döndüğü paranın dahi geçerli olmadığı ulusal bir kaos hali için nasıl hazırlıklar yapmalı? hadi herkes aklındakileri yazsın.

edit: ordu kur, cephanelik topla tarzı militar tavsiyelerden ziyade, depo al, ardiye odası yap, nakit sakla, kuru gıda depola tarzı daha insani tavsiyeler bekliyorum.
0
buenosdias
(28.11.22)
bireysel silahlanma, bol cephanelik.
0
yazar yazmaz yazan yazar
(28.11.22)
The Road filmini izlemediysen, izle.

yazar yazmaz yazan yazar +1. en iyi hazırlık silahlanma olmalı. ve yedek. evine bir şey oldu ya da evinden uzakta yakalandın. gidebileceğin bir başka yer hazırlığı. minik bir depo kiralayıp orada tutabilirsin. kırsalda da gömmek bir çözüm olabilir. minik bir arsa alıp oraya hazırlıklarını gömersin.

mesela bu iş için tekne almazdım. silah varsa bütün tekneler bizim.
0
gabe h coud
(28.11.22)
reddit'te preppers diye bir sub var, tam senin kafada insanlar. deli gibi kıyamet hazırlığı yapıyorlar. takip etmeni öneririm.

verdikleri en ana tavsiye fiziksel kondisyon. çok şaşırmıştım bu tavsiyeye ama aklıma yattı, adamlar diyor ki ne kadar stok yaparsan yap, sokaktaki güçlü adam değilsen stoklarını koruman mümkün değil. o yüzden bu herifler stoklamanın yanı sıra paso vucut geliştirme fitness falan kasıyorlar ahshsh.
0
roket adam
(28.11.22)
Doğu Karadenize taşınmakla işe başlayabilirsin.
Küresel ısınma bu hızla devam ederse en son çöl olacak vatan parçası orası çünkü.
0
Mirket
(28.11.22)
kaynaklari bol issiz bir yere git. mumkunse ada.

ama insanligin sonu gelsin bosver. dunyanin insansiz yeni bir baslangici daha iyi.
0
ermanen
(28.11.22)
doomsday preppers diye belgesel vardı, youtubeda da aratırsan kafayı buna takmış insanların 5-10 yıl yaşayabileceklerini düşündükleri sığınaklarını gösterdikleri bölümler var

gibi
youtu.be

doomsday bunkers/shelters diye aramalar yap youtubeda
0
freebird5406_2
(28.11.22)
nato ve tsk üslerinden uzak bir yerde, yani nükleer saldırının hedefi olmayacak bir yerde, suyu olan ve toprağında buğday yetiştirebileceğin, merkezi olmayan bir yerde arsa alarak işe başlayabilirsin.

yapan bir asker tanıdığım var, yer lokasyon belirtmeyeceğim ama 3 sene önce 100 bin lira civarı bir maliyetle kendine ufak bir ev yaptırıp, çeşitli ürünler ve hayvanlar yetiştiriyordu. tamamen bu dediğin amaçla.

ondan gördüklerimi sıralayacak olursam, silah, depoda bolca kendi yetiştirdiği yiyecek malzemesi, yedek benzin, güneş paneli ile enerji üretimi, jenaratör, su deposu, et için 20 30 tane kaz, 3 sene gidecek kadar bir yemeklik yağ stoğu. hiç bir şeyimiz kalmazsa en kötü buğdayı haşlar yeriz diyor ki haklı adam.

ayrıca fiziki altın/gümüş kesinlikle. böyle bir senaryoda bankada milyonlarca liranın olmasının bir anlamı yok, devlet muhtemelen el koyar.
0
sarahkerrigan
(28.11.22)
Şehir dışından ev al.
0
dissendium
(28.11.22)
yahu bu anlatılan durumlara kadar düşülen bir senaryoda gerçekten hayatta kalmak isteyecek kadar yaşamayı seviyor musunuz? Fallout oyunundaki gibi nükleer kıyamet kopmuş
insanlar birbirlerini vurup yağmalıyor, ben hala kırsalda kendi kendime yaşamaya çalışıyorum ama ne için? Hayattan hangi keyifi almayı düşünüyorsunuz ki o aşamadan sonra? Elektrik zaruri ihtiyaçlar harici yok, gıda çeşitliliği çok az ve bir noktadan sonra hatta yok gibi, bulunduğun "güvenli" bölgeden ayrılamazsın, benzin falan zaten sıkıntı. Ee 10 yıl ya da daha fazla bu şekilde yaşadın diyelim bunun ne faydası var ki?

Bilmiyorum bu tarz bir "kıyamet" senaryosu olsa ben çok kasmam herhalde acısız şekilde giderim direkt. Ben yaşamayı seviyorum hayatta kalmayı değil.
0
nundu
(28.11.22)
kıyamet günü hazırlıkları yapan çok fazla insan var . aklımda daha çok kanada ve amerika'da yaşayanlar kalmış. bu konuda detaylı birkaç belgesel izlemiştim. evlerindeki sığınak depolarda koli koli konserveler stokluyorlardı .son kullanım tarihine göre tüketiyorlardı.tabi havlu kağıt tuvalet kağıdı powerbanklar vs.
hatta guruplar kurmuşlar tatbikatlar yapıyorlardı.
bu tip belgeselleri internette bulabilirsin.
0
devilone
(28.11.22)
Daha az film seyret. Zombili oyunları falan bırak. Bir de ciddi ciddi yanıt yazmışlar.

Oldu olacağı ülke içi ekonomik ve sosyal karışıklık, onu da yurtdışına yerleşerek kolayca aşarsın. İş imkanı falan ara, sorudan anladığım kadarıyla gençsin muhtemelen, o tür imkanlar sana daha açık olur. Çok pimpiriklenirsen Avustralya, Yeni Zelanda falan kas artık.
0
d max
(28.11.22)
bide ciddi ciddi yazmışlar diyip akabinde akıl vermek...tamam en zekimiz sensin.
0
🌸buenosdias
(28.11.22)
www.aleyha.com.tr

sitede farklı ürünlerde var göz atmanı öneririm.
0
durbidakka
(28.11.22)
Zombi apokalips senaryosu yazmışsın, onu ciddiye almadım ama diğer daha olası ihtimal için diyecek bi şey olabilir. Zannedersem yaştan. Belli bir süre sonra akıl verme modu otomatik yükleniyor. Neyse babam boomer ama ben X kuşağı mensubuyum, "OK boomer" çekmeden evvel peşinen söyleyeyim.
0
d max
(28.11.22)
Mevcut dünyada gelişmekte olan bir ülkede orta sınıf hatta orta üst sınıf herhangi birinin bu tarz bir hazırlığa maddi ve mental gücü yetmez. Bu tarz kıyamet günü hazırlıklıklarının psikolojik bir tabanı var. Ama önce neden mantıksız olduğunu anlatalım:

Nükleer savaş senaryosunu ele alalım. 2 kişilik nükleer bir sığınak yaptırma maliyeti en az 2-3 milyon TL. Bu sadece inşaatı. Havalandırma sistemi, elektrik sistemi, gıda stoğu (ve bunların sürekli yenilenmesi), haberleşme tesisatı, radyasyon engelleyici kıyafetler falan derken çok rahat 7-8 milyon TL harcamanız gerekir. Kaldı ki burada bahsedilen ürünlerin birçoğunu doğrudan temin etmeniz çok zor. Ha bir de bu kadar masrafı yaptıktan sonra nükleer füzeler havada uçuşurken sizin sığınağa ulaşabileceğiniz mesafede olmanız lazım. Yoksa bi de yaptığınız masraf da boşa gider:D

Bilim kurgudan çıkalım. Kıtlık senaryosunu ele alalım. Bir depo tuttunuz mütevazı ölçüde. Gıda konserve istiflediniz. Peki o gıdayı kim koruyacak? Öyle ya da böyle birileri sizde gıda olduğunu görecek ve doğrudan hedef haline geleceksiniz. Kıtlık temalı birkaç film izleyince bile anlayacaksınız yiyecek sahibi sıradan bir vatandaş olarak neler yaşabileceğinizi.

Vandallık ve yağmanın gırla döndüğü bir dünya senaryosunda zaten orman kanunları geçerlidir. Sakladığınız her nakit, altın, gıda vb unsur sizi direkt hedef haline getirecek. Öyle ya da böyle sizden daha güçlü biri size saldıracak ve elinizde ne varsa alacak.

Daha da gerçek dünyaya inelim. Allah korusun bir savaş durumu... Siz uyanıklık ettiniz, böyle durumlar için bir depo tuttunuz yiyeceğinizi, paranızı ve kıymetli zıynet eşyanızı oraya sakladınız. 2 tehlike var: Savaş durumunda gıda sıkıntısı yaşanırken mutlaka birileri gıdanızın kokusunu alacak ve sizi bir şekilde yağmalayacak. 2. tehlike de şu sizi yavaşlatacak. Allah korusun yaşadığınız bölge yoğun düşman saldırısı altında diyelim. Herkes kaçarken siz malınızın derdine düşecek kaçamayacaksınız. Ya da her şeyi bırakıp kaçacaksınız. Sonrasında düşman askeri bölgeye geldiğinde sizin gıda deponuz ve varsa maddi birikiminiz size kalacak mı sanıyorsunuz?

Bu tarz hazırlıklar yapanlar yok mu? Var tabii ki. Mesela dünyanın birçok ülkesinde çok zengin iş adamlarının, girişimcilerin bazılarının bu tarz önlemleri var. Evlerinde, ofislerinde ya da ulaşabilecekleri noktalarda sığınakları olan iş adamları var. Hatta multimilyonerlerin mega yatlarının bazıları sığınak özelliklerine sahip:) Ama onları acil durumlarda o noktalara ulaştırabilecek bir ulaşım ağları da var mesela sizden farklı olarak. Uçak, helikopter, özel araçlar... O sığınakların ve ailelerinin güvenliğini sağlayacak güvenlik ve sağlık ekipleri de var mesela.

En önemlisi bunların hepsini finanse edebilecek, ve acil durumlarda ekibinin sadakatle onlara çalışmasını sağlayacak maddi güçleri de var.

Ya da devletlerin bu tarz acil durumlar için her sene güncelledikleri önemli insanlar listeleri ve tahliye sığınak planları var. Atıyorum ciddi bir felaket durumunda devletlerin "acil kurtarılacaklar" listeleri var ve direkt ordu eliyle bu adamları adreslerinden alıp sığınağa götürmek gibi planlar var. Mesela önemli bilim adamları, teknoloji üreticisi girişimciler, önemli devlet görevlileri için seviye seviye kurtarma planları yapılıyor. Bu senaryolar güncelleniyor.

Yani çok zengin ya da çok önemli bilimsel çalışmalar yapan önemli biri değilseniz, sıradan bir vatandaş olarak bunlarla uğraşmanın çok da bir manası yok. Ha acil durumlar için kenara biraz altın, nakit para atmak, nolur nolmaz diye konserve stoklamak sizin bileceğiniz iş.

ama bence harcayacağınız zamana ve masrafa yazık.
0
anten
(28.11.22)
genelde insanlar alisveris bagimliliklarinin uzantisi olarak boyle seylere giriyorlar. terapi.
0
hot potato
(28.11.22)
bir miktar nakdi döviz olarak evde güvenli bi kasada vs de tut.
cephanelik topla vs demeyeceğim ama bireysel silahlanma da evine yağmacı girdiğinde kendini korumak için başvurabileceğin bir diğer yol.
ev kendininse güneş/rüzgar vs gibi yollardan enerji elde etmenin yoluna bak.

kinetik enerjiyi elektriğe dönüştüren aletler var onlardan edin.
(benim deprem çantamda bir fener var mesela dinamolu ve usb çıkışı var mekanizmayı çevirdikçe en azından telefonumu şarj edebiliyorum)

daha profesyonel enerji çözümleri de var onlara da şuradan ulaşabilirsin
ecoflow.com.tr

bir de benim aklımda olan şey büyük bir depremde yolların çoğu patates olacağı için güvenli yerlere ulaşabilmek adına (tabi hayatta kalırsak) kross bir motosiklet.

otomobil ve arazi araçları en ufak bi engelde yolda kalır ama kross motoru dağa taşa vurabilirsin.

bu işin sonu yok, bütçene imkanına göre sky is the limit.
0
rentts
(28.11.22)
Zombi uzaylı vs değil de bir süredir amatör telsizcik lisansı fikri kafamda dolanıyor.

Deprem, sel, tsunami gibi sebeplerle iletişim alt yapımız zorlamaya çok müsait.
0
materyalist imam
(28.11.22)
(8)

hayvanseverlerin tek ses olması

izmirduyuru
artık sokak hayvanlarıyla ilgili ömrümüzden ömür götüren haberler almaktan yorulduk, TÜM hayvan severlerin TEK bir platformda toplanması elzem olmuştur, bunun için ne yapılabilir fikirlerinizi alabilirmiyim türkiye geneli eş zamanlı hareket edip sürekli organzie olmaktan bahsediyorum, bu akşam aklım
artık sokak hayvanlarıyla ilgili ömrümüzden ömür götüren haberler almaktan yorulduk, TÜM hayvan severlerin TEK bir platformda toplanması elzem olmuştur, bunun için ne yapılabilir fikirlerinizi alabilirmiyim türkiye geneli eş zamanlı hareket edip sürekli organzie olmaktan bahsediyorum, bu akşam aklıma böyle bir görsel hazırlamak geldi ancak bunun gibi bişeyi nasıl somut hale getirebiliriz

(resim temsilidir)
i.hizliresim.com
0
izmirduyuru
(25.11.22)
cok guzel olmus ya <3

vetart klinigin instagram sayfasinda bir yuruyus olacagini paylasmislar. oradan detay takip edebilirsiniz. her ilde planlanacak tahminimce.
0
aferin cok iyi dusunmussun
(25.11.22)
Valla böyle işlerle uğraşmak yerine sevdikleri hayvanları alıp evlerinde besleyebilirler. Sorunların hepsini çözer o.
0
plutongezegendegilmi
(25.11.22)
Konuşmayayım diyorum da bütün sorunları o(Plüton)şekilde çözebileceğini düşünmek en iyi niyetli ifade ile ahmaklıktır. Bu bir toplum ve devlet meselesidir ve bu çerçevede ele alınması elzemdir. Bunu yaparken de bir bakıma toplum kendisi ile yüzleşecektir. Korkulan ve ertelenen kısım burası. Herkes hayvanseverin daniskası yoksa.
0
habarbey
(25.11.22)
pluton +1

Bir de köpek şiddetinden usanmış, yakınları hayatını kaybetmiş bir kitle de var hatırlatırım. Dikkat edin onlar da toplanmasın.

Bireysel olarak tepkinizi gösterin ama çok da toplanmayın yani.
0
msb
(25.11.22)
bu olaylar hakkında da bir "organizasyon"unuz var mı? ben de bu haberleri okumaktan yoruldum:
eksisozluk.com
0
sarahkerrigan
(25.11.22)
yeşil parkamı giyip geldim kanki. elimde lgbti bayrağı da var. napıyoz?
0
OrangeYellow
(25.11.22)
Sokaklarda başıboş hayvanların olması bir sorun ve anormal bir durumken bu durum maalesef bizim ülkemizde pr çalışması ile "hayvanseverlik" adı altında normalize ediliyor ve hatta teşvik ediliyor sokakların başıboş kedi ve köpeklerden arındırılması gerekir gerçek hayvanseverlik, doğaseverlik bunu gerektirir zira başıboş kedi ve köpekler istilacıdır ve yerel türleri tehdit etmektedir sokak kedileri yüzünden bir çok yerde böcekler, kuşlar ve kertenkeleler yok oluyor hatta bazı sahil bölgelerde nesli tükenmekte olan carette carettaların yumurtadan yeni çıkan yavruları sokak hayvanlarının kurbanın oluyor.

Sokak hayvanları artık ciddi bir sorun olmaya başladı ve bu konuyla ilgili radikal tedbirlerin alınması lazım öncelikle sokaklarda hayvan beslemek yasaklanmalı veya belediyeler tarafından belirli yerler oluşturulmalı diye düşünüyorum sokak hayvanları beslendikce çoğalıyor evcil hayvanların yeri sokak olmamalı.
0
beemaker
(26.11.22)
buradaki boş muhabbet dışında bir iki samimi cvp yazan arkadaş için yazıyorum, toplanıp tek ses olmadan başka yol yok demek, ses vermek yasa çıkartacak gücün olması, topluca aynı anda tepki göstermektir anlatabiliyomuyum
0
🌸izmirduyuru
(26.11.22)
(3)

javascript npm start problemi

Weeze3r
selamlar, kursun bitirme projesinde npm start dedikten sonra şöyle bir hata alıyorum.sh: parcel: command not foundçeşitli çözümler denedim ama bir sonuca ulaşamadım.https://github.com/jonasschmedtmann/complete-javascript-course buradaki forkify app projesi.
selamlar, kursun bitirme projesinde npm start dedikten sonra şöyle bir hata alıyorum.
sh: parcel: command not found
çeşitli çözümler denedim ama bir sonuca ulaşamadım.
github.com buradaki forkify app projesi.
0
Weeze3r
(25.11.22)
Telefondayım o nedenle tahmin yürütüyorum. npm install yapıp sonrasında dener misin npm startı
0
sarahkerrigan
(25.11.22)
install yaptım ama yine aynı problemle karşılaştım.
0
🌸Weeze3r
(25.11.22)
stackoverflow.com

Şuna bakar mısın gelen cevap sorunu çözmüş gibi
0
sarahkerrigan
(25.11.22)
(3)

Detroit benzeri oyun?

birmilyonunvarmi
Heavy rain ve beyond two souls dışında önerebilir misiniz?
Heavy rain ve beyond two souls dışında önerebilir misiniz?
0
birmilyonunvarmi
(20.11.22)
Life is Strange deneyebilirsin.
0
sarahkerrigan
(20.11.22)
Eger 2 kisi oynama imkanin varsa a way out
0
duster
(20.11.22)
Fahrenheit: Indigo Prophecy
0
heritage
(20.11.22)
(5)

gaming laptop alma zamanı mı

henchman
gtx 970'li eski bir laptop'um var. Aslında çok fazla oyun oynamadığım için hâlâ idare edebiliyorum ama artık değiştirme ihtiyacı geldi diye düşünüyorum. Şöyle yeni nesil oyunlarda (mesela bir sonraki elder scrolls oyunu veya unreal engine 5 ile gelecek yeni nesil aaa oyunlar) grafikleri sonuna kadar
gtx 970'li eski bir laptop'um var. Aslında çok fazla oyun oynamadığım için hâlâ idare edebiliyorum ama artık değiştirme ihtiyacı geldi diye düşünüyorum. Şöyle yeni nesil oyunlarda (mesela bir sonraki elder scrolls oyunu veya unreal engine 5 ile gelecek yeni nesil aaa oyunlar) grafikleri sonuna kadar açıp doya doya oynamak istiyorum. Yakın zamanda da elime 30-40 bin gibi bir para geçecek, üzerine de 15 bin ekleyip 50 bin civarına bir şeyler alabilirim. Gelelim sorulara:

1- Black friday haftasında biraz daha indirimler olacak muhtemelen. Böyle bir durumda şöyle 3080'li bir laptop almak mantıklı mı? Yoksa biraz daha bekleyip 40xx serisi laptoplar piyasaya sürülünce onlardan mı almalı? Ama fiyat ne kadar fark eder, o laptoplar 100k'dan mı başlar, bilemiyorum. Özetle, acil ihtiyacım yok. Lakin black friday sonrası bir daha bu fiyatlara bir şey bulabilir miyim bilmiyorum.

2- AMD'nin şu anda 30xx serisine eşdeğer kartları hangileri? Mesela 3080? Bir de CPU olarak i7 12700 dengi hangisi oluyor? AMD'ye çok yabancıyım ama f/p olarak epey iyileşmişler anladığım kadarıyla ve düşünülebilir gibi.

3- 40xx serisi laptoplar tahminen ne zamana satışta olur ülkemizde?

4- Bir alternatif olarak, şimdi alıp, sonra 4070'li laptoplar gelince bunu satıp onu almak ne kadar mantıklı bir hareket olabilir?

Not: Desktop bir seçenek değil benim durumumda.
0
henchman
(16.11.22)
www.akakce.com

www.hepsiburada.com

2. link de amd versiyonu. ramler 16 kullanmaları biraz canımı sıktı :) bendeki modelde de tek kanal 16 var bir kaç ay içerisinde 16 daha eklemeyi düşünüyorum.

i9 olan 11.11 dönemi 56k görmüş. yine o civarları görebilir. 16 gb ram ekler paşalar gibi takılırsınız sanırım :) kasasını beğeniyorum rog strix serisinin. sıvı metal soğutma kullanıyor daha düşük konfigürasyonda bile.
0
sen de git sen de unut
(16.11.22)
@sen de, 16gb ram harici hiçbir kusuru yok, gayet güzel cihaz bence de. Umarım güzel bir indirime girer.

Peki yazdıklarım ışığında bekleyip beklememek konusunda ne diyorsunuz?
0
🌸henchman
(16.11.22)
1- 3080'li laptop almak mantıklı değil, çünkü 3070'li laptoplarla aradaki fiyat farkını hakketmiyor.
www.notebookcheck.net

Burada aşağıda birçok oyun testi var, fps değerlerinin hemen yanında compare butonu var. Rtx 3070 ile fark ortalama %10 civarı gördüğüm kadarıyla.

2- 3080'in ray tracing açtığın zaman AMD tarafında bir eşleniği yok. RTX 3060 bile en iyi AMD karttan daha iyi performans gösteriyor. RT biraz Nvidia'nın baskın olduğu teknoloji.

Eğer RT kapalı soruyorsan, AMD tarafında eşleniği RX 6800 XT serisi. Mobil alanda ise 6800M hemen hemen aynı performans gösterirken, bazı oyunlarda %10'a kadar farkı açmış:
www.notebookcheck.net

Ama tabi RT açtığın anda, bu fark ciddi anlamda Nvidia lehine dönüyor. Dolayısıyla AMD kart önermiyorum. AMD-Nvidia genel kart performansını merak ediyorsan şuraya bakabilirsin, altta farklı oyunlarda tüm Radeon RX- RTX serisi farklarını görebilirsin. Mobil olmayan kartlar için:
www.guru3d.com

3- RTX 3070 tanıtıldıktan yaklaşık 1.5 sene sonra mobil RTX 30 serisi gelmişti. RTX 3070 ve 3070 mobile release date olarak aratırsan bulursun. Aynı mantıkla bunun da daha rahat bir 2024 başına kadar gideri var. Yani alacaksan bekleme. Daha orta seviye RTX 40 serisi bile tanıtılmadı. 4070-4060 tanıtım tarihine 1 sene ekle. Ama dediğim gibi bu benim çıkarımım. Daha erken de gelebilir.

4- Bence mantıklı olur. Neden diyorsan, RTX 40 serisinin en büyük avantajı DLSS 3 frame generation. 1.5-2 kata kadar performans artışı sağlıyor. RTX 30 serisinde bu yok. Bu teknoloji 1 seneye olgunlaşır, şu an biraz buglu. Sonrasında alınacak bir RTX 40 Gpu'lu laptop uzun süre seni idare eder.
0
sarahkerrigan
(16.11.22)
valla hocam yeni serileri beklerseniz fiyatlar ne olur nasıl olur cevaplamak çok zor :/ gelen parayı değerlendirip katlayabilirim derseniz beklenebilir ama diğer türlü aldığımız kar şu dönemde :)

attığım ürünler full hd bir de bu kusur var, bu fiyat bandında 2k olsa daha güzel olur açıkçası. 2k ekranlar bazı satıcılarda dönem dönem bulunabiliyor şu an tam bilmiyorum araştırmak lazım. legion 5 pro serilerine bakılabilir, yeni serisi şu ara yeni geldi ülkeye nerelerde satışta bilmiyorum 11. nesil işlemciyle satıştaydı epeydir.

2. sorudaki cevap da bir nevi şu, aslında i7 12700H dengi olması beklenen işlemci ryzen 7 6800h amaaa yeterince dengi olamıyor :) yazılım kısmında amd biraz önde olsa da oyun performansında 6800h i5 12500h seviyelerinde deniyordu. bu fiyat bandında i9 ve ryzen9 bulmak mümkün 3080 ile güzel ikili olurlar. gelecek serilerde belki bütçe sorun olursa fiyatlar uçarsa vs i7 4060 ya da 4070 düşmek durumunda kalınabilir yarını öngörmek çok zor. benim ihtiyacım vardı ve beklemek işime gelmeyeceği için kafamdaki Fiyatın altını gördüğünde direkt aldım :) indirimler bütün ürünlere gelmiyor ne yazık ki 100 ürün varsa 30'unda az uz düşüş 4 5 tanesinde güzel indirim oluyor.
0
sen de git sen de unut
(16.11.22)
@sarrah, 3080 dememin sebebi vram 16gb olması aslında. 3070ti'da bile 8gb vram var. Bu ileride yetmez mi diye düşünüyorum işin aslı.

AMD konusunda ise aklımdan geçen cpu AMD ve gpu Nvidia şeklindeydi ama piyasada o türde bir laptop pek yok gibi gördüğüm kadarıyla.

@sen de, dediğim gibi çok aciliyeti yok ama 1,5-2 sene de bekleyemem. O arada laptoplar 100k'ya çıkarsa daha da alamam.

2k ekranlı, 3070ti (belki 3080 de olabilir) ekran kartlı laptop önerilerinizi alabilirim bu arada :) Mesela acer nitro 5 nasıldır? Acer eskiden soba gibiydi ama şimdi ne durumda bilmiyorum.
0
🌸henchman
(17.11.22)
(2)

cigarillo önerisi

ufoozgur
selamlar, hayatı boyu sigara içmemiş (36 yaşındayım) biriyim. geçen hafta bir arkadaşın captain black red içtiğini gördüm ve kokusu gerçekten hoşuma gitti. gidip brown ve red alıp denedim. ama haliyle içene değil de yanındaki kişiye kokusu hoş geliyormuş.bunun daha aromatik olanı, damakta daha fazla
selamlar, hayatı boyu sigara içmemiş (36 yaşındayım) biriyim. geçen hafta bir arkadaşın captain black red içtiğini gördüm ve kokusu gerçekten hoşuma gitti. gidip brown ve red alıp denedim. ama haliyle içene değil de yanındaki kişiye kokusu hoş geliyormuş.

bunun daha aromatik olanı, damakta daha fazla tat bırakanı var mıdır? önerilerinizi bekliyorum.
0
ufoozgur
(14.11.22)
Punta cana brown kahveyle çok güzel gidiyor. Puro ama içimi rahat. Captain black de sorun yaşamadıysan bunda da yaşamazsın. Tabi içine çekme ciğerini söker ;d

Captain black mango veya cherry vardı bunlar da güzel ve aromatik cigarillolar. Ekipte torbacı gibi bi arkadaş vardı sağolsun mangolusunu almıştı bana kesin dene onu.

O değil de 600 lira verebilirim diyorsan phillies blunt ballı puro var birayla ve kahveyle güzel gidiyor. Yazarken canım çekti ya.
0
sarahkerrigan
(14.11.22)
cigarillolar aroması ve kokusu güzel olmakla beraber normal sigaradan daha ağırdır. bu sebeple hiç bu toplara girmeyin derim. bu işler böyle böyle başlıyor :)

ha illa ben yine de deneyeceğim derseniz de moods önerebilirim. filtrelisi ama. filtresizi çok ağır.
0
teritori
(15.11.22)
(4)

PC toplama icin yardım

itsonlyhumannature
Merhaba arkadaslar pc toplamak istiyorum. Asagida belirttigim urunleri belirledim kendimce, bu konudan anlayan arkadaslardan ricam oluru var midir bi yorum yapmalari.- amd-ryzen-5-5600-35ghz-32mb-onbellek-6-cekirdek-am4-7nm-islemci_u17084- MSI-B450-Tomahawk-DDR4-Anakart/dp/B08L598DYN- Kingston-Belle
Merhaba arkadaslar pc toplamak istiyorum. Asagida belirttigim urunleri belirledim kendimce, bu konudan anlayan arkadaslardan ricam oluru var midir bi yorum yapmalari.

- amd-ryzen-5-5600-35ghz-32mb-onbellek-6-cekirdek-am4-7nm-islemci_u17084
- MSI-B450-Tomahawk-DDR4-Anakart/dp/B08L598DYN
- Kingston-Bellek-3200MHz 16gb ram
- corsair-carbide-serisi-spec-05-650w-80-bronze-usb-30-siyah-mid-tower-kasa_u12989
- Crucial-CT1000P2SSD8-dahili-2400 1tb ssd
- gigabyte-geforce-rtx-3060-eagle-12g-lhr-gaming-ekran-karti-fiyati-48861/
ya da
- gigabyte-geforce-rtx-3060-gaming-oc-12g-12gb-gddr6-192-bit-ekran-karti-p-43046

İki fanli ekran kartiyla 17k
Uc fanliyla 19k ediyor toplamda

Butcem 20k bir de monitor almayi dusunuyorum 27” o konuda da oneriniz varsa cok memnun olurum

Simdiden cok tesekkur ediyorum.

Not: linkleri sildim, reklama vs girmesin diye
0
itsonlyhumannature
(07.11.22)
3060 yerine 3060ti kesinlikle. 2 bin lira civarı fark var ama ciddi performans farkı var. Bana dua edersin.

Monitör olarak da bu bilgisayar için şu ayarda birşey öneririm
www.lg.com

7 bin liraya almıştım referans olması için atıyorum. İşte de çok kullanışlı, dikey de kullanabiliyorsun kod yazıyorsan. 2k çözünürlük aşağısı bir monitör alma.
0
sarahkerrigan
(07.11.22)
Uyumsuzluk performans kaybi vs olmaz degil mi anakartla
0
🌸itsonlyhumannature
(07.11.22)
Olabilir. A520, B550 ve X570 bunlar 5600'ün sorunsuz çalışacağı çipsetler. B450 bir önceki nesil, bios güncellemesi yapman gerekebilir.
0
sarahkerrigan
(07.11.22)
aynen ekran kartı 3060 ti veya 3070 alabilirsin.
0
koela
(08.11.22)
(21)

bi telefonu ortalama ne kadar kullaniyorsunuz

Kittie
bu aralar telefon alicam.bugunku bi duyuruda bi kullanici iphone 11, 2 3 yil goturur demis cevap olarak.tamam eski telefon da anlamiyorum nasi bu kadar az goturur.2016da alinma ortalama segment bi samsungum var.bi suru uygulama yuklu, sosyal medya aktif kullaniyorum, fotograf cekiyprum surekli, mail
bu aralar telefon alicam.
bugunku bi duyuruda bi kullanici iphone 11, 2 3 yil goturur demis cevap olarak.
tamam eski telefon da anlamiyorum nasi bu kadar az goturur.

2016da alinma ortalama segment bi samsungum var.
bi suru uygulama yuklu, sosyal medya aktif kullaniyorum, fotograf cekiyprum surekli, maillerimi takip ediyorum, aksamlari yatakta dizi izliyorum alistim ekran kucuklugune bilgisayari aramiyorum, internetten bi seyler okuyorum vs.
ne bi donma ne bi yavaslik var.

bikac yildir da guncelleme bile yapmiyorum galiba gelmiyor da hic orali degilim yani. bende mi bi gariplik var? simdi iphone 11 alsam bu mantikla beni bi 10 yil goturmeli.

baskalarinin telefonu yavasliyor mu. yani 2022de cikmis bi telefon 2025te cop mu yavastan?
millet napiyor da ne kullaniyor da cop oluyor telefonlar?

yeni telefon alma istegim de hem sikildim hem de fiyatlar giderek artiyor e 6 yillik telefon bi tane alayim diye alacagim
0
Kittie
(03.11.22)
çöp olmuyor ki, sadece diğerlerine kıyasla kötü kalıyor. herkesin telefon değiştirme motivasyonu aynı değil. iphone 11'im var mesela, değiştiren biri olsa sebeplerini anlarım. ama bu dediğiniz işlerde sorun yaratıyor mu? hayır.
0
ghilleinthemist
(03.11.22)
Bugune dek hep samsung kullandim, kapaklisindan simdiki dokunmatigine. Hepsini de telefonlar olene dek kullandim, ortalama 5-6 yil. Ama yakin zamanda zengin olursam basicam parayi aypon alicam, bendekini anneme vericem veya ihtiyaci olan bi ogrenciye.
0
summer timetable
(03.11.22)
İşimi görmez olasıya kadar. O yüzden belli bir süre yok. Eski telefonumu yıllarca ekranı kırık kullandım hatta.
0
yazdonumu
(03.11.22)
4-5 sene. son telefonumu 5 sene kullandım.
0
false pretension
(03.11.22)
İşimi görmez olasıya kadar +1

3 yıl öncesine kadar iPhone 6s kullanıyordum, pikselleri ölmeye başlayıp ekranın dörtte biri görünmez olunca artık yeter diye yeni telefon aldım. Şu an kullandığım telefon toplamda üçüncü akıllı telefonum.
0
kobuzchu kiz
(03.11.22)
genelde 3 yıl.
0
kuzey li
(03.11.22)
3.5 yil oldu, seneye bu zaman yenilemeyi dusunuyorum. samsung a50.
0
taurina
(03.11.22)
Kullandığım ilk akıllı telefon olan Iphone 5s'i 7,5 sene kullandım.
0
put it in your appropriate place
(03.11.22)
11 alma ben memnun değilim. Varan varsa 13 al bence.
0
Hallegadola
(03.11.22)
cop olmuyor+1
ariza olunca batarya falan bozulunca telefoncuya goturuyosub ve sonra bu donguyu bozamiyosun
0
ala09
(03.11.22)
2018'de Motorola almıştım, 16 GB hafıza 4 GB ram android 7.1 600 TL idi. Birkaç ay önce bataryası iptal oldu. Batarya hemen bulamadığım için yenisini aldım, batarya sonra buldum yedek olarak duruyor ve bir sorunu yok. Ama birincisi android sürümü eski kaldı. İkincisi 16 GB dahili hafıza hiçbir şeye yetmiyor artık.

Şu an yeni alacak olsam min. 64 GB dahili hafıza ve en yeni ya da bir onceki versiyonu olanını alırım. Bunu yapmazsan da 3-4 sene gitmişti eskisi ama böylesi daha mantıklı geliyor, zorlarsan ve donanımsal arıza olmazsa 5-6 yıl kullanırdim ben.
0
encokbenisevinnolur
(03.11.22)
Esimde de bende de ilk ciktigi yil aldigimiz iPhone 7 Plus vardi. 6 yil kullandiktan sonra artik degistirme zamani geldi deyip birer 14 Pro Max aldik. Muhtemelen bunlar da 6 yil gider, artik iPhone 20 aliriz bi dahakine :)
0
sertac akin
(03.11.22)
zamanında samsung s3 mini almıştım. 2 yıl sonra bataryasını değiştirmeme rağmen harici şarjla geziyodum. iş için de çok kullanıyodum ama öldü yani yapacak bişey yoktu artık.
uzun kullanmak istiyosan iphone al dediler ki hiç sevmezdim, iphone nun o kendi dünyasına girme şartı fln gıcık oluyodum. ama iphone 6s aldım ilk çıktığında, hakikaten o performansa rağmen bi 5 yıl kullandım, şarjı ölmüştü artık, değiştirip hala da kullanabilirdim de kasmadım, duruyo kenarda. iphone 13 pro aldım, hayatıma devam ediyorum. en az 5 yıl da kullanırım bence, zaten fiyatlar almış yürümüş..
önerim kesinlikle harici şarj kullanılmaması, gerçekten bataryayı öldürüyo.
0
sirkelimon
(03.11.22)
3 tane iphone (3gs/6s/12) kullandım, genelde 5-6 yıl. Bi de pili bitiyo diye değiştiriyorum aslen, yoksa pili değiştireyim de kullanayım desem 1-2 yıl daha gider.

Ama iş gereği elimin altında hep bilgisayar var, telefonum olmasa aramam. Senin gibi yoğun kullanıyor olsam daha sık değiştirmek isterdim belki. Çünkü atıyorum ekran kalitesi yükseliyor, kameralar uçuyor kaçıyor, hafızalar artıyor vs.

Madem o kadar yoğun kullanıyorum konforlu olsun derdim. Bilgisayarı 3 yılda bi değiştiriyorum mesela. 2012-2015-2018 ve 2021 model bilgisayar almışım düşününce. Dümdüz 3 yılda bir değiştiriyormuşum :)
0
plutongezegendegilmi
(04.11.22)
Ben de tamamen bozulana kadar kullanma taraftarıyım. Samsung S6 kullanıyorum ve 7 seneden fazla olmuş. 2 kere pilini, bir kez de arka kamerasını değiştirdim. Artık parmak izi sensörü çalışmıyor ama hala işimi gördüğü için değiştirme gereği duymuyorum. Şu var ben neredeyse sadece haberleşmek ve internette gezinmek için kullanıyorum, başka bir beklentim yok.
0
reactionic
(04.11.22)
6 yıl muhabbeti şuradan geliyor:
endoflife.date

Supported kısmında telefonun hala güncelleme alıp almadığı yazıyor.

Ios'un en son sürümü ile beraber Iphone 7 desteği düştü. Apple'dan OS desteği kesilen bir telefon için uygulama geliştiricilerin de desteği kesmesi çok sürmez. Yani en basit örnek olarak, Whatsapp kullanılamaz hale gelebilir.

Aynı mantıkla, 2019'da çıkan Iphone 11 için de desteğin kesilme tarihi muhtemelen 2025 olacak. Bu durumda 2.5 yıl destek alacak bir telefon almak mantıklı değil.

Iphone 13 ya da 14 almanı öneririm. Temiz 5 sene kullanabilirsin, güncelleme olayını kafana takmadan.
0
sarahkerrigan
(04.11.22)
ortalama 3 yıl
iphone 4 - 5s - 6s - x - 12 şeklinde gitti şu ana kadar.
telefon önemli benim için çok ciddi kullanıyorum hem iş hem keyif için.
0
roket adam
(04.11.22)
Şu an elimdeki 3. yılına girdi. Bence 1-2 yıl daha kullanırım gibi.
0
Amaranta ursula
(04.11.22)
iphone 7 var ilk çıktığı gün aldım. 6 senedir bende. Para yok diye mecburen kullanıyorum yoksa yenisini alırdım. 3 yıldan sonrası bayar.

iphone 11 zaten 3 yıllık bir telefon 2-3 yıl sonra güncelleme almayacak.
0
Erestor
(04.11.22)
2 yılda 1 şirket veriyor
0
gabe h coud
(04.11.22)
sifir aliyorum, 3 sene kullanip ortalama aldigimin yarisina satiyorum, yenisini aliyorum.

yeni telefon alacaksan ben olsam en eski 12 alirim ki 4-5 sene gotursun.
0
cooperr
(04.11.22)
(5)

Ps4 oyun tavsiyesi

the real brad pitt
Selamlar,Evlilik programı gibi kriterlerimi baştan yazayım. 1: türkçe altyazısı olmalı. 2: hikayeli olması. 3: beğenmeniz :)Last of us’lar gibi, uncharted’lar gibi bu şartları sağlayan oyun öneriniz varsa rica edeyim. Hikayeli ama. Yani cod gibi değil :dTeşekkürler.
Selamlar,

Evlilik programı gibi kriterlerimi baştan yazayım.

1: türkçe altyazısı olmalı.
2: hikayeli olması.
3: beğenmeniz :)

Last of us’lar gibi, uncharted’lar gibi bu şartları sağlayan oyun öneriniz varsa rica edeyim.

Hikayeli ama. Yani cod gibi değil :d

Teşekkürler.
0
the real brad pitt
(11.10.22)
detroit: become human
0
tahtakafa
(11.10.22)
detroit become human +1. nadir oyun oynuyorum, harcadığım çok güzel bir 10 saat oldu.

god of war olabilir, sağlam bir hikayesi var. türkçe alt yazı var diyor internette, uzun zaman önce bitirdiğim için hatırlamıyorum.

the ghost of tsushima. buna da bakabilirsin. üçü arasından hangisine ilk bakayım diyorsan kesinlikle detroit.
0
sarahkerrigan
(11.10.22)
Thief
0
Uncle Sam
(11.10.22)
detroit: become human +3

Ps4'ü sattım, sırf tekrardan oynmaka için Ps5 satın alırım.
0
put it in your appropriate place
(11.10.22)
Until dawn da olabilir.
0
pispinti
(12.10.22)
(11)

İşsiz arkadaşla kırıcı olmadan konuşmak

sarahkerrigan
Selam, öncelikle arkadaş hakkında bilgileri vereyim. Ülkedeki en iyi okullardan birinden makine mezunu, 10 senede bitirebildi. Ailevi sorunları yok, herhangi bir engeli yok. Orta sınıf bir aileden.Çok gerçek dışı kriterleri var. Örneğin ortalaması düşük olmasına rağmen, yurt dışında sürekli master p
Selam, öncelikle arkadaş hakkında bilgileri vereyim. Ülkedeki en iyi okullardan birinden makine mezunu, 10 senede bitirebildi. Ailevi sorunları yok, herhangi bir engeli yok. Orta sınıf bir aileden.

Çok gerçek dışı kriterleri var. Örneğin ortalaması düşük olmasına rağmen, yurt dışında sürekli master programlarına başvuruyor. 5 bin dolardan aşağı çalışmam diyor mesela. Bu ülkede çalışılmaz deyip sürekli ülkeye gömüyor. Düzenli olarak yakınıyor. ABD yeşil karta başvuruyor.

Sorum şu, benzer durumda arkadaşınız hiç oldu mu? Nasıl bir yaklaşım izlediniz, doğrudan, kırıcı olmayı göze alıp net konuştunuz mu, yoksa yuvarlak kelimelerle güvenli alandan uzaklaşmadan konuşmaya mı çalıştınız? Bu noktada iletişimi kuran ve yakınan arkadaş, konuyu siz açmıyorsunuz.

Ukala olmak, Amazon'un sahibiymiş gibi Linkedin tavsiyeleri vermek bana komik geliyor. Ne dersem diyeyim böyle anlaşılacakmış gibi düşünüyorum. Bir yerden başlaman lazımdan öteye gidemedim şimdilik, bir de bilge adam gibi 6 aylık kursları önerdim, bunun dışında geçiştiriyorum.

Arkadaşınız benimki kadar ekstrem bir durumda da olmayabilir. Sadece yaklaşımınızı ve bunun olumlu/olumsuz sonuçlarını merak ediyorum. Psikologa gitsin harici önerileri de dinleyebilirim.
0
sarahkerrigan
(28.09.22)
Benim tecrubem: Yardim istemeyen birine yardim edilemez & tavsiye istemeyen insan zaten dinlemeyecektir. "Bir yerden baslaman lazim" yeterince makul bir nasihat, onu bile sallamiyorsa yapacak pek bir sey yok bence.
0
hot potato
(28.09.22)
Ben bu tip insanlarla arkadaşlık yapamıyorum. Benim okulda da buna benzer iki tanıdığım vardı. Okulu aynen böyle uzattılar ve ortalamaları çok düşüktü, hayatta hiçbir şekilde kendilerinde hata, yanlışlık görmez, başkalarını suçlarlardı. Bu tiplerin genellikle aileden gelen rahatlıkları oluyor.

Karakterleri,huyları böyle bence onun bu durumu ile ilgili ona tavsiye vermenize gerek yok. Bir sorun yok ortada zaten. Onun yaşantısı böyle. Kimisi çalışmayı sever kimisi böyle bir şeyle uğraşmamayı. Belliki pekte maddi sıkıntısı yok, böyle yuvarlanıp gider bu.
0
GoodMorningTeacher
(28.09.22)
Hiç çalışmış mı bu kişi? Gerçek dışı kriterler iş hayatını hiç bilmemekten kaynaklanıyor olabilir. Öncelikle yargılamam. İşsizlik herkesin başına gelebilir. Zaten bu durum işsizlikten değil, iş beğenmemekten oluşmuş.

Bu şekilde zaman kaybettiğini, tecrübe kazanınca maaşının, işinin iyileşebileceğini, yurt dışına gitme ve diğer kişisel hedeflere çalışırken de zaman ayırabileceğini söylerdim. Kırıcı konuşmanıza gerek yok. Arkadaş da olsanız kimsenin anası babası değilsiniz. Zaten okulu 10 yılda bitiren biri bu konuyu sizin kadar umursamıyordur.
0
dissendium
(28.09.22)
@dissendium, bir iki tane kısa dönem staj hariç sıfır deneyim. Hiç çalışmamış. Dediğim gibi, yakınan taraf kendisi, yoksa haklısın. Durup dururken kimseye senin yolun yol değil denmez.
0
🌸sarahkerrigan
(28.09.22)
yardım istemeyen-yardıma ihtiyacı olduğuna ikna olmamış kimseye yardım edemezsiniz.
0
orpheus
(28.09.22)
@sarahkerrigan, ben de öyle tahmin etmiştim. Buradan yürüyebilirsiniz. Önce bir ortamı gör, belki seversin gibi heveslendirici tavsiyeler vermek daha iyi sonuç verir. Diğer türlü ters teper. Bir de kanıtlarla konuşmak lazım. Avrupa'da bile bildiğim kadarıyla 5 bin dolar yüksek bir maaş. İnternetten ülkelere göre ortalama maaşları gösterebilirsiniz. Sadece iyi bir okuldan mezun olduğu için tecrübesiz birine bu paranın verilmeyeceğini söyleyebilirsiniz.
0
dissendium
(28.09.22)
tavsiyeni istemeyen birine tavsiye vermek için bu soruyu sorup zamanını kaybetmek üzücü.
bence enerjini kendi hayatını üst seviyeye taşımak için harca
0
hopp
(28.09.22)
aynısı başıma geldi. maaş beğenmedi, iş beğenmedi. ben stajyerdim, işte ister istemez ilerledim, ama o sürekli şikayet etti. ona işin doğrusunu ısrarla göstermeniz bir işe yaramaz bence. okulu erken bitirmesi, ortalamasını iyi tutması da işine yarardı, muhtemelen ailesi de bu konuyu onunla çok konuştu, ama işe yaramadı. ne derseniz deyin size akıl verecek, iş beğenmeyecek.

bu arada, o arkadaşım uzun seneler sonra yurtdışına gidip orada işçi olarak çalıştı. tanıdık kimse onu görmeyip kınamayınca daha kolay çalışabildi sanırım. buraya gelip yine de yurtdışında olmaktan ötürü mutlu olduğunu söylüyordu tabi, övüyordu durumunu.
hasılı, can çıkar huy çıkmaz. siz de kafanıza takmayın. bazı arkadaş yavaş yavaş konuşur, bazısı çok atiktir, bazısı da böyledir işte. bir renk olarak kabul edin, doğruyu gösterme niyeti sizi yorar.
0
lovemyself
(28.09.22)
Benim de böyle çok arkadaşım var maalesef. Genelde tavsiye değil de "haklısın abi ülkenin durumu çok kötü gerçekten de" falan diyorum genelde.

Bi çok insanın kafada böyle hazır "şablon"ları var. Dışardan değiştirmek zor / imkansız. Yani ülkenin kötü olduğuna, daha iyisini hakettiğine falan inanıyorsa inanıyordur yani, ne yapıcaksın. İnanç bu. Kendi tecrübeleri değiştirirse değiştirir.
0
plutongezegendegilmi
(28.09.22)
Dost acı söyler
0
beemaker
(29.09.22)
arkadaşıma sövmeyeceksem kime söveceğim? tabii ki arkadaşınıza dandun konuşacaksınız, gerekirse aşağılayacaksınız. alınıp güceniyorsa arkadaşınız değildir.

edit: sen yapmıyorsan, sen de onun arkadaşı değilsindir. boş da verebilirsin.
0
ahmet oturum cerezi
(29.09.22)
(11)

En yaşanılası olduğunu düşündüğünüz ülke

cosmicgadin
Hangisi? Sebepleriyle lütfen.
Hangisi? Sebepleriyle lütfen.
0
cosmicgadin
(23.09.22)
Yeni Zelanda

Dünyanın hareketli bölgelerinden izole ancak bilinçli, sosyal olarak uyumlu insanlar yaşıyor. Hayat standartları benim için güzel.

Kanada da başka bir seçenek. Aynı ABD gibi dünyanın diğer bölgeleriyle arasında iki tane okyanus var ama ABD gibi kendi içinde kurtlar sofrası değil. İnsanları daha mülayim.

Yani anlayacağınız gibi benim için en önemli noktayı gününüz toplumsal normlarını yansıtan ancak çok göz önünde olmayan ülkeler oluşturuyor.

Norveç, İsveç gibi ülkeler her geçen gün artan gerilimlerin içinde daha da çok kalmaya başladılar; onun için artık onları saymıyorum.
0
akhenaten
(23.09.22)
İsrail/Katar
-Havası güzel.
-Yemekler güzel.
-Deniz/plaj.
-Güvenli (özellikle Katar).
-Haklı refah içinde, görece zengin ülkeler.
-TR'ye yakın.
-İş imkanları gani.
0
heritage
(23.09.22)
ABD. Her açıdan daha çok olanak var.
0
dissendium
(23.09.22)
nasil yasayacagimiza gore


chill bir emekli hayati icin en yasanilir ulke tayland

sosyo politik dinamik ve bu acidan besleyici bir hayat icin fransa

sadece izdirap icin turkiye
0
hewit
(23.09.22)
ABD. Her eyaleti bir ülke gibi.

Demokratların azınlıkta olduğu herhangi bir eyalette nispeten rahat yaşayabilirsiniz. Mülteci sorunundan kaçmak daha kolay.

Maaşları yüksek, şehirlerinde başıboş hayvan sorunu yok. Şehirde çalışmak istemeyenler için imkanları çok daha fazla, büyük şirketler kasaba gibi yerlere ofis açabiliyorlar.

Pasaportu çok güçlü, herhangi bir Avrupa ülkesinde haftalarca tatil yapabilirsiniz.

Araba ve yakıt ucuz. Et ucuz. Her türlü dünyaca ünlü müzik gruplarını dinlemek ve çeşit çeşit sosyal aktivite mümkün.

Bu biraz kişisel ama müstakil ev çok yaygın.

Avrupa mülteci cenneti, ayrıca tek tip hükümetler olduğu için halka zorla herhangi bir şeyi dayattırabiliyorlar. Yani Hollanda’nın yaptığı gibi eti yasakladık, tarım yapamazsınız dediklerinde gidebileceğiniz alternatif bir şehir yok. ABD de bu durum daha zor. Eyalet bazlı kararlar veriliyor. Bunaldığınız bir noktada başka bir yere taşınabilirsiniz.

ABD de zengin olmak daha kolay, Avrupa vergi cenneti.

Özetle, Avrupa’ya gidecekseniz Türkiye de kalın daha mantıklı bence. Tek hedefiniz ABD olsun.
0
sarahkerrigan
(23.09.22)
rusya. başkalarından devşirme faşizm yerine bizzat evde yapılmış sağlıklı ve organik faşizmi tercih ediyorum çünkü. normalde sıkı avrupacıydım, ülke fark etmezdi. gel deseler yine giderim herhalde ama siyaset işine hiç girmemem lazım, yoksa nefis dayaklar yerim. ben o yüzden rusya ve ardından balkanlar diyorum. öncelik sırbistan, plase hırvatistan.

herkesin fikrine ve isteğine saygım sonsuz ama ben ABD'yi idealize eden biriyle merhabalaşmanın ötesine geçmem mesela. bi ricası, isteği olursa yardımcı olurum. o kadar.
0
der meister
(23.09.22)
bastira bastira soyluyorum kesinlikle commonwealth olamaz, reklami iyi, abartiliyor.

bizim gibi akdeniz insanina, italya, portekiz, fransa gibi ulkeler uygun.
fransizlar cinstir, ispanyollar ve italyanlar ile iyi anlasiriz.

yok avrupa'dan cikmak istiyorum diyorsaniz, ya Amerika (pasifik sahili) ya da Rusya.

obur taraftan haliniz vaktiniz isiniz gucunuz yerinde ise ben olsam turkiye'den en fazla 2 haftaligina tatil icin kacarim, bir nefes alir cukura geri donerim.
0
cooperr
(23.09.22)
Bence bu konuya mikro ölçekte bakmak lazım. Yani yaşadığın şehir hatta mahalleye göre değişir. Senin beklentilerine göre de.

Yani ABD diyelim mesela. New York'ta yaşayacağın hayatla, New Orleans'taki bir olmayacak. Hatta New York'ta merkezde yaşayanla civarında yaşayan new jersey gibi insanın da hayatı ve mutluluğu farklıdır.

Bu her ülkede böyle. Maddi kaynaklarınız güçlüyse, tuhaf afrika ülkeleri dışında hemen her ülke yaşanılasıdır dünya üzerinde.
0
anten
(23.09.22)
Katar, İsveç, BAE, İsviçre, Norveç, Avustralya, Yenizelanda
0
beemaker
(23.09.22)
Kişiden kişiye çok değişecek bir olay.
Misal para isteyen kişinin gitmek isteyeceği yerler belli. Ha zor duruma düşersen yardım eden yok oralarda ama risk budur.

Ben pek bilmiyorum neresi. Türkiye olmadığından eminim çünkü hayatta baktığım tek şey para değil. Ayda 8-10 bin eurodan aşağıya türk insani ile günlük muhatap olmam. Iki hafta tatilden döndüm, dünya varmış.
Akdeniz ülkeleri insan olarak bize uyumlu katılırım. Misal almanlar ile olan ortamlar bana biraz daha zor geliyor fransiz/ispanyollara falan göre.
Ama nedense hem bana yakın olması hem paranın Çok olması hem Avrupa'da olması hem Türkiye'ye gidiş dönüş kolay olması falan derken İsviçre olabilir. Ama Fransa'da da sorunum yok yani.
Amerika olmadığından da eminim de onu eleştirmek için vakit harcayamam.
0
logisticsmanager
(24.09.22)
@romario, herkes insan gibi cevap yazmış, hayret kimse ukalalık yapmamış derken senin ender rastlanacak derecede boş cevabını gördüm. Her soruya böyle kime göre neye göre kafasında, beyin yakan, hiç bir faydaya hizmet etmeyen ve varsayımsal bir şekilde yaklaşmanıza sebep olan beyin fonksiyonlarınızda arıza olduğunu düşünüyorum. Biliyor musun, ortaya savurduğun saçma cümlelerin biraz zıttı olacak ama Avrupa'da 8 sene yaşadım, altımda son model iki arabayla. Garsonluk falan aramıyorum, insanların fikrini öğrenmek için bir soru sordum, bilmişlik taslamalarına meydan açmak için değil. Soru gördüğünde cevap vermek zorunda hissetme kendini olur mu?
0
🌸cosmicgadin
(24.09.22)
(5)

is degistirme sorusu

Kittie
bi yere basvurmustum. en azindan gorusmeye cagirirlar demistim ama bu kadar cabuk beklemiyordum.ingiliz bi sirket. turkiyede ofisleri var. beni ingiliz biri aradi direkt telefonla. yarim saat kadar konustuk. isi anlatti biraz daha detayli. neden basvurdun, boyle bi iste ne hayal ediyorsun falan dedi
bi yere basvurmustum. en azindan gorusmeye cagirirlar demistim ama bu kadar cabuk beklemiyordum.

ingiliz bi sirket. turkiyede ofisleri var. beni ingiliz biri aradi direkt telefonla. yarim saat kadar konustuk. isi anlatti biraz daha detayli. neden basvurdun, boyle bi iste ne hayal ediyorsun falan dedi.

isin su an yaptigim isten bi farki var. onu da soyledim bi ara. buyuk gibi gozukuyor ama kucuk bi fark bizim icin diger seyler daha onemli dedi.

is hibritmis. dusunulen adaylara tekrar turk biri donecek dedi ve simdi ofise cagriyorlar. ille beni almayacaklar tabii ama duyuruya danisayim dedim simdiden.

asiri korkuyorum. diyelim ki parada anlastik. benim de icime sindi. ya yapamazsam o isi. ayrica bir de bayadir evden calisiyorum. insanlara tahammulum de azaldi. ofiste ne kadar calisilacak diye sormadim ama herhalde en az 2 gundur. belki bir hafta ofis, bir hafta evdir. ofiste calismak arkadaslik kurmak da zor geliyor. yani korkutucu geliyor.

su an heyecanla yazdim hizli bir sekilde. ama heyecan mutluluk degil de korku heyecani. su anki isyerimde o kadar degersiz olduguma inandirildim ki napsin beni bu yabanci sirket diyorum. evde olmaya da cok alistim. ve bu kriz ortaminda elimdekinden olmaktan da korkuyorum iste.

ve asil soru. sadece 2-3 gun bi is aradim ve bu cikti.
adamin kucuk dedigi kisim benim icin onemli bi sey. su anki isimde yapmaktan imtina ettigim bi sey (bu kismi soylemedim adama).
acaba daha match bi sey arasam mi? atlamasam mi hemen? ya da gidip en kotu bi parayi falan mi ogrensem? su an pozisyon cazip gelmiyor ama hem bulundugum yerden kurtulmak istiyorum hem de para acaba euromudur diyorum.
ote yandan da burada kactigim is orada yuzde yuz isim olacak. yapamayacagimdan degil de yapmak istemedigimden daha cok.
0
Kittie
(31.08.22)
Git konus sonra dusunursun. Gittin diye isi kabul etmek zorunda degilsin. Dusunmek icin 1-2 gun sure rica edersin gerekirse.
0
randomkiss
(31.08.22)
randomkiss: gorusmeye kadar biraz kafamda netlestirmem lazim simdiden. asiri bir korku olustu icimde. hic boyle hissetmezdim. en son ilk isimde yasamistim bunu. ve bu kadar degildi. sanki o kucuk kisim konu olmasa boyle korkmazdim gerci
0
🌸Kittie
(31.08.22)
işle alakalı bir yakınma duyurusu görünce kesin kittie kardeşimiz diyorum ve genellikle tahmin doğru oluyor :D

bu kadar mutsuzken bulunduğun yerde, en azından bir şans ver. belki öyle bir rakam söyleyecek ki, aklın gidecek. 6 ayda aldığını 1 ayda teklif edecekler. böyle bir olasılığı görmezden gelip neden korkuyorsun? şansını dene bence. sonra pişman olmaktan iyidir.
0
sarahkerrigan
(31.08.22)
Ben gerçekçi yorum yapmak istedim. Para ne olursa olsun insan sevmediği işi yapınca çok uzun ömürlü olmuyor. İşe giderken küfür ediyorsun. Para önemli ama biraz da kafa rahatlığı önemli. Ben olsam görüşmeye giderdim yine de.
0
dissendium
(31.08.22)
Bir yorum yapmak isterim;
Bazı işler her şirkette aynı olmuyor.
Misal bir yerde çalıştım, satın alma. Siparisler elle giriliyor.

Şu an çalıştigim yerde sap migrasyonu sonrası manual olay kalmayacak (önceden de yoktu da daha da otomatik olacak).

Kısacası o bahsedilen is ne bilmiyorum ama her yerde aynı oldugundan emin misiniz?

Görüşmeye kesin gidin.
0
logisticsmanager
(31.08.22)
(11)

Güçlü sesli kadın vokal

biseysorcaktim
Morgan James (https://www.youtube.com/watch?v=Yq4KA0mUnC8) ya da adele (https://www.youtube.com/watch?v=Ri7-vnrJD3k) gibi güçlü sesli kadın vokal paylaşır mısınız?bu verdiğim iki kaydı dinlerken işi gücü bırakıp hayran olmakla meşgul oluyorum genelde. müzikler güzel, sesleri çok güçlü. heyecanlanıyo
Morgan James (www.youtube.com ya da adele (www.youtube.com gibi güçlü sesli kadın vokal paylaşır mısınız?

bu verdiğim iki kaydı dinlerken işi gücü bırakıp hayran olmakla meşgul oluyorum genelde. müzikler güzel, sesleri çok güçlü. heyecanlanıyorum.
0
biseysorcaktim
(29.08.22)
Amy Winehouse
0
himmet dayi
(29.08.22)
Amalia Rodrigues
Ümmüşen
Marianne Faithfull
Birdy
Sia

Edit: Aurora
0
Amaranta ursula
(29.08.22)
Aretha Franklin ve hemen hemen bütün soul şarkıcıları
0
kaptan memo
(29.08.22)
www.youtube.com

Floor Jansen - Nightwish

www.youtube.com
Within Temptation'un solisti, Sharon den Adel'e de bakabilirsin.
0
sarahkerrigan
(29.08.22)
florence welch - www.youtube.com
0
suyin
(29.08.22)
(bkz: beth hart )

am I the only one (live) - youtu.be
0
AlsterWasser
(29.08.22)
dinah washington

youtu.be

etta james

www.youtube.com
0
az icilmis izmarit
(30.08.22)
freebird5406_2
(30.08.22)
stevie nicks
jefferson airplane
shocking blue
0
william morris
(30.08.22)
florence welch +1
hannah reid (london grammar)
0
phoarbix
(30.08.22)
(5)

15k laptop önerisi

benibulmanlazim
dell ya da lenovo biraz iş, biraz film izlemelik, biraz oyun oynamalık.ek olarak uzak dur dediğiniz ekrankartı varsa yazar mısınız.
dell ya da lenovo

biraz iş, biraz film izlemelik, biraz oyun oynamalık.ek olarak uzak dur dediğiniz ekrankartı varsa yazar mısınız.
0
benibulmanlazim
(19.07.22)
ty.gl

Dediğin fiyat aralığında bulabildiğim en ideal laptop bu. Rtx 3050 den aşağı düşme.

Gtx 1600 serisine sahip olanlardan uzak dur.
0
sarahkerrigan
(20.07.22)
üstteki yazara katılıyorum o fiyata lenovo ideapad gaming serisi uygun. ama tavsiyem technopat'te başlık açın baya yardımcı oluyorlar.
0
beatbox yapan metalci
(20.07.22)
Biraz daha çıkabilirsen dell latitude serisi
0
OrangeYellow
(20.07.22)
@sarahkarigan
işlemci olarak uzak dur dediğin bir şey var mı. amd ya da intel tavsiyesi ?
0
🌸benibulmanlazim
(21.07.22)
intel/amd yakın bu fiyat aralığında. ryzen 4600/5600, i5 10000, 11000 serisi işlemciye sahip laptoplara da bakabilirsin. Intel tarafında i3, amd tarafında Ryzen 4300/5300 serilerinden uzak dur, bunlar alt seviye.

Ek olarak 16 gb ram olmasına dikkat etsen yeterli bence.
0
sarahkerrigan
(22.07.22)
(9)

35 yaşından sonra yazılımcı olmak

kahver
Hello world.Şimdi bu tarz soruları internette binlerce defa sormuşlardır. Ekşi'de de benzer sorular, tartışmalar var. Çok fazla kafa karışıklığı yaratan cevaplar...Öznel olarak neyim eksik diyerek ben de soruyorum.1- 35 yaşından sonra gerekli kurslara veya çalışmalara günlük kaç saat ayrılır ise, Py
Hello world.

Şimdi bu tarz soruları internette binlerce defa sormuşlardır. Ekşi'de de benzer sorular, tartışmalar var. Çok fazla kafa karışıklığı yaratan cevaplar...
Öznel olarak neyim eksik diyerek ben de soruyorum.

1- 35 yaşından sonra gerekli kurslara veya çalışmalara günlük kaç saat ayrılır ise, Python gibi programlar öğrenilip Data analist tarzı programcı olunur? (isteyen her yaşta her şeyi yapabilir denebileceğini bildiğim için olunur diye kati soru sordum).

2- diyelim kişi, önceki mesleğini bıraktı ve yazılım-programlama işine kafayı yordu. ve 6 ay, 1 sene sonra bu meslekte bir şeyler yapabilmek için donanım sağladı. Yurtdışında veya remote olarak start verdiğinde kazançları maddi olarak kaç dolarla başlar?

3- matematik, ingilizce yazılımcılık için önemli parametreler. Bu alanlarda eksikleri olan kişilerin de bu mesleklerde boy göstermesi, bu sektörlerdeki iş açığını gösteriyor (linkedin'deki günlük iş ilanları bile bir veri). elbette bunun böyle gitmeyeceği aşikar. dünya data science, machine learning,
artificial intelligence gibi alanlarda daha hızlı gelişirken, matematiği veya ingilizcesi eksik olanlar eksiklerini kapatmalı mıdır, yoksa kemikten yetiştim geyiğindeki gibi bir 50 yıl daha ekmeğini yiyebilirler mi?

4- kodlamadan gözü korkanlar ama bu sektörlerde de var olmak isteyenlere front end developerlık tavsiye edebilir misiniz? bu alanda da büyük yenilikler olduğu için yarın birgün gerek duyulmayabilir mi?

5-bu soruları soran kişiye "hepsini boşver. yaşın gelmiş 35'e tecrübe kazandığın mesleğinde çorban kaynasın, hiç girme, uzun vadede yıpranır ve rekabetçi ortamda silinip gidersin" mi demeliyiz.

not: yazılıma yönelmeye çalışan çevremde bu yaşlarda çok insan var. büyük tartışma konusu açıkcası. uzmanlarına bi sorayım dedim.

iyi akşamlar, sevgiler.
0
kahver
(29.06.22)
1- pas. klasik yol yerine (üniversite oku + işe gir) dediğin şekilde işe giren, freelance çalışan arkadaşlar daha güzel cevap verir.

2- mesleğe başlangıç parası türkiye'de yaklaşık 1000 dolar. şu an girsen 15 bin liranın altında almazsın eğer kurumsalız ayağına milletin hakkını gasp eden bir firmada çalışmıyorsan.

3- matematik çalıştığın alana göre değişen bir gereklilik. benim yazdığım kodun ne kadar verimli çalıştığını anlayacak kadar(zaman karmaşıklığı analizi) matematik bilgim var ama şu an grafik programlama yapamam mesela. onun için daha farklı matematik dalı hakkında bilgi sahibi olmak lazım.

senin sorun özelinde www.coursera.org
bunları bilmen gerekebilir işi zorlanmadan yapabilmen için. net olarak alana karar ver, sonra o alan için gereken matematik bilgisini de internetten bulup öğrenebilirsin.

ingilizce en azından b2 seviyesinde şart. bolca okuman gerekecek.

4- front end dev değilim ama, bizim şirkettekilerden yola çıkarsam, en az backend kadar iş yapıyorlar. çok hızlı değişen bir alan. her daim iyi derecede javascript ve genel geçer bir framework bilen (react, vue, angular vs) insan ihtiyacı olacaktır. yapabileceklerinin sınırı yok Fe'de.

5- ben bunu derim. eğer gelirinden memnunsan yazılım çekilecek çile değil. garip bir şekilde kolay algısı var insanlarda. öğrenmesi de, güncel kalması da, iş yapması da stresli ve -bence- genel kanının aksine zor. 35 yaşındaki birini mutlu edecek parayı da ilk başta kazanman yine zor olacaktır. çok fazla talep var.
0
sarahkerrigan
(29.06.22)
roadmap.sh

Yukaridaki site bir yazilimcinin (backend, frontend, android,ios...) Bilmesi gereken tüm gereksinimlerini göstermekte.

İngilizce olmazsa olmaz. Belirttiğiniz kişinin yolu çok uzun.
0
kaiserr76
(29.06.22)
Valla hocam şöyle bişey var, şu an çalışmaya başlasan güzel para kazanacağın dönem 40+ yaşların.

Ben 30 yaşındayım, kod yazmaktan başım şişti. Artık ufak ufak yöneticilik / danışmanlık pozisyonlarına kayıyorum, 40'tan sonra kod yazmakla uğraşmak istemem. Çünkü çok yıpratıcı bir alan, her gün oturup yeni bir şeyler öğrenmen gerek.

Ha bence yine otur başına bi bak, ben bunu 20 yıl yaparım dersen gir tabi. Sektör her geçen gün daha "rekabetçi" oluyor ama açık 3-5 sene içinde kapanmaz bence.
0
plutongezegendegilmi
(29.06.22)
Gemicilik bi ara boyleydi, 6bin dolar maas var deyip herkes gemicilik kurslarina gitti. Bir kismi da 4 sene uni okudu.
Sonunda herkes alakasiz islerde.

55'den sonra bile yazilimci olabilirsin ama olmak ister misin. Ben 35+ yazilimciyim, ustteki yazilimcilarin dillerini 3 sene ugrassam ogrenemem. Cunku ben de tiksindim, belli bir yastan sonra yapilacak is degil.
Yapan adama saygim var ama 2000 dogumlu adamin sana is verip sonra bunu denetlemesi, kusur bulmasi falan saglam sinirler gerektiriyor.
0
divit
(29.06.22)
1-) Herkesin öğrenme hızı farklı. Bir işte çalışıyormuş gibi, tamamını öğrenerek geçirmek tabi çok mümkün olmayabilir ama günde 7-8 saat bir yıl boyunca uğraşırsanız, giriş seviyesi pozisyonlara girecek kadar bilgi ilerleyebilirsiniz. Türkiye'de şu anda giriş seviyesi (junior) yazılımcı maaşı 10 bin lira civarı diye biliyorum, buradan başlayıp yukarı doğru gidiyor. Bu konuda şöyle bir yorum yapabilirim, eskiden herkesten yazılımcı olmaz diyordum, yılların getirdiği tecrübeden sonra bunu daha sonra düşündükçe, herkesten "iyi yazılımcı" olmaz diye düzeltmeye karar verdim, yani giriş seviyesinde iş yapabilecek seviyeye hemen hemen herkes gelebilir ama dünya standardlarında iş çıkaracağım diyorsanız, işte bunu (doğal olarak) herkes yapamaz.

2-) Kontrat bazlı çalışacaksanız remote işlerde genelde senior seviyesine gelmeniz gerek, bu da bence minimum 5 yıl tecrübe ile olur. Ben serbest çalışırım derseniz bir yıldan sonra yavaş yavaş iş almaya başlarsınız ama rekabetten sıyrılmanız zor olabilir.

3-) Web geliştiricilerin %99'unun lise matematiği harici matematik bilmesine gerek yokken C++'ta oyun motoru geliştirenlerin fizik bilmesi gerekiyor. İngilizce bilmeden zorlanırsınız, olur yine ama bence her yazılımcının İngilizce bilmesi gerekiyor.

4-) Tavsiye ederim, bence önü açık bir alan. Ben backend geliştiriciyim, haddime değil ama frontend için "kolay" diyemem, onun da kendine göre zorluğu vardır.

5-) Ben bunu demem, diyemem.

Bu arada eğer dört yıllık ilgili bir alandan mezun değilseniz, yapacağınız iş başvurularının yaklaşık olarak tamamı reddedilecektir.

Başarılar dilerim.
0
hayirsiz
(30.06.22)
ingilizcesi eksik olan birinini it sektöründeki herhangi bir işi bence hakkıyla yapması imkansız. tüm kaynaklar, içerikler, detaylar ingilizce, onu geçtim ileride x bi yazılımla, ürünle ilgili destek gerekir, birine ulaşman gerekir o adamlarla da ingilizce konuşuyorsun. 10+ yıllık kariyerimde gördüğüm ing bilmeyen adam sektöre bi şekilde girebilmiş olsa bile ilerleyemiyor.
0
roket adam
(30.06.22)
Bu saatten sonra alaylı yazılımcıların sektörde tutunması zor. Bir yazılım mühendisi olarak bu yazılım balonunun patlayacağını düşünüyorum. Elbette sektör asla ölmeyecek ama daha çok Data science, ML, DL, AI gibi alanlara talep olacak. Onlar da alaylı yazılımcıyı aşar. İşinizde vasat bir seviyedeyseniz bile bence macere aramayın. Uzaktan göründüğü kadar kolay bir iş değil. 27 yaşında 5 yıl tecrübeli halimle kod yazmaktan sıkıldım, ben de yukarıdaki arkadaş gibi birkaç sene için danışmanlık yöneticilik tarzı bir tarafa geçmeyi düşünüyorum. Belli bir yaştan sonra kod yazmak zorlaşıyor, performansın düşüyor. 35 yaşında başlasanız, orta halli bir front-end developer olmak için bile min. 2 yıl lazım.
0
Departure
(30.06.22)
ben artık birçok konuda insanları dinlememeye karar verdim. bence şöyle yap. bir word dosyası aç (onenote, notion kullanmıyorsan tavsiye ederim) ve sağlam bir araştırma yapıp oraya notlar yaz. kronometre ile zaman tut ve en az bir 30 saat ayırarak bir rapor hazırla kendine. haftada 3-5 saat ayırarak birkaç aya yay gerekirse.

bunun içine yazılımla ilgili meslekleri yaz sırayla araştır ne olduklarını. takip etmen gereken siteler, programlama dilleri, izlemen gereken youtube videoları, oradan buradan duyduğun anahtar kelimeleri yaz ve araştır.(mesela bu duyurudan ben bu duyurudan react, angular gibi kavramları öğrendim ve ne olduklarını bilmiyorum)

birilerine de sor ama bu tarz bir araştırmaya min. 30 saat ayırmadan kimseyi dinleme. çünkü herkesin tavsiyesi farklı oluyor ve sana uymuyor. gereksiz yere şevk kıranlar olduğu gibi gereksiz gaza getiren de olabilir.
0
black mamba
(30.06.22)
istiririm yalarim bir de
(30.06.22)
(5)

yeni evlenmiş arkadaşa hediye

klasik kazık
merhabalar, bir arkadaşım evlendi geçen ay. düğünü gidebileceğim bir yerde değildi ve hediyemi yollayamazdım, yani düğününe gitmedim diye bir sorunumuz yok. şimdi yarın görüşüceğiz normal olarak, bira falan içmek için. ben ne hediye verebilirim? ne vermek uygun olur? cafede barda otururken çıkarıp m
merhabalar,
bir arkadaşım evlendi geçen ay. düğünü gidebileceğim bir yerde değildi ve hediyemi yollayamazdım, yani düğününe gitmedim diye bir sorunumuz yok. şimdi yarın görüşüceğiz normal olarak, bira falan içmek için. ben ne hediye verebilirim? ne vermek uygun olur? cafede barda otururken çıkarıp mutfak hediyesi de verilmez heralde? ne yapabilirim sizce?
0
klasik kazık
(27.06.22)
aynı durumdaydım, arkadaşa zarf içinde 100 dolar vermiştim :D yaklaşık bir çeyrek altın tutarı. bir de onun hesabı çekmiştim. siz de benzerini yapabilirsiniz. fazlasıyla yeterli olur bence.
0
sarahkerrigan
(27.06.22)
nasıl fiyatlı bişey düşündüğüne bağlı, 300-500 lira ise hediye alabilirsin daha üstüyse gram veya çeyrek altın veya dolar vs. vermen daha makul açıkçası. Her devirde evlenen kişiye en iyi hediye = para, o da altın ile veriliyor bizim kültürde.
0
nhk ni youkosu
(27.06.22)
Ben gecen zarfa para koyup verdim 200₺ idi benimki yakinim degildi+ butce meselesidir biraz da

ne kadarsa zarfla ver, hediye aramakla ugrasma
0
ala09
(28.06.22)
nakit hoş gelmiyorsa amazon hediye kartı verin bence. istediği her ev eşyasını ucuza alabilir sonuçta ordan da.

mesela 1000tl hediye kartı gibi...

www.amazon.com.tr
0
Mihendiss
(28.06.22)
çeyrek altın vermiştim benzer bir durumda.
0
haistre
(28.06.22)
(11)

Mesleki tatminsizlik ve hayatta radikal kararlar almak hk.

Departure
Birkaç yıldır hayatımda bir amaç yok gibi hissediyorum, ne bulunduğum çevreden ne de işimden memnunum. Hiçbir zaman idealist biri olmadım. Basit zevklerim vardı; dizi/film izlemek, müzik dinlemek, kitap okumak, teknoloji ile ilgilenmek gibi. Bunlarla yetinmeye çalışıyordum. Ancak şu son birkaç yıldı
Birkaç yıldır hayatımda bir amaç yok gibi hissediyorum, ne bulunduğum çevreden ne de işimden memnunum. Hiçbir zaman idealist biri olmadım. Basit zevklerim vardı; dizi/film izlemek, müzik dinlemek, kitap okumak, teknoloji ile ilgilenmek gibi. Bunlarla yetinmeye çalışıyordum. Ancak şu son birkaç yıldır içimde hep, fark yaratan saygı duyulan biri olmamanın burukluğu var. Yaptığım işten memnun değilim, sosyal çevrem yok hemen hemen hiç olmadı. Zamanında bana göre olmayan bir bölümü seçmiştim, hoş 18 yaşında ne kadar bilinçli olunabilir ki? Eczacılık yazacakken yazılımlı bir bölüm seçtim. Dedim zaten asosyalim, bilgisayar başında olmayı da seviyorum, böyle bölümüme karar verdim.

Şu an bir şirkette mid level developer olarak çalışıyorum, 27 yaşındayım. İşimde kötü değilim ama çok iyi de değilim. Bunun okulunu okudum ama mühendislik mezunu değilim. Matematik ve akademik altyapı yetersiz olunca bilimsel alanlara kaymak pek de mümkün olmuyor. İyi bir üniversitede okudum aynı kalibredeki üniversitelerin bilgisayar mühendisliği master programlarına başvurdum fakat hep reddedildim. Hal böyle olunca machine learning, AI gibi ilgi duyduğum alanlara kayamayacağımı, profesyonel olarak bundan ekmek yiyemeyeceğimi iş dünyasına girince anladım. Açıkcası yurtdışına gitme gibi bir hayalim de olmadı. İstesem muhtemelen gidebilirdim fakat sorun bu değil. Ailemle yaşıyorum, fena para da kazanmıyorum. Yani sıkıntım maddiyat değil.

Ben de şunu düşündüm; ömür boyu mutsuz olacağıma işi bırakıp üniversite sınavına tekrar hazırlayım, türkiye'de düzgün bir üniversitede düzgün bir bölüm okuyup daha sonrasına duruma göre yurt dışında master ve doktoraya devam edeyim
diye düşündüm. Daha önce çok çalışmadan ilk senemde 30 bininci olmuştum. Kendimde potansiyel görüyorum belki ilk 100 olmaz ama 3-5 bine girebilirim diye sanıyorum. Alana da karar vermedim. Tıp, bilgisayar mühendisliği, elektrik-elektronik mühendisliği, havacılık ve uzay mühendisliği, fizik, matematik gibi bir şey olabilir. 28 yaşında her şeye sıfırdan başlayıp bu alanlarda başarılı olma ihtimalim var mı acaba?

Kapitalist dünyada teknik eleman olmak, ileride de kapitalist dünyanın orta halli bir yöneticisi olma fikri bile beni rahatsız ediyor. Bir ev ve bir araba için ömür boyu hoşlanmadığımız şeyleri yapmak hoş gelmiyor. Saygı duyulan, bilim dünyasında kendine yer edinmiş, katma değeri yüksek, kendini bir şeylere adamış biri olmak istiyorum. Artık dizi/film gibi basit zevkler beni tatmin etmiyor.

Çevremdeki birkaç akademik açıdan başarılı doktor, mühendis, yazılımcı arkadaşıma bahsettim, hepsi şu tarz şeyler dedi; düşüncemin saçma olduğunu bu yaştan sonra tıp mı okuyacaksın, okusan da aziz sancar mı olacaksın, realist davran, hayalperest olma, iyi bir işin var çok istiyorsan yurt dışına git dedi. plastik cerrahi asistanı arkadaşım da, doktorların düşük maaşlarla çok çalıştığını, 28 yaşında başlarsam kendimden küçük kişilerle okuyup kendimden küçük kişilerden emir alacağımı, karın tokluğuna yaşayacağımı, tıp okumanın tamamen mantıksız olduğunu söyledi. Ama benim derdimin para olmadığını bir türlü anlamak istemediler. Mesleki tatminsizlik yaşıyorum, kendimi önemli biri olarak görmüyorum. İlla tıp olacak diye bir şey yok başka alanlar da olabilir. Bu açıdan kendimi tam keşfedemedim. Computer science alt dalları (AI, ML gibi) da ilgimi çekiyor.

Siz ne düşünüyorsunuz?
0
Departure
(25.06.22)
Tıp çok yorucu olabilir gerçekten de. Ancak başka bir alan seçip ordan da lisans sonrası masterla devam edip akademik çalışmalar yapabilirsin. Başka bi yol da şu anki lisansın üzerine sizi kabul edecek bi üniversitede istediğiniz alanda yüksek lisansa girip sonra daha iyi bir okula yatay geçiş yapmak olabilir
0
photo85
(25.06.22)
realist davran derim ben de. işi hayatına para sağlayacak bir uğraş olarak görmek lazım. güzel para kazanıyorum diyorsun. devam et. kariyerinde daha güzel paralar kazanmaya ve tatmin duymaya bak. belki farklı bir şirkette, sektörde daha mutlu olursun. insanlarla iletişim içinde olacağın bir işyeri ya da online eğitimler verebilirsin, başka projeler yapabilirsin. ne olursa olsun, olay kazandığın para. işin bitince şarteli indirip özel hayatına devam et. anlamlı ne oluyorsa, orada oluyor ve olacak.
0
gabe h coud
(25.06.22)
@gabe h coud: Sorun da burada işte, insan ilişkilerim çok kötü, sırf insan iletişimim daha az olsun diye bu bölümü seçmiştim. Aşırı asosyalim öyle böyle değil. Bu yaşıma kadar kız arkadaşım bile olmadı. Sebebi kötü dış görünüş ve ağzın laf yapmaması. Bir aile kurabileceğimi de düşünmüyorum. Özel hayatım bilgisayar oyunları, diziler ve sinemadan ibaret. Hal böyle olunca yukarıda anlatmak istediğim şeyi düşünmeye başladım. Kendimi bir şeylere adamak, önemli biri olmak istiyorum. Yoksa ben de uzun yıllar mesleği sadece para kazanabileceğim bir araç olarak gördüm. Devlette uzman doktor olsam bile muhtemelen şu an kazandığım parayı kazanamacağımı da biliyorum. Aman bilmiyorum ya bu hayat beni çok yordu.

@photo85: Dediğiniz 2. yolu denedim. Mezun olduğum üniversite ile aynı kalibredeki üniversitelerin bilgisayar mühendisliği programlarından reddedildim. Belli başlı elit üniversiteler dışında arge ve bilim namına bir şey yapılmıyor.
0
🌸Departure
(25.06.22)
Bir süre akademide bulundum, ilk 10 diyebileceğin bir üniversitede. Senin istediğim Ml alanında çalıştım. Türkiye’de akademi, ağırlıklı olarak hali hazırda yazılan makaleleri alıp, birkaç parametreyi değiştirip yazı yazmak üzerine kurulu. Hayal ettiğin bilim, üretim ortamı yok.

Okulun verdiği üç kuruş ödenek bitince cebinden para verip konferanslara katılmaya çalışıyorsun. Hocalarla paylaşıp gönderebiliyorduk.

Bu alanlara geçmek istiyorsan kodluyoruz gibi sitelerde data science bootcampleri çıkıyor. Trendyol özellikle çok sık bu tip etkinlikler düzenliyor. Bunlara katılıp, tamamlayıp iş teklifi alabiliyorsun. İşin akademik kısmına girmeden, hem güzel para kazanıp hem de profesyonel olarak bu alanlarda çalışabilirsin. Akademinin saçmalıklarıyla uğraşmazsın, önün açık olur.

Para önemli değil demişsin. Önemli arkadaşım. Paran olmadığında hiçbir şey yapacak gücün de, motivasyonun da olmuyor. Burada birçok benzer başlık görüyorum, parasızlık, seçeneksizlik insanları bunalıma sürüklüyor. Hangi sektörü seçersen seç, paraya da en az iş tatmini kadar önem ver.
0
sarahkerrigan
(25.06.22)
Bence sorunun temelini görmekten kaçınıyorsunuz. Anahtar cümleler; insan ilişkilerim çok kötü, aşırı asosyalim. Önce bu konuları daha dengeli bir noktaya çekmeden ister tıp kazanın ister alanınızda yüksek lisans kabulü alın o yapmak istediğiniz yeni başlangıcı gerçek anlamda yapamaz, mesleki tatmin vb yaşayamazsınız. Naçizane tavsiyem önce bu konuları bir uzmanla çalışıp daha sağlam bir zemine çekmek sonra gerçekten ne istediğime odaklanmak olurdu. İnsan sosyal bir varlık, insanlardan sonsuza kadar uzak durup hayatla ilgili mutlu olmanız imkansız. İçe dönük olmak başka, sizin bu tarif ettiğiniz kişilik yapısı bambaşka. Sanki bu gerçek sorunları görmezden gelmek için bu mesleki tatminsizlik vb konulara sığınıyor gibisiniz. İç dünyanızda genel bir denge yoksa hiç bir durum derin tatminler sağlamaz.
0
Phoebe
(25.06.22)
insan ilişkilerimde iyi değilim, mesleki tatmin olayım, önemli bir kişi olayım diyorsun ama gerçekten çok yanlış tarafa gidersin böyle. işinde bir sorun olsa bu sefer kendini çok değersiz hissedersin. denge kurmak çok daha fazla tatmin eder seni.
0
gabe h coud
(25.06.22)
Tıp sevebileceğin en kötü seçenek olur sakin bulaşma derim. Maddi anlamda durumun da iyiyse kendine yeni bir uğraş için zaman yaratabilirsin
0
korhaydut
(25.06.22)
bak ben de senin tam tersinim. çok idealist biri olarak herkesin "ayy ne güzel, ne heyecanlıı" dediği bir bölümü okudum ancak şu an açım :)

bizim ülkemizde genel olarak böyle. güzel para kazandıran işler sıkıcıdır, zevkli işler ise para kazandırmaz. istisnalar var elbette ama kaideyi bozmuyor.

aslında çevrenizdekiler doğru söylemişler. 28 geç bir yaş değil ancak ufak da değilsiniz. mis gibi mesleğiniz, güzel de kazancınız var. aşırı macera aramaya gerek yok. alanınızda kendinizi geliştirmek en mantıklısı bence. ister yurt dışına gidin, ister değişik kurslardan sertifikalar alın. zaten bir şeye sıfırdan başlayıp da saygı duyulacak seviyeye gelmek zor şu an sizin için.

mesela bilgisayar mühendisliği okusanız ne olacak? yine benzer bir alan, o kadar emeğe değer mi? tıp okusanız zaten uzmanlık olmazsa pratisyen olarak 10-15 bin civarı kazanacaksınız. en az 11 sene okumak falan...

bu arada mesleğiniz gayet de güzel, sizin yerinizde olmak isteyen milyonlarca kişi var. bence sorunu iş dışında bir şeylerle uğraşarak çözmelisiniz. belki bir hobi, belki bir eğitim, belki bir kurs, belki gönüllü faaliyetler, belki bir yerlerde yazarlık...
0
candide
(25.06.22)
1- Para kazanıyor musun?
2- Kazandığın para tatmin ediyor mu?

Bunlar evetse macera arama. Bu saatten sonra üniversite eğitiminin zaten bir anlamı kalmadı. Başta yazdığım 2 şeye odaklan. İş para için yapılır. Zamanında ben zevk alacağım işi yapacağım diyenler şimdi deli gibi arayışta.
0
OrangeYellow
(25.06.22)
Yorumlar için teşekkürler. Etraflı düşününce ben de mantıksız olduğuna karar verdim. Keşke bazı şeyleri daha önce idrak edebilseydim.
0
🌸Departure
(26.06.22)
idealist olmak, arkanda isim bırakmak; muhtemelen, bu iktisadi düzende insanları daha çok çalışmaya kırbaçlamak için şişirilmiş terkipler.

zannederim serdar kuzuloğluydu; benim babam sıradan bir meslek yapıyor ve sıradan bir hayat yaşadı hiç öyle idealler peşinde koşan birisi olmadı ve tatminsizlik yaşamadı, demişti.

cahit arf de tıpkı senin gibi isim yapmak, alkış almak istiyor, alıyor da. fakat sonra bunun anlamsız bir heves olup geçtiğini itiraf ediyor. tarihçei hayat'ı internette, okuyabilirsin.

akademi sandığın gibi bir yer olmayabilir, kendini brükselde solvay konferansında bulmayacaksın.
upload.wikimedia.org

biz(hepimiz) kendimize, eşe, dosta daha çok boş vakit yaratmak için çalışıyoruz, sen niye çalışmaya güdülendin.

-ai, ml ve sair meraklarını da, dışarıdan -self taught- öğrenip isim dahi yapabilirsin, piyasa böyle adamlarla dolu.

-28 yaşında sıfırdan başlayabilirsin tavsiyesini burada hep iflas etmiş kimselere verdiler, sen onlardan biri değilsin.

-saygı duyulan, isim sahibi olacağın iş de burada ve avrupada olmaz, olsa da çok zor, amerika bunun membaı. oraya gitmelisin.

işinde daha iyi ol ve daha çok akçe kazan
0
comp
(26.06.22)
(15)

Elinize 20 bin TL geçse telefon alır mısınız?

hadi ya la
Öğrenciyken biriktirdiğim parayla telefon, bilgisayar, kamera, kulaklık alır, yer içer gezerdim.Bu dönem haliyle hiçbirini alamıyorum. Fakat kirada değilim, yeme-içmede sorunum yok. Yani bir şey almak için para biriktirmiyorum, durumum stabil. Sadece elektronik alamıyorum.5 yıllık telefonumu yenilem
Öğrenciyken biriktirdiğim parayla telefon, bilgisayar, kamera, kulaklık alır, yer içer gezerdim.

Bu dönem haliyle hiçbirini alamıyorum. Fakat kirada değilim, yeme-içmede sorunum yok. Yani bir şey almak için para biriktirmiyorum, durumum stabil. Sadece elektronik alamıyorum.

5 yıllık telefonumu yenilemem gerekiyor, aktif olarak kamerasını kullanıyorum.

Şu senaryoda telefonu yenilemek mantıklı mıdır? Aklımda iPhone 13 var. Aldığım her ürüne "iyi ki almışım" diyorum, bir daha alınamıyor çünkü bu enflasyon ortamında.

Eski orta direk, yeni fakire bir fikir lütfen. Teşekkürler :')

edit: Yarısını yatırıma ayırıp geri kalanıyla daha düşük model almak da bir seçenek. Fakat uzun vadede yaklaşık 580 dolarlık yatırım bana ne getirecek? Küçük yaşlarımdan beri biriktirmeyi çok seven biriyim, hep de faydasını gördüm, ailemden hiç ek harçlık istemeden aldım tüm elektronik aletlerimi, gitarlarımı, kıyafetlerimi; yurtdışında bile staj ve Erasmus yaparken kendi birikimlerimi kullandım.

Ama artık bu birikim bir araba parası değilse bir anlam ifade etmiyor, daha azını biriktirmeye çalıştığımda bana bir faydası olmuyor çünkü uzun vadede bile olsa. Yanlışım varsa düzeltin lütfen.

Edit 2: Tatile çıkmak iyi bir fikir fakat hayatım biraz tatil gibi, yazları Kuşadası'nda yazlıkta yaşıyorum, deniz, kum, güneş, havuz, bisiklet, müstakil bahçeli evde geçiyor yazlarım. Remote çalışıyorum ama zengin değilim. Geri kalan zamanlar İzmir'deyim. Benim için tatil çok özlediğim İspanya'ya gitmek şu an. Ama bunu yapabilmek için vize + uçak + hostel + yeme içme bana telefonun getireceği marjinal faydayı getirmeyebilir gibi hissediyorum. Çok yapıcı ve mantıklı yorumlar geliyor bu arada, tekrar teşekkür ederim.
0
hadi ya la
(17.06.22)
ben bir telefona o kadar para vermeyi açıkçası israf olarak görüyorum. aşırı apple tutkun yoksa 3 te biri fiyatına xiamoi almanı öneririm.

kalanıyla da dolar/euro yapabilir, hatta yapmayıp kısa bir avrupa seyahati yapabilirsin.

tabi tercih senin.
0
gottacatchemall
(17.06.22)
20bin geçse 10bnilik telefon alırım. 10binden sonra telefonların marjinal faydası ciddi anlamda düşüyor. hatta belki 8bin falan.
0
floydian
(17.06.22)
benim bir arkadaş var ofiste, o da senin gibi hocam. en son araba ev alamıyorum, bari keyini çıkarayım dedi. hem iphone 13, hem de airpods aldı. mutlu olacaksan sen de al gitsin. ama faizsiz kredi, taksit vs yaptırabiliyorsan nakit yerine onu tercih edebilirsin. hazır parayı da bir şeylerde değerlendirebilirsin.
0
vayanasinisayinseyirciler
(17.06.22)
uzun süre gidecek bir telefon alman lazım, iphone veya S serisi Samsung vs. 8-10 binden başlayacak.

Bahsettiğin kafayı iyi biliyorum ama orta direkten fakire düşme sebebimiz de bir yandan bu. Düzgün birikim yapmadan bunları hak etmiyoruz aslında :/ Ama şimdi almazsan ileride fiyatı daha da artacak orası kesin. Ben olsam hepsini telefona gömmezdim sanırım. 1 tam altın 6000 küsur lira mı, onu alıp köşeye atıp kalan 14 bine alırdım hem kendimi az da olsa birikim yapmış hissederdim.
0
nhk ni youkosu
(17.06.22)
alırım. geçmişte de aldım. parayı yerine koyabiliyorsan, yarın yiyeceğin yemeğin hazırsa düşünme al. keyfini çıkar. yavaş yavaş bir şeye sahip olma lüksünü kaybediyoruz zaten. bugün alsam mı acaba düşünürken yarın bunu bile düşünemeyeceksin, erişiminin dışında olacak belki de.
0
sarahkerrigan
(17.06.22)
ben eskiyene kadar telefon kullanam bir insan olarak o parayla tatile giderdim.
0
in vino veritas
(17.06.22)
bizim cto bile 13 kullanmiyor adam koc'la falan takiliyor 200bin maasi vardir.

Ne gerek var sana para kazandirmayacak alete para gommene. Madem gozden cikardin parayi, a52 alip kalan parayi egede antalyada ez.
0
divit
(17.06.22)
Fakir bir insanın cebinde 20 bin liralık telefon olması bazen telefoncu dayıların haklı olduğunu düşündürüyor bana :) Tercih senin elbette ama genç yaşlarda olduğunu düşünerek 6-7 binlik iyi bir telefon alıp üstünü eğitim gideri olarak harcamayı düşünürdüm. Hiç olmadı ye iç gez toz seviş yine kısıtlı parayı telefona gömmekten iyidir. Yapma bence.
0
msb
(17.06.22)
kişinin önceliklerine göre çok değişebilen bi durum bu. benim elime o paranın 5 katı geçse de bi telefona o kadar para vermezdim sanırım. işimi görebilecek fiyat / performans ürünü bi telefon alıp kalan paranın tamamını gezmek, tatil yapmak, değişik yerler görmek için harcayabilirdim ama bilgisayar dışında herhangi bir elektroniğe 5 haneli rakamlar ödemezdim.
0
hypathia
(17.06.22)
Hayatta almam. Birikim sadece ev, araba için yapılmıyor. Bir gün istifa edersin, iş bulana kadar birikimin seni rahat ettirir. Ya da ne bileyim, dişin ağrısa iyi bir dişçiye gitmek için bile birkaç bin lira harcıyorsun. Ne zaman paraya ihtiyacın olacağı belli değil. O yüzden en fazla 10 bin liraya telefon alırdım. 10 bin liraya mis gibi telefonlar var.
0
dissendium
(17.06.22)
Alırım. Çok paraya ihtiyacın olursa satar daha ucuz bişey alırsın zaten seneye. Benim geçen sene 8-9 bine aldığım telefonu şimdi ikinci el 20 bine satıyorlar :)
0
plutongezegendegilmi
(17.06.22)
Al
0
baldur2
(18.06.22)
almam
0
alt4y
(18.06.22)
Elimdeki telefon bozulmadığı sürece değiştirmem. Yapması gereken her şeyi yapıyor zaten.
0
chavezding
(18.06.22)
al gitsin. 5 yil gayet uzun bir sure telefon icin. yenisini de bir bes sene daha kullanacak gibi dusun. o bes sene icinde eline gecen parayla yaparsin digerlerini, daha kaliteli Ispanya fotograflari cekebilirsin :D
0
supergirl
(18.06.22)
(2)

Hp omen 90+ cpu derecelerinde

logisticsmanager
Hanım origins oynuyor. Bir baktim cpu arada 100lere fırlıyor.Fan max yaptım, maksimum processer poweri 98e cektim.Simdilik 90 civarlarinda takiliyor, cok seyrek bazen 100 oluyor.Hava cok sicak. Altinda dandik bir fan var eskiden kalma.Laptop 15 aylık hala garantili yani.Tavsiyeler? 15 ayda thermal p
Hanım origins oynuyor. Bir baktim cpu arada 100lere fırlıyor.
Fan max yaptım, maksimum processer poweri 98e cektim.
Simdilik 90 civarlarinda takiliyor, cok seyrek bazen 100 oluyor.
Hava cok sicak. Altinda dandik bir fan var eskiden kalma.

Laptop 15 aylık hala garantili yani.

Tavsiyeler? 15 ayda thermal paste bir şey olmaz bence. Fanlari hic temizlemedik, açmadan spray hava tutsak olur mu?

Başka öneri var mi?

Hp omen 15-en0133nf
Ryzen 7 4800h
Rtx 2060
0
logisticsmanager
(06.06.22)
www.youtube.com

ısı değerleri normal, videoda 5.39'da 92 derece görmüş.

öneri olarak kaliteli bir ek soğutma fanı kullanmış. onda da 79 dereceye kadar düşürebilmiş gösterdiğine göre. ürün bu:

www.amazon.it

bende de bunun 3070'li modeli var. 90 üstü takılıyor hep. soruna yol açacağını düşünmüyorum. gördüğüm inceleme videolarında hemen her laptop 90 100 aralığında çalışıyor.

bu arada videodaki performance, balanced dediği ayarlar hp'nin uygulamasından doğrudan ayarlanabiliyor, kurmadıysanız öneririm:
www.hizliresim.com
0
sarahkerrigan
(06.06.22)
İşlemciyi Max. Boost Clock (Up to 4.2GHz) yerine base frekansta (2.9GHz) çalıştırırsanız ısınma sorununu çözersiniz. Darboğaz olacağını sanmıyorum güçlü bir işlemci.
0
dr doofenshmirtz
(06.06.22)
(2)

Ankara macbook tamir

Lusid*
Güvenilir bir yer var mı bildiğiniz :(Klavyeye sıvı dokuldu, duzgun bir yerde işlem yaptirmam istiyorum
Güvenilir bir yer var mı bildiğiniz :(

Klavyeye sıvı dokuldu, duzgun bir yerde işlem yaptirmam istiyorum
0
Lusid*
(08.05.22)
istanbul anet bilisim. kargola gec. durust esnaf iyi servis.
0
alperz
(08.05.22)
cepa'da gürgençler var, apple yetkili servisi olarak. oraya güvenebilirsin. daha önce kahve dökülmesi sebebiyle macbook tamir ettirmiştik. fiyat tuzlu ama, 1.5 sene önce 4 bin civarı bir para gitmişti.
0
sarahkerrigan
(08.05.22)
(2)

Bu yabancı şarkı Hayko Cepkin - Fırtınam değil mi?

hadi ya la
Duyar duymaz benzettim, doğru değil mi? Ne çalıyor ki acaba?https://youtu.be/cDk1gE_oVXw?t=1522:27'den itibaren.edit: pardon, evet melekler :)
Duyar duymaz benzettim, doğru değil mi? Ne çalıyor ki acaba?

youtu.be
2:27'den itibaren.

edit: pardon, evet melekler :)
0
hadi ya la
(08.05.22)
Melekler şarkısına daha çok benziyor bence.
0
sarahkerrigan
(08.05.22)
Melekler +1

Yorumlarda da yazmışlar, video sahibi onaylamış o olduğunu.
0
south park in kapusonlu uyesi
(08.05.22)
(10)

tezinizi ne kadar sürede tamamladınız?

vacigok
yüksek lisans veya doktora tezi yazmış olanlar; tezinizin yazma aşamasına ne kadar zaman ayırdınız ve süreç sizin için nasıl geçti genel olarak? ağustosa kadar tezini bitirmesi gereken ama yazma/okuma motivasyonunu tamamen kaybetmiş birisine verebileceğiniz tavsiyeler var mıdır?
yüksek lisans veya doktora tezi yazmış olanlar; tezinizin yazma aşamasına ne kadar zaman ayırdınız ve süreç sizin için nasıl geçti genel olarak? ağustosa kadar tezini bitirmesi gereken ama yazma/okuma motivasyonunu tamamen kaybetmiş birisine verebileceğiniz tavsiyeler var mıdır?
0
vacigok
(15.03.22)
Yüksek lisans tezini her gün hiç aksatmadan 3-5 sayfa arası yazarak yaklaşık 1.5 ayda tamamladım. Motivasyonum yoktu. Akademik devam etmek istemiyordum ve işte bana bir maddi kazanç getirmedi. Başladığım işi yarım bırakmayı sevmiyorum. Sadece bu sebeple her gün düzenli yazdım. Motivasyondan ziyade disiplin gerekiyor, motivasyon çok geçici.
0
sarahkerrigan
(15.03.22)
Tez konusuna ne kadar hakim olduğunuza göre değişir. Benim zaten iş hayatında da çalıştığım bir konu olduğu için kaynak araştırma ve okuma surecinde çok vakit kaybetmemiştim. 2-3 ayda da yazım sürecini tamamlamıştım. Size tavsiyem kendinize bir takvim çıkarın ve şunu en geç bu zamanda tamamlayacağım diye deadlinelar belirleyin.
Motivasyon ise ayrı bir konu. Ben ders sürecinde de çok zorlanmıştim bir yandan çalıştığım için. Ancak tüm o süreç tamamlandıktan sonra tezi bitireyim artık bu kadar uğraş boşa gitmesin motivasyonu ön planda olmuştu. Size tavsiyem kendinize çok da stres yüklemeden planınıza sadık kalarak ilerlemeniz. İnanın özellikle yazıma geçtikten sonra gerisi daha kolay geliyor.
0
limon rengi
(15.03.22)
2019 ağustos'ta savunmam vardı. veri toplama işlerini son birkaç aya girmeden tamamlamıştım galiba. son 2-3 ayı her akşam tez yazarak geçirdim diye hatırlıyorum. o zaman askeriyede çalışıyordum bi de mesai felaket. akşam 8-10'da işten gelip gece 4-5'e kadar tezle uğraşıyordum. çok kötü zamanlardı ya. hatta iş için denizli'deydim, deprem olmuştu. deprem olurken ben de tezle uğraşıyordum, millet masasının altına saklanırken çığlık atarken ben başımı pc'den kaldırmamıştım bile. sonra kameradan izlemiştim kendimi, çok acayipti valla o kafa. demem o ki süreç korkunç ama bitiyor. ben de tez yazarken hep bırakmayı düşünüyordum ama hep. işkence gibi geliyordu. askeri ortam vs zaten psikolojim de bitikti (stresten 47 kiloya düşmüştüm 47). beni yazmaya iten tek şey yazmazsam çok daha berbat bi kafaya girecek olduğumu bilmemdi. ne yapıp edip yazın. kötü olacağını düşünüyorsanız bile yazın. sonra çok iyi hissedeceksiniz. ya da en azından daha kötü hissetmeyeceksiniz...

edi: o tezi sonra makaleye çevirdik hocamla. şimdilerde academia'dan "Are you the XX who wrote YY?" diye mail geliyor. yes, academia I am the XX who wrote YY. güzel bi his :)
0
kimwexler
(16.03.22)
Bitmesi gereken normal zamanda bitirdim. Danışman da pek kasmıyordu açıkçası. Ülkedeki akademiyi görünce motivasyon falan da kalmamıştı.

Motivasyon düşüklüğü ve ne yapacağını bilememe durumu toplam kaç bin kelime yazılacak, beklentiler genel olarak nedir gibi kuralların net olmamasından da kaynaklanıyor olabilir. Geçti-Orta-Kaldı gibi bir puanlama ile değerlendirilmiyor, ne kadar yazman gerektiği hocaya kalmış durumda. Hal böyle olunca da hangi görevi tamamlaman gerektiğini bilemiyorsun.

Tavsiye: hoca ne diyorsa yap. master tezi tamamen hocanın onayına bağlı.
0
garylineker
(16.03.22)
Yillar sürdü. Tüm dersleri vaktinde verip hallettim ve teze bir türlü baslamadim, korktum tez yazmaktan ve tezi bitirmekten. Arada sürekli is buldum, stajlar, tez icin yurtdisi calismalari... On kez tekrar basladim ettim. Yasal olarak fakülteye gidip basvuruyu yapmasam hala bitirememistim.

O nedenle tavsiye veremeyecegim.
0
buf-e kür
(16.03.22)
Enstitüden tez teslim tarihimin 10 Mayıs olduğu ve teslimini yapmadığımda öğrenciliğimin biteceği emailini aldığımda 13 Nisan civarıydı. Danışman hocamla tek kelime konuşmamış hatta belli bir yol haritası bile çıkartmamıştım.

Neyse ertesi gün atladım okula gittim elimde tek sayfa taslakla :) Hocam odasında başka bir doktora öğrencisiyle konuşmaktaydı, sonra tam mesai bittiği için ayaküstü naaptın ne ettin diye sordu. Elimdeki tek sayfayı gösterdim. Birşeyler yazdın mı dedi, bende 10-15 sayfa gibi yazdım dedim, ok dedi yarın işlerim var sonraki gün emaille gönder bakayım dedi. Tamam diyerek oradan ayrıldım, eve geldim 10-15 sayfa yazı yazıp birkaç fotoğraf ekleyip gönderdim.

Güzel böyle devam dedi hocam, 100 -120 sayfayı hedefleyerek 13. günde bitirdim yazmayı.

Kendi işimle ilgili yazdığımdan sadece bilgisayar başında yazma kısmı zor geldi. Savunmada da hocalar okumamış bile, orada rastgele 3-4 soru sordular o kadar.

En zor kısmı ciltletme, 2 hafta okulun atadığı mimarlıktaki okutman kızla uğraştım. Yok şurası 1cm olacak yok şurası satır başı. Günde 50 emaille yazıştık öyle bitti gitti.
0
Northern Mariner
(16.03.22)
Lisans 2 gun surdu, yuksek lisans da 1 hafta falan.

Aleti yapip onlerine koyunca kagit isine bakan olmadi.
Yuksekte de program gorduler yetti zaten.
0
divit
(16.03.22)
Yüksek Lisansımı 1.5 yıl gibi bir sürede tamamladım. 2017 yılının Kasım ayı civarında fiileen yazmaya başladım. 2018 tamamen yazarak geçti. 2019'da Mayıs ayının ortalarında tezi fiilen düzeltmeleri de dahil herşeyiyle bitirdim ama bir iki hocam yurtdışında olduğu için savunmayı Haziran sonuna anca yapabildik.

Sonuçta 19 ay boyunca yazdım. Ama resmi olarak teze geçişim 2017 Temmuz bitirişim de 2019 Haziran olduğu için 4 yarıyıl oldu.

Şimdi atılma geldiği için tez süresine minimum 1 maksimum 2 yıl diyorlar ama bu tarihler pek birşey ifade etmiyor aslında. Bazı alanlarda bazı konular 1 yıldan da kısa sürede biter ama yoğun araştırma gerektiren bir teze 2 yıl bile yeterli olmayabilir. Benim alanım Tarih alanı. Tezimin uzunluğu 350 sayfa kadardı ve çok detaylı ve yorucu bir incelemeyi içeriyordu. 1.5 sene dediğim zaman inanmıyorlar tezi görenler.

Motivasyon konusu biraz aktiflikle ve arkadaşlarla alakalıydı bende. Aynı anda bitirmeye çalıştığım iki üç arkadaşım vardı, sürekli bir araya gelir tezlerimizle ilgili dertleşirdik, birbirimize birşeyler anlatırdık. Bir taraftan tez yazdığım 1.5 yıl boyunca 3 ayrı sempozyuma katılıp konuşma yaptım mesela, o da çok etkiliydi. Şimdi doktora tez aşamasındayım ama hiç başlamadım bile çünkü aynı ortam yok ve pandemi de bir tembellik getirdiği için evden de çıkmıyorum. YL sırasında haftanın 4 günü kütüphanedeydim mesela, alanınızla ilgili bir kütüphaneye müdavim olmak da çok etkili motivasyon konusunda.
0
Kayzer1919
(16.03.22)
Yüksek lisans 10 ay, doktora 24 ay.

Bunaldıkça 1 hafta hiçbir şeyle ilgilenmemek faydalı olmuştu.
0
BuddyGuy
(16.03.22)
Yüksek lisans tezimi yazma kısmı 1 ay kadar sürdü diyebilirim. Benim alanım kimya idi ve deneysel çalışıyordum o kısım 1 buçuk yıl sürdü. Bir de bizim grupta birkaç kere projem ile ilgili sunum yaptığım için aslında reaksiyonlarım, verilerimin düzenlenmesi, şekiller ve tablolar falan gibi işler zaten büyük ölçüde hallolmuştu. Son dakikada hocanın istediği deneyleri yapmaya çalışırken bir yandan da giriş kısmını yazmıştım orası gerçekten angaryaydı. Alanınız sözelse süreç daha farklı işliyordur diye tahmin ediyorum.
0
peki madem
(16.03.22)
(5)

Aida64 test sonucu yorumlama.

les yeux blanches
Arkadaşlar 2 ay önce aldığım msi all in one pc'de ısınma ve fan problemi olduğunu düşünmeye başladım. Bazen windows açılırken bios ekranında "cpu fan error" uyarısı veriyor bazen vermiyor.Bende Aida64 testi yaptım 30 dakikalık.Sonucu yorumlar mısınız?Herhangi bir sorun gözüküyor mu?
Arkadaşlar 2 ay önce aldığım msi all in one pc'de ısınma ve fan problemi olduğunu düşünmeye başladım. Bazen windows açılırken bios ekranında "cpu fan error" uyarısı veriyor bazen vermiyor.
Bende Aida64 testi yaptım 30 dakikalık.
Sonucu yorumlar mısınız?
Herhangi bir sorun gözüküyor mu?
0
les yeux blanches
(15.03.22)
İşlemci modeli nedir? Tam olarak yazabilirsen.
0
sarahkerrigan
(15.03.22)
@sarahkerrigan

Intel Core i7-1165G7 (12 MB Intel Smart Cache, 2.80GHz, up to 4.70GHz)
0
🌸les yeux blanches
(15.03.22)
www.notebookcheck.net

Maksimum ısı 100 derece gözüküyor, yük altında senin işlemci 100 dereceye ulaşmış. Çok muhtemel daha fazla ısınmamak için frekansı düşürüyor bir noktadan sonra. Yani daha düşük performansla kullanıyorsun. Bu ısı normal değil. Bir noktadan sonra ani kapanmalarla veya donma sorunu ile karşılaşabilirsin. İşlemci fan uyarısını dikkate almanı öneririm, servise götür.
0
sarahkerrigan
(15.03.22)
Tşkler.
2 aylık sistemde bunun olması hiç hoş olmadı. Değişim talebinde bulunacağım.
0
🌸les yeux blanches
(15.03.22)
Cpu fan error mesajinin goruntusuyle birlikte garantiye yollayin, fan ara sira donmuyor demek ki.
0
rockinside
(16.03.22)
(3)

Eski bir vue projesini çalıştırmak

tchuck
elimde eski bir vue projesi var, yalnızca css'lerinde düzenleme yapmak için çalıştırmaya çalışıyorum.ancak npm install dediğimde milyonlarca dependency görüyorum.ardından projeyi çalıştırınca da bir ton hata veriyor."68 vulnerabilities (35 moderate, 32 high, 1 critical)" alıyorum, haliyle proje çalı
elimde eski bir vue projesi var, yalnızca css'lerinde düzenleme yapmak için çalıştırmaya çalışıyorum.

ancak npm install dediğimde milyonlarca dependency görüyorum.
ardından projeyi çalıştırınca da bir ton hata veriyor.

"68 vulnerabilities (35 moderate, 32 high, 1 critical)" alıyorum, haliyle proje çalışmıyor.

"node-sass": "^4.0.0" falan yüklüypr, sanırım vuetify üzerinden. ve bunların hiçbirisi çalışmıyor, bir ton hata veriyor.

sanırım benim npm versionum da yüksek olduğu için bunların hiçbirini yükleyemiyor.

ben bu projeyi nasıl yüklerim? npm versionumu kaça düşürmem gerektiğini nasıl bulabilirim?

projedeki problemli paketleri yükseltmek istemiyorum, ben kendimi projeyi çalıştırır hale düşüremez myim?
0
tchuck
(14.03.22)
npm WARN old lockfile
npm WARN old lockfile The package-lock.json file was created with an old version of npm,
npm WARN old lockfile so supplemental metadata must be fetched from the registry.
npm WARN old lockfile
npm WARN old lockfile This is a one-time fix-up, please be patient...
npm WARN old lockfile

gibi mevzularla başlıyor en basitinden.
0
🌸tchuck
(14.03.22)
"Module Error (from ./node_modules/eslint-loader/dist/cjs.js):"
0
🌸tchuck
(14.03.22)
Vue bilmiyorum ama şu yöntemi denerdim:
medium.com

Homebrew ile hızlıca farklı node ve npm versiyonları arasında geçiş yapabilirsin. Daha aşağı versiyonları yükle, geçiş yap, npm install ile dene.

Bu çare olmazsa projenin oluşturulma tarihindeki paketleri -sorunlu olanları- npm ile spesifik olarak versiyon vererek indir.
0
sarahkerrigan
(15.03.22)
(5)

Nasıl iş bulabilirim

northern eagle
Maaş kaygım yok, tek derdim tecrübe. Marmara Üniversitesinden yeni mezunum ve tezli yüksek lisans yapıyorum. CV'm çok da kötü değil, mesela CSS, HTML, JS bilgim var iletişim fakültesi mezunu olmama rağmen veya İngilizcem çok iyi seviyede ama nereye CV gönderirsem göndereyim cevap gelmiyor. Herkes te
Maaş kaygım yok, tek derdim tecrübe. Marmara Üniversitesinden yeni mezunum ve tezli yüksek lisans yapıyorum. CV'm çok da kötü değil, mesela CSS, HTML, JS bilgim var iletişim fakültesi mezunu olmama rağmen veya İngilizcem çok iyi seviyede ama nereye CV gönderirsem göndereyim cevap gelmiyor. Herkes tecrübe arıyor ama tecrübenin kazanılabileceği yer yok.
İlk aşamada ne yapmam lazım? Bu konuda bana ciddi bir rehberlik yapabilecek olan var mı?
0
northern eagle
(17.02.22)
kariyer.net veya linkedin den gözüne kestirdiğin tüm ilanlara başvuracaksın her gün. eninde sonunda bir şeyler çıkacak
0
NightBringer
(17.02.22)
şirketlerin düzenlediği bootcamplere katılabilirsin. burada kısa zamanda iyi bir yükleme yapıyorlar, proje geliştiriyorsun. sana örnek atayım:

www.kodluyoruz.org

coderspace.io

buralarda genelde işe alım da oluyor. özgeçmiş göndererek, eğer kayda değer bir deneyimin(doğrudan yazılımla ilgili) veya açık kaynak projelerin yoksa şansın düşük. rekabet yüksek.
0
sarahkerrigan
(17.02.22)
basvuru.uemtem.org.tr burası da var
0
ShadowOfMoon
(17.02.22)
en önemlisi maalasef tanıdık/referans. onun dışında deli gibi iş ilanlarına başvuracaksın. 300-400 yere başvurmuştum, sadece 5-6'sından dönüş oldu. tecrübesizsen ilk aşamada süreç zor, bir yere girip tecrübe kazandıktan sonra daha kolay olacağına inanıyorum.
0
hayley williams ile evlenecek genc
(17.02.22)
Open source çalışabilirsin. Soran olursa proje diye gösterirsin.

Eğer ilgilenirsen contribute edebileceğin, non-profit bi projem var. Mesaj at konuşalım.
0
plutongezegendegilmi
(17.02.22)
(10)

Evde kedisi olanlar mutlular mı? Bakımı sizi zorluyor mu?

GoodMorningTeacher
Aile evindeyim, 25 yaşındayım, daha önce evde kedi bakmadım. Kedi sahiplenmek istiyorum. Çok sakin, tembel bir kedi. Ama sahiplensem ya beceremezsem başına bir şey gelir diye çok endişe ediyorum. Maddi açıdan sorunum yok. Evim, kedinin kalacağı oda müsait. Düzenli bir yaşantım var. Hayvanı bakımsız,
Aile evindeyim, 25 yaşındayım, daha önce evde kedi bakmadım. Kedi sahiplenmek istiyorum. Çok sakin, tembel bir kedi. Ama sahiplensem ya beceremezsem başına bir şey gelir diye çok endişe ediyorum. Maddi açıdan sorunum yok. Evim, kedinin kalacağı oda müsait. Düzenli bir yaşantım var. Hayvanı bakımsız, kötü halde bırakmam. Ama gerçekten endişe ediyorum bakamazsam beceremezsem kediye kötülük yapmış olurum diye. Belki ben kendime güvenmediğim için abartıyorumdur ama yapamam kediye bir şey olur ya da bakamadığım için sahiplendirmem gerekir diye endişe ediyorum.

Yakın zamanda öğrenci evinde kalan bir arkadaşım 2 ay önce sahiplendiği kediye bakamadığı için başkasına vermek zorunda kaldı. Hem ev arkadaşı, hem maddi durumu sorun olduğu için.

Sahipleneceğim kediyi tanıyorum, her gün gördüğüm kedi, uysal, sakin, temiz, şüşko bir tipi var. Tırmalama, ısırma huyu yok. Kuru-ıslak mama ayrımı yapmıyor.
0
GoodMorningTeacher
(13.02.22)
evde 2 yildir kedi var, iyi ki de var. ev kedisi bizimki, sokak gormedi yani hic, sessiz sakin takiliyor evde. zaten evden calistigim icin cani da sikilmiyor.

bakiminda pek bir sey yok, her gun kumunu temizle, mamasini/suyunu ihmal etme, sevgi istedigi zaman sev, oyun istedigi zaman oyna tamamdir. mama icin mama makinesi aldik, mamayla da ugrasmiyoruz. su var bir tek her gun degismesi gereken o kadar. yatmadan once 30saniyelik is.

tek sorun tatile giderken olabilir, 2-3 gun cok sorun olmayabiliyor kedisine gore, eger sorun olacak gibiyse anahtari birine birakip gunde yarim saat gelmesini istemek en makulu.

bir diger muhtemel sorun da evdeki esyalara zarar verme ihtimali, bizimki vermiyor(masallah diyelim) o yuzden bir sorun yasamadik ama sizin kedi zarar verirse ne olacagini da dusunmek lazim.

maddi durum olarak, buyuk bir hastaligi olmadigi surece veteriner masraflari cok yuk olmaz diye dusunuyorum. mamalar pahalanmis turkiye'de, gunde 50-60 gram mama yiyecegini varsayarak bi hesaplama yapabilirsiniz, kum fiyatlari da artti sanirim :( ona da bakmak gerekir. eskiden ucuzdu hep...
0
fakyoras
(13.02.22)
Ben sevgisiz büyümedim ama sevgisiz bir insandım. Yani herhangi bir insanla kolay kolay empati kuramaz, bir şeye kolay kolay üzülmezdim. Eve kedimiz geldiğinden bu yana sokakta kedi görsem akşam acaba ne yaptı diye düşünen bir insana dönüştüm. Tanımadığım insanlar bir problem yaşadığında onlar adına düşünebilen , kendimi onların yerine koyabilen bir insana dönüştüm. Yani kedi sahiplenmek sayesinde duygu hissedebilen birine dönüştüm. Sırf bu sebeple bile bence sahiplenmeye değer.

Kediye bakamamak çok kolay bir şey değil, maddi imkanınız ve vaktiniz olduğu sürece. Çok çetrefilli bir bakımı yok. Ama hastalıklarda çok kaygı duyabilirsiniz, benim gibi birisi için kaygı duymak yeni bir şey olduğu için zor gelebilir. Kediler zaman zaman hastalanabiliyorlar. Bir de eve getirmeden önce kediler için neler sakıncalı bir bakıp öğrenmek lazım. Bazı şeyleri karşılaştıkça öğrenmek konu bir canlı olduğu için yanlış olabilir. Örneğin asla çikolata ve süt vermemek gerek, yutabileceği şeyleri evde ortada bırakmamak, yavruyken yalnız bırakmamak, temizlik dünleri vb. kimsyasalların kullanımı vs. Kedi biraz evin efendisi ve evi yaşamı ona göre belirleyeceğiniz bir hayvan.

Gözünüzü korkutmak istemedim, zaten bunların hepsi bir kedi sahiplenmenin verdiği mutluluk ve getirilerin yanında hiç bir şey. Bir hayvanın mutlu olması bile yeterli. İnsan elinde paylaşabileceği bir şey varsa bunu paylaşmalı. Paylaştıkça anlamlı gerçekten de hayat.
0
eksisozlukokuryazari
(13.02.22)
maddi sikinti yoksa, yer varsa ve evdekiler kedi seviyorsa "kediye bakamamak" diye bir sey soz konusu degil. kopek olsa ok ama kediler baya bagimsiz hayvanlar. mamasini suyunu vereceksin, kumunu temizleyeceksin, hastaysa veterinere gidecek, bir de yasi gelince kisirlastiracaksin o kadar. kedi seviyorsan zaten oynarsin arada bir. baska da yapman gereken bir sey yok.

evdeki ailenin kedi sevip sevmemesi onemli olabilir, cunku yaramazliklar olacak, bazi seyler kirilip dokulecek falan. bunlara gulup gecebilmek gerekiyor.

endiselenecek bir sey yok yani, abartiyorsun.
0
robokot
(13.02.22)
farklı bir noktaya değineyim. aile evindeki diğer insanların onayını aldığınıza emin olun. odanın olmasından bağımsız olarak, evde kedinin olmasından rahatsızlık duyacak biri olabilir. bir yakınım bu sebeple kediyi geri vermek zorunda kalmıştı.
0
sarahkerrigan
(13.02.22)
Köpek olsa farklı konuşurdum ama kedi de bakmış biri olarak düzenli hayat varsa ve para da varsa bir sorun olmaz diyorum.
Köpeklerin aksine ne dışarı gezdirmek gerek ne sürekli taramak, tirnak için eve tirnak sürmesi için bir şey alirsiniz, evde yalnız kalirlar zaten.

Biz de kedi ve köpek arasinda kalmistik ama köpek aldik ki dışarı cikalim, kosalim vs. Ama düzenli hayatimiz olmasa kesinlikle kedi alirdim.

Bence yaparsiniz.
0
logisticsmanager
(13.02.22)
ayrı alanı olsun anlamında diyorsanız bu güzel bir şey ama kedi tek bir odada bakılmaz. ek olarak zorlukları var. benimki 4.5 yaşında, hala yaramazlık yapıyor. bugün telefonu diş geçirerek çatlattı örneğin.
0
slow like honey
(13.02.22)
Kedi tek odada yaşamaz.
0
baal
(13.02.22)
daha onceki cevabimda dikkat etmemistim ben, oda musait derken yataginin oldugu yer falan diye dusundum. kedi tek odada olmaz tabii evet. dolasmak bolge belirlemek ister.
0
robokot
(13.02.22)
kedinin kalacağı oda diye bir şey olmaz. kedi sizinle evde yaşar, bir odada yaşayamaz. eziyet etmeyin hayvancığa.
0
pispinti
(13.02.22)
kedisiz yaşadığım her günü neden bu kadar geç kalmışım diyerek yad ediyorum. 1,5 yıldır bir kediyle yaşıyorum. önceden bazı hayvanları severdim, uzaktan ama şimdi tüm hayvanlara karşı inanılmaz şefkat duyuyorum hepsi evladım gibi. insanlar çocuk yapmamalı ve kedi ile yaşamalı diyorum artık.
evladım hırçın olmasa ve maddi olarak bu pahalılıkta daha fazla kediye kaliteli bir hayat sunabileceğimi bilsem daha fazla sahiplenirdim. belki ilerde alanım ve maaşım yeterli olursa fazlası hayalim.
0
ruh i tibbiye
(13.02.22)
(3)

Elektronik Dans Müziği

AlsterWasser
Kadın Vokal bulunan elektronik dans müziği şarkılarından bir playlist yapmak istiyorum.Örnek şarkı : https://youtu.be/GaOuwO_8ST4Bu tarz beğendiğiniz şarkıları yazarak bana yardımcı olur musunuz?
Kadın Vokal bulunan elektronik dans müziği şarkılarından bir playlist yapmak istiyorum.

Örnek şarkı : youtu.be

Bu tarz beğendiğiniz şarkıları yazarak bana yardımcı olur musunuz?
0
AlsterWasser
(12.02.22)
benevolent sun
(13.02.22)
benevolent sun
(13.02.22)
çok sık dinliyorum dediğin türde. benim playlistlerden senin kriterlere uyduğunu düşündüğüm bazıları:

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com // vokal yok ama çok seviyorum bunu

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

listene son halini verdiğinde paylaşırsan buradan bana da faydan dokunur :d
0
sarahkerrigan
(13.02.22)
(5)

Çalışma koltuğu tavsiyesi

Rochefort
Günün büyük bölümünde bilgisayar başındayım ve bel ağrılarımdan ötürü çalışma koltuğuna ciddi bir miktar ayırma kararı aldım.Her yer xDrive olmuş, pek gamer bir insan değilim, rahatlığı kesinlikle birinci planda ama görünüş olarak da biraz ciddi bir şeyler arıyorum.Sizin kullanıp da memnun olduğunuz
Günün büyük bölümünde bilgisayar başındayım ve bel ağrılarımdan ötürü çalışma koltuğuna ciddi bir miktar ayırma kararı aldım.
Her yer xDrive olmuş, pek gamer bir insan değilim, rahatlığı kesinlikle birinci planda ama görünüş olarak da biraz ciddi bir şeyler arıyorum.

Sizin kullanıp da memnun olduğunuz çalışma koltuklarını yazarsanız çok sevinirim dostlar.
0
Rochefort
(10.02.22)
www.eksiduyuru.com

Buraya bir bakın.
0
sarahkerrigan
(10.02.22)
shop.nurus.com

ara ara indirime giriyor takip edip 5bin civarina bulabilirsiniz sanıyorum.
0
nuisance
(10.02.22)
bimden 10 liraya plastik cocuk masası aldım kanepede sırtımı dayayarak çalışıyorum ağrı vs kalmadı
0
seyyar satıcı
(10.02.22)
ikea markus kullanıyorum, memnunum.
0
contavolta
(10.02.22)
Bütçeniz yeterliyse Herman Miller'lara bakın mutlaka. Bunlar dışında oturduğum tüm diğer çalışma sandalyeleri aynıydı, ikea'dan veya koleksiyon mobilyadan almanızın bir farkı yok.

www.shop.bms.com.tr fiyatlar şurada.
0
kent sakini
(10.02.22)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.